You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sendikal yasaklara, ucuz istihdam stratejisine geçit vermeyeceğiz!Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 3<strong>Zalimin</strong> <strong>zulmüne</strong> <strong>direneceğiz</strong>!Konfederasyonumuz DİSK; “<strong>Zalimin</strong> <strong>zulmüne</strong> <strong>direneceğiz</strong>! SendikalYasaklara, Ucuz İstihdam Stratejisine Geçit Vermeyeceğiz!” adı altında ülkeçapında bir kampanya başlatmıştır.AKP iktidarının emekçilere dünyayı dar getiren politikalarına karşı,• “Ucuz” istihdamı hedefleyen “Ulusal İstihdam Stratejisi”ne,• İşçiyi köleleştiren “Özel İstihdam Büroları”na,• Kıdem tazminatının gasp edilmesine,• Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’na,• Sendikal grev yasaklarına,• Esnek çalıştırmaya,• Taşeronlaştırmaya ve güvencesizliğe,• İşsizliğe, yoksulluğa,• Sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına,• İşçilerin iş cinayetlerine kurban edilmesine,• Örgütsüzleştirmelere,• Toplumun baskı altına alınmasına karşı,insan onuruna yaraşır iş hakkını ve insanca bir yaşamı savunmak içintüm ülke çapında bir imza kampanyası başlatıldı.Kampanya kapsamında, 15-16 Haziran direnişinin 42. yılında, ülke çapındayaygın bir şeklide afişleme ve bildiri dağıtımı yapıldıPlanlanan kitlesel etkinlikler yaşama geçirildi. 15 Haziran Cuma günü“zulme karşı alanlara” çağrısı ile tüm ülkede yürüyüşler ve basın açıklamalarıyapıldı.18-22 Haziran tarihlerinde meydanlardaaçılan standlarda bildiri dağıtımı yapıldı veimza toplandı.26 Haziran’da ise ülke çapında DİSK’inörgütlü olduğu tüm fabrikalarda çalışan işçiler“Kıdem Tazminatıma Dokunma” yazılı kokartlartaktılar.28 Haziran’da vardiya giriş ve çıkışlarındakitlesel yürüyüşler gerçekleştirildi.Eylemler internet sitemizde26 ve 28 Haziran’da İstanbul 2 Nolu Subemizdeörgütlü Konvekta, Balıkçıoğlu, Gimsan,Paksan; İstanbul 1Nolu Şubemizde örgütlüMert Akışkan; Bursa Şubemizde örgütlüSCM, Prysmian; Kocaeli Şubemizde örgütlüAnadolu Döküm; Anadolu Şubemizde örgütlüÇimsataş; İzmir Şubemizde örgütlü Delphi,FTB Fastener, Schneider Elektrik (İzmir-Manisa)işyerlerinde gerçekleştiren kokart veyürüyüş eylemlerine ait çok sayıda fotoğrafı,internet sitemizde bulabilirsiniz..www.birlesikmetal.org
4BirleşikMetal-İşTemmuz 2012“<strong>Zalimin</strong> Zulmüne Direneceğiz!”15-16 Haziran ruhuyla Şişli’den Taksim’e...15- 16 Haziran 1970 tarihinde, işçi sınıfı DİSK’in çağrısıyla “sendikalyasaklara ve barajlara karşı” tarihinin en büyük işçi direnişinigerçekleştirmişti. Bu direnişle DİSK’in kapatılma gayreti geri püskürtülmüştü.15-16 Haziran Direnişi’nin üzerinden tam 42 yıl geçti. Ülkemizdeve dünya da birçok şey değişti ama işçi ve emekçilerin yaşadığı sorunlardeğişmedi. 42 yıl önce olduğu gibi işçi sınıfımızın bedeller ödeyerekkazanmış olduğu haklarını bu kez, AKP İktidarı işçilerin elindenalmak istiyor.DİSK 15-16 Haziran direnişinin 42. Yılında, ucuz istihdamı hedefleyen“Ulusal İstihdam Stratejisi”ne, işçiyi köleleştiren “Özel İstihdamBüroları”na, kıdem tazminatının gaspedilmesine, Toplu İş İlişkileriYasa Tasarısı’na, sendikal grev yasaklarına, esnek çalıştırmaya,taşeronlaştırmaya ve güvencesizliğe, sendikal hak ve özgürlüklerinkısıtlanmasına, işçilerin iş cinayetlerine kurban edilmesine hayır demekiçin, “15-16 Haziran ruhuyla Şişli’den Taksim’e” yürüyüş eylemigerçekleştirildi.Yürüyüşte, kortejin en önünde Kızıl Davul bando takımı ve sanatçılaryeraldı. Yürüyüşe sendikamız kitlesel ve coşkulu bir katılımsağladı.İstanbul’un dışında DİSK Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Bursa,Edirne, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Konya, Samsun ve Mersin BölgeTemsilciliklerinde farklı saatlerde çeşitli eylemler gerçekleştirildi.ESKİŞEHİRKONYA
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 5BOSCH ve REXROTH’daMücadeledevam ediyorBenzinli ve dizel sistemler için dünyanın önemli otomotivtekellerine enjektör üretimi yapan Bosch, BursaOrganize Sanayi Bölgesi’nde üç ayrı fabrikada üretimgerçekleştiriyor. İstanbul’daki Genel Müdürlük dahil 5 bin600’ün üzerinde toplam çalışanı bulunan işletme, MESSüyesi Grup Toplu İş Sözleşmesi kapsamında yer alıyor.Bosch işçileri geçtiğimiz Mart ayında, 32 yıldır tahakkümüaltında oldukları Türk Metal’den topluca istifa edip sendikamızaüye olmuşlardı.Aylarca süren örgütlenme çalışması sonucu üyelikler 14Mart’ta başlatılmış ve birkaç gün içerisinde çoğunluk sağlanmıştı.Yetki için başvuru tarihi olan 4 Mayıs’tan bir ay öncesinekadar devam eden üyeliklerle işletmede çalışan işçilerin % 80’iTürk Metal’den istifa edip sendikamıza üye olmuşlardı.1998 yılından sonra en ciddi hareketBosch işçilerinin sarı sendikadan istifa edip sendikamıza üyeolmaları, metal işçilerinin bu sendikaya karşı 1998 yılında gerçekleştirdikleriayaklanmadan buyana en önemli hareket oldu.98’de metal işçileri, her zamanki gibi kapalı kapılar ardında imzalanansözleşmeye tepki göstermiş, başta Bursa olmak üzere,İzmir, İstanbul, Gebze, Kocaeli, Ankara, Çerkezköy’deki fabrikalardasarı sendikadan topluca istifa etmişlerdi. Bir hafta kadarsüren olaylar ancak işverenlerin ve devletin devreye girmesi, işçilerinyoğun baskı altına alınması ve işten çıkarmalara maruzkalması sonucu bastırılmıştı.98’de metal işçilerin kendiliğinden kabaran bu öfkesi 2012yılında Bosch’da örgütlü bir hareket olarak gerçekleşti. Boschişçileri uzun bir örgütlenme döneminin ardından sarı sendikadanistifa etti.Onlarca fabrikadan yüzlerce işçiden “bizi dekurtarın” mesajıBosch işçilerinin bu büyük adımı, sarı sendika-işveren işbirliğininbaskısı altında çalışan birçok fabrikadan işçileri de umutlandırdı.Sendikamız o günden bu yana bu fabrikalardan işçileringerek mesajlarla gerek bireysel başvurusu ile karşı karşıya kaldı.Bosch’da yaşananlar, metal işçilerine bu tahakkümün mutlak olmadığınıve değiştirilebileceğini gösterdi.Karşı cephe çok geçmeden harekete geçtiSarı sendikanın gücü Bosch işçilerini, attığı bu adımdan vazgeçirmeyeyetmeyince bildik yöntem devreye girdi. Bosch yönetimiişletmede büyük bir baskı politikasını hayata geçirmeyebaşladı.Sarı sendikadan istifaların başlamasının hemen ardından,üyelerimizin bir kısmının savunmaları alındı. İşletme içerisindebirer hafta arayla tüm işçiler şirket yönetimi tarafından genel toplantıyaalındı. Bu toplantılarda en üst kademe tarafından şirketindeğişimi tasvip etmediği deklare edildi, sendikamıza geçiş yapanüyelerimizin çalışanlara ‘baskı’ yaptığı iftirası atıldı, bu nedenleişten çıkarmaların gündeme geleceği söylendi. Bu toplantılarınardından işletme bütününde yöneticiler, işçilere yoğun bir baskıuyguladılar. İşçileri, fabrikanın kapısının önünde günlerce vegece yarılarına kadar beklettikleri noterlere yönlendirmeye çalıştılar.Baskılar ve usulsüz noter işlemleri için girişimleryapıldıTüm bu süreçte işçilerin sendika seçme özgürlüğüne doğrudanmüdahale eden şirket yöneticileri, amirler ve sarı sendikayetkilileri hakkında suç duyuruları yapıldı. Dergimiz yayına hazırlanırkenhakkında suç duyurusunda bulunulan kişiler CumhuriyetSavcılığı’nda ifadelerini vermeye başlamıştı.Aynı şekilde, günlerce kaldırımın üzerinde, mesai saati mevhumuolmaksızın işlem yapan noterler hakkında da bir dizi girişimyapıldı. İlgili noterler, Noterler Birliği tarafından disiplinsoruşturmasına alındı. Fabrika önünde yapılan noter işlemleriiçin hakim tespiti yaptırıldı ve noter işlemleri için uygun olmayankoşullar tespit edildi.Ayrıca onlarca işçi, yaşadıkları baskıları kendi imzalarıylayazılı ifadeler haline getirdi.Tüm bunlar, bugün ve ileride yetkimahkemesinde ve diğer ceza davalarında Bosch işçilerininhaklılığının kanıtlanması için hukuki mücadelemizin bir kısmınıoluşturuyor.4 Mayıs’ta çoğunluk başvurusu yapıldıTüm bu gelişmelere karşın Bosch’da 2012-2014 Grup Topluİş Sözleşmesi’ne yönelik çoğunluk tespiti için başvurumuz 4 Mayıs2012 tarihinde yapıldı. Şubat ayından itibaren Bakanlık, çoğunluktespiti için yapılan başvurulara, yeni yasa tasarısını bahaneederek yanıt vermediği için, yine dergimiz yayına hazırlandığısırada Bosch’da yaptığımız başvuru da henüz yanıtlanmamıştı.Baskı politikası devam ediyorBosch’da baskılar halen daha devam ediyor. Mayıs ayının sonhaftası, 6 grup başı üyemiz mevcut görevinden alındı. Görevdenalınmaları ile tüm işçilere bir kez daha ‘sopa’ gösterilmiş oldu.Aynı şekilde üyelerimiz ile üye olmayan işçiler arasında ayrımcılıksürdürülüyor. Üyemiz işçiler fabrikanın farklı bölümlerinesürülürken, üyemiz grup başı adaylarının grup başı görevleriverilmiyor.Yasal bir dayanağı olmamasına rağmen 11 aylık sözleşmeyleçalıştırılan işçiler üzerindeki baskı da devam ediyor. Üyelerimizsözleşmelerinin yenilenmemesi ile tehdit ediliyor.Bosch’da sendikamızın işçilerle birlikte yürüttüğüçalışmalar tüm baskılara rağmen devam ediyorTüm bu olumsuz koşullara rağmen üyelerimizle birlikte çalışmalarımızdevam ediyor. Haftalık periyotla bina komitelerimizyan yana geliyor. Çalışmaları gözden geçiriyor, bilgileri ortaklaştırıyor.Komitelerimizin çalışmaları sonucu baskılar nedeniyleistifa eden üyelerimizin bir kısmı yeniden sendikamıza döndüler.Diğer taraftan Bosch’da 2012-2014 Grup Toplu İş Sözleşmesisürecinin içinde yer almak için de hazırlıklar yoğunlaştırıldı. 9Haziran günü Bursa’da yapılan toplu sözleşme hazırlık toplantısınaBosch işçileri de katıldılar. Şimdi Bosch’da mevcut komitelerimizinyanında, Toplu İş Sözleşmesi Komitesi kurulması kararıalındı. Bu komite üzerinden Bosch işçileri yıllar sonra toplu işsözleşmelerinde söz hakkına sahip olacak ve sözleşme süreçlerininiçerisinde yer alacaklar.Rexroth’da da mücadele sürüyorBenzer baskıların yaşandığı Rexroth’da da işçilerin sendikamızdakalma mücadelesi devam ediyor. Rexroth’da yaşananbaskılar sonucu sendikamızdan istifalar yaşanmış, bu sürece müdahaleeden şirket yetkilileri de savcı karşısına çıkmıştı.Mayıs ayından itibaren yürütülen çalışmalar sonucu sendikamızdanistifa etmek zorunda kalan Rexroth işçileri yenidensendikamıza üye olmaya başladılar. Burada da mücadele bütünyoğunluğla devam ediyor.HUKUKSAL GELİŞMELERİşçilerin Sendikamızı tercih etmelerinikarşısında işveren yetkilileri ve Türk MetalSendikası yöneticilerinin hukuka aykırı eylemve işlemlerinin önüne geçilmesi amacıylaSendikamız tarafından aşağıda belirttiğimizhukuki girişimlerde bulunulmuştur.Örgütlenme faaliyetlerinin devam ettiğiŞubat ayı içerisinde, yapılan toplantılarıhukuk dışı davranışlarla engellemeye çalışanTürk Metal Sendikası Bursa 2 Şubebaşkanı ve 8 yöneticisi hakkında yaptığımızsuç duyurusu sonucunda bu kişilerhakkında ceza davası açılmıştır. Ardındanüyelerimize Sendikamızdan istifa edipTürk Metal Sendikası’na tekrar üye olmalarıiçin baskı yapan işveren vekilleri ileanılan sendikanın yönetici ve temsilcilerihakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.Yine istifa ve üyelik işlemlerini yasayaaykırı şekilde gerçekleştiren yürüten Bursa3., 12. ve 21. Noterleri hakkında suç duyurusundabulunulmuştur. Ayrıca Bursa12. Noteri hakkında, işyeri kapısı önündeplastik bir masa üzerinde işlem yapmasınınkanuna ve meslek ilkelerine aykırı olmasınedeniyle, disiplin soruşturması yürütülmesitalebiyle 17.04.2012 tarihinde NoterlerBirliği’ne başvurulmuştur. NoterlerBirliği tarafından Sendikamıza verilen cevaptaNoter’in disiplin kuruluna sevkedildiğibelirtilmiştir.16.04.2012 günü Bosch işyeri önünebasın açıklaması yapmak amacıyla gelenSendikamız yönetici ve üyelerine saldıranlarhakkında yaralama, tehdit, hakaret vesendikal hakların engellenmesi nedeniylesuç duyurularında bulunulmuştur.Bosch işyerinde Sendikamızdan istifave Türk Metal’e üyelik işlemlerinin,üyelerimizin özgürce sendikalarını seçmeiradeleri sakatlanarak baskı ile yapılmasısebebiyle alınan istifaların ve Türk MetalSendikası’na üyeliklerin, geçersizliğinintespiti için Bursa 4. İş Mahkemesi’ndeaçtığımız davanın duruşması 30.07.2012günüdür. Yine Bursa 5. İş Mahkemesi’ndeBosch Rexroth işverenliğinin üyelerimizibaskı ile sendikamızdan istifa etmeye zorlamasınedeniyle anılan istifa belgelerininiptali talebiyle tarafımızdan dava açılmıştır.Bosch işyerinde örgütlenme çalışmalarısırasında çıkarılan üyemiz Mustafa Şenadına açtığımız işe iade davasının duruşması20.09.2012 günüdür.
Birleşik Metal-İş10 Temmuz 2012Yetki - İşkolu İtirazı Davalarında Son GelişmelerSinter MetalSinter Metal İmalat San. A.Ş. işverenin 2009 yılı Ocakayı istatistiğine sendikamızın %10’luk işkolu barajını geçemediğiiddiası ile yaptığı itiraz davası lehimize bitmişolup dosya Yargıtay’dadır.DaiyangDaiyang-SK Network Metal San. ve Tic. Ltd. işverenin,Bakanlık tarafından sendikamıza verilen olumluyetki tespitinin iptali istemiyle açtığı dava lehimize bitmişolup karar Yargıtay tarafından onanmıştır.Mahle Mopisanİzmir’de kurulu Mahle Mopisan Yedek Parça San. veTic. A. Ş. işyeri için Bakanlığa yaptığımız çoğunluk tespitibaşvurusu sonucunda Bakanlık, tarafımıza olumsuzyetki tespiti, Türk Metal Sendikası’na ise olumlu yetkitespiti yazısı vermiştir. Her iki tespitin de iptali talebiyletarafımızdan açılan davada lehimize karar verilmiş olupkarar Yargıtay tarafından da onanmıştır.Konya’da bulunan Mahle Mopisan Konya Yedek ParçaSan. ve Tic. A.Ş. işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızailişkin olumlu yetki tespiti yazısına işveren veTürk Metal Sendikası tarafından yapılan itiraz davası,Konya 1. İş Mahkemesi’nde görülmektedir. Davada bilirkişiraporu dosyaya sunulmuş olup duruşması 11.07.2012tarihindedir.Nema MakineNema Makine Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. işyeri içinBakanlığı yaptığımız başvuru sonucunda tarafımıza işyerindegerekli çoğunluğu sağlayamadığımıza dair olumsuzyetki tespit yazısını düzenlemiştir. Bu tespitin iptali istemiyleyaptığımız itiraz davasında, yerel mahkemenin lehimizeverdiği karar Yargıtay tarafından onanmıştır.Çınar BoruÇınar Boru Profil San. ve Tic. A.Ş. işyeri için yaptığımızbaşvuru sonucunda Bakanlık yasanın aradığı çoğunluğusağladığımıza ilişkin olumlu yetki tespiti yazısıdüzenlemiştir. İşverenin Bakanlık tespitinin iptali talebiyleaçtığı dava aleyhimize bitmiş olup karar tarafımızdantemyiz edilmiştir. Dosya Yargıtay’dadır.MutaşMutaş Demir Çelik San. ve Tic. A.Ş. ile Tet İç ve DışTic. Ltd. Şti. işyerleri için bakanlığa yaptığımız başvurularsonucu tarafımıza verilen olumlu yetki tespiti yazılarınıniptali için işverenler tarafından davalar açılmıştır. Heriki davada lehimize karar verilmiş olup kararlar Yargıtaytarafından onanmıştır.Mas DafMas Daf Makine San. A.Ş. işyeri için Bakanlığa yapılançoğunluk tespiti başvurusu sonucunda tarafımızaolumlu yetki tespiti yazısı düzenlenerek gönderilmiştir.İşverenin yetki tespitinin iptali talebiyle açtığı davadalehimize karar verilmiştir. Ancak Yargıtay’ın bozma kararıüzerine yargılama devam etmektedir. Duruşması10.07.2012’dir.SanelSanel San. Elek. İm. Ve Tic. Ltd. Şti.. işverenin,başlattığımız toplu sözleşme prosedürünü uzatmak içinişyerinin “METAL” işkolunda kurulu olduğuna dair Bakanlıkkararına yaptığı itiraz üzerine yerel mahkeme lehimizekarar vermiş olup karar Yargıtay tarafından da onanmıştır.Bakanlığın başvurumuz üzerine tarafımıza verdiğiolumlu yetki tespit yazısının iptali için işveren tarafındanİstanbul 9. İş Mahkemesi’nde açılan davanın duruşmasıise 10.07.2012 tarihindedir.ProcastProcast Metal San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde yürütülenörgütlenme faaliyeti sonucunda, Bakanlığa yaptığımızbaşvuru ile tarafımıza verilen olumlu yetki tespityazısının iptali için işveren tarafından, İstanbul 7. İşMahkemesi’nde açılan davada aynı işyerinden çıkarılanüyelerimiz için açılan işe iade davalarının sonucu beklenmektedir.Bir dahaki duruşması 17.09.2012’dir.Akdeniz ÇiviAkdeniz Çivi Tel Nak. San. ve Tic. ltd. Şti. işyeri içinBakanlığa yapılan çoğunluk tespiti başvurusu sonucundatarafımıza olumlu yetki tespiti yazısı düzenlenerek gönderilmiştir.İşveren yetki tespitinin iptali talebiyle açtığıdava devam etmektedir.Civtaş CıvataCivtaş Cıvata İm. San. ve Tic. A.Ş. işyerinde yürüttüğümüzörgütlenme çalışmalarının ardından yaptığımızbaşvuru sonucunda Bakanlık sendikamıza olumlu yetkitespiti yazısının düzenlemiştir. İşverenin yetki tespitininiptali istemiyle açtığı dava Kartal 2. İş Mahkemesi’ndegörülmektedir. Duruşması 22.10.2012 günüdür.Casper BilgisayarCasper Bilgisayar Sistemleri A.Ş. işyeri için Bakanlığayaptığımız çoğunluk tespiti başvurusu sonucunda,tarafımıza olumu yetki tespiti yazısı verilmiştir. Tespitiniptali talebiyle işveren tarafından açılan davada, işkoluitirazı davasının sonucu beklenmektedir. Duruşması05.07.2012 günüdür. İşverenin başvurusu üzerine işyerinin“Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolundakurulu olduğuna dair Bakanlık kararına karşı yaptığımızitiraza ilişkin davada dosya bilirkişiden dönmüştür. Duruşmasıda 09.07.2012’dir.Çelmer ÇelikÇelmer Çelik Endüstri A.Ş. işyeri için bakanlığa yaptığımıztespit başvurusu sonucu tarafımıza verilen olumluyetki tespiti yazısının iptali için işveren tarafından açılandava yerel mahkeme lehimize karar vermiş olup dosyaYargıtay tarafından onanmıştır.D.S.C. OtomotivD.S.C. Otomotiv Koltuk Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.talebimiz sonucunda Bakanlığın işyerinde yasanın aradığıçoğunluğu sağladığımıza ilişkin olumlu yetki tespiti yazısınaişveren itiraz etmiştir. Kocaeli 2. İş Mahkemesi’ndegörülen davada yerel mahkeme aleyhimize karar vermiştir.Temyiz talebimiz üzerine Yargıtay tarafından bozulankarar sonucunda yerel mahkemede yargılama devam etmektedir.Duruşması 03.07.2012 tarihindedir.TecasaTecasa Isı Kontrol A.Ş. işyeri için Bakanlığın işkolutespitine ilişkin kararına işverenin yaptığı itirazda lehimizekarar verilmiştir. Başvurumuz sonucu tarafımıza verilenolumlu yetki tespit yazısının iptali için işveren tarafındanBursa 6. İş Mahkemesi’nde açılan dava işvereninferagati ile lehimize bitmiştir.Miralbueno OtomotivMiralbueno Otomotiv Yan San. Ltd. Şti. işyerinde yürütülenörgütlenme faaliyeti sonucunda Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı’na yapılan yetki tespiti talebimizsonucunda Bakanlık işyerinde yasanın aradığı çoğunluğusağladığımıza ilişkin olumlu yetki tespiti yazısı düzenlemiştir.İşverenin Bakanlık tespitinin iptali talebiyle açtığıdava Bursa 5. İş Mahkemesi’nde görülmektedir. Duruşması24.09.2012 günüdür.MMZMMZ Onur boru Profil Üretim San. ve Tic. A.Ş. işyerindeiçin Bakanlığa yaptığımız başvuru ile tarafımızaverilen olumlu yetki tespit yazısının iptali için işverenİstanbul 9. İş Mahkemesi’nde dava açmıştır. Davadaaleyhimize karar verilmiş olup karar tarafımızdan temyizedilmiştir.Samka MetalSamka Metal Ambalaj San. A.Ş. işyerinde Bakanlığayetki başvurumuzu öğrenen işveren işkolu tespiti için başvurmuştur.Bakanlık, işyerinin “Metal” işkolunda kuruluolduğuna karar vermiştir. Bakanlığın işyerinin ‘Metal’işkolunda kurulu olduğuna ilişkin tespitine işveren tarafındanyapılan itiraz davasında lehimize karar verilmiştir.İşkolu ihtilafının sonuçlanması üzerine Bakanlık yetkitespiti talebimiz sonucunda yasanın aradığı çoğunluğusağlayamadığımıza ilişkin tarafımıza olumsuz yetki tespitiyazısı göndermiştir. Bu tespit yazısının iptali talebiyleİstanbul 12. İş Mahkemesi’nde açtığımız davanın duruşması19.09.2012 günüdür.Metem OtomotivÇorlu’da kurulu bulunan Metem Otomotiv San. Tic.Ltd. Şti. için yaptığımız başvuru sonucunda Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı, işyerinde yasanın aradığı gerekliçoğunluğu sağladığımıza ilişkin yetki tespiti yazısınıtarafımıza göndermiştir. İşveren anılan yetki tespitininiptali istemiyle Edirne İş Mahkemesi’nde açtığı davadalehimize karar verilmiş olup dosya temyiz aşamasındadır.SnopSnop İzmit Metal San. ve Tic. A.Ş.’de yürüttüğümüzörgütlenme çalışmaları sonucunda Bakanlık işyerindeyasanın aradığı çoğunluğu sağladığımıza ilişkin yetkitespiti yazısını tarafımıza göndermiştir. Anılan tespit yazısınıniptali istemiyle işverenin açtığı davanın duruşması12.07.2012 günüdür.HMS MakineHMS Makine San ve Tic. A.Ş. işyeri için Bakanlığayapılan çoğunluk tespiti başvurusu sonucunda tarafımızaolumlu yetki tespiti yazısı düzenlenerek gönderilmiştir.İşverenin yetki tespitinin iptali talebiyle açtığı dava feragatiile lehimize bitmiştir.İmpo Motorİmpo Motor Pompa San. ve Tic. A.Ş.’de toplu iş sözleşmesibağıtlamak üzere gerekli çoğunluğu sağladığımızailişkin Bakanlık tarafından verilen olumlu yetki tespitiyazısına işveren itiraz etmiştir. Dava lehimize bitmiş olupkarar Yargıtay tarafından onanmıştır.Gürsaş ElektronikGürsaş Elektronik Cihaz Kutuları ve Tic. Ltd. Şti. işyeriiçin işverenin yaptığı olumlu yetki tespitine itiraz davasındayerel mahkeme lehimize karar vermiş olup kararYargıtay tarafından da onanmıştır.GEA KlimGEA Klima San. ve Tic. A.Ş. işyerinde yürütülen örgütlenmeçalışmaları sonucunda Bakanlığa yetki tespititalebi ile başvurulmuştur. Bakanlık işyerinde gerekli çoğunluğusağlayamadığımıza ilişkin olumsuz yetki tespitiyazısı düzenleyerek tarafımıza göndermiştir. Bu tespitiniptali talebiyle açtığımız davanın duruşması 11.10.2012tarihinde görülecektir.ASİL ÇELİKAsil Çelik San. A.Ş. işyerinden çıkarılan 32 üyemiziçin sendikamız tarafından açılan ve takip edilen davalardan30’u lehimize sonuçlanmıştır.Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davalarda,3 ay gibi bir yargılama süresi sonunda üyelerimizinişe iadelerine karar verilmiştir. İki üyemizin davasıise, 11 Temmuz’da görülecektir.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201213Söz Temsilcilerde...