30.10.2014 Views

panel “deprem ve kadastro” - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

panel “deprem ve kadastro” - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

panel “deprem ve kadastro” - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TMMOB<br />

<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />

Tarih<br />

Saat<br />

Moment Büyüklüğü<br />

Merkez Üssü<br />

Kuzey Anadolu Fayının<br />

Uzunluğu<br />

Yüzey Kırılması<br />

Kayma (Sağ Atılım)<br />

Türü<br />

17 Ağustos 1999<br />

03:01:37<br />

7.4 (Kandilli, USGS)<br />

Gölcük<br />

1000 km<br />

60 km<br />

2,7 m<br />

Vurma-Kayma<br />

PANEL<br />

“DEPREM VE KADASTRO”<br />

26.02.2005 - Kocaeli<br />

Tarih<br />

Saat<br />

Moment Büyüklüğü<br />

Merkez Üssü<br />

Kuzey Anadolu Fayının Uzunluğu<br />

Yüzey Kırılması<br />

Kayma (Sağ Atımlı,Düşey-Yanal)<br />

Türü<br />

12 Kasım 1999<br />

18:58<br />

7.2(Kandilli)<br />

Düzce Yakınları<br />

1000 km<br />

40 km<br />

3.0 m düşey,4.5 m sağ<br />

yanal değiştirme<br />

Vurma-Kayma<br />

Onca acılardan sonra<br />

bu ülkenin<br />

mühendisleri,<br />

mimarları,<br />

şehir plancıları <strong>ve</strong><br />

aydınları<br />

olarak<br />

17 Ağustos <strong>ve</strong><br />

12 Kasım 1999<br />

depremlerini milat<br />

kabul ederek, mesleki<br />

sorumluluklarımızla<br />

yüzleşmeliyiz


TMMOB<br />

HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />

İSTANBUL ŞUBESİ<br />

DEPREM VE KADASTRO PANELİ<br />

26 Şubat 2005<br />

Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli


ISBN: 978-9944-89-023-6<br />

Temmuz 2007 ∞ 1000 adet<br />

TMMOB<br />

<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />

Büyükdere Caddesi Emek İşhanı No: 68 Kat:3<br />

Mecidiyeköy-Şişli/İstanbul<br />

Tel: 0212.347 12 46 Faks:0212.347 12 43<br />

www.hkmo.org.tr; e-posta: istanbul@hkmo.org.tr<br />

Yapım Tanıtım Basım Yayın Ltd. Şti., İstanbul<br />

Kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar dışında, yayımcının yazılı izni olmadan<br />

hiçbir yolla çoğaltılamaz.


TMMOB<br />

HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />

İSTANBUL ŞUBESİ<br />

DEPREM VE KADASTRO PANELİ<br />

26 Şubat 2005<br />

Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli


P A N E L<br />

DEPREM VE KADASTRO<br />

Panel Yöneticisi : Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK<br />

İmam YAŞARTEKİN<br />

Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü<br />

İlyas ŞEKER<br />

Kocaeli Büyükşehir Belediye Bşk. Vek.<br />

Celal BEŞİKTEPE<br />

Adım Mühendislik Planlama Ltd.Şti.<br />

Akın EKİNCİ<br />

Erdem Emi Har.Bil.İşl.İnş.<strong>ve</strong> Taş.San.Ltd.Şti.<br />

Atilla AYDIN<br />

Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığı Proje Koordinatörü<br />

TARİH : 26 Şubat 2005, Cumartesi<br />

SAAT : 13.00 – 17.00<br />

YER : SÜLEYMAN DEMİREL KÜLTÜR MERKEZİ<br />

Yahya Kaptan Mah. İzmit / KOCAELİ


Önsöz<br />

“17 Ağustos <strong>ve</strong> 12 Kasım 1999 günü yaşadığımız depremlerin yol açtığı<br />

yıkımların, hasarların, can kayıplarının, kaderleriyle baş başa bırakılan <strong>ve</strong><br />

çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan onbinlerce insanın neredeyse<br />

unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin üstünden yıllar geçmesine karşın,<br />

deprem bölgesinde giderek derinleşen sorunlara çözümler üretilmedi.<br />

17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların <strong>ve</strong> kentsel<br />

yaşamın daha gü<strong>ve</strong>nsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan<br />

can gü<strong>ve</strong>nliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı<br />

yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların<br />

düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş,<br />

kamusal görev <strong>ve</strong> sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki<br />

okullar, hastaneler <strong>ve</strong> diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş,<br />

dolayısıyla can gü<strong>ve</strong>nliği için gerekli önlemler alınmamıştır.<br />

Doğu Marmara’da bir ciddi planlama faaliyeti yoktur. Çünkü Türkiye’nin<br />

planlama beyni dağıtılmıştır. Türkiye planlama disiplininden koparılmıştır.<br />

Türkiye ya Brüksel’de ya da Washington’da planlanmaktadır ama tekellerin en<br />

çok dört elle sarıldıkları kavram kendi çıkarlarını planlamaktır. Ama<br />

milyonlarca insanın geleceği konusunda planlama kararlarını alabilecek<br />

kurumlar, görünürde olan kurumlar, artık içleri boşaltılmış kurumlar haline<br />

gelmiştir. Felaketten doğrudan etkilenen iki milyonu aşkın insan aradan geçen<br />

bu kadar yılda neler yaşadı? Bir doğa olayı olan depremin felakete<br />

dönüşmesinin ortamlarını yaratan, onbinlerce canın enkazlar altında yaşamını<br />

yitirmesine, yaralı <strong>ve</strong> sakat kalmasına yol açan sorumlular, suçlular hakkında<br />

neler yapıldı?” diye soruyor, Sevgili Celal BEŞİKTEPE. Biz de kendisine<br />

yürekten katılıyoruz.<br />

Panel, TKGM’nin ihale yoluyla yaptırdığı <strong>Kadastro</strong> işlerinin, yüklenici <strong>ve</strong><br />

idare tarafından yaşanan pratiği açısından önemli ipuçları <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Yayın haline getirdiğimiz “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” <strong>panel</strong>inin üyelerimize yararlı<br />

bir kaynak olacağı düşüncesindeyiz. 18. Dönem yönetim kuruluna, değerli<br />

konuşmacılara <strong>ve</strong> emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.<br />

Yönetim Kurulu<br />

1


PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />

AÇILIŞ KONUŞMALARI<br />

SUNUCU- Merhabalar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB)<br />

<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası (HKMO) İstanbul Şubesi tarafından,<br />

bölgede süren deprem sonrası kadastro çalışmalarının değerlendirilmesi<br />

amacıyla düzenlenen “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” <strong>panel</strong>imize hepiniz hoş geldiniz.<br />

Açış konuşmasını yapmak üzere Şubemiz İkinci Başkanı Sayın Mehmet<br />

Yıldırım’ı da<strong>ve</strong>t ediyorum, buyurun.<br />

MEHMET YILDIRIM (<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul<br />

Şubesi İkinci Başkanı)- Merhabalar, <strong>panel</strong>imize hoş geldiniz. Türk Mühendis<br />

Mimar Odaları Birliği <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />

olarak Ana Yönetmeliğimizde belirtildiği gibi, “tüzel kişiliğe sahip kamu<br />

kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak; meslek mensuplarının birbiriyle <strong>ve</strong><br />

halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>ni hâkim kılmak üzere meslek<br />

disiplinini <strong>ve</strong> ahlakını korumak, meslek mensuplarının ortak gereksinimlerini<br />

karşılamak, mesleki etkinliklerini kolaylaştırmak, üyelerin mesleki çalışmaları<br />

<strong>ve</strong> yetkilerini kullanmaları sırasında karşılaşacakları her türlü haksızlık <strong>ve</strong><br />

onur kırıcı işlemlere karşı bütün girişimleri yapmak, mesleki dayanışmayı<br />

kurmak <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlendirmek, kamunun <strong>ve</strong> ülkenin çıkarlarının korunmasında<br />

gerekli gördüğü girişim <strong>ve</strong> etkinliklerde bulunmak” diye sıralanan amaçları<br />

doğrultusunda bugün burada bir etkinliğe daha imza atıyoruz.<br />

Bugün, kısaca Marmara Depremi diyebileceğimiz deprem dizilerinden sonra<br />

özelde depremlerin, genelde ise doğal afetlerin mesleki alanımıza etkisini <strong>ve</strong><br />

sonuçlarını konu alan “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” adlı <strong>panel</strong> için bir araya gelmiş<br />

bulunuyoruz. Panelimizin bu alanda bir başlangıç olacağını, tartışmaların,<br />

Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi tarafından 23-25 Mart 2005’te yapılacak Deprem<br />

Sempozyumu’na, Odamızca gerçekleştirilecek 10. Türkiye <strong>Harita</strong> Bilimsel <strong>ve</strong><br />

Teknik Kurultayı’na taşınarak sonuç alıcı çözüm önerilerinin <strong>ve</strong> eylem<br />

programlarının oluşturulacağını umuyoruz.<br />

Hafızalarımızı biraz zorlayacak olursak, çocukluğumuzdan bugüne dek,<br />

Türkiye’de çok sayıda deprem, sel baskını, heyelan <strong>ve</strong> benzeri doğal afetlerin<br />

yıkıcı, yok edici, öldürücü etkileriyle karşı karşıya kalınmış <strong>ve</strong> ağır bedeller<br />

ödenmiş olduğunu hatırlarız. Onca acılardan sonra bu ülkenin mühendisleri,<br />

mimarları, plancıları, aydınları olarak 17 Ağustos <strong>ve</strong> 12 Kasım 1999<br />

3


depremlerini milat kabul ederek, mesleki sorumluluklarımızla yüzleşmemiz,<br />

bir eleştiri <strong>ve</strong> özeleştiri sürecini örgüt disiplini içerisinde işletmemiz gerekiyor.<br />

Bunun için önemli olan, sorunları doğru, zamanında <strong>ve</strong> yerinde tespit<br />

etmekten, her türlü yapıda görev almış <strong>ve</strong>ya alacak meslektaşların ellerini taşın<br />

altına birlikte koymalarından geçmektedir. Depremler hem kişisel, hem de<br />

sektörel yaşam hedeflerimizi gözden geçirmek, bencilliklerden <strong>ve</strong> çıkarcılıktan<br />

uzak, toplumsal hedeflere yönelik yaşama arzusu konusunda bizi yeniden<br />

düşündürmüş olmalıdır. Binlerce binanın yıkıldığı <strong>ve</strong> onbinlerce insanın<br />

öldüğü, bunun birkaç katının yaralanarak sakat kaldığı bu felaketlerde bizim<br />

görevimiz, sadece arsanın yerini <strong>ve</strong>ya binanın o parsel içerisinde kaldığını<br />

göstermekle sınırlı mıdır dersiniz? <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri olarak<br />

yapılarda bahçe mesafelerine tecavüzün, kontur <strong>ve</strong> gabariye uymamanın, su<br />

basman kotuna tecavüzün, kıyı kenar çizgisini ihlalin tespitiyle sınırlı<br />

kalamayacağımızı, dolayısıyla aykırılıkların <strong>ve</strong> tecavüzlerin yaşanabilir kent<br />

için ne tür sonuçlar doğuracağını da sorguluyor olmamız gerekmektedir. Bu<br />

noktada yapı denetim sürecinin bütünsellikten yoksunluğu yerinde bir örnektir<br />

diye düşünüyorum.<br />

Kıyı Yasasının defalarca iptal edilerek boşluk yaratılmasına göz yumarak <strong>ve</strong><br />

kıyı kenar çizgisine rağmen kamunun kullanımına açık olması gereken kıyı<br />

alanlarının doldurulması <strong>ve</strong> kaçak yapılarla işgal edilmesi sürecinde mesleki<br />

hizmetlerin sunumunda, meslektaşlarımızın <strong>ve</strong> diğer meslek örgütlerine ait<br />

mühendis, mimar <strong>ve</strong> plancıların yeteri hassasiyeti gösterdiğini söyleyebilir<br />

miyiz? Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki doğa kendi yasalarına karşı<br />

çıkanları cezalandırırken, kendisine ait olanları da geri almıştır. Diğer yandan,<br />

80 yıllık cumhuriyet tarihinde tapulama <strong>ve</strong> kadastronun bitirilemediğini, orman<br />

kadastrosunun ise ancak yüzde 25’inin tescil edilebildiğini, kadastro yapılan<br />

yerlerin önemli bir kısmının ise yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirtmek<br />

gerekiyor. Yüzde 92’si aktif deprem kuşağında olan <strong>ve</strong> ortalama her 13 ayda<br />

bir 6’nın üstünde, yıkıcı <strong>ve</strong> öldürücü büyüklükte bir depremle sarsılan<br />

ülkemizde 1987 yılında yürürlüğe giren 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası’nın,<br />

deprem gerçeğine göre hazırlanmadığı açıktır. Bilindiği gibi 17 Ağustos<br />

depreminde yerkabuğu, 4,40 m batıya doğru itelenmiş, parsellerin şekli <strong>ve</strong><br />

konumu değişmiştir. Hal böyle olunca, bugün yapıldığı gibi, her depremden<br />

sonra TUTGA noktalarının, diğer nirengi <strong>ve</strong> ni<strong>ve</strong>lman ağlarının, parsel<br />

noktalarının deformasyonlarının tespitinde dış kaynaklı krediler bekleyerek<br />

yeni borçlanmalarının kapısı da açılacak demektir. O nedenle gerek kadastro<br />

çalışmaları açısından, gerek tapu sicil işlemleri açısından, gerekse yerel<br />

yönetimler <strong>ve</strong> özel sektör açısından olsun, sorunlara parça parça çözüm yerine<br />

bütünlüklü bakışlar <strong>ve</strong> çözüm önerileri getirmek gerekiyor.<br />

4


İşte bugün burada <strong>panel</strong>imize katılan farklı kamu kurumu temsilcileri <strong>ve</strong> özel<br />

sektör temsilcilerinin, bu <strong>ve</strong> benzer sorunları masaya yatıracaklarını umuyoruz.<br />

Sözlerimi bitirirken, yanı başımızda sokağa atılmak istenen, bu ülkenin önemli<br />

bir değeri olan fabrikayı onurlu direnişiyle sürdüren SEKA emekçilerini, onları<br />

yalnız bırakmayan İzmit halkını selamlarken, <strong>panel</strong>istlerimize kolaylıklar,<br />

başarılar diliyor; birlikte tartışan, sorgulayan, üreten bir <strong>panel</strong> ortamının<br />

yaratılacağı inancıyla hepinizi saygı <strong>ve</strong> sevgiyle selamlıyorum.<br />

SUNUCU- Sayın Mehmet Yıldırım’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tapu<br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü (TKGM) İstanbul Bölge Müdürü Ömer Ali Anbar’ı<br />

konuşmasını yapmak üzere da<strong>ve</strong>t ediyorum; buyurun.<br />

ÖMER ALİ ANBAR (TKGM İstanbul Bölge Müdürü)- Değerli<br />

katılımcılar, değerli meslektaşlarım; şahsım <strong>ve</strong> mensubu bulunduğum Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz adına hepinize saygı <strong>ve</strong> selamlarımı<br />

sunuyorum. Kurumumuz çalışanlarına faydalı olacağını düşündüğüm “Deprem<br />

<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” isimli bu <strong>panel</strong>i düzenleyen, üyesi bulunduğum <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odasına da teşekkür ediyorum.<br />

Değerli meslektaşlarım, kurum olarak iki büyük hedefimiz var: Bunlardan biri<br />

ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması, bir diğeri de tapu <strong>ve</strong><br />

kadastro bilgilerine bilgisayar ortamında erişilmesidir. Bu hedeflerimiz<br />

doğrultusunda ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması<br />

amacıyla bu geçtiğimiz hafta içerisinde <strong>Kadastro</strong> Yasası’nın bazı maddelerini<br />

düzenleyen kanun tasarısı Meclisten geçmiş <strong>ve</strong> Sayın Cumhurbaşkanımıza<br />

onay için gönderilmişti. Biz bu hedefimizi gerçekleştirirken, yasal hedefler<br />

konulduğundan itibaren bu işlemlerin özel sektörden hizmet alınmak suretiyle<br />

yapılabileceğini düşündük <strong>ve</strong> bu şekilde de uygulamaya başladık. Bu<br />

doğrultuda 2004 yılının Haziran ayından başlamak üzere Kandıra, Adapazarı,<br />

İzmit, Hendek <strong>ve</strong> Yalova bölgelerimizde toplam 93 köyden 101 625 parsellik<br />

alanı 2859 sayılı Yenileme Kanununa göre özel sektörden hizmet almak<br />

kaydıyla yenilemesini yaptık. Ölçüleri tamamlanmıştır <strong>ve</strong> çok büyük bir kısmı<br />

ilan edilmiştir, çok cüzi bir kısmı da ilan aşamasındadır.<br />

Yine bu bölgede 84 köyün 87150 parsellik alanı 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası<br />

hükümlerine göre kadastrosu yapılmak üzere ihale edilmiş <strong>ve</strong> süresi içerisinde,<br />

yani tahminlerimize göre nisan ayının sonlarında kadastro işlemleri bitmiş <strong>ve</strong><br />

ilan edilmiş olacaktır. Bu çalışmalardan sonra Kocaeli <strong>ve</strong> Yalova’nın<br />

kadastrosu tamamlanmış oluyor <strong>ve</strong> bu birimlerimizde kadastrosu yapılacak<br />

alan kalmıyor. İhalesi yeni yapılan, değerlendirme aşamasında olan Kocaeli,<br />

Yalova <strong>ve</strong> Kandıra’da toplam 476 000 parselin haritalaması ihale edilmiştir. Bu<br />

yıl içerisinde ihalesine başlanılacak olup şu anda değerlendirme aşamasındadır.<br />

5


Arkadaşlardan aldığım <strong>ve</strong>rilere göre ülkemizde özellikle Doğu, Güneydoğu <strong>ve</strong><br />

Karadeniz Bölgeleri’nde ağırlıklı olmak üzere bu yıl, 2005 yılı içerisinde<br />

toplam 2 400 civarında köyün yine özel sektörden hizmet alınmak kaydıyla<br />

ihale çalışmaları devam etmektedir. Kendi imkânlarımızla, kendi<br />

elemanlarımızla 330 köyün kadastro çalışmalarını bu yıl içerisinde bitirmeyi<br />

hedefliyoruz <strong>ve</strong> böylelikle ülkemizde kadastrosu yapılacak ortalama 9 500–10<br />

000 civarındaki köyün toplam 3–4 yıl içerisinde kadastrosunun<br />

tamamlanmasını hedefliyoruz.<br />

Bir diğer hedefiz de, tapu <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin bilgisayar ortamına<br />

aktarılması demiştim. Bu kapsamda Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemi Projemizin<br />

tapu kısmının kesin kabulü yapılmış olup 2005 yılı içerisinde ülkemizdeki<br />

bütün il merkezlerinin, büyükşehir ilçelerinin <strong>ve</strong> büyük ilçelerin tamamında,<br />

225 adet tapu sicil müdürlüğümüzden tapu bilgilerinin <strong>ve</strong>rilmesi, bilgisayar<br />

ortamında bu bilgilerin alınması, 7 adet kadastro müdürlüğümüzce kadastro<br />

bilgilerinin girilmesi ihalesi yapılacaktır. Şu anda da bu bütçenin Devlet<br />

Planlama Teşkilatı’nda onaylanmasına gidilmiştir; bilgim o şekildedir. Bu sene<br />

içerisinde de bu ihalenin tamamlanması <strong>ve</strong> gerçekleştirilmesi<br />

hedeflenmektedir.<br />

Bu <strong>panel</strong>in neticesinden kurum çalışanları olarak çok istifade edeceğiz. Bu<br />

<strong>panel</strong>in yapılmasından çok mutluluk duyduk. Panelistlerimize, kurumum <strong>ve</strong><br />

şahsım adına teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.<br />

SUNUCU- Ömer Ali Anbar’a teşekkür ediyoruz. Panelimizi yönetmek üzere<br />

Sayın Prof. Dr. Erol Köktürk’ü da<strong>ve</strong>t ediyorum; buyurun.<br />

6


PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />

I.OTURUM<br />

Prof. Dr. EROL KÖKTÜRK (Oturum Başkanı)- Hepiniz hoş geldiniz.<br />

Katılımınız için teşekkür ediyoruz. Bu kolaylaştırma görevini bana <strong>ve</strong>rdikleri<br />

için Oda yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum <strong>ve</strong> <strong>panel</strong>istlerimizi buraya<br />

da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />

Değerli meslektaşlar, değerli katılımcılar, aslında geçmiş bir tartışmayı yapmak<br />

üzere toplandık. Odamızın deprem sonrası burada yaptığı bir toplantı vardı.<br />

Ama o toplantı depremden zarar görmüş olan meslektaşlarımıza<br />

gösterilebilecek dayanışmaları konuşmak için yapılan bir toplantıydı. Ancak<br />

depremden bu yana sektör bazında depremle mesleğimizin ilişkilerini bir<br />

ortamda tartışarak buradan sonuçlar çıkaramadık. O nedenle geç kalmış bir<br />

toplantı diyorum bu <strong>panel</strong>e. 5,5 yıl oldu <strong>ve</strong> bu 5,5 yılda bölgede deprem<br />

sonrasında birçok olaylar yaşandı. Mesleğimiz adına neler yaşandığını biraz<br />

sonra göreceğiz.<br />

Avrupa’da yapılan bir kongre sırasında Portekizli bir uzmana “Avrupa<br />

Topluluğuna girdiğiniz zaman ne oldu?” diye sormuşlar. Portekizli uzman “Üç<br />

şey oldu: Birincisi, organize olmayı; ikincisi, koordine etmeyi öğrendik” demiş<br />

<strong>ve</strong> sanki sözü bitmişçesine susmuş. Katılımcılar “Üçüncüyü unuttunuz galiba,<br />

üçüncü neydi?” demişler. Portekizli uzman da “Canım, o önemli değil, geriye<br />

dönüp bakıyor <strong>ve</strong> boşa geçirdiğimiz yıllar için ağlıyoruz” demiş. Dilerim biz<br />

de şu deprem sonrası dönemde ülke olarak, sektör olarak boşa geçirdiğimiz<br />

bazı dönemleri önümüzdeki süreçte telafi edebiliriz. Bu <strong>panel</strong>i o nedenle<br />

oldukça önemsiyorum. Şunun için önemsiyorum: Deprem bölgesinde, deprem<br />

sonrası dönemde ilk yapılan iş İller Bankası’nın yaptığı ihaleler oldu bildiğiniz<br />

gibi. İller Bankası hemen bu bölgede yersel yöntemlerle <strong>ve</strong> fotogrametrik<br />

yöntemle ihalelere girdi, 45 yersel, 9 fotogrametrik iş ihalesi yapıldı <strong>ve</strong> bu<br />

çalışma yürüdü.<br />

Deprem sonrası dönemde bir taraftan da Dünya Bankası’nın, Deprem Bölgesi<br />

Acil Yapılandırma Projesi (MEER Projesi) bağlamında bölgeye yönelik olarak<br />

geliştirdiği çok geniş kapsamlı bir projesi vardır. Bugün biraz sonra<br />

tartışacağımız Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün yapmış olduğu<br />

ihaleler aslında o MEER Projesinin bir alt bileşeni olan, “A4 Bileşeni” diye<br />

7


tanımlanan bileşen kapsamında yapılan ihalelerdir. Yanı sıra bu ihaleler <strong>ve</strong><br />

bunların hedefi de yine o dönemde MERLİS diye isimlendirildi. Değerli<br />

katılımcılar, bu sözünü ettiğim MEER ismi Türkçe kısaltılmışı değil. Çünkü<br />

projeler Dünya Bankası merkezli projeler olduğu için buradaki projelerin<br />

İngilizce isimlerinin kısaltılmışlarıdır. MERLİS projesi de Deprem Bölgesi<br />

Arazi Bilgi Sistemi Projesidir; Türkçe açılımı böyledir. Bu projeler de bir<br />

taraftan yürümeye başladı. Bunun arkasından bir taraftan TUTGA noktaları<br />

elden geçirildi, yeni ölçümler yapıldı <strong>ve</strong> bu konuda yeni bazı değerlendirmelere<br />

gidildi. Sonra Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü 2004 yılından önce bütün<br />

bölgeyi kapsayan fotogrametrik haritalar yapım ihalesini gerçekleştirdi <strong>ve</strong><br />

bildiğim kadarıyla değerlendirme çalışmaları da yürüyor şu aşamada. Sonra da<br />

az önce Sayın Bölge Müdürümüzün dediği gibi 93 + 84 köyde tesis <strong>ve</strong><br />

yenileme kadastrolarının ihaleleri gerçekleştirildi. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü’nün bölgeye yönelik olarak yaptığı en son çalışma da, son bir ay<br />

içerisinde gerçekleştirilen sayısallaştırma ihalesi oldu <strong>ve</strong> Yalova’dan<br />

başlayarak tüm deprem bölgesini kapsayan kadastro paftalarının sayılaştırma<br />

ihalesi de gerçekleştirildi.<br />

Tüm bu çalışmaların yanı sıra bölgede belediyelerimiz tarafından da imar<br />

uygulamaları yapıldı <strong>ve</strong> uygulamalara dönük çalışmalar yürütüldü. Deprem<br />

sonrası döneme bu bütün içinde baktığımızda, organize olmak <strong>ve</strong> koordine<br />

etmek konusunda bazı yetersizliklerin olduğunu herhalde gözlemleyebiliriz.<br />

Değişik kurumlar arasında kurulması gereken işbirliklerini işte bu <strong>panel</strong>lerde<br />

değerlendireceğiz <strong>ve</strong> bazı sonuçlar çıkaracağız; çıkarmak zorundayız da. Şube<br />

İkinci Başkanımızın dediği gibi, amaç bu <strong>panel</strong>de burada tartışalım <strong>ve</strong> bu<br />

salonda kalsın değildir; o nedenle katkılarınıza gereksinmemiz var. Bir ay<br />

sonra gerçekleşecek olan Deprem Sempozyumunda yine buradaki girişimler<br />

değerlendirilecektir. Çünkü Düzenleme Kurulunda yer alan öğretim üyesi<br />

meslektaşlarımız, böylesine bir tartışma için programda bir yer ayırmış<br />

durumdalar zaten.<br />

Söz buraya gelmişken sizleri yalnızca şahsım adına değil, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

bünyesinde görev yapmakta olan 6 meslektaşımız adına da selamlamak<br />

istiyorum. Belki birçoğunuzun, bu üni<strong>ve</strong>rsite çatısı altında görev yapan bu<br />

kadar çok meslektaş olduğundan bile haberi yoktur. Ergün Öztürk hocamız,<br />

Haluk Konak, Cankut Dağdal İnce, Orhan Kurt <strong>ve</strong> göremediğim Ozan Arslan<br />

arkadaşlarımız adına da sizleri selamlıyorum, mesleğimiz adına bu üni<strong>ve</strong>rsite<br />

çatısı altında <strong>ve</strong>rilen uğraştan bilginiz olmasını istiyorum. Mühendislik eğitim<br />

konusunda bazı girişimler var, dileriz öyle bir kurumsallaşma gerçekleşir <strong>ve</strong><br />

önümüzdeki dönemde mesleğimiz adına burada da bir eğitim süreci başlamış<br />

olur.<br />

8


Bu çerçe<strong>ve</strong>den baktığımızda tartışmaya gereksinimlerimiz var. Herhalde<br />

Odamız, buradan çıkan sonuçları değerlendirecektir, değerlendirmesi de<br />

gerekir. Salı günü Mecliste 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası’yla ilgili bazı<br />

değişiklikler kabul edildi, ama kapanış konuşmasını yaparken Bakanımız Sayın<br />

Zeki Ergezen’in <strong>ve</strong>rdiği bir söz üzerine değerlendirmeler yapmalıyız. “Bu<br />

yasalaşma süreci içerisinde alt komisyonlarda, komisyonda <strong>ve</strong> Genel Kurulda<br />

eleştiriler <strong>ve</strong> uyarılar yapan herkese teşekkür ediyoruz. Bu yasanın onların<br />

bazı görüşlerini kapsamadığının farkındayız, ama en kısa zamanda o<br />

eleştirileri de dikkate alan yeni bir kadastro çalışmaları için çalışmaları<br />

başlatacağız” sözünü <strong>ve</strong>rdi. Demek o zaman bizim buradan da <strong>Kadastro</strong><br />

Yasamızla ilgili bazı sonuçları çıkarmayı <strong>ve</strong> önerileri hedeflememiz gerekiyor.<br />

İlk sözü, deprem öncesinden bu yana bu bölgede yaşayan, görev yapan iki<br />

meslektaşımıza <strong>ve</strong>receğim. Daha sonra da bu bölgede depreme yönelik<br />

çalışmalar yapan meslektaşlarımıza söz <strong>ve</strong>receğim. Panelistleri biraz sonra<br />

tanıttığım zaman da görecekseniz, katılımcılar boyutuna baktığımız zaman,<br />

özel bir durum gerçekleşiyor, <strong>panel</strong>istler dışında benim dışımda bir<br />

akademisyen yok. Akademisyenler böyle <strong>panel</strong>lerin vazgeçilmez elemanları<br />

olur, ama ilk kez burada bir kolaylaştırıcı olarak oturuyorum. Onun<br />

dışındakilerin hepsi deprem <strong>ve</strong> sonrası süreçte bir şeyler yaşamış <strong>ve</strong> yaşamakta<br />

olan meslektaşlarımızdır. O nedenle <strong>panel</strong>imizin böylesine bir farklılığı <strong>ve</strong><br />

özelliği var. Bu <strong>panel</strong>de yaşanılanlar konuşulacak çünkü. Bu yanıyla da bu<br />

<strong>panel</strong> özel bir <strong>panel</strong>dir diyebilirim.<br />

İlk sözü <strong>ve</strong>receğim Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz Sayın İmam Yaşartekin’i<br />

kısaca tanıtmak istiyorum: İmam Yaşartekin; 1953 yılında Şanlıurfa’nın Suruç<br />

İlçesi’nde doğdu, ilk <strong>ve</strong> ortaöğrenimini Suruç’ta tamamladı, 1974 yılında<br />

Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde<br />

-o zamanki adıyla İstanbul Devlet Mühendislik <strong>ve</strong> Mimarlık Akademisi <strong>Harita</strong><br />

<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bölümünde- eğitimine başladı <strong>ve</strong> tamamladı. 1977 yılında<br />

Kâğıthane Belediyesi’nde çalıştı, 1981 yılında Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü’ne geçti, uzun süreden beri Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü olarak görev<br />

yapıyor, evli <strong>ve</strong> 3 erkek çocuk babası. Buyurun.<br />

İMAM YAŞARTEKİN (TKGM Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü)- Teşekkür<br />

ederim sayın başkanım. Sayın Bölge Müdürüm, değerli meslektaşlarım, sayın<br />

hocalarım; hepiniz hoş geldiniz. Panele katıldığınız için kurumum adına<br />

herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca, <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası’na<br />

da çok teşekkür ediyorum. Sözü fazla uzatmadan konuşmama geçiyorum.<br />

17 Ağustos 1999 depremi, Marmara Bölgesi <strong>ve</strong> çevresinde, Kocaeli, Yalova<br />

<strong>ve</strong> Sakarya şehirlerinde çok büyük zararlara neden olmuştur. Marmara<br />

depremiyle ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Dünya Bankası’nın<br />

