You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İLKYARDIM İÇİN GEREKLİ MALZEMELER<br />
� Araçlarda bulundurulması zorunlu olan <strong>ilk</strong><strong>yardım</strong><br />
çantasının bir trafik kazası sonucu en az hasarın<br />
olduğu SAĞ ARKA kısmında kolay erişebilir durumda<br />
yerleştirilmelidir. İçerisinde gerekli ve yeterince<br />
<strong>ilk</strong><strong>yardım</strong> malzemesi bulunmalıdır. Her 10 kişiye<br />
malzemeleri ile birlikte 1 <strong>ilk</strong><strong>yardım</strong> çantası<br />
bulunmalıdır
İlk <strong>yardım</strong> malzemeleri<br />
� Üçgen sargı<br />
� Gaz sargı bezi<br />
� Plaster<br />
� Tampon gaz bezi (steril mikropsuz)<br />
� Elastik sargı<br />
� Yara bandı (steril mikropsuz)<br />
� Plastik örtü : 200*150 cm<br />
� Makas<br />
� Çengelli iğne 6 adet<br />
� Not defteri, kurşun kalem<br />
� İlk<strong>yardım</strong> el kitabı<br />
� El feneri<br />
� Malzeme listesi<br />
� Yarayı yıkamak için % 09 serum fizyolojik (tuzlu su) 500 ml. bulundurulmalıdır.<br />
� Pens et<br />
� Cımbız<br />
� Buz torbası<br />
� Termometre (derece)<br />
� Küçük bir uzvu tespit edebilecek bir alet<br />
� Tentürdiyot ve Oksijenli su listeden çıkartılmıştır. Bunların yerine serum fizyolojik kullanılacak.
� Yaşamsal bulguların normal değerlerinden sapması iç<br />
denge yani homoestazis’in bozulduğunu veya<br />
durduğunu gösterir.<br />
� Yaşamsal bulguların bilinmesi ve değerlendirilmesi<br />
ortaya çıkabilecek sorunların tanımlanmasında hızlı ve<br />
etkili bir yöntemdir.
Yaşamsal bulgular:<br />
� Şuur (bilinç düzeyi)<br />
� Vücut ısısı<br />
� Nabız<br />
� Solunum<br />
� Kan basıncı<br />
� Cilt rengi<br />
� Göz bebeği refleksi<br />
� Hareket
Şuur (bilinç)<br />
� En önemli hayati bulgulardandır. Hastanın şuur düzeyi,<br />
beyin fonksiyonlarının değerlendirilmesinde en güvenilir<br />
bulgudur.<br />
� Şuuru yerinde olan insan uyanıktır; sözlü ve ağrılı uyarılara<br />
karşı cevap verebilir; zamanı, yeri, etrafında olanları bilir.<br />
Bu bulgularda anormallik, uykuya meyil, açık olan şuurun<br />
kapanması gibi değişikler oluştuğunda, hastanın hayati<br />
tehlikesinin olduğu bilinmeli ve bilinç düzeyi sürekli<br />
kontrol altında tutulmalıdır.<br />
� Özellikle kafa travmalı hastalarda, şuur düzeyi önemlidir.<br />
� Ayrıca alkol, madde kullanımı ve zehirlenme de şuur<br />
düzeyi yakından takip edilmelidir.
Vücut sıcaklığı<br />
� Yaşam formülünde üretilen enerji ile birlikte, ısı da<br />
oluşur. Vücut ısısının korunmasında cilt ve akciğerler<br />
çok önemlidir.<br />
� Vücut ısısı, kan kaybı ve şok gibi durumlarda düşer.
VÜCUT ISISI<br />
� Vücut işlevlerinin sürdürülmesi için gerekli olan<br />
enerjidir. Organizma yalnızca 34-43�C arasında<br />
canlılığını sürdürebilir.<br />
� Ateş, vücut ısısının normal sınırların üstüne çıktığını<br />
gösterir.<br />
� Vücut ısısı yükseldiği zaman;
� Yüz kızarır,<br />
� Deri nemli ve sıcak olur,<br />
� Susuzluk hissi vardır,<br />
� Nabız hızlıdır,<br />
� Mide bulantısı ve kusma vardır,<br />
� Vücutta ağrı vardır.<br />
� Preksia denen ateşin 40.5�C üstüne çıkması<br />
durumlarında deliryum ve koma görülebilir.
