11.07.2015 Views

e-kitap

e-kitap

e-kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNERmeğer... Toplantı bittiğinde, toplantıların ne olduğunu görmüştü: Patron hesabına manyakgibi mücadele eden, tam malın gözü yöneticilerin birbirlerini yemeleri. Herifler gerçektende az uyanık tipler değildi. “Bunlar kimsenin gözünün yaşına bakmaz.”Masasına oturduğunda, kafayı yapılan ödemelere taktı. O güne kadarher ödeme için, “şirketin parası eksiliyor,” diye üzülüyordu, şimdi ise “amma çok para varki, ödeniyor,” gerçeği kafasına dank etmişti. “Ellere var da, bize yok mu? Hayatımıyaşamazsam, bana da Tahsin demesinler.”Tüm çalışmalarını rakamlara odakladı. İşi hep buydu ama, bu kezfarklı bir şekilde inceliyordu: İbretle.Ara sıra müdürün nazik övgüleri dışında bir durum olmuyor, rahatlıklaçalışabiliyordu. O gece fazla mesaiye kalmaya karar verdi, telefonla Buket Hanım’a bunubildirdi, müdürden izin istedi. İzin “memnunlukla!” verilmişti, dosyaları düzenleyecekti.Müdürle birer dakika arayla çıkmalarına kadar, Serap’ı unutmuştu.Birden, yeniden kafasına kaynar sular döküldü; elleri terliyor, nefesi daralıyordu. Kravatınıgevşetti. “Ölmek var, dönmek yok.” Var gücüyle plana devam edecekti.24.00’e kadar -ki bu saat Tahsin Bey’in hayatta işten en geç çıktığısaatten iki saat daha geçti. Eve üç kez telefon etti, dört kahve içti. Sonuç verimli birplanlamaydı.Konu : SerapAmaç : Elde etmek1. Zengin olunacakSerap buna karşı koyamaz. Şirketten hakkım olan parayı almanın bir yolunu bulmalıyım.Sayfa 38 / 173

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!