14.01.2015 Views

marketing europe & anatolia - Eksantrik Prodüksiyon

marketing europe & anatolia - Eksantrik Prodüksiyon

marketing europe & anatolia - Eksantrik Prodüksiyon

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>marketing</strong><br />

Tarih: Haziran 2013 Sayı: 20<br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

kelebeğin fırtınası<br />

Reklamın içine<br />

tükürmüşler...<br />

retorik<br />

Gezi Parkı’nı<br />

doğru anlamak...<br />

Bize her yer<br />

Gezi Parkı


İçindekiler<br />

<strong>marketing</strong><br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Sayı: 20 Tarih: Haziran 2013<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

<strong>Eksantrik</strong> Film <strong>Prodüksiyon</strong> Reklam ve<br />

Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />

e-mail: eksantrik@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Genel Yayın Yönetmeni ve<br />

Sorumlu Yazı İşler Müdürü<br />

Elvin Ekşioğlu<br />

e-mail: elvin@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Haber ve Fotoğraflar<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Argun Albayrak<br />

Nurgül Eryıldır Günay<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

Seval Duban<br />

Ekim Sölemez<br />

Danışman<br />

Abdullah Ekşioğlu<br />

İlan Rezervasyon<br />

Melis Deniz<br />

Yayın Türü<br />

Süreli Yayın<br />

Yönetim Yeri<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Feneryolu Mh. Gedikli Sk.<br />

Adilbey Ap. No: 15/13<br />

Kadıköy - İstanbul - Tr.<br />

Tel: +90 555 233 24 41<br />

e-mail: meadergi@gmail.com<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Agency Europe & Anatolia tarafından<br />

Süreli yayınlanan bir e-dergidir.<br />

Bu yayının tüm hakları <strong>Eksantrik</strong> Film<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri<br />

San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya<br />

da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın<br />

çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.<br />

Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki<br />

görüşler ve hukuki<br />

sorumluluk yazarlara aittir.<br />

Kısa Kısa 08 - 11<br />

Yeni Ürünler 14 - 15<br />

Medya Dünyası 17<br />

Röportaj 18 - 21<br />

kelebeğin fırtanası 23<br />

Reklam Dünyası 24 - 25<br />

retorik 26<br />

Kampanyalar 29 - 35<br />

Gezi 36 - 45<br />

reklam arası sinema 46<br />

Bu derginin yayınlanma sürecinde<br />

hiçbir ağaç zarar görmemiştir.<br />

mobil: http://m-mea.eksantrik.com<br />

http://www.facebook.com/meadergi<br />

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 1


Köşe<br />

Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com<br />

( editörden<br />

)<br />

Bize Her Yer Taksim...<br />

Gezi Parkı direnişi başladığından beri hemen<br />

hemen tüm arkadaşlarım, tanıdıklarım, beraber<br />

çalıştığımız tüm reklemcı dostlarım, Gezi Parkı'nda<br />

direniş yapan arkadaşlarımıza destek için bazen<br />

günde iki kere bazen iş çıkışı Gezi Parkı'na gitti.<br />

Sosyal medyadan paylaşımlarda bulundu. Gayet<br />

keyifli gitarlar çalınıyor, kitaplar okunuyordu. Ara<br />

ara olan tacizlerde Cuma sabahı ipler koptu. Ancak<br />

sadece orada olan arkadaşlardan Taksim'deki<br />

durumu öğrenebiliyorduk. Akşam saatlerinde artık<br />

Türk televiyonları yayına başlar dedim ama nafile<br />

bir tek haber bile yok. Tüm arkadaşlar, dostlar<br />

Taksim'de polise karşı direniyor ama televizyonlar<br />

vermiyordu. Yabancı bir internet televizyonundan<br />

naklen seyrediyordum Harbiye'yi, Taksim'i. Türk<br />

medyası neredeydi. Aklıma madem bu televizyonlar<br />

hükümetten besleniyor orada direnen, direnişe<br />

destek veren onca reklamcı, onca vatandaş onları<br />

ilgilendirmiyorsa tek ilgilendikleri şey olan para<br />

kaynakları. O zaman markaların işin içine girmesi<br />

lazım diye düşündüm. Facebook ve tweeter'dan<br />

"Türk medyası sadece hükümetten besleniyorsa<br />

markalar reklamlarını çeksin bakalım.." diye<br />

yazdığım gönderiyi yaptım. Reklamcı arkadaşlarım<br />

hemen paylaştı ve hatta hagtag yapmışlar.<br />

medyanın anlayamadığı orada direnişi başlatanlar<br />

bizden insanlar, Türkiye'de biz markamızla,<br />

reklamcımızla, öğretmenizle, tiyatrocumuzla<br />

birbirinize sahip çıkarız. Ertesi gün reklamverenler<br />

reklamlarını geri çekebileceklerini söylemişler,<br />

neye ve kime hizmet ettiğini hiçbir zaman bilmeyen<br />

medya sekiz saatlik göstermelik bir yayın yaptı.<br />

Sonra yine fısss...<br />

Türk Medyası bu büyük Türkiye Cumhuriyeti'ne<br />

sahip çıkan insanları hiç bir zaman anlamadı.<br />

Ben çağrımı tekrarlıyorum.<br />

"Türk medyası sadece hükümetten besleniyorsa<br />

markalar reklamlarını çeksin bakalım.."<br />

Bize her yer Taksim...<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 3


Yorumsuz...<br />

Bize he


yer Gezi Parkı...


Yorumsuz...


Kısa Kısa<br />

Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması...<br />

Garanti Bankası, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KA-<br />

GİDER) ve Ekonomist dergisi işbirliğiyle bu yıl 7.si düzenlenecek<br />

Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nın başvuru<br />

tarihi, 30 Haziran 2013Pazar gününe kadar uzatıldı.<br />

Kadın girişimcileri cesaretlendirmek amacıyla gerçekleştirilen<br />

ve her sene giderek daha yoğun ilgi gören yarışmaya;<br />

Türkiye’de yaşayan ve hakim ortak olduğu işletmenin yıllık<br />

cirosu 40 milyon TL’nin altında kalan tüm kadın girişimciler,<br />

www.kadingirisimciyarismasi.com adresinden başvurabiliyor.<br />

Kadın girişimcilere, başarılarını duyurma ve yeni iş ilişkileri<br />

geliştirme fırsatı sunan yarışmada bu yıl, “Türkiye’nin<br />

Kadın Girişimcisi”, “Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimci”<br />

ve “Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci”nin yanı sıra,<br />

“Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi” kategorisi birincisi<br />

de ödüllendirilecek. Başvuruların genel olarak, risk alma,<br />

cesaretli olma, etkin müşteri ilişkileri yönetimi, pazarlama<br />

faaliyetlerinde farklılaşma, finansal yapı gibi kriterlere<br />

göre değerlendirildiği yarışmanın sonunda, “Türkiye’nin<br />

Kadın Girişimcisi”ne 20.000 TL, “Gelecek Vaat Eden Kadın<br />

Girişimci”, “Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci”<br />

ve “Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi”ne ise 15.000 TL<br />

nakit para ödülü verilecek.<br />

Zamandan Bağımsız Liderlik Ödülü...<br />

Uludağ Doğal Maden Suyu kaynağının işletme ruhsatının<br />

alınmasının 100. yılını geride bırakan, Türkiye içecek sektörünün<br />

köklü ve en güçlü markalarından Uludağ İçecek<br />

Düş+Zaman=Gelecek Konferansı’nda Zamansız Şirket<br />

Ödülü’ne layık görüldü. Uludağ İçecek A.Ş. Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Mehmet H. Erbak konferansta ödülü ESE<br />

Vakıf Başkanı, Dreamore Yönetim Kurulu Başkanı Elio<br />

D’Anna’dan aldı.<br />

Zamansız Şirket Ödülü ile ilgili konuşan Mehmet H. Erbak:<br />

“Bize 100. yıl gururu yaşatan Uludağ Doğal Maden Suyu<br />

markamızla aldığımız Zamansız Şirket Ödülü belki de<br />

Uludağ İçecek’i en iyi tanımlayan, en anlamlı ödüllerden<br />

biri. Uludağ Doğal Maden Suyu dün ve bugün olduğu<br />

gibi yarın da var olacak, zamansız bir ürünümüz. Sürekli<br />

gelişime olan inancımızın bize kazandırdığı sarsılmaz<br />

konumun ve Uludağ Doğal Maden Suyu’nun 100 yıllık<br />

başarısının Zamansız Şirket Ödülü ile kanıtlanmasından<br />

büyük gurur duyuyoruz. Uludağ Doğal Maden Suyu’nu bu<br />

ödüle layık gören herkese bir kez daha teşekkür etmek<br />

isterim” dedi.<br />

Asemble Eğitim Danışmanlık şirketi tarafından 5 yıldır<br />

düzenlenen Düş+Zaman=Gerçek serisinin bu yılki<br />

konferansına European School of Economics Vakfı<br />

Başkanı Ellio D’Anna, Medici Prensi Ottaviano de Medici,<br />

Dabbawala Foundation Yönetim Kurulu Başkanı Abhishek<br />

Dinkar Ekai ve Açık Toplum Vakfı ve TESEV Vakfı Kurucu<br />

Üyesi İshak Alaton konuşmacı olarak katıldı.<br />

8 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Beypiliç, İzlanda’da...<br />

Beypiliç’in Genel<br />

Müdürü Dr. Sait<br />

Koca, İzlanda ziyaretinde<br />

Cumhurbaşkanı<br />

Olafur<br />

Ragnar Grimsson<br />

ile bir araya geldi.<br />

Kesimhane ekipmanları<br />

üretiminde dünyanın önde gelen firmalarında<br />

biri olan MAREL yöneticileri ile İzlanda’yı ziyaret eden<br />

Beypiliç heyeti, büyük bir ilgi ve konukseverlikle karşılandı.<br />

Beypiliç’in Genel Müdürü Dr. Sait Koca’yı kabul<br />

eden İzlanda Cumhurbaşkanı, Türkiye piliç eti sektörünün<br />

dünya standartlarında üretim yaptığını ve dünya<br />

pazarındaki konumunu hızla güçlendirdiğini belirtti.<br />

İzlanda’nın tavukçuluk ve çiftlik ekipmanları üretimindeki<br />

bilgi birikimini Beypiliç ile paylaşmaktan mutluluk<br />

duyduklarını anlatan Grimsson, yeni projelerde iş birliği<br />

yaparak iki ülke arasındaki bağları güçlendirmek istediklerini<br />

söyledi.<br />

Yeni Nesil Finans...<br />

Türkiye’nin iş ve ekonomi<br />

dünyasını buluşturan Gelişim<br />

Platformu’nun bu yıl<br />

ikincisini gerçekleştirdiği<br />

zirvenin konusu “Yeni Nesil<br />

Finans” oldu. Türkiye<br />

ekonomisinin 2023 hedeflerine<br />

ulaşması konusunda<br />

ortak bir bilinç ve paylaşım oluşturulmasına katkıda<br />

bulunmayı amaçlayan Zirve, ekonomi dünyasının<br />

önemli isimlerinin katılımıyla düzenlendi.<br />

Aktifbank ve Ak Portföy sponsorluğunda Gelişim Platformu<br />

tarafından düzenlenen “Yeni Nesil Finans Zirvesi”<br />

sektörün önemli isimlerinin katılımıyla gerçekleşti. Gelişim<br />

Platformu’nun STEP 2013 Projesi çerçevesinde<br />

düzenlenen Zirve’de, Türkiye ekonomisindeki değişim<br />

ele alındı. İlk etapta değişimin ticari ayağının ele alındığı<br />

Zirve’de, Türkiye – Irak İlişkilerinde Özel Sektör – Devlet<br />

zirvesi konu edildi. “Yeni Nesil Finans” başlığı altında<br />

düzenlenen Zirve’de halka arz kavramı ve sermaye piyasalarının<br />

gelişimi, şirketlerin kurumsallaşması ve İstanbul<br />

Finans Merkezi üzerinde duruldu.<br />

Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri...<br />

Bu sene 145 projenin yarıştığı 12. Altın Pusula Halkla<br />

İlişkiler Yarışması’nın sonuçları Haliç Kongre Merkezi’nde<br />

gerçekleştirilecek ödül töreni ile açıklanacak<br />

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından<br />

gerçekleştirilen 12. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri<br />

Yarışması’nın sonuçları, 4 Haziran Salı akşamı saat<br />

19.15’te Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek<br />

Ödül Töreni’nde açıklanacak.<br />

Özel sektör, Kamu Kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları<br />

ve genç iletişimcilerin yarıştığı ödül töreni, devlet erkanı<br />

ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - UNDP Mukim<br />

Temsilcisi Yardımcısı Matilda Dimovska başta<br />

olmak üzere, jüri üyeleri, kamu ve özel sektör temsilcileri,<br />

iletişimciler ve medya mensuplarının katılımıyla<br />

gerçekleşecek.<br />

Bu yıl da Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)<br />

ile yapılan işbirliği neticesinde; sosyal ve çevresel etkileri<br />

en iyi ele alan projeye UNDP Özel Ödülü’nün<br />

verileceği gecede büyük ödül, jür özel ödülü, kategori ve<br />

genç iletişimciler kategorisi ödülleri verilecek.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 9