İsmail Sungur (Sarkuysan-Gebze Şube): Kıdemtazminatının gaspedilmesine, toplu iş ilişkileri yasatasarına, esnek ve kuralsız çalışmaya, güvencesizliğeve taşeronlaştırmaya karşı mücadelenin örgütlenmesigerektiğine vurgu yaptı. “Bugün burada sendikamızıngelecekteki politikalarını, yol haritasını tartışmalıyız.Geçen toplu iş sözleşmesi dönemini unutmamalıyız.Fabrikalarda ve bölgelerde kendi gerçekliğimizi iyianaliz ederek söylemlerimize sahip çıkmalıyız. Eylemve güç birliğini birlikte başarmalıyız. Geçmişini ve mücadelegeleneğini hiçbir zaman unutmayan bu sendika,tarih yazmaya ve metal işçisinin umudu olmaya devamedecektir” dedi.Mustafa Sağdaş (Disa Otomotiv-Tekirdağ Şube):“Zor bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde bir yandanyasakçı hükümetin dayatmaları, bir yandan ABD emperyalizmininOrtadoğu’da başlattığı yeni bir savaşçığırtkanlığı, diğer yandan Meclis’e getirilmesi planankıdem tazminatımızın gaspedilmesi ve grev yasaklarıile işçi sınıfına yapılan ideolojik saldırıdan başka birşey değildir” dedi. Bu saldırılara karşı birlikte mücadeleninörgütlenmesini talep etti. Sendikamızın yeniişyerlerini örgütlemede önünün açık olduğunu belirtti.Mehmet Atak (Balatacılar Balatacılık-İzmirŞube): “Bizim işyerinde sıkıntılarımız vardı. Sürekli enufak sorunlarımız bile büyük sorunlar haline geliyordu.İşçiler olarak sendika arayışına girdik. İşçilerin haklarınasahip çıkacak sendika olarak da Birleşik Metal-İş’tebuluştuk. Benle birlikte 12 işçi işten atıldı. Yöneticilerimizinyaptıkları görüşmeler sonucu 2 gün sonra tekrariş başı yapıldı. Tespit henüz çıkmadı ama görüşmelerbaşladı ve taleplerimiz yerine getirildi. Bunun için Sendikamızatüm Balatacılar Balatacılık işçileri adına teşekküretmek istiyorum” dedi.Dilek Başıbüyük (Yücel Boru-Gebze Şube):“Toplumun bütününü ilgilendiren çalışma ilişkileriniyeniden biçimlendiren ve güç ilişkilerini farklılaştıransonuçlar otaya koyan bu süreci, sadece çalışma yasalarınındeğişikliği olarak algılamak bizler açısındanmümkün değildir. Sermaye dünyasının baronları, DünyaBankası ve IMF reçeteleri doğrultusunda ülkemizdeneo-liberal ideolojiyle uyumlu sosyal güvenlik sistemiyürürlüğe konulmuştur.” dedi. Kıdem tazminatlarınıngaspedilmesine karşı topyekün mücadelenin gerektiğinivurguladı. “Kıdem tazminatı, işçinin ürettiği ve karşılığıödenmeden el konulan değerin bir bölümünün işçiyedaha sonra geri ödenmesidir. Genel grev kararının butemsilciler kurulunda değerlendirilmesini istiyorum”dedi.İsa Akın (Renta-Eskişehir Şube): “Hepinizin bildiğigibi 2012-2014 MESS grup toplu iş sözleşme sürecinegirmekteyiz. Yetkilerimizi hala ellerinde bir kozolarak bekletmektedirler. Tüm çalışanların sendikalıolabildiği, noter şartının olmadığı, üyelerin söz ve kararsahibi oldukları sendikalar ve özgür sözleşme düzeniistiyoruz. İşyeri ve işkolu barajlarının kalktığı, yetkilisendikaların işçilerin referandumu ile belirlendiği, hak,uyarı, dayanışma grevlerinin yasal olduğu özgür ülke,özgür sendika, özgür sözleşme kısacası özgürlük istiyoruz”dedi ve 18. Merkez Genel Kurulu’nda karar altınaalınan grev fonunun bir an önce hayata geçirilmesiniistedi.Şinası Atıcı (ZF Lemförder-İzmir Şube): Ortadoğuhalklarının emperyalizm tarafından birbirine boğazlatılmayaçalışıldığı en önemli gündem maddesininbu olduğu vurguladı. “Bu süreçte ülkemiz parlamentodangizlenerek yapılan ikili anlaşmalarla MalatyaKürecik’te ABD silahlı kuvvetlerine bağlı radar ya daaskeri üssün kurulması ile komşularımızla özellikle deİran ve Süriye için bir tehdit ve saldırı üssü yapılıyor.Ülkemizin yakın komşularıyla dış politikası işbirlikçiiktidarın ağzına bakla ettiği ‘sıfır sorun’ demagojisinekarşılık, hepsiyle çatışma eğilimi taşıyan bir düzeydesorunlu duruma geliyor” dedi. Barışın dilini bu ülkedeyeniden egemen kılacak bir faliyetin örgütlenmesininyaşamsal önemine vurgu yaptı.Zekeriya Çetin (Schneider Elektrik/GebzeŞube): “2010-2012 grup toplu iş sözleşmesinde Sendikamız,asil bir duruş sergileyerek, sermayeye karşı mücadelecikimliğimizi ortaya koyarak, sarı sendikadanfarklı bir sözleşme imzalayarak, sınıf sendikacılığımızıgöstermiş olduk. Bu süreçte hatalarımız ve eksiklerimizdenders çıkararak önümüzdeki 2012-2014 gruptoplu iş sözleşmesine hazırlanmalıyız” dedi. Önümüzdekidönem grup toplu iş sözleşmesi dönemine yönelikönerilerde bulundu.Uğur Bulunmaz (İmpo Motor-İzmir Şubi): “Anayasalhakkımız olan sendikaya üye olduğumuz için iştenatılan bizler, Sendikamızın öncülüğünde işten atıldığımıztarihten itibaren sendikal haklarımıza sahip çıkmakiçin, aşımız, işimiz ve geleceğimiz için fabrika önündedirenişe başladık. Kararlılığımızı gören işveren, attığı4 işçiyi işe geri aldı ve yetki davamız devam ederkentoplu sözleşme görüşmelerine başlandı. Şimdi toplu işsözleşmemiz imzalandı. Birleşik Metal-İş üyesi olmaktangurur duyduğumuzu söylemek istiyorum” dedi.Ömer Köseler (GKN Eskişehir Otomotiv-EskişehirŞube): “Ben Eskişehir Şube’de örgütlenen GKNişyerinden ilk kez katılıyorum bu toplantıya. İşçiler olarakbir araya gelerek sendikalaşmak gerektiğini düşündük.Sendikaları araştırdığımızda gidebileceğimiz teksendikanın DİSK Birleşik Metal-İş olduğuna hep beraberkarar verdik. Tüm işçilerin çoğunluğunu sağlayarakilk adımı atmış bulunmaktayız. Hepinizi GKN işçileriadına selamlıyorum” dedi.Hüseyin Ay (Toprak Demir Döküm-EskişehirŞube): “Yaklaşık 30 yıllık iş hayatımın bu son günlerindearanızda bulunmaktan gurur duyuyorum. Yaklaşık 1yıllık gizli ve titiz bir örgütlenme çalışmasının sonundaişçilerin çoğunluğunu sağlayarak sarı sendikadan koparakgeldik. İşyerimiz TMSF’den tekrar Toprak Holdingbünyesine geçti. Son çare olarak Birleşik Metal-İş’igördük. Burada bulunmaktan dolayı gururluyum” dedi.Ali İçli (Sivas İl Sağlık Müdürlüğü-AnadoluŞube): “Sendikamızın en eski işyeri üyeleri olarak bugünlerdebüyük sıkıntılar yaşıyoruz. Kapanan belediyelerdengelen 13 Nolu işkolunda işe başlamış ve Sendikamızınimzalamış olduğu toplu iş sözleşmesindenyararlanmış işçilere, sağlık işkolundaki bir başka sendikanınimzalamış olduğu toplu iş sözleşmesi uygulamasıdayatılıyor. Sendikamız bu konuyu yargıya taşımış durumda.İşçiler, tehditler karşısında, Sivas’ta, diğer sendikanıntoplu sözleşmesinden yararlanmak için, dayanışmadilekçesi verdiler.” diyerek Sağlık Bakanlığı’nabağlı işyerlerinde yaşanan sorunları aktardı.Mustafa Nuri Yakar (Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü-Anadolu Şube): Sağlık Bakanlığı’na bağlıişyerlerinde yaşanılan sıkıntıları paylaştı. “6111 sayılıkanunla belediyelerde çalışan arkadaşlarımız SağlıkBakanlığı’na aktarıldı. Sendikamız bu arkadaşlarımızıörgütledi ve 2011 Ocak itibariyle yetki alarak topluiş sözleşmesi imzalandı. 19 işyerinin 18’inde toplu işsözleşmesi uygulandı ama Erzurum’da Bakanlıktan gelenyazıyı gerekçe göstererek Müdür, sosyal yardımlarıödemeyeceğini açıkladı. Üyelerimiz dayanışma aidatıödeyerek diğer sendikanın toplu sözleşmesinden yararlanmaktadır.Sendikamızın açmış olduğu davalar devametmektedir” dedi.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201214Mustafa Tozkoparan (Sarkuysan-Gebze Şube):“Genel Temsilciler Kurulumuz, sorunlarımızın ortayakonulduğu ve tartışıldığı bir kuruldur. Sendikamızınolmazsa olmazlarından biri ihbar ve kıdem tazminatımızadokunulması halinde bu Kurulumuz, genel grevkararını almalıdır” dedi ve ardı sıra Bosch örgütlenmesürecinin tüm ülke çapında olumlu beklenti yarattığınıbelirtti. “Emperyalist çıkarlar uğruna girişilecekbir savaş var. Arkadaşlar savaştan bahsediyorum. Busavaşta biz emekçilerin çocukları öldürülecektir. Bizbuna ‘dur’ demezsek kim diyecektir” dedi.Mahir Alemdağ (Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü-Anadolu Şube): “Öncelikle Sendikamız saflarınakatılma mücadelesi veren işçi arkadaşlarımıza ‘hoşgeldiniz’diyorum. Bildiğiniz gibi sendikalı olma mücadeleuzun bir yoldur. Umutsuzluğa kapılmayıp birlikve beraberlik içinde yürütmektir. Birlik-beraberlikiçinde olursak bizi kimse bozamaz. Gerekirse kuruşumuzubozdururuz ama duruşumuzu bozdurmayız”dedi ve ülke ve işyerinde yaşanan sorunlarına değindi.Ercan Şen (Totomak-İzmir Şube): “THY’de olduğugibi MESS sözleşmelerinde de ‘ülke menfeatleri’gerekçesiyle pekala bizim de önümüz tıkanabilirbuna hazırlıklı olmalıyız. Bu yüzden, THY’de Havaİş Sendikasını’nın başlattığı mücadeleye desteğimiziarttırmalı, sınıf dayanışmasının en ciddi örnekleriniortaya koymalıyız. Bu yıl grup toplu iş sözleşmesindeSendikamızın izleyeceği yol yüzbinden fazla metalişçisi tarafından da dikkatle izlenecektir. Dün olduğugibi bugün de Birleşik Metal-İş tüm metal işçilerininumududur” dedi.Ömer Kara (Sarkuysan-Gebze Şube): Grup topluiş sözleşme sürecinin hazırlıklarının hızlandırılmasınıtalep etti ve önerilerini sundu. “Üyeler arasındakiücret uçurumunu giderecek bir taslak hazırlanmalı,toplu sözleşme komite ve komisyonları bir an önceoluşturmalı ve işlevli hale getirilmeli, iç örgütlülüğümüzsağlamlaştırılmalıdır. Sendikamız, yalnız toplu işsözleşmesi sürecinde üyelerle ilgilenmekle kalmamalı.Toplumun her kesimi ile ilişkilerini kurmalı ve tümmetal işçilerinin öncüsü, ümidi olmalıdır” dedi.Servet Üzrek (Schneider Elektrik/Manisa-İzmirŞube): İşyerinde örgütlenme sürecini paylaştı.“Umutsuzluğa kapılmış sistemin çarkı içerisinde yontuluyordumki sendikadan arkadaşlarla tanıştım. Birkıvılcım oldu. Ve bize mücadeleyi, işçinin kendineolan inancının, üretimden gelen gücünü nasıl kullanacağınıöğretti” dedi. “Ülkeme bakıyorum iç açıcışeyler olmadığını görüyorum. Bir bakıyorum muhalifsendikalar, öğrenciler, öğretim üyeleri, çevre örgütlerihepsi baskı ve gözaltılara maruz kalıyorlar. Bir bakıyorumyıllarca mücadele verilerek, bedel ödenerekkazanılmış haklarımız AKP iktidarı tarafından gaspediliyor” dedi ve birlik çağırısında bulundu.Fehmi Elmacı (Makine Takım-Gebze Şube):“Biz işçiler olarak bundan önceki dönemde de olduğugibi yine yeni saldırılarla karşı karşıyayız. Özelliklekıdem tazminatımızın gasp edilmesine yönelik olarakbu kuruldan, genel grev örgütlenmesi kararının çıkmasınıistiyorum” dedi ve MESS grup toplu iş sözleşmesürecine yönelik hazırlıklara yönelik önerilerdebulundu. “Geçtiğimiz dönem hezimete uğrayan sarısendika, tabanında büyük sıkıntılar yaşıyor. Her zamanişverenlerle yan yana durdukları için mutlaka birhazırlıkları vardır. İç örgütlülüğümüzü sağlamlaştıralım”dedi.İrfan Yılmaz (Bosch Rexroth-Bursa Şube):Bosch ve Bosch Rexroth işçilerinin tercihini SendikamızBirleşik Metal-İş’ten yana kullandığı günden bugüneişyerinde yaşanan baskı ve sıkıntıları Kurul’dapaylaştı. “Yıllardır sarı sendikanın hegemonyası altındaçalışmaktan, her bayram öncesi ‘çifte bayramyaşatacağız’ sözleriyle cilaladıkları ve işçilerden gizlenerekimzalanan sözleşmelere tepkimiz vardı. Kitleselolarak geçiş yaptık. Yetmedi sarı sendika 24 saatfabrikada nöbet tuttu, vaatlerde bulundu. Bir yandanbir kısım grup başlarını baskı altına alarak, işsizliksopası sallanarak sözleşmeli işçilere sözleşmelerininyenilenmeyeceği yönünde baskı oluşturuldu. Sendikasızlaştırmayıönerdiler ve istifaya zorlandılar. İstifaeden arkadaşlarımız tekrar üye yaptık. Yetkimizingelmesini bekliyoruz” dedi.Yaşar Murat Güneş (HMS Makine-İzmirŞube): “İşyerinde daha önce bir sendikalaşma olmuş,sendika bakanlıktan yetki almış toplu iş sözleşme sürecinehazırlanma noktasında işveren, türlü vaat veentikaralarla arkadaşlarımızı sendikadan istifa ettirmişti.Aradan zaman geçtikten sonra işveren, vaatleriniyirene getirmeyip sorunların katlanıp devam etmesiüzerine tekrar sendikanın kapısını çaldık. Bütün bunlararağmen dostça karşılandık. Şimdi bizler, DİSK veBirleşik Metal-İş saflarında olmanın haklı gururunuyaşıyoruz. Artık sendikalı olmanın değerini çok dahaiyi anlıyoruz” dedi.Hakan Küçük (Cem Bialetti-Kocaeli Şube):“Örgütlenmenin ne kadar zor yapıldığını hepimizbiliyoruz. Noter şartı, işverenler, kolluk kuvvetleri,barajlar vb. Genel Başkanımızın dediği gibi; ‘En çokgrev yapan, en çok eylem yapan ve en çok örgütlenenSendikasıyız’. Buna ilave olarak da en çok içten darbealan da Sendikasıyız. Buradan ihanetçilere, 65 yıllıkbir çınarın gölgesinden gücümüzü aldığımızı hatırlatmakisterim” dedi.Mustafa Er (Ergün Hidrolik-İzmir Şube): Örgütlenmeve toplu iş sözleşme sürecinde yaşanlarıkurul ile paylaştı. “Yarınlarımız ve çocuklarımız içinomuz omuza verdik. Önce sarı sendika ile temasa geçildi.Birkaç görüşme sonrasında çizdikleri toz-pembetablonun pek de sınıfa uygun olmadığını gördük. ‘Birnusubet bin nasihattan iyidir’ demiş atalarımız. Nekadar haklı olduklarını sarı sendikanın bizi ispiyonlamakiçin işyerini aradıklarında öğrenmiş olduk. Ensonunda Birleşik Metal-İş saflarında onurla ve gururlayolumuza devam kararı aldık” dedi.Metin Çelebi (Tecasa-Bursa Şube): İşyerindesendikal örgütlenme sürecininde yaşanılan sorunlarıpaylaştı. “16 aylık süre sonra başardık. Sendikamızgeçen grup toplu iş sözleşmesi döneminde 22 yıl aradansonra grev örgütleyerek metal işçilerine yol açtı.Hepimiz yeni işyerleri örgütlemek için çalışma yapmalıyız.Bu çatı altında bulunmaktan büyük güvenduyuyorum” dedi.Ersin Peker (Aperam-Gebze Şube): “Merhaba,hatta yeniden merhaba diyorum. Bu dönem BirleşikMetal-İş’te ilk temsilciliğim değil. Daha önceTekfen’de işyeri temsilciliği yaptım. Fabrika kapanıncabu işyerine girdim. 2002 yılından itibaren buişyerinde de bir mücadele yürütüyoruz. Genelde eşimizdendostumuzdan gizleyerek örgütleniyoruz. İşyerindeiç örgütlülüğümüzü sağlamlaştırdıktan sonraişverenimize de söyledik. Şimdi toplu sözleşmemizimzalandı. Sürekli attığımız, ‘İnadına sendika, inadınaDİSK’ solganımızla tüm işçileri tanıştırmalıyız”dedi.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201215Ali Ergin (Bursa Şube Yönetim Kurulu): “AsilÇelik işyerinde 4 sendika temsilcisi ve 30 arkadaşımızişten atıldık. Sendikamız tarafından açılan ve takipedilen davalardan, 30’u lehimize sonuçlanmıştır.Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davalarda,üyelerimizin işe iadelerine karar verilmiştir.İki üyemizin davası ise, 11 Temmuz’da görülecektir.Bu davalar bile Sendikamıza olan inancımızda haklıolduğumuz göstermiştir” dedi.Elif Koçcan (Schneider Elektrik-İzmir Şube):“Son günlerde, bir savaş uçağımızın düşürülmesi ilebaşlayan ve Türkiye’nin talebiyle NATO’nun toplanmasıprovakasyonu, Süriye’ye yönelik Türkiye üzerindeyürütülen bir ABD operasyonudur. Bu yüzdenTürkiye işçi sınıfına düşen görev, emperyalist savaşave ABD’nin Türkiye üzerindeki hegemonyasına karşıda mücadeleyi sürdürmektir” dedi ve mücadeleçağrısında bulundu.Azem Şahin (Nema Makine-Kocaeli Şube):“Sendikalaştığımızı duyan müdürümüz, mahallemuhtarından imamına kadar işveren herkesi hareketegeçirdi. İmam işçilerin ailelerini ve evlerini tek tekarayarak direnişimizin haksız olduğunu, hak aramanındinen haram olduğunu söyleyip işçilere aileleritarafından baskı yapılmasını sağladı. Tek bilek tekyürek olduk uzun soluklu bir direniş gösterdik ve kazandık.3 aydır sendikalı olduğumuz için evime huzurlagidiyorum” dedi.Ayhan Ekinci (Bursa Şube Başkanı): “1.5 yılönce 3 kişiyle başladık. 14 Mart’ta tüm engellemelererağmen 3 günde Bursa’daki Bosch fabrikasındaçalışan işçilerin yüzde 75’i sarı Türk MetalSendikası’ndan ayrılarak Sendikamız Birleşik Metalİş’e üye oldu. Bu hiç de kolay olmadı. Bizler, büyükbir örgütün neferleriyiz. Bu iş inançla, kararlılıklaoldu. Bosch işçileri, sendikal demokrasi mücadelesinde;istedikleri sendikayı özgürce seçebilme talebiyleçıktıkları yolda, çeşitli engellemelerle karşılaşmayadevam ediyor. Sendikacılık yaşamlarındafabrika kapısından girmeyenler, 24 saat nöbet tuttular,vaatlerde bulundular ama istifa ettiremediler.Ama işverenin tarafsızlık açıklamasına rağmen sarısendikadan yana tavır almasıyla işçiler, üzerinde yoğunbaskılar oluşturuldu. Mesai saatlerinde dahi işçiler,Türk Metal’e üye yapılmaya çalışıldı. Bu süreçteyaşanan usulsüzlüklerle ilgili davalar da açıldı. Bütünbaskılara karşı Bosch işçileri yılmıyor ve dimdikayaktadır” dedi.M. Selçuk Göktaş (Genel Sekreter) “2010-2012 yıllarını kapsayan grup toplu iş sözleşmesisüreci başarıyla sona erdi. Şimdi önümüzde yenibir süreç var. Çalışmalarımıza Mart ayı itibariylebaşladık bölge toplantıları ile devam ediyoruz.Ama Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın yasalaşmamasınıbahane gösteren bakanlık, yeni örgütlendiğimizve MESS grup toplu iş sözleşmesine bağlıişyerleriyle ilgili yetki tesbitlerine yanıt vermiyor.Bu toplu iş sözleşme düzenini askıya almaktır.Buna boyun mu eğeceğiz?” diye sordu. Hava işkolundagrev yasağına değinerek; “Belki de Türkiye tarihinde ilk kez, bir işyeritoplu sözleşmesi sürerken korsan taksilerle ilgili çıkarılan bir yasaya eklenentek bir madde ile hava işkolunda grev hakkı ortadan kaldırılmıştır. Yasaklanansadece grev değildir. Yasaklanan aynı zamanda sendika ve toplu sözleşme hakkıdır.AKP bir yandan, 12 Eylül’le hesaplaştığı demogojisi yapıyor diğer yandanmuhalif olan tüm kesimlere gözdağı veriyor. Sermayenin hizmetinde olmayı okadar abartmıştır ki, tek bir işveren için özel yasaçıkartabileceğini göstermiştir” dedi. İç örgütlülüğünsağlamlaştırılması ve toplu iş sözleşmekomitelerinin düzenli toplanmasını istedi.Toplantının sonucunda, Genel Temsilciler Kuruluhazırlık komitesi adına sonuç bildirgesi, ElkimRadyatör’den temsilcimiz Nazlı Aydöner tarafındanokundu. Yapılan oylama sonucunda, tümkararlar oybirliği ile kabul edildi.SONUÇ BİLDİRGESİ:Kurulumuz, ülkemizin ve işçi sınıfımızın içinde bulunduğu ekonomik, demokratik vesiyasal sorunlarla, sendikal hareketin içinde bulunduğu durumu ayrıntılı olarak değerlendirmişve aşağıdaki bildirinin yayımlanmasına karar vermiştir.Genel Temsilciler Kurulumuz, Sendikamız başta Bosch olmak üzere bünyesineyeni katılan işyerlerindeki metal işçilerini mücadelelerinden ve Birleşik Metal İş ailesinekatılmalarından dolayı kutlar…Genel Temsilciler Kurulumuz son saldırılarda yaşamını yitiren asker, polis ve vatandaşlarımızınacısını paylaşırken, şiddetin çözüm olmadığını, sorunun silah ve kanlaçözülemeyeceğini bir kez daha vurgulamaktadır.Son dönemde Ortadoğu’da yeni bir emperyalist savaş girişimi ile karşı karşıyayız.Ortadoğu’da akan kana şimdi de Suriye eklenmek isteniyor. Türkiye’nin adım adım savaşasürüklenmesi, emperyalistlerin taşeronluğuna soyunması işçi sınıfını ve halkımızıbüyük bir kaygıya sevketmektedir.Genel Temsilciler Kurulumuz; savaşın kan ve gözyaşından başka bir sonuç doğurmayacağını,ülkemizin emperyalistlerin çıkarına bir maceraya sürüklenmemesi gerektiğinibelirtir ve bu savaşın karşısında halkların kardeşliği ve barışı savunma konusundakararlığını vurgular.AKP iktidarı, hukuksuz infazları sürdürmektedir. Yargı bağımsızlığı giderek ortadankaldırılmakta, eğitim sistemi bir yandan paralı hale getirilip ticarileştirilirken, diğer yandankaosa sürüklenmektedir.Genel Temsilciler Kurulumuz, bu anlayışın bir devamı olarak özel yetkili mahkemelerinyerine keyfi uygulamaları iyice artıracak ve bugünü aratacak bir adalet krizine yolaçması muhtemel terörle mücadele bölge mahkemeleri hazırlıklarını büyük bir tehlikeolarak gördüğünü belirtir.AKP, kendine muhalif bütün toplumsal kesimleri, “ileri demokrasi” adı altında baskıaltına almaya ve bir biçimde etkisizleştirmeye çalışmaktadır. Bu kapsamda, dün gazeteciler,belediye başkanları, milletvekilleri, öğrenciler ve akademisyenleri gözaltınaalıp, tutuklarken bu baskılara maruz kalanlar son olarak KESK yöneticileri ve üyeleriolmuştur. Genel Temsilciler Kurulumuz, bütün bu haksız ve hukuksuz uygulamalarınbir an önce son bulmasını ve cezaevlerine atılanların serbest bırakılmasını talep eder.Kadına karşı şiddet artarken özel yaşam hükümetin denetimi altına alınmak istenmekte,kadın bedeni ve geleceğine müdahale edilerek, kadınlar eve hapsedilip, sosyalyaşamdan dışlanmaya çalışılmaktadır. Genel Temsilciler Kurulumuz, kadınlara yönelikbu baskı ve şiddeti kınamaktadır.1 Mayıs, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününün, amacına uygunolarak, kitlesel biçimde kutlanması, işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı verilmiş bir yanıttır.Genel Temsilciler Kurulumuz, giderek artan bu kitlesel katılımı AKP politikalarınakarşı duruşun da bir göstergesi olarak değerlendirmektedir.Hükümet çalışma yaşamına yönelik yasalarda köklü değişiklikler hedeflemektedir.Bu kapsamda toplu iş ilişkileri kanunu tasarısı ile sermaye ve devlet denetiminde sendikaldüzeni sürdürüp, temel sendikal hakları yok saymaya devam etmektedir.Yeni çıkarılan ve içinde “işçi” kelimesi geçmeyen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunuişçi sağlığı ve güvenliğini piyasa koşullarına terk ederken, sermayeye yeni hiç bir yaptırımgetirmemektedir. Öte yandan, “korsan taksilerle” ilgili bir yasanın içine korsanbiçimde bir madde ekleyerek, 12 Eylül yönetiminin dahi cesaret edemediği bir biçimdehava işkoluna grev yasağı getirmiştir. Genel Temsilciler Kurulumuz, grev hakkına getirilenbu yasağı sendikal haklara getirilmiş büyük bir darbe olarak görmekte ve tümsendikaları bu yasağa karşı ortak mücadeleye çağırmaktadır.Genel Temsilciler Kurulumuz, içerisinde kıdem tazminatlarımızın fon adı altındagasp edilmesi, işçinin mal gibi alınıp satılabileceği özel istihdam bürolarının kurulmasıgibi esnek, kuralsız ve güvencesiz çalıştırmaya yol açacak Ulusal İstihdam Stratejisiniyasalaştırma girişimini genel grev nedeni sayar.2012-2014 MESS grup toplu iş sözleşmelerinin yaklaştığı bu günlerde, yüzbinlerceişçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşme yetkileri bakanlık tarafından haksız ve hukuksuz birbiçimde bekletilerek gasp edilmektedir.Genel Temsilciler Kurulumuz yüzbinlerce işçinin mağdur olmasına yol açan bu hukuksuzluğabir an önce son verilmesini talep etmektedir.Sendikamız, 2010-2012 MESS grup toplu iş sözleşmesinde sermayeye karşımücadeleci kimliğini ortaya koymuş ve sarı sendika MESS zincirini kırmıştır. GenelTemsilciler Kurulumuz, aynı mücadelenin 2012-2014 grup toplu iş sözleşmesinde deverilmesi ve metal işçilerinin umudu olma kararlılığının gösterilmesi gerektiğine inanmaktadır.Genel Temsilciler Kurulumuz, 18. Olağan Genel Kurulumuzda alınan grev fonu ileilgili kararının hayata geçirilmesi için tüm hazırlıkların bir an önce tamamlanması gerektiğinivurgulamaktadır.Örgütümüz ve kamuoyunun bilgisine saygı ile sunuyoruz.
