İnovatif Kimya Dergisi Sayı 1
İnovatif Kimya Dergisi Sayı 1
İnovatif Kimya Dergisi Sayı 1
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
YIL : 1 SAYI : 1 AĞUSTOS 2013<br />
MİKALAR<br />
ATOM VE ATOMALTI DÜNYASI<br />
MİKALAR<br />
GİZLİ DÜŞMAN<br />
MEHMET ALİ KAĞITÇI<br />
CHEMDRAW<br />
KOMPOST<br />
KİMYACIYIZ VE TABİİ Kİ<br />
SABUNCUYUZ<br />
ÜLKEMİZDE KİMYA EĞİTİMİ VE<br />
SORUNLAR
Sahibi :<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Kurucuları<br />
Genel Yayın Yönetmeni :<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> Okuyucuları,<br />
Dergimiz <strong>Kimya</strong> hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu<br />
açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi,bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla<br />
hazırlanmıştır.<br />
Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır.<br />
Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizde<br />
<strong>Kimya</strong> Sektörü ile ilgili bilgiler, <strong>Kimya</strong> Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler<br />
olacaktır. Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı<br />
ümit ediyoruz.<br />
Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimle...<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Kurucuları<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Yayın Danışmanı :<br />
Ayşe Emir<br />
Dergi ve Yazı Editörleri :<br />
Ayşe Emir<br />
İsmail Çelik<br />
Sayfa Tasarımı :<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Bize Ulaşın<br />
facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />
twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />
inovatifkimyadergisi@gmail.com
Yazarlarımız<br />
YAVUZ SELIM KART<br />
CEYDA SARIKAYA<br />
ABDULHAMIT AYDIN<br />
HACER AY<br />
AYKUT CENGIZ<br />
İNOVATİF<br />
AYSE EMIR<br />
ISMAIL ÇELIK<br />
EMRAH YÜCE<br />
VAHIT KENAR<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
KURALLARI<br />
1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>, yazılarını herhangi bir<br />
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız.<br />
Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların<br />
kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumundasınız.<br />
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />
derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir sorun<br />
yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız.<br />
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek<br />
felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu<br />
değildir.<br />
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler kesinlikle<br />
kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu<br />
zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz.<br />
Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına<br />
riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri.<br />
Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar<br />
sorumludur.<br />
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />
var ise. Bu yazıları AYŞE EMİR ve İSMAİL ÇELİK<br />
adlı arkadaşlarımıza<br />
www.facebook.com/groups/147842018740235/<br />
Grubu aracalığı ile ulaşabilirler.<br />
Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yazmayı<br />
düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli<br />
görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici sayfamızı<br />
takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında<br />
gerekli adresler mevcuttur.<br />
6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı<br />
yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan<br />
hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya benim<br />
yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte belirtmiş<br />
olduğum isimlere sorabilirsiniz.<br />
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine<br />
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />
yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz<br />
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size<br />
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu<br />
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha<br />
güzel bir dergi çünkü.<br />
8.Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz<br />
yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal , Ünlü bir<br />
kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler<br />
bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özellikle<br />
isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda yazı<br />
yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp gönderirseniz<br />
illaki yayınlanacaktır. Bir yazar arkadaşımızın<br />
olur ya işi olur yazamassa, o zaman o yazıyı sizin<br />
adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman kaybetmemiş<br />
olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur. Ayrıca<br />
aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide olursa<br />
bu seferde dergi amacından sapmış olur.<br />
10.Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa<br />
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar<br />
2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz<br />
hakkı dergi yönetimine aittir.<br />
11.Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza<br />
saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir<br />
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes<br />
gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmeyiniz.<br />
12.Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular<br />
aşağıda listelenmiştir.<br />
*Akademik Makaleler<br />
*Endüstriyel Yazılar<br />
*Üniversite Hayatında <strong>Kimya</strong><br />
*İş Hayatında <strong>Kimya</strong><br />
*Laboratuvar Üzerine<br />
*<strong>Kimya</strong> Güvenliği<br />
13.Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız.<br />
Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilirsiniz.<br />
Yazılarımız <strong>Kimya</strong> içeriği dışına çıkmamaya<br />
çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel<br />
gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında<br />
da çalışmalar yapılacaktır.<br />
14. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş<br />
buraya ek maddeler yapmaya değiştirmeye ve koymaya<br />
yetkilidir.<br />
13. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş<br />
sayılırlar.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Kurucuları
İçindekiler<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
8<br />
KİMYACIYIZ VE TABİİ Kİ SABUNCUYUZ<br />
<strong>Kimya</strong> bölümü öğrencilerine ilk sorulan sorulardan bir tanesi de....<br />
MEHMET ALİ KAĞITÇI<br />
Mehmet KÂĞITÇIYI ilk defa İstanbul da katıldığım bir davette....<br />
13<br />
16<br />
GİZLİ DÜŞMAN<br />
Bilindiği gibi yaz aylarında, insanların içi kıpır kıpır oluyor....<br />
KOMPOST<br />
Son yıllarda artan dünya nüfusu, bu artışın gösterdiği gıda ihtiyaçlarını....<br />
17<br />
21<br />
MİKALAR<br />
Endüstride geniş çapta kullanılan ve zararlı etkileriyle bilinen asbeste....<br />
ATOM VE ATOM ALTI DÜNYASI<br />
İnsanlar doğdukları andan itibaren devamlı olarak evrenin ne olduğu....<br />
25<br />
32<br />
ÜLKEMİZDE KİMYA EĞİTİMİ VE SORUNLAR<br />
<strong>Kimya</strong> eğitimi ve öğretimi üniversitelerimizin Fen Fakültelerinde <strong>Kimya</strong>....<br />
KİMYA İLE İLGİLİ SÖZLER VE YAZILAR<br />
Bir kimyager tüm Dünya’ya bedeldir....<br />
35<br />
39<br />
CHEMDRAW NEDİR?<br />
E-Dergimizde birçok yazı yazılıyor. Ben de bu sayıda ve diğer sayılarda....<br />
HER AY 3 WEB SİTESİ<br />
Her ay sizlere faydalı olacak 3 web sitesi....<br />
43<br />
44<br />
KİMYA BULMACA<br />
Her ay kimya terimlerine aşina olacağınız bulmaca....
Ceyda SARIKAYA<br />
Yıldız Teknik Üniversitesi<br />
kim.ceydasarikaya@gmail.com<br />
<strong>Kimya</strong>cıyız ve Tabii ki Sabuncuyuz<br />
<strong>Kimya</strong> bölümü öğrencilerine ilk<br />
sorulan sorulardan bir tanesi de “sabun<br />
yapmasını biliyor musun?” dur. Organik<br />
kimya dersinin uygulama kısmında<br />
birçoğumuz sabun yapmış ve aslında<br />
bunun basit sayılabilecek bir esterleşme<br />
tepkimesi olduğunu görmüşüzdür. Neden<br />
biraz daha ileri gidip temizlik malzemeleri<br />
de üretmeyelim ki?<br />
<strong>Kimya</strong> sanayisinde temizlik malzemeleri<br />
üretimi, çok büyük bir alana<br />
sahiptir. Üretim tesislerinin de öyle<br />
çok büyük ve çok donanımlı olmasına<br />
gerek yoktur. Tek sıkıntı bu sektörde<br />
yer edinebilmek. Bende bu alanda<br />
kendini geliştirmek isteyen veya üretim<br />
kısmında çalışan meslektaşlarımıza<br />
yardımcı olabileceğini düşündüğüm bazı<br />
ürünlerin formüllerinin ve yapılışlarıyla<br />
ilgili önemli noktaların, artık bir<br />
sır olarak saklanmasının çok da doğru<br />
olmadığını düşündüğümden, edindiğim<br />
tecrübeler doğrultusunda bu bilgilerin<br />
bir kısmını siz sevgili okurlara<br />
sunmanın sakıncasını görmüyorum.<br />
8<br />
Öncelikle üretim yapılacak tesisin<br />
özelliklerini, sağlık bakanlığı<br />
kurallarına göre sıralarsak basit olarak;<br />
hammaddelerin ayrı olarak depolanacağı<br />
bir bölüm, üretilmiş son ürünün<br />
saklanacağı bir bölüm, gerekli analizlerin<br />
yapılması için laboratuvar, işçilerin<br />
üstünü değiştirebileceği ve ihtiyaçları<br />
için bir bölüm ve tabii ki idari bölüm.<br />
Şekil 1 : Toz deterjan üretim tesisi<br />
Üretim için gerekli cihazlar ise; mikserler,<br />
dolum makineleri, etiketleme makinesi,<br />
reaktör dür.<br />
Bu cihazları temin ettikten ve uygun<br />
GMP şartlarını da yerine getirdikten<br />
sonra, üretime başlamanız için tek eksik<br />
bilgi kısmı olacaktır.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Şekil 2 : Sıvı deterjan üretim tesisi<br />
Temizlik Maddelerinin Yapısı<br />
Temizlik maddelerinin bünyelerine<br />
pek çok değişik kimyasal maddeler<br />
girmektedir. Bu maddelerin türleri,<br />
miktarları kullanılacak yüzeye ve<br />
amaçlara göre değişmektedir. Bazıları<br />
yalnız kullanıldığında etkili olurken,<br />
bazıları da başka maddelerle birleşerek<br />
etkili olmaktadır. Temizlik maddeleri<br />
formülasyonunda yer alan, bir takım<br />
maddeler, temizlik işlevini kolaylaştırırken,<br />
bazı maddeler temizliğe<br />
hemen hiç katkıda bulunmamaktadır.<br />
Bu tür maddeler, dolgu ve koku verme<br />
amacıyla kullanılmaktadır. Deterjanların<br />
bünyelerindeki içerik hammaddeleri<br />
ve açıklamalarına aşağıda yer verilmektedir.<br />
EDTA –Trilon BS H4 EDTA (etilen<br />
diamin tetra asetik asit)<br />
Su sertliğini perdeleyici ajandır. 2 amino<br />
ve 4 karboksil ligandı vardır. Bundan<br />
dolayı metal iyonlarına yüksek affinite<br />
gösterir.<br />
Sodyum iyonlarının istenmediği uygulamalarda<br />
EDTA; su yumuşatıcısı, köpük<br />
yardımcısı, koruyucu olarak rol oynar.<br />
Ayrıca deterjan sterilizatörlerin’de<br />
dörtlü amonyum bileşiklerinin, mikrop<br />
öldürücü aktivitesini tetikler.<br />
Beyaz pudra şeklinde toz görünümlüdür.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
9
SLES-Sodyum Loril Eter Sülfat<br />
Anyonik yüzey aktif maddedir. Yüksek<br />
yıkama aktivitesine sahiptir. İyi derecede<br />
köpük oluşturma karakterine sahiptir<br />
ve tuzlarla kolayca inceltilir.<br />
Açık saydam, beyaz renkli, macun<br />
yapışkanlığında, akışkandır.<br />
LABSA- lineer alkil benzen sülfonik<br />
asit<br />
En önemli yüzey aktif maddedir. Asidik<br />
özelliğe sahiptir. Petrol türevidir. Kestane<br />
kahverengi renkli, parlak ve<br />
akışkandır.<br />
KOKOAMİD/CDE-comporland<br />
KD-kokodietanol amid<br />
Beyaz, granüllü yapıda bulunan maddedir.<br />
KOSTİK-sodyum hidroksit<br />
