Organik dinimi geri istiyorum
Organik dinimi geri istiyorum - Derin Düşünce
Organik dinimi geri istiyorum - Derin Düşünce
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Organik</strong> <strong>dinimi</strong> <strong>geri</strong> <strong>istiyorum</strong>!<br />
zaten ne bir kitabı ne de reytingi vardı, Allah adına konuşup helalleri, haramları eğip bükmezdi, din<br />
onun haliydi, hayatıydı, oturuşu, kalkışı, nezaketi, selamı, tebessümüydü, şefkatiydi. İyi ki dedem bir<br />
ilahiyat profesörü değilmiş diyorum kendime, yoksa büyük ihtimalle ateist olurdum.<br />
Bir başka profesör çıkmış her şeyi şirk ilan ediyor. “Dini müzik şirktir, camide peygamberimizin ismi,<br />
halifelerin isimleri olması şirktir, şefaat istemek şirktir, türbe ziyareti şirktir, şu şirktir, bu şirktir…”<br />
Zaten bir avuç dindar Müslüman var, onları da müşrik yapıp cehenneme gönderdin mi, cennet<br />
kontenjanı ilahiyatçılara kalıyor. Din, muhabbetle yaşanan bir şey, o muhabbet eksik olunca bildikleri<br />
insanın egosuna hizmet etmeye başlıyor. Kendi dışındakileri cahiller ve gafiller olarak görmeye<br />
başlıyor. Alim dediğin insanın toplumun sıkıntılarına çözüm getiren bir insan olması gerekir. Sorun<br />
çözmek yerine ortaya yeni sorunlar getiren bir insana alim denilmez. 1400 yıldır kelam, fıkıh, tefsir,<br />
hadis, tasavvuf ilimlerinin geldiği bir yer var. Yüzlerce yıl tartışılan sorunları yeniden ısıtıp kendi<br />
fikriymiş gibi ortaya dökmenin ne alemi var? İslam’da musiki üzerine yazılmış belki bin cilt eser var.<br />
İnsanın derdi reyting almak, egosunu tatmin etmek değilse zaten böyle tartışmalara girmez.<br />
Bir diğeri çıkmış ısrarla ibadet dilinin Türkçe olması gerektiğini savunuyor. Bu konuda Fatiha’ya<br />
mahsus fetvasının hatırına yıllardır yerin dibine batırdıkları Ebu Hanife’ye (RA) kıymet vermeye<br />
başladılar. Murat Bardakçı’nın “böyle adına kitaplar yazdığın kişiyle ilgili Neyzen’in bir şiirini istemiştin<br />
benden, bana yaz ver demiştin hani, açıklayım mı?” diye bahsettiği şiir nasıl bir şeydi bilmiyorum tabi<br />
ama Nuri’nin alnındaki soğuk terlerden içeriği anlaşılıyordu. Yine Bardakçı “sen Türkçe mi kılıyorsun<br />
namazını?” diye sorduğunda “karıştırma benim namazımı” demişti. Nedir hocam bu Türkçe ibadet<br />
aşkı? Millet namaz kılmak için yanıp tutuşuyor da bir Arapçasını öğrenemediği için mi kılmıyor? Veya<br />
namazda Türkçe okuyunca ayetleri daha fazla bir huşu mu duyuyorsun, vallahi ben denedim huzurun,<br />
huşunun bunlarla bir ilgisi yok. Ağzından çıkan kelimelerin hangi dilde olduğunun hiç bir önemi yok.<br />
İmam Malik (RA), namazın kabul olması için namaz süresince Allah’ın huzurunda olduğu bilincinde<br />
olunmasının namazın bir şartı olduğunu söylüyor. Ebu Hanife (Allah ondan razı olsun) ise namazda bir<br />
an olsun huzurda bulunduğunu hissetmen gerekir diyor. Yani namazın hangi dilde kılındığından çok<br />
hangi hislerle kılındığıymış önemli olan, öyle mi hocam? Peki bu yaraya merheminiz var mıdır? Neden<br />
ibadetleri severek yapmıyoruz da, sıkıntıyla yapıyoruz. Eksik olan nedir? Zamanında dizinin dibinde<br />
oturduğunuz Hacı Ahmed Kayhan dede gibi mi ibadet edelim, Yaşar Nuri gibi mi? Hayır bir Yaşar Nuri<br />
takıntım yok Allah’a şükür ama Yaşar Nuri stili din konusunda hassasım. Modernleşme ile birlikte<br />
herhalde bir aşağılık kompleksiyle dinde reform çabaları baş gösterdi. Fikri hayata canlılık getirmek,<br />
ayetleri, hadisleri günümüz şartlarında anlamaya çalışmak çabası takdire değer. Ama işin çivisi çıkmış<br />
7