29.11.2012 Views

BÃœLTEN

BÃœLTEN

BÃœLTEN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

היכרות יאצוי תודחאתה<br />

BÜLTEN<br />

İSRAİL’DEKİ TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ YAYIN ORGANI SAYI:37 Aralık 2008<br />

Bir Geziden<br />

Mutlu Noktalar…<br />

Nesim Güveniş<br />

Uçakta tek boş yer yoktu.<br />

Kadın, erkek, beyaz giysilere bürünmüş,<br />

üstlerine de açık bej renkte, erkekler ceket,<br />

kadınlar pardösü geçirmişlerdi. Kollarına ufacık<br />

bir Türk bayrağı dikilmişti.<br />

Hollanda Türkleri İstanbul yoluyla Hac’a<br />

gidiyorlardı.<br />

Uçağın kalkışını bekliyor, kitabımı<br />

okuyordum.<br />

Yanımdaki Hacı adayı altmışlarında bir kadın<br />

kucağındaki paketten bir şeyler çıkarıp ağzına<br />

götürüyor, yediğinin gözükmesini istemezcesine<br />

her defasında paketini örtüyordu.<br />

Aniden bir el uzandı önüme!<br />

Buyurun, al!<br />

Elinde böreğe benzer bir şey vardı.<br />

Teşekkür ederek istemediğimi söyledim.<br />

Al, al! diye ısrar etti.<br />

Tekrar red etseydim, güceneceğini hissettim.<br />

Aldım… Ev yapısı bir su böreği parçasıydı…<br />

Kadının yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi.<br />

Paylaşma duygusunun mutluluk verdiğini<br />

gördüm!<br />

* * *<br />

Hostesler herkese hizmet edebilmek için<br />

koşuşuyor, arada sırada birbirlerinden yardım<br />

istiyorlardı.<br />

- Aysel Hanım!...Tülay Hanım!...Ahmet Bey!...<br />

Değişik ülkelerin uçaklarıyla çok kez uçtum.<br />

Hiç birinde, hosteslerin birbirlerine,<br />

- Mıss Lisa!..Mademoiselle Sylvıe!.. veya<br />

Monsieur Robert!.. diye hitap ettiklerini<br />

hatırlamıyorum.<br />

Türk terbiye göreneklerine tanık olmaktan<br />

mutluluk duydum.<br />

* * *<br />

İlk katıldığım sempozyumu anımsıyorum.<br />

Bir çok delege, İsrail’de Türkçe bir yayın<br />

organı olmasını yadırgıyordu.<br />

Resmi konuşmalar dışında, bana İsrail ve<br />

Filistin sorunu hakkında pek çok sorular<br />

yöneltiliyor, hepsini yanıtlamağa gayret<br />

ediyordum.<br />

Yöremizi tanımayanlar, Filistin sorunlarını<br />

yalnız basından izleyenler, verdiğim bilgilerden<br />

sonra olayların değişik yüzünü öğreniyorlardı.<br />

Sonraki sempozyumlarda, bu tür sorular<br />

(Devamı S. 2`de)<br />

T.C.nin 85. Yılı Nedeniyle<br />

Büyük Etkinlikler, Türk Filmleri ve<br />

Fotograf Sergisi ile BaĢladı.<br />

Türkiye Cumhuriyetinin<br />

8 5 . y ı l ı n e d e n i y l e<br />

düzenlenen etkinliklerin<br />

i l k i , T e l - A v i v<br />

S i n e m a t e ğ i n d e “ Ü ç<br />

M a y m u n ” f i l m i n i n<br />

gösterimi ile başladı. Bir<br />

kokteyl ile karşılanan<br />

konukların çok kalabalık<br />

o l m a s ı n e d e n i y l e ,<br />

Sinematek her iki salonunu<br />

da açmak zorunda kaldı.<br />

Gösterimden önce, film<br />

hakkında kısa bir bilgi<br />

veren sinematek müdürü<br />

Sergiyi gezenlerden bir grup<br />

Alon Garbus, Türkiye Büyükelçisi Namık Tan’ı kürsüye davet etti. Namık Tan,<br />

Türk filmciliğinin son yıllardaki başarılarını vurguladıktan sonra, sinema<br />

sanatının bir toplumun kültürel zenginliğini gösterdiğini, sinemanın insanlar arası<br />

anlayış ve hoşgörüyü artırdığını genelde sanatın bir milletim kalbi ve ruhu<br />

(Devamı S. 13`de)<br />

CUMHURĠYET’in 85.YILI KUTLANDI<br />

Şimon Peres: Türkiye, Çağdaşlıkla İslam’ın<br />

Birlikte Varolabileceğinin En İyi Örneğidir.<br />

T ü r k i y e<br />

Cumhuriyetinin 85. yılı ,<br />

29.Ekim.2008 günü<br />

B ü y ü k e l ç i l i ğ i n<br />

H e r z e l i y a ’ d a k i<br />

rezidansında verilen<br />

büyük bir resepsiyonla<br />

kutlandı. Katılanlar<br />

arasında, İsrail Devlet<br />

Başkanı ġimon Peres,<br />

Kneset Başkanı Dalia<br />

Ġtsik, T.C. Savunma<br />

Bakanı Vecdi Gönül,<br />

İsrail Savunma Bakanı<br />

Ehud Barak, Altyapı<br />

Bakanı Binyamin Ben-<br />

Şimon Peres konuşması sırasında<br />

Eliezer, İsrail Genel<br />

Kurmay Başkanı Gnl. Gabi EĢkenazi vardı. Ayrıca pek çok devlet, cemaat ve<br />

dernek temsilcileri büyük bir kalabalık oluşturuyordu.<br />

(Devamı S. 7`de)


İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat, basın<br />

yayın organlarında dile gelen<br />

kehanetlerinde, Amerika Birleşik<br />

Devletleriyle, onun bazen uydu’su, bazen<br />

de ona “talimat veren’i” durumunda<br />

İsrail’in haritadan silineceği günlerin<br />

yaklaştığını iddia eder iken, dünya<br />

Yahudileri arasında da, kendilerine “Acaba<br />

öyle mi?” sorusunu soran Yahudilerin<br />

olduğu görülmekte. 17 Ekim 2008 tarihli<br />

Yediot Aharonot ilavesinde, Yahudi<br />

dünyasının en önemli kuruluşlarından biri<br />

olan Yahudi Ajansının başkanı Zeev<br />

Bielski ile yapılan bir röportaj yayınlandı<br />

Bu seferki yazımızda, röportajdan<br />

alıntılar yaparak dünyada İsrail’e sempati<br />

ve yakınlık duyan, fakat İsrail’de cereyan<br />

edenlere bakarak bazen İsrail’in<br />

geleceğinden endişe eden Yahudilere,<br />

Bielski’nin söylediklerini yayınlamak<br />

istedik.<br />

Bir üniversite kampusunda karsılaştığı<br />

Yahudi gençler, Bielski’ye İsrail<br />

hükümetinin tutumundan, nasıl<br />

yönetildiğinden, İsrail askerlerinin<br />

davranışından, birçok İsrailli kadın ve<br />

gencin toplumda derinleşen sosyal<br />

farklılaşmalara kayıtsız kalmalarından<br />

şikayet etmişler.<br />

İsrail’de yaşayan bizler , hükümete<br />

atfedilen olumsuz davranışlardan, sınırda<br />

nöbet bekleyen genç askerlerin bazen sert<br />

tutumundan, Yehuda ve Şomron’daki<br />

milliyetçi dindarların komşuluğa ve<br />

insanlığa yakışmayan davranışlarından<br />

hakli şikayetler olduğunu biliyoruz.<br />

Vatandaşlar arsındaki gelir dağılımı<br />

uçurumlar arz etmekte. Hic olmazsa her<br />

vatandasın yaslılığından, geçiminden,<br />

çocuğunun eğitiminden emin olması lazım.<br />

Bu eksikler var ve düzeltilmeleri mutlaka<br />

gerekiyor.<br />

Fakat İsrail dışındaki genç Yahudi ,<br />

maalesef genellikle İsrail’i kötüleme amaçlı<br />

medya’dan bunu çok abartılı şekilde aldığı<br />

için ve bu gençlerin İsrail’e olan<br />

s e m p a t i l e r i n i n a z a l m a e ğ i l i m i<br />

karsısında, Bielski onlara bir soru<br />

yöneltmiş : “Aranızda Israil’i ziyaret etmiş<br />

biriniz var mi?” . İyi niyetlerine rağmen<br />

kampustaki genç Yahudilerin hiç<br />

biri eleştirdikleri Israili henüz ziyaret<br />

etmemişler !<br />

“Sizler Yahudi milletinin çocuklarısınız.<br />

İsrail, Yahudilerin kurduğu, Yahudilere ait<br />

tek ülke ve tek devlet . Sizce, hayatınızda<br />

hiç olmaza bir defa bu ülkeyi gözünüzle<br />

görmek için ziyaret etmenize değmez<br />

mi? Hiç görmediğiniz halde onu<br />

eleştirmekle bulunduğunuz kampus içinde<br />

İsrail’in adını olumsuz şekilde göstermekte<br />

olduğunuzun farkında mısınız? Elinizde,<br />

2<br />

ĠSRAĠL DEVLETĠNIN GELECEĞĠ<br />

Selim Amado<br />

bir kuruş dahi ödemeden kullanabileceğiniz<br />

ve sizin Israili tanımanızı sağlayan “Taglit”<br />

adli bir program var. Bunun parasını dünya<br />

Yahudileri sizler Israili tanıyasınız diye<br />

ödüyor. Niye bu imkanı kullanmayasınız?”<br />

Bu sözler, İsrail dışındaki Yahudi<br />

gençliği ile İsrail arasında oluşan<br />

kopukluğu Bielski’ye çarpıcı bir şekilde<br />

göstermiş. Sebep acaba 2006 Temmuz-<br />

Ağustos’unda cereyan eden 2. Lübnan<br />

harbi ve onun etrafındaki yayınlar mi?<br />

Herhalde, İsrail Devletinin yarınından<br />

şüphe etme olayı ilk defa ortaya çıkmış<br />

oluyor. Bazı Yahudiler, geleceği şüpheliyse<br />

İsrail’de yatırım yapmağa değer mi?<br />

sorusunu da muhakkak sormaktalar.<br />

Nitekim, yıllardır İsrail’e maddi<br />

yardımlarda bulunmuş, varlığına inanmış<br />

bir Amerikan Yahudisi, Bielski’nin kalbine<br />

hançer gibi saplanan şu soruyu sormuş :<br />

“Lütfen bana söyler misin, Sayın Bielski,<br />

50 yıl sonra İsrail’in hala ayakta duracağına<br />

inanıyor musun?” Soru sahibini çok<br />

yakından tanıyıp, endişelerinin<br />

samimiyetinden hiçbir şekilde şüphe<br />

etmediği için, cevabını ona sarılarak<br />

vermiş : “ Pek tabii, elbet İsrail devleti 50<br />

yıl sonra da devam edecek, ayakta duracak,<br />

hiçbir şüpheniz olmasın ! Benim içimde bir<br />

tek saniye dahi İsrail Devletinin devamlı<br />

olacağı ve ayakta duracağına dair en küçük<br />

bir şüphe yok. Sorunuzun ardından, bende<br />

uyanan his şu: her birimizin İsrail<br />

Devletinin sadece tüm dünyaya değil, tüm<br />

Yahudilere de ışık kaynağı olması için<br />

seferber olma zorunluluğu var !” .<br />

“Yahudi Ajansı (Sohnut Yehudit), dünya<br />

Yahudilerinin eğitim ihtiyacını aracılığıyla<br />

karşılama görevinde olan bir örgüt. Gelir<br />

kaynağı, dünya Yahudilerinin bağışları. Bu<br />

bağışlarda, özellikle ABD kaynaklı<br />

olanlarında bir düşme var. Yahudilerin<br />

bağışları geçmişte yoğun olarak İsrail’e<br />

yönelmiş iken, şimdi bağışlarını kendi<br />

cemaatleri içinde okul, yaşlılar yurdu gibi<br />

müesseseler kurmaya yöneltmekteler.<br />

Yahudi olmayan örgütlere de bağışlarında<br />

artma var. ABD üniversitelerinin hemen<br />

her birinde bir Yahudi’nin bağışı vardır. Bu<br />

paralar İsrail’e gelebilirdi. Dava sadece<br />

bağışlarda değil, Yahudi varlığına olan<br />

destekte! Yahudi milletinin geleceğini nasıl<br />

garanti altına alabileceğimizdedir!”<br />

“Buğun ABD’de 6 milyon, dünyanın<br />

başka yerlerinde de (İsrail hariç) 1,3<br />

milyon Yahudi yasamakta. Eğer gerekeni<br />

yapmaz, gayretlerimizi özellikle genç nesle<br />

yöneltmez isek , onların Yahudiliğe ilgisini<br />

ve Israili Yahudi dünyasındaki<br />

merkeziliğini benimsemelerini sağlamaz<br />

isek, diaspora Yahudilerinin İsrail’e<br />

bağlılıklarının giderek azaldığına tanık<br />

olacağız. Bağışlarda düşüş oldukça, genç<br />

nesiller için yapabileceğimiz yatırımlar<br />

azalacak, günün birinde onları maalesef<br />

kaybedeceğiz “<br />

Bielski’nin bir diğer endişesi, İsrail<br />

dışında Yahudilerin yaptığı karışık<br />

evlilikler ve asimilasyon denen Yahudilik<br />

hüviyetinin kaybolması olayı. Pek tabii<br />

kimse Yahudiliği bıraktığını ilan etmez,<br />

fakat dünyanın çok yerinde Yahudiler<br />

arasında düğünlere, sünnetlere daha az<br />

rastlanmakta. Öyle yerler var ki, Yahudiler<br />

arasında bir doğum’a karşılık 14 adet<br />

cenaze var !<br />

Bu eğilim nasıl durdurulur? Sorusuna<br />

Bielski’nin cevabi su : “ (Taglit) programı<br />

var, şimdiye kadar hiç gelmemiş gençler<br />

İsrail’e 10 günlüğüne geliyorlar, halkını,<br />

yaşama tarzını görüyorlar. ( Masa ) adlı<br />

program gençleri, buradaki hayatı denemek<br />

üzere 6 ay ila bir yıl için getirtiyor.<br />

Bütçemiz müsait olacağı zaman belli başlı<br />

Avrupa şehirlerinde İsrail kültür merkezleri<br />

kurup ülke ile ilgili konferanslar verdirmek<br />

istiyoruz”<br />

“Antisemitizm dünyanın bazı yerlerinde<br />

artıyor, bazılarında azalıyor. Fransa’da<br />

Sarkozy’nin iktidara gelmesi, Yahudilere<br />

ümit verdi çünkü , Yahudilerin kendilerini<br />

güvencede hissetmeleri için elinden geleni<br />

yapmakta. Buna karşılık, Ukrayna’da<br />

Kiev’de resmen antisemitizmi savunan bir<br />

üniversite var. Yahudi düşmanlığı, değişik<br />

yerlerde, mezarlara ve cemaat binalarına<br />

verilen zararla dile gelirken, şimdi de<br />

yaşanan dünya ekonomik krizini<br />

Yahudilerin yarattığı iddiası var. Herhangi<br />

bir şirket güçlükler içindeyse veya batarsa,<br />

yöneticileri arasında Yahudi bulunduğu<br />

belli olduğu anda, mevzu antisemitlere<br />

malzeme yetiştirmiş olmakta.”<br />

Bielski’nin bu röportajı, İsrail devletinin<br />

geleceğini dış faktörlerin değil, fakat tabii<br />

komşularıyla barışın ve İsrail<br />

devletinin Yahudi dünyasına gurur<br />

k a y n a ğ ı o l a c a k d a v r a n ı ş v e<br />

ilerlemesiyle olacağını ve hepimizin buna<br />

inanması gerektiğini gösteriyor.<br />

Bir Geziden…<br />

(S. 1’den devam )<br />

giderek azalmıştı.<br />

Son sempozyumda ise, bir kişinin<br />

dışında, soru soran olmadı.<br />

Delegelerin, artık ülkemizin sorunlarını<br />

daha iyi anlayan, olayları önyargısız<br />

irdeleyen aydın bir zümreye dönüştüğünü<br />

görmekten büyük, hem de çok büyük<br />

mutluluk duydum.