9


yardımıyla bölgedeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonominin<br />

geliştirilmesi <strong>ve</strong> desteklenmesi, deprem risk yönetimi <strong>ve</strong> deprem zararlarının<br />

azaltılması konusunda kurumsal bir çerçe<strong>ve</strong>nin geliştirilmesi için acil yeniden<br />

yapılandırma çalışma programını tamamlamıştır.<br />

Marmara Depremi Acil Yönden Yapılandırma Projesi <strong>ve</strong> Programı, Dünya<br />

Bankası tarafından finanse edilen elemanları kapsamaktadır. MEER projesinin<br />

alt bileşenlerinden biri A4 <strong>Kadastro</strong> Yenilenmesi Ve Arazi Yönetimidir. Bu alt<br />

bileşenin temel hedefi Marmara deprem bölgesinin yeniden yapılandırılması <strong>ve</strong><br />

gelişimi için bir araç olarak arazi bilgi sisteminin kurulmasıdır. Marmara<br />

Bölgesi Deprem Bölgesi Arazi Bilgi Sistemi (MERLİS) adıyla kurulmuştur.<br />

Böylece Marmara deprem bölgesinde tapu <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin yenilenerek<br />

çok amaçlı bir arazi bilgi sistemine, MERLİS’e dönüştürülmesi<br />

beklenmektedir. Uygulayıcı kurum Genel Müdürlüğümüzdür. Proje<br />

kapsamındaki kadastro yenilenmesi <strong>ve</strong> arazi bilgi sistemi oluşturulması alt<br />

bileşeni A4-1 Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. Genel<br />

Müdürlüğümüz, proje uygulama protokolünde tanımlanan ilgili kurumlarla her<br />

türlü toplantı <strong>ve</strong> koordinasyonu yapmakta <strong>ve</strong> programda herhangi bir<br />

gecikmeye yol açmayacak şekilde her türlü önlemi almaktadır.<br />

Genel Hedefler: Depremin yarattığı büyük tahribat sonrası yeni yerleşim<br />

yerleri <strong>ve</strong> sanayi gibi toprağa dayalı her türlü altyapı hizmetleri, büyük<br />

beklentiler içine girmiştir. Dolayısıyla tapu bilgilerine gü<strong>ve</strong>nilir, kolay <strong>ve</strong> hızlı<br />

erişim, kadastral yenilenmeyi hızlandırmak <strong>ve</strong> coğrafi bilgi teknolojileri<br />

ortamında kullanıcılara sunmak temel hedef olmuştur. Projenin temel hedefi,<br />

Marmara deprem bölgesinde arazi bilgi sistemini kurmaktır.<br />

Projenin Özel Hedefleri: Deprem bölgesinde tapu <strong>ve</strong> kadastro hizmetlerinin<br />

analiz edilmesi, problemlerin değerlendirilmesi <strong>ve</strong> çözüm yollarının<br />

bulunmasıdır. Yerel yönetimlerin <strong>ve</strong> ilgili kuruluşların teknik anlamda tapu <strong>ve</strong><br />

kadastroyla ilişkilerinin belirlenmesi, gerekli ürün <strong>ve</strong> aralarındaki iş akışı,<br />

deprem bölgesinde tapu kayıtlarının iyileştirilmesi, kadastro haritaları <strong>ve</strong> teknik<br />

dokümanlarının sayısallaştırılması <strong>ve</strong> yenilemelerinin yapılarak iyileştirilmesi,<br />

iyileştirilmiş tapu <strong>ve</strong> kadastro <strong>ve</strong>rileriyle arazi bilgi sisteminin oluşturulması,<br />

yerel yönetimlere <strong>ve</strong> ilgili diğer kurumlara depremin yol açtığı tahribattan<br />

arındırılmış, doğru, gü<strong>ve</strong>nilir <strong>ve</strong> güncel bilgilerin sunulmasıdır.<br />

Projenin Kapsamı: Marmara deprem bölgesini kapsayan Sakarya, Kocaeli,<br />

Yalova illerinde tapu <strong>ve</strong> kadastro yenilemesi <strong>ve</strong> sayısal kadastro yapılması,<br />

kadastro yenilemesinin mevcut grafik <strong>ve</strong> sayısal kadastro, tapu bilgileri <strong>ve</strong><br />

ilişkili teknik dokümanların MERLİS’in tanımlı <strong>ve</strong> standart dosyalarına girdi<br />

10


<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>riler olarak dönüşüm <strong>ve</strong> entegrasyonunu sağlayan bir işlemdir. <strong>Kadastro</strong><br />

yenilemesinin, harita üretimi, mevcut kadastronun <strong>ve</strong> parsellerin<br />

sayısallaştırılması, ek arazi ölçüleri <strong>ve</strong> yasal süreçlerini kapsamaktadır.<br />

Bölgede Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Çalışmaları, <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri <strong>ve</strong><br />

Uygulamaları: Deprem bölgesinde mevcut 5 kadastro müdürlüğünde -<br />

Sakarya, Kocaeli, Yalova, Kandıra <strong>ve</strong> Hendek- faaliyetler, ilk tesis kadastrosu,<br />

yenileme <strong>ve</strong> talebe bağlı hizmetler olarak yürütülmektedir. Bu müdürlüklerde<br />

PC bilgisayarlarla, CAD bazlı çeşitli yazılımlar kullanılarak bazı çalışmalar<br />

yapılmaktadır. Bu bölgede tesis kadastrosu çok eski tarihe dayanmaktadır.<br />

Kadastral haritaların çoğunluğunun grafik <strong>ve</strong> lokal sistemde olması, deprem<br />

sonucu oluşan ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisini minimuma<br />

indirmiştir.<br />

Eğer bir tesis kadastrosu ülke koordinat ağına bağlı olarak yapılmış olsaydı,<br />

ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisi çok daha yıkıcı olacaktı.<br />

Aslında hiç sorun yaşamadık mı? Elbette yaşadık. Örneğin, fay hattının geçtiği<br />

yerlerde ilk tesis kadastrosu <strong>ve</strong> daha sonra yapılan değişiklik işlemlerinde ülke<br />

koordinat ağına bağlı olarak yapılan yerlerde yaşanılmıştır. İller Bankası<br />

tarafından depremden sonra yaptırılan halihazır haritalarda uyuşmazlıklar tespit<br />

edilmiştir. Örneğin, ülke koordinat sistemine bağlı olarak yapılan Saraybahçe<br />

<strong>ve</strong> Bekirpaşa halihazır haritalarında kenarlaşma sorunları yaşanmaktadır.<br />

Bölgemizdeki bir nirenginin deprem sonrası çeşitli halihazırlarca <strong>ve</strong>rilmiş 7<br />

değeri vardır. Bunun nedeni deprem sonucu deforme olmuş farklı ağlardan<br />

dengelenmesidir. Marmara deprem bölgesinde toplam 860 köy <strong>ve</strong> mahalle, 1<br />

milyon parsel, 11 500 pafta mevcuttur.<br />

Deprem Bölgesinde Kadastral Uygulamalar: Gerek deprem, gerekse diğer<br />

nedenlerden dolayı MERLİS’e konu olacak kadastro haritalarında parsel<br />

geometrisinde değişiklikler oluşması, bazı kadastral haritalar <strong>ve</strong> bunların<br />

yapımına dayanak oluşturan ölçü krokileri, tasarruf krokileri, bilgi <strong>ve</strong> teknik<br />

belgeleme yetersizliği, haritaların yapım imkânı <strong>ve</strong> o dönemde kullanılan<br />

teknoloji nedeniyle günün koşullarına cevap <strong>ve</strong>rebilecek niteliklerden uzak <strong>ve</strong><br />

teknik yönden yetersiz olması gibi nedenlerden dolayı problemlerle<br />

karşılaşılmaktadır.<br />

Belediyelerden Gelen Problemler: Belediyelerin mülkiyete ilişkin<br />

çalışmalarında jeodezik ağ nedeniyle oluşan sorunlar, kadastral parsellerin<br />

zemine uygulanması sırasındaki sorunlar, kadastral paftaların grafik olmasına<br />

yönelik sorunlar, sayısallaştırıldığı söylenilen kadastro paftalarının<br />

sayısallaştırma nedeniyle oluşan sorunlar, her yerin sayısal haritalarının<br />

11


olmayışına yönelik sorunlar, yapılaşma, harita <strong>ve</strong> planın olmayışı nedeniyle<br />

sorunlar, imar uygulamalarının yapılmayışı <strong>ve</strong> bunları çözecek mali<br />

kaynakların olmayışı nedeniyle çıkan sorunlar yaşanılmaktadır.<br />

<strong>Kadastro</strong> düzenlemesine altlık olacak şekilde 3 boyutlu halihazır harita üretimi,<br />

zemin etüdü <strong>ve</strong> imar planının yapımından sonra 18. madde uygulaması<br />

yapılması, yenileme çalışmalarının kent merkezi dışından grafik kadastral<br />

parsellerin bulunduğu alanlar <strong>ve</strong> depremden önce <strong>ve</strong> sorunlu olan bölgelerde<br />

yapılamaması, İller Bankası tarafından deprem sonrası yaptırılan halihazır<br />

haritaların dönüştürülmesi için dönüşüm katsayılarının <strong>ve</strong>rilmesi, proje sonrası<br />

oluşacak sayısal tapu <strong>ve</strong> kadastro <strong>ve</strong>rilerine belediyelerce de ulaşılabilmesinin<br />

sağlanması, imar uygulamalarından kaynaklanan hataların düzeltilmesi talep<br />

edilmektedir. Bununla beraber bazı belediyelerin kendi imkânlarıyla <strong>ve</strong> kent<br />

bilgi sistemiyle elektronik belediyecilik faaliyetlerine yöneldikleri de<br />

gözlenmiştir.<br />

Yapılan Çalışmalar<br />

Tamamlanan Faaliyetler: TUTGA sıklaştırılması yapıldı. Yalova, Kocaeli <strong>ve</strong><br />

Sakarya İlleri kentsel alanlarında 1/1000 ölçekli sayısal fotogrametrik harita<br />

üretilerek toplam 1 666 adet pafta yapıldı. Yenileme Kocaeli, Yalova, Sakarya,<br />

Hendek <strong>ve</strong> Kandıra’nın sorunlu bölgesinde yapıldı. Toplam 93 adet köy, 101<br />

625 parselin yenilenmesi tamamlandı.<br />

Devam Eden Faaliyetler: Sayısal kadastro çalışmaları Kocaeli, Yalova,<br />

Sakarya, Hendek <strong>ve</strong> Kandıra <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri’nin sorumluluk<br />

bölgesinde devam etmektedir. Toplam 84 köy, yaklaşık olarak 87150 adet<br />

parselin sayısal kadastrosu tamamlanacak. Bu çalışma sonucunda Kocaeli <strong>ve</strong><br />

Yalova <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri’nin sorumluluk bölgesinde kadastronun tamamı<br />

bitmiş olacaktır. Marmara deprem bölgesi, tapu sicil <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin<br />

sayısallaştırma işi ilk etapta Kocaeli, Yalova <strong>ve</strong> Kandıra kadastro müdürlükleri<br />

sorumluluk bölgesini kapsayan alanda yapılacaktır. Bu çalışma sonucu 476441<br />

adet parselin her türlü bilgi <strong>ve</strong> belgesi TAKBİS’e uygun olarak bilgisayar<br />

ortamına aktarılacaktır. Bu işin ihalesi yapılmıştır.<br />

Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü Olarak Yaptığımız İşler<br />

Fotogrametrik <strong>Harita</strong> Üretimi: Müdürlüğümüz sorumluluk alanına 900 adet,<br />

1/ 1000 ölçekli fotogrametrik harita üretimi için Mart, Nisan <strong>ve</strong> Mayıs<br />

aylarında her paftada en az 3, en fazla 10 olmak üzere arazide nokta gösterimi<br />

yapıldı. Fotogrametrik sektör haritalarının kontrolü Genel Müdürlüğümüz<br />

elemanlarıyla birlikte Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü elemanlarınca<br />

yapılmaktadır.<br />

12


<strong>Kadastro</strong> Yenileme Çalışmaları: <strong>Kadastro</strong> yenileme çalışmaları 22 Haziran<br />

2004 tarihinde başlamıştır. Toplam 13 köyde 19263 parselin yenilemesi<br />

yapılarak 18.01.2005 tarihinde askıya çıkarılmıştır. 17.02.2005 tarihinde<br />

askıdan indirilmiştir. <strong>Kadastro</strong> yenileme çalışmalarına karşı merkezde 11<br />

köyde, 63 parsele, Gölcük İlçesi’nde bulunan 2 köyde 13 parsele olmak üzere<br />

toplam 76 parsele karşı kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan<br />

19187 adet parsel kesinleştirilecektir. Tapu sicilinde gerekli düzeltmeler<br />

yapılmak üzere hazırlık çalışmaları devam etmektedir.<br />

İlk Tesis <strong>Kadastro</strong>su Çalışmaları: İlk tesis kadastrosu çalışmalarına<br />

sözleşmeye göre 31 Ağustos 2004 tarihinde başlanması gerekirken,<br />

yükleniciden kaynaklanan nedenlerden dolayı 1 Ekim 2004 tarihinde<br />

başlanmıştır. Merkeze bağlı 4 köyde 1249 parsel 08.02.2005’te askıya<br />

çıkarılmıştır, yani buranın kadastrosu bitirilerek askıya çıkarılmıştır.<br />

Karamürsel İlçesi’ne bağlı 7 köyde ilk tespit kadastrosu çalışmaları<br />

yapılmaktadır. Bunlardan üç köyde 965 parsel ilana çıkarılmıştır. Bunlardan 25<br />

parsele kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan 940 parsel<br />

kesinleştirilerek tapuya tescilleri yapılmıştır. İki köyümüz de askıda olup<br />

10.02.2995 tarihinde askı süresi bitecektir. Karamürsel’de geri kalan iki<br />

köyümüzde askı aşamasındadır. Körfez İlçesine bağlı 2 köyde ilk tespit<br />

kadastrosu çalışmaları yapılmaktadır. Bu köylerde 5200 parseli Mart ayı<br />

içerisinde ilana çıkarmayı hedefliyoruz.<br />

Yenilemede Karşılaşılan Sorunlar: Yenilemesi yapılan köylerin kadastro<br />

yapım tarihi 1954 <strong>ve</strong> 1963 yılları arasındadır. Yaklaşık 50 yıllık bir zaman<br />

dilimi geçmiştir. <strong>Kadastro</strong> zamanında köyde 40–50 bina varken, şu anda bu<br />

sayı 15–20 katına çıkmıştır. Ayrıca bu köylerin bazıları yoğun yapılaşma<br />

içindedir. Arazilerin coğrafi yapıları engebeli, bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu<br />

nedenle zeminde yapılan detay alımlarında sıklıkla yer kontrol noktalarının<br />

tesis edilmesi zorunluluğu yaşanmıştır. Bu ise öngörülen süreleri artırmıştır.<br />

Köylerde yapılan bilirkişi seçimlerde mevsimin zor olması <strong>ve</strong> sorumluluk<br />

almak istememelerinden dolayı zorluklar yaşanmıştır. Seçilen bilirkişiler arazi<br />

sınırları konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarından sınırlandırma<br />

çalışmalarında gecikmeye neden olmuştur.<br />

Bu tür bir çalışma bölgemizde ilk defa yapıldığından işin yapım süresinin de<br />

kısıtlı olmasından dolayı çok sayıda elemanla çalışılması ihtiyacı doğmuştur.<br />

Bunları özetlersek, yüklenici firma yaklaşık 80 kişilik bir ekiple bu işi<br />

tamamlamıştır <strong>ve</strong> bu sayı yapılan işe göre değişmiştir. <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğünün<br />

13


23 personeli bu çalışmalarda görev yapmışlardır. Yani toplam 100 kişi<br />

yenileme çalışmalarında fiilen bulunmuştur. Arazideki sınırlama <strong>ve</strong> ölçüm<br />

çalışmalarında, her gün bu kadar insanın organize bir şekilde çalışmaya<br />

başlaması takdir edersiniz ki oldukça zordur.<br />

Zeminde yapılan istikşaf çalışmalarına altlık olarak kadastro paftaları<br />

kullanılmıştır. Fakat arazide, kadastro paftasındaki sınırların içinde bölünmeler<br />

olmuştur. Öyle ki 5 m. cepheli tarlalar oluşmuştur. Paftanın dış sınırlarının<br />

tespitlerinde zorluklar yaşanmıştır. Özellikle Gölcük ilçesine bağlı Hamidiye<br />

<strong>ve</strong> Nüshetiye köylerinde yapılan ilk tesis kadastro çalışmaları sonucu üretilen<br />

1/2000 grafik paftasının zeminle hiç ilgisinin olmadığı, parselin büyük bir<br />

kısmının tamamen rasgele çizildiği görülmüştür. Öyle ki, zeminde mevcut olan<br />

<strong>ve</strong> bilirkişilerce de doğrulanan derelerin ölçülmediği, parselin kadastro<br />

paftasının sınırlarına göre derenin öbür tarafına geçtiği, bununla beraber<br />

arazide şekli ölçülen parselin paftasıyla çakıştırılması sırasında büyük zorluklar<br />

yaşanmıştır.<br />

Bazı idari sorunlar, beraberinde teknik sorunları da getirmektedir. Yenileme<br />

çalışmalarına başlamadan önce ilgili mahkemelerden dava listeleri alındığı<br />

halde tapu kayıtlarının güncellenmesi sırasında davalı gözüken başka parseller<br />

de çıkmıştır. Mahkemelerden gelen dava listeleri güncel değildir. Daha önce<br />

çeşitli mahkemelerce <strong>ve</strong>rilen sınırlar <strong>ve</strong> yüzölçümüne yönelik kararlar ilgililer<br />

tarafından kadastro müdürlüğüne ulaştırılmadığından, yenileme çalışmalarında<br />

bu kararlar bilinmediğinden yönetmelikteki sınır tanımlamalarına göre<br />

sınırlandırılmıştır <strong>ve</strong> bu da telafisi zor <strong>ve</strong> zaman alıcı hadiselere neden<br />

olmaktadır.<br />

<strong>Kadastro</strong> müdürlükleriyle tapu sicil müdürlükleri arasında koordinasyonun<br />

etkili olması, şartname gereği tapu sicil müdürlüklerinde yapılan bütün<br />

değişikliklerin kadastro müdürlüklerine acilen gönderilmesi gerekirken, bazı<br />

tapu sicil müdürlükleri bu sorunu yerine getirmemekte, hatta kadastro<br />

müdürlüklerinde düzetilmesi imkânsız hatalara neden olmaktadır.<br />

OTURUM BAŞKANI- Öneriler kısmını sonraya bırakalım. Bu bölümde gelen<br />

soruları yanıtlarken de değerlendirebilirsiniz. Şu aşamada hiç olmazsa<br />

yaşanılanları dinlemek fırsatı bulduk, çok teşekkür ediyorum sizlere.<br />

İkinci sözü, bölgedeki meslektaşımız İlyas Şeker’e <strong>ve</strong>receğim. Kendisinin iki<br />

şapkası var, iki şapkasından önce birini takacak, sonra öbürünü… Bir de sunuş<br />

yapacak. Bir yandan bir meslektaşımız olarak depremden bu yana bu bölgede<br />

faaliyet gösterdi. Şu anda serbest çalışıyor. Öbür yandan da aktif siyasi<br />

yaşamın içinde. 1994’ten bu yana Meclis Üyeliği <strong>ve</strong> şimdi de Büyükşehir<br />

14


Belediyesi Başkan <strong>ve</strong>killiği var. Bu iki şapkasıyla beraber konuşacak. Önce<br />

kendisini tanıtayım:<br />

Sayın Şeker; 1960 yılında Erzurum’da doğdu. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Meslek<br />

Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1981 yılında Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi bünyesindeki<br />

Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Meslek Yüksekokulu’nu bitirdi. 1986 yılında da Yıldız<br />

Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde lisans<br />

<strong>ve</strong> mastır eğitimini tamamlayarak <strong>Harita</strong> Yüksek Mühendisi oldu.<br />

Yükseköğrenimine devam ederken 1978–1981 yılları arasında kamu görevlisi<br />

olarak Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bünyesinde, 1984-1985 yılları<br />

arasında da Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde mühendis olarak görev yaptı.<br />

1985’ten bu yana serbest olarak çalışıyor Kocaeli’de. 1991 yılından bu yana<br />

aktif siyasal yaşamın içinde <strong>ve</strong> çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev yapmış<br />

durumda. 1994 yılından bu yana Saraybahçe <strong>ve</strong> Büyükşehir Belediyeleri<br />

Meclis Üyeliği görevini sürdürüyor <strong>ve</strong> bugün Büyükşehir Belediyesi Başkan<br />

<strong>ve</strong>kili. Evli <strong>ve</strong> 1 çocuk babasıdır.<br />

Az önce dediğim gibi hem bir harita mühendisi olarak bu bölgede<br />

yaşadıklarından, hem de siyasal kişilik olarak da Büyükşehir Belediyesi’nin şu<br />

anda hem ilçe belediyesinin, hem Büyükşehir Belediyesinin bu sürecini<br />

aktaracak bize. Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />

İLYAS ŞEKER (Büyükşehir Belediyesi Başkan<strong>ve</strong>kili)- Sayın Başkan<br />

teşekkür ediyorum. Öncelikle böyle önemli bir konuda <strong>panel</strong> düzenleyen<br />

Şubemize <strong>ve</strong> bu <strong>panel</strong>e katılan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum <strong>ve</strong><br />

hazırlıklarından dolayı da kendilerini tebrik ediyorum. Bu konuşmayı<br />

hazırlarken, hazır Şube yönetimi de buradayken, öncelikle birinci kısımda<br />

Kocaeli’nde serbest çalışan <strong>ve</strong> kamu görevindeki harita mühendislerinin<br />

sıkıntılarını, problemlerini bir nebze de olsun gündeme getirelim dedik. Bu<br />

konuda daha önce değişik <strong>ve</strong>silelerle isteklerimiz olmuştu, taleplerimiz<br />

olmuştur. Bir kısmı yerine gelmişti, bir kısmı gelmemişti. Bunları gündeme<br />

getirelim demiştim. Yalnız buraya geldikten sonra tabii böyle güzel bir<br />

topluluğu görünce bu birinci kısmı atlayacaktım. Sonra açış konuşmasını yapan<br />

Şube İkinci Başkanımızın bir ifadesi karşısında bu üç bölümü tekrar hatırlatma<br />

ihtiyacı hissettirdi.<br />

Özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Arkadaşımız SEKA’yla ilgili bir ifade<br />

kullandılar burada. Ben merak ediyorum, acaba SEKA’nın bugünkü durumunu<br />

arkadaşımız hiç inceledi mi? Bugünkü haliyle SEKA’nın ülke ekonomisine<br />

artısı mı var, eksisi mi var? Bunu inceledi mi? Kaldı ki SEKA satılmıyor,<br />

SEKA Kocaeli halkının kullanımına tahsis ediliyor, herhangi bir kişiye de<br />

<strong>ve</strong>rilmiyor. Bununla birlikte eğer şu mantıkla hareket ediyorsak, “kâğıtçılık çok<br />

15


önemlidir. Bunu devletten başka kimse üretmemelidir,” düşüncesi hakimse, o<br />

zaman şu toplantıları yapmamızın hiçbir anlamı yok arkadaşlar. Tahmin<br />

ediyorum hepiniz de benimle herhalde aynı fikirdesiniz, kadastro çalışmaları<br />

kağıt üretiminden çok çok daha önemlidir. O zaman kadastro çalışmalarını<br />

tamamıyla devletin yapması lazım, özel sektöre kesinlikle ihale edilmemesi<br />

lazım. Lütfen arkadaşlar, bir konuyu açıklarken, bilgi <strong>ve</strong>rirken çok dar<br />

kalıplardan bakmayalım, biraz daha geniş, biraz daha objektif<br />

değerlendirmemizde fayda vardır diye düşünüyorum.<br />

Örneğin, burada meslek hayatımıza başladığımızdan bugüne kadar Kocaeli<br />

bölgesinde tahmin ediyorum 70-80’e yakın harita mühendisi vardır. Yalova <strong>ve</strong><br />

Adapazarı’nı da ila<strong>ve</strong> ederseniz en az 200’ün üzerinde bir harita mühendisi<br />

sayımız var. Ama Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde harita mühendisliği adına hiçbir<br />

faaliyet yok arkadaşlar. Bu konuda daha önceki görüşmelerimizde söylemiştik,<br />

burada en azından bir şube oluşması konusunu. Eğer şube olmazsa, yarı<br />

özerklik mi olur; nasıl olur bilemiyorum ama burada çalışan arkadaşların<br />

buradaki sosyal hayatın içinde kamuoyunda gündem oluşturmaya, buradaki<br />

yerel yönetimlerin çalışmalarıyla ilgili mesleğimizi ilgilendiren konularda<br />

proje üretimde katkıda bulunmaya, yapıcı <strong>ve</strong> yönlendirici eleştirilerde<br />

bulunmaya, bunlara yönelik bir yapının oluşması gerekiyor. Bu yapı maalesef<br />

Kocaeli <strong>ve</strong> çevresinde yok.<br />

Ben de özellikle hazır yetkili arkadaşlar da buradayken bu konunun bir daha<br />

değerlendirilmesini istiyorum. Biz bu konularda daha heyecanlıydık, ama<br />

yavaş yavaş heyecanımızı bitiriyoruz. Bizden sonra gelen arkadaşların da bu<br />

konuda çok fazla heyecanı yok. Bu heyecanı tekrar arkadaşlarımıza aşılamamız<br />

lazım, mesleğimiz adına bu çalışmanın yapılması lazımdır. Örneğin, Kocaeli<br />

bölgesinde Sanayi Odası aracılığıyla “Sanayi Kenti Kocaeli” vizyonu altında<br />

bir proje yapıldı <strong>ve</strong> halen devam ediyor. Bu projenin hiçbir tarafında yoktur,<br />

hiçbir katkısı yoktur <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası.<br />

Daha sonraki bölümlerde yine aktaracağım. Biz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />

olarak, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği hazırladık, <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası yok burada. Halbuki, Kocaeli Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin yönetmeliğinin harita mühendisliğini çok yakından<br />

ilgilendirmesi lazım. Mesleğimizi çok yakından ilgilendirmesi lazım. Bu<br />

konuda, “dipçik gibi çalışmalı” sözü kullanılıyor. Bununla birlikte tabii şunu<br />

da araştırdım. Kocaeli’de yanlış bilmiyorsam, yaptığım araştırmalarda inşaat<br />

mühendislerinin şubesi var, mimarların şubesi var, şehir plancılarının şubesi<br />

var, jeofizikçilerin, jeoloji mühendislerinin şubesi var, makinecilerin,<br />

elektrikçilerin şubesi var, kimya mühendislerinin şubesi var <strong>ve</strong> bu devam<br />

ediyor. Şubesi olmayan, 3-5 üyesi olan mühendislik dalı <strong>ve</strong> harita<br />

16


mühendisliği. Bu konuyu arkadaşlarımızın biraz daha dikkatle incelemelerini<br />

istiyorum.<br />

Bu açıklamayı yaptıktan sonra 17 Ağustos 1999 depreminde, sonra bölgede<br />

yapılan çalışmaları çok kısa bir şekilde özetlemek istiyorum.<br />

Az önce <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz İmam Yaşartekin bey de bu konuda açıklama<br />

yaptılar. Deprem sonrası bölgemizde çok acele, “ihtiyaç mı değil mi”<br />

araştırması yapılmadan yoğun bir şekilde halihazır harita üretimleri yapıldı.<br />

1 000 hektarlık bir araziye 40 gün süre <strong>ve</strong>rildi <strong>ve</strong> 40 gün de kontrol için<br />

bekletildi, İller Bankası’nda. Kocaeli’nin içinde belki yüzde 70-80’inin<br />

halihazır haritaları bitirildi. Ama ne yazık ki, az önce Müdürümün de bahsettiği<br />

gibi sözde ülke koordinatında üretilen bu halihazırların hepsi kendi içinde<br />

bağımsız bir ülke koordinat sisteminde oldu.<br />

Az önce Müdürüm yine açıkladı, hemen sahilde pilyelerimiz var, bu pilyelerin<br />

7 tane değeri var <strong>ve</strong> her biri arasında 2,5 m’ye kadar farklılıklar var <strong>ve</strong> hepsi<br />

deprem sonrası yapılan halihazır haritada kullanılan nirengilerden elde edilen<br />

değerler bunlar. Pilye olarak 7-8 tane değeri var. Bununla birlikte merkezde şu<br />

anda burası Büyükşehir Belediyesi’nin Bekir Paşa Belediyesi oluyor, buradan<br />

200-300m <strong>ve</strong>ya 500-600 m batıya doğru gidildiğinde Saraybahçe başlıyor. Bu<br />

iki belediyenin halihazır haritaları deprem sonrası yapıldı, ama ikisi arasında<br />

40 cm farklılıklar var, ikisi de ülke sisteminde. Dolayısıyla bu haritalar yapıldı,<br />

ama şu anda bu haritaları kullanmakta ciddi anlamda sıkıntı çekiyoruz;<br />

kenarlaştırmada sıkıntı çekiyoruz, aplikasyonda sıkıntı çekiyoruz. Özellikle<br />

sınır bölgelerinde ciddi problemler oluşuyor. Haydi bu bölgede önemli değil<br />

aynı sistemde olduğu için, aynı sistemde hatalı da olsa, doğru da olsa<br />

aplikasyonunu yapıyorsunuz, ama sınır bölgelere geldiğiniz zaman bunun ciddi<br />

sıkıntılarını çekiyoruz. Bu yapılan halihazır haritaların ülke ekonomisine<br />

faydası değil, zararı oldu diye düşünüyorum. Mühendislik açısından, belediye<br />

açısından da çok fazla faydalı olduğuna da inanmıyorum.<br />

Halihazır haritalardan sonra bölgede <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü tarafından<br />

çalışma yapıldı. Bu anlamda <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğünü tebrik ediyorum.<br />

Kalıcı <strong>ve</strong> ciddi çalışmalar yapıldı. TUTGA noktalarına bağlı olarak Kocaeli,<br />

Yalova <strong>ve</strong> Adapazarı bölgelerinde C1 <strong>ve</strong> C2 nirengilerinin tesisi, istikşafı <strong>ve</strong><br />

ölçme işlemleri yapıldı <strong>ve</strong> şu anda yapılan bütün harita çalışmalarında bu<br />

bölgede altlık olarak bunlar kullanılmaktadır <strong>ve</strong> bu tür sıkıntıların büyük bir<br />

çoğunluğu da ortadan kaldırıldı. Altyapı oluştuktan, nirengi ağı oluştuktan<br />

sonra haritacılık olarak çalışmaları yapmak çok daha kolay. Araziye<br />

gideceksiniz, bir bölgenin haritasını yapmak isteyeceksiniz, eğer bölgenin<br />

nirengi poligonunu halletmişseniz, işin yüzde 80’i bitmiştir; ondan sonrası<br />

