17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 83<br />

– Yettiği kadar inerim, olmadı geri çekersiniz. Ne kaybederiz ki?<br />

Aslında kardeşinin bu son sözü aklına yatmıştı Tuğrul’un da ama hemen çark etmiş<br />

olmamak için karşı çıktı. İpi sağlam bağlayıp, sıkı tuttuktan ve denetimi yitirmedikten sonra çok<br />

da tehlikeli birşeymiş gibi görünmüyordu. Eğer Uruk söze karışmasaydı, biraz daha gevşeyip izin<br />

verecekti kardeşine.<br />

– Aklına düşen herşeyi yapamazsın, dedi Uruk sinirlenerek.<br />

Batur da, inatlaşarak;<br />

– Yaparım, dedi tek kelimeyle.<br />

Bu sözün üzerine uzun bir tartışmaya tutuştular. Tartışma büyüyor, kendilerine engel<br />

olamıyorlardı, ağızlarına geleni sayıp döktüler üçü de. Birbirlerine kargıyor 164 , işi sövmeye kadar<br />

vardırıyorlardı. Neredeyse yumruklu tekmeli bir dövüşe girişeceklerdi. Neyse ki Tuğrul’un<br />

içindeki merak da kavganın şiddeti gibi giderek artıyordu ve içindeki bu arzuyu yenemeyerek<br />

kardeşinin aşağıya inme fikrini onadı en sonunda. Fakat bir şartla; önce kendisi sarkıtılacaktı.<br />

Tuhaf dürtükleyici bir cesaret duyuyordu içinde. Biraz inceleyecek ve eğer birşey göremezse<br />

kardeşinin de kendisinin gözden kaçırdığı birşeyler olup olmadığına bakması için inmesine izin<br />

verecekti.<br />

UÇURUM<br />

Tuğrul beline bağladıkları iple karanlığın içerisinde aşağıya doğru iniyordu çıkıntılara<br />

tutunarak, gediklere ayağını basarak. İndikçe iniyordu ama hiçbirşeye rastlamıyordu. İnmekle<br />

bitmiyordu bu kara uçurum. Bir ara ortam sıcaklaşmaya başladı, o indikçe arttı sıcaklık. Öyle<br />

ısınmıştı ki, uçurumun yan duvarlarını oluşturan kayalardan alev püskürüyordu sanki, elini<br />

taşlara değdiremiyor, dokundukça yanıyordu. İnsanın sırtına yapışıyordu sıcak, cehenneme<br />

iniyordu galiba. Artık dayanılmaz bir hâl alan bu durumda daha fazla devam edemeyecekti, ipi<br />

sallayarak işaret verirken, bir yandan da kendisini yukarıya çekmeleri için bağırmaya başladı.<br />

Nefesi kesiliyor, ölecekmiş gibi oluyordu. Yukarıya ulaştığında;<br />

– Yerin fırını yanıyor galiba burada, dedi.<br />

Batur ağabeyinin kendisine gelmesini beklerken, ötede Uruk’un titremekte olduğunu<br />

farketti. Islaklığı içine geçen tolunun etkisi birden baş göstermeye başlamış; yağrınlarını 165 ,<br />

kürek kemiklerinin arasını donduran bir üşümeyle birlikte titremeye tutulmuştu. Islak kedi gibi<br />

164 Kargımak: Beddua etmek.<br />

165 Yağrın: Sırt. Kürek kemiği bölgesi.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!