25.03.2017 Views

marketing europe & anatolia Sayı: 006

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>marketing</strong><br />

Tarih: Nisan 2012 <strong>Sayı</strong>: 6<br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Hamit Demirel<br />

Mesleğinizde<br />

orijinal<br />

olmalısınız...<br />

Ezberbozacısı<br />

Bana<br />

konvansiyonel<br />

deme...<br />

Reklamcılar Derneği<br />

neler yapıyor?...


İçindekiler<br />

<strong>marketing</strong><br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

<strong>Sayı</strong>: 06 Tarih: Nisan 2012<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve<br />

Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />

e-mail: eksantrik@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Genel Yayın Yönetmeni ve<br />

Sorumlu Yazı İşler Müdürü<br />

Elvin Ekşioğlu<br />

e-mail: elvin@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Haber ve Fotoğraflar<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

Oğuzhan Akay<br />

Seval Duban<br />

Seler Cebecioğlu<br />

Danışman<br />

Abdullah Ekşioğlu<br />

Kısa Kısa 02 - 11<br />

Röportaj 12 -17<br />

Ezberbozacısı 19<br />

Reklam Dünyası 21 - 23<br />

Röportaj 24 - 27<br />

İlan Rezervasyon<br />

Melis Deniz<br />

Yayın Türü<br />

Süreli Yayın<br />

Yönetim Yeri<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Feneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd.<br />

Gül Ap. B Blok No: 30 D:11<br />

Kadıköy - İstanbul - Tr.<br />

Tel: +90 216 414 49 98<br />

e-mail: meadergi@gmail.com<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Agency Europe & Anatolia tarafından<br />

Süreli yayınlanan bir e-dergidir.<br />

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film<br />

Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri<br />

San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya<br />

da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın<br />

çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.<br />

Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki<br />

görüşler ve hukuki<br />

sorumluluk yazarlara aittir.<br />

Bu derginin yayınlanma sürecinde<br />

hiçbir ağaç zarar görmemiştir.<br />

Kampanyalar 29 - 33<br />

Gezi 34 - 39<br />

Reklam Arası Sinema 40<br />

Kültür –Sanat 42 - 43<br />

Nostalji 44<br />

http://www.facebook.com/meadergi<br />

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 1


Kısa Kısa<br />

Yılın yeşil beyinleri aranıyor...<br />

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu,<br />

lise ve üniversite öğrencilerine<br />

yönelik düzenlediği Uluslararası<br />

Proje Yarışmalarıyla “Yılın Yeşil<br />

Beyinleri”ni arıyor. ODTÜ Kuzey<br />

Kıbrıs Kampusu Sürdürülebilir<br />

Çevre ve Enerji Sistemleri Yüksek<br />

Lisans Programı tarafından<br />

yaşamsal üçlü olarak nitelendirilen<br />

çevre, enerji ve su kaynaklarının<br />

sürdürülebilirliği konularında<br />

farkındalığı artırmak ve<br />

geliştirmek amacıyla düzenlenen yarışmanın son başvuru<br />

tarihi 1 Mayıs 2012.<br />

Her iki yarışmaya da katılmak için öğrencilerin iki kişilik<br />

takımlar oluşturması gerekiyor. Takımlar yarışmaya çevre,<br />

enerji ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği konularında geliştirdikleri<br />

özgün projeler ile katılabilecekler. Yarışmanın<br />

birincisi, Haziran 2012’de finale kalan 3 takımın projelerini<br />

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda sunmasının ardından<br />

uluslararası jüri tarafından belirlenecek.<br />

Üniversite öğrencilerine yönelik Uluslararası Proje<br />

Yarışması’na (IPC) katılmak isteyen takımlar, çevre, enerji<br />

ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği konularında özgün<br />

projelerini 2 bin kelimeyi aşmayacak ve 3-5 şekil ile destekleyerek<br />

İngilizce olarak hazırlayacaklar. Projelerde sürdürülebilirlikle<br />

ilişki, özgünlük, yapılabilirlik, etkinlik, fizibilite<br />

analizi ve yazım/çizim kalitesi kriterleri aranıyor.<br />

http://sees.ncc.metu.edu.tr/ipc/ adresinden başvuru yapılan<br />

yarışma sonunda ilk üçe giren takımı oluşturan öğrenciler,<br />

bireysel olarak ödüllendirilecek.<br />

Lise öğrencilerine yönelik Uluslararası Kavram Proje Yarışmasının<br />

(ICPC) konusu da yine yaşamsal üçlünün sürdürülebilirliği.<br />

İki lise öğrencisinden oluşturulan takımlar,<br />

1-3 şekille destekleyeceği 1.000 kelimeden oluşan özgün<br />

projelerini Türkçe ya da İngilizce olarak hazırlayabilecekler.<br />

http://sees.ncc.metu.edu.tr/icpc/ adresinden başvuru<br />

yapılan yarışmanın birincisi, yine finale kalan üç takımın<br />

Haziran ayında ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda yapacağı<br />

sunumun ardından belirlenecek.<br />

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda yapacağı sunumun ardından<br />

belirlenecek. Yarışmada birinci olan takım 1.000<br />

Euro, ikinci 750 Euro, üçüncü 500 Euro ve KKTC gezisi ile<br />

ödüllendirilecek.<br />

Algida, Konya’da...<br />

Algida, Konya’da yapılacak<br />

dev yatırımla pazarı<br />

daha da büyütmeye<br />

hazırlanıyor.<br />

Türkiye’de Çorlu’dan<br />

sonra ikinci, tüm dünyada<br />

35’inci Algida üretim<br />

tesisi olacak Konya<br />

Fabrikasının önümüzdeki<br />

yılın mayıs ayında üretime başlayacağı öngörülüyor.<br />

Dünyadaki ilk LEED sertifikalı dondurma fabrikası<br />

olması planlanan tesiste, yağmur ve yüzey suyunun yeniden<br />

kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma<br />

gibi ileri çevre kriterleri uygulanacak.<br />

Türkiye’nin dondurmacısı olarak planlı yatırımlar sayesinde<br />

bugünlere gelindiğini vurgulayan Unilever Türkiye<br />

Gıda Pazarlama Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Mustafa Seçkin, “Kriz dönemlerinde bile 1990’dan<br />

beri ar-ge, pazarlama, satış, alt yapı gibi alanların tümünde<br />

hedeflerimiz doğrultusunda yatırım yaparak ilerliyoruz”<br />

dedi.<br />

Gençler için proje...<br />

İstanbul Kalkınma Ajansı (İST-<br />

KA), kar amacı gütmeyen kuruluşlara<br />

yönelik 2012 yılı Mali<br />

Destek Programı kapsamında,<br />

“Çocukların ve Gençlerin Girişimcilik,<br />

Beceri ve Geleceklerini<br />

Destekleme” temalı hibe programı için teklif çağrısında<br />

bulundu. İSTKA bu programla; çocukların ve gençlerin<br />

bilinçli, sağlıklı, özgüveni yüksek, beceri ve yetkinliklerini<br />

sürekli geliştiren bireyler olarak toplumsal yaşamın<br />

tüm aşamalarına etkin katılım sağlamalarını hedefliyor.<br />

Desteklenecek projeler için tahsis edilen toplam kaynak<br />

tutarı 25 milyon TL. İstanbul Kalkınma Ajansı, projelere<br />

sağlanacak destek miktarının 200 bin TL ile 1 milyon TL<br />

arasında değiştiğini açıklarken, proje bütçesinin %90’ına<br />

kadar destek sağlanıyor. Projeye; belediyeler, il müdürlükleri,<br />

ilçe milli eğitim müdürlükleri, yerel yönetimler,<br />

üniversiteler, ticaret odaları, organize sanayi bölgeleri,<br />

küçük sanayi siteleri, sivil toplum kuruluşları, birlikler ve<br />

kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları başvuru<br />

yapabiliyor.<br />

2 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Hedef Avrupa’da ilk 5...<br />

Ödeme sistemleri alanında<br />

tüm dünyada 40 yıldır yaptığı<br />

araştırmalarla önemli bir haber<br />

kaynağı olan The Nilson<br />

Report, bu yıl da, Avrupa’da<br />

kredi kartı sunan ilk 50 bankayı<br />

içeren listesini yayınladı. Garanti Bankası, kredi kartı<br />

sektöründe büyüklüğün en önemli ölçütü olan “alışveriş<br />

cirosu”na göre oluşturulan listede, 28 milyar 65 milyon<br />

ABD Dolarıciro büyüklüğüyle 7. sıraya yerleşti.<br />

Konuyla ilgili Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü<br />

Mehmet Sezgin,“Ödeme sistemleri sektöründe en<br />

önemli başarı ölçütü, sunduğunuz ürünü ne kadar kullandırabildiğinizdir.<br />

Bu nedenle kredi kartı sıralamasında<br />

ilk bakılması gereken unsur, ‘alışveriş cirosu’dur. Garanti<br />

Bankası olarak, alışveriş cirosunda Avrupa’nın 7.<br />

bankası olmak, çalışmalarımızın doğruluğunu kanıtlıyor<br />

ve bize daha ileriye gitmek için güç veriyor. Bundan sonrası<br />

için Avrupa’da iki ana odağımız var. Öncelikle kredi<br />

kartlarındaki yerimizi hızla yükselterek Avrupa’nın ilk 5.<br />

bankası arasına girmeyi hedefliyoruz.<br />

IBM’den ödül...<br />

İnternet reklamcılığı konusunda<br />

proje yapan İstanbul Şehir Üniversitesi<br />

Endüstri Mühendisliği<br />

Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.<br />

Vural Aksakallı, IBM’den ödül<br />

kazandı. IBM’in dünyada her yıl<br />

sadece 50 projeye verdiği Akıllı<br />

Ticaret İnovasyon Ödülü’ne layık<br />

görülen proje kapsamında internet reklamcılığının sayısal<br />

yönü incelenecek. Aksakallı, “İnternet reklamcılığı,<br />

yakın zamanda radyo reklamcılığını da geçerek TV<br />

ve gazetelerden hemen sonra gelen, dünya genelinde<br />

yaklaşık 50 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmi bulunan<br />

çok popüler bir reklam platformuna dönüştü. Bu proje<br />

kapsamında internet reklamcılığının sayısal yönlerini<br />

araştıracağız ve endüstri mühendisliğinde sıkça kullanılan<br />

en iyileme, istatistiksel analiz ile veri madenciliği gibi<br />

yöntemlerin, internet reklamcılığındaki teorik ve pratik<br />

uygulamalarını inceleyeceğiz” dedi.<br />

Türkiye’nin en değerli markaları...<br />

Brand Finance’in tüm dünyada yaptığı marka araştırması<br />

telekomünikasyon ve perakende sektörlerinin marka<br />

liderlerini belirledi. Türk Telekom, Avea ve Turkcell dünyanın<br />

en değerli 500 telekom markası arasında kendilerine<br />

yer bulurken, araştırma Türkiye’nin en değerli perakende<br />

markasının BİM olduğunu ortaya koydu.<br />

Telekom sektörünün en değerli markası 30 milyar dolar<br />

marka değeri ile Vodafone olurken, Türkiye’de de faaliyet<br />

gösteren Vodafone da dahil olmak üzere en değerli<br />

ilk 10 telekomünikasyon markası şöyle sıralandı: VODA-<br />

FONE, AT&T, VERIZON, ORANGE, CHINA MOBILE,<br />

MOVISTAR, COMCAST, T-MOBILE, NTT DOCOMO, B.<br />

Brand Finance’in yaptığı araştırma, telekomünikasyon<br />

sektöründe en çok gelişme kaydeden markaların BRIC<br />

ülkeleri olarak da bilinen Brezilya, Rusya, Hindistan ve<br />

Çin markaları olduğunu ortaya koydu. 500 en değerli<br />

marka arasında Türkiye’den, Türk Telekom ve Avea ile<br />

birlikte Turkcell yer aldı. Türk Telekom Grubu’nun marka<br />

değeri 2 milyar dolar, Turkcell’inki ise 1,5 milyar dolar<br />

olarak ölçüldü.<br />

Türkiye’nin en değerli perakende markası BİM<br />

Brand Finance’in yaptığı<br />

değerlendirmelere<br />

göre perakende sektöründe<br />

dünyanın en<br />

değerli markası 38,3<br />

milyar dolar marka değeri<br />

ile Walmart olurken, listede ABD’li markaların üstünlüğü<br />

dikkat çekti. Amazon.com, Walgreens, Sam’s Club,<br />

ASDA gibi internet üzerinden satış yapan markaların sıralamadaki<br />

üstünlükleri, internetin perakende sektöründe<br />

ne kadar önemli bir paya sahip olduğunu göstermiş oldu.<br />

Türkiye’nin en değerli perakende markası ise 1,2 milyar<br />

dolarlık marka değeri ile BİM oldu.<br />

Cihazlarda Apple üstünlüğü<br />

Mobil telekomünikasyon cihazı markalarının değerlendirildiği<br />

listede ise ilk sırayı Apple alırken, Steve Jobs’ın yönetimi<br />

altında dünyanın en değerlileri arasına giren şirketi<br />

sırasıyla Samsung, Nokia, HTC ve Blackberry takip etti.<br />

Donanım kategorisinde ise en değerli markalar sırasıyla<br />

CISCO, Ericsson, Alcatel-Lucent, Qualcomm ve Nokia-<br />

Siemens oldu.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 3


Kısa Kısa<br />

Çilek’e yeni atama...<br />

Cüneyt Evirgen, Çilek A.Ş.’nin<br />

üst yönetimine katıldı. Çocuk ve<br />

genç odalarının uzman markası<br />

Çilek’te marka, pazarlama ve<br />

uluslararası standartlarda perakende<br />

mağazacılık konularında<br />

Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev<br />

alan Evirgen’in, eğitim ve iş dünyasında sayısız çalışmaları<br />

var.<br />

Çilek A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Evirgen<br />

Orta ve lise eğitimini Robert Kolej’de tamamlayan Dr.<br />

Cüneyt Evirgen, 1986 yılında Boğaziçi Üniversitesi<br />

Elektrik Mühendisliği ve Matematik bölümlerinden çift<br />

lisans diploması aldı. Boğaziçi Üniversitesinde pazarlama<br />

konusunda yüksek lisans çalışmalarına devam ederek<br />

MBA derecesi aldı ve 1995 yılında Michigan State<br />

University’de aynı konuda doktora çalışmasını tamamladı.<br />

Dr. Evirgen, Pazarlama Stratejileri, Pazar Araştırmaları,<br />

Uluslararası İş Yönetimi ve Perakendecilik konularında<br />

uzman olup, bu konuda pek çok çalışmalar<br />

yaptı.<br />

Önce müşteri...<br />

Türkiye Kalite Derneği (Kal-<br />

Der) ve uluslararası araştırma<br />

şirketi KA Araştırma Limited<br />

tarafından yürütülen Türkiye<br />

Müşteri Memnuniyeti Endeksi<br />

(TMME)’nde 81 vilayette ve 11<br />

bin 479 müşteri görüşmesi neticesinde<br />

belirlenen sonuçlar,<br />

müşteri memnuniyetinin yeni liderlerini ortaya çıkardı.<br />

Bilgisayar destekli telefon anketi (CATI) yapılarak hazırlanan<br />

Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME)<br />

çalışmasında, LG, Sony, Bosch, Anadolu Sigorta, Axa<br />

Sigorta, Yurtiçi Kargo, Toyota, BİM, İş Bankası, Halk<br />

Bankası ve Ziraat Bankası müşteri memnuniyetinde lider<br />

kuruluşlar olarak belirlendi.<br />

Sonuçları değerlendiren KalDer Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Hamdi Doğan, “Ulusal ekonomiye ve ülkemizin sürdürülebilir<br />

kalkınmasına hizmet etmek, ülkemizin yarınlarına<br />

katkı sağlamak için toplum ve iş dünyasının ihtiyaç<br />

duyduğu model ve hizmetleri geliştirmek en önemli<br />

görevlerimizdendir” dedi.<br />

Bilyoner ajansını seçti...<br />

Bilyoner.com, tüm yaratıcı<br />

reklam hizmetleri<br />

için Margin reklam ajansını<br />

seçti<br />

1,5 milyondan fazla üyesi<br />

bulunan Türkiye’nin lider<br />

şans oyunları sitesi<br />

Bilyoner.com, 2012 yılı<br />

reklam ve iletişim çalışmaları<br />

için Margin ile anlaştı.<br />

Margin’in Bilyoner.com için yaptığı ilk iletişim, 1 Mart’ta<br />

hayata geçen Ödüllü Milli Piyango Kampanyası ‘Talih<br />

Kuşu Sana Konacak!’ oldu. Site üzerinden Milli Piyango<br />

alan katılımcıların Alfa Romeo Giulietta ve iPad çekilişine<br />

katılacakları kampanya, Bilyoner web sitesine ek<br />

olarak Twitter ve Facebook üzerinden de kullanıcılara<br />

duyuruldu.<br />

Şu ana kadar bünyesindeki şans oyunları ile kullanıcılarına<br />

1 Milyar TL’nin üzerinde ikramiye kazandıran Bilyoner.com,<br />

iddia, sportoto ve Milli Piyango şans oyunlarını<br />

online olarak oynama imkanı sunuyor.<br />

Total Oil’e atama...<br />

Total’in Etiyopya Genel<br />

Müdürlüğü görevini yürüten<br />

Antoine Tournand, 1<br />

Mart 2012 tarihi itibariyle<br />

Total Oil Türkiye Genel<br />

Müdürü olarak atandı. Antoine<br />

Tournand HEC’den<br />

mezun olup, Fransa’da<br />

Tarih ve Fransız Edebiyatı<br />

alanında eğitimlerini tamamladıktan<br />

sonra profesyonel çalışma hayatına 1993<br />

yılında Total Afrika ve Orta Doğu Bölümü Denetim Sorumlusu<br />

olarak başladı. 2001 – 2003 yılları arasında Total<br />

Strateji, Planlama ve Geliştirme Analisti olarak görev<br />

yapan Antoine Tournand, 2003 yılında Total Mozambik<br />

Genel Müdürlüğü yaptıktan sonra 2<strong>006</strong> yılında Avrupa<br />

Pazarlama Bölümü’nde akaryakıt harici Faaliyetler Müdürü<br />

görevine getirildi. 2009 yılından itibaren Total Oil<br />

Etiyopya Genel Müdürü olarak görevlendirilen Tournand,<br />

yeni görevine 1 Mart 2012 tarihi itibariyle Total Oil<br />

Türkiye Genel Müdürü olarak başlıyor.<br />

4 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Televizyonda seyret twitter’da hashtag’le...<br />

