okuyucu mektubu ✉BİR İŞKENCE ÖYKÜSÜ ÜZERİNE - IIIHazırlık soruşturmasını yürütmeklegörevli savcı tarafından31.10.2002 tarihinde1 No’lu F Tipi Cezaevi Savcılığı’nayazı yazılarak Mehmet Desde’nin,“Gözlem altında olduğunu iddia ettiğiolay sonunda ne işlem yapıldığı,varsa hakkında yapılan soruşturmaveya davanın numaraları” sorulmuşve “işkence gördüğünü iddia ederse,hangi birimde, ne zaman (gün, ay, yılve saat olarak) işkence gördüğü, kiminne şekilde, yapılan hangi eylemiyle işkencedebulunduğu, işkence yapanlarıfotoğraflarından veya şahsen görmesihalinde tanıyıp tanımayacağı, kimdenşikayetçi olduğu” konusunda ifademebaşvurulması istenildi.İşkence mağduru olarak derhal hastaneyesevk ve tıbbi muayenemin detaylıcayapılmasının sağlanması yerine,tereddütte kalınarak, sevkin yapılıpyapılamayacağı hakkında GenelMüdürlüğe yazı yazılması işkenceninönlenmesi ve etkili soruşturulması taahhütve yükümlülüğüne açıkça aykırılıktaşımaktadır.Cezaevi Savcılığına vermiş olduğum07.11.2002 tarihli ifadede, daha öncekiifadelerimde de anlattığım gibi bananerede, ne zaman, ne şekilde, kimlertarafından işkence ve kötü muameleyapılmış olduğunu tekrarladım.Ayrıca bana işkence yapanlar arasındaterörle mücadele şube müdürünün deolduğunu sesinden tanıdığımı belirterekbu kişinin eşkalini verdim vegörürsem tanıyabileceğimi de belirttim.Ancak işkence yapan görevlilerarasında en azından şube müdürünütanıyabileceğimi söylemiş olmamarağmen, görevlilerin fotoğrafları dahibana gösterilmedi.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca6.2.2003 tarihinde Ege Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesine sevkim sağlanarak,tıbbi muayenem yapıldı. Yapılanmuayene sonucunda, 11.03.2003 günve B.30.2.EGE.0.111.02.00/76 sayılı raportanzim edildi. İş bu raporun sonuçkısmında:“a- Mehmet Desde’nin beyanlarındabelirtilen fiziksel şiddet nedeniyleoluşmuş bulguya rastlanmadığı,ancak aradan geçen zamangöz önüne alınarak, bulgu oluşmuşolsaydı bile kaybolmuş olabileceği,batın sol ön alt kısmındaki iyileşmişyara nedbesinin yaranın özelliklerininkaybolması nedeniyle, ne ile vene zaman oluştuğunu söylemenintıbben mümkün olmadığı,“İşkence mağduru sadece ben değilim. Ben ne ilk ne deson olacağım. İşkencelere maruz kalan yüzlerce insanınsuç duyurularına takipsizlik kararı verildiğini de biliyorum.Ne yazık ki bu ülkede binlerce insan işkence tezgahlarındangeçti. Kimileri sakat kaldı, kimileri öldü. Kimilerigözaltında kaybedildi, kimileri yargısız infazlara kurbanedildi. Bu ülkede işkencenin kitapları yazıldı...”b- Şahsın psikiyatrik muayenesindesaptanan ‘major depresifbozukluk+posttravmatik stres bozukluğu”bulgularının şahsın anlattığıolay ile ilişkili olabileceğinden”bahsedilmiştir.Ege Üniversitesi Tıp FakültesiPsikiyatri Anabilim Dalı başkanlığınca19.02.2003 tarihli raporunda daşunlar söylenmektedir:“Adı geçenin yapılan psikiyatrikmuayenesi