16.11.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE KASIM 2017 SAYISI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SWISSOTEL / MOSCOW<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet Tepsi<br />

Ceviz Sehpa, Varaklı<br />

Hareketli Ayna<br />

Giysi, Kravat Askısı<br />

Ayakkabı Bağlama<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Kaydırmaz Tepsi<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


<strong>HOTEL</strong> RONESANS / PARIS<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Mantar Sehpa<br />

Minibar Dolabı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet<br />

Çanta Askısı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Varaklı Masa<br />

Cilalı Masif Sehpa<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


Editör<br />

Turizm uyanıyor!<br />

Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan sektörlerin başında gelen ve son dönemde sıkıntılı bir süreç geçiren<br />

turizmin yol haritasının ortaya konduğu 3. Turizm Şurası 1-3 Kasım tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti.<br />

Turizm sektörünün mevcut durumunun değerlendirildiği Şura’dan kimi turizmciler umutlarıyla ayrıldı kimileri ise<br />

kafasında halen çözemediği soruları ve sorunlarıyla!..<br />

Ben buradan detaylı bir Şura değerlendirmesi yapmayacağım ama son yılların yükselen değeri Gastronomi<br />

Turizmi’nin Şura’da bir komite başlığı altında ulusal turizm politikaları arasındaki yerini almasından duyduğum<br />

memnuniyeti de dile getirmeden geçmek istemiyorum. Çünkü artık Türkiye turizminin döviz özürlü doldur-boşalt<br />

turistlere değil; nitelikli ve ülke ekonomisine gelir bırakabilecek paralı ziyaretçilere ihtiyacı vardır. Hepimiz de<br />

biliyoruz ki, bunun turizm çeşitlemeleri arasında en doğru noktalarından biri de Gastronomi Turizmi’dir ki,<br />

bunun farkındalığında olmak kadar bir turizm politikası olarak desteklemek de önemli bir hamledir, çalışmaların<br />

devamlılığını merakla bekliyoruz…<br />

Bu alana yönelik Gastronomi Turizmi kavramına yaptığı vurgu ve ürettiği projeleri ile sektöre farklı bir soluk<br />

katan Gastronomi Turizmi Derneği’nin emek ve çabalarını da ayrıca kutlamak isterim ki sektörün bu aşamaya<br />

gelmesinde katkıları dikkate değerdir. Daha fazla destek ve birlik bilinci, sektörün gelişimi açısından etkili olacaktır.<br />

Maaile kimyager olsa da onun bir türlü kimyayla kimyası tutmadı. Aklında bir tek turizm okumak vardı, nitekim<br />

aile meclisi kararlarını da aşarak otelcilik eğitimi almayı kafaya koydu. Önce hocası sonra eşi olacak Savaş<br />

Gürsel’in elinden üniversite diplomasını aldığında açıldı turizme tek tek yolları… Bugün bir aile şirketi olarak 1971<br />

yılından bu yana İstanbul turizm-otelciliğine hizmet veren Konak Hotel’in F&B Sorumluluğunu üstlenen Dilek<br />

Gürsel’in turizmde 30 yıla uzanan yolculuğu iş’te kadın bölümümüzde..<br />

11 yıllık Sofa markası yakın bir dönemde Marriott International’a bağlı Autograph Collection ile iş birliğini<br />

duyurdu. Dünyada Barselona, Londra, Berlin, Dubai gibi şehir hayatının en canlı yaşandığı otel konseptlerine adını<br />

yazdıran marka bundan böyle Türkiye’de ilk defa Sofa Hotel Nişantaşı ile hayat buluyor. İstanbul otelciliğine farklı<br />

bir soluk getirecek bu iş birliğinin detaylarını ve Sofa’nın yenilenen yüzünü Otel Genel Müdürü Cantekin Temizer ile<br />

konuştuk.<br />

Kovboy şapkası ve sükseli bıyıklarıyla klasik steak’çiler arasından mutlak sıyrılacak kadar iddialıydı... Bir iddiası<br />

da, Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı olmasıydı ki, Yiyecek İçecek İşletmeciliği eğitimi almak üzere girdiği Mutfak<br />

Sanatları Akademisi’nden Avrupa ve Afrika mutfaklarına hakim bir aşçı olarak yetişmesinin de ötesinde uzman bir<br />

kasap olarak çıktı. MSA’nın devamında İtalya’ya giderek, ALMA mutfak okuluna kaydını yaptırdı. Ne var ki her<br />

gün pizza, makarna pişirmek içindeki mutfak aşkını tetiklemedi, üç haftalık eğitim sürecinin ardından Türkiye’ye,<br />

gerçek bir mezbahada staj yapmak üzere dönüşünü gerçekleştirdi. “Etin jönü” olarak tanıdığımız Gürkan Şef’in<br />

önce aşçılık ardından branşlaşarak kasaplığa uzanan ilk mesleki adımlarıydı bunlar…<br />

Ya sonrası? Gürkan Şef, ilgi çekecek hikayesiyle şef’in gözünden bölümünde sizlerle…<br />

Yatırım Dünyası, özellikle hızla değişen global çağda siz değerli okuyucularımıza birinci ağızdan yapılacak<br />

yatırımları, yatırımcılardan haberleri, alınan – satılan veya devredilen otel, restoran veya turizm işletmelerini,<br />

işletme veya yer arayan yatırımcı bilgilerini veya işletmesini veya yerini satmak devretmek isteyenleri sizlere<br />

tanıtarak ve haber vererek ekonomik işleyişe katkıda bulunmak istemektedir.<br />

Bu sayımızdan itibaren dergimizde “Yatırım Dünyası” başlığı altında yepyeni bir bölüm, yeni bir kapı açıyoruz.<br />

Aralık sayımız ile birlikte yatırım dünyası ile ilgili tüm haberler, fırsatlar Agon Properties katkılarıyla, Gayrimenkul<br />

ve İşletme Yatırım Danışmanı Tezer Öner’in kaleminden sizlerle olacak!<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

Hatice Ünal Bilen<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />

İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

YAYIN DANIŞMANLARI<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YUSUF OKÇU<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

HATİCE ÜNAL BİLEN<br />

hatice.unal@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />

Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

CONSEPT TASARIM<br />

BİLGİ İŞLEM<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

KAPAK FOTOĞRAFI<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

FATMA DEMİRBAĞ<br />

fatma.demirbag@img.com.tr<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Hakkı GÜNERKAN<br />

hakki.gunerkan@img.com.tr<br />

JUMBO<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

MUHASEBE ve<br />

FİNANS MÜDÜRÜ<br />

ABONE ve DAĞITIM<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

İhlas Plaza No:11 A/41<br />

Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />

No:1 Kat:4<br />

Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00<br />

Faks: +90 212 604 51 35<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />

hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

30<br />

antre<br />

12 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

20 Timur Bayındır Turizm Şurası’nı<br />

değerlendirdi<br />

22 Doluluk artışı para kazandırmadı<br />

23 Butik otel rüzgarı dindi<br />

24 Türkiye’ye 9 ayda 25,2 milyon<br />

turist geldi<br />

26 Şeyma Şendil: Gezi Rotaları:<br />

Salda Gölü – Yeşilova- Burdur<br />

yeni yatırımlar<br />

28 Waldorf Astoria, Admiralty Arch<br />

ile Londra’ya geliyor<br />

30 Hyatt House Gebze açıldı<br />

32 House Hotel’den, Bomonti’de yeni<br />

otel ve rezidans projesi<br />

34 Vadistanbul’un 5 yıldızlı oteli için<br />

Marriott ile önprotokol yapıldı<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

32 64<br />

36 Porland’ın yeni konseptli mağazası,<br />

Oasis Desıgner Outlet’te açıldı<br />

yatırımlar<br />

38 Sofa’ya gitmek için daha fazla<br />

nedeniniz olacak!<br />

42 Tezer Öner’in kaleminden<br />

“Yatırım Dünyası”<br />

marka<br />

44 OD’S Display, 2018’e büyük<br />

sürprizleriyle girmeye hazırlanıyor<br />

48 Addo Furniture yeni ürünlerini<br />

tanıttı<br />

50 Bitter ile özgün sunumlar,<br />

özgür şefler…<br />

52 Altınbaşak “Durmak yok, çalışmaya<br />

devam” diyor, yatırımları kesmiyor!<br />

54 Bereket Döner’den farklı franchise<br />

alternatifleri<br />

56 Kayalar Mutfak HOSTMilano’da<br />

yeni tasarım soğutucularıyla<br />

yoğun ilgi gördü<br />

58 Su üstü eğlence-spor konseptinde<br />

yeni trend: ‘Aquasport Park’<br />

60 Restoranlar için mükemmel bir iş<br />

ortağı: Portakal<br />

marka güncel<br />

62 Sektör firmalarından kısa haberler<br />

iş’te kadın<br />

64 Dilek Gürsel ile turizmde 30 yıl<br />

gastro güncel<br />

68 Gıdanın sürdürülebilir geleceği için<br />

tarımda istihdam desteklenmeli<br />

72 Siber saldırılarda yeni hedef yiyecek<br />

ve içecek sektörü<br />

74 Gastronomi, ulusal turizm<br />

politikalarında yerini aldı<br />

76 Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong><br />

sonuçları açıklandı<br />

78 Yöresel ürünlerimiz yok oluyor<br />

80 İncili Gastronomi Rehberi’nde ilk 30’a<br />

giren restoranlar açıklandı<br />

82 Cem Polatoğlu yazdı: Gastro turistler


100 96 110<br />

gastro etkinlik<br />

84 Siirt mutfağı tescilli lezzetlerini<br />

İstanbul’da tattırdı, hedef dünya<br />

markası olmak<br />

86 Türk ve Peru lezzetleri bu özel<br />

davette sentezlendi<br />

88 Lezita’dan Türkiye’de bir ilk:<br />

Hayat Kurtaran Gurme Lezzetler<br />

90 Bir Türk fırıncı ilk kez dünyanın<br />

en iyileriyle yarışacak<br />

92 Nestlé Professional Beverage<br />

Academy’den eğitim desteği<br />

94 Top Chef <strong>2017</strong> birincisi belirlendi<br />

şef’in gözünden<br />

96 Et aşkına ‘kasap’: Gürkan Şef<br />

gustonun yorumu<br />

100 Reha Tartıcı Neni Brasserie’i yazdı<br />

gastro aktüel<br />

102 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

fuar<br />

106 Ağırlama endüstrisinin ihtişam ve<br />

zarafeti; HostMilano<br />

108 65 Türk firması İtalya’da boy<br />

gösterdi<br />

109 50 milyar dolarlık pazar buluşması<br />

gerçekleşti<br />

yeni mekan<br />

110 Müzik, spor ve lezzette sıra dışı<br />

konseptlerin adresi: DorockXL<br />

114 Florya’nın yeni buluşma noktası:<br />

Atrox<br />

116 Kronotrop ile 3. dalga kahve akımı<br />

Atatürk Havalimanı’nı sardı<br />

118 The Galliard Brasserie Etiler’den<br />

sonra Vadistanbul’da<br />

119 İncek Loft BigChefs açıldı<br />

120 Çarşamba akşamlarının yeni<br />

adresi: Hezarfen Bar & Lounge<br />

121 Sultanahmet Köftecisi’nin Avrupa<br />

atağı<br />

hotel-tech<br />

122 Antalya Dijital Zirvesi turizm dünyasını<br />

buluşturdu<br />

ürün<br />

124 Banyo trendinde mat renkler<br />

125 Ege Vitrifiye; Doğayı Seven Tasarımlar<br />

126 Nude tasarımlarına ödül yağmuru<br />

ürünler<br />

128 Yeni ürünler<br />

50<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

İstanbul havalimanlarından 71 milyon yolcu uçtu<br />

Ajans Press, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerini derleyerek<br />

İstanbul’un havayolu trafiğini inceledi. Ajans Press’in edindiği bilgilere göre,<br />

<strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayında İstanbul havalimanlarından gelen-giden yolcu sayısında<br />

geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre artış sağlandı. Bu yıl Ocak-Eylül arası<br />

dönemde Atatürk Havalimanı iç hatlar terminalini 14 milyon 635 bin 984, dış<br />

hatları ise 33 milyon 10 bin 845 olmak üzere toplamda 47 milyon 646 bin 829<br />

yolcu kullandı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nı ise 15 milyon 693 bin 971’i iç hatlar, 7 milyon 788 bin 481’i dış hatlar olmak üzere toplamda 23<br />

milyon 482 bin 452 yolcuya ev sahipliği yaptı. Atatürk Havalimanı’nda bu yıl içerisinde toplam 345 bin 982 uçuş gerçekleşti. Aynı dönemde bu<br />

rakam Sabiha Gökçen’de 165 bin 815 olurken bu şekilde toplam 511 bin 797 uçak iniş ve kalkış gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde<br />

ise Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında 533 bin 432 uçuş gerçekleşmişti.<br />

Rixos Sailing Cup Göcek<br />

<strong>2017</strong> sonuçlandı<br />

Bu yıl ikinci kez gerçekleşen Rixos Sailing Cup Göcek <strong>2017</strong>, 10 - 13 Ekim tarihleri<br />

arasında Rixos Premium Göcek’te “Dostluk Kazansın” sloganı ile yelken severlerle<br />

buluştu. Sponsorluğunu Nissan, #birliktegüzel, Godiva, Power FM ve Marintürk’ün<br />

üstlendiği organizasyonda 22 tekne ve 150 sporcu kıyasıya yarıştı. “Dostluk Kazansın”<br />

sloganıyla üç gün boyunca heyecan ve eğlence dolu mücadelelerin yaşandığı Rixos<br />

Sailing Cup’ta IRC kategorisinin birincisi Anything / Dere Construction isimli tekne<br />

ile Bora Turan ve ekibi olurken, Freshmen 1 kategorisinde Kerem Can isimli tekne<br />

ile Bülent İnce ve ekibi; Freshmen 2 kategorisinde ise Tuzlu 2 isimli tekne ile Kadir<br />

Sığınmış ve ekibi birinci oldu.<br />

Rusya ana turizm pazarımız oldu<br />

Rusya yeniden Türkiye’nin ana turizm pazarı haline geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine<br />

göre, ilk 8 ayda 3 milyon 333 bin turist ile Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler sıralamasında<br />

birinciliğe oturan Rusya pazarıyla ilgili turizmcilerin geleceğe yönelik beklentileri de yüksek<br />

düzeyde bulunuyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Genel Sekreteri Hediye Güral Gür, Antalya’da<br />

gerçekleştirilen Türkiye-Rusya Federasyonu Turizm Çalışma Grubu’nun XI. Toplantısı sonrasında<br />

bu pazardan beklentilerle ilgili bir değerlendirme yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Rus Turizm<br />

otoriteleri ile ilişkileri en üst seviyeye taşıdığını belirten Gür, “Artık Rusya-Türkiye turizm hacminin<br />

rahatlıkla geliştirilebileceği bir gerçek” dedi.<br />

Yabancı turistler İstanbul’dan sonra en çok<br />

Trabzon ve İzmir’i sevdi<br />

Araç kiralama pazarının yenilikçi markası Garenta, yaz dönemi araç kiralama verilerini açıkladı. Paylaşılan bilgilere göre İstanbul’dan<br />

sonra yabancı turistin en çok araç kiraladığı il Trabzon oldu. Trabzon’u İzmir, Antalya ve Muğla takip ediyor. Yabancı turistlerin en çok<br />

dizel araç tercih ettiği dikkat çekerken, ortalama 11 günlüğüne araç kiraladıkları görüldü. Trabzon’da araç kiralayan yabancı turistlerin<br />

tamamına yakını Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye ve Umman gibi Arap ülkelerinden geliyor.


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Atlasglobal ve KLM güçlerini<br />

birleştirdi<br />

Global bir havayolu şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Atlasglobal,<br />

Avrupa’daki büyümesine ortak uçuş anlaşmaları ile devam ediyor. <strong>2017</strong> yılı<br />

içinde Air France ve Air Serbia havayolu şirketleri ile ortak uçuş anlaşmalarına<br />

imza atan Atlasglobal, şimdi de Hollanda’nın en büyük havayolu şirketlerinden<br />

biri olan KLM ile güçlerini birleştirdi. İki büyük havayolu şirketi arasında yapılan<br />

anlaşma ile Atlasglobal ve KLM yolcularına yeni seyahat imkanları sunuluyor.<br />

29 Ekim <strong>2017</strong> itibariyle geçerli olacak anlaşmaya istinaden her iki havayolu da<br />

haftalık 7’şer sefer düzenledikleri İstanbul – Amsterdam - İstanbul hattında<br />

birbirlerinin seferlerine kendi kodlarını koyarak satış yapabilme imkanı bulacak.<br />

İstanbul Kültür Elçileri Derneği<br />

(İSKED) kuruldu<br />

İstanbul Kültür Elçileri Derneği (İSKED), eski İstanbul İl Kültür ve Turizm<br />

Müdürü kurucu başkanlığında ilk tanışma toplantısını 18 Ekim Çarşamba<br />

akşamı keyifli bir Boğaz turu ile gerçekleştirdi. İstanbul’un yeni sivil toplum<br />

kuruluşu İSKED; şehir hayatında kültür, sanat, edebiyat, tiyatro, sinema, müzik,<br />

şiir, kitap, kütüphane, müze, nezaket, görgü, edep, şehir, kural, medeniyet gibi<br />

konu ve kavramların daha fazla yer tutmasını sağlamak hedefiyle çalışmalarını<br />

sürdürecek.<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul,<br />

İstanbul’un En İyi Oteli seçildi<br />

The Ritz-Carlton, İstanbul, dünyanın en prestijli seyahat dergilerinden<br />

biri olarak kabul edilen Condé Nast Traveller’ın okuyucuları tarafından<br />

belirlenen “En İyiler” listesinde İstanbul’un “En İyi Oteli” seçildi. Otel Satış ve<br />

Pazarlama Direktörü Özlem Öktem, otelin 16. yılında yenilenirken bu prestijli<br />

ödülle taçlandırılmaktan dolayı çalışan hanımefendi ve beyefendiler adına<br />

gurur ve mutluluk duyduklarını iletti.<br />

MODD/group’tan medikal<br />

turizmde yatırım atağı<br />

Bünyesinde barındırdığı MODD/works, MODD/startup, MODD/paper şirketleri ile<br />

reklam ajansı, ürün tasarımı ve girişimciliğe kadar multidisipliner yapısıyla öne çıkan<br />

MODD/group, medikal turizm atağına kalktı. MODD/group; obezite cerrahisi, estetik<br />

cerrahi, ağız, diş ve göz hastalıkları branşlarında uluslararası hastaları Türkiye’deki<br />

anlaşmalı sağlık kuruluşlarıyla buluşturmaya hazırlanıyor. Özellikle Avrupa ve<br />

Körfez ülkelerinin hedeflendiği proje kapsamında MODD/group, Türkiye’nin sağlık<br />

sektöründeki kalitesini tüm dünyaya tanıtmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin medikal turizm<br />

alanında dünyada ilk üç ülke arasında yer aldığını belirten MODD/group Kurucu ve<br />

CEO’su Cem Has, “Ülkemiz 2016 yılında 750 bin sağlık turistini ağırlayarak 5.8 milyar<br />

dolar gelir elde etti. Estetik operasyonları ve uygulamaları alanında ise 2 milyar dolar<br />

civarında gelir kazandı. Bu rakamlar oldukça önemli olsa da ülkemiz çok daha büyük<br />

bir potansiyele sahip.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Akdeniz’in örnek kruvaziyer limanı;<br />

Ege Port – Kuşadası Limanı<br />

Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği’nin 5’incisi düzenlenen PDC<br />

(Professional Development Course) – Kariyer Geliştirme Programı<br />

çerçevesinde gerçekleşen ziyarette, Akdeniz’in çeşitli limanlarından gelen<br />

23 liman yöneticisi, Ege Port Kuşadası Limanı’nı inceledi. Başta İspanya,<br />

İtalya, Portekiz Malta Yunanistan ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli<br />

limanlarının yöneticilerinden oluşan konuk heyet, Ege Port Genel Müdürü Aziz<br />

Güngör tarafından karşılandı. Avrupalı liman yöneticilerine tesisi gezdiren<br />

Aziz Güngör, aralarında liman otoritelerinin de bulunduğu misafirlere, başarılı<br />

işletmecilik modeli hakkında da bilgi verdi.<br />

Point Hotel Taksim, 80 Milonga ile Devri Alem<br />

belgeselinde<br />

“80 Milonga ile Devri Alem Belgeseli” Yönetmeni Ernesto Rassi, belgeselinde İstanbul’daki<br />

tango mekanlarına da yer vermek üzere Türkiye’ye geldi. Point Hotel Taksim’in View Point<br />

Restaurant’ında, 26 Ekim <strong>2017</strong> akşamı yapılan Milonga’ya katılan Ernesto Rassi, belgeseli için<br />

geceden dokümanlar aldı. 12 yıldır her Perşembe günü Milonga gecelerine ev sahipliği yapan<br />

Point Hotel Taksim’in View Point Teras Restaurant’ı, geceden çekilen görsellerle dünyanın<br />

ileri gelen Milonga mekanlarını içeren bu kapsamlı belgeselde yerini alacak.<br />

Turizmciler<br />

Beyoğlu’nda buluştu<br />

Turizmciler, Türkiye Otelciler Birliği<br />

(TÜROB) tarafından The Marmara<br />

Taksim Hotel’de düzenlenen Geleneksel<br />

Öğle Yemeğinde bir araya geldi.<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır’ın ev<br />

sahipliğindeki organizasyona; Beyoğlu<br />

Belediye Başkanı Ahmet Misbah<br />

Demircan, İBB Turizmden Sorumlu<br />

Başkan Danışmanı Tülin Ersöz, İstanbul<br />

Brezilya Başkonsolosu Roberto França,<br />

İstanbul Almanya Başkonsolos Vekili<br />

Stefan Graf ile turizm sektörünün önde<br />

gelen temsilcileri katıldı. TÜROB Başkanı<br />

Timur Bayındır programda ilçe turizmine<br />

katkılarından dolayı Beyoğlu Belediye<br />

Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a<br />

teşekkür plaketi takdim etti. TÜROB<br />

tarafından düzenlenen Geleneksel Öğle<br />

Yemeğinde turizmcilerle bir araya gelen<br />

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah<br />

Demircan, “Smart Beyoğlu uygulamamız<br />

ile esnafımızın ürününü dijital pazarlama<br />

ortamına taşıyarak, Booking com’un<br />

başardığını biz de hayata geçireceğiz.<br />

Akıllı uygulamalar Türk Turizmi’nin<br />

geleceğinin olmazsa olmazıdır” dedi.<br />

TripAdvisor’dan Radisson Blu<br />

Hotel Kayseri’ye büyük onur<br />

Dünya’nın en büyük turizm değerlendirme sitesi<br />

olan TripAdvisor’ın milyonlarca kullanıcısının<br />

verdiği puanlara göre ‘Radisson Blu Hotel<br />

Kayseri’ dünyanın en iyi 3. Radisson Blu<br />

Hotel’i seçildi. Otelin sahibi olan Artaş İnşaat<br />

A.Ş’nin turizm yatırımları koordinatörü Recep<br />

Arifoğlu şunları söyledi: “Misafirlerimizin<br />

göstermiş oldukları teveccüh, bizim için büyük bir<br />

gurur kaynağıdır. Grubumuzun 40 yıla yaklaşan<br />

otelcilik tecrübesi ve gelişmenin sonsuza kadar<br />

süren bir dinamik olduğunun bilinci ile hiç hız<br />

kesmeden daha iyisini yaparak, misafirlerimize<br />

hak ettikleri daha iyi hizmeti sunabilmek için<br />

çalışmalarımıza her zaman devam edeceğiz.”<br />

dedi.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Çiçek Turizm’in<br />

umre turları başladı<br />

1985 yılından itibaren Umre ve Hac ibadeti için kutsal topraklara organizasyon<br />

yapan Çiçek Turizm’in, Kasım ayı itibariyle özel fiyat ile Umre turları başladı.<br />

Çiçek Turizm’in, IATA üyesi seyahat acentesi olarak 32 yıldır hizmet verdiğini<br />

belirten Bursa Şubesinin yetkilisi Ayla Üstün şunları söyledi: “Çiçek Turizm’in<br />

Bursa’daki tek yetkili şubesi olarak, misafirlerimize uygun fiyatlar ile kaliteli<br />

hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Her geçen yıl Umre turlarımıza olan talep artıyor.<br />

Geçtiğimiz yıla oranla bu yıl, kutsal topraklara gidenlerin oranında %20’nin<br />

üzerinde artış yaşanıyor” dedi.<br />

Diversey’den KAÇUV Aile Evi’ndeki<br />

miniklere anlamlı ziyaret<br />

Diversey ve Kanserli Çocuklara Umut Vakfı KAÇUV, ihtiyaç sahibi aileler ve<br />

çocuklar için kurulan Aile Evi’nde eğlenceli ve eğitici bir etkinliğe birlikte imza<br />

attılar. Miniklerin aileleriyle birlikte katıldığı el yıkama etkinliğinde, el hijyeninin<br />

önemi renkli ve eğlenceli bir sunumla anlatıldı. Miniklere doğru el yıkama<br />

yöntemlerinin uygulamalı olarak gösterildiği etkinlik, özellikle ailelerin hijyen<br />

konusunda daha duyarlı olmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlendi. El<br />

hijyeninin önemi tüm detaylarıyla eğlenceli ve eğitici bir sunumla paylaşıldıktan<br />

sonra minikler Diversey’in el yıkama standında ellerini öğrendikleri biçimde<br />

yıkayarak hep birlikte eğlendiler. Diversey ekibi ve KAÇUV Aile Evi sakinleri gün<br />

boyunca dans gösterisi ve müziklerle keyifli bir güne birlikte imza attılar.<br />

Kütahya çinisi UNESCO Yaratıcı<br />

Şehirler Ağın’da<br />

Edebiyat, film, müzik, zanaat, halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya<br />

olarak belirlenen 7 farklı temadan oluşan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na<br />

Kütahya çinisi ve folkloru zanaat ve halk sanatları alanında dahil edildi. Ağa,<br />

daha önce Türkiye’den de 2015 yılında gastronomi alanında Gaziantep kabul<br />

edilmişti. Kütahya’nın dünyada Çini’nin tescilli başkenti olduğunu dile getiren<br />

Kütahya Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu, 2 yıl süren hazırlıklar sonucunda<br />

yapılan çalışma ve çabaların karşılıksız kalmadığını vurguladı. Saraçoğlu,<br />

“On binlerce kişinin el sanat ve zanaatlarıyla yaşamını sürdürdüğü Kütahya,<br />

bu özelliğe sahip dünyadaki sayılı şehirlerden biridir. Şehirde, 400’ün<br />

üzerindeki sanat ve zanaat atölyesinde 4 binden fazla sanatçı ve zanaatkâr<br />

çalışıyor” dedi.<br />

Turizm Reklam Filmi Yarışması’na başvurular başladı<br />

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü ve Anatolia Akademi tarafından düzenlenen Turizm Reklam Filmleri<br />

ve Turizm Belgesel Filmleri Yarışması’na başvurular başladı. İki genel kategoriden oluşan yarışmaya 31 Ocak 2018 tarihine<br />

kadar ücretsiz başvuruda bulunulabilecek. Belgesel Filmleri ve Reklam Filmleri ile Senaryoları kategorilerinde düzenlenecek<br />

yarışma iki aşamalı olacak. Ön değerlendirme sonucu belirlenen filmler jüri tarafından değerlendirilerek; her iki dalda da ilk<br />

üçer film ödüllendirilecek. Turizm alanına farklı bir bakışla bakan ve kurmaca olmayan belgesel filmlerle, turistik tanıtım amaçlı<br />

kurgulanmış yaratıcı reklam filmleri ile senaryolarının değerlendirildiği yarışmaya birden fazla proje ile başvuru yapmak mümkün<br />

olacak. Yarışmaya başvurulan projelerin 1 Ocak 2014 tarihinden sonra tamamlanmış ve daha önce başka bir yarışmada ödül<br />

almamış olması gerekiyor.


Mükemmel temizliğin keşfi<br />

Bundan tam 90 yıl önce kurucularımız daha iyi bir temizlik ve hijyen için ilk fikirlerini üretmeye başladılar ve bu fikirler büyük<br />

bir başarıya dönüştü. Bugün MEIKO, profesyonel bulaşık yıkama, temizleme ve dezenfeksiyon teknolojilerinde dünya çapında<br />

temiz çözümler üreten uzman bir firmadır. MEIKO‘nun başarı hikayesi bundan sonra da devam ediyor. Yaratıcı ruhumuz ve<br />

enerjimizle dünyayı daha temiz, daha hijyenik ve daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için çalışıyoruz.<br />

www.meiko.com.tr


hotel restaurant<br />

20 & hi-tech<br />

gündem<br />

Timur Bayındır Turizm<br />

Şurası’nı değerlendirdi<br />

“Yeni bir hamle<br />

döneminin kapısı<br />

açılmalı”<br />

Türk turizminin yol haritasının belirlendiği 3. Turizm Şurası’yla ilgili bir değerlendirme yapan<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, turizmde yeni bir hamle dönemine<br />

ve bu hamleyi başlatacak uygulamalara ihtiyaç olduğunu belirtti. Bayındır, 3. Turizm<br />

Şurası’nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonun sektöre<br />

cesaret verdiğini belirtti.<br />

Türkiye ekonomisi için hayati önem<br />

taşıyan sektörlerin başında gelen<br />

ve son dönemde sıkıntılı bir süreç<br />

geçiren turizmin yol haritasının ortaya<br />

konduğu 3.Turizm Şurası 1-3 Kasım<br />

tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti.<br />

Şura’yla ilgili bir değerlendirme yapan<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır, turizmin<br />

ülke ekonomisi için hayati önem<br />

taşıdığını, gerek ülke gerek dünyada<br />

yaşanan hızlı değişimler göz önüne<br />

alındığında Türk turizminin yeni amaç<br />

ve hedefler doğrultusunda yeniden<br />

tanımlanması gerektiğini söyledi.<br />

Bayındır, 3. Turizm Şurası’nın açılışında<br />

konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />

Erdoğan’ın, turizmin ülke ekonomisindeki<br />

önemine dikkat çektiğini belirterek,<br />

Erdoğan’ın konuşmasında koyduğu<br />

vizyonun sektöre cesaret verdiğini belirtti.<br />

Bayındır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın<br />

açıkladığı AKM’nin yerine yapılacak opera<br />

binasının İstanbul’da çok önemli bir<br />

eksikliği gidereceğini ifade etti.<br />

“Eşsiz bir başarı yakaladık<br />

ama…”<br />

Türkiye turizminin geçtiğimiz 30 yılda<br />

gerçek bir başarı öyküsüne imza attığını<br />

ifade eden Bayındır, şunları söyledi:<br />

“Türk turizmi dünya çapında eşine az<br />

rastlanır bir başarı elde etti. Dünya<br />

turizminin baş aktörlerinden biri haline<br />

geldi. Ancak bugün içinde bulunduğumuz<br />

durumda sektörel olarak sıkıntılar<br />

yaşadığımız da aşikar. Türkiye dünya<br />

sıralamasında 2016 yılı turizm verilerine<br />

göre, gelen turist sayısı bakımından 4<br />

sıra gerileyerek 10. sırada yer buldu.<br />

Turizm gelirleri bakımından ise 5 sıra<br />

gerileyerek 17. sırada yer aldı. Sıkıntılara<br />

geçici çözümlerle değil daha uzun vadeli<br />

yaklaşımlarla eğilmek lazım. Artık<br />

turizmde yeni bir hamle dönemine ve<br />

bu hamleyi başlatacak uygulamalara<br />

ihtiyaç var. Dünya genelinde turizm<br />

sektörünün talep ve ihtiyaçları ile siyasal,<br />

sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik<br />

alanlardaki gelişmeler her geçen<br />

gün değişiyor. Özellikle de fiyat-kalite<br />

oranında Türkiye’yi üst lige çıkaracak<br />

uygulamaların ortaya konması şart.<br />

Türkiye’nin poyansiyeli bunu hakediyor.<br />

Şura’da alınacak kararların yeni bir<br />

hamle döneminin kapısını açacağını<br />

umuyoruz.”<br />

75 milyar dolarlık yatırım<br />

Türkiye’de turizm yatırımlarının bugüne<br />

toplam maliyetinin yaklaşık 75 milyar<br />

dolar, yatak kapasitesinin ise yaklaşık<br />

1.3 milyon olduğuna dikkat çeken<br />

Bayındır, “Sektörü ve istihdamı koruyup,<br />

rekabet koşulları çerçevesinde mücadele<br />

edilmesini sağlayacak gerekli tedbirlerin<br />

de ivedi olarak alınması gerektiğinin<br />

altını çizmek isteriz. İçinden geçtiğimiz<br />

dönemi, henüz gerçekleştirememiş<br />

olduğumuz reformları tamamlamamız<br />

için çok kıymetli bir fırsat penceresi<br />

olarak görüyoruz. Yatırımların devamlılığı<br />

ve verimli kullanımını teşvik edecek<br />

şekilde düzenlemelerin kararlılıkla<br />

hayata geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz”<br />

diye konuştu.


jumbohoreca


hotel restaurant<br />

22 & hi-tech<br />

gündem<br />

Doluluk artışı para kazandırmadı<br />

2012 yılında Avrupa’nın en pahalılarından biri haline gelen Türkiye’nin ortalama<br />

konaklama fiyatları beş yılda neredeyse yarı yarıya geriledi. İstanbul’da bu düşüş<br />

yüzde 60’ı buldu.<br />

Türkiye turizmi, yüksek sezonu<br />

otel doluluklarında İstanbul ve<br />

Antalya’daki artışların etkisiyle<br />

yükselişle kapattı. Müşteri bazındaki artış<br />

sektöre moral verirken, gelirlerin hâlâ<br />

yerinde sayması ise moralleri bozmaya<br />

devam etti. Türkiye Otelciler Birliği’nin<br />

(TÜROB) son 5 yılı mercek altına aldığı<br />

araştırmasına göre, bugünkü fiyatlarla<br />

gelir kaybının telafi edilmesi pek mümkün<br />

görünmüyor. Dünya çapında veri ve analiz<br />

şirketi STR’nin verilerinden hareketle<br />

TÜROB’un yaptığı araştırma geçmiş 5<br />

yılın ve bu yılın doluluk oranları ve fiyatlar,<br />

turizmde gerçekleşen gelir kaybını net bir<br />

şekilde gözler önüne seriyor.<br />

2012’de tarihi zirve<br />

Türkiye otel doluluklarında ve fiyatlarda<br />

tarihi zirveye 2012 yılında ulaştı.<br />

2012 yılında Türkiye’nin ortalama<br />

doluluk oranları yüzde 64.7 olarak<br />

gerçekleşirken, ortalama oda fiyatı 115.6<br />

Euro’ya, oda başı ortalama gelir ise 74.8<br />

Euro’ya ulaştı. 2012 yılında İstanbul’da<br />

ise doluluklar yüzde 72.5 olurken,<br />

ortalama oda fiyatı 152.9 Euro’ya, oda<br />

başı ortalama gelir ise 110.8’ya yükseldi.<br />

Bu fiyatlar turizmde ulaşılan en yüksek<br />

ortalama fiyatlar olarak kayıtlara geçti<br />

ve Türkiye turizmde Avrupa’nın en pahalı<br />

ülkelerinden biri haline geldi.<br />

5 yılda büyük düşüş<br />

Aradan geçen 5 yıllık sürede ise<br />

fiyatlardaki büyük erime dikkat çekiyor.<br />

Özellikle 2016 ve <strong>2017</strong> yıllarında bu<br />

düşüş katlandı. 2016’ya gelindiğine<br />

doluluklar Türkiye genelinde yüzde 50.8<br />

olarak gerçekleşirken, ortalama oda<br />

fiyatı 77.9 Euro, oda başı gelir ise 39.5<br />

Euro’ya geriledi. İstanbul’da ise 2016’da<br />

doluluk oranı yüzde 49.6 olurken, oda<br />

fiyatı 90.5 Euro’ya, oda başı gelir 44.9<br />

Euro’ya geriledi. Bu yıl da geçen yıla<br />

göre hafif yükseliş olsa da gelir kaybı<br />

sürdü. Doluluklar Türkiye genelinde<br />

<strong>2017</strong>’nin ilk 9 ayında yüzde 59.7 olarak<br />

gerçekleşirken, ortalama oda fiyatı 69.8<br />

Euro, oda başı gelir ise 41.7 Euro olarak<br />

gerçekleşti. İstanbul’da ise <strong>2017</strong>’nin ilk 9<br />

ayında doluluk oranı ortalama yüzde 61.6,<br />

ortalama oda fiyatı 78.4 Euro, oda başı<br />

gelir 48.3 Euro oldu.<br />

<strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayı itibariyle Türkiye<br />

maalesef oda başı gelirlerde araştırmaya<br />

dahil olan 27 Avrupa ülkesi arasında<br />

en son sırada yer aldı. Oda fiyatında ise<br />

Livanya’nın önünde 26’ncı oldu.<br />

Bayındır: “Sorun doluluk değil,<br />

fiyatlar”<br />

Araştırmayı değerlendiren TÜROB<br />

Başkanı Timur Bayındır, turistlerin<br />

gelmesi ve doluluk oranı meselesi<br />

dışında, asıl sorunun bütçe-destinasyon<br />

imajının yarattığı stres olduğunu dile<br />

getirdi. Özellikle İstanbul’un pazar<br />

fiyatlamasının adeta bir koz olarak<br />

kullanılmaya başlandığı görüşünü<br />

yineleyen Bayındır, “Hükümetimizin ve<br />

halkımızın iradesi ve özverisi ile ‘güvenlik’<br />

günlük hayatımızın bir meselesi<br />

olmaktan çıksa da önceden yaratılan algı<br />

maalesef ki belimizi büküyor. Dolayısıyla<br />

gelirlerimizi toparlamak için biraz<br />

daha zamana ve doğru planlamalara<br />

ihtiyacımız var” diye konuştu.