Televizyon ekranlarında yer alan hashtag’ler, son dönemlerin<br />

popüler akımlarından birisi. Fikirlerini belirtme, kendinden<br />

söz ettirme, sosyalleşme gibi kavramlar, sosyal<br />

medya ile yeniden şekillendi.<br />

Bir zamanlar televizyon sadece edilgen şekilde izlenirken,<br />

günümüzde TV programları ve yerli diziler, ekranlara yerleştirdikleri<br />

hashtag’ler ile izleyicisini aktif kılıyor ve yayına<br />

katkısını istiyor.<br />

Medya Takip Merkezi (MTM)’nin, 19-25 Mart 2012 tarihleri<br />

arasını kapsayan araştırmasına göre, geçtiğimiz hafta<br />

hashtagi ile izleyenlerini sosyal medyaya yönlendiren yapımlardan<br />

ilki, TRT 1 ekranlarında yayınlanan “Bir Zamanlar<br />

Osmanlı” dizisi oldu.<br />

Dizi, kendi adını taşıyan “#birzamanlarosmanlı” hashtag’i<br />

sayesinde, yayınlandığı 19 Mart akşamı ve 20 Mart günü,<br />

twitter’da toplamda 700’e yakın iletiye konu oldu.<br />

Show TV’nin son zamanlardaki popüler dizisi “Suskunlar”<br />

ise, yayınladığı hashtag’de daha farklı bir yol izledi. Dizi,<br />

kendi ismini vermek yerine, “#benimbabam” ile hem o bölümün<br />

konusuna hem de kendi dizisine gönderme yapan<br />

iletilere konu olmayı başardı.<br />

Dizi, yayınlandığı<br />

gece ve ertesi gün<br />

boyunca 1.093 iletide<br />

yer aldı.<br />

Kanal D’nin Cuma<br />

akşamları yayınlanan<br />

dizisi “Yalan Dünya”, sosyal medyada adından söz<br />

ettirmeyi başaran bir başka yapım oldu. Ürün yerleştirme<br />

reklamları ile iletişim sektörüne yakın bir çizgide duran<br />

dizi, her hafta yayınladığı farklı hashtag’ler ile de sosyal<br />

medyada gizli reklamını yapıyor.<br />

Geçtiğimiz hafta, “#çapkınlığıntemelprensibi” ile bölümdeki<br />

çapkınlık konusuna ilgi geçen dizi, aynı hashtag’i ile<br />

twitter’da 1.201 kez paylaşıldı.<br />

TV programları arasında, aktif sosyal medya kullanımı ile<br />

ilgi çeken “Kraliyet Ailesi” serisinden “Disko Kralı”, TV8’de<br />

24 Mart akşamı yayınladığı “#80lerDiskosu” ile twitter’da<br />

yüksek yansıma sağlayan programlardan bir diğeri oldu.<br />

“Disko Kralı”nın “#80lerDiskosu” hashtag’i 1400’ü aşkın<br />

iletiye konu edildi.<br />

Nurus ajanslarını seçti...<br />

Türkiye’de ofis<br />

mobilyası sektöründe<br />

fark yaratan ve bu alanda<br />

dünyanın en iyi<br />

10 markası arasında<br />

yer alan Nurus Mobilya<br />

iletişim ajanslarını belirledi. Nurus, iletişim danışmanlığı<br />

hizmetleri için “Bersay İletişim Danışmanlığı” ve reklam<br />

ve tasarım hizmetleri için ise “Hep” ile anlaştı.<br />

Türkiye’de 85 yıldır ofis mobilyası sektöründe faaliyet<br />

gösteren ve bu alanda dünyanın en iyi 10 markası<br />

arasında yer alan Nurus Mobilya, iletişim ajanslarını<br />

belirledi. Nurus, iletişim danışmanlığı alanında Bersay<br />

İletişim Danışmanlığı ile el sıkıştı. Bersay İletişim<br />

Danışmanlığı Nurus’un Stratejik Medya İlişkileri’nden<br />

sorumlu olacak.<br />

Nurus, reklam ve tasarım çalışmalarında yaratıcı çözüm<br />

ortağı olarak 6 yıldır reklam sektöründe faaliyet gösteren<br />

Hep İletişim’i seçti. Nurus’un tüm çizgi üstü ve çizgi altı<br />

çalışmalarını yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımları ile fark<br />

yaratan Hep üstlenecek.<br />

TEDxSilkRoad...<br />

Apple’ın dijital medya ekiplerinin<br />

uluslararası alanda liderliğini<br />

yapmış olan Ferhan<br />

Cook, Dijital İpek Yolu’yla<br />

İstanbul’da. Yeni dünyaya<br />

şekil veren yaratıcı endüstrilerin<br />

paylaşılmaya değer<br />

fikirleri, TEDxSilkRoad organizasyonu<br />

ile 11 Nisan’da Ortaköy<br />

Feriye Oditoryumu’nda<br />

katılımcılarla buluşacak. “Paylaşılmaya değer fikirler”<br />

sloganından yola çıkarak gerçekleştirilen ve kâr amacı<br />

gütmeyen bir kurum olan TED’in bağımsız yerel etkinliği<br />

TEDx SilkRoad organizasyonu, “Dijital İpekyolu”<br />

temasıyla İstanbul’da yapılacak. Qualcomm ve Nokia<br />

sponsorluğunda bütün gün sürecek olan konferans, katılımcılar<br />

ve konuşmacıları direkt iletişime geçirerek fikir<br />

paylaşımını sağlayacağı gibi teknolojinin gücünü de kullanarak<br />

sosyal inovasyon çözümleri üretmeyi amaçlayacak.<br />

Eventbrite aracılığıyla satışa sunulan biletler için<br />

http://tedxsilkroad.eventbrite.co.uk<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 5


Kısa Kısa<br />

Paket turlar...<br />

Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />

Derneği (TUYED) paket<br />

turlar ile yurtdışına kaç<br />

kişi gittiğini ve gidenlerin<br />

hangi ülkeleri tercih ettiğini<br />

araştırdı. TUYED Başkanı<br />

Kerem Köfteoğlu, “TÜİK,<br />

geçen yıl toplam 6,2 milyon<br />

yurtdışı seyahati gerçekleştirildiğini açıkladı. Araştırmamız<br />

sonunda paket turla tatile 683 bin 328 kişinin çıktığını<br />

belirledik. Geçen yıl gerçekleşen toplam 4,9 milyar<br />

dolarlık turizm giderinin 656 milyon 197 bin doları Türk<br />

gezginlerin paket tur harcamalarından oluştu” dedi. Köfteoğlu,<br />

geçen yıl paket turlarla Yunanistan´a 85 bin 450,<br />

Suriye´ye 75 bin 632, İtalya´ya 75 bin 189 Türk tatilcinin<br />

gittiğini açıkladı. Köfteoğlu, bu ülkelerin yanı sıra, İspanya,<br />

Bulgaristan, Hollanda, Ukrayna, Almanya, Rusya<br />

Federasyonu, BDT, Fransa, Avusturya’nın en çok tercih<br />

edilen 10 ülkeyi oluşturduğunu belirterek sözlerini şöyle<br />

noktaladı: “İlk 10 ülkeye giden Türk turist sayısı 281 bini<br />

aşıyor. Geriye kalan 357 bin kişinin de sayıları 150’e ulaşan<br />

diğer ülkelere gittiğini görüyoruz.”<br />

Volkicar pistlerde....<br />

İlk taslaklarından<br />

üretim aşamasına<br />

kadar yaklaşık iki<br />

yıllık bir çalışmayla<br />

Volkan Işık tarafından<br />

geliştirilen ilk Türk<br />

yarış otomobili Volkicar,<br />

bir sene içinde 75<br />

adet üretildi. Volkicar, Türkmenistan’a 13, Moldova’ya<br />

ise 12 adet ihraç edildi. İlk sezonu tamamlanan V1 Challenge,<br />

kış aylarında yerini Volkicar’ı kullanmak isteyen<br />

pilotların ve yarışmaya yeni başlayan pilot adaylarının<br />

katılabileceği V2 Challenge’a bıraktı. Bölgesel yarışların<br />

düzenlendiği V2 Challenge’ın başlamasıyla Volkicar’ın<br />

yurtdışı satışlarının yanı sıra yurtiçinde de arttı. İlk olarak<br />

İzmir Ülkü Yarış Pisti’ne yapılan 11 adet Volkicar satışı<br />

sonrasında Adapazarı’nda yapılması planlanan pist için<br />

de 10 tane alınan siparişi tamamladı. İki günde bir tane<br />

üretilen, Volkicar’ın üretilen 75 tanesine V1 Challenge<br />

organizasyonu ile birlikte şu ana kadar 1.500 milyon<br />

dolarlık bir yatırım gerçekleşti.<br />

Brad’s Drink...<br />

Pazarlama dehası Brad’s Drink’e baktığınızda Pepsi’yi<br />

görebilmektir.<br />

Pepsi, 1898 yılında Brad’s Drink adıyla kuruldu, benzersiz<br />

pazarlama vizyonu sayesinde bugün tüm dünyanın<br />

en değerli markalarından biri oldu. Bende bu vizyon var<br />

diyorsan ve Türkiye’yi Cannes’de temsil etmek istiyorsan<br />

Young Lions Genç Pazarlamacılar yarışmasına katıl<br />

markanı geleceğe taşıyacak ajans brief’ini sen yaz. Yarışmaya<br />

son başvuru 4 Nisan 2012’i. www.rv.org.tr<br />

Hi TV...<br />

Tüketici elektroniğinin yenilikçi<br />

Samsung Electronics,<br />

televizyonu ev yaşantısının<br />

merkezine yerleştirerek, eğlence<br />

ve bilgi paylaşımında,<br />

cihazlar arası bağlantı sınırlarının<br />

ortadan kalktığı, yeni<br />

bir çağ başlatıyor. Samsung<br />

Smart TV’ler ses ve hareket<br />

ile kontrol edilebiliyor. Açılma ve kapanma komutlarının<br />

yanı sıra ses alçaltma, yükseltme, kanal değiştirme<br />

gibi tüm komutların oturduğunuz yerden szölü olarak<br />

veya el hareketiniz ile veriliyor. Smart TV teknolojisi<br />

üç temel etken gözetilerek tasarlandı: Akıllı Etkileşim<br />

(Smart Interaction), Akıllı İçerik (Smart Content) ve<br />

Akıllı Gelişim (Smart Evolution). Samsung Electronics<br />

Türkiye Başkanı Sung Yong Hong, Samsung Hi TV Basın<br />

Toplantısında,TV’nin, bütün gününü ayrı ayrı bireysel<br />

cihazların önünde geçiren aile bireylerini, büyük ve<br />

merkezi bir ekranın önünde bir araya getirmedeki rolünü<br />

açıklayarak, Smart TV’nin geleceğini anlattı.<br />

8 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Telefonsuz çıkmam...<br />

Intel tarafından tüketicilerin mobil cihazlarıyla etkileşimlerini<br />

ve mobil cihaz kullanım alışkanlıklarını incelemek amacıyla<br />

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde<br />

gerçekleştirilen “Mobil Etiket” adlı araştırma, mobil cihaz<br />

kullanıcılarının alışkanlıklarına ışık tuttu. Redshift Research<br />

adlı bağımsız araştırma kuruluşuna yaptırılan Mobil<br />

Etiket Araştırması, cihazların günlük yaşamımızda kendilerine<br />

ne kadar ciddi bir yer edindiğini ve her geçen gün<br />

artan önemini ortaya koyuyor.<br />

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 16 ülkede 12 bin 761<br />

kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, cep telefonu<br />

ve dizüstü bilgisayar kullanım alışkanlıklarının yanı sıra,<br />

bu cihazların kullanımı ile ilgili en fazla rahatsız olunan<br />

noktaları da belirledi. Araştırma 16 ülkede toplumda kabul<br />

edilebilir sayılabilecek davranışların değişmeye başladığını,<br />

kişilerin tolerans düzeylerinin arttığını ve mobil teknolojilerin<br />

kullanımının hızla yaygınlaşmasıyla birlikte yeni<br />

davranış kurallarının ortaya çıkma gerekliliği doğduğunu<br />

gösterdi.<br />

Güne cep telefonu ve bilgisayar kontrolüyle başlıyoruz<br />

16 ülke genelinde araştırmaya katılan<br />

kullanıcıların yüzde 67’si sabah<br />

kalkıp çayını ya da kahvesini içtikten<br />

sonra kapıdan çıkmadan önce ilk iş<br />

olarak e-postalarını kontrol ediyor ya<br />

da ilk tweet’ini atıyor. Hatta araştırmaya<br />

katılanların yüzde 23’ü artık<br />

yataktan çıkmadan ilk iş olarak bunu<br />

yaptıklarını belirtiyor. Mobil cihazını<br />

kontrol etmek, Türk kullanıcıların<br />

da sabah ilk işleri arasında yer alıyor.<br />

Türkler’in yüzde 31’i sabah daha<br />

yataktan çıkmadan, yüzde 27’si kahvaltı<br />

sırasında, yüzde 25’i ise işe gittikten sonra cep telefonunu<br />

ya da dizüstü bilgisayarını kontrol ettiğini söylüyor.<br />

Arkadaşlarla birlikte kahve içerken Facebook statüsüne<br />

göz atmak, haftasonu tatilinde dizüstü bilgisayarla kaçamak<br />

yapmak ve yatak odasında mobil cihazları kullanmak<br />

16 ülke genelinde artık eskisi kadar rahatsız edici olmayan<br />

davranışlar olarak dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların<br />

yüzde 84’ü yolda mesaj atmaya çalışırken dalgınlıkla kendisine<br />

çarpan biri olduğunda hoşgörüyle yaklaşabiliyor.<br />

Kullanıcıların sadece yüzde 7’si yatak odalarında mobil cihaz<br />

kullanmayı reddediyor. Arkadaş ortamında Facebook’a<br />

göz atmak da ankete katılanların sadece yüzde 7’si tarafından<br />

sorun olarak görülüyor.<br />

Araştırmaya katılanların neredeyse yarısı (yüzde 46) arkadaş<br />

ortamında da cihazlarını kullanmaya devam edeceklerini<br />

belirtiyor. Yatak odasına giderken mobil cihazını<br />

yanına alanların oranı da aynı şekilde yüzde 46.<br />

“Sevgilimden vazgeçerim, telefonumdan vazgeçmem”<br />

Mobil Etiket Araştırması mobil cihazların kullanıcılar için<br />

ne kadar vazgeçilmez olduğunu da ortaya koydu. Mobil<br />

cihazını bırakmamak için bir haftalığına nelerden vazgeçebilecekleri<br />

sorulan kullanıcıların yarıdan fazlası (yüzde<br />

52), çikolata ve tatlıdan vazgeçtiğini söylüyor. Çikolata ve<br />

tatlıyı yüzde 23 ile çay ve kahve takip ediyor. Katılımcıların<br />

yüzde 11’i mobil cihazları yerine tatil günlerinden ya da iş<br />

dışındaki zamanlarından feragat ediyor. Bundan daha fazlasından<br />

vazgeçenler de var: Eşlerinden ya da sevgililerinden…<br />

16 ülke genelinde sevgilisini gözden çıkaranların<br />

oranı yüzde 9 iken, en fazla Romen kullanıcılar (yüzde 21).<br />

Türk kullanıcıların yüzde 37’si çikolata ve tatlıdan, yüzde<br />

26‘sı çay ve kahveden, yüzde 17‘si eşinden ya da sevgilisinden,<br />

yüzde 14’ü de tatil günlerinden feragat ediyor.<br />

Mobil cihaz = Yaşam tarzı ve statü sembolü<br />

Mobil Etiket Araştırması’na katılan kullanıcıların yarıdan<br />

fazlası (yüzde 54) mobil cihazların birer statü sembolü olarak<br />

ya da dikkat çekmek için kullanıldığı, işlevsel olmanın<br />

yanı sıra kendilerine bir yaşam tarzı sunduğu görüşünde.<br />

Türk kullanıcıların da yüzde 70’i insanların mobil cihazları<br />

statü sembolü olarak kullandığını düşünüyor. Türkiye bu<br />

oranla listede ilk sırada yer alıyor. 16 ülke genelinde katılımcıların<br />

yüzde 69’u sosyal medyayı günlük olarak kontrol<br />

ettiğini söylüyor. Bu kullanıcıların yüzde 28’i günde 3-4 defadan<br />

fazla, yüzde 7’si de bir saatten az aralıklarla kontrol<br />

ettiğini söylüyor. İngiltere ve Almanya’da kullanıcıların yarıdan<br />

fazlası (yüzde 53) sosyal medyayı bir günden uzun<br />

zaman dilimlerinde kontrol ederken, Mısır (yüzde 90) ve<br />

Türkiye’de (yüzde 89) kullanıcıların çoğu her gün ve daha<br />

sık kontrol ediyor. Türk katılımcıların yüzde 45’i günde 3 –<br />

4 kez, yüzde 32’si günde bir kez, yüzde<br />

12’si saatte bir kereden, sadece yüzde<br />

11’i haftada bir ya da daha az kontrol<br />

ettiği yanıtını veriyor.<br />

Türk sosyal medya kullanıcıları, sosyal<br />

medyada en fazla insanların izin almadan<br />

kötüleyici fotoğraf veya bağlantılarda<br />

etiketleme yapmalarını (yüzde<br />

78), kişisel veya özel bilgilerin paylaşılmasını<br />

(yüzde 75), izin almadan başkalarının<br />

yerinin etiketlenmesini (yüzde<br />

63), tanımadıkları kişilere arkadaşlık<br />

isteği gönderilmesini (yüzde 63), şaka<br />

mesajı yayınlamak için başkasının kişisel<br />

hesabının kullanılmasını (yüzde 61) görgü kuralları açısından<br />

uygunsuz buluyor.<br />

Mobil cihaz kullanımının kuralları olmalı<br />

Araştırmaya katılanların yüzde 61’i mobil cihaz kullanımına<br />

bazı kurallar getirilmesi gerektiğini savunuyor. Örneğin<br />

araştırmaya katılanlar yemek masasında akıllı telefon ya<br />

da dizüstü bilgisayarları görmeyi istemiyor. Şaka niyetine<br />

bir başkasının hesabından bir paylaşım yapmak, arkadaşların<br />

fotoğraflarını onların izni olmadan etiketlemek ya da<br />

onlar hakkında gereğinden fazla bilgi vermek, kullanıcıların<br />

en kızdıkları konuların başında geliyor. Araştırmaya katılan<br />

her 3 kullanıcıdan biri bu konulardan ciddi rahatsızlık<br />

duyduğunu ve mobil cihazların halka açık yerlerde yasaklanması<br />

gerektiğini söylüyor. Bu konuda Türk kullanıcılar<br />

yüzde 81 oranla başı çekiyor.<br />

16 ülke genelinde kullanıcıların en fazla rahatsızlık duyduğu<br />

davranışlar, araç kullanırken mesaj yazmak ve klavye<br />

kullanmak (yüzde 67) ve halka açık alanlarda yüksek<br />

sesle telefonla konuşmak (yüzde 67). Türk halkının mobil<br />

cihazların kullanımıyla ilgili en önemli şikayeti halka açık<br />

alanlarda telefonda yüksek sesle konuşulması (yüzde 75).<br />

Bunu sırasıyla, araç kullanırken mesaj veya yazı yazmak<br />

(yüzde 69), rahatsız edici zil sesleri / halka açık alanlarda<br />

sesi çok fazla açmak (yüzde 67), mesaj veya yazı yazarken<br />

çevrede olup bitene veya sohbete karşı ilgiyi kaybetmek<br />

(yüzde 63), başkalarıyla birlikteyken mesaj veya yazı<br />

yazmak (yüzde 59) izliyor.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 11


