marketing europe & anatolia Sayı: 034
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
marketing europe & anatolia
Tarih: Ekim 2014 Sayı: 34
retorik
Siz de
bir mum yakın...
kelebeğin
fırtınası
Sütçünün itibarı
iade edilsin...
Türkiye’nin
Yeni Logosu
İçindekiler
marketing
europe & anatolia
Sayı: 34 Tarih: Ekim 2014
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve
Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
e-mail: eksantrik@eksantrik.com
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: elvin@eksantrik.com
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
Katkıda Bulunanlar
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Sölemez
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
Kısa Kısa 04 - 07
Yeni Ürünler 10 - 11
Medya Dünyası 12 - 15
Röportaj 17 - 20
kelebeğin fırtanası 23
Reklam Dünyası 28 - 29
İlan Rezervasyon
Ayşe Yılmaz
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Fahri Açan Cad.
Deniz Ap. No: 21 /15
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: meadergi@gmail.com
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri
San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya
da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki
görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Röportaj 30 - 35
retorik 37
Kampanyalar 39 - 49
Gezi 50 - 55
Game On 56 - 59
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
mobil: http://m-mea.eksantrik.com
http://www.facebook.com/meadergi
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
Kültür Sanat 60 - 61
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden
)
Kim çıplak...
Aslında bu ay size “Kral Çıplak” öyküsünü yazıp bu köşeyi kapatacaktım. Sonra
baktım ki çıplak olan sadece kral değil, tüm teba soyunmuş kralla birlikte olmuş,
çıplak olmayanları parmaklarıyla gösterip kahkahalar atarak eleştirmeye çalışıyorlar.
Artık kral çıplak demek yeterli olmaktan çıkmış, tüm ahali çıplak, ancak mahcup bir
fısıldamayla “haddim olmayarak ben giyinik kalmak istiyorum” diyebildim. Sonra kısık
bir ses daha duydum. “ben de”, sonra bir ses daha “ben de” birden bu kısık sesler bir
uğultuya dönüştü. “ben de, ben de, ben de” uğultu büyüdükçe fısıltılar haykırışlara
dönüştü. artık kimsenin ne dediği tek tek seçilemiyor ama toplulukta büyük bir ses
yükseliyordu “ben de, ben de” Anladım ki yalnız değilim. Benim gibi giyinik kalmak
isteyen başkaları da var. O halde artık korkmadan söyleyebilirim. “Bu kral da çıplak,
avanesi de çıplak.”
Siz de korkmayın giyinik kalmak istiyorsanız haykırın “Çıplaksınız önce kendinize
bakın sonra kahkaha atın” diye.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Uçan Arabanın Mucidi Pazarlama Zirvesi’nde...
MCT Danışmanlık’ın
her yıl geleneksel
olarak düzenlediği
“Pazarlama Zirvesi”,
bu yıl dünyaca
ünlü konukları ile
katılımcıları geleceği
yaratmaya davet ediyor.
Bu yıl “Change
The Game” konseptiyle
15’inci kez
düzenlenecek olan Pazarlama Zirvesi, dünyanın en iyi
düşünürlerini ve girişimcilerini İstanbul’da Lütfi Kırdar
Kongre ve Sergi Sarayı’nda bir araya getiriyor. Zirvenin
sürprizleri arasında uçan arabanın mucidi Slovakyalı
mühendis Stefan Klein gibi isimler yer alıyor.
Her yıl pazarlama sektöründe binlerce profesyoneli bir araya
getiren Pazarlama Zirvesi, bu yıl tüm kuralları yıkmaya
ve kökünden değiştirmeye hazırlanıyor. 3-4 Aralık 2014
tarihlerinde İstanbul’da 15’incisi düzenlenecek olan Pazarlama
Zirvesi’nin bu yılki teması “Change The Game”.
Bu tema aynı zamanda bu yılki Konferans Başkanı Peter
Fisk’in yakında raflarda yerini alacak olan “Gamechanger”
adlı kitabına ilham veren ve oyunu değiştirmek için gerekli
10 fikri kapsıyor.
Pazarlama Zirvesi’nin bu yılki en önemli sürprizlerinden biri
de zirvede bu yıl ilk kez Türk inovasyon fikirlerinin en iyileri
seçilecek olması. Zirvenin ikinci gününde yapılacak olan
“Game Changers Turkey Ödül Töreni” ile yerel düzeyde
fark yaratan ve kazanan işletme ve markalar, katılımcılarla
buluşacak.
“GREAT Startup” yarışmasının süresi uzatıldı...
‘GREAT’ kampanyası kapsamında Türkiye’nin genç
teknoloji girişimcilerine ulaşmayı hedefleyen ‘GREAT
Startup’ yarışmasına gelen yoğun başvurular ve bu
yöndeki talepler üzerine başvuru tarihi 15 gün uzatıldı.
Yarışmanın son başvuru tarihi 15 Ekim olarak belirlendi.
Şimdiye kadar gerçekleşen başvurular Türk ekonomisine
katkı sağlama potansiyeline sahip projeler olarak
öne çıkarken, 5 kategoride yapılacak yarışmada birinci
olan şirketler,Birleşik Krallık’a seyahat hakkı kazanacak
ve Birleşik Krallık’ta iş kurmak için danışmanlık hizmeti
alacaklar.
Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırımı
desteklemek amacıyla Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım
Ajansı (UKTI) tarafından yürütülen GREAT kampanyası
kapsamında,Türkiye’deki genç teknoloji şirketlerine yönelik
düzenlenen‘GREAT Startup’ yarışmasınaçok sayıda
başvuru yapıldı. Gelen yoğun başvurular ve belirlenen
sürenin uzatılmasına yönelik talepler üzerine 30 Eylül
olan son başvuru tarihi 15 gün uzatılarak 15 Ekim olarak
belirlendi.‘GREAT Startup’ yarışmasına yapılan başvurular
arasında Türk ekonomisine katkı sağlayacak nitelikte çok
sayıda proje yer alıyor.
‘GREAT Startup’ yarışmasına Türkiye’de yaşayan, en az
bir yıl önce kurulmuş şirketinde ana hissedarlardan biri
olan, 40 yaşını geçmemiş bütün girişimciler başvurabiliyor.
‘Kadın Teknoloji Girişimcisi’, ‘Üniversiteli Genç Girişimci’,
‘Anadolu’dan Teknoloji Girişimcisi’, ‘Sosyal Teknoloji
Girişimcisi’ ve ‘Jüri Özel Ödülü’ olmak üzere 5 farklı kategoride
ödül dağıtılacak .
4 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Coca-Cola Türkiye’de 50. Yaşını Kutluyor ...
