12.07.2015 Views

EKMEK, ADALET, ÖZGÜRLÜK İSTEYENLER ... - Yürüyüş

EKMEK, ADALET, ÖZGÜRLÜK İSTEYENLER ... - Yürüyüş

EKMEK, ADALET, ÖZGÜRLÜK İSTEYENLER ... - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

14 Yaşındaki Berkin Elvan’ıBaşından Vurdular17 Yaşındanki Mustafa Ali Tombul’uBaşından VurdularEskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ıİşkenceyle KatlettilerMUSTAFAALİTOMBULwww.yuruyus.comwww.yuruyus.comHaftalık Dergi / Sayı: 37314 Temmuz 2013Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)info@yuruyus.comAKP’NİN <strong>ADALET</strong>İNE BAKINELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBESTEkmek, Adalet, Özgürlük İsteyenlerKatlediliyor!BERKİN ELVANALİ İSMAİLKORKMAZHALK ÇOCUKLARINIVURANLAR, YARGILANSIN<strong>ADALET</strong> İSTİYORUZ!info@yuruyus.com 5 kişi katledildi! 5 kişinin hayati tehlikesi devam ediyor! 12 kişi gözünü kaybetti,1 kişinin dalağı alındı! 20 kişi beyin travması geçirdi! 7 bin 832 kişi yaralandı! 60 kişinin durumu ağır! 4 bin 900 gözaltı!Binlerce kişiye işkence yapıldı! Türkiye gaz odasına çevrildi:100’ün üzerinde kişi tutuklandı! Halkın üzerine 150 bin gaz bombasıatıldı! 3 bin ton kimyasal karıştırılmışsu sıkıldı!HALKIN DA BİR <strong>ADALET</strong>İ VAR!


ÖğretmenimizHaftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu/İSTANBULÇIKTITel: (0-212) 251 94 35Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Faks: (0-212) 216 41 79Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEwww.yuruyus.comPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02info@yuruyus.comDağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 FrankHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 EuroDİRENMEYENLERDüşman politikaları karşısındaonu bozacak kararlılık ve iradeyigösteremeyenlerUMUTSUZLAŞIRLAR.Direnenler umutlu ve iyimserdir.Bir eylemden değil bir tarzdansöz ediyoruz. Tarz ise kendi başınavar olan bir şey değildir. Kaynağınıideolojiden, politikadan, örgüt,mücadele ve savaş anlayışından,çalışma tarzından alır.


İ ç i n d e k i l e r4 AKP’nin adaletine bakın, eli satırlıfaşistler serbest, ekmek adaletözgürlük isteyenlerkatlediliyor!Eli Palalı Katiller SerbestÖzgürlük İsteyenler Katlediliyor!5 Mısır halkı Mursi’ye dersini verdiTürkiye halkları da Erdoğan’adersini verecek!7 AKP'nin yalanları ve bulunamayangörüntüler8 Bu ülkede, bu dünyada biz varız...Cepheliler var!9 Amerika’nın büyük demokrasiprojesi çöktü13 Grup Yorum emperyalizm vefaşizme karşı direnenlerintereddütsüz yanında yer alır!18 Sömürge valisi RıccardoneKürdistan’da teftişte!19 TAYAD’lı Aileler:Hasta tutsaklara özgürlük21 12 Temmuzlardan geçtik, savaşıniçinde çelikleştikyenilmezleştik umut olduk23 Devrimci Okul: Plan veProgram25 Kürt milliyetçi hareketintasfiyesinde ‘yeni dönem’ vesol’un tavrı28 Biz halkız tarih yazıyoruz!Tarih de bizi yazacak tarihinakışını değiştiremezsiniz!33 Adalet İstiyoruz: AKP; ne sen,ne hukukun, halkın öfkesinidurduramaz35 Basından...36 Holding medyasında çalışan veişten atılan gazeteciler veyazarlar, meslek onurunuzasahip çıkın, direnin!38 Devrimci İşçi Hareketi:Yaratılan her direnişin,kazanılan her zaferin ardındamilitan mücadele vardır!40 Emek Haberler: AKP’nintalancı, patronlar ve yalakapolisi işçilere karşı!41 20 Nisan-20 Mayıs arası hakihlalleri...42 Halk Mecli̇sleri; tek tekdamlaları birleştirendenizimizdir!45 Hayatın Öğrettikleri: Birkıvılcım bozkırı tutuşturur46 Kamu Emekçileri Cephesi:Sendikalar ancakdevrimcileşerek ayakta kalır!48 AKP 15 bin kişilik kendikontrgerilla ordusunuoluşturuyor!49 Ekmek adalet ve özgürlük içinhalk anayasası istiyoruz!50 Direnen Suriye halkınınyanındayız51 Avrupa’da <strong>Yürüyüş</strong>: İhsan Gürziçin adalet istiyoruz!52 Avrupadaki Biz: Son "BüyükDHKP-C operasyonu" Almanburjuva demokrasisininiflasıdır!55 Kulağımıza Küpe Olsun56 Yitirdiklerimiz59 ÖğretmenimizHaklarını Alabilmekİçin Direnen Kazovaİşçileri FabrikadaAçlık Grevinde!Direnişteki Kazovaİşçilerini Ziyaret Edip,Direnişlerine DestekVerelim...Adres: İyiniyet SokakNo: 17 Merkez Mh.Şişli / İSTANBULDevrimci İşçiHareketi


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013AKP’NİN <strong>ADALET</strong>İNE BAKINELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST<strong>EKMEK</strong> <strong>ADALET</strong> <strong>ÖZGÜRLÜK</strong><strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR!14 yaşındaki Berkin Elvan AKP’ninpolisleri tarafından gaz bombası tüfeğiyleyakın mesafeden kafasına nişanalınarak vuruldu. Berkin halayoğun bakımda...6Temmuz’da Gençlik Federesyonuüyesi 17 yaşındaki Mustafa AliTombul İstiklal Caddesi’nde, gazbombası tüfeğiyle kafasına nişan alınarakvuruldu. Ve Mustafa da hala yoğunbakımda.2Haziran’da, Eskişehir’deki AKP İlbinası önünde protesto eylemindepolis saldırdı. Polisin saldırısından kaçanüniversite öğrencisi 19 yaşındakiAli İsmail Korkmaz ara sokaklardasivil polisler ya da bir grup AKP’litarafından işkenceyle komalık hale getirildi.Beyin kanaması geçiren Ali İsmail9 Temmuz’da yaşamını yitirdi.Ayaklanmanın başından beri şehitdüşenlerin sayısı 5 oldu. 5 kişinin hayatitehlikesi devam ediyor! 12 kişigözünü kaybetti, 1 kişinin dalağıalındı! 20 kişi beyin travması geçirdi!60 kişinin durumu ağır!İzmir’de, Bursa’da, Ankara’da, Eskişehir’de,Kocaeli’de, İstanbul’da,Mersin’de, Adana’da devrimcilereyönelik sürek avı devam ediyor. Tutuklananlarınsayısı 150'yi aştı.Gençlik Federasyonu üyesi 17yaşındaki Mustafa Ali Tombul’unİstanbul, İstiklal Caddesi’ndebaşından vurulduğu saatlerde “HepimizTayyip’in Askerleriyiz” diyen birgrup ellerinde palalarla Tünel’inönündeki meydanda eylemcilere rasgelesaldırıyor. Saldırı hem de onlarcapolisin gözünün önünde gerçekleşiyor.Polisler eli palalı kişinin adetaensesini okşuyor. Gözü dönmüş faşist,elindeki palayı önünden geçen biradama sallıyor ve adam, ensesi kanlariçinde can havliyle kaçıyor. Palalıkişi onu bırakıp köşeye sıkışmış birkadını yakalıyor ve elindeki palayı sırtınaindiriyor. Palayla yetinmiyor.Bir de kadının sırtına tekme sallıyor.Polisler eylem yapan kitleyi dağıttıktansonra eli palalı kişilerinsırtını “pış pış”layarak oradan uzaklaştırıyorlar.Halk bu olayı, eli palalı saldırganlarıngörüntüleri internetteyayınlandıktan sonra gördü. Halkınyoğun tepkisi üzerine eli palalı gruptansadece bir kişi “ifadesine başvurulmaküzere”, “bir zahmet” karakolaçağrıldı. Karakoldan mahkemeyegötürülen palalı sıldırgan mahkemedenserbest bırakıldı. Eli palalı saldırganlar4-5 kişi olmasına rağmen internetgörüntülerinde sadece bir kişiöne çıktığı için, bir kişinin dışındakilerne karakola çağrıldı, ne de mahkemeyeçıkarıldı. Diğer taraftan AKP’yiprotesto ettikleri için her gün onlarcakişi gözaltına alınıp tutuklanıyor.8Temmuz’da eli palalı saldırganlarınserbest bırakılmasını protestoeden halka İstanbul’da ve Ankara’dapolis yine saldırdı. Halkınonca tepkisine rağmen eli palalı saldırganlarmahkemeye bile çıkarılmayıncabu sefer de eli palalıların yerinieli silahlılar aldı. İstiklal Caddesi’ndebir kişi elinde silahla AKP’yiprotesto eden kitlenin üzerine saldırdı.Saldırgan polislerin gözü önündeolay yerinden uzaklaşırken eylemyapan halk, polisler tarafından Beyoğlu’dakidükkanların içine kilitlenipüzerlerinden kepenkler kapatıldı.İşkencelerle onlarca kişi gözaltınaalındı. Taksim Dayanışma Platformuiçinde yer alan demokratik kitle örgütlerinintemsilcilerine karşı gözaltıterörü başlatıldı. Platform içinde yeralan kurum temsilcilerinden 50 kişigözaltına alındı. 50 kişiden 12’si“suç örgütü oluşturmak ve halkı suçateşvik etmek”ten tutuklanmak üzeremahkemeye sevk edildi.Yine Eskişehir’de katledilen Aliİsmail Korkmaz’ın öldürülmesiniAnkara’da protesto eden kitleye,otomobillerden inen 5-6 kişilik birgrup, POLİSLERİN GÖZLERİÖNÜNDE, saldırdı. Daha sonra busaldırganlar ellerini kollarını sallayarakolay yerinden çekip gittiler.ŞİMDİ SORUYORUZ: BU NA-SIL <strong>ADALET</strong>! Ellerinde palalarlabir grup çıkıyor “Hepimiz Tayyip’inaskerleriyiz” diye höykürerek polislerinkoruması altında halkın üzerinesaldırıyor. Çok sayıda insanı yaralıyor.Çoğu gözaltına bile alınmazkengöstermelik olarak alınan da serbestbırakılıyor. Palalarla halka saldırmakserbest, faşist AKP’nin terörünüprotesto etmek suç, öyle mi?AKP’nin İstanbul Valisi, AKP’yeoy veren kesime siz Gezi Parkı’nagirebilirsiniz diyor, AKP’yidesteklemeyenlere parkı yasaklıyor.Böyle devlet, böyle iktidar, böylevali olur mu? Kendi politikalarını desteklemeyenleridüşman olarak görenAKP iktidarının hiçbir şeyi meşru değildir.Faşist AKP iktidarının kendi ölçüleriiçinde de bir adaleti yoktur. Halkasaldıran, meydanlarda terör estireneli palalılar serbest bırakılıyor, EK-MEK, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> isteyenlerinüzerinde tam bir terör estiriliyor.AKP’nin faşist düzenindehalk için adalet yok. Adaletsiz yaşanmayacağınagöre o zaman HAL-KIN <strong>ADALET</strong>İ VARDIR! HALKIN<strong>ADALET</strong>İ İŞLEYECEK!4


Mısır Halkı Mursi’ye Dersini VerdiTürkiye Halkları da Erdoğan’a Dersini Verecek!AKP’nin Adaletine Bakın:Türkiye’nin sokaklarıkan gölü: Tayyip Erdoğandünyaya “demokrasi” dersiveriyor!AKP’ye oy verenlere tümalanlar açık. AKPkarşıtlarına tüm alanlaryasak!Tayyip’in askerleri poliskorumasında ellerindepalalarla terör estiriyor!AKP’nin mahkemeleri elipalalıların ifadesini bilealmazken halka karşı gözaltıve tutuklama operasyonlarısürüyor!Ekmek, adalet, özgürlükisteyenler kafalarındanvurulmaya devam ediyor!İşkenceyle katlettikleriAli İsmail Korkmaz’ıncenazesine katılanlarasaldırdılar. Cenazelerimizikaldırmak bile yasak!Böyle adalet olmaz!Faşizmin adaletsiz düzeninitanımıyoruz!Halkın da bir adaleti var!Başbakan Tayyip Erdoğan, 5 Temmuzgünü “Yurt Dışındaki Türk Bilimİnsanları 2. Kurultayı”nın CevahirOtel'deki kapanış oturumunda konuştu.Tayyip Erdoğan Mısır’da Mursiiktidarının, halkın iktidara karşı ayaklanmasınınardından ordu darbesiyledevrilmesi üzerine yaptığı konuşmada,askeri bir darbeyle Mursi’niniktidardan alınması karşısında duyduğukorkuyu ifade etti. Erdoğankonuşmasında“Mursi'nin hatalarıvar… Hataları olabilir. Hatasızinsan var mı dünyada.Bunun bedelini ödetecek olanhalktır”dedi. Ordu darbesinieleştirdi. Darbecilere ve darbeyedestek veren emperyalistleresözde demokrasi dersiverdi.Evet, Mursi yaptıklarınınbedelini Mısır halkına ödeyecektir.Mursi’nin iktidardanalınmasını sağlayan halkınbüyüyen direnişidir. Erdoğan’abunları söyleten dehalktan korkusudur.Bugün ordu darbe yapıpMursi’yi iktidardan alarak,halkın tekrar ayaklanmasıyla büyüyendirenişini, ayaklanan 30 milyonunöfkesini düzen içine çekmeye çalışmaktadır.Nitekim şu an için bunubaşarmıştır da. Ama yaptığı katliamlarla,yine halkın taleplerini dikkatealmayarak asıl durduğu yeri de göstermiştir.İkiyüzlü Tayyip! Mısır’da yaşananlara“halka zulüm” diyor… “Elindekisilah gücüne güvenen demokrasiinşa edemez, arkasındaki güçleregüvenip sesini çok çıkaran demokrasiinşa edemez” diyor…Sanki iktidarda olduğu 10 yıldahalkı her yerde aşağılayan, halka çapulcudiyen, halka tepeden bakankendileri değilmiş gibi, halkın nedüşündüğünü, ne istediğini sormadantekellerin isteklerini yerine getirmekisteyen, halka zulmün her türlüsünüuygulayan kendi iktidarı değilmişgibi ikiyüzlüce konuşuyor Erdoğan:"Demokrasilerde yönetmenin, hükümetetmenin, sandık dışında sandığınçıkardığı çoğunluk dışında birkuralı yoktur. Demokrasiyi yok etmekiçin sadece darbe yapmak gerekmez.Çoğunluğu aşağılamak, çoğunluğuntercihlerini aşağılamak, çoğunluğunseçimini de yok saymak da demokrasiyiyok etme girişimidir. Elbettesandık her şey değildir. Ancak 'sandıkher şey değildir' sözünün arkasınasığınıp, hiç kimse demokrasi dışı yollarakapı aralamaya çalışamaz. Şuanda Mısır'da olan nedir? Çoğunluğunazınlığa olan tahakkümü değil,çoğunluğun azınlığa zulmü değil,tam aksine azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür,azınlığın çoğunluğazulmüdür. Bu dünyanın neresindeolabilir?"Bakın şu konuşana! “Ananı da algit!” sözleriyle başlayıp “Çapulcu”yakadar, on yıllık iktidarı boyunca AKPiktidarının halka etmediği hakaret veaşağılama kalmadı. Halkı dilencileştirerekaşağıladı, kömür vs. dağıtarak,kanserli kızın cebine üç beş kuruş sıkıştırarakaşağıladılar, onurlarını ayaklaraltına almaya çalıştılar.Halka hiçbir konuda danışmadılar.Ne İstanbul’da yapacakları projelerde,ne halkın evlerini başlarını yıkarakarazileri tekellere peşkeş çekme planlarında,ne oligarşinin ve emperyalistlerinistedikleri yasaları meclistenbir bir çıkarırken, ne de emperyalizminOrta Doğu halklarına saldırılarınaher türlü desteği verirken halka sormadılar.Halkın en ufak hak alma talebinegaz bombalarıyla, tayzikli sularlasaldırdılar. Kendine muhalif tüm kesimleregözaltı-tutuklama terörüylesaldırdılar… “işkenceye sıfır tolerans”diyerek tüm karakolları işkencehaneyeçevirdiler. Karakollar yetmedi tümsokaklara, alanlara yaydılar…Tayyip Erdoğan Mısır’a ve dünyayabir yandan “demokrasi dersi”Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz20135


Ali İsmail KorkmazBerkin ElvanMustafa Ali TombulSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013verirken, diğer yandan valisiyle,İçişleri Bakanı’yla halkı tehdit etmeye,faşist polisiyle aralıksız halkasaldırmaya devam ediyor.6 Temmuz’da Gezi Parkı’nı allayıppullayarak, ne kadar da “çevreciolduklarını” göstermek için halkaaçtılar. Ardından yaptıkları oyun tutmayınca,yine çareyi halka saldırmaktabuldular.Vali Mutlu, "Burası bir işgal alanıdeğil. Burası yürüme alanı değil.Burası istirahat alanı. Birbirleriylebuluşma konuşma tanışma alanı insanların.Bunun dışına çıkan uygulamalarıgösteriye, yürüyüşe dönüşenuygulamalara müsade etmeyiz. Buçağrıları yapanlar da gelip bizdenizin istemeyen, mülki idare makamlarınıizin isteme makamları olarakgörmeyenlerdir. Hukuken almalarıgereken izinleri talep etmeksizin, 'bizdilediğimizce hareket ederiz. Bizehiç kimse karışmaz. Biz Türkiye Cumhuriyetiyasalarının üzerinde bir gücüz.Biz dilediğimizi yaparız. Bu dilediğimiziyapmakta demokrasi veözgürlüklerin gereğidir' şeklinde değerlendirmeleryapanların değerlendirmeleridehukuk dışıdır" dedi.Hemen ardından parka giren halkakarşı polis azgınca saldırdı. AKP’yegöre, AKP’nin valisine göre AKP’yeoy verenlerin dışında kalan kesimlerhalk değil, onlar düşman. İstedikleriniparka alıyorlar, istemediklerinialmıyorlar. Gezi Parkı’nınaçıldığı gün TaksimDayanışma’nın çağrısıylaGezi Parkı’na gelen halka,devrimcilere, demokratik kitleörgütlerine, parkı kapattı.Siz giremezsiniz dedi... Veazgınca saldırdı. 17 yaşındakiAli Mustafa Tombul’u busaldırıda gaz tüfeği ile başındanvurdular... Tombul beyin ameliyatıgeçirdi ve hayati tehlikesidevam ediyor. Bu saldırıda da Taksimve çevresi gaza boğuldu, onlarcainsan yaralandı. Yüze yakın kişi gözaltınaalındı.Bursa’da Halk Cepheliler’e yönelikoperasyon yapıldı, tutuklananlaroldu. Yine birçok ilde operasyonlar,gözaltılar, tutuklamalar sürüyor. Enson halka palayla saldıran saldırganserbest bırakılırken, İstiklal Caddes’indepolisin gözaltına aldığı direnenlertutuklandı.Palayla saldırmak AKP tarafındanbizzat korununca, pala ile saldırmakmoda oldu. Ankara’da da bir grupeli palalı arabalarla gelerek, Eskişehir’deAli İsmail Korkmaz’ın işkenceile katledilmesini protesto edenleresaldırdı. Saldırganlardan ne gözaltınaalınan var, ne de tutuklananlar...Fakat diğer taraftan katliamları protestoedenlere, AKP’nin faşist terörüneboyun eğmeyen, direnenlere resmensürek avı başlatıldı...Hangi hukuktan bahsediyor Mutlu?Siz halktan hangi konuda izinaldınız ki halkın sizden izin almasınıistiyorsunuz? Bırakın demagojilerinizi,artık kimseyi kandıramıyorsunuz!AKP iktidarının Mısır’da gördüğühalkın gücü karşısında söyledikleri,mezarlıktan geçerken ıslık çalmaktır.Türkiye’nin Mısır gibi olamayacağını,Mısır’ın Türkiye’yi örnek almasıgerektiğini söylüyor AKP iktidarı.Türkiye, Mısır gibi olmayacak elbette.Mısır; halkı devrime yöneltecek,savaştıracak bir önderlikten yoksun.Bu nedenle halkın öfkesi, tepkileridüzen içine çekilebiliyor. Ama Türkiye’deiktidar perspektifiyle mücadeleeden, savaşan devrimciler var.Ne yaparsanız yapın, Türkiyehalklarının faşizme olan öfkesini düzeniçine çekemeyeceksiniz. Alanlaraçıkan yüz binlerin dilindeki sloganlarabakın. Devrimcilerin, Cephelilerinsloganları yankılanıyor halkın ağzındantüm meydanlarda. Halk heryerde devrimcilerin önderliğinde direniyor,polisle çatışıyor; her mahallededevrimcilerle, Cephelilerle birliktehareket ediyor.Beyoğlu’nda polisin saldırdığıeylemde bütün esnaflar, Grup Yorum’dan“Venseremos” marşını çaldılar.Halk polise yönelik “Polisİstifa Et, Onurunla Yaşa, SimitSat” sloganını attı. Halk direnmeyide, bedel ödemeyi de devrimcilerdenöğrendi. Direnişte kavgayı, direnişiöğrendiler.Devrimcilerle birlikte tecrübelerinibüyüttüler.Faşizmin tarihsel olarak baskı veterörünü büyütmekten başka seçeneğiyoktur. Faşizm saldırdıkça da halkdevrimcilerin sloganlarını daha çoksahiplenecek, daha da devrimcileşecektir.“Halka dayanmayan herirade diktatörlüktür” diyorErdoğan. Emperyalizmin veoligarşinin iktidarı faşist diktatörlüğünüzünsonu gelecek;Mısır halkının Mursi’ye dersinivermesi gibi Türkiye halkıda faşist AKP iktidarınındersini verecektir.6


AKP'nin Yalanları veBulunamayan Görüntülerİstanbul Valisi HüseyinAvni Mutlu, Kabataş'ta başörtülübir kadının saldırıyauğradığına dair görüntülerkonusunda Ekşi Sözlük yazarlarınaverdiği demeçte,"Ben öyle bir görüntü izlemedim"dedi. Çünkü öylebir görüntü yok, yalan söylüyorlar!Eğer, AKP'nin işineyarayacak bir görüntüolsaydı AKP bunu binlercekez kullanırdı.Her sokağının kameralarladonatıldığı İstanbul'da bu görüntülerinbulunmaması, bu iddianında AKP'nin yalanlarından birisi olduğunugösteriyor.AKP'ye karşı olan herkesin görüntüsünüayrıntılarıyla bulup getiren,bu nedenle insanları tutuklayıp cezaverme konusunda uzmanlaşanların,ortaya attıkları bu iddia ile ilgili görüntüleribulamamalarının başka biraçıklaması olamaz.Yaralanan direnişçilerin ilk yardımmüdahalesinin yapıldığı camide içki içildiği yalanınıortaya atan AKP, buna ilişkin herhangi bir görüntüyüortaya çıkaramamıştır. Direnişçilerle, dini inançlarınabağlı halk arasında bir çatışma yaratmaya çalışan AKPbunuda başaramamıştır.“Ben Her Şeyi Bilemem,Bana Ne Deniyorsa Onu Biliyorum”Allah muhabbetinizi artırsın.Eli palalı bu faşist serbest,ortalıkta dolaşıyor. Eli Palalılarcazalandırılmayınca çoğalmayabaşladı.Katil polsiler de ellerinde gaztüfeği nişan alarak ateşediyorlar. En son Mustafa AliTombul’u kafasından vurdular...Ve yalanlara devam... Taksim direnişinde eylemcileresaldıran kask numarasız polislerin de araştırıldığını söyleyenVali Mutlu, "Ben her şeyi bilemem, bana ne deniyorsaonu biliyorum" diye konuştu.Koskoca vali,"her şeyi bilmez"miş. Bal gibi debiliyor. Polislerin kask numaralarını gizlemeleri bizzatkendi talimatları, uyarıları ve önerileri sonucudur. Halkave devrimcilere daha rahat saldırıp, işkence yapmalarıve katletmeleri için buna ihtiyaç duyan AKP'nin "kahramanpolisleri"nin paniğe kapılmasına hiç gerek yok.Kask numaralı olsalar da, isimleri ve yüzleri bilebelli olsa AKP'nin himayesi altındalar. En son EthemSarısülük'ün katilinin serbest bırakılıp elini kolunu sallayaraksokakta dolaştığıgibi rahat olabilirler."Ellerinde satır ve sopaolan grupları polis nedendağıtmıyor?" konusuyla ilgilide "O grup polisle çatışmamıştır"oldu. Evet, asılkıstas polisle çatışıp çatışmaması.Yani o eli satırlı vesopalı grup halka saldırsın,yaralasın hiç önemli değil.Zaten onun için sokağa salınmamışlarmıydı?Tüm bunlara rağmenvali, "Vicdanım rahat, amabu süreç daha iyi yönetilebilirdi"yorumu yapıyor.Yani iyi yönetildi, dahada iyi olabilirdi öyle mi? Dahafazla insan katledilebilirdi,daha fazla insan kör edilebilirdi,yaralanabilirdi. Yalanlarlatüm gerçeklerin üstüdaha iyi örtülebilir, görüntülergizlenebilirdi.Yalandan, kandan… faşizmdenbeslenen vicdansızların vicdanı rahat olsa neolur, olmasa ne olur. Halkın adaleti karşısında da vicdanlarırahat olacak mı bakalım....Taksim direnişi sırasında polisin direnişçilere saldırdığınadair birçok görüntü, iş merkezlerinden, sokakkameralarından, marketlerden toplanmıştır. Polisin elindeyüzlerce, binlerce görüntü vardır. Vali Mutlu görmedimdiyerek, halkı enayi yerine koymaya çalışmıştır. Görünenköy kılavuz istemez, İstanbul'un her yeri kamera doludur.‘Çanakkale Zaferi'nden Sonraİkinci Bir Zafer’ Çevik Kuvet’inBaşbakanlık Koruma Şubesi'nde görevli bir polis:Ethem Sarısülük'ün ölümünden sonra İstanbul çevikkuvet polisine, "Çanakkale Zaferi'nden sonra ikinci birzaferi siz kazandınız" diye mesaj yolladı.İşte Çevik Kuvvetin Zaferi: Katledilenlerinsayısı 5 oldu! İstanbul’da 17 Yaşındaki Mustafa AliTombul’da başından gaz tüfeği ile nişan alınarak vuruldu.Tombul; yoğun bakımda hayati tehlikesi sürüyor.


BU ÜLKEDE, BU DÜNYADA BİZ VARIZ...CEPHELİLER VAR!HER DAİM DİK DURAN; EMPERYALİZME KARŞI HİÇBİR UZLAŞMAYIKABUL ETMEYEN, FAŞİZMİN KARŞISINDA ÖLÜMÜNE DİRENEN,BİTİRDİK DEDİKLERİ ANDA DÜŞMANIN İNİNDE PATLAYANCEPHELİLER VAR! BİZ VARIZ!Ayaklanma sürecindeki tartışmalardanbiri de Amerika'nın Türkiye'dekiAKP'ye veya ayaklanmaya yönelikyaklaşımlarıydı.Bu yaklaşımlarında bizim açımızdananlaşılmaz veya anlamsızbir şey yoktu.Kimileri ABD'de demokrasi arayadursun, kimileri ne yapmaya çalışıyordiye düşünüp kafa yorsun...Bizim açımızdan emperyalizmintavrı da, faşizmin tavrı da gayet netti.Elbette ABD'nin veya Avrupa emperyalistlerinintutumu Orta Doğu vedünyadaki dengeler açısından farklılıklariçeriyor. Ama bu farklılıklar açısındanAmerika’nın ülkemizdeki siyasiduruşunu etkileyen temel nedenBİZİZDİR...Yani bizim varlığımız, devrimcilerinvarlığı, dikensiz gül bahçesihaline getirmeye çalıştıkları ülkemizdeABD'nin bütün politikalarınıboşa çıkarıyor ... BİZ VARIZ!Bizim varlığımız; emperyalizmintüm planlarını altüst ediyor.Kabaran halkın öfkesine, büyüyenaçlık ve yoksulluğa karşı ABD OrtaDoğu’daki gibi, iktidarlarda yapacağıdeğişikliklerle egemenliğini sürdüreceğinidüşünüyordu. Ne kadar bu planda elinde kalmış, bumerang gibi kendinivurmuş olsa da... Türkiye açısındanda öfkeleri yatıştırmaya çalışanABD, AKP'yi yer yer daha "sakin" olmayaçağıran ifadeler kullanıyor.Elbette öfkeleri yatıştırmaya çalışanveya AKP'yi uyaran ifadelerihalkımızı veya bu ülkenin geleceğinidüşündüğünden değildir. Tamamenkendi geleceğini düşünüyor.Çünkü başka ülkelerde yaptığı gibihalkın öfkesini iktidar dışında yerlereyönlendiremeyeceğini biliyor.Çünkü bu ülkede oportunisti, reformisti,milliyetçisi dışında İKTİ-DARI İSTEYEN MARKSİST- LE-NİNİSTLER VAR... BU ÜLKEDEBİZ VARIZ...Bugün emperyalizmin kaderinişu an için bağladığı AKP'NİN YA-LANLARINI HALKA ANLATAN,HALKIN İÇİNDE OLAN DEV-RİMCİLER VAR.Bugün emperyalizmin ondan almazsanızbu olsun diyerek burjuvapartiler arasında seçenekler sunmasınakarşı; DÜZEN PARTİLERİ DEĞİL,HALKIN İKTİDARI DİYEN DEV-RİMCİLER, BİZ VARIZ.Bugün emperyalizmin karşısındabir milim anti-emperyalist söylemlerindenşaşmamış, üçüncü bir yol arayışınagirmemiş olan... ÖFKESİNİKUŞANAN CEPHELİLER VAR,BİZ VARIZ.Bugün emperyalizme karşı tümhalkı birleştirmeyi kendine sloganedinmiş, emperyalizmin günümüzkoşullarındaki tahlilini yapmış,AYAKLARI ÜLKESİNİN TOP-RAKLARINA BASAN CEPHELİ-LER VAR, BİZ VARIZ.Bugün emperyalizme karşı İslamcılığınve milliyetçiliğin riyakârlığıve faydacılığına karşı, yolundansapmayan MARKSİST-LENİNİST-LER VAR, BİZ VARIZ...Bugün emperyalizme karşı; antiemperyalist,dediğini yapan, yaptığınısavunan...Tarihi boyunca anti-emperyalisteylemlerini sürdürmüş, söylemeklekalmayıp hayata geçirmek cüretinigöstermiş CEPHELİLER VAR, BİZVARIZ.Dünden bugüne tutsaklıklara, işkencelere,katliamlara rağmen haklarkazanan, bu topraklarda gelenekleryaratan DEVRİMCİLER VAR, BİZVARIZ.İşte bu yüzden gerek ülkemizde gereksede CEPHELİLERİN olduğuher yerde bize saldırıyorlar. Çünkü onlarınvarlığı veya yokluğu bize bağlı...Bugün gücümüz yok, ama gücümüzolduğu an, tepelerine bineceğimizibiliyorlar.Almanya'dan Amerika'ya kadartüm Avrupa ve Amerika bunu bilerekhareket ediyor. Bu bilinçle bize saldırıyor.Biraz örgütlenmeye, Cephe gerisinigüçlendirmeye başladığımız anoperasyonlar yapıp, hiçbir hukukigerekçe yokken tutukluyorlar.Örneğin Almanya’da sadece anababaadı derken yıllarca hapishanedetecrit hücrelerinde tutuluyor arkadaşlarımız.Yeni beş arkadaşımızdaha HİÇBİR GEREKÇE YOKKENTUTUKLANDI.Özel birimler kuruyorlar bizimiçin. İnsanlarımızı ajanlaştırmaya,tehdit etmeye, şantajlarla kandırmayaçalışıyorlar.Kendi ülkelerinde hiçbir grup,örgüt, kurum, partiye yapmadıklarıbaskıyı bize yapıyorlar.Biz biliyoruz nedenini, onlar da biliyorlar.Onlar biliyor ki BUGÜN,OLMADI YARIN, EMPERYALİZ-MİN TEPESİNE BİNECEĞİZ!Biz de biliyoruz ki; Türkiye vedünya halklarının kaderi bize bağlıdır!Nasıl emperyalizm bizi bu ciddiyetleele alıyor ve saldırıyorsa bizde bu bilinçle hareket etmeliyiz...Alişanlarımızla düşmanın ininde patlayıpkorkulu rüyaları olurken...BİZ DE BU BİLİNÇLE HARE-KET EDELİM!GÖREVLERİMİZEDAHA GÜÇLÜ SARILALIM!DÜNYADA VE ÜLKEMİZDEUMUDU BÜYÜTELİM!


Amerika’nın BüyükDemokrasi Projesi ÇöktüMISIR HALKININ ÖFKESİ DARBEYLE VEDEMOKRASİCİLİK OYUNUYLA BİR KEZ DAHA DÜZENİÇİNE ÇEKİLMEK İSTENİYORMısır ordusunun Muhammet Mursiiktidarına muhaliflerle uzlaşmasıiçin tanıdığı 48 saatlik sürenin dolmasınınardından, Mursi’nin uzlaşmayayanaşmaması sonucunda Ordu,3 Haziran 2013’te askeri bir darbeyle,yönetime el koydu.Mısır'da ordu adına açıklama yapanGenelkurmay Başkanı Adülfettahel Sissi anayasayı askıya aldıklarınıve teknokrat bir yönetim oluşturacaklarınıifade etti. Uzlaşma sonrasıülkede seçime gidileceğini belirtenSissi şöyle konuştu:"Bu bir sivil sorumluluktur. Taleplerinkarşılanmamasıdır. Askerigüçler tarafından algılanan budur.Mesajın algılanması gerekir. Politikanlamda güvenin telkin edilmesi gerekir.Mısır askeri güçleri geçtiğimizay boyunca doğrudan durumu değerlendirebilmek,ulusal uzlaşmayıbaşarmak için çalıştı. Yaptığımız uzlaşmaçağrıları Başkanlık tarafındanreddedildi. Ulusal bir uzlaşma isteğimizvar. Başkan'ın dün yaptığıaçıklama 48 saatlik ultimatom, bukitlelerin taleplerini karşılamamıştır.Askeri güçlerin görevi üstlenmesigerekir. İstikrar ve güven içindeulusal uzlaşma istiyoruz. Erken seçiminaçıklanması gerekmektedir.Yeni başkan seçilene kadar ara birhükümetin oluşturulması gerekir. Karararnamelerçıkarılmalı. Yeni başkanseçilene kadar teknokrat bir hükümetoluşturulmalı. Mısır askeri kuvvetleriayakta duracaktır."(ajanslar)Daha sonra Anayasa MahkemesiBaşkanı Adli Mansur Cumhurbaşkanıilan edildi. "Batı'yı Mursi'nin devrilmesineikna için yoğun çaba harcadım”açıklaması yapan Ulusal SelametCephesi lideri Muhammed ElBaradey'i başbakan atanması tepkitoplayınca Avukat ve Sosyal DemokratParti'nin kurucu üyesi Ziad Bahaddin,Mısır Başbakanı olarak atandı.Baradey ise Cumhurbaşkanı Yardımcısıoldu. 33 maddelik bir geçişanayasası hazırlanıp 9 ay içinde geçişintamamlanmış olacağı açıklanarakhalkın tepkileri düzen içineçekilmeye çalışılırken, ordunun halkıngözünde daha fazla yıpranıp umutolmaktan çıkmasının da önüne geçilmekistendi.Yeni-SömürgelerdeAskeri Darbeler,Emperyalizmin,Yönetememe KriziSonucunda HalkHareketlerini Bastırmakİçin En Son BaşvurulanYöntemdirMüslüman Kardeşler (İhvan)’i iktidaragetiren de, darbeyi yaptıranda Amerika’dır. Açlık, işsizlik, baskıve terörle mayalanan halkın öfkesinin;daha iyi, daha özgür bir yaşam özleminingereği olarak mevcut düzeniyıkarak yepyeni bir düzen kurmasınınönü askeri darbeyle kesilerek halkıntepkisi yapılan sahte değişimlerledüzen içine yönlendirilmiştir. Mübarek’inyerine Mursi getirilmiş,şimdi Mursi alınmıştır. Emperyalizmaçısından Mısır’ın emperyalistlerleilişkilerinde bir değişiklik yoktur.Emperyalizm yaptığı “21. Yüzyılayaklanmalar yüzyılı olacak” tespitine dayanarak, ayaklanmaların emperyalistdüzeni yıkmaması için geliştirdiğistrateji doğrultusunda dünekadar desteklediği, büyüttüğü diktatörlerdenvazgeçmiş ve ılımlı islamıiktidara taşıyarak ABD’de somutlananABD karşıtlığını etkisiz hale getirmekistemişti.Emperyalizm ve halklar arasındakibaş çelişkinin doğallığında derinleşmesininsonucu olarak gelişen veson yıllarda halk hareketlerine dönüşenayaklanmalar, emperyalizmtarafından yapılan müdahalelerle şimdilikdüzen içinde tutulabildi.25 Ocak 2011'de Mısır halkı;polis şiddeti, olağanüstü hal, işsizlik,asgari ücretlerin azaltılması isteği,barınma eksikliği, yiyecek sıkıntısı,yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıve kötü hayat koşullarınedeniyle isyan etmiş, 11 Şubat2011 tarihinde Mısır CumhurbaşkanıHüsnü Mübarek 30 yıldır oturduğukoltuğunu askerlerin de müdahalesiyleterk etmek zorunda kalmıştı.Halkın açlık, yoksulluk ve Mübarekdiktatörlüğüne karşı olan öfkesiMübarek’in iktidardan indirilmesiylebirlikte “Arap Baharı” diye koca biryalan aracılığıyla tekrar düzenin içineçekildi. Yönetimde askerler vardı.Ama Mübarek’in indirilmesi tümdünyaya “devrim” diye yansıtıldı.17 aylık askeri yönetimin ardındanyapılan seçimlerle de halk demokrasi,özgürlük ve refah geleceğine inandırılmıştı.Aradan geçen bir yıllıkzaman içerisinde halk açısından durumdaha da kötüye gitti.Mübarek’in devrilmesinin ardından4500 fabrika kapandı ve resmirakamlara göre işsizlik oranı yüzde9’dan yüzde 14’e; 2000 yılındayüzde 17 olan yoksulluk oranı ise2011’de yüzde 25’e yükseldi. 90milyonluk Mısır’da her dört kişidenbiri yoksulluk sınırının altında ya-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR9


