29.04.2017 Aufrufe

EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA APRIL2017

www.europa-journal.net

www.europa-journal.net

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Erfolgreiche ePaper selbst erstellen

Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.

© BMI / Gerd Pachauer<br />

Wir sagen JA<br />

Innenminister Sobotka:<br />

Maßnahmen gegen illegale<br />

Doppelstaatsbürger<br />

zu<br />

ÖSTERREICH<br />

Avusturyalı Türkler Tedirgin ve Hedef Gösteriliyor!<br />

ÇİFTE VATANDAŞ TÜRKLERİN<br />

LİSTESİ DEVLETİN ELİNDE Mİ?<br />

SAYFA 3<br />

UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />

SAYI: 65 NiSAN 2017 - AUSGABE: 65 APRIL 2017 Österreichische Post AG - MZ 11Z038817M - Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

R<br />

E<br />

C H<br />

www.europa-journal.net<br />

I<br />

Abgeordnete zum Nationalrat<br />

(Die Grünen)<br />

ALEV KORUN:<br />

"Kulturfremde"<br />

Menschen<br />

und unser<br />

Integrationsminister<br />

SEITE 6<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Avrupa Konseyi, yükselişte olan popülizm konusunda Avrupa devletlerini uyardı...<br />

<strong>AVRUPA</strong>’YA<br />

POPÜLİZM<br />

UYARISI...<br />

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri<br />

Thorbjorn Jagland, gittikçe<br />

şiddetini arttıran, en fazla<br />

Müslümanlara zarar veren ve<br />

diğer azınlıkları da tehdit etmeye<br />

başlayan sert popülizm<br />

rüzgarına karşı Avrupa devletlerini<br />

uyardı ve gerekli tedbirlerin<br />

bir an önce alınması<br />

gerektiğinin altını çizdi.<br />

Avrupa’da demokrasi, insan<br />

hakları ve hukuk devletinin<br />

durumu hakkında yıllık değerlendirme<br />

raporunu açıklayan<br />

Jagland, “Muhalif görüşleri<br />

dışlayarak toplumdaki genel<br />

hoşnutsuzluk üzerinde oynayan<br />

tüm siyasi güçler” şeklinde<br />

tanımladığı popülizmi, bugünün<br />

Avrupasında “Demokrasi<br />

"Wenn’s weh tut! 1450" - Startschuss für die neue<br />

telefonische Gesundheitsberatung<br />

Sağlık Sorunlarınızı<br />

1450’ye Danışın!<br />

SAYFA 5<br />

önündeki en önemli tehdit”<br />

olarak gösterdi.<br />

Jagland, popülizme karşı Avrupa’daki<br />

en etkin silahın Avrupa<br />

İnsan Hakları Sözleşmesi<br />

(AİHS) olduğunu savunarak,<br />

tüm Avrupalı siyasilerden bu<br />

sözleşmeye bağlılıklarını tekrar<br />

somut bir şekilde göstermelerini<br />

istedi. RAPORUN AYRINTILARI 4. SAYFADA<br />

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland<br />

© Council of Europe<br />

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) genç insanların kendi hayatları<br />

hakkında ne düşündüklerini ortaya koyan uluslararası bir çalışma hazırladı...<br />

Çocuk ve Gençlere en<br />

büyük tehdit: ZORBALIK<br />

Ebeveynlerin çocukları ile konuşması ya da birlikte<br />

yemek yenmesi çocuklara büyük katkı sağlıyor...<br />

SAYFA 15<br />

Birçok genç kendini dışlanmış, aşağılanmış, okula<br />

yabancılaşmış ve şiddete uğramış hissediyor...<br />

PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />

NURTEN YILMAZ:<br />

Foto: BMGF / Thomas Jantzen<br />

Hayat dünde<br />

durmaz<br />

SAYFA 2<br />

Das „Integrationsjahr“:<br />

ein integrationspolitischer<br />

Meilenstein<br />

SEITE 8<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS


NİSAN 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 2<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

Avusturya’ya yaptığım iş gezilerinde<br />

vatandaşlarımızla beraber oluyor;<br />

onların dertleriyle dertleniyor; ufak<br />

mutlulukları ile mutlu olmaya<br />

çalışıyoruz. Bu arada Türkiye kökenli<br />

gençlerin kimi zaman, ezilmişliklerine<br />

kimi zaman da yürek burkan<br />

fukaralıkları ile gönüllerinin sınır<br />

tanımayan engin zenginliğine tanıklık<br />

ediyoruz. Onlarla yaşadığımız anın<br />

bize sunduğu duygudaşlığı paylaşıyoruz.<br />

Bu ufak ziyaretler benim için<br />

paha biçilmez gözlem ve deneyimlere<br />

vesile oluyor. Bu yazımda bunlardan<br />

bir kesit sunacağım.<br />

Yaşadıkları türlü sıkıntılara rağmen<br />

kimliklerini kaybetmemeye çalışan<br />

gençlerin adeta “Bütün savaşlar önce<br />

kültür cephesinde kazanılır; bu savaşı<br />

kaybeden her şeyini ve geleceğini<br />

kaybeder” sözünü doğrularcasına ettikleri<br />

cenge tanıklık ediyoruz. Öyle<br />

bir çetin yolda ilerliyorlar ki içlerinden<br />

çıkan ama bir türlü özüne dönemeyen<br />

ruhsuz, omurgasız, günübirlik<br />

menfaatlerin tutsağı olmuş mankurtların<br />

önlerine çıkardığı türlü engellere<br />

rağmen doğru bildikleri yoldan<br />

sapmıyorlar. Bu süreçte kendi kültür<br />

hamurları ile yoğrulmuş, Çin İmparatoru<br />

Qin Shi Huang'ın MÖ 210<br />

yılından bu yana ilk günkü canlılığını<br />

koruyan taş ordusu Terracotta askerleri<br />

gibi zamanın seyrine kafa tutacak,<br />

zaman geçse de güncelliğini<br />

kaybetmeyen adsız kahramanlarını,<br />

liderlerini arıyorlar. Bu kahramanlara<br />

öyle bir görev düşüyor ki adeta Ortaçağ<br />

Almanya’sının Hameln köyüne<br />

gelen kavalcı misali, bütün kötülükleri<br />

peşi sıra sürükleyip, Avrupa<br />

Türklerini refaha erdirecek masal<br />

kahramanı Rattenfänger von Hameln<br />

(Fareli köyün kavalcısı) olsun.<br />

Haksız da sayılmazlar. Hayatın en zor<br />

dönemlerinde ortaya çıkan bu kahramanlar<br />

toplum içinde rol model<br />

olarak benimsenir; bazen de Türkiye’den<br />

ithal edilir. Bunlara insan<br />

üstü güçler vehmedilir. Bu liderler,<br />

özellikle ihmal edilmiş; toplum içinde<br />

ötekileştirilmiş olanları fareli köyün<br />

kavalcısı gibi ardından sürükler.<br />

Ancak nereye gittiğini, hangi amaca<br />

hizmet ettiğini bilmeyen yığınlar, bu<br />

rol modellerin peşine takılıp giderken,<br />

kendinden sonraki kuşakların da<br />

felaketine neden olabilir. Bu gibi<br />

durumlarda duyguların esiri olmak<br />

yerine, aklın efendisi olmak gerekir.<br />

Akıl, ara sıra sürünün içinde kaale<br />

alınmayan kör, sağır ve topal olanlara<br />

da kulak verilmesini, yerele<br />

dayalı çözümler aramanın bazı<br />

durumlarda istendik sonuçları daha<br />

kolay üreteceğini söyler.<br />

Benzetmek yerinde olacaksa, bugünün<br />

Avrupalı Türkleri adeta Hıristiyan<br />

bir coğrafyanın içine girerek<br />

varlığını uzun süre devam ettirmeye<br />

çalışan Altın Orda Devletinin Hanı<br />

Toktamış Beygibi tarih sahnesinde<br />

var olmak ile yok olup gitmek gibi bir<br />

mücadele veriyorlar. Bir kulakları<br />

“yaşadığın topluma uyum sağla”,<br />

öbür kulakları “asimile olma” sesleri<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

ile uğulduyor; bölünmüş kimliklerle<br />

yaşamaya, var olmaya çalışıyorlar.<br />

60’lı yılların başında gelen ve türlü<br />

çeşit ağır işler yaparak rızkını kazanmaya<br />

çalışan elleri öpülesi ceddimiz<br />

Türkiye’ye dönünce bir yerlerde<br />

alacağı küçük bir arsanın veya bu<br />

arsanın üzerine kuracağı bir gecekondunun<br />

hesabını yaparken, bugünün<br />

gençleri daha farklı bir anlayışın<br />

temsilcisi. Yeni ufuklar peşinde<br />

koşuyor, her geçen gün hedeflerini<br />

büyütüyorlar; hemen her biri ayrı bir<br />

başarı öyküsü ile destanlaşıyor. Bununla<br />

birlikte içlerinden bir kısmı<br />

adeta Karagöz oyunundaki şımarık,<br />

kötü zengin tiplemesini canlandırıyor<br />

gibi bir haller içinde geziyor. Bazen<br />

ağzından kaçan bir sözle evin<br />

büyüğünü mahcup eden anlayış<br />

yerini etraftakileri de rahatsız eden,<br />

ulu orta yerde ağzı bozuk, küfürbaz,<br />

sorunlarını kaba kuvvetle çözmeyi<br />

marifet sayan, toplum dışına itilmiş<br />

eğitimsiz tiplere dönüşüyor. Bunlarda<br />

yobazlık, küfürbazlık meşru bir<br />

hale dönüyor. Dünün tasvip edilmeyen<br />

davranışları, pek çoğumuzu<br />

rahatsız etse de bugünün sıradan<br />

davranış modaları halinde, marifetmiş<br />

gibi sergileniyor.<br />

Kendi halinde yaşayan sade vatandaşlarımız<br />

bu durumdan mustarip;<br />

kendi isyanlarına, çözüm arayışlarına,<br />

kimi zaman ezilmişliklerine<br />

ve hatta fukaralıklarına yine kendi<br />

emekleri ile oluşturdukları sivil<br />

toplum kuruluşlarında camilerde,<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />

Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />

mcakir@anadolu.edu.tr<br />

Hayat dünde durmaz<br />

derneklerde ortak bularak, birbirlerine<br />

yoldaş olarak, hasbihal ederek<br />

rahatlıyor, hafifliyorlar; böylece<br />

hayatı anlamlandırma, daha yaşanılır<br />

kılma adına evlerine mutlu bir<br />

şekilde dönüyorlar.<br />

Avusturyalılara da haliyle bu “sıra<br />

dışı tiplerle” komşuluk yapmak ister<br />

misiniz diye sorunca, pek de istekli,<br />

heveskâr olmadıkları görülüyor. Yabancılar<br />

fabrikada çalışsın, yardımcı<br />

işlerimizi görsün, ama hayatımıza girmesin<br />

diyorlar. Onlara Karagöz-Hacivat<br />

misali bir perde oyunu, hayal<br />

olarak görünenler, aslında Avrupalı<br />

Türklerin yaşadığı gerçekler, hayatın<br />

ta kendisi. Yerli halk temaşa ettiklerinden,<br />

kimi zaman keyif alır, mesut<br />

mutlu yaşarken, zamanın değişimine<br />

ayak uyduramayan sistem içindeki<br />

“öteki” olarak görülen hayali figürlerin<br />

canlanmasıyla birlikte, çoğunluk<br />

olarak yaşayanlardan bir dizi taleplerde<br />

de bulunmaya başlıyorlar. Yani<br />

yaşananlar hayal olmaktan çıkıyor,<br />

gerçeğin kendisine dönüveriyor;<br />

demir gibi ağır bir yüke dönüşüyor.<br />

Görüp yaşananlara katlanmak Avusturyalılar<br />

için kızgın bir patates misali,<br />

yutsa midesini yakıyor, tükürse<br />

masadakilere ayıp oluyor. Çözümsüzlük<br />

adeta bir çözüm gibi duruyor.<br />

Oysa çözümün sırrı belli: Avrupalı<br />

Türkleri toplumsal bir gerçek olarak<br />

kabul etmek ve benimsemek. Çokça<br />

sözü edilen “uyumun anahtarı” da<br />

“Yahu bu Türklere n’oluyor?” sorusunun<br />

cevabı da burada gizli.<br />

Bitirirken Avrupalı Türklere şunu<br />

belirtmekte yarar var. Evlatlarınızın,<br />

ama önce kendinizin aydınlık geleceğine<br />

giden yol eğitimden geçiyor.<br />

İhmal etmeyin. Eğitim, bireyin hayatında<br />

ona yaşantıları yoluyla istenen,<br />

arzu edilen olumlu davranışları<br />

kazandırma etkinliğidir. Eğitim ailelerde<br />

verildiği gibi okullarda da etkili<br />

bir şekilde veriliyor. Okulda başarılı<br />

olmak için Almanca öğrenin. Geçmişle<br />

bağlarınızı korumak istiyorsanız,<br />

evlatlarınızı gönderdiğiniz<br />

okullarda verilen anadili Türkçe derslerini<br />

takip edin. Hayatı günün türlü<br />

gaileleriyle yorgun argın geçirseniz<br />

de, çocuklarınızın hangi sınıfa gittiğinden<br />

bihaber olmak yerine,<br />

onların geleceği için bir adım atın<br />

ve gelecek yıl açılacak Türkçe dersi<br />

için okula gidin ve çocuğunuzun<br />

öğretmeniyle irtibata geçip, kaydını<br />

yaptırın.<br />

Toplumsal değişim kuralları da doğa<br />

kuralları ile benzeşir; etrafa bakıp<br />

örnek alın. Biz istemesek de içinde<br />

yaşadığımız şartlar değişir. İnsanların<br />

varlıklarını sürdürebilmeleri<br />

için bu değişimi anlamaya, anlamlandırmaya<br />

çalışması ve kendilerini<br />

de yeni şartlara uydurmaya<br />

çalışması gerekir. Hayat ileriye<br />

yürür, dünde durmaz; değişime<br />

direnen canlılar yok olur.<br />

6€<br />

Hızlı Havale*<br />

Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />

• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />

bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />

memlekete gönderiyoruz.<br />

• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />

ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />

güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />

Haftaiçi uzun çalışma<br />

saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />

Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />

Cumartesi günleri de açık!<br />

* Bireysel müşterilerin DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />

Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />

DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />

Entgeltliche Einschaltung


3 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

NİSAN 2017<br />

© BMI / Michael Dietrich<br />

Innenminister Wolfgang Sobotka: Geldstrafen<br />

für illegale Doppelstaatsbürgerschaft<br />

İçişleri Bakanı Wolfgang Sobotka: ‘İllegal şekilde çifte vatandaşlığa geçişleri<br />

durdurmak için 5 bin euroya kadar idari para cezaları uygulanmalı...’<br />

Avusturya hükümet ortağı Halk Partisi (ÖVP) çifte vatandaş<br />

Türklere karşı önlemleri sertleştirmek istiyor.<br />

Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ise bu duruma daha sakin<br />

yaklaşılması yönünde görüş belirtiyor.<br />

Özellikle Türkiye'de tamamlanan anayasa değişikliği<br />

referandumunun hemen ardından illegal şekilde çifte<br />

vatandaş olan Türkleri hedefe alan ÖVP’nin tavrı<br />

Avusturyalı Türkleri tedirgin ediyor.<br />

5 BİN EURO PARA CEZASI<br />

Avusturya İçişleri Bakanı Wolfgang Sobotka (ÖVP),<br />

Avusturya vatandaşlığını aldıktan sonra yasadışı yollarla<br />

yeniden Türk vatandaşı olanlara 5 bin euroya<br />

kadar para cezası verilmesini ve hemen Avusturya vatandaşlıklarının<br />

iptal edilmesini istiyor.<br />

Konu hakkında açıklama yapan Sobotka, yasadışı olarak<br />

yeniden Türk vatandaşlığını alanların Avusturya<br />

vatandaşlığının iptalinin yanı sıra, gelecekte 5 bin euro<br />

da para cezası vermelerini sağlayacak yasal bir düzenleme<br />

yapmak istediklerini söylerken, hükümetin<br />

diğer ortağı SPÖ ise öncelikle konunun tüm yönleriyle<br />

araştırılması gerektiğini ve ortaya çıkacak sonuca göre<br />

kaç çifte vatandaş Türkün olduğunun tespiti ile sağlıklı<br />

bir değerlendirme yapılabileceğini açıkladı.<br />

Çifte Vatandaş<br />

Türklere Karşı<br />

Sert Önlemler:<br />

5 BİN EURO CEZA<br />

ÖNCE UYARI<br />

İlk adım olarak İçişleri Bakanlığı Avusturya vatandaşlığına<br />

geçen Türklere mektup gönderecek ve ülke vatandaşlığını<br />

alanlara yeniden Türk vatandaşlığına<br />

geçmeleri durumunda bunu bildirmekle yükümlü oldukları<br />

konusunda uyarı yazısı gönderecek.<br />

TÜRK SEÇMEN LİSTELERİ ‘SIZDIRILIYOR’<br />

Geçtiğimiz günlerde devlet televizyonu ORF’nin Yukarı<br />

Avusturya birimi, Türkiye’de yapılan referandumda<br />

oy kullanan seçmen listesinin bir kısmını elde<br />

ederek ilgili makamlara ilettiklerini belirtmişti. Son<br />

olarak da aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) başkanı<br />

Heinz-Christian Strache ellerinde 46 bin kişilik bir liste<br />

olduğunu ve yetkili makamlara vereceklerini açıkladı.<br />

Yeni listelerin de belli odaklar tarafından ‘sızdırılmaya’<br />

devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.<br />

TEK HEDEF TÜRKLER<br />

Avusturya’da çifte vatandaşlık yasak olsa da Türkler<br />

dahil, Bosnalılar, Sırplar ve farklı ülkelerden insanlar<br />

‘Gizli Çifte Vatandaşlar’ olarak biliniyor. Buna rağmen<br />

sadece Avusturyalı Türklerin üzerine gidilmesi ve<br />

ÖVP’nin sert tutumu tek hedefin Türkler olduğunun<br />

somut kanıtı olarak gözüküyor.<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

