marketing europe & anatolia Sayı: 016
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
marketing
Tarih: Şubat 2013 Sayı: 16
europe & anatolia
transformatör
KAOS:
kelebeğin fırtınası
Bu ne yaman
çelişki anne...
retorik
Mozaik
RD ve RV
Genel Kurulu
İçindekiler
Sayı: 16 Tarih: Şubat 2013
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve
Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
e-mail: eksantrik@eksantrik.com
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: elvin@eksantrik.com
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
Katkıda Bulunanlar
Argun Albayrak
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Sölemez
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
İlan Rezervasyon
Melis Deniz
Yayın Türü
Süreli Yayın
marketing
europe & anatolia
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Gedikli Sk.
Adilbey Ap. No: 15/13
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: meadergi@gmail.com
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri
San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya
da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki
görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Kısa Kısa 04 - 10
Medya Dünyası 13
transformatör 15
Röportaj 16 -19
kelebeğin fırtanası 21
Reklam Dünyası 22 - 25
retorik 27
Kampanyalar 29 - 35
Gezi 36 - 43
reklam arası sinema 44
Kültür Sanat 46 - 47
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
mobil: http://m-mea.eksantrik.com
http://www.facebook.com/meadergi
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden
)
Dergimize iki yeni yazar katıldı...
Daha önce de söylemiştim; bu bir bayrak yarışı ve destek
veren herkes bayrağı biraz daha ileri taşıyor. Bu sayıda
iki yeni yazarımız bayrağı devraldı ve daha ileri taşımak
için sayfalarımızı zenginleştirdi. Sita İletişim başkanı
Nurgül Eryıldır Günay bundan böyle kelebeğin fırtınası
adlı köşesinde reklamcılığa bir kelebek nezaketiyle
dokunacak, kah hoş bir esinti kah fırtına kopararak
sektörde bir kelebek etkisi yaratacak. Bugüne kadar
dergimize danışman olarak hizmet veren eşim Yönetmen
Abdullah Ekşioğlu da retorik ismini verdiği köşesinde
çeşitli konuları irdeleyip sorgulayacak. Dergimizin
sayfalarına yeni bir bakış açısı katacak.
marketing europe & anatolia, bağımsız, tarafsız, korkusuz
duruşunu bozmadan ve yayın süresince hiçbir ağaca
zarar vermeden sizlerle buluşmaya devam edecek.
Kimilerinin hoşuna gitse de gitmese de.
Bu satırlarda zaman zaman bir tüketici olarak başımdan
geçen olayları da sizinle paylaşıyorum. İşte böyle bir olayı
henüz çok taze yaşadım ve yine paylaşmak istedim.
Geçen ayın en soğuk gününde birden kombiden
sıcak suyun bir soğuk bir sıcak akmasını duş alırken
kemiklerime kadar hissettim. Hemen Baymak teknik
servisini aradım. Durumu anlattım, bir teknik eleman
göndereceklerini söylediler. Gerçekten kar - kış demeden
bir saat içinde teknik eleman geldi.
Ben tekrar durumu anlattım. 20'li yaşlarındaki teknik
eleman beni dinledi. Kombiye hiç bakmadan, evdeki tüm
musluklardan sıcak suyu açtı, kapattı. Sonra bana "siz
muslukları açıp, kapamayı bilimiyorsunuz; önce sıcak
suyu açın" dedi. Ben de saf saf "kombide bir problem var
daha önce böyle bir sorun yoktu" dedim. Teknik eleman
"yok hanımefendi kombiniz normal, siz muslukları yanlış
açıyorsunuz" dedi. Kombiye göz ucuyla bile bakmadan,
kombinin normal olduğunu anladın pek iyi ama bence şu
kombiye bir bak sen desem de sözümü dinletemedim.
Ennihayet teknik eleman kombinin dış kapağını açıp,
"Bakın kombide hiç arıza yok" dedi ve kapağı kapattı.
Sonra tekrarladı, "önce sıcak suyu" açın...
Sonra bir makbuz çıkardı, 30.-TL servis parası var dedi
makbuzu kesti. Ben hala bakın daha önce böyle bir sorun
yoktu filan demeye çalışırken makbuzu bana uzattı. Ben
de servis ücretini verdim.
Sonra evdekilere durumu anlattım, dakikası 30 TL'den
ileri musluk açma teknikleri öğrendiğim için kendimi
musluk açma kapana piri ilan ettim ama problem hala
çözülmemişti. Tekrar servisi aradım. Teknik servisten bu
kez iki kişi geldi. Meğer problemin benim musluk açışımla
bir alakası yokmuş, kombi artık çalışamayacak kadar
kireçlenmiş ve genel bir bakım yaptırmak gerekiyormuş.
Baymak'a yanlışta ısrar etmediği için teşekkür ediyorum
ama soruyorum kendimi musluk açma kapama piri
hissederken karizma yerle bir oldu. İleri karizma kurtarma
kursları da var mı acaba?
Hayatımızın her anında yer alan markalarla serüvenimiz
yaşadığımız sürece devam edecek.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Burgan Bank Grub, Eurobank Tekfen’in satın aldı...
Aralık ayında Eurobank Tekfen hisselerini satın alarak
bankanın yüzde 99.26’sına sahip olan Burgan Bank Grubu,
bölgesel markasının sınırlarını Türkiye ile genişletiyor.
Türkiye’de markasını Burgan Bank olarak açıklayan Burgan
Bank Grubu, Türkiye yatırımı ile bölgesel genişleme
hedefini sürdürüyor.
Eurobank Tekfen’in Burgan Bank markası ile faaliyetini
sürdüreceğine ilişkin yapılan açıklamada Eurobank
Tekfen’in iştirakleri olan EFG İstanbul Equities ve EFG
Leasing şirketlerinin ünvanlarının ise Burgan Yatırım ve
Burgan Leasing olarak değiştiği belirtildi.
Türkiye’yi büyüyen bölgesel finansal güç merkezi olarak
konumlayan Burgan Bank Grubu, güçlü sermayesini, yüksek
likiditesini, uluslararası bilinirliğini ve bankacılık deneyimini
Türkiye’nin gücü ile birleştirerek sinerji yaratmayı
öngörüyor. Bu hedefleri doğrultusunda Burgan Bank, Türkiye’deki
toplam 60 şubesiyle kurumsal, ticari, perakende
ve özel bankacılık ürün ve hizmetleri sunuyor.
Burgan Bank Grubu’nun Türkiye’deki yeni markasını açıkladığı
basın toplantısında Burgan Bank Grubu CEO’su Sayın
Eduardo Eguren:
“Markamızı Türkiye piyasasına taşımak, Burgan Bank’ın
bölgesel bir bankacılık grubu oluşturma stratejisi açısından
önemli bir kilometre taşına işaret etmektedir. Hedefimiz,
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki iştirak ağımız ile müşterilerimize
güçlü finansal çözümler sunmaktır.
Bugüne dek birçok ödüle layık görülen Burgan Bank markasının
coğrafi olarak yayılışı; genişlemeyi, yetkinliklerimizi
artırmayı ve varlığımızı güçlendirmeyi hedefleyen stratejimizin
doğal bir parçasıdır.” diye konuştu.
Annemin İşi Benim Geleceğim...
Borusan, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik alandaki öncelikli
konularından biri olan ‘kadın istihdamını artırma’ amacıyla
yeni bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçiriyor.
Borusan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliği ile çocuk bakımı
nedeniyle çalışma imkanı bulamayan kadınlara yönelik
‘Annemin İşi Benim Geleceğim’ adlı projeyi başlatıyor. Bu
kapsamda, Türkiye genelinde 10 ildeki 10 organize sanayi
bölgesinde (OSB), 0-6 yaş grubu çocukların bakım ve okul
öncesi eğitim hizmeti alacağı kreş ve gündüz bakım evleri
inşa edilecek.
‘Annemin İşi Benim Geleceğim’, iki Bakanlık arasında
geçtiğimiz yıl imzalanan protokol kapsamındaki işbirliği
alanlarından biri olan ‘OSB’lerdeki kreş sayısını artırma’
hedefine, önümüzdeki 4 yılda 75 – 150 çocuk kapasiteli 10
kreş inşa ederek katkıda bulunacak.
Borusan bu projeyle, kadınlara destek olarak, sanayi alanında
daha fazla kadın çalışanın istihdam edilmesini hedefliyor.
Kadınlar gönül rahatlığıyla çalışırken, çocuklarına
Borusan Neşe Fabrikası adlı kreşlerde neşeli, güvenli ve
sağlıklı bir eğitim ortamı sağlanacak.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ve Borusan Holding
CEO’su Agah Uğur tarafından imzalanan protokol ile hayata
geçen ‘Annemin İşi Benim Geleceğim’ projesi kapsamında
ilk Borusan Neşe Fabrikası, Adıyaman Organize
Sanayi Bölgesi’nde açılacak.
4 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Koç, Bank of America
Komitesi’ne Girdi...
Bank of America iş dünyası, akademik ve kamu politikası
alanlarında dünya çapında tanınmış 13 lider ismin
görev alacağı Bank of America Küresel Danışmanlık
Komitesi’nin kurulduğunu duyurdu.
Başkanlığını Genel Müdür Brian Moynihan’ın yaptığı
Mütevelli niteliği taşımayan Bank of America Küresel
Danışmanlık Komitesi’de Türkiye’den Koç Holding A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu
Başkanı, Koç Holding A.Ş. eski Kurumsal İletişim ve Bilgi
Grubu Başkanı Ali Y. Koç yer aldı.
Moynihan“Hizmet verdiğimiz müşterilerimiz için daha iyi
bir ortak olmamızı sağlayacak görüş, tecrübe ve kararlarını
bizimle paylaştıkları için Küresel Danışmanlık Komitesi
liderlerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Bank of America Küresel Danışmanlık Komitesi’nin ilk
Yıllık Toplantısı Mart ayı başında, Hong Kong’da düzenlenecek.
İş yatırım’da atama...
İş Yatırım Menkul Değerler
A.Ş.’ nin Genel Müdürlüğü’ne
Türkiye İş Bankası A.Ş. Genel
Müdür Yardımcısı Erdal Aral
atandı.
2002 yılından bu yana İş
Yatırım’ın Genel Müdürlüğü’nü
üstlenen İlhami Koç’un Türkiye
İş Bankası A.Ş.’ne Genel Müdür Yardımcısı olarak
atanması ile Türkiye İş Bankası A.Ş.’de Genel Müdür
Yardımcılığı görevini yürüten A. Erdal Aral, İş Yatırım
Genel Müdürlüğü görevini devralıyor.
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve İş Yatırım
Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Türkakın’ın Türkiye
Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.’ne Genel Müdür olarak
atanması nedeni ile İş Yatırım’ın Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevini de üstlenecek olan İlhami Koç, İş
Yatırım’ın Türkiye’nin ve bölgenin en çok tercih edilen,
lider ve güvenilir yatırım kuruluşu olma vizyonuyla sermaye
piyasalarına yön vermeye devam edeceğini ifade
etti.
AXE; 22 kişiyi uzaya gönderiyor...
AXE, ayda yürüyen ilk insanlardan biri olan Buzz
Aldrin’le, 60 ülkeden 22 tüketicisine uzay deneyimi yaşatacağı
AXE Apollo Uzay Akademisini hayata geçiriyor!
AXE’ın uzaya çıkaracağı 22 kişiden biri Türkiye’den seçilecek.
AXE şimdiye kadar yalnızca şanslı ve seçkin bir azınlığın
gidebildiği yere gidiyor ve insanlara bu dünyada
yaşayamayacakları en uç deneyimi sunuyor: Uzaya
yolculuk! AXE, insanları hayatlarında bir kez olacak bu
destansı yolculuğa çıkarmak için uzay bilimcisi, efsanevi
Apollo 11 pilotu ve ayda yürüyen ilk kahramanlardan biri
olan Buzz Aldrin ile birlikte Axe Apollo Uzay Akademisi’ni
(A.A.S.A) kuruyor.
Axe Apollo Uzay Akademisi, Uluslararası Uzay Dairesi
Space Expedition Corporation (SXC) işbirliği ile tüm
dünyada tam 22 şanslı gence uzay yolculuğu fırsatı
sunuyor. Türkiye’den 3 şanslı gencin Axe Apollo Uzay
Akademisi’ne katılma, 1 şanslı Türk gencinin ise uzay
yolculuğuna katılma şansı yakalayacağı kampanya
Türkiye’de Mart ayında başlayacak.
Bir astronottan daha büyük bir kahraman olamaz. Bu
nedenle AXE tüketicilerine başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak
bir deneyim yaşama fırsatı sunuyor. ¬ 30’uncu
yılındaki bu en büyük ürün lansmanında AXE, dünyanın
dört bir tarafındaki 60 ülkeden tüketicileri A.A.S.A’ya üye
olmaya çağırıyor. Bu yolculuğa katılmak isteyenlerin yapmaları
gereken ilk şey ise Mart ayı itibarıyla,
www.axeetkisi.com ve www.facebook.com/axeetkisi
sayfalarından AXE’ı takip etmek.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Alldesign 2013...
Amerika’nın gelmiş geçmiş
en başarılı reklamcılarından
biri olan ve
Mad Men dizisine ilham
olduğu söylenen George
Lois alldesign 2013 için
İstanbul’a geliyor!
İstanbul, tasarım dünyasının
dâhilerini ağırlayacağı
2 günlük bir tasarım buluşmasına hazırlanıyor!
Aralık ayı boyunca avantajlı biletleri satışta olan ve 22-
23 Şubat 2013 tarihlerinde Hilton Convention Center’da
düzenlenecek olan alldesign 2013, hayatımızın her
alanına yön veren yaratıcı endüstrilerin ele alınacağı
bir eşi benzeri olmayan bir tasarım buluşması !alldesign
2013’te kendi dalının dünya çapındaki uzmanları tasarıma
bakış açılarını ve dünyaca ödüllü işlerini izleyicilerle
paylaşacak. Darren Aronofsky, Tina Earnshaw, Stefan
Sagmeister, Claude Challe, Es Devlin ve Ron Arad gibi
tasarım dünyasının dâhilerini ağırlayacak olan alldesign
2013’ün bir sürpriz ismi de George Lois.
Alicia Keys,
BlackBerry’de...
BlackBerry, CEO’su ThorstenHeins BlackBerry 10
lansmanında, 14 kez Grammy® Ödülüne layık görülmüş
ünlü şarkıcı, söz yazarı ve girişimci Alicia Keys’in
BlackBerry’nin Global Kreatif Direktörü olduğunu açıkladı.