Geçen BÜLTEN’den Bu Yana<br />

REZĠDANS’TA ġEKER BAYRAMI<br />

T.C. Büyükelçisi Namık Tan ve eşi, bu yıl, Şeker Bayramını<br />

Herzeliya’daki rezidanslarında, tüm Büyükelçilik mensupları için<br />

verdikleri bir öğle yemeği ile kutladılar.<br />

Yemekte Büyükelçiliğin tüm görevlileri, askeri ve ticari ataşeler,<br />

Türkiye’den gelmiş bazı konuklar ve Türkiyeliler Birliği temsilcileri<br />

hazır bulundular.<br />

Yemekten önce söz alan Büyükelçi Namık Tan, konukların<br />

tümünün bir aile sayıldığını , bayramların aileyi bir araya getiren<br />

önemli bir neden olduğunu ve her bayramın kendine özgün<br />

gelenekleri olduğunu söyledi. Bu geleneklerden birini burada da<br />

uygulamak istediğini söyleyen Namık Tan’ın, elini öpmek üzere<br />

sıraya giren minik çocuklara ayrı ayrı bayramlık vermesi günün<br />

güzel bir sürprizi oldu.<br />

Neşeli bayram havası yemekten sonra da uzun saatler devam etti.<br />

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa kemal Atatürk, 70ci<br />

ölüm yıldönümünde, 10.Kasım.2008 günü, Büyükelçilikte yapılan<br />

bir törenle anıldı.<br />

Törende Büyükelçi Namık Tan ile tüm Büyükelçilik mensupları<br />

ve Türkiyeliler Birliği temsilcileri hazır bulundular.<br />

Saygı duruşundan sonra İstiklal marşı çalındı ve gönderdeki<br />

bayrak yarıya indirildi.<br />

Büyükelçilik adına konuşan Müsteşar Mehmet Kemal Bozay,<br />

Atatürk’ü anmanın O’nu törensel bir fikir olmaktan kurtarıp, çağın<br />

çok ötesine uzanan devrimlerini, ilkelerini anlamak olduğunu, bugün<br />

sağduyuyla yapmamız gereken şeyin istikrarsızlık ve çatışmalarla<br />

çevrelenmişken çağdaşlaşma yolundaki sorunlarla nasıl baş<br />

edeceğimizi araştırmak olduğunu söyledi.<br />

Türkiyeliler Birliği adına konuşan Nesim Güveniş, Atatürk’ün<br />

barışçı kişiliğini vurguladıktan sonra, “Mustafa” filmine gösterilen<br />

tepkilerden O’nun bugünkü gençlik için hala bir ideal olduğunu ve<br />

Cumhuriyetin emin ellerde olduğunun anlaşıldığını söyledi.<br />

Büyükelçi Namık Tan ise, “Bugün etrafımızda gördüğümüz her<br />

Beer ġeva’da Atatürk Meydanı<br />

ATATÜRK ANILDI<br />

Beer-Şeva’daki tarihi Hicaz Yolu Tren İstasyonu karşısında,<br />

Mustafa Kemal Atatürk Meydanı, 31.Ekim.2008 günü görkemli<br />

bir törenle açıldı.<br />

Törene Türkiye’nin Tel-Aviv Büyükelçisi Namık Tan,<br />

Büyükelçilik mensupları, Askeri Ataşeler ve Beer-Şeva Belediye<br />

Başkanı Yaakov Terner’den başka Avustralya, Yeni Zelanda ve<br />

Güney Afrika Büyükelçileri ile İsrail Dış İşleri Bakanlığı yetkilileri<br />

katıldılar.<br />

Büyükelçi Tan, meydana Atatürk adının verilmesini ve buraya<br />

Atatürk büstü konulmasını “Beer-Şeva’lıların Türk halkına çok<br />

değerli bir armağanı” olarak niteledi ve Osmanlı-Türk izlerini taşıyan<br />

Beer-Şeva’da böyle bir meydan ve anıtın açılmasının çok anlamlı<br />

olduğunu söyledi.<br />

Belediye Başkanı Terner ise, Beer-Şeva cephesinde şehit düşen<br />

Türk askerlerine karşı şimdiye kadar eksik kalan bir görevi yerine<br />

getirmekten gurur duyduğunu ifade etti.<br />

Çocuklar el öpmek için kuyrukta<br />

Saygı Duruşu<br />

çağdaş olguyu Atatürk’e borçlu olduğumuzu, bizleri<br />

batı uygarlığına yaklaştıran çizginin bugün daha belirgin<br />

olduğunu söyledi.<br />

TÜRKĠYELĠLER BĠRLĠĞĠ<br />

(HĠTAHDUT YOTSEY TURKĠYA)<br />

BÜLTEN’i<br />

İSRAİLDEKİ TÜRKİYELİLERİN YAYIN ORGANI<br />

Rotchild Str. 24 Bat-Yam 59381<br />

Tel.: 03-6582936 Fax: 03-6573894<br />

Yayın koordinatörü : Nesim Güveniş<br />

İbranice: Niza Dori - Orit Salinas<br />

Bilgisayar Tasarım : Derya Ballı<br />

İLETİŞİM :<br />

Nesim Güveniş (Yarden Str.26 Ramat-Hasharon 47204)<br />

Tel + Fax : 03-5401945<br />

E-mail : guven@zahav.net.il veya hitahdut@turkisrael.org<br />

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Gönderilen yazılar, basılmasa dahi<br />

iade edilmez.<br />

Ücretsiz dağıtılır. Internet sitemiz: www.turkisrael.org<br />

3


T.C. Büyükelçisi Namık Tan ve eşi<br />

Fügen Tan, 17.Ekim.2008 Cuma günü<br />

“Türkiyeliler Birliği Yehud Şubesi”ni<br />

ziyaret ettiler. Ziyaret esnasında, bir kısım<br />

Yehud üyeleriyle birlikte, THY Tel-Aviv<br />

Müdürü Atagün Kutluyüksel, Birliğimizin<br />

Başkanı Momo Uzsinay ve yardımcıları<br />

hazır bulundu.<br />

Yehud Şubemizin başkanı ġlomo<br />

Yahini, konuklara, ilk önce, bazı tarihsel<br />

belgeleri, geçmişteki çalışmalarıyla ilgili<br />

fotograf dizisini ve İsrail savaşlarında ölen<br />

Yehud’lu Türk kökenli şehitlerin<br />

resimlerini kapsayan bir nevi tek odalık<br />

4<br />

Büyükelçi Namık Tan<br />

Yehud ġubemizi Ziyaret Etti<br />

Namık Tan ve Eşi sergilenen belgelere büyük ilgi gösterdiler<br />

ġlomo Yahini 90 YaĢında<br />

müzeyi gezdirdi. Namık<br />

T a n v e e ş i t ü m<br />

sergilenenleri, bu arada,<br />

Şlomo Yahini’nin kızı<br />

Simha’nın kolaj sistemiyle<br />

yaptığı ve İstanbul’un eski<br />

s o k a k l a r ı n ı g ö s t e r e n<br />

minyatür yapıtlarını ilgi ile<br />

izlediler ve bilgi aldılar.<br />

Türlü çerezlerle donatılmış sofrada<br />

yaptığı konuşmada, Şlomo Yahini, Osmanlı<br />

t o p r a k l a r ı n a<br />

k a b u l l e r i n d e n<br />

b e r i , Y a h u d i l e r i n<br />

T ü r k i y e ’ d e<br />

g ö r d ü k l e r i<br />

konukseverlikten<br />

dolayı şükranlarını<br />

b elirtirken, b u<br />

ziyaretten duyduğu<br />

onur ve kıvancı dile<br />

getirdi ve bu günün<br />

anısına Büyükelçi ve<br />

eşine bir armağan<br />

verdi.<br />

Ardından konuşan<br />

Büyükelçi Namık<br />

Tan, bu ziyaretten<br />

d u y d u ğ u<br />

m e m n u n i y e t i<br />

belirttikten sonra<br />

özetle şunları söyledi :<br />

“Keşke sizleri daha önce tanımış olsaydım!<br />

Türkiye’deki köklerinize, geleneklerinize,<br />

kültürünüze bu kadar bağlı olmanız beni<br />

Birliğimizin Yehud<br />

Şubesi Başkanı Şlomo<br />

Yahini 90. yaşını,<br />

23.Ekim.2008 günü<br />

Yehud’taki “Şoraşim”<br />

salonunda düzenlenen<br />

yemekli bir gece ile<br />

kutlandı.<br />

Aile efradı, yakın<br />

dostları ve Derneğimiz<br />

temsilcilerinin katıldığı<br />

gecede, Şlomo’nun kızı<br />

Simha, babasının<br />

yaşamını duygusal<br />

sözlerle özetlerken,<br />

p r o j e k s i y o n l a ,<br />

Ş.Yahini Birliğimiz temsilcileriyle<br />

çocukluk, gençlik ve<br />

olgunluk devirlerinin resimleri gösterildi.<br />

Bu arada, Şlomo Yahini’nin kendisi de yaşamından bazı anıları dile getirdi.<br />

İsrail’e göç ettiği yıldan beri topluma ve özellikle Türkiyeliler Birliği’ne<br />

yorulmadan hizmet eden ve halen Yehud Şubemizin başkanlığını özveriyle<br />

yürüten Şlomo Yahini’ye sağlıklı daha nice yıllar dileriz.<br />

B.Elçi N. Tan, Yahini’ye armağanını sunarken<br />

çok duygulandırdı. Sizler bizim en iyi<br />

elçilerimizsiniz. Sizin yaptıklarınızı biz<br />

istesek te yapamayız. Siz buradaki Türk<br />

Cemaatinin en güzel özelliklerini<br />

taşıyorsunuz. Sizin gibi elemanlar<br />

yetiştirdiğimiz için İsrail bize teşekkür<br />

etmeli. Memleketin en iyi taşlarını verdik.<br />

Bu bizim kaybımızdır. Sizler buradaki en<br />

üst kültür tabakaların en üst<br />

sıralarındasınız.”<br />

Bu sözlerden sonra, Namık Tan,<br />

Türkiyeliler Birliği’nin bu küçük şubesinin<br />

giderlerine bir bağışla katkıda bulunmak<br />

istediğini bildirdi ve Şlomo Yahini’ye bir<br />

Kütahya tabağı armağan etti. Bu arada,<br />

duygularını dile getiren THY Müdürü<br />

Atagün Kutluyüksel de Türkiye’ye bir uçuş<br />

bileti armağan etti.<br />

O günün Sukot bayramının dördüncü<br />

günü olması nedeniyle, Nesim GüveniĢ,<br />

Sukot’un tarihçesini ve simgelerinin<br />

anlamını açıkladıktan sonra yemeğe<br />

geçildi. Yehud Şubesi üyelerinin de neşeli<br />

sohbetleriyle devam eden bu ziyaret, bu<br />

şubenin zengin tarihsel kayıtlarına bir sayfa<br />

daha eklemiş oldu.<br />

Türkiye Musevi Cemaati<br />

Onursal BaĢkanı<br />

BENSĠYON PĠNTO’nun<br />

ANLATMASAM<br />

OLMAZDI<br />

Kitabını satın almak isteyenler<br />

aşağıdaki adrese baş vurabilirler:<br />

Gila Erbeş<br />

c/o Gözlem Gazetecilik A.Ş.<br />

Atiye Sk. Polar Ap. 12/6<br />

Teşvikiye, İstanbul.<br />

Tel. 90-212-2319282<br />

Fax: 90-212-2319283<br />

E-mail: kitabevi@salom.com.tr


VII. Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumuna Katıldık.<br />

Değişik Ülkelerden 16 Delegenin Katıldığı ve Bülten’imizin de Temsil Edildiği<br />

