Best Dergisi - Kasım 2014 - “Başka bir mimari mümkün”

More documents

Recommendations

Info

≥ SEKTÖRDEN İstanbul’un yapılaşması hakkında ne düşünüyorsunuz? İstanbul’u çevreci bir kent haline getirmek mümkün mü sizce? İstanbul neredeyse Yunanistan’ın iki misli nüfusu olan bir profitopolistir. Nüfusu pompalayan yağmaya açılmış bir anlayışa teslim olmuştur. Dünyada bu ölçekte başka bir şehir var ise de ben bilmiyorum. Böyle bir şehre hiçbir servisin yetmeyeceği aşikardır. Fatih İstanbul’u fethettiğinde nüfusu 300 bindi. Önemli araştırmacı Mimar Stefanos Yerasimos’un nüfus araştırmalarına dayanarak veriyorum bu bilgileri, Fatih bu sayının 150 binini tutarak 150 binini de atarak nüfusu 500 bine çıkaracak mecburi göçler yarattı. Bu nüfus, cumhuriyetin kurulmasından sonra demokratikleşme çabalarıyla beraber yağmaya açılmasıyla dağı taşı altın bir şehir haline geldi. İstanbul sadece tarihi kültür ve sanat kenti olmanın yükünü çekebilirdi. Ama öyle olmadı. Tüm eğitim kurumları, tüm sanayi, tüm ticaret ve her türlü kara paraya davetiye çıkarıldığında dengesi bozuldu. Bir suç şehridir artık İstanbul. İmarsız yapılaşmanın imarlı yapılardan daha fazla olduğu bir şehir… Tarihi kültüre saygılı davranılabilseydi sürdürülebilirlik oradan başlasaydı, daha tutucu davranabilseydik, bugün çok daha çevreci bir şehirde yaşıyor olabilecektik. Türkiye’deki hakim mimari anlayış sizce nedir? Bu anlayışlarda gördüğünüz yanlışlıkları bizimle paylaşır mısınız? Yüzde altmış imarsız yapıları söz konusu yapmadan geriye kalan yapılardaki mimari plüralizmin sorunlarını tartışmaya varım. Orada da durum şu: Mimarlar tamamen berbat imar kanunları ile müşteri talepleri arasında sıkışıp kalmışlardır. Mimari bir iklimden söz edebilmek mümkün değil. En iyi mimarların bile mimari yapamamasının sebebi budur. Tabi bir de en iyi mimarların bile Tarlabaşı gibi projelerde can-ı gönülden yer almaları, iktidara yakın durma çabaları gibi hayal kırıcı örnekler var. Mimari çözüm üretmek için sipariş bekleyen bir kuşağın süratle evrilmesini diliyorum. Sadece İstanbul değil, İstanbul dışındaki tüm heybetli Anadolu kentlerinin ve daha küçük ölçekteki özgün kasabaların bu şekilde betonarme uygarlığına yenik düştüğünü görüyoruz. LEED, BREEAM gibi sertifikaların Türkiye’deki yeri ve öneminden bahsedebilir misiniz? LEED ve BREEAM sertifikaları, şüphesiz bir ilerlemeye işaret ediyor. Bir standart olmasını, sertifikasız bina kalmamasını dilerdim. Tasarım ve projeyi hayata geçirme aşamalarında en çok hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Proje esastır başlangıç olarak. Hayata geçirmekteki en büyük zorluk ise projenin bütçesidir. Bir projeyi gerçekleştiren bütçedir aslında. Bu yüzden cam - cephe binalar 56 BEST
≥ SEKTÖRDEN sadece Hudson da değil, dünyanın her yerinde yetişebilecek münbit topraklar buldular. Mimarlar açısından yarışmaların önemi nedir? Kendi deneyiminizden ve ödüllerinizden bahsedebilir misiniz? Jüriye bağlı olarak bir yarışma yoluyla proje elde etmek yine de en az sakıncalı yollardan biri olmalı diye düşünüyorum. Her ne kadar müellifi değilsem de, künyesinde içmimar olarak ismim geçtiği için, rölasyonlarımı göstermesi açısından, bir ucundan dahil olduğum, 1990 yılında birincilik kazanan, yukarda Yıldız Sarayı aşağıda Çırağan ve Dolmabahçe Sarayı sınırları içindeki üçgen alan için yapılan projeden bahsetmek isterim. Şehrin önemli bir parçasına düzen getirmesi açısından ve uygulama şansının yüksek olması (kabil-i tatbik) nitelikleriyle de önemliydi ama verilen birincilik ödülü ve fikir projesini temsilen bir miktar paranın dışında bu alanın müelliflerinin fikri ve müsaadesi olmadan, defalarca müdahaleler oldu ve projeler üretildi. Ve hatta yapıldı. İnternete girdiğinizde bu üretilen projelerin bizim projelerimizin fikrini kullandığına dair, dahil olmadığımız tartışmalar açıldığını göreceksiniz. Son seçimlerden sonra Beşiktaş Belediyesi’ni arayarak proje sunuşu için yeni başkandan bir randevu istemiştim. Halen bir arayan soran olmadı. Şimdi çok pişmanım. Muhtemelen ‘Sultanın ayağına gelen bilgi değil, sultanın ayağına gittiği bilgi değerlidir.’ diye düşünmüş olmalılar. Yatırımcı ve mimar ilişkisi hakkında neler söylersiniz? Yatırımcı ve mimar birlikteliği iyi işlemiyor. Gençlere tek öğüdüm; bir fikirleri varsa sipariş beklemeden yapmalarıdır. Disiplinler arası koordinasyona ilişkin değerlendirmeleriniz neler? Kendi deneyimlerim belki iyi örnek olamayabilir ama her zaman büyük bir meslek konforu yaşadığım için mutluyum. Teknoloji ve malzeme seçiminin mimariye etkilerini nasıl yorumluyorsunuz? Teknoloji tasarlıyoruz bugün ve malzeme seçimi dolaysız olarak mimariyi oluşturuyor. Bu bakımdan malzemeye çok dikkat etmek lazım. Alternatif mimari malzemeden doğacak. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde değerlendirdiğinizde, mimarlığın geleceğine ilişkin neler söyleyebilirsiniz? Dünya ve Türkiye çok farklı yönlerde ilerliyor. Hiçbir kesişme noktası görmüyorum. Mimarlık sektörüne yönelik fütüristik yaklaşımların sergilenebileceği bir sempozyum fikrine samimiyetle yaklaşırdım. Önümüzdeki günlerde hayata geçmesi planlanan projeleriniz hangileri? Söylemlerime bakarak anlayacağınız üzere; daha az sipariş bekleyerek, kendi projelerimi bu söylemlere uygun olarak geliştirmeye çalışacağım. Başka bir mimari mümkün. 58 BEST
Page 1 and 2: BİNA ELEKTRİK, ELEKTRONİK, MEKAN
Page 3: projenin bir çatışma değil uzla

Best Dergisi - Kasım 2014 - “Başka bir mimari mümkün”

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?