BlackBerry CEO ve Başkanı ThorstenHeins, “Alicia
Keys müthiş yeteneklerinin yanı sıra sosyal medya ile
eğlence ve iş dünyasındaki bağlantıları ile markamızı
şekillendirmemize ve işimizi geliştirmemize yardımcı
olacak.” dedi.
“Sürekli olarak bağlı olmak benim yaratıcı sürecimin en
önemli gerekliliklerinden biri haline geldi.” şeklinde konuşan
Alicia Keys, BlackBerry’nin Global Kreatif Direktörü
olarak amacım, bu platform aracılığı ile her alanda
yaratıcılığa ilham kaynağı olmak. Bir an önce harekete
geçmek için sabırsızlanıyorum.”
L’Oréal Türkiye’den Genç
Bilim Kadınları’na Burs...
L’Oréal Türkiye “Genç Bilim
Kadınlarını Destekleme Bursları”
programının 2013 yılı başvuruları
başladı. “Genç Bilim
Kadınlarını Destekleme Bursları”
programı bu yıl Türkiye’de
11. Yılını kutluyor. Ülkemizde bilimin yaygınlaşması ve
kadınların bilimsel alandaki çalışmalarını teşvik etmeyi
amaçlayan programa, 40 yaşından gün almamış genç
bilim kadınları katılabilecek. Bilimsel araştırmaları seçilen
6 genç bilim kadınının her biri, L’Oréal Türkiye’den
15,000 dolar değerinde burs kazanacaklar. Program,
Yaşam Bilimleri ve Malzeme Bilimleri dalındaki araştırmaları
ödüllendiriyor. Burs programına katılmak isteyen
genç bilim kadınları, araştırmaları ile birlikte, başvurularını
doğrudan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu adresine
20 Şubat 2013 tarihine kadar gönderebilecekler.
Başvurular için gerekli belgeler, başvuru formu ve program
hakkında geniş bilgilere ise www.loreal.com.tr internet
sitesinden ulaşabilecekler.
Doğtaş ve Kelebek
Mobilya’ya yeni CEO......
2005 yılından bu yana Adidas’ın
Zone Middle (Türkiye, Romanya,
Bulgaristan, İsrail) Yönetim
Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü
olan Haluk Özmutlu, 1 Nisan tarihi
itibariyle Doğtaş ve Kelebek
Mobilya’nın CEO’su olarak yeni
görevine başlayacak. Görev süresi boyunca Adidas
Türkiye’yi Avrupa’nın önemli operasyonlarından biri haline
getiren Haluk Özmutlu, yeni dönemde hem Doğtaş
hem de Kelebek markalarını birlikte yönetecek. Haluk
Özmutlu, 1966 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Saint
Joseph Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği bölümünden 1990 yılında mezun oldu.
1993 – 1998 yılları arasında Ford Otosan’da Bölge Satış
Müdürlüğü yaptı. 1998 yılında Türkiye Satış Müdürü
olarak adidas’a transfer olan Özmutlu, 2003’te Adidas
Zone Middle (Türkiye, İsrail, Romanya ve Bulgaristan)
Satış ve Pazarlama Direktörlüğüne atandı.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Reklamcılar Derneği ve Reklamcılık Vakfı
2013 - 2014 Dönemi Yönetim Kurulları seçildi...
Reklamcılar Derneği’nin 29., Reklamcılık Vakfı’nın ise
23. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Alper Üner Reklamcılar
Derneği’nin 13. Yönetim Kurulu Başkanı, Haluk Sicimoğlu
Reklamcılar Vakfı başkanı oldu.
Reklamcılar Derneği 2013-14 dönemi Yönetim Kurulu
şu isimlerden oluşuyor ;
Yönetim Kurulu Asıl: Alper Üner, Kayhan Şardan, Demet
İkiler, Oğuz Yavuz, Nil Bağcıoğlu, Karpat Polat, Volkan
İkiler
Yedek: Burcu Özdemir
Kayimtu, Banun
Erkıran, Halil Korkmaz,
Yaşar Akbaş,
Muharrem Ayın, Alemşah
Öztürk, Burçin Ergünt
Yüksek Danışma Kurulu:
Alper Üner, Jeffi
Medina, Cem Topçuoğlu,
Yiğit Şardan, Aytül
Özkan, Faruk Kaptan,
Nil Bağcıoğlu,
Reklamcılık Vakfı 2013-14 dönemi Yönetim Kurulu şu
isimlerden oluşuyor;
Asıl: Haluk Sicimoğlu, Melda Barkın, Tahir Sümer, Meggy
Halfon, Lize Karaboğa, Ender Merter, Faruk Yalun, Murat
Egemen, Reklamcılar Derneği’ni temsilen Başkan Alper
Üner
Yedek: Burak Günsev, Ela Gökkan Savcı, Fatih Cebeci,
Murat Türkay
Ahmet Akın, Leo Burnett’teki CEO’luk
Görevinden İstifa Etti...
Leo Burnett Orta Avrupa Başkanı Andrew Edwards,
Markom Leo Burnett’in CEO’su Ahmet Akın’ın 1 Mart
2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifa ettiğini
açıkladı.
Konu hakkında açıklamada bulunan Andrew Edwards
“Ahmet Akın’ın liderliğinde Leo Burnett’te güçlü bir yönetim
takımı oluştu. Bu sürede ciddi bir büyüme yaratıldı
ve yeni işlerin kazanılmasında çok başarılı adımlar atıldı.
Bu adımların ardından ilerleyen günlerde de ajans ve
müşterilerimizin işlerinin daha da büyüyeceği konusunda
hiçbir şüphemiz yok. Leo Burnett İstanbul’un gittiği
yön bizi heyecanlandırıyor. Ahmet’e görevine bağlılığı
ve liderliği için teşekkür ediyorum” dedi.
Leo Burnett’teki CEO’luk görevinden ayrılan Ahmet Akın
ise “Sözlerini beğeniyle ve ders alarak hatırladığım, kurucusunun
ismini taşıyan Leo Burnett’te 4 yıl boyunca
CEO olarak görev yapmış olmak benim için bir onurdur.
Ajansın sektördeki öncü duruşunu koruyarak, gelecek
yıllarda da büyümeye devam edeceğine inanıyorum”
şeklinde konuştu.
Edwards, “Ahmet, gelecekle
ilgili planlarını
bizimle bir süre önce
paylaşmıştı. Geçiş
sürecinin başarılı bir
şekilde gerçekleşmesi
amacıyla yeni CEO
göreve başlayana kadar
bize destek vermeyi
sürdürecek. Yeni
CEO ise önümüzdeki
haftalarda açıklanacak” dedi ve sözlerine şöyle devam
etti: “Leo Burnett Worldwide, Türkiye’ye odaklanmaya devam
edecek. Türkiye, bölgemizde büyüme fırsatları sunan
ve yaratıcılığımızın gücünü göstereceğimiz ülke olarak
öne çıkıyor. Bu nedenle yatırımlarımıza güçlü bir şekilde
devam edeceğiz.”
marketing europe & anatolia / 7
Kısa Kısa
Kayra, digital’de Tribal
DDB’yi seçti...
Kayra, dijital platformlardaki
kurumsal iletişimini fark
yaratan çalışmalarıyla dijital
dünyada adından söz
ettiren Tribal DDB İstanbul
ile yürütecek.
Kayra’nın yeni dönem dijital
stratejilerinin oluşturulması
ve sunulmasında aktif
rol alacak olan Tribal DDB
İstanbul, Kayra markasının
kurumsal web sitesinin yenilenmesi
çalışmasını ve
sosyal medya iletişimini
üstlenecek. Yakın gelecekte
Kayra, şarap kültürünü geliştirmek, yaygınlaştırmak
ve şarapla ilgili her konuda ortak bir bilgilendirme ve iletişim
platformu yaratmak için yaptığı çalışmaları Tribal
DDB İstanbul ile dijital ortamlara da taşıyacak.
Boydak, Lobby’i seçti...
Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı;
mobilya, kablotel,
tekstil, kimya, pazarlama,
lojistik, demir-çelik, teknik
servis, finans ve enerji sektörlerinde
faaliyet gösteren İstikbal, Bellona, Mondi, İstikbal
Regina Mutfak & Banyo, Hes Kablo, Boyteks, Form
Sünger gibi markaları bünyesinde bulunduran Boydak
Holding’in iletişim danışmanlığı hizmetini vermeye
başladı. Boydak Holding, Lobby’den kurumsal iletişim,
medya ilişkileri, pazarlama iletişimi ve etkinlik yönetimi
alanlarında hizmet alacak. Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı
şirketinde Boydak Holding’in basınla ilişkiler
sorumluluğunu Tülay Dur üstlenecek.
İletişim danışmanlığı sektöründe 1992 yılından bu yana
faaliyet gösteren Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı;
Limak Holding Şirketler Grubu, Anadolu Sigorta,
Anadolu Hayat Emeklilik, Arçelik, Audi, Avon, Aygaz,
CMS, Coface Türkiye, Doğuş Holding, Doğuş Gayrimenkul,
Doğuş Otomotiv, Eczacıbaşı, Kanyon ve Türkiye
İş Bankası’na danışmanlık veriyor.
Uluslararası Spor
Futurallia İstanbul2013...
Zirvesi, Ajanda PR’da...
Dünyanın KOBİ’lere
Ajanda PR, 01 Mart
2013 tarihinde İstanbul
Point Otel’de, Gençlik
ve Spor Bakanı Sayın
Suat Kılıç’ın başkanlığında
gerçekleşecek
olan “Uluslararası Spor
Zirvesi”nin tüm iletişim
çalışmalarını yürütecek.
İstanbul 2020 Olimpiyatları
yolundaki ilk adım olan, spor ve özellikle Türk futbol’unun
masaya yatırılacağı zirvede spor dünyasının
önde gelen liderleri bir araya gelecek.
Ajanda PR, Trump Towers Istanbul, Fratelli La Bufala
Trump Towers, Fratelli La Bufala Akbatı, İnci Deri, Extreme
Audio, MFM Cosmeceuticals, Miramay Kozmetik,
FYP Proje Geliştirme, Golden Tulip Hotel Lefkoşa gibi
sektöründe öncü markalara iletişim danışmanlığı hizmeti
veriyor.
yönelik en büyük iş
geliştirme platformlarından
Futurallia’nın on sekizincisi,
5-6-7 Haziran’daİ
stanbul Dünya Ticaret
Merkezi (İDTM) ev
sahipliğindeİstanbul’da düzenlenecek. Türk KOBİ’leri
ile iş yapmak isteyen 30 ülke ve 20’yi aşkın sektörden
yaklaşık 600 uluslararası katılımcının bir araya geleceği
“Futurallia İstanbul 2013” için kayıtlar başladı.
1990 yılından itibaren her sene düzenli olarak
gerçekleşen ve uluslararası network (ağ) oluşturma, iş
ağı büyütme, diğer profesyonellerle bire bir görüşme
fırsatı sağlayan Futurallia’nın on sekizincisi bu yıl
İstanbul’da düzenlenecek. Dünyanın en büyük iş
geliştirme forumlarından biri kabul edilen Futurallia
İstanbul 2013, dünyaya açılmak isteyen ve küresel
büyümeyi hedefleyen KOBİ’lerimizle, onlarla iş
yapma potansiyeli olan yabancı şirketleri Türkiye’de
buluşturacak.
10 / marketing europe & anatolia
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Basında Görev Değişiklikleri
• Aygül Erözü, Milliyet ve Vatan Gruplarının medya reklam
grup başkan yardımcılığı görevine getirildi.
• Aslı Perker, Milliyet gazetesi ile anlaştı ve gazetede köşe
yazmaya başladı.
• Milliyet gazetesinin eklerinde köşe yazarlığı yapan Pelin Çini
ve emeklilik kararı veren deneyimli muhabir Önay Yılmaz gazete
ile yollarını ayırdı.
• Köşe yazarları Orhan Birgit ve Haydar Ergülen Cumhuriyet
gazetesinden ayrıldı.
• Taraf gazetesinde Ahmet Altan’ın genel yayın yönetmenliğinden
ayrılmasından sonra boşalan koltuğu Oral Çalışlar getirildi.
• Akşam gazetesinde Ozan Sürücü, yazıişlerinde editör olarak
göreve başladı.
• Muhabir İpek Yezdani, Hürriyet Daily News Gazetesi Haber
Merkezi’ndeki görevinden ayrılarak Hürriyet Gazetesi’nin Hafta
sonu eklerine geçti.
Görsel Medyada Görev Değişiklikleri
• Infomag Dergisi Kültür Sanat-Yaşam Editörü Müge Emirgil,
TGRT Haber’e Kurumsal İletişim Müdürü olarak atandı.
• CNBC-e’nin ekran yüzü Artunç Kocabalkan görevinden ayrıldı.
Kocabalkan, CNBC-e’de aynı zamanda piyasalar ve araştırma
direktörü olarak calışıyordu.
• Habertürk’te kültür sanat içerikli programlarıyla tanınan Bedia
Ceylan Güzelce kanal ile yollarını ayırdı.
• Sunucu Serap Paköz, Fox TV ile anlaştı.
• İş’te Gündem, Headquarters gibi iş dünyası programları yapan
Merva Ulusoy, geçtiğimiz eylül ayında CNNTürk ile yollarını
ayırmıştı. Ulusoy, Bloomberg HT ile anlaştı.
• Habertürk TV Ankara haber müdürü Yasemin Bektaş ve dış
haberler müdür yardımcısı Beril Köseoğlu Borovalı kanalla
yollarını ayırdılar.
• TGRT Haber; haber koordinatörü Suat Yılmaz, program müdürü
Şebnem Kolçak Demirtaş, istihbarat şefi Ozan Deprem
ve yurt haberler şefi Hasan Köseoğlu ile yollarını ayırdı.
• Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti merkezli FOG TV, haberci Barış
Çimen’i kadrosuna kattı.
• Habertürk TV’de dış haberler servisinde görev yapan Nalan
Koçak ve Sebla Küçük kanalla yollarını ayırdılar.
• NTV Spor’da spikerlik görevinde bulunan Dilara Gönder, görevinden
ayrıldı.
• TGRT Haber’de genel müdürlüğe getirilen Mehmet Soysal,
görevden alındı. Soysal’ın boşalttığı genel müdürlük görevini
ise Mücahit Ören yürütecek.
