TÃRKİYE'NİN - İstanbul BüyükÅehir Belediyesi
TÃRKİYE'NİN - İstanbul BüyükÅehir Belediyesi
TÃRKİYE'NİN - İstanbul BüyükÅehir Belediyesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ÜNLÜ DÜŞÜNÜR FEHMİ HÜVEYDİ: “TÜRKİYE’NİN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ BELEDİYELERDEN BAŞLADI”
-Bülten
İstanbul ve Uluslararası Kent Gündemi Bülteni Ocak 2010 Sayı. 03
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ | DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ
2009 Yılının Panoraması
İSTANBUL: KÜRESEL MERKEZE
DOĞRU
Nostalji ve Modernitenin Harmonisi
Kardeş Şehrimiz
BARSELONA
Japonya Başkonsolosu ile içten bir söyleşi
Dostluğumuz Ebedi
SÖZE BAŞLARKEN
BU SAYIDA
PARİS’LE İŞBİRLİĞİNİ DERİNLEŞTİRMEK
Üzerinde bir yıldan uzun süredir çalıştığımız
Paris–İstanbul İşbirliği, bu yaz
Türk Sezonu’nda karşılıklı imzalarla
protokole döküldü. Şimdi bu işbirliğini
kentlerin karşılıklı çıkarlarına uygun
olarak kullanmak için çalışmalara başlıyoruz.
Sayfa
İstanbul: Küresel Merkeze Doğru
2009 yılı küresel vitrinde İstanbul’un çokça yer aldığı ve adından
çok söz ettirdiği bir yıl oldu.
21. yüzyılın en önemli problemlerinden “su sorunu”, kelimenin
tam anlamıyla dünyanın dört bir yanından, 192 ülkeden devlet
başkanlarından, su konusunda uzmanlara kadar çeşitli düzeylerde
30 binin üzerinde katılımcı ile İstanbul’un yeni ve modern kongre
merkezi Sütlüce’de başarıyla gerçekleştirdik.
Yerkürenin çözüm aradığı bir diğer acil sorun ise tüm dünyayı
etkisi altına alan ekonomik krizdi. Bu bağlamda paranın patronları;
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve bunun
yanısıra krizin de sorumlusu olarak gösterilen finans sektörünün
önde gelen isimleri tarafından İstanbul’da yapılan Guvernörler
Kurulu Toplantıları ve yan etkinliklerinde küresel krizden çıkış
yolları arandı ve yeni dönemin yeni stratejileri belirlendi.
Dünyanın önde gelen kent düşünürleri, şehircilik alanında uzmanlaşmış
akademisyenler ve kent politikacıları, İstanbul’u araştırdı.
Bu bağlamda İstanbul 4-6 Kasım 2009 tarihleri arasında Urban
Age Konferansına ev sahipliği yaptı.
Görüldüğü gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden, onlarca devlet başkanı,
başbakan, bakan, önde gelen entellektüeller, fikir önderleri
ve uzmanların mutlaka uğramasını gerektiren İstanbul, global
sorunlara global çözümlerin alındığı bir karar merkezi olmaya
başladı.
İçinde bulunduğumuz yıl ise Avrupa Kültür Başkentliği payesinin
gücünü de arkasına alan İstanbul’un bölgesel ve küresel merkez
olma vizyonuna bir adım daha yaklaştıracaktır.
Kentlerle işbirliklerimize bir yandan yenilerini eklerken bir yandan
mevcut işbirliklerini derinleştirmek ve bu işbirliklerini İstanbul’a
fayda sağlayacak şekilde geliştirmek için çalışmalarımıza devam
ediyoruz.
Bu sayıda, 2009’un çok kısa bir panoraması, 2010 Japonya Yılı
olması münasebetiyle, İstanbul sevgisini gizlemeyen Japonya
Başkonsolosu ile keyifli bir röportaj ve yine özel kent gündemi
haberleri ile bir bülten sizleri bekliyor.
Selamettin Ermiş
Dış İlişkiler Müdürü
KAZABLANKA İLE İŞBİRLİĞİ
Fas'ın Marakeş şehrindeki 5. Afrika
Kentler Zirvesi sürerken Fas'ın bir başka
kenti Kazablanka ile İstanbul arasında
işbirliği protokolü imzaladık.
Sayfa
İstanbul AB’ye yeni ofisinde hazırlanacak.
Sayfa 4’te
Afrika Kentler Zirvesi’nin açılışını Başkan Topbaş
yaptı
Sayfa 4’te
Milano Belediye Başkan Yardımcısından Başkan
Topbaş’a Ziyaret
Sayfa 5’te
Görüş, öneri, istek ve eleştirileriniz için; irelations@ibb.gov.tr adresine e-mail atınız. Tel: 455 21 85 Fax: 455 26
42
e-bülten
1
ASYA
AVRUPA
AMERİKA
AFRİKA
RÖPORTAJ
JAPONYA İSTANBUL BAŞKONSOLOSU KATSUYOSHI HAYASHI İLE DOSTÇA BİR SÖYLEŞİ
- “Çeşitliliğinin derinliği, İstanbul’u çekici kılmakta.”
- “Belki ülkelerimiz birbirine uzak, Asya kıtasının iki ayrı ucunda ama 120 yıllık geçmişi
olan ebedi bir dostluk ilişkimiz var.”
- “İstanbul, keyfi çıkarılacak bir şehir. İstanbul hayatın tadını çıkarmak için Japon
kentlerinden daha güzel”.
- 2010 Türkiye’de Japonya Yılı. Film festivalinden, kaligrafiye çok geniş bir yelpazede
ilgi çekecek programlar var. Bu yıl, Türklerin Japonya’yı yeniden keşfetmesi için
önemli fırsatlar sunuyor.
ANALİZ
KARDEŞ ŞEHİRLERLE İLİŞKİLER:
İSTENİLEN DÜZEYE GELMEK İÇİN
NELER YAPILMALI?
İZLENİM
İKLİM ZİRVESİ:
KENTLER HEM SUÇLU HEM MAĞDUR,
BAŞKAN TOPBAŞ’IN YEŞİL İSTANBUL
PROJELERİ TAKDİR TOPLADI
DOSYA
NOSTALJİ VE MODERNİTENİN
HARMONİSİ: KARDEŞ ŞEHRİMİZ
BARSELONA
Hulusi KÖSE
Hüseyin Özgür ÜNSAL
Dr. Oğuz CAN
İSLAM BAŞKENTLERİ VE KENTLERİ
TEŞKİLATI (OICC)
Adem VARICI
DÜNYANIN KENT GÜNDEMİ
Türkiye’de Japonya Yılı Etkinlikleri Başladı
“Geleceğin Enerjisi Dünya Zirvesi” Abu Dabi’de Başladı
Suudi Arabistan'da Şehir Planlama Konferansı Yapıldı
Şehirler İttifakı Yıllık Toplantısı Hindistan’ın Bombay Kentinde Yapılıyor
Tahran Bilim Forumuna Hazırlanıyor
Yaşam Kalitesi ve Sürdürülebilirliği Geliştirmede Öncü Bir Kent: Zürih
Dünyanın En Zengin Ve En Pahalı Şehirleri Belli Oldu
Amsterdam Belediyesi Karbon Emisyonu İzleme Sistemi Kuruyor
EUROCITIES Çevre Ve Ekonomik Kalkınma Ortak Forumu Madrid’de
“Şehirlerin Geleceği” Konferansı Londra'da Düzenlenecek
Washington 2010 Karbon Zirvesi’ne Ev Sahipliği Yapıyor
ABD’de Açlık ve Evsizlik Problemleri Rekor Seviyeye Ulaştı
Yeni Yeşil Ekonomi Konferansı ABD’nin Washington Kenti’nde Yapılıyor
Mexico City “İklim İçin Belediye Başkanları Dünya Konseyi’nin (WMCCC)” Başkanı Oldu
Uluslararası İnovasyon, Yönetim ve Teknoloji Konferansı Güney Afrika’da Yapılacak
5. Afrika Kentleri Zirvesi Marakeş’te (Fas) Yapıldı
PANORAMA 2009
• DÜNYA SU İÇİN İSTANBULDA BİR ARAYA GELDİ
• 1 MİLYON ETİYOPYALIYI SUYA KAVUŞTURDUK
• DÜNYA EKONOMİK KRİZDEN ÇIKIŞI İSTANBUL’DA
TARTIŞTI
• BAŞKONSOLOSLARLA KAHVALTIDA BULUŞTUK
• GLOBAL CITY FORUM(ABU DHABI)
• BERLİN’DE İSTANBUL
• NALAS GENEL KURULU
• URBAN AGE İSTANBUL
• SAYILARLA 2009
• FRANSA’DA TÜRK MEVSİMİ
2
Ocak 2010
Kazablanka ile İşbirliği Protokolü İmzaladık
Fas'ın Marakeş şehrindeki 5. Afrika Kentler Zirvesi
sürerken Fas'ın bir başka kenti Kazablanka ile
İstanbul arasında işbirliği protokolü imzalandı. İstanbul
ile Kazablanka arasında işbirliğini karşılıklı geliştirmeyi
hedefleyen protokolü Başkan Topbaş'la
Kazablanka Belediye Başkanı Muhammed Sacid imzaladı.
Başkan Topbaş imza töreninde yaptığı konuşmasında
“İstanbul olarak karşılık beklemeksizin
dünyanın çeşitli yerlerindeki sorunlara elimizden
geldiğince yardım ediyoruz. Birleşmiş Kentler ve Yerel
Yönetimler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi
olarak Afrika’ya karşılıksız yardıma hazırız. Kalkınmak
için Afrika’nın kaynakları kendine yeter. Aldığım
bir maille Etiyopya’daki bir su sorunundan
haberdar oldum ve bir çalışma ekibini Etiyopya’ya
göndererek 1 milyon 200 bin Etiyopyalının suya kavuşmasını
sağladık. Bu zirve aracılığıyla sizlerle beraber
olmaktan çok memnunuz” dedi.
e-bülten
3
Afrika Kentler Zirvesi’nin Açılışını Başkan Topbaş Yaptı
Fas'ın Marakeş kentinde düzenlenen 5. Afrika Kentler Zirvesi'ne katılan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı ve UCLG Eş Başkanı Kadir Topbaş, zirvenin açılışını yaptı.
Başkan Topbaş Küresel sorunlarla mücadelede
ve bin yıl hedeflerinin gerçekleştirilmesinde
Afrika Yerel ve Bölgesel Yönetimleri'nin katkısı
ve desteğinin, birleşik ve kararlı bir Afrika sesinin
büyük önem arz ettiğini ifade etti.
53’ünü Afrika elkelerinin oluşturduğu 100’e
yakın dünya ülkesinden Cumhurbaşkanları, Başbakanlar,
Bakanlar, Belediye Başkanları ve Valilerden
oluşan 3000 kişinin katıldığı 'Africities-
Afrika Kentler Zirvesi'nde Başkan Topbaş açılış
sonrasında düzenlenen ilk oturuma da katılarak
bir konuşma yaptı.
İstanbul Avrupa Birliği’ne Yeni Ofisinde Hazırlanacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Avrupa Birliği
(AB) Genel Sekreterliği tarafından Ortaköy’de
hazırlanan “AB Merkezi İstanbul Ofisi”, Başbakan
Recep Tayip Erdoğan ve Makedonya Başbakanı
Nikola Gruevski’nin de yer aldığı bir törenle hizmete
açıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın ev sahipliğini yaptığı törene Başbakan
Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, Devlet
Bakanı Egemen Bağış, Eşi Beyhan Bağış ve İstanbul
Valisi Muammer Güler’in yanı sıra, milletvekilleri,
Büyükşehir Belediyesi bürokratları ile yerli
ve yabancı çok sayıda davetli katıldı.
Törende konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ofisin AB sürecine önemli katkıları olacağına inandığını ifade ederek,
hayırlı olması temennisinde bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a AB çalışmalarında ortak
kullanılacak binayı AB Genel Sekreterliği’ne tahsis ettiği için özellikle teşekkür ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan,
“AB’ye katılım Türkiye'nin çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkma idealini gerçekleştirmek için çok önemli bir süreçtir.
Bu bir medeniyet projesidir ve bu süreçteki kavgamızı yılmadan, usanmadan sürdüreceğiz” dedi. AB'ye, Avrupa'nın
değerlerine ne büyük zenginlik kattığımızı göstermesi açısından İstanbul’un son derece önemli bir şehir olduğunu vurgulayan
Recep Tayip Erdoğan, şehrin aynı zamanda Avrupa medeniyetinin köklerini içinde barındıran büyük bir çınar olduğunu
kaydetti.
Törende konuşmaların ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eşi Emine Erdoğan, Makedonya Başbakanı Nikola
Gruevski, Devlet Bakanı Egemen Bağış, Eşi Beyhan Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul
Valisi Muammer Güler, kurdele keserek AB Genel Sekreterliği İstanbul Ofisi’nin açılışını yaptılar. Erdoğan ve beraberindekiler,
daha sonra binayı gezerek yetkililerden bilgi aldı.
4
Ocak 2010
Milano Belediye Başkan Yardımcısından Başkan Topbaş’a ziyaret
Milano Belediyesi’nin (İtalya) Kültür İşlerinden Sorumlu
Belediye Başkan Yardımcısı (Assessore alla
Cultura) Massimiliano Finazzer Flory, gerek İstanbul
ve Milano arasındaki ilişkilerin yakınlaşması, gerekse
de İstanbul’un 2010 Kültür Başkenti olması
nedeniyle düzenlenebilecek muhtemel kültür faaliyetlerinin
konuşulması amacıyla belediye başkanımız
Sayın Kadir Topbaş’ı makamında ziyaret etti.
Saraçhane Belediye Sarayı’nda gerçekleşen görüşmede
Milano Belediye Başkanı Letizia Moratti’nin
selamlarını ileten Flory; tarih boyunca her açıdan
çok önem taşımış olan Milano ve İstanbul şehirleri
arasındaki kardeşliğe ve yakınlığa çok kıymet verdiğini
ifade ederek “Tüm Avrupa, 2010 Avrupa Kültür
Başkenti olarak İstanbul’un ne kadar canlı bir etkinlik
takvimine sahip olacağının farkında” dedi. Uluslararası
platformda hem İstanbul’un hem de Milano’nun
ekonomik, jeopolitik ve kültürel açıdan
öneminin tekrar altını çizen konuk başkan yardımcısı,
bu şehirlerin dünya barışına ve kültürüne yaptıkları
katkının çok büyük olduğunu ifade etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş, Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin
gelişmesinden büyük memnuniyet duyduğunu ve
bu bağlamda İstanbul-Milano arasındaki ilişkilerin
ilerlemesinin de kendilerini son derece mutlu
ettiğini belirterek başladığı konuşmasında, Milano’nun
gerçekten farklı bir atmosfere sahip
olduğunu ve kendisinin bir “Milano-sever”
olduğunu söyledi. Topbaş, 2010’a girildiğinde
birdenbire her şeyin tozpembe ve mükemmel bir
hal almayacağını fakat bu şehrin değerlerine sahip
çıkma anlayış ve felsefesinin doğup yükseleceğini
anlattı. Başkan Topbaş, ayrıca İstanbul’un tarihi
hakkında kısaca bilgi vererek, son arkeolojik
kazılarda 8000 yıllık buluntulara rastlandığını,
Hatta Altınşehir Mağaraları’nda 15 bin yıl öncesine
dayanan yaşam izlerinin bulunduğunu ve
insanların oradan Avrupa’ya geçtiğinin sözlerine
ekledi.
Görüşmenin sonunda Sayın Belediye Başkanı Yardımcısı,
kendilerini ağırlamasından ötürü Sayın
Kadir Topbaş’a teşekkürlerini sundu. Ziyaret, karşılıklı
verilen hediyeler ve iyi niyet ifadeleriyle son
buldu.
e-bülten
5
Paris’le İşbirliğini
Derinleştirmek
Paris Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında
9 Ekim 2009 tarihinde imzalanan işbirliği protokolü kapsamında
yürütülebilecek ortak çalışmaları görüşmek üzere
Paris Belediyesinden bir heyet Dış İlişkiler Müdürlüğüne
ziyaret gerçekleştirdi.
İnsan kaynakları, ulaşım, kentsel planlama konularında
İstanbul Büyük- şehir
Belediyesi ile
ortak çalışmalar
yürütmeyi
öngören
protokol
dahilinde yapılabilecek
işbirliği hakkında
fikir alışverişinde bulunmak
amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin farklı
birimlerine bir dizi ziyaret gerçekleştiren heyet, 16 Aralık
2009 tarihinde Dış İlişkiler Müdürü Sn. Selamettin Ermiş ve
İnsan Kaynakları Müdürü Sn. Mustafa Şahin tarafından
ağırlandı.
Paris Belediyesini temsilen gelen ve Paris Belediyesi Dış
İlişkiler Departmanı Yerinden İşbirliği Proje Yöneticisi
Gaëlle Henry ile Paris Şehircilik Atölyesi (APUR) Müdür
Yardımcısı Andre-Marie Burlon’un içerisinde yer aldığı
heyet üyeleri, görüşmede İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile
ortak çalışmalar gerçekleştirmekten büyük memnuniyet
duyacaklarını söyledi.
Görüşmede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden
uzman bir heyetin Paris Belediyesinin
faaliyetleri ve işleyişini izlemek için
Paris’e gönderilmesi yönünde bir
çalışma gerçekleştirilmesi konusunda
mutabakata varıldı. Görüşme
İBB Dış İlişkiler Müdürü
Sn. Selamettin Ermiş ve İBB
İnsan Kaynakları Müdürü Sn.
