Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
S a y f a | 179<br />
etrafına göre daha yeşil durur. Daha da ötede dağın dibinde bir örenlik vardır. Derler ki, orası<br />
toprağın altına batmış bir ilin görünen kısmıymış. Aşağıda gömülü çok büyük bir şehir varmış.<br />
İşte bu höyük de o şehrin Han’ının mezarıymış; içinde atıyla, zırhıyla ve bir sürü altınla birlikte<br />
gömülüymüş. Oğuz Han’dan bu yana gelmiş geçmiş en büyük kağanmış orada yatan. Sonra bir<br />
gün üç beş kişi, bir delik açıp girmişler içeriye. Niyetleri bozuk, içeride altın gümüş varsa onları<br />
alacaklarmış. Almışlar da… Ama sonları kötü olmuş; hepsi de bir ayla bir yıl içinde maraza<br />
tutulmuş ölmüşler. Altınların hayrını görememişler yani. Kim ki, kendisinin olmayan birşeyi<br />
almaya kalkar, sonu kötü olur. Bunu bilir, bunu söylerim,” dedi.<br />
Ne olup bittiğini tam olarak çözemese de birşeyler anlamış gibi görünüyordu Alkon. Ne<br />
de olsa yapılacak düğünü duymayan kalmamıştı. Biraz sustuktan sonra;<br />
– İsteklerini yerine getirmek aslında çok zor çünkü zaman çok az ama yine de tüm<br />
gücümle uğraşacağım. Aslında kabaca bitmiş iyi bir zırh da var, onun da üzerinde çalışırsam…<br />
Tamam,” dedi umutla. Sonra devam etti; “Bu işi olmuş bil ama hemen buradan git. Beni<br />
oyalama ve dikkatimi dağıtma, bende ocağı içerden kilitleyip odu 322 körükleyeyim. Ama nerede<br />
kaldığını bir güzel tarif et bana. Gerisini sonra konuşuruz,”dedi ve; “Sabah uyandığında isteklerin<br />
yerine gelmiş olacak,” diye ekledi zenci.<br />
Batur’da içinden; “Madem bu işler böyle yürüyor, bizde oyunu anladıkları dilden<br />
oynayalım,” dedi kendi kendine.<br />
Yolda Alkon’u düşündü. Uzak diyarlardan küçük yaşlarda kaçırılıp köle olarak getirilmiş,<br />
pazarlarda satılmıştı. Demirci çırağı olarak yetişmiş, sarayın ustasının yanında çalışmıştı yıllarca.<br />
Batur’la tanıştığında şehzadeden yaşça çok büyüktü. Bir köleydi fakat bu hakan çocuğu<br />
kendisine ne öyle davranıyor, ne de o gözle bakıyordu. Aralarında bir dostluk oluşuyor ve Batur<br />
hayatında belki de ilk kez şehzade olmanın avantajlarını bu adam için kullanıyordu, en sonunda<br />
da azat edilmesini sağlayacaktı zaten. Alkon, eline verilen bir buyrultu 323 ile ülkede istediği yere<br />
yerleşme hakkını elde ediyordu aynı zamanda. O da bu küçük köyü bulup gelerek yerleşti,<br />
demirci yoktu burada çünkü. İlk başlarda kendisine biraz uzak duran köy halkı, ustalığından ve<br />
işinden memnun kaldıkça aralarında bir samimiyet oluştu. Hatta bir iki yıl sonra da dul bir<br />
kadınla evlendi, şu anda iki tane esmer tenli çocuğu bile vardı.<br />
Batur eve geldiğinde Tanay Ana kendisini bekliyordu kapının ağzında. Kadın artık bu<br />
adamda sıradışı birşeyler olduğunu anlıyor ama çözemiyordu. Yemeklerini yedikten sonra<br />
yerlerine gidip yattılar. Yarın belki de hayatının dönüm noktası olacaktı. O yüzden de<br />
heyecanlanıyor, yatakta dönüp duruyordu. Ama yine de uyuması gerekiyordu. Ne zaman<br />
kendisini uyumak için böyle zorlasa ters etki yapardı hep. Neyse ki o saplantılı mücâdele bu kez<br />
fazla uzamadan bilinci kapanıp gerçeklikle ilişkisini kesti.<br />
322 Od: Ateş.<br />
323 Buyrultu: Ferman.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>