BIBLIYOGRAFYA
BIBLIYOGRAFYA
BIBLIYOGRAFYA
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
<strong>BIBLIYOGRAFYA</strong><br />
Mustafa Namık Çangı : Büyük Felsefe Lügati. Fask. I (A-Affinité),<br />
S. VI-80; Fask. II (Affirmatif-Anormal), S. 81-160; Fask. III (Anormal-<br />
Association), S. 161-240; Fask. IV (Association-Caractère), S. 241-320<br />
İstanbul, 1954, Cumhuriyet Matbaası. [*]<br />
Yazar gayesini Önsözdeki şu satırlarla anlatmaktadır:<br />
"Bu lügat kitabında felsefede görülen her kelimenin:<br />
A. Kaynağına göre yunancası ve bundan geçmiş ise Lâtince, Almanca<br />
Fransızca ve İngilizcede aldığı şekilleri ve mânâları.<br />
B. Lâtinceden gelmiş ise, bu dilde ve başkaca yukarıda ismi geçen üç<br />
çağdaş medeniyet dilinde aldığı şekilleri ve mânâları.<br />
C. Üç yeni batı dilinin kendi bünyesinden veya Orta zaman Lâtince<br />
bozmasından çıkmış kelimelerin asılları ve bunların her birinde kök mânâları<br />
ve diğer ikisinde her birinin karşılıkları ve bunların da kezalik mânâları.<br />
Ç. Yukarıda üç kaynaktan Batı felsefe dillerine geçmiş kelimelerin<br />
dedelerimizin başlıca eserlerinde ve çağdaşlarda görülebilen karşılıkları<br />
ve bulundukları kitaplar ve bunların içinde basılı olanların sayfaları ve bir<br />
mânâ anlaşılır miktarda ibareleri.<br />
D. Arabî ve nadir olarak Farisîden gelen bu kelimelerin bu dillerde<br />
ve Türkçede mânâları.<br />
E. Tanzimatta ve Meşrutiyet devrinde yazılmış yahut tercüme olunmuş<br />
başlıca eserlerde kullanılan ıstılahların bulundukları kitaplardaki sayfaları<br />
ve ibareleri. Bunların gerek gelenek ve gerek mânâ ve şekil bakımlarından<br />
tenkitleri.<br />
F. Bütün bu ıstılahların dil anlamı ve kelime şekilleri bakımından<br />
Türkçede bulunuş ve yoksa yapılış tarzları araştırılmıştır. Böylece çağdaş<br />
ilmin gösterdiği mukayese şartları dahilinde olabilirlikleri belirtilmiştir.<br />
G. Bu araştırmalarda Anadolu ve yoksa medeniyet itibariyle ötekilere<br />
nisbetle daha ziyade ilerlemiş komşu Türk lehçelerine müracaat edilmiştir.<br />
Uydurma dil yoluna gidilmemiştir...." (S. V).<br />
Eserin dört fasikülünde bu noktaların nasıl ve ne şekilde tatbik edilmiş<br />
olduğunu göstermeğe çalışırken sayın yazarın " Ortaya konulacak<br />
yanlışlar veya eksikler saygı ile karşılanacaktır " (S. VI) sözünden cesaret<br />
almaktayız.<br />
Eserde dil meselesi felsefî tarif ve tenkitlerden daha çok söz konusu<br />
edildiği için biz de ilkin bu noktaya dokunacağız. Ancak, Önsözün F ve<br />
G fıkralarının işaret ettiği hususları, asıl dil bilginlerinin değerlendirmek<br />
[*] Bu tenkit basıldığı sırada Büyük Felsefe Lügati Extrospection maddesine kadar<br />
çıkmış ve bu maddenin bulunduğu X. fasikül ile I. Cildini ( S. 1-792) tamamlamıştır<br />
D. T. C. F, Dergisi F. 7
98 MUBAHAT TÜRKER<br />
durumunda olduklarını kaydetmek lâzımdır. Büyük Felsefe Lûgatı' nın bildiğimiz<br />
bütün yankılarında da 1 eser genel olarak ve yalnızca dil açısından<br />
ele alınmıştır. Meselâ N. S. Özerdim altı sütunluk yazısının yarım sütununu<br />
dil açısından yapılmış bir tenkide ayırmıştır; yazısı, aslında, tam<br />
bir tenkit değil, bir tanıtmadır. Netekim, kendisi M. N. Çangı'nın Dil<br />
Davası 2 yazısına karşılık verdiği "Küçük Bir Cevap" ta "Yazımız sadece<br />
bir kitap tanıtması idi" demek suretiyle bu ciheti teyit etmektedir 3 .<br />
Yazarda felsefî dili türkçeleştirmek isteği çok kuvvetle göze çarpmaktadır;<br />
yer yüzünde yayılmış olduğumuz alan göz önünde tutulacak olursa<br />
"bizim için de bir felsefe dili yaratmak imkânı zarurî olarak kabul edilmiş<br />
olur" demektedir (S. V). ". . .İnsan başka dili ne kadar iyi bilse yine kendi<br />
diliyle düşünür" (S. 6) ifadesiyle de bu görüşünü başka bir yönden desteklemektedir.<br />
Bu hususta, meselâ,"Aboulie" karşılığında "Irksizlik" kelimesinin<br />
teklif i sırasında olduğu gibi, bazen çok hassasiyet göstermekte ve: "Bu kadar<br />
eski ve özlü bir kelimenin yerine batıdan gelme bir lâfzın alınmasını Türkün<br />
fikir ve cemiyet tarihine karşı bir cinayet ve hıyanet görüyoruz" (S. 7, stn. 1)<br />
demektedir. Ana dilimizi felsefî düşünüşü ifade edebilecek bir hale getirmeye<br />
çalışmak hepimizi ancak memnun eder. Bu bakımdan yazarın felsefî terim<br />
ve kelimelere birer türkçe karşılık aramak ve teklif etmek gayreti büyük<br />
bir şükranla karşılanmalıdır. Ama, yazarın aşağıda misâllerini vereceğimiz<br />
ve çoğunun türkçesi bilinen arapça kelime ve terkipleri bol bol kullanması<br />
onun türkçeleştirme isteği ile uzlaştırılamaz : Darp, kaziyye, küllî mucibe,<br />
cüzî mucibe, müveccihe kaziyye, kübra, suğra, netice, mütenakız, mütedahil,<br />
mahmul, ayniyet mebdei (S. 1); küllî, Gaybet Levhası (S. 10); mutlakai<br />
âmme( S. 81); kuvvani tesavii nakizeynler (S.174); cemi, tarh, darp, madrup,<br />
mütezayef(S.16); namütenahi (S. 14); mesahai sathiye, mudallâ, muhiti daire<br />
(S. 20); "iki adedin azamî kasımı müştereki (kasım kelimesi aynen kasım<br />
şeklinde yazılmıştır), kendi zıfı (S. 211); nısıf daire, nısıf kutur (S. 24); "mudallâ<br />
bir kuturla murabbam dili" (S. 29); amud, mail (S. 30); aynı mahal,<br />
hilafı âdelikler (S. 51); müradif (S. 23); fevkal beşer (S. 123); aşkı akliî Mevlâ,<br />
(S.127); "meksup bir ilme mukarin olmayan bir sebkat" (S. 171);mâ bihül<br />
iştirak (S. 23); "ruhu avarızı mümkünesi ile idrâk hattı imkândadır" (S.<br />
110); tagaddi, tenemmi (S. 110); müvellidülmâ, müvellidülhumuza (S. 139);<br />
uruku davarip, hücrevî istimsâl (S. 236); amayı elvan (S. 150); ayneyni<br />
rüyet (S. 297);tahtel kısır ziyaı kelâm (S. 183); lâ yünfek tedailer (S. 240).<br />
Bir yerde ise d harfine "dal" denmektedir; arap harflerini bilmeyen kim-<br />
1 1 - H. A. Yücel: Lügat Paralama (Makale) , Cumhuriyet 18 Temmuz 1954, S. 2.<br />
2 - N. S. Özerdim: Kitaplar, Türk Dili, Ay. Der. Cilt III, Sa. 36, 1 Eylül 1954,<br />
S. 735-737. 3 - H. Nimetullah Öztürk: Büyük Felsefe Lügati ve Uydurma İle İşleme, Türk<br />
Dili, IV, Sa. 37, 1 Ekim 1954, S. 9-12.<br />
2 Cumhuriyet, 18 Kasım 1954 S. 2.<br />
3<br />
Bk. Türk Dili, IV, 40, 1 Ocak 1954, S. 250.