• Belgeselci, yapımcı ve yönetmen Cengiz Özkarabekir, Bugün
TV’ye program müdürü olarak atandı.
• Beyaz TV’de yayınlanan Beyaz Futbol programının daimi yorumcularından
Rasim Ozan Kütahyalı, programın kadrosundan
çıkarıldı.
İşitsel Medyada Görev Değişiklikleri
• TRT, TRT İstanbul Radyosu Müdürü Zafer Üreten ile yollarını
ayırarak, yerine İstanbul Radyosunda görev yapan Sebahattin
Kahraman’ın atandığını bildirdi.
• Radyo Turkuvaz, “Gönül Dostu Füsun” programıyla tanınan
radyocu Füsun Alkan ile anlaştı.
• FD Radyo’nun genel müdürlüğüne gazeteci ve programcı
Tayyar Işıksaçan getirildi.
İnternet Medyasında Görev Değişiklikleri
• hurriyetoto.com ve hurriyetemlak.com’un editörlüğünü yapan
Evren Kotoğlu görevinden ayrıldı.
Veriler MTM Medya Takip Merkezi’nden alınmıştır.
marketing europe & anatolia / 13
Köşe
Argün Albayrak / argun@uckisiler.com
(transformatör
)
KAOS:
Memleketin bol değişkenli, çok bilinmeyenli gündemler
denklemine reklamlar da ayak uydurdu...
Bir yanda – farklılığını söyleyemeyen ve insanı hasta
eden şımarıklık düzeyindeki odeabank, bir yanda
‘aslında çok ihtiyacımız olan’ söylem ve yaklaşımları
ile Ziraat ile Vakıfbank (superler) , diğer yanda para
canbazları, tavuklar, supermenler, maldivler, Murat
Coz’lar, puanlar, para puanlar... bu ızdırabı kim keser?
Mustafa Keser... Okesemezse, icra memurları kesin
keser:)
Diğer yandan...ooh yandan. Delirmek için 1 milyon
neden var, açlığınızı bastırarak doya doya konuşturan
Şahin sucukları, Türkiye’nin en iyi michael’ı, İtalyan
kaslı çikolatalar...
Ben de artık ‘sosyal alzheimer’ durumuna erdiğim
için gerisini hatırlamıyorum bile... Asıl kahredeni
söyleyeyim. Bu ‘saçmalıklar kumpanyası’ iş yapıyor ve
ama kimsenin elinde bir gıdım ‘kumanya’ kalmıyor...
Memleket tam bir ‘mevlam çayıra’ özgürlüklerine
doğru yuvarlanarak gidiyor. Ahlak, doğruluk ve insana
değer politikaların salt söylemlerde kaldığı artık her
yönüyle gözümüzün önünde... Ama davranamıyoruz.
Korkuyoruz ve aynı şeyleri tekrar etmekten
sıkılmıyoruz. Çünkü hepimiz ‘sosyal birer alzmeimer
vakasıyız’.... Neye inanacağımız, nereye gideceğimiz,
ne düşüneceğimiz konusunda bir bilgimiz yok... Çünkü
onu düşünmeye vakit yok. Son bir ay içinde ‘Türkiye’de
gündem olan şeyleri sıralayalım desek inanın hepsini
sayamayız.
Deneyelim:
Paris’te 3 terörist öldürüldü. PKK açılımı tekrar yapıldı.
Tak, susuldu. APO’ya ‘imralı’ diyerek üst düzeyde algı
yönetimi uygulandı. Bakanlar, bakamayanlarla değişti.
Periyodik ünlü uyuşturucu baskınlarına bir yenisi
eklendi. Patriot – aman tut!, Şınayder, the rogba, GS
kavgaları, geri vites Emre Beleşoğlu, son haddine
varan Kadın cinayetleri.... belki siz tamamlarsınız.
Burası ağlama duvarım değil ama böylesine bir
kaos’da profesyonellerin bilek gücü test edilir... Çünkü
bu kaostan sıyrılıp ‘özgün ve bir GO stratejisini andıran’
medya planlaması yapmak deneyim değil, ‘İLİM İRFAN’
ister... Yaratıcılık kavramı ile Yaratıcı stratejilerin artık
ne derece içiçe olduğunu gösterir... İş tanımlarının
değişmesi gerekliliğini gösterir. Sosyal medya & dijitalin
artık çok önemli bir mecra olduğunu da... Etkinlik
yönetiminin ‘tek atış tek vuruş değil’, çok önemli ve yıl
içinde süreklilik gösteren bir niteliğe sahip olduğunu
gösterir...
Gösterir oğlu gösterir... Bu altyapı inşaşı olmadan
ilerlemek te; üretmek değil, tükenmektir...
Svg,
marketing europe & anatolia / 15
Anadolu’da r
Röportaj
eklamcı olmak...
Dolphin Ajans
Nazmi Özkoyuncu
Dolphin Ajans son olarak Amerika merkezli bağımsız
ölçüm şirketi Nielsen Media Research tarafından açıklanan
‘Türkiye’nin En Büyük 100 Medya Ajansı’
listesinde 39’uncu sıraya yükselerek başarısını tescilledi.
Röportaj Elvin Ekşioğlu
- Türkiye’deki reklam ajansı anlayışını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’deki reklam ajansları işe önce
Avrupalı reklam ajanslarını taklitle başladılar.
Sonrasında birlikte ortak projelere
imza attılar. Son yıllarda ise özellikle
İstanbul merkezli ajanslar müthiş
işler çıkarıyorlar.
- Reklam ajansınızı diğer ajanslardan
ayıran özellikler nelerdir?
Takdir edersiniz ki sektörün kalbinin
attığı İstanbul’da, ‘Bir ajansla çalışma
kültürü’ çok daha yaygın. Anadolu’da
bu eğilim yok denecek kadar az. Bu
açıdan bakılınca biz firmaları markalaştırmadan
önce ajans olarak kendimizi
eğittik. İşimizi öğrendik. Bu öğrenme
süreci hala devam ediyor. Sonra firmalarımıza
yol haritası oluşturan ilk ajans
olduk. Gaziantep gibi bir yerde firmalarımızı
reklama verilen paranın boşa
gitmediğine ikna ettik. Yeni itibar yönetiminde
markalaşmanın önemini kavramalarını
sağladık. Sıfırdan bir ajans
kültürü oluşturduk. Ayrıca filmlerimizin
sözlerinden cıngılına kadar her türlü
teknik ve yaratım sürecini kendimiz belirliyoruz.
Bütün bunlar bizi farklı kılan
özellikler…
- Sizce Türk reklamcılığının birinci
sıradaki sorunu nedir?
Bence Türkiye’deki reklam sektörünün
en önemli sorunu empati eksikliğidir.
Pek çok ajans maalesef kendini müşterinin
yerine koyamıyor. Reklam ajansı
ve reklam veren çoğu kez aynı frekansı
yakalayamıyor. Bu da birçok projenin
çöpe gitmesine sebep oluyor.
- Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım
arasındaki denge nasıl kurulmalıdır?
Bu denge gerçekten çok önemli. Mesela
Anadolu’da, izlerken anlam vermeye
çalışmak insanları reklamdan uzaklaştırıyor.
Reklam verenlerin ve ajansların
Doğu’ya seslenirken eğitim ve kültür
farkını mutlaka göz önünde bulundurmaları
gerekiyor.
- Bir reklamcı yaratım öncesinde nelerden
beslenir?
Yaratım süreci öncesi reklam verenden
aldığımız brief bizim için elbette
çok önemlidir. Ancak bu yetmez. Satan
bir reklam yapabilmek için çok derin
bir araştırma sürecine ihtiyaç vardır.
Bu araştırma süreci hem reklam verene
hem ürüne hem de tüketiciye kulak
vermek zorundadır. Rekabet pazarında
artık bu çok önemli bir konu.
- Eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir?
Elemanlarımızı ajans kültürü içerisinde
kendimiz yetiştiriyoruz. Bu yaklaşık 2
yıllık bir süreye tekabül ediyor. Bazen
bu süreyi tamamlamadan ‘Ben oldum
marketing europe & anatolia / 17
Röportaj
Zor dostum, zor:)
Firmaları bir şeklide ikna
edip işi koparıyorlar
belki ama yabancı
bir ajansın yerel
müşteriye
reel çözümler sunması
gerçekten çok zor.
Ülkemizde tüketim
kültürü
çok farklı çünkü.
artık’ diyerek işten ayrılıp sahaya atılanlar
oluyor. Ben bu durumu bir nevi
mesleki intihar olarak görüyorum.
- Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman
ihtiyacını karşılayabiliyor mu?
Üniversitelerde alınan eğitim tabii ki
sektörün ihtiyacını karşılamak için yeterli
değil. Bizim işimizde işin teorik kısmı
kadar pratik kısmı da çok önemli.
Sahada çalışmak başka bir şey. Zaten
üniversitelerden gelen arkadaşlarımızın
çoğunda başaramamak kaygısı
oluyor ve yaklaşık 6 aylarını sahayı tanımakla
geçiriyorlar.
- Yabancı networke giren reklam
ajansları yerli müşterilere doğru hizmet
verebiliyorlar mı?
Bu sorunuza şöyle bir cevap vermek is-
18 / marketing europe & anatolia
tiyorum: Zor dostum, zor:) Firmaları bir
şeklide ikna edip işi koparıyorlar belki
ama yabancı bir ajansın yerel müşteriye
reel çözümler sunması gerçekten
çok zor. Ülkemizde tüketim kültürü çok
farklı çünkü.
- Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamada
ne kadar bilinçli?
Maalesef böyle bir bilinç yok. Özellikle
Anadolu’da bu bilincin daha da az olduğunu
söylemek mümkün. Bütçelerinin
ne kadarını reklama harcamaları gerektiğini
söylesek de nafile…
- Müşterilerin ajanstan beklentileri
konusunda karşılaştığınız en ilginç
talepler neler?
KOBİ olan birçok müşterimizin şu ortak
tavrı bize her zaman ilginç gelmiştir:
Röportaj
“Usta bizi sağ eline al. Bak paramız
yok ama gazanırsaksaaveririz
ağam…Sen bizim gardaşımızsın.
Ağnaştık mı?”
- Sizin eklemek istediğiniz bir şey
var mı?
Dünyanın 192 ülkesine gerçekleştirdiği
ihracatla 2012 yılında 6 milyar
dolarlık bir rakama ulaşan ve
Türkiye’nin en fazla ihracat yapan
6’ncı ili olan Gaziantep’in başarısında,
artan markalaşma bilincinin
etkisi çok büyük. Biz Dolphin Ajans
olarak bu bilinci yerleştirmek için 18
yıldır büyük çaba harcıyoruz. Bu çabalarımızın
meyvesini de alıyoruz.
Dolphin Ajans son olarak Amerika
merkezli bağımsız ölçüm şirketi Nielsen
Media Research tarafından
açıklanan ‘Türkiye’nin En Büyük 100
Medya Ajansı’ listesinde 39’uncu sıraya
yükselerek başarısını tescilledi.
Ajans, dünyanın 70 farklı ülkesinde
reklam ölçümleri yaparak, yılda iki defa
o ülkelerin en büyük medya ve reklam
ajanslarını açıklayan medya izleme
şirketinin ilk 6 aylık Türkiye raporunda
47’inci sırada yer almıştı. 2012 yılının
ikinci 6 aylık diliminde ise 8 sıra birden
Anadolu’da reklamcı
olmanın hala zor bir
yolculuk olduğu gerçeğini
değiştirmez. Ben “Anadolu’da
reklamcı olmak mı?
ThinkAgain” derim şahsen:)
yükselerek listeye 39’uncu sıradan giren
Dolphin Ajans listeye Anadolu’dan
girebilen tek ajans olma unvanını da
korudu. Bu yönüyle Anadolu reklamcılığı
için bir umuttur Dolphin Ajans.
Tabi bütün bunlar Anadolu’da reklamcı
olmanın hala zor bir yolculuk olduğu
gerçeğini değiştirmez. Ben “Anadolu’da
reklamcı olmak mı? ThinkAgain” derim
şahsen:)
marketing europe & anatolia / 19
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
(
kelebeğin
fırtınası)
Bu ne yaman çelişki anne...
Merhaba
Marketing Europe and Anatolia ilk sayıdan itibaren keyifle
takip ettiğim bir dergi. Her ay daha da dolu bir içerikle
ilgilisine ulaşıyor. Bu sayıdan itibaren ben de bu köşede
sizlerle birlikte olacağım.
İzlediğim reklamlarla ilgili düşüncelerimi paylaşıp,
alkışladığım ya da saçma bulduğum bölümleri açık açık
yazmak istiyorum. Bir kelebeğin inceliğinde kimseyi
kırmadan, incitmeden ama gerekirse kanatlarıyla fırtınalar
estirerek...
Bu ay banka reklamları özellikle Odeobank ve İş Bankası
reklamlarıyla ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle şunu öğrenmek istiyorum, bankalar neden
banka olmaktan utanıyor. Bütün banka reklamlarına
bakın hepsi "bankacılıktan öte", "bir bankadan fazlası"
vb. Bankamız bizim, pardon biz bankamızın canı, ciğeri,
herşeyi oluyoruz. Bize hizmet vermek için birbirleriyle
yarışıyorlar, kapılarda karşılanıyor, sevgi yumağı içinde
güleryüz görmekten bıkıyoruz adeta. Allah aşkına bırakın
artık yıllardır bu saçmalıkları. Bankadan sadece doğru,
düzgün ve hızlı bir şekilde işlemlerimizi yapmasını,
yatırdığımız paraya yüksek, aldığımız krediye düşük
faiz uygulamasını ve bol bonuslu kredi kartı vermesini
talep ediyoruz. Reklamlarda gördüğümüz sevgi yumağı,
güleryüz, anlayış hiç bir bankada yok. Herhengi bir
işlem için kapıdan içeri girdiğinizde 5 karış suratla
karşılanıyorsunuz. Size özel müşteri temsilciniz sürekli
başka müşteri telefonlarına cevap vermek zorunda
kaldığından sizinle yeterince ilgilenemiyor. Bütün işlemler
arap saçına dönüyor. Ben bugüne kadar hiç bir bankada
dans eden insanlar, mutlu dedeler, neşeli minikler
falan görmedim. Gelelim son dönem yayınlanan banka
reklamlarına:
Dönem kostümleri gayet başarılı herşeyin çok hızlı
olup bittiği İş Bankası reklam filminde Cem Yılmaz bize
aslında neyi anlatmak istiyor; paramızı çarçur etmeyelim,
tasarruf yapalım. Ama filmin içeriğine bakıyoruz, Cem
Yılmaz acaip eğleniyor, her akşam bir kulüpte, son model
arabalar, danslar, renkli bir hayat. Sonunda parası bitiyor,
ama sefil olmuyor. Genç bir sinemacı olarak başladığı
hayatına yapım şirleti sahibi olarak devam ediyor. Onca
zaman gezme, tozma, eğlenme de cabası. Yani reklamı
izliyorum ve şunu söylüyorum: Ne diye tasarruf yapıcam
ki, hayatın tadını çıkar, sonuna kadar harca gitsin. En
kötü ihtimalle çalıştığım şirketin patronu olup, bankalara
reklam filmi çekerim. Şaka gibi valla :)
Ve Odeobank
Odeobank, Odeobank her kanalda, her an karşımıza
çıkan bir reklam. Hülya Avşar bile artık dayanamıyor ve
nedir Allah Aşkına bu Odebank bana bir anlatın diyor ve
bizler de öğreniyoruz. Anlıyoruz ki aslında diğerlerinden
bir farkı yokmuş. "Herkese" özel hizmet söylemi
yıllardır duyduğumuz ve gerçek hayatta asla karşılığını
bulamadığımız bir vaat. Hepimiz biliyoruz ne kadar para
varsa, o kadar hizmet alırsın. "5 bin lira parası olanla 5
milyon parası olan aynı hizmeti alır" buna kim inanır?