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013şıyor. Halk fakirleştikçe fakirleşti.Petrol kuyrukları, elektrik-su kesintileriyaşamın bir parçası oldu. Güvenlikkötüleşti. Kadınlara cinsel saldırılarve hırsızlık arttı.Bu ekonomik yapı, MüslümanKardeşler’in toplumu kendi siyasive ideolojik kalıplarına dökmek istemesiylede birleşince, Mursi’yeoy vermiş insanların da içinde olduğu30 milyona yakın insan isyanederek istifa istedi. Aynı zamandahalk Mursi’nin vatanı satmasını daisyan gerekçeleri arasında dile getirdi.Bu tepkileri nötralize etmek için,Amerika’nın iktidara getirdiği MüslümanKardeşler iktidarına karşıdarbe yapan Mısır ordusu sonunakadar Amerika ile işbirliği içinde olmuştur.“Demokrasi”yi dillerinden düşürmeyenABD, başından beri “ikitarafa da eşit mesafedeyiz, kimseyidesteklemiyoruz” açıklaması yapmış,AB “en kısa zamanda yönetimi sivilleredevretme” temennilerinin dışındakınama bile yayınlamamış darbenindestekçisi olduklarını ortayakoymuşlardır.İngiltere eski başbakanı Tony Blair,“Mısır'da Muhammmed Mursi'yigörevden alan ordunun başka şansıolmadığını, aksi halde ülkenin kaosasürükleneceğini” açıklayarak emperyalizmaçısından durumun vehametiniortaya koymuştur. Bu aradaordunun son seçenek olarak devreyesokulmasının ayrıntıları da ortayaçıkmıştır.New York Times (NYT) Gazetesi’ndeyayınlanan, Yeni-sömürge ülkelerinnasıl yönetildiğini de alenenortaya koyan ayrıntılar şöyle:NYT, ABD'nin darbesiz çözümiçin çalışmalara aylar öncesindenbaşladığını, buna göre Washington,muhalefeti hükümete dahil etmesiniistedi, Başkan Barack Obama Aralık’taMursi’nin Dış Politika DanışmanıEssam Haddad'a muhalif MuhammedEl Baradey’in veya AmrMusa'nın başbakanlığa atanmasınıönerdi. Mursi bunu reddetti. HattaABD Mısır Büyükelçisi Anna PattersonMursi'ninyardımcılarına,"Washington'dakibazılarının, İslamcıliderlerisavunmam karşısındakisabrıtükeniyor" dedi.“Sovyetler'inÇöküşündenDaha ÖnemliEski ABD DışişleriBakanı MadeleineAlbright; ‘OrtaDoğu'da yaşananlarSovyetler'inçöküşünden bilebüyük ve önemlidir’dedi.Darbeye birkaçsaat kala,Mursi’yi arayanbir Arap DışişleriBakanı ABD'nintemsilcisi olarakaradığını söyleyerek,görevdekalması karşılığıyeni başbakan ve yasama yetkisibulunan bir kabine atamasını önerdi.Mursi, ordunun da getirdiği buöneriyi fiili darbe sayarak reddetti.Haddad, Patterson’u arayarakMursi’nin son teklifi de reddetiğinibildirdi. ABD Ulusal Güvenlik DanışmanıSusan Die ile de görüştü vemüdahalenin yakında başlayacağıyanıtını aldı.Mursi'nin bir yardımcısı MısırlılarınABD için kullandığı "MotherAmerika" ifadesiyle bir arkadaşınaşu mesajı attı: "Anne biraz evveldedi ki, oyun bir saat içinde bitecek."Ve ardından darbe gerçekleşti.Darbe, Amerika ve emperyalistlerinMüslüman Kardeşler’e yönelik birharekatı değil; halk hareketini düzensınırlarına çekmeye, halkın öfkesininsömürge düzenini yıkmasını engellemeyeyönelik manevrasıdır.Müslüman Kardeşler Mısır halkınezdinde ömrünü çoktan bitirmiştirartık. Amerika halk hereketinin önünüalmak için, bu hareketin bütün OrtaDoğu’yu etkilemesini önlemek içinyapmak zorunda kaldığı bir müdahaledir.ABD Eski Dışişleri Bakanı’nındarbe olmadan önce söylediğişu sözler emperyalistlerin halklardankorkusunun, bu askeri müdahaleninneden yapıldığının göstergesidir.Şöyle diyor Eski ABD DışişleriBakanı Madeleine Albright; "OrtaDoğu'da yaşananlar Sovyetler'inçöküşünden bile büyük ve önemli-Türkiye'deki gelişmeleriçin ise ‘Başbakan'ın halkla konuşacağınıumuyorum. Diyalog devam etmeli’ diye konuştu.”(Milliyet, 2 Temmuz 2013)dir."Ülkemizdeki gelişmeler için ise"Başbakan'ın halkla konuşacağınıumuyorum. Diyalog devam etmeli"diye konşutu.Korkuları halk ayaklanmasınınbüyümesidir. Bu ayaklanmaların bütündünyayı saracak olmasıdır. Albright’ın;Sovyetler'in çöküşündenbile büyük ve önemlidir"demesi bununiçindir. Sovyetler’in çöküşü tümdünyayı etkilemekle birlikte emperyalistleriçin düğün bayramdı. Buradakastedilen çökecek olan AMERİ-KA’NIN KENDİ SİSTEMİDİR!Amerikan sistemi Orta Doğu’daçartırdamıştır...Mısır, ABD’nin Orta DoğuPolitikaları AçısındanStratejik Üs DurumundadırMısır, Arap milliyetçiliği gibi pekçok fikrin anası olması nedeniyleArap dünyasının merkezi olma niteliğitaşıyor. Diğer Arap ülkeleri içinmodel teşkil ediyor.İsrail’in güvenliğini ve İran’ınbölgesel gücünün dengelenmesinisağlıyor.11 Eylül’lün ardından Mısır İstihbaratı’nınCIA’ya hizmetinin karşılığıher yıl 2 milyar dolarlık askeriyardımla İsrail’den sonra en çokAmerikan askeri yardımı alan ülkehaline geldi. Mursi döneminde debu ödeme devam etti.Amerika’nın yasalarına göre darbe10ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


tespiti yapılması yapılan yardımınkesilmesi anlamına gelmektedir.Amerikalı yönetici Jay Carney;“Mısır ve Mısır halkı ile uzun yıllardırbir ilişkimiz var ve anidenyardım programımızı değiştirmekçok da akıllıca olmaz. Akıllı siyasetbunu göz önünde bulundurur,” diyerekdurumu savundu.Yönetimler değişmesine rağmenABD ile Mısır’ın yeni sömürge ilişkisideğişmemiştir, değişmeyecektir.Emperyalisler için Mısır’da oluşacakyönetimin niteliği değil işlevibelirleyicidir. Bu işlev Orta Doğu’dakiçıkarlarının bütüne hizmet edip etmemesidir.Politikalarını da ona görebelirler. Yoksa Mübarek’in gidipMursi’nin gelmesiyle devletin özündebir değişiklik olmamıştır. Ordununekonomiye ve devlete hakimiyeti veişbirlikçi işgal ordusu niteliği sürmüş,Müslüman kardeşlerin de anti-emperyalist,anti-faşist bir niteliği veiddiası olmamıştır. Açlık, işsizlik,yolsuzluğun büyümesi ve MüslümanKardeşlerin gerici ideolojisini dayatmasısonucunda işbirlikçi MüslümanKardeşler’in Mursi yönetimindeki‘Özgürlük ve Adalet Partisiartık filen halkı yönetemez durumagelmiştir. Halkın yönetilememesi,emperyalistlerin çıkarlarının tehlikeyegirmesi demektir.Mısır’ın Orta Doğu’daki liderliğiboyutuyla halk hareketinin daha dabüyüyerek bütün Orta Doğu’yu etkilemesininönünü kesmek, öfkeyidüzen içine çekmek için darbe kaçınılmazolmuştur.Tunus, Mısır ve Libya’da iktidarataşınan Müslüman Kardeşler’in “işbirlikçi(ılımlı) İslam” yönetim politikasıSuriye halklarının direnişiyleiflas etmiş ve gelinen noktada gözdençıkarılmıştır.AKP’nin ve İşbirlikçiİslamcıların DemokrasiAdına MüslümanKardeşleri Savunması veDarbe KarşıtlığıRiyarkarlıktırFethullah Gülen: “Demokrasi birdarbe de Mısır’da yedi”, diye açıkladı.Türkiye Dışişleri Bakanlığınınyaptığı, yazılı bir açıklamada ise;"İnsanların toplu olarak hedef alındığıbu saldırı, Mısır'da son derece vahimgelişmelere yol açabilecek bir olayolarak görülmektedir. Saldırı, ifadeözgürlüğü ve barışçıl gösteri hürriyetigibi temel evrensel değerlerin çiğnenmesininyanısıra, şiddeti körükleyecekbir provokasyon niteliği detaşımaktadır. Uluslararası toplumudemokrasiden yana taraf olmaya veMısır halkının demokrasi mücadelesinedestek olmaya davet ediyoruz"denildi.Darbenin öncesinde Davutoğlu,gece geç saatlerde ABD DışişleriBakanı John Kerry ve Katar DışişleriBakanı Halid Bin Muhammed ElAtiye ile birkaç kez telefonda görüştü.Mısır halkının yukarıda açıkladığımıznedenlerle ekmek, adalet veözgürlük talepli ayaklanması darbeyledüzen içine çekilmiş ve halkın taleplerinisömüren işbirlikçi MüslümanKardeşlerin partisi iktidara taşınmıştır.Ne ordunun, ne Müslüman Kardeşler’in,ne de şu an iktidardan paykapmak isteyen liberal ve İslamcıtayfanın derdi demokrasi değildir.Mübarek darbeyle devrilmiş veordunun 17 ay görevde kalıp ekonomiyi,siyaseti yönlendirmesine karşıçıkmamışlardır. Mursi gelmiş ancakordunun devlet içindeki yeri değişmemiş,Mısır ekonomisinin neredeyseüçte birini kontrol etmeye devam etmişhiçbirisi karşı çıkmamıştır.Mursi orduyu yanına çekmek için,Mübarek zamanında dahi olmayanyetkiler vermiştir.Müslüman Kardeşler’in bu “demokrasi”sinidestekleyen ise faşistAKP ve demokrasinin d’siyle ilgisiolmayan Katar’dı.Katar, Mursi'nin seçilmesinin ardındanbeş milyar dolarlık desteksağladı. AKP Mısır’a 3 yılı geri ödemesiz5 yıl vadeli 1 milyar dolarkredi verdi.İşbirlikçi Müslüman Kardeşler’inÖzgürlük ve Adalet Partisi ve Mursiiktirada gelir gelmez bir genelge ilecumhurbaşkanlığı yetkilerini (yargıyıda kapsayacak şekilde) arttırmayıamaçlamış ve gelen tepkiler üzerinegeri adım atmıştı. Ben seçimle geldimher istediğimi yaparım, anlayışıylahareket eden Mursi yönetimi halkınyüzde 42’sinin kullandığı oyla iktidaragelmişti. Anayasa referandumuna katılımoranı ise yüzde 19’da kalmıştı.Demokrasi diye savundukları bu başarıyıilk kutlayan ise Abdullah Gülve Tayyip Erdoğan olmuşu. İştebunların demokrasi dediği budur.Demokrasi iktidarlarının, soygun vetalan düzenlerini korumanın maskesidir.Halkı dinleyen ve kendini dayatanbu iktidara karşı halk yeni bir ayaklanmaylacevap verdi.AKP Halkların HaklarınınDeğil, Kendi İktidarınınDerdindedirErdoğan 6 Temmuz’da yaptığıkonuşmada "sandık demokrasininnamusudur. Mursinin hataları olabilir.Benim de olabilir. Cezasınıvermek egemen güçlerin görevi değildir.Mısır en kısa sürede seçimegitmeli. Halk ya sandığa mahkumeder ya da çıkarır.""Demokrasi sadece ve sadecesandıkta inşa edilir. Meydan görüntüleriyanıltıcı olabilir. Ülkenin tamamınınfotografı olmayabilir.""Benim silahım var, medyam var,arkamda uluslararaıs güçler var, deyipmilletin tercihini aşağılayanlardiktatörden farksızdır.""Attıkları adım meşru değildir.Bundan sonra Mısır'daki mevcut yönetimtartışılır hale gelecektir. Yapmalarıgereken Mısır'da seçime gitmektir.Bunları cezaevine tıkmak suretiyledeğil. Açsınlar sandığı, halksandığa mahkum eder veya sandıktançıkarır. Sandıktan başka yol, demokrasilerdeolmaz.""İşte 'Mursi’nin hataları var”kardeşim hataları olabilir, hatasızinsan mı var dünyada? İlk defa çokpartili bir dönemde bir siyasetçi seçilecek.ona 1 yıl tahammül edeme-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR11


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013yeceksiniz. Böyle şey olabilir mi?”dedi. Konuşana değil, konuşturanabakın.Mursi Eylül 2012 de Türkiye’yegelmiş AKP kongresine katılmış ve"AK Parti'ye hayranlığımı gizleyemiyorum."demişti. Binlerce MüsllümanKardeş her alanda eğitilmeküzere Türkiye’ye geldi.AKP Arap halklarına model olaraksunuldu. Tunus, Mısır, Libya gibiyerlerde Arapların yüzde 72’siAKP’nin iyi bir model olduğuna inanıyordu.Şimdi bu durum Türkiye’deki Haziranayaklanmasıyla da birlikte iyicesarsıldı. Arap ve Müslüman ülkelerinliderliği ve AKP’nin bölge hayallerininyıkılması anlamına gelen bu durumaynı zamanda, AKP’nin model olmaktançıkmasıyla emperyalizminişine yaramamasını ve vazgeçilmesinide beraberinde getirir. Katar’la, SuudiArabistan’la kolkola giren, darbelerinhamisi ve sorumlusu ABD’nin hizmetkarlığınıyapan, ülkemizdeki yönetiminde darbe koşullarına rahmetokutan pratiğiyle AKP darbe karşıtıdemokrasi aşığı olamaz. O “Ilımlı İslam”projesinin çökmesiyle AKP’nintasfiye edilmesinin hezeyanlarını yaşamaktadır.Erdoğan’a “Mursi’ninhataları olabilir. Benim de olabilir”dedirten kuyruğu dik tutmaya çalışsada halkın korkusudur. Erdoğan, “BenMursi gibi yapmam, hatalarımı kabulediyorum” diyor.Sonuç olarak; Halk, kurtuluşune emperyalistlerde, ne de darbelerdearamamalıdır. Kurtuluşun tek yoludevrimcilerin öncülüğünde mevcutiktidarı yıkıp devrimci halk iktidarınınkurulmasındadır...Mısır’da halkın ekmek, adalet, özgürlüktalebi bitmemiştir. MüslümanKardeşler iktidarına olan öfke halkıntaleplerini “dikkate alan” ordununmüdahalesiyle tekrar düzen içine çekilmiştir.Ancak Mısır’daki halklarlaemperyalistler ve işbirlikçileri arasındakisınıfsal çelişkide değişen birşey yoktur. Sömürü yağma ve talandüzeni var olduğu sürce iktidara kimgelirse gelsin Mısır halkının taleplerinikarşılayamacaktır. Açlık yoksulluklabirlikte adaletsizlik ve baskılar da sürecektir.Bu da Mısır halkının öfkesinindaha da büyüyerek iktidara yönelmesininnesnel zeminidir. İktidaragelen kim olursa olsun artık Mısırhalkını eskisi gibi yönetemeyecektir.Önümüzdeki süreç iktidarların,emperyalistlerin her türlü politikasınarağmen halk hareketlerinin geliştirileceğibir süreçtir. Onun için emperyalistlerinkorkusu boşuna değildir.Halk hareketlerinin devrimcileşmesinin,daha da büyümesinin önünegeçmesini engellemek için daha demokratikyasalar da çıkartabilirler.Ancak bunlar, emperyalizmle halklararasındaki çelişkilerin derinleşmesikarşısında hayat bulamayacak, baskıve terör daha da artacaktır.Gerek Mısır’da, gerek ülkemizdegerekse bütün dünyada <strong>EKMEK</strong>,<strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> temelindehalkların mücadelesi birbirini etkileyerekbüyüyecektir.Burada görev; devrimci sosyalisthareketlerindir. Halk hareketini emperyalistlerinve işbirlikçi iktidarlarınpolitik manevralarının etkisindenkurtarıp devrime, devrimci halk iktidarınayönlendirmektir.“Gaz Bombası Oruç Bozmaz, ÇünküSen O Gazı İsteyerek İçine Çekmiyorsun”Yerel bir televizyon kanalında Ramazan ayı nedeniyle“Orucu Neler Bozar?” diye bir program yapıyor.Programa sorularla katılan insanlardan biri, "Bibergazı oruç bozar mı hocam?" diye bir soru yöneltiliyorbir din görevlisine.Hoca da ilk başta anlam veremiyor gaz bombasıylaoruca ama yinede bir cevap vermesi gerekiyor ya,veriyor o da..."Gaz bombası oruç bozmaz, çünkü sen o gazıisteyerek içine çekmiyorsun, eğer sigara gibi ya dabaşka bir kokulu madde gibiiçine çekersen o zaman bozuluyor,çünkü o gazı senkendin isteyerek çekmiyorsuneğer iraden dışı çekersen bozulmaz.”Sipiker duruma müdaheleetmeye çalışıyor hemen,"Kimse zaten biber gazınıisteyerek çekmez, Taksim’deeylem yapanlara gazsıkılıyor ya oradan geçen vatandaşlarda etkileniyor tabii onun için soruyorlar birde."Hoca yine hızlı bir cevap verme telaşında; "Oruç tutanınTaksim’de ne işi var ki?” tarzında bir cümlekuruyor. Yani oruç tutmayana gaz bombası helal, tutanınise orucu bozulur, öyle mi? Halkı böl, parçala, birbirinedüşman et.Spiker yine durumu kurtarmanın hocanın sözlerinidüzeltmenin derdine düşüyor. "Hocam oraya herkes gidiyor,oruç tutanı da tutmayanı da gidiyor. Sonuçtaeylem için gidiyor" diyor.Bir tarafta saldırılar sonundacamiye sığınan eylemcilere camininkapısını açan bir din görevlisi,bir tarafta da “oruç tutanınTaksim'de ne işi var?”diyen din görevlisi.Yüzyıllar boyunca korkuaracı olarak kullanılan din vedin adamlarının günümüzdekiyansımalarıdır bunlar.12ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Grup Yorum Emperyalizme ve Faşizme KarşıDirenenlerin Tereddütsüz Yanında Yer Alır!Emperyalizme ve İşbirlikçilerine Karşı DirenenSuriye Halkının da Yanındadır!Suriye’nin Tartus kentinde Suriyeliler26 Haziran 2013’te “Suriye’denTaksim’e” diye bir dayanışmaeylemi yapıldı. Suriyeliler bu eylemeGrup Yorum’u da davet etti.Amerika’nın, Avrupa emperyalistlerininve işbirlikçilerin tüm saldırılarınakarşı büyük bir fedakarlıkla direnenSuriye halkının AKP faşizmine karşıhaftalardır ülkenin dört bir yanındadirenen Türkiye halklarıyla dayanışmaamacıyla böyle bir eylem yapmasınınbizim için ayrıca bir değeri vardır.Dünyanın her yerinde direnenlerinyürekleri birlikte atıyor. Onca düşmanınkuşatması altında büyük bedeller öderkenyüreklerini AKP faşizminin gazodasına çevirdiği ülkemizde direnenTürkiye halklarına açan onlarla dayanışmaiçinde olan Suriye halkının budavetini onurla kabul ettik.26 Haziran’da Suriyelilerin Tartuskentinde düzenlenen” Taksim’le Dayanışma’etkinliğine konserle destekverdik.Grup Yorum’u 28 yıllık tarihiyleartık tüm dünya tanımaktadır. Hiçbirkonsere, hiçbir etkinliğe sırf “konser”olsun diye katılmaz. Her faaliyetipolitiktir. Mutlaka bir amacı hedefivardır.Grup Yorum sınıf mücadelesinintam ortasındadır. Bunun için kurulduğundanberi büyük bedeller ödemiştirve ödemektedir. Bu mücadelededostları ve düşmanları vardır.Her konserimizin, her faaliyetimizindünya halkları için coşku, moral,güç olmasını, sınıf düşmanlarımızınböğrüne saplanan bir hançerolmasını isteriz.Biz burjuva hümanistleri değiliz.Sınıf savaşında emperyalizmin vefaşizmin karşısında ezilen sömürülendünya halklarının yanındayız. Halkınbir parçasıyız.28 yıllık tarihimizde düşüncelerimizihiç saklamadık, bedeli neolursa olsun düşüncelerimizdenödün vermedik.Biz Marksist-Leninist dünyagörüşüne sahibiz. Sadece düşüncelerimizibelirtmekle yetinmedik,düşüncelerimizin gerçekleşmesiiçin sınıf savaşınıniçinde örgütlü olarak yer aldık,alıyoruz. Çünkü biz de, “sosyalizmiçin savaşmayana sosyalistdenmez” diyoruz.Emperyalistler ve işbirlikçiuşakları “Suriye’nin dostları”adı altında orada burada toplantıyapıp Suriye halklarını birbirinekırdırmanın planlarını yaparkenGrup Yorum olarak biz Suriye’dedirenen Suriye halkıyla birlikteydik.Bu anlamda Suriye’nin Tartuskentinde verdiğimiz konser hedefitam ortasından vurmuştur.Konserden hemen sonra Amerikanuşağı AKP ve onun besleme medyasıkoro halinde Grup Yorum’a karşıyalan, iftira, riyakarlık dolu bir karalamakampanyası başlattı.AKP’nin besleme medyası;“Esad'ın Gölgesinde Konsere BüyükÖfke”, “Katliam Arası KonsereÖfke...”, “Grup Yorum’dan EsadPosteri Altında Konser” gibi manşetlerattılar.Bir avuç işbirlikçi dışında kimmişo “büyük öfke”yi duyanlar?İşbirlikçi AKP medyasının klasikLİNÇ kampanyası... Herkese yaptıklarınıbize de yapmaya çalışıyorlar.Yalan, dolan, düzmece, iftira doluhaberlerle bastırıp bizi de susturacaklarınısanıyorlar.Bırakın gazete manşetleriyle linçkampanyalarını, on yıllardır devletinpolisine, MİT’ine, kontrgerillasına,gözaltılarına, komplolarına, işkencelerine,tutuklamalarına ve AKP’ninsaldırılarına boyun eğmedik. AKPbeslemesi dinci basın, sizleri iyi tanıyoruz;bu yaptığınız da ilk değildir.On yıllardır faşist düzene yaranmakiçin devrimcilere saldırmayı kendinizeborç bildiniz.Bugün yaptığınız da Amerika’yave işbirlikçi AKP’ye yaranmaktanbaşka bir şey değildir.Grup Yorum’un Suriye konseriAKP gibi sizin de beyninizde patlayanbir bomba etkisi yapmıştır.AKP’nin besleme basını ve ihalemedyası elbette görevini yapmaktadır.Grup Yorum’un her faaliyetine saldırmakonların görevidir.Bizim burada seslenmek istediğimizAhmet Hakan, Mehmet Yılmazgibi “demokrat”, gazetecilik ilkeleriylehareket eden yazarlar ve FerhatTunç, Sabahat Akkiraz gibi soldayer alan sanatçılarıdır. Bu kişilerinlinç kampanyasına alet olmalarınadeğinmek istiyoruz.Esad’a “diktatör” diyorsunuz. Budurumda siz demokrat oluyorsunuz.“100 bin kişinin katili” diyorsunuz.Bu durumda biz katillerin yanındayer almış oluyoruz, siz Suriye halkınınyanında yer alıyorsunuz. KatledilenSuriye halkını düşünmüş oluyorsunuz.Hürriyet yazarı Ahmet Hakan,“Çok derin bir hayal kırıklığı: GrupSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR13


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Yorum... Esad'ın posterleri altındaSuriye'de konser verdiniz. O konser,alnınızda bir kara lekedir. Hiç çıkmayacakbir kara leke... Suriye'deEsad'ın askerleri tarafından... Acımasızcakatledilen, kimyasallarlazehirlenen, alçakça işkencelerdengeçirilen, tanklarla yok edilen, uçaklarlabombalanan... Çoluk çocuğun,kadınların, sivillerin, masum insanlarınkanları ellerinize bulaşmıştır...Temizlenmeniz çok zor..."diyor. (Ahmet Hakan, Hürriyet, 1Temmuz 2013)Mehmet Y. Yılmaz ise “Bir solcudiktatörün yanında yer alamaz” diyor.Solcular Kimin YanındaYer Almalıdır?Sol’un Kafa KarışıklığınınNedenleriEmperyalizm 1900’lerin başındanitibaren dünya halklarına sömürü,savaş, açlık, katliam, zulüm, adaletsizlikdışında birşey götürmemiştir.Bu haydutluğa, zulme karşı alınanher tavır, her direniş sosyalizm mücadelelerinebir katkıdır ve sosyalistler,ilericiler tarafından desteklenmelidir.Sosyalizme giden yol,öncelikli olarak emperyalizmin yıkımından,sömürüsünden kurtulmaklamümkündür. Çağımızda baş çelişkiemperyalizm ve ezilen dünya halklarıarasındaki çelişkidir.Toplumsal gelişmeleri değerlendirirkenöncelikle bu dikkate alınmalı,emperyalizmle olan ilişki değerlendirilmelidir.Emperyalizmle işbirliğiiçinde gelişen, emperyalistlere hizmeteden hareketler ilerici olamaz, halklara“özgürlük’ getiremez.Küçük burjuva diktatörlüklerde, emperyalizmle işbirliğine, onlarınyönlendirmesine açık hareketlerdir.Ancak emperyalizme karşıtavır alıp direnenler desteklenmelidir.Libya ve Suriye yönetimleriyleçatışmaya giren “muhalif” denilengruplar ise, emperyalistlerin desteklediklerive yönlendirdikleri gruplardır.Emperyalizmle işbirliği içindegelişen bu çatışmalar devam ederken“Emperyalizme de diktatörlüklerede karşı olmak” emperyalizmin saldırılarınagüç katmaktır.“Halk safları”nda, “sol”da olduğunuiddia edenlerdeki çarpık düşünceninnedeni, özellikle 1980’lerdenbaşlayarak adım adım anti-emperyalistmücadeleden uzaklaşmalarıdır.Lenin’in emperyalizm çağındaemperyalizme karşı olan her hareketinproletarya mücadelesini geliştirdiğive bu yanıyla desteklenmesi gerektiğitezini rehber kabul eden, anti-emperyalistyönü güçlü Türkiye solu,sahip olduğu anti-emperyalist gelenekve anti-emperyalist kültürden uzaklaşmayabaşladı. Yasal parti tartışmalarındaTürkiye’nin Avrupa Birliğimüdahalesiyle demokratikleşeceğitezleri öne sürüldü. Silahlı mücadele,illegal örgütlenme gereksiz ilan edilip,yasal partiler sürecin ihtiyacı olarakbelirlendi. Bu tartışmalar 12 Eylülfaşist cuntasının etkisiyle yılgınlaşan,yorgun kadrolara sahip hareketlerinemperyalizm karşıtlığını zayıflattı.Avrupa emperyalizminin Türkiye’yemüdahalesi kafalarda meşrulaştı. Avrupa’dandemokrasi beklentileri oluştu.1990’larda bunun açıktan teorisiyapıldı. SSCB’nin dağılmasıyla birlikteyaşanan ideolojik gerileyiş, emperyalizmeilişkin düşünceleri, tavırlarıda değiştirdi. M-L temelden,tezlerden uzaklaşıldı.“Emperyalizm değişti” tespitleriyle,emperyalizmin saldırgan, katliamcıpolitikalarının geride kaldığıiddia edildi. Sosyalist sistemin çökmesiyledünyaya hakim olan, alternatifsizkalan burjuvazi artık “burjuvademokrasisini” ihraç ederek,tüm dünyaya yayacaktı. Bu değişiminolduğu yanılgısına kapılanlar emperyalizmi“demokratik emperyalizm”diye tanımlamaya başladılar.Emperyalizm demokrat olunca, demokraside emperyalistlerden beklenmeyebaşlandı. Bunun sonucuolarak bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm,anti-emperyalist mücadelerafa kaldırıldı. Emperyalizmi mücadeleedilecek bir düşman olarak görmekyerine “burjuva demokrasisi”ninnimetlerine övgüler düzme, öykünmelerbaşladı. Emperyalizmin “insanhakları”; “özgürleşme” demagojileriyledünya halklarına olan saldırılarınaonay verildi.Anti - emperyalist direnişler karşısında“sol”daki kayıtsızlığın diğerbir nedeni icazetçi bir politik hattınbenimsenmiş olmasıdır. “Emperyalizmdeğişti” denilerek, anti-emperyalist,ulusal mücadeleden uzaklaşan“sol” oligarşiyle, faşizmle mücadeledeicazetçi politikalara sığındı. Emperyalizme,faşizme karşı açıktan tavıralıp, mücadele etmek yerine, icazetverildiği kadarıyla hareket edilmeyebaşlandı. İktidar perspektiğinden,devrim iddiasından uzaklaşıldı.Burjuvazinin ideolojik etkisinegirildikten sonra, emperyalist merkezlerdeüretilen yalanlara, demagojileregöre politika yapmak kayıtsızlığınbir nedeni olarak kaçınılmazoluyor.EmperyalizmeDirenenleriDesteklemeliyizBurjuvazinin, ideolojik-politik hegomonyasıaltına girmiş, emperyalizminişbirlikçilerinin mevcut iktidarlarınınyasallıklarını meşrulaştırıpicazetçi bir çizgiyi kabul etmiş hareketler,emperyalizmle ve işbirlikçileriyleçatışmayı göze alamamaktadırlar.Dünya halklarına yöneliksaldırılar karşısında da emperyalizme,işbirlikçilerine karşı açık tavır alıpmücadele etmektense, emperyalizmeve diktatörlüklere karşı olmak adınaçatışmadan, mücadeleden, bedel ödemektenkaçmaktadırlar.Oysa günümüzde, yurtsever olmakemperyalizme tavır almaktır, mücadeleetmektir. Günümüzün en büyükgericiliği halkların baş düşmanı emperyalistlerdir.Emperyalizme tavıralan, emperyalizmin politikalarınıengelleyen, direnen kim olursa olsun14ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


desteklenmelidir. Bu direnen güçlerinsınıfsal hareketlerine bakarak sonradangericileşmelerini düşünerekemperyalizme tavır alışlarını desteklememek,objektip olarak emperyalizmehizmet etmektir.Emperyalizm Ortadoğu halklarınazulmediyor, parçalıyor, bölüyor, katlediyor.Ülkemiz oligarşisi onun uşaklığınıyapıyor, emperyalizmin kuklasıolmuş, ezilen halklara meydan okuyor.Grup YorumEmperyalizme veİşbirlikçilerine KarşıDirenenlerin YanındadırHayır, Ahmet Hakan; gazetci olmak,bir köşede yazı yazmak, “aydın”olmak sorumluluk ister. Kendinizceilkeleri olan gazetecilik yaptığınızısanıyorsunuz. Herkese akıl da verirsiniz.Köşe yazarı olmak, “aydın”olmak sorumluluk gerektirir. GrupYorum’u tanımayan yazarlar değilsiniz.Aklınıza geldiği gibi yazmanız,birincisi; sorumsuzluğunuzu, ikincisi;burjuvazinin egemen anlayışının nekadar etkisi, yönlendirmesi altındaolduğunuzu göstermektedir.Birincisi; Suriye’deki iç savaşSuriye halkının kendi demokrasi, özgürlüktalepleri doğrultusunda yürütülenbir savaş değildir. Amerika’nınOrtadoğu politikalarının bir parçasıdır.Amerika Büyük Ortadoğu Projesiçerçevesinde Ortadoğu’dan KuzeyAfrika’ya 22 ülkenin sınırlarının dadeğişebileceği yeni bir düzenlemeyapacaklarını Irak’ın işgalinden hemensonra açıklamıştı.“Arap Baharı” adı altındaki tümgelişmeler bu projenin bir parçasıdır.Bu projeyi uzun uzun anlatmayacağız;bunun ne olduğunu Amerika açıkladı;dünya alem gibi siz de biliyorsunuz.Libya bu kapsamda yerle bir edildi.“Demokrasi-özgürlük getireceğiz”diyerek Kaddafi’yi katlederekiktidardan indirdiler. Neden? Söylediklerigibi Kaddafi “diktatör” olduğuiçin mi? Libya’da 60 bin Libyalıkatledildi. Peki Libya’ya demokrasi,özgürlük geldi mi?Libya’da halkların demokrasi isteği,haklar ve özgürlükler, iş, ekmek...kimin umurunda? Bizim umrumuzda.Biz Kaddafi iktidarına karşı sürdürülensavaşta Kaddafi iktidarının yanındayer aldık. Şu anda Libya yerlebir edildi ve Libya’da emperyalistlertarafından tam bir talan yaşanıyor.Ayrıca hak ve özgürlükler bakımındanLibya bulunduğu coğrafyanın en ilerisidurumundaydı.Kim diktatör? Kim katil? Kimineli kana bulandı? Biz Libya halkınınyanında yer aldık. Libyanın emperyalistlerve işbirlikçileri tarafındanparçalanmasına karşı çıktık. Emperyalistlerve AKP gibi işbirlikçilerLibya’da halkları birbirine kırdırmasaydı,60 bin kişi ölmeyecekti. Libya’dakatledilen 60 bin kişinin katiliMuammer Kaddafi mi, yoksa Libya’yıparçalayan emperyalistler veişbirlikçileri mi? Elleri kanlı olanonlar mı, Grup Yorum mu?Saddamlar, Kaddafiler, Esadlardiktatörler değil mi? İktidara geldiklerindenberi emperyalistlerin hedefiolmuşlardır.Neden?Çünkü ülkelerindeki emperyalistüsleri söküp atmışlardır. Emperyalistleriülkelerinden kovmuşlardır.Ülkelerini emperyalistlerin yağmasınaaçmamışlardır. Ve bütün bunlardandolayı suçlu ilan edildiler.Kendi vatanlarını savunmak suçmu?Saddam Hüseyin, Beşar Esad,Muammer Kaddafi gibi liderler elbetteküçük burjuva diktatörleridir.Ancak emperyalistlerin sorunu neonların diktatörlüklerine Orta Doğuhalklarının nasıl yaşadıklarıdır.Amerika Irak’ı “kimyasal, biyolojik”silah yalanlarıyla işgal etti.Bunların yalan olduğunu bizzat dahasonra kendileri açıkladı.Saddam’ı devirdiler, Irak’a demokrasimi geldi? Irak halkı Saddamöncesinden daha mı refah içinde,daha mı çok hak ve özgürlüklere sahipler?Hayır tam 1.5 milyon Iraklıkatledildi.Irak’ın işgaline AKP destek verdi.Irak’ta işgalin sürdürülebilmesi içinİncirlik Üssü’nden Irak’a Amerikanuçakları 87 bin uçuş yaptı. Afganistan’a13 bin uçuş yaptı. Irak’ta, Afganistan’daölen her bebekten, tecavüzeuğrayan her kadından Amerikakadar işgale destek verenler de sorumludur.Grup Yorum Irak’ta Amerikan işgaliniengellemek için iki üyesiniIrak’a Canlı Kalkan olarak gönderdi.O noktada bizim için önemli olanSaddam’ın diktatörlüğü değildi, Amerika’nınişgaline karşı direniliyor olmasıönemliydi. Biz Amerika’nınkarşısında Irak halkının yanında yeraldık. Emperyalizme karşı direniştavrı gösterdiği için Saddam’ı dadestekledik.Bugün de hiçbir tereddüt duymadanaçıkça söylüyoruz: Amerika’yakarşı direnen, ülkesinin bağımsızlığınısavunan Suriye halkının yanındayız.Beşar Esad iktidarını destekliyoruzve direndiği sürece desteklemeye devamedeceğiz.Esad’a o kadar kolay “katil” diyebiliyorsunuz;ama Irak’ta 1.5 milyonIraklıyı katleden Bush’a, Obama’yakatil diyemiyorsunuz. Katilkavramı dilinizden Esad’ın soyadıgibi rahat çıkıyor. Gerçek katilleriise görmüyorsunuz.AKP’nin işbirlikçiliğini ve bukatliamlardaki işbirliğini, katliam ortaklığınıgörmüyorsunuz. Ama bunakarşılık Grup Yorum’u o kadar kolay“eli kanlı” ilan edebiliyorsunuz.Olmuyor Ahmet Hakan, hiç adil,adaletli değilsiniz.Elbette Grup Yorum’u eleştirebilirsiniz.Ancak Grup Yorum siyasikimliği olan bir gruptur. Yaptığı hiçbirfaaliyetini bu kimliğin sorumluluğunutaşımadan yapamaz. Bugüne kadartarihimiz boyunca savunamadığımızhiçbir faaliyetimiz yoktur. Yaptığımızher faaliyetimizi savunduk. Savun-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR15


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013duğumuz düşüncelere ters, aykırıhiçbir şey yapmadık.Suriye’ye desteğimiz de inandığımızsiyasi düşüncelerimizin gereğidir.Yaptığınız eleştirileri burjuvazininyönlendirmesiyle değil, düşünereksiyasal, toplumsal gerçeklikler içindeyapmalısınız.Bu hassasiyeti göstermediğiniztaktirde yaptığınız eleştiriler sorumsuzcave burjuvazinin ideolojik yönlendirmesiylesöylenmiş sözlerdir.Ahmet Hakan, MehmetY. Yılmaz ve AynıKoroda Yer AlanlarEmperyalizm çağında baş çelişkiezilen dünya halkları ile emperyalistlerarasındaki çelişkidir. Emperyalistlerlehalklar arasındaki savaştaortada bir yer yoktur. Yaptığınız herşey ya emperyalizme ya halklarahizmet eder. Emperyalizm çağındailericilğin, devrimciliğin, demokratlığın,aydın olmanın kıstası, bu savaştakimin yanında yer aldığınızla ölçülür.Suriye üzerine söylediğiniz her sözbu iki taraftan birine hizmet eder.Suriye’deki “muhalif” denen işbirlikçilerinSuriye halkının kendi içdinamikleriyle ortaya çıktığını ve savaştığınıiddia edebilir misiniz? Elinizivicdanınıza koyun, tüm ahlaki değerleriniziönünüze koyun ve söyleyin.Başından beri Esad iktidarınıdevirmek için oluşturulan ve “muhalif”denenlere bir bakın. Liderlerinintek bir tanesi Suriye’de yaşamıyor.Ya Amerikan yetiştirmesi, ya İngiliz,ya Fransız...Esad iktidarına karşı çatışanlarabakın, Libya’dan, oradan, buradantoplama kiralık katiller...“Tekbir! Allahuekber” diyerekadam kesiyorlar... Yüreklerini çıkartıpkameraların karşısında yiyorlar... Diridiri toplu mezarlara gömüyorlar, nehirlereatıyorlar... Bunların hepsindenhaberdar olduğunuzu biliyoruz.Adına Suriye Özgürlük Ordusudenen çapulcuların emperyalistlerinmaşası olduklarını siz de biliyorsunuz.Ancak bunları açık açık söyleyemeyecekkadar ve buna karşı açık birtavır alamayacak kadar korkaksınız.Burjuvazinin, iktidarın ideolojik etkisialtındasınız.Gidin, bizzat Suriye halkı ile görüşün.Görüşme imkanlarınız vardır.Hem gerçeği araştırmıyorsunuz, hemde emperyalistlerin ve işbirlikçilerininpompaladığı bu adi yalanları tekrarlayıpduruyorsunuz.Mehmet Ali Birand denedi, amaAKP korkusundan röportaja bile gidemedi...Deneyin isterseniz gitmeyi...Siz aydın geçiniyorsunuz ama tarihbilgisinden bile yoksun görünüyorsunuz...DiyelimSuriye’de demokrasiyok. Peki emperyalizm midüzeltecek Suriye’yi? Şimdiye kadarhangi ülkeyi düzeletti emperylistler?Tavsiyemizdir: Emperyalizmi tanıyın...Öğrenin... Amerika’yı tanıyınöğrenin. Yalan yanlış yazmaya devamediyorsunuz.Her şeyi siz bilirsiniz. En doğruolan, en makul olan sizin söylediklerinizdir.Ama ne “tesadüftür’ ki,söyledikleriniz AKP’nin söyledikleriyleaynı olur.Dünya halklarına karşı onlarcayüzlerce katliama imza atan, binerbiner milyon milyon dünya halklarınıöldüren emperyalistlere gözü kapalıinanmaktan vazgeçerseniz, bilimselbir kuşku taşırsanız görürsünüz...Başka bir alternatif düşünemiyorsunuz;emperyalizm müdahaleedecek ya da Suriye halkı pes edecek!Neden Suriye halkının iç işlerine karışmacüretini nereden bulduğunusormuyorsunuz emperyalistlere?Bırakın bu saçma sapan şeyleri...Gazeteciler eğer birilerinin sözcüsüdeğillerse okur yazar, aklı eren insanlarsınızdır;Esad baskısı, Esadkatilamları, yalanlarını tekrarlamakbugün Suriye halkının katledilmesineonay vermektir.Nasıl olsa suçlu Esad... Suriyehalklarının egemenlik haklarına müdahaleedenler suçsuz!..Bu kafayla ölümlere ortak olansiz olursunuz. Bütün Suriye halkıaptal... Esad’ın baskısından korkuyor,tek kelime edemiyor... Bir zeki sizsinizöyle mi? Siz en özgür, en akıllıinsanlarsınız öyle mi?Siz katliamcıları, işkencecileri değilEsad’ı suçlamaya devam edin....Suriye halkının, onurlu, meşru mücadelesininyanında değil, o halkındeğerlerini, egemenlik hakkını yoketmek isteyenlerin yanında olun.Emperyalistler ne diyor Suriyehalkına? Benim istediğim gibi, benimçizdiğim sınırlarda hareket edeceksinKendi beyni olan herkesi düşünmeyeçağırıyoruz: Emperyalizm kimdir?Nasıl katilam yapar?Emperyalizm Ortadoğu’da ne yapmakistiyor? Emperyalizm Ortadoğu'yudikensiz gül bahçesine çevirmeyeçalışıyor. Esad gibi küçük burjuvadiktatörlükler bunun önündeengel... Burada görmeniz gerekenEsad’ın küçük burjuva diktatörü olmasıdeğil, onun emperyalistlerinpolitikalarının önünde engel olmasıdır.Bu halkların aleyhine değil, lehinedir...İşte devrimciler bunun için emperyalizmekarşı direnen Esad iktidarınıanti-emperyalist içeriğindendolayı desteklemektedir. Halklarınçıkarına olan budur.Suriye’de Akan HerDamla KandanEmperyalistler ve AKPgibi İşbirlikçi İktidarlarSorumludurBu tartışma, hiçbir zaman sadecebir hümanizm tartışması değildir.Esad insan öldürüyor, kendi halkınıöldürüyor tartışması değildir. Suriyenezdinde emperyalizmin halklarıkatletmesidir... Suriye’deki savaşemperyalizmle halkların savaşıdır.Akan kanın her damlası aynı zamandabizim kanımızdır.Burjuvaziden çalınmış katil Esadteorisiyle, Suriye halkının katledilmesinisiz onaylıyorsunuz. Halklarıntüm direniş tarihini yok eden bir aymazlıkiçinde konuşuyorsunuz. Değilseönce katil Obama, Katil Erdoğan,Katil Davutoğlu ve diğer işbirlikçileriyazıp mahkum etmelisiniz.16ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Emperyalizmin Ortadoğu politikalarının“amasız”, “fakatsız” karşısındaolmalısınız.Esad’ın diktatörlüğü Suriye halklarınıniç sorunudur. Suriye halkıiçin şu anda öncelikli olan vatanlarınınbağımsızlığıdır. Biz Grup Yorum olarakAmerika’nın Ortadoğu politikalarınakarşı vatanlarının bağımsızlığıiçin savaşan, direnen Suriye halkınınyanındayız...Ferhat Tunç ve SabahatAkkiraz AKP’ninBeslemesi MedyanınLinç Kampanyasına AletOlmamalıydı<strong>Yürüyüş</strong> Dergisinin UlaştığıHer Yer BizimdirÇorumÇorum’da Dev-Genç’liler 6-7 temmuz günleri yürüyüşdergisi dağıtımı yaptılar. 6 Temmuz günü ŞenyurtMahallesi’nde yapılan çalışmada Gezi Parkı Direnişive mahalle sorunları üzerine sohbet edildi. Dev-Genç’lilerçaldıkları kapıların bazılarında <strong>Yürüyüş</strong> dergisini öncedentanıyan insanları gördüler. Dergimizin sesini duyurmanınmutluluğuyla çalışmaya devam eden Dev-Genç’lilerFerhatların, Enginlerin sesi olan dergimizi 7 Temmuzgünü Bahabey Caddesi’ndeki kahvehanelere taşıdılar.Star gazetesinin haberine göreFerhat Tunç; “Oraya konsere gitmekEsad'ın diktatörlüğünü gizlemez,Ortadoğu bu diktatoryal yönetimdençok çekti. Ben bu konsere getmezdim"demiş.CHP Milletvekili Sabahat Akkirazise "Konserde Gezi'ye selam gönderilmesiniyadırgamadım. Gezi'ye Modonnada selam gönderdi. Ama pankartlararasında ‘Esad kalacak, Erdoğangidecek’ türü pankartlar varsayadırgarım" diye konuştu...Ferhat Tunç, Sabahat Akkiraz gibisanatçılar öncelikle kime açıklamayaptıklarına bakmalıydılar. AKP beslemesiStar gibi bir gazetenin nedenböyle bir konuda kendi düşüncelerinebaşvurduklarını düşünmeliydiler. Dincigazeteler ya da burjuva gazetelerihalktan yana, halkın çıkarları için“gazetecilik sorumluluğu”yla yaptıklarıtek bir haber var mı? Açıkçahalk düşmanı AKP’nin yayın organıolan Star gazetesi Grup Yorum’unbir faaliyeti hakkında sizin düşüncelerinizebaşvuruyorsa bunda birgariplik yok mu? Sizin düşüncelerinizo kadar bulunmaz hint kumaşı mı kihemen atladınız üstüne. Nedir sizleribu kadar sorumsuz yapan? AKP’ninOrtadoğu’da Amerika’nın maşasıolarak kullanıldığını bilmeyen varmı? Nasıl AKP’nin yayın organlarınınGrup Yorum’a karşı başlattığı linçkampanyasının aleti oluverdiniz?Farkında mısınız Star Gazetesilinç kampanyasını sizin açıklamalarınızüzerinden yürüttü. Bu sorularıncevabını öğrenmek istiyoruz: GrupYorum karşıtı böyle bir açıklamayıAKP’nin Star gezetesine neden yaptınız?Sanatçıların aydınların bir çoğubugün yanlış yerde olabilir, yanlışdüşünüyor olabilir ancak yerleri,halkların yanıdır. Çıkarları devrimdedir.İşte son halk ayaklanması bunuçok somut olarak göstermiştir. Faşizmkendinden olmayan hiçbir kesimeyaşam hakkı tanımıyor. Faşizmin terörühalkın tüm kesimlerini birleştirmiştir.Görülmüştür ki, çıkarlarımızortaktır.Grup Yorum’un Suriye hakkındakidüşüncelerini tartışmak mı istiyorsunuz?Elbette tartışabilirsiniz. Düşüncelerimizive yaptıklarımızı tartışamayacağımız,savunamayacağımızhiçbir zemin yoktur. Sol içinde ideolojikmücadelenin zeminini pekalabilirsiniz.Bunun zemini kesinlikle AKPbeslemesi gazeteler ve burjuva medyadeğildir.Sonuç olarak bu konuda sizlerinbizim Suriye’de yaptığımız konserhakkında ne düşündüğünüzden dahaönemli olan; hakkımızda linç kampanyasıbaşlatan AKP beslemesi gazetelereneden açıklama yaptığınızdır...Bu konuda sizlerden açıklamabekliyoruz.Suriye konseri konusunda tekrarediyoruz;1- Dünya halklarının baş düşmanıAmerika ve işbirlikçileridir.2- Suriye’de akıtılan her damlakandan emperyalistler ve işbirlikçilerisorumludur.3- Esad iktidarı emperyalistlerinpolitikalarına boyun eğmedikleri için,ülkelerini emperyalistlerin talanınaaçmadığı için, tek bir ABD ve NATOüssü olmadığı için “diktatör” ilanedildi ve yıkılmak isteniyor.4- Suriye muhalifleri denilenlerSuriye halklarını değil, emperyalistlerinçıkarlarını savunan işbirlikçiçapulculardır. Bizim topraklarımızdaemperyalistler ve işbirlikçi AKP iktidarıtarafından beslenmekte, silahlandırılmakta,egitilmekte ve Suriyehalkını katletmek için gönderilmektedir.5- Grup Yorum; emperyalizmhalklar çatışmasında halkların yanındayer almaktadır. Suriye’de de Amerikave işbirlikçilerine karşı tereddütsüzSuriye halkının yanındadır!Ülkemizde de tereddütsüz AKPfaşizminin karşısındadır...İki gün süren çalışmada da halkta AKP iktidarının altedileceğine olan inanç hissedildi. 60 <strong>Yürüyüş</strong> dergisihalka ulaştırıldı.AnkaraAnkara’da <strong>Yürüyüş</strong> okurları, <strong>Yürüyüş</strong> dergisini halkaulaştırmaya devam ediyor. 6 Temmuz günü Şirintepe,Şahintepe ve Akşemsettin mahallelerinin esnaflarınatoplam 80 dergi ulaştırıldı. İki kişiyle yapılan dergi dağıtımıüç saat sürdü.5 Temmuz günü bir kişiyle yapılan dergi dağıtımındaNatoyolu esnaf ve evlerine toplam 67 dergi verildi.4 Temmuz günü ise, iki kişiyle yapılan dağıtımdaTuzluçayır esnafına, 22 dergi ulaştırıldı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR17