17


önemli değil. Eğer nirengi poligon işini halledemezseniz o zaman vay halinize,<br />

uğraşın durun. Bu anlamda gerçekten <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü tebrik<br />

ediyorum. Bu çalışmadan sonra <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü yine bölgemizde<br />

yenileme çalışmaları <strong>ve</strong> fotogrametrik harita üretimi çalışmaları yaptılar.<br />

Yenileme çalışmaları <strong>ve</strong> sayısallaştırma çalışmaları güzel, faydalı, ama yapılan<br />

fotogrametrik uçuşlar <strong>ve</strong> onlardan üretilen haritaların çok gereksiz olduğuna<br />

inanıyorum. Onun yerine, burada Kandıra’mızda 60-70 köyümüzün kadastrosu<br />

yapılmamış vaziyette, o çalışma yerine Kandıra’da 4-5 köyün kadastrosu<br />

yapılmış olsaydı, çok çok daha faydalı olurdu diye düşünüyorum.<br />

Bu arada <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün aktif olarak uygulamaya girmiş<br />

olması bana bir hususu hatırlattı. Bir ara Genel Müdürümüzle konuşurken<br />

kendilerine de hatırlatmıştım <strong>ve</strong> Genel Müdürümün şöyle bir ifadesi olmuştu:<br />

“Türkiye’nin kadastrosunu biz 3 <strong>ve</strong>ya maksimum 5 yıl içerisinde bitireceğiz”<br />

demişti. Tabii Genel Müdür bunu söyleyince benim aklıma şu geldi: 1975<br />

yılında <strong>Kadastro</strong> Lisesinde okurken Genel Müdür dersimize geliyordu, o<br />

zaman bize “Türkiye’nin kadastrosu 20 yılda biter çocuklar” demişti. <strong>Kadastro</strong><br />

Lisesinden mezun olan hangi arkadaşla görüştüysek, bütün arkadaşlarımız<br />

aşağı yukarı aynı ifadeyi kullandılar. Herkese 20 yıl olarak söylemişler. Tabii<br />

ben bunu hatırlayınca Sayın Genel Müdürüme “Sayın Genel Müdürüm, biz örf<br />

<strong>ve</strong> adetlerimizde devleti baba olarak görürüz, dolayısıyla baba olmak<br />

mantığından hareket edersek, devlet cinsiyet olarak bir erkektir, erkek adam<br />

sözünde durur. 20 yıldan beri bu 20 yıl kelimesini nasıl 5 yıla indirdiniz. Yani<br />

sıkıntıya girmeyesiniz” filan demiştim. Bu şekilde aramızda espri olmuştu.<br />

Ama şu andaki çalışmalarını izliyoruz, çok güzel, takdirle karşılıyoruz.<br />

Türkiye’nin büyük problemi olan kadastro çalışmaları da inşallah kısa sürede<br />

neticelendirilmiş olur.<br />

Bayındırlık Bakanlığı tarafından deprem sonrası bölgemizin bir kısmı çok hızlı<br />

bir şekilde yapılaşmaya kapatıldı, bir kısmında planlama açısından ciddi bir<br />

araştırma yapılmadan “şehir merkezine 2 kattan fazla yapı yapamazsınız” diye<br />

sınırlamalar getirildi. Tabii bu alanda belediyeler ciddi sıkıntılara girdi.<br />

Bununla birlikte belediyeler çok seri bir şekilde imar planlarının bulunduğu<br />

alanlar içerisinde jeolojik etütleri yaptırmaya çalıştılar. Tabii o dönemde bu<br />

etütler de çok seri oldu, çok detaylı incelenmedi. Etütler sonucunda bütün imar<br />

planları gözden geçirildi, bir kısım bölgeler imara kapatıldı, bir kısmı imara<br />

açıldı <strong>ve</strong> ondan sonra kapatılan bölgelerle ilgili ciddi sıkıntılar başladı. Tekrar<br />

detay çalışmalar, detay jeolojik etütler yapıldı kapatılan bölgelerde. Bu<br />

bölgelerin bir kısmı tekrar açıldı <strong>ve</strong> şu anda değişik <strong>ve</strong>silelerle yapılan<br />

çalışmalarla imara açılmaya devam ediliyor.<br />

18


Deprem sonrası bu çalışmalar tamamlandı, ama tabii bu arada deprem sonrası<br />

Kocaeli’de yapılaşma şehrin kuzeyine doğru kaydı. Şu anda yapılaşma Kocaeli<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitemizin kampusunun bulunduğu bölgeye doğru, yani Karadeniz’e<br />

doğru kaydı, ama bu bölgede hiçbir çalışma yoktu. Ne halihazır haritası vardı,<br />

ne imar planıyla ilgili hiçbir çalışma yoktu. Halihazır haritalar olmayınca zaten<br />

ötekiler otomatikman olmuyor. Bu çalışmalar olmadığı için o bölgelerde ciddi<br />

anlamda sıkıntılar var. Onunla ilgili çalışmalar da devam ediyor.<br />

Bu arada kadastro çalışmaları devam ederken özellikle bölgede çevre düzeni<br />

planları konusunda ciddi sıkıntılar oldu. Bunlar tabii mesleğimizi yakından<br />

ilgilendiren konular olduğu için anlatmak ihtiyacını hissediyorum. Çevre<br />

düzeni planları 2004 yılına kadar Kocaeli’de sadece merkezdeki yerleşim<br />

alanında çevre düzeni planları var, onun dışında doğru dürüst bir anlamda<br />

çevre düzeni planı çalışmaları yoktur. 2004 yılından sonra Çevre <strong>ve</strong> Orman<br />

Bakanlığı’yla ciddi bir çalışmaya girdik <strong>ve</strong> şu anda Merkez İlçe, Kandıra,<br />

Gebze, Körfez <strong>ve</strong> Derince İlçesi’nin çevre düzeni planları tamamlandı,<br />

Karamürsel <strong>ve</strong> Gölcük İlçelerimizin çevre düzeni planları henüz yapılmadı.<br />

Çevre düzeni planları olmayınca planlama açısından ciddi bir çalışma da<br />

yapamıyoruz. Bu çalışmalar, çevre düzeni planı çalışmaları yapıldı, ama bunlar<br />

da çok ciddi <strong>ve</strong> detaylı bir irdeleme sonucu yapılamadığı için bunlarla ilgili<br />

sıkıntılar da var.<br />

Bunlarla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmalarımız devam<br />

ediyor. Tabii 2004 yılı, daha doğrusu Büyükşehir Belediyesi Yasası çıkıncaya<br />

kadar İzmit Büyükşehir Belediyesi çok küçük bir belediye idi, belki ismi<br />

büyüktü, ama alanı çok küçüktü. 32 km²’lik bir hizmet alanı vardı. 2 alt<br />

belediyesi vardı, Saraybahçe <strong>ve</strong> Bekirpaşa olmak üzere. Bunlar kesinlikle ilçe<br />

değil, belde belediyesi statüsündedir. İki belediyeden oluşan bir Büyükşehir<br />

Belediyesi, 32 km²’lik bir hizmet alanı, buna karşılık da 200 000 nüfuslu bir<br />

alana hizmet ediyordu. Temmuz ayının 10’unda Büyükşehir Belediye Yasası<br />

çıkınca, bu yasayla birlikte Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli il<br />

sınırlarını kapsadı. Yani Kandıra, Kefken’den tutun, Şekerpınarı’na kadar,<br />

Adapazarı yolundaki Eşme’ye kadar tamamıyla Kocaeli Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin sınırlarına dahil edildi. Şu anda Kocaeli Büyükşehir<br />

Belediyesi’ne bağlı 44 belediye var. Bunlardan 6 tanesi ilçe belediyesi, 38<br />

tanesi de belde belediyesi statüsünde. Bununla birlikte yine belediyeye bağlı<br />

242 de köy mevcuttur. Bütün bunlarla ilgili planlama çalışmalarını da<br />

yapmamız gerekiyor <strong>ve</strong> bunları hazırlayıp uygulamaya koymamız gerekiyor.<br />

Ben bundan sonraki bölümü ikinci kısımda anlatacağım. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum sayın Şeker’e. Aslında<br />

konuşmaların içinde tabii ilginç noktalar da çıkıyor. Sayın Müdürümüz<br />

19


“<strong>Kadastro</strong>muzun yerel sistemlerle olduğu bölgelerde hiçbir sorun yaşamadık<br />

gündelik yaşamımızda” derken aslında bir başka sorunu da ortaya koydu.<br />

Tabii ülke koordinat sisteminde olsaydı bölge genelinde sorunlar<br />

yaşayacakken, yerel sistemlerle pek fazla gündelik yaşamda sorunlar<br />

yaşamadık. İlginç bir konuydu. Diğer önemli bir nokta da, bir köyden söz<br />

ederken, paftalarla zeminin hiçbir ilişkisi yoktu kurgusunu yapıyor.<br />

Biliyorsunuz bugün halen ülkemizde Medeni Kanun düzleminde paftayla<br />

zemin arasında bir sorun varsa, asıl olan paftadır hükmü geçerli. Ama sayın<br />

müdürümüz dedi ki, “Paftayla zemin arasında hiçbir ilişki yoktur.” Çok ilginç<br />

bir açıklamaydı o da tabii ki.<br />

Sayın Şeker de konuşmasında dedi ki, “İller Bankasının halihazır<br />

haritalarında, Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün yaptığı fotogrametri<br />

çalışmalar da bence gereksizdi.” Onlara karar <strong>ve</strong>ren bir yetkili var aramızda.<br />

Fotogrametri Şube Müdürümüz Sayın Orhan Ercan buradalar <strong>ve</strong> herhalde bir<br />

şeyler söyleyecektir. Neden bu fotogrametrik haritalara gerek görüldü?<br />

Genellikle tartışılan bir noktaydı. Değerli meslektaşlar, çünkü bunlar, sonunda<br />

ülkemizin kaynaklarıyla karar <strong>ve</strong>rdiğimiz şeyler de değil, bunlar hep hibe<br />

paralarla yapılan işler de değil, bunlar kredilerle yapılan işlerdir. Dolayısıyla<br />

Dünya Bankası’nın <strong>ve</strong>rmiş olduğu o krediler ülkemizin sorunlarını ne kadar<br />

çözecek? Onları zamanla göreceğiz, ama olayın içindeki bazı<br />

meslektaşlarımıza gerekli uyarılar yapıyorlar. Bu kaynak bunalımının hem<br />

Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak, hem de bütün kurumlar olarak bence<br />

dikkatle üzerinde durulması gerekiyor. Örneğin, bilgi için söylüyorum, Ulusal<br />

Raporumuzun 6. bölümünde “Reformların Mali Açılardan Global<br />

Değerlendirilmesi” diye bir bölümde şu değerlendirme yer alıyor: “Tapu<br />

siciline ait sözel bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılması, maliyeti <strong>ve</strong><br />

donanım için 25 milyon dolar <strong>ve</strong> yazılım için de 21 milyon dolar olmak üzere<br />

47 milyon dolar, yanı sıra Türkiye’nin kadastrosunun bitirilmesi için<br />

harcanacak bütçe 125 milyon dolardır <strong>ve</strong> TAKBİS Projesi için bundan sonra<br />

kullanılması gereken kaynak 150 milyon dolardır” gibi bir değerlendirme<br />

yapılıyor.<br />

Demek ki, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bundan sonra daha fazla ciddi<br />

kaynaklar <strong>ve</strong> paralar kullanarak Türkiye kadastrosunun bazı bölümlerinin<br />

çözülmesi için çaba harcayacak. O nedenle bu aşamalarda da kurum olarak<br />

inanıyoruz ki, şeffaf davranacaktır <strong>ve</strong> bu kaynakların Türkiye kadastrosunun<br />

sorunlarının kalıcı bir biçimde çözülmesi yolunda kullanılması için gereken<br />

hassasiyeti göstereceklerdir.<br />

Bunları söyledikten sonra sözü yine deprem sonrası oraya ayak basmış <strong>ve</strong> o<br />

zamandan bu yana bütün deprem çalışmaları içinde yer almış, şimdi de bir<br />

20


yüklenici olarak o bölgede çalışma yapan bir diğer meslektaşımız, Celal<br />

Beşiktepe’ye <strong>ve</strong>receğim. Duyurularda sanıyorum bir eksiklik var, onu da<br />

belirtmeme izin <strong>ve</strong>rin. Celal Beşiktepe arkadaşımız Hendek bölgesinde<br />

yürütülen bir iş nedeniyle bu konuşmayı yapacak galiba, değil mi? Adım<br />

Mühendislik - Cemre Mühendislik iş ortaklığı adına o bölgede yaşanılanları<br />

bize anlatacak.<br />

Sayın Beşikteşe; 1951 yılında İnegöl’de doğmuş, 1968 yılında Tapu <strong>Kadastro</strong><br />

Meslek Lisesi’ni, 1973 yılında Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ni bitirmiş, 1977-<br />

1980 döneminde <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu<br />

Başkanlığı yapmış, 1998-2000 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları<br />

Birliği İkinci Başkanı, 2000-2004 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları<br />

Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış. Bu süre içinde sırasıyla Tapu <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü, Bursa Tapulama Müdürlüğü’nde teknisyen olarak, Turizm<br />

Bakanlığı Planlama Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Bayındırlık<br />

Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Turizm Bakanlığı<br />

Planlama Müdürlüğü’nde Proje Yöneticisi olarak görev yapmış, halen de Adım<br />

Mühendislik Limitet Şirketi’nin ortağı <strong>ve</strong> çalışanıdır. O arada bir şeyi eklemeyi<br />

unutmuş, bekar sanmayın, evlidir kendisi. Beni uyardı “Bunu da söylersen iyi<br />

olur” dedi. Onu da eklemiş olayım. Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />

CELAL BEŞİKTEPE- Değerli arkadaşlar, merhabalar, hepinizi saygıyla <strong>ve</strong><br />

sevgiyle selamlıyorum.<br />

Biz 2004 Temmuzundan günümüze kadar Erol beyin de bahsettiği gibi<br />

Hendek-Akyazı bölgesinde bir kadastro yenileme çalışması yürütüyoruz.<br />

Yalnız bu salonda benim dördüncü konuşmam oluyor. Bu toplantıların üçü,<br />

sivil toplum örgütlerinin deprem sonrası yaşanan insanlık dramı ortamlarında<br />

yapıldı. Bu salonda dördüncü kez bulunuyorum. Deprem bölgesinin, bu<br />

Marmara Bölgesi’nin depremin yol açtığı sorunları nasıl çözülecek diye<br />

başladık, 17 Ağustos sonrası süreçte insanların barınma <strong>ve</strong> yaşamlarını devam<br />

ettirmeleri en yakıcı temel sorunlarıydı. 17 Ağustos 1999 günü yaşadığımız<br />

Marmara depreminin yol açtığı yıkımların, hasarların, can kayıplarının,<br />

kaderleriyle baş başa bırakılan <strong>ve</strong> çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye<br />

çalışan onbinlerce insanın neredeyse unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin<br />

üstünden yıllar geçmesine karşın, deprem bölgesinde giderek derinleşen<br />

sorunlara çözümler üretilmedi.<br />

Şimdi bunlardan arınmış gibi bir görüntü olmakla birlikte deprem bölgesi,<br />

olması gereken, beklenilen bir çalışmayla tanışmamıştır. Neden tanışmamıştır?<br />

Deprem sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek<br />

yürürlüğe giren <strong>ve</strong> Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yayımlanan “2001-<br />

21


2005 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı”nın Bölgesel Gelişme başlığı<br />

altındaki 476. maddesinde, “1999'da yaşanan Marmara <strong>ve</strong> Bolu-Düzce<br />

depremleri, yanlış arazi kullanımı, çarpık yapılaşma gibi nedenlerin de<br />

etkisiyle, büyük zararlar meydana getirmiş, bölgesel gelişme politikalarının<br />

etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini ortaya koymuştur.”<br />

Kalkınma Planının;<br />

532. maddesi - Depremlerin ülkemizin gerek nüfus gerekse ekonomik aktivite<br />

bakımından en yoğun bölgesini etkilemiş, özellikle Kocaeli, Sakarya <strong>ve</strong><br />

Yalova'da ağır can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açmıştır.<br />

533. maddesi - Kocaeli, Sakarya, Yalova illerine öncelik <strong>ve</strong>rmek üzere<br />

Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmaları başlatılmıştır.<br />

535. maddesi - Bölge planlama; bölgelerin farklı imkanlara, özelliklere <strong>ve</strong><br />

sorunlara sahip olduğu gerçeğinden hareketle, kapsamlı <strong>ve</strong> katılımcı bir<br />

yaklaşımla ele alınacaktır. Bölge planları, ulusal önceliklere <strong>ve</strong> yerel talepleri<br />

yansıtarak sektörler arası bağları kuracak, bölge için stratejik vizyon<br />

geliştirecek <strong>ve</strong> dinamik bir yapılanmaya sahip olacaktır.<br />

545. maddesi - Marmara Bölge Planı ile, depremin yarattığı olumsuzlukların<br />

giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün istikrarlı bir yapıya kavuşturulması,<br />

tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının<br />

afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre<br />

yönlendirilmesi, çevre <strong>ve</strong> mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin<br />

denetim altına alınabilmesi <strong>ve</strong> sosyoekonomik orta vadeli gelişme deseninin<br />

belirlenmesi amaçlanmıştır<br />

Görüldüğü gibi, Kalkınma Planına göre:<br />

- Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmalarının başlatıldığı,<br />

- Bölge planlamanın, kapsamlı <strong>ve</strong> katılımcı bir yaklaşımla ele alınacağı,<br />

- Marmara Bölge Planı ile tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara<br />

ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir<br />

arazi kullanım planına göre yönlendirileceği kabul edilerek ilan edilmesine<br />

karşın, deprem bölgesinde alınan yerleşim kararları Kalkınma Planının ilke<br />

<strong>ve</strong> hedefleri göz ardı edilerek alınmaya devam edilmiştir.<br />

17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların <strong>ve</strong> kentsel<br />

yaşamın daha gü<strong>ve</strong>nsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan<br />

can gü<strong>ve</strong>nliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı<br />

yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların<br />

22


düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş,<br />

kamusal görev <strong>ve</strong> sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki<br />

okullar, hastaneler <strong>ve</strong> diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş,<br />

dolayısıyla can gü<strong>ve</strong>nliği için gerekli önlemler alınmamıştır. Sayın Başkan az<br />

önce öneriler geliştirildiğini vurguladı. E<strong>ve</strong>t, öneriler geliştirildi. TMMOB<br />

“Doğu Marmara Depremleri <strong>ve</strong> Türkiye Gerçeği” raporunu Haziran 2000’de<br />

yayınlandı. 17 Ağustos’tan itibaren çalışmalarını deprem bölgesinde<br />

yoğunlaştıran TMMOB’nin, yaşanan insanlık dramına tanıklığını, acıların <strong>ve</strong><br />

yaraların sarılmasına katkılarını, gözlem <strong>ve</strong> incelemelerini anlatan, görüşlerini<br />

dile getiren <strong>ve</strong> dokuz bölümden oluşan raporun, “17 Ağustos’u Unutmamalı,<br />

Türkiye’yi Yeniden Kurmalıyız” istemiyle başlayan “Öneriler” bölümünde:<br />

“Deprem bölgesinin her yönü ile (insanların ruhsal <strong>ve</strong> bedensel sağlıklarına<br />

kavuşturulması ile barınma, ekonomik, eğitim, kültürel gereksinimlerinin<br />

karşılanması, sanayi, tarım <strong>ve</strong> hizmet kesimlerindeki üretim koşullarının)<br />

iyileştirilmesine yönelik çalışmaların etkinleştirlmesi <strong>ve</strong> bu amaçla kamu<br />

yönetim biçimlerinin geliştirilmesi <strong>ve</strong> işletilmesi”nin zorunlu olduğu<br />

belirtilerek;<br />

Toprak <strong>ve</strong> konut politikalarının, toplum yararına düzenlenmesi,<br />

Ulusal <strong>ve</strong> Bölgesel Planlamanın yapılması,<br />

Bilimsel çalışmalara kaynak ayrılması <strong>ve</strong> bilimsel <strong>ve</strong>rilerin esas<br />

alınması,<br />

Toplu ulaşım <strong>ve</strong> taşımacılık sistemlerinin geliştirilmesi,<br />

Depremi felakete dönüştüren sorumlular hakkında kamu davası<br />

açılması,<br />

İşlevsel deprem bütçe yönetiminin oluşturulması,<br />

savunulmuştur.<br />

1999 yılı 17 Ağustos’undan itibaren 2000 yılını da burada geçirdim. O dönem<br />

TMMOB Yönetim Kurulu İkinci Başkanıydım. Bölge çalışmasına dönük, bu<br />

öngörüye dönük herhangi bir kurumsal faaliyete asla tanık olmadım.<br />

Biliyorsunuz ki, Marmara Bölgesi Türkiye’nin 7 bölgesi içinde yüzölçümü en<br />

küçük olmakla birlikte Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’i bu bölgededir.<br />

Kalkınma Planında hedeflenen bölgesel çalışmayla bir desantralize<br />

öngörülmektedir. Ama tam tersi yapılmıştır. Neler yapıldı? Depremden altı ay<br />

önce biz bütün Marmara Bölgesi’ndeki mühendis <strong>ve</strong> mimar üyelerimizi <strong>ve</strong><br />

örgütlerimizi İzmit’e da<strong>ve</strong>t ederek, Koç Fabrikası’nın kurulduğu, 80 bin<br />

fidanın yok edildiği alanın Koç <strong>ve</strong> Ford’a tahsisine engel olmak için denizde <strong>ve</strong><br />

İzmit’te eylem yaptık. 14 bin bildiriyi sabah 09.00’dan başlayarak akşam<br />

19.00’a kadar İzmit’te dağıttık. Neden? İzmit, aynı zamanda SEKA’dır.<br />

SEKA’yla İzmit etle tırnak gibi iç içe girmiştir. Mustafa Kemal’in ilk fabrika<br />

kurduğu bir alandır, ilk yatırım alanıdır. O, öz<strong>ve</strong>riyle, günlerce yapılan<br />

23


araştırma sonucunda kurulan bir fabrikadır <strong>ve</strong> dolayısıyla bütün üretimler<br />

SEKA’dan çıkmıştır İzmit’te. İzmit’teki öykü, 750 işçinin öyküsü değildir.<br />

Türkiye’de özelleştirme süreci başladıktan sonra İzmit’te, yine kapatılma kararı<br />

alınmıştı. İzmit SEKA 1999’da da kapatılmıştır <strong>ve</strong> İzmit Büyükşehir<br />

Belediyesi’ne arazi altın tepsiyle sunulmuştur. Bakanlar Kurulu Kararı aynen<br />

şöyledir: “SEKA Fabrikası’nın alanının İzmit Büyükşehir Belediyesi’ne<br />

devrine Özelleştirme İdaresi’nin uygun göreceği arazi kullanım kararlarının<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından alınmasına.” Yerel Yönetim iradesi diye bir<br />

şey yok kararda. Özelleştirme İdaresi’nin uygun göreceği yani alacağı arazi<br />

kullanım kararları İzmit belediyesince onaylanacaktır. Rant için alınacak<br />

kararlara yerel yönetim de ortak edilmiştir. Bir karar oluşturacaklar <strong>ve</strong> de bu,<br />

Türkiye’deki en büyük yayın kuruluşlarından biri olan Doğan Medya<br />

Holding’inin kâğıt tekeli olmasının önündeki bütün engellerin temizlenmesidir.<br />

SEKA zarar ettiği için falan kapatılmamıştır; bunu bilince çıkaralım. Öyle bir<br />

karardır ki Demirel’in, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü “500 milyon doları<br />

getirene Çankaya’yı da <strong>ve</strong>ririm” dediği bir süreçtir, böyle komikliğin<br />

yaşandığı bir süreçtir. Ama 17 Ağustos depremi göstermiştir ki, SEKA’nın<br />

kurulduğu alanda -ki temelleri atılmıştı o sırada- işçiler o fay hattının arasında<br />

can <strong>ve</strong>rmişlerdir. Yaşanamaz hale gelen körfez bölgesindeki sanayi<br />

yoğunluğunu <strong>ve</strong> dolayısıyla nüfus <strong>ve</strong> yapılaşma yoğunluğunu artırıcı kararlar<br />

almaya, yanlışlığı depremle ortaya çıkmış kararlarda ısrar etmeye devam<br />

edilmiş, Körfez bölgesi adeta nefes alınamaz hale gelmiştir. Benim bütün<br />

öğrenciliğim bu koridorlarda geçti, İnegöl’den İstanbul’a deniz müsaade<br />

etmediği zaman bu Körfez’i dolaşıp giderdik Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ne.<br />

Mey<strong>ve</strong> bahçelerinden göz gözü görmezdi. Ama şimdi insanların yaşam alanı<br />

olmaktan çıkmış bir bölge haline geldi. Bu bağlamda konumuzla ilgili bir<br />

bölüme geçersek, meslektaşımız İlyas Beyin belirttiği gibi “yapılan çevre<br />

düzeni planlarının ciddi <strong>ve</strong> detaylı olmadığını, yapılan ç alışmaların şunların<br />

eksik, şunlar olmasaydı daha iyi olurdu, bunlar gereksiz oldu” şeklinde yapılan<br />

konuşmalar, olayın bütününden koparılarak parçalar halinde yapıldığı için <strong>ve</strong><br />

biz de parçaları tartışmaya alıştığımız için tartıştığımız konunun, hangi bütünün<br />

bir parçası olduğunu unutturdukları için, içinden çıkamıyoruz. Son yıllarda<br />

yaşadığımız bir sosyal olaya baktığımızda o olayın hangi bütünün bir parçası<br />

olduğunu görmeme gibi bir eğilimin de belirleyici olduğunu görüyoruz.<br />

E<strong>ve</strong>t, özellikle Doğu Marmara’da bir ciddi planlama faaliyeti yoktur. Çünkü<br />

Türkiye’nin planlama beyni dağıtılmıştır. Türkiye planlama disiplininden<br />

koparılmıştır. Türkiye ya Brüksel’de ya da Washington’da planlanmaktadır<br />

ama tekellerin en çok dört elle sarıldıkları kavram kendi çıkarlarını<br />

planlamaktır. Ama milyonlarca insanın geleceği konusunda planlama<br />

kararlarını alabilecek kurumlar, görünürde olan kurumlar, artık içleri<br />

boşaltılmış kurumlar haline gelmiştir. Felaketten doğrudan etkilenen iki<br />

24


milyonu aşkın insan aradan geçen bu kadar yılda neler yaşadı? Bir doğa olayı<br />

olan depremin felakete dönüşmesinin ortamlarını yaratan, onbinlerce canın<br />

enkazlar altında yaşamını yitirmesine, yaralı <strong>ve</strong> sakat kalmasına yol açan<br />

sorumlular, suçlular hakkında neler yapıldı?<br />

352 bin konut <strong>ve</strong> işyeri (307 bini konut 45 bini işyeri) yıkım <strong>ve</strong> hasarlar<br />

nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir deprem bölgesinde. Hepimiz suçluyuz<br />

burada. Ben Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği İkinci Başkanı olduğum<br />

dönemde de bütün TMMOB toplantılarında sorarlar insana diyorum, 352 bin<br />

işyeri <strong>ve</strong> konutun yıkıldığı bir yerde bir tek mühendis mimar mesleki<br />

eylemlerinden dolayı Onur Kurulu’na gitmiyorsa durmamız gerekir. Bakın,<br />

burada durmamız, düşünmemiz gerekir, bunu sorgulamamız gerekir. Çünkü<br />

bizim toplumla aramızdaki mühendislik bilimi açısından kuracağımız tek bir<br />

ilişki vardır: Gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> dürüstlük ilişkisi. Onun dışındaki hiçbir ilişkinin,<br />

mühendislik bilimi <strong>ve</strong> insanlık tarihi açısından değeri <strong>ve</strong> yeri yoktur.<br />

Bu bölge de göç almaktadır. Bugün bu projelere kaynak aktaran Dünya<br />

Bankası yetkilileriyle Eylül 1999’dan itibaren bu bölgede birkaç kere<br />

karşılaştık biz. Hane halkı bazında, kiracılar bazında, gelir grupları bazında<br />

bütün analizleri onlar yaptılar. E<strong>ve</strong>t, bu bölgede, Türkiye’nin 8 000 dolarla<br />

birinci sırada olduğu İzmit bölgesinde, İzmit deprem bölgesinde 100 milyon<br />

gelire sahip olan hane halkı sayısının oranı yüzde 42.8 olduğunu Dünya<br />

Bankası tespit etmiştir. Türkiye’nin en zengin bölgesinin yüzde 38’ini kiracılar<br />

kapsadı. Bu tabloda değişen bir şey yok, bu tablo devam ediyor, ağırlaşarak<br />

devam ediyor. Üretim süreçlerinden koparıldı insanlar.<br />

Hendek <strong>ve</strong> Akyazı’da çalışma yaparken bir gözümüzle de bu sosyal boyutlarla<br />

dönmekte olan olaylara ne tür tanıklıklar yapabilirdik. Tanıklığımızdan biri şu:<br />

Düzce teşvik bölgesi ilan edildiği için, başta Hazine arazileri olmak üzere<br />

bedava tahsislerin olduğu bir bölge haline geldi. O yüzden bizim çalıştığımız<br />

33 köy bazında, ama 37 birimde yapmış olduğumuz yenileme çalışmalarında<br />

büyük fabrikaların bol miktarda arazi kapattıklarına tanık olduk. Nereleri?<br />

Birinci sınıf tarım alanları. Ve buna tanık olduk.<br />

Ben tütüncü bir ailenin oğluyum, aşağı yukarı 65 yıldır tütün üretimi yapan. İlk<br />

defa bizim ürettiğimiz tütünün 50 katı büyüklüğünde, Amerikan Virjinya tütün<br />

depolarını gördük. O depolar deprem sonrası kuruldu.<br />

Bizim çalışmalarımızda bir önemli konu da, yer kontrol noktalarının istikşafını<br />

<strong>ve</strong> inşaatını yaparken yetki alanımızda bulunan köylerde mısırlar diz boyuydu.<br />

Nokta tesislerini bitirince, ölçme aşamasına başlayınca iki boyumuza, 4-5<br />

metreye yükseldiğini gördük. Onun üzerine “bu nedir, neyin nesidir” diye<br />

25


yaptığımız araştırmalarda, dünya gıda tekeli olan Novartis’in -ki bütçesi 680<br />

milyar dolardır, yani birkaç Türkiye’dir- <strong>ve</strong> dünya tohum ticaretini elinde tutan<br />

Cargill isimli tekelin intihar eden tohumları köylülere <strong>ve</strong>rerek Akyazı <strong>ve</strong><br />

Hendek köylerini mısır denizine çevirdiklerini gördük. Dolayısıyla o yüzden de<br />

çalışmalarda o mısırlar karşısında kilitlendik. Aklımıza kuleler yapmaktan<br />

tutun, tuhaf tuhaf şeyler geldi yani. Çünkü bize dediler ki “Eylül 15’te kesilir.”<br />

Oysa Ekim 15 oldu, Kasım 15 oldu, Aralık 15 oldu <strong>ve</strong> hâlâ kesilmeyenler<br />

vardı. Bekletiyorlar, koçanını topluyor <strong>ve</strong> Cargill’e teslim ediyorlar.<br />

