17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Elma - Apple Roman - Novel

Elma - Apple
Roman - Novel

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 14<br />

– Şimdi gelelim hikâyemize, dedi. “Nerde kalmıştık? Herhalde uçuruma iniyorlardı…”<br />

diye konuşmaya başlayınca, parmakları eksik olan adam arkadaşına doğru eğilerek alçak bir<br />

sesle;<br />

– Neyse sonra anlatırım, dedi. Öteki de başını sallayarak onayladı kendisini.<br />

Sargun Emmi;<br />

– Bunu anlatması yaza kadar sürer, diye ben size daha baştan söylediydim. Ötekilere<br />

benzemiyor, bayağı uzun. Dört gündür anlatıyorum daha başındayız, dedi. Sonra devam etti;<br />

“Ama başladık bir kere, uzun muzun anlatacağız artık, o arada ölmez yitmezsek.”<br />

Köy halkının kışın en büyük eğlencesi buydu; akşamları genelde köy odasında ya da<br />

müsait olan birisinin evinde buluşurlar ve bilenler hikâyeler, masallar anlatırdı. Bunların<br />

anlatılması bazen günlerce hatta haftalarca sürerdi. İnsanlar hiç fire vermeden eksiksiz<br />

toplanırlar, aralıksız her gün dinlemeye gelirlerdi. Herkes bir sonraki gün ne olacağını<br />

sabırsızlıkla bekler, anlatılanların gerisini merak eder, neler olabileceği üzerine fikirler yürütür,<br />

hatta birbirlerine sorarlardı gün içinde. Bugün de Orhan evine çağırmıştı herkesi; orada toplanıp<br />

dinleyecek, arada çaylarını içip sohbet edeceklerdi hep birlikte.<br />

Altan’sa anlatılanları dinleyerek hayal dünyasının sınırlarını yıkıyor, kafasının içindeki<br />

evreni genişletiyor, içerisinde olanaksız diye birşeyin olmadığı diyarlara gidiyordu. Işık hızıyla<br />

yolculuklar yapıyordu görmediği ülkelere ve zamanlara, sonsuz ovalara, ucu bucağı görünmeyen<br />

denizlere, okyanuslara… Kapılar büyük sevdalara, görkemli savaşımlara açılıyor; yenenlerle<br />

yenilenler, aldatılanlarla aldananlar oluyordu. Ama hep iyilik kazanıyordu. Ve bu düstur kafasına<br />

öylesine kazınıyordu ki, ileride gerçek dünyayla yüzleşmek zorunda kaldığında büyük sorunlar<br />

yaşayacaktı. Dürüstlüğün her zaman galip gelemediğini, hatta çoğu zaman yenilenin,<br />

kaybedenin o olduğunu anladığında içinde inandığı, büyüttüğü bu dünyayı defalarca yıkıp<br />

yeniden kurmak zorunda kalacaktı, gerçeğe biraz daha yaklaştırabilmek için kendisini. Elbette ki<br />

o süreçler çok sancılı olacaktı her seferinde.<br />

Kapı tekrar çalındı, Altan bir kere daha fırlayıp kapıyı açtı, bu kez gelen muhtardı.<br />

Üzerinde ayı postundan bir kürk vardı ve başında da tüylü bir papak 12 bulunuyordu. O da selam<br />

verip orada bulunan bir genç tarafından kendisine bırakılan yere oturdu. Sonra da ağzından<br />

kulağına kadar derin bir yara izi olan aynı delikanlı, muhtara çay doldurup verdi. Genç adam<br />

dört yıl önce tarlanın birisinin kıyısında uyurken, yürüyüp giden bir yaban domuzu yülgü 13 gibi<br />

keskin dişleriyle ağzını kulağına kadar biçerek yırtıp geçmişti. Bu hayvanın omurları oynamaz<br />

olduğu için boynunu sağa sola çeviremez, dümdüz giderken de önüne ne gelirse kesip atardı,<br />

işte bu delikanlı da yaban domuzunun dişlerinden kurtulamamıştı.<br />

12 Papak: Kalpak benzeri tüylü bir başlık.<br />

13 Yülgü: Ustura, jilet. “Ülgü” de denilir.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!