En acaip olanı da eskiden beri 1. belli ikinci kim diyen
Hülya Avşar "sıradan" bir insanla aynı hizmeti alacağını
öğreniyor ve sırf bu nedenle Odeobank'ı seçiyor. Bu ne
yaman çelişki anne diye kimse sormuyor.
Son olarak enpara.com'dan bahsetmek istiyorum.
Bütün bankaların yıllardır yaptığı internet bankacılığı
hizmetini bambaşka, yeni bir hizmet gibi sundukları için
yaratıcı ekibi tebrik ediyorum. Bu fikrin oluşturulmasında
emeği geçen herkesi alkışlıyorum.
Not: Bu köşenin ismi için sevgili dostum Güngör Arıcan'a
sonsuz teşekkürler...
marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
Canlı yayınlanan maçta Cipso sürprizi...
Türkiye televizyonlarında ilk kez, canlı yayınlanan bir
maça ürün entegrasyonu gerçekleştiren Cipso, reklam kuşağı
dışında da milyonlarca izleyicinin karşısına çıkmayı
başardı. 12 Ocak’ta ATV’de yayınlanan Antalyaspor–Trabzonspor
maçında tribünde oturan 15 seyircinin 20 saniye
boyunca Cipso yerken çekilen görüntüleri ekrana yansıdı.
Hemen ardından marka ile ilişkilendirmek adına bant
kullanımı yapıldı. Böylece milyonlarca televizyon izleyicisi
Cipso markasıyla reklam kuşağı dışında karşılaşmış oldu.
Cipso, Futbol temalı reklam filminden sonra futbolun her
anında yer alacağının sinyallerini bu ürün entegrasyonuyla
da vermiş oldu.
“Erkek muhabbeti nereye gider bilinmez, ama ne ile iyi
gideceğini biliyoruz” sloganını kullanan Cipso tarafından
ilk defa gerçekleştirilen canlı maçlarda ürün entegrasyonu
medya satın alması Mindshare tarafından yapıldı.
Canlı yayınlanan maçtaki ürün entegrasyonu sosyal medyada
da yankı buldu. Maç esnasında Cipso yiyen gençlerin
görüntüsü yüzlerce tweet’e konu oldu.
Koçtaş’dan viral reklam..
Mahruki, Duster’la...
Dacia, yeni dönem reklam filmlerine Duster’la devam
ediyor. Dacia’nın 4x4 modeli Duster’ı kendi hedef kitlesine
anlatan filmde, Yalan Dünya’nın sevilen karakteri
Nurhayat bu sefer off-road koşullarına uygun Duster’la
dağlara çıkıyor. Türkiye’nin en ünlü dağcısı Nasuh Mahruki
ve arkadaşlarıyla karşılaşan Nurhayat’ın zirveye
yolculuğu seyirciyi yine çok güldürüyor.
Koçtaş, marka imajını güçlendirmeye yönelik kayda değer
viral kampanyalar üretmeyi sürdürüyor. Koçtaş’ın
‘Yılbaşı Evde Güzel, Koçtaş Mutlu Yıllar Diler’ başlıklı
videosu sanal ortamda oldukça ses getirdi. 24 Aralık
tarihinde yayına giren video 6 günde 200 bin kullanıcı
tarafından izlendi.
Koçtaş, ‘Yılbaşı Evde Güzel, Koçtaş Mutlu Yıllar Diler’
başlıklı videosunda insanlara yılbaşını evde kutlamak
gerektiğini, dışarı çıkanların başına neler geldiğini esprili
bir dille anlatıldı. Koçtaş videoyu hazırlarken internet
dünyasında esprili videolarıyla bilinen ve sevilen bir
grup olan Batesmetalpro grubu ile çalıştı.
22 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
“Kobe’ye Güven”...
Nike Basketball’ın hazırladığı yeni filmi “Kobe’ye Güven”in
temelinde bu gerçek yatıyor. Filmde bir yandan dünyanın
gelmiş geçmiş en çalışkan ve basketbola gönül vermiş
oyuncularından Bryant’ın benzersiz motivasyonu, becerisi
ve kararlılığını seyrederken diğer yandan Bryant’ın insanın
ağzını açıkta bırakan görüntülerini izliyoruz.
Bryant , “Her güne en iyisi olmak için başlıyorum. Sahada
kazanmak ve korkusuz olmak için ne gerekiyorsa yapmaya
kararlıyım. Takım arkadaşlarımın ve beni destekleyenlerin
istinasız her zaman güvenebildiği bir oyuncu olmak
istiyorum” diyor.
Filmdeki görüntüler Bryant’ın sahadaki becerilerini ön plana
çıkartmakla kalmıyor, seyirciyi antrenmanlarından maç
öncesi hazırlıklarına ve giydiği ayakkabılara kadar oyuncunun
basketbol dünyasına davet ediyor. Bryant’ın antrenmanlarda
nasıl çalıştığını, maç öncesi yediği enerji yiyeceklerini
ve bugüne kadar üretilen en hafif ve en yüksek
performanslı ayakkabısı KOBE 8 SYSTEM’i çeşitli fotoğraf
karelerinde görüyoruz.
http://nikeinc.com/news/nike-basketball-count-on-kobecampaign-to-debut-jan-17
2012 yılının ‘En Beğenilen Reklam Filmi’...
Anadolu Efes Spor Kulübü oyuncularının, taraftarları
için Duman grubunun ‘Senden Daha Güzel’ şarkısını
seslendirdiği ve geçtiğimiz yıl çekilen reklam filmi, Yıldız
Teknik Üniversitesi İşletme Kulübü tarafından 2012
yılının ‘En Beğenilen Reklam Filmi’ seçildi. Film yayına
girdiği andan itibaren büyük beğeni topladı ve sosyal
medyada izlenme rekorları kırdı.
Çekimleri İki gün süren filmde ayrıca Efes Kızları ve taraftarlar
da rol aldı. Çekimlerin bir günü stüdyoda, bir
günü ise Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleşti.
Anadolu Efes sahadaki güçlü takım ruhunu, sahnede de
gösterdi.
marketing europe & anatolia / 23
Reklam Dünyası
“Hiçbir Kupa Güvenli Değil”...
Nike Golf, Rory McIlroy’un sporcuları arasına katıldığını
açıkladı ve global spor ikonu Tiger Woods ile McIlroy’un
yer aldığı yeni reklam kampanyasını tanıttı.
Wieden + Kennedy tarafından hazırlanan 60 saniyelik
“Hiçbir Kupa Güvenli Değil” reklam spotu dünyanın en iyi
iki golf oyuncusunun sportif rekabeti, olağanüstü yetenekleri
ve şakacı tavırlarını gözler önüne seriyor.
Reklamı çekerken çok keyif aldığını belirten Woods, “Reklama
bayıldım. Bizim esprili tarafımızı gösteriyor” dedi.
“Bir Nike sporcusu olarak ilk defa bir Nike reklamında yer
aldığım için çok heyecanlıyım. Reklamın hikayesi süper”
diye konuşan McIlroy bu reklamın Nike’la kariyeri için mükemmel
bir başlangıç olduğunu ifade etti.
Reklamda, antrenman sahasında bir biri ardına pratik yapan
McIlroy ile Woods’u görüyoruz. İkisi de çeşitli yerlere
topları isabet ettiriyor. Spor dünyasında hiç kimsenin Nike
Golf’un bu iki sporcusu gibi izleyicileri heyecanlandıramadığı
ve performans gösteremediği hatırlatılıyor. Reklam,
dünyanın en iyi iki golfçüsünün şakacı tarafını yansıtırken,
aralarındaki rekabeti de ekrana taşıyor.
Reklamı izlemek için: http://youtu.be/2NCDYjHtEcU
Darya, SEIKO’nun Güzel ve Başarılı Yüzü...
Seiko, Sportura, Premier gibi yeni bayan koleksiyonlarını,
atletizm dünyasının genç yeteneği Darya Klishina’nın
Dubai’de objektiflere poz verdiği reklam kampanyası ile
tanıtıyor. Uzun Atlamacı Darya Klishina, atletizmdeki
başarısının yanı sıra modellik kariyeri ile de moda dünyasının
ilgisini çekiyor.
Seiko ve Darya Klishina
Seiko tarafından yeni bayan koleksiyonları için marka
yüzü olması için kendisine teklif iletildiğinde Darya, sevinçle
şunları söyledi: “Seiko, yıllardır benim sporumu
destekliyordu ve şimdi Seiko ekibinin bir parçası olduğum
için çok heyecanlıyım. 2007 yılında IAAF Dünya
Gençlik Şampiyonası’nda mesafe ölçümlerimde SEIKO
yanımdaydı ve şimdi yeni Seiko modellerini takıyor olacağım
için çok mutluyum.”
Klishina 9-11 Mart 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen
Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda yarışmıştı.
Geçtiğimiz Eylül ayında ise Aydın Saat’in davetlisi
olarak İstanbul’a gelerek GQ Türkiye dergisinin Kasım
sayısı için özel fotoğraf çekimlerine katılmıştı.
http://www.youtube.com/watch?v=6k9fePr1QrU
marketing europe & anatolia / 25
Köşe
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
(retorik
)
Mozaik...
İleri demokrasilerde yaşamak zormuş. Bunu artık
iyiden iyiye öğrendik. Başımıza öyle bir ileri demokrasi
musallat oldu ki geriyken daha mı iyiydi acaba demekten
kendimi alamıyorum. Düşünmeyeyim en iyisi mi açayım
televizyonu birşeyler seyredeyim kanallar arasında
dolaşır, çakma dizilerden keyif alamıyorum ama hani bir
film, eğlence programı, tartışma ya da belgesel vardır
seyreder kafamı dağıtırım diyorum ama ne mümkün.
Bir kanalda haber izliyorum. 400 kez yangın tehlikesi
atlatan elbiseleri kendiliğinden alev alan bir aileden
bahsediyor. Konu enteresan allah allah neymiş deyip
kulak kabartıyorum. Haber saatinde konuyu uzmanına
sorduk diye bir anons geliyor. Hah diyorum uzman şimdi
anlatacak. Diyecek ki herhalde ben kimyacı değilim ama
"fosfor, tiner ya da vernik buharı benzeri düşük sıcaklıkta
tutuşan bir kimyasal yaşadıkları yerde belki bahçesinde
çocuklarının oynadığı bir fabrikada çocukların kıyafetine
bulaşıyor. Bunlar da daha sonra oda sıcaklığında bile
tutuşarak yangına neden olabiliyor". Derken uzman
ekranda görünüyor. Bir din adamı muhabir konuyu
soruyor o da "cinler Kur'an da da geçen bir gerçektir"
deyiveriyor. Al sana uzman al bu da görüşü. Hasbinallah
deyip kanalı değiştiriyorum. Birbirini dinlemeden bağıran
tartışma programları, kendi kanalında devamlı ekrana
çıkıp ağlayan bir meczup, haremde kenar mahalle
kadınlarının kavgalarını geçip bir film buluyorum. Şunu
seyredeyim diyorum ne mümkün sigara, kan, marka,
kadın, hatta içki kadehleri mozaiklenmiş konuşmalardaki
"müstehcen" kelimeler özenle silinmiş hayal meyal filmi
mozaiklerin arasından seçmeye çalışırken iki saatlik film
ancak reklam aralarıyla iki saat ya sürüyor ya sürmüyor.
Yarısı mozaiklenmiş, yarısı kesilmiş, sesleri silinmiş bu
şey sinemada hiç böyle değildi ne oldu ki.
Bunun tek bir açıklaması var ileri demokrasilerde
sansür olmayacağına göre filmi yapanlar o kan, yara
makyajlarını doğru yapamamışlar, filmi külliyyen
yanlış çekip kurgulamışlar bizim bilirkişilerden oluşan
RTÜK'ümüzün tavsiyeleri doğrultusunda kanalın belki
ilk işinde çalışan taze beyinli elemanı duruma el koymak
zorunda kalmış. Bazen şu RTÜK üyelerinin sarsılmaz
ahlaki yapılarına gıpta etmiyor da değilim.
Öyle ya benim ahlakımı bozabilecek her görüntü
mütemadiyen RTÜK üyelerinin karşısına geliyor. Onlar
defalarca bu görüntüleri seyredip bilirkişi raporlarıyla
kanallara onca para cezasını veriyorlar ama kendi
ahlakları bu süreçten zarar görmüyor. Acaba görüyor mu?
Neyse bu beni ilgilendirmez. Aslında 20 yılı aşkın süre
önce radyo ve televizyonlara frekans tahsisi yapsın diye
kurulan RTÜK'ün halen bu görevini yerine getirmediğini,
ancak bu süre içerisinde tüm televizyonları izlenmez bir
muhafazakar kutusuna çevirdiklerini söylemek isterdim
ama bu denli sarsılmaz ahlak sahibi bir grup böyle bir
uygulama yapıyorsa mutlaka benim bilmediğim bir nedeni
vardır diye düşünüyorum.
Yoksa bir sanat eserinin bütünlüğüyle oynamanın başka
nasıl bir açıklaması olabilir.