Bu tekeller tohumların genetiğine yönelik yıllardır sürdürdüğü çalışmalarla<br />

intihar eden tohumları üretmekteler. Köylüler genetik olarak değiştirilmiş bu<br />

tohumları kullanmakta <strong>ve</strong> böylece kendi tohumunu saklama <strong>ve</strong> geliştirme<br />

hakları ellerinden alınmaktadır. Bu tohumlar bir hasattan fazla<br />

kullanılmamaktadır.<br />

Yargı kararlarına karşın faaliyetine devam eden <strong>ve</strong> İznik Gölü havzasında<br />

günde 3 ile 6 bin ton su kullanarak kimyasal üretim yapmak için inşa edilen<br />

ABD’li Cargill firmasına ait fabrika, İznik-Orhangazi sulama projesinin<br />

uygulandığı alanın tam ortasında üretime geçmiştir. Yüksek Planlama Kurulu<br />

(YPK) tarafından Cargill’e <strong>ve</strong>rilen özel bir izinle İznik Gölü koruma alanında<br />

inşaatına başladığı kimya tesisi, Danıştay’ın iptal kararlarına karşın<br />

kurulmuştur. Çevre düzeni planlarına aykırı olan izinlerin iptali için bizim<br />

TMMOB Bursa birimlerimizin açtığı davalar sonucu iptal edilmesine karşın<br />

fabrika inşaatına göz yumulmuştur. Yargı kararları uygulanmayan hükümetler<br />

İznik Gölü’ne, Gemlik Körfezine, çevreye büyük zararlar <strong>ve</strong>ren bu kimyasal<br />

şeker fabrikasına torpilli davranmışlar, Bergama köylülerinin haklı<br />

mücadelesinde olduğu gibi, çevreye <strong>ve</strong> doğal kaynaklarımıza karşı işlenen bu<br />

katliam karşısında, sürekli tekeller korunmuştur.<br />

<strong>Kadastro</strong> yenileme çalışma alanımızda gördüğümüz mısırlar toplanıp bu<br />

fabrikaya götürüyor <strong>ve</strong> kimyasal şeker fabrikası üretimini sürdürüyor. Atıkları<br />

da Gemlik körfezine akmaya devam ediyor. Yağmaya <strong>ve</strong> ekolojik tahribata ev<br />

sahipliği yapmaya devam ediyoruz.<br />

Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün bölgede başlatmış olduğu deprem<br />

bilgi sistemi, arazi bilgi sistemi, MERLİS, TAKBİS <strong>ve</strong> benzeri uygulamaların<br />

aslında bölgeye dönük genel bütünlüklü bir çalışmayla entegre olarak yürüyen<br />

bir çalışma olmadığını söyleyebiliriz. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün<br />

bu çalışmayı yaparak kötü bir şey yaptığı anlamına gelmez. Ama olması<br />

gereken çalışma, bu coğrafyanın bütün yerel yönetimler biriminde, bütün<br />

yerleşmeler biriminde, arazi kullanım kararları, sanayi, ticaret, konut, çevre,<br />

tarım tarımsal vb. boyutlarıyla kısaca 8. Beş Yıllık Kalkınma Planının<br />

26


hedeflerine uygun bir çalışmanın yaşama geçirilmesini sağlamaktır. Mühendis<br />

<strong>ve</strong> mimarlar olarak bize düşen görev bunu dile getirmektir. Bu amaçlardan, bu<br />

hedeflerden koparılmış bir çalışmanın çok fazla yararının olmayacağını<br />

söyleyebilirim. Çünkü bu fay hatları 30 yıl sonra yeniden enerji biriktirecek,<br />

yeni yıkımlar olacaktır. 1967’de ne olduysa 1999’da o oldu, 2027 <strong>ve</strong>ya<br />

2028’de aynısı olacaktır. Fay hattının değiştirilmesi mümkün olmadığına göre<br />

bu olacaktır.<br />

Yenileme çalışmalarının çeşitli aşamalarında TKGM’ne da<strong>ve</strong>t ettiler, bizzat<br />

Genel Müdürün kendisi “yenileme çalışması yürüten grupları toplantıya<br />

çağırarak görüş <strong>ve</strong> önerilerinizi almak, bundan sonraki çalışmalar için olması<br />

gereken kararları almamıza yardımcı olmak nedeniyle sizi çağırdık” dedi.<br />

Sevindirici <strong>ve</strong> umut <strong>ve</strong>rici bir tutum. Biz orada firma grubu olarak gereksiz<br />

detaylara girmek yerine “yürütülen çalışmaları bir sistem meselesi olarak ele<br />

aldığımızı” ifade ettik, burada da aynı şeyi yapacağız. Toplantılarda çalışma<br />

sistemi <strong>ve</strong> anlayışının gözden geçirilmesini dile getirdik. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü’nden görevliler buradalar, projede beraber çalıştığımız<br />

görevli arkadaşlar da burada, biz bunu dile getirdik. “<strong>Kadastro</strong>nun çalışma<br />

kültürü <strong>ve</strong> anlayışının unutulduğu kanısındayız.” Ben, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />

Lisesinden 1968’de mezun olduktan sonra Bursa Tapulama Müdürlüğü’ne<br />

tayin oldum <strong>ve</strong> teknisyen aday adayı olarak göre<strong>ve</strong> başladım. <strong>Kadastro</strong>nun<br />

oldukça iyi örgütlenmiş bir çalışma ortamında görev yaptım. Bugüne<br />

geldiğimizde bu çalışma anlayışının oldukça değiştiğine tanık oldum. Gördüm<br />

ki kurulan modelin tepeden tırnağa elden geçirilmeye ihtiyacı var. Bugün şöyle<br />

bir söylemle tanışıyoruz: “Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü özel sektörün<br />

dinamizminden, birikiminden yararlanarak kadastroyu 3 yılda bitirmeyi<br />

hedefliyor.” Böyle bir hedef konulmuş. Bu hedefe yürümek için Kurum kendi<br />

kadrolarını, özel sektör kendi kadrolarını <strong>ve</strong> tarafların birbirlerinin niyetlerini,<br />

birikimlerini doğru saptamaları gerekiyor. Kamu alanında görev yapan<br />

kadrolarla özel alanda görev yapan kadroların buluştuğu alan aslında kamusal<br />

çalışma alanıdır. Çünkü özel alandaki harita mühendisliği faaliyeti de bir<br />

kamusal faaliyettir özünde. Neden? Benim özel alanda çalışıyor olmam, özel<br />

sektörcü olmamı gerektirmez. Mühendislik biliminin kendisi bir kamusal<br />

alandır zaten. Dolayısıyla kamu çıkarlarını ön plana alan, toplumun çıkarlarını<br />

ön plana alan bir mesleki faaliyetin nasıl yapılacağıdır sorunun özü.<br />

Yenilemede ortaya çıkan çalışma anlayışı açısından İmam bey saydı,<br />

çoğaltılabilir, çok çok detaylandırılabilir. Bilirkişilerden tutun da, parsel<br />

maliklerine kadar. Personel, kadro, çalışmalardaki uyumsuzluk, uyumluluk<br />

filan onların hepsi anlatılabilir. Öncelikle, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü<br />

<strong>ve</strong> özel sektör kendi birikimini, kendi kadrolarını gözden geçirmelidir. Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Meslek Lisesi mezunları -bizim dönemimizde- mezun oldukları<br />

27


zaman TKGM’nün genç kadroları olurlardı. Şimdi öyle bir derdi yok, kadastro<br />

meslek lisesini bitirenlerin ne yapacakları belli değildir.<br />

1. Kurumun genç kadrosunu besleyen bir damarı kesilmiş durumda.<br />

2. Çalışan kadrolar açısından giderek dibe vuran, nicelik <strong>ve</strong> mesleki nitelik<br />

olarak dibe vuran bir örgüt konumunda.<br />

Özel sektöre gereğinden fazla anlam yüklenmemeli. Kamusal bir faaliyet alanı<br />

olan kadastro yapımı konusunda, yeterli birikime <strong>ve</strong> nitelikli kadrolara sahip <strong>ve</strong><br />

kamusal faaliyeti ön plana almış <strong>ve</strong> bu sürece hazırlıklı bir harita özel sektörü<br />

vardır diyemeyiz. Burada çuvaldızı kendimize batırarak, samimi olmalıyız.<br />

Herkes kendi konumunu, kendi gerçekliğini doğru bir şekilde -abartmaya gerek<br />

yok- ortaya koymalıdır.<br />

Müsaade ederseniz şimdilik nokta koyayım. Ben bölgeye geldiğim zaman<br />

heyecanlanıyorum. Çünkü bu bölgede çok büyük insanlık dramlarına tanık<br />

olduk, günlerce aklımdan çıkmadı, aylarca bu bölgelerde yatıp kalktım,<br />

bölgenin bütününe dönük konuşmadan kendi alanıma girmeyi bir saygısızlık<br />

olarak aldım. İkinci bölümde sisteme ilişkin görüşlerimizi daha net anlatmaya<br />

çalışacağım. Teşekkür ediyorum.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler Sayın Beşiktepe. Böylece toplantımıza<br />

yeni bir boyut getirdiniz. Bir diğer meslektaşımız, konuşmacımız Sayın Akın<br />

Ekinci. O depremden bu yana bölgede üç çalışma yaptı. Dün, fotogrametrik<br />

harita işini aldı İller Bankası’ndan, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden<br />

karayollarının nirengi ağı işini yaptı <strong>ve</strong> şimdi de Yalova bölgesinde yenileme<br />

işini yürütüyor. O nedenle farklı deneyimler yaşadı, onları kendisinden<br />

dinleyeceğiz.<br />

1953 yılında Bandırma’da doğdu. İlk, orta <strong>ve</strong> liseyi Erzincan’da bitirdi. 1974<br />

yılında Karadeniz Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği<br />

bölümünden mezun oldu. Evli <strong>ve</strong> 4 çocuk babasıdır. EMİ <strong>Harita</strong>yı kurdu, 1986<br />

yılında kadar imar uygulama, toplulaştırma işlerinin yönetiminde bulundu,<br />

1988-1990 arasında Kağızman <strong>ve</strong> Aralık İlçelerinin kadastral haritalarını üretti,<br />

1992 yılında fotogrametrik çalışmalara başladı <strong>ve</strong> halen Emi <strong>Harita</strong> şirketinin<br />

yönetim kurulu üyesi <strong>ve</strong> İcra Kurulu Başkanlığını yürütüyor. Tabii burada<br />

şöylesine bir deneyim de var, Kağızman <strong>ve</strong> Aralık ilçelerinin kadastral<br />

haritalarını ürettiği o zaman ki Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün<br />

uyguladığı modelle şimdiki model farkı var. Demin de Sayın Beşiktepe<br />

söyledi, bu bölgede yürütülmekte olan çalışmalarda Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü farklı bir model denedi. Özel sektörde çalışan büronun elemanları<br />

ile kamu çalışanları iç içe girdiler <strong>ve</strong> beraber çalıştılar. Aslında bu da bir<br />

28


deneyim. Bu deneyimlerin de sektörümüzün önündeki süreçlerine ışık<br />

tutacağına inanıyorum. Sayın Ekinci sanıyorum o deneyimlere de değinecek.<br />

Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />

AKIN EKİNCİ (Erdem Emi Har. Bil. İşl. İnş <strong>ve</strong> Taş. San. Ltd. Şti)-<br />

Değerli meslektaşlarım, birkaç gün önce <strong>ve</strong>fat eden sayın hocam Muzaffer<br />

Şerbetçi’yi rahmetle anıyorum, hepimizin başı sağ olsun. Ülke kalkınmalarında<br />

milli kahramanlar vardır. Medya görmese de, siyasiler bilmese de bu<br />

kahramanların grupları vardır. Bunların başında haritacılar geliyor.<br />

Kalkınmanın temel hizmetlerini biz sırtlanıyoruz, ekonomiye katkıda<br />

bulunuyoruz. Kalkınmanın temel hizmetlerine göre meslektaşlarımı da çok<br />

saygıyla selamlıyorum. İzlediği kişilerin hayatta olan-olmayan tüm<br />

hocalarımızı da saygılarımızla anmayı bir borç biliyorum. Onlara<br />

huzurlarınızda minnetlerimizi sunuyoruz, onlara da layık olmaya kararlı<br />

olduğumuzu ifade ediyoruz. O zaman gün bu gündür <strong>ve</strong> teşekkür ediyoruz.<br />

Bu etkinliklerin koltuk sayısını artırmak kaydıyla, fakat sadece o etkinlik adına<br />

cümleler <strong>ve</strong> konuşmaları toparlamak kaydıyla organizasyonun çalışmalarına<br />

faydalı olunacağının kanaatindeyim. Gelirken daha iyi bilgilenelim,<br />

derslerimize iyi çalışıp gelelim. Oda yetkililerine Oda adına teşekkür ediyoruz.<br />

Bilindiği gibi Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz çok kıymetli bir çalışma<br />

yapmaktadır. Bu süreci başlatan <strong>ve</strong> hemen devam ettiren başka gruplardır,<br />

başka görevlilerdir. 2000 yılında, 1999’dan gelen, bir çalışma vardır. Tüm<br />

oradaki arkadaşlara, memurlarımıza, ağabeylerimize <strong>ve</strong> halen bu görevi<br />

yapmakta olan Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün yetkililerine de<br />

teşekkür ediyor, başarılar sunuyoruz. Zaten konuşmalar biraz sonra bitecek.<br />

Ülkemizde yaklaşık 10 000 köyün kadastrosunun yapılmadığı bilinmektedir.<br />

Yüzde olarak yaklaşık yüzde 30’lara tekabül ediyor, kayıtlarda öyle. Bir başka<br />

deyişle kadastronun yüzde 70’i bitmiş demektedir. Onların da nasıl bittiğini<br />

biliyoruz, ne kadar çok yenilemeye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Hatta Yalova<br />

<strong>ve</strong> Kocaeli’deki sayısallaştırma sonucunda “yenilenecek birkaç yer daha çıktı”<br />

denecek herhalde.<br />

Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nde 5500 personelin varlığını biliyorum.<br />

Bunlar kadastro çalışmalarındaki mühendis, fen memuru <strong>ve</strong> kadastroculardır.<br />

Bunlara bir senede ödenen para 75 milyon dolar civarındadır. Eğer biz bu<br />

kadastro çalışmalarını 20 yılda bitireceksek 1,5 milyar dolar para lazım<br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne. Bu arenada 1,5 milyar dolar daha borç, kâğıt<br />

parası <strong>ve</strong> benzin parası hariçtir bu rakamlarda. Dolayısıyla 3,5 yıl hedefini<br />

karşımıza alıp kadastro bitirmeye niyetlenmek bir cesaret işidir, bir yiğitlik<br />

işidir. Bu mümkündür. Bu kararı alan Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürümüze <strong>ve</strong><br />

29


arkadaşlarımıza hakikaten teşekkür ediyoruz. 3-5 yılda bu iş biter. Bunun<br />

yöntemi var, bunun teknolojisi de var. Teknoloji devrimindeyiz, devrimiz<br />

teknolojik atak içerisinde. İyi organize olmak kaydıyla.<br />

Ben olaya biraz değişik açıdan da bakmaya çalışacağım. Doğru, kadastro<br />

çalışmalarının bitmesi hortumcuların önünü kesmeye kadar birçok faydaları<br />

vardır, ama burada konuşmuyoruz. Enflasyonu düşüren bir hizmet sektöründe<br />

olduğumuzu bir başka zamanda tartışalım derim. Eğer görevleri tam<br />

yaptırılırsa, tam fırsat <strong>ve</strong>rilirse, haritacılık sektörü, enflasyonun düşmesine<br />

neden olan sektörlerin başında gelir.<br />

Dolayısıyla önümüzde yedi sıkıntı var. Bunları temel sıkıntılar olarak<br />

görüyorum. Birincisi, siyasi irade. <strong>Harita</strong>cılığın kalkınmamıza katkı<br />

yapabilmesi, ekonomimize katkı yapabilmesi için siyasi iradenin bir defa<br />

çıkması lazım; onu konuşacağım. İkincisi birazdan o konuya temas edeceğim.<br />

Üçüncüsü, resmi <strong>ve</strong> özel sektördeki üretim gücümüz nedir? Ona da bir bakışta<br />

bulunmak istiyorum. Dördüncüsü, temel altlık <strong>ve</strong> hizmet dedikleri konuya<br />

temas edeceğim. Beşincisi yasal eksikliklerden bahsedeceğim, Altıncısı, ihale<br />

yöntemiyle yapılan çalışmalarda kontrollük konusunda farklı bir öneride<br />

bulunacağım. Bu parametreler özel sektör tarafından, bizim tarafımızdan<br />

anlaşılmalı <strong>ve</strong> Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarımızın bu<br />

konularda atak olmalarını istiyoruz. Bir hızlandırılmış tren vardı, 3000 köyün<br />

kadastrosunu yapmaya kalkarsak, hızlandırılmış tren gibi olabiliriz; bu tehlikeli<br />

bir ortamdır. Siyasiler destek <strong>ve</strong>riyor, bu desteğin karşısında hizmet <strong>ve</strong> başarıyı<br />

alması lazım. Onlara temas edeceğim.<br />

Bu dönemdeki teknolojik avantajımızı önyargılardan uzak olarak çok iyi<br />

kullanabiliriz. Tecrübeli-tecrübesiz bütün arkadaşlarımız önyargılarını bir<br />

tarafa atmalıdırlar. Akademisyenler de tabii, aslında onlar olmasa daha iyi<br />

yöneteceğiz, ama biraz da çekiniyoruz onlardan.<br />

Siyasi irade olarak mevcut iktidar, kadastro çalışmalarını tamamlamaya kararlı<br />

olduğunu ifade etmiştir, bunda da iddialıdır <strong>ve</strong> ciddi bir şekilde bu çalışmayı<br />

bitirmek istiyor. Genel Müdürlüğümüz bu çalışmalarda başarılı olmak <strong>ve</strong> siyasi<br />

iktidarın desteğini almaya devam etmek zorundadır. Başarılı olamazsa siyasi<br />

destek çekilir. Bu açıdan Genel Müdürlüğümüzdeki arkadaşlarımız çok önemli<br />

bir yükün altındadırlar.<br />

Finans konusuna gelelim. Siyasi irade ciddi olunca, önemli bir şekilde olaya el<br />

koyunca bütçenin oluşması kolay oluyor. Ama 2000 yılından gelen<br />

çalışmaların sonucunda MEER <strong>ve</strong> A4 kapsamındaki krediler hakikaten şu<br />

anda Genel Müdürlüğümüz için büyük bir şanstır. Buna 1994 yılından beri<br />

30


katkıda bulunan bu projelerin Dünya Bankası’ndan çıkarılmasını sağlayan<br />

bütün yetkililere buradan hepimiz teşekkür etmeliyiz; büyük emekler sarf<br />

edildi. Projeye çok ciddi bir kredi alındı <strong>ve</strong> maalesef konuşmalarla Tarım<br />

Bakanlığıyla <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü arasında bu top gibi gidip geldi, ama<br />

şimdi bir çözüme bağlandığını görüyorum <strong>ve</strong> onun için bir teşekkür daha<br />

ediyoruz. Bu kredileri <strong>ve</strong>rimli kullanmak zorundayız. Bunun için de doğru bir<br />

yöntem seçmeliyiz. Önyargılı olmaktan kaçmalıyız. Biraz sonra, herkes biliyor<br />

ki, artık o konuya gelip dayanacak, onun için onun yolunu açıyoruz. Bu arada<br />

bir atıfta bulunmak istiyorum. <strong>Harita</strong> Genel Komutanlığı’nın Yalova’da 16<br />

köyde, 1/25 000’lik yapmış olduğu orto-fotoları biz kullandık. Hiçbir köyde<br />

orto-fotolarıyla uyuşumsuz bir nokta görmedik. O nedenle yöntem açısından<br />

bazı şeyler söylemek istiyoruz. Finansın doğru harcanması lazım, hizmetin<br />

çabuk alınması lazım, yeni desteklerin daha iyi temin edilmesi açısından bu<br />

çok önemlidir. Türkiye’de yaklaşık 10 000 köyün kadastrosunun yapılması<br />

mümkündür, ama Genel Müdürlüğümüze bir atıfta bulunuyoruz, tercih ettiğiniz<br />

yolla bu iş bitmez.<br />

Geçenlerde Dünya Bankası yetkilileriyle Genel Müdürlükteki arkadaşlarımız<br />

konuşmuşlar, toplantıya şahidiz. Dünya Bankası yetkilileri “Bu projeler<br />

bitiyor, yenileme için de kredi <strong>ve</strong>relim size” diyorlar. Çok önemli<br />

kaynaklardır bunlar. Türkiye’nin gelir kaynağını şimdi kredi alıp kullanıp,<br />

devredip iade etmek şansını yakalıyoruz. Tabii bu arada siyasi birtakım<br />

cümleler söylemek istemiyorum, mesleğimiz açısından olaya bakıyorum. En az<br />

3 sene yeterli bütçenin Genel Müdürlüğe <strong>ve</strong>rileceği kanaatindeyim. Onun için<br />

bu 3 senede çok iyi yol almamız lazım. Bu nedenle Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü’nün cazibe merkezi olması lazım. Cazibe merkezi olabilmek için<br />

de Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün üretiminde olan kadastral haritaların<br />

diğer yatırımcı kuruluşlar tarafından da kullanılması gerekir. Şu anda bizim<br />

yaptıklarımız kullanılamayacak durumdadır. Belki Karayolcular alıp<br />

kamulaştırma için kullanacaklardır. Ama gerek köylerde, gerekse köylere yakın<br />

belediyelerde yaptığımız haritalar bir plan altlığı olarak kullanılamayacaktır.<br />

Çok büyük kayıp, yani buna harcanan parayı alan sizsiniz, ama biz harcıyoruz;<br />

ne bize kalıyor, ne devlete kalıyor.<br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün cazibe merkezi olabilmesi için ürettiği<br />

haritalar, hizmet dediğimiz, temel altlık dediğimiz bir harita olmalıdır <strong>ve</strong> bu 1/<br />

2 000’liktir. 10 ila 20 cm arasında hassasiyeti vardır. Bunu Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü üretmelidir, diğer Bakanlıklar da proje yapacakları zaman bu<br />

altlıkları kullanmalıdırlar. Türkiye’nin bu kadar fazla parası yoktur. Karayolları<br />

harita yapacak, DSİ harita yapacak, <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü harita yapacak;<br />

Türkiye’nin bu kadar parası yoktur. <strong>Harita</strong>yı üreten merkezin Tapu <strong>Kadastro</strong><br />

31


Genel Müdürlüğü olması <strong>ve</strong> diğer yatırımcı kuruluşların buradan <strong>ve</strong>rileri<br />

almaları gerekir. Yoksa mesleğimizle ülkeye büyük katkılarda bulunamayız.<br />

Yöntem konusunda gerek tesis kadastrosu, gerek yenileme, gerekse<br />

sayısallaştırma çalışmalarında, diğer kadastro çalışmalarında CAD <strong>ve</strong>ya PC<br />

ortamlarında yapılabilir. PC ortamında çalışmaya başlamalıyız <strong>ve</strong> GIS<br />

ortamında çalışmayı bitirmeliyiz. CAD ortamı devri geçti. Geçerli yıllar oldu,<br />

ama belki biz hala inat ediyoruz. GRS ortamında <strong>ve</strong>riler toplamalıyız, onları<br />

üretmeliyiz <strong>ve</strong> onlara öyle teslim etmeliyiz.<br />

Çözüm <strong>ve</strong> yöntem dediğimiz zaman vazgeçilmez değerler vardır: Birincisi,<br />

hızlı üretim gerekiyor; ikincisi, doğru üretim gerekiyor; üçüncüsü, kontrollü<br />

üretim gerekiyor; dördüncüsü, kullanılabilir üretim gerekiyor. Hızlı yapalım<br />

diye doğruluktan, kontrollü olmaktan, kullanılabilir olmaktan kaçmanın anlamı<br />

yoktur. Hızlı yöntemi bilmek için fotogrametrik yöntem şarttır. Biraz sonra bu<br />

konuyu belki daha çok açacağız.<br />

Doğru GPS ürettiğimizi nereden anlayacağız? Adam ölçmüş getirmiş, 100 000<br />

nokta var; buyurun tetkik edelim. Doğru ürettiği GPS’ten aldığı datalar değil,<br />

tatbik ettiği alanın doğruluğu ilgilendiriyor beni. Şimdi ben onu nasıl kontrol<br />

edeceğim. Hakikaten teknisyenlerimiz, kontrol mühendisi arkadaşlarımız<br />

kontrol edecekler. Neyi kontrol ediyor kardeşim? Çarpıyor, bölüyor, diyor ki,<br />

“Senin koordinatın bu.” Peki, tatbik noktası doğruluğu nerede?<br />

Kontrolörlüğümüzden çok iyi bahsetmemiz mümkün değildir. Çünkü yersel<br />

metotta kontrol yetenekleri sadece ölçüleri kontrol etmekten geçer. Tatbik<br />

değerini kontrol edemezsiniz.<br />

Verilerin kullanılabilir olması da malum GIS ortamında üretirseniz, GIS<br />

ortamında depolarsanız kullanılabilirliği kolay olacaktır. Hızlı olmayı tercih<br />

ederek diğer parametreleri ihmal edemeyiz. 1950’lerde karton paftalar<br />

üretildiğinde de aşkla şevkle kadastroyu bitirmeye çalıştılar. 1970’li yıllarda<br />

haritalarını üretirken de aşkla <strong>ve</strong> şevkle kadastroyu bitirmeye azmetti insanlar.<br />

Onlar niye bitiremediler? Çünkü bir personel var, personeli ona göre<br />

yetiştirmek var; bir kültür meselesidir bu. 3 000 köy için özel sektörden 10 000<br />

adam almak lazımdır, ama 10 000 adamımız yoktur. Özel sektörde kaliteli<br />

üretim yapacak adam yok, az var. Vaktimi doldurdum, dinlediğiniz için<br />

teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyoruz. Tartışmalar haklı olarak geniş bir<br />

alana yayılıyor <strong>ve</strong> bunların hepsini konuşmamız gerekiyor. Sayın Ekinci de bu<br />

anlamda bizim önümüze birçok soru işareti koymuş oldu. Tabii bazı<br />

eksikliklerimiz de ortaya çıkıyor. Salondan sizlerin de katkılarınızla bu<br />

32


eksikliklerimiz giderilecektir. Konunun hepsi dönüp dolanıp yer kontrol<br />

noktalarına doğru kayıyor. Ama salonda uzmanlar var, <strong>panel</strong>imizin ikinci<br />

bölümünde onlardan katkı isteyeceğiz. Sayın Atilla Aydın da bize bir iş<br />

ortaklığının sözcüsü olarak konuşacak. Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığının Proje<br />

Koordinatörü olarak yaşadıkları deneyimleri anlatacak.<br />

Sayın Aydın; 1948 Gümüşhane doğumlu, 1973 yılında Karadeniz Teknik<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nden <strong>Harita</strong><br />

Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1973-1993 yılları arasında 20 yıl<br />

boyunca Karayollarında hem taşra hem merkez kuruluşlarında çalışmış, değişik<br />

aşamalarda görevler yapmış, 1993-2000 yılları arasında İller Bankası <strong>Harita</strong><br />

Dairesi Başkanlığı görevini yürütmüş, 2000 yılında emekli olmuş <strong>ve</strong> özel<br />

sektörde proje koordinatörlüğüne yönelmiş, 1988-1996 döneminde dört dönem<br />

boyunca <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı görevini<br />

sürdürmüş <strong>ve</strong> şu anda da bir koordinatör olarak görevini sürdürüyor. Evli olup,<br />

yayınlanmış 10’ün üzerinde mesleğimize dönük makalesi var. Deneyimlerini<br />

dinlemek üzere sözü Sayın Atilla Aydın’a <strong>ve</strong>riyoruz; buyurun.<br />

ATİLLA AYDIN (Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığı Proje Koordinatörü)-<br />

Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli meslektaşlarım, hepiniz hoş geldiniz.<br />

Benden önce konuşan arkadaşlarımın konuşmalarına ila<strong>ve</strong> olarak daha çok<br />

Kurumun teknik boyutunda bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konuşmamı da<br />

olabildiğince kısa <strong>ve</strong> öz olarak yapmak istiyorum; saptadığım <strong>ve</strong> yaşadığım<br />

konuları olabildiğince başlıklar halinde <strong>ve</strong>rmek istiyorum. Bu konuşmamı<br />

yaparken de önce başladığımız bu projenin genel bir durumu hakkında, boyutu<br />

<strong>ve</strong> planlaması hakkında kısa bilgi <strong>ve</strong>receğim. Bu projenin sonuna geldiğimiz<br />

noktadaki maliyetleri yönünde bir bilgi <strong>ve</strong>rmek istiyorum <strong>ve</strong> mevzuatla ilgili<br />

karşılaştığımız <strong>ve</strong> burada saptadığımız sorunları 3-5 maddelik başlıklar halinde<br />

<strong>ve</strong>rmek istiyorum <strong>ve</strong> projenin yürütülmesine karşılaşılan problemler varsa<br />

onları sunmak istiyorum sizlere.<br />

Değerli arkadaşlarım, 19 köy, 24 birimde çalıştık. Yani toplam sayısı 21<br />

240’tır. Bu çalışmanın başlangıçta süre olarak son derece kısa olduğunu<br />

gördük. Dolayısıyla süreleri aşan koşulda, daha güçlü bir kadroyla, daha iyi bir<br />

planlamayla, daha yoğun bir çalışmayla ancak sonuçlandırabilirsiniz. Bu<br />

projenin süresi 8 aydır. Bu 8 ayın 1 ayını plan süresine saydığınız zaman,<br />

başladığınız aydan itibaren 21 000 parselin yenilenmesini 7 ay içerisinde<br />

yapmak zorundasınız. Özet bilgi olarak şunu söylüyorum: Bu işin özet olarak<br />

1/3’ü arazi, 2/3’ü ise büro çalışmasıdır. Büro çalışması nedir? Sanki araziyi<br />

bitirdiğiniz zaman büronun kolay olduğunu zannederiz, öyle bir alışkanlığımız<br />

vardır <strong>ve</strong> çalışmalarımızda proje bilgilerini ofise atalım, gerisi kolay diye<br />

33


düşünürüz. Fakat bu işin can damarı büro çalışmasıyla sonuçlanıyor. Büro<br />

çalışmalarının iyi <strong>ve</strong> sağlıklı götürülebilmesi de arazide olabildiğince fazla<br />

bilgi toplamaktan geçiyor. Bunun teknik mevzuatını anlatmak durumunda<br />

değilim, zaten buna süre de yetmez.<br />

Burada yaşadığımız şudur: Bu sürede bu işi bitirmek için yaptığımız<br />

planlamada 14 gün arazi çalışmalarında yer aldık. Bizim başlangıç için<br />

hedefimiz 26 Hazirandı <strong>ve</strong> 15 Eylülde bitirmekti; 30 Ekimde bitirebildik. Bu<br />