Mustafa Şahin’in heyet üyelerine hediyelerini takdim
etmeleri ve karşılıklı iyi niyet temennilerini ifade etmeleriyle
sonlandı.
6
Ocak 2010
BERLİN'DE 'İSTANBUL NEXT WAVE' SERGİSİ
Almanya'nın başkenti Berlin ile İstanbul'un kardeş şehir olmasının
20. yıl etkinlikleri çerçevesinde Berlin'de 3 ayrı mekânda,
"İstanbul Next Wave" adlı çağdaş Türk sanat sergisi açıldı. 12
Kasım 2009- 3 Ocak 2010 tarihleri arasında ziyaretçilerine açık
olan sergide 300'den fazla eser sergilendi.
DÜNYA, SU SORUNUNU TARTIŞMAK İÇİN İSTANBUL’DA TOPLANDI
33.058
Sayılarla Forum
192
Katılımcı
200
Yerel Yönetici
9
Devlet Başkanı
111
Oturum
Ülke
59
Belediye Başkanı
1027
Akredite gazeteci
84
Bakan
5. Dünya Su Forumu, Dünyanın su konusunda en büyük
tartışma platformudur. Dünya Su Forumu, su sorunlarına
çözüm bulmak için, küresel işbirliğine doğru atılmış
en önemli adımlardan biridir. Forum, su topluluğunun,
bakanların, yerel yöneticilerin, parlamenterlerin, bilim
adamlarının ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesini,
birbirleri arasında bağ kurulmasını, tartışma ortamı
yaratılmasını ve su güvenliği sağlamaya yönelik
DÜNYA KRİZDEN ÇIKIŞI İSTANBUL’DA TARTIŞTI
çözümler bulunmasını amaçlamaktadır. Zira, Su Forumu'nun
ana hedefi; su konusunu siyasi gündemin
üst sıralarına taşımaktır.
Dünya Su Forumu, Dünya Su Konseyi tarafından her
üç yılda bir, ev sahibi ülkenin yetkilileri ile sıkı işbirliği
yapılarak düzenlenmektedir. 5. Dünya Su Forumu ise
16 – 22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul'da başarıyla
düzenlenmiştir.
1 MİLYON ETİYOPYALIYI SUYA KAVUŞTURDUK
e-bülten
Bu yılki Dünya Bankası – IMF yıllık toplantıları 6 -7 Ekim
2009 tarihlerinde bir kültür ve tarih abidesi olan İstanbul’da
gerçekleştirildi. IMF Yıllık toplantılarında; 186 ülkeden ekonomi
bakanları, merkez bankası başkanları ve diğer üst düzey
yetkilileri genel olarak küresel kriz ve bu krizden çıkış stratejilerine
ilişkin konuları tartıştılar.
Toplantılar ve seminerler bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde
inşa edilen İstanbul Kongre Merkezi başta olmak üzere, Lütfi
Kırdar Kongre Merkezi ve bazı otellerde yapıldı.
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarına 13 bin delege ve 2
bin ziyaretçi katıldı. Uluslararası Para Fonu (IMF) -Dünya Bankası
Yıllık Toplantıları sonrasında hazırlanan sonuç bildirgesi,
‘İstanbul Kararları’ olarak kayda geçirildi.
7
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TİKA ve İTO işbirliğiyle
Etiyopya’daki su sıkıntısını gidermek üzere yürütülen
çalışma tamamlandı. Etiyopya su sıkıntısını gidermek için
Su Kaynakları Bakanlığı’nda İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş’ın katılımıyla tören yapıldı. Sondaj
ekipmanı törenle bakanlığa hibe edildi.
Törende Etiyopya Su Kaynakları Bakanı Aswaf
Dingamo, açılan su kuyuları için İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş’a teşekkür etti. Başkan Topbaş
da susuzluktan büyük çaplı çocuk ölümlerinin olduğu
Etiyopya'ya bu hizmeti götürmekten memnun olduklarını
belirtti.
ABU DHABİ GLOBAL CITY FORUMU
Global City, kamu ve özel sektör liderlerinin
en güzel uygulamaları ve sürdürülebilir
kent stratejilerini paylaştıkları önemli bir
uluslararası forumdur.
Reed Exhibitions tarafından organize edilen
bu prestijli organizasyonun 4.sü dünya
genelindeki şehirlerin küreselleşmesi ve
sürdürülebilirliği üzerine odaklandı. Organizasyon
Asya, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey
Amerika’daki sembol şehirlerin deneyim ve
uzmanlıklarının paylaşıldığı bir platform
oldu.
NALAS'IN GENEL KURUL TOPLANTISI İSTANBUL’DA YAPILDI
NALAS’ın 5. Genel Kurul Toplantısı 10-11 Aralık 2009 tarihleri arasında
İstanbul’da yapıldı. Marmara Belediyeler Birliği’nin ev sahipliğinde
gerçekleştirilen genel kurul toplantısında NALAS Başkan
Yardımcılığına Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin seçildi.
URBAN AGE İstanbul Konferansı
Dünyanın önde gelen düşünürleri, akademisyenleri, yerel politikacıları İstanbul’u,
sorunlarıyla ve güzellikleriyle ilk defa bu kadar derinlemesine inceledi.
Tartışmalar ufuk açıcıydı.
Londra Ekonomi ve Siyaset Okulu Şehircilik Bölümü (LSE Cities Programme) tarafından 2005’te
başlatılan ve dünyanın önemli kentlerini, şehircilik ve kentsel sorunlar bağlamında mercek altına
alan URBAN AGE (KENTLER ÇAĞI) Araştırması 2009’u İstanbul Yılı olarak belirlemişti. 5-6 Kasım
2009 tarihlerinde gerçekleştirilen URBAN AGE Konferansı dünyanın önde gelen kent yöneticilerini,
uzmanlarını, akademisyenlerini ve düşünürlerini İstanbul’da bir araya getirdi. İstanbul Araştırmalarına
dair bulguların sunulduğu konferansta ayrıca diğer kentsel sorun ve modeller tartışıldı.
İstanbul’la ilgili bu entelektüel düzeyi yüksek tartışma platformunda çarpıcı fikirler, örnek modeller
sunuldu, çağın kent ve kentli anlayışı eleştirel boyutta incelenerek geleceğin kentleri için
ufuk açıcı vizyonlar ve yaklaşımlar ortaya kondu. Dış İlişkiler Müdürlüğü uzmanları tarafından
hazırlanan rapora ulaşmak için tıklayın: http://issuu.com/irelations/docs/urban_age_istanbul_konferans__raporu/1?mode=a
_p
8
Ocak 2010
BAŞKONSOLOSLARLA BULUŞMA
8 Temmuz’da İstanbul’daki başkonsoloslarla sabah kahvaltısında buluşan Başkan Topbaş, “2010 Avrupa
Kültür Başkenti olan şehrimizde adımlarımızı atarken, konsoloslukların kendi ülkelerindeki tecrübeleri
dinlemek istedik” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’da görev yapan başkonsoloslarla sabah kahvaltısında
bir araya geldi. Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda düzenlenen kahvaltıya aralarında ABD, İngiltere,
Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Irak, İran, Sudan,
Suriye ve Yunanistan’ın da bulunduğu 41 ülkenin başkonsolosu katıldı. Başkan Kadir Topbaş, toplantıya
katılan başkonsoloslara 2. Abdülhamit Han’ın emriyle çekilen İstanbul fotoğraflarından oluşan ‘Eskimeyen
İstanbul’ adlı kitabı hediye etti.
Dünyanın En Büyük İklim Zirvesi Kopenhag’da Yapıldı
İklim değişikliğine adanmış dünyanın en büyük konferansı Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi, 7 – 18 Aralık tarihleri arasında
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da yapıldı. Dünya tarihine “en önemli etkinliklerden biri “ olarak geçen zirveye
192 ülkeden 15 bini aşkın delege ile 30 bine yakın aktivist katıldı. Zirveyi, 5 bine yakın gazeteci izledi. İki hafta süren ve 105
dünya liderinin katıldığı toplantı 19 Aralık’ta sona erdi.
Sera gazlarının atmosfere salınmasının azaltılması ve yoksul ülkelere temiz teknoloji için milyarlarca dolarlık yardım
yönünde anlaşmaya varılması hedefiyle toplanan zirve, küresel sıcaklık artışının 2 dereceye ulaşmamasını amaçlayan çalışmalar
ve gelişmekte olan ülkelere mali yardım yapılmasını öngören ''Kopenhag Mutabakatı'' ile sona erdi.
Yasal bağlayıcılığı bulunmayan ve daha çok 'uzlaşı' niteliği taşıyan
''Copenhagen Accord'' başlıklı mutabakat metninde küresel
ısınmada etkili olan sera gazı salınımının önemli oranda kısıtlanması
gereğinin bilimsel açıdan da desteklendiği vurgulanarak, ''bu çerçevede
küresel sıcaklık artışının 2 dereceden daha az olmasını sağlamak
amacıyla gaz salınımında kısıtlama yapılması gerektiği'' ifade
edildi.
Mutabakat metninde, gelecek yılın sonuna kadar üzerinde uzlaşılan
konulara yasal bağlayıcılık getirilmesinin ele alınması önerisi
de yer alıyor.
Gelişmekte Olan Ülkelere Yardım
Metinde az gelişmiş ülkelere yapılacak yardım konusu ise, ''Gelişmiş
ülkeler gelişmekte olan ülkelerin adaptasyon çalışmaları için yeterli,
öngörülebilir ve sürdürülebilir finansal kaynak, teknoloji ve kapasite
geliştirme desteği sağlayacaktır'' ifadesiyle yer aldı.
Gaz Salınımı
Gaz salınımıyla ilgili konular mutabakat metninde ''gelişmiş ülkelerin
hedefleri'' ve ''önde gelen gelişmekte olan ülkelerin gönüllü
vaatleri'' şeklinde iki ayrı ek olarak yer aldı.Salınımın denetlenmesi,
özellikle Çin'in uluslararası denetime karşı çıkması nedeniyle zirve
süresince üzerinde en fazla tartışma yapılan konular arasında yer
aldı. Mutabakat metni, gelişmekte olan ekonomiye sahip ülkelerin
bu alandaki çabalarının yine kendileri tarafından gözlemlemesini ve
gözlem sonuçlarını iki yılda bir BM'ye iletmesini öngörüyor.
e-bülten
9
Dış İlişkiler Müdürlüğü 2009 Faaliyet İstatistikleri
6.000
Sayfa
Tercüme
103
Heyet Kabulü
340
Konuk
750
Saat
Tercümanlık
3.500
Sayfa
Bilgilendirme
Dokümanı
3
Yeni İşbirliği
Protokolü
Paris
Bangkok
4600
Uluslararası
Yazışma
Kazablanka
22
Konsolosluk
Ziyareti
17
Diplomatik
Temsilci Kabulü
10
Ocak 2010
Türkiye’nin Önlenemez Yükselişi Belediyelerden Başladı
Mısırın önde gelen gazetelerinden AL-Ahram’ın Başyazarı ünlü düşünür Fehmi Hüveydi, Türkiye’nin Dış Politika’daki
başarısını ve sürekli yükselen etkinliğini mercek altına alıyor. Hüveydi, bu yükselişin içerden, belediyelerden
başladığını, belediyelerin başarısının hükümete olan desteği artırdığını dile getiriyor.
Londra’da yayınlanan El-Hayat gazetesi editörü Gassan
Şerbel “Davutoğlu Bizi Bırakma” başlıklı makalesinde, Arap
dünyasında ortaya atılan farklı dosyalarda başarısız olan
Arap entelektüelini saran bozgun halini tanımlıyor. Yazar
bu satırları yazarken Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu,
Arap ve Kür bölgelerindeki
iki konsolosluğun açılışını
yaptığı Musul’dan Irak Kürdistan
başkenti Erbil’e geçmişti.
“İstanbul Belediyesi’ni örnek verecek
olursak –Türkiye’deki en büyük belediye-
2004-2009 seneleri arası dönemde insanlara
hizmetle bağlantılı farklı alanlarda
22,6 milyar dolarlık yatırım yapmış
olduğunu görürüz. Bu hizmetlerden bazısı
şöyle: 28 km uzunluğunda metro ve
tramvay hattı, (60 km de hâlen inşaat
halinde) 10 tünel, 5000 araçlık otopark,
3278 km kanalizasyon ve 1000 km su
şebekesi, yeşil alanların %55 oranında
artırılması, 3 kumsalın açılması, 18 meydanın
yeniden dizaynı, günlük 15 milyon
ton çöp toplanması ve 30 bin ailenin
iskân edilmesi.”
Yazar, sözü Davutoğlu’na
yönelterek şöyle diyor:
“Seni Barzani’yle yan yana
gördüğümde kıskançlıktan
çatlayacaktım. Biz aylardır
Abbas ile Meşal’i bir araya
getiren böyle bir sevgi tablosunu
görmek için yanıp
tutuşuyoruz.” Hüveydi,
Lübnan krizinden ve 5 ay
boyunca hükümetin kurulamamasından
da bahsediyor ve Türkiye’nin bölgede sözü
dinlenir olması ve anlaşmazlıkları çözmedeki maharetine
istinaden Davutoğu’nu durumu kurtarmaya çağırıyor.
Türk dış siyasetinin gerçekleştirdiği başarılardan bahseden
buna benzer çok yazı yazıldı. Hatta bu yazılardan bazısı (el-
Hayat gazetesi yazarlarından Paul Salim) Ortadoğu’nun
Türk çağına girdiğinden bahsetti. Salim Türk konumunun
payı olduğu Ortadoğu’daki önemli
stratejik değişimlere dikkat çekti.
Daha sonra da 20. Yüzyılın büyük
bölümünde İsrail, Türkiye ve İran’ın
aynı kampın içinde yer aldığına ancak
İran’daki İslam devriminin bu
gerçeği değiştirdiğine işaret etti.
Türkiye’nin son zamanlardaki konumu
ise kuruluşundan bu yana ilk
defa İsrail’i müttefiksiz bıraktı.
Bu manada deneyimli Türk gazeteci
Cengiz Çandar (22.10.2009) tarihli
Radikal gazetesinde yazdığı yazısında,
Türkiye’nin bir zamanlar İsrail’e
yaklaşma yoluyla Amerika’nın sempatisini
kazanmaya çalıştığını ama
şimdi durumun farklı olduğunu,
İsrail’in Washington’un arabuluculuğuyla
Türkiye’nin sempatisini kazanmaya çalıştığını ifade
etti. Çandar bu konuya son noktayı şöyle koydu:
“Washington ve İsrail, Washington’un sevgisini kazanmak
için İsrail’e yaklaşan kişinin Mahmud Abbas’ın sonuyla; yani
e-bülten
11
kendi kuyusunu eliyle kazma sonuyla karşılaşacağını idrak
etmelidir.”
Türkiye’yi dışarıdan takip edenler Türk Dış İşleri’nin bu
alandaki başarılarını takdir ediyorlar. Şüphesiz bu haklı bir
takdirdir. Ama çoğunluk dışarıdaki başarıların, içerideki
imtihanın yüksek dereceyle kazanılmasından sonra kemale
ereceğine dikkat etmiyor. Burada bana şunu söyleme hakkı
doğuyor: içeride gerçekleşen başarılar dışarıda peş peşe
gelen başa
rıların dayandığı ve hareket ettiği temel noktadır.
Ankara’ya yaptığım son ziyarette arkadaşlardan biriyle
eşsiz bir manzaraya sahip yeşilliklerle dolu bahçeler topluluğundan
oluşan engin bir vadiye bakan tepede kurulu bir
lokantada öğle yemeği yedim. Arkadaşım beni manzaraya
dalmış görünce bu vadinin birkaç sene öncesine kadar
şehrin çöplüğü olduğunu ancak belediyenin buraya el attığını
ve şehirde yeşil alanlara daha çok yer ayırma, şehrin
güzelleştirilmesi ve aynı zamanda orada yaşayanların rahatlatılması
politikası kapsamında burada bu değişikliği
gerçekleştirdiğini söyledi. Arkadaşım sözlerine şöyle devam
etti: “Belediye her bahçede çocukların oyun oynayabileceği
bir mekân tahsis etmeye özen gösterdi. Bu sayede artık
Türk aileleri çocuklarının eğleneceği bir yer bulacaklarından
emin bir şekilde bu bahçelere geliyorlar.”
Uzman arkadaş çöplüğün bahçeye dönüşme hikâyesinin
Türkiye’nin tanıdığı hizmet alanlarındaki devrimin sembolü
sayıldığını ve Merkezi hükümetin, gerçek başarısının insanları,
onlara sunulan hizmet düzeyini yükseltmek ve ihtiyaçlarına
cevap vermek için var olduğuna ikna etmekte gizli
olduğunu ifade etti. Binlerce ilçe ve belde belediyesi yanında
81 il belediyesi de bu görevi icra etmekle meşgul. Bu
belediyelerin yetkisi, kamu hizmetleri alanını aşıyor ve
toplumsal, eğitim, kültür ve turizm alanlarını da içine alıyor.
İstanbul Belediyesi’ni örnek verecek olursak –Türkiye’deki
en büyük belediye- 2004-2009 seneleri arası dönemde
insanlara hizmetle bağlantılı farklı alanlarda 22,6 milyar
dolarlık yatırım yapmış olduğunu görürüz. Bu hizmetlerden
bazısı şöyle: 28 km uzunluğunda metro ve tramvay
hattı, (60 km de hâlen inşaat halinde) 10 tünel, 5000 araçlık
otopark, 3278 km kanalizasyon ve 1000 km su şebekesi,
yeşil alanların %55 oranında artırılması, 3 kumsalın
açılması, 18 meydanın yeniden dizaynı, günlük 15 milyon
ton çöp toplanması ve 30 bin ailenin iskân edilmesi.
