11.07.2015 Views

B - Türkiye Diyanet Vakfı

B - Türkiye Diyanet Vakfı

B - Türkiye Diyanet Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Süleyman Necati AKÇEŞMEGenel MüdürDinimizin muhatabı insan,gaye ve hedefi ise insanındünya ve ahirette mutluluğu, saadetive toplumun huzurudur. Toplumumeydana getiren en önemli unsur dahepimizin bildiği gibi insandır. ÇünküCenab-ı Hakk’ın yarattığı varlıklariçinde en mükemmeli insandır.Bu mükemmelliğine rağmen insan,tek başına hayatını sürdüremeyenve mutlaka birlikte yaşamaya muhtaçolan bir canlıdır. Bu sebeple İslâmdini, insanların birbirleriyle ilişkilerinebüyük önem vermiştir. Toplumhayatında mutlu ve huzurlu yaşamakistiyorsak, yardımlaşma ve dayanışmaiçerisinde olmamız, acılarımızı ve sevinçlerimizibirlikte paylaşmamız kaçınılmazdır.Çünkü toplumu oluşturan bütünfertlerin, içinde bulunduğu durumaynı değildir. Kimi genç, kimiyaşlı, kimi zengin, kimi yoksul; kimisağlıklı-kimi hasta; kimi kabiliyetlikimi değildir. Bu farklılığın tabiibir sonucu olarak, toplumda; korunmaya,desteğe ve özel ilgiye muhtaçkimseler ortaya çıkmaktadır. Toplumumuzunihtiyaç sahibi fertlerineyardım elini uzatması ise hem insani,hem de dini bir görev ve sorumluluktur.Bu görev ve sorumluluğun idrakinde olan Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı da, dini, milli, kültürel, eğitim ve sosyalalanda, aziz milletimizin desteğini alarak, daima kurumsalsorumluluklarını yerine getirme gayreti içerisindeolmuştur.Bu anlamda bültenimizin bu sayısında göreceğinizgibi Vakfımız; görme engelliler için dünyada ilk defatoplam altı ciltten oluşan Braille (kabartma) alfabesi ileKur’an-ı Kerim Meâli hazırlayarak basımını tamamlamışve bu kardeşlerimizin istifadesine sunmuştur.Yine hem yurdumuzda, hem de dünyanın dörtbir yanında geçim sıkıntısı çeken kardeşlerimizin ihtiyacınıgidermek, kurban ibadetini yerine getirmenoktasında zaman ve mekân sıkıntısı çeken, ya dakurban etlerinin tamamını muhtaçlara ulaştırmak isteyenvatandaşlarımıza yardımcı olmak amacıyla, buyıl da vekâlet yoluyla kurban organizasyonunu devamettiriyoruz.Vakfımızın yeni faaliyet alanlarından birini deüniversite oluşturmaktadır.Biliyorsunuz; bir ülkenin yarınlarından emin olması,yetiştirdiği gençliğin sağlıklı, duyarlı ve tutarlıolmasıyla mümkündür. Devletimizin bu alanda alacağıtedbirlere milletçe destek vermemizin yanında,gençliğimize sahip çıkarak onları sağlam bir karakterve köklü bir millet sevgisinde birleştirmemiz kaçınılmazdır.Biz de Vakıf olarak bu alanda yeni bir faaliyetalanına girmiş bulunuyoruz. Farklı inanç ve kültürleremensup insanların yüzyıllardır bir arada yaşadıkları,medeniyetlerin buluşma noktası İstanbul’umuzda 29Mayıs Üniversitesini kurduk. Üniversitemiz, geçmişive bugünü bilimsel bakışla analiz edip sağlıklı biçimdeanlamayı ve ulaştığı sonuçları insanlıkla paylaşmayıesas alarak, bilgi üretiminde ve yükseköğretim alanındaörnek ve önde gelen üniversitelerinden biri olmayıhedeflemektedir. Üniversitemizin öğrenci olarak hedefkitlesi; ülkemiz başta olmak üzere, Türk Cumhuriyetlerinin,Kafkas dünyasının ve Balkan dünyasının gençliğidir.Değerli dostlar;<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımızın ulaştığı her yerebiz de Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı olarak elimizden geldiğincehizmetlerimizi, götürme gayreti içerisindeyiz.Bu duygu ve düşüncelerle, bize duyduğunuz güvenve gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkürlerimisunuyor, Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik ediyor,hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyazediyorum.TDV< 4TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı tarafından kurulanve 24 Nisan 2010 tarihinde KuruluşKanunu yayımlanan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesininaçılışı Cumhurbaşkanımız Sayın AbdullahGül’ün teşrifleriyle gerçekleştirildi.Açılış törenine Cumhurbaşkanımız Sayın AbdullahGül, Devlet Bakanımız Faruk Çelik, <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanı ve Vakfımız Mütevelli HeyetiBaşkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul ValisiHüseyin Avni Mutlu, İstanbul 29 Mayıs ÜniversitesiMütevelli Heyeti Başkanı Dr. Tayyar Altıkukaç,Üniversite Rektörü Prof.Dr. İbrahim KâfiDönmez, <strong>Diyanet</strong> İşleri BaşkanYardımcıları, Vakfımız MütevelliHeyeti Üyeleri ve Genel Müdürü,akademisyenler ve öğrencilerkatıldı.Saygı duruşu ve İstiklal Marşınınokunmasıyla başlayan törenprotokol konuşmalarıyla devametti.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 5 >


“Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının kurulması;sadece Türkiye’ye değil,bütün İslâm dünyasına,Türk dünyasına,Avrasya’ya çok büyük hizmetleri olan vebundan sonra çok büyük hizmetleri olacakönemli bir kuruluş, önemli bir tohum oldu.”Abdullah GÜLT.C. Cumhurbaşkanıİstanbul 29 Mayıs Üniversitesinin2010 – 2011 öğretim yılınabaşlaması vesilesiyle sizlerle birarada bulunmaktan, beraber olmaktanduyduğum memnuniyeti, mutluluğuifade etmek istiyorum ve üniversiteyebu ilk öğretim yılında başarılardiliyorum.Bu Üniversitenin nasıl kurulduğunuhepimiz biliyoruz. Aslında geriyedoğru baktığımızda iki ayrı kuruluşvar, çok önemli iki ayrı adım var:Bunlardan ilki Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının kurulması. Bu Türkiye’ye gerçektençok hizmetleri dokunan, sadeceTürkiye’ye değil bütün İslâm dünyasına,Türk dünyasına, Avrasya’ya çokbüyük hizmetleri olan ve bundan sonraçok büyük hizmetleri olacak önemlibir kuruluş, önemli bir tohum oldu.Şimdi artık çok büyüdü. Emeği geçen,kuruluşuna ön ayak olan herkesi birkez daha tebrik ediyorum.İkincisi: İslâm Araştırmaları Merkezininkurulması. Onun da üzerindenepeyce vakit geçti, 25 yıl, çeyrekasır. Bu da çok büyük bir adımdı.Yine bu adımın atılmasında da emeğigeçen, katkısı olan ve hizmeti geçenherkesi tebrik ediyorum.Bu iki kuruluş, bugün bu üniversiteyiortaya çıkardı. Bu üniversiteninkurulmasına gerçekten çok istiyor idim ve zaman zamandeğerli Mütevelli Heyetinin mensuplarıyla da bir arayagelerek hep teşvik etmiştim, böyle bir üniversite biran önce kurulmalı diye. Çünkü üniversite fiilen ve resmenkurulmadan önce bu üniversitenin birikimleri zatenkendisini ispatlamıştı; İslâm Araştırmaları Merkezi,kendi başına bir üniversite olmuştu. Yayınlarıyla, dünyagündeminde yerini alan bir merkez haline geldi ve dünyanınen değerli ilim adamlarının gelip çalıştığı, buradakikütüphaneye, buradaki araştırmalara referanslar verdiğideğerli bir kurum olarak ortaya çıkmıştı.İslâm Ansiklopedisi, olağanüstü bir eser olarak ortada.Sadece Türkiye’yle sınırlı değil, Türkiye’yi aşan,Türkiye’de günü ve gündemi aşan çok fazla eser yok baktığımızda.Bütün dünya kütüphanelerine girecek ve oradareferans kitabı olarak kullanılacak çok fazla eser yok.Bunlardan birisi İslâm Ansiklopedisi gerçekten.Dolayısıyla, zaten bir akademik disiplin içerisindegelişen bu birikimin bir üniversiteye dönüşmesi gerekiyorduve nihayet İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi kurulmuşoldu. Bu Üniversitenin, Türk eğitim hayatına, Türkkültür hayatına, Türk ilim hayatına yeni bir soluk, yenibir nefes getireceğine eminim çünkü kadrosu hazır, altyapısıhazır.Bir üniversitenin üniversite olabilmesi için bir – ikikişinin öncülüğüyle olmaz, muhakkak güçlü bir kadrosuolması lazım bunun ve güçlü bir birikimi olması lazım.Bu iki şey de bu üniversitede var. Onun için bu üniversiteningeleceğinden gerçekten çok eminim ve geleceğininçok parlak olacağına inanıyorum ve öyle de olmasıgerekir.Eylül ve Ekim ayı bizim üniversitelerimizin açılış,akademik yıllarına başlayış ayı. Bu vesileyle birçok üniversiteninaçılışında bulunuyorum, gerek İstanbul’da gerekAnadolu’nun birçok kentlerinde. Son üç gündür de, üst< 6TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


üste bir üniversitenin açılışında bulundum.Gerçekten çok ümit vaat edici,çok sevindirici gelişmeler var ortada.Bazı şeyleri tekrarlıyorum ama bu birgerçek, üniversiteler tekrar kendine geliyor,tekrar kendi önceliklerine odakoluyorlar ve tekrar üniversiteler aslifonksiyonlarını kuşanmış vaziyetteler.Bu, Türkiye için çok sevindirici birşey. Her üniversitenin kendine has birözelliği var, avantajı var. Malum, çokkonuşuruz mukayeseli üstünlük diye.Bu üniversitenin de, İstanbul 29 MayısÜniversitesinin de muhakkak kendisineöncü alan olarak seçtiği mukayeseliüstünlüğü olan bir alanın olmasılazım. Aslında bu alan belli, demindenberi bahsettiğimiz alan. Bu alan, tarih,kültür, din bilimleri, bütün bu alanlar.Aslında, dünyanın en büyük üniversitelerine,Amerika’da, İngiltere’debaktığımızda, ismini hep bildiğimizüniversiteler, bu üniversitelerin hepsininkuruluşu teoloji olarak başlamıştırve daha sonra bu üniversiteler gelişegelişe bugün başka alanlarda, teknolojide,tıpta, diğer sosyal dallarda,sanat alanlarında dünyanın en seçkinüniversiteleri arasına girmiştir amateolojiyle olan alakaları ve o dallarıda güçlü olarak yine devam etmektedir.Dolayısıyla, bu üniversitenin diğerüniversitelerimizden ayrı böylebir background’u vardır. Bunu muhakkakdeğerlendirmesi gerekir. Üniversiteşimdi açılışını yaptı, kendisininbüyüme planlamasını, genişlemeplanlamasını, kendisinin esas ihtisaslaşacağıalanları hep seçecektir amabunları seçerken bunu muhakkak gözönüne almanızı burada hatırlatmakisterim. Çünkü bunu yapacak açıkçasıbaşka bir üniversite şu anda göremiyorum.Bu sadece Türkiye’ye değil,bütün Türk cumhuriyetlerine, Kafkaslara,Rusya’ya, bütün Balkanlara,Avrupa’ya büyük bir hizmet olacaktır.Ben, gerek Dışişleri Bakanlığım,gerek Cumhurbaşkanı olduğumsüre içerisinde Türkiye’den iki tale-bi çok güçlü bir şekilde hissettim: Birisi, insanî yardımlaraçısından TİKA adlı kuruluşumuz var biliyorsunuz;TİKA’nın faaliyetlerine verilen önem ve TİKA’nın yaptığıyardımlar. İkincisi de, Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yaptığıhizmetlere talep. Bunu Rusya’dan tutun Balkanlara, Kafkaslara,Orta Asya’ya kadar her yerde gördüm. Bu, çokciddi bir konu. Din konusu dünyanın en önemli meselelerindenbirisi. Müslümanlığın en iyi şekilde, bütün çağlarahitap edecek şekilde anlaşılması, taşınabilmesi veyanlış sokaklara girmemesi, bu da çok önemli bir mesele.Bu kulaktan duyma laflarla olacak şey değil; bu gerçekilim adamlarının yapacağı bir şey.Dolayısıyla, böyle bir merkez, böyle bir ilim yuvası,böyle bir üniversiteye, fakülteye ihtiyaç var. Ümit ederimki bu alanı ileride ihmal etmezsiniz ve genişleme programınıziçerisinde buna önemli bir yer verirsiniz.Bugün, tabiî üniversitelerimiz çoğalıyor biraz önceDeğerli Bakanımızın da söylediği gibi. Bu üniversitelerinhepsinin ayrı ayrı özellikleri var, hepsi farklı farklıyerlere hitap ediyor. Ayrıca, üniversitelerimizin içerisindeiki de yapı var. Eskiden sadece devlet üniversitelerivardı. Hatta bu yanlışlık şuradan da ileri geliyordu:Aynı kural, bütün devlet üniversitelerinde aynı şekildetatbik ediliyordu. Yani İstanbul Üniversitesi, BoğaziçiÜniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesininkuralları ile Anadolu’muzda kurulmuş yeni bir üniversiteninkuralları aynı oluyordu. Bu, Türk üniversitelerinibiraz içe kapalı hâle getiriyordu ve üniversitelerinaslında hamle yapmasını önlüyordu, üniversiteleriâdeta gemliyordu bu. Şimdi, bunun biraz esnetildiğinigörüyorum ve hep teşvik ediyorum. Muhakkakyeni bir üniversite sisteminin Türkiye’ye gelmesigerekir. YÖK Kanunu, bütün bunlar çok ciddi şekilde,muhakkak ki yenilenmesi gerekir. Ama Türkwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 7 >


üniversitelerine en büyük yeniliği, yine vakıf üniversitelerikattı. Vakıf üniversiteleri bir heyecan getirdi,yeni bir kaynak oluşturdu ve dolayısıyla üniversitelerarasında ciddi bir rekabet başladı. Daha önce böyledeğildi. Rekabetin olmadığı hiçbir yerde ilerleme olmaz,gelişme olmaz. İş hayatında da böyle, ilim dünyasındada böyle. Bu rekabet, şimdi sadece Türk üniversiteleriarasında yok, bu rekabet aslında bütün dünyaüniversiteleriyle beraber var. Çünkü Türk üniversiteleri,sadece kendi içinde değil, diğer üniversitelerlede artık rekabet ediyorlar ve aralarında sivrilen, önegeçenler var. Bunu muhakkak yapmamız gerekiyor.Hep büyük Türkiye’den bahsederiz, Türkiye’nin büyüklüğündenbahsederiz, tarihinin derinliğinden, coğrafyasından,nüfusundan, hinterlandından, geçmişimizdenbahsederiz. Böyle büyük bir Türkiye’nin üniversitelerininçok canlı, çok dinamik, çok yarışmacı olması gerekir.Uzun yıllar ihmal edilen bu alanın tekrar hareketegeçtiğini görmekten Cumhurbaşkanı olarak gerçektenbüyük bir memnuniyete duyuyorum. 10 sene, 15 senesonra bunun hâsılalarını, neticelerini hep beraber alacağız.Gerek teknik alanda, gerek sanatla ilgili üniversitelerimizde,sosyal bilimlerde alacağız. Teknik alanlardaçok büyük araştırma geliştirme hamleleri yapılıyor, çokbüyük fonlar kullanılıyor. Bunlar muhakkak üretecek,teknoloji üretecekler, bilim üretecekler ve bunlar bütündünyayla, insanlıkla paylaşılacak. Sosyal alanlarda da,tabiî ki önemli çalışmalar oluyor. Türkiye’nin kendi meseleleriniçözmekte, Türkiye’nin tartıştığı konuları dahabilimsel, daha bilgili, daha elle tutulur sağlam bir şekildetartışmak için de bilim adamlarına, üniversitelere çokihtiyaç vardır.Türkiye’nin meseleleri, önemli problemleri her alandatartışılırken üniversitelerde de tabiî ki tartışılacak.En aykırı fikirler üniversitelerde rahatlıkla konuşulabilmeli,rahatlıkla tartışılabilmeli; hiç kimse fikrinden dolayı,düşüncesinden dolayı çekinmemeli, bunu rahatlıklaifade edebilmeli. Üniversite zaten tolerans, anlayış, fikirlerintartışıldığı bir yerdir, düşüncelerin tartışıldığı biryerdir. Bu açıdan Türk üniversitelerinin yeniden bu özgürlükçü,yeniden her türlü fikre açık bir tavra girmeleriçok takdir edilmesi gereken bir husustur. Bunlardan aslaçekinmemek gerekir. Sokakta bilmeyen insanların tartışmasımı önemli yoksa bilen insanların, bilgiye dayalı birşekilde değişik konuları tartışması mı önemli. Bu tabiî kiçok önemli. Buradan ancak faydalanabiliriz, buradan ancakders çıkarabiliriz.O açıdan, bunlardan hiç çekinmiyorum, hatta tamtersine teşvik de ediyorum. Özellikle tarih, kültür, sosyalalanlarda güçlü üniversitelerimiz var. Bunların çok rahatyapmaları gerekir. İşte bu üniversitede bunları yapabilecek bir güce ve birikimesahiptir.Onun için, bu üniversitenin açılışındabulunmaktan gerçekten büyükbir memnuniyet duyuyorum, öğrencilerebaşarılar diliyorum. Yeni kampüsünüzÜmraniye’de bildiğim kadarıylayapılıyor. Bunun da en iyi şekildemimarisinin bura gibi güzel bir şekildeseçilmesini özellikle burada tavsiyeediyorum. Devlet üniversiteleri, kamubinaları, bunlar bir zamanlar doğrusuçok özensiz yapılıyordu. Böyle olmamasıgerekir. Bunların hepsinin birkimliği olmalı, bunların hepsi dikkatlibir gözle yapılmalı. Gerekirse biraz geçolsun ama yapılınca bunlar gelecek nesillerekalsın. Bugün baktığımızda tarihieser dediğimiz eserlerin çoğu o zamankikamuya ait eserler; işte, şifahaneler,devlet binaları, medreseler, kervansaraylar,bütün bunlar baktığımızdakamu binaları. Çok sağlam yapılmışve bugün hâlâ tarihi eser olarak hepsiayakta veya ibadet yerleri. Bugünkükamu binalarımıza baktığımızda, bunlardoğrusu ömürleri 15 – 20, 30 yıllıkondan sonra da hizmetleri bitiyor.Onun için bu üniversiteyi yaparkenbu merkez gibi… Merkezi gerçektenilk defa gezdim ama ününüve şöhretini, burada neler yapıldığınıuzaktan çok iyi biliyordum, takip ediyordum,görünce bu mimari tarzı da,kimliği de çok hoşuma gitti. İnanıyorumki, bu anlayışı üniversiteye de taşıyacaksınız.Üniversite ayrı bir sosyal alantabiî. Üniversitedeki öğretim üyelerive öğrencilerin onunla hep gururduyması gerekir ve ayrıcalık olarakbunu hissetmeleri gerekir.Bütün bu konulara ileride özengösterileceğine inancım tamdır.Tekrar bütün öğretim üyelerine,öğrencilere, herkese, tabiî ki bu VakfınMütevelli Heyetine, uzaktan yakındandestek veren herkese teşekkürediyorum ve başarılar diliyorum.< 8TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Faruk ÇELİKDevlet BakanıCumhuriyetimizin kurulduğugünden bu yana her alanda olduğugibi yükseköğretim alanında daçok önemli mesafeler katettiğini belirterekkonuşmasına başlayan DevletBakanı Faruk Çelik “Üniversitelerimizi,bilgi üreten, bilgiyi yayan, kalkınmave gelişmenin, demokrasinin veözgürlüklerin merkezi kurumlar şeklindetanımlayabiliriz. Bundan dolayıüniversitelerimizin sayısı da çokönemlidir. Üniversitelerimizin niteliğide bu anlamda son derece önem arzetmektedir.” dedi.Yüksek öğretim hayatında sonderece olumlu gelişmelerin olduğunubelirten Devlet Bakanı Faruk Çelik“Ülkemizin nüfusu genç, 25 yaşın altındatakriben 31 milyon nüfusumuzvar, genç potansiyelimiz var; 20 yaşınaltında 25 milyon nüfusumuz var. Bupotansiyelin varlığı tabiî girmeye çalıştığımızAvrupa Birliği süreciyle ilgiliçok önem arz etmektedir. Avrupa Birliğicoğrafyasında nüfus ve genç nüfusaçısından demografik yapının neleryaşadığını ve önümüzdeki süreçteneler yaşatacağı açıktır. Bu anlamdaTürkiye’nin bu avantajlarını yani sayısalavantajlarını nitelikli bir avantajadönüştürmek için üzerine düşen dahaçok görevler olduğunu ifade etmek istiyorum. Bundan dolayıyükseköğretim hayatında gelişmeler son derece olumluve müspet ama eksiklerimiz de var. Bu eksiklerin giderilmesikonusunda da büyük çabalar sarf edildiğini ifadeetmek istiyorum. Her eksik aslında göle bir taş attığınızzaman, orada yayılan dalgaların, orada yayılan dairelerinmisali birinin çözümü yeni bir dalgayı, yeni bir halkayıönünüze çıkarıyor; eksikler çözülecek ama yeni eksiklerde yine karşımıza gelecek. Bu mücadeleyi gelişmeninbir gereği olarak sonuna kadar sürdüreceğimizi ifadeetmek istiyorum.” dedi.Cumhuriyetimizin temel hedeflerinin olduğunu vebunlardan birinin kalkınma birinin de çağdaşlaşma olduğunuifade eden Çelik, çağdaşlaşma üzerinde yıllarcabirçok tartışmaların yaşandığına işaret ederek “Ama artıkbu gerçek açık bir şekilde ortaya çıkmıştır ki çağdaşlaşmademek, değer yargılarınızı, kimliğinizi koruyarakuygar dünyada var olmak demektir. İşte bu alanda yineüzerimize düşen önemli sorumluluklar olduğunu da belirtmekistiyorum.” dedi.Türkiye’nin demokrasi alanında, hak ve özgürlükleralanında çok ciddi bedeller ödediğini ve bu bedelleriödeyerek de hak ve özgürlükler alanında önemli mesafelerkatettiğini belirten Faruk Çelik “Milletimiz, son 12 Eylülreferandumunda da gayet açık bir şekilde, net bir şekildetavrını ortaya koydu. Güvenliğe dayalı bir millet–devletkaynaşması değil, güvene dayalı bir millet–devlet kaynaşmasınınâdeta yol haritasını milletimiz önümüze koydu.Bunu düşünerek, üniversitelerimizin bir kaynaşma mekânıolduğunu, bir tanışma mekânı olduğunu genç kardeşlerimizinbilmesini istiyorum. Türkiye, geleceğe koşacaksa,Türkiye dünya ülkesi olacaksa bu alanda Türkiye’nin atmasıgereken adımlar var. Bunlardan en önemlisi, üniversitelerdekikaynaşma ortamının, farklı dil, farklı lehçe, farklırenkte olmamıza rağmen üniversiteler bir bütünleşme, birkaynaşma, bir yoğrulma mekânları olmalıdır.” dedi.Devlet Bakanı Faruk Çelik konuşmasının sonunda 29Mayıs Üniversitesinin öğrencisi olmanın bir ayrıcalık olduğunubelirterek “Biz, bu üniversiteden ve Türkiye Cumhuriyetiüniversitelerinden mezun olarak Cumhurbaşkanıolabileceğimizi, Başbakan olabileceğimizi, Bakan olabileceğimizi,Anadolu’nun neresinden gelirsek gelelim, büyükcoğrafyanın neresinden gelirsek gelelim bu imkânınTürkiye’de var olduğunu bilmeliyiz, bu örnekleri ortaya çıkmıştır.Bu örneklere dayanarak çok çalışmanız gerektiğini,dünyadaki gelişmeleri takip etmeniz gerektiğini burada ifadeediyorum. Bunun yolunun da üniversitenize sahip çıkmaktan,bunun yolunun da derslere sahip çıkmaktan, bununyolunun da üzerinize düşen öğrencilik görevinizi eniyi şekilde yapmaktan geçtiğini ifade ediyorum.” dedi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 9 >