sonucunda; bilincininaçık, kooperasyon ve oryantasyonununtam olduğu tespit edilmiş olup,depresif duygudurum, anhedoni,insomni, anorexi, psikomotor retandasyon,sosyal izolasyon, hipervijilans,konsantrasyon bozukluğu.Travmatik olayın sürekli şekilderüyalarında tekrar yaşanması bulgularısaptanmıştır. Olguda “MajorDepresif Bozukluk ve PosttravmatikStres Bozukluğu” tanıları düşünülmüştür.Durumu belirtir ortak tıbbikanaat raporudur.”21 Ocak 2003 tarihinde tahliye oldum.Tahliye olduktan sonra, İzmirTabip Odası’na başvurarak yardım talebindebulundum. İzmir Tabip Odasıbaşvurumu kabul ederek, bünyesindeçalışan doktorlar tarafından tedavilerimyapılarak, 21.07.2003 tarihli 03-2104-11 sayı numaralı 15 sahifedenoluşan rapor düzenlendi. Bu raporunsonuç bölümünde:“Mehmet Desde’nin gözaltında bulunduğusüre içerisinde yaşadığı vemaruz kaldığı uygulamalara ilişkinanlatmış olduğu öykü; gözaltı süreçlerisonrasındaki fiziksel ve ruhsalyakınmalarına ilişkin vermiş olduğuanamnez, bu anamneze uygunlukgösteren psikiyatri, dahiliye, genelcerrahi konsültasyonlarındaki bulguve sonuçlar, yapılan ortopedi, nörolojikonsültasyonlar ve diğer radyolojiklaboratuvar değerlendirmeleri birbiriyleve kişinin gözaltında işkencegördüğüne ilişkin vermiş olduğuöykü ile tümüyle uyumlu bulunmuştur.Tüm veriler bir bütünlük içindeve bir arada ele alındığında kişiningözaltında bulunduğu süre içerisindeinsan eliyle oluşturulmuş fiziksel veruhsal travmaya maruz kaldığı kanaatinevarılmıştır.”Ege Üniversitesi Tip Fakültesi veİzmir Tabip Odasınca düzenlenenraporlarda bana gözaltında fiziki vepsikolojik olarak işkencenin yapıldığıhekim raporları ile belgelendi. Bendört gün boyunca ‘Terörle MücadeleŞubesi’nde ifadelerin nasıl alındığını,nasıl işkence yapıldığını gördüm veyaşadım.3. hazırlık soruşturması sonucunda,nihayet 12.08.2003 tarihindeişkence nedeniyle sanıklar MuhteşemÇavuşoğlu, Mesut Angı, Alim Erçetinve Hürriyet Gündüz hakkında TCKm.243/1 gereğince cezalandırılmalarıiçin kamu davası açıldı.Bu davanın ilk duruşması 02.10.2003tarihinde yapıldı. İşkenceci polislermazeret bildirmeksizin 1. Duruşmayakatılmadılar. Birinci duruşmada gözaltındagördüğüm işkenceleri ayrıntılıolarak mahkeme heyetine anlattım.Mahkemeye verdiğim dilekçede, banayapılan işkence ve kötü muameleninyanı sıra şunları da belirtmeyi gerekligördüm:“İşkence mağduru sadece ben değilim.Ben ne ilk ne de son olacağım.İşkencelere maruz kalan yüzlerce insanınsuç duyurularına takipsizlikkararı verildiğini de biliyorum. Neyazık ki bu ülkede binlerce insan işkencetezgahlarından geçti. Kimilerisakat kaldı, kimileri öldü. Kimilerigözaltında kaybedildi, kimileri yargısızinfazlara kurban edildi. Buülkede işkencenin kitapları yazıldı.Yazılı ve görsel medyayı izleyen herkespolisimizin kahramanlıklarınıekranlarda ve gazete sayfalarında görebilir.Hak arama mücadelesi yürüteninsanları coplayan, üzerlerine bibergazı sıkan yasadışı