"Ehre npre is des<br />

Ö ste rre ichisc hen<br />

Buchhand els " an<br />

Elif Shafak<br />

Avusturya’dan<br />

Elif Şafak‘a ödül<br />

Avusturya Yayıncılar Birliği yaptığı<br />

açıklamada, bu yılki "Düşünce<br />

ve Eylemde Hoşgörü İçin Onur<br />

Ödülü“n Türk yazar Elif Şafak’a<br />

verilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi.<br />

10 bin euro tutarındaki<br />

ödülün Londra’da yaşayan Elif<br />

Şafak’a yakın tarihte takdim edilmesi<br />

bekleniyor.<br />

Şafak’ın eserleri 40 dile çevrildi<br />

Türkiye’nin en çok okunan yazarları<br />

arasında bulunan Elif Şafak’ın<br />

eserleri kırk dile çevrildi ve romanları<br />

da dünyanın en önemli<br />

yayınevleri tarafından yayımlanıyor.<br />

Şafak’ın son olarak Aşk, İskender,<br />

Ustam ve Ben, Cennet<br />

Kokusu adlı kitapları okurlarıyla<br />

buluşmuştu.<br />

Türkçe ve İngilizce dillerinde kitaplar<br />

yazan Elif Şafak, ilk romanı<br />

Pinhan ile 1998 Mevlânâ Büyük<br />

Ödülü'nü 1999 yılında Şehrin Aynaları<br />

ve 2000 yılında Mahrem<br />

adlı romanıyla Türkiye Yazarlar<br />

Birliği Ödülü'nü almıştı.<br />

Çok sayıda ödülü bulunan Şafak<br />

ayrıca 2010 yılında Fransa'nın en<br />

prestijli ödüllerinden Sanat ve<br />

Edebiyat Şövalyesi nişanına layık<br />

görülmüştü.<br />

Elif Şafak’ın Almanca Diline<br />

Çevrilen Kitaplarından Bazıları:<br />

„Die vierzig Geheimnisse der<br />

Liebe“,<br />

„Der Architekt des Sultans“<br />

„Ehre“, ve „Der Geruch des<br />

Paradieses“<br />

foto: elifsafak.com.tr<br />

Jetzt bewerben:<br />

www.praktikaboerse.com<br />

1.500 bezahlte Praktikumsplätze<br />

in Naturwissenschaft und Technik.<br />

Für Schülerinnen und Schüler ab 15 Jahren.<br />

Design: message.at • Foto: Johannes Zinner Entgeltliche Einschaltung<br />

Bundesministerium für Verkehr, Innovation und Technologie


NİSAN 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 4<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Amin! diyebilmek için en içten Dua'lar<br />

ve en samimi duygularla,<br />

Dorukta heyecan, tertemiz bir niyet<br />

ve tam bir teslimiyetle,<br />

Heybesinde getirdiği, özlem ve aşk,<br />

bir yığın pişmanlık ve ümitle…<br />

Duygu seli, gözyaşına karışarak<br />

ilerleyen mahşeri kalabalık!<br />

Ömrünce aynı yöne secde etmiş<br />

binlerce insan, yollarda…<br />

Bir akşam vakti giriyoruz Mekke`ye;<br />

İlk hedefimiz Mescid-i Haram,<br />

Kabe-i Muazzama!!! İlk mabede, af<br />

mekânına, yüce dergaha doğru ilerliyoruz.<br />

Sığınılacak en güvenli limana<br />

demir atmışcasına, güvende<br />

hissediyoruz. Ruhumuzu alıp, çok<br />

uzaklara gelmiş gibiyiz. “Lebbeyk“<br />

nidaları karışıyor insan seline, melekler<br />

yanı başımızda tanıklık edercesine.<br />

„Sen davet ettin, biz icabet<br />

ettik, tüm benliğimizle geldik huzuruna,<br />

Yüce Rabbimiz!“ diyerek ilerliyor,<br />

kimseye söyleyemediklerimizi<br />

O`na söylüyor, itiraf üstüne itiraf<br />

ediyoruz. Günahlarla kirlenmiş onca<br />

beden ve ruhla, Rahman ve Rahim'in<br />

merhametine sığınıyoruz.<br />

Beklenen an gelmiş, zaman durmuş,<br />

mekân bambaşka bir güzellikte.<br />

Bir ses duyuluyor: „Kapan gözlerinizi!<br />

Hazır mısınız Kâbe'yi görmeye?<br />

Unutmayın! Kâbe'yi ilk görenlerin<br />

Dua'sı kabul olur“ diyor kafile<br />

başkanı…<br />

Bir heyecan kaplıyor kalpleri, sır<br />

A<br />

VRUP<br />

<strong>HABER</strong><br />

A<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />

Katrin VORHAUSER<br />

İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />

Mehmet İNAK<br />

Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />

Hasan KESKİN<br />

Türkiye Temsilcisi<br />

Mag. Ahmet ZUBİ<br />

27.04.2017 - 15.05.2017<br />

SAYI: 65 NiSAN 2017 - APRIL 2017 AUSGABE: 65<br />

ANSCHRIFT - ADRES<br />

<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />

Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />

Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />

gazetemiz sorumlu değildir.<br />

www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />

R<br />

I<br />

E<br />

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri<br />

Thorbjorn Jagland,<br />

popülist hareketlerin, iktidarda<br />

oldukları bazı ülkelerde<br />

“anayasal kurallara<br />

açıkça karşı çıktıklarını ve<br />

ülkenin uluslararası yükümlülüklerine<br />

aykırı davrandıklarını”<br />

belirterek, kimi<br />

ülkelerde ise “elitleri suçlayan<br />

vegöç konusuyla alakalı<br />

vatandaşların korkularını<br />

sömüren milliyetçi ve<br />

yabancı düşmanı partilerin<br />

sayısındaki artışa” dikkat<br />

çekti.<br />

Jagland, "zemin kaybetme<br />

korkusundaki geleneksel siyasi<br />

partiler de bu fenomeneiltica<br />

vekamusal<br />

düzenle ilgili konularda<br />

tutumlarını sertleştirerek<br />

yanıt vermekteler” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

En çok Müslümanlar<br />

zarar görüyor<br />

Bu durumu, geniş kitlelerin<br />

desteğini kazan-<br />

C H<br />

perdeleri birer birer aralanıyor, nefesler<br />

tutulmuş, diller Dua'da, eller<br />

semada ve KÂBE, o muhteşem görünümüyle<br />

tam karşımızda… Bilmem<br />

ki, ne demeli... Tarifi mümkün<br />

olmayan haldeyiz… Onu bir kez<br />

gören göz, her zaman görmek istermiş<br />

ya, biz de öyleyiz… Karşısında<br />

durup saate bakmaksızın, öylece<br />

seyre dalmak ve sırlarına vakıf<br />

olmak istiyoruz.<br />

Ve işte ilk tavaf: Hacerül Esved’i<br />

selamlıyor, adım adım ilerliyor,<br />

korku ve ümitle Dua ediyor, af<br />

diliyor, sonra kalabalığa karışıyoruz.<br />

Mahşer provası yapılıyor sanki<br />

burada, kimsenin gözü bir başkasını<br />

görmüyor. Anlamını yitiriyor herşey<br />

bir anda ve herkes kendi günahına<br />

ağlıyor. Tüm yaşantımız bir perdelik<br />

tiyatro sahnesi gibi geçiyor aklımızdan.<br />

Doğrularımız ve yanlışlarımız,<br />

teker teker, sanki yeni yaşanmış<br />

gibi hatırımızda. Hesaba çekiliyor<br />

vicdanlar, sessizce ağlayanı mı,<br />

bildiği Dua'ları dillerine dolayanı mı,<br />

kimi ararsan orada. Dünyanın her<br />

yerinden gelmiş binlerce insan,<br />

kefene sarılmış gibi bembeyaz<br />

ihramla.<br />

Ardından Safa ve Merve’ye yöneliyor,<br />

Sa'y yapmaya niyetleniyoruz.<br />

Belki çölde su aramıyor ama tüm<br />

manevi dertlerimize çareler arıyor,<br />

oradan oraya koşuyoruz. Hacer validemiz<br />

geliyor aklımıza, tek başına,<br />

küçücük bebekle, kimbilir kaç gün<br />

<strong>AVRUPA</strong>’YA SERT UYARI<br />

Avrupa Konseyi’nden yükselişte olan popülizme karşı devletlere uyarı<br />

mak için “uçuruma<br />

doğru bir yarış” olarak<br />

tanımlayan Jagland, en<br />

fazla zarar gören topluluğun<br />

Müslümanlar olduğunu<br />

vurguladı.<br />

Jagland, popülistlerin<br />

bir diğer ortak yanının<br />

“milliyetçi duyguları<br />

okşamak amacıyla<br />

uluslararası kurumları<br />

eleştirme” olduğunu,<br />

bu kapsamda, “uluslararası<br />

kurum, yargı ve<br />

antlaşmaların ‘halkın<br />

egemenliğini çalmakla’<br />

suçlandığını” ifadeetti.<br />

Tüm bunların “demokrasi<br />

için bariz risk oluşturduğunu”<br />

söyleyen<br />

Avrupa Konseyi Genel<br />

Sekreteri Jagland, “Avrupa’da<br />

popülizmin hoşgörülür<br />

halegeldiği vebayağılaştığı<br />

bu gidişata karşı aktif<br />

biçimde direnmeliyiz” uyarısında<br />

bulundu.<br />

En etkin silah...<br />

Artan popülizmekarşı Avrupa’daki<br />

en etkin silahın<br />

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi<br />

(AİHS) olduğunu savunan<br />

Jagland, tüm Avrupalı<br />

siyasi yöneticilerden bu<br />

sözleşmeye bağımlılıklarını<br />

tekrar göstermelerini istedi.<br />

Popülist tezler yayılıyor<br />

Avrupa genelinde gerçekleştirilen<br />

araştırmalar, sağ<br />

vesol popülizmin kıta genelinde<br />

yayıldığını gösteriyor.<br />

IPSOS kurumu tarafından<br />

gerçekleştirilen bir<br />

araştırma, popülist tezlerin<br />

Avrupa’nın 5 büyük ülkesinde(Almanya,<br />

Fransa,<br />

İtalya, Birleşik Krallık ve İspanya)<br />

“çoğunluğu” etkilediğini<br />

gösteriyor. Araştırmaya<br />

göre, popülist partiler<br />

arasında farklar olsa da,<br />

bu hareketlerin yükselişleri<br />

“tükenme duygusu”, “geleneksel<br />

siyasi parti ve uluslararası<br />

kurumlara olan<br />

güvenin azalması” ve “güçlü<br />

lider talebi” gibi faktörlere<br />

dayanıyor.<br />

kaç gece çöllerde bir parça ekmek<br />

ve bir damla su aradı? Takadı tükendi<br />

ama ümidi hiç tükenmedi…<br />

İşte zemzem suyu, her köşede ziyaretçilerini<br />

bekler. Her Sa'y yapışımızda,<br />

her Tavaf sonrası kana kana<br />

içtiğimiz, şifa niyetiyle sevdiklerimize<br />

ikram ettiğimiz.<br />

Bak işte orada, Kâbe'nin tam karşısında<br />

iki katlı bir ev. Son Peygamberin<br />

dünyaya gözlerini açtığı, öksüzlüğü,<br />

yetimliği tattığı hane. Ah şu<br />

duvarların dili olsaydı da, anlatsaydı.<br />

Kim bilir nasıl dayandı, henüz daha<br />

altı yaşındayken annesinin yokluğuna?<br />

Burada öksüzlüğü tattı, belki şu<br />

köşede ağladı ve şu topraklara bastı.<br />

Mekke rüzgarları sert eser sabah ve<br />

akşamları buralarda. Bir seher vakti,<br />

soğuk Mekke rüzgarları eşliğinde kafilemiz<br />

yolda. Bu sefer istikâmet çok<br />

başka: „Vahyin kalbine„ Nur dağına,<br />

Hira mağarasına, salat ve selamlarla…<br />

Dünyanın kaderini değiştirmiş<br />

mağaraya doğru tırmanıyoruz,<br />

genci ve yaşlısıyla. O sarp yokuşlardan<br />

ağır ağır çıkarken, düşüncelere<br />

dalıyor, 14 asır öncesine yol alıyoruz.<br />

En sevgilinin en çok tefekküre<br />

daldığı yere adım adım yaklaşıyoruz.<br />

Yaklaştıkça heyecan kaplıyor içimizi.<br />

Bir gece karanlığında, Cebrail'in gelişi<br />

geliyor aklımıza: „Oku! Yaradan<br />

Rabbinin adıyla oku!“ deyişini duyar<br />

gibi oluyoruz. Sanki Tekbir nidaları<br />

yükseliyor göklerden. İşte tam<br />

zirvedeyiz, vahyin kalbinde, Hira<br />

Tükenme duygusu<br />

İtalya’da halkın % 73’ü ülkenin<br />

“tükenmekte olduğunu”<br />

düşünüyor. Bu oran<br />

İspanya’da % 69, Fransa’da<br />

% 67, İngiltere’de ise % 57.<br />

Bu duygunun Avrupa’da<br />

baskın olmadığı tek önemli<br />

ülke% 47 ileAlmanya.<br />

Hükümetlere güvensizlik<br />

Avrupa’da halklar hükümetlerine<br />

güvenmiyor. İspanyolların<br />

yüzde89’u,<br />

İtalyanların yüzde80’i,<br />

Fransızların yüzde77’si, Almanların<br />

yüzde70’i, İngilizlerin<br />

iseyüzde66’sı<br />

“hükümetime güvenmiyorum<br />

ya da az güveniyorum”<br />

diyor. AB gibi uluslararası<br />

kurumlara güvenmeyen İspanyolların<br />

oranı yüzde77.<br />

Bu oran Fransa’da yüzde<br />

65, İtalya’da iseyüzde64.<br />

Güçlü lider arayışı<br />

Araştırmaya görebu tükenmişlik<br />

vegüvensizlik duygusu<br />

Avrupa halklarını ciddi<br />

bir şekilde “güçlü lider” arayışına<br />

da sürüklemekte. Birleşik<br />

Krallık, Fransa, İtalya,<br />

İspanya, Almanya veAvusturya<br />

gibi ülkehalkları<br />

“oyunun kurallarını değiştirecek<br />

bir lider için oy<br />

vermeye hazır olduğunu”<br />

söylüyor.<br />

Foto: PID / Ismail Gökmen<br />

YASEMİN KARAGÖZ<br />

yasemin-ka@hotmail.com<br />

VAHYİN KALBİNE YOLCULUK<br />

(2. Bölüm)<br />

Mağarası’nın önündeyiz. Bir başka<br />

güzel görünüyor Mekke şehri buradan.<br />

Mağara ve insan: Kimi vakit<br />

bir tehlikeden kaçmak için sığınak;<br />

(Ashab-ı Kehf'in kıssasında olduğu gibi),<br />

kimi vakit karanlıkları aydınlatmaya<br />

vesile olacak kutlu bir mekân.<br />

„İşte ondört asır önce tam burada„<br />

diye başlar kıssalar, Hira'yı anlatırken.<br />

Peygamber efendimizin çoğu<br />

vakit yalnız kalıp, dünyanın karmaşasından<br />

uzak, Dua'lar ettiği, ilahi<br />

mesajın dünyaya ilk gönderildiği<br />

yerdeyiz. Birlikte safa durup sabah<br />

namazını eda etmenin hazzını yaşıyoruz.<br />

Söylenebilicek tüm sözcükleri<br />

biraraya getirip Dua'ya dönüştürüyor,<br />

geldiğimiz yoldan tekrar geri<br />

dönüyoruz.<br />

Bir başka gün, ve bir başka mağaranın,<br />

Sevr mağarasının önündeyiz.<br />

Hicret esnasında, Peygamberimizi<br />

ve en yakın arkadaşını misafir etmiş,<br />

korumuş mağara. Bugün orada ne<br />

güvercine, ne de örümcek ağına<br />

rastlarsınız. Saklanacak değerli birşey<br />

kalmamıştır dünyada da işte<br />

ondan.<br />

Çöl ve güneş. Bir sıcak yakar kavurur<br />

her yanı. Bizim de Hicret vaktimiz<br />

gelmiş, geriye dönüşün hüznü,<br />

ayaklarımızı değil de adeta yüreğimizi<br />

yakıyor. Hayatımızın kalan bölümüne,<br />

kendimizi sıfırlayıp devam<br />

etmeyi diliyor ve kim bilir belki bir<br />

daha nasip olur diye ümit ederek<br />

yola koyuluyoruz.<br />

(rk) Yeni Avusturyalılar Basın<br />

Servisi kayıtlarına göre Avusturya’da<br />

sığınmacı başvurularının<br />

%38’ini kadınlar oluşturuyor.<br />

Kadınların göç nedenleri erkeklere<br />

göre daha farklı. Göçleri<br />

esnasında özellikle şiddeti tanıyor,<br />

bu yüzden travmatik tecrübeler<br />

ediniyorlar. Viyana il<br />

meclisi entegrasyon sorumlusu<br />

Jürgen Czernohorszky göçmen<br />

kadınlara özgü bu tecrübelerin<br />

anlaşılması ve buna dikkat çekilmesi<br />

gerektiğini, bu sebeple<br />

de Viyana il yönetiminin konuya<br />

bilinçli olarak ağırlık verdiğini<br />

vurguluyor.<br />

Kadın, sığınmacı ve entegrasyon<br />

alanında çalışan dernek, kurum<br />

ve sosyal kuruluşların temsilcileri<br />

özellikle cinsel şiddet ve<br />

travmatizasyon nedeniyle göçmen<br />

kadınların kötü tecrübeler<br />

yaşamasıyla karşılaşıyorlar. Bu<br />

bağlamda Hemayat Derneği ile<br />

birlikte MA 17 konuyla ilgili ilk<br />

kez “Entegrasyon ve Farklılık”<br />

adlı bir sunum hazırladı.<br />

Avusturya<br />

vatandaşlığı<br />

artık tercih<br />

edilmiyor<br />

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi<br />

(Eurostat) tarafından açıklanan<br />

2015 verilerine göre, sadece<br />

8144 kişi Avusturya vatandaşlığına<br />

geçti ve bu sayı her geçen<br />

sene giderek azalıyor.<br />

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri sıralamasında<br />

sondan 5. olan Avusturya’da<br />

her 1000 kişiden 7’si<br />

vatandaşlığa geçiyor.<br />

AB genelinde ise yaklaşık 840<br />

bin kişi, Avrupa Birliği üyesi ülke<br />

vatandaşlığına geçti. Bu rakam,<br />

2014`de 890 bin, 2013`de ise<br />

980 bin düzeyindeydi.<br />

2015`te, AB’de bir ülke vatandaşlığına<br />

sahip olan en büyük<br />

grup Fas vatandaşlarıydı (86 bin<br />

100 kişinin %88 İtalyan, İspanyol<br />

ya da Fransız vatandaşı oldu).<br />

Bunu, Arnavutlar (48 bin 400,<br />

%96 Yunan), Türkler (35 bin,<br />

%56`sı Alman), Hindistanlılar<br />

(yaklaşık 31 bin, %60 Britanya),<br />

Romenler (28 bin 400, %50 İtalyan)<br />

ve Cezayirliler (22 bin 500,<br />

%75 Fransız vatandaşı) izledi.<br />

Jürgen Czernohorszky:<br />

"Toplumumuz kadın<br />

göçmenlerin kendilerine<br />

özgü tecrübeleri hakkında<br />

bilinçlendirilmeli"<br />

Kadınlar ve Kaçış<br />

Frauen und Flucht<br />

Göç sırasında şiddet<br />

Psikoterapist Sonja Brauner<br />

kadın göç nedenlerinin çok<br />

çeşitli olduğunu söylüyor:<br />

“Kadın ve kızlar savaştan,<br />

takipten, işkenceden, dışlanmaktan,<br />

yapısal ayrımcılıktan ve<br />

sömürülmekten kaçıyor. Bunlardan<br />

birçoğu kaçtığı şeylerden<br />

birçoğunu kaçış sırasında tekrar<br />

yaşıyor. Bunun sonucu ise uzun<br />

süreli travma. Travmatik durum<br />

tamamen yok olmuyor, sadece<br />

iyileştirme sağlanabiliyor.”<br />

Brauner travmayı yenmenin<br />

imkânları üzerinde diğer ortaklarla<br />

birlikte çalışıyor, anlatımlarla<br />

‘Şiddet ve ölüm korkusuyla<br />

başa çıkmanın yollarını gösteren<br />

yetkin bir yardımcı nasıl<br />

olur’ ile ilgili tavsiyeler veriyor.<br />

Diğer Sunumlar<br />

Başka bir sunum ‘‘Göç tecrübesi<br />

olan Arap kadınlarının özgür iradesi’’<br />

çalışması 24 Mayıs’ta ve<br />

başvurular sunumdan 3 gün<br />

öncesine kadar internetten<br />

(west@ma17.wien.gv.at) yapılabilir.