Kısa Kısa<br />

Ambalaj Ay Yıldızları<br />

Yarışması...<br />

Ekici Peynir’in<br />

“Dört Dörtlük”<br />

ambalajına ayyıldızlı<br />

ödül<br />

Türkiye’nin peynir<br />

uzmanı Ekici<br />

Peynir, Ambalaj<br />

Sanayicileri<br />

Derneği (ASD)<br />

tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Ambalaj<br />

Ay Yıldızları Yarışması’nda Dört Dörtlük<br />

üçgen şeklindeki kaşar peyniri ile “Yetkinlik<br />

2013” ödülüne layık görüldü.<br />

Yarım asrı aşkın süredir sadece peynir<br />

üretimi yapan Ekici Peynir, Türkiye’nin<br />

uluslararası yetkinliği tanınmış tek ambalaj<br />

tasarım yarışması olan “Ambalaj Ay Yıldızları<br />

Yarışması”nda gıda ambalajı kategorisinde<br />

“Yetkinlik 2013” ödülünü aldı.<br />

Contactplus<br />

yeni müşteriler...<br />

Contactplus’ın müşteri portföyüne TAV Havalimanları<br />

Holding iştiraklerinden BTA, Gold Teknoloji Marketleri,<br />

KYK Yapı Kimyasalları, Space Gayrimenkul<br />

Geliştirme&Danışmanlık, UFC Turkey ile İngiltere merkezli<br />

dünyanın en büyük dijital spor medyası şirketi Perform<br />

ve Hisarlar Grup tarafından üretilen<br />

Türkiye’nin ilk yerli 4x4 arazi aracı Turkar katıldı.<br />

Contactplus müşterilerine medya iletişimi, kurum içi iletişim,<br />

etkinlik ve proje yönetimi, sosyal sorumluluk projeleri<br />

geliştirilmesi gibi alanlarda bütünsel bir yaklaşımla<br />

hizmet veriyor.<br />

Contactplus, halkla ilişkiler sektörünün deneyimli isimlerinden<br />

oluşan kadrosuyla 2004 yılından bu yana faaliyet<br />

gösteriyor.<br />

HP Türkiye’de<br />

görev değişikliği...<br />

1995 yılında HP ailesine katılan<br />

İdil Ün Tınaz, HP Türkiye’nin İnsan<br />

Kaynakları Direktörü oldu.<br />

HP Finans ve Teknoloji Hizmetleri<br />

Grubu’nda çeşitli sorumluluklar<br />

üstlenen Tınaz, 17 yıllık HP kariyeri<br />

boyunca çeşitli pozisyonlarda<br />

farklı görevler üstlendi. Tınaz, artık<br />

bu bilgi birikimini İnsan Kaynakları alanına aktaracak.<br />

İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi’nden<br />

1986 yılında mezun olan İdil Ün Tınaz, İş hayatına<br />

Esbank’ta başladı ve hazine bölümünde dealer olarak<br />

görev aldı. Finans ağırlıklı İşletme Yüksek Lisansını<br />

1995 yılında Virginia Teknik Üniversitesi’nde tamamladıktan<br />

sonra Tınaz, 1995 yılında HP ailesine katıldı.<br />

HP Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü olarak atanan<br />

Tınaz, İngilizce ve İtalyanca’yı akıcı bir şekilde konuşuyor.<br />

İdil Ün Tınaz, HP Avrupa Kadın Liderler Kurulu’nun<br />

yanı sıra Etik ve İtibar Derneği`nin de Yönetim Kurulu<br />

üyesidir.<br />

SALT İletişim’e<br />

Dört Yeni Marka...<br />

Dijital pazarlama ile tam entegre<br />

olmuş çağdaş bir yapı<br />

ve yeni nesil medya iletişimi<br />

anlayışıyla hizmet veren<br />

SALT İletişim Grup, geniş<br />

müşteri portföyüne üç büyük<br />

markayı daha dahil etti. G2M,<br />

İstanbul Kuyumcular Odası ve LorymaBoutique Hotel<br />

Bozburun, Mobilexpress, stratejik ve dijital iletişim<br />

danışmanlığı hizmetleri veren SALT İletişim Grup’u, yeni<br />

iletişim hizmeti ortağı olarak seçti.<br />

SALT İletişim Grup’un müşteri portföyünde; Bacardi-<br />

Martini Grup, Esin Yapı, Turkuazoo Akvaryum, Loomis,<br />

İstanbul Kuyumcular Odası, Windowist Tower, Artnext,<br />

Icebar İstanbul, L’Oreal Professional, Kerastase,<br />

L’Oreal Matrix, Altensis, Wyndham Kalamış Marina Hotel,<br />

Bahçecik Kuaförleri, Altıncı Cadde, Inoksan, g2m,<br />

Mobilexpress, Chado, Mardan Palace, Urban Coffee,<br />

SEALED AIR, Doluca, Catenon, Adore Oyuncak gibi<br />

sektöründe öncü markalar yer alıyor.<br />

10 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

İyi Girişim için “Geleceğini Tasarla”...<br />

Endeavor ve TÜ-<br />

SİAD tarafından,<br />

Akbank ana sponsorluğunda<br />

düzenlenecek<br />

“iyiGirişim<br />

Zirvesi”nin üçüncüsü 6 Haziran 2013 tarihinde Sabancı<br />

Center ‘da gerçekleştiriliyor.<br />

Yarının Büyük İşletmeleri YABİ’lere özel “Design Thinking/Geleceğini<br />

Tasarla” temasıyla katılımcıların şirketlerini<br />

farklı bakış açılarıyla değerlendirebileceği zirve,<br />

Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen girişimcilerini, yatırımcılarını<br />

ve şirket üst düzey yöneticilerini İstanbul’da<br />

buluşturacak. Zirve’de açılış konuşmaları Endeavor<br />

Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Cansen Başaran Symes,<br />

Akbank Ticari ve Kobi Bankacılığından Sorumlu Genel<br />

Müdür Yardımcısı Kaan Gür ve TÜSİAD Girişimcilik Çalışma<br />

Grubu Başkanı Selçuk Yorgancıoğlu tarafından<br />

yapılacak.<br />

Açılış konuşmalarının ardından TBWA Istanbul Başkanı<br />

Cem Topçuoğlu “Eyvah, Şirketim Büyüdü”, Intel Ca-<br />

pital Üst Düzey Yöneticisi Barış Aksoy “Tamam Mı, Devam<br />

Mı” ve Mars Entertainment CEO’su Muzaffer Yıldırım “En<br />

İyi Hatalarım” başlıklı kendi girişim tecrübelerini paylaştıkları<br />

konuşmalar yapacaklar.<br />

Sunumların ardından TEPAV’ın desteğinde iki de workshop<br />

düzenlenecek; “Sevdiğin İşi Tasarla” konulu birinci<br />

workshop’un sunumunu Birsel+Seck’den Tasarımcı Ayse<br />

Birsel, “Geleceğini Tasarla - Şirketin Ne Alemde” konulu<br />

ikinci workshop’un sunumunu da Gardner & Associates<br />

Danışmanlık Başkanı, Fast Company Bloggerı ve Dell<br />

Müşteri Danışma Kurulu Üyesi Dave Gardner yapacak.<br />

Bu yılki teması “ Design Thinking/Geleceğini Tasarla” olarak<br />

belirlenen iyiGirişim Zirvesi’nde konuşmacılar, değişimi<br />

tasarlamak, yeni işler yaratmak, hedef müşteri kitlesini<br />

belirlemek gibi konular üzerine tartışacaklar.<br />

kurulması” konusunda yürütülebilecek çalışmalar da, deneyimlere<br />

dayanılarak ele alınacak.<br />

Zirve’de ayrıca hataların suçlama değil, ders çıkarma aracı<br />

olarak görüldüğünde, yaratıcılığın da destekleneceği<br />

gerçeği tartışılacak.<br />

Markalaşmaya devam...<br />

Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat<br />

hedefine ulaşması için Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve<br />

markalaşmaya daha çok yatırım yapması gerektiğini<br />

belirten Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, teşvik sistematiğini<br />

bu alanları destekleyecek şekilde kurguladıklarını<br />

söyledi. Bu sayede endüstriyel tasarım tescil<br />

başvurusunda Türkiye’nin Avrupa’nın en çok başvuru<br />

yapılan ilk üç ülkesi arasına girdiğini, TURQUALITY®<br />

kapsamındaki firmaların markalı ihracatlarındaki birim<br />

fiyatlarının yükseldiğini vurgulayan Çağlayan, “Bu bize<br />

şunu gösteriyor: Markalaşmaya devam, markalaşmayı<br />

desteklemeye sonuna kadar devam” dedi.<br />

Dünyanın en kapsamlı marka geliştirme programı olan<br />

TURQUALITY®, dünyaca ünlü pazarlama ve marka<br />

teorisyenlerini Türk markaları ile buluşturduğu Vizyon<br />

Seminerleri’ne devam ediyor. Bu yıl yedincisi düzenlenen<br />

Vizyon Semineri’nin konuğu kısaca VG diye bilinen,<br />

strateji ve inovasyon konusunda dünyanın önde gelen<br />

uzmanlarından biri olan Vijay Govindarajan oldu. Kurumsal<br />

üst düzey eğitim alanında ilk 10 işletme profesö-<br />

rü arasında yer alan,<br />

dünyanın önde gelen<br />

iş stratejisi ve inovasyon<br />

uzmanı Profesör<br />

Vijay Govindarajan<br />

“Ters İnovasyon” temalı<br />

konuşmasında<br />

Türk markalarına,<br />

değişen dünyada büyüme<br />

fırsatlarını nasıl yakalayabileceklerini, artık sadece<br />

ihracat yapmanın yeterli olamayacağını ve dünya markası<br />

olma yolunda inovasyonun rolünü anlattı.<br />

Küresel anlamda, henüz en değerli marka listelerinde ilk<br />

100’de, ilk 500’de Türk markaları olmadığını anlatan Bakan<br />

Çağlayan şunları söyledi: “Ama bölgesel anlamda lider<br />

markalarımız oluşmaya başladı. Ancak, bizim kazandırdığımız<br />

vizyon ile bu hedefe er veya geç ulaşacağımıza yürekten<br />

inanıyorum. Çünkü marka olmak ve markalaşmak<br />

uzun vadeli, sabır isteyen bir yatırımdır. Biz de Bakanlık<br />

olarak her zaman sizin yanınızda olacağız, bu yolculukta<br />

size her türlü desteği vereceğiz.”<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 11


Yeni Ürünler<br />

Mobee’den Babalara jest...<br />

Android 4.1 işletim sistemi Jelly Bean desteği, 8 GB’lık hafızası,<br />

etkileyici tasarımı ve uygun fiyatı ile dikkat çeken<br />

S900-S, üstün video performansı, kusursuz ekran geçişleri<br />

ve uygulama hızı ile rakiplerinden ayrılıyor. 800 x 480 çözünürlükteki<br />

A+ kapasitif yüksek hassasiyetli dokunmatik ekranı<br />

ile mükemmel dokunmatik deneyimi sunan cihaz, 6 saatlik<br />

kullanım süresi ile mobil bilgisayar kullanımını, zirveye<br />

taşıyor. Siyah rengi ile Mobee satış noktalarında son kullanıcı<br />

ile buluşacak ürünün babalar gününe özel fiyatı 169 TL.<br />

Üstün video performansı, Mobee Nett 7” S900-S’İ<br />

diğerlerinden ayıran başka bir özellik. 2160 piksel video<br />

oynatabilen Mobee Nett 7” S900, 3D video desteği ile<br />

birlikte 1080p yüksek çözünürlüklü video aktarımına olanak<br />

sağlıyor. HDMI çıkışı ile indirilen video ve filmleri televizyon<br />

ekranına, sunumlarına ve videoları da projektöre aktarabilmek<br />

mümkün.<br />

Cihaza, Google Web tarayıcı, saat, takvim, RRS okuyucu,<br />

hesap makinesi ve G-mail uygulamaları cihazla birlikte kurulu<br />

gelirken, Application Market’ten birbirinden eğlenceli<br />

uygulamalar hızlı bir şekilde indirilebiliyor.<br />

Multi Bluetooth kulaklık...<br />

lar, titreşim özelliği, güçlü ses kalitesi ve şık tasarımıyla ile<br />

teknoloji meraklılarının beğenisine sunuluyor.<br />

Apple, Nokia, HTC, LG, Blackberry, Sony ve Huawei, gibi<br />

dünyanın en önemli markalarının yanı sıra AVEA’nın yetkili<br />

distribütörü olan Mobiltel, 2011 yılında satışa sunduğu Mobaks<br />

mobil aksesuar ürünleri ile alanında iddialı şirketler arasında<br />

yer alıyor.<br />

Bilişim sektörünün başarılı aksesuar markalarından MO-<br />

BAKS, yeni ürünü Multi Bluetooth kulaklılığıyla sizi sınırsız<br />

iletişime çağırıyor. Aynı anda iki telefon hattını tanımlama,<br />

son aramaları tekrar arama, sesli arama yapabilme gibi<br />

pek çok özelliği bulunan Multi Bluetooth kulaklık, siyah ve<br />

beyaz olmak üzere iki farklı renk seçeneği ile tasarlandı.<br />

Gün içinde çok sık telefon görüşmesi yapan ve birden fazla<br />

hattı olanlar tarafından tercih edilen bluetooth kulaklık-<br />

14 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Yeni Ürünler<br />

Xperia’nın Yeni “Mini”si...<br />

Sony Mobile Communications’ın geliştirdiği Xperia akıllı<br />

telefon serisinin yeni modeli Xperia E, sahip olduğu HD<br />

ses ve gürültü engelleme teknolojisi ile olağanüstü görüşme<br />

kalitesi sağlarken, veri kullanımı takip özelliği sayesinde<br />

de internet masraflarını kontrol altına almaya yardımcı<br />

oluyor. Xperia E, siyah ve beyaz renk alternatifleriyle tüm<br />

cep telefonu satış noktalarında kullanıcıların beğenisine<br />

sunuluyor.<br />

Sony Mobile Communications’ın geliştirdiği Xperia akıllı<br />

telefon serisine yeni bir üye daha ekliyor. Xperia serisinin<br />

en yeni üyesi Xperia E, benzersiz Xperia akıllı telefon<br />

deneyimini uygun fiyat ile bir araya getiriyor. Xperia’nın<br />

yeni Mini’si Xperia E, kompakt tasarımının içine HD ses,<br />

veri kullanımı ve batarya gücü yönetimi gibi kullanıcıların<br />

beklentilerini fazlasıyla karşılayacak maksimum özellikler<br />

sığdırıyor. Xperia E ekranı kapalıyken, Wi-Fi, veri trafiği<br />

ve birçok uygulamayı pil ömründen tasarruf etmek amacıyla<br />

devre dışı bırakıyor. Öte yandan, arama ve mesajlaşma<br />

fonksiyonları normal olarak çalışmaya devam ediyor. Cihazın<br />

ekranına dokunduğunuzda ise bekleme modu devre<br />

dışı kalarak tüm fonksiyonlar yeniden normale dönüyor.<br />

Yeni Samsung ATIV Book 8...<br />

Samsung’un dizüstü bilgisayar dünyasına kattığı yeni ATIV<br />

Book 8, gelişmiş işlem gücü ve performansıyla iş dünyasının<br />

profesyonel yaratıcılarına sesleniyor. Samsung ATIV<br />

Book 8’in hızı; yeni yazılım çözümü RAMaccelerator****<br />

sayesinde %150 oranında artıyor ve bu sayede mevcut<br />

bellekten faydalanarak uygulamalara göz atmayı ve çalıştırmayı<br />

büyük ölçüde kolaylaştırıyor.<br />

Özellikle multimedya seçenekleriyle, sinemayla uğraşan<br />

digital dünya gurularına seslenen Samsung ATIV Book 8,<br />

artan etkinlik ve verimliliği ile her zaman ve her yerde profesyonel<br />

kullanıma yönelik detaylı içerikler oluşturulmasını<br />

sağlıyor.<br />

Yüksek çözünürlük, Full HD ekran (1920x1080), 300nit<br />

parlaklık, optimize edilmiş JBL hoparlörlerle zengin ses kalitesi,<br />

zorlu işlerin üstesinden gelmek için geliştirilmiş grafik<br />

yazılım gibi üstün özellikleri ile profesyonellere gelişmiş bir<br />

kullanıcı deneyimi yaşatıyor.<br />

20.9 mm (0.82 inç) ‘lik ince gövdesinde yer alan özel 2GB<br />

harici grafik, 1 TB***’ye kadar depo ve 16 GB*’ye kadar bellek<br />

ve güçlü bir Intel quad-core işlemciyle çalışan Samsung<br />

ATIV Book 8; 8,1 saatlik batarya ömrüne sahip.<br />

Cihazın profesyonel kullanıcılara sunduğu yenilikler bununla<br />

da bitmiyor, cihaz iki saniyede açılırken ön yükleme<br />

işlemi on iki saniyeden daha kısa sürede gerçekleşiyor<br />

ve böylece kullanıcılar ani durumlarda dahi bilgilerine çok<br />

hızlı bir şekilde erişebiliyor. Samsung ATIV Book 8’ler,<br />

1599$+KDV tavsiye edilen satış fiyatı.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 15


