ARALIK-OCAK (6)

SAYI:5 / ARALIK-OCAK 2016 

İmtiyaz Sahibi : 

Nurdan Tol Silivri 

Değerli okurlarımız, 

mySKI LIFE’ın beşinci sayısında yine sizlerle olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl 

Türkiye’nin birçok bölgesini etkisi altına alan yoğun kar en çok kayak merkezlerini ve 

kayak severleri sevindiriyor. Kayak pistleri dolarken, tatilciler kar kaplı pistlerde doyasıya 

kaymanın keyfini yaşıyorlar. Kış turizmi her geçen yıl ülkemizde popülerleşiyor ve 

yabancı ülkelerden de yoğun ilgi görüyor. Ülkemizi ve kayak merkezlerimizi tanıtmak 

adına mySKI ailesi olarak bu sayıda yine birçok farklı konuyla ve özel röportajlarla siz 

okurlarımıza zengin bir içerik hazırladık. 

Kayak ve doğa sporları dergisi olan mySKI LIFE’ta her sayıda sizlere farklı bir spor 

dalını tanıtıyoruz. Bu sayımızda sizleri doğayla baş başa mücadelenin ismi Enduro olan 

motor sporlarına yer verdik. 

Aynı zamanda Akut’un kurucu üyelerinden ve Everest’e ilk Türk tırmanışını 

gerçekleştiren dağcı Nasuh Mahruki ile ilgili merak ettiklerinizi bütün ayrıntıları 

ile bu sayımızda bulabilecek ve daha önce hiçbir yerde okumadığınız bilgilere 

ulaşabileceksiniz. 

Avusturya’nın kalbi olan Tirol’ün size sunacağı özel yazımızı da zengin görsellerle 

paylaştık. 

Behzat Gerçeker ve Aslı Demirer gibi sanat camiasının da destek verdiği dergimize 

kısaca sizlerin de beğeneceğinizi umduğumuz keyifli bir içerik hazırladık. 

Dergimizin bu sayısını da keyifle okuyacağınızı umuyor, bir sonraki sayıya kadar 

mutluluklar diliyoruz. 

Saygılarımla, 

Nurdan Tol Silivri 

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: 

Hüseyin Murat Tol 

Genel Yayın Yönetmeni : 

Neslihan Durgutlu 

Editör : 

Diğdem Tol 

Muhabir : 

Emel Delice 

Hukuk Danışmanı : 

Dede Hukuk Bürosu 

Görsel Yönetmen : 

Fadime Vural 

Yayına Hazırlık: 

Tolgrup A.Ş. 

Baskı / Edition: 

Umur Basım 

Sanayi ve Ticaret A.Ş. 

Dudullu OSB Mahallesi 

2.Cadde No:5 P.K. 

34776 Ümraniye 

İstanbul - TÜRKİYE 

T: +90 216 645 62 00 

Yayın Türü : 

Süreli Yayındır. 

İki Ayda Bir Yayınlanır. 

Reklam ve Abonelik: 

+90 212 222 50 90 

E-mail: info@myski.com.tr 

Web: www.myski.com.tr 

Kapak Fotoğrafı: 

www.tirol.at 

Kapak Sloganı: 

Nasuh Mahruki

İçindekiler 

6 

Dağa, Taşa 

Meydan Okumak; 

ENDURO 

Yunus Uçar 

4 

Şakir Şenkalaycı 

Yusuf Avcı 

14 20

26 

Tirol 

Alplerin Kalbi 

34 

Nasuh Mahruki 

38 

62 

Behzat Gerçeker 

Teleferikte 

Büyük Sürpriz 

48 

68 

Aslı Demirer

öportaj 

Yunus 

Uçar 

Merhaba Sayın Uçar, sizi biraz 

tanıyabilir miyiz? 

1973 yılında Elazığ’da doğdum. Orta ve 

lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan 

sonra, lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi 

İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde 

yaptım. Üniversite yıllarından itibaren spor 

gazeteciliği alanında çalışmaya başladım. 

Çeşitli kurum ve kuruluşlarda basın ve spor 

danışmanlığı hizmetlerinde bulundum. 

Spor program yapımcılığı, spor muhabirliği 

ve spor organizatörlüklerini yürüttüm. Spor 

Toto Teşkilatı’nın Başkanlığını yaptım ve 

halen Başbakanlık müşaviriyim. Evli ve üç 

çocuk babasıyım. 

Gazetecilik bölümü mezunu biri 

olarak genelde işin sportif kısmıyla 

ilgilendiğinizi biliyoruz. Neden 

motosiklet dersek bize neler söylemek 

istersiniz? 

Çocukluk ve gençlik yıllarımda hep 

motosiklete ilgi duydum. Motosiklet 

hayatımın bir parçasıydı zaten. Yarış olmasa 

da üniversite yıllarımda trafikte motosiklet 

kullanıyordum. Üst düzey spor idareciliği 

yaptığım sırada Türkiye Motosiklet 

Federasyonu’nun Kurucu Başkanlığı bana 

nasip oldu. Bir dönem zorunlu olarak 

ara verip tekrar federasyon başkanlığını 

yürütüyorum. İstanbul trafiğinde sürekli 

motosiklet kullanıyorum ve fırsat bulduğum 

zaman sporcularımızla da pistte olmaya 

çalışıyorum. 

Motorculuğa ilgi duyan okurlarımız 

için varsa önerileriniz nelerdir? 

Federasyon ile bağ kurmaları ne tür 

faydalar sağlar? 

“Motosiklet tehlikelidir”, “Ne yapacaksın 

ona binip” gibi söylemlerin algısı aslında 

sinemanın birer eseridir. Yıllardır filmlerde 

motosikletliler bir kasabaya gelip talan 

eden, alkol alan, ortalığı yakıp yıkıp ve sonra 

da çekip giden insanlar olarak lanse edildi. 

İki tekerlekli ve hızlı olması bu aletin tehlikeli 

olduğu algısını da insanın bilinçaltında 

oluşturabiliyor. Tabii işin özüne inildiğinde 

durum farklı. Örneğin yarışlarda ölümcül 

kazalar oldukça azdır. Bunun nedeni de 

doğru eğitim ve doğru aksesuarla sakatlık arz 

edecek yerlerin önlemini alıp, risk faktörünü 

aza indirmektir. Bu yüzden yarışlarda ölen 

sporcuların sayısı diğer sporlara oranla 

daha azdır. Bu algı genç bir federasyon 

olmamıza rağmen atılan doğru adımlar, 

yapılan sosyal projeler, iyi organize edilen 

yarışlar ve ücretsiz eğitimler sayesinde 

hızlı bir şekilde değişiyor. Son yıllarda 

gerçekleştirdiğimiz ücretsiz eğitimlerde de 

bu durumun değiştiğini görebiliyoruz. Anne 

veya babası ile gelen küçükler motosiklete 

hemen adapte olunca velileri de tehlikeli 

olmadığını görüyor ve bir daha ki sürüşlerde 

gençler kendileri gelip motosiklet eğitimi 

alıyor. Dediğim gibi genç bir federasyonuz, 

motosiklet kültürü henüz tam manasıyla 

ülkemize yerleşmemiş. Hızla bu durum 

değişiyor. 

Bırakın motosiklet sporu ve kültürünü 

diğer sporların bile kültürü ülkemizde 

oturmuş değil. Asırlık federasyonlarla 

rekabet içindeyiz. Son yıllarda verilen 

eğitim destekleriyle, yaptığımız etkinlik ve 

faaliyetlerle motosiklet sevgisi insanlarımızda 

oluştu. Zamanla motosiklet kültürü de 

yerleşecek ve o günlerde farklı konuları 

konuşuyor olacağız. 

4 

ARALIK/OCAK 2016

Şimdiye kadar hiç kış sporları ile 

uğraştınız mı? Varsa deneyimlerinizi 

bizimle paylaşır mısınız? 

Spor yöneticiliği yaptığımız için sporun her 

alanına ya doğrudan ya da dolaylı yönden 

hizmet ettik ve etmeye de devam ediyoruz. 

Sürekli dört duvar arasında kalmamaya özen 

gösteriyorum. Özellikle bire bir olarak kış 

sporlarıyla ilgilenmedim ama ülkemizde 

düzenlenen Universiade 2011 Erzurum Kış 

Oyunları gibi önemli organizasyonların 

içinde yönetici olarak bulundum. Zaman 

zamanda insana özgürlük hissi veren kayakla 

uğraştım. 

Enduro nedir? Düzenlenen Enduro 

etkinlikleri ile ilgili bize biraz bilgi 

verir misiniz? 

Enduro kelime anlamı olarak dayanıklılık 

demektir. Her türlü arazi ve iklim şartlarında 

hem gezmek ve hem de arazide motosiklet 

kullanmak isteyenlerin tercih ettiği bir 

sınıftır. Kendi içerisinde de hard, soft ve 

uzun yol diye adlandırılır. Ben zaman 

zaman uzun yol yapan bir kullanıcıyım. 

Arkadaşlarımla birlikte en son Van’a gittik. 

Şimdi Balkanları kapsayan değişik rotalar 

üzerinde çalışıyoruz. Biz Federasyon 

olarak enduronun Türkiye Şampiyonaları’nı 

düzenliyoruz. Bu sene mart ayında 

Fethiye’de başlayan sezonu Bodrum’da 

tamamladık. Azdavay (Kastamonu), Kazan 

(Ankara), Tokat, Kaynaşlı’da da (Düzce) 

şampiyonanın diğer ayakları yapıldı. 

Türkiye Şampiyonası’nın yanı sıra bu sene 

Doğu Avrupa’nın iki ayağını da ülkemizde 

düzenledik. Bu sene enduronun senesiydi. 

Her yarışımıza ciddi anlamda katılım oldu. İki 

yüze yakın sporcunun yarışlarımıza katılması 

bizi ayrıca çok mutlu etti. 

Merak eden okurlarımız için 

Motorsiklet Federasyonu olarak 

çalışmalarınız, önümüzdeki dönem 

planlarınız hakkında biraz bilgi 

vermek ister misiniz? 

Bu sezondan itibaren yeni parkurları 

motosiklet sporunun hizmetine aldık. 

Ülkemizin değişik illerinde çalışmalarımız 

hızla devam ediyor. Mevcut pistlerimizde 

de iyileştirme projelerimiz sürüyor. Her 

sene olduğu gibi daha fazla çocuk ve 

gencimize motosiklet sporunu sevdirmek 

için ülkemizin dört bir yanında bulunan 

kulüplerimize destek vererek eğitim 

çalışmalarına devam edeceğiz. Altı branşta 

yapılan Türkiye Şampiyonalarını ülke 

geneline yaymayı hedefliyoruz. 2016 yılında 

da dünya şampiyonluğunu hedefleyen milli 

sporcularımız Kenan Sofuoğlu ve öğrencisi 

Toprak Razgatlıoğlu ile dünya pistlerinde 

olacağız. 

Bizimle röportaj yaptığınız için 

teşekkür ederiz. Son olarak eklemek 

istediğiniz bir şey var mı? 

20 milyona yakın gence sahip bir ülkede 

yaşıyoruz. Motor sporlarına ilgili duyan bu 

önemli kaynağı biz doğru yönlendirmeye 

çalışıyoruz. Her sene yaz aylarında yüzlerce 

gencimizi trafik kazalarında kaybediyoruz. 

Onun için motosiklet kullananların sanki 

araba kullanıyormuş gibi dikkatli olması 

gerekiyor. Trafikteki diğer araçların da 

motosiklet sürücülerini görmezden 

gelmemesi ve titiz davranması gerek. Bir 

motora çarptığınızda aracınız çok az hasar 

alabilir ama motorun sürücüsü ölüme kadar 

giden zararlar görebilir. Oysa biz hep 

hayati riski değil, maddi riski hesaplıyoruz. 

Trafikteki insanların, o motorun üstünde sanki 

babası, kardeşi, eşi varmış gibi davranması 

gerekiyor. Daha titiz olunmalı. 

ARALIK/OCAK 2016 

5

tanıtım 

DAĞA, TAŞA 

MEYDAN OKUMAK; 

ENDURO 

6 


MÜMTAZ PAK’ın kaleminden 

Doğayla baş başa mücadelenin ismidir 

Enduro. En keyifli motor sporlarından biri 

olmasının ana nedeni her yerin parkurunuz 

olabilmesidir. Bu da sürekli keşif demektir. 

Caddeden araziye çıkıp “vay canına bu 

bambaşka bir şeymiş” lafını çok duyarsınız. 

Dağlar tepeler, su geçişleri, kumullar, 

çamurlar, kayalıklar… Hepsi sizin meydan 

okumanızı bekler. 

Enduro için iki farklı şekilde bakabiliriz, 

yarışacak olanları farklı değerlendirelim. 

Önce sadece keyif için enduro yapacaklara 

duyuralım sesimizi. 

Hafta sonu motorunuz ve arkadaşlarınızla 

arazide mücadele etmeye hazırsınız, 

herkeste farklı farklı motosikletler var, 

hangisinden alayım ? 

Eskiden iki zamanlı motorlar enduroda 

tavsiye edilmezken artık enduro’nun parçası 

oldular. Eğer kendinize güveniyorsanız 

kıvrak ve atikseniz 2 zamanlı sizin için. 

Hafifliğinin yanında debriyajla oynayarak 

her şeyi yapabilmeniz, çok kolay tek teker 

yapabilmeniz avantajken, uzun sürüşlerde 

yanınızda yağ taşıma ihtiyacı dezavantaj. 2 

zamanlı motor teknolojisindeki yenilikler ve 

yeni gelen markalar bu segmentte önemli 

bir gelişme sağladılar. Özellikle Romaniacs 

türü çok zor yarışlarda zafere gidilince 

tekrar gündeme oturdular. En önemli 

avantajı ise bakım ve onarım kolaylığı. 

