Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Mübarek gün ve gecelerin, bu gecelerde kılınan namazların ortaya çıkışı<br />
insanlardaki din duygusunu güçlendirme, ibadetlerini daha da artırma ve<br />
bunun için vesileler arama isteği ile açıklanabilir. Gündelik hayatın meşgaleleri<br />
içinde ibadete yeterince vakit ayırmayan insanlar, en azından senenin<br />
belli günlerinde çokça ibadet, dua ve istiğfar etmeye başlamışlar ya da belirli<br />
haramlardan en azından bu günlerde kaçınmaya çalışmışlardır.<br />
İbadet ve gündelik ilişkileri düzenleyen esaslar dinin ilk kuruluşunda<br />
genel hatları ile ortaya konulur. Ancak zaman içerisinde pratik bazı ihtiyaçlar<br />
çerçevesinde yeni düzenlemeler yapılır ve bu düzenlemeler sonraki nesiller<br />
tarafından dinin ayrılmaz bir parçası olarak telakki edilir. Bugün İslam’ın<br />
sembollerinden biri olarak kabul edilen minarenin ortaya çıkışı da böyle bir<br />
gerekçeye dayanmaktadır. Artık camilerimizin ayrılmaz bir parçası olarak<br />
gördüğümüz bu mimari obje ilk olarak Muaviye zamanında ortaya çıkmıştır.<br />
Kaynaklarda 670’de Kuzey Afrika fatihi Ukbe b. Nâfi’nin bugün Tunus’ta<br />
yer alan Kayrevan şehrini kurmaya başladığı ve burada minaresi olan bir<br />
cami yaptırdığı yazılır. (el-Belâzurî, 2002: 326) Minare bu tarihten itibaren<br />
İslam dünyasında yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak insanları namaza çağırmak<br />
için bu yüksek binalar da yeterli olmamış ve tarih içerisinde minarelere<br />
bayrak çekmek veya kandil asmak gibi uygulamalar yapılmıştır. Bugün<br />
ülkemizde kandil gecelerinde veya Ramazanlarda bir süs olarak yapılan<br />
ışıklandırmalar (mahya) eskiden şehrin uzak kesimlerine namaz vaktini<br />
bildirmek gibi bir amaçla başlamıştır.<br />
İnsanları namaza çağırma ihtiyacının, Cuma ve bayramlarda ilk dönem<br />
uygulamasından farklı ezan uygulamalarına sebebiyet verdiğini görüyoruz.<br />
Hz. Peygamber zamanında Cuma günleri hutbeden önce camide sadece iç<br />
ezan okunuyordu. Bu uygulama Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanında da<br />
devam etmiştir. Hz. Osman döneminde ise, insanları Cuma namazı konusunda<br />
uyarmak amacıyla vakit girdiği zaman dış ezan okunmaya başlanmıştır.<br />
Bu ezana bid’at gözüyle bakıp karşı çıkanlar olmasına rağmen pratik<br />
bir ihtiyaca cevap verdiğinden zamanla yerleşmiştir. (Olgun, 1963: 64)<br />
Kültürler ticaret, seyahat, savaş ve istila gibi olgularla başka kültürlerle<br />
karşılaşırlar. Bu durumda kültürler arasında bir etkileşim meydana gelir.<br />
Örneğin Haçlı Seferleri sayesinde, hiç amaçlanan bir durum olmamakla birlikte,<br />
Batı ve Doğu dünyası arasında büyük bir kültür alışverişi meydana<br />
gelmiştir. Göç veya istila gibi bir sebepten dolayı uzun süre bir arada yaşamak<br />
zorunda kalan kültürler arasında bu etkileşim çok daha üst düzeyde olur.<br />
Buna kültürleşme adı verilir. Kültürleşme, birden çok kültür grubunun sürekli<br />
ilişki ve etkileşimi sonucunda birbirlerinden etkilenmeleri ve sonuçta yeni bir<br />
kültür bileşiminin ortaya çıkma sürecidir. İslam çok kısa sürede Suriye, Irak,<br />
İran, Orta Asya, Kuzey Afrika, İspanya gibi coğrafyalarda farklı kültürlerle<br />
karşılaştığı ve buralarda kalıcı olduğu için bir kültürleşme sürecinden geçmiştir.<br />
Bugün ülkemizin özellikle kırsal kesimlerinde yer alan ve bir ağaca ya<br />
da kayaya kutsallık atfedilen inançlar böyle bir sürecin sonucu olarak devam<br />
etmektedir. Hıristiyanlıktaki yılbaşı ve Paskalya bayramlarının da eski<br />
putperest bayramlarının dönüştürülmüş halleri olduğu iddia edilmektedir.<br />
Sosyo-Kültürel Yapının <strong>Din</strong> Üzerindeki Etki Alanları<br />
Sosyo-kültürel yapının din üzerindeki etkilerini inanç, ibadet ve diğer<br />
toplumsal kurumlar olmak üzere üç başlık altında ele almak mümkündür.<br />
187