Kamu hizmetleri alanındaki bu çalışmalara ek olarak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi aynı dönemde şu başarılara
da imza attı:
18 kültür merkezi ve konferans salonu, 11 kütüphane kurulması
ve 81 tarihi eserin restore edilmesi.
32 sağlık kurumu, 18 huzur evi, 17 rehabilitasyon merkezi,
17 spor salonu ve 14 toplumsal merkezin kurulması. 220
parkın binlerce ücretsiz spor aletiyle donatılması, 120 okulun
kurulması ve kamusal alanlarda ücretsiz internet projesi.
73 bin kişilik yaz kamplarının oluşturulması, ücretsiz
eğitim veren 146 (İSMEK) merkezin kurulması. Öğrencilere
550 bin adet harita dağıtılması, 187 bin öğrenciye eğitim
bursu verilmesi, 170 bin muhtaç aileye yardım dağıtılması
ve günlük 1,7 milyon adet düşük fiyatlı halk ekmeği üretilmesi.
Belediyeler böyle farklı alanlarda çalışmalarda bulundukları
sürece insanların güveni ve desteğini kazanmaları kaçınılmazdır.
Seçilmiş hükümet de bu durumda dışarıda sırtı pek
ve birbirine kenetlenmiş topraklar üzerinde durduğundan
emin bir şekilde hareket edebilir.
Türk modelinin başarılı olmasında içerdeki başarı önemli
bir yer tutuyor. Ama tek unsur bu değil. Bu modelin oluşmasına
farklı rollerle katkıda bulunan başka unsurlar da
mevcut. Türk toplumu kendine has bir canlılığa sahiptir. Bu
da onun ülkedeki ilerleme ve kalkınma çalışmalarında etkin
bir şekilde hazır bulunmasını ve pay sahibi olmasını sağlamaktadır.
İslami vakıf sistemi Türk tarihinin üç aşamasında
–Selçuklu, Osmanlı ve cumhuriyet dönemleri yani 1000
yıldır- var olan canlılığın muharrik unsurudur. Bu dönem
boyunca ruhani lider ve tacirlerin bir karışımını oluşturan
sivil cemaatlerin, faaliyetlerini finanse ettikleri vakıfları
vardı. Bu formül sayesinde toplum hükümetten bağımsız
olarak kendi kendine kalkındı ve hatta hükümete yardımda
bulundu.
Vakıfların bu alanda gerçekleştirdiği başarı, Avrupalılar için
Osmanlı devletinin nizamını ülkelerine götürüp geliştirmenin
muharrik unsuruydu. Aynı şeyi Osmanlının şeriatı uygulamak
için icat ettiği “milletler” sisteminde de yaptılar. Bu
sistem Batı’ya aktarıldı ve Batı’nın daha önce bilmediği
çoğulculuk fikrinin temeli oldu.
Şuan Türkiye’de vakıfların finanse ettiği 50-60 bin arasında
-bazısı bu sayıyı 90 bine çıkarıyor- hayır kuruluşu var. Bu
kuruluşlar her türlü insani alanda; geleneksel hayır faaliyetlerinden
tutun bilim, sanat, çevre, insan hakları ve iş adam-
12
Ocak 2010
larına kadar her alanda faaliyet gösteriyorlar. Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği Başkanı Fethi Güngör’e göre bu cemiyetlerin
bütçesi 2007 yılı itibarıyla 7 milyar dolara ulaştı. O
halde belediyelerin yüksek gayretinin yanı sıra vakıfların
oynadığı önemli rolü de işin içine kattığımızda bütün bu
çabaların toplum refahına ve kalkınma sermayesine aktığını
görürüz.
Türk modelinin başarılı olmasında rollerini görmezden
gelemeyeceğimiz iki unsur daha vardır. Birincisi, sivil toplumun
rolünün ve siyasetle ilgilenenlerin deneyimlerinin
gelişmesine yardım eden ve genel seçimlerde kitlelerin
kararına binaen yönetime boyun eğdirme fırsatı veren
demokrasi rejiminin uygulanmasıdır.
Türk modelinin başarılı olmasındaki ikinci ve önemli unsur,
yönetici kesimin stratejik bakışının netliğidir. Bu netlikten
sadece hedefler değil araçlar da nasibini almıştır.
Türk tarihinin şu aşamasının mimarının siyasi müsteşar ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olduğu herkesçe malumdur.
Davutoğlu siyasi bilimler hocalığı yaptığı zamandan bu
yana yazdığı eserlerde Türkiye’nin bölgede mihver devlet
olmasını arzulamaktadır ve Türkiye’nin bu rolü iki işte başarılı
olduğu müddetçe gerçekleştirebileceğini anlamıştır:
Türkiye’nin içeride güçlü ve istikrarlı, dışarıda ise bütün
komşularıyla barış içinde olan bir devlete dönüşmelidir.
Bütün gruplarıyla –özellikle Kürtler- toplum içi barış politikalarının
güçlendirilmesi, siyasi reform yolunda ilerleme ve
ekonomik yetkinliğin güçlendirilmesi için süratle çalışılması
kampanyası bu iki ilkeden hareketle oluşmuştur.
Ekonomik alandaki bu çalışmayla Türk ekonomisi endüstriyel
dünyada 17. sıraya yerleşmiştir. Ve cumhuriyetin 100.
kuruluş yıldönümünün kutlanacağı 2022 yılında Türkiye’nin
10. sıraya yerleşmesi hedeflenmektedir. Zero politikasının
(sıfır sorun politikası) benimsediği bakış buydu. Türkiye bu
sayede komşularıyla olan bütün sorunlarını çözdü hatta
sıfır sorun konumuna geldi. Bu sorunsuzluk onu bölgede
marjinal bir köprü ülke olmaktan çıkardı ve bölgesel ve
uluslar arası alanda mihver rol oynayacak merkezi bir devlet
haline getirdi.
Bu anlatılanlarda gizli bir durum söz konusu değil. Herkes
bunu gerçekleştirebilir ancak sebeplere tutunmalı ve
kat şartlarını haiz olmalıdır. Bu şartlardan ilki Arap
sında sadece adını duyduğumuz ama uygulamada yoksun
olduğumuz bağımsız yönetimin sağlanmasıdır.
* Mısırlı ünlü düşünür yazar Fehmi Huveydi'nin bu analizi, Gülşen
Topçu tarafından bazı kısımları özetlenerek tercüme edilmiştir.
e-bülten
13
Japon Başkonsolos Katsuyoshi HAYASHI ile iki ülkenin
dostluğunu ve 2010 Türkiye’de Japonya Yılını konuştuk:
DOSTLUĞUMUZ EBEDİ
Röportaj: Eyyup YILDIRIM-Hulusi Köse 1
2010 Türkiye’de Japonya Yılı. Biz de bu bahane ile
dostluğu ve medyadaki sıcakkanlı tavırları ile sempatilerimizi
çalan dost diplomatın kapısını çaldık.
Odasına girdiğimizde her zamanki sıcak tavırları bizi
evimizde hissettirdi. Japon Çayı’nın garip gelebileceği
tüyosu cebimizdeydi. Evet farklıydı, fakat güzeldi,
ıhlamur renginde, yeşil çayı andıran tadıyla.
Anlatılan o seremoniyle içilen çay ise farklıymış,
bizim içtiğimiz ise misafirlere ikram edilen çaydan.
Öncelikli bizi misafir ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Rica ederim. Buyurun.
Sayın Başkonsolos İstanbul’un en çok sevdiğiniz yönü
nedir?
Çeşitliliğin derin olarak yaşandığı bir yer. Bu da İstanbul’u
çekici kılan özelliklerinden biridir.
Yaklaşık olarak 1,5 yıldır İstanbul görev yapıyorsunuz.
Bu zaman diliminde İstanbul’da alışmakta en çok zorlandığınız
ne oldu?
Özellikle alışamadığım hiç bir şey yok. Trafik sorunundan
bahsetmemi bekliyorsunuz ama ben trafiği sorun olarak
görmüyorum, tam tersine daha iyi araba kullanmayı
öğrenmeme vesile olduğunu söyleyebilirim. (gülüşmeler).
İstanbul, tümüyle eğlenceli bir şehir. Özellikle, bazen
şehir içi yolculuk birkaç saat sürmekte, arabada nasıl
vaktimi geçirebilirim bu konuda çok iyi deneyim kazandım
ve arabada diğer işlerimi yaptığım için problem
yaşamıyorum.
-Çok ilginç bir bakış açısı
-Elbette, trafiğin tamamen sorunsuz olduğunu söyleyemem.
Ama İstanbul’un diğer güzellikleri ile karşılaştırdığımda
sorunların bir hiç mesabesinde olduğunu düşünüyorum.
Bu bakış açısı, aynı zamanda Japonların farkını da gösteriyor.
Japonya’da evden çıkıp, işyerinde koltuğuma oturmamla
arada geçen süre bir saati aşmaktadır. Japonya’da özellikle
sabahları belli saatlerde metrolar öylesine dolu
oluyor ki kımıldayacak yer bulmak imkânsız. İnsanlar işe
giderken, işleri hakkında düşünüyor, işten dönerken ise
kitap okuyorlar.
İstanbul’un yemekleri ile aranız nasıl?
Türkiye’de et yemekleri ve sebze yemekleri hazırlanış
biçimleri itibari ile Japon mutfağı ile çok da uzak olmadığı
için çok zorluk çekmedim.
Bilindiği üzereüzere Türkiye-Japonya dostluğu köklü bir
geçmişe sahiptir. Gerek 1890 yılındaki Ertuğrul Firkateyn
Faciası gerekse İran-Irak savaşı sırasında THY
uçağının Japonları kurtarması gibi iki ülkenin dostluğunu
sembolize eden ünlü tarihsel sahneler sık sık ele
alınmaktadır. Her iki olayda da ortak olan, zor şartlar
altında hiçbir paye beklemeksizin yakınındaki insanları
1 Dış İlişkiler Uzmanları
14
Ocak 2010
gönüllü olarak kurtaran her iki ulusun atalarının gösterdikleri
cesaret ve vefadır. Bu güzel dayanışmayı
gösteren örnekler Türk – Japon dostluğun perçinlenmesini
sağlamıştır. Günümüzde ise bu köklü dostluğun
uluslararası diplomaside işbirliğine dönüşmesi bağlamında
Haziran 2008’de Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah
Gül’ün Japonya’ya yaptığı ziyaret ve Japonya
Dışişleri Bakanı Sayın Katsuya Okada’nın geçen hafta
Türkiye’ye yaptığı ziyaret neticesinde İran ve Afganistan
gibi çelişkili mevzularda ortak politika belirleme
aşamasına gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye-Japonya
ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ile Japonya arasında 120 yıla dayanan ama ebedi
bir dostluk ilişkisi var. Belki ülkelerimiz birbirine uzak,
Asya kıtasının iki ayrı ucunda ama ebedi bir dostluk ilişkimiz
var. Bu dostluğu daha da ileriye götürmek istiyoruz.
Bu sahip olduğumuz dostluk ilişkisini bir hazine
olarak addedip daha üst seviyeye çıkarmak istiyoruz. Bu
yüzden 2010 Türkiye’de Japonya Yılı’nı fırsat olarak görüyoruz.
Türkiye ve Japonya BM Geçici Güvenlik Konseyine
üye iki dost ülke olarak güncel konulardan İran ve
Afganistan ile ilgili ortak tutum geliştirebilir miyiz arayışındadır.
Ekonomik olarak baktığımız zaman Günümüzün
global dünyasında bir ülkenin yalnız başına bir şey yapması
nerdeyse imkansızdır. Böylesi bir durumda kimin
kiminle dost olacağı, kimin kimle ortak olacağı önem
kazanmaktadır. Bu şartlar altında 120 yıllık dostluğa
sahip Türkiye ile Japonya neden partner olmasın? Bu
dostluk neticesinde neden başka ülkelerde ortak yatırımlar
ve işbirliği yapılmasın.
Aradaki mesafe önemli değil.
2003, Japonya’da Türkiye Yılı ilan edildi. Bu etkinlik
sizce ilişkileri nasıl etkiledi?
Türk –Japon dostluğu oldukça olumlu yönde etkiledi.
Topkapı’dan tarihi eserler getirildi ve bu eserler sergilendi.
Bu sergiye büyük ilgi oldu. Bunun sonucunda Japonya’dan
Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi artış
oldu, iki, iki buçuk katı kadar. Türkiye’de tarih var, çok
ciddi bir tarih var. Japonlar tarihi çok seviyorlar, tarihi
turistik yerleri gezmeyi çok seviyorlar. Aynı zamanda
Türkler çok sıcakkanlı ve misafirperverler ve Türk yemeklerini
çok lezzetli buluyorlar. Memnun olarak ülkelerine
dönüyorlar ve geçirdikleri bu muhteşem geziyi çevrelerindekilere,
arkadaşlarına anlatıyorlar, bu da daha fazla
e-bülten
Türkiye'de Japonya Yılı Etkinlikleri Başladı
Japonya ile Türkiye arasındaki dostluğun pekiştirilmesi ve iki ülke arasındaki işbirliği
fırsatlarının geliştirilmesi amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan “2010
Türkiye’de Japonya Yılı” açılış töreni, 4 Ocak 2010’da Ankara Türk-Japon Vakfı
Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” Yürütme Kurulu
Başkanı Fujio Cho ve Japonya Büyükelçisi Nobuaki Tanaka’nın ev sahipliği yaptığı
törene, Japonya Dışişleri Bakanı Sayın Katsuya Okada ve T.C Kültür ve Turizm
Bakanı Sayın Ertuğrul Günay da katıldı.
25 Aralık 2009 tarihinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Japonya Büyükelçisi Nobuaki Tanaka’nın
katılımıyla, “2010 Türkiye’de Japonya Yılı" hakkında bilgilerin ve yıl boyunca gerçekleştirilmesi
planlanan etkinliklerin aktarıldığı basın toplantısının ardından,
Ankara Türk-Japon Vakfı Kültür Merkezi’nde açılış töreni gerçekleşti.
15
Devamı yan sayfada
Japonun da Türkiye’ye gelmesini sağlıyor. Döngü bu
şekilde devam ediyor.
2007 yılı itibari ile Türkiye’ye gelen turist sayısı 170.000,
2008 tarihinde bu sayı krizin etkisi ile 150.000’e düştü.
Japon turistlerin profiline baktığımızda genel olarak orta
yaş ve üstü, bunlar da genel olarak para harcıyorlar.
Japon turistler sayıca az olsa da para harcama düzeyleri
oldukça yüksek.
Kültürel ilişkilerin dostluğun geliştirilmesinde oldukça
önemli bir yeri var bu bağlamda ilişkilerin geliştirilmesi
için neler yapılabilir?
15-17 Ocak tarihlerinde Kültür Bakanlığının düzenleyeceği
Film Festivali olacak. Bu festival kapsamında çok
yeni filmler hatta vizyonda olan Japon filmleri de bulunmaktadır.
Bu festival de çağdaş Japon sinemasının
örneklerini izleyen Türk izleyicileri çağdaş Japon gündelik
yaşamı ve çağdaş Japon kültürü hakkında daha derin
bilgi sahibi olabilirler. Ayrıca 2010 Japon etkinlikleri
kapsamında yapılacak olan etkinliklerin bazılarından
bahsetmek istiyorum. Mart ayında Japon Geleneksel
Gölge Oyunu, Nisan ayında ayrıca dünya da ilk defa
Türkiye’de Sabancı Müzesinde üç farklı dilde Kaligrafi
Sergisi düzenlenecek; Türk Kaligrafi Sanatı, Japon Kaligrafi
Sanatı ve Latin Kaligrafi Sanatı. Mayıs ayında Topkapı
Sarayı’nda Japonya’nın Güzellikleri başlıklı bir sergi yapılacaktır.
Eski çağlardan Ertuğrul Faciasına kadar dönemi
kapsayan tarihi eser ve hazinelerin sergileneceği eşsiz bir
sergi olacak. Bu sergi çok önemli ve nadir yapılan bir
sergi olduğunu belirtmeliyim. Haziran ayında ise İKSV ile
işbirliği yapılarak iki Modern Dans gösterisi ve bir Tiyatro
Oyunu gösterilecek. Ayrıca temmuz ayında İKSV ile ortak
Jazz Festivali yapılacak, bir de ünlü Japon Piyanist de bu
festivale katılacak. Ayrıca, Dünya’da ilk defa kazının
yapıldığı yerde açılan müze ve kültür merkezi olan Kırşehir
Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ile Japon Arkeoloji
Enstitüsü’nün açılışı yapılacak.
Bu tür etkinliklerin gözle görülmeyen soyut bir amacı
bulunmakta olup, kültürlerin aslının bilinmesi, aslıyla
birlikte sonuç olarak insanın ve doğanın beraber bir
harmoni oluşturmasını sağlamaktır.
Tüm bu etkinlikler iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştıracağına
inanıyorum.
Şimonoseki ile İstanbul1972 yılından beri kardeş şehirdir.