mayacak bir maziye dayanıyor. Kısaca özetlemek gerekirse,kurucu vakfımız Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı yaklaşık çeyrekasır evvel sosyal bilimler alanı öncelikli olmak üzereilim ve fikir hayatına düzeyli katkılar sağlama amacıylayola koyulup bir araştırma merkezi kurdu. Birçok araştırmacıadayına, yurt içinde ve yurt dışında, doktora yapmafırsatı tanıdı. Daha sonra bir araştırma birimi kendibünyesinde meydana getirerek, bu araştırma birimi marifetiyleçok sayıda önemli bilimsel toplantılar ve yayınlargerçekleştirdi. Dev bir esere, halen 40’ıncı cildi tamamlanmışolan büyük bir ansiklopediye imza attı; fakat belirtmeliyimki bu eser, ansiklopedi adını taşısa da, aslındabinlerce değerli araştırmanın, eserin özünü veren ve ilgilialanlarda olan bütün bilimsel yayınlarda atıflar alan çokzengin içerikli, özgün bir eserdir. Yine kurucu vakfımız,şu anda dünyanın dört bucağından çok sayıda araştırmacınınhizmetlerinde ve imkânlarından hayranlıkla yararlandığı,alanında emsali kolay bulunamayacak bir araştırmakütüphanesi ve dokümantasyon merkezi veya dokümantasyonbirimi tesis etti.” dedi.Üniversitemizin kuruluş felsefesine uygun olaraküç hedefe ağırlık vermeyi planladığını belirten Prof. Dr.Kâfi Dönmez “Birincisi: Bilimsel çalışma ve araştırmahususunda istekli ve yetenekli gençlerin daha lisans aşamasında,lisansüstü öğrenime hazırlanmaları için akademikdestek programları hazırlayıp uygulamak. İkinci birhedef: Sosyal bilimler alanı öncelikli olmak üzere, lisansüstüöğretim konusunda belirgin bir yer tutmak hedeflenmekte.Üçüncü bir hedef de: Türk cumhuriyetleri, Kafkasve Balkan ülkelerinin nitelikli insan gücünü karşılamakonusunda ciddi bir paya sahip olmak.” dedi.29İbrahim Bilal DURAKÖğrenciMayıs Üniversitesini tercihetme sebebini açıklaya-Prof. Dr. İbrahim Kâfi DÖNMEZ29 Mayıs Üniversitesi RektörüBilginin birey ve toplum hayatındakiönemi, bilimselbilgiyi üretme ve yerli yerince kullanmayıöğretmedeki yeri ve işlevininaşikar olduğunu belirterek konuşmasınabaşlayan Prof.Dr. İbrahim KâfiDönmez. “Böyle önemli bir görevdeciddi bir paydaş olma amacıyla varlıkkazanan üniversitemiz yeni yeni filizlenmeyebaşladı. Fakat, belirtmeliyimki, bu Kurumun toprağının hazırlanmasıve tohumunun atılması ülkemizölçüleri içerisinde çok da kısa sayılarakkonuşmasına başlayan İbrahim Bilal Durak “Üniversiteyitercih etmemdeki en önemli sebep, Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı tarafından kurulmuş olmasıydı. Çünkü, 35yıllık bir geçmişe sahip bu vakıf, birçok projeye, çalışmayaimza atmış, tümünde de başarılı olmuş, İstanbul 29Mayıs Üniversitesi projesinde başarısız olması düşünülemezdi.Bu birinci etkindi. Bir de İSAM faktörü var ki,onu da belirtmeden geçemeyeceğim. Hemen yanı başımızdabulunan İSAM kütüphanesi, normalde yüksek lisansve doktora öğrencilerine hizmet veriyor, lisans öğrencilerininburadan yararlanması şu an için mümkündeğil ama biz 29 Mayıs Üniversitesi öğrencileri de buradanyararlanabiliyoruz. Şimdi, biz bunun ne kadar büyükbir şans olduğunu, ne kadar büyük bir nimet olduğunutam anlayamayabiliriz ama gelecekte nasıl bir fırsatasahip olduğumuzu daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.”dedi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 11 >


leri için özel programlar da yapılacaktır. Alanın araştırmacılarıiçin önemli cazibe merkezi olan İSAM Kütüphanesive Dokümantasyon Birimi, uluslararası araştırmamerkezleri ve üniversitelerle işbirliği, öğrencilerimotive edici, güçlü, ilmi ve tabana dayalı bir hizmet sunankurucu Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yurt ve burs desteğive benzeri âmiller öğrencilerimizi yarınlara hazırlamadaverimli bir ortam oluşturacaktır.İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi bütün mezunlarınahayatın ve mesleğin gerekleri olan donanımı sağlamayıvazgeçilmez bir görev saydığı gibi, istekli ve yetenekligençlere daha lisans aşamasındayken lisansüstüöğrenime hazırlanma imkânları sunmayı, ayrıca geleceğinakademisyenlerinin yetiştirilmesinde ciddi birpaya sahip olmak üzere en kısa zamanda lisansüstüprogramlar açmayı planlamaktadır.Bilimsel araştırma ve yayın konusunda ön sıralardayer alabilmek amacıyla yakın gelecekte üniversitemizbünyesinde araştırma merkezlerinin kurulması daplanlanmaktadır.Öte yandan eğitim-öğretim, bilimsel araştırma veyayın konularında belirlenen hedeflere ulaşabilmekiçin dünyanın önde gelen üniversiteleriyle iş birliğiyapılacaktır.Vizyon, Misyon veİlkelerÜniversitemiz, geçmişi ve bugünübilimsel bakışla analiz edip sağlıklıbiçimde anlamayı ve ulaştığı sonuçlarıinsanlıkla paylaşmayı esas alarak,bilgi üretiminde ve yükseköğretimalanında örnek ve önde gelenüniversitelerinden biri olmayı hedefler.Benimsediği ilkelerin başındaşunlar yer alır:- Katılımcılık- Eleştirel düşünce- Disiplinlerarası yaklaşım- Özgürlük-sorumluluk- İnançlara ve etik değerlere saygı- Doğrunun, güzelin ve iyinin keşfi- Yeniliklere açıklık- Çevre bilinciİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, DevletBakanı Sayın Faruk ÇELİK’in katılımıyla21 Temmuz 2010 tarihinde Bağlarbaşıkampüsünde bir tanıtım toplantısıgerçekleştirdi.Seçkin davetli topluluğuna; ÜniversiteMütevelli Heyeti Başkanı Dr. TayyarALTIKULAÇ, Rektör Prof. Dr. İbrahimKâfi DÖNMEZ, <strong>Diyanet</strong> İşleri BaşkanıProf. Dr. Ali BARDAKOĞLU ve DevletBakanı Faruk ÇELİK hitap etti.Konuşmacılar; ülkemizde üniversitekonusundaki gelişmeler ve beklentiler,din-bilim ilişkisi, Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfınıneğitim ve din bilimleri araştırmalarıalanındaki hizmetleri ve İstanbul 29Mayıs Üniversitesi’nin eğitim öğretimfaaliyetlerindeki vizyon ve hedeflerikonularında bilgi verip görüşleriniaçıkladılar.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 13 >


ÜniversiteMütevelli HeyetiBaşkanının MesajıDr. Tayyar ALTIKULAÇSevgili Öğrenci Adaylarımız ve Değerli Aileleri,Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı (TDV), kuruluşundan itibareneğitim öğretimi ve ilmî araştırmayı destekleyerekyüz bini aşkın ortaöğretim ve yükseköğretim öğrencisineburs vermiş, ülkemizin farklı şehirlerinde 10adet yükseköğretim öğrenci yurdu açmıştır.Bu alandaki faaliyetlerini başta Orta Asya, Kafkasyave Balkanlar olmak üzere dost ve akraba topluluklarakadar ulaştıran TDV, 1988 yılında İslâm AraştırmalarıMerkezi’ni (İSAM) faaliyete geçirmiş ve nihayet sözkonusu hizmetlerini, uzun yıllara dayanan çabaların birsonucu olarak, bu yıl (Nisan 2010) kurduğu İstanbul 29Mayıs Üniversitesi ile taçlandırmıştır. Uluslararası ünesahip bir araştırma merkezinde (İSAM) seçkin araştırmacılarınyetişmesini, önemli eserlerle beşeri ve sosyalbilimlerde ülkemizin önde gelen bir araştırma kütüphanesinintoplumumuza kazandırılmasını sağlayan kurucuvakfın ve <strong>Diyanet</strong> camiasının -kısa zamanda büyükbaşarılara imza atabilmesi için- üniversitemize de güçlüdestek vereceğine inancımız tamdır.İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, kaliteli yükseköğretimprogramlarının yanı sıra orijinal ilmî araştırmalaraağırlık vermek için araştırmacı ve ilim adamı yetiştirmeyide hedeflemektedir. Bu sebeple lisansüstüprogramların açılması ve üniversitemizin ilmî araştırmaile yayın konusunda iddialı olabilmesi için araştırmamerkezlerinin kurulması planlanmaktadır.İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, özgüven sahibi,doğrunun ve iyinin arayışında olan, eleştirel düşünebilen,sorumluluklarının bilincinde, inançlara ve etikdeğerlere saygılı insanlar yetiştirmek hedefiyle kapılarınıülkemiz gençlerinin yanı sıra başta Orta AsyaTürk Cumhuriyetleri ve Balkanlar olmak üzere dostve akraba topluluklardan gelecek öğrencilere de açmaktadır.Böylece söz konusu coğrafya ile millî vetarihî zemine dayalı ilişkilerimiz ilmî, sosyal ve hattaekonomik alanlarda da artarak gelişecektir.Seçkin öğretim üyesi kadrosuyla, ÜsküdarBağlarbaşı’nda merkezî konumdaki kampüsüyle, muhteşemkütüphanesiyle eğitim öğretim, bilimsel araştırmave ilim adamı yetiştirme programlarındaki vizyonve hedefleriyle İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, kısa süredebölgesinin önde gelen üniversitelerinden biri olmayaadaydır.Mütevelli Heyet olarak, üniversitemizin gelişmesinekatkı sağlayacak her türlü çabayı ortaya koymaya hazırolduğumuzu ve sizleri aramızda görmekten mutlulukduyacağımızı ifade eder, saygı ve sevgiler sunarım.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 15 >


KÜTÜPHANEBu yıl ilk defa öğrenci almasınarağmen, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesiçalışmalarına muhteşembir kütüphane ile başlıyor. Üniversitemizöğretim elemanları ve öğrencileri,kampüs alanında bulunanİSAM Kütüphanesi’nin tümimkânlarından yararlanabileceklerdir.29 Mayıs öğrencilerinin kullanımınasunulan kütüphane,Türkiye’nin sahasındaki tartışmasızen iyi kütüphanesidir.Yüz binlerce kitaba sahip kütüphanemiz,İspanyolca’dan Japonca’yakadar onlarca dilde binlerce akademikdergiyi takip ediyor, Rusya’danYemen’e kadar pek çok ülkeden topladığıbelgeleri, görsel ve işitsel malzemelerizengin arşivine kazandırıyor.Kütüphanemiz tarih, felsefe veedebiyat başta olmak üzere sosyalbilimlerin birçok alanında zenginbir kitap ve süreli yayın koleksiyonunasahiptir. Ayrıca yurt içindenve yurt dışından bazı özel koleksiyonlarıda bünyesine katmıştır. Kütüphanede2010 yılı itibariyle yaklaşık230.000 kitap, 3500 değişik dergiyeait yaklaşık 130.000 sayı bulunmaktadır.2009 yılında kütüphanedenyurt içi ve yurt dışından yaklaşık100.000’e yakın araştırmacı yararlanmıştır.Kütüphanemiz bünyesindekiDokümantasyon Bölümü, sosyal vebeşeri bilimlerde araştırma yapanlariçin vazgeçilmez bir veri kaynağısunmaktadır.Ayrıca kütüphanemizde yurtiçindeki 119 kütüphanenin yaklaşık1.000.000 kitaplık katalog kaydı dijitalortama aktarılmıştır.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 17 >


KAMPÜSŞehrin Merkezinde Bir Kampüsİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi sizlere şehrin merkezinde,doğayla iç içe, ferah ve huzur verici bir kampüsortamı sunuyor.Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki kampüsümüz,İstanbul’un tüm merkezlerine, kültürel ve doğal zen-Farklı Bir Mimari TasarımKampüsümüz Doğu ve Batı mimarisinin mükemmelestetik uyumunu yansıtan bir anlayışla tasarlandı.Eğitim-öğretim, kütüphane, sosyal tesisler ve idare bi-ginliklerine doğrudan ve kolaycaulaşabileceğiniz bir noktada; BoğaziçiKöprüsü’ne, Metrobüs’e ve yakındahizmete açılacak Marmaray’ayürüme mesafesinde bulunuyor.nalarından oluşan kampüsümüzde,huzurlu bir ortamda evrensel bilgiyeulaşma olanağı elde edeceksiniz.Dünya Standartlarında Bir Akademik Ortamİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi çeyrek yüzyıllık biruluslararası tecrübeye dayanıyor.Üniversite kampüsümüzde yürürken Japonya’danKanada’ya, Rusya’dan Güney Afrika’ya kadar dünyanınçeşitli bölgelerinden gelmiş bilim adamlarıyla veüniversite öğrencileriyle karşılaşabilir,birkaç yabancı dilin aynı andakonuşulduğu sohbetlere katılabilirsiniz.Sosyal Yaşamİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nde akademik etkinliklerlesosyal ve kültürel yaşamın birbirinden kesin çiz-Öğrenci Kulüpleriİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi öğrencileri kültür, sanatve spor alanlarındaki beceri ve birikimlerini, kendikuracakları öğrenci kulüplerinde birbirleriyle pay-gilerle ayrılmadan bir arada yürüdüğünügörürsünüz.laşma olanağı bulacaklar, böyleceakademik ve bilimsel yoğunluktankurtulma fırsatı elde edeceklerdir.YemekÖğrencilerimiz kampüsümüzde özel olarak hazırlananTürk mutfağının leziz yemeklerini öğretim üyeleriylebirlikte ücretsiz yiyebileceklerdir.Sağlık, Spor ve KültürKampüsümüzde bir sağlık ünitesi, yeterli spor sahalarıve her türlü bilimsel ve kültürel etkinliğe elverişli birkonferans salonu öğretim elemanları ve öğrencilerinhizmetinde olacaktır.< 18TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


BURSLAR ve KONTENJANLARBURSLARİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’ndeeğitim-öğretim ücrete tâbidir. Üniversite,öğretimini Bağlarbaşı/Üsküdar’daki kampüsünde başlatmıştır.2010-2011 akademik yılındatüm lisans programları için eğitimöğretimücreti yıllık KDV dahil15.000 TL olup 8 taksit yapılır; peşinödenirse %10 indirim uygulanır.Müteakip yılların eğitimöğretimücreti Üniversite MütevelliHeyeti tarafından belirlenir.1. Üniversitenin burslu programlarınakayıt yaptıran öğrencilereşu imkânlar sağlanır:a) Öğrenim Bursu (eğitim-öğretimücretinin tamamını kapsar).b) Dokuz ay süreyle ayda 250 TL Destek Bursu.c) Tarih ve Türk Dili ve Edebiyatı programlarına kayıtyaptıran öğrencilerden bu programların puantüründe ilk 100’e girenlere dokuz ay süreyle ayda1500 TL, 101-1000 arasına girenlere 1000 TL,1001-5000 arasına girenlere 500 TL; Felsefe programınakayıt yaptıran öğrencilerden bu programınpuan türünde ilk 500’e girenlere dokuz ay süreyleayda 1500 TL, 501-5000 arasına girenlere 1000TL, 5001-10000 arasına girenlere 500 TL Özel BaşarıBursu.Anılan burslar disiplin cezası alınmaması koşuluylanormal eğitim-öğretim süresince (4 yıllıkprogramlarda 8 yarıyıl) devam eder.Ayrıca Özel Başarı Bursunun devam etmesi, öğrencininyarıyıl not ortalamasının 4.00 üzerindenen az 3.00 olması ve başarısız dersinin bulunmamasıkoşuluna bağlıdır. Özel Başarı Bursundanyararlanan öğrenciye Destek Bursu verilmez.d) Ücretsiz ders kitabı.e) Ücretsiz öğle yemeği.f) İsteyenlere ücretsiz yurt (bu konuda ÜniversiteGenel Sekreterliğinden bilgi alınabilir).2. Üniversitenin ücretli programlarına kayıt yaptıranöğrencilere şu imkânlar sağlanır:a) Disiplin cezası almamış olması koşuluyla, ilk seneyılsonu not ortalaması 4.00 üzerinden 3.50 ve üstündeolan öğrenci ertesi yıl eğitim-öğretim ücretinin%50’sinden, aynı başarıyı korursa 3 ve 4. senelerdetamamından muaf olur.b) Ücretsiz ders kitabı.c) Ücretsiz öğle yemeği.KONTENJANLARİstanbul 29 Mayıs Üniversitesi kapılarını bu yıl üç bölümle açıyor. Edebiyat Fakültesinin üçprogramına çoğunluğu burslu olmak üzere toplam 90 öğrenci alınmıştır.TDVProgram Burslu Ücretli Yurt Dışı Kontenjanı (Burslu)Felsefe 20 4 6Tarih 20 4 6Türk Dili ve Edebiyatı 20 4 6www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 19 >


Rusya’nın Moskova şehrinde bulunan MoskovaMerkez Camii iç tezyinatı Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfıtarafından yapılıyor.Moskova Merkez Camii’nin iç tezyinatının Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı tarafından gerçekleştirilmesi için VakıfGenel Merkezinde bir protokol töreni düzenlendi.Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisinin de katıldığıimza töreninde, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanı ve Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. AliBardakoğlu ile Rusya federasyonu Müftüler KonseyiBaşkanı Ravil Gaynuddin ve Rusya Federasyonu HayırseverlikFonu Yürütme MüdürüRahmetula İshakov arasında MoskovaMerkez Camii Mutabakat Protokolüimzalandı.Söz konusu protokol çerçevesindeMoskova Merkez Camisinin;- Hüsn-i Hatları,- Kalemişi Nakışları,- Alçı İşleri,- Revzenler (Kubbe KasnağındakiKemerli Pencereler),- Mihrap, Minber ve Kürsüsü,- Mermer Mahfil Korkulukları,- Vitrayları,- Çinileri,- Avizeleri- Halılarıve- Ahşap Kündekari KapılarıTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı tarafındanyaptırılacaktır.TDV< 20TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının gelenekselleşmiş birkültür etkinliği olan Türkiye Kitap ve KültürFuarının 29.’su bu yıl İstanbul Beyazıt Meydanı’nda,Ankara’da ise her yıl olduğu gibi Kocatepe Camii avlusundadüzenlendi.Türkiye’de yayıncılığın son çeyrek yüzyıldır göstermişolduğu atılımda, fuarların bir piyasa oluşturması vesüreklilik kazanması, üzerinde durulması gereken birolaydır. Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının düzenlediği Kitap veKültür Fuarı ise, etkisini geniş kitlelere kabul ettirmişve sürekliliği yakalamış bir kültür platformudur.Bu kültür platformunun 29.’sunun Ankara’daki resmiaçılışı Kocatepe Camii avlusunda gerçekleşti. AçılışaDevlet Bakanı Faruk Çelik, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanıve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Mütevelli Heyeti BaşkanıProf. Dr. Ali Bardakoğlu, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan YardımcılarıProf. Dr. Mehmet Görmez, Prof. Dr. İzzetEr, Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar,Vakfımız Mütevelli Heyeti II. BaşkanıProf. Dr. Şerafeddin Gölcük, VakfımızDenetim Kurulu Başkanı LütfiŞentürk, Vakfımız Genel MüdürüSüleyman Necati Akçeşme, yayıncılarve kitap dostları katıldılar.Açılış töreninde Devlet BakanıFaruk Çelik, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanıve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı MütevelliHeyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğluile Türkiye <strong>Diyanet</strong> VakfıGenel Müdürü Süleyman NecatiAkçeşme birer konuşma yaptılar.www.diyanetvakfi.org.trTÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 21 >