Butik otel rüzgarı dindi<br />

3 yıldızlı cazibe sürüyor<br />

Otel yatırımları aylık bazda gerileme kaydederken, 9 aylık dönemde artış sürüyor.<br />

Yatırımcıların ağırlıklı olarak 3 yıldızlı otel projelerini tercih ettiği gözleniyor. Bir dönemin en<br />

fazla talep gören butik otellere yatırım talebi ise yavaşladı.<br />

Bu yılın 9 aylık döneminde otel<br />

yatırımlarındaki artış hafif de olsa<br />

devam ederken, yatırımcıların<br />

ağırlıklı olarak 3 yıldızlı otel projelerini<br />

tercih ettiği gözleniyor. Türkiye<br />

Otelciler Birliği’nin (TÜROB), Ekonomi<br />

Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’<br />

verilerinden hareketle yaptığı araştırmaya<br />

göre, <strong>2017</strong> yılının ilk dokuz ayında teşvik<br />

belgesi alan oteller içinde 3 yıldızlı<br />

projeler toplam 60 otel ilk sırada yer aldı.<br />

Buna karşılık kapasite bakımından 8 bin<br />

911 yatak ile 5 yıldızlı oteller ilk sırayı<br />

aldı. 9 aylık dönemde 5 yıldızlı proje sayısı<br />

19 olurken, 4 yıldızlı proje sayısı 42 adet<br />

olarak gerçekleşti. Butik otel projelerinin<br />

adet bazında 16’da kalması dikkat çekti.<br />

3 yıldızlı projelerin artışında, yatırımların<br />

Anadolu’ya yayılmasının etken olduğu<br />

belirtiliyor.<br />

280 milyon TL’lik yatırım<br />

Öte yandan Eylül <strong>2017</strong>’de Türkiye<br />

genelinde 10 şehirde toplam 15<br />

yeni otel projesi teşvik belgesi aldı.<br />

Toplamda 280.7 milyon TL harcanarak<br />

tamamlanacak olan yeni yatırımlar<br />

sonrasında sektöre 887 yeni ek istihdam<br />

sağlanacak. Eylül <strong>2017</strong>’de yatırım teşvik<br />

belgesi alan yatak sayısında geçen yıla<br />

göre düşüş görülüyor. Geçtiğimiz yılın<br />

Eylül ayına göre yatak kapasitesi 4 bin<br />

594’den 3 bin 677’ye geriledi. Proje<br />

sayısı 14’ten 15’e yükselirken, yatırım<br />

tutarı Eylül 2016’daki 305.2 milyon<br />

TL’den 280 milyon TL’ye geriledi. Ocak-<br />

Eylül <strong>2017</strong> döneminde ise 2016’nın ilk 9<br />

aylık dönemine göre düşüş yaşanırken,<br />

yatırım tutarında artış gözlemlendi. 9<br />

ayda 46 ilde 24 bin 761 yataklı 140 otel<br />

projesi toplam 2 milyar 305 milyon TL ile<br />

teşviğe bağlandı. Geçen yılın ilk 9 aylık<br />

döneminde 37 ilde 28 bin 868 yataklı 131<br />

otel 2 milyar 266 milyon TL tutarında<br />

teşvik belgesi almıştı.


hotel restaurant<br />

24 & hi-tech<br />

gündem<br />

Türkiye’ye 9 ayda<br />

25,2 milyon turist geldi<br />

Turizm gelirleri, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarından oluşan üçüncü çeyrekte<br />

geçtiğimiz yılın aynı dilimine göre yüzde 37,6 artarak 8,2 milyar dolardan 11,4<br />

milyar dolara çıktı.<br />

Ajans Press, TÜİK verilerini<br />

derleyerek konuyla ilgili medya<br />

araştırması gerçekleştirdi. Ajans<br />

Press’in gerçekleştirdiği incelemeye göre<br />

araştırmaya konu olan Temmuz-Eylül<br />

arası dönemde turizmle ilgili medyaya 76<br />

bin 758 yazılı basın haberinin yansıdığı<br />

tespit edildi. ITS Medya’nın portal<br />

incelemesinde ise yine aynı dönemde<br />

turizmi konu alan 90 bin 131 haber çıkışı<br />

saptandı. Medyaya yansıyan haberlerde,<br />

turizm gelirlerinin yüzde 77’si yabancı<br />

ziyaretçilerden, yüzde 23’ü ise yurt<br />

dışında ikamet eden gurbetçilerden<br />

elde edildiği belirlendi. Türkiye’ye gelen<br />

ziyaretçi sayıları, geçtiğimiz yılın aynı<br />

dönemine kıyasla yüzde 38.1 oranında<br />

artışla 16 milyon 663 bin 265 kişiye<br />

çıkarken bu sayının 13 milyon 770 bin<br />

308’ini yabancı ziyaretçiler, 2 milyon 892<br />

bin 957’sini ise yurtdışında ikamet eden<br />

vatandaşlar oluşturdu.<br />

Yabancılar 634 dolar harcarken<br />

gurbetçiler 900 dolar harcadı<br />

Temmuz- Eylül arası dönemde yabancı<br />

ziyaretçilerin ortalama harcaması 634<br />

dolar olurken, yurt dışında ikamet eden<br />

vatandaşlar ortalama 900 dolar harcama<br />

yaptı. Bu yılın ilk 9 ayındaki turizm geliri<br />

20.1 milyar dolar ve 30.3 milyon turiste<br />

ulaşarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine<br />

göre rekor seviyelere ulaştı.


hotel restaurant<br />

26 & hi-tech<br />

gündem gezi<br />

Gezi Rotaları<br />

Salda Gölü – Yeşilova- Burdur<br />

Şeyma Şendil<br />

Salda Gölü ile tanışmam 2010 yılının<br />

karlı bir gününde oldu. Oldukça karlı<br />

bir aralık günü Burdur’dan Denizli’ye<br />

köy yollarını izleyerek Yeşilova üzerinden<br />

dönmeye karar verdik, Salda Gölü’nü merak<br />

ediyorduk. Bastıran tipi, karla kaplanıp yok<br />

olan yollar, yolda mahsur kalmamız başka<br />

bir yazının konusu olsun ancak hava şartları<br />

nedeniyle Salda Gölü’nü ancak uzaktan<br />

görebildik. Bu tanışma sonrası artan<br />

merakımızla Salda Gölü’nü araştırmaya<br />

başladık. O zaman için pek kimsenin<br />

bilmediği, yakın coğrafyasında dahi pek<br />

umursanmayan bu gölün özellikleri bizi<br />

hayrete düşürdü ve en yakın zamanda<br />

göle gitmek üzere programımızı yaptık.<br />

Salda Gölü’ne Denizli - Serinhisar - Salda<br />

rotası üzerinden giderken yolda bize eşlik<br />

eden coğrafya değişkenlik göstermekle<br />

birlikte hiçbir yerinde göle vardığımızda<br />

karşılaştığımız manzaranın nefes<br />

kesiciliğine hazırlamadı bizi. Yer yer orman,<br />

yer yer tarım arazisi, yer yer de çorak olan<br />

bu coğrafyadan geçip gölü ilk gördüğümde<br />

aklımdan geçen ilk düşünce “bu gerçek mi”<br />

oldu. Araştırıp gitmemize rağmen kumunun<br />

beyazlığı, suyunun berraklığı ve benim o<br />

güne kadar kendi gözlerimle görmediğim<br />

tonlardaki turkuaz karşısında kalakalmıştık.<br />

Beni en çok şaşırtan ise bu güzelliği<br />

kimsenin bilmiyor olmasıydı.<br />

O zamanlar seyahat rotaları arasında<br />

olmadığı için biz ancak jeolojik<br />

özelliklerini araştırabilmiştik, orada neler<br />

yapılabileceğini gidip görecektik. Yolun bizi<br />

göl kıyısına götürdüğü en yakın noktaya<br />

kadar gidip keşfe başladık. Gel zaman git<br />

zaman Salda Gölü’ne birçok kez gittik ve<br />

zaman içerisinde bugün geldiği noktaya<br />

gelişini biraz endişe, biraz mutsuzluk,<br />

biraz da başkalarının da burayı bizim kadar<br />

sevmesinden kaynaklı onaylanma hissinin<br />

tuhaf mutluluğu ile izledik.<br />

Madem artık keşfedildi bir de ben yazmak<br />

istedim Salda Gölü’nü…<br />

Salda Gölü’nün Özellikleri:<br />

Salda Gölü; Burdur’un Yeşilova ilçesine<br />

yaklaşık 5 km mesafede Burdur – Denizli<br />

sınırına oldukça yakın bir noktada Burdur<br />

sınırları içinde yer alıyor. Gölün rakımı 1193<br />

metre, yüzölçümü ise 44 kilometrekare<br />

olarak geçiyor kaynaklarda. Yaklaşık 2<br />

milyon yıl önce tektonik çöküntüler sonucu<br />

oluştuğu tahmin edilen krater gölünün<br />

derinliği 184 metre. Salda Gölü bu derinlik<br />

ile Türkiye’nin en derin gölü ve dünyada<br />

ise sayılı derin göller arasında yer alıyor.<br />

Göl ayrıca Türkiye’nin en berrak ve temiz<br />

gölü olarak biliniyor. Salda Gölü dünya<br />

üzerinde jeolojik özellikleri nedeniyle Mars<br />

araştırmalarının yapıldığı 2 noktadan biridir.<br />

Gölün beyaz kumlarının Mars yüzeyindeki<br />

kumullarla benzerliği ve bu kumulların<br />

oluşum şekli ile Mars araştırmalarına konu<br />

olmaktadır. Salda Gölü eşsiz doğası ve<br />

benzersiz özellikleri nedeniyle 1989 yılında<br />

birinci derece doğal sit alanı ilan edilerek<br />

korunmaya alınmıştır.<br />

Neler yapılır?<br />

“Nasıl gidilir” den önce “neler yapılır”<br />

ı anlatmak istedim çünkü yolu sapa ve<br />

burada yapılabilecekler ilginizi çekmiyorsa<br />

gelip denemek yerine okuyup vazgeçmek<br />

doğayı korumak açısından daha olumlu<br />

sonuçlar doğurabilir. Çünkü Salda Gölü<br />

ve çevresi size çok alternatifli eğlenceler<br />

sunmuyor, eğer aşağıdakiler sizin eğlence<br />

ve dinlence anlayışınıza uygun değilse bu<br />

rotayı pas geçebilirsiniz.<br />

Eşsiz manzara seyri<br />

Bana sorarsanız Salda Gölü’nde<br />

yapılabilecek en keyifli aktivite sessizce<br />

oturup manzarayı seyretmek. Manzara<br />

gölün her noktasında farklı farklı büyüleyici.<br />

Bugün Maldivler olarak anılan beyaz kumun<br />

en yoğun olduğu alanda turkuaz rengi gölü,<br />

beyaz sahili ve suların çekilmesi ile ortaya<br />

çıkan beyaz adaları seyretmek, az ilerde<br />

Doğanbaba plajından orman içinden gölü<br />

seyretmek ve mevsime göre uygun bir<br />

noktadan gün batımını seyretmek mümkün.<br />

Bisiklet ve motosiklet turları<br />

Göl çok büyük bir göl olmadığı için gölün<br />

etrafını motosiklet ile yaklaşık 1 -1,5 saatte<br />

dolaşmak mümkün. Mesafenin uzun<br />

olmayışı ve yolların bisiklet sürmeye uygun<br />

olması nedeniyle bisiklet severler için de<br />

güzel bir rota. Biz otomobil ile de turlamayı<br />

seviyoruz.<br />

Kamp ve çadır kampı<br />

Salda Gölü etrafında 2 kamp alanı<br />

bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kayadibi<br />

Köyü’ne yakın olan Yeşilova Halk Plajı.<br />

Bu plajda camping alanı bulunuyor ve<br />

camping hizmetleri veriliyor. Dilerseniz<br />

kendi çadırınızı kurabiliyorsunuz, dilerseniz<br />

de çadır kiralayabiliyorsunuz.Kamp alanı<br />

içerisinde günlük ihtiyaçları karşılamak<br />

için bir tesis bulunuyor, çadırlara elektrik<br />

hizmeti de veriliyor. Bu alanda ziyaretçilerin<br />

kamp ateşi yakmasına izin veriliyor.<br />

İkincisi ise Doğanbaba Plajı. Plaj, orman<br />

içerisinde oldukça güzel ancak “Pideci<br />

Sami” isimli restoran ve tuvalet dışında<br />

bu alanda bir hizmet bulunmuyor. Pideci<br />

Sami’nin yemekleri beğeniliyor ancak biz<br />

henüz tadamadık. Bugün Maldivler denen<br />

alanda da kamp yapanlar bulunuyor ancak<br />

bu alan hem tesis yer almaması hem de<br />

doğal dokunun kamp yapanlar tarafından<br />

bozulması nedeniyle kamp yapmaya uygun<br />

değil. Bembeyaz kumlar üzerinde ateş<br />

yakmak ise düşünülemez bile. Yakında bu<br />

alanda kamp yapmanın yasaklanacağına<br />

eminim.<br />

Tüyo: Salda Gölü fotoğraflardan Maldivler<br />

gibi görünse de karasal bir iklime sahip<br />

ve rakımı 1193 metre. Bu nedenle gündüz<br />

saatlerinde sıcaktan kavrulduğunuz bir<br />

günün akşamında gün batar batmaz hava<br />

oldukça soğuk olabilir. Geceleri yazlık çadır<br />

ve uyku tulumları Salda Gölü için yeterli<br />

olmayacaktır.<br />

Piknik:<br />

Piknik dediysem mangallı değil, evde<br />

hazırlayacağınız ya da yol üstünde gelirken<br />

alacağınız yiyecek içeceğinizle yere örtü


serip masmavi gölün tadını çıkarabilirsiniz.<br />

Hele ki akşam serinlediğinde yanınızda<br />

bir termos sıcak çayınız varsa gün batımı<br />

manzarası daha da güzelleşebilir. Mangal<br />

sadece Yeşilova Halk Plajı kamp alanında<br />

mümkün.<br />

Yüzme ve güneşlenme:<br />

Salda Gölü etrafında güneşlenilebilecek<br />

ve göle girilebilecekoldukça fazla plaj<br />

bulunmaktadır. Bunlardan en bilinenleri<br />

Yeşilova Halk Plajı (tesisli), Doğanbaba<br />

Plajı (kısmen tesisli), Maldivler (Kısmen ve<br />

geçici tesisli) plajları bunların en bilinenleri<br />

ancak tesisli plajlarda dahi şezlong ve<br />

size servis yapılan kafeler bulunmuyor.<br />

Son derece basit ve temel ihtiyaçlarınızı<br />

karşılayabileceğiniz tesisler bunlar.<br />

Gölün etrafında bolca “yüzmek yasaktır”<br />

tabelasına rastlayacaksınız. Bunun iki<br />

sebebi bulunuyor. Birincisi, yetkililerin<br />

sorumluluğu üzerlerinden atmak<br />

istemeleri. Diğeri ise bazı alanlarda<br />

yüzmenin gerçekten tehlikeli olması. Göl<br />

kumu bazı alanlarda balçık yapıda ve ancak<br />

battığınızda balçığı anlayabiliyorsunuz, bir<br />

anda kuma gömülmeniz mümkün. Ayrıca su<br />

aniden derinleşiyor ve suyun berrak olması<br />

oldukça yanıltıcı olabiliyor. Ayrıca suda<br />

zaman zaman yılanlar görülüyor. Yüzmeye<br />

karar verirseniz size tavsiyem, yalnız<br />

olmamanız ya da kıyıda sizi gözlemleyen<br />

birinin bulunması, açılmadan kıyıya paralel<br />

yüzmeniz. Suyun her mevsim soğuk<br />

olduğunu da söylemekte fayda var. Gölde<br />

yüzmek, suyun kaldırma etkisi denize göre<br />

oldukça düşük olduğundan çok yorucu, bir<br />

de suyun soğukluğu, zeminin hareketliliği<br />

dikkate alınırsa yüzmek çok dikkatli<br />

yapılması gereken bir aktivite.<br />

Tüyo: Gölün kumu içerdiği magnezyum<br />

nedeniyle gündüz kızgın güneş altında<br />

dahi ısınmıyor. Dolayısıyla kumlar<br />

üzerinde uzun süre yalın ayak dolaşmak<br />

mümkün ancak bir süre sonra küçük bir<br />

sorunla karşılaşıyorsunuz; o minik taşlar<br />

ayaklarınızda küçük, gözle görünmez<br />

kesiklere sebep oluyor ve ayaklarınız<br />

sızlamaya başlıyor. Bir de cam atıkları<br />

ayaklarınıza batabilir.<br />

Tüyo: Bembeyaz kumlar çok iyi bir yansıtıcı,<br />

eğer bronzlaşmayı seviyorsanız Salda<br />

kıyısında bir gün yeterli, ancak benim gibi<br />

şiddetle kaçınıyorsanız şapka, gözlük, uzun<br />

kollu kıyafetler şart, güneş sizi her yerden<br />

yakalıyor. Hangi mevsim olursa olsun güneş<br />

kremi bulundurmak gerekiyor.<br />

Nasıl gidilir?<br />

Salda Gölü ana arterler üzerinde yer<br />

almıyor, yani yakınlarından geçen<br />

şehirlerarası otobüs ve benzeri taşıtlar<br />

bulunmuyor. Bu da gölün bugüne kadar<br />

tanınmamasına ama bir yönden de<br />

korunarak bugüne kadar gelmesine<br />

sebep olmuş. Göle gelmek için en kolay<br />

yöntem özel araç. Ancak çevre illerden<br />

Yeşilova ilçesine giden araçlar mevcut.<br />

Denizli – Yeşilova, Burdur - Yeşilova hatları<br />

bulunuyor. Ayrıca Yeşilova merkezden Salda<br />

Gölü kıyısındaki köylere araçlarla gelerek<br />

göle yürümek de mümkün ancak yürüyüş<br />

yolunun çok da kısa olmadığını hatırlatmak<br />

isterim.<br />

Son zamanlarda artan popülarite ile Salda<br />

Gölü’ne özel turlara rastlamaya başladım.<br />

Özel aracınız ile gelirken aşağıdaki rotaları<br />

tavsiye ederim;<br />

Burdur üzerinden gideceklere: Burdur –<br />

Hacılar – Yeşilova – Salda Gölü<br />

Denizli üzerinden gideceklere: Denizli –<br />

Serinhisar – Yeşilyurt – Salda Gölü<br />

Salda Gölü<br />

Yeşilova’ya 5 km – otomobil ile yaklaşık 7-8<br />

dakika,<br />

Burdur’a yaklaşık 80 km – otomobil ile<br />

yaklaşık 1 saat 30 dakika<br />

Denizli’ye yaklaşık 90 km – otomobil ile<br />

yaklaşık 1 saat 30 dakika<br />

Nerede kalınır?<br />

Salda Gölü’nde konaklama alternatifleri<br />

oldukça kısıtlı. Gerek yeni popüler olması;<br />

gerekse 1. derece doğal sit alanı olması<br />

nedeniyle göl kenarında otelde konaklamak<br />

isteyenler için tek seçenek var o da, Hotel<br />

Lago Di Salda. Otelin toplam 25 odası<br />

bulunuyor. Otel yaz – kış açık, yazın göl için<br />

kışın ise Salda Kayak Merkezine gelenler<br />

için hizmet veriyor. İlla ki otelde kalacağım<br />

diyorsanız yakındaki il ve ilçe otellerini<br />

de değerlendirebilirsiniz. Yeşilova Halk<br />

Plajı’nda bulunan bungalovlar çadırda<br />

kalmak istemeyenler için iyi bir alternatif ve<br />

henüz konaklama ücretleri makul.<br />

Bir diğer seçenek te çadırda kalmak.<br />

Yeme – içme<br />

Salda Gölü etrafında yeme-içme<br />

mekanları daha çok Yeşilova Halk Plajı<br />

etrafında yaygın ancak çok fazla seçenek<br />

olduğunu söylemem. Ancak fiyatlar<br />

oldukça makul. Göl manzarasına nazır<br />

yemek yemek için Sultanpınarı Turistik<br />

Dinlenme Tesisi iyi bir alternatif, gölü<br />

yukarıdan gören Sultanpınarı’nda köfte,<br />

balık, sac kavurma yiyebilir. Yazın püfür<br />

püfür, kışın da sıcacık soba kenarında<br />

oturup dinlenebilirsiniz. Tesis, Yeşilova ile<br />

Salda kasabası arasındaki yol üzerinde.<br />

Doğanbaba Plajı’nda ise Pideci Sami<br />

bulunuyor, bize hiç kısmet olmadı orada<br />

yemek yemek ancak yiyenler beğeniyorlar.<br />

Maldivler diye anılan beyaz plajda ise bu<br />

yıla kadar su dahi alabileceğiniz bir yer<br />

bulunmuyordu ancak bu yıl gittiğimizde<br />

Maldivler Cafe’nin açılmış olduğunu gördük.<br />

Cafe dediğimize bakmayın orada yapılaşma<br />

hala yok , çekme konteynır göle uzak bir<br />

yere konumlandırılmış ve güneş enerjisi ile<br />

elektriklerini üretiyorlar. Salda köyünden<br />

oldukça tatlı bir çift ve çocukları işletti<br />

burayı bu yıl ancak önümüzdeki sene tekrar<br />

orada olurlar mı bilemiyoruz, gelenleri<br />

evlatları gibi gören bu çift tost gibi basit<br />

yiyecekler yanında eğer arayıp önceden<br />

haber verirseniz durumları da uygunsa<br />

istediğiniz yemeği yapmaya çalışıyorlar.<br />

Önümüzdeki yıllarda da Maldivler Cafe’yi<br />

orada görmek isterim ben ancak işletme<br />

şartlarının biraz daha iyileştirilmesi göl<br />

çehresinin iyileştirilmesi daha güzel olabilir.<br />

Yıllarca kıyısında otururken aç ve susuz<br />

kaldıktan sonra bu kafenin gerçekten<br />

gerekli olduğu kanaatindeyim.<br />

Eğer sezon dışı gidiyorsanız yanınızda biraz<br />

yiyecek - içecek bulundurmanızı tavsiye<br />

ederim.<br />

Fotoğrafçılık<br />

Salda Gölü oldukça fotojenik bir göl, her<br />

havada ve her ışıkta güzel çıkabilme<br />

özelliğine sahip. Gündüzleri ve hava<br />

güneşliyken bembeyaz kumlar ve turkuaz<br />

göl suyu harika görünüyor. Gün batarken<br />

ise gökyüzü renkten renge bürünüyor.<br />

Eğer hava bulutluysa (yazın bile minik<br />

tatlı bulutlar gökyüzünde süzülürler) gün<br />

batarken daha da güzel olur ve renkten<br />

renge giren pofuduk bulutlar fotoğrafları<br />

süsler.<br />

Ne yapılmaz?<br />

Salda Gölünde yapılmaması gerekenlerden<br />

de bahsetmek istiyorum. Çünkü son<br />

zamanlarda karşılaştığım durumlar içler<br />

acısı ve 2 milyon yıl boyunca oluşmuş<br />

tahribatın kat be katını bir yıldan kısa bir<br />

sürede verebilmeyi başarmışız. Gölün<br />

popülaritesi, sosyal medyada buradan bir<br />

fotoğraf paylaşma isteği, bilinçsiz kampçılık<br />

göl ve çevresine çok fazla zarar verdi. O<br />

bembeyaz kumlar üzerinden arabayla geçip,<br />

gölün kenarına park edip yanına çadır<br />

kuranlar nedeniyle kumlar kum vasfını<br />

yitirip beton haline geldi, zaten ince yapılı<br />

olan tozumsu kumun üzerinden geçen<br />

araçların basıncına dayanması mümkün<br />

değil. Yine kampa uygun olmayan alanlarda<br />

kamp yapılması göl çevresini kirletti, bu<br />

alanlarda tuvalettin birkaç kilometre uzakta<br />

olduğunu da düşünürsek atık çeşitliliğini<br />

hesaplayabiliriz. Bunun yanında daha büyük<br />

bir tehlike var ki, o gölün tamamen sonu<br />

olabilir. Gölü besleyen Düden Çayı üzerine<br />

gölet yapma projesi ile gölün geleceği<br />

tehdit altında. Son yıllarda göl sularının 4<br />

metreye kadar çekildiği söyleniyor ve bu<br />

gölet projesinin çekilmeyi hızlandırarak<br />

gölün özelliklerini yitirmesine sebep olacağı<br />

vurgulanıyor.


hotel restaurant<br />

28 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Waldorf<br />

Astoria,<br />

Admiralty<br />

Arch ile<br />

Londra’ya<br />

geliyor<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria’nın açılışı, Londra’daki lüks<br />

otel pazarı üzerinde büyük bir etki yapacak.<br />

Waldorf Astoria Hotels & Resorts,<br />

Londra’nın en tanınmış ve<br />

prestijli binalarından birinde<br />

hizmet verecek lüks otelin işletilmesi<br />

için Prime Investors Capital Ltd<br />

tarafından görevlendirildiğini duyurdu.<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria, London<br />

binanın mimari ve tarihi özelliklerine<br />

sadık kalınarak yapılacak yenileme<br />

çalışmalarının tamamlanmasının<br />

ardından 2022 yılında kapılarını açacak.<br />

Kraliçe Viktorya’nın anısına Kral VII.<br />

Edward tarafından yaptırılan Admiralty<br />

Arch, hem The Mall’un hem de<br />

Buckingham Sarayı’nın ana cephesinin<br />

tasarlanmasında görev alan Sir Aston<br />

Webb’in imzasını taşıyor. Bugüne dek<br />

Kraliyet Donanması’nın önde gelen<br />

isimlerine ev sahipliği yapan bina, bir<br />

dönem kabine ofisi olarak da hizmet verdi<br />

ve savaş döneminde çeşitli istihbarat<br />

faaliyetlerine sahne oldu. Prime Investors<br />

Capital Ltd, 2015 yılında dünyanın dört<br />

bir yanından gelen 28 kurumsal teklif<br />

sahibini geride bırakarak mülkün 250<br />

yıllık kira hakkını elde etti.<br />

1910 yılında kapılarını açan Admiralty<br />

Arch binası, bir dönem ofisi bina<br />

içerisinde yer alan Sir Winston<br />

Churchill’den James Bond romanlarının<br />

yazarı Ian Flaming’e kadar tarihi öneme<br />

sahip pek çok ismi ağırladı. Londra’nın<br />

en prestijli noktalarından birinde yer<br />

alan Admiralty Arch, The Mall’dan<br />

Buckingham Sarayı’na, Trafalgar<br />

Meydanı’ndan Nelson Sütunu’na<br />

kadar pek çok önemli noktanın eşsiz<br />

manzarasını sunuyor.<br />

Serrano: “Prime Investors<br />

Capital Ltd yönetimi ve Waldorf<br />

Astoria pek çok ortak noktaya<br />

sahip”<br />

Prime Investors Capital Ltd CEO’su<br />

Rafael Serrano, konuyla ilgili şöyle<br />

konuştu: “2015 yılında Admiralty<br />

Arch’ı İngiltere hükümetinden satın<br />

aldığımızda, yalnızca binanın geleceğini<br />

değil, Londra’nın kalbi sayılan bu<br />

noktanın genel profilini de etkileyecek<br />

bir karar verdik. Bu özel binanın ruhunu<br />

anlayabilecek bilgiye ve deneyime<br />

sahip uzmanlardan oluşan bir ekip<br />

kurduk. Ardından Admiralty Arch’ı<br />

sıra dışı bir otel, rezidans ve üyelere<br />

özel kulübe dönüştürmek için detaylı<br />

bir plan hazırladık. Bu kapsamda<br />

verdiğimiz en önemli kararlardan<br />

biri de, otelin yönetimi ve işletilmesi<br />

için kiminle ortaklık kuracağımızdı.<br />

Sektörün zirvesinde yer alan 12 lüks otel<br />

markasıyla yürüttüğümüz görüşmelerin


Binanın<br />

orijinal özelliklerinin<br />

korunması ve restore edilmesi için<br />

hassas bir çalışma başlatılmış durumda.<br />

Bu görevi, liderliğini Michael Blair ve David<br />

Mlinaric’in üstlendiği uluslararası tecrübeye<br />

sahip bir tasarım ekibi sürdürüyor. Michail<br />

Blair, bugüne dek aralarında The Ritz,<br />

The Connaught ve Claridge’s otellerinin de<br />

araladında bulunduğu pek çok projenin<br />

restorasyon ve genişletme çalışmalarına imza<br />

attı. David Mlinaric ise The Royal Opera<br />

House, The Victoria & Albert Museum, The<br />

National Gallery ve Londra ile Paris’teki<br />

British Residences projeleri gibi pek çok önemli<br />

çalışmada yer aldı. Tarihi mekanların iç<br />

mimarisi konusunda uzman olan Andrew<br />

Damonte de tasarım ekibinde yer alıyor.<br />

Damonte, Galler Prensi’nin isteği üzerine<br />

restore edilen Dumfries House’ta David<br />

Mlinaric ile birlikte görev yapmıştı.<br />

ardından Admiralty Arch Waldorf<br />

Astoria projesini hayata geçirme kararı<br />

aldığımızı duyurmaktan mutluyuz.”<br />

Serrano sözlerini şöyle sürdürdü: “Prime<br />

Investors Capital Ltd yönetimi ve Waldorf<br />

Astoria pek çok ortak noktaya sahip.<br />

Örneğin her iki taraf da bu seçkin binanın<br />

mirasını korumak ve geleceğe taşımak<br />

konusunda hemfikir. Paylaştığımız ortak<br />

hedef ise projenin tamamlanmasının<br />

ardından hem Londra’dan hem de<br />

dünyanın diğer noktalarından gelecek<br />

konuklara mükemmel bir konukseverlik<br />

sunmak. Admiralty Arch’a sahip<br />

olmaktan gurur duyuyoruz. Waldorf<br />

Astoria ile birlikte simgesel öneme<br />

sahip bu binanın değerini koruyacak ve<br />

güvenli ellerde geleceğe taşınmasını<br />

sağlayacağız.”<br />

Nassetta: “Bu çaptaki projelere<br />

sektörde nadiren şahitlik<br />

ediyoruz”<br />

Hilton Başkanı ve CEO’su Christopher J.<br />

Nassetta şöyle konuştu: “Bu anlaşma,<br />

Waldorf Astoria’nın benzersiz zarafetini,<br />

Londra’nın tarihi değere sahip bu abidevi<br />

binasıyla buluşturacak. Bu çaptaki<br />

projelere sektörde nadiren şahitlik<br />

ediyoruz. Admiralty Arch Waldorf Astoria,<br />

kapılarını açacağı günden itibaren tüm<br />

konuklarına unutulmaz bir konaklama<br />

deneyimi sunacak.” Nassetta, sözlerini<br />

şöyle sürdürdü: “Waldorf Astoria<br />

markası, tarihi binaları koruma ve<br />

değerlendirme konusunda güçlü bir<br />

mirasa sahip. An itibariyle art deco<br />

mimari niteliklerini gelecek nesillerine<br />

aktarabilmesi için kapsamlı bir şekilde<br />

renove edilen New York’taki otelimiz<br />

bunun başlıca örnekleri arasında.<br />

Lüks ile eş anlamlı hale gelen ikonik<br />

Waldorf Astoria markamızı Londra’yla<br />

buluşturmak amacıyla Prime Investors<br />

Capital Ltd’le yaptığımız işbirliğinden<br />

gurur duyuyoruz.”<br />

Dünya standartlarında üç<br />

restorana ev sahipliği yapacak<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria, 96 lüks<br />

ve geniş odaya ve dünya standartlarında<br />

üç restorana ev sahipliği yapacak. Londra<br />

manzarasını izleme imkanı sunan bir<br />

rooftop bara da sahip olması plananan<br />

otelde aynı zamanda özel toplantı ve<br />

etkinlik alanları ile alanının en gelişmiş<br />

imkanlarını sunan bir spa da yer alacak.<br />

Diğer yandan Admiralty Arch içerisinde<br />

otelin yanı sıra lüks bir özel rezidans<br />

alanı, üyelere özel bir kulüp ve farklı<br />

yeme içme alanları da yer alacak.<br />

Admiralty Arch<br />

Waldorf Astoria,<br />

London dünyanın en<br />

çok talep gören 26<br />

noktasındaki hizmet<br />

veren Waldorf Astonia<br />

Hotels & Resorts<br />

zincirinin yeni halkası<br />

olacak.


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk oteli<br />

Hyatt House Gebze açıldı<br />

Doğuş Turizm Grubu’nun yeni yatırımı ve Hyatt markasının Türkiye’deki ev konseptindeki ilk<br />

oteli Hyatt House Gebze açıldı.<br />

Doğuş Turizm Grubu’nun yeni<br />

yatırımı, Hyatt House Gebze 1<br />

Kasım <strong>2017</strong> itibariyle hizmet<br />

vermeye başladı. Otel, uzun dönem<br />

konaklama ile ev konseptini yansıtmanın<br />

yansıra otel konforunda ev keyfini<br />

yaşamak isteyenlerin beklentilerine 158<br />

odası ile yanıt verecek.<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk<br />

oteli<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk oteli<br />

olan Hyatt House Gebze, modern mimari<br />

özellikleri taşıyor. Sıcak, misafirperver<br />

ve dost bir yaşam ortamı vadeden otel,<br />

bu özellikleriyle uzun süreli konaklayan<br />

misafirlerine komşularıyla iç içe<br />

yaşıyormuş hissini yaşatacak detaylar<br />

sunuyor. Her odasında mutfak olan otelin,<br />

günlük ihtiyaçlara cevap vermek için<br />

bir de marketi bulunuyor. Otel misafiri,<br />

‘select servis’ hizmeti ile marketten<br />

ihtiyacı olan her şeyi resepsiyon aracılığı<br />

ile alabiliyor, otelin çamaşırhanesinde<br />

çamaşırını yıkayabiliyor.<br />

Gebze Sanayi Bölgesi’nde<br />

Gebze ilçesinde yaşam bulacak Hyatt<br />

House Gebze, game room, havuz,<br />

fitness, business center, lounge ve<br />

yeme-içme alanları ile de misafirlerine<br />

sosyalleşebilecekleri alanlar sunuyor.<br />

Gebze Sanayi Bölgesi’nde yer alan,<br />

hem iş hem de eğlence için ideal<br />

bir konumda bulunan Hyatt House<br />

Gebze, Sabiha Gökçen Havalimanı’na,<br />

alışveriş merkezlerine, üniversitelere,<br />

hastanelere ve iş merkezlerine yakınlığı<br />

ile farklılaşıyor.


hotel restaurant<br />

32 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

House Hotel’den,<br />

Bomonti’de yeni otel ve<br />

rezidans projesi<br />

Kerten Capital<br />

Grubu’nun<br />

dünyanın farklı<br />

lokasyonlarında<br />

başarısını<br />

kanıtladığı<br />

House Hotel<br />

markasının son<br />

projesi İstanbul<br />

Bomonti’yi<br />

Eylül ayının ilk<br />

haftasında hizmete<br />

açtı.


Uluslararası çapta başarılı yatırım<br />

şirketi Kerten Capital Grup, bugüne<br />

kadar pek çok ödüle layık görülen<br />

The House Hotel konseptini İstanbul’un<br />

yeni gözde lokasyonu Bomonti’ye<br />

taşıdı. Kerten Capital Grubu’nun stil,<br />

konfor ve kalite vizyonuyla açılan The<br />

House Hotel & Residence Bomonti,<br />

konuk ve misafirlerine kişiye özel<br />

hizmetler sunarken, yatırımcılarına<br />

da sürdürülebilir ve kârlı bir iş modeli<br />

sağlıyor. Dünyanın öncü mimarlık<br />

ofislerinden Conran and Partners<br />

tarafından tasarlanan proje, 155 konut<br />

ve 51 otel odası ile özgün bir yaşam<br />

alanı sunuyor. Butik markaları House<br />

Hotel, Cloud7 ve Ouspace ile eşsiz bir<br />

yatırım portföyüne sahip olduklarını<br />

belirten Kerten Turizm Grubu’nun CEO’su<br />

Marloes Knippenberg; “Projelerimizi,<br />

yatırımcılar için yüksek kârlılık, yüksek<br />

değer ve kısa vadede yatırımın hızlı geri<br />

dönüşünü sağlamak üzere tasarlıyoruz.<br />

Gayrimenkul yatırımcıları, yatırım-finans<br />

kurumları ve bireysel yatırımcılarla<br />

gerçekleştirdiğimiz güçlü iş birlikleri<br />

doğrultusunda iş ortaklarımızın tüm<br />

ihtiyaçları için tek çözüm ortağı olarak<br />

hareket ediyoruz. Küresel çapta<br />

markalarımızın sunduğu itibar ile yüksek<br />

değer yaratan projelere imza atıyoruz. Bu<br />

süreçte deneyimli ekiplerimiz yatırımların<br />

tüm yönetim ve işletme operasyonlarını<br />

büyük bir özenle yürütüyor. Bu kültürün<br />

bir yansıması olarak hayata geçirdiğimiz<br />

The House Hotel & Residence Bomonti,<br />

konuklarına, yatırımcılarına ve de<br />

ekonomiye değer sunmaya hazır”<br />

şeklinde konuştu.<br />

çapta 20 farklı sektörde uzmanlığa<br />

sahip bir yatırım grubu ve bu uzmanlıkla<br />

Türkiye’de farklı iş kollarına yatırım<br />

yapmayı planlıyoruz” dedi.<br />

Uluslararası yatırımlarına hız<br />

verdi<br />

Miami (ABD), Dubai (Birleşik Arap<br />

Emirlikleri) ve Cidde (Suudi Arabistan)<br />

gibi stratejik lokasyonlarda yatırımlarını<br />

hızlandıran Kerten Capital Grup, The<br />

House Hotel ve Residence markası<br />

ile Türkiye’de de güçlü atılımlar<br />

gerçekleştiriyor. Şirket, mevcut The<br />

House Hotel Nişantaşı ve The House<br />

Hotel Ortaköy projelerinde Türk bir<br />

yatırımcı ile iş birliği yapıyor.<br />

Şirketin başarısı, yatırım portföyünü<br />

geliştirmek isteyen bina sahipleri,<br />

yatırımcılar ve finansal kurumlarla<br />

yaptığı güçlü iş birliklerine dayanıyor. Bu<br />

sayede öncü projelere imza atan şirket<br />

iş ortakları için sürdürülebilir, kârlı ve<br />

rekabet gücü yüksek yatırım fırsatları<br />

sağlıyor. The House Hotel Karaköy, The<br />

House Hotel Kapadokya, The House Hotel<br />

& Rezidans Bomonti’nin %100 sahibi olan<br />

Kerten Capital Grup, gelecek dönemde<br />

de Türkiye’de gerçekleştirilecek tüm<br />

projelerde otel ve rezidans işletmelerinin<br />

%100 sahibi olarak faaliyetlerini<br />

sürdürmeye devam edecek.<br />

Türkiye’de yatırımlarına devam<br />

ediyor<br />

Kerten Capital Grubu’nun, Türkiye’ye<br />

olan inancını vurgulayan Kerten Capital<br />

Grup Türkiye Yönetici Direktörü Ruşen<br />

Kopmaz ise; “Grubumuz, Türkiye’nin<br />

sunduğu fırsatlara, yüksek potansiyeline<br />

ve insanlarına güçlü bir inanç duyuyor.<br />

Zorlu geçen son 2 yılda, faaliyetlerimizi<br />

aralıksız sürdürdük. Sermaye desteği<br />

sağlayarak müşterilerimize ve iş<br />

ortaklarımıza sunduğumuz değeri<br />

koruduk. Türkiye’de büyümeye devam<br />

etmeye kararlıyız ve bunu da bizimle<br />

aynı adanmışlığa sahip iş ortaklarıyla<br />

başaracağız. Türkiye’deki yatırım<br />

iştahımız sadece turizm sektörü ile de<br />

sınırlı değil. Kerten Capital Grup, küresel


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Vadistanbul’un 5 yıldızlı oteli için<br />

Marrıott ile önprotokol yapıldı<br />

İstanbul’un yeni iş ve yaşam merkezi olarak Ayazağa’da hayata geçirilen<br />

Vadistanbul bünyesinde bulunan 5 yıldızlı otelin Marriott Hotels and Resorts<br />

markasıyla hizmete açılması için ön hazırlıklar tamamlandı. 215 oda, balo ve<br />

toplantı salonlarının yer aldığı otel bölgenin en değerli noktasında 29 Ekim<br />

2018’de misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.<br />

Artaş İnşaat, Invest İnşaat ve Evyap<br />

ortaklığıyla Ayazağa’da inşa edilen<br />

Vadistanbul, Türkiye’nin en büyük<br />

karma projeleri arasında öne çıkıyor.<br />

İstanbul’un Maslak, Nişantaşı, İstiklal<br />

Caddesi gibi merkezlerinin alternatifi<br />

olarak geliştirilen Vadistanbul, AVM’si,<br />

ofisleri ve konutlarıyla gündüz nüfusu<br />

40 bin kişiyi bulan yeni bir şehir merkezi<br />

niteliğinde konumlanıyor.<br />

Arkasında orman, bahçesinde<br />

dere<br />

424 bin metrekare alan üzerinde<br />

yükselen Vadistanbul’un arkasını Belgrad<br />

Ormanı çevrelerken, projenin içinden<br />

geçen Sadabad Deresi’yle de benzersiz,<br />

doğal bir donatıya sahip.<br />

Metropolün kalbinde<br />

Türkiye’de birçok ilklere ve en’lere imza<br />

atılan proje dahilinde Türkiye’nin ilk<br />

Havaray’ı Vadistanbul için hayata geçirildi<br />

ve şehrin Metro ağına doğrudan özel<br />

bağlantı sağlandı. Yeni havalimanına<br />

yakın bir noktada konumlanan<br />

Vadistanbul, TEM ve E-5 Otoyollarına da<br />

kolay ulaşım imkanıyla dikkat çekiyor.<br />

Vadistanbul’un 4. Nesil AVM’si, ofisleri<br />

ve alışveriş caddesinin bulunduğu Bulvar<br />

etabında yer alan 5 yıldızlı otel, Marriott<br />

Hotel kalitesiyle hizmete girecek.<br />

Demircan: “Markamızın yeni<br />

yüzünü yansıtabilmek için<br />

sabırsızlanıyoruz”<br />

Marriott International’ın 90 yılı aşkın<br />

tecrübesini taşıyacağı otel, bölgenin<br />

en yeni ve en modern tasarıma sahip<br />

oteli olarak öne çıkacak. “Bu heyecan<br />

verici projede Marriott Hotels and<br />

Resorts markamızın yeni yüzünü<br />

yansıtabilmek için sabırsızlanıyoruz”<br />

diye söze başlayan Marriott International<br />

Türkiye Geliştirmeden Sorumlu Başkan<br />

Yardımcısı Poğda Demircan, İstanbul’un<br />

geleceğine güvendiklerini ve Türkiye’deki<br />

büyümelerini hızla sürdürdüklerini dile<br />

getirdi.


hotel restaurant<br />

36 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Porland’ın<br />

yeni konseptli<br />

mağazası<br />

Oasis Designer<br />

Outlet’te açıldı<br />

Türkiye’nin önde gelen porselen üreticisi Porland, İstanbul’un<br />

yeni çekim alanı Basın Ekspres’te Türkiye’nin ilk designer<br />

outletinde mağaza açtı.


Porland’ın üretici kimliğinden ve<br />

“tasarladık ve ürettik” mottosundan<br />

yola çıkılarak 1500 metrekare<br />

alanda dekore edilen yeni konseptinde<br />

kendi tasarım ekipleri ile üretilen ve<br />

müşterilerin beğenisine sunulan en<br />

yeni koleksiyonlar, masa üstü, mutfak<br />

ve ev&dekor ürün segmentasyonunda<br />

rişilebilir fiyatlarla tüketiciler ile<br />

buluşturuyor.<br />

“Porland’da kendini kaybedip,<br />

kendini bulursun”<br />

Porland, büyük metrekareli en yeni<br />

konseptli “Porland’da kendini kaybedip,<br />

kendini bulursun” söylemli eşsiz bir<br />

müşteri deneyimi yaşatıyor. Günlük<br />

kullanım ve özel davet sofralarının yanı<br />

sıra her türlü ikramda kullanılmak üzere<br />

porselen takımlar, cam ve çelik ürünler,<br />

mutfak araç gereçleri ile tekstil ürünleri,<br />

banyo takımları, ev ve ofis aksesuarları,<br />

her zevke ve bütçeye uygun hediyelik<br />

ürünler bulunuyor. Ev kullanıcılarının yanı<br />

sıra restoran, kafe ve otel sektörü için<br />

de ayrıcalıklı ürün seçenekleri yer alıyor.<br />

Porland kendi geliştirdiği ALUMİNALI<br />

PORSELEN isimli, özel reçeteli, krem<br />

renkli ve özgün desenli koleksiyonları ile<br />

de göz kamaştırıyor.<br />

Yatırımlar hız kesmeden devam<br />

edecek<br />

Porland, dekorasyon trendlerine yön<br />

veren tasarımları, ürün çeşitliliği, ödeme<br />

koşulları, avantajlı alışveriş fırsatları,<br />

satış ve satış sonrası servis anlayışı, güler<br />

yüzlü personeli ve keyifli mağaza ortamı<br />

ile Türkiye’de 30 farklı noktada zincir<br />

mağazaları ve pek çok satış noktası ile<br />

sektörünün lideri olmaya devam ediyor.<br />

<strong>2017</strong> yılının sonlarına yaklaşırken<br />

yatırımlarında hız kesmeyen Porland,<br />

başarılı perakende mağazacılık<br />

çalışmalarının yanı sıra Maison Objet,<br />

Ambiante, Host gibi Dünya fuarlarında da<br />

Türkiy’yi başarı ile temsil etmektedir.<br />

Yeni mağaza konsepti hakkında<br />

Mimari yapıyı oluşturan materyaller üreticisi<br />

olduğumuz, hammaddesi toprak olan<br />

porselen ürün grubundan ilham alınarak<br />

taş, tuğla, ağaç ve metal olarak seçilmiştir.<br />

Kaynağımız doğa diyerek yola çıktığımız<br />

mağaza dekorasyonumuzda kullanılan<br />

malzemeler gibi renk tonları da doğanın<br />

içinden seçilmiştir. Mağazamızda samimi,<br />

sürprizli sahneler ve yaşam alanları<br />

yaratılarak ziyaretçilerimizin bizimle keyifli<br />

vakit geçirmeleri, sahnelerden ilham<br />

almaları amaçlanmıştır. Bu alanlarda<br />

dinamik renkler, yaşayan sahneler<br />

bulunmaktadır.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım röportaj<br />

