marketing europe & anatolia Sayı: 001
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İçindekiler
Sayı: 01 Tarih: Kasım 2011
İmtiyaz Sahibi
Agency Europe & Anatolia
aeanews@aeanews.com.tr
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak—İstanbul ‐ Tr.
Kısa Kısa 02 - 11
Röportaj 12 -15
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
elvineksioglu@gmail.com
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak—İstanbul ‐ Tr.
Haber ve Fotoraf
Agency Europe & Anatolia
Katkı Bulunanlar
Seler Cebecioglu
Ali Erdem Ekşioglu
İlancılık Reklam Ajansı
İlan Rezervasyon
Melis Deniz
Medya 17 -19
Röportaj 20 -23
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd.
Gül Ap. B Blok No: 30 D:11
Kadıköy ‐ İstanbul ‐ Tr.
Tel: +90 216 414 49 98
e‐mail: meadergi@gmail.com
Marketing Europe & Anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e‐dergidir.
Bu yayının tüm hakları Agency Europe &
Anatolia haber ajansına aittir.Tamamı yada
bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz
ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğ firmalara, makalelerdeki
görüşler yazarlara aittir.
Sinema 25
Reklam Dünyası 26 -27
Kültür –Sanat 28 –31
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
Nostalji 32
1
Kısa Kısa
PAGEV Plastiğin yıldızları
ödüllendirildi...
2011 yılsonunda 10 milyar dolarlık ihracat hedefleyen
ve Avrupa ikinciliğine oynayan Türk
plastik sektörü başarılı bir tablo sergiliyor.
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı
(PAGEV), bu yıl yedincisini düzenlediği PAGEV Plastik
Teknolojisi ve Tasarım Ödülleri Yarışması ile firmaları, plastik
sektöründe uzman akademisyenleri ve üniversite öğrencilerini ödüllendirdi. Teknoloji ve tasarımın buluştuğu yarışmanın
birincisi Çin’de yapılacak ChinaPlast 2012 Plastik ve Kauçuk Fuarı’na katılacak.
Yarışmada, Çevre ve Enerji Alanı, Ürün ve Tasarım Alanı, Teknoloji Alanı, Plastiklerin Geri Dönüşüm Alanı ve Öğrenci
Alanı olmak üzere toplam beş dalda ödül verildi. Birincilik Ödülü, Çevre ve Enerji Alanı’nda yarışan VİKO Firması’ndan
Sultan Süzer İlbayve ekibi Onur Keskin ile Akın Kandemir’in oldu. Teknoloji Alanı’ndaki ödüller Sakarya
Üniversitesi’ne giderken, Ürün ve Tasarım Alanı’nda Aksoy Plastik ile Esen Plastik ödülü kucakladı. Öğrenci Alanı’nda
Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fak. Makine Eğitimi Bölümü Kalıpçılık Ana Bilim Dalı’ndan üç öğrenci ürün
ve tasarımlarıyla ödül almaya hak kazandı.
Mutlu Gelecek İK Projesi’nin
ilk etabını tamamlandı...
Yenibiris.com ve Uluslararası Koçluk
Federasyonu (ICF) işbirliğiyle geliştirilen
“Mutlu Gelecek İK Projesi” kapsamında,
Yenibiris.com üyesi İK çalışanları
ICF akredite koçlardan ücretsiz
koçluk desteği aldı.
Projede İK çalışanları ücretsiz koçluk hizmetini yüz
yüze, internet üzerinden ya da telefon yoluyla aldılar.
ICF Türkiye Şubesi Koçları seçilen adaylara 4
ay boyunca, en az 6 seans olmak üzere destek
verdi. Projeye en az 3 yıldır insan kaynakları departmanında
çalışanlar, destek almak istedikleri
koçu seçip, proje ile ilgili soruları cevaplayarak başvurdular.
Proje kapsamında 27 ICF koçu toplam 80
kişiye ücretsiz koçluk hizmeti verdi.
Laleli gün ışığına çıktı…
Laleli İşadamları Derneği (LASİAD)
Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca,
“Bugün Laleli’de bavul ticareti ve
Natasha’dan eser kalmadı.
LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin
Eyyüpkoca, “Herkesin Laleli’ye gelmesini bu değişime
tanık olmasını istiyorum” dedi. Laleli’nin üzerinde
geçmiş yıllardan kalan birkaç tane kötü imajın
olduğunu söyleyen Eyyüpkoca, “Laleli’nin ismi bavul
ticareti ile anılıyor. Bugün Laleli 2023 hedefi
olan 500 milyar doların yüzde 5’i olan 25 milyar
dolara talip. Geçmişten günümüze Laleli’de bulunan
Rusların konumu çok değişti. Eskiden ticaret
yaptığımız ülkeler arasında Rusya sonuncu sıralardayken,
şu an ihracatımızın yüzde 80’ini oluşturuyor.
Bizimle çalışan Rus tasarımcılar dünya modasına
yön veriyor. Geçmişten üzerimize kalan tüm
kötü imajlarımızı yıktık. Tekstilde ihracat üssü olduk.
Dünya modasına yön veriyoruz.
2
Özel Ev Parfümlerinde
bayrama özel fırsat...
Bayram sevinciyle özdeşleşen
marka Eyüp Sabri
Tuncer, bu bayramda da
sevdiklerini mutlu etmek ya
da evlerine şıklık katmak
isteyenlere kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.
88 yıllık tarihçesi ile evlerimizde ve bayram geleneğimizde
özel bir yere sahip olan Eyüp Sabri
Tuncer, Reed Diffuser Özel Ev Parfümü ürün kampanyasıyla,
bayramda sevdiklerine özel olduklarını
hissettirmek isteyenlere farklı bir seçenek öneriyor.
www.eyupsabrituncer.com sipariş edebilirsiniz.
Yurtdışı aramaların
15 dakikası 1 TL...
Sabit telefondan yapacağınız
aramalarda aranacak numaradan
önce 1-0-9-5’i tuşlayın, yurtdışındaki sevdiklerinizle
bile 15 dakikasına yalnızca 1 TL ödeyerek
doya doya konuşun.
Türkiye’nin önde gelen alternatif telefon operatörlerinden
TurkNet, ucuza konuşturan 1095 sabit telefon hizmeti
ile Kurban Bayramında şehir içi, şehirlerarası, yurtdışı
ve GSM aramaları için tasarruflu konuşma imkanı
sunuyor. Hizmetten yararlanmak için aranan her numaradan
önce 1-0-9-5’i tuşlamak yeterli. 1095 tarifeleri,
herhangi bir kampanyaya bağlı olmaksızın, sürekli geçerli
tarifeler olduğundan, kullanıcılara her daim tasarruf
yapma imkanı sunuyor.
Bayram Tatilinin Yolu
Skyscanner’dan Geçer...
En hesaplı uçuş biletini arama çilesine
son veren www.skyscanner.com.tr
Kurban Bayramı tatilinde de yanı başınızda.
İstediğiniz yere istediğiniz günde ulaştırabilmek
için 600’den fazla havayolunu gerçek zamanlı olarak
tarayan ve bulduğu sonuçları fiyat ve mekan
bazında karşılaştırarak önünüze getiren
Skyscanner’la uçuş ve tatil programlamak çok daha
kolay.
Kurban Bayramı’nda da en iyi asistanınız oluyor.
Gerçek zamanlı olarak yaptığı hızlı taramayla kullanıcıları
için en ucuz uçak biletlerini ve otellerini
ücretsiz olarak listeleyen Skyscanner’ın kullanıcılarına
uygun fiyatlardaki uçak biletlerini seçmek
kalıyor.
Bayramın tadı Brownie’li Çikolatalı
Dondurmalı Pasta…
Evlere dondurma keyfini
taşıyan Carte d’Or, Türkiye’de
bir ilki gerçekleştirerek
2010 yılında piyasaya
çıkardığı Carte d’Or
Dondurmalı Pasta serisine
eklediği Carte d’Or
Brownie’li Çikolatalı Dondurmalı Pasta’yla bu bayramın
bir numaralı lezzeti haline gelecek.
Gerçek brownie keki üzerindeki iki katman bitter çikolatalı
ve enfes kaymaklı dondurmasıyla bir
brownie’den çok daha fazlasını sunan bu lezzet, en
üstüne döşenmiş benzersiz çikolata sosu ve parçacıklarıyla
daha önce hiç tatmadığınız eşsiz bir deneyim
vaat ediyor.
3
Kısa Kısa
Brand Finance Forum Türkiye’de
ilk kez yapılacak...
Dünyanın çeşitli
şehirlerinde yapılan
Brand Finance
Forum 24 Kasım
2011 tarihinde Sakıp
Sabancı Müzesi
The Seed’de marka tutkunlarıyla
buluşacak. Türkiye’de marka değeri
ilk kez bu etkinlikte tartışılacak.