“Kitaplar;İslâm’ın 1400 yıllık tarihini sürekli kılan,bütün nesilleri aynı ideal veaynı cehd içinde buluşturanbirer kimlik belgelerimiz olmuştur.”Süleyman Necati AKÇEŞMETürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Genel MüdürüTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfınınkurulduğu tarihten buyana sosyal, kültürel, eğitim ve dinîalanlarda sunduğu kalıcı ve önemlihizmetlerden dolayı halkımızıngönlünde önemli bir yere sahip olduğunubelirterek konuşmasınabaşlayan Süleyman Necati Akçeşme,bu hizmetlerden bir tanesinin de,açılışı yapılan 29. Türkiye Kitap veKültür Fuarı olduğunu söyledi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı olarak,kitap ve kültür fuarını; yazar, yayıncı,sanatçı, kültür adamları ve siviltoplum kuruluşlarını bir araya getiren,okuyucuyla buluşturan ve manevikültür soframızı oluşturan biretkinlik olarak değerlendirdiklerinibelirten Süleyman Necati Akçeşme“Bu fuarı, sadece kitap alışverişiyapılan bir pazar değil, yaş, sınıfveya mesleğe bakmaksızın toplumunher kesiminden insanları bir arayagetirebilen çok özel bir etkinlik olarakgörüyor, farklı insanların kültüreletkileşimi ve birbirlerini daha iyianlayabilmeleri için ortak bir zeminsağladığına inanıyoruz. Kitap fuarlarıbizim için artık sadece bir kitapsergisi değildir; pazarlama etkinliklerininyanı sıra, yayıncılığın tanıtıldığı,teliflerin geliştirildiği ve kitapladostluğun pekiştirildiği bir alandırda aynı zamanda.” dedi.Tarih boyunca kitapla insanın köklü ve verimli birdostluk kurduğunu söyleyen Akçeşme, İslâm medeniyetininde bir kitap medeniyeti olduğuna vurgu yaparak“14 asır boyunca İslâm uleması, bildiğini ve düşündüğünüyazıya dökmüş, Allah kelamıyla pratik hayatarasında canlı köprüler oluşturmuşlardır. Her deviryeni bir şevk ve heyecanla, yeni bir coşkuyla üretilenve sayıları milyonlarca cilde ulaşan kitaplar, insanlıklaberaber yaşayan, insanlıkla beraber yenilenen, kültürünve bilginin daima canlı olarak gelecek kuşaklaraaktarılmasına hizmet etmiştir. Kitaplar aynı zamanda,İslâm’ın 1400 yıllık tarihini sürekli kılan, bütün nesilleriaynı ideal ve aynı cehd içinde buluşturan birer kimlikbelgelerimiz olmuştur.” dedi.Bugün, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği,iletişim imkân ve vasıtalarının âdeta bir yarış halindeolduğu günümüzde bile kitabın, bilginin en etkilikaynağı olma ve nakletme özelliğini koruduğunuvurgulayan Süleyman Necati Akçeşme “Bu açıdantoplumsal düşünceyi belirleyen ve yönlendiren bilgininde kitabi bilgi olduğuna inanıyoruz.” dedi.Dünyada kalkınmışlık ve ileri gitmişliğin temelgöstergeleri arasında, o ülkede yayımlanmış eserlerinsayısı ve eserlerin tirajının da gösterildiğini ifade edenAkçeşme “Nüfusu 80 milyona yaklaşmış olan ülkemizde,yayımlanan eserlerin basım adedinin istenen düzeydeolmaması, kültür hayatımız açısından da üzüntüverici bir durumdur. Günümüzde okuryazar oranımızınyüzde 90’lar düzeyine ulaştığı halde okuma alışkanlığınınbuna paralel olarak artış göstermemesi, üzerindeciddiyetle durulması gereken bir durumdur diyedüşünüyoruz ve bu tür kitap fuarlarının bu husustaçözüm yollarının biri olacağına da inanıyoruz.” dedi.Süleyman Necati Akçeşme konuşmasının sonundaTürkiye Kitap ve Kültür Fuarının hayırlı olması temennisindebulunarak “Kitap ve kültür fuarının kitaplabuluşma noktasında önemli bir adım olduğu kanaatiyletekrar hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”dedi.< 22TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


2008 Yılı Basılı Yayınlar ÖdülüSahiplerini Buldu29. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı açılış töreninde 2008 Yılı Basılı YayınlarÖdülü Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri verildi.Bilindiği gibi, Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı tarafından;Vakfın gayesi ve faaliyetçerçevesi içinde, İslâm dininintemel kaynaklara dayalı olaraktanıtılmasına; toplumun din konusundaaydınlatılmasına; millikültürümüzün öğretilmesine;milli birlik ve bütünlüğümüzüngeliştirilmesine katkıda bulunacakilmi kriterlere uygun eserlerinyayınlanmasını teşvik etmekamacıyla “Türkiye <strong>Diyanet</strong> VakfıHarici Yayınlar Ödül Yönetmeliği”hazırlanmış ve bu yönetmelikçerçevesinde ilk defa “2008 YılıBasılı Yayınlar Ödülü” yarışmasıaçılmıştı.Söz konusu yönetmelik çerçevesindebelirlenen Seçici Kurul“TDV 2008 Yılı Basılı Yayınlar Ödül Yarışması”nı sonuçlandırmıştır.Yarışma neticesine göre;a. İnceleme-Araştırma dalında; Lotus Yayınlarından çıkanBedri Gencer’in “İslâm’da Modernleşme” isimlieseri birincilik,b. Çocuk dalında: Salıncak Yayınları arasında neşredilenA.Vahap Akbaş’ın “Tatil Rüyası” isimli eseri birincilik,Mustafa Ökkeş Evren’in “Bir Oruç Masalı” isimlieseri ikincilik ve Yusuf Çağlar’ın “Ev’den Evren’e”isimli eseri ise üçüncülük,c. Tarih-Kültür dalında; Ötüken Neşriyatın bastığı SadettinÖkten’in “Yahya Kemal’in Rüzgarıyla- Düşüncelerve Duyuşlar” isimli eseri ikincilik derecesine layıkgörüldüler.Yarışmada birincilere net 5.000.-’er TL ve plaket,ikinci ve üçüncülere ise plaket verildi.Yarışmayı kazanan eserleri yayınlayan yayınevlerinintemsilcilerinin ödülleri ve plaketleri 29. TürkiyeKitap ve Kültür Fuarı açılış töreninde kendilerinetakdim edildi.Lotus Yayınevi’nin kazandığıbirincilik ödülü olan 5000. TLpara ödülü ve plaketi yayınevi adınaSayın Emir Osmanoğlu’naDevlet Bakanı Sayın Faruk Çeliktarafından takdim edildi.Salıncak Yayınları’nın kazandığıbirincilik ödülü olan 5000.TL yi veplaketleri yayınevi adınaSayın Metin Mahitapoğlu’na<strong>Diyanet</strong> İşleri BaşkanıSayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlutarafından takdim edildi.Ötüken Neşriyat’ın kazandığıII. Ödülü olan plaket, yayıneviAnkara Temsilcisi Sayın Levent Ak’aTDV Mütevelli Heyet II. BaşkanıSayın Prof. Dr. Şerafeddin Gölcüktarafından takdim edildi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 27 >


Her yıl Ramazan ayında SultanahmetCamii’nin avlusundadüzenlenen Türkiye Kitap ve KültürFuarı’nın bu yılki adresi Beyazıt Meydanıoldu.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı; İstanbul2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansıve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınınişbirliğiyle gerçekleştirilen29. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı düzenlenenbir törenle açıldı.Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul Valisi HüseyinAvni Mutlu, İstanbul BüyükşehirBelediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Mütevelli Heyeti ÜyesiDr. Tayyar Altıkulaç, Vakfımız GenelMüdürü Süleyman Necati Akçeşme veAjans Yürütme Kurulu Başkanı ŞekibAvdagiç’in katılımıyla gerçekleşen açılışaİstanbulluların ilgisi yoğundu.29. Türkiye Kitap ve KültürFuarı’nın açılışını yapanDevlet Bakanı ve İstanbul2010 Avrupa KültürBaşkenti Ajansı KoordinasyonKurulu BaşkanıHayati Yazıcı, Fuarın;vermekte olduğu kültürhizmetinin, insan hayatıbakımından çok önemlibir etkinlik olduğuna işaret ederek “Doğu toplumlarının,sadece İslâm toplumlarının değil, Batınında buradan şifalandığı, etkilendiği bir medeniyetlerkesitinin coğrafyasında bulunuyoruz. Bu meydanları;ustaları, üstatları, tarihçileri yazdıkları kitaplarıile konuşturuyorlar. Bu bakımdan bugün buradaaçacağımız kitap fuarının da ayrı bir önemivar.” dedi.Müslümanlara gelen ilk emrin ‘Oku’ olduğunadikkat çeken Hayati Yazıcı, “Bu emrin ne kadarönemli, ne kadar anlamlı olduğunu hepimiz biliyoruz,bilmeyenlerimiz de bu etkinliklerle bunu idrakedecek hale gelecektir. Bakın bu etkinliği, Sul-< 28TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


tanahmet Camii avlusundan buraya taşıdık, çok hayırlıda oldu. Sultanahmet daha özgün yapısıyla, konumuylainsanımızın ve yurt dışından gelen konuklarımızınhizmetinde. Camiye daha kolay girilip çıkılacakve o meydanı da yeniden restore ediyoruz. Bun-İstanbul Büyükşehir Belediye BaşkanıKadir Topbaş da yaptığı konuşmadaRamazanın insanlarınkendisini bilme ayı olduğunu belirterek“Güzelliklerle insani davranışlarındoruğa çıkması gereken birayda, merhametin, şefkatin, paylaşımınadı olan bu Ramazanı şeriftenhepimiz istifade eder ve birliktebayrama ulaşırız.” dedi.İstanbul’da Ramazanın çokfarklı yaşandığına dikkat çeken KadirTopbaş “İstanbul asırlarca Osdanböyle Ramazan İstanbul’u adıaltında Ramazandaki bu özgün etkinliklerdaha da güzelleşerek, dahada çeşitlenerek Beyazıt meydanındadevam edecek.” dedi.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanı veTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı MütevelliHeyeti Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu ise konuşmasındaRamazan ayınınve bilginin önemini vurgulayarak,“Ramazan hemiç dünyamızda zenginleşeceğimiz,derûni bir olgunluğakavuşacağımız bir manevibereket mevsimi, hem de İslâm’ın getirdiği kaynaşmayı,dayanışmayı toplumun bütün üyeleri ile hissedeceğimizbir coşku dönemi. Yüce Rabbim bizi gönderirkenönümüze iki büyük kitabı; biri de kâinat kita-bı, biri de bu kâinat kitabının özetiolan Kur’an ve ana kitap, özet kitapKur’an-ı Kerim bu ayda inmeyebaşladı. Bu kitap fuarında ne gördüyseniz,ne okuyacaksanız, bilin kihepsi, kütüphanelerdeki kitaplarında hepsi o ana kitabın şerhi mahiyetindedir.Biz bu bilgilere ulaştıkça,bilgilerimizi artırdıkça, hem dindarlığımızısağlıklı bir eksene oturtuyoruz,hem de Rabbimizi daha yakındantanıyoruz, biliyoruz ve onun himayesialtında olduğumuz bilinciylegüç kazınıyoruz.” dedi.manlının başkentliğini yaptığısüreç içerisinde, Dünyayave İslâm âlemine çok önemlihizmetler ve izler bırakmışbir şehir. Böyle bir şehirdebugün kitap ve kültür fuarınınaçılışını yapıyoruz. Bufuar bir noktada insanımızınkitapla, ilimle, bilgiyle buluşmasıanlamına gelmekte vebu bizim kültürümüzde var olan, asırlardır taşıdığımızkitaba saygımızdan kaynaklanan önemli bir buluşmadır.”dedi.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 29 >


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı her yıl olduğugibi bu yıl da Ramazan ayımünasebetiyle Kocatepe Camii altındakurduğu “İftar Sofrası”nda Ramazan boyuncaher gün 2.000’in üzerinde vatandaşımızadört çeşit yemekten oluşan iftar yemeğiverip, oluşturduğu gıda paketleri ilede yardıma muhtaç vatandaşlarımızın yanındaoldu.Bilindiği üzere mü’minler için af,mağfiret, rahmet, bereket, sosyal dayanışmave yardımlaşma ayı olan Ramazan ayınınmanevi iklimini hep birlikte dolu doluyaşadık. Bu ayın atmosferine uygun olarakeski geleneklerimizi yaşatmak, köklübir an’anenin devamı olarak, birlikte oruçaçmayı ve bu hazzı toplumumuzun değişikkesimleriyle, çeşitli meslek mensuplarıylapaylaşmayı bir gelenek haline getirenTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı; yardıma muhtaçvatandaşlarımıza sunduğu yardım paketleriile onların gönüllerini aldı.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı her yıl olduğugibi bu yıl da Ramazan ayı boyunca yardımlaşma,kaynaşma ve kardeşlik duygularınıcanlı tutarak, toplumumuzun değişikkesimleri ile kucaklaşmayı, Ramazanınbir bayram havasında geçmesini kendisinegörev olarak kabul etti.Çünkü toplumu oluşturan bütün fertlerin,içinde bulunduğu durum aynı değildir.Kimi genç, kimi yaşlı, kimi zengin,kimi yoksul; kimi sağlıklı-kimi hasta; kimi< 30TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


kabiliyetli kimi değildir. Bu farklılığıntabii bir sonucu olarak, toplumda;korunmaya, desteğe ve özel ilgiyemuhtaç kimseler ortaya çıkmaktadır.Büyük geçim sıkıntısı çeken,yoksulluk sebebiyle mutluluk vehuzuru yitirmiş, yahut yaşlılık veözürlülük gibi nedenlerle çalışmagücü bulunmayan düşkünler toplumdayardım edilmesi ve ilgi gösterilmesigereken kimselerdendir.Böyle bir toplumu oluşturanfertler, sıradan bir topluluğun üyelerideğil, birisinin acısı hepsini etkileyenbir vücudun uzuvları gibidir.Bu toplumu oluşturan bütünfertler aynı zamanda kardeştir.Peygamberimizin ifadesiyle, İslâmtoplumunda mü’minin mü’minebağlılığı, taşları birbirine kenetlibir bina gibidir. Herkesi birbirinemuhtaç olacak şekilde bir aradayaratan ve yaşatan Yüce Allah, kullarındandilediğine dilediği kadarmal vermiş, güçlü ile zayıf, zenginile fakir arasındaki sosyal dengeninkorunması için yardımlaşmave dayanışma esasını getirmiştir.Yardımlaşma ve dayanışma, evrenselbir değer olan adaletin, toplumsalbarışın ve mü’minler arasındakikardeşlik hukukunun bir gere-ğidir. Bunun için İslâmiyet, yardımlaşmayı en genişmânâda ele almış, dînî ve ahlâkî bir görev kabul etmiştir.Dayanışma ya da dayanışmak; toplum fertlerinin,kişilerin ortak çıkarlarının sağlanması, bütünlüğünkorunması için karşılıklı olarak birbirlerine bağlılıkgöstermeleri, birbirlerine dayanıp çeşitli alanlardayardımlaşarak birbirini tamamlamalarıdır. Sosyaldayanışma, çalışma güç ve kudretinde olmayan ya daçalışmakla ihtiyaçlarını tamamen karşılayamayan fakirve yetimlerin, muhtaç ve düşkünlerin temel ihtiyaçlarınıntoplum tarafından karşılanmasıdır. Kısacasosyal dayanışma; toplumdaki her bir ferdin, kendiüzerinde topluma karşı yerine getirilmesi gerekliolan bir takım görev ve sorumluluklarının olduğunubilmesi, hissetmesi ve bu uğurda üzerine düşen göreviyapması demektir. İslâm medeniyeti bu sorumluluğunyerine getirilmesi için çeşitli müesseseleri devücuda getirmiştir. Bu müesseselerden birisi de Vakıfmüessesidir. İslâm’ın ilk yıllarından itibaren sosyalyardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan vakıf müesseselerisosyal hayatın en en güzel unsurlardır.Bu vakıfların günümüzdeki temsilcilerinden biriolan Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı da sosyal yardım ve dayanışmahususunda gerçekleştirdiği hizmetlerle toplumumuzuntakdirini kazanmış bir kuruluş haline gelmiştir.Ramazan ayının manevi atmosferine uygun olarak,kitap ve kültür fuarları, yardım kampanyaları veiftar sofralarıyla güçlü bir geleneği yaşatma azmi vekararlığında olan Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı’nın sosyal faaliyetlerinedestek veren ve sponsor olan firma ve vatandaşlarımızaşükranlarımızı sunuyoruz.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 31 >


luluğuna yönelik evrensel mesajlarıokuyabilmelerine imkân sağlamak,kendilerine bir pencere açmayı birgörev ve sorumluluk addederek buhayırlı hizmete imzasını attı.Biliyoruz ki; Yüce Allah, varlıklariçerisinde insanı mükerrem veşerefli bir konumda yaratmıştır. Bubakımdan insan, saygı ve hürmetelayıktır. İnsanı insan yapan özelliklerindışında kalan nitelikler, dinimizegöre bir üstünlük sebebi değildir.Zira Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.):“Allah sizin sûretlerinize ve mallarınızadeğil, kalplerinize ve amellerinizebakar” [Terğib, 1/55] buyurmuşlardır.Buna göre esas olan ruhun,kişiliğin, kalbin ve davranışların olgunluğuve gelişmişliğidir.İnsan bedeninin bazı fonksiyonlarınıyitirmiş olması, yani engelliolmak, insan için bir kusur sayılmaz.İnsanları fizikî durumlarınagöre değerlendirmek veya ayıplamak,dinimizce günah sayılmıştır.Nitekim bu konuda Peygamberimiz(s.a.v.): “Bir kimsenin mü’min kardeşini(herhangi bir kusuru veya fizikîengeli sebebiyle) küçümsemesi günaholarak ona yeter” [Müslim, Birr, 32]buyurmuştur.Her insan, farklı bir yetenek vedeğişik bir yapıda yaratılmıştır. YüceYaratıcı, böyle takdir etmiştir. Hiçkimsenin buna itiraz etmeye hakkıyoktur. Çünkü Yüce Allah, yoktanvar ettiği her şeyi kendi hikmet vetakdirine göre yaratır. Fizîki engellileredestek olmak, dinimizin emrettiğibir görevdir. Yüce Allah, insanoğlunugücünün yettiği işlerle sorumlututmuştur. Bunun için, özürlülerleilgili özel hükümler koymuş,inananların her konuda birbirleriyledayanışma içerisinde bulunmalarınıemretmiştir. Peygamberimiz(s.a.v.) de engellilerle ilgilenmiş; onlarınyeteneklerini değerlendirmiş veDevlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik Görme Engelli Vatandaşlarımız İçinHazırladığımız Kur’an-ı Kerim Meâli’ni İncelerkenonlara yapabilecekleri çeşitli görevlervermiştir. Ashabından görmeengelli Abdullah İbn Ümm-iMektum’u, kendileri Medine dışınaçıktığı günlerde yerine vekilbırakmış olmasını bir örnek olarakhatırlayabiliriz.Özürlü kardeşlerimizin toplumhayatına katkıda bulunmalarıiçin, yeteneklerini geliştirmeküzere onlara uygunmekânlar hazırlanması, eğitimimkânı sağlanması, yapabilecekleriişlerin verilmesi, insanî veİslâmî görevimizdir. PeygamberEfendimiz’in (s.a.v.) “Merhamet,sevgi ve birbirine destek olmadamü’minler, bir beden gibidir.O bedenin bir uzvu hastalanıncavücudun diğer organları,hasta uzvun elemini paylaşırlar.”[Tecrıd-i sarih, 12/128] buyurmaktadır.Bu çağrılara duyarsız kalmayanTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı dagörme engelliler için hazırladığıKur’an-ı Kerim Meâliyle üzerinedüşen sorumluluğu yerinegetirmek amacıyla Braille (kabartma)yazılı Kur’an-ı Kerim’ialtı cilt olarak basarak hizmetesundu.TDV“Merhamet,sevgi vebirbirinedestek olmadamü’minler,bir beden gibidir.O bedeninbir uzvuhastalanıncavücudundiğer organları,hasta uzvunelemini paylaşırlar.”Hadis-i Şerifwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 33 >


34TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı, ülkemizineğitim sorununun çözümünekatkıda bulunmak düşüncesiyleözel okul açma faaliyetlerinegirmiş ve bu maksatlaİzmir Bornova’da bir özel okulaçmıştır. 1994-1995 öğretim dönemindefaaliyete geçen okulunmüştemilatında; lise, yükseköğrenimkız öğrenci yurdu, ilköğretimokulu, çok amaçlı salon ve kapalıspor salonu yer almaktadır.Özel Bornova Eğitim ve ÖğretimKurumları İzmir’in güzel ilçesiBornova’nın Erzene Mahallesi 116/5Sokak No:4’te Ege Üniversitesi, ProfesörlerSitesi ve 57. Topçu Tugayıüçgeninin ortasında İzmir - Manisayolu üzerinde kurulmuştur.Dört birimden oluşan kurumumuzunilköğretim okulu, anadolulisesi, fen lisesi eğitimi veren binalarında55 derslik, 5 laboratuar, projeçalışma odası, kütüphane, müzik,resim atölyeleri, spor salonu, kül-tür merkezi ve 165 yataklı yükseköğrenim kız öğrenciyurdu bulunmaktadır.1994 - 1995 Eğitim ve Öğretim Yılı’nda orta hazırlıksınıfına kayıt olan 80 öğrencisi ile eğitim ve öğretimebaşlayan Özel Bornova Lisesi, 1998 - 1999 Eğitimve Öğretim Yılı sonunda ilk mezunlarını vermiştir.1998 yılında ilköğretim okulu ve 2005-2006 eğitimöğretim yılında fen lisesinin açılması ile büyüyen,güçlenen kurumumuz; anasınıfından başlayaraköğrencilerin her birini, insan haklarına ve değerlerinesaygılı, milli ve manevi değerlerine bağlı, tam donanımlıve içinde bulunduğu topluma yararlı bireyleryetiştirmeyi ilke edinmiştir.Kurumumuz; akademik, sosyal, kültürel ve sportifalanlarda en son eğitim teknolojisine uygun araçgereçve branşlarında uzman kadrosu ile düşünebilen,eleştiren, sorunlarla başa çıkabilen, disiplinli sorumluluksahibi, hayat boyu gelişimlerini sürdürebilençok yönlü öğrenciler (bireyler) yetiştirmeyi hedefedinmiştir.Hedef edindiği ilkeler doğrultusunda akademik,sportif, kültürel çalışmalarında “EĞİTİMİN YÜK-SELEN YILDIZI” adına yakışan bir gelişme gösterenkurumumuz, öğrencisi, velisi ve tüm çalışanları ile başarıdanbaşarıya koşmaktadır.F Yasin Razlık Tübitak´ın düzenlediği“Ortaöğretim öğrencileriarası araştırma projeleri finalyarışması”nda Matematik DalındaTürkiye 3.süF Özkan ÇİFTÇİ ve Egemen YalçınGÜLOL Tübitak´ın düzenlediği“Ortaöğretim öğrencileriarası araştırma projeleri finalyarışması”nda Matematik DalındaTürkiye 2.siF Tübitak´ın düzenlediği “İlköğretimöğrencileri arası Bu BenimEserim Proje Yarışması”nda Matematikdalında Türkiye SergilenmeÖdülüF Uluslar arası düzenlenen “Atatürkve Çocuk” konulu Web TasarımYarışması (İngilizce içerikli)Dünya 1.siwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 35 >