5 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

NİSAN 2017<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Her 6 gençten biri<br />

okuma zorluğu çekiyor<br />

73 bin 8. sınıf öğrencisini<br />

kapsayan eğitim standardı<br />

testinin sonuçları<br />

geçtiğimiz günlerde açıklandı.<br />

Testte, eğitim düzeyleri<br />

düşük ebeveynli<br />

ve göçmen kökenli yeni<br />

tip ortaokul öğrencileri<br />

özellikle başarısız oldu.<br />

Test 2016 baharında 73<br />

bin yeni tip ortaokul, ortaokul<br />

ve lise alt basamak<br />

4. sınıf öğrencisine<br />

iki saat boyunca okuma,<br />

yazma, dil bilinci ve dinleme<br />

(örnekleme için<br />

2800 öğrenciyle) alanlarında<br />

yapıldı.<br />

İlk kez Almancada 8. sınıfta<br />

bu testte standart<br />

yükseldi. En önemli kategori<br />

olan okumada öğrenciler<br />

2009’daki 500<br />

puan değerinden 537’ye<br />

yükseldi. Genel toplamda<br />

2016’da, test öğrencilerinin<br />

yarısı okuma kategorisinde<br />

eğitim standardına<br />

ulaştı, %7 ise<br />

mükemmel sonuç elde<br />

etti.<br />

Federal Eğitim Araştırma<br />

Enstitüsü tarafından uygulanan<br />

bu testle, daha<br />

sonra öğretmen yetiştirme<br />

ve eğitme, ders<br />

programları ve kitaplarda<br />

yapılacak değişiklerle<br />

düzeltilebilecek eksiklerin<br />

tespit edilmesi<br />

hedeflendi.<br />

Öğrencilerinin büyük kısmının<br />

öğrenme hedeflerine<br />

ulaşamadığı okullar,<br />

sonbahar döneminden<br />

itibaren okul teftiş ve<br />

eğitim yüksekokulu uzmanları<br />

tarafından yeni<br />

bir programda desteklenecek.<br />

1450 Sağlık Danışma Hattı pilot<br />

uygulaması Viyana, Aşağı Avusturya ve<br />

Vorarlberg’de başladı.1450 ile sağlık<br />

problemleriyle ilgili destek alabilirsiniz...<br />

Sağlıkla İlgili<br />

Sorunlarınızı<br />

1450’ye Danışın!<br />

"Wenn’s weh tut! 1450" - Startschuss für die neue telefonische Gesundheitsberatung<br />

(BMFG)- Sağlık Bakanlığı’nın<br />

yeni hizmeti 1450 Sağlık Danışma<br />

Hattı pilot uygulaması<br />

geçtiğimiz günlerde Aşağı<br />

Avusturya, Vorarlberg ve Viyana<br />

eyaletlerinde başladı. Bu<br />

eyaletlerde 1450’yi arayanlar<br />

7 gün 24 saat sağlık problemleri<br />

ile ilgili bu hizmetten yararlanabilecek.<br />

Yeni Sağlık Bakanı Pamela<br />

Rendi-Wagner konuyla ilgili<br />

şöyle konuştu: ‘’Telefonla sağlık<br />

danışmanlığı hedefe yönelik<br />

danışmanlık ve bununla<br />

şüpheleri, tecrübe ve bilgi eksikliklerini<br />

tamamlayacağı için<br />

sağlık yetimize ve sağlıkta<br />

fırsat eşitliğine önemli katkı<br />

sağlayacak.’’<br />

1450 numaralı hat sağlıkla ilgili<br />

sorularda ve akut belirtilerde<br />

ilk danışılan yer olacak. Özel<br />

eğitilmiş diplomalı sağlık personeli<br />

uzmanlar tarafından geliştirilmiş<br />

tıbbi ve bilimsel,<br />

uluslararası korunan bir sorgulama<br />

sistemi ile arayanı belirleyecek,<br />

sorunun acilliğine<br />

dikkat edilecek daha sonra<br />

davranış önerileri verilecek.<br />

Bunlar yapılırken arayanın ikâmet<br />

adresi dikkate alınarak<br />

yakınında bulunan doktorların<br />

çalışma saatleri ile ilişkilendirilecek.<br />

Böylelikle hizmet akut<br />

belirtilerde hızlı yardım sunmakla<br />

kalmayacak, sağlık alanında<br />

yönlendirme de yapmış<br />

olacak.<br />

Pilot eyaletlerin seçimi<br />

Telefonla sağlık danışmanlığı<br />

Haziran 2015’de Federal Hedefleme<br />

Komisyonunun aldığı<br />

bir karara dayanıyor. Pilot uygulama<br />

faslı iki yıldan az bir<br />

süre içinde başladı ve 2018 sonuna<br />

kadar sürmesi planlandı.<br />

Hizmetin Avusturya’da nasıl<br />

karşılanacağı hakkında fikir sahibi<br />

olmak için farklı yapılardaki<br />

3 eyalet pilot alan olarak<br />

seçildi; Viyana güçlü alt yapısıyla<br />

yoğun bölge olarak, Aşağı<br />

Avusturya geniş alanlı ve çeşitliliği<br />

olan bir eyalet olması nedeniyle,<br />

Vorarlberg merkezi<br />

konumu ve coğrafi özelliği sebebiyle<br />

seçildiler. Her pilot<br />

eyalet için sağlık hizmetlerinin<br />

profesyonelce uygulanmasını<br />

yüklenecek bir ortak belirlendi;<br />

Viyana için Viyana Sosyal<br />

Fonu, Aşağı Avusturya için<br />

Aşağı Avusturya Acil Çağrı Limited<br />

ve Vorarlberg’de Kızıl<br />

Haç Eyalet Temsilciliği.<br />

Federal Devlet başkenti Viyana,<br />

sağlık sisteminde 1450<br />

hizmetiyle yeni bir destek kazandı<br />

ve bu hizmette var olanlarla<br />

en iyi şekilde birleştirildi.<br />

Viyana il meclisi sağlık işleri sorumlusu<br />

Sandra Frauenberger<br />

bu yeni hizmetin oluşturulmasından<br />

dolayı gurur duyduğunu<br />

ifade etti.<br />

Viyana Sağlık Sigortası Kurumu<br />

Başkanı Ingrid Reischl’e göre<br />

hastalar 1450 hizmetiyle sağlık<br />

sisteminde en iyi şekilde yönlendirilecek.<br />

Endişeleri ve sıkıntıları<br />

olan 1450 kullanıcıları<br />

yılın 365 günü 24 saat sorularının<br />

cevabını alabilecek, böylece<br />

gereksiz yapacakları tüm<br />

şeylerden kurtulacaklar.<br />

1450 telefonla sağlık danışma<br />

hattı kalite güvenliği ve protokolle<br />

korunmuş sorgulama sistemi<br />

ile destekleniyor. ‘Soru<br />

ağacı’ adı verilen sistemle aciliyete<br />

göre arayana lüzumsuz<br />

yolların ve beklemelerin<br />

önüne geçebilmesi için öneriler<br />

de veriliyor.<br />

Daha detaylı bilgi için:<br />

www.1450.at<br />

Foto: BMGF / Thomas Jantzen<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Entgeltliche Einschaltung


NİSAN 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 6<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Normalerweise erwartet man von einem<br />

Integrationsminister, dass er Menschen integrieren<br />

möchte und Maßnahmen dazu vorschlägt<br />

und umsetzt. Unser Integrationsminister<br />

Kurz hingegen beklagt sich immer wieder<br />

über "zu viel Migration nach Österreich"<br />

und verlangt "weniger Zuwanderung". Das ist<br />

ungefähr so, wie wenn der Gesundheitsminister<br />

sich beklagt, dass es "in Österreich zu viele<br />

Kranke gibt" statt für ein gutes Gesundheitssystem<br />

zu sorgen. Gewählt sind Regierungsmitglieder<br />

schließlich zum Arbeiten und<br />

nicht zum Jammern, warum sie bitte so viel<br />

zu arbeiten haben.<br />

Die neueste Forderung von Kurz ist allerdings:<br />

"keine Zuwanderung aus 'kulturfremden' Regionen".<br />

Und wer besmmt, wer "kulturfremd"<br />

sein soll? Misst man das mit Kilometern?<br />

Seit das Wort "Rasse" wegen des Nazi-Terrors<br />

zu recht sehr negativ ankommt, haben manche<br />

Politiker "die Kultur" als Ersatz gefunden.<br />

"Menschen, deren Kultur so anders ist als<br />

unsere" ist zum Beispiel der Klassiker in<br />

rechten Reden, um zu "erklären", warum<br />

man keine Migration wolle. Es wird so getan,<br />

als wäre es kein Rassismus, Menschen wegen<br />

Alev Korun<br />

Abgeordnete zum<br />

Naonalrat (Die Grünen)<br />

alev.korun@gruene.at<br />

"Kulturfremde"<br />

Menschen und unser<br />

Integrationsminister<br />

ihrer angeblichen oder phantasierten "Kultur"<br />

abzulehnen. Als wäre es nicht seltsam, jemanden<br />

zu etikettieren und ihm ein bestimmtes<br />

Verhalten zu unterstellen, nur weil er in einem<br />

bestimmten Gebiet geboren ist. Als wären<br />

Menschen nicht soziale Wesen, die ihr Verhalten<br />

lernen und es daher auch ändern können.<br />

Mit dem Sager "keine Menschen aus kulturfremden<br />

Regionen" einwandern zu lassen,<br />

macht Kurz eindeutig FPÖ-Politik. Er suggeriert,<br />

es gäbe Menschen, die mit uns gar nicht zusammenleben<br />

können, weil "das Verhalten sich<br />

nur über Generationen ändert". Dabei übersieht<br />

er, dass einheimische Rassisten und eingewanderte<br />

Rassisten die gleiche Ideologie<br />

teilen, obwohl sie in unterschiedlichen Ländern<br />

geboren sind: die Ideologie, dass es wertvolle<br />

und wertlose, minderwertige Menschen gäbe.<br />

Beide Gruppen sind fremd zu Demokratie,<br />

nicht zu unserer vermeintlichen "Kultur". Und<br />

die Antwort auf undemokratische Denkweisen<br />

und Rassismus kann nur sein: Bestehen auf<br />

Menschenwürde, Gleichheit und Gleichwertigkeit<br />

von Menschen und Respekt für JEDEN<br />

Menschen, egal wie geographisch nah oder<br />

fern er geboren wurde.<br />

2500 €’ya olumlu iltica başvurusu!<br />

Aşağı Avusturya Eyaleti’nde bir iltica dairesi memurunun<br />

birçok mülteciden sığınma başvurularına<br />

olumlu cevap vermek için 2500’er euro<br />

aldığı tespit edildi. Konuyla ilgili açıklama yapan<br />

İçişleri Bakanlığı yetkilileri olayı doğrularken,<br />

memurun hemen görevden atıldığını açıkladı.<br />

Ayrıca Viyana’da da benzer uygulama şüphesiyle<br />

bazı memurların incelendiği belirtildi.<br />

Günlük Hayattaki Sorunlar Avusturya’da Beyin Kazanımını Engelliyor<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Avusturya'da Gelecek Fonu (Zukunftsfonds)<br />

adlı kuruluşun SORA Enstitüsü’ne<br />

yaptırdığı araştırma çok ilginç sonuçları<br />

beraberinde getirdi. SORA'nın anketine<br />

göre Avusturyalıların yüzde % 43'ü güçlü<br />

bir liderin ülkeyi yönetmesini çok büyük<br />

bir gereklilik olarak görüyor. % 61’lik<br />

kesim de böyle bir liderin yönetiminin<br />

uygun olabileceğini belirtiyor. Uzmanlar<br />

zor zamanlarda insanların bu görüşe<br />

sahip olmasını normal karşılıyor<br />

TOTALİTER REJİME GEÇİLMELİ!<br />

Bununla beraber demokrasiye olan<br />

güvenin de oldukça sarsıldığı ve ankete<br />

katılanlardan % 23’ünün totaliter bir<br />

sisteme geçilmesi ve demokrasiden<br />

uzaklaşılmasını savunduğu ortaya çıktı.<br />

Ortaya çıkan bu rakamların çok yüksek<br />

ve korkutucu olduğunu belirten uzmanlar<br />

sonuçların dikkatle incelenmesi gerektiğini<br />

belirtiyorlar. (Bu oran 10 yıl<br />

önce % 14 idi.)<br />

Artan Problemler Beyin<br />

Göçünü Tetikliyor...<br />

Araştırma ve Teknoloji Geliştirme<br />

Konseyi (RFT) geçtiğimiz günlerde<br />

‘‘Göç, Entegrasyon ve Eğitim’’ konusunda<br />

yeni bir rapor yayımladı.<br />

Bu raporun sonuçları RFT Başkan<br />

vekili genetik uzmanı Markus<br />

Hengstschläger ve eğitim psikoloğu<br />

Christiane Spiel tarafından<br />

kamuoyuna sunuldu. 100’ün üstünde<br />

sayfadan oluşan rapor yalnız<br />

istatistiki bilgileri içermekle<br />

kalmıyor, araştırma ve eğitim<br />

alanından ilgili gruplarla -orta ve<br />

yüksek öğrenim öğrencileri, araştırmacılar-<br />

tecrübelerine dair yapılan<br />

röportajları da kapsıyor.<br />

Bürokrasi ve değer vermedeki<br />

eksiklik başlıca sorunlar<br />

Bu konuda Hengstschläger’in<br />

açıklamaları ise şöyle: ‘‘Avusturya’ya<br />

gelen bilim insanları burada<br />

yerleşmede sıkıntılarla karşılaşıyor.<br />

Muhataplar hala diplomalarının<br />

tanınmasında problemler<br />

yaşadıklarını, yeterince İngilizce<br />

bilgilendirme materyalleri bulamadıklarını,<br />

görevlilerin kendinlerine<br />

kaba davrandıklarını ve<br />

çocukları için yeterli kreş ve okul<br />

olmadığını söylüyor.’’<br />

Alltagsprobleme<br />

behindern Brain<br />

Gain in Österreich<br />

Jedes Jahr verlassen hochgebildete<br />

Migranten das Land, die<br />

der Forschungsstandort Österreich<br />

gut brauchen könnte...<br />

Avustur ya ‘Güçlü<br />

Bir Lider ’ İstiyor<br />

SORA Enstitüsü’nün yaptığı<br />

araştırma çok ilginç<br />

sonuçları ortaya çıkardı...<br />

Öste rreic her haben<br />

Sehnsuc ht nach<br />

„starkem Mann“<br />

Eğitimci Spiel ise AB dışı bir ülkeden<br />

gelen bir bilim insanının<br />

Avusturya’ya vize başvurusu sırasında<br />

kendisine bilgi verilmeden<br />

görevlilerin kendisi hakkında bir<br />

ön araştırma yaptıklarını hatta<br />

düğün resimlerinin bile kullanıldığını<br />

söylediğini ifade ediyor.<br />

Spiel’e göre genel anlamda tüm<br />

gruplardan farklı olarak ‘değer<br />

verilmede eksiklikten’ dolayı bir<br />

şikâyet mevcut.<br />

Hengstschläger: ‘‘Çalışma alanları<br />

ve şartlarının cazip olması başlı<br />

başına yeterli olmaz. Bu cazibenin<br />

diğer yüksek kalifiye elemanları<br />

arasında da yayılması gerekir ki,<br />

Avusturya ile başka bir yer arasında<br />

karar verecek bir bilim insanı<br />

Avusturya’da karar kılsın.’’<br />

Olumlu propaganda<br />

Rapora göre Avusturya, beyin<br />

göçü veren yerine beyin göçü<br />

alan bir ülke olmak istiyorsa, yüksek<br />

kalifiye elemanların Avusturya’ya<br />

gelmesini ve burada destek<br />

almalarını ve ülkeden ayrıldıklarında<br />

da diğer kalifiye elemanlara<br />

araştırma alanı olarak Avusturya’yı<br />

tavsiye etmelerini sağlayacak<br />

koşulları oluşturmalıdır.<br />

DEMOKRASİ İYİ AMA...<br />

Avusturyalıların yüzde % 78'e yakını sıkıntılara<br />

rağmen en iyi yönetim biçiminin<br />

demokrasi olduğu yönünde fikir<br />

belirtse de bu oranın son 10 yıl içinde<br />

ciddi bir azalma gösterdiği ortaya çıktı.<br />

(2007’de bu oran % 86 idi.) Demokrasiye<br />

güvenin azalmasındaki etkenin, halkın<br />

kendilerini yöneten siyasilere olan inancını<br />

kaybetmesi olarak açıklanıyor.<br />

GENÇLERDEN ŞOK BAKIŞ AÇISI<br />

Özellikle gençlerin önemli kısmının Avrupa’yı<br />

kana bulayan Nasyonal Sosyalizmin<br />

Avusturya'ya sadece kötü şeyleri<br />

getirmediğini belirtmesi anketin en düşündürücü<br />

taraflarından biri. Uzmanlar<br />

bunu genç neslin tarihi yeterince bilmemesine<br />

bağlasa da durumun bu kadar da<br />

basit şekilde açıklanamayacağı ortada.<br />

35 yaş üstündekiler ise Nasyonal Sosyalizmin<br />

sadece kötülüklere sebep olduğu<br />

yönünde görüş belirtti.<br />

Avusturya’da<br />

296 'Yabancı<br />

Savaşçı' Devlet<br />

Takibinde<br />

Aşırı Sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ)<br />

milletvekili Petra Steger’in ‘Avusturya’da<br />

kaç yabancı savaşçı devlet takibinde?’<br />

soru önergesine İçişleri Bakanı Wolfgang<br />

Sobotka (ÖVP) cevap verdi.<br />

Bakan Sobotka yaptığı açıklamada, özellikle<br />

Suriye ve Irak gibi savaş bölgelerine<br />

gidip geri döndüğü veya gitmek istediği<br />

tespit edilen toplam 296 yabancı savaşcı<br />

veya adayı olduğunu açıkladı. Ayrıca bu<br />

bireylerden 139’unun ise 25 yaş altında<br />

olduğunun altını çizdi.<br />

Bakan Sobotka özellikle IŞİD veya farklı radikal<br />

gruplara katılma potansiyeli olan bu<br />

bireylerin sayısının 2016 yılında 270 olduğunu,<br />

içinde bulunduğumuz 2017 yılında<br />

ise bu rakamın az da olsa artarak 300’e<br />

yaklaştığını belirtti.


7 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

NİSAN 2017<br />

„Perspektiven Integration“: Wie gut sind Menschen türkischer Herkunft in Österreich integrier t?<br />

Avusturya’da yaşayan Türk kökenli insanlar ne kadar iyi uyum sağladılar?<br />

‘Entegrasyon Perspektifleri’<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Avusturya Entegrasyon Fonu (ÖIF) röportajlar dizisi: Türk kökenli uzmanlar, Türkiye kökenli<br />

insanların Avusturya ile ne kadar özleştikleri ve Türk siyasetinin etkisi üzerine konuştu...<br />