uygulamalaraimza atan polis değil mi? Son 10 yıldabu ülkede polisin açtığı ateş sonucuölen insan sayısı 400’ü bulmuştur. Busayıya yaralananları, işkencede ölenleri,gözaltında kaybedilenleri ve sakatkalanları da ekleyin... Nasıl ciddibir sorunla karşı karşıya olduğumuzortaya çıkar.Güya Avrupa Birliği’ne girebilmekiçin durmadan uyum yasaları çıkarılıyor.Avrupa Birliği’ne sunulanUlusal Programda şunlar söyleniyor:Hükümet, işkence ve kötü muameleolaylarını önlemeye ve sıfır hoşgörügöstermeye kararlıdır. Adaletin biran önce tecelli etmesi için yürürlüğekonmuş olan yasal ve idari önlemlertitizlikle uygulanacaktır. Hukukve Ceza alanlarındaki değişikliklerdahil, yapılması öngörülen tüm yasalve idari düzenlemelerde işkenceve kötü muameleye karşı hassasiyetgösterilecektir. Düzenlemelerin uygulanmasındaözellikle AİHM’nin3. maddesi ile Avrupa İşkencenin veİnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Cezave Muamelenin Önlenmesi Komitesitavsiyeleri dik kate alınacaktır.İzleme, denetim ve rapor etme mekanizmalarınınçalışmalarına ağırlıkverilecektir.” (Bkz. Ulusal ProgramSiyasi Kriterler başlıklı bölüm.)Bir yandan bunlar söylenirken,diğer yandan işkence tüm hızı ilesistematik olarak sürüyor. Bu ise,işkencenin bir devlet politikası olduğunuve bu politikanın bir uzantısıolarak işkencecilerin korunduğunugösteriyor. Kimi işkencecilerin yargıkarşısına çıkarılması, kimilerinincezalandırılması buzdağının sadecegörünen kısmıdır. Öyle ya, devlet vemilletin bekası için kimi işkencecilerinfeda edilmesi gerekiyor. Kimi işkencecilerindevlet ve milletin bekasıiçin feda edilmesi bu devletin ulusalprogramda yazdığı gibi işkenceyekarşı mücadele ettiği anlamına gelmiyor.İşkence bir insanlık suçudur.Türkiye’deki mevcut yasalara göre deişkence suçtur. TC anayasasının 17.Maddesine göre, “kimseye işkence yapılamaz;kimse insan onuruyla bağdaşmayanbir ceza ya da işleme tabitutulamaz.” Türk Ceza Kanununun243 ve 245. Maddeleri ile de işkenceyasaklanmıştır. İşkence ve kötü muameleyiyasaklayan uluslar arası söz-23
✉okuyucu mektubu24leşmelere Türkiye de imza atmıştır.Şimdi sormak gerekiyor: Mevcut yasalarıçiğneyen, yasadışı uygulamalarınaltına imza atan kim? Yasalarıuygulamayan, yasadışı işkence metotlarınıuygulayan polisin kendisi değilmi? Yasaları uygulamakla yükümlüolan kolluk kuvvetleri yasaları çiğniyorsa,toplum bireylerinden yasalarauymasını nasıl bekleyebilirler? Amaçyasaların uygulanması, toplumunasayişinin ve sağlığının sağlanmasımı? Yoksa insanların susturulması;ses çıkaramaz, hak arayamaz bir ruhhali içerisine sürüklenmesinin sağlanmasıve bu şekilde muhalif seslerinyok edilmesi mi? Türkiye’de yaşananlarne yazık ki bana ikinci şıkkınamaç edinildiğini düşündürtüyor.Ben Avrupa Birliği’ne üye ülkelerdenbirinin vatandaşı olmamarağmen, üstelik de TürkiyeCumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’negirmeye çalıştığı bir süreçte, kollukgüçlerinin uyguladığı işkence ve kötümuameleye maruz kaldım. Acaba işkencecilerhakkında dava açılmasınınAlman vatandaşı olmam ile birbağı olabilir mi?