Şu anda piyasada KTM, Husqvarna, Gas 

Gas 2 zamanlı motorlarıyla en iddialı olan 

markalar. Eğer debriyajla güzel oynarım, 

güç isterim diyorsanız tek yapacağınız 

marka ve model seçmek.Biraz daha konfor 

dersek, 4 zamanlıya geçiyoruz, sadece 

bir vites değiştirerek neredeyse parkur 

tamamlamak mümkün, tabi motorunuzun 

güç ve torkuyla orantılı olarak. Yokuş 

inişlerinde ise kompresyonunun yüksek 

olması fren kullanımını hem azaltıp hem de 

daha kontrollü hale getiriyor. Gazı açarken 

ilk tepki 2 zamanlıya göre daha düşükse de 

orta devirlere ulaştığınızda ara kapanıyor. 

Viteslerin aralıklarının biraz daha uzun olması 

arazide daha rahat kullanım sunuyor. Burada 

motokros makinelerinin vites aralıklarının 

daha kısa olduğunu da belirtelim. 

Süspansiyon sistemleri enduro makinelerde 

daha yumuşak ve salınım eğrisi daha farklıdır. 

Motokrosta daha dik bir grafik çizerken 

enduroda daha yataydır. Bu nedenle 

motokros motoruyla enduro yapmak çok 

keyifli ama serttir. Diğer şekilde enduro 

motoruyla kros yapmak isterseniz rampa 

inişlerinde süspansiyonlarınız yetersiz 

kalabilir. Ancak bunun pilotun kilosuyla 

doğru orantılı olduğunu da unutmayalım. 

4 zamanlı motorlarda seçeneğiniz daha 

fazla, özellikle son yıllarda piyasaya giren 

uzak doğu modellerini de sayarsak. Sık 

karşılaştığımız sorulardan biri de onlarla ilgili. 

Yanıtı direk verelim. Evet başlayabilirsiniz, 

ancak gerekli önlemleri almanız gerekir. 

Örneğin şase ve süspansiyonun modifiye 

edilmesi, tüm aksesuarların sökülmesi, 

lastiklerin uygun hale getirilmesi gibi. Ancak 

unutmayınız ki spesiyal olarak enduro için 

hazırlanan makinelerin gittiği parkurdan 

giderken sizin motorunuz çok hırpalanacak 

ve ömrü kısa olacaktır. 

Sonuç olarak alacağınız motosiklet gerçek 

anlamda yapacağınız spora uygun ve hizmet 

edebilir olmalıdır. Seçimimizi baştan doğru 

yaparsak keyif anlarımız artacaktır. 

Her sürüş seansından sonra ise mutlaka 

motosikletinizin bakımdan geçmesi gerekir, 

ekstrem bir spor yaptığınızı unutmayın. 

8 


Enduro Nedir 

Enduro Sporu (ingilizceden endurance 

= dayanıklılık) motosiklet – arazi sporu 

için kullanılan uluslararası terim. Enduro 

sporunda başarı hıza değil, motosikletin ve 

sürücünün dayanıklılığına ve güvenirliğine 

bağlıdır. 

TARİHÇE 

Enduro-sporunun kökeni 100 yıldan daha 

öncesine dayanmakta. İngiliz motosiklet 

sürücüleri birliği 1903 yılında 1000MİL- 

ARAZİ SÜRÜŞÜ- adı altında yarış organize 

etmiştir ve 1909 yılından itibaren her yıl 

İskoçya Dağlarında arazi sürüşü (The Scottish 

Six Days Trial) yapılmıştır. 

1912 yılından itibaren “Motosikletler için 

İngiliz SixDays Yarışları“ başladı. Bu yarışın 

günlük yarış parkuru zaman ve geçiş kontrol 

noktalarını içeren takribi 270km uzunluktaki 

arazi ve dağ etaplarından oluşuyordu. 1913 

yılında dönemin Dünya Federasyonu FICM 

yönetimi altında “Uluslararası Altı Gün 

Sürüşü” o zamanlardaki ismi ile “International 

Six Days Trial” organize edildi. 

1.ve 2. Dünya savaşları yüzünden verilen 

aralara rağmen Six Days Enduro-Sporu’nun 

zirvesi olarak kaldı. 

Six Days yarışının gelişimi ve ünü Enduro- 

Sporu’nun gelişmesinde yol göstericidir. 

1960 yılına kadar genelde çok az modifiye 

motosiklet kullanılmışken Özel etapların 

( bunlardan birisi motocross) başlaması 

ile Motocross’larda geliştirilen özel 

modifiyeler enduro motosikletlerinde de 

kullanıldı. Böylelikle motosikletler daha 

geniş süspansiyon aralığı, yerden yüksek 

mesafe, yüksek grenaj, yükseltilmiş eksozlar 

sayesinde arazi uygunluğu artırılmıştır. 

Bu gelişmeler akabinde parkurlar da daha 

iddialı olmaya başladı. Dik çıkış ve inişler, 

kaya geçişleri, Trial benzeri geçişler eklendi. 

Çevre Koruma Kanunu ve arazi sahiplerinin 

itirazlarından ötürü Batı Avrupa‘da, özellikle 

Almanya’da çok büyük kısıtlamalar getirildi. 

Dolayısıyla çoğu organizasyon ağırlık olarak 

kum çukurları veya benzeri kapalı alanlarda 

ve sonrasında trafiğe açık alanların geçiş 

etabı olarak kullanılması ile gerçekleşmeye 

başladı. Bu gelişme enduro-sporunun 

Almanya’nın batısında azalmasına sebep 

oldu. DDR‘da (Doğu Almanya) bu tür 

kısıtlamalar yoktu. 

Günümüzde enduro-sporu iskandinav 

ülkelerinde popüler (İsveç, Finlandiya) 

olduğu gibi Fransa, İtalya, İngiltere ve 

Amerika’da da popülerdir. Bir çok ülkede 

60’lı ve 80’lı yılların makinaları ile „Classic 

Offroad“ düzenlenmekte. Motosiklet 

sektöründe 1960 yılındaki krize kadar çoğu 

motosiklet üreticisi arazi sporlarında temsil 

ediliyordu. Kriz sonrasında çok az firma 

üretime devam etti. 

Doğu Bloku ülkelerinde MZ, JAWA ve 

SİMSON serbest olarak satılamıyordu, 

sadece fabrika takımları için düşünülmüştü. 

Batı Avrupa üreticileri: Husqvarna, Maico, 

KTM, Puch, SWM ve Zündapp uzun yıllar 

başarılı üreticilerdi. Ancak 1990 yıllarında 

Yamaha, Honda ve Suzuki gibi japon 

üreticilerde enduro-sporuna girdiler. 

Aynı zamanda Husaberg ve Gas Gas gibi 

uzmanlaşmış üreticilerde enduro yarışlarında 

yerini almaya başladı. 


9

UYGULAMA 

Enduro Yarışları iki farklı şekilde düzenlenir. 

Motokros yarışının aksine genellikle toplu 

olarak start alınmaz. Klasik şekli ile enduro 

: daha önceden belirlenmiş bir parkurun 

(toplam 50 – 80 km arasında) belli bir sürede 

3-4 defa geçilmesi ile yapılır. Belirlenen 

zaman limiti aşılırsa, zaman cezaları 

uygulanmaktadır. 

Kazananın belirlenebilmesi için her turda 

özel test etapları bulunmaktadır. Bu testler 

motokros ,enduro veya ekstrem testlerden 

oluşabilir. Bu testlerde elde edilen süreler 

toplandıktan sonra zaman cezaları ile birlikte 

sonuç elde edilir. 2004 yılından sonra start 

alan sınıflar şöyle: E1 (125 2T ve 250 4T), E2 

(250 2T ve 450 4T) und E3 (300 2T ve 500 

4T) birer dakika ara ile. Bu tarihe kadar sınıflar 

hacime göreydi, 80 cc’ye kadar, 125 cc’ye 

kadar , 250 cc’ye kadar, 500 cc’ye kadar, 

350 cc’ye kadar dört zamanlı ve 500 cc 

üzeri dört zamanlı. Bu sınıflandırma zaman 

içerisinde motosiklet üreticilerinin talepleri 

ve isteklerine uygun hale getirildi. 

Diğer şekli ile enduro-sporu: Bir Saat- 

Enduro‘da (Cross Country veya Hare 

Scramble) amaç daha önce belirlenen 

bir parkurda mümkün olan en fazla turu 

yapabilmektir. Genelde enduro’ya uygun 

hale getirilmiş bir enduro parkuru veya etrafı 

çevrili bir alan kullanılır. 

Enduro-sporunu kapalı alan sporu veya 

küçük ve kısıtlı bir alanda uygulayabilmek 

için Endurocross (EnduroX) türetilmiştir. 

Organizasyonda Supercross benzeri bir 

parkurda uygun arazi-engelleri hazırlanır. 

Bu parkurun üstesinden gelebilmek için 

kısmen Trial-Spor’unu içeren becerilere 

ihtiyaç vardır. Uygulama şekli Supercross- 

Organizasyonuna denk düşmektedir. 

10 


MOTOR GEOMETRİSİ 

Oturma pozisyonu dik ve dizlerin rahat 

açısı ile bütünleşir. Enduro motor ve 

motokros makinaları benzer motorgeometrisine 

sahiptir, ancak performans 

karakteristiğine bakıldığında enduro 

makinalar (motokros makinaların aksine) hız 

ve kısa süreli performansa göre değil, uzun 

menzilli sürüşler yani dayanıklığa yönelik 

tasarlanmıştır. 

TÜRKİYE ENDURO ŞAMPİYONASI 

Dünya Motosiklet Federasyonu (FIM), 

Avrupa Motosiklet Birliği (FIM Europe) 

ve Balkan Motosiklet Federasyonu’nun 

üyesi olan Türkiye Motosiklet Federasyonu 

her sene farklı illerde Türkiye Enduro 

Şampiyonası düzenlemektedir. Altı ya da 

yedi ayaktan oluşan şampiyona bugüne 

kadar, İSTANBUL, İZMİR, BURSA, ANKARA, 

TOKAT, MUĞLA (Fethiye-Bodrum), 

ANTALYA (Merkez-Kemer), DÜZCE, 

KONYA, KASTAMONU, ADANA illerinde 

farklı parkurlarda düzenlenmiştir. 30 Km’lik 

ekstrem ve enduro etaplarında 3 tur 

üzerinden toplam 90 km’de yapılan yarışlar, 

2015 yılında katılım ve organizasyon kalitesi 

yönünden zirveye çıkmıştır. Ulusal yarışların 

yanına uluslararası organizasyonlarla enduro 

branşı Türkiye Motosiklet Federasyonu’nun 

en gözde branşı olmuştur. 


11

12 



13

öportaj 

Şakir 

Şenkalaycı 

14 



15

Merhaba Sayın Şakir Şenkalaycı, bize 

biraz kendinizden bahseder misiniz? 

Motosiklet tamircisi dedesinin adını taşıyan 

Şakir Şenkalaycı, yarış kariyerine 1989 

yılında 8 yaşındayken 80cc kategorisinde 

başladı. 1989-1995 yılları arasında kendi 

kategorisinde yedi Türkiye şampiyonluğu 

kazandı. 1996 ve 1997 sezonlarını Türkiye 

Motokros Şampiyonası 125cc ikincisi olarak 

tamamladı. 1998-2006 yılları arasında 

Türkiye Motokros Şampiyonası’nda 250cc 

kategorisinde tüm şampiyonlukları kazandı. 

2001 yılında motokros yarışlarına ek olarak 

enduro yarışlarına da katılan Şenkalaycı, 

2001-2006 yılları arasında enduro 

klasmanında da tüm şampiyonlukları elde 

etti. Şenkalaycı 2002 yılında supermoto 

kategorisinde de yarışlara katılmaya başladı. 

2002-2008 yılları arasında supermotoda 

tüm Türkiye şampiyonluklarını da kazanan 

Şakir Şenkalaycı, 2005 yılında 650-1300cc 

Balkan Supermoto Şampiyonu, 2006’da 

250cc Balkan Supermoto ikincisi ve 250cc 

Supermoto Avrupa üçüncüsü olmuştur. 

Şakir Şenkalaycı, 2005 yılında supersport 

kategorisinde pist yarışlarına da katılmıştır. 

2005’te Türkiye şampiyonu, 2006’da 

Supersport A birincisi ve Türkiye üçüncüsü 

olmuştur. Kasım 2011’de evlenmiştir. 

2012 yılında Kemal Merkit ve Selçuk Bektaş 

ile beraber Dakar Rallisi’ne teknik destek 

almadan yarışanlar kategorisinde katılan 

Şakir Şenkalaycı, 14 etaplık yarışın 10. 

etabında yaptığı kaza sonucunda yarış dışı 

kalmıştır. 

Motorla ilk tanışmanız nasıl oldu? Sizi 

en çok etkileyen tarafı neydi? 

Bu benim aile mesleğim, ailemiz dört 

nesildir motosiklet ve yarış dünyasının 

içinde. Annem benim doğumuma sepetli 

bir motosiklet ile yetiştirilmiş ve bu benim 

motosiklet ile ilk tanışmam oldu. 

Şampiyonlar şampiyonu lakabını 

aldığınızı biliyoruz. Bununla alakalı 

okurlarımıza bilgi vermek ister 

misiniz? 

26 yıllık yarış kariyerim var. Şampiyonlar 

şampiyonu unvanını 2006 yılında 

şampiyonlar gecesinde 7 ayrı şampiyonluk 

ödülü alarak (Motocross şampiyonluğu, TMF 

Motocross şampiyonluğu, Enduro Klasman 

şampiyonluğu, Enduro Genel Klasman 

şampiyonluğu, Supermoto şampiyonluğu, 

Supermoto Avrupa şampiyonluğu, 

Superbike Pist şampiyonluğu) bu unvanı 

almaya hak kazandım. 

Enduro ile ilgili deneyimleriniz ve size 

neler hissettirdiği hakkında bize neler 

söylemek istersiniz ? 

Enduro diğer branşların yanında en 

eğlencelisi ve doğa ile de iç içe olan 

bir spor. Enduro yaptığım zaman bütün 

sıkıntılarımdan arınarak büyük keyif 

almaktayım bu nedenle herkesin enduro 

ile tanışmasını tavsiye ederim. Tabii ki bir 

eğitmen ile birlikte. 

16 


Dakar rallisi gibi dünyanın en önemli 

ve zor organizasyonlarından birinde 

ülkemizi başarı ile temsil ettiniz. 

