02.01.2015 Views

BİZ CEPHELİYİZ UZLAŞMAYACAĞIZ - Yürüyüş

BİZ CEPHELİYİZ UZLAŞMAYACAĞIZ - Yürüyüş

BİZ CEPHELİYİZ UZLAŞMAYACAĞIZ - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yaptılar: ÇÜRÜDÜLER. Bugün onlara<br />

katılanlar 19 Aralık ve sonrasında<br />

direniş saflarını terk edenlerdir.<br />

Zeki Bingöl’ün itiraf ettiği gibi<br />

19 Aralık Cehpe’yi yok etmek için<br />

yapıldı.<br />

Kendi itiraflarıydı yine: Kıbrıs’tan<br />

sonra en büyük operasyondu. Oligarşinin<br />

bu gücü karşısında Cephe’nin<br />

direnişi kırılacaktı.<br />

19 Aralık katliam saldırısı boyunca<br />

düşman bir taraftan en vahşi<br />

saldırılarını yaparken bir taraftan<br />

da sürekli megafonlardan “Teslim<br />

olun” çağrısı yaptı. Saatlerce, günlerce<br />

en vahşi yöntemlerle katlederken<br />

bir taraftan da “teslim olma”<br />

kapısını açık tuttu. “Ya ölürsünüz<br />

ya teslim olursunuz” dedi. Kurşunlar,<br />

bombalar yağdırıken, kimyasal gazlarla<br />

diri diri yakarken “teslim olun”<br />

çağrılarıyla bizim yaşamımız üzerinde<br />

uzlaşma arayışı içinde oldu.<br />

“Yaşam kutsaldır” teraneleri okuyanların<br />

bu durumda yapacağı koşulsuz<br />

eller havada teslim olmak<br />

olurdu. Ama tarih öyle yazılmıyor.<br />

Oligarşinin tüm çabası öyle bir tabloyu<br />

yaratmaktı. AMA 20 HAPİS-<br />

HANEDE TEK BİR CEPHELİ’Yİ<br />

ELLERİ HAVADA TESLİM ALA-<br />

MADI.<br />

Uzlaşmak teslimiyettir. Düşmanla<br />

hiçbir koşulda uzlaşmadık. Tam tersine<br />

feda eylemlerimizle düşmanın<br />

ölümle teslim alma saldırısını boşa<br />

çıkarttık.<br />

Oligarşi için bu saldırı son saldırı<br />

olacaktı. Bu katliamla bizi bitirecekti.<br />

19 Aralık’ın sabahında İçişleri Bakanı<br />

Sadettin Tantan, "Asıl amaç ölüm<br />

oruçlarını bitirmek değil, onun yanında<br />

devletin otoritesini sağlamaktır."<br />

demişti. Başbakan Ecevit,<br />

"Devletle baş edilemeyeceğini anlamış<br />

olmalılar... Hapishanelerde<br />

devlet otoritesi tesis edilmiştir."<br />

açıklamasını yapmıştı. Oligarşi için<br />

erken zafer ilanıydı. Sevinçlerini bir<br />

kez daha kursaklarında bıraktık.<br />

19 Aralık, bir seferde 24 şehitle<br />

tarihimizdeki en büyük katliamdı.<br />

Ancak bir ilk değildi. Tarihimiz oligarşinin<br />

imha saldırıları karşısında<br />

direnişlerle yazıldı. 12 Temmuzlar’ı<br />

17 Nisanlar’ı yaşadık. Bir gecede<br />

neredeyse tüm Merkez Komitemiz<br />

katledildi. Ama biz bu süreçlerden<br />

de zaferle çıktık. Çünkü onar onar<br />

katledildik ama teslim olmadık. Kuşatıldığımız<br />

her üstte, direniş destanları<br />

yırattık. Dünyada sosyalist devletler<br />

yıkılırken, silahlı mücadele veren<br />

devrimci, ulusal kurtuluş örgütleri<br />

bir bir silah bırakırken biz kuşatma<br />

altında sosyalizmin bayrağını dalgalandırdık.<br />

Öldük ama yenilmedik.<br />

Direnerek, çatışarak şehit düşmenin<br />

yenilmek olmadığını anlamayanlar<br />

“polisle düello” yaptığımızı<br />

söylediler. “Bir kadro kolay<br />

mı yetişir” diyorlardı. Utanmazca<br />

bizim, “boşu boşuna kadroları harcadığımız”<br />

söylendi. Bizi çok düşündüklerinden<br />

mi Hayır. Aynı sözlerle<br />

düşman da saldırıyordu.<br />

Bunlar burjuvazinin pespaye düşünceleridir.<br />

Reformizm, kendi direnmemesinin,<br />

teslimiyetinin gerekçesi<br />

yapıyordu bu düşünceleri. Oysa<br />

dünyanın her tarafında direnmekle<br />

teslim olmanın halklar nezdindeki<br />