Türkiye dahil 20 ülkede faaliyet gösteren ve geçtiğimiz
günlerde “Türkiye’nin En Değerli Markaları”
listesini açıklayan marka değerlendirme kuruluşu
Brand Finance’in çeşitli şehirlerde yıllardır düzenlediği
Brand Finance Forum Türkiye’de ilk kez 24
Kasım’da İstanbul’da yapılacak.
“Markamın Değeri=İşimin Değeri” temasıyla tam
gün sürecek Forum’da, yurtdışından marka stratejisi
ve değerlendirme alanında başta David Haigh,
Prof. Vincent-Wayne Mitchell ve Dr. Paul Temporal
olmak üzere dünyanın önde gelen uygulayıcıları ve
akademisyenleri konuşmacı olarak yer alacak. Etkinlikte
ayrıca 3 panel yer alacak: “Vergi ve Ticaret
Kanunu Marka Değerini Nasıl Yorumluyor”,
“Sermaye Piyasası Açısından Marka Değeri” ve
“Marka Kredilendirilecek Bir Varlık Mıdır?”
Uluslararası büyük markaların CEO, CMO ve CFO
düzeyindeki yöneticilerinin katılacağı bu etkinlik
Türkiye’de marka değerinin ilk kez tartışılacağı bir
platform olarak da ayrıca önem kazanıyor.
Mattel, HIT Entertainment’ı
Satın Alıyor…
Mattel Inc, Apax Partners fonu liderliğindeki bir konsorsiyum
üzerinden 680 milyon dolar nakit karşılığında,
HIT Entertainment’ı satın almak üzere bir anlaşma
yaptığını açıkladı. Yapılan anlaşma ile Mattel, HIT
Entertainment’a bağlı Thomas & Friends®, Barney®,
Bob the Builder®, Fireman Sam® ve Angelina
Ballerina® da dâhil olmak üzere popüler okul öncesi
dönem markalarından oluşan küresel bir portföye
sahip olacak. HIT Entertainment, 180 milyon doların
üzerinde gelir ile,
okul öncesi marka
fikir haklarına yönelik
en büyük
bağımsız marka
sahiplerinden birini
temsil ediyor.
Yılteks Topluluğu, Elsys ile
akıllı kurumsal sisteme geçti.
1968 yılından bu yana faaliyet göstermekte olan
Yılteks Topluluğu standart bilgi altyapısı kurarak iş
süreçlerini tek bir sistemde bütünleştirmek ve büyüme
sürecini desteklemek amacıyla Elsys danışmanlığında
SAP ERP sistemine geçti.
Konfeksiyon, tekstil terbiye ile makinelerinin imalatı
ve mühendislik hizmetleri alanlarında tekstil sektöründe
faaliyet göstermekte olan Yılteks Topluluğu
bünyesindeki şirketlerden Yılteks Yıkama ve Yıltem
Konfeksiyon’dan başlayarak iş süreçlerini SAP üzerinden
modellemek için Elsys ile çalıştı. Elsys danışmanlığında
başlatılan SAP ERP projesiyle her iki
firmanın da iş süreçlerinin tek bir merkezi sistem
üzerinden standart bir şekilde bütünleştirilmesi ve
verimliliklerinin artması sağlandı.
4
OPET 6. Kez Akaryakıt Sektörünün Lideri…
OPET, Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME)
sonuçlarına göre, 2011 yılında da akaryakıt sektöründe müşteri
memnuniyeti en yüksek marka olarak 6. kez bu unvana
hak kazandı.
OPET Petrolcülük A.Ş., Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından yürütülen
TMME 2011 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre, rekabetin yoğun olarak yaşandığı
akaryakıt sektöründe 81 puanla, geçtiğimiz yılki puanının da üzerinde başarı
göstererek müşteri memnuniyeti en yüksek şirket ünvanını korudu.
OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, “OPET olarak Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi’nde üst üste 6. kez
müşterilerini en fazla memnun eden marka olmaktan gurur duyuyoruz. Yenilikçi yaklaşımımız, ürün ve hizmet
kalitemizdeki üstünlüğümüz, müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle bu konudaki başarımızı kalıcı hale getirdik.
Sektörün değişmeyen lideri olarak “hizmet ve ürün kalitemizle tüketicinin birinci tercihi olmak” hedefimizi koruyoruz.
OPET, “Kusursuza Yolculuk” başlığı altında çağrı merkezi hizmetleri, istasyon hizmetleri ve online hizmetlerden
oluşan koşulsuz müşteri memnuniyeti anlayışı ile fark yaratmaya devam ediyor.
Ayda 1.000 TL ile nasıl eğlenirsin?
Kullanıcısına, gerçek heveslerine ulaşabilmesi için zaman
ve olanak yaratan otomobil Dacia, bir öğrenciye 8
ay boyunca ayda 1.000 TL olmak üzere toplam 8.000 TL
eğlence bursu vererek sıra dışı bir sosyal medya kampanyasına
imza atıyor.
Eğlence bursuna başvurmak isteyenlerin yapmaları gereken tek şey
Facebook’ta başlayacak uygulama üzerinden bursla ilgili eğlence hayallerini
anlatmak.
Öğrencilere eğlenmeleri için burs vermeyi hedefleyerek alışılmış kampanyaların
ve standartların çok dışına çıkan bu kampanyaya http://
www.facebook.com/daciaturkiye sayfasında yer alacak uygulama aracılığıyla 27 Kasım 2011’e kadar başvurmak
mümkün olacak. Başvuruda, katılımcılardan eğlence bursunu neden hak ettiklerini ve bursu kazanırlarsa ne yapmayı
planladıklarını yazı veya fotoğrafla anlatmaları istenecek. Katılımcılar arasından jürinin yapacağı seçimle
belirlenen bir kişi ayda 1.000 TL olmak üzere, 8 ay boyunca toplamda 8.000 TL para yüklü banka kartı kazanacak.
5
Kısa Kısa
Nokia yeni ürünleri Nokia World
etkinliğinde tanıttı…
Nokia, Windows Phone işletim sistemli ilk modelleri
Nokia Lumia 800 ve Nokia Lumia 710 ile yeni bir
döneme ışık yaktı. Tarz sahibi akıllı telefon ürün
grubunu, daha gelişmiş harita özellikleri, Monster
işbirliğiyle sunulan yeni aksesuarlar ve daha pek
çok yenilikle birlikte Nokia World’de sergiledi.
İnternete hızlı ve
kolay erişim, bütünleşik
sosyal ağ
deneyimi, mesajlaşma
ve Nokia
Mağazadan indirilebilen
dünya
standardında uygulamalarla
birlikte QWERTY klavye ve dokunmatik
ekran deneyimini aynı anda sunuyor.
IBM’den Akıllı Bilişim yeni
bulut çözümleri...
İşletmelerin karar süreçlerini iyileştirmelerine
ve daha verimli çalışmalarına
yardımcı olmak üzere tasarlanmış
son IBM ürünlerini ve çözümleri duyuruldu.
IBM, müşterilerinin verileri eyleme dönüştürülebilecek
biçimde şekillendirmelerine, BT kapasitelerini
artırmalarına ve iş fırsatları yaratacak yeni hizmetleri
daha hızlı uygulamaya almalarına yardımcı
olacak yeni ve geliştirilmiş 55 sunucuyu ve depolama
teknolojisini duyurdu. Yeni ve gelişmiş ürünler,
özel bulut ortamları oluşturacak başlangıç setlerini,
güvenlik ve uyumluluk standartlarının uygulanması
sağlayacak otomatikleştirilmiş araçları ve
uygun maliyetli iş analitiği sistemlerini içeriyor.
Panasonic Lumix GF3
satışta…
Panasonic Lumix G serisinin en küçük
ve en hafif değiştirilebilir lens sistemli
fotoğraf makinesi GF3, yeni görüntü
sensörü, akıllı fonksiyonları ve kullanım
kolaylığı ile herkesin profesyonel
kalitede fotoğraf çekebilmesini sağlıyor.
Kullanımı son derece kolay, zengin özellikli ve yalnızca
225 gram ağırlığındaki Panasonic Lumix GF3,
genelde DSLR makinelerden beklenen profesyonel
kalitedeki fotoğrafları kullanıcıların avuçlarının içine
bırakıyor. Yüksek kaliteli fotoğrafçılık becerisini ve
AVCHD formatında Full HD fimleri cebe ya da el
çantasına rahatlıkla sığabilecek bir tasarımda buluşturan
Panasonic Lumix GF3, fotoğrafçılık seviyesini
ileri taşımanın aynı zamanda ağırlaşmak anlamına
gelmediğini kanıtlar nitelikte.
Bir kişiye ya da manzaraya yalnızca 0,18 saniyede
otomatik olarak odaklanabilen GF3 ile göz açıp kapanıncaya
kadar kaybolan anlar ölümsüzleştirilebiliyor.
