16.05.2016 Views

Cinedergi 04

Binder04

Binder04

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dönemimiz romantizmin üstünü örten kapkara<br />

bir örtünün gölgesinde kaldı. İnsan haklarından<br />

tutun, adalet duygusuna kadar insani değerlerin<br />

hepsi ayaklar altında. Masumiyet göz yaşı dökerken<br />

romantizmin ise bileklerinde kelepçeler<br />

var. Durum böyle olunca insan ruhu tepkisini<br />

veriyor ve müzikte, sinemada romantizmin<br />

peşine düşüyor. Fakat bu anlamda üreticiler de<br />

kısırlar. Romanlar aşk üzerine değil artık. Ya bilimkurgu<br />

veya komplo teorileri üzerine yazılan<br />

kitaplar iş yapıyor. Sinemada müzikaller bir Pink<br />

Floyd, Beatles veya romantizmin en saf halini<br />

melodilerinde saklayan ABBA gibi grupları arıyorlar.<br />

Bu aramanın, bu ihtiyacın sonunda Beatles'ı<br />

yeniden yaşatan Across The Universe veya bir<br />

ABBA güzellemesi olan Mamma Mia karşımıza<br />

çıkıyor. İyiki de çıkıyor. Bu hafta vizyona giren<br />

Mamma Mia dünyanın en fazla izlenen<br />

müzikallerinden.<br />

1999 yılından beri dünyanın birçok ülkesinde sahnelenilen<br />

Mamma Mia üç kadının işbirliği ile sinemaya<br />

çekildi. Yönetmen Phyllida Lloyd, senarist<br />

Catherine Johnson, yapımcı Judy Craymer'in<br />

işbirliği Mamma Mia için müthiş bir kadronun da<br />

oluşmasını sağladı. Meryl Streep anne rolünde<br />

hem performansı ile hem de şarkıları söylerken<br />

sesinin güzelliğiyle bizi kendine bir kere daha<br />

hayran bıraktı. Tabii aynı şeyleri Streep'in kızı<br />

rolünü oynayan Amanda Seyfried için de<br />

söylemeliyiz. Öyküdeki anne kızın bu müthiş uyumuna<br />

olası baba rolünde karşımıza çıkan üç isim,<br />

Pierce Brosnan, Colin Firth ve Stellan Skarsgard<br />

da eklenince farklı bir film seyrettiğimizin bilincine<br />

varıyoruz. Filmdeki bütün parçaları oyuncular<br />

kendi sesleriyle yorumluyorlar. Pierce Brosnan'ın<br />

detone sesi bile filmin müziklerinin bize verdiği<br />

zevki bozamıyor. ABBA'nın ünlü parçası<br />

Chiquitita'nın hissettirdiği duyguları burada nasıl<br />

anlatabiliriz ki? Hele Meryl Streep'in filmin son<br />

kısımlarında seslendirdiği The Winner Takes It All<br />

parçasının duygusal gücünü ve aşkla uyumunu.<br />

Beatles parçalarını odağına alan Across The<br />

Universe'den sonra bizi bu kadar etkileyen bir<br />

müzikal seyretmemiştik son dönemlerde. Yazının<br />

başında bahsettiğimiz dönemin karanlığına inat,<br />

aşkın ve romantizmin gücüne duyduğumuz inanç<br />

adına bu filmi seyretmeliyiz. Çünkü ABBA'nın<br />

şarkılarının sözleri insani duygular adına bir<br />

evrensellik dersi gibi.<br />

Filmin konusunu kısaca özetlersek: Bir Yunan<br />

adasında oteli bulunan Donna kızını evlendirecektir.<br />

Yapacağı düğün için eski arkadaşlarını adaya<br />

davet eder. Kızı Sophie'nin de annesine bir sürprizi<br />

vardır. Babasını tanımayan Sophie annesinin<br />

gençliğinde aşk yaşadığı ve muhtemel babasının<br />

içlerinden biri olduğunu düşündüğü üç erkeği<br />

düğüne davet eder. Donna bu sürpriz karşısında<br />

hem hayatını tekrar gözden geçirir hem de biricik<br />

kızının babasını tanıma çabası karşısında geri<br />

adım atmak zorunda kalır. Tabii bu sırada<br />

ABBA'nın bütün o güzel şarkıları filmin duygularını<br />

bizim gibi kırkını devirenlerin üstüne nostaljiyle<br />

boca eder. İlk aşklarımızı, hepimizin çocukluğunda<br />

yaşadığı o unutulmaz ve masum yaz aşklarını<br />

tekrar yaşamak için sinema salonlarındaki boş<br />

koltukları doldurun.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!