karşılığı bellidir. Dünyanın her tarafında<br />

son sözü direnenler söylemiştir.<br />

Teslim olmayanlar asla ölmez.<br />

Teslim olanlarsa fiziken yaşasalarda<br />

gerçekte yaşayan ölülerdir.<br />

"En değerli önder kadrolarımızı,<br />

savaşçılarımızı şehit verdik. İhanetlere<br />

uğradık. Sessiz kaldığımız, aktif<br />

olmadığımız süreçler oldu.(....)<br />

Savaşımız, kararlılığımız, saflarımız<br />

büyümeye devam etti.<br />

Ne düşman ne de sol bizim gerçeğimizi<br />

tarihimizi, yarattığımız gelenekleri<br />

ve bu değerlerimizi ne pahasına<br />

yarattığımızı anlayamadığı,<br />

anlamak istemediği için hep bir ağızdan<br />

"Yok oldular" veya "Bir daha<br />

ayağa kalkamazlar" sözleri açık ya<br />

da gizli sıkça söylediler. Bu yüzeysel<br />

tespitlerde bulunanlar, kendi mücadelelerini<br />

başkalarının yok olması<br />

üzerine tasarlayanlar tarih kanla<br />

yazılır gerçeğini unutmuş veya buna<br />

inanmayanlardır."<br />

Devrimcilik adına, sol, sosyalistlik,<br />

komünistlik adına şu düşünceler<br />

savunuldu ve savunuluyor: Demokrasi<br />

Avrupa'dan bekleniyor. Dünya<br />

halklarının baş düşmanı Amerika’nın<br />

halklara özgürlük, demokrasi getireceği<br />

savunuluyor. Devrimciyim,<br />

sosyalistim, komünistim, diyor. Ama<br />

devrim için, sosyalizm için, komünizm<br />

için mücadele etmiyor. Devrimsiz<br />

faşist düzende demokrasi hayalleri<br />

kuruluyor. Devrim iddiasını,<br />

inancını yitirmiş, halkın gücüne inanmayan<br />

reformist sol, oportünizim,<br />

Kürt milliyetçi hareket politikada<br />

kendi gücüne değil, başka güçlere<br />

bel bağladılar. Kah Özal'a inandılar,<br />

kah MGK'ya, kah Boyner'e, kah Yılmaz'a,<br />

kah TÜSİAD'ta demokratlık<br />

keşfettiler. Kürt Milliyetçileri<br />

MHP'den bile Kürt sorununun çözümünü<br />

bekledi.<br />

Bugün AKP kendi politikalarına<br />

hizmet etmeyen halkın tüm kesimlerine<br />

saldırıyor. AKP’yi bu duruma<br />

getiren onu kitlelerin nezdinde meşrulaştıran<br />

büyük oranda reformizm,<br />

ve Kürt sorununun çözümünü<br />

AKP’de gören Kürt milliyetçiliğinin<br />

politikalarıdır.<br />

Oligarşi bizi de hep düzen içine<br />

çekmeye çalıştı. İnfazlar, kayıplarla,<br />

katliamlarla, işkencelerle, on yılları<br />

ulan tutuklamalarla bunu yapmaya<br />

çalıştı. 19 Aralık’la bunu yapmaya<br />

çalıştı. 19 Aralık sonrasında Büyük<br />

Direniş boyunca bunu yapmaya çalıştı.<br />

Dayı 2002 yılbaşı mesajında bu<br />

konuda bize şöyle demişti: “Bugün<br />

egemenler esas olarak ideolojik olarak<br />

bizi teslim almak istiyorlar. Günün<br />

her saatinde, yaşamda, işkencede,<br />

hapiste ideolojik olarak bizi yok<br />

etmek istiyorlar. ‘Halk kitlelerini bireyselleştirdik,<br />

açlıkla başbaşa bıraktık.<br />

Zulümle örgütlülüklerini büyük<br />

ölçüde dağıttık. Ama devrimciler varoldukça,<br />

onları ideolojik olarak teslim<br />

alamadıkça, yeniden kitleleri örgütleyecekler,<br />

yeniden devrimi dayatacaklar’<br />

şeklinde düşünüyorlar.<br />

Bunun için “öncelikle devrimcileri<br />

yok etmeliyiz, bireyselleştirmeliyiz.<br />

Birbirlerine ihanet ettirmeliyiz. Sistem<br />

içine çekmeliyiz. Sistem içi solculuğu<br />

öğretmeliyiz’ diye düşünüyorlar. (...)<br />

8<br />

01 Ocak 2012 / Sayı:17<br />

<strong>BİZ</strong> <strong>CEPHELİYİZ</strong> <strong>UZLAŞMAYACAĞIZ</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!