Yanıcı değildir, nem ya da suyla temas<br />
ettiğinde ısı açığa çıkarır. Asit nötralizasyonun<br />
da ve bazı reaksiyonlarda<br />
kıvamlaştırıcı olarak kullanılır.<br />
Beyaz, renksiz, kokusuz sıvı halde olan<br />
bir maddedir.<br />
DMDMH-dimetil dimetilol hidantoin<br />
Güçlü bir koruyucudur. Gram negatif/<br />
pozitif bakteriler, mayalar ve küflenmeye<br />
karşı geniş spektruma sahip bir<br />
maddedir. Suda çok iyi çözünür. Normal<br />
konsantrasyonlar da tahriş edici<br />
değildir.<br />
Noniyonik yüzey aktif maddedir. Her<br />
türlü temizlik malzemesinde, kıvam<br />
verme ve köpük stabilizasyonu amacıyla<br />
kullanılır.<br />
BETAİN-betaine cocoamidopropyl<br />
(%35)<br />
Temizleme etkisi olan sekonder, amfoterik<br />
yüzey aktif maddedir. Tahrişi önleyici<br />
ve köpük arttırıcı özellikleri vardır.<br />
Renksiz, viskoz sıvılardır.<br />
Hafif karakteristik kokulu, beyaz renksiz<br />
sıvı haldeki maddedir.<br />
Kullanılan hammaddelerin kısa bilgilerinden<br />
sonra ilk olarak bulaşık deterjanı<br />
yapımından söz edersek.<br />
ÜRE/ KARBAMİT<br />
Bazı asitlerle polimerleşme reaksiyonu<br />
verir. Katalizör olarak pH kontrolü için<br />
ve kıvamlaştırıcı olarak kullanılır.<br />
10<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Bulaşık deterjanı<br />
Çoğumuzun yapımını basit olarak<br />
gördüğü bu ürün, aslında dikkatli olarak<br />
üretilmesi gereken bir üründür,<br />
gerekli kontroller yapılmadığı durumda<br />
ürününüz şeffaf olmayabilir veya pH sorunu<br />
ile karşılaşabilirsiniz. En kötüsü de<br />
temizleyici özelliği iyi nitelikte olmayabilir.<br />
Bulaşık deterjanı yapımı için,<br />
Gerekli Hammaddeler ve miktarları;<br />
Hammadde<br />
LABSA 30<br />
SU 2700<br />
EDTA 1,5<br />
SLES 160<br />
CDE 18<br />
BETAİN 10<br />
ÜRE 8<br />
KOSTİK 7<br />
DmDmH 4<br />
GLİSERİN 2<br />
TUZ 65<br />
BOYA 45<br />
ESANS 3<br />
Miktar (kg)<br />
Üretim aşamasında izlenecek yol,<br />
Su kazana alınır. EDTA da topaklanma<br />
varsa ufalanarak eklenir. SLES eklenir<br />
ve çözünmeye dikkat edilir. Kazanın<br />
dibinde SLES birikmesi varsa alt vanadan<br />
aktarma yapılır, katı kısımlar<br />
ezilerek kazana geri dökülür. LABSA<br />
eklenir. Sırayla CDE, BETAİN, ÜRE,<br />
DmDmH ve GLİSERİN eklenir. Daha<br />
sonra 4kg KOSTİK İlave edilir, bu sırada<br />
pH kontrolü yapmak çok önemlidir. pH<br />
6-7 olması gerekmektedir. Eğer pH tam<br />
olarak istenilen aralıkta değilse, aktarma<br />
yöntemiyle biraz daha KOSTİK eklenebilir.<br />
Bir süre karışmaya bırakılır ve<br />
pH kontrolü tekrardan yapılır. pH oturduktan<br />
sonra tuz ilavesine başlanır. İlk<br />
başta 50 kg tuz, köpüğü dağıtacak şekilde<br />
kazana serpilir. Kıvam oturmadıysa<br />
azar azar, bir miktar daha azar azar tuz<br />
eklenir ve devamlı aktarma yapılır. Kıvamın<br />
oturmamasının nedenleri ham<br />
maddelerinizden veya ürün miktarlarını<br />
tam olarak belirtilen miktarlarda almadığınızdan<br />
kaynaklı olabilir. Kıvam<br />
istenilen düzeyde olduktan sonra, boya<br />
ve esans sırayla eklenir ve yeniden pH<br />
kontrolü yapılır. pH istenilen değerden<br />
düşükse, LABSA fazladır. Bu nedenle<br />
KOSTİK eklemeniz gerekir.<br />
Ürün viskoz, şeffaf olmalıdır.<br />
Belirttiğim gibi arada yapılan pH ve<br />
viskoz kontrolleri çok önemlidir.<br />
Çamaşır Suyu<br />
Çamaşır suyu üretimi sırasında, önce<br />
suyun kazana alınması önemlidir. Bu<br />
sırada kullanılan kazan kesinlikle polyester<br />
olmalıdır. Su, kazana alındıktan<br />
sonra, üzerine yavaşça hipoklorik asit<br />
eklenir.<br />
Toplam 3000<br />
Hammadde<br />
Miktar (kg)<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Hipoklorik asit HCl 100<br />
SU 300<br />
Toplam 400<br />
11
Ultra Çamaşır Suyu<br />
Polyester kazana su alınır. Sles’in iyice<br />
eridiğinden emin olarak ilave edilir.<br />
Kostik katılır, sonrasında eklenecek<br />
olan HCl ilavesine dikkat edilmelidir.<br />
Eğer belirtilen miktar, bir anda çözelti<br />
içine atılırsa aşırı katılaşma olabilir. Bu<br />
nedenle önce 100 kg kısım, daha sonra<br />
kıvam oturuncaya kadar yavaş yavaş<br />
geri kalan kısım eklenmeli. Arada pH,<br />
yoğunluk ve viskozite ölçümleri yapılmalı.<br />
Daha sonrasında boya ve esans<br />
eklenerek işlem tamamlanır. Elde edilen<br />
ürün bulanık ve viskoz olmalıdır.<br />
Hammadde<br />
Miktar (kg)<br />
BOYA 0,6 gram<br />
SU 740<br />
KOSTİK 25<br />
SLES 60<br />
HCl 175<br />
ESANS 0,5<br />
Toplam 1000<br />
Bulaşık Makinası Deterjanı<br />
Belirtilen hammaddeleri sırasıyla, kazana<br />
kontrollü olarak eklenmesiyle elde<br />
edilir.<br />
Yukarıda belirttiğim gibi bir kimyager<br />
olarak temizlik sektörü, tamamen bizim<br />
işimiz. Her ne kadar eski sistemler kullanılsa<br />
da Ar-Ge si olmayan bir kimya<br />
firması düşünmek imkânsızdır. Yukarıda<br />
belirtilen ürünlerin araştırmaları ve<br />
yapımına ait verdiğim bilgiler, kendi<br />
derlediğim bilgiler olduğundan kaynak<br />
bildiremiyorum. Ama unutmayalım ki<br />
en basitinden bir sabun yapımı da olsa,<br />
kontrollü olmadıktan sonra zarar verici<br />
olabilir.<br />
Bu maddelerin insan sağlığına etkilerini<br />
düşünerek, GMP standartlarında<br />
üretilmesi gerektiğinde, evde veya merdiven<br />
altı denilebilecek üretim tesislerinde<br />
üretilmesinin uygun olmadığını iş<br />
güvenliği ve sağlığının önemini özellikle<br />
belirtmek isterim. Bu türdeki kimyasal<br />
ürünlerin üretici firması ve üretim yerine<br />
ilişkin Sağlık Bakanlığından onay<br />
almadıkça üretim yapmayınız.<br />
Resimler ve Görsel Kaynak<br />
http://www.hazircevap.net/<br />
genchem.rutgers.edu<br />
http://vimeo.com/67045984<br />
http://www.ar-metal.com/Urunlerimiz/<br />
Temizlik-Sanayi-Grubu/<br />
http://www.deterjanimalat.com/<br />
Hammadde<br />
Miktar (kg)<br />
SU 1680<br />
KOSTİK 100<br />
TURPİNAL 80<br />
TKPP 80<br />
HCl 100<br />
KÜMESÜLFONAT 20<br />
Toplam 2000<br />
12<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
emeği geçen ve bana da bir sayfa ayıran<br />
Dostlarım, Ayşe Emir ve Yavuz Selim<br />
Kart ‘ a teşekkürlerimi sunarım.<br />
Vahit KENAR<br />
Sakarya Üniversitesi<br />
vahitkenar@gmail.com<br />
Bu ay size, Türk kâğıdının babası olarak<br />
anılan Mehmet Ali KÂĞITÇIYI tanıtacağım.<br />
Mehmet KÂĞITÇIYI ilk defa İstanbul<br />
da katıldığım bir davette tanıma fırsatım<br />
oldu. Mehmet Ali KAĞITCIYI bana<br />
tanıtan sayın hocamız, onun yapmış<br />
olduğu çalışmaları öyle güzel teknik bir<br />
dille anlattı ki, konuşmamızın sonunda,<br />
Tarih Profesörü olduğunu öğrenince çok<br />
şaşırmıştım. Beni en çok etkileyende,<br />
Mehmet ALİ KÂĞITÇININ idealleri<br />
uğruna bu ülke için feda ettikleriydi.<br />
Şimdi biraz KÂĞITÇI hakkında birkaç<br />
bilgiye değinelim:<br />
Aydın ENGİN şöyle anlatıyor Kâğıt<br />
Mühendisi Mehmet Ali’yi;<br />
Mehmet Ali Kâğıtçı<br />
(D. 1899, Heybeliada, İstanbul - Ö. 1<br />
Ekim 1982, İstanbul)<br />
<strong>Kimya</strong>ger ve <strong>Kimya</strong> Mühendisi olan Mehmet<br />
Ali Kâğıtçı,<br />
Türkiye’de kâğıt sanayisinin kurucusudur.<br />
Merhaba arkadaşlar;<br />
“İzmit’te SEKA Genel Müdürlüğü binasının<br />
önündeki bakımlı bahçede bir<br />
büst var, ‘Bu kimdir? Ve neden büstü<br />
dikilmiştir? Diye soracak olursanız, alt<br />
kattaki Mehmet Ali Kâğıtçı müzesini<br />
gezmelisiniz”<br />
İstanbul Darülfünunu <strong>Kimya</strong> Enstitüsü’nde<br />
öğretim görevlisiyken,<br />
dönemin koşulları ile bakıldığında<br />
‘köşeyi dönmek’ için her yol var iken,<br />
bir holdinge danışman olabilecek, zehirli<br />
atık salan bir fabrikaya ‘zararsızdır’<br />
raporu verip dünyalığını doğrultabilecek<br />
iken Darülfünun muallimliğini bırakıp<br />
Almanya’ya kâğıt fabrikalarında çalışmaya<br />
gider Mehmet Ali.<br />
Öncelikle yeni dergimizin ilk sayısı<br />
hayırlı olsun.<br />
Yazılarımızın sizlerle buluşmasında<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 13
Sırtında işçi tulumu, yüzü gözü boya,<br />
reçine ve kir içinde kâğıtçılığı öğrenmeye<br />
başlar. Ustabaşı, daha sonraki<br />
yıllarda SEKA’yı birlikte kuracakları,<br />
1935’de Hitler’den kaçıp Türkiye’ye gelecek,<br />
her gün bisikletle Derince-İzmit<br />
arası pedal basarak fabrikanın geliştirilmesine<br />
büyük katkıları olacak olan Alman<br />
Yahudi’si ve kâğıtçı ustası Simon<br />
Holzmeyer’dir... [1]<br />
Daha sonra Fransa’ya giden Mehmet<br />
Ali, Lyon’da filigran tekniğini, Metz’de<br />
kâğıt hamuru çökeltme tekniklerini,<br />
kaynağından ve uygulayarak öğrenir.<br />
Sonra ‘alaylı’ kâğıt ustası ‘mektepli’ bir<br />
uzman olmak üzere Grenoble Üniversitesi<br />
Kâğıt Mühendisliği bölümüne girer<br />
ve 1927 yılında birincilikle mezun olur.<br />
Aynı yıl bilimsel donanımını, Türkiye’de<br />
bir kâğıtçılık sanayisi kurmak üzere<br />
kullanmak amacıyla ülkesine döner.<br />
Kâğıdını tümüyle dışarıdan döviz ödeyerek<br />
sağlayan Türkiye Cumhuriyeti’nde,<br />
uluslararası kâğıt tekellerinin yerli komisyoncuları<br />
köşe başlarını tutmuştur.<br />
Bir konferansı sırasında Dünya Kibrit<br />
kralının adamları, Avrupa Kâğıtçılar<br />
Birliği Türkiye acentesi ve Türkiye inhisarlar<br />
idaresi Genel Müdürü Behçet<br />
Bey olmak üzere üç görüşme talep edilir<br />
Mehmet Ali Bey ile. İlk ikisinde, Türkiye’de<br />
kâğıt endüstrisinin gelişmesi<br />
için yaptığınız girişimlere son vermesi<br />
halinde, ülkeye giren kâğıttan ton değer<br />
başına yüzde 3 komisyon alacağını,<br />
danışman olacağını söyleyenleri, anında<br />
reddeder. Tekel Genel Müdürü’nün<br />
teklifi ise; sigara paketi, kibrit kutusu,<br />
tuz kutusu için günde 10 ton kâğıt kullandıklarını<br />
ve bunların bir kâğıt fabrikası<br />
kurarak ulusal kaynaklardan karşılanması<br />
yönündedir. Bir kaç hafta içinde<br />
tüm plan ve projeleri hazırlanır ve ihaleye<br />
çıkılır. Üç gün kala Maliye Bakanlığı’ndan,<br />
durdurulduğu yazısı alırlar.<br />
14<br />
Burada fabrikanın kurulmaması için,<br />
kapsamlı bir çalışma yapıldığı açıktır.<br />
İlk Türk kâğıdını, Ulus gazetesinin<br />
yeni çıkacak ekinde deneme şansı<br />
bulduğunda, gazetenin başyazarı Fatih<br />
Rıfkı Atay ile birlikte Atatürk’e gitti ve<br />
eserini gösterdi. Uzun süre yazıya bakan<br />
Atatürk, Kâğıtçı’ya döndü ve “İşte<br />
çocuk, uygarlığın hamuru bu” dedi.<br />
Hayatı boyunca gördüğü tek iltifat da bu<br />
oldu. Atatürk sonrasında gelen yöneticiler,<br />
Mehmet Ali Kâğıtçı’ya aynı gözle<br />
bakmayacaklar ve onu ‘sistemin dışına’<br />
atacaklardı. Mehmet Ali Kâğıtçı’nın<br />
hayatı, Türkiye’nin uygarlaşması için<br />
ömrünü harcayan; ama -ne yazık ki -<br />
yenilenlerin öyküsü! Başka bir ifadeyle<br />
‘Türkiye’nin nerede hata yaptığının’ bir<br />
romanı... Mehmet Ali Kâğıtçı, ‘unutulanlar’<br />
arasında yerini alırken, iyi ki<br />
birileri rahat durmadı ve onu bize hatırlattı.<br />
Heybeliadalılar Derneği, bir adalı<br />
olan ve mücadelelerle geçen yaşamı<br />
1982 yılında son bulan Mehmet Ali<br />
Kâğıtçı’nın anılarını, vasiyeti üzerine<br />
bir kitapta topladı. Dernek Başkanı Baki<br />
Kara’nın hazırladığı ve şu sıralar baskıda<br />
olan ‘Türk Kâğıt Sanayinin Öncüsü Mehmet<br />
Ali Kâğıtçı’ başlıklı kitap, sanayileşme<br />
tarihimize ilişkin ilginç ipuçları<br />
veriyor.[2]<br />
Norveçliler’in utandıran yanıtı:<br />
Ya sonra... Sonrası Mehmet Ali<br />
Kâğıtçı’nın yine hayal kırıklıkları ile<br />
devam edecekti. Mustafa Kemal Atatürk<br />
vefat edecek ve Cumhuriyet’in idealleri<br />
de onunla birlikte gidecekti. Demokrat<br />
Parti dönemi geldiğinde ise ‘politik’<br />
nedenlerle işinden uzaklaştırılacaktı.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Devlet onun yerine Norveç’ten kâğıt<br />