Sofa’ya gitmek için daha fazla<br />

nedeniniz olacak!<br />

“Biz Sofa olarak zaten güçlüydük. Ama Marriott iş birliği ile global bir<br />

oyuncu olarak artık çok daha güçlüyüz.”<br />

11 yıllık Sofa markası yakın bir<br />

dönemde Marriott International’a<br />

bağlı Autograph Collection ile iş<br />

birliğini duyurdu. Dünyada Barselona,<br />

Londra, Berlin, Dubai gibi şehir hayatının<br />

en canlı yaşandığı otel konseptlerine adını<br />

yazdıran marka bundan böyle Türkiye’de<br />

ilk defa Sofa Hotel Nişantaşı ile hayat<br />

buluyor. İstanbul otelciliğine farklı bir<br />

soluk getirecek bu iş birliğinin detaylarını<br />

ve Sofa’nın yenilenen yüzünü Otel Genel<br />

Müdürü Cantekin Temizer ile konuştuk.<br />

Can Bey, ilk olarak sizden<br />

Autograph Collection hakkında<br />

bilgi alabilir miyiz? Bu yeni<br />

markayla The Sofa Hotel’de<br />

neler değişecek?<br />

Autograph Collection, Marriott’un<br />

esasında en yeni çocuğu. Beş yıllık bir<br />

Marriott ürünü. Marriott’un hazır otellere<br />

verdiği bir marka ve bu otellerin hepsinin<br />

kendi bağımsız kimlikleri, tarzları ve<br />

stilleri var. Bunlar çok büyük oteller<br />

değiller, butik konseptler. Moda, sanat<br />

yani yaşantının içerisinde lüks ama<br />

rahat işletmeler. Bunların kalın çizgileri,<br />

kuralları yok. Her otelin kendi tarzı<br />

var. Barselona, Londra, Berlin, Dubai<br />

gibi şehir hayatının en canlı yaşandığı<br />

otellerde bu marka var ve Autograph<br />

Collection İstanbul’da ve Türkiye’de<br />

de ilk defa Sofa ile hayat buluyor. Bu,<br />

oluşturulan markanın başarısının sonucu<br />

olarak çok önemli bir adımdı. Çünkü bu<br />

teklifi bize Marriott yaptı ve neticesinde iş<br />

birliği otelimize neler sağlayacak, bunlara<br />

değinmek isterim. İlk olarak biz kendi


stilimizi koruyup, Marriott’un dünyadaki<br />

bütün satış gücünü arkamıza alacağız.<br />

Böylelikle hem var olan personelimizi<br />

Marriott standartlarında eğitip hem<br />

de söz konusu standartları otelimize<br />

kazandırmış olacağız. Dolayısıyla biz<br />

zaten global bir oyuncuyduk. Marriott ile<br />

birlikte daha da güçlü bir global oyuncu<br />

oluyoruz.<br />

İş birliği teklifinin Marriott<br />

Hotels’ten geldiğini söylediniz.<br />

Marka, Sofa Hotel Nişantaşı’nı<br />

seçerken belli başlı kriterleri<br />

nelerdi? Bunda lokasyon ve<br />

şehrin etkisi ne oldu sizce?<br />

En önemlisi, kendi tarzını ortaya koymuş<br />

bir otel olması gerekiyordu. Sofa bu<br />

manada başarısını ortaya koymuş bir<br />

otel zaten. Tabii ki Marriott misafirlerine<br />

hizmet edecek servis standartlarına, ürün<br />

kalitesine sahip olması lazım. Yeme içme<br />

ve personel kalitesi ve farklılığı da bir<br />

diğer kriterdi ki Sofa’da bunların hepsi<br />

mevcut. Bunların arasında lokasyon da<br />

çok önemli, belirttiğiniz gibi. Nişantaşı<br />

gibi bir lokasyon tabii Autograph<br />

Collection için bulunmaz bir nimet. Sofa<br />

bu birleşmeden ne tür faydalar elde<br />

edecekse Marriott’lar için de bu geçerli.<br />

Çünkü İstanbul’da ikinci bir Nişantaşı<br />

olmadığı gibi ikinci bir Sofa’nın yeri de<br />

yok. Yani gerçek Nişantaşılı otel, Sofa…<br />

Kaldı ki bu araştırmaya Marriott beş yıl<br />

öncesinden, bizim haberimiz bile yokken<br />

başlamış. Gelip oteli incelemişler.<br />

Zaten Autograph beş yıllık bir marka.<br />

Markayı kuran John Licence beş yıl<br />

önce otelimizde konaklamış ve Sofa’nın<br />

birgün Autograph olacağına karar<br />

vermiş. Markanın karakterine fazlasıyla<br />

uyabilecek bir otel olduğunu düşünmüş.<br />

John Licence, Sofa’nın en çok<br />

neyinden etkilenmiş olabilir<br />

sizce?<br />

Otele girdikten itibaren misafire verdiği<br />

enerjiden… Otelin girişinden lobiye<br />

çıktığınızda, resepsiyonda aldığınız<br />

servisten restoranda aldığınız hizmetlere<br />

kadar bütün bileşenlerinden mutlaka.<br />

Lokasyon çok önemli ama tek başına da<br />

yeterli değil. Otelin size hissettirdikleri<br />

önemli. Mr. Licence, bunu hissetmiş ve<br />

demiş ki “bu otel Autograph olacak.”<br />

Dün de kendisiyle toplantımız vardı. Olayı<br />

sonuçlandırıyoruz artık. Bu bakımdan<br />

bizler de çok heyecanlıyız. Çünkü<br />

marka ile birlikte Sofa da büyük bir<br />

değişime giriyor ve gücünü artırıyor.<br />

Bizim de zaten değişim planlamalarımız<br />

arasındaydı. Elbette ki bu güç birlikteliği<br />

ile çalışmalarımız daha da hız kazanacak.<br />

“Sanatı otelin bütün kılcal<br />

damarlarına yayıyoruz”<br />

Bu sayede sanatı otelin bütün<br />

kılcal damarlarına yayıyoruz.<br />

Bu ne demek? Bütün yazılı<br />

materyallerimizde, menülerimizde<br />

Ekrem Yalçındağ sanatçımızın eserleri<br />

olacak. Bu Türkiye’de bir ilk. Bütün<br />

logolarımız hatta mottomuz bile değişti.<br />

Yeni mottomuz, ‘ruh tetikleyicisi’ artık.<br />

Bunu dünyada slogan olarak kullanan<br />

tek kurumuz. Yani Sofa, bir otelden artık<br />

daha fazlası… Bin metrekarelik alana<br />

yayılan şahane bir SPA’sı var. Biz orada<br />

Balili ve Taylandlı masözlerimizle sağlık<br />

& wellness konsepti geliştiriyoruz.<br />

İkincisi teras katımızda Frankie var ki<br />

İstanbul’un ilk beş kulübü arasında<br />

geliyor. Toplantı ve etkinliklerin yapıldığı<br />

440 metrekare genişliğinde Hall Arts<br />

var. 82 odanın 17 tanesi süit ve orada<br />

inanılmaz partiler düzenleniyor. Bu<br />

bakımdan Sofa için gerçekten bir otelden<br />

daha fazlası diyoruz.<br />

“Yeni mottomuz ruh<br />

tetikleyicisi” dediniz. Peki Sofa<br />

bu yeni marka birlikteliği ile<br />

İstanbul turizmini ve otelciliğini<br />

nasıl tetikleyecek dersiniz?<br />

Farklılık yaparak tabii ki. Bakın, biz<br />

ne yapıyoruz? Biz hep farklıydık.<br />

Tasarım TomTom Haftası’na<br />

katılıyoruz. İstanbul’da Contemproray<br />

Art, Contemprorary İstanbul’u da<br />

destekliyoruz, Bozcaada’daki film<br />

festivalini de destekliyoruz. Otel bu<br />

duruşu ile sanatı ruhuna katan bir otel<br />

oluyor. Anlayacağınız, burası sırf yeme<br />

içme yeri değil. Sanatın yaşadığı, sanatın<br />

konuşulduğu ve insanların keyif aldığı bir<br />

yer burası. Bu yeni dönemde bahsetmek<br />

istediğim yeni yatırım planlarımız da<br />

olacak. Bunlardan en önemlisi, otelimizin<br />

giriş kısmını 2-3 aylık bir zaman diliminde<br />

“Sofa Antre” isminde bir kafe, tapas bar<br />

yapıyoruz. Sofa o zaman kapısız bir otel<br />

olacak. Sabah geçerken buradan kahve,<br />

kruvasan alabileceksiniz, akşamüstüne<br />

doğru hadi diyeceksiniz, City’s sinemadan<br />

önce Sofa Antre’ye uğrayalım. Ya da<br />

Frankie’de yemek yediniz, son kahvenizi<br />

burada içeceksiniz. Yani sabah 7.00’den<br />

gece 2.00’ye kadar hizmet eden mahalle<br />

barı kıvamında, o samimiyette bir<br />

yer olacak. Pahalı değil, ulaşılabilir<br />

lüks dediğimiz bir yer olsun istiyoruz.<br />

Nişantaşı’nda çok keyifli bir buluşma<br />

ve toplantı noktası olacak. Kapıları açık,<br />

insanların rahatlıkla girip çıkabilecekleri<br />

bir yer anlatmak istediğim. Bir de<br />

İstanbul’da bu tarz kapısız bir otel yok,<br />

Türkiye’de de yok, bu ilk olacak.<br />

Aynı zamanda çok ünlü tasarımcıların<br />

Pop Up Shop’ları olacak, her üç ayda<br />

bir değişecek. Nişantaşılı modacıları,<br />

tasarımcıları, sanatçıları destekleyen bir<br />

otel olacak. Zaten de öyleyiz.<br />

Malum, 2016 ve <strong>2017</strong> turizm<br />

için çok parlak dönemler<br />

olamadı. Yılı kapatırken<br />

Marriott’un Autograph<br />

Collection markasıyla kapınızı<br />

çalması, bu güç birlikteliği sizi<br />

maddi ve manevi boyutuyla<br />

nasıl etkileyecek?<br />

Bir kere Türkiye’deki ilk Autograph.<br />

Doğal olarak bütün Marriott’lar bizi<br />

destekleyecekler. “Türkiye’de ilk açılan<br />

otelimizi destekleyin” diyecekler.<br />

Dolayısıyla Türkiye’ye iş amaçlı gelen<br />

şirket misafirleri için artık ben ciddi bir<br />

alternatifim. Bakacaklar burada, Park<br />

Hyatt var, St. Regis var, Ritz Carlton var,<br />

bir de Autograph Collection olacak.<br />

Ve de hem hoş hem şık hem de fiyat<br />

anlamında daha makul bir seviyede<br />

olduğum için daha görünebilir bir hale<br />

geleceğim. Dolayısıyla bu büyük bir güç.<br />

Bunlara ilaveten insanların hafta sonu<br />

keyfini gönlünce yaşayabilecekleri bir<br />

otel burası. Bu nokta da Marriott’un çok<br />

büyük bir desteği olacak. Çünkü dünyada<br />

“city escape” dediğimiz hafta sonu<br />

kaçış programları var. Amsterdam’a,<br />

Paris’e, Londra’ya gidersiniz ama öyle<br />

otellere gidersiniz ki şehrin ortasında,<br />

cıvıl cıvıl… Sofa zaten böyle bir yerdi.<br />

Ama uluslararası bir marka zincirinin<br />

bize sağlayacağı satış ve pazarlama<br />

gücü ile yolumuza devam edeceğiz ve<br />

esasına bakarsanız çok da fazla bir şey<br />

yapmayacağız. Onlar elemanlarımızı


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım röportaj<br />

eğitiyorlar, otelimize 2-3 dokunuş<br />

yapıyoruz. Biz zaten Sofa olarak iyiyiz,<br />

güzeliz. Ama Marriott ile birlikte dediğim<br />

gibi global oyuncu olarak çok daha<br />

güçlüyüz.<br />

Sofa’nın yenilenen yüzünde<br />

sizin gibi değerli ve vizyoner bir<br />

yöneticinin katkılarını da göz<br />

ardı etmemek gerek.<br />

Ali Güreli Bey’e dedim ki, “siz beni<br />

ustalık dönemimde aldınız.” Benim 30<br />

yıllık bir turizm kariyerim var. ODTÜ<br />

işletme mezunuyum. Swiss Hotel ve<br />

Ritz Carlton’un açılışlarında üst düzey<br />

yönetici olarak yer aldım. İstanbul’da<br />

13 yıl boyunca ses getiren büyük<br />

organizasyonlar yaptım. Gerçekten bu<br />

konuda azımsanamayacak bir deneyime<br />

sahibim. Tabii şimdi Sofa, benim daha<br />

önce de müşterisi olduğum bir otel.<br />

Organizasyonlar yaparken bir numaralı<br />

müşterisi olduğum bir otel. Bu otele<br />

genel müdür olmak benim için büyük<br />

mutluluk. Tüm o tecrübelerinizi doğrudan<br />

kanalize edebiliyorsunuz.<br />

“Herkesin Sofa’ya gelmek için<br />

bir nedeni olacak”<br />

Bir de Sofa size öyle fırsatlar sunuyor<br />

ki, otelin Yönetim Kurulu Başkanı Ali<br />

(Güreli) Bey olağanüstü vizyoner bir<br />

insan. İkimiz farklı mıyız, farklıyız. Ama<br />

Ali Bey’in tecrübesi, benim tecrübelerim,<br />

global bakış açılarımız ortak noktalarda<br />

buluşuyor. Çünkü artık dünyada global<br />

oyuncu olduğunuz zaman başarırsınız.<br />

Turizm iyiye gider, kötüye gider. Bunlar<br />

bizlerin kontrolünde olan şeyler değil.<br />

Ama bizim yapacağımız çok şeyler var.<br />

Çalıştığımız işyerleri için hep bir B<br />

planınızın olması lazım. Bu yüzden biz<br />

Sofa’nın her şey için tercih edilebilir bir<br />

otel olmasını sağlamak<br />

istiyoruz. Yeme içme<br />

için gelebilirsiniz, SPA<br />

için gelebilirsiniz,<br />

arkadaşınızla çay içmek<br />

için gelebilirsiniz.<br />

Ronafeld ile birlikte çay<br />

zamanlarına başlıyoruz.<br />

Akşamüstü çay keyifleri<br />

yapacağız. Bir çay<br />

masterı gelecek,<br />

Japonya’dan Güney<br />

Afrika’ya kadar oluşan<br />

bir çay yelpazesinde<br />

Nişantaşılı<br />

hanımefendiler<br />

15.00 ile 17.00<br />

arasında burada<br />

keyif yapacaklar.<br />

Ya da siz buraya<br />

alışveriş yapmak<br />

için geleceksiniz.<br />

Veyahut Frankie’ye<br />

geleceksiniz.<br />

Bizim şöyle bir<br />

sloganımız var:<br />

“herkesin Sofa’ya<br />

gelmek için bir<br />

nedeni olacak.”<br />

Çok<br />

iddialısınız.<br />

Evet çok<br />

iddialıyız.<br />

İstanbul<br />

dışında diğer<br />

şehirlerde yaşayan insanlar için de çok<br />

iddialıyız. Bursa’da yaşayan bir aile ben<br />

bir hafta sonumu İstanbul Nişantaşı<br />

Sofa’da yaşayayım diyecek. İki gün<br />

gelecek, Frankie Istanbul, City’s, Sofa,<br />

SPA, Nişantaşı derken İstanbul’u sadece<br />

bu otelde yaşama imkanı bulacak.<br />

<strong>2017</strong> yılını nasıl geçirdiniz?<br />

Önümüzdeki seneden<br />

beklentileriniz neler?<br />

Turizm şu anda çok bilinmezlerle dolu.<br />

O yüzden ne iyi diyebiliyoruz ne de kötü.<br />

Çünkü şu anda sepetteki yumurtalar<br />

hep aynı. Ortadoğulu misafirlerimiz<br />

başımızın tacı, gelsinler ama bu sepete<br />

Amerikalı, Avrupalı, Uzakdoğulu toplantı<br />

organizatörlerinin de girmesi lazım.<br />

Autograph Collection ile bunu<br />

sağlayabilecek misiniz peki?<br />

Ben getiremem onları, bu benim gücümü<br />

aşar. Bu ancak ülke politikası, marka<br />

algısıyla mümkün olabilir. Yapılabilir<br />

mi, yapılabilir. Fakat bütün güçlü turizm<br />

kuruluşları birleşmeli. 2018 doluluklar<br />

anlamında iyi ama fiyatlar çok düşük.<br />

Ben 250 Euro’ya sattığım oteli 130-150<br />

Euro’ya satmak zorundayım. Allahtan<br />

küçük bir otelim. O yüzden maliyetlerimi,<br />

servisimi kontrol edebiliyorum. Fiyatlarım<br />

düşse de hiçbir şeyden vazgeçmiyorum.<br />

Büyük oteller için bu çok daha zor. O<br />

yüzden eğer toplantı, kongre talepleri<br />

gelmezse İstanbul turizmi için iyi<br />

diyemeyiz. Temkinli olmak zorundayız.<br />

İstanbul dünyanın en şahane şehri.<br />

Ben Brezilya’dan Avustralya’ya kadar<br />

dünyanın birçok ülkesine seyahat ettim.<br />

Her dönüşümde “iyi ki İstanbul’da<br />

yaşıyorum” dedim. Elbette ki her<br />

şehrin güzellikleri var. Ama İstanbul’un<br />

insanda yaşattığı hisler apayrı... Birgün<br />

bir müşterim dedi ki, “ben İstanbul<br />

kadar seksi bir şehir görmedim.” Yani<br />

seksiyle kastettiği, İstanbul’un yaşattığı<br />

olağanüstü duygular…<br />

Hal böyle olunca biz tecrübeli<br />

turizmcilere de düşen bu şehrin marka<br />

algısını tekrardan yükseltmek oluyor.<br />

Bizler 1999 krizinde de çalıştık, 2001<br />

dünya krizinde de çalıştık. Eminim ki yine<br />

yaparız. Tünelin ucuna ışığı ancak siz<br />

koyarsınız, başkası değil. Tünelin ucunda<br />

ışık yok diye oturup ağlamamak lazım.<br />

Tüneli açarak ışık yaratılabilir. Benim<br />

inancım bu.


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Değerli okuyucularımız bu sayımızdan<br />

itibaren yeni bir bölüm ve yeni bir kapı<br />

açıyoruz. Artık Yatırım Dünyası bölümü<br />

hotel restaurant & hi-tech dergimizde<br />

her sayıda benim ve ekibimin yönetiminde<br />

sizlerle buluşacak.<br />

Yatırım Dünyası, özellikle hızla değişen<br />

global çağda siz değerli okuyucularımıza<br />

birinci ağızdan yapılacak yatırımları,<br />

yatırımcılardan haberleri, alınan – satılan<br />

veya devredilen otel, restoran veya turizm<br />

işletmelerini, işletme veya yer arayan<br />

yatırımcı bilgilerini veya işletmesini veya<br />

yerini satmak devretmek isteyenleri<br />

sizlere tanıtarak ve haber vererek<br />

ekonomik işleyişe katkıda bulunmak<br />

istemektedir.<br />

Bu sayfada bulabileceğiniz şeyler<br />

arasında minil devir, alım – satım<br />

ilanları, yatırımcı arayan yerleri veya yer<br />

arayan yatırımcıları bulabileceksiniz.<br />

Ayrıca bu konuyla ilgili kurduğumuz özel<br />

departman sizlere her daim canlı olarak<br />

da destek verecektir. Yani dergimizde<br />

gördüğünüz bir haberin sonrasında bir<br />

aksiyon almak isterseniz bu konuda<br />

sizlere hem danışmanlık hem de<br />

rehberlik edeceğiz.<br />

Yatırım Dünyası<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve İşletme Yatırım Danışmanı<br />

Tezer Öner<br />

Sayfa sponsorumuz olan Agon<br />

Danışmanlık ekibi ve yıllardan beri<br />

sizinle zaten iç içe olan deneyimli<br />

personelimiz sizlerin yatırımlarınızın<br />

değerlendirilmesi ve yatırımlarınıza<br />

yön verilmesi adına her daim e-mail<br />

ve telefonla ulaşılmak üzere hazır<br />

olacaklar.<br />

Elbette sizlerle birlikte olmak, sizlerle<br />

birlikte geleceğe doğru hamleler<br />

yapmak ve aşamada çorbada bizim de<br />

tuzumuzun bulunması bizleri gerçekten<br />

çok heyecanlandırmakta ve mutlu<br />

etmektedir. Bugüne dek sizlerle birlikte<br />

haber, reklam ve tanıtım anlamında<br />

gerçekleştirdiğimiz birlikteliklere<br />

bu sayfa ile yeni bir pencere daha<br />

eklemenin gururunu yaşıyoruz.<br />

Sayfamızın özellikleri bununla da sınırlı<br />

kalmayacak. Burada yatırımla ilgili<br />

küçük ilanlarınıza yer vereceğiz. Alım<br />

talepleri, satım veya devir talepleri gibi<br />

konulardaki ilanlarınızı yayınlayacağız.<br />

Çözüm ortağı olan sponsor firmamız<br />

sizinle birlikte çalışarak size en<br />

doğru ve en hızlı sonuçlar için destek<br />

verecek. Hayallerinize kavuşmanız<br />

veya yatırımlarınızı değerlendirmeniz<br />

için size ışık tutacağız ve rehber<br />

olacağız. Bu aşamada sizinle birlikte<br />

ekonomik sahanın içinde bulunarak<br />

biz de bir anlamda taşın altına elimizi<br />

sokarak “turizm yatırımları ve kalkınma<br />

hamleleri” için sorumluluk alarak size<br />

gerçek anlamda destek vermek istiyoruz.<br />

Hotel restaurant & hi-tech dergisi<br />

bugüne dek sizlerin sayesinde geldiği<br />

sektörünün lideri olan bir mecra olarak<br />

artık daha fazla sorumluluk almaya<br />

hazırdır. Hem bilgi birikimimiz hem de<br />

çözüm ortaklarımız sayesinde sizlere<br />

daha fazla hizmet sunuyor olmak ve aynı<br />

zamanda sizlere çözüm üretiyor olmak<br />

artık bu geldiğimiz noktanın bize yüklediği<br />

bir görev olmuştur.<br />

Yatırım Dünyası sadece bu kadarla<br />

kalmayacak. Türkiye ve dünyadan kısa<br />

haber başlıkları ile yatırımların nabzını<br />

tutacağız. Devlet tarafından gelişen ve<br />

değişen kanun ve kararnameler ile yeni<br />

açılan yatırım sahalarının bilgileri, teşvik<br />

ve avantajlar gibi her geçen gün an be<br />

an değişen prosedür ve sistemlere ait<br />

bilgilendirmeler de bu sayfada bulunacak.<br />

Bu aşamada sizlerden gelen haberler,<br />

ilan veya taleplere de gözümüz ve<br />

kulağımız açık olacak. Bunlara aynı<br />

zamanda dilerseniz sayfamızda yer<br />

vereceğiz.<br />

Bu sayımızda kısa bir bölüm tanıtımı<br />

ile yaptığımız bu lansmanı sizlerin de<br />

desteği ile geliştirmek, büyütmek ve<br />

gerçekten ihtiyaçlarınıza çözüm olan<br />

bir departman haline getirmek için aynı<br />

zamanda işletmenizin, bölgenizin veya<br />

içinde bulunduğunuz durumun da sorun<br />

ve odaklarından kısaca bahsedeceğiz.<br />

Bu anlamda her daim haber, görüş<br />

ve önerilerinize açık olacağız ve bize<br />

gönderdiğiniz her bilgi ve belgeden<br />

de mümkün olduğunca bahsetmeye<br />

çalışacağız. Bu sebeple bizimle interaktif<br />

bir iletişime sahip olacaksınız. Sizin<br />

gönderdikleriniz Yatırım Dünyası’na ve<br />

gelişen sektörümüze ışık tutacak.<br />

Değerli dostlarımız; Bu sayı ile<br />

başlayan Yatırım Dünyası bölümümüze<br />

katkılarınızı, yatırımla ilgili ilan veya<br />

duyurularınızı, yatırım taleplerinizi ve<br />

şikayetlerinizi, alım – satım, devir talep<br />

ve bilgilendirmelerinizi bekliyoruz.<br />

Lütfen bizi aramaktan bize yazmaktan<br />

çekinmeyin. Her zaman olduğu gibi<br />

bugünden sonra da bu bölüm ile sizin<br />

yanınızda aktif olarak yer alacağız.<br />

Umut dolu, aydınlık ve kazançlı günlere<br />

doğru gelişen bir sektör için hep birlikte<br />

el ele...<br />

Saygılarımızla..<br />

AGON PROPERTIES Katkılarıyla…


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

OD’S Display<br />

2018’e büyük sürprizleriyle girmeye hazırlanıyor!<br />

“2018 yılına büyük sürprizlerle geliyoruz. Hedeflerimizden biri de yeni modellerimizle<br />

birlikte dünyanın en hızlı açılıp kapanan şemsiyemizi uluslararası pazarlarda da tanıtmak<br />

ve yurt dışında pazar payımızı arttırmak!..”<br />

Şemsiye ve plastik sektörüne<br />

yönelik üretim faaliyetlerini<br />

bünyesine kattığı yeni markaları,<br />

ürün portföyleri ve yatırım alt yapısı<br />

ile her geçen yıl daha da güçlendiren<br />

OD’S Display, <strong>2017</strong> yılını başarıyla<br />

kapatmaya hazırlanıyor. 2018 yılına büyük<br />

sürprizlerle girmeye hazırlandıklarını<br />

söyleyen OD’S DisplayKurucu Ortağı ve<br />

Genel Müdürü Murat Yıldırım ile 2018<br />

planlamaları ile birlikte firmanın HORECA<br />

kanalına yönelik üretimlerini ve tasarım<br />

kriterlerini konuştuk.<br />

Murat Bey, öncelikle<br />

OD’S Display’itanıtarak<br />

faaliyetlerinden ve ürün<br />

gamından bahseder misiniz?<br />

Özyıldırım Grup,24 yıl önce güneş<br />

şemsiyeleri için plastik altlıklar<br />

üreterek başlayan yolculuğuna 2000<br />

yılında Prens&Prenses markasıyla<br />

vitrin mankeni üretimini katarak<br />

devam etmiştir. 2005 yılında deneyim<br />

ve tecrübelerini diğer bir sektör olan<br />

eğitici oyun gereçlerine taşıyarak King<br />

Kids markası ile eğitici oyun grupları<br />

üretimine geçmiştir. Yıllardır Türkiye’nin<br />

lider markalarına güneş şemsiyeleri<br />

için tasarım altlıklar yaparken 2012<br />

yılında güneş şemsiyeleri üretimine<br />

geçerek OD’S Display markası ile<br />

şemsiye bidonunu da içine alarak bu<br />

üç sektörde hem Türkiye’de hem de<br />

dünyada adından söz ettiren bir firma<br />

haline gelmiştir. 20.000 metrekare<br />

üretim tesisiyle 60 ülkeye ihracat yapan<br />

firmamız, ülke ekonomisine yaptığı<br />

katkının haklı gururunu yaşamaktadır.<br />

Firma olarak ürün gamımızda havuz,<br />

plaj, bar, kafe şemsiyeleri, şemsiye


idon ve altlıkları, 3Dgörsel ve<br />

promosyon ürünleri yer almaktadır.<br />

Entegre bir tesis olduğumuzdan<br />

şemsiyelerimizi kurduğumuz sosyal<br />

yaşam alanlarında yine kendi markamız<br />

olan KingKids ile oyun alanları<br />

oluşturmaktayız. Otellerdemini club’lar<br />

renkli oyuncaklarımızla markamızı<br />

yaşatmaktadır.<br />

Firmanızın yurt içi ve yurt dışı<br />

pazar payı nedir? Bu pay turizm<br />

işletmelerinde ve restoranlarda<br />

ne kadarlık bir pay arz ediyor?<br />

İhracat yapıyor musunuz?<br />

OD’S Displayyurt içinde şemsiye<br />

piyasasında markalaşmıştır.Yurt içi<br />

piyasasının %60’ına, yurt dışında da hızla<br />

ilerleyen bir pazar yapısına sahiptir.<br />

Turizm bölgelerinde otel ve restoran<br />

zincirlerinde tercih edilen bir markadır.<br />

HORECA sektöründe ürün<br />

tercihlerini fonksiyonellik ve<br />

görsellik anlamında en çok<br />

neler belirliyor? Firmanızın<br />

üretim kriterleri ve kalite<br />

standartlarından bahsederek<br />

anlatır mısınız?<br />

HORECA sektöründe kurumsallaşmış<br />

müşterilerimiz bulunmakla birlikte bu<br />

müşterilerimiz de kendi marka renklerini<br />

ve logolarını şemsiyelerde görmek<br />

istemekteler. Bu konudaki üretim<br />

becerimiz bizi sektörde tercih edilen<br />

firmalar statüsüne koymaktadır.<br />

Şemsiyelerde kolaykullanım, piyasadaki<br />

ürün çeşitlerinden farklılık, şemsiyeye<br />

ekstra katılmış özellikler fonksiyonelliği<br />

belirler. Tabii asıl olan, fonksiyonelliği<br />

sağlarken görsel olarak da estetik<br />

olmayı başarabilmektir. Ürün rengini<br />

kendi konseptinegöre kullanıcı belirler.<br />

Müşterinin kullanım alanının büyüklüğü<br />

şemsiye ebadı seçiminde belirleyicidir.<br />

Tesisimizde seri üretim dışında müşteri<br />

taleplerine göre özel ölçülü üretimlerde<br />

yapabilmekteyiz.Bir ürün ortaya koyarken<br />

asıl olan müşteri memnuniyetidir.<br />

Üretim tecrübemizi de katarak müşteri<br />

isteğine uygun üretim yaparız. Kalite<br />

girdi kabulünden başlar.Nihai tüketiciye<br />

kadar devam eder. Üretim aşamalarında<br />

gerekli testler yapılır.<br />

Bu yıl HORECA sektörüne en<br />

çok hangi tasarım trendleri<br />

hakimdi? Bu trendler<br />

2018 yılında nasıl bir seyir<br />

gösterecek?<br />

<strong>2017</strong> yılında şemsiyelerimize kattığımız<br />

ışık ve ısıtmalı sistemler müşteri<br />

memnuniyetini daha da artırarak<br />

üretimlerimize yön vermiştir.<br />

Tasarımda malzeme seçimleri<br />

anlamında dikkat çeken<br />

detaylar nelerdir? Malzeme<br />

kullanımında Türkiye ve<br />

dünyadaki trendler nereye<br />

doğru gidiyor?<br />

Entegre üretim tesisimizde şemsiyenin<br />

altlıkları ve bidonları dahil kendi<br />

üretimimiz olduğundan malzeme<br />

seçimleri kalite kontrolümüz altındadır.<br />

Malzeme kullanımında trendi kalite ve<br />

görsellik belirlemektedir.<br />

Şemsiye sektörünün Türkiye’deki<br />

genel durumu hakkında


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

neler söyleyebilirsiniz? OD’S<br />

Displayolarak sektörde kendinizi<br />

nasıl konumlandırıyorsunuz?<br />

OD’S Displayolarak kurumsal firmaların<br />

ve toplu yaşam tesislerinin tercih ettiği<br />

ve referans gösterdiği bir markayız.<br />

Bu alanlara neredeyse her konuda<br />

ve sürekli hizmet verebildiğimizden<br />

tercih edilmekteyiz. Sektörde satış<br />

sonrası hizmette iddialıyız. Tüm model<br />

şemsiyelerde bakım-onarımda şemsiyeyi<br />

ilk günkü haline getirebilmekteyiz.<br />

pazar payımızı arttırmak.<br />

Teknolojiye ve Ar-Ge’ye<br />

yatırımlarınız konusunda bilgiler<br />

verebilir misiniz?<br />

Teknolojik gelişmeleri yakından takip<br />

etmekteyiz. Şemsiye üretim şekli sebebi<br />

ile her noktasında insan emeği olan bir<br />

üründür. Bu yüzden çalışan memnuniyeti<br />

de bizim için önemlidir. Ürün gamımıza<br />

yeni ürünler katmaktayız. Yeni modeller<br />

üzerinde çalışmalar yapmakta ve var olan<br />

modellerimizi sürekli olarak gelişmeye<br />

çalışıyoruz. Satış sonrası memnuniyet<br />

için test yöntemlerimizi geliştirmekteyiz.<br />

Yılı kapatmaya hazırlanırken<br />

firmanız için <strong>2017</strong> yılı nasıl<br />

geçti? Yıla hangi yeni ürün<br />

ve projelerle girdiniz? Bu<br />

kanala yönelik hangi projeleri<br />

gerçekleştirdiniz?<br />

<strong>2017</strong> yılını hedeflerimizi<br />

gerçekleştirerekkapatıyoruz.Havuz başı<br />

şemsiye modellerimizde kullanılan<br />

altlıklarda yaptığımız daha güvenli<br />

ve estetik olmasını sağlayan tasarım<br />

hedeflerimizi gerçekleştirmede yardımcı<br />

olmuştur. <strong>2017</strong> yılında kafe ve otel<br />

zincirleri ile uzun soluklu anlaşmalar<br />

yaptık. Müşteri portföyümüze yenilerini<br />

kattık.<br />

2018 yılına ilişkin hedefleriniz<br />

nelerdir? Bu süreçte pazara<br />

sunacağınız yeni ürünler olacak<br />

mı?<br />

2018 yılına büyük sürprizlerle<br />

geliyoruz.Hedeflerimizden biride yeni<br />

modellerimizle birlikte dünyanın en hızlı<br />

açılıp kapanan şemsiyemizi uluslararası<br />

pazarlarda da tanıtmak ve yurt dışında


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Addo Furniture<br />

yeni ürünlerini tanıttı<br />

Çalışma alanlarına özel yaratıcı ve fonksiyonel tasarımlar geliştiren Addo Furniture,<br />

tasarım vizyonunu ve özgün tarzını yansıttığı showroom’unda yeni nesil ofislerde fark<br />

oluşturacak yeni ürünlerini tanıttı.<br />

Binalardan mutfaklara, mobilyadan<br />

endüstriyel tasarım ve ofislere<br />

kadar yaşamın her alanında<br />

değerlendirme kriteri haline gelen<br />

‘tasarım’ olgusu, ofis dekorasyonunda<br />

da değişimin önünü açıyor. Güçlü bir<br />

vizyon belirleyerek bu akımı doğru<br />

değerlendiren, tasarım olgusunu<br />

başarının sırrı olarak benimseyen ve her<br />

alanda ön plana çıkaran Addo Furniture,<br />

akustik düzenlemelerden derinlik<br />

özelliklerine kadar ince bir tasarımın<br />

ürünü olan showroom’unda yeni<br />

ürünlerini tanıttı. Addo Furniture Firma<br />

Ortakları İbrahim Yıldız ve Eylem Yıldız,<br />

Addo Furniture Genel Müdürü Bünyamin<br />

Usta ev sahipliğinde gerçekleşen<br />

lansmanda markanın art direktörü Sezgin<br />

Aksu, yeni nesil ofislerde çığır açacak<br />

yeni konsepti ‘HUB’ felsefesini ve Wing<br />

koltuğun tasarım aşamalarını anlattı.<br />

Ünlü İtalyan tasarımcılar Jeremiah<br />

Ferrarese ve Paolo Scagnellato imzası<br />

taşıyan Incontro koltuk da ilk kez basına<br />

lanse edildi.<br />

Özgür ve yenilikçi tasarım: HUB<br />

Değişen çalışma ortamına paralel olarak<br />

ortaya çıkan gereksinimleri doğru analiz


eden Addo Furniture, Sezgin Aksu<br />

imzası ile hayata geçirdiği HUB ürünü<br />

ile ofis dekorasyonunda yepyeni bir<br />

dönemin kapısını aralıyor. Günümüzde<br />

hızlı değişime uğrayan moda algısına<br />

ayak uyduran, özgür bir tasarım yaratma<br />

fikrinden doğan HUB, kolaylıkla ayak<br />

değişimine olanak sağlayarak yeni nesil<br />

çalışma kültürünün gerekliliklerine bir<br />

bütün olarak yanıt veriyor. Renk, ayak<br />

ve tabla seçenekleri ile HUB, toplamda<br />

onlarca çeşitle ofislerde fonksiyonelliğin<br />

tasarıma yansımasını simgeliyor. Bireysel<br />

çalışma alanları, sosyal alanlar, birim<br />

yöneticileri ve ev-ofisler için çözümler<br />

sunan HUB, açık ofislerde çalışan<br />

sayısına göre de düzenlenebiliyor.<br />

Coworking anlayışını destekleyen<br />

modülleri ile yüksek masalardan yazı<br />

tahtalarına ve dolaplara kadar sosyal bir<br />

ortam yaratan seri, yeni nesil ofislerde<br />

tüm alanlarda bütünlüğe olanak veriyor.<br />

Wing koltuk ile renklenen<br />

tasarım çizgisi<br />

Addo Furniture Art Direktör Sezgin Aksu<br />

tarafından tasarlanan Wing koltuk, masif<br />

ahşap ve metal olmak üzere 12 farklı<br />

ayak seçeneği, başlıklı ve başlıksız olarak<br />

tasarlanan özgün yapısı, sırt ve başlık<br />

olmadan puf şeklinde kullanım seçeneği<br />

ile özel bir tasarım ürünü… Bekleme<br />

alanlarında ve toplantı salonlarında renk<br />

ve doku alternatifleri ile eğlenceli bir<br />

tasarım ürünü olan Wing, bulunduğu<br />

yerde sıcaklık hissi veren fonksiyonel bir<br />

ürün alternatifi olarak Addo Furniture<br />

koleksiyonunda yerini alıyor. Yapı olarak<br />

kanatlardan esinlenilerek tasarlanan<br />

Wing, sırt destekli tasarımında geriye<br />

doğru sahip olduğu doğal eğimi ile<br />

fonksiyonel bir kullanım sunuyor. Aksu,<br />

ürünü anlatırken ‘Addo Furniture için<br />

Bridge’i tasarlarken asıl amacımız taklit<br />

edilemeyecek, markanın karakterini<br />

yansıtan, özel bir seri yaratmaktı. Wing’in<br />

de çıkış noktası yine Addo kimliği taşıyan<br />

bir koltuk tasarlamaktı. Özgün olması,<br />

ilk bakıldığında Addo ürünü olduğu<br />

anlaşılması önceliğimizdi. Wing’te<br />

tasarımı kavrayan kanatlarla özgün bir<br />

yapı oluşturduk. Estetiği ön plana alırken<br />

fonksiyonelliği de geriye doğru doğal bir<br />

eğimle destekledik.’ dedi.<br />

Sadeliği yansıtan İtalyan<br />

tasarımı: Incontro<br />

İnovatif tasarım çözümleri ile yeni nesil<br />

iş ve yaşam alanları oluşturan Addo<br />

Furniture, ünlü İtalyan tasarımcılar<br />

Jeremiah Ferrarese ve Paolo Scagnellato<br />

imzası taşıyan Incontro ile ofiste ve<br />

ortak alanlarda sadeliğe vurgu yapıyor.<br />

Özgün formu ve fonksiyonel yapısı ile<br />

dar mekânlara uyum sağlayan, minimal<br />

ve yalın tasarım Incontro, modern<br />

dekorasyonun tamamlayıcısı olarak<br />

dikkat çekiyor. Küçük ofislerden büyük<br />

projelere, bekleme alanlarından toplantı<br />

ve konferans salonlarına kadar birçok<br />

kullanım alanı için tercih edilebilen<br />

Incontro ailesi, farklı renk, ayak ve özellik<br />

opsiyonları da sunuyor. 4 farklı ayak<br />

seçeneği, oturma alanı için plastik veya<br />

döşeme alternatifi, sırt kısmı için plastik,<br />

döşeme ve file opsiyonu bulunduran<br />

tasarımın ayaklarda iki, plastik kısımlarda<br />

ise beş farklı renk alternatifi mevcut.<br />

Oturma alanında döşeme kısımları<br />

isteğe bağlı olarak kumaş, suni deri veya<br />

gerçek deri olarak üretilebiliyor. İsteğe<br />

göre tasarıma yazı tableti eklenebiliyor.<br />

Kolçaklı veya kolçaksız üretim<br />

yapılabildiği gibi, Incontro ailesinde farklı<br />

renk ve materyal kombinasyonuyla çok<br />

geniş bir ürün yelpazesi sunuluyor. Ofis<br />

projelerinden otellere, hastanelerden<br />

havalimanlarına, konferans salonlarından<br />

okul ve üniversitelere kadar geniş bir<br />

kullanım alanına sahip olan Incontro<br />

sandalyeler, evlerde de özellikle mutfakta<br />

tercih ediliyor.


hotel restaurant<br />

50 & hi-tech<br />

ürün<br />

Bitter ile<br />

özgün sunumlar,<br />

özgür şefler…<br />

Tasarım ve ustalıkta<br />

mükemmeliyeti<br />

hedefleyen<br />

Jumbo, yenilikten<br />

vazgeçmeyen<br />

şefler için Bitter<br />

koleksiyonu ile masa<br />

düzenlemelerine<br />

zamanın ötesinde bir<br />

dokunuş daha ekledi.<br />

Bitter koleksiyonunda<br />

ince topraktan işlenen her<br />

bir parça, kahverenginin<br />

tonlarını uyum içinde<br />

birleştiren eşsiz bir işçilikle<br />

geliştirilmiştir. Antika ve<br />

lüks gözüken bir yüzeye<br />

sahip olan koleksiyon,<br />

özgün formları ve<br />

kakaonun tonlarını yansıtan<br />

renkleri ile iddialı menü<br />

sunumlarına imkan tanır.


hotel restaurant<br />

52 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Altınbaşak<br />

“Durmak yok, çalışmaya<br />

devam” diyor<br />

Yatırımları kesmiyor!<br />

“Sektör tarafından tercih edilmemizin önemli<br />

bir sebebi olan ürün çeşitliliği konusunda<br />

ara vermeden çalışıyoruz. Önümüzdeki<br />

dönemde hem piyasaların talep ettiği hem<br />

de bizim piyasalara tanıtmayı düşündüğümüz<br />

yeni ürün serilerimiz olacak. Sloganımız:<br />

‘Durmak Yok, Çalışmaya Devam!”<br />

Endüstriyel Mutfak Eşyaları pazarında<br />

yenilikçi vizyonuyla sektöre<br />

profesyonel çözümler sunan<br />

Altınbaşak Mutfak Eşyaları, HOST Milano<br />

Fuarı’nda sergilediği 1.200’den fazla<br />

çeşitteki ürünleriyle ziyaretçilerden tam<br />

not aldı. <strong>2017</strong> yılını başarılı bir sezon<br />

olarak kapatmaya hazırlanan ve 2018<br />

yılı hedeflerine yeni makine parkuru<br />

yatırımını da ilave eden firmanın fuarlara<br />

yönelik çalışmalarını ve yeni dönem<br />

hedeflerini Altınbaşak Mutfak Eşyaları<br />

Genel Müdürü Abdurrahman Dönmez ile<br />

konuştuk.<br />

Altınbaşak Mutfak Eşyaları<br />

olarak HOST Milano’da yer<br />

aldınız. Fuar nasıl geçti,<br />

değerlendirmelerinizi<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

İki yılda bir düzenlenen ve sektörün<br />

bölgedeki en etkili fuarlarından biri olan<br />

HOST Milano’ya bu sene firma olarak ilk<br />

defa katıldık. Fuarın çok önemli olduğunu<br />

zaten biliyorduk, fakat katıldıktan sonra<br />

ne kadar iyi olduğunu daha da iyi gördük.<br />

Öncelikle fuarda stant açan firmalar,<br />

sektörün ilgisini fazlasıyla çekecek olan<br />

firmalardı. Bundan dolayı uluslararası<br />

katılım çok iyiydi. İtalyan ziyaretçilerin<br />

yanında, dünyanın dört bir tarafından<br />

gelen ve sektörün önemli aktörleri fuarı<br />

ziyaret ettiler. Bizim de beklentimiz bu<br />

yönde olduğu için standımızı çok başarılı<br />

bir firmaya hazırlattık ve tüm ziyaretçiler<br />

tarafından çok ilgi gören ve beğenilen bir<br />

stant oldu. Genel olarak değerlendirmek<br />

gerekirse, biz çok memnun kaldık ve<br />

standımızı ziyaret edenlerin önemli bir<br />

bölümüyle önümüzdeki dönemde uzun<br />

soluklu ticari ilişkiler geliştirebileceğimizi<br />

düşünüyoruz.<br />

Fuara bu yıl hangi yeni<br />

ürünlerinizle katıldınız?<br />

Özellikleri hakkında bilgi<br />

verebilir misiniz?<br />

Bizim fuar için hazırladığımız özel<br />

bir ürün olmamakla birlikte, mevcut<br />

1.200’den fazla ürünümüzle ziyaretçilerin<br />

ilgisini fazlasıyla çekmeyi başardık. Hem<br />

ürün kalitemiz hem de alternatifli ürün<br />

çeşidimiz çok beğenildi. Standart pişirme<br />

ekipmanlarımızın yanında hem tel hem<br />

de alüminyum-çelik-bakır gibi metal<br />

sunum aksesuarlarımızla ziyaret edenleri<br />

memnun edecek bir ürün gamımız<br />

mevcuttu.<br />

Önümüzdeki döneme ait fuar<br />

takviminizden de bahseder<br />

misiniz biraz?<br />

Biz ülkemizde iki yılda bir TUSİD<br />

tarafından düzenlenen HOSTECH<br />

fuarlarına oldukça büyük alanlı ve<br />

ilgi çekici stantlarla düzenli olarak<br />

katılıyoruz. Bunun dışında yine iki<br />

yılda bir düzenlenen Milano’daki HOST<br />

Fuarı’na da artık düzenli katılım yapmayı<br />

planlıyoruz. Daha şimdiden 2019’daki<br />

fuar için yerimizi ayırttık. Bunların<br />

dışında ülkemizde her yıl düzenlenen ve<br />

daha butik tarzda bir fuar olan SİRHA<br />

fuarlarına da katılmaya çalışıyoruz. Yurt<br />

dışı fuarları biraz daha yorucu ve zorlu<br />

olsa da önümüzdeki dönemde Milano<br />

dışında, diğer ülkelerde düzenlenen<br />

fuarlara da programımız uyduğu sürece<br />

katılmayı düşünüyoruz.<br />

Son olarak bu yıl firmanız<br />

için nasıl geçti, 2018 yılından<br />

beklentileriniz neler?<br />

Önümüzdeki dönem için yeni<br />

yatırım planlamalarınız olacak<br />

mı?<br />

<strong>2017</strong> yılı bizim için oldukça başarılı geçti.<br />

Bizim en büyük sıkıntımız olan üretim<br />

hacmimizdeki yetersizlik, önümüzdeki<br />

yılın başından itibaren faaliyete girecek<br />

yeni makine parkurumuz ile çözülecek.<br />

Bu sayede hem yurt içi hem de yurt dışı<br />

taleplerini daha rahat karşılayabileceğiz.<br />

Sektör tarafından tercih edilmemizin<br />

önemli bir sebebi olan ürün çeşitliliği<br />

konusunda ara vermeden çalışıyoruz.<br />

Önümüzdeki dönemde hem piyasaların<br />

talep ettiği hem de bizim piyasalara<br />

tanıtmayı düşündüğümüz yeni ürün<br />

serilerimiz olacak. Sloganımız: “Durmak<br />

Yok, Çalışmaya Devam!”