Örneğin bu nadide kurum bizi korumak için geçtiğimiz
günlerde Kanal D'de yayınlanan bir yarışma programında
bir kadın kocasına "beni başkasıyla düşün" dediği için
kanala 502.979,- TL para cezası verdi. Gerçi ben tam
anlayamadım RTÜK bu kararı verirken kadının sözlerini
mi yoksa adamın düşünecek olmasını mı suç unsuru
olarak gördü ama önemi yok artık içimiz rahat. Ahlakımız
kurtuldu.
Biz tepkisiz kaldıkça da ahlakımızı kurtarmaya devam
edecekler. İleri demokraside yaşamak zormuş. Neyse ki
RTÜK var da bizi mozaiklerle koruyor. Bundan 1000 yıl
sonra mozaik müzesinde biz de böyle yer alırız artık.
marketing europe & anatolia / 27
Kampanyalar
Pardon ne bank? Odeabank...
Y&R Reklamevi tarafından hazırlanan Odeabank filmleri
geçtiğimiz haftalarda yayına girdi. Yapımcılığını Kala Filmin
üstlendiği kampanyanın film çekimleri 2 gün, fotoğraf çekimleri
1 gün sürdü. Yaklaşık 150 kişinin görev aldığı çekimlerin
yönetmenliğini Hakan Yonat yaptı.
Bankanın teaser filmlerinde, hakkında Odeabank reklamlarında
oynadığı söylentilerinin dolaştığı kampanyanın yüzü
Hülya Avşar’ı izledik.
Ana filmde ise hakkında çıkan söylentilerden sıkılıp
Odeabank’a gelen Hülya Avşar bankayı bizzat yerinde inceledi.
Filmin hikayesinde Odeabank’ın her müşterisinin
kıymetli olduğu, her müşterisine özel ve ayrıcalıklı hizmet
sunulduğu mesajı verildi. Odeabank’ın ‘’herkesin değil, sizin
bankanız’’ sloganıyla da Türkiye’ye yeni bir bankacılık anlayışının
geldiğinin altı çizildi.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Odeabank
Reklam Ajansı: Young&Rubicam Reklamevi
Kreatif Direktör: Ergin Köylüceli
Yaratıcı Ekip: Özlem Küçükyılmaz, Özhan Karacam, Ozan
Çelebi, Murat Lafçı, Fatih Şimşek
Müşteri İlişkileri: Burcu Kurtuluş, Burçin Yavuzarslan, Funda
Yunusoğlu
Ajans Prodüktörü: Berna Öztürk
Prodüksiyon Şirketi: Kala Film
Prodüktör: Hazer Baycan, Seda Özdemir
Yönetmen: Hakan Yonat
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Megabitli dümene geçiyor!...
TBWA\ISTANBUL’un TTNET için hazırladığı %50 indirimli
internet kampanyası reklamı yayında.
Türkiye’de internetsiz kimse kalmasın diye yola çıkan Megabitli,
bu sefer balıkçı teknesinde karşımıza çıkıyor. Megabitli,
yarı fiyatına internet kampanyası haberini kendi bestelediği
türküyle veriyor. Çekimlerin en az film kadar eğlenceli olduğu
reklam filminin yönetmeni Ali Taner Baltacı, yapım şirketi
ise Film Colony.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: TTNET
Reklamveren Yetkilisi: Ahmet Yaman, Bilge Gönenç,
Pınar Tohum
Reklamveren Medya Planlama Ekibi: Şafak Cömertoğlu,
Meltem Gülören, Gözde Topçuoğlu
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
CCO: İlkay Gürpınar
Yaratıcı Ekip: Volkan Karakaşoğlu, Zeynep Karakaşoğlu,
Emine Aydın, Orkun Önal, Erçin Sadıkoğlu, Levent Yalgın
Marka Ekibi: Esra Özkan, İpek Türkili, Başak Sarıoğlu
Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik,
Nisan Danışman
Prodüksiyon Ekibi: Zeynep Gencebay, Alev Cihan
Prodüksiyon Şirketi: Film Colony
Yönetmen: Ali Taner Baltacı
Post Prodüksiyon: Sinefekt
Müzik: Jingle House
Medya Ajansı: People Communications
Kullanılan Mecralar: TVC, basın, radyo, OOH, internet
Erkek muhabbeti nereye gider...
Yeni Cipso reklam filmi, erkeklerin kendi aralarındaki muhabbet
sırasında verdikleri sözlerin ne tür sonuçlar doğurabileceğini
esprili bir dille anlatıyor.Reklam filmleri, hikâye ve
çekim tekniğinin yanı sıra karakterlerin doğallığıyla da öne
çıkıyor.
“Erkek muhabbeti nereye gider bilinmez, ama ne ile iyi gideceğini
biliyoruz” sloganıyla tamamlanan filmler, Cipso’nun
erkek muhabbetinin en iyi eşlikçisi olduğunu ilginç iki
hikâyeyle vurguluyor.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: Kraft Gıda / Bahar Uçanlar, Toloy Tanrıdağlı,
Aslı Akman, Ece Gürbüz
Reklam Ajansı: DRAFTFCB İstanbul
Yaratıcı Yönetmen: Elif Önay
Yaratıcı Ekip: Yavuzhan Gel, Nilüfer Duru
Müşteri İlişkileri: Ceren Çubukçu Akpulat, Ayça Çınar,
Itır Süzer
Mecra: TV, outdoor, internet, radyo
Prodüksiyon Şirketi: Böcek Yapım
Yönetmen: Eralp Vardar
Medya Şirketi: Mindshare
30 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Falım’dan yeni reklam filmi...
Falım, reklam filmleriyle izleyenlerin yüzünü güldürmeye devam
ediyor. Mizahi öğeleriyle dikkat çeken yeni reklam filmi,
tüm Türkiye’nin merakla takip ettiği yetenek yarışmalarını
konu alıyor.
Dünyada sadece Türkiye’de olan “şekersiz sakız” kategorisinin
pazar lideri Falım, yeni reklam filmiyle yine güldürüyor.
Tüketicilerin her gün yanında olan ve streslerinin azalmasına
destek olan Falım’ın reklam filmi, eğlenceli ve mizahi
öğeleriyle dikkat çekiyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamın başlığı: Falım Michael
Reklamveren: Mondeléz International
Reklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Cenk Tüter,
Esra Erkman
Reklamajansı: Alametifarika
Yaratıcı yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal
Yaratıcı grup: Taner Ardalı, Can Çelikbilek,
Ozan Özbey, Oğuzhan Atlıman
Müşteri ilişkileri grubu: Burcu AtışTopçu
Stratejik planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel
Ajans prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Çağrı Ark
Yapım şirketi: Anima / Mehmet Kurtuluş
Medya ajansı: Mindshare
Medya planlamacı: Pınar Akdemir
Çay Tiryakileri Cemiyeti...
Kullanılan mecralar: Tv, Radyo, OOH, Digital
Kampanya filmi Beylerbeyi’nden Şile’ye, Fenerbahçe ve
Moda’dan Emirgan’a kadar tam 10 ayrı mekanda çekildi
ve 4 gün sürdü. Türkiye’de ilk kez bir çekim için kullanılan
Romantika Çay Bahçesi’nin doğal havası bütün çekimlere
yansıyarak filmlerin doğal ve samimi duruşuna olumlu katkı
sağladı.
Reklam Filmi Künyesi
Marka: Obaçay
Reklamveren: Milford-Yıldız
Reklamveren Yetkilisi: Erhan Batuk, Emre Sarıca,
Çisil Gökşar
Reklam Ajansı: PlanAD Works
Yaratıcı Grup: PlanAD Works Yaratıcı Ekibi
Müşteri İlişkileri: PlanAD Works Müşteri İlişkileri Ekibi
Stratejik Planlama: PlanAD Works
Yönetmen: Levent Onan
Yapımcı: Gökalp Gökulu
Prodüksiyon Şirketi: 4Films
Post Production: İmaj
Medya Ajansı: MediaVest
Müzik: Jinglehouse
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Profilo’dan HijyenEkstra...
Profilo Dayanıklı Ev Aletleri’nin, yeni HijyenEkstra özellikli Yönetmen: Eralp Vardar
çamaşır makinelerinin tanıtımı için hazırlanan reklam filmi Jingle: Jingle Jackson - Emre Irmak
büyük ilgi görüyor. Filmde, evlilik arifesindeki genç bir kızla
annesinin duygu dolu diyaloğuna yer veriliyor. Profilo’nun
HijyenEkstra özellikli yenilikçi çamaşır makineleri alerjik etki
yaratabilecek polen, hayvan tüyü, deterjan kalıntıları gibi
etkenleri neredeyse tamamen yok ediyor ve annelerin içini
rahatlatan derinlemesine temizlik sağlıyor. HijyenEkstra
reklam filmi, duygusal tonuyla mesajını en etkili bir şekilde
tüketiciye aktarıyor.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklam veren: Profilo Dayanıklı Ev Aletleri, Bahriye Bayraklı
Tavukçuoğlu, Elif Birim Kayaman
Ajans: Rafineri
Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali
Metin Yazarı: Setenay Özcan Yıldırım
Sanat Yönetmeni: Öznur Söylem
Marka Takımı: Gökhan Öziş, Rida Kıraşı, Melis Şenol
Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu, Can Çalışkan
Ajans Prodüktörü: Selen Tezol
Yapım Şirketi: Böcek Yapım
“Ooooo lezzete pak!”...
Pakmaya, Pişirme Yardımcıları Ürün Grubu’nun tanıtıldığı
“Mutfağın Yıldızı” reklam kampanyasına başladı. Türkiye’nin
maya konusunda lider firması Pakmaya, mayada elde ettiği
başarıyı ve sağladığı güveni Pişirme Yardımcılarında da
devam ettirmeyi hedefleyerek “Mutfağın Yıldızı” kampanyası
çerçevesinde keyifli bir reklam filmi hazırladı.
Reklam filminde, Pakmaya’nın yeni pişirme yardımcılarını
kullanarak yıldızlaşan “Mutfağın Yıldızı” bir anne ve çocuklarının
hikâyesi anlatılıyor.“Ooooo lezzete pak!” sloganıyla
taçlanan reklam filminin 20 günlük ön hazırlık sürecinde,
oyuncu seçmeleri ve filmde kullanılan mutfağın, show programı
stüdyosuna dönüştürülmesi çalışmaları gerçekleştirildi.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklam veren: Pakmaya
Reklamveren yetkilisi: Ertuğrul Sağlam, Elif serpil Tokgöz,
Kemal Aktaş, Dicle Arkun
Ajans: UltraRPM
Yönetmen: Kıvanç Baruönü
Produksiyon şirketi: Kala Film
Medya Ajansı: MEC
Digital Ajansı: Runway
32 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
First Sensations City...
Reklam filminde gece eğlenmeye çıkan bir arkadaş grubunun
planlarını takip ederek bir gece turuna çıkıyoruz. Gece
kulübünün VIP alanında Mehmet Günsür’ü gören ve ona
ulaşmak isteyen esas kızımızın alana geçmesini sağlayan
anahtar ise yine First Sensations City oluyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamın başlığı: Şehrin Yeni Sakızı, First Sensations City
Reklamveren: Kraft – First
Reklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Cenk Tüter, Evren
Dağ, Esra Erkman, Zümrüt Bakkal
Reklam ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi
Yaratıcı yönetmen: Kaan Ertuz, Oya KarabalRapayazdiç
Yaratıcı grup: Mustafa Oral, NergizHerdem, Şebnem Ersin
Müşteri ilişkileri grubu: Feride Tüzün, Aygül Yazgan, Sezin
Özçelik Güneş
Stratejik planlama: Yelda Aktuna, Tuğay İlyasoğlu
Ajans prodüktörü: Olgun Arun
Yapım şirketi: PTT
Yönetmen: Bertan Başaran
Medya ajansı: Mindshare
Kullanılan mecralar: Televizyon, Internet
Bol hapşırıklı kampanya...
TBWA\ISTANBUL’un hazırladığı Ülker İçim Kefir kampanyası,
mevsim geçişlerinde çocuğunun sağlığı için endişelenenlere
şifa niyetine geliyor.
Yönetmenliğini Anima’dan Ayşe Ünal’ın yaptığı reklam filminde,
duvara asılı, öğrenci vesikalıklarından oluşan bir
sınıf yerleşim planı görüyoruz. Filmde sabit duran fotoğraftaki
ilk çocuk hareketlenerek hapşırıyor ve diğer çocukların
hapşırmasını tetikliyor. Ancak tüm çocuklar hapşırırken sınıf
resminin ortasındaki çocuk İçim kefir içerek bağışıklık sistemini
güçlendiriyor ve hapşırmıyor.
Bol çocuklu, bol eğlenceli ve bol hapşırıklı film, oyuncularının
sevimliliği ve esprili anlatımıyla izleyenlere keyif veriyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Ülker İçim
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
Yaratıcı Ekip: Emre Kaplan, Kerim Gürsel,
Burak Kunduracıoğlu
Marka Ekibi: Ela Bilgisel, Seda Şeker, Ece Güçük
Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Deniz Özkılıç
Prodüksiyon Ekibi: Pelin Güneş, Gizem İnan
Prodüksiyon Şirketi: Anima
Yönetmen: Ayşe Ünal
Müzik: Emre Irmak / Jingle Jackson
Medya Ajansı: Mediavest
Kullanılan Mecralar: TV, POP
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
“Kalite Yarım Yaşanır mı?”...
“Kalite Yarım Yaşanır mı?” sloganıyla tüketicisi ile buluşan Kala Film ve Trix FX Helsinki tarafından ortak olarak çalışılan
Papia’nın reklam kampanyası da, markanın üst düzey kalite reklam filminde, Papia’nın kendine güvenen, kaliteli, güçlü
anlayışını teknolojiyle buluşturma anlayışına uyum sağlayan marka imajı ön planda yer alıyor.
görüntüler içeriyor.
Lüks olarak bilinen tek taş yüzük, antika bir vazo ve şık bir
çantanın yarım olarak görüldüğü reklam filminde, tiyatro
oyuncusu ve ünlü seslendirme sanatçısı Gülen Karaman’ın
gizemli sesiyle “Sizce kalite yarım yaşanır mı?” sorusu tüketiciye
soruluyor.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: Hayat Kimya
Reklamveren Temsilcisi: Aysel Aydın, Gül Yeşilay
Reklam Ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın
Metin Yazarı: Erdem Güngör
Sanat Yönetmeni: Umut Kısa
Müşteri İlişkileri: Efe Aksoy
Ajans Prodüktörü: Begüm Baran
Yönetmen: Hüseyin Bilir
Yapım Şirketi: Kala Film
Post Prodüksiyon: Trix FX Helsinki
Dublaj Sanatçısı: Gülen Karaman, Hazım Körmükçü
Jennifer Lopez Metropol İstanbul’da...