çok fazla bir yanılma sayılmayabilir, yani bu iş içerisinde bu koordinasyonla bu<br />

sonuç doğabilir. Çünkü siz orada yaklaşık 80 kişiyle çalışıyorsunuz,<br />

zannediyorum diğer projelerinizde de aynı kadroyla çalışmak zorunluluğunuz<br />

olmuştur <strong>ve</strong>ya bundan bir miktar fazla <strong>ve</strong>ya eksiktir. Çünkü bu kadroyu<br />

kurmadığınız zaman başarmanız mümkün değildir.<br />

Örnek olarak çalıştığım projenin <strong>ve</strong>rilerini <strong>ve</strong>rmek istiyorum: 5 harita<br />

mühendisi, 2 çevre mühendisi, 3 part-time mühendis vardır. Program desteği<br />

<strong>ve</strong>rmiştir, yazılım desteği <strong>ve</strong>rmiştir, o anlamda destek <strong>ve</strong>ren 9 mühendis vardır.<br />

19 teknisyen <strong>ve</strong> tekniker çalışmıştır. 2 bilgisayar operatörü çalışmıştır <strong>ve</strong><br />

projede değişik tarihlerde 48 işçi çalışmıştır <strong>ve</strong> toplamı 80’dir. Aylara göre<br />

personel yoğunluğu 50 ila 80 arasında dağılmaktadır. Alet donanım durumuna<br />

gelince; 19 bilgisayar vardı, bunlar depolama, yedekleme, çizim işleri <strong>ve</strong> 14’ü<br />

sınırlamada çalışmıştır. 12 total station, 8 GPS çalışmıştır. 10 minibüs ulaşım<br />

hizmetlerinde çalışmıştır <strong>ve</strong> bu hizmetler için zorunluydu. Bunun dışında<br />

başlangıçta idareyle görüşmelerimizde 9 sınırlandırma ekibiyle, yani her ekibe<br />

2 400 parsel düşüncesiyle 9 ekip öngörülmüş, ancak çalışmalar ilerledikçe 9<br />

ekiple bu işin sınırlanamayacağı, aynı zamanda bu sınırlandırma eksikliklerinin<br />

hem arazi çalışmasının, aynı zamanda ofis çalışmasının yanında kalarak<br />

aldığımız bu bilgilerin işleneceğini ilk 20 gün içerisinde gözledik. Buna ek<br />

olarak sınırlandırma ekibi sayısını 12’ye çıkardık. Her ekipte bildiğiniz gibi 2<br />

kadastro teknisyeni, 1 krokici, 1 operatör, 1 de işçiden oluşan bir çalışma<br />

grubudur. Çıkan sayı 12 <strong>ve</strong> bu sınırlandırma ekiplerinin önünü açmak için<br />

kurulan ekip sayısı 3 <strong>ve</strong> 1 de GPS ekibi olmak üzere 4 <strong>ve</strong> toplam 16’ya varan<br />

bir ekibi oluşturmak zorunda kalmışızdır. Başlangıçta diğer arkadaşlar da aynı<br />

şeyleri yaşadı <strong>ve</strong> aynı uygulamayı diğer gruplar da yapmak zorunda kaldılar.<br />

Bir de bu projemizde nasıl bir harcama modeli gerçekleşti, ortaya çıktı? Bunu<br />

da fazlaca keçiboynuzu yedirmeden, balını direkt olarak <strong>ve</strong>rmek istiyorum.<br />

Harcadığımız her 100 kuruşun 43 kuruşunu ücretlere <strong>ve</strong>rdik. Yine 100 kuruşun<br />

12.3’ünü <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> kaynak kaybı olarak maliyete yükledik. Yani mutlaka KDV<br />

kaybı oluyor. SSK’sı yüzde 9,2’ye gelmiştir. Her 100 kuruşun 9,2’sini SSK’ya<br />

<strong>ve</strong>rdik. Yüzde 9,2’sini yemeğe <strong>ve</strong>rdik <strong>ve</strong> bu yemek bütün çalışanlara öğle sıcak<br />

yemek servisi şeklindedir. Pansiyon <strong>ve</strong> barınma yüzde 6.2’sini tutmuştur. Araç<br />

34


kirası yüzde 5.8’ini tutmuştur. Akaryakıt gideri yüzde 5.1’ini tutmuştur.<br />

Bilirkişiler yüzde 2,6’sını, demirbaşlar yüzde 2,3, kırtasiye <strong>ve</strong> taşçı yaklaşık<br />

yüzde 3.2, haberleşme yüzde 1, elektrik, su, sağlık giderleri, araç bakım, alet<br />

bakım vs giderlerin toplamı yüzde 4 civarında olmuştur. Böyle bir harcama<br />

yapılmıştır.<br />

SALONDAN- Geriye ne kaldı?<br />

ATİLLA AYDIN- Geriye kalanı söylemeye mezun değilim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Bunlar harcamalar, karı konuşmuyoruz, çünkü o yok.<br />

ATİLLA AYDIN- Harcadığımız 100 kuruşu böyledir projenin. Değerli<br />

arkadaşlarım, bir de mevzuatla ilgili birkaç hususa iki dakika değinmek<br />

istiyorum. Yenileme alanlarındaki değişiklik karakterinin karşılanması konusu<br />

çok önem arz ediyor. Yalnız siz bir taraftan çalışırken, benzer bir sürü<br />

değişiklik talep ediliyor <strong>ve</strong> bunlar belli periyotlarda bize geliyor. Olabilir <strong>ve</strong><br />

yapılabilmesini öngörüyor, ancak bunlar tutanak aşamasından sonra gelmesi<br />

çok ciddi aksamalara neden oluyor; onu ifade etmek istiyorum. İşin sonuna<br />

geldiği zaman dava açılan konularda mesela, komşu parseller de davaya dahil<br />

olacakları için oradaki imar hareketlerinde çok ciddi sıkıntılar doğabileceği<br />

kanaatindeyim. O konuda bir yasal boşluk da vardır. Yani bu konuda yasada<br />

-ben saptayamadım öyle söyleyeyim- bir boşluk var.<br />

Bilirkişilerin çalıştırılması konusunda idare mutlak taraf olmalıdır. Yani<br />

doğrudan özel sektör, bilirkişiyle muhatap oluyor. Onun kamu eliyle<br />

yaptırılması, “bu bir kamu hizmetidir” ifadesinin kamu tarafından<br />

söylenilmesinde yarar olduğuna inanıyorum. Mevzuat açısından 590 sayılı<br />

Kararname biraz rahatlık getirmiştir. Nasıl getirmiştir? Sadece sonuçtaki ilamın<br />

dışındaki ilanları kaldırarak daha bir hareketlilik imkanı getirilmiştir. Bildiğiniz<br />

gibi kanunu özet olarak tanımlamak için, Yenileme Kanunu, yenileme<br />

yapılmasın diye çıkarılmış bir kanundur. Böyle güç bir kanunla bu işlemi<br />

yapıyorsunuz. Hani kanun güç de, niye güç, niye zor, niye zora koşuyor? Tabii<br />

Medeni Kanunla bağlantıları var, tapu sicili devlet gü<strong>ve</strong>ncesidir, plan esastır,<br />

önceki kanun olan Medeni Kanunun bağlayıcı hükümleri var. Sonuçta<br />

yönetmelikle biraz olsun bu konu yapılabilir hale getirilmiştir. Bu güçlüklerle<br />

bir işte bugün 5 yenileme projesi zannediyorum başarıyla sonuçlanmıştır.<br />

Pratikte gördüğümüz bir diğer konu, bu organizasyonlarda koordinatör<br />

mühendisin yetkilendirilmesinde, arada kalmak yerine, kadastro müdürlüğünün<br />

bazı yetkilerle donatılması zannediyorum projeye daha bir hareketlilik getirir.<br />

<strong>Kadastro</strong> müdürlerimizi belki bir nebze olsun bu projelerin yükünden arındırır<br />

diye düşünüyorum.<br />

35


Bir de arkadaşlar, biz de şimdi öğreniyoruz, muhtesadın belirlenmesi zor<br />

olmaktadır. Diyeceksiniz ki, bu muhtesat nedir? Başkasının yerine başkası<br />

tarafından malikinin dışında kişiler tarafından yapılan binadır, dikilen ağaçtır,<br />

açılan kuyudur. Tarla sizindir, ama birisi oraya bir ağaç dikmiştir, o muhtesat<br />

oluyor. Bunların tespiti, bu yenileme projesinde istenilmiştir. Siz bunu<br />

istiyorsunuz, sahaya geçiyorsunuz, öyle bir şey yok. Muhtesatta başka ne<br />

yaşadık? Deprem sonrası meydana gelen çok hızlı yapılaşmaların yüzde 90’ı<br />

ruhsatsız yapılardır <strong>ve</strong> tecavüzler had safhadadır. Bunları tespit ediyorsunuz,<br />

muhtevasına yazıyorsunuz. Yazıyorsunuz da acaba <strong>Kadastro</strong> Kanunu’na uygun<br />

mu, değil mi? O tereddüdü yaşadık. “Yazılsın” denildi, idare öyle bir görüş<br />

bildirdi, biz de yazdık. Dolayısıyla yazdığınız bu tutanakla bilirkişinin<br />

beyanına dayalı bir malik mi tespit etmiş oluyoruz orada? İnceleme yeterli mi<br />

acaba? Bu bilirkişilik beyanı o muhtesatın kesinleşmesi için yeterli sayılmalı<br />

mı? Çünkü kadastro yaparken daha ciddi soruşturmalar yapılıyor, salt<br />

bilirkişinin beyanına kalınmıyor. Halbuki burada salt bilirkişinin beyanına<br />

bağımlı kalıyoruz. Bu konu karşımıza çıktı <strong>ve</strong> deprem sonrası tespiti<br />

yapıyorsunuz, binaysa bina, ağaçsa ağaç, raporunuzda belirtiyorsunuz.<br />

Mevzuatla ilgili iki tespitim daha olacak. Tecavüzlü binalarda cins değişikliği<br />

yapılmadığı için tutanakta belirtilmemesi gerekir, diye düşünüyoruz. Tecavüz<br />

olarak falan falan şeklinde belirtiyorsunuz, plana çizmiyorsunuz, ölçü<br />

krokisinde bilgi istiyorsunuz, ama tutanakta yazıyorsunuz. Bunun belki hukuki<br />

bir tarafı olabilir. Benim bu anlamda önerim, yenileme tutanaklarını tutan<br />

mühendisin imzalamasından <strong>ve</strong> kontrolünden geçmesinden yanayım. Zamanım<br />

doldu galiba, şimdilik teşekkür ediyorum.<br />

OTURUM BAŞKANI- Biz de teşekkür ediyoruz. Böylece biraz zaman<br />

sapmasıyla birinci tur konuşmaları bitmiş oldu. Sanıyorum sorunlar ortaya<br />

çıktı. Küçük bir aradan sonra sizlerin katkılarınızı bekliyoruz. Sonra<br />

konuşmacılar konuşmalarını sürdürecekler. Saat 16.00’ya kadar bir ara<br />

<strong>ve</strong>riyoruz arkadaşlar.<br />

36


PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />

İKİNCİ OTURUM<br />

OTURUM BAŞKANI- İkinci oturumu açıyorum. Bazı tartışmalar, doğal<br />

olarak deprem sonrası yaşadığımız sektörümüzün genel sorunlarından<br />

ayrılamıyor, onun bir parçası <strong>ve</strong> ister istemez tartışmalarda bazen sektör<br />

sorunlarına da girmek zorunda kalıyoruz.<br />

Bir diğer önemli konu şu: Depremin olmasından bu yana bir kavram dile<br />

getirilmişti. Bu deprem ülkemizdeki hem genel yaşam açısından, hem mekân<br />

kullanımı açısından, hem meslekler açısından bir milat olsun beklentisi vardı.<br />

Bu miladı oluşturmak konusunda sıkıntılar yaşandı bu süreç içinde. Bu<br />

sorunları dile getiren meslektaşlarımız oldu. Dilerim burada yapılacak olan<br />

tartışmalarla önümüzdeki süreçte biz de sektör olarak bazı projeler bazında<br />

konuya yeniden yaklaşmak şansını yakalarız.<br />

Şunun için söylüyorum bunu: Şu anda Doğu Marmara Depremi <strong>ve</strong> sonrası<br />

süreci değerlendirmeye çalışıyoruz. Ama bir taraftan da bir gerçek var,<br />

Türkiye’nin yüzde 92’si aktif deprem kuşağında diyoruz. Demek ki, bizim<br />

buradan çıkaracağımız sonuçlar artık bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor.<br />

Dolayısıyla konuya özellikle bu önemde yaklaşmamız gerektiğini<br />

düşünüyorum. Bundan sonra bu tartışmalardan çıkaracağımız sonuçların<br />

aslında bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir yanı var. Bazı noktalardaki<br />

eksikliğimiz açısından söylüyorum.<br />

Değerli meslektaşlar, deprem oldu, 2001 yılında mülkiyet sistemimizin temel<br />

yasası olan Medeni Kanun değiştirildi. Düşünün ki, Medeni Kanunumuz<br />

yeniden düzenlenirken bu deprem gerçeğini hiçbir biçimde göz önüne almadık,<br />

yani onun mülkiyeti düzenleyen hükümlerinde bu konular özel olarak ele<br />

alınmadığı gibi, zaman zaman tartıştığımız bazı konular da orada yeni bir<br />

düzenlemenin konusu olamadı. Salı günü gündeme gelen <strong>Kadastro</strong> Yasası<br />

değişikliklerine de gene bu yaşanılan sürecin bazı sıkıntılı noktalarda<br />

yasalarımıza yansıtılamadığını görüyoruz. Yine İmar Yasası tartışılıyor, orada<br />

bu konunun ele alınması gerekiyor. Buralardan çıkan sonuçları yasalara<br />

taşımamız <strong>ve</strong> taşıyabilmemiz gerekiyor. Sanıyorum sorularınızla bu boyutları<br />

sizler de dile getireceksiniz.<br />

İzin <strong>ve</strong>rirseniz tartışmaları şu üç noktaya değinerek başlatmak istiyorum. Tapu<br />

<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz bu bölgede çok ciddi yatırımların içinde,<br />

projelerin içinde olduğu anlatılıyor. Fakat aslında kafama takılan soru şu oldu:<br />

37


Neden köyler seçildi bu sürecin içinde ihalelerde? Oysa <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz<br />

de “fay hattının geçtiği bölgelerde aslında önemli sorunlar vardı <strong>ve</strong> biz bunları<br />

kendi içimizde çözmeye çalıştık” diyerek bir konuya değindi. Acaba, Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bütün bu deprem bölgesinde yalnızca köyleri değil,<br />

ama özellikle bazı alanları proje bölgeleri olarak seçip de buralardan pilot<br />

projeler biçiminde sonuçlar çıkarmaya çalışsaydı daha doğru olmaz mıydı?<br />

Kanımca bu konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor.<br />

Bütün bu süreçlerin içinde, ama kanımca bilince çıkarmamız gereken çok<br />

önemli bir nokta var. “Bilgi sistemleri, coğrafi bilgi sistemleri, kent bilgi<br />

sistemleri, mekansal bilgi sistemleri” diyoruz <strong>ve</strong> bu süreçlerin büyük bir<br />

bölümü meslektaşlarımızdan daha çok bu konuya daha fazla kaynak ayırabilen<br />

başka sektörlerin yetkililerinin yürüttüğü projeler olarak gelişiyor. Şu anda kaç<br />

meslektaşımız kent bilgi sistemi projesi yürütüyor? Kaç meslektaşımız şu anda<br />

doğrudan coğrafi bilgi sistemi projesi yürütüyor? Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü bir hata yaptı, ama kutluyorum kendilerini, teşekkür de etmemiz<br />

gerekiyor, son sayısallaştırma işleminde ilana çıkardıkları GIS uzmanlığı<br />

konusunu Odamızın da girişimleriyle düzelttiler. Bu konuda, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü’nce bir eksikliği giderme fırsatı oldu. Bizim bu uzmanları<br />

yetiştirmemiz <strong>ve</strong> bu süreçlerde istihdam etmemiz gerekiyor.<br />

Buradaki nokta şu: Değerli meslektaşlar, kent bilgi sistemi, coğrafi bilgi<br />

sistemi dediğimiz sistemlerin kurulumlarının çıkış noktasının jeodezi ağlar<br />

olması gerekiyor. Oysa genellikle belediyelerde yapılan işler görselleştirilmeye<br />

indirgenebiliyor. Bizim bölgemizde birçok yerel sistemler var. Bu sistemleri<br />

tek bir koordinat sistemine dönüştürmediğimiz zaman, Marmara Bölgesi’nin<br />

genelinde bir coğrafi bilgi sistemi kurulumundan nasıl söz edebiliriz? Onun<br />

için bu jeodezik ağlar konusunun bütün meslektaşlar düzleminde, “kent bilgi<br />

sistemi kuruyoruz” diyen belediyeler düzleminde, kurumlar düzleminde<br />

yeniden bilince çıkarılması gerekiyor. Bunun önemini savunmak <strong>ve</strong> bu olayı<br />

sahiplenmek zorundayız. Eğer bu omurgayı, bu iskeleti sağlıklı bir biçimde<br />

bütün Türkiye genelinde kuramaz <strong>ve</strong> gerçekleştiremezsek, bütün mekânsal<br />

<strong>ve</strong>rileri sonuç olarak tek bir sisteme dönüştürmeyi başaramazsak, o zaman biz<br />

yine lokal kadastro yaptığımız gibi lokal ağlara dayalı bir bilgi sistemleri<br />

kurulumunu konuşuruz ki, bu da doğru bir yaklaşım olmaz. Bu konuya da<br />

salondaki uzman hocalarımızın, meslektaşlarımızın katkı sağlamalarını<br />

diliyorum.<br />

Bir diğer önemli nokta şu: Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü 2000 yılından<br />

bu yana TAKBİS Projesi diye bir projeyi yürütüyor <strong>ve</strong> 20 milyon dolarlara<br />

varan ciddi kaynaklarla bu projeyi gerçekleştirmeye çalışıyor. Bölge<br />

Müdürümüz az önce “Bu işin tapu bilgileri boyutunun kesin kabulü yapıldı”<br />

38


dedi, ama kadastro boyutuyla ilgili kesin kabul halen yapılabilmiş değil.<br />

Özellikle bekledim ki, şu anda yürümekte olan tesis <strong>ve</strong> yenileme kadastrosu<br />

çalışmaları sırasında TAKBİS’e uyarlama konusunda bütün sıkıntılar aşılmış<br />

olsun. Yüklenicilerimiz bu konuya hiç değinmediler. Yani üretmiş oldukları<br />

<strong>ve</strong>rileri örneğin, TAKBİS’in varolan sistemine hemen uyarlayabiliyorlar mı, bu<br />

konuda ne tür deneyimler ya da sıkıntılar ortaya çıktı? O proje konusunda<br />

bundan sonra nelerin yapılması gerekiyor? Ciddi bir kaynakla ortaya konulmuş<br />

bir proje. Eğer bunda sıkıntılar varsa, bunların da aşılması için kanımca<br />

ipuçlarının burada tartışılması gerekiyor.<br />

Ben bu dört noktayla tartışmaları açmış olayım. Makul süreler içinde<br />

yapacağınız katkılar <strong>ve</strong> <strong>panel</strong>istlere sorabileceğiniz sorular biçiminde sözü<br />

şimdi sizlere bırakıyorum. Buyurun.<br />

CEMİL CANDAŞ- Sayın İlyas Şeker’e sormak istiyorum. Ben eski bir<br />

mensubu olarak İller Bankası’nın ürettiği haritalarla ilgili söylenilenleri biraz<br />

yadırgadım işin doğrusu. Bunu yanlış şeyler söyleniliyor anlamında<br />

söylemiyorum. Acaba, İller Bankası’nın, içindeki aksaklıklarla belirtilen<br />

olumsuzluklarla ilgili Büyükşehir Belediyesi ya da kadastronun ilgili birimleri<br />

bir geri dönüş yaptılar mı? Yani bunun nedenlerini araştırıp mevcut yasa<br />

doğrultusunda düzeltilmesi, harcanan kaynakların boşa gitmemesi<br />

doğrultusunda herhangi bir girişimde bulundular mı? Teşekkür ediyorum.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederim. Buyurun Rahmi hocam.<br />

Doç. Dr. RAHMİ NURAN ÇELİK (İTÜ Öğretim Üyesi)- Öncelikle Sayın<br />

Başkan <strong>ve</strong> değerli konuşmacılara teşekkür ediyorum <strong>ve</strong>rdikleri değerli<br />

bilgilerden dolayı.<br />

Oturum Başkanımızın söylediği gibi bu jeodezik ağlar hakikaten çok önemli<br />

bir konu. Konuşmacılarımızdan ikisi de bölgede İller Bankası’nın yaptığı<br />

çalışma dolayısıyla <strong>ve</strong> farklı yerel çalışmaların, lokal çalışmaların olması<br />

dolayısıyla birçok koordinat yapısının olduğundan bahsettiler. Aslında bunlar<br />

aşılamayacak sorunlar değil, yani orada 7 koordinat yok aslında, 7 farklı<br />

DATUM söz konusu. Dolayısıyla yapılması gereken aslında DATUM<br />

birliğinin sağlanmasıdır. Gözlemliyorum, son derece güzel bir gelişme<br />

olduğunu düşünüyorum. Herkes TUTGA’yla ilgili, mutlaka konuşmasında bir<br />

atıf yapıyor; bu da son derece güzel. Demek ki TUTGA artık yavaş yavaş<br />

benimsenmeye başlanılmış demektir. Ama TUTGA’yı doğru anlamak<br />

gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada bahsedilen konu, Arazi Bilgi Sistemi<br />

kurulması <strong>ve</strong>ya Kent Bilgi Sistemi kurulması üzerinedir. Bilgi sistemlerinde<br />

genelde ölçek yoktur, ama ölçek yerine çözünürlülükten bahsedilebilir. Yani<br />

39


hangi çözünürlülükte detaya ulaşabileceğinden bahsedilebilir. Dolayısıyla<br />

burada eğer bunu ölçeğe taşırsak, yaptığımız çalışmaların hepsinin büyük<br />

ölçekli çalışmalar olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Eğer bunlar büyük<br />

ölçekli çalışmalarsa, TUTGA bu büyük ölçekli çalışmaları yürütecek sıklıkta<br />

olmayan bir jeodezik ağdır.<br />

Biliyorsunuz, Büyük Ölçekli <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Harita</strong> Bilgileri Üretim Yönetmeliği,<br />

TMMOB <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası’nın büyük desteği <strong>ve</strong><br />

Bakanlıklararası <strong>Harita</strong> İşlerini Koordinasyon <strong>ve</strong> Planlama Kurulu tarafından<br />

hazırlanmıştır <strong>ve</strong> yaklaşık iki senedir de yürürlüğe girmesi beklenilmektedir.<br />

Bu resmi olarak yürürlüğe girmemiş olsa bile pratikte resmi olarak şartnameler<br />

bazında uygulanan bir yönetmelik durumundadır. Bunu da değerlendirdiğimiz<br />

zaman, bu yönetmeliğe baktığımızda C1, C2, C3 gibi birtakım sıklaştırma<br />

noktalarından bahsedilmektedir. Bunların sebebi büyük ölçekli çalışmalara,<br />

yani yüksek çözünürlükteki bilgi sistemi çalışmalarına altlık oluşturacak bir<br />

jeodezik alt yapının oluşturulmasının gerekliliğindendir.<br />

Ben, buradaki konuşmalardan <strong>ve</strong> bu uygulamayı yapan uygulayıcılardan da<br />

gördüğüm gibi, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>nun da genel bakışı içerisine olayı<br />

değerlendirdiğim zaman şu konunun atlanıldığını gözlemliyorum ki, bu çok<br />

önemlidir. Burada bir üni<strong>ve</strong>rsitemiz de var, belki onlar bu konuya burada sahip<br />

çıkabilirler. Burası deprem açısından aktif bir bölge, zaten konumuz da<br />

bununla ilişkili. Tam bu kentten fay geçtiği için burası ikiye bölünmüş<br />

durumda. Dolayısıyla DATUM farklılığı esas buradan geliyor. Burada, sahilde<br />

bir pilye noktası olduğu <strong>ve</strong> hesaplanmış değerlerinde nesnel olarak 2,5 m’ye<br />

yaklaşan farklar olduğundan bahsedildi. Bunun sebebi deprem sonrasında<br />

yapılmış olmasıyla beraber şuradan kaynaklanıyor: Biliyorsunuz, İller<br />

Bankası’nın yaptığı bütün ihalelerde ülke sistemine ED50’ye dönüşüm<br />

istenmiştir. Dolayısıyla esas altyapı GPS <strong>ve</strong> dolayısıyla buna bağlı datumda<br />

değildir. GPS olmadığı için GPS koordinatlarının hepsi “single point position”<br />

denilen tek noktadan çözümde DATUM alarak yapılmıştır. Ama burada esas<br />

önemli olan tek noktadan alınarak yapılan DATUM’un yarattığı, bir sonuç<br />

değildir. Bu fayın her iki tarafında bulunan ülke sistemindeki noktaların<br />

kullanılarak dönüşümde, bu ağların her birinde, farklı noktaların<br />

kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de burada değişik bir<br />

koordinat yapısı arkaya çıkmaktadır. Bu sadece bir DATUM farkıdır, bunlar<br />

çok kolay bir şekilde bir projeyle birleştirilip hepsi tek bir koordinat sistemine<br />

getirilebilir.<br />

Tabii bu, bugünkü sorunu belirli oranda çözebilir. Fakat biliyorsunuz,<br />

depremden önce genellikle sektörümüzün algılamadığı, ama özellikle Yalova,<br />

İzmit, Sakarya bölgesinde çalışan meslektaşlarımızın sürekli sorunu olan <strong>ve</strong><br />

40


ölçtükleri bazların <strong>ve</strong>ya ölçtükleri kenarların koordinatlarla hesaplanandan çok<br />

farklı olduğu, bunun zaman zaman indirgeme ya da ölçme hatalarından<br />

kaynaklandığı değerlendirilmiş, ama sonradan fiziksel olarak farklı olduğu<br />

anlaşılmıştır, bunlar da kontrol mühendislerimiz tarafından geçmiş zamanlarda<br />

hatalı ölçü olarak değerlendirilmiştir; biliyorsunuz bunları. Bunun sebebi,<br />

aslında bu fayın aktif olması dolayısıyla yıllık 2-3 cm’lik <strong>ve</strong>ya 1-1,5 cm’lik<br />

kaymalarından kaynaklanmaktadır <strong>ve</strong> bu kayma depremden sonrası<br />

durmamıştır, bu kayma halen devam etmektedir <strong>ve</strong> edecektir. Yani 1999<br />

sonrası yapılan yeni nirengi sistemi farklı zamanlarda yapılmış olmasına karşın<br />

her birinin arasında bir kere fiziksel olarak nokta kaymaları dolayısıyla bir<br />

DATUM farkı oluşmaktadır. Bunun giderilebilmesi için de yapılması gereken<br />

şudur: Biliyorsunuz, yine sektörümüzün gündemine yeni giren TUTGA<br />

noktalarından kaynaklanan her bir TUTGA noktası, eskiden nirengi<br />

noktalarının X <strong>ve</strong> Y, yani sağa, yukarı <strong>ve</strong> yükseklik değerleri <strong>ve</strong>rilirken şimdi<br />

TUTGA noktalarının koordinatları <strong>ve</strong>riliyor <strong>ve</strong> yanında da VX, VY, VZ diye<br />

üç tane hız bileşeni <strong>ve</strong>riliyor. Bu hız bileşenlerinin sıklığı büyük ölçekli<br />

haritaların üretiminde <strong>ve</strong>ya yüksek çözünürlüklü sayısal haritaların üretiminde<br />

yeterli doğrulukta modelin oluşturulması için değildir. Çünkü bu noktaların<br />

araları oldukça geniştir. Lokal anlamdaki yer kaymalarını temsil edebilecek<br />

düzeyde değildir. Bu nedenle özellikle bölge belediyelerinin sahip çıkması<br />

gereken bir konu vardır ki, bu da kendi bölgelerindeki özellikle fayın<br />

bulunduğu alanlarda C1 <strong>ve</strong> C2 noktalarında da periyodik ölçmelerin yapılarak<br />

o noktalara ait VX, VY <strong>ve</strong> VZ’lerin bulunması <strong>ve</strong> yapılan çalışmalara bunların<br />

yansıtılması gerekmektedir. Aksi halde bundan 5-10 yıl sonra bu problemler<br />

yine yaşanmaya başlanılacaktır. Çünkü TUTGA noktalarının <strong>ve</strong>rdiği VX, VY<br />

<strong>ve</strong> VZ’leri bu problemi çözmeye yetmeyecektir. Böyle bir projeyi belki<br />

üni<strong>ve</strong>rsiteyle ortak bir şekilde bu bölgede şu andaki Büyükşehir Belediyesi<br />

yapabilir diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Biz de teşekkür ediyoruz.<br />

MUSTAFA DURMUŞ (Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü)- Efendim, gerek<br />

yüklenici tarafına, gerekse idare tarafına bu yenileme çalışmalarında on senedir<br />

çözemediğimiz bir konu var: Orman tahdit sınırları içerisinde ancak orman<br />

tarafından 2/B’ye alınmış, kamulaştırma çalışmalarını yaparken bu mülkiyet<br />

için Orman Bakanlığı “benim değil, Or-Köy’e devrediyorum” diyor. Or-Köy’e<br />

gidiyoruz, “Ben bu işi bilmiyorum, Hazineye devredeceğiz” diyor. Hazineye<br />

gidiyoruz, “Ben hiç karışmıyorum” diyor. Atilla Beyin dediği gibi üzerinde<br />

muhtesat var, mütemmim cüz var. Bu yenileme çalışmaları sırasında bu gibi<br />

mülkiyetler nasıl bir işleme giriyor <strong>ve</strong>ya komisyon tutanaklarına nasıl<br />

geçiriliyor? Bunu gerek idare, gerekse yüklenici ağzından öğrenmek istiyorum.<br />

Teşekkür ederim.<br />

41


OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Haluk Hocam, buyurun.<br />

Doç. Dr. HALUK KONAK (Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi)- 2001<br />

yılından itibaren günümüze kadar 6 öğretim üyesiyle birlikte, diğer meslek<br />

disiplinlerine <strong>ve</strong> iki yıllık harita kadastro programına eğitim anlamında destek<br />

<strong>ve</strong>riyoruz.<br />

Öncelikle Türkiye’de depremin yeni bir olay olmadığını söylemek istiyorum.<br />

Yani 1967 yılında çocukken duymuştum Adapazarı’nda büyük bir deprem<br />

olduğunu. 1999 yılında Kocaeli’nde de bir büyük deprem oldu <strong>ve</strong> aynı sorunlar<br />

aslında yaşanıyordu. Bir depremin mülkiyete anlık etkisi vardır <strong>ve</strong> bu son<br />

derece rahatsız edicidir. Biz o zaman büyük panikle, büyük heyecanla bunları<br />

tasfiye etmeye çalışırız, fakat yerkabuğu hareketi bu arada devam eder.<br />

Olayları incelerken mutlaka nirengi ağının günümüzde güncel şekilde kullanılır<br />

olması tartışılıyor zaten <strong>ve</strong> bu kabul edilen bir gerçektir. Türkiye’nin ulusal<br />

temel nirengi ağı 10’ar <strong>ve</strong> 30 km’lik aralıklarla 1950 yılında tamamlanmıştı <strong>ve</strong><br />

bu nirengi ağından yeni proje hizmetleri, yeni kadastral çalışmalar<br />

üretebiliyorduk. Demek ki periyotlar arasında yerinde uygulayabileceğimiz<br />

mühendislik hizmetleri aslında belli bir doğruluğa kadar, o kadar çok problem<br />