Medya Dünyası<br />

Görev değişiklikleri...<br />

Basında Görev Değişiklikleri<br />

• Taraf gazetesi köşe yazarları Bekir Ağırdır, Sivilay<br />

Genç (Turgay Oğur) ve Melih Altınok gazeteden ayrıldılar.<br />

Daha önce görevinden ayrılan Oral Çalışlar’ın yerine<br />

genel yayın yönetmeni olarak Neşe Düzel getirildi.<br />

Köşe Yazarı Amberin Zaman Taraf gazetesi ile anlaştı.<br />

• Yeni Şafak gazetesinde editörlük görevini yürüten Önder<br />

Deligöz ve ekonomi servisi muhabiri Sercan Akıncıgörevinden<br />

ayrıldı. Serhan Akıncı Dünya gazetesi ile<br />

anlaştı.<br />

• CNN Türk sunucularından Şirin Payzın, cnnturk.com’<br />

da köşe yazarı oldu.<br />

Taraf gazetesi Amberin Zaman’ ı Cafer Solgun’ u yazar<br />

kadrosuna ekledi.<br />

• Sinema yazarı Atilla Dorsay, Radikal’de yazmaya başladı.<br />

• Dünya gazetesi haber müdürü Sibel Cingi, gazete ile<br />

yollarını ayırdı.<br />

• Bugün gazetesi ekonomi servisinde editör olarak görev<br />

yapan Hamit Varol’ un gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• HeyGirl dergisinde editör olarak görev yapan İpek Koşan<br />

yazı işleri müdürlüğüne, yazı işleri müdürü olarak<br />

görev alan Nilgün Yıldız ise yayın yönetmenliği görevine<br />

getirildi.<br />

• Habertürk Ankara büro istihbarat şefliği görevine Serhat<br />

Akkan getirildi.<br />

Vatan gazetesi editörleriden Nihal Yuvacan görevinden<br />

ayrıldı.<br />

Görsel Medyada Görev Değişiklikleri<br />

•Yayın yönetmenliğini yürüttüğü ekonomi kanalı Bloomberg<br />

HT’ den ayrılan Kerem Alkın 24 TV ile anlaştı.<br />

•Artı 1, haber genel yayın yönetmeni Mustafa Sağlamer<br />

kanaldan ayrıldı.<br />

•ATV sunucularında Hilal Ergenekon ve İbrahim Güneş’<br />

in kanal ile yolları ayrıldı.<br />

•Kanaltürk sunucusu Özge Uzun ekranlara kısa bir süreliğine<br />

veda etti.<br />

•Artı 1 haber genel yayın yönetmenliği görevine Mustafa<br />

Hoş getirildi.<br />

•Doğan Haber Ajansı muhabiri Pınar Çıtak Koygun,<br />

CNN Türk’ te göreve başladı.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 17


Product Placem


Röportaj<br />

ent Production...<br />

3P Product Placement Production<br />

M. Akif Ebiçlioğlu<br />

Bir yapıtla bir markayı iç içe geçirilerek<br />

ortaya çıkan bir pazarlama iletişimi faaliyeti<br />

ürün yerleştirmek uluslararası<br />

kullanımı product plasment.<br />

Türkiye‘de hatta birçok avrupa ve dünya ülkesinde<br />

dört türde pazarlaması yapılıyor ;<br />

Dijital entegrasyon, pasif entegrasyon,<br />

aktif entegrasyon ve senaryo entegrasyonu.<br />

Röportaj Elvin Ekşioğlu<br />

- Ürün yerleştirme nedir<br />

Ürün yerleştirme bir yapıtla bir markanın<br />

organik bir şekilde bir arada yer<br />

alma biçimidir. Bir yapıtla bir markanın<br />

organik burada çok önemli bir kelime<br />

Türkçe de daha iyi ifade eden bir kelime<br />

yok bir Avurturalya ajansı wolven<br />

kelimesini kullanıyor. Wolven da halı<br />

dokumak, iç içe geçmek anlamında geliyor.<br />

Bir yapıtla bir markayı iç içe geçirilerek<br />

ortaya çıkan bir pazarlama iletişimi<br />

faaliyeti ürün yerleştirmek uluslar<br />

arası kullanımı product plasment. Ürün<br />

yerleştirmede bu bir yapıt, yapıt derken<br />

neyi kastediyoruz herhangi bir içerik<br />

televizyon programı olarak, televizyon<br />

dizisi olabilir, sinema filmi olabilir, radyo<br />

programı olabilir, bilgisayar oyunu olabilir,<br />

video klip olabilir; tüketilen kitleyle<br />

buluşan herhangi bir içerik ve tüketiciye<br />

seslenen herhangi bir markanın buluşma<br />

biçimlerini yönetme biçimi aslında.<br />

Ve türleri var tabii ki ürün yerleştirmenin,<br />

dünyada yirmi ikinin üzerinde adlandırılması<br />

var. Ama Türkiye ‘de hatta<br />

birçok Avrupa ve dünya ülkesinde dört<br />

türde pazarlaması yapılıyor ya da bütçelendirilmesi<br />

yapılıyor. Dijital entegrasyon,<br />

pasif entegrasyon, aktif entegrasyon<br />

ve senaryo entegrasyonu. Dijital<br />

entegrasyon post prodüksiyon süreçin<br />

de yani bitmiş bir yapıta Türk dizileri<br />

için örnek verirsek yurtdışına satılıyor,<br />

bitmiş artık çekilmiyor, biz burada satılmış<br />

bir diziye bir markamızı entegre<br />

edebiliyoruz. Bu nasıl dijital ortamlarda<br />

yapabiliyoruz. 3D yada 2D uygulamalarla<br />

markanın logosunu yada ürünün<br />

kendisini modelleyip yapıta entegre<br />

edebiliyoruz. Buna dijital entegrasyon<br />

deniyor. Bunu portallar da yani online<br />

da yani internet ortamında da yapabiliyoruz.<br />

Bazı içeriklerde internette tüketiliyor.<br />

Onunda dışında Aktif ve Pasif var.<br />

Pasif kelimesi edilgen negatif bir şey<br />

olsa da aslında pasif, ürünle yapıt kişisi<br />

arasındaki ilişki anlamında kullanılan<br />

bir terim. Yapıt kişisi drama oyuncusu<br />

olabilir, bir programın sunucusu olabilir.<br />

Yapıt kişisi derken bunu kastediyoruz.<br />

Yapıt kişisi ile ürünle bir ilişki yok ise<br />

herhangi bir şekilde yapıt kişisi ürünle<br />

ilgili bir atıfta bulunmuyor ise kullanmıyorsa,<br />

ürün çerçeve içinde görünüyorsa<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /19