F Yıldız Kız Voleybol Takımı Türkiye 3.süF Küçük Kız Voleybol Takımı Türkiye Yarıfinal3.süF Ahmet Önder Okullararası Artistik CimnastikYıldız Erkekler Türkiye 2.siF Yiğit Yüksel 9-10 Yaş Yüzme Türkiye Şampiyonası- 50m Serbest Türkiye 1.siF Ege Karakurt Genç Erkekler Eskrim TürkiyeŞampiyonası 2009 Türkiye 3.süF Umut Atay 8 Yaş Mix Türkiye Tenis FederasyonuKış Turnuvası Türkiye 1.siF Efe Metin 10 Yaş Türkiye Tenis FederasyonuKış Turnuvası Türkiye 2.siF Alp Şentay Türkiye Tenis Federasyonu 12 ve 14Yaş Turnuvası Türkiye 1.siF Mert Ülker 9 Yaş Türkiye Tenis FederasyonuKış Turnuvası Türkiye 3.süF Çağatay Cebir 8 Yaş Mix Türkiye Tenis FederasyonuKış Turnuvası Türkiye 3.süF Yağız Ömür Arık 8 Yaş Türkiye Tenis FederasyonuKış Turnuvası Türkiye 4.süF Genç Kız Basketbol Takımı Okullararası TürkiyeŞampiyonası Yarı Final 2.siEĞİTİM ANLAYIŞIİnsan haklarının temel ilkelerinden biri de “eğitimhakkı”dır. Her bireyin eğitim hakkı vardır.Eğitim; insan kişiliğinin tam gelişmesi ve insanhaklarıyla temel özgürlüklerine saygının güçlendirilmesiamacına yönelik olmalıdır.Biz çocuklarımızı yarınlara hazırlarken aklı vebilimi kendimize rehber alıyoruz. Milli, çağdaş,laik ve demokratik ilke ve değerlere; iyilik, güzellik,doğruluk ve sorumluluk duygusu gibi erdemlerebağlıyız. Milli birlik ve beraberliğimizi her şeyinüstünde tutuyoruz.Amacımız, öğrencilerimizi TürkiyeCumhuriyeti’nin milli ahlakını benimsemiş, Atatürkilke ve inkılâplarına bağlı, yurduna yararlı insanlarolarak yetiştirmektir.< 36TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


ÖZEL BORNOVA LİSESİAİLESİ OLARAK BİZ;Öğrencilerimizi çağdaş, teknolojinin tüm olanaklarındanyararlandırmayı; onların bilgi, beceri ve yeteneklerinigeliştirmeyi hedefliyoruz. Yetiştirdiğimizbireylerin kendilerine, ailelerine ve içinde yaşadıklarıtopluma yararlı olacaklarına inanıyor, onlarınçağın insani bilincini taşıyacaklarını biliyoruz.NASIL BİR EĞİTİMEğitimde;* Ezberciliği değil, anlayıp uygulamayı;* Elemeyi değil, kişilik geliştirmeyi;* Zorlamayı değil, isteğe bağlılığı;* Korku ve otoriteyi değil, sevgi ve hoşgörüyühedef alan bir anlayış ile karşınızdayız. Yeniliğimiz,sloganlaşmış sözler değil, bu sözlerinbizzat uygulamaya konulmasındandır.Çocukları yarınlara hazırlarken; AKLI ve BİLİ-Mİ kendimize rehber alıyoruz.MİLLİ, ÇAĞDAŞ, LAİK ve DEMOKRATİKilke ve değerlere; İYİLİK, GÜZELLİK, DOĞ-RULUK ve SORUMLULUK DUYGUSU gibierdemlere bağlıyız. MİLLİ BİRLİK ve BERA-BERLİĞİMİZİ her şeyin üstünde tutuyoruz.Sabırlı, kararlı ve ilkelere bağlı uzun bir çalışmanınsonunda, geleceğin teminatı olanGENÇLERİMİZİ;* KENDİSİNE, AİLESİNE ve TOPLUMA YA-BANCILAŞMAMIŞ;* KİŞİLİKLİ ve BİLİNÇLİ;* GERÇEKÇİ, ARAŞTIRICI, ÜRETİCİ ve YA-RATICI;* KENDİSİNİ SÜREKLİ YENİLEYEN ve GELİŞ-TİREN;* KENDİSİYLE ve BAŞKALARIYLA YARIŞAN;* ELEŞTİRİCİ BİR DİMAĞ ve MEDENİ BİRCESARET SAHİBİ OLAN;* KENDİNİ ve MİLLETİNİ DAİMA YÜCELT-MEYE ÇALIŞAN, iyi bir vatandaş, olgun birdünya insani olarak yetiştireceğiz. Bu konudainançlıyız, kararlıyız.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 37 >


ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİMAktif eğitim sistemini benimseyen okullarımızda öğretmenleröğrencilerin rehberi konumundadır. Derslerintürüne ve içeriğine göre öğrencilere yol gösterenöğretmenler, zümre olarak her hafta farklı öğretimmodelleri belirleyen toplantılar yapmaktadır. Haftalıkzümre toplantılarında dersin konusuna göre belirlenenbu öğretim modelleri ile öğrencilerin bu sisteminiçinde yer aldıkları onlara öğretilmektedir.Öğrencilerimiz belli bir disiplin içerisinde gerekokul ve sınıf gezileriyle gerekse uzman konuklarınkonferanslarıyla bilgilendirilmekte bu sayede bilgiyiaraştırarak ve görerek edinmektedirler.EĞİTİMDE BİLİM VE TEKNOLOJİYE BAKIŞOkulumuzun fen bilimleri bölümü, deneyimli öğretmenleriile yarınımızın teminatı olan çocuklarımızınilköğretim, lise ve üniversiteye hazırlık sürecinde yeterlifen eğitimi görmeleri için tüm olanakları ile yanınızdadır.Fen Bilimleri bölümünde uygulanan modern eğitimfaaliyet aşamaları su basamakları içermektedir.* Teorik fen dersleri; konuların iyi anlaşılabilmesiiçin video filmleri ve epidiaskop görüntü olanaklarıile desteklenmektedir.* Öğrencilerimizin sınıfta edindikleri teorik bilgilerigeliştirmek; anlama, kavrama, sentez ve pratikyapma yeteneklerini amacına ulaştırmak, fizik,kimya, biyoloji laboratuvarlarımızın desteği ilesağlanmaktadır.* Bölümün eğitim faaliyetlerinin son aşaması ise,test soru kulüpleri ve soru bankalarının oluşturularaköğrencilerimize aktarılmasıdır.TÜBİTAK’ın düzenlemiş olduğu proje yarışmalarınave bilim olimpiyatlarına hazırlanan öğrencilerimiz;bilimsel yorum yetenekleri gelişmiş, gerçeklereulaşabilen, ilgili konularda, benzeri çalışmaları yapanTürkiye genelindeki diğer yaşıtları ile ayni seviyedebulunmaktadır.TEKNOLOJİDE YENİ BİR ADIMDünya ülkeleri arasındaki iletişim günden güne artıyor,globalleşme sürecindeki yavaşlığın nedenlerindenikisi lisan ve ülkeler arasındaki uzaklıklardır.21.yüzyıla girerken, lisan sorun olmaktan çıkıp, herkesinen az bir yabancı dili var bu gün ise 800 milyoninsanin konuştuğu İngilizce sorun oluşturmuyor.Binlerce kilometre uzaklıktaki ülkeler bize artık eli-mizin uzanabileceği kadar yakin.Internet sayesinde bir tuşla istediğimizülkenin kitaplığına girip istediğinizkonuda bilgi alabiliyorsunuz,bilgiye erişmek artık çok kolay.Gelişmelerin hızına yetişebilmekiçin çaba harcadığımız bu bilgiçağında bilgisayar dil eğitimindeyerini aldı.Yabancı dil eğitiminde öğrencilereve öğretmenlere büyük sorumluluklargetiren değerlendirme pekiştirmeyianında yapabilen, öğretmenegurubu oluşturan bütün öğrencileriayni anda izleme olanağıveren, her öğrenciyi meşgul etmeve ilgisini uyandırmayı sağlayan bilgisayar,yabancı dil öğretiminde temelolarak veya ders öğretimineyardımcı olarak her iki durumda dayarar sağlıyor.ÖZEL BORNOVA KOLEJİKÜTÜPHANESİÖzel Bornova Lisesi Kültür Merkezibünyesinde bulunan kütüphanemiz,öğrencilerimize okuma alışkanlığıkazandırmak, inceleme, araştırmaihtiyaçlarını karşılamak amacıylakurulmuştur.152 m 2 kullanılabilir alana sahipolan kütüphanemiz çeşitli konferansve toplantıların yapılabileceğiuygun donanıma sahiptir.Kütüphanemiz; 10.000 kitap kapasiteliolup şu anda 4000 kitabımızbulunmaktadır. Kütüphanemizdekiinternet bağlantılı bilgisayarlarsayesinde öğrencilerimiz istedikleriher türlü bilgiye rahatça ulaşabilmektedirler.Kütüphanemizden İlköğretimve Lise öğrencilerimizle birlikteöğretmenlerimiz ve kurumumuzbünyesinde bulunan Özel BornovaYükseköğrenim Kız Öğrenci Yurduöğrencileri de faydalanabilmektedirler.TDV< 38TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Mülkiyeti Vakfımıza ait olup İşletmemizce işletilenAnkara, Afyonkarahisar, Isparta, Kastamonu,Kayseri ve Sakarya İllerimizde 6 adet kız öğrenciyurdu, Ankara, Konya ve Bursa ilimizde 4 adet erkeköğrenci yurdu olmak üzere toplam 10 adet yükseköğrenim öğrenci yurdumuz ile, Ankara (Antalya’da bulunanözel misafirhane Ankara Sosyal Tesisimiz bünyesindedir.),İstanbul ve Mersin/Bozyazı da birer adet olmaküzere toplam 3 adet sosyal tesisimiz (misafirhane)bulunmaktadır.Malum olduğu üzere Vakıf, bir malın bir varlığınbelli bir gayeye tahsis edilmesidir. Ecdattan tevarüs ettiğimizvakıf ruhu ile kurulan Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfımız,hizmetlerini, en başta din hizmeti olmak üzeremilli, sosyal yardım, kültür ve eğitim olmak üzere fark-lı alanlara vakfetmiştir. Bu çerçevedeyurt hizmetleri ve sosyal tesis hizmetleride Vakfımız adına işletmemizceifa edilmektedir.İşletmemizin amacı; Vakıf GenelMüdürlüğü ve Mütevelli Heyeti Kararlarıile, yükseköğretim kurumlarınınbulunduğu yerlerde, barınacakyerleri olmayan-öğrencilere, çalışma,beslenme, temiz ve sağlıklı barınmaimkânları sağlamak, sosyal ve kültürelgelişmelerine yardımcı olmak üzereilgili Yönetmelik esasları çerçevesinde“Öğrenci Yurtları” açmak ve işletmektir.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 39 >


yurdumuzun olması Vakfımızın nihaihedeflerindendir.İşletmemiz bünyesindeki bütünyurtlarımız kaloriferli olup, mesaigünlerinde sabah-akşam olmak üzere2 öğün, cumartesi, pazar ve tatil günlerindesabah-öğle-akşam olmak üzere3 öğün yemek verilmektedir. Öğrencilerimizinbeslenmelerine özengösterilmekte ve yemeklerin her yönüylekalite standardına uygun çıkmasısağlanmaktadır.Öğrencilerimiz çalışmaya ve başarılıolmaya özendirilmekte, kültürel vesosyal faaliyetlerle öğrencilerimizin özgüvenve kişiliklerinin gelişmesine yardımcıolunmaktadır. Bu konuda başarılıolan öğrencilerimiz ödüllendirilmektedir.Yurtlarımızda internet bağlantısı,kütüphane ve spor salonu bulunmaktadır.Öğrencilerimize özel günlerde kendikatılımları ile programlar, yaz aylarındagezi ve piknik, mezun olan öğrencilerimiziçin yıl sonu mezuniyetprogramları düzenlenmektedir.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadiİşletmesi tarafından işletilen Yüksek Öğrenim öğrenciyurtlarında hizmetin en güzelinin verilmesi içinazami özen gösterilmektedir. Bu sebeple Vakfımız yurtlarınaevladını teslim eden anne-babalar tam bir güvenve huzur içinde yurtlarımızdan ayrılmaktadır. Bir aileyuvasının sıcaklığında sevgi ve saygı yumağı ile yoğrularakverilen yurt hizmetinde ulaşılan başarının sırrı,samimiyet ve hizmet aşkıdır. Emsal yurtlara göre hemdaha iyi ve kaliteli hizmet verilmekte ve hem de Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesiyurtlarında daha ekonomik fiyatlarla barındırılmaktadır.Yurtlarımızda güler yüzlü tecrübeli personelimizleaile ortamında öğrencilerimize en iyi hizmet verilmektedir.Yurtlarımızda internet bağlantısı, kütüphane, kantin,ders çalışma salonları ve spor salonları bulunmaktadır.Düzenli olarak sıcak su verilmektedir. Yurtlarımızınçevresi sürekli olarak güvenlik açısından kamera ile izlenmektedir.Yurtlarımız, kurulduğu tarihten itibaren verdiğihizmetlerle büyük bir tecrübe kazanmış, haklı olarakda eğitim çevrelerinin ilgi ve takdirini toplamış ve bulunduklarıİllerde aranılan örnek birer yurt haline gelmiştir.Sosyal tesislerimiz “Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Yurtlar veSosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Sosyal Tesisler Talimatı”çerçevesinde çalışmalarına devam etmekte olup, halenAnkara, İstanbul ve Antalya’da Misafirhane işletmeciliğiyapılmaktadır. Bunun yanında, Bozyazı Sosyal Tesisimizdeyıl boyunca misafirhane olarak yaz döneminde ise tatilamaçlı hizmet vermektedir.İşletmemiz hakkında geniş bilgiyewww.diyanetvakfiyurt.com.trweb sitemizi ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.Erdoğan DOĞANTDV Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Müdürüwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 41 >TDV


42TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


1. Yalnız Allah’ın hak, gerçekolduğudur. “İşte böyle; hiç şüphesizAllah, tek gerçektir (hakkın kendisidir,her şey O’nunla varlık kazanır)ve şüphesiz ölüleri diriltir ve gerçektenher şeye güç yetirendir.” 1 Hac suresininbu 6. ayeti elbette daha öncekive daha sonraki ayetlerle bağlantılıdır.Ancak bu ayetten şu anlamlaraçıkça anlaşılmaktadır.a) Allah, hakkı söylüyor, fakatsiz öldükten sonra dirilmek mümkündeğildir derken yanlış söylüyorsunuz.b) Allah’ın varlığı tam ve gerçektir.O asla bir zan, vehim ve kuruntudeğildir. O, her şeyin sebebi,yaratıcısı olduğu gibi, tek güç vehâkimiyet sahibidir. O, tüm evrenimutlak irade, ilim, kudret ve hikmetineuygun olarak idare etmektedir.İnsanların idaresi bu sisteminasla dışında değildir.c) Allah’ın bütün işleri haktır,gerçektir. O’nun bütün fiilleri hikmetdolu olup, ciddiyet ve mana taşır.O’nun hiçbir zaman abes ve sefihişi yoktur.Kısaca Allah, Hakk’ın ta kendisidir.Bunu biraz açıklamak gerekirseözetle şu ifadelere yer vermek gerekir:Konumuzla ilgili olarak insanıele alalım, insan hayatında geçirilendevrelerin hepsi, Allah tarafındanyaratılan hikmet, ilim dolu apaçıkdelillerdir. Bunların hiçbirine insanınen ufak bir katkısı söz konusudeğildir. İnsan hayatı mükemmelbir şekilde yaratılmış nutfeden başlar.Bir insanın yediği besinler insaniçin gerekli enerjiyi sağlamak üzereözümlenir, et, kemik, kan vb. maddelere,bir kısmı da potansiyel olarakmilyonlarca insan üretebilecekmeniye dönüşür. Meninin içindekimilyonlarca spermden hangisininyumurta hücresi ile birleşip bir kadınıhamile bırakmakta kullanılabi-leceğine karar veren o hikmet sahibive Hakk olan Allah’tır. Bu önemsiznesne dokuz ay içinde anne karnındayaşayan bir çocuğa dönüşür.Yukarıda söz konusu ettiğimiz gibiçocuğun devrelerini incelediğimizdetüm bunların Hakk olan Allahtarafından yaratıldığı sonucuna varırız.Çocuğun hangi cinsiyette veevsafta olacağına karar verip, şekillendirenancak O’dur. Aynı zamandao çocuğun dünya hayatının hangiaşamalarından geçerek son bulacağınıkararlaştıran da yine Hâkimve Hakk olan Allah’tır. Bütün bunlaryalnız Allah’ın Hakk olduğununapaçık delilleridir. 22. İnsanın düşünmesi ve gerçeğeulaşmasıdır. Mü’min suresinin40/67. ayetinde yaratılışı kısacaanlatılan insan için bütün bunlar,insanın aklının kullanarak Allah’ınhikmetini anlaması içindir. Allahinsanları başıboş bırakıp sonundatoprak olup gitmeleri için yaratmamıştır.İnsan yaratılışındaki hikmetleri,sırları keşfe çalışıp, O’nayönelmek zorunda olduğunu, tekgerçeğin bu olduğunu bilmek durumundadır.Yaratma, diriltme veöldürme Allah’ın elinde olduğunagöre -çünkü 40/68. ayette söz konusuedilen bu gerçeklerdir- insanınbaşka tanrıların peşinde koşmasıbeyhudedir.3. İnsanın neden yaratıldığınınidrakinde olup, Rabbine apaçıkdüşman kesilmemesidir. “İnsanıbir damla sudan (nutfeden,spermden) yarattı, buna rağmen o,apaçık bir düşmandır.”, “İnsan, bizimkendisini nasıl bir nutfeden(spermden) yarattığımızı görmedimi ki şimdi apaçık bir hasım (düşman)kesildi?” 3İnsan değersiz, güçsüz ve zayıfbir sudan yaratıldığı halde, kendisigüç, kuvvet, ilim, mevki, makam“Allahinsanlarıbaşıboşbırakıpsonundatoprakolupgitmeleriiçinyaratmamıştır.”www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 43 >


sahibi olunca, yaratılışını unutur da Rabbine karşı apaçıkdüşman, çeşitli deliller getiren bir tartışmacı, mücadelecikesilir. Sonuçta Rabbini inkâr eden bir konumdaolur, O’na eş, ortak koşar, birtakım bilimlerdenbahsederek Rabbine karşı en büyük haksızlığı işler.4. İnsanın Rabbine saygısızlıkta bulunmaması,bir kul olarak daima O’na güvenip sığınması,O’ndan korkup, her türlü münkerden kaçınıp marufasarılmasıdır. Özetle takva sahibi olmasıdır. “Ey insanlar!Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıpikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizdenkorkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuzAllah’tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)’tansakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.” 4İnsan bir taraftan Allah’a karşı gelmekten sakınırken,diğer taraftan aile ve akraba haklarının ve ilişkilerininde bozulmasından sakınmak durumunda olacaktır.İnsan hem genel ilişkilerde hem de özel ilişkilerde,ayette belirtildiği gibi, Yaratıcı Rabb’e isyan etmektenkorkup çekinecek, bunu hayatta en büyük ilke edinecektir.5. İnsanın Rabbine şükürde bulunmasıdır. “Allah,sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiçbirşey bilmiyordunuz. Şükredesiniz diye size işitme(duyusu), gözler ve gönüller verdi.” 5 Allah, hayvanyavrusundan farksız bir şekilde dünyaya gelen insanaişiten kulaklar, gören gözler ve düşünen gönüller,akıllar, şuurlar vermiştir. Bunlar insana hayatı tanzimiçin bilgiler sağlar; dünyaya hükmetmenin, beşerimedeniyeti kurmanın vasıtaları da bunlardır. Ohalde insanı bu eşsiz vasıtalarla donatan Allah’a şükürgerekir, küfür değil… İnkâr, nankörlük gibi hastalıklarinsana asla bulaşmamalı, insan kendisinebahşedilen idrak araçlarını Hakk’ı tanıyıp, şükür yolundakullanmalıdır.6. İnsanın yaratılması göklerin ve yerin yaratılmasındançok daha küçük bir şeydir. “Elbettegöklerin ve yerin yaratılması insanın yaratılmasındandaha büyüktür. Fakat insanların çoğu bilmezler.” 6 İnsanaçısından bakıldığında gökleri ve yeri yaratmak,insanı yaratmaktan daha zordur, bu kadar kâinatıyaratan Allah, insanı hem ilk kez, hem de ikinci kezçok rahat bir şekilde yaratmış ve yaratacaktır. Ancak,gerçek şudur ki, insanların çoğu bunun idrakindeve bilincinde değildir. Buna göre; insan Allah’ave O’nun ayetlerine karşı kibirli olamaz, mücadelecibir tavır takınamaz. Yeniden hayat verme, ilk hayatvermeden daha kolaydır. Gökleri ve yeri yaratan Al-lah için her iki yaratma bir “ol” demektenibarettir. İnsan ayrıca ürettiğialet ve makinelerle yeryüzündekurup geliştirdiği teknoloji ve medeniyetebakarak Allah ile yarışagirmemelidir, insanın yoktan yarattığıbir şey yoktur.İnsan; yaratılışı, cennete konuluşu,dünyaya indirilişi, belirli müddetyeryüzünde kalışı, hayatınındünyaya ve oradaki şartlara bağlıoluşu, değişik dil, ırk ve renklerdeoluşuyla, kısaca kendi öz varlığıylavarlıklar tasnifinde, üzerinde düşünülmesigereken daha pek çok vesayılamayacak kadar bol ve zenginözellikleriyle “Halife” olma niteliğindekiyaratıktır. Allah, insanı “halife”olarak yarattığını beyan ediyor.Bu halifelik ona en büyük lütuf, bağışve keremdir. Allah ona bu vasfıvermekte en büyük şerefi kendisineikram etmiştir. İnsanın yeryüzü serüvenininnihai noktasında, halifeliğeuygun davranışların sahibi insanbulunacaktır. Çünkü Allah, ona,varlıkların doruk noktasında bir yerayırmıştır. Bu makam en yüce birmakamdır, rütbe ve derecelerin enüstünüdür. O halde en başa dönerek,ilk hareket noktasındaki insanabiçilen manevi değerden hareketederek manevi yapı olarak insanbüyük bir değerdir. YeryüzündeBakara suresinin 30. ayetinde belirtildiğigibi kendisine halifelik tacıgiydirilen insan, Tanrımsı bir varlıkolarak dünyada hayatını sürdürür.Burada sözü edilen halifelik, idarive siyasi anlamdaki halifelik olmayıpAllah’ın yeryüzündeki vekili anlamındadır.TDV1 Hac, 22/6.2 Mevdudi, Tefhim, c.3, s. 345-346.3 Nahl, 16/4; Yasin, 36/77.,4 Nisa, 4/1.5 Nahl, 16/78.6 Mü’min, 40/57.< 44TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 45 >


