You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Olmazcılık İnançsızlıktır<br />
Devrimcilik İnanmaktır<br />
Öncelikle de her şeyi yapabileceğimize,<br />
bilmediklerimizi öğreneceğimize,<br />
her tür engeli aşabileceğimize<br />
inanmaktır.<br />
"Kimse yok" demek yerine "ben<br />
varsam hareket vardır" demektir.<br />
"Deneyimim yok" "yetemiyorum"<br />
demek yerine "bilmiyorum ama öğrenirim"<br />
demektir.<br />
Çünkü biz diyalektik materyalizme<br />
inanırız.<br />
MATERYALİZM: NESNEL GER-<br />
ÇEKLİĞİ KAVRAMAKTIR.<br />
DİYALEKTİK: ÇELİŞKİLERİ<br />
KAVRAMAKTIR.<br />
Çelişkiyi kavramak demek; kötünün<br />
iyiye, olumsuzun olumluya dönüşebileceğine<br />
inanmak demektir.<br />
Böyle düşünerek adım atanlar hem<br />
bilmediklerini öğrenerek devrimciliklerini<br />
hem de devrimi büyütürler.<br />
Kahramanımız İbrahim Çuhadar'a<br />
"Şehitliğimi yaşamın içinde örgütledim"<br />
dedirten bu düşünce tarzıdır.<br />
Her koşulda devrimde, devrimcilikte ısrardır.<br />
Eksik yaptığında da, güçlüklerle<br />
karşılaştığında da "olmuyor" diye bırakmamaktır.<br />
Vazgeçmemektir. Sadece vazgeçmeyenlerin<br />
kazandığını bilmektir.<br />
Eğer her koşulda mücadeleyi yükseltmenin,<br />
devrimi ve devrimciliği<br />
büyütmenin altın bir anahtarı aranıyorsa<br />
işte anahtar budur. Olmazı olur kılma<br />
anlayışıdır. Beynini bu anlayışla donatanları,<br />
yaşayanları, direnenleri, savaşanları,<br />
örgütlenenleri hiçbir güç<br />
yenemez, hiçbir engel durduramaz.<br />
Emperyalistler ve yönünü düzene<br />
dönenler yıllardır papağan gibi "Emperyalizm<br />
değişti" yalanını tekrarlıyorlar.<br />
Halkların kurtuluşunun devrimle<br />
değil, "uzlaşma" ile sağlanacağını söylüyorlar.<br />
Oysa gerçekler ortada. Emperyalizm<br />
değişmemiş, aksine daha da<br />
vahşileşmiştir. Halkların kurtuluşunun<br />
uzlaşma ile değil, devrim ve sosyalizmle<br />
sağlanacağı bilimsel bir gerçek<br />
ve tarihsel bir zorunluluktur. Bu zorunluluk<br />
ise olmazlar olur kılınarak gerçeğe<br />
dönüştürülür. Devrimler ve halkların<br />
mücadale tarihi bunun örnekleriyle<br />
doludur.<br />
Örneğin Lenin önderliğinde Bolşevikler<br />
devrimi döneklerin, kaçkınların<br />
sızlanmalarına aldırmadan, olmazlarına<br />
takılmadan büyük bir cüretle örgütlemişlerdir.<br />
Emperyalist savaşı halkların<br />
kurtuluş savaşına çevirmiş, çarlığı<br />
yıkmış ve iktidarı alarak yüzyılların<br />
düşü sosyalizmi gerçeğe dönüştürmüştür.<br />
Mao, "Çin devrimi ayaklanma ile<br />
değil, Halk savaşı ile zafere ulaşacaktır."<br />
dediğinde "olmaz" denmiş, karşı<br />
çıkılmıştır. Kuomintang ordusuyla<br />
üzerine yürümüştür. Ama Mao vazgeçmemiş,<br />
Halk savaşının doğruluğunu<br />
ve zorunluluğunu 3,5 yıla yakın süren<br />
ve çatışa çatışa binlerce kilometre<br />
yolun katedildiği Uzun <strong>Yürüyüş</strong>’te<br />
somutlamıştır. Onbinlerce kayıp vermesine<br />
rağmen yürüyüş devam etmiştir.<br />
Tarihimiz de farklı değildir. 60 yıllık<br />
reformist-revizyonist geleneğin<br />
parçalanıp devrimin yolunun netleştirilmesinden<br />
tasfiyeciliğin altedilmesine,<br />
faşist işgallerin kırılmasından cuntaya<br />
karşı direnişe, Atılım döneminden<br />
bugüne attığımız her adımı, yarattığımız<br />
her geleneği olmazları reddederek<br />
başardık.<br />
Sol, cuntanın teröründen korunmak<br />
için geri çekilip mülteciliği seçerken,<br />