Panasonic Lumix GF3, alüminyum gövdesi, dahili
flaşı, kolay tutuşu ve dört renk seçeneğiyle mükemmel
bir yol arkadaşı olarak öne çıkıyor.
Ürünün 14-42 mm standart zum lensli fiyatı 1.399
TL .
8
Kısa Kısa
Yalçıntepe’den
“5 altın seçenekli” kampanya…
Yalçıntepe Group, aylık 745 TL.’den başlayan
taksitlerle ev sahibi yapan "5 altın
seçenekli" kampanyasının tarihini, gördüğü
yoğun ilgi karşısında 15 Kasım
2011’e kadar uzattı.
Üstlendiği prestijli konut projeleriyle adından söz ettiren
Yalçıntepe Group, Bahçeşehir'de yapımına devam ettiği
MAXIMOON yaşam merkezi projesinden, aylık sadece
745 TL. taksitlerle konut sahibi olmak isteyenler için
hazırladığı "5 ALTIN SEÇENEKLİ" kampanyasının tarihini
yoğun ilgi karşısında 15 Kasım 2011 tarihine kadar uzatma kararı aldı.
Minimum fiyatlarla, Maximoon’dan daire sahibi olmak isteyenler için hazırlanan "5 ALTIN SEÇENEKLİ"
kampanya kapsamında peşinatsız ev sahibi olma, 745 TL.’den başlayan taksit imkanı, peşin ödemede yüzde
12 indirim, yüzde sıfır faizle 60 aya kadar sıfır vade, ödeme planını birlikte oluşturma ve "peşinat sizden
taksitleriniz kiracınızdan" imkanlarıyla benzersiz ödeme kolaylıkları sunuluyor.
Babil Kuleleri ve
Acunkent yükseliyor…
Uluhan Grup, sağlam temeller üzerinde
inşaatına devam ettiği Babil
Kuleleri ve Acunkent
projelerinde bloklar hızla yükseltmeye
devam ediyor.
Babil Kuleler Esenyurt’un göbeğinde, 2013’de
tapu teslim olacak şekilde yükselmeye devam
ediyor. Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen markalarının
buluşacağı, 151 mağazayı içeren Babil
Çarşı, 20.000 m2 otopark alanı, 600 m2 Babil kreş
alanı, 300 m2 Babil açık havuz, 100 m2 Babil kapalı
havuz, 4 büyük Babil sinema salonu, 4 spor
salonu, 824 m2 Babil fitness ve SPA, sauna, 120
m2 Babil havuz kafe ve 360 derece Babil seyir
terası ve panaromik deniz manzarası ise Babil
Kuleleri'nin sunduğu imkanlar arasında bulunuyor.
Geri dönüşümlü inşaat malzemesi
çevreci ve karlı...
Frost & Sullivan'ın analizine göre
yapı sektöründe yüzde 30'a ulaşan
geri dönüşümlü malzeme kullanımı
oranının yakın bir tarihte yüzde 90'a
ulaşması olası görünüyor.
Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık
kuruluşlarından Frost & Sullivan'ın analize göre
inşaat endüstrisinden kaynaklanan atıkların yönetimi
uzun zamandir cozum bulunamayan sorun
haline geldi. Frost & Sullivan yapı sektörü analistleri,
dönüştürülmüş malzeme ve kimyasal kullanımının
yaygınlaşmasının sürdürülebilir yapılanmayı
desteklediğini, bu çözümün yalnızca çevresel
değil ekonomik yararları olduğunu vurguladı.
11
12
İleti
Röportaj
şim Hizmetleri…
Figen İşbir, Excel İletişim
Danışmanlığı, Ajans Başkanı...
Türkiye'deki iletişim hizmetleri
ajansı anlayışını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, özellikle 90lı yıllardan başlayarak
iletişim alanında çok büyük
bir dönüşüm yaşadı. Gelişmiş tüketim
toplumlarında görülen iletişim
modellerini benimsemek ve hayata
geçirmek konusunda çok hızla yol
kat etti. Bu baş döndürücü bir hızdı.
Liberal ekonomiye “ani” geçiş süreci,
bu hızı tetikleyen nedenlerin ilk
sırasında gösterilebilir.
Bu dönem uluslararası markaların
Türkiye pazarına aktif katılımını
sağlayıp çabuklaştırdı. Örneğin,
reklam neredeyse yegane iletişim
disiplini ve TV, gazete, dergi, radyo
reklamları da tek iletişim yöntemi
olarak algılanırken, gelişkin pazarlardaki
tüm iletişim disiplinlerinin
kullanıldığı 360 derece iletişim yöntemi
tanınmaya ve benimsenmeye
başlandı.
Tüm iletişim disiplinleri kendi içlerinde
uzmanlaşmaya ve çağdaş
karşılıklarını bulmaya başladı. Medya
satın alma ve planlama şirketlerinin
bir iş kolu ve bir meslek olarak
Türkiye iletişim sektöründe yerini
bulması da bu sürecin bir ürünüdür.
İletişim Danışmanlığı mesleği de bu
süreçte kabuk değiştirerek dünyadaki
gelişkin karşılıklarının verdiği
hizmetleri sunabilecek ortam ve
fırsatları yakalamaya başladı. Bu
süreçte özel TV kanalları ve radyolar
da hayatımıza katılmaya başladı.
Bu mecralara yönelik yaratıcı
düşünce geliştirmenin önündeki
‘sansür’ ve ‘oto sansür’ duvarları
kalkmaya başladı.
Bu dönem aynı zamanda dünyada
mobil iletişim ve bilişim teknolojilerinin
devrim niteliğinde dönüşümüne
sahne oldu ve bu gelişmeler
dünya ile eş zamanlı olarak
Türkiye’ye yansıdı. GSM ve internet
hem birer iletişim kanalı hem
de birer mecra olarak iletişim dünyasına
yepyeni ve devrim niteliğinde
ufuklar açtı.
Ayrıca çok önemli bir gelişme de,
Türkiye’de tüm iletişim disiplinleri
için, yarattıkları iş sonuçlarının
ölçülebilir olması beklentisi ve bilinci
oluşmaya/oturmaya başlaması
oldu. Ülkemizdeki bu çift
yönlü hızlı evrim, doğal olarak
iletişim disiplinlerinin kavramsal
ve tanımsal algılarında kaotik bir
sürecin yaşanmasını da beraberinde
getirdi. İşte bu süreçte, İletişim
Danışmanlığı mesleği Türkiye’de
bir tür yeniden doğuş süreci
yaşadı.
13
Röportaj
Bu dönem aynı zamanda dünyada
mobil iletişim ve bilişim teknolojilerinin
devrim niteliğinde dönüşümüne
sahne oldu ve bu gelişmeler dünya
ile eş zamanlı olarak Türkiye’ye
yansıdı. GSM ve internet hem birer
iletişim kanalı hem de birer mecra
olarak iletişim dünyasına yepyeni
ve devrim niteliğinde ufuklar açtı.
Ayrıca çok önemli bir gelişme de,
Türkiye’de tüm iletişim disiplinleri
için, yarattıkları iş sonuçlarının ölçülebilir
olması beklentisi ve bilinci
oluşmaya/oturmaya başlaması oldu.
Ülkemizdeki bu çift yönlü hızlı
evrim, doğal olarak iletişim disiplinlerinin
kavramsal ve tanımsal algılarında
kaotik bir sürecin yaşanmasını
da beraberinde getirdi. İşte bu
süreçte, İletişim Danışmanlığı
mesleği Türkiye’de bir tür yeniden
doğuş süreci yaşadı. Bu dönüşüm
bir anlamda, bizim mesleğimize verilen
adlara da yansıdı. 90 öncesi
“Halkla İlişkiler” olarak tanımlanan
mesleğimiz 90 sonrası dünyadaki
adıyla Public Relations’ın kısaltması
olarak “PR” ve 2000’lerden başlayarak
da daha geniş bir hizmet tanımını
ifade eden “İletişim Danışmanlığı”
olarak adlandırılmaya başlandı. İletişim
Danışmanlığı tanımı aslında
artık mesleğimizin dünyadaki tanımı
olan
“Communications
Consultancy”nin karşılığı.
Bu nedenle, iletişimin farklı disiplinlerinden
sorumlu birimler, hizmet
verdikleri marka ve kurumların iş
hedeflerine doğrudan katkı sağlamak
için sıkı bir işbirliğine girmek ve
güçler birliği olmak/oluşturmak zorunda.
Bu güçler birliği modelinde,
mesleğimizi sadece medya iletişimiyle
ve etkinlik üretmekyönetmekle
sınırlı gören marka ve
kurumların önemli bir silahtan yoksun
kaldığını söyleyebilirim.