Coca-Cola’nın Türkiye’deki
yolculuğu,
1964’te “Dünyaca
Meşhur Coca-Cola
Şimdi de Memleketimizde”
sloganı ile başladı.
19 araçlık “Coca-Cola
Kervanı”nın
bando ve alkışlar eşliğinde
tüm İstanbul’u
dolaşmasının üzerinden tam yarım asır geçti. Türkiye’yi bölgesel
ve stratejik bir yönetim üssü olarak konumlayan Coca-
Cola’nın dünyadaki beş büyük yönetim merkezinden biri olan
Avrasya ve Afrika Grubu, İstanbul’daki genel merkezinden
yaklaşık 2 milyarlık bir nüfusu kapsayan 84 ülkeyi yönetir hale
geldi. Bu yıl Türkiye’deki 50. yaşını kutlayan Coca-ColaSistemi,
Türkiye’de Çorlu, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Elazığ,
Sapanca, Köyceğiz ve Hazar olmak üzere toplam dokuz fabrikada
üretim gerçekleştirirken,portföyünde 8 farklı kategoride,
16 farklı marka yer alıyor.
McKinsey firmasına 50. yılına özel bir araştırma yaptırdı. Araştırmaya
göre, Coca-Cola Türkiye ve şişeleyici ortağı Coca-Co-
la İçecek’ten oluşan Coca-Cola Türkiye Sistemi’nin yarattığı her
1 TL, ülke ekonomisine 6.8 TL olarak yansıyor.
Araştırmaya göre, Coca-Cola Türkiye Sistemi, ülkedeki ana operasyonları,
tedarikçileri ve müşterileri aracılığıyla, doğrudan ve
dolaylı olarak 118 bin kişilik istihdam etkisi yaratıyor.
Coca-Cola Türkiye Sistemi, tarım sektöründe 685 milyon TL katma
değer yaratarak 145 bin çiftçi için gelir oluştururken; perakende
sektöründe ise, 2,5 milyar TL katma değer yaratarak, sektöre
katkı yapmaya devam ediyor.
Araştırmayla Türkiye’deki 50’inci yılında yarattığı ekonomik etkiyi
ölçümleyen Coca-Cola, bugüne kadar Türkiye’ye sosyal ve
çevresel olarak da önemli katkılar sağladı. Coca-Cola Türkiye
Sistemi, Coca-Cola Hayata Artı Vakfı aracılığıyla 2008-2013 yılları
arasında çevre, fiziksel aktivite ve diğer toplumsal projelerle
ilgili, 58 projeyle, 1,2 milyon insana ulaşarak, toplam 20 milyon
TL’lik yatırım gerçekleştirmiş bulunuyor. Devam eden “Çık Dışarıya
Oynayalım” ve “3.2.1 Başla!”projeleriyle çocukları ve gençleri
daha aktif bir yaşama yönlendirmeyi hedefleyen Coca-Cola
Türkiye Sistemi, Konya havzasında gerçekleştirdiği “Geleceğin
Tarımı Projesi” ile de hem toprağın ve suyun korunmasını hem
de çiftçilerin iklim değişikliğine uyumunu sağlamayı amaçlıyor.
17. Rafineri ve Petrokimya Konferansı...
STAR Rafinerisi projesi ile Türkiye’nin özel sektör eliyle
yapılan ilk rafineri yatırımına ev sahipliği yapan İzmir,
rafineri ve petrokimya sektörlerinin dünya devlerini ağırlamaya
hazırlanıyor.
SOCAR Türkiye’nin ana sponsoru olduğu 17. Orta ve
Doğu Avrupa Rafineri ve Petrokimya Konferansı 14-16
Ekim tarihleri arasında Hilton Oteli’nde gerçekleştirilecek.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
açılış konuşmasını yapacağı konferans hakkında bilgi
veren SOCAR Türkiye Başkanı (CEO) ve Petkim Yönetim
Kurulu Üyesi Kenan Yavuz, 10 yıl önce rafineripetrokimya
entegrasyonun taşıdığı önemi Türkiye’de
anlatmaya başladıklarını söyledi. Dünyada gelişmiş
ülkelerin ortak özelliklerinin, bu entegrasyonu başarıyla
hayata geçirmeleri olduğunu kaydeden Yavuz, “Petkim
Yarımadası’nda inşası süren STAR Rafinerisi projemiz,
bu entegrasyonun dünyadaki özgün örneklerinden biri
olacak. Yatırımlarımızla Avrupa’daki en önemli üretim üslerinden
birini oluşturmak istiyoruz. İzmit-Yarımca’da ve
İzmir-Aliağa’da 1970’li yıllarda devlet tarafından başarıyla
gerçekleştirilen entegrasyon zinciri, bugün yeni halkalar
eklenerek özel sektör mantığı ile yeniden hayat bulacak.
5.6 Milyar Dolar yatırım bedeli ile ülkemizin özel sektör
eliyle yapılan ilk rafinerisi olma özelliğini taşıyan yatırımla
İzmir’e böylesine önemli bir konferans getirdiğimiz için
mutluyuz. Bu konferansla dünyada ilgili sektörlerin dikkatini
İzmir’e çekmeyi hedefliyoruz. SOCAR Türkiye olarak
bizler de misafirlerimizi Petkim Yarımadası’nı gezdirerek
yatırımlarımızı tanıtma imkanı bulacağız.” dedi.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Yudum Dijital Reklam
Ajansı Lowe İstanbul Oldu…
Yudum Gıda, sosyal medya ve dijital reklam ajansını seçti.
Lowe İstanbul Dijital, Yudum Gıda’nın Dijital Reklam Ajansı
oldu. Lowe İstanbul Dijital bundan böyle Yudum Gıda’ya dijital
pazarlama iletişimi kapsamında stratejik danışmanlık sunacak
ve sosyal medya yönetiminden de sorumlu olacak.
Lowe İstanbul Dijital, markalar en doğru strateji, en yaratıcı
ve en eğlenceli haliyle dijital dünyada var olmasını sağlamak
amacıyla 5 sene önce hayata geçti.
Bu sürede onlarca markaya microsite, advergame, dijital
projeler, sosyal medya stratejileri ve mobil uygulama gibi farklı
çözümler sunarak hayata geçmesini sağladı.Lowe Istanbul’un
tüm yaratıcı gücünü de arkasına alan dijital ekip, butik ajans
titizliği ve dev kadro verimliliğiyle çalışmaktadır.
Avansas.com,
Contactplus tercih etti...
Avansas.com’un
iletişim
danışmanı, sektörde 10.
yılını kutlayan Contactplus
İletişim Hizmetleri oldu. KO-
Bİ’lerden büyük şirketlere ve
bireysel müşterilerden kamu
kuruluşlarına kadar tüm ofislerin
her türlü ihtiyacını karşılayan
Türkiye’nin ilk online
ofis marketi Avansas.com, Contactplus ile birlikte yürüteceği
çalışmalarla müşteri ağını daha da genişleterek, ofislerin zamandan
ve paradan tasarruf etmelerini sağlamayı amaçlıyor.