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Bereket Döner’den farklı<br />

franchise alternatifleri<br />

Bereket Döner CEO'su Muhammet Nezif Emek, genç yatırımcılar için franchise bedeli<br />

almadan anahtar teslimi iş yeri kurma modeli geliştirdiklerini söyledi.<br />

Dünyanın en çok bilinen döner<br />

markası haline gelen Bereket<br />

Döner, yatırımcılar için franchise<br />

seçeneklerine yenilerini ekledi. Genç<br />

yatırımcılar için yeni iş imkanları<br />

geliştiren Bereket Döner, 5 ayrı franchise<br />

modeliyle bütçesi küçük, hedefi büyük<br />

yeni nesil girişimcilerin de önüne açıyor.<br />

Her keseye uygun franchise<br />

imkanı<br />

Bereket Döner CEO'su Muhammet<br />

Nezif Emek, kurumsal yatırımlara <strong>2017</strong><br />

yılı boyunca büyük önem verdiklerini<br />

belirterek, “Bu arada genç yatırımcılara<br />

verdiğimiz önem gereği onlar için<br />

alternatif yatırım ve müteşebbislik fırsatı<br />

sunuyoruz. Yatırımcı ruhunu canlı tutan<br />

ve yüksek ticari potansiyel barındıran<br />

gençlere; bütçesi küçük, vizyonu büyük<br />

anahtar teslim iş imkanı sağlıyoruz.<br />

Geliştirdiğimiz yeni franchise modelleri<br />

ile tüm yatırımcı profillerine cazip iş<br />

imkanları kurmayı hedefliyoruz” dedi.<br />

Paket döner satışlarına özel<br />

yatırım<br />

Küçük ölçekli yatırımcılar için geliştirilen<br />

yeni yatırım modellerinin özellikle<br />

İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa<br />

ve Konya gibi büyük şehirlerde ilgi<br />

göreceğini söyleyen Emek şu bilgileri<br />

verdi; “Zamanla yarışan işletmeler için<br />

Bereket Döner Paket ve Bereket Döner<br />

Express gibi yeni franchise sistemleri<br />

hem çok kazandırıyor, hem de hızlı servis<br />

ağıyla tercih nedeni oluyor. Bereket<br />

Döner olarak yatırımcı adaylarımıza beş<br />

farklı konsept seçeneği sunmaktayız.<br />

Bunlar; Bereket Döner Durak, Bereket<br />

Döner Paket, Bereket Döner Express,<br />

Bereket Döner ve Bereket Döner Since<br />

1988'dir. Konseptine göre franchise<br />

bedeli hiç almadığımız modellerimiz<br />

olduğu gibi 45 bin TL, 75 bin TL gibi<br />

değişen bedeller alınan modellerimiz de<br />

bulunmaktadır. Son zamanlarda en çok<br />

ilgi gören iki konseptimiz Bereket Döner<br />

Durak ve Bereket Döner Express'tir.<br />

Franchise bedeli almadığımız Bereket<br />

Döner Durak konseptini anahtar teslim<br />

olarak sunmaktayız. Bu konseptin bedeli<br />

60 bin TL olup satışa hazır ürünler dahil<br />

standart olarak servise hazır halde<br />

teslim etmekteyiz. Yoğun ilgi gören diğer<br />

konseptimiz Bereket Döner Express ise<br />

ortalama 120 bin TL yatırım maliyeti ile<br />

yatırımcılarımızın yeni gözdesi.


hotel restaurant<br />

56 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Kayalar Mutfak HOST<br />

Milano’da yeni tasarım<br />

soğutucularıyla<br />

yoğun ilgi gördü<br />

“2018 yılında mevcut fabrika binamıza ilave<br />

olarak yapılan üretim ve yönetim binası<br />

tamamlanmış olacak ve kapasitemiz daha<br />

da artacaktır. Her geçen gün markamızı<br />

bulunduğu iyi konumdan daha da iyi<br />

seviyelere çıkarma yolunda emin adımlarla<br />

ilerlemekteyiz.”<br />

Firmanın gelecek fuar takviminde hangi<br />

fuarlar var?<br />

2018 fuar planlarımız arasında EquipHotel<br />

Paris, GulfHost Dubai, HOSTECH by TUSİD<br />

ile birlikte Amerika’da sektörümüzle ilgili<br />

kimi fuarları da araştırma kapsamımıza<br />

almış bulunmaktayız. Katılım dışında birçok<br />

yerel ve uluslararası fuar ziyaretleri de 2018<br />

yılı programlarımız arasında yer alıyor.<br />

Endüstriyel mutfak sektörünün güçlü<br />

tedarikçilerinden Kayalar Mutfak,<br />

HOST Milano <strong>2017</strong>’de yeni tasarım<br />

soğutucularıyla uluslararası pazarlardan<br />

da tam not aldı. 2018 yılı ajandasına yine<br />

sektörün nabzını tutacak yurt içi ve yurt<br />

dışı fuarları yazan markanın HOST Milano<br />

ile birlikte gelecek fuar takvimini, yeni<br />

ürünlerini ve yatırım planlarını Kayalar<br />

Mutfak Genel Müdür Yardımcısı Erol Kaya<br />

ile konuştuk.<br />

Kayalar Mutfak olarak HOST Milano’da yer<br />

aldınız. Fuar nasıl geçti, hangi ürünlerinizi<br />

sergilediniz?<br />

Profesyonel mutfak sektörünün en önemli<br />

fuarlarından olan HOST Milano, bu yıl da<br />

geçen yıllara göre daha çok ziyaretçi alması<br />

bakımından fuara katılma kararımızın ne<br />

kadar isabetli olduğunu gösterdi. Gelen<br />

ziyaretçilerin tamamıyla profesyonel ve<br />

hedef kitlemizden olması bizi çok memnun<br />

etti. Gerek başarılı stand tasarımımız<br />

gerekse yaptığımız salon değişikliğinin<br />

de olumlu katkılarını gördük. Bunlara<br />

ilave olarak fuarın resmi web sayfasından<br />

organize edilebilen ikili görüşmeler ve<br />

randevu sistemi de çok faydalı oldu tabii.<br />

Bu randevu sistemi sayesinde istenilen<br />

sayıda görüşme organize edilebilmekte<br />

ve davet edilen kişilerle görüşmeler<br />

gerçekleştirilmektedir.<br />

“Yeni tasarım soğutucularımızla büyük ilgi<br />

gördük”<br />

HOST Milano ile ilgili bir değerlendirmede<br />

bulunmak gerekirse; fuarın ilk ve son günü<br />

nispeten daha zayıf geçti. Kayalar Mutfak<br />

olarak bu fuarda özellikle yeni tasarım<br />

soğutucularımızın tanıtımına ağırlık verdik.<br />

Bu anlamda ürünlerimizin fuar ziyaretçileri<br />

tarafından büyük ilgi gördüğünü ve bu<br />

sayede yeni bağlantılar kurma imkanı<br />

bulduğumuzu da söylemeliyim. Teşhir<br />

ettiğimiz yeni tasarım buzdolapları olarak;<br />

700 ve 900 Seri Pişiriciler, Set Üstü<br />

Aksesuar ürünlerimizle fuarda iyi bir tanıtım<br />

yaptığımıza inanıyoruz. Bunun neticesi<br />

olarak da fuar sonrasında tüm ziyaret eden<br />

mevcut ve potansiyel müşterilerimizle iş<br />

hacmimizi genişleteceğimize inanıyoruz.<br />

Kayalar Mutfak olarak kurulduğumuz<br />

1957 yılından bugüne ürün çeşitliliğimizi<br />

artırmaktayız. Bugün itibariyle 2000’in<br />

üzerinde ürün imal etmekteyiz.<br />

Yılı kapatırken <strong>2017</strong> nasıl geçti, gelecek<br />

yıla ilişkin hedefleriniz, projeleriniz,<br />

yatırımlarınız neler?<br />

Tüm politik ve ekonomik sorunlara rağmen<br />

firmamız, Türkiye’nin büyüme hızına paralel<br />

olarak ciro ve büyüme hedefi yakalamış<br />

ve geçmiştir. Kaybedilen pazarlara yeni<br />

pazarlar eklenmiş ya da mevcut pazar<br />

payımız artırılarak firmamızın bir adım daha<br />

öne çıkması sağlanmıştır. Sektörümüzde<br />

birçok sektörde göremeyeceğimiz oranda<br />

ciddi rekabet yaşanmaktadır. Sadece HOST<br />

Milano Fuarı’na katılan Türk firmaların<br />

sayısı 60’ın üzerindedir. Özellikle İtalya,<br />

Çin, Hindistan, İspanya, Almanya ve diğer<br />

ülkelerin üretimleri gelecek yıllarda bu<br />

rekabeti derinleştirecektir. Sektörde yer<br />

alan firmalar bu durum karşısında yeni<br />

arayışlara girmektedir. Kayalar Mutfak<br />

olarak biz her yıl Ar-Ge ve tanıtıma ayrılan<br />

bütçeyi düzenli olarak artırmaktayız.<br />

Yeni ürünlerin geliştirilmesi, piyasada<br />

tutunmasını sağlamak ve düzenli olarak<br />

talep oluşturulması öncelikli hedeflerimiz<br />

arasında geliyor. Mevcut ürünlerimizde de<br />

kaliteyi artırmakta ve müşteri taleplerine<br />

göre iyileştirme yapmaktayız. Mevcut<br />

fabrika binamıza ilave olarak yapılan üretim<br />

ve yönetim binası yeni yılda tamamlanmış<br />

olacak ve kapasitemiz daha da artacaktır.<br />

Her geçen gün markamızı bulunduğu iyi<br />

konumdan daha da iyi seviyelere çıkarma<br />

yolunda emin adımlarla ilerlemekteyiz.


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Su üstü eğlence-spor konseptinde yeni trend:<br />

‘Aquasport Park’<br />

“Yıllardır turizmde eğlence sektöründe hep aynı şeylerle vakit geçiriyor, eğleniyoruz.<br />

Bizim ürünümüz sektöre canlılık kattı. Turizmde trend tatilde dinlenmenin yanında spor,<br />

beslenme alışkanlıklarının değişmesi, değişik aktiviteler sunmak oldu. Aquasport Park<br />

olarak tüm kullanıcılarımıza eğlence, spor ve aktiviteyi aynı platformda sunuyoruz.”<br />

Deniz kum güneş turizmine müdavim<br />

olanlar için artık yepyeni bir tatil<br />

konsepti var! Mayorka, Kanarya<br />

Adaları, İbiza, Karayip ve Bahama<br />

sahillerinden sonra ilk modülünü Antalya<br />

Belek’teki Port Nature Resort Luxury<br />

Hotel’de uygulayan Aquasport Park,<br />

“Deniz Benim Oyun Alanım” mottosuyla<br />

sınırsız eğlence, oyun ve deniz sporlarını<br />

sıra dışı bir konseptle tatil planlarınıza<br />

dahil ediyor. Bu modül ile sadece kıyı<br />

otellerini değil, aynı zamanda su üstü<br />

eğlence-spor konseptinin var olduğu tüm<br />

yatırımları da hedeflediklerini açıklayan<br />

Aquasport Park Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Uğur Hızal ile bu yepyeni konsepti ve<br />

yatırım planlarını konuştuk.<br />

Uğur Bey, öncelikle sizi kısaca<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

1977 yılında Sakarya’da dünyaya geldim.<br />

Dönemin şartları nedeniyle eğitimimi<br />

yarıda bırakıp erken yaşta çalışmaya<br />

başladım. Çalışırken bir taraftan da<br />

Sakarya Spor’un alt yapısında futbol<br />

oynamaya başladım. Hem çalışıyor<br />

hem futbol oynuyor diğer taraftan da


gelmiş plaj eğlence kültürüne yeni bir<br />

soluk ve heyecan getirdi diyebiliriz.<br />

Ailelerin sadece çocuklarını güvenli<br />

bir şekilde eğlendirdiği değil; hep<br />

birlikte eğlendikleri, spor yapma imkanı<br />

buldukları ve yüzdükleri bir konsept bu.<br />

dinlenmenin yanında spor, beslenme<br />

alışkanlıklarının değişmesi, değişik<br />

aktiviteler sunmak oldu. Biz Aquasport<br />

Park olarak tüm kullanıcılarımıza<br />

eğlence, spor ve aktiviteyi aynı platformda<br />

sunuyoruz.<br />

eğitimimi açıktan bitirmeye çalışıyordum.<br />

Askerlik görevimden sonra sadece futbol<br />

oynamaya karar verdim. Fakat geçirdiğim<br />

sakatlık sebebi ile yolun çok başındayken<br />

bu isteğim gerçekleşmedi. Sonrasında<br />

TAV Havalimanları Holding’te çalışmaya<br />

başladım ve sektörde yaklaşık olarak 17<br />

sene görev aldım. Sonrasında da çalışma<br />

hayatıma dostum Sinan Büyükay ile<br />

birlikte çalışma kararı aldım ve 14 aydır<br />

CPS PRESFORM’da çalışıyoruz. Ana<br />

iştigalimiz, otomotiv sektöründe parça<br />

üretmek. Ayrıca birçok proje üzerinde<br />

çalışıyoruz ki bunlardan ilki Aquasport<br />

Park oyun parkurları…<br />

Aquasport Park’ı kuruluşu,<br />

hizmet ağı, ürünleri ve ortaklık<br />

yapısı doğrultusunda ana<br />

hatlarıyla tanıtır mısınız?<br />

Aquasport Park kısaca su üstü eğlencespor<br />

konsepti. “Deniz Bizim Oyun<br />

Alanımız” mottosu ile turizm sektörüne<br />

yeni bir soluk ve enerji getiriyoruz ve<br />

de çok iddialıyız diyebilirim. Hizmet<br />

ağımız denize kıyısı olan her türlü turizm<br />

işletmesi. Hatta denizlerle kısıtlı değil,<br />

gölleri ve havuzları da buna katabiliriz.<br />

Ürün yelpazemiz çok geniş olduğundan<br />

birçok farklı uygulama modellerimiz<br />

bulunmakta.<br />

Modülü detaylı olarak anlatır<br />

mısınız? Kullanıcılarına ne gibi<br />

uygulamalar sağlıyor?<br />

Aquasport Park tamamı ile klişe haline<br />

Modülün bir tesise kurulum<br />

maliyeti nedir? İşletmelere<br />

göre hangi fiyat aralıklarında<br />

bulunuyor?<br />

Ciddi yatırımlar planladık tabii ki ve<br />

buna bağlı olarak hemen üretime geçtik.<br />

Maliyetler ve fiyatlardan net olarak<br />

bahsedemeyeceğim. Çünkü her alan<br />

ve modüle göre değişkenlik gösteriyor.<br />

Ama yatırımcının ürüne olan ilgisinden<br />

ve üründen memnun kalmaları bizim çok<br />

doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor,<br />

bu da memnun edici tabii.<br />

Marka olarak ilk modülü kısa bir süre<br />

önce Antalya’da Port Nature Resort<br />

Luxury Hotel’de uyguladınız.<br />

Yatırımlarınız bundan sonraki<br />

süreçte ne şekilde devam<br />

edecek, anlatır mısınız?<br />

Dediğiniz gibi ilk lansmanımızı Port<br />

Nature Resort’ta gerçekleştirdik. Bu<br />

vesile ile nabız yoklama ve piyasayı<br />

değerlendirme fırsatı bulduk. Mevsimin<br />

Türkiye’de özellikle Antalya’da çok<br />

daha iyi ve uzun olması bizi lansman<br />

için o bölgeye yönlendirdi. Akdeniz<br />

bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin<br />

her yerinden talep aldık ve bu bizi<br />

fazlasıyla mutlu etti. Yurt dışında hedef<br />

bölgelerimiz başta Kıbrıs olmakla<br />

beraber Yunanistan ve yakın coğrafyadaki<br />

komşularımız. Avrupa’dan talepler<br />

gelmeye başlaması da bizi o tarafa<br />

yönlendirecek gibi. Firma olarak gelen<br />

yoğun talepler doğrultusunda üretimimizi<br />

planlıyoruz ve üretime geçtik bile. Bu da<br />

ek yatırım yapmamıza sebebiyet verdi<br />

olumlu manada.<br />

Turizm sektöründe deniz, kum,<br />

güneş turizmi yapan işletmelere<br />

yönelik hizmet algısını bağlı<br />

bulunduğunuz kulvarda nasıl<br />

değerlendirirsiniz? Bu alana<br />

yönelik hizmet algısı ve trendler<br />

ne yöne gidiyor?<br />

Yıllardır turizmde eğlence sektöründe<br />

hep aynı şeylerle vakit geçiriyor,<br />

eğleniyoruz. Bizim ürünümüz sektöre<br />

canlılık kattı. Turizmde trend tatilde


hotel restaurant<br />

60 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Restoranlar için mükemmel iş ortağı<br />

Yemeksepeti'nden çıktı,<br />

'Portakal' hizmette!<br />

Bir restoranınız var ve kendi<br />

performansınızı kendiniz ölçmek,<br />

tıpkı global zincir restoranlar<br />

gibi profesyonel şekilde raporlama<br />

yapmak istiyorsunuz. Sadece bunlar<br />

da değil; kendi menünüzü oluşturmak,<br />

güncellemek, borç, bakiye takipleri ve<br />

sipariş detaylarına ulaşmak istiyorsunuz.<br />

O halde Yemeksepeti’nin yeni uygulaması<br />

Portakal tam da sizin ihtiyaçlarınıza<br />

göre!..<br />

Şimdiden 10 binden fazla restorana<br />

hizmet sağlayan Yemeksepeti’nin<br />

en yeni uygulaması Portakal ile ilgili<br />

tüm detayları ve sektörün gelişimine<br />

katkılarını Yemeksepeti Satış Direktörü<br />

Korhan Erçin ile konuştuk.<br />

Yemeksepeti’nin yeni<br />

uygulaması ‘portakal’ nedir?<br />

Portakal, Yemeksepeti’nin iş ortağı<br />

restoranlar için geliştirdiği bir platform.<br />

Restoranlar bu platform üzerinden kendi<br />

performanslarını ölçümleyebiliyor, iş<br />

akışlarıyla ilgili raporlar çıkartabiliyor. En<br />

kısa haliyle söylemek gerekirse Portakal,<br />

restoranlara işlerini operasyonel ve<br />

finansal açıdan geliştirme ve büyüme<br />

imkanı sunan, self-servis bir danışmanlık<br />

ve destek platformu.


Bu uygulama nasıl ortaya çıktı?<br />

Yemeksepeti olarak birlikte çalıştığımız<br />

restoranları iş ortaklarımız olarak<br />

görüyoruz. Onların işlerini büyütmeleri,<br />

performanslarını artırmaları, daha<br />

kaliteli hizmet verirken daha çok<br />

kazanmaları bizim için önemli. Bu<br />

anlayışla şimdiye dek kendilerine pek çok<br />

konuda bilgilendirme yapıyor, gereken<br />

raporları veya verileri aktarıyorduk.<br />

Fakat bu, satış ekibimizin çabalarıyla,<br />

bizim takvimimiz el verdikçe mümkün<br />

oluyordu. Biz de, elimizdeki verileri ve<br />

know-how’ı paylaşabileceğimiz, bugüne<br />

dek restoranlara işlerini büyütmeleri için<br />

sunduğumuz tüm verilere artık kendi<br />

diledikleri zaman ulaşabilecekleri bir<br />

platform oluşturmak istedik.<br />

Restoranlar bu uygulama<br />

sayesinde ne gibi faydalar<br />

elde edecekler? İşlerini<br />

büyüteceklerini söylediniz, bu<br />

nasıl olacak?<br />

Daha önce restoranlar kendilerine ait<br />

bilgilere telefonla, e-posta üzerinden<br />

isteklerle ulaşıyorlardı. şimdi Portakal<br />

üzerindeki raporlar sayfasına<br />

ulaştıklarında kendi bölgelerinde<br />

pastadaki paylarını ve değişimini<br />

görebiliyorlar. Ürünleriyle ilgili satış<br />

adetlerini, önceki dönemlere göre<br />

değişiklikleri inceleyebiliyorlar. Burada<br />

yaptıkları bir fiyat değişikliği veya<br />

bölge eklemenin cirolarına katkısını<br />

takip edebiliyorlar. Böylece para<br />

kazandıran ve kaybettiren değişiklikleri<br />

buradaki raporlarla yakalayıp önlem<br />

alabilir hale geliyorlar. Örneğin az<br />

sipariş alan ve uzak olan bir bölgeyi<br />

Portakal üzerinden yakalayıp kapatıp<br />

devamında daha iyi sipariş aldıkları<br />

bölgelere yoğunlaşabiliyorlar. Joker<br />

bölümündeki rapor yardımıyla haftanın<br />

hangi günlerinde ve saatlerinde<br />

operasyonlarının ve mutfaklarının yoğun<br />

olduğunu görüp ona göre planlama<br />

yapabiliyorlar. Yine bölgesel inceleme<br />

raporunda o bölgedeki kullanıcıların<br />

ne kadarına ulaştıklarını görüp<br />

potansiyellerini anlayabiliyorlar. Bölge<br />

bazlı ciro, kullanıcı erişim oranları<br />

gibi çeşitli datalarla gidişatlarını<br />

inceleyebiliyorlar. Şu an en çok kullanılan<br />

reklam alanlarından “Öncelikli Gösterim”<br />

alanı için Portakal üzerinde nerelerin<br />

müsait olduğunu takip edebiliyor ve<br />

sistem üzerinden satın alma yaparak boş<br />

yerleri rakip restoranlar almadan satın<br />

alabiliyorlar.<br />

“Restoranlar kendileri menüleri<br />

oluşturup başvuruyu sistem<br />

üzerinden yapabiliyorlar”<br />

Daha önce telefonla, e-posta ile ilerleyen<br />

birçok diğer süreç de artık Portakal<br />

üzerinde. Örneğin menü güncelleme,<br />

fiyat değişimi, bölge artırımı gibi birçok<br />

konu Portakal üzerinden yapılabiliyor<br />

veya talebi oluşturulabiliyor. Devamında<br />

talebin durumu da yine Portakal<br />

üzerinden takip edilebiliyor. Böylece<br />

iş gücü kayıpları, hatalı iletişimle olası<br />

yanlışlıklarının önüne geçilmiş oluyor.<br />

Burada diğer yeni bir alan da şu;<br />

özel indirim programları dahilinde<br />

kullanıcılara en çok hitap edecek ve<br />

en iyi ses getirecek menüleri tavsiye<br />

eden bir yapı ile kendileri menüleri<br />

oluşturup başvuruyu sistem üzerinden<br />

yapabiliyorlar. Yine borç, bakiye takipleri;<br />

sipariş detaylarına ulaşım Portakal<br />

üzerinde mevcut. Sözün kısası telefonla<br />

ve e-posta ile yapılan ve takibi manuel<br />

yürüyen birçok iş artık Portakal üzerinde<br />

mevcut ve çok daha rahat bir şekilde<br />

yapılabiliyor.<br />

Bugüne kadar kaç restoran<br />

sisteme dahil oldu?<br />

Restoranların yeni uygulamaya<br />

ilgisi nasıl?<br />

Şimdiden 10 binden fazla restoran<br />

sisteme girdi. Yemeksepeti<br />

restoranlarının yüzde 72’si Portakal’ı<br />

her gün kullanıyor. Günde 40 binden<br />

fazla sayfa görüntülenmesi sağlanıyor.<br />

Bu verilere bakarak diyebiliriz ki,<br />

restoranlarımız Portakal’ın kendilerine<br />

sağladığı imkanları farkında ve sisteme<br />

çok hızlı bir şekilde adapte oldular. En<br />

çok görüntülenen modüller ise menü<br />

güncelleme, puanlama/yorum sayfaları,<br />

raporlar ile Joker/reklam satın alma<br />

servisleri.<br />

Yemeksepeti bu yeni<br />

uygulamayla ne gibi bir fayda<br />

elde ediyor?<br />

Yemeksepeti olarak nasıl ki kullanıcı<br />

deneyimine ve kullanıcı memnuniyetine<br />

maksimum önem veriyorsak,<br />

restoranlarımızın büyümesine katkı<br />

sağlamak ve onlar için mükemmel bir iş<br />

ortağı olmak da bizim için çok önemli.<br />

Restoranlar büyüdükçe Yemeksepeti de<br />

büyüyor, onlar kazandıkça Yemeksepeti<br />

de kazanıyor. Bunu ilk günden beri<br />

çok net bir şekilde biliyoruz. Bu<br />

nedenle restoranlarımıza yönelik bu<br />

gibi çalışmalar hayata geçiriyoruz.<br />

Öte yandan, restoranların operasyon,<br />

finans ve pazarlama tarafında kendi<br />

aksiyonlarını alabilmelerini sağlıyoruz.<br />

Restoranların operasyonlarının<br />

iyileşmesiyle, kullanıcılarımız da<br />

yemeklerine daha hızlı ve doğru şekilde<br />

ulaşıyorlar. Bu şekilde de Portakal<br />

Yemeksepeti sistemine değer katıyor.<br />

Portakal sektörün gelişimine<br />

katkı sağlayacak mı?<br />

Elbette. Portakal restoranların<br />

büyümesine, dolayısıyla da sektörün<br />

potansiyellerinin daha verimli şekilde<br />

hayata geçirilmesine imkan tanıyacak.<br />

Öte yandan, Portakal sayesinde artık<br />

lokal bir restoran da tıpkı global zincir<br />

restoranlar gibi profesyonel şekilde<br />

raporlama alacak, onlarla aynı imkanlara<br />

sahip olacak. Bugün Türkiye’deki<br />

restoranların çok büyük bir çoğunluğu<br />

küçük ve orta ölçekli işletmeler. Bu<br />

işletmelerin büyük markalarla aynı<br />

imkanlara sahip olabilmeleri sektörde<br />

güçlü olabilmelerini, rekabet içinde daha<br />

aktif rol alabilmelerini sağlayacak. Tüm<br />

bunlar da sektörün geneline olumlu<br />

şekilde yansıyacak.


hotel restaurant<br />

62 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

British Airways ve Amadeus,<br />

IATA’nın One Order’ını test edecek<br />

Amadeus ve British Airways, IATA’nın One Order standartını test etmek<br />

için güç birliğine gitti. Amadeus ve British Airways’in deneyimleyeceği<br />

IATA’nın One Order’ının sektöre inovatif çözümler sunacağına<br />

inandıklarını vurgulayan Amadeus IT Group Kuzey ve Batı Avrupa<br />

Havayolları Başkanı Manuel Midon, “Kağıt üzerindeki işleri azaltan ve<br />

seyahati kolaylaştıran her şey olumlu bir inovasyondur. Bu nedenle<br />

IATA’nın yeni One Order standardını denemek için British Airways ile<br />

birlikte çalışmaktan gurur duyuyoruz‘’ dedi. Havayollarının sattığı yan<br />

hizmetler artarken giderek daha detaylı satış tekniklerini kullandığına<br />

değinen Midon, “Dolayısıyla, muhasebe prosedür ve işlemlerinin de bu<br />

duruma uyum sağlaması gerekiyor. Bu yönde atılmış bir ileri adım olan<br />

One Order standardı, bu bilgileri gerçek zamanlı ve yapılandırılmış olarak<br />

gelir muhasebesinde kullanıma hazır hale getirecek” dedi.<br />

Panasonic Eco Solutions<br />

Türkiye’den<br />

Azerbaycan’da güçlü iş<br />

birliği<br />

Elektrik anahtarı ve priz sektöründe global pazar liderliğini hedefleyen<br />

Panasonic, bu vizyonuna ulaşmak için en güçlü adımlardan birini VİKO’ya<br />

yaptığı yatırımla birlikte attı. Türkiye’de Panasonic Eco Solutions Elektrik<br />

Sanayi ve Ticaret AŞ unvanıyla faaliyet göstermeye başlayan kuruluş,<br />

AMEA Bölgesine dair gelecek hedefleri kapsamında başta Azerbaycan<br />

olmak birçok ülkedeki varlığını giderek güçlendiriyor. Asya, Afrika, Orta<br />

Doğu ve Avrupa’da 70’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştirerek ürünlerini<br />

dünyanın dört bir yanındaki müşterileri ile buluşturan Panasonic Eco<br />

Solutions Türkiye, kendi sektöründe Azerbaycan liderliğini hedefliyor.<br />

Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı<br />

Avrupa’nın ve dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.<br />

Küresel Raporlama Girişimi (GRI) G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu’na uygun olarak hazırlanan ve bu yıl üçüncüsü<br />

hazırlanan rapora göre, Şişecam Cam Ambalaj, gerçekleştirdiği verimlilik çalışmaları sonucunda Türkiye ve yurt dışındaki<br />

operasyonlarda toplam 34,1 milyon TL tasarruf sağlarken, Türkiye operasyonuna ait birim enerji tüketim oranını da yüzde 4,5<br />

oranında azaltmayı başardı. Ürün geliştirme uygulamaları kapsamında, raporlama döneminde hayata geçirdiğimiz çalışmalar ile<br />

9 adet üründe yüzde 8 oranında hafifletme gerçekleştirmeyi başlatan Şişecam Cam Ambalaj, 6.727 ton cam tasarrufu sağladı.<br />

Ekonomik, sosyal ve çevresel alanlardaki sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak geliştirmeyi hedefleyen Şişecam Cam<br />

Ambalaj’ın, sürdürülebilirlik yaklaşımı finansal devamlılık için katma değer yaratma, çevresel etkiyi azaltma ve paydaşlar için<br />

kalıcı değerler oluşturma ilkeleri üzerine kurulu.


Made by<br />

Fotoğraf: DIPH PHOTOGRAPHY.


hotel restaurant<br />

64 & hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Dilek Gürsel ile<br />

turizmde<br />

30 yıl<br />

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan


Maaile kimyager olsa da onun bir<br />

türlü kimyayla kimyası tutmadı.<br />

Aklında bir tek turizm okumak<br />

vardı, nitekim aile meclisi kararlarını da<br />

aşarak otelcilik eğitimi almayı kafaya<br />

koydu. Önce hocası sonra eşi olacak<br />

Savaş Gürsel’in elinden üniversite<br />

diplomasını aldığında açıldı turizme tek<br />

tek yolları…<br />

Bugün bir aile şirketi olarak 1971 yılından<br />

bu yana İstanbul turizm-otelciliğine<br />

hizmet veren Konak Hotel’in F&B<br />

Sorumluluğunu üstlenen Dilek Gürsel’in<br />

turizmde 30 yıla uzanan yolculuğu bu<br />

röportajımızda….<br />

Dilek Hanım, turizm otelcilik<br />

sektörüyle nasıl tanıştınız?<br />

İlk sektör deneyiminizden ve<br />

hayallerinizden başlayarak<br />

anlatır mısınız?<br />

Aslında babam pilot, annem ev hanımı.<br />

Ben İtalyan Lisesi mezunuyum. Okulu<br />

bitirdiğim sene bir arkadaşım Sheraton<br />

Oteli’nde staj yapıyordu. Onun otelde<br />

geçirdiği vakitleri keyifle anlatması ve bir<br />

o kadar da turizm sektörünün herkesçe<br />

methedilmesi beni de cezbetmişti. O<br />

yüzden turizm okumak istedim. Hatta<br />

dün gibi hatırlarım, aile meclisi toplandı,<br />

“eyvah bizim kız garson oluyor.” dediler.<br />

Türkiye’de bundan 30<br />

sene önceki zihniyet<br />

daha farklıydı tabii.<br />

Buna rağmen turizm<br />

okumak istedim.<br />

Önce Boğaziçi<br />

Üniversitesi’nde<br />

bir sene Türk Dili<br />

okudum, eğitim<br />

sistemi buna sebep<br />

oldu. Daha sonra<br />

tekrar sınava girdim<br />

ve bu defa İstanbul<br />

Üniversitesi’nde<br />

Turizm bölümünü<br />

kazandım.<br />

Eşim Savaş Gürsel,<br />

o dönem okulda Otel<br />

Yönetimi dersimize<br />

giriyordu. Eşimle<br />

Mayıs 1988’de<br />

evlendik. Hatta<br />

üniversite diplomamı<br />

evliyken aldım.<br />

“Turizm<br />

diplomamı eşim<br />

Savaş Gürsel’in<br />

elinden aldım”<br />

Ben ilk üniversite<br />

stajımı Divan İstanbul<br />

Oteli’nde yaptım.<br />

Önce rezervasyonda<br />

çalıştım. Ardından<br />

bar bölümüne aldılar<br />

beni, arkasından<br />

aperatif bara çektiler.<br />

Beş buçuk aylık staj dönemimde ağırlıklı<br />

rezervasyonda kaldım ve o aralıkta<br />

otelciliği çok sevdim.<br />

Rahmetli Orhan Başdoğan müdürümdü.<br />

Kendisinden çok şey öğrendim. Bir de<br />

insan ilişkilerim iyidir, iletişimi oldum<br />

olası sevdim, konuşmayı biraz fazla<br />

seviyorum galiba. Bu bakımdan turizm<br />

sektörünün bana çok uygun olduğunu<br />

düşünerek çalışmaya devam ettim. Zaten<br />

eşim dolayısıyla da otelcilik sektörüne<br />

yakındım. O sıralar Konak Otel, 23 odalı<br />

bir işletmeydi. Divan Otel’den sonraki<br />

ikinci stajımı yine eşime ait bir işletme<br />

olan Ristorante Rosa’da yaptım. İtalyanca<br />

bilmem bu kararımda etkili olmuştu ama<br />

çocukluğumdan beri bitmeyen bir yemek<br />

merakım da vardı tabii. Annem evden<br />

çıkar çıkmaz arkasından mutfağa girer,<br />

yemek yapmaya çalışırdım.<br />

Sadece bu da değil; yiyecek içecek<br />

sektörü beni her zaman çok cezbetti.<br />

Mutlaka gittiğim her ülkeden çantamda<br />

bir yemek kitabıyla dönerim. Evde yeni<br />

tatlar denerim. Ristorante Rosa da bu<br />

anlamda hayallerime denk düşen bir iş<br />

oldu. Orada hem menünün hazırlanması<br />

hem de misafir karşılama konusunda<br />

çalışmaları oldu. Ama satış konusunda<br />

kendimi çok başarılı bulmuyorum<br />

mesela. Stajlarımı bitirdikten sonra<br />

da Konak Otel’de profesyonel çalışma<br />

hayatım başladı. Resepsiyon, muhasebe,<br />

satış birimlerinde çalıştıktan sonra<br />

yiyecek departmanı bana daha yakın<br />

geldi. Dediğim gibi zaten küçüklüğümden<br />

beri süregelen bir mutfak hayranlığım da<br />

vardı.<br />

“İlk profesyonel tecrübem,<br />

Konak Otel’dir”<br />

2004-2009 aralığında Strada Cafe’yi<br />

açtım. İtalyan yemekleri ve salata<br />

menüsünü içeren bir konseptti o. 20-<br />

25 kuverlik bir işletmeydi ve çok güzel<br />

işler çıkardık orada. İnsanların sırada<br />

beklediklerini hatırlıyorum. O işten çok<br />

keyif aldım ama otelin kapısının caddeye<br />

alınmasıyla kapatmak durumunda<br />

kaldık ve Strada Cafe’yi şu an içinde<br />

bulunduğumuz restorana taşıdık.<br />

2011 yılına kadar otelin yeme içme


66<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Sanata<br />

düşkünlüğüyle<br />

bilinen Dilek<br />

Gürsel’in kadınsı<br />

dokunuşları, Konak<br />

Hotel’in duvarlarını<br />

süsleyen yağlıboya<br />

tablolardan genel<br />

alanlara dağılan<br />

heykellere ve<br />

aksesuarlara<br />

kadar her bir<br />

noktasında kendini<br />

hissettiriyor.<br />

hizmetlerinin sorumluluğunu aldım.<br />

Sağlık problemlerim nedeniyle işime beş<br />

yıl kadar ara vermek zorunda kaldım.<br />

Şu an kaldığım yerden işime devam<br />

ediyorum. Mutluyum çünkü otelin içinde<br />

olmayı, bu havayı solumayı, insanlarla<br />

diyalog kurmayı seviyorum. Biz sonuçta<br />

burada bir ekibiz, birlikte güzel işler<br />

ortaya çıkarabilmek keyifli. Otelimizde<br />

ve bulunduğumuz bölgede bir sinerji<br />

oluşturmaya çalışıyoruz.<br />

“Turizmde 2016 diye bir yıl yok”<br />

Konak Oteli de biraz tanıtabilir<br />

misiniz? Otel olarak bu yılı<br />

nasıl geçirdiniz? Gelecek yıldan<br />

beklentileriniz neler?<br />

Konak Otel aslında 1971 yılından beri<br />

hizmet veriyor. İlk açıldığında 23 odalıydı,<br />

geçen zaman içinde 112 odalı, 4 yıldızlı<br />

bir otel haline dönüştü. 2016 yılına kadar<br />

aslına bakarsanız her şey çok keyifliydi.<br />

Eşim sektörden gelen biri olduğu için<br />

oteline bakmadığı sürece otelinin de<br />

ona bakmayacağını bilen bir felsefeye<br />

sahiptir. Hem otelin kapasitesiyle alakalı<br />

artışı noktasında bir motivasyona sahipti<br />

hem de var olan bünye içinde her sene bir<br />

renovasyon yaparak kazandığımız paranın<br />

bir kısmını yenileme için ayırıyorduk.<br />

Başka sektörden gelen insanlar genelde<br />

binayı yaparlar, 3-5 sene bir çivi dahi<br />

çakmazlar, sonra 6-7 sene geçtikten<br />

sonra bir cesetle karşılaşırlar. Bu<br />

aynı zamanda işletme için çok yüksek<br />

maliyetler demektir. Fakat bu bakış açısı<br />

bizde yok. Dolayısıyla otelimiz pırıl pırıl,<br />

dimdik ayakta durdu hep. Ta ki 2016<br />

senesine kadar…<br />

Biz bu mantaliteye sahip iken 2016’da<br />

turizmde yaşanan sıkıntılar sebebi ile<br />

yenileme yapamadık tabii. Dolayısıyla<br />

geçen yılı takvimde yok sayıyoruz.<br />

Turizmde 2016 diye bir yıl yok.


“Turizm huzur, güven ve<br />

mutluluğun olduğu yerde kök<br />

salar, gelişir, güzelleşir”<br />

Temmuzun başından beri her şey oldukça<br />

iyi gidiyor, doluluklar iyi. Çoğu otel yüzde<br />

90’ın üzerinde doluluklar görüyor ki,<br />

bu şu ana kadar da devam ediyor. 2018<br />

nasıl geçer dersek, iyi geçer diye tahmin<br />

ediyorum ama bu daha çok ülkenin<br />

mevcut siyasi durumuyla ilgili. Turizm<br />

huzur, güven ve mutluluğun olduğu yerde<br />

kök salar, gelişir, güzelleşir.<br />

Sizi biraz daha yakından<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

Olabildiğince dürüst ve insancıl olmaya<br />

çalışıyorum. Yalan söylemekten nefret<br />

ediyorum. Dışarıdan biraz sert mizaçlı<br />

gibi görünebilirim ama hiç öyle biri<br />

değilim. Samimiyimdir ve insanlarla<br />

iletişimim iyidir. Otelde ustalarla,<br />

çalışanlarla güzel ilişkilerimin<br />

olduğunu düşünüyorum. İnsan ayırmayı<br />

sevmiyorum. Prensip olarak hiyerarşiyi<br />

seven biri değilim. Ne ben ne de eşim<br />

hiçbir zaman çalışanlarımıza patron<br />

mantığıyla yaklaşmadık. Biz burada bir<br />

ekip olarak çalışıyoruz ve hepimiz aynı<br />

seviyede arkadaşız. En başından beri<br />

bu anlayışı oturtmaya çalışıyoruz. Keza<br />

Genel Müdürümüz Ceyhun Bey’in de<br />

personele karşı yaklaşımı bu şekilde.<br />

Dolayısıyla burada hiyerarşik bir<br />

yapılanma göremezsiniz, bizim işletme<br />

anlayışımızda insan ayrımı yoktur.<br />

Bir kadın yönetici olarak<br />

varlığınızı otelde nasıl<br />

hissettiriyorsunuz, onu merak<br />

ediyorum.<br />

Görsel tarafta çok fazla hissettiriyorum<br />

sanırım. Bayan dokunuşu he zaman daha<br />

nezaketli, daha zevklidir takdir edersiniz<br />

ki, oda, restoranlarda ve genel alanlarda<br />

elimden geldiği kadarıyla katkı sağlamaya<br />

çalışıyorum. Oteldeki birçok yağlı boya<br />

tablo bana ait, naçizane…<br />

Sanata bu ilginiz nereden<br />

geliyor?<br />

Aşağı yukarı 12 senedir resim yapıyorum.<br />

Çocuk yaşlarda müzik eğitimi aldım<br />

ama kulağım iyi değildir, onu hiç<br />

başaramadım. Bir dönem Azeri bir<br />

tanıdık vasıtasıyla resim kursuna gittim.<br />

Aslında içten gelen bir yeteneğim yok,<br />

samimice söyleyeyim. Fakat bazı şeyler<br />

sonradan da öğrenilebiliyor. Ben de<br />

resim yapmayı sevdim. Geceleri bazen<br />

kendimi kaptırıp saatlerce ufacık bir<br />

kaşla gözle uğraştığımı hatırlıyorum.<br />

Biraz detaycıyım galiba. Resim yapmak<br />

bir de duygu aktarımı. Yemeklerin<br />

görselliği konusunda da o duyguyu<br />

aktarabiliyorsanız güzel bir iş çıkarmış<br />

oluyorsunuz. İşini severek yapmak bu<br />

anlamda çok kıymetli. Lezzet ve görsellik,<br />

içine sevgi katılmış çalışmalarda çok<br />

daha farklı ve ayrıcalıklı oluyor, inanın…<br />

Dolayısıyla bu da karşı tarafa aynı oranda<br />

geçiyor, o yemeği yiyen de aynı duyguları<br />

hissediyor diye düşünüyorum.<br />

“Kimyayla kimyam hiç tutmadı”<br />

Turizmde kadın olmak nasıl bir<br />

duygu?<br />

Bence çok zevkli. Bugüne kadar pek<br />

bir zorluğuyla karşılamadım. İlk başta<br />

dediğim gibi ailem karşı çıktı. Çünkü<br />

benim ailemde neredeyse herkes<br />

kimyager. İçlerinde bir tek babam pilot,<br />

bir de ben turizmci olmayı istedim. O<br />

dönem bana da aslında kimyager olmam<br />

yönünde telkinlerde bulundular ama<br />

kimyayla kimyam bir türlü tutmadı.<br />

Turizmi en başından beri çok istedim,<br />

çok da mutluyum. Bu sektörde olmaktan<br />

hiçbir zaman pişmanlık duymadım.<br />

Bundan sonra neler yapmak<br />

istiyorsunuz?<br />

İstanbul çok yorucu bir şehir. İnsan belli<br />

bir yaştan sonra sükûnet arıyor. Resim<br />

yapabileceğim, mutfağına girebileceğim,<br />

iddiası, maddi kaygısı olmayan bir<br />

restoranım olsun istiyorum. Datça,<br />

Köyceğiz, Marmaris gibi bir yerleşim<br />

yerinde mavi masalı, perdeleri olan<br />

küçük ve şirin bir restoran hayalim<br />

var. Deniz mahsullerini çok seviyorum.<br />

Deniz kenarında olabilecek herhangi<br />

bir yer olsun yeter. Çünkü deniz beni<br />

çok çekiyor. İki kızım var. Her ikisi de<br />

İsviçre’de otelcilik eğitimi aldı. Onların<br />

geleceğiyle ilgili hayallerim de var tabii.<br />

Büyük olan kızım Aslı, İsviçre Glion<br />

Otelcilik okulunu bitirdikten sonra<br />

Amerika’da Cornell Üniversitesi’nde<br />

otel yönetimi ile ilgili master yaptı.<br />

Türkiye’ye döndü ama hep oraya dönmeyi<br />

istedi. 2.5 sene kadar otelimizde satışla<br />

ilgilendi ama bir türlü adapte olamadı.<br />

Aklı hep oradaydı çünkü. Müberra’nın da<br />

(Eresin) önerisiyle Ankara Anlaşması’yla<br />

Londra’ya gitti. Şu an Star Hotels Gruba<br />

bağlı üç otelin satış müdürlüğünü yapıyor.<br />

Kendi danışmanlık şirketini kurdu. Ama<br />

hala aklı Londra’da değil, Amerika’da…<br />

Diğer kızım Selin, aşağı yukarı 4.5 sene<br />

İsviçre’de okudu. Lozan Otelcilik okulu<br />

mezunu. O master için henüz başvuru<br />

yapmadı, bu sene yapacağım diyor.<br />

Uzakdoğu’da farklı bir konuda yapmak<br />

istiyor. İnanılmaz çalışkan bir kızdır.<br />

Her saatte bilgisayarın başındadır.<br />

Ceyhun Bey ise otelimizin yalnız genel<br />

müdürü değil herşeyi. Gece 2.00’de bile<br />

kameralardan oteli kontrol eder. Diyorum<br />

ya, çok şanslıyız. Böyle bir kadronun<br />

içinde olmak insana hem gurur hem de<br />

keyif veriyor açıkçası.