Ataşehir Finans Merkezi’nde yükselen Metropol İstanbul’un
sakinleri arasına katılan Jennifer Lopez’in yer aldığı Metropol
İstanbul reklamları 2 Ocak itibariyle ekranlarda dönmeye
başladı. Türkiye’ye ilk kez konser için gelen ve İstanbul’dan
çok etkilen dünyaca ünlü Latin sanatçı; reklamda, İstanbul’a
ve Metropol İstanbul projesine neden yatırım yapmak istediğini
anlatıyor.Geçtiğimiz Kasım ayında Ataşehir’deki Metropol
İstanbul Satış Ofisi’ni ziyaret eden Lopez, düzenlenen
törenle dairesinin anahtarını alarak bölge sakinleri arasına
katılmıştı. Satış ofisi ziyareti sırasında A Haber ve CNN Türk
ortak canlı yayınına konuk olan sanatçı, Ataşehir’de yükselen
İstanbul’un yeni moda ve finans merkezi olacak Metropol
İstanbul projesini görür görmez çok etkilendiğini ve mutlaka
bu projeden bir ev sahibi olmak istediğini anlatmıştı.
Metropol İstanbul’un yeni reklamı; Jennifer Lopez’in canlı
yayında söylediği ifadeler aynen alınarak oluşturuldu.
Jennifer Lopez; reklam filminde özellikle sevdiği, üzerinde
olumlu etki bırakan yerlere yatırım yaptığını söylerken, Metropol
Kule’nin İstanbul’un en yüksek binası ve en güzel proje
olduğunu belirtiyor. Metropol İstanbul’un Jenifer Lopez’li reklam
filmi Wbr Reklam ajansı tarafından hazırlandı.
34 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Alptekin, “Altın Salısı”na koşuyor!...
Garanti Bankası’nın, “Altın Salısı” hizmetini anlatan yeni
reklam kampanyasında, olimpiyat şampiyonu Aslı Çakır Alptekin
rol alıyor. Alametifarika tarafından tasarlanan reklam
kampanyasıyla, her yaş ve sosyoekonomik gruptan, geniş
bir kitleye ulaşılması hedefleniyor. Kampanya, reklam filminin
yanı sıra gazete, dergi, internet ve açık hava reklamlarıyla
da destekleniyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Garanti Bankası
Reklamveren Yetkilisi: Burcu Tokcan, Sinem Görgöz İnnice,
Saba Şimşeker, Armağan Tulunay Dölek
Reklam Ajansı: Alametifarika
Yaratıcı Yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal
Reklam Yazarı: Güldeniz Şeşen
Sanat Yönetmeni: Barış Alkan
Ajans Prodüktörleri: Berna Bulat, Sertuğ Alptekin
Müşteri Direktörü: Burcu Atış Topçu
Yapım Şirketi: Film Colony
Prodüktör: Tolga Erener
Yönetmen: Ali Taner Baltacı
Jingle: Jingle House
Mecra: TV, Outdoor, Basın
Medya Ajansı: Cereyan Medya
Bosphorus Encounters...
B o s p h o u r s
Encounters’in sağlık
turizmine ilişkin ikinci
tanıtım filmi Eksantrik
Prodüksiyon’un çalışmasıyla
İstanbul’un
birçok yerinden çekilen
görüntülerle gerçekleştirildi.
Kentin güzelliklerini
çeşitli açılardan gözler
önüne seren filmin
birincisi geçtiğimiz yıl
yine Eksantrik Prodüksiyon
tarafından yapılmış
ve oldukça beğeni
almıştı. Film uluslararası
sağlık fuarlarında ve
Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon
internet mecrasında kullanılacak.
Prodüktör: Elvin Ekşioğlu
Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu
Reklamveren: Bosphours Encounters
Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express
Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök
Mecra: İnternet
marketing europe & anatolia / 35
Şehirle
Gezi
rin Anası; Prag...
Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden
biri olarak gösteriliyor. Oraya gidene kadar benim için öyleydi.
Hatta Prag’ da evlenmek gibi de bir hayalim var -:)
Prag, “Altın Şehir”, “Doksanların Sol Bankası”,
“Masal Şehri”, “Şehirlerin Anası” ve “Avrupa’nın Kalbi”
gibi isimlerle de anılıyor.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban
Nihayet sıra uzun zamandır merak ettiğim
bir şehire geldi, Prag. Uçak biletlerimizi
alıp otel rezervasyonumuzu yaptırdıktan
sonra sırt çantalarımızı alıp 3
saate yakın bir uçuştan sonra Prag’ a
vardık. Prag havaalanı eski şehir merkezine
15 km uzaklıkta. Taksilerin çok
pahalı ve gereksiz olduğu bilgisini aldıktan
sonra havaalanının önünden
kalkan otobüse binip eski şehir merkezine
gittik.
Planımız çantaları otele bırakıp, bir harita
edinip şehri gezmek. İnternetten
indirdiğim dandik harita vasıtasıyla oteli
bulduk. Otelin adı Church Pension Praha
- Husuv Dum. Kiliseden bozma bir
otel. Resepsiyona gittik ve öğrendik ki
rezervasyonumuz yapılmamış. Rezervasyon
işini booking.com üzerinden
yapmıştık ama otel ile booking.com
arasında iletişim kopukluğu olmuş ve
bizim oda güme gitti. Yapacak bir şey
yok deyip şehir merkezine yakın yerlerde
otel aramaya başladık. Bir de baktık
tam ana cadde üzerinde gayet şık Hotel
Prague Inn var. Odalara baktık hoşumuza
gitti, hemen eşyaları koyup yeni
bir harita edinip kendimizi sokağa attık.
Gezilecek yerleri harita üzerinde işaretlemek
hem de biraz soluklanmak için
bir kafeye oturduk. Fırsattan istifade
hemen Çek biralarını deneme başladım.Velkopopovický
Kozel. İçimi kolay
ve güzel aromalı bir bira.Biramı içip
haritayı da işaretledikten sonra gezme
işine başladık.
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en
büyük şehri olan Prag (Praha), geçmişte
Çekoslovakya’nın da başkentiymiş.
Orta Bohemya’da Vltava Nehri’nin
üzerinde yer alan Prag’ ın 1.2 milyon
nüfusu var. İş dünyası istatistiklerine
göre bu sayıya ek olarak 300.000 kişi
de resmi kaydı olmaksızın Prag’ta yaşıyormuş.
Prag, geniş bir kitle tarafından
dünyanın en güzel şehirlerinden biri
olarak gösteriliyor. Oraya gidene kadar
benim için öyleydi. Hatta Prag’ da evlenmek
gibi de bir hayalim var -:). Prag,
“Altın Şehir”, “Doksanların Sol Bankası”,
“Masal Şehri”, “Şehirlerin Anası” ve
“Avrupa’nın Kalbi” gibi isimlerle de anılıyor.
Prag’ın bir özelliği de II. Dünya
Savaşı’nda pek zarar görmemiş olması.
Bu sayede birçok tarihi ev ve mekanı
barındırıyor ve hepsi de gerçekten
muhteşem mimarilere sahip.
Gezimize ilk olarak Prag Ulusal Müzesi’
nin olduğu caddeden başladık. Bu cadde
oteller, seyahat acentaları ve çok
güzel şirin kafeler var. Yolun sonunda
da Ulusal müze var.
Prague National Museum, 1818 yılında
Kašpar Maria Šternberg tarafından
kurulmuş, Çek Ulusal Müzesi’dir. Müze,
ulusal sanat , tarih , müzik , kütüphanecilik
alanlarında yaklaşık 14 milyon
marketing europe & anatolia / 37
Gezi
esere ev sahipliği yapıyor. Prague National
Museum 2 temel binadan oluşuyor.
Bunlar, 2009 yılında Ulusal Müzeye
dahil edilen Yeni Bina ve 2015 yılına
kadar sürecek restorasyon çalışmaları
yapılan Ana Bina.
Prague National Museum‘daki yenileme
çalışmalarından dolayı, müze 07
Temmuz 2011 tarihinden itibaren ziyaretçilere
kapatılmış. Bina restorasyonu
43 ay olarak planlanıp 2015 yılında
müze ziyaretçilere tekrar açılacakmış.
Müzenin etrafında dolanıp bakındıktan
sonra eski Belediye binasını ve saat kulesini
bulmak için dolanmaya başladık.
O sırada şehirde çokca bulunan opera
binalarından birinin önünden geçtik.
Buradaki binalar gerçekten çok güzel
ve çok bakımlı. Biz de sadece bir tane
süslü opera binası var, o da Süreyya
Operası.
Yürüşümüze devam ederken ana tren
istasyonunun da önünden geçtik. Orayı
öğrendiğimiz iyi oldu çünkü Prag’ dan
Budapeşte’ ye tren ile geçeceğiz.
Güzel güzel sokaklardan geçtikten sonra
nihayet eski belediye binasına geldik.
Belediye Binası, meydanın güneybatısında
yer alan ve bölgenin önemi arttık-
İskelet : Gelen ölümü
sembolize ediyor.
Mandolin çalan Osmanlı :
Keyif ve eğlenceyi
sembolize ediyor.
ça değişik mimari tarzlarda inşa edilmiş
parçalar eklenerek büyüyen bir yapı.
Binanın en eski bölümü ise, 14. yüzyılın
ikinci yarısında inşa edilmiş olan
astronomik saat kulesi. Stare Mesto’da
turistlerin en çok ilgisini çeken yapı da
bu astronomik saat.
Astronomik Saat 1410 yılında ilk olarak
yapılmış ve daha sonra saat üzerinde
1490,1552 ve 1865 yıllarında düzenlemeler
ve eklentiler yapılıp şimdi ki
halini almış. Saati bu kadar popüler bir
diğer özelliği de saat başı yapılan gösteri.
Saat üzerinde toplam 4 adet figür
bulunuyor. Bunlar soldan sağa;
Elinde ayna tutan figür: Kibir ve kendini
beğenmeyi sembolize ediyor.
Elinde altın kesesi tutan Yahudi : Açgözlülük
ve faizciliği sembolize ediyor.
İskelet : Gelen ölümü sembolize ediyor.
Mandolin çalan Osmanlı : Keyif ve eğlenceyi
sembolize ediyor.
Bize de yer vermiş olmaları sevindirici
tabii. Animasyonda her saat başı iskelet
elindeki zili çalıyor, başını sallıyor ve
bunu duyabiliyorsanız ölüm size yakın,
geliyor şeklinde yorumlanırken diğer
38 / marketing europe & anatolia
Gezi
figürler kafalarını sağa sola çevirip ölümü
kabullenmiyorlar.
Astonomik Saat’in animasyonu dışında
diğer saatlerden farkı saat yalnızca
anlık zamanı vermez bunun dışında Ay
ve Güneş’in gökyüzündeki konumu, Ay
fazı, Güneş’in Zodyak burcu ve ekliptik
üzerindeki konumu, sidereal zamanın
yanında Ay düğümleri (tutulmaları
belirtmesi açısından) veya dönen yıldız
haritası gibi verileri de göstermesi
ile ünlü. Saat kulsenin üzerinde bir de
balkon var. Dilerseniz oraya çıkıp şehri
seyredebiliyorsunuz. Biz de bu fırsatı
değerlendirip tıkış pıkış asansör için
sıra bekleyip daracık merdivenlerden
nihayet hedefe ulaştık. Manzara inanılmaz
güzel. Tüm Prag görünüyor.
Aslında buradan bakmak yeter, tekrar
dolanmaya gerek yok.
Saat kulesinin hemen yan tarafında da
Meryem Anamız Kilisesi tüm ihtişamıyla
boy gösteriyor.
Kilisenin yapımına 14. yy’ da başlanmış
ve 16. yy’ da bitmiş olan kilise,
Prag’daki en önemli Gotik kiliselerden
biri. 80 m’ lik iki kulesiyle meydandaki
Sex müzesinin girişinde
kırmızı bir koltuk var.
Bu koltuk “love tester”,
oturuyorsunuz ve sizin ne kadar
ateşli olduğunuzu ölçüyor.
Ortaçağ yapılarının üzerinde yükselen
yapı, Stare Mesto’nun sembollerinden
biri. Prag’ın geçirdiği dinsel çeşitlilikten
nasibini alan kilise, karşı reformdan
sonra Katolik Kilisesi’ne verilmiş ve bugüne
kadar da bu özelliğini korumuş.
Kilise günümüzde sadece ayinlerde
açık. Ayinlerin saatleri kilisenin kapısında
asılı. Her ne kadar dış cephesi
kararmaya yüz tutmuş olsa da, gece
ışıklandırıldığında Prag manzarasının
en muazzam yapılarından biri hâline
geliyor.
Saat kulesini tavaf ettikten sonra bir
arkadaşımın ısrarlı ricasını yerine getirmek
için astronomik saatin karşı sokağındaki
sex müzesine uğradık.
Sex müzesinin girişinde kırmızı bir
koltuk var. Bu koltuk “love tester”, oturuyorsunuz
ve sizin ne kadar ateşli
olduğunuzu ölçüyor. Frozen, cold, tepid,
warm, wild, burning ve en üstte de
sex bomb yazan bir scala mevcut. Siz
oturduğunuzda artık durumuz neyse o
ibare yanıp sönüyor-:)Tabii ben sonucu
buraya yazmayacağım. Oradan da nasibimizi
aldıktan sonra diğer müzeleri
görmek için sokaklara döküldük.
Prag’ da iki üç materyali bir araya topmarketing
europe & anatolia / 39
Gezi
layıp müze diye size iteliyorlar. Burada
müze kelimesinin farklı bir anlamı var
sanırım.
Sırada İşkence müzesi var.
Sonradan farkettim ki Prag’ da adım
başı işkence müzesi var. İşkenceye
çok meraklı bir toplum sanırım. Yanlız
işkence müzesi beni hayal kırıklığına
uğrattı. Çok klasik yöntemler uygulamışlar.
İnsan daha fantastik daha şaşırtıcı
şeyler bekliyor açıkçası. Beni hiç
kesmedi bu işkence yöntemleri. Benim
hayal gücüm daha renkli.