Sempozyumda Gündemdeki Konu “Avrupa Birliği, İnsan Hakları ve<br />

Türkçe Konuşan Topluluklar” idi.<br />

Türkiye dışında Türkçe yayın yapan<br />

organların delegeleri bu kez Hollanda’nın<br />

Rotterdam şehrinde bir araya geldiler.<br />

Hollanda’daki Türklerin Birliği sayılan<br />

Türk Evi tarafından düzenlenen<br />

sempozyumda 16 ülkenin delegeleri yer<br />

aldı. Orta Avrupa ülkelerinden başka,<br />

Macaristan, Arnavutluk, Bulgaristan, Batı<br />

Trakya, Kosova, Kırım, Moldova, Irak<br />

Türkmenleri, Ukrayna delegeleri yanı sıra<br />

İsrail’i temsilen Bülten’imiz editörü Nesim<br />

Güveniş katıldı.<br />

Sempozyum 15.Kasım.2008 günü pek<br />

çok Sivil Toplum Örgütü temsilcileri ile<br />

resmi şahsiyetlerin huzurunda gerçekleşti.<br />

Açılış konuşmasında, Türk Evi Başkanı<br />

Veyis Güngör, altıncı sempozyumdan<br />

sonra artık proje bazında sonuçlar<br />

alındığını, Türkler arası iletişimin 21<br />

ülkeye ulaştığını, Türklerin Avrupa’da artık<br />

işçi olmadıklarını söyledi.<br />

Ardından söz alan Azerbaycan’ın<br />

Hollanda Büyükelçisi Fuat İskenderov bu<br />

tür sempozyuma ilk kez tanık olmaktan<br />

duyduğu heyecanı dile getirdi.<br />

T.C. La Haye Büyükelçisi Selahattin<br />

Alpar, Batı Avrupa’da hala yabancı<br />

düşmanlığı olduğunu, siyasette ve<br />

toplumsal yaşamda daha etkin, daha<br />

katılımcı olmak gerektiğini, Türkleri artık<br />

Avrupanın tüm örgütlerinde görmek<br />

istediğini söyledi.<br />

Kosova Çevre Bakanı Mahir Yağcılar<br />

ise, hem Türklüğü korumak, hem de<br />

Kosova için çalışmak durumunda olduğunu<br />

vurguladı.<br />

Bundan sonra değişik ülke delegelerinin<br />

konuşmalarına geçildi. Bülten’deki yerimiz<br />

yeterli olmadığından, en önemlilerini özet<br />

halinde vermekle yetineceğiz.<br />

Todor Zenet (Moldova): İnsan haklarını<br />

Avrupalılar çıkardı ama kendileri için<br />

çıkardı. 130.000 Gaugozca konuşan varken<br />

bizlere okul açtırmıyorlar. Okul bitirenler<br />

Moskova’ya işçi olarak gidiyor.<br />

Nesim Güveniş (İsrail) : İsrail’in zengin<br />

kültür mozaiğinde, Türk kültürüne de<br />

saygın bir yer kazandırmak amacıyla,<br />

Türkiyeliler Birliğinin çabalarını ve yaptığı<br />

etkinlikleri anlattı.<br />

Şenay Dahil (Bulgaristan): Kendi dilini<br />

öğrenmek insanın en doğal hakkıdır.<br />

Bulgaristan’da Türkçe öğretmenleri ikinci<br />

sınıf insan sayılmakta.<br />

Prof. Musa Taşdelen (Sakarya Üniv.):<br />

Avrupa şimdi eğitimli göçmen istiyor.<br />

Farklı olma hakkı, İnsan Hakkıdır.<br />

Prof. Şaban Çalış (Selçuk Üniv.) 40<br />

yıldır burada yaşayanlar için Göçmen<br />

deyimi söz konusu olamaz.<br />

Entegre olsak ta sorunlar<br />

bitmeyecek. Anadolu’nun 7<br />

Erenlerinin “Kabul ve<br />

T a h a m m ü l ” i l k e s i n i<br />

uygulamamız lazım.<br />

Prof. Öder Kutlu (Selçuk<br />

Ü n i v . ) : D e m o k r a s i<br />

çoğunluğun yönetimi<br />

olduğu gibi azınlıkların da<br />

korunmasıdır. Azınlık<br />

olmak için vatandaş olmak<br />

gerekir. Fakat İnsan Hakları<br />

v a t a n d a ş<br />

gerektirmez.<br />

o l m a y ı<br />

Dr. İsa Kuyumcuoğlu<br />

(Danimarka): İnsan Hakları<br />

evrenseldir. Karikatür<br />

krizinde, fikir hürriyetini benimseyen<br />

Batılılar İslam görüşünü anlamıyor. Bizim<br />

d e k e n d i m i z i y e n i l e m e m i z ,<br />

çağdaşlaşmamız lazım.<br />

Ali Hüseyinoğlu (Batı Trakya):<br />

Yunanistan’da 140.000 Türk yaşıyor.<br />

Türkler hem azınlık, hem “öteki”. Okullar<br />

harap. Öğretmen bulunmuyor.<br />

Murat Erpuyan (Fransa): Fransa’da<br />

Ermeni soykırımını inkar etmek suç.<br />

45.000 Euro cezası var. Soykırım, hukuksal<br />

deyim olarak 1945’te göründü. Ermeni<br />

olayının daha eski olması nedeniyle,<br />

Parlamenterlerin tarih yazmasını<br />

yasaklayan tasarının yasallaşması<br />

engelleniyor. İnsan Haklarına önce<br />

Avrupalıların uyması lazım.<br />

Mehdi Gurra (Arnavutluk): 300.000<br />

Arnavut Türkçe konuşur. Enver Hoca çok<br />

zalim bir insandı. Yeni neslin tarihi<br />

anlaması için Türkiye’nin kitap göndermesi<br />

lazım.<br />

Önder Çetin<br />

(Bosna-Hersek):<br />

Savaş sona erdi<br />

a m a h a l a<br />

istikrarsızlık var.<br />

4 etnik grup<br />

yaşıyor: Boşnak,<br />

Hırvat, Sırp ve<br />

diğerleri. Bir<br />

anayasaya ihtiyaç<br />

var.<br />

Ali Kılıçaslan<br />

(Almanya): İnsan<br />

hakları çok geniş<br />

a n l a m l ı .<br />

A l m a n y a d a ,<br />

yalnız bu yıl,<br />

3 0 0 0 İ n s a n<br />

Hakları davası<br />

Sempozyumun keyifli anlarından: Türk Simidi ve Çay!<br />

açıldı.<br />

Songül Akkay (Hollanda): Gençler<br />

Türkiye’den eş getirtemiyor. Küçük<br />

çocuklar çalıştırılıyor. Haklar, yasalar hep<br />

kağıt üzerinde kalıyor.<br />

Sadık Yemni (Hollanda) Türkçe yazar ve<br />

yayın organı sayısı en fazla Hollanda’da.<br />

Yetenekli gençleri yazar olarak<br />

yetiştirmemiz lazım.<br />

Zülfü Canpolat (Almanya): Adalet<br />

olmayan yerde İnsan Hakları olamaz.<br />

Sempozyumun sonunda, konuşmalardan<br />

çıkan 12 karar okunduktan sonra,<br />

Hollandanın bir yerel Televizyon<br />

programında, herkesin katıldığı , 1,5 saat<br />

süren ve katılımcıların o günkü<br />

konuşmaları yorumladıkları bir açık oturum<br />

gerçekleşti.<br />

Sempozyum, yeni edinilen dostlukların<br />

devam edeceği vaatleriyle sona erdi.<br />

N. Güveniş Türkiyeliler Birliğinin çalışmalarını anlattı<br />

5


“Salti” Vakfının geleneksel Burs<br />

Dağıtımı 23.Ekim.2008 günü Bar-İlan<br />

Üniversitesinde yapılan bir törenle<br />

gerçekleşti.Törende, T.C. İsrail Büyükelçisi<br />

Namık Tan da, onur konuğu olarak hazır<br />

bulundu.<br />

Töreni açan “Naime ve Yehoşua Salti<br />

Ladino Etüdleri Merkezi” Müdürü Prof.<br />

Şmuel Rafael, 1492’den beri Yahudileri<br />

kucaklayan Türklere şükran duygularıyla<br />

bağlı olduğunu, Türkiye’yi Judeo-Espanyol<br />

dilinin beşiği olarak gördüğünü, Büyükelçi<br />

Namık Tan’ın törende hazır bulunmasının<br />

bir imtiyaz olduğunu söyledi ve Türkiye<br />

Cumhuriyetinin 85. yıldönümünü kutladı.<br />

“Salti” Vakfının kurucu başkanı Selim<br />

Salti, burs alacak öğrencileri kutladıktan<br />

sonra, Büyükelçi Namık Tan’a ve tüm<br />

konuklara katılmalarından dolayı teşekkür<br />

etti.<br />

Ardından söz alan Büyükelçi Namık<br />

Tan, bu törene davet edilmiş olmaktan onur<br />

duyduğunu belirttikten sonra, sözlerine<br />

özetle şöyle devam etti: “Yetenekli gençleri<br />

daima desteklemek gerekir çünkü onlar<br />

bizim geleceğimizi oluşturacaktır. 1492<br />

yılında İspanya’dan sürülen Yahudileri<br />

Osmanlı topraklarına getiren donanmanın<br />

6<br />

“SALTĠ” Vakfının Geleneksel Burs Töreni<br />

Bar-İlan Üniversitesindeki Törende 22 Yüksek Eğitim Öğrencisine Burs Verildi.<br />

Haifa’da bir toplantıda karşılaştığım<br />

dostum Eli Mizrahi, “Alev’i dün<br />

Türkiye’ye uğurladık!” dedi. O anda, bu<br />

ismi anımsayamadığımı gören dostum,<br />

“Hani 5 ay önce hastaneye yerleştirdiğimiz<br />

kız!” diye hatırlattı.<br />

Bundan 6 ay kadar önce, tanınmış<br />

Onkolog ve Imunolog Prof. Dr. Amos<br />

Etzionı, Bursa’da, bir uluslar arası<br />

konferansa katılmıştı. Oradaki Türk<br />

meslektaşlarından biri vahim durumda bir<br />

hastası olduğunu, ancak tedaviye olanakları<br />

olmadığını söylemişti. Prof Etzionı<br />

anlatılandan etkilenir ve 4 yaşındaki Alev<br />

Bingöl’ü, genç anne babasıyla birlikte,<br />

kendi hesabına İsraıl’e getirtir.<br />

Alev Hayfa’daki Rambam hastanesine<br />

yatırılır. Ancak, ebeveynin Hayfa’da<br />

kalacak ne yeri, ne de parası vardır. Prof.<br />

Etzioni ona da çare bulur ve Rambam<br />

hastanesi yönetiminin desteğiyle, onlara<br />

aynı hastanede bir oda ayarlar. Fakat, bu<br />

kez, hiçbir lisanı olmayan anne baba ile<br />

iletişim sorunu çıkar. Prof. Etzioni Tel-<br />

Aviv Türk Büyükelçiliğine başvurur.<br />

Büyükelçilik, Derneğimiz Başkanı Momo<br />

Uzsinay’dan yardımcı olmasını rica eder.<br />

Momo Uzsinay hemen Hayfa’daki<br />

yardımsever üyemiz Eli Mizrahi’yi bulur<br />

başında bulunan Kemal Reis’i,<br />

ben, Türk-Yahudi ilişkilerini<br />

başlatan insan olarak görürüm.<br />

Kemal Reis, geminin ana<br />

direğine bir Kuran-ı Kerim ile<br />

bir Tevrat kitabı bağlatmıştı. Bu<br />

bir gelenek haline gelmiş ve<br />

günümüze kadar süregelmiştir.<br />

Bu adet, Türklerin Yahudilerle<br />

olan dostluğuna verdiği değerin<br />

bir ifadesidir. Bu dostluğun<br />

sonsuza dek devamını diliyorum.<br />

Salti Vakfını. bu olumlu<br />

eyleminden dolayı kutlarken,<br />

burs alan öğrencilere başarılar<br />

diliyor ve onların da bu dostluk<br />

ilişkilerine katkıda bulunacaklarına<br />

inanıyorum. ”<br />

Fakülte Dekanı Prof. Moşe Urfalı’nın da<br />

“Milga” (burs) sözcüğünün anlamını<br />

açıkladıktan ve Salti ailesi ile Vakfın<br />

idarecilerine teşekkür ettikten sonra<br />

bursların dağıtımına geçildi. Değişik<br />

üniversitelerde, değişik dallarda okuyan 22<br />

öğrenciye burs verildi.<br />

Son bursu alan doktora öğrencisi Şirli<br />

Şaron, doktora tezi olarak Uganda’daki<br />

bitkiler üzerinde yaptığı araştırmaları<br />

Küçük “ALEV” Türkiye’ye döndü.<br />

ve konuyla ilgilenmesini söyler. Artık<br />

Bingöl ailesiyle iletişim sorunu da<br />

çözülmüştür.<br />

Eli ve eşi Suna, 5 ay süreyle, hemen her<br />

gün hastaneye gider, gidemediğinde telefon<br />

eder, gerek Alev’le, gerek anne ve<br />

babasıyla meşgul olurlar. Doktorlarla,<br />

hastane personeliyle iletişimi sağlarlar,<br />

Bingöl çiftinin tüm gereksinimlerini yerine<br />

getirirler ve, en önemlisi, duygularına ortak<br />

olurlar. İlişkiler o kadar gelişir ki, artık<br />

Bingöl çifti, Eli ve Suna Mizrahi’nin<br />

evlatları, Alev de torunları gibi olur.<br />

Alev, dünyada çok ender görülen genetik<br />

bir hastalıktan muztarıptır ve ancak uygun<br />

hücrelerin bulunmasıyla tedavi olasılığı<br />

doğabilir. Rambam hastanesinde, Çocuk<br />

Onkoloji Bölümü şefi ve İmünoloji uzmanı<br />

olan, bu daldaki araştırmalarıyla dünya<br />

çapında tanınan Prof. Amos Etzioni, yine<br />

aynı hastanede Hücre Nakli dalında Baş<br />

Hekim olan Dr. Ronit El-Hasid ile birlikte<br />

Alev’e, annesinin hücrelerini aşılamak<br />

suretiyle iki kez müdahalede bulunurlar.<br />

Alev, 4 ay karantinada tutulur. Ne yazık ki,<br />

Alev’in bünyesi, anne hücrelerine olumlu<br />

yanıt vermediğinden, başarılı sonuçlar<br />

alınamaz.<br />

Bütün tedavi süresi boyunca, Eli ve Suna<br />

B.Elçi N. Tan burslardan birini verirken<br />

anlattı ve yan yana yetişen değişik<br />

bitkilerin etkileşmeleri sonucu ilerde daha<br />

ucuz ürün alınabileceğini savundu.<br />

Tören sonunda, Prof. Şmuel Rafael, burs<br />

alanları kutlarken, “Ladino konuşmasa<br />

dahi, her Sefaradinin içinde, büyüklerinden<br />

duyduğu bir sözcük, yediği bir yemek,<br />

taşıdığı isim gibi onu köklerine bağlayan<br />

öğeler olduğunu, bunların bir aidiyet<br />

duygusu verdiğini, bu açıdan, Ladino<br />

lisanının büyük etki ve önemi olduğunu<br />

söyledi ve tüm katılanlara teşekkür etti.<br />

Mizrahi, Alev ile anne ve babasının<br />

acılarını unutturmağa, yalnız olmadıklarını<br />

göstermeğe çalışırlar. Doktorlar,<br />

hemşireler, gönüllü çalışan gençler,<br />

gelişmeleri, Bingöl’ler yakın bir<br />

aileleriymiş gibi yakından izlerler. Bu<br />

arada, Büyükelçi Namık Tan, Müsteşarı<br />

Mehmet Kemal Bozay durumu ilgi ile<br />

izlerken, Muavin Konsolos Mustafa Aslan<br />

da eşi ile birlikte bizzat hastaneye gelip<br />

ziyaret eder.<br />

Prof. Amos Etzioni ve Dr. Ronit El-<br />

Hasid için beklemekten başka yapılacak bir<br />

şey kalmamıştı. Bugünkü tıp dünyasının en<br />

son buluşlarını uygulamışlar, tüm<br />

olanaklarını kullanmışlardı. Alev’in artık<br />

yurduna dönmesi gerekiyordu. Tedavinin<br />

devamı Bursa’daki doktorların eline<br />

kalmıştı. Rambam doktorlarının zayıf bir<br />

ümidi, zamanla, anne hücrelerinin etkisini<br />

gösterebileceğiydi. Halk deyimiyle “İş<br />

Allah’a kalmıştı!”.<br />

27.Eylül günü, Alev ile anne ve baba<br />

Bingöl, THY uçağına binmek üzere Ben-<br />

Guryon hava alanında, yaşlı gözlerle<br />

işlemleri tamamlarken, Suna ve Eli’nin<br />

gözleri daha az dolu değildi.<br />

Nesim Güveniş


B.B. Yosef Niyego Locası Ġsrail’in 60., Tel-Aviv’in 100. Yılını<br />

CoĢku ile Kutladı.<br />

Loca Kadınlar Kolunun “Sagol” Ailesinin Bahçesinde Düzenlediği Akşam Yemeğinde<br />