Müşteriler, iletişim hizmetleri
ajanslarından neler bekliyor?
Hizmet sektörünün farklı eksenlerinde
yer alan tüm hizmet firmaları için
geçerli olan bir kuralı bizim
mesleğimiz için de geçerli : Hizmet
kalitesinin standardını ‘hizmet alan-
’ın niteliği belirler. Hizmet alan bilinçlendikçe,
hangi hizmeti niçin aldığı
konusunda net ve doğru bir
bilgi birikime eriştikçe, bizim
mesleğimizin hem verimliliği hem
de kalitesi yükselecektir
Ülkemizde, hizmet alanın bilinçlenmesi
açısından da önemli mesafeler
kat edildi. Ancak halen gelişime
en açık olan alan, sunduğumuz hizmete
salt medya görünürlüğü elde
etme odaklı bakış açısı.
Mesleğimizi sadece medya çıktıları
olarak değerlendirmek ne kadar
eksik ve yanlışsa, medya sonuçlarını
da reklam eşdeğeri (coverage)
olarak değerlendirmek en az bu
kadar yanlış. Reklamın bir mecranın
kiracısı olduğu bizim ise konuk
olduğumuz düşünecek olursak bir
haberin hangi başlıkla, hangi ebatta,
hangi sayfada hangi yayında
çıkacağını kestirmek işimizin doğasına
aykırı.
Ancak medya iletişimi olarak sunduğumuz
hizmeti ücretsiz reklam yayını
gibi gören bir bakış açısı olduğu
sürece biz “hangi” ile başlayan bu
sorulara sonsuz kereler yanıt ve
izah sunmak durumunda kalacağız
gibi görünüyor.
İletişim ajanslarından genel beklentiler,
hizmet alanın bilinci ve profesyonelliği
ile paralel olmakla beraber
bir iletişim profesyoneli olarak bu
beklentilerin temelde şu eksende
olması gerektiğini düşünüyorum;
Marka ve kurumların ulaşmakla yükümlü
oldukları iş hedefleri var. Bu
iş hedeflerinin gerçekleştirilmesi için
marka ve kurumların Ar-Ge’den
üretim-sunum kalitesine, satış öncesi
ve sonrası hizmetlerden insan
kaynakları yönetimine, maliyet planlamasından
kanal planlamasına
kadar her kademede yönetmekle
yükümlü oldukları pek çok parametre
var.
Yani hedefe ulaşmak için pek çok
alanda hedefe hizmet eden süreç
yönetimi gerekiyor. İşte iletişim de
bu parametrelerden sadece biri.
İletişim ajansının yükümlülüğü önüne
konan iş hedeflerinden, iletişimin
katma değer yaratacağı alanları
tespit etmek, bu alanlara yönelik
iletişim hedeflerini saptamak, iletişim
hedeflerine yönelik stratejik ve
yaratıcı planlamayı sunarak sonrasında
iletişim uygulamalarına geçmek.
Yabancı şirket ortaklı iletişim
hizmetleri ajanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu soruyu “bilgi = güç” denkleminin
yadsınamaz gerçekliği cephesinden
değerlendirilmek gerekir. Global bir
ağa ortaklığın hem bizim hem de iş
ortaklarımız için yarattığı en büyük
katma değer, nitelikli global bilgiye
erişim.
Yabancı ortaklık konusunda unutulmaması
gereken önemli bir nokta ise
mesleğimizin yerel birikimi, uzmanlığı
ve esnekliği yaşamsal kılması.
Örneğin reklam bu alanda global
stratejilere daha bağlı kalabilirken
bizim iş kolumuzda çoğu kez stratejileri
yerelleştirmek kaçınılmaz oluyor.
14
İletişim hizmetlerinin
müşterileriniz tarafından
doğru algılandığını düşünüyor
musunuz?
Her zaman değil. Daha önce
de belirttiğim gibi sunduğumuz
faydayı medya görünürlüğü
ya da etkinlik uzmanlığı
olarak sınırlayan bakış açılarıyla
karşılaşabiliyoruz. Bu
nedenle bir iş ortaklığı kararı
almadan önce sunmaya
aday olduğumuz hizmetlerin,
yaratabileceğimiz artı değerin
tanımını hem olumlu hem
de olumsuz yaşanmış örnekler
üzerinden aktararak doğru
bir algı yaratmaya öncelik
veriyoruz. Ayrıca, birbirimizi
“hizmet veren” ve “hizmet
alan” olarak değil tam bir “iş
ortağı” olarak algılamazlarsa
şirket kültürümüz gereği verimli
olamayacağımız konusunun
altını da kalın çizgilerle çizmeye
gayret ediyoruz.
Algılamadaki farklılıklar beklentileri
nasıl etkiliyor?
Artık, çağımızda en değerli ve geçerli
para birimi “zaman”. Üstelik bu kaynakta
yaşanan kayıpların telafisi
mümkün olmadığı gibi iş ortaklığı açısından
da yıpranma yaratması başka
bir gerçek. Bu nedenle işi algı yönetmek
olan bizlerin öncelikli sorumluluklarından
biri de, iş ortaklarımızın
algılarını yönetmek ve birlikte net tanımlı
hedeflere yine net tanımlı strateji
ve uygulamalarla ilerlemek.
İnsan kaynaklarındaki eleman
sağladığınız kaynaklar nelerdir?
Biz şirketimizin 3 temel farkını anlatırken
şirket anayasamızın ilk maddesinde
“insan kaynağı = başarı kaynağı”
tanımını kullanıyoruz. Bu nedenle
insan kaynağı seçimi de anayasamıza
uygun standartlarda gerçekleşiyor.
Kariyer başlangıcı noktasındaki adaylar
için üniversite mezunlarına öncelik
tanıyoruz. Bu noktada iletişim fakülteleri
mezunlarına veya meslek kolumuza
uygun profildeki fakültelerin
mezunlarına yöneliyoruz.
Orta ve üst düzey danışman ihtiyacımız
için ise sektörde gerek hizmet
veren gerekse hizmet alan taraflarında
deneyim edinmiş, şirket kültürümüze
ve pozisyonun beklentilerine
uygun profesyonellerle ilerliyoruz.
Şirket içi insan kaynağı yönetimi alanında
ve işe alım süreçlerinde İnsan
Kaynakları konusunda danışmanlık
aldığımız partnerlerimiz var.
Üniversiteler sektörün yetişmiş
eleman ihtiyacını karşılayabiliyor
mu?
Sektörün gelişimine bağlı olarak bu
alanda da çok önemli bir mesafenin
kat edildiğini düşünüyorum.
Elbette gidilmesi gereken bir yol
hala mevcut ki bu da çok doğal. Bu
noktada hem sektörümüze hem de
akademik dünyaya, işbirliğine bağlı
gelişim alanında düşen pek çok
sorumluluk var.
Kendimizi bu sorumluluğu almak
konusunda motivasyonu yüksek
ajanslardan biri olarak görüyoruz.
Hem ajans özelimizde hem de kurucu
üyeleri arasında bulunduğumuz
İletişim Danışmanlığı Şirketleri
Derneği bünyesinde bu konuda
aktif bir tavır sergiliyoruz.
Çalışma hayatınızda yaşadığınız
en ilginç olay nedir?
Yıllar içinde sayısız olaydan söz etmek
mümkün ve aslında her gün tarihimize
kaydı geçen ilginç olaylara
sahne oluyor. Belki de işimizi çok
sevmemizin bir nedeni de bu. Bizim
bir felsefemiz de severek ve “tat” alarak
çalışmak, inandığımız doğruları
savunmak konusunda cesur ve azimli
olmak. Başta da hep belirttiğim gibi
hizmet verdiğimiz kurumla tam bir iş
ortağı olmak konusunda kararlıyız.
Çünkü en önemli sermayemiz başarılarımız.
Başarı odaklı bir şirket olarak
hem hizmet verdiğimiz kurumun hem
de bizim tek bir “patronu” var: O kurum
ya da markanın algısı ve itibarı.
“Başarı ya da başarısızlığımızın en
fazla yüzde 50’si bize aittir. Ama bizim
tam bir başarı için diğer yüzde
elliye de ihtiyacımız var. Bunu sağlayacak
olan da sizsiniz”
15
16
Medya
Fluence Kızı’nın viral halleri sosyal
medyada fenomen oldu...
Yarattığı sosyal medya etkileşimiyle adından
sıkça söz ettiren ve 400 bin kişilik Facebook
üye sayısıyla bir sosyal medya devi haline gelen
Renault, meşhur Fluence Kızı’nın mizah
unsuruyla tekrar yorumlandığı videolarla internet kullanıcılarını gülümsetmeye ve
adından söz ettirmeye devam ediyor.