Sömürge Valisi Ricciardone Kürdistan’da Teftişte!ABD, PLANININ SEKTEYEUĞRAMAMASI İÇİN İŞİ SIKI TUTUYOR!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Geçtiğimiz hafta boyunca bir katil,bir halk düşmanı, etrafındaki onlarcaadamıyla Kürdistan halkını, Kürdistantopraklarını teftişe çıktı. Kürt halkınıntopraklarını daha yakından, alıcı gözüylebakmak için teftişe çıkan bukatil ABD Büyükelcisi Ricciardoneidi.ABD Büyükelçisi Ricciardone 24Haziran’da başlayan Kürdistan turunu5 gün sürdürüp bitirdi. Gittiği heryerde basınla tarihi yerleri gezip, yöreselyemekler yiyen Ricciardone kapalıkapılar arkasında ise bölgedekiişadamlarıyla, AKP ve BDP’ lilerletoplantılar gerçekleştirdi. Van'dan başlayıpDiyarbakır, Adana ile devameden ve Gaziantep'te biten gezisi boyuncaRicciardone sahte gülümsemesinisuratından eksik etmeyerek açılımsüreci "mesaj"ları verip duruyordu.Emperyalist ABD’nin halk düşmanıAKP’nin arkasına saklanarak yapmayaçalıştığı “barış”planı yeterli gelmemişolacak ki, ABD şimdiye kadar gizlidenyürüttüğü bu planın esas sahibi olarakmeydana çıkmaya başlıyordu.Abdullah Öcalan’ın deyimiyle"barış sürecinin ikinci aşamasında"önce TÜSİAD sonra ABD Büyükelçisiaç kurtlar gibi üşüşmeye başladılarKürt halkının toprakları üstüne.Koçlar, Sabancılar, Boynerler gibiişbirlikçi burjuvazinin Kürdistan turuyeni bitmişken Ricciardone ile efendileriAmerika teftişe çıkıyordu busefer.Ricciardone Van'dan sonra gittiğiDiyarbakır'da yaptığı teftiş sırasında"İnşallah önümüzdeki haftalardave aylarda barış çok derin köklerinibulacaktır. İnşallah bu çatışmalargeçmişte kalacaktır, gelecekte barış,istikrar olacaktır. Bunun için, turizmiçin, yatırım için çok müsait bir yerolarak devam edecektir. Ve daha dacazip olacaktır. Herkesin çok büyükümit ve iradesini gördüm. İrade veistekle barış için herkes çok umutlu.Biz de umutluyuz” diyordu.İşte emperyalizmin barıştan anladığıbudur. Daha fazla talan,daha fazla sömürü daha fazlaişgal. Halkları daha güzel birdünya yalanlarıyla bile kandırmayaçalışırken dillerihalkların eşitliğinden, özgürlüğünden,bağımsızlığındanbahsetmez. Paradan, kapitalistlerinyatırımlarındanaçarlar ağızlarını. DoğrudurRicciardone’nin dedikleri.Bu süreç birileri için umutolacaktır. Ancak Kürt halkıiçin değil burjuvazi içinumut olacak; kendilerineve uşaklarına daha güzelgünleri getirecektir.Van'da BDP'li Belediye BaşkanıFadıl Bedirhanoğlu’yla görüştüğü sıradaise; "Çözüm sürecini yüzdeyüz destekliyoruz. Türkiye için, bölgeiçin, hepimiz için önemli bir şey.İnşallah sonuç en kısa zaman içindeen olumlu şekilde oluşturulacaktır"diyor Ricciardone. Peki dünya halklarınınbaş düşmanı, Orta Doğu halklarınınkatili Amerika’nın yüzde yüzdesteklediği şey nasıl iyi olabilir?Türkiye’deki halklara , Kürt halkınane gibi olumluluklar getirebilir? Yüzyıllardırezilen Kürt halkının topraklarıçok işbirlikçi tarafından arşınlandı.Bin sefer oldu da bir muratolamadı. Şimdi ise katiller güleryüzlü maskeleriyle "barış süreci"adıaltında teslim almaya çalışıyorlar direnenKürt halkını. Riccardone’ninen kısa zamanda sonuç almaya çalıştığıve yüzde yüz desteklediği neKürt halkının bağımsızlığı ne de eşitliğidir.Onların destekledikleri, Kürthalkının kurulan kalekollarda işkencegörmesi, sınırlarda infaz edilmesi,aç ve yoksul bırakılmasıdır.Emperyalist ABD; Riccardone'ninteftişi ile, nakış nakış ördüğü planınasahip çıktığını göstermektedir. ABD,planın sekteye uğramaması için işlerisıkı tutmaya çalışıyor.Ancak diğer taraftan bir de gerçeklervar: AKP ile işbirliği ne kadariyi olursa olsun,işler hiç dekağıt üzerindeyapılan planlara uymuyor.Bir taraftan AKP’nin halka karşıaçtığı savaş büyüyerek sürerken;diğer yandan ne “barış” ne de “uzlaşma”olmaz. Onun için “çözümsüreci”nde işler hiç de istediklerigibi gitmiyor, gidemez...Amerika ve uşakları ne kadar güleryüzlümaskelerinin arkasına saklanmayaçalışırlarsa çalışsınlar ortadabir gerçek vardır ki ezenle ezileninbirlikte mutlu olduğu bir düzen yoktur.Katil uşak Ricciardone’nin "hepimiziçin önemli bir şey"dediğive yüzde yüz desteklediği ezilenhakların üzerinden kurdukları hayalleridir.Kapitalizm yüzyıllar sürentarihi ve İnsanlık tarihi bize göstermiştirki emperyalizmin desteklediğihiçbir şey ezilen halkların yararınaolmayacak. Kürt milliyetçi hareketininAKP ile "barış süreci" adı altındayürüttüğü teslimiyet süreci de Kürthalkının yararına olmayacaktır.Kürt milliyetçi hareket de, AKPfaşizmiyle uzlaşma aramaktan vazgeçipTürkiye halklarıyla birlikte faşizmekarşı direnmelidir.Kürt ve Türk halklarının Türkiyehalklarının tek kurtuluşu emperyalizmekarşı verilen mücadelededir.Emperyalizmin sonu halkların birliğinden,ortak mücadelesinden, büyüyenöfkesinden olacaktır.18ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Hasta Tutsaklara ÖzgürlükTAYAD’lı AilelerHapishanelerde toplam410 hasta tutsak var!226 Tutsağın durumuçok ağır!Hemen tahliyeedilmesi gerekiyor!Özgür Tutsak Kemal Avcıda tahliye edilmesigereken hastatutsaklardan birisi!Kamal Avcı’ya Özgürlük!Hapishanelerde kaç hasta tutsakolduğunu biliyor musunuz? Yaşamınıkendi başına yürütemeyecek durumdaolup derhal tahliye edilmesi gerekenhasta tutsak sayısı 226’dır?Toplam hasta tutsak sayısı 410’dur.Yasalara göre devlet hapsettiğikişinin sadece dolaşma özgürlüğünü,hareket özgürlüğünü engelleme hakkınasahiptir. Bunun dışındaki kısıtlamalarıyasadışıdır. Hapsettiği kişininsağlığından, güvenliğinden, yaşamındansorumludur. Tutsağın vücutbütünlüğü ya da yaşamı riske girdiğianda her türlü tedbiri almak zorundadır.Yasal olarak devletin sorumluluğudurbu. Ne varki devlet yasalarauymak yerine hapishaneleriideolojisini empoze etme mekanlarıolarak tasarladığı için buralar katliammerkezlerine dönüşmüşlerdir. Enkanlı katliamlar hapishalerde yapıldı.AKP iktidarı döneminin son on yılındaAdalet Bakanı’nın Aralık 2012açıklamasına göre 1734 kişi öldü. Büyükbir kısmı tedavi edilebilir hastalıklarnedeniyle öldü. Devlet hasta tutsaklarıtedavi etmediği gibi yakınlarınaonları tedavi etme hakkını da tanımıyor.Yasalara göre yüzlerce kişiyasalarda aranan bütün şartlara sahipolup tahliyeyi bekliyorlar. Devlet onlarıtahliye etmek yerine ölmelerinibekliyor.HASTA TUTSAKLARIN TAH-LİYE ŞARTLARIHükümalmış olanhasta tutsaklarıntahliyeedilmelerininikiyolu mevcuttur.Birincisi;Cumhurbaşkanı’nınyetkisinebağ l ı d ı r.Cumhurbaşkanıkendi yetkisinedayanarak hasta tutsakların cezalarınıortadan kaldırabilir. Bununiçin özel bir doktor raporuna dayanmadanhasta tutsağı ister kendi gözleminedayanarak ister herhangi birdoktorun raporuna dayanarak cezasınınortadan kalkmasına karar verebilir.Cumhurbaşkanı’nın bu konudakiyetkisi geniştir. Kimse neden bu kişiyitahliye ettin diyemez. Kanaati vevicdanına göre karar verebilir. Ayrıcakendisine bir başvuru yapılmasınıbeklemeden bilgi sahibi olduğuan da bu yetkisini kullanabilir.İkincisi ise; cezalarının ertelenmesiyöntemidir. Ceza İnfaz Kanunun16. maddesine göre hasta tutsağınkendi başvurusu ya da kendi başvurusuolmasa da hapishane idaresinintalebi ile sağlık durumu Adli TıpKurumu tarafından onaylanıp hapishanesavcısına iletildiğinde Savcıhasta tutsağın durumunu dikkate alaraktahliyesine karar verebilir. Hastatutsağın tahliyesi için sağlık durumutam teşekküle sahip bir hastanede raporlandıktansonra ve bu raporlarAdli Tıp Kurumu tarafından onaylanıronaylanmaz serbest bırakılmalıdır.Tutuklular açısından ise durumdaha farklıdır. Tutukluluk bir tedbirdir,geçicidir. Tutuklama tedbirineyargılamanın sağlıklı yürümesi içinbaşvurulduğu söylenir. Dolayısıyla kişininyaşamı açısından risk ortaya çıkmayabaşladığı anda tutukluluğunsona ermesi gerekmektedir. Tutuklananhastaların tahliyesine yargılamayıyapan mahkeme ya da dahadava açılmamışsa tutuklama kararınıveren savcı karar verebilir. Yaşamı riskaltına girdiği halde sırf yargılamayıyapabilmek için tutukluları tahliye etmeyenmahkemelerin kötü niyetliolduklarını ve amaçlarının sağlıklı biryargılama yapmak olmadığını rahatlıklasöyleyebiliriz.Hasta TutsaklarınTahliye EdilmemeleriYasadışıdırHiçbir tedbir ya da amaç kişininyaşamından ileri kabul edilmemiştir.Yasalara göre “insan sağlığı ve güvenliği”öncelikli amaçtır. Buna rağmenhasta tutsaklar neden tedaviedilmez, saglık hakları gasp edilir, ölümeterk edilir? Sadece 2013 yılınınson aylarında hastalık nedeniyle 4kişi yaşamını yitirdi. 2012 yılında ise12 hasta tutsak yaşamını yitirdi.Neden? Hatırlanırsa AKP iktidarı2013 Ocak ayında çıkardığı yargıpaketleri ile hasta tutsakların serbestkalacağını duyurmuştu. Paketyasallaştıktan sonra Şehabettin Yücel,İrfan Eskibal, Hacı Nasır, GürgünKurt öldü. Neden. ?Çünkü AKP iktidarı hapishanele-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR19


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013ri bir ISLAH merkezi olarak görmektedir.ISLAH olmayanları katledecekkadar katliamcıdır AKP iktidarı.Ve bunu yasaların arkasına sığınarakyapıyorlar. Bunu nasıl sergiledikleriniGüler Zere mücadelesinde gördük.Hasta Tutsakların SesiGüler ZereGüler Zere için verdiğimiz mücadelehasta tutsaklar gerçeğini heryönüyle ortaya çıkarmıştır. Devletinhasta tutsaklara yaklaşımına hep birliktetanık olduk. İyileşebilir bir hastalığınkansere nasıl evrildiğini, tedaviedilebilecekken ihmal edildiğini yaşayabilecekkenkatledildiğini gördük.Tedavi edilseydi kansere dönüşmeyecekbir apseydi. Kanseredönüştüğünde erken teşhis edilseydibüyümesi engellenebilecekti. Teşhisedildiği vakit tahliye edilseydi bugünyaşıyor olacaktı. Hastalığı tutsaklıkkoşullarının ürünüydü, tedavi edilmediğive yasal hakkı olan tahliyesisağlanmadığı için öldü.Güler Zere’nin kanser olduğu ortayaçıktıktan sonra derhal tahliyeedilmesi gerektiğine ilişkin raporlardüzenlendi, ilk raporun düzenlendiğianda tahliye olma hakkı doğdu, ancakbürokrasi kayaları ile aylarcaboğuşmak zorunda kaldık. HalkınGüler Zere’yi sahiplenmesi, haksızlığaonunla birlikte direnmesi, sesiniTürkiye’nin her sokağına, dünyanınöbür ucuna duyurmasına rağmen aylarsonra tahliye ettiler. Halkın yarattığısahiplenme, Davutoğlu’na “obizim kızımızdır” dedirtti, AbdullahGül’e örgütün yarattığı etki ile tahliyeedildiğini açıklattı. Abdullah Gül,Güler Zere’nin örgütlü olduğunu biliyordu,ölümünü izleyip nedametgetirmesini istedi. Hiç gerekmediğihalde yetkisini kullanabilmesi içinGüler Zere’nin af dilemesini istedi.Güler Zere “af değil, hakkım olan özgürlüğümüistiyorum” dedi.Adli Tıp Kurumu kendisini 2 dakikamuayene ederek ve Adli TıpAnabilim Dalı raporlarına rağmen“Hastanenede kalsın, tahliyesine gerekyok” diyebildi. Aynı kurum halkıntepkisi karşısında yine aynı raporlaradayanarak bu defa tahliye edilmelidirdedi. Aylarca toplantı yapamayankurul bir gün içerisinde acil birtoplantı ile “tahliye edilmesi gerekir”kararı çıkardı. Adli Tıp Kurumu BaşkanıHaluk İnce “toplumsal hassasiyetleridikkate aldıkları için” tahliyesiyönünde görüş bildirmedikleriniaçıkladı.Güler Zere’yi zulmün elinden söküpaldık, inatla, kararlılıkla, gecegündüz hastane önünde, Adli TıpKurumu önünde kurduğumuz çadırlarladirendik. Bir an bile vazgeçmedik.Sadece Güler Zere için direnmiyorduk,tüm hasta tutsaklara dikkatçektik ve hasta tutsakların tahliyesiönündeki duvarları yıkmak istedik.AKP iktidarı ise ölüm döşeğindeolan hasta tutsaklara vedalaşma hakkınıçok gördü. Öleceği kesinleşmişolan kaç insanımız karanlık kör hücrelerdeöldü. Hasta tutsaklara iyi bakıyoruzdedikleri gün İsmet Ablak hayatınıkaybetti. 18 yaşındaki AbdullahAkçay kamuoyuna yansıyanölüm döşeğindeki tutsaklardan bir tanesiidi. Ondan sonra kaçını kaybettikve daha ismini bilmediğimiz kaçkişi sesini duyurmamızı bekliyor.Güler Zere için verilen özgürlükmücadelesi bize birçok şey öğretti.AKP iktidarının göz göre göre insanlarıkatlettiğini, yasaları umursamadığınıöğrendik. Birimiz hepimiz,hepimiz birimiz için anlayışı ile direnmezsektutsaklarımızı zulmünelinden alamayacağımızı öğrendik. Buazimle, öğrendiklerimizle mücadeleettik ve hasta tutsaklarımızı zulmünelinden aldık. Güler Zere’den sonraYasemin Karadağ, İbrahim Çınar,Mete Diş’i aldık.Mete Diş’i aldığımız gün TekirdağHapishanesi’nde tutsak olanKemal Avcı’nın kanser hastası olduğunuöğrendik. Şimdi gücümüzüonu alabilmek için kullanıyoruz. ŞimdiKEMAL AVCI için mücadeleediyoruz....Kemal Avcı demokratik haklarınıkullandığı, katledilmek istenenbir devrimciyi sahiplendiği için tutuklandı.Güler Zere’de olduğu gibihastalığı geç teşhis edildi. Aylardırameliyat olabilmek için bekliyor.Hastanede yer olmadığı için bekletiliyor.Hasta haliyle Tekirdağ-Edirnearasını sağlıksız koşullarda gidip geliyor.Epilepsi, romatizma, yüksek tansiyonhastalığına kanser hastalığı eklenenKemal Avcı çok kısa sürede 9kilo verdi. “Ağır hastalık durumuna,hastalıklarının yaşamını tehlikeyedüşürmesine rağmen yargılamayı yapacakmahkeme hangi yüksek amaçlaKemal Avcı’yı tahliye etmiyor?” diyebilirsiniz.Mahkemeler de aynı niyetletutuklu tutuyorlar Kemal'i. Kuşkumuzyok, Kemal’i de söküp alacağız.Ama ölüm sınırına yaklaşmadanalmamız omuz omuza mücadeleetmemize bağlı. Hasta tutsakları dahaçok sahiplenmemize bağlı.Güler Zere için verdiğimiz mücadelehepimiz için bir deneyim örneğiydi.Güler Zere’yi aldıktan sonrabasın yayın kurumları hasta tutsaklaradaha çok dikkat çeker oldular,hapishane koşullarına her zamankindendaha fazla değindiler.Adalet Bakanlığı hasta tutsaklar içindüzenleme yaptıklarını açıkladı. Yapılandüzenleme ile adli tutuklularınbir kısmı tahliye edildi. Devrimcilerintahliye edilmesi önünde ise yeniengeller çıkardılar. Yapılan düzenlemeile “toplum güvenliği bakımındantehlike oluşturmayacağıdeğerlendirilen” hasta tutsaklarıncezalarının ertelenebileceği kabuledildi. Dolayısıyla devrimcilerin tahliyesininengellenmesi için bir gerekçeyaratıldı. Biz her türlü gerekçeyi direnişimizleyıktık, hasta tutsaklarısahiplendikçe kazandık. Sadece şu aniçin bile bildiğimiz hasta tutsak sayısı410’dur. Gerçek sayı bunun çok üstündeolmalıdır. AKP iktidarındaölenleri düşünün. Seslerini duyuramadıklarıiçin katlediliyorlar. Hastatutsakların sesi olalım, o kör hücrelerdensöküp alalım onları. Biz istersekalabiliriz. Alabildiğimizi gördük.....Hasta tutsaklar için omuzomuza mücadeleyi yükseltelim, şimdihasta tutsaklar için özgürlük diyehaykırmalıyız.20ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


12 Temmuzlardan Geçtik, Savaşın İçindeÇelikleştik, Yenilmezleştik, Umut OldukBİZE ÖLÜM YOK!Tarih 12 Temmuz 1991'di... İstanbul'unNişantaşı, Balbumcu, YeniLevent ve Dikilitaş semtlerindekiüslerde bulunan 10 Devrimci Solkadro ve savaşçısı, büyük bir düşmangücü tarafından kuşatıldı. Oligarşininimha politikası yürürlükteydi. Bombalar,kurşunlarla saldırdılar savaşçılara.14 Temmuz'da imha operasyonununhedefi Ankara'daki iki DevrimciSol savaşçısıydı.Ama karşılarında teslim olan,aman dileyen tek bir Devrimci Solkadro ve savaşçısı bulamadılar.Kuşatılan semtlerin sokakları"Kahrolsun Faşizm", "Yaşasın DevrimciSol" sloganlarıyla yankılandı.Öldüler Yenilmediler.12 Temmuz, savaş gerçeğinin enaçık, yalın halidir.Devrimci hareketin halk düşmanlarındanhesap sorduğu, silahlı savaşışehirlerde ve kırlarda geliştirdiği atılımsürecinde yaşanmıştır.Bedel ödetilecek, bedel ödenecektir.Halk kurtuluş savaşı kayıplar vermedenyürütülemez.Ancak hiçbir savaş da kayıp vermektenkorkarak geliştirilemez.'86-'9O arası yıllarını güç toplayarakdeğerlendiren Devrimci Sol,'90'lı yıllara, cüretle savaşı geliştirerekgirdi.Atılım'da düşmanı hiç beklemediğianda vuran, direnmekten, savunmadançıkıp saldırıya geçen cüret vardır.Atılım'da düşmanla kıran kıranasürdürdüğümüz savaşı zafere taşımabilinci vardır.12 Temmuz şehitlerimiz bu sürecinmimarı, yöneticisi, savaşçısı,emekçisi olarak önemli görevler üstlenmişler,sahip oldukları niteliklerleher şeylerini ortaya koyarak adetayoktan var edip, yoksunlukları olanaklaradönüştürerek üstlendiklerigörevlerin altından yüz akıyla çıkmışlardır.Düşmanla uzlaşmayı reddeden,zaferleri düşmanın elinden koparıpalan, sürekli yenilenmenin ve büyümenincoşkusunu yaşayan bir ruhhali taşıyorlardı. Cüretin, kararlılığın,sosyalizme bağlılığın ve DevrimciSol ruhunun her gün yeniden hayatınkızgın pratiğinde çelikleştiği, geriyedönmenin bir an bile düşünülmediğibu atılım ve kelimenin gerçek anlamıyladünyaya meydan okumaydı.12 Temmuz 1991, yalnızca Parti-Cephetarihi açısından değil, Türkiyesınıflar mücadelesinin bütünüaçısından, halk ve tüm sol açısındanson derece önemli, belirleyici bir tarihtir.Ve 12 Temmuz tüm halklara, emperyalizmeve işbirlikçilerine karşıyükselen bir savaş çağrısı oldu. 12Temmuz'un yarattığı sonuçlar sadeceülkemizdeki mücadeleyi etkilemeklekalmamış, dünya çapında bir etkiyaratmıştır."...Dünyanın ezilen halklarınınemperyalizme ve işbirlikçilerine karşıyükselen mücadelesinin, devrimciodaklarından biri haline gelen mücadelemiz,bu mücadelede Marksizm-Leninizmbayrağını dalgalandıranher yoldaşımız, kuşku yok ki,ezilen dünya halklarının ve proletaryasınınmücadelesinde hep şerefleanılacaktır... Bizim bu misyonumuz,bilincinde olalım ya da olmayalımher kurşunda, her sloganda, her düşümüzde,yoksul bir Afrikalı'nın, Asyalı'nın,Latin Amerikalı'nın, OrtaDoğulu'nun yüreğindeki kurtuluşumudunu güçlendirmektedir.Bunun bilinciyle hareket eden 12Temmuz savaşçıları, bu nedenle kuşatmaaltındayken, kurşunlara ve bombalarakarşı, devrimci marşları ve sloganlarıile, hiç tereddüte yer vermedenölüme meydan okumalarıyla ölümsüzleştiler.Doğu Avrupa ve SovyetlerBirliği'nde Lenin'in, Stalin'in heykellerininyıkılıp sosyalizmin bayrağıdelinir, kurumları dağıtılır, kazanımlarıbir bir yok edilir ve inançsızlık yayı-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR21


lırken; 12 Temmuz savaşçılarınınMarksist-Leninist tutumu, ihanet dalgasınakarşı kurulan devrimci bir barikatanlamına gelir..."12 Temmuz'da ödediğimiz ağırbedeller, savaşma isteğimizi, kararlılığımızıne azalttı, ne de köreltti.İddiamız; iktidar savaşımız daha dabüyüdü. Ölen ama yenilmeyen birgelenekle halk kurtuluş savaşımızgelişmeye, egemenler için korku olmayadevam etti. Tüm kayıplara rağmensavaş kesintisiz bir şekilde sürdü.12 Temmuz şehitlerimizin yerleriboş kalmadı. Bunu başarabildiğimiziçin, baş eğmemenin, teslim olmamanın,davaya bağlılığın destanınınyazıldığı 12 Temmuz'u bir siyasalzafere dönüştürdük.12 Temmuz'un bize bıraktığı mirassavaşımıza yol gösteriyor. "Dünyayıbir kez de Türkiye'den sarsacağız"iddiamızı; ideolojimizden, halklarımızdan,şehitlerimizden, 12 Temmuzlardanaldığımız güçle, daha büyükbir kararlılık ve güvenle sürdürüyoruz.Ülkemizde ve dünyada çokrüzgarlar geldi geçti ama hiçbiri, yönümüzü,iktidar hedefimizi şaşırtamadı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Pir Sultanlar Ölmez, Halk YenilmezÇorum Pir Sultan Abdal Derneği üyeleri 6 Temmuzgünü Ankara PSAKD Genel Merkezi önünde bir pretestoeylemi yaptı.Eylemde Çorum Pir Sultan Abdal Derneği BaşkanıHalil TOP bir açıklama yaptı. Açıklamada; “Bizlerinancımıza, kültürümüze ve kurumlarımıza yeterincesahip çıkmadığımız için kurumlarımız bu tüccar, bezirgan,siyasi ve ticari rantçıların kuşatması altındadır. Artıkkongrelerde ve seçimlerde bu çevrelerin kendi aralarındakirant kavgalarında taraf ve figüran olmayı bırakıp kurumlarımızasahip çıkalım” dedi.Açıklamanın devamımda, zorunlu din derslerininkaldırılması için Çorum'da okul önlerinde ve MilliEğitim Müdürlüğü önünde yaptıkları eylemler nedeniyledefalarca gözaltına alındıklarını, haklarında üç ayrıdava açıldığını ifade eden TOP, faşizm karşısındaki direngenuzlaşmaz tavırlarından dolayı bir komplo davasıylatutuklandıklarını, altı ay tutuklu kaldıktan sonra tahliyeolduklarını söyledi.Kendileri hapisteyken PSAKD Genel Merkezi tarafındanÇorum temsilciliğinin fesh edildiğini belirtenTop, “Bu nedenle ‘iş yapmak isteyen yolunu, yapmakistemeyen bahanesini bulur’ sözünden hareketle mücadeleyedevam ediyoruz. Ya bir yol bulacaktık, ya dayeni bir yol açacaktık. Çalışmalarımızın kesintiye uğramamasıiçin, kendimize bir yol açtık. Başlattığımızyeni dernek kurma çalışmaları sonucunda 27 Mayıs2013 itibariyle yeni derneğimiz ‘Pir Sultan AbdalDerneği’ ismiyle resmen kurulmuştur. Genel MerkezimizÇorum’dadır. Bundansonra mücadelemiz‘Pir Sultan Abdal Derneği’çatısı altındadaha güçlü ve daha kararlı bir şekilde devam edecektir”dedi.Eylemde, “Aleviyiz Haklıyız Kazananacağız”, “Örgütİçi Demokrasi İstiyoruz”, “Pir Sultan Sözümüz, KerbelaYolumuzdur”, “Pir Sultanlar Ölmez Halk Yenilmez”sloganları atıldı.Pir Sultan Abdal Derneği'nden ÇorumŞehitlerini Anma ve Çorum KatliamınıProtesto Eylemi!..Çorum’da 1980’de yaşanan Alevi halka yönelik katliam,Çorum halkı tarafından 3 Temmuz günü protestoedildi. Pir Sultan Abdal Derneği ve Hacı Bektaş-ı VeliVakfı’nın çağrısıyla yapılan eyleme şehir dışından veyurt dışından alevi dernekleri üye ve yöneticileri de katıldı.Eylem Pir Sultan Abdal Gezi Parkı’nda toplanılmasıylabaşladı. Sivas’ta yapılan mitingden Çorum’a geçenDevrimci Alevi Komitesi’nin de katıldığı eylemde PirSultan Abdal Derneği önünden yürüyüşle başladı. HacıBektaş-ı Veli Vakfı’ndan toplanan kitleyle Pir SultanAbdal Gezi Parkı’ndaki buluşuldu. Pir Sultan AbdalDerneği toplanma yeri olan Pir Sultan AbdalParkı’na daha önceden gelip parka pankartlarınıasarak sesli çağrı yaptı. Burada toplanan Alevi örgütleri,sendikalar ve DKÖ’ler saat kulesine yürüyüşyaptılar. Eyleme yaklaşık 1500 kişi katıldı.Sivas ve Çorum katliamlarını anıyoruz çağrısıylayapılan program 1 Temmuz ve 3 Temmuz günleriboyunca Pir Sultan Abdal Gezi Parkı’nda devam etti.1 Temmuz günü resim sergisi ve müzik dinletesi yapılırken.3 Temmuz günü ise de semah gösterimi,müzik dinletisi ve sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.1 Temmuz’da yapılan programa 200, 3 Temmuz’da yapılanprograma yaklaşık 400 kişi katıldı.22ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Ders:Plan ve ProgramBinyıllardır süren sömürü düzenininsahibi egemenler, halkın yaşadığıacılara “kader” diyor. Yüzyıllarboyunca sömürücü egemen sınıflardeğişmiş ama halkın açlığı, yoksulluğudeğişmemiştir. Bu nasıl bir kaderdirki birileri hep zenginlik-şatafatiçinde yaşarken, halkın payına hepyokluk, yoksulluk düşüyor. Halka, “YoksulluğunuzKader” DenmiştirKaderciliği felsefi olarak savunangörüş idealizmdir. İdealistler ne kadarfelsefik bir hava katarak inandırıcı olmayaçalışsalar da, idealizm kaderciliktir,gericiliktir. İdealistler değişime,insan emeğinin dönüştücülüğüneinanmazlar. Bu noktada bilime,doğaya aykırıdırlar. Oysa onların değişmezdediği zulüm düzenleri biledeğişmiştir. Örneğin. köleci sistem,kendinden ileri bir düzen olan feodalsisteme evrilmiştir. Aynı şekilde feodalizmkapitalizme evrilmiş, kapitalizmde sosyalizme evrilecektir.Osmanlı padişahları, sadrazamlarısaraylarda altın tepsilerde yemekyerlerken, halk açlıktan kırılıyordu.Halkın ekinine, buğdayına el koyanOsmanlı yönetimi utanmazca “Dayanın,öteki dünyada karşılığını alacaksınız”diyordu halka... Kaderimiz SömürüDeğildir SömürüyüKaldırmak İçin ÖrgütlüMücadeleyiKendiliğindenciliğeBırakamayızKitle çalışması yaparken sıkçaduyduğumuz bir cümledir: "Böylegelmiş, böyle gider"Aslına bakarsanız, bu düzendenmemnun olan kimse yoktur. İşçiye, esnafa,öğrenciye yada halkın çeşitli kesimlerindenkimesorsanız, düzeninbozukluğunu anlatır.Kurtuluşun budüzene karşı mücadeleetmekten geçtiğini söylediğimizdekimi zaman umutsuzca sözlerduyarız...“Değiştiremeyiz, olmaz, yapamayız...vb.”Burjuvazi, her vesileyle propagandasınıyaptığı kadercilik düşüncesini,halkın dilinde "Böyle gelmişböyle gider" şeklinde deyimleştir-DEVRİMCİLERKADERE DEĞİL,PLAN-PROGRAMAİNANIRLARmiştir. Ancak bu "deyim" halkın yaşadığıtecrübelerden ortaya çıkan birdeyim değil, burjuvazinin zorla empozeettiği ve dilimize yerleştirdiği birdeyimdir. Bir yalan ne kadar çoktekrar edilirse, o kadar gerçek gibi algılanır.Burjuvazinin halkı kandırmadaen çok kullandığı yöntemlerden biride budur.Açlığımız, yoksulluğumuz kaderdeğildir. Biz biliyoruz ki, bir avuç asalakgününü gün etsin diye bizim çocuklarımızparasızlıktan okuyamıyor.Patronlar emeğimizi sömürüyor.Hastane kapılarında paramız olmadığıiçin ölüyoruz. Daha iyi bir yaşamistediğimiz için hapishanelere atılıyoruz.Bebeklerimize içiremediğimizsütü burjuvalar kedilerinin önündekitasa döküyorlar. Fabrikalarda,patronların karlarına kar katsınlardiye iş güvenliği almıyorlar... Bu nedenlemadenlerde göçük altında kalıyorbedenlerimiz....Ne varlık içinde yüzen burjuvalar“Allah'ın sevgili kulları”, ne de biz sefilbir yaşama mahkum edilerek cezalandırılmışiblisleriz. Üreten, yaratanbiziz ama geleceğimiz bir avuçsömürgenin elinde.Kaderimiz sömürü değildir. Dünyahalkları kapitalizmi ve emperyalizmiyeryüzünden silecek güce sahiptir.Onların gelişmiş teknolojileri,silahları olabilir ama halkın örgütlümücadelesi karşısında durabilecekhiçbir güç yoktur.Düşmanımız da bunu çok iyi biliyorve savaşı ona göre şekillendiriyor.Fakat düşmanımız zavallıdır.Çünkü, yaşananların kader olduğunusöylerken bir yandan da halkın savaşınıbastırmak için özel katliam timlerioluşturması, her tarafı kameralarlagözetlemesi, paronayakça bütün telefonlarıdinlemesi korkularının ve çaresizliğininürünüdür.O da biliyor ki yoksulluğumuz kaderdeğil ve o yoksullar bir gün gecekondulardangelip gırtlaklarını kesecekler..Düşmanın tüm çabası, sömürü düzenininömrünü uzatma çabasıdır.Bunu yaparken de son derece sistemlive iradidir. Katliamları, oparasyonlarırastgele değil, planlı-programlıdır.Yok oluşunu mümkün olduğunca geçiktirmeyeçalışır.Biz devrimciler de “nasıl olsa budüzen yıkılacak” diye mücadelemizikendiliğinden bir tarza bırakamayız.Devrimci mücadele olmadan devrimde olmaz.Zafer, hedefe kilitlenerek; programlıbir mücadeleyle doğru politikalarüreterek kazanılabilir.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR23


Hiçbir zaman yüksekperdeden konuşanlafazanlar olmadık.Taleplerimizin sonundasöylediğimiz “Alacağız” sözüiddiamızdır. İddiamızın altıboş değildir. İddiamızı doğruplanlar-programlar yaparakve büyük bir emek vererekgerçekleştiriyoruz...Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013 KendiliğindencilikYok Eder, KaderciliktirKendiliğindenciliğiSavunanlar “ZatenKapitalizm YıkılacakMücadele Etmeye GerekYok” DiyenlerdirBugün, dünyanın büyük bir çoğunluğununkapitalist sömürü altındayaşamasında "Bu düzen değişmez"düşüncesini pompalayanegemenler kadar, kapitalizmin kansızsilahsız kendiliğinden bir şekildesosyalizme evrileceğini söyleyenlerinde sorumluluğu vardır.Kapitalistler de sistemlerinin kendiniyok edeceğini iyi biliyorlar. Zatenbu yüzden halka karşı savaş yürütüyorlar.Halkın gerçekleri görmesiniengellemek için halkı yozlaştırıyorlar,şükürcüleştiriyorlar. Halkınhak arama mücadelesini gözaltı terörüyle,işkencelerle, hapishenelerlebastırmaya çalışıyorlar.Devrimcileri infaz ederek, katliamlaryaparak halka gözdağı vermeyeçalışıyorlar. Düzenin yıkılması; sokaksokak halka gerçekleri taşımamıza,ülkemizin dağlarında-şehirlerindesilahlı savaşı büyütmemize,savaşı halklaştırmamıza bağlıdır.Zafer ve kurtuluş diş ile tırnaklasürdüreceğimiz savaşın sonucunda kazanılacaktır.Devrimcilik iradi olmaktır.Plan ve programdır. KendileğindenciliğinÖnüne İradilikle GeçerizPlan-Programla HedeflerimizeUlaşırız Her İşte Plan-Program Esastır.İradilik; disiplinli olmak, zamanahükmetmektir. Kendiliğindenciliğinpanzehiri iradi olmaktır. Savaştahiçbir saniye iradiliği elden bırakmadanmoral üstünlüğü elde ederiz vezafere yaklaşırız.Küçük-büyük her işimizde planprogramçıkarmak ve o planlarıprogramlarıhayata geçirecek iradeyigöstermek gerekir.Ertelemek asla demektir.Ertelemek o işin yapılmamasıdemektir.Her türden devrimci faaliyetlerimiz,eylemlerimiz, konserlerimiz,derneklerimizde yürüttüğümüz faaliyetlerplan-programlarımızın pratiktekisomutudur.Hiçbir zaman yüksek perdeden konuşanlafazanlar olmadık. Taleplerimizinsonunda söylediğimiz “Alacağız”sözü iddiamızdır. İddiamızınaltı boş değildir. İddiamızı doğruplanlar-programlar yaparak ve büyükbir emek vererek gerçekleştiriyoruz.Cephenin halklar nezdinde yarattığıgüven, “özü sözü bir olması”gerçeği böyle yaratılmıştır.Dünyada sosyalizmi yaşayan ilkülke olan Sovyetler Birliği, halkın yararınaolan doğru politikaları, beşyıllık planları uygulamasındaki başarılarıylaörnektir.“Gereksinmeler sınırsız ama bugereksinmeleri karşılayabilecek üretkenkaynaklar sınırlıdır. Bunun içinbenimsenecek politikalar, Sovyetplancılarının ne yapmak istediklerinedeğil, nelerin yapılmasının olanaklıolduğuna dayanmalıdır. Buolanak da ancak ülkenin tüm üretkenkaynaklarının tam ve doğru bir tablosununelde edilmesi ile saptanabilir.”(Sosyalizmin Alfabesi Leo Huberman)Sosyalizm demek planlama demektir.Bu yüzden Sovyetler Birliği tümsömürü sistemlerinin yüzlerce yıldakatettiği mesafeyi, 70 yılda alabilmiştir.“1929 ekonomik bunalımına çoğuzaman bir dünya ekonomik bunalımıdenir. Oysa öyle değildir. Üretiminfelce uğraması ve onunla birliktegelen işsizlik ve halk yığınlarının sefaleti,dünyanın her yanında bulaşıcıbir hastalık gibi yayıldı. Ama birülke dışında. Bu bunalım SovyetlerBirliği’nin sınırlarına çarptı ve geridöndü. Sovyet halkı, sosyalist planlıekonomisinin ördüğü setlerin arkasındagüvenlik içindeydi.” (SosyalizminAlfebesi-Leo Huberman)Sosyalistlerin başaramayacaklarıhiçbir iş, ulaşamayacakları hedefyoktur.Sosyalistler bu gücü ideolojilerindenalırlar.Sosyalistler diyalektik materyalizmeinanırlar. Materyalizmde "tesadüflereve mucizelere" yer yoktur.Plan ve denetim vardır. Plan ve programıolmayan her iş kendiliğindencidemektir. Hedefsiz demektir.Devrimcilikte hedefsizliğe yeryoktur. Devrimin kendisi bir stratejive program üzerine kuruludur.Büyük küçük tüm devrimci faaliyetlerde planlama üzerine kurulmalıdır.İktidar iddiası taşıyan bir örgütüdiğerlerinden ayıran en temel ayrımburadadır.Bunun için Cepheliler’in günlükfaaliyetlerinden, en basit çalışmalarındanen karmaşık organizasyonlarınakadar her işlerinde ciddiyet esastır.Cephelilerin en sıradan işlerindebile iktidar iddialarını yansıtırlar.Cephe tarzı budur.Cephe tarzı ertelememektir.Plan ve programla görevlerinesarılmaktır.Militan bir çalışma uzlaşmadan,vazgeçmeden sonuç almaktır...Cepheliler kaderci olamazlar...Küçük yada büyük, basit yadakarmaşık... her işlerine büyük biremek verirler; iradi davranırlar.Sevgili okurlar; Haftaya başkabir konuda görüşmek üzere...Hoşça kalın..24ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