Geçmişten günümüze, içerisinde pek çok güzelliklerive nice hikmetleri barındıran Kurban bayramınayaklaşmanın, mutluluk ve heyecanını yaşamaktayız.Bizlere, Hz. İbrahim ve İsmail’in sadakat ve teslimiyetinihatırlatan Kurban ibadeti, bir yandan kişininAllah’a yakınlaşmasını simgelerken, diğer yandantoplumda kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma bilinciningelişmesine, sevgi ve dostluğun yaygınlaşmasınazemin hazırlar. Ayrıca bu ibadeti bizler, kurban edilenhayvanın etinin veya kanının değil, Allah’a olan bağlılığımızınve sadakatimizin O’nun katına ulaşacağınıbilerek yerine getiririz.Her işimizi iyi ve güzel yapmamızı, tüm yaratılmışlarakarşı merhametli olmamızı öğütleyen Yüce dinimiz,kurban kesme konusunda da aynı duyarlılıklahareket etmemizi tavsiye etmiştir.Hepimiz bilmeliyiz ki, kurban ibadetinin hikmeti;kesilen kurbanının etini bizlerden daha fazla ihtiyacıolan kimselere ulaştırmakla, sahip olduğumuz nimetve imkânları onlarla paylaşabilmekle ve neticedearamızdaki kardeşlik bağlarımızı güçlendirmekle gerçekleşir.Tüm İslâm ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde deher yıl binlerce kurban kesilmekte ve bu kutsal göreviifa etmenin mutluluğu yaşanmaktadır. İnsanımızbu mutluluğu yaşarken bazen zaman ve mekân sıkıntısıçekmektedir. Bu durumda olan yani, zamanlarıve kurban kesecek yeri olmayan ya da keseceğikurbanın tamamını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakisteyen Vatandaşlarımız için <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığıve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı işbirliği ile 1993 yılın-dan itibaren yurt içinde ve yurt dışındavatandaşlarımızdan kurbanlarınıvekâlet yoluyla kestirmek isteyenlereyardımcı olmak amacıyla“Vekâlet Yoluyla Kurban Organizasyonu”düzenlenmektedir. Bukampanyaya vatandaşlarımız tarafındanyoğun bir ilgi gösterilmiştir.Kampanya neticesinde, kesilen kurbanlarınetleri yurt içinde ve yurtdışındaki yardıma muhtaç vatandaşlarımıza,soydaş ve dindaşlarımızaulaştırılmaktadır. Bu vesileyle,kampanyaya katılan vatandaşlarımızhem dinî bir vecibe olan kurbanlarınıkesmekte, hem de zor şartlardayaşam mücadelesi veren dindaş vesoydaşlarımıza yardım etmenin, onlarınyaralarını sarmanın, her günüacı ve sıkıntı içinde geçen bu insanlarısevindirmenin mutluluğunu yaşamaktadırlar.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımız veTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı tarafındanortaklaşa düzenlenen Vekâlet YoluylaKurban Organizasyonu bu yıldadevam etmektedir. Organizasyonakatılmak isteyen vatandaşlarımızbankalarda açılan hesap numaralarınakurban bedeli olan 450.- TL’yiyatırarak organizasyonumuza katılabilirler.< 46TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


“Rabbin İçinNamaz Kıl, Kurban Kes!”Kevser, 108/2Kurban; Yaradana olan samimiyetiortaya çıkaran ibadet.Hz. İbrahim’in fedakârlığı, Hz.İsmail’in itaatkârlığıdır kurban!Bizler de; Hz. İbrahim ve oğluHz. İsmail’in Yüce Allah’ın emrinetam bir itaat konusunda verdikleribaşarılı imtihanın hatırasını tazelemekteyizkurbanla.Kurban varlığı adamaktır.Kurban, kurbiyyet… Şükür veibadet… Yaratana bağlılık… Biryakınlık sevdası..Yaratana yakınlaşmaktır kurban…Uzaklıkları yakın kılmaktır…Evine et girmeyen bir yoksulunsofrasında katık olabilmeninmutluluğunu yaşamaktır. Açlıktanağlayan çocukları davet etmektirmerhametin sofrasına… Ümidipaylaşmaktır kurban… Tebessümübölüşmektir.Kurban; Allah’a boyun eğme…O’na ibadet etme... Emrini yerinegetirme… Kulluk bilincini tazeleyiş…Yakınlıkta takva… Takvadateslimiyet…“(O kurbanların) ne etleri,ne de kanları Allah’a ulaşacaktır.Fakat O’na sizin takvanızulaşacaktır”.(Hac Suresi, Ayet: 36-37)Mü’minler bu emri yerine getirerek her Kurbanbayramında Hakk’a bağlılıklarını göstermekte…Kurban, bir hediyeleşme ve paylaşmadır.Hem dinimizin hem de insanlığımızın gereklerindenbiridir paylaşmak.Herkes birilerine emanet; fakirler zenginlere,hastalar sağlıklı insanlara, bilmeyenler bilenlere, sevgidenyoksun olanlar sevenlere, yetimler yetim olmayanlara…Paylaşmak her şeydir. Sadece çayını, suyunu,ekmeğini değil, sevgiyi, yalnızlığı, üzüntüyü paylaşmaktıresas olan.İşte bu anlamda;Kimsesizlere aş olur kurban!Nimete şükür, hayırda yarış olur, yüzlerde tebessüm,gözlerde sevinç olur.Kardeşlik olur, paylaşma olur Kurban!Bir bayram olur.. Sevinçler büyür, sel olur.Giderek yitirdiğimiz sevgi, kardeşlik, paylaşmave dayanışma gibi insani değerlerimizi yeniden kazandırırkurban...Kurban var olanı paylaşmaktır.Paylaşılacak bir şeylerimizin olmasının aslındane kadar da güzel bir duygu olduğunu düşünmekbile içinizi ısıtmıyor mu hiç.. Ya da paylaşacağımızinsanların olması hayatımızda.Paylaşımı imanımızla temellendiren, “Ben”i “Biz”yapan dinimizin, rahmet kaynaklı şu çağrılarına kulakvermek gerekmiyor mu?“Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkçaiyiliğe eremezsiniz, her ne harcarsanızAllah onu hakkıyla bilir!”(Al-i İmran, 92)www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 47 >


yurdumuzun her bölgesine ulaşıyoruzve sunuyoruz kurbanlarınızı birbayram hediyesi olarak yoksullara.Onların dualarına bütün içtenliğimizleamin diyoruz sizin adınıza.Kurbanlarınızı kesiyoruz…Dünyanın dört bir yanında gariplerin,gözyaşları içinde sizlere yaptıklarıteşekkürlere aracı ve şahit olmaktanmutlu oluyoruz…Etiyopya, Sudan, Senegal, Pakistan,Afganistan ve dünyanın dörtbir yanında yaşam mücadelesi verenkardeşlerimize bayram hediyesi olarakulaştırıyoruz kurbanlarınızı.Masum gözlerle sizlere bakan,açlıkla dost olmuş çocukların sofrasında,bütün planları yiyecek bulmayaodaklanan çaresizlerin yanındaoluyoruz.Aylarca, belki de yıllarca et yiyemeyenbu mazlumlara; sizin adınıza,sizin emanetlerinizi, sizin selamlarınızısunuyor ve onların içtenyapılan dualarını getiriyoruzsizlere.O halde; geliniz iyilikte ve takvadayardımlaşalım, hayır ve duayüklü bu kervana katılalım. Yaklaşmaktaolan kurban bayramında alacağımızkurbanın bedelini şimdidenayıralım. Bu hizmet kervanı içinhazırlanan afiş ve broşürlerde gösterilenhesaplara sizin de hayrınızdamlasın. Damlalar akıp nehir, nehirlerde deniz olsun.Haydi gecikmeyelim. Kurbanlarımızla yurt içi veyurt dışındaki kardeşlerimizle beraber olalım…Unutmayalım; paylaşmak tüketmekten daha güzeldir.Allah kestiğiniz ve keseceğiniz kurbanları şimdidenkabul etsin. Bayramımız kutlu olsun. Allah’ın selamıüzerinize olsun. Barış, huzur ve güven dolu birgelecek bizim olsun.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 49 >


“(O kurbanların)ne etleri,ne de kanlarıAllah’a ulaşacaktır.Fakat O’nasizin takvanızulaşacaktır.”(22. Hac 36–7)İki şey arasındaki mesafeninazalmasını, iki kişinindaha iyi ilişkiler içerisinde olmasınıifade eder “yakınlık,yaklaşma, yakın olma.” Arapçada“karîb, akraba, kurbanve mukarrebûn” gibi kelimelermesafe olarak değil, mânâolarak yakınlığın ifadeleridir.Bu yakınlık, insan ile Rabbiarasında olduğu gibi, insanlainsan arasında da söz konusudur.Kuluna şah damarındandaha yakın olduğunu söylerYüce Allah (Kaf, 50/16). KulunYaratıcısına yaklaşmasıise belli bir çaba ister. Bu bazenHz. Adem’in iki oğlununyaptığı gibi O’na kurban sunmakla(Maide, 5/27); bazenAllah’ın Evi’ne yönelip O’naher çeşit ibadetle, secdelerlegerçekleşir.Bu yaklaşma çabasında asıl olan,kurbanın sunuluşundan çok kabuledilmesidir. Adem’in oğullarındankurbanı kabul edilmeyen oğul, bununsebebini arayacağına, kıskandığıkardeşini öldürerek O’ndan uzaklaşmayıtercih ederken, kurbanı kabulolan kardeşi ise: “Allah ancak sakınanlarıntakdimesini kabul eder” demişti(Maide, 5/27). Allah ile yakınlık,sunulan kurbandan ziyade, sunanınniyetine, samimiyetine ve takvasınabağlanmıştır. “(O kurbanların)ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır.Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır.”(22. Hac 36–7)Bir takva sınavıdır kurban. Yaratıcıyaolan sevgi ile yaratılmışaolan sevgiden hangisinin dahaağır bastığının ölçülüşüdür. Yaşlıİbrahim’in yıllarca beklediği oğulakavuştuktan sonra, İsmail sevgisinintest edilişidir. İlahi aşk mı, evlatsevgisi mi? O’na olan muhabbe-< 50TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


“Adını‘yaklaşma’fiilinden alankurban,bizi O’nane denliyaklaştırdıacaba?”Yoklukların, afetlerin yaşandığıcoğrafyalara ulaşmak, fiziki mesafelerigönül coğrafyasında aşmak,onların dertlerini paylaşmak, onlaraumut ışığı olmaya çalışmaktır.Hatta sadece din kardeşlerinedeğil, “Yaratılanı sev, Yaratan’danötürü!” felsefesiyle, inancı neolursa olsun muhtaç olan herkese!Çeşitli dinlerde kurbanlar yakılırken,putların üzerine kokmayaterkedilirken, yemeleri içinvahşi hayvanlara bırakılırken,İslâm’da etinden derisine kadardeğerlendirilmesi, Yüce Rabbimizinayrı bir ihsanıdır bize.Allah adına adanan hayvanada yakınlıktır kurban. Sevgiylebeslenen, özenle süslenen, güzelcebakılan, alnına kınalar yakılanve adeta aileden biri gibi olankoçu Allah için gönderirken, sevinçlehüzün, adama ile acıma,hayat ile ölüm duyguları bir aradayaşanır. Kurbanlığın kesilmesi,ölüm ile hayat arasındaki inceçizginin ibadet vecdi içerisindeyakından temaşasıdır.Hemen her yıl medyanın bütünbaskılarına, medya vaizlerinin(!) kafa karıştırmalarınarağmen, bir başka kutlanır bizdekurban. Arapçada ve Arapâleminde “udhiyye” denirken, bizbu önemli ibadete “kurban” demişizKur’an’dan alarak. İsim olarakkurbanların kesildiği “kuşlukvaktini” değil, kesiliş amacı olan“yakınlığı” kabul etmişiz. Kurbanları,“kurb ânları” (yakınlaşmavakitleri) diye nitelemişiz.Arefe gününden itibaren,bayram günlerini, senenin enbereketli zaman dilimi biliriz.Arafat’ta vakfe, yakarışlar, dualar,telbiyeler, teşrik tekbirleri, bayramlaşmave sıla-i rahimlerle hem Rabbe,hem de akraba ve ahbâba yaklaşılanbir zamandır Kurban iklimi.Zaten Peygamberimiz’in ifadesiyle,“Arefe ve Kurban bayramı günleribiz Müslümanların bayram günleridir.”(Nesai, Menâsik, 195)Ne var ki, modern hayatta dinibayramlar için verilen tatil günleriniakrabalardan uzaklaşarak geçirilentatile, o tatili de oyun ve eğlenceyedönüştüren ve tatildeki yaşamtarzına paralel olarak çoğu zamanYaratıcı’dan da uzaklaşılan, bereketlikurban iklimini “tatil/boşuboşunageçirmeye” kurban eden bakış gittikçeyaygınlaşmakta. Bayramlar tatile,kurbanlar uzaktan vekâlete, yahutpoşetlerdeki ete, bayramlaşmalariçten olmayan ziyarete dönüşmekte.Akrabalar arası bağ, ya tamamenihmal edilmekte, yahut internetveya iki kelimelik telefon mesajıgibi sanal bir bağla geçiştirilmekte.Neticede, ne eski bayramlar,ne eski kurbanlar, ne eski yakınlıklarkaldı ortada. Maalesef modernhayatta Müslüman, kendi değerlerineyabancılaştı, kurban gibi önemlibir ibadetin ritüel yönü de, kültürelyönü de neredeyse buharlaştı.Adını “yaklaşma” fiilinden alankurban, bizi O’na ne denli yaklaştırdıacaba? Yoksa, “kurban, kurban”diye diye bu güzelim ibadeti de mikurban ettik modern hayata?!Her yıl medyada kurban aleyhineyapılan beyanat karşısında “Kurbanınolayım, kurbanımıza dokunma!”diyen gazeteciye nazire olarakson sözüm şu olsun:“Kurbanınız olayım, kurbanlarınızıkurban etmeyin moderniteye!”TDV< 52TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı; şube personelini görev aldıklarışubelerde Vakfın faaliyetlerini icra etmededaha yararlı hale getirmek, gerekli bilgileri vermek,becerileri kazandırmak, hizmete yatkınlığı sağlamak,verimliliği artırmak, yeni çıkan kanun ve yasalarçerçevesinde teorik ve pratik bilgilendirmelerde bulunmakamacıyla hizmetiçi eğitim semineri düzenledi.Mersin Bozyazı ilçesinde bulanan sosyal tesisimizdedüzenlenen seminere il ve ilçe şubelerinde bulananpersonelimiz, Vakfımız Genel Merkezinden de VakfımızGenel Müdürü Süleyman Necati Akçeşme’nin başkanlığındabirim amirleri ile Vakfımızın işletme ve iştiraklerindentemsilciler katıldılar. Birhafta süren hizmetiçi eğitim seminerinde,her birim amiri birimi ile ilgilihususları anlatırken, şube personelininkonularla ilgili görüşleri alınıp,soruları cevaplandırıldı.Seminer; saygı duruşu, İstiklalMarşı ve Kur’an-ı Kerim okunmasıylabaşladı. Törenin açılış konuşmasınıTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı GenelMüdürü Süleyman Necati Akçeşmeyaptı.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 53 >


Süleyman Necati AKÇEŞMETürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Genel MüdürüTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının 1975yılında kurulduğunu ve kurulduğutarihten itibaren 35 yıl içerisindeçok önemli hizmetler gerçekleştirdiğinibelirterek konuşmasınabaşlayan Süleyman Necati Akçeşme“Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı tam 35 yıllıkbir süreç yaşadı. Bu süreç içerisindegerçekten çok önemli hizmetlere parmakbastı, imza attı. Bugün, Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı, Türkiye CumhuriyetiDevletinin en büyük vakfı halinegeldi. Vatandaşımızın, devletimizin,bürokrasimizin, herkesin Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfına karşı bir güvenivar. Bu güven giderek de inşallahartıyor. Bu hizmetleri yürütürken,siz, ben, arkadaşlarım, müftülerimizherkes kendisini bir vakıf hizmetkârıbilmiş ve bunun ecrinin de CenabıHak tarafından kendilerine tevdiedileceğine inanarak hizmet üretmişlerdir.”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yurtiçinde ve yurt dışında gerçekleştirdiğifaaliyetleri özet olarak anlatanSüleyman Necati Akçeşme, bu faaliyetalanlarından en önemlisinin<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımızın yü-rüttüğü hizmetleri desteklemek olduğunu söyledi. <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığının yurt içinde ve yurt dışındayürüttüğü bütün hizmetlerine önemli ölçüde destekverdiklerini ifade eden Akçeşme, bunların camilereyapılan destekler, müftülük hizmetlerinin desteklenmesi,lojman hizmetleri, eğitim merkezi hizmetleri,Kur’an kurslarının desteklenmesi başlığı altında gerçekleştirildiğinianlattı.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığının yurt dışında gerçekleştirdiğihizmetlere de önemli ölçüde destek olunduğunusöyleyen Süleyman Necati Akçeşme “<strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı tam 81 ülkeyle ilgileniyor. Bu81 ülkeyle ilgilenmek ne demek? Bilmeden, görmeden,yaşamadan anlamak mümkün değil. Müşavirliklerimizvarsa müşavirliklerimiz, ataşeliklerimiz varsaataşeliklerimiz, ataşeliklerimiz yoksa oradaki koordinatörlerimiz,koordinatörlerimiz de yoksa oradakikonsolosluklarımız, TİKA görevlileri vasıtasıyla <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığımızın ulaştığı her yere biz de Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı olarak elimizden geldiğince hizmetlerimizi,himayelerimizi götürme gayreti içerisindeyiz.”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yurt içinde eğitim, kültür,sosyal, dini ve ilmi alanda geniş bir yelpazedehizmet ürettiğini anlatan Süleyman Necati Akçeşme“Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı olarak 120 bin gencimize bursvermişiz. Ama biz bu 120 binle kalmadık. Şubelerimizinde verdiği burslarla Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı olarakbiz bugüne kadar 200 binin üzerinde gencimize bursve eğitim imkânı sağladığımız bir gerçektir. Bu bir mübalağafalan değildir. Bu bilinen; bilinmeyenleri de bununüzerine koyarsak, bu rakam çok artar ama bizimiçin sayı önemli değil, bizim için yaptığımız iş, yaptığımızhizmet önemli.” dedi.Eğitim hizmetleri çerçevesinde İzmir Bornova’dafaaliyet gösteren özel okul ile öğrencilerin ikamet etmesiiçin 10 adet yüksek öğrenim öğrenci yurdununsunduğu hizmetleri anlatan Süleyman Necati Akçeşme,yurt sayısının yetersiz olduğunu belirterek bu sayısınınçok yukarılara çıkarılması gayreti içerisinde olduklarınısözlerine ekledi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının kültürel faaliyetlerinede değinen Süleyman Necati Akçeşme, bu faaliyetlerinbaşında İslâm Ansiklopedisi’nin geldiğine vurguyaparak “1980’li yılların başından itibaren, hatta ondanda önce başlayan bir hizmettir bu ansiklopedi hiz-< 54TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


metleri. Başkasının Lexicon’u var,Britannica’sı var, Meydan Larousse’uvar ve insanlar dünyaya bununla hitapediyorlar ve dünya kültürünübundan öğreniyorlar. Bizim büyüklerimiz,hocalarımız, Allah bin kererazı olsun, bunu düşünmüşler, bizimde dünyaya, dünya kamuoyunabir ansiklopedi, bir bilgi kaynağısunmamız lazım demişler. Gerçektenbugün 40’ıncı cildi bitip matbaayaverilen muhteşem bir eserimiz var.İnşallah 2 veya 3 cilt sonra da buansiklopedi bitmiş olacaktır.” dedi.Kültürel hizmetler çerçevesindeyayın faaliyetlerine de değinenAkçeşme, “Bugüne kadar 500’e yakıneser basmışız, Türk kamuoyunabunu sunmuşuz, herkes istifadeetmiş, okumuş. 500 eser gerçektenaz bir eser değil. Biz ikibin, üçbineser de basabilirdik ama eserleriniziböyle hasbelkader ne gelirsebasalım diyemezsiniz. Yayın kurullarındaincelersiniz, ilgili mercilerdeincelersiniz, icabında Din İşleri YüksekKurulu’nun görüşünü alırsınız veböyle eserler piyasaya sunarsınız. Sıradan,çalakalem hazırlanmış eserlerineşretmek Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfınayakışmaz.” dedi.Kültürel faaliyetler çerçevesindeTürkiye Kitap ve Kültür Fuarıdüzenlediklerini, Her yıl PeygamberEfendimizin doğum gününüKutlu Doğum Haftası adı altındakutladıklarını ifade eden SüleymanNecati Akçeşme “<strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanlığımızla beraber 1989’danbu tarafa Kutlu Doğum Haftasınıifa ediyoruz, Aleyhissalatü VesselamEfendimiz’i anıyoruz. Müftülerimizaş dağıtıyorlar, gül dağıtıyorlar,kitap dağıtıyorlar, sempozyumlar,seminerler, konferanslar düzenliyorlar;hastaları ziyaret ediyorlar,hapishaneleri ziyaret ediyorlar, Peygamber Efendimizindoğumunu hatırlatıyorlar, O’nun sünneti seniyyesiniinsanlara ulaştırmaya çalışıyorlar. Onun nasıl yaşadığını,O’nun gibi yaşamak için neler yapmamız gerektiğinianlatmaya çalışıyorlar. Çok önemli sempozyumlaryaptık; bunlardan birkaç tanesi; İslâm ve Demokrasi,Dünyada ve Türkiye’de İslâm ve Müslüman İmajı,Değişim Sürecinde İslâm, Türk Dünyasının Dinî Meseleleri,Üçüncü Bine Girerken Türkiye, Üçüncü Bine Girerkenİslâm, İslâm’ın Anlaşılmasında Sünnetin Yeri veÖnemi, Çağımızda Sosyal Değişim ve İslâm gibi çokönemli sempozyumlar tertip etmişiz, onları kitap halinegetirmişiz, kamuoyuna sunmuşuz. Bunlar tarihe kalacakbirer eserdir değerli arkadaşlarım. Bunlar, küçük,basit şeyler değildir. Koca koca dağlara, kayalara baktığımızzaman, küçük küçük çakıl taşlarından meydanageldiğini görüyoruz. Yaptığımız hizmetler bir kartopugibi bir yerde birikiyor, hem dünyada insanlığa birfaydası oluyor, dünyada bunun ecrini alıyoruz, hem deinşallah, Rabbimin izniyle, Ahirette bunun karşılığınımutlaka göreceğiz. Vakıf adına hayır işleyen de hayrınıgörecek, şer işleyen de şerrini görecek. Bizde bir laf var,‘Vakıf mumu yiyen farenin gözü kör olur.’ Dahasını demeyegerek yoktur.” dedi.Vakıf, din ve eğitim hizmetinde bulunmayı büyükbir nasip olarak gördüğünü ifade eden SüleymanNecati Akçeşme “Biz, hem Rabbimin razı olduğu biriş yapıyoruz hem de buradan rızıklanıyoruz. Bu dabir duanın neticesi, bu da Cenabı Hakk’ın lütfu neticesidiye düşünüyorum. Yani şurada pırıl pırıl hepimizbir araya geldiğimiz zaman kafamızdaki, zihnimizdeki,aklımızdaki şeyler hepsi aynı; Allah’ın rızasınıkazanmak, Resulullah SAV Efendimiz’in sünnetiseniyyesini uygulamak, memleketimize, milletimize,vatanımıza hatta bütün insanlığa faydalı olmak.”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının hayri ve sosyal hizmetlerinide anlatan Süleyman Necati Akçeşme “Halkınıhuzur ve refah içinde yaşatmak günümüz sosyal devletanlayışının önemli unsurlarından birisidir; Vakıf olarakda biz bu kervana katılmış hizmet elemanlarıyızdiye düşünüyorum” diyerek iftar sofrası ve vekâlet yoluylakurban organizasyonunu ve sağlık alanında sunulanhizmetleri buna örnek gösterdi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının kadınlara yönelik önemlihizmetlerinin olduğunu belirten Akçeşme “Kadınlarawww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 55 >