Yaratıcılık


Röportaj<br />

sıradanlaşıyor...<br />

Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Aytül Özkan<br />

2011’de toplam 4 milyar 320 milyon TL<br />

olarak gerçekleşen reklam harcamalarında,<br />

bir önceki yıla göre % 20’lik büyüme gerçekleşti.<br />

2012 reklam yatırımlarının ise % 15 oranında<br />

büyümesini bekliyoruz.<br />

Röportaj Elvin Ekşioğlu<br />

- Türkiye’de reklamcılığın ekonomik<br />

hacmi ne kadardır?<br />

- Reklamcılar Derneği, üyesi olan medya<br />

ajanslarının verileriyle yıllık reklam<br />

yatırımlarını açıklıyor. 2011’de toplam 4<br />

milyar 320 milyon TL olarak gerçekleşen<br />

reklam harcamalarında, bir önceki<br />

yıla göre % 20’lik büyüme gerçekleşti.<br />

2012 reklam yatırımlarının ise % 15<br />

oranında büyümesini bekliyoruz.<br />

- Ülkemizde reklam sektörü ne kadar<br />

istihdam sağlamaktadır.<br />

-Ajansları baz alarak reklam sektörünün<br />

yaklaşık 3.000 kişilik bir istihdam<br />

sağladığını söyleyebiliriz.<br />

- Sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını<br />

karşıladığı kaynaklar nelerdir ve<br />

yeterli midir?<br />

-Sektör insan kaynağı ihtiyacını iletişim<br />

ve güzel sanatlar fakültelerinden mezun<br />

gençlerin yanı sıra farklı disiplinlerden<br />

mezunlarla da karşılıyor. Farklılaşmış<br />

insan kaynağı yapısı ajansların kreatif<br />

süreçlerini besliyor, zenginleştiriyor.<br />

Örneğin pazarlama derslerinin ağırlıklı<br />

olduğu bölümler ya da sosyoloji, psikoloji<br />

gibi disiplinlerdeki eğitimler sektörün<br />

ihtiyacı olan bazı temel donanımlara<br />

karşılık gelebiliyor. Bununla birlikte sektörde<br />

mühendislik mezunlarına da rastlayabiliyoruz.<br />

Sektörde kariyer yapmak isteyen farklı<br />

disiplinlerden gençler sektörün ihtiyaç<br />

duyduğu donanımlara sahip olabilmek,<br />

kendilerini geliştirebilmek için yüksek lisans<br />

yapmaya yönelebiliyorlar.<br />

İçinde bulunduğumuz dönemde daha<br />

çok interaktif iletişim dünyasına özel<br />

pozisyonlar için yetişmiş insan kaynağı<br />

bulmakta sıkıntı çekildiğini söyleyebiliriz.<br />

- Üniversitelerin, iletişim ve reklam<br />

bölümleri, uluslararası platforma uygun<br />

eğitim sağlayabiliyor mu?<br />

-İletişim fakültelerinde verilen eğitimlerin<br />

sektörel ihtiyaçları karşılayacak şekilde<br />

yeniden yapılanması için Avrupa<br />

çapında girişimler, platformlar var. Bazı<br />

Türk üniversitelerinin de üye olduğu<br />

bu platformlarda, son derece dinamik<br />

olan sektörle uyumlu, sektörün gelişim<br />

çizgisiyle paralel müfredatlar için<br />

çalışılıyor. Üniversiteler akademik müfredatlarının<br />

yanı sıra sektörün güncel<br />

dinamiklerini yansıtabilecekleri ders<br />

içerikleri için sektörle temas sağlıyorlar.<br />

Reklamcılık Vakfı ve Reklamcılar<br />

Derneği olarak bizler de, mesleki yayınlarımız<br />

ve üniversite işbirliklerimizle<br />

sektördeki deneyimlerimizi akademik<br />

ortamlara taşıyoruz, başarılı, etkili iletişim<br />

örneklerini paylaşıyoruz.<br />

- Sizce Türk reklamcılığının birinci<br />

sıradaki sorunu nedir?<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 13


Röportaj<br />

Son yıllarda reklam sektöründe görülen<br />

büyüme, aynı oranda reklam ajanslarının<br />

da büyümesi anlamına gelmiyor.<br />

Fikri mülkiyetin, entelektüel sermayenin<br />

ederi Türkiye’de ne yazık ki halen<br />

doğru hesaplanamıyor, karşılığını bulmuyor.<br />

Özellikle teknolojinin hızlı gelişimiyle<br />

telif haklarının gündeme gelmemesi,<br />

yaratıcı fikrin sıradanlaşması gibi<br />

bir takım sağlıksız ve tehlikeli örnekler<br />

oluşuyor. Uygulama mecrası neresi<br />

olursa olsun, reklam sektörü, harcanan<br />

parayla değil; kazanılan değer, pazar<br />

payı ve karlılıkla ölçülmeli; reklam<br />

ajansları marka fikirleri ve marka çapının<br />

büyümesiyle ilgili kriterlerde değerlendirilmelidir.<br />

Aksi takdirde yaratıcılık<br />

alanında yeteneklerimizin gelişmesi ve<br />

global arenaya markalarımızı çıkarma<br />

hedeflerinde sınıfta kalırız.<br />

- Kristal Elma yarışması her yıl gerçekleşmesinin<br />

ardından hep eleştirildi.<br />

Örneğin bir dalda ödül alan<br />

14 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Uygulama mecrası neresi<br />

olursa olsun, reklam<br />

sektörü,<br />

harcanan parayla<br />

değil;<br />

kazanılan değer,<br />

pazar payı ve<br />

kârlılıkla ölçülmeli;<br />

reklam ajansları<br />

marka fikirleri<br />

ve<br />

marka çapının büyümesiyle<br />

ilgili kriterlerde<br />

değerlendirilmelidir.<br />

bir kişinin aynı zamanda aynı dalın<br />

değerlendirme jürisinde de yer aldığı<br />

ya da ödüllerin hep aynı ajanslara<br />

verildiği hiç dillerden düşmedi. Sizin<br />

bu konulardaki değerlendirmeleriniz<br />

nelerdir?<br />

-Kristal Elma’ya başvurular ve değerlendirme<br />

bir yönetmelik çerçevesinde<br />

yapılmaktadır. Yönetmelik gereği, jüri<br />

üyesi olan kişiler kendi ajanslarına ait<br />

işleri oylayamamaktadır. Ayrıca, jüri<br />

üyelerinin birbirinin rakibi olan ajansların<br />

mensubu olduğunu, çalışmaları<br />

ne kayıran, ne de yeren değil, objektif<br />

olarak değerlendirilebilecek yetkinlikte<br />

kişilerden oluştuğunu söyleyebilirim.<br />

- Yabancı ortaklı ajansları Türk reklamcılığı<br />

için faydalı mı yoksa zararlı<br />

mı görüyorsunuz? Açıklar mısınız?<br />

-Bu sorudaki ‘fayda’ ve ‘zarar’ kelimelerini<br />

doğru bulmuyorum, yerlerine ‘yaratıcılık’<br />

ve ‘yetenek’ kelimelerini tercih<br />

ederim. Bunlara sahip olan ajanslar tek


Röportaj<br />

bir ülkede ya da globalde başarılı olurlar.<br />

Ayrıca bu konulara girmeden önce,<br />

Türk reklamcılığını net olarak tanımlayabilmeliyiz.<br />

Üzerinde daha çok çalışmamız<br />

gereken önemli bir konu.<br />

- Sizce sağlıklı bir, müşteri, halkla ilişkiler<br />

firması, reklam ajansı ve medya<br />

satın alma şirketi ilişkisi ve bu oyuncuların<br />

reklam faaliyetleri içerisindeki<br />

görev ve sınırları nelerdir?<br />

-Tek bir marka olduğunu düşünürsek,<br />

iletişim ortaklarının sayısı ne olursa<br />

olsun, değişik uzmanlık alanlarından<br />

çıkan her türlü fikir ve çalışma, marka<br />

fikrine, iletişim stratejisine ve uygulamalarına<br />

kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde<br />

entegre edilmelidir. Burada en önemli<br />

ve zor görev müşteriye düşer. Eğer bu<br />

orkestrasyonu uygulama alanlarıyla<br />

ya da ‘satın alma’ yaklaşımıyla sınırlı<br />

tutarsa, emek ve paranın, en önemlisi<br />

Bugün Türkiye’de<br />

ciddi bir marka<br />

bilincinin oluştuğunu<br />

görüyoruz.<br />

TPE verilerine göre<br />

Türkiye’de<br />

koruma altındaki<br />

marka sayısı<br />

yarım milyona yaklaştı<br />

(485.671 adet).<br />

2011’de 120.000<br />

marka başvursuyla<br />

Türkiye Avrupa<br />

lideri oldu;<br />

de marka yaratma çabalarının büyük<br />

bir kısmının boşa gittiğini söyleyebilirim.<br />

İletişim bir bütündür, bu yüzden de<br />

açık, net, paylaşımcı, bütüne yönelik bir<br />

yönetim olmazsa, sonuç vermez.<br />

- Türkiye’nin markalaşma ve Türk<br />

Malı’nın artı değer kazanma çalışmaları<br />

konusundaki düşünceleriniz<br />

nelerdir.<br />

- Bugün Türkiye’de ciddi bir marka bilincinin<br />

oluştuğunu görüyoruz. TPE verilerine<br />

göre Türkiye’de koruma altındaki<br />

marka sayısı yarım milyona yaklaştı<br />

(485.671 adet). 2011’de 120.000 marka<br />

başvursuyla Türkiye Avrupa lideri oldu;<br />

marka başvuruları 2011’de önceki yıla<br />

göre % 41 arttı.<br />

Ancak, operasyonel marka sayısına,<br />

yani pazarlamayı fiilen uygulayan markalara<br />

baktığımızda, sayının hala çok<br />

az olduğunu görüyoruz.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 15


Röportaj<br />

Reklamcılar derneği kuruluş hedefini<br />

gerçekleştirmek için neler yapmaktadır?<br />

Reklamcılar Derneği, “reklam standart ve uygulamalarını<br />

geliştirmek; başka kuruluşlarla işbirliği yoluyla iletişim sektörünün<br />

bir bütün olarak gelişmelerden yararlanmasını<br />

sağlamak”, “Üyeler arasında bilgi, tecrübe ve düşünce<br />

değişimine olanak sağlamak” gibi amaçlarla kurulmuştur.<br />

Ulusal ve uluslararası reklam etik yasaları ve uygulama<br />

standartlarına uyulmasını teşvik etmek, topluma ve<br />

tüketiciye karşı sorumluluk duygusuyla davranmak, reklamveren,<br />

ajans ve medya temsilcileri ile ortak sorunların<br />

görüşebileceği forum/platformlar içinde yer almak, pazarlama<br />

iletişiminin rolü, reklam esasları, yasalar, yönetmelikler<br />

konusunda kamu kuruluşlarıyla işbirliği yapmak gibi<br />

uygulamaları hedefler.Derneğimizin aşağıda özetlenen<br />

proje ve etkinliklerine baktığımızda, bu hedeflerle uyum<br />

içinde çalıştığını görüyoruz.<br />

Kamu ve meslek örgütleriyle İlişkiler<br />

RTÜK Yasası<br />

RTÜK-Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında<br />

Yönetmelik’in 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de<br />

yayınlanarak yürürlüğe girmesi, bu süreçte RTÜK ve<br />

bürokrasi ile yakın çalışmalar yapılması, RTÜK Başkanı’nın<br />

RD ziyareti; Bant reklamlar, çocuklara yönelik ticari iletişim,<br />

reklam kapağı, sponsorluk, ürün yerleştirme/senaryo entegrasyonu<br />

gibi güncel ve önemli konularda uluslararası<br />

uygulamaları içeren bir dosyanın RTÜK Başkanlığı’na<br />

sunulması.<br />

Reklam-çocuk ilişkisi konusunda EASA üyesi ülkelerdeki<br />

uygulamalar, yasa ve<br />

yönetmeliklerin RTÜK ile paylaşılması.<br />

Reklam Kurulu Çalışmaları<br />

Reklam Kurulu’nda sektörle ilgili tüm konularda, paylaşımda<br />

bulunulması, altyazı, örtülü reklam gibi önemli konularda<br />

bilgi sağlanması<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ortak Çalışmalar<br />