Sokaklarda yürürken ilginç dükkanlar
dikkanizi çekebiliyor. Ayak masajı yapan
bir dükkan mesela. Duvarları kocaman
camlardan yapılmış, vitrin geniş
gözüksün diye. İster uzanıp ayak masajı
yaptırıyorsunuz isterseniz de dev
akvaryumlara ayaklarınızı sokup balıkları
bekliyorsunuz. Ama bu balıklar ne
yapıyor bilmiyorum.
Aynı cadde üzerinde bir de mumya müzesi
var. Fakat bir günde bu kadar müze
yeter diyerekten orayı teğet geçtim.
Veeee sırada Charles (Karl) Köprüsü
var, merakla beklediğim.
Charles köprüsüne doğru giderken bir
Stare Mesto’daki kule
ise Gotik tarz mimarinin
güzel örneklerinden biri
ve bu kuleden de
manzarayı izlemek mümkün.
avluda havada asılı duran 4 tane kocaman
silahı görünce dayanamayıp
daldım içeri ve öğrendim ki bir tiyatro
oyununun reklamıymış. Ben de poligon
var sanıp heveslenmiştim. Sanırım
silahlara zaafım var.
14. yy’ de Karl Köprüsü’nün bugün
bulunduğu yerde Vltava Nehri’nin iki
kıyısını birleştirmek için Judith Köprüsü
yapılmış, fakat bu köprü bir sel
baskınında yıkılmış. Bunun üzerine IV.
Karl daha dayanıklı bir köprü yapmaya
karar vermiş ve yapılan bu köprü günümüze
dek varlığını sürdürmüş hatta
şehrin simgelerinden biri hâlini almış.
516 m uzunluğunda ve yaklaşık 10 m
genişliğindeki Karl Köprüsü, üç tane
kule ile korunuyor. Bu kulelerden ikisi
Mala Strana’da diğeri ise Stare
Mesto’da. Mala Strana’daki kulelerden
biri Judith Köprüsü’nden kalmış, diğeri
ise Mala Strana’ya giriş niteliğinde ve
Avrupa’da inşa edilmiş en güzel Gotik
tarzdaki kapı olma özelliğine sahip.
Muhteşem Prag manzarasını bu kulelerden
izlemek mümkün. Stare Mesto’daki
kule ise Gotik tarz mimarinin
güzel örneklerinden biri ve bu kuleden
de manzarayı izlemek mümkün.
40 / marketing europe & anatolia
Gezi
Köprü yapıldığında sade ve amaca hizmet
edilecek şekilde tasarlanmış. Günümüzde
Karl Köprüsü’nü diğer köprülerden
farklı kılan çoğu Barok tarzdaki
30 heykel ise 1700’lerde İtalya’da doğan
köprü süsleme akımının Avrupa’ya
yayılması üzerine yapılmış. Her ne kadar
bugün köprüde bulunan heykeller
orjinal heykeller olmasa da gerçeklerinin
bire bir kopyaları.
Bazı heykeller sanırım dilek dilemek
için de kullnılıyor. Hatta bir tanesine
asma kilit takıp dilek diliyorlardı. Çok
tanıdık bir kültür.
Bu heykeller arasında en çok ilgi çekenlerden
biri, Aziz John Nepomuk’un heykelidir.
Efsaneye göre dönemin kralı,
azizden kraliçenin sırlarını söylemesini
istemiş, aziz söylememek için direnince
azizi öldürüp Karl Köprüsü’nden atmış.
Zamanla bu azizin heykeline dokunmanın
dilekleri gerçekleştirdiği inancı
yayılmış. Günümüzde köprüyü geçen
turistler de bu heykele dokunup dilek
tutarlar. O yüzden turistlerin dokunduğu
yerler pırıl pırıl haykelin diğer tarafları
ise siyah.
Akşamları da İsa heykelinin altında şarap
içmek bir ritüelmiş ama ne yazık ki
biz bu ritüeli gerçekleştiremedik.
Bazı heykeller sanırım
dilek dilemek
için de kullnılıyor.
Hatta bir tanesine asma kilit
takıp dilek diliyorlardı.
Çok tanıdık bir kültür.
Köprüyü geçtikten sonra hazır gelmişken
Hradcany bölgesini gezelim dedik.
Köprünün hemen çıkışında Franz
Kafka Müzesi var fakat biz onu da pas
geçtik.
Ve en uzak yerden başladık gezmeye.
Strahov Manastırı. 12.yy dan kalma
eski Germen yolu üstünde olan manastır
Prag’ı tependen görüyor. Kuruluş
amacı bilimsel araştırmalar ve felsefe
olan Strahov tarih boyunca saldırıya
uğrayan Prag’a rağmen sadece 30
yıl savaşlarında zarar görmüş. Daima
saygı görmüş. Teoloji ve Felsefe Kitaplıkları
kesinlikle görülmeye değer.
Tavan resimleri 18.yy’ de yapılmış ve
inanılmaz güzeller. kütüphane rafları
eski ahşap ve deri kaplama. Son derece
estetik hatta büyüleyici.
Manastırı da gezdikten sonra Hradcany
ve kale bölgesine geldik.
Prag’ın belgelenmiş en eski yerleşim
yeri olan Prag Kalesi’nin yapımına
9. YY’ da başlanmış ve sürekli olarak
üzerine yapılan eklemelerle kale geliştirilmiş.
Bir kaleden daha fazlasını
içinde barındıran yapı, 14. yy’ a kadar
bir saraya, kiliselere ve manastırlara
ev sahipliği yapmış ve 1541’de bir
marketing europe & anatolia / 41
Gezi
yangında büyük hasar görmesi üzerine
büyük bir yenilenmeden geçmiş.
Rönesans tarzı mimariyle yenilenen
kale, 14. yy’ da Avusturya - Macaristan
İmparatorluğu’nun kalbinin attığı yer
hâline gelmiş. 17. yüzyıl’a kadar sürekli
olarak yenilenen kale her dönemin mimari
akımınlarından izler taşıyor. 17.
yüzyıl’da İmparatorluğun başkenti değiştirmesi
üzerine kale önemini yitirmiş.
1920’lerde Çekoslovakya’nın bağımsızlığını
kazanmasıyla kale ve içerisindeki
yapılar genel bir onarım geçirmiş
ve Çek Cumhurbaşkanlığı makamına
verilmiş. Günümüzde de hâlâ kalenin
bir bölümü Çek Cumhurbaşkanı’nın ofisi
olarak kullanılmakta ve diplomatik bir
önem taşıyor.
Kale inşa edildikten sonra kralın hizmetinde
çalışan insanların yaşaması için
kalenin yanına yeni bir yerleşim yeri kurulması
gerekmiş ve bugün Hradcany
Bölgesi olarak bilinen yerleşim, Prag
Kalesi’nin ana giriş kapısının hemen
karşısındaki açıklık alana kurulmuş.
Meydanın batısında 17. yüzyıl Barok
mimarisine ait Toskan Sarayı ve sarayın
yanındaki erken Rönesans mimari
Katedralin duvarları
boyunca sıralanan şapellerin
en önemlisi
Aziz Vaclav Şapeli. Prensin
lahiti için Gotik tarzda bir oda
tasarlanmış.
tarzındaki Martinic Sarayı yer alıyor.
Farklı mimari tarzları görebileceğiniz
Schwarzenberg Sarayı meydanda
dikkati çeken bir diğer yapı. Saray
2007’de oldukça kapsamlı bir restorasyon
geçirmiş. Meydanda görebileceğiniz
en süslemeli yapı, başpiskoposluk
Sarayı’dır. Saray yılda sadece bir gün,
Paskalya’dan önceki Perşembe günü,
ziyarete açık. Sarayın hemen yanında
Avrupa Sanatları Ulusal Galerisi (Narodni
Galerie) yer alıyor.
Hradcany Meydanı’ndan Kale’nin içine
girmeden önce bu büyüleyici şehri yukarıdan
görmek isteyenler için teraslar
yapılmış. Buradan şehri seyredip fotoğraf
çekebiliyorsunuz.
Yaklaşık 46 hektarlık bir alanda 3 avluya
sahip olan kalenin içinde çok fazla tarihi
bina var ve hepsi de çok ihtişamlı. Kaleye
girip ilk iki avlusuyu geçtiğinizde
karşınıza Roman Katolik kilisesi olan
Prag Başpsikoposluğu’nun bulunduğu
Prag’ın en büyük ve en önemli kilisesi
çıkıyor. Aziz Vitus Katedrali, sivri kuleleriyle
Gotik mimarinin muhteşem
örneklerinden biri. Kalenin içinde bulunan
en dikkat çekici yapı olan bu
katedralde sayısız ulusal hazineyi ve
Bohemya krallarının mezarlarını görmek
mümkün. IV.Karl tarafından 1344’
te yapımına başlanılan katedralin tamamlanması
yaklaşık 600 yıl sürmüş.
Katedralin duvarları boyunca sıralanan
şapellerin en önemlisi Aziz Vaclav
Şapeli. Prensin lahiti için Gotik tarzda
bir oda tasarlanmış. Duvarlarda kral
Vaclav’ın hayatının resmedildiği freskler,
değerli taşlar ve altın yapraklar
dikkat çekmekiyor. Şapelin bir odası
da Kraliyet Mücevherlerine ayrılmış.
Çek kraliyet tacının da içinde bulunduğu
mücevherler sadece önemli resmi
günlerde ortaya çıkarılıyor.
Uzunluğu 120 m, genişliği 60 m olan
Aziz Vitus Katedrali’nde halen ayinler
düzenleniyor. Katedralde, Çek tarihinin
önemli kral ve prenslerinin lahitlerinin
(4.Karl, 2.Rudolf vs) de bulunması yapıyı,
Çek tarihi açısından önemli kılıyor.
Kale çevresini de dolandıktan sonra
eski şehir merkezine gitmek için tekrar
yürümeye başladık. Bu arada şunu
söyleyeyim. Tüm buraları yürüyerek
gezdik. Sadece havaalanından şehre
kadar otobüs kullandık. O kadar yolu,
müzeyi, kaleyi dolaşınca acıktık tabii ve
sex müzesini dolaşırken gözüme kestirdiğim
arjantin restauranına gitmeye
karar verdik. Prag’ da daha çok av hayvanı
yememizi önermişti herkes ama
bana Arjantin restaurant cazip geldi.
Neticede et, ettir-:)
Restaurantta oturup yemek yerken
yorulduğumu farkettim. Aheste aheste
yemek yemek beni çok rahatlattı ve
dinlendirdi. Bu sefer de Krusovice Beer
42 / marketing europe & anatolia
Gezi
İlk kez burada gördüğüm garip
bir tatlı var. Hamuru bir şişe
sarıp sonra közde pişiriyorlar.
denedim. Koyu renk, hoş aromalı ve
güzel bir bira. Yemeklerimizi yiyip, dinlendikten
sonra tekrar dışarı çıktık ve
astronomik saat kulseinin bulunduğu
Stare Mesto Meydanı’na gittik. Akşam
burası panayır yeri gibi oluyor. Sıcak
şarap, şekelemeler, hediye eşya satan
minik dükkanlar dolu meydan.
Bir de ilk kez burada gördüğüm garip
bir tatlı var. Hamuru bir şişe sarıp sonra
közde pişiriyorlar. Kokusu o kadar bayık
ki, tatlı delisi olan beni bile tatlıdan
soğuttu. Adını bile öğrenmek istemedim
bu yoğun şeker kokulu tatlının.
Vakit daha erken olmasına rağmen
Prag’ da gezilecek tüm yerleri gezmiştik.
Hava da karardığı için otele dönüp
fotoğraf makinamı bıraktım. Sonra
gece gezilmesi gereken yerlere bakıp
tekrar sokağa çıktım. Bir arkadaşım
tavsiye ettiği Kaprova 5 sokaktaki “La
Bodeguita del Medio” isimli Pub’ a gittik
ama görüntü bizi sarmayınca girmekten
vazgeçtik. Dolanırken bir kaç tane
canlı müzik yapan mekan bulduk. Sırayla
bunlara girip bir iki parça dinledik.
Fakat buralarda sigara serbest olduğu
için içerisi çok yoğun sigara kokuyordu.
Kokudan rahatsız olduğumuz için fazla
durmadan çıktık hepsinden. Baktık bar
ve pub’ lardan yana şansımız yok bari
Casino’ lara bakalım dedik. Gözümüze
kestirdiğimiz bir casino’ ya attık kendimizi.
Girişte pasaport istiyorlar ve kayıt
işlemi yapıyorlar sonra size bir giriş
kartı verip ağırlıyorlar. Gittiğimiz mekan
oldukça şık ve büyüktü. Farklı farklı
salonlarda farklı oyunlar oynanıyordu.
Ama burası da bizi açmadı. Bir kaç
oyun izleyip oradan da çıktık. Sokakta
dolanırken nefis bir kahve kokusu aklımızı
çeldi ve Costa cafe’ ye girip kahve
içmeye karar verdik. Şimdiye kadar içtiğim
en güzel cafe latte’ ydi. Aromasına
bayıldım. Bu nefis kahve ile geceyi
sonlandırıp otele döndük.
O kadar yorulmuşum ki hemen uyumuşum.
Fakat erken kalkmaya alışık olduğum
için sabahın köründe uyandım.
Duşumu alıp kahvaltıya indim. Kaldığımız
otelin adı Prague Inn ama ben bağdaştıramamıştım
ismi ve oteli. Fakat
kahvaltı salonuna inince neden bu ismi
aldığını anladım. Yerin altında üç dört
kat daha yer var ve buraları restaurant
olarak değerlendirmişler. Mahzende
kahvaltı ediyorsunuz. Son derece şık
bir mekan.
Nefis bir kahvaltıdan sonra otelden
ayrılmaya karar verdik. Plana göre bir
gün daha Prag’ da kalacaktık fakat gezilmesi
gereken tüm yerleri gezmiştik.
O yüzden oradan ayrılıp Budapeşte’ ye
gitmeye karar verdik. Tren saatlerine
baktık ve 1 saat sonra Budapeşte’ ye
giden bir tren bulduk.
Bu bir saat içinde de bir iki hediyelik
eşya ve içki alalım dedik. Prag’ da Absinth
çok meşhur ama içimi çok sert o
yüzden almaya değmez diye düşündüm.
Burada hayran olduğum tek bir
içki var o da Becherovka. Tonikle muhteşem
oluyor. Becherovka + Tonik =
BETON-:) Ondan alayım dedim fakat
daha çok dolaşacağımız için o kadar
ağır çanta taşımak istemedim. Nasıl
olsa havaalanında vardır deyip vazgeçtim.