Şimdi sormak gerekiyor: Neden işkenceninüzerine gidilmiyor? Nedenişkenceciler bir şey olmamış gibi görevlerinisürdürüyor. Neden işkencecilerkorunuyor? Neden işkencecilerinhepsi yargı karşısına çıkarılmıyor?Neden yargı karşısına çıkartılankimi işkencecilerin davaları zamanaşımına uğratılıyor. Neden haklarındadava açılan kimi işkencecileretebligatları bir türlü ulaştırılamıyor?Neden kimi işkencecilerin ikametgahlarıtespit edilemiyor. Tüm bunlarişkencecilerin korunduğunu göstermiyormu?Kimdir bu işkenceciler? Bunlar devlettenve amirlerden bağımsız mı hareketediyorlar? Bu işkenceciler birer ailebabası mı? Bunlar nasıl çocuklarınısevebiliyorlar? Bunlar nasıl aile ortamındayer alabiliyorlar?Sayın Başkan, Sayın MahkemeÜyeleri,Daha önce savcılığa verdiğim ifadelerde,sürece ilişkin olarak yazdığımyazılarda gözaltında kaldığım 4gün boyunca bana yapılan işkenceleriayrıntılı olarak anlattım. Ben 4 günboyunca Bozyaka Terörle MücadeleŞubesinde, Şube Müdürü olanMuhteşem Çavuşoğlu yönetimindekikalabalık bir ekip tarafından işkencegördüm. Gördüğüm işkenceler sonucusağlığım bozuldu. Gelinen aşamadahekim raporları ile de işkencegördüğüm belgelenmiştir. İşkenceleriben gördüm ve yaşadım. Bundan dolayıda yargı karşısına çıkarılan buişkencecilerin ağır bir şekilde cezalandırmalarınıtalep ediyorum”. (30Eylül 2003 tarihli, İzmir 7. Ağır CezaMahkemesi’ne verilen dilekçe)2. Duruşma 31.10.2003 tarihindeyapıldı. 2. Duruşmaya işkenceci polislerdenMesut Angı, Alim Erçetin veHürriyet Gündüz katıldı.İşkenceci polisler mahkeme önündeyaptıkları savunmalarında; özet olarak,sorgulamada bulunmadıklarını,ifade vermediğim için sorgulamanınyapılamadığını, kendileri ile muhatapolmadığımı, devamlı bir şekildeŞube Müdürü ile muhatap olduğumşeklinde çelişkili ifadelerde bulundular.Devamla, Şube Müdürünün, ifadevermediğim için hakkımda tutanaktutulmasını istediğini ve bu sebeplede, tanzim edilen tutanaklara imzaatmak durumunda kaldıklarını ifadeettiler. Tabii ki bu ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır.Hem sorguda bulunmadıklarınıve hem de sorguya yanıtvermediğimi ifade etmeleri bir çelişkidir.Sorguda bulunmayan bir kimseninsorguya yanıt verip vermediğimibilmesi herhalde mümkün olmazdı.Kapalı kapılar arkasında işkence yapanlar,maalesef, mahkeme önüneçıktıklarında masum insan rollerinde,kendilerini mağdur gösterme gayretiiçine düşmüşlerdir.3. Duruşma 24.12.2003 tarihindeyapıldı. İşkenceciler Adliye Binasındaolmalarına rağmen duruşmaya katılmadılar.3. Duruşmada “Dosyanıniçindeki raporlarla birlikte İstanbulAdli Tıp Kurumuna gönderilerek, müdahildesaptanan bulgu ve arazların işkencesonucu meydana gelip gelmediğinintespiti ile düzenlenecek raporunmahkememize gönderilmesi” kararıverildi. Ayrıca sanıklar Mesut Angı,Alim Erçetin ve Hürriyet Gündüz’ünduruşmadan vareste tutulma taleplerikabul edildi.4. Duruşma 19.01.2004 tarihlerindeyapıldı. Adli Tıptan beklenen raporgelmediğinden dolayı duruşma ilerikibir tarihe ertelendi.5. Duruşma 19 Şubat 2004 tarihindeyapıldı. 