Contactplus, geliştireceği projelerle Avansas.com’un uzun
vadeli bir iletişim süreci oluşturmasına katkıda bulunacak.
Contactplus İletişim Hizmetleri, turizm markalarından sanayi
sektörüne, hazır giyim firmalarından bilişim ve teknoloji şirketlerine
farklı alanlarda 50’yi aşkın müşterisinin 70’in üzerinde
markasına halkla ilişkiler alanında hizmet sunuyor. Contactplus,
müşterilerine medya iletişimi, kurum içi iletişim, etkinlik
ve proje yönetimi, sosyal sorumluluk projeleri geliştirilmesi gibi
alanlarda bütünsel bir yaklaşımla hizmet veriyor.
Sony Eurasia’da
görev değişikliği...
Sony PlayStation Grup
Ürün Müdürü olarak
atanan Mustafa Yiğit,
yeni görevi kapsamında
PlayStation’ın Türkiye’deki
tüm operasyonlarının yönetiminini
üstlenecek.
Sony Eurasia’da 2011
yılından bu yana PlayStation
Ürün Müdürüolarak
çalışan Mustafa Yiğit,
PlayStation Grup Ürün Müdürlüğü görevine getirildi.
Yeni görevi kapsamında PlayStation’ın Türkiye’deki tüm
operasyonlarının yönetiminini üstlenecek olan Yiğit, Koç
Üniversitesi İşletme Bölümü’nden tam burslu olarak
2005 yılında mezun oldu.Sony’ye katılmadan önce ETİ
ile Nestlé Türkiye’de pazarlama ve satış departmanlarında
çeşitli yönetici pozisyonlarında görev aldı. Evli ve
bir çocuk babası olan 1982 doğumlu Yiğit, iyi derecede
İngilizce konuşuyor.
3M Türkiye’de
yapısal değişiklik...
Çorlu Super Hub yatırımını
bu yıl hayata geçirmeye
hazırlanan 3M Türkiye’de,
2011’den bu yana Üretim Direktörü
olarak görev yapan
Tamer Güneş, Tedarik Zinciri
Direktörlüğü pozisyonuna
atandı. Güneş, 3M Türkiye’nin
Tedarik Zinciri Direktörlüğü
görevi ile Türkiye’deki tüm üretim,
satınalma, paketleme, lojistik, depolama ve fiziksel
dağıtım operasyonlarını bir araya getiren Türkiye Tedarik
Zinciri organizasyonunuyönetecek. 3M Türkiye, Super
Hub olarak adlandırılan yeni üretim tesisini Çorlu’da
kuruyor. Temelleri 2012 yılında atılan, 3M Türkiye’nin,
yüksek kapasiteli üretim yaparak ve hem lokal, hem de
uluslararası ihtiyaçlara cevap verebilecek olan Super
Hub Çorlu tesisi, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesini
kapsayan geniş bir coğrafyadaki üçüncü Super Hub tesisi
olacak.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Global Functional Excellence Award Türk Henkel’e...
Global Functional
Excellence Award
2014’e kurumsal
iletişim kategorisinde
bu yıl Türkiye
layık görüldü.
Henkel’in global
olarak şirket içinde
verdiği en prestijli
ödüllerden biri olan
Global Functional
Excellence Award
2014, “Henkel’in
Türkiye’deki 50.
Yıldönümü” çalışmaları
dolayısıyla “Kurumsal İletişim” kategorisinde bu yıl
Türkiye’ye verildi.
Henkel’in Türkiye’deki 50. Yıldönümü çalışmaları için Kurumsal
İletişim departmanı ile birlikte şirketin farklı iş birimleri ve
fonksiyonlarından çalışanların yer aldığı bir proje ekibi oluşturuldu.
Tüm bu çalışmaların sonunda Türk Henkel, “Kurumsal
İletişim” kategorisinde Global Functional Excellence Award
2014’ü almaya hak kazandı.
Türk Henkel Kurumsal İletişim Müdürü Hande Ardane, ödülden
duyduğu mutluluğu ifade ederken “Henkel’in başarısı için 50. yıl
ekibi olarak tutkuyla çalıştık. Global platformda da farkedilen çalışmalarımızın
ödülünü de bizi çok mutlu eden Global Functional
Excellence Award ile aldık. Bu özel ödül Türkiye’ye ilk kez geliyor,
bu da gururumuzu bir kat daha artırıyor.” dedi.
Henkel’in başarısını devam ettirebilmesi için stratejisinin mükemmel
bir şekilde hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Aynı şekilde
tutku, kendini işine adayan ekipler ve yüksek motivasyon
da öyle. Global Functional Excellence Award da Henkel’in şirket
içinde kurumsal fonksiyonlardaki mükemmel çalışmalarını onurlandırmak
amacıyla Finansman, Satın Alma, İnsan Kaynakları,
Kurumsal İletişim, Hukuk ve Bilgi İşlem olmak üzere her kurumsal
fonksiyon dalında tüm dünyada sadece bir adet veriliyor.
Ödülün değerlendirme kriterleri arasında; projenin Henkel için
yarattığı değer, zorlukların üstesinden gelme, inovasyon ve yaratıcılık,
strateji ve planlama, proje sonuçları, bütçe, zaman ve
diğer ülkelere aktarılabilirlik yer alıyor. Seçim sürecinde öncelikle
her kurumsal fonksiyonun finale kalan üç projesi ilgili fonksiyonun
yürütme kurullarında seçiliyor. Son karar ise ise farklı fonksiyonlardan
oluşan birimler arası global bir komite tarafından alınıyor.
Turizmde reklam harcamaları 37 milyon lirayı aştı...
Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TUYED)
Medya Takip Merkezi (MTM) verilerinden derlediği bilgilere
göre, bu yılın ağustos ayında turizm sektörünün
ilanları 37 milyon 668 bin liralık reklam değerine ulaştı.
MTM verileri, ağustos ayında yazılı basında en fazla
ilanı çıkan oteller, seyahat acentesi ve otobüs şirketlerinden
derledi. Bu noktada her alanın ilk 10 firmasının
ilanları dikkate alındı. İncelenen firmalar ise şöyle sıralanıyor:
Ramada Plaza İzmit, Rixos Hotel, Sheraton Hotel,
Golden Beach, Merit Royal Hotel, Voyage Hotels, WOW
İstanbul, Holiday Inn Istanbul Airport, Akgün Hotel ,
Crystal Hotel, Anı Tur, Metro Turizm, Etstur, Jolly Tours,
Lady Travel, Setur, Kamil Koç, Coral Travel, Pronto Tour
ve Kappa Tur.
TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, bundan sonra turizm
reklam harcamalarını aylık olarak açıklayacaklarını belirterek
“Veriler incelendiğinde, 2014’ün ağustos ayında
yazılı basında en fazla ilanları çıkan ve toplam alanı 60
bin 872 sütun/cm kapsayan 10 otelin reklam adedinin
603’e ulaştığı görülüyor” dedi.
İlk 10 otel içinde, yerel basını da kullanarak 166 adet
ilan veren Ramada Plaza İzmit adet bazında birinci sırada
yer aldı. Ramada’nın ilanlarının reklam değeri 53 bin
54 lira olarak hesaplanırken, ilk 10 otel içinde ilanlarının
reklam değeri 2 milyon 43 bin 995 lirayı bulan Sheraton
Hotel bu alanda ilk sırayı aldı. Sheraton’u ilanlarının reklam
değeri 1 milyon 755 bin 855 lirayı bulan Rixos Hotel
ikinci, ilanlarının reklam değeri 1 milyon 168 bin 244 liraya
ulaşan Voyage Hotel üçüncü sırada izliyor.
marketing europe & anatolia / 7
Yeni Ürünler
Sony CP-V10 Taşınabilir Şarj Cihazı...
ve (yanlışlıkla açılma durumundaki) şarj kayıplarını önlemek
için bir Açma/Kapama düğmesine sahip. Sony’nin Hibrit
Jel Teknolojisi’ni kullanan CP-V10’‘un, 1.000 defa şarj
sonrasında bile batarya kalitesinin yüzde 90’nını korumasını
sağlayan lityum-iyon pili, bilgisayarların USB yuvası veya bir
AC adaptörü ile şarj edilebiliyor .
Siyah ve beyaz renklerde sunulan Sony’nin yeni CP-V10
Taşınabilir Şarj Cihazı, 15 Ekim 2014’ten itibaren Türkiye’de
satışa çıkacak.
Sony’nin sunduğu yeni CP-V10 Taşınabilir Şarj Cihazı,
10,000mAh’lik muazzam şarj kapasitesi ile akıllı telefon, tablet,
kompakt dijital kamera ve diğer taşınabilir cihazlarınızı
dört defaya kadar şarj edebilme özelliği sunuyor. Bu sayede,
önceki gece cihazlarınızı şarj etmemiş olsanız dahi, yeni
bir güne başlarken gönül rahatlığıyla evden çıkabilmenizi
sağlıyor.
Yaklaşık 245 gram ağırlığında olan CP-V10 Taşınabilir
Şarj Cihazı, hafif bir plastik gövdeye, ne kadar enerjiniz
kaldığını görmenize imkân veren dört LED pil göstergesine
Basis, Peak’i tanıttı...
Giyilebilir Teknoloji lideri Basis, spor ve uyku takip cihazı
Peak’i tanıttı.
Intel tarafından satın alınmasından sonra tanıtılan ilk cihaz
olan yeni nesil Basis Peak, benzersiz dokunmatik ekranlı
yapısıyla kalp atış hızını görüntülemede isabet oranını artırıyor.
Spor, uyku ve sağlık uygulamaları için tasarlanan giyilebilir
cihaz teknolojileri alanında lider olan ve geçtiğimiz aylarda
Intel tarafından satın alınan Basis (www.mybasis.com),
yeni nesil sağlık ve uyku takip cihazı Basis Peak’i duyurdu.
Yeni parlak dokunmatik ekran tasarımı ve geliştirilmiş
sensör teknolojisiyle Peak, herhangi bir sırt bağına ihtiyaç
duymadan, egzersizler de dahil olmak üzere 7/24 kalp ritmi
görüntüleme imkanı sunuyor. Peak ile Basis, kendine özgü
otomatik aktivite takibi, gelişmiş uyku analizi ve gerçek davranış
değişimlerine göre tasarlanmış kullanıcı deneyimini bir
araya getirerek kendi kategorisindeki en kapsamlı spor ve
uyku fotoğrafını çekiyor.
Peak, iOS ve Android cihazlardan gelen arama ve yazışmalar
gibi akıllı telefon bildirimlerini de gösterebilecek.
10 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
Galaxy K zoom’dan Sanal Tur...
Samsung’un 10x optik zoom lens akıllı telefonu bir araya getiren
yeni nesil ürünlerinden Galaxy K zoom’un “Sanal Tur”
özelliğiyle bulunduğunuz ortamı saniyeler içinde 360 derecelik
açıyla tarayıp paylaşabilirsiniz.
Samsung Electronics’in bugüne kadar sunulan en gelişmiş
kamera özellikleriyle kullanıcılarla buluşturduğu, benzersiz
bir akıllı telefon olan Galaxy K zoom, sıradışı ve akıllı özellikleriyle
ilgi çekiyor.
Ürünün çekim modları içinde yer alan “Sanal Tur” özelliği,
bulunduğunuz mekânı, hiçbir detayı kaçırmadan hızlı bir
şekilde 360 derecelik açıyla taramanıza, görüntülemenize
ve anında paylaşmanıza olanak sağlıyor. İçinde bulunduğunuz
ortamı, tüm açılardan görüntüleyebileceğiniz “Sanal
Tur” özelliğiyle, bir alanın tamamını görüntülemek için arka
arkaya birkaç farklı kare çekip ayrı ayrı paylaştığınız günler
geride kalıyor.
Samsung Galaxy K zoom’un “Sanal Tur” özelliğini kullanmak
aynı zamanda son derece kolay. Kamera içinden bu
modu seçtiğinizde, makine size deklanşöre ne zaman basacağınızı
hem yönlendirme oklarıyla hem de zamanlama
Mini Drone...
seçeneğiyle işaret ediyor. Size kalansa, sadece açınızı değiştirmeden
olduğunuz yerde ya da ileriye-geriye doğru hareket
ederek, dilediğiniz kareleri yakalamak. Çekimi tamamladığınızda
Galaxy K zoom’un “Sanal Tur” modu, çektiğiniz
kareleri sizin için en doğru biçimde birleştiriyor.
CES 2014’te “Dijital Trendler” finalisti olan Rolling Spider ve
Jumping Sumo, bulundukları her ortama eğlenceyi getiriyor.
Cep telefonu ve tablet gibi mobil cihazlarla kumanda edilebilen,
ve dünyanın ilk dört pervaneli Wi-Fi helikopteri
olan AR.Drone’un yaratıcısı Parrot tarafından üretilen Mini
Drone’lar, iOS ve Android, Kasım 2014 itibariyle Windows
8.1 işletim sistemine sahip akıllı cep telefonları ve tabletlerle
kontrol edilebiliyor.