Bunun yanısıra Kobe ve Kyoto ile de işbirliği için
temaslarda bulunmaktadır. Sayın Başkonsolos, kentlerin
geliştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kyoto ile İstanbul’un kardeş Şehir olması için görüşmeler
devam ediyor. Ben şahsen bu şekilde ilişkilerin geliştirilmesinin
çok faydalı olduğu kanaatindeyim. Sonuç olarak
iki ülkenin ilişkilerinin doğasına baktığımızda gerek Ertuğrul
faciasında gerek Türkiye’nin yardımında bu dostluğun
temelinin halklar arası olduğunu görüyoruz. Elbette
hükümetler arası ilişkileri artırarak dostluğu daha üst
seviyeye çıkarmak önemli ama bizim amacımız dostluğu
halklar arasında kurup üst seviyeye çıkarmak. Sonucunda
ise gerek halklar düzeyinde gerek hükümetler düzeyinde
ilişkilerin artırılmasını sağlamaktır.
İstanbul ve Japon kentlerini planlama, ulaşım, yaşam
standartları bağlamında kıyaslama yapabilir misiniz?
Japon kentlerinde ulaşımın temeli raylı sistemlerdir
İstanbul’da ise genel olarak otobüsler ön plandadır ve
her yöne tramvaylar ve metrolar deyim yerindeyse yağmur
gibi ardı ardına gitmektedir. Burada Tokyo raylı
sistem haritasını görüyorsunuz (Raylı sistemler haritasını
gösteriyor)
Türkiye ve Japonya’dan üst düzey protokolün davetli olduğu törende, T.C Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul
Günay ve Japonya Dışişleri Bakanı Sayın Katsuya Okada’nın yanı sıra “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” Yürütme Kurulu
Başkanı Yardımcısı Atsuko Toyama (Japonya’nın Eski Türkiye Büyükelçisi, Eski Kültür ve Eğitim Bakanı), Japonya
Büyükelçisi Nobuaki Tanaka ve “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” Turizm ve Dostluk Elçisi Hadise Açıkgöz de yer aldı.
Açılış Töreninde ayrıca Mersin'in kardeş şehri olarak konumlandırılan “Kushimoto” Temsilcisi Sayın Tokuhiro
Horiguchi, 1890 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na ait Ertuğrul Firkateyni'nin Japonya'yı ziyareti ardından yaşanan
felaketin Türk-Japon dostluğunun güçlü bir sembolü haline gelişi hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaştı.
Ön Açılış Töreninin ardından Noh performansı ve dünyanın tüm ülkelerinde faaliyetleriyle ün salan usta davul sanatçısı
Ichitaro, Japon Neyi sanatçısı Masaki Nakamura ve davul sanatçısı Akihiro Sato’nun bir araya gelmesiyle
oluşan geleneksel davul gösterisi gerçekleşti. Japonya’nın geleneksel kıyafeti olan “kimono”nun temel alınarak
tasarlandığı kıyafetler eşliğinde müzik ve dansla yoğrulmuş kimono, dans ve moda gösterisinin yer aldığı toplu bir
gösteri de sahnelendi.
"2010 Türkiye’de Japonya Yılı" kapsamında tüm yıl sürecek etkinlikler hakkında detaylı bilgi “2010 Türkiye’de Japonya
Yılı” resmi web sitesi olan www.japonya2010.org adresinden öğrenilebilir.
16
Ocak 2010
Örümcek ağı gibi(gülüşmeler)
Evet, evet
Öte yandan İstanbul, keyfi çıkarılacak bir şehir. İstanbul
hayatın tadını çıkarmak için Japon kentlerinden daha
güzel.
1994 yılında büyük bir deprem yaşayan Kobe ile 1999
yılında meydana gelen Marmara Depremi gibi büyük
afetlerde Türkiye ve Japonya birbirlerine yardım eden
ilk milletler olmuşlardır. 2009 yılı Ağustos ayında
AKOM’a ziyarete gelen Kobe heyeti ile Afet yönetimi
konusunda daha fazla işbirliği arzulandığı belirtilmişti.
Her iki ülkenin bu ortak acısı konusunda nasıl işbirliği
yapılabilir, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Deprem Japonya ve Türkiye’nin acısını hissettiği büyük
bir doğal felakettir. Japonya deprem konusunda çok
deneyimli bir ülke, Türkiye de depremden çok acı çekti.
JICA bu konuda İstanbul ile doğrudan işbirliğini daha da
geliştirebilir, Japonca da bir atasözü vardır: “Yediğiniz
şey çok sıcaksa boğazınızdan geçene kadar boğazınızı
yakabilir, ama mideye gittikten sonra o sıcaklık artık siz
rahatsız etmez.” İnsanlar deprem esnasında çok korkuyorlar,
çok acı çekiyorlar, ancak bir müddet sonra insanların
deprem felaketinin acısını unutmaya başlıyorlar,
depremden korunma hususunda gerekli önlemler alınmıyor.
Bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi gerekir,
özellikle okullarda çocuklardan başlayarak deprem bilincinin
toplumun tüm kesimlerine aşılanması gerekir.
geleceğe yönelik sembolik projelerin de sayısı artarak
devam etmektedir. Türkiye-Japonya arasında ticari ve
ekonomik ilişkileri yeterli buluyor musunuz? Türkiye
üretiminin % 40’ını gerçekleştiren İstanbul ile Japon
kentleri arasında ticari - ekonomik ilişkileri geliştirmek
için neler yapılabilir?
Japonya’da orta ve küçük ölçekli firmalar, Japon teknolojisinin
gelişmesinde büyük rol oynuyorlar, bu firmaların
Türkiye ile işbirliği yapmalarına şahsen destekliyorum,
ancak sorun şu ki, bu firmalar Türkiye ile ilgili yeterli
malumata sahip değiller, bu yüzden JETRO Türkiye’yi bu
firmalara tanıtmada yardımcı olabilir, İstanbul gibi büyük
bir kentte Japon firmalarının elbette yatırım yapmalarını
hem kendileri için hem de Türk – Japon liişkilerinin gelişmesi
açısından arzuluyoruz.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz, Türkiye’de
2010 Japonya Yılı’nın Türkiye – Japonya ilişkilerine
ivme kazandıracağını umuyor, bu vesileyle Türkiye’nin
Japon kültürünü daha iyi tanıyacağını düşünüyoruz.
Ben teşekkür ederim, sizin de söylediğiniz gibi 2010 yılı
Türkiye’nin Japonya’yı yeninden keşfetmesi için çok
güzel bir fırsat. Umarız en güzel şekilde faydalanılır ve
ilişkilere de olumlu bir ivme kazandırır.
Türkiye’de çok sayıda Japon firması bulunmakta ve
bunlardan bir kısmı da Türkiye’de büyük yatırımlar
yapmaktadır. Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi Projesi, Kaman
Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'nin inşası projesi gibi
Not: Başkonsolos Hayashi, dört yılı aşkın bir zamandır Türkiye'de. Ankara'da ikinci büyükelçi olarak görev yapmış.
Bir buçuk yıldır da İstanbul'da. Uluslararası ilişkiler mezunu. İki kız babası. Çocukları eğitimlerine yurt dışında
devam ettikleri için Türkiye'ye gelememişler. Eşi ise İstanbul'da yaşamaktan çok memnun.
e-bülten
17
Yaşam Kalitesi ve Sürdürülebilirliği Geliştirmede Öncü Bir Kent: Zürih
İsviçre’nin başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri olan
Zürih, günümüzde sahip olduğu yaşam kalitesi ve gerek
çevre gerekse ekonomi gibi alanlarda diğer pek çok dünya
kentinin arasından kolayca sıyrılmasına rağmen daha ileriyi
hedeflemeye devam ediyor. Kentin günümüzdeki başlıca
hedefleri; yaşam kalitesini koruma, sürdürülebilirliği geliştirme
ve vatandaşlara konut temini.
Şehir 2006 yılı verilerine göre karbon emisyonu oranını
1990 yılının %8,3 altına düşürdü. Ayrıca şehirde yapılan
oylama neticesinde 1990’da kişi başına düşen 6 tonluk
karbon emisyonu oranının 2050 yılında 1 tona düşürülmesi
yönünde çalışmalar yürütülmesine karar verildi. Zürih kenti
enerji verimliliği konusundaki başarılı çabalarıyla 170 şehri
kapsayan Avrupa Enerji Ödülleri kapsamında altın kategoriyle
ödüllendirildi.
Dünyanın En Zengin ve En Pahalı Şehirleri Belli Oldu
122 farklı mal ve hizmet bedeline göre
belirlenen dünyanın en pahalı şehirleri belirlendi.
Araştırma sonuçlarına göre Oslo, Zürih,
Kopenhag, Cenevre, Tokyo ve New York dünyanın
en pahalı şehirleri iken Kuala Lumpur,
Manila, Delhi ve Bombay ise listede yer alan
şehirler arasında ucuzluğuyla dikkat çekmekte.
Prices and Earning adlı İsviçre firması tarafından
yapılan araştırma için 2009 yılının Mart ve
Nisan ayları boyunca 73 farklı şehirden veri
toplandı. Araştırma neticesinde İstanbul’un en
pahalı şehirler kategorisindeki 73 şehir arasında
34. sırada olduğu saptandı.
Şehir genelinde özellikle 1990’larda oldukça yaygın olan
uyuşturucu kullanımı ve neticesinde işlenen suçlar ile antisosyal
tutum gibi problemler konusunda, yerel idarelerin
gösterdiği kararlı adımlarla olumlu sonuçların elde edilmesi
beklenmekte. Kentin gündeminde olan diğer iki önemli
konu da konut erişimi ve sürdürülebilirlik. Sosyal zenginliği
devam ettirebilmek için sadece varlıklı kişilere değil,
lumun tüm tabakalarına konut temin etmek amacıyla şehirde
çalışmalar devam etmekte. Zira gün geçtikçe kent
nüfusunun artması da bu probleme acil bir çözüm bulunmasını
beraberinde getirmekte. Şehrin nüfusunun 2011’de
400.000’e ulaşacağı tahmin edilmekte.
Zürih Belediyesi İsviçre Sosyal Demokrat Parti üyesi olan
Başkan Corine Mauch tarafında yönetilmekte. Mart
2009’da göreve gelen Mauch aynı zamanda kentin ilk kadın
belediye başkanı. Zürih Belediyesi bugün 23.111 personele
sahip ve bu rakam giderek artmakta.
Kaynak: http://www.citymayors.com/mayors/zurichmayor-mauch.html
Kişi başına düşen gelir bakımından en
zengin şehirlerin de tespit edildiği araştırma
sonuçlarına göre Kopenhag dünyanın en zengin
şehri. Geçen yıl 6. sıradayken bu yıl zirveye
tırmanan Kopenhag’ı Zürih, Cenevre, New York
ve Oslo izliyor. Geçtiğimiz yıl en zengin şehirler
kategorisinde 45. sırada yer alan İstanbul bu yıl
iki sıra birden gerileyerek 47. sırada yer aldı.
İstanbul, pahalılıkta 34. sırada yer aldı. Zenginlik sıralamasında
ise 2 basamak düşerek 47. sıraya geriledi.
18
Ocak 2010
Amsterdam Belediyesi Karbon Emisyonu İzleme Sistemi Kuruyor
Amsterdam Belediyesi vatandaşlarına iklim değişikliği ile
ilgili bilgilendirmede bulunmak için internet destekli bir
kentsel harita sistemi oluşturma kararı aldı.
Karbon emisyonunun çevreye etkileri konusunda vatandaşların
farkındalığını arttırmayı hedefleyen sistem ile
Amsterdamlılar ulaşım, enerji kullanımı ya da atıklardan
oluşan karbon emisyonu miktarı hakkında bilgilenecekler
ve aynı zamanda karbon ayak izinin nasıl azaltılabileceği
hakkında ipuçlarına kavuşacaklar. Söz konusu sistemin
ileriki yıllarda eş zamanlı bilgilendirme yapması
hedeflenmekte.
Kaynak:
http://www.citymayors.com/news/metronews_europe.html
EUROCITIES Çevre ve Ekonomik
Kalkınma Ortak Forumu Madrid’de
10 -12 Şubat 2010 tarihleri arasında İspanya’nın başkenti
Madrid’de EUROCITIES Çevre ve Ekonomik Kalkınma
Ortak Forumu gerçekleştirilecek olup toplantının ana teması
“Akıllı olmak, sürdürülebilir olmak: Geleceğinin şehirlerini
yeniden yapılandırmak” olacaktır.
İklim değişikliği ve ekonomik durgunluk, kentlerin
üstesinden geleceği ya da kaybedecekleri kilit küresel tehditler
olup acil müdahale gerektirmektedirler. Ortak forum
toplantısında, kentlerin bu şiddetli ve acil tehditler karşısında
rollerini ve yapılarını yeniden gözden geçirmeleri sağlanacak
olup, “Kentler iklim değişikliğine karşılık olarak ve ekonomik
performansı geliştirmek için hangi stratejileri benimsiyorlar?
Zor mali koşullarda sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için
hangi pratik adımları atıyorlar? Avrupa boyutu kentlerdeki bu
çerçeveyi ve eyleme geçmeye yönelik kaynakları nasıl geliştirebilir?”
sorularına cevap aranacaktır.
11 Şubat programı, hem Çevre Forumu hem de Ekonomik
Kalkınma Forumu’na yöneliktir. Sabah oturumlarında
mevcut sorunların bir taslağı çıkarılacaktır. 11 Şubat günü
öğleden sonra sadece siyasilere yönelik ve liderlikle ilgili bir
yan etkinlik de düzenlenecek olup bu etkinliğin konusu “Siyasiler,
yeşil ve düşük karbonlu bir ekonomiye yatırım konusunda
nasıl bir liderlik göstermeliler?” olacaktır. Etkinliğin
ikinci gününde (12 Şubat) Çevre Forumu ve Ekonomik Kalkınma
Forumu üyeleri ilk günde yapılan görüşmelerin sonuçlarını
kendi alanlarında incelemek ve olağan toplantılarını
yapmak üzere ayrıca toplanacaklardır.
Kaynak: https://www.eurocities.eu
“Şehirlerin Geleceği” Konferansı
Londra'da Düzenlenecek
08 -09 Şubat 2010 tarihleri arasında Londra'da düzenlenecek
olan "Şehirlerin Geleceği" isimli konferans; hızlı kentleşmenin
nasıl planlanacağı, yönetileceği ve mali olarak idare edilmesi
konularını ele alacak. Şehirler; enerji ve su tedariği, nüfus
yapısı ve iklim değişikliği gibi 21. yüzyılın getirdiği zorluklarla
mücadele etmek zorunda kalıyor ve sürdürülebilir çözüm
yoları için arayışlara giriyor.
Bu konferansta;
‣ Şehirlerin bu zorlukların üstesinden gelmek için neler
yapması gerektiği,
‣ Düşük karbonlu kalkınma yolları bulunması,
‣ Sosyal katılım için stratejik planlama,
‣ Altyapı için gerekli olan hizmetler ve Sürdürülebilirlikleri,
‣ Uzun soluklu büyüme ve sürdürülebilirlik için mali kalkınmanın
desteklenmesinde örnek aldığı modeller
Etkinlik Hakkında detaylı bilgiye aşağıdaki web sitesinden
ulaşılabilir:
http://www.chathamhouse.org.uk/cities2010/
e-bülten
19
ABD’de Açlık ve Evsizlik Problemleri Rekor Seviyeye Ulaştı
23 yıldan daha fazla süredir ABD Belediye Başkanları Topluluğu
ülke genelindeki açlık ve evsizlikle ilgili problemlerin güncel durumunu
ve kentlerin bu problemlerle mücadele izledik yolları içeren
bir doküman oluşturmaktalar. 1 Ekim 2008-30 Eylül 2009 arasındaki
dönemi kapsayan son rapora göre ABD’de evsizlik ve açlık problemleri
rekor düzeye ulaştı.
Şehirlerden toplanan verilere göre acil yiyecek ihtiyacı geçen yıla oranla yaklaşık
%26 daha arttı ve bu rakam son 18 yılda gerçekleşen en büyük artıştı.
Nashville’deki acil yiyecek yardımı ile ilgili talepler %74, Seattle’da %30, Los
Angeles’ta %10, Detroit’te ise %15 oranında artış gösterdi.
Yapılan araştırma ayrıca Los Angeles, Louisville ve Charlotte haricinde tüm kentlerde evsiz ailelerin ve evli olmayan yetişkinlerin
geçen yıla oranla artış gösterdiğini ortay çıkardı. San Francisco, Sacramento, Dallas, Boston, Kansas City ve
Charleston da evsiz ailelerdeki artış yüzdesinin çift haneli rakamlara ulaştığı saptanırken, Portland, Providence ve
Seattle’daki oranların geçen yıla oranla çok değişmediği gözlendi.
Kaynak: http://www.citymayors.com/features/uscity_poverty.html
2010 Karbon Zirvesi
ABD’nin başkenti Washington D.C. 19 Ocak 2010 ‘da
“2010 Karbon Zirvesi’ne (2010 Carbon Summit) ev sahipliği
yapıyor.
Konunun uzmanlarını ve karar vericilerini bir araya toplayarak
Aralık 2009’da Kopenhag’da gerçekleştirilen 15.
Taraflar Konferansı (COP15) nın sonuçlarının değerlendirilip,
ABD’deki karbon pazarının geleceğinin tartışılacağı
zirve, aynı zamanda sektörün önde gelen kişileriyle ortak
bir platformda buluşma ve fikir alışverişinde bulunma
ortamı sağlayacaktır.
Zirvede görüşülecek olan bazı ana başlıklar şu şekildedir:
2012 sonrası uygulanacak uluslararası politika, ABD karbon
politikası, karbon piyasasına genel bir bakış, gönüllü
karbon pazarı, AB politikası, vergilendirme, proje bazlı
esneklik mekanizmaları.