Röportaj<br />

buna pasif entegrasyon deniliyor. Aktif<br />

entegrasyon ise buradan anlaşılacağı<br />

üzerine yapıt kişisi ile markanın organik<br />

bir şekilde iletişimli ve etkileşimli<br />

olmasıdır. Kullanması, söz etmesi.<br />

Türkiye’de bu konu 1 Nisan 2011 tarihinde<br />

reklam mevzuatı televizyon yayıncılığı<br />

yasal düzenlenmesi ile çerçevelendi.<br />

Ve hatta ilk bir ayında Rıdvan<br />

Dilmen ile Güntekin Onay’ın sunduğu<br />

Yüzde Yüz futbol programında orada<br />

Uludağ Limonata pozisyon aldı. Uludağ<br />

Limonata da göründü, ne Rıdvan<br />

Dilmen ne Güntekin Onay hiç kullanmadılar,<br />

hiç içmediler, söz etmediler,<br />

bu pasif entegrasyondu. Eğer Rıdvan<br />

Dilmen, Güntekin Onay ürünü içseydi,<br />

söz etseydi bu aktif entegrasyon olurdu.<br />

Bir de senaryo entegrasyonu var.<br />

Bu zor ve en çok konuşulan entegrasyon.<br />

Senaryo nedir, entegrasyon nedir.<br />

Dramatik olanı etkileyecek şekilde bir<br />

markanın konumlandırılmasıdır. Steven<br />

Spielberg’in, E.T. filmindeki şekerlerin<br />

20 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

E.T. filmindeki<br />

şekerlerin senaryo entegrasyonu<br />

gerçekleştirmiştir.<br />

Uzaylı ile çocuk arasındaki<br />

ilişki çocuğun uzaylıya verdiği<br />

şekerle başlar. Ve şekerlerin<br />

satışı yüzde seksenlere varan<br />

oranla artırmıştır.<br />

senaryo entegrasyonu gerçekleştirmiştir.<br />

Uzaylı ile çocuk arasındaki ilişki<br />

çocuğun uzaylıya verdiği şekerle başlar.<br />

Ve şekerlerin satışı yüzde seksenlere<br />

varan oranla artırmıştır. Cocacola<br />

Türkiyedeki yasal süreç başladığında<br />

ekranı kaplayarak başladı. Global dünyada<br />

bu tür pozisyonlarda yer almış ve<br />

sonuçları biliyor.<br />

- Konvansiyonel diğer reklam türleriyle<br />

karşılaştırdığımız zaman markaya<br />

katkısı açısından ürün yerleştirmeyi<br />

nasıl değerlendirirsiniz<br />

Bugün bir pazarda tüketilen bir ürün<br />

tasarlayıp pazara girmeye düşünsem,<br />

bunun pazarda nasıl tanıtılmasını<br />

düşünsem product plasmenti tercih<br />

ederdim. Neden birincisi içeriği kimin<br />

tükettiğini biliyorsunuz. Markalar için<br />

en önemli soru ve cevap beklediği<br />

konu bu içeriği kimler tüketiyor, kimlere<br />

ulaşılıyor,içeriği kimler tüketiyor. Duygusal<br />

bağ kurma bilme kabiliyeti. Dramalar,<br />

içerikler nedir; bir tane duyguyu<br />

anlatmak için doksan dokuz duyguyu<br />

kullanırlar. Markalar içinde dramalar,<br />

içerikler duygusal bağ oluşturmak için<br />

ideal bir havuzu oluşturuyor. Markanın<br />

beklentisi neyse içerik vardır zaten<br />

yada yaratılabilir. Branded content.<br />

Yayın tekrarları markalar içinde çok<br />

önemli faktör. Product plasment markalar<br />

için ideal bir havuz. Ama doğru<br />

ilişkilendirmeyi ve doğru iletişimi yapmak<br />

gerekiyor. Sadece product plas-


Röportaj<br />

ment adı altında sadece ürününüzü<br />

çerçevede görmek için koyarsanız çok<br />

doğru olmaz.<br />

- Product plasment Türkiye de bir<br />

şirket çatısı altında siz başlattınız.<br />

Türkiye deki markalar product<br />

plasment’e nasıl bakıyorlar Markalar<br />

yıllık bütçelerini yaparlarken product<br />

plasment’i düşünüyorlar mı<br />

Sondan başlayayım yıllık bütçelerini<br />

yaparken bazı markalar artık ciddi<br />

olarak düşünüyorlar. İki yılda böyle bir<br />

nokta ya geldik. Türkiye’deki tüm reklam<br />

pastası içinde ilk başlarda % 5’ler<br />

olur gibi düşünülüyordu. Ama İki yıllık<br />

süreç de % 1 lerde falan. Ama ciddi bir<br />

algılama var. Çünkü insanlar içerikleri<br />

sadece izlemiyorlar sosyal medyada<br />

da paylaşıyorlar. Artık neredeyse tüm<br />

programların başında bu programda<br />

ürün yerleştirme bulunmaktadır. Hayatlarında<br />

hiç pazarlama ilişkisi olmayan<br />

insanlar bile nedir bu ürün diye merak<br />

ne diyorlardır. İnsanlar belki oyun bile<br />

oynuyorlar hadi bakalım hangi ürün var<br />

kim bulacak diye. Markalar için önümüzdeki<br />

5 yıl içinde ürün yerleştirme<br />

artık kaçınılmaz gibi görünüyor.<br />

- RTÜK televizyonlardaki düzenlemeler<br />

konusunda ürün yerleştirmede<br />

nasıl bir politika izliyor<br />

RTÜK süreç başladığından beri çok<br />

sağduyulu yaklaşıyor. İki yıldır süreçin<br />

gelişmesini izleyip izleyiclierden gelen<br />

tepkilere göre öneriler geliştiriyorlar.<br />

Türkiye de avrupa ve dünya ülkelerinde<br />

uygulanan bu yönetmenlikten RTÜK<br />

diğer ülkelerden farklı olarak bir yayın<br />

saati içinde 4 ürün yerleştirme yapılacak<br />

diye bir kısıtlama getirdi. Bir yayın<br />

saatinde dört üründen fazla ürün görünüyorsa<br />

yayıncı kuruluş diğer ürünleri<br />

blurluyor. Amerika’da mesela böyle bir<br />

uygulama yok.<br />

Ürün yerleştirmenin maliyetlerinden biraz<br />

bahsedermisiniz<br />

Ürün yerleştirmede biçimine , türüne<br />

bütçelendiriliyor. Türk televizyonlarında<br />

ürün yerleştirme dünya standartlarına<br />

göre yüksek. Türkiye deki ürün yerleştirme<br />

bütçeleri bir yayın saatine dört<br />

ürün yayınlanabildiği için biraz yüksek.<br />

Mesela Amerika da böyle bir sınırlama<br />

yok.<br />

- Eklemek istediğiniz bir konu var<br />

mı<br />

Hizmet verici olarak İki yıl oldu biz<br />

ajansı kuralı, Türkiye’de<br />

kimisi sesli<br />

kimi markalar kendi içinde sordu bu<br />

soruyu “neden sizle çalışmalıyız” yani”<br />

Product plasment<br />

ajansları,<br />

hem marka açısından<br />

hem yapımcı açısında<br />

süreçi yönetir.<br />

neden product plasment ajansıyla çalışmalıyız.”<br />

Bir marka neden ihtiyaç duyar<br />

bize; şu yüzden product plasment<br />

ajanslarıyla çalışmalılar, geleneksel<br />

reklam, pr, sosyal medya ajansları bunların<br />

hepsinin hizmetleri ve kabiliyetleri<br />

belli. Türkiye’de ürün yerleştirmeyle<br />

ilgili kabiliyeti hizmeti veren medya satın<br />

ajansları veriyor. Ama medya satın<br />

alma ajansları medyayı satın alma ile<br />

ilişkin bir yapı aslında. Ürün yerleştirme,<br />

kreatif ilişkinilendirmeli bir süreç<br />

olduğu gibi, farklı disiplinleri yönetmek<br />

bilmek ve orada konumlandırmaya ihtiyacı<br />

duyuyor sadece sayısal verileri<br />

yönetildiği bir alan değil. Uygulama niteliği<br />

olarak. Televizyonculuğu bilmek<br />

gerekiyor, dramayı bilmek gerekiyor.<br />

Product plasment ajansları, bu süreçi<br />

hem marka açısından hem yapımcı<br />

açısında yönetir.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 21


Köşe<br />

Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com<br />

(<br />

kelebeğin<br />

fırtınası)<br />

Reklamın içine tükürmüşler<br />

Kaç aydır yazmak istiyorum hep araya başka reklamlar<br />

giriyor unutuyorum. Ama bu sefer okuyucularımdan<br />

da özel istek geldiği için artık yazmak farz oldu. Hangi<br />

reklam merak ettiniz tabi :) Şimdi söyleyince hepinizin<br />

ııığğğ evet yaa diyeceğini tahmin ediyorum. Parodontax<br />

diş macunu reklamı. Hani şu lavoboya kan tükürdükleri<br />

reklam. Of yani yazarken bile midem bulandı. Mesaj çok<br />

net, çok etkili, tebrikler. Sağlıklı diş etiyle, hastalıklı olan<br />

arasındaki farkı en iğrenç şekilde öğrettiniz hepimize.<br />

Ama lütfen, n'olur, rica ediyorum yemek saatlerinin bir<br />

saat öncesi ve sonrasında bu reklamı yayınlamayın.<br />

Acıyın bize, öyle bir midemiz bulanıyor ki yemek<br />

yiyemiyoruz.<br />

Vejetaryenim, et, balık, tavuk hiç bir hayvanı yemiyorum.<br />

Biraz da bu nedenle bu tarz yiyecek reklamları hakkında<br />

yazmıyorum. Ama Banvit'in yeni nuggget reklamını<br />

görünce dayanamadım. Yaşlı babaanne torununa<br />

nugget yapmış. Neymiş efendim eskiden babaannesi<br />

paketin üstündeki yazıları okurken çok zaman geçermiş,<br />

açlıktan ölürmüş. Neyseki şimdi Banvit'in paketinin<br />

üstünde katkısız yazıyormuş, babanamne bu ibareyi<br />

görünce başka hiç birşeye bakmadan hemen nuggetleri<br />

pişiriyormuş. Ya siz Mars'tan falan mı geldiniz Bizim 70<br />

yaşın üstündeki babaanneler nugget nedir bilmez bile.<br />

Genellikle tavuğu bütün alıp pişirmeyi severler. En fazla<br />

but ya da göğüs eti olarak alıp pişirirler. Hazır tavuk, hazır<br />

köfte falan zamanı kısıtlı çalışan annelerin seçimidir.<br />

Babaanneler torunları için özene, bezene kendi elleriyle<br />

köfte yoğurur, fırında patatesli, garnitürlü falan tavuk<br />

pişirir. Hazır paketli gıdalardan pek haz etmezler.<br />

Petlas yeni reklamıyla beni hayal kırıklığına uğrattı.Geçen<br />

sayıda o kadar övdüm, şimdi yaptıklarına bak. İki kıta<br />

arasında ömrün geçtiğini bilmeyene yol zor gelir diyor.<br />

Nasıl yani E asıl bunu bildiği için insana zor geliyor işte.<br />

Nasıl bir mantık kurgusu var anlamadım valla. Petlas'ın<br />

geçen sayıdaki yazımda A+ olan kredi notunu durağana<br />

çeviriyorum :)))<br />

Şimdi sıra geldi beğendiklerime :)<br />

Aygaz otogaz reklamına bayıldımmmm. Çocukların<br />

uzaktan kumandalı arabalarla yarış yaptığı, arka<br />

mahallenin büyük çocuklarının gelip bizimkilerin oyununu<br />

bozmaya çalıştığı reklam. Finalde kahraman baba<br />

gizlice ortaya çıkıyor ve sanıyorum o günden sonra<br />

arka mahallenin çocukları bizimkilere ''abimsin'' demeye<br />

başlıyor :) Olay Amerikan filmlerindeki bahçeli evlerin<br />

olduğu kasabalardan birinde geçiyor gibi ama olsun.<br />

Çekimlerde, çocukların oyunculuğu harika. Arabayla<br />

yapılan küçük gösteri de göz doldurucu. Kahraman<br />

babayı ve tüm ekibi alkışlıyorum.<br />

Bu ay beğendiğim bir diğer reklam Anadolu Emeklilik'in<br />

ev kadınları için hazırladığı reklam filmi. Ev kadınının<br />

günlük hayatını, çalışan kadın formatıyla anlatmışlar.<br />

Pazar araştırmaları ve sunumlar şahane olmuş :) Biz<br />

de böyle bir toplantı yapalım, benim için de böyle bir<br />

sunum yapılmasını rica ediyorum :) Şaka bir yana evde<br />

her zaman sıcak yemek olmasını sağlayan, çamaşırları<br />

yıkayıp, ütüleyen, çocuklarının üzerine titreyen, akşama<br />

kadar evde ciddi bir mesai harcayan kadınlarımız için<br />

emeklilik sigortaları büyük şans. Tek kötü yanı primleri<br />

yatıracak olan kocaların bunu gereksiz bir masraf olarak<br />

görmesi. Bugün olmasa da yarın bütün aileye artı değer<br />

kazandıracağını anlatacak, kocaları ikna edecek yeni<br />

senaryolar gerekiyor.<br />

Sıcaklar başlıyor, klima reklamları kapıda. Birazdan kısa<br />

aralıklarla zile basmaya başlarlar. Lütfen yaz sıcağında<br />

eskimo, ya da erimeyen dondurma görüntüleri falan<br />

çekmeyin artık. Bu sene farklı bir şekilde kapımızı çalın.<br />

31 Mayıs günü başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye'ye<br />

yayılan bir halk hareketi olarak tarihe geçti. Taksim<br />

Meydanı'ndaki ağaçların kesilmesine engel olmak<br />

isteyen küçük gruplarla başlayan hareket, polisin çok sert<br />

müdahalesi, orantısız güç kullanımı nedeniyle onbinleri<br />

Taksim'e topladı. Belki de hayatında daha önce hiç<br />

bir eyleme katılmamış binlerce insan sokağa döküldü.<br />

Kentin pek çok yerinde genci yaşlısı çok sayıda insan<br />

gece sabaha kadar tavalar tencerelerle olayı protesto<br />

etti. Hiç bir eylemci taş, sopa, molotof kokteyline<br />

başvurmadı. Üzerlerine gelen tomalara karşı dimdik<br />

ayakta durarak, gitar çalarak karşılık verdiler. Polisin<br />

yoğun gaz borbardımanı ve tomalarından korunmak<br />

için etraftaki işyerlerine sığınmaya çalışanlar kapılarını<br />

sonuna kadar açan işyerlerine her zaman mimnettar<br />

kalacaktır. Bunun yanında demir parmaklıklarıyla girişi<br />

engelleyen, kepenklerini kapatıp sığınmaya çalışanları<br />

dışarda bırakanlar da asla unutulmayacaklar. Taksim'de<br />

ve diğer büyük kentlerde Taksim'e destek için toplanan,<br />

sabaha kadar uyumayan yüzbinlerce insanı görmezden<br />

gelen, olayların görüntülerini vermeyen başta haber<br />

kanalları olmak üzere tüm medya kuruluşlarını kınıyorum.<br />

31 Mayıs Türk televizyon tarihine kara bir leke olarak<br />

yazılacaktır. Tüm reklamverenlere, tüm ajanslara<br />

sesleniyorum: TV kanallarına 1 ay boyunca reklam<br />

vermeyelim. Halkın sesine kulak vermeyen medyayı biz<br />

de duymazdan, görmezden gelelim. Var mısınız<br />

Not: Bu sayıdaki yazım bana her zaman destek olan,<br />

çalışmalarıma katkı sağlayan sevgili eşim Yener Günay<br />

ve artık aramızda olmasa da varlığını hep yanımda<br />

hissettiğim sevgili babam için.<br />

Babalar günün kutlu olsun canım babam...<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 23


Reklam Dünyası<br />

Herbalife marka yüzü Kubat oldu...<br />

Kilo kontrolü, beslenme ve kişisel bakım ürünleri alanında<br />

dünya liderleri arasında yer alan Herbalife markasının,<br />

Türkiye’deki marka yüzü Çağla Kubat oldu! Dünyada ve<br />

Türkiye’de rüzgar sörfü alanında önemli başarılara imza<br />

atan Çağla Kubat, yaşam tarzı olarak marka ile çok örtüştüklerinden<br />

böyle bir birlikteliği sıcak karşıladığını dile getirdi.<br />

Bu sene, Türkiye’deki 15.yılını kutlayan sağlıklı yaşam sektörünün<br />

lider markası Herbalife, marka yüzü olarak Çağla<br />

Kubat ile anlaştı.<br />

Kilo kontrolü, beslenme ve kişisel bakım ürünleri alanında<br />

dünya liderleri arasında yer alan Herbalife, bu birlikteliği bir<br />

basın kahvaltısı ile duyurdu. Herbalife Türkiye Genel Müdürü<br />

Ozan Özsavaşcı ve Çağla Kubat’ın katılımı ile gerçekleşen<br />

etkinlik renkli görüntülere sahne oldu.<br />

Yaşam tarzı olarak marka ile çok örtüştüklerini için böyle<br />

bir birlikteliğe imza attığını dile getiren Çağla Kubat,<br />

Herbalife’ın aynı zamanda ulusal ve uluslararası yarışlarda<br />

da co-sponsor olarak kendisini destekleyeceğini ifade etti.<br />

Karakaşoğlu, jüri başkanı...<br />

Litvanya’nın Kristal Elma’sı olarak bilinen, en büyük reklam<br />

yarışması ADrenalinas 2013 reklam ödüllerine bu sene jüri<br />

başkanı olarak TBWA\ISTANBUL’da Kreatif Direktörolarak<br />

görev yapan Volkan Karakaşoğlu seçildi.<br />

ADrenalinas Reklam ödülleri 2002 yılından bu yana her<br />

yıl reklam ajanslarını ve yaratıcılığı teşvik etmek amaçlı<br />

Litvanya İletişim Acentaları Birliği (Koma) tarafından organize<br />

ediliyor.<br />

Yarışmaya her yıl, farklı kategorilerde 200’e yakın katılımcı<br />

başvuruyor ve tüm işler Global ölçekte başarılı reklam ajanslarından<br />

seçilen jüriler tarafından değerlendiriliyor.<br />

2008’de Kreatif Direktör olarak TBWA\ISTANBUL bünyesine<br />

katılan Karakaşoğlu, daha önce Golden Drum ve Kristal<br />

Elma Reklam ödüllerinde jüri olarakyer almıştı.<br />

24 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Reklam Dünyası<br />

#İstanbulPinkmiBlackmi...<br />

Yaptığı iletişim çalışmalarıyla dikkat çeken Magnum, geleneksel<br />

kampanyalarının yanına ilginç bir de dijital proje<br />

ekledi. Magnum’un yeni ürünü Pink&Black’in renklerinden<br />

ilham alarak tasarlanan projede #İstanbulPinkmiBlackmi<br />

hashtag’i üzerinden 30 bine yakın kişi oy kullanarak<br />

İstanbul’un rengini belirledi. Twitter’da 35 milyon etkileşim<br />

rakamına ulaşan kampanyayla İstanbul’un tarihi binaları 22<br />

Mayıs gecesi eş zamanlı olarak pembeye büründü.<br />

Her yıl düzenlediği iletişim kampanyaları için işbirliği yaptığı<br />

ünlü isimlerle tüketiciyi hazla buluşturan Magnum, 2013<br />

yılı iletişim kampanyası çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmalara<br />

bir de dijital proje ekledi. Marka yüzü Orlando<br />

Bloom’un rol aldığı viral filmin yanı sıra Twitter üzerinden<br />

de yaratıcı bir uygulama gerçekleştiren Magnum kampanyayı<br />

geleneksel medya kanallarından yaptığı duyurularla<br />

da destekledi. İstanbul’un seçilen renkle ışıklandırıldığı geceye<br />

özel bir de parti düzenleyen Magnum gece boyunca<br />

birçok ünlü isme de ev sahipliği yaptı. Tüm partinin konseptini<br />

pembe ve siyah olarak tasarlayan Magnum kampanyanın<br />

moda danışmanı Özgür Masur’un Pink&Black by<br />

Özgür Masur defilesini de ilk kez meraklılarıyla buluşturdu.<br />

Webgiller mutfakta...<br />

Viking Kağıt markalarından Premia, Facebook’ta Webgiller’i<br />

buluşturuyor. Türkiye’nin gıdalarla temasa uygun ilk ve tek<br />

kağıt havlusu Premia, her ay Webgiller olarak seçilen 10<br />

kişiye 1 aylık Premia ürün paketi gönderiyor; ürünler hakkında<br />

deneyimlerini aktaranlar arasında en yaratıcı fikirleri<br />

paylaşan Premia’nın reklam yıldızı oluyor.<br />

Türkiye’nin gıdalarla temasa uygunluğu sertifikalandırılmış<br />

ilk ve tek kağıt havlu markası Premia, sosyal medyada<br />

reklam yıldızını arıyor. www.facebook.com/webgiller adresini<br />

beğenenler arasından her ay 10 kişi Premia web elçisi<br />

seçiliyor, web elçilerine 1 aylık Premia Kağıt Havlu paketi<br />

gönderiliyor.<br />

Premia web elçisi olan hünerli hanımlara Premia hakkında<br />

sorular soruluyor, bu doğrultuda web elçileri ürün hakkındaki<br />

fikir ve görüşlerini paylaşabiliyor, diğer hanımlara rehber<br />

olabilecek deneyimlerini aktarıyor. En yaratıcı fikri paylaşan<br />

web elçisi, Premia’nın reklam yıldızı oluyor.<br />

Webgiller kampanyası her ay yeni 10 elçiyi bünyesine katarak<br />

Ağustos ayı sonuna kadar devam edecek.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 25