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Gıdanın sürdürülebilir geleceği için tarımda<br />

istihdam desteklenmeli<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi ve Türkiye<br />

Gıda Sanayi İşverenleri<br />

Sendikası–TÜGİS’in<br />

öncülüğünde düzenlenen<br />

Sürdürülebilir Gıda<br />

Konferansı, bu yıl da gıda<br />

sektörünün önde gelen<br />

isimleri ve otoritelerini bir<br />

araya getirdi.<br />

Her geçen gün artan<br />

dünya nüfusuna<br />

sağlıklı, güvenilir<br />

ve ulaşılabilir gıda hedefi<br />

doğrultusunda sektörde<br />

farkındalık oluşturmak<br />

ve gıda sistemlerinde<br />

sürdürülebilirlik<br />

dönüşümünü<br />

hızlandırmak amacıyla iş<br />

dünyası, kamu, bilim ve<br />

sivil toplum alanlarından<br />

ulusal ve uluslararası<br />

uzmanlar, Fairmont<br />

Quasar Oteli’nde bu yıl 3.<br />

kez Sürdürülebilir Gıda<br />

Konferansı’nda bir araya<br />

geldi. Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi ve Türkiye<br />

Gıda Sanayi İşverenleri<br />

Sendikası–TÜGİS’in<br />

öncülüğünde; Gıda Tarım<br />

ve Hayvancılık Bakanlığı,<br />

Kalkınma Bakanlığı, Çevre<br />

ve Şehircilik Bakanlığı,<br />

Birleşmiş Milletler Gıda<br />

ve Tarım Örgütü’nün<br />

(FAO) katkılarıyla<br />

gerçekleştirilen<br />

konferans, sürdürülebilir<br />

gıdanın geleceğinin<br />

konuşulduğu uluslararası<br />

bir platforma dönüştü.<br />

Kara gün; 2 Ağustos<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Murat Sungur<br />

Bursa, konferansın<br />

açılış konuşmasında<br />

“Öncelikli hedefimiz,<br />

dünyada her sektöre<br />

damgasını vuracak<br />

sürdürülebilirlik kaygısının<br />

iş modellerine entegre<br />

edilmesini sağlamak”<br />

dedi. Araştırmacıların<br />

7 milyar insanın tüm


değerli kaynakları tüketeceği günü<br />

tespit etmek için çalışmalar yaptığını<br />

belirten Bursa, “20 yıl önce bu tarih<br />

Eylül ayının sonlarına denk gelirken,<br />

bu yıl 2 Ağustos oldu. Bu, ‘kara gün’<br />

olarak tarihe geçti. Biz 2 Ağustos’tan<br />

bu yana krediden yiyoruz ve bu krediyi<br />

bizim yerimize kimse ödemeyecek! Ana<br />

sermayemiz hızla tükeniyor. Örneğin;<br />

dünyadaki gıda atıklarını yarıya indirirsek<br />

bu tarih bir hafta ileriye kaydırılabilir. Bu<br />

da bize kaynakları sürdürülebilir şekilde<br />

kullanmamız gerektiğini gösteriyor”<br />

şeklinde konuştu.<br />

Buzbaş: “Böyle devam edersek<br />

2050’de gıda bakımından iflasa<br />

gideceğiz”<br />

Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası<br />

(TÜGİS) Başkanı Necdet Buzbaş da<br />

konuşmasında, dünyada açlığın alınan<br />

tüm önlemlere rağmen artmaya devam<br />

ettiğini vurguladı. Buzbaş, “Son 10<br />

yıldır savaşlar, göçler, doğal afetler<br />

nedeniyle açlık tedricen artışa geçti.<br />

Bugün artık 7,5 milyar insan için gıda<br />

güvenliğinin tartışılmasının zamanı<br />

geldi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedefleri 2030’a kadar açlığın<br />

sıfırlanmasını öngörüyor. Ancak artan<br />

talebe karşın arz azalıyor. Böyle devam<br />

edersek 2050 yılında gıda bakımından<br />

iflasa gideceğiz” dedi. Türkiye’nin<br />

kırsal nüfusu artan ülkeler arasında 9.<br />

Sırada yer aldığını kaydeden Buzbaş,<br />

genç nüfusun tarıma yönlendirilmesi<br />

konusunun önemle tartışılması<br />

gerektiğini dile getirdi.<br />

Çözüm daha fazla üretmek<br />

değil; gıda atık ve kayıplarını<br />

azaltmak<br />

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />

Araştırmalar ve Politikalar Genel<br />

Müdürü Dr. Nevzat Birişik, 2010 yılında<br />

dünyada ilk kez şehirde yaşayan<br />

nüfusun kırsaldaki nüfusu geçtiğine<br />

dikkat çekerek, “Ya kırsal kesime refahı<br />

taşımalıyız ya da kentteki nüfus bu<br />

maliyeti paylaşmalı.” dedi. Türkiye’de<br />

gıda fiyatlarının yüksekliğinin sürekli<br />

tartışıldığını belirten Dr. Birişik,<br />

katılımcılara “Sizce Türkiye’de gıda pahalı<br />

mı?” diye sordu ve şunları söyledi: “Pahalı<br />

olan bir şey değerli olur. Değerli olan<br />

da çöpe atılmaz. Dünyada bir milyara<br />

yakın insanın açlık çekmesinin nedeni<br />

üretimin azlığı değil! Daha fazla üretmek<br />

de rasyonel ve mümkün değil! Bugün<br />

tüm dünyada üretilen 4,5 milyar ton gıda<br />

aslında 12 milyar nüfusu besleyebilir.<br />

Bunun için gıda atık ve kayıplarını<br />

mutlaka azaltmalıyız.”<br />

Selışık: “Kırsal kalkınmayla<br />

göçleri önlemek mümkün”<br />

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü<br />

(FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr.<br />

Ayşegül Selışık, 16 Ekim’de kutlanan<br />

Dünya Gıda Günü’nün bu yılki temasının<br />

‘göç’ olarak belirlendiğini belirterek,<br />

“Sürdürülebilir kırsal kalkınma, iklim<br />

değişikliğine uyum ve dayanıklı kırsal<br />

geçim kaynaklarına yatırım, mevcut göç<br />

sorununa karşı küresel cevabın önemli<br />

bir parçası” dedi. Kırsal kalkınmanın<br />

desteklenmesi halinde göçlerin<br />

azalabileceğine, yeni iş imkanlarının<br />

yaratılabileceğine dikkat çeken Dr.<br />

Selışık, Suriye krizi nedeniyle Türkiye’ye<br />

göç edenlerin tarım sektöründe<br />

istihdam edilebilmesi için Gıda, Tarım<br />

ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortak proje<br />

yürüttüklerini söyledi.<br />

Avrupa gıda ve içecek<br />

endüstrisinin önemli temsilcisi<br />

konferansta…<br />

Bu yıl konferansın önemli konuklarından<br />

biri, Avrupa’daki gıda ve içecek<br />

üreticilerinin en önemli temsilci organı<br />

olan Food&Drink Europe’un Genel<br />

Müdürü Mella Frewen’di. Frewen, ‘Gıda<br />

sistemlerinde küresel uygulamalar ve<br />

trendler’ başlıklı oturumda Avrupa’da<br />

gıda sektörüne yön veren trendler<br />

hakkında konuştu: “Gıda sektörünün<br />

hangi yolu izleyeceğinde kişiselleştirilmiş<br />

beslenme alışkanlıkları belirleyici olacak.<br />

Artık genç-yaşlı fark etmeksizin herkes<br />

daha yaşam tarzı odaklı besleniyor.<br />

Ayrıca organik gıdalar da bugünün gözde<br />

trendleri arasında yer alıyor. Gelecekte<br />

yaşanan değişim hem çevre hem tüketici<br />

hem de şirketler için kazançlı olacak. Bir<br />

kazan-kazan ilişkisi yaşanacak. Ancak<br />

eğer buna ayak uyduramazsak ilk kurban<br />

da biz oluruz!”<br />

Tütüncü: “Gıda sisteminde<br />

önemli değişikliğe ihtiyaç var”<br />

Aynı oturumda görüşlerini açıklayan<br />

Ülker CEO’su Mehmet Tütüncü de<br />

Türkiye’de gıda sektöründe Avrupa’dakine<br />

benzer sorunların yaşandığını<br />

vurgulayarak, “2030’da 8,6 milyar olacak<br />

dünya nüfusunu besleyebilmek için gıda<br />

sisteminde önemli değişikliğe ihtiyaç<br />

var. Tüm paydaşlar için değer yaratacak<br />

bir iş modeli benimsemeli, teknolojik<br />

ve dijital dönüşümü tarım sektörüne<br />

de yansıtmalıyız. Gelecekte, son 10-<br />

20-30 yılda yaşanan değişimden farklı<br />

bir değişim yaşayacağız. Tüketici hız ve<br />

kolaylık istiyor. Yıldız Holding olarak biz<br />

de bu yeni dünyaya hazırlanıyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

Tarakçıoğlu: “Sürdürülebilirlik<br />

CEO ajandalarında ön planda”<br />

“Gıda sanayinde değişimin parametreleri:<br />

CEO ajandaları” başlıklı oturumda söz<br />

alan Cargill Gıda Ortadoğu, Türkiye ve<br />

Kuzey Afrika Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Murat Tarakçıoğlu, “Sürdürülebilirlik<br />

keyfiyet değil, zorunluluktur. Her<br />

firma bunun için fizibilitesini yapmalı,<br />

sürdürülebilirliği iş modeli olarak<br />

görmelidir” derken, Ülker Türkiye<br />

Başkanı Mete Buyurgan da “Bir ülkede<br />

gıda ve tarım sektörü ne kadar güçlüyse<br />

sanayi de o kadar güçlü oluyor” diye<br />

konuştu.<br />

Reis: “Tohumlarımıza sahip<br />

çıkalım” çağrısı<br />

Reis Gıda kurucusu Mehmet Reis de<br />

dünyada küresel iklim değişikliği ve<br />

kuraklığa bağlı olarak hammadde<br />

fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan<br />

örnek verdiği konuşmasında şunları<br />

kaydetti: “2016 Dünya Bakliyat Yılı’nda<br />

dünyada bakliyat fiyatları yüzde 40<br />

ila 80 arasında artış gösterdi. Bugün<br />

yaşanan sorunun çözümü adaletli<br />

paylaşımdan geçiyor. Ancak üretim de<br />

mutlaka artmalı. Gelecekte ürün bolluğu<br />

bitecek, ithalat azalacak. O günlere<br />

hazırlıklı olmalıyız. Tohumlarımıza sahip<br />

çıkmalıyız.”<br />

Aktaş: “Sanayi ile entegre yeni<br />

bir yapı tesis etmeliyiz”<br />

Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet<br />

Aktaş hiçbir şirketin sürdürülebilirlik<br />

konusunda tek başına çözüm<br />

sağlayamayacağını, bunun için değer<br />

zincirinin ilk halkasından başlayarak<br />

‘kapsayıcı büyüme’nin gerçekleştirilmesi<br />

gerektiğini söyledi. Dr. Aktaş, “Tarım<br />

sektöründe sanayi ile entegre olmuş,<br />

sanayinin dijitalizasyon ve bilgi birikimini<br />

aktardığı bir yapıyı tesis etmeliyiz” dedi.


hotel restaurant<br />

70 & hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Seçkin: “Sürdürülebilirlik sadece<br />

devletlerin değil toplumların da<br />

sorumluluğu”<br />

Unilever Türkiye İçecek, Dondurma ve<br />

Gıda Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin,<br />

sürdürülebilirliğin sadece devletlerin<br />

değil toplumların da sorumluluğunda bir<br />

konu olduğunu dile getirerek, “Örneğin;<br />

ABD, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedefleri’ndeki taahhüdünü geri<br />

çekti. Ancak bazı eyaletler ve önde gelen<br />

şirketler bu taahhüde devam ettiklerini<br />

bildirdi” dedi. 2010 yılında hayata<br />

geçirdikleri Unilever Sürdürülebilir Yaşam<br />

Planı’nın sadece kafa yapısında değişiklik<br />

değil aynı zamanda davranış değişikliği<br />

sağlamaya da yönelik olduğunu belirten<br />

Seçkin, şirket olarak ‘çevreye saygı, kırsal<br />

kesimdeki işçilerin geçim kaynaklarının<br />

iyileşmesi ve sosyal refahın artması,<br />

atık’ başlıklarında ilerleme kaydetmeye<br />

odaklandıklarını vurguladı.<br />

oturumunda konuşan Metro Toptancı<br />

Market Gıda Kategori Müdürü Birol<br />

Uluşan, Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi<br />

ile kaybolmaya yüz tutan onlarca ürüne<br />

değer kazandırdıklarını söyledi. Uluşan<br />

konuşmasının devamında hızla artan<br />

nüfusa karşın gıda ürünlerinin nüfusa<br />

yetmesi için gıda atık ve kayıplarının<br />

önüne geçilmesi gerekliliğine dikkat<br />

çekerek, “Metro olarak TÜBİTAK iş<br />

birliğiyle meyve-sebzede üretimden<br />

rafa kadar olan süreçteki yaşanan gıda<br />

atıklarının nedenlerini ortaya koyan bir<br />

araştırma yaptık. Bunun sonucuna göre<br />

kötü koşullarda tedarik edilen ürünler iyi<br />

koşullarda tedarik edilenlere göre 9 kat<br />

daha fazla atığa dönüşüyor” dedi. Uluşan,<br />

gıda atık ve kayıplarına ilişkin farkındalık<br />

oluşturmak amacıyla Türkiye’nin önde<br />

gelen 50 şef ve işletmecisiyle 100 noktada<br />

başlatılan Metro Gıda Hareketi hakkında<br />

da bilgi verdi.<br />

Uluşan, Metro Gıda Hareketi<br />

hakkında bilgi verdi<br />

Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Sanayi


hotel restaurant<br />

72 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Siber saldırılarda yeni hedef yiyecek ve<br />

içecek sektörü<br />

Dünyanın lider sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh, “Farm to Fork”<br />

(Çiftlikten Çatala) başlığı altında yeni bir araştırmaya imza attı. Yapılan çalışmaya<br />

göre gıda ve içecek sektöründe, üretim sürecinde oluşan kirlilikten siber saldırılara<br />

uzanan birtakım risklerin söz konusu olduğu belirtiliyor.<br />

Merkezi ABD’de bulunan Marsh<br />

& McLennan Şirketler Grubu<br />

çatısı altında hizmet veren<br />

dünyanın lider sigorta brokerliği ve<br />

risk yönetimi şirketi Marsh Sigorta’nın<br />

yaptığı son araştırmaya göre, yakın<br />

gelecekte siber saldırıların yiyecek<br />

ve içecek sektörüne çok daha büyük<br />

zararlar vereceği belirtildi. Bu risklerden<br />

doğabilecek zararların, iş süreçlerini<br />

sekteye uğratmaktan gelir kayıplarına<br />

kadar yayılabileceği belirtiliyor.<br />

Yiyecek ve içecek şirketlerinin riskleri<br />

azaltma konusunda alabilecekleri<br />

bazı önlemler bulunuyor. Bunların<br />

başında ise dosya yedekleme, güncel<br />

yazılımların kullanılması, çalışanların<br />

bilinçlendirilmesi ve herhangi bir<br />

olumsuz durumda devreye alınacak<br />

müdahale planlaması yapılması yer<br />

alıyor. Geçtiğimiz 10 yılda, iş dünyası<br />

teknolojinin güvenilirliğini esas alarak<br />

çok sayıda adım attı ve hemen hemen<br />

tüm şirketler altyapılarını teknolojiye<br />

uygun olarak değiştirdi. Yiyecek ve içecek<br />

üreticileri ve sektörün yan unsurları<br />

üretim hatlarını çalıştırmak ve üretim<br />

süreçlerini izlemek için bilgisayarları<br />

kullanmaya başladı. Bugün sadece<br />

büyük ölçekli üreticiler değil; örneğin<br />

restoranlar da müşteri işlemlerini<br />

yönetmek, rezervasyonlar, envanter ve<br />

diğer önemli işleri için teknolojiye bağımlı<br />

haldeler.<br />

Siber suçlular yiyecek ve içecek<br />

sektörüne yoğun ilgi gösteriyor<br />

Yiyecek ve içecek sektöründe teknolojinin<br />

kalıcı bir yer edinmesi siber saldırılar<br />

için yeni bir erişim ağının kapılarını açtı.<br />

Siber suçlular şimdilerde hem yiyecek ve<br />

içecek üreticilerini hem de restoranları<br />

hedef alıyor ve yeni ‘kazanç kapısı’<br />

olarak büyük karlılıkların görüldüğü<br />

bu sektöre yoğun ilgi gösteriyor. Siber<br />

ataklar nedeniyle zarar gören işletmeler<br />

ya da üreticiler için ise sorunlar farklı<br />

şekilde ortaya çıkabiliyor: yolsuzluk,<br />

veri kaybı, artık işlerliğini kaybetmiş<br />

bilgisayar ve teknoloji ekipmanlarının<br />

değişimi, iş kesintisi ve arkasından<br />

gelecek gelir kaybı. Benzer örneklerin<br />

sık sık yaşanmasının ardından özellikle<br />

sabit kıymet sigortaları da kapsamlarını<br />

genişletti ve fiziksel zarardan ziyade<br />

siber saldırılar nedeniyle zarar gören<br />

işletmeler için yeni planlamalar yapmaya<br />

başladı. Yakın zamanda bir takım sabit<br />

kıymet sigorta şirketleri siber saldırıların<br />

teminat kapsamında karşılanacağı<br />

taahhüdünde bulundu.


hotel restaurant<br />

74 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronomi, ulusal turizm<br />

politikalarında yerini aldı<br />

Geleceğe yönelik ulusal bir turizm politikası oluşturmak amacıyla<br />

Ankara’da düzenlenen 3’üncü Turizm Şurası, kamu kurum<br />

ve kuruluşları, meslek örgütleri, turizm sektörü, sivil toplum<br />

kuruluşları ve akademik camiadan pek çok kişinin katılımı<br />

ile 1-3 Kasım tarihleri arasında gerçekleşiyor. Gastronomi<br />

Turizmi Derneği’nin Türk mutfağını tanıtmak amacıyla uzun<br />

süren çabaları sonucunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile<br />

Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra toplantıya katılan 8 Bakanlığın da<br />

gastronomi turizmini sahiplenmesiyle gastronomi ulusal turizm<br />

politikalarında yerini alacak. Oluşturulan ulusal politikalarla<br />

gastronomi turizminin geleceğine dair adımların atıldığı<br />

toplantıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından<br />

gastronomi turizminin önemi vurgulandı.<br />

Ülkemizin marka tescilli ürünlerine ve UNESCO tarafından<br />

gastronomi şehri unvanı verilen ve dünyanın en seçkin mutfakları<br />

arasında yerini alan Gaziantep’e değinen Cumhurbaşkanı<br />

Erdoğan, “Önemli olan bu zenginliği hakkıyla değerlendirebilmektir. Dünya’da başka hangi ülkede ülkemizdeki gibi zengin bir<br />

mutfak kültürü olabilir, yeryüzünün hangi köşesinde bu denli köklü ve farklı medeniyetlerin izleri sürülebilir, bizimle aşık atabilecek<br />

kaç ülke bulunabilir. Örneğin, Gaziantep gastronomi alanında UNESCO’nun ‘yaratıcı şehirler’ dalına katılmıştır. Şanlıurfa’nın<br />

UNESCO’ya müzik alanında yaptığı başvuru kabul edilmiştir. Pek çok şehrimiz kendileriyle özdeşleşmiş ürünlerine sahip çıkarak<br />

coğrafi işaretlerini almaya başlamışlardır.” şeklinde konuştu.<br />

İstanbul Lezzet Haritası’na<br />

TURES’ten tam destek<br />

İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin şehrin önemli<br />

lezzetlerini keşfetmesi amacıyla oluşturulan İTEO Taksici<br />

uygulaması hayata geçirildi. Gastronomi Turizmi Derneği ev<br />

sahipliğinde, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası ve Tüm Restoranlar<br />

Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği’nin de katılımıyla, Hilton<br />

Harbiye Otel’de gerçekleşen basın toplantısında üç kurum arasında<br />

protokol anlaşması imzalandı. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası<br />

(İTEO) ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) iş birliğinde, GTD onaylı<br />

mekânlara, kafelere, restoranlara ve otellere ulaşmak amacıyla<br />

geliştirdiği, İTEO Taksici uygulamasının “İstanbul Lezzet Haritası”<br />

bölümü 17.395 taksicinin kullanımına açıldı. Turizme katkı sağlamak<br />

amacıyla hayata geçirilen uygulamaya Tüm Restoranlar Lokantalar<br />

ve Tedarikçiler Derneği (TURES) de destek verdi. Dünya mutfağı<br />

denildiğinde akla gelen en önemli üç mutfaktan birinin Türk mutfağı<br />

olduğunu belirten Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler<br />

Derneği Başkanı Ramazan Bingöl, “Türk mutfağı binlerce yıllık<br />

geçmişe sahip olan bir mutfak. Bizim mutfağımızın değerini<br />

bilmemiz gerekli. İstanbul’a gelen turistler sadece tarihi mekanları<br />

görmek için değil, gastronomi turizmi için de gelmeli. Bir şehirde<br />

en önemli rehber taksicilerdir. Taksicilere yönelik oluşturulan<br />

bu uygulamaya TURES olarak destek vereceğiz.” açıklamasında<br />

bulundu.


hotel restaurant<br />

76 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong><br />

sonuçlarına göre<br />

Türkiye, 113 ülke arasında<br />

49. sırada yer aldı<br />

Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından geliştirilen ve DuPont tarafından<br />

desteklenen Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong>’de Türkiye 49. sırada yer aldı.


Economist Intelligence Unit (EIU)<br />

tarafından geliştirilen ve küresel<br />

pazara yenilikçi ürünler, malzemeler<br />

ve hizmetler sunan bilim şirketi DuPont<br />

tarafından desteklenen Küresel Gıda<br />

Güvenliği Endeksi (GFSI) <strong>2017</strong>’de Türkiye<br />

bu yıl 113 ülke arasında 49’uncu sırada<br />

yer aldı.. Dünyanın dört bir yanındaki gıda<br />

sistemlerinin dinamiklerini inceleyerek,<br />

gıda güvencesizliğinin altında yatan<br />

nedenlerin anlaşılması için ortak bir<br />

çerçeve sunan Küresel Gıda Güvenliği<br />

Endeksi’nde bu yıl küresel anlamda<br />

düşüşler dikkati çekti. Dünya genelinde<br />

yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, artan<br />

göçler ve azalan kamu sektörü yatırımları<br />

<strong>2017</strong> genelinde endekste düşüşe neden<br />

oldu. Türkiye ise listede ‘iyi’ performans<br />

gösteren ülkeler arasında yer aldı.<br />

Türkiye; Ortadoğu ve Kuzey Afrika<br />

ülkelerinin (MENA) değerlendirildiği<br />

kategoride ise 15 ülke arasında 8.<br />

sırada yer aldı. Küresel Gıda Güvenliği<br />

Endeksi’nde bu yıl İrlanda ilk sırada<br />

gelirken, ABD ve İngiltere onu izledi.<br />

İrlanda, 2008-2010 döneminde bankacılık<br />

sektöründe yaşanan kriz sonrasında<br />

ekonomisindeki toparlanmanın yanı<br />

sıra, araştırma ve geliştirme alanına<br />

istikrarlı ve yüksek oranlarda yapılan<br />

kamu yatırımları sayesinde ABD’yi geride<br />

bırakarak, GFSI indeksinin zirvesine<br />

yerleşti. Burundi’nin en son sırada<br />

yer aldığı listede Afrika ülkeleri zayıf<br />

performansları ve gıda yardımına giderek<br />

artan ihtiyaçları ile dikkat çekti.<br />

2012 yılından bu yana küresel anlamda<br />

yapılan ve her yıl ‘satın alınabilirlik’,<br />

‘ulaşılabilirlik’ ve ‘kalite’ faktörleri olmak<br />

üzere üç kategoride değerlendirilen<br />

endekse bu yıl ‘Doğal Kaynaklar ve<br />

Direnç’ faktörleri de eklendi. Endeks, 113<br />

ülkenin tarım alanındaki yatırımlarını,<br />

işbirliklerini, politikalarını ve etkilerini 28<br />

farklı gıda güvenliği göstergesine göre<br />

ölçümlüyor.<br />

Türkiye’nin en güçlü alanı ‘kalite<br />

ve güvenlik’ oldu<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong>’ye<br />

göre Türkiye’nin en yüksek skoru ‘kalite<br />

ve güvenlik’ alanında çıkarken onu<br />

‘ulaşılabilirlik’ ve ‘satın alınabilirlik’<br />

kategorileri izledi. Geçen yıl olduğu gibi<br />

bu yıl da Türkiye’nin en güçlü yönleri;<br />

beslenme standartları, küresel açlık<br />

sınırı altında yer alan nüfus oranındaki<br />

iyileşmeler, gıda güvenliği programlarının<br />

varlığı ve çiftçi finansman programlarına<br />

ulaşılabilirlik kategorileri oldu. Satın<br />

alınabilirlik kategorisinde ise küresel<br />

yoksulluk sınırı altındaki nüfusun<br />

oranı, gıda güvenliği programlarının<br />

varlığı ve çiftçilerin finansmana erişimi<br />

kategorilerinde Türkiye üst sıralarda<br />

yer aldı. Bu yıl endekse yeni eklenen<br />

‘doğal kaynaklar ve direnç’ kategorisinde<br />

iklim ile ilgili risklerin ülkelerdeki gıda<br />

sistemleri için uzun vadeli tehditler<br />

oluşturduğuna dikkat çekildi. Türkiye,<br />

ilk defa değerlendirmenin yapıldığı<br />

bu kategoride ise 113 ülke arasında<br />

38’inci sırada geldi. DuPont Türkiye<br />

Ülke Müdürü Halide Aydınlık; “DuPont<br />

olarak, Türkiye’nin gıda güvenliği<br />

konusunda yapılan çalışmalardaki artış<br />

ve kalite/güvenlik alanında istikrarlı bir<br />

ilerleme kaydettiğini görüyoruz. Ayrıca<br />

gıda güvenliği programlarının varlığı<br />

ve çiftçilerin finansmana erişimi gibi<br />

alanda yapılan çalışmalarla önümüzdeki<br />

yıllarda daha üst sıralarda olacağımıza<br />

inanıyoruz.” dedi.<br />

Göçler ve tarımda azalan kamu<br />

yatırımları küresel düşüşü<br />

tetikledi<br />

<strong>2017</strong> Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde<br />

bu yıl genel düşüş de dikkati çekiyor.<br />

Yükselişe geçen siyasi istikrarsızlık, artan<br />

göçler ve azalan kamu sektörü yatırımları<br />

<strong>2017</strong> genelinde endekste düşüşe neden<br />

oldu. Küresel Gıda Güvenliği İndeksinde<br />

(GFSI) yer alan ülkelerin %60’tan fazlası<br />

geçtiğimiz yılki puanlarında düşüş yaşadı.<br />

Kamu sektöründen tarıma yapılan<br />

yatırımlar gelişmiş ekonomilerde<br />

düşmeye devam ederken, öte yandan<br />

siyasî istikrar riskinin dünyanın pek çok<br />

bölgesinde artmasıyla; endeks dört yıldır<br />

artan kazanımların ardından küresel<br />

gıda güvenliğinde düşüş kaydetti. En<br />

çok dikkati çeken örnekler arasında,<br />

okyanusların kabarması sonucu<br />

insanların hayatı ve geçim kaynakları<br />

üzerinde oluşan etkiler artan oranda<br />

büyük nüfus hareketlerine yol açıyor;<br />

Bangladeş’te de gözlemlendiği gibi, çok<br />

büyük tarım arazileri ortadan kalkıyor.<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi, 2012<br />

yılından bu yana Birleşmiş Milletlerin<br />

2030 yılına kadar dünyada açlığı sıfırlama<br />

ilkesinden yola çıkarak hazırlanıyor.<br />

Açlığa 2030 yılına kadar son verilmesi<br />

hedefleyen bu ilke çerçevesinde kamu<br />

harcamalarında yıllık ekstra 11 milyar<br />

dolar harcanması öngörülüyor. Ancak<br />

endekste çıkan sonuçlara göre tarımda<br />

kamu yatırımlarında yaşanan düşüşler bu<br />

hedefe ulaşılmasını tehdit ediyor.<br />

Endekse bu yıl eklenen Doğal Kaynaklar<br />

ve Direnç kategorisinde ise küresel<br />

gıda güvenliğinin değişen hava<br />

modelleri, kuraklık, artan yağışlar ve su<br />

baskınlarıyla karşı karşıya kaldığı tehdide<br />

rağmen, kemer sıkma uygulamalarının<br />

gelişmiş ekonomilerde standart olmaya<br />

devam ettiği vurgulandı. Endekste<br />

hükûmetlerin afet riskini azaltma<br />

stratejilerine yatırım yapması gerektiğine<br />

dikkat çekildi. Öte yandan hem devletlerin<br />

hem de özel sektörün bir araya gelip,<br />

gelecekteki gıda arzının artan dünya<br />

nüfusunun ihtiyaçlarına yetmesini<br />

sağlamak için gereken finansmanı ve<br />

inovasyonları ortaya koyması zorunlu<br />

olduğuna vurgu yapıldı.<br />

<strong>2017</strong> yılında da Türkiye’nin en<br />

güçlü alanı “Kalite & Güvenlik”<br />

oldu<br />

• Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde<br />

Türkiye 49. sırada yer aldı. 2016 yılında<br />

ise 45. Sıradan listeye girmişti.<br />

• Endeksin sonuçlarına göre Türkiye;<br />

Kalite&Güvenlik alanında 39’uncu sırada<br />

gelirken Ulaşılabilirlik kategorisinde<br />

50’inci sırada Satın Alınabilirlik<br />

kategorisinde de 54’üncü sırada çıktı.<br />

• Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA)<br />

bölgesi sonuçlarında Türkiye; 15 ülke<br />

arasında 8. Sırada geldi.<br />

• Kalite ve güvenlik kategorilerinde Gıda<br />

Güvenliği100 üzerinden 100 puan aldı.<br />

• Satın alınabilirlik kategorisinde küresel<br />

yoksulluk sınırı altındaki nüfusun oranı,<br />

gıda güvenliği programlarının varlığı<br />

ve çiftçilerin finansmanına erişimi<br />

kategorilerinde de üst sıralarda yer aldı.<br />

• Türkiye’nin geliştirmesi gereken<br />

alanlar arasında ise kişi başı milli gelir<br />

oranı ve tarımda kamunun yaptığı AR-GE<br />

çalışmaları ile siyasi alanda yaşanan<br />

dalgalanmalar olarak kaydedildi.


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Yöresel<br />

ürünlerimiz<br />

yok oluyor!<br />

“Yöresel ürünlerimizin unutulması,<br />

onun yerine yurt dışından ithal ettiğimiz<br />

ürünlerin ve işlenmiş, bol gıda katkı<br />

maddeli doğal olmayan paketli gıdaların<br />

egemenlik kurmasına neden oluyor”<br />

diyen Okan Üniversitesi Gastronomi<br />

Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök<br />

sofralarımızdan kırsala ait lezzetlerin<br />

uzaklaştığını ifade ediyor:<br />

“Kırsallara ait süt ve süt ürünlerimiz,<br />

endemik bitkilerimiz, yöresel<br />

mantarlarımız, et ve et ürünlerimiz, tahıl<br />

ve bakliyatlarımız zamanla üretilmemeye,<br />

dolayısıyla unutulup sofralarımıza<br />

girmemeye başladı. Bunları yetiştiren<br />

kırsalda yaşayan insanlarımızın sayısı<br />

göç nedeniyle azaldığı için artık yöresel<br />

ürün bulmak çok zorlaştı. Onların ürettiği<br />

ürünler olmazsa yöresel mutfaklarımız<br />

da zamanla unutulmaya<br />

mahkumdur. Örneğin manda<br />

sütünden peynir, yoğurt,<br />

tereyağını bulmak neredeyse<br />

imkansız hale geldi.”<br />

“Kendi yöresel<br />

ürünlerimiz yerine<br />

kinoa ve chia gibi<br />

yabancı ürünler<br />

mönüye ekleniyor”<br />

Kıymetini bilmediğimiz yöresel<br />

ürünlerimizin başka ülkeler tarafından<br />

sahiplenildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. İlkay<br />

Gök, buna örnek olarak firiği gösteriyor.<br />

“Şehirlerde çoğumuz bilmeyiz bu besleyici<br />

ve lezzetli ürünü. Hiç bir restoranın<br />

menüsünde neredeyse yoktur. Çünkü pek<br />

çok aşçımız kinoa, chia ve diğer yabancı<br />

yöresel ürünleri menüsüne eklemekle<br />

meşgul. Kendi yöresel lezzetlerinin<br />

menüye konması için zaman harcamaya<br />

değer bulmuyor ya da araştırılmadığı için<br />

bilmiyor. Önüne hazır gelen, tanıtımı çok<br />

iyi yapılan ürünleri tercih ediyor. Sonuç<br />

olarak kırsalda üretilmeyen, mutfaklarda<br />

talep görmeyen yöresel ürünler<br />

tükenmeye ya da başka ülkeler tarafından<br />

keşfedilen besinler bizlere pazarlanarak<br />

ülkemizde var olmaya mahkum kalıyor.<br />

Anadolu topraklarından çıkan<br />

firiğin lif miktarı, kahverengi<br />

pirinçten dört kat fazla<br />

Firik ülkemizde Orta Anadolu ve<br />

Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde<br />

yaygın olarak yüzyıllardır kullanılır. Hatay<br />

bölgesinde, Gordion’da bulunan Tümülüs<br />

kazılarında Firikli aşın izlerine rastlandığı<br />

belirtiliyor. Firik yüksek lif oranı ve düşük<br />

karbonhidrat oranıyla çok besleyici<br />

prebiyotik bir yöresel ürünümüzdür.<br />

Sahip olduğu lif miktarı kahverengi<br />

pirinçten dört kat daha fazladır. Yöresel<br />

yemek kültürümüzün bir parçası olan<br />

firik, dünyada bazı ülkeler tarafından<br />

keşfedildikten sonra tüketimi artmaya<br />

başladı. Firik lezzetli olmasının yanında<br />

dünyanın en besleyici tahılları arasında ilk<br />

sıralarda yer almaya aday oldu.<br />

Popüleritesi gün geçtikçe artan firik<br />

buğdayın olgunlaşıp kurumadan önceki<br />

safhasında buğday başakları henüz<br />

yeşilken tarlada yakılarak kurutulmasıyla<br />

elde edilen bir üründür. İsli ve fındığımsı<br />

aromalı firik çok lezzetlidir. Bazen isli<br />

bulgur olarak anılır. Pilavlık bulgurla<br />

karıştırılarak etli pilavı, dolması, çorbası<br />

ve daha pek çok farklı yemeği yapılan firik,<br />

yemeklere lezzet katar.


80<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Hürriyet, bir sektör haline dönüşen<br />

gastronomi dünyasına yeni bir rehber<br />

kazandırdı. Hürriyet’in Karaca iş<br />

birliğiyle hayata geçirdiği İncili Gastronomi<br />

Rehberi, sektörün değerlendirilmesi,<br />

derecelendirilmesi, teşvik edilmesi ve<br />

yemek severlere adil bir şekilde yol<br />

gösterilmesi amacıyla hazırlandı. İlk yıl için<br />

İstanbul, Bodrum, Çeşme restoranlarının<br />

değerlendirildiği rehberde; gastronomi<br />

konusunda bilgili, keşfetme tutkusunu<br />

hiç kaybetmeyen, damak tadına ve<br />

şeffaf, dürüst değerlendirme yapacağına<br />

güvenilen yaklaşık 130 isim müfettiş olarak<br />

belirlendi. 130 isim 1 yıl boyunca büyük<br />

bir özveri ve titizlikle belirlenen bölge<br />

restoranlarını keşfetti ve değerlendirdi.<br />

Hürriyet Gazetesi Reklam Direktörü ve Hürriyet<br />

İcra Kurulu Üyesi Zeynep Tandoğan’ın teklifiyle<br />

yola çıkan rehberin Yönetim ve Denetleme<br />

Kurulu’nda Müge Akgün, Nilay Örnek, Sinan<br />

Hamamsarılar, Gamze İneceli, Cemre Narin,<br />

Zeyno Gürses yer aldı. Sektöre değer katan;<br />

Mehmet Yaşin, Ahmet Örs, Güngör Uras,<br />

Ertuğrul Özkök, Mehmet Yalçın, Nedim Atilla,<br />

Engin Akın, Teoman Hünal, Oğul Türkkan,<br />

Deniz Alphan, Nevzat Aydın, Mustafa Seçkin,<br />

Sedat Ergin, Sahrap Soysal ve Refika Birgül ise<br />

projenin Danışma Kurulu üyeleri arasında yer<br />

alıyor.<br />

İnci sahibi restoranlara ödülleri verildi<br />

Çalışmanın sonunda inci sahibi olmaya hak<br />

İncili Gastronomi Rehberi’nde<br />

ilk 30’a giren restoranlar açıklandı<br />

Uluslararası örnekleri yerel gerçeklikler ile sentezleyerek oluşturulan Türkiye’nin ilk<br />

ve tek özgün ‘İncili Gastronomi Rehberi’ sonuçlandı. Bir yılı aşkın bir süredir titizlik ve<br />

şeffaflıkla değerlendirilen inci kazanan restoranlar Sofa Otel’de yapılan ödül töreniyle<br />

sahiplerine takdim edildi.<br />

kazanan restoranlara ödülleri Sofa Otel’de<br />

düzenlenen bir geceyle sahiplerini buldu.<br />

Rehberin fikir mimarı Hürriyet Gazetesi<br />

Reklam Direktörü ve Hürriyet İcra Kurulu<br />

Üyesi Zeynep Tandoğan yaptığı konuşmada,<br />

“Bundan bir yıl önce restoranlar için<br />

güvenilir ve şeffaf bir değerlendirme<br />

sistemi olmadığını düşünerek, bu eksikliği<br />

giderme misyonunu Hürriyet olarak<br />

üstlenelim istedik ve bu projeye başladık.<br />

Çok güçlü ve alanında uzman yeme-içme<br />

yazarlarından oluşan bir kadroya sahibiz<br />

ve bu kadroyu da dahil ederek çok özel bir<br />

projeye birlikte imza attık” dedi.<br />

Karaca İcra Kurulu Üyesi ve Grup<br />

Pazarlama Direktörü Galip Bağcı da<br />

yaptığı konuşmada bu denli değerli bir<br />

çalışmada Hürriyet’in iş birlikçisi oldukları<br />

için duydukları mutluluğu dile getirerek,<br />

“Son yıllarda çok popüler bir sektör haline<br />

gelen gastronomi alanında sofra ve mutfak<br />

ürünlerimizle herkesin hayatına artı değer<br />

katıyoruz. Bu çalışmayla da sektöre önemli<br />

bir kaynak yarattığımıza inanıyoruz” dedi.<br />

İncili Gastronomi Rehberi Koordinatörü<br />

olan Hürriyet köşe yazarı Müge Akgün<br />

de “Değerlendirme sisteminin sembolü<br />

İNCİ olarak belirlendi. Puanlara göre en<br />

fazla 4 inci, en az da 1 bir inci alınacaktı.<br />

Sistemin kapanmasının ardından çıkan<br />

sonuçlara göre hangi restoranın kaç<br />

inci sahibi olduğu ortaya çıktı. İncili<br />

Gastronomi Rehberi’nin asıl kahramanları<br />

gizli müfettişlerimiz büyük bir özveri ile<br />

çalışarak, bizleri yarı yolda bırakmadan,<br />

son bir yıl içinde gittikleri restoranları<br />

değerlendirdiler… Bugün biz ilk 30’a giren<br />

yani 4 ve 3 inci alan restoranlarımızı davet<br />

ettik. 280 restoran ve bir o kadar lezzet<br />

noktası var. Önemle altını çizmeliyiz ki<br />

‘İncili Gastronomi Rehberi’ sadece restoran<br />

değerlendirmelerine yer veren bir kitapçık<br />

değil. Uzun çalışmalar ve araştırmalar<br />

sonucunda ülkemizin büyük bir zenginliği<br />

olduğunu düşündüğümüz ‘lezzet noktaları’,<br />

‘sokak yemekleri’, ‘alış-veriş adreslerini’<br />

belirledik” diye konuştu. Ardından İstanbul,<br />

Çeşme ve Bodrum bölgelerinde inci sahibi<br />

olmaya hak kazanan restoranlara ödülleri<br />

takdim edildi.<br />

4 İnci Sahibi Restoran<br />

Mikla<br />

3 İnci Sahibi Restoranlar<br />

Neolokal, Şans, Kilimanjaro, Nicole,<br />

Zuma, Yeni Lokanta, Ent Restaurant,<br />

Beyti, Toi, Orfoz, Kantin, Çiya, Antica<br />

Locanda, Kıyı Restaurant, Hünkar,<br />

Sunset, Divan Lokantası, Le Petite<br />

Maison, Lacivert, Ulus 29, Da Mario,<br />

Aqua Restaurant Four Seasons at the<br />

Bosphorus, Shang Palace-Shangri-La,<br />

Bodrum Balıkçısı Mandarin Oriental,<br />

Mürver Restaurant Novotel,<br />

İnari Sushi Omakase, Karaköy<br />

Lokantası, Il Riccio, Spago - St. Regis<br />

İstanbul


82<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro makale<br />

Gastro Turistler<br />

Turizmci<br />

Cem Polatoglu<br />

90’lı yıllar… Henüz ‘gastronomi’nin<br />

esamesi okunmazken, İtalyan “Sokak<br />

Lezzetleri Derneği” bizden Sokak<br />

Yemekleri İstanbul Turu istemişti. Biz de<br />

“Deli bunlar” demiştik. Sabah poğaça,<br />

Kürt böreği ve gevrek simit ile başlayıp,<br />

balık ekmek, kokoreç, uykuluk, işkembe,<br />

midye dolma, kadınlar pazarında büryan,<br />

içli köfte, sucuk ekmek, tavuklu nohutlu<br />

pilav, tükürük köfteci, Arnavut ciğeri,<br />

lokma, macun, şam, ker… tatlısı derken<br />

perşembe-pazar yaptığımız bu turlar<br />

İtalyan turistlerimiz tarafından çok rağbet<br />

görmeye başladı, 12 ay ve yıllarca devam<br />

etti.<br />

Ardından bizler İtalya ile yakın<br />

muhabbetimizden dolayı bu ülkeye<br />

gastronomi turları yapmaya başladık.<br />

İlk başlarda peynirin, şarabın,<br />

sirkenin anavatanı Emiglio Romano<br />

bölgesinde gastronomi turları yaparken,<br />

müşterilerimiz çeşitlilik ve değişik yerler<br />

görmek istedikleri için turlarımızı Puglia,<br />

Sicilya bölgesine, ardından Fransa,<br />

İspanya ve Portekiz’e kadar uzandı.<br />

Bu turlar, ne haftalık her şey dahil otelde<br />

250 euro’ya Antalya ne 249 euro’ya 1<br />

hafta İtalya turu fiyatına satılıyor, ne<br />

de gastro turistler o tür doldur-boşalt<br />

müşterinin harcamasına eşdeğer<br />

harcama yapıyorlar. Bir gastro turist,<br />

Antalya’da 1 haftada her şey dahil 250<br />

euro vermek yerine iyi bir akşam yemeği<br />

ve yanında iyi bir şaraba 250 Euro<br />

vermeye hazırdır.<br />

Bugün İtalya, Fransa, İspanya, Amerika,<br />

Peru, Brezilya gibi ülkelerde Michelin<br />

ve benzeri kategori restoranlarda<br />

standart bir tabak yemeğe 100-150<br />

euro verilmektedir. Bu tür yerlerde tadı<br />

ile korkmadan yer, iyi bir şişe şarap<br />

açtırırsanız, kişi başı 1000-1500 euro<br />

hesap normal bir rakamdır.<br />

Türkiye gastronomide tüm bu ülkelerin<br />

önündedir<br />

Bunu inanın bir Türk olarak değil, bu<br />

işin ticaretini yapan 40 yıllık turizmci<br />

olarak söylüyorum. Neden onlar<br />

kadar olamadık, şiş kebap ve döner<br />

ekseninden çıkamadık, eksiğimiz nedir<br />

diye sorarsanız, üç kelimede bunu size<br />

anlatırım; Tanıtım, Tanıtım, Tanıtım!<br />

Peki atılması gereken adımlar nelerdir?<br />

1. Adım atıldı. Gastronomi Turizmi<br />

Derneği kuruldu. Henüz 1. yılını<br />

bile doldurmadı ancak yüzlerce kez<br />

kendi çabaları ile yurt dışında Türk<br />

gastronomisini haber yaptılar, panellere<br />

katıldılar, misafir ağırladılar. Şimdi yurt<br />

içi ve yurt dışındaki Türk restoranlarına,<br />

verdikleri reklamlara göre değil “tarafsız<br />

bir kuruluş olan KALDER nezdinde” yıldız<br />

verecekler.<br />

2. Adım devlet ve belediyelerden gelecek.<br />

Yurt dışında katıldıkları her fuarlarda<br />

mutlaka kendi şehirlerinin gastronomisini<br />

ön plana çıkartacaklar.<br />

3. Adım aşçılara. Yurt dışında aşçılar<br />

da restoran kadar markadır, yıldızlıdır.<br />

Yıldızlı her restoran kendi kadrosunu da<br />

tanıtmalıdır.<br />

4. Adım hava yollarımız ve<br />

havalimanlarımız. Türkiye’ye adım atan<br />

her turistin uğramak zorunda olduğu<br />

havaalanlarımızda en az bir tane sadece<br />

Türk yemekleri yapan restoranımız<br />

olmalı. Yeni yapılacak olan havaalanımızın<br />

yeme içme katında, en görünür<br />

yerde, gerekirse sponsor destekli bir<br />

Türk restoranı olmalıdır. Senelik 100<br />

milyonu geçen yolcu taşıma kapasiteli<br />

hava yollarımız, aylık dergilerinde<br />

gastronomiye daha çok sayfa ayırmalı,<br />

özellikle uzun uçuşlarda herkesin damak<br />

tadına uyabilecek marka yapabileceğimiz<br />

menüleri sunmalıdır. Taksi içi<br />

uygulamalar ve birçok dilde çıkacak olan<br />

gastronomi dergisi için zaten Gastronomi<br />

Turizmi Derneği ve İstanbul Taksiciler<br />

Odası bir anlaşmaya varmışlardır.