uzmanı talep edecek ve Norveçliler’den<br />
‘utanç duyulacak’ bir yanıt alınacaktı.<br />
Türkiye’nin kâğıt uzmanı istediğini<br />
duyan Norveçliler, Stokholm<br />
Büyükelçiliğimize başvurarak, ‘Mehmet<br />
Ali Kâğıtçı’nın hayatından haberdar olmak’<br />
istediklerini söylüyorlardı.<br />
Yani, “Kâğıtçı öldü mü ki bizi<br />
çağırıyorsunuz” demek istiyorlardı.[2]<br />
Yıllar sonra Mehmet Ali Kâğıtçı, fabrikanın<br />
üretime geçtiği o ilk günü şöyle<br />
anlatacaktı : “İzmit Kâğıt Fabrikasında<br />
18 Nisan 1936 cumartesi günü sat<br />
14.30’da elime aldığım, Mustafa Kemal’in<br />
‘işte medeniyet hamuru’ dediği<br />
ilk kâğıt sahifesi, uğruna yıllarca mücadele<br />
ettiğim idealime kavuşmanın<br />
bir belgesi idi. O mutlu andaki heyecanımı,<br />
bugün de aynı tazelik ve şiddetle<br />
hissetmekteyim.” Projesinin selüloz<br />
üretim kısmını gerçekleştirmek için<br />
tekrar girişimlerde bulundu ve İzmit<br />
Selüloz Sanayi Müessesesi’ni ve Sümerbank<br />
Karton Fabrikası’nı kurdu. 1941’de<br />
hiç bir neden gözetilmeden görevinden<br />
alındı. İstanbul Belediye <strong>Kimya</strong> hanesi<br />
Müdürlüğü’ne atandı. Teknik Üniversitesi<br />
Makine Fakültesi’nde kâğıtçılık dersleri<br />
verdi.<br />
Yazımı burada sonlandırırken şu noktaya<br />
değinmeden de geçemeyeceğim.<br />
Başarılı ve farklı bir Birey olmak istiyorsak,<br />
kendi kapasitemiz çerçevesinde,<br />
kendi özgünlüğümüzü içeren ve<br />
gerçekleşmesi mümkün olan idealler<br />
peşinde olmalıyız. İdeali olamayan insanın<br />
ottan farkı yoktur. Yaşadığı hayattan<br />
tam anlamıyla zevk alamaz. İnsanları<br />
sevmenin onlara faydalı olmanın<br />
vereceği mutluluğu ve gururu başka ne<br />
verebilir ki…<br />
Sağlıcakla Kalın<br />
Kaynaklar<br />
[1] http://lisanskimya.balikesir.edu.<br />
tr/~f20977/unlu%20turk%20kimyacilar.<br />
html<br />
[2] http://www.milliyet.com.<br />
tr/2004/06/05/business/bus03.html<br />
[3] Mehmet Sarıoğlu, Bir Cymhuriyet<br />
Aydını: Mehmet ALİ KAĞITÇI,<br />
İş Bankası Kültür yayınları,İSTAN-<br />
BUL,2008<br />
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Mehmet_Ali_K%C3%A2%C4%9F%C4%B1t<br />
%C3%A7%C4%B1<br />
Tüm yakıcı tutkusunu ve ulusal sanayi<br />
inadının, yabancı firmaların kâğıt piyasasını<br />
nasıl yavaş yavaş ele geçirdiklerinin,<br />
kâğıtçılık sanayisinin nasıl giderek<br />
gerilediğinden ve tüm kâğıt tutkusunun<br />
öyküsünü “kâğıtçılığımız” kitabında<br />
anlattı 1977’de. 1982’de yaşamını yitiren,<br />
Türkiye Kâğıt Sanayi’nin kurucusu,<br />
Mühendis Mehmet Ali Kâğıtçı’nın tüm<br />
emeğini ve ömrünü verdiği SEKA için<br />
kendisi görmese de korktuğu olmuştu.<br />
Fabrika 1998 yılında özelleştirildi ve<br />
Anonim Şirkete dönüştürüldü.[1]<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
15
Aykut CENGİZ<br />
getiriz. Türkiye de daha çok klor dezenfektanı<br />
kullanılır. Basit ve ucuz bir yöntemdir.<br />
Celal Bayar Üniversitesi<br />
aykutcengiz@windowslive.com<br />
Gizli Düşman<br />
Bilindiği gibi yaz aylarında, insanların<br />
içi kıpır kıpır oluyor. Yaz ayı denince<br />
akla; kum, deniz ve sıcaklık üçlemesi<br />
geliyor. Ne yazık ki bazılarımız için öle<br />
değil...<br />
Bir kısmımız tatile gidemeyip, havuzlarda<br />
soluğu alıyoruz. Tabi ki o bilinmeyen<br />
gizli düşmanla baş başa oluyoruz. Ne<br />
yazık ki birçok havuzumuz, denetimden<br />
hiç geçmiyor. Birçoğunun havuz operatörü,<br />
yok ya da işletme defteri tutmuyor.<br />
Bu da birçok sorunu başında getiriyor.<br />
Havuzun pH genellikle 6,5 ile 7,8 arasında<br />
değişir. Ama en ideal aralık<br />
7,2 ile 7,6 arasındadır. Ph aralığı fazla<br />
değişmemelidir. Serbest klor kapalı<br />
havuzlarda 1-3 ppm, acık havuzlarda<br />
1-1,5 ppm, klor dışında dezenfekte kullanılan<br />
havuzlarda 0,3-0,6 ppm, arasında<br />
olmalıdır. Genellikle pH ayarlaması<br />
yapıldıktan sonra, havuzumuzu değişik<br />
dezenfekte yöntemleriyle temiz hale<br />
16<br />
Bir insan havuza duş alarak girerse 2<br />
ton suyu, duş almadan girerse de 20<br />
ton suyu kirletebiliyor. İnsandan havuza,<br />
birtakım ter amonyak vb maddeler<br />
birleşerek, bir anda havuzun içersinde<br />
3-5 dakika bir süre ile milyonlarca<br />
mikrop üreyebiliyor. Onun için havuz<br />
pH’ının dengede tutulması, iyi bir<br />
dezenfektan sistemi kullanılıp filtrasyon<br />
yapılması gerekiyor ki, bu mikroplar<br />
bizi bir nebze olsun rahat bıraksın.<br />
Havuza girmeden önce mutlaka, o yerin<br />
işletme defterine ve aylık bakanlığa gönderilen<br />
numune oranlarındaki, madde<br />
miktarını inceleyin. Havuza girmeden<br />
önce ve sonra duş almayı ihmal etmeyin,<br />
özellikle ayak havuzlarını kullanıp mantar<br />
riskine karşı kendinizi koruyun.<br />
Uzun lafın kısası serinleyeceğim derken,<br />
sağlığınızdan olmayın ve sizi tehdit eden<br />
düşmanlara fırsat vermeyin.<br />
Resimler ve Görsel Kaynak<br />
http://www.bodrum-temizlik.com/images/stories/havuz_1.jpg<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Hacer AY<br />
Giresun Üniversitesi<br />
hacr2013@yandex.com<br />
Kompost<br />
Son yıllarda artan dünya nüfusu,<br />
bu artışın gösterdiği gıda ihtiyaçlarını<br />
karşılamak için, artan tarımsal faaliyetler<br />
nedeniyle ortaya çıkan, atık miktarında<br />
da artışlar meydana gelmiştir.<br />
Atıklar, kontrolsüz bir şekilde depolanması,<br />
yer altı suyuna sızmaları, hastalıklara<br />
ortam oluşturmaları ve sera<br />
gazlarının çıkışına neden olması yoluyla<br />
çevreye ve insan sağlığına zarar vermektedirler.<br />
Bunun yerine önemli sorunlara<br />
neden olan bu atıklar, mikroorganizmalar<br />
vasıtasıyla kompost, çöp olmaktan<br />
farklı, daha çok ekonomik katma<br />
değer oluşturabilecek bir hammadde<br />
olarak değerlendirilebilir. Atıkların bu<br />
şekilde değerlendirilmesi, ülkemizdeki<br />
arazilere uygulanan gübre ihtiyacında<br />
dışarı bağımlılığın azalmasında, yoğun<br />
tarımsal faaliyetler sonucunda toprakların<br />
azalan verimlilik potansiyelin<br />
artırılmasında ve çevre kirliliğinin azaltılmasında<br />
katkılar sağlayacaktır.<br />
Gerek ulusal yönetmelikler, gerekse<br />
de uluslar arası direktifler, atıkların<br />
yeniden kullanımı, geri dönüşüm ve<br />
geri kazanımlarını teşvik etmekte olup,<br />
özellikle biyolojik atıkların düzenli<br />
depolama sahalarına göndermelerine<br />
sınırlamalar getirmektedir. Avrupa<br />
birliğince 2012 yılına kadar yapılması<br />
organik atık depolama kriterlerine<br />
uyum sürecinde, açığa çıkan atıkların<br />
uluslararası kriterlere uygun bir biçimde<br />
bertaraf edilmesi kararına göre ülkemiz<br />
dâhil, tüm gelişmekte olan ülkelerde<br />
bu tür tesislerin yaygınlaşması gerekmektedir.<br />
Hızla gelişen ülkemizde,<br />
önümüzdeki yıllarda bu konunun önemi<br />
giderek artacaktır.<br />
Kentsel katı atıklar genelde bahçe, cam,<br />
metal, gazete, mutfak atıkları gibi hemen<br />
hemen hepsi geriye dönüşebilir<br />
materyallerden meydana gelir. Özellikle<br />
organik atıklar besin elementlerince<br />
oldukça zengin, kolayca ayrışabilir materyallerden<br />
oluşur.<br />
Kentsel atıklar, toplanması, taşınmaları<br />
ve depolamaları için gerekli olan yerlerin<br />
temini, zorluklara sebep olmaktadır.<br />
Bütün bunlardan dolayı da katı atıkların<br />
yönetimlerinin maliyetleri yüksektir.<br />
Ayrıca kentsel atıklar, kötü kokular ve<br />
diğer çevresel problemlere de neden<br />
olurlar. Atıkların uygun bir şekilde geri<br />
dönüşümü sağlanarak, çevreye olan<br />
olumsuz etkileri de engellenebilir.<br />
Ülkemizde organik atıkların, genel<br />
atıklar içerisindeki oranı % 55 dir. Bu<br />
atıklar, kontrolsüz bir şekilde bırakılmakta<br />
veya çürümeye terk edilmektedir.<br />
Bu durumda bu atıkların değerlendirilemeden<br />
depolanması ile gerekli yer temini<br />
ihtiyacında artış ve çevresel zararlar<br />
oluşmaktadır.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 17
İnorganik gübrelerin, organik gübrelerin<br />
yerini alması sonucu, organik maddece<br />
yoksun kalmışlardı. Bunların sonucunda,<br />
topraklardaki üretim potansiyelinde<br />
azalmalar meydana gelmiştir. Azalan<br />
üretim potansiyelinin temel nedeni;<br />
sıkışma ve organik madde kayıpları,<br />
toprak kaynaklarının tedrici olarak<br />
aşınması ve kalitelerinin azalmasıdır.<br />
Bu da sonuç olarak topraklarda, düşük<br />
agregat stabilitesine, su geçirgenliğine,<br />
su kullanım etkinliğine, toprak mikrobiyal<br />
aktivitesine ve besin elementlerinin<br />
elverişliliğinin azalmasına neden olmaktadır.<br />
Bunlarda su erozyonu, yüzey ve<br />
yer altı sularının kimyasallarla kirlenmesi,<br />
toprak sıkışması, sera gazlarının<br />
açığa çıkması ve verimde azalmalar gibi<br />
endişelere neden olmaktadır.<br />
Bunun yanı sıra bu tip topraklar, bitkisel<br />
zararlılara karşı, erozyona ve yüzey<br />
akışına karşı daha hassastır. Bu tür<br />
noksanlıklar ve azalan verimlilik, artan<br />
kimyasal kullanımı ve daha fazla zararlı<br />
kontrolü ile giderilmeye çalışılıyor<br />
ve böylece daha fazla maliyete neden<br />
olmakta bu da çiftçilerin kar marjını<br />
azaltmaktadır. Bunlar da hem tarım sektörüne<br />
ve ekonomisine, hem de çevreye<br />
olumsuz yönde etkiler yapmakta.<br />
Yukarıda belirtilen bu olumsuzlukların<br />
önlenmesi için, kentsel organik atıkların<br />
sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi<br />
gerekir. Bunun yerine atıklar kompost<br />
olarak değerlendirilebilir. İşlemde<br />
mikroorganizmalar vasıtasıyla, atıkların<br />
geri dönüşümü sağlanarak doğaya ve<br />
çevreye zarar vermeyen, ekonomik<br />
değeri olan ürünler elde edilir.<br />
Kompostlaştırma işleminde, karbon ve<br />
azot içeriğince yüksek organik atıklar<br />
oksijenli (Aerob) ve kontrollü (uygun<br />
nem ve hava) koşullarda mikroorganizmalar<br />
tarafından ayrıştırılarak kompost<br />
elde edilmektedir. İçerisindeki bitki ve<br />
besin elementlerinin yarayışlılığı arttırılmakta,<br />
elde edilen humusça zengin<br />
kompost tarımda gübre, peyzajda veya<br />
toprak ıslah edici materyal olarak kullanılabilir.<br />
Atıl halde olan organik atıkların,<br />
kompost olarak dönüştürülerek değerlendirilmesi,<br />
elde edilecek kompost ise<br />
yoğun ve uygun olmayan tarımsal faaliyetler<br />
sonucu ülke topraklarında meydana<br />
gelmiş olan toprak aşınmalarının<br />
önlenmesinde ve toprakların kalitelerinin<br />
arttırılmasında faydalı olacaktır.<br />
Bununla birlikte, bu atıkların çevreye<br />
olan zararlarının azaltılmasıyla çevresel<br />
açıdan önemli yararlar da sağlanacaktır.<br />
Ayrıca dış alımla yapılan kimyasal gübre<br />
tüketiminin azaltılmasıyla, tarıma ucuz<br />
ve daha yarayışlı girdi elde edilmesiyle<br />
ekonomik yararlar da sağlanacaktır.<br />
Organik atıkların kompost olarak değerlendirilmesi<br />
ile ülkemizde geri dönüşüm<br />
bilincinin arttırılmasına da katkılar<br />
sağlanmış olacaktır.<br />
Böylelikle önemli miktarlarda<br />
yer alan organik atıkların, çevresel<br />
yönden zararlı olacak şekilde atıl halde<br />
depolanmasının yerine, onların kompost<br />
şeklinde geri dönüşümü yapılarak<br />
sürdürülebilir tarıma ve toplumda geri<br />
dönüşüm bilincinin arttırılmasına katkılar<br />
sağlanmış olacaktır.<br />
Şimdi de kompost yapımı hakkında kısa<br />
bir bilgi verelim;<br />
18<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Bir İngiliz subayının, Hindistan da bu<br />
yöntemi görüp, Avrupa ya taşımasıyla<br />
20 yüzyılın ilk yarısında kompostlaştırma<br />
işlemine başlanmıştır. İlk başlar da<br />
çöplerin 3-4 metrelik yığınlar, 1,5-2<br />
metrelik yüksekliğe sahip olarak başlanmıştır.<br />