Köşe<br />

Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com<br />

(retorik<br />

)<br />

Gezi Parkı’nı doğru anlamak...<br />

Bir insanın kişiliğindeki köklü değişimlerin sürecini,<br />

nedenleriyle birlikte irdeleyerek ortaya koymak tatmini<br />

çok yüksek bir deneyimdir. Sinemada ya da edebiyatta<br />

bunun birçok örneğini görebilirsiniz. Popüler örneklerden<br />

yola çıkarsak Star Wars'da Anakin karakterinin Darth<br />

Vader'e dönüşmesi en çok bilinenlerdendir. Bir başka<br />

örnekse son yıllarda izlediğim bir dizi Breaking Bad.<br />

Bunların dışında genel kalıpsa idealist bir amaçla çıkılan<br />

yolun zaman içerisinde yaşanan değişimlerle bencil<br />

ihtiyaçların tatmin aracı haline gelmesidir.<br />

Bu örneklerde insanlar, adım adım değişim geçirdikten<br />

sonra bir an geri dönüp baktıklarında artık yola çıkan kişi<br />

olmadıklarını görürler. Artık yola çıkış amaçları yerlerini<br />

daha kişisel ve bencil nedenlere terk etmiş, yola çıkan<br />

iyi insanın yerini belki hayatı boyunca karşı olduğu bir<br />

karakter almıştır.<br />

Bazen de böyle köklü bir değişim geçirerek kişiliği bencil<br />

ve kötü bir forma bürünen insanın çok değiştiğini düşünür<br />

ama süreci dikkatli incelediğimizde aslında değişmediğini<br />

sadece maskelerini kullanmayı terkettiğini görürüz.<br />

Bizim de kendi tabiriyle değişebilen, amaçlartını,<br />

inançlarını, bir gömlek gibi çıkarıp giyebilen bir<br />

başbakanımız var. İster kendi söylediği gibi değişebilme<br />

yeteneğiyle gündelik kalıplara girsin, ister aslında<br />

yola başladığı aynı kişi olduğu halde, ancak iktidarı<br />

hissetttiği için maskelerini terketmiş olsun. Bu başbakana<br />

baktığımda maalesef demokrasiye inanan, halkına<br />

güvenen milletin çıkarlarını ve toplumsal faydayı kendi<br />

çıkarlarının önünde tutabilen bir figür göremiyorum.<br />

Aksine kendi doğrularından ve toplumsal destekten<br />

yüzde yüz emin. Sabit fikirli ve bu nedenle kendisi<br />

gibi düşünmeyen herkesi art niyetli olmakla suçlayan.<br />

Kendi doğrularından çok emin olduğu için bu<br />

doğrulardan memnun olmayan kişilere sinirlenen.<br />

Anayasal haklarını kullanan insanlara, anayasayı<br />

hiçe sayarak kanunsuz marjinaller diyen. Bir ebeveyn<br />

edasıyla tüm toplumu kendi doğruları çerçevesinde<br />

şekillendirmeye çalışan, demokrasiye inandığını<br />

söyleyen ama aslında demokrasiyi odaklandığı hedefe<br />

ulaşmak için meşruiyetine temel olarak kullanıp daha<br />

sonra rafa kaldırmakta bir mahsur görmeyen birini<br />

gözlemleyebiliyorum. Tabii ki bu karakterlerin hepsinin<br />

ancak bir faşist diktatörde birarada bulunabilecek olması<br />

da aklımıza türlü türlü soru işaretleri getiriyor.<br />

İşte bu başbakan yine kendi doğrularına odaklanmış bu<br />

nedenle Gezi Parkı olaylarını anlayamamış. Zannediyor<br />

ki onbinlerce kişi iki ağacı bahane edip aslında<br />

başbakanı yıpratmak için ana muhalefet partisine hizmet<br />

ediyor. Bunun psikiyatride bir ismi var ama ben teşhisi<br />

hocalarımıza bırakıyorum.<br />

Sevgili kafası karışık başbakanım durum tam da öyle<br />

sizin anladığınız gibi değil. Evet konu Gezi Parkı'ndaki<br />

ağaçlar için başlamış olabilirr. Ancak sizin polisleriniz<br />

anayasal haklarını kullanan silahsız, bu vatandaşlarımıza<br />

saldırıp, siz de anayasayı delerek bu kişilere kanunsuz,<br />

yasa dışı marjinaller dediğiniz için, halk vatandaşına<br />

sahip çıkma luzumunu hissetti.<br />

Sayın başbakanım sizin gözünüz hep Arap ülkelerinde<br />

olduğu için bilemezsiniz ben sizi aydınlatayım. Bu ülkenin<br />

adı Türkiye ve belki size garip gelecek ama bu ülkede<br />

yaşayan kişilere Türk denir ve bu milleti ancak kendisine<br />

hizmet eden yöneticiler idare edebilir. O liderler için<br />

bu millet gözünü kırpmadan ölüme gider ancak Emine<br />

Hanım'ın çok hoşuna gitse de sizin maço tavırlarınıza bu<br />

millet pabuç bırakmaz. Ha bu maço tavırları başkasına<br />

gösterirseniz sizi sever ama kendisine maçoluk yapmaya<br />

kalkarsanız sizi kendinizden en emin olduğunuz bir<br />

anda sandığa o kadar çabuk gömer ki tarihte esameniz<br />

okunmaz. Bu tecrübeyi edinmiş halen yaşayan liderler<br />

vardır. Birisi hemşeriniz bana inanmıyorsanız kendilerine<br />

sorabilirsiniz.<br />

Uzun lafın kısası Gezi Parkı sadece iki ağacın davası<br />

değil, Türk halkının kendi vatandaşına sahip çıkma ve<br />

halkı ile anayasaya inancını kaybetmiş bir başbakanı<br />

sırtından atma çabasıdır. Üstelik sayın başbakanımızı<br />

sırtından atmaya çalışan ilk de Türk halkı olmayacak<br />

hatırlarsanız kültürümüzde yeri olan atlar da bu<br />

başbakanı sırtlarında taşımak istememiş ve muktedir<br />

olmuşlardı.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 27


Kampanyalar<br />

Hadi Deniz’e Gir...<br />

Siemens Ev Aletleri’nin, IQ serisi çamaşır makineleri eğlenceli<br />

bir reklam filmiyle tanıtılıyor. Reklamda, bu akıllı makinelerin,<br />

çamaşırla ilgili en zor problemleri nasıl çözdüğü;<br />

beyaz tişört üzerine rujla yazılan bir matematik problemini,<br />

tişörtü tertemiz yapıp sıfırı bularak çözmesiyle anlatılıyor.<br />

Medina Turgul DDB tarafından hazırlanan reklam filminin<br />

prodüksiyonu Shortcut’a, yönetmenliği ise Ariel<br />

Goldenberg’e ait.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren : Siemens Ev Aletleri<br />

Reklamveren Yetkilisi : Ayşe Özkaya, Gamze Su<br />

Reklam Ajansı : Medina Turgul DDB<br />

Executive Kreatif Direktör: Kurtcebe Turgul<br />

Kreatif Direktör: Gökhan Erol<br />

Yaratıcı Grup : Timsal Ünsal, Eren Koçaker, Özge Ceyrancı,<br />

Serkan Ün, Buse Şay<br />

Müşteri İlişkileri Grubu : Gözde Yılmaz, Miray Türker,<br />

Filiz Şahin<br />

Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nedret Gürlek<br />

Yapım Şirketi : Shortcut<br />

Yönetmen : Ariel Goldenberg<br />

Müzik : Ömer Ahunbay<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 29


Kampanyalar<br />

Emeklilik Ev Hanımlarının da Hakkı...<br />

Anadolu Hayat Emeklilik, Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki<br />

yeni düzenlemelerle birlikte ev hanımlarının da yararlanabileceği<br />

avantajları vurgulamak için bir reklam filmi hazırladı.<br />

Emeklilik dönemini güvence altına almanın ev hanımlarının<br />

da hakkı olduğunu tüm Türkiye’ye duyurmayı hedefleyen<br />

‘Emeklilik Ev Hanımlarının da Hakkı’ reklam kampanyası yayına<br />

girdi.<br />

TBWA\ISTANBUL’un imzasını taşıyan ve Fatih Kızılgök’ün<br />

yönetmenliğinde Autonomy tarafından hayata geçirilen reklam<br />

filminde, ev hanımı olan Deniz Hanım, izleyenlere sıradan<br />

bir gününün nasıl geçtiğini anlatırken, sabah erkenden<br />

başlayıp gece geç saatlere kadar devam eden günlük temposunun<br />

fark edilmesini sağlıyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren: Anadolu Hayat Emeklilik<br />

Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL<br />

CCO/ECD: İlkay Gürpınar<br />

Yaratıcı Ekip: İlhami Duman, Mustafa Gülsen, Bilgin Aydın<br />

Marka Ekibi: Güler Balta, Denizhan Çakıl<br />

CSO: Toygun Yılmazer<br />

Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Pelin Güneş,<br />

Ceyhun Sevil<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Şirketi: Autonomy<br />

Yönetmen: Fatih Kızılgök<br />

Post <strong>Prodüksiyon</strong>: İmaj Online<br />

Müzik: Ömer Ahunbay<br />

Medya Ajansı: CaratKullanılan Mecralar: TV, internet,<br />

radyo, basın,sinema<br />

Petrol Ofisi İmaj kampanyası...<br />

Petrol Ofisi, 72 yıllık gücünü bir imaj kampanyasına taşıdı.<br />

“Sizi daha ileri taşır” sloganı ile hayat bulan kampanyada,<br />

Petrol Ofisi’nin 2 bin 300’e yakın istasyonuyla 72 yıldır ülkeyi,<br />

ekonomiyi ve tüketicileri hep daha ileriye taşıdığı vurgusu<br />

yapılıyor. Grey İstanbul tarafından hazırlanan, yönetmenliğini<br />

Bertan Başaran’ın yaptığı imaj kampanyasının yapımcılığını<br />

PTT Films üstlendi.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren: OMV Petrol Ofisi A.Ş.<br />

Reklamveren yetkilisi: Alp Akgünlü, Özge Kansu Gökçek,<br />

Altuğ Teközgen<br />

Reklam Ajansı: GREY İSTANBUL<br />

Yaratıcı Yönetmen: Engin Kafadar, Ergin Binyıldız,<br />

Erdinç Mutlu<br />

Yaratıcı Grup: Emre Reisoğlu, Ergin Doğanay,<br />

Önder Bayraktar, Özgür Saygı, Günay Çağlar,<br />

Miranda Kokyan<br />

Yönetmen: Bertan Başaran<br />

Ajans Prodüktörü: Meltem Köse, Selim İpek<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Şirketi: PTT<br />

Reklam Ajansı Müşteri İlişkileri: Elifsu Serin,<br />

Tunç Alankaya, Deniz Atalay<br />

OMDMedya Ajansı: Erdem Erinç, Yeşim İpek<br />

30 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Torku gofret geldi, sen neredesin...<br />

Konya Şeker, yeni ürünü Torku Gofret için reklam filmi çekti.<br />

“Gençlerin vazgeçmeyeceği bir lezzet” olacağı mesajının<br />

verildiği reklam filminde bakkala gelen çeşit çeşit Torku gofret<br />

herkesi sıraya sokuyor ve hemen tükeniyor. Reklam filmi<br />

öncesinde merak uyandıran üç reklam teaser’ı ile tüketicinin<br />

karşısına çıkan Konya Şeker, ürünün tüketici nezdinde yaratacağı<br />

etki konusunda da ip ucu veriyor.<br />

Torku Gofret’in reklam filminde bakkala “Torku Gofret Geldi<br />

mi Geldi mi” sorusunu soran genç çocuk/kız, “Gelmez mi<br />

Çeşit çeşit geldi, gitti, yenisi geldi, o da gitti. Millet sıralara<br />

girdi, yedi de yedi.” cevabını alıyor ve merakla “E, yani var<br />

mı” diyerek sorusunu tekrarlıyor. Yukarıya doğru karamel,<br />

aşağıya doğru fındık kremasının ekranın ortasına doğru aktığı<br />

reklam filminde bol kreması ve çıtır lezzeti ile Torku’nın<br />

ağızda dağılan lezzeti ekranlara yansıyor. Reklamdaki dış<br />

ses ise karamel ve fındık kremalı, dışı çıtır gofretli, bir sürü<br />

de çeşidi olan Torku gofreti hemen denemeye davet ediyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklam Veren: Konya Şeker<br />

Reklam Veren Yetkilisi: Konya Şeker<br />

Reklam Ajansı: Publicis Yorum<br />

Reklam Yazarı: Ali Bozkurt, Burcu Cebesoy<br />

Sanat Yönetmeni: Selma Harman<br />

Kreatif Direktör: Adnan Elmasoğlu<br />

Ajans Prodüktörü: Arzu Köksal, Gamze Bayındır<br />

Müşteri İlişkileri: Yeşim Uzuner, Şebnem Çamlısoy,<br />

Sinem Erkel<br />

Yönetmen: Yalçın Kılıç<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Firması: Soda Film<br />

Medya Ajansı: Veritas Medya<br />

Mobil bankacılıkta tek şifre...<br />

TBWA\İSTANBUL’un Akbank için hazırladığı mobil bankacılıkta<br />

tek şifre filmi yayında.<br />

Filmde, hayattaki çok şifreli uygulamalarından bunalan<br />

Nuri’nin kendince bulduğu çözümü görüyoruz. Tüm şifrelerini<br />

unutmamak için üzerine dövme yaptıran Nuri, Akbank’ın<br />

tek şifre uygulamasını duyunca bakalım ne yapacak<br />

Filmin yönetmen koltuğundaki isim Bahadır Karataş olurken,<br />

yapımı Filmpark üstlendi.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren: Akbank<br />

Reklamveren Yetkilisi: Murat Göllü, Ayşegül Ögelman,<br />

Özge Baran Metin, Yeliz Sönmez<br />

Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL<br />

ECD: Emre Kaplan<br />

Yaratıcı Ekip: Kerim Gürsel, İlker Kayserilioğlu, Berat Kösemen,<br />

Doğu Göçük<br />

Marka Ekibi: Aslı Ceren Aksak, Canan Ayvacı, Müge Bozkurt<br />

CSO: Toygun Yılmazer<br />

Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Ceren Şehitoğlu<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Alev Cihan<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Şirketi: Filmpark<br />

Yönetmen: Bahadır Karataş Post <strong>Prodüksiyon</strong>: Sinefekt<br />

Müzik: Emre Irmak / Jingle Jackson<br />

Medya Ajansı: Mediacom<br />

Kullanılan Mecralar: TVC, sinema, radyo, basın,<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 31


Kampanyalar<br />

Pınar Çocuk Sütü...<br />

Pınar, Pınar Çocuk Sütü için yeni bir kampanyaya başladı.<br />

Alametifarika imzası taşıyan kampanyada 1-6 yaş arası<br />

çocukların gelişimine 3’lü destek sağlayan Pınar Çocuk<br />

Sütü’nün faydalarına eğlenceli bir dille dikkat çekiliyor.<br />

Reklam filminde bebek telsiziyle babalarından görev alan<br />

üçüz bebekler, annelerinin hazırladığı sütleri içmek üzere<br />

odalarından mutfağa ulaşmaya çalışıyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren: Pınar Çocuk Sütü<br />

Reklamveren Yetkilisi: Nalan Özgür, Özge Öndül,<br />

Yasemin Şen<br />

Reklam Ajansı: Alametifarika<br />

Yaratıcı Yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan ünsal<br />

Reklam Yazarı: Güldeniz Şeşen<br />

Sanat Yönetmeni: Deniz Ardıç<br />

Ajans Prodüktörleri: Dilan Davutoğlu, Berkay Tahmaz,<br />

Sertuğ Alptekin<br />

Stratejik Planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel<br />

Marka Direktörü: Melda Doyduk<br />

Yapım Şirketi: Digital Sanatlar<br />

Yönetmen: Can Ulkay<br />

Görüntü Yönetmeni (d.o.p): Florent Herry<br />

Jingle: Jıngle House<br />

Mecra: tv, outdoor, basın, pop<br />

ETİ Balık Kraker, Adı Yeter...<br />

7’den 70’e herkesin bildiği, çok sevdiği, şekli ve lezzetiyle<br />

hayatımıza renk katan ETİ Balık Kraker, 40 yıllık tarihinde<br />

uzun bir aradan sonra kendisi için yapılan reklam kampanyası<br />

ile ilgi odağı oldu. Animasyon film olarak çekilen kampanya,<br />

“ETİ Balık Kraker, Adı Yeter” sloganı ile televizyonlarda<br />

gösterilmeye başladı. ETİ’nin lider, yenilikçi ve fark yaratan<br />

ruhunu ortaya koyan bir anlatımla izleyenleri ilk saniyeden<br />

itibaren etkileyen ve 3D animasyon tekniğiyle hazırlanan<br />

reklam filmi, adeta bir görsel şölen yaratıyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklam ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi<br />