Okurlarımıza Dakar ile ilgili biraz bilgi 

verir misiniz? 

Dakar motor sporları olimpiyatları altında 

geçen bir organizasyon ve ayrıca ülkeler 

şampiyonası da diyebiliriz. Bilginiz üzere 

rahmetli takım arkadaşım ve ağabeyim 

Kemal Merkit, Dakar’ı ülkemizde on yıl 

boyunca başarı ile tanıtıp bayrağı 2012 

yılında basın huzurunda bana devretti ve ilk 

tecrübem olan 2012 yılında yarışta genel 

klasmanda 22. Sıradayken kaza yaparak 

11. Günde (7800. Km) yarış dışı kaldım. 

Çok üzgün ve ağlamaklıydım. Bu beni 

çok daha fazla hırslandırdı ve 2014 yılında 

tekrar Dakar’a gitme şansım oldu. Maraton 

stage de yedinci, genel klasmanda 48. 

Olarak bitirmeyi başardım. Aslında çok 

daha önlerde finiş görme şansın vardı ancak 

daha önceki kazanında etkisiyle önemli olan 

finişi görmekti, bu yüzden fazla zorlamadım 

ve yarışı bitirmeyi başardım. Şimdi ise tüm 

hazırlığım TMF ile bakanlığımızın desteği 

ile 2016 yılı Dakar çalışmalarım başlamıştır. 

Bununla ilgili € 150.000 gibi bir bütçe 

gerekmektedir ve hedefim ilk beşe girmek. 

Kış sporları ile ilgileniyor musunuz? 

Şimdiye kadar kayak veya Snowboard 

yaptınız mı? Evet ise ilk tanışmanız 

nerede ve nasıl oldu biraz bahseder 

misiniz? 

2002 yılında motosiklet ile Uludağ da 

yapılan bir organizasyonda Wintercross 

şampiyonluğu aldım. Wintercross dışında 

kış sporları ile ilgilenmiyorum. 



plan veya projeleriniz hakkında biraz 

bilgi vermek ister misiniz? 

Dakar 2016’ya hazırlanıyorum. 


teşekkür ederiz. Son olarak eklemek, 

okurlarımıza iletmek istediğiniz bir 

şey var mı? 

Ben teşekkür ederim, ilginiz ve alakanız için. 


17

Pitztaler Gletscherbahn 

18 



19

öportaj 

Kaya Holding Otelleri’nde 

kendinizi ayrıcalıklı 

hissedin! 

DorukKaya Ski & Mountain Resort, çam ormanları arasında, sonsuz beyazlığın 

ortasında, renkli, çılgın eğlenceler ve sınırsız heyecanlar sunan, dünya standartlarında 

bir kayak ve snowboard merkezidir. 

Merhaba Yusuf Bey, okurlarımıza 


Öncelikle Dorukkaya ve Kaya Palazzo 

Otelimize hoş geldiniz. Sizlerin de şahitlik 

ettiği gibi kış sporu kayak için Türkiye’nin 

en güzel tesisindeyiz. Kaya Holding Bolu 

Bölge Müdürlüğü görevini hali hazırda 

yürütmekteyim. Turizm sektörüne 1988 

yılında Eska Holding bünyesinde başladım. 

24 Ekim 1992 yılında Kaya Holding 

ailesine katıldım. Önümüzdeki 24 Ekim 

2015 tarihinde severek görev yaptığım 

grubumuzda 23 yılımı tamamlayacağım. 

Evli ve iki çocuk babasıyım. Hayat felsefem 

sevgi, sadakat, güven ve çok çalışmak 

üzerine kuruludur. İş yaşamında takım 

çalışmasına, aidiyet duygusuna ve ortak 

akıla inanırım. Tabii ki liderlik bizim işimizin 

olmazsa olmazıdır. 

‘‘Bir kayak tutkunu olmaya 

başladım.’’ 

Kış sporları ile aranız nasıl? 

Deneyimlerinizi bizimle paylaşır 

mısınız? 

Kış sporları ile aram işimden dolayı çok iyi. 

Tabiri caizse tam bir kayak tutkunu oldum 

diyebilirim. Zaten bu sporu bir kez yaptınız 

mı bir daha bırakamazsınız. Özgüven 

ve özgürlük kayak sporunun neredeyse 

ana temasını oluşturur. Kendini doğaya 

bırakmak insanı çok rahatlatıyor. Doğayla 

ve kendinizle baş başa kaldığınızda 

daha sağlıklı kararlar verebiliyor, ciddi 

anlamda rehabilite oluyorsunuz. Gelen 

misafirlerimize bu eşsiz deneyimi yaşatmayı 

hedefliyoruz. 

20 


Dorukkaya Otel ve Kaya Palazzo 

hakkında düşüncelerinizi alabilir 

miyiz? 

Kaya Holding Grubu’nun bu konuda 

ciddi bir deneyimi var. Kaya Palazzo Otel 

markası sadece bölgede değil Türkiye’de 

ses getiren de-lüks bir ürün. Misafirlerimizin 

her türlü ihtiyacını karşılayacak konsept 

ürün olarak, ortak akıl ön planda tutularak 

geliştirildi. Dorukkaya ve Kaya Palazzo 

otellerimiz, ulaşım kolaylığı, pistlerinin 

uzunluğu, kalitesi, Türkiye’nin en iyi 

telesiyeji, yapay kar sistemi ve göleti (50 

adet kar makinası) en iyi güvenlik sistemi, 

kar kalitesi, kayak garantisi ve dünyaca 

ünlü kayak hocalarımız ile misafirlerimizin 

hizmetindedir. Amacımız, üstün hizmet 

anlayışı, sürdürülebilir başarı; çalışanların, 

misafirlerin, iş yaptığımız partnerlerimizin 

ve tabii ki işletme sahibimizin mutlu olacağı 

bir ürünü yaratmak ve yönetmek. Bunun 

için fark yaratmanız, rakiplerinizden bir 

adım önde olmanız gerekiyor. Bu bir takım 

çalışması ve farkı yaratan İnsan ve Hizmet 

anlayışı diye düşünüyorum. Tabii ki bölgenin 

konumu, ürününüzün niteliği, sunduğunuz 

konsept ve misafir profiliniz gibi etkenler 

daima farkı etkileyecek unsurlardır. 

Geleceğe yönelik plan ve projeleriniz 

nelerdir? 

Kartalkaya‘yı Türkiye’nin Davos’u haline 

getirmek, bölgeyi kış olimpiyatlarını 

düzenleyebilecek seviyeye taşımak, 

bünyemizde bulunan kayak ve snowboard 

okulunu geliştirerek ulusal ve uluslararası 

yarışlarda başarılı olacak kulüpler kurmak. 

Başta Sayın Bolu Valimiz ve Sayın Bolu 

Belediye Başkanımız olmak üzere gerekli 

kamu kurum ve kuruluşlarla görüşerek 

Bolu’ya yapılacak bir havalimanı ile kış 

turizmini sürekli ve kalıcı hale getirmek 

istiyoruz. Kaya Holding Grubu olarak 

segmentin üstüne çıkarak misafir 

memnuniyetimizi daha da yukarılara 

taşıyarak kalıcı hale gelmek ve başarımızı 

sürekli arttırmak, bölge ve ülkemiz için 

istihdam yaratmak en büyük hedefimizdir. 




2015-2016 kış sezonunu kar garantisi ve 

misafirlerimizin arzuladığı, mutlu olacağı, 

çok keyifli deneyimler yaşayacağı bir 

şekilde açıyoruz. Bu yıl kayak tutkunlarını, 

kayak sporuna gönül verenleri ve hiç bu 

deneyimi yaşamamış istekli herkesi Kaya 

ailesinin bu güzide otellerine bekliyoruz. 


21

haber 

Bolu Belediye Başkanı Alaaddin 

Yılmaz, Kartalkaya’da kayak yaparak 

sezonu açtı ve stres atmak isteyen 

herkesi kayak sporu yapmaya davet 

etti. 

Türkiye’nin en popüler kayak merkezi 

Kartalkaya’da sezon açıldı. Bolu belediye 

Başkanı Alaaddin Yılmaz kayak yaparak 

sezon açılışını yaparak, kayak tutkunlarını 

Kartalkaya’ya davet etti. “Köroğlu Dağlarının 

Zirvesindeki Kartalkaya’da bulunan tüm 

otellerimiz sezonu açtı. Pistlerimiz hazır. Biz 

açılışı yaptık, artık sıra kayak tutkunlarında. 

Tüm kayakseverleri Bolu’ya davet ediyorum” 

diyen Yılmaz’ın kayak pistinde görüntüleri 

ilgi çekici görüntüler oluşturdu. 

Kartalkaya’da bulunan Kaya Palazzo Otel’de 

ekibiyle Belediyenin yeni dönem çalışmaları 

için çalışma kampı yapan Bolu Belediye 

Başkanı, hem kayak yaptı hem de ekibiyle 

birlikte stres attı. Henüz yoğunluğun 

yaşanmadığı pistlerde sezonun ilk kayağını 

yapmanın keyfini çıkaran Başkan Yılmaz, 

kayakseverlere seslenerek, “Kartalkaya 

Türkiye’nin en iyi kayak merkezi. İstanbul ve 

Ankara gibi iki büyük metropolün arasında 

kalan kayak merkezimizde kar kalınlığı 90 

santimetreye yaklaşınca yapay karlarla 

pistlerin kar kalınlığı 120 santimetreye 

getirildi. Yapay kar sistemi sayesinde 

kayak sezonunda sıkıntı yaşanmıyor. Kayak 

tutkunları için 5 muhteşem otelimiz ve 

pistlerimiz yeni sezona hazır. Kayak yapmak 

ayrı bir keyif. Kayak sporu stres atmanın da 

en güzel yolu. Köroğlu zirveleri stresten 

uzaklaşmak isteyen herkesi kaymaya 

çağırıyor. Muhteşem bir doğayı kayarken 

keşfediyorsunuz. Buraya gelin, enerji 

depolayın” şeklinde konuştu. 

“Kartalkaya 

kayak tutkunlarını bekliyor” 

BOLU YATIRIMCI BEKLİYOR 

Kaya Palazzo ve Dorukkaya Oteli Genel 

Müdürü Yusuf Avcı ile sezon açılışı üzerine 

sohbet eden Yılmaz, Kaya Palazzo’nun 

Belek’teki otelinin G20 Zirvesine ev sahipliği 

yaptığını hatırlatarak bundan büyük bir 

gurur duyduklarını söyledi. Bolu’nun Turizm 

gelişim bölgesi ilan edilmesi ile yatırımcının 

önünü açacak 5.bölge teşvikleri için fırsat 

doğduğunun altını çizen Yılmaz “Kaya 

Holding gibi Bolu’nun tanıtımında çok 

katkısı olan kuruluşlar bizim için çok önemli. 

Boluspor’un da ana sponsoru. Yaz aylarında 

Antlaya’da Bolusporun kamp yapmasına 

imkan sağlıyor. Bolu daha keşfedilmemiş bir 

cennet. Turizm şehri olma hedefimizi özel 

sektörümüzle birlikte gerçekleştireceğiz. 

Yeni yatırımcılarımıza her türlü kolaylığı 

sağlamaya hazırız” ifadelerini kullandı. 

EN GÜZEL KIŞ BOLU’DA 

Bolu’nun dört mevsim turizm potansiyeli 

ile güçlü bir alt yapıya sahip olduğunu 

vurgulayan Yılmaz, kış mevsiminin en güzel 

yaşanabileceği ender yerlerden birinin 

de Bolu olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, 

“Bolu’da her mevsim büyük güzelliklerle 

yaşanıyor. Şimdi kış mevsimine geçerken, 

en güzel kış manzaraları nerede olur diye 

sorun, tek cevabı vardır; Bolu. Kartalkaya 

kayakseverleri, Gölcük, Abant, Yedigöller 

fotoğraf meraklılarını bekliyor” diyerek kış 

mevsiminde tatil yapmak isteyenleri Bolu’da 

ağırlamaktan mutlu olacaklarını söyledi.


23

Gletscherbahnen Kaprun AG 

24 



25

tanıtım 

TİROL 

Alplerin Kalbi 

26 


Yüce dağlar, pitoresk vadiler, sarp tepeler, inişli yokuşlu Alpin çayırları, benzersiz 

buzullar- hepsini burada bulabilirsiniz: Tirol, “Dağlardaki Ülke” her yıl büyün 

dünyadan ziyaretçileri çekmektedir. Büyüleyici manzarası, dost canlısı insanları 

ve muhteşem turizm tesisleri ve servis hepsi Tirol’ü eşsiz bir destinasyon yapıyor. 

Avusturya’nın üçüncü en büyük Eyaletinin 

etkileyici güzelliği görülmeye değer. 

Tirol’e kelimenin tam anlamıyla şöhret 

getiren- 500 tane deniz seviyesinden 

3.000 metre yukarıda olan dağlarıdır. Bu 

gökdelen misali tepeler ve insana ilham 

veren sıradağlar beş ana bölgede Tirol’ün 

Alpin manzarasına egemendir; Ausserfern, 

Oberland ve Unterland, Innsbruck ve 

Civarı ve Doğu Tirol. Tirol’ün toplam 

yüzölçümü 12,648 km2’dir (4,883.4 mil 

kare), ve dağlık arazi nedeniyle bu alanın 

yalnızca 1,580 km2’sinde (610 mil kare) 

ikamet edilmektedir. Eyaletin %25’inden 

fazlası doğa koruma alanı. Tirol’de yaşayan 

700,000’den fazla sakinden on bir kasabada 

yaşayan 279 topluluğa yayılmış durumda. 

Tirol’ün en büyük kenti, aynı zamanda eyalet 

başkenti olan Innsbruck, Tirol’ün kalbinde, 

gelenekler ve modern yaşam birleşimiyle 

turistleri cezbediyor. Bugün 800 yaşındaki 

şehir merkezi sanat, mimari yapılar ve 

kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. 

Tirol’ün 279 toplulukta yaşayan 700.000 

nüfusu var ve bunların on bir tanesi kasaba. 

Tirol’ün en büyük kenti, eyaletin coğrafi 

merkezinde bulunan başkent Inssbruck. 

