12.07.2015 Views

Siyaset ve Ahlak - Yasama Derneği

Siyaset ve Ahlak - Yasama Derneği

Siyaset ve Ahlak - Yasama Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong>Ünal Akyüz *1. GirişBütün toplumlarda olduğu gibi Türk kültüründe de devletin yapısı <strong>ve</strong>yönetimi hususunda konuşmak, eleştiri yapmak <strong>ve</strong> sorunlara çareler üretmekolağandır. İnsanların, yaşadıkları ülkenin kim tarafından, nasıl yönetilmesigerektiği hususunda az ya da çok söyleyecek sözleri vardır. Toplumlarda yöneten<strong>ve</strong> yönetilenler olduğu müddetçe yönetilenlerin, kendilerini yönetenler<strong>ve</strong> yönetim biçimi hakkında konuşmaları, beğendiklerini övmeleri, beğenmedikleriniyermeleri doğaldır. Bu anlamda, asıl amacı topluma hizmet olan <strong>ve</strong>aynı zamanda toplumun bir aynası olan siyaset kurumu, her zaman eleştirilerinmerkezindedir. Varlığını <strong>ve</strong> devamlılığını halka borçlu olan siyaset kurumu,toplumdan bağımsız olamaz. Bu nedenle toplumun beklentileri, talepleri<strong>ve</strong> ihtiyaçları da siyasetin yönünü <strong>ve</strong> yapısını belirlemede etkilidir. Toplumdansiyaset kurumuna yönelen taleplerin bir kısmı ile siyasetçilerin karşılaştıklarıolaylar sırasında gösterdiği davranışlar, ahlakî tartışmaları da beraberindegetirmektedir. Bu çalışmada siyaset, siyaset <strong>ve</strong> ahlak, siyasal ahlak, çağdaşsiyasetin ahlak sorunları, siyasal ahlakın özgüllüğü, siyasal partiler, siyasal*Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Eğitim Yönetimi <strong>ve</strong> Politikası Bölümü Doktora Öğrencisi,Parlamenter Danışmanları <strong>Derneği</strong> Yönetim Kurulu Üyesi, Millet<strong>ve</strong>kili Danışmanı.E Posta: unalakyuz@gmail.com


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 95“<strong>Siyaset</strong> nedir?” diye bir soru sorulduğunda çeşitli yanıtlar alınmaktadır.Bir görüşe göre siyaset, yaşayan insanlar arasında bir mücadele <strong>ve</strong> çatışmahalidir. İnsanların sosyo-ekonomik durumları gereği farklı fikirleri <strong>ve</strong> menfaatlerivardır. Aralarındaki farklılıklardan doğan eğilimler <strong>ve</strong> çatışmalar siyasetinvarlık sebebini oluşturur. Bu çatışma ise iktidar gücüne sahip olmak içintoplumdaki değerlerin paylaşılması çabasıdır. İnsanlar, fikirlerini <strong>ve</strong> ideallerinibu yolla uygulayabileceklerini düşünmektedirler. Buna, iktidarın ele geçirilmesi<strong>ve</strong> onun sağladığı yararların paylaşımı denilebilir. 3Max Weber siyaseti, devletler arasında <strong>ve</strong>ya bir devlet içindeki gruplararasında iktidarı paylaşmak <strong>ve</strong>ya iktidarın paylaşımında etkili olmak için <strong>ve</strong>rilenmücadele olarak tanımlar.<strong>Siyaset</strong> kendine mahsus bir dil ile insanların kanaatlerini etkilemek, kanaatioluşmamış olanları kanaat sahibi kılmak <strong>ve</strong> sonunda onları taraftarlarsafına almak amacını taşır. Böyle yaklaşıldığında siyasetin sorun çözme sanatıolmaktan çok, yönlendirme özelliği ortaya çıkmaktadır. <strong>Siyaset</strong> sanatındakitleleri ikna etme becerisi önemlidir. <strong>Siyaset</strong> belli bir dünya görüşünden yolaçıkarak halkı yönetmek, bunun için bir organizasyon kurmak demek olduğunagöre fikir <strong>ve</strong> yönelişlerin de taşıyıcısı olmaktadır. 4<strong>Siyaset</strong>, örgütte alınacak kararlara <strong>ve</strong> yapılacak eylemlere yön <strong>ve</strong>rmekamacıyla konulmuş ilkeler anlamında da kavramlaştırılmıştır. 5<strong>Siyaset</strong> hakkında yapılan tanımlar şüphesiz daha fazladır. Ancak siyasetteriminin herkesçe kabul edilen bir tanımının henüz yapılamadığı iddia edilir.<strong>Siyaset</strong>in başka yönleri çalışmanın ilerleyen safhalarında incelenecektir.3. <strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong>Gerek dünyada gerekse Türkiye’de alanı itibariyle en çok tartışılan konulardanbirisi de siyaset kurumu <strong>ve</strong> ilişkileridir. <strong>Siyaset</strong> kurumu aldığı kararlar3Kapani, M. (2007), <strong>Siyaset</strong> Bilimine Giriş, (19.Basım). Ankara: Bilgi Yayınevi.4Birinci N. (2008), <strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> Dil, Yayınlanmamış Konferans Notları, Ankara.5Burasalıoğlu, Z. (2005), Okul Yönetiminde Yeni Yapı <strong>ve</strong> Davranışlar, (13.Basım). Ankara: PegemYayıncılık.


96YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İile bütün toplumu doğrudan <strong>ve</strong> dolaylı olarak etkilemektedir. Bundan dolayısiyaset kurumu, dolayısıyla da siyaset yapanların ilişkileri <strong>ve</strong> davranışları sürekligöz önündedir. Burada üzerinde durulan siyaset kurumunun ilişkilerininahlak açısından uygunluğudur. Bu kısımda ahlak kavramı, ahlakın kaynakları,siyasal ahlakın özelliği <strong>ve</strong> siyaset kurumu arasındaki bağlantı tartışılacaktır.<strong>Ahlak</strong>, Arapça bir kavram olup “huy” anlamına gelen “hulk” kelimesininçoğuludur. <strong>Ahlak</strong>, genel olarak toplum içinde oluşmuş örf <strong>ve</strong> adetlerin, değeryargılarının, normların <strong>ve</strong> kuralların oluşturduğu sisteme denir. Bu yapı, hembireyi, hem toplumun doğru <strong>ve</strong> yanlış davranışlarını belirler <strong>ve</strong> yönlendirir.<strong>Ahlak</strong> kuralları, belirli bir kişi ya da gruba yöneliktir, genel geçerliliği yoktur.Başka bir ifadeyle gruptan gruba, toplumdan topluma değişebilmektedir. 6Türk Dil Kurumu ise ahlakı, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda olduklarıdavranış biçimleri <strong>ve</strong> kuralları olarak tanımlamıştır.Alkan, ahlakın üç temel kaynağa dayandığını belirtir. 7 Birincisi, tanrısalilahî<strong>ve</strong>ya aşkın kaynaktır. Eflatun, Hegel, Tomas Aquinas, Aziz Augistina bukategoriden sayılabilir. Bu anlamda ahlak somut olgulardan çıkarılamaz denilirse,ahlakı ilahî kaynakta aramak normaldir. Fakat bu tür bir yaklaşımda,önermelerin sadece bilimsel metotlarla ya da akıl yürütme yoluyla kanıtlanmasızorluğu söz konusudur. <strong>Ahlak</strong>ı ilahî bir kaynağa dayandıran kişi ne kadarikna edici olursa olsun tartışmanın özünde inanç olacaktır. Bu yaklaşımınikinci sorunu mutlaklık <strong>ve</strong> evrensellik iddialarının yasaklayıcı, zorlayıcı, dışlayıcıdoğasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak ahlakın kaynağı insanüstüolursa, ahlak kuralları insanlara baskı kurmanın bir aracı olabilir.<strong>Ahlak</strong>ın ikinci kaynağı toplumdur. 8 Bir kısım antropolog <strong>ve</strong> sosyologlarıngörüşüne göre ahlak, toplum yaşamında bazı fonksiyonları tamamlayan kurallarbütünüdür. Bu anlayışa göre evrensel <strong>ve</strong> mutlak anlayışın peşinde koşmak,boşuna zaman harcamaktır. En evrensel <strong>ve</strong> mutlak gözüken dine bağlı ahlakanlayışı bile aslında zaman <strong>ve</strong> mekân içinde değişebilmektedir. Bu anlayışa iki6Aktan, C.C. (1993), Siyasal <strong>Ahlak</strong> Sorunu <strong>ve</strong> Çözüm Önerileri, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlıkKitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 429-439.7Alkan, T. (1993). Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlık, (Birinci Basım). Ankara: Bilgi Yayınevi.8Alkan, T. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 97yönüyle karşı çıkılmaktadır. Bir grup karşı görüş, “Var olandan hareketleolması gerekene ulaşamayız” şeklinde özetlenebilir. Karşı çıkışın ikinci yönüise evrensel olmayan, göreli olan ahlak kuralının gerçek anlamda bir ahlakkuralı olarak kabul edilemeyeceği hususudur. Görelik ilkesini kabul ettiktensonra nasıl bir davranış gösterilecek? Mesela, Türkiye ile ABD arasındakicinsellik anlayışı farklılıklar göstermektedir. Bir toplumda hoş görülen birdavranış diğerinde yadırganabilmektedir.<strong>Ahlak</strong>ın üçüncü kaynağı ‘birey’dir. 9 Bireye ilişkin gözlem <strong>ve</strong> varsayımlarahlak kurallarının temelini oluşturmuştur. Bu anlamda bireyi hareket noktasıolarak alan anlayışın sonsuz çeşitliliği vardır. Fakat bireyden hareketle ahlaknormlarına ulaşmak isteyenler, hem aşkın olanların hem de toplumbilimcilerindüştüğü yanlışlara düşmekten kendilerini kurtaramadılar. Bireyi esas alanlarayönelik bir tenkit vardır. Bu tenkit, bireyin sezgileriyle <strong>ve</strong>ya içgüdüleriylebazı şeyleri önceden bilebileceğini varsayarak yola çıkmanın bilimsel kanıtlamazorluğu açısından ilahi bir kaynağa başvurarak ahlak yargısı geliştirmektenbir farkının olmadığı şeklindedir.<strong>Siyaset</strong> kurumunun ahlaken tartışılan bir boyutu da paylaşım sorunudur.Aristo, devletleri bir arada tutan şeyin karşılıklılık prensibi olduğunu söyler.Başka işlerde olduğu gibi siyasette de aynı kimselerin mümkün olduğu müddetçeidare başında olmaları çok daha iyidir. Fakat idarenin sürekli bir eldebulundurulması eşitlikle uzlaştırılamayacağı için ister iyi ister kötü sayılsın,hükümete herkesin iştiraki daha hakçadır. Bu yüzden eşit insanların, kendileriyetkiyi nasıl başkalarından almışlarsa öylece yine başkalarına <strong>ve</strong>rmeleri,yani nöbetleşme usullerine uymaları gerekir. Böylece bir kısmı idare eder, birkısmı da idare edilir. Sanki aynı insanlar değillermiş gibi, idareyi nöbetleşeelden ele geçirirler. Tıpkı bunun gibi işgal ettikleri makamlar da çeşitli olur. 10<strong>Siyaset</strong> ile ahlak arasındaki ilişki tartışmalıdır. <strong>Ahlak</strong>ın kaynağı ne olursaolsun, hegemonik <strong>ve</strong> söylemsel bir nitelik edinmiş modern iktidarı kullanan9Alkan, T. a.g.e.10Aristo, (M.Ö.348), Politika, (Çev. Niyazi Berkes, 1944), İstanbul: Maarif Matbaası.


98YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İsiyaset ile iç içedir <strong>ve</strong> siyasal eylemler diğer tüm eylemler gibi ahlak alanındadır.113.1. Siyasal <strong>Ahlak</strong>Siyasal ahlak, siyasal yapıların, kurumların, rollerin, düşüncelerin <strong>ve</strong> eylemlerin;toplumsal yaşamın olanaklı, uyumlu, olumlu <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli sürmesinisağlayacağı düşünülen normlarıdır. 12 Başka bir tanımlamaya göre ise devlet <strong>ve</strong>ülke yönetiminde yönetenlerin <strong>ve</strong> yönetilenlerin uygulamaları, uymaları gerekenkurallar, ilkeler <strong>ve</strong> yöntemler demektir. 13Siyasal ahlak konusunda sorulması gereken soruların başında, insanlarınkıyasıya eleştirdiği bu meslekten neden vazgeçemedikleri sorusu gelmektedir.Ya da tersinden sorulacak olursa, insanlar niçin siyasetçi olmak isterler? 19.yüzyıl siyaset adamı Disraeli, “Halka hizmet için ön plana çıkan herkesindeğişik amaçları vardır. Ben de şöhreti seviyorum. Halkın gözü önünde yaşamayıseviyorum” der. 14 <strong>Siyaset</strong>çi, sadece kendisinin değil kendisini destekleyenlerinde sorumluluğunu taşır. Burada Laswell’in siyaseti “kimin, neyi, nezaman, nasıl aldığı” şeklindeki tanımına geri dönülecek olursa, siyaset aynızamanda maddi güce sahip olmanın bir <strong>ve</strong>silesi olarak görülmektedir.Diğer bir husus, siyasilerin kendilerini destekleyenlere <strong>ve</strong>rdikleri menfaatya da diğer tabirle arpalıktır. Bugün parti liderleri destekleyicilerine makamlardağıtmaktadır <strong>ve</strong> bütün parti mücadelelerinin arkasında makam patronajlığıvardır. Bu durum, kamu kaynaklarının <strong>ve</strong> makamların kendilerini destekleyenleredağıtılmasıdır. Özellikle demokratik toplumlarda siyasetçi, toplumuyönlendirmekten çok toplum tarafından yönlendirilmektedir. <strong>Siyaset</strong>çi toplumunaynasıdır; çünkü siyasetçi profili halkın tercihlerine göre şekillenmektedir.Şayet toplum hayatında yolsuzluk <strong>ve</strong> usulsüzlük bir yaşam biçimine11Bayram, A.K. (2006), <strong>Siyaset</strong>in <strong>Ahlak</strong>îlik Problemi, II. Ulusal Uygulamalı Etik Kongresi BildirilerKitabı, Ankara: ODTÜ Felsefe Bölümü, 229-235.12Şenel, A., (1993). Siyasal <strong>Ahlak</strong> Kapsamı-Açmazları-Tipolojisi, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlıkKitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 258-272.13Turan, İ. (1993), Türkiye’de Siyasal Yozlaşma Süreci, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlık Kitabı,Ankara: Bilgi Yayınevi, 373–383.14Türköne, M. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 99dönmüşse siyasetçinin de öyle olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla siyasetçiyeyöneltilen eleştiriler topluma yöneltilmiş demektir. 15Toplumda siyasetin nasıl yapıldığı kadar ne için yapıldığı da tartışılmaktadır.Demokratik toplumlarda bir siyasi parti liderinin başarısı yaptıkları iletest edilir. Liderin başarısı; onun çok iyi bir insan, erdemli <strong>ve</strong> ahlaklı olmasıdeğil iktidarı ele geçirmesi <strong>ve</strong> onu elde tutmasıdır. İktidar gücü ahlakî değerlerizaafa uğratabilir; çünkü güç baştan çıkarıcıdır. Bu yüzden ahlakî kriterleregöre siyasetin yargılanması önemlidir. 16Aktan; ahlakı toplumsal birimler (birey, aile, toplum) dışında bu birimleringörevleri <strong>ve</strong> meslekleri açısından da inceler. Meslek ahlakı olarak sınıflandırabileceğimizbu sınıflamaya iş ahlakı, siyasal ahlak, bilim ahlakı <strong>ve</strong> medyaahlakı gibi türleri de ekleyebiliriz. Bu noktadan siyasal ahlak, siyasetçilerin<strong>ve</strong> bürokratların kamusal karar <strong>ve</strong> uygulamalarda uymaları gereken ahlakikuralları ifade eder. Daha genel bir ifadeyle siyasal ahlak, siyasal karar almasürecinde geçerli olan değer yargılarının, örf <strong>ve</strong> adetlerin, normların <strong>ve</strong> kurallarınoluşturduğu sistemi ifade eder. Siyasal karar alma süreci, devletin siyasi<strong>ve</strong> ekonomik kararlarının alındığı mekanizma <strong>ve</strong> onun işleyişidir. 173.2. Çağdaş <strong>Siyaset</strong>in <strong>Ahlak</strong> Sorunları21. yüzyıl, toplumların hızla sanayileşme <strong>ve</strong> bilgi çağını aştığı bir dönemdir.Değişen <strong>ve</strong> gelişen toplumların ihtiyaçları <strong>ve</strong> talepleri de farklılaşmıştır.Feodal anlayış, krallık <strong>ve</strong> saltanat yönetimleri yerini demokrasiye bırakıncavatandaş yönetimlerde belirleyici duruma gelmiştir. Toplum, başka bir ifadeile seçmen bilinçlenmiş, talepleri <strong>ve</strong> beklentileri de çeşitlilik göstermeye başlamış,siyaset kurumunun aldığı kararlar toplumun bütününü etkilediği içinbütün nazarlar siyaset kurumuna çevrilmiştir. Toplumla siyasetçi birbirindenvazgeçemez. İktidara gelmek isteyen siyasal partiler vatandaşı ikna etmekzorundadırlar. <strong>Siyaset</strong>çi vatandaştan seçilmek için oy istemekle beraber bazı15Türköne, M. a.g.e.16Türköne, M. a.g.e.17Aktan, C.C. (1999), Kirli Devletten Temiz Devlete, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları.


100YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İtaahhütlerde bulunur, vatandaş ise belirli zaman aralıklarında bunun hesabınısorar.Modern toplumunun geldiği bu noktada siyaset kurumu da bazı ahlakîsorunlarla karşılaşmıştır. <strong>Siyaset</strong> kurumunun ahlakîlik anlayışı zamanla farklılıklargösterebilmektedir. Burada önemli olan, siyaset alanında faaliyet gösterenaktörlerin, ahlakî ilkelere göre eylem <strong>ve</strong> davranışlarda bulunarak başarıyaulaşıp ulaşamayacağıdır. 18 Alkan, çağdaş siyasetin ahlak sorunlarını şöylesınıflandırmıştır: 19• Birey <strong>ve</strong> kitle,• <strong>Siyaset</strong>in profesyonelleşmesi,• Bilgi toplumu,• Siyasal partiler,• Laiklik,• İdealistler <strong>ve</strong> komisyoncular,• Kitle iletişim araçları,• Ulusçuluk,• Eşitlik <strong>ve</strong> özgürlük,• Bürokrasi,• Evrensellik <strong>ve</strong>• Özel alan <strong>ve</strong> kamusal alan.Bu sorunlar kısaca incelenecek olursa, birey <strong>ve</strong> kitle olgusu endüstrileşme<strong>ve</strong> kapitalistleşmenin bazı sosyal sonuçları ile ortaya çıkmıştır. Birey saltkendi kendine yetmekten çıkıp çevresine üreten, karar <strong>ve</strong>ren, sorgulayan birduruma geldi. Aile, aşiret gibi birincil kümelerden çıkıp kitleleşme yolunagirdi. Kitleleşmenin temelinde bağımsızlaşma <strong>ve</strong> atomlaşma vardır. Birey biryandan özgürlüğün tadını çıkarırken, bir yandan yalnızlaşma <strong>ve</strong> yabancılaşmaortaya çıktı. Özgürlüğü <strong>ve</strong> eşitliği idealleştiren eski bağlarından kopmuş, büyük18Poyraz, H. (2006), <strong>Ahlak</strong>sız <strong>Siyaset</strong>, Akılsız <strong>Ahlak</strong>, II. Ulusal Uygulamalı Etik Kongresi BildirilerKitabı, Ankara: ODTÜ Felsefe Bölümü, 574-578.19Alkan. T. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 101beklentiler içindeki huzursuz insanların oluşturduğu kitleler, ideolojik yönlendirmelerehazır hale geldiler. Kitleselleşmeyle birlikte, ideolojinin egemenolduğu siyaset, çağımıza damgasını vurdu. 20Kitle iletişim araçları, kitle toplumu oluşturma suçlamalarına neden olmuştur.Fakat kitle iletişim araçları ancak geniş kitleleri etkileyebileceklerineinandıkları konularda yayın yapmaya özen gösterirler. Bu anlamda tek yönlüdeğil karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İletişim araçları sadece ahlakınoluşmasına katkıda bulunmuyor, aynı zamanda yeni bir ahlakın da oluşmasınayol açan koşullar tarafından yönlendiriliyorlar. 21Kitle iletişim araçlarının rolünün başka bir örneği de şudur. 22 18. <strong>ve</strong> 19yüzyıllara damgasını vuran ulus devletler, uluslaşma projesinin merhalelerine<strong>ve</strong> toplum içi iktidar mücadelelerine paralel doğrultuda gelişmiş; bir ölçüdevatandaşlarının siyasi iradelerini de dikkate almaya başlamıştır. Bu anlamdasiyasetin ezeli <strong>ve</strong> ebedi görünen eşitsizlik <strong>ve</strong> kuralsızlık güç oyununda genişkitlelerin oyun alanı dışına atılmaları, devrimci bir değişiklik olabileceği hissiniuyandırmıştır. Ancak rejim, anlayış <strong>ve</strong> ideolojik farklılıklara rağmen,iktidar oyun alanının dar bir elit tarafında tutulması olgusu değişmemiştir.<strong>Siyaset</strong>in modern zamanlarda kendi yolunda yürümesini temin eden enönemli gelişme kitle iletişim araçlarının tüm ihtişamıyla ortaya çıkmasıdır.Alkan’ın ifade ettiği bir başka çağdaş siyasal ahlak sorunu Max Weber’inideal tipini çizdiği çağdaş bürokrasilerdir. Bürokratik yönetimin en önemliözellikleri arasında, ilişkilerin kişisel olmaktan çıkıp yazılı kurallara bağlanması,işe girişte liyakatın esas olması, kişisel çıkar sağlamanın engellenmesi <strong>ve</strong>kuralların yurttaşlara eşit şekilde uygulanması vardır. Bunlar aynı zamandaçağdaş ahlakın da temellerini oluşturmuştur. Siyasi ahlak tartışmalarında sıksık adı geçen zimmet, irtikâp, rüş<strong>ve</strong>t adam kayırma, partizanlık <strong>ve</strong> çıkar çatışmalarınınarkasında bürokratik idarenin etkileri vardır. Bunlara ila<strong>ve</strong>ten,devletin yönetim aygıtı olarak devlet gücünün yurttaş üzerinde kullanılmasınısağlayan araç olması yönüyle bürokrasinin, insanı kurallar çerçe<strong>ve</strong>sinde20Alkan.T. a.g.e.21Alkan.T. a.g.e.22Bostancı, N. (1998), <strong>Siyaset</strong>, Medya <strong>ve</strong> Ötesi, Ankara: Vadi Yayıncılık.


102YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İalgılama mantığı vardır. İnsan, belirli bir işlevinden <strong>ve</strong>ya rolünden dolayıbelirli bir tüzük <strong>ve</strong>ya yönetmelik hükmüne göre değerlendirilir. Bu durumuneleştirilen tarafı, toplumların bürokrasi ile birlikte insansızlaşma sürecinegirmiş bulunmasıdır. 23Laiklik bağlamında ise laikliği dünyevileşme olarak anlar <strong>ve</strong> dini de dogmatikbir inanç sistemi olarak değil toplumda insanların çoğunun yaşadığısosyolojik bir olgu kabul edersek, laikliğin çağdaş ahlak açısından temel karakteriortaya çıkar. Ulusçuluk ise ulusal varlığı yücelten <strong>ve</strong> diğer unsurlarıikinci sınıf sayan anlayış yerine; evrensel, uluslararası <strong>ve</strong> insanca değerleriyücelten daha gelişmiş bir ahlak anlayışına ulaşmak içinse o zaman olumlualgılanabilir. Evrenselliğe gelince, şimdilerde insan hakları <strong>ve</strong> demokrasi olarakformüle edilen ahlak anlayışının uluslararası ortamda revaç bulmasıolumlu sayılmalıdır. 24İdealistler <strong>ve</strong> komisyoncular açısından bakılırsa idealistler, gelenekseltoplum bağından kopmuş insanın hayatına anlam <strong>ve</strong>recek yeni amaçlar peşindekoştuğu bir dünyada siyaseti zaman zaman bir idealin gerçekleşmesiaracı olarak görür. Bunun sorun olan tarafı, idealin peşinde koşularak yapılansiyaset kişiye bazı doyumlar sağlasa da ideali her şeyin üzerinde saymanındramatikliğidir. Bu tarzda insanlar uzlaşmaya yanaşmazlar, ödün <strong>ve</strong>rmek davayaihanet anlamına gelir. İkincisi, komisyonculuk siyasetidir. Bu tarzdahiçbir ideal değer geçerli değildir. <strong>Siyaset</strong>çi kendini farklı çıkarlar arasındaarabuluculuk yapan, sağlanan uzlaşmadan da komisyon alan bir kişi olarakgörür. Bu anlamda, asıl eğilimlerini tümüyle terk etmeden, insanı <strong>ve</strong> yaşamıönemsemeleri sağlanabilirse, idealist <strong>ve</strong> komisyoncu tarza yöneltilen ahlaksalsuçlamalar, kaybolmasa bile azalacaktır. 25Eşitlik <strong>ve</strong> özgürlük kavramlarının mutlak değerler olarak var olması, birbirlerininvarlığını ortadan kaldırmalarına sebep olmaktadır. Bu iki olgu birliktevar olacaksa her ikisinin de belirli sınırlar içersinde olması lüzumu vardır.Son olarak, özel <strong>ve</strong> kamusal alan tabirlerinin arkasında, bireyselleşme23Alkan T. a.g.e.24Alkan T. a.g.e.25Alkan T. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 103dediğimiz, insanın kendini devlete yani bürokrasiye karşı alan oluşturma çabası,bireyselleşmenin zıddı olan bürokrasiyi de devleti toplumdan uzaklaştıranbir olgu bulunmaktadır. 26<strong>Siyaset</strong> kurumunun özgürlük <strong>ve</strong> eşitlik kavramlarını benimsemesi, dahadoğrusu içselleştirmesi gerekmektedir. <strong>Siyaset</strong>çi özgür olursa ideallerini <strong>ve</strong>toplumun menfaati olanı yapmakta daha istekli olacaktır. <strong>Siyaset</strong> kurumunun<strong>ve</strong> siyasetçinin toplumdaki çalışmalara pozitif katkı yapabilmesi, herkese eşitlikprensibinden yaklaşabilmesine bağlıdır.3.3. Siyasal <strong>Ahlak</strong>ın Özelliği <strong>ve</strong> ÖzgüllüğüGenel olarak toplumda, siyasetin bulaşılmaması gereken, ama aynı zamandaistifade edilmesi gereken bir olgu olduğu yönünde bir tartışma vardır.Toplumun bu konuda kafası henüz net değildir. <strong>Siyaset</strong>in pis, kaygan, kaypak,bulaşılmaması gereken bir olgu olarak algılanmasına karşın siyasetçitoplumda gittiği her yerde saygı görür, topluluklarda sözü dinlenir, önündeceket iliklenir, mitinglerine binlerce kişi katılır. Günlük yaşamda siyasetçiiçin kullanılan olumsuzluk siyaset biliminde görülmez. Toplumda siyaset <strong>ve</strong>siyasetçi kelimelerine farklı anlamlar yükleyip birisini olumlu diğerini olumsuzgösterme gayretleri beyhudedir; çünkü her ikisi de aynı anlamdadır. Bununsebebi ters <strong>ve</strong> çelişik yargıları bir arada bulunduran toplumun kendi bünyesindegenel bir ahlak bunalımının olmasıdır. Bu anlayışın başka toplumlardada olduğu, dolayısıyla siyasetin doğasında bulunduğu söylenebilir. 27Toplumun siyaset kurumuna farklı gözle bakması şüphesiz ona yüklediğibazı misyonlardan ileri gelmektedir. Bugün, en sıradan bir konuda yaptığıhatadan dolayı sertçe eleştirilen siyaset kurumu, aynı zamanda, vatandaşolarak hastalandığında yardımına müracaat ettiği, işe girmek için referansistediği, evlenecek parası olmadığında yardım isteyecek kadar kendine yakınduyduğu bir kurum durumundadır.26Alkan T. a.g.e.27Alkan T. a.g.e.


104YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İ<strong>Siyaset</strong>in özünde, ilke olarak ahlaka karşı birkaç yön bulunmaktadır. Nerededevlet kurumu <strong>ve</strong> siyaset varsa, orada insanlar yöneten <strong>ve</strong> yönetilen diyeikiye ayrılır. <strong>Siyaset</strong>in özünü oluşturan bu eşitsizlik ilişkisi ahlakın doğasınaaykırıdır. İkincisi siyasetin, toplumdaki çıkarların oluşum <strong>ve</strong> bölüşüm dinamiklerindebaşlıca rolü oynamasıdır. <strong>Siyaset</strong> kurumu bu konuda temel birgörev üstlenmektedir. Devletin önceliklerine karar <strong>ve</strong>ren siyaset kurumudur.Üçüncüsü siyasetin işlevi ile ilgilidir. Ekonomi, toplumun üretim boyutu,eğitim ise toplumsallaşma süreci ile ilgilenir. Oysa siyaset, toplumun bütünüyleilgilidir. Bu anlamda siyaset, toplumun bütününün hedeflerini belirleme <strong>ve</strong>gerçekleştirme yükünü taşımaktadır. 28<strong>Siyaset</strong>, toplumdaki farklı işlevlerin yerine getirilmesini gözetir, onlarıneşgüdümünden sorumludur. <strong>Siyaset</strong>in ana hedeflerinin bilimsel <strong>ve</strong> teknikolmaktan çıkıp felsefi olması, siyasetle ahlak arasında başka bir kesişme noktasıdır.Son olarak, daha çok uygulama <strong>ve</strong> beklentilere dayalı dördüncü birneden vardır. Toplumda ahlaksal konularda bir bozulma <strong>ve</strong> çözülme varsabunu düzeltme, kötü imajına karşın yine siyasetin bir görevi olarak algılanmaktadır.Sonuçta siyaset, bir bakıma, ahlak konusunda yapılabilecek iyileştirmehareketlerinin başlangıç noktası olarak görülmektedir. Bu algılama,siyasetin özgül ağırlığından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda siyasetin ahlakyapısından kaynaklanan sorunları, siyasetin günlük yaşamdaki ahlaksızlıklarıgibi görüp siyasetçilere eleştiri yöneltmek siyasetin saygınlığının haksız yeredüşmesine neden olmaktadır. 29Toplumun erdemli bir siyaset talebi var, siyasetin de bunu gerçekleştireceğineilişkin sözü. 30 <strong>Siyaset</strong>çi açısından bu durumun bazı zorlukları vardır.Çünkü şimdiye kadar gözlenen, siyasetçinin sözünde durmadığı <strong>ve</strong> bunun dayadırganmadığıdır. Yalan söylemeyi siyasetin bir gereği olarak gören insanlarvardır. Fakat kötü örnekler toplumun geneline mal edilemez <strong>ve</strong> örnek olarakgösterilemezler. Toplumun, siyaset kurumunun içindeki kötü örnekleri zamanlatasfiye etme yeteneği denilen sağduyusu vardır. <strong>Siyaset</strong>çiye oy <strong>ve</strong>ren28Alkan T. a.g.e.29Alkan T. a.g.e.30Poraz. H.a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 105vatandaş, gerekli gayretin gösterildiği halde sorununun çözülemediğine kanaatgetirmişse çoğu zaman siyasetçiyi kınamamaktadır. <strong>Siyaset</strong>çi ilkeli <strong>ve</strong> dürüstdavrandığı zaman seçmenin nazarında daha itibarlı görünmektedir. <strong>Siyaset</strong>kurumu, her konuda duruşunu hak <strong>ve</strong> adalet çizgisinde, yönetimini iseliyakat esaslı düzenlerse, itibarı hak ettiği yerde olacaktır.Bireysel yanlışlar hata olarak algılanırken, siyaset kurumunda yapılanyanlışlıklar neden başka <strong>ve</strong> daha genel suçlamalara hedef olmaktadır? Bukonuya birkaç yönden bakılmalıdır. 31 <strong>Siyaset</strong>çinin kişi olarak ahlaklı davranmasıfarklı, siyasetçi olarak değişik davranması farklı durumlardır. Bu iki konukarıştırılmaktadır. <strong>Ahlak</strong> anlayışı, bir yönüyle aile <strong>ve</strong> çevreden öğrenilenlerdenibarettir. Bu kurallar her yere olduğu gibi siyasetçiye de uygulanmaktadır.Sorun, siyasetçinin ahlaksız olmasından değil, onun durumundan kaynaklanmaktadır.İlişkiler açısından durum farklıdır. <strong>Ahlak</strong> kurallarının geçerliolduğu toplumlarda kişilerin ilişkileri hep birebirdir. Oysa siyasetçi, birebir,ilişki içinde olmasından çok bir topluluğa karşı sorumludur. <strong>Siyaset</strong>çiyi seçenbüyük bir grup vardır <strong>ve</strong> seçilen, bütün milleti temsil etmektedir. Dolayısıylasiyasetçi bir kişi ile değil birden çok kişi ile ilişki içinde olmak durumundadır.Bunun yanında siyaset sürekli bir mücadele alanı olarak, günlük hayatın aksineher zaman uyanık olmayı gerektirir. Bunu da sadece kendisi için değiltemsil ettiği topluluk için yapmaktadır.Diğer bir husus, siyasette insanlara umut <strong>ve</strong>rmek zorunluluğudur. Bu damücadelenin bir parçasıdır. Bu yönüyle, bir kişinin çok kişiyle karşı karşıyaolduğu <strong>ve</strong> onları temsil etmekle birlikte hep mücadele içinde olduğu, aynızamanda da çok kişiye umut <strong>ve</strong>rmek zorunda kaldığı bir ilişkiler ağından sözedilmektedir. İki kişi arasındaki ilişkilerde geçerli olan ahlak kuralları, bir kişiile çok kişi arasında geçerli olamamaktadır. İki kişi arasında olmayan bazıahlak kuralları ortaya çıkmaktadır. Örneğin, iki kişi arasında bir söz <strong>ve</strong>rilseahlakın gereği olarak o sözü yerine getirmek gerekmektedir. Bir problem çıkarsao zaman diğer kişi o durumu kabul eder <strong>ve</strong> konu iki kişi arasında kalır.Bir taraf bu vaadini yerine getiremezse kimse onu zorlamaz <strong>ve</strong> hesap sormaz.<strong>Siyaset</strong>te ise durum farklıdır. Seçmen kitlesine vaat yapılmak zorundadır,31İnönü, E. (1999), <strong>Siyaset</strong>te Etik, İstanbul: Türkiye Yöneticiler Vakfı. 3–18 deki konuşma.


106YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İçünkü umut <strong>ve</strong>rilmesi gerekmektedir, hiç vaatte bulunulmazsa kimsedendestek görülmez. “Ben ahlaklıyım, kimseye vaat etmem” derseniz kimse sizidesteklemez. Asıl sorun ise bu vaatleri yerine getirmenin sadece söz <strong>ve</strong>reninelinde olmamasıdır. Yetkili makamlara gelindiğinde bütçe kısıtlılığı <strong>ve</strong> devletinöncelikleri gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. İşte o zaman vaatler yerinegetirilmediği için ahlaksız denmesi doğru değildir. Belki beceriksiz denilebilirama ahlaksız demek uygun düşmemektedir. 32Son bir husus; bir kişi (siyasetçi) çok kişiyi temsil ettiği için büyük bir güce<strong>ve</strong> yetkiye sahiptir. Bu yetkiyi kendi çıkarı için kullanmamalıdır. <strong>Siyaset</strong>çinüfuz ticareti yapamaz <strong>ve</strong> bu yetkiyi insanlara baskı aracı olarak kullanamaz.Bu güç, birçok insan temsil edildiği için <strong>ve</strong>rilmekte <strong>ve</strong> adaletli kullanmakgerekmektedir. 33<strong>Siyaset</strong> yapan insanların toplum nazarında değerleri ne kadar yüksek deolsa kazançlarına <strong>ve</strong> ilişkilerine şüpheyle bakılmaktadır. Bu durum, toplumunsiyaset kurumuna yüklediği misyon, ondan bekledikleri <strong>ve</strong> buna karşın siyasetyapanların davranışlarından kaynaklanmaktadır. Siyasal ahlakın hayal mi gerçekmi olduğu sorulduğunda Amerikalıların çoğu siyaset ile ahlak arasında bir ilşikiolduğunu <strong>ve</strong> siyasetçilere bakış açılarının iyi olmadığını belirtmişlerdir. 34 Bunaneden olarak da, siyasetin, insanların yapmak istedikleri kanunsuz işlerini,sorunlu yöntemlerle <strong>ve</strong> örtülü rüş<strong>ve</strong>tle halletme yolu olarak görülmesidir.Buradan Amerikalıların kendi toplumlarında siyaseti, ahlaken şüpheli olarakgördükleri söylenebilir. Toplum olarak çoğunlukla serbestlik <strong>ve</strong> kendini yönetendemokrasi istenir. Demokratik toplumlar iyi, anti demokratik olanlarkötü olarak lanse edilir. Bu noktada sorulması gereken soru, iyi siyasetçilerolmadan, kendini yöneten hür demokrasi nasıl tesis edilebilir?<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> ahlak kavramlarının yanlış algılandıklarını, hatta Machie<strong>ve</strong>lli’yiöne sürerek, “<strong>Siyaset</strong>in zaten ahlaksızlığın en yaygın olduğu yerdir.” diyenlerinhem ona hem de siyasete haksızlık ettiklerini öne sürenler vardır.32İnönü, E. a.g.e.33İnönü, E. a.g.e.34Bellah, R.N. (2007), Ethical Politics:Realitiy or İllisusion, This essay is a revision of a talk first deli<strong>ve</strong>redas the Henry Bugbee lecture in Philosphy in the President’s Lecture Series at the Uni<strong>ve</strong>rsity ofMontana, April 3, 2006.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 107Machie<strong>ve</strong>lli, siyasetçi illa ahlaksız olsun dememiştir, olması da gerekmez amarealitede var bilinir. İkinci olarak, her insanın karşılaştığı ahlak sorunlarıvardır. <strong>Siyaset</strong>e giren kişi doğal olarak bunlarla daha çok karşılaşır. Bu sorunlarınçözümü de bireysel ilişkilerden daha kolay değildir. 35Türköne, Soysal <strong>ve</strong> İnönü’nün “<strong>Siyaset</strong> ahlaksızlık değildir.” sözlerinidestekler. Machie<strong>ve</strong>lli ait olan bu söz, siyasetin özünde ahlaksızlık olduğunudeğil, siyasetin doğasının ahlakî kriterlere göre değerlendirilemeyeceğini <strong>ve</strong>anlaşılamayacağını ifade eder.<strong>Siyaset</strong>in doğası denilince siyasetçi <strong>ve</strong> toplumu beraber düşünüp karar<strong>ve</strong>rmek gerekir. Toplum, sorunlarının çözümü için gözünü siyaset kurumunadikmiştir. Haklı olarak problemlerinin çözümünü beklemektedir. <strong>Siyaset</strong>çiseçilip gelmeden önce topluma <strong>ve</strong>rdiği sözler ile yetkili makamlara geldiktensonra gördüğü bütçe <strong>ve</strong> kanuni zorluklar arasında sıkışıp kalmaktadır. <strong>Siyaset</strong>çiaçısından seçilmek için yapabileceklerinden fazlasını vadeden, toplumaçısından da yasal olmasa da oy <strong>ve</strong>rme tehdidi ile siyasetçiden her şey isteyeniki durum söz konusudur.<strong>Siyaset</strong>in doğasına bakan diğer bir husus, vatandaşın siyaset kurumuna<strong>ve</strong> siyasetçiye niçin müracaat ettiği hususudur? Bunun çeşitli sebepleri vardır.İnsanlar bulundukları yerlerde sorunlarını çözememekte <strong>ve</strong>ya sorunlarınıanlatacak, onları dinleyecek bir makam bulamamaktadır. Başka önemli birsebep ise bürokrasi ile siyaset kurumu arasındaki rekabettir. Toplum, haklıolarak siyaset kurumunu çözüm merkezi olarak görmektedir. Fakat bununahlaken sakıncalı yanı, dürüst siyaset talep eden toplum <strong>ve</strong>ya bireylerin yasalolmayan isteklerinin oy tehdidi ile siyasetçiye dayatılmasıdır. Bu durumungetirdiği sonuçlar siyasal yozlaşma kısmında incelenecektir.4. Siyasal PartilerSiyasal sürecin en önemli unsurlarından birisi şüphesiz siyasi partilerdir.Kapani, iktidar ilişkileri <strong>ve</strong> karar alma süreçleri bakımından siyasi partilerin35Soysal, M. (2000). Tepe, H.(Editör), Etik <strong>ve</strong> Meslek Etikleri, Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu.


108YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İvarlığını incelediği 36 çalışmasında siyasal sistemin karakteri <strong>ve</strong> niteliği ne olursaolsun demokratik, otoriter <strong>ve</strong>ya totaliter-çağdaş devletlerin hepsinde partilerinönemli rol oynadıklarını söyler.Amerikan siyaset bilimi literatüründe siyasal toplum, bir toplumun siyasikurumlarının bütününü <strong>ve</strong> toplumun geri kalan kurumlarıyla bunlar arasındakiilişkiler ağını ifade eder. 37 Siyasal toplum neleri kapsıyor? Siyasi partilerin<strong>ve</strong> temsil kurumlarının (parlamento, yerel meclisler, vb.) oluşturduğu siyasaltoplum, sivil toplumla devlet arasındaki çatışmaları önleyici bir oluşumdurdenilebilir.Siyasal süreçlerde başlıca dört aktörün varlığı önemlidir. 38a) Siyasal partiler,b) Bürokrasi,c) Birlikler (çıkar <strong>ve</strong> baskı grupları)d) SeçmenlerBu kesimlerin ahlakî değer yargıları siyasal ahlakı ortaya çıkarmaktadır.Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 68. maddesi “Siyasi partiler demokratiksiyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” demektedir. Siyasi partiler, halkındesteğini sağlamak suretiyle, devlet kontrolünü ele geçirmeye <strong>ve</strong>ya sürdürmeyeçalışan <strong>ve</strong> bu suretle siyaset belirleme <strong>ve</strong> belirlenen siyasetleri uygulamaamacı güden, sürekli <strong>ve</strong> istikrarlı bir örgüte sahip siyasi topluluklardır. 39Toplumlar, kitlesel bir nitelik kazanmaya başlayınca <strong>ve</strong> bu kitleler siyasalkatılıma yönelince, bu tür katılımın en pratik yolu olarak siyasal partiler ortayaçıkmıştır. Siyasal parti olgusuna, toplumsal sözleşmenin dinamik temeliolarak bakıldığında, çağdaş siyasal ahlakın vazgeçilmez temel öğesi olduğugörülmektedir. Partilerin fonksiyonları icabı yüklenmek zorunda oldukları buyükün zorluğu sıkça ahlaksal suçlamalara muhatap olmalarına neden olmaktadır.40 Siyasal partiler toplumdan bağımsız kurumlar değillerdir. Toplumun36Kapani M. a.g.e.37Sarıbay, A.Y., Öğün, S.S. (2006), <strong>Siyaset</strong> Bilimi, (3.Baskı).İstanbul: Alfa-Aktüel Yayınları.38Aktan, C.C. (1999) a.g.e.39Türköne M.a.g.e.40Alkan T. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 109içinden çıkan siyasal partilerin toplumla benzerlikler ya da farklılıklar göstermesinormal karşılanmalıdır. Bu perspektiften bakıldığında siyasi partileridiğer topluluklardan nasıl ayırmalıyız? Türköne bu ayrımı şöyle yapmıştır: 41• Siyasi partiler iktidarı doğrudan ele geçirmeye çalışırlar,• Siyasi partiler resmi üye tabanına sahiptirler,• Siyasi partiler hem özel konularda hem de toplumun <strong>ve</strong> ülkenin bütününüilgilendiren konularda siyasetlere sahiptirler,• Ölçüsü değişmekle birlikte, ortak bir ideolojik kimlik <strong>ve</strong>ya siyasal tercihleresahip insanlardan oluşur.Siyasal partiler bir amaç için kurulurlar. Bu partiler, toplumda bazı fonksiyonlarıicra ettikleri sürece var olurlar. Varlık sebebi ortadan kalkan partilertabanını kaybeder <strong>ve</strong> siyasetten çekilmek zorunda kalırlar.Kapani, siyasi partilerin fonksiyonlarını şöyle sıralamıştır: 42• Siyasal partilerin işlevleri diğer topluluklardan farklılık gösterir,• Toplumdaki çeşitli çıkarların <strong>ve</strong> istemlerin birleştirilmesini <strong>ve</strong> kanalizeedilmesini sağlar,• Siyasi partiler hemen bütün rejimlerde halk kitleleri ile iktidar arasındavazife görürüler,• Siyasi partiler siyasal personelin, yönetici kadroların <strong>ve</strong> liderlerin seçilmesinisağlar,• Siyasi partiler iktidara geldikleri zaman, devletin siyasal karar organlarıiçinde temel bir role sahip olurlar.Başka bir görüşe göre siyasi partilerin fonksiyonları; temsil, siyasal devşirme,siyaset belirleme, menfaatlerin birleştirilmesi, siyasal sosyalleşme <strong>ve</strong>hükümetin organizasyonu olarak belirlenmiştir. 43 Bu açıdan bakıldığında siyasipartilerin devlet ile toplum arasında kilit bir role sahip olduğu görülür.41Türköne M. a.g.e.42Kapani M. a..g.e.43Türköne M. a.g.e.


110YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İAmacı iktidara gelmek olan siyasi partilerin gelir kaynakları, tartışmalıalanlardan biridir. Devletler siyasi partilere yolsuzluklara bulaşmaması içintemsil kabiliyeti nispetinde para yardımı yapmaktadır. Siyasal partilerin bundanbaşka gelirleri de vardır. Gelirler konusunda partilerin olabildiğince şeffafolmaları beklenmektedir.Burnell <strong>ve</strong> Ware, siyasi partilerin başlıca gelir kaynaklarını aşağıdaki gibigruplandırmıştır. 44• Üyelik ödentileri,• Özel kişi <strong>ve</strong> kuruluşlardan alınan bağışlar,• Kamusal mali destek,• Mevduat, kira, gelirler,• Parti yayınları, rozet <strong>ve</strong> flama satışları, yemek <strong>ve</strong> balo gibi etkinlikler,• Rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> komisyonlar,• Uluslar arası kuruluşların sağladığı destekler.Siyasal partilerinin gelirlerine Türkiye özelinde bakacak olursak tabloşöyledir: Türkiye’de kitle partilerinin denetlenebilen gelirleri çoğunlukla Hazinedenaldıkları yardımlardır. Hazineden sonra en kapsamlı yardımlar bağışyoluyla elde edilmektedir. Türkiye’de doğrudan parti gelirlerine etkisi olmasada partilerin araç olarak kullanıldığı, devlet ihalelerindeki komisyonlar <strong>ve</strong>rüş<strong>ve</strong>t söylentileri de ciddi araştırmalar gerektirmektedir. Siyasi ahlak gerçektenisteniyorsa saydamlık gereği siyasette dönen paraların cesurca açıklanmasıdemokratikleşme için son derece gereklidir. 45 Bir kişinin yaptığı hata ileyakınları suçlanamayacağı gibi siyasal partilerde yapılan yanlışlıkları partinintümüne yaymak suçun bireyselliği ilkesine aykırıdır. Her toplulukta yanlışyapan insanlar olabileceği gibi siyasal partilerde de olabilir. İnsanın olduğuher yerde bu durum geçerlidir. Burada esas olan siyasal partilerin bu yanlışlarakarşı geliştirdiği reaksiyonlardır. Parti yönetimleri, adil bir yargılanma44Gökkaya, Ö.F.(2002), Devletleşen Partiler, Ankara: Anadolu Stratejik Araştırmalar Vakfı.45Gökkaya, Ö.F.(2002). a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 115İkincisinde, baskı grupları seçim sonrasında bazı millet<strong>ve</strong>killerinin parlamentodakendi lehlerinde hareket etmelerini sağlamaya çalışırlar. Rant kollamaise baskı <strong>ve</strong> çıkar gruplarının devlet tarafından oluşturulan suni bir rantı eldeetmek için mevcut kıt kaynaklarını kullanmalarıdır (teşvik, kota, lisans, tarifevs.). 54Siyasal yozlaşmanın en sık karşılaşılan şekilleri şunlardır: 55 Kamusal kaynaklarınşahısların özeline kullanılması, siyasilerin yeniden seçilebilmek amacıylataraftarlarına ayrıcalık yapması, siyasal iktidarın seçimleri tekrar kazanmakiçin seçim bölgelerine yatırımı artırması, maddi menfaat karşılığındaparti değiştirilmesi, devlet bazında alınan kararların kendi yakınlarına öncedenhaber <strong>ve</strong>rilerek menfaat sağlanması sayılabilir.Siyasal yozlaşmada en kritik alanlardan biri şüphesiz siyasal partilerin gelirkaynaklarının şeffaf olmamasıdır. Türkiye’de siyasal partilerin mali yapılarıylailgili bilgileri sadece Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan siyasi partimali denetim kararlarından öğrenmek olanaklıdır. Ancak bu kararlar, siyasipartilerin beyanları <strong>ve</strong> eldeki bilgi <strong>ve</strong> belgelere göre alınmaktadır. Doğrudanparti gelirlerine etkisi olmasa da partilerin araç olarak kullanıldığı devlet ihalelerindekikomisyonlar <strong>ve</strong> rüş<strong>ve</strong>t söylentileri de ciddi araştırmalar gerektirmektedir.Siyasal ahlak açısından saydamlık gereği siyasette dönen paranınaçıklanması demokratikleşme açısından da son derece önemlidir. 56 Türkiye’desiyasal partiler geçmişe kıyasla parti gelirleri konusunda daha şeffaf hale gelmiştir.Ayrıca Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olmalarından dolayıparti gelirleri noktasındaki tartışmalar geçmişe oranla bitmese de oran olarakciddi bir düşüş göstermiştir. Bazı partiler hesaplarını kamuya da açarak şeffaflıknoktasında iyi bir örnek teşkil etmektedirler.Siyasal yozlaşma denilince iyi <strong>ve</strong> kötü örneklerin bulunacağı yerlerdenbirisi ABD’dir. Bundan sonraki kısımlarda siyasal yozlaşma <strong>ve</strong> Türkiye ilekarşılaştırmalı olarak ABD örnekleri ele alınacaktır.54Ayata, A.G. (1993), <strong>Siyaset</strong>te Kollamacılık, Ankara: Bilgi Yayınevi.55Aydın, İ.P.(2002), Yönetsel Mesleki <strong>ve</strong> Örgütsel Etik, (3.Baskı). Ankara: Pegem Yayıncılık.56Gökkaya, Ö.F.(2002). a.g.e.


116YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İ5.3. Siyasal Yozlaşmada Amerika Birleşik Devletleri ÖrneğiSiyasal yozlaşmada diğer ülkelere göre daha katı bir tutum izleyenABD’nin, yasama faaliyetlerini mukayese etmek amacıyla incelenmesi gerekir.Şüphesiz siyasal yozlaşma türlerinin en çok görüldüğü ülkelerden biridirABD. Watergate <strong>ve</strong> Irangate skandalları hatırlanacak olursa, meydana gelenher büyük skandal <strong>ve</strong> yozlaşmanın ülkeyi risk altına attığı <strong>ve</strong> yapısına zarar<strong>ve</strong>rdiği iddia edilir. Bunun adının siyaset yozlaşması olduğu <strong>ve</strong> görmezliktengelinemez bir olay olduğu kabul edilir. 57Kongre üyeleri <strong>ve</strong> diğer federal memurlarla ilgili olarak özellikle yolsuzluk,rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> çıkar çatışmasını yasaklayan kanun hükümleri, iç savaş dönemindenberi federal hukukun bir parçası olmuştur. Ancak hediye kabulü,parlamento dışında çalışmayla ilgili genel sınırlamalar <strong>ve</strong> özel mali varlıklarınkamuoyunun bilgisine sunulmasına ilişkin ahlakî kurallar yakın geçmiştemeydana gelmiştir. 1968’de Kongre üyelerinin hediye kabulünü konu alanyasama kuralları ile başlar, 1989 yılında revize edilen <strong>Ahlak</strong> Yasası Reformu’nakadar sürer. 58Birleşik Devletler Kongre üyelerine ilişkin mevcut ahlakî kısıtlamalarınana hükümleri şöyle sıralanmıştır: 59• Özel hediye kabulü ile ilgili kısıtlamalar,• Dışarıda özel olarak çalışma,• Hibeyi de içine alan dış kazançlardan elde edilen gelirler,• Mali varlıklar <strong>ve</strong> gelir getirici mülklere sahip olunması <strong>ve</strong> kamuoyunaaçıklanması,• Eski üyelerin özel çalışma faaliyetleri üzerindeki kısıtlamalar.ABD’de Kongre üyelerinin herhangi bir kaynaktan hediye kabul etmesiaçık olarak yasaklanmıştır. Bir takvim yılı içinde 250 doları aşan hediye57DeLeon, P. (1993), Thinking About Political Corruption, New York: M.E. Sharpe.58Korkut,S., Yıldız,A. (1994), Amerika Birleşik Devletler Kongresi İçin <strong>Ahlak</strong>i Kurallar, Ankara:TBMM Kütüphane <strong>ve</strong> Dokümantasyon Müdürlüğü, Araştırma Servisi.59Korkut, S., Yıldız, A. (1994). a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 117alınması yasaklanmıştır. Kongre üyelerinin gelir kayıplarını telafi için gü<strong>ve</strong>nilişkisi içeren hukuk, tıp <strong>ve</strong> muhasebe vs. özel meslekleri icra etmeleri yasaklanmıştır.Üyelerin her yıl bütün varlıklarını, mülkiyetlerini, mali çıkarlarını,mülkleriyle ilgili bütün işlemleri, borçları <strong>ve</strong> üyenin eşiyle kendisine bağlıçocukların edindiği konumları kamuoyuna tam olarak beyan etmesi esastır.Kongre üyeleri, üyelikleri sona erdikten sonra bile izin <strong>ve</strong>rilebilir telafi edicigelir elde etme faaliyetlerini sınırlayan kısıtlamalara tabidir. Üyeler bir yıl içinsakinleşme ya da herhangi bir konuda hiçbir bağlantı içine girmemekle yükümlüdürler.60Buradan yola çıkarak, belirlenen genel ahlak kurallarının ABD <strong>ve</strong> Türkiye’denasıl uygulandığı Tablo 1’de görülmektedir.Tablo 1. <strong>Yasama</strong> <strong>Ahlak</strong>ı Genel. 61ÜlkeNakitolmayanhediyekabuledilebilirmi?Dışarıdaçalışmaizni varmı?Dışarıdangelir eldeetme iznivar mı?Nakit parakabuledebilirmi?Çıkarçatışmasıkısıtlamasıvar mı?İstihdamgelirkaynağındakısıtlamavarmı?Üyeliksonrasıİstihdamkısıtlamasıvar mı?ABD E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t Hayır E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>tTürkiye E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t E<strong>ve</strong>t Hayır Hayır E<strong>ve</strong>tBeyanzorunluluğuvar mı?Tablo 1’de, ABD ile Türkiye arasında yasama ahlakı ile ilgili benzerlik <strong>ve</strong>farklılıklar gösterilmiştir. Nakit olmayan hediye kabulü, parlamento dışındaçalışma izni, dışarıdan gelir elde etme izni, çıkar çatışması kısıtlaması <strong>ve</strong> beyanzorunluluğu noktalarında benzerlikler vardır. Burada en bariz farklılıküyelik sonrası istihdam kısıtlamasının Türkiye’de olmaması, ABD’de ise olmasıdır.Diğer bir ifade ile parlamentoda görev yapan siyasetçilerin, görevsürelerinin bitiminden itibaren bir yıl kadar, çıkar çatışmasına sebebiyet <strong>ve</strong>recektartışmalardan dolayı özel şirketlerde çalışması sakıncalıdır. Türkiye’de60Korkut, S., Yıldız, A. (1994). a.g.e.61Kaynak: T.B.M.M. Kütüphane <strong>ve</strong> Dokümantasyon Müdürlüğü Araştırma Servisi. ABD Kongre’si için<strong>Ahlak</strong>i Kurallar.


118YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İise serbesttir. Buna ila<strong>ve</strong>ten nakit para kabulünün ABD’de yasal olmadığı,Türkiye’de ise yasal olduğu kabul edilmiştir.Tablo 2, Türkiye <strong>ve</strong> ABD arasında, parlamento üyelerinin mal beyanlarınınkoşulları arasındaki farkları belirtmektedir.Tablo 2. Beyan Tablosu. 62ÜlkeBeyan koşuluvar mı?BeyanınkapsamıABD E<strong>ve</strong>t Mal varlığı,geliri, tümborçları <strong>ve</strong>alacakları,hediyelerTürkiye E<strong>ve</strong>t Mali durumu,yabancıhediyelerKimler beyanetmek zorundaÜyeninkendisi, eşi <strong>ve</strong>bakmaklayükümlüolduğu çocuklarıÜyeninkendisi, eşi <strong>ve</strong>bakmaklayükümlüolduğu çocuklarıBeyan <strong>ve</strong>rmesıklığıSınır var mı?Kime<strong>ve</strong>rilecek?Yıllık E<strong>ve</strong>t KamuyaHer döneminbaşında <strong>ve</strong>gerektiğindeGelir içinhayır, hediyeleriçin e<strong>ve</strong>tMeclis Başkanlığınaİkinci tablo ABD ile Türkiye arasındaki mal beyanı konusundaki yasalardakifarklılık <strong>ve</strong> benzerlikleri göstermektedir. Bu tabloda her iki ülkede demillet<strong>ve</strong>killerinin beyan zorunluluğu olduğu, beyanın içeriği <strong>ve</strong> beyan <strong>ve</strong>rmesıklığı konularında benzerlikler görülmektedir. En bariz farklılık ise mal beyanınABD’ de kamuya açık olması, Türkiye’de ise TBMM Başkanlığına <strong>ve</strong>rilmesidir.Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, Amerika’da siyaset kurumununkamuoyu denetimine oldukça açık olduğu görülmektedir. Parlamentoüyelerinin mal varlıklarının Türkiye’de Meclis Başkanlığına, Amerika’da isekamuya açık olması sistemin şeffaflığı açısından düşündürücüdür. Gücünühalktan alan <strong>ve</strong> halka karşı sorumlu olan siyaset kurumunun mal varlığınınhalkına açık olmaması, siyaset kurumunun itibarını artırmamakta, hatta tartışmalarasebebiyet <strong>ve</strong>rmektedir.62Kaynak: T.B.M.M. Kütüphane <strong>ve</strong> Dokümantasyon Müdürlüğü Araştırma Servisi. ABD Kongre’si için<strong>Ahlak</strong>i Kurallar.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 119Diğer bir konu, Amerika’da parlamenterlerin üyelik sonrası istihdam kısıtlamasıolması, Türkiye’de ise olmamasıdır. Parlamento üyeleri görev yaptıklarısürece <strong>ve</strong> çıkar çatışmalarının önüne geçmek için görev süresinin bitimindenitibaren belli bir süre özel şirketlerde görev alamamalıdır. Türkiye’debazı kurumlarda görev yapan insanların görevi sonunda bazı özel şirketlereyönetici olarak geçmeleri siyaseten de tartışılmaktadır. <strong>Siyaset</strong>çi halk nazarındason derece şeffaf <strong>ve</strong> hesap <strong>ve</strong>rebilir durumda olursa üzerinde taşıdığısorumlulukları daha rahat yapabilir.5.4. Türkiye’de Siyasal YozlaşmaTürkiye gibi siyasal partiler tarafından yönetilen <strong>ve</strong> birçok siyasi partininbulunduğu bir ülkede elbette siyasal yozlaşmanın yansımaları olacaktır. Türkiye’desiyasal yozlaşmaya yol açan üç temel sosyo-ekonomik nedenden bahsedilebilir.Bunlar hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme <strong>ve</strong> hızlı iktisadi gelişmelerdir.Buradan hızlı nüfus artışı karşısında kamu hizmetlerinin yetmezliği,herkesin yararlanmasına olanak bulunamayan hizmetlerden kimin yararlanacağıgibi hususlar yozlaşmayı getirmiştir. Buna ila<strong>ve</strong>ten kentsel süreci özümsememişolanların kente uyumu konusundaki zorluklar <strong>ve</strong> devletin iktisadigelişmeye yönelik teşvikleri <strong>ve</strong> yanlış kullanımı yozlaşmaya sebep olmuştur. 63Türkiye 1990’lı yılları hızlı bir ekonomik gelişmeyle geçirdi. 64 Bu hızlıekonomik değişim bütün toplumsal <strong>ve</strong> siyasal kurumları yerinden oynattığıgibi bazı değerlerin de unutulmasına yol açtı. Toplumdaki güç odakları bugelişmelerle yer değiştirdi <strong>ve</strong> yapılan yanlışlara müdahale edilmediği gibi sankiteşvik edildiği durumlar yaşandı bu da siyasal yozlaşmayı artırdı.Türkiye’de siyasal yozlaşmanın diğer bir sebebi, toplumda yasal süreç <strong>ve</strong>kuralların ciddiye alınmamış olmasıdır. 65 Bunun sebepleri olarak da Türkiye’desık sık vuku bulan askeri darbeler <strong>ve</strong> yeni liberalizm eğilimidir. Askeridarbeler, yönetme yetkisini halktan zorla almışlardır. Bu arada bazı kamu63Turan, İ. (1993).64Alkan T.a.g.e.65Aktan T. a.g.e.


120YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İgörevlileri hesap sorulma endişesi olmadan rahatlıkla yolsuzluk yapabilmişlerdir.Hızlı ekonomik gelişmenin de etkisiyle yolsuzluk yapıp para kazanmaitibarlılık, dürüst çalışma saflık olarak algılanmıştır. Burada menfaat üzerinedönen siyasetin etkileri görülmektedir. Milletin yetkisiyle yapılacak işlerdeinsanlığın faydasına çalışmak esas olması gerekirken menfaat esas maksatolmuştur. Bundan da ne toplum ne de siyaset kurumu fayda görmüştür.Türkiye’de yolsuzluklara karşı ciddi bir hukuk mekanizması olmaması <strong>ve</strong>caydırıcı cezaların yetersizliği siyasetteki yozlaşmanın diğer bir sebebidir. 66Büyük yolsuzlukları yapanların en ufak bir ceza dahi almadan beraat ettikleribir yerde siyasi yozlaşma kaçınılmazdır.Siyasal yozlaşma, gelişmiş ülkelerde olabildiği gibi eğitim <strong>ve</strong> kültür düzeyinindüşük olduğu ülkelerde de görülmektedir. Siyasi yozlaşmanın sebebiolarak sadece kültür düzeyini göstermek yanıltıcı olacaktır. Türkiye’de yolsuzluklarıyapanların genelde eğitim düzeyi yüksek <strong>ve</strong> zengin kimselerden olmasıproblemin daha çok ahlakî yönünün olduğunu göstermektedir.Türkiye’de siyaset kurumunu temsil eden TBMM’yi yılda yaklaşık birmilyon kişi ziyaret etmektedir. Türkiye’de vatandaşlar neden Meclisi çokçaziyaret etmektedirler? Bunun genel sebebi vatandaşın bulundukları yerdesorunlarını çözememeleri <strong>ve</strong>ya sorunlarını anlatacak bir makam bulamamalarıdır.Bu noktada Türkiye aşırı merkeziyetçi bir yönetim tarzının etkileri ilekarşı karşıyadır. Bütün problemlerin çözüm yeri olarak “Ankara” gösterilince<strong>ve</strong> yazılı olmasa de uygulamada böyle olunca, insanlar sorunlarını yerel yönetimlerleçözmek yerine Ankara’yı dolayısı ile de Meclisi ziyaret etmek gereğiduymaktadırlar. Vatandaş sorununu kendi bölgesindeki bürokratik yapı ileçözememektedir. Bir sorun neden Ankara’ya gelince çözülebilmektedir. Buradayerel yönetimlerin sorun çözme kapasitelerinin zayıf olması <strong>ve</strong> insiyatifalmaktan çekinmeleri gibi psikolojik etkiler de vardır.Türkiye’deki aşırı merkeziyetçi yapı sebebiyle bürokrasi çarkları ağırdönmekte <strong>ve</strong> bakanlıklar <strong>ve</strong> kurumlar yenilikçilik yerine statükocu bir tavırsergilemektedir. Genellikle modern dünya yerine zamanı geçmiş uygulamalar66Aktan. T. a.g.e.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 121referans alınmakta <strong>ve</strong> değişim konusunda bir ürkeklik görülmektedir. Buradaana neden olarak merkeziyetçi bürokrasinin yetkilerini devretmek istememesi<strong>ve</strong> kendi vatandaşına olan gü<strong>ve</strong>n eksikliği sayılabilir.<strong>Siyaset</strong> kurumunun asıl vazifesi yasama faaliyetleri <strong>ve</strong> toplumun sorunlarınıçözmedir. Mevcut yapıda millet<strong>ve</strong>killeri daha çok vatandaşa iş bulma <strong>ve</strong>sağlık sorunlarını çözmek için uğraşmaktadır. Birçok işadamı <strong>ve</strong> şirket kendiişlerini halledebilmek için siyaset kurumunu dayanak yapmak istemekte <strong>ve</strong>çıkarları için kullanmaya çalışmaktadırlar. Türkiye, bu gibi uygulamalardandolayı yolsuzluk suçlamalarının çokça gündeme geldiği ülkelerden birisidir.5.5. Türkiye’de Siyasal Yozlaşmayla ilgili Hukuki NormlarTürkiye’de siyaset kurumu <strong>ve</strong> siyasetçilerin kendilerini gösterdiği yerTBMM’dir. Anayasaya göre millet<strong>ve</strong>killeri görevlerine aşağıdaki şekilde yeminederek başlarlar.Devletin varlığı <strong>ve</strong> bağımsızlığını, vatanın <strong>ve</strong> milletin bölünmezbütünlüğünü, milletin kayıtsız <strong>ve</strong> şartsız egemenliğini koruyacağıma;hukukun üstünlüğüne, demokratik <strong>ve</strong> lâik Cumhuriyete <strong>ve</strong> Atatürk ilke<strong>ve</strong> inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur <strong>ve</strong> refahı, millîdayanışma <strong>ve</strong> adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından <strong>ve</strong> temelhürriyetlerden yararlanması ülküsünden <strong>ve</strong> Anayasaya sadakattenayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum <strong>ve</strong> şerefimüzerine ant içerim.Bu yemin metnine uyması beklenen siyasetçilerin zamanla ahlak dışı davranışlarasaptıkları görülmektedir. Örneğin, kişisel menfaat için parti değiştirme,partizanca yapılan atamalar, nakiller, terfiler, seçim kaybeden adaylarınKİT yönetim kurullarında görevlendirilmeleri, banka kredilerinin yakınlaratahsisi, millet<strong>ve</strong>killerinin iş takibi yapar hale gelmeleri. Bunları şüphesiz Türkiye’deolan <strong>ve</strong> herkesin bildiği, siyaseti zorlayan ahlakî davranışlar içindesayabiliriz. 6767Aydın, İ. a.g.e.


122YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İBuradan yola çıkarak yasama organı olan TBMM’de bugüne kadar siyasalahlak konusunda yapılan çalışmaları, yasa tekliflerini <strong>ve</strong> tartışmaları incelemeklazımdır.3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> Yolsuzluklarla MücadeleKanunu siyasal yozlaşmanın önüne geçebilmek için çıkarılan en kapsamlıkanunlardan birisidir. 1990 yılında çıkarılan kanunun amacı rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong>yolsuzluklarla mücadele cümlesinden olarak, kanunda sayılanların mal bildirimindebulunmalarını, bildirimlerinin yenilenmesini, mal edinmelerin denetiminidüzenlemek; haksız mal edinme <strong>ve</strong>ya gerçeğe aykırı bildirimde bulunmahalinde uygulanacak hükümleri, belirlenen suçlar hakkında takip <strong>ve</strong> muhakemeusulünü düzenlemektir. Kanunun kapsamında millet<strong>ve</strong>killeri <strong>ve</strong>Hükümet üyeleri de vardır.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında da zimmet, rüş<strong>ve</strong>t, görevi kötüyekullanma, irtikap gibi suçlar düzenlenerek yaptırımları öngörülmüştür.657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ise devlet memurlarına yönelikolarak hediye <strong>ve</strong> borç alma, ticari faaliyette bulunma gibi konularda yasaklayıcıhükümler yer almıştır.Siyasal yozlaşma hakkında bir diğer önemli kanun 1984 yılında çıkarılan3069 Sayılı TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanundur. Bukanunun amacı, TBMM üyelerinin yapamayacakları görev <strong>ve</strong> işleri belirlemektir.Bu Kanunun 2. maddesi;TBMM üyeleri, devlet <strong>ve</strong> diğer kamu tüzel kişilerinde <strong>ve</strong> bunlara bağlıkuruluşlarda; Devletin <strong>ve</strong>ya diğer kamu tüzel kişilerin doğrudan doğruyaya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs <strong>ve</strong> ortaklıklarda, özel gelirkaynakları <strong>ve</strong> özel imkânları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışanderneklerin <strong>ve</strong> Devletten yardım sağlayan <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgi muafiyeti olan vakıfların,kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar<strong>ve</strong> bunların üst kuruluşlarının <strong>ve</strong> katıldıkları teşebbüs <strong>ve</strong>ya ortaklıklarınyönetim <strong>ve</strong> denetim kurullarında görev alamazlar, <strong>ve</strong>kili olamazlar,herhangi bir taahhüt işini doğrudan alamazlar, temsilcilik <strong>ve</strong> hakemlikyapamazlar.şeklindedir.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 1235.6. Siyasi <strong>Ahlak</strong> Komisyonu TartışmalarıSiyasi <strong>Ahlak</strong> Komisyonu kurulması ile ilgili ilk yasa teklifini, 20. Dönemde27 Haziran 1997'de ANAP İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Bülent Akarcalı <strong>ve</strong>rmiştir.Akarcalı’nın teklifi, sonradan <strong>ve</strong>rilen diğer tekliflerle birleştirilerek AnayasaKomisyonu’nda görüşülüp kabul edilmiş, ancak yasalaşamamıştır. Akarcalıteklifini, 21. Dönemde 16 Haziran 1999’da yenilemiştir. Teklif bu sefer,Anayasa Komisyonu’nun 8 Temmuz 1999’daki toplantısında görüşülmüş <strong>ve</strong>reddedilmiştir.Siyasi etik konusu, Başbakan Bülent Ecevit başkanlığındaki 57. Hükümet'ten(DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti) Enerji <strong>ve</strong> Tabii KaynaklarBakanı Cumhur Ersümer (ANAP) ile Bayındırlık <strong>ve</strong> İskan Bakanı KorayAydın'ın (MHP), bakanlıklarındaki rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> usulsüzlük iddiaları üzerineistifa etmelerinden sonra, Eylül 2001'de tekrar tartışılmaya başlanmıştır. Hükümet,Siyasi <strong>Ahlak</strong> Yasası hazırlığına girişmiş, ancak bir tasarı ortaya çıkmamıştır.22. Dönem’de (58. Hükümet) “Siyasi <strong>Ahlak</strong> Yasası” ile ilgili teklif, CHPİstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Algan Hacaloğlu <strong>ve</strong> 58 arkadaşı tarafından 24 Aralık2002'de TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Yasa teklifi ile TBMM üyeleri <strong>ve</strong>dışarıdan atanan Bakanlar Kurulu üyeleri ile ilgili olarak siyasi ahlak konusundafarklı kanunlarda yer alan kuralların, temiz siyaset <strong>ve</strong> saydamlık ilkeleri çerçe<strong>ve</strong>sindeyeniden düzenlenmesi amaçlanmış <strong>ve</strong> TBMM’de “Etik Komisyonu”kurulması öngörülmüştür. Teklif dönemin bitimiyle birlikte hükümsüz kalmıştır.23. Dönem’de TBMM’de Siyasi Etik Kurulu Kurulmasına ilişkin yasateklifi, yine Hacaloğlu tarafından 13.08.2007 tarihinde Meclis Başkanlığına<strong>ve</strong>rilmiştir. Teklifle, 3069 sayılı TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler HakkındaKanun ile 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüş<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> YolsuzluklaMücadele Kanununun 3, 5 <strong>ve</strong> 9. maddelerinde değişiklikler yapılması,TBMM dışı faaliyet gelirlerinin beyanı <strong>ve</strong> bu konularda uygulamaların izlenmesiile görevli TBMM Siyasi Etik Kurulu kurulması öngörülmüştür.


124YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İ6. SonuçGenel anlamda siyaset sözcüğünün karşılığı olarak politika kullanıla gelmektedir.Bu anlama ila<strong>ve</strong> olarak devlet işlerini düzenleme <strong>ve</strong> yürütme sanatıylailgili özel görüş <strong>ve</strong> anlayış, memleket idaresi, siyasal iktidarların nasıloluşturulduğu, biçimlendirildiği <strong>ve</strong> bölüştürüldüğünü inceleyen bilim şeklindede açıklanmaktadır. <strong>Siyaset</strong>, bir başka yönüyle insanlarla, çevre ile sağlıklıilişki kurabilme becerisi, insanların kendileri olabilme, birey olabilme <strong>ve</strong> bireyolarak mutlu olabilme yollarını bireye açma sanatıdır. Görülüyor ki siyasetisadece bir yönüyle açıklamak zordur. Bu anlamlara bir de siyasete sorun çözmesanatı, millete hizmet yolu gibi tanımlar da eklenirse bu zorluk <strong>ve</strong> çeşitlilikdaha da artar.<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> ahlak, kavram olarak hayatın her anında varlıkları ya vicdanenya da fiziksel olarak hissedilen iki olgudur. Genelde siyaset, maddi olarakdüşünüldüğünde elit kesimlere mahsus bir alan sayılabilir. Bu durum siyasetyapmanın maddi gerekliliklerinden ortaya çıkmıştır. Fakat asıl amacı toplumahizmet olan siyaset kurumu, doğası gereği toplumun bütün kesimleri ile doğrudanilişki içindedir. <strong>Siyaset</strong>çi yetkisini milletten alır, yaptıklarının ya dayapamadıklarının hesabını da millete <strong>ve</strong>rmek durumundadır. <strong>Siyaset</strong>çi halkınıngenel duruşundan <strong>ve</strong> sağduyusundan uzak kalırsa halkına karşı yabancılaşmatehlikesi ile karşı karşıya demektir ki bu da temsil yetkisi konusundatartışmalara sebebiyet <strong>ve</strong>recektir. Halk, seçtiği siyasetçinin kendini temsiletmediği hissine kaplırsa ona bir daha yetki <strong>ve</strong>rmek istemeyecektir.<strong>Siyaset</strong>çi, dünya görüşüne, hayatı kabul edişine, ortak değerlere <strong>ve</strong> budeğerleri yaşayış biçimine uygun gelen, kendini bulabildiği <strong>ve</strong> ifade edebildiğibir partide siyaset yapar. Ama bu yeterli mi?<strong>Siyaset</strong>, bilgi gerektiren bir güçtür. Neyin bilgisi? İnsanın, insan olma imkânlarınıinsana sunmanın bilgisi. Bu imkânları yönetme, hazırlama, dağıtmagücünün bilgisi. Gerekli kaynakları hakça sunma bilgisi. <strong>Siyaset</strong>, altyapı, toplum<strong>ve</strong> ekonomi kaynaklarıyla ilgili yönetimdir. Bu kaynakları topluma sunmaşeklinin bilgisidir, bunun yönetim becerisidir. <strong>Siyaset</strong> bir kültürdür, biredeptir, bir yaşama terbiyesidir, bir inceliktir. Bir edep yönetimidir. İnsanların


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 125cevherindeki inançla, sanat, bilim, düşünce ile ilgili kabiliyetlerini uygulamayageçirebileceği ortamı hazırlama becerisidir.<strong>Siyaset</strong>e, edebiyat <strong>ve</strong> sanat gibi hayatın bütünü ile kavranmasına yapılanbir çeşit katkı diyenler de vardır. Burada siyaset, başka disiplinlerle yan yana<strong>ve</strong>ya onlara benzer bir şekil almaktadır. Bu yönüyle siyaset, hayatı tamamlayanbir faaliyet alanına dönüşmektedir.Toplumun gözü önünde yer alan <strong>ve</strong> her hareketi toplumun bir kesiminimutlaka ilgilendiren siyaset kurumunun ilişkilerinin de sürekli gündeme gelmesidoğaldır. Bu nedenle siyasetçinin yaptığı her şey toplum tarafından izlenmektedir.Çünkü siyaset kurumunun aldığı kararlar toplumun bütününüilgilendirmektedir. <strong>Siyaset</strong>çinin kararları kadar ilişkileri de sürekli takip edilmektedir.Normal bir vatandaşın yaptığı sıradan işler siyasetçide ahlak meselesinedönüşmektedir. Bunun nedeni de siyasetçinin, ilişkileri sıradan insanlargibi bire bir değil toplum adına yapmasıdır. Bu, siyasetin doğasında olanbir durumdur. Toplum, kendisinde bozulmalar olsa bile, kendisini yönetenlerinbozulmasını istemediği gibi kendisine örnek olmasını da ister. Bundandolayıdır ki, toplum, her hareketini eleştirdiği siyasetçiden aynı zamandabozuklukların da düzeltilmesini beklemektedir. Şüphesiz, siyasetçiler başkabir dünyadan gelmediler, kendi toplumunun yansımaları olarak Meclis’tegörev yapmaktadırlar. Dolayısıyla siyasetçiye yapılan eleştirilerden toplum dapayını almaktadır. Bu şunu gösterir: siyaset kurumu toplumu etkilediği gibi,toplum da siyaseti etkiler.Hükümetler değişse de anlayış değişmediği müddetçe ahlaki normlardanşikâyetler sürecektir. Burada anlayış değişikliği gerektiren husus siyasetintemel ahlaki sorunlarından biri olan “bizden olma” olgusudur. Salt kendipartisinden olduğu için yolsuzluklara bulaşmış bir siyasetçiyi yüceltmek nekadar yanlışsa, dürüstlüğünden <strong>ve</strong> çalışkanlığından emin olunan bir siyasetçiyisırf başka bir partiden olduğu için dışlamak, siyaset kurumunun en büyükproblemlerinden biridir. Siyasal partiler, kendi gruplarında yanlış yapan insanlarlayollarını ayırmada tereddüde düştükleri zaman kendi içlerinde yozlaşmayabaşlarlar. O zaman bu yanlışlar herkes tarafından normal karşılanmaya


126YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İbaşlanır ki bu da siyaset kurumunu kendisine örnek alan topluma iyi bir modeloluşturamaz.Asıl vazifesi yasa yapmak olan siyasetçilerin, nüfuzlarını başka alanlardakullanmaları siyaset kurumunun diğer bir problemidir. <strong>Siyaset</strong> kurumu elbetteki halkının sorunlarıyla ilgili olmalı <strong>ve</strong> bunları çözmeye çalışmalıdır. Kendihalkının dertleriyle dertlenmeyen, sorunlarını dinlemeyen siyasetçi toplumnazarında itibar görmez. <strong>Siyaset</strong>çiyi eleştirdiği halde, yasadışı işlerini siyasetçilereyaptırmaya çalışan toplum da bu problemin bir parçasıdır. Bir yandanbaşkalarına “torpil” yaptığı için ahlaki davranmamakla eleştirilen siyasetçi,aynı vatandaşın kendi yakını için yapmasını istediği bir işi yapmadığı zamanyine aynı kişilerce eleştirilmekten kurtulamayacaktır. Burada asıl problem,siyaset kurumunun istihdam bürosu gibi çalışmasıdır. Son zamanlarda işeyerleştirme <strong>ve</strong> tayin mekanizmaları sistemleştirilmiş olsa da zaman zamansiyasetçilerin dışarıdan müdahaleleri olduğu bilinen bir gerçektir. <strong>Siyaset</strong>kurumu, her konuda duruşunu hak <strong>ve</strong> adalet çizgisinde, yönetimini ise liyakatesaslı düzenlerse itibarı hak ettiği yerde olacaktır.<strong>Siyaset</strong> kurumunu, ahlaki tartışmaların içine çeken bir yönü de siyasetçininseçilirken bir sonraki dönemde seçilebilme kaygısıyla seçmenine <strong>ve</strong>rdiğitutamayacağı sözlerdir. Devletin imkanlarını bilerek <strong>ve</strong>ya bilmeyerek, seçilmekiçin her türlü vaatte bulunan siyasetçi seçildikten sonra bunları ne orandayaptığı sorusu ile karşılaşır. Devlet, imkanlarını önceliklerine göre <strong>ve</strong> adilbir biçimde dağıtmak ister. Fakat buna karşılık halk, öncelikle kendi sorunlarınınhalledilmesini ister. İstekleri olmazsa siyasetçi suçlar. Bu durum siyasetçinin—haklıya da haksız— başını ağrıtacak bir durumdur.<strong>Siyaset</strong> kurumunun diğer önemli bir sorunu da şeffaflık sorunudur. <strong>Siyaset</strong>çi,yaptığı işlerde, sergilediği davranışlarda, bireysel ya da kurumsal ilişkilerindesürekli izlenmektedir. Türkiye ile Batılı ülkeler arasındaki temel nüanslardanbiri, Türkiye’de siyasetçilerin mal varlıklarının sadece Meclis Başkanlığınabildirilmesi, buna karşılık Amerika’da <strong>ve</strong> diğer bazı Batılı ülkelerde isekamuoyuna açıklanmasıdır. Mal varlıklarının kamuoyu ile paylaşılması vicdanenhem milleti hem de siyasetçiyi eleştirenlere doğrudan cevap olacaktır.<strong>Ahlak</strong>en tartışılan diğer bir konu da parlamenterlerin, görevleri sonrası istihdam


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 127durumudur. Amerika’da parlamento üyeleri, görev sürelerinin bitimini takipeden bir yıl içinde özel şirketlerde görev alamamaktadır. Türkiye’de ise görevibiten parlamenterlerin <strong>ve</strong> üst düzey memurların aynı sene içinde özel şirketlerdegörev alması neredeyse normal karşılanmaktadır. Bu da tartışmalarasebebiyet <strong>ve</strong>rmektedir. Üzerinde milletin hakkını taşıyan siyasetçiler <strong>ve</strong> kamugörevlileri her yönü ile şeffaf olmak zorundadır.Mevcut durumdaki sıkıntıların birçoğunun kaynağında siyasetin menfaatiçin yapılması vardır. <strong>Siyaset</strong>i menfaatleri üzerine bina edenler, sadakat <strong>ve</strong>adalet duygularından mahrum kaldıkları için millete hizmet edemezler. <strong>Siyaset</strong>;ahlakı güzel, hamiyetini milleti için kullanan, adalet <strong>ve</strong> sadakat duygularınıntemayüz ettiği insanlarla yapılırsa güzelleşir.KaynaklarAktan, C.C. (1999). Kirli Devletten Temiz Devlete, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları.Aktan, C.C. (1992). Politik Yozlaşma <strong>ve</strong> Kleptokrasi: 1980–1990 Türkiye Deneyimi,İstanbul: Alfa Yayınları.Aktan, C.C. (1993). Siyasal <strong>Ahlak</strong> Sorunu <strong>ve</strong> Çözüm Önerileri, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong>Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlık Kitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 429-439.Alkan, T. (1993). Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlık, (Birinci Basım). Ankara:Bilgi Yayınevi.Aristo, (M.Ö.348). Politika, (Çev. Niyazi Berkes, 1944), İstanbul: Maarif Matbaası.Ayata, A.G. (1993).<strong>Siyaset</strong>te Kollamacılık, Ankara: Bilgi Yayınevi.Aydın, İ.P.(2002). Yönetsel Mesleki <strong>ve</strong> Örgütsel Etik, (3.Baskı). Ankara: PegemYayıncılık.Bayram, A.K. (2006). <strong>Siyaset</strong>in <strong>Ahlak</strong>ilik Problemi, II. Ulusal Uygulamalı Etik KongresiBildiriler Kitabı, Ankara: ODTÜ Felsefe Bölümü, 229–235.Berkman, Ü. (1993). Az Gelişmiş Ülkelerde Kamu Yönetiminde Yolsuzluk <strong>ve</strong> Rüş<strong>ve</strong>t.Ankara: Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü.Bellah, R.N. (2007). Ethical Politics:Realitiy or İllisusion. This essay is a revision of atalk first deli<strong>ve</strong>red as the Henry Bugbee lecture in Philosphy in thePresident’s Lecture Series at the Uni<strong>ve</strong>rsity of Montana, April 3, 2006.Birinci N. (2008). <strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> Dil. Yayımlanmamış Konferans (<strong>Siyaset</strong> Akademisi):Ankara.


128YASAMA • Sayı: 11 • Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2009D E R G İ S İBurasalıoğlu, Z. (2005). Okul Yönetiminde Yeni Yapı <strong>ve</strong> Davranışlar, (13.Basım).Ankara: Pegem Yayıncılık.Bostancı, N. (1998). <strong>Siyaset</strong>, Medya <strong>ve</strong> Ötesi, Ankara: Vadi Yayıncılık.DeLeon, P. (1993). Thinking About Political Corruption, New York: M.E. Sharpe.Gökkaya, Ö.F.(2002). Devletleşen Partiler, Ankara: Anadolu Stratejik AraştırmalarVakfı.Gökkaya, Ö.F.(1999). Türkiye’de Parlamento Reformu, Ankara: TBMM Kütüphane<strong>ve</strong> Dokümantasyon Müdürlüğü, Araştırma Servisi.Gökkaya, Ö.F., Erdem,T., Kabasakal, M. (2000). Siyasi Partilerde Reform, İstanbul:Türkiye Ekonomik <strong>ve</strong> Sosyal Etüdler Vakfı.İnönü, E. (1999). <strong>Siyaset</strong>te Etik, İstanbul: Türkiye Yöneticiler Vakfı. 3–18 deki konuşma.Kapani, M. (2007). <strong>Siyaset</strong> bilimi ne Giriş, (19.Basım). Ankara: Bilgi Yayınevi.Korkut,S., Yıldız,A. (1994). Amerika Birleşik Devletler Kongresi İçin <strong>Ahlak</strong>i Kurallar,Ankara: TBMM Kütüphane <strong>ve</strong> Dokümantasyon Müdürlüğü, AraştırmaServisi.Poyraz, H. (2006). <strong>Ahlak</strong>sız <strong>Siyaset</strong>, Akılsız <strong>Ahlak</strong>, II. Ulusal Uygulamalı Etik KongresiBildiriler Kitabı, Ankara: ODTÜ Felsefe Bölümü, 574–578.Rousseau, J.J. (763). Toplum Sözleşmesi, (Çev. Turhan Ilgaz, 2005). Ankara: PargrafYayınları.Sami.Ş., Temel Türkçe Sözlük, (Yay. Haz. M. Tulum). Tercüman Gazetesi Yayınları,İstanbul, 1985.Sarıbay, A.Y., Öğün, S.S. (2006). <strong>Siyaset</strong> bilimi, (3.Baskı).İstanbul: Alfa-AktüelYayınları.Soysal, M. (2000). Tepe, H.(Editör).Etik <strong>ve</strong> Meslek Etikleri, Ankara: Türkiye FelsefeKurumu.Stiglitz, J. (2002). Küreselleşme: Büyük Hayal Kırıklığı. Ankara: Plan b.Şenel, A., (1993). Siyasal <strong>Ahlak</strong> Kapsamı-Açmazları-Tipolojisi, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong>Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlık Kitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 258–272.Turan, İ. (1993). Türkiye’de Siyasal Yozlaşma Süreci, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlıkKitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 373–383.Turan, Ş. (1993). Tarih Boyunca Siyasal <strong>Ahlak</strong>, Siyasal <strong>Ahlak</strong> <strong>ve</strong> Siyasal <strong>Ahlak</strong>sızlıkKitabı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 315-338.Türköne, M.(Editör) (2005). <strong>Siyaset</strong>, (2.Baskı). Ankara: Lotus Yayıncılık.Anayasa (1996).Türkiye Cumhuriyeti Anayasası <strong>ve</strong> TBMM İç Tüzüğü, Ankara:TBMM Basımevi.


<strong>Siyaset</strong> <strong>ve</strong> <strong>Ahlak</strong> 129http://www.tbmm.gov.tr/de<strong>ve</strong>lop/owa/kanun_teklifi_gd.sorgu_yonlendirme,20.11.2007.http://www.belgenet.com/2002/siyasiahlak_241202-1.html.20.11.2007.http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=286445/Abdullatif-Sener-den-siyasietik-dersi.01.01.2008.Acar, M., (2007) Vatandaş <strong>Siyaset</strong>çilerden Ne İstiyor? http://www.belgenet.com.2008.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!