“Adina-Aviva” Çifti, Tel-Aviv ve İsrail’in Tarihçesini Şarkılarla Süsledi.<br />

13.Eylül.08 Cumartesi gecesi, Sagol<br />

ailesinin Ramat-Haşaron’daki evi önünde<br />

yanan iki meşale, o gece, o yerde, büyük<br />

coşku olacağının habercisi gibiydi. Yalnız<br />

Bnai-Brith Yosef Niyego Locası üyelerine<br />

açık olan gecede, İsrail’in 60cı, Tel-<br />

Aviv’in de 100cü kuruluş yılları<br />

kutlanıyordu.<br />

Geniş bahçeye serpilen beyaz örtülü<br />

masalar, mavi şeritlerle çizilen “Magen<br />

David” ve ortasında çiçek demetiyle<br />

süslenmişti. Şeffaf iskemleler, tüm<br />

bahçenin ve masaların güzel bir bütün<br />

olarak görünmesine olanak veriyordu.<br />

Geceyi, Locanın Kadınlar Kolu Başkanı<br />

Naime Salti, İsrail’in kuruluşunun<br />

Yahudiler için önemini vurgulayan bir<br />

konuşma ile açtı. Ardından Yosef Niego<br />

Locası Başkanı Sami Baruh, kısa bir<br />

konuşma ile geceyi düzenleyen Kadınlar<br />

Kolu üyelerine ve bu amaçla evlerini açan<br />

Sagol Ailesine teşekkür etti. Bu arada,<br />

Naime Salti, Bnai Brith Yosef Niyego<br />

Locası adına Linda ve İtshak Sagol’a bir<br />

armağan sundu.<br />

Linda Sagol, teşekkür konuşmasında,<br />

CUMHURĠYET’in 85.YILI<br />

KUTLANDI<br />

(S. 1’den devam )<br />

İlk sözü alan Büyükelçi Namık Tan,<br />

İsrail-Türkiye ilişkilerine değinerek,<br />

Türkiye’ye giden İsrailli turist sayısının<br />

600.000’e , ticaret hacminin de 5 Milyar<br />

Dolara yaklaştığını söyledi ve şöyle devam<br />

etti: “İsrailli dostlarımızla çok verimli<br />

çalışmalarımız var. Halen büyük kültürel<br />

etkinlikler yapmaktayız. Bunları, Ocak<br />

ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün<br />

açılışını yapacağı Yafo’daki Türk Kültür<br />

Milli Marşlar çalınırken<br />

Kadınlar Kolu üyelerinin<br />

çalışmalarını y akından<br />

izlediğini, yoksul öğrencilere<br />

yardım edebilmek için bu<br />

hanımların sarf ettikleri<br />

gayretleri çok takdir ettiğini,<br />

bu geceki kardeşlik havasının<br />

k e n d i s i n i ç o k<br />

duygulandırdığını söyledi ve<br />

tüm katılanlara teşekkür etti.<br />

Konuklar, hiçbir şeyin<br />

esirgenmediği içecek ve<br />

yiyecek büfesinde karınlarını<br />

doyurduktan sonra, gecenin doruk<br />

eğlencesini oluşturan “Adina-Aviva” çifti<br />

gösterisine başladı. Gecenin anlamına<br />

uygun olarak, Adina, Tel-Aviv’in henüz<br />

çöl olduğu günlerden başlayarak bugüne<br />

kadar olan tarihini, mahalle mahalle dolaşıp<br />

nükteli bir üslupla anlatırken, gitarı ve gür<br />

fakat güzel sesiyle Aviva konu olan semtle<br />

ilgili bir şarkı söylüyordu. Programlarının<br />

bitiminde, Adina, İsrail’in Kuruluş<br />

Beyannamesiyle ilgili kimsenin bilmediği<br />

olayları anlatırken, Aviva bu güzel<br />

gösteriyi “Yeruşalayim şel Zahav”<br />

Merkezi çalışmalarının bir başlangıcı<br />

olarak görüyoruz. Enerji konusu da<br />

gelecekte yakın işbirliği vadeden bir<br />

sahadır. İhtilaflarla dolu bir yörede<br />

yaşıyoruz. Türkiye, bu ortamda, karşılıklı<br />

anlayışa dayanan bir barışı temine<br />

uğraşmaktadır. Filistinlilerle yan yana iki<br />

devlet çözümüne gidilmesi taraftarıyız.<br />

Türkiye’yi Güvenlik Konseyi üyeliği için<br />

destekleyen İsrail’e teşekkür ederiz.<br />

Türkiye de aynı konseyde İsrail’in<br />

haklarını koruyacaktır. Hükümetim adına<br />

bu kutlamaya katıldığınız için teşekkür<br />

ederim.”<br />

Cumhuriyet Bayramının hemen her<br />

kutlamasına katılan İsrail Devlet<br />

Başkanı ġimon Peres ise söze,<br />

her zamanki “Türkiye ile ben<br />

yaşıtız!” esprisiyle başladı ve<br />

özetle şunları söyledi: “Devlet<br />

adamları nedense hep geçmiş<br />

olaylarda uzmandırlar. Gelecek<br />

olaylarda uzman olan yoktur.<br />

Bir tek istisna var, o da<br />

Atatürk’tür. Atatürk, ender<br />

b u l u n a n i l e r i y i g ö r m e<br />

yeteneğine sahip bir önderdi.<br />

Türkiye, İslam dünyası için en<br />

büyük ümit, İran ise en büyük<br />

tehlikedir. Türkiye, çağdaşlıkla<br />

İ s l a m ’ ı n b i r l i k t e<br />

Naime Salti, Sagol ailesi eşliğinde konuşurken<br />

şarkısıyla noktalıyordu.<br />

Gecenin bundan sonraki kısmında, genç<br />

müzisyen ve şarkıcı Yosi Geron Türkçe<br />

şarkılarla konukları coşturarak geceye ayrı<br />

bir renk kattı.<br />

B ö y l e b a ş a r ı l ı b i r g e c e n i n<br />

gerçekleşmesini mümkün kılan herkesi,<br />

başta evlerini bu işe tahsis eden Linda ve<br />

İtshak Sagol çiftini, Kadınlar Kolu Başkanı<br />

Naime Salti ile perde arkası çalışan tüm<br />

arkadaşlarını, Adina-Aviva çiftini, candan<br />

kutlamak gerek!<br />

N.G.<br />

varolabileceğini gösteren en büyük ümittir.<br />

Demokrasi yalnız eşit haklara sahip olmak<br />

değildir. Demokrasi başkasının değişik<br />

olma hakkını tanımaktır. Türkiye ile çok<br />

özgün hem barış, hem güvenlik ilişkilerimiz<br />

var. Çünkü aynı tehlikelerin karşısındayız.<br />

Biz insanlara karşı değil, değerlerimiz için<br />

savaşmaktayız. Bu anda her iki ülkenin<br />

savunma bakanları da yanımdadır.<br />

İlişkilerimizi daha da ileri götürmek<br />

istiyoruz. Bu günlerde, işbirliğimizi sağlık<br />

teknolojisi alanına da götürmeğe<br />

çalışıyoruz. Kadehimi 85 yıllık genç<br />

Türkiye’nin onuruna kaldırıyorum.”<br />

Konuşmaları Türk ve İsrail milli marşları<br />

izledi.<br />

T.C. Büyükelçiliğinde<br />

Yeni Görevliler<br />

Bir süre önce ülkemizden ayrılan Barış<br />

Andiç ve Rauf Denktaş’ın yerine, Bn.<br />

Ceylan Özen Baş Katipliğe, Bn. Gizem<br />

Sucuoğlu da 2ci Katipliğe atanmışlardır.<br />

Bu yeni atamalarla, Büyükelçiliğin daha<br />

da güçlendiği ve bunun Türkiye’nin İsrail’e<br />

verdiği önemin bir göstergesi olduğu<br />

söylenmektedir.<br />

Ceylan Özen ile Gizem Sucuoğlu’ya,<br />

İsrail’deki Türkiyeliler Birliği adına<br />

başarılar dileriz.<br />

7


İsrail halkının çoğunluğunu, bildiğiniz<br />

gibi, değişik değişik yerlerden gelerek (ve<br />

halâ gelmekte olan) daha önce burada<br />

olanlara katılmış Yahudiler ve onların<br />

burada doğmuş nesilleri oluşturmaktadır.<br />

Polonyalılar, Ruslar, Almanlar, Faslılar,<br />

Cezayirliler, Hintliler, İranlılar,<br />

Amerikalılar, Iraklılar, Arjantinliler,<br />

Perulular, Etyopyalılar,.... Her bir grup,<br />

Yahudiliğin otantik belirtilerine ek olarak,<br />

buraya, bıraktığı ülkenin memelerinden<br />

emdiği kültürü de taşımıştır. Burada<br />

doğmaya başlamış olan nesiller de, tabii ki,<br />

evlerinde aşılandıkları kültürün, dünya<br />

anlayışının izlerini taşımaya devam ederler.<br />

Ama artık birbirleriyle karışmaya da<br />

başlamışlardır. Fas kökenli kocayla Alman<br />

kökenli kadının evliliğinden ortaya çıkan<br />

mutasyon nesil, birbirini sopayla dövmeden<br />

önce kibarlıkla izin isteyen değişik bir grup<br />

oluşturmuştur. Bunlar da gidip Polonya<br />

kökenli biriyle evlenirse, ortaya çıkan<br />

çocuklar da, karşısındakini “izniyle”<br />

dövdükten sonra dövüleni mahkemeye<br />

veren daha da ilginç bir nesil ortaya<br />

çıkarmıştır. Mecazi anlamda anlattığım bu<br />

davranışlara İsrail’deki hayatın her<br />

köşesinde rastlayabilirsiniz.<br />

“Özür dilemek” bu ülkede yapılması en<br />

güç davranışlardan biridir desek her halde<br />

fazla yanlış olmaz. Özür dilemenin İbranice<br />

sözlük anlamı “özür dileyen tarafın daima<br />

bir şeyler kaybedeceği enayilik türü” dür.<br />

Örneğin, bir politikacının yaptıklarından<br />

sonra kalkıp özür dilediğini hiç bir zaman<br />

göremezsiniz. Özür dilemeğe kalksa da<br />

sözlerini öyle bir şekilde ifade eder ki, işin<br />

sonunda karşı tarafı suçlar : “Belki benim<br />

yaptığım o kadar doğru değildi ama<br />

bilesiniz ki siz de hiç yapılmayacak bir şey<br />

yaptınız” veya “Yaptığım doğru<br />

olmayabilir ama bu, aslında, böyle gelmiş<br />

böyle giden bir normdur” gibi..<br />

Bu ülkede, biri diğerine “Sen beni çok<br />

affet ” (İbranicede “Ata tislah li meod !”)<br />

derse, bunun özür dilemekle ve<br />

affedilmekle filan yakından uzaktan ilgisi<br />

yoktur. Söylediği, aslında, “Bana bak, çok<br />

kafa ütüledin, ben bu palavraları yemem,<br />

işin doğrusunu şimdi ben sana söyleyeyim,<br />

iyi dinle...” demeğe gelir.<br />

Bu ülkenin insani yapısının mozaik gibi<br />

oluşunundan kaynaklanan nedenlerden olsa<br />

gerek, politik idari yapı da maalesef<br />

çarpıktır. Koyu dindarlar, koyu milliyetçi<br />

dindarlar, hafif milliyetçi dindarlar, doğulu<br />

dindarlar, ülkeye geldiklerinde uzun yıllar<br />

hakları yendiği için her nedense sağcı<br />

8<br />

YARI ġAKA-YARI CĠDDĠ<br />

Hiç Bir ġeyden Memnun Olmayanlar Ülkesi<br />

Moşe Mitrani<br />

olmayı seçmiş kitle, birbirlerini yiyen<br />

solcular, Araplar ve... politikacılardan<br />

bıkmış, kime oy vereceklerini artık<br />

bilemeyen şaşkın bir orta kesim.<br />

Seçimlerden sonra, başbakan adayı,<br />

hükümetini kurabilmek için, kendi<br />

çıkarlarını ulusal çıkarların üstünde tutan<br />

ufak ufak partilerle beygir ticareti yaparak<br />

anlaşır (“Bize vereceğin yedi eşek<br />

karşılığında biz de sana iki beygir veririz”).<br />

Dünyada, belki de problemleri en karışık,<br />

yönetimi en zor olan bu ülkenin hükümeti<br />

köhne temeller üzerine kurulmuş bir köprü<br />

gibi işe başlar. Ha düştü, ha düşecek!<br />

Bu durumun doğal sonucu olarak,<br />

hükümet, bu zor ve karışık ülkeyi idare<br />

etmenin ötesinde, dikkat ve zamanının<br />

büyükçe bir kısmını ayakta kalma çabaları<br />

için harcar.<br />

“Bu ülkeye Amerika’nınkine benzer bir<br />

idari sistem oturtulmalıdır” fikrini ben<br />

İsrail’e geleli beri duyarım. Fakat, sistemin<br />

değişmesi için atılan her adım, ucu onlara<br />

dokunan partiler tarafından kısa zamanda<br />

sabote edilir. Yani durum, böyle gelmiş<br />

böyle gidecektir.<br />

Ülkenin meseleleri o kadar karışık,<br />

gergin ve yarını belli olmazdır ki, “Bu<br />

ülkede görevlerini tam dönem sonunda,<br />

normal bir şekilde tamamlamış başbakan<br />

pek olmamıştır” desem bilmiyorum yalan<br />

olur mu. Örnekler mi? Ben-Gurion iki<br />

başbakanlık döneminde de istifa etti, Moşe<br />

Şaret’i parti arkadaşları alaşağı etti, Levi<br />

Eşkol (6 Gün Savaşı başbakanı) görevi<br />

esnasında öldü, Golda Meir’i (Yom Kipur<br />

savaşı başbakanı) araştırma komitesi istifa<br />

ettirdi, Yitzhak Rabin ilk döneminde istifa<br />

etti, ikincisinde maalesef öldürüldü,<br />

Menahem Begin birden bire “ben artık<br />

yapamıyorum” dedi, dünyaya küsüp son<br />

gününe kadar inzivaya çekildi, Ariel Şaron<br />

komaya girdi, Ehud Olmert beş ayrı hukuki<br />

suçlama sonucunda istifa etti.<br />

Halâ bu göreve talip bulunmasına şaşar<br />

kalırım doğrusu.<br />

Baştaki konuya dönersek, bu yazıyı bir<br />

yerlere bağlamak için, “Peki, bu kadar<br />

değişik kültürlerden gelen Yahudilerin<br />

oluşturduğu ülkede, insanların ortak bir<br />

tarafı yok mu ?” sorusuna cevap ararken,<br />

devlet başkanımız Şimon Peres’in söylemiş<br />

olduğu bir şey hatırıma geldi : “Yahudilerin<br />

en önemli ortak özelliği, hiç bir şeyden<br />

memnun olmamaları ve dolayısıyla herşeyi<br />

değiştirmeye çalışmalarıdır ”.<br />

Tamam yahu !. Bu işte!. Haklı! Hem de<br />

çok haklı! Lütfen etrafınıza bakın, bir<br />

şeylerden şikayet etmeyen, birşeyleri<br />

protesto etmeyen, “Ben o işi daha iyi<br />

yaparım” demeyen birisini görebilir<br />

misiniz?.<br />

İnsanlarındaki bu özellik yüzünden,<br />

İsrail istikrar (İbranice : yatsivut) diye bir<br />

şey bilmez. Her şey, her zaman, durmadan,<br />

son hızla değişir ve gelişir. Boş bir gün<br />

yoktur. Ayak uydurabilirsen senden iyisi<br />

yok!. Uyduramazsan, affedin kullanacağım<br />

deyim için, “ayvayı yedin”!. Gelişmelere,<br />

önünden hızla geçen trene bakar gibi aval<br />

aval bakarsın. Ben İsrail’e geleli tam kırk<br />

yıl oldu. İsrail, gelişimden yirmi yıl önce,<br />

çorak ve ufacık bir toprak parçasında<br />

kurulmuş gencecik bir ülke idi. O zaman<br />

noktasinda üç harp olup bitmişti. Ben<br />

geldikten sonra üç dört tane daha yaşadım.<br />

Ama harplerin ve gerginliklerin ötesinde,<br />

benim geldiğim dönemdeki İsrail ile<br />

bugünkünü kıyaslamaya imkan ve ihtimal<br />

yok. Birbirine benzemeyen iki ülke<br />

diyebilirim. Bugün, kırk yıl sonra, yedi<br />

Milyon nüfuslu İsrail’in ekonomisi,<br />

dünyadaki en gelişmiş ülkelerin<br />

ekonomileriyle başabaş gidiyor. İlim, tıp ve<br />

teknoloji alanlarında İsrail koca dünyanın<br />

“araştırma laboratuvarı”na dönüşmüş<br />

durumda. Nobel ödülü alan alana. Her yıl<br />

yeni fikirler ve buluşlar geliştiren binlerce<br />

yeni start-up şirketi kuruluyor. Dev<br />

Amerikan ve Avrupa şirketleri, bu<br />

şirketlerin bir çoğunun potansiyelini<br />

kavrayıp onları yüzmilyonlarca, bazen de<br />

milyarlarca Dolar karşılığında satın alıyor<br />

ve İsrail’deki şirketi Ar-Ge merkezi olarak<br />

alıkoyuyor. İsrail’de Nanoteknoloji<br />

(atomsal düzeyde geliştirilen ilim dalı)<br />

konularında yapılmakta olan yüzlerce<br />

araştırma, beş-on yıl sonra hem ülkenin,<br />

hem de dünyanın yaşamını temelden<br />

değiştirebilecek boyutlarda. Gözle<br />

görülmeyen mikrop boyundaki varlıklar<br />

vücudumuzda dolaşıp hastalıklarımızla<br />

mücadele edecek, vücudumuzda artık<br />

çalışmayan hayati uzuvlarımızı (kalp,<br />

beyin) transplantasyona gerek kalmadan<br />

yeniden onarabileceğiz. Bugünkünden<br />

binlerce kat daha güçlü biyolojik ufacık<br />

nano-bilgisayarlar olacak, ülke çelikten 100<br />

kat daha güçlü nano maddelerden üretilmiş<br />

askeri malzemeler, araçlar tarafından<br />

korunacak.<br />

Neden bütün bunlar olabilecek ? Çünkü<br />

yukarıda vurguladığım gibi, bu ülke hiç bir<br />

şey den, yapılanlardan memnun<br />

olmayanların ülkesi. Herkes birşeyler<br />

(Devamı S. 13`de)


Yeni Göçmenlerle Gezi<br />

Türkiyeliler Birliği, son 6 ay içinde Türkiye’den göç eden yeni göçmenler için ülkenin kuzeyine bir gezi düzenledi.<br />

İki otobüsle yola çıkan 80 kadar Ole Hadaş’a (yeni göçmen’e) Derneğimizin 20ye yakın üyesi eşlik etti.<br />

Gezilen yerlerle, yeni göçmenler üzerindeki izlenimleri, geziye katılan bir Ola Hadaşa’nın kaleminden sunuyoruz.<br />