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 17AnkaraKayseriİzmirEskişehirBilecikMersin
Birleşik Metal-İş18 Temmuz 2012Yeni temsilcilerimizeğitimde...6 ayda 1700 kişi eğitimlere katıldıGönen Kemal Türkler Tesislerimizde, Genç İşçi, Amatör Örgütçü, Temsilci Eğitimi,İSİG, Grup TİS Semineri gibi başlıklar altında yapılan eğitimlerden, yönetici, temsilcive üyelerimizden toplam 406 kişi yararlandı.Şubelerimizde gerçekleştirilen, Penta ve Güven Elektrik işyerlerinden kadın üyemizeyönelik eğitimlerde de 89 üyemiz yer aldı.İşyerlerimizde yapılan eğitimlere katılanların sayısını da eklediğimizde, 2012yılının ilk 6 ayında yaklaşık 1700 kişinin bu eğitimlere katıldığını görüyoruz..Prysmian’da Genç İşçi Eğitimi yapıldıBursa Şubemize bağlı Prysmian işyerindeki üyelerimizeyönelik üç gün süren genç işçi eğitimi Mudanya’da26-27-28 Haziran tarihlerinde yapıldı.Bursa Şubemiz ve işyeri temsilciliğimizin özel talepve gayretleri sonunda vardiya çıkışlarında üç günboyunca gerçekleştirilen eğitim, aynı bu bölgede dahaönce yapılan eğitimlerde olduğu gibi üyelerimizin sonderece disiplinli katılımı ve ilgisi ile gerçekleştirildi.Gece vardiyasından çıkanlar ile sabah 08-16.00 vardiyalarıolmak üzere iki ayrı grup üzerinden yapılan eğitimlerinaçılışında Şube Başkanı Ayhan Ekinci üyelerimizeyönelik yaptığı konuşmalarda özetle “Sermayeninher gün yeni bir saldırıyla emekçilerin ekmeğine veyaşamına müdahale ettiğini ve buna karşı koymak içinbilinçli bir işçi kitlesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Bunusağlamanın en iyi yolunun eğitimden geçtiğini vurguladıve daha önce bu bölgede yapılan bu eğitimlerin çokbüyük faydasını gördüğünü belirtti.”8-8 çalıştıktan sonra gece vardiyasından çıkıp, uykusuzbir biçimde ve yine aynı şekilde bütün gün çalıştıktansonra akşamüstü büyük bir yorgunlukla yaklaşık 40derece sıcaklıkta uyumadan ve son derece ilgili bir biçimdeve arka arkaya üç gün bir eğitim programına katılımıgerçekleştiren arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.Eğitimlerin sonunda kursiyerlere sertifikaları BursaŞube Başkanı Ayhan Ekinci tarafından verildi.İşyeri Eğitimlerimiz artarak devam ediyor...Sendikamızın dinamik yapısı ve örgütlenmeyeverdiği önem sonucunda temsilcikadrolarımız sürekli olarak yenilenmektedir.Birleşik Metal-İş bünyesine yeni katılanişyerlerindeki temsilcilerimizin yanısıra, önceden yetkili olduğumuz ancak demokratikişleyiş gereği yenilenen temsilcilerimizinörgütümüze yeni bir soluk vedinamizm getirmesini diliyoruz.Eğer bu dileğe, 6-11 Mayıs 2012 tarihindeGönen’de yapılan eğitimdekigözlemlerimizi esas alarak bakarsak, dileğimizinönemli ölçüde gerçekleşeceğinedair umutlarımız artmaktadır.Gerçekten de son derece yoğun veoldukça dolu olan bir programa rağmençoğu zaman eğitim bitiş saatlerini aşan çalışmalaratemsilcilerimizin ilgisi, katılımıve disiplini hiçbir zaman eksilmedi.Sendikaların Doğuşu, Sendikal Anlayışlarve İlkelerimiz, Örgütlenme ÜzerineNotlar, Toplu İş Sözleşmesi Politikaları,Hukuk, Kapitalizm ve İşleyişi, Medya veİnternet Kullanımı, Kıdem Tazminatı veBordro Hesaplaması, Temsilcinin GörevYetki ve Sorumlulukları gibi geniş bir yelpazedekisunumların oluşturduğu eğitimprogramında kursiyerlerimizin algılamasıve ilgisi son derece yüksek oldu. Ayrıcafarklı başlıklarda yapılan uygulamalardakikonsantrasyon ve uyum olağanüstüydü.Bütün bu gözlemler bizi gelecek adınaumutlandıran gelişmeler oldu.Eğitimin kapanışına Genel Başkan AdnanSerdaroğlu ve Genel Eğitim Sekreteri2012 yılında artan talepler doğrultusunda işyerieğitimlerimiz şubelerde farklı başlıklarda yapılıyor.İhtiyaca ve gelen taleplere göre belirlenen konulardayapılan eğitimler uzmanlarımız tarafından işyerikomitelerine yönelik yapıldığı gibi, direkt olarak üyelerimizeveya şube temsilciler kurullarımıza yönelikolarak da gerçekleştiriliyor. Ayrıca yeni örgütlenmeçalışması yaptığımız işyerlerindeki üyelerimize yönelikörgütlenme eğitimleri gelen talepler doğrultusundayapılıyor.Seyfettin Gülengül de katıldılar.Yöneticilerimiz kapanışta kursiyerlerimizineğitim ile ilgili görüş ve önerilerinialmalarının yanı sıra, işyerlerine ilişkinsorunları da paylaştılar.Genel Başkan kapanış konuşmasındakısaca şunları söyledi: “Eğitimlerin çokyararlı olduğuna inanıyor ve her düzeydebu eğitimleri yapmaya çalışıyoruz. Sizleribekleyen bu zorlu görevde hepinizeönemli görevler düşüyor ve umuyorumki aldığınız bu eğitimlerin sizlere yararınıgöreceksiniz. Ama bununla yetinmemeliive sürekli kendinizi geliştirmelisiniz.Bu sadece sizler için değil bizler içinde geçerli. İlerde alacağınız daha büyüksorumluluklar olacaktır ve buna hazırlıklıolmalısınız.Dünyada ve Türkiye’de meydana gelengelişmelere baktığımızda sürekli olarakdaralan bir çemberin bizleri boğmayaçalıştığını ve kapitalizmin çarklarının hergeçen gün emekçiler için daha da acımasızlaştığınıgörüyoruz. Bunun için hazırlıklıolmalı ve bizler de en geniş birliklerimizisağlamalı ve gücümüzü artırmalıyız.Bundan sonraki görevlerinizde hepinizebaşarılar diliyorum.”Temsilcilerimiz ise eğitim ile ilgilimemnuniyetlerini belirttiler ve bu tipeğitmelerin işyerleri veya şubelerde dahageniş kitlelere verilmesi halinde sendikamızınçok daha iyi bir seviyeye geleceğineinandıklarını belirttiler.Eğitim her zaman olduğu gibi gelenekselsertifika töreniyle sona erdi.26-28.06.2012 Prysmian Bursa Şb.21.06.2012 Daiyang Trakya Şb.17.06.2012 Elkim Kocaeli Şb.10.06.2012 Baysan Kocaeli Şb.31.05.2012 Bosch Bursa Şb.27.05.2012 Bosch. (Gönen’de) Bursa Şb.06.05.2012 Paksan 2 No’lu Şb.05.05.2012 Rettig Metal Grev Eğt. İzmir Şb.01.04.2012 Bosch Bursa Şb.01.04.2012 Baysan Kazan Kocaeli Şb.28-29.03.2012 Doruk Eskişehir Şb.27.03.2012 Mahle, Konya Anadolu Şb.24-25.03.2012 Isuzu 1 No'lu Şb.06.03.2012 Paksan Genç İşçi Eğt. 2 No'lu Şb.26.02.2012 Gebze Genç İşçi Eğt. Gebze Şb.26.02.2012 ABB 1 No'lu Şb.25-26.02.2012 ISUZU 1 No'lu Şb.15.02.2012 Yücel Boru Anadolu Şb.14.02.2012 Çimsetaş Anadolu Şb.28.01.2012 Bosch TİS Eğitimi Bursa Şb.28.01.2012 Termo Makina Kocaeli Şb.26.01.2012 Yücel Boru Gebze Şb.17.01.2012 Gebze Şb. Tems. Krl Gebze Şb.14-15.01.2012 Rettig Metal İzmir Şb.11.01.2012 Yücel Boru Gebze Şb.10.01.2012 Asil Çelik Bursa Şb.06.01.2012 Elkim Metal Kocaeli Şb.Son 6 ayda yapılan işyeri eğitimlerine katılan üyesayımız 1200’ün üzerinde oldu.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201219Gönen’de düzenlenen seminerlerle yeni kadrolar yetişiyorGenç İşçi Bürosuna yönelikçalışmalara hız verildi..Daha bilinçli bir örgütlenme çalışmasıbüyümenin temelidir…20-25 Mayıs 2012 tarihinde Gönen’deki tesislerimizde Genç İşçi Semineri gerçekleştirildi.Bu seminere 23 kursiyer katıldı. Yarısından fazlasının 29 yaş altındakiüyelerimizden oluştuğu seminerin ana hedefi uzun zamandan bu yana faaliyette olmayangenç işçi bürosunun yeniden faaliyete kavuşması idi.Bu sebeple genç işçi arkadaşlarımızla genç işçi sorunları ve bu sorunların çözümüyönünde eğitim yapıldı.Yeni metotların da eğitimde kullanıldığı bu seminerde, seminere katılanların beklentive sorunları temelinde çalışma gruplarında çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalarınsonuçları kursiyerler tarafından ortak forumda sunumlar yapılarak üzerine tartışıldı.Genel itibarıyla seminer olumlu geçti ve seminere katılan genç üyelerimizdenbazıları gönüllü olarak genç işçiler bürosunun yeniden faaliyete geçmesi için görevalmak istediklerini belirttiler.Genel talep bu tür seminerlerin daha fazla genç işçiye verilmesi yönünde oldu.27 Mayıs’ta başlayan ve 1 Haziran’da biten Amatör Örgütçü Seminerine toplamda28 kursiyer katıldı. Tekstil sendikamızdan üç kursiyerin katıldığı seminerdeesas hedef olarak kursiyerlerin çalışma grupları üzerinden yetkinleştirilerek hem içörgütlenmede komisyon ve bürolarımızın etkin hale getirilmesi ve hem de gerektiğindeuluslararası alanda dayanışmayı örgütleyerek dış örgütlenme dediğimiz örgütsüzişyerlerinin örgütlenmesinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktı.Çok sayıda genç üyelerimizin de ilk defa katıldığı böylesi bir seminerde ortakçalışma kültürü çalışma grupları üzerinden geliştirildi. Gayet ahenkli bir şekildebirlikte öğrenmeye ve birbirlerine öğretmeye çalışan kursiyerlerimiz memnun birşekilde Gönen Kemal Türkler tesislerimizden ayrıldılar.İşyeri ziyaretleriGenel Merkez Yöneticilerimiz, çeşitli tarihlerde,işyerlerini ziyaret ederek, üyelerimiz iletezgah başlarında, yemeklerde birlikte oldular,karşılıklı sohbetler gerçekleştirdiler.• Genel BaşkanımızAdnan Serdaroğlu, İstanbul 1Nolu Şube yöneticilerimizlebirlikte 15.06.2012 tarihindeABB Elektrik işyerindekiüyelerimizi ziyaret ettiler.• Genel Başkan AdnanSerdaroğlu; 22.05.2012 tarihindeAnadolu Isuzu işyeriniziyaret ederek, üyelerimizletezgah başında bir arayagelmiştir.• Genel BaşkanımızAdnan Serdaroğlu, GebzeŞube Yönetimimizle birlikte,21.05.2012 tarihinde Arpekve Schnedider Elektrik işyerlerindekiüyelerimizle tezgahbaşında buluşmuştur.• Genel Başkanımız AdnanSerdaroğlu, 27.04.2012tarihinde, ABB Elektrikişyerini ziyaret etmiştir.
20Birleşik Metal-İşTemmuz 2012Sendikal eylemler ve direnişler... Sendikal eylemler ve direnişler... Sendikal eylemler...Dev-Sağlık İş:Samsun Gazi Devlet Hastahanesi’nde 500. gün...Samsun Gazi Devlet Hastanesi’nde DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileriSendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin 26 Ocak 2011’de işlerine geridönmek için başlattıkları direniş devam ediyor.Direnişin 500. gününde 15 Haziran’da hastane bahçesindeki direniş çadırındabir basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına; DİSK Genel Sekreteri veSendikamız Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Devrimci Sağlık-İş Genel BaşkanıArzu Çerkezoğlu da katıldı.22.06.2012 tarihinde İstanbul BEDAŞ ve Adana EDAŞ’ta sadece kazanılmışhaklarını istedikleri için işten atılan Enerji-Sen üyesi işçiler sorunlarına dikkat çekmeküzere İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nü trafiğe kapatarak yürüyüş yaptılar. Köprügirişinde basın açıklaması yapan Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal, “BEDAŞişçilerinin maaşlarını ödemediği yetmiyor gibi, ‘ödenmeyen maaşları talep ettik’diye, 116 arkadaşımızı İstanbul’da, 58 arkadaşımızı Adana’da sadece ‘haklarınıhukuklarını aradılar’ diye açlığa mahkûm edip, açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlar”dedi.Petrol-İş:Soda Sanayi ve Kromsan Grevi:Petrol-İş Sendikası’nda örgütlü Soda Sanayi ve Kromsan işletmelerinde çalışanişçiler, toplu iş sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanaması üzerine 18.05.2012tarihinde greve çıktılar. 530 işçi üretimden gelen gücünü kullanıyor.Tek Gıda-İş:Billur Tuz işçileri direnişiİzmir’in Çiğli İlçesi’ndeki Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan BillurTuz’da, Tek Gıda-İş’e üye oldukları için işten çıkarılan işçiler, 20 Aralık 2011 tarihindeişyeri önünde direnişe geçti. Direniş işyeri önündeki çadırda devam ediyor.Deri-İş:Togo-Kampana-Savranoğlu deri işçileri direnişiNakliyat-İş:Borusan Lojistik işçilerinin direnişiAnayasal haklarını kullanarak DİSK Nakliyat-İş Sendikası’nda örgütlenen BorusanLojistik işçileri, “performans düşüklüğü” gerekçe gösterilerek işten atıldılar. 25Mayıs Cuma günü Borusan Holding’in genel merkezi önünde yapılan basın açıklamasıile işverenin sendika düşmanı tavrı protesto edildi.İşten atılan işçiler, 1 Haziran’da Borusan Lojistik’in Tuzla’daki deposu önündeçadır kurarak direnişe geçtiler. Ardından 8 Haziran’da Borusan Holding’in bulunduğuSarıyer Perili Köşk’ün karşısına çadır kurdular.Enerji-Sen:BEDAŞ (İstanbul) - Toroslar EDAŞ (Adana) işçileri direnişiİstanbul Avrupa Yakası’ndaki Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’de (BEDAŞ) aylarcaalamadıkları maaşlarını talep ettikleri için enerji işçileri, 29 Mayıs günü iştençıkarıldı. Elektrik, Gaz, Su ve Baraj Çalışanları Sendikası (Enerji-Sen) üyesi işçiler,Taksim’deki BEDAŞ Genel Müdürlüğü önünde direnişe geçti.Yine Adana Toruslar Elektrik Dağıtım A.Ş.’de çalışırken aylarca alamadıklarımaaşlarını talep ettikleri için işten atılan Elektrik, Gaz, Su ve Baraj Çalışanları Sendikası(Enerji-Sen) üyesi işçiler, 5 Mart’tan itibaren işlerine geri dönmek için ToroslarElektrik Dağıtım AŞ Demirköprü Şubesi önünde direnişi devam ediyor.TOGO deri fabrikasında 35 işçi, Deri-İş’e üye oldukları için işten çıkarıldılar.İşten atılan işçiler, 1 Mayis’tan bu yana Ankara Eskişehir Yolu üzerindeki TOGOFabrikası önünde eylemdeler. Fabrikada çalışan diğer işçilerin de direnişe destekvermesinin ardından işveren tüm işçileri bir aylık izne çıkardı. Deri-İş Sendikası,TOGO direnişinden ayrı iki işyerinde birden direnişte… Tuzla’da faaliyet gösterenKampana Deri ve İzmir’de faaliyet gösteren Savranoğlu Deri’deki sendikal mücadelesürüyor.Kampana Deri patronu, kendi işyerinde başlayan sendikalaşma sürecinde 16 işçiyisokağa atmış ve üretimini İzmir’e kaydırmıştı. Deri-İş Sendikası, İzmir’deki fabrikadaaynı işyerinde faaliyet gösteren üç firmada da gereken sayıda işçiyi örgütlemeyibaşarmıştı. İşveren, 3 Deri-İş üyesini işten atmış ve yetkilere itiraz etmiş, hemde sendikadan kurtulmak için üretimini İstanbul’a kaydırma kararı almıştı. İşçilerinkurulu düzenlerini ve ailelerini bırakarak nasıl olsa İstanbul’a gelmeyeceğini ve istifaedeceğini düşünen işveren bu şekilde sendikadan kurtulmayı amaçlamıştı. Ama38 işçi sendikal haklarına sahip çıkarak 3 Ekim 2011 sabahı İzmir’den İstanbul’agelerek iş başı yapmışlardı.İşveren işçileri bu şekilde de yıldıramadığı için 13 Ekim 2011 günü 36 Savranoğluişçisini işten çıkardı. Atılan Savranoğlu işçileri Kampana Deri işçileriyle birliktedirenişe başladılar.HEY Tekstil işçileri direnişiİstanbul İkitelli’de HEY Tekstil’de maaşları verilmeyen işçiler, ekonomik krizgerekçesiyle 13 Şubat 2012 tarihinde işten çıkarıldı. 420 işçi kışın ortasında beş parasızsokağa atıldı. Çoğunluğu kadın işçiler, kıdem ve ihbar tazminatlarıyla birlikteödenmeyen maaşlarını almak için HEY Tekstil önünde direnişteler.