Renault Türkiye’nin Facebook sayfasında yaklaşık 700 bin kişi tarafından paylaşılarak toplamda 9 milyon tekil
izleyiciye ulaşan “Türk Baba” konseptli eğlenceli videonun ardından yeni bölümler de yayına girdi.
Son dönemde hayata geçirdiği viral videolarıyla sosyal medyaya damgasını vuran Renault Türkiye, yenilikçi
projelerle oluşturduğu iletişim platformuna iki
viral video daha ekledi.
Fluence reklamlarını mizahi bir tarzla yeniden
yorumlayan “Türk Baba” videosu Facebook’ta
yaklaşık 700 bin kullanıcı tarafından paylaşılarak
2 milyonu aşkın üye tarafından izlenmişti.
www.facebook.com/renaultturkiye sayfası dışında
onlarca video paylaşım sitesinde de tıklanarak
toplamda 9 milyon izleyici sayısına ulaşan
videonun ardından, en az bu video kadar
ilgi görecek iki yeni video daha geldi.
Facebook istatistik sitesi Socialbakers’ın listelerinde Renault’u Türkiye’nin lider markaları arasına yerleştiren
www.facebook.com/renaultturkiye sayfasında yaklaşık 700 bin kez izlenerek bir rekora imza atan komik
“Fluence Kızı” viralleri, TV reklamlarındaki konsepti temel alıyor. Fluence reklamlarında arkadaşına hava atmak
için otomobilin özelliklerini kullanan afacan kız, bu videolarda da türlü yöntemler deneyerek arkadaşını kıskandırmaya
çalışıyor. Ancak videolarda mizah unsuru kullanıldığı için küçük kız işi epeyce abartıyor. Elbette babanın
tavrı da reklam filmlerindeki kadar ölçülü ve nazik değil! Amaç güldürmek olunca, otomobilin içinde Fluence
Kızı’nın yoğun baskısına maruz kalan
arkadaşı da tepkisiz kalmıyor.
Kısacası reklam filmindeki kahramanlar
bu virallerde adeta birer anti kahraman
olarak çıkıyor karşımıza. “Sizin arabada
bundan var mı?”, derken cep telefonundan
bir darbuka ritmi açıp çiftetelli oynayan
ve arkadaşını fütursuzca kızdıran
Fluence Kızı, kızını “Anana çekmişsin!”
diye azarlayan sinirli baba ve Fluence
Kızının ağzını koli bandıyla bantlayarak
haddini bildiren arkadaşını, günlük hayattaki
doğal halleriyle izliyoruz sanki.
17
Medya
2012 PIRELLI
TAKVİMİ
BACKSTAGE...
Her yıl merakla
beklenen ve birbirinden
etkileyici
kareleri ile ses getiren
Pirelli Takvimi’nin
39’uncu sayısının
kamera arkası
görüntüleri
gün ışığına çıktı.
Dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Pirelli, birbirinden
güzel model ve aktrislerin yer aldığı Pirelli Takvimi ile
her yıl adından söz ettirmeye devam ediyor. Pirelli, Mayıs
2011’de Korsika’nın güneyindeki Murtoli’de gerçekleştirilen
çekimlerin backstage görüntüleri ile 2012 Pirelli Takvimi’ne
dair ilk ipuçlarını verirken, 10 yaşından itibaren New York’ta
yaşayan Mario Sorrenti, Pirelli Takvimlerinin ilk İtalyan fotoğrafçı
olarak öne çıkıyor.
Mario Sorrenti ile birbirinden güzel aktrisler ve mankenlerden
oluşan çekim ekibi 39’ncu kez hayranlarıyla buluşacak
olan Pirelli Takvimi’nin 2012 sayısı için Güney Korsika’nın
Murtoli bölgesine gitti. Bonifacio’nun 60 km uzağında bulunan
çekim noktası Akdeniz bitki örtüsüyle benzersiz bir güzelliği
göz önüne seriyor.
Pirelli Takvimi tarihinin ilk İtalyan fotoğrafçısı olan Mario
Sorenti’nin objektifinin karşısına her yıl olduğu gibi bu yıl da
her ayı temsilen yine birbirinden güzel 12 aktris ve model
geçti. Bu yıl dünyaca ünlü İngiliz model Kate Moss da Pirelli
Takvimi’nin yapraklarını süslüyor. Rinko Kikuchi, Saskia de
Brauw, EditaVilkeviciute, yarı Amerikalı yarı Porto Rikolu
Joan Small, Margaret Madè, Malgosia, Guinevere Van
Seenus gibi isimlerin yanı sıra daha önce Pirelli Takvimi’ne
konuk olan bilindik simalar da 2012 Takvimi için objektif
karşısına geçti.
Brezilyalı model Isabeli Fontana 2003’te Bruce
Weber ve 2005’te Patrick Demarchelier 2009’da
Peter Beard ve ve 2011’de Karl Lagerfeld ile
Pirelli Takvimi’nde yer alırken, Rus Natasha Poly
ise 2011 yılında Karl Lagerfeld ile Pirelli Takvimi
için objektif karşısına geçmişti. Ukraynalı Mila
Jovovich 1998 yılında Bruce Weber’in objektifine
poz verirken İngiliz Kate Moss 1994’te Herb Ritts,
2006’da Mert ve Marcus’un objektifiyle Pirelli Takvimine
konuk olmuştu. Lara Stoneise 2009’da
Peter Beard ve 2011’de Karl Lagerfeld’in objektiflerine
poz vermişti.
2012 Pirelli Takvimi’nin backstage çekimlerini ise
İtalyan fotoğrafçı Alessandro Scotti gerçekleştirdi.
18
Bilgi Üniversitesi’nden gençlere
sosyal girişimcisi olma fırsatı...
İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından sosyal
bilinci yüksek genç nesli desteklemek
amacıyla düzenlenen Bilgi Genç Sosyal Girişimci
Ödülleri için son başvuru tarihi 8
Kasım 2011. Yarışma, geleceğin küresel girişimci
adaylarını arıyor.
Sylvan/Laurate Foundation (Sylvan/Laurate Vakfı),
International Youth Foundation (Uluslararası Gençlik
Vakfı) ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı
(TEGV) ortaklığıyla bu sene ikincisi gerçekleştirilecek
olan Genç Sosyal Girişimci Ödülleri’nin son
başvuru tarihinin bitimine oldukça az bir zaman
kaldı. Yarışma sayesinde gençler, parlak fikirlerini
uluslararası arenaya taşıma şansını elde ediyor.
Geçen senenin finalistlerinden Ayşegül Güzel’in zaman
kavramının önemi üzerine kurulu “Zaman
Bankası”, Amerika’da düzenlenen Küresel Genç
Sosyal Girişimciler ödüllerinde 650 başvuru içinden
seçilen 20 projeden biri oldu ve Meksika’da düzenlenen
eğitime katılma hakkı kazandı. Alternatif bir
ekonomi sistemine odaklanan Zaman Bankası projesi,
insanlara sunulan hizmetler karşılığında para
yerine zaman kullanılmasını amaçlıyordu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Tanıtım Koordinatörü
Serdar Apaydın, “Projenin amacı içinde
yaşadıkları topluma pozitif katkı sağlamayı başarmış
genç sosyal girişimcileri tespit etmek ve desteklemek.
Sürdürülebilir olması için azami özen
gösterilen projeler, farklı ülkelerde sosyal sorumluluk
bilinci yüksek genç neslin desteklenmesini ve
ilgili ülkelerdeki Sosyal Girişimcilik anlayışının yaygınlaştırılmasını
hedefliyor” diyerek BİLGİ Genç
Sosyal Girişimci Ödülleri’nin önemini belirtti.
Sanayiden bilime yaşamın her alanında düşünceden
uygulamaya dönüşmüş bir projeye sahip, toplumsal
bilinci yüksek 18-29 yaş arasındaki gençler
arasından finale kalan adaylardan biri, projesiyle
“Küresel Genç Sosyal Girişimciler” programına katılacak
ve geçen seneki finalist Ayşegül Güzel gibi
uluslararası arenada projesini temsil etme hakkına
sahip olacak.
Genç girişimci adayları, son başvuru tarihi 8 Kasım
olan BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri projesi
ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.bilgiggo.org adresinden
ulaşabilirler.
19
Röportaj
Özel Radyoların B
FM 1992'de radyoların kuruluşunun 20. yılı
gelirken, ön girişimcilerin 20'si 99 gencin başlattığı
bu hikayeyi 99 dakikada anlatıyor.
“FM 1992”nin yönetmeni Abdullah
Ekşioğlu ile konuştuk.
Eksantrik Prodüksiyon reklam ve
tanıtım filmleri yapıyor, siz de
reklam filmi yönetmenisiniz. Sizi
bir belgesel çekmeye yönlendiren
ne oldu?