İnanılır gibi değil " Türkiyeliler Birliği<br />

tarafından gerçekleştirilen gezinin belki de<br />

en çok kullanılan cümlesiydi.<br />

Gezilen her yerin içimde oluşturduğu<br />

duyguları bir kaç cümlede özetlemek<br />

inanın ki mümkün değil. Uzun bir zaman<br />

önce, İsrail topraklarına gelip buraya<br />

yerleşen Türk asıllı vatandaşlarla benim<br />

gibi daha İsrail’i hiç tanımayan, sadece<br />

kitaplardan, sohbet ortamlarında edindiği<br />

bilgilerle ve içindeki susmayan sesle<br />

buraya gelip yerleşenleri bir araya getirmek<br />

çok güzel bir fikirdi.<br />

Gezimiz 16/10/2008 tarihinde sabah saat<br />

8:30 da, otobüslerin bizleri almasıyla<br />

Yeni göçmenler Kibutz’ta<br />

başladı. Büyük bir düzen içinde<br />

hazırlanmış organizasyonda oluşturulan iki<br />

grup halinde, ilk önce Hayfa yolundaki<br />

ATLİT Mülteci Kampı'na hareket edildi.<br />

Kampın dışardan görüntüsü, daha çok<br />

askeri alandan parka döndürülmüş, etrafı<br />

dikenli tellerle çevrilmiş büyük bir<br />

araziydi. Kamp hakkında, kafamızda<br />

şekillenen askeri bölgenin dışında<br />

hiçbirimizin pek fazla bir fikri yoktu.<br />

İçeride yer alan ve yatakhane diye<br />

adlandırılan bölmelere girmeden , burada<br />

yaşanılan ortamın anlaşılması mümkün<br />

değildi. Bölmelerin içine girildiğinde ,<br />

belki de bazılarımızın hayatta bile olmadığı<br />

bir dönemin içine girmiş olduk .<br />

Rehberlerimizin hem İbranice, hem Türkçe<br />

tercümeleri ile , solunan havanın bile artık<br />

zorlaştığı bir zaman dilimindeydik. Büyük<br />

bir sabırla ve detayların hiç atlanmadığı bir<br />

titizlikle yapılan tercümeler , tarihte az<br />

rastlanan bir resmin içinde var olmamızı<br />

daha da kolaylaştırdı . Gezilen yerlerin<br />

ardından gösterilen 15 dakikalık filmlerle,<br />

duyguları dile dökmek daha zor hale geldi.<br />

Mülteci kampından ayrılırken, kısa bir süre<br />

de olsa geçmişe dönüp kardeşlerimizin<br />

İNANILIR GİBİ DEĞİL!<br />

yaşadıklarını yakından hissetmek bizim<br />

için farklı bir tecrübeydi.<br />

Mülteci Kampı'ndan sonra belki de<br />

hepimizin ihtiyaç duyduğu bir mutluluğu<br />

GEVA CARMEL adlı Türk Moşav (tarım<br />

kooperatifi)ında yaşadık. Kendi elleriyle<br />

yaratmış oldukları bu yerleşim yerini<br />

görünce '' İnsan isterse herşeyi başarır''<br />

duygusu hepimize hakim oldu. Büyük bir<br />

sevinçle anlatılanları dinlediğimizde<br />

onlarla ayni kökene sahip olmaktan büyük<br />

bir gurur ve mutluluk duyduk . Moşav<br />

sakinleri, 40 - 50 yıl önce gelmiş<br />

olmalarına rağmen, gerçekleştirdikleri<br />

güzelliğin ruhlarına yansımasıyla, hepsi<br />

birbirinden genç ve dimdik, gururla bize<br />

merhaba dediler. Bizler için yapılan<br />

hazırlıklarda gösterilen misafirperverlik<br />

bizim kökenimizin bir yansıması olarak<br />

ortamın havasının daha da samimi olmasını<br />

sağladı . Anlatılan birbirinden değerli<br />

anıları dinlerken benim gibi bu topraklara<br />

yeni gelenlerin aklına takılan en önemli<br />

konu " Peki bize yapacak ne bıraktınız?"<br />

sorusuydu.<br />

Buraya yeni gelenlerin sahip oldukları<br />

rahatlık ve güven duygusu, daha önceden<br />

buraya gelip yerleşenlerin cesur yürekleri<br />

sayesinde oluşmuştur. Kendilerine uzun<br />

ömür ve bereketli bir yaşam dileriz.<br />

Türk Moşavı'ndan pek uzaklaşmadan<br />

gelinen Atatürk Ormanı’nı ve alçak bir<br />

saldırıda kaybettiğimiz kardeşimiz Yoel<br />

Ulçer Anıtını ziyaret ettik. 1950'lerde<br />

kurulan bu ormanın yanında; 6 sene önce<br />

sinagog patlamasında hayatını kaybeden<br />

Yoel Ulçer adına oluşturulmuş 3000<br />

ağaçlık bir koruyu ziyaret etmek içimizde<br />

buruk bir sevincin oluşmasına neden oldu.<br />

Bu dünyada kalıcı tek şey ardımızda<br />

sonsuza kadar yaşayacak değerler<br />

bırakmaktır. Her sene 50-60 kişilik genç<br />

gurupların bu ormanı ziyaret ettiklerini<br />

öğrenmek ise, yapılan işin ne kadar başarılı<br />

olduğunu kanıtlamaktadır.<br />

Temiz havayı içimize çektiğimizde,<br />

İsrail’de aslında suyun yanında ormanların<br />

da ne kadar önemli olduğunu bir kez daha<br />

anladık.Genç nesil olarak, topraklarımız<br />

için yapabileceğimiz en büyük iyilik, bu<br />

alanların çoğalmasına katkıda bulunmaktır.<br />

Belki de bizden önce gelenlerin, bize<br />

öğretmeye çalıştıkları , bayrağı onlardan<br />

teslim almamızdır.<br />

Atatürk Ormani'ndan Karmel dağı'ndaki<br />

Kibbutz'a gitmek üzere ayrıldık. Kıbbutz'ta,<br />

Akdeniz manzarası karşısında, beraberce<br />

yemek yemek hepimizi çok mutlu etti.<br />

Benim gibi kibutz hayatı hakkında pek<br />

fazla bilgiye sahip olmayan arkadaşlarımla<br />

beraber, bu tarz yaşamın mantığını<br />

gözlemlemek , beraber yapılan<br />

çalışmaların, yardımseverliğin ve eşitlik<br />

duygusunun, İsrail’in kökünde var olan<br />

amaç olduğunu anlamamızı sağladı.<br />

Yemeğin ardından yapılan Zihron<br />

Yaakov gezisi sırasında, yine büyük bir<br />

sabırla bize çevreyi anlatan rehberimiz<br />

sayesinde, bölge hakkında bilgi sahibi<br />

olmak ve İsrail’in bir diğer köşesini<br />

tanımak büyük bir zevkti.<br />

Böyle bir etkinliği düzenleyen<br />

Türkiyeliler Birliği'ne içtenlikle teşekkür<br />

etmek isterim. Bütün yeni gelenler için bu<br />

gezi çok öğreticiydi. Bu topraklara yıllar<br />

önce gelip kendinden sonraki nesil için<br />

çaba gösteren herkese çok teşekkür ederim.<br />

Türkiyeliler Birliği ailesi sayesinde<br />

kendimizi yalnız hissetmiyoruz. Tekrar tüm<br />

dernek üyelerine gösterdikleri özen ve çaba<br />

için çok teşekkür ederiz .<br />

Mirey Eskenazi<br />

Petah-Tikvah<br />

ġubemizde<br />

“Yeni Yıl” ġenliği<br />

Derneğimizin Petah Tikvah Şubesi, Roş<br />

Haşana bayramı nedeniyle, 27.09.08 günü<br />

Şaret Tiyatrosunda müzikli bir gece<br />

düzenledi.<br />

Geceyi, Petah-Tikvah Belediye Başkanı<br />

Itsik Ohayon, geceyi düzenleyen<br />

üyelerimizi kutlayan kısa bir konuşma ile<br />

açtı. Ardından Birliğimiz Başkanı Momo<br />

Uzsinay ve Petah-Tikvah Şube Başkanı<br />

David Dayan birer konuşma yaptılar.<br />

Bundan sonra, pianist ve şarkıcı Rivkale<br />

Bar İbranice şarkılar okudu, Ardından, 2006<br />

Festiladino-Ladino şarkılar festivalinde<br />

ödül alan kızı Hen Bar da Judeo-İspanyolca<br />

şarkılar seslendirdi.<br />

Tanınmış göbek dansı sanatçısı GÜL,<br />

kıvrak dansları sonunda bol bol alkış<br />

topladı.<br />

Gösterinin bundan sonraki kısmında<br />

Aviko ve topluluğunun buzuki eşliğinde<br />

söylediği Türkçe, Rumca ve Ladino<br />

şarkılar, neşeli havayı uzun dakikalar<br />

sürdürdü.<br />

9


STELLA KENT<br />

10<br />

tanıtıyor<br />

Toplumumuzdan Çehreler<br />

:<br />

Bir Kibutznik : AVĠ (BERTO) AġKENAZĠ<br />

“Ben öncelikle Yeşilköylü ve St.<br />

Josephliyim ve bu çok önemli." diyor<br />

Avi, veya diğer ismi ile Berto.<br />

Gerçekten de sohbetimizin daha<br />

başlarından itibaren onun tipik bir<br />

Türk Yahudisi sayılamayacağını<br />

anlıyorum.<br />

67 savaşı sıralarında 18ine giren<br />

Avi gençleri saran heyecanı<br />

paylaşmaktadır. Yesilköyde toplanan<br />

bir grup evli ama çocuksuz arkadaşı<br />

Moshav veya Kibbutz'da yaşamak ,<br />

toprağı hissetmek "kök salmak"<br />

felsefesi ile “Aliyah” planları<br />

yaparken, o da aralarına katılmak<br />

ister. Bekar olduğu için aralarına<br />

alınmayınca, o da öncü olarak gitmeye<br />

karar verir, hem de iki hafta icinde.<br />

"Arkadaşlar hala İstanbul’da ve hala<br />

konuşuyorlar." diyor Avi.<br />

Maayan Zvi Kibbutz Ulpan'ına<br />

gelen Avi burdaki zihniyeti çabuk<br />

benimsediğini ve sevdiğini söylüyor.<br />

"İstanbulun Kulüp 33'ünden, Moda<br />

gezilerinden, olmazsa olmaz Bali<br />

ayakkabılarından, materyalizme<br />

dayalı hayattan yorulmuştum adeta."<br />

İnsana insan olarak bakılan, basit ve<br />

güzel bu yeni hayat, onda ağırlık<br />

kazanan sosyalist felsefesiyle örtüşüyordu.<br />

6 aylık ulpan sırasında, St.Joseph'teki<br />

faaliyetlerinin dürtüsü ile, spora devam etti.<br />

Voleybol takımı kurdu.<br />

"Burası başka ülkelere benzemez."<br />

diyorAvi. “Sahiden buranın bir parçası<br />

olmak istiyorsan, öncelikle vermeyi<br />

bileceksin. Bunun en iyi yolu da askerlik<br />

veya sosyal-kültürel hizmet!". Askere<br />

gitmeyi seçen Avi sportifliğinin de yardımı<br />

ile özel operasyon grubuna girer. Çok zorlu<br />

eğitimlerden geçerek anti-terorist grupların<br />

en iyisinde hizmet verir. Sınır ötesi<br />

operasyonlara katılır. Ve bütün bu hızlı ve<br />

tehlikeli hayatın ortasında, aynı kibbutzda<br />

doğma büyüme sevdiği kızla evleniverir.<br />

“Mısır'da görevdeyken kendime bir günlük<br />

izin verdim ve evlenip ertesi gün göreve<br />

geri döndüm." diyen Avi henüz 22 yasında,<br />

eşi ise sadece 17sindeydi.<br />

Özel kuvvetler komutanlığına kadar<br />

yükselen ve savaş sonrasında 30 sene<br />

boyunca memlekete çok iyi hizmet veren<br />

Berto, özellikle 76-82 arası Lübnan<br />

çarpışmlarında çok aktif rol aldığını<br />

söylüyor. "Türkiye'de çok iyi bir temel<br />

edindim. St.Joseph’in verdigi disiplin,<br />

Bir Voleybol Şampiyonu: Avi Aşkenazi<br />

terbiye, organizasyon ve görüş kabiliyeti<br />

hayat boyu bana destek oldu.” diyen<br />

Berto'ya aile hayatı ile memlekete ağır<br />

hizmet olayını nasıl bağdaştırdığını<br />

soruyorum. Bana " Hayatımda aldığım en<br />

iyi iki karardan biri evlenmek, öbürü de eş<br />

olarak bu kızı seçmek olmuştur.” diye<br />

cevap veriyor. Kibbutz'un ortak yaşamı<br />

o l m a s a y d ı b u i ş i b a ş a r ı y l a<br />

yürütemeyeceğini de ekliyor hemen.<br />

"Akşam yemekte bir telefon gelirdi,<br />

giderdim ve ne zaman döneceğim belli<br />

olmazdı. Eşimin tüm ailesi kibbutznikti.<br />

Kızım Alit (31), oğlum Amitay (28) ve diğer<br />

kızım Ella (24) hep onlarla büyüdü.<br />

Onların çocukluklarını biraz kaçırdım<br />

diyebilirim, ama bugün o kaybolan zamanı<br />

fazlasıyla telafi ediyorum." Sonraları suç<br />

riskli ailelerden iki kız çocuğunu, Havva<br />

(34) ve Alona (33)yı evlat edindi. Şimdi<br />

biri Amerikada, diğeri Haifa’da olan bu<br />

çocuklara 20 yaşına kadar babalık yaptı.<br />

Berto, Üniversiteye ancak 1979'da<br />

gidebildi. Kibbutzun desteği ile İnşaat<br />

mühendisliği okurken ordudaki görevlerine<br />

de devam etti. Mezuniyetinden sonra<br />

kibbutz ön plana çıkmaya başladı.<br />

Kibutz’un ticaret v e h a zine<br />

müdürlüğünü yaptı. Tatilde pamuk<br />

tarlalarında çalıştı. "Toprak insana<br />

enerji veriyor, belki de bu yüzden 79-90<br />

seneleri benim için en iyi senelerdi.”<br />

diyor Avi ve devam ediyor: “İş İdaresi<br />

üstüne master yaptıktan sonra<br />

Kibbutz’da kurulan optik gözlük camı<br />

fabrikasında 5 sene idarecilik yaptım.<br />

Arada kimseye hesap vermeden<br />

"göreve çıkma" imkanını bulmam<br />

büyük bir avantajdı. Ancak zamanla<br />

hayat şartları değişmeye, kibbutz bana<br />

dar gelmeye başladı. Yetkililerden izin<br />

aldım ve bir inşaat şirketinin genel<br />

müdürlük teklifini kabul ettim. Tam 18<br />

yıl bu görevde kaldım.”<br />

Bu aşamada, Avi'ye Kibbutz"u sordum:<br />

Bir zamanlar Israil'in adeta sembolu<br />

olan ve belki de sosyalist/komunist<br />

ideolojinin en teorik şekliyle<br />

uygulandığı bu kibbutzlar neydi ve<br />

şimdiki konumları hakkında ne<br />

düşünüyordu?<br />

"Kibbutz idealizmdi. Bizim uzun zaman<br />

parayla hiç işimiz olmadı. Hersey<br />

ortaktı, kişisel hırslar çekişmeler yoktu.<br />

Çok iyi bir eğitim yuvasıydı. En iyi<br />

generaller, ün yapmış komutanlar,<br />

mühendisler buralardan çıkardı. Ben grup<br />

hayatını ve kuvvetini sevdiğim için<br />

buradaki hayat beni doyuruyordu. Ancak<br />

üçüncü ve dördüncü neslin doğmasıyla<br />

Kibbutz değişmeye başladı. Gençler temel<br />

ideolojiyi sorgulamaya, burayı terk etmeye<br />

başladılar. Eskiden, kişisel gereksinimler<br />

değil, kibutzunkiler ön plandaydı. Biri<br />

doktor veya avukat olmak istese, fakat<br />

kibbutzda makine mühendisine ihtiyaç<br />

varsa, ancak bunun için ödenek çıkardı.<br />

Bireysellik söz konusu değildi. Değişen<br />

dünyada Kibbutzu kuranlar ile gençler<br />

arasında büyük bir çatışma yaşanmaya<br />

başladı. Yeni nesil eskisinin kanunları ile<br />

yaşamaya isyan etti. Bu yeni esen hava<br />

b e n d e k i T a h t a k a l e r u h u n u<br />

canlandırıverdi." Bu aşamada yavaşça ipi<br />

bıraktıklarını açıklayan Avi, gençlere "Siz<br />

bir iş planlayın, biz bunu kibbutza adapte<br />

edelim." dediklerini anlattı.<br />

Bugün ise eski kibbutz sistemi çökmüş<br />

sayılır. Özel mülkiyete geçildi. Gençler<br />

gidince yaşlılar kaldı. Gelir azaldı, her<br />

hizmet için dışardan işçi getirmek gerekti.<br />

Kendi yağında kavrulmaz oldu. Birçok<br />

(Devamı S. 11`de)