Cilt rengi<br />
� Cilde rengini veren madde, melanin adı verilen<br />
pigmenttir. Ancak kılcal damarlardaki kanın kendisi,<br />
iç ve dış örtümüzün (mukoza ve cilt)rengine etkilidir.<br />
� Cilt rengi, belli başlı hastalıklarda önemli ipuçları<br />
verir.
Cilt renginin<br />
� Soluk olması dolaşım problemini ve muhtemelen<br />
dolaşan kanın azlığını,<br />
� Mavi-mor olması(siyanoz) ise solunum ile ilgili<br />
problemlere işaret edebilir.<br />
Zencilerde renk değişiklikleri, dudak içi ve göz<br />
kapaklarından değerlendirilebilir.
Hareket<br />
� Hareket, yaşamın ve enerjinin göstergesidir. Şuuru açık<br />
bir insan, istemli hareketleri yapabilmelidir. İstemli<br />
hareketler, beyinden çıkan ve omurilik sayesinde<br />
kaslara ve eklemlere iletilen emirlerle sağlanır. Eğer<br />
hareket ile ilgili problem varsa, muhtemelen beyin<br />
hasarı veya omurilik yaralanması düşünülmelidir.
Göz bebeği<br />
� Normalde göz bebeklerinin ikisi de aynı büyüklüktedir<br />
ve göze ışık tutulduğunda küçülür (ışık refleksi). Şuur<br />
ile birlikte göz bebeği değerlendirmesi, özellikle beyin<br />
fonksiyonlarının değerlendirilmesinde<br />
çok önemlidir.
� Göze ışık tutulduğunda küçülme olmuyorsa; beyin<br />
hasarı, alkol ve madde alımı, zehirlenme gibi durumlar<br />
akla gelmelidir. Her bir taraftaki ışık refleksi, o taraf<br />
beyin yarımı hakkında fikir verir.
NABIZ<br />
� Kalbin sol ventrikülünün kasılmasıyla aortaya atılan<br />
kanın damar duvarına yaptığı basıncın deri<br />
yüzeyinden hissedilmesidir. Ritmik atımlar şklinde<br />
hissedilir. Nabız bütün arterlerden hissedilir ama<br />
vücut yüzeyine yakın ve arkasında kemik olan<br />
arterlerden daha kolay alınır. Kardak out-put; kalbin<br />
bir dakikada aorta pompaladığı kan miktarıdır.
Nabız;<br />
� Hız, ritm ve volüm açısından değerlendirilir. Nabız<br />
hızı; kalbin bir dakikadaki atım sayısıdır.
Nabız hızları;<br />
� Yeni doğan 120-140/dk<br />
� 6-12 yaş 80-100/dk<br />
� yetişkin 60-100/dk
Aritmi<br />
� Nabız normalde ritmiktir bunun bozulması haline aritmi<br />
denir. Nabız sayısının dakikada 100’ün üstüne çıkmasına<br />
taşikardi denir. Taşikardiye neden olan etkenler;<br />
� 1.ağrı<br />
� 2.ateş<br />
� 3.anemi<br />
� 4.hipoksi<br />
� 5.hipotansiyon<br />
� 6.korku<br />
� 7.anksiyete
Bradikardi;<br />
� Nabız sayısının dakikada 60’ın altına inmesine<br />
bradikardi adı verilir. Bradikardiye neden olan<br />
etkenler;<br />
� Parasempatik sistemin uyarılması,<br />
� Kalp bloku<br />
� Şok
SOLUNUM<br />
� Oksijenin organizmaya girip karbondioksitin<br />
çıkmasına ventilasyon denir. Ventilasyon iki aşamada<br />
gerçekleşir.<br />
� Soluk alma /inspirasyon<br />
� Soluk verme/ ekspirasyon
Soluk alma;<br />
� Atmosferdeki havanın akciğerlere alınmasıdır.<br />
Göğüs kafesi solunum kaslarının çalışmasıyla<br />
genişler ve ön arka çap artar. Diafragmanın da<br />
aşağı doğru hareket etmesiyle göğüs kafesinin<br />
dikey çapı genişler. Göğüs kafesinin hacmi genişler<br />
ve göğüs kafesi içerisindeki basınç düşer. Buna<br />
bağlı olarak akciğerler genişler, akciğerlerdeki hava<br />
basıncı atmosfer basıncından düşük olduğu için de<br />
hava akciğerlere girer.
