20.08.2015 Views

SAYI 191 Ocak 2009

SAYI 191 Ocak 2009 - Birleşik Metal-İş

SAYI 191 Ocak 2009 - Birleşik Metal-İş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Transform your PDFs into Flipbooks and boost your revenue!

Leverage SEO-optimized Flipbooks, powerful backlinks, and multimedia content to professionally showcase your products and significantly increase your reach.

3Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 3Krizi fırsata çevirmek isteyenlere karşı Sinter işçileri direniyor...“Ne yağmur ne kar, Sinter’de direniş var”aaKrizin fırsata çevrilmeye çalışıldığı günlerden geçiyoruz. Kimi işveren kriz dönemindede kriz öncesindeki müthiş karlarını devam ettirmek istiyor. Bir kuruş biledaha az kazanmamanın yollarını arıyor. Kimi “fırsat bu fırsat” deyip ücretsiz izin dayatıyor,işçi atıyor, kalanların ücretlerini düşürüyor. Sinter Metal İşvereni gibi kimileride krizden etkilenmemesine rağmen, kriz var diyerek sendikalaşmayı işçileri toplucaişten çıkararak önlemeye çalışıyor. İşverenler bu krizde ilk olarak işçileri gözden çıkarıyor.Krizin bedeli, krizde en ufak payı olmayan işçilere kesiliyor.İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Sinter Metal Fabrikası’ndayaşananlar bunun en çarpıcı örneği haline geldi. Sinter Metal işvereni sergilediği işçidüşmanı tavrıyla adını “kriz fırsatçıları” listesinin en başına yazmaya uğraşıyor.Sinter Metal’de çalışan işçiler, uzunca süren örgütlenme çalışmasının ardındansendikamıza üye olmaya karar verdiler. Yaklaşık 500 kişinin çalıştığı fabrikada işçilerintamamına yakını sendikamıza üye oldular.Sinter Metal işçileri, kriz döneminde dahi ihracata mal yetiştirememesi nedeniyleiç piyasadaki siparişleri kabul etmeyen, milyon dolarlık cirolar elde edilen fabrikadaasgari ücretle çalışıyordu. Bu güne kadar işten çıkarılan işçilerin neredeyse hiçbirinetazminat verilmiyordu. Sinter işçilerinin bir kısmı, sigortalarının aylar sonra yatırılmayabaşlandığını çok sonra öğreniyorlardı. Bütün bu olumsuzluklar altında çalışanSinter Metal işçileri karar verdiler. Üretip kazandırdıklarının gerçek karşılığını alabilmek,insanca çalışabilmek, insan yerine konulabilmek ve haklarının gasp edilmesininönüne geçebilmek için sendikalı oldular. Sendikamız Birleşik Metal-İş’e üye oldular.Sinter işçilerinin sendikaya üye olduğunu duyan işveren, 18 Aralık 2008 tarihinde37 üyemizi tazminatsız işten çıkardı. Ardından 22 Aralık günü tüm işçileri sabah vardiyasınaçağırdı. Sabah işbaşı yapmak için işyerine gelen işçiler fabrika giriş kapısınınkapalı olduğunu gördüler. Bir süre sonra bir görevli tarafından megafonla okunanancak kimler olduğu anlaşılamayan duyuruyla işçilerin ekonomik kriz nedeniyle iştenatıldıkları bildirildi.İşbaşı yapmak üzere işverenin servisleriyle fabrikaya gelen işçiler, bu yasadışı uygulamayıreddedip fesih yazıları verilmediğinden çalışmak ve işçilik haklarını almakiçin fabrikada beklemeye başladılar.Sinter işçileri, çıkarıldıkları resmi olarak tebliğ edilinceye kadar, iki gün fabrikanıniçinde beklediler. Sonrasında fabrika kapısının önündeki haklı direnişleri, yağmura,çamura, kara rağmen büyük bir kararlılıkla sürüyor.


5Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 5Tezcan Galvaniz işçisi, direnişin simgesi:“Yılgınlık yok.. direnişe devam”Kocaeli Şubemizde örgütlü Tezcan Galvanizişyerinde ekonomik kriz gerekçesiyle 17 Kasım2008 tarihinde 39 işçinin toplu işten çıkarılmasıüzerine direniş ve eylemler başladı.Fabrikanın kurulu bulunduğu Arslanbey OrganizeSanayi Bölgesi’nden İzmit Merkez’ekadar yaklaşık 25 kilometrelik yolu günlerceyürüyen işçiler, zaman zaman D-100 karayolunutrafiğe kapattı.İşçilerin geri alınması talebiyle başlatılaneylem devam ederken Tezcan Galvaniz işvereniİŞKUR’a tekrar başvurdu. Yeniden toplu iştençıkarmanın duyulması üzerine işyerinde gergingünler yaşanmaya başlandı.26 Aralık günü işçiler fabrikadan ayrılıp, servislerinebindikleri anda megafonla işten atılanişçilerin isimlerinin anons edilmesi ve fabrikakapılarının kapatılması üzerine işçiler, İzmitMerkez’e yürüyüşe geçtiler. Genel SekreterimizM. Selçuk Göktaş’ın da katıldığı yürüyüş, yoğunkar yağışı altında ve jandarma müdahalesine rağmen5 saatte bitirildi.29 Aralık Pazartesi günü fabrikaya giden işçiler,83 işçinin daha işbaşı yaptırılmaması üzerinekendilerine yeterli açıklamanın yapılmamasınıve haksız işten atılmaları protesto etmek amacıylayemekhanede toplanarak fabrikayı terk etmediler.İşverenin yemek gönderilmesine dahi izinvermediği geceyi işçiler aç, susuz ve elektriksizgeçirdiler.İşçilerin kendilerini işyerine kapatma eylemidevam ederken Sendikamız Genel BaşkanıAdnan Serdaroğlu ve Genel Eğitim Sekreteri CelalettinAykanat, fabrika önünde bir basın toplantısıdüzenlediler.İki gün boyunca eylemlerini sürdüren işçiler,gecenin geç saatlerinde jandarma baskısı ilekarşılaştı. Bizzat Kocaeli Alay Komutanı’nınbaşında bulunduğu yüzlerce jandarma, gece saatlerindefabrikayı kuşattı. Jandarma ile görüşenSendikamız yöneticileri, işçilerle bir toplantıyaptıktan sonra direnişin fabrika önünde sürdürülmesikararlaştırıldı.Bugüne kadar toplam 122 işçinin iş akdininfeshedildiği işyerinde işçilerin bekleyişi devamediyor. İşleri, ekmekleri ve çocuklarının geleceğiiçin mücadele eden Tezcan Galvaniz işçilerininverdikleri mücadeleye Kocaeli Şubemizde örgütlüdiğer işyerlerinden üyelerimiz de destekveriyor.Tüm dünya çapında sermayenin açgözlülüğündenve daha fazla para kazanma hırsındankaynaklana krizin bedelinin işçilere ve onlarınailelerine ödetilmeye çalışıldığı bugünlerde;Tezcan Galvaniz işçileri Kocaeli’nde mücadeleateşini yaktılar.Sendikamız, Tezcan Galvaniz işyerinde Nisanayında bakanlıktan çoğunluk tespitini almış,işveren tarafından tespite itiraz edilmişti. İtirazıdeğerlendiren yerel mahkeme ve Yargıtay yetkitespitini Sendikamız lehine sonuçlandırdı.İşyerinde toplu iş sözleşmesigörüşmelerine başlandı.Aylardır Kocaeli sokaklarını “Tezcan şaşırdı sabrımızı taşırdı”,“Çocuklar aç, babalar işsiz” sloganlarıyla inlettiler.İşçiler; halkın, sendikaların, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerininverdiği destekle moral buldular.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 7Asil Çelik işçileri yürüdü:“Krizin faturasını sorumluları ödesin”Yaklaşık 1000 kişinin çalıştığı Türkiye’nin 101. büyük firması olan AsilÇelik San. ve Tic. A.Ş.’de 200 üyemiz, ücretsiz izin dayatmasına karşıOrhangazi’den Bursa şehir merkezine bir yürüyüş yaptılar. 20 Kasım’dayapılan yürüyüşte, “Krizin faturasını sorumluları ödesin”, “Ücretsiz izindayatmasına hayır”, “İşten atılmalar yasaklansın” talepleri dile getirildi.Asil Çelik işverenliği arabulucu aşamasındakitoplu iş sözleşmesi görüşmelerindeücret artışlarını engellemek amacıyla,krizi bahane ederek, üyelerimizi ücretsizizine çıkmaya zorladı.Sendikamız Birleşik Metal-İş’in yaklaşıkkırk yıldır örgütlü olduğu Asil Çelikişyerindeki üyelerimize, kriz bahanesiyleyapılan saldırılara karşı; “Krizin FaturasınıSorumluları Ödesin!”, “Ücretsiz İzinDayatmasına Hayır!”, “İşten Atmalar Yasaklansın!”talepleri ile fabrikanın bulunduğuOrhangazi’den onlarca kilometre yolkatederek Bursa şehir merkezine kadar sürenyürüyüş gerçekleştirildi.Fabrika önünde yapılan açıklamaylabaşlayan yürüyüş Bursa-İstanbul yolununİznik Kavşağı’na kadar sürdü. Buradanservislerle Gemlik girişine gelen işçilertekrar yürüyüşe geçerek Gemlik İskeleMeydanı’na kadar yürüdüler.Yapılan açıklamanın ardından araçlarabinilerek Bursa girişindeki OvaakçaBeldesi’nde Grammer ve Prysmian işçileriile buluşan Asil Çelik işçileri buradan tekraryürüyüşe geçtiler. Tofaş fabrikasının karşısınagelindiğinde Tofaş işçilerini mücadeleyeçağıran konuşmalar yapıldı. Beşyol kavşağındaişçilerin önünün polis barikatıylakesilmesi üzerine yapılan görüşmelerinardından yürüyüşe devam edildi.Yürüyüş boyunca metal işçileri sıklıkla“Asil Çelik İşçisi Köle Değildir!”, “KrizinFaturasını Ödemeyeceğiz!”, “Bedel ÖderizBedel Ödetiriz!”, “İşten ÇıkarmalarYasaklansın!”, “Krizin Faturası Patronlara!”,“Ücretsiz İzinlere Hayır!”, “GemileriYaktık Dönüş Yok Artık!”, “Yaşasın SınıfDayanışması!” sloganlarını haykırdılar.Bursa Kent Meydanı’na gelen işçileradına Sendikamız Genel Başkanı AdnanSerdaroğlu bir basın açıklaması yaptı.“Asil Çelik işçileri daha bundan birkaçay öncesine kadar neredeyse gece gündüzçalıştırılıyor, fazla mesaiye zorlanıyordu.1400 santigrad derecede, adeta cehennemateşinin karşısında ve toz toprak içinde fedakarcaçalışan Asil Çelik işçileri ekmekleriiçin bu güçlüklere göğüs gerdiler. AsilÇelik’i Türkiye’nin en büyük 100 firmasıarasına taşıdılar. Sadece bir yıl içinde 133.sıradan 101. sıraya yükselen bir işyerindenbahsedilirken, işçilerden fedakarlıkbeklemek istismarcılıktır, art niyetli davranmaktır.İşte işçilerin bu fedakarca çalışmalarısayesinde her geçen gün büyüyenAsil Çelik, şimdi kriz bahanesiyle faturayıişçilere, çalışanlara kesmeye çalışıyor”dedi.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,konuşmasının sonunda krizin sorumlusununişçiler olmadığını ve faturasını daödemeyeceklerini belirtti.TEGA’da 7 Şubat ta başlayangrev 1. yılını dolduruyor“Gerekirse 2019’a kadar direniriz...”Anadolu Şubemize bağlı Tega işyerinde grev 1. yılının doldurmak üzere..Grevci işçilerin tümü büyük bir kararlılık ve dayanışma içinde eylemlerinisürdürüyorlar. İşverenin saldırısı ve kurumlarının duyarsızlığına karşın, herplatformda seslerini duyuruyor, gerekirse 2019’a kadar direniriz diyorlar...


8Birleşik8Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Asemat Otomotiv İşçileri<strong>2009</strong>’u Grev HalaylarıylaKarşıladılarBursa Nilüfer Bölgesinde faaliyetgösteren ASEMAT OTOMOTİV YANSAN. ve TİC. A.Ş. işyerinde Sendikamızüyesi işçiler, toplu iş sözleşme görüşmelerindeanlaşma sağlanamamasıve işverenin sendikal örgütlenmeye yöneliksaldırılarını engellemek için; 31Aralık 2008 tarihinde greve çıktılar.Sendikamız ile ASEMAT OTOMO-TİV işyeri arasında yürütülen 2. Dönem2008-2010 dönemi toplu iş sözleşmesigörüşmelerine; 27 Haziran 2008 tarihindebaşlanıldı. İşverenin toplu iş sözleşmesimasasına gelmeyerek müzakeresürecinde ciddi hiçbir teklif vermemesiüzerine 15 Ağustos’ta uyuşmazlığa gidildi.Asemat İşvereni; işyerinde sendikalörgütlülüğümüzü ve işçilerin moralinikırmak amacıyla; sözde “yasal” hakkınıkullanarak, işyerinde grev oylamasıistemiştir. 18.11.2008 tarihinde yapılanoylama sonucunda işçilerin büyük çoğunluğunungreve “EVET” demesi üzerine,işçiler üzerine baskı kurarak grevikırma hazırlıkları içine girmiştir. Busüreç işçilerin daha bir kenetlenmesinineden oldu.Sendikamızın toplu iş sözleşmesininmasada bitmesi yönünde çabalarınıgörmezden gelen ASEMAT OTOMO-TİV işvereni; uzlaşmaz ve katı bir tavırtakınarak grev aşamasına gelinmesindebüyük pay sahibi olmuştur.31 Aralık 2008 tarihinde “Bu işyerindegrev var” pankartı ile bir yürüyüşdüzenleyen işçiler; ASEMAT işverenliğineait iki fabrikaya da grev pankartlarınıastılar. “Şalter İnecek Bu İş Bitecek!”,“Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “İş,Ekmek Yoksa Barış Da Yok!”, “KurtuluşYok Tek Başına ya Hep beraber YaHiçbirimiz” ve “Asemat İşçisi YalnızDeğildir” vb. sloganların atıldığı basınaçıklamalarına yaklaşık 150 kişi katıldı.Sendikamız Genel Sekreteri M. SelçukGöktaş işçilere hitaben yaptığı konuşmasında;“Aylardır yürüttüğümüztoplu sözleşme sürecinde gelinen noktadaişveren %4’lük bir zam dayatmaktadır.Diğer maddelerde de hiçbir anlaşmasağlanamamıştır. Kısacası sermaye sınıfıbizi kavgaya davet etmiştir. Biz kavgayaalışkınız, metal işçisi bu kavgayaalışkındır. Taleplerimiz kabul edilinceyekadar grevi sürdürmeye devam edeceğiz”dedi ve tüm metal işçilerini grevimizedestek olmaya çağırdı.Greve çıkan Asemat işçilerini,Bursa’daki diğer sendika ve demokratikkitle örgütlerinin yöneticileri, Asil Çelik,Grammer, SCM ve Prysmian işçileride yalnız bırakmadı.Gürsaş işçisi sendikamızda örgütlendiHoş Geldin GÜRSAŞ işçisi!Eylül 2008 sonlarında görüştüğümüz GÜRSAŞElektronik Cihaz Kutuları Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. Çalışanları zor olanı başardı ve sendikamızdaörgütlendi.Elektronik cihaz kutularının üretildiği fabrikadaişçilerin çoğunluğu ile değişik dönemlerde sürdürülengörüşmelerin sonucunda yapılan üyeliklerleelde edilen yasal çoğunluk sonucu, 17 Ekim 2008tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınaçoğunluk tespiti için resmi başvuru yapıldı.Yapılan örgütlenme sonucunda Sendikamız İstanbul1 Nolu şubesinde örgütlenen işçilere 2 Kasımtarihinde eğitim verildi.Örgütlenmeye tahammül göstermeyen GÜR-SAŞ yöneticileri üyelerimizde 8’ini işten attı. Bunakarşın yasal hakların kullanımının engellenmesi sebebiylegerekli hukuki adımlar atıldı.İşçilerin buna rağmen kararlı duruşu devam etmektedir.İşyeri önünde direniş çadırı kuran işçilere,içerideki üyelerimiz tarafından da gerekli dayanışmasağlanmaktadır.Biz, fabrika yönetiminin yasalara uygun bir şekildehareket ederek sendikamızla masaya oturmasınıve Bakanlıkta her an gelecek olan çoğunluk tespitineuygun olarak itiraz etmeden Toplu Sözleşmegörüşmelerine başlanmasını bekliyoruz.Her şeye rağmen GÜRSAŞ işçisi mücadelesinibaşarıyla sürdürecek ve GÜRSAŞ’a sendikagirecek!


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 92008-2010Grup Toplu İş Sözleşmesi imzalandıSendikamızla MESS arasında 30 işyeri için sürdürülen 2008-2010 dönemi metal işkolugrup toplu iş sözleşme görüşmeleri işveren sendikası tarafından verilen teklifin sendikamızbaşkanlar kurulu ve TİS komisyonumuzda tartışılıp kabul edilmesi sonucu 23Aralık 2008 günü anlaşma ile sonuçlanmıştır.Bu süreçte, sendikamızın ücret ve esneklik konusunda verdiği mücadele ile toplu sözleşmemaddeleri bu noktaya taşınmış; MESS’in değişiklik tekliflerini geri çekmesi sağlanmıştır.Ücretlerin bu noktada kabul edilmesinde de kriz koşulları etkili olmuştur.Anlaşma ile:Ücret zammı:Sendika üyesi işçilerin saat ücretlerine 1. yılilk 6 ay için %4+0,19 YTL zam yapıldı.1. Yıl ikinci 6 ay için ücret zammı; 1.09.2008-28.02.2008 tarihleri arasındaki TÜİK TüketiciFiyatları Endeksi (genel endeks) artış oranınınyarı yüzdeli, diğer yarısı ise işyeri ücret ortalamasıile çarpılarak bulunacak miktar kadar artırılacak.(Örneğin: 1.9.2008 - 28.2.<strong>2009</strong> tarihleriarasındaki TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi (GenelEndeks) artış oranının yüzde 6 olması durumunda,işyeri saat ücret ortalaması 5.00 YTL/saatolan bir işyerine, ücret zammı yüzde 3 + 15 Kuruşşeklinde uygulanacaktır.)2. Yılın birinci ve ikinci 6 aylık ücret zamlarıise TÜİK Tüketici Fiyatları Endeksi (genel endeks)artış oranı kadar artırılacak.Yan ve sosyal ödemeler:Yan ve sosyal ödemeler sözleşmenin 1. yılıiçin %15 oranında artırılacak, 2, yıl ise TÜİKTüketici Fiyatları Endeksi (genel endeks) artışoranı kadar uygulanacak.MESS tarafından verilendeğişiklik tekliflerinin tümü geriçekilmiştir.• Hafta içi yapılan fazla çalışma ücretleri oranınınyüzde 100’den yüzde 75’e düşürülmesi.• İhbar ve kıdem tazminat süreleri yasanınüzerinde uygulanan işyerlerinde yeni işe girenişçiler için sürelerin yasa sınırına çekilmesi.• İkramiye ödemelerinin aynı ücretler gibifiili çalışma esasına göre yapılması.Başkanlar Kurulu toplantısı• Denkleştirme uygulanması ve bunun süresinin4 ay olması.• Telafi çalışması yaptırılması.Bunların yanı sıra:• İlk defa toplu sözleşme imzaladığımız BursaŞubemize bağlı Sistemi Comandi MeccaniciOtomotiv San. ve Tic. A.Ş. işyeri için, saat ücretleri3,00 YTL/saat’in altında olanların saatücretlerinin 3,00 YTL/saate yükseltilmesi sağlanmıştır.Ücret zammı bu yükseltmeden sonrayapılacaktır. SCM, yan ve sosyal ödemelerde 2.grupta yer alacaktır. Ayrıca işyerinde her ay verilmekteolan erzak uygulaması ile çocuk yardımıuygulamasına da devam edilecektir.• Önceki sözleşme döneminde 3. grupta yeralan Bosal Mimaysan işyerinin yan ve sosyalödemelerde 2. gruba yükseltilmesi sağlanmıştır.Bu yükselme ile diğer işyerlerinden farklı olarakbazı yan ve sosyal ödemelerde %17 ile % 53 arasındadeğişen oranlarda artış sağlanmıştır.• Öznur, Doruk ve Süsler işyerlerinin bayramödemeleri 189,75 YTL, yakacak ödemeleri63,25 YTL olarak ödenecek, diğer yan ve sosyalödemeler için 3. grup ödemeleri yapılacaktır.• Gramer işyerinin bayram ödemeleri 155,25YTL, yakacak ödemeleri 57,50 YTL olarak ödenecek,diğer yan ve sosyal ödemeler için 2. grupödemeleri yapılacaktır.• Delphi işyerinin yan ve sosyal ödemeleriyüzde 15 oranında artırılacak, ölüm yardımındaizin süresi 4 güne çıkarılacak, öğrenim yardımındanüyenin eğitim gören eşi de yararlanacaktır.GRUP TİS YAN VE SOSYAL ÖDEMELER1.GRUP 2.GRUP 3.GRUPBayram Parası 182,78 140,78 95,09İzin Parası 200,07 148,20 109,92Yakacak Yardımı 59,28 54,34 37,05Evlenme Parası 335,92 335,92 230,94Doğum Parası 208,71 208,71 142,03Yemek Parası 3,36 3,36 3,36Askerlik Yardımı 208,71 208,71 142,03Vasıta Yardımı 3,21 3,21 3,21Ayakkabı Parası 46,93 46,93 35,81Yolluklar (günlük) 4,20 4,20 4,20Yolluklar (yatılı) 17,28 17,28 17,28Çocuk Parası 4,32 4,32 3,36Öğrenimİlköğrenim 83,98 83,98 81,51Lise 116,09 116,09 95,09Üniversite 166,73 166,73 142,03Ölüm ParasıKendisi 271,70 271,70 177,84İş Kazası 537,22 537,22 360,62Yakını 142,03 142,03 98,80Mahsup 1363,43 1363,43 901,54Merkez TİS Komisyonu toplantısıBu süreçte, Sendikamızın toplu iş sözleşmesi süreçlerinde enyetkili danışma organı olan Merkez Toplu İş Sözleşme Komisyonu;Genel Merkez Kemal Türkler Salonu’nda toplantılar yaptı.18 Kasım 2008 tarihinde toplanan komisyon, 2008-2010 MetalGrup Toplu İş Sözleşmesi gelinen süreci ve kapitalist ekonominuluslararası ekonomik krizinin işyerlerine yansıması ve işveren örgütüMESS’in dayatmalarına karşı yükseltilen eylemlilikleri değerlendirdi.19 Aralık Cuma Günü yapılan son toplantıda da, TİS süreci,MESS teklifleri ve işyerlerindeki durum tartışıldı..Merkez Toplu İş Sözleşme Komisyonu toplantısı öncesi 18 Aralık 2008’de toplanan BaşkanlarKurulunda, Grup sözleşmesinde gelinen son durum görüşüldü.


10Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>“Metal İşçisinin Gerçeği”Bölge Toplantıları2008-2010 Dönemi Metal iş kolu grup toplu iş sözleşmelerinde uyuşmazlık tutulmasınınardından, Sendikamız tarafından düzenlenen “Metal İşçisinin Gerçeği” başlıklıgeniş katılımlı üye bilgilendirme ve basın toplantılarının ilki 15 Ekim tarihindeİstanbul’da düzenlendi ve diğer bölgelerde de birbiri ardı sıra toplantılar yapıldı.İzmir, Eskişehir, Mersin’den düzenlenen toplantılar gazetemizin bir önceki sayısındayer almıştı.Toplantılarda yaptığı açış konuşmalarına,Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlugündemde olan global ekonomik krize ve budönemde işverenin takındığı tutuma değinerekbaşladı:“Kriz döneminde işveren, işçiler ile aynıgemide olduklarını söylüyor. Nedense aynıgemide olduğumuz, gemi su almaya başlarkenfark edildi. Kendi yayın organlarındave kendi açıklamalarında yüksek kar oranıaçıkladılar. O dönemlerde o yüksek karı işçiile paylaştılar mı ki şimdi kriz bahanesi iletoplu iş sözleşmesi döneminde işçi çıkarmayayöneliyor, işçilerin kazanılmış haklarınagöz dikiyorlar” dedi. Bu dönem BirleşikMetal-İş’in vermiş olduğu mücadelenin tümmetal işçilerinin ve daha da ötesinde tüm işçisınıfının mücadelesi olduğuna dikkat çekti.KOCAELİ ŞUBE:12 Kasım’da Kocaeli Sabancı KültürSitesi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısınınaçılışını Genel Başkanımız AdnanSerdaroğlu yaptı ve süreç hakkında bilgiverdi. Toplantıya; Kocaeli Şubemizde örgütlüişyerlerinden Bekart, Standard Depo,Cem Bilaetti Baysan Trafo, Anadolu Döküm,Ad Demirel, Trakya Sanayi’nden 300kişi katıldı.BURSA ŞUBE:20 Kasım’da Bursa As KültürMerkezi’nde düzenlendi. Genel BaşkanımızAdnan Serdaroğlu’nun konuşma yaptığı toplantıya;siyasi parti ve demokratik kitle örgütütemsilcilerinin yanı sıra; Bursa bölgesindeörgütlü olduğumuz işyerlerinden 400 yakınmetal işçisi katıldı.GEBZE ŞUBE:25 Kasım’da Gebze Zümrüt DüğünSalonu’nda düzenlendi. Toplantıya; Gebzebölgesinde örgütlü olduğumuz Grup Sözleşmesikapsamındaki işyerlerinden 1000’eyakın metal işçisi katıldı.İşçiler toplantı salonuna kortej oluşturupsloganlarla gelerek, toplantı öncesi Gebzesokaklarını eylem yerine çevirdi.İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE:Son olarak da İstanbul 1 Nolu Şubemizdeörgütlü işçilerin katıldığı toplantı 2 Aralık’taGenel Merkez’de düzenlendi. Üyelerimizinsorularını da yanıtlayan Genel başkanımızsüreç hakkında bilgi verdi.Bölge toplantıları, slogan ve alkışlarıneşliğinde büyük coşkuya sahne oldu.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 11Cuma YürüyüşleriGrup Toplu İş Sözleşmesinin uyuşmazlıkla sonuçlanmasının ardından SendikamızBirleşik Metal-İş’in başlattığı Cuma yürüyüşlerine katılım büyük oldu..Örgütlü olduğumuz tüm işyerlerinde Sendikamıza üye binlerce metal işçisi,MESS’in hak tanımaz ve dayatmacı teklifini protesto etmek için, geleneksel halegelen Cuma Yürüyüşleriyle kamuoyunun dikkatini çektiler...İlki 17 Ekim’de yapılan yürüyüşlerin sonuncusu olan 7. Cuma yürüyüşü, 28Kasım’da gerçekleştirildi.• Sabah saatlerinde gerçekleştirilen yürüyüşlerle metal işçileri sokağa çıkarken,işçiler fabrikaya 1-2 kilometre mesafede servisten inip işyerlerine doğru sloganlareşliğinde yürüdü.• Yürüyüşler esnasında işçiler; “MESS DAYATMALARINA HAYIR!, HAKYOKSA BARIŞ DA YOK!, ALINTERİMİZİN HAKKINI İSTİYORUZ” yazılı büyükboy pankart ve sendikamız flamalarını taşıdılar.• Yürüyüş sonrası fabrika önlerinde basın açıklamalarını Sendikamız Merkez YönetimKurulu ve Şube Yönetim Kurulundan yöneticilerimiz yaptı.


Birleşik Metal-İş12 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Metal işçileri, işverenler sendikasıMESS’in kapısına dayandıMESS Grup Toplu İş Sözleşmesinin uyuşmazlıkla sonuçlanmasınıve kapitalist kriz sonrası işverenlerin dayatmalarına karşı metal işçileriyürüdü; “HAYIR!” dedi.İstanbul Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda toplanan Sendikamızüyesi yaklaşık 300 metal işçisi yolu trafiğe kapatarak MESS (TürkiyeMetal Sanayicileri Sendikası)’nın önüne sloganlarla bir protesto yürüyüşüdüzenledi ve oturma eylemi gerçekleştirdi.11 Kasım’da gerçekleştirilen yürüyüşte; “MESS Dayatmalarına Hayır” yazılıbüyük boy pankart ve sendikamız flamalarını taşındı.Yürüyüş ve oturma eyleminde; “İşten Atılmalar Yasaklansın”, “MESS, MESSŞaşırma Sabrımızı Taşırma”, “Krizin faturası patronlara”, “Kahrolsun Ücretli KölelikDüzeni”, “İş Ekmek Yoksa Barış Da Yok”, “Esnek Çalışmaya Hayır”, “SefaletZamlarına Hayır”, “Kazanılmış Haklarıma Dokundurtmam”, “Ürettik KazandırdıkHakkımızı İstiyoruz”, “Metal İşçisi Köle Değildir” ve benzeri sloganlar atıldı.“MESS’in dayatmalarını kabul edecek miyiz?”, “Esnekliği kabul edecek miyiz?”“Sadaka ücretini kabul edecek miyiz?” sorularını İşçiler; “HAYIR!” diyerekyanıtlayarak, alkış ve düdüklerle protesto ettiler.Yürüyüş sonrası MESS önünde düzenlenen basın açıklamasını Sendikamız GenelSekreteri M. Selçuk Göktaş yaptı.Yaşanan krizin, kapitalist sistemin krizi olduğunu belirterek başladığı konuşmasında;M. Selçuk Göktaş; “Başbakan ‘Hamdolsun iyiyiz’ diyor ama MESS ve işverenler,kriz gerekçesiyle çok farklı uygulamalar yapıyorlar. Sermaye yasal dayanakve fiili uygulamalarla, her krizde işten çıkarmalarla, reel ücretleri düşürerek, sosyalhaklarımızı gerileterek, batan bankaların zararlarını toplumun sırtına yükleyerek faturahalka çıkarılıyor. Bunun can alıcı sonuçlarını en son 2001 krizinde yaşadık.Sermaye bugün de işten çıkarmaları, sıfır zammı, ücretsiz izinleri, kazanılmış ekonomikve sosyal hakların gaspını gündeme getirmeye başlamıştır” dedi.Göktaş, Türkiye ekonomisinin 2001 krizinden bu yana önemli üretim artışlarıgerçekleştirdiğini belirterek, “Bu dönemde kapasite kullanım oranları sınırları zorlamış,artan verimlilikle karlar katlanmış, yeni yatırımlar gündeme gelmiştir. Bu büyümeninyaratıcısı hiç şüphe yok ki işçilerdir” dedi.İşverenlerin ‘Metal işçisi üzerine düşeni yaptı’ sözlerini hatırlatan Selçuk Göktaş;“O zaman şimdi siz üzerinize düşeni yapın, çünkü bir aldık beş kazandırdık.Buna rağmen krizin en ufak belirtisinde, fatura hemen işçilere çıkartılmak istenmektedir.Başbakan ilk kez doğru bir şey söyledi; ‘Biliyoruz, işverenlerin en az iki yıllıkzulaları var’ dedi. Evet doğru! İki yıllık değil en az 5 yıllık zulaları var” dedi.Sendikamız Birleşik Metal-İş’in; emekçilerin haklarının gasp edilmesine karşımücadele bayrağını yükseltme kararlılığında olduğunu söyledi.İşçiler fabrikaya kapandıMudanya’da kurulu bulunan TürkPrysmıan Kablo ve Sistemleri A.Ş. fabrikasındaçalışan Sendikamız üyesi 400işçi, MESS’in 2008-2010 Grup Topluİş Sözleşmesi görüşmelerindeki baştaücret olmak üzere esneklik maddeleriniprotesto etmek amacıyla 26 Kasım günüvardiya çıkışı “işyerini terk etmeme”eylemi yaptı. Prysmian işçilerinin eylemineBursa Şubemizde örgütlü diğer işyerlerindeçalışan üyelerimiz de destekverdi.Bursa Şubemize bağlı üyelerimiz de, şube yöneticileri ile MESS Bursa Temsilciliğiönünde eş zamanlı bir eylem yaptılar.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>13


Birleşik Metal-İş14 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>İZMİR ŞUBE’denİzmir Şubemizde örgütlü başta Delphi olmak üzereLisi-Ftb, Şenkaya, Rettig Metal, Otomak ve Lemförderişçileri 28 Kasım 2008 tarihinde devam etmekte olantoplu iş sözleşmesi görüşmelerinde MESS’in baştaücret ve esneklik dayatmalarına, hükümetin krize karşıtutumunu protesto etmek için Üçyol Meydanı’ndanKonak’taki Çalışma Bakanlığı Bölge Müdürlüğü önünüyürüdü. 600 işçinin katıldığı yürüyüş apartmanlarınınbalkonlarına çıkan ve çevrede bulunan vatandaşlarGebze ŞUBE’denGebze Şubemizde örgütlü olanOrganize Sanayi Bölgesi’ndekiArfesan’da Kurban Bayramı öncesi74 işçinin işten atılması üzerineprotesto eylemi düzenlendi.tarafından alkışlarla desteklendi.Yürüyüşe DİSK ve KESK’e bağlı sendikalarınyöneticileri katılarak destek verdi. EylemŞube Başkanımız Ali Çeltek’in BölgeMüdürlüğü önünde yaptığı basın açıklamasıile son buldu. Basın açıklamasında kazanılmışhaklardan taviz verilmeyeceği bununiçin tüm metal işçilerinin mücadeleye katılmaçağrısı yapıldı.Konfederasyonumuz DİSK adına Genelİş Sendikası 5 Nolu Şb. Bşk. MehmetÇınar’ın Basmane Meydanı’nda 16.12.2008tarihinde “Krizin faturasını Ödemeyeceğiz” “YapılanZamlar Geri Alınsın” başlıklı bir basın açıklamasıyapıldı. Sendikamız İzmir Şubede örgütlüişyeri Temsilcileri ile DİSK ve KESK’e bağlı sendikalarınyöneticilerinin katıldığı eylem, coşkulu birbiçimde son buldu.27.12.2008 tarihinde Şubemiz de yapılan TemsilcilerKurulu sonrasında “Krizin Faturasını Ödemeyeceğiz”başlıklı Meşaleli eyleme Temsilcilerimizle katılımsağlandı. Varyant’ta bulunan Selahattin Akçiçek KültürMerkezi önünden başlayan ve yağmur altında devamDostel Makine’de önce ücretsiz izinyapılması, daha sonra ise ücretsizizindeki 40 işçinin noter kanalıylaçıkışının verilmesi eylemle karşılandı.27 Kasım’da işten atılmalarüzerine Gebze Organize SanayiBölgesi’nden ilçe merkezine doğru8 kilometredeki bir yürüyüş düzenlenerekişten atılmalar protestoedildi. Üyelerimizin fabrika önündebekleyişlerine devam ediyor.eden meşaleli eylem Büyük Şehir Belediyesi önündeyapılan basın açıklaması ile son buldu.Küresel Barış ve Adalet Komitesi’nin çağrısıyla düzenlenenDİSK ve KESK’in “Filistin’e Destek” yürüyüş05.01.<strong>2009</strong> tarihinde yapıldı. Eyleme; şube yöneticilerimizile birlikte örgütlü olduğumuz işyerlerinden300 üyemiz ile katılım sağlandı. Akşam saat 17.30’daBasmane de bulunan Konak Belediyesi önünden başlayanyürüyüş Büyük Şehir Belediyesi önünde son buldu.Filistin’e destek sloganlarının atıldığı yürüyüşte Şubemizeylem boyunca yüksek katılımı ve disiplini ile eylemdebelirleyici oldu.ESKİŞEHİR ŞUBE’denEskişehir’de sendikacılar, <strong>2009</strong> yılına açlık grevindegirdi. Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi’nde iştenatılmaların durdurulması, atılan işçilerin geri alınmasıve asgari ücretin yükseltilmesi talebiyle ve genel olarakemekçilerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla; DİSKBölge Temsilcisi ve Sendikamız Eskişehir Şb.Bşk. BayramKavak, KESK/Eğitim-Sen Şb.Bşk. Süleyman Solak,Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikası Şb.Bşk. İsmail Ayer,yeni yıla açlık grevinde “merhaba” dedi. 3 günlük protestoamaçlı açlık grevindeki sendikacıları, aileleri yalnızbırakmadı.BURSA ŞUBE’denCumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili CevdetSelvi ve CHP Bursa İl Başkanı Gürhan AkdoğanŞubemizi 03.01.<strong>2009</strong> tarihinde ziyaret etti. Ziyarette;Bursa’da özellikle de ekonomik kriz gerekçesiyle yaşananişten atmalar ve genel olarak çalışma hayatıyla ilgiligörüş alışverişinde bulunuldu.Cumhuriyet Halk Partisi İstanbulMilletvekili Cevdet Selvi ve CHPBursa İl Başkanı Gürhan AkdoğanŞubemizi 03.01.<strong>2009</strong> tarihinde ziyaretetti. Ziyarette; Bursa’da özelliklede ekonomik kriz gerekçesiyle yaşananişten atmalar ve genel olarakçalışma hayatıyla ilgili görüş alışverişindebulunuldu.Bursa Halk Meclisi’nin düzenlediği“Sermayenin Kriz Fırsatçılığıve Emekçilerin Tutumu” PaneliÖrdekli Kültür Merkezi’nde yoğunkar yağışına rağmen 24 Aralık Çarşambagünü gerçekleşti. Bursa HalkMeclisi ve konukların katılımıylayapılan Panele yaklaşık 250 kişi katıldı.Yürütme Kurulu adına konuşanDİSK Bursa Bölge Temsilcisi AyhanEKİNCİ Bursa Halk Meclisinin oluşumsürecini aktardı.Panele, Sendikamız Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, KESKGenel Başkanı Sami Evren ve ekonomistler Gaye Yılmaz, MustafaSönmez ve Temel Demirer katıldı.


Yetki-İşkolu İtirazı DavalarındaSon GelişmelerAKS OtomotivAKS Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. işyeri için16.11.2007 tarihinde yaptığımız başvuru sonucunda Bakanlık,03.01.2008 tarihli olumlu yetki tespiti yazısı ileişyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızı belirtmiştir.Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşı işveren itiraz etmiştir.Yetki itirazı davası İstanbul 5. İş Mahkemesi’ndedevam etmektedir. Duruşma tarihi 17.03.<strong>2009</strong>’dir.AKS Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. işyerinde Bakanlığıyetki başvurumuzu öğrenen işveren işkolu tespiti için başvurmuştur.Bakanlık, işyerinin “Metal” işkolunda kuruluolduğuna karar vermiştir. Bakanlığın işyerinin ‘Metal’işkolunda kurulu olduğuna ilişkin tespitine işveren itirazetmiştir. İstanbul 1. İş Mahkemesi’nde görülen işkolu itirazıdavasında dosyanın incelenerek rapor verilmesi içinbilirkişi heyetine gönderilmesine karar verilmiştir. Duruşmatarihi 18.02.<strong>2009</strong>’dur.Güven ElektrikGüven Elektrik San. Mamul. İml. ve Tic. A.Ş. işyerinin“Metal” işkolunda kurulu olduğuna dair Yargıtaykararı üzerine Bakanlık işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızadair olumlu yetki tespiti yazısını düzenleyerektarafımıza göndermiştir. İşveren bu tespite itiraz etmiştir.Dava İstanbul 5. İş Mahkemesi’nde görülen davada,dosyanın incelenerek rapor verilmesi için bilirkişi heyetinegönderilmesine karar verilmiştir. Duruşma tarihi12.02.<strong>2009</strong>’dur.MMZ-Onur BoruMMZ-Onur Boru Profil Üretim San. ve Tic. A.Ş. işyerindeiçin 08.09.2008 tarihinde yaptığımız başvurusonucunda Bakanlık, 27.10.2008 tarihli olumlu yetkitespiti yazısı ile işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızıbelirtmiştir. Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşıişveren itiraz etmiştir. Yetki itirazı davası İstanbul 3.İş Mahkemesi’nde devam etmektedir. Duruşma tarihi17.02.<strong>2009</strong>’dir.Ar-MetalAr- Metal Montaj Elektrik Ağaç ve Taahhüt San. veTic. Ltd. Şti. işyerinde yürüttüğümüz örgütlenme çalışmalarısonucunda 02.08.2007 tarihinde Bakanlığa çoğunluktespiti için başvuru yapılmıştır. Bakanlık 11.12.2006 tarihliyazısı ile işyerinde gerekli çoğunluğu sağlayamadığımızıbelirtmiştir. Bakanlığın olumsuz yetki tespitine karşıitiraz ettiğimiz dava lehimize sonuçlanmış olup dosyaYargıtay’dadır.Tezcan GalvanizTezcan Galvanizli Yapı Elemanları A.Ş. işyerinde yürütülünörgütlenme faaliyeti sonucunda yapılan başvuruneticesinde Bakanlık 17.04.2008 tarihli olumlu yetki tespitiyazısıyla işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızıbelirtmiştir. Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşı işverenitiraz etmiştir. Yerel mahkemenin lehimize verdiğikarar yerel mahkeme işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızıntespiti ile davanın reddine karar vermiştir. Kararişveren tarafından temyiz edilmiş olup yerel mahkemekararı Yargıtay tarafından onanmıştır.Tanatar KalıpTanatar Kalıp Pres İşleri San. ve Tic. Ltd. Şti. işyeri ileilgili olarak Bakanlığın olumsuz çoğunluk tespitine karşıaçmış olduğumuz davada yerel mahkemenin, işyerindeyasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağlayamadığımızadair kararı Yargıtay tarafından onararak kesinleşmiştir.TegaTega işverenliği tarafından, uygulanan grevin iyiniyetkurallarına aykırı olduğu iddiası ile “grevin durdurulması”talebiyle açılan ve Ankara 9. İş Mahkemesi’nin 2008/125E. sayılı dosyasında görülen davada davanın reddine kararverilmiş olup dosya temyiz aşamasındadır.Örgütlenme Faaliyetleri Nedeniyleİşten Çıkışlarla İlgili BilgilerSinter MetalSinter Metal İmalat San. A.Ş. işyerinde çalışan işçilerinsendikamıza üye olma talepleri üzerine anılan işyerindeörgütlenme çalışmalarına başlanılmıştır. Sendikalfaaliyetin işveren tarafından duyulması ve bu sebepleişçi çıkarılmasını önlemek amacıyla bu çalışmalar, mesaisaatleri dışında sendikada komisyonlar aracılığıyla yürütülmüştür.Ancak, sendikada örgütlenme faaliyetleriniöğrenen işveren, bu çalışmalara öncülük eden ve komisyonlardagörev alan 37 işçinin iş sözleşmesini, haklı vegeçerli bir neden olmaksızın 18- 19.12.2008 tarihi itibariylefeshetmiştir.İşyerindeki Sendikal örgütlenme, üyelik aşamasınageldiğinden 19 Aralık günü, üretim bölümünde çalışanişçilerin çoğunluğu, sendikamıza üye olmuşlardır. Örgütlenmenin,çıkarılan 37 işçiyle sınırlı olmadığı, Sendikanınbütün işçiler tarafından benimsendiği, İşveren tarafındananlaşılmıştır. Cuma günü çalışanların çoğunluğunun üyeolması üzerine Sendikamız 22.12.2008 Pazartesi günü,yeni üyeliklerle birlikte yetki tespiti için, Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı’na başvurmuştur.Bu başvuruda, 4857 Sayılı Yasa’nın 2. maddesine aykırıolarak asıl işte asıl işveren Sinter Metal işçileri ile birlikteçalışan ancak kayıt üzerinde alt işveren olarak gösterilenMisan İnşaat ve Mek. İm. San. Ltd. Şti., Sinter MetalTek. Ar. Ve Geliştirme Hiz. A.Ş., Sinter Metal Metalurjive Kalıp San. ve Tic. A.Ş., Arge Ulus. Ar. Ve Gel. Faal.A.Ş., Yatsan Yat. Mal. San. ve Tic. A.Ş., Yatpa YatırımMal. Paz. Ve Tic. A.Ş., Soğutma Elemanları San. Ltd. Şti.,Sinter Metal İlk Mad. Malz. Ve Mamul Malz. PazarlamaA.Ş. ve Sinter Metal Paz. Ve Tic. A.Ş. şirketlerinin işçileri,asıl işverenin işçisi sayıldığından, çalışan işçi ve üyesayısının tespitinde dikkate alınması talep edilmiştir.22.12.2008 günü servisleriyle işyerine gelen üretimişçileri, bir süre kapıda bekletilmiş, işverenin görevlendirdiğibir idari personel, elindeki megafonla işe alınmayacaklarınısöyleyerek, listeden isimleri okumaya başlamıştır.Gürültü içinde isimler bile anlaşılamamıştır. Başkahiçbir açıklama yapılmamış, fesih yazısı verilmemiştirSendikamız tarafından, Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü, İstanbul Valiliği,Ümraniye Kaymakamlığı ve İstanbul İl EmniyetMüdürlüğü’ne başvuruda bulunularak, işverenin, işçilerinAnayasa ve yasalarla koruma altına alınmış olan örgütlenmehakkını ihlal ettiği açıklanarak, işbaşı yapmalarınınsağlanması talep edilmiştir.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş MüfettişleriBirleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 15tarafından işyerinde inceleme yapılmış olup hazırlanacakrapor beklenmektedir.Ayrıca işverenin, Anayasa ve yasalar ile güvence altınaalınmış olan sendikal hakların kullanımını engellemeyeyönelik eylem ve işlemleri ile TCK 118. maddesinemuhalefet eden Sinter Metal İmalat San. A.Ş. yetkililerihakkında 22.12.2008 tarihinde Ümraniye Savcılığı suçduyurusunda bulunulmuştur.18-19-22 Aralık 2008 tarihlerinde işyerinde haklı vegeçeli bir neden olmaksızın sırf sendikamıza üye olduklarıiçin iş sözleşmeleri feshedilen üyelerimiz için Üsküdar3. İş Mahkemesi’nde işe iade davaları açılmıştır. Açılanbu davalarda fesihlerin geçersizliğini ile üyelerimizin işlerineiade edilmeleri, 4 ay boşta geçen sürenin ücretlerininödenmesi ve işe başlatılmamaları halinde sendikaltazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Açılan davalarınilk duruşması 20.02.<strong>2009</strong> günü saat 09.30’da Üsküdar ÇiçekçiAdliyesi’nde görülecektir.Tezcan GalvanizTezcan Galvanizli Yapı Elemanları A.Ş. işvereni yetkiitirazı davasının lehimize sonuçlanmasının hemen ardından30 üyemizin iş sözleşmelerini 17.11.2008 tarihindeekonomik kriz gerekçesi ile feshetmiştir. Bu fesih işlemlerininardından üyelerimizin baskılara rağmen sendikamızdanistifa etmemeleri üzerine işveren, 76 üyemiziniş sözleşmeleri 26.12.2008 tarihinde yine ekonomik krizgerekçesi ile sona erdirmiştir. Bu üyelerimiz için işe iadedavaları açılacaktır. 30 üyemiz için açılan işe iade davalarının2. duruşmaları 19.02.<strong>2009</strong> tarihinde yapılacaktır.İmzalanan Sözleşmelerİstanbul 2 Nolu Şubemize bağlı RSA TESİSAT MAL-ZEMELERİ SAN. ve TİC. A.Ş.. işyerinde 17/07/2008tarihinde başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde15/12/2008 tarihinde anlaşma sağlanmıştır.Yürürülük tarihi: 01/10/2008 - 30/09/2010İstanbul 2 Nolu Şubemize bağlı yeni örgütlenilen SUR-TEL KABLO SAN. A.Ş. işyerinde 11/08/2008 tarihindebaşlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 19/11/2008tarihinde anlaşma sağlanmıştır.Yürürülük tarihi: 01/07/2008 - 30/06/2010İstanbul 1 Nolu Şubemize bağlı EĞE SANAYİİ A.Ş. işyerinde29/08/2008 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmesigörüşmelerinde 27/11/2008 tarihinde Anlaşma sağlanmıştır.Yürürülük tarihi: 01/09/2008-31/08/2010Kocaeli Şubemize bağlı CEM BİALETTİ EV VE MUT-FAK EŞYALARI SAN. ve TİC. A.Ş. işyerinde 05/12/2008tarihinde uygulanmak üzere alınan grev kararı taraflararasında sürdürülen görüşmeler sonucunda 02/12/2008tarihinde anlaşma sağlanmıştır.Yürürülük tarihi: 01/07/2008-30/06/2010Yeni Seçilen TemsilcilerimizDOSTEL MAKİNA SAN. A.Ş.Baştemsilci: Selçuk BalcıTemsilci: Savaş ÖzormanTemsilci: Özcan YoloğluTEZCAN GALVANİZLİ YAPI ELEMANLARI A.Ş.Baştemsilci: Harun ÖzkanTemsilci: Yurdal KiremitciTemsilci: Adem DurgutASEMAT OTOMOTİV YAN SAN. VE TİC. A.Ş.Baştemsilci: Yusuf YıldızTemsilci: Durhan SönmezASEMAT OTOMOTİV YAN SAN. VE TİC. A.Ş.Baştemsilci: Ramazan OlçayYeni seçilen baştemsilci vebaşarılar diliyoruz...temsilcilerimize,


16Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’ndan Sendikamıza ziyaret:Ortak mücadele için bir adımTürk-İş İstanbul Şubeler Platformu yürütmesinde bulunan sendikacılar, 10 Kasım2008 tarihinde sendikamızı ziyaret etti. MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi’ndegelinen süreç ve metal işçilerinin talepleri hakkında bilgilendirme yapıldı ve kapitalistkrizin faturasının işçilere ödetilmek istenmesine karşı yürütülecek olan mücadeleninortaklaştırılması konusunda fikir birliğine varıldı.Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu yürütmesinde bulunan; Haber-İş İstanbul 1No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, Tez Koop-İş 2 No’lu Şube Başkanı RabiaÖzkaraca ve Harb-İş Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över, Platform olarakKonfederasyon ve sendika ayrımı yapmadan İstanbul’daki mücadeleyi ortaklaştırmayıamaçladıklarını ifade ettiler.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu bu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dilegetirdi. Krizle birlikte emekçilerin üzerindeki baskılanmanın arttığını, bunedenle bu süreçte yerel ve ortak hareketlerin öneminin daha da artırdığınıkaydetti. “Mücadeleye bir kişinin daha katılması bizim için çok önemli.Örgütlü kesimin yanı sıra örgütsüz işçilerin bu sürece katılması sağlanmalı”dedi.Desa işçileri ve onların simgesi olanEmine Arslan’la dayanışmaTürkiye Deri-İş Sendikası’nın 29 Nisan 2008 tarihinden itibaren DESA’dayürüttüğü sendikal örgütlenme mücadelesi kararlılıkla devam ediyor. FirmanınDüzce fabrikasında bir grup işçinin yanı sıra 8 yıldır çalıştığı Desa DeriFabrikası’ndan sendikalı olma hakkını kullandığı için atılan Emine Arslan 3Temmuz 2008 tarihinden itibaren direnişini sürdürüyor.Sendikamız Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Genel Yönetim Kuruluüyelerimiz, 4 Aralık Perşembe günü Sefaköy DESA Deri fabrikasında işten atılanve Sendikalı olarak işe geri alınmak için tek başına da olsa tüm saldırılararağmen direnişini sürdüren Emine Aslan’la dayanışma için, bir ziyaret gerçekleştirdiler.Ziyaretin ardından bir basın açıklaması yapıldı.İşyeri ziyaretleriGenel Merkez Yöneticilerimiz, çeşitli tarihlerde, işyerleriniziyaret ederek, üyelerimiz ile tezgah başlarında, yemeklerdebirlikte oldular, karşılıklı sohbetler gerçekleştirdiler...Sendikamız Genel Başkanı AdnanSerdaroğlu, Gebze Şube Yönetimi ilebirlikte, 08.01.<strong>2009</strong> tarihinde MakineTakım’da çalışan üyelerimizle bir toplantıyaptı.Sendikamız Genel Başkanı AdnanSerdaroğlu, İstanbul 1 Nolu Şube yönetimiile birlikte 08.01.<strong>2009</strong> tarihindeAnadolu Motor işyerini ziyaret ederek,üyelerimizle bir araya geldi.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,Kocaeli Şube Başkanımız ile birlikte07.01.<strong>2009</strong> tarihinde Tezcan Galvaniz’deişten atılan işçilerin durumuyla ilgili olarakKocaeli Valisi. Gökhan Sözer ile birgörüşme gerçekleştirdi.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,Genel Örgütlenme SekreterimizÖzkan Atar ile birlikte, 05.01.2008 tarihindeSinter Metal’den işten çıkarılanüyelerimizin durumu ile ilgili KartalKaymakamı Hasan Bağcı ve ÜmraniyeKaymakamı Mehmet Ali Yıldırım ile birergörüşme yaptılar.Sendikamız Genel Başkanı AdnanSerdaroğlu ve Eğitim Genel SekreterimizCelalettin Aykanat, 29.12.2008 tarihindeekonomik kriz gerekçesiyle iştenatılmaları protesto etmek amacıyla kendilerinifabrikaya kapatan Tezcan Galvanizişçilerinin mücadelesi destek olmakve bilgilendirme amacıyla fabrika önündebir basın toplantısı düzenlediler.Kadıköy Belediyesi’ne bağlı sağlıkbirimlerinde çalışan emekçilerin, DevSağlık-İş’te örgütlenmeleri üzerine iştençıkarılmalarını protesto amacıyla24.12.2008 tarihinde Kadıköy Belediyesiönünde yapılan eyleme, SendikamızGenel Başkanı Adnan Serdaroğlu ile birliktebir grup çalışanımız destek verdi.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,Gebze Şube Yönetimi ile 15.12.2008tarihinde Dostel Makina işyerini ziyaretederek işverenlik ve işçilerle görüşmelerdebulundu.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,5.12.2008 günü Tezcan Galvaniz’denişten atılmaları protesto etmek ve işyerigeri dönmek üzere mücadele eden üyelerimizlebayramlaştı.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğluve Genel Eğitim Sekreterimiz CelalettinAykanat ile birlikte İstanbul 1 NoluŞube yöneticilerimiz 05.12.2008 tarihindeAnadolu Isuzu’da üyelerimizle birliktetoplantılar yaptılar. Ardı sıra aynıgün; Gebze Şube yönetimi ile DostelMakina’daki üyelerimizle bayramlaştılar.Genel Başkanımız Adnan SerdaroğluKocaeli Şube yöneticilerimiz ile birlikteKocaeli Bölgesinde sorunlu işyerlerimizleilgili bilgilendirme amacıyla;04.12.2008 tarihinde Kocaeli BüyükşehirBelediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğluile görüştüler.02.12.2008 tarihinde TezcanGalvaniz’den işten atılan üyelerimiz ileilgili olarak bilgilendirme yapmak üzereGenel Başkanımız Adnan Serdaroğluve Genel Sekreterimiz M. Selçuk GöktaşKocaeli milletvekili Sefa Sirmen ileİzmit’te bir görüşme yaptılar.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,24.11.2008 tarihinde, Petrol-İş SendikasıGenel Merkezi’nde düzenlenensendika genel başkanlarının katıldığıekonomik kriz ve sonuçlarının görüşüldüğütoplantıya katıldı.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğluile beraberindeki heyet; 25.11.2008 tarihindeTezcan Galvaniz’deki üyelerimizlede bir araya geldi.Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu,Gebze Şube Yönetimimiz ile birlikte,21.11.2008 tarihinde Bosal Mimaysanişyerini ziyaret ederek üyelerimizle birarayageldi.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 17Yönetim Kurulu üyelerimiz ve işten atılan işçiler Ankarada, Çalışma Bakanı ile görüştüİşten atmalar yasaklansınSermayenin her kriz döneminde olduğugibi işten çıkarmalarla, reel ücretleri düşürerek,dolaylı vergileri arttırarak, sosyal haklarıgerileterek, batan bankaların zararlarını toplumunsırtına yükleyerek faturayı işçi sınıfıve yoksul halka çıkarmaya çalışıldığı günlerde;Sendikamız Genel Yönetim Kuruluüyeleri ile son dönemde işten atılan üyelerimizitemsilen 100 işçi, Sendikamız talepleriniiletmek ve Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Faruk Çelik ile görüşmek üzere; 26Kasım 2008 tarihinde Ankara caddelerindeBakanlık ve TBMM önündeydi.Sendikamız Birleşik Metal-İş, Çalışmave Sosyal Güvenlik Bakanı FarukÇelik’e bir hafta önceden gönderdiğiyazıda, Bakan’dan randevu talebindebulunarak; Bakanlığın acilen “Genelekonomik kriz olduğunu açıklamasınıve Türkiye İş Kurumu’na İşsizlikSigortası Fonu’nun, krizden etkilenenişyerlerindeki işçiler için kullanılması”talimatını vermesi istemişti.İşten atılan işçiler BaşkentAnkara’da güne; sabah 9.30’da Çalışmave Sosyal Güvenlik Bakanlığıönünde oturma eylemi başladı. “GebzePhilips işyerim kapandı”, “Bursa AsilÇelik işyerinde ücretsiz izne çıkarıldım”,“Düzce MMZ Boru İşyerindenatıldım”, “Kocaeli Tezcan Galvaniz işyerindenatıldım”, “İstanbul Yakacık işyerindenatıldım” pankart ve dövizler taşındı. “İştenatmalar yasaklansın”, “Krizin faturası patronlara”,“Krizin faturasını ödemeyeceğiz”vb. sloganlar atıldı. Eyleme Ankara’da o güngrevlerinin 296. gününde olan TEGA işçileri“Bakanlık uyuma, yasaları uygula” pankartıile destek verdi.Sloganlarla eylem devam ederken SendikamızGenel Başkanı Adnan Serdaroğlubaşkanlığında bir heyet; Çalışma Bakanı veMüsteşarı ile bir görüşme gerçekleştirildi.Görüşmede; Sendikamız tarafından hazırlanan“Kriz Gerekçesiyle İşten Çıkarma veÜcretsiz İzin Uygulamaları Hakkında Görüşve Önerileri” başlıklı taleplerimiz iletildi.İşten atılan Sendikamız üyesi işçiler saat 13.30’da YükselCaddesi’nde oturma eylemi devam ederken, Türkiye BüyükMillet Meclisi’ni de ziyaret eden heyetimiz saat 14.00’de ÖDPGenel Başkanı Ufuk Uras ile bir görüşme yaptı.Görüşmenin ardından açıklama yapan GenelBaşkanımız Adnan Serdaroğlu, aylardır bölgelerdetrajik olaylar yaşandığını, fabrikalarda işten atmaların,ücretsiz izne ayırmaların yaşandığını söyledi.“Sesimizi Ankara’ya duyurabilmek için atılanişçilerin temsilcileriyle geldik” diyen Serdaroğlu,“İşveren, canı yanan, işten atılan işçilerimizi kurbanbayramı öncesi kurban etti” diye konuştu.Eylemle ilgili daha fazla fotoğrafı ve KrizGerekçesiyle İşten Çıkarma ve Ücretsiz İzinUygulamaları Hakkında Görüş ve Önerilerimiziinternet sitemizden okuyabilirsiniz.Saat 15.00’te CHPGenel Merkezi ziyaretedilerek, Genel BaşkanYardımcısı Cevdet Selvive Genel Sekreter YardımcısıMehmet Sevigen ilegörüşüldü, taleplerimiziletildi.


18Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Gönen’de Eğitim Seminerleri“Genç kadın işçilerin işyerlerinde, toplumda sorunları”30 Kasım-5 Aralık 2008 tarihinde sendikamızınGönen-Kemal Türkler Eğitimve Dinlenme Tesisleri’nde yapılan eğitimetoplam 24 kişi katıldı.Sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinden12 kadın işçi ve yine DİSK’e bağlıTekstil İşçileri Sendikası’nın da değişikişyerlerinden 9 kadın işçi seminere aktifolarak katıldılar.Kadın işçilerin geldikleri işyerleri SCTFiltre, Penta Elektronik, Gretsch-Unitash,Makine Takım, LİSİ AEROSPACE, CemBialetti, VF EGE, BEMAŞ, Kilim Mensucat,Delphi Diesel’di.Seminerde işçi kadınların işyerindekive toplumdaki sorunlarının yanı sıra, Uluslararası Sözleşmelerde İşçi Kadın Hakları,Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, ILOSözleşmeleri, İnsan Hakları Sözleşmesi,kadın işçiler konusunda ulusal mevzuat-Anayasa, İş Kanunu, yönetmelikler-doğum,analık, gece ve ağır işlerde çalıştırmayasağı vb., sendikalarda işleyiş ve kadınlarıntemsiliyeti, hakları, Medeni Kanun veCeza Hukuku-taciz vb., işçi ve evde kadınolmak gibi konular ele alındı.İşçi Kadınların da kendi somut durumlarıile ilgili yaptıkları sunumlar işyerlerin-de, evde ve toplumda kadın işçilerinsorunlarını yalın bir şekilde ortaya koyanve sorunların derinliğini de gösterensunumlar oldu.Üç ayrı günde değişik konularla ilgiliyapılan çalışma gruplarında ortayaçıkan sonuçlar öğreticiydi.Çalışma gruplarının sonuçları, çalışmagrupları adına değişik sunumculartarafından sunuldu. Bu, kadınişçilerin deneyim kazanmalarına dayardımcı oldu.Yapılan tartışmalarda bu eğitimlerindevam etmesi, sendikaların dergilerindekadın sayfalarının açılması,Merkezi Kadın Komisyonu’nun işlevlikılınması, eğitimlerde çocuk bakımınsağlanması, kadın işçilerin yoğun olduğuişyerlerinde işyeri kadın komisyonlarınınkurulması, sendika yönetimkurullarında kadın işçilerin yer alması,kadın işçilerin sorunları hakkında şubeyönetimlerinin eğitilmesi gibi önerilerdebulunuldu.Amatör Örgütçüler Yetişiyor21-26 Aralık tarihleri arasında GönenEğitim Tesislerimizde Amatör ÖrgütçülerEğitimi gerçekleştirildi.Bu eğitimde temel amaç, sendikamızındaha da büyümesine katkı sunacak amatörörgütçülerin yetiştirilmesiydi.Kocaeli ve Gebze Şubelerimizden gençişçi arkadaşlarımızın katıldığı seminerde,metal sektörünün durumu, sermayenin örgütlenmelerekarşı tavrı, örgütlenmelerdeyasal durum, uluslar arası sözleşmelerdenyararlanacağımız haklar, uluslar arası alandaortak çalışmanın biçimi ve önemi, Avrupaİşyeri Konseyleri ve ÇerçeveSözleşmeleri gibi bir dizi konudabilgi düzeylerinin arttırılması yönündeeğitim verildi.Verilen eğitimin değişik safhalarındaseminere katılan arkadaşlarınedindikleri bu bilgileriçalışma gruplarında sorun çözmemetoduyla derinleştirmesi olanağıyaratıldı.Seminere katılan işçi arkadaşlarımızaynı zamanda sendikamızınişleyişi, sendika komisyon ve bürolarında,işyeri komitesinde aktifgörev alarak iç örgütlülüğümüzüngüçlendirilmesi konularında daeğitim gördüler.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>19Sendikamıza Yeni Katılan DireniştekiSinter Metal İşçileriyle EğitimSendikamız Birleşik Metal-İş’de örgütlenmeleri nedeniyle işveren tarafındanişten çıkartılan Sinter Metal işçileri, ekmekleri ve onurları için fabrikakapısında beklemeye devam ediyorlar.Kar, kış, kıyamet demeden Dudullu’nun sert ayazında sloganlarıyla,coşkularıyla ve dayanışmalarıyla sendikalı olma haklarına, dolayısıyla geleceklerinesahip çıkıyorlar.İşte böylesine kararlı bir biçimde mücadelelerin sürdüren Sinter Metalişçileri ile 24 Aralık 2008 tarihinde Genel Merkez Kemal Türkler ToplantıSalonu’nda sendikalarını daha iyi tanımaları ve önlerindeki sürece daha iyihazırlanmaları için iki saat süren bir eğitim yapıldı.280 üyemizin katıldığı eğitimde sendikamızın ilkeleri ve tarihi özetlendikten sonra, SinterMetal işyerinde yaşanması muhtemel gelişmeler üzerine bir değerlendirme yapıldı ve ardındanüyelerimizin soruları cevaplandırıldı.Eğitimin sonunda ise Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar son durumu özetleyen bir konuşmayaptı ve yaklaşık üç buçuk saat süren toplantı alkış ve sloganlarla sona erdi.TİS eğitim çalışması yapıldı4 – 9 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> tarihleri arasında, Gönen EğitimTesislerimizde 5 günlük TİS Eğitim çalışması yapıldı.Eğitim çalışmasına 23 kişi katıldı.Çalışmada:• Temel kavramlar (İşçi sınıfı, kapitalizm, kriz,vb.)• Toplu sözleşme prosedürü (TİS ve grev hakkınailişkin yasal süreç)• Diğer yasal mevzuat (İşsizlik sigortası, İş Kanunu,kısa çalışma ödeneği vb.)• Uluslararası dayanışma ve önemi (Nasıl ilişki kuruyoruz,nasıl yararlanıyoruz?)• Uluslararası boyut (Avrupa İş Konseyleri, bilgilenmehakkı, çerçeve sözleşmeleri vb.)• Uluslararası hukukta toplu sözleşme ve grev hakkı(ILO Sözleşmeleri, Avrupa Sosyal Şartı vb.)• Nasıl bir yasa istiyoruz? (Toplu sözleşme ve grevhakkı)• Metal grup sözleşmeleri çerçevesinde TİS’e tarihselyaklaşım• Sık karşılaşılan sorunlar ve temel bilgi ve veriler• Toplu sözleşme müzakere süreçlerikonularında sunumlar yapıldı ve işçilerin tartışmalaraaktif katılmalarına özen gösterildi.Eğitim çalışmasında, “Nasıl bir yasa istiyoruz?”konusunda çalışma grubu oluşturuldu. 3 Grup halindeyapılan çalışmalarda işçilerin nasıl bir yasaya ihtiyacıolduğu sorusuna yanıt arandı.Eğitimde, toplu sözleşme müzakere süreçlerinin elealındığı drama çalışması yapıldı. Çalışmada katılımcılar;sendika temsilcileri, işveren temsilcileri ve işçilerşeklinde 3 farklı rollere büründüler.Asemat’ta Grev EğitimiDaha önceki sözleşmesi YHK tarafından bağıtlanan Bursa Şubemizebağlı Asemat işyerinde, 2008-2010 dönemine ilişkin TİS görüşmelerininuyuşmazlıkla sonuçlanması ve işverenin bu süreçteki hak tanımazve uzlaşmaz tavrı sonucu 31 Aralık 2008 tarihinde greve çıkıldı.30 Aralık 2008 tarihinde Bursa Şubesinde gerçekleştirilen ve tümüyelerimizin katıldığı grev eğitimi ile bir gün sonra başlayacak olangrev öncesi üyelerimize gerekli bilgiler verildi. Büyük bir ilgi ve dikkatleizlenen eğitime Bursa Şube Başkanı Ayhan Ekinci ve Şube SekreteriErol Bektaş da katıldılar.Eğitimde, grev nedir, grevdeki haklarımız, grevle ilgili sınırlamalar,grevin kısa tarihçesi ve sendikamızın greve bakışı ve gerçekleştirdiğiönemli grevler anlatıldı.Daha sonra şube yöneticileri ve eğitim uzmanı ile birlikte üyelerimizinsoruları cevaplandırıldı ve bir gün sonra başlayacak grevin sonhazırlıkları gözden geçirilerek toplantı sona erdi.Sendikamız eski yöneticilerindenTayyar Elmas’ın kızı Sennur,yaşam mücadelesi veriyor.Sennur henüz 31 yaşında. 2007yılının Ağustos ayında lösemi tanısıkonuldu. Hiç ümidini kaybetmedengerekli kemoterapi tedavilerinigördü.Ancak bu yıl da Temmuz ayındahastalığı tekrarladı. Sennur’uniyileşmesi, ilik nakli ameliyatı olmasınabağlı.Yapılan araştırmalarda onun içinyurtdışında gerekli donör bulundu.Ancak ilik nakli için yaklaşık300.000 TL’lik bir tutar gerekiyor.Dayanışma bekliyorlar...www.sennur.net