Viyana (OTS) - Geçtiğimiz günlerde<br />

ÖIF’nin "Entegrasyon Perspektifleri"<br />

röportajlar serisinde; Türk kökenli<br />

insanların hayatı, Avusturya<br />

ile özdeşleşmeleri ve Türk kuruluşların<br />

Avusturya’daki birlikte yaşamaya<br />

etkisini konu alan 6 Türk<br />

kökenli uzmanın farklı bakış açılarıyla<br />

verdikleri röportajlar yayınlandı.<br />

Demeç veren Türk kökenli<br />

uzmanlar şunlardı: Entegrasyon<br />

uzmanı Kenan Güngör, Avusturya<br />

Parlamento milletvekili Berivan<br />

Aslan, gazete sahibi Birol Kılıç, eski<br />

federal konsey üyesi Efgani Dönmez,<br />

Viyana ve Krems üniversitesi<br />

öğretim üyesi Cengiz Günay ve önceki<br />

dönemde Ankara’da Entegrasyon<br />

sorumlusu olarak görev<br />

yapan Nalan Gündüz.<br />

ÖIF işletme müdürü Franz Wolf:<br />

"Türk kökenli 270 binin üstünde<br />

birey, Avusturya’da en büyük göçmen<br />

grubundan birini oluşturuyor.<br />

Bu kişilerin entegrasyonunda<br />

önemli sorunlar yaşanıyor. Yeni<br />

yayının hedefi Türk kökenli insanların<br />

entegrasyonu üzerinde yapılan<br />

güncel tartışmaların resmini<br />

çıkarmak ve konu hakkındaki farklı<br />

Avusturya’da ne kadar<br />

Müslüman yaşıyor?<br />

Avusturya'da nüfusun yüzde 8’i Müslüman<br />

Avusturya’da yaşayan Müslümanların<br />

sayısı artmaya devam<br />

ediyor. Avusturya Entegrasyon<br />

Fonu (ÖIF) tarafından yapılan<br />

güncel bir araştırmaya göre ülkede<br />

yaklaşık 700 bin Müslüman<br />

yaşıyor. Bu rakam genel<br />

nüfusun yüzde % 8'inin Müslümanlardan<br />

oluştuğu sonucunu<br />

çıkarıyor.<br />

MÜSLÜMAN NÜFUS 16 YILDA<br />

2 KAT ARTIŞ GÖSTERDİ<br />

İçişleri Bakanlığı rakamlarına<br />

göre geçtiğimiz yıllarda 600<br />

bin olarak açıklanan ve kısa zamanda<br />

700 bine yükselen rakamlardaki<br />

artışın sebebi, gerek<br />

Müslüman ailelerde ortalama<br />

çocuk sayısının yüksek olması ve<br />

gerekse savaşlar sebebiyle Arap<br />

bakış açılarına ışık tutmaktır. Yayınlarla<br />

ÖIF güncel tartışmalara<br />

objektif ve bilgilendirici katkı sağlama<br />

amacındadır."<br />

Uzmanlar Türk politikasının<br />

Avusturya’da Türkiye kökenli<br />

göçmenlerin entegrasyonunu<br />

tehlikeye düşürdüğü görüşünde<br />

Parlamento Milletvekili Berivan<br />

Aslan, Avusturya’da üzerinde sıkı<br />

bir şekilde çalışılan entegrasyonun<br />

Türk politikasının Avusturya toplumuna<br />

taşınması nedeniyle tehdit<br />

altında olmasına karşı uyarıyor.<br />

Birol Kılıç Avusturya’da yaşayan<br />

Türklerden Avusturya Devletine<br />

sadakat göstermesini istiyor. Efgani<br />

Dönmez Avusturya dernekler<br />

yasasının Türk gruplar tarafından<br />

suiistimaline karşı uyarıyor ve yurt<br />

dışından Avusturya’ya çatışma<br />

getirmek isteyenlerin oturum izinlerini<br />

sonlandıracak tedbirler talep<br />

ediyor. Cengiz Günay kültürün sert<br />

etkisinde olan bir entegrasyon<br />

kavramını eleştiriyor. Entegrasyon<br />

uzmanı Kenan Güngör ise Türk<br />

kökenli insanların entegrasyonu<br />

için ailede eğitimin önemine vurgu<br />

yapıyor. Nalan Gündüz Türkiyeli<br />

göçmenlerin kendilerine sunulan<br />

entegrasyonla ilgili hizmetlerden<br />

yararlanmalarını istiyor. Kişinin<br />

senelerce bu ülkede yaşamasına<br />

rağmen Almanca dilini konuşamaması<br />

ve Avusturya’nın onları<br />

ilgilendirmemesinin mümkün olamayacağını<br />

söylüyor.<br />

ÖIF’nin yeni röportajlar dizisi<br />

tanınmış uzmanların farklı konulardaki<br />

değerlendirmelerini entegrasyon<br />

alanında güncel konular<br />

hakkında bilgilendirici bir tartışmaya<br />

sevk için tanıtıyor. Bu seride<br />

şimdiye kadar yayınlananlar: "İslamda<br />

Örtünme" Ahmad Mansour,<br />

Orta Doğu uzmanı Karin Kneissl<br />

ve İslam cemaatı kadın sözcüsü<br />

Amina Baghajati. Diğer bir<br />

yayın "Avrupa Etkisinde İslam"<br />

üniversite profesörleri Mouhanad<br />

Khorchide, Ednan Aslan ve yazar<br />

Lamya Kaddor.<br />

"Entegrasyon Perspektifleri"<br />

yayın dizisini ücretsiz olarak:<br />

bestellungen@integrationsfonds.at<br />

adresinden ısmarlayabilir ya da;<br />

www.integrationsfonds.at/publikationen<br />

adresinden online okuyabilirsiniz.<br />

ve Afrika ülkelerinden gelen<br />

mültecilerin sayısındaki artış<br />

olarak gösteriliyor. Ayrıca 2001<br />

yılında resmi olarak 346 bin<br />

Müslüman Avusturya'da yaşarken<br />

bu rakamın 16 yılda 700<br />

bine yükselmesi de ÖIF’in araştırmasıyla<br />

ortaya çıkmış oldu.<br />

KATOLİKLER 1. SIRADA<br />

Nüfusu 8.8 milyona yaklaşan<br />

Avusturya'da yüzde % 59 ile Hıristiyan<br />

Katolik dinine mensup<br />

bireyler ilk sırada yer alıyor ve<br />

bunların sayısı 5,16 milyon olarak<br />

açıklandı.<br />

Ayrıca Ortodoksların sayısı 500<br />

bin, Protestanların sayısı ise<br />

300 binin biraz üzerinde.<br />

MUSEVİLERİN SAYISI AZALDI<br />

Avusturya’da yaşayan Musevilerin<br />

sayısında az da olsa bir gerileme<br />

olurken, bu dine mensup<br />

bireylerin sayısı 15 bin civarında.<br />

Avusturya’da geriye<br />

kalan 2 milyonun üzerindeki bireyin<br />

farklı din ve inanışlara tabi<br />

kişiler olduğu tahmin ediliyor.<br />

İGGİÖ: 500 BİN ÜYEMİZ VAR<br />

Avusturya İslam Cemaati<br />

(İGGİÖ) yetkilileri, genel Müslüman<br />

nüfusu ile alakalı tam bir<br />

rakam vermenin zor olduğunu<br />

belirtse de resmi kayıtlara<br />

göre yaklaşık 500 bin üyesinin<br />

olduğu açıklandı. Bu rakama<br />

Alevi kökenli vatandaşların<br />

dahil olmadığı bunun sebebinin<br />

ise Aleviliğin Avusturya'da ayrı<br />

bir inanç olarak kabul edilmesi<br />

gösterildi.<br />

Integrationsfonds:<br />

Zahl der Muslime in<br />

Österreich wächst<br />

Die Zahl der Muslime in Österreich<br />

nimmt weiter zu. Schätzungen<br />

des Integrationsfonds<br />

(ÖIF) gehen von 700.000 Personen<br />

in Österreich aus. Seit der<br />

letzten Volkszählung 2001, bei<br />

der die Religionszugehörigkeit<br />

erhoben wurde, hätte sich<br />

die Religionsgemeinscha demnach<br />

fast verdoppelt.<br />

Avusturya otoyollarında yeni dönem başlıyor<br />

Kasım’dan itibaren dijital<br />

otoban kartı uygulaması<br />

Dijital otoban kartı uygulaması<br />

için federal yol gişeler<br />

yasasında gerekli olan<br />

değişiklik geçtiğimiz günlerde<br />

Bakanlar Kurulunda<br />

karara bağlandı. Değişiklikle<br />

yeni dijital versiyon,<br />

yapıştırılanın yerini almıyor,<br />

sadece bir alternatif.<br />

Kasımdan itibaren otoban<br />

ve otoyol işletmesinde<br />

(ASFINAG), 2018 ortasından<br />

itibaren bayiler, benzin<br />

istasyonları ve şoförler<br />

kulubünde satılacak.<br />

Dijital otoban kartı aracın<br />

plakasına kaydedilecek.<br />

Değiştirilebilir plaka sahipleri<br />

diğer plakasına da<br />

kayıt yaptırmak zorunda.<br />

Aracın geçerli bir dijital<br />

karta sahip olup olmadığı<br />

halka açık kayıt üzerinden<br />

görülebilecek. Bu düzenleme<br />

bilgi gizliliği açısından<br />

eleştiri almasına rağmen<br />

yasa değişikliğinde korundu.<br />

Ulaştırma Bakanlığı’nın<br />

açıklamasına göre halka<br />

açık bu kayıt ASFINAG’ın<br />

kontrolüne hizmet edecek<br />

ve özel kişilerin de arabayı<br />

arkadaşından mı ödünç aldığını<br />

ya da araç paylaşımı<br />

üzerinden mi temin ettiğini<br />

gösterecek, kayıtta<br />

araç sahibi hakkında daha<br />

fazla bilgi yer almayacak.<br />

Dolandırıcılığa karşı<br />

önlemler<br />

Dijital otoban kartı internetten<br />

alınırsa, alındıktan<br />

18 gün sonra kullanılabilecek.<br />

Alıcılar AB tüketici<br />

hakları yönergesine göre<br />

internet alış verişlerinde<br />

14 gün içinde alımdan vazgeçebilir.<br />

Edinim günü bu<br />

iki hafta süreye dahil değil.<br />

Alımdan vazgeçme mektupla<br />

yazılı yapılmışsa artı<br />

3 gün posta teslimatı için<br />

eklenir. Bu 18 gün süresi<br />

sürücünün kartı internetten<br />

alıp, otoban ağlarını<br />

kullandıktan sonra alımdan<br />

vazgeçerek kart parasını<br />

geri almasını önlemek<br />

içindir.<br />

Alıcılar internetten alımlarında<br />

kartlarının kullanma<br />

tarihlerini belirleyebilecekler.<br />

10 günlük ve 2 aylık<br />

otoban kartları özellikle kişilerin<br />

seyahat planlarını<br />

kolaylaştırıyor.<br />

Dijital otoban kartlarının<br />

2018 yılının ortasından<br />

itibaren bayi, benzin istasyonu<br />

ya da şoför kulüblerinden<br />

alınması durumunda<br />

ise geçerlilik anında<br />

başlayacak.<br />

Digitale Autobahn-Vignette<br />

kommt im Dezember<br />

© integrationsfonds


NİSAN 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 8<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Unser sozialdemokrasches Selbstverständnis<br />

ist es, dass jede schutzsuchende<br />

Person nicht nur ein Recht auf ein faires<br />

und schnelles Asylverfahren hat, sondern<br />

schon während des Verfahrens sinnvollen<br />

Tägkeiten nachgehen kann. Wir treten<br />

dafür ein, dass insbesondere jene AsylwerberInnen,<br />

die mit hoher Wahrscheinlichkeit<br />

einen posiven Asylbescheid bekommen,<br />

vom 1. Tag an eine ganzheitliche Integra-<br />

onsbegleitung bekommen. Nichts ist<br />

kontraprodukver, als wenn junge Menschen<br />

zum Nichts-Tun gezwungen werden.<br />

Mit dem neuen „Integraonsjahr“ wird<br />

unser Zugang – Integraon von Anfang an<br />

– von Wien aus auf ganz Österreich ausgedehnt.<br />

In monatelangen Verhandlungen<br />

haben Sozialminister Stöger (SPÖ) und<br />

unsere Staatssekretärin Duzdar (SPÖ)<br />

dieses „Arbeitsmarkntegraonsgesetz“<br />

(www.parlament.gv.at/PAKT/VHG/XXV/I/I_01585/index.shtml)<br />

vorangetrieben. Worum geht‘s darin?<br />

Erstmals wird es ein einheitliches und<br />

strukturiertes Programm zur Integraon<br />

von Asylberechgten, subsidiär Schutzberechgten<br />

und AsylwerberInnen mit<br />

hoher Anerkennungswahrscheinlichkeit<br />

geben. Die Grundidee des verpflichtenden<br />

Integraonsjahres ist, Menschen, die schon<br />

im Land sind, schnellstmöglich dahin zu<br />

bringen, dass sie sich selbst erhalten können.<br />

Integraon funkoniert am besten<br />

Nurten YILMAZ<br />

Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />

nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />

Das „Integrationsjahr“:<br />

ein integrationspolitischer<br />

Meilenstein<br />

über Zugang zu Bildung und Arbeit. Gleichzeig<br />

bietet das Integraonsjahr einen<br />

strukturierten Tagesablauf. Alle TeilnehmerInnen<br />

werden schneller in den Arbeitsmarkt<br />

integriert und erhalten damit<br />

die Chance einen Beitrag in unserer<br />

Gesellscha zu leisten. Alle Personen, die<br />

in Österreich bleiben werden und nicht<br />

schon einen Job gefunden haben, sind<br />

Zielgruppe dieses bundesweiten Integra-<br />

onsprogrammes. Das Integraonsjahr<br />

dauert mindestens 12 Monate und<br />

endet mit einem Bewerbungstraining – wer<br />

einen nachhalgen Job findet, kann<br />

auch abbrechen. Das Jahr ist modular<br />

aufgebaut: Sprachkurse ab Niveau A2,<br />

Kompetenzclearing zur Feststellung von<br />

bestehenden Kenntnissen und Fähigkeiten,<br />

Arbeitstrainings im Sinne von gemeinnütziger<br />

Tägkeit bei Zivildiensrägern,<br />

sofern sie für die berufliche Integraon<br />

dienlich sind, Bewerbungstrainings und<br />

weitergehende Qualifizierungsmaßnahmen.<br />

Die Module werden individuell abgesmmt.<br />

Alle TeilnehmerInnen bekommen<br />

eine Kompetenzkarte, in der bestehende<br />

Qualifikaonen und die einzelnen<br />

Module festgehalten werden. Dieses Bundesgesetz<br />

soll betreffend Asylberechgte<br />

und subsidiär Schutzberechgte mit 1. September<br />

2017, betreffend AsylwerberInnen<br />

mit 1. Jänner 2018, in Kra treten.<br />

SPÖ ZİRVEYE YAKLAŞIRKEN YEŞİLLER PARTİSİ CİDDİ DÜŞÜŞTE<br />

SEÇİM ANKETİ: AVUSTURYA<br />

HALKI HANGİ PARTİYİ SEÇİYOR?<br />

Viyana (OTS) - Österreich Gazetesi’nin<br />

Research Affairs Enstitüsü’ne yaptırdığı<br />

güncel seçim anketine göre, aşırı sağcı<br />

Avusturya Özgürlükler Partisi (FPÖ) ilk sıradaki<br />

yerine korusa da Sosyal Demokrat<br />

Parti (SPÖ) giderek FPÖ’ye yaklaşıyor.<br />

“Bu pazar parlamento seçimleri olsa<br />

hangi partiye oy verirdiniz?” sorusuna<br />

ankete katılanların % 32’si FPÖ, % 30’u<br />

SPÖ, % 21’i ise Avusturya Halk Partisi<br />

(ÖVP) dedi.<br />

Anket sonuçlarına göre Yeşiller Partisi (Die<br />

Grünen) parti içinde ‘Genç Yeşiller’ ile yaşanan<br />

sıkıntıların da etkisiyle ciddi destek<br />

kaybetti ve oy oranı % 9’a gerileyerek uzun<br />

yıllar sonra ilk defa % 10’nun altına düştü.<br />

Neos Partisi ise % 5 ile oy oranını korumaya<br />

devam ediyor.<br />

“Sebastian Kurz ÖVP’nin başında olursa bu<br />

partiye oy veririm” diyenlerin oranı ise<br />

ciddi şekilde artmaya devam ediyor.<br />

Kurz’un partisinin başında aday olması durumunda<br />

ÖVP büyük bir sıçrama yaparak<br />

% 34’lük oy oranıyla bütün partileri geride<br />

bırakarak birinci sıraya yükseliyor.<br />

OY ORANLARI:<br />

FPÖ: % 32 SPÖ: % 30<br />

ÖVP: % 21 (Sebastian Kurz liderliğinde % 34)<br />

Grüne: % 9 Neos: %5<br />

Avusturya halkının ülke<br />

hukuk sistemine güven<br />

duygusu giderek artıyor.<br />

Avrupa Birliği içinde<br />

Avusturya ilk üçe yükseldi!<br />

Das Vertrauen in die<br />

österreichische Justiz steigt<br />

stetig - innerhalb von zwei<br />

Jahren rückt Österreich von<br />

Platz 11 auf Platz 3 vor!<br />

Avusturyalıların Adalet<br />

Sistemine Güveni Artıyor<br />

En son yayınlanan Avrupa Birliği Barometresine<br />

göre ülkenin yargı sistemine güvenmede<br />

Avusturyalılar, iki yıl içinde 11. sıradan<br />

3. sıraya yükselerek ortalardan zirveye<br />

doğru hamle yaptılar. Avusturya halkının<br />

%78’i yargı sisteminin bağımsızlığına güvenlerini<br />

tescillediler. Adalet Bakanı Wolfgang<br />

Brandstetter sonuçtan memnun ve şunları<br />

söyledi: ‘‘Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki<br />

karşılaştırmadaki bu yerimiz bakanlığımızın<br />

izlediği gerçeklere dayalı ve dengeli politikanın<br />

sonucudur ve reformlarımızın halkımızın<br />

algısında etkisini gösterdiğinin bir delilidir.<br />

Bazı subjektif algılara karşın mahkemelerimiz<br />

nispeten hızlı ve etkili sonuca ulaşabiliyor.<br />

Bununla ilgili aldığımız tedbirler daha da<br />

etkili olacak.’’<br />

Avrupa kıyaslamasında Avusturya 1. derece<br />

mahkemeleri medeni, ticaret, idare ve diğer<br />

hukuki prosedürleri sonuçlandırmak için iki<br />

İltica Başvuruları Azaldı, Ama...<br />

İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre Avusturya’da<br />

31 Mart 2017’ye kadar toplam 6480 iltica<br />

başvurusu yapıldı. Bunların 4136’sı kabul<br />

edilirken, 2344 kişiye ise red cevabı verildi.<br />

En çok iltica başvurusu Suriye, Afganistan, Nijerya<br />

ve Rusya Federasyonu ülke vatandaşları<br />

tarafından yapıldı.<br />

Justizminister Wolfgang Brandstetter: „Die Bevölkerung vertraut auf die Unabhängigkeit<br />

der österreichischen Justiz und zeigt das mit einem Zuspruch von rund 78 % klar auf. “<br />

aydan az bir süreye ihtiyaç duyuyor ve bu da<br />

Avusturya’yı Avrupa genelinde 4. sıraya<br />

yerleştiriyor.<br />

Adalet sisteminde görev alan kadın sayısının<br />

yıldan yıla artması Adalet Bakanı Brandstetter’i<br />

sevindiren diğer bir nokta. Birinci derece<br />

mahkemelerde kadın mesleki<br />

hakimlerin oranı %50’yi geçmiş durumda.<br />

Avrupa Birliği ülke adalet sistemi değerlendirme<br />

göstergesi her yıl komisyon tarafından<br />

birlik üyesi ülkelerin adalet sistemlerinin verimliliğini,<br />

kalitesini ve bağımsızlığını değerlendirmek<br />

için hazırlanıyor. Değerlendirme<br />

sırasında mahkemenin etkinliği, vatandaş<br />

memnuniyeti, hakimlerin ileri eğitim alması,<br />

mahkemenin mali ve personel donanımı gibi<br />

buna benzer pek çok kriter göz önünde<br />

tutuluyor. Yargı bağımsızlığı hususunda ise<br />

her ülkenin kendi halkı arasında düzenlenen<br />

anketler göstergede yer alıyor.<br />

Avusturya Polisi Bodycams<br />

(Vücut Kamerası) Kullanacak<br />

© BMI<br />

Pilot proje başarılı oldu ve uygulama ülke genelinde başlıyor<br />

Avusturya İçişleri Bakanlığı 2017 sonu itibariyle<br />

ülke genelinde polislerde vücut kamerası<br />

uygulamasının hayata geçeceğini açıkladı.<br />

PİLOT PROJELER BAŞARILI OLDU<br />

Bakanlık yetkilisi Karl-Heinz Grundböck, şimdiye<br />

kadar farklı eyaletlerde 20 polis tarafından<br />

denenen vücut kameralarının başarılı<br />

sonuçları beraberinde getirdiğini belirtti. Yetkili<br />

özellikle agresif bireylerin kameraya çekildiğini<br />

bilmelerinin bu kişilerin gerginliğini<br />

azaltığının altını çizdi. Eyaletlerdeki tecrübelerin<br />

olumlu olarak değerlendirilmesi, saldırıya<br />

uğrayan polis sayısının azalması ile de<br />

açıklanıyor.<br />

ELEŞTİRİLER...<br />

Vücut kamerasına alınacak görüntülere yönelik<br />

eleştiriler de mevcut. Bu kameraları kullanan<br />

polislerin istediği zaman kamerayı açıp<br />

kapatabileceği ve olayın tamamını değil, bir<br />

kısmını gösterebileceğini belirten eleştirmenler,<br />

bunun da yaşanabilecek olaylarda polisin<br />

tam olarak ne yaptığının, yani haklı mı haksız<br />

mı olduğunun tespit edilmesini oldukça zorlaştıracağını<br />

vurguladılar.<br />

Mülteci Anlaşması Çökerse Ne Olabilir?<br />

2017’de ayrıca 1 Ocak - 31 Mart tarihleri arasında<br />

toplam 2833 mülteci Avusturya’yı terketti.<br />

Bunlardan 1052’si kendi isteği ile, 1781<br />

kişi ise zorla ülkeden sınırdışı edildi.<br />

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan<br />

mülteci anlaşması neticesinde 2016 yılından<br />

itibaren iltica başvuruları çok büyük düşüş<br />

gösterdi. Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumu<br />

sürecinin tamamlanması ile birlikte<br />

bu anlaşmanın çökme tehlikesi ve bunun<br />

neticesinde de AB ülkeleri ve Avusturya’ya<br />

tekrar ciddi bir mülteci akını olabileceği endişesi<br />

mevcut. Ayrıca Türkiye ile Avrupa Birliği<br />

üyeliği müzakerelerinin son bulma ihtimali de<br />

AB ülkelerinde yeni bir ‘mülteci kaosu’ dönemini<br />

başlatabilir.<br />

© BMJ / Christian Jungwirth


APRIL 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

INTEGRATION / SPRACHE - 9<br />

© Nurith_Wagner-Strauss<br />

Mehrsprachigkeit ist ein Mehrwert – und kein Grund für Scham<br />

Eltern müssen zu ihrer Zweisprachigkeit stehen, egal wie<br />

der öffentliche Diskurs gerade gepolt ist<br />

Mehr als die Hälfte der Weltbevölkerung<br />

ist mehrsprachig. Das heißt, im<br />

Alltag und im Berufsleben wird mehr<br />

als eine Sprache verwendet. Wie die<br />

jeweiligen Nationen mit ihrer Mehrsprachigkeit<br />

umgehen, ist jedoch<br />

sehr unterschiedlich.<br />

Ein mächtiges Instrument<br />

Sprache prägt Persönlichkeit und<br />

Entwicklung eines Kindes ab dem<br />

Moment, an dem es hören kann.<br />

Sprache hat auch eine tiefe kulturelle<br />

Dimension – sie vermittelt<br />

Werte, Traditionen und Wahrnehmungen<br />

für die Codes der Gesellschaft,<br />

in der man sozialisiert wird.<br />

Sprache formt die Identität. Sie kann<br />

in positiver wie auch in negativer<br />

Weise genutzt werden, um Interessen<br />

durchzusetzen. Seit der Französischen<br />

Revolution herrscht in<br />

Europa die Idee "Eine Nation – eine<br />

Sprache". Die Bevölkerung soll eine<br />

homogene, nationale Identität entwickeln.<br />

Dies hat allerdings nie<br />

der Realität entsprochen. Erst die<br />

Europäische Union versucht, einen<br />

Sinneswandel herbeizuführen.<br />

Ringen um Anerkennung<br />

Regionale Minderheitensprachen<br />

haben es generell schwer, neben<br />

einer großen, anerkannten Sprachgruppe<br />

gesellschaftliche Akzeptanz<br />

zu erlangen. Weltweit tragen nur<br />

wenige Länder ihrer autochthonen<br />

Mehrsprachigkeit Rechnung. Ein absolutes<br />

Vorzeigeland ist Bolivien, das<br />

seit 2009 neben Spanisch noch<br />

weitere 36 indigene Sprachen als<br />

Amtssprachen führt. Länder wie<br />

Österreich ringen sich bis zu einer regionalen<br />

Anerkennung der Minderheitensprachen<br />

durch. Wobei die<br />

Streitfrage, ob Slowenisch in der<br />

Kärntner Landesverfassung vorkommen<br />

soll oder nicht – die Kärntner<br />

ÖVP wollte jüngst die Erwähnung<br />

dieser autochthonen Gruppe verhindern<br />

–, zeigt, wie schwer es für<br />

kleine Sprachgruppen ist, ihr kulturelles<br />

und sprachliches Gut zu<br />

bewahren. Obwohl die Europäische<br />

Union auf die Anerkennung und Förderung<br />

der Mehrsprachigkeit pocht,<br />

haben sich Mitglieder wie Griechenland<br />

nicht dazu durchgerungen, die<br />

Kommende Termine für Eltern:<br />

Ich erziehe mein Kind mehrsprachig - wie es mir gelingt: Samstag, 27.05.2017, 10.00 - 14.00 Uhr<br />