BİBLİYOGRAFYA 99<br />
seler için dal kelimesinin mânâsı bu değildir (S. 47). Bu misâller, Önsözünde<br />
"Her şey gençler içindir" (S. IV) diyen yazarın hem türkçeden yana<br />
uyandırmış olduğu ümidi gölgelemektedir, hem de "îlim milletler<br />
arasıdır, felsefe millîdir, biz bunu unutuyoruz, kendimizi başka dillerin<br />
kelimeleriyle düşünmeğe zorluyoruz" (S. 4) fikrine aykırıdır.<br />
Aynı zamanda, Batıdan gelen yabancı kelimelerin dilimize girmesi<br />
"felsefenin ruhu olan birlik cihetini ortadan kaldırmakta, liselileri körükörüne<br />
ezberliyecekleri ve dillerinde, cemiyetlerinde bir başkası ile münasebet<br />
kuramayacakları kelimelere sürüklemektedir; bu, halkın tabiriyle<br />
"altı kaval, üstü şişhanedir" " (S. 34) sözlerine de aykırı düşmektedir.<br />
Türkçeye yabancı olmak bakımından Doğu dilleriyle Batı<br />
dilleri arasında fark olmasa gerektir. Yazar belki, " bugünkü dil hareket<br />
halinde olup kelimeler henüz kati şeklini almamıştır ifadede<br />
sarahat ve vuzuh zaruretiyle mânaları iyice belirmiş olan eskileri kullanılmıştır,<br />
anlamak ve anlaşılmak, için başka çare bulunamamıştır"<br />
(S. VI) diyecektir. Ama, mânâları iyice belirmiş dediği kelimeler gençler<br />
tarafından ancak bir lügat yardımiyle anlaşılmaktadır 4 . Dil hareket<br />
halinde olmakla beraber, bu eserin iddiasına uyularak, arapça kelimeler<br />
yerine türkçeleri kullanılır ve karar bulmamış olan kelimelerin eski karşılıkları<br />
uygun bir şekilde işaret olunabilirdi 5 .<br />
Yazar, kaynağı Batı kültüründe olan kelimeleri reddederken "Batıda<br />
orta tedrisatta Yunanca ve Lâtince okunmasına göre oralarda öğrenciler<br />
için bunlarla kaynaşmak, başkaca, mazileri ve edebiyatları itibariyle kabil<br />
iken, bizim için buna imkân ve tabiî lüzum da yoktur" (S. 7) demektedir.<br />
4 H. N. Öztürk bu hususta şöyle söylemektedir: " .... Bu gün yeni nesil felsefe<br />
derslerini yeni terimlerle gördüğü ve eski ıstılahları bilemiyeceği gibi onlardan bir şey de<br />
anlamaz onun için bugün yazarın "anlamak ve anlaşılmak" için kullanılması gerekir<br />
dediği sözler yeni terimlerle olabilir. Çünkü karşımızda Türk çocuğu ve Türk öğrencisi<br />
vardır, eski "Osmanlı talebesi" yoktur. Yazarın en başta devrim olayını gözönüne alması<br />
gerekirdi ve bunu gözönüne almakladır ki ancak eseri yarma kalmış olurdu" (S. 10).<br />
Öztürk'ün bu kelimeleri genç neslin anlayamıyacağı düşüncesine iştirak etmiş bulunuyoruz.<br />
Ancak bu eserin yarına kalması hakkındaki sözlerine şu kayıdı koymamız gerekmektedir:<br />
Bugünkü nesil Osmanlılar devrinde yazılmış olan bir felsefî eseri anlamak için<br />
böyle bir yardımcıya muhtaçtır. Yazarın Büyük Felsefe Lügati, hareket noktası ve gayesi<br />
bakımından, bu gayeye hizmet edebilecek durumda bulunmaktadır.<br />
5 Bu hususta Öztürk'ün "türkçe sözlük olmaz bugünkü neslin işine yaramaz"<br />
(S. 12) düşüncesi tamamen tasvip edilemese gerektir. Çünkü yeni nesil orada eski<br />
felsefî terimleri kısmen bulabilecektir. Yeri gelmişken Öztürk'ün yazısında bir noktaya<br />
işaret etmek istiyoruz. H.N.Ö. Lûgatın yazarının "uydurma türkçe yoluna gidilmemiştir"<br />
düşüncesine karşı bir dili işleme ile bir dili uydurma kavramlarını ayırdetmektedir.<br />
Bu ayırdı isabetlidir; ancak, "uydurma" kavramı o yazısında "yabancı kelime" kavramı ile<br />
karışmış gözükmektedir. Zira H.N.Ö."mefhum" kelimesini uydurma olarak vasıflandırmaktadır.<br />
Halbuki uydurma kelimeye misâl "atmasyon" olabilir. Öyle zannediyoruz ki<br />
bir kelime sonradan yapılmış ve türkçe kaidelerine uygun ise uygundur; sonradan yapılmış<br />
ve türkçe kaidelerine uygun değilse uydurmadır. Bu bakımdan "mefhum" kelimesi<br />
uydurma bir kelime değil arapça bir kelimedir, arapça kökten arapça kaidelere göre yapılmıştır;<br />
"atmasyon" ise türkçe bir kökten fransızca şekle göre yapılmıştır, onun için<br />
uydurmadır.