KADıN GÖZÜYLE<br />

Yine Kadın… Hep Kadın!..<br />

Edith Hason<br />

Doğumumdan itibaren çocukluğa,<br />

ergenliğe, olgunluğa, kademe kademe,<br />

yaşlılığa kadar, kadınların hayat hikayeleri,<br />

değişik serüvenleri… Tecrübelerinin<br />

birikimi ile olgunlaşan, beklentileri<br />

doğrultusunda gerçekleşen umutlar veya<br />

hayal kırıklıkları…Yenilgiler, keder, acı ve<br />

bütün bunları yenebilme gücünü arama…<br />

İşte “Kadın doğmak, Kadın olmak” adlı<br />

eserin tanımı! diyebilirim, kanımca.<br />

Psikolog-Terapist-Yazar-Şair Esin<br />

Aciman’ın yazmış olduğu bu kitapta geçen<br />

olaylar, öyle güzel, duru bir Türkçe ve<br />

akıcı bir üslupla anlatılmış ki her olaya ayrı<br />

ayrı empati duymamak olanaksız.<br />

Gerek düz yazı, gerekse dialog şeklinde<br />

anlatılanlar, sanki o anda gerçekleşen<br />

sohbete biz de katılıyoruz, biz de en ince<br />

noktalara kadar bu olguya tanık oluyoruz.<br />

Yazar, kitapta anlatılan kahramanların<br />

hepsinin kurgu ürünü olduğunu söylüyor.<br />

Kimi duygusal, kimi güçlü, kimi sadık,<br />

şefkat dolu, kimi bağımlı, içine kapanık,<br />

kimi daha şehvetli ya da ürkek… Herkesin<br />

ortak paydası keder, acı çekmek,<br />

sorunlarını çözememek. Buna rağmen,<br />

bütün bu olumsuzlukları yenebilmek,<br />

zaman sürecini başarı ile kat etmek ve<br />

zorlukların üstesinden gelmek için sarf<br />

edilen çaba…<br />

Kadın, yazara göre, ancak kırk<br />

yaşlarında doruğa ulaşabilmekte.<br />

“Arkamızda bıraktığımız yılların bize<br />

düşürdüğü izlerden pay çıkarma, öğrenme<br />

ve olgunlaşma zamanı” diyerek olgun<br />

sıfatını uygun görmekte.<br />

“Kadın doğmak”la bitmiyor iş. “Kadın<br />

olmak”, aklı ile hisseden, yüreği ile<br />

düşünen, sevgisini esirgemeyen ve<br />

gerektiğinde “Palyaçolar ve Anne”<br />

bölümünde anlatıldığı gibi, üzüntüsünü<br />

içine saklayıp dışa ümit ve özveri ile neşe<br />

saçarak mutluluk vermek, demek!<br />

Ama, ya öz benliği? Başkalarını mutlu<br />

edeyim derken bunca fedakarlık, feragat,<br />

gözyaşı?..<br />

Bütün bu olguları düzene koyabilen,<br />

zorlukları yenebilme gücüne sahip, gereken<br />

dengeyi kurabilen kadına “Kadın gibi<br />

kadın” demekte yazar.<br />

Kitaptaki bölümlerin, gerek yazarın<br />

kendi şiirleriyle, gerek değişik şairlerden<br />

örneklerle bezenmesi esere bir ayrıcalık<br />

kazandırmakta!<br />

PROF. D. YAHYA ÖZEL BURS VERĠYOR<br />

Burs Technion Üniversitesinde Biomedikal Mühendisliği<br />

okuyacak Türk Kökenli Bir Öğrencinin 4 yıllık Öğrenim<br />

Giderlerini Kapsayacak.<br />

Toplumumuzun değerli ve yardımsever<br />

mensubu Prof. Daniel Yahya, kendi adına<br />

kurduğu vakıftan, her yıl, Technion<br />

Üniversitesinde Biomedikal Mühendisliği<br />

dalında okuyacak Türk kökenli bir<br />

öğrenciye, eğitiminin sonuna kadar<br />

üniversite giderlerini karşılayacak. Burs,<br />

her yıl, ayrı bir öğrenciye verileceğine<br />

göre, 4 yıl sonra, Technion’da Prof.<br />

D.Yahya burslu 4 öğrenci olacaktır.<br />

B i l i n d i ğ i g i b i , B i o m e d i k a l<br />

mühendisliği, günümüzde çok geçerli ve<br />

muteber mesleklerden biridir.<br />

Technion’da 1940 yılından beri giderek<br />

gelişen bu bilim dalı, sağlık hizmetlerinde,<br />

erken teşhis ve tedavi kolaylığı yönünde,<br />

yapay uzuvlar, katater, kalp pilleri,<br />

görüntüleme cihazları gibi değişik yeni<br />

ürünlerin doğmasına yol açmıştır. Bu<br />

bilim dalı hakkında daha fazla bilgi<br />

e d i n m e k i s t e y e n l e r<br />

www.bm.technion.ac.il/info/about.htm<br />

sitesinden faydalanabilirler.<br />

AVĠ AġKENAZĠ (S. 10’den devam )<br />

kurum gençlere dışarda çalışma izni verdi.<br />

Kendi kibbutzu olan Maayan Zvi'nin<br />

durumunu sordum Avi'ye.<br />

Zihron Yaakov girişinde kurulmuş,<br />

muhteşem bir kuşbakışı manzarası olan bu<br />

çok şirin yerleşimin ortak ürünleri<br />

arasında, balık, pamuk, avokado ve muz<br />

en önde gelenleri. Kibbutz’un hayat<br />

seviyesini yükseltmek, sakinlerinin refahını<br />

arttırmak için yapılan en iyi yatırım da<br />

optik cam fabrikası olmuş. Geniş ilişkileri<br />

sayesinde bu fabrikanin mallarını dışarıya<br />

pazarlamak için gerekli izinleri alabilen<br />

Avi Ashkenazi, ilk sevkiyatını Türkiye'ye<br />

yapmış; kibbutz’un mali durumu<br />

bozulduğunda, 200 milyon şekellik bir<br />

satış gerçekleştirerek bütün borçları<br />

kapatabilmişler.<br />

Burada ayrıca bir de akril fabrikası<br />

bulunuyor. Kibbutzların stratejik yerlerde<br />

kurulduğuna dikkat çeken Avi Ashkenazi,<br />

zamanında arazi koruma nöbeti tuttuklarını<br />

ve bu yüzden kendi kendine yetme<br />

prensibinin de hayati önem taşıdıgını<br />

söyledi." Vazife bitti, hedeflere kavuşuldu.<br />

Eskiden ev Kibutzun kapısının içi sayılırdı,<br />

şimdi ise kendi evinin kapısından içerisi."<br />

Bunca sene sonra bile Türkçeyi çok iyi<br />

kullandığını vurguluyor ve Türkiye ile olan<br />

bağlarını soruyorum. Öncelikle, bır Atatürk<br />

çocuğu olduğunu hatırlatıyor bana. Askeri<br />

Prof. Daniel Tahya vakfına başvuracak<br />

öğrencilerin aşağıdaki niteliklere sahip<br />

olması gerekmektedir:<br />

-Türk kökenli İsrail vatandaşı ve İsrail<br />

Ordusunda askerliğini tamamlamış olması<br />

veya Türkiye’de Ulus Musevi Lisesi<br />

mezunu olması,<br />

-Technion’un Biomedikal Mühendislik<br />

bölümüne kabul edilmiş olması,<br />

-Liseyi tatminkar notlarla bitirmiş<br />

olması,<br />

-Türkiye veya İsrail’de Cemaat<br />

çalışmalarına katılmış olması,<br />

-İsrail’deki öğrenim süresi boyunca<br />

toplumsal hizmetlere katılması,<br />

-Sosyo-ekonomik durumunun bu bursa<br />

gereksinimi olması,<br />

-Technion’daki öğrenimi süresince<br />

yüksek not düzeyini sürdürmesi,<br />

Bursla veya başvurma şekli ile ilgili<br />

daha kapsamlı bilgi edinmek isteyenler<br />

ayrıca internette www.raveh-ravid.co.il/<br />

fund sitesinden faydalanabilirler.<br />

görevi gereği, Türkiye ile devamlı ilişkide<br />

bulunduğunu, dürbün camı ihracatı<br />

sayesinde bunun başka bir boyut<br />

kazandığını ekliyor. Elçilik ve Türkiyeliler<br />

Birliği ile de sıkı bağları olduğunu<br />

belirtiyor. Bir zamanlar Keren Kayemet’te<br />

çalışan David Ancel’in de desteği ile<br />

Atatürk Ormanını genişleterek bugünkü<br />

haline getirmesiyle de tanınan Berto; şimdi<br />

de buraya bir Atatürk Evi, gezi ve spor<br />

parkuru ile piknik alanının eklenmesi için<br />

çabalıyor.<br />

İçindeki idealizm ve yurt sevgisi en az<br />

ilk günkü kadar ateşli bu arkadaşımızdan<br />

yeni Aliyah yapacak olanlara bazı<br />

tavsiyelerde bulunmasını rica ediyorum. 60<br />

ile 80li yıllarda, tüm dünyadan gelen<br />

göçmenlerin, yerli halkın hesabına büyük<br />

kolaylıklar elde ettiklerini ve bunun<br />

yerleşik halkta kıskançlıkla karışık bir öfke<br />

yarattığına dikkat çekiyor . "Askere de<br />

gitmeyen bu kitle, yalnız iyi şeyler aldılar<br />

ve karşılığını vermediler. İsrail’in o<br />

zamanki politikası da 'Gel de, hangi<br />

koşullarda gelirsen gel!' olduğu için, bu,<br />

halk arasında çekişme yarattı”.<br />

Avi Ashkenazi eski yeni herkese<br />

sesleniyor: "Bu memlekette yaşamak için<br />

vermek lazım. Her gün toplum için küçük<br />

de olsa birşeyler yapmayı düşünmek.<br />

Ancak o zaman insan kendini bu ülkenin<br />

gerçek bir ferdi olarak görebilir."<br />

Doğru söze ne denir!<br />

11


Bir süredir bir grup Yahudi ve Filistinli<br />

toplu -veya sağlıklı beslenmeye inanan-<br />

hanım Yeuruşalayim’de bir araya<br />

geliyorlar. Amaçları müşterek:<br />

Kilo vermek ve sağlıklı beslenmenin<br />

kurallarını öğrenip uygulamak.<br />

Olay 2006 yılında, Yael Luttwak<br />

isminde Amerikalı-İsrailli , film yapımcısı<br />

bir hanımın “İnce Barış” adında bir grup<br />

kurarak belgesel bir filmi çekmesiyle<br />

başladı.<br />

Filmde 14 Yahudi ve Filistin asıllı toplu<br />

Günümüzde bir yandan dijital okuma<br />

artarken diğer yandan da kişilerin çevre<br />

konusundaki duyarlılığı artıyor. Ancak,<br />

yine de sayfa çevirerek kitap okumayı<br />

sevenler büyük çoğunlukta. Kitap okumak<br />

güzel, ancak, çevreye zararlı. Ağaçlarımız<br />

elden gidiyor. Dünya karbondioksid<br />

dengesi bozuluyor.<br />

K a r b o n d i o k s i d d engelemesi<br />

aritmetiğinde, uçarken, araba kullanırken<br />

veya elektrik tüketirken çevreye ne kadar<br />

zarar verdiğinizin hesabı , karbon<br />

ayakiziniz olarak ölçülebiliyor.<br />

Çevre duyarlılığına saygılı kişi ve<br />

örgütler de bu ölçümleri dikkate alarak<br />

Dünyadaki petrol bağımlılığını<br />

azaltmanın faydaları hepimizin malumu.<br />

Bu konuda çalışan ve alternatif enerji<br />

veya plastik üretimi için alternatif<br />

hammadde kaynağı arayan ticari şirketler<br />

hummalı bir faaliyet içindeler.<br />

Tabii petrol fiyatları yükseldikçe bu<br />

girişimlerin ekonomik başarı olasılıkları da<br />

beraberinde artıyor. Ama yine de engeller<br />

var.<br />

Örneğin büyük arazilerin yukarıdaki<br />

amaçlarla, soya veya mısır ekimine<br />

ayrılması, bu ana yiyecek maddelerinin<br />

fiyatlarının artmasına ve hatta bölgesel<br />

açlıklara dahi yol açabiliyor. Yani kaş<br />

yapalım derken göz çıkartma olasılığı var.<br />

İşte yola çıkarken tüm bunları göz önüne<br />

alan İsrail kökenli yeni bir konsorsiyum<br />

ileriye iddialı bakıyor.<br />

Konsorsiyum, alanlarında isim yapmış<br />

12<br />

MAVİ - BEYAZ<br />

Sağlıklı beslenmeden Ortadoğu barıĢına<br />

hanımın birlikte kilo verme çabaları konu<br />

edildi. Yapıt geniş ilgi topladı. Bundan<br />

cesaret alan Luttwak, bir İngiliz Sivil<br />

T o p l u m Ö r g ü t ü d e s t e ğ i n d e ,<br />

Yeruşalayim’de kilo vermek veya sağlıklı<br />

beslenmek isteyen, her iki kesimden hanımı<br />

10 haftalık kurslarda bir araya getirmeye<br />

başladı.<br />

Kurs kilo vermenin yanı sıra, bu<br />

hanımların birbirlerini daha iyi<br />

tanımalarına vesile oluyor. Şayialara<br />

bakılırsa, birkaç haftalık birliktelik, bu<br />

Her kitaba bir ağaç!<br />

tutumlarını ayarlayabiliyorlar.<br />

İsrail’in yeşil örgütlerinden biri olan Eko<br />

-libris bu parametrelerin arasında bir<br />

önemli unsurun eksikliğini fark etti.<br />

Kitaplar...<br />

Kitaplar bu ölçüm ve gayretlerin içine<br />

sokulmamıştı.<br />

Eko-libris buradan yola çıktı.<br />

Şirket bir sivil toplum örgütü olarak<br />

değil de, bir yeşil iş konseptiyle çalışıyor.<br />

Çevreyi korurken, aynı zamanda kar amacı<br />

da güdüyor. Yaptıkları oldukça basit gibi.<br />

Her kitaba karşılık bir ağaç dikiyorlar.<br />

Çevre duyarlıysanız ve bu bağlamda bir<br />

katkıda bulunmak istiyorsanız, ağacı bir<br />

Petrole bir rakip daha mı?<br />

üç gruptan kurulu.<br />

Birincisi Afrika ve başka bölgelerde<br />

iddialı gayrimenkul geliştirme projelerine<br />

imzasını atan Lev Lebayev grubu<br />

İkincisi alternatif enerji konusunda<br />

ürünleri ve araştırma geliştirme<br />

çalışmalarıyla dünya çapında lider<br />

kuruluşlardan Ormat grubu.<br />

Üçüncüsü de bitki ekme, yetiştirme ve<br />

geliştirme konusunda iddialı Evogene<br />

şirketi.<br />

Çalışmalar kastor yağına dayanıyor.<br />

Kastor bitkisinin ilginç özellikleri var.<br />

Çekirdeklerinden elde edilen yağ,<br />

ağırlığının yüzde ellisi kadar.<br />

Sıcak iklimlere ihtiyacı var.<br />

Başka hiçbir bitkinin yetişemeyeceği<br />

çorak, verimsiz topraklarda da<br />

yetişebiliyor. Dolayısıyla, soya veya<br />

mısırda olduğu gibi, gıda piyasasını<br />

olumsuz etkilemesi söz konusu değil.<br />

Derleyen: Bondi Çakım<br />

hanımların “düşmanlarının”,<br />

birbirlerinden çok, esasında zayıf<br />

hanımların olduğu inancına varmalarına<br />

yardımcı oluyor.<br />

İki toplum arasındaki barışın gelecek<br />

nesiller tarafından kurulacağı veya en<br />

azından pekiştirileceği ve çocukların<br />

eğitiminin annelerin elinde olduğu<br />

düşünülürse, kim bilir, belki de bu<br />

grupların barışa bir nebze katkıda<br />

bulunacakları ümit edilebilir.<br />

İnşallah............<br />

dolar karşılığında dilediğinizce ağaç<br />

diktirebiliyorsunuz. Her ağaç karşılığında<br />

size bir stiker sunuluyor.<br />

Ağaçlar şimdilik Honduras, Nıcaragua,<br />

Panama ve Malawi’de ekiliyor.<br />

Ülkemizde dikilmiyor henüz.<br />

Sanırım, burada bu işi yapmakta olan<br />

Keren Kayemet Leyisrael ve Bnai Brith<br />

Yosef Nıego locasıyla rekabet etmek<br />

istemediklerinden olsa gerek!<br />

Hem bildiğim kadarınca, Nıego Locası<br />

ağaç karşılığında stiker değil kocaman,<br />

nefis bir sertifika sunuyor bağış sahibine.<br />

İsrail’de kendi kendine yetişen bir bitki<br />

olan kastordan halen sabun, yumuşatıcı,<br />

kaydırıcı, boya, plastik, parfüm ve eczacılık<br />

yapımında faydalanılıyor.<br />

Bioyakıt olarak kullanımıysa, bu<br />

konsorsiyum tarafından başlatılıp<br />

geliştirilecek.<br />

Konsorsiyum işe Namibya’da, 250-500<br />

bin dönüm arası arazide ekime başlayarak<br />

adımını atacak. Evogene bu etapta bilgi ve<br />

deneyimlerini, bitkinin optimal şekilde<br />

yetiştirilmesine odaklayacak.<br />

Üç sene zarfında kesin sonuçlar<br />

alınması bekleniyor.<br />

Amaç Namibya’daki bu projenin<br />

fizibilitesi onaylandığı anda, sistemi<br />

dünyanın diğer bölgelerinde ilgilenecek<br />

kurumlara pazarlamak.<br />

Yolları açık olsun. Dünyamız alternatif<br />

enerjilere aç.