İnsanlar, Innbruck’u çevreleyen dağlarda 

gezinmek için buraya geliyorlar ve her iki 

dünyadaki en iyiyi buluyorlar- tarihi bir şehrin 

entelektüelliği ile kaldırımların bittiği yerde 

başlayan Alpin gezinti alanı. 

Gelenek ve Miras 

Tirol, çok çeşitli geleneklerin neşeyle 

kutlanması ve sürdürülmesine yol açan çok 

farklı bölgeler ve vadiler, farklı lehçeler, 

düşünce yapısı ve davranış biçimine sahip 

çok yönlü bir eyalettir. Eski gelenek ve 

festivaller bütün yıl boyunca kutlanır. Yılın 

başında yapılan Exuberant festivalinden, 

Paskalya dönemine, yaz ortasında yapılan 

gün dönümü kutlamaları, ağustos hasat 

festivali ve huzurlu Noel zamanına, hayat 

günden güne özel kutlamalar ve etkinliklerle 

doludur. 

Mutfak Deneyimi 

Rustik bir kulübede, hamur köftesi 

festivalinde, bir Alpin çiftliğinde veya bir 

şef restoranında; nereye giderseniz gidin, 

Tirol’ün size sunacak özel bir şeyleri vardırheyecan 

verici kreasyonlar ve ev yapımı 

ürünlerle imal edilen gizli reçeteler. Tirol’ün 

sıra dışı mutfağının temeli, yüzyıllardır 

bu bölgede özel yemeklerin oluşmasına 

yardımcı olan temiz kaynak suları ve 

dağlarıdır. Özel gurme gezilerinde, Tirol’ün 

çeşitli yemeklerinin sırrını ve Tirol ürünlerinin 

tipik yapılma şeklini keşfedeceksiniz. 


27

Tirol Kayak ve Snowboard 

Tirol’ün kış turizminin yerine geçecek 

başka bir şey yoktur: 80 kayak merkezi ve 

3,000 kilometrelik kayak alanına sahip olan 

Tirol masalsı yolları ve bulabileceğiniz en 

heyecan verici gezintiler sunar. Bu kadar 

muhteşem kayak tesislerine sahip olunca, 

Her yerde hâkim olan tonlarca kar ile Tirol 

Avrupa Alplerindeki bir numaralı kayak ve 

Snowboard destinasyonudur. Tirol, ülkenin 

en büyük kayak merkezlerinden bazılarına 

sahiptir, ancak biz mücevher gibi saklı olan 

ve size çok fazla kar ve yeteneklerinize 

uygun bir yer sunacak olan kayak 

merkezlerinin peşindeyiz. Gittikçe gelişen 

kayak teleferik teknolojisi ve ziyaretçilerine 

en iyisini sunma isteği ile Tirol’ün kayak 

merkezleri, tatilde yapılacaklar listesinin 

ötesine geçecek, türünün tek örneği olan 

imkânlar sunmaktadır. 300’den fazla gözde 

kayak okulu öğrenme programı, tepelere 

yaşam boyu sevgiyle bağlanmanız için 

mükemmel bir atlama tahtasıdır. Arazideki 

parklarımızın korkulukları, atlama yerleri ve 

süper kayak pistleri vardır vardır. Tirol’ün 

kayak merkezleri muhteşem aile tatilleri için 

de uygundur. Tirol’ün kayak merkezinde 

teleferikler çalışmadığında tatil gerçekten 

eğlenceli hale gelmektedir. Tirol’ün beş 

Buzul Tatil Köyü sezon başında açılır ve geç 

dönemlere kadar açık kalır ve yıl boyu kayak 

keyfi sunar. 

28 


Tirol’deki Kayak Merkezleri: Kış 

sporları severlerin hayalleri 

Kesin kar bulunan yaklaşık 80 kayak merkezi, 

3.000 kilometrelik pistler, 300 kayak okulu, 

yüzlerde modern teleferik ve kablolu telesiyej 

sistemi ile Tirol kayakçılar ve Snowboard 

yapanlar için gerçek bir cennettir. Benzersiz 

güzellikteki manzara ile son derece etkileyici 

dağlar arasında, her zorluk seviyesinde çok 

sayıda pist seçeneği gerçekten etkileyicidir. 

Gözünü gerçekten yükseklere dikenler, yazın 

bile kayak yapabilecekleri, deniz seviyesinin 

3.000 metre üstündeki bu heybetli buzulları 

ziyaret etmelidir. Yeni başlayanlar, aileler ve 

çocuklar için özel fiyatlar ve aynı zamanda 

Monoski yapanlar için özel bakım yapılan 

pistler eşsiz ve unutulmaz bir deneyim olacak 

bir kayak tatilini garanti etmektedir. Parti 

düşkünlerinin verdikleri paranın karşılığını 

kesinlikle alacakları eğlence dolu kayaksonrası 

partilerini de unutmamak gerekir. 

Kayak Güvenliği 

Kayak yolu üzerindeyken, Uluslararası Kayak 

Federasyonu FIS’in Güvenlik Kurallarına 

uyunuz ve kayak ve Snowboard yaparken 

kendinizin ve diğerlerinin güvenliğine dikkat 

edin. Riskleri azaltın ve yaralanmadan karda 

eğlenmenin tadını çıkartın. 


29

Daha güvenli bir kayak için denetlenen 

telesiyejler: 

Tirol’ün süper alt yapısı da kayak güvenliğini 

artırmaktadır. Telesiyejler yıllık kapsamlı 

kontrolden geçirilir ve her beş yılda bir 

bağımsız uzmanlar tarafından denetlenir. 

Düzenli eğitim kurslarında, çalışanlar acil 

durum için temel ve ileri seviye eğitim alırlar. 

Kayak merkezleri bileti: 

Tek bir telesiyej bileti ile Tirol’ün en iyi 

kayak deneyimi Tirol’ün çok kullanımlık dağ 

biletleri bütçenize zarar vermeden birden 

fazla dağda kayak yapmanın bir yoludur. 

Eğer paranızın satın alabileceğinin en iyisini 

istiyorsanız ya da bu yıl birden fazla kayak 

tatili yapmak istiyorsanız, kayak merkezleri 

bileti size çok tasarruf etmenizi sağlayacak, 

harika kayak merkezi seçenekleri 

sunmaktadır. Bu biletler ayrıca, günlerinizi 

peş peşe seçmenizi ya da bütün bir sezonu 

kapsayacak şekilde düzenlemenize imkân 

sağlar. Tirol’de kayak yapmayı bu kadar 

mükemmel hale getiren, kayak merkezlerine 

olan yakınlığı ve her birinde bulacağınız 

benzersiz özelliklerdir. 2015- 2016 sezonu 

için seçebileceğiniz çok sayıda bilet türü 

bulunmaktadır, bütün kayak merkezlerinden 

tek bir vadiye kadar, dünyanın en büyük, 

birden fazla dağ için sezonluk kart olan Tirol 

Snow Kart, tek bir bilet ile size Tirol’ün bütün 

kayak merkezlerinde kayak yapabilmenizi 

sağlar. En iyi biletler güzergâhlarının hepsini 

bir seferde görebilmeniz için buraya 

topladık. 

1. Kitzbühel Alps AllStarCard 

On kayak merkezi, 1,000 kilometreden fazla 

arazi, 354 gondol ve kayak teleferiği ve 

3,200 metrede buzul kayağı- AllStarCard, 

Kitzbühel Alp merkezlerinin eklektik karışımı 

ile kayak keyfi sunmaktadır. Kayak merkezleri 

içinde Tirol stalwarts Wilder Kaiser-Brixental 

SkiWorld ve St. Johann, Alpbach Valley, 

Wildschönau, ve Fieberbrunn kayak 

merkezleri bunlardan bir kaçıdır. AllStarCard 

Ski Biletleri 1 ile 14 günlük olarak mevcuttur. 

Niçin? 

Tirol’ün AllStarCard kayak merkezleri en 

iyi kar koşullarını, farklı yükseklikleri ve yeni 

başlayanlar, orta düzey bilenler ve uzman 

kayakçılar ve Snowboard yapanlar için geniş 

alanlar ve gerçek bir Tirol atmosferi sunar. 

30 


2. Ski 6 

Ski 6 Ski Bileti size Tirol Oberland’ın altı 

en popüler kayak merkezini indirimli 

olarak görme imkânı sınar. Bu bilet 

Nauders-Bergkastel, Kaunertal Glacier, 

Fendels, Fiss-Ladis, Serfaus, ve Venet’i 

kapsar. Birbiri ile değiştirilebilir teleferik 

biletleriyle eşsiz kayak pistleri, toplamda 

365 kilometreye uzanmakta ve 70 kayak 

telesiyeji bulunmaktadır. Kar tanrıları bu 

kayak merkezlerine inanılmaz miktarda kar 

bahşetmişlerdir. 

Niçin? 

Ski 6, altı özgün dağ merkezindeki çeşitli 

arazilerde, tek bir teleferik bileti ile benzersiz 

bir kış deneyimi sunmaktadır. Ayrıca, her 

birinin önemli özellikleri size farklı sebepler 

verecektir. Hepsinde çocuk bakım merkezi, 

bütün aile için aktiviteler, arazi parkları ve 

şaşırtıcı ücretsiz pistler vardır. Kaunertal 

Glacier Kayak Merkezi haziran ayına kadar 

süren sezonu ile övünmektedir. 

3. Stubai Super Ski Pass 

Stubai Vadisindeki kayak merkezi, Stubai 

Buzulu, Schlick 2000, Serles ve Elfer 

Teleferikleri, güçlerini birleştirip, tek bir 

biletle dört kayak merkezini gezmenize 

olanak sağlamışlardır. Stubai Super Ski 

Pass, farklı yapıdaki arazilerde 110 kilometre 

boyunca, Stubai Vadisindeki kayak 

yapılabilecek yerleri keşfetmenizi ve Stubay 

Recreation Complex (4- saatliğine kabul 

ediliyor) ve Neustift kapalı yüzme havuzunun 

keyfini çıkarmanızı sağlıyor. Stubai Super Ski 

Biletleri 2 ile 21 günlük olarak satılıyor. 

Niçin? 

Stubai Vadisi her yaş ve her yeteneğe uygun 

pistleri ile övünmektedir. Geniş, yuvarlanan 

pistleri yeni başlayanlar için ve ailedeki 

uzmanlar için idealdir. Temiz dönemeçler 

sunan mükemmel derecede bakımlı arazisi 

vardır. 9 yaş ve altındaki çocuklar ücretsiz 

kayabilmekte ve ailelerinin gönlünü 

fethedebilmektedir. 

4 . Zillertal Super Ski Pass 

Manzaralı Zillertal Vadisinde, kayakçılar ve 

gezginler, tek bir bilet-Zillertal Super Ski Pass 

ile Tirol’ün en efsanevi arazisine ulaşabilirler. 

Dört kayak merkezi Zillertal Arena, Zillertal 

3000 Ski ve Glacier World, First Holiday 

Region ve Mayrhofen ile birlikte 489 

kilometre kayılabilir alana sahiptir ve 177 

telesiyej bulunmaktadır. Kayak gününüz 

sona erdiğinde, Super Ski Biletiniz, Zillertal 

tren ve otobüslerine ücretsiz binmenizi 

sağlar ve bu şekilde vadilerdeki merkezler 

arasında sorunsuz seyahat edebilirsiniz. 

Super Ski Biletleri 2 ve 21 günlük olarak 

satılmaktadır. 

Niçin? 

Bir destinasyon, dört deneyim. Zillertal Vadisi 

dört seçkin dağ tatil merkezine ev sahipliği 

yapmaktadır. Ayrıca, bu merkezlerin 489 

kilometre kayak pisti ve 177 telesiyeji vardır 

ve hepsine tek bir biletle erişebilirsiniz. 


31

5. Snow Card Tirol 

Tirol’ün bütün yüksek irtifalı dağlarında kayak 

yapmak isteyen eski kafalı bir kayakçı için, 

Snow Card Tirol karşı konulmazdır. Beş buzul 

merkezi dâhil, Tirol’ün 87 kayak merkezine 

erişimi ile Snow Card Tirol size ülkedeki 

en iyi kayak ve biniş imkânını sunmaktadır. 

3.000 kilometreden fazla pisti, 1.100 kayak 

telesiyeji, nefes kesen Alp manzarası ve 

süper kar koşulları aileniz, arkadaşlarınız ve 

dağın kendisi ile yaşayacağınız unutulmaz 

bir ortam oluşturmaktadır 

Niçin? 

87 kayak merkezi, 5 buzul, 3,000 kilometre 

kayak pisti ve 1.100 kayak telesiyeji ile 

Snow Card Tirol, nerede ve nasıl kaymak 

istiyorsanız, yeni başlayanlardan, uzman 

kayakçılara seçenekler sunmaktadır. Tirol’de 

yaşayanlar ve üniversite öğrencilerinin 

indirimli telesiyej bileti alma hakları vardır. 

6. OlympicWorld Ski Pass 

OlympicWorld Ski Pass, Innsbruck 

Bölgesinin kayakçılara her şeyi sunduğu altın 

bir bilettir. Elinizde OlympicWorld Ski Pass 

ile istediğiniz kayak merkezine doğrudan 

teleferikle ulaşabilirsiniz— Nordkettenbahn- 

Seegrube, Patscherkofel, Axamer Lizum, 

Muttereralm, Kühtai, Rangger Köpfl, 

Glungezer, Schlick 2000 ve Stubai Glacier. 

Toplamda, bilet 300 kilometre alan içinde, 

90 telesiyej ve muhteşem parkları olan 

dokuz dağa ulaşmanıza imkân sağlar. 

Niçin? 

OlympicWorld Ski Pass ile sonsuz macera 

garantidir. Dokuz dağ ve 300 kilometreden 

fazla bir alanda, her gün sizi tek biletle 

ulaşabileceğiniz sonsuz imkânlarla selamlar. 