Soluk verme;<br />
� Akciğerlerdeki havanın atmosfere geri atılmasıdır.<br />
Göğüs kafesi solunum kaslarının çalışması ile daralır<br />
ve ön arka çapı azalır. Diafragma gevşer, yükselir ve<br />
göğüs boşluğu dikey çapı daralır. Dolayısıyla göğüs<br />
kafesinin hacmi azalır ve göğüs kafesi içerisindeki<br />
basınç artar. Buna bağlı olarak akciğerler küçülür,<br />
akciğerlerdeki hava dışarı atılır.
� Solunum tipi, bize bazı hastalıklar konusunda<br />
ipucu verir. Örneğin, şokta hızlı ve yüzeysel<br />
solunum görülür. Akciğer hastalıklarında ve hava<br />
yolu tıkanıklıklarında zorlu bir solunum görülür.<br />
Tam tıkanıklıkta ise hasta soluk alıp veremez.<br />
� Efor sırasında kalp ve solunum hızı artar. Çünkü<br />
vücudun enerji ihtiyacı artar, bu ihtiyacı<br />
karşılayabilmek için kalbimiz ve aynı zamanda<br />
akciğerlerimiz daha hızlı çalışırlar.
�YAKIT+OKSİJEN=ENERJİ+ATIK+<br />
CO2+ISI<br />
‘YAŞAM FORMÜLÜ’
Solunum sayısı;<br />
�Yenidoğan 30-35/dk<br />
�6-12 yaş 22-28/dk<br />
�yetişkin 14-20/dk<br />
�solunum ritmi kesintisiz, düzenli ve<br />
ritmiktir. Normal koşullarda solunum<br />
otomatik, ritmik, düzenli ve sessizdir.
Solunum çeşitleri;<br />
�Apne; solunum durması<br />
�Dispne; güçlükle soluk alıp verme<br />
�Bradipne; solunum sayısının azalması<br />
�Takipne; solunum sayısının artması
KAN BASINCI<br />
� Kalbin bir atımında kanın arter duvarına yaptığı<br />
basınçtır. Kan, kalbin yarattığı basınç ile tüm<br />
vücuda iletilmek üzere pompalanır. Tansiyonun<br />
düşmesi halinde organlara özellikle beyine giden<br />
kan miktarı azaldığı için, düşük basıncın nedeni<br />
kısa sürede belirlenmeli ve tedavi edilmelidir.<br />
Kanamalarda, kalp krizi ve şok durumlarında<br />
tansiyonun düşebileceği unutulmamalıdır.
�Sistolik kan basıncı; kanın sol<br />
ventrikülden aorta geçerken arter<br />
duvarında oluşturduğu maksimal<br />
basınçtır.<br />
�Diastolik kan basıncı; sol ventrikül<br />
gevşediği sırada arter duvarında mevcut<br />
olan en minimal basınçtır.
Erişkinlerde normal kan basıncı;<br />
�Erişkinlerde normal kan basıncı;<br />
�Sistolik 90/140mmHg<br />
�Diastolik 60/90mmHg
Kan basıncını etkileyen faktörler;<br />
� Yaş<br />
� Cinsiyet<br />
� Sempatik sinir sisteminin uyarlmış olmasıdır.<br />
� Kan basıncının normal değerlerin üzerinde olmasına<br />
hipertansiyon, normal değerlerin altında olmasına ise<br />
hipotansiyon denir.
� Acil bir durumda <strong>ilk</strong> 4-6 dakika içinde<br />
yapılan manevralar, hastanın yaşamda<br />
kalabilmesi açısından son derece önemlidir.
SOLUNUM DURMASI:<br />
� Solunum durması en ciddi sorunlardan birisidir. Solunum<br />
durduğunda dokular için gerekli olan oksijen sağlanamaz,<br />
metabolik olaylar sonucu ortaya çıkan karbondioksit<br />
dışarıya atılamaz. Vücutta birikir, asit ve baz dengesi<br />
bozulur. Beyine yeterli oksijen gitmediğinden beyindeki<br />
kardiyak merkez kalbe uyarı gönderemez ve kalp<br />
atımlarının düzeni bozulur. Sonuç olarak kalp de durur.<br />
Solunum ve kalp durmasından sonra 4-10 dakika içinde de<br />
beyinde ölümcül değişiklikler meydana gelir.<br />
� Bu durumda yapılacak iş, temel yaşam desteğinin<br />
sağlanmasıdır.