Bu yığınlara zaman zaman<br />
karıştırıp su ilavesi yapılmıştır.<br />
Kompost, organik materyallerin kontrollü<br />
bir biçimde, biyolojik bir süreçten<br />
geçtikten sonra; koyu, kolayca ufalanabilen<br />
ve toprak gibi kokan bir forma<br />
dönüştürülmesidir. Büyük ve küçükbaş<br />
hayvan ve ahır atıkları, meyve, sebze,<br />
yumurta kabukları, patates, soğan gibi<br />
organik atıklar, kesilmiş dallar, çimler,<br />
kurumuş yapraklar, kâğıtlar kısacası<br />
aklımıza gelebilecek birçok atık kompost<br />
yapabiliyoruz. Süt ve et ürünleri,<br />
tereyağı, kemikler, mayonez yoğurt gibi<br />
yağlı margarinli yiyecekler, kompost<br />
edilemez.<br />
dane boyutu, pH ve sıcaklıktır. Kompostlastırma,<br />
uygun içerikli organik<br />
atıkların toplanması ve ardından ham<br />
maddenin karışımı ile gerekli oksijenin<br />
alınması ile baslar. Sonrasında karbondioksitin<br />
dışa verilmesiyle işlem devam<br />
eder.<br />
Havalandırma haftada 2-3 defa yapılmalıdır.<br />
Karışım oluştuktan sonra birkaç<br />
saat içerisinde, mikrobiyel metabolik<br />
aktivite nedeniyle sıcaklıkta yükselme<br />
gerçekleşir ve ilk 3 hafta 50-60oC seyir<br />
ederken sonrasında 40oC kadar<br />
düşecektir. Sıcaklığın 65oC ve üzerine<br />
çıkmasından kaçınılmalıdır, mikroorganizmaların<br />
ölümünün gerçekleşmesi<br />
istenmeyen bir durumdur. Su muhtevası<br />
%60 dan büyük olması durumunda,<br />
partiküller arası boşluklar dolar ve O2<br />
girişini CO2 çıkışını engeller. %40 dan<br />
az olması da istenmez, bu durumda da<br />
mikroorganizmalar çoğalamaz ve işlemimizin<br />
süresi uzar.<br />
Dane boyutu azaldıkça mikroorganizmalar,<br />
daha geniş yüzeyde faaliyet<br />
gösterir. kompostlastırmada havalandırma<br />
önemli ve süreyi kısaltan etkenlerimiz<br />
arasında yer alır. Bu işlemler sonucunda,<br />
komposttun gerçekleşme süresi<br />
6-8 hafta içerisinde gerçekleşir.<br />
Kemerburgaz kompost tesisi<br />
Kompost prosesini etkileyen faktörler;<br />
çevresel şartlar, su muhtevası,<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
19
Bahçe tipi kompost düzenekleri<br />
Kaynaklar<br />
Yeryüzü derneği evde kompost yapımı<br />
Harran üniversitesi kompost ve biyogaz tesisi fizibilite raporu<br />
Kompost teknolojileri ve İstanbul’ daki uygulamaları İSTAÇ A.Ş<br />
20<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Ayşe EMIR<br />
Gazi Osman Paşa Üniversitesi<br />
ayseemirr_2008@hotmail.com<br />
Endüstriyel Hammaddemiz Olan Mikayı<br />
Tanıyalım<br />
Endüstride geniş çapta kullanılan ve<br />
zararlı etkileriyle bilinen asbeste alternatif<br />
bir madde olan mikadan bahsetmek<br />
istiyorum.<br />
Mika ülkemiz için yeni bir endüstriyel<br />
hammadde olmasına rağmen, dünyada<br />
geniş çapta kullanılmaktadır. ABD,<br />
Kanada, Hindistan ve İngiltere; mikanın<br />
jeolojik yapısı üzerinde önemli<br />
araştırmalar yapmaktadır. Ve bu ülkelerin<br />
toz mika kullanımı ve üretiminde<br />
önemli gelişmeleri vardır. Dünyada<br />
mika pegmatit, granit ve mika-şist gibi<br />
kayaçlardan elde edilir. Ülkemizde toz<br />
mika üretimi yapılmamış, pegmatitlere<br />
bağlı olarak üretilen levha mika ise;<br />
kısıtlı ve elverişsiz şartlarda üretilmiştir.<br />
Mika, karmaşık bileşimli hidroalüminyumsilikat<br />
minarelerine<br />
verilen isimdir. Mineralojik olarak yer<br />
kabuğunun %3,8’ini oluşturur. Mikalar<br />
asidik, magmatik ve metamorfik<br />
kayaçlarda bulunur.<br />
Mika doğada en bol bulunan bir mineral<br />
ve kullanım alanı geniş olmasına<br />
rağmen, ticari kullanım imkânları<br />
kısıtlı bir mineraldir. Bu durum mika<br />
yataklarının az gelişmiş ülkelerde bulunmasından<br />
kaynaklanmaktadır. Mika<br />
diğer endüstriyel hammaddelere göre,<br />
küçük hacimli bir endüstriyel pazara<br />
sahiptir.<br />
Mikanın Kullanım Alanları:<br />
Mikalar çok geniş alanda kullanılmaktadır.<br />
Mikaların kullanıldıkları sektörleri<br />
sıralarsak: Elektrik-elektronik<br />
endüstri, Boya sanayide boyaların imalatında<br />
kullanılır, Plastik ve Kauçuk<br />
sanayide dolgu maddesi olarak kullanılır,<br />
Yalıtkan sanayide yalıtkan olarak<br />
kullanılır, Petrol sondajında kuyuda<br />
oluşan çatlakları kapatmak için kullanılır.<br />
Inovatif <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 21
Ayrıca kâğıt, kozmetik, döküm, tekstil,<br />
gübre sanayinde, kaynak elektrodu imalinde,<br />
inci parlatma, yangın söndürme<br />
malzemesi imalinde, akustik ürünlerde<br />
yapıştırıcı olarak ve otomobil içine gelen<br />
motor sesini önlemek için katkı maddesi<br />
olarak azda olsa kullanılmaktadır.<br />
sahip olduğundan tercih edilmektedir.<br />
Mika Kupa<br />
Toz mika boya sanayide kullanıldığında;<br />
emülsiyon ve sentetik boyalar, korozyona<br />
karşı kullanılan boyalar, alüminyum,<br />
dâhili ve harici boyalar elde edilmektedir.<br />
Mika bu boyalar içerisine katıldığında,<br />
boyalar suya ve bozunmaya karşı<br />
dayanıklılık kazanır. Mika boyalarda<br />
çökmüş malzemenin asılı kalması amacı<br />
ile kullanılır. Alüminyum boyalarda<br />
mika karbonatlaşmayı ve alüminyum<br />
kaplı tabakanın renklerinin bozulmasını<br />
önlemektedir. Harici boyalarda kuruma<br />
zamanı, kolay sürülme ve dekoratif özellik<br />
kazandırması yüzünden dolgu maddesi<br />
olarak kullanılmaktadır. Plastikte<br />
mika kullanıldığında ürünlere yüksek<br />
çekme ve esneklik sağlar. Mika plastikte,<br />
ürünlerde bozunmayı önler ve dayanımı<br />
artırır. Mika diğer dolgu maddelerine<br />
göre daha daha sert ve ısısal özelliklere<br />
22<br />
Müskovit ve flogopit (yapısında Mg içeren<br />
mika) mikaların, yüksek voltajlı elektrik<br />
yüklenmesine dayanıklı olmaları,<br />
elektrik enerjiyi depolama kapasiteleri<br />
ve depoladıkları enerjiyi çok az kayıpla<br />
yaymaları gibi özelliklerinden dolayı<br />
elektrik endüstrisinde kullanılmaktadır.<br />
Kalsilikatik ve portland çimento üretiminde,<br />
mika kullanılmaktadır. Bu<br />
ürünlerde mika kullanılmasının sebebi;<br />
büzülmeye karşı ve yüksek sıcaklığa<br />
dayanımdır. Mika’nın kimyasal<br />
bileşiminde %2’den az oranda MgO<br />
olmasından dolayı çimentoda kullanılır.<br />
Çünkü MgO büzülmeyi artırır, bu da<br />
çimento üretiminde istenmeyen bir<br />
durumdur. Gelişmiş ülkeler çimentoda<br />
asbest yerine mika kullanırlar. Mikanın<br />
çimentoya kazandırdığı önemli özelliklerinden<br />
dolayı çimentoda kullanımı<br />
giderek artmıştır.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
XIX. Yüzyıla kadar süs eşyası, tıbbı<br />
gereçler, ocak ve süs eşyası olarak kullanılan<br />
mikalar günümüzde binalarda<br />
dekoratif amaçlı kullanılmaktadır. Mikanın<br />
binalarda kullanımı ekonomiktir.<br />
Türkiye’ de mikanın binalarda kullanımı<br />
yaygınlaşmaya başlamıştır.<br />
Mika çatı ve yüzey kaplamalarda ve ziftle<br />
kaplanmış alanlarda sonradan meydana<br />
gelen yapışmayı önlemektedir.<br />
Mika refrakter tuğla üretiminde kullanılmaktadır.<br />
Mika ile üretilen tuğlaların<br />
ısı iletiminin düşük olması,<br />
yalıtımının yüksek olması, diğer dolgu<br />
maddelerine göre yüksek dayanım<br />
göstermesi ve 1000⁰C sıcaklığa dayanması<br />
gibi özellikler mikanın tuğla üretiminde<br />
kullanımını artırmıştır.<br />
Toz mikayı diğer endüstriyel hammaddelerden<br />
üstün kılan özellikleri<br />
*Yüksek gerilme ve bükülme dayanımına<br />
sahip, şeffaf, elastik, esnek ve ucuz<br />
bir mineral olması.<br />
*<strong>Kimya</strong>sal olarak kararlı bir mineraldir.<br />
Işık, elektrik, su, yağ çözücüler, asitler<br />
(HF ve derişik H₂SO₄ dışındaki asitler),<br />
alkaliler ve kimyasal maddelere karşı<br />
dayanıklıdırlar.<br />
*Dielektrik dayanımı ve yüksek ısı kararlığına<br />
sahip oluşu<br />
*Nem’e, yanmaya, erimeye karşı<br />
dayanıklı olması, sıcaklık artışı ve azalması<br />
sonucunda oluşabilecek değişiklikleri<br />
göstermemesi<br />
*Işığı yansıtan ve geçiren muskovit (<br />
potasyum mika) tanelerinin, dekoratif<br />
ve süsleyici görünüm vermesi.<br />
*Muskovit taneleri yapışma ve sürtünmeye<br />
karşı önemli özellikler gösterir.<br />
Bu özelliğinden dolayı dolgu maddesi<br />
olarak kullanıldığında ürünün yüzeyini<br />
korur.<br />
*Mika boyalarda kullanıldığında düşük<br />
özgül ağırlığı, yapraksı yapısı nedeniyle<br />
çökelmemesi, boyada homojen bir<br />
dağlım göstermesi, sıvıdan etkilenmemesi,<br />
yapıştırıcı ve boyalarla kolay<br />
karışması gibi üstün özellikler gösterir.<br />
Polistiren-Mika Cam Örneği<br />
*Ürünü sertleştirir, pekiştirir, kuvvetlendirir,<br />
küçük ölçekte kırılmayı ve bozunmayı<br />
önler, iletkenliği azaltarak ısı<br />
yalıtımını iyileştirir.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
23
*Ultraviyole ışığı geçirme özelliğine<br />
sahip olduğundan dolayı, güneş ışığının,<br />
nemin, ısı ve atmosferik gazların zararlı<br />
etkilerini azaltarak, yaşam kalitesini<br />
yükseltir.<br />
Türkiye Mikanın Önemini Biliyor<br />
mu?<br />
Türkiye’de endüstride mikanın önemi<br />
anlaşılmamış ve toz mikanın endüstriyel<br />
açıdan önemi konusunda bilimsel<br />
çalışmalar yapılmamıştır. Ülkemizde<br />
mikanın dolgu maddesi olarak kullanımına<br />
ilişkin standartlar hazırlanmamıştır.<br />
Tüm bu olumsuzluklara bağlı<br />
olarak, mikanın aktif şekilde kullanımı<br />
ve üretimi gerçekleşmemiştir. Ülkemizde<br />
pegmatitlere bağlı olarak üretilen<br />
levha mika üretimi yapılmış, toz mika<br />
üretimi yapılmamıştır. Levha mika üretimi,<br />
küçük çapta madencilik çalışmaları<br />
ile ve kısıtlı şartlarda üretilmiştir. Levha<br />
mikanın kullanıldığı alanlarda, başka<br />
maddelerin kullanılmasından dolayı,<br />
levha mikanın gelişmesi engellenmiş ve<br />
kullanımına kısıtlamalar getirilmiştir.<br />
Bu yüzden dünyada daha çok levha<br />
mikadan ziyade toz mika üretilmiştir.<br />
Gelişmiş ülkelerde bazı şirketler, feldispat<br />
üretilirken yan ürün olarak açığa<br />
çıkan mikayı diğer şirketlere satmaktadır.<br />
İşletmeler feldispat üretirken atık<br />
olarak atılan kuvars ve mikayı değerlendirdiklerinde<br />
üretim maliyetlerini de<br />
düşürmüş olacaklardır. Feldispat üretilirken<br />
atık olarak atılan mikanın milli bir<br />
servet olduğu unutulmamalıdır.<br />
24<br />
Ülkemizde toz mika binalarda dekoratif<br />
amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Toz<br />
mikanın endüstriyel olarak kullanılmaya<br />
başlanması önemli bir gelişmedir. Mikanın<br />
diğer kullanım alanları da üreticilere<br />
anlatılmalı ve mikanın ülkemizde<br />
dolgu maddesi olarak kullanımı sağlanmalıdır.<br />
Toz mika kanserojen etkisiyle<br />
bilinen asbeste alternatif maddedir.<br />
Ülkemizde asbest yerine toz mikanın<br />
kullanılması ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır.<br />
Asbestin kullanıldığı tüm alanlarda<br />
toz mikanın kullanılması mümkün<br />
değildir. 1000⁰ C sıcaklık üzerindeki<br />
çalışmalarda mikanın yapısı bozulmaktadır.<br />
Türkiye’de mika rezervleri 623 bin<br />
tondur. 600 bin tonu Eskişehir Sarıcakaya’dadır.<br />
Bu kadar zengin mika<br />
yataklara sahip olmamız, mikanın kullanım<br />
alanlarının çok olması ve kanserojen<br />
olan asbeste alternatif madde<br />
olması halinde hala mika maddesini<br />
kullanmamamız ilginçtir.<br />
Kaynaklar<br />
1. www.mta.gov.tr<br />
2. www.marbleport.com<br />
3. www.ekutup.dpt.gov.tr<br />
4. www.reocilities.com<br />
5. MTA Genel Müdürlük Kitabı<br />
Resimler ve Görsel Kaynak<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Mica-in-rock-from-alstead.jpg<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:MicaSheetUSGOV.jpg<br />
http://www.hemenav.com/UrunResim-<br />