KÜRT MİLLİYETÇİHAREKETİNTASFİYESİNDE‘YENİ DÖNEM’VE SOL’UN TAVRI2Politikasızlığın SürüklediğiNokta: Kürt MilliyetçiHareketin YedeğindenAKP’nin, ABD’ninYedeğine Girmek!Kürt Milliyetçi Hareketin Tasfiyesinde‘Yeni Dönem’ ve Sol’unTavrı konulu yazı dizimizin ikincibölümüne Kürt milliyetçi hareketiçin"ne yapıyorsa doğrudur. Devrimcileringörevi 'sürec'i desteklemektir"anlayışı içinde olan ESP ve EMEP’nintavrını ele alarak devam ediyoruz.ESP’ye Göre PKK MLDeğildir, O Halde SilahBırakması, UzlaşmasıDahil Tüm PolitikalarıDesteklenmelidirESP’nin (diğer HDK bileşenlerininde) kendine görev edindiği konulardanbiri de, Kürt milliyetçi hareketinsilah bırakmasının-tasfiyesinin,“uzlaşma-anlaşma”sının gerekliliğiolmuştur. İmralı’da MİT-Öcalan görüşmelerinin (ÖncesindeOslo’da MİT-PKK görüşmelerinin)doğruluğunu ve gerekliliğini, ML’ninustalarından, devrim önderlerindenyaptıkları alıntılarla ispatlama derdinedüşmüşlerdir. Örneğin şunları yazabilmişlerdir:“Enver Hoca, ‘Emperyalizm veDevrim’ adlı kitabında kapitalizmle,ya da kapitalist sınıflarla ‘uzlaşmaanlaşma’yapılıp yapılamayacağınadair bir soruya, Lenin’den şu aktarmayıyaparak cevap veriyor” diyorlarve Lenin’in “Bu genel soruya olumsuzyanıt vermek saçma olurdu” sözünüaktarıyorlar.Tabi ki devam ediyorlar ve şunlarısöylüyorlar: “(…) ML adına konuşankimi devrimci yapıların, ‘kapitalistlerleveya kapitalist sınıfla asla biruzlaşma yapmayacağı, yapmanın“ihanet” olduğu yönlü söylemlerive yaklaşımları ML değildir. Leninisthiç değildir.” (Bkz: Atılım. Sayı: 58.5 Nisan 2013, Tahir Laçin)ESP’nin yaptığı tam da Kürt milliyetçihareketi eleştirenler için kullandığı“Ya ML bilmemek, ya da bilinçliçarpıtıcı olmak”tır. Kürt milliyetçilerinieleştirenlerin hareket noktaları(özellikle devrimci hareketin)masada sadece silah bırakmanın olmasıve bunun da Kürt halkının kurtuluşumudunu yok etmek anlamınageldiğidir.” Bugün yaşanan tam dabudur.Kaldı ki kendileri de Kürt milliyetçihareketin şu gerçeğini ortayakoyuyorlar: “ML olmadığı, proletaryapartisi olmadığı gerçeğini bilerekyapılan görüşmeler, ‘uzlaşma ve anlaşmalara’bu gerçeklik ışığında bakmalıyız.Dolayısıyla Kürt ulusal demokratikhareketini ML partidenfarklı amaç ve hedeflere sahip olduğugerçeğini kabul etmeliyiz.” (age.)ESP de, diğer HDK bileşenlerigibi, “ezilen ulustur ne yapsa haklıdır,devrimcilere düşen görev de her koşuldadesteklemektir” anlayışıyla hareketetmektedir. Tüm sola bunu dayatmaktadırlar.“Kürt halkının kararına saygılıyız”diyen ESP vb.leri, asıl olarak Kürthalkının değil, milliyetçi hareketinkararına “saygılı” davranmaktadırlar.Yanlışları, Kürt halkının temsiliniKürt milliyetçi hareketine bırakmalarıdır.Kürt halkıyla Kürt milliyetçihareketi aynılaştırmışlardır.Oysa ML’lerin, devrimcilerin birgelişmeyi destekleyebilmesinin koşulu,kimin işine yaradığı, kimi güçlendirdiğidir.Emperyalizmi ve işbirlikçilerinigüçlendiren anlaşma veuzlaşmaları destekleyemezler. Kimlikleriönemli değildir.Atılım yazarlarından Z. Ulusoyda, “Öcalan belirledi” diye tanımladığı“yeni stratejiyi” şöyle takdimediyor: “Yeni strateji”ye geçme kararınınhangi koşullarda alındığınailişkin de şunları yazıyor Z. Ulusoy:“Kürt ulusal demokratik hareketi,AKP’nin 2011-2012 imha saldırısınıyenilgiye uğrattıktan ve Rojova’daulusal devrimi gerçekleştirdikten sonra,Öcalan yeni stratejiye geçme kararıverdi.(…) Yeni anayasada Kürt ulusununkolektif haklarını tanımasını ve demokratiközerkliğin önündeki engellerikaldıracak maddelerin konmasını,ayrıca doğal olarak tutsakların özgürlüğünekavuşmasını bekliyor.”Z. Ulusoy’da Kürt milliyetçi hareketebiat edenlerden biri olarak,silah bırakmayı “kabul edilebilir”göstermek için gerçek dışı tespitleryapıyor. “Yeni strateji”ye ilişkin söylediklerindebir tek doğru vardır, oda silah bırakma karşılığı “af” vekırıntı düzeyinde haklardır. “Demokratiközerklik”ten de vazgeçildiğini,A. Öcalan ilan etmiştir. İstenen, beklenen“AB normları”dır. Ve bunuasıl olarak dayatan emperyalizmdir,özel olarak da AB’dir.Rojava’da yaşananların da “devrim”leuzaktan-yakından alakası yoktur.Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyleiktidar boşluğunun sonucudur.PYD’nin emperyalizmin ve Türkiye’ninbeslemesi çapulcularla anlaşmalaryaptığı biliniyor. Yine “ateşkes”,“geri çekilme” açıklamalarıyla birliktePKK gerillalarından bin beşyüzdenfazlasının (burjuva basının rakamlarıdır)Suriye’ye “Esad’a karşı savaşmakiçin gönderildiği” ortadayken,PYD’nin pratiğinin olumlanacakhiçbir yanı yoktur. Olamaz da.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR25


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013ESP’den Silah BırakmayıEleştirenlere;‘Korkuluk’larKonuşuyorA.Öcalan’ın Newroz’da ilan edilenaçıklamasıyla ilgili yapılan eleştirilereAtılım’cılar çok kızıyorlar. Bu konuyaayırdıkları “başyazı”larının başlığınıda “korkuluk”lar konuşuyor!” koymuşlar.İşte söylediklerinden birkaçı:“Tapu”sunun kendilerine ait olduklarınainandıkları ML, sosyalizmya da devrimciliğin (komünistliğikendilerine ayırmışlar yine-bn) ‘İlkeleri’adına kıyamet koparanlar bileoldu örneğin. ‘Devrim elden gitti’dentutalım da, ‘Öcalan Kürtlerin davasınısattı’ya varan ‘tespitler’ düştü ortalığa.“Tasfiyeciliğin” varacağı yerde burasıydı zaten. Ve zaten “milliyetçiliği”nefesi ve iradesi yetmezdi.Kürtlerin kendi kaderlerini tayinetme gücüne… Sorun ideolojideydi.Statükolara hükmeden de oydu sontahlilde…” (bkz: Atılım, Sayı 57, 29Mart 2013)Kısacası, A. Öcalan’ın başta “silahlarındönemi doldu” sözleri olmaküzere Musul’u da içine alanMisak-ı Milli konusunda, emperyalizminve oligarşinin bölge politikalarındarol üstlenmek istemeleri ilebirlikte, “İslam kardeşliği”yle ilgili…söylediklerini eleştirenlere fazlasıylaöfkelenmişler. “Silahlarahükmedenin ideoloji” olduğu geneldoğrusunu bile inkar edecek halegelmişler.“Velhasıl ne devrimin elden gittiğivardır, ne Kürt halkının kafasınınkarışık olduğu. Gerçekler savaşındiliyle de konuşur, barışın diliylede… Kavrayabilene!” “Korkuluk”larise gerçeğe karşı konuşur. Kavramasada…” diye noktayı koymuş Atılımyazarı…Evet, ortada “devrimin elden gittiği”gibi bir durum yoktur. ÇünküPKK’nin ve savunucularının, “devrim”diye bir derdi yoktur. Kürtmilliyetçi hareketi eleştirenler, eleştirilerininmerkezine, silah bırakarak,“silahlı mücadele dönemi geridekaldı” denilerek, yok edilenin Kürthalkının kurtuluş gerçeği olduğunuyerleştirmektedirler.Anlaşılan o ki, Atılımcılar da,“Barışın dili” olarak tanımladıklarıreformlarla, parlamento kanalıyla“devrime” ulaşılacağına iyice inandırmışlarkendilerini…Yine Kürt milliyetçi hareketin silahbırakma kararı dahil tüm politikalarını,“Kürt halkının kararınasaygılıyız” diyerek desteklemenin,her örgütün de desteklemesini istemeninde “çağrı”cılardan hiç amahiçbir farkı yoktur. Kaldı ki, Atılımda“gerillaya dayalı silahlımücadele”ye gerek olmadığını söylemektedir.İşte söylenenler:“A. Öcalan’ın beklenen Newrozseslenişi, Amed’de Kürt ulusal demokratikhareketin yeni bir tarihseldöneme girişini haber verdi. Coğrafyamızdagerillaya dayalı silahlı ulusalmücadele yerini demokratik siyasetedayalı silahsız ulusal mücadeleye bırakmayoluna giriyor.” (Atılım, Sayı:56, 22 Mart 2013, Başyazı)Görüldüğü gibi, “silahlı mücadeleyeartık gerek yok” denilmektedir.Üstelik bunu “yeni strateji”olarak tanımlamakta ve olumlamaktadır.Zaten eleştirenleri de “korkuluk’lar”olarak nitelemektedir. Ancak,tüm bunlar söyleyenlerin şu aşağıdakitespitleri yapmasının hiç ama hiçbirinandırıcılığı yoktur.“Faşist anayasa ve yasaların, faşistkurum ve kadroların yerli yerindedurduğu, devletin, Kürt ulusal demokratikhaklarının kabulüne dayalıbir dönüşüme girmediği koşullardagerillanın vaatler temelinde KuzeyKürdistan’ı, terk etmesi, gerek ulusaldemokratik hareket, gerekse de genelolarak işçi ve ezilenlerin demokratikhareketi bakamından çok ciddi birrisktir.” (MLKP-MK’nın 4 Nisan2013 tarihli “Açıklama”sından. Aktaran:Atılım, sayı: 59, syf: 14)MLKP’nin, gerillanın Türkiye’yiterk etmesine de, tasfiyeye de itirazıyoktur. Sadece “risk”e dikkat çekmektedirler.Hemen peşinden, zatenKürt milliyetçi hareketin “bilinenriskler”i aldığını belirtmektedir.“(…) Partimiz, inkarcı sömürgeciliğinmasada kazanma heveslerinedeniyle, sürecin daha büyük birsavaşa girebileceği ihtimalini dikkatlegözetilmesi, tüm adımların bu temeldeatılması gerektiğini hatırlatmayı devrimcisorumluluğu sayar.” (age)Atılımcılar gerçekleri görmeliler.“Ara çözüm” diye bir şey yoktur ortada.Rojava’da yaşanan da “devrim”değildir. Gerçek olan bir şey vardır:O da Kürt milliyetçi hareketinin tasfiyeedilerek Kürt halkının kurtuluşumudunun yok edilmesidir. BugünKürt halkının, “analar ağlamasın”,“barış gelecek” vb. propagandasınınve yine 1993’ten özellikle de1999’dan sonra, Kürt milliyetçi hareketininbu yöndeki propagandasınınetkisiyle “sürece” destek vermesi,devrimcilerin yanlışa destek vermesiningerekçesi olamaz. Atılımcılar,devrim iddiasına sahiplerse bu iddialarınauygun davranmalıdır. Tasfiyeninkarşısında olmalı, Kürt halkınagerçekleri anlatmalı, Kürt halkınınkendi kaderini tayin hakkını sahiplenmelidir.Aksi halde, yaşanacakolumsuzlukların sorumlularından biriolacaklardır. Daha ötesi, tasfiye sürecikendilerini de önüne katacaktır…Bu olumsuzluğa “dur” demelidirler.EMEP: Silah BırakmakHer KoşuldaDesteklenmelidirDesteklemeyen GericidirKürt milliyetçi hareketin silah bırakmasını,silahlı mücadelenin halklarınkurtuluş umudu olmaktan çıkarılmasınıen hararetli savunanlarınve destekleyenlerin başında EMEPyer almaktadır. 2013 yılı başında“Savaşa Dur De, Demokrasi İçinBirleş” adıyla bir kampanya da başlatmışlardır.EMEP de, oligarşininher türden-kademeden sözcüsününağzından düşürmediği gibi, tümolumsuzlukların nedeni ve suçlusuolarak savaşı-silahlı mücadeleyi göstermektedir.Kürt milliyetçi hareketsilah bıraktığında “barışın” geleceği,her şeyin “çözüm” yoluna gireceğibir ülke tablosu çizmektedirler. Bu26ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


nedenle de, halkın tüm kesimlerinin“çözüm süreci”ni desteklemeleriniistemektedirler. Desteklemeyenleriise “çocukluk”la, “gericilik”le, ithametmektedirler.Eski EMEP Genel Başkanı, Kürtmilliyetçilerinin kontenjanından milletvekiliseçtirilen Levent Tüzel; “Bizemeğimizden kaybettik bu savaşta.Ekmeğimiz küçülürken, asgari ücretinde altında ücret dayatılırkenuzun mesai saatleri ile ezerken, hepsavaşı bahane ettiler”diyor.” (Bkz.20 Nisan 2013, Evrensel)“Bu teslimiyet değil, aksine, yeniargümanlarla yeni bir kavganın vemücadelenin başlangıcı” sözleriylegerçekleri ters-yüz ediyor. (Bkz. 28Nisan 2013, Evrensel)“Bu sorun (yani PKK’nin silahlımücadelesi-bn) çözülmediği için işçisınıfı arasında bölünmüşlük sözkonusuydu”(27 Nisan 2013, Evrensel)sözleriyle de, Kürt milliyetçi hareketintemel aldığı “ayrı örgütlenme”denkaynaklı “bölünmüşlüğü”nde, “barış”ile sona ereceğini iddia ediyor. Yine“halklar arası barış”tan sözediyor.Sanki “iki halk arasında düşmanlıkvarmış” gibi bir yanlışı savunuyor.Söyledikleri arasında doğru yoktur.Kürt milliyetçi hareket tasfiye edildiktensonra sömürü çok daha yoğunlaşacaktır.“bölgesel asgari ücret”,“Doğu-Güneydoğu’nun Çingibi olması” hazırlıklarını hayatageçirmek için fazla da beklemeyeceklerdir.EMEP Genel Başkan YardımcısıFevzi Ayber, “Savaşa dur de demokrasiiçin birleş” kampanyasıçerçevesinde Gaziantep’te sendikalarlabirlikte yaptığı konuşmada şunlarısöylüyor: “Emekçi mücadelesindeönemli bir engel olan savaş konusundasendikalar tutum alırsa, ülkedebir şeyler değişebilir.” (22 Nisan2013, Evrensel)Aktardıklarımızdan da görüleceğigibi EMEP’liler de, TÜSİAD’çılarve AKP’liler de dahil pek çoklarıgibi, “barış gelecek, her şey güzelolacak” yalanlarıyla halklarımızı aldatmayasoyunmuşlardır. Söyledikleriher sözde silahlı mücadele, diğer birifadeyle devrim, halklarımızın kurtuluşmücadelesi düşmanlığı öne çıkmaktadır.Gerçekte ise, ne oligarşininemekçilere yönelik saldırılarındaazalma olacaktır, ne de Kürt halkınınbeklentileri karşılanacaktır. Tam tersine2013 1 Mayıs’ında ve sonrasındaolduğu gibi daha pervasızca saldıracaklar,mevcut hak ve özgürlüklergasp edilmek istenecektir. Yaşanacaklarınsuç ortaklarından biri de“sürece” destek verenler olacaktır.Evrensel gazetesi yazarlarındanİhsan Çaralan, “Başyazı”da (20 Nisan2013) pek çok Evrensel gazetesi yazarıgibi: “Türkiye barış sürecine kilitlenmişdurumda” diyor. Yazısınındipnotunda ise; “Amerikan Time dergisiningeleneksel ‘dünyada 2013’ünen etkili yüz ismi sıralamasında Öcalan’a“terörist başı” diyen Erdoğan,Kılıçdaroğlu, Bahçeli yok. Ama Kürthalkı önderi Abdullah Öcalan dünyadayüz etkili liderlerden biri olarak busıralamada yerini aldı” diyerek, sevinciniifade ediyor. Ancak, hem olistede Fethullah Gülen’in de yer aldığınıbelirtmiyor, hem de Time’ninkimleri, neden listesine koyduğunahiç değinmiyor. Yine R. T. Erdoğan’ında emperyalizme hizmetleri nedeniyledaha önceki yıllarda Time’nin listesindeyer verilerek ödüllendirildiğindenhiç söz etmiyor.Evrensel’in bir başka yazarı; sosyalistliği,devrimciliği Kürt milliyetçihareketin pratiğini onaylayıp-onaylamamanınterazisiyle ölçtüğü yazısında,KCK Yürütme Kurulu ÜyesiZübeyir Aydar’ı da eleştiriyor. Eleştirmenedeni, Z. Aydar’ın “sosyalistlerbizi anlamıyor” sözleridir.Her koşulda, gözleri kapalı destekçilerindenoldukları için “haklı” olarak,“toptancı değerlendirme ve yaklaşımyapılmamalıdır” diyor. Tek“eleştiri”leri de bu oluyor zaten. (bkz.20 Nisan 2013 Evrensel)Desteklemeyenler GericidirEMEP’e Göre: EMEP’in “İmralısüreci”ni, silah bırakmayı-tasfiyeyinasıl değerlendirdiğini Evrensel gazetesiyazarlarından Mustafa Yalçıner’in(*) “Gericilik Nerede?” başlıklıyazısında bulmak mümkündür. (Bkz.22 Nisan 2013 Evrensel) Yer verdiğikonulardan öne çıkarılanlar şunlardır:(*: THKO’dan TDKP’ye ve oradanda EMEP’e, yani fokoculuktan, ayaklanmacılığa,oradan da parlamenterizme,silahlı mücadele düşmanlığınayol alışın sorumlularından biridir M.Yalçıner.)M. Yalçınerde diğer Evrensel yazarlarıgibi, Türkiye’nin en önemligündeminin “Kürt barışı” olduğunuvurgulayarak başlıyor yazısına veşöyle devam ediyor:“(…), Yarım bir çözüm olacaksabile bir an önce çözümlenmesi toplumurahatlatacak. En başta sınıfmücadelesinin önü açılacaktır.”“Ama hilkat garibesi olan şu ki;çözümden yana görünenler AKP veonun aldığı inisiyatifi destekleyenAmerikalılar… Bir de Kürt ve sosyalistler…Gerçek sosyalistler tabi.(…)”Ne mutlu onlara “gerçek sosyalistler”olarak ABD ve AKP ile aynısaftalar… zira M. Yalçıner, silah bırakmanınABD projesi olduğunuaçıkça kabul etmese de, “ABD yönlendirmesi”olduğunu da, bunun“yarım çözüm” getireceğini de söylüyor.Silah bırakmayı desteklemenedenlerini “toplumu rahatlatma”ile açıklıyor ki, bu tam da egemensınıfların “istikrar”ına denk düşüyor.“Sınıf mücadelesinin önünün açılacağı”ile daha önce de belirttiğimizgibi kocaman bir yalandır.Desteklemeyenleri iki gruba ayırıyor.Birinci gruba “ ‘silahlı mücadeletemeldir’ anlayışıyla olmalı,silah bırakmayı ihanet sayıyorlar”dediği “sol radikaller”i yerleştiriyor.İkincileri ise, “sol reformistler”olarak tanımlamışlar. Bu gruba da“solculukla uzaktan, yakından ilgilerikalmamış” dedikleri karşıdevrimciAydınlıkçılar’ı yerleştirmişler.Karşı-devrimci Aydınlıkçılar’a“sol” payesi biçmekten kurtulamayanEMEP’liler, böylece silahlı mücadeleyisavunanlarla ihbarcı-karşıdevrimciAydınlıkçıları aynı yerdebuluşturmayı başarmışlar.SürecekSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR27


1BİZ HALKIZTARİH YAZIYORUZ!TARİH DE BİZİ YAZACAKTARİHİN AKIŞINIDEĞİŞTİREMEZSİNİZ!Ekmek, Adalet, Özgürlük İçin Halk Ayaklandı!FAŞİZMİN İKTİDARINI YIKACAĞIZ!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013KAYBEDECEKSİNİZ!21. Yüzyıl AyaklanmalarYüzyılı Olacak!BİZ KAZANACAĞIZÇÜNKÜ BİZ HALKIZHAKLIYIZ!Açlık, Yoksulluk,Adaletsizlik BüyüyorÇözemeyeceksinizÇözemeyeceğiniz İçinAyaklanmalar ve HalkKurtuluş SavaşlarıMeşrudur!...21. YüzyılAyaklanmalar YüzyılıOlacaktır... 21. YüzyılBizim Olacak! BundanEminiz!Her Mahalleye, HerSokağa Bir HapishaneYapsanız da 21 YüzyılAyaklanmalar YüzyılıOlacak...21. Yüzyıl Bizim Olacak;Bundan Eminiz!Emperyalizm, Direnen,Savaşan, AyaklanmalarıBağrında BüyütenHalkların KarşısınaHapishaneleri, İşkence veKatliamları Çıkarıyor!İn gil te re’de ya pı lan, "21. Yüz yıl daNA TO ve Gü ven lik, Ger çek Viz yon"baş lık lı top lan tı da NA TO kur may la rınındi le ge tir di ği bir ger çek vardı: "21.Yüzyıl, ayaklanmalar yüzyılı olacaktır.... 21 y.y.’ın ilk otuz yı lı n ın ge ri ül ke -ler de or ta ya çı ka cak ayak lan ma lar lage çe ce ği ni, eko no mik eşit siz lik le rinart ma sıy la ayak lan ma la rın önü nünalı na ma ya cağını..." söylemişlerdi.Son bir ayı aşkın zamandır emperyalistlerve işbirlikçiler o günleri yaşıyorlar.İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’naAKP’nin Alış Veriş Merkezi yapmakistemesine karşı Taksim DayanışmaPlatformu 27 Mayıs’ta çadır kurup direnişebaşladı. AKP her zaman olduğugibi halkın taleplerini dikkate almayarakGezi Parkı’nda ağaçları sökerek zorlakazı işlerini başlattı. AKP’lilerin bupervasızlığı karşısında 29 Mart’ta parktaçadır kurup direnenlerin sayısı binleribuldu.AKP’nin aylardır süren “şafak operasyonları”30 Mayıs Sabaha karşı05.00 civarlarında Gezi Parkı’ndaydı.Talimatı bizzat Başbakan Tayyip Erdoğanvermişti: “Üçbeş çapulcuya pabuçbırakmayız” diye. Yüzlerce çevik kuvetpolisi, belediye zabıtaları ve sivil polislerakreplerle, TOMA’larla, gaz bombalarıylasaldırdılar. Parktaki çadırları eteşeverip yaktılar.Gezi Parkı’nda ne var ne yok yaktılar,İnsanları Gezi Parkı’nın dışına çıkarttılar.Yüzlerce yaralı... Yaralılara ambulanslarıniçinde, hastanelerde dahi gaz sıktılar.İşte AKP’nin bu faşist terörüüzerine İstanbul’un dörtbir yanındanonbinlerce kişi bir nehir gibi Taksim’eaktı.2013 1 Mayıs’ından beri halka Taksim’ikapatmışlar, her eyleme saldırmışlardı.Gezi Parkı’na yapılan saldırıve çadırların yakılması, halkın “çapulcular”diye aşağılanması bardağı taşıranson damla oldu.Onbinler yüzbinleri buldu, Beşiktaş’tan,Tarlabaşı’ndan, Harbiye’den...dört bir koldan halk Taksim’e çıkmakiçin çatıştı. Onbinlerce kişi Taksim’eçıkan tüm sokaklarda polisin gazbombalarına,tazyikli sularına aldırmadançatıştı. Kimi zaman geri çekildi, kimizaman yüklenip polisi ara sokaklardanTaksim Meydanı’na kadar kovaladı.Halkı Taksim’e sokmamak için polisTaksim’e giren tüm yollara barikatlarkurarark kapattı.1 Haziran öğleye doğru polis artıkara sokaklardan çekilip Taksim 1 MayısAlanı’na sıkıştırıldı. Öğle saatlerindepolis bariyer malzemelerini, kasklarını,polis otolarını, otobüslerini bırakıp TaksimMeydanı’nı kaçarcasına terk edipgitti...Bütün çatışmalar boyunca Cephelilerhep en öndelerdi.AKP, 1 Mayıs’ta Taksim’i yasakladığındaCephe; “Taksim 1 Mayıs Alanı’dır.Taksim’de şehitlerimizin kanıvar. Gasp ettirmeyeceğiz” demişti. 1aydır Taksim’e çıkmak için polisingaz’ına, copuna, tazyikli suyuna karşıdireniyordu...Kesintisiz süren 35 saatlik çatışmanınsonucunda 1 Haziran’da Taksim 1 MayısAlanı’na girildi. Bir ay gecikmeli deolsa yüzbinlerce kişi artık 1 Mayıs Alanı’ndaydı.Yoksul gecekondu mahalleleri Gazi’den,Alibeyköy’den, Çayan’dan, Okmeydanı’dan,Armutlu’dan, Kadıköy’den,Anadolu yakasının diğer tümmahallelerinden Taksim Meydanı'nadoğru yüzbinlerce kişi yürüdü. Boğazköprüsünü onbinlerce kişinin trafiğekesip yürüyerek geçmesine, polis engelolamadı.Şimdiye kadar protestonun, eyleminne olduğunu bilmeyen milyonlar korku28ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


NATO'nun "21. yüzyıl ayaklanmalaryüzyılı olacak"öngörüsüyle, "ya düşüncedeğişikliği, ya ölüm" kararı,NATO'nun müdahale alanınıgenişletmesi, birbirinitamamlamaktadır ve hepsi,halkların ayaklanmalarınıbastırmak içindir...Emperyalizmin işkencele;tecrit hücreleri, ambargo,tecrit ve kuşatma politikaları,halkların ölüm dahilherşeyi göze alan cüretli vefedakar politikalarıyla boşaçıkarılabilir.<strong>EKMEK</strong> <strong>ADALET</strong> VE<strong>ÖZGÜRLÜK</strong> 71 milyonunsorunudur.<strong>EKMEK</strong> <strong>ADALET</strong> VE<strong>ÖZGÜRLÜK</strong> dünya çapında7 milyarın sorunudur.Hapishaneler, tutuklamalarezilen halkları teslim almakiçindir. Halkları daha azekmeğe ve daha az adaleterazı edebilmek içindir.Emperyalistlere "siz henüzbir şey görmediniz" diyoruz.Ezilen halklarla emperyalistsistem arasındaki uzlaşmazçelişkinin uzlaştırılmasınınsöz konusu olmayacağı ortadadır.Tersine bu çelişki çokdaha keskin, çok daha şiddetlibir biçimde sürmektedir.Dünya halklarının direnmehakkını, kurtuluş umudunuyok etmeyi amaçlayan politikalarateslim olmayacağız.Bağımsızlık demokrasi sosyalizmdüşüncemizden vazgeçmeyeceğiz.Devrim ve sosyalizm umudununyok edilmesine halklarınçaresizliğine izin vermeyeceğiz.Bunu abartılı bulanlartarih önünde yeniktirduvarını yıkarak günlerce polisleçatıştılar. Eylemler İstanbul’lasınırlı kalmadı. İçişleriBakanlığı’nın açıklamalarınagöre 79 ilde 2.5 milyonun üzerindeinsan eylemlere katıldı.Bu sıradan bir eylem, porotestodeğildi. Halk ayaklanmasıydı.Türkiye ile de sınırlı kalmadı.Dünyanın dört biryanındaHER YER TAKSİMHER YER DİRENİŞ sloganlarıylaeylemler yapıldı.Yazı dizimizde halkın herkesimini omuz omuza çatışmayagötüren, polis saldırısınakarşı birbirini kollamasını sağlayannedenleri ele alacağız.Egemenler, şimdiye kadar, AleviSünni, Kürt, Türk, diyerek halkı bölmeyeçalışmışlardı. Hiçbir şekilde bir arayagelemeyeceği düşünülen milyonlarcakişi tek bir hedefe doğru, tek kişiymişçesinesavaştı. Korku duvarını yıkanhalk, panzerlerin önüne yattı, göğsünügaz bombalarına siper etti. Mahallelerde,çoluk çocuk, terlikli yaşlı kadınlar karakollarıtaş yağmuruna tuttu. Büyükbir kitle Taksim Meydanı’na, Gezi Parkı’nagirmeye çalışırken, İstanbul GaziMahallesinde ve birçok ilçede, günlercekarakollara yüründü, karakollar taşlandı.İlk günlerde polis karakollardan dışarıçıkamadı. Dersim'de de onbinlerce kişiKarakolu taşladı. Türkiye'nin her tarafındaAKP il binaları, ilçe binaları önündebinlerce kişiyle eylemler yapıldı. AKPiktidarı kendi değimleriyle kabuslargördü. 31 Mayıs 2013 tarihinden itibaren,20 Gün boyunca Taksim Meydanı veGezi Parkı, eylemcilerin elindeydi, polisdefalarca saldırdıktan sonra meydanaçıkabildi. Ve meydanı hala binlercepolisle korumak zorunda kalıyorlar. Hercumartesi yüzbinlerce kişi meydana geliyor.Cumartesi günleri AKP iktidarınınkabusu olmaya devam ediyor...HALK AYAKLANMASI BİRANDA, BİRDEN BİRE ORTAYAÇIKMADI, HALKIN YILLARDIRBİRİKEN ÖFKESİ PATLAMIŞTIR.Ayaklanma başladığında, düzen partilerinden,sol örgütlere kadar birçokkesim, buna anlam veremedi. Hiçbirininbeklemediği bir anda, halk ayaklandı.Devrimci örgütlerin bile umutsuzluğadüştüğü bir dönemi yaşıyorduk. "MilyonlarıÖrgütleyeceğiz..." kampanyasınaumursamaz bakanlar, yapamazsınızolmaz diyenler... Ayaklanma karşısındaneye uğradıklarını şaşırdılar.Ayaklanma, birden bire patladı...Doğrudur... Ancak bu patlama, yıllardırbiriken öfkenin patlamasıdır, Gezi Parkı'ndaağaçların kesilmesi bardağı taşıranson damladır... Bütün ülkede meydanlaraçıkan milyonlarca kişi, sadece ağaçlariçin meydana çıkmadı. Taksim'in tarihselbir önemi var. "Her Yer Taksim HerYer Direniş" sloganı boşuna atılmıyor.Taksim herhangi bir alan değildir. 19771 Mayıs'ında CIA ve Konrtrgerilla, halkınüzerine kurşun yağdırdı. 35 kişi katledildi.77 yılından itibaren Taksim 1 Mayısalanıdır. '77 yılından itibaren onlarcayıldır Taksim Meydanında 1 Mayıs eylemlerininyapılması için mücadele sürüyor.Şehitler verildi, tutsaklar verildi.Taksim yıllarca yasaklı kaldı. Taksim'de1 Mayıs mitinglerinin yapılması binlercekişi çatıştı, sakatlandı, bedel ödedi. 2004yılından itibaren aralıksız olarak, hersene, 1 Mayıs’larda Taksim'e yürümekisteyen yüzbinlerce kişi çatıştı. 2010 yılındaTaksim Meydanı kazanıldı. Ardındanİki sene izinli yapılan (2011 ve2012) 1 Mayıs kutlamaları dünyadakien kitlesel 1 Mayıs’lardan biri olmuştu.AKP iktidarı Taksim'de milyonları bulankitlenin, AKP karşıtı sloganlar atmasınadaha fazla tahammül edemedi. TaksimMeydanı’nı yasaklıyoruz diyemediler.Bu yüzden, Taksim Meydanı'nda yayalaştırmayapacağız bahanesiyle, 1 Mayısalanını yasaklamaya çalıştılar ve 1 Mayıs2013'de halkın üzerine gaz bombalarıyla,plastik mermilerle saldırdılar. Yüzlercekişi yaralandı, onlarca kişi sakatlandı.Başlarına gaz bombası sıkılan 6 kişiölüm tehlikesi geçirdi.1 Mayıs Alanı’nı yasaklamakla dayetinmediler. 1 Mayıs’tan sonra Taksim’i,Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR29