SOLUNUMUN DURMASI VEYA GÜÇLÜK<br />
NEDENLERİ<br />
� 1-Dil ile tıkanma (dilin geriye doğru giderek<br />
farenksi tıkaması)<br />
� 2-Yabancı cisimler (yiyecekler, buz, oyuncak,<br />
protez diş, kırılmış dişler, sıvı maddelerin larenkse<br />
kaçması )<br />
� 3-Hastalıklar (solunum sistemi enfeksiyonları,<br />
alerjik reaksiyonlar,kronik hastalıklarda<br />
bronkospazm )<br />
� 4-Doku hasarı (kaza sonucu boyun, yüz<br />
yaralanmaları, yanıklar, zehirlenmeler)
� Kazazede bilinçli ise; konuşmaya çalışır, ancak konuşamaz<br />
ve öksürür. Genellikle boynunu tutarak boğulma hissini<br />
belirtir.<br />
� Bilinçsiz ise;<br />
� 1-Soluk alıp verme durur.<br />
� 2-Soluk alıp verme sesi alınamaz veya solunum<br />
gürültülüdür.<br />
� 3-Kulağımızla hastanın ağız ve buruna yaklaşarak<br />
dinlediğimizde nefes sesi duyulmaz.<br />
� 4-Ağız ve burun delikleri önünde cam (gözlük , el aynası)<br />
getirildiğinde buğulanma olmaz.
� 5-Hava yolu kısmen tıkanırsa horlama, hırıltı sesi duyulur. Kısık ve<br />
kesik solunum sesi larenks tıkanıklığını düşündürür.<br />
� 6-Siyanoz; Oksijensizlik nedeniyle siyanoz dudaklardan başlar yüze<br />
yayılır.<br />
� 7-Midriazis; Göz bebekleri genişler, ışık refleksini yitirir.<br />
� 8-Konvulsiyon; Beyinin oksijensiz kalması sonucu gelişir.<br />
� 9-Bilinç kaybı;<br />
� Parsiyel solunum yolu tıkanıklıklarında ise; anormal solunum sesleri<br />
(hırıltı, ıslık veya ötme sesi), konuşma bozukluğu, öksürük ve siyanoz<br />
görülür.
SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ VE DURMASINDA İLK<br />
YARDIM<br />
� Yapılacak <strong>ilk</strong> iş engeli ortadan kaldırmak , hava yolunu açmaktır.Yeterli<br />
solunum için yapılacaklar;<br />
� 1-Solunum yolu tıkanıklığının giderilmesi ve yapay solunum<br />
yaptırılması,<br />
� 2-Göğüs duvarının stabil duruma getirilmesi ve desteklenmesi .<br />
� 3-Açık pnömotoraksın kapatılması<br />
� 4-Akciğerin ve kalbin basıdan kurtarılmasıdır.<br />
� Yetişkinlerde kazazede bilinçli ise;<br />
� Başarılı oluncaya kadar veya kazazedenin bilinci kayboluncaya<br />
kadar ;<br />
� 1-Sırtına vurma<br />
� 2-Abdominal hamle<br />
� 3-Göğüs hamlesi<br />
�
-SIRTA VURMA<br />
� Kazazedenin yan tarafına geçilir.Bir klavikula<br />
üzerinden dolaştırılarak göğüs üzerine yerleştirilir.<br />
Baş göğüs seviyesine veya daha aşağıya getirilir. Diğer<br />
el ile iki omuz arasındaki bölgeye sırta 4 kez ard<br />
arda kuvvetlice vurulur. Eğer tıkanıklık<br />
giderilmemişse; HEIMLICH MANEVRASI uygulanır.
