07.10.2014 Views

lığ - Türk Tabipleri Birliği

lığ - Türk Tabipleri Birliği

lığ - Türk Tabipleri Birliği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

40<br />

50. YILINDA HALK SAĞLIĞINA KÖPRÜ: TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ •<br />

Birinci kapıdan geçerken “merhaba arkadaşlar, ben Avukat Atilla, bu da arkadaşım<br />

Avukat Şükrü” dedi. Selam verdiler ve birinci bariyeri geçtik. İkinci bariyerde<br />

“kimlikleriniz” dediler. “Tanımadın mı? Ben Avukat Atilla, arkadaşım da<br />

Avukat Şükrü” dedi ve ikinci bariyeri geçtik. “Selimiye kapısından girerken kimlik<br />

isterler, sakın ha kimliğimizi vermeyeceğiz, sadece mesleğimizi söyleyeceğiz”<br />

dediler. Kapıda “kimlikleriniz” dediler. “Ban Avukat Atila, arkadaşım Avukat<br />

Şükrü” dedi, “buyurun” dediler, oradan da geçtik. Bekliyoruz, Erdal Bey ve<br />

Şakir Derkut gelecek ve göreceğiz. Karanlık ve loş da; birden bire iki tane saçlar<br />

sıfır, iri vücut karşıdan geldiler. Ben tanıyamadım, ama biraz yaklaştıktan sonra<br />

Erdal Bey ve Şakir Derkut olduklarını gördüm, duygusallaştım, isyan edesim<br />

geldi ve göz yaşlarımı tutamıyordum. Birden bire Erdal Bey “Astsubayım, işte<br />

size bahsettiğim arkadaşlarım bunlar” dedi. Astsubay “öyle mi Erdal Bey, memnun<br />

oldum, hoş geldiniz” dedi bize. Erdal Bey, astsubayı orada hâkimiyeti altına<br />

almış, morali son derece iyi, bizim moralimiz bozuk. Yani gerçekten bir Merkez<br />

Konseyi Başkanı’nın içeride de kendini kabul ettirmesi önemlidir. Biz o astsubayları<br />

geldiklerinde tedavi ettirirdik. Kişiye hiç suç yükleyemezsiniz, emir eridir.<br />

Her yerde Türk <strong>Tabipleri</strong> Birliği Merkez Konseyi Üyesi olarak ve Merkez Konseyi<br />

olarak ağırlığımızı hissettiriyorduk. Tabii bunlar yargılama sürecimizi etkiledi.<br />

Erdal ağabey ve Şakir Derkunt, 12 Eylüle çeyrek kala gözaltı süreleri bitti ve<br />

oradan ayrıldılar.<br />

Dr. Erdal Atabek: Şükrü’ye çok teşekkür ediyorum. Gerçekten benim de bu<br />

kadar kronolojik olarak bilemediğim bir seyir anlatıyor. Anlattığı olay şudur: Biz,<br />

genel olarak Türkiye çapında yaptığımız bir eylemden bir hafta sonra tutuklandık.<br />

Yani eylem günü tutuklanmadık. Ben o akşam tutuklanma bekliyordum.<br />

Eylemi Türkiye çapında hâkimler dışında 2 günlük hasta bakmama eylemi yaptık,<br />

gerçekleştirdik de. İstanbul’da sıkıyönetim vardı. Biz tutuklanmadık, fakat bir<br />

hafta sonra sıkıyönetim komutanlarının Başbakan Süleyman Demirel ile bir<br />

toplantıları vardı, o toplantıda geçen bir muhavere üzerine -tahmin ettiğimi sonradan<br />

öğrendim- sıkıyönetim komutanları yeni yasalar istiyorlar, Süleyman Bey<br />

de diyor ki “siz elinizdeki yasaları kullanmıyorsunuz. Önce onu kullanın, sonra<br />

yasa isteyin” Komutanlar “Neyi kullanamıyoruz?” deyince de, “Burnunuzun<br />

dibinde doktorlar eylem yapıyor, ama siz farkında değilsiniz” diyor. Döner dönmez<br />

de İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Süleyman Takkeci bizi arattı, çağırttı,<br />

örgütü de tam olarak bilmiyorlar. “Başkan ile sekreteri çağırın” demişler. Türk<br />

<strong>Tabipleri</strong> Birliği Başkanı ve İstanbul Tabip Odası Sekreteri Şakir, ikimiz tutuklandık.<br />

Dr. Şükrü Güner: Biz sıyırdık. (Gülüşmeler)<br />

Dr. Erdal Atabek: (Devamla)- Eylemin hedefi neydi? Eylemin hedefi, sorunlarımızın<br />

çözümü için verdiğimiz mühletlerin geçirilmesi ve yerine getirilmemesine<br />

yönelikti.<br />

Hâkim kararıyla tutuklandık, ama hepsi hazırlanmıştı, yani ben girdiğim zaman<br />

Yargıç “Ya, demek ki ikaz niyetiyle yaptınız” gibi laf dinliyor boşuna. Saatine de<br />

bakıyor. Baktı ki vakti keraat gelmiş, işi bitirelim de gidelim der gibiydi. Şıp diye<br />

anladım bizi tutuklayacağını ve tutukladı. Sonra hatırladığım kadarıyla 12 Eylül-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!