OlympicWorld Ski Pass, yalnızca bir Guest 

7. Silvretta Ski Pass 

Eğer, Paznaun Vadisindeki beş kayak 

merkezindeki bütün etkinlikleri yapmak 

istiyorsanız, Silvretta Ski Pass doğru bilettir 

– gerçekten: Silvretta Ski Pass, size 350 

kilometrelik piste, 73 teleferik ile güzel 

vadi ortamında biniş imkânı sunar. Ayrıca, 

Silvretta Ski Pass size Paznaun Vadisinde, 

Landeck ve Wirl in Galtür arasındaki kayak 

otobüslerine ve toplu taşıma araçlarına 

ücretsiz binmenizi sağladığından bütün 

vadi merkezleri arasında sorunsuz geçiş 

yapabilirsiniz. 

Niçin? 

Tirol’ün güney batısında yer alan Paznaun 

Vadisi, pek çok kayakçı ve snow board 

yapanlar için “ölmeden önce yapılacaklar 

listesindeki” şeylerden biridir; muhteşem 

manzaranın, her türden yeteneğe uygun 

mükemmel kayak ve biniş keyfi ve kayaktan 

sonraki muhteşem canlılık burasını 

keşfedilmesi gereken bir yer haline getiriyor. 

Beş kayak alanının da farklı özellikleri var; 

Ischgl herkes için sunacak bir şeyi olan en 

büyük kayak merkezi. 

Card ile birlikte satılır ve konaklama içermez. 8. White 5 

White 5 ski pass, tek bir telesiyej bileti ile 

kayakçılara Tirol’ün beş buzulunda kayak 

yapma imkânı sağlayan bir bilet. 3.440 

metredeki Hintertux Glacier, Pitztal Glacier, 

Sölden-Ötztal Glacier, Stubai Glacier, 

ve Kaunertal Glacier misafirlerine geniş, 

bakımlı ve kelimenin tam anlamıyla büyük 

bir dağ deneyimi sunuyor. Yüksekliğin 

avantajı her sezon bol bol kar yağışı ve iyi 

kar koşullarının yaza kadar devamlılığı olarak 

görülüyor. Hintertux Glacier, Avusturya’nın 

yazları kayak tecrübesi sunan tek yeri, yılda 

365 gün açık olan merkez Avusturya’daki en 

uzun kar sezonuna sahip. 

Niçin? 

Tirol’ün buzulları, Tirol’ün kayak 

merkezlerinin zirveleri, yüksek kaliteli yağan 

karı, güzel manzaraları ve Temmuz’a kadar 

devam eden sezonu görülmeye değer. 

White 5, bütün yaştan insanların kayak 

yapabilecekleri doğal alanlara sahip beş 

büyük kayak merkezine erişim sağlıyor. 

Kıştan bahara kadar mükemmel koşullara 

sahip. 

32 



33

ByTOListanbul 

www.bytol.com.tr 

34 


Hayatın ritmini şehre yansıtır. 

Görselliği ve kendisini ön plana çıkartan kurumsal, güçlü 

karakteristik yapısı ile tercih edenlerin ürün ve hizmetlerini en üst düzeye taşır. 


35

Hayallerinize sınır koymayın. 

VIDEOWALL tek ekran boyutlarının yetersiz kaldığı alanlarda, bir 

ya da birden fazla görüntünün tek ve büyük bir ekranda gösterilmesi 

gereken alanlarda çözüm getirir. 

36 


Kablolara son. 

Kablolara son, toplantı masalarınız, yönetici ve alt yönetici 

masalarınız için geliştirilmiştir. Masa üzeri entegre kablo 

sonlandırma ürünüdür. 


37

öportaj 

Behzat 

Gerçeker 

38 



39

Merhaba Sayın Behzat Gerçeker, bize 


Ankara Devlet Konservatuarı’nı bitirdikten 

sonra yüksek lisansımı İstanbul Devlet 

Konservatuarı’nda tamamladım. Daha 

sonra Paris ve Macaristan’da modern ve 

etnik müzik ve ayrıca Hafif Müzik Orkestrası 

ve Şefliği dallarında çalışmalar yaptım. 

Sonrasında yurda dönüp halen şefliğini 

sürdürdüğüm Enbe Orkestrasını kurdum. 

Ne mutlu bana ki orkestram ile sayısız 

dünya starlarıyla konserler, Altın Plak, Altın 

Kelebek ödülleri, Türkiye, İtalya, Kazakistan 

Cumhurbaşkanları onurlarına özel konserler, 

Kremlin Sarayı’nda konser veren ilk Türk 

olmak gibi birçok onuru yaşadım. Ve bugün 

de aynı arzu ve heyecan ile yola devam 

ediyorum. 

‘‘Fırsat buldukça 1-2 

günlüğüne de olsa, Uludağ, 

Sapanca gibi yakın yerlere 

kaçabiliyorum.’’ 

Sık seyahate çıkar mısınız? 

İşimi çok seviyorum ancak o kadar yoğun 

ve vaktimi alıyor ki, seyahat etmek gibi çok 

sevdiğim diğer şeylere vakit ayırmak, o 

tempoda o seyahat için tüm ailemin ortak 

müsaitliğini yakalayıp uyabilmek iyice 

zorlaşıyor. 

Bu kış sezonu için tatil planınız var mı? 

Var ise nereyi düşünüyorsunuz? 

Ne yazık ki öyle çok önceden keyfiyle tatil 

programları yapamıyorum. Ancak fırsat 

buldukça 1-2 günlüğüne de olsa, Uludağ, 

Sapanca gibi yakın ama çok keyif aldığım 

yerlere kaçabiliyorum. 

‘‘Spor olarak aslen tenis ile 

ilgiliyim, Veteran Milli 

Takım oyuncusuyum. ’’ 

Spor olarak masa tenisini tercih 

ettiğinizi biliyoruz. Hatta buna yönelik 

projeleriniz olduğunu duyduk. Masa 

tenisi ile tanıştıktan sonra hayatınızda 

neler değişti? Okurlarımıza konu 

hakkında neler söylemek istersiniz? 

Spor olarak aslen tenis ile ilgiliyim, Veteran 

Milli Takım oyuncusuyum. Masa tenisine 

ilgim, kendisi de takım oyuncusu olan oğlum 

Alptekin sayesinde oldu. Müthiş tempolu, 

kompakt ve dolayısıyla çok çok zevkli bir 

spor. Hele sevgili Sezen Aksu ile maçlarımız 

çok ayrı bir keyif konusu. 

Ben de bana bu kadar keyif veren bu sporu, 

masa tenisini yaygınlaştırmak için okullarda 

yürütülen bir dizi projeye büyük bir keyif ile 

destek verdim geçtiğimiz yıl. 

Sporun sanat üzerindeki olumlu 

etkilerini sizden dinlemek istersek 

neler söylersiniz? 

Sporun sanat üzerindeki etkisi, sanatçı 

üzerinden olduğu yani sanatçının ruh ve 

fiziki halinden dolayı olduğu, yansıdığı için 

genel etkileri ile aynı esasen. Ki bunlar da; 

fiziki kondisyon ve konsantrasyon geliştirme, 

ruhsal olarak genel meşgalenizden kopup 

ayrı bir şeye yoğunlaşmanın verdiği 

rahatlama, vücudun toksinleri atarak, 

efordan ve alınan keyiften çeşitli hormonlar 

salgılamasını sağlamak gibi, sağlığa da 

direkt etkileri olan bir çok pozitif yönü var. 

Kış sporları ile ilgileniyor musunuz? 


yaptınız mı? Evet ise ilk tanışmanız 

nerede ve nasıl oldu biraz bahseder 

misiniz? 

Evet ve büyük bir keyifle, ancak yaşadığımız 

coğrafyada kış sporları yapabilmek 

beraberinde mecburen tatil planı da 

gerektirdiğinden vakit ayırabilmek çok 

zorlaşıyor. Snowboard ve hatta su kayağıda 

denedim ve çok keyif aldım ancak mesleğimi 

icra açısından da değerlendirince daha 

az riskli gördüğüm ve nispeten daha usta 

olduğum kayak sporunu tercih ediyorum. 

Kayakla tanışmam tam senesini 

hatırlayamamakla beraber gençlik yıllarımda 

Uludağ’da olmuştu. 

40 


Kayak yaparken neler hissettiğinizi 

size kattığı şeyleri kısaca okurlarımızla 

paylaşmak ister misiniz? 

Muhteşem bembeyaz bir ortamda, derin 

(adı üzerinde) kar sessizliği içerisinde 

sadece kayakların karı yarmasının sesi ruhen 

adeta bir arınma kafa olarak boşalma gibi 

muazzam hissiyatlar veriyor. Soğuk hava ve 

biraz hızlanınca girilen konsantrasyon hali ve 

denge de insanı müthiş zinde kılıyor. 

Görmek isteyip de henüz 

gidemediğiniz bir kayak merkezi var 

mı? 

Fransız Alplerinden İsviçre Alplerine, 

Avusturya Tirol bölgesiden, Kuzey İtalya’ya 

kadar adı çıkmış bilindik merkezlerin yanı 

sıra o kadar irili ufaklı dağ köyleri ve cennet 

gibi kayak merkezleri var ki her birinde 

bulunabilmek neredeyse imkansız ama 

herhangi birisinde bulunmak da büyük keyif. 

Çok mutluyum ki ülkemiz de son yıllarda bu 

konuda büyük aşama kaydetti. 





Yeni single ve akabinde yeni albüm yolda, 

çalışmaları sürüyor. İsimleri sürpriz kalsın 

şimdilik yine dünya starlarından biri ya da 

birkaçı ile konser projelerimiz var. 




Ben teşekkür ederim ilginiz ve bu keyifli 

röportaj için. Herkese spor dolu, sağlık dolu 

günler ve esenlikler dilerim. 


41

www.radport.com.tr 

42 


RADPORT YAZILIM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 

Gürsel Mah. Kağıthane Caddesi TOL Plaza No:36 34400 Kağıthane / İSTANBUL 

TEL : +90 212 222 50 90 

FAX: +90 212 320 48 58 

info@radport.com.tr 


43

44 


Erkan Yıldıran 


45

haber 

AKUT, Kar Sporlarında Değişim Rüzgarları Estiriyor... 

Bir okul takımından doğmak, Ankara, 

İstanbul ve Kocaeli illerimizde şubeleşip, 

İzmir, Bayburt, Erzurum, Kayseri ve 

Mersin’den de gelen sporculardan örnek bir 

takım yaratmak emek ve sabır ister. 

Bu örnek takım, bu günlerde 5. yaşını 

dolduran gönüllülük bazında emek, 

malikaynak ve zaman harcayan velilerinin 

destekleriyle, 30’u aşkın 10-21 yaşlarındaki 

kayak yarışçısı ve 12-17 yaşlarındaki 8 

snowboard yarışçısı ile 2013-14 ve 2014-15 

sezonlarında, toplamda en çok kürsü gören, 

AKUT Kar Sporları Takımı’dır. 

Bünyesinde, onlarca Türkiye Şampiyonu 

ve millitakım sporcusu barındıran AKUT 

Kar Sporları Takımı sporcuları, yurtdışında 

da olimpik branşlar olan European Youth 

Olympic Winter Games, Universiade ve 

benzer FIS takvimindeki yarışlarda ülkemizi 

temsil etmişlerdir. 

Aralık ayında Erzurum’da başlayan düzenli 

kamplarıyla yarışlara hazırlanan AKUT’lu 

sporcular, Avusturya’da da, ilkbahar, yaz ve 

sonbahar kamplarına katılarak, bu sporda, 

gelişmeyi, çıtayı yukarı çekmeyi ve Kış 

Olimpiyatları’nda ülkemizi temsil etmeyi 

hedeflemektedirler. 

Yusuf Gürel ve Mehmet Evcim’in çocuklarına 

daha iyi kayak yaptırma fikrinden ortaya 

çıkan, 2005-2006 yıllarında önce bir okul 

takımı, sonrasında ise bir aileler topluluğu 

hareketi olarak doğan AKS, Ailece Kayak 

Severler, 2009-2010 sezonunda kayak 

dünyamıza merhaba dedi. 

Türkiye’de kar olan aylarda, o yıllarda 

çalışmalarını Uludağ’da yapan takım, Şubat 

tatilinde pistlerin çalışmaya elverişli olduğu 

Avusturya’yı tercih ediyor, yaz aylarında 

da, Avusturya buzullarında antrenman 

yapıyordu. Böylelikle, dağı olmayan şehir 

İstanbul’dan kayakçı çıkar mı? sorusuna da 

cevap veriliyordu. 

Yönetim işini gönüllü velilerin yaptığı bu 

organizasyonda, takımın antrenörlüğünü 

Yard. Doç. Dr. Fatih Kıyıcı üstleniyordu. 

O yıl, İstanbul İl Birinciliğinde gösterdiği 

büyük başarıyla dikkatleri üzerine çeken 

bu topluluk, Çocuk Milli Takımına 7 sporcu 

göndermiş, Uluslararası Uludağ Çocuk 

Kupasında 2 altın, 2 gümüş madalya 

kazanmıştı. Türkiye Şampiyonasında 6 

şampiyonla birlikte 10 defa podyuma 

çıkmıştı. Bir okul takımından doğan bu fikir, 

2010 yılında 6 okuldan katılan sporcularla 

30’a yakın kayakçıya ulaşmıştı. 

46 


2010 yılı sonunda, ülkemizin en itibarlı 

gönüllü kuruluşu olan AKUT Arama 

Kurtarma Derneği’nin spor alanında da 

faaliyet göstermeye başlamasıyla, ortak 

vizyon, misyon, değerleri paylaşan iki 

gönüllü organizasyon, AKUT Spor Kulübü 

bünyesinde bir sinerji yarattı. O günden 

sonra AKS artık, AKUT Kar Sporları olarak 

tanındı. 2010-11 sezonunda, AKUT Spor 

Kulübü lisansı ile yarışan sporcular, ilk defa 

katıldıkları ASIM KURT Kulüpler Arası Kayak 

Şampiyonası’nda Türkiye ikincisi oldular. 

AKUT’lu sporcular 2010-11 sezonunda da 

bir önceki sezondaki başarılarını korudular. 

