17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

S a y f a | 39<br />

duran bıçağı, karanlıkta sapsarı bir baklava tepsisine benzettiği ayın ışığıyla birlikte parlıyordu.<br />

Ama şu an tam dolunay değildi, ince bir hilal kadar eksikti bir yanından. Bıçağı alıp beline<br />

bağladı. Çalıların ucundaki ipi tutup bileğine doladı ve sürüklemeye başladı, dağların arasındaki<br />

bir aşıttan 53 geçip ardındaki koruluğun içerisinde bir süre yürümesi gerekecekti. Ondan sonra da<br />

biraz ilerdeki tahta köprüyü geçip toprak yolda ilerleyecekti. Bayağı uzundu yani gideceği<br />

mesafe. Babası merak edip çoktan telaşa düşmüş olmalıydı, güzel bir azar işitecekti, eğer dayak<br />

yemezse ona şükürdü. Telaşa kapıldı, bir an önce eve varmalıydı. Ama bu telaş onun hayrına<br />

olmayacaktı.<br />

Dağ beline yaklaştığında soluk soluğaydı ama durmaması gerekiyordu, bir sel yatağının<br />

içine inip oradan yürüyerek tırmanmaya başladı. Burası biraz daha alçaktaydı ve zaman<br />

kazanması gerekiyordu. Beli aşıp bayırdan aşağıya inerken arkası üzerine düştü, biraz kaydı;<br />

sonra ayağını bir taşa yaslayarak kendisini durdurdu ve yeniden ayağa kalkarak ama hızını<br />

frenleyip kesmeye de çalışarak aşağıya kadar indi arkasından bayağı bir toz kaldırarak. İçinde<br />

küçük çakıl taşları bulunan hafif kumlu bir toprağı vardı burasının.<br />

Koruluğun yanına geldiğinde elindeki çalıları kurumuş bir akağın 54 içine bıraktı; yarın<br />

gelip alacaktı fakat şu anda tez davranması gerekiyordu. Ağaçların arasına girip koşmaya<br />

başladı. Canı çıkana kadar koştu, kafasını bir önüne eğiyor, bir yukarıya kaldırıyor ama<br />

durmadan koşuyordu. Soluk soluğa durdu, ellerini dizlerine koyup, başını öne eğip gözlerini<br />

kapadı. Derin derin solumaya başladı, ciğerleri yerinden sökülecek gibiydi. Gözlerini açtığında<br />

birden sırtına bir soğukluk yürüdü. Ayağının altında, her zaman kendisini takip ettiği yolak 55<br />

yoktu. Yol kaybolmuştu. Doğrulup etrafına bakındı, sağa sola koşturdu ama yolu bulamıyordu.<br />

Kaybolmuştu. Nasıl olabilirdi böyle birşey? Sürekli gelip gittiği bir yerdi burası, anlayamıyordu<br />

bir türlü. Ağaçların arasında çıldırmış gibi koşup duruyor; zihninin denetimi elinden çıkıyor,<br />

doğru düşünme yeteneğini yitiriyor, sükûnetini muhafaza edemiyordu. Sol elini yumruk yapıp<br />

kolunu deli gibi titretmeye, sallamaya başladı. Sallayıp duruyordu öylece ara vermeden, ne<br />

yaptığının farkında bile değildi. Sonra durdu, ağlamaya başladı, ne yapacağını şaşırmıştı. Gidip<br />

bir ağacın dibine büzülüp oturdu, orada öylece bekledi ne kadar geçtiğini bile farketmeden.<br />

Koruluğun içinden gelen bir uğultu duydu. Kafasını kaldırdı, bir kadın çığlığını andıran ses<br />

yaklaşıyordu; titremeye başladı korkudan ne yapacağını bilemez bir vaziyette. Aklı artık farklı bir<br />

boyuta geçmiş orada yüzüyordu. Ellerini yere yaslamış ve toprağı avuçluyor, ayaklarıyla da<br />

kendisini arkasındaki ağaca doğru itiyordu, sanki daha geriye kaçmak istiyormuşçasına.<br />

Ağaçların arasında birisi koşturuyordu, saydam beyaz bir giysi bir görünüp kayboluyordu. Ağzı<br />

açılmış, kenarlarından tükürüğü sızıyordu çocuğun. Kendisinin titreyerek tuhaf bir hırıltı çıkaran<br />

soluğunun sesini duyuyor, tüm vücudu kasılıyordu. Rüzgârla birlikte birşey dolanıyordu<br />

koruluğun içinde ve o ağlıyordu. Tuhaf bir ağlama sesi kendisininkine karışmaya başlıyordu<br />

ötelerden işitilen. Birisi ağlıyordu. Ses kimindi? Yaprakları hışırdayan ağaçların mı, rüzgârın mı?<br />

53 Aşıt: Geçit. Üzerinden aşılan yamaç.<br />

54 Akak: Dere, ırmak yatağı. Suyun aktığı yer.<br />

55 Yolak: Patika. Yol izi.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!