Doğrudur. Eksantrik Prodüksiyon’un
ana çalışma alanı reklam ve tanıtım
filmleridir. Benim de uzmanlık alanım
reklam filmleri yönetmenliği, ancak
Eksantrik Prodüksiyon iş yoğunluğunun
az olduğu yaz aylarında sosyal
sorumluluk projesi olarak bir belgesel
projesini gerçekleştiriyor. Her yıl gerçekleştirilen
projeye de yönetmen olarak
bünyesindeki reklam filmi yönetmenlerinden
birini görevlendiriyor. Bu
yılki proje “FM 1992”nin yönetmenliği,
konunun direk olarak benimle de ilgili
olması nedeniyle bana verildi.
Hiç tereddüt etmedim. Çünkü “FM
1992”nin konusu bizzat benim de içinde
bulunduğum, sivil bir özgürlük hareketini
ele alıyor; Özel radyoların kuruluş
ve yasallaşma süreci için Türkiye
tarihinde sivillerin bir araya gelerek,
kimse zarar görmeden bir anayasa
değişikliğini gerçekleştirdiği ilk girişim
diyebilirim.
Aslında ben de tam onu soracaktım.
“FM 1992” Özel radyoların
kuruluş ve yasallaşma sürecini ele
alıyor. Bu konunun seçilmesinin
özel bir amacı var mı?
Evet bu yıl özel radyoların kuruluşlarının
19. kuruluş çalışmaların başlamasının
ise 20. Yılı. Başka bir deyişle
bugün 19 – 20 yaşlarındaki geçler,
özel radyoların olmadığı bir Türkiye’yi
ya da Anayasanın izin vermemesine
karşın Türk radyolarının nasıl tek sesli
bir yapıdan çok sesli bir ortama kavuştuğunu
bilmiyorlar.
Bu öykü zaman zaman naif, zaman
zaman destansı, cesaret ve inançla
tam bir birliktelik ve yorgunluk bilmeden
çalışan yaşları 20 ila 25 arasında
değişen gençlerin yazdığı bir tarihtir.
Düşünün, 12 Eylül darbesini 10’lu yaşlarında
yaşamış, her zaman politik
olmamakla suçlanmış, iyi eğitim almak
ve gençlik enerjilerinden başka kayda
değer hiçbir maddi imkana sahip olmayan
bir grup genç, terörün tırmanışta
olduğu, hak ve özgürlüklerin darbe
anayasasıyla kısıtlandığı bir dönemde,
anayasayı ihlal etmeyi göze alarak bir
hak ve özgürlük hareketi başlatıyorlar.
Bu hareket kısa sürede tüm ülkeyi
kaplayan bir akım halini alıyor ve anayasa
değişikliğiyle sonlanıyor.
20
elgeseli...
21
Röportaj
Bu öykünün bilinmesi ve gelecek kuşaklara
aktarılması bizim için iki nedenden
ötürü önemliydi.
Bir, bu tarihin yazılmasında emeği
olan, içlerinde benim de olduğum kişilerin
fedakârca çabalarını gelecek kuşaklara
iletmek.
İki, birlik olunarak, hayallerine gem
vurmadan hedefine ilerleyen gençlerin
yapamayacakları hiçbir şeyin olmadığını
şimdiki genç kuşaklara da göstermek.
Sizin bu projeye duygusal olarak
da bağlandığınız çok açık. Çalışmalar
sırasında bu sizi nasıl etkiledi?
Aslında belgeselde konuşan birçok
anlatıcının da dile getirdiği gibi bu sürecin
fitilini ateşleyen Osman Ataman
olmuştu. Ben sürecin en başından beri
özel radyolar fikrinin içerisindeydim.
Osman ve ben çok yakın çalışma arkadaşlarıydık
ve sohbetlerimizde özel
radyo fikri ortaya çıktığı anda bu fikri
gerçekleştirmek için geceli gündüzlü
çalışmaya başladık. Yanlış anlaşılmaları
engellemek için belgeselde kendi
adımı ön plana çıkarmamak için özel
bir çaba harcadım. Tüm proje boyunca
objektif duruşumu korumaya da özen
gösterdim. Ancak, röportajları gerçekleştirirken
belki ekranda göremeyeceğiniz
kişisel sohbetlerde zaman zaman
gözlerimizin yaşardığı duygu yüklü
anlar yaşadık. Diyebilirim ki belgeselin
her karesinde gönlümden bir parça da
var. Sonuçta ben 1991 yılında özel
radyolar için sevgili Osmanla birlikte
çalışmalara başladığımda henüz 21
yaşındaydım. Osman da sanıyorum 24
ve çalışmalarımız 1992 yılında 22 yaşındayken
radyoların yayına geçmesiyle
sonuçlandı. 1993 yılında ise anayasa
değişikliği gerçekleşti.
Bu cümleden yola çıkarak özel radyoların
kuruluşunu sadece Osman ve
ben gerçekleştirdik demek istemiyorum.
Belki Osman ve ben sürecin en
başındaki iki kişiydik ancak o dönemde
yüzlerce arkadaşımız bizimle bu
hayali paylaşmasaydı. En az bizim
kadar inanıp çalışmasalardı. Bugün
özel radyolar olmayacaktı. Bugün farklı
bir alanda, prodüksiyon sektöründe
reklam filmi yönetmeni olarak çalışıyorum.
Bugün de yaptığım işten son derece
keyif alıyorum ve işimi seviyorum.
Ancak bu belgesel, benim için ele alınan
sıradan bir öykünün dışında, yaşamımın
da bir parçasını temsil ediyor.
Çok keyif aldığım ve gurur duyduğum
bir parçasını. İyiki de yapmışız.
22
olduğu için ithal edilemeyen radyo vericilerini,
hurda malzemelerden nasıl
imal ettiğini, radyoların bir müzik kutusundan
konuşan radyoya dönüştürülme
çabalarını, Türkiye’de bir genelgeyle
tüm radyoların nasıl kapatıldığını,
radyocuların bir araya gelerek başlattığı
siyah kurdele kampanyasına Cumhurbaşkanı’ndan
taksi şoförüne kadar
insanların nasıl destek verdiğini, en
önemlisi de gençliğin enerjisi ve değişim
isteği doğru kanalize edilirse toplumların
demokratikleşme sürecini nasıl
hızlandırabileceğini öğrenecekler.
Tabii ki her konu başlığını burada anlatmayacağım.
Ama iddia ediyorum ki
“FM 1992”deki birçok şeyi ilk defa “FM
1992”de duyacaksınız.
İnternette taradığımızda Türkiye’deki
ilk özel radyonun Süper
FM olduğunu görüyoruz. Bu bilgi
doğru değil mi?
Maalesef değil. Türkiye’deki ilk özel
radyo Mehmet Dura tarafından kurulan
ve 4 Haziran 1992’de yayına geçen
Kent FM’dir. Çalışmaları bizim daha
önce başlatmamıza rağmen yayına
geçerken Kent FM, bizim kurduğumuz
Genç Radyo’dan 5 gün kadar önce
yayına geçti. Genç Radyo 9 Haziran’-
da yayına geçti Daha sonra Ahmet
Özal tarafından kurulan Radyotek var.
Cem Hakko’nun Power Fm’i ve daha
birçok radyonun ardından Süper FM iki
ay kadar sonra 28 Ağustos’da sürece
dahil oldu. Bu yanlış anlama Star
TV’nin ilk özel TV olmasından dolayı,
anonslarında “Türkiye’nin ilk özeli” ibaresini
kullanan Süper FM’in süreç içerisinde
o günler unutulunca ilk özel radyoymuş
gibi algılanmasından kaynaklandı.
Tabii ki, insanlar FM 1992’yi izlediklerinde
Londra’dan yapıldığı düşünülen
ilk özel radyo yayınlarının aslında Türkiye’den
nasıl yapıldığını,
Otellerin, inşaatların çatılarına meteoroloji
ölçüm cihazı denilerek vericilerin
nasıl yerleştirildiğini, Safa Topbaş yönetiminde
bir grup mühendisin yasak
İleride başka belgesel çalışmalarınız
da olacak mı?
Ben reklam filmi yönetmeniyim. Belgesel
benim işim değil ama bilemem şirketim
beni yine görevlendirir ve konu
da en az “FM 1992” kadar beni heyecanlandırırsa
belki. Neden olmasın?
Bize “FM 1992”den birkaç ipucu
verebilir misiniz?
23
24
Sinema
TENTEN’İN MACERALARI
(The Adventures of Tintin: The Secret Unicorn)
Macera ve mizahı inanılmaz bir incelikle bir araya getiren
bu filmin sadece ekibinin toplanması bile 2 yıl gibi bir zaman aldı.
Yediden, yetmişe herkese hitap
eden bu animasyon filmi
Tenten’in 9. 11. ve 12. kitaplarının
öykülerinin birleşiminden
uyarlanmış ve öykülerin
dışına çok çıkılmamış.
