Bir Konuk Bir Söyleşi SSG: Sayın Bakanım, Türkiye’nin milli gü<strong>ve</strong>nliğinin sağlanmasında “savunma sanayiinin” rolü nedir? M. Vecdi GÖNÜL Milli Savunma Bakanı GÖNÜL: Milli Gü<strong>ve</strong>nlik, ekonomiden siyasete, askeriyeden diplomasiye kadar geniş bir alanı kapsar. Kavramın kapsadığı bu geniş alanı, üç ana temel üzerine oturtabiliriz. <strong>Bu</strong> üç ana temel; askeri, siyasi <strong>ve</strong> diplomasidir. Ekonomiyi de hem bu üç ana temeli birbirine bağlayarak Milli Gü<strong>ve</strong>nlik sistemini dengeleyen hem de bu üç ana temele zemin oluşturan en önemli maddi unsur olarak tarif edebiliriz. Milli gü<strong>ve</strong>nlik sisteminin askeri ayağını ağırlıklı olarak askeri güç teşkil etmektedir. Askeri güç, milli güç denkleminin en önemli unsurlarından birisini oluşturur. <strong>Bu</strong>günün askeri gücü, modern askeri teçhizat ile aynı anlama gelmektedir. Artık insanlar değil, teknolojiler savaşıyor. Esasen, güdümlü füzeler, uzaktan kumandalı insansız araçlar, akıllı mühimmatlar, uydular, radarlar savaşıyor. Modern askeri teçhizat da hiç şüphesiz gelişmiş bir savunma sanayii ile mümkündür. <strong>Bu</strong> bakımdan mili gü<strong>ve</strong>nliğin sağlanmasında savunma sanayiinin rolü için “savunma sanayii olmaksızın milli gü<strong>ve</strong>nlik” olmaz diyebilirim. Modern teknoloji kullanımının askeri güç üzerindeki “çarpan” etkisi, tarih boyunca çok defalar kanıtlanmış <strong>ve</strong> bugün de geçerliliğini artırarak taşıyan bir unsurdur. <strong>Bu</strong> etkinin en çarpıcı örneklerinden birisi TÜBİTAK’ın Popüler Bilim Kitapları serisinden Jared Diamond’un “Tüfek, Mikrop <strong>ve</strong> Çelik” kitabında anlatılan günümüzden 5 asır önce İspanyol Krallığı’nın Güney Amerika’yı keşfi sırasında yaşanmış olaydır. İspanya Kralı I. Carlos’u temsilen İnka İmparatorluğu’nu fethe giden Vali Pizarro’nun, ülkesinden binlerce kilometre uzakta <strong>ve</strong> sadece 168 askerle 80,000 kişilik bir orduyu tek kayıp <strong>ve</strong>rmeden yenerek İnka İmparatoru Atahualpa’yı esir alması, askerlik tarihine olağanüstü bir vaka olarak geçmiştir. <strong>Bu</strong> sonuçta hiç kuşkusuz temel etken İspanyol’ların sahip olduğu o günkü ileri teknolojiyi yansıtan çelik kılıç <strong>ve</strong> zırhlar, toplar, tüfekler <strong>ve</strong> atlar olmuştu. SSG: Sayın Bakanım, 1325 sayılı kanunda Milli Savunma Bakanı’nın görevleri arasında sayılan “harp sanayii hizmetleri”nin yerine getirilmesinde hangi politikalar uygulanmaktadır? 3238 sayılı Kanun’la, 1325 sayılı Kanun’da <strong>ve</strong>rilen harp sanayii hizmetleri görevini yerine getirmek maksadıyla bir mekanizma oluşturulmuş, bir teşkilat kurulmuş <strong>ve</strong> bu teşkilatın emrine de bir kaynak tahsis edilmiştir. Oluşturulan mekanizmaya “Savunma Sanayii İcra Komitesi”, Kurulan teşkilata “Savunma Sanayii Müsteşarlığı”, oluşturulan kaynağa da “Savunma Sanayii Destekleme Fonu” denmiştir. GÖNÜL: Milli Savunma Bakanı’nın görev <strong>ve</strong> yetkilerini düzenleyen 1325 sayılı Kanun’da yer alan “harp sanayii hizmetleri” görevi, 1985 yılında çıkarılan 3238 sayılı Savunma Sanayii Hakkında Kanun’la müşahhas olarak tanımlanmıştır. Harp sanayii hizmetlerinin yerine getirilmesi nokta-ı nazarından 3238 sayılı Kanun, 1325 sayılı Kanun’un tamamlayıcısı olmuştur. 