5. Duruşmada İstanbul AdliTıp Kurumu’na gönderilen dosya gelmediğindenötürü dava ertelendi.6. Duruşma 18 Mart 2004 tarihindeyapıldı. Adli Tıp Kurumu’na gönderilendosya gelmediğinden ötürü duruşmaertelendi.7. Duruşma 14 Nisan 2004 tarihindeyapıldı. 4 ay önce İstanbul AdliTıp Kurumuna gönderilen dosya hiçbir işlem yapılmadan geri gönderildi.Adli Tıp Kurumu benim dosya ilebirlikte muayene gün ve saatlerininbildirildiği zaman içerisinde gitmemyönünde talepte bulundu. Mahkemeheyeti “Müdahilin belirtilen gün ve saatteraporun aldırılması için Adli Tıp2. İhtisas Kurulu’na sevki hususundaCumhuriyet Savcılığına yazı yazılmasınave dava dosyasının dizi pusulasınarapten gönderilmesine” karar verdi.8. Duruşma 13 Mayıs 2004 tarihinde yapıldı.7. Duruşmada Adli Tıp Kurumu’nuntalebi üzerine verilen karar gereği10.05.2004 tarihinde Adli Tıp Kurumu’ndamuayenem yapıldı. 8. Duruşmada Adli TıpKurumu 2. İhtisas Kurulu raporu gelmediğindenötürü dava ertelendi.9. Duruşma 9 Haziran 2004 tarihindeyapıldı. Adli Tıp Kurumu raporu gelmediğindendolayı dava ileri bir tarihe ertelendi.10. Duruşma 8 Temmuz 2004 tarihindeyapıldı. Yine rapor gelmediğinden ötürüdava ertelendi.11. Duruşma 5 Ağustos 2004 tarihindeyapıldı. Yine beklenen rapor gelmediğindendava ileri bir tarihe bırakıldı.12. Duruşma 30 Eylül 2004 tarihindeyapıldı. Nihayet 9 ay sonra AdliTıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporumahkemeye gönderildi. Dosya içerisindeyer alan raporların özetini yapanAdli Tıp 2. İhtisas Kurulu, gözaltısüreci içerisinde verilen adli raporlarıtemel alarak “kişinin gözaltında fizikselbir travmaya maruz kaldığınınkesin tıbbi delillerinin bulunmadığını”belirtti. Ege Üniversitesi Adli Tıp AnaBilim Dalı Başkanlığı raporu hakkındaise, “kişinin Gözlem İhtisas Dairesi’neyatırılarak müşahade altına alınması”görüşü öne sürülüyordu.13. Duruşma 11 Ekim 2004 tarihindeİzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyapıldı. Bu celsede Mahkeme HeyetiAdli Tıp Kurumunun “Gözlem İhtisasDairesi’ne yatırılarak müşahade altınaalınması” istemine gerek olmadığınakarar verdi. Ayrıca bu celsede aynıdönemde benimle birlikte gözaltınaalınan Mehmet Bakır’ın tanık olarakdinlenilmesi talebimizi de reddetti.14. Duruşma 8 Kasım 2004 tarihindeyapıldı. İzmir Barosu İşkenceyiÖnleme Grubuna yazılan yazının cevabıgelmediği için, davayı ileri bir tariheerteledi.15. Duruşma 29 Kasım 2004 tarihindeİzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.Duruşmaya yargılanan polislerdenHürriyet Gündüz, Mesut Angı veMuhteşem Çavuşoğlu katıldı. Sanıkpolislerin yanı sıra Terörle MücadeleŞubesi’nde görevli bir çok polis