25.11.2014 Views

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

אא <br />

א den‘ אא <br />

א <br />

’a kadar farklı seviyelerde hep bu îcâz hakikatinin<br />

nümâyân olduğu görülür. Ne var ki, biz şimdilik<br />

konunun hususiyeti açısından belâgat erbabınca da<br />

üzerinde durulmuş bir-iki örnekle iktifa etmeyi düşünüyoruz.<br />

Meselâ; A’râf sûre-i celîlesindeki<br />

אא <br />

<br />

א <br />

<br />

א <br />

<br />

“Sen her zaman bağışlama (afv u safh) yolunu tut, iyiliği<br />

emret ve cahillerle uğraşmaktan uzak dur.” (A’râf sûresi,<br />

7/199) ferman-ı sübhânîsi üç cümleden ibaret olduğu<br />

hâlde mehâsin-i ahlâkın bütün disiplinlerini câmi bir<br />

beyan harikasıdır. Evet, bu engin beyan içinde bağışlama<br />

ahlâkı, iyilik ve güzellik düşüncesini yaşayıp<br />

yaşatma kararlılığı, bilgisiz ve densiz insanlarla tartışmalara<br />

girmeme ciddiyeti, demagoji ve diyalektiklerle<br />

faydasız dalaşmalarda bulunmama vakarı… türünden<br />

pek çok hususun hemen hepsini bir solukta ifade<br />

etme gibi bir câmiiyyet söz konusudur.<br />

Üzerinde durulan âyetlerden biri de Bakara sûre-i<br />

celîlesindeki א <br />

אא <br />

כ “Kısasta sizin için hayat<br />

vardır.” (Bakara sûresi, 2/179) âyet-i câmiasıdır. Arap<br />

beliğlerinin, bu mazmunu ifade adına ortaya attıkları<br />

en parlak örnek א “Öldürmek öldürmeyi ortadan<br />

kaldırır.” sözcüğü olmuştur. Beyan üstadlarının<br />

bu konudaki mütalaaları bir yana, bizim gibi sıradan<br />

insanların nazarında bile Kur’ân’ın beyanı karşısında<br />

bu ifadenin ne kadar sönük kaldığı açıktır.<br />

Her şeyden evvel bu sözde א kelimesi tekerrür<br />

etmektedir ki, buna kelimenin iç mûsıkîsi de inzimam<br />

edince hiss-i selim ve zevk-i selime aykırı olduğu<br />

hemen hissedilir. Âyette ise mevzuun ve mazmunun<br />

özünü aksettiren o engin iç mûsıkî ile beraber<br />

böyle bir tekrar söz konusu değildir.<br />

Sâniyen, “katl, katli ortadan kaldırır” yaklaşımı<br />

yanlıştır; zira her öldürme öldürmeyi önlemez/önleyemez;<br />

hatta bazen öldürme, peşi peşine öldürmeler<br />

fasit dairesi bile oluşturabilir.<br />

Sâlisen, âyetteki א ve אא kelimeleri, Kur’ân’ın<br />

iç mûsıkîsi açısından gayet latîf düşmesine mukabil,<br />

א ifadesinde kulağı ve hiss-i selimi tırmalayan<br />

bir ses söz konusudur.<br />

Râbian, âyette herhangi bir hazif mevcut olmadığı<br />

hâlde burada<br />

כ‏])‏ <br />

א] אא‏]‏ <br />

‏(א ] <br />

hazfedilmiş ibarelerin mevcudiyeti bahis mevzuudur.<br />

Hâmisen, âyette kısas sonucuyla hayat arasında bir<br />

tıbâk mevcut olmasına karşılık, nazire olarak ortaya<br />

konan ifadede böyle bir husus mevcut değildir.<br />

Sâdisen, âyetteki kısas kelimesi öldürmenin berisinde<br />

daha küçük cinayetleri de kapsamasına mukabil,<br />

nazirede ise bunlara, delâletin hiçbir şekliyle işaret<br />

söz konusu değildir.<br />

Bu konuda üçüncü bir örnek olarak İhlâs sûre-i<br />

celîlesi üzerinde de durulabilir. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-<br />

Beyan’ın pek çok yerinde îcâz vurgusunda bulunan<br />

Bediüzzaman Hazretleri bu sûre ile alâkalı da şunları<br />

söyler: Çok kısa olan İhlâs sûre-i celîlesinde üç<br />

müspet, üç de menfî cümle mevcuttur. Sûre, bu altı<br />

cümle ile altı mertebe tevhidi ifade ve ilanın yanında<br />

o kadar da şirk envaını reddetmektedir.<br />

Bu konuyla alâkalı Yirmi Beşinci Söz’deki o bahse<br />

bakılabilir. Aslında o Hazret’in “İşârâtü’l-İ’câz” kitabı,<br />

Kur’ân’daki bu tür cezâlet-i beyan örnekleri adına<br />

mutlaka mütalaa edilmesi gerekli bir şaheser mahiyetindedir.<br />

Diğer bir misal olarak, bütün şerlerin ve hayırların<br />

özetini ihtiva eden<br />

א <br />

א <br />

א <br />

א <br />

א <br />

א <br />

א <br />

כ א <br />

אא <br />

“Şüphesiz Allah adalet ve istikameti, en engin mânâsıyla<br />

ihsanı ve yakınlarına iyilikte bulunmayı emreder; hayâsızlığı,<br />

çirkin ve nâhoş işleri, zulüm ve tecavüzü de yasaklar.” (Nahl<br />

sûresi, 16/90) âyet-i kerimesi de îcâz açısından üzerinde<br />

durulan veciz beyanlardandır.<br />

Kur’ân-ı Mübin’de benzer îcâz türünün onlarcasını<br />

göstermek mümkündür; ancak konunun hususiyeti<br />

bu enginlikteki bir tahlile müsait olmadığından<br />

biz de mecburen çerçeveyi dar tutmak zorundayız.<br />

Burada meseleyi noktalayarak bir-iki örnekle îcâz-ı<br />

hazf’e geçmek, birkaç âyet-i kerime ile ona da temas<br />

ettikten sonra ayrı bir beyan sultanlığını işaretlemek<br />

istiyoruz.<br />

Belâgat âlimlerinin ifadelerine göre “îcâz-ı hazf”;<br />

kelâmın bazı kısımlarının, onlara delâlet edecek lâfzî<br />

veya mânevî bir karîne bırakılarak hazfedilmesi yani<br />

zikredilmemesidir. Hazfedilen bir harf olabildiği gibi,<br />

bazen bir kelime ve bir cümle de olabilir. Kur’ân-ı<br />

Mu’cizü’l-Beyan’da bu tür hazfin de onlarca örneğini<br />

göstermek mümkündür.<br />

Meselâ, א <br />

כ <br />

“Ben iffetsiz biri değilim.” (Meryem<br />

sûresi, 19/20) Burada כ olacakken harfi hazfedilmiştir.<br />

İfadenin bu şekilde vârid olması, o esnadaki<br />

konjonktüre ve heyecan hâline fevkalâde uygun düşmektedir.<br />

Bir başka misal olarak: <br />

אכ <br />

כ <br />

<br />

“Size<br />

analarınızla evlenmek haram kılınmıştır.” (Nisâ sûresi,<br />

4/23) âyetinde, evlenmek mânâsına gelen אכ keli-<br />

YENİ ÜMİT DERGİSİ | 3

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!