AKUT Kar Sporları, o yıl, kayak sporunun 

kardeşi sayılan snowboard branşında da 

takım kurmaya karar veriyordu. Bu branşta 

da başarılı sonuçlar alan sporcular, 2 genç 

kadın sporcusunu 2012-13 sezonunda 

Avrupa Gençlik Kış Oyunları’na gönderiyor 

ve 2 Türkiye Şampiyonu çıkarıyordu. 

2012 yılında, AKUT KarSporları, değişerek, 

gelişmeye devam ediyordu. Sosyal 

sorumluluk projeleri geliştirerek, baş 

antrenörün tavsiyeleri ile Bayburt ve 

Erzurum’lu başarılı sporcuları bünyesine 

alıp, malzeme, kıyafet, ulaşım, konaklama 

ve antrenörlük hizmetlerini üstleniyor, 

antrenman merkezini Uludağ’dan, suni 

karlama yapılan pistleri olan Erzurum’a 

taşıyor, Aralık ayında 20 günlük antrenman 

programı takımın rutini oluyordu. Aralık 

ayında hava alanı çalışanları, her hafta, 

tek örnek kırmızı AKUT sweatshirt giymiş 

sporcuları, AKUT kayak çantalarını, AKUT sırt 

çantalarını görmeye alışıyorlardı. 

2015-16 yarış sezonuna giriş yapılan bu 

günlerde, 33 kayak yarışçısı ve 8 snowboard 

yarışçısı olan takım artık, ilköğretim 

seviyesinden üniversite seviyesine kadar 

çeşitli yaşlarda, 30 kadar ayrı okuldan ve 7 

ilden sporcusu olan büyük bir aileye dönüştü. 

AKUT Kar Sporları Şube Sorumluluğunu 

Yusuf Gürel ve Burak Üstay’ın üstlendiği 

bu organizasyonda, kayak ve snowboard 

takımları baş antrenörlüğünü, Yavuz Kıyıcı 

yürütürken, kulübün bütün organizasyon, 

finans, seyahat, kıyafet işleri gönüllü veliler 

tarafından üstlenilmektedir. 

Hem teknik açıdan, hem de temel kayak 

eğitiminde en iyi kurumlarla çalışan AKUT 

Kar Sporları, Avusturya’da kayak yarış 

eğitiminde 40 yıllık tecrübeyle hizmet 

veren Austria Racing Camps ve Erzurum’da 

da bünyesinde tecrübeli eğitmenleri 

bulunduran Palandöken Kayak Akademisi 

ile çözüm ortaklığına girmiştir. 

Bu coşkunun, heyecanın parçası olmak, yeni 

sporcularla geleceğin takımında yer almak 

için www.akutkarsporlari.org ve www. 

facebook.com/AKUTAKS ’i ziyaret ediniz. 

2014-15 sezonunu tamamlandığında, 

Türkiye K1 Kayak Ligindeki yarışlarda 15 altın, 

12 gümüş, 15 bronz, K2 Ligi yarışlarında 

20 altın, 7 gümüş, Snowboard yarışlarında 

9 altın, 8 gümüş, 4 bronz madalyayı 

boyunlarına takmak için 90 defa podyuma 

çıkanlar, AKUT Sporcularıydı. 


47

öportaj 

Nasuh 

Mahruki 

Merhaba Nasuh Bey, Dağcılık sporu 

ile ilk tanışma hikâyenizi öğrenebilir 

miyiz? 

Bilkent işletme Fakültesi mezunuyum. 

Okulda panolarda dağcılık kulübünün 

semineri olacağına dair bir ilan gördüm. 

İlgimi çekti. İlk toplantılarına katıldım. 

Çok güzel bir fotoğraf gösterisi ve söyleşi 

yaptılar. Çok hoşuma gitti. Sonra teorik 

pratik eğitimlere başladık. Hemen kulüp 

olarak 16 kişi ile birlikte çalışmaya başladık. 

Aynı zamanda masa başı teorik eğitimleri de 

sürdürdük. Sonra pratik eğitimlere başladık. 

Yürüyüş nasıl yapılır? Sırt çantası nasıl 

yüklenir? Kayada denge nasıl kurulur? Üç 

nokta kuralı gibi sıfırdan başlayarak çok iyi bir 

eğitim sistemi ile kendimizi geliştirdik. 

O süreçte ben Mağara Araştırma Derneği ile 

tanıştım. Mağaracılığa başladım. ODTÜ Su 

Altı Topluluğu ile su altı dalışlara başladım, 

bir süre sonra Boğaziçi Parapant Kulübü ile 

yamaç paraşütüne başladım. Yani bir yandan 

akademik eğitim alırken diğer yandan da 

dağcılık ve diğer doğa sporları ile birlikte 

aktif ve çok iyi bir üniversite hayatı geçirdim. 

Kendimi de çok yakından tanıdığım, 

yeteneklerimin çok farkına vardığım, hayatla 

ilişkimi daha sağlıklı bir hale getirdiğim çok 

önemli bir fırsat oldu benim için. 

Üniversite kampus hayatında sosyal imkânlar 

çok önemli. Hep söylerim, bir üniversitenin 

asıl değeri öğrenciye verdiği akademik 

öğretimin dışında sunduğu sosyal imkânlar, 

kulüp ve topluluk faaliyetleridir. Çünkü 

bunlar hem bedava hem elinin altında çok 

rahat ulaşabileceğin bir yerde. O yüzden 

bol bol bu tür faaliyetlere katılmak lazım. 

Bende doğru yapmışım. Tabi Geriye dönüp 

baktığımda iyi ki bu kulübe katılmışım, 

iyi ki kendi içimdeki o cevheri ortaya 

çıkartabileceğim bir seçeneğim olmuş 

diyorum. 

Başarılarınız ile ilgili olarak kişisel 

felsefenizi okurlarımızla paylaşmak 

ister misiniz? 

“Kendi Everest’inize Tırmanın” başlığı ile bir 

kişisel gelişim kitabı yazdım. En önemli 

konu aslında kişinin her şeyden önce kendi 

olması, kendi olmaya karar vermesi ve bunu 

başarmak için de mücadele etmesi. Çünkü 

herkes gibi olmak sadece sıradanlaşmayı 

getirir ama kendi gibi olmak kişiyi değerli 

kılar. Önemli olan bu hayatta değerli olmayı 

tercih etmek. Değerli olmayı başardığınızda 

zaten eninde sonunda başarı da, mutluluk 

da, para da, imkanlar da peşinden gelecektir. 

Önemli olan kişinin bu fiziksel yeteneklerini, 

bedensel bütünlüğünün ona sağladığı 

avantaj ve dezavantajları, iç dünyasının, 

duygu düşüncelerinin, karakterinin, 

kişiliğinin, mizacının sağladığı avantaj ve 

dezavantajlarını bulup, bilip, keşfedip 

yolunu ona göre çizmesi lazım. Hayallerimiz, 

duygularımız, hedeflerimiz ne kadar 

olağanüstü olursa olsun neticede bütün 

bu işi bedenin sınırları dahilinde ise 

yapabileceksin. 

Önemli olan kişinin kendini tanıması, 

kitabımda da ve birçok konuşmalarımda da 

hep kendilikten bahsediyorum. Kişinin kendi 

48 


olması her şeyden önce gelmeli, sonra da 

bununla uyumlu hedefler belirlenmeli. O 

hedeflerin peşinden cesaretle, disiplinle, 

kararlılıkla, inatla gidilmeli. Hedeflere 

ulaşabilmek için gerekli bütün koşulları 

yaratmaya çalışmalı, maddi ve manevi 

hazırlıklar yapmalı. Netice olarak “Kendi 

Everestinize Tırmanın” demek başkalarının 

değil kendi hayallerinin ve tutkularının 

peşinden gitmek demek. 

İçinizdeki yardımlaşma duygusunu, 

dağcı kişiliğinizle harmanlayarak 

AKUT’u kurduğunuzu düşünüyoruz. 

Bu konudaki açıklamalarınızı 

okuyucularımızla paylaşabilir miyiz? 

Kısmen doğru. Elbette yardımlaşma 

duygusu olmasa buralara gelemezdim 

ama her şeyden önce içimde hayata karşı, 

doğaya karşı, hayvanlara karşı, canlıya 

karşı bir sorumluluk anlayışı var. Bir şevkat 

ve merhamet duygusu var. Bu duyguları 

hisseden insanlarda ancak bu tür özellikler 

ortaya çıkar, o da tabi çocukluktan itibaren 

hem ailenin yönlendirmesi hem çocuğun 

küçük yaşlarda yaşadığı deneyimlerle alakalı. 

Şimdi burada önemli olan ailelerin 

çocuklarına erken yaşlardan itibaren hayatın 

ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini, hayata 

nasıl bakılması gerektiğini, doğa sevgisini, 

canlı sevgisini, koruma duyusunu, daha az 

tüketmeyi ve benzeri bir sürü şeyi öğretmesi 

lazım. Benim şansım büyükbabamın bahçeli 

evinde birçok hayvan besleme imkânımın 

olması oldu. Doğduğumda babamın 

köpeği vardı zaten. Beslediğim hayvanlarla 

daha ilkokul çağındayken doğa ve hayvan 

sevgisi nedir öğrendim; onları beslemek, 

büyütmek… O tutkuyla, o deneyimle 

birlikte her şeye karşı bir şevkat ve merhamet 

duygusu geliştirdim. Zaten hayvan seven 

hayatında bir ileri safhada insanlarla da iyi 

geçiniyor ama çocukluğunda hayvana eziyet 

eden bir çocuk varsa, yaşı ilerlediğinde, 

yetişkin olduğunda da bu sefer insanlara da 

aynı psikolojiyle yaklaşıyor. 

Bu durumda ailelerimize düşen görev 

çocuklarımıza hayvanları korumayı ve 

doğa sevgisini öğretmektir; hatta bir 

küçük ev hayvanı bile alınabilir. Bir şekilde 

çocuk hayvanlarla temas kursun ve eğer 

çocuk gözlemlediğinizde hayvanlara 

zarar veriyorsa mutlaka bir psikologdan 

destek alınması gerekir. Çünkü o davranışın 

yanlışlığını ve ileride ne kadar tehlikeli bir 

hal alabileceğini o dönemde görüp hemen 

müdahale etmek gerekiyor. Sorumluluk 

alma duygusunu öğrenmesi gerekir. Çünkü 

bir hayvana baktığın zaman günde iki-üç 

defa yemeğini vereceksin, bakıldığı yeri 

temiz tutacaksın, suyunu vereceksin, arada 

havalandıracaksın; bu tür şeyler sorumluluk 

demek. 


49

Çocuklarım Barlas ve Bilge de benim gibi 

doğa sevgisi, hayvan sevgisi, koruma 

duygusu ile yetişsinler diye bahçemizde 

kaplumbağalarımız, kirpilerimiz, köpeğimiz, 

tavuklarımız var. Süs havuzumuzda su 

kaplumbağalarımız, japon balıklarımız var. 

Bahçede zaten bir sürü kuş var. Hep böyle 

bir şey istemiştim ki aynen de istediğim gibi 

bir hayat kurduk. İlerleyen yaşlarda biliyoruz 

ki hayvan seven insanda sever, hayvana 

eziyet eden insana da eziyet ediyor, insana 

da aynı gözle bakıyor. Biz de çocuklarımız 

sağlıklı, sorumluluk duygusu gelişmiş, 

merhamet duygusu, koruma güdüsü yüksek 

olan bireyler olsunlar, yaşadığı topluma, 

ülkeye, yaşadığı gezegene zarar vermeyen 

faydalı bireyler olsunlar istiyoruz. 

Peki, AKUT’u kurmaya ne zaman karar 

verdiniz? 

1994 Kasım ayında Bolkar Dağları’nda 

yaşanan bir dağ kazası neticesinde 21-22 

yaşlarında iki üniversite öğrencisi fırtınaya 

yakalanıp dağda kayboldular. Bu haber 

üzerine o dönemin bütün yetkin dağcıları 

bölgeye gittik ve baya ciddi iki grup 

halinde 14 gün uğraştığımız halde çocukları 

bulamadık. Bu olay sonrasında bir avuç dağcı 

arkadaşım ile birlikte oturup Türkiye’nin 

dağ ve doğa sporları ile alakalı durumu, ne 

tarafa doğru çevrileceği ve eksiklerimizle 

ilgili bir toplantı yaptık, görüşmelerde 

bulunduk. O dönemlerde Türkiye’de böyle 

bir organizasyon yoktu. Dönemin en yetkin 

dağcıları bizdik ve böyle bir şey yapılacak 

ise bunu biz yaparız, bizden başka kimse 

çıkamaz bu işin içinden dedik. 

Gelecekteki olası dağ ve doğa sporlarında 

meydana gelebilecek kazalar için şimdiden 

örgütlenelim dedik. Biz iyi dağcıyız ama 

arama kurtarma başka bir disiplin. İyi dağcı 

olmak ile iyi arama kurtarmacı olmak aynı şey 

değil. Bunu anladık biz o olayda. 1995 

yılında konunun içine girdik, Türkiye’deki 

mevcut durumu analiz etmeye, potansiyeli 

görmeye çalıştık. O süreçte de aslında 

Türkiye’nin doğal afet riski taşıyan bir ülke 

olduğunu, doğal afetlerle iç içe yaşayan 

bir ülke olduğunu anladık. Birkaç yılda bir 

belli bölgelerde bir çok ciddi sel olayının, 

birkaç on yılda bir kitlesel afete dönüşen 

depremler yaşandığını analiz ettik. Biz bunu 

1995’te farkettik, 14 Mart 1996’da AKUT 

Arama Kurtarma Derneği’ni resmi olarak 

kurduğumuzda da bu cümleler ile kurduk. 

Yani hem dağ ve doğa sporlarında meydana 

gelen kazalarda hem de deprem, sel gibi 

doğal afetlerde veya büyük kazalarda can 

kaybını en aza indirmek ve bu konular 

hakkında toplumu bilinçlendirmek misyonu 

ile AKUT’u kurduk. O gün bu gündür aynı 

çerçevede devam ediyoruz. Seneye 20. 

senemiz olacak. 

50 


Kış sporları ile aranız nasıl? 

Deneyimlerinizden bahseder misiniz? 