IOO MUBAHAT TÜRKER<br />
Halbuki lâtince ve yunanca öğretimine imkân olmaması meselesi ile bu<br />
öğretime lüzum olmadığı meselesi ayrı ayrı iki meseledir, birbirine bağlamamak<br />
lâzımdır. Yazar, bir felsefe lûgatında yeri olmamakla beraber, durumun<br />
özelliğinden dolayı mademki bu konuya temas etmiştir, o halde,<br />
yunanca ve lâtince öğretimine ne bakımdan lüzum olmadığını açıklamalıydı.<br />
Fakat o zaman da, kendisine, o dillerle hiçbir şekilde teması olmamış<br />
bulunacak öyle bir aydınlar zümresi için, lûgatında geniş yer tutan<br />
yunanca-lâtince kök araştırmalarının ne gibi bir mânâ ifade edeceğini<br />
sormamız icabedecektir.<br />
Yazarın, Önsözde bahsetmiş olduğu A, B, C, Ç, D, E, F, G fıkralarını<br />
Kısaltmalar adı altında vermiş olduğu bibliyografya ile tam mânâsiyle<br />
gerçekleştirebileceği hiçbir zaman ümit edilmemekle beraber, felsefî kelimeleri<br />
ve köklerini bir araya toplamak için sarfetmiş olduğu mekanik<br />
emek ve yakın veya uzak geçmişimize bağlayan fikir köprüsünü kurmaya<br />
çalışması gerçekten şükranla karşılanmalıdır. Zaten, yazarın gayesi "fikir<br />
ve felsefe işçilerine üzerinde çalışacakları malzemeyi hazırlamaktır" (S. VI).<br />
Yazar, malzemeyi hazırlarken maddeler hakkında kendi kültürümüz<br />
bakımından dikkate değer genişletmeler yapmakta ve açıklamalarda bulunmaktadır,<br />
bunlara ait misâller aşağıda gösterilmiştir:<br />
1 — Aberration (S. 4, stn. 2) kelimesi hakkındaki mânâ inceliklerine<br />
dinî, hukukî ve ahlâkî yönden işaret etmesi yerindedir.<br />
2 — Absence (S. 9, stn, 1) teriminin içinde geçtiği örnekleri Gelenbevî,<br />
Ahmet Nairn, İsmail Hakkı gibi düşünürlerden vermesi, fikir tarihimizde<br />
kelimelerin nasıl kullanılmış olduklarını göstermek bakımından, faydalıdır.<br />
Ayrıca bu maddeye yapmış olduğu genişletme de dikkate değerdir.<br />
3 —Abstinence (16, 2; 17, 1-2)<br />
Abstraction (20, 1-2; 21, 1-2)<br />
Accomodation (37, 1-2; 38, 1-2)<br />
Accident (Sophisme de 1'), 35, 2).<br />
Actuelle.<br />
A Fortiori gibi maddeler hakkında kültür tarihimiz açısından<br />
yapmış olduğu açıklamalar ve genişlemeler faydalı ve ilgi vericidir.<br />
Ayrıca, A dicto Secundum, ad ignoratiom, ad judicium gibi lâtince<br />
tâbirlerle yapmış olduğu genişletmeler de faydalıdır.<br />
Böyle büyük bir lûgatta yazardan her madde hakkında tenkidi bir<br />
tavır beklemek insaflı bir hareket olmamakla beraber, kendisinin bazı yerlerde<br />
tenkidi bir durum almayı denediğini görmekteyiz. Absorbtion kelimesinin<br />
psikolojik mânâsını tayin ederken (S. 16, 2) Istılah Encümeni'ni tenkit<br />
etmesi, Bon ve Bonheur maddelerindeki tenkidi böyledir.<br />
Ama, genişletmeler yapılırken arada felsefe ile doğrudan doğruya<br />
ilgisi olmayan kelimeler de söz konusu edilmiştir: Acuité, Adolescence,<br />
Adulte, Aesthesie, Agnegation, Agoraphobie, Agraphie, Airain (Loi d'),<br />
Ainsi, Alalie, Alexie, Algique, Algesimètre, Alienation, Amoureuse, Amyb-
BİBLİYOGRAFYA 101<br />
lopie, Ametropie, Amnesie, Ampute (Illusion des), Anarthrie, Anoreixie,<br />
Anosmie, Anterograde, Antimnesie, Antipathie, Aphemie, Aproxie, Abtitude,<br />
Astigmatisme, Asymbolie, Avarice, Beaux-Arts, Blastodème, Cocolalie<br />
gibi. Görüldüğü gibi bu kelimelerin çoğu anormaller psikolojisini ilgilendirmektedir,<br />
yerleri daha çok bir psikoloji lügati olsa gerektir 6 . Bu durum<br />
yazarın "felsefede geçen her kelimenin" köklerini ve mânâlarını vermek<br />
istemesinden ileri gelebilir (S. VI). Felsefede "kelime" olarak fiiller, isimler<br />
ve zarflar da geçmektedir. O halde söz konusu edilecek kelimelerin sınırı<br />
çizilmeliydi; eğer, bu gibi kelimelerden fedakârlık edilmek istenilmiyorsa,<br />
Lügatin isminde bu çeşit genişletmeye işaret eden bir ilâve yapılarak durumda<br />
açıklık sağlanabilirdi. Zira "Büyük" kelimesinin bu mânâya delâlet<br />
etmeye kâfi geldiği söylenemez<br />
Önsözün Ç fıkrasında "Dedelerimizin" veya "Çağdaşlarımızın" kitaplarında<br />
görülebilen karşılıkların sahife numaraları gösterileceği vaad edildiği<br />
halde bu vaad her zaman yerine getirilmemiştir. Meselâ, aşağıdaki<br />
maddelere dair İbn-i Sina'dan verilen misâllerin Şifâ ve Necat'tan alındığı<br />
belirtilmekle beraber, sayfaları işaret edilmemiştir:<br />
Abstraction (Tecrit, niza, intiza), (18, 1-2),<br />
Abstraire (22, 1),<br />
Abstrait (22, 1-2),<br />
Absurde (27, 1),<br />
Accident (par, 351, 1),<br />
Acquisition (45, 2),<br />
Action (52, 1),<br />
Affirmation (mucibe, icap; 81, 1-2; 82, 1),<br />
Art (220, 2; 221, 1),<br />
Assentiment (231, 2; 232, 1),<br />
Bundan başka, Acte maddesinde, Aklı Faâl'in İbn-i Sina'nın hangi<br />
eserinde ve sayfada o türlü tarifi verildiği belirtilmemiştir (86, 1). Action<br />
(52, 1) daki İbn-i Haldun'un tarifinin alındığı sahife belirtilmemiştir.<br />
Yabancı kaynakların isimleri ve o tariflerin geçtiği sayfaların belirtilmediğine<br />
misâller :Harekî iradesizliğin P. Janet'ye göre tarifi (8, 1-2).<br />
Gerçi Lalande'da msl. Acuité geçmektedir, ama, buna karşılık Lalande eserinin<br />
son basımında msl. Adloescence, Adulte. . gibi terimlere yer vermemiştir. (Bk. A. Lalande:<br />
Voc. Tech. et Cri. de la Phil. Sixième Ed. Paris 1951 P. U. F.) Yine msl. Acuité'ye başka<br />
bir felsefe lügati yer vermemekte buna karşılık Çin, Hint ve İbranî felsefesinde geçen<br />
terimlere yer ayırmaktadır. (Bk. The Dictionary of Philosophy ed. Dagobert D. Runes,<br />
New-York, Tarihsiz, 1950 (?) den sonradır, Philosophical Library) Aynı Acuité kelimesini<br />
bir terbiye lûgatında da bulmaktayız. (Bk. Dicitionary of Education, ed. Garter V. Good<br />
New-York, London, 1945 Mc. Graw-Hill Book Co. S. 8-9.