Özellikle Spielberg zaman
uyumuna çok dikkat ettiğini şu
kelimelerle anlatıyor:
Steven Spielberg’ın yönetmenliğini ve Peter Jackson’ın
yapımcılığını yaptığı bu film Herge (Georges Remi) ‘nin
yarattığı bu karakterin bir uyarlaması.
Aslında zaten Herge karakterini en iyi beyaz perdeye
yansıtacak kişinin Steven Spielberg olduğuna inanıyordu.
Ne yazık ki bu ikilinin ilk buluşması
gerçekleşmeden birkaç
gün önce (3 Mart 1983) hayata
gözlerini yumdu.
“Bu öyküle 30’lu, 50li, 80li
yıllarda ya da günümüzde
geçiyor olabilir, korumak istediğimiz
güzelliklerin bir parçası
da bu. Filmimizde cep telefonu,
televizyon ya da modern
otomobiller istemedik. Tasarımımızda
izlediğimiz yolda rehberimiz Herge’di, varsayılan
herhangi bir dönem ya da ortam değil.”Herge’ın bu başyapıtının
müthiş uyarlaması 4 Kasım’da izleyicilerin beğenisine
sunulacak.
Ali Erdem Ekşioğlu
Macera ve mizahı inanılmaz
bir incelikle bir araya getiren
bu filmin sadece ekibinin toplanması
bile 2 yıl gibi bir zaman
aldı.
Ekibi seçerken çok seçici davranan
Spielberg ve Jackson
filmi en son teknoloji ekipman
ile gerçekleştirdi. Filmin IMAX
3D olması da seyir keyfini
arttıran bir başka unsur.
25
Reklam Dünyası
Kolay alırsın, bağlanırsın,
gerçek heveslere zaman kalır...
Otomobilin, prestij, pahalılık, lüks ve gösteriş
gibi argümanlarla sunulduğu günümüzde,
Dacia, samimi ve gerçekçi mesajlar üzerinden
iletişim kurmayı tercih ediyor.
Dacia, yeni reklam kampanyasıyla da “bağlılık” yaratarak
tüketiciyi “Sıradaki heves hangisi?” derdinden kurtarmayı
vaat ediyor. İnsanın hayatı daha gerçek şeylerle doldurmasına
olanak veren bir otomobil olarak konumlanan
Dacia’nın en büyük artısı elbette kolay ulaşılmasına rağmen
zor vazgeçilmesi.
Sağlam, ekonomik, güvenilir ve konforlu bir otomobil arayışındaki
tüketicilerin gönlünde taht kuran Dacia, “bağlılık”
teması üzerine yoğunlaştığı yeni reklam kampanyasında
Dacia’nın yalnızca mantığa değil duygulara da hitap ettiğinin
altını çiziyor. Günlük hayatta kolay ulaşabilen ve hemen
vazgeçilen heveslerden yola çıkarak modern insanın
“bağlanamama” sorununa değinen reklam filmi, Dacia’nın
bu boşluğu dolduran, önce kolay ulaşılabilen sonrasında da
bağlılık yaratan bir otomobil olarak konumlandırıyor.
Her çeşit otomobilin, prestij, pahalılık, lüks ve gösteriş argümanlarıyla
lanse edildiği günümüzde, Dacia tüm bu unsurları
geri plana atarak daha samimi mesajlar üzerinden iletişim
kurmayı tercih ediyor. Bu yönüyle bir önceki reklam
filminin izinden giden yeni kampanya, otomobili tanımlamak
için kullanılan birçok klişenin aksine, daha gerçek bir durum
ve duygudan güç alıyor. “İnsanın çok arzuladığı pahalı bir
şeye sahip olup hevesini aldıktan sonra sıkılarak yeni bir
arzunun peşine düşmesi” döngüsüne parmak basan reklam
filmi, Dacia’nın şimdiye kadar vaat edilen boş heveslerden
ibaret kısır döngüleri reddettiğini ilan ediyor. Dacia böylece,
hayatı maddi ve manevi açıdan doldurabilecek farklı modelleriyle
bir otomobilin birincil işlevinin, yani onun her şeyden
önce bir otomobil olduğunun fark edilmesini sağlıyor. Bu
sayede de insanı, zaman harcamaya değecek şeylere, kısacası
yaşamaya zaman ayırmaya teşvik ediyor.
Dacia’nın reklam kampanyası işte tüm bu mesajların özetini
filmin sonundaki dış sesle aktarıyor: “Bir otomobil alırsın,
bağlanamazsın satarsın. Alırsın, satarsın. Alırsın, satarsın.
Alırsın satarsın. Sonra bir Dacia görürsün. Alırsın, fena
bağlanırsın. Kolay ulaşırsın, zor vazgeçersin. Dacia.”
Reklam filmi künyesi
Reklamveren: Dacia
Reklamveren yetkilisi: Özlem Ünlü, Canan Kaya
Reklam ajansı: Publicis Yorum
Kreatif grup: Cevdet Kızılay, Zafer Külünk, Erkut Terliksiz
Müşteri ilişkileri: Yeşim Uzuner, Melissa Ruacan, Mine
Güven, Mine Hatapkapulu
Stratejik planlama: Zeynep Bortaçina, Elif Uçuk
Medya planlama ve satın alma: OMD
Prodüksiyon: Arzu Köksal, Gamze Bayındır
Kullanılan mecralar: TV, gazete
Yönetmen: Hakan Yonat
Prodüksiyon şirketi: Kala Film
26
Ayşe Arman’ın ilk kez
reklam yüzü oldu...
Ünlü gazeteci Ayşe Arman’ın ilk kez reklam yüzü olduğu
Batik markasına ait İspanyol paça pantolonlar, A-Line elbiseler,
düz, çizgili, geniş ve dar kare tişörtlerin yanı sıra
skinny tayt, rahat, salaş ve bir o kadar şık görünen uzun
tunik trikolar, kısa pileli etekler, ceketler, kürkler, yelekler,
renkli pantolonlar, uzun ve kalın kazaklar, luxe yünler,
tweetler, ekoseler ve yeni kuş & doğa baskılı ürünler
www.markafoni.com’da %75’e varan indirimlerle yer alıyor.
Biz ve göz yumduklarımız...
T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın koordinasyonunda ve
TÜVTURK’ün sponsorluğunda gerçekleşen Trafikte
Sorumluluk Hareketi’nin, Türkiye’de başlattığı trafik
konusunda toplumsal bilinçlenme çalışmaları,
“Hatalara göz yumma!” isimli yeni reklam filmiyle
hız kesmeden devam ediyor... Proje için ünlü yönetmen
Ezel Akay’ın yönetmenliğinde çekilen reklam
filmi sadece trafikte değil, günlük yaşantımızda
göz yumduğumuz birçok sıra dışı konuyu çarpıcı
bir şekilde ortaya koyuyor.
Avşar kızı yine
büyülüyor...
Hülya Avşar, Pepsi’nin yeni reklam filmi için
bir kez daha kamera karşısına geçti. Pepsi’nin
Amerika’da David Beckham ve Sofia Vergara
ile çektiği plajda geçen global reklam filminden
sonra, Türkiye’de Hülya Avşar, Sofia
Vergara’yı kıskandıracak güzelliğiyle Kilyos
sahilinde kamera karşısına geçmişti. Avşar
kızı Pepsi’nin yeni reklamında canlandırdığı
seksi sürücü rolüyle yine yıllara meydan okuyor.
27
Kültür‐Sanat
TANGO ŞÖLENİ…
Tango Türk tarafından bu yıl altıncısı düzenlenecek olan
“İstanbul Tango Ritual" uluslararası tango festivali 2-6
Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek.
Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan İstanbul
Tango Ritual Uluslararası Tango
Festivali, dünyaca ünlü dansçıları
ve DJ’leri İstanbul’da konuk edecek. 2
- 6 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek
olan festival kapsamında
özel dans şovları, “milonga”lar (tango
geceleri) ve Arjantinli ustalardan atölye
çalışmaları yer alacak. İstanbul
Tango Ritual bu yıl Armada Otel,
Suada, Liman Lokantası ve Yapı Endüstri
Merkezi’nde tango severlere
unutulmaz anlar yaşatacak.
dansçılarından Roberto Herrera ve
partneri Lorena Goldestein katılacak.
Etkinlikte ayrıca, Buenos
Aires’in en tanınmış okulu La
Viruta’nın eğitmeni Horacio Godoy
ve partneri Magdalena Gutierrez,
Arjantinli dansçı ve eğitmenler
Christian Marquez ve Virginia
Gomez, Ariadna Naveira ve
Fernando Sánchez’in yanı sıra
uluslararası DJ’ler El Popul
Castillo, Punto y Branca ve kendisinden
“tangonun ansiklopedisi” olarak
söz edilen efsanevi Arjantinli DJ Felix
Picherna yer alacak.