Osmanlı Düşünce Tarihi Toplantıları’nınİlki İSAM’da YapıldıOsmanlı tarihçiliğinin son yıllarda hızla gelişmesisevindirici olmakla birlikte, düşüncetarihi çalışmalarının, bazı parlak örneklere rağmen,nispeten zayıf kaldığını söylemek mümkündür.Şimdiye kadar yeterince işlenmemiş bu enginsahayı sabırlı ve sistematik bir şekilde sürmek üzereüç kurum (İSAM, Harvard Üniversitesi ve SabancıÜniversitesi) bir araya gelerek uzun vadeli bir projebaşlatmayı düşündü. Projenin şekillenmesinde CemalKafadar, Hülya Canbakal, Seyfi Kenan ve MurtezaBedir’den oluşan Osmanlı Düşünce Tarihi ÇalışmaGrubu öncülük etmektedir. Atölye çalışmasıdenebilecek küçük toplantıları takip eden uluslararasıkonferansların ardından gelecek yayınlarla varılansonuçları ve yeni soruları, gerek Osmanlı veİslâm tarihi ile gerekse yeniçağ dünya tarihi ile ilgilenengeniş çevrelere yayılması hedeflenmektedir.İlk toplantılar serisi (iki toplantı, bir konferans),bir düşünür olarak önemine ve kendisi ileilgili kaynakların zenginliğine binaen Ebussuud’ahasredildi. Daha sonra yine düşünce dünyasınadamgasını vuran bir kişi üzerinden hareket etmeyidüşünen çalışma grubu, “zirve teşkil eden” örneklerdenseo kadar “önemli” olmayan ancak belirlibir meseleyi aydınlatmak açısından uygun vehakkında yeterli çalışma yapılacak kadar kaynakbulabilecekler kişilere de eğilmeyi düşünmektedir.Ya da, kişi temelli bir düşünce tarihinin yerine/yanısırakendi içinde anlamlı bir bütünlük teşkileden bir dönemi, bir muhiti, mefkûreyi veyabir yazın türünü (genre) ele almayı da planlamaktadır.Böylesi tespitleri yapabilmek için, yani hangifarklı yaklaşım ve yöntemlerin hangi farklı açılardanve ne ölçüde yararlı olduğunu kestirebilmekiçin, Ebussuud ile ilgili ilk toplantılarbir deney olarak görülürkenbu toplantıların asıl amacının,onaltıncı yüzyılın bu büyükâlimini anlamak olduğu kadar,Osmanlı düşünce tarihi çalışmalarınayön verecek yöntemve yaklaşımlar geliştirmek olduğubelirtilmektedir.31 Temmuz - 1 Ağustos2010 tarihleri arasında İSAM’dagerçekleşen ilk toplantıda yurtiçi ve yurt dışından çeşitli üniversitelerdengelen araştırmacılarkatıldı. Sekiz bildirinin sunulduğu,genişçe müzakere edildiğive tartışıldığı bu programdaOsmanlı düşünce tarihininnasıl çalışılması gerektiği konusuüzerinde durulurken ağırlıklıolarak Ebussuud’un hukuk düşüncesikonu edildi ve onun hayatıve bir Osmanlı aydının eğitimimeselesi tartışıldı. Bildirisahibi ve müzakereciler dedahil olmak üzere katılımcılarşunlardır: Cemal Kafadar, MetinKunt, M.Akif Aydın, MarthaMundy, Hülya Canbakal, SeyfiKenan, Hüseyin Yılmaz, MurtezaBedir, Ruud Peters, TahsinGörgün, Yunus Koç, TahsinÖzcan, Himmet Taşkömür, FikretAdanır, Snjezana Buzov, ŞükrüÖzen, S.Akşin Somel, FeridunEmecen, İsmail Erünsal, KemalBeydilli, Fethi Gedikli, Ayfer Karakaya,Ahmet Yaşar Ocak, AbdülkadirÖzcan, Derin Terzioğlu,Mehmet İpşirli, Cornell Fleischer,İhsan Fazlıoğlu, ZeynepN. Yelce, Nenad Filipovic.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 57 >


Y E N İ YAY I N L A R I M I ZTEMEL KÜLTÜRSİNAN b. ABDÜLMENNANSelçuk MÜLAYİMİstanbul: İSAM Yayınları237 sayfa, ISBN 978-605-5586-10-2Bu kitap yüzlerce değil binlercedefa yazılmış bir konuyu elealırken, Osmanlı mimarisini bu kezSinan’ın kişilik ekseni çevresindeyoğunlaştırmaktadır.Büyük ustanın adı etrafındaörülen öykünün sadece kitap sayfalarındaokunabilecek bir şey olmadığını,yapı taşlarına dokunabildiğimizölçüde onunla yoğun bağlantıyageçebileceğimizi anlatmaktadır.Kitap yedi bölümden oluşmaktadır.Bunlar:Sinan Kaynağı, Yüzyıldan Artıkbir Ömür Sürdü, Sosyolojik Mimari,Mekan algısı, Yapı sanatınınsüreçleri, Dünya Durdukça, Sinançağı bibliyografyası.İSLÂM SANATISelçuk MÜLAYİMİstanbul: İSAM Yayınları284 sayfa, ISBN 978-605-5586-09-6İslâm’ın doğuşu, Yakındoğu kültüründeyeni ve çok önemli bir dönemibaşlatır. İslâm dekorasyonununtasvirsiz kimliği, yerel kültürlerbağlamında ilginç soruları akla getirir.Temaların dekoratif şekillerden,insan ve hayvan figürlerinden oluştuğuvurgulanmalıdır.XII. yüzyılda SelçuklularYakındoğu’ya ininceye kadar,başlıca kültür merkezleri durumlarınıkorudu; XIII. yüzyıldaAnadolu’daki gelişmeler, figür zenginliği bakımındanİran ve Arap ülkelerindeki merkezleregöre farklıydı. Görkemli Osmanlı hâkimiyetigeniş bir coğrafyaya yayılırken, Osmanlı mimarve sanatçıları, Selçuklu eserlerine göre oldukçafarklı bir kimlik geliştirdi. Mimaridekiyeni stil, esas olarak Sinan tarafından ortayakonmuştu. Bu sanat, temalar ve motifleriaçısından İslâm dünyasının sanat çevrelerindenhızla farklılaştı. Bunlara ek olarak, resim,heykel, şekil, motif ve süsleme adına herne çizildiyse tümü için geçerli olmak üzereşunları söyleyebiliriz: Her yerde olanın hareketetmesine gerek olmadığı gibi, herhangi birşeye benzemediğinden resminin yapılması damümkün değildir.DOKTORA TEZLERİZEYDİYYE-MU’TEZİLE ETKİLEŞİMİZeyd b. Ali’den Kasım er-Ressî’nin Ölümüne KadarMehmet ÜMİTİstanbul: İSAM Yayınları255 sayfa, ISBN 978-605-5586-08-9Zeydiyye ve Mu’tezile’nin mezhep esaslarıbüyük ölçüde birbiriyle örtüşür. Ayrıştıklarıtemel nokta “imâmet”in “el-menzilebeyne’l-menzileteyn” ilkesiyle yer değiştirmesidir.Nitekim bu hususu Şehristânî, Hâdî b.İbrâhim el-Vezîr ve Makbilî gibi âlimler dilegetirmiş, günümüzde de bazı araştırmacılarbenzer görüşleri ifade etmiştir. Ancak bahsedilengörüş sahipleri Zeydiyye ve Mu’tezile’ninmezhep esaslarındaki benzerliği vurgulamışsada ikisi arasındaki ilişkinin gelişim sürecinepek değinmemiştir. Bu kitapta, Zeyd b. Ali’den(ö. 122/740) Kasım er-Ressî’nin (ö. 246/869)ölümüne kadarki dönemde Zeydiyye-Mu’tezileetkileşimi fîkrî, siyasî ve metodik yönleriyleortaya konularak konuyu ilişkin geçmişte vegünümüzde ileri sürülen tezler sorgulanmaktadır.< 58TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Y E N İ YAY I N L A R I M I ZKUR’AN YORUMUNDA ŞİİRİN YERİ(II. / VIII. asır çerçevesinde)Harun Öğmüş,İstanbul: İSAM YayınlarıISBN 978-605-5586-18-8İslâm dünyasında çeşitli alanlardaverimli ilmî faaliyetlerin gerçekleştirildiğiverimli zaman dilimi olan II.(VIII.) asırda üzerinde yoğunlaşılanalanlardan biri de Arap dilidir. Sözlüklerinhazırlanmaya başlanması vegramere dair ilk kitapların yazılmasıaynı döneme rastlar. Bu alanda çalışanilim adamları, özellikle Kur’an veşiire dayanarak kelimelerin anlamlarınıve gramer kurallarını belirledikleriistişhâd yöntemini kullanmışlarve tefsir ilmine de taşımışlardır.Bu kitapta, dirâyet tefsirininilk numuneleri sayılabilecek çalışmalardangünümüze ulaşabilenEbû Ubeyde’nin Mecâzü’l-Kur’ân,Ebü’l-Hasan Ahfeş el-Evsat ve EbûZekeriyyâ el-Ferrâ’nın Meâni’l-Kur’ânadındaki eserleri şiirle istişhâd açısındandeğerlendirilmektedir.KADI SİCİLLERİİstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 2 NumaralıSicil (H. 924-927/M. 1518-1521, Haz. Rıfat Günalan, VildanKemal, Özlem Altıntop, HaticeAyyıldız Bahadır, 624 sayfa, ISBN978-605-5586-03-4.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 5 NumaralıSicil (H. 930-936 / M.1524 -1530), Haz. Yasemin Dağdaş,Zeynep Berktaş, 484 sayfa,ISBN 978-605-5586-01-0.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 9 NumaralıSicil (H. 940-942 / M.1534-1536), Haz. Kenan Yıldız, 581 sayfa,ISBN 978-605-5586-05-8.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 14 Numaralı Sicil(H. 953-955 / M. 1546-1549) Haz. NurayGüler, 376 sayfa, ISBN 978-605-5586-07-2.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 17 Numaralı Sicil(H. 956-963 / M. 1549 -1556), Haz. OrhanGültekin, 455 sayfa, ISBN 978-605-5586-11-9.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 26 Numaralı Sicil(H. 970-971 / M. 1562 -1563), Haz. Rıfat Günalan,560 sayfa, ISBN 978-975-389-554-5.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 51 Numaralı Sicil(H. 987-988 / M. 1578 -1580), Haz. Rıfat Günalan,439 sayfa, ISBN 978-605-5586-12-6.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 56 Numaralı Sicil(H. 990-991 / M. 1582-1583), haz. Hilal Kazan,Kenan Yıldız, 304 sayfa, ISBN 978-605-5586-16-4.İstanbul Kadı Sicilleri Üsküdar 84 Numaralı Sicil(H. 999-1000 / M. 1590 -1591), Haz. RıfatGünalan, 806 sayfa, ISBN 978-605-5586-14-0.İstanbul Kadı Sicilleri İstanbul Mahkemesi 3 NumaralıSicil ( H. 1027/ M. 1618), 588sayfa,SBN 978-605-5586-20-1.İstanbul Kadı Sicilleri İstanbul Mahkemesi 24Numaralı Sicil (H. 1138-1151 / M. 1726-1738), 640 sayfa, ISBN 978-605-5586-23-2.İstanbul Kadı Sicilleri İstanbul Mahkemesi 18Numaralı Sicil (H. 1086-1087/ M. 1675-1676), 588sayfa, ISBN 978-605-5586-22-5.İstanbul Kadı Sicilleri İstanbul Mahkemesi 12Numaralı Sicil ( H. 1073-1074/ M. 1663-1664), 588 sayfa, ISBN 978-605-5586-21-8.İSAM Yayınları için,Tel : 0.216 472 12 02-03 İSAM0.212 511 44 32 TDV Cağaloğlu Yayıneviniarayabilir veyawww.diyanetyayinlari.com.tr web sitesi veistek@isam.org.tr e-posta adresindenistekte bulunabilirsiniz.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 59 >


Ayşe SUCUTDV Kadın Faaliyetleri Merkezi Müdürü“Güven insanı” olabilmenin ilk şartı sözüile özü arasındaki tutarlılıktır. İnsanınkonuştuğu ya da verdiği sözün arkasındaolması, söyledikleri ile yaptıklarının birbiriile örtüşmesi gerekir. Ebu Bekir’in,Miraç hadisesinde kendisine koşarak gelenlere“Bunu O mu söylüyor, O söylüyorsadoğrudur” diyerek Efendimizi nasılsonsuz bir güvenle tasdik ettiğini hatırlarsak,birbirimiz üzerinde tanıklığımızınen başta sözlerimiz üzerinden olacağıakıldan çıkarılmamalıdır. Davranışlarile kalp arasında bir hareketlilik söz konusudeğilse, ya samimiyette ya da motivasyondabir sıkıntı var demektir.Toplumda, akrabalık, arkadaşlık,komşuluk, iş yerlerindeki ast-üst ilişkilerigibi sosyal ilişkilere baktığımızda, neyazık ki; güvensizlik, vefasızlık, sözündedurmama, dedikodu, yalan, iftira, zanlarlahareket etme, dışlama, ötekileştirmegibi iman sahibiyle ilişkilendiremeyeceğimizhasletleri zaman zaman görmekmümkündür. Üstelik bu bozulma ve yozlaşmaher düzlemde karşımıza çıkmaktadır.Hâlbuki mümin “güven insanı”dır.Kur’an’ın tavsif ettiği Allah’a inananinsanın güven vermesi ve güvendeolması imanının sonucudur.“Ey müminler iman ediniz” ayetiinananların, kendini dindar addedenlerinüzerinde uzun uzun tefekküretmesi gereken bir ayettir.Allah, inanmış olanları neden yenidenimana davet eder? İman etmişolan insanların imanlarını tekrartekrar sorgulamaları kendilerinebir ihtar olarak düşünülmelidir!İman, hayatın içinde yansımalarıolacak değerler düzeninin tamamınaşamil en temel ilkedir. Allahkendi ahlakı ile ahlaklanmasınıinsandan isterken ona yüklediğisorumluluk çok büyüktür. Bir düzen(mizan) üzere yaratılan evreninahenk içinde kalması ve sürmesisorumluluğunu insana yükler.Hem kendinden, hem yekdiğerinden,hem de tüm varlıklardansorumlu olan insan, “insanlığını”tam da burada fark edecektir. Kamilleşmesi,olgun insan olması so-< 60TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


umluluklarını fark etmesi ile ancaksöz konusudur. Kur’an’ın “sıbgatullah”dediği Allah’ın boyası ileboyanmak aynı anlamı taşır. Dolayısıylasahabenin bir araya geldiklerindeve ayrıldıklarında birbirlerinetavsiye ettikleri Asr sûresindegeçen iman, salih amel, hakk ve sabırkavramları güven bireyi ve toplumuoluşturmada yeterli ilkelerdir.Yeter ki doğru bir şekilde idrakedilmiş olsun. Çünkü eksik yada yalan yanlış bilgiler, istismarı vetehlikeyi beraberinde getirir.İmanın tezahürleri, doğru veyararlı işler yapmak, bunu yaparkende hak ve adaletten asla ayrılmamaktır.Hakk kelimesinin içerdiğianlamlar oldukça önemlidir.Mutabakat, muvafakat, uygunluk,işin yerli yerinde olması anlamlarınagelir. Allah’ın da aynı zamandaismi olan Hakk, onun memnuniyetinide içerir. Dolayısıyla benimyaptığım en doğrudur anlayışıinsanı bu manada kırk kez düşündürmelidir.Peygamberimizin “BeniHud suresi ihtiyarlattı” derken su-redeki “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”ayeti bu meâlde okunmalıdır.Maalesef bu gün, bir işi yaparken, buişi nasıl kotarırım anlayışı ön plandadır.O işin başarılması elbette önemlidir, ancak,yapılış süreçlerinde insani ve ahlakideğerleri dikkate almak, yaratılanlara uygunluğugöz önünde bulundurmak, yani“hakkı” gözetmek de yapılacak iş kadarönemlidir.Bazen birleşik kaplar misali bozuklukve kirlenmişlik öylesine kaplamıştırki her yanı, “güven insanı” zorlanabilir…İnanan insana bu durumda Kur’an’ın tavsiyesisabırdır. Güven insanlarının birbirlerinesabrı önermeleri de bir zarurettir.Çünkü gerçekten hakka sarılmak ve hakküzere olmak zordur.Dünya insanlığının gidişatı, hakkı destekleyenve hakka dayanan anlayıştan nekadar nasibini almış, hep birlikte dehşetleve esefle seyretmekteyiz. “Güven insanı”olmak ve dinin ahlaki boyutunu öne çıkartmakiçin çaba sarf etmek sorumluluğuher inananı bağlamaktadır.TDV“Güven insanı” olmak vedinin ahlaki boyutunuöne çıkartmak içinçaba sarf etmek sorumluluğuher inananı bağlamaktadır.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 61 >


Kadın Faaliyetleri Merkezi, Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı çatısı altında, 1996yılında Ankara’da kurulmuştur. MerkezimizKızılay, Şehit Âdem Yavuz Sokak’ta bulunanbinasında ve İncesu’da ki şubesinde hizmetvermektedir. Dini, ilmi, kültürel, sosyalkonularda hayat boyu öğrenmeyi destekleyenprogramlarıyla bir akademi gibi çalışarak,kadınları yaşamlarının her alanında veçağında güçlü, etkin kılmayı amaçlamaktadır.Çünkü kadınları eğitimsiz kalan, sosyalrefahtan yeterince pay alamayan, hayattaetkin olamayan bir toplumun şüphesiz kigelişmesinden, medeniyetinden söz etmekmümkün değildir.Kadın Faaliyetleri Merkezi (KFM), gerekmüstakil olarak, gerekse Halk Eğitimi Merkezleriile birlikte düzenlediği, meslek edindirme,İngilizce, Arapça, Osmanlıca, Tezhip,Hat, Resim, Müzik, Dikiş-Nakış, Mefruşatvb. kurslarla yaşam boyu eğitimi/yetişkineğitimini hayata geçirmektedir.Böylelikle;- İleri bir bilgi toplumu haline gelinmesi- Daha çok ve daha iyi iş imkânıyaratılması- Kaynakların etkin verimli kullanımınınsağlanması, israfın önlenmesi- Sosyal bütünlüğün geliştirilmesive sosyal katılımın sağlanması- Bakış açısını bilgiyle derinleştiren,vatandaşlık bilincinin oluşturulması- Çevrenin gelecek kuşaklar içindaha iyi korunmasının sağlanması- Serbest zamanın zihinsel, sanatsalfaaliyetlerle yaratıcı ve üretkenhale getirilmesi- Değer yaratılması, yaşama tecrübesiyledeğer kazanılması vegenç nesillere aktarılması- Öğrenme ve eğitimin, insanlarınhayatlarının her aşamasınınbir parçası haline getirilerek,değişen, dönüşen yaşam dinamiklerineuyumun sağlanmasıamaçlanmaktadır.< 62TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Ayrıca, aile içi ilişkiler, çocukve gençlik sorunları, kişisel gelişim,sağlık konuları, üye ve katılımcılarımızınihtiyaç ve beklentilerine yönelikolarak programlarımızda yeralmakta, sahanın uzmanları davetedilerek interaktif bir öğrenme ortamıgerçekleştirilmektedir.KFM Gençlik Komisyonu, gençliğeyönelik kursları, sosyal, kültüreletkinlikleriyle her geçen gün çalışmalarınıyaygınlaştırmaktadır.Türk–İslâm Kültürü içinde yetişenkadınlarımız, yükselen bilinçleriyle,diğer alanlarda olduğu gibi,artık dini bilgilerini de hurafelerle,yanlış inançlarla yozlaşmış kulaktandolma usullerle değil, doğru kaynaklardanve kurumlardan öğrenerek,yaşamlarına, genç nesillere sağlıklıaktarmayı istemektedirler. Adaletinve ahlakın her alanına nüfuzettiği erdemli bir toplumun güvenve huzurunu aramaktadırlar.KFM kadınlarımızın bu ihtiyaçlarınıve arayışlarını dikkate almaktadır.Güncel dini konulardan başlamaküzere, Tefsir, Kelam, Fıkıh,Hadis, Felsefe, Edebiyat, Türk Tarihive Kültürü gibi pek çok konudagünlük, haftalık, aylık, sürekli programlardüzenlemektedir. Akademikaraştırma ve çalışmaları, akademisyenler,uzmanlar vasıtasıyla,her türlü siyasi, ideolojik yaklaşımdanuzak, konuya duyarlı, öğrenmeyegönüllü insanlarımıza ulaştırmaktadır.Geçmişten gelen medeniyet mirasımızgöz ardı edilmeksizin, güncel sorular ve sorunlaraetkili, yeterli cevap ve çözüm arayaninsanımıza destek, sağlıklı bilgiye ulaşmasındarehberlik hizmeti verilmektedir.Bu yönüyle KFM, Kadın konusunda çalışandiğer Sivil Toplum Kuruluşlarındanfarklı bir misyona sahiptir.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı gibi toplumumuzun saygı duyduğuve güvendiği bir kurumsal çatı altında,bu hizmetlerin veriliyor olması insanımızınmerkezimize ilgisini artırmaktadır. Her günsayıları artan (üye sayımız on bini aşmış durumdadır)üyelerimizin ilgileri, görüş ve talepleriyle,yüz yüze iletişim, paylaşım, gönüllükesasıyla çalışan merkezimizde, her kesimden,her yaştan ve eğitim düzeyinden insanımızınbirlikte güzellikler üretmesi, çoğaltmasısağlanmakta, toplumsal dayanışmave beraberlik geliştirilmektedir.Medeniyetin inşasında kadının üstünedüşen rolü donanımlı, bilinçli, şuurlu yerinegetirmesi için KFM, yöneticileri, akademik/uzmankadroları, çalışanları, gönüllüleriyle,üye ve katılımcılarına, kurumsal amacınauygun her türlü desteği verebilme çabasındadır.2010–2011 dönemi programımızın hayırlıolması dileğiyle, Ekim Ayında başlayanetkinliklerimize vatandaşlarımızın katılımınıbekliyoruz.TDVMine CORALTDV Kadın Faaliyetleri Merkezi Genel Sekreteriwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 63 >