Bakanlığın 2012 yurtdışı reklam ihalesinde, RD temsilcisinin<br />

görev alması, Bakanlık’ta “Kültür Turizmi” konulu<br />

konferans verilmesi, Bakanlığın yurtdışı teşkilatında görev<br />

yapacak müşavir ve ataşe düzeyindeki kadrolara yönelik<br />

“Reklamcılıkta Yeni Trendler ve Dijital Reklam” konulu<br />

eğitim verilmesi<br />

Girişimcilik Haftası’na Destek<br />

3-6 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen “II.<br />

Küresel Girişimcilik Zirvesi”ne destek ve katkı sağlanması,<br />

süreçteki stratejik planlama çalışmalarına ve kampanyanın<br />

yayınına destek verilmesi.<br />

Istanbul Intercontinental Advertising CUP<br />

26-27 Ocak 2012’de düzenlenecek organizasyona<br />

Reklamcılar Derneği olarak destek verilmesi, RD Başkanı<br />

16 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Röportaj<br />

Aytül Özkan’ın açılış konuşmasını üstlenmesi; RD ve RV<br />

Yönetim Kurulları konferansın ana konuşmacısı Slovaj<br />

Zizek onuruna bir öğle yemeği daveti verilmesi, konferansın<br />

jüri ve ana konuşmacılarına yönelik bir akşam yemeği organizasyonu<br />

yapılması<br />

Kozmetik Sanayicileri Derneği<br />

Reklam Kurulu-Kozmetik Sanayicileri Derneği ortak<br />

toplantısında katılan “Reklam Trendleri” konulu bir sunuş<br />

yapılması.<br />

Sektörle İletişim<br />

REM Spot:REM Spot altıncı yılında. Ayda ortalama 4000<br />

kişiye erişim.<br />

Medya Paylaşım Toplantıları: 6’şar aylık dönemler halinde<br />

medya yatırımlarının açıklanması. Medya yatırımları<br />

içeriği ve oluşturulma mekaniği ile ilgili sektörle uzlaşı<br />

sağlanması<br />

www.lionsdrumsnothers.com<br />

RD üyesi ajansların uluslararası ödülleri, ödüllü<br />

kampanyaları ve finalist derecelerinin duyurulması.<br />

Anadolu’daki Reklam Örgütleriyle İlişkiler: İzmir, Bursa,<br />

Antalya ve Ankara Reklamcılar Dernekleri ile yakın<br />

ilişkiler-örgütlerin ev sahipliği yaptığı bir dizi konferansa<br />

eğitim/eğitimci desteği sağlanması, RD etkinliklerine davet<br />

edilmeleri.<br />

RD / Projeler<br />

Effie Türkiye<br />

2011’de, Ahmet Pura’nın jüri başkanlığını yaptığı jürinin 4<br />

günlük çalışması sonucunda 164 eserin değerlendirilmesi.<br />

26 Kategoride 15 Altın, 19 Gümüş, 16 Bronz Effie.Effie Etkililik<br />

Endeksi, çoklu katılım ve ek kategorilerle yarışmada<br />

yenilikler. İki Türk ajansının önemli başarısı: Medina Turgul<br />

DDB Avrupa’nın En Etkin Ajansı, Rabarba bağımsız<br />

ajanslar sırlamasında dünya 3.sü. Effie 2011 Kazananlar<br />

kitabının Ocak 2012’de yayımı.<br />

İZ-İletişimin Zirvesindekiler Ödülü<br />

Medya ve reklamveren kesimine yönelik farklı kategorilerde<br />

21 ödül. Sektörde iz bırakan ustalara 12 İZ Özel Ödülü.<br />

Yeni RTÜK yasasının hazırlanması ve ilgili yönetmeliğin<br />

çıkışıyla sektörün gelişimine önemli katkılarda bulunan<br />

RTÜK Başkanı Davut Dursun’a özel ödül verilmesi.<br />

Medya Etkinlik Ölçümleri<br />

Reklamveren, ajans ve medya kanadının yer aldığı medya<br />

etkinlik ölçümleme platformları ve şirketlerinde Reklamcılar<br />

Derneği olarak ajansların temsil edilmesi.<br />

TİAK A.Ş. TİAK A.Ş.’nin kurulması, TNS’le Televizyon<br />

İzleyici Ölçümü Hizmet Sözleşmesi’nin imzalanması, NAM<br />

A.Ş. (AGB) tarafından yürütülen ölçüm sisteminin durdurulma<br />

kararı, TNS’in Nisan 2012 itibarıyla örneklemi tedricen<br />

artırarak ölçüme başlaması kararı.<br />

AÇİAK AÇİAK Protokol’üne menfi tespit belgesi verilmesi,<br />

Aralık 2011’de saha çalışmasının başlaması.<br />

BİAK RD, RVD, gazete ve dergiler tarafından “Anonim<br />

Şirket” şeklinde yapılanma ve Ana Sözleşme çalışmalarının<br />

sürdürülmesi ve son aşamaya gelinmesi.<br />

İnteraktif Reklamcılık Derneği – IAB<br />

Ekim 2007’de Reklamcılar Derneği çatısı altında kurulan<br />

IAB Türkiye’nin dernekleşmesi,<br />

RİAK-Radyo İzleme Araştırma Kurulu<br />

Araştırma tarafından yürütülen Radyo Reklam Harcamaları<br />

Araştırması’ndan 57’si radyo, 4’ü radyo ajansı ve 7’si medya<br />

ajansı olmak üzere toplam 68 firmanın yararlanması.<br />

Kristal Elma<br />

Sektörümüzün ilk ve en kapsamlı yarışması olan ve bu yıl<br />

24.sü düzenlenecek olan Kristal Elma ile yaratıcılık ölçütlerinin<br />

gelişmesine katkı sağlanması.2011’de, 23. Kristal<br />

Elma’da Ana Seçici Kurul, Yaratıcı Medya Seçici Kurulu<br />

ve Dijital Seçici Kurulu olmak üzere 3 seçici kurul. 7 ayrı<br />

alt kurulda 55 jüri üyesi, 89 farklı kategoride 1.144 reklam<br />

katılımı. 1.300 kişilik tören. 85 adet Kristal Elma, 5 adet<br />

Büyük Ödül.<br />

12 Ocak’ta vefat eden Reklamcılar Derneği kurucusu<br />

ve onursal başkanı Eli Acıman’ın 2011’de başlatılan “Eli<br />

Acıman Reklam Metni Özel Ödülü” ile anılması.<br />

II. Reklam Sempozyumu<br />

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması<br />

ve Piyasa Gözetim Genel Müdürlüğü, Reklam Kurulu<br />

İşbirliğiyle, RD, RVD ve RÖK tarafından düzenlenen sempozyuma<br />

konusunda uzman yerli ve yabancı konukların<br />

katılması. Sektörün en güncel iki konusu, dijital reklam<br />

standartları ve ürün yerleştirme, kamu ve özel sektörün en<br />

üst düzey temsilcileri tarafından ilk kez tartışılması.<br />

Sempozyumun açılış konuşmasını Gümrük ve Ticaret<br />

Bakanı Hayati Yazıcı’nın yapması,RTÜK Başkanı Prof.<br />

Dr. Davut Dursun ve Reklam Kurulu Başkanı Ramazan<br />

Ersoy’un kamudaki düzenlemeleri aktarması.<br />

RD-RV Yaratıcı Endüstriler Vizyonu (Yaratıcı Endüstriler<br />

Girişimi)<br />

RD öncülüğünde 10 örgütle başlatılan Yaratıcı Endüstriler<br />

Girişimi’nin dernekleşme kararı alması ve mutabakat protokolü<br />

imzalaması. İSTKA-2010 “ Kar Amacı Gütmeyen<br />

Kuruluşlara Yönelik Yaratıcı Endüstrilerin Geliştirilmesi”<br />

Mali Destek Programına fon başvurusu yapılması, koordinasyonun<br />

RD tarafından yürütülmesi. Tüzük çalışmalarının<br />

son aşamaya getirilmesi.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 17


Köşe<br />

ezberbozacısı<br />

Oğuzhan Akay<br />

Peter Pan’e mektuplar...4<br />

Bana konvansiyonel reklamcılık deme!<br />

Duydum ki, ‘Bana dijital deme’ yazıma tepkiler gelmiş.<br />

Ne güzel! Bu, sektörümüzün okuma oranının yükseldiğini<br />

gösterir. Şimdi ortada tartışılacak birçok konu varken, tepki<br />

gösterilmesi, en azından bazı organlarımızın çalıştığını<br />

gösteriyor. Umarım bu beyinlerimizdir. Ve umarım, konvansiyonel<br />

ya da klasik reklamcılığın bittiğini söyleyenler,<br />

televizyon izlemiyordur! Ürettikleri viral işlerin; sosyal mecranın<br />

dehlizlerine giren yüzbinlerce videonun, tweet’in,<br />

Facebook, Forsquare, Google + mesajlarının arasından<br />

nasıl sıyrılacaklarının hesabını yapıyorlardır! Yapıyorlar<br />

mıdır?<br />

The Cup’ta sunum yapan creative director’ler, kampanyalarının<br />

nasıl ‘tık’landığını anlatmışlardı. Ama bu ‘tık’lar<br />

markaların satışına çok şey katmıyordu. Neden, biliyor<br />

musunuz? Çünkü sosyal mecrada, herhangi bir kullanıcı<br />

kadar hükmü var markaların. Fazlası değil! Yani herkes<br />

eşit. Oysa klasik dediğimiz mecrada hala hükmünü sürdüren<br />

şudur: Oraya sadece ünlüler ya da ünlü olabilecekler<br />

çıkar. Parası olan, yeteneği olan ama bunu göstermesine<br />

izin verilen konuşur. Türkiye’de markalar için itibarın yolu,<br />

TV’den geçer. Almanya’da ise kaliteden. O kalite, itibarını<br />

böyle peydahlar. İster klasik, ister dijital, ister mobil mecrada.<br />

Her neredeyse, kendisini belli eder. O yüzden, bilmediğiniz<br />

mecralara dalarken, yanınızda rehber bulundurun.<br />

Bunu da henüz çoğunda fikir adamlarını barındırmayan ya<br />

da barındıramayan dijital ajanslarda değil, bu sektörü kuran<br />

ve geliştiren, özellikle de idealist, bağımsız ajanslarda<br />

bulacaksınız. Onların o ana kadar bu işi yapıp yapmaması<br />

da önemli değil. Çünkü, araba kullanmak için, motoru söküp<br />

takmak gerekmez. Reklamcı dinler, araştırır, öğrenir,<br />

çözüm bulur ve bunu iletişime yansıtır. Yani siz fikrin peşinde<br />

koşun.<br />

Ajansların ne olduğunu böyle sorgulayın. Fikir adamınız,<br />

adamlarınız var mı? diye sorun ajanslara.<br />

Bizi juniorlarla mı senior adamlarla mı, patron düzeyinde<br />

mi, dıdının dıdısı olarak mı? ağırlayacaksınız deyin.<br />

Bağımsız ajanslar deyip duruyorum. Çünkü büyük ajanslarda<br />

büyük işler yapmış ve kendini kanıtlamış adamlar bu<br />

ajanslarda artık. Büyük dediğiniz yerlerde ise işi ve süreçlerini<br />

tümüyle kavrayamayan ve henüz ego sorunlarıyla<br />

başa çıkılamayan kişiler var. Bunlar da iş yapım süreçlerinde<br />

işlerin daha maliyetli olmasına yol açacak her ne<br />

varsa iyi niyetle yapıyorlar.<br />

Sözgelimi, bir film yapılıyorsa filmin kurgusu bittikten sonra<br />

çekim mekanını sorgulayabiliyorlar :) Sanki hiç PPM yapılmamış<br />

gibi...<br />

Sonuçta kimsenin alınmasına gerek yok kısacası. Yarası<br />

olan gocunur.<br />

Sektörde dijital ajans olarak da fikir bulan bulan ajanslarımız,<br />

az da olsa var.<br />

Onlar da sonuçta, bu ikiliğin sona ereceğini biliyorlar. Aslolan<br />

bilgi ve iş yapış becerisi ve fikir.<br />

Ne konvansiyonel, ne dijital. Sen fikri al! Mümkünse 360<br />

derece olsun :)<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 19


Reklam Dünyası<br />

Usain Bolt, Visa reklamlarında...<br />

Usain Bolt ve Visa Takımı atletleri Visa Europe’un “Hayatın<br />

Daha Hızlı Akışı İçin” 2012 Reklam Kampanyası’nda<br />

başrol oynuyor<br />

Visa Europe, 2012 Londra Olimpiyatları ve Paralimpik<br />

Oyunları’na sayılı günler kala, Usain Bolt’un yer aldığı<br />

2012 reklam kampanyasını başlatıyor. “Visa Europe Yenilikçilik<br />

Elçisi” olarak ilk kez izleyici karşısına çıkacak olan<br />

Bolt, bu kampanyayla Visa Europe’un yenilikçi ödeme<br />

programına destek veriyor.Reklamda, Usain Bolt’un yanı<br />

sıra Visa Europe’un 2012 Londra Olimpiyatları ve Paralimpik<br />

Oyunları yolculuğunda destek verdiği ve Avrupa’nın<br />

dokuz ayrı ülkesinden gelen, en iyi performansa sahip 20<br />

atletten oluşan Visa Europe Takımı’na ait görüntüler de<br />

yer alıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Visa Europe<br />

Ürün ve Pazarlama Çözümleri Başkan Yardımcısı Mariano<br />

Dima, “Londra 2012 yaklaşırken Avrupa çapındaki atletlerimiz<br />

planlarımızın merkezini oluşturuyor. Reklam kampanyamızda,<br />

Usain Bolt ile beraber seçkin sporculardan<br />

oluşan Visa Takımı sporcularımıza da yer veriyor olmaktan<br />

gurur duyuyoruz” dedi.<br />

Dima, sözlerine şöyle devam etti: “Bolt hızı, rahatlığı ve<br />

performansı, dünyanın en büyük arenasında sergilemeyi<br />

sembolize ediyor. Benzer bir şekilde Visa Europe için<br />

de Londra 2012, temassız ve mobil ödemeler gibi en son<br />

ödeme teknolojilerimizi sergileyeceğimiz bir vitrin. Bu alan<br />

ayrıca kart sahiplerine, Olimpiyat Oyunları sırasında ve<br />

daha sonra kullanılmak üzere yapılandırdığımız güvenli,<br />

kolay ve hızlı ödeme altyapısını deneyimleme fırsatı sunuyor.<br />

Bu nedenle Bolt’un, reklam kampanyamız için en<br />

uygun kişi olduğunu düşünüyoruz.”<br />

Okan Bayülgen, Avea’lı oldu...<br />

Şovmen Okan Bayülgen 2012 yılı boyunca Türkiye’nin en<br />

yenilikçi ve en genç GSM operatörü Avea reklamlarının dış<br />

sesi olarak; cep telefonu kullanıcılarını bilinçlendirecek.<br />

Avea bayisine giren bir sesi canlandıran usta televizyoncu<br />

Bayülgen, bu kez de yüksek enerjisini Avea için kullandı.<br />

Başarılı kariyeriyle büyük bir hayran kitlesine sahip Bayülgen,<br />

Avea’nın önümüzdeki dönem çekilecek tüm kampanyalarını,<br />

sesiyle tüketiciye ulaştıracak.<br />

Okan Bayülgen’in Avea reklamlarına ayrı bir renk katacağını<br />

belirten Avea Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür<br />

Yardımcısı Dehşan Ertürk, “Birbirinden avantajlı, eğlenceli<br />

ve renkli kampanyalarımız ve reklam filmlerimizle artık tüm<br />

tüketicilere “bu güzelliği yapsa yapsa Avea yapar dedirtiyoruz.<br />

Bu yüzden de Avea reklamlarının sesi, Okan Bayülgen gibi<br />

başarılı, renkli, akıllı ve farklı biri olmalı dedik. 2012 yılı<br />

boyunca en yenilikçi, en avantajlı, en iddialı tekliflerimizi<br />

Avea’lılara Okan Bayülgen’in sesi ile sunacak olmaktan<br />

mutluluk duyuyoruz” dedi.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 21


Reklam Dünyası<br />

Aşık olmak; körolası reklamlara...<br />

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nun, öğrencilerini<br />

Türkiye’nin farklı sektörlerinde<br />

önemli başarılara imza atmış isimler<br />

ile bir araya getirmek üzere düzenlediği<br />

“5 Yıldızlı Buluşmalar”a bu kez de Usta<br />

Reklamcı Haluk Mesci konuk oldu.<br />

ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi İşletme<br />

Bölümü’nden 1973 yılında mezun olan<br />

Haluk Mesci, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu<br />

öğrencilerine “Kelimeler, Kitaplar<br />

ve Reklamlara Aşık Olmak” başlıklı<br />

bir sunuş yaptı. Mesci, konuşmasında<br />

nasıl reklamcı olduğunu anlatarak,<br />

reklamcı olmak isteyen öğrenciler için<br />

tavsiyelerde buldu.<br />

İşte Mesci’nin reklamcılıkta başarı reçetesi:<br />

Reklamcılık sevimli bir meslek.<br />

- Sevmeyin... Gerçek hayatta bundan<br />

kötü.<br />

Reklamcılık öğretilebilir.<br />

- Dans, güreş, seks gibidir... Deneyim<br />

uygulamayla kazanılır<br />

22 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Reklam elektrik<br />

gibi bir gereçtir:<br />

Elektrikli sandalyede<br />

insan öldürebilir<br />

ama<br />

aydınlatma,<br />

ısıtma,<br />

ulaşım,<br />

üretim gibi<br />

alanlarda da kullanılır.<br />

Nasıl yararlandığımız<br />

bizlere kalmıştır.<br />

Reklamverene.<br />

Reklamcıya.<br />

Tüketiciye.<br />

- Kurallar bilgelere yol gösterir, aptalları<br />

tutsak eder.<br />

Rakılar ısınır, köfteler soğur.<br />

- ODTÜ mühendislik öğretisi. Zamanla<br />

her şey değişir.<br />

Hayatta hiçbir şey olmak zorunda olduğu<br />

gibi olmak zorunda değildir.<br />

İşte bazı ipuçları:<br />

Reklam elektrik gibi bir gereçtir:<br />

Elektrikli sandalyede insan öldürebilir<br />

ama aydınlatma, ısıtma, ulaşım, üretim<br />

gibi alanlarda da kullanılır.<br />

Nasıl yararlandığımız bizlere kalmıştır.<br />

Reklamverene. Reklamcıya.<br />

Tüketiciye.<br />

Ya da başka bir yaklaşım:<br />

Oynayalım diye bazılarımıza iyi paralar<br />

verilen (bazen acı verici de olabilir)<br />

entellektüel bir oyundur...<br />

Herman Hesse’nin Glasperlen Spiel<br />

(The Glass Bead Game) romanındaki<br />

Magister Ludi bölümündeki oyun gibi.<br />

Yalın haliyle reklamcılık:


Reklam Dünyası<br />

İnsanları bir ürünü, hizmeti veya fikri<br />

satın almaya ikna etmek için yapılan,<br />

kimin tarafından yapıldığı (parasını kimin<br />

verdiği) belli olan kitlesel iletişim.<br />

Kurallar ise şöyle:<br />

- Dürüst (Honest)<br />

- Yasalara uygun (Legal)<br />

- Düzgün (Decent)<br />

- Gerçeklere dayalı (Truthful)<br />

- Zevkli (In Good Taste)<br />

Mesci’nin anlatımıyla kendisinin ilk<br />

öğrendiği şeylerse şunlar:<br />

- Reklamlarda, ‘biçimsel’ yaratıcılıktan<br />

fazlası var<br />

- Reklam yazmak ‘ürünleri tanımlamaktan’<br />

daha çok, yazının ‘redaksiyonu’,<br />

‘biçimlenmesi’ne dayalı.<br />

- Kısa yazmak daha uzun zaman alıyor.<br />

- ‘Reklamcılık’, bilgi ve deneyim kadar,<br />

tavır ve karakter meselesi de...<br />

Bir de Mahifesto’su var Haluk<br />

Hoca’nın:<br />

- ‘Markalaşma’ yoktur, ‘Markalaştırma’<br />

vardır. Markalaştırma, yönetilebilir bir<br />

süreçtir.<br />

- Başarılı markalaştırmanın özü<br />

‘yaratıcılık’tır. Marka sahibinin kendine,<br />

kuruluşuna, ürününe, çalışanlarına, rakiplerine,<br />

pazara, dünyaya vb. bakışındaki<br />

yaratıcılık. Uzun vadede, tüketici<br />

yararına dönüşen değer, bu yaratıcılıktan<br />

kaynaklanır.<br />

- Markalaştırma an meselesidir:<br />

- Zaman<br />

- İman<br />

- İmkan<br />

- Yaratıcı markalar inovasyonu içselleştirmiştir.<br />

- Pazarlama iletişimi, yaratıcılık ve inovasyon<br />

yokluğunu telafi etmez.<br />

Tavsiyeleriyse şöyle:<br />

Çok okuyun, yazın, düşünün, tartışın,<br />

gezin, merak edin. Film seyredin, reklam<br />

seyredin. Müzik dinleyin. Müzik<br />

yapın. Şarkı söyleyin. Resim yapın.<br />

Film çekin. Hayal kurun. Çokça. Her<br />

zaman.<br />

Dolmakalem satın alın. Not defterinizle<br />

gezin. Rüyalarınızı hep yazın. Aşık<br />

olun. Birine. Bir şeye. Şiiri sevin. Fikirler<br />

geliştirin. Onlar için savaşın.<br />

Yemek yapın. Uydurun. Denemeler yapın.<br />

Yaratın. Kendinize. Arkadaşlarınıza...<br />

- Bedava çalışmayı asla kabul etmeyin.<br />

Hangi adda olursa olsun. Hangi şirket<br />

olursa olsun .<br />

- PC şablonlarıyla CV yazmayın. Berbatlar.<br />

Basmakalıplar.<br />

- Özgün bir şey yazın. Öykünüzü iyi anlatsın.<br />

Sizi merak ettirsin.<br />

- Görüşmeye özenli giyinip gidin. Sakın<br />

geç kalmayın. Şirket üzerinde çalışıp<br />

bilgili gidin.<br />

- Hiçbir şey hakkında varsayıma güvenmeyin.<br />

Zannetmeyin, sanmayın. Sorun.<br />

Anladığınızın doğruluğunu kontrol<br />

edin.<br />

- İyi bir dinleyici olun. İyi dinleme, iyi iletişimin<br />

baş koşuludur.<br />

- ...Bir daha düşünün!<br />

- Aile işiniz varsa, onu ilerletin.<br />

- Hayattan daha ilginç<br />

- Müşteriden daha hızlı<br />

- Rekabetten daha akıllı olmaya çaba<br />

gösterin.<br />

“Stay hungry, stay foolish.”<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /23