Parrot, oyun severlerin merakla beklediği ödüllü ‘Mini
Drone’ları, Rolling Spider ve Jumping Sumo’yu piyasaya
sunuyor. Mobicom tarafından Türkiye’ye getirilen Mini
Drone’lar teknoloji tutkunlarıyla buluşuyor.
Hem teknoloji tutkunlarının hem de oyun severlerin merakla
beklediği Parrot’ın uçan robotları ‘Rolling Spider’ ve zıplayan
robot ‘Jumping Sumo’ Mobicom tarafından Türkiye’ye getiriliyor.
CES 2014’de En Yenilikçi Ürün, Mashable tarafından
“En İyi Teknoloji”, The Verge tarafından “En İyi Drone”, Popular
Mechanics tarafından “Editörün Seçimi” ödüllerini alan ve
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri
• Yeni Şafak Gazetesi’nden ayrılarak Yeni Akit Gazetesi
Ekonomi Servisi’nde görev almaya başlayan Ekonomi
Gazetecileri Derneği üyesi Cevat Kışlalı, otomotiv editörlüğü
yapacak ve sektörel eklerde görev alacak.
• Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
Hasan Arslan, Anadolu Ajansı Finans Haberleri Müdür
Yardımcısı olarak atandı.
• 18 yıldır gazete ve dergilerin reklam departmanlarında,
reklam müdürlüğünden direktörlüğe ve genel müdürlüğe
kadar birçok pozisyonda çalışan deneyimli isim Aylin
Orhan, Hürriyet’e Reklam Grup Müdürü olarak atandı
• Hürriyet Ekonomi Servisi’nin deneyimli isimlerinden
Demet Cengiz’in yayın ile yolları ayrıldı.
• TürkMedya Dergi Grubu’nda bulunan futbol dergisi
FourFourTwo genel yayın yönetmeni Mustafa Sapmaz
görevinden ayrıldı.
• Geçtiğimiz hafta Hürriyet Gazetesi’nden ayrılan ekonominin
deneyimli ismi Demet Cengiz, bundan böyle
Sözcü’de haftalık söyleşiler yapacak ve iş dünyasından
kulisleri yazacak.
• Milat’ın Ankara Temsilciliği’ni yürüten Seyfi Uzunkök’ün
yerine gazetede köşe yazarlığı yapan Bayram Zilan
atandı.
• Tuğrul Eryılmaz Radikal’den ayrıldıktan sonra Radikal
2’yi tek başına yapan Nazan Özcan, Yurt Gazetesi
ile anlaştı. Özcan, Yurt’ta “Serbest Kürsü” isimli yorum
sayfalarının editörlüğünü yapacak ve Radikal 2 tadında
haftalık fikir dergisi çıkaracak.
• Bugün Gazetesi yazarı Gülay Göktürk, gazeteye veda
ettiğini duyurdu. Göktürk, yeni adresi olan Akşam Gazetesi’ndeki
ilk yazısıyla 13 Eylül Cumartesi günü okuyucusuyla
buluştu.
• Habertürk’ün Ekonomi Yazarı Yavuz Semerci yayındaki
görevinden ayrıldı.
- Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim
Yıldız, gazete ile yollarını ayırdı.
• Orhan Can, spor yazarı olarak Cumhuriyet Gazetesi’nin
yazar kadrosu arasına katıldı.
• İbrahim Yıldız’ın ayrılması ile boşalan Cumhuriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmenliği görevine Utku Çakırözer
getirildi.
• Sabah Gazetesi’nde uzun yıllar Diploması Muhabirliği
yapan ve Temmuz ayında Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu’nda (EPDK) Basın Danışmanlığı görevine atanan
Mehmet Nayır, Başbakanlık Basın Danışman Yardımcılığı
görevine getirildi.
• Yavuz Alogan ve Uğur Civelek, Aydınlık’ın yazar kadrosuna
katıldı.
• Cemiyet hayatına dair özel haberleriyle tanınan usta gazeteci
Ünal Demirkaya, yazılarına Sözcü Gazetesi’nde
devam edecek.
• Enis Berberoğlu, CHP’nin İletişim ve Medya İle İlişkilerden
sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.
• Posta Gazetesi yazar kadrosuna Erkut Can’ı dahil etti.
Deneyimli gazeteci, gazetenin pazar eki Karnaval’da
okuyucularıyla buluşacak.
• Daha önce de BirGün de köşe yazıları yazan Enver
Aysever, Ekim ayında tekrar okuyucuyla buluşacak.
• Usta çizer Zafer Temoçin’in Cumhuriyet Gazetesi ile
yolları ayrıldı.
• Hazırladığı özel dosya ve haberlerle tanınan Milli Gazete
muhabiri Mustafa Kılıç’ın yayından ayrıldı. Kılıç,
bundan böyle Milat Gazetesi’nde politika editörlüğü ve
köşe yazarlığı yapacak.
• Avrupa Sabah’ta görev alan İlan Müdürü Mesut Çakar,
Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı İsmail Erel ve Haber
Merkezi sorumlusu Seyfi Alp’in yayınla ilişiği kesildi.
Görsel Basında Görev Değişiklikleri
• TGRT Haber’de gece sorumlusu ve sabah haberleri
sunuculuğu görevini yürüten İbrahim Güneş, TGRT Haber
Koordinatörü olarak yeni görevine başladı.
• Bülent Ülgen, BJK TV’nin genel yayın yönetmenliği görevine
getirildi.
• Haber Prodüktörü Ercan Eren Gürsoy, Editör İpek Kıran
ve Yayın Yönetim’den Fahri Kuş’un, 360 ile yolları
ayrıldı.
• Kısa bir süre önce TVEM ile anlaşan Can Dündar ve
ekibinin, kanal ile yolları ayrıldı.
• Özge ile Güzel Bir Gün’ün sunucusu Özge Uzun’un
tv8’e veda etti.
• Jülide Ateş, Gündüz Kuşağı haberlerini sunmak üzere
Habertürk TV ile anlaştı.
• NTV’de 1 yıldır Hafta Sonu programını sunan Pınar
Ergüner, kanalla yollarını ayırdı.
• BJK TV’nin Haber Müdürlüğü görevine, daha önce Kanaltürk
TV’de Spor Bülteni’ni sunan Ufuk Kaan Karacan
getirildi.
• ATV’de Basınla İlişkiler Sorumlusu olarak görev alan
Aslı Ertuğrul’un yayınla yolları ayrıldı.
• ATV’de Kahvaltı Haberleri’ni sunan Salih Nayman görevinden
ayrıldı. Bundan böyle Kahvaltı Haberleri’ni İbrahim
Sadri sunacak.