Kaynak: http://www.carbontradeex.com/carbon-summit.aspx
Tahran’da Bilim Forumu
23-25 Şubat 2010 tarihlerinde İran’ın
Başkenti Tahran önemli bir etkinliğe
ev sahipliği yapacaktır. Tahran Belediyesi’nin
katkılarıyla yapılacak olan 1.
Bilim Forumu ve Kentsel Kamu ve
Uluslararası İlişkiler Dalında En İyi Uygulamalar
Ödülü Töreni etkinliğinde
elektronik iletişim, iletişimsel Planlama,
vatandaşlık iletişimi, medya iletişimi,
kentsel uluslararası ilişkiler ve
işbirliği gibi konular ele alınacaktır.
İran’ın yerel ve kentsel yetkililerinin katılacağı, üniversite
profesörlerinin konuşma yapacakları ve seçilmiş bazı
makalelerin sunumunun yapılacağı forumda kentsel
kamu ve uluslararası ilişkileri dalında en iyi uygulamalar
tanıtılacak, kentsel projeler ziyaret edilecek. Aynı zamanda
toplantıyla paralel olarak kentsel yönetim alanında
yapılabileceklerin ve faaliyetlerin bir sergisi de yapılacaktır.
Kendi türünün İran İslam Cumhuriyeti’nde ulusal
düzeyde ilki olan bu etkinlik kentsel kamu ve uluslararası
ilişkiler ile aşina olmak için güzel bir fırsat oluşturacaktır.
Forum, aynı zamanda İran kentlerindeki meslektaşlarınızla
bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunmak için de güzel
bir fırsat sağlayacaktır.
20
Ocak 2010
Mexico City WMCCC Başkanı Oldu
Aralık 2009’da Kopenhag’da
alınan karar uyarınca
Mexico City,
2010’nun Aralık Ayında
BM İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi
(BMİDÇS) 16. Taraflar
Konferansı’na ev sahipliği
yapacaktır. Yine alınan
karar uyarınca Mexico
City Belediye
Başkanı Marcelo Ebard, “İklim İçin Belediye Başkanları
Dünya Konseyi’nin (WMCCC)” yeni başkanı, Bonn
(Almanya) Beleidye Başkanı Jürgen Nimptsch
ise“İklim İçin Belediye Başkanları Dünya Konseyi’nin
(WMCCC)” yeni başkan yardımcısı seçildi.
Bonn kenti, COP 16 Konferansından önce önemli bir
etkinliğe de ev sahipliği yapacaktır, 28 – 30 Mayıs 2010
tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ve UNDP, UN –
HABITAT, UNEP, Dünya Bankası ve IIED tarafından da
desteklenen etkinlikte (İklim Değişikliğine Adaptasyon’da
Birinci Dünya Forumu - Esnek Kentler), iklim
değişikliği ve küresel ısınma ile ilgili Mexico City’e giden
yolda (COP 16) hükümetler arasında müzakerelerin
yapılması beklenmektedir.
Kaynak:
http://www.iclei.org/index.php?id=1487&tx_ttnews[tt
_news]=4318&tx_ttnews[backPid]=983&cHash=02c404
bace
“Geleceğin Enerjisi Dünya Zirvesi”
Abu Dabi’de Başladı
18 Ocak 2010 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin
Başkenti Abu Dabi’de başlayan “Geleceğin Enerjisi
Dünya Zirvesi” önemli dünya liderlerini, yatırımcıları,
araştırmacıları, hem yenilenebilir hem de geleneksel
enerji sektörlerinden iş topluluklarını bir araya getirecek
bir etkinliktir. Etkinlik, iklim değişikliği, enerji güvenliği,
siyasi ve ekonomik istikrar gibi önemli dünya
meselelerine gerçek ve ispatlanmış çözümler bulma
ve uygulamada ön planda olan kurumlar için bir platform
oluşturmaktadır. Etkinliğe İspanya, Danimarka
ve Monako Veliaht Prensleri, Yunanistan, Maldivler
Malezya, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Güney Kore,
Hindistan, Uganda, Gana ve İsviçre’den Bakanlar,
dünyanın önde gelen yeni enerji firmalarından yetkililer,
Masdar Enstitüsü, MIT, Berkeley, Imperial College
ve daha pek çok kurumdan önemli öğretim görevlileri
katılmaktadır. Etkinlik 21 Ocak günü sona erecektir.
Zirve ile ilgili bilgilere şu web sitesinden ulaşılabilir:
http://www.worldfutureenergysummit.com
Şehirler İttifakı Yıllık Toplantısı Hindistan’ın Bombay Kentinde
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Kültürlerin Yakınlaşması Yılı çerçevesinde, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı
(UCLG) ve Şehirler ittifakı (CA- Cities Alliance) tarafından Hindistan'ın Bombay kentinde 18 Ocak 2010 tarihinde "Şehirler
İttifakı’nın Yıllık Toplantısı" düzenlenmektedir. Toplantı; politika ve stratejiler, sürdürülebilir çevrenin oluşturulması,
planlı yapılanma, kentsel büyüme stratejileri ve kentleri ilgilendiren bir dizi konu üzerinde şehirler arasında işbirliğinin
geliştirilmesini amaçlamaktadır.
Kaynak:http://www.cities-localgovernments.org & http://www.citiesalliance.org/ca/node/1832
e-bülten
21
Yeni Yeşil Ekonomi Konferansı ABD’nin Washington Kenti’nde Yapılıyor
Washington Ronald Reagan Yapı ve Uluslararası Ticaret Merkezi’nde 20 – 22 Ocak 2010 tarihleri arasında düzenlenmekte
olan Çevre ve Siyaset konferansına Fen ve Çevre için Ulusal Konseyi (NCSE) ev sahipliği yapmaktadır. Bir yüzyıllık tarihi
belirleyen NCSE, ulusal konferansta yeşil ekonominin tanımını kapsayan yapılanmış diyaloga birçok farklı sektörden gelen
öncü lider ve müdürleri bir araya getirmektedir.
Binden fazla katılımcıya ev sahipliği yapmakta olan Yeni Yeşil Ekonomi Konferansı; ticaret adamlarını, çevre uzmanlarını,
politikacıları, sivil toplum örgütlerini, üniversite öğretim üyelerini ve öğrencileri bir araya getirmektedir.
Kaynak: http://ncseonline.org/conference/GreenEconomy/
Suudi Arabistan'da Şehir Planlama Konferansı Yapıldı
10–12 Ocak 2010 tarihleri arasında "Şehir Planlama Deneyimler ve Sonuçlar" konulu uluslararası
konferans, Suudi Arabistan'ın Doğu Eyaletinin Jubail Sanayi Şehrinde düzenlendi. Jubail ve Yanbu Kraliyet
Komisyonu Başkanı Prens Saud Bin Abdullah Bin Thunyan Al-Saud himayesi altında düzenlenen
konferans ile eş zamanlı ve aynı temayı taşıyan bir sergi de yapıldı.
Konferans, Jubail Sanayi Şehrini desteklemeyi ve böylece tanıtımını yapmayı; planlamanın çeşitli
alanlarındaki en son gelişmeleri izleyerek bilgi sahibi olmayı; gelecekteki uygulamalar için başkalarının
deneyimlerinden faydalanmayı; dezavantajları önlemek için onları tanımayı; bilgi paylaşımını, şehir
planlama alanında çalışan kamu, özel sektör ve mühendisler arasındaki etkileşimi artırmayı ve bu sayede
deneyim kazanmayı; kentsel ve mimari planlamanın geliştirilmesinde özel sektörün rolünü vurgulamayı
ve şehir planlamasında çevreyi korumanın ve sürdürülebilir kalkınmanın taşıdığı önemin altını
çizmek amacıyla yapıldı.
Konferans’ta şu konular ele alındı: Stratejik ve yapısal planlama, ulaşım planlaması, kentsel tasarım,
planlamada teknoloji uygulamaları, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil şehirler, şehir planlanmasında
son kavramlar ve teknikler, kentsel gelişmenin ekonomik boyutu, kalkınma için bir araç olarak turizm
planlaması, şehir merkezlerinin ve sahil kesimlerinin geliştirilmesi ve pazarlanması, özel sektörün
kentsel planlamadaki ve kentsel tasarımı geliştirmedeki rolü, şehrin gelişmesinde planlama yöntemlerinin
etkisi.
Kaynak: http://www.jubailcityplanning.com/index.htm
22
Ocak 2010
5. Afrika Kentleri Zirvesi Marakeş’te (Fas) Yapıldı
Ana temasını “Bölgesel ve Yerel Afrika Yönetimleri”nin
oluşturduğu 5. Afrika Kentleri Zirvesi, 16–20 Aralık 2009
tarihleri arasında Fas’ın Marakeş şehrinde düzenlendi,
etkinliğe 53’ünü Afrika Ülkelerinin oluşturduğu 100’e
yakın dünya ülkesinden cumhurbaşkanları, başbakanlar,
ekonomi, çevre ve istihdam bakanları, bölgesel ve yerel
hükümetler ulusal birlikleri başkanları, bölgesel/yerel
yönetimlerin belediye başkanları, kamu/özel sektör
temsilcileri, ekonomi
kurumları temsilcileri,
sivil toplum örgütleri
temsilcileri, öğretim
görevlileri ve uzmanlar,
Afrika bölgesel ekonomi
gruplarının temsilcileri
ile kalkınma işbirliği
ortaklarından 3000 kişi
katıldı.,
Afrika Kentleri Zirvesi
her üç yılda bir Afrika’nın
farklı bölgelerinde düzenlenmekte
olup, Afrika
ülkelerinin yönetimi ve
kalkınmasında yerel
hükümetlerin rolünün ve konumunun ortaya konulması,
bunun yanında Afrika’daki desantralizasyon sürecinin
hızlanması konularında verimli çalışmalar yürütmektedir.
Afrika Kentleri Zirvesi ayrıca, merkezi hükümetlere arasındaki
ilişkileri tamamlamayı amaçlayan yerel/ bölgesel
hükümetler ile şehir diplomasilerinin konuşlandırılması
için benzersiz bir fırsat oluşturmaktadır. Yerel yönetimlere
tek bir ağızdan cevap vermeleri ve böylece diğer
paydaşlarda tutarlı bir diyalog geliştirmeleri dolayısıyla
Bölgesel ve Yerel Yönetimler Ulusal Birlikleri şehir diplomasisinde
önemli bir paydaştır. Şehir diplomasileri ve
bölgesel/yerel yönetimler 2004 yılında kurulan Birleşmiş
Şehirler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı (UCLG) ile 2005’de
kurulan UCLG Pan-Afrika Örgütü’nün de desteğiyle artık
daha güçlü bir duruş sergilemektedirler.
Bilindiği gibi, Afrika Kentleri Zirvesi’nin ilki “Afrika’nın
kalkınmasında yerel yönetimlerin rolü” temasıyla
1998’de Abidjan’da (Cote d’Ivoire), ikincisi “Kıtanın sürdürülebilir
kalkınmasını sağlamak için yerel yönetimlere
kaynak yaratma” temasıyla 2000’de Windhoek’de (Namibya),
üçüncüsü “Afrika yerel yönetimlerinde temel
hizmetlere erişimi güçlendirmek” başlığıyla 2003 yılında
Yaounde’da, dördüncüsü “Bin Yıl Kalkınma Hedeflerine
erişmek için güç birliği inşa etme” başlığıyla 2006’da
Nairobi’de (Kenya) düzenlemiştir.
Zirve ile ilgili bilgilere şu web sitesinden ulaşılabilir:
www.africites.org
Uluslararası İnovasyon, Yönetim ve Teknoloji Konferansı Güney Afrika’da Yapılacak
Uluslararası İnovasyon, Yönetim ve Teknoloji Konferansı 29-31
Ocak 2010 tarihleri arasında Güney Afrika’nın başkenti Cape
Town’da gerçekleştirilecektir.
İnovasyon, yönetim ve teknoloji konularında çalışan sektörün
önde gelenlerini, öğretim görevlilerini, uzman ve öğrencileri
bir araya getirerek tecrübelerini paylaşarak, fikir alışverişinde
bulunmalarını amaçlayan konferansta ayrıca bu konularda
karşılaşılan sorunlar ve uygulanabilecek yöntemler masaya
yatırılacaktır. Konferans boyunca çeşitli çalıştayların da düzenlenmesi
planlanmaktadır.
Kaynak: http://www.waset.org/conferences/2010/capetown/icimt/
e-bülten
23
DOSYA
Barselona: Nostalji ve Modernitenin Armonisi
Hulusi Köse 2
İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri olan Katalonya bölgesinin başkenti Barselona ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi
arasında Kardeş Şehir anlaşması 05 Ocak 1997 tarihinde dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN ile dönemin Barselona Belediye Başkanı Pasqual MARAGALL arasında Barselona’da imzalanmıştır.
90’lı yıllar yerel demokrasiyi geliştirme ve sağlamlaştırma ile ekonomik ve kültürel ilişkileri güçlendirme amacına yönelik
eyleme geçme gereğinin çok büyük öneme sahip olduğu bir dönemdir. Bu bağlamda İstanbul ile Barselona arasında imzalanan
Dostluk ve Kardeş Şehir Protokolü, iki şehrin vatandaşları arasındaki daimi dostluk ve işbirliğine katkıda bulunmayı
ve yerel yönetimler konusunda karşılıklı olarak bilgi ve deneyimlerin etkin paylaşımını gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Bu hedefler doğrultusunda ortak çalıştaylar düzenlenmekte, çeşitli kültürel etkinlikler düzenlenerek iki kent arasındaki
yakın ilişkiler daha da güçlendirilmektedir.
Nostalji ve Modernitenin Meydana Getirdiği Armoni Kent: Barselona
M.Ö. 230 yıllarında kurulmuş olan ve tarihi İspanya'dan çok daha
öncelere dayanan Barselona, Katalonya özerk bölgesinin başkentidir.
İspanya'nın nüfus bakımından ikinci büyük kenti olan Barselona,
Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmıştır. Nostalji ve
modernitenin meydana getirdiği armoni kenti çepeçevre sarmakta
olup, tarihi, kültürü, geleneği ve coğrafyasıyla Barselona gerçek bir
Akdeniz şehridir. Dünyaca ünlü ressam Piccaso, ünlü mimar Antoni
Gaudi ve kâşif Christopher Columbus gibi sanatçı ve araştırmacıları
yetiştiren Barselona’nın yaygın dili Katalancadır.
Barselona; uluslararası ekonomik aktivitesinde ve uluslararası pazarda,
rekabetçi ve stratejik sektörlerde yükselmektedir. Barselona’nın
bu yükselişinde özellikle fuarı, limanı, havalimanı, serbest bölge
birliği ve turizm birliği önemli rol oynamaktadır. Barselona’nın ekonomik
aktiviteleri 1999-2006 arasında %14,5 oranında artmıştır ayrıca
İspanya genelindeki firmaların %15’i Barselona’dadır. Barselona’nın
en önemli ekonomik özelliklerinden biri, endüstriyel temele dayalı
olmasıdır. Barselona, rekabetçi ve ihracat-odaklı;
• Otomotiv,
• Tüketici elektroniği,
2 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü Uzman Koordinatörü
24
Ocak 2010
• Kimya ve ecza sanayii,
• Yiyecek ve içecek endüstrileri
gibi endüstriyel sektörlerde uzmanlaşmıştır. Ayrıca;
• Ortak hizmetler,
• Kültür endüstrileri,
• Görsel-işitsel üretim,
• Bilgi ve iletişim teknolojileri,
• Biyo-teknoloji,
• Havacılık ve uzay sanayii gibi
endüstriler Barselona’da yükselişte olan sektörlerdir. Ticaret, lojistik hizmetleri, tıbbi hizmetler, tasarım ve reklam, uzun
zamandır geleneksel hale gelmiş sektörlerdir.
Barselona’da Kentsel Planlama
Barselona; Kentsel Planlama, Kentsel Dönüşüm ve Kıyı Kullanımı konusunda
dünyanın en önde gelen kentlerindendir. Barselona Yönetimi özellikle
1992 Olimpiyatları düzenlemeye dönük yarışa girişildiği dönemde
kentin sanayileşme modelini aşarak, Barselona’yı Avrupa çapında bir
finans ve hizmet merkezi yapmayı amaçlayan yeni bir sosyoekonomik
modele yönelmiştir. Plan bu modelin gerektirdiği stratejiyi uygulayabilmek
için, sıkışık kent merkezinin dışında, iyi ulaşım ilişkilerine sahip yeni
merkez alanlarının düzenlenmesini öngörüyordu. Bu Plan “Kentsel Dönüşüm
Projeleri” olarak adlandırılmıştır. 1990 yılında onaylanan “Barselona
2000” adlı ilk Stratejik Planın arkasından, 1994 ve 1999 yıllarında onaylanan
2. ve 3. aşama planlar gelmiştir. Kentsel Dönüşüm çerçevesinde 2002
yılında Metropoliten Planlama aşamasına geçilmiş, 2005-2007 yılları
arasında bu Plan revize edilerek uygulanmaya devam edilmektedir. Plan
çerçevesinde kenti yurt dışında tanıtarak yabancı sermaye çekmeyi hedefleyen “Barselona Gelişme Ajansı (BDA)” kurulmuştur.