Mehrsprachige Erziehung von Geburt an: Freitag, 23.06.2017, 10.00 - 14.00 Uhr<br />

Musiktheater-Produktion: LIEBE HOCH 16<br />

mit türkischen und österreichischen Künstlern<br />

Die türkische Rapperin Esra Özmen<br />

und mehrere andere türkische Künstler<br />

wirken gemeinsam mit österreichischen<br />

Künstlern bei der Musiktheater-Produktion<br />

LIEBE HOCH 16<br />

mit, die im Rahmen des WIR SIND<br />

WIEN.FESTIVALS 2017 am 7. Juni im<br />

Hof vom Museumsquartier Premiere<br />

haben wird.<br />

Eine Voraufführung findet am 2. Juni<br />

am Volkertmarkt statt, weitere Vorstellungen<br />

gibt es am Columbusplatz,<br />

Yppenplatz, Wallensteinplatz und am<br />

Floridsdorfer Markt.<br />

Die türkisch-österreichische Lovestory<br />

LIEBE HOCH 16 spielt am Brunnenmarkt<br />

in Ottakring. Die Lyrics kommen<br />

von Austropop-Legende Wilfried, die<br />

Story und Dialoge von Shooting Star<br />

Ibrahim Amir, die Raps von Esra<br />

Özmen. Und die Musik komponiert<br />

„5/8erl in Ehr´n“-Soundmagier Clemens<br />

Wenger, der auch in der Band<br />

mitspielt.<br />

Und das andere „5/8erl in Ehr´n“-Mitglied,<br />

Robert Slivovsky, steht als Kommissar<br />

Pospischil auf der Bühne und<br />

passt auf, dass die türkisch-österreichische<br />

Liaison zwischen den Liebenden<br />

aus zwei verfeindeten Fleischhauer-Familien<br />

nicht wie bei Shakespeare, sondern<br />

mit einem Happy End ausklingt.<br />

Esra Özmen und eine authentische Besetzung<br />

bei der türkischen wie auch<br />

bei der österreichischen Fleischhauer-<br />

Familie sollen auch eine ungewöhnliche<br />

Publikumsliaison befördern:<br />

Junge und alte Fans des Austropop,<br />

von Mag. Zwetelina Ortega<br />

Sprachen ihrer Minderheiten anzuerkennen.<br />

Und auch die Ablehnung<br />

des Slowenischen in Kärnten spricht<br />

nicht für einen europäischen, versöhnlichen<br />

Geist, der Vielfalt gutheißt,<br />

geschweige denn fördert.<br />

Zur Sprache stehen<br />

Vermittelt die Mehrheitsgesellschaft<br />

das Motto "Mehr Wert ist, was wir<br />

sprechen, und weniger, was ihr<br />

sprecht", wird eine Sprache systematisch<br />

und gesellschaftlich unterdrückt,<br />

lehnen die Mitglieder einer<br />

Volksgruppe nicht selten ihre eigene<br />

Sprache ab. Die Sprache wird als Hindernis<br />

im sozialen Aufstieg gesehen.<br />

Die damit verbundenen Assoziationen<br />

sind "regional, veraltet, unattraktiv,<br />

beschämend". Vor allem<br />

junge Menschen kehren den regionalen<br />

Sprachen den Rücken zu. In<br />

der burgenländisch-kroatischen Kindergruppe,<br />

die ich betreue, beobachte<br />

ich, wie widersprüchlich die<br />

Eltern mit ihrer Zweisprachigkeit umgehen.<br />

Sie sprechen oft nur Deutsch<br />

mit ihren Kindern und hoffen, dass<br />

diese Burgenländisch-Kroatisch in<br />

der bilingualen Kindergruppe<br />

lernen. Was Eltern damit jedoch<br />

signalisieren, ist, nicht zu<br />

100 Prozent zu dieser Sprache<br />

zu stehen.<br />

Muttersprachen und<br />

ihr Image<br />

Wie steht es um die Muttersprachen,<br />

die durch Migration<br />

nach Österreich gelangt sind?<br />

Wie ist ihr Image? Es gibt viele<br />

Aspekte, die Ressentiments<br />

schüren. Eine entscheidende<br />

Rolle spielt der Status der<br />

Sprecher. Um mit Robert Walser<br />

zu sprechen: "Money rules<br />

the world." Ist die Gruppe<br />

der Sprecher wirtschaftlich<br />

stark, hat ihre Sprache gesellschaftlich<br />

hohe Anerkennung.<br />

Übt die Sprechergruppe<br />

jedoch niederqualifizierte<br />

und schlecht<br />

bezahlte Jobs aus, ist sie<br />

wirtschaftlich schwach, so<br />

hat ihre Sprache ein<br />

schlechtes Image in der Gesellschaft.<br />

Diese Situation<br />

ist in allen Einwanderungsgesellschaften<br />

ähnlich, die<br />

Sprachen sind auswechselbar.<br />

Das muss aber nicht so<br />

sein. Auch hier wäre eine<br />

gezielte Migrations- und<br />

Sprachenpolitik gefragt, die<br />

dieser Entwicklung entgegensteuert.<br />

In Österreich<br />

hat sich in den vergangenen<br />

zwei Jahrzehnten einiges<br />

getan. Muttersprachenunterricht<br />

ist seit 1992 Teil des<br />

österreichischen Schulwesens.<br />

Es gibt Projekte, die<br />

sich um die gesellschaftliche<br />

Eingliederung der neu zugewanderten<br />

Menschen bemühen,<br />

zum Beispiel "Start<br />

Wien" seit 2008. Trotzdem<br />

haben sich festgefahrene<br />

Bilder und Sichtweisen nicht<br />

aufgelöst. In meinen Workshops erzählen<br />

Eltern oft, wie unwohl sie sich<br />

fühlen, in der Öffentlichkeit mit<br />

ihren Kindern in ihrer nichtdeutschen<br />

Muttersprache zu sprechen.<br />

Manchmal geht es sogar so weit,<br />

dass sie nur in den eigenen vier Wänden<br />

mit dem Kind in ihrer Muttersprache<br />

sprechen und "draußen"<br />

auf Deutsch. Aber was verdeutlichen<br />

Eltern damit ihrem Kind? Genau<br />

die gleiche Scham, die ihnen die<br />

Mehrheitsgesellschaft aufzwingt.<br />

Unzuverlässige Politik<br />

Ich rate Eltern, die Beziehung zur<br />

eigenen Sprache zu reflektieren.<br />

Woher kommt die Scham, und<br />

womit oder mit wem hat sie zu tun?<br />

des Wiener Blues, der türkischen Rapper-Szene,<br />

der Operette, des Musicals,<br />

türkischer Traditions- und Schlagermusik<br />

werden sich in ihrer Welt - eben<br />

auf einem Wiener Platz - wiederfinden<br />

und ihren HeldInnen auf der Bühne zujubeln.<br />

Mit einem Wort: Möge wirklich<br />

GANZ Wien im Publikum vertreten<br />

sein, egal ob mit, ohne Migrationsoder<br />

sonst irgendeinem Hintergrund!<br />

Termine Sommer 2017:<br />

• 02. Juni 2017, Volkertmarkt Voraufführung<br />

• 07. Juni 2017, Museumsquartier /<br />

Hof Premiere<br />

• 10. Juni 2017, Columbusplatz<br />

• 16. Juni 2017, Yppenplatz<br />

• 20. Juni 2017, Wallensteinplatz<br />

• 21. Juni 2017, Floridsdorfer Markt<br />

Zur Autorin:<br />

Mag. Zwetelina Ortega ist Sprachwissenschaftlerin, Autorin<br />

und Expertin für Mehrsprachigkeit. Sie ist Gründerin des<br />

Beratungszentrums Linguamulti - mehrsprachige Erziehung<br />

und kreative Sprachförderung (www.linguamulti.at).<br />

Dort bietet sie individuelle Beratung und Workshops für<br />

mehrsprachige Erziehung an und arbeitet mit Eltern,<br />

PädagogInnen und Kindern. Ortega ist mit Bulgarisch,<br />

Spanisch und Deutsch aufgewachsen. In diesen drei<br />

Sprachen verfasst sie auch ihre literarischen Texte. 2012<br />

erschien der Gedichtband "Aз und tú" (Edition Yara).<br />

Sie war Dozentin an der Universität Wien und leitet unter<br />

anderem Fortbildungen an der Pädagogischen Hochschule<br />

Wien, dem Landesinstitut für Schule in Bremen etc.<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775<br />

So kann man sie am ehesten<br />

überwinden, denn wenn das Kind<br />

die Familiensprache erben soll,<br />

braucht es die Rückendeckung der<br />

Eltern, um den Gegenwind der<br />

Gesellschaft zu überstehen. Und<br />

den wird es leider früh genug<br />

spüren. Um den sprachlichen und<br />

kulturellen Reichtum, der ihm zusteht,<br />

zu erlangen, braucht es die<br />

elterliche Konsequenz, tagtäglich<br />

den Alltag in einer weiteren Sprache<br />

zu bewältigen, und vor allem, dass<br />

die Familie zu ihrer Zweisprachigkeit<br />

steht, egal wie der öffentliche<br />

Diskurs gerade gepolt ist, denn<br />

auf die Sprachenpolitik ist dabei<br />

wirklich kein Verlass.<br />

Ursprünglich erschienen am 21.02.2017, www.derstandard.at<br />

Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung und kreative Sprachförderung,<br />

Beratung und Workshops für mehrsprachige Erziehung<br />

Therapiezentrum Gersthof, Klostergasse 31-33, 1180 Wien<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775, www.linguamulti.at<br />

© Magdalena Possert


APRIL 2017<br />

Auf die Bücher, fertig, los!<br />

StadtLesen 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Freude am Lesen<br />

mit diesen Tipps funktioniert’s<br />

LESEN - 10<br />

© innovationswerkstatt<br />

25 Städte - 3.000 Bücher - 4 Tage pro<br />

Stadt - 74.880 Min. Lesegenuss<br />

Nach acht Jahren Lesegenusserfolg erweitert<br />

sich der Kreis der StadtLeseStädte im Sommer<br />

2017 und bringt Buchlesegenuss zu noch mehr<br />

Menschen. Das „Lesewohnzimmer“ auf den<br />

schönsten Plätzen der StadtLeseStädte bringt<br />

einen Readers Corner, Lesemöbel, einen<br />

Genussturm, Kommunikationswürfel aber vor<br />

allem rund 3.000 Bücher in die Städte. Es wird<br />

zum öffentlichen Schmökern unter freiem<br />

Himmel bei freiem Eintritt eingeladen. Stars<br />

der Literaturszene „verkomplettieren“ den<br />

puren Lesegenuss durch eine moderierte<br />

ErzählLesung in vielen Städten! Auch die<br />

Lesungen sind ohne Eintritt frei zugänglich.<br />

StadtLesen ist so konzipiert, dass eigentlich<br />

NICHTS passiert. Das Lesewohnzimmer wird als<br />

Einladung verstanden, sich niederzulassen, ein<br />

Buch in die Hand zu nehmen und zu genießen.<br />

oder<br />

Lesegenuss wird möglich und<br />

erlebbar gemacht, Lesezeit<br />

geschenkt. StadtLesen versteht<br />

sich als Veranstaltungsreihe,<br />

die dem Thema Lesen breite<br />

Öffentlichkeit bringen will. Unaufdringlich<br />

aber durchdringend.<br />

StadtLesen entstand ursprünglich<br />

aus einer anderen Idee der<br />

Innovationswerkstatt. Mit dem<br />

Leitsatz „Lesend reisen, reisend<br />

lesen“ gründet Sebastian Mettler<br />

2007 eine innovative Hotelkooperation<br />

für Unterkünfte<br />

mit einem hohen Qualitätsstandard und mit<br />

speziellem Literaturangebot sowie einer<br />

besonderen (Lese-) Atmosphäre, die Bibliotels.<br />

Danach suchte er zusätzliche Möglichkeiten<br />

den Lesegenuss in die Welt zu tragen, dabei<br />

war ihm vor allem der freie Zugang zu Büchern<br />

ein großes Anliegen. Zwei Jahre später startete<br />

die erste StadtLesenTour in Österreich und der<br />

Rest ist erlesene Geschichte.<br />

Geld zurück! 1<br />

Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und<br />

alle Fächer von der Volksschule bis zur Matura!<br />

Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün<br />

sınıflar ve dersler için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />

Rechtzeitig aktiv werden:<br />

Gezieltes & intensives Training<br />

für die Zentralmatura!<br />

Şimdi aktif bir şekilde, hedefe<br />

odaklı ve yoğun bir eğitim<br />

ile Yeni Sınav Sistemi‘ne<br />

(Zentralmatura) hazırlanın.<br />

Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />

Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />

1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />

INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />

HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />

SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />

WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />

TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />

WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

Die Termine in Österreich:<br />

BREGENZ: Seepromenade, 03. - 06. August<br />

INNSBRUCK: Landestheater Vorplatz, 10. - 13.<br />

August<br />

SALZBURG: Mozartplatz, 17. - 20. August<br />

LINZ: Martin Luther Platz, 24. - 27. August<br />

KLAGENFURT: Neuer Markt, 31. August - 03.<br />

September<br />

GRAZ: Hauptplatz, 07. - 10. September<br />

WIEN: Wien Mitte, 14. - 17. September<br />

Leselust muss geweckt werden<br />

Zwang wäre das Gegenteil von Lust: Das Kind<br />

soll in dieser so wichtigen und grundlegenden<br />

Phase nicht Lesen »müssen«; Lesen soll<br />

Freude, Belohnung, Spannung und Entspannung<br />

sein. Und es kommt nicht immer ausschließlich<br />

auf das »pädagogisch wertvolle«<br />

Buch an: Wertvoll für Ihr Kind ist das Buch,<br />

das ihm gefällt.<br />

Lesen braucht Atmosphäre, Rituale,<br />

Raum und Zeit<br />

Atmosphäre<br />

Für die Vorlesenden und die Zuhörenden<br />

soll es kuschelig und bequem sein… Das Buch<br />

und das Lesen haben Vorrang – da sollten<br />

Fernsehapparat, Radio und andere Geräuschquellen<br />

zurücktreten.<br />

Rituale<br />

Die »Gutenachtgeschichte« spielt in der Erinnerung<br />

vieler Erwachsener noch eine Rolle:<br />

Sie hatte einen fixen Platz im Tagesablauf.<br />

Diese Ruhe und Entschleunigung empfinden<br />

Kinder vor allem auch heutzutage als angenehm.<br />

Auf die gewohnte Leseeinheit wird es<br />

sich den ganzen Tag freuen.<br />

Raum<br />

Lesevergnügen ist stark an einen Ort gebunden<br />

(im Sommer kann das durchaus auch der<br />

Platz unterm Baum sein!). Ihr Kind braucht<br />

einen Platz, an dem es seine »Schätze«; sammeln<br />

und betrachten kann (und dazu gehört<br />

auch das Sticker-Album).<br />

Zeit<br />

15 Minuten täglich genügen schon, um langfristig<br />

und nachhaltig »Lese«-Erfolge durch<br />

Vorlesen zu erzielen! In Ihrem Tagesablauf<br />

sollten diese 15 Minuten einen fixen – und<br />

möglichst immer gleichen – Platz haben.<br />

Diese Zeit gehört nur Ihnen und dem Kind.<br />

Lesen braucht Lebensweltbezug<br />

Bücher bilden Gegenstände aus dem Leben<br />

des Kindes ab (der Baukran, die Gummistiefel…),<br />

die das Kind erkennen<br />

und benennen kann<br />

(was seinen Wortschatz verbessert);<br />

sie vermitteln aber<br />

auch neues Wissen und<br />

helfen Vorstellungen bilden<br />

über vergangene Zeiten,<br />

ferne Länder, abstrakte Begriffe…<br />

Sie erschließen Ihrem<br />

Kind seine eigene und eine<br />

neue Welt!<br />

Lesen braucht den Zugang<br />

zur »Welt des Lesens«<br />

In einer Untersuchung wurde<br />

festgestellt, dass Kinder, die<br />

mit vielen Büchern aufwachsen,<br />

Vorteile auf ihrem Bildungsweg<br />

haben. Wer kann schon so viele<br />

Bücher besitzen? In Österreich gibt es ein<br />

gutes Buchhandels- und Bibliothekswesen.<br />

auch ergänzende Medien (CD, CD-ROM, Film,<br />

animiertes Onlinebuch …<br />

Bilderbücher als Einstiegshilfe<br />

Am Anfang ist das Bild. Und Ihre Interpretation<br />

des Bildes mit Ihren Worten und den<br />

Worten des Kindes. Später kommt der Text<br />

dazu, anfangs spärlich, dann immer länger.<br />

Lesende Kinder brauchen Lesevorbilder<br />

Vorbild sein ist nicht immer einfach… Bedenken<br />

Sie: Ihr Kind macht sich ein Bild durch Ihr<br />

Handeln.<br />

Lesen braucht den Dialog zwischen<br />

Vorleser/in und Zuhörer/in<br />

Dazwischen- Fragen ist typisch, das heißt<br />

altersgemäß, für ein Vorschulkind. Kinder<br />

sollen unterbrechen dürfen, sie sollen ihre<br />

Fragen wertgeschätzt wissen – und sie sollen<br />

durchaus zum Fragen aktiviert und damit ins<br />

Geschehen einbezogen werden.<br />

Lesen hat auch mit Erzählen, Erfinden<br />

und Gestalten zu tun<br />

Langsam und schleppend oder schnell und abgehackt,<br />

leise oder polternd, mit hohler oder<br />

heller Stimme, fröhlich oder fragend, Pausen<br />

einlegend um die Spannung zu steigern. Experimentieren<br />

Sie ein bisschen und versuchen<br />

Sie die Charaktere zu gestalten. Ihr Gesicht<br />

und Ihre Körpersprache sind weitere Gestaltungsmittel,<br />

mit denen Sie erstaunliche<br />

Effekte beim Kind erzeugen können.<br />

Selbsttätigkeit kann schon früh<br />

angebahnt werden<br />

Wenn die Leselust einmal geweckt ist und das<br />

Kind älter ist, wird es mehr und mehr selbst<br />

zielgerichtet auswählen. Jedes Buch hat seine<br />

Zeit: Sie werden bemerken, dass das Kind je<br />

nach Stimmung »sein« Buch auswählt – wenn<br />

Sie diesen Wunsch respektieren, steigern Sie<br />

die Leselust.<br />

Quelle: Maria Dippelreiter (2016): Zum Umgang mit dem Lesen und mit Büchern im Kleinkindalter.<br />