3238 sayılı Kanun’la, 1325 sayılı Kanun’da <strong>ve</strong>rilen harp sanayii hizmetleri görevini yerine getirmek maksadıyla bir mekanizma oluşturulmuş, bir teşkilat kurulmuş <strong>ve</strong> bu teşkilatın emrine de bir kaynak tahsis edilmiştir. Oluşturulan mekanizmaya “Savunma Sanayii İcra Komitesi”, kurulan teşkilata “Savunma Sanayii Müsteşarlığı”, oluşturulan kaynağa da “Savunma Sanayii Destekleme Fonu” denmiştir. Esasen 3238 sayılı Kanun, harp sanayii hizmetlerinin yerine getirilmesinde takip edilmesi gereken politikaları da belirleyen bir mahiyet arz etmektedir. Bizim harp sanayii hizmetlerinin yerine getirilmesinde uyguladığımız politikalar, 3238 sayılı Kanun’da yer alan hususlar olmuştur. Örneğin yurt içi savunma sanayiinin geliştirilmesi, offset ticareti <strong>ve</strong> savunma sanayii ürünleri ihracatı, Türk Silahlı Kuv<strong>ve</strong>tleri’nin modern askeri teçhizatla donatılması, 3238 sayılı Kanun’la bize <strong>ve</strong>rilen görevlerden bazılarıdır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın kurulmasıyla Türk savunma sanayiinin gelişimi büyük bir hız kazanmıştır. <strong>Bu</strong>gün savunma sanayiimizin ulaştığı büyüklük <strong>ve</strong> ortaya koyduğu teknoloji <strong>ve</strong> ürünler, bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmeye başladığımızı göstermektedir. Özellikle 2000’li yıllar, 3238 sayılı Kanun’da yer alan amaçların gerçekleştirilmesinde uyguladığımız stratejilerin katkısıyla savunma sanayiimiz için önemli bir yükselme, bir nevi “çağ atlama” dönemi olmuştur. <strong>Bu</strong> dönemde Türk savunma sanayii büyük bir yapısal dönüşüm yaşamıştır. Sektörün imalat ağırlıklı yapısı, mühendislik <strong>ve</strong> tasarım ağırlıklı bir yapıya dönüşmüştür. Türk Silahlı Kuv<strong>ve</strong>tleri’nin modernizasyonuna yönelik olarak yürütülen projelerde uyguladığımız temel strateji, Türk Silahlı Kuv<strong>ve</strong>tleri’nin ihtiyaçlarının, öncelikle “yurt içi geliştirme <strong>ve</strong> üretim” yoluyla karşılanmasıdır. <strong>Bu</strong>nun mümkün olmaması halinde “ortak geliştirme” <strong>ve</strong>ya “ortak üretim” yöntemiyle Türk Silahlı Kuv<strong>ve</strong>tleri’nin ihtiyaçlarının karşılanması yoluna gidilmektedir. <strong>Bu</strong>gün yurt içi sanayinin yapabileceği her işi, her görevi, yurt içi sanayiye <strong>ve</strong>riyoruz. Ancak yurt içi sanayinin teknik olarak yeterli olmadığı, yurt içinde yapılmasının maliyet etkin bulunmadığı hallerde, yurt dışından alım yoluna gidiyoruz. Fakat bu durumda, sanayi katılımı <strong>ve</strong> offset yoluyla Türk sanayiine işin mali boyutunun en az %50 si kadar iş payı alıyoruz. <strong>Bu</strong>nlara ila<strong>ve</strong> olarak, Türk Silahlı Kuv<strong>ve</strong>tleri’nin modernizasyonuna yönelik projeler kapsamında ana yüklenici firma <strong>ve</strong> kuruluşlara, KOBİ’lere işpayı <strong>ve</strong>rmeleri <strong>ve</strong> belirli bir oranda Ar-Ge çalışması yapmaları yükümlülüğü getiriyoruz. <strong>Bu</strong> uygulamalarımızın savunma sanayiimizin gelişimine, dolayısıyla dışa bağımlılığın azalmasına çok önemli katkılar yaptığına inanıyorum. SSG: Sayın Bakanım, Askeri teçhizat tedarik faaliyetleri ile savunma sanayiimizin geliştirilmesi faaliyetleri arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? GÖNÜL: 3238 sayılı Kanun; Savunma Sanayii Hakkında kanundur. Yasa Koyucu, bu kanunla kurduğu teşkilata Savunma Sanayii Müsteşarlığı; bu kanunla oluşturduğu kaynağa Savunma Sanayii Destekleme Fonu demiştir. Özellikle 2000’li yıllar, 3238 sayılı Kanun’da yer alan amaçların gerçekleştirilmesinde uyguladığımız stratejilerin katkısıyla savunma sanayiimiz için önemli bir yükselme, bir nevi “çağ atlama” dönemi olmuştur. <strong>Bu</strong> dönemde Türk savunma sanayii büyük bir yapısal dönüşüm yaşamıştır. Sektörün imalat ağırlıklı yapısı, mühendislik <strong>ve</strong> tasarım ağırlıklı bir yapıya dönüşmüştür. 6 Haziran 2009 Savunma Sanayii Gündemi 7