Barselona, Kıyı Dönüşüm Projesi konusunda başlı başına önemli bir örnektir. Tarihi kent önündeki eski dok adaları üzerinde
çarşı, restoran, sergi ve gösteri işlevlerini barındıran yeni binalar yapılmıştır. Kentin kuzey doğusunda kıyı boyunca
uzanan eski endüstri yapılarının yerinde beş kilometrelik bir plaj kordonu düzenlemesi yapılmıştır; yıllar içinde B-tipi plaj
haline gelen Barselona'da artık kent içinden denize girilebilmektedir.
1997 yılında kardeş şehir protokolü imzalayan İstanbul ile Barselona
arasındaki ilişkiler kültürel, ekonomik, teknik ve belediyeler arası işbirliği
boyutunda artarak devam etmektedir. Son dönem İBB – Barselona ilişkisine
baktığımızda düzenlenen ortak çalıştaylar, kültürel aktiviteler ve
teknik ziyaretler var olan iyi ilişkinin daha üst seviyeye taşınacağını göstermektedir.
Son dönem İstanbul – Barselona ilişkisinden bazı kesitler;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir TOPBAŞ ile Barselona Belediye Başkanı Sayın Jordi HEREU’nun 15 Mayıs
2009 tarihinde Barselona’da yaptıkları görüşmede İstanbul ve Barselona arasında yerel yönetimler, iş dünyası ve akademik
çevreler arasında bir köprü oluşturulmasını amaçlayan “İstanbul ile Barselona Arasında Ekonomi ve Kültür Köprüsü”
projesi gündeme gelmiştir. Bu kapsamda bir İspanyol heyeti 29 Haziran - 2 Temmuz 2009 arasında İstanbul'u ziyaret ederek
projenin fiilen başlaması için görüşmeler yapmıştır. Bu çalışmayla İstanbul ve Barselona arasında ekonomik, bilimsel,
teknik ve belediyeler arası işbirliği gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.
e-bülten
25
Bu ticari ve ekonomi işbirliğinin yanı sıra iki kent arasında ortak çalıştaylar düzenlenmektedir. Bu Çalıştaylardan biri 02 –
03 Aralık 2009 tarihleri arasında Barselona ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi
arasında İMP (İstanbul Metropoliten Planlama) Kentsel Tasarım ve Yarışmalar
Grubu tarafından yürütülmekte olan “Kağıthane Cendere Vadisi Rehabilitasyon
Amaçlı Özel Proje Alanı” çalışması kapsamında “22@ Barcelona Küme
Gelişimi Modeli” deneyim paylaşımı amacıyla “Cluster Development
Experiences 22@ Barcelona” başlığı altında düzenlenen Çalıştay’dır. İMP
(İstanbul Metropoliten Planlama) tarafından organize edilen Çalıştay’a;
sanayi kullanımlarının üniversite destekli ileri teknolojiler üreten ve kullanan
birimlere dönüşünün sağlanması doğrultusunda 22@Barcelona projesi
deneyimlerinin paylaşımı ve “Küme Gelişimi” konusunda bilgi vermek üzere
Barcelona’dan 22@Barcelona CEO’su Josep Miquel Pique, Şehir Plancısı
Rosina Vinyes i Ballbe, Altyapı Direktörü Ramon Sagarra i Ruis katılmıştır.
Çalıştay sonunda; Küme Gelişimi Modeli’nin bu alanda nasıl uygulanacağına dair fikirler tartışılmış, bu alanda yapılacak
çalışmanın sadece ekonomik boyutta değil aynı zamanda sosyal boyutta da olması gerektiği belirtilmiştir. Yapılacak çalışmanın
22@Barcelona modelini örnek almasını ancak proje alanının özellikleri ve Türkiye’nin ve İstanbul’un kendine özgü
dinamiklerinin analiz edilmesinin ve bu dinamiklere göre öneri geliştirilmesi gerektiğini önemle vurgulamışlardır.
Bu teknik çalıştayların yanı sıra İstanbul ile Barselona arasında kültürel ilişkileri güçlendirme amacına yönelik çeşitli etkinlikler
düzenlenmiştir. Düzenlenen bu etkinliklerden biri; La Mercè Festivali’dir. 23 – 24 Eylül 2009 tarihinde Barselona’da
düzenlenen La Mercè Festivali vesilesiyle Meclis 1. Başkan Vekili Sayın Ahmet Selamet ve beraberindeki heyet Barselona’ya
bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Barselona Belediye Başkanı Sayın Jordi HEREU Barselona için çok büyük önemi olan bu
kutlama günlerinde Sayın Ahmet SELAMET ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan,
kardeş şehir İstanbul ile coşku ve sevinçlerini paylaşmaktan duyduğu memnuniyeti
ifade etmiştir. Festival kapsamında Barselona Denizcilik Müzesi’nde ‘Soul of İstanbul
/ İstanbul’un Ruhu’ adlı sergi açılmıştır.
Barselona Uluslararası İlişkileri ve Uluslararası Etkinlikler
Barselona önemli uluslararası yerel yönetimler birliklerinin de merkezi konumundadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir TOPBAŞ’ın da eş-başkanı olduğu
UCLG (Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı) ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin Yönetim Kurulu Üyesi olduğu Metropolis’in (Dünya Büyük Metropoller
Birliği) genel merkezleri Barselona’dadır.
Barselona ayrıca çok önemli uluslararası etkinliklere de ev sahipliği yapmıştır. Bu
etkinliklerden biri; 1992 yılında düzenlenen 25. Olimpiyat Oyunları’dır.
2004 UNIVERSAL FORUM’u da Barselona’nın ev sahipliğinde gerçekleşmiştir.
Barselona’nın Yurtdışındaki En Büyük Elçisi: Barça
Barselona denilince akla dünyaca ünlü Barcelona FC takımı gelmektedir.
Kentin en önemli sembollerinden olan Barça, oynadığı futbol ile dünyanın
en büyük kulüplerinden biridir ve kentin yurtdışındaki tanıtımını en iyi şekilde
yapmaktadır. Barselona hala renklerinin kutsallığını bozmamak için
formasına ticari reklam almayı reddetmektedir. FC Katalan bölgesinin Milli
Takımı gibi olan Barselona, maçlarını Stadium Nau Camp da yapmaktadır.
Barselona ile gelişen ilişkiler birçok
alanda somut meyvelerini vermeye
başladı bile… Dünya futbolunun en köklü ve başarılı takımlarından biri olan
Barcelona takımı ile THY arasında imzalanan anlaşmaya göre artık THY, Barcelona'nın
"resmi taşıyıcısı" ünvanını aldı. (Aralık 2009) Gelecek 3 yıl boyunca Barcelona futbol
takımını yurt dışı deplasman maçlarına THY'nin tahsis edeceği uçak taşıyacaktır.
26
Ocak 2010
Sonuç Olarak; “Viva İstanbul, Yaşasın Barselona!”
Kardeş şehrimiz Barselona bağlı bulunduğu bölgenin ticaret faaliyetleri ve
gelişmişlik bakımından dünyanın önemli kentlerinden bir tanesidir.
“Kentsel Dönüşüm Projeleri” ile Barselona, plan hiyerarşisi içerisinde kentleşmiştir.
Tarihi değerler korunmuş bu yolla turizm potansiyeli geliştirilmiştir.
Kıyı kullanımı tamamen halka bırakılmıştır.
Kardeş şehrimiz Barselona ile ilişkilerimiz ise kültürel, ekonomik, teknik ve
belediyeler arası işbirliği boyutunda artarak devam etmektedir. “Viva İstanbul, Yaşasın Barselona!”
e-bülten
27
İZLENİM
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONFERANSI TARAFLAR TOPLANTISI COP 15 /CMP5
Dünya’nın Nabzı 07- 18 Aralık 2009 Tarihleri Arasında Kopenhag’da Attı
Dr. Oğuz Can 3
Artık tüm etkileri ile yaşamakta olduğumuz, “İklim Değişikliği” veya
bir diğer bilinen adıyla “Küresel Isınma”nın temelinde; yeryüzünü
ısıtan güneş ışınlarının bir kısmı uzaya geri yansıtılırken, sera etkisi
olan karbondioksit (CO 2 ) ve benzeri gazların miktarının artması ile
atmosfer ve yeryüzünde tutulan ışınımın da artması sonucu oluşan
ilave ısınma bulunmaktadır.
Sera gazı etkisi olan başlıca gazlar arasında en yaygın olarak;
‣ Karbon Dioksit (CO 2 ),
‣ Metan (CH 4 ),
‣ Nitrozoksit (N 2 O),
‣ Hidroflorokarbonlar (HFCs),
‣ Perflorokarbonlar (PFCs) ve
‣ Kükürthekzaflorid (SF 6 )
yer almaktadır.
Sera gazı yoğunluğunun atmosferde arttığı sürece iklim değişikliği etkilerinin
daha şiddetli olarak kendini göstereceği bilimsel verilerle desteklenmiş ve
genel kabul görmüş bir durumdur. Bu durum insan kaynaklı enerji, sanayi,
ulaşım, atık yönetimi, tarım, arazi kullanımı, ormancılık gibi sektörlerde oluşan
sera gazı emisyonlarının azaltılmasını gerektirmektedir.
1988 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations
Environmental Program – UNEP) ve Dünya Meteoroloji Örgütü (World
Meteorological Organization – WMO)’nün desteğiyle kurulan “Hükümetler
arası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change –
IPCC)” insan kaynaklı iklim değişikliği ile ilgili bilimsel, teknik ve sosyoekonomik
araştırmalar yapmakta, en güncel modelleri ortaya koyarak belirli
periyotlarda açıklamaktadır. IPCC’nin birinci değerlendirme raporu 1990
yılında, ikinci değerlendirme raporu 1995’de, üçüncüsü de 2001 yılında
3 İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSTAÇ AŞ. Sistem Geliştirme Md.
28
Ocak 2010
yayımlanmıştır.
Son olarak Aralık 2007’de yayınlanan IPCC
4.değerlendirme raporuna göre; 20.yüzyılda ortalama
hava sıcaklığının 0,74ºC artmasıyla birlikte küresel buzlar
erimiş ve okyanus seviyeleri 17cm artmıştır. Maldiv
Adaları ve küçük ada devletleriyle Bangladeş gibi 1-2
metre deniz seviyesinden yüksekliği olan kıyı devletleri
su seviyesindeki artışlardan yaşam ve mülkiyet konusunda
en fazla etkilenecekler arasında kabul edilmektedirler.
Eğer sera gazları azaltılmazsa Grönland'da su
seviyeleri 7 metreye kadar yükselecek, küresel sıcaklıkların
ortalama 1,5-2,5 ºC artmasıyla yaklaşık %20-30 canlı
türü kaybolacak, nüfusun artmasıyla birlikte su kaynaklarının
kullanımında, arazi kullanımında ve ekonomik
kaynaklarda sıkıntı yaşanacağı gibi kentlerde de problemler
yaşanacaktır. Araştırmalara göre bazı bölgelerde
yağışlar aşırı artacağı gibi bazı bölgelerde de azalacak ve
her iki durumda da sıkıntılar olacaktır.
Su seviyelerinin artması, sel ve su taşkınlarını artıracak
ve bu durumda toplumda değişikliklere neden
olacaktır. 2080’lerde dünya nüfusunun %20’si ki
bu oran 2 milyar kişinin üzerinde bir nüfusa tekabül
etmektedir, daha çok nehirlerin taşma olasılığının
yüksek olduğu yerlerde yaşayacaklar. 2020
yılında Afrika’da yaşayan 75 ila 250 milyon insan
su konusunda sıkıntı yaşayacaktır. Okyanuslarda
ise 1750’lerden beri insan kaynaklı karbondaki
artış ve ortalama PH oranında 0,1 birim düşüşle
sudaki asidik oranda artış gözlenmektedir. Atmosferdeki
CO 2 oranındaki artış asit oranını
artırdığı gibi deniz organizmalarını da etkileyecektir.
IPCC’nin dördüncü değerlendirme raporuna
göre 2020 yılında emisyonların 1990 yılı seviyesine
göre %25-45, 2050 yılında ise % 80 azaltılması
gerekliliği ifade edilmektedir.
İklim değişikliği ve etkileri ile mücadelede;
Ulaşım, sanayi, enerji kullanımı, atık, tarım ve
ormancılık gibi alanlardan atmosfere salınan insan
Kaynaklı sera gazlarının azaltımı,
İklim değişikliğine hassas bölgelerin adaptasyonu,
Yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve gelişmekte
olan ülkelere transferi,
İklim değişikliğini önlemek amacıyla yapılacak
yatırımlar için gerekli yapılabilmesi için gerekli
finansmanın sağlanması hedeflenmiştir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
ve Kyoto Protokolü
I. Dünya İklim Konferansı 1979 yılında yapılmıştır. Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
(United Nations Framework Convention for Climate
Change - UNFCCC) 1992 yılında Rio’da yapılan Çevre ve
Kalkınma Konferansında kabul edilmiş ve 21 Mart 1994
yılında yürürlüğe girmiştir.
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin yetersiz olduğu
kabul edilerek, yükümlülüklerin daha sıkı hale getirilmesi
ve yasal bağlayıcı bir belge olması amacıyla yine sözleşmenin
çatısı altında hazırlanan Kyoto Protokolü ise Aralık
1997 tarihinde protokolü imzalayan ülkelerin küresel
sera gazı emisyonunun % 55’ini temsil etmesi halinde
yürürlüğe konulması koşulu ile kabul edilmiştir. Ancak,
tüm dünya sera gazı emisyonlarının % 25'inden tek başına
sorumlu olan ABD'nin, % 17’sinden sorumlu olan
Rusya ve % 1,5'lik paya sahip Avustralya'nın imzalamaması
sonucu uzun yıllar yürürlüğe girememiştir.
2004 yılındaki taraflar toplantısında Rusya’nın protokolü
ani bir kararla onaylamasıyla da 16 Şubat 2005 tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
Sözleşmede (UNFCCC) ülkeler yükümlülüklerine göre
farklı eklerde listelenmiştir. Ek-1 listesinde Avrupa Birliğinin
tek bir ülke olarak değerlendirildiği 41 adet OECD
(Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üyesi olan sanayileşmiş
ülkeler ile ekonomileri geçiş sürecinde olan
ülkeler yer almıştır. Ek-2 listesinde ise hepsi OECD üyesi
olan ve Ek-1 listesinde de yer alan 24 ülke bulunmaktadır.
Ek-1 listesi ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma
konusunda öncü olmaları beklenmektedir. Ek-2 listesi
e-bülten
29
ülkeler ise gelişmekte olan ülkelere İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yapılacak projelere
finansman sağlamak ve bu ülkelere yardımcı olmakla
yükümlüdür. Ek-1 dışı ülkeler ise çoğunlukla gelişmekte
olan ülkelerdir.
Türkiye: EK1 ülkesi olup; 26 Ağustos 2009 tarihinde de
KP’ne taraf olmuştur. Türkiye sayısal bir azaltım hedefi
olmadığı için Ek-B ülkesi değildir. 2012 yılına kadar herhangi
bir azaltım sorumluluğu bulunmamaktadır. 9 Kasım
2001 tarihinde COP7 Marakeş’te alınan 26/CP.7
numaralı karar ile: Taraflar “Türkiye’nin özgün koşulları
ile diğer Ek1 ülkelerinden farklı bir pozisyonda bulunduğunu”
tanımaya davet edilmektedir.
Kopenhag Gündemi
7-18 Aralık 2009 tarihleri arasında BMİDÇS 15. Taraflar
Konferansı Danimarka/Kopenhag da 194 ülkeden
40.000’in üzerinde ülke delegasyonları, sivil toplum
kuruluşları basın ve 130 dünya liderinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Müzakerelerin ana başlıklarını:
Emisyon hedefleri, hedef yılı ve azaltım gerçekleştirilecek
referans yılını içeren Azaltımmitigasyon
İklim değişikliğinin getirdiği çevresel, sosyal ve
ekonomik etkilere adaptasyonu sağlayacak
Adaptasyon
Teknoloji Transferi,
Ve Finansman oluşturmaktadır.
Kopenhag’daki 15. Taraflar Konferansı (COP15), gelişmekte
olan ülkeler, Çin, AB, ABD arasındaki diyaloglar
neticesinde kilitlenme noktasına gelmiş, daha sonra ABD
ve anahtar ülke konumundaki Çin, Hindistan ve Brezilya
gibi ülkelerin Cumartesi gününe sarkan kapalı grup toplantıları
sonucunda ancak bir mutabakat metni –
Copenhagen Accord- ile sonuçlanmıştır.
Müzakerelerde, gelişmekte olan ülkeler için, İsveç: 800
milyon Avro, Danimarka 160 milyon Avro katkıda bulunmayı
açıklarken, AB’nin kısa dönem finansman için
Brüksel’de 11 Aralık 2009Cuma günü almış olduğu karar
ile 2012 yılına kadar yılda 2,4 milyar Avro olmak üzere
7,2 milyar Avro’’luk finans paketi açıklamıştır.
Kopenhag Mutabakat Metni ile
sonuçlanan müzakerelerde Gelişmekte
olan ülkelerin uyum ve
azaltım faaliyetlerinin finansmanı
için 2010-2012 periyodunda
30 milyar dolar, 2012-2020
arasında yıllık 100 milyar dolarlık
fonun harekete geçirilmesi hedeflenmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirak şirketlerinden
İSTAÇ AŞ. Uzmanlarının da yer aldığı Türkiye heyetinde;
İklim Değişikliği Koordinasyon kurulu üyeleri, ilgili kamu
kurumlarının üst düzey yetkilileri, üniversiteler ve İş
dünyasından oluşan 115 kişilik heyet yer alarak, müzakerelerde
katılım sağlamıştır. Ayrıca Çevre ve orman Bakanı
Prof. Dr. Veysel Eroğlu, TBMM Çevre Komisyonu başkanı
Sn. Haluk ÖZDALGA, Başkan vekili Prof.Dr. Mustafa
ÖZTÜRK’ ÜN de dâhil olduğu dört milletvekilimiz de
müzakerelere iştirak etmişlerdir. 14 Aralık Pazartesi
günü Türkiye İklim Değişikliği Stratejik Planının sunumunun
yapıldığı bir yan etkinlik yapmıştır.