Bebek ve Çocuklarda sırta vurma yöntemi
HEIMLICH MANEVRASI:<br />
� Kazazedenin arka tarafına geçilir, kollar kişinin koltuk<br />
altından geçirilerek bir el yumruk yapılır. Diğer elde bu<br />
elin üzerine konur. Yumruk karnın ortasına yerleştirilerek<br />
bası uygulanır (Abdominal hamle). Göğüs hamlesinde de<br />
pozisyon aynıdır. Ancak yumruk ksifoidin 2-3 parmak<br />
üstünde sternum ortasına yerleştirilir.<br />
� Sırt üstü yatar pozisyonda yatan kişinin ksifoid<br />
çıkıntısının aşağısına , mide önüne bir el konur. Diğer elde<br />
bu elin üzerine koyularak kuvvetle bastırılır. Bu baskı<br />
karın göğüs arasındaki diyafragmayı kuvvetle yukarı<br />
iterken akciğerler sıkışır. Bu sıkışma ile akciğerlerdeki<br />
hava boğaza doğru giderken nefes yolunu tıkayan cismi<br />
de iter fırlatır.
Çocuklarda Heimlich manevrası
Kendi kendine Heimlich uygulanması
Kendi kendine Heimlich uygulanması
Kazazede bilinçsiz ise;<br />
� -Sırt üstü yatar pozisyona getirilir. Hafif yan çevrilir ve<br />
sırtına 4 kez vurulur.<br />
� 2-Solunum yolunu açmak amacıyla kullanılan bir kaç<br />
yöntem;<br />
� a) Başı geriye itme, çeneyi öne kaldırma yöntemi;<br />
� Bir el alına yerleştirilerek baş arkaya doğru itilir, diğer<br />
el çene altına yerleştirilerek çene yukarı doğru kaldırılır.<br />
Baş ve boyun yaralanmalarında önerilmez.<br />
� b) Başı geriye itme, boynu yukarı kaldırma yöntemi;<br />
� Bir el alına diğer el ise boyun altına yerleştirilir. Baş<br />
arkaya itilirken boyun yukarı doğru kaldırılır.
� c) Çene itme yöntemi(jaw-thurst);<br />
� Bu yöntem baş ve boyun yaralanmalarında uygulanır. Yatar<br />
durumdaki kazazedenin başının üst tarafına geçilir. Kollar dirsekten<br />
itibaren yere dayanır. Eller alt çenenin açı yaptığı yere yerleştirilir.<br />
İşaret parmağı ile bastırılarak alt çene öne doğru itilir.<br />
� d) Ağız boşluğunda kan pıhtısı, mukus, kusmuk ve kırık dişler varsa<br />
baş yana çevrilerek temizlenir.<br />
� e) 4 kez ard arda yapay solunum yaptırılır.<br />
� Başarılı olunamazsa başarılı oluncaya kadar ; kazazede yan<br />
çevrilerek ;<br />
� -Sırta vurma ( 4 kez ardı ardına)<br />
� -Heimlich manevrası ( bebeklerde, çocuklarda, hamilelerde ve çok<br />
şişman kişilerde abdominal hamle yerine göğüs hamlesi<br />
kullanılmalıdır.)
Yine başarılı olunmamışsa;<br />
� Ağız içini temizleme ve solunum yolunu açma<br />
� -Yapay solunum işlemleri sırasıyla uygulanır.<br />
� Bilinçsiz hastalar sırt üstü yatırılırsa kusmuk<br />
yada salgıları nefes yolunu tıkayarak solunumu<br />
durdurabilir. Bunu önlemek için hasta yüzü<br />
aşağıya gelecek şekilde yarı yüzükoyun denilen<br />
pozisyonda yatırılırsa solunum yolunu tıkayan<br />
salgı ve kusmuk ağızdan dışarı boşalmış olur.
YAPAY (SUNI) SOLUNUM<br />
� Normal akciğer fonksiyonlarını devam ettirmek üzere yapay olarak<br />
solunum sağlanmasıdır. 4 yöntemle yapılır.<br />
� 1-Ağızdan ağıza solunum<br />
� Solunum yolu açılır. Bebeklerde ve çocuklarda başa pozisyon verilirken<br />
aşırı hiperekstansiyondan kaçınılmalıdır. Hasta 5 saniye içinde nefes<br />
almıyorsa işleme devam edilir.<br />
� Alnı tutan elin baş ve işaret parmağı ile burun sıkıştırılır. Solunumu<br />
yapan kişi derin bir nefes alır, ağzını hastanın ağzına yerleştirir<br />
(hastanın dudakları içeride kalacak şekilde) göğüste yükselme<br />
oluncaya kadar nefesini üfler. Böylece hastanın akciğerlerine % 16<br />
oranında oksijen gönderilmiş olur. Pasif olarak ekspiryum yapabilmesi<br />
için burun delikleri serbest bırakılır. Bu sırada göğüs hareketi izlenir<br />
havanın boşalma ve dönüş sesi dinlenir.<br />
� Yapay solunum yaptıran kişi, ağzını hastanın ağzından çektikten sonra<br />
tekrar derin bir nefes alarak her 5 sn de bir işlem tekrarlar. Böylece<br />
dakikada 12 solunum yaptırılmış olur.