Röportaj<br />

Mesleğinizde oriji<br />

C4S Ajansı Başkanı Hamit Demirel...<br />

Reklam fikirlerinin, reklamların orijinal olduğuna inanılıyorsa<br />

bunun bir şekilde tescillenebilmesi gerek. Rekabet her zaman daha<br />

iyi olanı getirir bu yüzden adil rekabet çoğu zaman gereklidir.<br />

Ama haksız rekabet işte bu üretime en büyük darbedir.<br />

Bindiğimiz dalı kesmememiz gerektiği konusunda bilinçlenmeliyiz.<br />

Röportaj Elvin Ekşioğlu<br />

-Türkiye’deki reklam ajansı anlayışını<br />

nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

-1. Grup: Amacı ödül almak ve kendi<br />

reklamını yapmak olan ajanslar<br />

Yaratıcılığı müşteriden bağımsız ödül<br />

kazanmak için müşteri sponsorluğunda<br />

yapılan bir faaliyet olarak gören, markaların<br />

gerçek ihtiyacını gözardı eden,<br />

asıl mesajı verse bile yaratıcılık adına<br />

yapılan sosla ana yemeğin tadını farkedilmez<br />

hale getiren, kendi ajansının<br />

reklamını yapma hırsı markaların önüne<br />

geçmiş ajanslar.<br />

2. Grup: Sağlamcı Ajanslar<br />

Bu ajanslar itiraf edemeseler de yaratıcılığı<br />

doğru iş yapmaya engel bir zehir<br />

olarak görürler “zaten reklamın içine<br />

olmazsa olmazları koyduğunuzda yaratıcılığa<br />

yer kalmıyor ki” hatta bu ajansların<br />

kullandığı oyuncular, dublaj sanatçıları<br />

ve müzikler bir elin parmaklarını<br />

geçmez, reklam müşterinin aktardığı<br />

bütün bilgileri ve vaatleri içerir. Ama<br />

ortaya çıkan işler o kadar doğrudur ki.<br />

Tıpkı sıkıcı bir öğretmen gibidir.<br />

Bilgilidir ama hiçbir şey öğretemez. O<br />

kadar sıkıcıdır ki insanlar bu reklamları<br />

nerede görse tanır ve hemen gözünü<br />

kulağını kapatırlar. Hatta bazen, tüketiciler<br />

“tamam tamam alayım da bir daha<br />

karşıma çıkma” diye belki ürünü satın<br />

alırlar.<br />

3. Grup: Müşterinin Ajansları<br />

Bu ajanslar müşterinin “inhouse” ajansı<br />

gibidir. Müşteriyi çok iyi tanırlar. Sözüm<br />

ona müşterinin bütün isteklerini yerine<br />

getirir, neredeyse boya işlerini bile yaparlar.<br />

Ama ortaya çıkan işler müşterinin kendi<br />

yapabileceği işler kadardır.<br />

4. Grup: Değişik Ajanslar<br />

Bu ajanslar çalıştırdığı kadroya göre<br />

değişen, gerçekten değişik ajanslardır.<br />

Ajansın yönetimindekiler reklamdan<br />

anlamazlar yukarıda bahsettiğimiz<br />

ajanslardan herhangi birine herhangi<br />

bir zamanda değişken bir şekilde benzeyebilirler.<br />

- C4S’i diğer ajanslardan ayıran özellikler<br />

nelerdir?<br />

-Teşhis ve tedavi kavramlarını içselleştirebilme<br />

özelliği. Şöyle örneklemek<br />

belki daha iyi olur, mide ağrısıyla hastaneye<br />

giden bir insan düşünün. Kendinizi<br />

o insanın yerine koyarak. Hastaneye<br />

gelme nedeniniz olan mide ağrınızın<br />

unutulup hatta size de unutturulup önce<br />

burun estetiği, göğüs estetiği geçirdiğinizi<br />

hayal edin. Ortaya çıkan sonuç<br />

mükemmeldir, muhtemelen en iyi estetik<br />

operasyondur da ama mide ağrısı<br />

hala sürmektedir. C4S soruna odaklıdır<br />

ve bu sorunu, yaratıcılığı müşteriye<br />

ulaşmada araç olarak kullanarak çözer.<br />

24 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


nal olmalısınız...


Röportaj<br />

Başarı kriteri reklamın pazarda müşterisi<br />

nezdinde ürüne ya da hizmete<br />

katkısıdır. Pazar payını yükseltmek ya<br />

da markayı büyütmek. Burgaz Rakı ve<br />

Casper’da olduğu gibi. Burgaz rakının<br />

pazar payının %4,5 gibi bir orandan yürüttüğümüz<br />

kampanyalarla %35’e çıktığını<br />

görmek ya da Casper’ın izlediğimiz<br />

reklam stratejileriyle büyüyüp değerli<br />

bir marka haline gelmesi yurt dışında<br />

bugünkü saygınlığına kavuşması, uluslararası<br />

markalarla başa baş rekabet<br />

eder konuma gelmesini görmek kristal<br />

elma almaktan çok daha değerli. Asla<br />

alçak gönüllü olamayacağımız konu işimizi<br />

çok iyi bildiğimiz ve yaptığımızdır.<br />

- Sizce Türk reklamcılığının birinci<br />

sıradaki sorunu nedir?<br />

-100 yılı ancak geride bırakmış yeni bir<br />

sektör olmasından kaynaklanan sorunlar.<br />

Diğer yandan reklam fikrinin hakettiği<br />

prodüksiyon ve bütçenin kırpılarak<br />

düşük maliyetlerle üretilmesi. Ortaya çıkan<br />

sonuçlar giderek daha da vahim bir<br />

hal alıyor. Kaliteli prodüksiyona, kaliteli<br />

görsele sahip reklamlar artması gerekirken<br />

daha da azalıyor. Ürünü sattıracak<br />

en iyi fikir zorlamalardan uzak en<br />

basit olan fikirdir. Ancak basit olanın<br />

yakalanıp çıkarılması, üretimi emek<br />

Reklam<br />

pazarlamanın<br />

bir unsurudur.<br />

Bunu asla unutmadan<br />

biz yaratıcılığı<br />

hedef kitleye ulaşım<br />

aracı olarak<br />

değerlendiriyoruz.<br />

ister, tecrübenin bir sonucudur. Ancak,<br />

emek ucuz değildir, tecrübenin değeri<br />

ise yüksektir. O yüzden burada insanlar<br />

artık en iyi olanı değil ucuz olan yoldan<br />

günü ve anı kurtaranı istiyorlar. Belki de<br />

burada herkes ucuz olan malı satın alacak<br />

kadar çok zengin. Kim bilir ?<br />

- Uygulamacıların, yaratıcı reklamcılar<br />

ile haksız rekabet yapması konusundane<br />

düşünüyorsunuz?<br />

-Aslında burada işin içine fikir hırsızlığı<br />

giriyor. Çalmak... Taklit etmek. Korsan<br />

reklam mı desek daha uygun olur acaba<br />

? Mesleğinizde orijinal olmalısınız.<br />

Orijinal olursanız hizmet verdiğiniz markanız<br />

için de bunu istersiniz. Olmassanız<br />

hayatınız yalan olur. Sizden hizmet<br />

almaya gelene de reklamını yaptığınız<br />

ürüne de bu yansır. Kimse ben çakmayım<br />

diye bağıran malı ya da hizmeti satın<br />

alıp kullanmak istemez.<br />

- Böyle bir rekabet varsa nasıl engellenebilir?<br />

-Reklam fikirlerinin, reklamların orijinal<br />

olduğuna inanılıyorsa bunun bir şekilde<br />

tescillenebilmesi gerek. Rekabet her<br />

zaman daha iyi olanı getirir bu yüzden<br />

adil rekabet çoğu zaman gereklidir.<br />

Ama haksız rekabet işte bu üretime en<br />

büyük darbedir. Bindiğimiz dalı kesmememiz<br />

gerektiği konusunda bilinçlenmeliyiz.<br />

- Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım<br />

arasındaki denge nasıl kurulmalıdır?<br />

-Reklam pazarlamanın bir unsurudur.<br />

Bunu asla unutmadan biz yaratıcılığı<br />

hedef kitleye ulaşım aracı olarak değerlendiriyoruz.<br />

Boğaziçi köprüsü gibi<br />

mesela ya da Beşiktaş - Üsküdar arası<br />

çalışan tekneler gibi. Yaratıcılık dediğiniz<br />

şey ürünün satışına hizmet edecek.<br />

Müşteriler öyle sanıldığı gibi bilgisiz değiller.<br />

Ürünleri sizden daha çok biliyor<br />

olabilirler. Onları çok yormadan sorunlarına<br />

çözüm olan ürünün sunumunu<br />

gerçekleştirmelisiniz. Günün sonunda<br />

iyi reklamın ölçütü, ürünün pazarda tercih<br />

edilip satın alınıyor olması. Başka<br />

hiç bir şey değil.<br />

- Bir reklamcı yaratım öncesinde nelerden<br />

beslenir?<br />

-Hayatın kendisinden. Ürünün ya da<br />

hizmetin kendisinden. Reklamcı hayatı<br />

yaşamak zorunda. Deneyimleri, gezip<br />

gördüğü yerler, şehirler, olaylar, tanıştığı<br />

insanlar, topladıkları, okudukları, kulağında<br />

kalanlar onun hazinesi. Reklam<br />

bir üretim süreci. Bunun içinde yaratıcılık<br />

farklı düşünebilmenin bir sonucu.<br />

Farklı düşünebilmek için her zaman<br />

alternatiflerin olabileceği fikrine açık olmak<br />

lazım.<br />

- Eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir?<br />

26 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Röportaj<br />

-Gazete, dergi, internet üzerinden başvurular<br />

alıyoruz ama karar aşamasında<br />

referanslar çok daha büyük rol oynuyor.<br />

- Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman<br />

ihtiyacını karşılayabiliyor mu?<br />

-Yarı yarıya. Reklam eğitimi veren hocalar<br />

(istisnalar hariç) gerçek anlamda<br />

reklamla ve tüketiciyle iç içe değil. Hiç<br />

dolap imalatı yapmamış bir kişinin dolap<br />

imalatını anlattığını düşünün. Gerçek<br />

anlamda reklam eğitimi, reklam<br />

tecrübesi, reklam ajanslarında çalışmış<br />

ve başarılı olmuş insanlar tarafından<br />

verilmeli. Okullardan öğrencilerine farklı<br />

düşünebilmeyi, farklı olana saygı göstermeyi<br />

ve genel kültür kazandırmayı<br />

bekliyoruz.<br />

- Yabancı “network”e giren reklam<br />

ajansları yerli müşterilere doğru<br />

hizmet verebiliyorlar mı?<br />

-Network ajanslarının ekipleri kendi<br />

Vizyon sahibi<br />

olmakla<br />

ilgili bu olay.<br />

Yukarda da<br />

sözü edildiği<br />

gibi herkes en iyi olanı<br />

çok<br />

ucuza almak ister.<br />

Ama sizi farklı<br />

yapan<br />

herkesin yapmadığını<br />

yapmaktır.<br />

Cesaret<br />

burada kendini<br />

gösteriyor.<br />

sektörümüzün içinden beyin takımları.<br />

Yazarı da çizeri de öyle. İthal değil ancak<br />

bu tarz ajansların sağlamcılık politikaları<br />

hareket alanını kısıtlıyor. Belli<br />

kurallar, belli sınırlar belli zorlamalar<br />

var. Bazı reklamlara bakınca ajansının<br />

hangi ajans olduğunu söyleyebiliyorsunuz.<br />

- Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamada<br />

ne kadar bilinçli?<br />

-Firmadan firmaya değişen bir durum<br />

söz konusu. İyi reklam veren olan yerli<br />

firmalara sahibiz. Vizyon sahibi olmakla<br />

ilgili bu olay. Yukarda da sözü edildiği<br />

gibi herkes en iyi olanı çok ucuza<br />

almak ister. Ama sizi farklı yapan herkesin<br />

yapmadığını yapmaktır. Cesaret<br />

burada kendini gösteriyor. Denenmiş<br />

olanı yaparsanız risk almadan para kazanırsınız<br />

ama sadece para kazanırsınız.<br />

Ve ileride hatırlanmayacağınızı da<br />

bilirsiniz.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 27


Kampanyalar<br />

Megan’ı, kıskananlar çatladı...<br />

Facebook’ta, Twitter’da ve Youtube’da yüzbinlerce öğrencisinin<br />

hayatına baharat katan okul Doritos Akademi, bu kez<br />

de öğrencilerinin gözünü gönlünü açıyor.<br />

Doritos Akademi, yılın en moda cipsi Fritos Shots’ın şerefine<br />

onun kadar çıtır, onun kadar seksi birini, yani Megan Fox’u<br />

Türkiye’ye getirdi ve özellikle erkek öğrencilerinin gönlünde<br />

taht kurdu.<br />

Rektör Huysuz Virjin dışında neredeyse herkesin güzelliğine<br />

hayran kaldığı Megan Fox, Doritos Akademi öğrencilerinin<br />

dediği gibi; “Bir Fritos Shots’ladı, kıskananlar çatladı. Hepimize<br />

şuracıkta bir haller oldu!”<br />

Reklam Kampanyasının Künyesi:<br />

Reklamın Başlığı: Doritos Akademi Fritos Shots Lansmanı<br />

Reklamveren: Frito Lay<br />

Reklamveren Yetkilisi: Alpagut Çilingir, Pınar Gülek Şengün,<br />

Canan Harman, Melis Akinal, Selin Bugay<br />

Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB<br />

Yaratıcı Yönetmen: Kurtcebe Turgul<br />

Yaratıcı Grup: Arda Erdik, Barış Sarhan, Berkay Özay, Zuhal<br />

Arslan<br />

Müşteri İlişkileri Grubu: Lawrence Du Pre, İlker Şimşekalp,<br />

Elif Önen Sakin<br />

Stratejik Planlama: İdil Aydoğdu<br />

Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Evrim Saraçoğlu, Nisan<br />

Turgul<br />

Yapım Şirketi: PTT Film<br />

Yönetmen: Ozan Açıktan<br />

Müzik: Ben Kalender Meşrebim<br />

Müzik Uyarlama: Jingle House<br />

Fotograf : Nihat Odabaşı<br />

Fotoğraf Ajans Prodüktörü: Ümit Bak<br />

Medya Ajansı: OMD<br />

Medya Planlamacı: OMD PepsiCo Takımı<br />

Kullanılan Mecralar: TV, sinema, açıkhava, internet, radyo<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 29


Kampanyalar<br />

Senin tarzın...<br />

Koçtaş’ın yeni imaj kampanyasında evini güzelleştirmek<br />

isteyen herkesin ister renkli, isterse sade ister naturel ister<br />

minimal bir tarzı Koçtaş ürünleri ile yaratabileceği üzerinde<br />

duruluyor.<br />

Ad-Stop imzasını taşıyan reklam filmi, sosyal medyada ilk<br />

defa Koçtaş tarafından hayata geçirilen bir uygulamayla da<br />

farklılık yaratıyor. Buna göre Koçtaş yeni mecralarda da imaj<br />

kampanyasını yansıtmak için twitter’da #benimtarzim etiketini<br />

reklam filmlerinde kullandı.<br />

Koçtaş TV reklamını gören herkesi kendi tarzlarını paylaşmaya<br />

davet ettiği bu etiketlemede en dikkat çekici unsur,<br />

herhangi bir marka adı geçmeden etiketleme yapılmış olması.<br />

Reklam Kampanyasının Künyesi:<br />

Reklamveren: Koçtaş<br />

Reklamveren yetkilisi: Şule Bülbülkaya<br />

Reklam ajansı: AD-Stop<br />

Yaratıcı yönetmen: Ali Özbek<br />

Yaratıcı grup: Özlem Uçkun, Can Hasan Gökmen, Bengü<br />

Kırkız<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Funda Eriş Top, Gülfem Özdem<br />

Can, Seher Polat İbar<br />

Prodüksiyon: AD-Stop<br />

Prodüksiyon ekibi: Evren Gülçığ, Burak Yelkenci<br />

Müzik: Jingle House<br />

Kullanılan mecralar: TV, sinema, radyo, gazete, sosyal<br />

mecralar<br />

Uçmayan kalmasın...<br />

AnadoluJet’in bir süredir sinemalarda, seyir keyfi öncesinde<br />

gösterilen reklam filmi, televizyon ekranlarında da yayına girdi.Sinema<br />

ve dizi keyfinin vazgeçilmezi patlamış mısırların<br />

başrolde olduğu reklam, film ve dizi öncesi reklam kuşağında<br />

izleyiciyle buluştu. AnadoluJet’in, Genna İstanbul tarafından<br />

hazırlanan reklam filminde uçuş destinasyonlarının hızla<br />

çoğaltması, patlayan mısırlarla temsil ediliyor.<br />

Reklam filmi, sinema ve dizi keyfi öncesi izleyicilere iyi seyirler<br />

dilerken AnadoluJet’in, Türkiye’nin dört bir yanına uçan<br />

havayolu şirketi olduğu vurgusunu yapıyor.<br />

Reklam Kampanyasının Künyesi:<br />

Reklamveren : Anadolujet<br />

Reklam ajansı: GENNA<br />

Medya Ajansı: Speed Medya<br />

Prodüksiyon şirketi: Telesine<br />

Müzik: Jingle House<br />

Dublaj: Ayhan Kahya<br />

Mecra: Sinema & TV<br />

30 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Mangal yürekli lezzet...<br />