Birleşik Metal-İş20 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Onbinlerce emekçi Ankara’da haykırdı“Krizin Faturasını Ödemeyeceğiz”DİSK ve KESK tarafından düzenlenen “İşsizliğe,Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barışve Demokrasi Mitingi” 29 Kasımda Ankara’dayapıldı.Ülkenin dört bir yanından krize ve hükümetinyanlış politikalarına karşı dalga dalga Ankara’yagelen onbinlerce emekçi, “Krizin bedelini bizödemeyeceğiz” diyerek seslerini yükseltti.DİSK kortejinin en önünde yer alan Sendikamız,kriz bahanesiyle hakları ellerinden alınmakistenen Philips, Tezcan Galvaniz, Asil Çelik,Philips ve aylardır grevde olan Tega işçilerininpankartları, flama ve kırmızı önlükleriyle dikkatçekti. Sendikamız kortejinde farklı bölgelerdengelen bine yakın işçi yürüdü.Mitingde; bir kısım Sıhhiye Meydanı’nagirerken diğer bir kısım gar önünde kortejleriniyeni oluşturmaya başlamıştı. Onbinler Abdiİpekçi Parkı’nın da açılmasıyla birlikte alanasığabildi. Yaklaşık 80 bin kişinin katıldığı mitingekamu emekçilerinden yoğun katılım sağladı.Sık sık “Krizin bedeli patronlara!”, “Yaşasın iş,ekmek, özgürlük Mücadelemiz” “Kurtuluş YokTek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” vb.sloganlar atıldı.Kitlenin alan girilmesiyle birlikte emek örgütleritemsilcileri Türk Tabipler Birliği BaşkanıGencay Gürsoy, TMMOB başkanı Mehmet Soğancı,DİSK genel Başkanı Süleyman Çelebi veKESK Genel Başkanı Sami Evren sırasıyla kitleyehitap etti.Konuşmalar devam ederken alanageçiş sırasında bir arbede yaşandı vepolis biber gazı kullandı.Mitingi gölgelenmeye yönelik çıkartılanbu kargaşa kısa sürede engellendi.Coşkulu miting türküler eşliğindeçekilen halaylarla sona erdi.Gebze Sendikalar Birliği de alanlardaydıGebze Sendikalar Birliği’nin zam, işsizlik vekrizi protesto etmek amacıyla 30 Kasım 2008 tarihindedüzenlediği mitinge katılım hayli yoğunve coşkulu oldu.Kortejin en önünde, “Krizin bedelini ödemeyeceğiz”yazılı, Gebze Sendikalar Birliğiimzalı pankart yer aldı. Kitle, yürüyüş boyuncataleplerini ifade eden sloganlar attı. CumhuriyetMeydanı’ndaki açıklamayı Gebze SendikalarBirliği dönem sözcüsü ve Çelik-İş Gebze ŞubeBaşkanı Şerafettin Koç yaptı.Gebze’de Mitinge Gebze SendikalarBirliği’ni oluşturan sendikaların şube başkan,yönetici ve üyelerinin yanı sıra siyasi partilerve demokratik kitle örgütleri de katıldı. Mitinge;bölgedeki örgütlü olduğumuz işyerlerindenüyelerimiz Pazar günü olmasına rağmen kitleselkatılım sağladı.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 21Meşalelerle yürüdükKriz ve <strong>2009</strong> bütçesine karşı“Krizin Bedelini Sermaye Ödesin,İşten Atılmalar Yasaklansın”pankartı ile DİSK, KESK, TMMOBve TTB’nin çağrısıyla emekçiler27 Aralık 2008 tarihinde tümTürkiye’de meşalelerle sokağaçıktı.Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir,Manisa, Zonguldak, Samsun, Sivas, Adana, Bursa,Eskişehir, Sinop’ta ve ülkenin dört bir yanındaeylemler yapıldı.İstanbul Taksim Tramvay Durağı’nda toplanankitle, İstiklâl Caddesi girişinde polis barikatıile karşılandı.Polis yürüyüşe izin vermeyeceğini, kitle iseyürümekte kararlı olduğunu bildirdi. Uzun birbekleyişin ardından, meşaleler ve sloganlarla İstiklalCaddesi üzerinden Galatasaray Meydanı’nayüründü.İstanbul’daki yürüyüşe düzenleyici emek örgütlerininyanı sıra Türk-İş Şubeler Patformu,Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu veçeşitli siyasi çevreler de katıldı. Meşaleli yürüyüşeSendikamız Genel Merkez yöneticilerininyanı sıra Sinter Metal işçileri, kendileriyle aynıkaderi paylaşan Ünsa Çuval Fabrikası’ndan atılanişçilerle birlikte yürüdüler.Yürüyüşte sık sık işten atılmalara karşı öfkeyükselirken ayrıca İsrail’in Gazze’de yaptığıkatliam kınanarak “Filistin halkı yalnız değildir”sloganı da atıldı.Zamlara karşı ortak protestoİstanbul’da zamlara karşı 12 Kasım 2008 tarihinde İGDAŞ önünde yapılan eylem;Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, DİSK ve KESK’in ortak eylemine dönüştü.Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’nun Vatan Caddesi’nde bulunan İGDAŞ İstanbulBölge Müdürlüğü önünde yapacağı eylemi açıklamasının ardından DİSK deaynı yerde ve aynı zamanda eylem kararı aldığını duyurdu. KESK ve bağlı sendikalarınyöneticileri de yapılan çağrılara olumlu yanıt vererek eyleme katıldılar.Topkapı İGDAŞ önünde yapılan eyleme; Sendikamız Birleşik Metal-iş, Nakliyat-İş,Genel-İş, İstanbul Şubeler Platformu’nun üyesi işçilerin yanı sıra Kızılay KanMerkezi’nde sendikalaşmaya çalışan işçiler, Çapa Tıp Taşeronları, Unilever direnişçileride katıldılar.İstanbul Şubeler Platformu adına Haber-İş 1 Nolu Şube Başkanı Levent Dokuyucu,KESK Genel Başkanı Sami Evren ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebiyaptıkları konuşmalarda ortak mücadelenin sürdürülmesi ve mücadelenin güçlendirilmesiçağrısında bulunuldu.Eylemde sık sık “AKP elini ekmeğimden çek”, “Doğal gaz zammı geri alınsın”,“Krizin bedeli patronlara”, “IMF uşağı hükümet istifa” sloganları atıldı.Gazetemizde yer alan etkinlik ve eylemlere ait daha fazlasayıda fotoğrafı, internet sayfamızda bulabilirsiniz.www.birlesikmetal.org


22Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>58 yıl önce vatandaşlıktan çıkarılan Hikmet’in yeniden Türk vatandaşlığına kabul edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.Nazım, artık “vatandaşımız”Daha bir kaç yıl önce, lisede Nazım şiiri okuduğu için gözaltına alınan lise öğrencisi ne düşünür acaba bu haber karşısında?Biz emekçiler, vatandaşlıktan çıkarılsa da, zaten sahiplenmiştik Nazım’ı. Ya bugünlerde onu sahiplenenler?Nazım “vatan haini” şiirinde seslendiği kişilerin bugün onu sahiplenmeleri hakkında ne düşünürdü acaba?..Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amiraliAmerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi HikmetNâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurthainiyim, ben vatan hainiyim.Vatan çiftliklerinizse,kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,ben vatan hainiyim.Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.İşkazası, trafik, terör, yetersiz beslenme, çocuk ölümlerinden sonraÖlümün yeni biçimi:Kot Taşlama işçiliğiÇalışanların kesin sayısı bilinmiyor.ÇalışmaBakanlığı verilerine göre5-10 bin arası tahmin ediliyor. Tahminaralığı bile ne kadar büyük.Amaatölyelerin yerleri bilinemiyor, çünkübüyük çoğunluğu kayıt altında değil.Biliniyor ama bilinemiyor. Sigortasızolma hali temel özellik. Neden? Rekabetve birikim bunu gerektiriyor.”Bakanlık tam üzerine gidecek”ama ölü bedenler birer birer düşmeyebaşlayınca bir kısım kot taşlama işçisive medya kot taşlama faaliyetlerinikamuoyuna duyuruyorlar. Ne yürekparalayıcı bir tablo. Gencecik bedenlerinbakışlarında fer, nefeslerinde güçkalmamış. Mızrak çuvala sığmıyor,gerçeklik galebe çalıyor.Ya kara vicdanlar. Onlar için sadecebir istatistik olabilir belki. Amaonun için de kayıtlı olmak gerekiyor.Bu yüzden onların ölümü bilinmeyenkategorisinde.İş Sağlığı ve GüvenliğiGenel Müdürü Tuzla’da olduğu gibibir açıklama yaptı mı bilinmiyor. Amaşu iyi biliniyor: onlar “iyi uygulamaörnekleri” için ödül verme peşinde.Peki “kötü uygulama örnekleri”içinne yaptınız, ne yapacaksınız?Evet bahsettiğimiz kot taşlamaişçilerinin hali pür melali. Bodrumkatlarında, merdiven altı atölyelerde,sağlıksız, güvenliksiz, düşük ücretle,sosyal güvenlikten yoksun bir şekildeömürlerinin törpülendiği yerler.Ömürlerini törpüleyen hastalık, kumusoluyarak yakalandıkları SilikozisHastalığı.Bu alanda çalışmalar yürütenProf. Zeki Kılıçaslan şöyle diyor: “Buinsanların binlercesi hasta ve muhtemelenbunların yüzlercesi de ölecek.Şu ana kadar benim tanıdıklarımdan20’den fazla insan Silikozis hastalığıyüzünden hayatını kaybetti.” Son olarak,23.10.2008 tarihinde 25 yaşındakisilikozis hastası Hüseyin Özkaya dahayatını kaybetti.Ne diyelim? Biz demiyelim onlarasözü bırakalım.“Artık sözün bittiği yerdeyiz. Artıkhalimize ağlamayı bir kenara bıraktık.Artık kalan ömrümüz için, geridekalanlarımız için ve başka işçi kardeşlerimizbizlerin yaşadıklarını yaşamamalarıiçin mücadele etme zamanı.Artık bizlere yapılanların hesabınısorma zamanı”Onların bu mücadelesinde ciğerlerinenefes vermek, güçsüz bedenlerinegüç katmak sınıf dayanışmasının birgereği olarak karşımızda duruyor.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 23İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı Taslağı ve“İnsan Onuruna Yakışır İş”Genel BakışÇalışma ortamı ve çalışma koşullarındagenel ve sürekli bir iyileştirmenin temelbir bileşeni olarak iş sağlığı ve güvenliğineönem verilmesi ve tutarlı bir çaba içindegeliştirilmesi, sadece çalışanların kendilerininsağlık ve esenliği için değil, aynı zamandayaşadığı toplumsal çevrenin esenliğive ülkenin refahı açısından da önemlibir stratejik etmen durumundadır.Sağlık ve güvenliğin sürekli geliştirildiğibir sürecin çıktıları; daha fazla tatminduygusu, daha iyi ürün ve hizmetin üretilmesive toplumun yaşam kalitesinin geliştirilmesidir.Daha başka bir değişle, çalışanlarınsağlık ve esenlik içinde olmalarıbir bütün olarak sosyo-ekonomik gelişmeninsürdürülmesinin ve refahın olmazsaolmaz önemdeki faktörüdür.İş sağlığı ve güvenliği alanında yeterlive kalıcı sonuçlara ulaşabilmek için, iştenkaynaklanan, ya da işle bağlantılı olarakmeydana gelen kazaları, hastalıkları yada sağlıkla ilgili diğer sorunları önlemeyedönük ulusal düzeyde bütüncül bir politikanınyaşama geçirilmesi zorunludur.Tehlike ve riskleri minimum düzeye indirmeyeçaba sarf edecek bu yaklaşım, kazave hastalıkların neden olduğu yıkımlarıazaltacak ,işle ilgili koşulları ve ortamı iyileştirecektir.Dolayısıyla, birleşik ve tutarlıbir strateji , hem ülke açısından maddi veahlaki ve hem de uluslar arası düzeydeciddi olumluluklar yaratacaktır.Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO), 155 Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği veÇalışma Ortamına İlişkin Sözleşme” sini1981 yılında , 161 Sayılı “ İş Sağlığı Hizmetlerineİlişkin Sözleşme”sini 1985 yılındakabul etmiştir.Ülkemizde İSG SistemindeDurumÜlkemizde İş sağlığı ve güvenliğinedönük çalışmalar oldukça eskiye dayanmaklabirlikte, bu alanda yaşanan sorunlara-belirlidönemlerde ortaya konulanönemli çabalar dışında- ciddi bir stratejikyaklaşımın olduğu söylenemez. Geçmişitekrar etmeden, günümüze geldiğimizde,iş sağlığı ve güvenliğine dönük kaydadeğer bir yaklaşım 8.Beş Yıllık KalkınmaPlanında(2001-2005) “İş sağlığı ve güvenliğiönlemlerinin geliştirilerek, iş sağlığınave güvenliğine ilişkin , ölçüm, meslekhastalıklarının ortaya çıkarılması, işyerihekimliği, danışmanlık, eğitim hizmetleri,meslek hastalıkları hastaneleri, denetimvb. hizmetlerin yeniden yapılandırılarakgeliştirilmesi amaç ve politika olarak” yeralmıştır. (1)Belirlenen amaçlara ulaşmak içingerekli hukuki ve kurumsal düzenlemelerbaşlatılmış ve 2004 yılında ILO’nun 155Sayılı Sözleşmesi “İş Sağlığı ve Güvenliğive Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesiile 161 Sayılı “ İş Sağlığı Hizmetlerineİlişkin Sözleşmesi” TBMM tarafındanonaylanmıştır. Bu çerçevede AB ve ILOnormları “dikkate” alınarak otuzun üzerindeyönetmelik hazırlanmıştır. 2005 yılındasosyal tarafların içinde yer aldığı Ulusalİş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi oluşturulmuştur.Ulusal İş Sağlığı ve güvenliğiKonseyi’nin 20.01.2006 kabul ettiği Ulusalİş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi(2006-2008) Politik Hedefler bölümünde:“AB normlarına uygun bir İş Sağlığıve Güvenliği Kanunu’nun çıkarılması; İşsağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelerinbütün çalışanları kapsaması; iş sağlığıve güvenliğine ilişkin bütün düzenlemelerinbütün işyerlerine yaygınlaştırılması veiş sağlığı ve güvenliği hizmet birimlerininetkin hale getirilmesi” hedefi kabul edilmiştir.(2)Bu çerçevede 2007 yılında, Konseyinaltında sosyal tarafların katılımıylaoluşan teknik komitede yasa tasarısı taslağıgörüşülmeye başladığında umutluolmakla beraber , devamında gerçektenkatılımcı ve çalışanların yararını gözetenbir anlayışla yasanın çıkması durumunungerek işveren cephesi ve gerekse de bakanlıkbürokrasisinin tutumu nedeniylegerçekleşemeyeceğinin farkına varılmıştır.Bir yılı aşan bir tartışma süreci sonucundaBakanlığın bir yandan işverenlerigözeten , bir yandan da bildiğini okuyantavrı sürecin tıkanmasına yol açmıştır.Gelinen noktada tıkanan sürecinaçılması için DİSK, TÜRK-İŞ, KESK,TMMOB, TTB ve FİŞEK Vakfı tarafındanönerilen “sağlığı, güvenliği ve çevreyi birbütün olarak ele alan, idari ve mali yöndenözerk-demokratik işleyişe sahip bir kurum”un yasayı çalışanların lehine uygulayabileceğiönerisi de karşılık bulmamıştır.İş Sağlığı ve GüvenliğiYasa Taslağına Bakışİş Sağlığı ve Güvenliği GenelMüdürlüğü’nün hazırladığı ve 3. UlusalİSG Politika ve Strateji Toplantısına sunduğuUlusal İSG Sistemi Taslak (son)metninde gösterildiği gibi sistemin 11“güçlü” noktasına karşın 17 zayıf noktasıaçık bir şekilde tespit edilmiştir.(3)Kabul edilmiş Politika BelgesininUlusal İSG Sisteminin değerlendirmebölümünde “politik, idari fonksiyonu yerinegetirmedeki personel yetersizliği,kurumlararası işbirliği ve koordinasyonunzayıflığı ve dağınıklığı,İSG alanında bilgitoplama sisteminin yetersizliğinden dolayıiş kazaları ve meslek hastalıkları veri kayıttabanının yokluğu ve değerlendirmesininyapılamaması ve mevzuatın dağınıklığınyarattığı” olumsuzluklar açık bir şekildedile getirilmiştir.(4)155 Sayılı ILO Sözleşmesinin UlusalDüzeyde Eylem Bölümü, Madde 9’da“iş sağlığına ve güvenliğine ilişkin ilgilimevzuatın uygulanması uygun ve yeterlibir denetim sistemi ile güvence altınaalınması”nı açık bir şekilde söylerken;(5)diğer yandan, 89/391 EEC sayılı ABDirektifi’nin 16. maddesi “Direktifin dahasıkı önlemlerin alınmasına mani” olmadığınadair vurgu yapmaktadır.(6)İş sağlığı ve güvenliği alanında kabulgören uluslar arası yaklaşımlar ve imzalanmışsözleşmeler ışığında, çıkarılmasıdüşünülen yasa taslağı değerlendirilmesinimadde madde ele almak yerine, taslağınruhunu oluşturan kritik maddelerinçalışma ortamı ve koşullarına ne tür etkilerdebulunacağına dair eleştirel bir zeminoluşturmak daha anlamlı olacaktır.Bütün bu “var olan sistem değerlendirmesi”üzerinden hareket edildiğinde, İşsağlığı ve güvenliği alanında bir yasanınhazırlanması ve güçlü bir mekanizmayaratılması , iş kazaları ve meslek hastalıklarındakiolumsuz tablo göz önünealındığında,artık yaşama geçirilmesi gerekenbir politika olarak düşünülürken, yasataslağının tamamı değerlendirildiğindebirikimin ve rekabetin güdülediği piyasaekonomisini daha da güçlendirmeye dönükolduğu açık bir şekilde görülmektedir.Çerçeve Direktif’in kendisi AB’yeüye ülkeler için “yasal düzenlemelerinibu Direktife göre hazırlaması” noktasındaasgari kriterleri belirlerken; biz de isebaşlangıç taslaklarında Çerçeve Direktifinbirebir çevirisi olarak tartıştırılmış, sonmetinde de (10.10.2008) 4857 sayılı İşKanunu’nun iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilibir kısım bölümleri eklenerek eklektik biryasa taslağına ortaya çıkmıştır.(7) Böylece,AB’ye uyum ve İSG alanında sorunçözümlenir mantığı işletilmiştir.Sorunla ilgili sosyal taraflar yasa veonun gösterdiği bir kurumsal mekanizmakonusunda iyi niyetli bir çaba içine girmişken,Bakanlığın kendisi, kendi tespitettiği ve belgelediği sistemin yetersizliğinigöre göre aynı sistem üzerinden bir yasaylasorunları aşacağını düşünmüştür.Düşünmekle kalmamış, çalışanlar açısındanhaklarını daha da gerileten ve belirsizleştirenbir rol oynamıştır. Yasa taslağısözüm ona bütün çalışanları kapsayan birgörüntü verirken, gerçekte ise , mevcut “iş Sağlığı ve güvenliği hizmetlerini” yasaldüzenlemeyle piyasanın insafına terketmiş ve sermaye için rant ilişkisinin zemininiyaratmıştır.Yasa tasarısı taslağı görüşmeleridevam ederken, 15 mayıs 2008 tarihinde“İstihdam Paketi” adı altında geçirilenyasayla 4857 sayılı İş Kanunun 81.maddesini değiştirerek ve 82. maddeyikaldırarak hem bu alana ilişkin iki meslekgrubunu , yani kendisi için sorun olanTMMOB ve TTB yi etkisizleştirmiş, hemde Danıştay’ın daha önce İş yeri Hekimlerive İş Güvenliği mühendislerine dönükdüzenlenmiş yönetmeliklerin iptaline dairvermiş olduğu kararları boşa çıkarmıştır.Aslında gerçek niyet tamamen ortaya çıkmış, tartışmaların bir anlamı kalmamış,sendikaların ve meslek odalarının bu“piyasalaştırma” zeminine dahil edilmesiçabaları da Bakanlığın samimiyetsizliğinigözler önüne sermiştir.Bu sorunu biraz daha açmak gerekirse;Bakanlık “İstihdam Paketi” içinde 4.maddede yaptığı düzenlemeyle işverenlere,“işyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturması”,işyeri hekimi ve sağlık personeligörevlendirmesi” ve “iş güvenliği uzmanıolan mühendis ve ya teknik eleman çalıştırması”yükümlülüğü getirilmiştir. Devamında,“İşverenler, bu yükümlülüklerinintamamını veya bir kısmını, bünyesindeçalıştırdığı ve bu maddeye dayanılarakçıkarılacak yönetmelikte belirtilen vasıflarasahip personel ile yerine getirebileceğigibi, işletme dışında kurulu ortak sağlıkve güvenlik birimlerinden hizmet alarakda yerine getirebilir.”(8) de diyerek taşeronlaşmanınönünü açmış ve zatenciddi sorunlarla malul bu alanı piyasanınmerhametine bırakma konusunda bir beisgörmemiştir.Yasa taslağının da 11. maddesi işsağlığı ve güvenliği hizmetlerini düzenleyenmadde olarak karşımıza çıkmaktadır.11. maddenin 1. fıkrası “İşveren, 6 ncımaddede belirtilen yükümlülüğünü(genelyükümlülük) yerine getirmek üzere işyerininbüyüklüğünü, tehlike sınıfını, işinniteliğini ve çalışan sayısını dikkate alarakişyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmaklayükümlüdür. İşyeri sağlık ve güvenlikbiriminde, işyerinden iş güvenliği uzmanı,işyeri hekimi, işyeri hemşiresi ve gereklidiğer elemanlar görevlendirilir. 2.fıkrasıise,” İşyerinde, birinci fıkrada belirtilennitelikte personel bulunmaması halindeaynı fıkradaki hizmetler; Bakanlık tarafındanbelgelendirilmiş işyeri dışındaki kişive/veya kuruluşlardan alınabileceği gibibir veya daha fazla işverenin birlikte kuracağıişyeri sağlık ve güvenlik birimindende alınabilir.”(9)Yasanın temel ruhunu yansıtan işsağlığı ve güvenliği hizmetleri, görüldüğüüzere,dışardan hizmet alımı ve özelliklede danışma hizmeti raddesine indirilmekte, yetki sorumluluk ve görev paylaşımısilikleştirilmekte ve böylece piyasanıninsafına bırakılmaktadır. Buradaki kurnazmantık , çalışanlara sağlık ve güvenlikalanında sözde yasal bir şemsiye oluştururken,aslında gerçek niyet, bu alanaçısından da, maliyet düşürücü etkiylerekabet edilebilirliğin düzeyini artırmayıhedeflemektir.Bir diğer önemli sorun, iş sağlığı vegüvenliği alanında çalışacak personelineğitimiyle ilgilidir. Yasa taslağı 4.maddesindetanımlar başlığı altında iş güvenliğiuzmanı(ı fıkrası), işyeri hekimi(j fıkrası)ve işyeri hemşiresi(k fıkrası) tanımlarınaaçıklık getiren bu fıkralar, “: İş sağlığı vegüvenliği konularında görev yapmak üzereBakanlıkça yetki verilen resmi veya özelkurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen(iş güvenliği uzmanlığı/işyeri hekimliği/işyerihemşireliği) eğitim programlarınakatıldıklarını belgeleyen ve Bakanlıkçaaçılacak sınavda başarılı olup Bakanlıkçabelgelendirilmiş mühendis veya teknik elemanı/hekimini/hemşireyi ifade eder”(10)derken hedeflediği şey, Danıştay kararlarınıboşa çıkarmak, uhdesinde eğitim vesertifika verme yetkisini tutmak, TMMOBve TTB’nin bu alandaki gücünü zayıflatmakve etkisizleştirmek ve izin vererekyetkilendirdiği kurum ve kuruluşların alanagirmesinin önünü açarak rant ve rekabetiiçkinleştirme ve çabasıdır.Çalışma Bakanlığının 2005’ten bugünekadar ki yayınladığı belgelerde ortayakonulan temel sorunlardan biri de mevcutyapıda iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerininçalışanların tümünü kapsamaması,kapsananlar açısından da getirilen “50 veüzerinde işçi çalıştıran” belirlemesidir.Çalışanları tamamını kapsayacakolan bir iş sağlığı ve güvenliği yasasıanlayışından yola çıkan ve bunu UlusalPolitika Belgesine koyup kabul eden veulaşılması gereken hedef haline getirenUlusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’nerağmen 50 den daha az işçi çalıştıran yerlerdeiş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinisadece ve sadece işverene ve orda seçilecektemsilciye bırakma yeteneği gösterenyasa taslağı takdire şayan bir “övgüyü”hak etmektedir. Dağınık mevzuatı,yetersiz denetimi, caydırıcı olmaktan uzakyaptırımlarıyla malul mevcut İSG sistemininen sorunlu alanına dair ortaya konulanyasa maddesinin etkin bir rol üstlenmesinasıl olacaktır , merak etmemek elde değildoğrusu.Ayrıca, Ulusal Politika Belgesi “Ortaksağlık ve güvenlik birimlerine işlerlik kazandırılmasından”(11)(sy.18) söz ederekbu niteliğe haiz işletmelerin de iş sağlığıve güvenliği hizmetlerden yararlanmasınadönük bir saptamayı ortaya koyarkenyasa taslağı metninde buna dair bir emareyibulamamak yine çok şaşırtıcı olmamıştır.50ve üzeri işçi çalıştıran ve sağlıkve güvenlik kurulu kurma zorunluluğu olanişletmeler toplam işletme sayısı içinde %2sini oluşturmaktadır. Geri kalan %98 i ise50 ve aşağısı işçi çalıştıran işletmelerdirve toplam iş kazalarının %62.7 bu tür işletmelerdeyaşanmaktadır.(12) Bunlarınverilerini yayınlayan, çözüm önerilerinigetiren, ama iş yasal düzenlemeye gelincesanki böylesi işletmelerin iş sağlığı vegüvenliği alanında sorunların ana kaynağıdeğilmiş, bunlar hiç yokmuş gibi davrananbir yaklaşımın sağlık ve güvenlikalanında kalıcı , sistematik ve yaptırımcıolabilmesi mümkün müdür? “İş kazalarınıve meslek hastalıklarını azaltabilmesi,tanı sistemlerini geliştirebilmesi” olanaklımıdır? Elbette değildir, böyle de bir niyetyoktur.Ve yine yasa taslağında yaptırım vecezalara bakıldığında, işverenler açısındanceza ve yaptırım olarak değil, amaödül ve teşvik olarak değerlendirilmesi hiçde abartı olmayacaktır.Bir diğer önemli ve birlikte düşünülmesigereken konu; “ ülke genelinde işsağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak ihtiyaç,öncelik, politika ve stratejiler için önerilergeliştirmek” için sosyal tarafların bir arayageldiği Ulusal İş Sağlığı ve GüvenliğiKonseyi’nin kurulmasıyla her şeyin yolunagirmediğidir. Çünkü, özellikle 2822 sayılı“Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve LokavtKanunu” anti-demokratik bir yasa olarakönümüzde durmakta ve örgütlenme özgürlüğünüortadan kaldırmaktadır. Sendikalörgütlenmelerin olmadığı işletmedüzeyinde iş sağlığı ve güvenliği politikalarınınnasıl uygulanacağı, nasıl denetleneceğide “sosyal diyalog” açısından ayrıbir muammadır.Sonuç olarak;Görüldüğü gibi yasa taslağı, UlusalKonsey’in kabul ettiği Ulusal Politika Belgesininreddi anlamına gelmektedir. Bu ülkemizdesosyal diyaloğun da, bu anlayışlaoluşturulmuş Konsey’in de göstermelikyüzünü açığa çıkarırken, anti- demokratikyasaların değiştirilmemesi de işletmedüzeyinde sendikalar açısından etkin birmüdahalenin de önünü kesmektedir. Buen basit ifadesiyle samimiyetsiz ve buyurganve sermayenin taleplerini yerine getirmekiçin canla başla çalışan bürokratikanlayıştır. Sureti haktan görünmek tamda budur: “Yapıyormuş gibi görünmek.”Görüntüde uluslar arası norm ve standartlarıyaşama geçiriyor gibi yaparken, diğeryandan , var olan düzenlemeleri de ortadankaldırmak, olmuyorsa esnetmek vesermayenin kullanım alanına sunmaktanbaşka bir niyet taşımamaktadır.İş sağlığı ve güvenliği alanında kendibelgeleriyle ortaya koydukları sorunlarıçözmek konusunda isteksiz ve ama gerçekliğinkendisinden kaçamadığı noktada,“pabuççu muştasıyla hareket eden”,sistemsel hiç bir değişiklik önermedenya da düzenleme yoluna gitmeden birtasarıyı yasalaştırmaya çalışarak hemiçte hem de dışta bir etki yaratmaya çalışmanınsahici hiçbir yanının olmadığı,bu alanda fedakarca çaba gösteren sendikalarve meslek odaları açısından hepbiline gelmiştir. Ve elbette gerçekliğin herdaim bunu reddettiği tecrübeyle sabittir.Maden ocaklarında, inşaat iskelelerinde,tersanelerde, fabrikalarda, kot taşlamaatölyelerinde üretmek için yaşamlarınıyitirenler ya da üretkenliğini kaybedenlersermayenin umurunda değildir. İş sağlığıve güvenliği cephesinden bakıldığında“Sermayenin oluşturduğu adalet, çalışmaortamı ve koşulları açısından emeğin sefaletive ölümüdür”(13)ILO’nun “İnsan onuruna yakışır iş”yaklaşımı, sermayenin ve devletin bizedayattığı ve kabul ettirmeye çalıştığı piyasave esneklik saldırısına karşı , sendikalhareketin kendi kitlesel gücü ve örgütlenmesiylekarşı koyuş noktasını oluşturabileceği,engelleyebileceği, aşağıdan birmüdahaleyle çalışma ortam ve koşullarınıgeliştirebileceği ve bu çabaların üzerindenkendi örgütlenmesini ve gücünü büyütebileceğien meşru alan konumundadır.Dipnotlar:1) (Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği PolitikaBelgesi, 2006-2008, sy.5)2) (Ulusal İş Sağlığı ve güvenliği Politika Belgesi,2006-2008, sy.21-22)3) (Ulusal İSG Sistemi 1. Taslak –son-,25.4.2005)4) (Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği PolitikaBelgesi sy.18-19-20)5) (ILO 155 Sayılı Sözleşme, sy.4)6) (89/391 EEC AB Çerçeve Direktifi, sy.7)7) (İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı Taslağı,10.10.2008)8) (5763 Sayılı İş Kanunu ve Bazı KanunlardaDeğişiklik Yapılması Hakkında Kanun, sy.3-4)9) (İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa TasarısıTaslağı, sy.5)10) (İş sağlığı ve Güvenliği Yasa TasarısıTaslağı, sy.2)11) (Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği PolitikaBelgesi, 2006-2008, sy.18)12) (SSK İstatistikleri, 2005)13) (“Sermayenin Adaleti, emeğin sefaletidir”Sermayenin Adaleti,Gamze Yücesan Özdemir-Ali Murat Özdemir sy.17)


24Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Viyana Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Onaran’a göre bu krizin arkasında bir bölüşüm krizi saklıNeoliberalizme ‘yama’ yapılıyorZ engin ülkelerin uyguladığı önlemler sayesinde onlar içinbu, 1929’daki Büyük Bunalım’dan daha zayıf bir kriz olacak; buönlemler aslında, zamanında bizler, yoksul ülkeler kriz yaşarken,onların bizlere yasakladıkları önlemler. Ama kriz merkezdebaşlamış olsa da çevre ülkelerin büyük kısmı merkezden çokdaha ağır etkilenecek; zira bizler aktif politika uygulayacak kaynaklardanmahrumuz. IMF’nin örneğin Türkiye’den beklentisi,Amerika’nın, Avrupa’nın kendi ülkesinde yaptığının tam tersi…-Dalga dalga yayılan ve derinleşen küreselbir krizin içindeyiz. Krizin anatomisini kısacatanımlayacak olursak neler söylersiniz?Bu krizin arkasında bir bölüşüm krizi saklı.Bu kriz küresel neoliberalizmin ve gelir veservet dağılımında küresel bazda ve emek ilesermaye arasında artan eşitsizliğin krizi. Neoliberalpolitikaların iki önemli ayağı var:• Mal ve finans piyasalarından, emek piyasalarınave dış ticaretten sermaye hareketlerinekadar serbestleşme.• Tam istihdam hedefinin yerini enflasyonhedefinin alması.Sermayenin aşırı kazanması, emeğin yarattığıdeğerden aldığı payda radikal bir düşüşüberaberinde getirdi. Ama sermayenin buzaferi kendisi için de bir problem: Sermaye,kârını ancak ürettiğini satarsa realize edebilir,ama emekçilerin tüketimi olmazsa kâr nasılgerçekleşecek? Dahası.. eğer satacak kimseyoksa yatırımlar da duraklar.İşte tam bu noktada finans sektörü vesermaye, görünüşte çok parlak bir fikir buldu:Hem orta gelirli hem de yoksul pek çok emekçiyeborç verelim ve tüketimini sağlayalım.Böyle başladı borca dayalı tüketimin sürüklediğibüyüme rejimi. Sorun sanki Amerika’daaşırı tüketim sorunuymuş gibi anlatılıyor, amabu yüzeysel bir açıklama.‘ŞİRKETİNİ KÜÇÜLT KÂRINI ARTTIR’Aynı zamanda reel sektörde sermayeninyapısında da önemli değişiklikler oldu. Firmalareski moda “Kârını tut ve yatırım yap’’ kapitalizminden,“Şirketi küçült, kârları arttır vekâr payı dağıt” kapitalizmine geçtiler. Ve kârlarınreel yatırıma ayrılan kısmı çok azaltıldı.Borç ekonomisi ABD’de milli gelirin yüzde6’sını aşan bir cari açık yarattı. Bu açığı da,Almanya ve Japonya gibi emek payını bastırıp,iç talebini daraltan, ama tasarruf oranıyüksek gelişmiş ile, tasarrufları iç kalkınmayerine döviz rezervi biriktirmek için kullananÇin, Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkelerveya petrol zengini Arap ülkeleri finanse etti.Finans piyasalarındaki serbestleşmeve yeni buluşlar bu rejimin risklerini dahada katladı. Bankalar verdikleri kredileri paketleyipbunlardan başka finansal varlıklar(menkul kıymetler) yaratıyor ve bunları piyasadasatıyor. Yani bankalar önce kredi veriyor,ama esas amaçları kredileri kullanarakbu kompleks finansal kâğıtları yaratmak vesatmak, dolayısıyla kredileri bilançolarındançıkarmak. Bu nokta önemli, çünkü bankalarsermayelerine oranla ancak belli miktardakredi verebilirler. Kredileri bilançolarındançıkarınca yeni krediler verebiliyorlar. Bu kredileriveren banka çalışanı prim geliri kazanıyor.Banka bunu yaparken bir komisyon geliriDetroit’te bir emekçinin ipoteği ödenemediği için elkonulan 3 odalı bir evi, bugünlerde 1250 dolara satılıyor.Banka, yıkım masrafları veya elde tutmanın masraflarıdaha fazla olduğu için yok pahasına satıyor. Evin eskisahibinin ise bu kadar bir parayı bile bulamayacakdurumda olduğunu düşününce dramı anlarsınız. Elbetteşimdi bankalar da zarar ediyor; ama yıllar boyunca eldeettikleri kârlar ellerinde; zararları ise hepimiz ödüyoruz.elde ediyor. Bankanın kârları arttıkça yöneticileringelirleri artıyor. Rating kuruluşu notverirken komisyonunu alıyor. Kısa vadedeherkes kendi gelirini arttırmaya bakıyor.NEDEN GELİYORUM DİYEN KRİZESESSİZ KALDILAR?- Ekonomiye ve küresel politikalara yönveren uluslararası kuruluşları çoğu IMF, DünyaBankası, DTÖ hatta BM, aslında sesli birşekilde “geliyorum” diyen bu krize karşı sessizkaldı, proaktif olamadı. Sizce neden?Birincisi, egemen iktisatçılar ve IMFgibi uluslararası kuruluşlara bakarsak onlar2006’da hâlâ finans piyasalarındaki yeniyaratıcı araçların riskleri dağıttığı görüşünüsavunuyorlardı. İkinci nokta, bu krizin önlenmesibölüşüm krizinin de köklü bir çözümünügerektiriyordu; varlıklı dünya elitleri bu çözümdenkaybedecekleri için sorun ertelendi.Bu krizin geleceğini Keynesçi ve Marksistiktisatçılar Türkiye’de de dünyada dasöylemeye devam ettik. Örneğin Türkiye’deBağımsız Sosyal Bilimcilerin web sayfasındabu tür yazılar var. Ama akademik âlemde de,ulusal kamu kuruluşlarında da, uluslararasıkuruluşlarda da piyasa köktencisi sermayeninçıkarlarıyla iç içe geçmiş iktisatçılar egemenolduğu için bu sesler yok sayıldı; krizinkokuları aslında 2006’da çıkmaya başlamıştı.Örneğin İzlanda’dan ilk spekülatif para çıkışları2006 Martı’nda olmuştu. Sonra 2006Mayısı’nda gelişmekte olan ülkelerin piyasalarıiyi bir çalkalandı; borsada fiyatlar çöktü,yerli paralar değer kaybetti. Ama yabancı yatırımcılarfiyatların düşüşünü fırsat bilip sonrayine bu piyasalarda “ucuz” kâğıt avına çıktı.O zaman The Economist dergisi Türkiye’dekiçalkalanma için “Türk hamamı gibi” demişti.Girip terlersin, silkelenirsin, ama sonundayine de çok kârlıdır bu piyasalar… Sonra2007 Şubatı’nda ABD’de yüksek riskli ipotekkredi piyasalarından (sub-prime) ilk kokulargelmeye başladı. Nihayet 2007 yazındaABD’deki büyük yatırım bankalarının ödemegüçlüklerinin açığa çıkışı ve İngiltere’de NorthernRock’un çöküşü ile gerisi çorap söküğügibi geldi…EN MAĞDUR KESİM EMEKÇİLER- Daha önceki krizlerde olduğu gibi bukrizde de en mağdur kesim emekçiler. Sizcebundan sonraki seyir nasıl gerçekleşecek?Bu bir bölüşüm kriziydi; sonuçları bölüşümsorunlarını daha da derinleştirecek. Örneğin,Detroit’te bir emekçinin ipoteği ödenemediğiiçin el konulan 3 odalı bir evi bugünlerde 1250dolara satılıyor. Banka, yıkım masrafları veyaelde tutmanın masrafları daha fazla olduğuiçin yok pahasına satıyor. Evin eski sahibininsebu kadar bir parayı bile bulamayacakdurumda olduğunu düşününce, dramı anlarsınız.Şu anda maliye politikası yoluyla planlananekonomiyi canlandırma paketleri merkezülkelerde bile çok zayıf. Merkezde L tipibir kriz, yani büyük bunalım gibi derin olmasada uzun süren bir kriz de olası.. ÖzellikleAvro’ya bağlı sabit kur ve para kurulu uygulayanBaltık ülkeleri ve Bulgaristan, Arjantin’in2001 krizini andıran bir uçurumun eşiğinde;AB ve IMF’nin siyaset güdümlü desteği işleri,ancak bir noktaya kadar kolaylaştırabilecek.Ukrayna, Belarus ve Sırbistan’ı ise daha daağır riskler bekliyor. Rusya yine devalüasyonuneşiğinde. Kendi içinde güçlü Kore, Meksika,Brezilya gibi ülkeler ise toptan kaçışınmağduru oldu; kendi yaratmadıkları bir krizinbedelini ödüyor. Belki gelişmekte olan dünyadasadece Çin ve Hindistan bu krizi kendiiç piyasalarını canlandırmak suretiyle aşmaşansına sahip.NE YAPMALI?‘Aktif istihdam yaratma politikası başlamalı’-Özellikle faturayı yalnızca emekçi kesiminödememesi için ne yapılmalı? VeTürkiye’nin alması gereken önlemler ne olmalı?Öncelikle kriz karşısındaki acil politikalarıkonuşmak lazım; çünkü bunlar kriz sonrasınada şekil verecek. Ana eksen tam istihdam politikasıolmalı. Acilen; kâr eden, yani kâr payıdağıtabilen özel işletmelerde işten çıkarmalaryasaklanmalı. Zarar eden şirketler, özellikleişverenlerin kapatmak istediği veya bırakıpkaçtığı şirketler ise çalışanların denetimindekollektif mülkiyete dönüştürülmeli; kamusalkredilerle canlandırılmalı ve işletilmeli. Arjantinkrizi sonrası çalışanların inisiyatifindeoluşan bu tür işletmeler şimdi hâlâ üretimedevam ediyor. ABD’de Chicago’da gecen aybir pencere fabrikasının işçileri; kıdem tazminatlarınıödemeden onları işten çıkarıp fabrikayıkapatmak isteyen patronlarının oyununubozdu ve fabrikayı ele geçirdi.Kamu sektörü aktif istihdam yaratma politikasıbaşlatmalı. Türkiye’de sağlık, eğitim,çocuk ve yaşlı bakımı, depreme dayanıklıkaliteli kamusal konut inşaatı gibi alanlardayatırıma ve istihdama zaten ihtiyaç var. Bizkamuyu kutsamıyoruz, ama çalışanların denetimindedemokratik katılımcı kamusal işletmeleristiyoruz. Bireysel sosyalizm deneylerindenfarklı bir sosyalizme kapılar açacak birköprü bence.ŞİMDİ ZENGİN, EMEKÇİYİ ‘TAZMİNETMELİOrta vadede ise kör bir ihracatla sınırlıbüyüme rejimini terk edip, demokratik ve katılımcıbir planın çerçevesini oluşturmalıyız.Bu, seçilmiş kritik sektörlerde, örneğin yeşilenerji sektöründe kamusal yatırımlara dayalıCumhuriyet 29.12.2008ÖZLEM YÜZAKbir kalkınma ve teknoloji politikası içermeli.Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi sektörlerdekâr güdüsünün ve özel mülkiyetin felaketleryarattığı görüldü. Düzenleme de tekbaşına yeterli değil.Bunun finansmanı nereden gelecek derseniz:Kapsamlı bir servet vergisi, oranlı gelirvergisi ve bütün finansal işlemlerden bir vergialınması gerekli. Bunu bir tür “Neoliberalizmintahribatını onarma tazminatı” olarak görmeklazım. Kriz eğer bir bölüşüm dengesizliğininürünü ise, şimdi zenginler, emekçileri tazminetmeli.İkinci nokta dış borç ödemelerinin durdurulmasıve kaynakların ekonomiyi canlandırmakiçin kullanılması. Aslında bu borçlaryüksek faiz mekanizması sayesinde çoktankat kat ödenmiş borçlar zaten. Benzer şekildeiç borç senetleri üzerine de artan oranlıbir servet vergisi getirilmeli. Yani örneğin ortagelirlinin, emeklinin elinde devlet tahvili varsa,o çok düşük bir servet vergisi öderken,bankaların elindeki kâğıtların belli bir limitinüstündeki bölümünden yüzde 100 servetvergisi alınmalı. Ve nihayet sermaye kaçışlarının,kaynaklan yok eden ve kriz yaratan etkisinidurdurmak için, sermaye hareketlerininkontrolü ve kısa süreli olarak kriz dönemindedondurulması gerekli.Bu program ulusal çapta atılacak pek çokadım içeriyor, ama elbette uluslararası eşgüdümlübir hareketlilik emeğin gücünü çokarttıracaktır. Küresel eşitsizliğe karşı küreselbir yatırım programı için küresel bir fonunoluşturulması, kalkınmayı destekleyen yenibir küresel dış ticaret politikası, egemen birpara birimi içermeyen yeni bir küresel sabitkura dayalı parasal sistem...Eğer dünyada da, Türkiye’de de sol kendiköklü alternatifini ortaya koyamazsa, neoliberalküresel kapitalizmin meşruiyet krizinekarşı cevap aşırı sağcı partilerin sahte söylemlerindenve milliyetçilik tellallığından gelecek;yani emekçilerin umutsuzluğunu onlarörgütleyecek.Doç. Dr. Özlem Onaran ViyanaEkonomi Üniversitesi’nde öğretim üyesi.Daha önce İstanbul Teknik Üniversitesi,Massachusetts Üniversitesi,Berlin Uygulamalı Bilimler Üniversitesive Yapı Kredi Ekonomik AraştırmalarBölümü’nde çalıştı. Araştırma alanlarıküreselleşme, bölüşüm, istihdam, büyümeve finansal krizler... ÇalışmalarıTürkçe, İngilizce, Almanca, ve Koreceçok sayıda dergide ve kitapta yayımlandı.Şimdi Avusturya’da ATTAC üyesi veÇalışanlar Odası ile işbirliği içinde.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>25Mustafa Sönmez’den,Krizden çıkış için “Robin Hood” formülüSüper zengindenErken örgütlenmehayat kurtarırEce Temelkuran / Milliyet 03.12.2008alın, yoksula verinToplumun yüzde 1’lik kesimini oluşturanzengin elitin Türkiye’nin toplamgelirinin çok önemli bir kısmına el koyduğunubelirten Sönmez, “Servet Vergisi”nigündeme taşıdıKapitalizmin yaşamakta olduğu sonküresel finans krizine ilişkin ülke liderlerive ekonomistler yeni reçeteler hazırlıyor.Ülke ekonomilerine etkisi hergeçen gün artan krizden çıkış yolu olarakTürkiye’den iktisatçı Mustafa Sönmez deyeni bir öneride bulundu.“Zenginlerden aldıklarını fakirleredağıtarak” İngiliz halk hikayelerinde kahramanhaline gelen Robin Hood’un uygulamasınada benzeyen bir formül önereniktisatçı Mustafa Sönmez, büyük kriz koşullarındave çöküşleri azaltmada “süperzengin” azınlığın elinde tuttuğu servetlerinilk akla gelen kaynak olması gerektiğinisavundu. Sönmez, “Bu kesimlerdenservet vergisi biçiminde bir kaynak teminiasla ve asla ihmal edilmemeli ve nüfusunyüzde 90-95’i tarafından destek bulmalıdır”dedi.Zengin Elitten Nefret Ediliyor1980 sonrası kar oranlarını artırmayaçabalayan dünya kapitalizminin, finansallaşmanınsağladığı karları, türev piyasalardaköpürttükçe kişisel gelirlerini detırmandırdığını anlatan Mustafa Sönmez,“Tekil kapitalistlerin yanı sıra adına CEOdenen profesyonellerin, finans mühendisleridenen akrobatların gelirleri, primleriABD’de nefret uyandıracak bir zengin elitide yarattı. Şimdilerde bankalar, şirketlerbattıkça bu elite duyulan nefret de giderekartıyor” dedi.Ülke Geliri Yüzde 1’lik Kesime GidiyorSöz konusu elit tabakanın İngiltere,Japonya, Almanya gibi diğer merkez ülkelerdede yer aldığını belirten Sönmez,“Merkezdeki ülkelerin yüzde 1’lik nüfusundayer almalarına karşın ülke gelirininönemli bir yüzdesine el koyan bu kesim,krizin yükünü kim üstlenecek sorusu sorulduğunda,ilk akla gelenler aynı zamanda.Bütün mesele, krize çözüm arayanlarınbu kesime diş geçirip geçiremeyeceklerinde”dedi.Zenginlerin Varlığı Dudak UçuklatıcıMustafa Sönmez, Türkiye’de bankamevduatlarında, borsada, kredi kullanımındave gelir dağılımı araştırmalarındasöz konusu yüzde 1’lik azınlığın hakimiyetininhemen ortaya çıktığını belirtti.Sönmez, “Yüzde 1’in hakimiyetindeki dudakuçuklatıcı tablo, aslında milli gelirinpaylaşımındaki uçurumun doğal sonucu”diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:“Bu durum iyileşmediği için, biriktirilenservetteki uçurum da giderek derinleşiyor.Nüfusun yüzde 1’lik azınlığınıntoplam gelirin, servetin çok önemli birkısmına el koyduğu bir toplumda, özelliklekriz döneminde devlete çok iş düşer.Büyük kriz koşullarında, ihtiyaç duyulanişsizliği önleme, yoksulları kollama, üretimiözendirme, çöküşleri azaltmada süperzengin azınlığının elinde tuttuğu servetlerilk akla gelen kaynak olmalıdır. Bu kesimlerdenservet vergisi biçiminde bir kaynaktemini asla ve asla ihmal edilmemeli venüfusun yüzde 90-95’i tarafından destekbulmalıdır.”Onları, kocasından dayak yiyeneğitimli, iş-güç sahibi kadınlarabenzetiyorum. Tıpkı o kadınlar gibiyaşadıklarını gizliyor, düştükleri durumdansanki kendileri suçluymuşgibi sorunlarını saklıyorlar. Beyazyakalı olup da işsizlik tehlikesiyleyaşayanlardan söz ediyorum.2001’deki kriz sırasında onlarlailgili ‘Beyaz Türk’ün Krizle İmtihanı’diye bir yazı dizisi yapmıştım. O gündenberi onlar hakkında bazı şeylerbiliyorum. Çoğu, içinden yetişipgeldiği özel okul-kolej-dershane-iyiüniversite-kariyer günleri-çokulusluşirket ayrıcalıkları güzergâhında‘gemisini kurtaran kaptan’ ahlakıylabiçimleniyor.Örgüt deyince akıllarına ya PKKya Hizbullah geliyor, sendikayı sadecepos bıyıklı işçilerin polislerdendayak yemesine neden olan gayrimeşrubir oluşum olarak görüyorlar.Örgütlenmelerine gerek yok çünküonlar nasılsa parlak çocuklar. Nasılsadünyanın kuralı dayanışmadeğil yarışma ve onlar bütün oyunlarınkurallarını biliyorlar. Çokulusluşirkette sendikal faaliyet yürütenbir ahbabım anlatmıştı; kendilerinesendikaya üyelik çağrısı yapıldığında‘Yönetimden izin alsak mı?’,‘Müşterilere karşı ayıp olur bence’gibi acayip tepkiler veriyorlar.İş yapmaya gelince pek Batılıama sıra örgütlenmeye gelincepek Doğulular. Ve 2001 krizindensonra bir kez daha şimdi yeniden‘kocalarından dayak yemek üzereler’.‘İşveren için zerre kıymetin yok,sen emekçisin’ dersini şimdi iştenatılarak ya da atılma tehdidiyle karşılaşarakyeniden hatırlamanın eşiğindeler.Plaza EylemleriVe fakat beyaz yakalılar, bu krizdenörgütlenmeyi öğrenerek çıkacakgibi görünüyor. Bugün İstanbul’da‘Plaza Eylemleri’ başlıyor. TürkiyeMimar ve Mühendisler OdalarBirliği’nin ve Bank-Sen, Tez-Koop-Sen, Dev-Sağlık-İş gibi sendikalarındestek verdiği eylem bugün saat12.00-13.00 arasında Yapı KrediPlaza’da.Eyleme Moda Eylem Grubu dadestek veriyor. Eylemler sadeceişten atılmaları protesto etmek içinyapılmıyor. Esas amacı yeni iştençıkarılmaları engellemek ve beyazyakalıları sendikal örgütlenmeyeçağırmak. Eylemler bugün başlıyorama her hafta yeni bir eylem ve yenibir gündemle devam edecek bir süreçbu. Bugünkü eylemin gündemiIBM’den çıkarılan sendika temsilcileri.Nedim Akay, Elvan Demircioğlu,Berk Alev sendika temsilcisi olmaları‘gerekçe gösterilmeyerek’ iştenatıldılar. Nedim Akay 17, Elvan Demircioğlu20 ve Berk Alev (adındanda anlaşılacağı üzere) 3 yıllık IBMçalışanıydı.Beyaz yakalı arkadaşEy beyaz yakalı arkadaş! İyisi misen örgütlenmek için fazla havalı olduğunusanma. Daha bildiğin şekilsöyleyeyim:“Are you too cool to be a unionmember?”Gel sen bu sendikaya üye ol.Çünkü pısırık kolej çocukları gibisinip kalmakla bu işin yürümediğini,elinden manyetik kartın alınmaksuretiyle oyun dışına atılıverdiğinigördün 2001’de. Kimi işten çıkaracaklardiye tırnak yiyip bölüm şefineyaranmaya çalışacağına delikanlıgibi sendikana üye ol, işten çıkarıldığındayanında bunun hesabınısoracak insanlar olsun. İşin ucundatıpış tıpış evine gidip o havalı ceptelefonun çalmadan, internet sitelerineCV gönderirken depresyonagirmek var.Bak beyaz yakalı arkadaşım, alnınınakıyla iki kez işten atılmış biriolarak söyleyeyim:Bu işten atılma meselesinin enkötü yanı, selam vermeyeceğinadamlara muhtaç olmaktır. Kendiniparasızlıkla, işsizlikle terbiye ettirme.Git, adam gibi eylemine katıl,sendikana üye ol. Benden sana tavsiye,ihtiyacın olmaz zannetme. Bukriz hepimizi yakar, senin ‘departmanın’kurtulur, ‘executive bilmemne’ olman sana ayrıcalık sağlar sanma.İşveren değilsen bu işin içindesin!Hepimiz içindeyiz. Yakanın rengiseni kurtarmaz, emekçi olduğunuunutma.