84<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Siirt mutfağı tescilli lezzetlerini İstanbul’da tattırdı<br />

Hedef dünya mutfakları arasına girmek!<br />

Siirt mutfağının yöresel tatları, The Green Park Pendik Hotel& Convention<br />

Center’da düzenlenen Siirt Gastronomi Kongresi ile ilk kez görücüye çıktı.<br />

Siirt mutfağının kültürel miras olarak<br />

geleceğe taşınması, tanıtılması ve<br />

turizme kazandırılması amacıyla<br />

Siirt Valiliği, Siirt Belediyesi, Kültür ve<br />

Turizm İl Müdürlüğü, Dicle Kalkınma<br />

Ajansı (DİKA), Turizoom International<br />

Hotel Management ve Turizm Otel<br />

Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı<br />

Ali Can Aksu’nun katkılarıyla 21 Ekim<br />

Cumartesi günü The Green Park Pendik<br />

Hotel& Convention Center’da düzenlenen<br />

Siirt Gastronomi Kongresi’nde şehrin<br />

yöresel tatları ilk kez görücüye çıktı.<br />

Siirt Vali Yardımcısı Yunus Koç, AK<br />

Parti MKYK Üyesi Ethem Sancak,<br />

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Siirt<br />

Milletvekili Yasin Aktay, Siirt Eski<br />

Milletvekili Afif Demirkıran, Dicle<br />

Kalkınma Ajansı (DİKA) Genel Sekreteri<br />

Yılmaz Altındağ, Türkiye Aşçılar<br />

Federasyonu (TAFED) Başkanı Zeki<br />

Açıköz, Aşçılar Derneği Başkanı Fikret<br />

Özdemir’in konuşmacı olarak yer aldığı<br />

kongrede ayrıca Türk mutfağının ünlü<br />

aşçıları ve sektörün önde gelen isimleri<br />

hazır bulundular.<br />

Tekin: “Siirt lezzetlerimizi<br />

yeterince tanıtamadığımız için<br />

özür dileriz”<br />

Coşkun Aral tarafından hazırlanan “Siirt”<br />

belgeseli ile açılışı yapılan kongre, Siirt<br />

Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü<br />

İrfan Tekin’in açılış konuşması ile devam<br />

etti. Büryan kebabı ile öne çıkan mutfağın<br />

diğer tatlarını yeterince tanıtamamaktan<br />

duydukları rahatsızlığı dile getiren<br />

Tekin, “Bundan sonra yemeklerimizi<br />

aşçılarımızın sunumlarında,<br />

işletmelerinde daha fazla görmeyi umut<br />

ediyoruz.” diye konuştu.<br />

Coşkun Aral: “Siirt mutfağını<br />

ancak doğru kişi, zaman ve<br />

kurumlarla tanıtabiliriz”<br />

Siirt’in hem yöresel hem tarihi<br />

kültürünün daha fazla tanıtılması ve<br />

uluslararası organizasyonlarda yerini<br />

alması gerektiğine işaret eden Coşkun<br />

Aral şunları söyledi: “Siirt benim<br />

hayatımda ve dünya tarihinde çok önemli<br />

bir şehir. İnsanı insan yapan öğelerden<br />

bir tanesi de lezzet avcılığına başlaması.<br />

Lezzet avcılığında bunca değerli bir<br />

kentin mutfağını niye tanıtamadık?<br />

Tanıtmak için doğru zamanlar, doğru<br />

insanlar, doğru kurumlar seçiliyor<br />

mu? Tanıtımı doğru yapmak önemli.<br />

Ben isterdim ki, Siirt Üniversitesi’nde<br />

bir gastronomi bölümü olsun. Ben<br />

gönüllüyüm, bilabedel tabii. Değerlerimizi<br />

doğru oturtamadığımız zaman, tıpkı<br />

yemeklerimizi tanıtamadığımız gibi,<br />

niye bir Antep olamıyoruz, Antakya<br />

olamıyoruz? Doğru zamanlarda doğru<br />

insanları devletin koruması içinde<br />

tanıtmak gerek. Turizm çeşitlemeleri<br />

arasında gastronominin çok önemli bir<br />

yeri var. Sağlıklı bir tanıtımla mutfağımızı<br />

uluslararası arenaya da taşıyabiliriz. Siirt<br />

gastronomisini tanıtacaksak, ben gönüllü<br />

varım.<br />

Zeki Açıköz: “Tattırmadan<br />

mutfağınızı tanıtamazsınız”<br />

Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED)<br />

Başkanı Zeki Açıköz, “Mutfak bizim<br />

işimiz. Giydiğimiz beyaz önlükler


mutfakta temizliğin ve kalitenin işaretidir.<br />

Beyaz kelebekler olarak en iyi Türk<br />

yemeğinin yörenin ürünleri ile yapıldığını<br />

biliyoruz” diye konuştu. Siirt başta olmak<br />

üzere Türkiye’nin tüm şehirlerinin<br />

özel yemek kültürünün ilk olarak ülke<br />

sathında yayılması gerektiğine vurgu<br />

yapan Açıköz, “Bu lezzetler menülere<br />

girmeli, sonrasında yurt dışına açılmalı.<br />

Türkiye’nin tüm mutfaklarında Siirt<br />

yemekleri olmalıdır. Bizlere çok iş<br />

düşüyor. Sadece kitap yazarak anlatmak<br />

havanda su dövmektir. Yemeğin tadını<br />

almaları sağlanmalıdır. Perde pilavı ile<br />

büryan kebabı dışında yemekleri olan<br />

Siirt mutfağı daha iyi tanıtılmalıdır. Biz<br />

aşçılar olarak bu konuda yapılacak tüm<br />

tanıtımlarda yer almaya hazırız.” dedi.<br />

Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir<br />

ise şehir turizmini gastronomi ile<br />

süslemek gerektiğini belirterek, “Yöresel<br />

malzeme ile yapılan yemekler tercih<br />

ediliyor. Yabancılara Türk Mutfağını<br />

ve Türk ürünlerini kullandırmak için<br />

çok çalışmak gerekir. Fransızlar kendi<br />

yöresel ürünleri olmadan yemek bile<br />

yapamıyorlar” dedi.<br />

Koç: “Siirt yemeklerinin dünyaya<br />

tanıtılması gerekir”<br />

Siirt Vali Yardımcısı Yunus Koç,<br />

kongrenin 12 bin yıllık tarihi ve<br />

kendine özgü özellikleri bulunan Siirt<br />

yöresel lezzetlerinin turizm dünyasına<br />

kazandırılması amacıyla düzenlendiğini<br />

anlattı. Birçok medeniyetin ve uygarlığın<br />

izlerini taşıyan Siirt’in yöresel mutfağını<br />

“zengin, orijinal, benzersiz, kendine<br />

has özellikleri bulunan, çok renkli”<br />

şeklinde tanımlayan Koç, bu mutfağın<br />

kültürel miras olarak geleceğe taşınması<br />

ve tanıtılmasını, en önemlisi turizme<br />

kazandırılmasını hedeflediklerini söyledi.<br />

Turizm sektörünün sürekli geliştiğini,<br />

yerli ve yabancı turistlerin beklentilerinin<br />

değiştiğini ve çeşitlendiğini dile<br />

getiren Koç, “Turistler artık daha farklı<br />

deneyimler sunan, daha bilgili, çevreye<br />

daha duyarlı, yöresel değerleri ve<br />

otantik özelliğini koruyarak sürdüren<br />

farklı kültürleri tercih ediyor.” diye<br />

konuştu. Yunus Koç, gastronomik<br />

unsurların turistik destinasyonlara<br />

değer kattığını belirterek “Farklı kültür<br />

ve medeniyetlerin derin izlerini taşıyan<br />

Siirt, eşsiz doğa güzelliklerinin yanı sıra<br />

ülkemizin önemli mutfak kültürüne<br />

sahip bir ilidir. Siirt’in gastronomik<br />

değerlerinin, konuklara otantik bir<br />

ortamda sunulacak mekanların<br />

oluşturulması kentin turizm pastasından<br />

daha çok yararlanmasına imkan<br />

sunacak” dedi.<br />

Siirt lezzetleri, dünyaya “Siirt<br />

Mutfağı” kitabıyla açılıyor<br />

‘Siirt Mutfağı’ adlı kitabın yazarı Yrd.<br />

Doç. Dr. Aynur İlhan Tunç ise, kitabının<br />

birçok dile çevrilmesiyle Siirt mutfağının<br />

dünyaya yayılacağını belirterek mutfak<br />

hakkında yöresel bilgiler verdi. Siirt Vali<br />

Yardımcısı Yunus Koç, Dicle Kalkınma<br />

Ajansı (DİKA) Genel Sekreteri Yılmaz<br />

Altındağ, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı<br />

Siirt Milletvekili Yasin Aktay ise Siirt<br />

mutfağını tanıtma üzere ilk kez böyle<br />

bir çalışma yapıldığını belirterek daha<br />

sonra yapılacak yurt içi ve yurt dışındaki<br />

tüm etkinliklere destek vereceklerini<br />

belirttiler.<br />

Aksu: “Bu kongre, markalaşma adına önemli bir adımdır”<br />

Kongre sonrasında bir araya geldiğimiz ve organizasyon hakkında bilgiler aldığımız<br />

TUROYD Turizm Otel Yöneticileri Derneği ve TURİZOOM Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Ali Can Aksu ise şunları söyledi: “Farklı kültürel değerlerle karşılaşıp, bunları<br />

kendi değerleriyle harmanlayan Siirt mutfağı çok önemli bir zenginlik içeriyor.<br />

Mezopotamya’nın zengin Asur, Yunan, Arap ve Selçuklu kültür ve mutfağından büyük<br />

kazanımlar edinilmiş, Akdeniz mutfağı esintilerinin bile olduğu zengin ve çok renkli<br />

Siirt mutfağı gastronomi tutkunlarının beğenisine sunuldu. Bugün gerçekleşen<br />

kongre, Siirt’in turizm geleceği açısından entegrasyon görevi göreceği ve mutfakta<br />

markalaşma adına önemli bir adım olacağına inanıyorum.”


86<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Türk ve Peru lezzetleri bu özel davette sentezlendi!<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Peru mutfağı çıkartmasının ikincisini bu defa Kayla<br />

Mutfak Sanatları Akademisi ev sahipliğinde kurucu şef Cavit Ünal’ın Türk ve Peru<br />

mutfağından sentezlediği özel lezzetleri ile gerçekleştirdi.<br />

Sağlıklı yaşam furyasının temel<br />

taşlarından sayılan kinoa, mango,<br />

maça, mor mısır gibi Andean<br />

ürünlerini içeren Peru Mutfağı, son<br />

dönemde Türkiye’de de ilgi görmeye<br />

başladı. Yemek yemekten zevk alanlar<br />

için sağlıklı çözümler sunan Peru Mutfağı,<br />

Türk Mutfağı ile birçok açıdan da benzerlik<br />

gösteriyor. Bundan hareketle, Gastronomi<br />

Turizmi Derneği (GTD) ve Kayla Mutfak<br />

Sanatları Akademisi yaptığı iş birliği<br />

ile yükselen foodie trendi olan Peru ve<br />

Türk mutfağının başarılı sentezlerini<br />

31 Ekim Salı akşamı Kayla Mutfak<br />

Sanatları Akademisi çok özel bir davetle<br />

misafirlerinin damaklarına sundu.<br />

Türk ve Peru mutfağının özelliklerinin<br />

anlatıldığı, benzerliklerinin konuşulduğu,<br />

iki kültürün bir arada sentezlendiği bu<br />

özel gecede Gastronomi Turizmi Derneği<br />

Başkanı Gürkan Boztepe ve dernek üyeleri<br />

hazır bulunurken Peru Ticari Konsolosu<br />

Fernando Alberada da Peru mutfağını<br />

temsilen davette konuşmacı olarak yer<br />

aldı. Gastronomi ve mutfak sektörünün<br />

temsilcileri ve basın mensupları tarafında<br />

yoğun ilgiyle karşılanan davette yemek<br />

tadımları kadar Türk ve Peru gastronomi<br />

kültürleriyle ilgili yapılan açıklamalar<br />

konuklardan tam not aldı.<br />

Gürkan Boztepe: “Peru konusunda bir<br />

başarı hikayesi var, buyurun bize de<br />

anlatın”<br />

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan<br />

GTD Başkanı Gürkan Boztepe, Türk<br />

mutfağını artık dünyanın en iyi mutfakları<br />

arasında görmek istediğini ifade<br />

eden konuşmasında “Biz bu misyon<br />

doğrultusunda 3 yıl önce TÜRSAB<br />

Gastronomi Turizmi Komitesi’ni<br />

kurarak yola çıktık, bu bir yıllık çalışma<br />

değildir. Görüyoruz ki, Kars kaşarından<br />

bulgurumuza kadar yerel ürünlerimizi<br />

yeterince tanıtamamışız. En başından<br />

beridir diyoruz ki, 22 çeşit turizmi içinde<br />

barındıran sektörümüzde en az yatırımla<br />

en fazla gelir elde edebileceğimiz bir<br />

gastronomi turizmimiz var.” dedi. Buna<br />

karşın Türk gastronomisi olarak halen<br />

hedeflenen noktaya varılamadığına<br />

dikkat çeken Boztepe, “Burada da biz<br />

şovenist bir şekilde dünyanın en iyisi<br />

biziz şeklinde ilerlemek yerine diyoruz<br />

ki, Peru konusunda bir başarı hikayesi<br />

var, buyurun bize anlatın, bu başarıya<br />

birlikte ortak olalım. Türk mutfağı için artı<br />

değerler ortaya koyalım.” diye konuştu.<br />

Cavit Ünal: “Kinoa Türkiye’de her<br />

yerde var ama neden bir siyez<br />

bulgurumuz Peru’da yok?”<br />

Peru ve Türk yemek kültürlerinin<br />

sentezlendiği davete kurucu şefliğini<br />

üstlendiği Kayla Mutfak Sanatları<br />

Akademisi ile ev sahipliği yapan Cavit<br />

Ünal, dünya mutfakları arasında yükselen<br />

bir trend olan Peru lezzetlerinin etnik<br />

ve karma yapısı sebebiyle tüm dünyada<br />

olduğu gibi Türkiye’de de popülaritesini<br />

koruduğunu belirterek, “Bu iki mutfağın<br />

güzelliklerini çarpıştırdığımızda ortaya<br />

farklı ve olağanüstü bir sentez çıkacağını<br />

biliyorduk. Bu akşam için özel olarak<br />

hazırladığımız menümüzde helvayı<br />

kinoadan yaptık. Dana çeviçeyi turşu<br />

suyumuzla hazırladık. Dana yüreğini<br />

yarı bizim yarı onların baharatlarıyla<br />

sentezleyip sunduk. Kısırımız vardı, onu<br />

da mango ve avokado soslarıyla beraber<br />

servis ettik. Bu akşam davetlilerimizden<br />

aldığımız tepkiler bizi son derece memnun<br />

etti, demek ki doğru bir iş yapmışız” dedi.<br />

Sözlerine Peru mutfağının yerel<br />

ürünlerini tanıtma ve uluslararası<br />

mutfak literatürüne kabul ettirme<br />

konusundaki başarısını Türkiye’nin elde<br />

edememesinden duyduğu kaygıyı dile<br />

getirerek devam eden Cavit Şef, “Biz<br />

Migros’a gittiğimizde kinoayı bulabiliyoruz<br />

ama Peru’da siyez bulgurunu<br />

bulamıyoruz. Ne yazık ki ürünlerde<br />

markalaşmayı başaramadık. Bu politikayla<br />

ilgili bir durum. Onlar kendi ürünlerini<br />

tespit ettiler, dünya arenasına çıkacak<br />

dediler. Biz bu ürünleri dünya piyasasında<br />

bir numara yapacağız dediler, bunu büyük<br />

oranda başardılar da.” diye konuştu.<br />

Fernando Alberada: “Türk mutfağı ile<br />

çok güzel bir bağlantı kurabiliriz”<br />

Davete konuşmacı olarak katılan ve<br />

etkinliğe en başından beri destek veren<br />

Peru Ticari Konsolosu Fernando Alberada<br />

ise şöyle konuştu: “Peru mutfağının zaten<br />

başka mutfaklarla bir arada çalışıyor.<br />

Türk mutfağı ile çok güzel bir bağlantı<br />

olabileceğini düşündüm. İleride bununla<br />

ilgili çok güzel çalışmalar ortaya konabilir<br />

diye düşünüyorum.”<br />

“Ünlü Perulu şeflerimizle karşılıklı<br />

etkileşime devam edeceğiz”<br />

Türk ve Peru mutfaklarının sentezinin<br />

yapıldığı bu davetin amacına yönelik<br />

olarak ileriki dönemlerde benzer bir<br />

çalışmanın Türk mutfağı ürünleriyle de<br />

yapılıp yapılamayacağına dair sorumuzu<br />

yanıtlayan Alberada şunları söyledi:<br />

“Buranın karışımı gayet güzel, birbirlerine<br />

çok uyumlu gıdalar. Dolayısıyla bir<br />

arada çok değerli çalışmalar ortaya<br />

koyabiliriz. Türk mutfağı ürünlerinin Peru<br />

mutfağına uyabileceğini düşünüyorum.<br />

Buraya Gastromasa Konferansı ile ünlü<br />

Perulu şefleri getireceğiz. Gelecek sene<br />

için de farklı planlarımız var. Onların<br />

her gelişinde bir etkinlik yapacağız.<br />

Türk mutfağı ile karışım şeklinde<br />

göstereceğiz.”


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Lezita’dan<br />

Türkiye’de bir ilk<br />

“Hayat Kurtaran<br />

Gurme Lezzetler”<br />

Türkiye’nin 47. büyük sanayi kuruluşu olan Abalıoğlu’nun gıda sektörüne<br />

kazandırdığı Lezita markası, inovatif bir ürün grubu olan Gurme Lezzetler serisini<br />

tüketicilerin beğenisine sundu.<br />

Geleneksel tatları pratik hazırlama<br />

yöntemleri ile buluşturan ve bu<br />

özelliğiyle Türkiye’de bir “ilk” olan<br />

Gurme Lezzetler serisinin detayları, 1<br />

Kasım Çarşamba günü Ortaköy Ruby<br />

Restaurant’ta düzenlenen bir lansman<br />

toplantısıyla paylaşıldı. “Hayat Kurtaran<br />

Lezzetler” mottosuyla sunulan Gurme<br />

Lezzetler serisinde; Piliç Tandır, Piliç<br />

Ciğer Kavurma, Piliç Kasap Sucuk ve<br />

İskender Soslu Piliç Döner ürünleri yer<br />

alıyor.<br />

İleri işlenmiş ürünler grubunda %360<br />

büyüdü<br />

Toplantıda konuşan Abalıoğlu Grubu Gıda<br />

İş Ünitesi Genel Müdürü Mustafa Özdil,<br />

Abalıoğlu’nun yarım yüzyıla yaklaşan<br />

sanayi ve girişimcilik tecrübesini yansıttığı<br />

Lezita’nın sektörün en sevilen markaları<br />

arasında yer aldığını belirterek sözlerini<br />

şöyle sürdürdü: “2006 yılında İzmir-<br />

Kemalpaşa’da, Türkiye’nin en modern<br />

ve en büyük et entegre tesisini ülkemize<br />

kazandırarak piliç eti ve ileri işlenmiş et<br />

üretimine hızlı bir başlangıç yaptık. Bu<br />

tarihten itibaren piliç eti ve ileri işlenmiş<br />

ürünler pazarında kaliteli ürünlerimizle<br />

hep ön sırada yer aldık. 2010 - 2016<br />

yılları arasında üretim ve satış adetlerini<br />

istikrarlı bir şekilde büyütmeyi başardık.<br />

2010 yılından <strong>2017</strong> yılına kadar toplamda<br />

%66’lık bir büyüme, ileri işlenmiş<br />

ürünlerde ise %360’lık bir büyüme<br />

gerçekleştirdik. Lezita olarak sektördeki<br />

ilk beş marka arasında yer alıyoruz. Pazar<br />

payımız ise %7. Beyaz et sektörüyle ilgili<br />

de bilgiler de veren Özdil, 2012 yılında<br />

83 milyon ton olan dünya üretiminin<br />

2016 yılında %7,5 büyüyerek 90 milyon<br />

tona ulaştığını, Türkiye’de ise bu 5 yıllık<br />

dönemde 1.7 milyon ton olan üretimin<br />

%22 büyüyerek 2.1 milyon tona ulaştığını<br />

söyledi.<br />

3 bin farklı ürüne sahip<br />

Lezita Pazarlama ve Satış Genel Müdür<br />

Yardımcısı Cumhur Uzunoğlu ise<br />

Lezita’nın taze ve dondurulmuş piliç<br />

etinden şarküteri ve köfte ürünlerine,<br />

modern kaplamalı ürünlerden döner gibi<br />

geleneksel ürünlere kadar 3 bin farklı<br />

ürüne sahip olduğunu belirtti.<br />

Toplantıda Türkiye’nin değişen yemeiçme<br />

alışkanlıklarıyla ilgili de bazı<br />

bilgiler paylaşıldı. TÜİK’in verilerine<br />

göre Türkiye’de hanehalkı tiplerinde<br />

yeni trendler olduğunu belirten Cumhur<br />

Uzunoğlu, şu bilgileri verdi: “Tek kişilik<br />

hanehalkları payı, 2006 - 2015 yılları<br />

arasında %8,3 oranında artarak, genel<br />

nüfus içinde %14,4’e yükseldi. Klasik<br />

aile yapısı ağırlığını korumakla birlikte<br />

yalnız yaşayan kişilerin sayısının önemli<br />

oranda arttığı görülüyor. Bu trend yemeiçme<br />

alışkanlıklarını da etkileyerek daha<br />

pratik hazırlanabilen ürünlerin önemini<br />

artırıyor.”<br />

İlhamı tüketicilerden…<br />

Lezita olarak tüketicilerin değişen<br />

beklentilerini çok iyi takip ettiklerini<br />

vurgulayan Cumhur Uzunoğlu, “Bunun<br />

en güzel örneği Gurme Lezzetler<br />

serisidir. Gurme Lezzetler’de aslında<br />

tüketicilerimizden ilham aldık. Onlara<br />

kulak vererek ve ihtiyaçlarını anlayarak bu<br />

inovatif ürünleri hazırladık. Tüketicilere<br />

Lezita’nın kendileri için ne ifade ettiğini<br />

sorduğumuzda ‘Hayatımızı kurtarıyor’<br />

cevabını aldık. Biz de geleneksel<br />

tatları pratik hazırlama yöntemleri ile<br />

buluşturduğumuz bu yeni ürünlerimizi<br />

onların beğenisine sunduk” dedi.<br />

Birkaç dakikada ziyafet tadında<br />

yemekler hazırlamak isteyenler için…<br />

Cumhur Uzunoğlu, konuşmasında Gurme<br />

Lezzetler serisinde yer alan ürünlerin<br />

özelliklerini anlattı. Piliç Tandır’ın odun<br />

ateşinde özel tekniklerle pişirildiğini,<br />

Piliç Ciğer Kavurma’nın hem yemek<br />

hem meze olarak kullanılabileceğini,<br />

Piliç Kasap Sucuk’un kasap sucuğuna<br />

has yapısal özellikleri taşıdığını, çok<br />

kısa sürede ziyafet tadında yemekler<br />

hazırlamak isteyenlerin bir diğer ürün<br />

olan İskender Soslu Piliç Döner’den<br />

vazgeçemeyeceklerini söyledi. Uzunoğlu,<br />

Gurme Lezzetler’in zengin birer protein<br />

kaynağı olarak birkaç dakikada ısıtılarak<br />

pratik bir şekilde hazırlanabildiğini<br />

sözlerine ekledi. Yemek Yazarı Elif<br />

Korkmazel’in sunuculuğunu yaptığı<br />

lansman toplantısı, ünlü şef Uğur Volkan<br />

Uysal’ın Gurme Lezzetler’den oluşan<br />

menüsünün tadımıyla sona erdi.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Bir Türk fırıncı ilk kez dünyanın en<br />

iyileriyle yarışacak<br />

Bir Türk fırıncı, alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olan Bakery<br />

Masters’ta ilk kez Türkiye’yi temsil edecek.<br />

Alanında Türkiye’nin en iyileri<br />

arasında olduğunu kanıtlayan<br />

Türkiye Fırıncılar Milli Takımı üyesi<br />

Osman Gündüz, dünyanın en prestjli<br />

şampiyonalarından biri olan Bakery<br />

Masters’ta ilk Türk fırıncı olarak Türkiye’yi<br />

temsil etmeye hazırlanıyor. 3-6 Şubat<br />

2018 tarihleri arasında Paris’te Europain<br />

Show’da düzenlenecek olan şampiyonada<br />

“Besleyici Ekmek Yapımı” Kategorisinde<br />

yarışacak olan Gündüz, yarışma<br />

heyecanını paylaşırken, Türk fırıncısının<br />

adını dünyaya duyurmak istediğini söyledi.<br />

Grand Hyatt İstanbul’da düzenlenen<br />

toplantıya katılan Lesaffre Turquie Genel<br />

Müdürü Alain Dieval, Lesaffre Turquie<br />

Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü<br />

Pınar Çakır, Baking Center Direktörü<br />

ve Eğitim Koçu Ayten Çalışkan, Eğitim<br />

Danışmanı François Brandt ve Osman<br />

Gündüz, Bakery Masters Yarışması’na<br />

hazırlık süreci ve yarışmanın detayları ile<br />

ilgili bilgileri paylaştı.<br />

Dieval: “Osman Gündüz’ü<br />

desteklemekten onur duyuyoruz”<br />

Lesaffre Turquie Genel Müdürü Alain<br />

Dieval, Lesaffre’ın ana işi olan maya ve<br />

ekmekçilik bileşenleri üretiminin yanı sıra<br />

sektörün gelişimine katkı sağlamak ve<br />

inovatif ürünler ortaya koymak ilkesiyle<br />

çok güzel işlere de imza attığını belirterek,<br />

şunları söyledi: “Bu konuda Lesaffre’ın<br />

dünyanın 38 ülkesinde yer alan ve<br />

fırıncılık konusunda dünyanın ilk teknik<br />

destek merkezi Baking Center’ları çok<br />

önemli bir unsur. Çünkü müşterilerimizin<br />

ihtiyaçlarına cevap vermenin sadece<br />

kaliteli ürün üretmek demek olmadığını<br />

biliyoruz. Yürüttüğümüz tüm faaliyetlerle<br />

fırıncılara teknik destek hizmeti<br />

sunmanın yanı sıra nitelikli işgücünün<br />

artmasına ve sektörün gelişimine<br />

katkı sağlıyoruz. Osman Gündüz ile ve<br />

daha öncesinde Türkiye Fırıncılar Milli<br />

Takımı ile de yollarımız bu noktada<br />

kesişti. Sponsorluğunu üstlendiğimiz<br />

Osman Gündüz ve bugüne kadar Milli<br />

Takım’da ve bu yarışmalarda yer alan<br />

bütün Türk fırıncıların, sektör ve yeni<br />

ürünler hakkında bakış açılarının oldukça<br />

geliştiğine, kendilerini mesleki anlamda<br />

da daha iyi bir noktaya taşıma fırsatı<br />

yakaladığına inanıyorum. Lesaffre Turquie<br />

olarak Osman Gündüz’ü desteklemekten<br />

onur ve heyecan duyuyoruz.” Lesaffre<br />

Turquie Kurumsal İletişim ve Pazarlama<br />

Müdürü Pınar Çakır da şirketinin<br />

bu topraklarda yarattığı istihdam ve<br />

Türkiye’de ürettiği ürünlerle ülkeye büyük<br />

katkıda bulunmasının yanı sıra Türk<br />

fırıncılığının gelişimine harcadığı çabayı<br />

vurguladı.<br />

Gündüz: “Dünyada Türk fırıncısının<br />

adını bir kez daha duyurmak<br />

istiyorum”<br />

Bakery Masters 2010’da Sanatsal Parça<br />

kategorisinde dünya şampiyonu olan<br />

François Brandt’tan eğitim alan ve koçu<br />

Ayten Çalışkan tarafından yönetilen<br />

Osman Gündüz ise önündeki zorlu ama<br />

bir o kadar da gururlu süreci Lesaffre<br />

Turquie’nin büyük desteğiyle aşacağını<br />

ve Paris’te elinden geleni yaparak Türk<br />

fırıncısının adını duyuracağına inandığını<br />

dile getirdi. Gündüz, “2018’de Paris’te<br />

düzenlenecek, dünyanın en iyi fırıncılarının<br />

bireysel olarak yarışacağı Bakery<br />

Masters’a seçildiğimi öğrenince çok<br />

heyecanlandım. Çünkü bir Türk fırıncıyı ilk<br />

kez yarışmaya davet ediyorlardı. Şimdi tüm<br />

amacım yarışacağım kategoride yer alan<br />

diğer 5 kişiyi geride bırakmak için elimden<br />

gelenin en iyisini yaparak orada Türk<br />

fırıncısının adını bir kez daha duyurmak<br />

olacak” dedi.<br />

Dünyanın en iyi 6’sının içindeyiz<br />

3-6 Şubat 2018 tarihleri arasında Paris’te<br />

Europain Fuarı’nda düzenlenecek olan<br />

Bakery Masters’ta 3 ayrı kategoride<br />

18 fırıncı yer alıyor. Osman Gündüz,<br />

“Besleyici Ekmek Yapımı” kategorisindeki<br />

Tayvan, Japonya, Kanada, Hollanda ve<br />

Avustralya’nın en iyi fırıncıları arasından<br />

sıyrılarak birincilik için ter dökmeye<br />

hazırlanıyor. “Bugünden ilham al,<br />

geleceği tasarla” mottosu ile düzenlenen<br />

yarışmada Nutritional Bread Making<br />

(Besleyici Ekmek Yapımı), Gourmet<br />

Baking (Gurme Fırıncılık Ürünleri)<br />

ve Artistic Bread Making (Sanatsal<br />

Ekmek Yapımı) kategorilerinde en iyi<br />

ekmeği yapan fırıncılar bu yıl üçüncüsü<br />

düzenlenen Bakery Masters’ın şampiyonu<br />

olacak. Şampiyonaya uzun ve zahmetli<br />

bir çalışmanın ardından katılacak olan<br />

Gündüz, daha önce Türkiye Fırıncılar Milli<br />

Takımı ile 2015 yılında Louis Lesaffre<br />

Cup Akdeniz-Afrika Bölgesi Uluslararası<br />

Seçmeleri’nde dereceye girebilmek için<br />

mücadele etmişti. İstanbul’da bulunan<br />

Lesaffre Orta Doğu ve Orta Asya Bölgesi<br />

Baking Center’da gerçekleştirilen<br />

uluslararası seçmelerde Türk fırıncılar;<br />

Cezayir, Fas, Fildişi Sahilleri ve<br />

Mauritius’lu fırıncılara karşı yarışıp birinci<br />

olarak Paris’teki dünya şampiyonasına<br />

katılmaya hak kazanmıştı. Paris’te<br />

düzenlenen The Bakery World Cup’ta<br />

ise Osman Gündüz’ün de yer aldığı milli<br />

takım, Türkiye’nin adını dünyanın en iyi 12<br />

ülkesinin arasına yazdırarak büyük gurur<br />

yaşatmıştı.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Tatilde en<br />

çok kendi<br />

yemeklerini<br />

özleyen birinci<br />

ülkeyiz<br />

Dünyada ilk defa Türkiye’de uygulanan Nestlé Professional Beverage Academy’nin bu yıl 7’ncisi<br />

düzenlendi. Dört senelik program kapsamında pazarlama, kahve uzmanlığı, satış teknikleri,<br />

içecek çözüm sistemi teknikleri, kalite, gıda mevzuatı, finans ve iletişim konularında dersleri<br />

başarıyla tamamlayarak mezun olanların sayısı 97’ye ulaştı.<br />

Nestlé’nin ev dışı tüketim<br />

sektöründe faaliyet gösteren<br />

uzman iş birimi Nestlé<br />

Professional’ın tüm satış ve pazarlama<br />

ekipleriyle, iş ortakları ve müşterilerine<br />

yönelik olarak düzenlediği ve geleneksel<br />

hale gelen üç günlük eğitim programı<br />

Nestlé Professional Beverage Academy<br />

bu yıl 7’inci kez kapılarını açtı.<br />

7 yılda 22 bin 596 saat eğitim<br />

Program kapsamında dört yıl boyunca<br />

yılda üç gün düzenlenen eğitimlere<br />

katılarak her yıl sınavda yüzde 70<br />

başarı oranını sağlayan 97 kişi mezun<br />

oldu. Katılımcı sayısının 1.229 olduğu<br />

programda toplam 22 bin 596 saat<br />

eğitim verildi. Mezun olanlar arasında<br />

ilk sırayı satış temsilcileri alırken, onu<br />

teknisyenler, distribütör, şirket sahibi ve<br />

yöneticiler, pazarlama profesyonelleri,<br />

marka elçileri ve baristalar izledi.<br />

Eğitimleri Nestlé Professional<br />

ekipleri veriyor<br />

Tüketici trendlerini takip eden,<br />

müşterilerin ihtiyaçlarını belirleyen ve<br />

yaratıcı, doğru çözümler sağlamaya<br />

hizmet eden bir eğitim programı<br />

niteliğindeki Beverage Academy’de<br />

katılımcılar mezun olana kadar geçen<br />

dört yıl içerisinde pazarlama, kahve<br />

uzmanlığı, satış teknikleri, içecek<br />

çözüm sistemi teknikleri, kalite, gıda<br />

mevzuatı, finans ve iletişim konularında<br />

eğitim alıyor. “Daha fazlasının nasıl<br />

mümkün kılınacağına” yönelik becerileri<br />

geliştirmeye yönelik eğitim programı,<br />

konusunda uzmanlaşan ekipler ile işe<br />

nasıl daha fazla değer katılabileceğine<br />

odaklanıyor. Beverage Academy’de<br />

eğitimler Türkiye’den ve Nestlé<br />

Professional global ekibinden konusunda<br />

uzman eğitmenler tarafından veriliyor.<br />

Alibaz: “Eğitimin gücüne ilk<br />

günden itibaren inandık ve<br />

insana yatırım için yola çıktık”<br />

Nestlé Professional Türkiye Ülke<br />

Müdürü Arzu Alibaz, 7 yıldır devam eden<br />

Beverage Academy maratonuyla ilgili<br />

olarak, “Nestlé Professional Türkiye<br />

olarak bizler eğitimin gücüne ilk günden<br />

itibaren inandık ve bundan tam 7 yıl önce<br />

insana yatırım yapmak üzere yola çıktık.<br />

Amacımız, kahve uzmanları olarak,<br />

trendleri takip eden, müşterilerimizi<br />

anlayan ve ihtiyaçlarını belirleyen,<br />

yaratıcı, kârlı içecek çözümlerimizle<br />

onlara daha fazlasını mümkün kılan<br />

güçlü, bilgili bir ekip olmaktı. Durmadık.<br />

Biz müşterilerimiz için yalnızca bir<br />

ürün sağlayıcısı değil, kahve uzmanları<br />

olarak onlar için önemli bir çözüm ortağı<br />

olduk. Tüketicinin ve müşterinin nabzını<br />

tutarken, işletmelere menü tasarımından<br />

mekan giydirmeye, sezonsal reçetelerden<br />

personel eğitimine kadar toplam<br />

çözüm sunmayı ilke edindik. Buna<br />

yatırım yapıyoruz. Bu sene 7’ncisini<br />

gerçekleştirdiğimiz Nestlé Professional<br />

“Beverage Academy” ile sektöre değer<br />

katmayı gururla sürdürüyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

Beverage Academy dünyada bir<br />

ilk<br />

Tüm dünyada ilk kez 2011 yılında<br />

Türkiye’de düzenlenen Beverage<br />

Academy geçtiğimiz yıllarda Nestlé<br />

Professional’ın tüm dünyadaki en iyi<br />

uygulamalarından biri seçildi. İlk defa<br />

Nestlé Professional Türkiye’nin hayata<br />

geçirdiği Beverage Academy, Nestlé<br />

Professional’ın global pazarlarında da<br />

örnek uygulama olarak gösteriliyor.


94<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Top Chef <strong>2017</strong> birincisi belirlendi<br />

Türkiye’nin en büyük toplu yemek ve destek hizmetler firması<br />

Sofra/Compass Group Türkiye’nin bu yıl 5. kez düzenlediği geleneksel<br />

Top Chef <strong>2017</strong> Yarışması sonuçlandı.<br />

Sofra/Compass Group Türkiye<br />

tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen<br />

ve geleneksel hale gelen “Top Chef<br />

<strong>2017</strong>”nin birincisi belli oldu. 14 Ekim<br />

tarihinde Türkiye’nin ilk gastronomi<br />

platformu olma özelliğiyle dikkat<br />

çeken GastronoMetro’da gerçekleştirilen<br />

yarışmada, Sofra/Compass Group<br />

Türkiye’nin 12 profesyonel şefi kıyasıya<br />

yarıştı. Kazanan Şef Güneş Akman oldu.<br />

Türkiye genelinde yapılan<br />

elemelerle 12 finalist şef<br />

belirlendi<br />

Top Chef <strong>2017</strong>’nin finali için Sofra/<br />

Compass Group Türkiye’ye bağlı olarak<br />

çalışan şefler kıyasıya mücadele etti.<br />

Top Chef’in, Türkiye genelinde yapılan<br />

bölgesel seçmelerinde toplamda 100<br />

şef yarıştı. Bunun sonucunda Top<br />

Chef <strong>2017</strong>’de yarışacak 12 finalist şef<br />

belirlendi.<br />

Jüri üyeliğini Sofra/Compass Group<br />

Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve<br />

CEO’su Nihat Kartal, GastronoMetro<br />

Direktörü Maximillian J.W. Thomae,<br />

Yemek Kültürü Araştırmacısı Nilhan<br />

Aras, Harbi Yiyorum - Türkiye’de<br />

Harbiden Nerede Ne Yenir? kitabının<br />

Yazarı, Blogger Salih Seçkin Sevinç,<br />

Youtuber, Hurriyet.com.tr Yazarı İdil<br />

Yazar, Peryön Türkiye İnsan Yönetimi<br />

Derneği Ege Şubesi Başkanı ve Egeria<br />

İstihdam ve Müşavirlik Ltd. Şti. Kurucusu<br />

Serdar Kalaycıoğlu ve Sofra/Compass<br />

Group Türkiye Sağlık, Güvenlik, Çevre ve<br />

Kalite Direktörü Füsun Atayata’nın yaptığı<br />

yarışmada birinciliği Şef Güneş Akman<br />

kazandı.<br />

60 dakikada 2 farklı tabak<br />

sunumu<br />

Ne hazırlayacaklarını önceden<br />

bilmeyen şeflerden, yarışma esnasında<br />

belirlenecek 5 malzemeyi kullanarak<br />

60 dakika içerisinde 2 farklı tabak<br />

sunumu hazırlamaları istendi. Şeflerin<br />

bütün bilgi ve becerilerini kullanarak<br />

hazırladığı yemek tabakları jüri üyeleri<br />

tarafından test edildi. Lezzet, sunum,<br />

yaratıcılık, mutfak teknikleri, hijyen ve<br />

zamanlama gibi kriterlerin göz önünde<br />

bulundurulduğu değerlendirmeler<br />

sonucunda jüri birinciyi belirledi.<br />

Kartal: “Şeflerimizle gurur<br />

duyuyoruz”<br />

Sofra / Compass Group Türkiye Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal,<br />

bu yıl beşinci kez düzenledikleri Top Chef<br />

<strong>2017</strong> yarışmasıyla ilgili olarak şunları<br />

söyledi: “Şeflerimiz Compass dünyasının<br />

en önemli değerlerinden biri. Top<br />

Chef, 5 yıl önce şeflerimize kendilerini<br />

gösterebilecekleri, geliştirebilecekleri<br />

bir platform yaratma hedefiyle başladı,<br />

bugün profesyonel yarışmalarla rekabet<br />

eder düzeye geldi. Her geçen yıl Top<br />

Chef’de daha zorlu bir rekabete tanık<br />

oluyoruz. Şeflerimiz artık birbirleriyle<br />

değil, adeta kendileriyle yarışıyorlar.<br />

Jürinin de işini zorlaştırıyorlar. Bu yıl<br />

bir kez daha hem yaptıkları işe hem<br />

ortaya çıkarttıkları sonuca bizleri hayran<br />

bıraktılar, gururlandırdılar.”<br />

Top Chef <strong>2017</strong>’nin galibi Güneş Akman<br />

“Sirkeli İncir Soslu Somon” ve “Bulgurlu<br />

İncir Tatlısı” sunumlarıyla birinciliği<br />

kazanan Şef Güneş Akman duygularını<br />

şu sözlerle anlattı: “Öncelikle böyle bir<br />

atmosferde yer almak ve birbirinden<br />

değerli ve profesyonel şeflerle yarışmak<br />

benim için çok heyecan vericiydi.<br />

Birinciliğe layık görüldüğüm için çok<br />

mutluyum. Çok kısa bir süre önce<br />

Sofra ailesine katıldım ve bu kısa süre<br />

içerisinde böyle bir başarı kazandığım<br />

için kendimi çok şanslı hissediyorum.<br />

Bana bu şansı veren tüm yöneticilerime<br />

ve Sofra Grup ailesine teşekkür ederim.<br />

Bir bayan şef olarak gelecekte kadın<br />

şeflerimize bu başarının ışık olmasını<br />

umut ediyorum.”


hotel restaurant<br />

96 & hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Et aşkına<br />

‘kasap’<br />

Gürkan Şef<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Gürkan Şef etteki başarısı<br />

kadar imajıyla da çok<br />

konuşulan bir şef. Kovboy<br />

şapkası ve bıyıklarıyla<br />

nam salan şefin imaj<br />

hikayesi katıldığı bir yemek<br />

yarışmasında aşçı kepi yerine<br />

kovboy şapkası takmayı<br />

istemesiyle başlamış. “Baktık<br />

ki piyasada çok çoğalıyor,<br />

saçlarımız da uzadı tabii.<br />

Bizim şapkayla işimiz<br />

kalmadı. Zaten logomuzda<br />

var dedik ve attık” diye<br />

anlatıyor Gürkan Şef, bir<br />

devrin kapanışını da böyle...