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 21İşçi sınıfına yeni darbe:THY’de Grev YasağıHükümet, 12 Eylül karanlığında bile yasaklanmayanbir sektörde, havacılık sektöründe grev hakkını yasakladı.Grev yasağı, AKP’nin ne kadar özgürlükçü vedemokrat; yaşanılan sürecinse ne kadar baskıcı olduğununyeni bir göstergesi olsa gerek. Ne temel insan hakları,ne de sendikal özgürlükler hükümetin umurunda.Hükümet için asıl olan sermayenin çıkarları. Sermayeninçıkarı söz konusu olduğunda “geriye kalan her şeyteferruat”!Hava İş Sendikası ile THY yönetimi arasında uzuncabir süredir devam eden toplu sözleşme görüşmelerindeanlaşma sağlanamaması, hükümetin sektördekigrev hakkını yasaklanmasıyla sonuçlandı! Grev yasağıyasallaştırıldığında görüşmeler arabulucu aşamasındaydı.Yasa gereği bir anlaşma olmaması halinde 60gün içinde greve çıkılması gerekiyordu. İşte, tam dabu süreçte, hükümet THY ile içli dışlı olan ve THY’yeişçi simsarlığını da yapan bir milletvekiline hazırlattırdığıbir yasa teklifiyle, “korsan taksilerle” ilgili olarakhazırlanan yasa tasarısına yeni bir madde eklenmesinisağladı. İki kelimeden oluşan yasa değişikliğine karşıHava-İş, bir anlamda “hak grevi” hakkını kullandı,THY yönetimi ise derhal 305 işçiyi işten çıkardı, direnişsürüyor.Havacılıkta grevi yasaklayan yasa tasarısının genelgerekçesinde, işkolunda çalışanların nitelikli personelolduğu ve yerine ikamenin zor olduğu; bu durumun“sendikaların karşılanması zor taleplerine zemin hazırlamakta”olduğu belirtiliyor. Başbakan Yardımcısı AliBabacan, yasak gerekçesini “THY’nin durması sadeceşirketi değil, ekonomimizi olumsuz etkiliyor, o yüzdenönlem almak zorundaydık” diye açıklıyor. Havayoluulaşımının stratejik bir sektör olduğu yine yapılanaçıklamalar arasında. Geçtiğimiz yıllarda lastik ve camsektörlerinde grevlerin “milli güvenlik” gerekçesiyleertelendiğini biliyoruz. Aslında greve çıkılan işyerlerindeBakanlar Kurulu kararı ile “grev yasağı” alabilenhükümet, “sorunu” köklü biçimde çözmek amacıylahavacılık işkolunda grevi tümüyle yasakladı.Havayollarına grev yasağı getirilmesinin birkaç boyutuvar. Bunlardan biri, Hava-İş sendikasını etkisizleştirmek.Hava-İş, hem Türk-İş yönetimine muhalif,hem de hükümet ve sermaye yanlısı olmayan ve kamuoyundamuhalif olarak bilinen bir sendika. Bu özelliğinedeniyle sermaye ve hükümeti rahatsız ettiği ortadave bu nedenle de saldırıya daha açık. Hükümet, böylecemuhalif sendikayı cezalandırıyor, diğerlerine de gözdağıveriyor.Hava-İş’i etkisizleştirme girişimleri yeni değil.Hak-İş’e bağlı Çelik-İş, 5 yıl önce Hava-İş’in örgütlüolduğu Teknik A.Ş’nin hava işkolunda değil, metal işkolundaolduğu gerekçesiyle itiraz etti. Bu süreçte birdizi usulsüzlük yapıldı, mahkemeye gidildi ve sonuçtamahkeme işyerinin metal sektöründe olmadığına kararverdi. İşverenlerin de sendikanın çoğunluğunun olmadığıyönünde itirazları oldu, ancak bunların tümü sendikanınlehine sonuçlandı.Ardından 2821 ve 2822 sayılı yasaları değiştirenToplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı gündeme geldi. Tasarıyla,havacılık işkoluna dolaylı grev yasağı getirilmekistendi. Tasarıya göre, işkolunda grev söz konusuolursa, çalışanların %40’ı greve katılamayacak, kimlerinkatılamayacağını da işveren belirleyecekti. Bunungrevi etkisizleştireceği ve fiilen grev yasağı anlamınageldiği belli. Yasak, daha sonra alt komisyon tarafındantasarıdan çıkartıldı ve sektörde çalışanların tümüne uygulanacakhale getirilerek bir “torba yasaya” eklenerekkabul edildi.Havacılıkta grev yasağı, sadece bu işkolu ile sınırlıele alınmamalı. Bu yasak, grev hakkını, dolayısıylasendikal hakları tartışma konusu haline getirmektedir.Sermaye, kriz nedeniyle dünya ölçeğinde sendikalhakları yeniden düzenlemek istiyor. Bunu ILO’da dagördük. Bu yılki ILO Genel Konferansı kendi tarihiaçısından bir ilke imza attı. ILO Konferanslarında, devletlerinILO Sözleşmelerine ne kadar uygun davranıpdavranmadıkları da ele alınıyor. Bu denetim, UzmanlarKomitesi ve Aplikasyon Komitesi (Sözleşme ve TavsiyelerinUygulanması Komitesi) aracılığı ile yapılıyor.Uzmanlar Komitesi tarafından hazırlanan rapor Konferanssırasında Aplikasyon Komitesinde ele alınıyor.Aplikasyon Komitesinin gündemine giren ülkeler enağır sendikal hak ihlallerinin yaşandığı ülkelerden (25ülke) oluşuyor.Komite, tartışmalardan sonra bu liste içinden bazıülkeleri “özel paragrafa” alıyor ve bir anlamda “kınıyor”.Aslında başka da bir yaptırımı yok. Özel paragrafaalmak kamuoyunda “kara liste” olarak adlandırılıyor.Bu yıl, ILO’nun üç bileşenden (işçi, işveren ve hükümet)işverenler bir ilke imza attılar ve AplikasyonKomitesinde sendikal hak ihlallerinin görüşülmesiniengellediler. Bu hak ihlalleri arasında grev yasakları dayer alıyor. Dolayısıyla, sermaye örgütleri ILO’da geleneksel“sosyal diyaloğu” bozdular ve sendikalara karşıaçık saldırıya geçtiler. Bu gelişme, “sosyal diyalogcu”sendikal anlayışın iflas ettiğinin yeni bir göstergesidir.Şimdi, bunca geleneğe rağmen, bunca yıl sonra (buuygulama 1926 yılından bu yana devam ediyor) sermayeörgütleri neden böyle bir tavır içene girdiler? Avrupaölçeğinde devlet iflaslarının yaşandığı ve bizde de heran harekete geçme olasılığı olan kriz, sermaye cephesinide yeni “önlemler” almaya itiyor. Bunlar içerisinde,her zaman olduğu gibi emek maliyetlerinin azaltılmasıbaşta geliyor. Emek maliyetlerinin azaltılması, bir dönemDünya Bankası’nın dediği gibi, “emek piyasalarındatekel olan sendikaların tekel olma özeliklerinin”engellenmesinden geçiyor. Bu politika, sendikal hak veözgürlüklere dünya ölçeğinde saldırı demektir.Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarının Bakanlar Kurulundagörüşülmesi sırasında, ekonomiden sorumlubakanlar, işkolu barajının düşürülmesi ile toplu sözleşmeyapmanın kolaylaşacağını ve bunun da işçilikmaliyetlerini yükselteceğini, kriz döneminde buna izinverilmemesi gerektiğini belirtmişlerdi.Havacılıkta grev yasağı genel anlamda sendikalhaklara, özel olarak da grev hakkına saldırıdır. Bu saldırı,sermayenin krize hazırlığıdır; sendikal haklarıngeriletilmesi ve sermaye egemenliğinin pekiştirilmesihedeflidir. Geri püskürtülememesi halinde, sermayeiktidarı her istediğinde bir başka sektörü ve sendikayıteslim almaya çalışacaktır.DİSK’ten ve Sendikamızdan Hava-İş’e destek eylemiDİSK Genel Yönetim Kurulu, Sendikamızın ve DİSK'e bağlı sendikalarınyönetici ve üyeleriyle, grev yasağına karşı direndikleri için işten atılan Hava-İşSendikası üyesi çalışanlarla dayanışma eylemindeydi...
Birleşik Metal-İş22 Temmuz 20124688 Sayılı Yasa değişikliğiKamu emekçilerine AKP boyunduruğu12 Eylül 2010 tarihli Anayasa referandumu kapsamındayapılan değişikliklerden biri kamu emekçilerinin sendikalhaklarıyla ilgiliydi. Referandumda Anayasa’nın 53.maddesinde yapılacak değişiklikle, kamu emekçilerine“toplu görüşme” yerine “toplu sözleşme” hakkı verileceğivaat edildi.Bu anayasa değişikliğinin ardından bir “uyum yasasının”çıkarılması ve 4688 sayılı yasanın toplu görüşmeile ilgili maddelerinin değiştirilmesi gerekiyordu. “4688Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Tasarısı Taslağı”,bu kapsamda hazırlandı ve TBMM’de kabul edilenyasa, 11 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarakyürürlüğe girdi.Yasa değişikliğinin arka planında, kamu emekçilerininsendikalarını kurdukları 1990’lı yıllardan bu yana yaşananönemli gelişmeler bulunmaktadır.Öncelikle toplu sözleşme ve grev hakkının hukuki güvencealtına alınması kamu emekçilerinin, sendikalarınıkurdukları 1990’lı yıllardan bu yana temel taleplerindenbirisidir. Kamu emekçileri bu taleplerini 20 yılı aşkın birsüredir dile getirmekte ve bunun mücadelesini vermektedir.Verilen fiili ve meşru mücadeleye hukuksal mücadelede eklenmiş ve toplu sözleşme hakkına dair önce ulusalmahkemelerde, ardından da AİHM’de açılan davalar kazanılmıştır.Bu hukuksal kazanımlara yıllardır yapılan“toplu görüşmelerin” işlevsizliği de eklenmiştir. Kamuemekçilerinin artık yıllardır süregelen “toplu görüşmelerden”hiçbir beklentisi kalmamış, görüşme süreçleri merakkonusu olmaktan çıkmıştır. Bu gelişmelere ILO’nun eleştirilerinieklemekte de fayda vardır.Yasa değişikliğine kaynaklık eden, esas olarak bu gelişmeleridir.Hükümet, bütün bu gelişmeler nedeniyle birdeğişiklik yapmak durumunda kalmıştır. Ancak hak verirmişgibi yaparken talebin içini boşaltıp işlevsiz hale getirmiştir.Yasa değişikliği, beklentileri karşılanmak bir yana,sendikal hakları daha da geriye götürmüş, kamu emekçilerinintalepleri ve mücadelesi şimdilik amacına ulaşamamıştır.4688 Sayılı Yasa, 2001 yılında ilk kez çıkarıldığında,o dönemde kamu emekçilerinin fiilen kullandığıhaklar yasa eliyle nasıl geriye götürülmüşse, yasada şimdiyapılan değişiklik de “toplu sözleşme hakkını tanıma” görüntüsüaltında aslında halen kullanılmakta olan haklarıgeriye götürmektedir.Yasada, kamu emekçilerinin grev hakkı yer almamıştır.Tersine “toplu sözleşmede” anlaşmazlık halinde zorunlutahkim mekanizması olarak Kamu Görevlileri HakemKurulu gösterilmiştir. Ayrıca Kurul kararlarının bağlayıcıolduğu belirtilerek grev hakkı yasaklanmıştır. Yasa, sözde“toplu sözleşme” mekanizması öngörmüş, ancak grevhakkının olmadığı bir düzenleme ile toplu sözleşme hakkınıişlevsiz kılmıştır.Yasa ile toplu sözleşme görüşmelerine kamu emekçilerinitemsilen Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılmakta;en fazla üyesi bulunan konfederasyonun başkanıHeyet Başkanı olmakta ve her hizmet kolunda en fazlaüyeye sahip sendikalar sürece dahil edilmektedir.Görüşmelerde anlaşma ya da uyuşmazlık tutanağınaimza atma yetkisi sadece heyet başkanındadır. 2,5 milyoncivarındaki kamu emekçisini ve emeklileri ilgilendirenkonularda sadece tek bir konfederasyon temsilcisi yetkilikılınmıştır. Dolayısıyla, KESK ya da Kamu-Sen masadayer almakta, ancak sözleşmeyi kabul etmeme hakları bulunmamaktadır.Memur-Sen sözleşmeye tek başına imzaatarsa, bu sözleşme sendika üyesi olsun olmasın tümkamu emekçileri ve emekliler için geçerli olacaktır.Toplu sözleşmede uyuşmazlık halinde Kamu GörevlileriHakem Kurulu devreye girmekte ve bu Kurulunkararları bağlayıcı olmaktadır. Ancak Hakem Kurulu dahükümet ağırlıklı olarak yapılandırılmıştır. 11 kişiden oluşanKamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun 7 üyesi hükümettarafından atanmaktadır. Nitekim yapılan ilk “toplusözleşme” görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasıüzerine devreye giren Hakem Kurulu, hükümetten farklıbir karar almamıştır.Hükümet, bu yasayla toplu sözleşmenin içini boşaltmakta;hakem kurulunu bağlayıcı hale getirerek zorunlutahkim mekanizması getirmekte ve fiilen grev yasağı koymaktadır.Bununla, kendi eliyle büyüttüğü Memur-Sen'indesteğini alarak kamu emekçileri üzerindeki denetiminisürdürmeyi hedeflemektedir.30 Nisan 2012’de başlayan ilk görüşme sürecinin sonunda,hükümetin son teklifi yüzde 3,5+4 oldu ve uyuşmazlıktutanağı tutuldu. Diğer konfederasyonlar MemurSen’e Hakem Kurulu’na katılmama ve birlikte grevyapma çağrısında bulundu. Ancak bu öneri Memur Sentarafından “memurların kazanımlarından ziyade kaos arayanlar”denerek geri çevrildi. Memur Sen, hükümetle karşıkarşıya gelmedi ve memurların enflasyon altında zamalmasına razı oldu.Hakem Kurulu, 2012 için yüzde 4+ 4, 2013 için yüzde3+ 3 ücret artış yapılmasını kararlaştırdı. Memur-Sen’ninönerdiği akademisyen de Hakem Kurulunda, verilen zammaonay verdi.2012 için bu oran yıllık ortalama yüzde 6’ya geliyor.Oysa 2011 yılı enflasyonu ise yüzde 10.45 olarak gerçekleşmişti.Böylece hükümet destekli Memur Sen kamuemekçilerine enflasyonun altında zam verilmesini kabuletti.“Toplu sözleşme” “hakkından” önce yapılmakta olan“toplu görüşmelerde” hükümet, “sizi dinler son kararı BakanlarKurulunda ben veririm” diyordu. Şimdi de, taleplerinizidinliyormuş gibi yapar, son kararı Hakem Kurulundabenim adıma bürokratlarım verir” diyor. Dolayısıyla“eski tas eski hamam.”AKP, yetki kılıcı ve yüzde 3’lük baraj ile öncelikleDİSK’e bağlı sendikaları ve DİSK’i etkisizleştirmek; böyleceörgütlü işçi sınıfının ileri kesimlerini sendikal alanındışına atıp, işçiler üzerindeki denetimi artırmak istiyor.4688 değişikliği aracılığıyla da KESK’i etkisizleştirip,Memur-Sen aracılığıyla kamu emekçilerini kontrol altınaalmayı; sınıfın mücadeleci, ilerici bölüklerini bir bütünolarak devre dışı bırakmayı hedefliyor.AKP hükümeti böylelikle, siyasi, iktisadi ve sosyalalanlarda hızla süren yeniden yapılanmaya engel olabileceksiyasi muhaliflerin yanı sıra, sendikal alandaki muhaliflerinide etkisizleştirme hesabı yapıyor. Hükümet, işçisınıfının ve ezilenlerin sendikal ve siyasal örgütlerininetkisizleştirildiği bir ortamda da istediği her şeyi yapmaolanağına daha kolay kavuşabileceğini düşünüyor.Ancak, kamu emekçileri 1990’dan bu yana yasalara veyasaklara rağmen haklarını savunmuşlar ve “haklar yasalardanönce gelir” şiarı ile mücadele etmişlerdir. Nitekim,“yasak” denilen grev hakkını da çeşitli dönemlerde olduğugibi son “toplu sözleşme” sürecinde de fiilen kullanmışlardır.Kamu emekçileri, bu mücadele gelenekleri ileyollarına devam edecek ve sendikal haklarını kullanmaktanvazgeçmeyeceklerdir.İşçiler Soruyor...Soru: 7 aydır bir işyerinde çalışıyorum.İşveren beni işten çıkardıve 4 haftalık tazminat ödedi.Benim başkaca hakkım veyaaçabileceğim herhangi bir davavar mı?Cevap: İşverenin size ödediği 4haftalık tazminat, ihbar tazminatıdır.İş Kanunu’na göre işi altı aydanbir buçuk yıla kadar sürmüş olanişçi, iş sözleşmesinin işveren tarafındanhaklı bir neden olmaksızınfeshedilmesi halinde 4 haftalık giydirilmişücreti tutarında ihbar tazminatınahak kazanır. Kıdem sürenizbir yıldan az olduğundan kıdemtazminatına hak kazanamıyorsunuz.İşyerinizde otuz veya daha fazlaişçi çalışıyorsa iş sözleşmenizinfeshedildiği tarihten itibaren bir ayiçinde işe iade davası açma hakkınızvardır.***Soru: Tornacı olarak çalıştığımişyerinde işveren beni işe girerkenimzaladığım belirli süreliiş sözleşmesinin süresi bitti diyeişten çıkardı. İşverene karşı işeiade davası açabilir miyim?Cevap: İş Kanunu’na göre ancakbelirli süreli işlerde veya belli bir işintamamlanması veya belirli bir olgununortaya çıkması gibi objektif koşullarabağlı olarak belirli süreli işsözleşmesi yapılabilir.Sözleşmenin niteliğinin belirlenmesindeyapılan iş göz önünde bulundurulur.Yapılan işin sürekli bir işolması halinde bu işte belirli süreliiş sözleşmesi ile işçi çalıştırılamaz.İşveren ancak geçici iş ihtiyacı veyaistirahatlı ya da izinli olan işçilerinyerine belirli süreli iş sözleşmesi ileişçi çalıştırabilir.Yasaya uygun olan belirli süreliiş sözleşmesinin süresinin sonaermesi nedeniyle fesih gerçekleştirildiğindeişe iade davası açılamaz.Yaptığınız iş niteliği itibarıylasürekli iş olduğundan imzaladığınızbelirli süreli iş sözleşmesi geçersizolup başından itibaren belirsiz süreliiş sözleşmesi ile çalıştığınız kabuledilir.Bu durumda iş sözleşmenizinfeshinden itibaren bir ay içinde işeiade davası açma hakkına sahipsiniz.
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası :Durmak yok, ölmeye devam!Son aylarda emek dünyasının yakından takipettiği “iş kazaları” sonucunda inşaat, makine, tekstil,tarım ve kimya sektöründe; cinsiyet, tecrübe,yaş gözetmeksizin pek çok işçi hayatını kaybetti,kaybetmeye devam ediyor. İstatistiklerde birersayısal veri olan işçi olümleri, yakınları için acıkayıplardır. “İş kazası” sonucu 2012 yılının ilk 6ayında 378 işçi yaşamını kaybetti. Burada hemenvurgulanması gereken nokta bu verilerin ulaşılabilenveriler olduğudur. Gerçekte iş kazalarının,bu kazalar sonucu yaralanmaların ve ölümlü kazalarınçok daha fazla olduğunu biliyoruz.İş kazalarında dünya üçüncülüğü Avrupa’dada birinciliği elinde bulunduran ülkemizde, işkazalarının en önemli sebebi sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşullarıdır. Her ayaçıklanan iş kazaları raporlarına baktığımız zaman Mart ve Nisan ayının ölümlü “işkazaları” ile başı çektiğini görüyoruz. Buhar kazanlarının patlaması, trafoların patlaması,elektrik akımları, yangınlar, makinelere kaptırılan kollar, maden ve toprakgöçükleri, zehirlenmeler, inşaat tersane iskelelerinden düşmeler, servis kazaları…örnekler çoğaltılabilir…Peki bu iş kazaları önlenemez miydi, önlenemez mi?Emekten yana güçler bu “iş kazalarının” önüne geçilmesi için yasal düzenlemelerinacilen yapılması gerektiğini savunurken, alelacele bir biçimde 19. Hazirangecesi yeni “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” meclisten geçti. Cumhurbaşkanı’nınonaylamasını takiben yasa ağır tehlikeli işlerde 1 yıl, az tehlikeli işlerde 2 yıl sonrayürürlüğe sokulacak, yani acil çözüm yerine ertelemeci bir yaklaşımla karşı karşıyakaldık.Aslında sendikalar ve meslek odaları bu süreçten zaten ümitli değildi. Akademisyen,mühendis, mimar, hekim, sendika ve işçilere danışılmadan, bu sürece dahiledilmeden, meclisten geçen bir yasadan ne bekleyebilirdik?Yasaya ilişkin birçok eleştiri yapılabilir ama göze çarpan en önemli detay; yasanıniş nedeniyle zarar görme riski taşıyan işçinin sağlığını değil “işi” korumayı kendinegörev bilmesidir. Diğer önemli bir nokta iş kazalarına sebep olabilecek birçoketmenin yani risklerin bireyselleştirilerek kişisel hatalar üzerinde durulmasıdır. Birbaşka önemli nokta işyeri hekimi ve mühendisi tarafından verilecek olan işçi sağlığıve güvenliği hizmetinin dışarından temin edilebilecek olmasının temelinin iyicesağlamlaştırılması ve esasen bu hizmetin metalaşması “satın alınabilir” olmasıdır.Yasadaki bir diğer “rahatsız edici nokta” risklerin genelleştirilmesidir. Oysa farklısektörlerin farklı iş niteliğine bağlı olarak risk değerlendirilmesi yapılmak zorundadır.Tedbirler işin niteliğine göre belirlenmek zorundadır.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yasa ile beraber denetim görevini iş güvenliğiuzmanlarına yıkmaktadır. Oysa uzman adı verilen bu mimar, mühendis vehekimler de nihayetinde güvencesiz çalışma koşullarına sahip kiralık işçilerdir. Üstelikhiçbir yetkiye sahip olmayan bu iş güvenliği uzmanları işverene karşı sorumludur.Bu nasıl olmaktadır; yasa bir iş kazası sonrası doğacak olan zarardan işverenideğil iş güvenliği uzmanlarını sorumlu tutmaktadır.Sermayenin çıkarlarını koruyan bu yasa ülkemizde gün be gün artan iş kazalarınıönleyebilecek bir mevzuata sahip değildir. Hükümet bu yasa ile emek gücünüsatan çalışanlara her ne olursa olsun iş devam etmeli ve durmayın ölmeye devamdemektedir.Yazımız için yerimizaz konumuz geniş ve kapsamlı,(şimdilik) son sözniyetine şunu söyleyebiliriz:İşçiler, meslek odalarıve sendikalar ile beraberkendi sağlıklı ve güvenliçalışma alanları için mücadeleetmek zorundadır, aksihalde ölmeye, sakat kalmayaartarak devam edeceğiz.Yasa neleri kapsıyor?30 Haziran 2012 tarihinde ResmiGazete’de yayımlanarak yürürlüğegiren “İş Sağlığı ve GüvenliğiKanunu” metnine göre iş sağlığı vegüvenliğinin sağlanması ve mevcutşartlarının iyileştirilmesini amaçlamaktadır.Ancak yasada işçilerinkarşılaştığı risklerin azaltılmasınayönelik yeni bir düzenleme bulunmamaktadır.Adeta mevcut İşYasası’nda var olan düzenlemelerinbirer tekrarı halinde olan yasa, heryıl yüzlerce işçinin ölümüne, yaralanmasınaveya meslek hastalığınamaruz kalmasına neden olan iş kazalarıve işyerindeki risklere karşı etkinçözüm ve yaptırımlar içermemektedir.Yasa kapsam maddesi ile bu eleştirimizidoğrulamaktadır. Ev hizmetleriişleri ile cezaevlerinde yapılanmeslek edindirmeye yönelik işler buyasa kapsamına alınmamıştır. Dolayısıylabu işlerde çalışan işçiler,iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümlerdenyararlanamayacaklar.İşverenin yükümlülükleri yasadaiş sağlığı ve güvenliği hususlarındaeğitim vermek, her türlü tedbiri almak,gerekli araç ve gereçleri sağlanmak,işyerinde alınan tedbirlereuyulup uyulmadığını denetlemek,risk değerlendirmesi yapmak veyayaptırmak olarak sayılmıştır. İşverençalışanları arasından iş güvenliği uzmanı,işyeri hekimi ve diğer sağlıkpersoneli görevlendirmelidir. İstersebu hizmeti yasa öncesi olduğu gibiortak sağlık ve güvenlik birimlerindenhizmet alımı yöntemi ile de yerinegetirebilecektir.İşyeri tehlike sınıfları; 5510 sayılıSosyal Sigortalar ve Genel SağlıkSigortası Kanunu’nun da belirlenenprim oranları dikkate alınarak tespitedilecektir.Yasanın 13. maddesinde ciddi veyakın tehlike ile karşı karşıya kalançalışanlar İş Sağlığı ve GüvenliğiKurulu’na, kurulun bulunmadığı işyerlerindeise işverene başvurarakdurumun tespit edilmesini ve gereklitedbirlerin alınmasını talep edebilir.Aksi bir durumda gerekli tedbirleralınıncaya kadar işçi çalışmama hakkınıkullanabilecektir. Bu süre içindeücreti işlemeye devam edecektir.Yasa’ya göre çalışanlar iş sağlığıve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitimlerdoğrultusunda hareket etmek,alınan tedbirlere riayet etmek, kendilerineverilen kişisel koruyucu donanımıkullanmak zorundalar.Yasada iş sağlığı ve güvenliği ileBirleşik Metal-İşTemmuz 201223ilgili çalışan temsilcilerinin seçileceğive bunların işverene öneride bulunma,gerekli tedbirlerin alınmasınıisteme hakkına sahip olacağı düzenlenmiştir.İşyerinde yetkili sendikabulunması hâlinde, işyeri sendikatemsilcileri çalışan temsilcisi olarakda görev yapacaktır. Ancak işverenintemsilcilerin öneri ve isteklerini yerinegetirmemeleri halinde nasıl biryaptırım uygulanacağı hususu yasadayer almamıştır.Yasa ile Ulusal İş Sağlığı ve GüvenliğiKonseyi kurulması öngörülmüştür.Bu konsey iş sağlığı vegüvenliği ile ilgili politika ve stratejilerinibelirleyecektir. İş Yasası’ndayer aldığı gibi elli ve daha fazla çalışanınbulunduğu ve altı aydan dahafazla süren işlerde işçi iş sağlığı vegüvenliği kurulu oluşturulacağı belirtilmiştir.Yine temsilcilikte olduğugibi bu kurula görevini etkin şekildeyerine getirmesini sağlayacak haklartanınmamıştır.Yasa’nın 25. maddesinde işyerindehayati tehlike oluşturan birhusus tespit edildiğinde; bu tehlikegiderilinceye kadar, işyerinin bir bölümündeveya tamamında iş durdurulacaktır.İşveren işin durdurulmasısebebiyle işsiz kalan çalışanlaraücret ödemek veya başka iş vermekyükümlülüğü vardır.Yasa esasen yukarıda belirttiğimizgibi 4857 sayılı İş Yasası’ndayer alan iş sağlığı ve güvenliği maddelerinintekrarı niteliğinde olduğundan,İş Yasası’ndaki bu mükerrerhale gelen hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.Yasadaki diğer bir handikap iseyürürlük maddesidir. 34. maddeyegöre işverenin yükümlülükleri arasındasayılan, iş güvenliği uzmanı,işyeri hekimi ve diğer sağlık personeligörevlendirmesi ve bunlarınçalışmalarını koordine edilmesi vegerekli tedbirlerin alınması, Bakanlıktarafından iş sağlığı ve güvenliğihizmetlerinin desteklenmesi, işyerihekimleri ve uzmanları ile ilgili hükümler,kamu kurumları ile 50’denaz çalışanı olan ve az tehlikeli sınıftayer alan işyerleri için yasanın yayımıtarihinden itibaren iki yıl sonra,50’den az çalışanı olan tehlikeli veçok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleriiçin yasanın yayımı tarihindenitibaren bir yıl sonra, diğer işyerleriiçin yayımı tarihinden itibaren altı aysonra yürürlüğe girecektir. Yine birkısım hükümde yasanın yayımındansonra altı ay sonra yürürlüğe girecektir.