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013İstiklal Caddesi’ni, Beşiktaş’ı, Adliyeönlerini ve halkın sesini duyuracağıtüm alanları halka yasakladılar.Halk Cephesi’nin, TAYAD’ın, GrupYorum’un, direnen işçilerin Taksim’deki,Adliye ve Adli Tıp önündeki, eylemlerineazgınca saldırdılar. Her gün insanlarınkafalarının, gözlerinin patlatılması pahasınaTaksim Meydanı’na çıkıldı.Ayaklanmanın patladığı 31 Mayısgününe kadar neredeyse her gün televizyonlarda,İstanbul Adliyesi'ndeGrup Yorum'a yapılan saldırıları izledihalkımız. Adli Tıp Önünde, Tayad'lıailelerin “Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın”eylemlerine yapılan gaz bombalısaldırıları izledi, TOMA’larla devrimcilereyapılan saldırıları izledi. Mayıssonuna kadar AKP faşizminin saldırılarıartarak devam etti.1 Mayıs 2013'ten itibaren, neredeyseher gün, Taksim'de ve İstiklal Caddesi’ndeyapılan her eyleme saldırdılar.Halk Cephesi'nin de içinde olduğu örgütler“Taksim Yasağınız Sökmeyecek”kampanyasıyla eylemler yaptılar,İstiklal Caddesi'nde ve Taksim Meydanı’ndaçatışarak eylemlerine devamettiler.İşçiyi aşağılıyorlar, memuru aşağılıyorlar,çiftçiyi aşağılıyorlar. Alevi halkımızıaşağılıyorlar. İşçilerin grevlerindegrev kırıcılığı yapıyorlar. Başbakan Erdoğanbaşta olmak üzere tüm AKP’lilerhalkı aşağılayan, halkla dalga geçen,alay eden küstahça tavırlar içindeler.Adeta “dağları biz yarattık” havasındaydılar.1 Mayıs mı kutlayacaksınız?“Ancak benim istediğim yerde, benimistediğim şekilde kutlayabilirsiniz” diyorlar.Miting mi yapacaksınız? “Benimizin verdiğim yerde, benim belirlediğimşekilde yapabilirsiniz ” diyorlardı. TayyipErdoğan, hergün talimat yağdırıyor;"İstediğim yeri yıkarım yakarım, istediğimyerde istediğim binayı yaparım,istemediğim binayı yıkarım,istediğim yeri satarım" diyordu.Herhangi bir çevre eylemi değildibu. Ağaçların kesilmesine karşı verilenmücadeleden çok daha farklı olarak,Taksim Meydanı yayalaştırma projesi,Taksim'in halka temelli yasaklanmasıanlamına geleceği için, büyük bir tepkininortaya çıkmasına neden oldu.Taksim’de Gezi Parkı direnişiylebirlikte başlayıp Türkiye'nin dört biryanında halk ayaklanmasına dönüşensüreç, oligarşinin krizinin göstergesidir.ABD'nin politikalarının uşağı olan AKP;genci-yaşlısı, işçisi, köylüsü, memuruile tüm bir halka topyekün saldırdığıiçin, terör estirdiği için, dün kan-canbedeli halkın kazandığı tüm hakları tektek, "hukuk devletiyiz" yalanı ve dayatmasıylaelimizden çaldığı için halkayaklandı.AKP'nin saldırılarının, yalan, demagoji,baskı ve terörünün altında gizlemeyeçalıştığı, işbirlikçiliğidir. Vatanı"babalar gibi" satıp-savururken halksesini çıkartmayacak diye düşündüler.Suyumuzu bile sattılar. Topraklarımızıkullanılmaz hale getirdiler. Köylününtoprağını 2B diyerek gasp ettiler. Üçkuruşluk karları için GDO'lu yiyeceklerlebizi zehirlediler... Evlerimizi yıkmakiçin "kentesel dönüşüm" diyerekyıktılar, bizi şehirlerin dışına sürerek,şehirleri kendileri için güvenli merkezlerhaline getirmek istediler.1 Mayıs Alanı'nı yasaklamak içinçeşit çeşit oyunlara başvurdular. Enson inşaatı gerekçe gösterdiler. Çatışaçatışa, direne direne, kafamız gözümüzyarılarak aldığımız 1 Mayıs Alanı'ndakigörkemli kutlamalar AKP'nin politikalarınaters düşmüştü. Dünyada ikincibüyük 1 Mayıs kutlaması olması, bukitlesellik AKP'nin zulmüne karşı direnişolduğunu gösteriyordu. AKP korkuyordu.Ezdiği, baskı altına aldığı halkıngözlerini devrimcilerin açmasından korkuyorlardı.Bu nedenle 1 Mayıs Alanı'nıaçıkça yasaklayamadılar ama gerekçeyarattılar. Ben karar aldım, uyacaksınızdayatmasında bulundular.Hakkını arayan işçiye, köylüye, memura,öğrenciye... halkın tüm kesimlerinesaldırıyor, tehditediyor, gözaltınaalıyor, işkence yapıyor,komplolarkuruyor, şafak operasyonlarıylatutukluyorlar.İşbirlikçisiolduğu ABD'nin buyurduğu"Ya bendensinya da terörden"politikasını ülkemizdekendisinemuhalif olan herkesedayatıyor. Anadolu'nunen ücra köşesindekiköylüsünden,şehrindeki gazetecisinekadar herkesi kendi iktidarıaltında ezmeye, sindirmeye çalıştılar.Bunu, Halk Cephesi hariç büyük orandabaşardılar da.Sonuç olarak; AKP 10 yıllık iktidarısüresince akbabalar gibi halkın tepesinebindi.Her şeyi yiyip bitirdiler. Halkımızdanişsizler ordusu yarattılar, halkı açlığave yoksulluğa mahkum ettiler. Bu tabloyuemperyalizmin işbirlikçisi AKPyarattı. Bu politikalardır Taksim GeziParkı direnişini ortaya çıkaran. Bir kaçağaç değildir halkı isyana götüren...Bu başkaldırının, bu ayaklanmanın kökenindeAKP'ye ve onun halk düşmanıpolitikalarına duyulan öfke vardır. Buöfkeyi AKP yarattı. AKP'nin politikalarıyarattı. Halkın onuruna, namusuna diluzattılar. Çapulcu dediler... entel danteldediler... ananı da al git dediler...Devri̇mci̇leri̇n Ödedi̇ği̇Bedeller Öfkeyi̇BüyütmüştürAnadolu'daki ilk örgütlü ayaklanmaolan Baba İshak'lardan Gazi Ayaklanması'na...Gazi'den Taksim Gezi Parkı'ndabaşlayan halk ayaklanmasınınmimarı devrimcilerdir, Cephelilerdir.Halkın biriken öfkesi patlamış, sokaklara-meydanlara taşmıştır. Halkayaklanmıştır. Evet ama bu ayaklanmayıgiden yolda devrimcilerin, cephelilerindirenişinin çok büyük bir etkisi olmuştur.Büyük ölüm orucu direnişimizden, çadırdirenişlerine, pankart açmaktan, keyfitutuklamalara.. ödediğimiz tüm bedellerle,bir ayda 4 tane büyük operasyonlacephelilere yönelik saldırıların da biriktirdiğibir süreçtir bu. Başta ABDve AKP politikaları altında ezilen hal-30ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


kımız, yine cephelilerin doğru politikalarıile öfkeyi büyütmüştür.Aylar öncesinde yaptığımız "Milyonlarıörgütleyeceğiz" kampanyamız,tencere tava dövmemiz, son olarakbiber gazının kimsayal bir gaz olduğuve yasaklanması talebi bizim haklı vedoğru politikalarımızı göstermektedir.Halkımıza ÇapulcuDiyenler HalkımızınÖfkesi KarşısındaYenilecek!HİÇBİR GÜÇ HALKINÖNÜNDE DURAMAZ!Gecekondulardan, Okullardan, Dağlardan,Fabrikalardan, Tarlalardan GeliyorHalkımız! BÜTÜN İSTANBUL, BÜ-TÜN TÜRKİYE TAKSİM OLDU ŞİM-Dİ! Halkın birleşik gücü, halkın direnci,halkın savaşı, tüm ülkeye yayıldı. Tümdünya bir kez daha tanık olmaktadır11 Eylül 2012 tarihinde, işkence merkezlerinden biriolan Gazi Karakolu’na düzenlediği feda eylemi sonucuşehit düşen İbrahim Çuhadar’ın cenazesini almak için,Adli Tıp önünde bekleyenler işkenceyle gözaltına alınarak14 Eylül’de tutuklanmıştı.Gazi Karakolu devrimcilere, halka yapılan işkencelerletescillenmiştir. Fakat, bu güne kadar o karakoldaki hiçbirpolis ne yargılandı ne de ceza aldı. Neden? Çünkü egemenlerhalka yaptıkları zulümle ayakta kalır, halkın enküçük hak talebini dahi kanla bastırır.Konuyla ilgili, TAYAD’ın yaptığı açıklamada; İbrahimÇuhadar, işkencecilerden 19 Aralık'ın hesabını sormuştur.İşkenceyle katledilen yoldaşlarının hesabını sormuştur.Adalete susayan halkın hesabını sormuştur. İşte bu nedendenfeda savaşçımız İbrahim ÇUHADAR onurumuzdur.Devrim şehitleri onurumuzdur.Tüm halkımıza sesleniyoruz; Halk için savaşıpşehit düşenlerimizi sahiplenmek meşrudur. Onlarzulme karşı savaşımızda yol gösterenlerimizdir.Mahkemeden önce yapılan basın açıklamasına AK-P'nin faşist polisi saldırmış, Dilan POYRAZ'ın burnunukırılmıştır. Mahkemeden çıkan kararda sadece MusaKURT tahliye olmuştur.Cenazeleri sahiplenenlerin tutuklanması hukuksuzluktur.İbrahim ÇUHADAR'ı Sahiplenenler SerbestBırakılsın!" denildi.halkın gücüne. Tüm dünya tanık olmaktadırfaşizmin aczine. İşte oligarşiningücü bu kadar. Tankınız, topunuz, copunuz,gaz bombalarınız, TOMA’larınız,helikopterleriniz, onbinlerce katil polisinizhalkın gücü karşısında tam bir çaresizlikiçinde kaldı. Panzerlerinizden, TO-MA’larınızdan, basınçlı sularınızdan,gaz bombalarınızdan, coplarınızdanKORKMUYOR HALKIMIZ! İşte Halk,İşte Halkın Gücü!Günlerdir gaz bombalarıyla, coplarla,tazyikli sularla halka terör estirdiniz.Gaz stoklarınız tükendi. İstanbul’untüm sokaklarında kesintisiz süren direnişşimdi tüm Türkiye’ye yayıldı. TümTürkiye sokak sokak direniyor faşizmekarşı.Ankara'da, İstanbul'da ve ülkeninbir çok yerinde Gezi Parkı eylemlerineson vermek için gözaltılar yapıldı, şafakoperasyonları yapmaya devam ettiler.Başbakan, "Polis kahramanlık destanıyazmıştır" diyerek, "emri bizzat benverdim" diyerek saldırı gücünü arttıracağınıbizzat söylemiştir. Halka verdiğigözdağı ve tutuklamalar eylemleri engellemeyeyetmedi. Gezi Parkı'nı açacaklarınıilan ettikleri gün, yeniden kapatmakzorunda kaldılar, yine gaz bombalarıyla,TOMA’larla saldırdılar. Halkakarşı uyguladıkları teröre rağmen halksokaklara çıkmaya devam ediyor. Halktaninsanlar “Taksim'e eli boş gitmeyin”diyerek, öfkesini açıktan dile getiriyor.“Çapulcu” diyerek aşağıladıkları halk,kendi içinden çıkardığı öncüleriyle çatışmayadevam ediyor. Çeşit çeşit eylembiçimleri ile AKP'nin karşısına dikilmeyedevam ediyor. Ustalar, halk için, birdeniz gibidir demiş... uyur uyur uyanır...AKP halkın sonsuza kadar uyuyacağınısandı, yalanlarıyla halkı sonsuza kadaruyutacağın, aldatacağını sandı. Ancakyanıldılar. Halk uyandı, bu bile AKPlilerinkabus görmesine yetti. Bu halk,AKP'nin de, Amerikanın'da kabusu olmayadevam edecek.SürecekDevrim Şehitlerini Sahiplenenler Değil,İşkenceciler Yargılansın!Saldırıda burnu kırılan Dilan POYRAZ olayı şöyleanlattı;“ Katil polis hazımsızlığını göstererek eyleme saldırdı.Bir anda sivil polisler etrafımı sararak gözaltına almakistedi, kollarımı bükerek kırmaya çalıştılar. Beni yerdesürükleyen polis yüzüme tekme attı ve gelen tekmeninşiddetiyle burnum kırıldı. Gözaltına alınacağım sıradaarkadaşlarım beni bırakmadı ve polislerin elinden çekipaldılar. Arkadaşlarım beni hastaneye yarı baygın olarakgötürdüler. Hastanede tedavi olduktan sonra kimliğimiçaldıklarını farkettim. İşkenceci polis, katil devlet nekadar saldırsa da, tek bir arkadaşımızı sahipsiz bırakmayacak,bedeli burun kırılmasından fazla olsa dahi arkadaşlarımızınyanında olacağız.”Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR31


AKP; Ne Sen, Ne HukukunHalkın Öfkesini DurduramazSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Taksim, İstanbul'un en merkezi yeridir.Bu nedenle on yıllardır yerli yabancıher kesimden milyonlarca insanıkonuk eder. Aynı zamanda aydın,sanatçı, taraftar, Alevi-Sünni herinançtan halkımız, işçi, memur, esnafemekçi halkımız üzüntülerini, sevinçlerinipaylaştıkları, tepkilerini,hak arama taleplerini ifade ettikleriyerdir. Bizimdir, halkındır TaksimMeydanı.Taksim Meydanı 1977'den sonraözellikle işçi ve emekçiler için sembololmuş ve mücadele alanına dönüşmüştür.Bunu bilen AKP, Taksim'ive Taksim Meydanı'nı halka kapatmakistemiş, bunun ilk adımı olarak daTaksim'i yayalaştırma adı altında yolyapım çalışması başlatmıştı. Bu gerekçeile 2013 1 Mayıs'ını TaksimMeydanı’nda kutlamayı emekçilereyasakladı, pervasız bir terör uyguladı.Halkı Taksim'e sokmama projesininbir ayağı da Taksim Gezi Parkı'na,AVM (Alışveriş Merkezi) yapılmasıydı.Bu proje kapsamında GeziParkı yok edilecekti. Bunun için 75yıllık ağaçları iş makinaları ile acımasızcasökmeye başladılar. Ki GeziParkı, İstanbul'da halkın kullanabildiğibirkaç yeşil alandan biridir.AKP, her şeyi olduğu gibi doğayıda talan edip, rant için tekellerin kullanımınasunuyor. Taksim'de halkınpara vermeden dinlenebileceği tekyerdir Gezi Parkı. AKP halka güzelolan, bedelsiz olan hiçbir şeyi revagörmez.AKP, Taksim'i bir rant bölgesiolarak görüyor. Gezi Parkı'na TopçuKışlası görünümünde AVM yapmakistiyor. Çünkü Taksim ve çevresindeoteller var. Kentsel Dönüşüm adı altındaTarlabaşı başta olmak üzereTaksim'in birçok yerini yıkıp otel veeğlence merkezi yapmak istiyor. Buralaraözellikle Arap zenginleri ve diğerturistler geliyor. Bu nedenle dehalkın, ayak takımının bu mekanlaragirmesini engellemek istiyor. Böyleceİstanbul'un merkezinde büyük paralarındöndüğü turistik bir adacıkoluşturmak istiyor AKP.AKP halk düşmanı politikalarıyla,halkın haklarını gasp etmekten yaşambiçimlerine kadar her şeye müdahaleederek faşist yüzünü tüm halkkesimlerine gösterdi.Bunlardan bir kısmını sayalım;1- Kentsel dönüşüm adı altındayoksul halkın evlerine el koyup, halkısosyal çevrelerinden, yaşamlarındankopardı. barınma haklarını gaspetti.2- İşçi ve emekçilerin, taşeronluk,esnek çalışma, istihdam büroları,bölgesel asgari ücret uygulamaları ileiş güvencelerini ellerinden almak istiyor.3- Açlık sınırının 1160 TL, yoksulluksınırının 3600 TL olduğu ülkemizdeişçilerin yarıya yakınını 774TL asgari ücretle çalışmak zorundabırakarak açlık ve yoksulluğa mahkumetti. Tekelci patronlara tazminatsızişten çıkarma yöntemlerini anlatanpaneller düzenlemekten geridurmadı.4- Emekçilerin sosyal güvenlikhaklarını elinden aldı. Mezarda emeklilikolarak ifade edilen emeklilikyaşını 65'e kadar yükseltti. Yeşil kartalma koşullarını ağırlaştırdı.5- 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuklarımızı,düşünmeyen, sorgulamayan"bireyler" haline getirmeye çalışıyor.Hem biat eden dindar bir nesilhedefliyor, hem tekellere ucuzemek gücü oluşturuyor.6- Denetimsizlik ve kar hırsı nedeniyleiş cinayetlerinin artmasına sebepoldu. ( Mayıs ayı iş cinayeti sayısı114'dür)7- 2007 yılında PVSK’de (PolisVazife ve Salahiyatları Kanunu) yaptığıdeğişiklikle polise sınırsız silahkullanma yetkisi vererek yüzlerceinsanımızın ölümüne yol açtı.8- Karakollarda yapılan işkencesonucu onlarca kişinin ölmesine, yaralanmasına,sakat kalmasına nedenoldu.9- Hapishanelerde çocuklar baştaolmak üzere yüzlerce kişiye işkenceyaptı, tecavüz edilmesine göz yumdu.Yüzlerce hasta tutsağın ölümüne nedenoldu.10- Sağlıkta dönüşüm adı altında,insanların sağlık hizmetlerinden yararlanmahaklarını elinden aldı. Sağlıksistemini ticaretleştirdi.11- Başta barolar olmak üzere,kendi hakimiyeti altına alamadığımeslek örgütlerine, DKÖ'lere karşı gerekyasal düzenlemelerle gerekse fiilenbaskı ile hakimiyet altına almayaçalıştı.12- Sendikalara karşı savaş başlattı.Çeşitli gerekçelerle sendikalarıbastı. Başkan ve yöneticilerini gözaltınaalıp tutuklattı.13- Sendikaların baraj, iş kolugibi gerekçelerle yetkilerini ellerindenaldı. Bir iş yerine birkaç sendika getirmeyetkisi ile de kendinden olmayan,muhalif sendikaları tasfiye etmeninyolunu açtı.14- 657 sayılı yasada değişiklikyaparak devlet memurluğu güvencesinide kamu emekçilerinin ellerindenalmanın yöntemlerini arıyor.15- Ülkemizi ABD-AB ve NATOgibi emperyalist güçlerin üssü halinegetirdi.16- Başta ABD olmak üzere emperyalistdevlet ve tekellerin çıkarlarınahizmet ederek komşumuz Suriyehalkının katledilmesinin önünüaçtı.17- Ülkemizde satılmadık kamukurumu bırakılmadı. Sahillerimizi,ormanlarımızı, fabrikalarımızı, halkınortak malı olarak ne varsa hepsini yabancılarasattı.18- HES'lerle derelerimizi ve sularımızıticarileştirerek halkın elindenaldı, doğayı kirletip yağmaladı.19- Uyguladığı politikalarla tarımve hayvancılığı bitirdi. Toprakları-32ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


mızın kalitesinin düşmesine nedenoldu.20- Memleketimizde tarımürünlerinin üretilmesine kota getirerekçiftçileri, köylüleri açlığa veyoksulluğa terk etti.21- İnsan sağlığına zararlıGDO’lu (Genetiği DeğiştirilmişOrganizma) ürünlerin üretilmesininönünü açtı. Yurtdışından GDO'luürünleri ithal etti. (Başta pirinç ve şekerolmak üzere)22- Petrol yasası başta olmak üzereçıkardığı yasalarla ülkemizin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini emperyalisttekellere peşkeş çekti.23- Ürettiğimiz ürünü satamıyoruz"anamız ağladı" diyen köylüye "ananıda al git" deme ahlaksızlığını gösterdi.Halkı azarladı, yok saydı. İştençıkarıldım diyen işçiye "sen 17 ay çalışıpparamı aldım diye bana teşekküredeceğine bir de işsizim diyorsun.Nankörlük ediyorsun" dedi. Halkın neayak takımlığını ne çapulculuğunu bıraktı.24- Anayasal hak olan basın açıklamasıyapmak isteyen işçilere, öğrencilere,memurlara, devrimcilere,halka gaz sıkıp copladı. Sakat bırakıp,öldürdü.25- Parasız eğitim, parasız sağlık,çalışma ve barınma hakkı isteyenleri"terörist" ilan edip hapishanelereattı.26- Mehmet Ağar gibi katilleregöstermelik yargılamalar yaparak onlarıakladı.27- Rüşvet ve yolsuzlukları ayyukaçıktı. Ancak iktidarda olmaavantajını kullanarak bunları örtbasetti.28- Deniz Feneri gibi Almanya'dahakkında karar verilmiş kişileri, dolandırıcıve hırsızları burada yargıeliyle akladı.29- Başta Aleviler olmak üzere kendindenolmayan tüm inançlara saldırdı.Zorunlu din dersi, "Alevi açılımı"gibi politikalarla Aleviler’i asimileetmeye çalıştı. Alevi inançlarına saldırdı."Cemevi değil cümbüşevi"gibi söylemlerle Aleviler’in ibadetyerlerini aşağıladı. Bu da yetmezmişgibi doğa katliamına sebep olacak 3.AKP’nin eli PALALI“Askerleri”nden birisi.Onlarca polisin gözleriönünde, önüne gelene saldırdı.Polisler sırtını “pış pış”layıpgönderdi. Halktan tepki alınca“bi zahmet” ifadesinebaşvurdular. AKP’ninmahkemeleri eli palalı bufaşisti serbest bıraktı.köprüye 90 bin Alevi’yi katleden Yavuz-SultanSelim adını verdi.30- Halkın, kürtajından, kaç çocukdoğuracağına, ne içeceğinden ne giyeceğinekadar her şeyine müdahaleederek faşist yüzünü herkese gösterdi.31- Okullarda kıyafet serbestliğiadı altında, küçücük kız çocuklarınınbaşlarını kapatmanın yolunu açtı.32- Meclisteki sandalye sayısınıkullanarak, bir el kaldırıp indirmeylehalk düşmanı yasalar çıkarttı.33- Polis teşkilatına çok genişyetkiler vererek, kendi özel güvenlikteşkilatına dönüştürdü.34- Hakim ve savcıları daha fazlakendi iktidarına bağımlı hale getirdi.Başta HSYK olmak üzere, AnayasaMahkemesi, Yargıtay, Danıştay kendikadrolarıyla kurumlaştırıldı. Herbiri AKP'nin politikalarını destekleme,uygulama mercii olarak çalıştı.35- Özgürlük hakimi adı altındamahkemeler kurarak, hiçbir hukukigerekçe yokken insanları "terörist" deyiptutuklattı.36- Doktorlar, avukatlar, öğretmenler,sanatçılar, öğrenciler kısacahalkın muhalif, AKP'nin politikalarınakarşı mücadele eden tüm kesimlerinitutuklattılar.37- Gizli tanıklık adı altında kimolduğu belli olmayan kişilere tanıklıkyaptırarak, insanları gerçek dışı iddialarlatutuklayıp, cezalar verdiler.Komplo davalarını olağan halegetirdiler.38- Yargılamaları artık “telekonferans”yöntemiyle yaparak,dosyayı tanıkları gizlediği gibi sanıkve şüphelileri de yargılamadışına attı.Bunlar ilk anda aklımıza gelenler.AKP'nin yapıp ettiklerindensadece bir kaçı.Halkımızın Gezi Parkı'nın yağmalanıppeşkeş çekilmesine tepkisi sadece"3-5 ağaç" için değildir. Halkınayaklanması AKP'nin bugüne kadaryaptığı yasalar ve uyguladığı politilakarınsonucudur. Bu son saldırı isebardağı taşıran son damlaydı.Taksim'de başlayan direniş, Türkiye'nin79 iline yayıldı. Bu direnişleri,açığa çıkan öfkeyi, ne AKP'ninpolislerinin azgınca saldırısı, ne gazıne copu hiçbir şey engelleyemedi.Halk kendine ve özgücüne güvendi vesokağa taştı. AKP, hakimiyet kurduğubasın ve TV'lere öyle bir ayar vermişki, medya bu yaşananları mümkünolduğunca görmezden geldi. Bağımsız,objektif, tarafsız haber yapmakbir yana yaşananları görmezdengeldi. Başbakanın icraatın içindentutun da, röportajlarına, belediye başkanındanhükümetin bilimum bakanve milletvekillerine kadar herkesisaatlerce ekranlarda konuşturdu.Ne var ki halkımızın öfkesi dahada arttı. Halkın öfkesi AKP'yi hedefaldı. AKP binalarını ateşe verdiler,Amerikan Konsolosluğu’na yürüdüler.Polisin üzerine yürüyüp araçlarınıyaktılar. Vali ve kaymakamlığa yürüyüptahrip ettiler. Mobeseleri kırdılar.Sokaklardan polisleri temizleyipkendileri meydanın tüm giriş çıkışlarınıbarikatlarla tuttular.AKP bu öfke selini durduramayınca"demokrasilerde" halkı "yolagetirme aracı" olan yargıyı devreyesoktu. Bu güne kadar yargıyı, halkakarşı yürüttüğü savaşta bir sopa olarakkullanan AKP bugün halkı frenlemekve halkın tepkilerini yumuşatmakiçin yargıyı devreye soktu.İstanbul 6. İdare Mahkemesi GeziParkı, Topçu Kışlası Projesi hakkındayürütmeyi durdurma kararı vermişti.Mahkeme kararında; "davası-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR33


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013nın 31.5.13 tarihinde verdiği dilekçeye istinaden,davalı idarenin birinci savunması alınıncayaveya bilgi ve belgeler gösterilip, yürütmenin durdurulmasıhakkında yeni bir karar alınıncaya kadar,yürütmenin durdurulması talebinin KA-BULÜNE, 31.5 2013 tarihinde oy çokluğu ile kararverilmiştir" denilmektedir. Bu karar elbette halkınbaşkaldırısının gücünün ve etkisinin ne kadarbüyük olduğunu göstermektedir. Ancak AKP öncebu kararı tanımayacağını açıklamış, halkın öfkesininbüyüklüğü karşısında geri adım atmak zorundakalmıştır. Mahkeme kararını bekleyeceğini açıklamıştır.AKP'nin 11 yıllık icratını bilen halk, bugüne kadarki yalan, demagoji ve sahtekarlıklarınainanmadığı gibi, bu açıklamanın tepkileri yumuşatmakiçin olduğunu anlamıştır. Bu nedenle eylemlersona ermemiş, değişik biçimlerde devam etmiştir.AKP polisler hakkında da soruşturma açacağınısöylemiştir. Polislere soruşturma açacaklarınıilan etmeleri ise kocaman bir sahtekarlıktır. EthemSarısülük'ü vuran polis bütün delillere rağmen serbestbırakılmışken açılan göstermelik soruşturmalarlapolislerin cezalandırılacağına kimse inandıramaz halkı.Ve sadece bomba atan, hedef gözeterek ateş açan,işkence yapan polisler ve onların amirleri değil Başbakan'ındanİçişleri Bakanlığı’na, Vali ve EmniyetMüdürü’ne kadar sorumlu olan tüm kişiler suçludurlar.Sorumlu olan herkes hesap vermelidir. Bu hesabıAKP hükümeti ve onun yargısı yapamaz. Onlargerçekleri gizleme, sorumluları aklama çabası içerisindedirler.Sonuç olarak; Halkın sorunlarını ancak halkınörgütlü gücü çözebilir. Ekmek, adalet, özgürlükmücadelesi içinde birlik olabildiğimizi gördük. Birlikolduğumuzda bu kibirli, halk düşmanı iktidaranasıl boyun eğdirdiğimizi gördük. AKP'nin gücühalkın gücü karşısında bir hiçtir. AKP yalanlarla,baskı ve şiddetle yönetiyordu, direnme kararı almışolanlara yalan da, şiddet de işlemez artık. Bizdençalınan haklarımız için AKP faşizmine karşıomuz omuza direneceğiz. Emperyalizmin çıkarı içinçalışan meclis, AKP'nin talimatı ile çalışan yargı,keyfi karar veren hakimler, yalanı yayan medya,kendi yağmalayıp betonarmeye çeviren belediyeler,hırsızları efendi, işçi ve emekçileri ayaktakımısayan bir iktidar istemiyoruz. Siyasi, ekonomik, sosyal,demokratik haklarımız için halk anayasası istiyoruz.Halkın çıkarlarının gözetildiği bir anayasaistiyoruz... İşçilerin, memurların iş güvencesininolduğu, sağlık, eğitim, barınma hakkının koşulsuzve eşit bir biçimde sağlandığı, ifade, toplantıve örgütlenme özgürlüğünün korunduğu, inanç özgürlüğünütanıyan, doğal ve tarihi miraslarımıza sahipçıkan bir anayasa istiyoruz...SavaşanKelimelerÇAPULCUAKP iktidarı 12 yıldır ülkemizde halka karşı zulmün adı olmuştur.Tayyip Erdoğan ise her fırsatta halka olan kinini kusmuş vehakaretler etmiştir.“Ananı da al git...” en ön plana çıkarılan hakaretti. En büyükhakareti ise Taksim Gezi Parkı’nda direnen halka karşı yaptığıaçıklamada ve daha sonrasında tekrarladığı “Çapulcu” hakaretioldu.Türk Dil Kurumuna göre çapulcu, “Başkasının malını yağmatalaneden kimse, talancı, yağmacı”dır.Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi “kendisinin olmayana” elkoyma durumu söz konusudur.Taksim’de ve Türkiye’nin dört bir yanında haftalardır AKP zulmünekarşı direnenler neden direniyor ve kimler direniyor?Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesiyle başlayan çatışmalar,AKP iktidarının 11 yıldır sürdürdüğü yağma talan düzenine,baskısına, sömürüsüne, halka reva görülen açlığa yoksulluğa karşıbir ayaklanmaya dönüşmüş ve halkın her kesiminden insanın birlikteliğiyleayaklanma tüm Türkiye geneline yayılmıştır.Taksim’de AKP zulmüne karşı direnenler Anadolu kentlerindeayaklananlar “çapulcu” değil, halktır!..Halk; işçiler, işsizler, öğrenciler, memurlar, doktorlar, mühendisler,gazeteciler, aydınlar, ulusal değerlerini kaybetmemiş veemperyalizm ile onun işbirlikçisi oligarşiye hizmet etmeyen HER-KESTİR!..Halk vatanımızın bir parçası olan Gezi Parkı tekellerin çıkarınasunulmasın diye, kendisinin olana sahip çıkmıştır.Tayyip Erdoğan ise her şeyi ters yüz etmeye çalışmaktadır.Gerçek çapulcunun kendisi olduğunu gizlemeye çalışmaktadır.Gerçek çapulcular, madenlerimizi, derelerimizi, halkımızın emeğiniyağmalatan ve bu emperyalist yağmaya ortak olan AKP ve yandaşlarıdır.Halkın olan yer altı, yer üstü zenginliklerimizi emperyalist şirketlerindenetimine sokanlardır. Ülkemizin, halkımızın yarattığıdeğerleri “Babalar gibi satarım” diyenlerdir.Emperyalist şirketler AKP aracılığıyla Anadolu’nun tüm güzelliklerini,zenginliklerini yağmaladı.Vatanımızda ABD’nin, Almanların, İngilizlerin, İtalyanların,Fransızların… ne işi var?İşte asıl çapulcular bu vatanın değerlerini emperyalistlere satanAKP iktidarı ve bir avuç işbirlikçidir.Halka çapulcu kelimesini yakıştırmak, Tayyip Erdoğan’ınkendi suçunu örtme çabasıdır. ÇAPULCU olan vatanı emperyalistleresatanlardır. Biz Çapulcu Değil Halkız!Gerçek çapulcuları, yani emperyalistleri ve işbirlikçilerinivatanımızdan kovana kadar savaşacağız…Biz halkız ve milyonlarız… Onlar ise bir avuç işbirlikçi haydutve çapulcudurlar…34ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


BasındanAtilla Sertel07.07.2013“... Son günlerde medyada bir istifave işten çıkarma fırtınası yaşandı.Bu iktidar döneminde işlerinden edilen,cezaevinde çürütülen, açlığa veişsizliğe mahkum edilen gazetecilerinsayısı büyük bir hızla artıyor ki bizdahi takip edemiyoruz. İşten çıkarılan,cezaevine gönderilen gazeteci arkadaşlarımızınyalnızca kendileri değil,aileleri, çocukları da cezalandırılıyor.Bu iktidar o kadar acımasız ki “Yabendensin ya da seni yok ederim”diyor. Çizgisinde de öyle tutarlı kidediğini yapıyor: Ya hücreye tıkıyorya da işsiz bırakarak sözünü tutuyor.kapattı. Göncü de "Elveda" dedi.NTV program yapımcısı DilaraEldaş, grubun yayın politikasına isyanınıdile getirerek kurumdan ayrıldı.ntvmsnbc.com internet sitesinin Kültür-SanatEditörü Hasan Cömert istifaetti...NTV'yi daha önce yaptığım açıklamaile kamuoyuna şikayet etmiştim.İçeriği tartışılan, öğretisi olmayan,birbirinin tekrarı bir yarışma programıiçin trilyonlar akıtarak ekranı bağlayanlarNTV'nin İzmir Bürosu'nu kapatarakgazetecileri ve kurumdan ekmekyiyen şoförü atarak tasarruf etmişlerdi.Türkiye'nin üçüncü büyükkentinde bürosu olmayan bir haberkanalı. Büro kapatıldığında NTV yönetimiiçin söylemiştim, yineleyelim:- Habercilikten ziyade tasarrufaönem veriyorlar. Bütün parayıAcun'a kaptırmışlar.kovuldu. Veda yazısı bile sansürlendi.SHOW TV BOŞALDI:Show TVde önce TMSF'ye, ardındanCiner Grubu’na devredilinceyaprak dökümü başladı. Önce ünlühaber spikeri Ali Kırca, onunla birlikteTV Haber Dairesi BaşkanıTuba Atay, Haber KoordinatörüAyhan Bölükbaşı, Haber MüdürüOzan Pezek, Yurt Haberler MüdürüNadiz Akyüz, Kamera ŞefiEdiz Alıç, Mesut Yengeç, HaydaranÇelik, Ankara Büro Temsilcisi FundaTuna Görey, Parlamento MuhabiriÖzgür Akbaş ve KameramanBülent Kördemirci zorunluizne çıkarıldılar. Bu isimlerin hiçbiriningeriye dönüşü beklenmiyor...SAYMAKLA BİTMEYECEKKanaltürk Sabah Haberleri SorumluEditörü Serkut Bozkurt'unişine son verildi. Gerekçesi sade vebasitti. Gezi Parkı eylemleri sırasındakullandığı dil beğenilmemişti.Milliyet gazetesi Ekonomi Servisi'ndebeş yıldır ekler koordinatörlüğününyanı sıra editörlük ve haberçalışmaları yapan Necla Ç. Unutmazile gazetenin yolları ayrıldı. 19yaşında bu gazeteye adımını atan veson görevi olan Magazin Müdürlüğü'ndenistifa eden Birsen Altındağderin bir nefes aldı.Habertürk gazetesi’de röportajyazan Kutlu Esendemir gazetedenayrıldı.TMSF'nin el koyduğu SKY TürkTVde ekonomi gazetecisi Murat Sabuncugörevden ayrılırken Hilmi Hacaloğlu'nunprogramına son verildi.Kanal 24 spikeri ve moderatörüRemziye Demirkol istifa etti. YeniŞafak gazetesi yazarlarından KürşatBumin'in yazıları sonlandırıldı. (...)Doğru duranların, haberi eğipbükmeden verenlerin, namuslu gazetecilerinezilmeyeceği, dışlanmayacağı,cezalandırılmayacağı günlerin,yolların özlemiyle,Sevgiyle, Saygıyla...”NTV KAN KAYBETTİ:Cem Aydın'ı kamuoyu Gezi Parkıolaylarının ardından tanıdı. Nuri Çolakoğluile birlikte Türkiye’de 18 yılönce ilk haber kanalının kurulmasındaetkin rol oynayan isimlerin başındageliyordu. Cem Aydın haberin mutfağınınbaş aşçısıydı. Haber Müdürlüğü,Haber Koordinatörlüğü ünvanlarıylaçalıştı. İstifa ederken de ünvanıCeo idi. Durdurmadılar. İki satır konuştuama çok şey anlattı: - Sonolaylarda iyi habercilik, doğru habercilikyapamadık. Bunun sorumlusuolarak 18 yıldır çalıştığım NTVdenistifa ediyorum.Mirgün Cabas... Onu ekrandanalmışlar GQ Dergisi Genel YayınYönetmenliği’ne getirmişlerdi. Cabas,ekrandan söyleyemediklerini tweetleratarak dile getirdi. Sonra da istifasınıverdi...Çiğdem Anad, Star TV’de editörlükyapıyordu. O da istifasınıuzattı. Cem Aydın’ın ardından DoğuşYayın Grubu dergilerinden sorumludeneyimli isim Genel Müdür NeyyireÖzkan da "Buraya kadar" diyerekistifasını verdi. NTV Tarih DergisiGenel Yayın Yönetmeni Gürsel Göncüistifa etti. Son olarak "Gezi" özelsayısı hazırlamıştı. Patron dergiyiAKŞAMDI GECE OLDUBu iktidar döneminde artık alıştık.TMSF gelir el koyar, kurumun başınakendine en iyi hizmet edecek biriniyüksek bir maaşla getirir. Kurumdatasfiye başlar. Etliye sütlüye dahikarışmayanları bile tasfiye ederler.Bu arada kurumun devredileceği,krediyle, sudan ucuz verebilecekleribir patron aranır. Bulununcaya kadarda devlet imkanları ile propogandatam gaz yürür. Akşam gazetesindede öyle oldu.İsmail Küçükkaya ilk gün görevdenalındı... Yerine bir dönem AKPMilletvekilliği de yapan MehmetOcaktan getirildi. Ocaktan Akşam'ıilk günden geceye çevirdi. İktidarınistediği manşetleri atarken, öte yandanişten atmaları gerçekleştirdi. SemraKardeşoğlu kalsaydı kovulacaktı.Yazı İşleri Müdürlüğü'nden istifasınıverirken, "Beni kovamazsınız o keyfisize yaşatmam. Ben gidiyorum"dedi. Ardından Gürkan Hacir, TuğçeTatari, Sevim Gözay, Hüsnü Mahalli,Nihal Kemaloğlu. Deniz Ülke AnboğanTMSF el koyduğu gibi istifasınıveren yazarlardı...Tuğçe Tatari Gezi olayları süresincegençlerin safında yürekten yeraldı. Yazdı. Tweetler attı. Sonundawww.gazetea24.com/yerel-basin-haberSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR35


Holding Medyasında Çalışan ve İşten AtılanGazeteciler ve Yazarlar,Meslek Onurunuza Sahip Çıkın, Direnin!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Yaklaşık 1.5 aydır Taksim Gezi Parkı’yla başlayan,bütün ülkeye yayılan halk ayaklanması sürerken, televizyonlarda,gazetelerde büyük bir baskı ve sansürdevam ediyor. Ayaklanmanın ardından birçok gazeteciişten kovuldu.Basından köşesinde, son haftalarda atılan gazetecilerleilgili “www.gazetea24.com/yerel-basin-haber” de yazanAtilla Sertel’in yazısı var.Atılan gazetecilerin hepsi AKP'yi eleştirdiği içinatıldı. Başından beri burjuva basından atılan gazetecilerinhaddi hesabı yok.AKP iktidara geldiği günden itibaren televizyonları,gazeteleri baskı altına aldı. Medya holdinglerinin sahiplerinitehdit ederek, AKP karşıtı tek kelime yazılmasına izinvermedi. Biraz sesini çıkaran olursa, hemen işten attırdı.Tayyip Erdoğan, bizzat spiker ismi vererek, yazar ismivererek tehdit etti. CNN Türk muhabiri Cüneyt Özdemirtehditlerden korktuğu için soluğu İngiltere'de aldı. Uzunsüre haberleri oradan sundu.Oktay Ekşi onlarca yıldır Başyazarlık yaptığı Hürriyetgazetesinden kovuldu. Askeri cunta döneminde "Bunlaranalarını satar" dediği için, anında kapı önüne konuldu.İkinci gün hemen lafını geri aldı, savunamadı söylediklerini.Bütün yalvarmaları, yakarmaları bir işe yaramadı.Bunlar burjuvazinin gözde yazarları, spikerleri... AmaAKP faşizmi ya beni desteklersiniz, ya da sizi yokederim diyor... Fakat onca işten atılmalara rağmen, hattaonur kırıcı bir şekilde kapı önüne koyulmalarına rağmeniçlerinden tek bir tanesi bile bu onursuzluğa karşı direnmedi.Onursuzca işten atılmaları protesto edip direniştebulunamadı.Başbakan Erdoğan bir konuşmasında açıkça tehditediyor ve şöyle diyor: "Televizyon kanallarına, onlarınavukatlarını, onların meddahlarını çıkartan medyayakarşı tavrım vardır ve bundan sonra da olacaktır. Bunuda söylüyorum. Herkes net olacak!" Başbakan, ya benidesteklersiniz ya da yaşama şansı bırakmam diyerek,bütün muhalif sesleri susturdu. Devrimciler dışında sesiniçıkaran kalmadı. Anlı şanlı bunca gazeteci işten çıkarılıyor,kovuluyor, onur kırıcı şekilde kapı önüne konuyor... Tekbir tanesi direnmedi. Hayır beni atamazsın demediler.Holdinglerin önüne oturup direnmediler.AKP’nin önüne gidip eylem yapmadılar. Bizi nedenişten attırıyorsun demediler. ODA TV davasından tutuklananbazı gazeteciler için eylemler yapıldı ancak “kovma”nedeniyle tek bir eylem yapılmadı. Hele patronlarınakarşı çıkan hiç olmadı. İşten “e-posta” ile atılırken bilepatronları hakkında tek bir söz söylemediler. Bir çokyazar her şeye rağmen patronuna teşekkür etti...Burjuva basında Derya Sazak, sözde demokrat biryazar olarak bilinir. ŞimdiMilliyet gazetesinin GenelYayın Yönetmenliğini yapıyor...Üç gazetecinin iştenatılmasını nöbet devri olarakdeğerlendirmiş, yazdıklarınabakalım; “Değerliarkadaşlarım, gazetemizinyeniden yapılandırılmasıçerçevesinde, EkYayınlar Yönetmeni DenizAlphan'ın yerine Aslı Çakır,Spor Servisi Müdürü CemŞengül'ün yerine TayfunBayındır, Cadde Yayın YönetmeniUfuk Kaan Altın'ınyerine Menderes Özel atanmıştır.Uzun yıllar birlikteçalıştığımız Alphan, Şengülve Altın'a Milliyet'e emekve katkılarından ötürü teşekküreder, nöbeti onlardandevir alan arkadaşlarımızabaşarılar...”Her fırsatta, demokrasiden,demokratlıktan bahsedenDerya Sazak neyinkarşılığı bu haberi yapmıştır.Neden bu işten atmalarakarşı çıkmıyor? Neymişyeniden yapılandırma?Meslektaşlarına sahip çıkmasıgerekirken, oturduğukoltuğu kaybetme korkusu,aldığı tatlı maaşı bir süredaha alabilmek için, sesiniçıkarmıyor. işten kovulmalarıbasit bir görev değişimiolarak anlatıyor.Derya Sazak, kendi köşesinde halka akıl verir... İnsanasormazlar mı: “Sen kendi arkardaşını sahiplenmedin,sırtını döndün, ne hakla akıl veriyorsun?” Şimdi yanmasada oturan arkadaşın, yarın işten atılma korkusuylayaşarken, sana nasıl güvenecek, hangi yüzle biribirinizebakacaksınız?Doğuş Yayın Grubu bünyesinde çıkarılan NTV Tarihdergisi, Gezi Parkı eylemlerini konu alan Temmuz sayısınedeniyle çıkan krizin ardından yönetim tarafından kapatıldı.Temmuz sayısı yayınlanmadı, dergi kapatıldı.Derginin genel yayın yönetmeni Gürsel Göncü istifa etti36ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


ancak, kapatma kararı verenler hakkında iyi niyetini koruduğunusöyledi: “Tarih bunu da yazacak. Biz yaptığımızişle, basılmayan bu sayıyla yazılacağız. Ama kapatmakararını alanlar çok iyi anılmayacaklar ne yazık ki.Ama onlar için de iyi niyetimi korumaya devam ediyorum.Umarım bundan sonra çok daha iyi işler yaparak tarihkarşısında kendilerini affettirirler, bugünleri unuttururlar.”NTV, yönetiminden hala iyi niyet arıyor... Neyi affettireceklerGürsel Göncü... Sokaklarda insan avınaçıkan AKP polisi azgınca saldırıyor, insanlar katlediliyor,sakat bırakılıyor ve tek bir haber yayınlamadı NTV. Öfkelenenhalk NTV'nin kapısına dayandı, binlerce kişikapısının önünde protesto etti. Halkın zorlamasıyla birkaçhaber yaptılar... Siz hala iyi niyet bekliyorsunuz. GeziParkı eylemlerinden sonra NTV'den Cem Aydın veNeyyire Özkan da istifa etmişti. Patronların tavrı çoknet, AKP'nin tavrı çok net... Ama siz hala iyi niyet bekliyorsunuz...Nisan ayında işten çıkarılan Amberin Zaman: “İştençıkarılmam sürpriz değil. Türkiye’deki mevcut durumortada” dedi. Zaman, “aile geçindiren, çocuk sahibimeslektaşlarına” sabır diledi.Yeni Şafak’tan kovulan Kürşat Bumin'in yazdıklarınabakalım; “Her ne ise de, 16 yıldır sırasında (AlperGörmüş ile hazırladığımız “Kronik Medya” sayfasınıda sayacak olursak) haftada 10 yazı ile yer aldığım YeniŞafak'tan (hem de bir “İnsan Kaynakları Şefi”nin telefonuyla!)ihraç edilmiş bulunuyorum. Aşağıdaki yazınınsonunda da söylediğim gibi, Yeni Şafak gibi bir zamanlarınmuteber bir gazetesinin bu hallere düşmüş olması, azemeğim geçmediği için beni gerçekten üzüyor. Yollarıaçık olsun diyelim mi, demeyelim mi siz karar verin…Ancak tuttukları yolun iyi bir yol olmadığını (ben de)hatırlatırım.”Akşam gazetesinden atılan Hüsnü Mahalli; “MehmetOcaktan'ın arayıp bildirmesi gerekirdi, telefonu kaldırıp‘Ya Hüsnü Kusura bakma biliyorsun durumu’ diyebilirdi,insani bir mesele bu ancak bu arkadaşlar bu özelliklerinikaybettiler, bu konuda tek üzüldüğüm şey bu diyebilirim.”Hüsnü Mahalli “Dördüncü defa İslamcılar tarafındanatıldım” dedi. “Otosansürle, korkuylayazacaksan gazeteci değilsin,başka bir şeysin, diğer gazetelerdeonlardan bolca var televizyonlardada öyle. Biz onlardan değiliz. Olmamda. Bedeli ne olursa olsun. Bedelödemeye hazırız. Mücadele başkatürlü olmaz, doğruları söylüyoruz.Biz bu coğrafyayı seviyoruz, biz savunmayacağızda kim savunacak?Gerekçe bu.”Hüsnü Mahalli, Amberin Zaman,Kürşat Bumin... ve diğerleri... İştenatılmalarına karşı verdikleri cevaplarabakalım. Bütün ülke ayaklanmış,hepsinin köşelerinde akıl verdiğihalk isyan etmiş ve ayaklanmayı sürdürüyor. KürşatBumin 16 yıllık gazetisinden kovulmuş, "tuttukları yolyol değil" demekle yetinmiş... Tuttukları yol, yol değilse,atılıncaya kadar neden bekledin?Amberin Zaman, çocuklu meslektaşlara “sabır” dilemiş...Hüsnü Mahalli ise, “Bedel ödemeye hazırım” demiş.Ancak 4 defa İslamcılar tarafından işten kovulmasınarağmen yazdığı bir yazıdan başka bir şey görmedik.Nasıl direneceksin? 4 İslamcı işten kovuldun, 5. İslamcıgazete bulup, yazmayı mı bekleyeceksin. Patronlardaniş mi dileneceksin? Her fırsatta, köşelerinizde halka akılveriyorsunuz... Ama onursuzca işten kovulmanıza karşıbirkaç kelime ettikten sonra ne yaptınız? Ne yapacaksınız,neden direnmiyorsunuz?İşçiler işten atılınca direniyor, siz niye direnmiyorsunuz.Hiç mi meslek onurunuz yok sizin? İşten atan gazeteninönünde oturamaz mısınız?Yapmazlar? Patronları kızdıracak bir şey yapmaktançekiniyorlar. Yukarıda yazdıklarını gördük, çok çok sitemlervar. Çünkü yarın, ortam biraz sakinleşince aynıpatronların kapılarına gidip iş isteyecekler, patronlarınkölesi olmuş durumdalar. Şimdiye kadar işten çıkarılanlariçin tek bir şey yapmadılar. Çünkü kendilerine sıragelene kadar ne kadar daha çalışırsam kardır diye bakmışlardıryaptıkları işe. Aldıkları paralar çok tatlıdır.Dolarlarla çalışırlar. Bir burjuva basında köşe yazarlığıyaptıkları sürece aldıkları parayla kendilerini halkındışında ayrıcalıklı görüyorlar. Mesleki olarak her türlüaşağılamayı, hakareti yaşamalarına rağmen ayrıcalıklıkonumlarını kaybetmek istemiyorlar...Şimdiye kadar ülkemizde kimsenin görmediği birhalk ayaklanması yaşanıyor. 14 yaşında direnen, komadayatan Berkin Elvan'dan güç alın, dün başından vurulan16 yaşındaki Mustafa Ali'nin yüreğinden güç alın....Silkinin kendinize gelin, meslek onurunuza sahip çıkın.AKP’nin, patronları iki dudağı arasında olmasın çalışmahakkınız. Emeğinize, meslek onurunuza sahip çıkın. Direnin...Ergene Temizlensin! Fabrikalara Arıtma Takılsın!Trakya Halk Komitesi 7 Temmuzgünü gerçekleştirdiği eylem ile 1 aylıkçadır direnişine başladı.Çorlu Deri Organize SanayiBölgesi sınırlarında yer alan ÇorluDeresi kenarında E5 yolu yanındayapılan eylemde, “Halkız HaklıyızKazanacağız”, “Ergene Temizlensin,Fabrikalara Arıtma Takılsın”,“Bağımsız Türkiye Tertemiz Ergeneİstiyoruz” sloganları atıldı.Eyleme 20 kişi katıldı.Halk Komitesi; “Bu direnişleamacımız 1 ay boyunca Ergene’yikirleten fabrikaları ve AKP iktidarınıteşhir etmek” diyerek Trakya halkınıdesteğe çağırdı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR37