Bu durumda yapacak bir şey
olmayınca gara gidip biletlerimizi aldık.
Treni beklerken baktık ki daha zamanımız
var, o yüzden Bratislava’ da inip
orayı gezmeyi sonra da Budapeşte’ ye
karar verdik.
Trenlerde numara yok, sadece 1st
class ve ekonomi sınıfı var. Bir yarım
saat ekonomi sınıfında oturduktan sonra
restaurant’ın olduğu vagonu keşfettik.
Sonra da oraya gitmeye karar
verdik. Biz vagon ararken az kalsın
treni kaçırıyorduk. Zor attık kendimizi
vagona. Trenin restaurantı çok şık bir
mekan. Ben hemen bir Budweiser söyledim.
Memlektinde içmek ayrı bir keyif.
Sonra da yağmurlu manzara eşliğinde
biramı yudumlayarak Slovakya’ ya doğru
yol aldık.
marketing europe & anatolia / 43
Sinema
Ali Erdem Ekşioğlu
Adaylar ve Favorilerim...
(
reklam
arası
sinema)
Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Biz daha 2012’yi
atlatamadan 2013 Akademi Ödülleri adayları açıklandı.
Hatırlarsanız geçen yıl bazı dallarda aday olacak filmleri
tahmin etmiş ve 13 tanesini bilmiştim. Bu yıl ise zaten
adaylar açılandığı için kazanacaklar daha doğrusu bana gore
kazanması gerekenleri tahmin edeceğim.
85. Oscar Ödülleri Adayları:
En İyi Film: Argo, Django Unchained , Life of Pi, Lincoln, Zero
Dark, Thirty, Sefiller (Les Misérables), Umut Işığım (Silver
Linings Playbook), Aşk (Amour), Düşler Diyarı (Beasts of the
Southern Wild) Favorim: Lincoln
En İyi Yönetmen: Amour - Michael Haneke, Beasts of the
Southern Wild - Benh Zeitlin, Life of Pi - Ang Lee, Lincoln -
Steven Spielberg , Silver Linings Playbook - David O. Russell
Favorim: Lincoln - Steven Spielberg
En İyi Kadın Oyuncu: Jessica Chastain - Zero Dark Thirty,
Quvenzhané Wallis - Beasts of the Southern Wild, Naomi Watts
- The Impossible, Jennifer Lawrence - Silver Linings Playbook,
Emmanuelle Riva - Amour Favorim: Naomi Watts - The
Impossible
En İyi Erkek Oyuncu: Bradley Cooper - Silver Linings
Playbook, Joaquin Phoenix - The Master, Daniel Day - Lewis
Lincoln, Denzel Washington - Flight, Hugh Jackman - Les
Misérables Favorim: Hugh Jackman - Les Misérables
En İyi Yabancı Film: Amour - Avusturya, Kon-Tiki - Norveç, No
- Şili, A Royal Affair - Danimarka, War Witch – Kanada Favorim:
Amour - Avusturya
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Amy Adams -The Master,
Sally Field - Lincoln, Anne Hathaway - Les Misérables, Helen
Hunt -The Sessions, Jacki Weaver - Silver Linings Playbook
Favorim: Anne Hathaway - Les Misérables
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Alan Arkin - Argo, Robert
De Niro - Silver Linings Playbook, Philip Seymour Hoffman
- The Master, Tommy Lee Jones - Lincoln, Christoph Waltz -
Django Unchained Favorim: Robert De Niro - Silver Linings
Playbook
En İyi Sinematografi: Anna Karenina - Seamus, McGarvey,
Django Unchained - Robert Richardson, Life of Pi - Claudio
Miranda, Lincoln - Janusz Kaminski, Skyfall - Roger Deakins
Favorim: Life of Pi - Claudio Miranda
En İyi Animasyon: Brave, Frankweenie, ParaNorman, The
Pirates! Band of Misfits, Wreck-It Ralph Favorim: Brave
En İyi Kısa Animasyon Filmi: Adam and Dog, Fresh
Guacamole, Head over Heels, Maggie Simpson in "The Longest
Daycare", Paperman Favorim: Paperman
En İyi Belgesel Film: 5 Broken Cameras, The Gatekeepers,
How to Survive a Plague, The Invisible War
Searching for Sugar Man Favorim: The Invisible War
En İyi Kurgu: Argo - William Goldenberg, Life of Pi - Tim
Squyres, Lincoln - Michael Kahn, Silver Linings Playbook -
Jay Cassidy and Crispin Struthers, Zero Dark Thirty - Dylan
Tichenor and William Goldenberg Favorim: Lincoln - Michael
Kahn
En İyi Görsel Efekt: The Hobbit: An Unexpected Journey
Life of Pi, The Avengers, Prometheus, Snow White and the
Huntsman Favorim: The Avengers
En İyi Orijinal Şarkı: "Before My Time" / Chasing Ice - Söz
ve Müzik: J. Ralph, "Everybody Needs A Best Friend" / Ted -
Müzik: Walter Murphy; Söz: Seth MacFarlane, "Pi's Lullaby" /
Life of Pi - Müzik: Mychael Danna; Söz: Bombay Jayashri
"Skyfall" / Skyfall - Söz ve Müzik: Adele Adkins, Paul Epworth
"Suddenly" / Les Misérables - Müzik: Claude-Michel Schönberg;
Söz: Herbert Kretzmer and Alain Boublil Favorim: "Skyfall" /
Skyfall - Söz ve Müzik: Adele Adkins, Paul Epworth
En İyi Film Müziği: Anna Karenina - Dario Marianelli, Argo -
Alexandre Desplat, Life of Pi - Mychael Danna, Lincoln - John
Williams, Skyfall -Thomas Newman Favorim: Skyfall -Thomas
Newman
En İyi Makyaj: The Hobbit: An Unexpected Journey, Hitchcock
Les Misérables Favorim: The Hobbit: An Unexpected
Journey
En İyi Sanat Yönetmeni: Anna Karenina - Sarah Greenwood,
Katie Spencer, The Hobbit: An Unexpected Journey - Dan
Hennah, Ra Vincent and Simon Bright, Les Misérables - Eve
Stewart, Anna Lynch-Robinson, Life of Pi - David Gropman,
Anna Pinnock , Lincoln - Rick Carter, Jim Erickson
Favorim: Life of Pi - David Gropman, Anna Pinnock
En İyi Kostüm: Mirror Mirror, Anna Karenina, Lincoln, Snow
White and the Huntsman, Les Misérables Favorim: Snow
White and the Huntsman
En İyi Ses Kurgusu: Life of Pi, Zero Dark Thirty, Argo, Django
Unchained, Skyfall Favorim: Skyfall
En İyi Özgün Senaryo: Amour - Michael Haneke, Django
Unchained - Quentin Tarantino, Flight - John Gatins, Moonrise
Kingdom - Wes Anderson & Roman Coppola, Zero Dark Thirty -
Mark Boal Favorim: Amour - Michael Haneke
En İyi Uyarlama Senaryo: Argo - Chris Terrio, Beasts of the
Southern Wild - Lucy Alibar & Benh Zeitlin, Life of Pi - David
Magee, Lincoln - Tony Kushner, Silver Linings Playbook - David
O. Russell Favorim: Lincoln - Tony Kushner
44 / marketing europe & anatolia
Kültür - Sanat
“Anadolu’dan İnsan Görüntüleri” ...
Aygaz, “Aygaz Kitaplığı” adlı serinin 12. kitabını bir sergi
ile tarih ve sanat meraklılarıyla buluşturuyor. “Klasik Çağ
Öncesi: Anadolu’da İnsan Görüntüleri” adlı sergi, Aygaz
Genel Müdürlük binasında, 15 Şubat 2013 tarihine kadar
09:00-17:00 saatleri arasında görülebilir. Aygaz’ın desteğiyle
Prof. Dr. Önder Bilgi tarafından hazırlanan kitabın
içeriğinden derlenen sergi Anadolu’nun tarihine farklı bir
açıdan ışık tutuluyor.
Prof. Dr. Önder Bilgi tarafından kaleme alınan “Klasik
Çağ Öncesi Anadolu’da İnsan Görüntüleri” adlı kitap ve
serginin koordinatörlüğünü Bahattin Öztuncay, yayın organizasyonunu
Nezih Başgelen üstlenirken, tasarımını
ve kitapla aynı adı taşıyan serginin küratörlüğünü Yeşim
Demir yaptı. Sergide yer alan görseller Hadiye Cangökçe
tarafından fotoğraflandı.
Klasik Çağ Öncesi Anadolu’da İnsan Görüntüleri kitabında
Anadolu topraklarının heykeltıraşlık ve resim sanatı zenginliğini
sergileyen farklı uygarlıklara ait insan görüntüleri
bir araya getirildi.
Dünyayı masallar
kurtaracak...
Masallar yok oldu, doğanın
kendisi de yok oluyor. Bu
ikisinin birbiri ardına meydana
gelmesi bir tesadüf mü?
Doğa Derneği Yönetim Kurulu
üyesi Özcan Yüksek,
yeni kitabı Kayıp Deniz’de
“Dünyayı masallar kurtaracak”
diyor.
Özcan Yüksek’in kitabı Kayıp
Deniz, masallar artık olmadığı
için gezegenimizin
de korunmasız olduğunu anlatıyor.
Kitaba göre masallar insanlara binlerce yıl, neyin
doğru neyin yanlış olduğunu, doğayla uyumlu yaşamı,
öyküler halinde anlatırdı. Masalların yaşamlarımızdan
zaman içinde çıkmasıyla, birbirimizle ve doğayla olan
bağlarımız da zayıfladı. Özcan Yüksek, Kayıp Deniz’in
gelirinin yarısını Seferihisar’da kurulan Doğa Okulu’na
bağışladı.
Çadırdan Saraya
Osmanlı Türk Mutfağı...
İş Bankası Kültür Yayınları
lezzet tutkunlarını
yine muhteşem
tarifler ve renkli görsellerden
oluşan eşsiz
tatların yer aldığı yeni
bir yemek kitabıyla buluşturuyor.
Ünlü gurme
Engin Akın’ın kaleme
aldığı Çadırdan Saraya Osmanlı-Türk Mutfağı adlı kitapta,
köklerinden günümüze Türk Mutfağının zenginliği
tüm yönleriyle aktarılıyor. Kitapta ilk Türk kavimlerinden
Uygur Türklerine, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk yemek
kültürü ve birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Bir
lezzet ansiklopedisi formatında hazırlanan kitapta günümüz
sofra adetleri de yer buluyor.
Diğer yemek kitaplarından farklı olarak tarihsel bilgileriyle
de dikkat çeken kitapta Türk sofra kültürünün ayrılmaz
parçası Türk kahvesi ve çay keyfi de incelikleriyle
genişçe yer buluyor.
46 / marketing europe & anatolia
Kültür - Sanat
Mamut Art Project...
40 sanatçının yaklaşık 10’ar metrekare sunum alanında
5 gün boyunca eserlerini sergileyeceği MAMUT ART
PROJECT’e katılım için sanatçı başvuruları 1 Nisan 2013
Pazartesi gününe kadar kabul edilecek. Projeye yapılan
başvurular; Ali Akay, Nil Yalter, Mustafa Taviloğlu, Marcus
Graf ve Sedat Öztürk’ten oluşan jüri tarafından değerlendirilecek.
Sergide yer almaya uygun bulunan sanatçılar, 5
Nisan 2013 günü açıklanacak.
Proje ve katılım için aranan koşullar hakkında bilgi veren
MAMUT ART PROJECT Kurucu Ortağı Seren Kohen;
“Bilindiği gibi; insanoğlunun mağaralarda keşfedilmiş ilk
çizimlerinde en çok görülen şekillerden biri mamutlar.
Projeye adını veren “mamut” kelimesi, sanatçıların büyük
kitlelere göstereceği ilk eserleri simgeliyor. Bu çıkış noktasından
hareketle; kabul edilecek sanatçıların, tercihen
yeni mezun olmuş, herhangi bir galeriye bağlanmamış (ya
da çok yeni bağlanmış), sanat dünyasına yeni açılan sanatçılar
olmasına dikkat edeceğiz.
MAMUT ART PROJECT’in, hem sanatçıların hem de sanata
yatırım yapanların ilgi göstereceği, yeni yeteneklerin
keşfedileceği sürdürülebilir bir proje olacağına yürekten
inanıyoruz.” dedi.
Dünyadaki farklı ülkelerde düzenlenen etkinliklerin ülkemiz
sanat camiasına bir uyarlaması olan MAMUT ART PRO-
JECT, Türkiye’de bu alanda düzenlenen ilk sergi olma
özelliği taşıyor. 16-19 Mayıs tarihleri arasında Hasköy Yün
İplik Fabrikası’nda düzenlenecek sergide eserleri ile yer
almak isteyenler için başvurular, 1 Nisan 2013 tarihine kadar
devam edecek.
Detaylı bilgi için www.mamutartproject.com
“Yaratıcı Asamblajlar” ...
Siemens Sanat’ta 6 Şubat 2013 tarihinde başlayacak olan
“Yaratıcı Asamblajlar: Estetik Ekonomiyle Buluşursa ya da
Ortak Noktalarının İncelenmesi” sergisi, imgenin temsili
ve yeniden üretiminin arasında kalan kalıntılardan oluşan,
sosyal üretimin değişen ve dönüşen yapısının dil bilgisi ve
pratik anlamları arasında bulunanları ve buna ek olarak,
metin ve dokunun göstergesel ve anlamsal oluşumlarının
sınır hattında yerleşik olanlarını ele alıyor.
Dimitrina Sevova’nın küratörlüğü, Mürteza Fidan ve T. Melih
Görgün’ün eş-küratörlüğünde, Benjamin Egger, Petra
Koehle & Nicolas Vermot Petit-Outhenin, Ferhat Özgür,
Elodie Pong, Roee Rosen, Riikka Tauriainen, Borjana
Ventzislavova’nın yapıtlarının yer aldığı sergi, insanları,
kendileme ve katılım üzerinden birleştirmelerin yaratımını
‘çoklaştırmaya,‘ duyarlılığın ve bilişsel olanın haritasını çıkarmaya,
sisli ve taşmış zamana uyum sağlamaya davet
ediyor.
“Yaratıcı Asamblajlar” sergisi, 6 Şubat - 5 Mart 2013 tarihleri
arasında, haftanın her günü 10.00 - 19.00 saatleri
arasında Siemens Sanat’ta izlenebilir.
marketing europe & anatolia / 47