Hg.: Bundesministerium für Bildung.<br />

Online: https://www.bmb.gv.at/schulen/unterricht/ba/literacy_elternratgeber.pdf?5te8jy , 2017 04 24


11 - LEHRE / JOB UND KARRIERE<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

APRIL 2017<br />

Neue Angebote für Lehrlinge ab 1. Juli<br />

Wien - Wirtschaftsminister Reinhold<br />

Mitterlehner hat im Einvernehmen<br />

mit Sozialminister Alois<br />

Stöger die neue Richtlinie zur betrieblichen<br />

Lehrlingsförderung erlassen.<br />

Ab 1. Juli 2017 werden die vollen<br />

Kosten für alle Vorbereitungskurse<br />

auf die Lehrabschlussprüfung übernommen.<br />

Bisher war die Rückerstattung<br />

mit 250 Euro pro Kurs<br />

gedeckelt. Zusätzlich wird die Antragstellung<br />

für die Rückerstattung<br />

Du kannst was!<br />

Ihre Erfahrung sind etwas wert!<br />

Das Programm „Du kannst was!“ ist für Berufstätige gedacht, die mehr aus sich machen wollen.<br />

Es fehlt vielleicht nicht viel, damit ihr Können und ihre Erfahrung mit einem Lehrabschluss<br />

bestätigt werden. Dadurch verbessern sich die Chancen am Arbeitsmarkt und im Berufsleben<br />

erheblich.<br />

„Bildung ist ein Schlüssel zum persönlichen Erfolg“, meint Markus<br />

Wieser, Präsident der AK Niederösterreich, „Mit „Du kannst was“ ist es<br />

möglich den Lehrabschluss Schritt für Schritt zu erreichen“.<br />

erleichtert und erweitert. „Derzeit<br />

nützen diese Aktion pro Jahr 8.500<br />

Lehrlinge, künftig sollen es bis zu<br />

3.000 mehr sein“, erwartet Mitterlehner.<br />

Stöger verweist zudem auf<br />

die Qualifizierungsoffensive des<br />

Sozialministeriums, die 2017 gestartet<br />

ist: "Wir haben 30.000 neue<br />

Ausbildungsplätze in Österreich<br />

geschaffen und stellen insbesondere<br />

mit der Ausbildungspflicht bis<br />

18 sicher, dass unsere Jugend<br />

auf die Anforderungen des Berufslebens<br />

gut vorbereitet wird. Das<br />

Lehrlingspaket ist dafür die ideale<br />

Ergänzung."<br />

Zusätzlich werden Sprachkurse im<br />

Zusammenhang mit einem Auslandspraktikum<br />

für Lehrlinge in<br />

Zukunft kostenlos sein. Gefördert<br />

werden bis zu zwei Wochen Sprachaufenthalt.<br />

Umfasst sind die Kosten<br />

der Sprachschule, die Reiseund<br />

Aufenthaltskosten sowie eine<br />

Prämie von 210 Euro für zwei<br />

Wochen.<br />

(OTS/BMWFW)<br />

Alle Vorbereitungskurse zur Lehrabschlussprüfung werden kostenlos -<br />

Gratis-Sprachkurse für Lehrlinge im Auslandspraktikum<br />

Bir şeyler yapabilirsin!<br />

Sizin tecrübeleriniz kıymetlidir!<br />

'Du kannst was! - Bir şeyler yapabilirsin' kendini aşmak isteyen çalışanlar için düşünülmüş<br />

bir programdır. Bu program, yeteneklerinizi ve tecrübenizi bir çıraklık eğitimiyle onaylamayı<br />

sağlayacak niteliktedir. Böylelikle işgücü piyasasında ve iş hayatında şansınız hissedilir derecede<br />

daha da iyileşir.<br />

„Mir ist wichtig, dass die Arbeitnehmer in Niederösterreich gut für sich<br />

und ihre Familien sorgen können. Deshalb fördern wir die Ausbildung von<br />

Facharbeitern, damit die Menschen einen sicheren und gut bezahlten Job<br />

haben und es dem Wirtschasstandort gut geht“, so Landesrat Karl Wilfing.<br />

© vyhnalek.com<br />

Aşağı Avusturya İşçi Odası (AKNÖ) Başkanı Markus Wieser: "Eğitim bireysel<br />

başarının anahtarıdır. ‘Bir şeyler yapabilirsin’ programı ile adım<br />

adım çıraklık eğitimini tamamlama aşamasına gelinebilecek."<br />

„Du kannst was!“ ist für Menschen vorgesehen, die schon lange in einem<br />

Beruf arbeiten, aber keine Ausbildung gemacht oder die Ausbildung abgebrochen<br />

haben. Das Programm ist auch für Personen, die ihren Berufsabschluss<br />

im Ausland gemacht haben und nun eine Anerkennung in Österreich wollen.<br />

Voraussetzung ist, dass die TeilnehmerInnen über 22 Jahre alt sind und einen<br />

Wohnsitz in Niederösterreich haben. Und das sagt Philip Pögner, erfolgreicher<br />

Teilnehmer von „Du kannst was!“: „Ich habe mit ‚Du kannst was’ meinen Lehrabschluss<br />

als Metallbearbeiter gemacht. Anfangs war das Lernen ungewohnt.<br />

Dank der guten Betreuung habe ich es geschafft. Darauf bin ich stolz!“<br />

Derzeit wird das Programm für die Lehrberufe Metallbearbeitung und<br />

Betriebslogistik angeboten.<br />

Bei Interesse wenden Sie sich an die Bildungs-Erstberatung der<br />

AK Niederösterreich. Durch das Programm begleitet Sie anschließend<br />

der Verein Jugend und Arbeit. (Tel 02742/9005 DW 16467)<br />

Aşağı Avusturya eyalet meclis üyesi Karl Wilfing: "Aşağı Avusturya’da çalışanların<br />

kendilerine ve ailelerine iyi bakmaları benim için önemli. Bu nedenle,<br />

insanların güvenli ve yüksek ücretli bir işlerinin olması, ekonomik<br />

durumlarının iyi olması için kalifiye çalışanların eğitimini destekliyoruz."<br />

Foto: Jugend und Arbeit<br />

Bu program, uzun süredir bir işte çalışan ancak eğitim almamış ya da<br />

eğitimi yarıda bırakmış kişiler için öngörülüyor. Aynı zamanda meslek<br />

eğitimini yurt dışında tamamlamış ve Avusturya’da bunun tanınmasını<br />

isteyen kişiler için de düşünülüyor. Programa katılmanın şartları ise 22<br />

yaş üstünde ve Aşağı Avusturya’da ikâmet ediyor olmak.<br />

'Du kannst was! - Bir şeyler yapabilirsin' programının başarılı katılımcılarından<br />

Philip Pögner: "Programla çıraklık eğitimimi metal işçisi olarak<br />

tamamladım. Başta eğitim alışılmadıktı, iyi danışmanlık sayesinde<br />

başardım ve bundan gurur duyuyorum."<br />

Şu anda program metal işçiliği ve işletme lojistiği ile ilgili çıraklık eğitimi<br />

sunuyor.<br />

İlgileniyorsanız, AK Aşağı Avusturya’nın eğitim ilk danışmanlık bölümüyle<br />

irtibata geçin. Size devamında Gençlik ve Çalışma Derneği<br />

(Verein Jugend und Arbeit) eşlik edecek. (Tel 02742/9005 DW 16467)<br />

© Land NÖ/Monihart<br />

„Du kannst was!“ ist Teil des Programms „Stufenausbildung – Schritt für<br />

Schritt zum Lehrabschluss“ Es wird gemeinsam von der AK Niederösterreich,<br />

der Wirtschaftskammer NÖ, dem Land Niederösterreich und dem AMS NÖ<br />

durchgeführt.<br />

Philip Pögner, Absolvent von „Du kannst was!“<br />

'Du kannst was! - Bir şeyler yapabilirsin' ‘Kademeli eğitim- çıraklığa adım<br />

adım’ programının bir bölümü ve Aşağı Avusturya İşçi Odası, Aşağı Avusturya<br />

Ticaret Odası, Aşağı Avusturya Eyalet Yönetimi ve Eyalet İş Piyasası<br />

Kurumu tarafından birlikte yürütülüyor.<br />

ARBEITSLAND<br />

Ausbilden. Beschäftigen. Fördern.<br />

STUFEN AUSBILDUNG<br />

SCHRITT FÜR SCHRITT ZUM LEHRABSCHLUSS<br />

Entgeltliche Einschaltung


APRIL 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

LEHRE / JOB UND KARRIERE - 12<br />

Wiener Wochen für Beruf und Weiterbildung 2017<br />

Meine Chance<br />

(rk) Unter dem Motto „Meine Chance“ finden<br />

auch 2017 wieder die Wiener Wochen für<br />

Beruf und Weiterbildung statt. Insgesamt<br />

nehmen 11 Bezirke im Zeitraum März bis<br />

Oktober daran teil. Jeweils eine Woche lang<br />

stehen dann die jeweiligen Bezirke ganz im<br />

Zeichen von beruflicher Aus- und Weiterbildung.<br />

Dabei bieten 100 Veranstaltungen die<br />

Möglichkeit, sich rund um das Thema Weiterkommen<br />

im Beruf zu informieren und beraten<br />

zu lassen.<br />

Brauner: „Bringen Unterstützungsangebote<br />

rund ums Weiterkommen im Beruf dorthin,<br />

wo die Menschen wohnen und arbeiten“<br />

Dazu Initiatorin Wirtschaftsstadträtin Renate<br />

Brauner: “Aus- und Weiterbildung sind heute<br />

wichtiger denn je. Wer gut qualifiziert ist, ist<br />

weniger oft und weniger lange arbeitslos.<br />

Qualifikation ist auch die Grundlage für einen<br />

besseren Job mit einem besseren Einkommen.<br />

Mit den Wiener Wochen wollen wir es den<br />

Bürgerinnen und Bürgern noch einfacher<br />

machen, zu den Unterstützungen zu kommen,<br />

die sie für bessere berufliche Chancen brauchen.<br />

Ich freue mich, dass sich auch 2017 rund<br />

Wien (OTS) - Was an berufsbildenden Schulen<br />

wie HTL und HAK bereits lange möglich ist und<br />

zum hohen internationalen Standard dieser<br />

Schultypen beiträgt, soll nun auch auf die<br />

Neuen Mittelschulen übertragen werden: der<br />

nachhaltige Zugang für QuereinsteigerInnen.<br />

Etwa die Hälfte der Teach For Austria-Fellows,<br />

die als vollwertige Lehrkräfte mit Sondervertrag<br />

für zwei Jahre befristet an Neuen Mittelschulen<br />

und Polytechnischen Lehrkräfte<br />

tätig sind, verlängern ihre Einsatzzeit und wollen<br />

das Lehramtsstudium absolvieren, was bisher<br />

kaum möglich war. “Wir freuen uns daher<br />

sehr über das geplante Masterstudienangebot<br />

für Quereinsteiger in den Lehrberuf und hoffen,<br />

mit einer oder mehreren Hochschulen<br />

ein entsprechendes Curriculum für den<br />

anspruchsvollen Quereinstieg zu entwickeln”,<br />

reagiert Teach For Austria Gründer Walter<br />

70 Institutionen zusammengetan haben, um<br />

die vielen Unterstützungsangebote der Stadt<br />

dorthin zu bringen, wo die Wienerinnen und<br />

Wiener wohnen und arbeiten. Besonderes<br />

Augenmerk legen wir dabei auf das Nachholen<br />

von wichtigen Bildungsabschlüssen, wie<br />

dem Lehrabschluss. Einen Schwerpunkt gibt<br />

es auch für Jugendliche rund um das Thema<br />

‚Ausbildung und Berufswahl‘. Ich lade die<br />

Wienerinnen und Wiener ein, dieses tolle<br />

„Vor-Ort“-Angebot zu nutzen.“<br />

Highlight große Infomesse<br />

„Weiterkommen im Beruf“<br />

Die große Infomesse „Weiterkommen im<br />

Beruf“ ist auch ein besonderes Highlight<br />

der Wiener Wochen für Beruf und Weiterbildung.<br />

Alle, die sich beruflich weiterbilden<br />

oder verändern möchten, einen Bildungsabschluss<br />

nachholen wollen, oder z.B. Fragen<br />

zum Wiedereinstieg nach der Babypause<br />

haben, sind dort richtig. Es gibt außerdem<br />

Infos und Beratung über finanzielle Unterstützung<br />

bei Aus- und Weiterbildung, zu<br />

arbeitsrechtlichen Fragen, oder auch, wenn<br />

es um die Anerkennung von ausländischen<br />

Zeugnissen geht. Die<br />

ExpertInnen des waff,<br />

des AMS Wien, der<br />

AK Wien, des Sozialministerium<br />

Service,<br />

der Wiener Integrations-<br />

und Diversitätsabteilung<br />

(MA 17), des<br />

Beratungszentrums für<br />

MigratInnen sowie der<br />

Volkshochschule des jeweiligen<br />

Bezirks sind<br />

vor Ort.<br />

© Simlinger/waff<br />

www.meinechance.at<br />

Berufsbegleitendes Pädagogik-Masterstudium<br />

Durchlässigkeit für QuereinsteigerInnen<br />

Emberger auf aktuelle Medienberichte zu<br />

Plänen des Bildungsministeriums. Damit öffnet<br />

sich das System Pflichtschule für Praktiker von<br />

außen, und das Berufsbild Lehrerin/Lehrer<br />

wird durchlässiger.<br />

Teach For Austria spricht persönlich und fachlich<br />

herausragende HochschulabsolventInnen<br />

und Young Professionals verschiedenster Fachrichtungen<br />

an. Das Programm begeistert sie<br />

für herausfordernde pädagogische Aufgabenstellungen<br />

und bringt sie an Schulstandorte, an<br />

denen besondere Vielfalt besteht. Teach For<br />

Austria bereitet seine „Fellows“, die an diesen<br />

Zielschulen als vollwertige LehrerInnen eingesetzt<br />

werden, sogfältig vor und begleitet<br />

sie durch ergänzende Aus- und Weiterbildung,<br />

Supervision und gemeinsame Reflexion.<br />

Die Erfahrungen des Modells, das in über 40<br />

Ländern weltweit erfolgreich ist, zeigen: Jede/r<br />

zweite "Fellow" bleibt nach den<br />

zwei Jahren in den Schulen. Mit<br />

großem Erfolg. In London etwa<br />

hat die Schwesterorganisation<br />

"Teach First" daran mitgewirkt,<br />

dass die sozial belasteten Schulen<br />

in London jetzt bessere Resultate<br />

aufweisen als "normale" Schulen<br />

am Land - was London zum derzeitigen<br />

Mekka der Bildungsforscher<br />

macht, die bisher nach<br />

Finnland gereist waren.<br />

www.teachforaustria.at<br />

Hast du im Sommer schon was vor?<br />

Talente-Programm des bmvit<br />

Esther Uhl aus Salzburg absolvierte letzten<br />

Sommer ein Talente Prakkum an der Universität<br />

Salzburg und tauchte ein in die Welt der<br />

Molekularbiologie:<br />

“In meinem Prakkum an der naturwissenschalichen<br />

Fakultät, genauer gesagt im Fachbereich<br />

molekulare Biologie, habe ich gemeinsam mit<br />

meiner Arbeitsgruppe und einer weiteren Prak-<br />

kann an einem speziellen Impfstoff für<br />

Pfirsichallergie geforscht.<br />

Die gesamte Arbeitsgruppe bestand aus etwa<br />

15 Personen. Mir wurde ein eigener Platz im<br />

Labor zugeteilt, an dem ich mich „austoben“ und<br />

forschen konnte. Utensilien standen mir alle zur<br />

Verfügung, nachdem ich eine Einführung in die<br />

Verwendung der Materialien und den Betrieb der<br />

Maschinen bekommen hae.<br />

Wien (OTS) - Wie schwierig es für Österreichs<br />

Arbeitnehmer ist, einen Job mit individuell<br />

passenden Arbeitszeiten zu finden, zeigt die<br />

jüngste Studie der ING-DiBa Austria.<br />

Klar ist: Glücklich mit der Anzahl der<br />

Arbeitsstunden ist bloß jeder Zweite. 49%<br />

der Vollzeitbeschäftigten würden gerne<br />

ihr Pensum reduzieren, 47% der Teilzeitbeschäftigten<br />

dagegen ausweiten.<br />

Weniger arbeiten – wenn man<br />

es sich leisten könnte<br />

Betreffend die 49%, die lieber weniger arbeiten<br />

würden, sieht es im Detail so aus: Für 33%<br />

der Vollzeitbeschäftigten ist eine Stundenreduktion<br />

eine Frage des Geldes. Sie können<br />

es sich nicht leisten, weniger zu arbeiten.<br />

Besonders betrifft dies Frauen, die Gruppe<br />

der 35- bis 44-Jährigen sowie burgenländische<br />

Arbeitnehmer.<br />

Übrigens sind 38% mit ihrer Vollzeitbeschäftigung<br />

gänzlich zufrieden und ebenso weitere<br />

14%, die sich aber mehr Flexibilität bei der<br />

Arbeitszeitgestaltung wünschen.<br />

Lieber weniger als 40 Stunden arbeiten<br />

40 Wochenstunden und dann noch genug<br />

Zeit für Familie und Freizeit? Das gelingt nur<br />

21% der Befragten. Ideal wäre für den Großteil<br />

der Arbeitnehmer weniger Zeit im Job<br />

verbringen zu müssen.<br />

Teilzeit: Für jeden Zweiten nicht genug<br />

Generell scheint die Zufriedenheit mit der<br />

Arbeitszeit bei Teilzeitbeschäftigen höher.<br />

Fotos: Esther Uhl<br />

Auch wenn das Arbeitsklima<br />

recht locker und angenehm<br />

war, gab es doch einige Regeln<br />

zu beachten, da doch<br />

mit starken Säuren, Basen<br />

und Bakterien gearbeitet<br />

wurde. Dazu zählten unter<br />

anderem die Laborkiel- und<br />

Handschuhpflicht in allen<br />

Labors, sowie die Pflicht,<br />

eine Brille zu tragen, wenn<br />

zum Beispiel mit flüssigem<br />

Sckstoff gearbeitet wurde.<br />

Was mir in meinem Prakkum auch bewusst<br />

geworden ist, ist die viele Computerarbeit und<br />

Recherche, welche mit Forschung und Laborarbeit<br />

immer eng in Verbindung steht.<br />

Mir hat das Prakkum ausgezeichnet gefallen.<br />

Nicht nur das eigene Projekt hat mich sehr<br />

fasziniert, auch der Einblick in diese Arbeitswelt<br />

hat mir sehr gefallen und es lockt mich tatsächlich<br />

auch, einmal etwas in diese Richtung zu<br />

machen. Ich bin sehr dankbar über die vielen<br />

Erfahrungen, die ich dank diesem Prakkum<br />

sammeln dure und auch für die super Unterstützung,<br />

welche ich erhalten habe.”<br />

INFObox: Mit dem Talente-Programm fördert<br />

das Bundesministerium für Verkehr, Innova-<br />

on und Technologie (bmvit) Prakka in Forschung,<br />

Technologie und Naturwissenscha<br />

mit je 1.000 Euro pro Prakkumsplatz. Die<br />

Jungforscherinnen und -forscher bekommen<br />

einen einmaligen Einblick hinter die Kulissen<br />

von Forschung und Technik. Die Unternehmen<br />

und Forschungseinrichtungen lernen potenzielle<br />

künige Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter<br />

kennen.<br />

Weitere Informaonen unter<br />

www.prakkaboerse.com<br />

Gehalt bestimmt Arbeitsausmaß<br />

Jeder 2. mit Arbeitspensum unzufrieden<br />

Immerhin sagen 53%, dass sie sich ganz<br />

bewusst dafür entschieden hätten.<br />

Jedoch sieht sich der große Rest einem<br />

Dilemma gegenüber. 26% sagen, sie würden<br />

gerne mehr arbeiten, weil sie das zusätzliche<br />

Einkommen brauchen. 21% halten bereits<br />

nach einem Job mit mehr Arbeitsstunden<br />

Ausschau.<br />

Über die Umfrage<br />

Die Umfrage der ING-DiBa Austria ist Teil<br />

einer Studienserie. Für die aktuelle Umfrage<br />

wurden vom Institut Ipsos online in 13<br />

Ländern Europas knapp 13.000 Personen ab<br />

18 Jahren befragt. In Österreich wurden<br />

1.000 Personen befragt.


13 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

NİSAN 2017<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Almanya’da Yaşayan Müslümanların yarıya yakını mültecilere yardımda aktif rol alıyor<br />