Kovboy şapkası ve sükseli bıyıklarıyla<br />

klasik steak’çiler arasından mutlak<br />

sıyrılacak kadar iddialıydı... Bir<br />

iddiası da, Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı<br />

olmasıydı ki, Yiyecek İçecek İşletmeciliği<br />

eğitimi almak üzere girdiği Mutfak<br />

Sanatları Akademisi’nden Avrupa ve<br />

Afrika mutfaklarına hakim bir aşçı olarak<br />

yetişmesinin de ötesinde uzman bir kasap<br />

olarak çıktı.<br />

MSA’nın devamında İtalya’ya giderek,<br />

ALMA mutfak okuluna kaydını yaptırdı. Ne<br />

var ki her gün pizza, makarna pişirmek<br />

içindeki mutfak aşkını tetiklemedi,<br />

üç haftalık eğitim sürecinin ardından<br />

Türkiye’ye, gerçek bir mezbahada staj<br />

yapmak üzere dönüşünü gerçekleştirdi…<br />

Etin jönü olarak tanıdığımız Gürkan<br />

Şef’in önce aşçılık ardından branşlaşarak<br />

kasaplığa uzanan ilk mesleki adımlarıydı<br />

bunlar… Ya sonrası?<br />

Yolu bu defa bir hocasının da<br />

yönlendirmesiyle Antalya’da bir kasaplık<br />

okuluyla buluştu Gürkan Şef’in. Bir buçuk<br />

sene boyunca bonfileyi görmeyi dahi<br />

hayal etmeyerek sabırla sadece kemik<br />

sıyırdı. Stajı çıktığı otele gitmeyerek<br />

rotasını taşı toprağı steakhouse olan<br />

İstanbul’a çevirdi, bundan sonrasını ünlü<br />

steak’çinin kendi ağzından aktarıyorum:<br />

“Ben bu işin dibini de gördüm”<br />

“Artık bir yerden başlamam gerekiyordu.<br />

O güne kadar farklı steakhouselarda<br />

çalışmıştım. Zeminden gelmek çok<br />

önemli. Akademi mezunuyum ama işin<br />

alaylısıyım da diyebiliyorum. Çünkü<br />

ben bu işin bulaşığını da yıkadım.<br />

Sonuçta emekli bir ailenin çocuğuydum.<br />

İstanbul’un şartları zor malum.<br />

Okuduğunuz bir okul var ve siz çalışmak<br />

zorundasınız. Dolayısıyla ben dibi, zemini<br />

biliyorum. Gastronomi söyleşilerinde<br />

bana kaç para kazandığımı soran<br />

öğrencilere, ‘Evet şu an kazanıyorum<br />

ama bu meslekte ayaklarınız bir gün<br />

bile geri giderse bu iş olmaz.’ diyorum.<br />

Cenab-ı Allah inşallah dedirtmez de, bu<br />

çok önemli çünkü.” sözleriyle Gürkan<br />

Şef hem mesleğe girişin ve tutunuşun<br />

zorluklarını anlatıyor hem de genç<br />

adaylara yol gösteriyor.<br />

“Kırmızı et yiyince kendimi daha<br />

güçlü ve mutlu hissediyorum”<br />

Bu aralıkta ünlü şefe aşçılıktan kasaplığa<br />

geçişi fitilleyen gerekçelerini soruyorum.<br />

“Çok basit, kırmızı eti yemeyi çok<br />

seviyorum ben” diyor öncelikle ve şöyle<br />

devam ediyor: “Kimi insanın arabaya<br />

merakı vardır. Kiminin telefona, kiminin<br />

kıyafete vardır. Benim de yemeye<br />

merakım vardı. Ama bir makarna,<br />

pizza, tencere yemeğine değil; kırmızı<br />

et yemeye… Hani çocuklar mutfakta<br />

biraz geri planda kalır ya normal olarak.<br />

Ama ben hep operasyonun içindeydim.<br />

Çünkü dedem gıda işiyle uğraşıyordu,<br />

Gürkan Şef etteki başarısı<br />

kadar imajıyla da çok<br />

konuşulan bir şef. Kovboy<br />

şapkası ve bıyıklarıyla<br />

nam salan şefin imaj<br />

hikayesi katıldığı bir yemek<br />

yarışmasında aşçı kepi<br />

yerine kovboy şapkası<br />

takmayı istemesiyle<br />

başlamış. “Baktık ki<br />

piyasada çok çoğalıyor,<br />

saçlarımız da uzadı tabii.<br />

Bizim şapkayla işimiz<br />

kalmadı. Zaten logomuzda<br />

var dedik ve attık” diye<br />

anlatıyor Gürkan Şef, bir<br />

devrin kapanışını da böyle...<br />

kabzımaldı. Babamın yanına gittiğimde<br />

kasap tezgahında neler olup bittiğini<br />

merakla izlediğimi anımsıyorum. Pirzola<br />

pişirmeyi çok severdim mesela. Kırmızı et<br />

yediğimde kendimi mutlu ve daha güçlü<br />

hissettiğimi fark ettiğimde de et benim<br />

için bir tutku haline dönüştü.”<br />

“Kovboy şapkası ve bıyık fikri ilk<br />

benden çıktı”<br />

Gürkan Şef’in aşçılık yolculuğu hep et<br />

keserek ve pişirerek geçmez tabii. Izgara,<br />

kasap ve mutfak şefliği yaptıktan sonra<br />

bir dönem mutfaktan kopup restoran<br />

müdürlüğü ile yoluna devam eden genç<br />

ve deneyimli şef, kariyer hayatında hep<br />

istemeden seviye atlar, anlattığına göre…<br />

Kendi markasını oluşturmaya karar<br />

vermesiyle Haziran 2014’te Nişantaşı’nda<br />

ilk Gürkan Şef Steakhouse’u hayata<br />

geçirdiğini söyleyen Gürkan Şef, “<br />

O dönem logo tasarımına fazlaca<br />

kafa yormuştuk. Çünkü steakhouse<br />

dendiğinde bir boynuz koyuyorsun, bir<br />

marka oluşturuyorsun ve hepsi bu.<br />

Bense bunu istemedim. Hem kendi<br />

ismim hem de yüzüm olacak dedim. Şu<br />

an steakhouselarda gördüğünüz şapka,<br />

bıyık modeli fikri ilk benden çıkmıştır.<br />

Sonrasında logomda olduğu için şapkayı<br />

attım tabii.”<br />

“Etiler’i çocuk, engelli ve<br />

personel dostu bir bina olarak<br />

tasarladık”<br />

Hayalleri uğrunda ilk steak dükkanını<br />

Nişantaşı’nda açtıktan sonra yabancı<br />

yatırımcıların daha fazla ilgi sahasına<br />

giren Gürkan Şef, Suudi Arabistanlı bir<br />

yatırımcıyla Etiler’deki ikinci mekanını<br />

açar bu defa. Mayıs <strong>2017</strong>’de 4 milyon<br />

dolar bütçeyle hizmete giren yeni şube,<br />

ilkine göre çok daha fazla ses getirir…<br />

Çünkü anlattığına göre mekan ünlü<br />

oyuncu Robert De Niro’nun sahibi<br />

oldu Nobu’ların da mimarı olan İtalyan<br />

tasarımcı Bobo’nun imzasına sahiptir.<br />

1.900 metrekarelik alanda tamamen<br />

Boğaz’ı gören çok özel bir manzarası<br />

olup; bina tamamen çocuk, engelli<br />

ve personel dostu yapısıyla öne çıkar.<br />

Bununla da kalmaz, iki mescidi de olan<br />

mekan, toplantı amaçlı gelen misafirler<br />

için duş, saç ve kıyafet hazırlıkları için<br />

özel bir lavabo olanağı da sunar.<br />

Dışarıdan bakıldığında bir mangala<br />

benzeyen bina için Guinness Rekorlar<br />

Kitabı’na başvurduklarını da söyleyen<br />

Gürkan Şef, dünyanın en büyük mangalı<br />

olmak gibi bir ideallerinin olduğunu da<br />

sözlerine ekliyor.<br />

Etiler’in tek alkolsüz steak<br />

konsepti<br />

Gelelim profesyonel şefin onu marka<br />

yapan lezzetlerine ve itinayla hazırlanan<br />

steak menülerine… Mekanlarında<br />

tamamen et ağırlıklı bir menü<br />

oluşturduğunu söyleyen Gürkan Şef’in<br />

listesinde neler yok ki? Her biri kendine<br />

özgü özel sunumlarla misafire sunulan<br />

steak menüsünde vejetaryenler de<br />

düşünülmüş, spor yapanlar da… İçlerinde<br />

bir Kuzu Vals var ki, masada özel bir şov<br />

eşliğinde ikram ediliyor. Hayır, bunlar<br />

bana yetmez, ben şefin elinden yemek<br />

istiyorum diyorsanız size tavsiyemiz, ünlü<br />

şefin yine özel bir şovla masaya servis<br />

ettiği “Gürkan Şef VayVayVay”.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Yaklaşık üç yıldır farklı<br />

televizyon kanallarında<br />

Gürkan Şef ile Mangal Keyfi<br />

programını yapan ünlü şef,<br />

yeni dönemde Gürkan Şef ile<br />

Mangal Savaşları’nda bu defa<br />

jüri koltuğunda iki farklı çifti<br />

yarıştırıyor.<br />

Kendine özgü tatları da menüsünde<br />

barındıran mekanda un, yağ ve şeker<br />

kullanılmadan hazırlanan Şehvet ve<br />

Nirvana tatlılarını özellikle tavsiye<br />

ederim. Etiler’de alkolsüz konsepti ile<br />

dikkat çeken mekanda bu özel tatlar en<br />

iyi hangi içeceklerle tüketilir diye sorarak<br />

keyifli söyleşimize devam ediyorum. İlk<br />

olarak konsept tercihi ile ilgili kısa bir<br />

açıklama yapan Gürkan Şef, “Biz burada<br />

kendimizin rakibiyiz, farklı bir konsept<br />

bu. Diğerlerinden, tamamen alkolsüz<br />

konseptimizle ayrışıyoruz. Tercihen<br />

alkol servisimiz yok ama çok güzel<br />

manda yoğurduyla yapılmış ayranımız<br />

var, şahane kokteyllerimiz var. Biz böyle<br />

mutluyuz, böyle bereketli olduğuna<br />

inanıyorum.”<br />

2019’da şube sayısını 8’e<br />

ulaştıracak<br />

İstanbul’da Nişantaşı ve Etiler’den sonra<br />

Suudi ortağı ile 15 Kasım’da Dubai’de yeni<br />

şubesini açmaya hazırlandığını söyleyen<br />

Gürkan Şef, “Ben çok ama çok mutluyum,<br />

en çok da ülkeme dış yatırımcıyı çekmeyi<br />

başardığım için tabii ki. Bu ortaklıkla<br />

Türkiye’ye 5 milyon dolarlık bir yatırım<br />

girdi. Bir Türk genci olarak bundan büyük<br />

mutluluk duyuyorum. Çünkü ülkeme<br />

faydalı olduğumu düşünüyorum. Bu<br />

yatırımı ülkeme çekerek insanlara bir<br />

iş imkanı da sağladım. Şu an burada<br />

100 kişi çalışıyor. Sonrasında da artık<br />

bu Türk genci, bu Türk markası yurt<br />

dışına gidiyor. Nereye gidiyor, Dubai’ye.<br />

Nereye gidiyor, kutsal topraklar dediğimiz<br />

Mekke’ye gidiyor. Riyad’a, Cidde’ye,<br />

Beyrut’a, Londra’ya gidiyor. O yüzden<br />

bu beni çok fazla heyecanlandırıyor”<br />

diyor ve 2019’un ortasına kadar Türkiye<br />

ile beraber toplam 8 şubeye ulaşmayı<br />

hedeflediğini söylüyor.<br />

Washington ve New York’ta da<br />

restoran açacak<br />

Kuveyt ve Katar gibi pek çok ülkeden<br />

partnerlik teklifi aldığını söyleyen Gürkan<br />

Şef ile yeni yatırım planlamalarını<br />

konuşuyoruz. Şubeleşmek konusunda<br />

temkinli olmak gerektiğinin altını çizen<br />

tecrübeli şef, “Çünkü restorancılık<br />

yavaş ve sağlam adımlarla ilerlenmesi<br />

gereken bir iş. Dışarıdan hızlı büyüyor<br />

gibi görünsek de biz zamanı geldiğinde<br />

kendimizi frenlemesini biliyoruz. Bu<br />

işlerde altyapı çok önemli. Kendinizi,<br />

markanızı bırakın, ülkenizi temsil<br />

ediyorsunuz çünkü. Ben ilk etapta işin<br />

bu kısmına bakıyorum. O yüzden de hiç<br />

kimseye mahcup olmamak adına biz<br />

alt yapımızı sağlam yapıyoruz. Yurt dışı<br />

yatırımlarımız inşallah Washington ve<br />

New York ile devam edecek.” şeklinde<br />

yatırım stratejilerine dair bilgiler<br />

paylaşıyor.<br />

‘Gürkan Şef Et Sanatları<br />

Akademisi’ni kuracak<br />

Ünlü şefin ileriye dönük yatırım planları<br />

arasında Gürkan Şef Et Sanatları<br />

Akademisi’ni açmak da var. 2019 yılında<br />

sektöre kazandırmayı planladığı okul<br />

için Hükümet ve KOSGEB’ten de destek<br />

aldığını belirten şef projeyle ilgili detayları<br />

şöyle aktarıyor: “İlk önce Gürkan Şef<br />

kendi lojistiğini sağlayacak, kendi<br />

personelini yetiştirecek. Sonrasında da


kasaplarımız, meslektaşlarımız için<br />

bir bölüm açacağız. Zaten bildikleri<br />

bir iş, onlar da gelsinler. Ama aynı<br />

zamanda akademik anlamda da bilgi<br />

sahibi olsunlar, bizden sertifika ve<br />

diplomalarını alsınlar. Akademimizde<br />

ayrıca workshoplar yapacağız. Hafta<br />

sonu insanlar et pişirme tekniklerini<br />

öğrensinler, güzel vakit geçirsinler.<br />

İnsanları meslek sahibi yapmak istiyoruz.<br />

Sağolsun bu projeyi hem Hükümetimiz<br />

hem de KOSGEB destekliyor. Ancak<br />

vakitsizlik gibi bir sıkıntımız var.<br />

Ulus’ta bir binamız var. Tahminim,<br />

2019 yılı gibi inşallah hayata geçiririz<br />

diye düşünüyorum. Çünkü 2018 yılında<br />

çok fazla koşturmamız var. Bu benim<br />

hayalim, bu hayalinizi bir başkası sizin<br />

kadar hayal etmemiştir. O yüzden sizin<br />

kadar da üzerine düşmeyecektir. Birebir<br />

ben ilgilenmek istediğim için de projeyi<br />

biraz askıda bekletiyorum.”<br />

Gürkan Şef Kanunları:<br />

* Kendi tüketmeyeceği bir eti misafirlerine asla yedirmiyor.<br />

* Dana etinde düve kullanıyor. Kuzu tercihi, Keşan bölgesinden getirttiği Kıvırcık Kuzusu.<br />

Başka hiçbir yerin kuzusu restoran mutfağına giremiyor. Gürkan Şef, “Markamın<br />

ilk doğduğu Nişantaşı’nda böyle başladık, böyle de gidecek. Kasım ayı içerisinde<br />

Dubai şubemizi de açacağız ve yine kuzularımız Keşan’dan gidecek. Ben dünyanın<br />

birçok ülkesine gittim, bizim kuzumuzun üstüne kuzu görmedim. Yurt dışındaki<br />

restoranlarımızda Türk kuzusunu yedirmekten büyük mutluluk duyacağım” diyor.


hotel restaurant<br />

100 & hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

Reha Tartıcı<br />

Gastronomi Yazarı<br />

Cadde’ye yeni bir soluk<br />

Neni Brasserie


Bağdat Caddesi’nin çehresi kentsel<br />

dönüşüm nedeniyle hızla değişiyor. Bu<br />

değişim Cadde’nin eski sakinlerinden<br />

bir kısmının burayı terk etmesine neden<br />

oluyor. Bu terk ediş ilk başlarda biraz<br />

endişe uyandırsa da, yenilenen binalarla<br />

daha modern bir görünüme sahip olan<br />

Bağdat Caddesi eski popülaritesini<br />

hızla yakaladı. Bunda hiç kuşkusuz<br />

yeni açılan mekân ve dükkanların payı<br />

büyük. Caddebostan Kültür Merkezi’nin<br />

yanı başında açılan Neni Brasserie<br />

de Cadde’nin yeni sakinlerinden biri.<br />

Bölgede “brasserie” konseptiyle hizmet<br />

veren sınırlı sayıda işletme olduğunu göz<br />

önüne alırsak, menüsü ve dekorasyonuyla<br />

önemli bir açığı kapatarak hızla cazibe<br />

merkezi olacağını düşünüyorum.<br />

Tipik bir Fransız<br />

Neni Brasserie, dekorasyonuyla tipik<br />

bir Fransız işletmesini andırıyor.<br />

Kapıdan girdiğinizde kulağınıza gelen<br />

caz tınıları ve masalarda bulunan<br />

kumaş peçeteler buraya oldukça hoş<br />

bir ambiyans verse de kendinizi belli bir<br />

formata sokma ihtiyacı duymuyorsunuz.<br />

Neni sade dekorasyonundaki küçük<br />

dokunuşlarla kalitesini hissettiriyor.<br />

Yer karolarından duvarları süsleyen<br />

ayna ve resimlere kadar dekorasyonda<br />

kullanılan materyaller dünyanın pek<br />

çok köşesindeki ünlü brasserielerin<br />

izlerini taşıyor. “Brasserie” kelimesi<br />

her ne kadar menüde Fransız mutfağı<br />

ağırlığı olacağını çağrıştırsa da, Neni<br />

dünya mutfağından izler taşıyan ve her<br />

damak zevkine hitap edecek bir menü ile<br />

misafirlerini ağırlıyor. Menüde yer alan<br />

her seçenek ortalama üç, dört alternatifle<br />

beğeninize sunuluyor. Böylesine<br />

rafine lezzetlerle müşterinin karşısına<br />

çıkabilmek hiç de kolay değil. Hem iddia<br />

hem ürün kalitesi hem de bilgi ve tecrübe<br />

gerektiriyor.<br />

Selektif menü<br />

Bu selektif menünün bölge müşterisinin<br />

tatmin edilememiş damak zevklerine<br />

hitap ederek önemli bir açığı<br />

kapatabileceğini düşünüyorum. Çünkü<br />

neredeyse Bağdat Caddesi’ndeki her<br />

brasserie de menü birbirine çok yakın<br />

alternatiflerden oluşuyor.<br />

Neni Brasserie’nin menüsünde yer alan<br />

Güveçte Feta Peyniri, Rokforlu Rokalı<br />

Pizza, Coleman hardallı püre yatağında<br />

servis edilen Sauvignon şarap soslu<br />

Izgara Bonfile Madalyon, midye, karides,<br />

kalamar, günün balığı, kereviz ve rezene<br />

ile hazırlanan Balıkçı Güveç ve Belçika<br />

çikolatası ile yapılan Neni Pot de Cremein<br />

fark oluşturan lezzetler olduğunu<br />

söyleyebilirim. Her yemekte şefin farklı<br />

bir dokunuşu ve yorumunu bulabilirsiniz.<br />

Neni’yi eşdeğerlerinden ayıran en<br />

önemli özellik bu olsa gerek. Brasserie<br />

atmosferinden hoşlanıyorsanız Neni<br />

Brasserie’ye uğramalı ve mekanın tadını<br />

sonuna kadar çıkarmalısınız.


hotel restaurant<br />

102 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Türk gıda sektöründen Güney<br />

Kore çıkartması<br />

Uzakdoğu ülkelerini hedef pazar olarak belirleyen Egeli Gıda İhracatçıları,<br />

Ekonomi Bakanlığı destekli Turquality Projesi kapsamında Japonya’dan<br />

sonra Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen Food Week Korea <strong>2017</strong><br />

Fuarı’nda Türk gıda ürünlerinin tanıtımını yaptı. Food Week Korea Fuarı’nda,<br />

Coex Fuar Organizatörü ile iki ülke ilişkilerini geliştirmek ve ihracatı<br />

arttırmaya yönelik olarak mutabakat zaptı imzalandı.<br />

PepsiCo’ya Sürdürülebilir İş Ödülü<br />

PepsiCo, Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl dördüncü kez<br />

düzenlenen Sürdürülebilir İş Ödülleri’nin Atık Yönetimi kategorisinde<br />

Naturalis (Organomineral gübre) projesiyle ödülün sahibi oldu. Naturalis,<br />

küresel PepsiCo sistemi içinde “Net Sıfır Atık” vizyonuyla kendi gübresini<br />

üreten ve cipslik patates üretimi yapılan tarlalarda kullanan dünyadaki ilk<br />

ve tek örnek ülke projesi olma özelliğini taşıyor. Fayda Gözeten Performans<br />

adını verdiği sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda, faaliyet gösterdiği her<br />

noktada çevresel, sosyal ve ekonomik olarak pozitif etki yaratma misyonuyla<br />

çalışmalarına devam eden PepsiCo, Türkiye’de de toprağın, enerjinin, suyun ve<br />

ambalajların daha verimli kullanılmasına odaklanıyor.<br />

Tohumculuk<br />

sektörü, 2023<br />

yılı hedefini<br />

yükseltti<br />

2023 yılı hedeflerini 1.5 milyon ton sertifikalı tohum üretimi olarak<br />

belirleyen tohumculuk sektörü, hedef büyüttü. 2002 yılında 145 bin ton<br />

olan sertifikalı tohum üretimi, 2016 yılında 958 bin tona yükselerek<br />

yüzde 560 arttı. Ülke genelinde yaklaşık 40 bin üyesi bulunan Türkiye<br />

Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Kamil Yılmaz, “Sektör olarak<br />

ilk belirlediğimiz hedef 2023 yılında 1 milyon ton sertifikalı tohuma<br />

ulaşmaktı. Kamu ve yerli tohumcularımızın üstün gayretleriyle bu<br />

hedefe önceden ulaştık. Bizi gururlandıran bu gelişme sayesinde 2023<br />

yılı hedefimizi 1.5 milyon ton tohum üretimine yükselttik” dedi.<br />

Helvacı<br />

Seyidoğlu<br />

yeni<br />

fabrikasının<br />

temelini<br />

attı<br />

Helva, reçel sektörünün öncü firması Seyidoğlu Gıda,<br />

artan talebi karşılamak ve ürün gamını genişletmek<br />

için yeni fabrikasının temelini attı. İstanbul Hadımköy<br />

Organize Sanayi Bölgesinde 10 milyon TL yatırımla<br />

inşaatına başlanan fabrikada 200 yeni istihdam<br />

sağlanacak. Halihazırda 8 bin metrekare kapalı alanda<br />

üretim yapan Seyidoğlu Gıda, yeni yatırımıyla iki kat<br />

büyüyerek 16 bin metre kare üretim alanına ulaşacak.<br />

30 ülkeye ihracat yaptıklarını anlatan Genel Müdür<br />

Mehmet Göksu, “Yıllık 20 bin ton üretimimizi yeni<br />

yatırımla birlikte 35 bin tona çıkarmayı ve ihracattaki<br />

payımızı artırmayı planlıyoruz. Hem yurt içinde hem<br />

de global pazarlarda rekabet etmek istiyoruz” diye<br />

konuştu.


Güne lezzetli bir başlangıç yapmak için:<br />

Çayla<br />

Karadeniz Bölgesi’nin kendine özgü motif ve yöresel lezzetlerini çağdaş tasarım,<br />

mağazacılık ve hizmet anlayışı ile yorumlayan Çayla, birbirinden lezzetli çay çeşitlerinin<br />

yanı sıra sunduğu kahvaltı servisiyle de misafirlerine enfes bir sabah vaad ediyor.<br />

60 farklı çay seçeneği ile gün boyu süren kahvaltıda, birbirinden farklı lezzetler<br />

servis ediliyor. Geleneksel lezzetleri modern sunumuyla birleştiren Çayla, geniş ve<br />

ferah bahçesi, yüksek tavanlı ve Karadeniz motiflerinin izlerini yansıtan iç mekanı ile<br />

müdavimlerine bir çok ayrıcalık yaşatıyor.<br />

Emirates’ten dünyanın en büyük uçan restoranı<br />

Her birine aynı özeni gösterdiği First, Business ve Economy Class’ta her<br />

yıl 100 milyondan fazla yemek ikram eden Emirates Havayolu 6 kıtada, 144<br />

şehir arasında seyahat eden yılda 55 milyondan fazla kişiye yemek servisi<br />

yapıyor. Bu hizmeti için küresel mutfak trendlerini takip eden hava yolu<br />

şirketi, yemek servisine yıllık 1 milyar dolardan daha fazla yatırım yapıyor.<br />

Dubai’deki 1,200 şef ve 12,450 tarif ile 24 saat boyunca çalışan Emirates<br />

ekibi, günde 590 uçağın yolcusuna, uçacakları noktalara özel olarak otantik<br />

lezzetler sunuyor. Havayolu aynı zamanda yemek sektöründeki 25 iş ortağı<br />

ile Dubai bağlantılı uçuşlarda da aynı kalitede hizmet vermek için çalışıyor.<br />

Fransa’nın<br />

Geleneksel<br />

çikolata<br />

festivali<br />

La Petite<br />

Maison’da…<br />

Güney Fransa mutfağının en ünlü<br />

lezzetlerini, modern sunumlarla<br />

birleştiren La Petite Maison,<br />

Kasım ayı boyunca Fransa’da<br />

her yıl geleneksel olarak<br />

kutlanan “Salon du Chocolat”<br />

(Çikolata Festivali) festivaline<br />

ithafen, çikolata severlere keyifli<br />

dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor.<br />

Geleneksel Salon du Chocolat<br />

festivali, çikolata ve kakaoya adanmış dünyanın en büyük etkinliği<br />

olma özelliğini taşıyor. Çikolataya övgü, La Petite Maison’un “Malt<br />

dondurma ile sunulan ılık çikolatalı mousse” tatlısında hayat buluyor.<br />

KasapDöner<br />

kadınları<br />

bekliyor<br />

“Hamburger çocuklarına<br />

döner yedirmeye geliyoruz”<br />

sloganıyla yola çıkarak<br />

Türkiye’nin en sıra dışı döner<br />

markası olan KasapDöner,<br />

geçtiğimiz yıl başlattığı kadın<br />

istihdamı hareketini bu yıl<br />

büyütmek amacıyla kolları<br />

sıvadı. Türkiye’deki kadın<br />

istihdamına katkıda bulunma<br />

ve kadının gıda ve perakende<br />

sektöründeki payını artırma<br />

amaçlarını taşıyan marka,<br />

“Dönere kadın eli değsin”<br />

sloganıyla kadın döner<br />

ustaları, lavaşçı ve ızgaracı<br />

yetiştirecek.


hotel restaurant<br />

104 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

IZAKA’da ‘Karadeniz<br />

Geceleri’ zamanı<br />

3, 11, 17 ve 24 Kasım tarihlerinde IZAKA, Karadeniz mutfağının en<br />

güzel ve zengin lezzetlerinden oluşan özel menüsünü sunarken,<br />

Karadeniz müziğinin ünlü isimleri Volkan Arslan ve Yasemin Yıldız’ın<br />

sahne performanslarıyla da tadına doyulmaz bir müzik ziyafeti<br />

yaşatacak. Kasım ayı boyunca 4 kez tekrarlanacak Karadeniz<br />

Geceleri’nde, yöresel lezzetlerden oluşan zengin ikramlar ve 21.15 -<br />

23.30 saatleri arasında sahne alacak olan Volkan Arslan ve Yasemin<br />

Yıldız’ın performansları konuklara unutulmaz bir gece yaşatıyor.<br />

Özel olarak hazırlanan Karadeniz Geceleri menüsünde fasulye<br />

turşu tavali, sıcak koliva ekmeği, marine hamsi, karalahana dible,<br />

beyaz lahanalı piyaz, ara sıcaklarda hamsi pilavı, kuymak, balıklı<br />

kara lahana sarması, Karadeniz palamutu, laz böreği, pepeçura ve<br />

hamsiköy sütlacı öne çıkan lezzetler arasında yer alıyor.<br />

Şahin’e ‘Avrupa Şeref Plaketi’ ödülü<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Avrupa Konseyi<br />

Parlamenter Meclisi tarafından Avrupa Şeref Plaketi ödülüne layık görüldü.<br />

Törende konuşan Fatma Şahin, dünyada barışın ve adaletin gittikçe zayıfladığı<br />

bir zamanda Gaziantep’in Avrupa Şeref Plaketi ödülünü almasının ayrı bir<br />

anlam taşıdığını kaydederek şöyle devam etti: “2012’de Asım Güzelbey<br />

döneminde başvurulan Europrize ödüllerinde biz de 2015 yılında yaptığımız<br />

çalışmaların ikinci aşamasını bitirdik. Bugün ödülümüzün üçüncü aşaması<br />

için bir aradayız. Europrize’ın en büyük ödülünü seneye bu salonda alacağız<br />

inşallah.”<br />

Kasapdöner’e<br />

çifte örümcek<br />

KasapDöner, DorukNet’in<br />

her yıl geleneksel olarak<br />

düzenlediği ve bu yıl 15’inci<br />

kez gerçekleştirilen Altın<br />

Örümcek Web Ödülleri’nde iki<br />

ödül kazandı. Yiyecek-İçecek<br />

kategorisinde ‘’birincilik’’<br />

ödülüne layık görülen<br />

KasapDöner, Restoran-Cafe<br />

kategorisinde de “Halkın<br />

Favorisi” ödülünü aldı.<br />

Sağlıklı yaşamın adresi Selva Gıda<br />

İttifak Holding bünyesinde gıda sektöründe faaliyet gösteren, 15<br />

kategoride 180’in üzerinde ürüne ulaşan Selva Gıda, 26-28 Ekim<br />

tarihleri arasında, onlarca ürün çeşidi ve uluslararası platformlarda<br />

onaylanmış üstün lezzetleriyle, İstanbul’da düzenlenen Sağlıklı<br />

Yaşam Trendleri Fuarı’na katıldı. Selva Gıda’nın hububat orijinli<br />

‘Gerçek Gıda’ üzerine yoğunlaştığını belirten Selva Gıda Genel<br />

Müdürü Özkan Koyuncu; “Selva Gıda olarak, sağlıklı nesillerin<br />

yetiştirilmesine katkı sağlamayı en önemli amaçlarımızdan biri<br />

olarak görüyoruz. Bu doğrultuda; insan sağlığı ile özdeşleşen<br />

gıdalar üretiyoruz. Besleyici, insana faydalı, lezzetli, çevreye ve<br />

doğaya zarar vermeden ürettiğimiz ‘Gerçek Gıda’ ürünleri ile<br />

sağlıklı yaşamın arkasında duruyoruz” dedi.


hotel restaurant<br />

106 & hi-tech<br />

fuar<br />

Ağırlama endüstrisinin ihtişam<br />

ve zarafeti HostMilano<br />

20-24 Ekim <strong>2017</strong> tarihleri<br />

arasında düzenlenen<br />

ve Türkiye’nin de 63<br />

firma ile önemli bir<br />

katılım gerçekleştirdiği<br />

HostMilano Fuarı, son<br />

trendler ve iş dünyasına<br />

odaklanılan beş gün süren<br />

yoğun iş maratonunun<br />

akabinde, her yönüyle<br />

büyük bir başarıyla<br />

noktalandı.<br />

40’ıncısına ulaşan bir kilometre taşının<br />

başarısının kanıtını sorgulayanlar<br />

için, rakamlar konuşuyor: 2015’e<br />

kıyasla %24.3 artışla toplamda 187,602<br />

kişiye ulaşan devasa bir ziyaretçi kitlesi ve<br />

toplam ziyaretçilerin %,38.8’ini oluşturan<br />

177 ülkeden gelen uluslararası 72,699<br />

ziyaretçi ki bu da 2015’e kıyasla %20.4’lük<br />

bir artışa tekabül ediyor. Avrupa ülkeleri<br />

yanında, Çin, ABD ile birlikte Rusya ve<br />

Orta Doğu bölgeleri de en fazla ziyaretçi,<br />

akışını oluşturan ülkeler arasında yer<br />

aldı. Avustralya, Yeni Zelanda, Kamboçya,<br />

Polinezya ve çeşitli Afrika ülkeleri<br />

(Botsvana, Burundi, Eritre, Ruanda,<br />

Zimbabwe gibi) uzak veya olağandışı<br />

ülkelerden gelen önemli katılımlar<br />

da fuarın başarısını perçinledi. Fuar<br />

ziyaretçileri tüm dünyadan özel olarak<br />

profilleme metoduyla seçilen ve bazıları<br />

ITA-ICE ile yakın işbirliği sayesinde<br />

bulunan ve seçilen 1,500 özel alıcı yanında<br />

çoğunlukla satın alma müdürleri ve şirket<br />

karar vericilerinden oluştu.<br />

Curci: “Host, benzersiz olan bir<br />

başarı hikayesidir”<br />

“Host uluslararası fuarlar ve etkinlikler<br />

dünyasında neredeyse benzersiz olan<br />

bir başarı hikayesidir,” diyen Fiera<br />

Milano Spa CEO ve Genel Direktörü<br />

Fabrizio Curci, profesyonel ziyaretçi<br />

sayısında %24.3’lük bir artışla ziyaret<br />

eden kalabalıkların yarının trendlerini<br />

şekillendirdiği, iş yaptığı ve ağ oluşturmak<br />

için geldiği bir yer olarak, HostMilano<br />

fuarının ağırlama makro-sektöründeki<br />

dünyanın merkezi konumunu bir kez<br />

daha kanıtladığını vurguladı. Özellikle,<br />

yabancı ziyaretçilerin %20,4’lün bir<br />

artışla iki haneli büyüme rakamlarına<br />

ulaştığına dikkat çeken Fabrizio Curci,<br />

çok uzak ülkelerden gelen karar vericiler<br />

ve alıcılar etkinliği kaçırmamaya hevesli<br />

olduğunu vurguladı. Curci, “Aynı zamanda,<br />

İtalyan stilinin cazibesi ve çekiciliği<br />

sayesinde, her iki senede bir düzenlenen<br />

Host fuarı, Milano’nun birçok bakımdan<br />

ihtişam ve zarafetin başkenti olduğunu<br />

bir kez daha kanıtladı. Bu bağlamda,


Fuar sırasında düzenlenen 500’ün üzerindeki etkinliğin en dikkat çekici olanı, devasa bir seyirci<br />

kitlesi karşısında düzenlenen ve İtalya’nın dünya genelinden 20 takımın karşısında zaferini<br />

ilan ettiği, Çin ve Japonya’nın sırasıyla ikinci ve üçüncülüğü paylaştığı FIPGC Dünya Pasta<br />

Yapma Şampiyonası oldu.<br />

ürünlerini, çoğunlukla muhteşem bir<br />

çekiciliğe sahip, gerçek hikaye anlatma<br />

sanatlarıyla, uygun bağlama yerleştirmeyi<br />

başaran katılımcıların fuarımıza<br />

giderek artan bağlılıklarından derinden<br />

etkilendik. Host uluslararası olarak<br />

genellikle İtalya’ya atfedilen ve İtalyan<br />

ürünlerinin değerini temel bir varlık<br />

olarak güçlendiren, kendi endüstrimizin<br />

genellikle lider olarak bulunduğu bir<br />

sektör için olağanüstü bir kapasite<br />

oluşturmaya devam ediyor,” dedi. Fuar<br />

sırasında düzenlenen 500’ün üzerindeki<br />

etkinliğin en dikkat çekici olanı, devasa<br />

bir seyirci kitlesi karşısında düzenlenen<br />

ve İtalya’nın dünya genelinden 20 takımın<br />

karşısında zaferini ilan ettiği, Çin ve<br />

Japonya’nın sırasıyla ikinci ve üçüncülüğü<br />

paylaştığı FIPGC Dünya Pasta Yapma<br />

Şampiyonası oldu.<br />

Bir sonraki HostMilano 18-22<br />

Ekim 2019 tarihleri arasında<br />

Uluslararası dernekler de artan<br />

katılımlarıyla ile üstlendikleri rolü<br />

kanıtladı. Avrupa Komisyonu tarafından<br />

desteklenen bir uluslararası proje<br />

olan Business Beyond Borders, 53<br />

ülkeden 240 şirketi 200’ün üzerinde<br />

toplantıda bir araya getirirken, henüz<br />

ilk kez katılımını gerçekleştiren Grupo<br />

Consular de América Latina y el Caribe<br />

N.I. Bolivya, Kolombiya, El Salvador,<br />

Ekvator, Meksika, Nikaragua, Panama,<br />

Uruguay ve Venezuela’dan konsolosluk<br />

bazında katılımlar sağladı. Gerçekleşen<br />

son fuar aynı zamanda ABD Ticaret<br />

Bakanlığı tarafından gerçek iş hacmi<br />

oluşturma yetenekleriyle öne çıkan az<br />

sayıda uluslararası fuara verilen prestijli<br />

ABD Ticari Hizmet sertifikasyonunu da<br />

elde etti. Bir sonraki HostMilano 18-<br />

22 Ekim 2019 tarihleri arasında Milan,<br />

fieramilano’da düzenlenecek.


hotel restaurant<br />

108 & hi-tech<br />

fuar röportaj<br />

65 Türk<br />

firması<br />

İtalya’da<br />

boy<br />

gösterdi<br />

Bu yıl 40. sı<br />

düzenlenen Host<br />

Milano <strong>2017</strong>’ye<br />

katılan 43’ü TUSİD<br />

üyesi olmak üzere<br />

toplam 65 Türk<br />

firması, İtalya’da<br />

en yeni ürünlerini<br />

ziyaretçilerin<br />

beğenisine sundu.<br />

20-24 Ekim tarihlerinde İtalya’nın Milano kentinde 40. sı düzenlenen<br />

Host Milano <strong>2017</strong> Uluslararası Otel Ekipmanları Fuarı sona erdi. Dünya<br />

genelinde 47 ülkeden 2010 katılımcı ve gıda sektörünün tüm kollarını<br />

kapsayan 170 ülkeden 60 bini yabancı olmak üzere toplam 150 bin profesyonel<br />

ziyaretçi ile Host Milano <strong>2017</strong>, endüstriyel mutfak sektörünün Avrupa’daki en<br />

büyük fuarı olarak biliniyor. Host Milano <strong>2017</strong>’de 43’ü TUSİD üyesi olmak üzere<br />

toplam 65 Türk firması boy gösterdi. Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis<br />

ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) de üyeleriyle<br />

birlikteydi. Fuarda Türk katılımcılar fuar boyunca stantlarında 26 bin civarında<br />

ziyaretçi ağırladı. 2015 yılında düzenlenen bir önceki fuarda 41’i TUSİD üyesi<br />

olmak üzere toplam 55 Türk firması katılmıştı. Türk firmaları, fuarda 3 bin 360<br />

m2’lik alana stantlarını kurmuştu. Bu alanın 2.372 m2’sinde TUSİD üyeleri<br />

yer almıştı. Bu yıl düzenlenen Host Milano <strong>2017</strong>’de Türk firmaları fuarda 5 bin<br />

m2’den büyük bir alana stantlarını kurarak en yeni ürünlerini dünyanın dört bir<br />

köşesinden gelen ziyaretçilerin beğenisine sundu. Bu alanın 3 bin 600 m2’ye<br />

yakını TUSİD üyelerine aitti.<br />

Gürkaynak: “Türk firmalarının fuarda boy göstermesi algıyı<br />

olumlu etkiledi”<br />

TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak, fuara katılan firmaların<br />

çoğunun ulaşmak istedikleri ziyaretçi sayısına ulaştıklarını belirtti. Gürkaynak,<br />

“Türkiye, endüstriyel mutfak sektöründe dünyada ve Avrupa’da çok iyi bir<br />

konumda. Dünyada endüstriyel mutfak sektörünün önderleri olan Almanya<br />

ve İtalya’nın hemen ardından Türkiye geliyor. Avrupa’ya baktığımızda, mutfak<br />

imalatının dört ana ülkesi arasındayız. Kaliteyi daha uygun maliyetlerle<br />

sunan Türk firmalarının bu fuarda boy göstermiş olması, algıyı olumlu yönde<br />

etkiledi. Sektör katılımcılarının yer aldığı ve profesyonel ziyaretçilerin bir<br />

araya geldiği bu büyük organizasyonda yer almak ülkemizin ve firmalarımızın<br />

Avrupa’da temsil edilmesi açısından büyük öneme sahip. Host Milano <strong>2017</strong>,<br />

yurt dışındaki rakiplerin üretimde ve sunumda hangi noktalarda olduklarını<br />

gözlemleyebilmek adına önemli bir fırsat sundu. Ayrıca, fuarda sağlanan sıcak<br />

ilişkiler ve bağlantılar, sektör yararına değerlendirebilecek projelerle kazanca<br />

dönüştürüldü” dedi.


50 milyar<br />

dolarlık pazar<br />

buluşması<br />

gerçekleşti<br />

Katılımcı marka, metrekare<br />

ve ziyaretçi sayısı bazında<br />

Avrupa ve Ortadoğu’nun<br />

birincisi olma özelliğini<br />

taşıyan Bayim olur musun<br />

Franchising ve Markalı Bayilik<br />

Fuarı, Medyafors Fuarcılık<br />

organizasyonu, UFRAD işbirliği<br />

ve Coldwell Banker Türkiye Ana<br />

Sponsorluğunda 12-15 Ekim<br />

tarihleri arasında CNR Fuar<br />

merkezinde düzenlendi.<br />

Her sektörden katılımcının yer aldığı Bayim<br />

Olur musun Fuarı, franchise sektörünün nabzını<br />

tutmaya 16. yılında, 11-14 Ekim 2018 tarihleri<br />

arasında devam edecek.<br />

Türkiye’nin franchising alanındaki ilk ve tek fuarı olan Bayim Olur musun<br />

Fuarı rekorlara imza atarak sektörün nabzını tutmaya devam ediyor.<br />

12-15 Ekim <strong>2017</strong> tarihleri arasında 22.000 m2 alanda 15. kez kapılarını<br />

açan fuarda, 269 marka, girişimcilerle bir araya gelerek bayilik görüşmeleri<br />

gerçekleştirdi; yeni anlaşmalara imza attı. 33.180 kişinin ziyaret ettiği fuarda<br />

Çin, Kanada, Fransa, Endonezya, Kore, Lübnan, Malezya, Filipinler, Rusya,<br />

İngiltere, Mısır, Arjantin, Tayland, İspanya, Avustralya, Meksika, ABD, Brezilya,<br />

Kolombiya ve Guatemala’dan gelen yatırımcılar ve heyetler Türk markalarına<br />

yoğun ilgi gösterdi.<br />

44 ülkeyi bir araya getirdi<br />

Markalarla girişimcileri buluşturarak reel sektöre ve ülke ekonomisine önemli<br />

katkıda bulunan fuar, firmaların franchise sayısını arttırdığı, birçoğunun da<br />

ilk çıkış, gelişim ve lansman noktası olma özelliğini taşıyor. Özel bölümleriyle<br />

de beğeni toplayan Bayim Olur musun Franchising Fuarı, franchise veren<br />

markalara ürün ve hizmet konusunda destek olan tedarikçi firmaları ’Tedarikçi<br />

Özel Bölümü’nde sektörün tüm paydaşlarıyla buluşturdu. Ayrıca, Dünya<br />

Franchise Zirvesi kapsamında; Asya Pasific Franchise Konfederasyonu<br />

(APFC) ve Dünya Franchise Konseyi ile birlikte Avrupa Franchise Federasyonu<br />

(EFF) toplantılarına da ev sahipliği yapan fuar, 44 önemli ülkenin franchise<br />

dernekleri üye markaları ve yetkililerinin yanı sıra ekonomi bakanlarını<br />

İstanbul’da bir araya getirdi. 4 gün boyunca gerçekleştirilen seminerlerde hem<br />

ziyaretçi hem katılımcılara eğitici bilgiler verildi.