BÜLTEN, GÖZTEPE, DOSTLUK Bir Araya Geldi.<br />

İstanbul’daki Göztepe Kültür Derneği ile<br />

Dostluk Yurdu Derneğinin yayın organları<br />

GÖZTEPE ve DOSTLUK dergilerinin<br />

sorumluları ile BÜLTEN’imizin yayın<br />

k o o r d i n a t ö r ü N e s i m G ü v e n i ş ,<br />

19.Kasın.2008 günü Göztepe Kültür<br />

Derneği lokalinde bir araya geldiler.<br />

Toplantıya Göztepe’den, başkanları Jojo<br />

Levi, dergi sorumlusu Musa Yanni, editörü<br />

Luiza Seviş, yazı ekibinden Nena Güner,<br />

Robert Zilberman, Dani Güner, Moiz<br />

Hiç Bir ġeyden Memnun<br />

Olmayanlar Ülkesi (S. 8’den devam )<br />

değiştirmeye, yapılanı yeniden ele alıp<br />

onu daha iyi yapmaya çalışıyor.<br />

Geçen akşam, evde telefon çaldı,<br />

bilmem hangi yeşil parti anket yapıyor.<br />

“Ulan sizlerden rahat yok, bu saatte eve<br />

telefon edilir mi? Hadi çabuk sor<br />

soracağını!” dedim. Aynen şöyle oldu:<br />

Soru: yaşadığınız ülkeden memnun<br />

musunuz ?<br />

Cevabım: tabii ki “HAYIR” !.<br />

Soru: Sabah uyanıp da hiç bir şeyin<br />

değişmediği sakin ve huzurlu ülkeye gidip<br />

yaşamak istermiydiniz ?<br />

Cevabım: “Soruya bak, tabii ki EVET”.<br />

Soru: Öyleyse, neden başka bir ülkeye<br />

gitmiyorsunuz?<br />

Cevabım: “Yahu, sen,.. bana olmadık<br />

sorular soran sen, etrafındaki insanların<br />

hırçınlığını kabalığını fark ediyor musun?.<br />

Şoförler tepinen boğayı boynuzlarından<br />

yakalamış rodeo binicileri gibi, insanlar<br />

süpermarketlerde elini yemişlere daldırıp<br />

avuç avuç yemek yiyor, herkes birbiriyle<br />

bağıra bağıra konuşuyor, dingonun ahırı<br />

burası yaa, mafıa sokaklarda birbirine ateş<br />

ediyor, televizyonda salak reality şov<br />

proğramlarından başka bir şey yok,<br />

sıcaklardan anamız gevredi, her eğilen<br />

şişkonun poposu ortada, insanlar leş gibi<br />

kokuyor vallahi, para para para, üff, üff,<br />

üfff bee, ............. sen söyle, evet evet sen,<br />

bu saatte evime telefon edip utanmadan<br />

beni rahatsız eden seeen, ben burayı bu<br />

halde nasıl bırakıp gideyim?!!”.<br />

Yıl sonu yalaĢıyor!<br />

2008 aidatını ödediniz mi?<br />

Türkiyeliler Birliği<br />

Hitahdut Yotsey Turkiya<br />

�03-6582936<br />

Alalu, Dostluk dergisi sorumlusu Jako<br />

Taragano katıldılar.<br />

Toplantıda, her 3 derginin amaçları,<br />

faydaları ve yaşanan ortak sorunlar<br />

gündeme getirildi. Bu arada, Nesim<br />

Güveniş Bülten’i çıkaran İsrail’deki<br />

Türkiyeliler Birliği’nin çeşitli çalışmaları<br />

hakkında bilgi verdi. Değişik fikir<br />

teatilerinden sonra, bu türden ilk kez<br />

gerçekleşen toplantı büyük bir dostluk<br />

havası içinde sona erdi.<br />

Büyük Etkinlikler, Türk<br />

Filmleri ve Fotograf Sergisi ile<br />

BaĢladı.<br />

(S. 1’den devam )<br />

olduğunu söyledi.<br />

Cannes 2008 festivalinde “En iyi<br />

yönetmen” ödülünü alan Nuri Bilge<br />

Ceylan’ın “Üç maymun” filmi, büyük ilgi<br />

ile izlendi ve sinemaseverlerin beğenisini<br />

kazandi.<br />

Aynı gece, Haifa sinemateğinde<br />

yönetmen Reha Erdem’in “Beş Vakit” ve<br />

Jerusalem sinemateğinde yönetmen Seyfi<br />

Teoman’ın “Tatil Kitabı” filmleri<br />

gösteriliyordu.<br />

Yukarıdaki filmlerin yanısıra, Barış<br />

Pirhasan’ın “Ademin trenleri”, Özer<br />

Kızıltan’ın “Takva”, Zeki Demirkubuz’un<br />

“Kader”, Abdullah Oğuz’un “Mutluluk” ve<br />

Özcan Alper’in “Sonbahar” filmleri yine<br />

her üç şehrin sinemateklerinde gösterildi.<br />

“Beş vakit” filminin Tel-Aviv’deki<br />

gösterimine yönetmen Reha Erdem de<br />

TÜM ÜYELERİMİZE DUYURU :<br />

Bülten, Göztepe, Dostluk yayıncıları bır arada<br />

katıldı ve gösterimden sonra seyircilerin<br />

sorularını yanıtladı.<br />

Binlerce kişi tarafından izlenen bu<br />

filmler, hiç şüphesiz ki, sinemaseverlere<br />

Türk filmciliğini takdir etme fırsatı verdi.<br />

İkinci büyük etkinlik, Tel-Aviv Kültür<br />

Sarayı fuayesinde düzenlenen fotograf<br />

sergisi oldu. Sanatçı Orhan Turgut’un<br />

“Martı Gözüyle İstanbul” fotografı, sergiye<br />

gelenleri, Boğaziçi’nin boydan boya<br />

çekilmiş nefes kesici görüntüsü ile<br />

karşılıyordu. Türkiye’nin Tel-Aviv’deki<br />

Kültür ve Enformasyon Bürosunun<br />

s a ğ l a d ı ğ ı T ü r k i y e ’ n i n d e ğ i ş i k<br />

görüntülerinin yanı sıra İsrailli fotografçılık<br />

hocası Giora Şlomi’nin İstanbul’da çektiği<br />

ilginç resimler, yine binlerce kişiye<br />

Türkiye’yi en iyi şekilde tanıtmış oldu.<br />

Sergi 22.Ekim’den 31.Ekim gününe<br />

kadar açık kaldı.<br />

Bundan sonraki etkinlikleri oluşturacak<br />

“Hicaz Demiryolu” ve “Hoşgörü” sergileri<br />

Aralık 2008, Şef Cem Mansur ile Piyanist<br />

Emre Elivar’ın konserleri Ocak 2009<br />

aylarında gerçekleşecek.<br />

Birliğimizin genel kongresine katılmak, yeni yöneticilerimizi seçmek,<br />

hepimizin hem hakkı, hem görevidir.<br />

Haber alamayan yakınlarınıza da lütfen iletiniz!<br />

TÜRKĠYELĠLER BĠRLĠĞĠ GENEL KONGRESĠ<br />

Derneğimizin 3 yılda bir yaptığı Genel<br />

Kurul toplantısı, bu yıl, 29.Aralık.2008<br />

Pazartesi günü saat 19.00’da, Ramat Ha-<br />

Hayal, Rehov Barzel, No.31’deki Erol<br />

Akmen Kültür Merkezinde yapılacaktır.<br />

Yeni İstişare Kurulunda görev almak<br />

isteyen üyelerimiz, adaylıklarını<br />

15.Aralık.2008 günü saat 12.00’ye kadar<br />

s e k r e t e r i m i z J a k A b o r e s i ’ y e<br />

yazdırabileceklerdir.<br />

Yönetim Kurulu<br />

GÜNDEM: -Yönetim Kurulu Faaliyet<br />

raporunun okunması<br />

- Mali Raporun okunması<br />

- Muhakkik Raporunun okunması<br />

- Yönetim Kurulunun ibrası<br />

- Yeni İstişare Kurulu (Moatsa) seçimi<br />

Toplantıdan önce Hanukah’nın 8ci mumu<br />

yakılacaktır.<br />

Tüm üyelerimizin katılmasını rica ederiz.<br />

13


14<br />

LADĠNO<br />

LA RAZON<br />

Por: Moshe Malki<br />

LADĠNO<br />

En el mundo ay ke bushkan ainda kon kandela la Razon<br />

Para presar i egzemplar una alda de la edukasyon<br />

Ke keda en tino komo lo eskrito i lo estampado<br />

Un motivo pozitif nombrado ke envita diskusyon<br />

Stampa kon kolor, simbol de onor, monumento desinado.<br />

Klaro ke la luz esta debasho de un boton apegado<br />

En un lugar akseptado, en la pared, formado, fraguado,<br />

Mil kandelas por un lado, basta tokado o apalpado.<br />

Ma el ken punto lo vera klaro fue ronjado, refuzado<br />

De kuarenta i un kazal sin kulpa i sin ningun pekado.<br />

Porke ay ke pensan ke les merese siempre toda la Razon,<br />

Todo lo aklarado les aze danyo i les embarasa.<br />

Eyos djuran ke no se yerran i nunka demandaran pardon<br />

Lansan piedras, rompen vidros i kavesas del vizindado<br />

I guadran la mala mano komo Menahem el korkovado.<br />

Delegados despechosos ke ya bushkaron noche i dia<br />

Una formula djusta, efektiva, nueva ideolojía,<br />

I no toparon a la fin ni kon kandela ni kon el boton<br />

Yamaron al puevlo a un kampo el mas grande ke avia<br />

Por kritikar La Razon i dechizar una buena solusyon.<br />

Vinieron habitantes envitados imediatamente<br />

Poetas, savios i liberos en idea enteramente<br />

I todos los konvensidos seguros ke puedian ayudar.<br />

Ma kuando se deklaro la propia demanda seriosamente<br />

No uvo ninguna repuesta egzakta malorozamente.<br />

Al kavo salyo uno del puevlo i suvió sovre una sia<br />

I konto a los ke avia un sekreto ke el savia.<br />

Ke no ay Razon absoluta i egual. Viniendo a djuzgar<br />

Punto de vista personal, individual i de su lugar<br />

Razon sera biervo grande i valable luz de alelumbrar<br />

Ma ay ke la veyes, tienes boka, keres i no puedes avlar.<br />

Salon de Ladino (31)<br />

El primer Salon de Ladino de la sezon se avrio el<br />

8.Septembre.2008 en el lokal de la Hitahdut Yotsey<br />

Turkiya komo de uzo.<br />

Moshe Shaul mos konto el kongreso de Ladino<br />

organizado por la Universidad de Zagreb, en Dubrovnik. El<br />

ekspliko la signifikasyon de este enkontró konsernando la<br />

kultura de los Sefaradis i izo un resumen de las<br />

konferensias dadas aya por diferentes eruditos. Moshe<br />

Shaul konto tambien la historia de los Judios ke arivaron a<br />

Raguza (Dubrovnik) desde el siglo 15 i reusheron a<br />

enrekesersen de sus komercho. La historia de los Judios de<br />

Dubrovnik no intereso a dengunos asta ke una historiana,<br />

Ivana Bordelez, aun ke no es Judia, desidio en 1980 de<br />

investigar esta komunidad.<br />

En la segunda partida de la tadrada, Mathilda Kohen<br />

Sarano, mos dyo informasyones sovre su nuevo livro<br />

“Gizar kon Gozo” ke salira en serka. Desde el anyo 1979,<br />

Mathilda arekojo una muchedumbre de resetas diferentes<br />

de todas las partidas del mundo i en fin parvino a kompozar<br />

este livro de komidas sefaradies.<br />

LADĠNO<br />

LADĠNO<br />

SALON DE LADINO (32)<br />

En el Salon de Ladino No. 32 ke tuvo lugar el 10.Noviembre.2009 en<br />

el lokal de la Hitahdut Yotsey Turkiya, Nisim Karidi konto la historia<br />

de la Imprimeria de los livros en Ebreo i en Ladino.<br />

Los primeros livros en Judeo-Espanyol aparesieron en Istanbul i mas<br />

después en Belgrad, Sofia i Sarajevo. La saviduría de imprimar fue una<br />

de las rikezas intelektuales ke los Judios pudieron detener durante la<br />

expulsión de Espanya. La primera imprimeria en Ebreo aparesyo en<br />

Ferrara, Italia, en 1477. El primer Tanah se imprimo tambien en Ferrara<br />

en 1553. El primer livro en Ebreo ke se imprimo en Istanbul en 1540 fue<br />

el livro de Tehilim.<br />

Nisim Karidi mostro tambien kon projeksion las primeras makinas de<br />

imprimar i siertos eshemplos de livros de su koleksion personal.<br />

En la segunda partida del Salon, Berta Saragosi, ensenyante en un<br />

Sentro de Estudios para los siegos o kon defektos de vista. konto el<br />

desvelopamiento intelektual de una ijika ke nasyo kaji siega i grasyas a<br />

los esforsos de este sentro, termino el liseo kon el grado 97.Eya lucho<br />

tambien kontra la administrasyon de la armada ke no la kijo akseptar en<br />

sus rangos i reusho a ser akseptada a la Division de Intelijensia donde<br />

eya traduse tekstos arabos.<br />

Berta Saragosi termino sus palabras kon la konkluzion ke “Kerer es<br />

Pueder!”<br />

La Autoridad Nasionala del<br />

Ladino en Israel<br />

Asosiasion de los Orijinarios<br />

de Turkia<br />

Konserto de kantes en Ladino<br />

del koro de kreaturas<br />

Las Estreyikas d’Estambol<br />

dirijido por Izzet Bana<br />

Basho los auspisios del<br />

Sinken Prezidente del Estado de Israel<br />

Yitzhak Navon<br />

i kon el ayudo jenerozo<br />

de la famiya Sagol – Keter Plastik<br />

*****<br />

Kon la partisipasion de<br />

Moti Adanali i Kobi Zarko<br />

Martes, 30.12.2008, a las 20.00 hr.<br />

en el Auditorio “Rozin”<br />

Drezner 2, Ramat Aviv Gimel<br />

Entrada: 60 Shekel<br />