Müslüman Göçmenlerden<br />

Mültecilere Yardım Eli...<br />

2017 Din Monitörü çalışmasına<br />

göre Almanya’da yaşayan<br />

Müslümanlar gönüllü<br />

mülteci yardım faaliyetlerinde<br />

Hıristiyan ve mezhepsizlere<br />

göre daha yüksek<br />

oranda yer alıyor. Müslümanlar<br />

zaten kendileri iki<br />

kültürlü bir hayat sürdükleri<br />

için toplumda köprü inşa<br />

görevi yürütüyor. Ankete katılan<br />

Müslümanların %44’ü,<br />

Hıristiyanların %21’i ve bir<br />

dine mensup olmayanların<br />

%17’si mültecilerle ilgili belli<br />

faaliyetlerde bulunduklarını<br />

söylüyor.<br />

Araştırma Müslümanların<br />

dini etkiyi kötüye kullanarak<br />

mültecileri radikalleştirmek<br />

için sığınmacılara yardım ettikleri<br />

algısını da çürütüyor.<br />

Bu algı sadece yardımda bulunanların<br />

%1 ya da 2’lik bir<br />

kısmını ilgilendiriyor. Müslümanların<br />

büyük bir kısmı<br />

diğer dinlere karşı açık olduklarını<br />

belirtiyorlar. Entegrasyonu<br />

da kendileri bizzat<br />

tecrübe ettikleri için, onlar<br />

mültecilere yardımda örnek<br />

olmaktadırlar.<br />

Müslüman Örgütleri<br />

İnisiyatifi (IMÖ):<br />

İslam<br />

düşmanlığında<br />

geçen yıla<br />

göre % 62<br />

artış var...<br />

Avusturya'da faaliyet gösteren Müslüman<br />

Örgütleri İnisiyatifi (IMÖ), geçtiğimiz günlerde<br />

ikinci ırkçılık raporunu açıkladı.<br />

KADINLAR MAĞDUR<br />

Rapora göre geçen yıl 156 olan olay sayısı<br />

253 oldu. Olayın mağdurlarının %98’i<br />

2015’de olduğu gibi yine kadınlar oldu.<br />

OLAYLARIN ŞEKLİ<br />

Olayların %31’i sözlü saldırı, %30’u nefret<br />

söylemi kategorisinde, %12’si İslam karşıtlığı<br />

ile mücadele eden kuruluşlara yapılan saldırılar<br />

şeklinde gerçekleşti. Duvar yazıları %7,<br />

nefret suçları %5 ve %4 ayrımcılık geri kalan<br />

%11 oran ‘diğer’ olaylar olarak kaydedildi.<br />

Gerçekleşen bu olayların %62’lik gibi büyük<br />

bir kısmı toplum içinde ya yürürken ya da<br />

toplu taşıma araçlarında gerçekleşti. Kayıt<br />

merkezine göre olaya müdahale istekliliği<br />

bireysel olaylarda kaldı. Sözlü saldırılarda<br />

müdahale %30, fiziksel saldırılarda %50‘ye<br />

kadar sağlandı. Rapora göre müdahale oranı<br />

2015 ile aynı seviyede gerçekleşti.<br />

Bertelsmann Vakfı sosyal dayanışma<br />

uzmanı Stephan<br />

Vopel, Müslümanların mültecilere<br />

yardımdaki girişimleriyle<br />

Alman toplumunda<br />

önemli bir köprü kurma vazifesi<br />

ifa ettikleri görüşünde.<br />

Vopel ayrıca, Müslümanların<br />

sığınmacılara yönelik yardımları,<br />

üzerlerinde dini<br />

nüfuz kurma amacıyla kullandıkları<br />

yönündeki görüşlerin<br />

dayanaksız hale getirdiğini<br />

belirterek, Müslümanların<br />

büyük çoğunluğunun<br />

diğer dinlere açık bir tutumdan<br />

yana olduğunu ve yaptıkları<br />

yardım çalışmalarıyla<br />

çok önemli bir köprü oluşturduklarını<br />

kaydetti.<br />

Araştırmaya göre 2016’da<br />

Almanların 1/5’i mültecilere<br />

yardım faaliyetlerine katıldı.<br />

Araştırmada şunlar ortaya<br />

çıktı: Genç yetişkinler, düşük<br />

gelirliler ve göçmen kökenli<br />

gibi şimdiye kadar gönüllü<br />

çok az faaliyette bulunan<br />

gruplar da yardımda etkin<br />

rol oynadı. Doğu Almanlar<br />

daha yoğun olarak faaliyetlerde<br />

yer aldılar. Her 5 Doğu<br />

Irkçılık Karşıtı Dernek ''ZARA''nın Raporuna Göre Hedef Müslümanlar ve Mülteciler...<br />

Müslümanlar ve<br />

Mülteciler Hedefte<br />

Geçtiğimiz günlerde ZARA, ırkçılıkla<br />

ilgili yıllık raporunu açıkladı.<br />

Bu rapora göre 2015’de görülen<br />

ırkçılık olaylarının merkezinde<br />

olan Müslüman ve mülteciler<br />

üzerine eğilim 2016 yılında da<br />

devam etti. Raporda anlatılan<br />

olaylar şöyle: Aşağılayıcı mesajlar<br />

özellikle sosyal medya üzerinden<br />

daha sık yayılıyor. Örnek olarak<br />

Tuna nehrinde ölü bulunan<br />

Suriyeli bir genç ile ilgili habere<br />

Facebook’ta yapılan yorumlar:<br />

‘Ceset torbasında bir kişinin olması<br />

bize tasarruf ettirir.’ Ya da<br />

‘Kim böyle bir şeyi kaçırır.’<br />

Almandan biri mültecilere<br />

düzenli olarak haftada birkaç<br />

kez yardım faaliyetlerinde<br />

bulunurken, Batı Almanlarda<br />

aynı oranda yardımı her 10<br />

kişiden biri sağladı.<br />

Araştırmanın yıktığı diğer bir<br />

ön yargı da ''Mülteci barınaklarına<br />

komşu olmak sadece<br />

sorun getirir.'' algısıydı.<br />

Mülteci evlerine komşu<br />

oturanlar uzakta kalanlara<br />

nazaran daha çok yeni gelenlere<br />

yardım ediyorlardı.<br />

Batı Almanya’da mültecilere<br />

komşu olanların %28’i mültecilere<br />

yardım etti, %14 ise<br />

yardımda bulunmadı. Doğu<br />

Almanya’da ise komşuların<br />

%17’si, uzakta oturanların<br />

%12’si mültecilere yardımda<br />

bulundu.<br />

Sosyal konutlar ise yardımların<br />

sunulduğu önemli yerlerdi.<br />

Batı Almanların %8’i,<br />

Doğu Almanların %15’i<br />

mültecilerin mahallelerinde<br />

oturmalarından rahatsızlık<br />

hissettiler. Genellikle bir barınağın<br />

inşasından duyulan<br />

korkular mültecilerin bu barınakta<br />

yaşamaya başlamasından<br />

sonra çıkabilecek gerçek<br />

sorunlardan daha büyük<br />

oluyor.<br />

Mültecilerle bire bir doğrudan<br />

ilişki, onların durumunu<br />

daha iyi anlamaya yardımcı<br />

olur. Bireysel kaderlerle tanışan<br />

kişi daha çok zor durumda<br />

olanlara yardım<br />

etmek ister.<br />

Bertelsmann Vakfı’nın İslam<br />

uzmanı Yasemin El-Menouar:<br />

''Bu gönüllü faaliyet<br />

dine ve kökene bakılmaksızın<br />

toplumumuzun zor zamanlarda<br />

dayanışma içinde<br />

olduğunu gösteriyor.''<br />

ÇOK KAPSAMLI BİR<br />

ARAŞTIRMA PROJESİ<br />

2017 Din Monitörü projesinin<br />

ilk etabını oluşturan<br />

araştırma kapsamında Almanya'da<br />

üçte ikisi Hıristiyan<br />

ve üçte biri mezhepsiz<br />

Buna benzer, Suriyeli bir mültecinin<br />

intihar girişimini gösteren<br />

Youtube videosuna yapılan nefret<br />

dolu yorumlar: ‘Lütfen, şunun<br />

üstünden biri arabayla geçemez<br />

mi’, ‘hemen gebertin’ gibi inanılması<br />

güç yorumlar yer aldı.<br />

Siyasiler daha çok ateşliyor<br />

ZARA’nın raporuna göre<br />

siyasiler de sosyal medyayı<br />

mülteci ve Müslüman<br />

reddini daha çok alevlendirmek<br />

için kullanıyor.<br />

Örneğin FPÖ milletvekili<br />

Gerhard Deimek Twitter<br />

üzerinden aşırı sağcı bir<br />

sayfanın ırkçı ve nefret<br />

yorumlar içeren bir makalesini<br />

paylaşıyor. Deimek<br />

paylaşımı ‘50 yıldır hala<br />

Avusturyalı olmak isteyen<br />

herkes okumalı, Arapların<br />

öncüleri değil’ sözleriyle<br />

açıklıyor. Yeşiller bu tahrike<br />

karşı suç duyurusunda<br />

bulundu. Prosedür<br />

şüpheli bir şekilde durduruldu.<br />

olmak üzere bin 500 kişiye<br />

sorular yöneltildi. Özel olarak<br />

bin Müslümanın da görüşlerine<br />

başvuruldu. Din ve<br />

dini çeşitliliğin toplumsal birlikteliğe<br />

etkilerinin de araştırıldığı<br />

Din Monitörü projesi<br />

kapsamında Almanya, Avusturya,<br />

İsviçre, Fransa, İngiltere<br />

ve Türkiye'den toplam<br />

10 bin kişiyle anketler gerçekleştiriliyor.<br />

Saldırı hedefi Camiiler<br />

Bilgi ağındaki korkutmalar sonucunda<br />

mülteci barınakları ve<br />

Müslümanların ibadet yerlerine<br />

her geçen gün saldırılar arttı. Linz<br />

ve Graz’da camiler ırkçı ve barbar<br />

saldırılara uğradı. Aşırı sağcı failler<br />

kapılara yarım domuz kellesi<br />

atarken, Graz camisini domuz<br />

kanlarıyla boyadılar. İlaveten<br />

yazın Yukarı Avusturya’da yeni<br />

yapılan bir mülteci barınağı kundaklamayla<br />

tamamen hasar<br />

gördü.<br />

Ayrımcılık Bitmiyor<br />

Günlük yaşamda da mülteciler<br />

ve Müslümanlar daha sık giriş<br />

yasakları ve kısıtlamalarla karşılaşmaya<br />

başladı. Yukarı Avusturya<br />

eyaletinde 2 yüzme<br />

havuzunu mülteciler sadece gözetmenler<br />

eşliğinde kullanabiliyorlar.<br />

Tirol‘de bir ilçede vatandaşların<br />

evlerini yabancılara kiralamadan<br />

önce konut dairesiyle istişareleri<br />

isteniyor. Viyana’da bir<br />

turizm acentesi ise Romanyalı<br />

müşteri kabul etmiyor.


NİSAN 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 14<br />

Facebook will Menschen mit dem Gehirn tippen lassen<br />

'Facebook ile zihin<br />

okuma teknolojisi'<br />

Facebook'un kurucusu Mark<br />

Zuckerberg, insanların düşüncelerini<br />

internet üzerinden<br />

direkt gönderebilmesini<br />

sağlayan bir teknoloji üzerine<br />

çalıştıklarını doğruladı.<br />

Daha önce de zihin okuma<br />

teknolojisi ile ilgili açıklamalar<br />

yapan Zuckerberg, şirketinin<br />

'direkt beyin iletişimi'<br />

üzerine sıkı bir şekilde<br />

çalıştığını aktardı.<br />

Zuckerberg'in telepati teknolojisiyle<br />

ilgili açıklamalarının<br />

şirketin çalışmaları<br />

üzerine ipucu verip vermediği<br />

merak ediliyordu.<br />

Facebook'un F8 adındaki geliştirici<br />

konferansında konuşan<br />

genç iş adamı, dijital<br />

nesnelerin gerçek dünya ile<br />

bağlantı kurmasını sağlayan<br />

arttırılmış gerçeklik (AR) üzerine<br />

yaptıkları çalışmaları da<br />

anlattı.<br />

"Ancak AR'ın da ötesine geçerek<br />

bir gün sadece zihninizi<br />

kullanarak iletişim<br />

kurmanızı sağlayan beyin<br />

arayüzleri üzerine çalışıyoruz"<br />

dedi.<br />

'Beyin dalgalarını tespit edebilen,<br />

anlamını çözen ve<br />

diğerleriyle paylaşılmasını<br />

sağlayan telepatik teknolojinin'<br />

geleceğin iletişimi ve en<br />

üst düzey iletişim platformu<br />

olduğunu söyleyen Zuckerberg,<br />

daha gidilecek çok yolları<br />

olduğunu vurguladı.<br />

"Sessiz Konuşma" Projesi<br />

Facebook'un yeni projesi,<br />

"sessiz konuşma" yazılımıyla<br />

insanlara dakikada 100 kelime<br />

yazdırmaları şansı<br />

tanıyacak. Proje henüz ilk<br />

aşamalarında ve başarılı olabilmesi<br />

için, beyin dalgalarını<br />

ameliyat müdahalesi olmadan<br />

saptayabilecek bir yeni<br />

Avrupa’nın değişik yerlerinden<br />

Avrupa karşıtı ve milliyetçi sesler<br />

yükseliyor, Yunanistan’ın birlikten<br />

ayrılma tehdidi, İngiltere’nin birlikten<br />

ayrılması, mülteci sorunu ile<br />

Avrupa eleştiri yağmuru altında.<br />

Orta ve Doğu Avrupa gençlerinin<br />

büyük çoğunluğu ise AB’nin arkasında<br />

sağlam duruşlarını sürdürüyor<br />

ve AB’ye özellikle barışın<br />

garantörü olarak değer veriyorlar.<br />

Birlik bu yıl 60. yılını kutluyor. Şu<br />

anda 2004-2013 yılları arasında bir<br />

dizi Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin<br />

güvenlik ve ekonomik avantajlar<br />

nedeniyle birliğe üye olmasıyla üye<br />

sayısı 28’e çıkan AB, bütün halde<br />

kalma konusunda bir sınav veriyor.<br />

Avrupa’nın bazı kısımlarında milliyetçi<br />

sesler yine yükselişte. Avusturya’da<br />

FPÖ (Avusturya Özgürlük<br />

Partisi) az daha cumhurbaşkanlığını<br />

alıyordu, Almanya’da AfD (Almanya<br />

için Alternatif) bazı eyalet<br />

meclislerine girmeyi başardı. Hollanda<br />

parlamento seçimlerinde<br />

milliyetçi Geert Wilders’in partisi<br />

PVV ikinci en güçlü parti olarak seçimden<br />

çıktı. Fransa’da milliyetçi<br />

cepheden Marine Le Pen 7 Mayıs’taki<br />

cumhurbaşkanlığı seçimlerinde<br />

son tura kalarak tahminleri<br />

doğru çıkardı. Macaristan’da Başbakan<br />

Viktor Orban’ın azınlık karşıtlığı,<br />

Polonya hükümetinden benzeri<br />

tutum, Prag ve Bratislava’dan<br />

Avrupa karşıtı sesler...<br />

Bütün bu olumsuzluklara rağmen<br />

son anketlerin gösterdiği Polonya,<br />

Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve<br />

Slovakya gençlerinin büyük çoğunluğunun,<br />

idarecileriyle aynı fikirde<br />

olmayıp ülkelerinin AB üyeliklerini<br />

olumlu buldukları yönünde. Anket<br />

katılımcıları 15-24 yaş arasındaki<br />

gençlerin büyük bir kısmı öncelikle<br />

AB’yi barışın garantörü olarak görüyor.<br />

Birliği değerli gördükleri<br />

diğer nedenler ise, serbest olarak<br />

diğer bir AB ülkesinde yaşayabilmeleri,<br />

çalışabilmeleri ve öğrenim<br />

görebilmeleri.<br />

Tüm 6 ülkedeki ankete katılan<br />

gençlerin %70’den fazlası ülkesinin<br />

AB üyeliğini olumlu buluyor. Aynı<br />

zamanda ülkeye göre %60 ile<br />

%77’lik bir oran birliğin ekonomik<br />

ve siyasal reformlarla gelişeceğini<br />

düşünüyor.<br />

Orta ve Doğu Avrupalı gençlerin<br />

%81‘e yakını için AB’nin Avrupa kıtasının<br />

barış garantörü olması hayati<br />

öneme sahip. %65’i için başka<br />

bir AB ülkesinde öğrenim görme<br />

imkânı şapka çıkarılacak bir değer.<br />

%72’ye yakını için yaşama ve çalışma<br />

fırsatı övülecek nitelikte.<br />

Schengen alanı çerçevesinde Avrupa<br />

içi sınır kontrollerinin kaldırılması<br />

%63 için bir öneme haiz.<br />

teknolojiye ihtiyacı var.<br />

Bu projeyi yöneten Facebook'un<br />

donanım araştırma<br />

laboratuarı 'Building 8'in yöneticisi<br />

Regina Dugan, şirketin<br />

bunu başarabilmek için<br />

hem donanım hem yazılım<br />

inşa ettiğini söyledi.<br />

Deri Teknolojisi de yolda<br />

Facebook ekibindeki geliştiriciler,<br />

aynı zamanda insanların<br />

derileri aracılığıyla<br />

duymalarını sağlamak için<br />

çalışmalar yürütüyor. Sistem<br />

derideki baskı noktalarını<br />

kullanarak bilgiyi iletiyor.<br />

Regina Dugan, "Bu çok uzak<br />

değil, bir gün Çince düşündüğünüzde<br />

onu anında İspanyolca<br />

olarak hissedebileceksiniz.<br />

Facebook bu teknolojilere<br />

ulaşmak için beyin<br />

aktivitelerini saniyede yüzlerce<br />

kez ölçecek yeni sensörler<br />

geliştirmeli."<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Ömer Erkan<br />

