You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE<br />
veda etti.<br />
ÇONOĞLU ailesinin vatana hizmet safahatında<br />
hiç kesinti olmadı. Bu ailenin her zaman vatan ve<br />
millet uğrunda ön saflarda yer aldığına şahit olduk.<br />
Geçmişte ülkenin düşman işgalinden kurtuluşu<br />
maksadıyla büyük mücadeleler veren ÇONOĞLU<br />
aile bireyleri sonraki yıllarda da yıkıcı bölücü<br />
çevreler karşısında etten bir duvar olmaya devam<br />
ettiler. Bu halkanın bir parçası olan torun Bayram<br />
ve Bekir ÇONOĞLU’nun, dedelerinin yolunda<br />
yaptıkları mücadeleyi, büyük bir sanatçı olan ve<br />
erken yaşta kaybettiğimiz “Garip Ozan” mahlaslı<br />
Mehmet Sait ŞİMDİ’nin kaleminden aktarmak istiyorum:<br />
(Aynen)<br />
“TARİH 19 KASIM 1977... SAAT: 21.22...<br />
Daha dün gibi hatırlıyorum. 19 Kasım 1977 Cumartesi<br />
sabahı Ankara’da Demirtepe, Fevzi Çakmak<br />
sokağında bulunan ve Ülkü Ocakları’nın sanat-kültürel<br />
çalışmalarını yürüten TÖMFED (Töre<br />
Musiki Folklor Eğitim Derneği) binasında çay<br />
demlemiştik. Bir yandan ses tesisatı toparlanıyor, bir<br />
yandan da saz ve ses sanatçıları dernek binasında<br />
toplanıyorlardı. Dernek binasına ilk gelen ben oldum.<br />
Çayı demledikten sonra TRT Türk Sanat Müziği<br />
sanatçılarından Ali ŞENOZAN, Türk Halk Müziği<br />
sanatçılarından Seyit AL ve saz grupları ile grup<br />
amiri TRT bağlama sanatçısı rahmetli Osman DU-<br />
RAN ağabey de geldiler. O gün Amasya Suluova’da<br />
konserimiz vardı. Konsere ayrıca Sayın Ozan Arif<br />
de katılıyordu. Ancak konser yerine Samsun’dan<br />
yola çıkarak iştirak edecekti.<br />
Kısa bir süre sonra toparlanarak garajlara gittik<br />
ve bizi Suluova’ya ulaştıracak olan şehirlerarası otobüse<br />
binerek saat 16.00 civarında Suluova’ya intikal<br />
ettik. Suluova Ülkü Ocakları yönetimi tarafından<br />
ve her zaman olduğu gibi ilgiyle karşılandık ve<br />
yanılmıyorsam Şeker Fabrikası Müdürü olan bir<br />
ağabeyimizin evine yani lojmana yemeğe ve çay<br />
içmeye davet edildik. Saat 18.00’e doğru tüm ekip<br />
ile birlikte konserin verileceği sinema salonuna gittik.<br />
Salonda kulis odası olmadığı için sahnenin bir<br />
tarafına portatif bir kulis yeri kurarak sanatçıları ve<br />
saz arkadaşlarımızı buraya yerleştirdik. Kuliste çay<br />
demlenir, sazların ayar ve provası yapılırken sinema<br />
salonu yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.<br />
Saat 19.00. Yer Samsun’un Havza ilçesi... İlçe<br />
merkezinde çoğunluğu gençlerden oluşan kalabalık<br />
bir grup bir minibüs kiralayarak Suluova’ya doğru<br />
hareket ediyor. Aralarında Gültekin ERTAN ve<br />
Bekir ÇON(OĞLU) adında iki genç ülkücü var. Gültekin<br />
18 yaşında ve Havza doğumlu... Zeki, efendi<br />
ve arkadaşları tarafından sevilen bir genç... Geniş<br />
öğrenim imkânlarına sahip ve iyi liselerden mezun<br />
olanların karşısında fazla başarılı olamamış ve<br />
üniversiteye girememiş bir lise mezunu... Bekir de<br />
Havza doğumlu... Ülkücü Hareket’e destek sağlayan<br />
ÇON ailesinin bir ferdi... Hatta bu uğurda amcaoğlu<br />
Bayram ÇON(OĞLU) da şehit olmuştu... Bekir de<br />
lise mezunu, efendi ve pırıl pırıl bir Ülkücü...<br />
Saat 20.00’ye doğru Suluova’daki Emek Sinema<br />
Salonu dolmuştu. Sahneye yakın olan en ön sıralara<br />
kadın ve çocuklardan oluşan kalabalık bir aile grubu<br />
yerleşmişti. Sahnenin kenarında ise emniyet yetkililerinin<br />
yoğun bir çalışması vardı. Konser esnasında<br />
sahne alan sanatçıların tüm seslerini kaydedecek<br />
teyp ve cihazlar yerleştirilmişti. Sanki bizler<br />
her an bir şeylerin aleyhine konuşacakmışız da<br />
hakkımızda kanuni işlem yapılabileceği havası ima<br />
edilmekteydi... Bu kadar canla başla çalışıyormuş<br />
gibi davranan emniyet yetkilileri, her nedense salonda<br />
bir güvenlik araması yapmamıştı(!)...Havzalı<br />
ülkücü gençler salona geldiğinde şimdiye kadar<br />
hâlâ belli olmayan birisinin tavsiyesine uyularak,<br />
sahnenin önünde bulunan aileler salonun ikinci<br />
katında bulunan localara yerleştirildi ve Havza grubu<br />
ise sahnenin önündeki sandalyelere oturtuldu.<br />
Aslında bu değişiklik bizim konser geleneklerine<br />
uymuyordu ve o telaş içinde kim veya kimlerin<br />
tavsiyesi ile yapıldığı maalesef hala belli değil...<br />
Saat 20.30’a doğru İstiklal Marşı’nı beraberce<br />
07