Reklamveren: Eti<br />

Reklamveren yetkilisi: Zeynep Dipçin, Zübeyde Özmen,<br />

Miray Güçlü, Kübra Ergün<br />

Yaratıcı Ekip: Kerem Kanık, Cem Akar, Emre Gökdemir,<br />

Özgür Akpınar, Bora Adalı, Bora Uz, Onur Tumtaş,<br />

Oğuzhan Dilek<br />

Müşteri İlişkileri: Özge Öncül, Buket Arca<br />

Stratejik Planlama: Viktor Kuzu, Arda Kuş<br />

Medya planlama/satınalma: Zenıthmedıa<br />

Yapımevi - yönetmen: İmaj<br />

32 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Dyo’nun sevimli karakterleri...<br />

Dyo’nun yeni kampanyasının konsepti belirlenirken, sektördeki<br />

öncü rolü ve güçlü marka kimliğinden yola çıkıldı. Dyo<br />

ürünlerini farklılaştıran teknoloji, dayanıklılık ve kalite özelliklerine<br />

vurgu yapılan bu konseptte, markanın sıcak yüzünü<br />

tüketici ile buluşturacak animasyon karakterler kullanıldı.<br />

Dyo’nun yeni kahramanları; gazete, dergi, TV, radyo, dijitalsosyal<br />

medya gibi mecraların yanı sıra billboard reklamları<br />

ve hazırlanan özel projelerde tüketici ile buluşuyor.<br />

Kampanya Künyesi:<br />

Reklamveren: DYO<br />

Reklamveren Temsilcisi : Bülent Tomaç, Yasemin Gezginer,<br />

Ebru Boztuna<br />

Reklam Ajansı : Drive Dentsu<br />

Kreatif Direktör : Ersel Serdarlı<br />

Yaratıcı Grup : Elif Öztaş Saygıner, Mahir Göktaş, Muharrem<br />

Sezener<br />

Müşteri İlişkileri Grubu : Füsun Akay Eroğlu, Hande Altay<br />

Karakter Tasarım: Drive Dentsu<br />

3D Animasyon: Mica Animation&Design<br />

Animasyon Yönetmeni: Luca Schenato<br />

Animasyon Prodüktörü: Yasemin Turan<br />

Yönetmen : Osman Tolga<br />

Film <strong>Prodüksiyon</strong>: Mood Production<br />

Müzik: Can Alper / Musicworks<br />

Kullanılan Mecra : TV, basın, radyo, outdoor, dijital<br />

Sınırsız Güç, Üstün Teknoloji...<br />

Dünyanın ilk 84 inç ULTRA HD TV’si olan LG ULTRA HD TV<br />

için hazırlanan yeni reklam filminde sadece en iyilerin ilkleri<br />

yarattığı vurgulandı. “Sınırsız Güç, Üstün Teknoloji” sloganı<br />

ile başldı.<br />

Reklam filminde yüksek teknoloji ürünü zırhı ile sınırsız gücün<br />

simgesel kahramanı olan Iron Man, LG’nin üstün teknolojisi<br />

ile ilişkilendirilerek bir kez daha başarılı bir LG ve<br />

Marvel’dan Iron Man 3 filminin işbirliği ortaya konmuş oldu.<br />

Iron Man 3, geçen yılın rekortmen filmi “Yenilmezler”den<br />

sonra A.B.D’de tüm zamanların en iyi ikinci açılışını yapan<br />

film oldu. Türkiye’de gerçekleştirdiği hasılat ile 2013’ün en<br />

iyi yabancı film açılışını gerçekleştiren film aynı zamanda<br />

tüm zamanların en iyi açılışını yapan süper kahraman filmi<br />

ünvanına da sahip oldu.<br />

Reklam filmi künyesi:<br />

Ajans: Alaaddin Adworks<br />

Reklamveren: LG Electronics Türkiye<br />

Kreatif Direktör: İsmail Bölükbaşı<br />

Reklamveren Yetkilisi: Fevziye Bali, Can Kara,<br />

Cem Özveri, Gül Saltuk Cabı, Büşra Özsipahi<br />

Müşteri Ekibi: Nilay Kutman, Meltem Güney<br />

Yaratıcı Grup: Salih Küçük, İrfan Ongan, Hande Çeviköz<br />

Yönetmen/Prodüktör: Kerem Kurdoğlu<br />

Yapım Şirketi: ABT Film<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 33


Kampanyalar<br />

Müzekart’a iki yeni viral film...<br />

3Kişilerloop’un Müzekart için tasarladığı viral filmler <strong>Eksantrik</strong><br />

<strong>Prodüksiyon</strong>’un dokunuşuyla hayat buldu.<br />

Geçmişe bakış ve müze kavramına yeni yaklaşımlar getiren<br />

filmler internette büyük beğeni kazandı. Cansız bir heykele<br />

duygu yüklemesi ve zamana tersine bakış açısıyla tasarlanan<br />

filmler internette daha çok konuşulacağa benziyor.<br />

Viral Film Künyesi<br />

Filmlerin başlıkları:<br />

- Geçmiş Zamanların Elinden Tut !<br />

- Şimdiki Geçmiş Zamanda Yolculuğa Var mısınız<br />

Reklamveren: Müzekart<br />

Reklam ajansı: 3kişilerloop<br />

Yaratıcı yönetmen: Argün Albayrak<br />

Yapım şirketi: <strong>Eksantrik</strong> <strong>Prodüksiyon</strong><br />

Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu<br />

Post-<strong>Prodüksiyon</strong>: <strong>Eksantrik</strong>-Express<br />

Kullanılan mecralar: Internet<br />

34 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

1955’ten bugüne Tamek...<br />

Doğal ve lezzetli ürünleriyle Türkiye’nin güvenilir markası<br />

olan TAMEK’in, TBWA tarafından hazırlanan yeni reklam<br />

filmi, Türk izleyicisiyle buluşuyor. Film, TAMEK’in meyve suyundan<br />

salçaya, garnitürden ketçaba, reçelden konserveye<br />

kadar nesillerdir tüketicilerinin hayatlarında sembole dönüşen<br />

ürünleri eşliğinde yaşanan keyifli anıları canlandırıyor.<br />

Ozan Yalabık’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin prodüksiyonu<br />

ise Böcek Yapım’a ait.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamveren:TAMEK<br />

Reklamveren yetkilileri : Şebnem Atay,<br />

Selin Şaşmaz Kalaycıoğlu, Göze Algün, Çisem Erkan<br />

Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL<br />

CCO/ECD: Emre Kaplan<br />

Yaratıcı Ekip: Kerim Gürsel, Burak Kunduracıoğlu,<br />

Berat Kösemen, Doğu Göçük, Ahmet Bülent İlterberk<br />

Marka Ekibi: Güler Balta, Denizhan Çakıl<br />

CSO: Toygun Yılmazer<br />

Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Ceren Şehitoğlu<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Pelin Güneş,<br />

Gizem İnan<br />

<strong>Prodüksiyon</strong> Şirketi: Böcek Yapım<br />

Yönetmen: Ozan Yalabık<br />

Clear Women reklamı...<br />

Post <strong>Prodüksiyon</strong>: İmaj Online<br />

Müzik: Emre Irmak (Jingle Jackson)<br />

Medya Ajansı: MG Initiative<br />

Kullanılan Mecralar: TV, internet, outdoortv, instore<br />

Reklamveren: Unilever Türkiye<br />

Reklamveren yetkilisi: Tarık Bayar<br />

Reklam ajansı: Rabarba<br />

Yaratıcı yönetmen: Jonas Arnby<br />

Yaratıcı grup: Rabarba<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Rabarba<br />

Yapım şirketi: Depo Film<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

Medya planlamacı: Gamze Gülcü – Aslıhan Anarat<br />

Kullanılan mecralar: TV – sinema – instore<br />

Clear’ın kadınlara özel geliştirdiği Clear Women serisinin<br />

reklam filmi yayına girdi. Geçtiğimiz yıl Clear’ın marka yüzü<br />

olarak Clear Men reklamlarında rol alan ünlü oyuncu Burak<br />

Özçivit, Clear’ın yeni serisi Clear Women Komple Bakım<br />

Serisi için kamera karşısına geçti. Reklam filminde güzel ve<br />

kendine güvenen bir Clear kadını tarafından baştan çıkarılan<br />

Özçivit, stüdyo ve dış mekanda yapılan çekimler boyunca<br />

enerjisini korudu.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamın başlığı: Takip<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 35


Leukophrys, Tene


Gezi<br />

dos, Bozcaada...<br />

Bu ay Bozcaada’ yı yazacağım.<br />

Yazın gelmesiyle birlikte benim kafada<br />

tatil hayalleri uçuşmaya başladı.<br />

Ama nedense içimde Bozcaada özlemi var.<br />

O yüzden bu ay Bozcaada :)<br />

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban<br />

Bu ay Bozcaada’ yı yazacağım. Yazın<br />

gelmesiyle birlikte benim kafada tatil<br />

hayalleri uçuşmaya başladı. Ama nedense<br />

içimde Bozcaada özlemi var. O<br />

yüzden bu ay Bozcaada :)<br />

Çok sevdiğim bir arkadaşım Bozcaada’<br />

ya yazlığa gittiğini, müsait olursam beni<br />

de misafir etmek istediğini söyledi. İşte<br />

o zaman “bu bana verilen ilahi bir mesaj”<br />

dedim. Hemencecik daveti kabul<br />

ettim. Hatta dedim ki “Cumartesi sabah<br />

oradayım” :) Bozcaada çok yakınımzda<br />

olmasına rağmen bir türlü fırsat bulup<br />

da gidemediğim bir yerdi. Hep bir terslik<br />

oldu. Ama bir gün şeytanın bacağını<br />

kırmaya karar vermiştim. Şimdi de bir<br />

terslik çıkmasın diye de çok hızlı karar<br />

verip uygulamaya geçtim.Telefonu kapatıp<br />

interneti açtım ve Cuma akşamı<br />

için Çanakkale’ ye Pazartesi akşam<br />

dönüş için de Geyikli’ ye otobüs bileti<br />

aldım.<br />

Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale<br />

iline bağlı küçük bir ada, Bozcaada.<br />

Türkiye’nin üçüncü büyük adası olarak<br />

Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde<br />

yer alıyor. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda<br />

yer alan ilçe merkezinde<br />

toplanmış. Bunun dışında herhangi bir<br />

köyü yok. Bozcaada’nın yüzölçümü etrafındaki<br />

adacıklarla beraber 37.6 km2,<br />

çevresi ise 38 km.<br />

Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde<br />

Tenedos adıyla anılan Bozcaada,<br />

stratejik konumundan dolayı çağlar<br />

boyunca birçok kez istilaya uğramış ve<br />

el değiştirmiş. Adadaki nekrapol sahasında<br />

yapılan kazılardan anlaşıldığı<br />

üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına<br />

dayanıyor. Adanın bilinen ilk sakinleri<br />

Pelasg’lar. Daha sonra sırasıyla Fenikeliler,<br />

Atinalılar, Yunanlılar, Persler,<br />

Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler,<br />

Venedikler ve Osmanlılar adaya hakim<br />

olmuş.<br />

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden<br />

sonra Bozcaada, Türkler<br />

için önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı<br />

topraklarına katılmış. Bu tarihten<br />

itibaren Osmanlılar ve Venedikliler<br />

arasında Bozcaada için mücadeleler<br />

olmuş ve adanın hakimiyeti zaman zaman<br />

Venediklilere geçmiş.<br />

Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir<br />

dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında<br />

1912’de Yunanistan tarafından<br />

işgal edilen ada, 1923 Lozan Anlaşmasıyla<br />

Gökçeada ile birlikte Türkiye<br />

Cumhuriyeti’ne bağlanmış.<br />

Cuma akşamı sırt çantamı da alıp atladım<br />

otobüse. Hafta içi nasıl yorulduysam<br />

artık, otobüste narkoz yemiş gibi<br />

uyumuşum. Gün ağardığında gözlerimi<br />

açıp etrafa bakındığımda tanıdık bir<br />

mekanda olduğumu farkettim. Biraz<br />

daha ayılınca dalış yapmaya gittiğimiz<br />

Kömür Limanı’na yakın geçtiğimizi anladım.<br />

Sonra baktım daha yolumuz var,<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 37


Gezi<br />

tekrar narkoza girdim. Tekrar uyandığımda<br />

otobüste kimse kalmamıştı. Şöför<br />

beni görüp de, “burası son durak,<br />

hanımefendi” deyince Çanakkale’ ye<br />

vardığımızı anladım. Kendime gelmeye<br />

çalışarak indim otobüsten. Baktım saat<br />

7’ ye geliyor. Kahvaltı için mekan bakınırken<br />

sahilde güzel bir kafe buldum.<br />

Hemen oturdum ve kahvaltı söyledim.<br />

Kahvaltı hazırlanırken de gidip Bozcaada<br />

deniz otobüsü için bilet aldım.<br />

Bir saat içinde güzel bir kahvaltı edip<br />

deniz otobüsüne bindim. Yaklaşık 1<br />

saatlik yolculuktan sonra Bozcaada’ ya<br />

vardım. İskeleye varınca da arkadaşımı<br />

arayıp evin tarifini aldım. Tarif şöyle<br />

“saat kulesini bul, yanından yürü, bayır<br />

yukarı yolun bitiminde karşına çıkan<br />

ev”. Şöyle bir bakınınca saat kulesini<br />

hemen gördüm.<br />

Bozcaada’lılar sanırım bu saat sayesinde<br />

çok dakik :)<br />

Saat kulesi, Rum Mahallesinde bulunuyor.<br />

İbadete açık durumda bulunan<br />

Rum Ortodoks cemaatine ait tarihi Kimisis<br />

Teodoku Kilisesi’nin yıkılan dört<br />

katlı çan kulesi, 2005 yılında yeniden<br />

yapılmış. 1869 yılında yaptırılan ve<br />

hala ibadete açık tek kilise olarak gü-<br />

38 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Bozcaada’ ya vardım.<br />

İskeleye varınca da<br />

arkadaşımı arayıp<br />

evin tarifini aldım.<br />

Tarif şöyle<br />

saat kulesini bul :)<br />

nümüze kadar ayakta kalmayı başaran<br />

Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesinin<br />

avlusuna 1895 yılında inşa edilen<br />

dört katlı çan kulesi, zaman ve hava<br />

koşullarına direnemediği için kulenin iki<br />

katı yıkılmış. Kalan iki kat ise 1980’den<br />

sonra tehlikeli olmaması için metal kafes<br />

içine alınmış. Uzun süre bu şekilde<br />

kalan tarihi Çan kulesi 2005 tarihinde


Gezi<br />

restore edilmiş. Kulenin en üst katındaki<br />

dört cephesine de saat takılarak kule<br />

aydınlatılmış ve böylece Bozcaada’daki<br />

tarihi Kimisis Teodoku Kilisesi yeniden<br />

çan kulesine kavuşmuş.<br />

Ben de sahilden, Çan Kulesini kerteriz<br />

alarak evi bulmak için rampa yukarı<br />

yürümeye başladım. Sokaklar çok dar<br />

ama çok güzel. Sanki Yunan adalarında<br />

dolaşıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.<br />

Rampa yukarı yürürken burnuma<br />

mis gibi simit kokusu geldi. Hemen<br />

kokuyu takibe koyuldum ve burnum<br />

beni Çiçek fırınına götürdü. Bir de baktım<br />

ki fırın kapısında sıra var. Ama fırın,<br />

fırın değil, resmen pastane. Sonradan<br />

Sokaklar çok dar<br />

ama çok güzel.<br />

Sanki Yunan adalarında<br />

dolaşıyormuşsunuz<br />

gibi hissediyorsunuz.<br />

Rampa yukarı yürürken<br />

burnuma mis gibi simit<br />

kokusu geldi.<br />

Burnum beni Çiçek fırınına<br />

götürdü.<br />

öğrendim ki Bozcaada’ nın meşhur<br />

pastanesiymiş burası. Şöyle bir göz<br />

gezdirip, simit ve poğaça aldım. Bozcaada’<br />

da naylon poşet kullanımı yasak<br />

olduğu için elimdeki kese kağıdı paketiyle<br />

tekrar yola koyuldum. Rampa bitip<br />

de merdivanler başlayınca arkadaşım<br />

kapıda karşıladı beni :)<br />

Birbirimiz görmekten son derece menun<br />

bir şekilde kucaklaşıp, öpüştük.<br />

Sonra da kahvelerimizi hazırlayıp Bozcaada’<br />

ya doğru keyif kahvesi içtik. Evlerinin<br />

manzarası muhteşem. Önünde<br />

hiç ev olmadığı için direk denizi görüyorsunuz.<br />

Kahvelerden sonra mayolarımızı giyip<br />

denize doğru yola çıktık. Plaja gitmektense<br />

adanın kuzeydoğusunda, kaleye<br />

yakın olan iskeleyi seçtik. Tüm gün iskeleden<br />

atlayıp Bozcaada’ nın serin sularında<br />

yüzüp güneşlendik. Bozcaada’<br />

da su gerçekten çok soğuk, ama kale<br />

manzaralı yerde de yüzmek pek keyifli<br />

oldu.<br />

Akşam üzeri olunca topladık havlularımızı,<br />

Bozcaada’ nın şirin sokaklarında<br />

geçerek eve doğru yola koyulduk.<br />

Buradaki evlerin hepsi ayrı bir güzel.<br />

Bencerelerde ki süslemeler. Balkon<br />

ve bahçelerde ki çiçekler. Herkes evini<br />

özene bezene süslemiş. Hele bazı balkonlar<br />

var ki, zannedersiniz fidanlık.<br />

Eve gidip duşumuzu aldıktan sonra<br />

başladık akşam yemeği hazırlığına.<br />

Öğrendim ki o akşam komşu hanımlar<br />

gelecek ve hepbirlikte yemek yiyeceğiz.<br />

Biz masayı hazırlamaya başlarken<br />

misafir hanımlar da gelmeye başladı.<br />

Herkes gelirken bir şeyler getirmiş, çiğ<br />

köfte, mermicek köftesi, şakşuka vs.<br />

Başımızda da bir büyük. O akşam geç<br />

saatlere kadar sohbet ettik. Bu hanımlar<br />

yaz için Bozcaada’ ya geliyorlar,<br />

hepsinin evi var. Hatta kimisinin bağ<br />

evi var. Üzüm yetiştirip şarap da yapıyorlar.<br />

Hanımların hepsi çok candan,<br />

çok hoş sohbet. İnanılmaz güzel vakit<br />

geçirdim. Gecenin asıl bombası da<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 39


Gezi<br />

klarnet ve kanunla yapılan müzik oldu.<br />

Arkadaşımın 2 tane aslan gibi oğulları<br />

var. Biz dışarda sohbet ederken onlar<br />

da içerde sıkılmış olacak ki, müzik yapmaya<br />

başladılar. Biri klarnet çaldı biri<br />

kanun, üzerine de bir sürü şarkı söylediler.<br />

Çok da iyi beceriyorlar müzik işini.<br />

Hepimiz için sürpriz olan müzik gecemizi<br />

çok neşelendirdi. Çok huzurlu ve<br />

mutlu uyudum o gece.<br />

Ertesi gün kahvaltımızı meşhur Çiçek<br />

pastanesinde yapmaya karar verdik.<br />

Sabahın serinliğinde limana inip güzel<br />

bir masaya oturduk.<br />

Kahve içmeden ayılamayan ben, önce<br />

nefis bir sakızlı Türk kahvesi içtim. Tadı<br />

damağımda kaldı desem yeridir. Sonra<br />

da taze domates, salatalık, beyaz<br />

peynir, zeytin vs ile donatıldı masamız.<br />

Ege gerçekten bambaşka bir coğrafya.<br />

Sebzeleri bile ayrı bir lezzetli. Bir<br />

de adaya has domates reçeli var. Benim<br />

reçelle pek aram yoktur ama yine<br />

de tadına bakmadan edemedim. Son<br />

derece güzelmiş meğer. Bir de adada<br />

yetişen limon kekiği var. Onu da söğüş<br />

domateslerin üzerine serpmişler ve bir<br />

de zeytinyağı gezdirmişler, offff var ya,<br />

nefis olmuş.<br />

Ege gerçekten<br />

bambaşka bir coğrafya.<br />

Sebzeleri bile ayrı bir lezzetli.<br />

Bir de adaya has<br />

domates reçeli var.<br />

Muhteşem kahvaltıyı bitirdikten sonra<br />

minibüs duraklarına yürüyüp, oradan<br />

Ayazma manastırına gitmek üzere yola<br />

çıktık. Kısa bir yolculuktan sonra Ayazma<br />

Manastırı’ na vardık. Minibüsten<br />

inip önce bir ağacın altına attık kendimizi,<br />

serinlemek için.<br />

Yunanca “hagiasme” kelimesinden gelen<br />

Ayazma, kutsal su anlamına geliyor.<br />

Türkiye’nin birçok bölgesinde doğal su<br />

kaynaklarının olduğu yerlere bu isim<br />

veriliyor. Bozcaada’nın ayazması adanın<br />

güney kısmında yer alıyor. Burada<br />

çift oluklu tarihi bir çeşme, 8 yaşlı çınar<br />

ağacı, küçük bir manastır ve 2 tane tek<br />

katlı yapı var.<br />

Ayazma’daki Rum Ortodoks cemaatine<br />

ait manastır, Rum azize Aya Paraskevi<br />

adına yapılmış ve onun adını taşıyor.<br />

1734 yılında Manolaki Manolidis tarafından<br />

yapılan manastır, sadece özel<br />

günlerde ibadete açılıyor.<br />

Ayazma’nın büyülü ortamı düğün gibi<br />

özel kutlamaların da yapıldığı yer olarak<br />

tercih ediliyor. Bir restoran sahibinin<br />

işletmesinde olan bahçesinde, sadece<br />

özel günlerde masalar kurulup yemek<br />

servisi veriliyor.<br />

26 Temmuz’da kutlanan, Rumların Aya<br />

40 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Gezi<br />

Paraskevi günü, manastırın ibadete<br />

açıldığı günlerden biri. Ayazma’da toplanıp<br />

eğlenilen bu gün Ayazma Panayırı<br />

olarak adlandırılıyor.<br />

Manastırın alt kısmında bir dilek mağarası<br />

bulunuyor. Ziyaretçiler burada<br />

mum yakıp adak adıyorlar, taştan ve<br />

çalı çırpıdan dileklerini sembolize edecek<br />

şekiller yapıyorlar. Mağaranın içindeki<br />

üst üste dizilmiş taşlar, hayallerdeki<br />

ev ve arabaları anlatıyor aslında.<br />

Bu arada manastır deyince aklınıza din<br />

görevlilerinin inzivaya çekilerek yaşadığı<br />

büyük yapılar gelmesin. Rumlar<br />

yerleşim yerlerinin uzağında kurdukları<br />

ufak kiliselere manastır diyorlar. Söylendiğine<br />

göre Bozcaada’da zamanında<br />

36 manastır varmış. Günümüzde<br />

bunlardan sadece 2 tanesi ayakta, diğerleri<br />

yıkık durumda.<br />

Dinlendikten sonra ben kilisenin etrafında<br />

keşfe çıktım. İçini görmeyi çok<br />

istedim ama kapısı kilitliydi. Ben de etrafını<br />

gezerken yan camlardan birinin<br />

açık olduğunu farkettim. Kafayı sokup<br />

bakınırken 4 kişi daha geldi. Onlarla konuşup<br />

içeriye girmeye karar verdik. Tek<br />

başıma cesaret edemedim çünkü çünkü<br />

zemin derindeydi. İçeriye atlamak<br />

Söylendiğine göre<br />

Bozcaada’da zamanında<br />

36 manastır varmış.<br />

Günümüzde bunlardan s<br />

adece 2 tanesi ayakta,<br />

diğerleri yıkık durumda.<br />

sorun değil ama yukarı tırmanmak zor<br />

olacaktı. Ama kalabalık olunca sorun<br />

olmaz. Sonra sırayla hepimiz camdan<br />

içeriye zıpladık. Kilisenin içi oldukça<br />

küçük ve boş. İçeride sadece bir sunak<br />

var. Onun dışında bomboş. Ama birileri<br />

orada bir şeyler bulmayı umuyordu sanırım<br />

çünkü yerdeki karoları kırıp manastırın<br />

zeminin kazmışlar. O güzelim<br />

sermaikleri kırmışlar. Büyük ihtimalle<br />

camı kıran da bu seramikleri kıran kişilerdi.<br />

Yanlız kilise artık bakımsızlıktan<br />

yıkılmak üzere. Tüm duvarlar dışarıya<br />

doğru meyillenmiş. Dokunsanız yıkılacak<br />

gibi. Çok yazık.<br />

Manastırı gezdikten sonra biraz da yürüyüş<br />

olsun diye Ayazma plajına kadar<br />

yürüdük. O kadar yoldan sonra da direk<br />

denize attık kendimizi.<br />

Ayazma Plajı harika bir yer. İnce beyaz<br />

kum, pırıl pırıl ve berrak deniz suyu,<br />

minik çakıl taşları vs. hatta ben işenmeyip<br />

bir sürü deniz taşı topladım.<br />

Tüm gün orada yüzdükten sonra tekrar<br />

adanın merkezine geri döndük. O akşam<br />

da eve gitmeyip dışarda yemeğe<br />

karar verdik.<br />

Bozcaada Liman civarında bir sürü<br />

kafe ve restaurant var. Hepsi de cicili<br />

bicili. İnsan bakmaya doyamıyor. Sa-<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 41


akmış eve. Bunun bir kısmıyla yoğurt<br />

mayaladı arkadaşım. Diğer kısmıyla da<br />

muhallebi pişirdi. O bu işlerle uğraşırken<br />

ben de kahve yapma işiyle uğraşıyordum.<br />

Arkadaşın önerisi sütlü nescafe<br />

idi ama ben keçi sütünün kokusunu<br />

çok ağır bulduğum için hayır demiştim.<br />

Tabii ısrarına dayanamayıp onu dinledim.<br />

Süt kaynadıktan sonra koca bir<br />

fincan nescafe yaptım. Sonuç inanılmaz<br />

tatmin ediciydi. Şok oldum. Yıllar<br />

önce İsviçre’ de bunun kadar lezzetli bir<br />

kahve içmiştim. Onun sırrı da içindeki<br />

kremaydı. Artık hafızamda yer eden<br />

kahveler arasında bu da var.<br />

Kahvelerimizi içip muhallebiyi dolaba<br />

koyduk. Duşumuzu alıp cicilerimizi giydik<br />

sonra da kalenin civarına gezmeye<br />

çıktık.<br />

Feribotla adaya yaklaşırken ilk dikkatinizi<br />

çekecek şey adanın heybetli kalesi.<br />

Bozcaada Kalesi’nin ihtişamı adanın<br />

zengin geçmişini yansıtıyor adeta.<br />

Boğazın hemen çıkışında olması ve<br />

anakaraya yakınlığı sebebiyle yüzyıllar<br />

boyunca istilaya açık bir yer olmuş ada.<br />

Üzerinde yaşayan medeniyetler ancak<br />

bu denli büyük bir kaleyle güvende his-<br />

Gezi<br />

nat galerisi gibi hepsi.<br />

Ada merkezi, nostaljik sokakları ile şirin<br />

bir balıkçı kasabası havasında. Çook<br />

eski zamanlarda kasabanın ortasından<br />

geçen bir dere, Rum ve Türk Mahallesi<br />

diye ikiye ayırırmış adayı. Artık böyle<br />

bir ayırım yok ama mimari yapılarından<br />

dolayı hangi mahallede olduğunuzu anlayabiliyorsunuz.<br />

Rum Mahallesi bakımlı evleri ve sokakları<br />

ile oldukça güzel ve daha dikkat çekici.<br />

Eski Rum evlerinin bir kısmı yazlık<br />

ev, bir kısmı da pansiyon ve otel olarak<br />

kullanılıyor. O yüzden kalacak yer bulmak<br />

çok sorun olmuyor.<br />

Türk Mahallesi ise kıvrımlı sokakları ve<br />

ahşap evleri ile belli ediyor kendini. Burada<br />

daha az turistik mekan bulunuyor.<br />

Son yıllarda yeni açılan pansiyon ve<br />

otellerin sayısında artış var. Fakat buradaki<br />

restaurantlar çok güzel değil ve<br />

pahalı. Bu kısımda daha çok eğlence<br />

mekanları var, bar ve kulüpler gibi.<br />

Mekanları kısaca turladıktan sonra arkadaşımın<br />

bildiği bir yere oturup yemek<br />

yedik ve sohbet ettik.<br />

Sonrasında da alış verişimizi yapıp eve<br />

çıktık. Biz denizdeyken arkadaşımın<br />

süt aldığı hanım 5 litre keçi sütü bı-<br />

Rum Mahallesi bakımlı evleri<br />

ve sokakları ile oldukça güzel<br />

ve daha dikkat çekici. Eski<br />

Rum evlerinin bir kısmı yazlık<br />

ev, bir kısmı da pansiyon ve otel<br />

olarak kullanılıyor.<br />

42 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Gezi<br />

setmişler kendilerini.<br />

Türkiye’nin en iyi korunmuş kalelerinden<br />

biri olan Bozcaada Kalesi’nin ilk<br />

olarak ne zaman ve kimler tarafından<br />

yapıldığı bilinmiyor. Fenikeliler, Cenevizler<br />

ve Venedikliler tarafından kullanılan<br />

kale, bugünkü görünümünü Fatih<br />

Sultan Mehmet döneminde var olan<br />

kalıntılar üzerine tekrar inşa edilmesiyle<br />

almış(1455). Venedik- Osmanlı<br />

arasında süren mücadeleler sırasında<br />

uğradığı tahribatlar sonrası, Köprülü<br />

Türkiye’nin<br />

en iyi korunmuş kalelerinden<br />

biri olan<br />

Bozcaada Kalesi’nin<br />

ilk olarak ne zaman<br />

ve<br />

kimler tarafından<br />

yapıldığı bilinmiyor.<br />

Mehmed Paşa döneminde büyük bir<br />

onarımdan geçmiş (1657). 2. Mahmut<br />

zamanında ise neredeyse yeniden inşa<br />

edilerek bugüne kadar bu görünümü<br />

korunmuş(1815).<br />

Adanın kuzeydoğu ucuna, kayalıklar<br />

üzerine inşa edilmiş kalenin etrafı zamanında<br />

suyla dolu olan bir hendekle<br />

çevrili. Bir zamanlar asmalı bir kapıyla<br />

girilirken şimdi sabit bir köprü üzerinden<br />

giriliyor kaleye. Yine bir zamanlar içerisinde<br />

Türk ahalinin yaşadığı iki caminin<br />

olduğu kale içi, şimdi neredeyse bomboş.<br />

Sadece festival zamanlarında verilen<br />

konserlerle hareketleniyor.İç kale<br />

bölümünde ada etrafından çıkarılan<br />

amforaların sergilendiği bir oda bulunuyor.<br />

Ayrıca kalenin bahçesinde adadan<br />

çıkarılan çok sayıda eski mezar taşı ve<br />

tarihi eser sergileniyor.<br />

Kale civarında bir sürü yer var, hediyelik<br />

eşya satan. Hepsi de çok cicili bicili.<br />

Arkadaşım takı tasarım kursuna gitmişti.<br />

Burada ki boncukçulardan da ona<br />

boncuk ve taş aldık. Tabii ben de bileklik<br />

ve kolye aldım. Epeyce dolandıktan<br />

sonra sıra geldi şarap işine, sonra yine<br />

kale civarında denize sıfır bir bara oturup,<br />

şarap söyledik. Bir sürü şarap denememize<br />

rağmen çok beğendiğim şarap<br />

çıkmadı. Orta karardı hepsi. Şarap<br />

konusunda hayal kırıklığına uğradım.<br />

Gecenin ilerleyen saatlerinde ve serinlikte<br />

evin yolunu tuttuk.<br />

Benim bünye sabahın köründe uyanmaya<br />

alışık olduğu için yine sabahın<br />

köründe hortladım. Alkol aldığım gecenin<br />

sabahında daha da erken uyanıyorum.<br />

Sanırım enerjisi uyandırıyor beni.<br />

Hemen üzerimi değiştirip usul usul<br />

çıktım evden. Önce Çiçek pastanesine<br />

uğrayıp, kahve ve kahvaltı ettim. Sonra<br />

da fotoğraf çekmek için Bozcaada sokaklarını<br />

arşınlamaya başladım.<br />

Bozcada’nın kargaları şehirde gördüklerimizden<br />

epey farklı bir cins. Kargalar<br />

içinde en küçük ve en tiz sesli olan,<br />

beyaz gözleri ve gri ensesi ile dikkat<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 43