TangoTürk tarafından düzenlenen ve
ana sponsorluğunu Armada Otel’in
yaptığı İstanbul Tango Ritual’e yurtdışı
ve yurtiçinden katılacak yüzlerce
tango sever gündüzleri Armada Otel’-
de yapılacak atölye çalışmalarında
Arjantinli ustalardan tango dersleri
alacaklar. Katılımcılar akşamları da
İstanbul’un tarihsel dokusuyla bütünleşen
mekânlarda tango dinleme ve
dans etme olanağı bulacaklar.
TangoTürk’ün Kurucu Başkanı Serdar
Sungar yaptığı açıklamada, İstanbul
Tango Ritual’in her yıl Kasım ayında
dans severleri tangonun ustaları ile
İstanbul’da buluşturduğunu belirtti.
Geçen yıl Türkiye’den ve dünyanın
farklı ülkelerinden 1000’e yakın
tangoseverin bir araya geldiği İstanbul
Tango Ritual’e bu yıl dünyaca ünlü
tango şovu Tango Pasion’un baş
28
Kültür‐Sanat
2011 Akdeniz Kültürü
Edebiyat Ödülü Oya Baydar’a verildi…
İtalyan Carical Vakfı’nın 2007’den bu yana Akdeniz kültürüne katkıda
bulunan yazar ve düşünürlere altı dalda verdiği Akdeniz Kültürü
Ödülü’nün (Premio per la Cultura Mediterranea) edebiyat /anlatı dalındaki
sahibi bu yıl Oya Baydar oldu.
“Anlatı” kategorisindeki 2011 yılı ödülü, çeşitli Akdeniz ülkelerinden
yazarlar, akademisyenler ve eleştirmenlerden oluşan Uluslararası Akdeniz Kültürü Ödül Jürisi’nin oy birliğiyle 300’den
fazla eser arasından Oya Baydar’ın İtalyancaya Ritorno a Nessun Dove başlığıyla çevrilen Hiçbiryer’e Dönüş romanına
verildi. Can Yayınları yazarlarından Oya Baydar’ın kitabı 2010’da İtalya’da Aquilegia Yayınevi tarafından, Alessio
Calabrò’nun çevirisiyle yayımlanmıştı.
"AŞK HER YER-
DE"; Duru Tiyatro'da…
Orta yaşlarını sürmekte olan
Leonard Loftus (Emre Kınay);
asi ve uçarı kızı Dee Dee
(Bahar Yanılmaz) ve bir türlü
yaşlılar evine gönderemediği
babası Gus (Sait Genay) ile
aynı evi paylaşan "sıkıcı" bir
istatistikçidir. Leonard, karısı
tarafından da terk edilmesiyle,
hayatı ıskaladığını fark eder
ancak Dee Dee ve Gus'ın kendisini baştan çıkarmak için harcadıkları
tüm çabalara karşı koyarak, sayısal verilere dayalı rutin
hayatını sürdürmekte diretir.
Bu utangaç, sıkıcı ve hatta "düz" adamın çocukluğundan beri içinde
yaşattığı bir tutkusu vardır: Yazmak! Sadece kadınların katılabildiği
bir yarışmaya, Myrtle Banbury adı ile gönderdiği romanın
derece kazanması ise, beklediği son şeydir.
Hiç beklemediği bir anda, bir telefon ile hayatına giren Harriet
Copland (Pelin Körmükçü), "Cennette Buluşalım" adlı aşk romanını
yayınlamak için Leonard'a yüklü bir ücret teklif eder. Ortada
küçücük bir problem vardır: Harriet'ı gördüğü ilk andan itibaren
aşkın pençesine düşen Lenny, kitabının yayınlanabilmesi için,
Harriet'ı kandırmak zorundadır.
Aşkı ile çocukluk hayalinin gerçekleşmesi arasında bir tercih yapmak
durumunda kalan Lenny'nin hikayesini, son derece eğlenceli
bir şekilde anlatan "AŞK HER YERDE"; Duru Tiyatro'da...
Pera Müzesi’nde Suretin
Sireti…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sanat Koleksiyonu’ndan
Bir Seçki sergisi.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 80 yılı geride
bırakan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı,
kuruluşu kadar köklü sanat koleksiyonuyla konuk
ediyor; “Suretin Sireti: Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki” sergisi.
Pera Müzesi’nin iki katında yer alan “Suretin Sireti:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan
Bir Seçki” sergisi, 36 usta sanatçının 61
yapıtıyla Türk sanatının 1950’lerden 2000’lere uzanan
serüvenine ışık tutuyor.
Küratörlüğünü sanat tarihçisi Zeynep Yasa-
Yaman’ın üstlendiği ve aralarında Fikret Muallâ,
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Zeki Faik İzer,Tiraje Dikmen,
Yüksel Arslan, Komet, Ömer Uluç, Adnan
Çoker, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay gibi pek
çok usta sanatçının eserlerinin yer aldığı sergi, 2
Kasım - 31 Aralık 2011 tarihleri arasında ziyarete
açık olacak.
30
Canım Erdalım
Sevgili Babacığım…
Canım Erdalım Sevgili Babacığım, İsmet İnönü ve Erdal İnönü’nün, tarihimize
damgasını vurmuş baba-oğlun mektuplaşmalarından oluşuyor. 1947 yılında,
Amerika’ya fizik okumaya giden Erdal İnönü’nün, babasına daha uçaktayken
yazdığı mektupla başlayıp, 1952 yılı tarihli dönüş yolunda yazdığı mektubuyla
son bulan bu kitap, bir Cumhurbaşkanı ile bilim adamı olmaya hazırlanan oğlunun
en samimi duygu ve düşüncelerini dile getirdikleri mektupları gözler
önüne seriyor.
Döneme ait belgeleri, gazeteleri, kartpostalları ve fotoğrafları da bir araya getiren
Can Dündar, bu tarihi mektuplara belgesellerine has bir zenginlik katıyor.
Kitap, Türkiye tarihinin kaderinin değiştiği beş yıla ışık tutuyor.
Türkiye tarihine damgasını vurmuş İnönü ailesinin, bugüne dek özenle gizledikleri
özel hayatlarına tanıklık etmemizi sağlayan Can Dündar, daha önce hiç
dile getirilmemiş sayısız anekdotu aktarıyor: En yoğun dönemlerinde bile hemen
her gün oğluyla yazışmaya zaman ayırarak günlük hayatı, görüştüğü insanlar, okuduğu kitaplar, tarihi gelişmeler
hakkında ona bilgi veren İsmet İnönü ve Amerika hayatından, gözlemlerinden, katıldığı aktivitelerden, seyahatlerinden,
hocalarından, derslerinden, sıkıntılarından bahseden, dünyadaki ve Türkiye’deki siyasal ve bilimsel gelişmeleri ilgiyle
takip eden Erdal İnönü’nün kişiliklerini, gözden ırak kalmış yönlerini gözler önüne seriyor.
Canım Erdalım Sevgili Babacığım, dönemin önemli, ilginç olaylarının da izini sürüyor: Erdal İnönü’nün Amerika’da evlendiğine
dair yayılan söylentiler; Ömer İnönü’nün bir trafik cinayetiyle suçlanmasıyla İnönü’lere karşı yürütülen karalama
kampanyası; suikast söylentileri ve Türkiye’de tek parti iktidarının devrilişi sürecinde yaşananlar… İsmet İnönü ve Erdal
İnönü Mektuplaşmaları, İnönü Ailesi’nin bir dönemin tarihiyle kesişen mahrem hayatlarına ışık tutuyor.
Canım Erdalım Sevgili Babacığım’da, İsmet İnönü’nün hayatının en zorlu seçimine nasıl bir ruh hâliyle girdiğini, sandıkta
devrildiğini öğrendiğinde neler hissettiğini, oğlunun onu nasıl teselli ettiğini okuyacak, tarihe bambaşka bir açıdan tanık
olacaksınız.
Carmine Appice
Türkiye’ye Geliyor….
Rock müziğinin en başarılı şovmenlerinden biri olarak kabul edilen Carmine
Appice, 15 Ekim’de İspanya’da başladığı turnesine Türkiye’den devam edecek.
İstanbul Mehmet Zilleri ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Drum Master Class
davul seminerleri için Türkiye’ye gelecek olan Rock tarihinin efsanevi davulcusu, 3
Kasım Perşembe günü İzmir’de, 6 Kasım Pazar günü de İstanbul’da olacak.
Drum&Bass Magazine ‘Workshop Series’ organizasyonu ile Türkiye’deki hayranlarıyla
buluşacak olan Carmine Appice, iki workshop yapacak. Rock davulculuğu
üzerine düzenlenecek workshoplar ücretsiz olacak.
31
Nostalji
32