38 -> 83Artık eski kalıpları geride bırakıp, yeni bir yaşam biçimine başlamanın zamanı geldi; doğal bir hayat tarzı,zalim olmayan bir hayat tarzı, her şeyden elini eteğini çekmiş değil, şenlikli bir hayat. O zaman nefretgiderek daha da fazla imkansızlaşacaktır. Nasıl hastalık sağlığın karşı kutbuysa, nefret de sevginin karşıkutbudur. Ama hastalığı seçmeye ihtiyacın yok.Hastalık, sağlığın sahip olmadığı birkaç avantaja sahiptir; bu avantajlara bağlanma. Nefretin de sevgininsahip olamadığı birkaç avantajı vardır. O yüzden çok dikkatli olmalısın. Hasta insana herkes daha duyarlıdavranır, kimse onu incitmez, herkes ona söylediklerini dikkatle tartar çünkü o çok hastadır. Odaknoktasında kalır, herkesin merkezinde yer alır - aile, arkadaşlar - merkezdeki insan olur, önemli birinedönüşür. Eğer bu öneme, bu ego doyumuna çok fazla bağlanırsa bir daha sağlıklı olmak istemez. Hastalığakendisi tutunur. Psikologlar birçok insanın hasta olmanın avantajları nedeniyle hastalıklarına bağlandığınıifade ediyor. Hastalıklarına o kadar uzun zamandır yatırım yapıyorlar ki, o hastalığa dört elle sarıldıklarınıtamamen unutuyorlar. Eğer sağlıklarına kavuşurlarsa tekrar bir hiç olacaklarından korkuyorlar.Bunu da sen öğretiyorsun. Küçük bir çocuk hastalandığı zaman bütün ailenin ilgi odağı oluyor. Butamamen bilime aykırı bir şey. Çocuk hastalandığı zaman gereğini yap ama çok fazla üzerine eğilme. Buçok tehlikeli çünkü eğer hastalıkla senin ilgin arasında bir bağ kurulursa... eğer tekrar tekrar olursa, buzaten kaçınılmazdır. Çocuk ne zaman hastalansa bütün ailenin odak noktası olur: Baba gelir, yanına otururve nasıl olduğunu sorar, doktor gelir, komşular ziyarete gelir, arkadaşları arar ve gelenler hediye falangetirmeye başlar. Bütün bunlara çok fazla bağlanabilir; bu durum egosu için o kadar besleyici olmayabaşlar ki, bir daha iyileşmek istemez. Eğer bu yaşanırsa, sağlığa kavuşmak imkansız olur. Artık hiçbir ilaçfaydalı olmaz. O kişi hastalığa kararlı bir şekilde bağlanmış olur. Birçok insanın, çoğunluğun başına bugelmiştir.Nefret ettiğin zaman egon tatmin olur. Ego ancak nefret ettiği sürece var olabilir; çünkü nefret sayesindekendini üstün hissediyorsun, nefret sayesinde kendini soyutluyorsun, nefret sayesinde kendinitanımlıyorsun. Nefret sayesinde belirli bir kimliğe sahip oluyorsun. Sevgide egonun yok olması gerekir.Sevgide artık ayrı değilsin. Sevgi, başkalarıyla aynı potada erimeni sağlıyor. O bir buluşmadır, birkaynaşmadır. Eğer egoya çok fazla bağlanırsan, o zaman nefret etmek kolaydır ve sevmek ise en zorudur.Dikkatli ve tetikte ol: Nefret, egonun gölgesidir. Sevgi için büyük bir cesarete ihtiyaç vardır. Çok büyükbir cesarete ihtiyaç vardır çünkü egonun kurban edilmesi gerekmektedir. Sadece bir hiç olmaya hazırolabilen insanlar sevebilir. Sadece bir hiç olmaya hazır olanlar, egolarından tamamen arınmış olanlar,bilenemeyenden gelecek olan sevgi hediyesini almayı başarabilirler.EGO KORKAKLIKTIR. Korkaklık, egonun sadece bir parçası değil, egonun tamamıdır. Böyle olmasıkaçınılmazdır çünkü ego sürekli teşhir edilme korkusuyla yaşar: İçi boştur, aslında öyle bir şey yoktur; osadece bir görünümdür, gerçeklik değil. Ne zaman bir şey sadece bir görüntüyse, bir serapsa, tammerkezinde korku olması kaçınılmazdır.