Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı: 291<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
23 Ekim<br />
2011<br />
Hapisaneciler<br />
Tutuklu ve hükümlülerin yaşadıklarını,<br />
cezaevlerinin durumunu<br />
aktardığım zaman mutlaka konuyla ilgili<br />
bir bürokrattan mektup alırım.<br />
Adalet Bakanlığı'ndan. Demokratik ve<br />
bilumum açılım programında ustalık<br />
mertebesine geldiğini savlayan hükümetimiz,<br />
ilk dönemindekinden<br />
farklı bir dil benimsiyor artık. Bu dilin<br />
farkını birlikte görüp, farkın ciddiyetini<br />
tartalım.<br />
2004 yılında F Tipi cezaevleri<br />
hakkında yazdığım yazılardan birine,<br />
Kenan İpek, Hakim. Bakan a. Genel<br />
Müdür.' imzalı mektuptan bir bölüm<br />
okuyalım:<br />
"F Tipi cezaevlerine ilişkin yazılarınıza<br />
defalarca cevap verilmiştir.<br />
Bu cezaevlerinin Birleşmiş<br />
Milletler ve Avrupa standartlarına<br />
uygun olduğu, iddia edildiği gibi<br />
hücrelerin bulunmadığı ve tecrit<br />
uygulanmadığı kamuoyuna ve gazetenize<br />
defalarca açıklanmıştır.<br />
Buna rağmen ısrarla aynı iddiaların<br />
dile getirilmesinin nedeni anlaşılamamaktadır."<br />
Terör örgütleri ve yandaşları bu cezaevlerine,<br />
geçmişte olduğu gibi şiddete<br />
dayalı örgütsel yapılarını sürdüremedikleri<br />
için karşı çıkmaktadır. Hal<br />
böyle iken iyi niyetinden şüphe etmediğimiz<br />
bazı basın mensuplarının<br />
terör örgütlerinin tezlerini gündemde<br />
tutma çabalarına alet olmalarını kavramakta<br />
güçlük çekiyoruz.<br />
19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerinde<br />
yapılan, ‘Hayata Dönüş Operasyonu'<br />
yargıya intikal etmiş ve<br />
henüz açılan davalar sonuçlanmamış<br />
olduğundan bu konuda görüş<br />
beyan edilmesinin doğru olmadığı<br />
kanısındayız."<br />
Çiçek beyefendinin adına yazan<br />
hakimin bize, yani kamuoyuna ve gazetemize<br />
defalarca, ‘açıklanmış' olduğunu<br />
belirtirken asabiyetten titreyen<br />
sesini duyar gibi olmuyor musunuz?<br />
Ben de kendisine, "Aman, öfkenize<br />
hakim olun." Benim bu kalın<br />
kafamla anlamakta zorlandığım, anlamayacağım,<br />
haydi bir adım ileri gideyim,<br />
anlamayı reddettiğim şeyi<br />
arz etmek isterim. Ben, içinde yaşadığım<br />
toplumun demokratik, açık bir<br />
toplum olması gerektiğine inandığım,<br />
üstüne üstlük inançlı bir devlet<br />
memuru olmadığım için bakanlık<br />
açıklamalarıyla yetinmiyorum. Yetinmeyeceğim.<br />
Gerçekliğin ille sizin<br />
kaleminiz, sizin mikrofonunuza kilitli<br />
olduğunu bana kabul ettiremezsiniz.<br />
Bu, çocuklarının şımarıklığından<br />
usanmış baba diliyle, gerek kamuoyuna<br />
gerek gazetemize yaptığınız<br />
malumat mı talimat mı olduğu belirsiz,<br />
‘açıklamalar' beni tatmin etmiyor.<br />
F tipi mahkumlarından sizin<br />
açıklamalarınızın kaç katı mektup<br />
aldığımı, kaç mahkum ailesi ile görüştüğümü,<br />
o mektupların ve anaların<br />
içtenliğini iyi kötü değerlendirebilecek<br />
idrake sahip olduğumu hatırlatmama<br />
bilmem gerek var mı? Şurada<br />
yıllardır yazdığım köşe ve okurlarıyla<br />
aramdaki özel ilişki adına sizin<br />
iddialarınızla uyuşmayan yazılarımı<br />