102 MUBAHAT TÜRKER<br />
Cousin ve Hamilton'un "mutlak" ve "namütenahi" hakkındaki fikirleri<br />
(14, 2), Acte maddesinde L. Robin'e atfedilen fikirler (49-2), Affectif'in<br />
Ribot'ya göre tarifi (S. 77, 1), "Le Dantec diyor ki..." diye<br />
başlayan cümle (64, 2).<br />
Büyük Felsefe Lûgatı'nın iri punto ile dizilmiş kısımlarında oldukça<br />
büyük parçalar Lalande'ın Vocabulaire''inden alınmıştır 7 . İsim zikredilmediği<br />
8 ve cümleler " " içine alınmadığı için bir tercümeden değil, tâbir<br />
mazur görülsün, bir aktarmadan bahsedilebilir. Yazarın, Lalande'ı zikretmemesinden<br />
dolayı, tamamen veya kısmen aktarma durumunda bulunduğu<br />
yerler aşağıda işaret olunmuştur:<br />
Abnégation kelimesinin İncil'den geldiğini bildiren satırlar (S. 5, stn.<br />
2; Bk. Lalande, S. 2, stn. 1 ve a. b. c mânâları. 6, 1; Bk. L. 2, 1).<br />
Absolu (11, 1). Burada, Lalande ile mukayese edildikte tuhaflığı meydana<br />
çıkan görünüşte ise bulanıklığa sevkeden bir durum hasıl olmuştur,<br />
şöyle ki: Lalande kelimenin A, B, C, D, E, F, G, H, İ, J, K, L harfleriyle<br />
işaretlediği çeşitli anlamlarını ele almaktadır, D harfiyle göstermiş olduğu<br />
anlamını Littré'ye göre tarif etmekte ve ikinci paragrafta şöyle söylemektedir:<br />
"Le sens paraît être un interprétation partiellement inexact de l'emploie<br />
de ce mot par Coussin qui appelle souvent les principes rationelles des<br />
vérités absolus au sens E " (5, 1). Halbuki yazar bu bölümleri Türk alfabesine<br />
göre a, b, c, ç, d, e,. . . tarzında sıraladığı için Lalande'daki E,<br />
kendisinde d'ye tekabül etmiş olmaktadır. Böylece Lalande'ın aynen "e<br />
mânâsında" diye alınması bir yanlış işarette bulunmaya yol açmıştır. Harfler<br />
arasındaki bu tekabülsüzlük eserin S. 13, stn. 2 sinde de vardır.<br />
Absolu maddesinin "II. Mabadüttabiye. . . . " ismiyle başlayan kısımları<br />
(12, 1),<br />
Abstraction'da A ve B parçaları (19, 2; Bk. L. 7, 2),<br />
Abstrait'de ilk paragraf (23, 1;Bk. L. 8, 1) ve 25, 1 in hepsi (Bk. L. 8,<br />
1-2),<br />
Abstraites (Sciences) (25, 2; Bk. L. 8 ve 9),<br />
Abstrus (26, 2; Bk. L. 9, 2 ve 10, 1),<br />
Absurde (28; 2, Bk. L. 10, 1),<br />
Achille (Argument d') deki tarif (39, 2; Bk. L. 12, 1),<br />
Acroamatique'te "Felsefe tarihi. ..." kelimeleriyle başlayan paragraf<br />
Lalande'dan alınmıştır. Acroamatique'te alman kısımda atlamalar yapılmıştır.<br />
Alınan kısımda atlanan kısma dair atıflar bulunduğu halbuki c<br />
kısımlar atlanmış olduğu için, mevcut eksiklikten dolayı bu parça mânâsız<br />
kalmaktadır (Bk. L. 13, 2),<br />
7<br />
André Lalande, Vocabulaire Technique et Critique de la Philosophie, Quatrième<br />
éd. Paris, 1938, F. Alcan.<br />
8<br />
Yazar dört fasikülün sadece bir yerinde Lalande'ı zikretmiştir (Bk. S. 5, stn. 1) ama<br />
bu zikir eserde ondan parçalar aldığını belirtmekle değil başka bir hususla ilgilidir.
BİBLİYOGRAFYA 103<br />
Acte ("Ruhiyat gibi", 47, 2; Bk. L. "Psych....", 13, 2.<br />
"İçtimaiyat gibi", 48, 1; Bk. L. "Social...", 14, 1-2.<br />
"II. Biri de. . . . 48", 48, 1; Bk. L. "2. Acte. . ..", 14, 2,<br />
"E. Fiil. . . .", 48, 2; Bk. L. "E. Le Mot. . . .", 14, 2.<br />
"Aristo.... Robin", 48, 2; 49, 1-2; Bk. L. Ay. yer.<br />
"II. Actus 54", 50, 1; Bk. L. "2. Actus 54", Ay. yer),<br />
Action ( "A. . . . 2)" ve "B. . . . Blondell", 54, 1-2; Bk L. 'A. Opération.<br />
.. . objective", 16, 2; 17, 1-2; 18, 1-2.),<br />
"Bu... düşünülmüştür", 56, 1-2; Bk. L. "Action....", 19, 1-2.<br />
"Fiil olur", 56, ı; Bk. L. "Philosophie représentation", 19, 2),<br />
Activisme ("A,. . . olunur", 57, 2; Bk. L. "A...." 20, 1),<br />
Adoptation ("Gariziyat....111", 64, 1; Bk. L. "A....III", 21, 1-2),<br />
Adéquat (B ve C parçaları, 66, 2; 67, 1; Bk. L. 22, 2),<br />
Admettre (A, B, C, D parçaları, 70, 1-2),<br />
Affecter ("A....eder" 74, 2;Bk. L. "A....ambiguité", 23, 2; 24, 1),<br />
Affectivité (B ve D paragrafları, 78, 1; Bk. L. 25,. 1),<br />
Affirmation (Affirmatif, Bk. L. 25, 2; 26, 1),<br />
A fortiori (A ve B parçaları, 84, 1-2),<br />
Agent (Malebranche'a atfedilen bent; Bk. L. 27, 2),<br />
Agnostique (A ve B parçaları, 89, 2; Bk. L. 28, 1),<br />
Agnosticisme ("Huxley..."; Bk. L. 28, 1),<br />
Algèbre (A, B, G, Ç parçaları, 93, 2; 94, 1),<br />
Allégeance ("Bentham. . . görülüyor", 97, 1-2; Bk. L. 30; 31 ve aşağısında<br />
Sur Allégeance),<br />
Alogique (99, 1-2; Bk. L. 31, 2; 32, 1),<br />
Altéréité (Ave B paragrafları, 101, 2; Bk. L. 32, 2),<br />
Alternatif (102, 1; Bk. L. 32, 2),<br />
Altruisme (104, 1-2; Bk. L. 33; 34),<br />
Amoralisme (123, 1; Bk. L. 38, 2),<br />
Amour (A, B, C parçaları, 124, 2; 125, 1-2) ve Aşkı aklîi Mevlâ (127,<br />
2; Bk. L. 38, 2; 39, 1 ve altında sur l'Amour),<br />
Amour-Propre (130, 1-2; Bk. L. 41, 1. Metin aynen alınmadığı için<br />
eserin A parçasındaki son cümle yersiz kalmaktadır, aslında bir misâldir.),<br />
Analogue (138, 1-2; Bk. L. 44, 1; 45),<br />
Analogie (138, 1-2; A, B, Ç parçalarından bazı kısımlar 134, 2; Bk.<br />
L. 43, 1)<br />