Asıl yetkin olduğum branş olduğu için 

genelde profesyonel olarak dağcılıkla 

ilgilendim. Kayak yaparım ama cambaz 

gibi kayamam; netice olarak fırsat buldukça 

kayarım, hatta çok da hoşuma gider. 

Snowboard yapmayı birkaç defa denedim 

ancak onda kendimi geliştirmek için çok 

vakit bulamadım. 

Özellikle tercih ettiğiniz bir kayak 

merkezi var mı? Var ise nedeni nedir? 

Üniversitedeyken Kartalkaya’ya çok giderdik. 

Uludağ’a da giderdik ama o dönemde 

Kartalkaya daha yeni yeni palazlanıyordu 

ve çok güzeldi. Ankara’dan gelmesi de 

kolaydı. Palandöken de çok güzel. Yani fırsat 

buldukça her yerde kayarım. Yurt dışında da 

Avusturya’da bir kaç defa kaydım. 

yaygın olanıdır. 2000 küsür kurtarma 

operasyonumuz var. Türkiye’deki tüm 

kurtarma ekiplerini üst üste koysak bu rakama 

ulaşmaz bana sorarsanız. 2200’ün üzerinde 

insanın hayatını kurtardık. AKUT’un bir 

misyonu var, değerleri var, tüzüğü var, ilkeleri 

var. Buna uygun hareket edebilecek herkesin 

aramızda yeri var ve ben hep şunu söylerim 

“Vatanını, milletini seven herkes AKUT’a üye 

olabilir.” AKUT sonuçta diğergam duygularla 

yapılan bir sosyal sorumluluk projesi. Yani 

tanımadığınız, hiç görmediğiniz ve bir daha 

da hiç görmeyeceğiniz insanların sağlığı 

için, hayatı için hiç bir karşılık beklemeden 

mücadele ediyorsun. Bu düşünce yapısında, 

bu duygu içerisinde olan herkes AKUT’un 

kapısını çalabilir. 

AKUT Yönetim Kurulu Başkanı olarak 

çalışmalarınız ve geleceğe yönelik 

planlarınız hakkında bilgi vermek 

ister misiniz? 

AKUT derneği 2016’da artık 20. yılını 

kutlayacak, dolayısı ile bu konuda 

yapacağımız bir çok çalışma var. Onun 

dışında AKUT’un vakfı, spor kulübü, 

enstitüsü, çocuk akademisi, üniversite 

toplulukları, liselerde kulübü var; yani 

binlerce kişiden oluşan bir AKUT camiası 

var. Dernek arama kurtarma ile uğraşıyor, 

vakıf sosyal sorumluluk projeleri ve 

afetler hakkında toplum bilinçlendirme 

ile uğraşıyor. Spor kulübü aşağı yukarı 

10 branşta sportif faaliyetlerle ilgileniyor. 

Enstitümüz dış kurumlara verdiğimiz özellikle 

afet yönetimi, acil durum yönetimi, arama 

kurtarma ile ilgili eğitim ve danışmanlık 

hizmetlerini koordine ediyor. Üniversite 

topluluklarımız, üniversite öğrencilerinin 

sosyal sorumluluk duyguları ile bulundukları 

çevrede çeşitli sosyal sorumluluk projeleri 

yapmalarını yönlendiriyor, lise kulüplerimiz 

de yine benzer şekilde hem afetler 

konusunda farkındalıklarını yükseltiyoruz 

hem sosyal sorumluluk projelerine 

yönlendiriyoruz. Bu yapıyı büyüterek 

güçlendirerek devam edeceğiz. Ekip 

sayımız 36 ya çıktı ve 1600’ün üzerinde 

gönüllümüz var. Yani hem derneğin, vakfın, 

spor bölümünün, enstitünün faaliyetlerini 

geliştirerek, genişleterek, çoğaltarak, 

yaygınlaştırarak çalışmalarımızı sürdürmeye 

devam edeceğiz. İleride yeni yapılanmalar 

da eklenebilir. 

İsteyen herkes AKUT’a katılabilir. AKUT 

arama kurtarma ile uğraşan bir takım. Bu iş 

zaten takım olarak yapılabilir, tek başınıza 

yapabileceğiniz bir şey değil. AKUT 

Türkiye’nin ilk kurulan arama kurtarma 

ekibidir, dolayısı ile en tecrübelisi ve 


51

Liderlik seminerleri verdiğinizi 

biliyoruz. İlgilenen okurlarımız için 

kısa bir bilgilendirme yapmak ister 

misiniz? 

Liderliği, takım çalışması ve kişisel gelişimi 

birleştirip anlatıyorum. Hayat zaten baştan 

sona bir kişisel gelişim yolculuğu, hayatın 

kendisi kişisel gelişim demek, bunun 

içerisinde liderlik ve takım çalışması da 

var. Neticede hep başka insanlarla birlikte 

hareket ediyoruz ki hayat bir takım oyunu 

aynı zamanda, o yüzden erken yaştan 

itibaren iyi bir takım oyuncusu olmayı 

öğrenmekte büyük bir fayda var. Takım 

denilince takımın üyeleri olduğu gibi bir 

de lider var, bir liderlik mekanizması var. 

Ekibin kendi içerisindeki lideri de ortaya 

çıkartmasını da çok önemsiyorum o 

yüzden bütün bunları birleştirdiğim “Kendi 

Everestinize Tırmanın” adını verdiğim, 64 

adımda başarı ve mutluluğun yol haritası, 

zihin haritası dediğim bir süreç anlatıyorum 

kitabımda da, seminerlerimde de. Burda 

tabi işin en önemli kısmı kişinin kendi 

içerisindeki potansiyelin farkına varması ve 

bu potansiyeli ortaya çıkartabilecek koşulları 

yaratılmasını sağlaması, o potansiyeli 

keşfettikten sonra ki bu kendisini tanımakla 

alakalı ve sonrasında o potansiyeli nasıl 

gerçekleştireceğinin yolunu bulması 

gerekiyor. Bunun için hayatındaki her şeyi 

ona göre koşullandırması gerekecektir. Yani 

ilişkilerinden eğitimine, giyim kuşamından 

dinlediği müziğe, okuduğu kitaplara 

kadar çok geniş bir çerçevede hayatını 

hedeflerine göre tasarlaması gerekiyor. Bu 

zor bir şey değil aslında ama bunu anlamak 

lazım, bunun çok önemli ve gerekli bir şey 

olduğunu kavramak gerekiyor çünkü hayat 

ileriye doğru gidiyor. 

Geçen zamanın telafisi yok, dün gitti bitti 

artık. Dün neler yaptıysak yaptık eksik, 

fazla, az, çok, yanlış, doğru ama önümüzde 

yepyeni bir hayat var, yepyeni günler var. 

Geçmişten ders alıp önümüzdeki yepyeni 

günleri acaba nasıl daha güzel, daha sağlıklı, 

daha kaliteli, daha mutlu hale getirebiliriz? 

Bunun sorusunu sormak gerekiyor. Geleceği 

hep güzelleştirmeyi düşünüyoruz ama 

gelecek şimdide yani şuanda şekilleniyor. 

Şimdiyi güzelleştirirsek gelecekte güzel 

olur zaten. Bu nedenle şimdiye odaklanmak 

ve şimdinin kıymetini bilip, gelecekte ne 

yapmak, ne başarmak istiyorsak onun yolunu 

hazırlamak, tohumlarını atmak, beslemek, 

büyütmek gerektiğini söyleyebilirim. Yani 

sadece ilerlemek yeterli değildir, hedefli 

ilerlemek gerekir. 

52 





Seyahat etmeyi çok öneriyorum. Seyahat 

etmek bence dünyada yapılabilecek en 

akıllıca şey. Gezegende yaklaşık 200 ülke 

var, 7.2 milyar insan var, onlarca farklı din 

var, binlerce farklı dil var, etnisitesi, mezhebi 

dediğin zaman yine böyle yüzlerce binlerce 

farklı kültür var. Bunların hepsi de kendi 

yaşadıkları coğrafya ve iklime göre evrilen, 

şekillenen ve oradan etkilenip oluşturulan 

sistemler. Mark Twain’in bir lafı var . “Ön 

yargı, taassup ve dar görüşlülüğün en iyi 

tedavisi seyahattir” diyor. Maalesef bizim 

toplumumuzda ciddi bir ön yargı, ciddi bir 

taassup ve ciddi bir dar görüşlülük hastalığı 

var. Az ya da çok hepimizde var. Çünkü çok 

küçük bir dünyada yaşayarak bütün dünyayı 

yaşadığımızı, bildiğimizi zannediyoruz. 

Halbuki, kendi mahallemizde, kendi 

köyümüzde, kendi kasabamızda ya da geniş 

düşün kendi yaşadığımız coğrafyadaki genel 

doğrularla, ön kabullerle, genel yanlışlarla 

hayatımızı sürdürüyoruz. Burdan çıkıp şöyle 

bir 500 km kuzeye, güneye, doğuya, batıya 

git başka bir dünya var. Senin burda kendini 

yiyip paraladığın, bitirdiğin, ölümleri göze 

aldığın meselelerin orada hiç bir değeri bile 

yok. Sıfır. 

Dolayısı ile seyahat ettikçe insan bunu 

farkediyor. Hiç kimseyi ötekileştirmemesi 

gerektiğini, her kişinin, her kültürün, her 

inancın, her tercihin bir şekilde o kültür 

içerisinde bir anlam ve değeri olduğunu, 

bunu bile abartmamak gerektiğini anlıyor. 

Çünkü bunların hiç biri küresel, evrensel 

değerler değil. Hepsi yerel, bölgesel, 

coğrafi ve iklimsel koşulların zorlaması ile 

kültürün o şekilde evrilmesi ile ortaya çıkan 

kavramlar ve değerler. 

Gezdikçe, gördükçe anladım ki; hayat 

zannettiğimizden çok daha büyük, çok daha 

muhteşem, çok daha güzel ve çok ta basit 

aslında. Hayatın basitliğini anladığın zaman 

kendine daha kolay bir yer buluyorsun işin 

içerisinde... 


53

Kayak Yaparken 

Nelere Dikkat Etmeli? 

www.ischgl.com 

54 


Kayak yaparken her zaman emniyete önem 

verin ve kaza yapmamaya çalışın. Riskleri 

azaltmak için aşağıdaki ipuçlarına göz atın: 

1. Yeteneğinizi bilin. Kayak yaparken 

kendi emniyetinize dikkat edin ve 

yalnızca kayak yeteneğinize uygun kayak 

yollarını kullanın. Güzergâhlar mavi (yeni 

başlayanlar), kırmızı (orta seviyede olanlar) 

ve siyah (uzmanlar) olarak ayrılmıştır. Resmi 

kayak yolları düzenli olarak hazırlanır ve 

kontrol edilir. 

2. Malzemenin uygun durumda 

olup olmadığını bilin. Güvenli kayak 

yapmanın bir koşulu da size uygun kayak 

ve Snowboarda ve düzgün takılmış 

bağlamalara sahip olmaktır. Uzman satıcınıza 

güvenin. Uzmanlar size memnuiyetle yardım 

edeceklerdir. 

3. Kendi limitlerinizi bilin. Eğim 

ve havaya uygun bir hızda kayak yapın. 

Yorgunsanız ya da doğru tekniği 

bilmiyorsanız kayak yapmaktan kaçınınız. 

4. FIS kurallarını bilin. Uluslararası 

Kayak Federasyonun kuralları dünya 

çapında geçerlidir. Bu kuralar güvenli kayak 

yapılmasını sağlamak için zorunludur. 

FIS kuralları ile güvenli kayak yapma: 

FIS kuralları kış sporları ile ilgilenen herkes 

için geçerlidir ve kayak ve Snowboard 

yaparken emniyetinizi artırır. 

•Diğerlerini de düşünün ve acil durumlarda 

onlara yardım edin. 

•Yalnızca yeteneğinizin elverdiği hızda 

kayak yapın. 

•Güzergâhınızı seçin ve işaretlere ve 

uyarılara dikkat edin. 

•Başkalarını geçerken, kayak yoluna 

girerken, başlarken ve yukarı doğru giderken 

dikkatli olun. 

•Dururken, tırmanırken ve inerken dikkatli 

olun. 

•Kayak yolunda, kişisel kimlik kartı 

taşınmalıdır. 


55

haber 

Tolgrup A.Ş. tarafından 28.11 - 29.11 tarihleri arasında düzenlenen “1. 

mySKI Etkinliği” Greenpark Kartepe’de gerçekleşti. 

56 



57

PEK YAKINDA 

COMING SOON 

58 



59

TVB St. Anton am Arlberg 

60 



61

hikaye 

Teleferikte 

Büyük Sürpriz 

62 


Daha bu sabah otelde kahvaltı ederken 

onun tuhaf sayılacak kadar gergin bir halde 

olduğunu fark etmiştim. Bunun üzerine birde 

kahvesini dökmüş, anahtarı da resepsiyona 

teslim etmeyi unutmuştu ve gerçekten de 

genel anlamda çok tuhaf davranıyordu. 

Onun otuz beş yıldır eşim olduğunu ve 

bunca yıl aslında çok sakin ve düzenli bir tarzı 

olduğunu hatırladım birden. Ama aslında 

herkesin kötü bir günü olabilirdi ve belki de 

bu gün onun için o günlerden biriydi. 

Pistte yeterli molalar vererek kaymak için 

yukarı çıkmak istiyor ve kalın kışlık giysilerimiz 

üzerimizde kayak malzemelerimiz yanımızda 

teleferiğin gelmesini bekliyorduk. O sabah 

güneş de sanki daha bir parlak göstermişti 

yüzünü ve teleferik geldiğinde içimizi huzur 

dolacak şekilde ısıtmıştı. 

Tutunma çubuğunun yanında rahat bir yer 

bulmuştuk, tam da gondolun büyük yan 

penceresinin yanındaydık. Yeterli sayıda 

yolcu bindikten sonra teleferik hareket etti. 

Oldukça hızlı yol alıyorduk ve teleferikteki 

yolcuların arasındaki konuşmalar benim de 

hoşuma giden, oldukça sempatik bir ortam 

havası yaratmıştı. Eşim ise bu esnada sürekli 

pürdikkat pencereden dışarıyı izliyordu, 

sanki aşağıdaki karların içinde bir şeyler arar 

bir hali vardı. Bir süre sonra bana dönerek: 

“Aşkım, aşağı bir bakar mısın!” dedi. 