• Yaklaşık 2.5 yıldır Habertürk TV’de haber sunan Gazeteci
Zafer Arapkirli ile yollar ayrıldı.
• Star TV’nin Basınla İlişkiler Yönetmeni Mürsel Kan görevinden
ayrıldı.
•TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in yayınla ilişiği ke-
12 / marketing europe & anatolia
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
sildi. Şahin, bundan böyle Samsun Valisi olarak görev
alacak.
•İMC TV’de muhabirlik yapan Michelle Demishevich’in
yayınla yolları ayrıldı.
• Deneyimli Gazeteci Emin Varol, TVEM Ankara Temsilciliği
görevine getirildi.
• Bir süre önce yayını durdurulan Kanal Sokak’ın genel
yayın yönetmenliği görevine Yurt Gazetesi Yazarı İdris
Akyüz geldi.
• Uzun süredir Kanaltürk’te görev yapan Seyhan
Soygür’ün kanalla yolları ayrıldı.
• TGRT Haber Ankara Diplomasi muhabiri Burak Alganatay,
24 televizyonu kadrosuna katıldı.
Ajansta Görev Değişiklikleri
• 8 yıldır gazetecilik yapan, son olarak da İHA’da özel
haber muhabirliği yapan Emin Genç, inşaat şirketi
ViaProperties’te Kurumsal İletişim Uzmanı olarak göreve
başladı.
Medya Dünyasından Diğer Haberler
• Takvim Gazetesi yazarı Arda Uskan, uzun süredir mücadele
karaciğer yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini
yumdu.
• Türk sinemasında, “Tosun Paşa” filminde canlandırdığı
“Küçük Enişte Bekir” karakteriyle ünlenen 75 yaşındaki
Tuncay Gürel hayatını kaybetti.
Gazeteci Ercan Yılmaz, geçirdiği kalp krizi nedeniyle
kaldırıldığı hastanede yaşama veda etti.
• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Basın Şeref Kartı
sahibi Erdoğan Erentöz yaşamını yitirdi.
• tv8 yayın serüvenine yeni logosuyla devam ediyor.
• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, sürekli basın kartı
sahibi Suavi Kaptan hayata gözlerini yumdu.
• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Basın Şeref Kartı
sahibi Foto Muhabiri Yılmaz Canel vefat etti.
• Kanal D’nin başrollerinde Damla Sönmez, Barış Kılıç
ve Canan Ergüder’in yer aldığı Güllerin Savaşı dizisi,
6 Eylül’den itibaren artık, yeni bölümleri ile Cumartesi
akşamları saat 20.00’de ekrana gelecek.
• Yeni yayın döneminin başlamasıyla birlikte Star Ana
Haber yeni saatinde ekranlara gelmeye başladı. Deneyimli
haberci Nazlı Çelik’in sunumuyla Star Ana Haber
18:30’da başlayacak.
Başrollerinde Hüseyin Avni Danyal, Ayda Aksel, Ufuk
Özkan, Ecem Özkaya Üstündağ, Mahir İpek ve Gözde
Okur gibi isimlerin yer aldığı TRT 1’in sevilen dizisi Zengin
Kız Fakir Oğlan’ın yayın günü değişti. Dizi çarşamba
akşamları 19:55’te ekranlarda yer alacak.
• Ramazan ayında ekranlara gelen Arda’nın Mutfağı,
bundan böyle her cumartesi ve pazar saat 12:00’de tv8
ekranlarında olacak.
• Yayıncılık dünyasının önde gelen isimlerinden Kezban
Akçalı hayatını kaybetti.
• Başrollerini Şenay Gürler, Ege Aydan, Selin Şekerci ve
Deniz Baysal’ın paylaştığı Kaçak Gelinler’in yayın günü
değişti. Kaçak Gelinler, bundan böyle cumartesi akşamları
saat 20:00’de izleyicisiyle buluşacak.
• Çarkıfelek, hafta içi her akşam 17:00’de Kanal D ek-
ranlarında olacak.
• FOX’un yeni dizisi Kadim Dostum’un yayın gününde
değişikliğe gidildi. Dizi, bundan böyle çarşamba akşamları
19:45’te ekranlara gelecek.
• Yetenek Sizsiniz Türkiye, yeni yayın dönemine yeni
kanalında yeni jürileriyle merhaba dedi. Eser Yenenler,
Özgü Namal ve Murat Boz’un jüri koltuğuna oturduğu
Yetenek Sizsiniz Türkiye, 13 Eylül Cumartesi günü saat
19:45’te tv8 ekranlarında izleyicisiyle buluştu.
• Çukurova Gazeteciler Cemiyeti üyesi S. Erol ERK vefat
etti.
• Ali İhsan Varol’un sunumuyla daha önce Bloomberg
HT ve Show TV’de yayınlanan Kelime Oyunu, yeni sezona
FOX ekranlarında merhaba dedi. Kelime Oyunu
pazartesi, salı, çarşamba akşamları saat 23:15’te ekranlarda
yer alacak.
• Kim Milyoner Olmak İster’i bundan böyle Selçuk
Yöntem sunacak. Kim Milyoner Olmak İster, Selçuk
Yöntem’in sunumuyla 15 Eylül Pazartesi akşam ATV’de
yeni sezona başladı.
• Ekranların uzun soluklu dizisi Kurtlar Vadisi, 12. sezonuna
yeni kanalında devam ediyor. Kurtlar Vadisi, 18
Eylül Perşembe akşamı saat 20:00’de 230. bölümüyle
Kanal D ekranlarında yeni sezona başladı.
• Daha önceleri çarşamba akşamları ekrana gelen Kızılelma,
yeni sezona merhaba dediği 19 Eylül tarihinden
itibaren cuma akşamları ekranlarda yer alacak
• Eser Yenenler, İbrahim Büyükak ve Oğuzhan Koç’un
sunuculuğunu yaptığı 3 Adam programı tv8’e transfer
oldu. 3 Adam, 19 Eylül’den itibaren tv8 ekranlarında.
• Başrollerini Pelin Akil, Berk Oktay, Çağdaş Onur Öztürk
ve Ceren Hindistan’ın paylaştığı Aşktan Kaçılmaz
dizisinin yayın saati değişti. Aşktan Kaçılmaz, bundan
böyle pazar akşamları 22:15’de ekranlarda yer alacak.
• Başrollerinde Erkan Petekkaya ve Nurgül Yeşilçay’ın
yer aldığı Star TV’nin iddialı dizisinin ismi değişti. Ben
Olsaydım ismiyle ekranlarda yer alması beklenen dizinin
adı Paramparça oldu.