Analyse (139, 2; 140, 1-2, olduğu gibi; Bk. L. 45, 2; 46, 1-2),<br />
Analytique (144, 1; Bk. L. 47, 2),<br />
Ane de Buridan (148, 1; Bk. L. 48, 1-2),<br />
Anésthétique (151, 1; Bk. L. 49),<br />
Animalité (154, 2),<br />
Animisme (A, B, C parçaları, 155, 2),
104 MUBAHAT TÜRKER<br />
Anomie (anomique, 159, 2; 160, 1; Bk. L. 50, 1-2),<br />
Anormal (160, 2; Bk. L. 50, 2),<br />
Antécédent (A, B, C parçaları, 162, 2; Bk. L. 51, 2),<br />
Anthropologie (A, B, C, D, parçaları, 165, 2; 166, 1-2; Bk. L. 51, 2;<br />
Anthropomorphisme (A ve B parçaları, 168, r; 169, 2),<br />
Anthropothéisme ("Felsefenin. . . . IX", 170,2; Bk. L. 53, 1 ve altında<br />
Sur Anthropothéisme),<br />
Antimorale (172, 2; Bk. L. 54, 2),<br />
Antinomie (A, B, C parçalarının ilk paragrafları, 173-175; Bk. L. 54, 2),<br />
Antithèse (A, B, C parçalarında bazı kısımlar; Bk. L. 54, 2),<br />
Apagogique (178, 1; Bk. L. 54, 2),<br />
Apathie (A ve B parçalarında bazı kısımlar, 179, 1-2; Bk. L. 55 ve<br />
aşağısında Sur Apathie),<br />
A pari (178, 1; Bk. L. 55, 1),<br />
Aperception (A, B, C, Ç, D parçaları, 181, 1-2; 182, 1; Bk. L. 55,<br />
2; 56, 1-2,),<br />
Apparence (A, B, C, D parçaları, 188, 1-2; Bk. L. 57, 1-2, ve aşağısında<br />
Sur Apparence),<br />
Apparant (189, 1; Bk. L. 58, 1),<br />
Appeler ("Mantık.... 184", 190, 1; Bk. L. 58, 2),<br />
Appreciation ("Mantık.... olur", 193, 1; Bk. L. 59, 1),<br />
Apprehension (A, B, C, Ç parçaları, 194, 1-2; Bk. L. 59, 1-2; 60, 1),<br />
Apriori (A ve B parçalan, 197, 2; 198, 1-2; 199, 1, Bk. L. 60, 2; 61, 1-2),<br />
Arbitre (Libre) (204, 1-2; Bk. L. 62, 1-2),<br />
Arbre (de porphyre) (206, 1-2; Bk. L. 63, 1),<br />
Arche (207, 1; Bk. L. 63, 1),<br />
Archétype (208, 1-2; Bk. L. 63, 1-2),<br />
Architectonique (209, 1 ; Bk. L. 64, 1),<br />
Argument (211, 2; Bk. L. 64, 1-2),<br />
Art (A ve B parçalarında bazı kısımlar, 219, 1-2; Bk. L. 65, 2; 66, 1),<br />
Articulair (224, 2; Bk. L. 66, 2),<br />
Associatif (236, 2, tamamen),<br />
Associationisme (A ve B parçaları, 241, 1; Bk. L. 70, 2; 71, 1),<br />
Associativité (242, 1),<br />
Assomption (tamamen, 242, 2; 243, 1, Bk. L. 71, 1-2, ve aşağısında<br />
Sur Assomption),<br />
Asyllogistique (244, 2; Bk. L. 72, 1),<br />
Atome (A, B, C, Ç parçalarında bazı kısımlar, 249, 2; 250, 1; Bk. L.<br />
73, 2; 74, 1),<br />
Atomisme (252, 1-2),<br />
Attente (253, 1; Bk. L. 76),<br />
Attraction ("A Fourier", 260, 2; Bk. L. 78, 1-2),
BİBLİYOGRAFYA 105<br />
Attribut (A, B, C parçalarında bazı kısımlar, 262, 1-2; Bk. L. 79, 2),<br />
Automatique (tamamen, 268, 1-2; Bk. L. 81, 1-2),<br />
Autonomie (271, 1-2; Bk, L. 82, 1-2),<br />
Authentique (tamamen, sadece Rembrent ismi Mustafa Rakım<br />
olmuştur, 266, 1; Bk. L. 80, 1-2),<br />
Autoptique (272, 1; Bk. L. 82, 2),<br />
Autorité (A, B, G parçaları, 274, 1; Bk. L. 82, 283, 1),<br />
Autre (277, 1; Bk. L. 84, 2),<br />
Axiomatique (280, 1-2; 281, 1-2; Bk. L. 85,1- 2),<br />
Baer (Loi de) (283, 2; Bk. L. 87, 1),<br />
Battologie (285, 1; Bk. L. 87, 2),<br />
Béatitude (A ve B parçalarında bazı kısımlar, 286, 1-2; Bk. L. 88, 1),<br />
Besoin (290, 1-2),<br />
Bien (A, B, C parçalan, 293, 1; Bk. L. 90, 1),<br />
Bien (Souverain) (295, 1; Bk. L. 90, 1; 91, 2),<br />
Biogénétique (297, 2; Bk. L. 91, 1),<br />
Bonté (307, 2; 308, 1, Bk. L. 92, 2),<br />
Capital (315, 2; 316, 1, Bk. L. 94, 2),<br />
Caractère (A, B, C, Ç parçaları, 319, 2; Bk. L. 95, 2; 96, 1) Lalande'dan<br />
alınmıştır. Ancak, yazarın bu arada bazı genişletmeler yaptığını da kaydetmek<br />
lâzımdır: Affirmation, Affirmatif, Agnosie, Amour, Analogie, Analogue,<br />
Apathie, Apriori, Art, Autonomie, Béatitude maddelerinde olduğu<br />
gibi.<br />
Lalande'ın Vocabulaire''inin kritik bir lügat olduğu ve içinde kendi<br />
tenkitleriyle mülâhazaları bulunduğu malûmdur. Büyük Felsefe Lûgatı'nda<br />
kaynak zikredilmemek suretiyle yapılmış olan ihmal yazarı, aslında Lalande'a<br />
ait olan tenkit ve ihtarları kendine maletmis olmak durumuna<br />
düşürmüştür. Aşağıda bu gibi yerlere işaret olunmuştur:<br />
Aberration. S. 5, stn. 1, (Üç yıldızdan sonra gelen kısımlar).<br />
Absolu. Lalande kelimenin Kant tarafından sıfat olarak kullanıldığını<br />
işaret ederken "... mais, nous ne croyons pas qu'on trouve chez lui. . . . le<br />
sens correspondent du substantif" (5, 2) demektedir. Yazar aynen "... . fakat<br />
onda. . . . isme tekabül eden mânânın bulunduğunu zannetmiyoruz."<br />
(12, 2) dediği için, aslında Lalande zannetmediği halde, görünüşte yazar<br />
zannetmemiş olmaktadır.<br />
Absolu ("Tenkit...", 13, 1; Bk. L. 6, 2),<br />
Abstrait (Tenkit, 25, Bk. L. 8, 1-2),<br />
Abstraites (Sciences) (Tenkidi fikirler, 26, 1-2, Bk. L. 8; 9 ve altında<br />
Sur Abstraites),<br />
Absurde ("Tenkit....", 30, 1; Bk. L. 10, 2),<br />
Acquis ("İhtar....", 43, 2; Bk. L. 13, 1),<br />
Acte ("Tenkit...."; Bk. L. 13; 14 ve altında Sur l'Acte),
106 MUBAHAT TÜRKER<br />
Acte Pure ("Tenkit.. . .", 50, 2; Bk. L. 15, 2; 16, 1),<br />
Action ("Tenkit....", 54, 2; 55, 1; Bk. L. 18, 2; 19, 1),<br />