biz cuntanın programını bozmak<br />
için gücümüz oranında mücadeleyi<br />
sürdürmeyi seçtik. Devrim için yapılması<br />
gereken buydu. Ve "Taviz vermez"<br />
dedikleri cuntanın karşısına bedenlerimizle<br />
dikildik. "Siyasi intihar"<br />
dedikleri ölüm orucu direnişini örgütledik.<br />
Devrimci tutsakları teslim almak<br />
için gündeme getirilen Tek Tip Elbise<br />
saldırısını püskürttük.<br />
"Tarihin sonu"nun ilan edildiği<br />
90'lı yıllarda Atılım'la tarihi kanımızla<br />
yazmaya devam ettik. Silahlı savaşı<br />
yükselterek, hesap sorarak, "öldü" denilen<br />
sosyalizmin bayrağını dalgalandırdık.<br />
Unutturulmaya çalışılan devrimi<br />
ve devrimciliği herkesin gündemine<br />
soktuk. Kurtuluşun emperyalizm ve<br />
oligarşi ile uzlaşılarak değil savaşılarak,<br />
devrimle sağlanacağını ortaya<br />
koyduk. "Düşük" denilen mücadeleyi<br />
yükseltmenin, "yok" denilen olanakları<br />
bulmanın, "hazır değil" denilen insanları,<br />
kitleleri hazır hale getirmenin<br />
mümkün olduğunu gösterdik. Pratiğimizle<br />
düşmanı olduğu kadar, solu da<br />
sarstık. Savrulmayı yavaşlattık. Kimi<br />
silahlı mücadeleyi gündemine aldı,<br />
tartıştı. Kimi silahlı birimler oluşturdu...<br />
Tecrit saldırısı başladığında da farklı<br />
olmadı. Sol baştan direnmenin değil,<br />
"devlet çok kararlı" diyerek direnmemenin<br />
yollarını aradı. Devrimi değil,<br />
"kaymak tabakayı koruma"yı seçti.<br />
Burnumuzun sürtülmesini bekledi. Biz<br />
ise cüretle, fedayla direnerek devrimci<br />
iradenin yenilmezliğini, her şeye rağmen<br />
direnmenin ve zaferin mümkün olduğunu<br />
Büyük Direniş ile bir kez<br />
daha gösterdik. Feda kültürünü halklaştırarak<br />
devrimi büyüttük.<br />
Bu inanç ve cüreti kitlelere taşıdık.<br />
"Tek kişilik" örnek direnişler yarattık.<br />
On binleri, yüz binleri "Bağımsız Türkiye"<br />
şiarı etrafında biraraya getirdik.<br />
"Milyonları Örgütleyeceğiz" hedefine<br />
dönüştürdük.<br />
Oligarşi her yeri kameralarla donatarak,<br />
açık-gizli dinlemeleri yaygınlaştırarak,<br />
halk düşmanlarına koruma<br />
ordusu tahsis ederek beyinlerdeki<br />
olmazcılığı körüklüyor. Her yeri gözlüyorum,<br />
konuşmaları dinliyorum, yapılanları<br />
izliyorum... faaliyet yürütemez,<br />
eylem yapamaz, hesap soramazsınız diyor.<br />
Bu yaygaraya teslim olmadık.<br />
Cüret, feda ve yaratıcılıkla göz önünde<br />
görünmez olmanın, her türlü faaliyeti<br />
sürdürmenin, hesap sormanın, eylem<br />
yapmanın mümkün olduğunu yine<br />
pratiğimizle ortaya koyduk.<br />
Hiç kuşkumuz yok ki, İbrahimlerin,<br />
Alişanların izinden yürüyerek yükselttiğimiz<br />
savaşın etkisi yine sarsıcı ve<br />
saflaştırıcı olacaktır. Oligarşinin aczini,<br />
çaresizliğini tüm çıplaklığıyla ortaya<br />
seriyoruz. Geriletilmeye, yok edilmeye<br />
çalışılan silahlı mücadelenin, devrimciliğin<br />
meşruluğunu, zorunluluğunu<br />
ortaya koyuyoruz. Taleplerin nasıl<br />
alınacağını, tepkilerin nereye yönlendirileceğini,<br />
hesabın kimlerden, nasıl<br />
sorulacağını gösteriyoruz.<br />
Kendimizi her yönüyle savaşa hazır<br />
hale getirmeliyiz. Öncelikle de her<br />
türlü "yok"u, "olmaz"ı beynimizden,<br />
Sayı: 365<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
19 Mayıs<br />
2013<br />
ZULÜMLE HALKI TESLİM ALMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ!<br />
31