Maret yeni reklam kampanyasında ne istediğini<br />

bilenlerin, sucuk deyince Maret’i tercih etmesini,<br />

sıcak bir hikayeyle anlatıyor. Maç saatinde yapılan<br />

sıkıcı bir toplantıda, mangal yürekli bir çalışanın,<br />

cesaretini toplayıp yumruğunu masaya<br />

vurmasıyla, cesaretinin ödülünü Maret sucuklarla<br />

donatılmış nefis bir sofrayla alıyor ve film toplantıdaki<br />

herkesin ziyafete katılmasıyla sonlanıyor.<br />

Böcek yapım tarafından gerçekleştirilen reklam<br />

filminin yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak üstleniyor.<br />

“Ne istediğini bilenlere Maret. Mangal yürekli<br />

lezzet” mesajı, TV’nin yanı sıra radyo, gazete<br />

ve açık hava uygulamalarıyla farklı mecralara<br />

da taşınıyor.<br />

Reklam filmi künyesi<br />

Reklamveren: MARET Sucuk<br />

Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB<br />

Kreatif Direktör: Kurtcebe Turgul<br />

Yaratıcı Ekip: Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Özge Ceyrancı,<br />

Eren Koçaker<br />

Müşteri Direktörü: Yiğit Kariş<br />

Müşteri Süpervizörü: Ceren Kalkan<br />

Jr. Müşteri Temsilcisi: Ceyda Pehlivan<br />

Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu, Ayşe Yemişçigil<br />

Ajans Prodüktörü: Nedret Gürlek<br />

Prodüksiyon Şirketi: Böcek Yapım<br />

Prodüktör: Tülay İbak<br />

Yönetmen: Ömer Faruk Sorak<br />

Post Prodüksiyon: 1000 Volt<br />

Medya Ajansı: Mindshare<br />

Yedi cüceler...<br />

Renault Kangoo’nun, düğün ve ikiz bebekler temalı filmlerin<br />

ardından “Yedi Cüceler” temalı yeni filmileri devam ediyor.<br />

Reklam filmlerinin sempatik kahramanları yeni bölümde kaybolan<br />

“Yedi Cüceleri” arıyor. Koşuşturma, heyecan ve bol<br />

kahkahayla dolu bir aile komedisi olan devam filminde iş bilir<br />

sağdıç, Renault Kangoo’su ile yine en zor anlarda en pratik<br />

çözümlerle karşımıza çıkıyor.<br />

Kangoo’nun rakiplerinden üstün, benzersiz iç hacminin vurgulandığı<br />

filmde, sürpriz bebekler, “pötikörili”<br />

pusetler, havada uçuşan oyuncaklar, kaybolan<br />

masal kitapları ve şaşkın, sevimli aileyle<br />

komedi tam gaz devam ediyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamın başlığı: Renault Kangoo – Pamuk<br />

Prenses<br />

Reklamveren: Renault<br />

Reklamveren yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar<br />

Krand<br />

Reklam ajansı: Publicis Yorum<br />

Yaratıcı yönetmen: Cevdet Kızılay<br />

Yaratıcı grup: Zafer Külünk, Erkut Terliksiz<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Yeşim Uzuner, Sinan<br />

Bilsel, Mine Hatapkapulu<br />

Stratejik planlama: Selda Sedes, Yusuf Muslubaş, Dilek<br />

Çağlıaltuncu<br />

Ajans prodüktörü: Arzu Köksal, Gamze Bayındır<br />

Yapım şirketi: Soda Film<br />

Medya ajansı: OMD<br />

Medya planlamacı: Aslı Akbulut, Çağlayan Çamsarı<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 31


Kampanyalar<br />

Seramiksan sözü...<br />

Metin Arolat’ın yönetmenliğini üstlendiği reklam filmlerinde<br />

ünlü oyuncular Özge Özberk ve Hande Subaşı,<br />

Seramiksan’ın teknoloji, kalite ve estetik anlayışına dikkat<br />

çekiyor. Reklamlarda başarılı kadınların hayatlarından kesitler<br />

sunuluyor ve seramik karoların hayatlarının önemli bir<br />

parçası olduğu gösteriliyor. Yaşam alanlarını güzelleştiren<br />

önemli faktörlerden birinin seramik olduğuna vurgu yapan<br />

reklamlarda Seramiksan’ın tasarım, kalite ve hijyeni bir arada<br />

sunduğuna, ünlü isimlerin de “Seramiksan Sözü”ne güvendiğine<br />

dikkat çekiliyor.<br />

Reklam filmi künyesi<br />

Reklamveren: Seramiksan<br />

Reklamveren Yetkilisi: Bülent Şamlı, Süreyya Çağlar<br />

Reklam Ajansı: Manajans/JWT<br />

Yaratıcı Yönetmen: Tuğbay Bilbay, Tayga Soysaltürk, Serkan<br />

Balak<br />

Reklam Yazarı: Tuğbay Bilbay<br />

Sanat Yönetmeni: Tayga Soysaltürk<br />

Ajans Prodüktörleri: Şafak Serter, Ahmet Bayık<br />

Stratejik Planlama: Ceren Coşkun<br />

Müşteri Grubu: Nathalie Samur, Filiz Durmuş Sezer, Gülçin<br />

Karakahyaoğlu<br />

Yapım Şirketi: İnterFilm<br />

Prodüktör: Bahadır Arlıer<br />

Yönetmen: Metin Arolat<br />

Görüntü Yönetmeni (D.O.P): Uğur İçbak<br />

Medya Planlama: Mindshare<br />

Mecra: TV, Sinema, Outdoor, RD<br />

Cast: Özge Özberk, Oylum Talu, Burcu Kara,<br />

Hande Subaşı<br />

Hayat değiştiren telefon...<br />

Reklamın Başlığı:Kapsama – Hayat Değiştiren Telefon<br />

Reklamveren:Turkcell<br />

Reklamveren Temsilcisi: Alpay Alptekin, Barış Gökpınar, Selin<br />

Çavuşoğlu, Asu Şipşak<br />

Reklam Ajansı: Alametifarika<br />

Yaratıcı Grup:<br />

Arkın Kahyaoğlu, Odisseas Sevsevme, Mert<br />

Şentürk, Berat Pekmezci, Serdar Güngör, Ebru Topçuoğlu,<br />

Sezer Derkuş, Özhan Karaçam, Ülkünur Arslan, Ozan<br />

Küme<br />

Marka Direktörü: Gökhan Akbay<br />

Prodüksiyon:Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz<br />

Prodüksiyon Şirketi:Kala Film<br />

Prodüktör: Hazer Baycan<br />

Yönetmen:Emre Şahin<br />

Görüntü yönetmeni:Clint Leaos<br />

Post Prodüksiyon: Filimişleri<br />

Müzik: Nil Karaibrahimgil<br />

Müzik Aranje: Jingle House<br />

Medya Ajansı: Mindshare<br />

Medya Planlamacı: Banu Karaman<br />

32 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Cildine bakmaktan vazgeçme...<br />

Dünyanın 60 ülkesinde tüketicilerine cildin mucizelerini anlatan<br />

ve zengin ürün gamıyla bu mucizeleri korumak için çözüm<br />

sunan Vaseline, yeni reklam filmiyle kadınları ciltlerine<br />

daha iyi bakmaları konusunda cesaretlendiriyor.<br />

Vaseline’in “cildin mucizelerini anlatma ve bu alanda farkındalığı<br />

artırma” hedefine uygun olarak hazırlanan reklam<br />

filminde, gün boyunca sürekli aktif olan kadınların ciltlerinde<br />

gün içinde yarım litreye varan su kaybı yaşandığına ve<br />

bunun neden olduğu yıpranmaya dikkat çekiliyor. Reklam<br />

Tofita’ya giden yol...<br />

TV programı formatında tasarlanan “Tofita’ya Giden Yol”<br />

projesinde Ayvaz Enes, önce stüdyodaki dört örnek “Tifiti”<br />

tiplemesini eleştirerek gençlerin bolca kahkaha atmasını<br />

sağlıyor, ardından da dijital projenin katılımcılarına kendi<br />

“Tifiti” arkadaşlarıyla ilgili sorular soruyor.<br />

Türkiye’de daha önce uygulanmamış bir formatı kullanarak<br />

bir televizyon programını dijital ortama taşıyan Tofita, kullanıcıyı<br />

sadece programın izleyicisi olma rolünden çıkarıp,<br />

interaktif kurgusuyla programın bir parçası haline getiriyor.<br />

Gençlerin “Tifitilik” hikâyelerine günlük hayatlarında sıkça<br />

yer vermeleri üzerine, reklam filmlerinde ve dijital projelerinde<br />

eğlence ve mizahın dozajını artıran Tofita, Tofita seven<br />

ya da Tofita’nın genç dünyasına girmek isteyen herkesi bu<br />

dijital projede yer almaya çağırıyor.<br />

Dijital Uygulama Künyesi<br />

Uygulama başlığı: Tofita’ya Giden Yol<br />

Reklamveren: Kraft Foods<br />

Reklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Tamer Karabay,<br />

Buşra Aktaş<br />

Dijital ajansı: 41? 29!<br />

Yaratıcı yönetmen: Seren Köroğlu<br />

filminde A ve E vitaminleriyle zenginleştirilmiş Vaseline Cilt<br />

Bakım Losyonlarının cildin gün boyunca kaybettiği nemi geri<br />

kazanmasına yardımcı olduğu anlatılıyor.<br />

Dünya çapındaki milyonlarca tüketicisine “Cildiniz sizi saran<br />

bir mucizedir, onu Vaseline ile koruyun” çağrısında bulunan<br />

Vaseline, bütün iletişim çalışmalarında cilt bakımının önemine<br />

vurgu yapıyor.<br />

Reklam Filmi Künyesi<br />

Reklamın başlığı: Cildine Bakmaktan Vazgeçme<br />

Reklamveren: Unilever<br />

Reklamveren yetkilisi: Merlin Ağaoğlu<br />

Reklam ajansı: Face to Face<br />

Yaratıcı yönetmen: Ralph Roden / Mike Sands<br />

Yaratıcı grup: Mike Sands<br />

Müşteri ilişkileri grubu: N/A<br />

Stratejik planlama: Hany Ezzat Aziz<br />

Ajans prodüktörü: Guy Sinclair<br />

Yapım şirketi: Phoenix Films<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

Medya planlamacı: Gizem Doğruol<br />

Kullanılan mecralar: TV<br />

Yaratıcı grup: Elif Kavalcı, İlyas Eralp, Alperen Altınöz<br />

Proje Yöneticisi: Serhat Maraşlıgil<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Burcu Gürbüz<br />

Proje: Tofita’ya Giden Yol<br />

Prodüksiyon Ajansı: Soda Film<br />

Prodüktör: Erinç Koyun<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

Kullanılan mecralar: Dijital<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 33


Çöp c


Gezi<br />

enneti Brezilya...<br />

Sao Paulo genel anlamda çok pis bir şehir.<br />

Sokaklar çok kötü kokuyor.<br />

Nüfusun % 9’ u çöp toplayarak yaşamını sağlıyor.<br />

Brezilya’ da atık geri dönüşümünün<br />

ülke ekonomisine çok katkısı var.<br />

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban<br />

Brezilya gezimiz Sao Paulo ile başladı.<br />

Uçak ile akşam vakti geldiğimiz Sao<br />

Paulo’ da metro ile otelimize gittik. Otelimiz<br />

Sao Joao Sokağında Cinelandia<br />

Hotel. Otelin rezervasyonunu Mert yapmıştı<br />

ve bize de çok merkezi yerde, otele<br />

yerleşince çıkıp gece alemine akarız<br />

demişti. Uçaktan inip metroya bindik ve<br />

otelimizin olduğu durakta indik. Merdivenlerden<br />

çıkıp caddeye ulaşınca şok<br />

olduk.<br />

Merkezi yer dediğimiz cadde bizim<br />

Tarlabaşı’ndan daha virane yerler. Sokakta<br />

şarapçılar dolu. Epey bir tırsarak<br />

başımızı önümüze eğip sessiz sedasız<br />

otelimize geldik. Odamınız anahtarını<br />

alıp odaya çıktık. odanın kapısından girer<br />

girmez başka bir sürpriz ile karşılaştık.<br />

Oda darma dağınık. Masanın üzeri<br />

leş gibi ve yerlerde kırık şarap şişleri.<br />

Kapayı kapatıp tekrar resepsiyona gittik.<br />

Bu sefer başka bir oda anahtarı alıp<br />

odaya çıktık. Neyse ki bu sefer doğru<br />

odadaydık. Tabii dışarı çıkıp alemlere<br />

akmak yalan oldu.<br />

Sao Paulo genel anlamda çok pis bir şehir.<br />

Sokaklar çok kötü kokuyor. Nüfusun<br />

% 9’ u çöp toplayarak yaşamını sağlıyor.<br />

Brezilya’ da atık geri dönüşümünün<br />

ülke ekonomisine çok katkısı var. Kağıt,<br />

metal ve plastik geri dönüşümle tekrar<br />

kullanılıyor. Biyolojik atıklardan üretilen<br />

gazlarla da enerji elde ediliyor. Ülke<br />

ekonomisine ciddi katkı sağlıyorlar.<br />

Yalnız çöpleri sokaklara değil de çöp<br />

kutusuna atsalar daha makbule geçecek.<br />

İnsanın burnunun direği kırılıyor o<br />

sıcakta.<br />

O yoğun pis kokunun eşliğinde şehri<br />

gezerken Ibirapuera Parkında eylem<br />

yapan gençlere rastladık. İngilizce bilmedikleri<br />

için iletişim kurmakta biraz<br />

zorlansak da demokratik bir yaşam<br />

istediklerini ve siyasi partileri protesto<br />

ettiklerini anladık. Hükümetin çok fazla<br />

para iç ettiği için kızgınlardı. Bu senaryo<br />

bize çok tanıdık geldiği için biz de<br />

onlara şans dileyip oradan ayrıldık.<br />

Ibirapuera Parkı, kentin en büyük ve<br />

yeşil parkı. 1.5 milyon metrekarelik bu<br />

parkta yürüyüş, koşu ve bisiklet parkurları<br />

bulunuyor. Hafta sonları 150 binden<br />

fazla ziyaretçinin geldiği parkta, Modern<br />

Sanat Müzesi, Bienal Sergi Merkezi gibi<br />

farklı yapılar da görebilirsiniz.<br />

Oradan da Edifício Itália Gökdelenini<br />

görmeye gittik. Kenti izlemek için en<br />

yüksek noktanın burası olduğu söyleniyor<br />

ama biz üşendiğimiz için çıkmadık,<br />

Centro Cultural São Paulo’ ya devam<br />

ettik. Burası sinema, tiyatro oyunları,<br />

müzikal performanslar sergileniyor ve<br />

karikatür kütüphanesi mevcut. Estação<br />

Vergueiro yakınlarındaki bu kültür sanat<br />

kompleksi, kentin medarı iftiharı.<br />

Sokak sokak dolaştıktan sonra çok<br />

acıktığımızı hissedip restaurant aramaya<br />

başladık. Tam öğle saati olduğu için<br />

çevre plazalarda çalışanlar tüm restaurantlarını<br />

doldurmuşlardı. Zar zor bir<br />

yer bulabildik. Tabii bulduğumuz yerde<br />

de İngilizce bilen kimse olmadığı için<br />

milletin tabaklarına bakıp onları göstererek<br />

sipariş vermek zorunda kaldık.<br />

Tabii sonuç rezalletti. Hiç ummadığımız<br />

şeyleri yemek zorunda kaldık. Neyseki<br />

600 ml’lik soğuk biralar o sıcakta bizi<br />

teselli etmeye yetti.<br />

Yemeğimizi de yedikten sonra Mercado<br />

Municipal’ a yani pazara gitmeye karar<br />

verdik. Yol üzerinde çok güzel heykeller<br />

vardı. Yalnız hepsi tahrip edilmişler.<br />

Ben yelken tutkunu olduğum için birkaç<br />

heykel beni gerçekten çok etkiledi.<br />

Meydanlarda bizim Mahmutpaşa’ daki<br />

gibi küçük barakalardan dükkanlar var.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 35