Devrimci İşçiHareketiYARATILAN HER DİRENİŞİN,KAZANILAN HER ZAFERİN ARDINDAMİLİTAN MÜCADELE VARDIR!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013384 Aylık Maaşları veKıdem Tazminatları Gasp EdilenKazova Trikotaj İşçilerininFabrika İşgali ve Açlık Grevi DirenişiSürüyor!İŞÇİ KARDEŞLER!KAZOVA İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİTÜM İŞÇİLERİN DİRENŞİDİR!KAZOVA DİRENİŞİNİN ZAFERİ TÜMİŞÇİLERİN ZAFERİ OLACAKTIR!İşçi sınıfının ekonomik-demokratik tüm sorunlarınıntemeli örgütsüzlüktür. Bugün de 12 Eylül faşist cuntasınınbaşlatmış olduğu örgütsüzleştirme politikaları çokçeşitli yöntemlerle sürdürülüyor.Militan işçi örgütlenmeleri yaratmak, insanlık dışı çalışmakoşullarını, yaşam koşullarını değiştirmek işçi sınıfınınkendi kararlarını alıp, insiyatiflerini geliştirmek,iradelerini ortaya koyabilmeleri için zorunluluktur.Burada en önemli görev Devrimci İşçi Hareketi’nedüşmektedir.İşçi sınıfına yapılan saldırılara ve bu saldırılar karşısındabiriken tepkilere ancak devrimci bir sınıf mücadelesiylecevap verilebilir.Bugün ülkemizde düzen sendikacılığı, her türlü direnişi,militanlığı reddeden bir anlayışın temsilcisi durumundadır.Düzen sendikacılığının direniş örgütleme anlayışı yoktur.Bu nedenle işçilerin hak alma mücadelesinde düzensendikacılığı da militan işçi mücadelesi önündeki engellerdenbiridir.Bu sendika anlayışını mahkum edip onları sendika yönetimlerindenuzaklaştırmanın yolu, işçilerin birliğindengeçiyor.İşçilerin birliği mücadele içinde direnerek ve devrimcilerinönderliğinde örgütlenerek sağlanabilir.İşçiler emekten yana, işçiden yana, direnişten yana birsendikal örgütlenmeyi ancak devrimci bir bakış açısıylabaşarabilirler.Ülkemizin dört bir yanında işçi direnişleri sürüyor. İştenatılan işçiler direnişi seçiyor.Kimi sendikalı olduğu için iştenatılmış, kimi örgütlü olmamücadelesi veriyor. Kimi haksızlıklarauğramış, iş kazalarıyaşamış, üçretlerini alamamış...hakları için direniyor.Faşizmle yönetilen ülkemizde,en ufak bir hak talebinetahammülü olmayan AKPiktidarı, işçilere kıyasıya saldırıyor.İşçi sınıfının örgütlenmesive hak alma bilincine sahipolması işbirlikçi iktidar içinbir kabustur.Sendikalı olunmasına ve buhakkın kullanılmasına tahammüledemezler.Büroktatik engellerle, saldırıyasalarıyla, polis terörüyle önükesilmeye çalışılır. Sendikalaşmadaısrar, militan işçi mücadelesininbirinci adımıdır.Tabiki sendikalaşmada ısrar etmek, sendikal mevzileridevrimcileştirme hedefinden uzak tutulamaz.Diğer bir adım ise örgütlenmedir. Sendikal mücadeleyehapsolmadan sendika dışında kurumlaşmanın, örgütlenmeninyollarını bulmak ve geliştirmektir. Bu örgütsüzleştirmesaldırılarına verilen en güçlü cevap olacaktır. Devrimciişçiler sendikaların olmadığı yerlerde, örgütlenmeleryapmalıdırlar. Çözümler üretmek, yöntemler bulmak, örgütlenmekzorundadır.İşbirlikçi bürokrat düzen sendikacıları örgütlenme yapmazlar.Çünkü düzen sendikacısı burjuvazi ve burjuva ideolojisindenetkilenmelere karşı bir mücadele vermez. Uzlaşmacıdır.Grevler, direnişler yoktur düzen sendikacısıiçin...İşçinin sorunlarına karşı duyarsızdır, patron yanlısıdır.Sendikacıların tüm bu yanlarına karşı direnmek, devrimciiçşi mücadelesi için öncelikli olan görevlerdendir.Patronların sendikacılığını sınıf mücadelesi içinde meşrulaştırmayaçalışmak, işçi sınıfına, Devrimci İşçi Hareketi’ninyarattığı değerlere ihanettir.Devrimci İşçi Hareketi ihanetler ve patron sendikacılığınakarşı uzlaşmaz olmalıdır. Devrimci sendikacı, düzensendikacılığının karşısında devrimci ideolojisiyle vemilitan mücadelesiyle çıkmalıdır.Direniş, grev, sınıflar mücadelesinde bir mevzidir. İşçileriçin birer okuldur. Yaşamın bütününü bir okula çevirmeliyiz.Düzenle ve onun ideolojisiyle çatışma içindeolmak ve asla uzlaşmamaktır.Örgütlenme faaliyetinde, eğitimönemli bir yere sahiptir. İdeolojisininhaklılığını bilmeyen bir işçi çıkarlarınınnereden geçtiğini bilemez.İşçi sınıfı öncelikli olarak ideolojisiniöğrenmelidir. Hak alma mücadelesindemeşruluğun önemiyle,bilgisiyle donanmak; bilgiyi kavramak;militan işçi mücadelesinin harcınıen sağlam haliyle karmak demektir.Ve mücadelenin dışında birELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBESTsiyasi eğitim söz konusu değildir.Eğitim pratikten bağımsız düşünülemez.Eğitim çalışmaları sürece, ihtiyaçlara,tek tek işçilerin durumlarınagöre şekillenmelidir.Biliriz ki devrimci sendikacılığınolduğu yerlerde işçiler kararlar alırlar,güçlerine güvenirler ve direnişlerörgütlerler. Keyiflerine göre işçi çıkaramazpatronlar... Devrimci sen-


Sarıyer Belediyesi Taşeron İşçileriMaaşlarını Alamadığı İçinOturma Eylemi Yaptıİstanbul Sarıyer’de taşeron şirket ÇA-TAK firmasında çalışan işçilerden 20kişi bir araya gelerek 28 Haziran günü belediyeyegittiler. Amaçları Belediye BaşkanıŞükrü Genç ile görüşmekti. Ama belediyebaşkanı Almanya’da bulunduğundanbaşkan yardımcılarından Sevgi Atalayile görüştüler. Başkan yardımcısına sorunlarınıanlatan işçiler, sorunlarının çözülmesiniistediler. Başkan yardımcısındanmaaşlarının her ayın en geç 5’indebanka hesabına yatırıldığını öğrenen işçilerböylece kendi maaşlarının işveren taşerontarafından bankada değerlendirildiğiniöğrendiler. Görüşmede işveren taşeronunmaaşları bankada yaklaşık 70 – 75gün tutarak işçilere ödediği ayrıca belediyedenişçiler için yol, yemek, giyecekparası da aldığı halde bu ödemeleri de işçilereaktarmayıp kendi servetine eklediğianlaşıldı.İşçiler aralarından Hakkı Karabulut’utemsilci seçerek görüşmeden ayrıldılar.Belediye Başkan yardımcısı Sevgi Atalay,işçiler, taşeron firma ve belediye yönetimiylebirlikte bir toplantı yapılarak sorunlarıntartışılacağını ve çözüleceğiniaçıkladı. İşçiler haklarının takipçisi olacaklarınıbelirterek belediyeden ayrıldılar.dikal anlayış işçiyi birçok konuda eğitip onlara önderlikeder...Militan bir işçi örgütlenmesi için devrimci işçiler iş yerlerindehergün, her fırsatta çalışmalıdırlar.Direnişler örgütlenmeli, eğitim faaliyetleri kesintisizsürmelidir.Liman-İş sendikasının bu konudaki tecrübeleri ve pratiğiörnektir. 200 kişilik bir eğitim grubu oluşturulmuş, verileneğitim, teoriyi pratikle bütünleştirmiş ve sonuçalınmıştır.Sınıf bilincini öne çıkararak, kitleleri mücadeleye seferberederek, direnmeye çağıran, gücünü gösteren, meşrumücadele çizgisinde olunmalı ve bu çizgide ısrar edilmelidir.İşçi sınıfına karşı yapılan tüm saldırılara karşı örgütlü-militancabir tavır sergilenmelidir.Gerek sendikalarda, gerek sendikaların dışında örgütlenmenintemelini kitle çalışması oluşturur.İşçilerin kendi kararlarını kendilerinin aldığı, irade veinsiyatiflerini cüretle, kararlılıkla ortaya koyabildikleri direnişlerörgütleme ve yaratma zorunluluğu vardır.Sendikalardaki gerici, işbirlikçi, bürokratik yapılarınişçi direnişlerine ve kararlarına müdahaleleriniengelleyebilecek örgütlenmeler, meclis ve cephe örgütlenmeleridir.Bu örgütlenmeler, sendikaların niteliğine göre, sendikalarınalternatifi olabilir de olmayabilir de. Fakat sendikalar-meclislerbirbirini tamamlayan örgütlenmeler halinegetirilmelidir. Oligarşinin devrimci mücadeleyi tecritetmeye çalıştığı günümüz koşullarında sendikaların yönetimindeolmak işçi mücadelesi için son derece önemlidir.Direnmek Örgütlü OlmaktırBiliyoruz ki nerede bir zafer varsa, örgütlülük, militanbir mücadele vardır. Israr ve süreklilik, yapılan bir örgütlenmeçalışmasıyla gelişecek olan duyarlılık, pratiklebütünleşmelidir. İşçilerin sorunlarının çözümlerinde yaratıcıolmak pratik ve sonuç alıcı olmak büyük bir güçtür.Bunu Türkan Albayrak’ın kararlı mücadelesinden biliyoruz.Fakat işçi mücadelesi tarihine baktığımızda göreceğizki birçok direniş geleceğimize ışık tutmaktadır.Direnmek bedelleri göze almaktır. Bedelleri göze almadanemeğimizi ve onurumuzu savunamayız.Unutulmaması gereken bir başka gerçek; talepler uğrunaverdiğimiz mücadenin politik mücadeleyle bağlanmasıgerektiğidir.Bu iktidar mücadelesidir. İşçi mücadelesi de bununbir parçasıdır. Bu gerçek gözardı edilemez. Edilirse sonuçuzlaşmadır.Bunun için politik mücadeleyi işçilerin gündemindenayırmamak gereklidir.İdeolojik mücadele verilmeden olumsuzlukları aşmakmümkün değildir. Bunun için sabırlı, kararlı bir çalışmaolmadan, işçilerden militan bir mücadele beklenemez.İşçi sınıfı içinde yürüttüğümüz çalışma devrimci-militanbir çizgiye oturtulmalıdır. Aksi oligarşi ve emperyalizminsaldırılarına cevap olamamaktır.İşçi mücadelesi içinde, yerinde ve zamanında tavır almak,bu konudaki programda ısrar etmek, sonuç alıcı tarzdaçalışmak, mücadelemizi güçlendirecektir.Sonuç almak için mücadele etmek irade ve kararlılıklahareket etmektir. Yerinde ve zamanında harekete geçmektir.Her adımımız kurallı, programlı olmalıdır. Militan mücadeleninhedefi işçi sınıfını iddia ve hedef sahibi yapmaktır.Militan mücadele ısrar ve kararlılıktan geçer. İşçiyiemekçiyiörgütsüzlüğe dahil etmek demektir. Dayanışmayıörgütlemek; ideolojik olarak tutarlılık ve asla uzlaşmamakdemektir. Düşünceleri için, idealleri için karşısına çıkantüm engellere karşı savaşmak demektir. Her adımımızı,emekçilerin çıkarları doğrultusunda programlamalıve Devrimci İşçi Hareketi’ni militan mücadele tarzıylagüçlendirmeliyiz.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR39


DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ:AKP’nin Talancı Patronları ve Yalaka Polisi İşçilere Karşı!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Kazova Tekstil işçileri direnmeyedevam ediyor. İşçiler tam 3 aydır SomuncuAilesinin çaldıkları haklarınıistiyorlar. Son olarak Umut Somuncuişçileri polise ihbar etmişti. Bu ihbardansonra polisler fabrikadan birşey alınmasın diye geceli gündüzlünöbet tutuyorlar. Patron yalakası polislerişçilere tüm zorlukları çıkartmaktankaçınmıyor.İşçiler ise polisin bu tavrından dolayı1 Haziran günü bir eylem yaparakaçlık grevinde olduklarını açıkladılar.Eylemede “Haklarımızı AlanaKadar” açlık grevindeyiz pankartıaçılırken burada bir açıklama okundu.Fabrikayı işgal eden işçilerden BülentÜlgen yaptığı açıklamada, “Bizler65 gündür eylemdeyiz yasal olarakbütün hukuksal yolları denedik.Patron denilen Umut Somuncu süreklikaçtı. Daha sonra polisin arkasına saklanarakpolisi hareket ettirdiler ve şuan polis bizim fabrikaya bir şey yapmamamıziçin, Umut Somuncu içinburada bekliyor” dedi ve açıklamasınısonlandırdı. Eyleme daha sonra GrupYorum şarkılarıyla halaylarla devameden işçiler ‘Yaşasın Kazova Direnişimiz’,‘Umut Somuncudan HaklarımızıAlacağız’ sloganlarıyla eylemsonlandırıldı.Taşeronu CehennemeGömeceğizDevrimci İşçi Hareketi, başlattığı''Taşeronu Cehenneme Gömeceğiz''kampanyası kapsamında Şişli Bomonti'deafişleme yaptı. 7 Temmuzgünü saat 17.00 ile 19.00 saatleri arasındaözellikle tekstil fabrikalarınınyoğun olduğu bölgede ve eski TekelFabrikası çevresindeki inşaat alanlarında400 afiş yapıldı.Devrimci İşçiHareketi’nden YazılamaDevrimci İşçi Hareketi "TAŞE-RONLAŞMA DÜZENİNİ CEHEN-NEME GÖMECEĞİZ" kampanyasıçerçevesinde Okmeydanısokaklarında duvar yazılamalarıyaptı.Ankara'daDevrimciMemurlardan6 Kişi Tahliye Edildi!Ankara Adliyesi’nde 19 Şubatgünü polis baskınlarıylagözaltına alınan Kamu EmekçileriCephesi üyelerinin 4Temmuz günü görülen ara değerlendirmemahkemesinde,tutuklu bulunan 6 kamu emekçisitahliye edildi.Tahliye edilen kamu emekçileri,19 Şubat'ta yaşanan gözaltıve ev baskınlarında önceserbest bırakılmış, daha sonraemniyetin itirazı üzerine mahkemetarafından tutuklanmışlardı.Keyfi ve adaletsiz tutukluluk halleri4 Temmuz’da sona erdi.Tahliye edilen memurların isimlerişöyle: Hikmet Bünyamin KENEŞ, SatılmışGÖKOĞLU, Emre KESİK-HALI, Mustafa ANIL, Seher TOK-SOY ve Serpil TOKSOYPOLİS BASKINLARI, İŞKEN-CELER, TUTUKLAMALAR VEYARGILAMALARLA DEVRİMCİKAMU EMEKÇİLERİ YILDIRI-LAMAZ.AKP FAŞİZMİNE KARŞI MÜ-CADELE ETMEK EN MEŞRUHAKKIMIZDIRTMMOB’nin Tasfiyesineve Yetkilerinin GaspEdilmesine İzinVermeyeceğiz!AKP Hükümeti pervasız saldırılarına devamediyor. 12 Eylül cuntasının bile kapatmayıbaşaramadığı TMMOB’yi gece yarısıtorba yasada yaptığı değişiklik ileTMMOB’nin tüm yetkilerini Çevre ve ŞehircilikBakanlığına vererek, gasp etmiştir.Bizler Devrimci Mücadelede MühendisMimarlar olarak biliyoruz ki bugünTMMOB’ye yapılan saldırı mesleğimize, bilimeve halka yapılan saldırıdır. Bu saldırıyakarşı durmak için tüm mühendis ve mimarmeslektaşlarımız başta olmak üzere tüm halkımızı,demokratik meslek örgütümüz olanTMMOB’yi sahiplenmeye çağırıyoruz.40ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


20 NİSAN-20 MAYIS ARASIHAK İHLALLERİ...İktidara geldiği andan itibaren "merdiven altı" olaraktabir edilen ruhsatsız iş yerlerine, kayıt dışı ve taşeron işçiliğegöz yuman, sağlıksız-güvencesiz işçi çalıştırmanınönünü açan AKP, bununla da yetinmeyerek bütün yasalarıpatronlar lehine düzenledi, düzenlemeye devam ediyor.AKP’den güç alan patronlar ise işçi sağlığı ve iş güvenliğinihiçe sayarak yarattıkları iş cinayetlerinin AKPile birlikte bir numaralı sorumlularıdır..Bir lokma ekmek parası için günün büyük bölümünüçalışarak geçiren insanlarımızı patronlar öldürüyor; AKPde yasal kılıfı hazırlıyor.İşte görünen AKP’nin halk düşmanı yüzüdür. AKPemek düşmanıdır, işçi düşmanıdır. İşçilerin-emekçilerinkatilidir. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Devletin resmiistatistik kurumu olan TÜİK söylüyor.TÜİK verilerine göre AKP döneminde 11 bin 655 işçi,iş cinayetleri ve meslek hastalıkları sonucu yaşamını yitirdi."Meslek hastalıkları" denen şey ise en basit tedbirleribile almayarak davetiye çıkarılan sudan ucuz ölümlerdir.-İş cinayetleri ve meslek hastalıkları sonucu yaşamınıyitiren işçi sayısı 2002 de 878 iken; 2011 de 1710 dur.Ergene Temizlensin!Fabrikalara Arıtma Takılsın!Ergene Nehri bölgemizin yaşam kaynağıdır. 283 kmuzunluğundaki Ergene Nehri yıllar öncesi tertemiz akarkenbugün sanayi atıklarıyla zehir akıyor.Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz ve Saray ilçeleri civarındakiyaklaşık 2000 fabrika arıtma kullanmadan atık sularınınehre bırakıyor.Ergene Trakya Halkınındır Tekellerin Değil!Köylerimizden geçerek, topraklarımızı sulayan, hayvanlarımızıbesleyen Ergene Nehri'ni hastalık kaynağınadönüştüren büyük fabrikalardır. Bu sorun sadece Trakyabölgesinin değil tüm ülkenin sorunudur çünkü burada üretilenpirinç, şeker pancarı, ayçiçek yağı tüm ülkeye yayılmaktadır.Fabrikaların kimyasal atıklarıyla kirletilen nehrimiz,kanser saçan bir hastalık kaynağına dönüştürülmüştür.Ergene’yi Kirleten Şirketler Sağlığımıza Düşman!Ergene Havzası’nda özellikle Çorlu’da kanser hastalığı%100'e varan oranlarda artmıştır.Ergene’yi kirleten Rodi, Mavi, Collins, başta olmak üzerederi ve diğer sanayi fabrikalarının atıklarıdır, kimyasalatıklar arıtılmadan nehre akıtılıyor.Ergene evimiz, aşımız, geleceğimiz, kirletenlerden hesapsoracağız!İki rakam arasındaki fark bile AKP’nin işçi düşmanı yüzünüteşhir etmek için yeterlidir.-Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa da birinci, dünyadaüçüncü sırada.-İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvencesi Meclisi’nin raporunagöre 2011 Eylül’ünden 2013 Mart ayına kadar 1334işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.-Yine, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporunagöre en az 57 işçi Nisan ayında yaşamını yitirdi.-Ankara, İstanbul ve Konya’da Elektroworld’de çalışan18 işçi, Tez Koop-İş e üye oldukları gerekçesiyle iştenatıldı.-7 Mayıs: Bursa İnegöl, Yenişehir üzerinde faaliyettebulunan bir kum ocağında çalışan 48 yaşında Ümmet Eren,iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi.-Aynı tarihte Kayseri de de bir iş hanı inşaatında meydanagelen göçükte 4 kişi yaralandı.-19 Mayıs: Artvin in Yusufeli ilçesinde Doğuş Grubutarafından yaptırılan Artvin Baraj inşaatında çalışanUğur Bozar, iş cinayeti sonucu hayatın kaybetti.Bu ölüm, Artvin HES projesinde son 3 yıldaki 4. iş cinayetiydi...Dünyada her yıl 2 ila 3 milyon arasında çocuk içmesuyu kirliliğinden ölüyor.Ergene Nehri’nin pis suları aşımıza suyumuza karışarakbizi zehirliyor. Arıtılmadan nehre dökülen atık sularnehri kirletiyor, bu fabrikalara hemen arıtma takılmalıdır.Ergene sadece bir nehir değil, Trakya halkının yaşamıdır.2012 yılında adım adım Ankara’ya yürüdük. 900 kmyolu 39 gün yürüyerek topladığımız 13,676 imzayıTBMM Çevre Komisyonu’na verdik. “Temizleyeceğiz, ilgileneceğiz”dediler. Tek bir adım atmadılar.Ergene’yi AKP Değil, Halkın Örgütlü Mücadelesi Temizler!TALEPLERİMİZ:- Ergene'yi temizlemek için halkın da katılımıyla birkomite oluşturulmalı.- Ergene'ye atıklarını bırakan fabrikalar tespit edilip cezalandırılmalı.- Ergene'nin temizlenmesiiçin halkın dakatılımıyla bir programçıkartılmalı.- Halkı yok sayantüm çalışmalar reddedilmeli.- Arıtma TakmayanFabrikalar Kapatılmalı!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR41


GÜNÜMÜZÜ AYDINLATANHalk Mecli̇sleri;Tek Tek Damlaları BirleştirenDenizimizdir!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz20131990 sonrası ülkemizde devrimcimücadele ve ulusal mücadelenin gelişmesineparalel olarak faşizmin demokratikhak ve özgürlükleri rafakaldırdığı yıllardı. Baskı, zulüm, işkencelerve katliamların yoğun olarakyaşandığı, yoksulluk ve açlığın arttığı;evlerde, yollarda, işyerlerinde infazlarınsık sık yaşandığı, tüm muhalefetinşiddetle bastırıldığı yıllardı.Toplumsal muhalefetin giderek devrimcileşmesive yükselmesine karşıntek tek örgütler, partiler devletin baskıve şiddetini durduracak veya geriletecekgüç ve örgütlülüklere sahip değildiler.Bu yetersizliğe ve parçalanmışlığason verecek, halkı birleştirerekörgütleyecek, faşist saldırıları durduracak,halkın kendi sorunlarınıkendilerinin çözmesini sağlayacakörgütlenmelere ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacınkarşılanması için devrimcihareket Halk Meclisleri politikasınıdevreye soktu.Halk Meclisleri, yoksul mahallelerdeişçisinden memuruna, yaşlısındangencine kadar her dinden, mezheptenve etnik kökenden tüm halkkesimlerinin birlik ve dayanışmasınıhedefleyen, kuruldukları yerlerde debunu başaran örgütlenmelerdi. HalkMeclisleri; halkın kendi sorunlarınasahip çıkarak, kendi sorunlarının somutve güncel çözümleri etrafındabirleştiği ve kendi kendini yönetmeyiöğrendikleri örgütlenmelerdi.Halk Meclisleri; halkın tüm sorunlarınınve çözüm yollarının tartışıldığı,tüm katılanlarının eşit sözhakkına sahip olduğu, ortak kararlaraldığı, kararların yine kararları alanlartarafından, yani halkın hayata geçirdiğibir halk örgütlenmesiydi.Halk Meclisleri; her hangi bir örgüteveya partiye bağlı olanların örgütlenmelerideğildi. Halkın öz tabanörgütlenmeleriydi. Halk Meclisleri’ndeçoğunluğun aldığı kararlar hepbirlikte uygulanırdı.Halk Meclisleri’nin amacı, sömürüHalk Meclisleri 1996 yılındauzun bir tartışma ve görüşme sürecininsonucunda kuruldu. İlk HalkMeclisi 5 Ekim 1996’da Gazi’debir kuruluş şenliğiyle ilan edildi.Meclislerin kuruluş gerekçesi şöyleifade ediliyordu:“1-Bürokratik sorunlardan, sosyalve ekonomik sorunlara kadar küçükbüyük mahallemiz halkını ilgilendirenher türlü soruna el atılması veçözüm üretilmeye çalışılması;2-Mahalle halkının birlik ve dayanışmaruhunun geliştirilmesi, paylaşmakültürünün geliştirilerek sisteminyoz kültürünün ortadan kaldırılması;3-Dostluk ve dayanışmanın enönemli gereklerinden sayılan, adliyeyeintikal etmesi zorunlu olmayanhalk veya aile arasında dargınlıkkırgınlıklarınsulh yoluyla çözümü;ana nedenleri çerçevesinde HALKMECLİSİ oluşturulmuştur.” (GaziHalk Meclisi kuruluş şenlik konuşması)ve zulüm düzeninden kurtulmak için,halkın arasındaki suni ayrılıkları kaldırmak;adam yerine konulmayarakhiçbir konuda düşüncesi sorulmayan,karar hakkı verilmeyen, sürü olarakve oy deposu olarak görülen halkademokrasi bilinci kazandırmak; sözve karar sahibi yapmak; halkın güçlerinibirleştirerek sömürü ve zulmünsahiplerine karşı mücadele etmektir.Halk Meclisleri’nin kuruluşlarıher mahallenin kendi özgünlüğünegöre yaşadığı sorunlara ve somut taleplerinegöre yapılıyordu. Halk Meclisiçalışanları her mahalledeki sorunlarıtespit ediyordu. Tespit edilensorunlara göre mahalle halkıyla tartışılıyor,çözüme dair kararlar alınıyor,komisyonlar kuruluyor ve sorunlarıçözmek için belediyeyse belediyeyegidiliyor, eylemler yürüyüşler örgütleniyor,birlik ve dayanışma ile sorunlaraşılmaya çalışılıyordu.Kimi mahallelerde yol sorunu,kimi mahallede su sorunu ya da üstgeçit sorunu, ekmek zammı sorunuöne çıkabiliyordu. Doğru tespitlerle,somut taleplerle örgütlendiğinde halkkendi sorunlarını birlik, beraberlikve dayanışma ile çözmeye çalışıyordu.Halk Meclisi geniş halk toplantılarınınyanında, sadece komisyonlarolarak toplanılıp yapılan çalışmalarındeğerlendirilmesi de yapılıyordu. Eksiklerintamamlanması için görevlerpaylaşılıyordu. Evler tek tek ziyaretedilerek mahalle sorunları ve çözümönerileri alınıyordu. Halk Meclisigenel toplantılarına davet ediyorlardı.Halk Meclislerine hiçbir ayrım gözetmeksizinen geniş katılımın sağlanmasınaçalışılıyordu.Yürüttüğü faaliyetlerle yaptığı çalışmalarlaHalk Meclisleri’nin ortayakoyduğu pratik halkın ilgisini çekiyorve katılımı arttırıyordu. Halkı örgütlemede,birlik ve beraberliği sağlamada,dostluk ve dayanışmayı geliştirmede,sorunları çözmede en doğruaracın Halk Meclisleri olduğunupratik içerisinde hayat doğrulamıştır.Halk Meclisleri’nin kuruluşuve gelişimi:Halk Meclislerinin kuruluşu ilkönce Halk Meclisi taslağı ile solaönerildi. Sol buna yanaşmadı ve tartışmave önerileriyle katkı sunmadı.Mahallelerde yapılan toplantı ve görüşmelersonucu çelişkilerin yoğunluğuna,sorunların aciliyetine görekomisyonlar ve komitelerin kurulmasıylameclis çalışmalarına başlandı.Bu süreçte bir yandan tartışma vegörüşmeler yürütülürken bir yandan42ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


“Halkımızın yaşadığı sorunlar;“Adaletsizliktir… Açlık, yoksulluk,evsizliktir.“Eğitimsizliktir. Hastane kapılarındasürünmektir, ebesizlikten, doktorsuzluktanhastalıklarla, ölümle koyun koyuna yaşamaktır.“Örgütlenme hakkından yoksunluktur.Söz ve karar hakkından yoksunluktur.Yönetimde olmamaktır. Yoz kültürle kuşatılmışlığımızdır.Geleneklerimize, göreneklerimize,kendimize yabancılaştırılmışlığımızdır.“Sosyal ve kültürel olanaklardan yararlanmamaktır.İşçi, emekçi olarak sömürülmektir.Genç olarak baskı görmektir.Kadın olarak aşağılanmak, ezilmektir.Ulusal kimliğimizin yok sayılmasıdır.Polis copu, asker zulmüdür. İşkence,infaz, kayıplar, katliamlar, zindanlar,faşist saldırılardır. Köylerimizin yakılmasıdır.Göç etmek zorunda bırakılmamızdır.Gecekondularımızın başımıza yıkılmasıdır.”(HalkAnayasası Taslağı)da somut sorunların çözülmesi içinkomisyonlar çalışmalarını sürdürüyordu.Güç ve olanaklar çerçevesindekimi sorunların hızlıca çözümekavuştuğu da oluyordu.Halk Meclisleri’nin gelişip yaygınlaşmasıylabirlikte devletin baskıve şiddetinin hedefi haline gelmeside gecikmedi. Halk Meclisleri,yaptığı çalışmalarla, elde ettikleribaşarılarla faşizmi korkuttu. Antipropagandalarlameclisleri terörizeedip yasadışı göstermek için“DHKP-C Meclis kuruyor” gibihaberler yayınlanmaya başlandı.Sonra saldırılarını Halk Meclisleri’neyönelik gerçekleştirilen operasyonlarda,bugünlerde olduğugibi “DHKP-C’ye baskın! DHKP-C’ye büyük darbe!” yalanlarıyla,400 kişiye varan gözaltılar ve tutuklamalarlasürdürdü. Gözaltınaalınan ve tutuklananların hepsiHalk Meclisi çalışanlarıydılar.Düşmanın yanında oportünizm vereformizm de başka hesaplarla meclislerinkarşısında yer aldı. “Halk MeclisleriCephe örgütlenmesidir. Cephe’yebağlıdır. Halk Meclisleri’ne gitmeyin,başınız belaya girer” vb. söylentileregiriştiler. Oysa Halk Meclisi politikasınınböyle bir niteliği yoktu, tam aksinetüm sola birebir gidilerek hepbirlikte daha güçlü bir çalışma yapılmakamaçlanmıştı. Meclis örgütlenmelerindeyer almaları, öneri ve düşüncelerinisunmaları için tüm olanaklarsunulmuştu. Solun kendine güvensizliği,dar grupçu bakış açılarıböyle bir örgütlülüğe katılmalarınıengelliyordu. Halka güvenmeyenler,ideolojisine güvenmeyenler, halkı emireri görenler Halk Meclisi önerisindenöcüden korkar gibi korktular. Kimiyerlerde katılanlar ise, kendi önerilerini,politikalarını halka benimsetemediklerindebozgunculuk ve bölücülükleriyleortaya çıktılar. Halkın genel çıkarlarıyerine kendi küçük grupsal çıkarlarıpeşinden koşanların, bu örgütlenmeyisabote etmelerinde de saşılacakbir şey yoktu.Bölemediklerinde ise Halk Meclisleri’ninkarşısına, nerede, ne zaman,kimler tarafından kurulduğu belli olmayanplatformlarla çıkmaya başladılar.Örneğin, Gazi Davası sırasındaTrabzon’a gidiş gelişlerde otobüslereHalk Meclisinin pankartlarının asılmasınakarşı çıkan oportünist ve reformistgruplar otobüslere binmeyerek,gidip düzen partisi olan BarışPartisi’nin tahsis etmiş olduğu minibüserahatlıkla binebiliyordu. Ya da,Gazi Davası sözcüsünün gözaltınaalınmasına karşı başlatılan imza kampanyasına,imza metninde “HalkMeclisleri üyesidir” yazılması gerekçesiyleimza atmayabiliyorlardı.Sol, Halk Meclislerine düşmandandaha çok düşmanlık yapıyordu.Meclislerin geliştirilip yaygınlaştırılmaması,sürekliliğinin sağlanamamasındafaşizmin sistemli ağır saldırılarıyanında bizim, devrimci politikayıkavramama, halkın söz ve karar hakkınıhayata geçirmede deneyim eksikliklerivb. eksikliklerimizin debüyük payı vardır. Zorlukların başındadaha çok halka güvensizlik, inançsızlıkve halkın doğru kararlar alıp kendikendini yönetebileceğine inanmamakvardı. Küçük-burjuva alışkanlıklar veönyargılar vardı.Halk Meclisleri mahallelerde halkındayanışması ve örgütlenmesiyleirili ufaklı pek çok sorunu çözdü,halkı politikleştirdi, hakkını aramasıiçin harekete geçirdi, kendi gücününfarkına varmasını sağladı. HalkMeclislerinin öne çıkan belli başlı,tarihe geçmiş çalışmalardan bazılarınısıralayalım:- 12 Mart 1995 devletin Gazi’deyapmış olduğu katliamın hesabınısormak, şehitlerini anmak ve katillerincezalandırması için, 18 saatlikher türlü saldırı, engelleme ve katliamgirişimlerine rağmen yılmadan, yorulmadanher seferinde İstanbul’danTrabzon’a davaya gittiler. Her seferindebaskı gördüler, işkencelerdengeçirildiler, gözaltına alınıp tutuklandılar.Ama yine de davayı sahiplenmektenvazgeçmediler.- Gazi katliamının yıl dönümlerindeşehitleri anma, katliamı lanetlemeyürüyüş ve mitingler yaptılar.- Halk Meclisleri ve Halk Meclislerigirişimleri, mahallelerde yoksulhalka ücretsiz sağlık taramaları yaptılar.- Okmeydanı Halk Meclisi düşmanınyozlaştırma, çürütme politikalarınakarşı Okmeydanı’ndaki barve pavyonlara karşı mücadele başlatarak,Okmeydanı’nda yozlaşma veçürüme aracı olan bar pavyonlarınişletilmesini engellediler.- 6 Kasım 1996 yılında Susurlukkazasıyla ortaya çıkan kontrgerillaittifakına karşı Türkiye’nin en uzundemokratik eylemini yaptı. “SusurlukDevlettir, Pisliği Devrim Temizler”sloganıyla yapılan karartma eylemleriyleyürüyüşler yaptılar.- Ekmek zammı gibi halkın yaşamınızorlaştıran keyfi zamları durdurdular.- Kurulan komisyonlarla mahalledeyaşayan kesimlerin de sorunlarınaçözüm bulmaya çalıştılar. Mahalleiçinde hatta aile içinde yaşanan anlaşmazlık,kavga vb. her türlü sorununçözüm mercii yine halkın bu örgütlülüğüolabildi.Sonuç olarak;Sorunlarımızın tamamı köklü vesistemden kaynaklı sorunlardır. Busorunlarımızın sistem içerisinde çö-Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR43


zümü yoktur. Zaten kurulu sisteminböyle bir hedefi de yoktur. O halkındeğil tekellerin çıkarına dönen; zenginidaha zengin, fakiri daha fakir yapanbir sömürü çarkıdır. En küçük sorunlarımızınçözümü bile mücadeleyleolabilmektedir.Egemenler bizleri sadece baskıve zulümle yönetmiyor; ulusal, dinselve mezhepsel temeldeki ayrılıklarımızıkullanarak bizi bölüp parçalayarak,yalan ve demagojileriyle iktidarlarınısürdürüyorlar. Buna karşı ortak sorunlarımızetrafında somut taleplerimizleulusal, dinsel ve mezhepselayrımlarımızı gözetmeksizin sömürenegemenlere karşı tüm halk olarakbirleşmekten ve savaşmaktan başkayolumuz yoktur. Bu düzen faşist birdüzendir. Faşizme karşı tek yol birleşmekve mücadele etmektir.Bütün sorunlarımızın çözümü yinebizdedir. “El gövdede nerenin kaşındığınıbilir, dert bizde derman ellerimizdedir”diyerek ortakça hakçabir düzen kurmuştu Şeyh Bedreddin.Halkın halktan başka dostunun olmadığı,Haziran Ayaklanması’yla dabir kez daha ete kemiğe bürünmüştür.Ekmek, adalet ve özgürlük taleplerimizinkarşılanmasının tek koşulu birleşmek,birleşmek ve birleşmektir.Birleşmenin, söz ve karar hakkınasahip olmanın tek aracı ise HALKKOMİTELERİ VE HALK MEC-LİSLERİDİR.Her birimiz bir damlaysak HalkKomiteleri ve Meclisleri denizimizdir.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Yozlaşmaya Karşı 3. GelenekselÖzlem Durakcan Liseli Şenliği YapıldıAnkara’da 16 Haziran’da yapılacak olan “Özlem DurakcanYozlaşmaya Karşı Geleneksel Liseli Şenliği”, polis kurşunuylaşehit düşen Ethem Sarısülük’ün cenazesi sebebiyle bir hafta ertelenmişti.Ertelenen program 23 Haziran günü Tek Mezar Parkı’ndagerçekleştirildi.Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen şenliğin hazırlıkları günleröncesinden başlamıştı. Şenlik günü de erken saatlerde parkagidilerek alan düzenlendi. Bu sırada bir grup da megafonlamahalleyi gezerek halkı şenliğe çağırdılar. Ses düzeninin geçgelmesi ve geç düzenlenmesinden kaynaklı teknik arızalar programınsüresini etkilese de, program hayata geçirildi.Saat 19:30 ‘da başlayan şenlikte önce devrim şehitleri içinsaygı duruşunda bulunuldu. Ardından şenlik komitesi adına birkonuşma yapıldı. Konuşmada devrimci gençliğin Haziran ayınınilk günlerinden itibaren yaşanan eylemlerde, faşizme karşı direnişteen ön saflarda olduğu dile getirildi. Yozlaşmaya, halk düşmanlarınave faşizme karşı; ekmek, adalet ve özgürlük için mücadele çağrısıyapıldı. Sık sık sloganlarla kesilen konuşma, coşkuyla alkışlandı.Kavganın ozanı Nazım Hikmet'in “Sevdalı Bulut” isimlişiirinden uyarlanan oyunu İdilcan Kültür Merkezi Tiyatro Topluluğusundu.Tiyatrodan sonra “Özlem Durakcan Kimdir? Özlem Durakcan'ıtanıyalım” anonsu ile birlikte bir liseli Dev-Genç’li sahneye çıktıve Özlem'i anlattı. “Anısı önünde saygı lie eğiliyor ve şehitlerimizeverdiğimiz devrim sözünü mutlaka yerine getireceğimize and içiyoruz!Özlem Durakcan ve tüm devrim şehitleri ölümsüzdür!”dedi. Alanda “Devrim ŞehitleriÖlümsüzdür, Özlem DurakcanÖlümsüzdür, Ethem Yoldaş Ölümsüzdür”sloganları atıldı.İdilcan Müzik Topluluğu sahneyeçıktığında türkü ve marşlarhep birlikte söylendi.“3. Özlem Durakcan YozlaşmayaKarşı Geleneksel Liseli Şenliği”Emperyalizme ve faşizmekarşı mücadeleyi büyütelim, birleşlelim,örgütlenelim, savaşalım, kazanalım! Çağrısıile sona erdi. Şenliğe 500 kişi katıldı.Devrim <strong>Yürüyüş</strong>ümüz SürüyorDersim’de Dersim Halk Cephesi tarafındanüçüncüsü düzenlenen Grup Yorum’un dasahne alacağı “Devrim <strong>Yürüyüş</strong>ümüz Sürüyor”başlıklı konserin çalışmaları başladı. 7 Temmuzgünü Yeni Mahalle’de başlayan çalışmalarda3 pankart asıldı, 100 afişleme yapıldı ve 150davetiye halka ulaştırıldı. Yapılan çalışma sırasındahalkla sohbet edildi. Dersim halkı biryıldır bu konseri beklediklerini, konsere mutlakakatılacaklarını söyleyip yapılan bu çalışmaiçin Halk Cephesi’ne teşekkür etti.Çalışmalar Erzincan Yolu üzerinde Kutu Deresimevkiinde de pankartlar asılarak devametti. Piknik yapan halk gezildi ve davetiyelerulaştırıldı, yol üzerine dört adet pankart asıldı.8 Temmuz günü de Dersim Merkez’deHalk Cepheliler çalışmalarına devam etti. Yapılançalışmada 100 afişleme yapıldı. Ayrıca10 pankartın asıldığı çalışmada 150 tane davetiyede halka ulaştırıldı. Hozat İlçesi’ne çalışmaiçin giden Cepheliler Demirkapı Köyümevkiinde de pankartlar asıp yol boyu kayalaraafişleme yapıldı. Hozat İlçesi’nde önce esnaflar,kafeler, kahveler gezilerek davetiye dağıtıldıve esnaf camlarına, mahallelere de 150 adetafişleme yapıldı. 9 Temmuz günü de Alibabave Cumhuriyet mahallelerinde toplam 200afişleme yapıldı. Ayrıca 3 pankart asıldı, 200davetiye halka ulaştırıldı.Dersimliler Halk Cephelilere yapılacak bukonser için teşekkür etti. Ayrıca Ovacık ilçesinegiden komite esnafları gezip afişleme ve davetiyedağıtımı yaptıktan sonra Gözeler’egiden yolda pankart asıp, Gözeler ziyaretinegelen yüzlerce insana davetiye dağıttı. SonrasındaGözeler Köprüsüne pankart asıldı. Sonolarak da Konuklar Mahallesi’ne afişleme yapıldıktansonra Dersim’e geri gelen Halk CephelilerOvacık Yolu Vadisi’nde de yazılamalaryapıp yol boyu dört adet pankart astı.44ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