Birleşik Metal-İşTemmuz 20122415-16 HaziranSokaklar ve Alanlardır...Aynı bugünlerde olduğu gibi, 1970 yılının Haziranayına denk gelen günlerinde TBMM’inde çoğunluğuelinde bulunduranlar, işçilerin özellikle de DİSK’in örgütlenmesininönüne geçmek için bir yasa hazırladılar.Ancak işçiler DİSK’in önderliğinde bu saldırıyakarşı çıktıklarında işte bizim için bugün hala önemlidersler taşıyan, biraz özlem, biraz gıpta ve en çok dagururla andığımız 15-16 Haziran direnişi yaşandı.Yüz elli bin civarında işçi iş bırakarak meydanlarataştı. Başta E 5 karayolu olmak üzere yollar kapandı,köprüler kaldırıldı, vapur seferleri iptal edildi.İstanbul Anadolu yakası ile Avrupa yakasında,Gebze’de, Kocaeli’nde on binlerce işçi yasanın geri çekilmesiiçin mücadele etti, direndi.15-16 Haziran 1970 aslında, bir yasa karşısında direnenişçilerin yarattığı bir destandır.1967 yılında kurulan DİSK hızla büyüyor, bağımsızve demokratik sendikacılık anlayışıyla kısa zamandaişçilerin güvenini kazanıyordu. Bu sınıfsal yaklaşımile birlikte işyerlerinde örgütlenmeler arttı. Yüksek ücretlerinalındığı ve sosyal hakların kazanıldığı başarılıtoplu iş sözleşmeleri ise DİSK’i işçiler açısından giderekdaha cazip bir güç haline getiriyordu.DİSK’in kurulması ile birlikte işçi eylemleri, direnişler,grevler ülke gündeminde giderek daha fazla yeralmaya başlamıştı. 1970 yılının Haziran ayına kadardeğişik sürelerde toplam 29 bin 782 işçi greve çıkmıştı.İşçiler arasında ise DİSK ve bağlı sendikalara sempative güven artıyordu.Dönemin siyasi iktidarı AP, DİSK’in varlığındanrahatsızlık duymaktaydı. Amaçları DİSK’i bastırıp, işçileriyeniden Türk-İş çatısı altında toplayarak işçi sınıfınıdaha kolay kontrol etmekti. 15-16 Haziran direnişinintemel nedeni sayılan 274 ve 275 sayılı yasalardadeğişiklik yapmak üzere siyasi iktidar meclise yasataslağı sundu;• Bir işçi sendikasının Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesiiçin, o işkolundaki toplam çalışan işçi sayısınınen az üçte birini üye kaydetmiş olması,• İşçi federasyonlarının faaliyette bulunabilmeleriiçin, bağlı sendikaların üye toplamının kendi işkollarındakitoplam işçi sayısının en az üçte biri olması,• İşçi konfederasyonlarının kurulabilmesi için, dahaönce sözü edilen sendika ve federasyonların en az üçtebirini ve sendikalı işçi sayısının en az üçte birini üyeolarak barındırması gerekiyordu.Bunun anlamı şuydu; kuruluşunun üzerinde henüzüç yıl geçmiş bir konfederasyon ve bağlı sendikalarınişkolundaki tüm işçilerin üçte birini örgütlemesimümkün olamayacağına göre, DİSK’in önünüen başından keserek örgütlenmesini tamamenengellemek.Böylece 274 ve 275 sayılı yasalarda yapılandeğişiklikler yürütmeye konulduğunda Türk-İşkendiliğinden tek konfederasyon olarak kalacak,DİSK’in varlığı ortadan kalkacaktı.Bu değişiklikler DİSK ve bağlı sendikalarınfaaliyetlerini kısıtlamayı ve dahası ortadan kaldırmayıamaçlıyordu. Türk-İş’e bağlı olmayansendikalara hayat hakkı tanımıyor, işçiler üyesiolmadıkları halde, Türk-İş ve bağlı sendikalaraaidat ödemek zorunda bırakılıyordu. Kanundakibu düzenlemeler ile işçinin sendika seçmeözgürlüğü Anayasa’ya rağmen ortadan kaldırılmaktaidi. Kanun zoruylatek konfederasyon ve herişkolunda sendika tekelikurulması isteniyordu.Yasanın 11 Haziran1970 tarihi itibariyle yürürlüğegirmesi üzerine,DİSK ve Maden-İş SendikasıGenel Başkanı KemalTürkler 14 Haziran1970 günü Merter’de lokal temsilcileri ve sendika yöneticilerineyaptığı tarihi konuşmasında tüm işçileri buyasa tasarısına karşı yürüyüşe çağırırken şunları söylemiştir;“ Bu dava içersinde işçiler eğer topluca belediyeotobüslerinden yararlanmak isterlerse, vapura binmelerigerekirse, banliyö trenine binmeleri gerekirse toplucabilet almayacağız. Biletlerimiz en güzel şerefimiziifade eden alnımızdaki işçilik damgamızdır.”Eylemlere ilk gün 70 bin işçi katıldı. İşçiler fabrikalarındatoplanarak yürüyüşe geçtiler. Direnişe ilk günDİSK’in verilerine göre 113 fabrikadan 75 bin işçininkatılımı ile gerçekleşti.15 Haziran günü eyleme katılan işçilerin çalıştığıfabrikalardan bazıları şunlardır: AEG-ETİ, Aksan, Arçelik,Auer, Aygaz, Bürosan, Çelik Endüstrisi, Chrysler,Derby lastik, Gazal, Elektrometal, Grundig, Haymak,Makina Takım, Singer, Otosan, Profilo, Türk DemirDöküm, Türkeli Asansör, Uzel Traktör.Eyüp bölgesindeki fabrikalarda çalışan işçilerTopkapı’ya yürüdüler. Levent bölgesindeki fabrikalardançıkan işçiler de Şişli, Taksim, Gümüşsuyu yönünedoğru yürüdüler.16 Haziran günü işçiler üç koldan yürüyüşe geçti.Topkapı’dan Cağaloğlu’na yürüyen işçiler vilayetbinasına yürümek isteyince yolları zırhlı birlikler tarafındankesildi. İşçilerin bir bölümü bu barikatı aşıpEminönü’ne inince Galata ve Unkapanı köprülerinin,yürüyen işçilerin birleşmesini engellemek için açıldığınıgördüler.Levent-Mecidiyeköy bölgesinde işçilerin eylemleriKavel fabrikasından başladı. İşçiler, 4. Levent’te sınıfkardeşi diğer işçiler ile buluştular. Tekfen fabrikasınınönünde yolları polis tarafından kesildi. Yürüyüş kolundayer alan kadın işçilerin polis tarafından coplanmasıüzerine çıkan çatışma sonrası işçiler bu barikatı da aşarakyürüyüşlerine devam ettiler.Anadolu yakasında da iki koldan yürüyüş devamediyordu. Otosan Fabrikası’ndan yürüyüşe başlayanişçiler Üsküdar’a yönlendiler. Yol üzerinde polis barikatıile karşılaşsalar da, barikatı aşarak yollarına devamettiler. Vapur seferleri iptal edildiğinden karşı yakayageçemeyince, Beykoz yönüne hareket ettiler.Anadolu yakasındaki ikinci kol ise Kartal istikametindenbaşladı. Bölgedeki fabrikalardan katılım ilebüyüyen yürüyüşteki işçilerin önü Kartal köprüsündepolis tarafından kesildi. Çayırova’dan gelen işçiler deKartal yönüne doğru ilerledi. Fenerbahçe stadyumuönüne kadar gelen işçilerin üzerine bu noktada polistarafından ateş açıldı; Yaşar YILDIRIM (Mutlu Akü),Mustafa BAYLAN (Vinleks) ve Mehmet GIDAK (CevizliTekel) güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla şehit oldular.İşçiler buna rağmen kararlı bir biçimde yollarınadevam ederek Kadıköy’e kadar geldiler.Eylemler yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmadı. Baştaİzmit olmak üzere Ankara, İzmir, Adana ve Sakaryagibi sanayi illerinde de başlayan direnişler, İstanbul’daişçiler ile polis ve askerler arasında çatışmalara sahneoldu.16 Haziran günü Gebze ve İzmit bölgelerinde çoksayıda işçinin katıldığı yürüyüşler yapıldı. 16 Hazirangünü toplam 200 kadar büyük fabrikada çalışan 150 binişçi eylemlere katıldı. Eylemlere yalnızca DİSK’e bağlısendikaların üyesi işçiler değil, Türk-İş’e bağlı sendikalaraüye işçiler de katılıyordu.İşçilerin büyük kalkışması nedeniyle, 16 Hazirangünü İstanbul ve Kocaeli’nde sıkıyönetim ilan edildi.Aynı gün 21 DİSK yöneticisi gözaltına alındı.15 – 16 Haziran 1970’de emekçiler, Türkiye İşçi Sınıfıtarihinde ilk kez doğrudan günlük yaşamlarıyla ilgiliolmayan bir konuda kitlesel olarak, hem üretimdengelen güçlerini kullandılar hem de tüm yaşamı etkileyensokaklara, caddelere, meydanlara taşan bir direnişgerçekleştirdiler.Sermayenin amansız saldırılarıyla karşı karşıyakalan bizler için 15-16 Haziran’da yaşananlar önemlimesajlar taşıyor;15-16 Haziran bir eylemdir, genel direniştir.15-16 Haziran sokaklar ve alanlardır.15-16 Haziran Anayasadan gelen direnmehakkının, haklı, yerinde ve doğru biçimde kullanılmasıdırKıdem tazminatımıza amansızca saldırıldığı,güvencesiz esnek çalışmanın dayatıldığı,grev yasakları başta olmak üzere işçi sınıfı içinher gün yeni bir engelin tezgahlandığı, sermayeodaklı bir ekonomik politikayla emekçilerinyoksullaştığı, işçi, memur, kadın, genç herkesintek bir merkezden keyfi bir biçimde yönetildiğiböyle bir dönemde 15-16 Haziran direnişinigerçekleştirenlerin deneyimlerine her zamankindendaha çok ihtiyacımız var.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201225Kemal Türkler’ibir kez daha saygıyla anıyoruz1940’lı yıllarda Emayetaş işçisi.1950’li yıllarda sendikacı.1960’lı yıllarda işçi önderi, siyasetçi ve sendikacı.1970’li yıllarda DİSK Başkanı, 15-16 Haziran direnişinin, DGM direnişlerinin,Büyük MESS grevlerinin, ilk kitlesel 1 Mayıs kutlamalarının örgütleyicisi ve lideri…Sendikaların elden aidat topladığı dönemlerde maddi sıkıntı içinde ayakta durmayaçalışan ve mücadele etmek zorunda kalan sendikasına gelir elde etmek içinSümerbank’tan aldığı kumaşlarla gömlek dikip satarak, sendikagazetesi çıkaran bir işçi-sendikacı…Grev hakkı yokken grev yapan Kavel işçilerine saldıran kollukgüçlerinin önüne “Beni ezmeden işçinin kılına dokunamazsınız”diyerek, gövdesini siper eden bir işçi önderi.Tarihi 14 Haziran konuşmasıyla, işçilerin üretimi durdurarakmeydanlara çıkmasının önünü açan ve 15-16 Haziran direnişinibaşlatan bir sendika başkanı.Serbest Piyasa ekonomisinin temellerini atan meşhur 24 Ocak1980 ekonomik kararlarının ilanı sonrasında “Bizi yok etmedenuygulayamazlar’ diyecek kadar yürekli ve içerdiği tehlikeleri görecekkadar öngörülü bir toplumsal lider.22 Temmuz 1980 tarihinde katledildiğinde, bir milyon emekçive emekçi dostunun cenazesini omuzlarında büyük bir acı ve gururlataşıdığı gerçek bir insan.Tüm bu özellikleri nedeniyle, DİSK ve Maden-İş SendikasıBaşkanlığı ile Türkiye İşçi Partisi kuruculuğu unvanlarının çokötesinde bir tarif gerektiren Kemal Türkler’i, Türkiye SendikalHareketine her anlamıyla damgasını vurmuş onursal başkanımızı,ölümünün 32. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.DİSK Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun, 3.Yargı Paketi’ne eklenen geçici bir maddeyle katliamcı ve suikastçıların serbestbırakılmasına ilişkin açıklaması:Demokrasi Güçleri İçeriye, Katiller Dışarıya!DİSK Basın açıklamalarından...DİSK Genel Başkanı Erol Ekici’nin, Samsun’da “doğal olmayanafet” sonucunda 10 yurttaşımızın yaşamını kaybetmesineilişkin açıklaması:AKP hükümeti toplumsal bütün sorunları“irrasyonel” metodlarla çözme yeteneğini birkez daha sergiledi. Muhaliflerini izole etmekiçin tıka basa doldurduğu cezaevlerinde “yeraçmak” için olsa gerek, yasalaşan 3. YargıPaketi’yle yeni bir yöntem buldu: “Katliamcılar,katiller dışarı, demokrasi güçleri içeri!”AKP, Meclis’ten bir geceyarısı operasyonuylageçirdiği 3. Yargı Paketi’yle sadece,savunma hakkının kısıtlanması niteliğindekigizlilik kararlarıyla, siyasi tehdit aracı gibiçalışan tarzlarıyla, demokratik olmayan vemahkemeden çok devletin ideolojik aygıtı vehatta ihtilal mahkemeleri gibi çalışan ÖzelYetkili Mahkemeleri yeniden kutsayarak insanhaklarını, hukuk devletini ve demokrasiyiayaklar altına almıyor; aynı zamanda dakatliamcı katilleri salıvererek “tarafını” kalınçizgilerle belirginleştiriyor.3. Yargı Paketi’nin 104’nci maddesineeklenen geçici 3. madde kapsamına 12 Eylül1980 öncesinde işlenen suçlar alınarak,DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in katilive Ankara’da öldürülen 7 TİP’li öğrencininkatilleri de dahil olmak üzere birçok kişi bukanundan faydalanarak erken tahliye olabilecek.Hukukçuların eşitlik ilkesine aykırı olarak“Kişiye özel, lehte kanun yapılıyor” diye değerlendirdiklerigeçici madde şöyle:“12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmişolan suçlardan dolayı lehe Kanun, 1/3/1926tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunununcezaların içtimaına ilişkin hükümleri uygulandıktansonra ortaya çıkan sonuç cezagöz önünde bulundurularak belirlenir. Belirlenenbu ceza infaz bakımından lehe hükümleriçeren kanuna göre infaz edilir.”Getirilen bu madde değişikliği, katillerin,suikastçıların, katliamcıların dışarıyaçıkartılması için özel olarak düzenlenmiştir.İktidar olduğu günden bu yana adaletsizlikte,hukuksuzlukta, vicdansızlıkta sınırtanımayan; insan haklarını, demokrasiyi vehukuk devleti ilkelerini ayaklar altına almaktahiçbir çekince görmeyen AKP’nin “Katliamcılar,katiller dışarı, demokrasi güçleri içeri!”diyen uygulamaları karşısında söyleyeceğimiztek söz: “Gün gelecek, devran dönecek,AKP halka hesap verecek!” olacaktır...Piyasa canavarı yine ölüm getirdiPiyasanın ve para kazanma hırsının kutsandığı, kâr arayışlarınınilerlemenin yegane koşulu sayıldığı bir ekonomik modeliısrarla bize dayatanlar, şimdi Samsun’da yaşanan sel felaketisonrasında kendilerini olmadık gerekçelerle aklama telaşındalar.Samsun’da iki derenin arasında yapıldığı iddia edilen ve selolasılığının göz ardı edildiği arazi seçimi, aslında “bize bir şeyolmaz” anlayışının bir ürünüdür. Konut alanı olarak seçilmemesigereken bölgelerin, iskana açılarak, yeni kentler yaratılmasıve böylelikle arazilerin yeniden değerlendirilerek yeni rant alanlarıyaratılması anlayışı yaşanan felaketin sorumlusudur.Taşeron ağlarına, kuralsızlığa, rant arayışlarına terk edilenkentleşme ve konut politikaları, ne yazık ki daha büyük felaketlerekapı aralamaktadır.Konfederasyonumuz, piyasa ve rant odaklı kentleşme vekonut politikalarının sonucu olarak gördüğümüz son yaşananfelaketin, yeni felaketlerin habercisi olmasından kaygılanmaktadır.Bu nedenle konfederasyonumuz rant ve kâr arayışlarınıdeğil, insanı, ekolojik çevreyi, tarihi ve barınma hakkını esasalan bir kentleşme ve konut politikasına duyulan ihtiyacın altınıçizmektedir.Güvensiz konutlarda, kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılanve bu felaketin mağduru durumun getirilen insanlarımızın,yakınlarını kaybedenlerin acılarını paylaşıyoruz.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201226ÜyelerimizGönen’de!Üyelerimiz, yaz sezonu açılmadan her yıl olduğu gibi buyılda Gönen Kemal Türkler Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’ndehem tatil hem de eğitim fırsatını birlikte yakaladılar.Nisan-Haziran 2012 tarihleri arasında, toplam 1294 kişitesislerimizde konakladı.Tesislerimize gelen üyelerimizden eğitim talebinde bulunanlarda oldu; tatilin yanı sıra eğitimlere katıldılar.İşyerleri ve konuk sayıları:Anadolu Döküm 27Elkim Metal 28Yücel Boru (Gebze) 40Çayırova Boru 40Kroman 40Dostel 40Legrand 200Bekaert 40Renta 25Ejot Tezmak 40Trakya Şube 45Bosch 50Başöz 13Erciyas Boru 13Bekaert 45Sarkuysan 100Bekaert 45Anadolu Isuzu 65Remas 16Arfesan 47Akkardan 50Bekaert 50Hidromak 32Yaz aylarında, ekonomik koşullara uygun bir tatil köyü arayanlar için,tesislerimiz ideal bir yer. 100 yatak kapasiteli otel ve 300 yatak kapasiteliapart odalarımızda; TV, klima, 24 saat sıcak su, kablosuz internet bağlantısıbulunuyor.Otel hemen önüde 2.5 km uzunluğunda iyotça zengin kumsalı ve muhteşemgün batımıyla doğa ile iç içe bir tesis. Yarı olimpik havuzu, çocuklarımıziçin havuz, kreş, kurslar, oyun parkları ve sportif etkinlikler ile tatildekaynaşmaya, yeni dostluklara kapı açıyor..Basından“Dünya acı çekiyor..Ama kötü insanların şiddetinden değil,İyi insanların sessizliğinden!"
Birleşik Metal-İşTemmuz 201227Avrupa:Derinleşen kriz en çok gençleri vuruyor2007 yılında ABD’de patlak verip tüm dünyayayayılan tarihin en büyük finansal krizi, büyük bir yıkımyaratmaya devam ediyor. Büyük bankalar ve finanskurumlarına ait batıkların devletler tarafından“kamulaştırılması” geçici bir iyileşme sağladıysa da,aradan geçen 5 yıla karşın ABD, Japonya ve özellikleAvrupa, durgunluk ve işsizlikle kavrulmayı sürdürüyor.Üstelik büyük krizin uzun yıllar “derin bir durgunluk”olarak sürüp gideceğine dair beklentiler artık sermayesözcüleri tarafından da dile getiriliyor. Örneğin, IMFyöneticilerinden Christine Lagarde, 2011 Eylül ayındaWashington’da yaptığı açıklamada dünya ekonomisininkrizin yeni bir tehlikeli evresine girdiğini söyledi.Bu yeni tehlikeli evrede ABD, Avrupa ve Japonyaekonomilerinde, 2007 öncesinde zaten başlamış olandurgunluğun artarak sürmesi bekleniyor. Sermaye önümüzdekion yılın da finansal istikrarsızlık ve durgunluğundamgasını taşıyacağı öngörüsüyle işçi sınıfınakarşı yeni yığınaklar yapıyor.Kriz, dünyanın her yerinde olduğu gibi Avrupa’dada sadece büyük bir ekonomik yıkım olarak değil, büyükbir toplumsal ve insani yıkım olarak da yaşanıyor.Yeni yayımlanan iki rapor, krizin Avrupa işçi sınıfı,özellikle de genç işçiler üzerindeki etkilerini çıplakbiçimde gösteriyor. Eurofound tarafından yayımlanan2011 Yıllık Raporu’na göre: “2010 yılının ilk üç ayıile 2011 yılının ilk üç ayı arasındaki dönemde, sadece1 milyon yeni iş ortaya çıktı. Ancak krizin başladığı2008 ile 2011 yılının ilk üç ayına kadar 5,5 milyon işyok oldu”. Bu durum Avrupa çapında ortalama işsizliğiyüzde 10 düzeyinde sabitlerken, yok olan istihdamınbüyük bölümü inşaat ve imalat sektörlerinde yoğunlaşıyor.2008-2011 arasındaki ilk dönemde istihdamdakigerilemeden kısmen muaf kalan kamu sektörü istihdamıise Avrupa hükümetlerinin son dönemde uygulamayabaşladıkları kemer sıkma programlarıyla birlikteyarıya düşmüş durumda. Eurofound, 2007 sonrası dönemdeyaşanan kısmi “iyileşme” döneminin de işsizliğinen az yüzde 10 oranında sabitlendiği, “istihdam yaratmayan”büyümeden ibaret olduğu sonucuna varıyor.Böyle bir ortamda sermaye esnek çalışma, verimlilikartışını pompalayan “performans/kalite programları”ve performansa bağlı ücretlendirme sistemlerini dayatmayısürdürüyor.Aynı ortamda Avrupa hükümetleri de krizin yükünüişçi sınıfının sırtına yüklemeyi amaçlayan kemersıkma önlemlerini hızla devreye sokuyor. Birçok ABülkesinde hükümetler kısa çalışma yasalarını, şirketlereyönelik kurumlar vergisi indirimlerini, eğitim vesağlık hizmetlerine yapılan harcamalarda benzeri görülmemişkısıntıları gündeme getiriyor. İrlanda, ÇekCumhuriyeti, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerdehükümetlerin ve sermayenin dayatmaları ulusal düzeydekitoplu sözleşme görüşmelerinin çökmesineneden oluyor. Aynı gelişmelerle birlikte, Finlandiyave Britanya (havayolları), Slovakya (tekstil), Almanya(çelik sanayi), Hollanda ve Norveç (temizlik, inşaat),Polonya (havayolları ve enerji), Kıbrıs (metal) yaygıngrev ve protesto eylemlerine sahne olurken, Almanyave Macaristan’da sert toplu sözleşme pazarlıkları yaşanıyor.Yunanistan’da krizin yol açtığı etkiler önemlisiyasal dönüşümleri tetiklerken, İtalya ve İspanya’dakamu sektörüne yönelik yeni kemer sıkma önlemlerisendikalar ve kitle örgütleri tarafından kitlesel sokakgösterilerinin düzenlenmesine neden oluyor.Bu ortamda yaygınlaşan grev ve sokak gösterilerindeen ön saflarda genç işsizler dahil genç işçilerinolması ise tesadüf değil. ITUC tarafından 2012Mayıs ayında yayınlanan rapora göre, 2011 Kasımayında gençler arasındaki işsizlik oranı AB çapındayüzde 23’e yani ortalama işsizliğin iki katından fazlasınaulaşmış durumda. Genç işsizliği Almanya’da veAvusturya’da yüzde 8 düzeyi iken İspanya’da yüzde47, Yunanistan’da yüzde 46 ve Slokavya’da yüzde 35ve kimi Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 50 düzeylerinevarıyor. Genç işsizliğindeki en büyük artış ise bu oranın2007-2011 arasında iki kat arttığı İspanya’da.ITUC raporu aynı sürecin genç işçilerin ezici çoğunluğununbütün Avrupa’da her türlü haktan yoksungüvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmasıyla sonuçlandığınıbelirtiyor. Aynı rapor, işsizliğin ve güvencesizçalışmanın gençler arasında yaygınlaşmasının,sendikaları genç ve güvencesiz işçiler için özel örgütlenmeyöntemleri geliştirmeye zorladığını da vurguluyor.ETUC Gençlik Komitesi başkanı Thiebaut Weber,genç işçilerin örgütlenmesinin sendikaların önüne yenigörevler koyduğunu vurguluyor: “Gençler doğal olarakkendi çalışma dünyalarına ve kendi gerçekliklerine ilişkindeneyimlerini yansıtan bir sendikacılık modeli inşaedeceklerdir”. Bu genç işçi kuşağının mücadelesine“onur” kavramı damgasını vururken,İtalya’da “Hayat beklemez. Hayathemen şimdi” sloganıyla örgütlenenbir genç işçiler ağının üyesi ise şöylediyor: “Bizler güvencesiz bir kuşağız:ya işsiz kalan, ya düşük ücretli işlerdeya da karın tokluğuna ve görünmezbiçimlerde çalışan, uzun yıllarailelerimize bağımlı olmaya yazgılıkılınmış bir kuşak. Hayatımızın anafikri güvencesizlik, ömrümüzü hiçbirhakka sahip olmadan: eğitim, barınma,onurlu bir ücret, sağlık, mutlu veözgürce yaşama hakkımız olmadanyaşıyoruz.“İspanyol maden işçileri:Futbol için değilgelecekleri için ayakta23 Mayıs’ta Asturyas bölgesinde başlattıkları büyükgrevi 11 Temmuz’da başkent Madrit ’te ulaşacakolan “Kara Yürüyüş” ile sürdüren İspanyol maden işçileri,Avrupa hükümetlerinin neo-liberal kemer sıkmaprogramlarına karşı verilen işçi sınıfı direnişinin yenisimgesi haline geldi. İspanyol hükümeti, Avrupa Birliğitarafından bütçe açıklarını kapatması gerekçe gösterilerekdayatılan kemer sıkma önlemleri kapsamında,madencilik sektörüne sağlanan teşviklerde yüzde 63dolayında kesinti yapmayı öngörüyor.Ancak, Romalılar döneminden beri bölge ekonomisininmerkezini oluşturan kömür madenlerini bitirmeanlamına gelen bu karar, militan bir sendikal mücadelegeleneğine sahip olan Asturyas bölgesi kömür madeniişçileri ve sendikaları tarafından büyük bir itirazlakarşılandı. IndustriALL Avrupa Sendikası üyesi UGTve CC.OO sendikaları, kararın “bölgeyi kendi kaderineterk etmek” anlamına geleceğini açıklarken, her ikisendika üyesi 8 bin işçi, grevin başından bu yana çoksayıda karayolunu ve demiryolunu trafiğe kapatarakgrevi aktif sokak gösterileriyle sürdürüyor.2012 madenci grevi de, tıpkı aynı bölgede 1934yılında Franco diktatörlüğüne karşı yürütülen büyükgrev gibi, işçi sınıfı direnişinin simgesi haline geliyor.Binlerce maden işçisini işsizliğe sürükleyecekolan plana karşı 4’ü kadın 80 madenci Madrid’e yürürken,hükümetin kimi sektörlerde yüzde 24’e varanbütçe kısıntılarına karşı İspanyol sendikaları da ayakta.Öngörülen yeni kısıntıların bütün işçi sınıfının sosyalhakları tehdit ettiğini açıklayan İspanyol sendikaları 28Haziran Perşembe günü ülke çapında bir genel eylemdüzenlediler. “Sağlığımızla oynamayın!” sloganıyladüzenlenen genel eylem İspanya’da 29 Mart’ta yapılangenel grevden bu yana düzenlenen dördüncü büyükeylem oldu.28 Haziran 2012 günü madenci grevini örgütleyeniki üye sendikasına dayanışma mesajı gönderen IndustriALLAvrupa Sendikası, en son açıklamasında İspanyolhükümetini binlerce insanı işsiz bırakacak karardanvazgeçmeye ve üyesi sendikaları da grevci maden işçileriylemaddi ve manevi anlamda sınıf dayanışmasınıyükseltmeye çağırdı.
