Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
S a y f a | 182<br />
rüzgârların önünde savrulup giderlerken, biçilip kes 328 hâline getirilmiş otlar, samanlar içeriye<br />
taşınıyordu. Kadınlar yıkadıkları buğdayları kaynatıp hedik 329 yapıyor; kuruduktan sonra<br />
dibeklerde 330 sokularla 331 döverek veya setenlerde 332 öküzlerin çevirdiği dövek 333 taşlarıyla<br />
kırarak kışlık bulgurlarını hazırlıyorlardı. Kimileri buğdayları katırların sırtında çuvallarla,<br />
eşeklerin veya öküzlerin çevirdiği yahut da suyun döndürdüğü değirmenlere götürüp<br />
öğüttürerek kışlık ununu temin ediyorlardı. Derenin kıyısında bir kadın, içinde ayran çalkadığı<br />
yayığını ince milli 334 kumla ovarak temizlerken, karalar kuşanmış kapkara bir atlının uçarcasına<br />
yanından geçip gittiğini gördü.<br />
Batur Han şehre girerken her taraf insan kaynıyordu; bayraklar, tuğlar dikilmişti alanın<br />
etrafına. Davullar çalınıyor, onlara zurnalar, kavallar eşlik ediyordu. At arabaları ve öküzlerin<br />
çektiği kağnılarsa gıcırdayan tekerlekleriyle insanları şehre taşımaya devam ediyorlardı.<br />
Eşeklerine, atlarına binerek civar köylerden gelen pek çok insana rastlanıyordu; ortalık bayram<br />
alanı gibiydi. Çocuklar için hafızalara kazınacak, unutulmayacak, yepyeni, değişik, farklı bir<br />
gündü bu; ileride kendi çocuklarına, torunlarına anlatabilecekleri bir gün… İç geçirerek, özlemle<br />
anabilecekleri, belki de belleklerinde gerçeğinden daha güzel bir hâle dönüşen bir gün olacaktı.<br />
Ötede cura 335 çalan bir aşığın etrafında, onu hayranlıkla dinleyen insanlar dikkatini çekti.<br />
Yanlarına yaklaştı. Yaklaştıkça bir büyü gibi ruhunu saran ezgilere kapıldı. Bu kalabalığın<br />
nedenini şimdi daha iyi anlıyordu.<br />
Saçlarını tarar esen yel,<br />
Al yanağı benli, ak güzel;<br />
Taktığın gül seni kıskanır,<br />
Göğsünden çıkar da öyle gel.<br />
Üstelik kulağına hiç de yabancı gelmiyordu bu musiki, bir yerlerden hatırlıyordu ama bir<br />
türlü çıkaramadı. Zaten kalabalıktan dolayı ozanın yanına da yaklaşamadı. Ama yüz ifadesindeki<br />
ve dinleyişindeki bu hayranlık, birkaç adım ötesinde duran ve sahip olduğu bilgiyi, konuyu<br />
bilmeyen birisiyle paylaşmak isteyen orta yaşlı köylü için çok iyi bir fırsattı. Yanına yaklaşan<br />
adam;<br />
– Bir gecede öğrenmiş, dedi. “Hem de kendiliğinden…”<br />
Batur anlamayarak;<br />
– Neyi?... diye sordu, adamın yüzüne bakarak.<br />
328 Kes: Saman haline getirilmiş çayır.<br />
329 Hedik: Kaynatılmış buğday.<br />
330 Dibek: İçinde tahıl kırılan veya öğütülen büyük taş havan.<br />
331 Soku: Dibek içindeki tahılı öğütmeye yarayan taş.<br />
332 Seten: Küçük dibek.<br />
333 Dövek: Seten içindeki öğütücü taş parça.<br />
334 Mil: Sel artığı balçıklı kum.<br />
335 Cura: Küçük bağlama. Diğer bağlamalara kıyasla boyutları çok küçüktür.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>