Çöldeyken uzakta bir serap görüyorsun. O kadar gerçekçi görünüyor ki, aslında varolmayan suyun içinde,civardaki ağaçların yansımasını bile görüyorsun. Ağaçları görüyorsun, sudaki yansımasını bile görüyorsun;su dalgalanıyor ve ağaçların yansıması da bu dalgalarla birlikte titriyor. Ama bütün bunları uzaktangörüyorsun. Yakınlaştığın zaman serap yok olmaya başlıyor. Aslında orada bir şey yoktu; gördüğün sadecegüneş ışıklarının çölün sıcak kumlarındaki yansımasıydı. Bu yansımada ve güneş ışıklarının dönüşünde birvaha serabı yaratılıyor. Ancak bu durum sadece uzaktan baktığın zaman varolabiliyor; yakınlaştığın zamanböyle bir şey olmadığını görüyorsun. Yakınlaşınca sadece sıcak kumu ve yansıyan güneş ışıklarınıgörüyorsun.Farklı bir bağlamda anlaması daha kolay olacaktır. Aya baktığın zaman onun güzelliğini ve dingin ışığınıgörüyorsun. Ancak ilk astronotlar çok şaşırdı çünkü aya yaklaştıkları zaman bir ışık olmadığını gördüler.Ay sadece düz ve çorak bir toprak parçasıydı... bitki örtüsü ya da herhangi bir yaşam yoktu, cansız birkaya parçası. Ancak ayda dolaşırken dünyaya baktıkları zaman hayretler içinde kaldılar: Dünya çok güzelbir ışıkla parlıyordu.Bu ışıkla kıyaslandığı zaman, ay ve ayın güzelliği çok sönük kalıyordu. Dünya, aydan sekiz kat daha
39 -> 83büyük olduğu için ışığı da sekiz kat daha yoğundu. Astronotlar bunun gerçek olmadığını biliyordu amagözleriyle görüyordu. Böyle bir şey yoktu... çok garip bir şey: Astronotlar dünyadayken, ayın çok güzel birbeyaz ışık yaydığını görüyordu. Ayın yüzeyinden baktıkları zaman ise ay sadece cansız bir kaya parçasıydıve dünya çok güzel bir ışıkla parıldıyordu. Dünyayı biliyorlardı, hayatları boyunca burada yaşamışlardıama hiç böyle bir şey görmemişlerdi. Güneş ışığının yansımasını görmek için uzaktan bakmak gerekir.Dünya da ışık yayıyor. Güneş ışığı dünyaya ulaştığı zaman bir kısmı dünya tarafından emiliyor ancak çoğugeri yansıyor. Bu yansıyan ışığı ancak dünyadan çok uzakta olduğun zaman görebilirsin; aksi taktirdegöremezsin.Ego aslında varolmayan bir olgudur. Senden uzakta olan insanlar onu hissedebilir, görebilir ve ondanincinebilir. Senin tek endişen onları kendine fazla yaklaştırmamaktır. Herkes başkalarını belirli birmesafede tutmaya çalışıyor çünkü insanların fazla yaklaşmasına izin vermek demek kendi boşluğununkapılarını açmak demektir.Ego diye bir şey yoktur. Ancak sen egonla o kadar özdeşleşmişsin ki, egonun ölümünü, egonunkaybolmasını sanki senin ölümünmüş gibi hissediyorsun. Bu doğru değil; tam tersine, ego öldüğü zamangerçek benliğini, içindeki özünü hissedeceksin.Egoist biri her zaman korkak olacaktır. Hiçbir yakınlığa izin veremez. Dostluk, sevgi ve hatta normalarkadaşlık bile tehlikelidir. Adolf Hitler odasında birinin uyumasına asla izin vermezdi. O her zaman yalnızuyur, kapıyı içeriden kilitlerdi. Hiç evlenmedi, çünkü çok basit bir nedeni vardı: Eğer evlenirsen, eşininodaya gimesine izin vermek zorunda kalırsın. Sadece odaya değil, yatağına da almak zorunda kalacaktı.Bu fazla yakın olacaktı ve fazla tehlikeliydi.Hiçbir dostu yoktu. İnsanlarla arasına her zaman bir mesafe koyuyordu; hayatı boyunca onun omuzunaelini koymuş tek bir kişi bile yoktu. Bu kadar yakınlığa izin veremezdi.Korktuğu neydi? Bu kadar korkmasının nedeni neydi? Böyle