Rusya'nın Orta Asya Politikaları - Ahmet Yesevi Ãniversitesi
Rusya'nın Orta Asya Politikaları - Ahmet Yesevi Ãniversitesi
Rusya'nın Orta Asya Politikaları - Ahmet Yesevi Ãniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Rusya’nın <strong>Orta</strong> <strong>Asya</strong> Politikaları rapor<br />
da sık sık gündeme gelmeye başlamıştır. Rusya’nın, Çin ve Hindistan ile stratejik<br />
işbirliğini geliştirme çabaları, ŞİÖ’nün öneminin artırılması, Avrasya Birliği fikrinin<br />
ortaya atılması gibi gelişmeler, bu alternatiflerden bazılarıdır. Ancak BDT ve belki de<br />
kısmen ŞİÖ hariç, Rusya’nın birlik oluşturma gibi çabaları pek başarılı olamamıştır.<br />
Rusya’nın Batı ile Doğu arasında gidip gelen bir dış politika izlemesinde, hiç şüphesiz<br />
Rusya’nın ve Rus halkının kimlikleri konusunda bir mutabakata varamamaları<br />
da önemli rol oynamaktadır. Nitekim Rusya’da “kimlik” konusunda görüşler ikiye<br />
ayrılmaktadır. Toplumun bir kısmı, Rusya’nın Bizans’ın varisi olduğunu ve dolayısıyla<br />
Rusya’nın Batı’ya ait olduğunu ileri sürerken, bir başka kısım da Rusya’nın, Türk-<br />
İslam Devleti olan Altın Orda’nın varisi olduğunu ve Rusya’nın geleceğinin Avrasya’da<br />
olduğunu savunmaktadır.<br />
c) Rusya ile Batı Arasındaki İlişkiler Ve<br />
Rusya’nın “Süpergüç” Algılaması<br />
Rus dış politikasındaki değişen havanın, Vladimir Putin’in ikinci devlet başkanlığı süresince<br />
de devam ettiğini söylemek mümkündür. 20. yüzyılın en büyük jeopolitik<br />
felaketinin SSCB’nin yıkılışı olduğunu sık sık dile getiren ve bundan yakınan Vladimir<br />
Putin, gerçekleştirdiği reformlar ve “sempatik tavırları” ile yurt içinde olduğu gibi,<br />
yurt dışında da beğeni toplamış, dünyanın birçok ileri gelen lideriyle samimi ikili ilişkiler<br />
kurmuştur. 11 Eylül olayları ise Rusya ile başta ABD olmak üzere, Batı’yı birbirine<br />
tekrar yakınlaştırmıştır. 11 Eylül sonrasında Vladimir Putin, terörle mücadele konusunda<br />
uluslar arası koalisyona katılırken, Batı<br />
dünyası Putin’e büyük saygı duymuştur. 11<br />
Eylül’den kısa bir süre sonra Putin, Almanya<br />
Parlamento’sunda yaptığı konuşmasında “Soğuk<br />
Savaş”ın sona erdiğini bir kez daha ilan<br />
etmiştir. Almanya Parlamentosu onu ayakta<br />
alkışlarken, 11 Ekim 2001 tarihli Die Zeit gazetesi,<br />
“Putin, Batı’ya Katılıyor” başlığını atmıştır.<br />
Gazetenin Moskova’daki muhabiri ise daha da<br />
ileri giderek, “Teröristlere Karşı ABD ile Birlikte<br />
ve NATO’ya Üyelik” başlığını kullanmıştır. 14<br />
21<br />
II.<br />
b<br />
ölü<br />
m<br />
Batı ile yakınlaşma çerçevesinde Rusya, ABD’nin Afganistan hareketini desteklemiş,<br />
ABD’nin Özbekistan’da üs açmasını kabul etmek zorunda kalmış, NATO ve AB ile<br />
işbirliğini geliştirmeye başlamıştır. Irak Savaşı bile Rusya ile Batı arasındaki ilişkileri<br />
soğutmamıştır. Moskova, Fransa ve Almanya gibi ABD’nin Irak operasyonuna karşı<br />
14<br />
M. Thumann, “Putin tritt dem Western bei“, Die Zeit, 11 Ekim 2001.