çıkarmayacaktır. Çünkü siz haritanızı ne kadar doğrulukta üretebiliyorsanız o<br />

kadar doğrulukta karşılık beklersiniz, yani bir zamanlar zamanın yersel<br />

olanaklarıyla, kısıtlı ekipman <strong>ve</strong> donanımlarla yaptığımız mülkiyet haritalarının<br />

doğruluğu biliniyor ki, grafik paftalarla konuşuyorduk, bunları pek fark<br />

etmedik.<br />

Günümüzde büyük ölçekli haritaların doğruluğu da 10 cm ila 20 cm arasında<br />

değişiyorsa da, demek ki biz ülke ağını belli sıklıkla doğru kurabilirsek, belli<br />

bir süre sorun çıkarmayacaktır <strong>ve</strong> o halde iki nokta gelir aklımıza:<br />

1. İyi bir jeodezik altyapı<br />

2. Sayın hocamın dediği gibi belli aralıkları iyi korunmak üzere, hız <strong>ve</strong>ktörlü<br />

bu ağların tekrarlı olarak ölçülebilmesidir.<br />

Demek ki yaşayan bir ağ varsa, olacaksa, bu ağı yaşatmak için biz de buna<br />

uygun beslenme rejimini koymak zorundayız. Bunları konuşuyor olmamızın<br />

nedeni şu olmalı: Artık CBS’de bile ortak proje üretmek, ortak bir sistem<br />

kurmak zorunluluğunu daha yeni yeni kabul ettik. Yani biz olaylara hazırlıksız<br />

başlıyoruz. Önce yeni bir bilinmeyen teknolojiyi hemen alıyoruz, hazırlıksız<br />

şekilde bunu uygulamaya çalışırken ilk başta yapılması gerekenleri bir şekilde<br />

atlıyoruz. CBS’nin bugünkü diliyle hazırlanması gerektiği yıllardır<br />

söyleniliyordu. Bunu söyleyenlerin sayısı azdı, ama bir basit olay bize bunu<br />

hemen hatırlatıyor. Demek ki bir musibet bin nasihatten iyi oluyor.<br />

42


Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi olarak biz ne yapıyoruz? Kocaeli’ni yakından izliyoruz.<br />

En azından kendi olanaklarımızla sempozyumlar ortamında tartışıyoruz. Bu<br />

arada mimarların ulusal düzeyde topladıkları toplantıya biz de meslek olarak<br />

birikimlerimizi katıp bu sorunumuzu orada tartışıyoruz. Bugün burada<br />

söylenilen, az önce dile getirilen saptamaların adı bu şekilde konulmakta <strong>ve</strong> bu<br />

henüz Kocaeli İli’nde yeni yeni algılanmaktadır. Bu anlamda bizim çağrımız,<br />

burada Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi olarak biz çözüme hazırız. Bu konuda lisans,<br />

yüksek lisans <strong>ve</strong> doktora düzeyinde de başvurularımız var.<br />

Emi <strong>Harita</strong>’dan Sayın Akın Beyden ilgi çekici bir not aldım: “<strong>Kadastro</strong><br />

yapacak sayıda elemanımız yok” dedi yanlış anlamadıysam. O halde biz bir<br />

taraftan bölüm kurmaya çalışırken ilk aldığımız eleştiri “Bu kadar harita<br />

mühendisini ne yapacaksınız? Bunlara iş bulamıyoruz” şeklindeydi. Biz de<br />

kadastro yapacağız derken eleman bulamıyoruz. Yani burada kamuoyunda<br />

Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yapılması istenilen bazı hizmetleri de, bakışları<br />

projelerde yerine tam ulaştıramıyoruz herhalde? İşte saptayacağımız durum bu.<br />

Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde sadece proje üreterek danışmanlık yapmak bir<br />

üni<strong>ve</strong>rsite için çok fazla yeterli değil. Bir taraftan da uzun sürede bütün altyapı<br />

hizmetlerini karşılayacak, yaşamsal altyapı hizmetlerine çok sağlam jeodezik<br />

bir taban oluşturacak iyi bir ortamı da gereklidir. Bu katkıyı <strong>ve</strong>rmek istedim.<br />

Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz. Buyurun.<br />

ALİ KAHRAMAN- İyi günler diliyorum. Meslektaşınızım <strong>ve</strong> belediyede bir<br />

bölümde başkanlık yapmaktayım. Aydınların ülke meselelerine duyarlılığı<br />

güzel bir olay. Bu manada katkı koyanlara <strong>ve</strong> katılanlara teşekkür ediyorum.<br />

Celal beyefendi söyledi zannediyorum, arazi kullanımı noktasında, arazilerin<br />

kullanımının sınıflanması konusunda güzel bir noktaya temas etti. Bu noktada<br />

şu anda içinde bulunduğumuz ilin yüzde 40’ı orman rejimine tabi bir alandır.<br />

Tabii bu işin çekirdeğinden gelenler bilirler, kadastro çalışmaları sırasında<br />

tarımdı, yerleşimdi, <strong>ve</strong>saire noktalar gibi aktivitelere uygun olmayan taşlık,<br />

çalılık, orman diye ila<strong>ve</strong> edilir <strong>ve</strong> böyle bir kayda girer. Ondan sonra zaman<br />

geçer, bu orman noktasında hiçbir kimse buraya dokunamaz. Memleketimizin,<br />

beldemizin güzel tarım arazileri, <strong>ve</strong>rimli arazileri konuta <strong>ve</strong>saireye açılır, ama<br />

orman niteliği olarak orman şeklinde belirlenen bu yerler aslına bakarsanız ne<br />

ormandır, ne tarım arazisidir. Yani orman <strong>ve</strong>rimi bakımından bir kalibre<br />

ettiğinizde, orman bakımından hiçbir <strong>ve</strong>rim alamazsınız bunlardan. Tarım<br />

bakımından da <strong>ve</strong>rim alamazsınız, ama iyi bir incelediğinizde bunların<br />

yerleşim için fevkalade güzel alanlar olduğunu görürsünüz. Bunlar bu bölgede<br />

çoktur. Bu manada Odamızın, mesleki teşekkülümüzün duyarlılık<br />

43


göstermesini, ilgililere bu konuda raporlar hazırlamasını arzu ediyoruz. Şubeye<br />

bu manada biz de katkı <strong>ve</strong>rebiliriz. Bu 2/B ile birleştirerek olabilir, farklı<br />

platformlarda tartışılabilir. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyoruz. Orhan bey, buyurun.<br />

ORHAN ERCAN (Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü)- Konu kadastro <strong>ve</strong><br />

kadastroyla ilgili. Konuşmacılarımızın söylediklerine bir anlamda katkı<br />

koymak, bilgilendirmek, konuyu biraz daha açmak <strong>ve</strong> biraz daha berrak bir<br />

hale getirmek için söz alıyorum Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü adına.<br />

Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü son yıllarda gittikçe gelişen teknolojinin<br />

getirdiği yeni ürünler, talepler <strong>ve</strong> bunların çeşitlemesi sonucunda ortaya çıkan<br />

sistemlerin kullanılmasıyla ilgili çok yoğun çalışmalar yapıyor. Bunun<br />

başlangıcı TUTGA’yla başladı. Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü ED50’nin<br />

yetersiz olduğunu, büyük ölçekli harita <strong>ve</strong> kadastral haritalardan beklenilen<br />

doğruluk <strong>ve</strong> yeterlilik kriterlerini mevcut ED50’nin karşılamadığını tespit<br />

ettiğinden dolayı 1996’da oturmuş, bir proje yapmıştır. Bu projenin adı<br />

“Türkiye Ulusal Temel GPS Ağı Projesi”, diğer bir söyleyişle TUTGA. O<br />

günün koşulları çerçe<strong>ve</strong>sinde özel sektörümüz bu şekilde yapılanmadığından<br />

dolayı bu işi <strong>Harita</strong> Genel Komutanlığıyla yapmaya karar <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> daha sonra<br />

müessif 17 Ağustos 1999 depreminden sonra ağ deforme olmuş, sonuç olarak<br />

2001 Nisan ayı itibariyle TUTGA noktaları bütün kurumların kullanımına<br />

girmiştir. 2000 yılıyla depremden sonra Dünya Bankası’nın ülkeye gelmesi <strong>ve</strong><br />

her türlü toprağa ilişkin faaliyetlerin altından kadastronun çıkması nedeniyle,<br />

bundan sonra her türlü büyük projenin altında kadastronun yapımıyla ilgili alt<br />

bileşenler olmasına karar <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> böylece MEER projesinin A41 alt bileşeni<br />

kadastro yenilemesi olarak belirlenmiştir. Projenin adı “<strong>Kadastro</strong> Yenilemesi”,<br />

diğer bir söyleyişle temel hedefi bazında Marmara Depremi Arazi Bilgi<br />

Sisteminin oluşturulmasıdır.<br />

İlk aşamada proje, Dünya Bankası’nın tuttuğu bu çerçe<strong>ve</strong>de modellendirildi.<br />

Ne yapılmak istenildi? Bu bir anlamda İlyas Şeker Beyin söylemine de bir<br />

cevaptır. Kırsal alanlarda renkli ortofoto haritalar, kentsel alanda büyük ölçekli<br />

fotogrametrik haritalar yapmak, mevcut kadastro paftalarını kentsel <strong>ve</strong> kırsal<br />

sayısallaştırmak, bunları bilgisayar ortamında üst üste getirmek, bir anlamda<br />

TAKBİS’i kurabilmek <strong>ve</strong> böylece özellikle kentsel alanda ada bazında farklar<br />

<strong>ve</strong>ktörünü ortaya çıkarıp yenilemeye esas alanları bulmak, bir envanter<br />

çıkarmak, bundan sonra yapılacak işleri yenilemek bazında gerek kendi<br />

imkânları, gerekse Dünya Bankası imkânlarıyla kullanabilmekti. Yola çıkış<br />

şekli de ilk önce bir temel jeodezik ağın sıklaştırılmasıydı. Marmara Deprem<br />

Bölgesi Jeodezi Ağı 370 noktayla sıklaştırıldı <strong>ve</strong> bitti. Peşinden de<br />

44


fotogrametrik haritaların yapımı gündeme geldi. Bu fotogrametrik harita<br />

yapımı derken bazılarının kulağını tırmalıyor, fakat bunu biraz açmak<br />

istiyorum. Bizim ürettiğimiz fotogrametrik haritalar salt fotogrametrik haritalar<br />

değil, en azından yüzde 30 yersel yöntemlerle kombinasyonla ortaya çıkan<br />

karma haritalardır. Çünkü çatı payları, saçak payları, arazide pafta bütünlemesi,<br />

öz nitelik bilgilerinin toplanması <strong>ve</strong>saire hepsi bu kapsamda değerlendirildi ki,<br />

bu haritalar sadece Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün kadastro<br />

hizmetleri bazında olmayıp, mühendislik hizmeti <strong>ve</strong>ren bütün kurumların da<br />

altyapısını oluşturacağı düşünülmekteydi.<br />

Bu noktadan çıkışla biz deprem bölgesine pek çok defa geldik. İlyas Beyin de<br />

şahit olduğu şekilde, gerek Kocaeli’nde, gerek Adapazarı, gerekse Yalova’da<br />

belediye mensupları <strong>ve</strong> kurum mensuplarımızla oturup toplantılar yaptık <strong>ve</strong><br />

bunların çözüm yollarını aradık, “nasıl yaparız” diye. Hatta Kocaeli Belediyesi<br />

“kentin kuzey kısmının depreme dayanıklı alanlar olduğundan bahisle<br />

buralarda yenileme çalışmasına girmemizi, buradaki 41 km²’lik alanın<br />

fotogrametrik yöntemle haritalarının yapılması, daha sonra üzerine planların<br />

yapılacağı”, diğer bir söyleyişle “biz buralarda yenileme yaparsak peşinden<br />

plan yapacaklarını dolayısıyla toprağa yaptığımız yatırımın kaybolacağını, bu<br />

nedenle kendilerine destek olmamızı” istediler <strong>ve</strong> kentin kuzeyindeki 41 km²<br />

alan fotogrametrik haritalarda Kocaeli Belediyesi’nin isteği doğrultusunda,<br />

bizce de uygun değerlendirildiğinden bu işlere girildi.<br />

Peşinden yapılan yeni değerlendirmeler sonucunda, Dünya Bankası’nın uygun<br />

görüşü alınmak koşuluyla, işin şekli yenileme <strong>ve</strong> ilk kez kadastrosuna<br />

dönüştürüldü <strong>ve</strong> bu anlamda da yenileme <strong>ve</strong> kadastro -5 parça halinde<br />

yenileme, 4 parça halinde ilk kadastro- ihalelerine çıktı <strong>ve</strong> bu ihaleler de<br />

sonuçlandırılmak üzere. Tabii bu MERLİS kendi içinde bir bütündü. GIS bakış<br />

açısı altında:<br />

1. <strong>Kadastro</strong> paftalarının sayısallaştırılması <strong>ve</strong> yenilenmesi,<br />

2. Tapu <strong>ve</strong>rilerinin girilmesi,<br />

3. Yazılımın TAKBİS yazılımına ila<strong>ve</strong> unsurların eklenmesi.<br />

Nelerdi bunlar:<br />

1. Ortofoto modülü,<br />

2. Jeodezi kontrol modülü,<br />

3. Jeoloji modülü,<br />

4 Bina modüllerinin oluşturulması <strong>ve</strong> TAKBİS’in bu anlamda belediyelere<br />

hizmet <strong>ve</strong>ren, özellikle de belediyelerin kullanımı için bir portal haline<br />

dönüştürülmesi temel felsefeydi.<br />

45


TAKBİS’in yazılımı söylediğimiz gibi bina jeoloji modülleriyle de<br />

zenginleştirildi ki, bundan sonra ileriye yönelik uygulamalarda belediyelerden<br />

topladığımız <strong>ve</strong>rilerle bunu zenginleştirip tekrar belediyelere elektronik olarak<br />

hizmet <strong>ve</strong>rmek amaçlıydı. Dünya Bankası’nın hedefi de zaten yerel yönetimler,<br />

sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi vs. anlamında buydu. Bu anlamıyla<br />

MERLİS oldukça başarılı bir çalışmadır. MERLİS’in şu anda geldiğimiz nokta<br />

itibarıyla sistem ekipmanı satın alınması <strong>ve</strong> bölgede MERLİS’in kurulması,<br />

daha değişik bir söyleyişle TAKBİS’in genişletilmiş şekli olan MERLİS’in<br />

bölgede kurulması çalışmaları devam etmekte.<br />

Olayın diğer boyutuna baktığımızda, o yıllarda yine birbirine paralel faaliyetti<br />

bunlar. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemi Oluşturulması Projesi gündeme gelmiş,<br />

yıllardan beri konuşulan bu konu projelendirilmiş; kim tarafından? Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü mensupları, bizler tarafından projelendirilmiştir.<br />

Bu projelendirme esnasında iki temel hususu yakaladık <strong>ve</strong> bunları da<br />

şartnameye koyduk. Bunlar nelerdi? Birincisi temel jeodezi ağı. Öyle bir<br />

şartname yazalım ki bugün fiiliyatta olan jeodezik çalışmaların artık yasal bir<br />

altyapısı da olsun. Çünkü mevcut yönetmeliğin 30. maddesinde “gerekirse bu<br />

da yapılabilir” diyor, başka bir şeyden bahsetmiyor. Biz, bu açığı ortadan<br />

kaldıralım, ikincisi ise, “ulusal <strong>ve</strong>ri değişim formatında yönetmelik eki olarak<br />

çıkaralım ki, bizim TAKBİS, MERLİS kapsamında üreteceğimiz <strong>ve</strong>rilerin<br />

diğer kurumlara sunuşu kolay olsun, <strong>ve</strong>ri değişimi kolay olsun” mantığıyla<br />

yönetmeliği TAKBİS <strong>ve</strong> MERLİS çalışmalarına paralel olarak, Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak 2000 yılının yaz aylarında Bakanlıklararası<br />

Kurula sunduk. TAKBİS’in <strong>ve</strong> MERLİS’in bir türeviydi bunlar. Çünkü bunun<br />

temeli jeodezi. Biz artık buna inanıyoruz. İşte TUTGA, işte Marmara Deprem<br />

Bölgesi Jeodezi Ağı <strong>ve</strong> ileriye yönelik daha başka jeodezik çalışmalar<br />

alternatifleri üzerinde de çalışıyoruz. Bunun yönetmelikte yer alması da<br />

gerekiyordu. Yani bir türev olarak da Büyük Ölçekte <strong>Harita</strong> Yapım<br />

Yönetmeliği üzerine Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü yoğunlaştı <strong>ve</strong> bunu<br />

gündeme getirdi.<br />

TAKBİS’e geldiğimizde gerçekten bugün ülkenin, sayın Başbakanının, Bill<br />

Gates’e de söylediği gibi üç önemli projesinden birisi. Bir MERLİS, iki<br />

TAKBİS, üçüncüsü UYAP. UYAP belki yabancı gelebilir: Ulusal Yargı Ağı<br />

Projesidir. e-devlet bazında baktığımızda TAKBİS ülkenin iki önemli<br />

ayağından biri. Bir, nüfus; ikincisi taşınmaz mal. “Ne, nerede? Kim, kimin?”<br />

sorularına cevap <strong>ve</strong>recek <strong>ve</strong> bunları çapraz sorgulayacak sistem, yani bir e-<br />

devlet portalının temel yapısı TAKBİS’tir. TAKBİS bu çerçe<strong>ve</strong>de, bu dönemde<br />

iyi değerlendirildi, ne yapılması gereği üzerinde epeyce çalışıldı. Hatta 40<br />

kişilik komisyonlar kurduk. “Bunu nasıl çözeceğiz, nasıl yapacağız?” derken,<br />

tapuyla ilgili kısmı sonuçlandı. Tapuyla ilgili kısmı şu anda çalışıyor <strong>ve</strong><br />

46


Çankaya Müdürlüklerinde de 100.000’den fazla işlem TAKBİS’le<br />

gerçekleştirilmiş durumdadır. <strong>Kadastro</strong> kısmında sorunlarla karşılaşıldı, çünkü<br />

kadastro hem hukuk, hem teknik, hem uygulama demek. Bir halihazır harita<br />

yapımı demek değildir. <strong>Kadastro</strong>nun bu anlamda çok net tasarlanması,<br />

kadastral ürünlerin ise uç kullanıcılara uygun şekilde sunulması gerektiğinden<br />

çıkarak, TAKBİS’in geometrisinden çok çapraz, karışık bir yapısı olduğunu<br />

söylemek istiyorum. Epey sıkıntılı bir mücadeleden sonra imar<br />

uygulamasındaki ufak bir sorun haricinde TAKBİS’in kadastro uygulama<br />

yazılımı da çözüldü; kesin kabul aşamasına gelindi.<br />

Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün genel felsefesi nedir? TAKBİS’i<br />

yaygınlaştırmak. İşte bu çerçe<strong>ve</strong>de 81 ilde <strong>ve</strong> diğer büyük ilçe belediyeleri de<br />

kapsayacak şekilde 225 birimde bu TAKBİS’i yaygınlaştırmayı planlamakta.<br />

İlk aşamada ise 7 kadastro müdürlüğünde TAKBİS’in yaygınlaştırılmasını<br />

somutlaştırmak <strong>ve</strong> uygulamalara başlamak üzere TAKBİS modelleri içerisinde<br />

de kendi içinde alternatif arayışlar, kadastro kısmında da alternatif arayışlar <strong>ve</strong><br />

modeller üzerine hâlâ çalışmalar da devam etmektedir. Yani TAKBİS bir<br />

anlamıyla yaygınlaşmaya hazır hale getirilmektedir.<br />

Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün gündemindeki en önemli konu sayın<br />

Genel Müdürümüzün <strong>ve</strong> sayın Başbakanın talimatları doğrultusunda<br />

kadastronun biran önce bitirilmesidir. Hatta bunun için söz de <strong>ve</strong>riliyor,<br />

“kadastro 3 yılda bitirilecek. 10.000 köy varsa, senede yaklaşık 3.000 köyden<br />

başlayarak kadastroyu bitiririz” deniliyor.<br />

Bu anlamda Dünya Bankası’yla da çok yakın ilişkilerimiz var. Dünya Bankası,<br />

Türkiye’de iki kurumun Dünya Bankası “kriterlerine göre son derece iyi<br />

çalıştığını, adapte olduğunu, başarılı olduğunu” söylüyor. Birincisi Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, ikincisi Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü<br />

başarılı. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak Dünya Bankası deneyimini<br />

MERLİS bölgesinde aştık. Şimdi geldik ARİP bölgesine. ARİP dediğimiz<br />

doğrudan gelir desteği <strong>ve</strong> çiftçi kayıt sistemi çerçe<strong>ve</strong>sinde kadastro görmeyen<br />

yerlerin bir an ev<strong>ve</strong>l kadastrosunu yapmak için Dünya Bankası’nın sağladığı<br />

kredidir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de de bölgede yaklaşık 2500 - 3000 civarında köyün<br />

kadastrosunun da bitirilmesi planlanıyor <strong>ve</strong> hatta son iki hafta içerisinde 3 ihale<br />

ilanı da Resmi Gazete’de yayınlandı <strong>ve</strong> internet sitemizden bunlar<br />

görülebilecek durumdadır.<br />

Sonuç itibariyle geldiğimiz noktadan baktığımızda; Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğü’nün vizyonu artık eski vizyon değil. Jeodezik referansı TUTGA<br />

olarak kullanacak, TUTGA yaygınlaştırılacak, TUTGA için de alternatif<br />

modeller üzerinde çalışılıyor. “Ne yapılabilir?” konusunda detaylarını<br />

47


istenildiği zaman açıklayabilirim. İlk tesis kadastrosunu hızlı <strong>ve</strong> sayısal bir<br />

biçimde bitirmek <strong>ve</strong> burada ürettiği <strong>ve</strong>rileri Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemine<br />

atabilmek, bir anlamda sistemi güncel <strong>ve</strong> ayakta tutabilmek. Buna bağlı gerekli<br />

yasal değişikliklerin yapılmasını sağlamak.<br />

Son olarak söyleyeceğim şu: Hükümetin kısa dönem planı, eylem numarası 47<br />

kapsamında Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne <strong>ve</strong>rdiği bir görev var:<br />

Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi’nin oluşturulması. Bunu politik <strong>ve</strong> siyasi bazda<br />

değerlendirdiğimizde sektörümüzün artık devlet kademesinde de iyi gözle<br />

bakıldığı, değerlendirildiği Türkiye Ulusal Bilgi Sistemi’nin kurulma<br />

koşullarının yaratılması, sistemin tasarlanması <strong>ve</strong> dağıtılmasıyla ilgili de Tapu<br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne bir görev <strong>ve</strong>rdiğini gösteriyor. Eylem 47<br />

kapsamında yaptığımız çalışmaları Devlet Planlama Teşkilatı’na sunduk.<br />

2005’de de bunun uygulama planı gündeme gelecek. Ona da yoğun bir şekilde<br />

çalışacağız. Sanıyorum konuşmacıların değindiği soruların idari, bilimsel <strong>ve</strong><br />

teknik açıdan cevaplarını böylece <strong>ve</strong>rdim sanıyorum. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Eksik varsa zaten size döneceklerdir. Teşekkür<br />

ediyorum. Buyurun.<br />

ERGÜN ÖZTÜRK (Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi)- İki değerli arkadaşımız İmam<br />

Yaşartekin <strong>ve</strong> hemen arkasından İlyas Şeker, ülke sistemine dayalı noktalarda<br />

sorun çıkıyor, oysa bizim bölgesel yaptığımız mevzii noktalarda hiç sorun yok.<br />

E<strong>ve</strong>t, ikisi de bir mühendisten bekleyeceğim cevap değil, ama karşılaştırmışlar.<br />

Karşılaştırdıklarında bütün çözümünü İstanbul Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nden<br />

arkadaşımız Rahmi Nurhan Çelik, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nden arkadaşımız<br />

Haluk Konak cevap <strong>ve</strong>rdiler. Doğru, ama onun ikisinden de önce bizim bir<br />

örgütümüz var: <strong>Harita</strong> Mühendisleri Odası. Bu Odanın bir Ölçme <strong>ve</strong><br />

Değerlendirme Komisyonu var. İşte bu sorulara cevap <strong>ve</strong>rmek üzere kurulmuş<br />

bir komisyondur. O iki arkadaşımız da o komisyonun üyesi, aynı cevapları size<br />

burada soruyu sormadan <strong>ve</strong>receklerdi. Lütfen, biz mühendisler olarak önceliği<br />

kendi Odamıza <strong>ve</strong>relim. Odamızın bilimsel teknik komisyonlarının çözemediği<br />

soruları, ancak onların gösterdiği yolla üni<strong>ve</strong>rsitelere soralım. Hepinize<br />

teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkür ederiz. Buyurun.<br />

SALONDAN- Bu haritaların üretiminde de kullanılabilecek bir teknik olarak<br />

uydu görüntülerinin kullanılabileceği üzerine. Aslında meslektaşlarımız<br />

üzerinde <strong>ve</strong> mesleki camiamızda da böylesine bir yanılsama üretiliyor. Yakın<br />

geçmişte yapılan bir lisansüstü çalışma, bir doktora çalışması ülkemizde<br />

mevcut yönetmeliklerde tanımlı standartlar çerçe<strong>ve</strong>sinde varolan uydu<br />

48


görüntüleriyle -ki QuickBird ya da ICONOS gibi uydular- görece yüksek<br />

çözünürlüklü görüntü sağlayabiliyorlar. Yeni nesil uyduların da belki görece<br />

biraz daha yüksek çözünürlük sağlayabilecekleri öngörülüyor. Bu<br />

çözünürlükteki uydu görüntüleriyle tanımlı standartlara uygun üretilebilecek en<br />

büyük ölçekli harita 1/10 000 ölçekli haritadır. Bu doktora çalışmasıyla ortaya<br />

konulmuş bir sonuçtur. Dolayısıyla kadastral çalışmaların altlığının<br />

oluşturulabilmesi uydu görüntüleriyle üretilen haritalarla olası değil. Bu<br />

konuda bir değerlendirme olarak burada sunulabilir. Çünkü farklı platformlarda<br />

uydu görüntülerinin bu tarz büyük ölçekli, 1/5000’den daha büyük ölçekli<br />

haritaların üretiminde kullanılabileceği vurgusu yapılıyor ki, bilimsel<br />

çalışmaların da ortaya koyduğu gibi bunun gerçeklikle bir ilgisi yok.<br />

Kendisinden ne türden bir teknoloji kullanımı sürecinin bizim hedeflediğimiz<br />

ya da hepimizin beklentisi olan ülkemizdeki kadastro çalışmalarının<br />

tamamlanması sonucunu üreteceği konusundaki değerlendirmelerini bizlere<br />

aktarmasını rica ediyorum.<br />

Bir de tabii aslında sorun kaynak. Burada çeşitli konuşmacılar dile getirdiler.<br />

Ülkemizdeki tapu <strong>ve</strong> kadastro çalışmalarının yürütücüsü olan kurumumuz da<br />

Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün, eğer bu derece kısıtlı bir kaynak<br />

aktarımı söz konusuysa, bu hedefimizi gerçekleştirmemiz de çok zordur.<br />

Sanıyorum yeterli kaynağın aktarılabilmesi, bu çalışmaların<br />

tamamlanabilmesinin önkoşuludur. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun.<br />

ÖMER ALİ ANBAR - <strong>Kadastro</strong> konusunda konuşulduğu için müdahale<br />

etmek gereğini duyuyorum. Katkı anlamında konuşacağım bu sefer.<br />

Biz, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak Marmara deprem bölgesi<br />

Hendek <strong>ve</strong> civarında yüksek çözünürlüklü ICONOS uydu görüntülerini alıp<br />

ortorektifikasyonu işaretli yer kontrol noktası kullanarak bir deneme yaptık.<br />

“Sonuç nedir, ne yapabiliriz, kullanabilir miyiz?” dedik. Çünkü bunu herkes<br />

konuşuyordu. Sonuçları söyleyeyim; ortorektifikasyondan sonra ‘check<br />

point’lerde ± 80cm. RMSE olarak bölge genelinde baktığımızda yaklaşık 1,5-2<br />

m. arasında doğruluk elde ettik. Buradaki RMSE kaliteli ortalama hatasını<br />

ifade ediyor. <strong>Kadastro</strong> açısından kullanıp kullanamayacağınızı takdirlerinize<br />

bırakıyorum. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- E<strong>ve</strong>t, başka soru <strong>ve</strong>ya katkı? Herhalde yok. Öncelikle<br />

Müdürümüz İmam Yaşartekin’den başlıyoruz. Öneriler bölümüne gelmişti,<br />

orada da zaman dolmuştu; buyurun.<br />

49


İMAM YAŞARTEKİN- Bazı sorulara cevap <strong>ve</strong>rmek istiyorum. “Neden<br />

köyler seçildi?” denildi. Fotogrametrik uçuş yapıldığı için bilahare<br />

değerlendirilecektir; o yüzden köyler seçildi. Yani buranın bir haritası yapıldı,<br />

değerlendirmesi yapıldı, kontrolü yapıldı <strong>ve</strong> bu yüzden köyler seçildi. 2/B<br />

mülkiyete yönelik olmadığı için burada bir şey yapamıyoruz. Mustafa Bey<br />

söylemişti, sadece paftaları yeniliyoruz.<br />

MUSTAFA DURMUŞ- Biraz daha açayım: Kamulaştırma yapıyoruz,<br />

vatandaşa para ödeyeceğiz. Orman kalmış bunlar içerisinde. Orman idaresi<br />

“Benim değil” diyor. Üzerinde yapılaşma var, muhtesat var, ağaç var,<br />

giremiyorsunuz. “Benim, git Ormana sor” diyor ki benden çıktı. Hazineden<br />

şahsa gidecek, Hazine ilgilenmiyor. <strong>Kadastro</strong> <strong>ve</strong>rmiyorsunuz, burada komisyon<br />

tutanaklarına bu nasıl geçiyor?<br />

İMAM YAŞARTEKİN- Komisyon tutanaklarına sadece yüzölçümü <strong>ve</strong> pafta<br />

geçiyor. Yani mülkiyete yönelik bir şey yapmıyoruz.<br />

MUSTAFA DURMUŞ- Çözümsüz o zaman.<br />

İMAM YAŞARTEKİN- Yenileme öyle. Yenileme mülkiyete <strong>ve</strong> niteliğe<br />

yönelik değil.<br />

MUSTAFA DURMUŞ- Cevabını tam olarak alamadım. Sadece bir çizim.<br />

İMAM YAŞARTEKİN- Yenilemenin amacı o zaten. Kadastral paftaları<br />

yeniliyoruz.<br />

OTURUM BAŞKANI- Mustafa Bey, bundan sonra yapılacak olan<br />

çalışmalarda sanırım Salı günü yapılan değişiklikler Sayın Cumhurbaşkanı<br />

tarafından onaylanıp yürürlüğe girerse eğer, sanıyorum bundan sonra yapılacak<br />

ihalelerde tesis kadastrosu yapılan yerlerde böyle bir sorunla karşılaşılırsa,<br />

kadastro komisyonları eskiye göre çok daha etkili bir biçimde çalışacaklardır.<br />

