Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
S a y f a | 154<br />
Asker şaşırıp kalmıştı;<br />
– Kim sen mi? dedi gülerek; “Deli misin, bela mısın arkadaş sen?”<br />
Batur böyle bir sonuca ulaşamayacağını anlamıştı, o anda aklına bir fikir geldi. Eliyle, bir<br />
paçavraya sarıp üzerindeki uzun giysinin altına sakladığı, ülkesinin en iyi demircilerinin dövdüğü<br />
göz alıcı kılıcını açtı;<br />
– Bak, dedi askere.<br />
Batur;<br />
Asker karşısındaki bu kılıksız adamın beline doğru bakarken gözleri faltaşı gibi açıldı.<br />
– Bu kılıç büyülüdür, dediğimi yap, diye emretti tok bir sesle.<br />
Elma gibi çıkık yanakları olan, kırmızı yüzlü asker ne yapacağını şaşırıp kalmıştı. Batur bu<br />
fırsatı değerlendirmekte tereddüt etmeyerek yineledi, karşısında kafası karışmış biri vardı artık<br />
ve öylesi insanların çözülmesi ve teslim olması çok daha kolay olurdu. Sert bir ifadeyle<br />
emrederek;<br />
– Dediğimi yap! diye sesini yükseltti.<br />
Bunu öyle söylemişti ki, tanrısal bir güç tarafından kendilerini kurtarmaya gönderilen<br />
birisi olduğuna, gören ve duyan herkes inanırdı; hatta kendisi bile. Kılıcın güzelliği ve meczup<br />
görünümlü adamın bu tavrı karşısında çeri korkarak irkildi, kafası allak bullak bir hâlde hemen<br />
içeriye koştu. Kalabalık arka taraflardan yavaş yavaş çözülmeye başlıyordu, geçen senelerde<br />
olduğu üzere yine evlerine dönüp bekleyeceklerdi suyun birkaç gün içinde açılmasını.<br />
Birazdan başka bir asker koşarak gelip kendisini içeriye alacağını söyleyince o da<br />
kalabalığı yararak, insanları iteleyerek dış kapıya doğru yanaştı. Askerler üzerinde simgesel ayı<br />
figürleri bulunan büyük, kanatlı demir kapıyı açıp kendisinin içeriye girmesine izin verdiler.<br />
Sarayın heykellerle süslü avlusundan, yanında yürürken kendisine çekinerek ve biraz da<br />
inceleyerek bakan iki askerle birlikte geçerek asıl yapıya girdiler.<br />
Batur Han mütevazı bir sarayın içinde geniş bir koridordan yürüyerek kağanın huzuruna<br />
çıktı. Yuvarlak bir salondu burası, birbirine simetrik dört sütun ortada büyük bir boş alan<br />
bırakacak şekilde yerden tavana kadar yükseliyordu ancak sütunlar tavana doğrudan<br />
birleşmiyor, aralarında yuvarlak, kendilerine nazaran küçük denebilecek küreler bulunuyordu.<br />
En kalabalık günlerinden birini yaşayan salonda herkes bir süre bu beklenmedik konuğu<br />
süzdükten sonra kağan söze girdi;<br />
– Askere söylediğin şey doğru mu? dedi.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>