Birleşik Metal-İşTemmuz 201228Sanayi İşçilerinin Küresel Sendikası kuruldu:IndustriALLDünya çapında örgütlü metal, tekstil, kimya, enerji vemaden sendikalarını bir araya getiren yeni Küresel Federasyon“IndustriALL Küresel Sendika” 18-20 Haziran 2012’deDanimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Kongre’ylekuruluşunu ilan etti. Kongreye Birleşik Metal-İş Sendikasıadına Genel Başkan Adnan Serdaroğlu ve Genel SekreterSelçuk Göktaş katıldı.Kuruluş Kongresi’nde sendikamızın üye olduğu “UluslararasıMetal İşçileri Federasyonu” (IMF), “UluslararasıMaden, Kimya ve Enerji İşçileri Federasyonu” (ICEM) ve“Uluslararası Tekstil, Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu”(ITGLWF) ile IndustriALL çatısı altında birleşti.140 ülkeden 50 milyon işçiyi temsil eden IndustriALL,metal, otomotiv, gemi yapımı, uzay endüstrisi, kimya, petrol,gaz, maden, elektrik, lastik, selüloz, kâğıt, tekstil, giyim,deri ve ayakkabı sektörlerinde çalışan işçiler için mücadeleedecek.IndustriALL’ın Türkiye’den 19 üyesi var. DİSK üyesisendikalardan Birleşik Metal-İş, Lastik-İş, DİSK/Tekstil veTümka-İş IndustriALL üyesiyken, Dev Maden-Sen’in üyeliğiaskıda, Limter-İş’inse üyelik başvurusu var.IndustriALL Genel Başkanlığı’na IMF ve IG Metal GenelBaşkanı Berthold Huber, Genel Sekreterliğe IMF GenelSekreteri Jyrki Raina seçildi. Genel Sekreter yardımcılıklarınaICEM adına Kemal Özkan, IMF adına Fernando Lopezve ITGLWF adına Monika Kemperle seçildiler.Kongre, İspanyol maden işçilerinin eylemlerinidesteklerken Türkiye’deki grevyasaklarını kınadı ve 7 Ekim 2012 tarihinde“Güvencesiz Çalışmaya Karşı” küreseleylem yapma kararı aldı. IndustriALL’ınilk kampanyası “Güvencesiz ÇalışmayaHayır” başlığını taşıyacak. Ayrıca dünyagenelinde tutuklu sendikacılarla dayanışmafaaliyetleri düzenlenecek. IndustriALL’ın gündemindeişçi sağlığı iş güvenliği, küresel çerçeve sözleşmeleri, çevredostu teknolojiler ve kadın işçilere yönelik faaliyetler bulunuyor.Birleşik Metal-İş heyeti Kongre süresince Almanya,Avusturya, Macaristan, Romanya, Rusya, Güney Kore,Fransa, İtalya, Hollanda, Kosova, Arnavutluk gibi çok sayıdaülkeden metal sendikalarıyla görüşmeler gerçekleştirdi.Bosch ve Borusan işçilerinin sorunları, havacılıkta grev yasağıgibi konular gündeme taşındı.IndustriALL Başkanı Berthold Huber yaptığı konuşmasında“tarihi bir ana tanıklık edildiğini” belirterek, “sermayeninküreselleşmesine gereken yanıtın verilmesi içinböyle bir birleşmenin zorunlu olduğunu” ifade etti “Heryerde işçi haklarına saldıran sermayeye karşı birlikte mücadeleedilmesi gerektiğini” vurguladı ve “sanayi işçilerinsesi artık daha gür çıkacak” dedi. ICEM Başkanı SenzeniZokwana birleşmenin önemini vurgulayarak “özellikleçocuk işçiliğine, taşeronlaşmaya ve işçi simsarlığına karşımücadelenin” altını çizdi. Uluslararası Tekstil İşçileri Federasyonu(ITGLWF) Başkanı Hisanobu Shimada“Yeni Küresel Sendika Federasyonu’nun uluslararasıişçi hareketinde önemli bir aktör olacağınıbelirtti.ILO’nun yeni Genel Direktörü ve ITUC eskiGenel Sekreteri Guy Ryder da Kongre’de bir konuşmayaptı. Ryder konuşmasında ILO’nun işçihakları ve sendikal haklar konusunda önemine değinerekyeni federasyonun başarılı olacağına inandığınıbelirtti.Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUCGenel Sekreteri Sharan Burrow, yazar NoamChomsky ve çok sayıda devlet başkanı kongreyevideo mesaj gönderdi.Küresel Sendika Eylem Planı.Hedefler1. Güçlü sendikalar inşa etmek2. Sendika üyeliğini arttırmak ve örgütlemek3. Sendikal haklar için mücadele etmek4. Güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleetmek5. Küresel sermayeye karşı sendikal gücüpekiştirmek6. Sanayi politikasını ve sürdürülebilirliğigeliştirmek7. Sosyal adalet ve küreselleşme8. Kadınların katılımı için eşit haklar9. Güvenli işyerleri10. Demokrasi ve katılımcılıkAvrupa SanayiSendikaları da birleşti.Çalışmanın anlamı değişiyorKüresel sermaye, istihdamda köklü değişimlerin yolunu açıyor.Güvenceli işler daha da azalırken, istihdam büroları, sözleşmeli çalışmave geçici çalışma yaygınlaşıyor. Güvencesiz işler gençler içintek seçenek haline getiriliyor. Güvencesiz işlerde çalıştırılan işçilerinsendikalaşma ya da toplu sözleşme yapma şansları kalmıyor.Emek maliyetlerini düşürmek ve istihdamın bütün yüklerini işçilerinsırtına yüklemek için güvencesiz çalışmadan yararlanan şirketler,ücretleri ve çalışma koşullarını daha da geriletiyor.Sendikalar mücadele ediyorSendikalar, güvencesiz işçileri örgütleyerek, güvencesiz çalışmayıyaygınlaştıran yasalarla mücadele ederek ve insanca ücret veçalışma koşulları sunan güvenceli istihdam talebini yükselten eylemlerdüzenleyerek bu dalgayı püskürtmeye çalışıyor.Bu mücadeleyi mutlaka kazanmalıyızIndustriALL Küresel Sendika, bütün üyelerini, 7 Ekim 2012, İnsancaİş İçin Dünya Eylem Günü’nde eylemler düzenleyerek güvencesizçalışmaya karşı verilen küresel kavgaya katılmaya çağırıyor.7 Ekim’de hep birlikteGüvencesiz çalışmaya DUR DİYELİMwww.industriALL-union.org/STOP-precarious-work15-16 Mayıs 2012 tarihlerinde Brüksel’de biraraya gelen üç Avrupa sanayi sendikası federasyonu:EMF (Avrupa Metal İşçileri Federasyonu), EMCEF(Avrupa Maden, Kimya, Enerji İşçileri Federasyonu)ve ETUF:TCL (Avrupa Sendikalar Federasyonu:Tekstil, Giyim, Deri), birleşerek IndustriALL-EuropeanTrade Union (IndustriALL-Avrupa Sendikaları)örgütünü kurdu.Yeni federasyonun merkezi Brüksel olacak ve230’dan fazla sendikada yer alan 7 milyonu aşkın işçiyitemsil edecek. Yeni federasyonun başkanlığınaMichael Vassiliadis (EMCEF), genel sekreterliğineise Ulrich Eckelmann (EMF) seçildi.Sendikamız Avrupa Sanayi SendikalarıFederasyonu’nun kuruluş kongresinde Genel BaşkanımızAdnan Serdaroğlu ve Genel Sekreter SelçukGöktaş tarafından temsil edildi.Kongrede sendikal hak ihlallerinin oldukça yoğunyaşandığı ülkemizde sendikalarla ve işçi sınıfıyla dayanışmayaözel önem verileceği vurgulandı ve sendikalaşmanınönünde engel olan firmalara karşı ortak vegüçlü kampanyaların örgütleneceği kabul edildi
Küresel Sendika’nın ilkküresel kampanyası: RioTinto’nun utanç raporuDünya sanayi işçileri sendikası IndustriALL KüreselSendika, Rio Tinto isimli dev madencilik şirketinin Afrika’dakifaaliyetleriyle ilgili raporunu açıkladı. KüreselSendika, bu ilk raporun ardından şirketin dünyanın heryerinde çevreye, emeğe ve yerel halka karşı yürüttüğüahlak dışı tutumu raporlamaya devam edeceğini bildirdi.26 Haziran’da Londra’da bir basın açıklaması yapanGenel Sekreter Jyrki Raina, Rio Tinto’nun Afrika’da yürüttüğüfaaliyetler nedeniyle birçok yerel topluluğun parçalandığını,şirketin diktatörlerle gizli anlaşmalar yaptığını vesendikalara baskı uyguladığını açıkladı. Şirketin Güney Afrika,Namibya, Madagaskar, Mozambik ve Kamerun baştaolmak üzere Afrika’nın birçok ülkesinde yürüttüğü kirli faaliyetler,Küresel Sendika tarafından “Rio Tinto Afrika’da:Küresel yurttaş mı kurumsal utanç mı?” başlığıyla yayınlananbir raporda ayrıntılı olarak açıklandı. Dünyanın en büyükmadencilik şirketlerinden birisi olan Rio Tinto, küreselsendikanın ilk kampanyasının hedefi oldu.Yılda 15 milyar dolar kazanan Rio Tinto’nun karlarınınen önemli bölümü çevreye verilen zarar, aşırı işçi sömürüsüve insan hakları ihlalleri sayesinde elde ediliyor.Şirketin Mozambik’te açtığı kömür madeni yerel halkıgıda, yakacak ve geleneksel tıp bitkilerinden yoksun bıraktı.Namibya’da Rössing bölgesindeki uranyum madenindeçalışan işçiler, işçi sağlığı önlemlerinin yetersizliğive işyerindeki riskler yüzünden ortalamanın çok üzerindemeslek hastalıklarına yakalanıyor.Emeğe yönelik saldırgan tutumunu Afrika ile de sınırlandırmayanşirket, bu yılın başında Kanada’nın Quebeckentindeki fabrikasında çalışan işçileri ve sendikalarıBirleşik Çelik İşçileri Sendikası’nı yönetimin ücretleriyarıya düşürme ve taşeron işçi çalıştırma önerisini reddetmeleriyüzünden cezalandırmak için 780 işçiye karşılokavt uygulaması başlatmıştı.“Adalet pazarlık konusu yapılamaz” diyen IndustriALLKüresel Sendika Genel Sekreteri, dünyanın heryerinde bu yıkıcı tutumu alışkanlık haline getiren RioTinto’nun emeğe ve çevreye karşı sürekli olarak işlediğisuçları teşhir etmeyi sürdüreceklerini bildirdi. Raina,“küresel bir sendika olarak IndustriALL’in rolü, küreselekonomi içindeki iktidar dağılımını, çok uluslu şirketlerden,ülkelere, topluluklara ve halka doğru yeniden dengelemektir”dedi.Rio Tinto’nun dünyanın dört bir köşesindeki işletmelerindeçalışan işçileri örgütleyen sendikalar tarafındanoluşturulan bir ağ, geçen yıl Nisan ayında Avustralya’nınbaşkenti Sidney’de bir toplantı düzenleyerek, bilgi toplamak,küresel raporlar hazırlamak ve eylemler düzenlemekiçin Küresel Sendika ile birlikte çalışma kararı almıştı.101. ILO Çalışma Konferansıİşçi kökenli başkan,işveren kökenli sabotajUluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 101. UluslararasıÇalışma Konferansı, 1- 14 Haziran 2012 tarihlerinde,185 ülkeden 4000’den fazla delegenin katılımıylaİsviçre’nin Cenevre kentinde yapıldı. Konferansın bu yılkitemel gündemleri “Gençlik İstihdamı”, “Asgari SosyalKoruma”, “Adil bir Küreselleşme için Sosyal Adalet” ve“Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler Bildirgesi”başlıklarından oluştu. Konferansta her yıl olduğu gibi buyıl da her ülke hükümet, işçi ve işveren delegasyonlarıylatemsil edildi. DİSK Konferans’a Uluslar arası SendikalarKonfederasyonu (ITUC) heyeti içinde katıldı.Bu yıl Konferans iki ilke sahne oldu. ITUC eski GenelSekreteri Guy Ryder, 18. ILO Genel Direktörlüğüneseçilirken, ILO’nun 1919 yılındaki kuruluşundan bu yanaseçilen ilk işçi kökenli genel direktör oldu. ITUC ve ICF-TU gibi uluslararası sendikal örgütlerin liderliğini yapanRyder, Türkiye’yi yakından takip eden bir sendikacı.Ancak Konferans’ta dünya genelindeki sendikal hakihlallerini değerlendiren “Aplikasyon (Uygulama) Komitesi”toplantıları, 1926 yılından bu yana yine ilk kezUluslararası İşveren Örgütü’nün (IOA) sabotajıyla kilitlenerekdevam edemez hale geldi. Aplikasyon Komitesitoplantılarında Türkiye ile birlikte, Bangladeş, Kamboçya,Kolombiya, Etiyopya, Guatemala, Honduras, Endonezya,Myanmar, Swaziland, Zimbabwe gibi ülkelerin,grev hakkı ve örgütlenme özgürlüğüyle ilgili 87 SayılıILO Sözleşmesi’ne yönelik ihlalleri nedeniyle gündemealınması bekleniyordu. Ancak işveren grubu “grev hakkı”tartışmalarının ve ülke dosyalarının gündem alınmamasınıtalep etti. Bu talebin kabul görmemesi üzerine işverengrubu toplantıları boykot etti. Böylece Türkiye’nin deMAHLE Avrupa İş Konseyi Toplantısı12-14 Haziran’da İtalya’nın Torino kentinde yapılan MahleAvrupa İş Konseyi toplantısına sendikamız adına araştırmadairesi uzmanı Sinem Derya Çetinkaya katıldı. ToplantıyaPolonya, Çek Cumhuriyeti, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa,Birleşik Krallık ve Avusturya’dan iş konseyi temsilcileri katıldı.Temsilciler toplantıda şirketin Avrupa fabrikalarındakiüretim gerilemesi ve iş güvencesi sorunlarını tartışırken, DoğuAvrupa – Türkiye sorumlusu ve Mahle Avrupa İş Konseyi Almanyatemsilcileri ile İzmir fabrikasındaki sorunlar konuşuldu.Türkiye’nin bir sonraki adımın tam üyelik olması koşulu ile birsonraki toplantıya, ilk etapta oy hakkı olmayarak olsa da üyeülke olarak katılması konusunda görüş birliği oluşturuldu.Birleşik Metal-İşTemmuz 201229aralarında olduğu 25 ülkelik liste Konferans’ta gündemealınamadı.Sendikamız Genel Başkanı ve DİSK Genel SekreteriAdnan Serdaroğlu, bu gelişmeler üzerine yaptığı basınaçıklamasında şunları söyledi: “İşveren grubu hem işçisınıfının kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışmaktahem de ILO’nun meşruluğuna zarar vermektedir. İşverengrubu ILO’nun birikimlerini reddetmekte, ILO sendikaÖzgürlüğü Komitesi Kararlarını görmezden gelmektedir.Grev hakkı başta 1976 yılında yürürlüğe girmiş bulunanBirleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel HaklarUluslararası Sözleşmesi’nin 8. Maddesince güvence altınaalınmış temel ve uluslararası bir işçi hakkıdır. AplikasyonKomitesi toplantılarında işveren grubunun uzlaşmaz tavrıve ILO’nun birikimlerini hiçe sayan tutumu nedeniylehiçbir ülke dosyası gündeme alınamayacak. DolayısıylaTürkiye sendikal haklar konusunda en kötü 25 ülke arasınagirmesine rağmen Konferans’ta görüşülemeyecek.”Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) daişverenlerin ILO işleyişine sabotaj yaptığını vurguladı.ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow yaptığı açıklamada“İşverenler tehlikeli bir siyasi oyun oynamaktadır.Pek çok ülkede finansal kriz bahanesiyle maaşlar düşmekte,toplu sözleşmeler ve iş yasaları ihlal edilmektedir.Böylesi bir süreçte işverenler ILO Uzmanlar KomitesiRaporları’nı tartışmayı reddederek işçi haklarının gaspedilmesine yol açmaktadır. ILO İşveren grubu en önemliinsan haklarından birini bloke etmektedir. Bu durumsorumsuz davranan şirketlerin avantajlarını arttıracak vebazı hükümetlerin işçi hakları ihlallerini yoğunlaştırmalarınayol açacaktır” dedi.SENDİKAMIZIN KATILDIĞI ULUSLARARASI ETKİNLİKLERITUC’danTutuklu SendikacılaraÖzgürlük KampanyasıUluslararası Sendikalar Konfederasyonu(ITUC), Kamu Hizmetleri Enternasyonali(PSI), Uluslararası Taşımacılık Federasyonu(ITF) ve Eğitim Enternasyonali (EI) KESKüyelerinin tutuklanmasını protesto eden birprotesto kampanyası başlattılar.Kampanya kapsamında LabourStart.orgweb sitesi üzerinden doldurulan bir formlaBaşbakanlığa tutuklu sendikacıların serbestbırakılması talebiyle mektup gönderilebiliyor.http://www.labourstartcampaigns.net/show_campaign.cgi?c=1474 adresindenkampanyayla ilgili Türkçe bilgilere ulaşılabilir.INDUSTRIALLAvrupa 1. Gençlik KonferansıMayıs ayı içinde birleşen Avrupa sendikalarıtarafından 3-6 Temmuz 2012 tarihlerindeAvusturya’da düzenlenen 1. GençlikKonferansı’na sendikamızı temsilen İzmir’debulunan Delphi işyerimiz üyesi Serkan Sadak vearaştırma dairesi uzmanımız Sinem Derya Çetinkayakatıldı. “Gençliğe Yatırım Yapalım” sloganıyladüzenlenen ve genç sendika üyelerinin Avrupasendikal hareketinin geleceğiyle konusundadonanımlarını artırmak olan konferansta “eğitim,mesleki eğitim, ömür boyu eğitim ve sosyal sistem”başlıkları ele alındı.FİAT/CHYRSLER Dünya Ağı ToplantısıUluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) tarafından 6-7 Haziran 2012tarihlerinde İtalya’nın Torino kentinde yapılan Fiat/Chyrsler dünya ağ toplantısınasendikamız adına Genel Sekreterimiz Selçuk Göktaş ve sendikamız uluslararasıilişkiler dairesi uzmanı Çiğdem Çidamlı katıldı. Torino’daki Uluslar arasıÇalışma Örgütü (ILO) Eğitim Merkezi’nde yapılan ve Brezilya, Kanada, ÇekÇumhuriyeti, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Sırbistan, Türkiye, İspanya veABD’den 60 sendika ve Fiat Spa, Fiat Industrial ve Chrsyler iş konseyleri temsilcilerininkatıldığı ağ toplantısında, işçilerin iş güvencesi ve çalışma koşullarınıniyileştirilmesine yönelik tartışmalar yapıldı. Toplantıda Fiat Industrial şirketiiş konseyi temsilcileri tarafından alınan ortak karara sendikamızın sitesindenulaşabilirsiniz
Birleşik Metal-İş30 Temmuz 2012DİSK Çocuk işçi raporuDünya’da her beş çocuktan biri çalışıyor. Toplam çalışan çocuk sayısı 306 milyon.Türkiye’de her iki çocuktan biri evde ya da işte çalışıyorTürkiye’yi çalışma koşullarında Çinleştirme çabası riski artırıyorEsnek çalışmanın hedefi ev içi çocuk emeğiDİSKAR’ın yaptığı araştırmaya göre çocuk sayısındakidevasa artış çocuk emeğinin azalmadığınıaksine ev içine çekilerek artışını sürdürdüğünüortaya koydu. Diğer yandan en kötü şartlarda çalışançocukların, toplam çocuk istihdamındaki payıarttı. Çocuk istihdamındaki düşüş bir önceki dönemegöre hız kesti.Çocuk İşçiliği İle “Mücadele” SürüyorÇocuk işçiliği, insani gelişim açısından ciddibir sorun olarak görünürken, istatistikler çalışançocukların önemli oranda eğitim hakkının da gaspedildiğini ortaya koyuyor. Dünya’da her 5 çocuktanbiri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklarsağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden demahrum kalıyor, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusalve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılıyor.Çocuk işçiler ücretsiz işçi ya da ucuz işgücüolarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devamediyor.15-17 Yaş İçin Çocuk İşçiliği ArttıDünya genelinde 2008 yılı itibari ile 5-17 yaşarasındaki çocuk sayısı 1 milyar 586 milyon ikençalışan çocuk sayısı (5-17 yaş) 306 milyon düzeyinde.Söz konusu sayı 2004 yılına göre sadece 17milyon daha az. Ancak bu azalma tüm gruplar içingeçerli değil. Örneğin 5-14 yaş grubu için çocukistihdamı 2004-2008 yılları arasında 196 milyondan176 milyona gerilerken, aynı zaman diliminde15-17 yaş çocuklar için istihdam 2 milyon artarak127 milyondan, 129 milyona çıktı.Çocuk İşçiliği Sayısında Düşüş YavaşladıTürkiye’de 1999-2006 yılları arasında istihdamedilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden, 958 bindüzeyine düştü. Diğer yandan Türkiye istihdamdakiçocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybediyor.1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilençocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken,1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 binolarak gerçekleşti.Çocuk Emeği Ev İçine KayıyorTürkiye açısından bir başka çarpıcı veri ise evişlerinde çalışan çocukların sayısındaki olağanüstüartış. İstihdam içinde değerlendirilmeyenev işlerindeçalışan çocukların sayısı1999 yılında 4 milyon 447bin iken, 2006 yılında bu sayı7 milyona ulaştı. Böylelikle5-17 yaş arası toplam çalışançocukların (istihdama katılanve ev içinde çalışan) oranıyüzde 49 oldu.Sanayide Çalışan ÇocuklarınOranı ArtıyorÇocuk emeği ev içine kayarken,çalışma yaşamındakiçocuk istihdamı tarımdakiçözülmeye bağlı olarak sanayi ve ticaret alanlarınayöneliyor. Çocuk istihdamında sanayiinin payı1994’de yüzde 16 iken bu oran 2006 yılında yüzde28’e yükseldi. 6-14 yaş grubu için bu oran yüzde16. Ticaretin payı ise yüzde 8’den yüzde 22’ye çıktı.Tarımdaki istihdam oranı ise yüzde 67’den yüzde41’e geriledi.Bardağı Dolu Görmekten VazgeçmeliyizÇocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik ortayakonulan çabalara rağmen yeterli bir sonuç alınamamasınınarkasında, emek piyasasının esnekleşmesive kuralsızlaşmanın yaygınlaşması gelmektedir.Çocuk işçiliği ile mücadele dünya çapında benimsenenbir konu haline gelmiş durumdadır. Bizeısrarla bardağı dolu yanından göstermeye çalışıyorlar,oysa bardağın yarısı boş ve bunu görmeksizindiğer yarısını doldurmak mümkün değildir.Ev içinde ve informal sektörde en kötü biçimlerdeçalışan çocukların sayısı artmaktadır. Hükümet,çocuk işçiliği ile mücadelede samimi ise önceemek alanındaki temel hak ve özgürlüklerin önünüaçmalı, özgürlükleri kısıtlamaktan vazgeçmeli,uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmelidir.Çocukların kurtuluşu, ailelerinin kurtuluşundanayrı ve bağımsız değildir.Geçtiğimiz günlerde yasalaşan 4+4+4 yasası ilezorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çekilmişdurumda. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı çocukişçilik yaşını fiilen 13’e düşürecek. Bunun olumsuzsonuçları yakın dönemde görülecektir.Yine esneklik başlığı altında evden ve uzaktançalışmayı yasal hale getirme çabası ev içinde çalışan7 milyon çocuğu ilgilendiriyor.Türkiye’yi Avrupa’nın Çin’i, doğu illerini iseTürkiye’nin Çin’i yapma çabası, çocuk işçiliği açısından,çıraklık, stajyerlik gibi uygulamalar ile kuralsızlık,esneklik ve güvencesizlik ekseninde ağırsonuçlar yaratacaktır. İş kazalarında Çin ile rekabeteden Türkiye, şimdi de çocuk işçiliğinde Asya tipibir modeli benimsemiş görünmektedir. Ucuz İstihdamStratejisi bunun zeminini yaratma gayretininifadesidir.Celladına âşık olmakBasındanCan Dündar, 29.05.2012 / MilliyetStockholm’de 23 Ağustos 1973 günü bir soygun oldu.Soyguncu, bir bankayı silahla bastı içerdekileri rehin aldı.Polis hemen binayı kuşattı.Buraya kadar her şey “normal”di.Ancak kuşatma 5 güne uzayıp polis de korsan da tavizvermeyince rehinelerde huzursuzluk başgösterdi.Halk, soyguncuyu sevmeye, polise tepki vermeye başladı.Sonunda kriz, polis baskınıyla çözüldü ama yaşananlar,psikolojiye bir terim kazandırdı:“Stockholm Sendromu.”Yani rehinenin rehin alana, kurbanın avcıya, mahkzmuncelladına âşık olma hali...Dün bir kısım muhabir ve köşe yazarının, Ak Parti İstanbulKongresi’nde konuşan Başbakan’la ilgili yazdıklarınıokuyunca Stockholm Sendromu’na yakalandıklarını düşündüm.Tek sesli-tek şefli gösteride Erdoğan her zamanki agresifüslubuyla köşe yazarlarını fırçalarken dedi ki:“Daha düne kadar üniformalılar sizi arayıp yazdıklarınızdandolayı azarlıyordu. Karşılarında hazırola geçip aldığınızemir doğrultusunda yazı yazıyordunuz. Sizi tasmalarınızdanbiz kurtardık.”Bu ağır itham karşısında ne beklersiniz?“Köpek” iması ile işaret edilenlerin, meslek onuru birkenara, hiç değilse kişisel itibar uğruna Başbakan’ı dava etmesini,en azından iki satır yazıyla itiraz etmesini değil mi?Ne gezer!Belki muhtemel bir adli soruşturmadan kurtulmaya hayrıolacağını umarak, belki de “Madem kaçış yok” diye zevk almayaçalışarak, yeni model tasmalar için Başbakan’a doğruboyun uzattıklarını gördük.Utandık.Biz, dün askerce tasmalananlardan değildik; bugün deBaşbakan’ın tasmaladıklarından olmayacağız.“Ak tasmalı gazeteciler” kadar, dışardan yularlı politikacılara,hocalara, paşalara da karşı duracağız.Başbakan’ın, sadakat ayinlerinde alkışlandıkça coşanegosuna alkış tutmayacağız.Uludere’yi unutturmak, “cambaza bak”tırmak için ortayaattığı kürtaj tartışmasına dalmayacağız.AK Partili kadınlar, Başbakan’ın tarihin yayılmacı despotlarındankopya çektiği “Bolca doğurun” emrini ve “Bedeninizene yapacağınıza ben karar veririm” tavrını yine StockholmSendromu gereği destekleyebilir.Biz, hükümeti yatak odalarımıza sokmayacağız.Fikrini beğenmediği genç kızı, “Çok mu kürtaj yaptırdın”diye sorgulayan Ankara Belediye Başkanı’nı sevenler olabilir.Biz bu çirkin maçoluğa karşı duracağız.Hafta sonu Diyarbakır’daydım.Başbakan’ın bahsettiği o “ölüleri seven insanlar”ı gördüm.Erdoğan’ın bir özrü esirgediği, sorumlularını ısrarla gizlediğikatliamda yakınlarını kaybetmişlerdi; evet, onlar da enaz şehit aileleri kadar ölülerini seviyor, vur emri verenlerden,katliamı örtbas edenlerden hesap soruyorlardı.Keşke siz de onları biraz sevebilseydiniz Sayın Başbakan!Belki o zaman hiç değilse Hüseyin Çelik kadar empatiyapabilir, bu katliamı kürtaja benzetmezdiniz.Başkan olacağım diye milliyetçi oylara göz kırparkenbölgeyi tamamen kaybetmezdiniz.Medyaya haki tasmalar yerine ak tasmalar dağıtmaz, tasmasızbir ülke dilerdiniz.Tarihte pohpohlarla vicdanı köreltilmiş liderlerin sonunubilir, alkışlar yerine vicdanınıza kulak verir, insaf ederdiniz.