son derece anlamlı bir meblağın (54-56 bin lira) Türkiye Cumhuriyeti’ninilk hazinesi olarak değerlendirilebileceğiifade edilmektedir 4 .Ankara Fetvasıİtilaf devletlerinin baskıları, DamatFerit Paşa Hükümeti’ni Anadolu’dagiderek güçlenen Milli Mücadelealeyhine çok yönlü stratejiler geliştirmeyesevk etmiştir. Bunlar arasındabelki de en dikkat çekici olanı,Şeyhülislam Dürrizade Abdullahimzasıyla çıkarılan fetvadır (11Nisan 1920) 5 . Fetva’da, Anadolu’dakihareket zemmedilmekte; hareketedolaylı ve dolaysız olarak destek verenler“küfür”le itham edilmektedir.Bu suçlamalar karşısında Rifat Efendibaşkanlığında 20 kişilik bir heyetoluşturularak bugün “Ankara Fetvası”olarak da bilinen bir karşı fetvahazırlanmış; “padişahın ve dahi halifeninesir bulunduğu”, dolayısıyla sözkonusu hükmün geçersiz olduğu ilanedilerek Anadolu hareketine verilendesteğin meşruiyeti teyid edilmiştir.Anadolu’nun muhtelif bölgelerindenulemadan 153 kişi tarafından imzalananfetva; Milli Mücadele’nin istinatnoktalarından biri olarak toplumsalhafızadaki yerini almıştır 6 .Mebusluktan<strong>Diyanet</strong> İşleri Reisliği’ne23 Nisan 1920 Cuma günü HacıbayramCamii’nde kılınan Cuma na-mazının ardından büyük bir törenle açılan TBMM’ninilk mebusları arasında ulema önemli bir yekûn oluşturmaktaydı7 . Rifat Efendi de, bu ilk meclise Menteşe(Muğla) mebusu olarak seçilmiştir.Milli Mücadeleye verdiği açık destek karşısında İstanbulHükümeti, Rifat Efendi’yi önce Müftülük görevindenazletmiş (25 Nisan 1920); kısa bir süre sonraise Milli Mücadele’nin önde gelen isimleriyle birlikte“Kuva-yı Milliye adı altında çıkarılan fitne fesadın” tertipve teşvikçiliğini yürütmek suçuyla da gıyabında ölümemahkûm etmiştir (8 Haziran 1920) 8 .6 ay süren Menteşe Mebusluğu görevinden, süresinitamamlama gereği duymaksızın istifa eden Rifat Efendi,kendine en uygun rol ve misyon olarak gördüğü, ancakbu defa Ankara Hükümeti’ne bağlı olarak deruhte edilenAnkara Müftülüğü görevine dönmeyi tercih etmiştir.1922-1924 yılları arasında “Şer’iye Vekaleti Heyet-iİfta Azalığı”nı yürütmüş; Şer’iye Vekaleti’nin İlgası ve<strong>Diyanet</strong> İşleri Reisliği’nin ihdasıyla birlikte, yeni kurumunBaşkanlığı’na getirilmiştir (4 Nisan 1924). MehmetRifat Börekçi, <strong>Diyanet</strong> İşleri Reisliği’nin ilk ve en uzunsüre görevde kalan Başkanı olarak, vefat ettiği 1941 yılınakadar pek çok icraata da imza atmıştır.“Türkçe Meâlli Tefsir” ve“Sahîh-i Buhârî Tecrîd-i Sarîh Tercemesi”1924 ve 1925 yılı bütçe görüşmelerinde dinî-ilmî yayınlaraduyulan ihtiyaç konusu gündeme gelmiş ve 20bin liralık ek bir ödenekle <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı tarafındantefsir ve hadis alanlarında yayın hazırlatılmasınakarar verilmiş; tefsir alanında Elmalılı M. HamdiYazır, hadis alanında ise Ahmet Naim görevlendirilmiştir.Başlangıçta mütevazı bir meâl ve hadis çalışmasıolarak tasarlanan her iki eser, içerik ve derinlikbakımından beklentinin üzerinde gelişerek, <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı yayıncılık tarihinde büyük bir ilgiyemazhar olmuştur 9 .Kur’an Eğitim-Öğretimi veİlk Kur’an KurslarıTevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) gereğince bütüneğitim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı’nabağlanması üzerine ihtisas medresesi olarak bilinenve Kur’an Eğitim ve öğretimini üstlenen “Dârü’lKurrâlar” da kapatılmıştır. Kapatılan bu kurumlarınwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 65 >


yerine Rifat Börekçi, Kur’an eğitim ve öğretimini yürütecekmerkezlerin oluşturulması için girişimde bulunmuş;2 Nisan 1925’te 50 milletvekilinin önergesiyle“Hâfız-ı Kur’an yetiştirmek üzere” bütçeden ödenek ayrılmıştır(50 bin lira). Böylece Kur’an eğitimi ve öğretimivermek üzere “Kur’an Kursu” adıyla ilk merkezleroluşturulmuştur 10 .Hutbelerin Türkçeleştirilmesi veTürkçe Ezanlı Yıllar1925 yılında çok sayıda milletvekilinin hutbelerin Türkçeokunmasına ilişkin yasa teklifleri üzerine, RifatBörekçi’nin de aralarında bulunduğu bir heyet hutbeörneklerinin hazırlanması için görevlendirilmiş; hazırlanan58 örnek hutbe <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı’na sunulmuştur.1927 yılında kabul edilen bu tasarıya göre hatipler,hutbelerin Kur’an ve hadis metinleri ile dua bölümleridışında kalan kısımlarını Türkçe olarak okuyacaklardır11 .Ezan ve kametin Türkçeleştirilmesine yönelik çalışmalarise 1932 yılında bizzat M. Kemal Atatürk’ün is-teği üzerine başlatılmış; uygulama I.Dil Kongresi’nin ardından hayata geçirilmiştir12 . Türkçe ezan uygulaması,13 Haziran 1950 tarihine kadar devametmiştir.Geçiş döneminin oldukça muhataralısayılabilecek siyasi ortamında,laik devlette din işlerinin organizasyonugibi zor bir görevi üstlenen; aynızamanda Milli Mücadele’nin başarıyaulaşmasındaki gayretleriyle temayüzeden Mehmet Rifat Börekçi’nin hayatı,ne yazık ki bugün bütün boyutlarıylaele alınmış ve incelenmiş değildir.Onun Osmanlı Devleti’nin çöküşündenTürkiye Cumhuriyeti’nin erkendönemlerine uzanan hayat serüvenininaydınlatılması, hiç şüphesiz,Türkiye Cumhuriyeti’nin dini-siyasitarihinin anlaşılması yolunda önemlikatkılar sağlayacaktır.TDV1 Mardin, Şerif, “İslamcılık”, Türkiye’de Dinve Siyaset, İstanbul, 1992, s. 30.2 Milli Mücadele sürecinde din adamlarınınrolüne ilişkin Bkz. Kutay, Cemal, KurtuluşunKuvvacı Din Adamları, İstanbul, 1998,s. 130 vd.3 Börekçi ve arkadaşlarının Ankaralılarlayürüttüğü faaliyetlere ilişkin Bkz. Uluğ,Naşit Hakkı, Hemşehrimiz Atatürk, Ankara,1997, s. 34-35.4 Sakallı, Bayram, Ankara ve ÇevresindeMilli Hareketler, Ankara, 1988, s. 72.5 Fetvanın orjinal sureti için Bkz.: Sarıkoyuncu,Ali, Milli Mücadelede DinAdamları-I, Ankara, 2002, s. 255.6 Rifat Börekçi imzalı belgenin orjinal suretiiçin Bkz.: Sarıkoyuncu, age, s. 256.7 Ulema kökenli ilk mebuslara ilişkin Bkz.Kutay, Cemal, age., s. 120-140; ayrıca konuylailgili güncel bir çalışma Ahmet Demireltarafından yapılmıştır: İlk MeclisinVekilleri, İstanbul, 2010.8 Damat Ferit Paşa imzalı belgenin orjinalsureti için Bkz.: Sarıkoyuncu, Ali, age,2002, s. 261.9 Elmalılı Hamdi Yazır tarafından hazırlanan “Hak Dini veKur’an Dili Yeni Meâlli Türkçe Tefsir” adlı eser 9 cilt olarak1935-1938 yılları arasında, Ahmet Naim tarafındanbaşlatılıp, Kamil Miras tarafından tamamlanan ve İmamZebidi’nin “Tecrid’i Sarih” adlı eserine dayanan “Sahih-i BuhariMuhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi” ise 12 cilt halinde1926-1948 yılları arasında tamamlanmıştır. Rifat Börekçi’ninsözkonusu yayınların neşri ile ilgili olarak Hür Fikir’e verdiğibeyanata ilişkin Bkz., Kara, İsmail, Cumhuriyet Türkiyesi’ndeBir Mesele Olarak İslam, İstanbul, 2003, s. 121.10 Öcal Mustafa, “Türkiye’de Kur’an Eğitimi ve ÖğretimindeGörülen Gelişmeler ve Bir İcazetname Örneği”, UludağÜn.İlahiyat Fak. Der., S. 2, 2002, s. 87.11 Jäschke, Gotthard, Yeni Türkiye’de İslamlık, Ankara:1972, s. 44.12 İlk Türkçe ezan 3 Şubat 1932 tarihinde Ayasofya Camii’ndeteravih namazından sonra okunmuş; Birinci Dil Kongresininardından Vakıflar Genel Müdürlüğü, bütün Müftülükleregönderdiği tamimde, Türkçe ezanı uygulamak üzerehazırlanmalarını bildirmiştir. Uygulamada yaşanan güçlüklerve halkın yoğun direnci üzerine bu sefer Rifat Börekçiimzasıyla Türkçe ezan ve kamete riayet etmeyenlerin şiddetlecezalandırılacakları ayrıca bildirilecektir. Bkz. Jäschke,Gotthard, age., s. 45; ayrıca belgenin orjinali için Bkz. Albayrak,Sadık, age. s. 389, 31 No’lu vesika.< 66TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Kazakistan Müslümanları Dini İdaresini TemsilenKayrat Manbekbayev ve berebarendekidört kişilik heyet Vakfımızın yapısı ve faaliyetlerihakkında incelemelerde bulunmak üzere Vakfımızıziyaret etti. Kazakistan heyeti ile Vakfımız GenelMerkezinde bir toplantı yapıldı. Toplantıya VakfımızMütevelli Heyeti üyeleri Dr. Tayyar Altıkulaç,Mehmet Kervancı, Vakfımız Genel Müdürü SüleymanNecati Akçeşme ve birim amirleri katıldı.Toplantıda bir konuşma yapan Vakfımız MütevelliHeyeti Üyesi Dr. Tayyar Altıkulaç, Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının 1975 yılında çok küçük bir sermayeile kurulduğunu ve o günden bugüne kadar gerçekleştirilenhizmetlerle vakfın büyüdüğünü, bugünyurt içinde ve yurt dışında önemli faaliyetlereimza attığını söyledi.1975 yılında imkânların çok kısıtlı olduğunu,ancak çok çalışmak ve Vakıf malını korumadagösterilen azami hassasiyetle bugünlere gelindiğinivurgulayan Dr. Tayyar Altıkulaç “Sizler de kuracağınızvakıfta çok çalışmayı ve vakıf malını kullanmadaazami hassasiyeti göstermeyi kendinize ilkeedinirseniz başarılı olursunuz.” dedi.Kazakistan ile Türkiye arasındaki münasebetlerinçok iyi bir şekilde yürüdüğünü ve bu münasebetindaha da geliştirilmesi gerektiğini vurgula-yan Dr. Tayyar Altıkulaç, “Ancakileride siyasi bir takım mülahazalarlabu iyi ilişkiler sekteye uğrasabile bizler dini kurumlar olarakiyi ilişkilerimizi devam ettirmemizgerekiyor. Din Daima vardırve sonsuza kadar da var olacaktır.Bizler din hizmetlerini yürüteninsanlar olarak, bütün siyasimülahazalardan uzak din hizmetleriniyürütmede gerekli gayret veişbirliğini göstermek durumundayız.”dedi.Kazak Heyeti de Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının idari yapısı ve hizmetleriniincelediklerini belirterek“Vakfınız her ülke için gereklibir müessese, gerçekleştirdiğinizhizmet alanının çok geniş olmasıve hizmetlerin başarıyla yurt içindeve yurt dışında devam etmesigurur verici. Bizler de kuracağımızvakıf için sizleri örnek alacağız.Bu alanda her türlü işbirliğineaçığız ve desteklerinizi bekliyoruz.”dedi.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 67 >


İkili ilişkiler çerçevesinde <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığının davetlisiolarak Türkiye’ye gelen Suriye Evkaf Bakanı MuhammedAbdussettâr es-Sâyid, Genel Müftü, Yüksek FetvaKonseyi Başkanı ve beraberlerindeki heyet Vakfımızı ziyaretetti. Konulu Hadis Projesini de ziyaret eden heyet yapılançalışma hakkında Prof. Dr. Bünyamin Erul’dan bilgi aldı.Projeyi çok önemseyen Bakan, projenin Arapça’ya da çevrilmesiniistedi.Vakfımızın Mütevelli Heyeti II. Başkanı Prof. Dr. ŞerafettinGölcük, Vakfımız Genel Müdürü Süleyman NecatiAkçeşme ve Vakfımız İlksay Kurulu Üyesi Prof. Dr. BünyaminErul, Suriye heyeti ile bir toplantı yaparak fikir alış verişindebulundular.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının kuruluş amacı ve faaliyetlerihakkında bilgi veren Vakıf Genel Müdürü Süleyman NecatiAkçeşme; Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yurt genelinde 960 şubesininbulunduğunu, Genel Merkez ve şubeleri ile birlikteVakfın <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı hizmetlerini desteklediğini,Vakfın, sosyal, kültürel, ilmi, dini, sağlık ve eğitim alındaönemli hizmetler icra ettiğini anlatarak, “Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı kuruluş amacının gereği olarak <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığıhizmetlerine önemli ölçüde destek olmaktadır. Bununyanı sıra Vakfın yurt içinde ve yurt dışında sunduğu eğitimhizmetleri önemli faaliyet alanımızı teşkil etmektedir. ÖzellikleTürk cumhuriyetlerindeki gençlerin Türkiye’de eğitim veöğretim görmelerini sağlamak ve Türkiyeile bu cumhuriyetler arasındaki bağlarıngüçlendirilmesine katkıda bulunmakamacıyla ülkemize getirilen soydaşve dindaş öğrencilere Vakfımızca burstahsis edilmiştir. Türkiye’de öğrenime devameden bu öğrencilerden önemli birkısmının tüm masrafları Vakıfça karşılanmaktadır.”dedi.Yurt dışındaki soydaşlarımızın eğitimihtiyaçlarının karşılanabilmesi içinYÖK, Dışişleri Bakanlığı ve Milli EğitimBakanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyleokullar açıldığını kaydeden SüleymanNecati Akçeşme “Bu bağlamda; Kırgızistan,Kazakistan ve Azerbaycan’da birerİlahiyat Fakültesi, Sofya’da bir Yüksek İslamEnstitüsü, Romanya’da bir kolej, yineAzerbaycan, Romanya ve Bulgaristan’datoplam beş imam-hatip lisesi açılmıştır.Bu okulların tüm giderleri Vakfımızcakarşılanmaktadır. Ayrıca ülkemizdeki ilahiyatfakülteleri ve imam-hatip liselerindeokutulmak üzere <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığıve ilgili Bakanlıklar ile koordineli< 68TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


olarak yurt dışından öğrenci getirilmekteve öğrencilerin bütün masrafları Vakfımızcakarşılanmaktadır.” dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı İslâm Ansiklopedisihakkında bilgi veren SüleymanNecati Akçeşme “İslâm Ansiklopedisi;Türk-İslâm kültürünü korumak,geliştirmek ve gelecek nesillereaktarmak amacıyla Vakfımız tarafındante’lif bir eser olarak hazırlanmaktadır.Çok büyük bir kaynak, emek,dikkat ve ilmî hassasiyetle hazırlananbu eser, İslâm dünyasında hazırlananilk te’lif İslâm Ansiklopedisidir. İlk cildi1988 yılında neşredilen Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı İslâm Ansiklopedisi tamamentelif bir eser olup, İslâmî ilimler,İslâm ülkelerinin tarihi, coğrafyası, kültürve medeniyeti gibi alanları kapsayanmadde dizisi orijinaldir. Ansiklopedimiz,İslâmî ilimlerle İslâm-Türk kültürve medeniyetine ait kavramları, sahalarındaeser vermiş ilim ve sanat erbabını,geçmiş İslâm devletleri ve yöneticilerini,önemli tarihî olayları, dinîve sosyal hayatta etkili olan akımları,tarihî, ilmî ve kültürel müesseseleri,önemli yerleşim merkezlerini, diğer büyükdinleri, Müslüman olmadığı haldeİslâm dini, kültürü ve medeniyeti ile ilgisibulunan şahsiyetleri madde dizininedâhil etmiştir. Vakfımızın en önemliprojesi olan Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfıİslâm Ansiklopedisi, ülkemiz, İslâmdünyası ve bütün ilim muhitlerine hitapeden kapsamlı bir çalışmadır.” dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı ile müşterek yürüttüğüvekâlet yoluyla kurban organizasyonuhakkında da bilgi veren Süleyman NecatiAkçeşme “Kurban ibadetini vekâlet yoluylayerine getirmek isteyen vatandaşlarımızayardımcı olmak için <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanlığı ile işbirliği halinde 1993 yılındanbu yana ‘Vekâlet Yoluyla KurbanOrganizasyonu’ düzenlemekteyiz. Böylecevatandaşlarımızın dini vecibelerini yerinegetirilmesi sağlanmakta, kampanyasonucunda kesilen kurbanların etleri dedeğerlendirilerek yurt içinde ve yurt dı-şındaki yardıma muhtaç soydaş ve vatandaşlarımıza ulaştırılmaktadır.”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının sağlık alanında da iddialı olduğunavurgu yapan Süleyman Necati Akçeşme “Vakıflarınkuruluş amaçlarından birisi de insanlığa daha iyi hizmetvermek ve bu hizmeti organize bir yapıda sunmaktır.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı, bu amaç doğrultusunda TDV 29Mayıs Sağlık Kurumları İşletmesini kurmuştur. Alanlarındauzman doktorların hizmet verdiği ve günümüzün teknikimkânlarının bütününü bünyesinde barındıran 29 MayısSağlık Kurumları İşletmesi bünyesinde yer alan Ankarave İstanbul Hastaneleri sağlık alanında önemli hizmetlervermektedir.” dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının yayın hizmetlerini de anlatanve Alevi Bektaşi Klasiklerini örnek olarak gösteren SüleymanNecati Akçeşme “Dini, milli, ilmi, tarihi ve kültürel konulardabasılı, sesli ve görüntülü yayınlar hazırlayıp okuyucularınhizmetine sunmakta olan Vakfımızın 419’u basılı, 37’si seslive 6’sı görüntülü olmak üzere yayın sayısı 462’ye ulaşmıştır.Basılı yayınlarımız arasında 9 adet Almanca, 7 adet İngilizce,2 adet Fransızca, 1 adet Flamence, 1 adet Rusça ve 10adet Arapça olmak üzere çeşitli yabancı dillerde neşredilmiş30 adet eser bulunmaktadır. Eserlerimizin baskı işlerinin tamamıkendi tesislerimizde gerçekleştirilmektedir.” dedi.Suriye Efkaf Bakanı Abdussettâr es-Sâyid Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının gerçekleştirdiği hizmetlerden çok etkilendiğini, Vakfınbir devlet kurumu gibi çalıştığını ve hizmetler ürettiğinibelirterek, “Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfını tanıyınca gördüm ki; Vakıfbir devlet kurumunun yapması gereken alanların hepsindeönemli hizmetler icra etmekte. Sağlık alanından, kültür alanına,eğitim alanından sosyal hayata, ilimden eğitime kadar heralanda önemli faaliyetler icra ediyor. Böyle bir Vakfın olmasıbir ülke için büyük bir şans. Sizleri hizmetlerinizden dolayıtebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.” dedi. TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 69 >