bir yakınlığa izin verdiği an, "büyük AdolfHitler'in" büyüklüğünün kaybolacağından korkuyordu. Onu fazlasıyla küçük, pigme gibi bir yaratık olarakgörebilirdin, hiçbir büyüklüğü yoktu. O büyüklük sadece posterlerde, yapılan o yoğun propagandalardavardı.Bir insan ne kadar egoistse, o kadar yalnız kalmak zorundadır. Yalnız olmak mutsuzluktur ama her şeyinbir bedeli vardır. Var olmayan egonun gerçek görünmesi için bir bedel ödemen gerekir. Bunu mutsuzlukla,acıyla ve ıstırapla ödersin. Ne olursa olsun; herkesi uzak tutmakta başarılı bile olsan, sen aslında bunun birsabun köpüğü olduğunu biliyorsun. Küçük bir iğne bile onu yok edecektir.Napolyon Bonapart, egoizm tarihinin en büyük egoistlerinden biridir, ama yenilgiye uğratıldı. Buyenilginin nedenini değerlendirmeye değer.Napolyon küçük bir çocukken, sadece altı aylıkken, bakıcısı onu bahçede bırakıp bir şey almak için evegittiği zaman bir sokak kedisi çocuğun üzerine atıldı. Altı aylık bir bebek için kedi, büyük bir aslan gibigörünmüş olmalı. Her şey izafidir ve birbiriyle orantılıdır. O yüzden o bebek için kedi aslında büyük biraslandı. Kedi sadece oyun oynamak istiyordu ama çocuk büyük bir şok yaşamıştı ve bu şok çok derinlereişlemişti. Genç bir erkek olduğunda birçok savaşta dövüşmüştü, müthiş bir askerdi, bir aslanla bilesavaşabilirdi ama yine de kedilerden korkuyordu. Bir kedi gördüğü an bütün cesaretini yitirir, birden altıaylık bir bebeğe dönüşürdü.İngiliz başkomutan Nelson bu durumu biliyordu. Nelson, Napolyon ile kıyaslanabilecek bir asker değildiama buna rağmen Napolyon'un yenilgiye uğradığı tek savaş bu oldu. Nelson ön cepheye yetmiş tane kedigetirdi ve Napolyon yetmiş kediyi gördüğü zaman, sinir krizi geçirdi; zavallı adama bir tanesi bileyetiyordu. Yardımcısına döndü ve şöyle dedi: "Komutayı sen devral. Ben savaşacak durumda değilim;düşünecek durumda bile değilim. Bu kediler beni mahvetti."Tabii savaşı kaybetti.
- Page 1 and 2: 1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4: 3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5: 5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9: 8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 10 and 11: 10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman
- Page 12 and 13: 12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmi
- Page 14 and 15: 14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam
- Page 16 and 17: 16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 32 and 33: 32 -> 83götürmez. Korkmaya devam
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61: 60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63: 62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65: 64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67: 66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 68 and 69: 68 -> 83Birçok şekilde parçalana
- Page 70 and 71: 70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73: 72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75: 74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77: 76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79: 78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81: 80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83: 82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün