Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Böyle bir belgesel çekme fikri nasıl ve ne zaman<br />
oluştu?<br />
Biraz gerçekler de, konu da sizi buluyor. Bir aşamaya<br />
kadar peşine düşüyorsunuz tabii… Bu çalışmada aslında<br />
konunun kendisi bizim peşimize düştü. Gerçeklerin,<br />
olayın ve olgunun kendisi ortaya çıkma<br />
zamanının geldiğini ve konuşulması gerektiğini bize<br />
söyledi. Bizim o bölgeye dair yaptığımız her çalışmada<br />
hep bunu gördük. Tarihimizi, o süreçte yaşananları<br />
bildiğimizi düşünüyorduk; ama içine girdiğimizde<br />
ne kadar da bilmediğimizi fark ettik. İşte tam da o<br />
zaman bunlar sizi buluyor ve bizi gün yüzüne çıkarın<br />
diyor. Dersim’in Kayıp Kızları da böyle oldu aslında.<br />
Basta bu bölge insanının yasam hikâyelerini anlatalım<br />
diye cıktık yola, ama sonra Dersim’in Kayıp Kızları<br />
sureci başlı başına bir konu oldu. O süreçte kadınlar<br />
ve çocuklar üzerinde ağırlıklı durduk. Konu araştırma<br />
sureci içinde Dersim’in Kayıp Kızlarının çalışılması<br />
gerekliliğine kadar geldi. Biz sadece belgesel yapmadık.<br />
Bir araştırma da yaptık aynı zamanda.<br />
Hem kendimiz bilgi<br />
sahibi olduk hem de bu olay<br />
gün yüzüne cıkmış oldu.<br />
Bu belgeseli hazırlarken olayın<br />
yaşandığı döneme ait politik<br />
araştırmalar da yapmış<br />
olduğunuzu düşünerek, o dönemki<br />
politik anlayışı anlatabilir<br />
misiniz?<br />
Tabii ki böyle bir konuda o dönemi<br />
anlamadan, özellikle Cumhuriyet<br />
dönemi politikalarını<br />
anlamadan her şeyi yerli yerine<br />
oturtmak mümkün değil. Sadece<br />
Türkiye için değil, o dönemdeki<br />
hâkim olan ideolojik ve siyasal anlayışların<br />
tamamını araştırdık. Yani<br />
ulus devlet yaratma surecinin sonucudur Dersim olayları.<br />
O süreçte farklı ülkelerde neler yaşanmış nasıl yaşanmış<br />
bunlara da göz attık. Aynı dönemlerde<br />
Avustrulya’da Aborjinlere uygulananları anlamak zorundaydık<br />
ki Dersim’i anlayabilelim. Çünkü bunlar<br />
birbirinden kopuk şeyler değil. Özellikle de uluslaşma<br />
politikası içinde vatandaşlığa dayalı değil de ırka dayalı<br />
Uluslaşma surecinin çok özgün uygulamalarıdır<br />
Türkiye’de ve ya Avusturalya’da olanlar. Demokratik<br />
bir bicimde ulus yaratma surecinden çok uzak, tepeden<br />
dayatma ve zorla ulus yaratma… Dönüştürerek, bilinç<br />
yaratarak ve vatandaşlığa dayalı değil, üstten dayatmalı<br />
bir süreçtir. Bunları yeterince anlamadan Dersim’i,<br />
anlamak mümkün değil. Yoksa olay bizi çok<br />
yanlış sonuçlara, düşüncelere kadar götürebilir. Bu bir<br />
devlet politikası olarak değil kişilerin uygulaması olarak<br />
algılanabilir. Oysa oradaki nesnel koşulları, dersimi<br />
anlamak gerekiyor. Dersimin aşiret yapısını, devletin<br />
politikasının ne olduğunu, cumhuriyet nasıl kuruldu<br />
nasıl oluşturuldu ve nasıl devam ettirilmeye<br />
çalışıldı… Bunun temel ayakları nedir ve cumhuriyet<br />
döneminde Türk olmayana, suni olmayana nasıl bakıldı?<br />
Dersimde yaşananları sanki sadece dersimin basına<br />
gelmiş gibi algılayabiliriz ya da devlet politikası<br />
değil de tek tek kişilerin anlayışları diye düşünebiliriz<br />
bu süreci. Mümkün olduğunca okumaya çalıştık, Ermenilere<br />
dair Rumlara dair, diğer azınlıklara ve inançlara<br />
dair, Osmanlıda nasıl olmuş… Bütün bunlardan<br />
hareketle konuyu doğru araştırabilelim. Nereden yürüyeceğimizi<br />
bilelim diye…<br />
Bu olayların başlangıcı olarak ulus devlet kavramı<br />
üzerinde duruyorsunuz. Bugün dünya da, Türkiye de<br />
politik anlamda ciddi bir değişim geçiriyor. Ulus devletlerin<br />
çözülmeye başladığını, etnik kökenlerin belirginleştiğini<br />
düşünecek olursak bu konuların şimdi<br />
konuşuluyor olması sizce bir tesadüf mü?<br />
Çünkü Dersim olaylarının konuşuluyor olması<br />
da aynı surece denk geliyor.<br />
Kazım Gündoğan: Özellikle Sovyet rejiminin<br />
yıkılması ile birlikte kurulu dengeler<br />
bozuldu. 2. paylaşım savasından<br />
sonra dünyada yeni dengeler oluştu.<br />
Dengenin biri yok olunca diğer denge<br />
lehine yeni olanaklar ortaya cıktı ve<br />
onlar yeni dünya düzeni adı altında<br />
dünya egemenliğini ilan ettiler. Yeni<br />
liberal ve neoliberal ekonomik politikalar…<br />
vs. Fakat şimdi bu bir küreselleşme<br />
biçimini aldı en son. Bu<br />
küreselleşme ancak sermayenin<br />
merkezileşmesi idi. Tabii sermayenin<br />
merkezileşmesine zarar veren<br />
güçler vardı. Bir yandan küreselleşme<br />
ulus devlet kavramını ortadan kaldırmaya çalışıyordu<br />
ama öte yandan da paradoksal bir bicimde ulus devletleri<br />
güçlendirmeye de başladı. Etnik kökeni ortaya<br />
çıkardı ulus kavramını yeniden tanımlama ihtiyacı ortaya<br />
cıktı. Böyle bir süreç var. Küreselleşmeden yararlanamayan<br />
güçler kendilerini vazedebilmek için<br />
köklerine dönmeye başladılar. Türkiye’ye de baktığınız<br />
zaman ulusal bilincin gerçekleşmesi, toplumsal bilincin<br />
gelişmesi, diğer etnik kökenler, inançlar vs…Bu<br />
süreçte aslında küreselleşme o çizgiden alıp ileriye götürseydi<br />
sorun olmayabilirdi. ama bunlara çok ağır<br />
şartlar getirdiler. Böyle olunca kendi olma kendini tanıma<br />
kendini yeniden oluşturma sureci oluştu. Tarihsel<br />
olarak çözülemeyen haksızlıklar bunlar. Bunu burjuvazi<br />
çözemedi ama sosyalizm de sağlıklı bir bicimde<br />
çözemedi, bir model olarak kalıcı hale getiremedi.<br />
Rusya da belli bir asamaya kadar çözdü ama yıkılması<br />
ile beraber oradaki problemler açığa cıktı. Öyle oluca<br />
16