Yani şimdiye kadar yapamıyorlardı, orman tahdit komisyonlarıyla işbirliği<br />

yapmak zorunda kalıyorlardı, ama yeni değişiklikten sonra kanımca bu süreç<br />

biraz daha hızlı çalışacak değil mi Sayın Bölge Müdürüm?<br />

ÖMER ALİ ANBAR- Yenileme çalışmaları sadece kadastro paftalarının<br />

yenilenmesine yönelik yapılıyor. Malikli bir tesis üzerinde herhangi bir şey<br />

yapılmamaktadır, yani tapu kütüğünde hiçbir değişiklik yapılmamaktadır. Bu<br />

yeni <strong>Kadastro</strong> Yasası’nda getirilecek değişiklikle halledilecektir.<br />

50


OTURUM BAŞKANI- Eğer ihalesi yapılırsa oralarda Orman Genel<br />

Müdürlüğü’yle tesis kadastrosu yapılan yerlerde böyle çok sıkı çalışmaktan<br />

birazcık daha rahatlayacak herhalde öyle değil mi?<br />

ÖMER ALİ ANBAR- Orman kadastrosuyla mülkiyet kadastrosunu birlikte<br />

yapmak düşünülüyor. Bu yönde görüşmeler filan yok, ama bildiğim kadarıyla<br />

bir mutabakata da varılamadı herhalde.<br />

OTURUM BAŞKANI- Şimdiki değişen biçimi herhalde olanak <strong>ve</strong>recek.<br />

ÖMER ALİ ANBAR- Bu imkan her zaman var zaten, mevcut yasada da var,<br />

ama iki kurulun bir olması lazım. Yani orman kadastrosu ayrı, mülkiyet<br />

kadastrosu ayrı diye bir konu yok.<br />

OTURUM BAŞKANI- E<strong>ve</strong>t, Bölge Müdürümüzün açıklamaları için<br />

teşekkürler. Buyurun siz sürdürün.<br />

İMAM YAŞARTEKİN- İhaleli işlerde ihaleye çıkarılan işin kapsamı <strong>ve</strong><br />

mahiyeti mutlaka kadastro müdürlüklerine sunulmalıdır. Örneğin, tam olarak<br />

kaç parsel var, kaç nirengi <strong>ve</strong> poligonun gerekli olacağını, işin ne kadar sürede<br />

bitirileceği, seçilen bilirkişilerin yapacakları iş <strong>ve</strong> süresi konusunda ayrıntılı<br />

bilgi <strong>ve</strong>rilmeli, hatta bu konuda bir seminer düzenlenmelidir. Bilirkişilerin<br />

ücret sorunu çalışmaya başlamadan önce çözülmelidir.<br />

Yapılacak çalışmalarda görev alacak bütün elemanların görev <strong>ve</strong><br />

sorumluluklarına göre mutlaka iyi bir eğitimden geçmeleri gerekir. Tapu sicil<br />

müdürlüklerinde görevli personele yenileme konusunda bir eğitim <strong>ve</strong>rilerek<br />

olayın ciddiyetinin tam olarak anlatılması gerekmektedir.<br />

Türkiye’de kadastro çalışmaları 1920 yıllarından başlayarak değişik kanunlarla<br />

<strong>ve</strong> değişik yapı yönetmelikleriyle günümüze kadar süregelmiştir. Yapılmış olan<br />

kadastro uygulamalarında üretilen paftalar genelde lokal koordinat<br />

sistemindedir. <strong>Kadastro</strong> paftalarında kenarlaşma sorunları yaşanmaktadır. Hatta<br />

bu sorunlar en yeni köydeki paftalarda bile görülmektedir. <strong>Kadastro</strong> paftaları,<br />

zeminle uyumsuzlukları nedeniyle uygulanabilirliğini kaybetmişlerdir.<br />

Belediyelik yerlerde yapılan imar planı uygulamalarında <strong>ve</strong> 3194 sayılı<br />

kanunun 15 <strong>ve</strong> 16. madde uygulamalarıyla zaman içerisinde kadastro<br />

paftalarının bir kısmı kapatılmak suretiyle sorun kısmen çözülmüştür. Fakat<br />

bölgemizdeki yerel yönetimlerin imar planları da lokal koordinat sistemindedir.<br />

Haliyle bir uygulamanın diğer kontrol noktalarında komşu uygulamadaki<br />

parsellerin aplikasyonunu yaptığınız zaman kaymalar meydana gelmektedir.<br />

51


Aynı şekilde köylerden gelen aplikasyon tariflerine <strong>ve</strong> parsellerin kesin<br />

koordinatlarına ulaşabilmek oldukça zahmetli bir çalışmayı gerektirmektedir.<br />

Gerek yerleşim yerlerindeki, gerekse kırsal kesimlerdeki taşınmazların tek bir<br />

koordinat sisteminde toplanabilmesi için, bölgemizde yürütülen MEER Projesi<br />

kapsamında yürütülen çalışmaların sonucunda yapılacak olan<br />

sayısallaştırmanın teknik yönüyle daha kuv<strong>ve</strong>tli <strong>ve</strong> uygulamaya yönelik olması<br />

için pafta-arazi ilişkilendirmesinin çok iyi bir şekilde yapılması gerekir.<br />

Bunları açmak gerekirse, sayısallaştırma sonucunda geçici koordinatlardan,<br />

kesin koordinatlara ulaşılabilmesi <strong>ve</strong> bu değerlerin her türlü işlemlerde<br />

kullanılabilmesi için Genel Müdürlüğümüzün 1999/1 Sayılı Genelgesi<br />

kapsamında titiz <strong>ve</strong> detaylı bir arazi çalışması yapılması gerekmektedir.<br />

Sayısallaştırma sonucunda üretilen haritaların sadece planlama için değil,<br />

kadastral altlık olarak da kullanılabilmesi için tapuya tescillerinin yapılması<br />

gerekir. Sayısallaştırma sırasında kadastroda <strong>ve</strong> sonradan oluşan hataların<br />

tespit edilebilmesi <strong>ve</strong> bunlar için düzeltme yönlerinin bulunabilmesi için<br />

mutlaka ilk tesis kadastro ölçüleri <strong>ve</strong> daha sonra yapılan değişiklik ölçüleri<br />

irdelenerek sonuca gidilmelidir. Paftalardan (scanner ile) taranarak yapılacak<br />

olan sayısallaştırmada bu hataların fark edilmesi mümkün değildir.<br />

Bölgemizde yapılan MEER Projesi kapsamında yürütülen <strong>ve</strong> devam eden<br />

çalışmaların sonucunda nihai hedeflere ulaşılabilmesi için Genel<br />

Müdürlüğümüz <strong>ve</strong> taşra teşkilatı, yerel yönetimler, diğer kamu kuruluşları <strong>ve</strong><br />

özel sektörün bir bütün olarak sorumluluk almaları gerekmektedir.<br />

Yapılan işler sonucunda üretilecek olan haritaların, hepimizin yararına olacağı<br />

gibi bu meslekle uğraşan insanlara da kolaylıklar sağlayacağı bir gerçektir.<br />

Kuruluşundan bu yana ülkemiz haritacılığının lokomotifi konumundaki Genel<br />

Müdürlüğümüz <strong>ve</strong> taşra teşkilatımızın üretmiş olduğu haritalar, gerek kamu<br />

sektörü, gerekse özel sektörde her türlü yetersizliğe rağmen altlık olarak<br />

kullanılmaktadır. <strong>Kadastro</strong>yu sadece çizgisel harita olarak değerlendirmek<br />

büyük bir yanlışlık olur. <strong>Kadastro</strong> yenileme, sayısallaştırma, fotogrametrik<br />

harita üretimleri birçok altyapı çalışmasını gerektirdiği gibi, yapılan<br />

çalışmaların bir de hukuki boyutları vardır. Yapmış olduğumuz kadastro<br />

çalışmaları mülkiyete dayalı olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla zor şartlarda <strong>ve</strong><br />

kısıtlı bütçelerde yapılan bu çalışmalarda görev alan bütün arkadaşlar görev <strong>ve</strong><br />

sorumluluk bilinciyle yürütülen projeye katkıda bulunmuşlardır. Bu projede<br />

emeği geçen herkese teşekkür eder, saygılarımı sunarım.<br />

52


OTURUM BAŞKANI- Sayın İmam Yaşartekin’e böylece konuşmasını<br />

tamamlamak fırsatını <strong>ve</strong>rmiş olduk. Bu arada iki soruya da yanıt <strong>ve</strong>rmiş oldu;<br />

kendilerine teşekkür ediyoruz. Buyurun söz sizin.<br />

AKIN EKİNCİ- Üretim gücümüzden bahsederken, 3.000 köy için asgari<br />

10.000 personele ihtiyacımız olduğunu <strong>ve</strong> bunların kaliteli üretim yapacak<br />

personel ihtiyacının çok az olduğunu belirtmiştim, yani kaliteli üretim yapacak<br />

personelimiz az. Bundan kurtulmanın yöntemle alakası var. Eğer biz, 3.000<br />

köyde başarılı olamazsak, mahkemelerdeki sayılar artarsa vatandaş siyasetçiye<br />

ulaşacaktır. Siyasetçi de Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü baskıya<br />

alacaktır, ona bütçe <strong>ve</strong>rmeyecektir, onun kanun değişikliklerini kolay kabul<br />

etmeyecektir. Çünkü vatandaşla kadastro arasında çok yakın bir ilişki vardır. O<br />

nedenle yönteme gelelim. Burada yenilemeyle ilgili yasal bazı eksiklikler var.<br />

O bakımdan yöntemi sonra söyleyeceğim. Yenileme işlemini bitiriyoruz,<br />

askıya çıkardığımız zaman vatandaşın ocağı batıyor, bir daha mahkemeye<br />

gidecek. Niye ön askı yapmıyoruz? Yenileme Kanunu çıktığı zamanki<br />

teknolojik imkanlarla şimdiki imkanlar farklı. Tutanağın arkasını çeviriyoruz,<br />

elle “işlemin doğru olduğunu kabul ettim” diye bir yazı var. Kanun Windows<br />

95’ten önce çıkmış, Windows 95’teki elyazısını oraya basarsak olmuyor mu?<br />

Yani çok basit bir şekilde bu teknolojide basit bir yöntem kullanıyoruz.<br />

Tutanakların elle yazılması gibi bir madde var sayfanın arka tarafında, bunun<br />

kaldırılması gerekir.<br />

Bir de hatalı tesis kadastrosu yapılırken, parseller hatalı, kadastroda ilk önce<br />

yol ölçülmüyor, parseller ölçülüyor, arada yol <strong>ve</strong> boşluklar kalıyor. Biz yolu<br />

kapatamıyoruz, oradaki mevcut yolu da yasal olarak açamıyoruz. 3194<br />

kapsamı dışında hatalı parsellerin ortaya çıkardığı yolları açabilmeliyiz <strong>ve</strong>ya<br />

kapatabilmeliyiz. Bu bir gerçek <strong>ve</strong> bütün arkadaşların da karşılaştıklarını<br />

zannediyorum.<br />

Devletin hüküm <strong>ve</strong> tasarrufunda bulunan <strong>ve</strong> şu an tespiti yapılmamış 2/B’ye<br />

benzer yerler var. Bunlarda da inisiyatif kullanılmalı. Benim önerim şu: İkinci<br />

kadastronun nasıl yapıldığını biliyoruz. İkinci kadastro nasıl yapılır? Mülkiyet<br />

yönünden yapılmıyor. İkinci kadastroda gerekli olan özellikleri Yenileme<br />

Kanununa koyduğunuz zaman ikinci kadastro hakkını da elde ediyoruz. Şu<br />

yetkiyle yenileme yapmak azaptır; bütün arkadaşlar yaşadılar bunu.<br />

Atilla Bey “Yenileme yapılmasın diye Yenileme Kanunu çıkarıldı” dedi. Bu<br />

çok saçma. Bugünkü teknolojik bilgi birikimiyle, teknolojiyle uyumlu bir yasa<br />

değil. Bunun değiştirilmesi mümkün. İşte birini yaptılar, Yenileme Yasası da<br />

değişebilir. Değişikliklerin yapılmasını talep ediyoruz.<br />

53


Bir de çözüm olarak yapanla kontrol eden birlikte çalışıyoruz. Niye alan<br />

hesabını yaparken kontrol eden adam alan hesabını yapmıyordu? Kontrollüğün<br />

ayrılması lazım. Kontrolü ciddi ciddi ihale etmemiz lazım. İşi yapan kurul,<br />

kontrollük kurumu gelecek, devletin kontrol mühendisleri, teknisyenleri<br />

kontrollük ihalesini alan firmayla çalışacak, kontrollük firması onlara lojistik<br />

desteğini <strong>ve</strong>recek, biz işi yapacağız, onlar da kontrol edecekler. Yani dünyanın<br />

geldiği noktaları niye biz 50 sene geriden izliyoruz kardeşim?<br />

Bilirkişi ücretlerini kontrollük firması onlara orada ödesin. Biz adamları<br />

bilirkişi tayin etmemişiz, paralarını ödüyoruz. Biri bana sordu “1 milyar<br />

istiyorum” dedi. “Kardeşim, seni ben seçmedim ki sana 1 milyar <strong>ve</strong>reyim”.<br />

Bunlar uygulamalarla ortadan kalkacak şeylerdir. İşi yapmak bir ihale<br />

konusudur, işi kontrol etmek de bir ihale konusu olmalıdır. Kurtuluş budur, biz<br />

sadece çalışan eleman eksikliği çekmeyeceğiz. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

Müdürlüğümüz kontrol yapabilmek için elemanları geçici olarak tayin<br />

edemeyecek. Kolay değil ki bu. Yalova kolay, Adapazarı kolay, Kocaeli kolay,<br />

Gaziantep var, Kilis var, Ağrı var? Haydi gidin bakalım, geçici görevle kimleri<br />

göndereceksiniz? Geçici görevle gelen insanlar, hakikaten biz çok memnun<br />

olduk, bilgili <strong>ve</strong> yetenekli insanlar, ama bunların çocukları var, bir aileleri var<br />

<strong>ve</strong> ailesinin dışında kalmak gibi bir sorunları var. Adamların burunlarına kadar<br />

geldi, dayanamıyorlar artık. Olmaz kardeşim, geçici görevlendirmeyle bu iş<br />

başarılamaz.<br />

Türkiye’nin bir hizmet dediğimiz altlık haritaya ihtiyacı var. O benim önerimle<br />

1/2000’liktir <strong>ve</strong> 10-20 cm arasında hassasiyeti vardır konum hatası olarak.<br />

Bunu yapmadıkça trilyonlarca parayı boşa harcıyoruz. Karayolları bir harita<br />

yapıyor, öteki kurum bir harita yapıyor. TUTGA’yı kurun, adamlar uymadıkça,<br />

uyumlu olmadıkça yürümüyor. Bu hizmet yapılmalıdır, bu hizmet de dijital<br />

ortofotodur. Şurada var, 1/18 000’liğini kullandık, son derece memnunuz.<br />

Kontrol mühendislerimiz buradalar, bilgisayar da burada açıp bakalım. Biz<br />

araziye niye taşlar atıyoruz arkadaşlar, 6.000 poligon atıyoruz, enerjimizi<br />

harcıyoruz, vaktimizi harcıyoruz, nerede 6.000 poligon diyoruz. GPS’ten<br />

çıkmış, 6.000 poligona enerji harcamak çağımızda çağdışı kalmaktadır. Şu<br />

ortofotoda sınır tespitinin kontrolünü hemen yapmanız mümkün. Bakın<br />

diyorum 100.000 nokta okuduk, bunlarla ölçü değerleri ile konuşabilirsiniz,<br />

tatbik değerlerle değil.<br />

<strong>Kadastro</strong>nun yapılması için şu cümleyi öneriyorum: Hava fotoğrafı alınacak,<br />

-Tevfik Beye hepinizle beraber anlatmak istiyorum bunu- ortofoto çok hızlı<br />

yapılan bir şeydir. 300 paftalık bir alanda 25 tane kadar blok taşı atıyoruz. 25<br />

tane nirengi saymayın bunları. Bunlar oldu mu yaklaşık 3 ila 300’ü çarparsanız<br />

900 saatlik bir emek harcarsınız, size hakikaten 10 ila 20 cm arasında bir<br />

54


hassasiyetle ortofoto <strong>ve</strong>rir. Bunları alıp tasarruf krokisi yapmakta<br />

kullanacaksınız. Ortofotoyu alacağım, araziye gideceğim, tasarruf krokisi<br />

yapacağım. A3 formatında basacağım, tasarruf krokisini yapacağım, ada<br />

bölümlemesini yapacağım. Tasarruf krokisi olması için köşe noktalarının<br />

tespitidir, şahısların, maliklerin tespitidir. Onları alıp geleceğim ofise, stereo<br />

aletimi açacağım, o kırıkları stereoda ölçeceğim, sınırlandırma bitecek. Ağaç<br />

altı <strong>ve</strong> görünmeyen yerler için bütünlemeye gidilebilir. Fotogrametride bazı<br />

uygulama teknikleri vardır, onlar bile ölçülebiliyor. Çözüm budur, ülkenin<br />

parasını boşa atmaya keyfi olarak kimse karar <strong>ve</strong>rmesin. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ediyoruz, sağ olun.<br />

AKIN EKİNCİ- Soruları olan varsa cevaplamak isterim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Panelden sonra çıkışta biraz ayaküstü sohbetle<br />

cevaplarsınız. Her sorunu da burada konuşamıyoruz, biraz da daha çoğunu<br />

aslında dışarıda konuşuyoruz biz. Yani dışarı çıktığımız zaman neler<br />

konuşuyoruz, ama içeri girdiğimiz zaman oradaki konuşmalar burada<br />

gerçekleşmiyor. Onun için genelde diyorum ki, orada konuşacağınıza burada<br />

konuşun. Ama burada da az konuşuyoruz nedense. Buyurun.<br />

SALONDAN- Bir katkıda bulunmak istiyorum. Aslında bu <strong>panel</strong>de<br />

gayrimenkul hukukundan anlayan bir hukukçu olmasını istedim, keşke olsaydı,<br />

şu anda bunun eksikliğini görüyoruz. Biz bu konuları tartışırken gayrimenkul<br />

hukukunun bazı bizi ilgilendiren kısımlarını da göz ardı ediyoruz. Medeni<br />

Kanunun bir hükmü var, “arazideki sınırla paftadaki sınır birbirine uymazsa<br />

aslolan paftadır” diye.<br />

Bir de <strong>Kadastro</strong> Kanununun bir hükmü var “<strong>Kadastro</strong>larda kesinleşen<br />

taşınmazlar 10 yıl geçtikten sonra değiştirilemez” <strong>ve</strong> bu nedenden dolayı 41.<br />

maddeye göre düzeltmelerimizi yapıyoruz. Dolayısıyla elimizdeki kadastro<br />

paftalarına yanlış diyemiyoruz. Yanlış, ama yanlış diyemiyorsun kitap olarak.<br />

Akın Beyin bu kadastronun kontrolünün de ihale edilmesi konusundaki önerisi<br />

var. Aslında biz Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak bu son kadastro<br />

yasası değişikliğinde anahtar teslimi kadastro ihalesini düşündük. Ama<br />

hukuksal olarak bunun kontrolünü, özellikle kontrollük kısmının ihale<br />

edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi <strong>ve</strong> bu yapılamadı. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.<br />

AKIN EKİNCİ- Sayın Başkanım, burada bir cümle ila<strong>ve</strong> etmek istiyorum. Şu<br />

anda kontrol mühendislerinin, teknisyenlerin lojistik desteklerini sağlayarak<br />

55


onlara çalışma ortamı açıyoruz <strong>ve</strong> çalışıyoruz; bu değişmiyor. Bu sefer de<br />

kontrol firması, kontrol mühendisi <strong>ve</strong> teknisyen gibi devletin imza atmaya<br />

yetkili olan insanlarına lojistik destek sağlayarak printer’ini, ploter’ını, aletini<br />

sağlayarak üretici firmayı kontrol etmelidir. Söylediğim gibi yetki devri yoktur<br />

burada. Bugünkünü ikiye ayırıyoruz. Teşekkürler.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun Sayın Şeker.<br />

ORHAN ERCAN- Müsaade ederseniz bu arada ufak bir katkı koymak<br />

istiyorum. Baktığımızda 20 ili kapsayan ARİP Projesi kapsamında 2005<br />

yılında, bu yıl, Doğu Anadolu’da yaklaşık 17 350 km² alanın 1/5000 ölçekli<br />

hem sayısal <strong>ve</strong>ktör, hem de renkli ortofoto üretimini planladık. Bu sayısal<br />

<strong>ve</strong>ktör bizim teknisyenimizin, mühendisimizin alıştığı bir yol <strong>ve</strong> yöntemdir.<br />

Ama Tarım Bakanlığı’nın arazi kullanımı bazında taleplerini de sağlayabilmek<br />

anlamıyla renkli ortofotoda bunları üretiyoruz. Yani sizin dediğiniz şeyi bir<br />

anlamda 2005 yılında zaten kullanıyoruz, ama ölçek 1/5 000’dir.<br />

Sizin getirdiğiniz öneride başka sorular da gündeme geliyor. Türk<br />

haritacılığının büyük ölçekte sahibi kim? Son yıllarda biz yoğun bir şekilde<br />

ülke kadastrosunun yapılmasından bahsediyoruz. Akın Beyin söylediği öneriyi<br />

biz zamanında hesapladık, değerlendirdik, yaklaşık bana 100 milyon Dolara<br />

mal oluyor. Bu 100 milyon Doları kim <strong>ve</strong>recek? Ne kadar sürede yapacağız?<br />

Haydi biz bu işi yaptık, yarın biri çıkıp “kadastro bunun neresinde?” diyecek.<br />

Bu tip sıkıntılar var. O yüzden bunun gerek bütçesi, gerek dizaynı, gerek<br />

tekniği, gerekse organizasyonu açısından kurumları net olarak tanımlanmalıdır.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler, tabii bu hep sektör sorunlarına kayıyor.<br />

Genel Müdürümüz de birkaç konuşmasında “Biz kadastroyu bitirmek istiyoruz,<br />

ama bütçemiz yok, ama Orman Genel Müdürlüğü’nün elinde bütçe var” diyor.<br />

Oysa devletin, kamunun parası hepimizin parası. İşte ben kullanayım, sen<br />

kullan; ne olur? Yani aslında bir amaç için kullanmak varken o parayı, sen<br />

kullan, ben kullanayım olayına dönüşüyor, sonunda da o bütçe ya<br />

kullanılamıyor ya da doğru kullanılamıyor. Bu da temel bir sorun, size sıra<br />

gelmiyor gördüğünüz gibi. Buyurun.<br />

İLYAS ŞEKER- Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben son bölüme geçmeden<br />

önce bir Candaş’ın, bir de Ergün Öztürk Beyin yönelttikleri soruları yanıtlamak<br />

istiyorum.<br />

Tahmin ediyorum Ergün Öztürk Bey yanlış anladı <strong>ve</strong>ya ben yanlış ifade ettim.<br />

Mevzii haritaların, mevzii koordinatlarının doğru olduğunu ifade etmedim,<br />

sadece “deprem sonrası yapılan halihazırlarda, her belediye için ayrı ayrı<br />

56


yapılan halihazır haritalarda ülke koordinat sistemine göre yapılmış olan<br />

haritalarda bir birlikteliğin, bir koordinat birliğinin olmadığını” vurguladım.<br />

Bu anlamda Candaş “Ne yaptınız bu konuyla ilgili?” dedi. Tahmin ediyorum<br />

Sayın Müdürüm hatırlar, bunu tespit ettiğimiz zaman <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü<br />

kanalıya İller Bankası’na, hatta 7 tane röper <strong>ve</strong> koordinat değerleriyle birlikte o<br />

ilgili noktanın değerlerini İller Bankası’na gönderdik, “böyle bir sıkıntı var,<br />

bunun için ne yaparız?” diye sormuştuk. Ne türlü cevap geldi, bilemiyorum.<br />

Ama o anlamda iyileştirme anlamında <strong>ve</strong>ya yeni bir çalışma yapılması<br />

anlamında herhangi bir şey olmadı. Olsaydı mutlaka bilgimiz olurdu.<br />

Bunun dışında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak haritacılığı yakından<br />

ilgilendiren konularda neler yapmayı düşündüğümüzü çok kısa olarak<br />

özetlemek istiyorum. Başlangıçta da söyledim, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />

özellikle Kocaeli, Büyükşehir Kanunu çıktıktan sonra hizmet alanımız büyüdü,<br />

yani il sınırları Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları oldu. Bu anlamda ilk etapta<br />

özellikle çevre düzeni planları üzerine ağırlık <strong>ve</strong>rdik. Az önce Celal Beyin de<br />

ifade ettiği gibi buradan kalkıp Ankara’ya giderken Kaynaşlı’ya kadar yol<br />

üzerindeki birinci sınıf tarım arazilerinin üzerindeki sanayi fabrikalarını<br />

görünce samimi olarak söylüyorum içim kan ağlıyor. Neden? Zamanında<br />

bunların planlamasının yapılmamasından kaynaklanıyor. Sanayici haklıdır, en<br />

uygun yere, ulaşımı en kolay olan yere maliyetini düşürecek bir alana<br />

yatırımını yapar. Sanayici kendi açısından haklıdır, ama bu devletin bir<br />

sahibinin olması lazımdı <strong>ve</strong> bu birinci derece tarım arazilerinin kesinlikle<br />

sanayi alanına açılmaması lazımdı. Bir arkadaşımız da bahsetti, Kandıra tarafı<br />

kesin olarak tarıma el<strong>ve</strong>rişli olmayan bir alan, o taraflara çok rahat<br />

kaydırılabilirdi, bu yapılmadı. Biz bunu bildiğimiz için Kocaeli’nde 1 m² bile<br />

plansız alan kalmaması için çevre düzeni planları <strong>ve</strong> diğer planları yapmayı<br />

hedefledik. Çevre <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı’yla bununla ilgili görüşmeler yaptık.<br />

Belediye Kanunu çıktı <strong>ve</strong> çevre düzeni planlarını yapma yetkisinin belediyelere<br />

<strong>ve</strong>rilmiş olmasına rağmen Çevre Bakanlığına yazı yazdık. Çevre Bakanlığı<br />

“Hayır, bizim kuruluş amacımızda çevre düzeni planları yapma yetkimiz var,<br />

biz bu yetkiyi size devredemeyiz” dedi. Maalesef bu böyle oluyor. Ankara eline<br />

aldığı yetkileri kolay kolay taşraya <strong>ve</strong>rmiyor.<br />

Neyse şimdi Mahalli İdareler Yasası çıktı, orada biraz daha açık <strong>ve</strong> net ifadeler<br />

var. İl bazında çevre düzeni planlarının yapımını büyükşehirlerde, büyükşehir<br />

<strong>ve</strong> vilayet ortaklaşa yapabiliyor. Büyükşehir olmayan yerlerde de vilayet<br />

yapabiliyor. Ona göre de bir ümidimiz var, ama bunun yanında biz yine boş<br />

durmadık, Çevre <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı’yla yazışmalar şu anda devam ediyor.<br />

“Tamam, yetki sizin olsun, bir protokolle bu yetkiyi bize devredin, biz yapalım,<br />

57


hazırlayalım, tamamlayalım, getirelim, siz onaylayın” şeklinde çalışmalarımız<br />

devam ediyor. Büyük bir ihtimalle bu yetkiyi alacağız.<br />

Bununla birlikte tabii çevre düzeni planları yapıldıktan sonra arkasından<br />

kesinlikle seri bir şekilde nazım planlarının yapılması lazım. Burası sanayi<br />

bölgesi, sürekli talep var <strong>ve</strong> özellikle Gebze bölgemizde bu anlamda ciddi<br />

talepler var. Sanayicinin, yatırımcının da önünü açmak zorundayız. Ülkemizin<br />

ekonomik durumu ortada. Nazım planları yapabilmemiz için de Kocaeli’nin<br />

tamamının sayısal halihazır haritalarının elimizde olması gerekiyor. Şu anda 3<br />

500 km²’lik bir alanın, tahmin ediyorum en fazla 20-30 km²’lik bir alanının<br />

halihazır haritası var, geri kalan alanın halihazır haritası yok. Bunun için de<br />

Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’yle bir protokol imzaladık. Nisan ayının<br />

6’sında ihaleye çıkarıyoruz. Kocaeli İli’nin tamamının fotogrametrik yöntemle<br />

1/5 000’lik yaklaşık 34 paftadan oluşan sayısal fotogrametrik haritasını <strong>ve</strong> yine<br />

705 adet de 1/5 000’lik ortofotoların yapılması konusunda Tapu <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü’yle anlaştık, uçuşu onlar yapacak, kıymetlendirmesini biz<br />

yaptıracağız <strong>ve</strong> bu çalışmaları yaptıktan sonra da o ana kadar çevre düzeni<br />

planlarımız da ortaya çıkmış olacak, akabinde nazım planlarını çok seri bir<br />

şekilde yapıp Kocaeli İl bazında planlanmamış 1 m²’lik bir boş alanımız dahi<br />

kalmayacaktır. Bundan sonra gelişigüzel bir yapılaşma, sanayicinin isteğine<br />

uygun bir yapılaşma olmayacak, planlar neyse o planlara bağlı olarak<br />

çalışmalar yapılacaktır.<br />

Bunun dışında bir de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yönetmeliği’ni çıkardık.<br />

Bu bölgede çalışan arkadaşlarımızı ilgilendiren bir konu. Orada birkaç madde<br />

var bizim meslektaşlarımızı direkt ilgilendiren. Örneğin, burada yönetmeliğin<br />

ilgili maddelerinde arsa aplikasyon krokilerinin hazırlanması konusunda ilgili<br />

mevzuat maddelerine göre bu işi sadece kadastro yapar deniliyordu, biz bu<br />

yönetmeliği çıkarırken dedik ki “Arkadaş, aplikasyonu kim istiyor? Belediye<br />

istiyor. Belediye istiyorsa bunu istediği kişiye yaptırabilir, illa da kadastro<br />

olma mecburiyeti yok. Bunu serbest çalışan harita mühendisleri de yapabilsin”<br />

dedik <strong>ve</strong> yönetmeliğimize o şekilde bir madde koydurduk.<br />

Bununla birlikte yine binalarda kot <strong>ve</strong>rilmesi, inşaatlarla ilgili plankotenin<br />

yapılması konusunda da yönetmeliğe bir madde eklettik <strong>ve</strong> bundan sonra<br />

serbest çalışan harita mühendisleri de Kocaeli il sınırları içerisinde bunları<br />

yapabilecek.<br />

Yine serbest çalışan mühendisleri ilgilendiren bir konu: Hangi belediyeye iş<br />

yaparlarsa o belediyeye mutlaka kaydolma mecburiyetleri var. <strong>Harita</strong>da pek<br />

yoğun değil, ama diğer meslek dallarında özellikle sıkıntı vardı. Biz bunu<br />

yönetmeliğimizle daha rahatlattık. Dedik ki; “Biri kişi ayda yılda, örneğin<br />