110<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Müzik, spor ve<br />

lezzette sıra dışı<br />

konseptlerin adresi<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

DorockXL<br />

Spor, müzik ve lezzet<br />

tutkularına özel sunduğu<br />

3 sıra dışı konseptiyle<br />

gençlerin ve genç<br />

kalanların en favori<br />

mekânı olan DorockXL,<br />

etkinlikleriyle olduğu<br />

kadar lezzetleriyle de göz<br />

dolduruyor.


İstanbul Kadıköy’ün en işlek<br />

caddelerinden birinde yer alan 2000<br />

metrekarelik dev alanında üç farklı<br />

konseptte hizmet veren DorockXL’in<br />

alternatiften pop-rock’a uzanan geniş<br />

müzik içeriği ile her yaştan ve her<br />

tarzdan insana hitap eden sahnesinde<br />

birbirinden farklı performanslar<br />

sergileniyor. Stage, Cafe&Bistro ve<br />

Baze E-Sports Cafe&Bar konseptleri<br />

ile haftanın 7 günü, 09:00’dan 05:00’a<br />

kadar neredeyse kapanmadan kesintisiz<br />

hizmet veren mekân; hiç bitmeyen<br />

dinamizmiyle lezzet, müzik ve spor<br />

tutkunlarının vazgeçilmez adresi oluyor.<br />

DorockXL, İstanbul’un en büyük, ses ve<br />

ışık sistemine sahip canlı müzik sahnesi,<br />

dünya mutfaklarından eşsiz tatları<br />

müziğin ritmiyle buluşturduğu lezzet<br />

alternatifleri, oyun ve spor dünyasına ilgi<br />

duyan herkes için cazibe yaratan e-spor<br />

barı ile sıra dışı konseptler yaratıyor.<br />

Kesintisiz canlı müzik!<br />

Yerli ve yabancı çeşitli müzik tarzlarından<br />

usta müzisyenlerin performans<br />

sergiledikleri DorockXL Stage’da<br />

haftanın her günü, iki performans<br />

sergileniyor. Ayrıca üniversite<br />

festivallerinden partilere uzanan geniş<br />

skalası ile özel içerikli etkinliklere de ev<br />

sahipliği yapıyor.<br />

Dünya mutfağından sunduğu<br />

lezzetlerle misafirlerini<br />

büyülüyor<br />

Sabah kahvaltısından, gece atıştırmasına<br />

kadar her şeyin bulunduğu geniş menüsü<br />

ile hizmet veren DorockXL’ın dünya<br />

mutfaklarından eşsiz tatları sunan<br />

Cafe&Bistro konsepti, açılır-kapanır<br />

tavanı ile 4 mevsim çeşitliliğinde, günün<br />

her saatinde, her yaştan insanı keyif ile<br />

buluşturuyor. Kahve sohbetlerinden,


112<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Vedat Bal: “Konser-bar mekânlarının menüleri bu kadar güçlü olmuyor”<br />

28 yıllık sektör deneyimine sahip olan DorockXL’ın kurucu ortağı Vedat Bal,<br />

mekan konseptini bu tecrübeyle oluşturduklarını belirterek, “Geçmişten<br />

gelen tecrübeyle böyle bir konsept oluşturduk. Dünya mutfağına yabancı<br />

değilim, ama reçeteleri olduğu gibi menümüze koymadık. Titiz bir çalışmayla,<br />

lezzetleri Türk damak tadına uygun hale getirecek dokunuşları yaptık. Dünya<br />

mutfağından 10 çeşit yemek sunuyoruz, iyi yapabildiğimiz ve misafirlerimizin<br />

seveceği lezzetlere yer veriyoruz. İtalyan, Meksika, Fransız mutfağından<br />

ürünlerimiz var, Türk mutfağı da menümüzde büyük yer kaplıyor. Konser-bar<br />

mekânlarının menüleri bu kadar güçlü olmuyor, şefimizle tarifleri hazırlıyoruz,<br />

tadıyoruz ve öyle sunuyoruz. Müşterilerimizin beklentisi üzerine kurulu bir<br />

servis anlayışımız var; buradan mutsuz ayrılan bir tek konuğumuz olsun<br />

istemiyoruz.” diyor.<br />

Şef Veysel Özcan: “Yerli ürün kullanımına özen gösteriyoruz”<br />

38 yıldır profesyonel mutfaklarda hizmet veren Şef Veysel Özcan, DorockXL mutfağıyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Menü<br />

seçimlerimizi müşteri portföyümüze göre hazırlıyoruz. Burada da yerli ürün kullanımına özen gösteriyoruz. Mutfağımızdaki<br />

ustalarımızla pizza ve makarnamızı kendimiz üretiyoruz. Doğal, taze ve lezzetli ürünler sunuyoruz. Yılda bir kere menü<br />

değişikliği yapıyoruz. İnsanların taleplerini özenle değerlendiriyoruz. Tüm ürünlerimizi kendi mutfağımızda üretiyoruz.<br />

Pizzalarımız çok beğeniliyor örneğin, Türk damak tadına uygun reçetelerle hazırlanan pizzalarımıza Türk pizzası diyoruz.<br />

Ülkenin ileri gelen pizza zincirlerinin ürünlerinden hem daha lezzetli hem daha sağlıklı ürünler sunuyoruz. 14 kişilik bir<br />

mutfak ekibimiz var. Mutfağımızda sürekli eğitimlerimiz oluyor.<br />

özel yemeklere, kutlamalara kadar<br />

geniş bir içerik ile misafirlerini ağırlayan<br />

DorockXL Cafe&Bistro’da yine müzik<br />

baş rol oyuncusu oluyor. Sabah saat<br />

9’da açılan mutfak gece saat 4’e kadar<br />

hizmet veriyor. Kahvaltıdan, akşam<br />

yemeğine, atıştırmalıklardan geniş içecek<br />

seçeneklerine kadar, açık olduğu her an<br />

tüm ürünlerini sunabilme kapasitesine<br />

sahip.<br />

Türkiye’nin ilk ve tek e-spor barı<br />

Türkiye’nin ilk ve tek e-spor barı olan<br />

DorockXL Baze E-Sports Cafe&Bar, oyun<br />

dünyasına ve spora ilgi duyan herkes<br />

için cazibe yaratıyor. Dünya üzerinden<br />

online oyun ve spor karşılaşmalarının<br />

dev ekranlarından yansıtıldığı konseptte,<br />

tüm dünyada milyonların takipçisi<br />

olduğu oyunlar İstanbulluların ayağına<br />

geliyor. Ayrıca futbol, basketbol, voleybol,<br />

tenis gibi spor dallarının uluslararası<br />

maçları da DorockXL’ın Baze alanında<br />

sporseverler ile buluşuyor. Spor ve oyun<br />

dünyasının nabzının attığı bu konsepte,<br />

eşsiz lezzetler de eşlik ediyor.<br />

Sosyal sorumlulukta da öncü<br />

DorockXL, sadece sunduğu konseptlerle<br />

değil gençlere ve çocuklara dokunan<br />

yaklaşımıyla da alanında öncü bir girişim<br />

sergiliyor. Bugüne kadar Kanserli<br />

Çocuklara Umut Vakfı, Türkiye Eğitim<br />

Gönüllüleri Vakfı, Otizmli Çocuklar Vakfı<br />

iş birliğinde bir çok sosyal sorumluluk<br />

projesine imza atan DorockXL, her<br />

yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da<br />

yaşayan çocukların eğitimlerine de<br />

destek oluyor. Geçtiğimiz yıl toplam<br />

20 okula ulaşarak çocukların eğitim<br />

ihtiyaçlarını karşılayan DorockXL,<br />

sahnesinde üniversite öğrencilerine de<br />

yer veriyor. Bu kapsamda, amatör olarak<br />

müzik yapan öğrenci gruplar ücretsiz<br />

olarak sahne alarak eğitim masraflarını<br />

karşılayabiliyor.<br />

Müzik tasarımla buluşuyor<br />

Dorock XL eğlence anlayışındaki sıra dışı<br />

dokunuşlarını, benzersiz tasarımlardan<br />

oluşan butik ürünlerinde buluşturuyor.<br />

DorockXL Boutique-Shop markasıyla<br />

t-shirt’ten saç tokasına, kupadan<br />

kaleme kadar birbirinden farklı çok özel<br />

tasarımlar sunuluyor.<br />

“Standart bir içecek menüsü<br />

sunmuyoruz”<br />

“Standart bir içecek menüsü<br />

sunmuyoruz, misafirlerimizin istekleri<br />

ve tercihlerine göre o anda bile<br />

reçete üretebiliyoruz. Taze meyve ve<br />

sebzeli içecekleri ön plana çıkarmaya<br />

çalışıyoruz, mümkün olduğunca şurup<br />

kullanmıyoruz. Bunun yanında aromalı<br />

ve aromasız kahve çeşitlerimiz mevcut.<br />

Misafirlerimiz ne isterse onu sunmaya<br />

özen gösteriyoruz çünkü felsefemiz,<br />

misafirlerimize ‘yok’ dememek üzerine<br />

kurulu.”


114<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Florya’nın yeni buluşma noktası<br />

Atrox<br />

Crowne Plaza İstanbul –<br />

Florya’nın yeni mekanı Atrox<br />

konuklarına, panoramik<br />

deniz manzarası, gurme<br />

lezzetleri, farklı ambiyansı<br />

ve sunduğu özel eğlence<br />

konseptleriyle keyifli anlar<br />

yaşatıyor.


Atrox, taptaze serpme<br />

kahvaltısıyla, panoramik deniz<br />

manzarası eşliğinde güne güzel<br />

başlamak isteyenlerin vazgeçilmezi<br />

oluyor. Müşterilerine günün<br />

her saati keyif vadeden Atrox,<br />

özel organizasyonlar ve grup<br />

yemekleriyle konuklarının en özel<br />

anlarına da eşlik ediyor.<br />

İstanbul’a farklı bir eğlence anlayışı sunan<br />

Atrox, Florya’nın merkezindeki deniz manzaralı<br />

terasıyla ve şık dekorasyonuyla dikkat çekiyor.<br />

Atrox, mandalina ağaçlarıyla donatılmış, yeşil<br />

bitkilerle süslenmiş, bembeyaz koltuklarıyla ve<br />

ahşap zeminiyle büyüleyici bir teras keyfi yaşamak<br />

isteyenleri bekliyor. Atrox’ta konuklar, zamanın nasıl<br />

geçtiğini anlamıyor, İstanbul’un en güzel mekanında<br />

sevdikleriyle birlikte, müzik eşliğinde eğlencenin<br />

tadını çıkarıyor.<br />

Gurme lezzetleriyle farklı…<br />

Atrox, birbirinden çeşitli gurme lezzetleriyle de<br />

fark oluşturuyor. Dana Carpoccio’dan, Avakado<br />

Mozzarella Salatası’na; Buffalo Burger’den Somonlu<br />

Linguini’ye; Izgara Somon’dan Anadolu Kebabı’na<br />

kadar çeşitli lezzetleri müşterilerinin beğenisine<br />

sunuyor. Mükemmel bir yemek deneyimi yaşamak,<br />

müzik eşliğinde keyifli anlar geçirmek ve geceleri<br />

farklı periyotlarla düzenlenen ilgi çekici eğlence<br />

konseptlerine katılmak isteyenler, Atrox’un<br />

büyüleyici atmosferine kapılıyor.<br />

Eğlenmek için de alternatif<br />

Atrox ilerleyen günlerde DJ performans geceleri,<br />

tematik geceler, canlı müzikler ile farklı kültürlerin<br />

müziğini bir araya getirerek konuklarına eğlence<br />

dolu anlar yaşatmayı planlıyor.


hotel restaurant<br />

116 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Kronotrop ile 3. dalga kahve akımı<br />

Atatürk Havalimanı’nı sardı!<br />

Yiyecek - içecek sektörünün önde gelen markalarından BTA ile İstanbul Yiyecek İçecek<br />

yaptığı işbirliği sonucunda, nitelikli kahve akımının öncülerinden olan Kronotrop, Atatürk<br />

Havalimanı Dış Hatlar Gidiş Terminali’nde açıldı.<br />

Kahve dünyasında üçüncü dalga<br />

adı verilen döneme damgasını<br />

vuran Kronotrop, “az ve kendi<br />

yerinde kavurduğu” kahve çekirdeklerini,<br />

dünyanın dört bir köşesindeki özel<br />

çiftliklerden büyük bir titizlikle seçerek<br />

kahve severlerin kalbini fethediyor.<br />

Hasat dönemleriyle bağlantılı olarak<br />

dönemsel değişiklik gösteren 15’e yakın<br />

kahve çeşidinin yanı sıra kültürümüzün<br />

bir parçası olan Türk kahvesiyle de<br />

hizmet veren Kronotrop, geniş ürün<br />

gamında nitelikli kahvelerin verdiği keyif<br />

duygusunu katlayacak sandviç, tatlı<br />

çeşitleri ve lezzet dolu paketli ürünlere de<br />

yer veriyor.<br />

Gürs: “Bu iş birliği BTA’nın<br />

nitelikli kahveye ilgisiyle<br />

başladı”<br />

BTA’nın Kronotrop ile gerçekleştirdiği<br />

bu işbirliğine ilişkin konuşan BTA<br />

İcra Kurulu Başkanı Saadettin Cesur,<br />

“BTA olarak önceliğimiz her zaman<br />

misafirlerimiz. Son dönemde tüm dünyayı<br />

etkisi altına alan üçüncü dalga kahve<br />

akımına verdiğimiz önem nedeniyle<br />

Kronotrop ile çalışmayı tercih ettik.<br />

Kronotrop’un en kaliteli çekirdeklerden<br />

oluşturduğu butik üretim kahvelerine,<br />

özenle hazırlanan ürünlerimizle eşlik<br />

edeceğiz.” dedi. Kronotrop markasının<br />

sahibi Mehmet Gürs ise, “Nitelikli<br />

kahveye olan ilgileri sonucu, BTA ile<br />

ocak ayında horeca kahve işbirliğimiz<br />

başladı. Kronotrop’u ilk kez dış hatlarda<br />

görmekten mutluluk duyuyoruz. Bu<br />

sürecin birçok projede güçlü bir şekilde<br />

büyüyeceğine inanıyoruz.” diye konuştu.


118<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

The Galliard<br />

Brasserie<br />

Etiler’den sonra<br />

Vadistanbul’da<br />

Etiler’de şık atmosferi ve<br />

beğenilen lezzetlerinden oluşan<br />

geniş menüsü ile kendine özel<br />

bir kitle yaratan The Galliard<br />

Brasserie, İstanbul’un yeni<br />

alışveriş ve yaşam merkezi<br />

Vadistanbul’da açtığı yeni<br />

şubesi ile kitlesini genişletiyor.<br />

Yenilenen tarzı ile tam bir brasserie<br />

konseptini benimseyen The<br />

Galliard Brasserie, Etiler’de<br />

ve Vadistanbul’da rahat ve şık<br />

dekorasyonu, sıcak ambiyansı ve<br />

her zevke hitap eden lezzetleri ile<br />

misafirlerini ağırlamaya başladı.<br />

Kaliteli hizmet ve lezzet anlayışını<br />

koruyarak, yeni yerinde samimi bir<br />

ortam sunan The Galliard Brasserie,<br />

şıklığı konfor ile buluşturuyor!<br />

Mermerlerin ve ahşapların sadeliğinin,<br />

natürel renklerin en huzurlu tonlarıyla<br />

tamamlandığı The Galliard Brasserie,<br />

şık dekorasyonu kadar misafirlerine<br />

sunduğu geniş ve konforlu alanlarıyla<br />

da ilgi çekiyor. Özel yayınlar ve önemli<br />

maçlar için mekanın en göze çarpan<br />

noktasına yerleştirilmiş olan dev ekran<br />

misafirlere keyifli anlar yaşatırken,<br />

açık mutfağın ön alanına özenle<br />

yerleştirilen taş fırın ve kömür ateşli<br />

ızgara da ortama sıra dışı bir görünüm<br />

kazandırıp, birçok lezzetin sırrı olarak<br />

öne çıkıyorlar.<br />

Akdeniz mutfağının en seçkin<br />

lezzetleriyle karşılıyor<br />

Akdeniz mutfağının en güzel<br />

örnekleriyle hazırlanan The Galliard<br />

Brasserie’nin menüsünde, Empanada,<br />

Kadayıfta Karides, Etli Pazı Sarma,<br />

Somonlu Kinoa Salatası, Black<br />

Burger, Kaz Etli ve Porçini Mantarlı<br />

Risotto, Robespierre gibi lezzetler<br />

öne çıkıyor. Yemekleri dışında ldukça<br />

zengin bir çeşitlilik sunan alkollü ve<br />

alkolsüz içecek menüsüyle de dikkat<br />

çeken The Galliard Brasserie gündüz<br />

saatlerinde bağımsız bir alan olarak<br />

planlanan üçüncü nesil kahve köşesi<br />

ile akşam saatlerinde ise birbirinden<br />

özel sunumlu kokteyllerin çıktığı ana<br />

barında keyifli sohbetler için ideal bir<br />

adres olarak kendini gösteriyor.<br />

Haftanın her günü saat 08.00 – 12.00<br />

arası çok özel bir kahvaltı sunan<br />

mekan; organik lezzetleri, en taze<br />

sebze ve meyveleri, yöresel peynirleri,<br />

ev yapımı reçelleri, ev yapımı taze su<br />

böreği, otlu ev böreği, dereotlu poğaça,<br />

simit, kruvasan gibi unlu mamulleri ve<br />

yumurta çeşitleri ile Türkiye’den yola<br />

çıkıp tüm Akdeniz’i dolaşan bir sofrayla<br />

misafirlerini karşılıyor.


İncek Loft<br />

BigChefs açıldı<br />

Ankara’da Akfen İnşaat<br />

tarafından hayata<br />

geçirilen ve yaşamın<br />

başladığı İncek Loft<br />

birbiri ardına yeni<br />

restoran ve yeme – içme<br />

markalarına ev sahipliği<br />

yapmaya başladı. Bu<br />

kapsamda Türkiye’nin<br />

ünlü restoran zinciri<br />

BigChefs, 48’nci şubesini<br />

İncek Loft alışveriş<br />

caddesinde hizmete açtı.<br />

İncek Loft BigChefs’in resmi açılışı 4<br />

Kasım <strong>2017</strong> Cumartesi akşamı sunucu<br />

Öykü Serter’in de DJ performansı<br />

ile sahne alacağı özel bir etkinlikle<br />

gerçekleştirildi. Başkent Ankara’nın iş ve<br />

cemiyet hayatının önde gelen simalarını<br />

da bir araya getiren açılışta sunucu Öykü<br />

Serter de DJ performansı ile sahne alarak<br />

davetlilere keyifli anlar yaşattı.<br />

Barçak: “Alışveriş caddesi gurme<br />

merkezi haline gelecek”<br />

Konuyla ilgili bilgi veren Akfen<br />

Danışmanlık ve Proje Geliştirme<br />

Genel Müdürü Barış Barçak, Başkent<br />

Ankara’nın önemli yerleşim bölgelerinden<br />

İncek’te oturumcu profilinin genç ve<br />

beyaz yakalı çalışan olarak geliştiğini<br />

gözlemlediklerinin belirtti. Bu profil<br />

dahilindeki insanların dışarda yemek<br />

konusunda hayli istekli olduğuna dikkat<br />

çeken Barçak, “Anılan profile yönelik<br />

olarak bölgenin en büyük ihtiyacı olarak<br />

yeme - içme mekan alternatifleri olarak<br />

ortaya çıkıyor. Yaşamın başladığı İncek<br />

Loft projemizdeki alışveriş caddesindeki<br />

bazı yerleri bu ihtiyaca cevap verecek bir<br />

merkez haline getirmeyi planlıyoruz. Bu<br />

hem projede oturanlara değer katacak,<br />

hem de dışarıdan buraya gelecekler<br />

için önemli bir alternatif yaratacak” diye<br />

konuştu. Barçak, İncek Loft alışveriş<br />

caddesi içerisindeki ticari alanlarda<br />

Türkiye’nin önde gelen yeme - içme<br />

markalarıyla işbirliği yapıp bir gurme<br />

merkezi hayata geçireceklerini de<br />

sözlerine ekledi.


hotel restaurant<br />

120 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Çarşamba akşamlarının yeni adresi<br />

Hezarfen Bar & Lounge<br />

Geleneksel ve modern dokuyu aynı çatı<br />

altında buluşturan CVK Park Bosphorus Hotel<br />

İstanbul’un lobi katında hizmet veren Hezarfen<br />

Lounge, İstanbul’un en büyüleyici manzarasına<br />

karşı, kokteyl ve müzik ziyafeti sunuyor.<br />

Benzersiz lezzetleri ve kusursuz hizmetiyle<br />

misafirlerine unutulmaz bir deneyim yaşatan<br />

Hezarfen’in bundan böyle her çarşamba<br />

gerçekleşecek olan ‘kokteyl geceleri’ne Hazal Ata’nın<br />

gitar performansı eşlik edecek.<br />

Eşsiz doku, kusursuz hizmet anlayışı<br />

Modern mimariyi geleneksel çizgilerle bir araya getiren<br />

eşsiz dokusu, kusursuz hizmet anlayışı ve içinde yer<br />

alan birbirinden iddialı mekanlarıyla şehrin en çok<br />

tercih edilen adreslerinden CVK Park Bosphorus Hotel<br />

İstanbul, otelin en güzel manzaralarından birine sahip<br />

olan mekanlarından Hezarfen Lounge’ın zengin kokteyl<br />

menüsünü indirim avantajıyla sunuyor.<br />

Her çarşamba 21.30-23.30 saatleri arasında<br />

Hezarfen Lounge’da her çarşamba 21.30-23.30<br />

saatleri arasında gerçekleşecek ‘kokteyl geceleri’nde<br />

misafirler; muhteşem manzaranın tadını eşsiz lezzetler<br />

ve canlı müzik keyfi eşliğinde çıkarırken; tüm kokteyl<br />

menüsünden indirimli olarak faydalanabilecekler.


Sultanahmet<br />

Köftecisi’nin<br />

Avrupa atağı...<br />

Bulgaristan’ın başkenti<br />

Sofya’da “MTS Food<br />

Ltd” adıyla şirket kuran<br />

asırlık köfteci, bu şirket<br />

aracılığıyla Avrupa’da<br />

franchise şubeler<br />

açacak, kalifiye eleman<br />

yetiştirilecek, köfte<br />

üretimi yapacak.<br />

Son yıllarda yurt dışı yatırımlarıyla<br />

dikkatleri çeken Tarihi Sultanahmet<br />

Köftecisi, Avrupa’da yeni franchise<br />

şubeler açmak, kalifiye eleman<br />

yetiştirmek ve köfte üretimi yapmak için<br />

Bulgaristan’da şirket kurdu. Sultanahmet<br />

Köftecisi Yönetim Kurulu Onursal Başkanı<br />

Mehmet Tezçakın, Azerbaycan’da 3 şube<br />

açarak başlattıkları yurt dışı franchise<br />

şube çalışmalarını, son dönemde<br />

Almanya ve İngiltere’ye kaydırdıklarını<br />

belirtti.<br />

İngiltere’de Manchester, Almanya’da ise<br />

Münih ve Nürnberg’te şube açtıklarını<br />

kaydeden Tezçakın, “Hiç baharat<br />

kullanılmadan özel bir formülle üretilen<br />

köftelerimiz Türkiye’de olduğu gibi<br />

Avrupa’da da yoğun ilgi gördü. Kısa<br />

sürede değişik Avrupa ülkelerinden çok<br />

yoğun talep aldık” dedi.<br />

“Sofya’nın en merkezi yerinde<br />

dükkân açacağız”<br />

Avrupa’nın alım gücü yüksek 500<br />

milyonluk bir nüfusu barındırdığını<br />

vurgulayan Tezçakın şunları söyledi:<br />

“Avrupa’daki yatırımlara önem veriyoruz<br />

ve yeni şubeler açmak istiyoruz. Ancak,<br />

özellikle kalifiye eleman bulmakta<br />

sorun yaşıyoruz. Türkiye’den eleman<br />

gönderirken de vize sorunları oluyor,<br />

iş planları aksıyor. Ayrıca Avrupa’da bir<br />

üretim merkezimizin olması gerekiyor.<br />

Bu nedenlerle, hem işgücü hem de<br />

et maliyeti düşük olan Avrupa Birliği<br />

üyesi komşu Bulgaristan’ı üs olarak<br />

kullanmaya karar verdik. Sofya’da 500<br />

bin Euro’luk yatırım projesini<br />

gerçekleştirecek MTS Food Ltd. şirketini<br />

kurduk. Sofya’nın en merkezi yerinde<br />

dükkân açacağız. Burada Avrupa’daki<br />

dükkanlarımıza gönderilmek üzere<br />

köfte üretimi yapılacak. Avrupa Birliği<br />

ülkelerinde açtığımız, bundan sonra da<br />

açacağımız tüm dükkanların personel<br />

ihtiyacı bu merkezden katşılanacak. Bu<br />

şirket aracılığıyla Doğu Avrupa ve Balkan<br />

ülkelerinde yeni franchise dükkanlar<br />

açılacak.”<br />

Sırada ABD projesi var<br />

Tezçakın, Sultanahmet Köftecisi’nin<br />

yurt dışı yatırımlarının Avrupa ile sınırlı<br />

kalmayacağının altını çizerek, “ABD’de<br />

de New York merkezi bir şirket kurduk.<br />

Kısa süre içinde ABD projesini de hayata<br />

geçireceğiz. Hedefimiz, Sultanahmet<br />

Köftecisi markasını tüm dünyada tanınan<br />

bir marka yapabilmek. Bunun için de<br />

mutlaka Turquality desteği almamız<br />

gerekiyor. Şirketimizin CEO’su Mert<br />

Tezçakın ve Genel Müdür Burak Duman’ın<br />

Turquality konusunda yoğun çalışmaları<br />

var. En kısa zamanda bu çalışmaların<br />

sonuç vereceğine inanıyorum” diye<br />

konuştu.


hotel restaurant<br />

122 & hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Antalya Dijital Zirvesi<br />

turizm dünyasını buluşturdu<br />

CRM Medya’nın organize ettiği ve Google Partners desteğiyle düzenlenen<br />

Antalya Dijital Zirvesi #2,500’ün üzerinde otel sahibi-otel müdürü ve satış<br />

pazarlama müdürlerinin katılımıyla Antalya Su Otel’de gerçekleştirildi.<br />

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve<br />

diplomatik gücü olan turizm<br />

sektörünün dijital dünyaya<br />

yansımasını konuşmak için bu yıl ikinci<br />

kez düzenlenen Antalya Dijital Zirvesi,<br />

Yazar ve Seslendirme Sanatçısı Yekta<br />

Kopan moderatörlüğünde gerçekleşti.<br />

CRM Medya tarafından Google Partners<br />

desteğiyle düzenlenen zirve kapsamında;<br />

dijitalin yükselişi ile beraber otelcilik<br />

sektöründe dijital kanallara nasıl satış<br />

yapılabileceğinin detayları konuklara<br />

aktarıldı.<br />

Dijital reklam sektörünün<br />

duayenleri dev zirvede bir araya<br />

geldi<br />

Antalya Dijital Zirvesi’ne ev sahipliği<br />

yapan CRM Medya Ajans Başkanı<br />

Ramazan Becer, turizmde yeni satış<br />

kanalı ‘dijital pazarlama’ konu başlığıyla<br />

bir konuşma yaparken, CRM Medya’nın<br />

turizm sektörüne özel sunduğu 360<br />

derece medya çözümleriyle turizm<br />

alanında yakaladığı başarının sırrını da<br />

zirve ziyaretçilerle paylaştı. Program<br />

kapsamında ayrıca; Google Turizm &<br />

Finans Sektör Lideri Sencer Kutluğ,<br />

Facebook Türkiye Ajans Partneri<br />

Ahmet Uğur Yılmaz, İçil Danışmanlık’ın<br />

kurucusu Mustafa İçil, ekranlardan<br />

tanınan Ceyhun Yılmaz, dijital sektörün<br />

önde gelen isimlerinden Devrim Emekçi,<br />

Ligatus Türkiye Ülke Müdürü Emre Faks,<br />

Ods Danışmanlık Genel Müdürü Okan<br />

Seçkin ve kendine has tarzı, yönetim<br />

anlayışı ve yenilikçi bakış açısıyla uçan<br />

müdür lakabıyla tanınan Mehmet<br />

Biçer’in yanı sıra bilişim ve teknoloji<br />

alanındaki çalışmalarıyla tanınan ve<br />

sektörün duayen isimlerinden Serdar<br />

Kuzuloğlu’da bilişim sektörü ile ilgili<br />

değerlendirmelerini dinleyiciler ile<br />

paylaştı. Başak E. Amanat, Serdar Sarıl<br />

ve Ali Özdemir ise gerçekleştirdikleri<br />

özel oturumda izleyicilere sektör<br />

deneyimlerini aktardılar.<br />

Becer: “Turizm sektörünü dijital<br />

ile güçlendirmeliyiz”<br />

Zirve kapsamında ‘dijital pazarlama’ konu<br />

başlığıyla katılımcılara seslenen<br />

CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan


Dijital reklam sektörünün<br />

duayenleri ile otel<br />

profesyonellerini bir araya<br />

getiren zirve kapsamında,<br />

otelcilik sektöründe<br />

dijital kanallara nasıl satış<br />

yapılabileceği konusu<br />

masaya yatırıldı.<br />

Becer, “Gençlik yıllarımda 1998 yılında<br />

komilik ile başlayan turizm serüvenimi<br />

2009 yılında Otel müdürlüğü noktasında<br />

bırakarak sonlandırdım, dolayısı ile<br />

sektörün içinden biriyim. Sonrasında bu<br />

sektörü bırakıp dijital alana yöneldim.<br />

Ancak şunu görüyorum ki artık turizm<br />

sektöründe herkes aynı şeyi yapıyor. Biraz<br />

bunu değiştirmemiz gerektiğini düşündük<br />

ve medya sektöründe İstanbul’da ilk üçte<br />

olan bir şirket olarak tekrardan turizme<br />

bir dönüş yaptık. Antalya’ya ofis açarak<br />

otellere farklı bir satış pazarlama çözümü<br />

sunduk. Partnerlerimiz için ‘Siz hiçbir<br />

şey harcamayın, risk almayın, biz sizin<br />

adınıza web sitenizi yeniden tasarlayıp<br />

güncelleyelim ve reklam yapalım.<br />

Trafiğini yönetelim ve canlı telefon<br />

çağrılarına da biz karşılık verelim. Satış<br />

yapalım ve sattığımızın üzerinden bir<br />

kazanç elde edelim’ şeklinde bütünleşik<br />

ve 360 derece bir hizmet modeli<br />

geliştirdik. Bu modelin sektörü çok<br />

geliştireceğine inanıyoruz. Bir noktadan<br />

sonra otelciler bu refleksi kazandıktan<br />

sonra kendileri de bu süreci yürütmeye<br />

başlayacaklar. Buna ‘turizmde dijital<br />

dönüşümün başlangıç noktası’ diyebiliriz”<br />

dedi.<br />

“Teknolojiye yapılan yatırımlar<br />

turizmin gelişmesine ve turist<br />

sayısının artmasına katkı<br />

sağlıyor”<br />

Geçtiğimiz Şubat ayında Antalya’da<br />

gerçekleştirilen ilk zirve sonrasında<br />

büyük bir etkileşim yakaladıklarının<br />

altını çizen Becer, “Bu etkinlikler<br />

devam ettikçe turizm sektörü daha da<br />

gelişecek. Temel çıkış noktamız şu ki<br />

‘ekmek yediğimiz pazarı güçlendirmeliyiz,<br />

bilgilendirmeliyiz’. İnsanlar çıkarlarının<br />

tek bir yol olduğunu değil bunun<br />

alternatiflerinin de olduğunu görsünler<br />

ve bilsinler istedik. Tanıtım her alanda<br />

şart. Ancak artık yalnızca devletten ya<br />

da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />

bizi tanıtın gibi bir beklentiye girmek çok<br />

yanlış. Her tesis kendi tanıtımını kendisi<br />

yapabilir ve buna bir bütçe ayırabilirse,<br />

o zaman bu ülke daha çok kalkınacaktır.<br />

Ülkedeki binlerce tesisin bir reklam<br />

bütçesi olduğunu düşünün yurt içinde ya<br />

da yurt dışında hepsi ülkeyi tanıtan Türk<br />

bayrağının olduğu bir reklam yaptığını<br />

düşünün asıl kalkınma bundan sonra<br />

gerçekleşecektir. Buna bir ‘reklam<br />

hareketi ya da turizmde diriliş hareketi’<br />

diyebiliriz. Çünkü özellikle yurt içinde ilk<br />

defa tatil refleksi oluşan çok büyük bir<br />

kitle var. Ben şunu diyenlerle o kadar çok<br />

karşılaştım ki; ‘herkes tatile gidiyor biz<br />

de bir tatil yapalım. Bir tatil kaç para?’<br />

diye arayanların sayısı o kadar fazla ki<br />

yurtiçinde de bir tatil kültürü oluşmaya<br />

başladı. Her yıl üstüne katlanarak<br />

gideceği için bunu aslında nasıl tabana<br />

yayarız ve oteller kendi pazarlamasını<br />

oluşturup bu kitleye nasıl ulaşır tüm alt<br />

yapımız ve çalışmalarımız bu durumu<br />

geliştirmek üzeredir” dedi.<br />

“Türkiye’de reklama daha çok<br />

yatırım yapılmalı”<br />

Sunumunda Türkiye reklam sektörünün<br />

rakamlarında da bahseden CRM Medya<br />

Ajans Başkanı Ramazan Becer, dünyada<br />

559 milyar dolar reklam yatırımı<br />

olduğunu ve sıralamada ABD’nin 180<br />

milyar dolar ile başı çektiğini, Çin’in 63,8<br />

milyar dolar ile ikinci sırada olduğunu<br />

ve Türkiye’nin ise yalnızca 1,8 milyar<br />

dolar reklam yatırımı olduğunu söyledi.<br />

Diğer taraftan dikkat çeken en önemli<br />

konu ise Reklam yatırımları noktasındaki<br />

ülke sıralaması ile ülkelerin ekonomik<br />

büyüklük sıralamasının aynı parelellikte<br />

olması. Bu da gösteriyor ki reklam<br />

harcamalarınızı doğru şekilde büyüttükçe<br />

firmanızı, ülkenizi de büyütüyorsunuz.<br />

Turizm sektöründe de daha çok reklam<br />

yatırımı yapılması gerektiğini belirten<br />

Ramazan Becer, turizmde dijital<br />

pazarlamanın oldukça avantajlı olduğunu<br />

belirtti.


hotel restaurant<br />

124 & hi-tech<br />

ürün


Banyo<br />

trendinde<br />

mat<br />

renkler<br />

Ege Vitrifiye 9 farklı alternatiften<br />

oluşan renkli lavabolarıyla<br />

kendinden söz ettirmeye devam<br />

ediyor.<br />

Renklerin insanlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik<br />

etkileri biliniyor. Örneğin yeşil rengin dinlendirdiği veya<br />

mavinin özgürlük hissini uyandırırken, huzur verdiği<br />

bilinen örnekler arasında… Ege Vitrifiye geliştirdiği mat renk<br />

skalasıyla kişilerin kullanırken mutlu ve huzurlu hissettiği<br />

alanlar oluşturmayı hedefliyor.<br />

Estetik ve fonksiyonel<br />

Kullanıcıların kendi tarzlarında banyolar tasarlaması<br />

amacıyla geliştirilen lavabolar, fonksiyonel yapıları ve estetik<br />

duruşlarıyla bulundukları atmosferi kişiye özel hale getiriyor.<br />

Mobilya üzerinde kullanılan ürünler minimal çizgileriyle<br />

dikkat çekiyor.


hotel restaurant<br />

126 & hi-tech<br />

ürün<br />

Nude tasarımlarına<br />

ödül yağmuru<br />

Camın en yalın halini temsil eden global<br />

tasarım markası Nude, Türk ve yabancı<br />

tasarımcıların yarattığı cam objelerden<br />

oluşan koleksiyonlarıyla prestijli ödülleri<br />

toplamaya devam ediyor. Yalın ve zamansız<br />

çizgileri, cam dünyasında benzeri<br />

bulunmayan bir şeffaflıkla birleştiren Nude,<br />

iki ayrı tasarımıyla dört yeni ödüle daha hak<br />

kazandı.<br />

“Simple is Beautiful” (Yalın Güzeldir) felsefesini saygın tasarımcıların<br />

koleksiyonlarıyla buluşturan Nude, iki ayrı tasarımıyla dört yeni ödüle<br />

daha hak kazandı. Nude markasının üstün niteliklerini üzerinde<br />

taşıyan kadeh serisi Stem Zero ile karafları modern ve şık bir yorumla<br />

buluşturan “O2” koleksiyonu German Design Award 2018’de heyecanla<br />

karşılandı ve Nude toplamda ikisi birincilik olmak üzere üç ödülle döndü.<br />

Amerika Endüstriyel Tasarımcılar Derneği de Stem Zero’yu bronz ödüle<br />

layık gördü.<br />

Stem Zero’ya üç ayrı ödül…<br />

Yalın, elegan ve sofistike kadeh serisi Stem Zero, şarap ve şampanya için<br />

on bir farklı kadeh ve bardaktan oluşuyor. Üstün teknolojisi ile camın<br />

en ince halini kullanarak şarapseverlerin duyumunu artıran koleksiyon,<br />

hafifliği ve inceliği ile fark yaratıyor; tüm dikkatleri hisler üzerine<br />

odaklıyor; tasarımı ile dokunma, tatma ve koklama duyularının etkisini<br />

ve vurgusunu artırıyor. Tüm bu özellikleriyle tasarım dünyasında beğeni<br />

toplayan Stem Zero, German Design Award’dan iki ödülle dönerken<br />

Amerika Endüstriyel Tasarımcılar Derneği’nce de (Industrial Designers<br />

Society of America-IDSA) ödüllendirildi.<br />

Nude tasarım ekibinden Umut Karaca’nın tasarladığı Stem Zero, German<br />

Design Award 2018’de ambalaj kategorisinde özel mansiyon, masaüstü<br />

kategorisinde ise birincilik ödülünü aldı. Stem Zero, IDSA tarafından ise<br />

bronz ödüle layık görüldü.<br />

O2 karaf koleksiyonuna birincilik ödülü<br />

Yaratıcılığı ve zarifliğiyle göz dolduran Nude tasarımlarından ödüle<br />

layık görülen bir başka koleksiyon ise dünyaca ünlü tasarımcı Joe<br />

Doucet’in yarattığı “O2” koleksiyonu. Karafları modern ve şık bir yorumla<br />

buluşturan “O2” koleksiyonu, uluslararası alanda beğeniyle karşılanarak<br />

German Design Award’da mutfak kategorisinde birincilik ödülünü aldı.


hotel restaurant<br />

128 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Doğal olduğu kadar teknolojik<br />

Geberit’in AquaClean serisinin yeni üyesi Mera, gelişmiş teknolojisi<br />

ve kesintisiz geçişlerine devrim niteliğindeki özelliklerini de<br />

ekleyerek kullanıcısını etkileyici bir deneyimle buluşturuyor. İngiliz<br />

tasarımcı Christoph Behling’in İsviçre dağlarından yeryüzüne ulaşan<br />

sulardan ilham alarak tasarladığı ürün; kullanıcısına maksimum<br />

düzeyde konfor ve hijyen sunuyor. Son teknolojisi sayesinde klozet<br />

kapağı otomatik olarak açılan Mera’nın 5 farklı yakınlık algılama<br />

ayarı bulunuyor. QuickRelease fonksiyonu sayesinde klozet kapağı<br />

çıkartılarak kolay temizlik imkanı sunan Mera’da, maksimum hijyen<br />

sağlanıyor. Ürünün otomatik ve sessiz koku alma ünitesiyle birlikte<br />

çalışan uzun ömürlü özel seramik petek filtresi ise banyoları kötü<br />

kokulardan arındırıyor.<br />

Hem zarif hem multifonksiyonel Thea Optima<br />

Panasonic Eco Solutions Türkiye, Thea markasının üstün teknolojisi ile<br />

yaşam alanlarına son derece pratik ve fonksiyonel bir çözüm sunuyor.<br />

Thea Optima serisi, ince hatları ve yalın tasarımı ile hem dekorasyona<br />

zarafet katıyor hem de duvarlarda fazla yer kaplamıyor. İtalyan tipi<br />

modüler tasarımıyla dikkat çeken Thea Optima modüler seriler, genel<br />

olarak daha küçük modül ebatlarına sahip olduklarından duvar üzerinde<br />

çok daha kısıtlı bir hacimde, daha fazla fonksiyon ortaya koyuyor. Thea<br />

Optima, modüler ürünler için temel ürünleri ve geniş renk seçenekleri<br />

ile tüm dekorasyonlara uyabilecek çeşitliliği de sunuyor. İstenildiğinde<br />

sadece çerçevelerin değişimi ile elektrik montajı etkilenmeden<br />

dekorasyona farklı bir hava da katılabiliyor.<br />

Miele’den pişirme cihazlarında<br />

devrim niteliğinde yeni bir seri<br />

Range<br />

Üstün Alman teknolojisiyle fark ortaya koyan Miele, pişirme<br />

türleri için ideal seçenekler yaratan cihazlarına bir yenisini daha<br />

ekliyor. Miele Range serisi form, malzeme ve işlevsellik açısından<br />

mükemmel bir uyum içindeki ürünler sunuyor; seride bulunan<br />

Range Cooker, Range Top ve Range Hood ile mükemmelliği<br />

mutfaklarınıza getiriyor.<br />

Banyolarda zamansız güzellik<br />

Seramiksan, alışıldık tasarımların dışına çıkarak banyolarda uyum yakalamak<br />

isteyenler için özel seçenekler sunuyor. Zıt renklerin modern duruşu ile banyolarda<br />

estetik bir görünüm yakalayan Seramiksan Life serisi, zarif, göz alıcı desenlerden<br />

oluşan yer ve duvar karosu, en yalın mekanları bile hareketlendiriyor. Yaşam<br />

alanlarını farklılaştıran seri, kullanım alanlarının çeşitliliği sayesinde de yoğun<br />

ilgi görüyor. Dünyada en çok beğenilen mermerler arasında yer alan, İtalya’nın<br />

ünlü Calacatta mermerinden ilham alan Seramiksan, Calacata Marmi serisi ile<br />

mermerin hem sadeliğine hem de şıklığına vurgu yapıyor. Seramiksan’ın vitrifiye<br />

grubunda yer alan şık ve rahat kullanım için lavaboda Aqua serisi, klozette Ocean<br />

serisi banyolarda konfor ve estetiği bir arada sunuyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!