Gezi<br />

Sao Paulo’ nun merkezinin hali gerçekten<br />

içler acısı.<br />

Burada da sokaklarda Beyoğlu’ daki<br />

gibi enstrüman çalıp şarkı söyleyen sanatçılar<br />

var. Tek farkı onların insanları<br />

müzik eşliğinde cesurca dans edebiliyorlar.<br />

Sanırım buna en büyük etken<br />

damarlarında dolaşan Latin Amerika<br />

kanı.<br />

Nihayet o yoğun ürik asit kokusu eşliğinde<br />

Mercado Municipal’ a varıyoruz.<br />

Sanırım buradaki insanlar çok fazla çok<br />

şarap içiyor. Sokaktaki bu yoğun kokunun<br />

sebebi bu olmalı.<br />

Brezilya’nın yemek kültürünü burada<br />

görmeniz mümkün. Günde 20 bin müşteriyi<br />

ağırlayan Pazar, neoklasik şekilde<br />

dizayn edilmiş. İçeride 319 adet tezgah<br />

var.<br />

Tezgahlarda daha önce hiç görmediğimiz<br />

meyvalar, balıklar ve et çeşitleri<br />

sergileniyor. Tanıdık gelen tek şey baharatlar,<br />

kuru yemişler ve şaraplar.<br />

Burada fast food gibi çabucak servis<br />

edilen Mortadella sandviçler çok meşhur.<br />

İçerisinde o kadar çok et var ki insan<br />

şaşırıp kalıyor. Nerde bizim memlekette<br />

bu kadar bol et.<br />

Pazarı dolaşıp karışık meyva salatamızı<br />

da yedikten sonra otobüs terminaline<br />

doğru yola çıktık. 15 saatlik otobüs yolculuğundan<br />

sonra Parana’ ya geldik.<br />

Parana’ da şimdiye kadar gördüğüm en<br />

güzel kuş parkı var. Kuş parkı deyince<br />

aklıma Manyas kuş cenneti gelmişti<br />

ama şu an Manyas’ ın hali içler acısı.<br />

Kuş parkının girişinde bizi Hayat Ağacı<br />

karşılıyor. Gerçekten muazzam görünen<br />

bu ağacın kökleri çok büyük bir alana<br />

yayılmış. Amazon ormanları gerçekten<br />

muazzam. Parkın içinde binlerce<br />

36 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

ağaç var, hepsi de devasa boyutlarda.<br />

O ağaçların arasında yapılan yaya yolundan<br />

yürüyerek parkı geziyorsunuz.<br />

Bazı yerlerde kuşlar kafesler içerisinde<br />

bazı yerlerde ise açıkta dolanıyorlar.<br />

Kuşlar insanlara o kadar alışmışlar ki<br />

hiç ürkmüyorlar insanlardan. Hatta elinizden<br />

yemek bile yiyiyorlar.<br />

Bizim hayvanat bahçelerinde görmeye<br />

alışık olduğumuz tavus kuşunun fotoğrafını<br />

çekmek için epey uğraştım ama<br />

sonunda muvaffak oldum. Ortalıkta dolanan<br />

bazı kuşlar ise insanın avlanma<br />

dürtüsünü tetikliyor. Şimdi bunu vurup,<br />

temizleyip bir güzel yahni yapsak falan<br />

gibi düşünceler geçiyor insanın aklından.<br />

Oysa ki kahvaltı edip gelmiştik.<br />

Sanırım amazon ormanlarının atmosferi<br />

insanın aklına böyle şeyler sokuyor.<br />

Rio isimli animasyon filminden tanıdığımız<br />

makav türü papağanlardan bolca<br />

var.<br />

Etraf rengarenk papağanlarla dolu. Ben<br />

hayran hayran fotoğraf çekip yürürken<br />

hain bir papağan sessizce yaklaşıp topuğumdan<br />

ısırdı. İşte o an adrenalinin<br />

böbrek üstü bezlerimden çıkıp damarlarıma<br />

yayılışını an an hissederek yaşadım.<br />

Ödüm koptu.Parkta sadece kuşlar<br />

değil yılanlar ve timsahlar da var.<br />

Ben hayran hayran fotoğraf<br />

çekip yürürken hain<br />

bir papağan sessizce yaklaşıp<br />

topuğumdan ısırdı.<br />

Parkın tasarımını o kadar güzel yapmışlar<br />

ki düzen insanı adeta büyülüyor.<br />

Böyle cennet gibi bir yerde gezerken<br />

rahatsız edici olan tek şey nem. O kadar<br />

çok nem var ki, teninizde sürekli bir<br />

ıslaklık hissediyorsunuz.<br />

Parkta daha önce hiç görmediğim hayvanlar<br />

da vardı. Ama adlarını hiç bilmiyorum.<br />

Görünüşleri nedense aklıma<br />

genetiği oynanmış yemlerle beslenen<br />

tavukları getirdi aklıma. Mutasyona uğrayıp<br />

yakında tavuklar da böyle olabilir<br />

diye düşündüm.<br />

Parktaki canlılar dışında bitki örtüsü<br />

de çok muazzamdı. Ağaç kabuklarının<br />

üzerinde büyüyen bitkiler gerçekten<br />

muhteşemler.<br />

Kuş parkını da gezip bitirdikten sonra<br />

sıra geliyor sabırsızlıkla beklenen şehre,<br />

Rio De Janeiro.<br />

Rio De Janeiro’ ya yine gece vakti varıyoruz.<br />

Kalacağımız otel Copacabana’<br />

da. Odamızın anahtarını alıp çıktık<br />

odaya. İkinci oda krizini de burada yaşadık.<br />

Çarşaflar yastık kılıfları çok pis,<br />

üzerlerinde saç ve kıl dolu. Iyyykkkkk,<br />

diyerekten resepsşyona atıyorum kendimi.<br />

Sonra yastık kılıfları ve çarşaflar<br />

değişiyor. Ama yastıkların kendi yüzü<br />

o kadar kirli ki kılıfın temiz olması kesmiyor<br />

beni. Yapacak bir şey olmayınca<br />

yastıksız yatmaya karar veriyorum. Tabii<br />

bütün gece kabus gibi geçiyor ve çok<br />

huysuzlanıyorum. Neyse ki sabah kahvaltısı<br />

son derece güzel de beni teselli<br />

ediyor. Zaten çikolatalı pastayı görünce<br />

yelkenleri suya indiriyorum.<br />

Kahvaltıdan sonra direk Copacabana<br />

Plajına gidiyoruz. Rio De Janeiro’ da


Gezi<br />

Botanik Bahçeler eskiden<br />

kraliyet ailesinin gezinme<br />

yeriymiş. Şimdi nesli<br />

tükenmekte olan birçok<br />

botanik bitkiye<br />

ev sahipliği yapıyor.<br />

mevsim bahar, dolayısyla hava tam<br />

ısınmamış. Bizim şansımıza da hava<br />

bulutlu ve hafiften yağmur çiseliyor. O<br />

yüzden de plajlar bomboş.<br />

Yüzen kimse yok ama balık tutan, koşu<br />

yapan, surf yapan kişiler plajda az da<br />

olsa kalabalık yaratıyorlar. Doğruyu<br />

söylemek gerekirse Copacabana beni<br />

hayal kırıklığına uğrattı. Bizim Şile’ de<br />

ki halk plajı bile buradan daha modern,<br />

hijyenik ve canlı. Sanırım bunda mevsimin<br />

bahar oluşunun çok büyük etkisi<br />

var. Bir de filmler de hep alışık olduğumuz<br />

sahneler var. Copacabana’ da<br />

koşu yapan veya yüzen güzel vücutlu<br />

bay ve bayanlar. Plajı gördükten sonra<br />

filmlerde figüran kullanıldığına karar<br />

verdim.<br />

Plajda dolanırken biraz ilerideki bir otelin<br />

önünde bağırış çağırış kalabalık bir<br />

grup gördük. Biz de ne oluyor burada<br />

diyerekten kabalığa karıştık. Meğerse<br />

Britney Spears oradaymış. Terastan<br />

millete el sallıyormuş. Biraz uzaktan da<br />

olsa bizim fotoğraf karesine aldık onu<br />

da. Bir sonraki akşam Maracana stadında<br />

vereceği konser için gelmiş.<br />

Copacabana’ dan sonra da yürüyerek<br />

Ipanema Plajına geçtik. Buranın da Copacabana’<br />

dan pek farkı yoktu.<br />

Ipanema Plajından sonra da Lebnon’<br />

a geçtik. Lebnon, 19 yy’ ın sonlarından<br />

beri çiftlikleriyle tanınan Rio’ nun en hoş<br />

yerlerinden biri. Özellikle tepelerle kaplı<br />

bu kasabada çok güzel evler var.<br />

Gölün etrafında yürüyüş yaptıktan sonra<br />

yine yürüyerek Jardim Botanico yani<br />

botanik bahçelerine gittik. Botanik bahçesinin<br />

girişinde bizi halay ekibi karşıladı.<br />

Girişteki heykelleri halay ekibine<br />

benzettiğimizi duysalar epey bozulurlardı<br />

herhalde.<br />

Botanik Bahçeler eskiden kraliyet ailesinin<br />

gezinme yeriymiş. Şimdi nesli<br />

tükenmekte olan birçok botanik bitkiye<br />

ev sahipliği yapıyor.<br />

İçeride ağaçların haricinde çiçekler için<br />

yapılmış ayrı bölümler de var. Botanik<br />

bahçeleri de gezmeyi bitirdiğimizde açlıktan<br />

ölmek üzereydik. Güzel et yiyebileceğimiz<br />

bir yer aradık. Daha öncesinde<br />

nerelerde yiyebiliriz diye ön çalışma<br />

yapmıştık. Ama aradığımız mekanın<br />

uzak olduğunu farkedince yolda zevk<br />

sahibi olduğunu düşündümüz bir adamı<br />

durdurup nerede yemek yiyebiliriz diye<br />

sorduk. O da kendisinin zevkle yediği<br />

bir yerin tarifini verdi. Sonradan dedik ki<br />

abi harbiden zevk sahibiymiş ve biz de<br />

bunu bir görüşte anlamışız.<br />

Gelen et ve garnitürler gerçekten on numaraydı.<br />

Yanın da bira, tam keyif yaptırdı<br />

bize. Açlıktan sırtımıza yapışmakta<br />

olan mideyi doldurduktan sonra acayip<br />

bir ağırlık çöktü. Dedik ki gidip otele<br />

biraz kestirelim sonra kalkar alemlere<br />

akarız. Otele vardığımızda saat 20:00<br />

olmaktaydı. Yattık ve kalktığımızda sabah<br />

olmuştu. Et ve bira çok ağır gelmişti.<br />

Resmen kolesterol tavan yapmış ve<br />

biz komalık olmuştuk. Ondan sonra ben<br />

bir daha et yememeye karar verdim.<br />

Bir sonra ki gün Corcovado Dağı üzerinde<br />

yer alan ve şehrin sembollerinden<br />

biri olan İsa heykeline gitmeye karar<br />

verdik. 600 mt’ lik Corcovado Dağı’ nın<br />

tepesinde olan Kurtarıcı İsa Heykeline<br />

tren veya minibüslerle çıkmak mümkün.<br />

Biz treni tercih ettik. Trenle yukarı<br />

çıkarken muhteşem bir manzaraya<br />

tanık oluyorsunuz. Ben muhteşem bir<br />

sohbete de tanık oldum. Yanıma oturan<br />

Kolombiya’lı arkadaşla tanıştık.<br />

Arkadaş, Kolombiya okul gemisinde<br />

çalışıyormuş. Aklıma hemen İstanbul’ a<br />

gelen boylu soylu yelkenli okul gemileri<br />

geldi. Yukarı çıkana kadar sohbet ettik<br />

ve onun yerinde olmayı gerçekten çok<br />

istedim. Abiler gemiyle habire dünyayı<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 37


Gezi<br />

dolaşıyorlar. Mola verdikleri bu gibi yerlerde<br />

de etrafı geziyorlar.<br />

Neyse, biz konumuza dönelim. Kurtarıcı<br />

İsa (The Statue of Christ the Redeemer)<br />

Heykelinin normal şartlarda manzarası<br />

muhteşem ama bizim şansımıza<br />

o gün sis vardı. O yüzden ben pek keyif<br />

almadım.<br />

İsa heykelinden sonra da Santa Teresa’<br />

ya gitmeye karar veriyoruz. Santa<br />

Teresa, Rio’nun bohem favelas Sokaklarında<br />

sanatın, tropikal ağaçların ve<br />

en keyifli insanların dolaştığı, Rio’nun<br />

plajlar ve tepelerden ibaret olmayan<br />

bambaşka bir yüzü. İnsanlar ellerinde<br />

bardaklar sokaklarda içki içip yemek<br />

yiyip sohbet ediyorlar. Gerçekten çok<br />

keyifli bir yer. Biz de bir yerde oturup<br />

bir şeyler yiyip dinlendik.<br />

Bizim buraya gelmemizin amacı meşhur<br />

sarı tramvayı görmekti ama sarı<br />

tramvay kısa bir süre önce emekli olmuş.<br />

Şimdi sadece eski filmlerde görebileceğiz<br />

sarı tramvayı.<br />

Santa Teresa’ da nefis bir tiramisu yiyip<br />

kahve içtikten sonra yürüyerek meşhur<br />

Selaron Merdivenlerine gidelim dedik.<br />

Elimizde harita Lapa’ ya doğru yürüyoruz.<br />

Bir süre sonra su kemerlerinin oraya<br />

vardık ama Selaron Merdivenlerini<br />

bulamadık. Su Kemerleri Lapa’ ya çok<br />

farklı bir görünüm kazandırıyor. Bizim<br />

Kemerburgaz’ da görmeye alıştığımız<br />

kemerleri burada görnek beni şaşırtı<br />

biraz. Koloni dönemine ait gösterilebilecek<br />

en güzel mimari ve mühendislik<br />

eserlerinden biri olan Lapa Su Kemerleri,<br />

18. yüzyılın ortalarında Carioca<br />

Nehri’nden şehre taze su getirebilmek<br />

amacı ile inşa edilmiş.<br />

19 yüzyıldan itibaren şehir suyunun<br />

daha modern yöntemlerle sağlanmaya<br />

başlamasının ardından, kemer işlevini<br />

kaybetmiş, ilerleyen dönemde ise üzerine<br />

yerleştirilen bir tramvay sistemi sayesinde,<br />

şehir merkezini Santa Teresa<br />

bölgesine bağlayan bir tramvay köprüsü<br />

olarak kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Bugün kemer Santa Teresa ve Santa<br />

Antonia Tepeleri’ni birbirine bağlamaktadır.<br />

270 metre uzunluğundaki kemerin<br />

en yüksek noktası 17,6 metredir ve<br />

toplamda 42 kemer ile süslemiştir.<br />

Su kemerlerinin etrafında epey bir dolandıktan<br />

sonra sora sora Selaron Merdivenlerinin<br />

izini bulduk. Fakat oraya<br />

gitmek için favelaların içinden geçmek<br />

durumunda kaldık. Favelalar bizim gecekondu<br />

mahalleleri gibi fakat yabancılar<br />

için pek can güvenliğinin olmadığını<br />

söylüyor. Ne kadar doğrudur test etme<br />

şansımız olmadı ama bir gayet rahat<br />

38 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Selaron Merdivenleri<br />