Sn. Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL
17 Aralık Perşembe günü üst düzey
Toplantıda Türkiye adına bir konuşma
yapmıştır.
Gelinen son noktada Kopenhag Mutabakat Metni gereği,
Türkiye Kyoto Protokol’ü tarafından Ek 1 ülkesi olarak
değerlendirildiği için emisyon azaltım planını tüm ekonomi
bazında 31 Ocak 2010 tarihine kadar UNFCCC’ye
bildirmek zorundadır. Mutabakat Metni 2010 yılı Haziran
ayında Bonn’da yapılacak ara toplantıdan sonra
muhtemel bir ilerleme ile Meksiko kentinde düzenlenecek
olan COP16 taraflar konferansında bağlayıcı bir doküman
haline gelecektir.
Mutabakat metni başlıca;
‣ Küresel sıcaklığın 2 0 C’nin altında tutulması,
‣ Sürdürülebilir kalkınma için düşük emisyonlu
kalkınma stratejinin benimsenmesi,
‣ EK-1 ülkelerinin sera gazı azaltım hedeflerinin
belirlenmesi;
‣ EK-1 Dışı ülkelerin ise, sera gazı azaltım eylemlerini
benimsemelerini ve Sekretarya’ya iletilmesini
talep etmektedir.
30
Ocak 2010
Mutabakat metni her ne kadar bağlayıcı olmasa da
(mevcut durumu itibariyle) bir yol haritası olarak değerlendirilmektedir.
Yerel Yönetimler Ve İklim Değişikliği
BM 2006 tarihli nüfus raporuna göre; “2050” yılında
dünya nüfusu 6,7 milyardan 9,2 milyara çıkacaktır. 1950
yılında dünya nüfusunun 2,5 milyar olduğunu düşündüğümüzde
1950’den 2050’ye dünya 4 kat küçülmüş olmaktadır.
Nüfus artışı ağırlıklı olarak gelişmekte olan
ülkelerde ve kırsal alanlardan kentlere doğru gerçekleşmektedir.
Dünya nüfusunun % 50’sinin yaşadığı kentler
önümüzdeki dönemde hızla % 80’lere varan oranlarda
daha kalabalıklaşacaktır. İnsanın makro ölçekteki hali
olan dünyamız, 2ºC’lik bir sıcaklık artışı karşısında iklim
değişikliğine ekstrem hava koşulları (bölgesel su baskınları,
sızaklık dalgalanmaları, fırtınalar, kuraklıklar…) ve
salgın hastalıklar ile tepki vermektedir. İnsan ve Dünya
arasındaki analojiye daha birçok örnek verebiliriz. Buradan
çıkarılacak sonuç Dünya’nın insanlar üzerinde olan
hukukunun korunması şeklinde olmalıdır.
10 milyar insanın yiyecek, giyecek, barınma, ulaşım
ihtiyaçlarını düşündüğünüzde, ayrıca artan talepleri,
değişen hayat standartları ve tüketim profili de göz önüne
alındığında ya planlayarak ve yöneterek ya da ortaya
çıkan yeni koşullara tabi olarak değişeceğimiz kesindir.
Bu açıdan hızla yoğunlaşan kentler iklim değişikliğinin
hem sebebi hem de mağduru olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Enerji”, “Ulaşım”, “Atık” ve “Su” yönetimi gibi
başlıklarda yerel yönetimlerin ve kentlerin atabileceği
birçok adım vardır. Tabiatıyla de çözümler de kentlerden
gelişecektir.
Gelişmiş ülkelerin sera gazı salımlarının % 75’i kentlerden
oluşmaktadır. Bu salımların ise % 80’inin enerji kaynaklı
olduğu bilinmektedir. Başta binalarda enerji verimliliği
olmak üzere örnek kentsel dönüşümler yapılabileceği
gibi, yenilenebilir enerji payının artırılmasından,
enerji verimliliğine, merkezi ısıtmadan, şehir aydınlatma
ve trafik sinyalizasyonuna varıncaya kadar birçok alt
başlıkta enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının azaltımı
için projeler gerçekleştirilebilmektedir.
Enerji yönetimi alanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ilk olarak 2002 yılında olmak üzere yenilenebilir enerji
kaynaklarından üretilen elektriğin hafif raylı sistemlerde
kullanılmasıyla başlayan faaliyetlerine, kent içi trafik
sinyal lambalarının tamamının yine aynı yıllarda akkor
Flamanlı ampuller yerine tasarruflu ve uzun ömürlü
LED’li trafik üniteleri ile değiştirilmesi ile devam etmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi depolanmış evsel atıklardan
oluşan çöp gazının elektriğe dönüştürülmesinde iki
fazın toplamında 38 Mega Watt Kurulu güç ile bu alanda
en büyük projelerden birisini gerçekleştirmiştir. Şehir
Aydınlatmada yapılan enerji tasarrufu ile elektrik tüketimi
tasarruf edilerek emisyon azaltımı gerçekleştirilmiştir.
İBB’nin ulaşım, enerji ve atık yönetimi ile sağlamış
olduğu sera gazı emisyon azaltımı 2010 yılı itibariyle
yıllık 2 milyon tona ulaşacaktır.
Hızla gelişmekte olan kentlerin, özellikle bina yalıtımı
standartları, yağmur sularının yönetimi ve kullanımı,
güneş, rüzgâr, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının
yaygınlaştırılması, özendirilmesi, kent planlamasında
özel yer verilmesi ile yapabileceği azaltımlar önem
kazanmaktadır. Yine ulaşım amaçlı tüketilen enerji içerisinde
hibrid, elektrikli ve hidrojenle çalışan araçların
özendirilmesi, uygun dolum istasyonlarının planlanması
kent yönetimlerinin sorumlulukları arasında yer almaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir
TOPBAŞ, İklim Zirvesinde
15 Aralık Salı günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız
Kadir Topbaş, Kopenhag Başkanlar zirvesinde
'Kentler Faaliyetlerini tanıtıyor' başlıklı oturumda Los
Angeles, Taipei ve Riga belediye başkanları ile Yuvarlak
Masa toplantısında yer aldı. Aynı zamanda UCLG –
Birleşmiş Kentler Yerel Yönetimleri eş başkanı olan Sn.
TOPBAŞ’ın İstanbul’un düşük karbon yönetimine geçişte
hayata geçirdiği projeleri ilgi ve takdir topladı.
e-bülten
31
ANALİZ
Türkiye Yerel Yönetimlerinin, “Kardeş Şehir” İlişkilerinde İstenilen düzeye gelinmesi
için neler yapılmalı?
Hüseyin Özgür Ünsal 4
Türkiye’de Desentralizasyon (Ye-
rinden Yönetim) süreci ve yerel yönetimlerin
güçlendirilmesine bağlı
olarak, uluslararası ilişkilere ve işbirliklerine,
giderek daha fazla önem
verildiği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın 90. Mad-
desi ile 1173 sayılı Milletlerarası Münasebetlerin
Yürütülmesi ve Ko- ordinasyonu Hakkında Kanun’un 1.
Maddesi uluslar arası alanda “antlaşma (treaty, pact, convention)”
yapma yetkisini merkezi hüküme-
te ait bir yetki olarak tanımlamıştır.
Belediyelerin imzaladığı Kardeş
Şehir ve İşbirliği anlaşmaları, milletlerarası
antlaşma hükmünde değil-
dir. Kardeş şehir ilişkilerinin ve işbirliklerinin
kurulmasına dair bağlayıcı
kanuni hüküm, 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun 74. Maddesi’nde geçmektedir. Ancak aynı kanunun 76.
Maddesi’nde geçen Kent Konsey-
leri’nin çalışma usul ve esaslarını anlatan
bir yönetmeliğin mevcudiye-
tine karşın belediyelerin yurtdışı ilişkilerine
dair bir yönetmelik veya stratejik yönlendirmeden sorumlu bir kurumun veya kuruma bağlı bir birimin olmayışı
uygulamada belirsizliklere yol açmaktadır. Aşağıdaki şemada bir Türk belediyesi ile yabancı belediye arasında bir anlaşma
metninin imzalanma süreci ve resmi prosedür ana hatlarıyla verilmektedir:
Resmi prosedür ile ilgili detaylara Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) internet sitesinden ulaşılabilmektedir:
http://www.tbb.gov.tr/index.php?details=sols&id=39. Türkiye Belediyeler Birliği, kardeş şehir ilişkilerini içeren
Resmi prosedür ile ilgili detaylara Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) internet sitesinden ulaşılabilmektedir:
http://www.tbb.gov.tr/index.php?details=sols&id=39. Türkiye Belediyeler Birliği, kardeş şehir ilişkilerini içeren
bir veritabanı üzerinde çalışmakta olup kurulan kardeş şehir ilişkileri ve bu zamana kadar yürütülen ortak faaliyetler hakkında
tüm belediyelerden bilgilendirme yapılmasını beklemektedir.
4 İBB Dış İlişkiler Uzman Koordinatörü
32
Ocak 2010
Dünyada farklı ülkelerden şehirlerarasındaki ilişkiler:
Kategori İçeriği Önde gelen ülke ve kurumlar
Kardeş Şehir İlişkileri (Sister
City Relations)
Yerinden İşbirliği
(Decentralized Cooperation)
Belediyeler arası Uluslararası
İşbirliği (Municipal
International Cooperation)
Belediyelerin yerel toplumlar arasındaki ilişkileri
ilerletmek amacıyla kolaylaştırıcı olduğu, sivil
toplum, iş dünyası, eğitim ve belediyeleri içine
alan kültürel alışverişlerden ekonomik kalkınmaya
kadar pek çok konuyu içeren ilişkiler
Uluslararası kalkınma ajanslarını da içeren ve
resmi kalkınma desteklerinin sağlandığı, çoğunlukla
Kuzey-Güney yerel yönetimleri arası ilişkiler
Belediyelerin uluslararası ilişkilerine tekabül
etmekte ve iki veya daha fazla belediye arasında
bilgi ve deneyim paylaşımı yoluyla teknik işbirliği
kurulmasını ifade etmektedir.
ABD, Sister Cities International (SCI), International
City/County Management Association (ICMA )
AB, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, İsveç,
Finlandiya
Fransa, Fransa Kentler Birliği (Cités Unies France –
CUF), Hollanda, Hollanda Belediyeler Birliği
(Vereniging van Nederlands Gementeen – VNG),
Japonya
Kaynak: J.C. De Villiers’in SCI’ın 50. Yıldönümü Etkinliği‘nde yaptığı konuşma, Washington DC: 13.06.2006
Gelişmiş ülkelerin şehirlerinin Kardeş Şehir ilişkileri:
Kardeş Şehir (Sister City) kavramı 1950lerden itibaren
ABD’nin kendi şehirleri ile dünyanın geri kalan ülkelerindeki
şehirlerarasında barış ve karşılıklı anlayışın gelişmesi için
ortaya çıkmıştır. Avrupa’da da aynı tarihlerde ve benzer
şekilde özellikle Fransız ve Alman şehirleri arasında dostluğun
geliştirilmesi amacıyla “Twinning” adı verilen eşleştirme
veya kardeşlik ilişkileri kurulmaya başlanmıştır. Zaman
ilerledikçe yerel yönetimlerin desentralizasyon sonucu
kurumsal gelişimlerini tamamlamalarıyla kardeş şehir ilişkileri
daha çok kültürel, ekonomik ve ticari boyutuyla öne
çıkmaya başlamıştır. Özellikle batı ülkeleri kardeş şehirlerine
yerel ticaret ve sanayi odaları ile STK’larını örgütleyerek
ticaret ve kültür heyetleri düzenlemektedirler (Ör. Barselona
İş Köprüsü, Berlin-İstanbul Kent Partnerliği’nin 20. Yıldönümü).
Buradaki temel mantık, kültürel olarak bağları
geliştirirken kendi şehirlerindeki işadamlarının kardeş şehirlerde
iş imkânlarını artırmaktır. Uluslararası ticarette en
önemli hususlardan biri güvendir. Belediye Başkanlarının
eşlik ettiği heyetler, bu bağlamda beraberlerindeki işadamlarını
daha güçlü bir biçimde temsil etmekte ve güvenilirliği
artırmaktadır (Ör. Houston-Monterrey ticari işbirliği). Kardeş
şehir ilişkilerinin dış ekonomik ilişkilerle birlikte düşünülmesine
Kyoto Belediyesi’nin liderlik ettiği ve Doğu Asya
ve Avustralya’dan şehirleri (Bangkok, Bombay, Cakarta,
Hong Kong, Ho Chi Minh, Kuala Lumpur, Manila,
Melbourne, Osaka, Seul, Singapur, Şanghay, Tianjin) içeren
Business Partner Cities Network (BPC) de örnek gösterilebilir.
Bu noktada gelişmiş ülkelerin şehirlerinde kardeş şehir
ilişkilerini yürüten uluslararası ilişkilerden sorumlu belediye
birimi, yerel ticaret ve sanayi odası ile işadamları dernekleri
ile sağlam ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirmektedir. Kültürel
ilişkilerin geliştirilmesi için ise yerel kültürel topluluklar,
STKlar vb. kurum ve kuruluşlar ile tanışılarak gereken zamanlarda
hızlı bir biçimde organize olabilmek için sağlam
ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirilmesi gereklidir.
Amerikan şehirleri, kardeş şehir ilişkisi kurulması için Sister
Cities International’e (SCI) üye olmanızı isteyebilirler. Zira
ABD şehirleri ile diğer dünya şehirleri arasındaki kardeş
şehir ilişkilerinin koordinasyonundan SCI sorumludur. Amerikan
şehirleri ve Alman şehirleri, kardeş şehir ilişkilerini
sağlam temellere oturtmak için tamamen gönüllülük esasına
göre işleyen kardeş şehir dernekleri kurarlar (Ör.
Houston-İstanbul Sister City Association, Verein zur
Förderung der Städtepartnerschaft Köln-İstanbul). Şu an
dilimizde kullanılmakta olan “Kardeş Şehir” ifadesi aslen
ABD orijinli “Sister City” ifadesinden çevrilmiş olup Avrupa’da
şehirler daha çok “Twin City” veya “Partner City” gibi
ifadeleri tercih etmektedirler. Bir Avrupa şehri ile kardeş
şehir ilişkisi kurulacağı zaman özellikle süreli bir işbirliği mi
yoksa kalıcı bir kardeş şehir ilişkisi mi kurulacağı konusunda
yanlış anlaşmalara mahal vermemek için anlaşma metninde
“Sister City” ifadesinin net bir biçimde yer almasında
büyük fayda görülmektedir. Gelişmiş ülkelerin şehirleri,
kardeş şehir ilişkisi kurarken aşağıdaki kriterlere dikkat
ederler:
Şehirlerinde o ülkeden veya şehirden göçmen bir
toplum olması
Kardeş şehir ilişkisi kurulması düşünülen şehirle
mevcut ilişkiler
Ayırabilecekleri kaynaklar ve finansal sürdürülebilirlik
Yabancı şehrin büyüklüğü
Yabancı şehrin gayrı-safi kentsel hâsılası
Yabancı şehrin diğer kardeş şehirleri ve belediyenin
dış ilişkiler kapasitesi
Dış ticaretten sorumlu bakanlık veya müsteşarlığın
karşılıklı ticaret ve yatırımın düzeyi ve sunduğu
olanaklar hakkındaki raporu
Bağlı oldukları belediyeler birliğinin tavsiyesi
Dışişleri Bakanlığı’nın tavsiyesi
Kardeş Şehir ilişkilerinde başarılı olmak için gerekli
kurumsal gelişim ve kapasite artırımı:
Kurum içi iletişim: Belediyelerin başta uluslararası ilişkiler
olmak üzere genel anlamda kurum içi iletişiminin güçlü
olması gerekir. Standart kurum içi yazışma prosedürlerinin
e-bülten
33
yanı sıra dış ilişkilerden sorumlu belediye personelinin
kurum içindeki idareci ve danışmanlar ile birim ve/veya
iştirak şirketlerinden yabancı dil bilen uluslararası ilişkiler
alanında irtibat kişileri ile yüz yüze tanışmaları ve kartvizit
değişimi yapmaları kurum içi iletişimi güçlendirecektir.
Ayrıca dış ilişkiler birimlerinin dış ilişkilerden sorumlu belediye
meclis komisyon üyeleri ve belediye başkanlığı özel
kalemi ile de eşgüdümlü çalışmaları gereklidir.