leri/ANDD11/500x500/And-Outdoor-<br />
AND-D11-Ici-Celik-Disi-Mika-Kupa-<br />
Mug-17980.jpg<br />
http://www.tokyap.com/urun/90-x-90-<br />
oval-polistiren-mika-cam_437.aspx?-<br />
CatId=168<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
İsmail ÇELİK<br />
Abant İzzet Baysal Üniversitesi<br />
simyager_16@mynet.com<br />
Atom ve Atomaltı Dünyası<br />
İnsanlar doğdukları andan itibaren<br />
devamlı olarak evrenin ne olduğu ve<br />
nelerden oluştuğu konusunda devamlı<br />
olarak kafa yormuşlar ve fikir yürütmüşlerdir,öyle<br />
ki bu düşünceler yıllar<br />
boyu değişmiş ve en nihayetinde<br />
deneysel kanıtlara gelmiştir.Milattan<br />
önce bir çok filozof bu konuda kendi<br />
fikirlerini söylemiştir.Tarihte ilk filozof<br />
olarak tanımlanan Thales bu konuda şu<br />
düşünceleri ortaya atmıştır.’Her şey suda<br />
oluşmuştur ve mıknatıs demiri çeker,öyleyse<br />
mıknatıs canlıdır’ düşüncelerini<br />
ortaya atan filozof,her şeyin<br />
sudan oluştuğunu söylemiştir,oysa su<br />
ateşi söndürebilir fakat bir sel baskınını<br />
önleyemez,bu yüzden evrenin arkhesi<br />
yani tohumu su olamaz,daha sonraki<br />
yıllarda Thales’in öğrencileri Anaksimandros<br />
ve Anaksimenes bu konuda<br />
bir çok düşünce ortaya atmışlardır,bunlardan<br />
biri de Anaksimenes’in ‘hava’<br />
düşüncesidir,fakat bu olgununda zamanla<br />
etkin olmadığı görülmüştür.Çok<br />
yıllar sonra Empedokles adında bir<br />
filozof bu düşünceleri birleştirerek (ki<br />
daha önceden Herakleitos ateş demiştir<br />
arkheye) dört unsuru elde etmiştir.Bunlar<br />
hava,su,toprak ve ateştir.Peki bunlar<br />
nasıl bir araya geliyor ve ayrılıyorlar,buna<br />
da iki unsur diyen filozof,bunları iki<br />
şekilde ayırır ; Sevgi ve nefret,bunlardan<br />
sevgi bu dört unsuru birleştirirken,nefret<br />
ise ayırmaktadır.Derken yıllar geçiyor<br />
bu unsurların gerçek olamayacağını<br />
bazı filozoflar söylüyor,bunlardan biride<br />
yunan filozofu Demokristos’tur.<br />
Evrenin çok küçük yapıdaki atomlardan<br />
oluştuğunu söyleyen filozof,bilim<br />
açısından oldukça önemli bir adım<br />
atan bu yapı,atoma olarak bilinir ki,-<br />
modern atom teorisinin adı buradan<br />
gelmektedir,fakat bir ayrım yapma<br />
gerekiyor burada,Demokritos’un atomu<br />
bölünemezdir ama şimdi biliyoruz ki<br />
atom bölünüyor ve temel parçacıklarına<br />
ayrılıyor.Demokritos’u atomu oldukça<br />
da durağandır,onda boşluk vardır ama<br />
hareket yoktur.Atomun boşluklu yapıda<br />
olduğunu daha sonra ünlü bilim insanı<br />
E.Rutherford söyleyecektir.Şimdilik<br />
düşünce tarihini burada bitiriyor ve bilimin<br />
teorik ve deneysel boyutuna adım<br />
atıyoruz.<br />
Şimdi ise geldik asıl konumuz olan<br />
modern atom teorisine ve bunu kronolojik<br />
olarak takip eden atom modellerine.<br />
Yıllar geçiyor,bilim ilerliyor fakat atoma<br />
dair kanıtlar nedense birikmiyordu.1805<br />
yılında J.Dalton yaptığı bir çok deneyde<br />
direkt olarak atom hakkında değil de<br />
atomun yarattığı etkiler üzerine araştırma<br />
yapmıştır.Bunlardan biride kütlenin<br />
korunumu yasasıdır.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 25
Bir reaksiyonda girenlerin kütlesi,toplam<br />
kütleye eşit olan bu yasa daha<br />
öncede yinelenmiştir,fakat yeterli veri<br />
ve deneysel kanıt yoktu,Dalton’un diğer<br />
bir katkısı ise bir kimyasal reaksiyonda<br />
toplam kat sayılar yine toplamda aynı<br />
değeri vermektedir..Bir çok eksiği olan<br />
bu teori,Thomson’ın ufkunu açması<br />
açısından önemli bulgular taşımaktadır.Bu<br />
eksiklerden bazıları ise,atomun<br />
bölünemez olduğu ve aynı elementin<br />
atomları aynı,farklı elementin farklı,-<br />
fakat bugün biliyoruz ki izotop atomlar<br />
bu duruma uyarlar.<br />
Diğer bir modelimiz ise 1900’lü yılların<br />
başına doğru atılan J.J.Thomson<br />
atom modelidir.Bu modelde elektron<br />
keşfedilmiş (1897) ve ona göre yorumlar<br />
yapılmıştır,şöyle ki Thomson atom<br />
modeli artı yüklü olup elektronlar<br />
atoma gömülü ve hareket etmez durumdadırlar.Thomson’ın<br />
atomu küre<br />
şeklinde olup elektronlar buralara rastgelen<br />
dağılmışlardır (meşhur üzümlü<br />
kek modeli) Fakat burada elektronun<br />
keşfi bilim adına önemli olduğundan bu<br />
konu üzerinde biraz duralım.Thomson<br />
1897 yılında yaptığı bazı deneylerde<br />
(Thomson esasında kuramsalcıdır ama<br />
bu deneyleri asistanlarıyla birlikte yapmıştır.)<br />
ki bu deneyin adı katot ışınları<br />
deneyidir.(Bu deney Cavendish laboratuarında<br />
yapılmıştır.) Bir düzenek<br />
hazırlayan Thomson katot ışınlarına<br />
yüklü parçacıklar göndererek bunları<br />
sapmasına neden olmuştur,şöyle ki katot<br />
ışınları bu zıt yükte sapmış ve negatif<br />
yüklü parçacıkların olduğu konusunda<br />
hem fikir olmuşlardır.Daha sonra buna<br />
elektron denmiştir ve keşfedilen ilk<br />
atomaltı parçacıktır,özelliklerinin daha<br />
sonra uzun uzun açaçağız fakat şimdilik<br />
konuyu burada bırakıyorum.<br />
Yıllar geçtikçe bazı durumlarda eksiklikler<br />
çıkıyor ve atom hakkında<br />
söylenenler hiçte geçmişteki gibi olmadığı<br />
görülüyordu.Bu eksikliklerin<br />
bazı kısımlarını gören ünlü bilim insanı<br />
E.Rutherford 1911 yılında kendi<br />
atom modelini ortaya atmıştır.Rutherford’a<br />
göre atom içerisinde çekirdek<br />
olan ve büyük boşluğa sahip bir yapıdır.<br />
Proton ve nötronun varlığı da zaten<br />
Rutherford’tan sonra keşfedilmiştir.<br />
Bu deneyleri isterseniz biraz açalım.<br />
Rutherford yaptığı bir deney sonucu<br />
çekirdeği keşfetmiş ve güneş sistemini<br />
andıran bir model önermiştir.Rutherford’un<br />
deneyini kısaca tanımlarsak,Rutherford<br />
çinkosülfit tabakasında bir<br />
levhaya kurşun kaynaktan fırlatılan alfa<br />
parçacıkları etki etmiştir,büyük bir hızla<br />
çarpan parçacıkların çoğu levhadan<br />
geçerken,bir kısmı da daha büyük hızla<br />
geri saçılmaktadır.Bunun sonucunda<br />
Rutherford şu sonuca varmıştır.Atomun<br />
içinde çekirdek denilen bir yapı vardır<br />
ve bu yapı büyük bir boşluktan oluşmaktadır.<br />
Elektron fikrini Thomson’ın ortaya<br />
atmasından sonra Rutherford’ta bu durumu<br />
birleştirerek atomun proton sayısı<br />
kadar elektron olabileceği kanısına varmıştır.Bu<br />
teorinin de eksiklerini 1913<br />
yılında N.H.Bohr görerek kendi adıyla<br />
anılan atom modelini ortaya atarak<br />
modern kuantum teorinin zeminini<br />
atacaktır.<br />
26<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
1913 yılında ünlü bilim insanı N.Bohr<br />
yaptığı bazı kuramsal çalışmalarda atomun<br />
hiçte Rutherford’un sandığı gibi bir<br />
yapıda olmadığını göstermiştir.Bohr’a<br />
göre atom çekirdek denilen (proton<br />
ve nötron ki nötron daha sonra Chadwick<br />
tarafından keşfedilecektir,Rutherford’un<br />
öğrencisidir aynı zamanda<br />
Chadwick) bir yapıda oluşmaktadır,elektronlar<br />
ise belli dairesel yörüngelerle<br />
çekirdeğin etrafında dolaşmaktadırlar.<br />
Fakat bu konuda bir açıklama yapmayan<br />
Bohr sadece bazı durumları klasik<br />
mekaniğe göre açıklama durumunda<br />
kalmıştır,bunlardan biride momentumdur<br />
(hızın kütleye olan çarpımı demektir)birde<br />
Bohr çok elektronlu atomları<br />
açıklayamamıştır.Bohr’un teorisi ise şu<br />
dört varsayıma dayanmaktadır.<br />
* Elektronlar belli bir yörüngede dururlar<br />
ve h/2π gibi bir açısal momentum<br />
oranına sahiptir.<br />
* Elektronlar kararlı enerji seviyesinde<br />
belli bir yörüngede hareket ederler.<br />
* Elektron kararlıyken ışık yayınlamaz.Anacak<br />
yüksek enerji durumundan,düşük<br />
enerji durumuna geçerse<br />
yayınlar.<br />
* Elektron oldukça kararlı bir yapıda<br />
bulunmak ister ve enerji düzeyi 1 olmak<br />
üzere,her enerji düzeyi t gibi + gibi bir<br />
tam sayıya denk gelir.<br />
Bugün artık biliyoruz ki,modern atom<br />
teorisi bu dört atom modelinden hiç biri<br />
değildir,sadece bir yaklaşımdır ve eksiklikleri<br />
vardır.Bu eksiklikler nedir,buna<br />
da başka bir yazımızda kuantum atom<br />
modelinde değinebiliriz,konuyu şimdilik<br />
burada bırakıp atomaltı parçacıkları<br />
dünyasına giriş yapıyorum.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Atomaltı Dünyası<br />
J.Dalton’un atom hakkında söylediklerini<br />
daha önceki bölümden biliyoruz.<br />
J.J.Thomson yaptığı bir çok deney sonucunda<br />
nihai parçacık olan elektrona<br />
ulaşmış ve bu durum modern atomun<br />
temeli olarak önemli bir adım olarak<br />
görülmüştü.Cavendish laboratuarında<br />
keşfedilen bu parçacık,aynı zamanda<br />
keşfedilen ilk atom altı parçacıktır.Elektron<br />
üzerinde biraz duracak<br />
olursak,elektron leptonlar grubu bir<br />
parçacığıdır.1897 yılında J.J.Thomson<br />
tarafından keşfedilen bu parçacık oldukça<br />
hafif ve zayıf bir yüke sahiptir.<br />
<strong>Sayı</strong>sal olarak ise şu değerlere sahiptir;<br />
Kütlesi = 9,1091.10-²⁸ g<br />
Yükü ise = 1,6021.10-¹⁹ g<br />
Elektron elektromanyetik kuvvetle<br />
çekirdeğe bağlanmıştır ve bütün kimyasal<br />
olaylar bu parçacık tarafından<br />
gerçekleştirilir.<br />
27
Protona dönecek olursak,proton çekirdeği<br />
oluşturan ve kuarklarca bir araya<br />
gelip oluşan bir yapıdır.İki yukarı bir<br />
aşağı kuarktan oluşan proton bir fermiyondur<br />
yani spini kesirlidir.Protonun<br />
keşfi ise atomun nötr olduğu<br />
düşüncesinden çıkmıştır.Eğer ortamda<br />
bir denge söz konusu ise,birde bunu<br />
dengeleyen durum olmalı,bu durumun<br />
adı da protondur.E.Goldstein 1886<br />
yılında yapılan deney sonucu bu yüklü<br />
parçacığa kanal ışınları demiştir,Bu isim<br />
daha sonra E.Rutherford tarafından<br />
1920 de değiştirilerek ve daha kapsamlı<br />
olarak belirlenerek proton adı verilmiştir.Kütlesi<br />
elektrondan 1836 kat<br />
daha büyük olan bu yapı aynı zamanda<br />
radyoaktivitede büyük görev almaktadır.<br />
Nötron ise yüksüz bir atomaltı parçacıktır.İki<br />
aşağı ve bir yukarı kuarktan<br />
oluşan bu yapı,atomun çekirdeğinin bir<br />
parçasıdır.Chadwick tarafından 1932<br />
yılında keşfedilen nötron ,protondan<br />
hafif elektrondan ağır bir parçacıktır,radyoaktif<br />
bozunmaların çoğu burada<br />
gerçekleşmektedir.<br />
İki aşağı,bir yukarı kuarktan oluşan<br />
nötron<br />
Kuarklar<br />
İki yukarı,bir aşağı kuarktan oluşan<br />
proton<br />
Çekirdek ve nötrona gelecek olursak,çekirdek<br />
atomun merkezinde<br />
küçük bir hacme sahip pozitif yüklü<br />
atomaltı bir parçacık bütünüdür (hadron).<br />
Çekirdeği daha öncede hatırlayacağımız<br />
gibi E.Rutherford keşfetmiş,alfa<br />
parçacıkları saçılması esasında dayanan<br />
bu durum,çekirdeğin varlığını onaylamıştır.<br />
Kuarklar maddenin yapıtaşını oluşturan<br />
proton ve nötronun yapı birimleridir.<br />
Proton iki yukarı bir aşağı kuarktan<br />
oluşur,nötron ise iki aşağı bir yukarı<br />
kuarktan oluşur ve bunlar birer baryon<br />
ailesidir.(Baryonlar 3’lü kuarklara denir<br />
ve bunlara proton,nötron,ksi ve omega<br />
örnektir.)<br />
Bir fermiyon olan baryonlar proton<br />
hariç tamamı kararsızdır ve bozunarak<br />
diğer parçacıklara ayrışırlar.Nötron<br />
ise iki aşağı bir yukarı kuarktan oluşur<br />
ve bir baryondur.Peki bu kuarklar nasıl<br />
bir arada duruyor? Bununda yanıyı<br />
gulondur ,tutkal anlamına gelen bu<br />
yapı,merkezden uzaklaştıkça çekim arttığından<br />
bu derece bir enerjiye sahip bir<br />
hızlandırıcı şimdilik bulunmuyor.<br />
28<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Peki kuarkların varlığından nasıl bu<br />
kadar emin olabiliyoruz ? bununda<br />
cevabı;Protonları elektronlarla bombardımana<br />
tabi tutulduklarında oluşan<br />