AĞIZDAN – AĞIZA SOLUNUM
� 2-Ağızdan buruna solunum<br />
� Genellikle ağızdan ağza solunum yaptırılmayan hastalarda uygulanır<br />
(ör; kaza sonucu ağız çevresi veya alt çenede ciddi yaralanma olan<br />
durumlar gibi).<br />
� Bu yöntem, ağızdan ağza yönteminde olduğu gibi uygulanır. Burun<br />
yerine ağız sıkıca kapatılır ve hava burundan verilir. Genellikle<br />
yetişkinlerde uygulanır.<br />
� 3-Ağızdan ağıza ve buruna (bebekler ve çocuklar)<br />
� Solunumu yaptıran kişi ağzını, hastanın hem ağzını hem de burnunu<br />
içine alacak şekilde yerleştirir. Ancak nefes verirken yavaş üflenir. Az<br />
miktarda havanın bebeklerde 3 sn de bir, çocuklarda 4 sn de bir<br />
verilmesi yeterlidir.<br />
� 4-Ağızdan hava tüpü veya maske ile
� Bu işlem zorunlu olarak bir kişi<br />
tarafından yapılırsa da genelde iki kişi<br />
tarafından yapılması daha iyidir. Kardiyak<br />
arrest durumu da söz konusu ise bazen iki<br />
kişi bile yeterli olmayabilir.
KARDİO-PULMONER RESUSİTASYON<br />
� Kalp durması, sokakta, evde, hastanede, herhangi bir yerde ve<br />
beklenmedik bir zamanda meydana gelebilir. Kalp durması ile perifere<br />
kan pompalama işlevi ortadan kalkar, kalp durmasını takiben 30-60 sn<br />
sonra solunum durur. Solunum ve dolaşım durmasından sonra yaklaşık<br />
4-10 dk içinde de beyin ve kalp gibi hayati organlarda oksijen<br />
yetersizliğine bağlı geriye dönüşümsüz değişiklikler ortaya çıkar ve<br />
ölüm meydana gelir.<br />
� Bu durumda yapılacak <strong>ilk</strong> işlem, açık hava yolunun sağlanması,<br />
gerekiyorsa yapay solunumla solunumun sürdürülmesi ve kalp masajı<br />
ile dolaşımın sürdürülmesidir. Daha sonra ise ehliyetli bir ekip<br />
tarafından kesin tedaviye devam edilmesi gerekir. Ancak bu işlemlere<br />
ne kadar erken başlanırsa başarının artacağı da unutulmamalıdır.
� Çeşitli nedenlerle durmuş olan kalp ve akciğer<br />
fonksiyonlarına işlerlik kazandırmak amacıyla yapılan<br />
girişimlerin tümüne birden kalp- akciğer canlandırması<br />
denilmektedir.<br />
� A: Airway<br />
� B: Breathing<br />
� C: Circulation<br />
� Açık bir hava yolu sağlanmadıkça ve dolaşım<br />
sürdürülmedikçe etkin bir ventilasyon sağlanamaz. Yine<br />
kan yeterince oksijenlenmedikçe de etkin bir dolaşım<br />
sürdürülemez. Burada kanamanın da yeterli dolaşımı<br />
engelleyeceği unutulmamalıdır. Eğer hastada çok fazla<br />
miktarda kan kaybı varsa, KAC kan kaybını daha da<br />
arttırabilir. Bu gibi durumlarda öncelikle kan kaybını<br />
durdurmak veya azaltmak gerekir.