sürdürme hakkına sahip olduğuma<br />
inanıyorum. Ya siz? Ses tonunuzdan<br />
tahammülünüzün sonuna geldiğiniz<br />
hissine kapılıyorum." yazmıştım.<br />
Aba altından gösterilen sopaya cevabım<br />
da şuydu: "İyi niyetimden<br />
şüphe etmiyorsunuz ama alet olduğumdan<br />
eminsiniz. Ben ve benim<br />
gibi kalın kafalı dertlilerin misyonu,<br />
alet olmaktır. Ama şu ya da bu<br />
örgütün tezlerini gündemde tutma<br />
çabalarına değil. Nerede bir zulüm,<br />
haksızlık varsa orada mağdurların<br />
sesini duyurma çabasına alet olmak.<br />
Nerede örtbas edilen, iktidarın ceberrut<br />
diline tercüme edilen bir hakikat<br />
varsa, o hakikatin çıplak haline<br />
alet olmak. Siz, basının asal görevinin<br />
ne olduğunu zannediyordunuz?<br />
Resmi Gazete'yle yetinemiyor<br />
musunuz?"<br />
Geçen gün aldığım mektubun diliyse<br />
daha dikkatli ve usturuplu. Ama<br />
yine inkâr üstüne kurulu, hainlerden<br />
müşteki bir dil. Fakat 2004'teki gibi,<br />
köşemde basılmasını talep etmiyor.<br />
Şahsıma yazılmış. Tacettin Ural.<br />
Adalet Bakanlığı Bakan Danışmanı<br />
imzasıyla.<br />
Hapishanede ağır bir hastalıkla<br />
boğuşan Fatma Tokmak üstüne.<br />
Meğer Tokmak'ın tedavisi mükemmelen<br />
sürdürülüyormuş, hapishane<br />
koşullarında: "Özetlemek gerekirse<br />
Fatma Tokmak'ın rutin<br />
kontrol ve tedavileri Kardiyoloji Polikliniği'nde<br />
yapılmakta, diğer tedavileri<br />
de kurum revirinde gerçekleştirilmekte,<br />
sağlığıyla ilgili<br />
olarak yapılması gereken her türlü<br />
müdahalede bulunulmaktadır."<br />
İnsan olma serüveni<br />
Pek güzel. Meğer mektup yasağı<br />
da yokmuş. Herkes istediği yere ve<br />
kuruma belirli noktalara uymak koşuluyla<br />
mektup yazabiliyormuş. Fakat<br />
bir yerde Tacettin Bey'in aklı karışmış:<br />
"Yazınıza; ‘mektup yasağı'<br />
ifadesiyle konu olan mektuba ise i-<br />
çeriğinde, “henüz yargı aşamasındaki<br />
karar ve bilgileri kullanarak<br />
kuruma ve kurum çalışanlarına<br />
karşı kamuoyu oluşturmaya yönelik<br />
ibareler bulunduğu' gerekçesiyle<br />
izin verilmemiştir. Belli terör örgütü<br />
gruplarının zaman zaman; ‘haberleşme<br />
hürriyeti' hakkını suistimal<br />
etme girişimlerinde bulunarak, basın<br />
mensuplarını yönlendirme gayretleri<br />
görülebilmektedir. Özetle idare açısından,<br />
mektubun gönderildiği kişi<br />
ya da kurum değil, mektubun içeriğinde<br />
suç unsuru olup olmadığı<br />
önem arzetmektedir."<br />
Fatma Tokmak'ın mektubu, beni<br />
farklı yollardan buldu. Dolayısıyla<br />
sansüre takılmış değil.<br />
Ama bu mektuptan da Tokmak'ın<br />
terörist olduğuna, hakkını suiistimal<br />
ederek beni yönlendirme gayreti içinde<br />
olduğuna hükmedilmiş olduğu<br />
anlaşılıyor.<br />
İki mektup, iki uyarı arasındaki<br />
fark işte bu kadar. İkisi de doğru<br />
olan ancak devletin sözüdür<br />
anlayışı üstüne kurulu. İkna etmeyi<br />
değil, ikaz etmeyi amaçlıyor.<br />
Her iki mektup da bana yönlendirilmeye<br />
açık dangalak muamelesini<br />
reva görüyor. Her ikisi de benim<br />
sözlerine aracı olduğum insanları değersiz<br />
teröristler olarak tartıyor. On-<br />
18<br />
ZAM ZULÜM İŞKENCE