durumun 3 tane parçacığın topaklandığıdır.Bu<br />
kuarkların hangi kuarklara<br />
ait olduğunu nereden biliyoruz soruna<br />
da yanıtımız;kuarkların davranışları ve<br />
bozunma hızlarıdır.<br />
Kuarkla aynı orbitaller gibi kuantum<br />
sayılarına sahiptirler.Bunlar renklerdir<br />
yani her kuantum sayısının bir<br />
rengi vardır,kırmızı,mev,yeşil olarak<br />
adlandırılan bu renk isimleri esasında<br />
kuarklara renkli oldukları için konulmamıştır,sadece<br />
bazı durumları daha<br />
iyi açıklayabilmek için bu renk isimleri<br />
verilmiştir.<br />
Birde kuarkların hapsi var,bu da kuarklara<br />
belli derecede enerji verilirse burada<br />
kuarkları ayıran diğer bir sanal<br />
parçacık araya girer ve bu kuarkları<br />
tekrar başka kuarklara yönlendirir ve<br />
bu kuarklar arasında kümelenmeler<br />
oluşur,işte bu kümelere ‘kuark hapsi’<br />
denir ve kuarkları merkeze doğru<br />
büyük bir kuvvetle çeker,bu kuvvet<br />
taşıyıcısının adı da gluondur,gluonda<br />
İngilizcede glue yani tutkal kelimesinden<br />
gelmektedir.<br />
Kuarkların bir diğer etkileşimi ise iki<br />
kümelerdir,bunlar mezonlardır,bir kuark<br />
birde anti kuarktan oluşan bu yapılar<br />
birer bozundur yani spinleri tam değerdir.Baryonlar<br />
ve mezonları bir araya<br />
getiren yapıya da hadronlar diyoruz.<br />
Kuark<br />
Spin<br />
Alt -1/3<br />
Üst +2/3<br />
Tılsımlı +2/3<br />
Acayip -1/3<br />
Aşağı -1/3<br />
Yukarı +2/3<br />
Kuarkları spinlerine göre sıralayacak<br />
olursak;<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Mezonlara diğer bir örnek ise pion,kaon<br />
ve etadır.Yukowa yaptığı bir çok<br />
kuramsal çalışmada protonla nötron<br />
arasında orta kütleli bir parçacığın olabileceği<br />
düşüncesini ortaya atmış,daha<br />
sonra buna mezo yani orta anlamında<br />
mezon adı verilmiştir.Yukowa’nın önerdiği<br />
mezon ise kararsız bir parçacık olan<br />
pion’dur<br />
Mezonlar ve baryonlar birleşerek hadronları<br />
oluşturur demiştik,mezonlar<br />
bir kuark birde anti kuarktan oluşurlar<br />
yani birer bozondurlar hatırlanacağı<br />
gibi.Pion,kaon,eta bunlara örnektir ve<br />
eta hariç hepsi kararsızdırlar.Baryonlar<br />
ise proton,nötron,omega,ksi,lamda gibi<br />
parçacıklardan oluşmuşlardır,bunlarda<br />
6 çeşit kuarkın spin istatistiğine uyan<br />
durumlarını ifade eder ve kuantum spin<br />
kuramına uyarlar ve birer fermiyondurlar.Fermiyon<br />
ise,fermi-dirac istatistiğine<br />
uyan parçacıklardır yani aslında<br />
parçacıklar iki gruba ayrılılar,fermiyon<br />
ve bozon,fermiyonlar aynı zamanda<br />
kesirli spinlidir.Daha doğrusu leptonların<br />
ve kuarkların hepsi birer fermiyondur.Işık<br />
yani foton ve higgs bozonu<br />
(maddeye kütle kazandıran parçacıktır<br />
aynı zamanda) bozonlara birer örnektir.<br />
Bozon ise,Bose-Einstein istatistiğine<br />
uyarlar ve spinleri tam sayılardır,foton<br />
graviton buna örnektir.<br />
Leptonlar<br />
Leptonlar ise 6 çeşit parçacığın ve bunların<br />
antiparçacıklarından oluşur,bunlar<br />
elektron,elektron nötrinosu,müun,müon<br />
nötrinosu,tau ve tau nötrinosudur,en<br />
ağır lepton ise tau,en hafif olanı elektrondur,leptonlarda<br />
zaten kelime anlamı<br />
‘zayıf,küçük’ demektir.<br />
29
Lepton ismi ise ilk olarak 1948’de<br />
fizikçi L.Rosenfels tarafından kullanışmıştır.Müon<br />
ilk kez 1936 yılında<br />
C.D.Anderson tarafından,bir nötriona<br />
olan müon nötrinosu ise 1962 yılında<br />
L.M.Lederman,M.Schwatz ve J.steinberger<br />
tarafından,yine bir nötrino olan<br />
tau nötrinosu ise 1974 ile 1977 yılları<br />
arasında M.L.Perl adında bir fizikçi<br />
tarafından keşfedilmişlerdir.<br />
Bunun dışında elektron ve elektron<br />
nötrinosu var,bunlarda bazı olaylardan<br />
sorumludurlar,bunlar;<br />
Elektron nötrinosu:Her saniye vücudumuzdan<br />
geçer<br />
Elektron ise daha öncede söylediğimiz<br />
gibi,kimyasal olaylardan sorumludur.<br />
Bütün leptonların spinleri ½ dir yani<br />
hepsi birer fermiyondur.<br />
Birde skyremiyonlar var,bunlar ise<br />
bozonlardan oluşmuş fermiyonlardır,yani<br />
bozon tam bir spin hareketi<br />
yapamaz,bunun yerini fermiyon alır ve<br />
yarım şekil yaparak hareketini tamamlar,bu<br />
duruma da skyrmiyon denir.Bu<br />
kuram bozonların fermiyon gibi davranmalarını<br />
açıklar.<br />
önemli bir adımdır.<br />
Doğada her parçacığın birde antiparçacığı<br />
olduğuna inanılıyor,peki her<br />
parçacığın bir antiparçacığı varsa bu<br />
iki durum neden kendini yok etmiyor?<br />
Bununda yanıtı,burada parçacık durumu<br />
antiparçacıktan daha fazladır ve bu<br />
durum diğer parçacığı yok edip enerjiye<br />
çevirmiyor.<br />
Bunun dışında sürpriz bir parçacık olan<br />
nötrino W.Pauli tarafından 26 yıl önce<br />
ortaya atılmış ve daha sonra bu doğrulanmıştır.Bunu<br />
da şu sözleriyle tamamlayan<br />
Pauli oldukça mutlu olmuştur bu<br />
durumdan ‘Her şey beklemeyi bilen<br />
kişiye sonunda gelecektir.’ Ve sözleriyle<br />
tamamlamıştır.<br />
Nötrinoya gelecek olursak,nötrino beta<br />
bozunması sonucu açığa çıkan yüksüz<br />
ve bulunması oldukça zor bir parçacıktır,ilk<br />
sürpriz yaptı dediğimiz parçacıktır,daha<br />
sonra bunları pozitron,müon,-<br />
pion,sigma,hiperon ve delta takip<br />
etmiştir.<br />
Doğadaki temel kuvvetlere gelecek olursak,bu<br />
kuvvetler dört gruba ayrılmaktadır,bunlar;<br />
Atomaltı parçacıkların çoğu örneğin<br />
neredeyse kozmik ışınlardan elde edilir<br />
ve yeryüzünden neredeyse yok denecek<br />
kadar azdırlar.<br />
Bunları dışında birde antiparçacık-parçacık<br />
ikilemi var,bu da<br />
kuantum mekaniğinin temellerini atan<br />
Dirac tarafından ortaya atılmıştır ve<br />
daha sonra ise doğrulanmıştır.ilk antiparçacık<br />
elektronun karşı parçacığı<br />
olan pozitrondur.1932 yılında bulunan<br />
bu parçacık daha sonra antiparçacık<br />
olgusunu daha da genişletmesi adına<br />
Temel Kuvvetler<br />
Güçlü etkileşim<br />
Zayıf etkileşim<br />
Elektromanyetik kuvvet<br />
Kütleçekim<br />
Kuvvet Taşıyıcısı<br />
Gluonlar<br />
W+,W-,W⁰<br />
Fotonlar<br />
Graviton<br />
30<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Kuvvet taşıyıcıları birer bozondur yani<br />
maddenin yapıtaşları değillerdir,bu<br />
yüzden madde etkileşmelerinde yerleri<br />
yoktur graviton ise bulunması şimdilik<br />
zor görünen bir parçacık ki,bunun için<br />
fizik kuralları geçersiz kalır diyor bazı<br />
kaynaklar diyerek yazımızı da burada<br />
sonlandırıyoruz,vakit ayırıp okuyan tüm<br />
dostlara canı gönülden teşekkür ederiz.<br />
Başka bir yazımızda görüşmek üzere,<br />
Esen kalın.<br />
Kaynaklar<br />
Parçacık Fiziği En Küçüğü Keşfetme<br />
Macerası - Sezen Sekmen (ODTÜ<br />
Geliştirme Vakfı Yayıncılık )<br />
Yrd. Doç.Dr. Soner Ergül – Genel <strong>Kimya</strong><br />
(Anı Yayıncılık-2009)<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Atom<br />
https://en.wikipedia.org/wiki/Quark<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dalton_<br />
Atom_Modeli<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Thomson_<br />
atom_modeli<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rutherford_<br />
atom_modeli<br />
http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/<br />
IOLTP/2279/unite12.pdf<br />
http://eogrenme.anadolu.edu.tr/eKitap/<br />
FEL101U.pdf<br />
Resimler ve Görsel Kaynak<br />
http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/atomaltiparcaciklar.htm<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bohr_modeli<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Quark_structure_proton.svg<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Quark_structure_neutron.svg<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Lepton<br />
http://www20.uludag.edu.tr/~epilicer/<br />
kuvvet.html#gravitasyonel<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/<br />
Par%C3%A7ac%C4%B1k_fizi%C4%9Fi<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Standart_<br />
Model<br />
http://www.yaklasansaat.com/evren/temel_parcaciklar/temel_parcacik.asp<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Renk_hapsi<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
31
Emrah YÜCE<br />
Selçuk Üniversitesi<br />
emredadas93@gmail.com<br />
Ülkemizdeki <strong>Kimya</strong> Eğitimi ve Sorunlar<br />
<strong>Kimya</strong> eğitimi ve öğretimi üniversitelerimizin<br />
Fen Fakültelerinde <strong>Kimya</strong><br />
Bölümleri adı altında, Eğitim Fakültelerinin<br />
<strong>Kimya</strong> Öğretmenliği alanlarında<br />
ve Mühendislik Fakültelerinde <strong>Kimya</strong><br />
Mühendisliği adı altında verilmektedir.<br />
Yazımızda tartışmak ve irdelemek istediğimiz<br />
kısım sadece kimya derslerinin<br />
yeterli düzeyde öğretilip öğretilmediği<br />
konusu olacağı için daha çok Fen<br />
Fakültelerindeki kimya bölümlerinin<br />
çeşitli sorunları üzerinde durmak istedim.<br />
Öncelikle kimya eğitimi ve öğretimindeki<br />
sorunlara geçmeden eğitim ve öğretimin<br />
ne amaçla yapılması gerektiği,<br />
ne tür eğitim programları kullanılması<br />
gerektiği ve karşılaşılacak sorunlara ne<br />
tür çözümler üretilebileceği hakkında<br />
birkaç yorumum olacaktır.<br />
Ülkeler, toplumlarını; bilgi, teknoloji,<br />
ilim ve benzeri konularda geliştirmek<br />
32<br />
için çeşitli eğitim kurumları kurarlar.<br />
Ve amaçları bir noktada bu kişilerin<br />
önce kendi çevrelerine, bulundukları<br />
toplumlara ve daha sonrada ülkelerine<br />
faydalı bireyler olarak yetişmelerini<br />
sağlamaktır. Bu eğitimlerini ülkeler<br />
sosyal, ekonomik, kültürel ve jeopolitik<br />
konum vb dikkate alarak çeşitli eğitim<br />
programları ile de desteklerler. Bu uygulanan<br />
eğitim programında bir sorun<br />
oluşursa eğer daha gelişmiş ve daha<br />
kapsamlı yeni programı uygulamak için<br />
harekete geçerler.<br />
Elbette eğitimi böyle dar bir kısımda aktarmak<br />
çok da doğru olmaz. Ancak asıl<br />
konumuza dönecek olursak ülkemizde<br />
Fen Fakülteleri de bu eğitim kurumlarının<br />
başında gelmektedir.<br />
Fen Fakültelerinin kuruluş amaçları;<br />
bölümlerinde uyguladıkları eğitim<br />
programları ile birlikte ülkemize ilgili<br />
bölümlerden mezun bilim insanları<br />
kazandırmak ve bu bilim insan gerek<br />
akademik anlamda gerek pratik ve<br />
uygulama anlamında tam donanımlı<br />
hale getirmektir. Bu amaç ve hedefler<br />
doğrultusunda yetiştirilen bireylerinde<br />
toplumlarına ve ülkelerine en fazla menfaati<br />
verecek düzeye getirilmeleri gerekir.<br />
Ancak şöyle bir şey var ki amaç ve<br />
hedefler ne kadar doğru ve makul ise de<br />
maalesef ülkemizde ne Fen Fakültelerine<br />
ne de buralardan mezun öğrencilere<br />
hak ettikleri değer ve kıymet verilmiyor.<br />
Genelden biraz daha özele indiğimiz<br />
zaman kimya ve eğitimindeki sorunları<br />
yukarda belirtiğimiz unsurlar üzerinde<br />
açıklayabiliriz kanaatindeyim.<br />
Üzerinde yaşamaktan bayrağı altında<br />
olmaktan gurur duyduğumuz ülkemizin<br />
gerçekten de taşı toprağı altın değerinde.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Galiba biz; bunlar elimizden tamamen<br />
alınınca farkına varacağız önemlerinin.<br />
Öyle olmasaydı eğer; toprağının her<br />
karışından cevher, maden, bor yatakları,<br />
petrol doğalgaz kaynakları, altın<br />
havzaları, kömür kuyuları daha hiç el<br />
değmemiş mineral ve doğal su kaynakları<br />
say say bitmeyecek zenginliklerimiz<br />
varken Fen Fakülteleri veya kimya<br />
bölümleri bu kadar önemsizleştirilir miydi?<br />
Maalesef biz kaybedince anlıyoruz<br />
değerlerini. Ülkemizde kimya eğitiminin<br />
başlıca sorunun işte farkına bile varamadığımız<br />
zenginliklerin heba oluşuna<br />