Affectivité ("Tenkit ", 78, 2; Bk. L. 25, 1-2),<br />
A fortiori ("İhtar ", 84, 1-2; Bk. L. 27, 1),<br />
Agnosie ("İhtar. . . .", 87, 2; Bk. L. 27, 2),<br />
Agrégat ("Tenkit ", 91, 1-2; Bk. L. 28, 2),<br />
Algèbre ("Tenkit. . . .", 93, 2; 94, 1; Bk. L. 28, 2; 29, 1, ve altında<br />
Sur l'Algèbre),<br />
Altéréité ("İhtar ", 101, 2; Bk. L. 32, 2),<br />
Ame ("Tenkit. ...", 108, 2; 109, 1; Bk. L. 35),<br />
Anormal ("İhtar....", 122, 2; Bk. L. 37, 2),<br />
Analogie ("Tenkit....", 136, 1-2; Bk. L. 44, 1-2),<br />
Ane de Buridan ("Mülâhaza. . . .", 148, 1; Bk. L. 48, 1-2),<br />
Anormal ("Tenkit....", 152, 2; Bk. L. 48, 1-2),<br />
Anthropologie ("Tenkit....", 166, 1; Bk. L. 52),<br />
Aperception ("Tenkit. ...", 181, 1-2; 182, 1; Bk. L. 55; 56),<br />
Apprehension ("Tenkit....", 194; Bk. L. 60),<br />
Apriori ("Tenkit....", 197-199; Bk. L. 60; 61),<br />
Art ("Tenkit....", 220,1-2; Bk. L. 66, 1-2).<br />
Assentiment ("Tenkit....", 231, 1-2; Bk. L. 68, 1),<br />
Assomption ("İhtar. . . .", 242, 2; 243, 1; Bk. L. 71, 2),<br />
Atomisme ("Tenkit....", 252, 1-2; Bk. L. 75, 2; 76, 1),<br />
Attitude ("Tenkit ", 259, 1; Bk. L. 78, 2; 79, 1),<br />
Attribut ("Tenkit ", 262, 1-2; Bk. L. 79, 1),<br />
Authentique ("Tenkit....", 266, 1; Bk. L. 80, 2),<br />
Automathique ("Tenkit....", 268, 1-2; Bk. L. 81, 2),<br />
Axiomatique ("Tenkit....", 279, 2; Bk. L. 85, 1),<br />
Axiome ("Tenkit ", 280, 1, 2; 281, 1-2; Bk. L. 85, 1-2; 86, 1-2),<br />
Barbari ("İhtar...."; Bk. L. 87, 2),<br />
Besoin ("İhtar. . ." ve "Tenkit. . . ."; 290, 1-2; Bk. L. 89, 2),<br />
Bien (Souverain) ("Tenkit....", 295, 1; Bk. L. 90, 2; 91, 1),<br />
Bonté ("Tenkit....", 308, 1; Bk. 92, 1) ve<br />
Capital ("Tenkit. . . .", 316, 1, Bk. L. 94, 2) maddelerindeki tenkit,<br />
ihtar ve mülâhazalar aslında Lalande'a ait olduğu halde görünüşte yazara<br />
malolmaktadır.<br />
Bazı yerlerde ise Lalande'ın Vocabulaire'i bozularak ve verilmiş olan<br />
kaynak bilgileri ortadan kaldırılarak aktarılmıştır. Böyle olan yerler aşağıda<br />
işaret edilmiştir:<br />
Aberration (S. 5, stn. 1) da Prudhon'un cümlesi " " içine alınmadığı<br />
için aslında Lalande'ın görünüşde ise yazarın fikriyle karışmaktadır.<br />
Abnégation da ". . .geçmiş hayat içinde sevilen ne varsa onların hepsini<br />
unutmaktır, çünkü (Terakki bizde mevcut olan ademiyetin fenasiyle<br />
kemale erer) (Thauler)" denilmektedir (6, 1). Halbuki Lalande'da bu
BİBLİYOGRAFYA 107<br />
cümlenin Thauler'e ait olduğuna dair açık bir işaret yoktur (Bk. L. S. 2).<br />
Abstractionnisme (22, 1 ; Bk. L. 2),<br />
Aboulie (6, 2; Bk. L. 3) ve<br />
Action (54, 1-2; Bk. L. 18) da Lalande'ın vermiş olduğu kaynaklar<br />
ortadan kaldırılmıştır.<br />
Algèbre'de yapılan ihmaller tuhaf bir durum yaratmıştır, şöyle ki :<br />
Lalande'da Schröder'in eserinin ismi ve onun yanında yayın tarihi olan<br />
(1890-1896) kaydı bulunmaktadır. Yazar, burada, eser adını zikretmeyerek<br />
sadece bu iki tarihi kaydetmiştir. Umumiyetle bir mütefekkirin yanında<br />
zikredilen iki sayının onun doğum ve ölüm yıllarına işaret ettiği malûm bir<br />
gelenektir. Bu hesaba göre Schröder altı yaşında olmaktadır (Bk. L. 29, 1).<br />
Anthropomorphisme (168, 1; Bk. L. 52, 2),<br />
Aperception (181, 1-2; Bk. L. 55, 2) ve<br />
Arbitre (Libre) (204, 1 ; Bk. L. 62, 1-2) de kaynaklar ortadan kaldırılmıştır.<br />
Argument (211, 2) da yapılan atlamalar bazı parçaların mânâsız kalmasına<br />
sebep olmuştur. Burada Gauchy delilinde olduğu gibi.<br />
Assentiment (231, 2) da ikinci paragraf tahrif edilerek aktarılmıştır.<br />
Aslında fikir M. Blondell'indir, görünüşte yazara malolmuştur. (Bk. L.<br />
68 ve altında Sur Assentiment).<br />
Attente (253, 1 ; Bk. L. 76, 1),<br />
Attraction (260, 2, Bk. L. 78, 1-2),<br />
Baer (Loi de) (283, 2; Bk. L. 87, 1) ve<br />
Battalogie (2851 ; 1, Bk. L. 87, 2) de de Lalande'ın vermiş olduğu kaynaklar<br />
kaydedilmemiştir.<br />
Büyük Felsefe Lûgatı'nın Önsözünde Ç fıkrasındaki vaadin yerine<br />
getirilmemesinden doğan ve yukarıda işaret etmiş olduğumuz hususlar,<br />
yazarın hazırlamış olduğu "malzeme" nin bu kısımlarında "fikir işçisini"<br />
şaşırtabilecek mahiyettedir.<br />
Bu arada gözümüze çarpan yanlışlara veyahut yanlış tercümelere de<br />
işaret etmeliyiz :<br />
1— "... Celarent üç kaziyesi küllî salibe olan kıyastır. (Her cisim<br />
müelleftir. Müelleften hiçbir şey kadîm değildir. Cisimden hiçbir şey kadîm<br />
değildir,) (Bg. C. II-200)" denilmektedir (S. 1, stn. 1). Burada iki yanlış<br />
vardır: 1- Celarent iddia edildiği gibi "üç kaziyesi küllî salibe olan bir<br />
kıyas" değildir. Celarent E, A, E harflerinin de ifade ettiği gibi, öncülleri<br />
(mukaddimat) tümel olumsuz (=küllî selbî), tümel olumlu (=küllî icabî),<br />
ve sonucu (= netice) tümel olumsuz ( = küllî selbî) olan bir tasım ( = kıyas)<br />
dır 9<br />
. 2- Verilen misâl verilen tarife uymamaktadır. Bu misâl ancak A, E,<br />
E ye getirilebilir.<br />
9 Bk. Lalande, S. 104, stn. 2; Von Aster, Bilgi Teorisi ve Mantık, S. 128, İstanbul<br />
1945, M. S. Kâğıtçı Mt.