çeken bir cins bu. Ada halkı bu zeki<br />

hayvanlarla içli dışlı yaşıyor. Sanırım<br />

Corvus da bu kargalardan esinlenmiş<br />

olacak ki karga manasına gelen Corvus<br />

ismini seçmiş.<br />

Adanın daracıklarını sokaklarını gezip<br />

fotoğraf çekmeye, kaldırımlarda oturup<br />

insanların konuşmalarını dinlemeye<br />

koyuldum. Sokak aralarında pansiyon<br />

işleten hanımların muhabbetleri son<br />

derece eğlenceliydi. Pansiyonerlerinden<br />

bahsedip dedikodu yapıyorlardı.<br />

Bu eğlenceli muhabbetleri dinledikten<br />

sonra kalkıp eve doğru yola koyuldum.<br />

O sırada arka mahallede bir dilek<br />

ağacı dikkatimi çekti.<br />

Hikayesi nedir bilmiyorum, öğrenme<br />

şansım da olmadı ama çok dikkatimi<br />

çekti. Gidip etrafına bakındım belki<br />

birileri çıkar da hikayesini anlatır diye<br />

ama olmadı.<br />

Eve vardığımda ev halkı uyanıp kahvaltısını<br />

etmişti. Sonra hazırlanıp tekrar<br />

denize gitmeye karar verdik. Bu<br />

sefer rota Akvaryum koyu.<br />

Akvaryum koyuna arakadaşımın oğlu<br />

bizi araba ile bıraktı. Burası gerçekten<br />

akvaryum gibi. Denizde bir sürü börtü<br />

böcek var. Tam benlik. Suda bir sürü<br />

yengeç, karides ve ilimum böcekler<br />

44 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Bu sefer rota<br />

Akvaryum koyu.<br />

Burası gerçekten<br />

akvaryum gibi.<br />

Denizde bir sürü<br />

börtü böcek var.<br />

bulup kurcaladım.<br />

Akşamı da orada ettikten sonra karnımızı<br />

doyurmak için adanın en güzel<br />

pizzacısına gittik. Tayyare Pizza. En<br />

güzel dedim çünkü hem mekan hem<br />

de pizzalar mükemmel. Mekanın tasarımı<br />

çok şık. Sahibi de uçak kullanan<br />

ve uçakları seven biri sanıyorum. Mekanın<br />

koltukları uçak kolduğu şeklinde.<br />

Bazı dolaplar troley şeklinde. Kısacası<br />

kendinizi uçak mobilyalarının içinde buluyorsunuz.<br />

Konsept de THY’ ye benziyor. Peçeteler,<br />

THY sunumundaki gibi ahşap mandallarla<br />

tutturulmuş. Son derece minik<br />

ayrıntılarla çok keyifli bir mekan yapmışlar.<br />

Pizzalar da en az mekan kadar<br />

güzel. Hele de pizzanın üzerine nefis<br />

zeytinyağı gezdirdiniz mi muhteşem<br />

oluyor. Pizzayı sevmeyen biri olaraktan<br />

kocaman bir pizza yedim :) Yemeği de<br />

yedikten sonra gün batımını izlemek<br />

için Polente Feneri’ ne gittik. Burada bir<br />

sürü rüzgar gülü var.<br />

Son derece büyüleyici günbatımını izleyebiliyorsunuz<br />

adanın batı ucunda.<br />

Önünüzde uçsuz bucaksız Ege Denizi,<br />

yanınızda ihtişamlı duruşlarıyla rüzgar


gülleri ve terkedilmiş bir deniz feneri.<br />

Burnunuzda yabani kekik kokuları ve<br />

yüzünüzü okşayan vazgeçilmez ada<br />

rüzgarı…<br />

Güneşin batmasıyla ayrı bir güzelliğe<br />

bürünüyor burun. Etrafta herhangi<br />

bir yerleşimin dolayısıyla yapay ışığın<br />

olmaması, yıldızları çok net seçebileceğiniz<br />

karanlık bir ortam sağlıyor.<br />

Gökyüzünde belki de daha önce görmediğiniz<br />

kadar çok yıldız, dev kanatlarıyla<br />

ama neredeyse fısıltıyla dönen<br />

rüzgar gülleri ve sadece deniz fenerinin<br />

yanıp sönen ışığı ortamın büyüsünü<br />

arttırıyor.<br />

2000 yılında elektrik üretimine başlayan<br />

türbinler Türkiye’nin 3. Rüzgar enerji<br />

santralini oluşturuyor. Ada tüketiminin<br />

30 kat fazlası enerji üretiliyor burada.<br />

30.000 kişiye yetecek elektrik deniz<br />

altından anakaraya gönderiliyor. Aynı<br />

enerjiyi üretecek bir kömür santraline<br />

göre türbin başına 82.000 ağaca eşdeğer<br />

oksijen tasarrufu sağlanıyor. Yani<br />

Türkiye’nin<br />

3. Rüzgar enerji santralini<br />

oluşturuyor. Ada tüketiminin<br />

30 kat fazlası enerji üretiliyor<br />

burada. 30.000 kişiye yetecek<br />

elektrik deniz altından<br />

anakaraya gönderiliyor.<br />

17 tür bin 1.400.000 ağaçlık bir ormanı<br />

kurtarmış oluyor. Türbinlerin sadece bir<br />

tanesi adanın enerji ihtiyacını karşılamaya<br />

yetiyor. Çok süper değil mi . Ama<br />

beni asıl büyüleyen rüzgar gülleri değil<br />

de Polente Feneriydi. Fenerler beni büyüleyen<br />

devasa yapıtlar hatta takıntım<br />

diyebilirim. Polente Fenerini görmek<br />

için can atıyordum. Ama 1861 yılında<br />

yapılan bu tarihi fenere giriş yasak. O<br />

yüzden hevesim kursağımda kaldı.<br />

Rüzgar güllerinin olduğu yerde limon<br />

kekiği de yetişiyor. Çiçek pastanesinde<br />

tattığım bu nefis baharatı orada dalından<br />

toplama şansım da oldu. Hava<br />

kararmadan önce bissürü limon kekiği<br />

topladım.<br />

Güneşi rüzgar gülleri eşliğinde batırdıktan<br />

sonra eve döndük.<br />

Önceki gün yaptığımız muhallebi dolapta<br />

unutulmuş ağlıyordu. Hemen dışarı<br />

çıkarıp tabaklara koydum. Ama tadı o<br />

kadar yoğundu ki, yemesi zor olacaktı.<br />

Benim de aklıma reçel geldi. Dolapta<br />

Bozcaada siyah üzüm reçeli vardı. Bu<br />

üzümler Bozcaada’ da yetişiyor, kuş<br />

üzümü gibi, minick. Hemencecik bir<br />

çorba kaşığı reçeli muhallebinin üzerine<br />

koydum, sonuç mükemmel. Ertesi<br />

gün İstanbul’ a dönüş zamanı. Yine<br />

huzurlu ve mutlu bir şekilde mışıl mışıl<br />

uyudum.<br />

Sabah yine erken uyanıp alış veriş listem<br />

için sahile indim. Nefis limon kekiğinden<br />

ve pek beğenmediğim şaraplardan<br />

aldım. Beğenmedim ama almaktan<br />

da vargeçmedim. Fakat oraya özgü şarap<br />

olmasına dikkat ettim. Sonra tekrar<br />

sokak aralarında dolanarak eve çıktım.<br />

Hep birlikte Bozcaada’ ya karşı kahvaltı<br />

ettik. Sonra tekrar deniz sefası. Bu sefer<br />

yine kale yakınında ki iskeleyi seçtik.<br />

Tüm gün buyunca Ege’ nin pırıl pırıl<br />

sularında yüzdük. Sonra da İstanbul’ a<br />

dönüş yolculuğu için eve döndük. Çantamı<br />

toplayıp hep birlikte sahile indik.<br />

Sahildeki bir restaurant’ a oturup adanın<br />

son rakı balık keyfini yaptık sonra<br />

da ben tek başıma feribota bindim. Yanlız<br />

feribota binerken panik oldum çünkü<br />

bilet alacak yer yoktu. Sadece adaya<br />

gelirken bilet alıyorsunuz. Adada bilet<br />

satılmıyormuş meğer. Biletler çift yönlüymüş.<br />

Ama ben Çanakkale’ den gelip<br />

Geyikli’ ye döndüğüm için hafif gerildim.<br />

Neyse ki bilet soran olmadı. Feribottan<br />

indikten sonra bir çay bahçesine oturup<br />

otobüsün gelmesini bekledim. Karanlığı<br />

yararak gelen otobüse binip sabah İstanbul’<br />

a uyandım. İlk defa bir gezinin<br />

dönüşünde mutsuz oldum.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 45


Sinema<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

Devam Filmleri...<br />

(<br />

reklam<br />

arası<br />

sinema)<br />

Filme başlamadan önce çok beklentisi olmayan, sadece<br />

bir yönü öne çıkartırılarak çekilen, vizyona girdikten sonra<br />

inanılmaz başarılı olan fikirlere ne olur<br />

"Muhteşem Fikir 2 daha muhteşem ve daha yaratıcı<br />

kesinlikle izleyin" Yaratıcıların muhteşem fikrini beğenen<br />

hayranlar sinema salonlarına adeta savaşa gidermiş<br />

gibi doldurur sonrasında ise fikirin orijinalliğinin<br />

bozulduğu, filmin sadece para için yapıldığını savunan<br />

birkeç kişi fanatikler tarafından susturulur. Tam herkes<br />

fikri tarih kitaplarına atacak iken yaratıcılar<br />

beklenmedik bir hamle yapar;<br />

"Muheteşem Fikir 3 Daha önce hiç bu kadar muhteşem<br />

olmamıştı" Bütün herkes çok heyecanlıdır artık seri<br />

bitmek üzeredir bu olayların climax'i olacak ve daha<br />

muhteşemleşmeyecekdir aynı sloganda dediği gibi. Filmi<br />

beğenilir ama amaçsız gelir fanatikler bunu vahşice red<br />

eder bunların hepsinin hikeyenin bir parçası olduğu ve<br />

böyle yapılmasının zorunlu olduğunu savunur. Bu sırada<br />

yaratıcılarımızın aklına müthiş bir fikir gelir.<br />

"Muhteşem Fikir 4 Part 1: Sonun Başlangıcı" İnanılmaz<br />

serinin sonuna geldik ama o kadar müthiş bir hikayemiz<br />

varki filmi ikiye bölmemiz gerekti tamamen finansal bir<br />

amacımız yok derlerken<br />

"Muhteşem Fikir Part 2: Sonunda" filmi gelir ve geçer.<br />

Fanatikler sevinç ve üzüntü arasında gidip gelen krizler<br />

yaşarken artık seri bitmiştir sanki yeni bir çağa girmiş gibi<br />

hayatlarına tekrar başlarlar. Biz seri bitti zannederken<br />

"Muhteşem Fikir: Begins" filmi bize kahramanlar sanki<br />

hayatımızın bir parçası olmamışlar gibi bize tekrar<br />

tanıtılırlar. Aradan uzun bir süre geçer seri artık kapanmış<br />

ve unutulmuştur. O sırada dergiler, internet, gazeteler,<br />

forumlar yeni bir gündem ile çalkalanmaktadır;<br />

"Muhteşem Fikir: Vietnam" Serinin kahramanları artık ana<br />

fikir tamamen sapmış ve maceralarına konuyla tamamen<br />

ilgisiz yer ve belki zamanlarda devam etmektedirler.<br />

İzleyenler yeni filmin seriye farklı bir tat getirdiğine ve<br />

güzel anıları canlandırdığına inanır.<br />

Aradan uzun zaman geçer film endüstürisi gelişmiştir ve<br />

herkes bu yeni teknolojiler ile yeni fikirler<br />

geliştirmeye çalışırken<br />

"Muhteşem Fikir 3D: Unutulmaz tecrübe artık 3D'de"<br />

Neden biz bunu düşünemedik bu kadar inanılmaz bir<br />

fikir yanlış dönemde gelmiş dünyaya ama önemli değil<br />

yaratıcılarımız değerli zamanlarının ve<br />

paralarını ayırıp bize Muhteşem Fikir'lerini 3D'de de<br />

satmayı başardı. Adeta bir zombi gibi mezarından çıkan<br />

fikir 3 boyutlu olmasının yanında orijinal filme girmeye<br />

layık görülmemiş 1 dakikalık görüntüler içeriyor.<br />

"Aman Tanrım konulmaya layık görülmemiş görüntü bu<br />

filmi kaçırmamalıyım yoksa o 1 dakikayı hayatım boyunca<br />

görmeeyeceğim bu fikre yüzlerce lira harcadım yeni filmi<br />

izlemezsem vicdanım rahat etmez" diyen fanatiklerle<br />

sarılmıştır etrafınız peki bu durumlardan kurtulmanın yolu<br />

nedir:<br />

Muhteşem bir fikir bulduğunuz zaman bunun devamını<br />

getirmek için onun dandik devam filmlerini getirmek<br />

yerine daha yaratıcı olup yeni fikirler geliştirmelisiniz.<br />

46 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!