göz yummaktır. Göz yummasaydık ve<br />
gereken önemi verseydik, diğer Avrupa<br />
ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde<br />
de, kimya bölümleri ve daha genel<br />
manada Fen Fakülteleri tercihen birinci<br />
veya ikinci sıralarda olurlardı.<br />
Hal böyleyken büyük bir tezatlık da,<br />
ülkemizin üniversitelerinin yarısından<br />
çoğunda, bu fakülteler ve kimya bölümleri<br />
mevcut. Kontenjanlar haddinden ve<br />
gereğinden çok fazla durumda. Peki ya<br />
bir taraftan değersizleştirilirken diğer<br />
taraftan sayılarının bu kadar fazla oluşu<br />
önemli bir çelişki değil midir? Kontenjanların<br />
fazla oluşu arz talep dengesinin<br />
iyi kurulmamasına neden olmaktadır.<br />
Bu da mezun olan işsiz kimyager<br />
sayısını artırmaktadır.<br />
Eğitim sadece okullarda üniversitelerde<br />
sınırlı kalmayacağı için, iş hayatında ki<br />
sorunlar eğitimin bir parçası olarak gözlemlenebilir.<br />
Fen Fakültelerinin, İkinci<br />
bir dezavantajı ise birçok üniversitemizin<br />
kapasitesi bu bölümlerde ülke ortalamasının<br />
altında kalıyor. Yani kimyasal<br />
malzeme ve araç-gereç eksikliği, laboratuvar<br />
ortamının sağlanamayışı ve alt<br />
yapı eksikliği gibi sorunlarda eğitimin<br />
tam anlamında yapılmasına sekte vurmaktadır.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Müfredat ve literatür de çok kapsamlı ve<br />
geniş bir bilim dalı olan kimya bölümleri<br />
dersleri, birçok diğer fakülte ve<br />
bölüm derslerinden daha karışık, daha<br />
gelişime ve yeni bilgilere açık durumdadır.<br />
Hal böyleyken eğer bu bölümü<br />
tercih edecek ve okuyacak arkadaşlarıma,<br />
ilk tavsiyem ilgi ve alakaları yoksa<br />
tercih etmemeleri olacaktır. Aksi halde<br />
birbirini adeta yapboz gibi tamamlayan<br />
konular arasında büyük zorluklar<br />
çekebilirler. Bence kimya eğitimindeki<br />
sorunların bir kısmını da bu ilgisiz ve<br />
alakasız öğrenciler oluşturmaktadır.<br />
Çünkü kimseye zorla bir şey öğretmek<br />
mümkün değildir.<br />
Yukarıda bahsettiğimize bağlı olarak<br />
kimya eğitimi teoride çok geniş konular<br />
içeren, uygulama ve pratikte de bir o<br />
kadar fazla deneysel çalışma gerektirir.<br />
Ancak üniversitelerimizin birçoğunda<br />
yapılan deneysel çalışma ve araştırma<br />
çok alt seviyelerde kalmaktadır. Bunun<br />
sebebi imkânların elverişli olmayışındandır.<br />
Kaynak doküman eksikliğinden<br />
dolayı, ya da elde bulunan kaynakların<br />
çok eski oluşu, teoride konu anlatımında<br />
eksikliklere neden olmaktadır.<br />
Bir diğer sorun ise genelleme yapacak<br />
olursak, çoğu kimya bölümleri, sanayi<br />
kurum ve kuruluşlarıyla yeterli düzeyde<br />
irtibat halinde bulunamayıp, işbirliği<br />
yapamamaktadırlar. Eğer bu işbirliği<br />
ve irtibat sağlanırsa, bu sanayi kurum<br />
ve kuruluşlarının istediği tarzda ve<br />
kapasitede üniversiteler, öğrencilerini<br />
yetiştirerek hazır eleman olarak sunabilirler.<br />
Hem bu sayede öğrencilerin kafasındaki<br />
‘ya biz okulda öğrendiğimizin<br />
ne kadarını iş yerlerinde kullanacağız ‘<br />
intibası da kırılmış olunur. Çünkü artık<br />
direk olarak iş yerlerine yönelik konuları<br />
da öğrenmiş olacaklar.<br />
33
Son olarak bilindiği üzere eğitim ve<br />
öğretim aynı zamanda bir öğrenci öğretmen<br />
ilişkisidir. Burada en büyük pay<br />
yine değerli hocalarımıza düşmektedir.<br />
Hocalarımızın, kendilerini alanlarındaki<br />
gelişimlerle sürekli yenilemesi, bu<br />
gelişmeleri takip etmesi ve bunları uygun<br />
konu veya zamanda öğrencileriyle<br />
paylaşmaları, bende eğitimin daha güncel<br />
olacağı fikrini oluşturmaktadır. Bu<br />
sayede, dünyaya ayak uydurabilir hale<br />
de gelebiliriz. Bildiğimiz üzere kimya<br />
sürekli gelişimlerin ve yeni fikirlerinin<br />
ortaya çıktığı bir bölümdür. Bu gelişmeleri<br />
zamanında takip etmezsek, eğitimin<br />
eksik kalacağı görüşündeyim. Bu kısımda<br />
iş yine biraz meraklı araştırmacı karakterdeki<br />
öğrencilere düşüyor.<br />
Kendi öz değerlerimizin ve neler yapabileceğimizin<br />
farkına bir varabilirsek,<br />
hiçbir sorun aşılamayacak değildir elbet.<br />
Ülkemizin kimyagere de fen bilimciye<br />
de gözükenden daha fazla ihtiyacı<br />
var. Ama maalesef farkına varılamamış,<br />
bu güne kadar ve bu sorun diye<br />
sıraladıklarımız da hep bu ilgisizliğin<br />
sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.<br />
İleride bir gün bu sorunları aşmış<br />
olmak dileğiyle, yazımı burada sonlandırıyorum.<br />
Okuma nezaketini gösteren<br />
herkese teşekkürlerimi iletirim.<br />
Üst kısımda çağa ya da dünyaya ayak<br />
uydurmaktan bahsetmiştik. Öncelikle<br />
kullandığınız teknolojinin, araç<br />
gereçlerinizin, maddi imkânlarınızın,<br />
eğitim seviyenizin ve daha birçok kriterinizin,<br />
ulaşmak istediğiniz seviyedeki<br />
ülkelerle aynı olması gerekir. Aksi halde<br />
geride kalmaktan kaçamazsınız. Bunun<br />
yanı sıra eğitimde, özelliklede kimya<br />
eğitiminde, çok önem arz eden bir diğer<br />
konuda yabancı dil yani İngilizcedir.<br />
Bu eğer tam anlamıyla öğretilemiyorsa,<br />
maalesef teknolojilerinizin ileri<br />
derecede olmasının fazla bir önemi<br />
kalmıyor. Bunu yabancı dil propagandası<br />
olarak algılamayınız. Kaynakları<br />
İngilizce olan bir bilim dalında, eğitiminizin<br />
tam anlamıyla olması için, başka<br />
bir çözümünüz var mı?<br />
Yazımı son olarak şu sözlerle bitirmek<br />
isterim, ülkemizde eğitim anlamında<br />
birçok konuda ciddi sorunlar ve problemler<br />
bulunmaktadır. Ancak bahsettiğimiz<br />
kısımlara da baktığımız zaman,<br />
hiçbiri de aşılamayacak kadar büyük<br />
problemler değildirler.<br />
34<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
•Eğitime <strong>Kimya</strong> gerek, <strong>Kimya</strong>’ya da yiğit<br />
gerek.<br />
Abdulhamit AYDIN<br />
•Bir kimyagerin ölümü bir deney<br />
kazasından olur. (Su testisi suyolunda<br />
kırılır misali.)<br />
•At ölür, meydan kalır. <strong>Kimya</strong>ger ölür,<br />
namı kalır.<br />
Çukurova Üniversitesi<br />
a.aydin1987@gmail.com<br />
•<strong>Kimya</strong>’yı bilmemek ayıp değil,<br />
öğrenmemek ayıp.<br />
•Görmemiş bir kimyagerin bir<br />
laboratuarı olmuş; o da tutmuş, havaya<br />
uçurmuş.<br />
•Bir kimyagere yasak olmaz.<br />
•<strong>Kimya</strong>yı seven uğraşısına katlanır.<br />
•<strong>Kimya</strong>ger engel tanımaz.<br />
<strong>Kimya</strong> ile İlgili Özlü Sözler<br />
•Bir kimyager tüm Dünya’ya bedeldir.<br />
•Her kimyagerin gönlünde bir keşif<br />
yatar.<br />
•Veremliyim de, kanserliyim de,<br />
kimyagerim deme.<br />
•<strong>Kimya</strong>gerlik bir ayrıcalıktır. Yeter ki<br />
çaktırma.<br />
•<strong>Kimya</strong>gersen konuş örnek alsınlar; eğer<br />
değilsen sus adam sansınlar.<br />
•Bir kimyagerin tek korkusu başka bir<br />
kimyagerdir.<br />
•Ana gibi yâr olmaz, <strong>Kimya</strong> gibi dert<br />
olmaz.<br />
•Ata arpa, yiğide <strong>Kimya</strong>.<br />
•Bir kimyagerle bir kimyager yan yana<br />
gelmez.(ateşle barut misali.)<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
<strong>Kimya</strong> ile İlgili Fıkralar<br />
Metal Para ve Asit<br />
<strong>Kimya</strong> dersinde öğretmen, elindeki<br />
metal parayı gösterdi:<br />
-Şimdi bu beş yüzlüğü aside<br />
batırıyorum. Ne dersiniz, eriyecek mi?<br />
Nuri parmak kaldırıp cevapladı:<br />
-Erimez, öğretmenim:<br />
-Evet erimez, neden erimez?<br />
-Eriyecek olsa aside atmazdınız da<br />
ondan...<br />
35
Heisenberg<br />
Heisenberg bir gün Münih caddelerinde<br />
arabasıyla dolaşıyormuş. Artık nerden<br />
geliyorsa, ya da neler düşünüyorsa<br />
basmış gaza gidiyor. Tabii, Alman polisi<br />
kaçırmaz, hemen düşmüş Heisenberg’in<br />
peşine, açmış sirenini, durdurmuş bizim<br />
ünlü Heisenberg’i. Sonra indirmiş Heisenberg’i<br />
arabasından ve sormuş:<br />
bulunan elementlerin sembollerinden<br />
oluşturulmuş İngilizce kelimeler ve onların<br />
Türkçe karşılığını bulacaksınız.<br />
•“Bu caddede bu kadar hızlı gidilmeyeceğini<br />
bilmiyor musun? Hızının kaç<br />
olduğunun farkında mısın? demiş.<br />
Bizim Heisenberg düşünmüş, taşınmış,<br />
kaşınmış, sonra demiş ki:<br />
•Ben şu an Münih’teyim.<br />
Çook Yararlı!!!!!<br />
Bir kimyager ile Temel konuşuyorlarmış.<br />
Temel:<br />
•Arkadaş, herhalde yine <strong>Kimya</strong>’dan olacak<br />
havuç yemenin gözlere çok faydası<br />
var.<br />
Nice : Hoş, güzel<br />
Cute : Zarif, Çekici<br />
Son : Erkek çocuk, oğlan<br />
Bunun üzerine kimyacı hayretle sormuş:<br />
•Vallahi ben bunca kimyagerlik<br />
hayatımda böyle bir şey duymadım.<br />
Nasıl oluyor o?<br />
Tabii bizim Temel bilgiç bilgiç konuşarak:<br />
•Ee, kimyagerim, bir tanem sen hiç gözlük<br />
takan tavşan gördün mü?<br />
<strong>Kimya</strong> ile İngilizce Birleşirse<br />
Arkadaşlar, bu köşede periyodik tabloda<br />
36<br />
Bu ay sizlerle ayın ilginç makalesi<br />
kısmında önemli gıda ürünü olan yumurta<br />
hakkında ilginç bir o kadar da<br />
faydalı bilgileri paylaşmak istiyorum.<br />
Günlük 2000 kalorilik bir diyet baz alınarak<br />
yapılan hesaplamada:<br />
Büyük bir yumurta;<br />
*4.5 g yağ (günlük ihtiyacın %7,5’i),<br />
*1.5 g doymuş yağ (günlük ihtiyacın<br />
%8’i) ve<br />
*215 mg kolesterol (günlük miktarın<br />
%7’si) içerir.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Bir Yumurta;<br />
• %8 Vitamin B12<br />
• %6 Vitamin A<br />
• %10 Protein<br />
• %4 Vitamin B6<br />
• %6 Vitamin D<br />
• %3 Vitamin E<br />
• %6 Folik Asit<br />
• %2 Tiyomin<br />
• %8 Fosfor<br />
• %15 Riboflavin<br />
• %4 Çinko<br />
• %4 Demir içerir.<br />
•Yumurta besin kalitesi açısından anne<br />
sütünden sonra 2. sıradadır.<br />
•Kabuğunun yüzeyinde 17.000 adet<br />
küçük delik (por) bulunur.<br />
•Uzun süre bekletilirse su ve karbondioksit<br />
kaybı nedeniyle ağırlığı azalır.<br />
•Buzdolabında bir hafta bekletilmiş yumurta,<br />
oda ısısında bir gün bekletilmiş<br />
olandan daha tazedir.<br />
•Yumurta tuzlu suya atıldığında taze<br />
kısmı dibe çökerken, bayat kısmı yüzeyde<br />
kalır.<br />
•Yumurtanın tazeliği en iyi kırıldığında<br />
anlaşılır. Taze ise kırıldığında, akı ve<br />
sarısı tamamıyla yayılmaz ve birbirine<br />
karışmaz. Sarısı yüksek görünümdedir.<br />
için kabın içine fincan tabağı koyarsanız<br />
çatlamayı önlemiş olursunuz.<br />
•Katı yumurta yapmak istiyorsanız<br />
hiçbir zaman sekiz dakikadan fazla kaynatmamalısınız.<br />
Sekiz dakikadan fazla<br />
pişerse rengi değişir, yeşile döner. Üstelik<br />
parça parça dökülür, bıçağa gelmez,<br />
şekil vermek istediğiniz zaman şekillenmez.<br />
En doğrusu yumurtayı 6 dakika<br />
kadar kaynatmaktır. Bu şekilde tam<br />
kıvamında pişmiş olur.<br />
•Yumurta lekelerini çıkartmak için suyu<br />
soğuk olarak kullanmanız şarttır. Lekeyi<br />
çıkartmanın en basit yolu önce soğuk<br />
suda bekletmek sonra ılık sabunlu su ile<br />
yıkamaktır.<br />
•Eskimiş lekeleri ise gliserin ile yumuşatın<br />
ve sonra sabunlu su ile yıkayın.<br />
•Katı haşlanmış yumurtaları kolayca<br />
soymak için, kaynar sudan çıkardıktan<br />
sonra hemen soğuk suya tutun ve bir<br />
süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun<br />
gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.<br />
•Pişirip sakladığınız yumurtaları,<br />
çiğlerle aynı yere koyuyorsanız, bunları<br />
ayırmanın en kolay yolu çiğ olanlar<br />
döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken,<br />
pişmiş olanlar kendi ekseni etrafında<br />
rahatlıkla dönerler.<br />
•Haşlanırken çatlamaması için, haşlayacağınız<br />
kabın içine çay tabağı koyun.<br />
•Haşlanırken çatlamaması için bir diğer<br />
yöntem de, yumurtayı bir kepçe ya da<br />