Stratejik Vizyon, kurum içi bilinçlenme, motivasyon, bütçeleme
ile yatırım olanaklarının belirlenmesi: Belediye
meclis üyeleri, idarecileri ve personelinin yurtdışı ilişkiler
alanında motivasyonunu artırıcı tedbirler alınması ve bilgilendirme
yapılması uluslararası işbirliklerinden gerektiği
ölçüde yararlanılarak amaçlanan kurumsal kapasite artırımının
sağlanmasına önemli katkıda bulunacaktır. Belediyelerin
şehirlerinin ve kurumlarının güçlü yönlerini vurgulayabilecekleri
stratejik bir dış ilişkiler vizyonunun olması dış
ilişkiler yönetiminin ana unsurlarındandır. Dış ilişkilerden
sorumlu birimlerin, belediye başkanı özel kalemi, belediye
başkan danışmanları, belediye birlikleri, sanayi ve ticaret
odaları ile yerel paydaşlar ve kurum içi birim ve iştirak
şirketleri ile eşgüdümlü ve fikir alışverişi içerisinde bir dış
ilişkiler vizyonu ve bu vizyonu gerçekleştirecek stratejileri
belirlemeleri kurum içi bilinçlenme ve motivasyon için
büyük bir adım teşkil edecektir. Bir kardeş şehir ilişkisi
kurulurken stratejik bir hedefleme yapılması çok önemlidir.
Bunun için kendi şehriniz ile ilişki kurulacak şehrin mukayeseli
SWOT analizi yapılarak muhtemel işbirlikleri ortaya
konulmalıdır.
Yürütülecek çalışmalar için en az beş yıllık bir plan ve bütçe
oluşturulmalıdır. Her yıl yeniden gözden geçirilebilecek
bütçenin gider kalemleri içerisinde yurtdışı seyahatler,
yurtdışından gelen heyetlerin ağırlanması, gerekli ekstra
personel, muhtemel ortak projeler, tahmini kültürel, sanatsal
ve sportif etkinlikler, seminerler ve konferanslar ile
yapılması düşünülen kardeş şehir parkları, bahçeleri ile
açılması düşünülen sergiler vb. maliyetler hesaba katılmalıdır.
Yurtdışı ilişkilerden özellikle ekonomik alanda sağlanabilecek
getiriler ise belediye ve iştirakleri nezdinde kapsamlı
bir yatırım ve iş olanakları analizi yapılmak suretiyle
ortaya konulmalıdır. Belediyenin elindeki dış yatırımcının
ilgisini çekebilecek emlak stoku, kentsel dönüşüm projeleri
ile hangi iştirak şirketlerinin yurtdışında müteahhitlik hizmetleri
gerçekleştirebilecek ve ihracat yapabilecek kapasiteleri
ve mukayeseli üstünlükleri olduğunu gösteren bir
envanter oluşturulmalıdır.
Kurum dışı iletişim: Kurum dışı iletişimin güçlü olması belediyelerin
ve genel anlamda yerel toplumun uluslararası
ilişkilerinde var olan potansiyelin değerlendirilmesini, işbirliklerinin
artırılmasını, bilgi paylaşımını, ortak bir vizyon
dahilinde çalışılmasını ve de tüm paydaşların yürütülen
faaliyetlere ve düzenlenen etkinliklere dahil edilmesini
mümkün kılacaktır. Bu bağlamda ilk planda belediyelerin
dış ilişkilerinden sorumlu birimlerinde çalışan personelin
yerel sanayi ve ticaret odaları, bağlı bulunulan belediye
birlikleri ve de STKlar, kalkınma ajansları, valilik ve il özel
idaresi, işadamları dernekleri ile ilçe belediyelerini içine
alan bir bilgi paylaşım ve haberleşme ağı kurmaları kurum
dışı iletişimi geliştirecektir.
Kurumsal İç Yapılanma: Özellikle büyükşehir belediyelerinde
dış ilişkilerden sorumlu birimlerin yetkilerinin ve
personel sayısının artırılması ve de kendilerine bağlı alt
birimlerin oluşturulması. Bu alt birimler, protokol hizmetleri,
uluslararası etkinlikler, uluslararası işbirliği projeleri ve
kardeş şehirler, dış yatırımlar ve dış krediler ile AB ilişkilerinden
sorumlu birimlerden oluşabilir.
Yabancı dil engeli, belediyelerin yurtdışı ilişkilerini geliştirmelerinde
göze çarpan bir engel yabancı dil bilen personel
eksikliğidir. Sadece dış ilişkilerden sorumlu birimlerin değil
yurtdışı işbirliklerinden faydalanarak daha iyi hizmet sunumu
gerçekleştirebilecek belediye birimlerine ve iştirak
şirketlerine yabancı dil bilen personel alımı bu sorunun
aşılması için bir gerekliliktir. Belediyelerin dış ilişkiler birimlerinin
çok iyi derecede yabancı dil bilen personel istihdamı
için hizmet ihalesi ile personel tedarikine gitmesi bu anlamda
faydalı olacaktır.
Belediye Birlikleri ile İlişkiler: Türk belediyelerin belediye
birlikleriyle işbirlikleri yeterli düzeyde değildir. Belediye
birliklerinin yürütülebilecek işbirlikleri ve kapasiteleri hakkında
belediye idarecileri ve dış ilişkiler birimlerini bilgilendirilmesinde
büyük yarar vardır. Belediye birlikleri, kardeş
şehir, işbirliği partneri arayan, uluslararası donörlerden ve
AB fonlarından yaralanmak isteyen belediyeler için güçlü,
organize ve toplu bir temsil görevi yürütebilirler. Ayrıca
belediye birlikleri, yerel yönetimlerin beklediği
desentralizasyon reformları ile daha fazla yetki ve kaynaklara
kavuşmaları, yerel toplumun yerel yönetişime katılımı
vb. hususlarda merkezi hükümet nezdinde lobi faaliyetleri
yürütebilirler.
Özetlemek gerekirse Türk belediyelerinin ve belediye birliklerinin
uluslararası ilişkiler alanında başarılı olması için
yapması gereken çok şey vardır. Kardeş şehir ilişkileri de
yerel düzeydeki uluslararası ilişkilerin en önemli başlıklarından
biridir. Üniversitelerde, uluslararası ilişkiler konusunda
eğitim gören veya diğer ilgili öğrencilere belediyeler
ve belediye birliklerince yerel düzeydeki uluslararası ilişkiler
hakkında bilgilendirme seminerleri düzenlenmesinin de
bu konuda bilgi sahibi yetişmiş üniversite mezunlarının
belediyelerde ve belediye birliklerinde istihdamı açısından
faydalı olacaktır. Bunun yanı sıra Türk belediyelerinin kendi
aralarında uluslararası ilişkiler alanında bilgi alışverişinde
bulunması ve de ortak vizyon ve strateji belirlemesi ileriki
dönemde üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
34
Ocak 2010
DOSYA
OICC BAŞKANI:
Omar Abdullah Al-Qadi
İslam Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı (Organization of Islamic Capitals
and Cities – OICC)
Adem Varıcı 5
OICC Genel Sekreter Yardımcısı
Muhammed Hamdi Mustafa’nın İBB’yi
Ziyareti. 27.06.2009
Kuruluş: İslam Başkentleri ve Şehirleri Teşkilatı (OICC) 1980 (Hicri
1400) yılında kurulmuştur.
Yapısı: İslam Konferansı Örgütü (Organization of Islamic Conference-
OIC) bünyesinde kurulmuş, kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur.
Misyonu: Teşkilata üye olan İslam şehirlerinin istikrarlı kalkınmalarının
sağlanması ve bu şehirlerin içinde bulunduğu şartların iyileştirilmesidir.
Üye Sayısı: Şu an itibarıyla teşkilatın OIC üyesi 57 ülkeden toplam 147
aktif üyesi, OIC üyesi olmayan 6 Ülkeden 8 gözlemci üyesi ve üniversiteler,
bakanlıklar, Araştırma Merkezleri vb. çeşitli resmi kuruluşlardan
oluşan 15 katılımcı üyesi bulunmaktadır. Üyeleri 4 kıtaya yayılmıştır:
Asya, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika.
İslam Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı (OICC), 1978 yılında İslam
Konferansı Örgütünün Dışişleri Bakanları Toplantısında alınan karar
doğrultusunda İslam kentlerinin kimliğinin ve tarihi mirasının korunması
ve yapılacak konferanslar, seminerler ve uzman değişimleri gibi
çalışmalarla bu kentlerdeki yaşam standartlarının yükseltilmesi amacıyla
kurulmuştur.
Teşkilata Asya, Avrupa, Afrika ve Güney Amerika’dan olmak üzere 54
ülkeden 141 aktif üye başkent ve kenti bulunmaktadır. Ayrıca Teşkilatın
amaç ve aktiviteleri ile ilişkili olarak, İslam Dünyası dışındaki 6
ülkeden 8 gözlemci üye, İslam Dünyası’ndan veya İslam Dünyası dışındaki
bakanlıklarından, komisyonların teşkilatlarından, üniversitelerinden,
araştırma ve kültür merkezlerinden 14 tane iş ortağı üye bulunmaktadır.
Kuruluş Hikâyesi:
İslam Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı (OICC) 1978 yılında Senegal’in Başkenti Dakar’da yapılan İslam Konferansı Örgütü
(İKÖ) 9. Dışişleri Bakanları Toplantısında alınan 9/9-P nolu karar ile kurulması karalaştırılmış ve Mekke’de İslam Ülkeleri
Başkentlerinin temsilcilerinin bir araya gelmesi ile oluşan bir hazırlık toplantısıyla kuruluş tüzüğünün ortaya
5 Dış İlişkiler Müdürlüğü Uzmanı
e-bülten
35
çıkartılmasına karar verilmiştir. 1979 yılında İslam Ülkeleri
Başkentlerinin katılımıyla gerçekleşen Mekke’deki
hazırlık toplantısında Teşkilatın taslak tüzüğü
kabul edilmiş ve 1980 yılında Fas’ta yapılan İslam Konferansı
Örgütü (İKÖ) 10. Dışişleri Bakanları Toplantısında
da bu tüzük kabul edilerek İslam Konferansı Örgütünün
bu teşkilata tam destek sağlayacağı kararlaştı-
rılmıştır. Teşkilatın kuruluşunda Türkiye Cumhuriyeti
hükümeti aktif olarak rol almıştır.
Hedefleri:
Programı ile işbirliği içinde düzenlenen “İslam Kentinde
Sürdürülebilir Kent İdaresi Stratejileri” başlıklı OICC 8.
Uluslararası Bilim Sempozyumu’na davet edilmiştir. Bu
konferansta, içinde İstanbul’un da bulunduğu yeni
Yönetim Kurulu ve İşbirliği Fonu üyeleri seçilmiştir.
OICC 10. Genel Konferansı’nın bir gündem
maddesi olarak Kudüs Şehri ile diğer OICC üyeleri arasında
dini, bilimsel, ekonomik, sosyal ve kültürel bağları
kuvvetlendirmek ve şehrin İslami kimliğini ve mirasını
korumak için kardeşlik anlaşmaları yapılması gündeme
gelmiştir. Ancak, bu hususta herhangi bir adım
atıl(a)mamıştır.
İslam kentlerinin tarihi mirasını korumak;
İslam kentlerini daha yaşanılır hale getirmek;
İslam kentlerinin küresel rekabet gücünü artırmak;
İslam kentlerinde yerel yönetim hizmetlerinin
kalitesini artırmak;
İslam kentlerinde belediye çalışanlarının yaşam
standartlarının iyileştirilmesi;
İslam kentleri arasında işbirliğini geliştirmek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, OICC’nin kuruluşundan
4 sene sonra (1984) bu kuruluşa üye olmuştur.
Genel Kongre:
Teşkilatın, hedefleri ve temel esasları doğrultusunda
genel politikalarını belirleyen kuruldur. Genel kongre,
teşkilat bünyesinde görev yapan komisyonların faaliyetlerine
esas teşkil eden kural ve prensipleri belirler.
Yerel Yönetimler ve yerel kalkınma alanlarında üyeler
tavsiyelerde bulunur. Ayrıca, Genel Sekreterin seçimi
ve Yönetim Kurulu Üyelerinin belirlenmesi, İstişare Kurulunun
oluşturulması, üyelik aidatlarının belirlenmesi,
teşkilat bütçesinin onaylanması gibi görevleri ifa ederler.
25 – 27 Nisan 2004 tarihlerinde Dubai’de
düzenlenen, 10. Genel Konferansı ve buna paralel olarak
Dubai Belediyesi ve Birleşmiş Milletler HABITAT
OICC Olağan Genel Kongresi, her 3 yılda bir, OICC merkezinin
bulunduğu kentte veya Genel Sekreterliğinin
bulunduğu şehir veya üye bir başkentte veya üye şehirlerden
birinde (Genel sekreter veya Kongrenin icra
edildiği şehrin belediye başkanı veya temsilcisinin başkanlığında)
ya da dönüşümlü olarak yapılır. Genel İdare
Kurulu kararıyla veya üye kentlerin üçte ikisinin onayı
ile olağanüstü olarak ta toplanabilir. Olağanüstü toplantısında,
hangi konu için toplantıya çağırılmışsa, o
konudan başka konulara bakmaz. Kararlar, üye kentler
temsile yetkili olan ve oy kullanma hakkına sahip kişilerin
oy birliği veya oy çokluğuyla alınır.
36
Ocak 2010
Yönetim Kurulu Üyeleri
Mekke (Suudi Arabistan)
Medine (Suudi Arabistan)
Riyad (Suudi Arabistan)
Cidde (Suudi Arabistan)
İstanbul (Türkiye)
Ankara (Türkiye)
Abu Dabi (BAE)
Dubai (BAE)
Kahire (Mısır)
İskenderiye (Mısır)
Tunus (Tunus)
Hartum (Sudan)
Kudüs (Filistin)
Şam (Suriye)
Tahran (İran)
Amman (Ürdün)
Kampala (Uganda)
Kuala Lumpur (Malezya)
Kuveyt (Kuveyt)
Manama (Bahreyn)
Rabat (Fas)
Türkiye’den Ve KKTC’den Üye Belediyeler:
Yönetim Kurulu Üyesi
• İstanbul
• Ankara
Normal Üye
• İzmir
• Konya
• Kayseri
• Bursa
• Gaziantep
• Mersin
K.K.T.C’den üye olan Belediyeler
• Lefkoşa
• Girne
• Gazi Magosa
OICC ve İBB
2009 yılı OICC-İBB ilişkilerinde önemli bir yıl olmuştur.
İBB’den bir heyet, 16-19 Haziran 2009 tarihleri arasında
Tataristan’ın Başkenti Kazan’da 27. Genel Kurul
Toplantısı’na etkin bir katılımda bulunmuş ve paralel
olarak düzenlenen 2. Dijital Etkileşim Komitesi Toplantısı’nda
İBB Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı Hakkı Tok,
İBB’nin ve iştiraklerinin bilgi teknolojileri alanındaki
çalışmaları hakkında bir sunum yapmıştır.
23 – 25 Haziran tarihlerinde, Genel Sekreter Yardımcısı
Muhammed Hamdi Mustafa ve beraberindeki 4 kişilik
OICC heyeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret
ederek İBB Meclis 2. Başkan Vekili Göksel
Gümüşdağ’ı makamında ziyaret etmiş, aynı ziyaret çerçevesinde
İBB Meclis Üyeleri, Dış İlişkiler Müdürlüğü ile
diğer belediye birimleri ve iştirak temsilcileri ile bir
araya gelmiştir. Bu ziyaret esnasında iki kurum arasında
ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği görüşülmüştür.
İSKİ ve Dünya Su Konseyi ile koordineli olarak İBB Dış
İlişkiler Müdürlüğü’nce OICC Genel Sekreterliği’yle yapılan
görüşmeler sonucu 5. Dünya Su Forumu’nun en
önemli çıktısı olan İstanbul Su Mutabakatı’na imza
atılması için, OICC Genel Sekreterliği tarafından üyelerine
İngilizce ve Arapça çağrıda bulunulmuştur.
Ayrıca İBB Dış İlişkiler Müdürlüğü, OICC Genel Sekreterliği
ile mütalaa edildiği üzere OICC’ nin 6 ayda bir
İngilizce ve Arapça dillerinde yayınlanan İslam Başkentleri
ve Kentleri Dergisi’ne gerçekleştirdiği önemli faaliyetlerin
haberlerini gönderecektir.
İBB’nin Mayıs 2010’da Doha’da (Katar) düzenlenecek
olan 10. Uluslararası Bilimsel Sempozyumu’na faal bir
katılım göstermesi düşünülmektedir. İBB, OICC 10.
Uluslararası Bilimsel Sempozyumu’nda sonuçları açıklanacak
olan proje yarışmasına üç dalda birer proje ile
katılmaktadır.
OICC GENEL SEKRETERLİĞİ İRTİBAT BİLGİLERİ:
GENERAL SECRETARIAT OF OICC
األمانة العامة لمنظمة العواصم والمدن اإلسالمية
Address: P.O.Box: 13621 Jeddah
21414 Kingdom of Saudi Arabia
Tel: +966 2 6981953 Fax: +966 2 6981053
Web: www.oicc.org e-mail: webmaster@oicc.org
e-bülten
37
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü
Kemalpaşa Mahallesi Şehzadebaşı Caddesi No.25 Fatih / İstanbul,
34134
: (+90) 212 455 21 85
: (+90) 212 455 26 42
irelations@ibb.gov.tr
www.ibb.gov.tr/frelations
e-bülten’i takip etmek için irelations@ibb.gov.tr adresine subscribe
e-bülten konulu boş e-posta atmanız veya www.ibb.gov.tr/frelations
sitesine girerek e-mail listesine kayıt olmanız yeterli olacaktır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından
hazırlanmıştır.
Bültende yer alan haberler ve içeriklerin sorumlulukları yayın ekibine
aittir.
Her hakkı saklıdır. Kaynak belirterek alıntı yapabilirsiniz.
Görüş, öneri, istek ve eleştirileriniz için; irelations@ibb.gov.tr adresine e-mail atınız. Tel: 455 21 85 Fax: 455 26
42
38
Ocak 2010