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 31Asgari ücretliye Temmuz zammı:Öğün başına altı kuruşluk zamZamlı ücretle evli, eşi çalışmayan, iki çocuklu bir asgari ücretliden,• Öğün Başına 72 Kuruşla Karınını Doyurması• 237 Tl’ye Barınması Ve Yakıt Masraflarını Karşılaması• Çocuk Başına 2,5 Tl Eğitim Harcaması İle Çocuklarını Yetiştirmesi Bekleniyor….Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları KonfederasyonuAraştırma Enstitüsü DİSK-AR’ın, Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİstatistikleri üzerinden yaptığı hesaplamaya göre, eşi çalışmayanve iki çocuklu bir asgari ücretli Temmuz 2012yılında elde edeceği geliri ile gıdaya ancak 8 lira 69 kuruşayırabilecek. Buna göre asgari ücretlinin üç öğün için kişibaşına ayırabildiği tutar 2,17 TL olurken, öğün başına bututar sadece 72 kuruş düzeyinde kalmakta. Bu miktar geçenay 66 kuruştu. Dolayısıyla temmuz zammı öğün başınasadece 6 kuruşa denk geliyor.Raporda, en yoksul yüzde 20’lik kesimin yaşamınısürdürebilmek için gelirinin ancak yüzde 33,7’sini gıdaharcamalarına ayırabildiğine dikkat çekilerek, yeni yıldayürürlüğe giren zamla eşi çalışmayan ve 2 çocuklu birasgari ücretlinin, asgari geçim indirimli aylık 773 TL’likgelirinden gıda için günlük ayırdığı 8,69 TL ile hem eşininhem kendinin hem de çocuklarının karnını doyurmakzorunda olduğu ifade edildi.DİSK-AR tarafından, Türkiye’ye Özgü BeslenmeKalıbı ve TÜİK Madde fiyatları dikkate alınarak yapılanhesaplamaya göre 4 kişilik bir ailenin günlük sağlıklıbeslenebilmesi için Temmuz 2012 itibari ile kişi başınaortalama 8,69 TL gıda harcama yapması gerekiyor. Bunagöre asgari ücretli, 1 kişinin sağlıklı beslenmesi için gerekliolan gıda harcaması ile 4 kişiyi doyurmaya çalışıyor.Rapora göre Mayıs 2012 tarihi itibari ile ortalamakira bedeli 520 TL’yi bulurken, asgari ücretlinin kira vediğer konut harcamaları için ayırabildiği tutar sadece 237TL. Buna göre asgari ücretli en sağlıksız çevrede, kentseldonatı hizmetlerinin en az olduğu, deprem riski altındakikonutlarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Sefalet sadecesofrada değil, sağlıksız konutlarda da asgari ücretliyi buluyor.Raporda asgari ücretlinin, çalıştığı işyerinin servisimkânı yoksa işyerine ulaşımı bile büyük bir sorun olduğuvurgulanıyor. Tek bir belediye otobüs biletinin Türkiyeortalamasında 1,47 TL olduğu koşullarda, asgari ücretlininulaşım için ayırabildiği günlük pay sadece 1,96 TL,bu gelirle bulunduğu yerden hareket etmesi bile imkansız.Kültür ve eğlence için ayırabildiği pay toplamda aylık 10TL’yi bulurken, bu miktar ile ne sinema, ne tiyatro ne demaça gidebilmek mümkün. Sinema bileti ortalama 10,80TL. Isınma, bakım, onarım, temizlik ve hatta kadro eksikliğinedeni ile öğretmen ihtiyacı, kaynak yokluğu bahanesiile velilerin ödediği katkı paylarına teslim edilen eğitimkoşularında, asgari ücretli çocuğuna defter kalem bilealamayacak durumda. Okul tercihleri büyük oranda, yoksulve kaynak yokluğundan eğitim veremez durumdakiokullar. Yani asgari ücretlinin çocuğunun okuması aylık 5TL’lik ayrılan pay ile yokluktan dolayı neredeyse mucize.Asgari ücretlinin ortalama fiyatlı bir buzdolabını almasıiçin, ev eşyası için ayırabildiği 40 TL ile başka hiçbireşya almaksızın 29 ay çalışması gerekiyor.Rapora göre özetle asgari ücretliden, öğün başına 72kuruşla karnını doyurması,1 buzdolabı için 29 ay çalışması,237 TL’ye ısınması ve barınması, çocuk başına 2,5TL’lik eğitim harcaması ile çocuklarını yetiştirmesi bekleniyor.Raporun sonuç bölümünde, asgari ücretin bu düzeydebelirlenmesinin, sefalette ısrar anlamına geldiği ifade edilerek,işçilerin talebinin asgari ücretin, bir işçinin ailesi ilebirlikte asgari olarak temel ihtiyaçlarını karşılayacak, işçiyikimseye muhtaç etmeyecek bir düzeyde belirlenmesive sefaletin son bulması olduğu ifade edildi.“Asgari ücretliyi enflasyona mahkum ezdirmedik”söyleminin, aslında asgari ücretliyi daha da yoksullaştırmadıkanlamına geldiğine dikkat çekilen raporda, dünyanınhiçbir yerinde hükümetlerin ücretlerde erimeye yolaçmadık diye övünmediği belirtildi. Raporda şu görüşlereyer verildi:“Asgari ücretin ekonomik büyüme ve verimlilik artışındanpay almaması, üretilen kaynakların belirli ellerdetoplanması anlamına gelmektedir. Gelir dağılımını düzenleyicibir rol oynaması beklenen asgari ücretin, açlık sınırınınbile altında belirlenmesi vicdanları zedelemektedir.Hükümet temsilcileri “enflasyon üzerinde artış yaptık”diyerek sorumluluktan kaçamazlar. Asgari ücretin, temelgereksinimleri karşılayacak bir biçimde ele alınması gerekmektedir.Ne yazık ki, 2012 yılı için belirlenen rakamlarraporda da görüldüğü gibi temmuz ayı itibari ile sefaletinsürdürülmesi anlamına gelmektedir.”ÇALIŞMA YAŞAMINDANYoksulluk ve Açlık SınırıDört kişilik aileningıda harcamalarınınyanısıra konut, ulaşım,giyim, sağlık,eğitim gibiihtiyaçları dikkatealınarak hesaplananyoksulluk sınırı, Haziran ayında da 3 binTL’nin üzerinde hesaplandı.Açlık sınırı olarak belirlenen, dört kişilik bir aileninyeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda harcamasıtutarı ise, Haziran ayında 1000 TL’ya yaklaştı.Haziran 2012 TÜFEBir önceki aya göre: % -0,90Bir önceki yılın Aralık ayına göre: % 1,95Bir önceki yılın aynı ayına göre: % 8,87Oniki aylık ortalamalara göre: % 8,89Haziran 2012 ÜFEBir önceki aya göre: % -1,49Bir önceki yılın Aralık ayına göre: % -0,24Bir önceki yılın aynı ayına göre: % 6,44Oniki aylık ortalamalara göre: % 10,24Asgari Ücret1 Ocak 2012 - 30 Haziran 2012 tarihleri arasında16 yaş üstündeki çalışanlar için: 886,50 TL.16 yaşından küçük çalışanlar için: 760,50 TL.1 Temmuz 2012 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasında16 yaş üstündeki çalışanlar için: 940,50 TL.16 yaşından küçük çalışanlar için: 805,50 TL.SGK Prim Alt ve üst Sınırı1 Temmuz 2012 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasındaAylık kazanç alt sınırı : 940,50 TL.Aylık kazanç üst sınırı : 6.113,40 TL.Kıdem Tazminatı Tavanı1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren3.033,98 TL.Vergi Oranları2012 yılında uygulanacak gelir vergisi dilimleri vevergi oranları:10.000 TL’ye kadar % 1525.000 TL’nin10.000 TL’si için 1.500, fazlası % 2088.000 TL’nin25.000 TL’si için 4.500, fazlası % 2788.000 TL’den fazlasının88.000 TL’si için 21.510, fazlası % 35
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 321977MESS GREVLERİ“30 Mayıs 1977, saat 14.00, MESS’le sabahtan beribaşlayarak sürdürülen görüşmelerden de sonuç alınamadığıhaberi fabrikalara ulaştı. Maden-İş, MESS’ekarşı 23 fabrikada birden grev başlattı.Çarklar, bantlar, torna tezgahları, presler durdu,motorlar sustu. Ocaklar soğumaya bırakıldı. Fabrikalarapankartlar asıldı. “Bu işyerinde grev var” “DGM’yiezdik sıra MESS’te”. Davullar vuruldu, metal işçilericoşkuyla halay çektiler, işçi şarkıları, marşlar söylendi.İşçi aileleri, kadınlar, yaşlılar, çocuklar…Kimi siyasi partilerin, sendikaların demokratik kitleörgütlerinin temsilcileri, emekten, demokrasiden yanayüzlerce insan grevcilere destek için gelmişlerdi. Grevçadırları, barakalar kuruldu. Grev komiteleri fabrikalardadaha günlerce öncesinden örgütlenmişti.Nöbet çizelgeleri asıldı, grev gözcüleri DİSKMaden-İş gömlekleriyle fabrikaların kapılarını tuttular.Büyük grev böyle başladı.”Evet, Büyük Grev olarak tarihe geçen, sadece metalişkolunda değil tüm işkolları için Türkiye Cumhuriyettarihinin ilk en büyük ve en kapsamlı işkolu grevininanlatıldığı bu kitap, aynı zamanda bir sınıf savaşınınhikayesidir.Bu kitapta DİSK’in ve Maden-İş’in tarihi, işleyişi,anlayışı, sınıf mücadelesinde ve Türkiye’deki siyasalgelişmelerdeki rolünün yanı sıra, MESS’in, diğer birçok işverenin de desteğiyle işçilerin mücadelesini kırmakadına geliştirdiği yöntemleri görecek ve bugüneilişkin bir çok ders çıkaracaksınız.Maden-İş Sendikasında kurumsal işleyiş açısındandaha o yıllarda tam bir işbölümü ve uzmanlaşmanıngerçekleştirildiğini görmek, bugünden baktığımızdabizlere önemli mesajlar veriyor. Maden-İş AraştırmaDairesi Müdürü Ali Eşref Turan, 70’lerin başından itibarenişyerleriyle ilgili sistemli olarak araştırma ve veriedinme/istatistik çalışmalarına vurgu yaptıktan sonraçalışmaları şöyle aktarmaktadır:“Rutin olarak bizim yaptığımız işlerden biri, örgütlüolduğumuz işyerlerindeki üyelerin ücret ve diğersosyal hakların istatistiğini tutmaktı. Bunu yıllık olarakyayınlardık. Toplu sözleşme dönemlerinde de bunları,toplu sözleşmeyi yürütecek uzman arkadaşlarımızınönüne yıllar itibariyle koyardık. (…)Bu rutine dönüşmüş bir çalışmaydı. Bunun dışında,(…) bulunabilen çeşitli kaynaklardan firmaların bilançolarını,mali (durumlarını) analiz ederdik. Anonim şirketse,bilançoları zaten kamuya açık olmaları gerektiğiiçin (bunları) edinirdik. Çok değişik kaynaklardan bunlarıedinirdik. Arçelik’in genel kurulu yapıldığında ertesihafta bizim elimizde o bilanço olurdu. Ama birçokyer büyük şirket değildi. Şimdi Haliç kenarındaki yeşilalanların çoğu bizim örgütlü olduğumuz küçük küçükişyerleriydi. (…)Onlar için de ulaşabildiğimiz değişik kaynaklardanbilgileri alırdık. İşyeriyle sendikanın diyalogu birçokyerde çok açıktı. Mücadele vardı ama çok ciddi bir güvende vermiş Maden-İş. Bunu işverenler de söylerdi,‘İşçinin hakkını hiç yedirmez, ama Maden-İş bir şeysöylerse olur, Maden-İş’le çalışmak maliyet olarakbizim için yüksektir ama bir bakıma da daha rahattır.’Böyle bir diyalog ortamı olduğu için işyerlerinden de(bilgi) alırdık. Ücret istatistikleri…. Mali işler dairesindeaidat bürosu vardı, onlar kendilerine gelen listelerinbir kopyasını hemen bize verirlerdi.Türkiye’de daha sonraki dönemlerde örnekleri olmuşolabilir ama 80’e kadar tek örnekti sanıyorum,araştırma dairesinin hem üyelerine ilişkin düzenli istatistikoluşturması, bunu kullanıma hazır hale getirmesi,hem metal işkolunu, alt sektörleri, onlarla ilgili bütüngidişatları izleyip ara raporlar sunması... Grev öncesindede bu çalışmalar tabii ki, yapıldı.”Evet, bir grev hazırlığıysa söz konusu olan, ekonomikverilerin toplanması, yapılması gereken en ciddi veen kapsamlı çalışmaların başında gelmeliydi…Ancak elbette en az bunun kadar önemli olan birbaşka konu da örgütsel hazırlıkların yapılmasıydı. Kolektifçalışma ve birlikte iş kotarma nasıl olur, Maden-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Şinasi Kaya’nın ağzındankitapta şöyle aktarılıyor:“Şinasi Kaya,’işkolu düzeyinde genel grev’ içinhazırlıkları tamamladıklarını açıkladı: ’Sendika GenelMerkezinde bir Genel Grev Komitesi kurulacaktır.Bölge Temsilciliklerinde Bölge Grev Komiteleri, işyerlerindede ayrı ayrı Grev Komiteleri oluşturulacaktır.Ayrıca Genel Merkezimizde bir Genel Hukuk Bürosuile buna bağlı olarak bölgelerimizde birer Bölge HukukBürosu oluşturulmaktadır.Yine Genel Merkezimizde Afişleme, Güvenlik, Basınve Halkla İlişkiler komiteleri oluşturulmaktadır. Budönemde her zamankinden daha çok demokratik merkeziyetçilikilkesine kesinkes uyulacak, merkezi disiplindışına hiç bir biçimde çıkılmayacaktır.”Ve Maden-İş Nisan ayından başlayarak bölgelerdeyaygın taban toplantıları düzenledi. 19-20 ve 21 Nisangünlerinde İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda düzenlenenMaden-İş 1. Bölge toplantısına 7 binden fazla işçikatıldı”Maden-İş Sendikasının toplu sözleşmedeki hedefleriise, “doğrudan parasal haklardaki artış talepleri yanındaçalışma sürelerinin kısaltılması, yıllık ücretli izinsürelerinin arttırılması, kıdem tazminatlarının yükseltilmesi,DGM direnişi nedeniyle işlerinden atılan işçive temsilcilerin işlerine iadesi olarak belirlenmiştir.”“Büyük Grev, 1977 baharında Spor ve SergiSarayı’nda binlerce işçinin katıldığı taban toplantılarındailk kez Profilo işçileri tarafından atılan ve halakulaklardaki o sloganla, bir büyük meydan okumayıçağrıştırsa da, daha çok bir büyük kavgaya davetinkabulüydü. “DGM’yi ezdik, sıra MESS’te!” haykırışıtohum halinde, hayat içinde yeniden şekillenecek olansendika tezlerindeki dönüşümleri, sendikayı ikinci,üçüncü dalga grevlere taşıyan siyasi/sendikal değişimide içinde barındırıyordu”Bu kitapta DİSK’in ve Maden-iş’in tarihi,işleyişi, anlayışı, sınıf mücadelesinde veTürkiye’deki siyasal gelişmelerdeki rolününyanı sıra, MESS’in, diğer bir çok işvereninde desteğiyle işçilerin mücadelesini kırmakadına geliştirdikleri yöntemleri görecek vebugüne ilişkin bir çok ders çıkaracaksınız.“Aç Bırakmadılar Adamları”Dayanışmanın nasıl örgütleneceği ve toplumsal anlamdao dönemdeki dayanışma duygusunun hangi düzeydeolduğu da kitabı okudukça giderek çok etkileyiciboyutlara ulaşmaktadır: “Haziran ayının ilk günlerindeMaden-İş 1. Bölge Temsilciler Meclisi, bütün işçilerinbirer gündeliklerini grevcilere vermelerini karar altınaaldı. Bu karar üzerine işyeri temsilcileri, işverenlerebaşvurarak, tüm işçilerin birer gündeliklerinin grevlersüresince kesilmesini ve oluşturulan dayanışma komitesineverilmesini istediler.Aynı günlerde Tekstil İşçileri Sendikası, Cağaloğlu’ndakigenel merkez binasına 10 metrelik bir dövizasarak greve desteğini belirtti. Bank-Sen, Dev Maden-Sen, Hürcam-İş, Lastik-İş, Tümka-İş, Keramik-İş,Yeni Haber-İş yaptıkları açıklamalarla MESS’e karşıMaden-İş’in yanında olduklarını kaydettiler.”“CGT (Fransa Genel İş Konfederasyonu) Metal İşçileriFederasyonu ve DSF (Dünya Sendikalar Federasyonu)Metal İşçi Sendikaları Uluslararası Birliği yöneticileriMaden-İş’in MESS’e karşı sürdürdüğü grevlerikoşulsuz olarak desteklediklerini ve grevci işçilere eksiksizbir dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.”CGT’nin bu desteği lafta kalmayacak, üs düzey ikiyöneticisi fabrikalara giderek grevci işçilerle bizzat yüzyüze gelecekti.“Maden-İş grevcileriyle dayanışma kampanyasınaDİSK’e bağlı Genel-İş de dev boyutlu bir dayanışmaörneği vererek katıldı. Genel-İş Yönetim Kurulu, yüzbin üyesinin dayanışmaya birer gündelikleri ile katılmalarınakarar verdi.”Diğer yandan bir başka dayanışma kampanyasında,grevdeki işçilere yapılan katılımların toplamı 4 milyonlira gibi çok yüksek bir düzeye yaklaşmıştı.İşçiler için toplumsal dayanışma o denli büyüktüki, “MESS cephesinden Ergun İnce o günleri şöyle hatırlıyor:Bütün beklenen, işveren her zaman onu beklerzaten, işçiler bu işten bıkacak, nasıl olsa kış geldi,aç bu adamlar ne olacak diye bir düşünce vardı. Amaolmadı. Çok ilginçtir, işçi mahallelerindeki bakkallar,(manavlar) devamlı veresiye verdiler. Bu çok net! Amanet olarak gördük ki müthiş bir dayanışma oldu. Aç bırakmadılaradamları.”