Pencereden aşağı baktığımda karların içinde 

bir sembol dikkatimi çekti. Kocaman, kırmızı 

bir kalp vardı, ortasında da bir harf. Kalbin 

üzerinde ise “Benim Aşkım” yazıyordu, 

altında da “35 yıldır” Bir dakika. Kalbin 

ortasında bulunan harf, evet benim adımın 

baş harfiydi. Yoksa bu benim için miydi? Tam 

olarak anlayamamıştım, ama sonra eşimin 

ışıldayan gözlerini ve yüzündeki 

gülümsemeyi görünce olanı biteni 

anlamıştım. “Bunu sen yaptın. Benim için. Bu 

gün bizim yıldönümümüz mü?“ İçimi ısıtan 

ses tonuyla bana „Yıldönümümüz kutlu olsun 

aşkım. Seni seviyorum“ diyerek ardından 

yanaklarıma birer öpücük kondurdu ve bana 

sarıldı. Beklemediğim bu durumdan dolayı 

halen biraz şaşkındım ve onun kulağına: 

“Teşekkür ederim aşkım. Yanımda olduğun 

için teşekkür ederim. Seni seviyorum.“ 

Sonra olan biteni fark eden diğer yolcular 

da bizi tebrik etmeye başladılar ve bu arada 

da sayısız yeni arkadaşlar edinirken teleferik 

son durağa vardı. Teleferikten inerken sıkıca 

onun elini tuttum ve bu kalbi nasıl organize 

ettiğini sordum. Bana kısa bir bakış attı ve 

hafif gülümseyerek bunun onun küçük sırrı 

olarak kalacağını söyledi. 

Yazar: ERKAN YILDIRAN 


63

Dağ sporları bölgeleri 

Alpler’deki kış sporları bölgesinde, biletli 

giriş ve bilet hazırlama çözümleri sebebi ile 

SKIDATA dünya çapında dalının 1 numarası 

olarak kabul görmektedir. Günümüzde, 

kayak severler tarafından alışılmış olan 

uygulamaların şekillenmesinde SKIDATA’ nın 

büyük katkısı bulunmaktadır. 1977 yılında 

ilk basılı kayak biletinin piyasaya sürülmesi 

ile başlayan süreçte, 1983’ te çeşitli kayak 

tesislerini bir araya getirerek hesaplama 

yapma imkanı sunan entegre sistem yine 

SKIDATA tarafından hayata geçirilmiştir. 

SKIDATA tarafından 1987 yılında piyasaya 

sürülen RFID teknolojisine dayalı temassız 

bilet uygulaması ile kullanım kolaylığı 

sağlandı. Günümüzde kayak biletini 

cebinden çıkartmadan, ek bir bilet okutmaya 

ihtiyaç duymadan spor yapan kayakçılar 

SKIDATA konfor ve güvenliğini yaşıyorlar.

Dağ sporları bölgeleri 

için ürün ailesi 

Freemotion.Gate 

Kayak biletlerini çok yüksek hızla 

ve doğruluk payı ile okuma özelliği 

olan bu cihaz, telesiyej ve teleferik 

işletmesinde, alışıla gelmiş sistemlere 

göre göle görülür bir hız artışı 

sağlamaktadır. Akıllı teknolojilerle 

donatılmasının sonucu ortaya 

çıkan konfor ve güvenlik haricinde 

biletin kötü kullanımını da ortadan 

kaldırır işletme verimliliğini arttırır. 

Easy.Gate 

SKIDATA teknoloji ve konforunu 

sağlayan diğer bir geçiş sistemi 

olan Easy.Gate, hızlı sirkülasyon 

haricinde kolay kurulum isteyen 

işletmeler tarafından tercih 

edilmektedir. İsteğe bağlı olarak 

Freemotion.Gate ile birlikte 

çalıştırılması da mümkündür.

Başarı yönündeki bir 

sonraki adımı atın! 

Bulunduğunuz bölgedeki kayak 

aktivitelerinin gelişmesinde, coğrafi etkiler ve 

işletme özellikleri kadar, kullandığınız biletli 

geçiş sistemi de belirleyici rol oynamaktadır. 

Çünkü ziyaretçilerinizin en büyük isteği olan 

piste en hızlı ve rahat erişimleri, bu sistemler 

tarafından sağlanmaktadır. SKIDATA, 

onlarca yıldır, bu tesislerin ve biletli giriş 

uygulamalarının gelişiminde ve yönetiminde 

büyük faydalar kazandırmaktadır. 

Edinmiş olduğumuz deneyimden sizin 

de yararlanmanızı, tesisinizi daha iyi bir 

performansa ulaştırmanızı öneririz. Farklı 

şekillerde kullanabileceğiniz biletli ve kartlı 

geçiş uygulamaları, misafirlerinize çok 

çeşitli teklifler sunabilmenizi sağlar. Siz de 

bu sistemle müşterilerinizin tüm isteklerini 

cevaplandırın hatta onları şımartın. 

Örneğin, ziyaretçilerinize cep telefonundan 

yada internetten kayak bileti alma imkanı 

tanıyın. Bu ve benzeri uygulamaların 

müşterilerinizin sadakatini arttıracağını 

göreceksiniz. SKIDATA tarafından üretilecek 

olan detaylı raporlarda bu sadakati ve 

verimliliği tüm detayları ile göreceksiniz. 

TÜRKİYE YETKİLİ PARTNERİ 

Gürsel Mah. Kağıthane Caddesi TOL Plaza No:36 34400 

Kağıthane/ ISTANBUL 

info@tolgrup.com 

www.tolgrup.com

öportaj 

Aslı Demirer ile Röportaj 

BİYOGRAFİ 

İ.T.Ü Devlet Konservatuvarı mezunu olan Aslı Demirer, 2011 yılında 

Türkiye’nin en önemli müzik yarışmalarından biri olan “Music Factory” de 

birinci olmuştur. 

Müziğe küçük yaşlarda keman çalarak başlayan Demirer, bugüne kadar çok 

sayıda reklam, dizi ve sinema filmi müziği seslendirmiş, aynı zamanda da bir 

çok sanatçıya sahnede ve albümlerinde geri vokal yapmıştır. 

Aslı Demirer, hala bir çok ünlü ismin vokal koçluğunu yapmaktadır. 

Geçmişten bu güne Aslı Demirer 

kimdir? 

Samsun’da dünyaya geldim. Küçük yaşlarda 

ailemin desteğiyle müziğe başladım. 

Keman çalıyor ve çocuk korolarında şarkı 

söylüyordum. Yapmak istediğim şeyin müzik 

olduğunu anladığım andan itibaren eğitim 

almakla ilgili kararımı verdim. Üniversitede 

konservatuar sınavlarını kazanıp, İstanbul 

Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet 

Konservatuarı’nda eğitimime başladım. 

Maceram başlamış oldu böylece. Okulu 

bitirinceye kadar aktif olarak müzik yapmayı 

sürdürdüm. Okulda aldığım eğitimin yanı 

sıra, orkestralarda şarkı söyleyerek ve keman 

çalarak, çeşitli şarkıcılara geri vokal yaparak, 

sahnede de kendimi geliştirmeye devam 

ediyordum. Dizi, sinema müzikleri yaparak, 

reklam Jingle’ları seslendirerek ve solo albüm 

projelerimle de yoluma devam ediyorum. 

Sık seyahate çıkar mısınız? 

Evet oldukça sık. Konserler sebebiyle 

zaten seyahat ediyorum. Ama keyfi 

seyahat söz konusuysa, daha çok kalabalık 

arkadaş grubumla beraber seyahat etmeyi 

seviyorum. Çok eğlenceli oluyor. Yeni 

yerler görmek ve yeni insanlar tanımak çok 

heyecan verici. 2015 yılı bu konuda oldukça 

hareketli geçti diyebilirim. Bahar aylarında 

bir Karadeniz seyahati yaptık, ardından yaz 

tatili.Yakın zamanda bir Avrupa seyahatine 

çıktım. Planlarım arasında bir tane daha 

görünüyor. 

Bu kış sezonu için tatil planınız var mı? 

Var ise nereyi düşünüyorsunuz? 

Bir kış tatili istiyorum. Yurtiçi olursa Bolu, 

Abant geçiyor aklımdan. Yurtdışı olursa da 

Kuzey Avrupa var aklımda. 


yaptınız mı? Varsa deneyimlerinizi 

bizimle paylaşır mısınız? 

Her zaman isteyip, bir türlü başlayamadığım 

bir spor kayak. Her zaman ilgimi çekmiştir. 

Ama enstruman çaldığım için, bir kaza 

olması durumu beni hep korkutmuştur. Fakat 

kararlıyım ve ilk kış tatilimde öğreneceğim. 

68 


Görmek isteyip de henüz 

gidemediğiniz bir kayak merkezi var 

mı? 

İsviçre ve Kuzey Amerika’dakileri görmek 

isterdim. Bir de Avusturya Kitzbühel’i 

gerçekten merak ediyorum. 





Beni çok heyecanlandıran ve çok inandığım 

bir düet projesi var. Önümüzdeki günlerde 

Gökhan Türkmen’le beraber söylediğimiz 

şarkı dinleyiciyle buluşacak. Onun 

mutluluğunu ve heyecanını yaşıyorum şu 

sıralar. Bir taraftan da sahne ve konserlere 

hazırlanıyorum. 




Ben teşekkür ederim sorularınız için, keyifle 

cevapladım. Öncelikle derginize, ayrıca 

beni seven ve takip eden herkese sevgiler 

gönderiyorum. 


69

haber 

30.12 - 4.1 tarihleri arasında Erzurum’un karları altında “2. mySKI 

Etkinliği”Polat Hotel’de gerçekleşti. 

70 


Dergimize 

Reklam Vermek 

İster misiniz? 

myskilife@myski.com.tr 

adresine e-posta gönderebilirsiniz. 

72 


Şehitlerimizi Rahmetle 

Anıyoruz 


73

•Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel- 

Venezuela-1.000 m. 

•Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika 

•Dünyanın en yüksek dağı: Everest- 

Asya-8.848 m. 

•Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra 

Çölü-Orta/Kuzey Afrika 

•Dünyanın en büyük yanardağı: Tambora- 

Endonezya 

•Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad 

Mağarası-New Mexico, ABD 

•Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi- 

Orta Asya-394.299 km² 

•Dünyanın en büyük adası: Grönland-Kuzey 

Atlantik-2.175.597 km² 

•Dünyanın en sıcak yeri: Al’Aziziyah- 

Libya-57,7 C 

•Dünyanın en soğuk yeri: Vostock II -89,2 C 

•Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin- 

1.237.000.000 kişi 

•Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo- 

Japonya ~35 milyon kişi 

•Dünyanın en uzun binası: Burj Khalifa 829 

m (Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri) 

•Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: 

Seikan-Japonya-53,9 km. 

•Dünyanın en uzun karayolu tüneli: 

St.Gotthard-İsviçre-16.4 km. 

•Dünyanın en uzun kanalı: Panama kanalı- 

Panama-81,5 km. 

•Dünyada en çok konuşulan dil: Çince 

(mandarin) -885.000.000 kişi 

•Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: 

Webzhuan, Çin-Deniz seviyesinden 5.090 

m. yukarıda 

•Dünyanın en alçak yerleşim yeri: Calipatria, 

Kaliforniya, ABD -deniz seviyesinin 54 mt. 

Altında 

•En geniş alana yayılmış şehir Mt. Isa, 

Queensland, Avustralya - 25.427 km² 

•En kuzeydeki yerleşim birimi Ny Alesond, 

Norveç - 78.5 derece kuzey 

•En güneydeki yerleşim birimi Puerto 

Williams, Şili - 55.1 derece güney 

•En ıssız, yerleşim olmayan ada Tristan da 

Cunha - Güney Atlantik 

•En çok dil konuşulan ülke Papua Yeni Gine 

- 869 

•Dünyanın en küçük atı ABD’de bir çiftlikte 

doğan Thumbelina’dır. Boyu sadece 43 

cm’dir. 

•Dünyanın en çok dil konuşulan ülkesi, 

Papua Yeni Gine’dir. 869 dil, lehçe ve ağız 

konuşulmaktadır. 

•Dünyanın en şiddetli depremi 22 Mayıs 

1960’da Güney Şili’de 9,5 Richter ölçeğinde 

meydana gelmiştir. Sekiz yanardağ 

patlaması olmuş, deprem sırasında oluşan 

tsunami, Pasifik Okyanusu’nu aşarak Hawaii 

ve Japonya’ya kadar etkili olmuştur. 

•Dünyanın en kuru yeri Arica-Antofogasta, 

Pasifik sahili, Şili’dir. Yıllık ortalama yağış: 0,1 

mm’dir. 

•Dünyanın en yağışlı yeri Mawsynram, 

Meghalaya, Hindistan’dır. (Yıllık ortalama 

yağış: 861 mm.) 

•Dünyanın en rüzgârlı yeri Honolulu, 

Hawaii’dir. (Tespit edilen en yüksek değer: 

380 kmh/236 mph) 

•Dünyanın en geniş ülkesi Rusya’dır. 

Yüzölçümü: 17,075,400 km2’dir. 

•Dünyanın en küçük ülkesi Vatikan’dır. 

Yüzölçümü: 0.44 km²’dir. 

•Dünyanın en çok ülke ile sınır komşusu olan 

ülke Çin’dir. Kuzeyinde Moğolistan Halk 

Cumhuriyeti, kuzey doğusunda Rusya ve 

Kuzey Kore, doğusunda Sarı Deniz ve Doğu 

Çin Denizi, güney doğusunda Güney Çin 

Denizi, güneyde Vietnam, Laos, Birmanya, 

Hindistan, Bhutan ve Nepal, güney batıda 

Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan 

ve Kazakistan ile çevrilidir. 

•Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı ABD - 

Kanada arasındadır. 

74 



75

Bulmaca 

1 Labirent 

2 

Sudoku 

3 

İki Resim Arasındaki 10 Fark 

76

ARALIK-OCAK (6)

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?