Vendida de bilyetos:<br />

Itahdut Yotsei Turkiya: 03-658 2936 , Jak Aboresi: 050-559 0959<br />

Bat Yam- Violet Behar: 050-521 1480<br />

Petah Tikva: David Dayan: 054-459 3102<br />

Tel Aviv: David Angel: 050-529 9963 – Rafi Ciprut: 050-887 9957


LADĠNO<br />

Konseptos del Judaizmo:<br />

"De edad de tredje anyos a Mitsvot"<br />

El ijo ke ayego a la edad de tredje anyos,<br />

se konsidera "grande" i deve de kumplir las<br />

Mitsvot de la ley, i tambien puede kumplir<br />

Minyan de dyes personas komo grande. De<br />

este dia, el es responsavle de sus echos i no<br />

el padre.<br />

En el tiempo antiguo\ kuando ayegava el<br />

ijo a la edad de dodje anyos (ke entro al<br />

tredjen anyo), lo tomava el padre a pie a<br />

Yerushalaim, i lo aserkava a kada viejo i<br />

viejo, para ke lo bendigan, le den la fuersa i<br />

ke melden por el, ke ayege a vidas de ley i<br />

de echos buenos. Mas despues, Bar Mitsva<br />

fue una fiesta de meter Tefilin, de deskorsar<br />

kon palavras de la ley i de fiestar kon<br />

alegria.<br />

De este mizmo dia, empesa una vida<br />

mueva para el ijo ke se aze ombre, i es un<br />

dia importante en la vida de kada persona.<br />

Por esto, le explikan al ijo la importansa de<br />

este evento, i el dize la Derasha en frente de<br />

toda la djente, para demonstrar, ke ya<br />

entendio la signifikasion de este muevo<br />

kapitulo de su vida. La djente ke oyen la<br />

Derasha i gostan de la komida de esta fiesta<br />

importante, uzan a bendizirlo: "Ke estes<br />

fidel a la ley, ke ayeges a ser novio i ke<br />

tengas echos buenos". Kere dizir ke de<br />

agora en delantre tiene de apegarse en sus<br />

misiones: estudiar la ley, kumplir las<br />

Mitsvot i a ser fidel a su famiya, a su<br />

puevlo i a su patria komo un ombre de bien.<br />

El ijo deve tambien meldar la ley dia de<br />

lunes o jugeves entre semana i dia de<br />

Shabat la Aftara o la Parasha entera. En<br />

En su konferensia en el Instituto<br />

Cervantes el 24.Noviembre.2008, David<br />

Angel avlo sovre los Judios en el Imperio<br />

Otomano del siglo 19.<br />

En akel tiempo, los Judios pagavan un<br />

dasyo endirekto sovre la karne, ek kezo i el<br />

vino, yamado Lagabela, a los Parnasim, ke<br />

eran los dirijentes de la komunidad.<br />

Ademas, eyos pagavan a las otoridades del<br />

Imperio otro dasyo yamado Ceziye. Kon la<br />

deklarasyon del Tanzimat, koryente<br />

LADĠNO<br />

Bar Mitsva<br />

Nitza Dori<br />

LADĠNO<br />

este akto el ijo simboliza ke el apartiene al<br />

puevlo Judio. Despues ke suve el ijo a la<br />

Tora, dize el padre: "Bendicho el Dio ke<br />

me ayego a ver este dia.” Kere dizir, ke el<br />

padre esta alegre ke el ijo se va mantener<br />

por el zahut suyo, de el mizmo, i no del<br />

padre. Sovre el ninio se uza a echar<br />

bonbones en el kal para ke tenga una vida<br />

dulse.<br />

El dia ke el ijo entra a Mitsvot, deve de<br />

honorar mas muncho su padre i su madre.<br />

Dizen los Hahamim: tres sossios tiene la<br />

persona – el Dio, su padre i su madre.<br />

El ijo ke tiene Bar Mitsva tiene de<br />

bendizir "Sheeheyanu" sovre el vistido<br />

muevo, el Tefilin muevo i kuando suve a la<br />

Tora en el kal la primera ves.<br />

Tambien la ija ke kumple dodje anyos<br />

tiene Bat Mitsva i bendize "Sheeheyanu"<br />

sovre vistido muevo, i tambien eya deve de<br />

kumplir las Mitsvot de las mujeres dizde<br />

este dia. Deke la ija adelanta al ijo de un<br />

anyo antes? Dizen los Hahamim: porke a<br />

eya le viene la intelijensia i las madures<br />

mas presto del ijo.<br />

Dizen ke "la Gloria de los padres son los<br />

ijos, i la korona de los viejos son los ijos de<br />

los ijos". Porke la Gloria de kada padre es<br />

ke su ijo kamine en su kamino, ma dainda<br />

no es la korona porke el ijo dainda bive kon<br />

el. El nono, ke ve el inieto ke kamina en su<br />

kamino, para el es korona , sinial, ke la<br />

edukasyon ke el dyo a su ijo de no salir del<br />

kamino derecho, fue tambien transmitida a<br />

su inieto i el inieto tiene de ken ambezar.<br />

Konferensia de David Angel en Cervantes<br />

reformista, ayegaron Judios de Europa ke<br />

toparon los Judios Orientales proves i<br />

ignorentes. Eyos avlavan solo el Ladino. La<br />

Organizasyon Alliance Israelite de Paris<br />

avrio en el Imperio eskolas i la komunidad<br />

empeso a aklararse. Las mujeres se<br />

ambezaron ofisios i salieron a lavorar. El<br />

Hahambashi fue nominado por el governo.<br />

David Angel konkluo ke kon la<br />

sekularizasyon ke trusheron las reformas,<br />

los Judios se alesharon del Judaísmo.<br />

LADĠNO<br />

Konferensia de<br />

Selim Salti en Cervantes<br />

Selim Salti, fondador del Sentro<br />

Naime i Yeoshua Salti por los Estudios<br />

de Ladino, dyo una konferensia el 12<br />

Noviembre 2008 en el Instituto<br />

Cervantes de Tel-Aviv, sovre los Judios<br />

de Turkiya durante los 85 anyos de la<br />

Republika.<br />

Selim Salti konto todas las reformas<br />

realizadas por Atatürk, ke kreo tambien<br />

un estado ultranasionalisto. Después de<br />

su muerte, empeso el antisemitismo i los<br />

Judios fueron tratados komo sivdadinos<br />

de segunda klasa. El Judeo-Espanyol<br />

empeso a despareserse. La situasyon se<br />

troko drástikamente kon la fondasion del<br />

Estado de Israel. Después de 1956 la<br />

komunidad se desvelopo tanto ke<br />

mansevos empesaron a asimilarsen en la<br />

sosiedad Turka. Selim Salti konkluo ke,<br />

viendo la vida ke biven oy los Judios de<br />

Turkiya i las relasyones Turko-<br />

Israelianas , los Judios saven perdonar<br />

los yerros del pasado.<br />

Reaksiones i kontrareaksiones<br />

A la reaksion ke mostraron nuestros<br />

lektores a la konferensia de Moshe<br />

Behar en el ultimo Bulten, resivimos<br />

una kontra-reaksion de Moshe Behar.<br />

Siendo ke otros lektores tambien<br />

kontinuaron a mandarmos sus opiniones<br />

d a n d o , k o m o M o s h e B e h a r ,<br />

munchissimos nombres de personajes ke<br />

kontribuaron a la formasyon del Estado<br />

de Israel, i viendo ke el sujeto puedera<br />

aboltarse al konflikto Ashkenazi-<br />

Sefaradi, desidimos de interrumpir esta<br />

polemika i de no dar lugar a letras sovre<br />

este sujeto.<br />

La redaksion<br />

Ekskuzas<br />

En el artikolo sovre la piesa teatrala<br />

“Amor i Mentiras” ke eskrivimos en el<br />

ultimo Bulten, mos olvidimos de<br />

mensionar el nombre de Albert Anah en<br />

la funksyon de “Konsultante” ke se<br />

okupo del mas chiko detalyo para ke la<br />

piesa se termine kon reushidad.<br />

15


2008 רבמצד<br />

16<br />

היכרות יאצוי תודחאתה<br />

37 ןויליג<br />

הדלזו ונרס ןהכ הדליטמ , ןהכ ןורהא , לואש<br />

ויהו תואצרהה תארקל םידימלתל ורזעש הידבוע<br />

. ןמז לכבו העש לכב םינוכנ<br />

הקיספמ אל םויה דעו לכה לע החצינש ימ<br />

םורופה התוכזב הברהש הדרוב ילוד : וז חורטל<br />

. דמולו ךישממ הזה<br />

!!! םידמלמלו םידמולל חכ רשיי<br />

םירגובה םורופ<br />

סנילס תירוא<br />

לודג דעצ ומדקתה הזה םורופב םידימלתה<br />

תואצרהה יאשונ , ונידאלה תפשב העבהה תלוכיב<br />

ןמ םיצרמ האיבה תושרה ןכ ומכ , וחבתשהו ולע<br />

ועיבה םעפ אלו ונידאלה םלועב הנושארה הרושה<br />

. הצובקה לש היצביטומהו תובהלתה<br />

איה"<br />

םירגובה םורופ"<br />

ב החלצההש ןייצל בושח<br />

תוצרהל םידימלתל ןויסינה ןתינש הביסהמ<br />

. הפשה םע דדומתהלו<br />

השמ : תושרה ישנאל תודוהל םוקמה הז<br />

ברעמ ףוס דעו חרזממ<br />

יביתנב עסמ - תוליהקו םירע ירופיס<br />

היינשה םלועה תמחלמ דעו שוריגהמ דרפס ידוהי<br />

ןיב , ישילש ימבי ט"<br />

סשת תנשב תוצופתה תיבב תואצרה תרדס<br />

00:11 – 00:11<br />

ונידאלה תוברתל תימואלה תושרה םע ףותישב<br />

ןודנול , גרובמה<br />

23:00 - 20:00 , 80.21.03 - ינש שגפמ<br />

, םדרטסמא : תיברעמה תידרפסה הרוזפה ◘<br />

ןלפק ףסוי 'פורפ<br />

23:00 - 20:00 , 28.2.01 - ישילש שגפמ<br />

הינסובב תידוהיה הליהקה לש הוולש תונש 011 : האושל שוריג ןיב"<br />

◘<br />

ופאפ רזעילא 'פורפ<br />

23:00 - 20:00 , 10.2.01 - יעיבר שגפמ<br />

םירשעה האמב יקינולס ידוהי תליהק ◘<br />

לאפר לאומש 'פורפ<br />

23:00 - 20:00 , 20.1.01 - ישימח שגפמ<br />

הפוריאל היסא ןיב רשגה – לובנטסיא ידוהי ◘<br />

הידבוע הדלז 'בג<br />

23:00 - 20:00 , 10.1.01 - ישיש שגפמ<br />

לארשי ץראב תידרפסה הליהקה לש הרופיס ◘<br />

םייח םהרבא ר"<br />

ד<br />

23:00 - 20:00 , 8.8.01 – יעיבש שגפמ<br />

יסורס רינ ןמאה םע ןיילק יטב תרמזה -םירופ<br />

דובכל ונידאל יריש לש עפומ ◘<br />

תוינכותב םייוניש ונכתיי<br />

₪ 00 : דדוב שגפמ ריחמ ; ₪ 810 : הרדסה ריחמ<br />

bhpubl@post.tau.ac.il 08 - 0080338 'לט<br />

, ןבואר איסא , המשרהו םיטרפ<br />

ןטלוב<br />

היכרות יאצוי תודחאתה ןואטיב<br />

■<br />

םורופ " לש םידומילה תנש החתפנ שדוחה<br />

. ונידאלל תימואלה תושרב"<br />

םירגוב<br />

רשא םידימלת לש הצובק וז םירגובה םורופ<br />

םיליעפה יסרוק תרגסמב םילשוריב ונידאל ודמל<br />

. ונידאלה תוברתל תימואלה תושרה לש<br />

: םהיניב םידימלת תצובק המק םינש 4 -כ<br />

ינפל<br />

תירואו ונדלוט יליל , יטידור קיציא , הירכז ר"<br />

ד<br />

השמלו ןהכ ןורהאל , ןובנ קחציל ונפו סנילס<br />

תפסונ הנש םידומילה תא ךישמהל ושקיבו לואש<br />

יצח : ךכ קלוחמ היהי םידומילה םויש יאנתב ךא<br />

תושרה םעטמ תואצרה ולבקי םידימלתה ןמזהמ<br />

רועיש וריבעי םמצעב םידימלתה ינשה יצחבו<br />

. ונידאלב<br />

לואש השמ , םיכסה תושרה ר"<br />

וי ןובנ קחצי רמ<br />

תא ומירה זאד ל"<br />

כנמה ןהכ ןורהאו ר"<br />

ויה ןגס<br />

. ךרדל אצי ןויערהו , הפפכה<br />

, הזה םורופל ופרטצה ורבע םינשמ םידימלת<br />

ןויסנה - וכישמהו ודימתה ךרעב םידימלת 53 -כ<br />

תואצרה וריבעה םידימלת . הפוצמל רבעמ חילצה<br />

, הירוטסיה , ונידאלה םלועמ תויומדו םישיא : לע<br />

דגנו דעב לש םינויד ורבעוה , היגלטסונ , םישרוש<br />

ס נ י ל ס ת י ר ו א . ם י נ ו ש ם י א ש ו נ ב<br />

ריע ץרא , וגניב : ומכ םינועושעשו תולעפה הניכה<br />

תפשב לוכהו םימגתפ םילימ יקחשמ , חמוצ יח<br />

. ונידאלה<br />

תוסנתהל , הפשב רבדל ןוצר ךותמ היה הז לכ<br />

תשבוגמ , דואמ תיניצר הצובקה ! התוא דומללו<br />

. תיעיברה הנשה וז הכישממו<br />

הנשה שאר תגיגח<br />

תוליעפה תרגסמבו הנשה שאר גח לגרל<br />

הווקת-חתפ<br />

ףינס םעטמ תנגרואמה תיתוברתה<br />

ךיראתב , לארשיב םיכרות יאצוי תודחאתה לש<br />

הניגנ , הריש לש עפומ ברע ךרענ 90.2.9772<br />

ףגא םע ףותישב היכרות יאצויל םידוקירו<br />

. הווקת-חתפ<br />

תייריע לש תוברתה<br />

יאצוי להק תא וכריב , עפומה םרטב<br />

ר''וי<br />

, ןויחוא קיציא רמ הייריעה שאר היכרות<br />

יאניסזוע ומומ רמ היכרות יאצוי תודחאתה<br />

רמ הווקת-חתפב תודחאתהה ףינס ריכזמ ןכו<br />

. ברעה תא החנה םג רשא ןייד דיוד<br />

, תיאקיסומה ועיפוה תינכתה תרגסמב<br />

תרמזה התב , רב ה''לקבר<br />

תינרתנספהו תרמזה<br />

, ) 9772 ונידאליטספב סרפב התכז רשא(<br />

רב ןח<br />

ןמא , GÜL -לוג<br />

הייכרותה תינדקרה<br />

ותקהלו וקיבא ןכו הור ןוזרא לארא הרצוצחה<br />

, תינוויב םיריש ונל ועימשהו ונגינ רשא<br />

. תירבעו ונידל , תיכרות<br />

לבשא םייח

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!