108 MUBAHAT TÜRKER<br />
Aynı yerde Baroco'ya verilmiş olan "... Bazı cisim kadîm değildir.<br />
Her bir kadîm basittir. Öyle ise bazı cisim kadîm değildir" misâli yanlıştır.<br />
Bu misâl ancak O, A, O ya yani Bocardo'ya uyar. Doğru formül şudur:<br />
Bütün P 1er M dir, -Bazı S 1er M değildir,- Şu halde bazı S 1er P değildir 10<br />
.<br />
2 — Abaque maddesinde (2, 2) Lalande'dan alman metin anlaşılmadan<br />
tercüme edilmiş gözükmektedir. Şöyle ki: "... B. Jevons'un Çotu: N'nin<br />
a, b, c, basit hatlariyle imtizaçlarının ve 2 adedinde menfilerini gösteren bir<br />
levhadır. Bu ing.(iliz) mantıkçısının yoluna göre müta mukaddemlerden<br />
mantıkî neticeler çıkarmaya yarar." denilmektedir. Halbuki asıl metin<br />
şudur: "... B. En Logique (Abaque de Jevons), Tableau à double entrée<br />
représentant les combinaison de n termes simples a, b, c. . . . et de leurs<br />
négation, au nombre de 2 n<br />
. Ce tableaux sert à tirer les conséquences logiques<br />
de premisses donnés, souvent la méthode de Jevons (Pure Logic, P.<br />
80) (Bk. L. 1, 1). Bu metnin tercümesi şöyle olabilir: "B. Mantıkta, Abaque<br />
de Jevons, n kadar basit a, b, c. . . . terimleriyle onların selblerinin münasebetlerini<br />
2 n sayıda olmak üzere gösteren, hem yukarıdan aşağıya hem<br />
soldan sağa doğru mütalea edilebilen bir levhadır. Bu levha verilmiş olan<br />
öncüllerden ( = mukaddimat) Jevons usulüne göre mantıkî sonuçlar<br />
çıkarmaya yarar."<br />
3 — Abduction'un Lalande'dan aktarılmış mânâsı verildikten sonra<br />
"... Bu da yakın olmayan bir kaziyeye nisbetle ilme daha ziyade yaklaşır.<br />
Bunun için suğrası neticeden daha az bedihî olur." denilmektedir (S, 3,<br />
stn. 2). "Bu" işaret sıfatının işaret ettiği şey "kıyas" veya "netice" olsa<br />
dahi mânâ anlaşılmamaktadır. İkinci cümle ise yanlıştır. Çünkü, "abduction"<br />
halinde küçük önerme ya sonuç kadar veya sonuçtan daha fazla muhtemeldir<br />
11 , yazarın "suğra neticeden daha az bedihîdir" iddiası doğru değildir".<br />
Biraz aşağıda mânâ düzeliyor ise de aynı konu hakkında ileri sürülen<br />
biri yanlış diğeri doğru iki fikir uzlaştırılamasa gerektir.<br />
4 — Absorbsion hakkında verilen misâl yanlıştır, zira "a = a (a + b),<br />
a=a+f ab" değil, avab = a a (avb)=a dır (16, 2; Bk. L. 7, 2). Buna<br />
benzer bir işaret hatası Addition'da da yapılmıştır (95, 2, Bk. L. 21, 1).<br />
5 — Addition'un tarifinden sonra getirilmiş olan misâl yanlıştır,<br />
"İngilizler, Fransızlar Avrupalıdır" denilmektedir (65, 2). Doğrusu şudur:<br />
"İngilizler ve Fransızlar; Avrupalılar ve Ruslar" (Bk. L. 21, 1).<br />
6 —Anthropologie Criminelle'in tercümesi yanlıştır, zira "... cinaî<br />
beşeriyet. Meşru gösterilmesi müşkül, fakat pek ziyade kullanılan bir tabirdir.<br />
Cinayet ve cünha işlerinin hususî, tabiî ve zihnî vasıflarının mütaleası."<br />
denilmektedir (166, 1) İşlerin "zihnî vasıfları" olamıyacağı açıktır. "İşleyenlerin"<br />