TarihiBilecik’te ilk yerleşim MÖ 3000’denöncelere rastlamaktadır. Anadolu’daTunç Çağına geçiş sürecinde önemlibir yeri olan Bilecik’te MÖ 3000’lerdeTunç yapımı için kalay çıkarıldığıbilinmektedir.Kayı Boyu’nun Ortaasya’dan 400çadırla gelip kök saldığı, yurt edinipyerleştiği ve Söğüt’te Osmanlı Devletinikurdukları yerdir. Yine BüyükÖnder Atatürk’ün Kurtuluş Savaşında“Siz orada yanlız düşmanı değil,Türk Milleti’nin makus talihini deyendiniz” dediği yerdir Bilecik. Buözellikleri ile de Kuruluş ve Kurtuluşanılarını ve izlerini taşır.İlin bilinen en eski isimleriAgrilion ve Agrillum’dur. BugünküBilecik’in 4 km güneybatısında,Nikia (İznik) Dorileon (Eskişehir)yolu üzerinde bulunuyordu. DoğuRoma (Bizans) döneminde şehirBelekoma ismiyle anılıyordu. Bileciko zaman şimdiki Bilecik’in doğusunda,Hamsu ve Tabakhane derelerininoluşturduğu vadiler arasındakibir kaya çıkıntısı üzerineinşa edilen bir kale çevresinde kurulmuştu.Bilecik, İ.Ö.1200’de Friglerin daha sonra satraplıkolarak Perslerin egemenliği altına girmiştir. Perslerinİskender ordularına yenilmesinden sonra Romaİmparatorluğuna bağlanmıştır. Bilecik Bizans dönemindeBizans’ın ileri bir karakolu olarak sık sık Selçukluakınlarına hedef olmuştur. 1299’da Osman Beytarafından Osmanlı topraklarına katılan Bilecik, Osmanlıİmparatorluğu’nun ilk merkezi olmuş, daha ilkyıllardan başlayarak gelişme göstermiştir. Bu yıllardaAnadolu Eyaleti’nin Sultanönü sancağına bağlı kazamerkezi 19. Yüzyıl’da Hüdavendigar vilayeti içindeErtuğrul Sancağı’nın merkezi oldu.Cumhuriyet Döneminde BilecikBilecik Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarakçıkmış, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntünedeniyle Cumhuriyet dönemine çok güçsüzbaşlamıştır.Bilecik halkı Kurtuluş Savaşına tüm varlığı ilekatılmış, gerek milis kuvvetleri ve gerekse düzenliordularımıza onbinlerce evladını vermiştir. Bilecik,Kurtuluş Savaşından yanmış-yıkılmış, tam birenkaz halinde çıkmıştır. 1920’lerde 12.000 olduğutahmin edilen şehir nüfusu, savaştan sonra 4.000’einmiştir.Bilecik 1924 yılında il oldu.CoğrafyaBilecik, Marmara Bölgesinin güneydoğusunda Marmara,Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin ke-< 70TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


sim noktaları üzerindedir. 39° ve40° 31’ kuzey enlemleri ile 29° 43’ve 30° 41’ doğu boylamları arasındabulunmaktadır. Doğudan Boluve Eskişehir, güneyden Kütahya,batıdan Bursa, kuzeyden Sakaryailleri ile çevrilidir.Bilecik 4321 km²’lik alanı ileTürkiye’nin küçük illerinden biridir.Alan sıralaması bakımından65. sırada yer almaktadır. İlin yüzölçümü439.801 hektardır. Toplamnüfusu 194.326 olup, (2000yılı nüfus sayımına göre), ilin nüfusyoğunluğu ise (İnsan/ km²’)841’dir.Bozüyük, Gölpazarı, İnhisar,Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt veYenipazar’dan oluşan 7 ilçesi, 15Belediyesi ve 249 köyü bulunmaktadır.EkonomiBilecik ilinde yaygın ekonomik etkinliktarımdır. Yetiştirilen başlıcatarımsal ürünler şekerpancarı,buğday, domates, arpa, karpuz,üzüm, soğan, kavun ve patlıcandır.Yaylalarında hayvancılık yapılanBilecik ili, eskiden çok önemlibir gelir kaynağı olan ipekböcekçiliğindebugün de ülke çapındaBursa’dan sonra ikinci sıradadır.Şerbetçiotu, Bilecik ilinin öndegenel bitkisel ürünlerindendir. İlinen büyük kenti olan Bozüyük, aynızamanda bir sanayi merkezidir.Bozüyük’te seramik, ampul, kâğıtüreten; demir dökümü yapan çeşitlifabrikalar vardır. Yeraltı kaynaklarıbakımından oldukça zenginolan il topraklarında antimon,feldispat, kaolin, sanayi kili, tuğlakiremit hammaddesi, magnezit vebitümlü şist içeren maden yataklarıvardır.KültürYakın ve uzaktan çok sayıda kişinin ziyaret ettiği,Osmanlı Devleti’nin çekirdeği olan Kayıların değerliönderi Ertuğrul Gazi’nin türbesi Söğüt’te, Osmanlıdevletini kuran Osman Gazi’nin kayınpederiOsmanlı’nın kuruluşunun manevi lideri olarakbilinen Şeyh Edebali’nin türbesi Bilecik’te, KurtuluşSavaşının simgesi görkemli Metristepe AnıtıBozüyük’te bulunmaktadır.Tarihi İpek Yolu’nun içinden geçtiği Bilecik, köklütarihi ile diğer medeniyetler ve Osmanlı dönemineait birçok tarihi-kültürel değerlere sahiptir. Tarihtepek çok uygarlığa sahne olan Bilecik; M.Ö. 1950’liyıllarda yörede yaşamış olan Trakya kavimlerindenThynler’den sonra Mısırlılar, Hititler, Frigler, Kimmerler,Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, BitinyaKrallığı ve Roma İmparatorluğu’nun geçiş dönemleriniyaşamış ve onlara ait izleri üzerinde saklamıştır.(Cami, türbe, kervansaray, han, hamam, çeşme, imaret,anıt, kale...)Tarihi Belekoma Kalesi, Saat Kulesi, OrhangaziCami ve İmareti, Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı(Bilecik), Türk Büyükleri Platformu, ErtuğrulgaziMüzesi, Dursun Fakih Türbesi, Çelebi MehmetCami, Çifte Minareli Cami, Ertuğrulgazi Mescidi,Kaymakam Çeşmesi, tarihi yapılar (Söğüt), İnönüŞehitliği, İntikamtepe Şehitliği, Kumral Abdal Türbesi,Kasımpaşa Cami-İmareti, (Bozüyük), Kilise, sivilmimari örnekleri (Osmaneli), Taşhan, MihalgaziCami, Kapılıkaya, Kayamezarı, sivil mimari örnekleri(Gölpazarı), Mihalgazi Türbesi (İnhisar) gibi dahabirçok tarihi-kültürel varlığa sahiptir.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 71 >


BİLECİK MÜFTÜLÜĞÜBilecik Müftülüğü Merkez ŞerifPaşa Camii’nin yanında yeralan bir binada hizmetlerinebaşlamıştır. Halen hizmet verilenbina bütçe imkânları ile yapılmışve 1995 yılında tamamlanmışolup; 10.01.1996 tarihindenitibaren hizmet bu binadasürdürülmektedir. Hizmetbinasında 9 adet kamu konutuda yer almaktadır. Bilecik ilininilk müftüsü Mehmet ARİFEfendi’dir. Daha sonra sırasıyla;A.Mümin Erdem, MehmetTevfik, Mehmet Tevfik Zeyrek,Mehmet Hamdi Yılmaz, OsmanNuri Serdar, Şahabettin Demirler, Fehmi Bayraşa,Ahmet Öztürk, Ali Güven, İrfan Ceylan, MehmetEmre, Kadir Çetin, Çetin Karaman, TacettinSevinç, Mehmet Yağcı, İsmail Bayramoğlu, MehmetYağcı, Ahmet Zeki Elturan, Burhan Toraman,Necdet Çetin, Yahya Kaplan’dır. 24.03.2004 tarihindegöreve başlayan Necati Tayyar Taş ise halenBilecik Müftüsü olarak görev yapmaktadır.İl Merkezinde; Merkez Kız Kur’an Kursu, ŞerifpaşaKur’an Kursu ile Balâhatun Kur’an Kursu,İstasyon Yatılı Kız Kur’an Kursu, Kayı BoyuKur’an Kursu, Vezirhan Beldesi Kız Kur’an Kursu,Bayırköy Beldesi Kız Kur’an Kursu ve KurtköyKöyü Kur’an Kursu ismiyle 8 adet Kur’anKursu’nda eğitim-öğretim faaliyetleri devam etmektedir.İstasyon Kız Kur’an Kursunda ayrıcahafızlık eğitimi de verilmektedir.10.08.2010 tarihi itibariyle İl Müftülüğü;Müftü, 2 Müftü Yardımcısı, 2 Şube Müdürü, 3Vaiz, 1 Bayan Din Hizmetleri Uzmanı, 1 Vaize,1 Murakıp ve 15 büro personeli ile hizmetleriniyürütmektedir. Kur’an Kurslarında kadroluve sözleşmeli olmak üzere toplam 11 adet Kur’anKursu öğreticisi görev yapmaktadır. Camilerde72’si imam-hatip, 17’si müezzin kayyım olmaküzere toplam 89 personel ile din hizmeti sunulmaktadır.< 72TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


TÜRKİYE DİYANET VAKFIBİLECİK ŞUBESİŞubemiz Bilecik ilinde 09.01.1982 tarihindekurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının genel amaç ve ilkeleridoğrultusunda dini ve hayri hizmetlerinyürütülmesi noktasında vatandaşlarımızın maddive manevi destekleriyle bu güne kadar gelenVakıf Şubemiz; geçen süre içerisinde mahallinimkânları çerçevesinde çeşitli hizmet ve faaliyetlerdebulunmuştur. Bu meyanda:Hayırsever vatandaşlarımızın Vakfımıza bağışladığıgayrimenkuller kabul edilmiş ve hizmetesunulmuştur.Şubemize bir hizmet aracı temin edilmiştir.İmkânlar nispetinde öğrencilere maddi yardımdabulunulmuştur.Her yıl Ramazan ayı içerisinde fakir ve yoksulailelere nakdi ve ayni yardımlar yapılmıştır.Bilecik merkez, kasaba ve köylerindeki camive Kur’an kurslarının ihtiyaçları giderilmiş, bakımonarım ve teknik donanımlarına katkı sağlanmıştır.Özellikle bölgede emsal teşkil edeceknitelikte yapımı devam eden 4 minareli “KayıBoyu Camii” inşaatının ikmaline destek olunmuştur.Dini, milli gün ve gecelerde Bilecik Müftülüğünve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Şubesi ile ortaklaşakonferans ve paneller düzenlenmiş, irşatprogramları icra edilmiştir. Bu programların organizesiiçin mali kaynak Vakıf şubemizce karşılanmıştır.Her yıl Vakıflar Haftası, Şehit ve GazilerHaftası ile benzeri önemli haftalar münasebetiyle“mevlid” ve “hatim” programları icra edilmiş,hayır hizmetlerinde katkısı olanlar anılmıştır.Dini ve nayri hizmetlerde katkısı olan işadamlarıve diğer vatandaşlarımıza “TeşekkürBelgesi” ve Başkanlığımız ve Vakıf yayınlarındanhediyeler verilmiştir.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Genel Merkezininyardım kampanyalarına destek verilmiştir.Hizmetlerinde üstün performans gösteren ve<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımızın açtığı yarışmalardabaşarılı olan din görevlilerimize Vakıf Şubeimkânlarıyla çeşitli hediyeler verilmiştir. TDVNecati Tayyar Taşİl Müftüsü1948 Yılında Erzincan Refahiye’de doğdu.1968 yılında Kayseri İmam-HatipLisesi’nden mezun oldu. 1974 yılında ErzurumYüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi.Yüksek tahsili süresince Erzurum’un fıkıhüstatlarından merhum ve mağfur OsmanBektaş hoca Efendi’den dini ilimleri tahsiletti.İlk memuriyete 1968 yılında ErzincanÇayırlı ilçe vaizi olarak başladı.Daha sonra sırasıyla, Erzincan Kemaliyeilçe müftülüğü, Erzincan Tercan ilçevaizliği, Kahramanmaraş-Elbistan ilçemüftülüğü görevlerinde bulundu.1975–1977 yılları arasında askerlikgörevini yedek subay olarak tamamladı.Askerlikten sonra Hatay-İskenderunve Gaziantep Oğuzeli ilçe müftülüğü,Diyarbakır il müftü yardımcılığı ve Diyarbakır,Bolu, Kastamonu il müftülüğügörevlerinde bulundu. 1992 yılında Ankarail müftülüğüne, 16.10.1998 tarihindeİstanbul il müftülüğüne, 06.11.2002tarihinde de <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan Yardımcılığınaatandı. 25.08.2003 tarihindeAnkara il vaizliğine, 22.03.2004 tarihindede Bilecik il müftülüğüne atandı. Halenbu görevi sürdürmektedir. 43 senelikhizmeti süresince çeşitli dergi, mecmuave gazetelerde yayımlanmış binlercemakale ve “Düşünceler ve Gerçekler,Fikir Istırabı, Bir Nefes” adlarındabasılmış eserleri bulunmaktadır.Necati Tayyar Taş evli ve üç çocukbabasıdır.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 73 >


“Allah’ın,kiminizi kiminizeüstün kılmayavesile yaptığı şeyleri(haset ederek)arzu edip durmayın.”(Nisa, 4, 32)Y(Şems, 91,8)aratıldıktan sonra kendisine ilham edilenkötülük ve iyilik yapma kapasitesine paralel olarakinsanoğlunda birbiriyle sürekli çatışma halindeolan bazı eğilimler vardır. Bu durum, insanın, başkalarınınsahip olduğu nimetlere karşı verdiği tepkideaçık bir biçimde görülmektedir. Ötekinin kazanımlarınaduyarsız kalmayan insan, ya ona gıpta ile bakacak,imrenecek ya da haset edecek, onu çekemeyecektir.Her iki tepki de insânîdir, ancak ikincisi kınananbir tutumdur. Yukarıdaki ayetin yanı sıra “Yoksa onlarAllah’ın bir lütuf olarak verdiği şeyler konusundainsanlara haset mi ediyorlar!” (Nisa, 4, 54,) buyuran YüceAllah, haset/çekememe duygusunun istenmeyen birdavranış olduğunu buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimizde (s.a.) “Önceki ümmetlerin hastalıklarındanolan haset ve kin size de bulaşıyor” dedikten sonra buduygunun, dinin kökünü kazıyan hasletlerden biri olduğunuhatırlatmıştır. (İbn Hanbel, I, 164, no: 1412) Çünkü haset,dini duyguları zedeleyen bir ahlâkî zaafların başındagelmektedir. Hasûd (başkalarını çekemeyen) kişi, kendisiniunutur, hep ötekiyle ilgilenir. Onun gözü kulağıetrafındadır. Kötü bir niyetle yakın çevresinin ka-zancını, elde ettiklerini araştırmaklauğraşır. Bu tür insanlar, o derecetehlikelidirler ki, Allah (c.c.), onlarınşerrinden Yüce Zâtına sığınmamızıistemiştir.(Felak, 113, 5)Kişi elbette başkasında olanınkendisinde de olmasını ister. Bunoktada kınanan tavır, bunu isterkeno şahsa karşı bir kin ve nefretinoluşmasıdır. Bu kötü duygunungelişmemesi için Kur’an’ın “Birbirinizlehayırda yarışın” (Bakara, 2, 148) buyruğuışığında hareket edilmelidir.Böylece mümin, maddî/manevî güzellikleresahip olmayı bir üstünlükaracı olarak görmeyecek, hayırdayarışın bir gereği sayacaktır. Hasetduygusunu yenmek ancak bu yaklaşımsayesinde mümkündür.Dr. Mahmut DemirDin İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı< 74TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Bir Medine günüydü. Allah Resulü(sav) mescitte ashabıyla birlikteoturuyordu. Kutlu Nebi’yi büyük birdikkatle dinleyen toplulukta iki gençsahâbi de vardı: Enes b. Malik veAbdullah b. Amr. Birazdan kendilerinimerak içinde bırakacak bir hadiseye tanıkolacaklardı…Allah Resulü, mescide girmek üzereolan bir kişiyi gördü ve etrafındakilere,“Şimdi yanınıza cennetlik bir kişi gelecek”buyurdu. Bu söz üzerine gözler mescidingirişine çevrildi. İçeriye terliklerini soleline almış, sakallarından abdest suyudamlayan Ensârlı bir zât girdi. Mescittekiherkesin zihninde muhtemelen aynısoru vardı: Acaba bu sahâbî cennetlemüjdelenmeyi hak edecek ne yapmıştı?Bu sorunun cevabını belki de ençok genç sahabi Abdullah b. Amr merakediyor, ne yapıp edip onu öğrenmekistiyordu. Bu yüzden topluluk dağılıncahemen o zâtı takip etmeye başladı. Onunibadet ve yaşantısını yakından izlemekiçin kendince bir plan yaptı ve o sahâbiye,“Babamla bir konuda tartıştık; ben deüç gün eve girmemeye yemin ettim. Eğeruygun görürseniz üç gün sizinle kalmakistiyorum” dedi. Böylece isteğine olumluyanıt veren sahâbinin yanında üç gecekalan Abdullah onu yakından izlemefırsatı buldu. Ancak gördükleri karşısındaoldukça şaşırmıştı. Çünkü bu zât sabahnamazına kadar gece boyunca hiç kalkıpnamaz kılmamış, sadece yatağında sağasola dönerken Allah’ı zikir ve tesbihetmişti. Bir de Abdullah ondan sadece iyişeyler duymuştu.Üçüncü günün sonunda artıkAbdullah gerçeği söyleyip sorusunudoğrudan sormaya karar verdi. Şöyle dediona: “Aslında babamla aramızda herhangibir tartışma olmadı. Ancak Allah Resulü‘şimdi yanınıza cennetlik bir kişi girecek’buyurdu ve sonra sen geldin. Ben seninyanında kalıp yaptığın ibadetleri izlemekve onları öğrenmek istedim. Fakat seninçok fazla ibadet ettiğini görmedim. O haldeseni Allah Resulü’nün müjdesine ulaştıranşey nedir?”Cennetle müjdelenen sahâbi ise,“Durum gördüklerinden ibaret” cevabınıverdi. Abdullah peşinde olduğu cevabıelde edememenin burukluğu içinde dönüpgitmek üzereyken sahâbi kendisini çağırdı.“Durum gördüklerinden ibaret” dedive ekledi: “Ancak bir şey daha var. Benkalbimde hiçbir müslümana karşı gıll u gışş(kin, nefret, kötülük ve samimiyetsizlik)bulundurmam ve Allah’ın kendisine(maddî-manevî) ihsanda bulunduğu hiçkimseye haset etmem.”Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi:“İşte seni Hz. Peygamber’in müjdesinemazhar kılan ve bizim güç yetiremediğimizşey budur.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,Suat KOCATDV Konulu Hadis Projesiwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 75 >


HZ. ÖMERPROF. DR. İBRAHİM SARIÇAMHz. Ömer, renkli kişiliğiyle ilk dönem İslâm tarihininen önde gelen şahsiyetleri arasında yer almıştır.Hz. Ömer döneminde iç politikada devletinkurumsallaşmasında ciddi gelişmeler yaşanırken,dış politikada ise İslâm coğrafyası, Doğu, Kuzey,Batı ve Güney istikametinde çok hızlı bir şekildegenişlemiştir. Hz. Ömer’in hayatına ve şahsiyetineayrılan bu çalışma, onun hilafetine kadarki hayatını,hilafet dönemini ve kişiliğini veciz bir şekilde elealmaktadır.AHLÂK EKSENİNDE HADİSDR. AHMED ÜRKMEZYüce Allah’ın insanlara gönderdiği son peygamberolan Hz. Muhammed (sav), bir ahlâk elçisidir.Ahlâksızlığın dibe vurduğu bir dönemde “Benahlâkî güzellikleri tamamlamak üzere gönderildim.”söylemiyle insanlığa seslenmiş, ahlâkî düşünce veuygulamaların en üstün örneklerini vermiştir. Dininsadece ibadetten ya da sadece hukuktan ibaretolmadığını, aksine ibadetin de hukukun da Allah’aiyi kul olmaya hizmet ettiğini bizzat yaşayarakgöstermiştir.Hadis ilminin en geniş araştırma sahalarından birisiolan ahlâk hadisleri ile ilgili bu eser,Hz. Muhammed’in (sav) ahlâkî değerleri insanlığasunuş biçimlerini tespit etmeye çalışmaktadır.< 76TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr


Şemseddîn-i SivasîMİR’ÂTÜ’L-AHLÂKDR. BİRGÜL TOKERXVI. yüzyılın önde gelen şahsiyetlerinden biriolan Şemseddin-i Sivasî, Mir’âtü’l-Ahlâk adlıeserini, okuyanların kendilerinde bulunan bütünhuylarını gösterecek bir ayna olması düşüncesi ileyazmıştır. Şaire göre insan vücudu; sağda akıl veruhun komutan olduğu güzel ahlâk dükkânlarının,solda ise nefs ve arzuların hükmettiği kötü ahlâkdükkânlarının yer aldığı bir çarşıdır. Çarşıya yaniinsana egemen olmak için akıl ve nefs süreklisavaşmaktadır. Zafer, aklın galip gelmesidir. Aklınnefsi yenmesi için nelere sahip olduğunu vedüşmanının özelliklerini bilmesi gereklidir. Bununiçin de bir rehbere ihtiyaç vardır. İşte şair bu amaçlaMir’âtü’l-Ahlâk’ı kaleme almıştır.İSLÂM HUKUKUNDABAĞLAYICILIK BAKIMINDANHZ. PEYGAMBER’İN İCTİHAD VETASARRUFLARIDR. MURAT ŞİMŞEKHadis ile fıkıh ayrılmaz bir bütündür… Hadis,binanın dayanağı olan temeli, fıkıh ise bu temelüzerine yükselen gövdesi mesabesindedir. Temeledayanmayan bina çökmeye, üzerinde binabulunmayan temel de harabe olmaya mahkûmdur.Ebû Süleymân el-HattâbîMuhaddislerin hadislerin tespitinde gösterdiğigayret, fedakârlık ve hassasiyet ne kadar değerliise fukahânın Kur’ân ve sünneti anlama çabasıetrafındaki mesaisi de -onun ihyası yolunda- okadar kıymetlidir. Bu çabalar birbirinin varlık sebebiolacak kadar yekdiğerine muhtaçtır. Sünneti anlamaçabalarının en semereli sonuçlarından birisi Hz.Peygamber’in tasarruflarının kategorize edilerekdeğerlendirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Bu konuoldukça nazik, hassas ve bir o kadar da girift, çetrefilyapıya sahiptir. Fukahânın görüş ayrılıklarının enönemli sebeplerinden birisidir ve oldukça eski birgeçmişe sahiptir. Günümüzde de geçerliliğini veönemini koruyan bu konu, fıkhî açıdan kendisinebağlanacak sonuç ve hükümleri de doğrudanetkilediği için pratik değerini muhafaza etmektedir.Prof. Dr. Saffet KÖSEwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 77 >


Kalp sağlığına bütüncül bir anlayışla yaklaşan Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Özel 29 Mayıs Hastanesi, kalbeolumsuz etkisi olan Obstruktif Uyku Apnesi hastalığınınerken teşhis ve tedavisi konusunda Türkiye’deyeni bir yaklaşıma öncülük ediyor.Obstruktif Uyku Apnesi, uyku sırasında solunumuntekrarlayan durmaları ve genellikle horlama ilekarakterize bir hastalıktır. Bir gecede yüzlerce kez tekrarlayansolunum durması vakaları uyku kalitesinindüşüklüğüne, uyku kalitesinin düşüklüğü ise gündüzaşırı uykululuk hali, iş kazaları ve hatta direksiyon başındauyuklamaya bağlı olarak trafik kazalarına nedenolmaktadır.Obstruktif Uyku Apnesi, kanda oksijen değerinindefalarca düşmesi ve stres hormonlarının aktive olmasıile yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı, kalp ritimbozuklukları, kalp yetmezliği, felç ve uykuda aniölümlere de yol açabilmektedir. Uyku Kalp SağlığıMerkezi’nde kalp hastalıkları sigara, aşırı kilo, yüksektansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol gibi bilinenrisk faktörlerine ek olarak uyku apnesi yönünden deincelenecektir.Bu yaygın hastalığın erken teşhis ve tedavisindeTDV 29 Mayıs Hastanesi’nde uygulanmakta olanmodelde, özellikle kalp hastalarına mobil bir cihazlakendi evlerinde uyku çalışması yapılmakta ve yinepoliklinikten pozitif havayolu basıncı sağlayan aletlerle(CPAP) tedaviye başlanıp takip edilmektedir.Bazı vakalarda hastanede bir gece yatarak gözlemli,tam teşekküllü uyku çalışması (polisomnografi)yapılması ve tedaviyebaşlanması da gerekebilmektedir.Tedavide ayrıca uygun vakalardaburun, damak ve dil kökü seviyelerineuygulanan cerrahi yaklaşımlarlada başarılı sonuçlar alınmaktadır.Hastanemizin kardiyoloji servisikatında hizmete giren Uyku – KalpSağlığı Merkezinde Doç. Dr YükselPeker’in danışmanlığında GöğüsHastalıkları Uzmanı Dr Selda Kaya,sertifikalı bir uyku teknisyeni vekardiyoloji hemşiresi görev yapmaktadır.Ayrıca, disiplinler arası çalışmamodeline uygun olarak UykuKalp Sağlığı Merkezi’nde KardiyolojiUzmanları Prof. Dr. Nadir Barındıkve Dr. Ersin İmren, DahiliyeUzmanları Dr. Serpil Kılınç, KulakBurun Boğaz uzmanı Prof. Dr. DavutAktaş ve Dr. Ahmet Emre Süslüile Diyetisyenler Feray Doğanay veLadin Savaş da hastaların sağlık durumunundeğerlendirilmesi, tanı vetedavi yönteminin belirlenmesi konusundaçalışacak ekibin içinde yeralacaktır.TDV< 78TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!