Birleşik Metal-İş34 Temmuz 2012Söz Üyelerimizde...2012-2014 grup toplu iş sözleşmesi hazırlıklarıçerçevesinde Gebze’de düzenlenen toplantıyakatılan üyelerimizden bazılarına mikrofonu uzattıkve bir emekçi olarak gündemdeki gelişmelerideğerlendirmesini istedik…Murat Aktaş (Schneider Elektrik)Schneider Elektrik’te 5 yıldır çalışıyorum.Daha önce özel sektörde sigortalı ama sendikasızolarak çalıştım. O zamanda sendika örgütlenmesindebizzat bulundum. Areva’ya girince BirleşikMetal-İş üyesi oldum. İşyerinde temsilcilerimizedestek veriyoruz. Haklarımızı aramaya çalışıyoruz.Ne kadar fayda sunabiliyorsak ne mutlubize... Sonuçta; sendikalı işçi ve sendikasız işçiarasında dünya kadar farklar var. Bugün sendikalıişçilerin hakları da günden güne azalıyor. Kıdemtazminatımıza göz diktiler. En son toplu iş sözleşmegörüşmeleri sürerken bir gecede Hava-İşSendikası’nın grev hakları ellerinden aldı. Toplumhala sessiz…Türkiye’nin temel sorununun gelir dağılımındakiuçurum olduğunu düşünüyorum. Ortatabaka kalmadı. Gıda-yakacak vb. yardımlarıylasadaka toplumu yaratılıyor. Verilene razı olan,hakkını aramayan bir toplum olduk.Gündemi takip etmeye çalışıyorum. Kürtajyasağının gündem saptırma amaçıyla getirildiğinidüşünüyorum. 1999’da da Yaşar Okuyan, depremifırsat bilerek ‘mezarda emeklilik’ dediğimizyasayı çıkarttı. Kişilerin yaşam tarzına müdahaleedilmesine karşıyım. Geçen yıl yapılan referandumdaiki sendika ve memurlara grev hakkıverdiklerini söylemişlerdi. Yine işçiler sendikayaüye oldukları için işten atılıyor, memurların topluiş sözleşmesi hakem heyetinde bitiriliyor. Bu sağgösterip sol vurmaktır.Önümüzde biz metal işçilerini bekleyenönemli bir süreç var. Toplu sözleşme arifesindeyiz.İşçiler, nasıl olsa temsilciler, delegeler bizitemsil ediyor diye düşünüyorlar. Sürecin içindeyeralmıyorlar. Bu bir yanı ile güzel, işçilerinsendikasına, Birleşik Metal-İş’e güvendiklerinigösteriyor. Temsilcileriyle, sendika başkanlarıylatartışabiliyorlar, öneri getirebiliyorlar ama tümişçileri mücadelenin içine çekmek gerektiğini düşünüyorum.“Örgütlü olmak güçlü olmaktır,. bunu gördük.”“Kazanılmış haklarımızıngaspedilmesine izin vermemeliyiz.”“Tüm işçileri mücadelenin içineçekmek gerektiğini düşünüyorum.”Emrah Koçak (Sarkuysan)Sarkuysan’da işbaşı yapalı çok kısa bir süreoluyor. Daha önce Petrol-İş Sendikası’nın örgütlüolduğu bir işyerinde çalıştım. Önümüzdetoplu iş sözleşmesi sürecimiz var. Bugüntoplantının duyurusu yapılınca burada olmakistedim. Önümüzdeki dönemde taleplerimizi,gelişmeleri öğrenmek istedim.Türkiye’nin en yıkıcı sorununun işsizlikolduğunu düşünüyorum. Askerlikten sonra 1yıl işsiz kaldım. Üniversiteyi kazandım amaekonomik nedenlerle kaydımı sildirmek zorundakaldım.Bu işyerinde çok yeni olduğum için henüzkıdem tazminatı hakkımı kazanamadımama önümüzdeki süreçte kıdem tazminatımızagöz diktiler. Kesinlikle buna karşı bugündenmücadelenin yürütülmesini hatta genelgrevin örgütlenmesini istiyorum.Kazanılmış haklarımızın gaspedilmesineizin vermemeliyiz.Selamiye Yılmaz Seçgin (Cengiz Makine)Uzun yıllar sendikasız olarak çalıştım. CengizMakine’da işe girdiğimde Türk Metal örgütlüydü. Korkumuzdanhiç sesimizi çıkartamazdık. İşçinin değilişverenin yanında durdular. Bayram arifesinde, geceyarıları, işçiye sormadan toplu iş sözleşmelerini bitirdiler.Sendika değiştirmeyi kendi aramızda konuşuyordukama işten atılmaktan korktuğumuz için sesimiziçıkartamıyorduk. Birlik içinde olunca 3 günde geçişitamamladık. Olaylar çok güzeldi, birlik, beraberlik,inanç ve güven içinde hareket ettik. Şimdi bize sahipçıkan bir Sendikamızın olması bizlere güven veriyor.Eren Bulat (Sarkuysan)Sarkuysan’da 1 yıldır çalışıyorum. Daha önceküçük işyerlerinde sendikasız olarak çalıştım. Ücretlerdüşük, iş koşulları çok ağır. En temel sorunumuzzulme karşı birlik ve beraberliğin olmaması bence.Kapitalizm koşullarında işçiler, emekçiler çoğunlukolmasına rağmen işverenlerin daha örgütlü olduğunudüşünüyorum. Mecliste bir gecede istedikleri yasayıçıkartabiliyorlar. En son hava işkolunda grev yasaklandıve Türk Havayollarında haklarını arayan işçiler,işten atıldı. İşçiler, örgütlülüğe darbe vurmak için iştençıkartıldı. Tüm toplumu gözdağı verilmek istendi. Enufak hak arama eylemi biber gazı ve coplarla bastırılıyor.Oysa İsrail’in insanlık dışı bir şekilde uyguladığıGazze’ye yardım gemisine müdahaleye sessiz kalınıyor.Siyasi iktidar din sömürünü çok güzel kullanıyor.Şükür edebiyatı, sadaka toplumu yaygınlaştırıldı.Ahmet Esmer (Cengiz Makine)Cengiz Makine’da 5 yıldır çalışıyorum. Türk Metal’ekarşı işçilerin tepkisi vardı. Toplu iş sözleşmelerimizinişçiden habersiz bayram arifelerinde imzalanmasınaöfkeliydik. İşçilerin değil işverenlerin yanında durdular.İtiraz eden, taleplerini ileten işçiler, hemen iştenatılıyordu. Sendika değiştirmemize iki şey etken oldu.Bosch işçileri bize yol gösterdi, cesaret verdi. Bir debir dönem önceki grup toplu iş sözleşmesinde BirleşikMetal-İş’in tek başına grevleri örgütlemesi ve sonuçtafarklı zam alınması… Çok kısa sürede bir araya geldikbirlik ve inançla yola çıktık. İşçilere değer vermeyen,fikrini almayan sendikayı istemiyorduk.İşverenden değil Türk Metal’den korktuk. Tabi kiişten atılma riskimiz vardı. Ne pahasına olursa olsun buçember kırılmalıydı.Türk Metal tarafından 30-40 kişilik bir listenin işvereneverildiğini öğrendik. Ama işçilerin kararlılığınıgördükleri için böyle bir hamlede bulunamadılar. Aylarcaişyerine uğramayanlar işyerinden çıkmaz olmuşlardı.Türk Metalciler fabrikaya geldiğinde alkışlarla protestoettik. Vaatlerde bulundular. İşverenden iyileştirmezammı aldıklarını söylediler. Birlik içinde olduğumuzugördüler. Bir sabah vardiya çıkışında topluca BirleşikMetal-İş’e geçtik. Çok heyecanlıyız. İşçiyle omuzomuza olan bir Sendikamız var. Örgütlü olmak güçlüolmaktır. bunu gördük.
Birleşik Metal-İşTemmuz 2012 35ÜZÜNTÜLERİMİZAnadolu Şube Yönetim Kuruluüyemiz İbrahim Üstün’ün annesivefat etti. Anadolu Şubemizde örgütlendiğimizCeha Mobilya’danKamil Tümüklü’nün bebası vefatetti. İsmail Duran iş kazasındahayatanı kaybetti. Ankara SağlıkBakanlığı’ndan BastemsilcimizOsman Uçar amileyat oldu. BaşözEnerji’den Hamza Yiğitaslan’ınbabası, Hüseyin Demir’in babası,Hakan Çetiner’in amcası vefat etti.Mustafa Keskin-Ercan Keskin’indayısı, Rahmi Şimşek-ZahapŞimşek’in dayısı vefat etti.İstanbul 1 Nolu Şubemizdeörgütlü Anadolu Isuzu’dan ŞubeYönetim Kurulu üyemiz ErolKalender’in babası vefat etti. MehmetBuyurman’ın annesi vefat etti.Remas’tan Adnan Uçgun’un kız kardeşivefat etti. Akgün Radyatör’denFatih Demir’in babası vefat etti.Aks Otomotiv’den Aysel Dalga’nıneşi, İsa Alkan ve Hasan Alkan’ınbabası vefat etti. Özarar’dan CemilBabaoğlu’nun babası, SerkanAltın’ın babası vefat etti.Gebze Şubemizde örgütlü PolyMetal’den Abdulsebur Önalan rahatsızlıkgeçirdi. Çayırova Boru’danİbrahim Kaya ve Abdurrahman Aksoyiş kazası geçirdi. Poly Metal’denAlibey Akbulak’ın babası, ÇayırovaBoru’dan Ramazan Ünsal’ın çocuğu,Alstom’dan İbrahim Duran’ınannesi vefat etti. Polymetal’denNurettin İşcan, Bosal’dan Murat Aygür,Yaşar Gürsel Köktaş, ÇayırovaBoru’dan Muharrem Şahin, TurgutKaya, Yücel Boru’dan Tuğgan Söğütçüiş kazası geçirdiler. Arfesanişyeri temsilcilerimizden İbrahimDil’in amcası, yine Arfesan’danüyelerimiz Yakup Ömür’ün annesi,Ercan Yıldırım’ın annesi, Bosal’danÖzgür Gökçe’nin babası, MehmetBayburt’un kardeşi, Yücel Boru’danAyetullah Özdemir’in çocuğu, MakineTakım’dan Cengiz Erdoğan’ınannesi vefat etti.Kocaeli Şubemizde örgütlü TermoMakine’dan TemsilcilerimizdenErdoğan Aktaş’ın ağabeyi HayatiAktaş vefat etti. Baysan Kazan’danBarış Kaynar’ın babası, HüseyinGürkan’ın babası, Kadir-EyübEkiz’in babaannesi vefat etti. ElkimRadyatör: Erkan Demirci’nin babası,Deniz Alp’in babası vefat etti.Yüksel Kartal işkazası geçirdi. AnadoluDöküm’den Serkan Oran ameliyatgeçirdi. Anadolu Döküm’denErgün Issı iş kazası geçirdi. TrakyaSanayi’nden Suat Tual ameliyatoldu ve Mehmet Çevinç’i rahatsızlıkgeçirdi. Baysan Trafo’dan MertKaan Ayziç’in babaannesi vefat etti.Standart Depo’dan İlhan Biçer’ineniştesi vefat etti.İzmir Şubemizde örgütlüSchneider Elektrik Çiğli’den TahsinŞahin’in babası, FTB Fastaner’denOnur Tayşi’nin babası, Jantsa’danHakan Kaynak’ın annesi,Totomak’tan Özcan Topçu’nun babasıDelphi’den İlknur Yorulmaz’ınkayınvalidesi, Murat Er’in kayınpederi,Özgen Gülay’ın kayınpederi,Hüseyin Köseler’in ablası, TunaKaraağaç’ın babası, Mahle’den SüleymanAkın’ın annesi, AbdülhamitBeydüz’ün ağabeyi, Totomak’tanÖzcan Topçu’nun babası ZFLemförder’den Mehmet Fidan’ınağabeyi, Ufuk Dikerol’un babası,Rettig Metal’den Bülent Erdemir’inbabası, Soner Çına’ın annesi, HMSMakine’dan İsmail Gülüner’in babası,Zafer Koç’un annesi vefat etti.Bosch işyerinden MehmetYılmaz’ın annesi vefat etti.Kaybettiklerimize Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ameliyat veiş kazası geçiren arkadaşlarımıza geçmiş olsun der acil şifalar dileriz.Anadolu Şubemizde örgütlü Başöz Enerji’denÖzcan Yürükçü ve Ragıp İmrenk’in çocukları sünnetoldu. Recai Gider ve Abdullah Arslan’ın kız çocuklarıdünyaya geldi.Gebze Şubemizde örgütlü Çayırova Boru’danYunus Yıldırım Tepe, Poly Metal’den Ömer Yiğit,Reyhan Karaca’nın çocukları oldu. MakineTakım’dan Ahmet Bahtiyar, Fatih Açıkgöz evlendi.Arfesan’dan Hamdi Develi, Arpek’den SerkanDinler, Harun Aktaş, İbrahim Karaman, YücelBoru’dan Serdar Çelik, Bosal’dan Cemal Aslan,Murat Yalçınkaya, Yasin Olmuş, Hidayet Sarıkaya,Eren Adıgüzel, Legrand’dan Gönül Aliçavuş’unçocukları dünyaya geldi.İstanbul 1 Nolu Şubemizde örgütlü AnadoluIsuzu’dan Fahrettin Koç, Cezmi Gümüşboğa,Hüseyin Arayıcı, Nihat Kütük, Aykut Azaklı, MehmetAli Turan, Fatih Alpağut, Turan Aslan, MustafaÖzcan’ın çocukları dünyaya geldi. Ömür Yıkar,Murat Başdoğan, Ersin Ergün evlendi. MertAkışkan Gücü’nden Satılmış Kara, Soner Bahadırevlendi. Aks Otomotiv’den temsilcimiz AhmetEren’in kızı, Çetin Şahin’in kızı, Ali Çelik’in oğlu,Ayten Tüzün’ün oğlu oldu. Ali Rıza İlgün evlendi.Anadolu Motor’dan Cihan Zengin’in kızı, RamazanÖren’in oğlu oldu. Remas Redüktör’den Asefİspir’in Bengüsu adında kızı oldu. Kerim Köseevlendi. ABB Elektrik-Tuzla’dan Yasin Eryılmaz’ınkızı oldu. Penta Elektronik’ten Samet Çetin’in CemilEren isminde oğlu, Mustafa Topçu’nun Büşraadında kızı, Yavuz Yağız’ın Ahmet Asaf adındaoğlu, Murat Ulusinan’ın Muhammet Esad adındaoğlu oldu. Ersin ve Sinan Kayacı, Salih ve SinemArslan, Zafer ve Şeyma Koç, Gökhan ve GizemFatma Demirel evlendi.Kocaeli Şubemizde örgütlü Termo Makine’danErkan Bedir ve Kenan Özlan’ın çocukları oldu.İslam Yılmaz’ın oğlu sünnet oldu. Timur Cağaloğl,Kudret Çabukoğlu, Sadi Coşkun, GültekinGülaçtı, Yunus Ünal evlendi. AD Demirel’denHakan Özmarel’ın oğlu, Veli Kaya’nın kızı oldu.Cem Bialetti’den Tuncay Karakaş ile YaseminŞahin nişanlandı. Yüksel Derin ve Salih Yılmaz’ınçoçukları sünnet oldu. Songül Sarıtaç evlendi.Baysan Kazan’dan Barış Akyıl, Bahadır Ergüneş,Abbas Baçlın, Adem Ekiz, Recep Balta’nın düğünlerioldu. Elkim Radyatör: Nihat Mengü ve OğuzErsöz’ün çocukları oldu. Fatih Ay, Alptuğ Aldemir,Fırat Aydemir evlendi. Anadolu Döküm’den NedimGüller, Hüseyin Pınarcı, Bayram Sağlam, VahitMUTLULUKLARIMIZGündoğdu’nun çocukları sünnet oldu. Kemal Gündüzve Necdet Sezer’in çocukları evlendi. TrakyaSanayi’NDEN Ferhat Şahin oğlu oldu. Özcan Okve Serhat Elva evlendi. Erciyas Boru’dan MuratKaragöz ve İhsan Yılmaz’ın çocukları sünnet oldu.Standart Depo’dan Bircan Karakaş’ın oğlu Emirhan,Abdul Vahap Altın’ın çocukları sünnet oldu.Elkim Metal’den Şaban Erdem, İsmail Çelik, ArifTekir, Ahmet Kurt, Ekrem Memiş, Vedat Panik, FilizÖztürk düğünleri oldu.İzmir Şubemizde örgütlü FCMP TR Metal’denSüleyman Sülük’ün çocuğu dünyaya geldi. HaydarBulunmaz, İsmail Önsal evlendi. SchneiderElektrik Çiğli’den Süleyman İyiler’in çocuğu dünyayageldi. Esra Darıcı, Derya Artaç, İlker Korkmaz,Didem Kocakal evlendi. FTB Fastaner’denCem Sel, Derya Torkat’ın çocukları dünyaya geldi.Seyithan Çerey, Rezzan Kaplan, Şevket Aydoğan,Cüneyt Bora evlendi. Mahle’den İsa Yılmaz, BarışAkkaşlı, Ercan Karadağ, Cengiz Aydın, Mevlüt Kalafat,Şuayip Cangür’ün çocukları dünyaya geldi.Gökhan Üstünalan ve Sibel Gökdemir, Alper İyiülgülü,Ercan Kılıç, Nemci vatansever, Bilal Demirbaşçıevlendi. Jantsa’dan Hüseyin Marabıtoğlu,Adnan Ak, Osman Küçükoğlu, Nedim Okçu, TayfunTarhan, Nail Güleçoğlu, Salih Memiş’in çocuklarıoldu. Ali Bağdatlı, Fatih Erdaş, Mustafa Dağdelenevlendi. Delphi’den Mustafa Sünkü’nün kızı,Özgen Gülay’ın kızı, Hasan Şenerkurmaz’ın kızı,Tolga Karagöz’ün oğlu, Ahmet Uygun’un oğlu, HalilDeğişmez’in oğlu dünyaya geldi. Bülent Erken,Veli Şentürk, Emin Balkanlı, Bülent Çekici’nin çocuklarısünnet oldu. İbrahim Gönüllü’nün kızı, TuncaySelçukkaya, Ali Azağışengil, Mustafa Hügülevlendi. Totomak’tan İsmail Soydan, Ersin Demir,Taner Coşkun, Yunus Emre Harman, Sinan Yılmazevlendi. Göksel Gürer, Saffet Sarı, Emin Boran,Kemal Çavuşoğlu, Mehmet Aka, Murat Tural,Serdal Beyazıt’ın çocukları oldu. İmpo Motor’danGökhan Alan evlendi. ZF Lemförder’den DurmuşAli Balik, İhsan Atıcı, Oktay Demircan, Kamil Efecan,Hacı Akar’ın çocukları dünyaya geldi. VolkanKöynüşlüoğlu, Olcay Durmaz, Bilal Abeşka evlendi.Titan Jantsa’dan Çağlar Yiğit’in oğlu HüseyinYağız dünyaya geldi. Balatacılar’dan SüleymanYılmaz, Abdullah Sert evlendi ve Salih Çakır nişanlandı.HMS Makine’dan Yaşar Akgönül, SemihBükülmez’in çocukları oldu. Yusuf Arslan evlendi.Eskişehir Şubemizde örgütlü Renta’dan OsmanTop’un oğlu dünyaya geldi.Dünyaya yeni gelen minik kardeşlerimize hoş geldiniz diyor, sağlıklı bir yaşam temenni ediyoruz.Yeni evli çiftlere ömür boyu mutluluklar dileriz.1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13Hazırlayan: Şahin KarayılanSOLDAN SAĞA:1) Duygu Asena’nın bir romanı. 2) Altın, gümüş gibi maddelerin saflık derecesi./Çokgüzel, latif./Avuç içi. 3) Boyun eğen./Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmayaveya serbest bırakmaya yarayan alet./Bay’ın kısa yazılışı. 4) Takımın kısa yazılışı/İstanbulSu, Kanalizasyon İşleri’nin kısa yazılışı. 5) Kemiklerin yuvarlak ucu./Rezillik,rezalet. 6) Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı./Altının simgesi. 7) Platininsimgesi./Güney Amirak devesi./Edirne’nin ilçesi. 8) Yapma, etme./Bir şarkıda her kıtadansonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça. 9) Vatan./Bir nota./Güç, kudret.10) Bir şeyi havaya fırlatmak, uzaklaştırmak. 11) Oruç tutulan ay./Yeter, kafi anlamındabir kelime./Aldatma, hile. 12) Yavru çocuk./Acemce su./Bir bayan adı. 13) OnuncuKöy romanının yazarı…YUKARIDAN AŞAĞIYA:1) Özellikle doğrama süsü yapmak, yapılar ı süslemek için kullanılan sertleştirilmişmukavva veya alçı. 2) Aşık edebiyatında kafiye./Mutlu sonuç, zafer./Kaba ve kalın kumaş.3) Argoda cezaevi./Kemiklerin toparlak ucu./Bulmaya çalışmak. 4) Şarkı, türkü./Yapma, işleme, yapım./Son halife. 5) Vesairenin kısa yazılışı/Nazım Hikmet’in Soyadı./Çıkışma,paylama. 6) Bir şeyin olma ihtimalini uzak görmek. 7) Parmakları açıpbaşparmağı da burna değdirip elle yapılan alay yollu hakaret. 8) Gorki’nin bir romanı./Gümüşünsimgesi./Rütbe ve kıdemce küçük olan./Dünyanın uydusu. 9) Rusça’daevet./Mengen’in simgesi./Katı ve donmuş halden sıvı hale geçme./Zayıflama. 10)Duvarlara sürülen çeşitli renkte kireçli su./Bir kadın adı. 11) Yüksek ova./Elbiseninbelden aşağı sarkan kısmı./Tumör. 12) Rey./Alev./Yemin. 12) Kafamızı darbelerdenkorumak için taktığımız başlık./Bir pamuk türü.12345678910111213
Emeğimiz, bedenimiz bizimdir!İstediğimiz zaman, istediğimiz kadar çocuk!Ülkemizdeki kadın cinayetleri 2002-2009 arasında1400 kat arttı. Ülkemizde her gün 5 kadın yakınlarıolan erkekler tarafından öldürülüyor. Her 3 kadındanbiri şiddet görüyor, kadınların kendi hayatları üzerindekikarar hakkı, sürekli şiddetle gasp ediliyor. Ancakbu ülkede hala 12 yaşındaki kız çocuklarına yöneliktecavüz davalarında, “rızası vardı” diye hükmedilebiliyor.Ve hükümet, kadınlara yönelik şiddeti önlemeklesorumlu bakanlığının adındaki “kadın” sözcüğünü çıkartıyor!Dünya Bankası’nın isteğiyle insan sağlığını alınıpsatılan bir mal haline getiren hükümet, birinci basamaksağlık hizmeti olan aile planlaması hizmetlerini ücretlihale getiriyor. Ana Çocuk Sağlığı ve Aile PlanlamasıMerkezleri kapatılıyor, doğum kontrolü için aile hekiminebaşvurmak zorunda bırakılan kadınların sağlıklıve ücretsiz yöntemlere ulaşmasının önü kesiliyor. Buyüzden ülkemizde her yıl 1.400 kadın, bu birinci basamaksağlık hizmetlerinin paralı ve zor ulaşılabilir olmasıyüzünden, gebelik, doğum ve lohusalık ile bağlantılınedenler yüzünden ölüyor.Ve yıllardır her fırsatta kadın-erkek eşitliğine inanmadığınıdefalarca tekrarlayan ve kadınlara sürekli “3çocuk doğurmalarını” emreden başbakan, “sezaryenledoğuma karşıyım, kürtaj cinayettir” der demez, torbayasalar, kürtaj yasakları ülkenin en acil gündem maddelerihaline geliyor. Ne anti-demokratik sendikal yasaklar,ne iş kazalarında ölen binlerce işçi, ne 550 binişçinin toplu sözleşmesinin askıya alınması! “Kürtajyaşamsal bir sosyal haktır. Kürtaj hakkımızı tartıştırmıyoruz”diyen kadınların tepkisi yüzünden kürtaj yasaklarınısonbahara erteleyen hükümet, meclisin son günüsezaryenle doğumu sınırlandıran yasayı kabul ediyor.Belli ki hükümetin “ucuz işçi üretimi” işinde acelesivar! Belli ki hükümet, Ulusal İstihdam Stratejisi denilenucuz işçi simsarlığı planlarını uygulamaya hazırlandığıbugünlerde işi her yönüylesağlama almak istiyor.Hükümetin “en az 3 çocukdoğurun”, “özürlü de olsa doğurunbakarız”, “tecavüze uğradıysaannesi olacak kadın intiharetsin” sözleriyle yaygınlaştırdığıkadın düşmanlığı, sermayeninUİS dayatmasının doğrudan birparçası. Türkiye sermayesininucuz ve genç işgücü avantajı2038 yılında ortadan kalkacak.Bu yüzden hükümet, tıpkı ülkemizinmadenleri, akarsuları,ormanları ve kent arazileri gibisermayenin “doğal malı” saydığıkadın bedeni üzerindeki tahakkümügüçlendirmek istiyor.Sermayeye ucuz ve güvencesizişçi lazım ve kadınlar hem ucuzişçiler, hem ucuz işçileri doğurupbakan ev köleleri olarak bu “ekonomikperformans” planı gereğincebaşbakan 3 derse 3; 5 derse5 çocuk doğuran itaatkâr kuluçkamakineleri olmaya zorlanıyor.Ve ülkenin bütün akarsularını,ormanlarını, doğal varlığını, SİTalanlarını şirketlere yağmalatanhükümet, bu kadın düşmanı“ekonomik performans” oyununu“yaşam hakkını savunmak”diye pazarlıyor.Peki Samsun’da dere yatağınayapılmış TOKİ konutlarındasele kapılıp ölen 4 çocuğun yaşam hakkını kim savunacak?Ya şu anda sokaklarda yatıp kalkan milyonlarcasokak çocuğunun hakkını? Ya yetiştirme yurtlarındatacize, tecavüze, kötü muameleye maruz kalan çocuklarınkini?Ya evlere kapanarak yaşamak zorunda kalanbinlerce engelli çocuk ve annesinin yaşam hakkını? Yaher gün iş cinayetlerinde ölen onlarca işçinin yaşamhakkını? Ya, kürtajın yasaklanması halinde, sağlıklıolmayan koşullarda düşük yapmaya çalışırken ölecekyüzlerce kadının yaşam hakkını?Sağlık örgütleri uyarıyor: “Kürtajın yasak olduğuülkelerde, kadın ölümlerinin önemli bir kısmı merdiven-altıkoşullarda yapılan kürtajlardan kaynaklanmakta,yılda 68 bin kadın bu biçimde ölmektedir. Kürtajıyasaklama girişimi kadını birey olarak görmeyen;kadının bedenini ve doğurganlığını denetleme arzusu;devletin ortadan kalkan sosyal rolünü kadınların sırtınayıkma girişiminin bir parçasıdır. Temel bir insan hakkıolan üreme hakkı kapsamında üremenin zaman ve sıklığınakarar verme ve istenmeyen gebeliğin sonlandırılmasıhakkı aynı zamanda kadınların yaşam hakkıdır”.Ve kadınlar uyarıyor: Kürtaj kadınlar için keyfi biruygulama değil, zorunluluktan doğan bir ihtiyaç vekadınların vazgeçilmez, yaşamsal bir sosyal hakkıdır.Kürtaj değil, kürtaj yasağı cinayettir. Emeğimiz vebedenimiz bizimdir; başbakanın istediği kadar değil,kendi istediğimiz zaman, istediğimiz kadar çocuk doğuracağız.Sermayeye ucuz işçi doğurmayacağız! Buyasayı çıkarttırmayacağız!”