ve şimdikişube müdürü de duruşma salonundayerlerini aldılar.16. Duruşma 22 Aralık 2004 tarihindeİzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.Esas hakkındaki savunma vedeğerlendirmeler yapıldıktan sonra,savcı esas hakkındaki mütalaasınıverdi. Savcı mütalaasında sanıklarınüzerlerine atılı suçu işlediklerine vecezalandırılmaları için dosyada yeterlikanıt ve delil olmadığından dolayıberaatlerine karar verilmesini istedi!Mahkeme Heyeti savcının istemineuyarak Muhteşem Çavuşoğlu, HürriyetGündüz, Mesut Angı ve Alim Erçetinhakkında yasa yolu açık ve nedenlerigerekçeli kararda yazılmak üzere beraatlerinekarar verdi! Verilen beraat kararıtemyiz edildi. Dava şimdi Yargıtayaşamasında bulunuyor.Siyasi iktidar “işkence ve kötü muameleolaylarını önlemeye ve sıfır hoşgörügöstermeye kararlı olduğunu”açıklamaya devam ediyor. Ama yaşananpratik süreç ve uygulamalar busöylemlerin tersini ortaya koyuyor.Diğer işkence davalarında olduğu gibi,bu davada verilen beraat kararı işkencecilerinkorunduğunu gösteriyor.Bir yandan işkenceye karşı ‘sıfırhoşgörü’ tanınacağı söyleniyor. Diğeryandan işkence tüm hızı ile sürüyor.Yapılan düzenlemeler, makyajdan ötebaşka bir anlam taşımadığı için işkenceve tecavüzlerin azalması ve önlenmesiyönünde bir gelişme sağlanamıyor.İşkencenin sistematik olup olmamasınınönemli göstergelerinden biri,işkence ve tecavüzle suçlanan görevlilerekarşı etkin yaptırımların uygulanıp,uygulanmamasıdır. Bu ülkedegözaltında işkence, kötü muamele,cinsel taciz ve tecavüzün sistematikolarak uygulandığı herkesçe bilinenbir olgudur. Bu fiilleri gerçekleştirenkamu görevlilerinin yargı önüne çıkartılmasındakarşılaşılan zorluklar,yargı önüne çıkartıldığında da zamanaşımınauğratma çabaları ve ağırlıklıolarak verilen beraat kararları işkenceninsistematik olarak uygulandığınınen belirgin göstergesidir.Kimi işkencecilerin yargı karşısınaçıkartılması, kimilerinin cezalandırılmasıbuzdağının sadece görünenkısmıdır. Kimi işkencecilerin devlet vemilletin bekası için feda edilmesi budevletin işkenceye karşı mücadele ettiğianlamına gelmiyor. Avrupa İnsanHakları Mahkemesi’nde, Türkiye’ninmahkum olmasına ve trilyonlarca liratazminat cezası ödemesine neden olanolayların başında ‘işkence davaları’ geliyor.Bunun en önemli nedeni ise işkencecileraleyhine açılan davaların büyükbölümünün ‘beraatla’ sonuçlanması,yani işkencenin cezasız kalmasıdır.Bir işkence öyküsünü ve yürüttüğümhukuk mücadelesini yazmaya çalıştım.Herşeye rağmen işkenceye ve işkencecilerekarşı mücadele etmek gerekir.İşkence ve işkencecilere karşı hukukimücadelemi sonuna kadar sürdürmeyedevam edeceğim. Verilen beraat kararıile hukuki süreç henüz sona ermemiştir.Cezasızlığa karşı mücadele, işkenceyekarşı mücadelenin en önemli koşullarındanbiridir. İşkence mağdurlarıyladayanışmada bulunmak, aynızamanda işkenceyi önlemede ilk adımolduğu unutulmamalıdır.15.08.2005, MEHMET DESDE ✓