Birleşik Metal-İş26 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>İşçi Recep...Lütfen attığın imzadan kork!Son bir iki ay içerisinde işten atılan atılana.İşverenler işten atılmış, ocağına ateş düşmüş adamın çaresizliğindenyararlanmayı iş bitiricilik olarak görüyor.Yasalardan, yönetmeliklerdendoğanhaklarımızı ne kadar biliyoruz?Haklarımızı savunabilmemiz için ne yapabiliriz?Tüm sorunlarınızı bize iletebilirsiz...Saat 15.30, işçi Recep elinde fesih yazısı karşımadikildi. Yazının işçi Recep’e tebliğ edildiği tarihe baktım,bir aylık sürenin son günün içindeyiz. Ne yaptınRecep dedim, nerede kaldın şimdi saat 16 da veznekapanıyor. Ağbi ne yapayım dedi, mahkeme masraflarıiçin param yoktu. Kızarak baktım. Apar topar genelbir dilekçe yazıp saat dörde yetiştirmek için arkadaşlarıkoşturdum.Bu tek örnek değil. Özellikle son bir iki ay içerisindeişten atılan atılana.İşveren var, işten attığı Recebin eline fesih yazısınıveriyor, kıdemini ihbarını izin paralarını hesabına yatırıpyatırdığı kadar miktar yazan ibranameyi eline veripüzgünüm diye yolluyor. Ne acı ki, bu tür işverenlerazınlıkta.İşveren var Recebi işten attığı yetmiyormuş gibi,işçilik haklarını ödemeden önüne ibranameyi koyuyor,imzala diyor ben bankaya yatıracağım. Recep ibranameyebakıyor, ibranamede bankaya yatıracağım ya daşu gün ödeyeceğim diye bir şey yok şu kadar kıdem vshaklarımı aldım yazıyor.Bu tür işverenler işten atılmış, ocağına ateş düşmüşadamın çaresizliğinden yararlanmayı iş bitiricilik olarakgörüyor.Ne yazık ki bu ve benzer yollarla hem Recebi iştenatıp hem deyim yerindeyse “çırak çıkartmak” isteyenişverenler çoğunlukta. Ya da hadi bana bunların çoğunluğudenk geliyor diyeyim.Yıllardır yazıyorum. Ara sıra ben de yazdığım yazılarınokunma sayısına bakarım. Geçen fark ettim kien çok okunan yazılarım arasında alt sıralarda olan“İşçi Recep İşten Atılırsa ne olur” başlıklı yazım, songünlerde en çok okunan yazıların en tepesine gelmişoturmuş.İşte kriz bu.İşçi Recep bu krizde sadece işten atılmaktan korkmayacak,aynı zamanda işten atılırken haklarının yokedilmesinden de korkacak. Korkmalı da. Nelerdenkorkması gerektiğini sıralayalım.İmza atmadan kırk kez düşüneceksinRecep kardeşim imza atmadan kırk kez düşüneceksin.İmzandan korkacaksın. İşten çıkartırken işverensana bazı belgeleri imzalatmak ister. Eğer gerçektenimzaladığın belgede ki ödemleri sana yapmışsa, başkaalacağın kalmamışsa imzala.Yok, sen önce imzala ben sonra senin hesabına yatıracağımdiyorsa bence imzandan kork. Aldım diyeimzaladığın bir belgenin aksini yarın işveren sözündedurmazsa çok zor kanıtlar büyük bir olasılıkla hak kaybınauğrarsın.Bordronu kontrol etHer ay bordro veya benzeri bir belge imzalatıyorsaiçeriğine iyi bak. Bordroda fazla çalışma, genel tatil ücretlerigösterilmiş sende imzalamışsan yine bordro ilebağlısın. Eğer orada yazılandan fazla hakkın olduğunudüşünüyorsan bordroya “fazlaya ilişkin haklarımı saklıtutuyorum” diye not düşmeyi unutma.Fesih yazısı alırsan...İşverenin verdiği fesih yazısını sadece fesih yazısıise mutlaka al ve aldığın tarihi mutlaka fesih yazısınınüzerine not et. Eğer işverenin seni ortada geçerli ya dahaklı bir neden olmadan çıkarttığına inanıyorsan feshingeçersizliği için bir ay içerisinde dava açmak zorundasın.Raporlu olsan da, yıllık izni kullanırken iş sözleşmensona erdirilmiş olsa da, sana ihbar öneli verip önelsüresi içerisinde çalışıyor olsan da dava açma sürenişten atıldığına ilişkin yazının sana verildiği tarihtenitibaren bir aydır.Bu nedenle bir aylık süreyi kaçırmaktan mutlakakork.Fesih yazısını almazsan...Eğer fesih yazısını almazsan nasıl olsa ben yazıyıalmadım süre başlamadı diye düşünme.İşveren senin fesih yazısını almadığına ilişkin birtutanak tutar ve tutanak tarihi fesih tarihi olarak kabuledilir, bir aylık sürede bu tutanak tarihinden itibaren işlemeyebaşlar.Türkiye Maden–İş Sendikasında, yönetim kademelerindegörev yapmış işçiler, uzmanlar, temsilci ve üyeler biraraya gelerek, sendikamızın tarihine ilişkin düşünce, anı vebelgeleri toplamaya, buluşmalar düzenleyerek yaşlı kuşaksendikacıların o günlere dair anılarını dinlemeye, kısacayaşadığımız günlere, olaylara, tarihimize ait tanıklıklarımızıyazmaya karar verdik. Böylece yaşananları, ona tanıklıkedenlerin gözüyle bugüne ve gelecek kuşaklara ulaştırmakistiyoruz.Bu tarihe tanıklık etmişseniz sizin de çabalarımıza desteğinizive katkılarınızı bekliyoruz.T. Maden–İş sendikası, 1947’de kurulmuş ve işçi sınıfımücadelelerinin her dönemecinde önemli roller üstlenmiştir.Bugün, yöneticisinden üyesine, Maden-iş’e emekvermiş aydınlardan temsilcisine kadar herkesin yaşananyıllarla ilgili anıları vardır. İşçi sınıfı mücadelesi ve sosyaltarih açısından bu gün de tartışılan ortak tarihimizle ilgili buçabalarımızın bu konuda yapılacak araştırmalara yol göstericiolacağına inanıyoruz.Çalışmaya, elimizde bulunan ve bilinen yerlerdeki belgeleribir araya getirerek başladık.İş Kur’a başvurFesih yazısında yazan ne olursa olsun. Mutlaka fesihtensonra İş Kur’a işsizlik sigortasından yaralanmak içinen kısa sürede başvur. İşveren sana İş Kur’a verilmeküzere “İşten Ayrılış Bildirgesi” başlıklı bir belge vermekzorundadır.Bu belgeyi vermez ise İş Kur’a yaptığın başvurudaişverenin belge vermediğini belirt. İşverenin bu belgeyivermemesi idari para cezasıyla yaptırımlandırılmıştır.İş Kur fesih yazısında haklı bir neden gösterildiği içinbaşvurunu almaz ise ısrarcı ol. Çünkü işverenin gösterdiğifesih nedenin haksız olduğunu açtığın davada kanıtlasandahi sana işsizlik sigortasından ücret haklılığını kanıtladığıntarihten değil, İş Kur’a başvurduğun tarihten itibarenbağlanacaktır. Bizim ülkemizde davaların ne denli uzunsürebildiğini unutma.Biliyorum işsiz kalmak zordur. Hatta işsiz kalmak birtür meslek hastalığıdır. Sağlık insanın sosyal fiziksel, ruhsalolarak iyilik halinde olması olarak tanımlanmıştır.İşsiz kalan insanın ruhsal olarak iyilik halinde olmasıneredeyse olanaksızdır. Ruh sağlığının bozulmasının nedenide işten atılmak olduğundan işsizlik bir meslek hastalığıdır.Seninle ortak kaderi paylaşanlardan kopma. Bu günArjantin, Brezilya gibi ülkelerde örgütlenen işsizler enönemli baskı guruplarından birisi haline gelmiştir.Sakın utanma. İşsiz kalmanın nedeni senin yetersizliğin,senin verimsizliğin değildir. İşsiz kalmanın nedenikar etmenin dışında hiçbir değer tanımayan, fırsatçılarınkrizi bir nimet gibi görmeleri, seni korumak için var olan,senin var ettiğin siyasilerin seni ortada bırakmasıdır.“T. Maden-İş tarihine tanıklık” için, bilgi ve belgelerinizi bekliyoruz.Sizden de, bu çabalara katılmak isterseniz elinizde bulunan,Maden-iş’le ilgili belge, mektup, kitap, broşür, gazete,fotoğraf gibi basılı, yazılı malzemeleri Birleşik Metal–İşsendikasına getirmenizi, göndermenizi istiyoruz. Teslim alınantüm belgeler kayda geçirilecek, hazırlanan tutanağınbir nüshası belge sahibine verilecektir. Belgenin orijinalininkendinizde kalmasını istiyorsanız, bir kopyası alınarak aslıbelge sahibine iade edilecektir.Ortak çalışmamıza anılarınızı, düşüncelerinizi yazarak,sözlü tarih çalışmalarına katılarak da katkıda bulunabilirsiniz.“T. Maden–İş tarihine tanıklık” çalışma gurubu, AdemKarabaş, Ali Eşref Turan, Alpay Biber, Celal Alçınkaya,Celal Erdem, Cemal Azmi Poyraz, Cengiz Turhan, ÇimenTuran, Faruk Türkoğlu, Halit Erdem, Hanefi Öztürk, HasanRasim Eriş, İbrahim Kalyoncu,Mehmet Karaca, Murat Tokmak,Müşir Kaya Canpolat, Nurettin Çavdargil, Selim Mahmutoğlu,Seyda Bakır, Suat Esinsel Ve Birleşik Metal-İş’in’in katılmalarıyla oluşmuştur.Çalışma gurubuna katılmak isteyen arkadaşların katkıve katılımlarını bekliyoruz.“T. Maden–İş tarihine tanıklık” Çalışma Gurubu


İşverenler dur durak bilmiyorReel Sektör Krizi Fırsat Bildiİmalat sanayinde Ekim ayının bilançosu 190 bin işsizSendikamız tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuİstatistikleri üzerinden yapılan hesaplamaya göre Ekimayında imalat sanayinde kayıtlı işçi istihdamında daralma190 bin oldu.Metal sektörü 71 bin işçi ile istihdamda daralmanınen çok yaşandığı sektör olurken, onu 25 bin ile hazırgiyim sektörü izledi.Geçtiğimiz yılın ekim ayında toplamda yüzde 90’ımevsimlik işçi olan 22 bin kişi işsiz kalmıştı. En büyükkayıp ise sektörel olarak şahsi hizmetler ve inşaat sektöründeyaşanmıştı.Bu yıl ekim ayında işsiz kalanların yüzde 79’u daimiişçiler. Bu da mevsimsel etkinin, küresel kriz dalgasıkarşısında oldukça sınırlı kaldığını gösteriyor.Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 27ÇALIŞMA YAŞAMINDANYoksulluk ve Açlık SınırıDört kişilik aileningıda harcamalarınınyanısıra konut, ulaşım,giyim, sağlık,eğitim gibiihtiyaçları dikkatealınarak hesaplananyoksulluk sınırı, Aralık ayı için: 2 bin 410TL olarak hesaplandı.Açlık sınırı olarak belirlenen, dört kişilik bir aileninyeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda harcamasıtutarı ise, Aralık ayında 740 TL oldu.Hizmet sektöründe istihdamda yaşanan artış, reelsektördeki daralmayı karşılayamadı. Toplamda istihdam44 bin azaldı. Mevsimlik etki çıkartıldığında, İstanbul9 bin, İzmir 7 bin, Bursa 6 bin kişi ile en çokişsiz kalınan iller olurken, sanayi yoğunluğu olan builleri Aydın ve Kocaeli 2 bin civarında istihdam kaybıile takip etti. Antalya ve Muğla ise mevsimlik etkiile istihdamda daralmanın en yoğun olduğu iller oldu.Reel ücretler ise 1 ayda yüzde 5,5 geriledi.Krizi kendileri için fırsata dönüştürmek isteyenişverenler, işten çıkartmalarda dur durak bilmiyorlar.Sosyal Güvenlik Kurumu Ekim ayına yansıyan rakamlarkrizin boyutlarını ortaya seriyor.Ekim ayında sigortalı işçi sayısı bir önceki aya göreimalat sanayinde 190 bin azaldı. 170 bin işçiye istihdamyaratan hizmet sektörü ise bu kaybı karşılayamadı. İnşaatve diğer sektörlerdeki kayıplarla birlikte toplamdaistihdamda daralma 43 bin oldu. Geçtiğimiz yılın aynıdöneminde SGK kapsamındaki zorunlu sigortalı sayısıinşaat ve turizm sektöründeki mevsimsel etki ile 23 binazalmıştı.Ekim ayında sadece İstanbul’da sigortalı işçi sayısı9 bin kişi azalırken, İzmir 7 bin, Bursa’da 6 bin, Aydınve Kocaeli 2 bin, kişi işsiz kaldı. Bu illeri sırası ile Ankara,Denizli ve Eskişehir izledi.Mevsimlik etki ile hey yıl aynı dönemde benzerkayıplar yaşayan iller olan Antalya’da işsiz kalanlarınsayısı 13 binden 14 bine çıkarken, 10 bin işçi ileMuğla’da işsiz kalanlarının sayısı geçtiğimiz yıla görebin kişi azaldı. Balıkesir’de de 2 bin civarı kayıp yaşandıGeçtiğimiz yıl aynı dönemde İstanbul 3 bin, Bursa85, Ankara 2 bin kişi sigortalı istihdam sayısında artışyaşamıştı.Krizden en çok etkilenen sektörler ise metal ve hazırgiyim sektörü.Reel ücretler bir ayda yüzde 5gerilediEylül ayında 36,8 olan brüt günlük kazanç, Ekimayında 35,8’e düştü. Ekim ayı enflasyonunun yüzde 2,6düzeyinde olduğu dikkate alındığında reel ücretlerdegerileme SGK kapsamındaki işgücü açısından yüzde5,5 düzeyinde gerçekleşti.SGK verilerine göre ücretler geçtiğimiz yılın aynıayına göre sadece yüzde 6,5 artış gösterirken, enflasyonaynı dönemde yüzde 12 olarak gerçekleşti. Bunagöre yıllık bazda ise reel ücretlerde gerileme ise yüzde5 düzeyinde.Rapora göre ücretlerdeki düşüşün nedeni, işverenlerinkrizi fırsat bilerek kıdemli ve yüksek gelirli işçilereçıkartarak, yerine düşük ücretle işçi alması ile ücretsizizinlerden kaynaklanan gelir kayıpları.Reel sektörde azaldı, hizmette arttıSektörel olarak sigorta kapsamındaki ücretlilerinsayısındaki düşüş ise ağırlıklı olarak imalat sanayindenkaynaklanıyor. İmalat sanayi genelinde istihdam kaybı190 bin olurken, hizmetler sektöründe yeni istihdamedilenlerin sayısı 170 bin civarında. İnşaatta 14 bin kayıtlıistihdam kaybı yaşanırken, tüm sektörler dikkatealındığında toplam kayıp 44 bin düzeyinde.İşverenler krizi fırsat bildiAraştırmada sektörde yaşanan krizin işverenlertarafından emek maliyetlerini aşağı çekmek ve sendikasızlaştırmakiçin bir fırsata dönüştürülmeyeçalışıldığı ifade edilerek, krizinetkisinin yaşanmadığı, üretimin olağanseyrinde devam ettiği işyerlerinde bile,kriz bahane edilerek işten çıkartmalarıngündeme geldiği, işverenlerin sendikasızlaştırmaiçin kriz bahanesine sarıldığıifade edildi.İşten çıkartmalara ve işverenlerinsüistimallerine karşı hükümetin aktiftutum almasının bir zorunluluk halinegeldiğinin belirtildiği araştırmada, bununyerine işverenleri kollayan kimi paketleringündeme getirildiği bunun kabul edilemezolduğu belirtildi.Aralık 2008 TÜFEBir önceki aya göre: % -0,41Bir önceki yılın Aralık ayına göre: % 10,06Bir önceki yılın aynı ayına göre: % 10,06Oniki aylık ortalamalara göre: % 10,446 Aylık % 3,84Aralık 2008 ÜFEBir önceki aya göre: % -3,54Bir önceki yılın Aralık ayına göre: % 8,11Bir önceki yılın aynı ayına göre: % 8,11Oniki aylık ortalamalara göre: % 12,72Asgari Ücret1 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> - 30 Haziran <strong>2009</strong> tarihleri arasında16 yaş üstündeki çalışanlar için:Brüt: 666,00 TL.Net: 477,18 TL.16 yaşından küçük çalışanlar için:Brüt: 567,00 TL.Net : 406,26 TL.SSK Prim Alt ve üst Sınırı1 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> - 30 Haziran <strong>2009</strong> tarihleri arasındaGünlük kazanç alt sınırı: : 22,20 TL.Günlük kazanç üst sınırı : 144,30 TL.Kıdem Tazminatı Tavanı1 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> - 30 Haziran <strong>2009</strong> tarihleri arasında2.260,05 TL.Vergi Oranları<strong>2009</strong> yılında uygulanacak gelir vergisi dilimleri vevergi oranları:8.700 TL’ye kadar % 1522.000 TL’nin8.700 TL’si için 1.305, fazlası % 2050.000 TL’nin22.000 TL’si için 3.965, fazlası % 2750.000 TL’den fazlasının50.000 TL’si için 11.525, fazlası % 35


28Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>İtalya: “Krizin Bedelini Yaratanlar Ödesin!”DÜNYADANİtalya’nın en büyük konfederasyonu CGIL ve CO-BAS, CUB ve SDL sendikalarının çağrısıyla milyonlarcaişçi ve emekçi 12 Aralık 2008 günü “Krizin bedeliniyaratanlar ödesin” diyerek sokaklardaydı.CGIL Sendikası 12 Aralık gününü ülke çapındagenel grev ilan ederken krizin nedeninin işçi sınıfı olmadığınıve faturasının işçilere ödettirilmeye çalışılmasınaizin vermeyeceklerini açıklayan bir çağrı metnihazırlamıştır.İtalya’daki kardeş sendikamız CGIL Konfederasyonunabağlı FIOM sendikası tarafından sendikamızaulaştırılan metinde “İşler kendiliğinden değişmeyecek.Bütün yükü işçilerin omzuna yıkmaya alışık ekonomive politika dünyasını sadece sözlerle değiştiremeyiz.Bu nedenle harekete geçmemiz gerekiyor. Metal işçileriekonominin yeniden yapılandırılmasında işçi haklarınınve ücret artışlarının temel alınması için hareketegeçiyor.Metal işçilerinin mücadelesi emek hareketinindiğer kesimlerinin işleri ve haklarını korumak ve ekonomikve sosyal politikaları değiştirmek için yürüteceklerimücadelenin bir parçası olacaktır.12 AralıkCuma Günü İstihdam, Haklar, Ücretler ve Demokrasiİçin Metal İşçileri Greve Çıkıyor. Asıl Ekonomi Biziz!”denilerek İtalya’da gerçekleştirecekleri genelYunanistan’danSınıf DayanışmasıYunanistan’ın mücadeleci sendikalarından biri olanPAME 7 <strong>Ocak</strong> günü Filistin halkı ile dayanışma amacıylabüyük bir grev ve yürüyüş düzenledi. Eylemlerintemel çağrısı Israil saldırılarının derhal durdurulmasıve Filistin topraklarındaki İsrail askerlerinin derhal ülkeyiterk etmesiydi.PAME, <strong>Ocak</strong> ayının ilk haftası boyunca Filistin’dekisınıf kardeşleri ile dayanışma içerisinde olduğunu göstermekamacıyla birçok eylem düzenledi: 9 <strong>Ocak</strong> günüİnşaat İşçileri Sendikası 24 saatlik bir uyarı grevi düzenlerken,aynı gün sağlık, muhasebe, gıda, tekstil veemeklilerin örgütlü olduğu sendikalar da 11 ile 4 arasıbir uyarı grevi düzenlediler.Ve bu eylemler ortaklaştırılarak İsrail ve AmerikaKonsolosluklarının önüne bir yürüyüş düzenlendi.Buna ek olarak 9 <strong>Ocak</strong> gecesi Filistin halkıyla dayanışmaamaçlı bir konser düzenlendi.Yunanistan’daki grevlerin yanı sıra dünyanın birçokyerinde İsrail’e uyarı eylem ve yürüyüşleri düzenlenmekte.Hollanda’dan TIE ziyareti13 Kasım 2008 tarihinde,TIE-Netherlands(Uluslararası Bilgi Ağı) adlıenstitü statüsünde çalışankurumdan, KoordinatörHanka Heumakers veFranny Parren sendikamızıziyaret ettiler.Philips işçilerinini mücadelesinedestek veren konuklarımızile, önümüzdekidönemde yapılabilecek ortakçalışmalar konuşuldu.greve çağrıda bulunuldu.12 Aralık Günü İtalya’nın hemen hemen bütün bölgelerindegreve katılım sağlandı ve sürekli yağan yağmurarağmen geniş katılımlı yürüyüş ve gösteriler düzenlendi.108 ayrı kentte düzenlenen gösterilerde İtalyaişçi sınıfı krizin bedelini işçilere yüklemeye çalışan neoliberalpolitikalara, eğitim ve sağlık reformlarına vegüvencesiz çalışmaya karşı olduklarını belirterek bugrevin bir uyarı olduğu vurgusunu yaptılar.İşten çıkarmaların acilen durdurulması ve çalışmasaatlerinin azaltılması taleplerinin ön plana çıktığı eylemlerekatılan sayısının ülke genelinde bir milyondanfazla olduğu belirtildi.Cobas Sendikası lideri ise yaptığı konuşmada geneltalepleri şu şekilde sıraladı:113 ve 169 nolu yasalarıngeri alınması, ücretlerin ve emekli maaşlarının yükseltilmesiamacıyla kamu harcamalarının artırılması;herkes için asgari ücret belirlenmesi; bankalara, spekülatörlereve sanayicilere harcama yapılması yerine,eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere yapılan harcamalarınartırılması; gündelik işleri yasallaştıran kanunlarıngeri alınması; iş güvenliği; grev ve sendika haklarınınsavunulması.Çalışma Saatleri DirektifindekiDeğişikliğe Hayır16 Aralık günü yaklaşık 15000 ETUC (AvrupaSendikalar Konfederasyonu) üyesi Çalışma SaatleriDirektifi’nde yapılmaya çalışılan değişikliği protestoetmek amacıyla Strasbourg’a yürüdü.Parlamentoda değişiklikle ilgili görüşmelerin sürdüğüsırada dışarıda eylem yapan sendikalar “çalışmasürelerinin uzatılmasına değil işçi haklarına öncelik”yazılı büyük bir pankartın arkasında yürüdü.ETUC’un talepleri: çalışma sürelerinde her türlüesnekliğe son verilmesi, bütün çağrı üzerine çalışmabiçimlerinin çalışma sürelerinden sayılması, çalışmasaatlerinin düzenlenmesinde toplu sözleşmenin özelrolünün korunması, bütün işçilerin iş ve aile yaşamınıbarışık tutmayı sağlayabileceği ve bütün aile üyelerinesağlık koruması sağlanması, bütün iş kademelerindekiişçilerin uzun sürelerle çalışmasının önüne geçilmesiydi.AB ülkelerinde çalışma sürelerinin çeşitli boşluklarbırakılarak uzatılmasına neden olacak çalışma süreleridirektifi konusundaki tartışmalar bir süredir sürmekteve özellikle Avrupa’daki mücadeleci sendikaların ciddimuhalefeti nedeniyle hayata geçirilememektedir.Fransa’da Lise ÖğrencileriKararlıFransa’da Sarkozy hükümetinin liselerin sayısınınazaltılması, müfredatların yeniden düzenlenmesi vemezuniyet sürecinin esnekleştirilmeye çalışılmasınıöngören yasa tasarısı, lise ve üniversite öğrencilerinintepkisine yol açtı.Kasım ayında eğitim emekçilerinin düzenlediğigrev ve yürüyüşlerle başlayan süreç Aralık ayına gelindiğindeeğitim dünyasının geneline yayılmıştı. Aralıkaynın ikinci haftası lise öğrencilerinin kitlesel yürüyüşlerive okul işgalleri ile geçerken Eğitim Bakanı XavierDarcos reformun bir sene ertelendiğini açıkladı.Eylem ve gösteriler ardından hükümetin geri adımatması da lise öğrencilerini durduramadı. 18 Aralıkgünü reformun tamamen geri çekilmesi talebiyle sokaklardaolan lise ve üniversite öğrencileri ve eğitimemekçileri yasayı ertelemenin bir çözüm olmayacağınıvurguladı.18 Aralık eylemlerine ülke genelinde 180bin civarındaöğrenci katıldı. Aynı gün birçok yerde lise işgalleriyaşanırken sürecin en baştan beri örgütleyicisi olanlise sendikaları UNL ve FIDL yaptıkları açıklamadayasa tamamen geri çekilene kadar mücadelelerinin süreceğiniaçıkladı.Brezilya GM’de EylemlerSürüyorGeneral Motors’un Brezilya’daki fabrikasında 800geçici işçinin işten çıkarılması sonrasında işçiler 13<strong>Ocak</strong> günü iş yavaşlatma eylemi başlattılar. Toplamda6000 işçinin çalıştığı işyerinde sabah ve gündüz vardiyalarındaçalışan 3000’er işçi üretim bantlarını bir saateayarlayarak üretimde ciddi bir yavaşlamaya nedenolmakta. 15 <strong>Ocak</strong>’tan itibaren iş yavaşlatma düzeyinindaha da arttırılması öngörülmekte.Sendikanın talebi işten çıkarılan işçilerin işlerinegeri dönmesi ve GM Sao Jose’de çalışan yaklaşık 8000işçinin iş güvenliğinin sağlanması. “Şimdilik” bir grevkararı almadıklarını açıklayan sendika işten çıkarmalarınsebebinin ekonomik kriz olarak açıklanmasını aslakabul etmediklerini belirtti.Üretimden gelen güçlerini kullandıkları eylemlerininer yada geç başarıya ulaşacağına inandıklarını belirtensendika, 800 işçinin geri dönmesi için mücadeleyisonuna kadar götüreceklerini vurguladı.yayınlarımızdanGLU-Küresel Emek Üniversitesive Güney Afrika-WITS Universitesinin öncülüğünde,ILO-ACTRAV’ındesteği, DİSK ve BirleşikMetal İşçileri Sendikamızınişbirliği ile gerçekleştirilenbu çalışma, on dört ülkedekidurumu gözler önünesererek buradan bir dünyaresmi çıkarmayı amaçlayanve halen devam eden dahakapsamlı bir araştırmanınTürkiye bölümünü oluşturmaktadır.


“Çocuklar ölüyorsa, insanlık da ölmüştür”Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 29Gazze’de saldıran Emperyalizmdir“annemizin söylediği ninnidenspikerin okuduğu habere kadar,görebilmek yalanı,anlamak sevgilimO müthiş bir bahtiyarlıkgideni ve gelmekti olanı”Gazze’de insanlar ölüyor. Caddelere, sokaklara, evlerebombalar yağıyor. Sadece bunlara da değil, hayır;hastanelere, okullara ve bir savaşta kurşun atılmamasıgereken ne kadar yer varsa hepsine bombalar yağdırılıyor.Bu ağır bir katliam, büyük bir kıyım, acımasız birsaldırı. Bu saldırıda yediden yetmişe herkes hedef; çocuklar,kadınlar, yaşlılar öldürülüyor, katlediliyor.Tüm dünya halkları bu insanlık dışı saldırılar karşısındabüyük bir öfke duyuyor, tepkilerini ortaya koyuyor.Dünyanın dört bir yanında Asya’da, Afrika’da,Amerika’da, Avrupa’da on binlerce, yüz binlerce insanmeydanlarda haykırıyorlar; “Bu katliamı durdurun.”O halde neden durmuyor bu acımasız saldırı. EğerMüslümanı, Hristiyanı, Budisti ve hatta Yahudisi bilebu saldırılar dursun, insanlar ölmesin diyorsa, niye durmuyorveya durdurulmuyor o zaman…İşte burada işin içine bugün tüm dünyaya hakimolan kapitalizmin ve sistemden çıkarı olan büyük sermayesahipleri ile onların işbirlikçisi konumundaki hükümetlerinpolitikaları devreye giriyor.Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirerek enerjikaynaklarını tamamıyla kontrolü altına almak isteyenABD yönetimi ile tetikçisi olan İsrail yönetiminin varlıklarınısürdürmek için bu saldırılara ihtiyacı var.Büyük bir kriz yaşayan kapitalizmin en büyük kalesiolan ABD ve işbirlikçileri için, savaş her zamanolduğu gibi kurtarıcı olmaktadır. Tüm dünyayı kanabulayan Birinci ve İkinci Dünya Savaşları da genelliklekapitalizmin yaşadığı büyük krizler sonrası yeni pazararayışına giren sermaye sahiplerinin güdümündeki siyasilerinuygulamaları sonucunda çıkmıştır. Çok iyibilindiği gibi bu savaşlarda milyonlarca insan ölmüş,yine bu savaşların bitiminde Japonya’ya atılan atombombaları sonucunda ölenlerin yanı sıra, on binlerceinsan savaştan yıllar sonra dahi yayılan radyasyon sonucusakat doğmuştur.Büyük Ortadoğu Projesini yaşama geçirmek için,kimyasal silah kullandığı ve bu tip silahları yenidenkullanma ihtimali var olduğunu ileri sürerek Saddamyönetimindeki Irak’a giren ABD’nin, bugün, daha betersilahları kullanan İsrail’e sahip çıkmasının ardındayatan neden de yine ortak ekonomik çıkarlardır.Bu saldırıların ve ölümlerin durması için ABD, AB,Birleşmiş Milletler ve birçok gelişmiş Avrupa ülkesindekitek tek hükümetlerin, yasak savma niteliğindekiaçıklama ve tutumları, İsrail saldırılarından ciddi birrahatsızlık duymadıkları gibi tam tersine bundan hepsininçıkarları olduğunu da gösteriyor.Kapitalizmin dini imanı yokturİnsan yaşamını hiçe sayan, kandan kar eden buzihniyetin esasen ırkı, dini ve milliyeti yoktur. Kapitalizminve dolayısıyla sömürünün devam etmesi adınaişyerlerinde nasıl ki emekçilerin iş kazaları geçiripölmeleri veya sakat kalmaları umurlarında değilse, yeryüzünde de ölümler onlara vız gelmektedir.Gerçekten de çağdaş, uygar, demokratik ve aynı zamandaAB’nin başat Devletlerinden olan Fransa’nın,emperyalist amaçlarına ulaşmak ve yer altı ve yer üstükaynaklarına el koymak için geçmişte bir çok Afrikaülkesinde uyguladığı katliamlar henüz unutulmadı.Ayrıca, AB’ye Başkentini veren Belçika’nın dahabirkaç yıl öncesinde Nüfusunun büyük bir bölümüHıristiyan olan Ruanda’da, Hutu ve Zulu kabilelerinibirbirine düşürerek yaptığı soykırım gibi katliamlarınkanları bile kurumadı henüz.Yine demokrasinin beşiği olarak bilinen İngiltere,kaynak aktarmak ve sömürmek için binlerce kilometreuzaktaki Hindistan’da Hinduları acımasızca katlederken,hemen yanı başında ve yüzyıllarca birlikte yaşadıklarıdindaşları olan İrlanda halkına karşı da aynıkanlı siyaseti uygulamaktan çekinmedi. Sadece bu örneklerbile, kapitalizm için eğer konu sömürüyse dinve milliyetin bir ayrıntıdan ibaret olduğunu çok somutbiçimde gösteriyor. Ve ne yazık ki bu sistem kendiniancak sömürüyle var edebiliyor.Şimdi bazıları bu acımasız ve hain saldırıyı, yüzlerceinsanın dökülen kanını bir din savaşı gibi yansıtarak,her zaman olduğu gibi bir taşla kuş katliamı yapmakistiyor. Böylece hem kapitalizmin ve onun en saldırganhali olan emperyalizmin ve dolayısıyla sömürüsisteminin çirkin yüzünü gizlemiş oluyorlar, hemde ilerde gerçekleştirmek zorunda kalacaklarımuhtemel karışıklıklar veya savaşlar için aslındaçıkarları bir olan halkları birbirine düşmanediyorlar.Eğer bazılarının iddia ettiği gibi bu bir dinsavaşıysa, o zaman neden halkı ve yönetimi tamamenMüslüman olan Suudi Arabistan, Katarve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Devletlerin doğrudürüst sesi bile çıkmıyor. Buna çoğunluğu Müslümanolan Mısır, Suriye ve Irak gibi devletleri de ekleyebiliriz.Türkiye’de ise Sn. Başbakan bir yandan İsrail’e karşıçok sert demeçler verse de, kendi dönemlerinde İsrailile Stratejik Askeri anlaşmalar yaptıklarını, Konya’daortak eğitim uçuşları gerçekleştirdiklerini tüm kamuoyuçok iyi biliyor.Ayrıca saldırıdan kısa bir süre önce Ankara’yagelen İsrail Yöneticileriyle yapılan görüşmeleriniçeriği açıklanmıyor. Bu da gösteriyor ki,içerde her zaman olduğu gibi halkın diniduygularını istismar etmek adına farklı birsiyaset izlenirken, öte tarafta stratejik ortakABD ve onun şımarık kardeşi İsrail’ e gözyumuluyor.BUGÜN HEPİMİZ FİLİSTİNLİYİZ!Venezüela’da Müslüman var mı?Diğer yandan Gazze ile İsrail’den kilometrelerceuzaklıktaki ve ABD’nin hemen yanı başındaki Müslümanolmayan Venezüela ise, hiç bir aldatmaca yapmadanve sahte gözyaşları dökmeden bu katliama karşıolabilecek en sert tavrı aldı; Venezüella’nın HugoChavez liderliğindeki hükümeti İsrail Büyükelçisini veelçilik çalışanlarını ülkesinden kovdu. İsrail BüyükelçisiSholomo Cohen ve 6 büyükelçilik çalışanı, İsrailDevleti’nin Filistin halkına karşı yürüttüğü asimetrikve kanlı saldırılardan dolayı Venezüella’dan sınır dışıedildi.Evet onlar Müslüman değil ama, anti-kapitalist veanti-emperyalist bir yönetime sahipler. Bu nedenle dehiçbir ayrım yapmadan ve çıkar düşünmeden doğrudanve mazlumdan yana tavır alıyorlar.Bütün bu yaşananların gösterdiği ve emekçilerin deçok iyi bildiği gibi, “emekçilerin gözbebekleri farklıolsa da gözyaşları aynıdır.”Dünyaya, insanların alınteri ve kanıyla beslenenkapitalistlerin, emperyalistlerin yani sömürücü vampirleringözüyle değil, emekçilerin, emeğiyle geçinen vegeçinmek zorunda olan insanların gözüyle baktığımızda,meselenin özünü yakalayabiliriz.Perdenin ardında gizlenmek isteyen oyunu görebilir,şairin dediği gibi “gideni ve gelmekte olanı”anlayabiliriz.