HayatınÖğrettikleriBİR KIVILCIM BOZKIRITUTUŞTURURTutuşan kıvılcım bütün bozkırı sarar.Taksim Gezi Parkı eylemiyle başlayan halk ayaklanmasımahallelerimizde yaptığımız tencere tava eylemleriyledevam ediyordu. Gezi Parkı eylemlerinde polisinattığı gaz fişeğiyle başından yaralanan ve yaşam mücadelesiveren İzmir Gençlik Derneği üyesi Mustafa AliTombul arkadaşımızın hesabını sormak için Okmeydanımahallesinde bir eylem düzenledik.Eylemi 3 kişi ile başlattık. “Bizim arkadaşlarımızın bilehaberi olmadan yapalım, bakalım yapamazsak ne çıkarne kaybederiz ki kazanacağımız çok şey var” dedik çıktıksokağa... Ben ve iki genç arkadaşımla beraber elimizetencere ve tavaları aldık. Vurmaya başladık tencerelere.Halkımızı sağlık ocağının önüne çağırdık. Özelliklemahalleden ev kadınlarından insanları yanımıza almayıbaşladık. Onlara elimizdeki tencereleri verdik. İki kadındanbirisi neredeyse bütün çocukları saflarımızda devrimcilikyapan bir ana. 5 kişi olduk. Dedik ki isterse kimse gelmesinbiz ısrarla çalmaya insanları çağırmaya devam edelim.Sonra bir araba geldi kornasıyla eşlik etti bize, birmotorsiklet ardından. Sonra arabadan Gündoğdu Marşıçalmaya başlandı.Daha sonra soldan gelenler oldu. Şaşkın şaşkın bakıyorlardı.İlk başta topladığımız insanlar 5-6 kişi olmasındandolayı, kendi inançsızlıklarından olsa gerek kimseyigetiremezsiniz gibi bir tavırla alaycı bakıyorlardı. Ancakbiz sabırla çalmaya devam ettik. Bizi duyanlar yavaş yavaştoplanmaya yanımıza gelmeye başladılar. 15- 20 kişiolmaya başladık. Yani gittikçe sesimize ses katılıyordu.Daha sonra bizim gençler de gelmeye başladılar. Tanıdıklarve kalabalıklaştğımızı görüpte camlardan bakanlaraşağıya inmeye başladılar. Sayımız, 50 kişiyi aşıyordu.Mahalleli bize katılmaya başlamıştı. "FAŞİZMEKARŞI OMUZ OMUZA-HALK CEPHESİ" pankartımızıda açtık. 100 kişiye yaklaştık ve yürümeye başladık. Yaşlıinsanlarımızla konuştuk, kahveleri boşaltmaya başladılar.Kahvelerden katılanlar oldu. Katılmayanlar da alkışladılar,oyunlarını bıraktılar. "Halkımız AKP faşizmi evlatlarımızıkatletmeye devam ediyor, dün Berkin'i vurdularbugün yine bir arkadaşımızın kafasını parçaladılar. Hadiherkes sokakta siz ne duruyorsunuz hadi çıkalım, herkesyürüyor" diye de halka çağrıda bulunuyorduk.Sayımız saatler ilerledikçe 200 kişiyi buldu.Cepheliler 40 kişi ile yolu trafiğe kapattılar. Polis gelmedi,sonra aşağı indiler. Malzemelerini alıp yukarı çkmayabaşladılar. Ellerinde molotofları havaya kaldırdılar. Önlerindeakrep bekliyordu, bir tane gaz attı. Buna rağmenyürümeye devam ediyorlardı. Akrebi yaktılar. Bir görmeliydiniz...Halk nasıl alkışlayor. Yaşlısı genci kadın çocukmahalle halkı... Cepheliler onların evlatları... Sonraakrep kaçtı. Cepheliler katil polisleri inlerine kadar kovaladılar.Havai fişeklerle ve molotoflarla iki kere akrebiyaktılar. Polislerin beklediği Tülin Manço İlkokulu'nunönüne kadar gidip katilleri inlerinde bombaladılar. Sesbombalarını patlattılar.Polis kedi gibi sinmişti. gençlerimizi tebrik ettik. Gençlerleertesi gün toplandık onları tebrik ettik, "Elinize yüreğinize,beynininze sağlık Parti-Cephe'mizin politikasınıharfi harfine yerine getirdik. Bunu hep beraber başardık.Siz yiğitlerimizle beraber başardık. Vurulan arkadaşımızınhesabını sorduk" dedik. Hep beraber onlara tatlı ısmaladık,sohbet ettik, 12 Temmuza çağırdık.Çok güzel oldu. Biz de çok mutlu olduk.İnanmak ve cüret her şeyden önemli, inanırsak başarırız.İşte başardık, şimdi görev ayaklanmayı bir adım, beşadım, 10 adım daha ileriye taşımak. İnanıyoruz. Okmeydanıhalkı bunu gördü. Bizde bu inancı bu coşkuyugördük. Her şeyi kadrolar belirler diyoruz ya; işte bunugördük, biz o gün bu eylemi yapmayabilirdik. Çünkü hepimizinbaşka başka işleri vardı o gün. Ama bizi hareketegeçiren şu oldu; polisin saldırısı ve arkadaşımızın vurulması...Gerçekten inancımız 10 kat daha arttı. Halkımızçoştu, biz coştuk. Abartı değil. Halkı sokağa dökende bu inançtı, bizi harekete geçiren de... Ve kazandık!Kendime, halkımıza, hareketime 10 kat daha fazla güveniyorum.Bizim yapamayacağımız hiçbir şey yok. Yeterki biz isteyelim, Dayımızın dediği gibi gerisi hayat...Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Kanser HastasıKemal Avcı’yıKatletmelerine İzinVermeyeceğizKanser hastası Kemal Avcıiçin 10 Temmuz günü ÇayanMahallesi Sokullu Caddesi’ndeafiş asıldı. Ayrıca 12 Temmuz şehitlerinianmak için şehit vetutsak aileleri dolaşılarak bilgi verildi. Anayasa taslağı veHalk Cephesi bildirisi ulaştırıldı.Baskılar GözaltılarBizleri YıldıramazKocaeli’de Gezi eylemine destek verenlerin evlerineyapılan operasyonda 18kişi gözaltına alındı.İçlerinde Kocaeli GençlikDerneği üyesi Hazal Korkmaz’ındabulunduğu devrimcilereKocaeli TerörleMücadele Şubesi’nde işkenceyapılmıştır.<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR45


Kamu Emekçileri CephesiSENDİKALAR ANCAK DEVRİMCİLEŞEREKAYAKTA KALIR!Tutsak Kamu Emekçileri Cepheli Memurlara ÖzgürlükSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Eğitim-Sen Genel Başkanı ÜnsalYıldız, Genel Sekreteri Mehmet Bozpeyikve Merkez Basın Yayın SekreteriTuğrul Çulfa, Milli EğitimBakanı Nabi Avcı'yı makamında ziyaretetti. Ziyaretin gerekçesi eğitimalanında yaşanan sorunlardır. Bu aslındagenel merkezin rutin görüşmelerininbir devamıydı. Ama buradakiasıl sorun görüşmenin biçimi, içeriğiüzerineydi. Sendikamız görüşmelerihiçbir zaman "dostlar alışveriştegörsün" mantığıyla yapmamıştır. Bugörüşmelerin sonucunda bir şey çıkmasada görüşmenin öncesinde yapılaneylem programı, hayata geçirileneylemler, etkinlikler aynı zamandabir örgütlenme faaliyetidir. Tüm bunlarınsonunda bakanla görüşülür. Raporlar,toplanan imzalar, sorunlar bununsonunda sunulur. Çünkü, bu birdemokratik kitle örgütünün işleyişbiçimidir. Muhatabı ile görüşmelerinibu temelde yapar. Oysa karşımızdakitarz sivil toplumcu bir tarzdır.Sendikamızda çoktandır uygulanmayaçalışılan, dile de yansımış olanbu sivil toplumcu bakış açısının geldiğison noktadır. Peki devlet bunugörmez mi? Elbette görmekte vesendikamıza karşı cevabını da vermektedir.25 Ocak'ta göreve gelenMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı sendikanıngöreve geldiği haftadaki görüşmetalebine 12 Mayıs'ta cevapvermiştir. Bu zamana kadar nedencevap verilmediği sorulduğunda gayrıciddi bir cevap vermiştir. Eğitim-Sen'in 3,5 ay boyunca bakanın kendilerinecevap vermeyişi karşısındane yaptığını merak ediyoruz. Bunuşimdiye kadar 120.000 üyenin hepsininduyması gerekmez miydi? Bakanıntavrı teşhir edilip protesto edilemezmiydi? Bu ayrı bir gündemhaline gelmez miydi?Sendikamızın değer kaybetmesinin,ciddiye alınmamasının altındapekçok neden vardır. Ama bunlardanen temeli doğru politikayı doğru yöntemlerlehayata geçirememek yatmaktadır.Mesela bakanla yapılangörüşmede 4+4+4 eğitim sistemininyarattığı sorunlar, okul dönüşümlerive norm kadro sorunları, orta öğretimegeçiş ve sınav odaklı eğitim sistemi,eğitimde esnek, güvencesiz ve angaryaçalışma koşulları, öğretmenaçıkları ve ataması yapılmayan öğretmenler,iş güvencemize dönük saldırıniteliğindeki performans ve kariyerbasamakları sistemi, eğitimdekılık-kıyafet uygulamasıyla yaratılanortamla beraber öğretmenlerin veöğrencilerin karşı karşıya getirilmesiile, eğitimin ve eğitim emekçilerininsorunlarına ilişkin görüş veöneriler dile getirilerek Nabi Avcı'yabu çerçevede rapor verildi. Bütünbu sorunlar tek bir raporla ve tek birgörüşmede çözülecek! Eğitim-Sen'inGenel Merkezi’ndeki anlayışlar dabunun bu biçimiyle çözülemeyeceğiningayet farkındalar. Devlet defarkında. Biz inandırıcılığımızı baştankendimiz kaybediyoruz. Bunca sorununtek bir eylemle çözülebileceğialgısıyla hareket ediyoruz. Değiştirmeye,hak almaya, sorunlarımızı çözmeyedönük bir mücadele anlayışındanuzak, "akıllı solcu"luk yaparkenkendi bindiği dalı da kesmektedirEğitim-Sen. Günden güneüye kaybından ziyade üyelerin gözündede inandırıcılığını yitirmesinin,nitelik kaybetmesinin nedenihep bundandır. Sendikal anlayışlarınülke ve dünya gündemine yönelikreformist anlayışın darlığını buradada görüyoruz.Sendikanın geçmişine dönüp baktığımızdaher daim iktidarı sıkıştıran,iktidar tarafından dikkate alınmasınısağlayan bir mücadele geleneğininizlerini bulmak mümkündür. Sendikalaryasal bir kılıfa sokulmadanönce kurulmuş Eğitim-Sen'in defalarcakapısına mühürler vurulmuştur.O mühürler her seferinde açılmıştır.Sendikayı kurma kararlılığındakiemekçiler defalarca sürgüne gönderilmiş,ceza almış, gözaltılar yaşamışama mücadele kesintisiz devam etmiştir.2005'teki Büyük Eğitimci yürüyüşüTÖS'ten sonra yapılan ikinciyürüyüştür. On binlerce emekçi tarafındanAnkara'da yolların kesilipbakanlığa doğru yürüyüşün engellenmesidirenişle cevaplandırılmıştır.Yine Nisan 2008'de eğitimin sorunlarınadair yapılan çalışmalar raporlaştırılıpbakanlığa verilirken Türkiye'ninher yerinde yürüyüş ve basınaçıklamaları yapılarak duyurulmuş,sonunda da büyük bir Ankara mitingiile kampanya sona ermiş; bilgiler,talepler bakanlığa sunulmuştu. Hattaeylemlerin İstanbul ayağında HarbiyeOrduevi önünde toplanan emekçilerpolisin engellemesine rağmen yolkapatarak Taksim'e yürümüş ve basınaçıklamalarını yapmışlardı.Aslında bugün, Bakan Nabi Avcı'nıngörüşme talebini 3,5 ay sonrasındacevaplaması sadece bir sonuçtur.Üye ile ilişki kurmayan, örgütlenmeyapmayan, tutsaklarınısahiplenmeyen, bir eylemde enufak bir polis barikatını bile aşamayanreformist anlayışların yönetimindekiEğitim-Sen bugün üyelerininve işverenin gözünde gücünüve inandırıcılığını kaybetmiştir. Eskiden"Eğitim-Sen eylem yapıyorsakazanır" denilirken şimdi Eğitim-46ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Sen diğer sendikalardan farkını koymaktagüçlük çekiyor. Eğitimi ticareleştiren,gericileştiren, 4+4+4 eğitimyasasının öncesinde yürütülen faaliyetler"bu yasayı püskürteceğiz" anlayışındanuzaktır. 28-29 Mart'ta mecliste görüşülecekolan yasayla ilgili grev veAnkara eylemi kararında bile aslındakararsızlardı. Hatta şubelerde Ankara'yagitmeme kararını çıkarmaya bile çalışmışlardı.Ankara'ya gidildiğinde dekitleyi yorup geriye gönderebileceklerinidüşünürken Kamu Emekçileri Cephelilerinöncülüğünde barikatlar zorlanmış,eylemle beraber 4+4+4 yasasıgünlerce tartışma yaratmıştı. Öğrenciler,veliler, öğretmenler yasanın içeriğiniböylelikle tartışabilmişlerdi.Fiili, meşru mücadele hattında durupsınıf ve kitle sendikacılığını savunmaksadece teorik bir gerçeklik değildir.Bunu pratikte göstermek sendikalaradevrimci bir bakış açısıyla bakmaktangeçer. Sendikayı büyütmek, üyelerile ilişkileri canlı tutmak, örgütlemekböylesi bir duruşla mümkün olacaktır.Bir okulda küçük gözüken bir sorunuçözme iradesi zaman içerisinde haklarınalınabileceğine inancına ve bunun içinmücadeleye dönüşür. Ülkede ezilenlerinemekçilerin sorunlarını uzlaşarak çözeceklerinidüşünen, adaletsizliklerinkarşısında sıranın kendisine gelmesindenkorkup her gün gelişen eylemleri yapmaktanvazgeçen, Kürt sorununun çözümünü"akil" olarak çözmeye çalışananlayışlar zaten hem devletin, hem deüyelerinin gözünde kaybetmişlerdir.Kaybeden 120.000 eğitim emekçisi değil,onları yöneteceğim iddiası ile yönetimleregelen anlayışların ta kendisidir.Çünkü Eğitim-Sen 100 yıllık mücadelegeleneğinin devamcısıdır. Ve bu geleneğesahip çıkan devrimcilerin mücadeleanlayışı ile saldırı yasalarını püskürtüpiktidarın kendisini dikkate almasını sağlayacaktır.1 Mayıs ve Gülsuyu Halk CephelilerKazova İşçilerini Ziyaret Etti!Kazova işçilerinin açlık grevi çadırı 10. gününde AnadoluYakasından Gülsuyu ve 1 Mayıs’tan gelen Halk Cephelilertarafından ziyaret edildi.2 saat süren ziyarette, Somuncu ailesinin işçilere yapmışolduğu zulüm üzerine konuşuldu. Patronların işçileri yıllardıralçakça sömürerek nasıl servetlerine servet kattığı ortayaçıktı. İşçiler örgütlenip birlik olmasın diye yıllarca işçilerinayrı bölümlerde çalıştırıp tanışmalarının engellendiği hattayemek saatlerinin bile ayrı zamanlarda kullandırıldığını anlattıişçiler. Ayrıca Kazova işçileri bu zulme örgütsüz olduklarıiçin katlandıklarını şimdi ise örgütlü olmanın ne kadar doğruolduğunu ve örgütsüz olduklarında direnemeyeceklerini anladıklarınısöylediler.Faşizme Karşı DirenenÖzgür Tutsaklar Onurumuzdur!Sarıgazi’de Gezi Parkı’yla başlayıp AKP faşizmine karşıhalkın ayaklanmasına dönüşen direnişte tutsak düşenler için10 Temmuz günü saat 21.00’de bir yürüyüş düzenlendi.Vatan İlköğretim Okulu önünden başlayan yürüyüş, DemokrasiCaddesi boyunca devam etti. Demokrasi Caddesi’ninbaşına gelindiğinde ise kitle Kemal Türkler Mahallesi’nedoğru yürüyüşe devam etti. Mahallede yapılan yürüyüşünardından kitle tekrar Demokrasi Caddesi’ne geri döndü.Yaklaşık 250 kişinin katıldığı yürüyüşte “OperasyonlarSon Bulsun”, “Gezi Direnişi Tutsakları Serbest Bırakılsın!”yazan ve Sarıgazi Halkı imzalı pankart taşındı. Eylemde“Faşizme Karşı Omuz Omuza!”, “Bu Daha Başlangıç MücadeleyeDevam!”, “Katil Polis Sarıgazi’den Defol!”sloganları atıldı.Evlatlarımızın CanınaKastedenlerden Hesap Soracağız!AKP'nin Katil Polisi MustafaAli Tombul'u Katletmek İçin, BaşındanVurduTAYAD'LI Aileler, 9 Temmuzgünü Mustafa Ali Tombul için bireylem yaptı. Eylemde; AKP’ninfaşist polisinin artık, halkın çocuklarınagöz diktiği ve MustafaAli Tombul'un kısa mesafeden nişanalınarak gaz bombasıyla vurulduğuanlatıldı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR47


AKP 15 BİN KİŞİLİK KENDİKONTRGERİLLA ORDUSUNUOLUŞTURUYOR!Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Taraf gazetesinden Mehmet Baransu’nun12 Haziran 2013 tarihlihaberinden, Başbakan Erdoğan’ın,MİT içerisinde kendine bağlı 15 binkişilik özel bir ordu kurmak istediğiniöğreniyoruz. Bunun için, “gizli”bir yasa tasarısı MİT Müsteşarı HakanFidan, Başbakanlık Müsteşarı EfkanAla ve MİT 1. Hukuk Müşaviri UlviCanikli tarafından hazırlanmış veBaşbakan Erdoğan’a sunulmuş.14 sayfadan oluştuğu belirtilenbu yasa tasarısı, “2937 Sayılı Devletİstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbaratTeşkilatı Kanunu ile DiğerBazı Kanunlarda Değişiklik YapılmasınaDair Kanun Tasarısı Taslağı”,olarak hazırlanmış. Bu yasa tasarısınınönerdiği değişikliklerin yasalaşmasıylaberaber, AKP MİT içerisinde15 bin kişilik kendi özel ordusunukurabilecek. Bu ordu BaşbakanErdoğan’a bağlı olarak, Yasama,Yürütme ve Yargı’yı devre dışıbırakarak adeta bir AKP Cumhuriyetikurabilecek.Bunu sağlayacak yasanın maddelerindenbazıları şöyle:"Mad. 6/c- MİT mensupları kollukkuvvetlerine tanınmış hak ve yetkilerikullanabilir. Kolluk yetkisinin kullanımınadair usul ve esaslar yönetmenlikledüzenlenir."Bu maddeye göre bu kişiler, “görevigereği” işkence-tecavüz, kaybetme-katletme;Devrimci Bulut Yayla’nınYunanistan’dan kaçırılıp Edirne’depolise teslim edilmesi gibiveya ülke dışında, Paris’te 3 PKK’linin,Yunanistan’da Cepheli Devrimciİbrahim Doğan’ın katledilmesi gibi,durumlarda sorumlulukları olsa dahi,yargılanmayacaklar, yargılanamayacaklar.Soruşturma dahi açılamayacak.Onlar yasaların ve yargınınüstünde, “AKP ve Erdoğan’nın Askerleri”olacaklar.Diğer yandan tasarının "Mad. 4/colarak ifade edilen Anayasal düzeneve milli menfaatlerin gerçekleştirilmesineengel olan veya engel olmasımuhtemel iç tehdit odaklarına karşıher türlü istihbari ve operasyonelfaaliyetlerde bulunmak." maddesindenyola çıkarak, diyebiliriz ki, BaşbakanErdoğan’ın iki dudağı arasında çıkacakolan her söz, ferman olacak.“Ferman”a direnenler; çete-çapulcu,ayak takımı-düşman olarak görülecekve MİT’e alınması düşünülen, 5 helikopter,2 VİP uçağı ve ağır silahlarıile imha edilebilecekler. AKP’ninileri demokrasisi, işte budur. Yani:Sömürü ve zulümdür.Faşist AKP’yi KendiOrdusunu Kurmaya İtenNeden Halk Korkusudur!AKP, halktan ve onun örgütlügücünden korkuyor. Çünkü hazirandabaşlayan ayaklanma AKP iktidarını,temellerinden sarsmış, korkutmuştur.Bunun için karşı devrimci tüm yolve yöntemlerle, iktidarlarını korumayaçalışıyorlar.Kontrgerilla AKP’lileşmiştir!AKP; “devlet içindeki kontrgerilla”yı,“çeteleri” tasfiye ettiğini; 12Eylül’ü yargıladığını söylüyordu. Yalansöylüyor. AKP, 12 Eylül’ün devamcısıve işkenceci-katillerin koruyucusu,hamisidir. Ferhat Gerçek,Engin Ceber, Roboski, Reyhanlı vb.katliamları, en son olarak da TaksimDirenişi’deki ölümler, yaralanmalarve Ethem Sarısülük’ün katili işkencecipolis Ahmet Şahbaz’ın tutuksuz yargılanmaküzere salıverilmesi, bu gerçekliğin,AKP’nin sahtekarlığının,yalanının kanıtıdır. AKP hiçbir zamanhalka karşı suç işleyen katilleri cezalandırmadı.Kontrgerilla’yı, ortadankaldırmadı.Evet faşist AKP, Veli Küçük gibikimi kontrgerillacıları, mafyacı-katilSami Hoştan gibi Susurlukçuları tutuklayarak“kontrgerillayı tasfiye ediyoruz,Susurlukçularla hesaplaşıyoruz,faili meçhul cinayetleri aydınlatıyoruz”dedi. Ancak yaptıkları nekontrgerillayı tasfiye edip Susurlukçularile hesaplaşmaktı, ne de failimeçhulleri aydınlatmaktı... Tam tersinebunları kullanarak oligarşi içiiktidar kavgasından halkın desteğiniarkasına alarak güç kazandı. Oligarşiiçi savaşta kendi iktidarlarını sağlamlaştırdılar.Kendilerine tehdit olabilecekleritasfiye ettiler...Oligarşi içi çatışmadan galip çıkanAKP, şimdi kendi iktidarını korumakiçin geçmiş iktidarların tecrübesiylehareket ediyor. Geçmişte faşist iktidarlarhalka karşı hangi yöntemlerikullanmışsa AKP de hepsini kullanıyor.AKP’nin 15 bin kişilik özel ordusuhalka karşı savaşta kullanacağı kontrgerilladır...Ayrıca AKP kontrgerillayı hiç tasfiyeetmemiştir. İhtiyaç duyduğundahep kullanmıştır. Sadece özel birkuvvet olarak kontrgerillayı değil,AKP devletin tüm kurumlarını kontrgerillamantığıyla yönetmektedir.Ancak AKP’nin iktidarını ne 15bin kişilik özel birimler, ne polis, neMİT, ne jandarma, ne de işbirlikciordu TSK koruyamaz.Zulümle ayakta duran AKP sonhalk ayaklanmasından sonra geçirdiğiher gün kendini daha çok tehlikedehissedecektir. Hiçbir kuvvet AKP iktidarınıkorumaya yetmeyecektir.Çünkü AKP’nin karşısındaki güçlerartık oligarşi içi güçler değildir.AKP’nin karşısında artık doğrudanhalk vardır.Anadolu halkları Taksim Direnişi’ylekorkuyu yendi ve yarın daAKP faşizmini yenmesini direnereköğrenecek. Faşist AKP’nin özel ordusuda, halkın örgütlü gücü karşısında,yenilecektir.48ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Gözaltılar TutuklamalarBaskılar Bizi Yıldıramaz!İzmir'de 5 Temmuz sabahı yapılan ev baskınlarıHalk Cephesi, Bağımsız Devrimci SınıfPlatformu, Emek ve Özgürlük Cephesi tarafındanyapılan yürüyüşle protesto edildi. “HalkızHaklıyız Kazanacağız!”, “Her Yer Taksim HerYer Direniş!”, “Devrimci İrade Teslim Alınamaz”sloganlarıyla başlayan yürüyüş sonrası eskiSümerbank önünde bir açıklama yapıldı. “GözaltılarTutuklamalar Baskılar Bizi Yıldıramaz”pankartının açıldığı eylemde "Yarattığınız korkuduvarlarını Türkiyeli emekçiler Mayıs'tanberi süren mücadeleleriyle yıktıklarını göstermişoldular" denildi.Eyleme EHP, ESP, Mücadele Birliği, Alınteri,ÇHD, Halkevleri, ABF, Devrimci Hareket,Kaldıraç, TKP 1920, Partizan, DHF, KÖZ, İzmirHareket Tiyatrosu, Anarşistler ve DİP destekverdi.Ekmek Adalet veÖzgürlük İçin HalkAnayasası İstiyoruz!Dev-Gençliler, halk düşmanı AKP’nin zulmünekarşı 2 Temmuz günü İstanbul ÖmürtepeArguvan Parkı’nda çadır eylemi başlattılar!Kampanya çadırı 17 Temmuz’a kadar açık kalacak.Ömürtepe halkından ve çevre semtlerdenparka piknik yapmaya gelen aileler, gençler, esnaflarDev-Gençlileri ziyaret ediyorlar. Parka gireninsanları “ABD ve AKP Faşizmine KarşıOmuz Omuza”, “Örgütlü Halk Yenilmez” ve“Ekmek Adalet ve Özgürlük İçin Halk Anayasasıİstiyoruz” pankartları karşılıyor.Kerbela’da Hüseyin,Dersim’de Seyit Rıza,Sivas’ta Pir SultanızEsenyurt-Kıraç KuruçeşmeHalk Komitesi tarafından 2 Temmuzgünü Sivas’ta MadımakOteli’nde katledilen aydınlariçin anma yapıldı.Mahalle girişinden “DavamızMahşere Kalmayacak” yazanpankartla yürüyüşe başlandı. <strong>Yürüyüş</strong>sırasında halka katılımçağrıları yapıldı. <strong>Yürüyüş</strong> veYoksulluğa, Yozlaşmaya ve FaşizmeKarşı Evvel Temmuz Halk FestivaliMersin Tarsus’ta 8 -16 Temmuz günleri gerçekleştirilecek olan“4. Evvel Temmuz Halk Festivali’nin” çalışması yapıldı. Tarsus Merkez,Musalla, Gözükule Mahallesi, Fatih Mahallesi, Eski Ömerli Mahallesi,Yeni Ömerli Mahallesi, Demirkapı’da toplam 200 adet afişasıldı. Ayrıca Yarenlik Alanı’nda Gezi Direnişini destek için toplanankitleye EVVEL TEMMUZ bildirileri dağıtıldı.Direniş SürüyorAdana’da, 6 Temmuz günü Atatürk Parkı’nda aralarında Halk Cephelilerinde bulunduğu Adana Direniyor Platformu’nun çağrısıyla halkbir araya geldi. Kitle sloganlarla, halaylarla 4 saat parkta kaldı. AtatürkParkı’nda direnişi anlatan sergi açıldı. Halk Cephesi müzik grubukonser verdi. Konser sırasında “Her Yer Taksim Her Yer Direniş,Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam, Halkız Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı. Eyleme 300 kişi katıldı.Birleşelim, Direnelim, Kazanalım!Çayan ve Nurtepe’de 3 Temmuz günü halk komitesinin çağrısıyla“Yoksulluğa, Yozluğa Karşı Mücadele Edelim” yürüyüşü düzenlendi.Dilan Kafe önünde toplanan kitle Çayan Mahallesi’ne doğru yürüyüşegeçti. <strong>Yürüyüş</strong> boyunca “Halkız, Haklıyız Kazanacağız", "YaşasınHalkların Kardeşliği", "Birleşelim Direnelim Kazanalım, Yozluğa,Yoksulluğa Karşı Mücadele Edelim” sloganları atıldı. 200 kişininkatıldığı yürüyüşte tekrar Dilan Cafe önüne gelindi ve bir açıklamayapıldı.Gözaltılar Serbest BırakılsınBursa Halk Cepheliler 4 Temmuz günü gözaltına alınan arkadaşlarınınbulunduğu Bursa Fomara Emniyet Müdürlüğü önünde eylemyaptılar. Eylemde Gezi Parkı ile başlayarak halk ayaklanmasınadönüşen eylemlerden ve AKP’nin saldırılarını halka, özellikle devrimcilereyöneltmesinden söz edildi, Ardından 15 dakika süren bir oturmaeylemi gerçekleştirildi.anma sırasında “Sivas'taYakan da Aklayanda Devlettir”,“Kerbela’da HüseyinDersim’de SeyitRıza, Sivas'ta Pirsultanız,Aleviyiz Haklıyız Kazanacağız’,‘Faşizme Karşı OmuzOmuza, AKP Zulmünü Yeneceğiz”sloganları atıldı. AnmadaKuruçeşme Halk Komitesi açıklamasıve şiirler okundu. Dahasonra mahalle gençlerinin oluşturduğumüzik grubu sahneyeçıktı. Anmaya 400 kişi katıldı.Cephelilere SaldırıKürt MilliyetçilerineBir Şey Kazandırmayacak!İstanbul Çayan Mahallesi’ndeyoksulluğa, yozluğa karşı bir kampanyabaşlatıldı. 4 Temmuz günükampanyayla ilgili kitlesel eylemlerdenbiri gerçekleştirildi. 150kişi Dilan Kafe önünden Çayan mahallesinedoğru yürüyüşe geçti.<strong>Yürüyüş</strong> sonunda, bir grup sokaktançıkarak “Apocular Burada Cepheliler Nerede”,“Çayan Cepheye Mezar Olacak” diye bağırarakhalka saldırdı. Saldırı sonucu 6 kişi yaralandı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR49


DİRENEN SURİYE HALKININYANINDAYIZSayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz201326 Haziran 2013 tarihinde Suriye’ninTartus Kenti’nde Suriye halkınınonurlu mücadelesini desteklemekamacıyla bir konser gerçekleştirdik.Yaklaşık iki yıldır emperyalistsaldırı altında olan Suriye topraklarınaayak basmak, aynı zamanda kardeşSuriye halkının mücadelesine omuzvermek demekti. Bu bilinçle, istekle,coşkuyla Suriye’deydik.Neden Suriye’deydik?Suriye’de yaşananlar üzerindenburjuva basın etkin bir şekilde kullanılarakat izi it izine karıştırılmaya,gerçekler karartılmaya çalışılıyor.Biz devrimci sanatçılarız. Gerçeklerinhalka ulaştırılması devrimci görevlerimizarasındadır. Hiçbir zamanemperyalist tekellerin propagandaaracı olan burjuva basından duyduklarımızla,öğrendiklerimizle hareketetmedik. Biliyoruz ki onların işi yalandolandır. On yılları aşan mücadeledeneyimimiz bunu bize defalarca kanıtladı.En son Anadolu’nun dört biryanında ayaklanan halkımızın büyükdirenişinin karşısında aldığı tavır,burjuva medyanın ipliğini pazara çıkarmıştır.2 milyon kişi bir gecedemeydanlara çıkmışken saatlerce “penguenbelgeseli” yayınlayan satılıkmedyadan mı öğrenecektik Suriye’deyaşananları? BM raporlarıyla sabitolan, Özgür Suriye Ordusu denenişbirlikçiler sürüsünün kullandığıkimyasal silahları ve emperyalizminuşağı çetelerin açık açık düzenlediğikatliamları dahi Suriye’nin meşruiktidarının üzerine yıkmaya çalışırkendefalarca suçüstü(!) yakalanan sahtekarlardanmı öğrenecektik doğruyu,yanlışı? Hayır! Gerçekler tüm çıplaklığıylaSuriye topraklarında varlığınıkoruyor. Bu gerçekleri yerindegörmek Suriye’ye gidiş nedenlerimizdenbirisidir.İki cephe var. Birinde emperyalistlerve onların işbirlikçileri, diğerindeise ezilen halklar… Temel çelişkibu iki cephe arasındadır. Bizdevrimci sanatçılarolarak elbette emperyalizminkarşısında,ezilen halklarınsafındayız.Ezilen halklarınmücadelesinin sıraneferleriyiz. Söylemimiz,duruşumuz,eylemlerimiz,üretimlerimizemperyalizme vurur,vurmak zorundadır.Bu bizim tarihsel ve siyasalsorumluluğumuzdur. Emperyalistlermilyonları sömürerek, katlederek,baskı altında tutarak nasıl göreviniyerine getiriyorsa, biz de bu katilleredirenerek görevimizi yerine getirebiliriz.Suriye’de yaşananları da böyledeğerlendiriyoruz. “Irak’ta diktatörvar, demokrasi götüreceğiz” dediler,1 milyon 800 bin insanı katlettiler,14 yaşında kızların ırzına geçtiler.Irak halkına kalan kan ve gözyaşıoldu. Bunlar yaşanırken biz canlıkalkan olarak Irak’taydık. DirenenIrak halkının yanında yerimizi aldık,tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmişolmamızın onurunu yaşadık,yaşıyoruz. O zaman da diktatör Saddam’ıdestekliyorsunuz demişlerdidevrimcilere. Şimdi akıllarda kalanonların yalanları olmadı, devrimcilerinemperyalizme karşı Irak halkının yanındaolduğuydu. Bugün de tarihebu kalacak. Afganistan’da ABD baştaolmak üzere emperyalistler bütünbir halkı işkenceden geçirirken, katlederken,soykırıma tabi tutarken Afganistan’a,işgalci Amerikan ordusununemrinde çalışmak üzere askergönderilmesine karşı alanlara çıktık.Her yerde Afganistan halkının yanındaolduğumuzu, emperyalistlerinOrta Doğu’dan defolup gitmeleri gerektiğinihaykırdık. EmperyalizminOrta Doğu politikaları halklarımızınkatledilmesi demektir. Orta Doğu’nunyeraltı yerüstü tüm zenginliklerinin,akarsularının, madenlerinin emperyalisttekellere rahatça peşkeş çekilebilmesiiçin akıtılıyor Orta Doğuhalklarının kanı. Suriye’de yaşananlarda bunun bir parçasıdır.Biz devrimciyiz. Devrimci sanatçıyız.Marksist-Leninistiz. Birhalk hareketini, herhangi bir kişinin,kurumun eylemini, duruşunudeğerlendirirken şu soruyu sorarız;“emperyalizme mi hizmet ediyor,ezilen halklara mı?”. Cevap “ezilenhalklar” ise tereddütsüz destekleriz.Şarkılarımızla, eylemlerimizle budirenişin yanında oluruz.Suriye’de bir emperyalist saldırıvar. ABD ve Avrupa emperyalizmiyanına Türkiye oligarşisi başta olmaküzere bölgedeki işbirlikçi uşaklarınıda alarak Suriye topraklarına saldırıyor.Şimdiden yüz bini bulan katliamlarınilk ve tek sorumlusu işte buemperyalist cephedir. Suriye halkıise meşru iktidarı önderliğinde buemperyalist haydutlara karşı açıktanbir vatan savunması veriyor!Bunun başka bir adı yok! Suriye’deyaşanan emperyalist saldırıya karşıvatan savunmasıdır. Bu onurlu direnişemperyalizmin Orta Doğu’daki politikalarınıgeriletmekte, emperyalizmekarşı öfke duyan, direnen tümdünya halklarına moral olmaktadır.Emperyalistler Suriye halkının onurludirenişi karşısında diz çökmüş, Suriyeile ilgili gerçekler birer birer ortayaçıkmıştır. Emperyalistler hala Suriye’yesaldırısını sürdürmekte, ima-50ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


jını(!) kurtarmaya çalışmaktadır.Suriye halkının emperyalizmeve onun uşaklarına karşı savaşınınyanındayız! Şarkılarımızı,Suriye’nin meşru iktidarının önderliğindedirenen Suriye halkıiçin söylemeye devam edeceğiz!Bu tavrımız elbette birçok tartışmayayol açıyor ve tek tek kişilerin,kurumların bu onurlu direnişkarşısındaki tavrını tarihe not düşüyor.Biz emperyalist katillerekarşı vatanını savunan Suriye halkınınyanında olarak tarihimizeonur duyacağımız bir sayfa dahaaçarken, herhangi bir konuda kendidüşüncelerini dahi sonuna kadarsavunma cesareti göstermektenaciz Ahmet Hakan, Mehmet Y.Yılmaz gibi köşe yazarlarının tarihineyseemperyalist katillerin yanındayer almak gibi utanç vesilesibelge eklenecektir. Ahmet Hakanne demiş, Mehmet Y. Yılmaz neyazmış, bazı türkücü ve sol adınasanat yaptığını savunan kişiler neyiyadırgamış umurumuzda bile değil!Bizim yüzümüz halkımıza dönüktür.Suriye halkının mücadelesineverdiğimiz destek de halkların mücadelesinibüyütmeye hizmet etmektedir.Emperyalist katillerinyanında saf tutarak utanç ile yaşamayıtercih edenler bu dik vezorlu duruşu sergileyemeyenlerinta kendisidir.Kimse bize zalimi, mazlumuöğretmeye kalkmasın! Biz 40 yıldırzalimlere karşı mücadele ediyor,tutsaklıklar yaşıyor, işkencelerdengeçiriliyor, katlediliyoruz. 28 yıldırbu onurlu mücadelenin türkülerini,marşlarını söylüyoruz. Aklını, namusunu,kalemini, sanatını çoktanzalimlere satmış beyinlerin nasihatlerineihtiyacımız yok!DİRENEN SURİYE HALKI-NIN YANINDAYIZ!KAHROLSUN EMPERYA-LİZM, YAŞASIN HALKLARINMÜCADELESİ!KATİL ABD ORTA DO-ĞU’DAN DEFOL!GRUP YORUMHatay’da Evvel Temmuz FestivaliÇalışmaları BaşladıHatay Samandağ’da 16 Temmuz günü gerçekleştirilecek “Yoksulluğa, Yozlaşmayave Emperyalizme Karşı Evvel Temmuz Halk Festivalinin” afişleme vebildiri dağıtımı çalışmaları başladı.5 Temmuz günü Halk Cepheliler Harbiye ve Gümüşgöze’de afişleme vebildiri çalışmaları gerçekleştirdiler. Harbiye’de 150, Gümüşgöze’de 150 afişasan Halk Cepheliler kapı kapı dolaşarak binlerce bildiriyi halka ulaştırdılar.Grup Yorum’un geleceğinden memnun olan halk festival hakkında detaylı bilgialdı.6 Temmuz’da Halk Cepheliler Sümerler ve Armutlu’da esnaflar ile tekerteker konuşarak camlarına afiş astılar. Birçok esnaf “Yasak da olsa Grup Yorumolunca asarım” diyerek Grup Yorum’a olan desteklerini gösterdi. Armutlu’da50 afiş ve Sümerler’de 50 afiş dükkan camlanrına asıldı.7 Temmuz günü Samandağ Merkez, Koyunoğlu ve Antakya- Samandağyolu üzerinde 500 afiş yapıldı ve esnafların camlarına asıldı.8 Temmuz günü Halk Cepheliler Samandağ Merkez’de kurulan pazar’daGrup Yorum önlükleri giyerek 9 kişi ile toplu bildiri dağıtımı yapıltı. 1,5 saatsüren çalışmada 700 bildiri halka ulaştırıldı. Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşıldı.Halk Cepheliler Samandağ’da bulunanKuşalanı-Çöğürlü-Mızraklı ve Sutaşı’nda150 afiş astılar. Samandağ Merkez’deise 100 afiş asıldı. Samandağ Deniz Yolu’ndaise 75 afiş asıldı. Tekebaşı esnaflarınıncamlarına 30 afiş asıldı. Afiş çalışmalarısırasında yine binlerce bildirihalka ulaştırıldıHatay Valisi Bizi Savaşa Davet EttiSavaşı Kabulümüzdür!Hatay'da Suriye halkının direnişine destek olan Hatay halkının yürüyüşleriyasaklandı. Hatay halkı AKP faşizmine ve Amerikan emperyalizmine karşı direnerekpolisleri Armutlu Mahallesi’nden kovdu. Armutlu Mahallesi’nde kidirenişte Cepheliler ilk barikat’tan, halk ile birlikte polisleri mahalledenkovuncaya kadar direndi. Samandağ ve Tekebaşında ise bizzat Cephelilerin önderliğindehalk direndi. Bu direnişten sonra İP ve CHP’nin gerçek yüzleriortaya çıktı. Bu tarihten sonra Halk Cepheliler 10 ayrı beldede Suriye halkınınyalnız olmadığını haykırmak için basın açıklamaları ve yürüyüşler gerçekleştirdi.Birçok yürüyüşe jandarma ve polis azgınca saldırdı, Jandarma araçlarına sürüklenerekgötürüldüler. Halk jandarmaya ve polise karşı Halk Cephelilerin yanındayer aldı ve gözaltına alınmalarını engelledi. Bu direnişler karşısında acizleşenHatay Valisi Celalettin Lekesiz Hatay’ın merkezi olan Saray Caddesi’nde yürüyüşleriengelledi.AKP’nin İstanbul ve Anadolu şehirlerinde ki bu yasakçı zihniyeti ve yönetememekrizi sonucunu gösterdi.Halk AKP yasaklarına, baskılarına ve zulmüne karşı direnişe geçti ve büyükbir halk ayaklanması gerçekleşti. Hatay Valisi Celalettin Lekesiz’ e sesleniyoruz,“sizin yasakçı zihniyetiniz bizim en demokratik haklarımızı kullanmamızaengel olamaz. Şehir merkezlerini bize yasaklayarak sesimizi halkımızaduyurmamızı istemiyorsunuz. Bizi savaşa davet ediyorsunuz, savaşınız kabulümüzdür.O yasakladığınız bölgeleri direnerek sizden teker teker geri alacağız.Halkın olan o yerlerde halkın sorunlarını ve taleplerini haykırmaya devamedeceğiz. Baskılarınız, yasaklarınız, gaz bombalarınız, işkenceleriniz bize vızgelir. Biz halkız. Bir halkın önünde hiçbir kuvvet duramaz.”Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR51


Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Avrupa’daİhsan Gürz İçinAdalet İstiyoruz!İhsan Gürz 2 Temmuz 2011 tarihindeHollanda polisi tarafından göz altına alınıp işkenceylekatledildi. İhsan Gürz'ün bedenindekimorluklar, kemiklerindeki kırıklar işkenceyeuğradığını kanıtlıyor. Ertesi günmedyada çıkan haberlerde İhsan'ı suçlu çıkarmakiçin yalan haberler yazıldı.Hollanda polisi aileyi ve davayı sahiplenenherkesi korkutmak istedi. Aile sürekli baskıaltında tutuldu.Davayı sahiplenen Anadolu Gençlik Hollandaçalışanları iki sene sonra başlayacak olanİhsan Gürz'ün mahkemesine çağrıda bulundularve davayı sahiplenmeye çağırdırlar.Dayanışma HalklarınSilahıdır!Yunanistan'ın Atina şehrinde 5 Temmuzgünü Boks İşgalevi, Halk Cephelilerle “Türkiye’dekiDevrimci Hareket, Yunanistan’daTürkiyeli Politik Mülteciler, Devrimcilerin Kaçırılmasıve Türkiye’ye Teslim Edilmeleri.Türkiye’deki Direniş, Türkiye ve YunanistanDevrimcilerinin Ortak Mücadelesi” konulu birpanel düzenlendi.Panele F Tipi Film’in tanıtımını içeren birsinevizyonla başlandı. Sinevizyonun ardındantutuklu bulunan Halk Cepheli G.Y. telefonlapanele katıldı. Kısa bir konuşma yapan G.Y.son dönemlerde Türkiyeli devrimcilere karşıYunanistan devletinin uyguladığı baskı vetutuklamalardan ve son olarak Bulut Yayla’nınkaçırılarak Türkiye’ye teslim edilmesindenbahsetti.Basına Yunanistan Radyo Televizyon Kurumuönünde bildiri dağıtırken çekilmiş fotoğraflarıyansıyan Halk Cepheli Ölüm Orucugazisi Ferhat Ertürk Ölüm Oruçlarından,19 Aralık hapishaneler katliamından, F Tiplerinekarşı 122 şehitle süren direnişten bahsetti.Panelde son olarak halkların tek silahınındayanışma olduğu vurgulanarak, bundan sonraortak eylem ve etkinliklerle bu dayanışmanıngüçlendirilmesi kararı alındı. Panele,100 kişi katıldı.Devrimci Tutsakları SahiplenmekDevrimci Bir GörevdirAlmanya’da devrimciler üzerinde uygulanan gözaltı ve tutuklamaterörü protesto edildi.Dusisburg şehrinde 5 Temmuz günü Aile ve Gençlik Derneği çalışanlarıve aileleri, diğer sol kitle örgütlerinin de desteğiyle Duisburg'tabasılan derneğin önünde eylem yaptılar. Eylemde, konser düzenledikleriiçin Alman devletinin insanları tutukladıkları, eşyalarını gasp ettikleribelirtildi. Devamından ise tutuklananların serbest bırakılması ve el konulaneşyaların geri verilmesi istendi. Eyleme 15 kişi katıldı .Hamburg’un Altona semtinde 6 Temmuz günü Georges İbrahim Abdullahiçin "Uluslararası Eylem Günleri" çerçevesinde Alman solunundüzenlediği bir eylem yapıldı. Almanca "Direnmek Terör Değildir" pankartınınaçıldığı eyleme Anadolu Federasyonu da "Tüm Siyasi TutsaklaraÖzgürlük" pankartıyla katıldı.Georges İbrahim Abdullah FARL’ın (Lübnan Devrimci SilahlıFraksiyonu) kurucusu bir devrimcidir. En son Filistin halkının yanındamücadele ediyordu. 1984’te Fransa’nın Lyon şehrinde gözaltına alınıpmüebbet hapis cezası aldı.Eylemde yapılan konuşmalarda Almanya’da tutsak olan Şadi Özbolat’auygulanan tecrit ve tek tip elbise dayatması anlatıldı. Ayrıca Avrupa’nınbirçok ülkesinde eşzamanlıyapılan operasyonlardatutuklanan 5 Anadolu Fe-Hamburgderasyonu çalışanı ile ilgiliaçıklama yapıldı.1,5 saat süren eylemde Almanca,"Tüm Siyasi TutsaklaraÖzgürlük" ve "YaşasınHalkların Dayanışması" sloganlarıatıldı.Hukuksuz, Keyfi Baskınlara veTutuklamalara Karşı DayanışmaPikniğiAlmanya ve Avusturya’da demokratik kurumlara evlere yapılan baskınve hukuksuz tutuklamalara karşı, 7 Temmuz günü Köln’de AnadoluFederasyonu tarafından bir dayanışma pikniği düzenlendi. PiknikteAnadolu Federasyonu adına yapılan konuşmada, baskınlar vehukuksuz tutuklanmalar anlatıldı.70 kişinin katıldığı piknik hepbirlikte yenen yemek çekilen halaylarlasona erdi.28 Haziran günü ise Köln Dom Meydanı’nda baskınlara ve tutuklamalarakarşı stant açıldı.Komployla Tutuklanan DevrimcilerSerbest BırakılsınKomplo ile tutuklanan Yusuf Taş için 5 Temmuz günü Avusturya İçişleriBakanlığı’nın önünde oturma eylemi yapıldı. Eylemde Yusuf Taş'ınfotoğrafları taşındı.52ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


Halkın Sesi <strong>Yürüyüş</strong> Sizin Sesinizİngiltere’nin Londra şehrinde Türkiyelilerin yoğun olduğuWood Green Mahallesi’nde <strong>Yürüyüş</strong> dergisi standıaçıldı. 6 Temmuz günü kütüphanenin önüne açılanstantta “Halkın sesi, sizin sesinizi haykıran <strong>Yürüyüş</strong>dergisini sahiplenin. Gerçekleri öğrenin, düşmanainat derginize güç verin” diyerek duyuru yapıldı.Ayrıca Clisold Park’ta düzenlenen park festivalindeHalk Cepheliler, <strong>Yürüyüş</strong> dergisi dağıtımına devam etti. Toplam47 dergi halka ulaştırıldı.Irkçılığa ve AyrımcılığaKarşı MücadeleEtmeye DevamBelçika’nın Brüksel şehrinde 4 Temmuzgünü, Anadolu Federasyonu çalışanları eylemyaptılar. Fedarasyon çalışanları, Almanya veAvusturya'da 26 Haziran günü yapılan polisbaskınlarını Almanya Konsolosluğu önündeprotesto ettiler.Hatay’da Polisin Engelleme Çabalırına RağmenSivas’ta Katledilen Aydınlar AnıldıHatay’da demokratik kurumlarınbirlikte yapacağı, Antakya SarayCaddesi’ndeki Sivas katliamı anmasınıpolis engellemeye çalıştı. HalkCepheliler DKÖ’ler ile birlikte AntakyaSaray Caddesi’nde Sivas Katliamıiçin bir anma yapma kararıaldı. 1 Temmuz tarihinde yapılacakyürüyüşten sonra toplanma kararıalan DKÖ’ler Halk Cephelilere danışmadantoplantıyı 1 gün sonra ya ertelediler.2 Temmuz tarihinde toplantısaatinde giden Halk Cephelilere toplantının4 Temmuz’a ertelendiği söylendi.Gerekçe olarak yeterli kişi gelmediğive 3 Temmuz günü KEC’litutsakların mahkemeleri olduğu gösterildi.Halk Cepheliler 6 Temmuzdagerçekleştirilecek anmaya 2 gün kalatoplantı yapmanın, programı olumsuzetkileyeceği söylendi. Anmanın ertelenemesininasıl nedeni ise SarayCaddesi’nin yasaklanması, bu yüzdenanmayı yaptırmamaya çalışmak...Her türlü olumsuzluğa karşı 6Temmuz günü anmanın gerçekleşeceğiyer olan Saray Caddesi’nde içlerindeHalk Cephelilerinde olduğuDKÖ’ler saat 17.00 da buluştu. Sivilpolisler DKÖ’ler toplanır toplanmaztemsilciler ile görüşmeye başladı.Başta HDK’lılar olmak üzereDKÖ’lerin büyük çoğunluğu geriadım attı ve Eğitim-Sen önünde anmayapma kararı alındı. Halk Cephelilerbu duruma itiraz etti. Bu tartışma sırasındaalanda Halk Cepheliler, halkaSivas katliamını hatırlatarak, keyfiengellemeler anlattılar. Polis konuşmayapmak istediğinde yine HalkCepheliler öncülüğünde kitlenin dekatılımı ile ıslıklar, alkışlar ve sloganlarile konuşması kesildi. HDK vediğer kurumlar ile uzlaşan polisler kitlenintepkilerine karşı çevik kuvvetesaldırı emri verdi. Halk Cepheliler “arkadaşlarsakin bir şey yok kol kola girelim”diyerek kitlenin dağılmasınıengelledi ve ortalığı sakinleştirdi.ESP ve Halk Cepheliler caddeyi trafiğekapattılar. Diğer demokratik kurumlarda destek verdi. Polis caddeyitrafiğe açmaya çalıştıysa da kitlebuna izin vermedi. Halk Cephelileryine ajitasyonları ile halkı keyfi engellemelerhakkında bilinçlendirdi.Eğitim–Sen’e gelen DKÖ’ler buradabir açıklama yaptılar. Açıklama sırasında2 kadın Halk Cephelilerin yanınagelerek iki kişinin gözaltınaalındığını söyledi. Halk Cephelilerdaha sonra gözaltına alınan kişileri görenesnafların yanına gitti. Gözaltı kesinleşinceDKÖ’lere de haber verildi.Anma bu sırada söylenen şarkılarile devam ediyordu. Şarkıların ardındanHalk Cephelilerin gözaltınaalınanlar serbest bırakılıncaya kadaroturma eylemi yapma önerisi diğerkurumlar tarafından kabul edilmedi.Eylemden sonra durum değerlendirmesiyapmak üzere Eğitim-Sen’egeçildi. Gözaltına alınan kişilerden birininfotoğraf çektiğinden alındığınıdiğerinin ise onun gözaltına alınmasınaengel olmaya çalışan Halk CepheliUfuk Oflazoğlu olduğu öğrenildi.Halk Cepheliler arkadaşlarını sahiplenmekiçin Hatay Emniyet Müdürlüğü’nünönüne gittiler. Halk CepheliUfuk Oflazoğlu akşam saatlerindeserbest bırakıldı.Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013<strong>EKMEK</strong>, <strong>ADALET</strong>, <strong>ÖZGÜRLÜK</strong> <strong>İSTEYENLER</strong> KATLEDİLİYOR53


AVRUPA’dakiBİZSon “Büyük DHKP-C Operasyonu”Alman Burjuva Demokrasisinin İflasıdır!ALMAN POLİSİNİN VE HUKUKUNUNYALANLARI, KURGULARI VE FALCILIKLARI-1Sayı: 373<strong>Yürüyüş</strong>14 Temmuz2013Alman polisi ve yargısı, burjuvademokrasiler tarihine yeni bir suç türüdaha eklediler: Konser düzenlemek.Bu "suç", mesela Türkiye faşizmindeuzun süredir varolan bir suçtur.Almanya'daki son "büyükDHKP-C operasyonu" ile burjuvademokrasilerinde de bunun suç olduğunuöğrenmiş bulunuyoruz. Almanburjuva demokrasisi de faşist yönetimlerzincirine dahil olmuştur.26 Haziran'da Almanya'nın çeşitlişehirlerinde demokratik kurumlarave kişilere yönelik saldırılarda 5dernek basılıp talan edildi, 4 kişi tutuklandı.Tutuklama gerekçelerinebakın:- Grup Yorum konseri çalışmalarınakatılmak, bilet satmak,- 1 Mayıs eylemlerine katılmak,- Türkiye'deki eylemlere destekolmak,- Tutsaklarla dayanışmak,- Tutukluların avukatlarıyla ilgilenmek...Aynı suçlamalarla Türkiye'de deyüzlerce devrimci tutuklandı.Suçlamalardaki "mantıksızlık",hukuksuzluk, keyfilik bunlarla sınırlıdeğil.Arama, yakalama ve tutuklama gerekçelerindedeniliyor ki:2012 Grup Yorum konseri maddiolarak başarılı geçmiştir. Konserdenelde edilen maddi gelir örgüte aktarılmıştır.Örgüt de bu paralarla silahsatın almıştır... Avrupa, Alişan Şanlı'nınAmerikan Konsolosluğu’na yönelikeylemini de maddi olarak desteklemiştir...Peki konserden ne kadar gelirelde edilmiş? Buna dair bir tek rakam,bilgi, belge YOK!Peki elde edilen bu gelir, NASIL,KİMİN TARAFINDAN, NE ZA-MAN ÖRGÜTE AKTARILMIŞ? Busoruların cevabı olacak tek bir rakam,bilgi, belge YİNE YOK!Peki örgüt BU PARALARLA(başka paralarla değil, konserden aktarılanbu paralarla) NEREDE, NEZAMAN, KİMLERDEN, NE KA-DAR SİLAH ALMIŞ? Bu sorulara dapolisin ve yargının tutuklama kararlarındatek bir kelime CEVAP YOK!Demek ki Alman polisi ve yargısı,kanıtlarla, belgelerle, bilgilerledeğil, tahminlerle, yorumlarla, falla,kehanetle çalışıyor.Konserde kar edildi, o kar örgütegötürüldü, örgüt o parayla silah aldı,Alişan o silahlarla eylem yaptı...Alman polisinin ve yargısının hayalgücü çok geniş.Ama hukukun hayal gücüyle değil,bilgi, belge, kanıt üzerine kuruluolduğunu unutmuşlar.Belgesiz, kanıtsız da her türlü iddiave ithamda bulunabileceğine o kadarinanıyorlar ki, yukarıdaki konsersenaryosunu 2013 konseri için de devamettiriyorlar.Diyorlar ki, "2013 konserininde maddi olarak başarılı olduğu düşünülmektedir."Sonrası tabii malum: Birileri o parayıalacak, örgüte götürecek, örgüt deo parayla mutlaka silah alacak, sonrabaşka bir Alişan, o silahı alıp eylemyapacak! CAK, CAK, CAK!AFERİN Alman polisine ve hukukuna...Bu "büyük operasyon"labunu engellediniz!!!Alman Savcılar, Almanya AnayasayıKoruma Örgütü çok çok uyanıklar.Her ne kadar NSU adlı bir ırkçı katilçetesi, 10 yıl boyunca gözlerininönünde cinayetler işlerken pek uyanıkgözükmeseler de, söz konusudevrimciler olunca çok uyanıklar.Mesela Sonnur Demiray, evlendiktensonra eşiyle tatile gitmiş. Sonrakendisi tatilden daha önce gelmiş,eşi daha sonra ayrı dönmüş...Savcı diyor ki;Sonnur Demiray, erken döndü,"örgüt işleri için geldiği düşünülmektedir..""zaten gelir gelmezpikniğe katıldı"... Ve hükmü yapıştırıyor;"o pikniğin eğitim amaçlı olduğudüşünülmektedir."Habire düşünüyorlar!!!Savcı diyor ki;Haydar Demiray tatilden geç döndü:"örgüt işleri için geç döndüğüdüşünülmektedir."Tatilden erken döndün, SUÇ!Geç döndün yine SUÇ!SONUÇ; Alman polisinin ve yargısınıntutuklama gerekçeleri işteböylesine keyfi, kanıtsız, yoruma,tahmine dayalıdır.Bu gerekçeler, hukukun değil,ancak mizahın konusu olabilir.Ancak bu gerekçelerle, biri WernickeKorsakof hastası, bir diğeri ikiçocuk annesi 5 kişi tutuklanıp hücrelerekonulduğu için bu mizah olmaktançıkmış, kara mizaha dönmüştür.Alman yargısı, bu kara mizahı sürdürmektenvazgeçmelidir.HUKUKEN, <strong>ADALET</strong>Lİ OL-MAK İÇİN YAPILACAK TEKŞEY VAR: bu belgesiz, delilsiz,keyfi, gayrı meşru tutuklamalara sonvermek!54ELİ SATIRLI FAŞİSTLER SERBEST


KULAĞIMIZAKÜPE OLSUNAtasözü“Acemi Katır Kapı ÖnündeYük İndirir”Elinden yeterince iş gelmeyen kimse,kendisine verilen görevi istenildiğibiçimde yapamaz veya yarım bırakıpkaçar.DeyimlerKar Eden Ar EtmezAmacı kazanç olan kişi çalıp çırpmaktanutanmazÖzlü Söz“En büyük felaketler içinde bile ümidinikaybetme, unutma ki ilik, sertkemiğin içinden çıkar.”Pir Sultan AbdalHikayeASIL FAKİRLİKGünlerden bir gün, bir baba ve zenginailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğuntek amacı vardı, insanların nekadar fakir olabileceklerini oğlunagöstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğindebir gece ve gün geçirdiler.Yolculuktan döndüklerinde babaoğluna sordu,“İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini,gördün mü?”“Evet!”“Ne öğrendin peki?”Oğlu cevap verdi,“Şunu gördüm: Bizim evde bir köpeğimizvar, onlarınsa dört. Bizimbahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuzvar, onlarınsa sonu olmayanbir dereleri. Bizim bahçemizde ithallambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizimgörüş alanımız ön avluya kadar,onlarsa bütün bir ufku görüyorlar.”Oğlu sözünü bitirdiğinde babasısöyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi,“Teşekkür ederim baba, ne kadarfakir olduğumuzu gösterdiğin için!”ŞiirBen DönmezemYolumdanKoyun beni hak aşkına yanayımDönen dönsün ben dönmezemyolumdanYolumdan dönüp de mahrummu kalayımDönen dönsün ben dönmezemyolumdanKadılar müftüler fetva yazarsaİşte kement işte boynum asarsaİşte hançer işte başım keserseDönen dönsün ben dönmezemyolumdanBir gün mahşer olur divan kurulurSuçlu suçsuz varsa orda bulunurPiri olmayanlar anda bilinirDönen dönsün ben dönmezemyolumdanPİR SULTAN'ım arşa çıkarünümüzO da bizim ulumuzdur pirimizHakka teslim olsun garip canımızDönen dönsün ben dönmezemyolumdanPİR SULTAN ABDALKıssadan HisseHintli Usta ve ÇırağıHintli bir yaşlı usta, çırağının sürekliher şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı.Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi.Hayatındaki her şeyden mutsuzolan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona,bir avuç tuzu, bir bardak suya atıpiçmesini söyledi. Çırak, yaşlı adamınsöylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileritükürmeye başladı. “Tadınasıl?” diye soran yaşlı adama öfkeyle“acı” diye cevap verdi.Usta kıkırdayarak çırağını kolundantuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce azilerideki gölün kıyısına götürdü veçırağına bu kez de bir avuç tuzu göleatıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneniyapan çırak, ağzının kenarlarındanakan suyu koluyla silerken aynı soruyusordu: “Tadı nasıl?”“Ferahlatıcı” diye cevap verdi genççırak. “Tuzun tadını aldın mı” diye sorduyaşlı adam. “Hayır” diye cevapladıçırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyunyanına diz çökmüş olan çırağının yanınaoturdu ve şöyle dedi:“Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, neazdır, ne de çok. Istırabın miktarı hepaynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı,neyin içine konulduğuna bağlıdır.Istırabın olduğunda yapman gerekentek şey ıstırap veren şeyle ilgili hislerinigenişletmektir. Onun için sen de artıkbardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.”


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimiz21 Temmuz - 27 TemmuzHüsnü İŞERİAli Rıza KURTKüçükarmutlu halkına karşı sürdürülensayısız saldırılardan birinde, 23 Temmuz1990’da halkla birlikte direnirken polis tarafındankurşunlanarak ağır yaralandı.Hastaneye kaldırılmasının polis tarafındangeciktirilmesi sonucu yaşamını yitirdi.17 Temmuz 1995’te Buca Hapishanesi'ndenözgürlük eylemiyle tutsaklığınason vermesinden sonra 27 Temmuz’da İzmir’dekaldığı evde katledildi. 12 Eylülöncesinde hareketin bir sempatizanı olanAli Rıza, 1986’dan itibaren birçok görev aldı.1989-1990 Atılım yıllarında İstanbul Dev-Genç’in yöneticilerindendi. 1990’dan itibarenfarklı alanlarda görev aldı.Anıları MirasımızYoldaşları Anlatıyor:"DEVRİMCİ SOL SAVAŞÇISIYIM SİZEVERECEK HİÇBİR ŞEYİM YOK""Ben sizlerin sıranızı almadım ki, çalımda atmadım, aranıza da girmedim,sadece öne geçtim."Salih SEVİNELHatice ALANKUŞAltan Berdan Kerimgiller1966, Tokat Zile doğumlu Sevinel, evlive bir çocuk babasıydı. Devrimciydi. F tiplerininhücrelerindeki tutsaklardan biriydi.Tecrit politikası sonucu katledildi. 21 Temmuz2004’te Tekirdağ 1 No’lu F Tipi’ndekalp krizi geçirdi, gereken müdahale yapılmayarakplanlı, kasıtlı bir biçimde öldürüldü.1946 İstanbul doğumluydu. Mimardı. BirTHKP-C taraftarı olarak mücadelenin içindeydi.4 Mart 1972’de cunta tarafından tutuklandı.Gördüğü işkenceler sonucu hastalandı.Hapishanede tedavisinin engellenmesisonucu, serbest bırakıldıktan kısasüre sonra 24 Temmuz 1973’de şehitdüştü.İşkenceci katiller Hamiyet'i katlederler. Ali Rıza ise yaralıolarak yakalanır. Direnmemesi için ellerini arkadan kelepçelerler.Ama o bu durumda bile zafer işareti yapacakkadar direngendir. Ali Rıza'nın bu resmi gazetelerde çıkarve bu resim belleklere kazınan bir direniş sembolü olur.Hemen yaralı haldeyken şubeye götürülür.Şimdi Ali Rıza için Hamiyet'in direngen tavrına yeni halkalarekleme zamanı gelmiştir.- Konuş, der işkenceciler, en acımasız, en hayasız işkenceleriyaparlar.- Devrimci Sol savaşçısıyım, size verecek hiçbir şeyimyok, der Ali Rıza ve ağzından başka söz çıkmaz. Çünküo sözüne sadık, ser veren ama sır vermeyen Devrimci Solsavaşçısıdır. O, Devrimci Sol'un direnme geleneğinin şubedeboy verecek bir tohumudur. Bunun için direnir. İzmirpolisine ve işkencecilere unutamayacakları dersleriniverir.Fiziki işkenceyle sonuç alamayan işkenceciler bukez de psikolojik işkenceyle sonuç almaya çalışırlar. Ve16-17 Nisan katliamını kullanarak, "Bitirdik oğlum sizi. Dayınız,Sinan Kukul'unuz, hepsini öldürdük" derler. Ali Rıza'nıncevabı yine hazırdır ve işkencecilere "Bizi hiçbir zamanbitiremezsiniz. Bu ülkeyi size dar edeceğiz" der.Evet, Devrimci Sol bu ülkeye kök salmıştır. Usta ellerleatılmıştır bu hareketin temeli. Destanlar yaratanlar vardır,Ali Rıza gibi. Kuşatmalarda Umut'un adı kanla yazılmıştırduvarlara. Bu hareketi bitirecek bir güç yoktur. Çünkühalkın içinden çıkmış, halkla bütünleşmiştir DevrimciSol. Bunu bilir ve inanır Ali Rıza.Daha sonra tutuklanarak Buca Hapishanesi'ne gönderilir.Artık hapishanelerin de bu cesur yüreğin, eğilmeyenbaşın direnişine tanık olma zamanı gelmiştir.Darbe ihanetinin yaşandığı yıllarda Buca Hapishanesi'ndedirAli Rıza. Darbecilik ihanetine tereddütsüz tavıralır. Hareketi ve önderliği sahiplenir.Ali Rıza'nın hapishane hayatıyla birlikte özgürlük tutkusuda başlar. Daha hapishanedeki yaşamı bir yılı doldurmadan23 metre uzunluğunda bir tünel çıkar. Ali Rızabu tünelin ustasıdır. Ama patlak vermesi onun özgürlüktutkusuna engel olamaz. Çıkan bir açıklamada, "Bir günmutlaka dağlarda, kentlerde ama mutlaka cephelerde görüşeceğiz"sözü vardır. Savaşa ve özgürlüğe sevdalı birbeyinden çıkmıştır bu söz. Bu Ali Rıza'dır.Tüneli bulan düşman Buca Hapishanesi'nde terör estirir.İçlerinde Ali Rıza ve Ölüm Orucu şehitlerimizden MüjdatYanat'ın da bulunduğu 6 kişi hücrelere atılarak tecritedilir. Ve bu saldırının karşısında aldıkları tavır yine Ali Rıza'yayaraşır tavırdır. "Yoldaşlarımızın yanına gidene kadaraçlık grevine gidiyoruz."Bir gün mutlaka sözü gerçekleşmeliydi artık. Temmuz'95'te bir kez daha özgürlük eylemi örgütlenir. Bu defa eylembaşarıyla sonuçlanır. Ve üç yoldaşıyla duvarlarıaşarak özgürlüğüne kavuşur. Düşman onca önlemlerinerağmen Ali Rıza'nın özgürlüğe kavuşmasını engelleyememiştir.Düşman kinli, öfkeli ve korkmaktadır. Daha üç yıl öncehapse atarak "kurtulduk" diye düşündükleri Ali Rıza dışarıdadır.Bu korkuyla sağa-sola azgınca saldırmaya başlarlar.Hapishanede kalan yoldaşlarına, onu seven halkına saldırırlar.Operasyon üzerine operasyon yaparlar.27 Temmuz gecesi Ali Rıza'nın kaldığı ev düşman tarafındankuşatılır. Ali Rıza silahsızdır. Ama düşman pervasızdırve çareyi Ali Rıza'yı katletmekte bulur.Ve şimdi yeni Ali Rızalar olan Hasan Selimler devrimbayrağını yükseltiyorlar. Ve şimdi Ali Rıza "Dağlarda, kentlerde,cephelerde" savaşan yoldaşlarıyla omuz omuza.


Hasan Selim GÖNEN(Rıza)3 Mart 1983 İstanbul Üsküdar doğumluolan Hasan Selim Gönen aslen Selanikgöçmenidir.Hasan’ın çocukluğu da Gelibolu’da geçti.Liseyi Gelibolu Anadolu Lisesi’ndeokudu.2003 yılı başlarında Yıldız Teknik ÜniversitesiBilgisayar Öğretmenliği Bölümü 2.Sınıfta okurken Dev-Genç’lilerle tanıştı.İstanbul Üniversitesi Gençlik sorumluluğu yaptı. İlktutuklanması da 7 Kasım 2005 yılında YÖK’e karşıAnkara’da yapılan eylemde oldu. 2006 yılında İstanbulÜniversiteler sorumluluğu ve Gençlik alan sorumluluğuyaptı. 2007 yılında Tarakya Bölgesi (Çanakkale, Edirne,Tekirdağ, Kırklareli ve Kocaeli) Gençlik sorumluluğuyaptı. 2009 yılında Cephe savaşçısı olarak tutsakdüştü. 7 Ocak 2012’de tahliye oldu. Şimdi artık o,Komutan Rıza idi. İstanbul Gazi Mahallesi girişindeyoldaşı Sultan Işıklı ile birlikte polisle girdiği çatışmadakarnından ağır yaralı olarak tutsak düşen Hasan SelimGönen kaldırıldığı Okmeydanı Hastanesi’nde 21Temmuz’da şehit düşmüştür.Altan BerdanKERİMGİLLERİlginç ÖZKESKİN Müjdat YANAT Ayçe İdil ERKMENYemliha KAYA Aygün UĞUR HüseyinDEMİRCİOĞLU1996 Ölüm Orucu ŞehitleriHer anı bir eylem olan bir direnişteölümsüzleştilerOligarşinin tecrit ve teslim alma politikalarınakarşı tüm hapishanelerdedevrimci tutsakların ortaklaşa yürüttüğüölüm orucu, 12 şehit verilerek zaferlesonuçlandırıldı. Şehitlerden beşi,Cepheli tutsaklardı.20 Mayıs 1996 tarihinde binlercetutsak süresiz açlık grevine başladı.Ali AYATATahsin YILMAZ Hicabi KÜÇÜK Osman AKGÜN Hayati CANDireniş, 41. günündeölüm orucuna dönüştürülerekdevam ettive 27 Temmuz’da zaferlesonuçlandı. Tarihe1996 Ölüm Orucuolarak geçen direnişte,12 tutsak şehit düştü.Direnişin tarihçesi:6 Mayıs GenelgesiFaşist ANAYOLhükümetinin AdaletBakanı kontrgerillacıMehmet Ağar bakanlıkkoltuğuna oturur oturmazhapishanelerdekizor, sürgün, tecrit ve insanhayatına kastedensaldırı politikasıdaha da pervasızlaştı.6 Mayıs Genelgesiylebaskı ve terörresmileştirildi.Peki 6 Mayıs Genelgesinasıl bir genelgeydi?20 Mart 1961doğumluydu.Uzun yıllar mücadeleniniçindeyer aldı. 25T e m m u zAli Ekber TURAL1992’de geçirdiğitrafik kazasısonucu aramızdan ayrıldı.Osman SÜMBÜL27 Temmuz1980’de işkenceyekarşı yürütülenbir kampanyanınafişleriniasarken polistarafındankurulan pusudakatledildi. Kadıköy Dev-Genç'teki çalışmalarında fedakarlığıyla,alçak gönüllülüğüylekendini kabul ettirmiş birdevrimciydi.Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın direktifleriüzerine yayınlanan, Ceza veTevkifevleri Genel Müdürü CemalSahir Gürçay imzalı 6 Mayıs 1996 tarihve 960 18384 sayılı genelgeyleKırklareli, Kütahya, Sakarya, Kastamonu,İnebolu, Sinop ve Eskişehir tabutluklarıaçıldı. Ve hemen 7 Mayıs’taEskişehir Cezaevine sevkler başladı.6 Mayıs Genelgesinin üzerindeMehmet TAYANÇ25 Temmuz1990’daCenevre’deeskiden DevrimciYol’cuolan biri tarafındanbıçaklanaraköldürüldü.TAYAD’ınilk kurucularındandı.12 Eylüldöneminde tutsakailelerininmücadelesindeyer alarakSultan ÇELİKsiyasallaştı.ÖZGÜR-DER’in ve DEM-KAD'ın kurucuları arasındayer aldı. Yakalandığı kanserhastalığı sonucu 25 Temmuz2003’te aramızdan ayrıldı.“gizli” damgası vardı ama gerçektegizli olan bir şey yoktu. Amaçlananlarson derece açıktı:“Cezaevlerindeki teröristler tektek hücrelere atılarak bağları kesilecek”...İtirafçılık dayatılacak... Muhtemelenteröristler direnişe geçecek...Teröristlerin etkisinde kalantoplumun bazı kesimleri direnişi sahiplenecek..İşte bu aşamada teröristlerzindanlarda toplumun direnişiise sokaklarda ezilecek ve moral üstünlükele geçirilerek halkın direnmegücü kırılacaktı. Teröristlerden başlanarakbütün Türkiye halkları teslimalınacaktır.Hedef, “Gizlidir” ibaresi altındanet bir şekilde gösterilmişti.İlk Hedef TutsaklarBu noktada oligarşi taktiğini 6Mayıs’ta yayınladığı genelgeyle açıklamışoldu. 6 Mayıs Genelgesiyledaha önce direnişlerle kapattırılmışolan Eskişehir Hücre Tipi Cezaevi yenidenaçılmış, sürgün ve itirafçılaştırmapolitikası devreye sokulmuşoluyordu....Bu aşamada Parti-Cephe'nin oligarşinintaktiğine karşı ortaya koyacağıdevrimci taktik ülkenin bütün hapishanelerindebaşlatılacak SüresizAçlık Grevi temelinde bir genel direnişolarak belirlendi.Süresiz Açlık Grevi uzun süreceyayılan, bu süreç boyunca propa-


gandasını yapan ama aynı zamandaadım adım faşizmin saldırılarını teşhirederken bu saldırılara karşı halkıntepkisini de açığa çıkaran bir direniştarzıydı. Parti-Cephe bunun için SAGönerisini diğer siyasetlere de sundu.SAG temelinde yürütülen tartışmalar20 Mayıs 1996’ya gelindiğindesonuca ulaştı ve 9 siyasi hareket SüresizAçlık Grevi direnişine başladı.Talepler20 Mayıs günü saatler 24.00’ügösterdiğinde binlerce tutsak, hapishanelerdeen güçlü, en kararlı sesleriyleeyleme başladıklarını, eylemingerekçelerini ve taleplerini dört biryana haykırıyorlardı:Bizler Sağmalcılar Cezaevi’ndekiDHKP-C, MLKP, TKP(ML), TİKB,THKP-C-HDÖ, TKP/ML, TKEP/Leninist,Ekim, Direniş Hareketi tutsaklarıolarak faşizmin devrimci tutsaklarayönelik saldırı politikalarını boşa çıkarmakiçin:1- Tabutluk genelgesinin iptali,2- Eskişehir ve diğer tabutluklarınkapatılması,3- Tutsak ailelerine yönelik saldırılarındurdurulması,4- Tutsakların tedavilerinin ve duruşmalaraçıkarılmalarının önündekiengellerin kaldırılması talepleriyle,CEZAEVLERİ MERKEZİ KOORDİ-NASYONU’nun kararıyla Süresiz AçlıkGrevi Direnişimize başlıyoruz.20 Mayıs 1996 tarihinde SüresizAçlık Grevi temelinde başlatılmışolan Genel Direniş 45. günden itibarençeşitli hapishanelerde toplam161 Ölüm Orucu Direnişçisiyle ÖLÜMORUCU’na dönüştürüldü.Bu büyük direnişte 12 şehit verildi.Ama devrimci tutsakların ödedikleribedel bununla sınırlı değildi. Şuanda cezaevlerinde ölüm orucundasakat kalan onlarca tutsak var. Halatedavileri engelleniyor. Hala düşmanbu büyük direnişin kazanımlarını gasbetmeye,zaferini gölgelemeye çalışıyor.Ve onlar sakatlıklarına, bozuksağlıklarına bakmadan hala direniştendirenişe koşuyorlar.Oligarşinin tüm halka yönelik saldırısınınönüne bedenleriyle, fedakarlıklarıyla,kahramanlıklarıyla barikatolmuş, halklarına bu büyük direnişi,bu büyük kahramanlığı armağanetmişlerdir. Halkımız onlara borçludur.BU BORÇ, TÜRKİYE HALKLA-RININ NAMUS BORCUDUR, ONURBORCUDUR, VEFA BORCUDUR.Altan Berdan KERİMGİLLER1968 yılında Tarsus’ta doğdu.Ankara’da üniversite öğrencisiykenmücadeleye katıldı. Değişik alanlardagörevler aldı. 1992 Eylül’ünde tutuklandı.Buca, Aydın, Bayrampaşahapishanelerinde kaldı. Oligarşininsaldırısını en önde göğüsleyenlerdenbiri olarak Ölüm Orucu’nda şehitdüştü. DHKP-C davasından tutsaktı.İlginç ÖZKESKİN1961 İstanbul doğumlu. 1977’demücadeleye katıldı. 12 Eylül koşullarındada mücadelesini sürdürenleriçindeydi. 1987’de tutuklandı. 1991 yılındaEskişehir tabutluğuna götürülenlerarasındaydı. 4 Ocak 1996’daÜmraniye katliamında yaralandı. Katliamdansonra getirildiği BayrampaşaHapishanesi’nde Ölüm Orucu direnişçilerindenbiri olarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.Müjdat YANAT1959 İzmir-Urla doğumluydu.Genç yaşta mücadeleye atıldı. 1988yılında Yeni Çözüm Dergisi İzmirtemsilcisiydi. 1989’da 1 Ağustos Genelgesi’niprotesto eyleminden tutuklandı.Tahliye olduktan kısa bir süresonra tekrar tutsak düştü. Tutsaklarıteslim almak için saldıran oligarşininkarşısına bu kez alnı kızıl bantlıbir direnişçi olarak çıkarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.Ayçe İdil ERKMEN1970’de Kırklareli’nde doğdu. İstanbulÜniversitesi'nde öğrenciykenmücadeleye katıldı. İYÖ-DER’liydi.1990 yılında Ortaköy Kültür Merkezi’ndesanatsal faaliyetler içinde yeraldı. 1994’te gözaltına alınarak tutuklandı.Ayçe İdil dünyanın ilk kadınölüm orucu şehidi olarak ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.Yemliha KAYA1968 Maraş-Elbistan doğumluydu.1989’da işportacıların mücadelesineöncülük yaptı. İŞPOR-DER yöneticisiydi.1993 yılında Halkın GücüGazetesi'nde çalışmaya başladı.1994’de gözaltına alınıp tutuklandı.Ölüm orucunun 69. günü ölümsüzleşti.DHKP-C davasından tutsaktı.Aygün UĞURÖlüm orucunun 63. gününde 21Temmuz’da şehit düştü. TKP(ML)davasından tutsaktı.Hüseyin DEMİRCİOĞLUÖlüm orucunun 67. gününde 25Temmuz’da şehit düştü. MLKP davasındantutsaktı.Ali AYATAÖlüm orucunun 67. gününde 25Temmuz’da şehit düştü. TKP(ML)davasından tutsaktı.Tahsin YILMAZSüresiz açlık grevinin 68. gününde26 Temmuz’da şehit düştü. TİKBdavasından tutsaktı.Hicabi KÜÇÜKSüresiz açlık grevinin 69. gününde27 Temmuz’da şehit düştü. TİKBdavasından tutsaktı.Osman AKGÜNSüresiz açlık grevinin 69. gününde27 Temmuz’da şehit düştü. TİKBdavasından tutsaktı.Hayati CANÖlüm orucunun bitirilişinde hastaneyekaldırılırken şehit düştü.TKP(ML) davasından tutsaktı.Kemal TÜRKLERDİSK ve TİP kurucu üyelerinden, DİSKve Maden-İş’in yıllarca genel başkanlığınıyapan Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’deİstanbul Merter’de faşistler tarafından katledildi.Amerikan 6. Filosu’nu protesto edendevrimci vatansever öğrencilere, polisin saldırısısırasında polis tarafından İTÜ Gümüşsuyuöğrenci yurdunun ikinci katındanaşağı atıldı. Kaldırıldığı hastanede 24Vedat DEMİRCİOĞLU Temmuz 1968’de şehit düştü.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!