yerine "işlerinin" şeklinde bir baskı hatası yapılmış olduğu söy-<br />
10 Bk. Lalande, S. 87, stn. 2; Von Aster, S. 129.<br />
11 Bk. Aristote, Organon III, P. 316-317, Trad. Tricot, Paris, 1936, Vrin; Lalande S.1 1.
BİBLİYOGRAFYA 109<br />
lense bile yanlış ortadan kalkmamaktadır. Çünkü, asıl metin şudur: "Anthropologie<br />
Criminelle étude des caractères physiques et manteaux<br />
particuliers aux auteurs des crimes et délits" (Bk. L. 52, 1). Doğru tercüme<br />
".... cinayet ve cürüm işleyenlere mahsus bedenî ve ruhî vasıfların<br />
incelenmesi" olsa gerektir.<br />
7 — Cauchy delili anlaşılmadan tercüme edilmiş gözükmektedir;<br />
zira "Bu da evvelkine dahil olmayandan ziyade ikincinin bütün hatlarını<br />
ihtiva eder" denilmektedir (211, 1). Halbuki metin şudur: ".... On obtiendrai<br />
ainsi une seconde suite ayant par définition exactement autant<br />
de termes que la première, alors que celle-ci contiendrait cepandant tous<br />
les termes de la seconde, plus un certain nombre de termes non-compris<br />
dans celle-ci. Cauchy, Leçons de Pyhsique Générale" (Bk. L. 64, 2). Doğru<br />
tercümesi şöyle olsa gerektir: ". . Böylece öyle bir ikinci seri elde edilir ki<br />
onun terimleri tarif itibariyle, birincininki kadardır. Halbuki birinci ikincinin<br />
bütün terimlerini ihtiva etmekle beraber, fazla olarak, ikincide ihtiva<br />
edilmemiş olan belirsiz sayıda terimleri de ihtiva eder."<br />
8 — Yazarın Baralipton'u Barbara ile müradif sayması yanlıştır (Bk.<br />
284) Baralipton, bilindiği gibi, Bamalip'in müradifidir (Bk. L. 87, 1).<br />
9 — Baroco'da verdiği misâl verdiği tarife uymamaktadır, imdi, yanlıştır:<br />
"Bazı S M dir, binaenaleyh, S P dir" (284, 2) yerine "bazı S M değildir,<br />
imdi, bazı S P değildir" olacaktır. Eserde biraz aşağıda verilmiş<br />
olan misâl doğru olmakla beraber, aynı konu hakkında iki aykırı misâl<br />
karşısında kalan okuyucunun şaşırması tabiîdir.<br />
10 — Bocardo'da hem tarif, hem verilen misâl yanlıştır; misâl, aynı<br />
zamanda, verilen tarife ve Bocardo'ya uymamak bakımından yanlıştır."...<br />
Burada kübra salibei cüziye (O), suğra mucibei cüzîye (A) netice salibei<br />
cüzîyedir (O).... Bazı M P dir, her M S dir, Binaenaleyh bazı S P değildir<br />
gibi", (302 1) denilmektedir, halbuki Bocardo'nun doğru misâli şudur:<br />
"Bazı M P değildir, her M S dir, imdi, bazı S P değildir." (Bk. L. 91, 2).<br />
Tasımın şekillerinde düşülen bu hatalar baskı ve dizgi hataları sayılamasa<br />
gerektir, zira, tariflerin mahiyetleri değişmiş ve bozulmuştur.<br />
Aşağıda verilecek olan baskı hatalarının çoğu ise mânâyı bozacak<br />
mahiyettedir :<br />
1 —"... Bu düstur mantıkçıların mânâsında anlaşılırsa, ibtidaî<br />
olmak üzere gözönüne alınmalıdır" (S. 1, stn. 2). Lalande ile karşılaştırdıktan<br />
sonra doğrusunun şu şekilde olduğu görülecektir: "... . ibtidaî olmak<br />
üzere göz önüne alınmamalıdır".<br />
2 — "Bamalip. Mantık. Kıyasta dördüncü şeklin darbıdır. Mukaddemelerin<br />
aksi tertibi ile ve neticenin sureti cüzîyede aksiyle Barbara hasıl<br />
olur. Her M P dir, her P S dir, binaenaleyh bazı S M dir bunun rumuzî<br />
ifadesidir" (284, 1) denilmektedir. Bu cümledeki yanlışın düzelebilmesi<br />
için "Barbara hasıl olur..." yerine "Barbaradan hasıl olur..." denilecektir.
110 MUBAH AT TÜRKER<br />
3 — Agrégat'daki şu cümle yanlıştır: "... Müstemleke. Takdiri kabil<br />
olmayan bir farklanma bulunmaksızın bir vazifeyi tabiiyeti icab eder"<br />
(91, 1-2) Doğrusu "takdiri kabil olmayan" değil, "takdiri kabil olan" veya<br />
"oldukça önemli" dir (Bk. L. 28, 2). Ayrıca, biyolojiye ait olan bir terimin,<br />
"colonie"nin, siyasî bir mânâ ifade eden "müstemleke" ile tercüme edilmemesi<br />
lâzım geldiğine de işaret etmeliyiz.<br />
4 — Animalité (154, 2) nin B parçasındaki "...Hayvanın D mânâsında..."<br />
ibaresi "... hayvanın A mânâsında..." diye düzeltilmelidir.<br />
5 — "Koşan elbette varır. . ." (2, 1) ibaresinin "Koşan elbet varır. . ."<br />
şeklinde olduğu malûmdur 32 .<br />
6 — Şu cümlenin mânâsı anlaşılmamaktadır: "... Bunlar yunanca<br />
kelimenin Lâtin âleminde ifade ettiği medeniyetten geçmiştir." (S. 2, 2).<br />
7 — Yakın yerine "yakın,, (3, 2); abeslik yerine abselik (30, 2); basarı<br />
şiddet yerine "basarı hiddet,, (106, 2) ; Associationisme yerine (assosionisme)<br />
(241, 1) El-Munkiz u min ed-Dalâl yerine "el-Munakkiz min ed-Dalal,<br />
(275, 1) gibi daha bir çok baskı hatalarının olmaması temenni edilirdi.<br />
* * *<br />
Netice itibariyle, bizim burada yapmaya çalışmış olduğumuz tenkidin,<br />
muhtevadaki bazı yanlışları işaret eden noktalar bir yana, daha çok şekle<br />
ait olduğu görülmektedir.<br />
Büyük Felsefe Lügatı'nın asıl ve gerçek tenkidi her maddenin mânâ ve<br />
muhteva yönünden değerlendirilmesiyle olur. Bu ise her maddeyi genişletmek<br />
demektir. Bunun için ilkin çeşitli tarihî devrelerde yazılmış olan felsefî<br />
eserleri, felsefî terimleri bakımından taramak, sonra her maddeyi bilhassa<br />
tenkidi bir görüşle düzenlemek ve sonunda maddelerin alfabetik dökümünü<br />
yapmak gerekir. İyi bir felsefe lügatinin programı budur zannediyoruz.<br />
Ama, böyle bir işi tek kişinin başarmasına maddî bakımdan<br />
imkân yoktur. Uzun vâdeyle ve birlik halinde çalışmayı icab eder ve temeline,<br />
meselâ güzel bir örneğini 13 Mlle. Goichon'un vermiş bulunduğu<br />
lûgatta olduğu gibi 14 , monografik araştırmaları alır. Genel felsefe lügati<br />
binasını kurabilmek için, ilkin, monografik araştırma demek olan sağlam<br />
tuğlaları hazırlamak ve sonra kullanmak icabettiği meydandadır.<br />
Yukarıda görebildiğimiz kadar belirtmiş olduğumuz menfî noktaların<br />
çıkacak olan diğer fasiküllerde tekrarlanmıyacağını ümit etmekteyiz 15<br />
.<br />
Dr. MUBAHAT TÜRKER<br />
12 Bk. Tevfik Fikret Halûkun Defteri, İstanbul, 1327, Tanin Mt., Nşr. H. Tahsin S.<br />
37 (Sayfa numaraları sonradan konulmuştur).<br />
13 Bk. A. Guillaume: JRAS, 1939, S. 323-324; J. B.: JA, t. 230, 1939, S. 313-314;<br />
Pines: REİ, Aİ, IV, 1938 S. 48-54.<br />
14 A.-M. Goichon: Lexique de la Langue Philosophique d'İbn Sinâ, Paris, 1938, de<br />
Brouwer; ve Supplement'i: Vocabulaire Comparée d'Aristote et d'İbn Sinâ, Paris, 1939<br />
de Brouwer.<br />
15 N. S. Özerdim'in bu eserin ". . büyük bir boşluğu dolduracağı, bir kaynak olarak<br />
daima ele alınacağı" düşüncesine söz konusu etmiş bulunduğumuz bu noktaların düzeltilmesi<br />
şartiyle iştirak edebiliriz (Bk. Kitaplar, S. 737, stn. 2).