• 2001 - 2008 yılları arasında TRT 1 de yayınlanan Küçük
Şeyler programı, Yaşama Yerleşmek adıyla yeni
formatı ve güncellenmiş konularıyla Prof. Dr. Üstün
Dökmen’in rehberliğinde yeniden ekrana geliyor. Yaşama
Yerleşmek, 21 Eylül Pazar günü saat 18.00’de TRT
1 ekranlarında yayın serüvenine yeniden başladı.
• Kayseri’de yerel bir radyo kanalı olan Kolej FM’de
programcılık yapan Mehmet Aslankaya, aracıyla kırmızı
ışıkta beklediği sırada silahlı saldırıya uğrayarak hayatını
kaybetti.
• Kanal D’nin ana haber sunucularından Gözde Atasoy,
işadamı Emirhan Kökçü ile hayatını birleştirdi.
• Şarkıcı ve sunucu Gülben Ergen, haber sunucusu Erhan
Çelik ile dünyaevine girdi.
marketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
marketing europe & anatolia / 15
Tas
Röportaj
arımda Estetik...
Arzum Elektrikli Ev Aletleri
Alp Somyürek
Arzum ismi, 1966 yılında şirketin kurucusu üç Kolbaşı
kardeşin ortak arzusunu simgeleme fikrinden ortaya çıkmıştır. Bu
da gitmek istediğimiz noktayı da çok doğru tanımlıyor.
Günümüzde ihtiyaçları karşılayacak her kalite ve fiyatta o kadar
çok seçenek var ki bu ortamda rekabet etmek hem zor, hem de
başarılı olunsa bile gerçek bir tatmin yaratmıyor.
Röportaj Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
- Alp Somyürek kimdir? Biraz kendinizden
ve ihracat pazarlarımız arasında mekik
ve iş yaşamınızdan bahseder dokuyorum. Arzum’da bulunduğum 5
misiniz?
yıllık dönemde 1 milyon milin üzerinde
1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi uçtum.
Elektrik – Elektronik Mühendisliği bölümünden
- Günümüz pazarlama trendlerinde
mezun oldum. Yaklaşık 6 yıl ürünün ihtiyaç olarak satın alınma-
Vestel ARGE’sinde çalıştıktan sonra sı dışında arzu nesnesi olarak sahip
1996 yılında Vestel Dış Ticaret’e geçtim.
olma isteği uyandırması yöntemi hız-
Vestel’in ihracatının 5 yıl içerisinde la yaygınlaşmaya başladı.
80 milyon dolar seviyelerinden 1 milyar Arzum ismi bana hemen bunu çağrıştırdı.
doların üzerine çıktığı dönemde, bölge
Arzum ismi nereden geliyor?
müdürlüğü, pazarlama müdürlüğü Özel bir hikayesi var mı?
ve genel müdür yardımcılığı yaptım. Arzum ismi, 1966 yılında şirketin kurucusu
Ardından, 2001 yılında İngiltere’de
üç Kolbaşı kardeşin ortak arzu-
satın aldıkları teknoloji firması Cabot sunu simgeleme fikrinden ortaya çıkmıştır.
Communications’ın başında 6 yıl geçirdim.
Bu da gitmek istediğimiz noktayı
Bu süre içerisinde geliştirdiğimiz da çok doğru tanımlıyor. Günümüzde
yazılım, İngiltere’deki karasal yayıncılık
ihtiyaçları karşılayacak her kalite ve
pazarında yüzde 80’lere varan paya fiyatta o kadar çok seçenek var ki bu
ulaştı. 2010 yılında da Arzum Elektrikli ortamda rekabet etmek hem zor, hem
Ev Aletlerine katıldım. Kariyerim boyunca
de başarılı olunsa bile gerçek bir tatmin
hep yeni pazarlar ve yeni ürünlerden yaratmıyor. Ama siz o güne kadar ya-
sorumlu oldum. Vestel yıllarımda ekibimle
ratılmamış, düşünülmemiş ya da hayal
birlikte ilk uydu alıcısı, ilk düz ek-
bile edilmemiş bir ürün ya da hizmet orratılmamış,
ranlı TV, ilk bilgisayar monitörü, ilk DVD taya çıkartırsanız, ufacık bir ilgi bile yaratmayı
Player ihracatlarını yaptık.
başarırsanız, bunun getireceği
Evim hala İngiltere’de. Türkiye, İngiltere tatminin çok daha büyük ve kalıcı oldumarketing
europe & anatolia /17
Röportaj
ğunu düşünüyorum. Arzum’daki işimi
bu açıdan seviyorum, aynı hayallere
koşuyoruz.
- Arzum ne zaman, nerede kuruldu?
Kuruluş öyküsünü kısaca anlatır
mısınız?
Biraz önce de bahsettiğim üç kardeş
önce 1953 yılında Günay İthalat’ı kurmuşlar.
O dönem markalaşma fikri henüz
oluşmamış. Günay İthalat firması,
bilinen yabancı markaları ithal ederek
Türkiye’de dağıtıyordu. Firma olarak
ufak çapta üretim işine girilerek vantilatör,
portakal sıkacağı, ütü gibi ürün-
Eylül ayında lanse ettiğimiz
otomatik
Türk Kahvesi Makinası
Arzum OKKA örnek olarak
verilebilir. Bu ürünler hem
yurtiçinde, hem de yurtdışında
Reddot, IF, Good Design, Plus
X gibi pek çok ödül kazandı
ve kazanmaya devam ediyor.
ler üretilmiş. İlerleyen dönemde şirketin
büyümesiyle Arzum markası ortaya
çıkmıştır. 1966 yılındaki markalaşma
Arzum’un tarihindeki ilk kırılma noktasıdır.
İkinci kırılım noktası ise 1990’ların
ortasında Uzakdoğu’yu keşfetmemizle
gerçekleşmiştir. Sektörümüzde
Çin’in dev bir üretim makinası olarak
önlenemeyen yükselişini ilk keşfeden
firmalardan biri olduk. Arzum olarak
önce stratejik bir ortaklıkla, ardından
da kendi firmamızla bir ayağımızı oraya
koymayı başardık.
2000’li yıllarda ise şirket bir yandan
kurumsallaşırken diğer yandan Arzum
ürünlerinde inovasyona gidilmiştir. Arzum
olarak 2001 krizinden aldığımız
derslerden birisi, şirketin finanstan
başlayarak bütün fonksiyonlarında
profesyonellere emanet edilme ihtiyacı
olmuştur. Hızla yükselen pazar
payıyla Arzum, yerli ve yabancı yatırımcıların
dikkatini çekmeye başlamıştır.
2008 yılında yine sektörde bir
ilk gerçekleştirilerek yüzde 49 hisseyle
Arzum finansal bir ortağa sahip olmuştur.
Bunlara paralel olarak her biri pek çok
ödül taşıyan ürünler üretilmeye başlanmıştır.