1998 yılında inşaası neredeyse<br />

bitmek üzere olan bu<br />

merdivenleri Şili’ li bir ressam<br />

olan Selaron dünyanın dört bir<br />

yanından gelen fayanslarla<br />

kaplamaya başlamış.<br />

yürüyüp geçtik Selaron Merdivenlerine.<br />

1998 yılında inşaası neredeyse bitmek<br />

üzere olan bu merdivenleri Şili’ li bir<br />

ressam olan Selaron dünyanın dört bir<br />

yanından gelen fayanslarla kaplamaya<br />

başlamış. Kendisi ressam olan Selaron<br />

merdivenleri fayansla kaplamayı tercih<br />

etmiş çünkü doğal afetlerin fayanslara<br />

daha az zarar vereceğini düşünmüş.<br />

örneğin bir yangın sonucu boya isle<br />

kaplanırken fayanslar renklerini koruyabilir.<br />

Merdivenlerin yapımı 1998 sonuna<br />

doğru bitmiş ve 1999’ da fayanslar kaplanmaya<br />

başlamış.<br />

Selaron bunu canlı sanat performansı<br />

olarak yıllardır yaptığını belirtmiş. Her<br />

gün dünyanın bir yerinden gelen ya<br />

da kendisinin yaptığı bir başka fayansla<br />

değiştirmiş. Eskisini kırmış, yenisini<br />

yapıştırmış. Hala da fayans göndermek<br />

isteyenlerin gönderisi kabul ediliyor. Bu<br />

fayansların arasında Türkiye’ ye ait fayanslar<br />

da mevcut.<br />

Selaron Merdivenlerin çok hoş bir ortamı<br />

var. Elinize biranızı alıp merdivenlerde<br />

oturup sohbet edebiliyorsunuz.<br />

Akşama doğru merdivenlerde ki nüfus<br />

artıyor ve adeta açık hava barlarına<br />

dönüyor. Yanlız merdiven kenarlarındaki<br />

ağaçlardan düşen ne olduğunu<br />

bilmediğim meyvalar biraz tehlike teşkil<br />

ediyor. Neredeyse kafama düşen bir<br />

meyva oldukça korkutmuştu beni. Tabii<br />

ben yine nasibi aldım. Üstüm başım<br />

turuncu meyva özü oldu, yapış yapış.<br />

Biralarımızı da içtikten sonra biraz dinlenip<br />

üzerimizi değiştirmek için otele<br />

döndük.<br />

Otele giderken de bir markete uğramadan<br />

edemedik. Buradaki büyük<br />

marketler gibi marketler var oradaki<br />

caddelerde de fakat hiç birinde çikolata<br />

satılmıyor. Sadece bisküvi satılıyor.<br />

Benim gibi çikolata delisi birini çok zorlayan<br />

bir durumdu. Marketlerde çikolata<br />

olmamasının sebebi çikolatanın<br />

Brezilya’ da çok pahalı olması. Çikolata<br />

krizlerimi bastırmak için sabahları kahvaltıda<br />

çıkan çikolatalı pastanın üzerini<br />

kemirmek zorunda kaldım.<br />

Coğrafi yapısı sebebiyle bir çok egzotik<br />

meyva var marketlerde. Bir de bu meyvaların<br />

nefis meyva suları ve meyvalı<br />

yoğurtları var. Bizde marketten çeşitli<br />

meyva suları alıp otele geldik. Mert, havaalanından<br />

aldığı Smirnoff ile votkalı<br />

meyva suyu yaptı. Ama tadı o kadar<br />

sert ki ben içemedim. Tolga ve Mert hırs<br />

yapıp meyva suyu bitene kadar içtiler.<br />

Sonra baktık ki meyva suları konsantreymiş.<br />

500 ml. İle 5 litre meyva suyu<br />

yapılıyor. Hallerine bakıp gülmekten kırılmıştım.<br />

Kezzap gibi içtiler resmen.<br />

Otelde gidebileceğimiz gece kulüplerinin<br />

listesini yaptık. En gözde gece kulüplerinin<br />

Scenarium ve Democraticans<br />

olduğunu öğrendik. Cicilerimizi giyip


Gezi<br />

bir taksiye bindik. Önce Scenarium’ a<br />

gittik, bir de baktık kulüp kapalı. Hayal<br />

kırıklığına uğramış bir vaziyette oradan<br />

Democraticans’ a geçtik. Orada da ayrı<br />

bir hayal kırıklığı, orası da kapalı. Taksi<br />

şöförünün söylediğine göre Britney<br />

Spears konserinin olması dolayığla kapalı<br />

olabilir veya henüz yaz gelmediği,<br />

bahar mevsiminde oluşumuz sebebiyle<br />

kapalı olabilirmiş. Çok üzüldüğümüzü<br />

gören şöför bizi başka bir yere götüreceğini<br />

söyledi. Biz de ona uyup bizi<br />

götürdüğü barda indik. Burası da canlı<br />

müzik yapılan bir salsa kulüptü. Ama<br />

adını şu an hatırlamıyorum. İçeri girip<br />

sahne önüne yaklaşıp müzik eşliğinde<br />

sallanmaya başladık. Ama dans konusunda<br />

yeteneğim olmadığı için ben kazık<br />

gibi ayakta dikilmekle yetindim. Rio<br />

karnavalına denk gelmediğimiz için o<br />

dönemi deneyimleme şansımız olmadı.<br />

Ama burada da Arjantin’ de olduğu<br />

gibi gösteri düzenleyen mekanlar var.<br />

Plata Forma da bunlardan biri. İçeride<br />

karnavalı çağrıştıran şovlar ve danslar<br />

yapılıyor.<br />

Brezilya, genel itibarıyla beni hayal kırıklığına<br />

uğrattı. Buna etken belki bahar<br />

mevsimiydi belki de beklentim çok yüksekti.<br />

Ertesi gün gezinin bana kafi geldiğini düşünerekten<br />

memlekete dönmeye karar<br />

verdim. Mert ve Tolga’ yı otelde bırakıp<br />

Burası da canlı müzik<br />

yapılan bir salsa<br />

kulüptü. Ama adını şu an<br />

hatırlamıyorum.<br />

bir taksiye binip otogara gittim. İlk defa<br />

Türkiye dışında bir otogara gidiyordum<br />

ama hiç yabancılık çekmedim. Otogara<br />

gidip daha önce referans almış olduğum<br />

1001 isimli otobüs firmasına gidip<br />

Sao Paulo’ ya biletimi aldım. Şansıma<br />

otobüs 5 dakika sonra kalkıyordu. Koşa<br />

koşa gidip yerime oturdum. Yol arkadaşım<br />

30 yaşlarında zenci bir beyefendiydi.<br />

Koltukların rahat olması benim de<br />

erken kalkmış olmam sebebiyle hemen<br />

uyuya kalmışım. İlk mola verdiğimizde<br />

yola çıkalı 3 saat olmuştu. Molada inip<br />

çikolatalı pasta yedikten sonra tekrar<br />

otobüse binip yola çıktık. Rio de Janeiro<br />

ile Sao Paulo arası 7 saat sürüyor.<br />

7 saatlik otobüs yolculuğundan sonra<br />

Sao Paulo otogarında indim ve havaalanına<br />

giden otobüse bindim. Havaalanı<br />

da 1 saat kadar sürdü ve nihayet<br />

hava alanına vardım.<br />

Benim uçak biletim açık olduğu için istediğim<br />

zaman dönme şansına sahiptim.<br />

İlk uçak 5 saat sonraydı. Ben de<br />

kocaman havaalanını gezmeye karar<br />

verdim. Önce bir yorgunluk kahvesi içmek<br />

için bir kafeteryaya girdim. Gelen<br />

kahvenin kokusu beni adeta büyüledi.<br />

Büyük bir keyifle kahveyi içtiktikten sonra<br />

hemen markasını sordum. Kafeteryadan<br />

çıkışta ilk işim bu kahveden bulmak<br />

oldu. Sevdiğim dostalara da kahve alıp<br />

uçak saatine kadar keyifle dolandım.<br />

Sonra da 14 saat süren bir yolculukla<br />

özlediğim evime döndüm.Evim evim<br />

hijyen evim.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 39


Sinema<br />

reklam arası sinema<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

The Grey (Gri Kurt)...<br />

Joe Carnahan’ın yazıp yönettiği The Grey 23 Mart’ta vizyona<br />

girdi. Başrolünü Schindler’s List filmi ile üne kavuşan<br />

Liam Neeson’ın oynadığı The Grey filmi Smithers (British<br />

Columbia)’da çekildi. Film tam olarak 25,000,000$’a mağoldu.<br />

Film kaliteli bir kadroya sahip, dekorlar da gayet<br />

başarılı.<br />

İnsanların ölüm kalım mücadelesi verirken mantık çerçevesinde<br />

değil tamamen içgüdüleriyle hareket ettiklerini<br />

gözler önüne seren bir film. Filmde insanların bir yaşam<br />

mücadelesi içindeyken soğukkanlılığını ve mantığını koruyamadı<br />

anlatılıyor. Aslında film boyunca kazazedeler ve<br />

kurtların nerdeyse aynı şekilde hareket etmesi de filmin<br />

ilginç bir detayı. Film gayet etkileyici ve şaşırtıcı olmasına<br />

rağmen bana çelişkili geldi. Sahnelerin bazıları çok saçma<br />

ve ironik olmuş.<br />

Olay akışı insanı yormuyor ve olanları anlamak için kafa<br />

yormanıza gerek yok. Yani filmin sade ve düzgün bir akışı<br />

var. Filmi izlerken beklediğinizin dışında olaylar ve hareketler<br />

sizi şaşırtıyor ama bu olayların da dengesi iyi tutturulmuş.<br />

Filmde karakter geçmişlerine çok takılınamamış<br />

ama yine de seyirciyi tatmin edecek kadar duygusallık<br />

filmin içine serpiştirilmiş. Bazı ince detaylar da filmi güzelleştirmiş.<br />

The Grey filmi çok gösterişli, düşündüren ve şaşırtıcı bir<br />

şekilde başlıyor. Oyunculuk ve tepkiler gayet gerçekçi ve<br />

doğal ama film ilerledikçe ve olaylar geliştikçe işler sarpa<br />

sarıyor. Kişi sayısı azaldıkça olaylar kendisiyle çelişmeye<br />

başlıyor. Filmde kurtulanların verdiği kararlar ve yaptıkları<br />

hareketler tamamen yanlış ve nedensiz ama buna neden<br />

olarak içlerinde oldukları şoku gösterebiliriz. Görsel<br />

ve oyunculuk açısından film çok başarılı olmasına rağmen<br />

hikaye ve detaylar bir süre sonra tutarsızlaşıyor. Film genel<br />

olarak fena bir film değil. Ama bence çok daha güzel<br />

olabilirmiş. Bana göre yapılan bazı basit hatalar filmde çok<br />

göze batıyor ve geneli kötü duruma düşürüyor. Karakterler<br />

ve davranışları güzel bir şekilde sahneye yansıtılmış.<br />

Filmde tanımaya başladığımız her karakterin ölüm kalım<br />

mücadelesi verirkenki davranış ve karakter değişimleri güzel<br />

düşünülmüş ve uygulanmış.<br />

Ama yine de bir Liam Neeson filmi izlemek istiyorsanınız<br />

Jonasthan Liebesman’in yönettiği 30 Mart’ta vizyona giren<br />

Wrath of the Titans (Titanlar’ın Öfkesi) filmini izlemenizi<br />

tavsiye ederim. İngiltere ve İspanya’nın farklı yerlerinde<br />

çekilen film Dan Mazeau, David Johnson, Greg Berlanti ve<br />

Beverley Cross tarafın yazıldı. Sam Worthington’ın başrol<br />

oynadığı film güzel görsel efektlere sahip ve aksiyon sahneleri<br />

ile izleyicilere adeta bir şölen sunuyor.<br />

40 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kültür - Sanat<br />

Bir usta bin usta...<br />

Anadolu Sigorta’nın kurumsal sosyal sorumluluk projesi<br />

hakkında merak edilen tüm haber ve gelişmeleri, tek noktada<br />

toplayan bir bilgi portalı olarak tasarlanan<br />

www.birustabinusta.com.tr web sitesi yayına girdi.<br />

Sitede, Bir Usta Bin Usta sosyal sorumluluk projesinin tarihçesi<br />

ve proje hakkındaki genel bilgilerin yanı sıra, son<br />

gelişmeleri içeren basın bültenleri, kurslarla ilgili fotoğraflar<br />

ve şu ana kadar yayınlanan belgeseller de görüntülenebilecek.<br />

Yeni web sitesinde kurs duyurularına, güncel kursların iletişim<br />

bilgilerine, eğitimleri veren ustalarla ilgili detaylara ve<br />

halihazırda eğitimlerin sürdüğü kursların aylık programlarına<br />

da online olarak ulaşılabilecek.<br />

Websitesinde ilgi çekmesi planlanan bir diğer kısım da<br />

“proje meslekleri” başlığı altında yer alıyor. Buradan, 2010<br />

yılından bu yana tüm proje illeri ve meslekleriyle ilgili bilgilere<br />

ulaşılabilirken, tamamlanan kurslardaki aktiviteler de<br />

ayrıca özetleniyor.<br />

Konuyla ilgili açıklama yapan Anadolu Sigorta Genel Müdür<br />

Yardımcısı Filiz Tiryakioğlu; Bir Usta Bin Usta projesinin<br />

uzun soluklu bir girişim olduğuna dikkat çekerek, yeni<br />

web sitesinin Anadolu Sigorta’nın projeye verdiği önemi<br />

yansıttığını vurguladı.<br />

Tiryakioğlu sözlerine şu şekilde devam etti; “Sosyal sorumluluk<br />

projesiyle ilgili bilgilerin bir merkezden ziyaretçilere<br />

ulaşması, projeye ilgi duyan hatta gelecekteki kurslara<br />

katılmayı planlayan kişilerin daha süratli ve etkin bir şekilde<br />

yönlendirilebilmelerine imkân sağlayacak. Bu bağlamda<br />

yeni web sitesinin projenin kendi dinamiğine de olumlu<br />

katkı sağlayacağına inanıyorum.”<br />

Çocuk filmleri festivali...<br />

Garanti Bankası ve TÜRSAK<br />

Vakfı’nın işbirliğiyle çocuklar<br />

için gerçekleştirilen Garanti<br />

Mini Bank Çocuk Filmleri<br />

Festivali’nin dokuzuncusu; 4<br />

- 6 Nisan tarihlerinde Konya,<br />

9 – 11 Nisan tarihlerinde ise<br />

Aksaray’da çocuklarla buluşacak. Garanti Mini Bank<br />

Çocuk Filmleri Festivali’nin Konya’daki açılışında sürprizlerle<br />

başlayacak program; “Çizgi Kahramanların Maceraları”,<br />

“Eyvah Büyüyorum”, “Hayvanlar Alemi”, “Oyun<br />

Bahçesi” ve “Miniklere Masallar” gibi eğlenceli bölümlerle<br />

devam edecek. Festival kapsamında; her yıl olduğu<br />

gibi yine bir yarışma gerçekleştirilecek ve festivalin “En<br />

İyi Film”ini, yaşları 6-9 arasında değişen Çocuk Jürisi<br />

seçecek. Jüri üyeleri Konya’da toplanarak, festivalin yarışma<br />

bölümünde seyirci karşısına çıkacak 4 filmi izleyip<br />

birinciyi belirleyecek. Sinemasever çocukların ebeveynleriyle<br />

birlikte ücretsiz olarak katılabileceği festivalin film<br />

gösterimleri, Konya Mevlana Kültür Merkezi ve Aksaray<br />

Kültür Merkezi’nde yapılacak.<br />

Bahar notaları...<br />

Tuborg sponsorluğunda İstanbul’da<br />

ilk kez gerçekleşecek olan ‘’Bahar<br />

Notaları’’ etkinlikleri kapsamında<br />

ünlü Fransız pop-rock grubu Quand<br />

La Diva S’en Va ve blues denince<br />

akla gelen ilk gruplardan biri olan<br />

Mountain Men, 6 Nisan 2012 Cuma<br />

gecesi ROXY İstanbul’da müzik severlerle<br />

buluşacak.<br />

Fransa’da müzik listelerinin üst sıralarını zorlayan, sosyal<br />

medyada yoğun bir şekilde takip edilen, başarıları<br />

sonucu Fransa’nın en önemli yapım şirketlerinden biri<br />

olan PIAS’la sözleşme imzalayan pop-rock grubu Quand<br />

La Diva S’en Va’nın önemli bir özelliği de solistliğini<br />

ve bas gitaristliğini bir Türk olan Balkan Tekelioğlu’nun<br />

yapması. Balkan Tekelioğlu’nun yanı sıra grubu davulda<br />

Dominique Terral, gitarda Lucas Itié ve klavyelerde Nicolas<br />

Alpiste oluşturuyor.<br />

“Bahar Notaları” etkinliğinin biletleri www.mybilet.com<br />

adresinden temin edilebilir.<br />

42 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kültür - Sanat<br />

Zamanın tanığı...<br />

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera<br />

Müzesi, 20 Nisan - 29 Temmuz<br />

2012 tarihleri arasında, İspanyol<br />

ressam Francisco de Goya’nın<br />

(1746-1828) gravür ve yağlıboyalarıyla,<br />

evrensel bir ustanın dehasına<br />

tanıklık eden sergiye ev sahipliği<br />

yapıyor.<br />

Küratörlüğünü Marisa Oropesa’nın<br />

yaptığı, Türk sanatseverlerle ilk<br />

kez buluşacak, İspanya ve İtalya’nın önde gelen müze ve<br />

özel koleksiyonlarından derlenen sergi Pera Müzesi’nin<br />

üç katında yer alacak.<br />

“Goya, Zamanının Tanığı, Gravürler ve Resimler” sergisi<br />

İspanya ve tüm Avrupa’nın çalkantılı bir dönemine tanıklık<br />

eden ve karanlığın en iyi anlatıcılarından biri olan<br />

Goya’nın gravür serileriyle - Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri,<br />

Boğa Güreşi, Atasözleri ya da Zırvalar-, aralarında<br />

döneminin kralı IV. Carlos ve kraliçe María Luisa’nın<br />

portrelerinin de yer aldığı çeşitli yağlıboyalarını buluşturuyor.<br />

Okulumuz yeşil...<br />

Geçtiğimiz yıl İstanbul ve<br />

Balıkesir’deki toplam 59 okulun<br />

katıldığı eğitim programının<br />

ikinci dönemi 10 Nisan tarihinde<br />

Balıkesir’deki 60 ilköğretim okulunda<br />

başlayacak.<br />

“Okulumuz Yeşil” projesinde yeni dönem, Panasonic<br />

Türkiye Genel Müdürü Ahmet Telatar, Balıkesir İl Milli<br />

Eğitim Müdürü İbrahim Aydın, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü<br />

Ar-Ge ve Projeler Şube Müdürü Mürsel Sabancı<br />

ve Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Proje Uzmanı Onur<br />

Ongun’un katıldığı protokol töreniyle resmen başladı.<br />

Eğitim programı www.panasonic.com.tr adresinden takip<br />

edilebiliyor. Sitede öğretmenlere kendi çevreci derslerini<br />

oluşturabilmeleri için ücretsiz eğitim materyalleri, dokümanlar,<br />

videolar ve yardımcı ders planları yayınlanıyor.<br />

Panasonic bu materyalleri öğretmenlere tamamen ücretsiz<br />

olarak temin ediyor. İlköğretim çağındaki çocuklar<br />

böylece çevre bilincine, küresel ısınmanın etkilerine ve<br />

geri dönüşümün dünyamıza sunduğu faydalara dair çok<br />

kapsamlı bir eğitim alabiliyorlar.<br />

Ülker çocuk sinema şenliği...<br />

Ülker’in 23 Nisan<br />

Ulusal Egemenlik<br />

ve Çocuk<br />

Bayramı onuruna<br />

geleneksel hale<br />

getirdiği “Ülker<br />

Çocuk Sineması<br />

Şenliği”, Nisan<br />

ayında 5. kez<br />

perde açıyor. Bu<br />

yıl da her yıl olduğu<br />

gibi şenlik<br />

sayesinde 50 ildeki 150’ye yakın sinema salonunda çocuklar<br />

bir çocuk filmini sürpriz hediyeler eşliğinde ücretsiz<br />

izleme olanağına kavuşacak. Bugüne kadar 500 bini aşkın<br />

çocuğu sinemanın büyülü dünyası ile buluşturan şenlik,<br />

özellikle Anadolu’daki çocukların heyecanla beklediği bir<br />

23 Nisan hediyesi haline geldi.<br />

Tüm çocukların yararlanabileceği şenlikte çocukların yapması<br />

gereken tek şey, filmin gösteriminden önce sıraya<br />

girip ücretsiz biletlerini gişelerden almak olacak.<br />

Türkiye’nin aynı anda en fazla ilindeki çocuklara ulaşabilen<br />

sosyal sorumluluk projesi olan Ülker Çocuk Sinema<br />

Şenliği, Yıldız Holding ve şirketlerinden 600’ü aşkın gönüllünün<br />

çalışmasıyla hayata geçiriliyor. Şenlik, Ülker ve markalarının<br />

çeşitli eğlenceli aktiviteleri ve sinema çıkışında<br />

dağıtılacak hediye kutularıyla renklenecek.<br />

Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker,<br />

“Ülker olarak Türkiye’nin her yerine ulaşan, yaygın,<br />

bölgesel veya yerel uygulamaları olan, tüm çocukların eşit<br />

olarak yararlanacağı sosyal sorumluluk projelerini desteklemeyi<br />

tercih ediyoruz. Çünkü Ülker her hafta 200 bin<br />

noktaya ulaşan, Türkiye’nin en ücra köşelerine dahi gidebilen<br />

bir marka. Projelerimizi belirlerken de bu sorumluluğu<br />

üzerimizde hissediyoruz. Ayrıca çocukların zihinsel<br />

ve bedensel gelişimini doğrudan destekleyen projelere<br />

özel önem veriyoruz. Sinema da çocukların hayal gücünü<br />

geliştirmeleri için çok önemli bir araç. Bu nedenle “Ülker<br />

Çocuk Sinema Şenliği” projesini tüm Türkiye’ye yaymaya<br />

çalışıyoruz” şeklinde konuştu.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 43


Nostalji<br />

44 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!