kaşık içinde su dolu kabın içine koyun<br />
ve öyle kaynatın.<br />
•Rafadan pişirecekseniz, çatlamaması<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
37
•Yumurta besleyici, lezzetli ve en ucuz<br />
besin maddesi olmasının yanında, bir<br />
insanın yaşamı boyunca gereksinim<br />
duyduğu tüm temel vitamin ve mineralleri<br />
içeren tek gıda, sindirimi en kolay<br />
besindir. İçinde bulunan kolin maddesi,<br />
çocuğun fiziksel gelişimini, öğrenme yeteneğini<br />
direk etkiler. Bu nedenle çocuk<br />
beslenmesinde örnek protein kaynağı<br />
olan yumurta, ihmal edilmemelidir.<br />
http://anime-realm.deviantart.com/art/<br />
Cartoon-Chemist-Will-253062155<br />
http://www.dukandiyetigunlugu.<br />
com/2013/04/dukan-diyetinin-vazgecilmezi-yumurta.html<br />
Kaynaklar<br />
http://www.yum-bir.org/TR/IcerikDetay.<br />
aspx?ID=27<br />
http://www.okulsozleri.com/<br />
kimya-ile-ilgili-ozlu-sozler.html<br />
http://rehber.ehil.com/yumurta-hakkinda-ilginc-bilgiler/<br />
http://p.ebaystatic.com/aw/pics/globalAssets/imgLoading_30x30.gif<br />
http://lisanskimya.balikesir.edu.<br />
tr/~n10527/kimyafikra.html<br />
http://www.kimyasanal.net/konugoster.<br />
php?yazi=smiu38phgp<br />
http://mr837.blogspot.com/2011/07/<br />
chapter-5-teaching-is-not-just-teaching.<br />
html<br />
38<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Yavuz Selim KART<br />
Cumhuriyet Üniversitesi<br />
kim_muhselim@hotmail.com<br />
ChemDraw nedir? Ne İşe Yarar?<br />
E-Dergimizde birçok yazı yazılıyor. Ben de bu sayıda<br />
ve diğer sayılarda sizlere <strong>Kimya</strong> ile ilgili bilgisayar programlarından<br />
bahsedeceğim. Bu programların birçoğu<br />
sanayide ya da iş yerlerinde kullanılıyor ya da kullanılmıyor<br />
olabilir. Sizlerin bu programları tanımanızı<br />
istedim çünkü bir şeyleri bilmek ile hiç bilmemek arasında<br />
çok fark vardır. Anlatım tarzım basite kaçabilir.<br />
Herkesin anlamasını istiyorum.<br />
İlk anlatacağım program Chem Draw olacak. Bu program<br />
yerli bir yazılım değildir. Üretici firma CambridgeSoft<br />
firmasıdır. Program kimlerin işine yarar derseniz,<br />
çalışanların öğrencilerin, araştırma görevlilerinin işine<br />
yarayabilir. Bu program kimya ile ilgili molekül şekillerini<br />
çizip bunları 3 boyutlu şekilde izleyebileceğiniz bir<br />
programdır.<br />
Genelde tez yazanlarda ya da ödev yapan arkadaşlarımız, molekül çizimleri<br />
yaparken nasıl çizsem diye düşündükleri oluyor. Google ya da diğer arama motorları<br />
kullanılarak hazır olan molekül şekilleri ile konu halledilmeye çalışılıyor ya da<br />
ufak basit tarzda şeyler ile halledilip konu kapatılmaya çalışılıyor.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 39
Programın kurulduğu zamanki şekli resimdeki gibi oluyor. Sürümden sürüme<br />
değişebilir tabi ki. Resmi internet aracılığı ile buldum. Önceki sayfadaki resimde<br />
gördüğünüz şekilde bir programdır. Bu resimdeki program versiyon 12 ya da<br />
versiyon 13 sürümü olabilir. Daha eski sürümlerde görüntü ve içerik değişebilir.<br />
Program birkaç web sitesinde sektörün lideri olarak görünüyor yani öyle tanımlamışlar.<br />
Bu konuda sektör lideri mi değil mi diğer programları inceleyip öyle<br />
karar vermek lazım.<br />
Resimde ufak bir deneme yaptım. Sol tarafta bulunan araç kutusundaki şekillerden<br />
birini seçtim ve sağ tık program özellikleri ile Chemical Formula denilen kısma<br />
bir dokunuş yaptım. Şekilde görünen formül ortaya çıktı. Tabi ki tıklayınca altında<br />
yazı olmuyor. Yazıyı programın özelliklerini kullanarak sonradan çağırıyoruz.<br />
Ayrıca şekli çizince programın sağ tarafında bulunan 3 boyutlu şekilde otomatik<br />
olarak o anda geliyor. Yani 3 boyutlu şekil için ayrıca uğraşmadım. Program oldukça<br />
geniş içerikli bir programdır.<br />
40<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
Resimde Benzen Halkasının şeklini çizdik ve bu şekilde programın özelliklerini<br />
kullanarak.<br />
1-) İsmini<br />
2-) <strong>Kimya</strong>sal Formülünü<br />
3-) Molekül Ağırlığını<br />
4-) m/z oranlarını<br />
5-) Elemental Analiz Yüzdesini<br />
Otomatik olarak aldık. Bunlar için ekstra bir çaba harcamadım.<br />
Program ile çok geniş çapta moleküller çizilebiliyor. Tabi bu isimleri programın<br />
desteklemesi lazımdır. Desteklemezse isim çıkmayabilir, yani ismin çıkıp çıkmaması<br />
konusunda emin değilim. Dediğim gibi çok geniş içerikli bir program ve<br />
burada sizlere göstermemin amacı sizlerin bilgisini ve düşüncesini artırmak.<br />
Programda olan diğer fonksiyonlardan bazıları;<br />
ChemDraw yapılardan Proton karbon-13 NMR spektrumları tahminleri yapılabiliyor.<br />
Reaksiyon Denklemleri ve Mekanizmaları çizebilirsiniz<br />
Kütle Spektroskopisi Simülasyonları<br />
NMR Spektroskopisi Simülasyonları<br />
ve aklınıza gelebilecek kullanabileceğiniz bir çok özelliği olan bir program.<br />
Hepsini anlatmak mümkün değil.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
41
Program paralı bir program ve fiyatı oldukça yüksektir. Eski sürümlerinin fiyatını<br />
bilmiyorum ama versiyon 13 ‘ün web sitesinde yazan indirimli fiyatı 1500 dolar<br />
olarak görünüyor.<br />
Öğrenci arkadaşlar diyorlardır şimdi bana. Ne yaptın sen falan diye. Bu programı<br />
bu sekilde alarak temin etmek zor olunca çoğunluk diğer programlarda olduğu gibi<br />
hemen yasadışına yöneliyor insanlar. Üniversiteler belki bu konuda öğrencilere<br />
kolaylık sağlaması açısından, bu tarz uygulamaları çoklu bilgisayarlar için alıp kullanabilirler<br />
ya da daha ucuz şeylere yönelmeniz lazım. Ya da ipad tarzı araçlarınız<br />
var ise 10 Dolar verip ipad ile de çizebilirsiniz. İpad ile de oldukça kullanışlı bir<br />
program. Bu programın Bio Draw versiyonlarıda mevcut. Eğer fırsatım olursa bir<br />
günde onun yönlerini anlatırım.<br />
Simdilik program hakkında diyebileceklerim bunlar. Umarım faydalı olmuştur.<br />
Esen Kalın<br />
Kaynaklar<br />
http://scistore.cambridgesoft.com/chemdraw/?cid=50&pricing=edu&gclid=CLiDtp6Rw7gCFQJd3godXQYAhQ<br />
http://en.wikipedia.org/wiki/ChemDraw<br />
Resimler ve Görsel Kaynak<br />
http://liquidcarbon.files.wordpress.com/2007/09/cd10workspace.png<br />
42<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Yararlı Siteler<br />
Periyodik tablo ile ilgili bir şeyler mi öğrenmek istiyorsunuz?<br />
O zaman bu site size göre :)<br />
Site tasarım açısından oldukça güzel hazırlanmış.<br />
Herhangi bir elemente tıkladığınız zaman size hemen vikipediye<br />
bağlayarak element hakkında bilgiler veriyor.<br />
Ayrıca seçtiğiniz elemente ait özelikleri anında görebiliyorsunuz.<br />
Kaynama noktası, Elementin bulunuşu, İletkenlik<br />
Değerlilik,Orbital ve izotop özelliklerini Türkçe olarak<br />
okuyabileceğiniz oldukça güzel bir web sitesidir.<br />
Siteyi sizlere tavsiye ediyorum.<br />
http://www.ptable.com<br />
<strong>Kimya</strong> ile ilgili bir güzel site daha. :)<br />
Sitede neler mi var. Sitede Ege Üniversitesi Mezunu<br />
M.Hilmi Eren Bey’in labaratuvar notları bulunmakta.<br />
Bu notlar nelerden mi oluşuyor. Anorganik <strong>Kimya</strong>,Fiziko<br />
<strong>Kimya</strong>, Enstrümental Analiz,Çevre <strong>Kimya</strong>sı, Endüstriyel<br />
Organik <strong>Kimya</strong>, Kuantum <strong>Kimya</strong>sı üzerine labaratuvar<br />
raporları bulunmaktadır. Bu dosyaları word dosyası olarak<br />
ya da acrobat reader ile okuyacak şekilde indirebiliyorsunuz.<br />
Hangisi işinize gelirse :)<br />
Sitedeki bilgiler her kimyacının işine yarayacak kaiteli bilgilerdir.<br />
İncelemenizi öneriyorum.<br />
http://www.mhilmieren.com<br />
Bu seferki web adresimiz ise kimya üzerine ders notları<br />
bulabileceğiniz bir web sitesi. Site Balıkesir Üniversitesi Hocalarından<br />
olan Doç. Dr. Taner TANRISEVER tarafından<br />
üniversite altyapısı üzerinde kurulmuş yararlı bir sayfadır.<br />
Sayfanın içeriğinde bulunan ders notlarını kısaca özetleyelim.<br />
Genel <strong>Kimya</strong> Laboratuvarı, Fiziksel <strong>Kimya</strong> (Fiziko<br />
<strong>Kimya</strong>), Kuantum <strong>Kimya</strong>sı ve Polimer <strong>Kimya</strong>sı üzerine<br />
notlar bulunmaktadır. Ayrıca web sitesinde kimya ile ilgili<br />
çeşitli simülasyon programları mevcuttur. Not sıkıntısı olan<br />
daha fazla öğrenmek isteyen arkadaşlara öneriyorum.<br />
http://taner.balikesir.edu.tr/dersler.php<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
43
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
<strong>Kimya</strong> Bulmacasi<br />
1 2 3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7 8<br />
9<br />
10<br />
Soldan Saga<br />
4. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak<br />
ayristirma islemi<br />
7. Iki veya daha fazla maddeden olusmus homojen karisim<br />
8. Sicakligin 0°C ve basincin 1 atm olan durum<br />
9. Kompleks iyonlarda merkez atomu saran komsu<br />
gruplardan her biri<br />
10. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir<br />
kaptan, daha düsük basinçli ortama yayilmasi<br />
Yukaridan Asagiya<br />
1. Tuz yapici anlamina gelen ve periyodik tabloda,<br />
atomlarinin son yörüngelerinde yedi elektron<br />
bulunduran elementlerin olusturdugu 7A grubu<br />
2. Pozitif (+) yüklü iyon<br />
3. Çekirdegin etrafinda dönen elektronlarin bulunma<br />
ihtimali en yüksek oldugu bölgeleri ve elektronlarin<br />
hareketini belirleyen matematiksel dalga denklemi<br />
5. Bir litrede çözeltide çözünmüs olan maddenin mol sayisi<br />
6. Bir gazin havada veya baska bir gaz içinde yayilmasi<br />
44<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
Bende Yazmak İstiyorum<br />
Dergide bende yazmak istiyorum benim de<br />
yazılarım olsun diyorsanız.<br />
***Yazacağınız konuyu belirleyin. (<strong>Kimya</strong> içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden<br />
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz<br />
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz.<br />
***Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli.<br />
***Yazılar kesinlikle facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Çünkü bu oldukça işimizi zorlaştırıyor.<br />
Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.<br />
***Dergi editörlerimiz olan<br />
Ayşe Emir ve Schrödinger’in Kedisi (Facebook isimleri bu şekilde)<br />
arkadaşlarımıza ulaşması. Göndereceği yazı hakkında fikir alacaksa bu arkadaşlarımızdan alması<br />
gerekmektedir.<br />
***Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de ayrıca bir mail halinde göndermelisiniz.<br />
***Ad Soyad<br />
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Uyduruk olmasın)<br />
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz Üniversite İsmi<br />
Ve dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.<br />
***Eylül ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Ağustos’tur.<br />
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar<br />
Bir sonraki ay yayınlanacaktır.<br />
***Ve son olarak kopyala-yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle<br />
yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey<br />
değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor araştırılıyor. Bir şeylere emek verip orjinal şeyler çıkarırsanız<br />
rağbet görürsünüz. Lütfen bu konulara dikkat edelim.<br />
***Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Resimleriniz varsa da konu içinde aralarda<br />
en az bir tane resim olsun. Fikir düşünce tarzı kimya sektöründe sorun yazıları çözüm yazılarında<br />
olmayabilir ama diğer konularda en az bir tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor.<br />
***Şimdilik aklımıza gelenler bunlar sorun olursa eklemeler-çıkarmalar yaparız.