omererkan92@hotmail.com<br />

Bak Sevgili<br />

Kardeşim…<br />

Bertelsmann Vakfı yönetim kurulu<br />

başkanı Aart De Geus’un bu konudaki<br />

yorumu: ‘‘Avrupa gençliği, AB<br />

düşmanı söylemlerden etkilenmeyecek.<br />

Ankete katılanların büyük<br />

çoğunluğunun olumlu değerlendirmeleri<br />

AB’nin 60. yaşı için cesaret<br />

verici bir işaret.’’<br />

Ankete katılan Orta ve Doğu Avrupa<br />

gençliğinin %70’e yakını diğer<br />

AB üye ülkelerle birlikte iklim değişikliğiyle<br />

mücadelenin gerekliliğine<br />

inanıyor. %58’i ekonomisi zayıf üye<br />

Yutkun…Derin bir nefes al ve<br />

bekle. Sadece sakinleşmeyi<br />

dile senin var olmana sebebiyet<br />

verenden. Onlarca<br />

kabul edilemez var bu yerkürede,<br />

nice sorumsuzluklarla<br />

boğuşurken, hoşnut olmadıklarını<br />

yok edemezsin. Aldığın<br />

her nefeste farkındalığını<br />

nasıl gün yüzüne çıkarabilirim<br />

diye düşün! Kimseyi<br />

değiştirme imkânı lütfedilmedi<br />

sana, kendine gel! Kimsenin<br />

hayat sınırlarını çizmen<br />

için eline tutuşturulmuş bir<br />

kalem yok ortalıkta. İnsanların<br />

hürriyetlerinden sen<br />

mesul değilsin ki, onları kısıtlamaya<br />

çalışasın. Sen sorgu<br />

amiri, gözlemci, müdahaleci<br />

biri olmak zorunda değilsin…<br />

Kendine gel ve derin nefes almayı<br />

dene. Bunu yapabilirsin!<br />

Etrafındaki insanlar senin<br />

istek ve arzularına göre<br />

yaşamak zorunda değiller.<br />

Bunu istemekten vazgeç!<br />

Sen hür iradenle çıkacaksın o<br />

yüce mahkemeye. Arkanda,<br />

yanında veya herhangi bir<br />

koşulda seni savunan veya<br />

seni yargılayan olmayacak.<br />

Yaptıklarından, yapmış olduklarından<br />

ve yapmaya yeltendiklerinden<br />

sen sadece<br />

kendin sorumlu olacaksın.<br />

Şimdi kendine çekidüzen vermenin<br />

zamanı gelmedi mi?<br />

Bu dünyanın senin ekseninde<br />

dönmediğinin farkında değil<br />

misin hala? O ne demiş, şu<br />

ne yapmış, o kime ne söylemiş<br />

diye düşünmekten ve<br />

bunu yaymaktan sıkılmadın<br />

mı? Yaşamsal fonksiyonlarını<br />

bunlarla tüketmendeki amaç<br />

nedir? Sen var oluş sebebini<br />

bunlarla mı bağdaştırıyorsun?<br />

Etrafındakilere huzursuzluk<br />

vermekten sıkılmadın<br />

mı? Sırf senin istediğin gibi<br />

mi yaşamak zorunda herkes?<br />

Evet, sana diyorum. Sen,<br />

bunu okuyan! Tam da bahsettiğim<br />

kişisin… Artık yorulmadın<br />

mı müdahaleci tavrından?<br />

Yoksa böyle mi öğretildi<br />

sana?<br />

Yapman gereken fazla bir şey<br />

yok. Yapman gereken sadece<br />

derin bir nefes alıp varoluş<br />

nedenini sorgulamak… Bu<br />

kadar ucuz olamazsın. Farklı<br />

hayatlara zorluk çıkartmak<br />

ve onları huzursuz kılmak olmamalı<br />

yaşamdaki tek amacın.<br />

Kimse senin gibi olmak<br />

zorunda değil. Kimse senin<br />

baktığın pencereden bakmak<br />

zorunda da değil. Kimsenin<br />

senin gözlerin olamaz, kulakların<br />

ve dudakların da olamaz.<br />

Kendi beklentilerini, arzularını<br />

başka insanların<br />

ülkelerin birliğin parasıyla desteklenmesini<br />

önemli görüyor. Çek<br />

Cumhuriyeti (%37) ve Slovak (%39)<br />

gençleri son yıllarda kendi ülkelerinin<br />

birlikten önemli miktarda mali<br />

destek aldıkları halde destek konusunda<br />

en az istekliler.<br />

Ankete katılan gençler için AB’nin<br />

şu anki en büyük sorunları köktencilik<br />

ve terörizm. Bunlardan sonra<br />

göç ve mülteci sorunu geliyor.<br />

Çevre kirliliği, iklim değişikliği ve<br />

doğal afetler gibi konular 3. sırada<br />

üzerlerinde deneyemezsin,<br />

artık bundan vazgeç! Tükettiğin<br />

zamana ve harcadığın<br />

efora değiyor mu, bunun<br />

muhasebesini yapmak da<br />

çok geç kalmadın mı? Sen<br />

istedin diye kimse ‘sen’ olamaz<br />

sevgili kardeşim. Artık<br />

derin bir nefes al ve yaptığın<br />

yanlışların farkına var. Kötülükle<br />

yoğrulmuş olamaz hamurun.<br />

Bu denli negatiflik<br />

sana bahşedilmiş olamaz.<br />

Sen bu değilsin! Hayatın<br />

amaçsız ve isteksiz olmuş<br />

olamaz. Bir yerlerde mutlaka<br />

vardır yaptığın bir yanlış. Ve<br />

bu yanlış doğrultusunda<br />

şekillenmiştir hayatın. Ki bu<br />

şekillenmiş hali de değildir<br />

sana göre. Belki mutsuzsundur,<br />

belki umutsuz… Ama<br />

istediğin hayatı yaşayamadığın<br />

için de karartamazsın<br />

kimsenin umudunu.<br />

Evet, sana söylüyorum. Kim<br />

olduğuna sen karar ver; arkadaşım<br />

mısın, komşum mu,<br />

tanıdığım eşim-dostum mu,<br />

yoksa bir yabancı mı? Belki<br />

de tanışmıyoruz ama sen<br />

O’sun. Kendine çekidüzen<br />

veremeyen sen…<br />

Orta ve Doğu Avrupa Gençlerinin Büyük Çoğunluğundan Avrupa Birliği’ne Destek<br />

Gençler AB’nin Arkasında<br />

Mehrheit der jungen Mittel- und Osteuropäer<br />

steht fest hinter der EU<br />

yer alıyor. Orta ve Doğu Avrupa<br />

gençliğini meşgul eden diğer konular<br />

ise işsizlik, güvenli olmayan<br />

işler, zengin ve fakir arasındaki<br />

uçurum.<br />

Aart De Geus bu önemli anketi<br />

barış ve özgürlüğün AB’nin ayrılmaz<br />

bir parçası olduğuyla özetliyor<br />

ve AB’nin bir gelecek 60 yıl daha<br />

başarı hikâyesini yazabilmek için<br />

bu değerlerin bütün Avrupalılarla<br />

birlikte korunup desteklenmesi gerektiğini<br />

söylüyor.


15 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

NİSAN 2017<br />

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), genç insanların ‘kendi hayatları’<br />

hakkında ne düşündüklerini ortaya koyan uluslararası bir çalışma hazırladı...<br />

Çocuklara en büyük<br />

tehdit: ZORBALIK<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Bir öğrencinin mutluluğuna en<br />

büyük tehdit, maruz kaldığı ‘zorbalık’<br />

olarak açıklanıyor. Bu durumun<br />

hem mağdur hem zorba hem de<br />

çevredeki insanlar için ciddi sonuçları<br />

olabilir.<br />

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün<br />

(OECD) yaptığı çalışma,<br />

bunun kültürleri, sınırları pek çok<br />

farklı tarzdaki okulları aşan, oldukça<br />

yaygın bir durum olduğunu<br />

ortaya koyuyor.<br />

OECD ülkelerinin toplamında gençlerin<br />

yüzde 11'i sıklıkla dalga konusu<br />

olduklarını, yüzde 7'si<br />

dışarıda bırakıldıklarını, yüzde 8'i<br />

acı verici dedikodulara maruz kaldıklarını<br />

ve yüzde 4'ü de sınıfta<br />

dayak yediklerini ve şiddet yaşadıklarını<br />

söylüyor. Ciddi sayıda<br />

genç insan kendini dışlanmış, aşağılanmış,<br />

okula yabancılaşmış ve<br />

şiddete uğramış hissediyor.<br />

Bu çok önemli çünkü, çocuklar ve<br />

gençlerin olumlu ya da olumsuz<br />

okulda geçirdikleri zamanlar kendilerinde<br />

derin izler bırakıyor.<br />

Ayrıca uzun saatler boyunca çalışma<br />

ile öğrencilerin tatmin duyguları<br />

arasında da bir bağ yok.<br />

Sınavların sıklılığının okuldaki<br />

stresle de ilgili olmadığı görünüyor.<br />

Ancak mutluluğu; öğrenciler, öğretmenler<br />

ve ebeveynler arasındaki<br />

ilişkiler belirliyor.<br />

Anne ve babalar ise çocuklarının<br />

mutluluğu konusunda büyük farkı<br />

beraberinde getiriyor.<br />

AİLE ÇOK ÖNEMLİ<br />

OECD’in Eğitim Direktörü Andreas<br />

Schleicher ebeveynler ve çocukları<br />

arasında konuşmak ya da birlikte<br />

yemek yemek gibi basit iletişimlerin<br />

çocukların üzerinde büyük<br />

olumlu etki bıraktığını söylüyor.<br />

Schleicher, hayatından memnun<br />

öğrencilerin çoğunun anne ve babasının<br />

onlarla zaman geçirerek<br />

konuştuğu çocuklar olduğunu, masaya<br />

oturarak beraber yemek yiyen<br />

ailelerde çocukların okul hayatlarından<br />

konuşulmasının da olumlu<br />

etkiler getirdiğini vurguladı.<br />

Bir öğrencinin hayattan aldığı<br />

memnuniyet ile "sadece konuşarak<br />

zaman geçiren" aileler arasında<br />

güçlü bir bağ var. Bu ayrıca öğrencinin<br />

akademik performansını da<br />

olumlu etkiliyor.<br />

Anne ve babasının düzenli olarak<br />

konuştuğu öğrencilerin bilim dalında<br />

üçte iki oranında diğerlerinden<br />

daha ileride olduğu görüldü.<br />

Çocuklarıyla beraber yemek yiyen<br />

aileler için de bu geçerli. Bu ilişkinin<br />

etkisi okul kaynakları ve okul<br />

faktörlerinin etkisinin çok ötesinde.<br />

Bu ne kadar ebeveynlerin ilgisini<br />

gösterse de çocuklarla sadece konuşmak<br />

için zaman geçirmek oldukça<br />

ender bir durum.<br />

Bazı ebeveynler çocuklarının okul<br />

hayatına esnek olmayan iş saatleri,<br />

diğer çocukların bakımı ya da dil<br />

gibi nedenlerle katılmakta zorlanabiliyor<br />

ve bunu aşmak için alternatifler<br />

geliştirilmeli.<br />

Anne ve babalar ayrıca çocuklarını<br />

yeteneklerine güvenmeleri konusunda<br />

cesaretlendirerek sınav stresini<br />

aşmalarını da sağlayabilir.<br />

Yeteneklerine güvenmelerini öğütleyen<br />

anne ve babaların kız çocukları<br />

ev ödevleri ve sınavlar konusunda<br />

yüzde 21 daha az stres yaşıyor.<br />

Hayatlarından memnun olan<br />

öğrencilerin daha dirençli ve akademik<br />

zorluklar karşısında daha<br />

azimli oluyorlar.<br />

Öğretmenlerle ilişkiler eğitim<br />

hayatında belirleyici oluyor<br />

Öğretmenlerle olumsuz bir ilişki<br />

öğrencilerin kendini okula ait hissetmesinde<br />

büyük bir tehdit. Buna<br />

karşın "mutlu" okullarda çalışanlar<br />

ve öğrenciler arasında çok daha<br />

olumlu bir ilişki görülüyor. Ortalama<br />

olarak öğretmenlerinden<br />

adaletsiz muamele gördüklerini<br />

söyleyen öğrenciler diğerlerine<br />

kıyasla 1,7 kat daha yalnız hissediyor.<br />

Sınavlara iyi hazırlanmış öğrencilerde<br />

görülen endişe öğretmenlerle<br />

ilişkilere de bağlı olabilir.<br />

Eğer öğrenciler başarılarının adil<br />

biçimde ölçülmediğini düşünüyorsa<br />

öğrencilerin yüzde 62'si yüksek<br />

düzeyde sınav stresi yaşıyor.<br />

Kız öğrenciler daha stresli<br />

Bütün ülkelerde kız öğrencilerin erkeklere<br />

göre çok daha fazla ders<br />

stresi yaşadıkları ortaya kondu.<br />

Sınavlarda hata yapma korkusu en<br />

başarılı öğrencilerde bile sınavdan<br />

kalmaya neden olabiliyor. Genç insanların<br />

hayatlarında önemli başka<br />

bir faktör de internette harcanan<br />

zaman. OECD ülkelerinde öğrencilerin<br />

yüzde 26'sı haftasonları<br />

günde 6 saat internette zaman geçirirken,<br />

yüzde 16'sı bu süreyi hafta<br />

içinde harcıyor.<br />

Aşırı internet kullanımı öğrencilerin<br />

mutluluğu üzerinde olumsuz<br />

etki bırakıyor.<br />

Jeder fünfte Schüler<br />

fühlt sich schikaniert<br />

Fast jeder fünfte Jugendliche fühlt sich<br />

in der Schule gemobbt. 19 Prozent der<br />

15-Jährigen geben an, zumindest ein paar<br />

Mal pro Monat schikaniert zu werden<br />

AVUSTURYA’DA GENÇLERİN DURUMU NASIL?<br />

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün<br />

araştırmasının göre diğer<br />

ülkelere kıyasla Avusturya’da<br />

okulda taciz, rahatsız edici oranda<br />

olmamasına karşın yaklaşık her 5<br />

öğrenciden 1’i taciz edildiğini, 15<br />

yaşındaki öğrencilerin %19’u ayda<br />

en az birkaç kez baskı gördüğünü<br />

belirtiyor. Aynı zamanda Avusturyalı<br />

öğrenciler hayatlarından genellikle<br />

memnun ve büyük bir kesimi<br />

okulda kendilerini iyi hissediyor.<br />

Baskı kurma, okullarda uluslararası<br />

olarak yaygın ve Avusturya ile ilgili<br />

sonuçlar da OECD’deki eğilimde. 15<br />

yaş Avusturyalı öğrencilerin yaklaşık<br />

%12’si uluslararası performans<br />

karşılaştırma araştırmasına ilave<br />

ankette ayda en az birkaç kez kendileriyle<br />

alay edildiğini söylüyor.<br />

Dışlama, dedikodu,<br />

baskı kurma ve darp<br />

Gençlerin %8’den fazlası dedikodulara<br />

maruz kaldığını, %6’sı dışlandığını,<br />

%5’i eşyalarının alındığını ya da<br />

eşyalarına zarar verildiğini açıklıyor.<br />

%4’ü darp ediliyor, itilip kakılıyor.<br />

Bu konuda ülkeler arasında büyük<br />

fark var; oran %1 ile %10 arasında<br />

değişiyor. Genelde erkek öğrenciler<br />

(%8) baskı altına alınıyor, kız öğrenciler<br />

(%9) ise daha çok dedikodu<br />

mağduru oluyor.<br />

Avusturyalı öğrenciler memnun<br />

Uluslararası eğilime uygun olarak<br />

Avusturyalı öğrenciler hayatlarından<br />

genel olarak memnun görünüyor:<br />

Ortalama olarak 1-10 arası<br />

skalada Avusturyalı öğrencilerin<br />

notu 7.5 olarak açıklandı.<br />

Ayrıca yaklaşık %40’lık kesim çok<br />

memnun grubunda ve her iki değer<br />

de OECD ortalamasına uygunluk<br />

gösteriyor. Gençlerin büyük çoğunluğu<br />

(%76, OECD ortalaması: 73)<br />

okullarında kendilerini mutlu hissediyor,<br />

%86 kendini dışlanmış olarak<br />

düşünmüyor.


APRIL 2017<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

WIRTSCHAFT / KARRIERE - 16<br />

Ülke genelinde yaklaşık 420 bin çalışan 1700 euronun altında<br />

brüt ücret alıyor ve bunların çoğunluğu geçinemiyor...<br />

Avusturya’da<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

geçinmek zorlaştı<br />

Avusturya’da bir ailenin geçimini<br />

sağlaması her geçen gün daha da<br />

zorlaşıyor. Özellikle tüm gün tekstil<br />

sektöründe, perakende satışta,<br />

turizmde ya da hizmet sektöründe<br />

çalışanlar ayda net 1300 euronun<br />

altında kazanıyorlar. Ağırlıklı olarak<br />

bu kesmi; kadın, genç ve<br />

düşük eğitimli kişiler oluştururken<br />

bu kişiler tam gün çalışanların yaklaşık<br />

%15’ine denk geliyor. 350 bin<br />

kişi (Tüm tam gün çalışanların<br />

%14’ü) ayda brüt 1500 euronun<br />

altında ücret alıyor.<br />

AVUSTURYA ALMANYA’DAN İYİ<br />

Yukarı Avusturya İşçi Odası Başkanı<br />

Johann Kalliauer’in açıklamasına<br />

göre düşük ücretli sektörlerde<br />

Avusturya’nın durumu<br />

Almanya’ya göre iyi; Avusturya’da<br />

brüt 1500 euronun altında ücret<br />

alanların oranı %14 iken Almanya’da<br />

bu grubun oranı %25. Düşük<br />

ücretle çalışanlar; garsonlar, avukatlık<br />

bürosu elemanları, mutfak<br />

yardımcıları, kuaför ve kozmetikçiler<br />

toplu iş sözleşmesinin en<br />

düşük ücretini ayda brüt 1500 euronun<br />

altında alıyor.<br />

Yaşa, cinsiyete, eğitim ve iş durumuna<br />

göre düşük ücretli grubuna<br />

düşme riski farklılık gösteriyor.<br />

Erkeklerin %9’u bu gruba düşerken,<br />

kadınlarda her 5 kadından<br />

biri bu grupta yer alıyor. Geçici işçiler<br />

de az kazananlar arasında.<br />

Yukarı Avusturya İşçi Odasının (AK<br />

OÖ) Viyana’daki basın toplantısında<br />

söz alan Sora enstitüsünden<br />

Daniel Schönherr’in ifadelerine<br />

göre geçici işçilerin %29’u ayda<br />

net 1300 euronun altında kazanıyor.<br />

Düşük ücretlilerin içinde<br />

dikkat çeken diğer bir grup<br />

ise gençler; 25 yaş altı gençlerin<br />

yaklaşık ¼’ü (%23) düşük gelir elde<br />

ediyor. Diğer tüm yaş gruplarında<br />

düşük gelirlilerin oranı %10-15.<br />

EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ<br />

Yüksek eğitimlilerde düşük ücret<br />

mağdurlarının sayısının düştüğünü<br />

sayılar da kanıtlıyor. Düşük<br />

ücret grubunda çalışanların ¼’ten<br />

fazlası en fazla zorunlu eğitimi tamamlamış,<br />

çıraklık eğitimini tamamlayanların<br />

oranı %17, lise<br />

mezunu %6, üniversite mezunu<br />

ise sadece %3. AK OÖ Başkanı Kalliauer<br />

zamanla daha çok gencin<br />

düşük ücretli sektörlerde takılıp<br />

kaldığı uyarısını yapıyor. Kalliauer’e<br />

göre bu problem bütün<br />

grup için geçerli. Tüm düşük ücret<br />

alanların %60’ı 4 yıldan daha uzun<br />

süredir düşük ücretli sektörlerde<br />

çalışıyor. Son 12 aydır işsiz olup,<br />

şimdi tekrar çalışmaya başlayanların<br />

%22’si ayda net 1300 euronun<br />

altında ücrete çalışıyor.<br />

AİLELER GEÇİNEMİYOR<br />

Düşük ücretlilerin 2/3’ü kıt kanaat<br />

geçindiğini ifade ediyor. En çok<br />

düşük ücretli anne-babalar ve<br />

özellikle tek başına çocuk yetiştirenler<br />

yoksulluk tehdidi altında.<br />

Çocuklu net 1300 euro kazananların<br />

%18’i tek başına bu ücretle<br />

geçinemediklerini eşlerinin de çalışmak<br />

zorunda olduğunu söylüyor.<br />

Bu ücret grubundaki yalnız<br />

çocuk yetiştirenlerin -özellikle<br />

kadınlar- %24’ü artık geçinemediklerinden<br />

bahsediyor. Toplum<br />

araştırmacıları için düşük ücretlilerin<br />

sayısının artmasındaki etkenlerden<br />

biri de işgücü piyasasının<br />

esnekleştirilmesi.<br />

ASGARİ ÜCRET ARTMALI<br />

Kalliauer’e göre tüm bu veriler<br />

Avusturya geneli tam gün için asgari<br />

ücretin brüt 1700 euro olması<br />

gerektiğini gösteriyor. Şu anda<br />

420 bin çalışan ayda brüt 1700<br />

euronun altında kazanıyor. Kalliauer<br />

sosyal ortakların bu Haziran<br />

sonuna kadar brüt 1500 euro<br />

üstünde uzlaşma isteklerini iyimser<br />

görüyor. Buna karşın 1500<br />

euroya karşılık çalışma saatlerinin<br />

esnekleştirilmesini dengesiz bir<br />

denklem olarak görüyor.<br />

© GG-Berlin / pixelio

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!