Birleşik Metal-İş30 <strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>30Metin KurtYeşil Sahaların Yıldızı veÖrgütlü Mücadelenin SimgesiGazetemizin bu sayında futbol yaşamından verdiği sendikal örgütlülük mücadelesindentanıdığımız ve Galatasaray Spor Kulübü’nün efsane futbolcularından MetinKurt ile birlikteyizÇağımıza damgasını vuran en büyük eğlence araçlarındanbiri olan futbol; kitleleri adeta avucunun içine aldı.Meşin yuvarlakla yatıp kalkanların sayısında patlama yaşanıyor.12 Eylül öncesi futboldan söz edildiğinde ünlü futbolcularlabirlikte en çok geçen isimler Franko ve Salazar diktatörlüklerive onların kitleleri baskılama araçlarıdır. Franko,“150 bin kişilik bir uyku tulumu yapın” emrini, Salazar ise“İktidarımı 3F’ye, yani futbola, festivale (fiyesta), örgütlü dine(fadima) borçluyum” derken hangi gerçeğin altını çizmişti?Futboldan bahsettiğimiz zaman emekten yana tavrı ileaklımıza ilk gelen isim; Metin Kurt. Metin Kurt, futbolcularınsendikalaşmasının gerekli olduğuna inanan ve de buamaç için mücadele etmiş bir oyuncuydu. Hep; “Halkçı Metin”,“Aslan Metin”, “Çizgi Metin” gibi sıfatlarla anıldı.“Çizgi Metin” lakabı ile anılmasının nedeni bedenselzayıflıktan değil, sırtına geçirdiği 7 numaralı formanınhakkını vermek adına topu kaptığı gibi taç çizgisi boyuncasürmesinden kaynaklanıyor. Bu durumu Metin Kurt; “Halkaen yakın yer neresi? Çizgi. Ben de çizgide beklerdim. Hephalka en yakın olan yerde olmak istedim” olarak açıklıyor.Kurt, Alibeyköy’de başladığı futbol macerasına AdaletSpor, Altay ve PTT kulüplerinde oynayarak devam etti.Kurt’un Galatasaray’a transfer olduğu dönem, sarı-kırmızılıekibin Türkiye Ligi tarihinin ilk “üç senelik şampiyonlukserisi”ni yakaladığı dönem oldu. Tabii bu yıllarda MetinKurt da oynadığı futbolla taraftarların çoktan sevgilisi olmuştu.Fakat bu başarıların yanı sıra Metin Kurt; bir başka yönüyledöneminde birlikte oynadığı çoğu futbolcudan ayrılmayıbaşarmıştı. Okuyan, ülkesinde, dünyada nelerin tartışıldığınıve neyin kavgasının verilmesi gerektiğini bilen, herşeyden önemlisi bir köleden ziyade bir emekçi olduğununfarkına varan bir sporcuydu.Metin Kurt, genelde insanların aklında yer etmiş yaygınfutbolcu karakterinin aksine hovardalık peşinde koşmaktansaeli kalem tutan, etrafını sorgulayan insanlarla birlikteolmuş, bu insanların önerdiği eserleri okumuş ve kendisi deartık sporcu kimliğini sorgulayan bir insana dönüşmüştü.Futbolcuların bugünün aksine, hem ücretlerinde hem debunların ödeme usulünde sıkıntı yaşadığı o günlerde, MetinKurt şartlardan memnuniyetsizliğini dile getirmeye başlamışve bunu “Üstü forma, altını sorma!” diyerek biraz daesprili bir şekilde ifade etmişti.Edindiği bu birikimler ve dönemin şartlarının onda yarattığıhoşnutsuzluk Metin Kurt’un kafasında “FutbolcularSendikası” fikrini doğurdu. Bir fikri ilk defa ortaya attığında,hem futbolcu arkadaşlarından hem de tribünlerden büyükdestek gördü fakat sıra uygulamaya gelince yapayalnızkaldı. O dönemde de basın patronları kulüp yöneticileriylesıkı fıkıydılar ve bu ortamın bozulması en son isteyeceklerişeylerden biriydi.Metin Kurt; bu duruma tepki göstermek amacıyla 1973-74 sezonunda oynanan İtalya-Türkiye milli maçı öncesibasını kınadığı bir bildiri hazırladı ve bu bildiriyi tüm takımarkadaşlarına imzalattı. Aslında bu bildiri Metin içinkariyerinin sonunu yaklaştıran olaylardan biri olacaktı. Buolay sonrasında her ne kadar aşırı gayretli oyunuyla A MilliTakım’a beraberliği getirse de bu gayreti kendi kariyerinibiraz daha uzatmaktan öte bir fayda getirmediMetin Kurt, ilk isyanını Galatasaray’ın bir kupa maçıiçin kampa girdiği günlerde gerçekleştirdi. Kazanılan Ankaragücümaçı sonrası ödenmesi gereken alacaklarını arkadaşlarıadına istediğinde, İdari Menajer tarafından “futbolaanarşiyi soktunuz” suçlamasıyla karşılaştı. Ardında KaptanYasin Özdenak ve Büyük Mehmet’in de aralarında olduğubeş oyuncuyla birlikte kadro dışı bırakıldılar.Yani bir emekçi olarak hak aramak, sendika hakkı içinmücadele etmek, milli ve çok ünlü bir futbolcu olsanız bilekapı dışarı edilmeniz için yeterli bir sebepti. Metin Kurtiçin bu olayın asıl üzüntü verici yanı sadece kendisinin kovulmasıdeğil, sendika girişimine katılmadıkları halde sırfkendisiyle arkadaşlık ettikleri için aynı akıbeti paylaşan beşarkadaşı olmuştu.Artık iyice dışlanmıştı ve son darbe de Galatasaray’danKayserispor’a gönderilmesiyle gerçekleşti. Tribünlerin “AslanMetin”i Kayseri Spor’da oynadığı dönemde de mücadeledenuzak durmadı. Ama Metin Kurt için bu olay yaşamındabaşka bir dönüm noktasının da başlangıcı oluyor ve MESSgrevlerini yaşayan Maden-İş Sendikası’yla tanışıyordu.O dönemi; “Maden-İş Sendikası’ndan arkadaşlar geldi.Mücadelemize maddi ve manevi desteğinize ihtiyacımız vardediler. Hiç çekinmedim destek verdim. Biliyordum ki onlardoğru iş yapıyorlardı. İstanbul’da döndüğümde soluğu yineMaden İş Sendikası’nda aldım. O sıralar Politika Gazetesi’niMaden-İş çıkarıyordu. Bana bir sayfa verdiler”.O günlerde Politika gazetesinin spor sayfasının başlığıolarak yer alan “Sportmence” daha sonra yine Metin Kurt’unda aralarında olduğu bir ekip tarafından bir spor dergisinedönüşecekti. İşte aynı günlerde Kemal Türkler’le de tanışanMetin Kurt o günleri özlemle ve saygıyla anıyor.İstanbul’da arsa spekülatörlerine karşı yeşil alanlarınyok edilmemesi için ve çocukların oyun oynama isteğinidile getirmek amacıyla Amatör Sporcular Derneği tarafındanİnönü Stadı’nda 5 bin çocuğun katıldığı bir toplantı düzenlenirkenbu işin başında yine Metin Kurt yer alıyordu.“1978 ya da 1979 yıllarıydı tam olarak hatırlamıyorum, amatoplantının düzenlenmesinde Maden-İş ve Sine-Sen’in yanısıra birçok sendikadan destek de gördük. Kısaca, DİSK yanımızdaydı.Bizzat Kemal Türkler’le ben görüştüm.”70’li yıllarda bu girişimi gerçekleştirenler, yaşadığımızgünlerde tamamıyla betonlaşan şehirler nedeniyle “oyun”sözcüğünü bilgisayar ile bir tutan yeni neslin geleceğini, ogünden görebilmeleri ve buna karşı tavır almaları nedeniyleayrıca kutlanmayı hak ediyorlar.Metin Kurt; yeşil sahalardan uzaklaştı fakat futbollaalakasını asla koparmadı. Futbolcuların bir sendika çatısıaltında örgütlenmesi fikri; 12 Eylül’ün zor koşullarında pekgündeme gelmemiş olsa da mücadelesinden asla vazgeçmedi.Düşündüklerini başka şekilde savunmaya devam etti.Politika ve Evrensel gibi yayın organlarında spor yazarlığıyaptı. Metin Kurt; Turgay Kurultay ve Veysel Ataymanile birlikte “Arenada Show: Modern Sporun Dünü ve Bugünü”isimli bir kitaba da imza attı.Amatör Sporcular Derneği’nde branş ve sıfat aramaksızınbinlerce sporcu örgütlendi ve ciddi bir güç haline geldi.O da 12 Eylül’ün mağdurlarından oldu. Darbe olmasaydıTüm Sporcular Derneği pankartı altında 1 Mayıs’ta işçi sınıfınınyanında saflarda olacaktı.“Ben Metin Kurt olarak ne zaman beyanat versem basındayer aldım. Ne zamanki Amatör Sporcular Derneğiyöneticisi oldum, söylediğim şeyler spordan haksız kazançsağlayan bezirganları rahatsız etmeye başladı ve benimaçıklamalarımın çıkmasını engellediler.”“Futbol; işçi sporudur ve bu nedenle de işçiler tarafındanseviliyor” görüşünün bilinçli olarak yaygınlaştırıldığınıdüşünen Metin Kurt; “Bu tez var olan spor gerçeğiyle debağdaşmıyor. Futbol, oyunun sporlaştırılmadan önce işçilertarafından oynandığı doğrudur. Ancak işçilerin oynadığıoyunla, kapitalistler tarafından burjuva rekabet ideolojisiekseninde kurumlaştırılan futbol sporu arasında en ufak birbenzerlik bulunmuyor” diyor ve durumu; “Bu sömürü düzeninde atılan her gol, emekçilerin kalesine girer” sözleriyleözetliyor ve futbolun; kitlelerin ‘afyonu’ olduğunu düşünüyor.Sendikaların yaşamın üretildiği alanlarda olduğu gibi,yaşamın yeniden üretildiği alanlarda da söz sahibi olmasıgerektiğini belirtiyor. Metin Kurt’un futbolun günümüzdekiyeri hakkında; “Bizler futbolu bir oyun olduğu için severve oynardık. Artık futbol para, son model arabalar ve güzelmankenler için oynanıyor. Emekten ve işçi sınıfından yanaolanlar hiçbir zaman spora karşı olmadı. Sporun içinde herzaman yer aldılar ama her zaman yanlış tarafta yer aldılar.Futbolda bizlerin boşalttığı alanları başkaları doldurdu. Futbolubir uyuşturucu haline getiren sistem yerine futbolunkendisini mahkum ettik. Hayatın içinde kim çoksa tribünlerdede o çok olacaktır. Finans kapitalin sporuna karşıysak onasu taşıyan değirmende su damlası olmamalıyız.” diyor.Metin Kurt; futbolcuların örgütlenmesinin bir aracıolarak yıllar önce bıraktığı yerden ve yeniden “SportmenceDergisi”ni çıkarıyor. İlk sayısı <strong>Ocak</strong> 1981 yılında çakanSportmence; şimdilerde yayın hayatına devam ediyor veikinci sayısı çoktan çıktı bile.


Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong> 3112 Eylül’de idamla yargılanırken verdiği yanıt,dik duruşun ve cesaretin simgesi olmuştu:‘Siz assanız assanız, ancakbenim ceketimi asarsınız!’Abdullah Baştürk,ölümünün 17. yılında anıldıDİSK Genel Başkanlarından unutulmaz işçi önderi,12 Eylül zindanlarında onurun, mücadele vedirenmenin simgesi olmuş Abdullah Baştürk, ölümünün17. yılında 21 Aralık 2008 Pazar günü, saat:11:00’de Zincirlikuyu’daki mezarı başında yapılantörenle anıldı.Törene, Abdullah Baştürk’ün ailesi, DİSK veDİSK üyesi sendikaların yöneticileri ve çok sayıdaüye katıldı.Yapılan konuşmaların ardından, AbdullahBaştürk’ün şahsında kaybettiğimiz DİSK genel başkanları,DİSK kurucuları, sendika başkanları, DİSKiçin canını vermiş temsilci ve işçi arkadaşlarımız ileemek ve demokrasi mücadelesinde kaybettiklerimizanısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.Eskişehir Şubemizde örgütlü Entil’den Soner Yıldırım’ınannesi vefat etti.İstanbul 1 Nolu Şubemizde örgütlü G-U’dan BünyaminDursun’un babası vefat etti.Anadolu Şubemizde örgütlü Çimsataş’dan İbrahimKurt’un babası, Mehmet Karahan’ın babası SeyfettinBodur’un annesi ve üyemiz Durmuş Ali Akdan vefat etti.SCT Filitre temsilcimiz Erdinç Tümük ayağına hızar değmesisonucu yaralandı. Koluman Kögel baştemsilcimiz veŞube Yönetim Kurulu üyemiz Menderes Doğan bir ameliyatgeçirdi. Mustafa Aydın’ın babası vefat etti.MUTLULUKLARIMIZEskişehir Şubemizde örgütlü Demisaş’dan BurhanZengin’in kızı, Ali Ateş’in oğlu, Cemil Karadağ’ın kızı İlhamiGül’ün oğlu, Sadık Murat Gül’ün çocuğu ve MustafaAksoy’un oğlu dünyaya geldi. Entil’den Adil Şahin’inoğlu, Tahir Ceylan ve Mesut Işık’ın kızları dünyaya geldi.Süsler’den Ahmet Özbay’ın kızı doğdu. Öznur’dan CüneytManay evlendi, Uğur Üşümezel’in çocuğu sünnet oldu.İstanbul 1 Nolu Şubemizde örgütlü Anadolu Isuzu’dan,Bülent İzgi, Hüseyin Şahin, Alişan Özaltun, Murat Sepetçi,Hüseyin Ertürk, H. İbrahim Gökmen, Zafer Taşçı, HakanAyan’ın çocukları oldu. Şafak Yılmaz evlendi. AnadoluMotor’dan, Cihan Zengin evlendi. Ahmet Kılıç’ın oğlu dünyayageldi. G-U’dan, Sedat Demir’ in çocuğu dünyaya geldi.Mustafa Keskin, Vedat Ön evlendi. ABB Dudullu’dan, ŞenolÖzdemir’in oğlu, Ergün Bay’ın kızı oldu. Aksan Metal işyerimizde,Murat Alp’ın oğlu, Güner Akdeniz’in oğlu, RamazanKamış’ın Kızı, Tuncay Kara’nın oğlu dünyaya geldi.Anadolu Şubemizde örgütlü Çimsataş’dan MuhammetKes, Gökhan Kayıran, Mustafa Karaer, Salim Demirlenk,Besim Deveci, Musa Ünal, Hasan Uçar, Soner Sağnak evlendi.Eftal Yılmaz’ın oğlu, Hulisi Kafesci’nin oğlu, SelçukTilki’nin kızı dünya geldi. Koluman Kögel’den Zekeriye Sönmez,Osman Epik, Kemal Tepebağ, Metin Koçanlı evlendi.Serkan Türkmen, Osman Kılıç, Ayhan Acın, AbdulrezzakDilekci ve Berat Evren Tekeli’nin oğulları dünyaya geldi.Rüstem Yıldız nişanlandı.Kocali Şubemizde örgütlü Erciyas Boru’dan TuncayIşık’ın bir erkek çocuğu dünyaya geldi.Gebze Şubemizde örgütlü Çayırova Boru’dan TuncayAydın evlendi. Ali Deniz, Hasan Karagişi, Yusuf Kaya’nınçocukları dünyaya geldi. Yücel Boru’dan Ali Kılıç, CemalBalca, Satı Metin, Fuat Yiğitdoğan’ın çocukları dünyayageldi.İzmir Şubemizde örgütlü Delphi’den Metin Muştu veHalit Güngör’ün oğulları dünyaya geldi. Polkima’dan HakanSönmez’in kızı Seminur, Kenan Karakoyun’un oğlu Yasindünyaya geldi. Eren Balata’dan Naim Kemal Birol oğlunuevlendirdi. Lemförder’den Olcay Pınar ve Fatih Kin’in oğullarıdünyaya geldi. Totomak’tan Murat Cintan, Bilal Türköz,Rafet Gürbüz, Fatih Akar’ın oğulları Devrim Kırnık ve NiyaziUrhan’ın kızları dünyaya geldi. LİSİ-FTB’den GökhanKarakaş’ın kızı, Niyazi Dülger’in oğlu dünyaya geldi ve HakanMumcuoğlu, Orhan Dağabakan evlendi.Dünyaya yeni gelen minik kardeşlerimize hoş geldiniz diyor, sağlıklı bir yaşam temenni ediyoruz.Yeni evli çiftlere ömür boyu mutluluklar dileriz.ÜZÜNTÜLERİMİZGebze Şubemizde örgütlü Çayırova Boru’dan ÖzcanDeniz, Emre Ceylan iş kazası geçirdi. Şevket Barabela,Ramazan Çağlayan, Ali Altıntaş ameliyat oldu. ÇayırovaBoru’dan Muharrem Yenay’ın ağabeyi, Aslan Ali Yurdakul’unanne ve babası, Yücel Boru’dan H. İbrahim Gültekin’in annesi,Ferhat Çelik’in babası vefat etti.İzmir Şubemizde örgütlü Delphi’den Deniz Aydın’ın babası,Önder Karaca’nın ağabeyi, Cengiz Uygunlar’ın dedesivefat etti.Kaybettiklerimize Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.Ameliyat ve iş kazası geçiren arkadaşlarımıza geçmiş olsun der acil şifalar dileriz.BULMACAHazırlayan: Şahin KarayılanSOLDAN SAĞA:1) Birçok siyasi parti yada grubun kurduğu hükümet ve yönetim biçimi./Rusça’da evet. 2) Su yolu./Zaman birimi./Bir müzik çeşidi. 3) Gözetleme, gözleme./Aydınlık,ışık, parıltı./Mısır’da tanrı. 4) Bir yerde oturma./Bir yerin denizdenyüksekliği, yükselti. 5) Bir çeşit yarış kayığı./Aynı erkekle evli olan kadınlarınbirbirine göre olan adı. 6) Acemce su./Ev işlerinde çalışkan ve beceriklikadın. 7) Yemin./Çizgi, yol./Adale. 8) Bir balık çeşidi./Şan, ün, şöhret. 9) Sığır,koyun gibi hayvanları kesen yada etini satan kimse./Bir mal yada paranın birsürede emek verilmeden sağladığı gelir. 10) Argoda zenci./Erişmek, ulaşmak.11) Ağaç işleriyle uğraşan kimse./Eski dilde ekmek. 12) Götürü, toptan..YUKARIDAN AŞAĞIYA:1) Büyüleyicilik, etkileyicilik./Silah olarak kullanılan iki ağzı da keskin uzunbıçak. 2) Bir ekin biçme aracı./Bir ilimiz. 3) Aksayan, hafifçe topallayan./Kalemealınan öneri, proje. 4) Vücudun biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollaryada yalancı ayaklar üzerinde sürünerek yer değiştiren bir gözeli./Karın yassıve iri taneler halinde yağması. 5) Bir şeye duyulan eğilim, arzu./Yutmak içinküçük yuvarlak duruma getirilmiş ilaç./Nikelin simgesi. 6) Nazi Hücum kıtası./Olmamış, olgunlaşmamış./Gümüşün simgesi. 7) Taraf, yön./Taşıt dizisi./İlkelbir silah aracı. 8) Bir meclis yada kurulun çözümlemesi gereken sorunları görüşüptartışmak için yaptığı toplantı, celse./Gemi, tren, kışla gibi yerde üst üsteyapılan yatak yeri. 9) Bir şeyin olmasına az kaldı anlamında bir kelime./Sodyumunsimgesi. 10) Hastanelerde yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer.11) Buğdaygillerden tohumları gereğinde besin olarak kıllanılan kuraklığa dayanaklıbir bitki./Baston./Değerli bir taş. 12) Görkem, heybet, büyüklük./Kuzusesi./Sodyumun simgesi.1234567891011121 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12


32Birleşik Metal-İş<strong>Ocak</strong> <strong>2009</strong>Süleyman Türker’iÇok ÖzleyeceğizNETAŞ grevcileri, ASELSAN direnişçileri,DİTAŞ işçileri seni çok özleyecekler…Birleşik Metal-İş üyeleri seni çok özleyecek…Metal işçileri seni çok özleyecek…Biz seni çok özleyeceğiz…Sen dostumuzsun…Yakınlarının, mücadele arkadaşlarının,sevenlerinin ve işçi sınıfımızın başı sağolsun.1972 yılında Sağlık BakanlığıAna Donatım ve İkmal Müdürlüğüişyerinde işbaşı yaptı.İşçilik yaşamı yanı sıra Ankaraİktisadi ve Ticari İlimler AkademisiYüksek Okulu’ndan 1977 yılındamezun oldu.Çalıştığı işyerindeki işçilerinOtomobil-İş Sendikası’na geçmesiylebirlikte 1978 yılında Ankara ŞubeSekreterliği görevine seçildi.1985 yılında seçildiği AnkaraŞube Başkanlığı görevini Adana-Kayseri-AnkaraŞubeleri’ninbirleştirilmesine kadar sürdürdü.Birleşmeden sonra Anadolu ŞubeBaşkanlığı görevini yürüttü.16. Genel Merkez GenelKurulu’nda Genel Mali Sekreterlikgörevine seçildi.Aralık 2007 tarihinde yapılan17. Merkez Genel Kurulunda ikincidönem tekrar Genel Mali Sekreterliğeseçildi.Yakınlarının, mücadele arkadaşlarının,sevenlerinin ve işçi sınıfımızınbaşı sağolsun...Sendikamız Mali Sekreteri SüleymanTÜRKER, son yolculuğuna11.01.<strong>2009</strong> tarihinde Ankara KarşıyaMezarlığı’nda uğurlandı.Cenaze törenine; SüleymanTürker’in yakınlarının yanı sıra; DİSKGnl. Bşk. Süleyman Çelebi, DİSK Gnl.Sek. Tayfun Görgün, TMMOB YönetimKurulu Bşk. Mehmet Soğancı, KESKGnl. Sek. Emirali Şimşek, Eski KESKGnl. Bşk. İsmail Hakkı Tombul, DİSKve KESK’e bağlı sendika başkanları,siyasi parti temsilcileri, sendikamız genelmerkez ve şube yöneticileri ve çoksayıda üyenin yanı sıra Netaş grevcileri,Aselsan direnişçileri ve DİTAŞ işçilerikatıldı.Sen dostumdun benim, gülünce güneşler açardısu gibi azizdin, yurdumdun alnında ateşler yananışıklı bir ırmak gibi aktığımız o uzun yürüyüşdaha dündü sanki, her patlayan sağanak bunu anlatırfabrika düdükleri bunu anlatır bana her vardiyadaHazırladığımız ilk taşbaskısı afişi anımsar mısınBükülüp giden kent sokaklarını, fabrika önlerinisonra kitapları (kokuları hala burnumda onların)Hangi mayısta taşıdık kentlere güllerin renginigerçi gülüstan olmadı ömrümüz, gam değilBelki tanırdın ilk vurulanı, o gün hiç ağlamadıkhayır ağlamadık, çıldırdık o gün çıldırasıyaadını çocuklarımıza verdik onun, çoğaldımezarlar çoğaldı o günden sonra, yetişmedi bizeöldürülecek kadar büyümüştük, öyle demişlerdi...Sen dostumdun benim gülünce güneşler açanbulutlara rüzgara asarım suretini her akşamher akşam bir mektup yazarım dağlar kadarKayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsunUnutma, dostumsun sen, nerdeysen orda ölmek isterimAhmet TelliGüle Güle Süleyman Başkan,Güle Güle Gerçek Sendikacı1990 yılının başıydı. Demek ki tam olarakaradan on sekiz yıl geçmiş. Ankara’daişçi hareketinin tarihinde bence en önemliolaylardan birisi gerçekleşti. Aselsan’daçalışan yaklaşık üç bin işçiyi, o zamanlarOtomobil İş adı altında hiçbir konfederasyonabağlı olmadan çalışan bu gün BirleşikMetal İş adı altında DİSK çatısında faaliyetyürüten sendikanın Anakara şubesi örgütlemeyibaşardı.Olay birkaç açıdan bomba etkisi yaptı.Her şeyden önce Aselsan askeri bir işyeriydi.12 Eylülün çekingenliği halen sürüyordu.Örgütlenen işçi sayısı ise dudaklarıuçuklatacak kadar yüksekti.Aselsan askeri bir işyeri olarak kamuyaaitti. Kamuya ait bir işyerinin işçilerin sendikalaşmahakkına, sendika özgürlüğünüseçme hakkına daha saygılı olması beklenirkentam aksi oldu. Aselsan örgütlenenişçilerin bu çabalarına 700 işçiyi işten atarakyanıt verdi.Aselsan’nın kurulduğu arazinin karşısındabüyük bir direniş başladı. Yediyüzişçi, kendilerini destekleyen emek dostlarıylabirlikte sendika haklarının tanınmasıiçin direnişe geçtiler. Renkli sahneler yaşandı.Atılan işçilerden evlenenler düğünlerinidireniş alanında yaptılar. Günlercesüren direnişten sonra bir gurup işçi açlıkdirenişine başladı.Açlık direnişi yapanların içerisinde çokyakın akrabam olan bir işçide vardı.Aradan 18 yıl geçtikten sonra bu açlıkdirenişi yapan işçilerle tekrar bir araya geldik.Hemen hepsi, Aselsan’dan atıldıktansonra başlarının çaresine bakmak zorundakalmışlar, değişik işler tutmuşlar, emekliolmuşlardı. Birlikte direndikleri öncüleri SüleymanBaşkan ise başka işyerlerinde başkadirenişlerin peşinde sınıf mücadelesinedevam etti.Bir araya gelmelerinin nedeni eski günlerinianmak değildi. Bir araya gelmelerininnedeni, insan olarak, sendikacı olarak herkesiçin önemli olmuş, direnişin örgütleyicisi,direniş döneminin Otomobil İş sendikasıAnkara Şube başkanı, bu gün BirleşikMetal İş sendikasının genel Mali sekreteriSüleyman Türker’i ebediyete yollamaktı.Direnişte güç aldıkları, direnişte istenilenhedefe ulaşılamamış olsa bile saygılarındansevgilerinden hiçbir şey yitirmeyenSüleyman Başkanları onlara acı bir sürprizyapmış, herkesten sakladığı pankreaskanserine yenik düşerek aniden aralarındanayrılmıştı. İnsan olarak çok şey yitirdik,sendikacı olarak çok şey yitirdik diyorlardı.Doğru söylüyorlardı. Artık ne yazık kimumla arar hale geldiğimiz, dürüst, sözününeri, kendisini emek davasına adamış,inatçı, kararalı sendikacı tipinin nadir kalmışörneklerinden birisi olan SüleymanBaşkan’ı daha elli beş yaşında yitirerekişçi sınıfı yeri zor doldurulur bir kayıp yaşamıştır.Çaresiz hastalığını sır gibi herkestensaklamış. Belki kendisine Acınmasını, sevdiklerininkendisi için üzülmelerini istemediğindenbelki, belki inatçılığından. Bilmiyorumama ser verdi sırrını vermedi.Birleşik Metal Genel Mali Sekreteriolduktan sonra daha yakından çalışmıştık.En son DİSK Gönen Kemal Türklertesislerinde eğitimde görmüştüm. Gözleriparlayarak tesisi yeniden var etmek içinyaptıklarını anlatmıştı. Yeniden yaratılanbinaları, alınan hayvanları ve zevkle oynadığıkangal köpeğini göstermiş, maliyeti nekadar düşürdüğü ile övünmüştü.Güle güle Süleyman Başkan, artık seninyaptıklarınla övünme sırası seni sevenleresenin tutkuyla sevdiğin işçilere kaldı.İnsanlığın, sendikacılığın, dürüstlüğün hiçbirzaman unutulmayacak. Nur içinde yat.Seni seven herkesin, işçi sınıfının başısağolsun.Av. Murat Özveri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!