58


Karşıyaka Belediyesi’nde bir iş yapacak, alacak 400-500 milyon lira <strong>ve</strong>ya 1<br />

milyar lira, bunun dörtte birini, beşte birini oraya kayıt ücreti olarak<br />

yatırmasın, kayıtları tek elden toplayalım, sadece Kocaeli Büyükşehir<br />

Belediyesi’ne kaydını yaptırsın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapılan her<br />

kaydı ilgili belediyelere fakslasın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne kaydolan<br />

bütün mühendisler bu il sınırları içerisinde rahatlıkla çalışabilsinler” diye o<br />

yeniliği getirdik.<br />

Ayrıca çok önemli bir Geçici 1. maddemiz var. Özellikle şehrin yapılaşmasında<br />

çok ciddi sıkıntılar var. Yolda yürüdüğünüz zaman görürsünüz. Bazı binalar 1-<br />

2 m yolun üzerindedir, bazı binalar 50 cm <strong>ve</strong>ya 2 m yolun altında kalmıştır.<br />

Yağmur yağdığı zaman sıkıntı oluyor. Bu neden kaynaklanıyor? Bu binalarla<br />

ilgili olarak inşaat yapılırken kot <strong>ve</strong>rmekten kaynaklanan bir sıkıntıdır. İlgili<br />

kişilerle konuştuğumuz zaman bodrum <strong>ve</strong> kırmızı kotun altında kat kazanmak<br />

için istediğiniz gibi kot geçirebiliyordunuz gibi sıkıntılar çıkıyordu. Bunlar<br />

İzmit’te de problem, Kocaeli <strong>ve</strong> yine Türkiye’de de problem. Bunu gidermek<br />

için dedik ki, “Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan bütün belediyeler,<br />

yani Kocaeli il sınırları içerisindeki tüm belediyeler 2006 yılına kadar şu<br />

andaki mevcut imar planlarının olduğu alanlardaki tüm imar yollarının yol<br />

projelerini yaptıracaklar. Siyah kotlarını belirleyecek, kırmızı kotlarını<br />

belirleyecek, artı yolun altındaki tüm altyapıları da bu projede gösterecek.<br />

Eğer yolun altından kanalizasyon geçiyorsa nereden geçiyor, kaç metre<br />

aşağıdan geçiyor, kotu nedir? Doğalgaz geçiyorsa onu işleyecek, TEDAŞ’la<br />

ilgili bir çalışma varsa onu işleyecek” Bu çalışmaları da yönetmeliğimize,<br />

koyduk <strong>ve</strong> 2005’nın sonuna kadar belediyelere böyle bir süre tanıdık.<br />

Bu belirttiğim çalışmalar özellikle bizim mesleğimizi çok yakından ilgilendiren<br />

çalışmalar. İnşallah, bu konuda ısrarlıyız, meslektaşlarımız da yardımcı<br />

olurlarsa, bu çalışmalar yapılır, tamamlanır <strong>ve</strong> şehrimiz de güzel bir görüntü<br />

elde etmiş olur diyorum <strong>ve</strong> teşekkür ediyorum.<br />

OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum. Ayrıca, şunun için de<br />

teşekkür ediyorum: Sizin yönettiğiniz dönemde oldu galiba bu. İzmit’in birçok<br />

noktasında “İzmit bir Avrupa Şehridir” diye tabelalar vardı, kaldırdınız, bunun<br />

için teşekkür ediyorum.<br />

İLYAS ŞEKER- E<strong>ve</strong>t, o siyasi bir konu olduğu için girmeyelim oraya.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyorum. Çünkü İzmit’in görüntüsü hiç<br />

Avrupa şehri gibi değildi, ama tabelalar konulmuştu, kaldırıldı. Bunun için<br />

Büyükşehir Belediyesi’ne ben de teşekkür ediyorum. Büyük Ölçekli <strong>Harita</strong>lar<br />

59


Yönetmeliği dururken aplikasyonu haritacılar nasıl yapacak? <strong>Kadastro</strong>cular<br />

öyle diyecek.<br />

İLYAS ŞEKER- Kurum olarak biz kabul ediyoruz.<br />

OTURUM BAŞKANI - Bir de, Atilla Bey yaptığı konuşmasında bir noktaya<br />

değindi, “Bizim bu çalışmalar sırasında muhtesat adı altında yaptığımız<br />

tespitler <strong>ve</strong> bunları belirlemede yaşadığımız sıkıntılar var, ama gördük ki,<br />

depremden sonra bu bölgede çok büyük oranda kaçak yapılaşma almış başını<br />

gidiyor. Bunları engellemek için ne tür politikalar izleyecek acaba Büyükşehir<br />

Belediyemiz?” dedi. Tabii, herhalde sizin yeni kararlar almanız gerekecek diye<br />

düşünüyorum.<br />

SALONDAN- Çıkarılan yönetmelikte mesleki denetime ilişkin bir hüküm de<br />

konuldu mu acaba? Sicil konusunu ilgili odalar yapıyor, ama mesleki denetim<br />

konusunda da bir madde konuldu mu acaba?<br />

İLYAS ŞEKER- Madde var, yıllık kayıt yenilemeleri var. Kayıt<br />

yenilemelerinde de Odadan tescil belgesi istiyoruz.<br />

OTURUM BAŞKANI- Atilla Bey, buyurun.<br />

ATİLLA AYDIN- Teşekkür ederim. Hemen sıcağı sıcağına ben de aynı<br />

konuya değinmek istiyorum. Öneriler bölümünde kadastro tarafından<br />

danışmanlık hizmetleri alınmasından söz edildi. Çünkü çok yüklü bir hizmet<br />

alımına gidiyorsunuz. Eğer kadastro teknisyenlerinin <strong>ve</strong>ya kadrosunun aynı<br />

müşavir firmayla hareket etmesi modeli nasıl kurulur bilemiyorum, ama<br />

mademki hizmet alımını yapıyorsunuz, müteselsil sorumlu danışmanlık hizmeti<br />

yapan kuruluşların gelişmesi açısından da bu süreçte o firmaların oluşması<br />

açısından önemlidir diye düşünüyorum. Ama bu aksta müşavir <strong>ve</strong> danışman<br />

firmalar fiili olarak yapıcı olamazlar. Sadece kontrol etmek üzere uzmanlardan<br />

kurulu heyetler tarafından bu ihale edilecek işleri bölgesel bazda yapılması<br />

şekli olabilir. Örneğin, Adapazarı’nda yapılan tüm işlerin kontrolünü bir<br />

müşavire <strong>ve</strong>rirsiniz, ona göre kadro istersiniz. İdarenizle birlikte bir çalışma<br />

koordinasyonu da kurulabilir. Çünkü bu artık gerek devlet yollarında, gerekse<br />

değişik alanlarda artık müşavirlik <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleri gelişiyor. Bunu<br />

önemsiyorum, bu konu başlı başına çok uzun konuşulacak bir konudur <strong>ve</strong> idare<br />

mutlaka buna kafa yormalıdır, diye düşünüyorum.<br />

İkincisi çıkan yeni <strong>Kadastro</strong> Kanunu’na ilişkin değişiklikle 6. maddesiyle<br />

acaba bu Yenileme Kanunu’na biraz daha rahatlık sağlayabilecek miyiz? Orada<br />

b fıkrasında “Birinci fıkra uygulanmaz” demekle bir esneklik sağlayabilecek<br />

60


mi, daha rahat, daha hızlı gidebilecek miyiz? İlk kadastro bittikten sonra ülke<br />

geneline yaygınlaşacaksa, biz bu planları bir şeklide yeni kanunla getirilen<br />

sayısallaştırma maddesiyle, ki o maddede biraz kaygı var. Yani nereye<br />

gideceği, nereye varacağı biraz tereddütlü, inşallah yönetmelikte daha düzgün<br />

bir şekil aldırmak suretiyle o dediğimiz noktalara çekilmez. TAKBİS’in<br />

kuruluşu için elimizdeki bütün <strong>ve</strong>rileri ister istemez belli bir formatta, belli bir<br />

teknikte o sistemin içerisine aktarmak zorundayız. Dolayısıyla ben, Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün önündeki hedefin istatistik bittikten sonra,<br />

hızlı bir şekilde yenileme <strong>ve</strong> belki de sayısallaştırma hizmeti alımına<br />

gidileceğini, bu hizmetlerin bitiminde ise belki de bir üçüncü hizmetin, arazi<br />

toplulaştırma hizmetlerinin çok yoğun bir şekilde gündeme geleceğine<br />

inanıyorum.<br />

Avrupa Birliği normları dediğimiz normların zorlamasıyla da olabilir. Yani<br />

Avrupa’da bütün topraklar belli ölçekte işletiliyorsa, artık oraya ortak olacak<br />

ülkenin de topraklarının belli bir şekilde belli standartlara kavuşması gerektiği<br />

mutlaka vurgulanıyor olacaktır.<br />

Konu buraya geldikten sonra artık GPS’in dönüp kontrol edilmesini<br />

anlayamadım arkadaşlar. Ben GPS ölçümünü bitirdikten sonra 20 gün döndüm,<br />

bir daha yeni baştan nokta nokta ölçtü, bir şey çıktı mı diye, hiçbir şey<br />

çıkmadı. İdarenin bu anlamda, bu tip kontrollere bir şekil <strong>ve</strong>rmesi lazımdır.<br />

GPS’i ölçtükten sonra 10’ar, 20’şer dakika arayla aynı noktaları ölçtüm, aynı<br />

sonuç çıktı. Neyi kontrol ediyoruz, bunu anlamış değilim. Anladığım kadarıyla<br />

kontrol yönetmeliği olmadığı için “Yüzde 10’u kontrol edilir” hükmünden 20<br />

gün kadar bir iş kaybımız olmuştur. Bunu da özellikle söyleyeyim. Teşekkür<br />

ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler Atilla Bey, zaman açısından gösterdiğiniz<br />

duyarlılık için de teşekkür ederim. Sayın Celal Beşiktepe makul bir sürede<br />

toparlayacak sözlerini; buyurun.<br />

CELAL BEŞİKTEPE- Bu konu bir başlangıç. Görebildiğim kadarıyla tüm bu<br />

konuşmalara karşın, tüm teknolojik yeni gelişmelere ayak uydurma çabalarına<br />

karşın, temel bir projeksiyon eksikliği kendini hissettiriyor. Yani konuşulanlar,<br />

tasarlananlar tam yerine oturmuyor. Mustafa arkadaşımız yenileme derken ikna<br />

olmadı, hala da ikna olduğunu zannetmiyorum. Çünkü yenileme kavramına<br />

yüklenen anlamla, yenilemenin içeriği farklı, içinin doldurulması gerekiyor.<br />

Yenileme deyince “ne güzel yeniliyoruz” falan diye Mustafa o yüzden ikna<br />

olmadı.<br />

61


Geleceğe dönük bir projeksiyon yok. Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün bir<br />

gelecek projeksiyonu maalesef yok. Teknolojiyi alıp kullanmak, jeodezik ağları<br />

çözmek, tabii ki bir alamda görev yapmaktır, ama bu projeksiyon değildir.<br />

Teknolojinin günün ihtiyaçlarına uygun kullanımını mühendis yapar zaten.<br />

Projeksiyon şu: Düşünebiliyor musunuz, 80 küsur yıllık bir cumhuriyet<br />

tarihinde, 80 yıllık bir kentleşme pratiği var <strong>ve</strong> tablo felaket. Gü<strong>ve</strong>nlikli,<br />

sağlıklı bir çevre, gelecek nesillere bırakılabilecek bir kent, bir yaşam ortamı<br />

yok. Neden? 80 yıldır izlenilen politikaların bir ürünü, tablo bu. Kırsal<br />

sorunlar, işsizlik, göç <strong>ve</strong> benzeri olaylar.<br />

1974’ten itibaren Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’yle ilgili bizden önceki<br />

kuşakların sayısız raporlarını okudum. Bu süreçte tam 40 yıl önce yazılmış<br />

raporları tekrar okudum. 40 yıl önce bir projeksiyon teklifi var. Orhan arkadaş<br />

söyledi, diğer arkadaşlarımız söylediler, deniliyor ki, “<strong>Kadastro</strong> hukuki <strong>ve</strong><br />

teknik boyutları olan bir olgudur. Hukuk da kuru bir hukuk değildir, teknik de<br />

öyle değildir.” Hukuk derken içinde arazi kullanım kararlarının, arazi<br />

değerlemesinin, araziler üzerinde yaratılan değerlerin topluma geri dönüşüne<br />

kadar bir süreci kucaklaması gerekiyor.<br />

Düşünün, Türkiye’de bizim mesleki alandaki gerek derinlik açısından, gerekse<br />

gelecek açısından en temel kavramlardan biri arazi değerlemesi, yani batılıların<br />

bundan 60 yıl önce geçtikleri süreç, kentlerini öyle kurmuşlar çünkü. O arazi<br />

değerlemesi dediğimiz olgunun da bir bölümünü mülk sahibine, ama önemli<br />

bölümünü kamuya alan adil <strong>ve</strong> eşitlikçi bir yaklaşım. Bunun üstüne kurulmuş<br />

kentler. O yüzden, Fransız devriminin ünlü düşünürü <strong>ve</strong> mücadele insanı<br />

Babeuf’ün üzerinde üç yıl çalıştığı en önemli eserin, evrensel değeri olan eserin<br />

adı: “Le Cadastre Perpetuel”, yani “Sonsuz <strong>Kadastro</strong>”. Babeuf’ün üzerinde üç<br />

yıldan beri çalıştığı bu Cadastre perpetuel’in amacı, <strong>ve</strong>rgi matrahını<br />

değiştirmek <strong>ve</strong> onu kesin olarak mükellefin ser<strong>ve</strong>t durumu ile orantılı hale<br />

getirmektir. “İnsanın yüklendiği <strong>ve</strong>rginin, genellikle başkalarının yüklendiği<br />

<strong>ve</strong>rgi ile tam olarak orantılı olduğunu bilmek ne kadar teselli <strong>ve</strong>ricidir” diye<br />

yazmaktadır. “Sonsuz <strong>Kadastro</strong>” kavramı geleceği kucaklayan bir süreç. İlyas<br />

Bey “Bir espri yaptım” dedi, ben de kadastro konusunda okumaya başladığım<br />

günden itibaren hep “kadastro 20 yılda bitecek, 15 yılda bitecek” şeklinde hep<br />

bitmeye dair sözler söylenilmiş. Aslında insanlığın yaşamı boyunca, sonsuza<br />

kadar yürüyecek olan bir süreç. Yenileme kavramı Batıda birinci, ikinci <strong>ve</strong><br />

üçüncü kadastroya doğru giden bir süreci kucaklıyor, kadastroyu yeniden<br />

yapıyor. Mustafa şimdi ikna olacak. Yenilemede tapu kütüğünde tescil<br />

parselinin dışında parsel üretme imkanı yoktur. Yenileme yaptığınız bir<br />

çalışma alanında 901 tane parsel varsa, siz 902 <strong>ve</strong>ya 890’a indirme yetkiniz<br />

yok.<br />

62


İmam Bey “Paftaları yeniliyoruz” dedi. E<strong>ve</strong>t, teknik nedenlerle yetersiz kalan<br />

<strong>ve</strong> uygulama niteliğini kaybeden <strong>ve</strong>ya eksikliği görülen <strong>ve</strong> zemindeki sınırları<br />

gerçeğe uygun şekilde göstermeyen tapulama <strong>ve</strong> kadastro paftaları, günümüz<br />

gereksinimlerini karşılayamaz hale geldiği bir gerçektir. Tapulama <strong>ve</strong> kadastro<br />

paftalarının, pafta-zemin uyumsuzluğu ile teknik yetersizliklerinin giderilerek<br />

3402 Sayılı <strong>Kadastro</strong> Kanununun amacını gerçekleştirecek teknik niteliğe<br />

kavuşturulması için yenilenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu tespitler de<br />

doğru. Sorun yenilememi yoksa yeniden kadastro yapmak mı? Bunu çözmemiz<br />

gerekiyor.<br />

Bakın, 37 köyde yaptığımız çalışmadan bir köydekini anlatayım. Köyün 19<br />

paftası var. Bu paftalar değişik ölçeklerde, 1/1000’lik, 1/2000’lik, 1/5000’lik.<br />

Foto planlardan üretilmiş paftalarda var. 50 yıl önce çekilen fotoğraflardan<br />

üretilmiş kadastro paftaları. Bu fotoğraflar kıymetlendirilmediği için 1/5000<br />

ölçeği mesela köyün ortasını doğru yansıtıyor ama sağa sola doğru<br />

uzandığınızda doğal olarak ölçekte değişiyor. <strong>Kadastro</strong> paftaları bu<br />

fotoğraflardan kopya edilerek üretilmiş. Bütün çalışma arkadaşlarımla birlikte<br />

şunu merak ettik: O tarihte ışıklı masayı mı kullandılar kopya çekerken?<br />

Fotoğrafı, hangi teknolojiyi uygulayıp kadastro paftası elde edildi? Yenileme<br />

tutanaklarında şöyle yazıldı: “Grafik yöntemlerle yapıldığı için günümüz<br />

gerçeğini yansıtmamaktadır.” Diyoruz ki “Paftalar gerçeği yansıtmamakta,<br />

ihtiyaçlara yanıt <strong>ve</strong>rememektedir.” Aslında bu paftadan vazgeçmemiz<br />

demektir. Yani gerçeği yansıtmıyorsa, doğru değil demektir. Dolayısıyla<br />

gerçeği yansıtmayan, günümüzün ihtiyaçlarına yanıt <strong>ve</strong>rmeyen paftaları bir<br />

kenara koymak gerekir. Biz Hendek-Akyazı köylerinde şunlarla karşılaştık: 17<br />

Ağustos depremi nedeniyle -arkasından 12 Kasım, arkasından 5.8 yaşadı<br />

Hendek, üçüncü depremi yaşadı. Yıkılmaya yüz tutan yapılarını yıkan köylüler<br />

ilk tapulama paftalarında gözüken yapıları kendi eliyle yıkan köylü, yanına<br />

kıyısına yeni binasını yapmış. Bu kaçak yapı değil, çünkü deprem sonrası<br />

süreçte mevcut mekanizmalar insanların gü<strong>ve</strong>nli barınma haklarını<br />

kullanabilecek bir yanıt üretmiyor. Vatandaş kendi çözümünü bulma derdine<br />

düşmüş <strong>ve</strong> bulmuş.<br />

Zeminde ölçülen bina tapulama paftasında gözüken yerinden farklıysa<br />

paftadaki bina sayısallaştırılıyor. Çünkü köylünün yeni yaptığı bina ruhsatlı<br />

olmadığı için paftalara işlenemiyor. Mevcut mevzuat bunu öngörüyor.<br />

Yenileme çalışmasının eksikliklerinden biri de 2613 sayılı Kanuna göre<br />

oturmuş olan kadastro anlayışının terk edilmesidir. Yani tasarruf krokisi<br />

kavramının unutulmasıdır. Tasarruf ölçü krokisi mülkiyete esas sınırların<br />

belirlendiği <strong>ve</strong> bilirkişilerle birlikte yapılan bir çalışmanın ürünüydü. Ölçme<br />

ekipleri, tasarruf ölçü krokisini esas alan bir ölçme işlemi yaparlardı. Mülkiyete<br />

63


esas sınırların belirlenmesi tasarruf ekiplerinin işiydi. Bu ikisini birlikte<br />

yapmaya çalışmak çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu açıdan<br />

çalışma sisteminin yeniden ele alınması gerekir diye düşünüyoruz.<br />

Vatandaşların itiraz hakları yeniden düzenlenmelidir. Eskiden kadastro<br />

çalışması biter, tutanaklar tutulur, askıya çıkar, vatandaş komisyona itiraz eder.<br />

Az önce bir arkadaşımız sordu, itiraz hakkı artık doğrudan yargıya<br />

yapılmaktadır diye. Bu bilgi edinme hakkıyla çelişen bir durumdur <strong>ve</strong> yeniden<br />

ele alınmalıdır. Örneğin, bilirkişi ücretlerinin ödenmesi sözleşmelerle olsa bile<br />

yükleniciler tarafından yapılıyor olması sorunlu bir konudur. Çünkü bilirkişilik<br />

bir kamusal hizmet alanıdır. Bir kamusal hizmet alanının, yüklenicilerle<br />

yapılan sözleşmeye dayanarak özel sektörce ödenmesi hukuki açıdan sorunlar<br />

yaratabilir.<br />

Arkadaşlar, harita-tapu-kadastro sektörü hepimizindir. <strong>Harita</strong> <strong>Kadastro</strong><br />

Mühendisliği faaliyetinde bulunan herkesin sektörüdür <strong>ve</strong> herkes sorumludur.<br />

Kurumsal olarak <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü<br />

sorumlu olduğu gibi bireyler olarak bizde sorumluyuz <strong>ve</strong> hepimizin söz hakkı<br />

vardır. Kurumsal bir kültürün yaratılması esastır. Kamusal <strong>ve</strong> toplumsal<br />

sorumluluğun bilince çıkarılması <strong>ve</strong> buna uygun pozisyonların alınması<br />

zorunludur. Meslek insanları olarak böyle bir kültürün yaratılması için<br />

çabalamalıyız. Ben şöyle bakamam: “Ne güzel, ne kadar çok iş çıkarıyor<br />

kurum” Hayır, ben mesleki gelecek açısından böyle bakamam. Mesleğine,<br />

kurumuna <strong>ve</strong> geleceğine sahip çıkan nitelikli kadroların yetiştirilmesi gerekir.<br />

Bugün <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü geleceğe dönük projeksiyonunu gözden<br />

geçirmelidir. Dünyada toprağa <strong>ve</strong> kadastroya bakış açısında meydana gelen<br />

gelişmeler, mülkiyetin korunması <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgilendirme amaçlarını içeren<br />

geleneksel kadastronun “Taşınmaz İdaresi”ne doğru yeniden yapılanmasını<br />

zorunlu kılmış, kadastro; çevresel yönetim, sürdürülebilir yaşam, ekonomik <strong>ve</strong><br />

sosyal adalet kavramlarına hizmet eden bir yapıya kavuşmuştur. Bu açıdan<br />

Türkiye kadastrosunun, toprak yönetimi kavramı içinde yeniden<br />

yapılandırılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkürler Sayın Beşiktepe’ye. Değerli<br />

katılımcılar, böylece <strong>panel</strong>imizin sonuna geldik. Son sözü salona <strong>ve</strong>riyorum.<br />

Buyurun Sayın Kamil Aksoy.<br />

D. KAMİL AKSOY- İlyas Beye çok ciddi bir uyarıda bulunacağım. Yıllık<br />

tescil yenilemeyle mesleki denetim çok farklı şeylerdir.<br />

İLYAS ŞEKER- Mesleki denetimi Oda Temsilcimiz yapıyor.<br />

64


KAMİL AKSOY- Mesleki denetim sorusunu yıllık tescil <strong>ve</strong> yenilemeyle<br />

özdeşleştirdiniz gibi geldi de; ikisi farklı şeylerdir. Bunu belirtmek istedim.<br />

Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun Sayın Çelik.<br />

İ. ÖNDER ÇELİK- Bu Hendek projesiyle ilgili birkaç söz etmek istiyorum.<br />

Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, çalışmalarına başlarken <strong>Kadastro</strong><br />

Müdürlüğü’nden öğrendiğimiz kadarıyla 2003’ün 12. ayında tüm kadastro<br />

müdürlükleriyle Genel Müdürlükte toplantı yapıyorlar <strong>ve</strong> yenileme ihalesi işini<br />

konuşuyorlar. Bildiğim kadarıyla ihaleler 6. ayda yapıldı <strong>ve</strong> biz araziye 1<br />

Temmuz itibariyle girmiş olduk. 1 Temmuzda bitki örtüsünün, etrafı tamamen<br />

kapattığı bir süreç olmuştu <strong>ve</strong> Celal Beyin dediği gibi çeşitli zorluklarla<br />

karşılaşıldı <strong>ve</strong> bu çalışma sürecini çok olumsuz bir şekilde etkiledi.<br />

Gördüğüm kadarıyla şimdi <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü biraz daha erken<br />

davranmış durumda, ama yine de bu ihale süreçlerini, mevsimin bitki örtüsünü<br />

gözeterek Ocak <strong>ve</strong>ya Şubat aylarında ihale işlerinin tamamlanması gibi bir<br />

gereklilik var. Bunu şunun için söylüyorum. Örneğin, Akın Bey de söyledi,<br />

geçici görevle gelen arkadaşların aile ortamını da sarsıyor. Bu durum onların<br />

bu kadar uzun bir süre geçici görevle gelmelerinin de önünü kesecek bir<br />

süreçtir. Şöyle tarif edeyim: Bizler, Temmuz itibariyle araziye girdiğimizde<br />

arazinin kapalı olması nedeniyle ekipler 80-90 noktayla dönüyorlardı, bizler<br />

işin sonunda, yapraklar döküldükten, bazı unsurlar çekildikten sonra son<br />

revizyonları yapmak için araziye ekiplerimizi gönderdiğimizde bu nokta<br />

sayıları 118’e çıktı; bu müthiş bir fark <strong>ve</strong> bu bayağı sarsacak bizi.<br />

Bir husus daha, bu yenileme işinin organizasyonunda kadastronun görevli<br />

teknisyen kadrosuyla yüklenicinin kadrolarının birlikte çalışması öngörülmüş,<br />

öyle bir örgü var. Arazi grubu iki teknisyen, yüklenicinin operatörü,<br />

bilirkişiden <strong>ve</strong> onların araziye ulaşımını sağlayan kadrodan oluşuyor. Mesela,<br />

biz Adapazarı’ndaki gibi yaptırmadık, biz ileride bir kargaşa yaşanmaması için<br />

krokiyi de bizzat görevli gelen kadastrocu arkadaşlara tutturduk ki, ileride<br />

sorun yaşanmasın diye. Buna rağmen çizim aşamasına gelindiğinde “Yahu, bu<br />

niye böyle oldu?” gibi sorunlar yaşandı. İyi ki de böyle bir yöntem seçmişiz.<br />

Çünkü öteki türlü “sizin krokiciniz bu hatayı yaptı, ben buna niye imza<br />

atayım?” durumlarla karşılaşmak söz konusu olabilirdi.<br />

Çalışma kültürü farklılığı var. Özel sektörün elemanları şuna koşullanmış: Özel<br />

sektörün ayakta kalabilmesi için, iş üretebilmesi için özel sektörün sabah 08.00<br />

dediğimizde arazide olması lazım. Bize gelen görevli teknisyen arkadaşlar<br />

bulundukları yerde, kadastro müdürlüğünde günde 1-2 aplikasyon gibi bir iş<br />

65


süreçleri olduğu için bizim günde 400 noktaya ulaşacak çalışma temposuna<br />

ayak uyduramamaları söz konusu oldu. Onun için bu proje kapsamındaki 8<br />

aylık süreyi kısaltacak süreç şu olmalı: <strong>Harita</strong>cılar, yani özel sektör<br />

yüklenicinin elemanları araziye çıkmalı, nirengisine uygun yeri tespit etmeli <strong>ve</strong><br />

arazideki tüm detayları ölçmeli, tüm detaylar ölçüldükten <strong>ve</strong> bir harita ortaya<br />

çıktıktan sonra <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne bağlı teknisyen arkadaşlar<br />

görevlendirilmeli. Bu şekilde 8 aylık süre daha da kısaltacaktır. Bizim<br />

arazideki tüm detayları işlediğimiz paftalar üzerinden sınırlandırmaya<br />

çıkmalılar. Böylesi bir örgü, bu işleri hem hızlandıracaktır, hem projenin de<br />

bütünü açısından, işin başlangıcı <strong>ve</strong> sonunu da daha aşağılara çekecektir.<br />

Teşekkür ederim.<br />

OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkürler. Son söz salonundur hakkı da bitmiş<br />

oldu böylece. Ben artık <strong>panel</strong>i kapatmak göreviyle karşı karşıyayım.<br />

Şubemizin bu <strong>panel</strong>i düzenlemesindeki amaç, tartışmaktı; kanımca tartıştık. İlle<br />

de bazı sonuçların çıkması değildi, ama yetkililer, herkes üzerine düşen görev<br />

çerçe<strong>ve</strong>sinde bazı sonuçları buradan çıkaracaktır. Tabii Odamızın hedefi<br />

tartışmayı bu salonda bırakmak değil, bir ay sonra yapılacak olan Deprem<br />

Sempozyumunda buradaki konular çerçe<strong>ve</strong>sinde biraz daha olgunlaşmış bazı<br />

tartışmaları Deprem Sempozyumunda gerçekleştirmek, oradan da kurultaya<br />

doğru taşımak. Belki ondan sonra sözü edilen çözümlere doğru yönelebiliriz.<br />

Değerli meslektaşlar, son sözüm şu: Türkiye kadastrosunun yüzde 60’ının<br />

yenilenmesi gerektiği artık resmi bir <strong>ve</strong>ridir. Türkiye kadastrosunun yüzde<br />

60’ının yenilenmesi gerekiyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte, Tapu <strong>ve</strong><br />

<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü <strong>ve</strong> özel sektörümüzü bu anlamda yeni görevler<br />

bekliyor. 20 yıllık bir Yenileme Yasamız vardı, uygulanamadı. Üzerine Atilla<br />

Beyin dediği gibi 590 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 1-2 küçük açılım<br />

<strong>ve</strong>rici değişiklikle bu ihaleler gerçekleşti. Demek ki bizim bazı uygulanmayan<br />

yasalarımızı edinilen bu deneyimler çerçe<strong>ve</strong>sinde günün koşullarına göre<br />

yeniden kaleme almamız gerekiyor.<br />

Son sözlerle kişisel önerim şu: Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün, Bölge<br />

Müdürlüğü, kontrol mühendisleri, il müdürlerimiz de aramızda, Tapu <strong>Kadastro</strong><br />

Genel Müdürlüğü’nün yeni süreçlerde bence daha katılımcı davranması<br />

gerekiyor. Bu kurallar oluşturulurken, bu yasalar yapılırken, yeni kurallar<br />

konulurken bence aslında Türkiye’nin geleceğiyle ilgili yeni projelere karar<br />

<strong>ve</strong>rirken, karar süreçlerinde sektöre açılması gerekiyor. Tartışarak<br />

olgunlaştırılmış kararlar, tartışarak olgunlaştırılmış hukuksal metinler kanımca<br />

sektör tarafından daha iyi benimsenecektir, daha fazla kabul görecektir. Yoksa<br />

enerjilerimizi küçük bazı değişiklikler üzerine değil, kanımca <strong>Kadastro</strong> Genel<br />

66


Müdürlüğü’nün faaliyetleri alanında olduğu kadar, küçük yasal değişiklikler<br />

yapmak üzerine değil, sektör genelinde de değişim üzerine kurmalıyız. Bu<br />

yasal altlıklarımızı değiştirmeliyiz <strong>ve</strong> geleceğin haritacıları, geleceğin<br />

mekansal <strong>ve</strong>ri üreticileri olmalıyız.<br />

Bu duygularla, katıldığınız için sizlere Odamız adına teşekkür ediyorum <strong>ve</strong><br />

<strong>panel</strong>i kapatıyorum. Teşekkürler.<br />

67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!