� 1.Yeterli öykü alınamayan, tanı konulmadan kalp ve<br />
solunum durması görülen tüm hastalara,<br />
� 2.Kalp durmasından sonra 10 dk’dan fazla geçmemiş<br />
kişilere,<br />
� 3.Anestezi cerrahi ya da tanı işlemleri sırasında kalpsolunum<br />
durması olan kişilere,<br />
� 4.Koroner veya devamlı bakım ünitesinde kalp-solunum<br />
durması görülen tüm hastalara uygulanmalıdır.<br />
� Kanser, ileri derecede böbrek veya karaciğer yetmezliği gibi<br />
ilerlemiş hastalığı olan kişilere ve kalp durmasından sonra<br />
10 dk dan fazla geçmiş kişilere KAC uygulanması<br />
önerilmemektedir.
Kalp Durmasının Etyolojisi<br />
� Kalp durması çeşitli sebeplere bağlı olabilir. Ancak<br />
hemen hemen bütün hastalarda tek başına veya diğer<br />
faktörlerle birlikte olan neden hipoksidir
En sık nedenler<br />
� İskemik kalp hastalığı,<br />
� Myokard infarktüsü,<br />
� Akciğer yetersizliği,<br />
� Tanı ve tedavi için yapılan uygulamalar,<br />
� Kazalar,<br />
� Sıvı-elektolit dengesi bozukluklarıdır.
� Bilinç kaybı,<br />
� Nabız yokluğu,<br />
� Solunum durması veya durmak üzere olması,<br />
� Pupillerin dilate olması (kalp durmasından yaklaşık 45 sn<br />
sonra pupilla dilatasyonu gelişir, 1dk 45 sn sonra da<br />
maksimuma ulaşır.),<br />
� Hareketsiz, kasları gevşemiş, soluk renkte olması,<br />
� Kalp seslerinin duyulamaması,<br />
� Kan basıncının alınamaması,<br />
� Kollarda, bacaklarda tonik ve klonik konvülsiyonlar<br />
� Yukarıda belirtilen klinik bulgulardan <strong>ilk</strong> üçünün<br />
saptanması halinde ise hemen KAC başlatılmalıdır.
� Hastanın boyun ve bel kısmındaki giysileri<br />
gevşetilir; bacakları önce 90 derece kaldırılır<br />
sonra 15 derece yükseklikte desteklenir.
� Hasta bilinçsiz ise hava yolu açılır, solunumu durmuşsa<br />
yapay solunum başlatılır.<br />
� Karotis arterden nabız kontrolü yapılır. 5 sn içinde nabız<br />
alınamıyorsa hasta sert zemine yatırılır, kalp masajına<br />
başlanır.<br />
� Ksifoid üzerinde iki parmaklık bölgeyi açıkta bırakarak<br />
diğer elin ayası sternumun alt yarısına yerleştirilir. Diğer<br />
elde birincinin üzerine konur. Bu sırada parmaklar<br />
kostalara değmemelidir. Kollar hastanın göğsüne dik<br />
pozisyonda iken, vücut ağırlığı verilerek, sternum<br />
yetişkinlerde 4-5 cm. ,çocuklarda 2.5- 3.75cm, bebeklerde<br />
1.5-2.5cm olacak şekilde basınç uygulanır, sonra göğüs<br />
kafesi serbest bırakılır. Bu sırada dirsekler bükülmemeli ve<br />
eller sternum üzerinden kaldırılmamalıdır.
� KAC’nı tek kişi uyguluyorsa, 15 kalp masajını takiben 2<br />
solunum yaptırılır. Bu, dakikada 60-80 (çocuklarda 80-100,<br />
bebeklerde 100-120) kalp masajı ve 12-16 solunum olacak<br />
şekilde sürdürülmelidir. KAC’na hiçbir şekilde 5 sn’den<br />
daha fazla ara verilmemelidir.<br />
� Yardım gelince, hastanın iki yanında karşılıklı durarak her<br />
5 kalp masajı sonrası bir solunum yaptırılır. İki kişiyle<br />
yapılan KPR sırasında solunum sırasında masaja ara<br />
verilmelidir.<br />
� KAC’na başladıktan 1 dk sonra karotis arterden nabız<br />
kontrolü yapılır. Eğer nabız var, solunum yoksa yapay<br />
solunuma devam edilir. Hastada nabız ve solunum yoksa,<br />
ileri yaşam desteği sağlayacak ekip ve malzeme ulaşıncaya<br />
kadar, her 5 dakikada bir nabız ve spontan solunum<br />
kontrol edilerek işlem devam edilir.