İlk elektrikli cezve, elektrikli
çay makinası, sürgülü ekmek kızartma
makinası gibi. Son olarak 2014
yılının Eylül ayında lanse ettiğimiz
otomatik Türk Kahvesi Makinası Arzum
OKKA örnek olarak verilebilir. Bu
ürünler hem yurtiçinde, hem de yurtdışında
Reddot, IF, Good Design, Plus X
gibi pek çok ödül kazandı ve kazanmaya
devam ediyor.
- Elektrikli ev aletleri sektörünün
Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu gelişmede
Arzum’un marka konumlandırması
nasıl, nerede duruyor?
Türkiye her şeyden önce elektrikli ev
aletleri sektöründe ciddi bir üretim üssü.
Hem yerli, hem de yabancı markalara
üretim yapan pek çok tesis var. Ürün
18 / marketing europe & anatolia
Röportaj
ve hizmet kalitemizden ödün vermeden
ve yenilikçi ürünlerimizi ön plana çıkartarak,
yakın coğrafyamızdan başlayıp
Arzum’u elektrikli ev aletleri sektöründe
bir dünya markası yapmayı hedefliyoruz.
Bununla ilgili stratejilerimiz planladık.
Çıktığımız bu yolda, yukarıda
bahsettiğimiz ‘ihtiyaç ürünleri’nden ziyade
‘arzu ürünleri’ en önemli kozumuz
olacak.
- Arzum’un ürün gamında hangi kategoriler
var? Her markanın bir amiral
gemisi oluyor. Arzum’un amiral
gemisi ürünü hangisi?
Arzum’un ürün gamı 8 kategoriden
oluşuyor: Gıda Hazırlama, İçecek Hazırlama,
Pişirme ve Kızartma, Kişisel
Bakım, Ütü, Temizlik, Tava/Tencere
ve Aksesuar Grubu. En kuvvetli olduğumuz
kategoriler Gıda Hazırlama ve
İçecek Hazırlama. Geleneksel olarak
Arzum’un mutfak içindeki yeri ayrı diyebiliriz.
Pazar payı araştırmalarında
mutfak ürünleri söz konusu olduğunda
genelde birinci sırada yer alıyoruz.
Türkiye’de bir ilk olan 6 bıçaklı Blendart
serisi blenderlarımız, buzu bile parçalayan
gücüyle önce çıkan ürünlerimiz var.
Ancak bu yıl temizlik kategorisine yatırım
yaparak, bu konuda atağa geçtik.
- Büyük şehirlerde satılan ürünlerinizle,
Anadolu’da satılan ürünler
arasında farklılıklar var mı? Ülkenin
doğusu ve batısı aynın ürünlere mi
ilgi gösteriyor, yoksa yöresel olarak
farklar oluşuyor mu?
Yöresel olarak farklılıklar olabiliyor.
Sözgelimi, ailelerin daha kalabalık olduğu
Anadolu’da büyük hazneli pişiriciler;
fritözler, pilav makinalarının yanı
sıra mutfak robotları ve kıyma makinaları
daha fazla satılıyor.
- İhracat yaptığınız ülkeler hangileri?
Türkiye üretiminizin ne kadarını ihraç
ediyorsunuz? Türkiye pazarında
ya da yurtdışında rakip gördüğünüz
ülke ya da markalara ilişkin rekabet
şartlarını değerlendirir misiniz?
En büyük ihracat
pazarlarımız, Almanya, Irak
ve İran. Yurtdışındaki
rakiplerimizi iki gruba
ayırmak mümkün: Birincisi
dünya markası olan rakipler,
diğeri de her ülkenin
kendi yerel markaları.
30 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yıllık satışlarımızın
yaklaşık yüzde 10’unu ihracat
oluşturuyor. En büyük ihracat pazarlarımız,
Almanya, Irak ve İran. Yurtdışındaki
rakiplerimizi iki gruba ayırmak
mümkün: Birincisi dünya markası olan
rakipler, diğeri de her ülkenin kendi yerel
markaları. Dünya markaları genelde
kaliteli ürünleri ve marka bilinirlikleri ile
öne çıkarken, yerel markalar tüketicileri
düşük fiyatlarla cezbetmeye çalışıyorlar.
Bu ortam içerisinde biz uzun vadeli
düşünerek, kalitemizden ödün vermeden,
kendimizi dünya markaları arasında
konumlandırmayı amaçlıyoruz.
İnsanların güvenini kazanıp bizden gönül
rahatlığıyla ikinci, üçüncü kez ürün
almalarını ve bizi çevrelerindekilere
tavsiye etmelerini hedefliyoruz. Bu açıdan
satış sonrası servis ağına da önem
veriyoruz. Hangi ülkede olursak olalım,
ürünümüzü satmaktan ziyade, müşteri
kitlemizle bir gönül bağı kurmaya, bize
sadık bir müşteri kitlesi oluşturmaya
özen gösteriyoruz. Bu anlamda her
ülkenin koşullarını en iyi bilen, bizimle
uyumlu çalışacak yerel ve uzun soluklu
iş ortaklarımız var.
- Arzum’un sürdürülebilir gelişim,
inovasyon ve enerji verimliliği konularına
bakışı nasıl? ARGE faaliyetlerinizden
söz eder misiniz?
Ciromuzdan ARGE’nin aldığı payı takip
ediyoruz. Şu anda yüzde 1 seviyesinde
olan bu payı önümüzdeki 5 yıl içerisinde
yüzde 3’e çıkartmayı hedefliyoruz.
Özellikle bizim için stratejik öneme
sahip mutfakla ilgili ürünlerde patent
portföyümüzü zenginleştiriyoruz. Enerji
verimliliğinin yanı sıra kablosuz enerji
aktarımı konularını da yakından takip
ediyoruz. Bizce bu iki alan elektrikli ev
marketing europe & anatolia / 19
Röportaj
Bunu yaparken mevcut kaliteli portföaletlerinde
önümüzdeki 10 yıla damgalarını
vuracaklar.
- Bildiğim kadarıyla pek çok ödüllü
ürününüz var. Bu konuda biraz bilgi
verir misiniz?
Arzum Fırrın olarak adlandırdığımız
sürgülü ekmek kızartma makinamız
tam bir ödül avcısı. Bu ürünümüz Amerika,
Avrupa, Çin ve Türkiye’de toplam
yedi yarışmada ödül aldı. Bunların en
bilinenleri Reddot, IF, Good Design ve
Plus X. Fırrın ile 100 yıldır değişmeyen
ekmek kızartma dünyasına yepyeni bir
açı kazandırdık. Çıktığı ilk günden bu
yana bütün ekmek kızartma makinaları
aynı prensiple çalışırlar; içine ekmeği
üstten koyarsınız, düğmeye basarsınız
ve beklersiniz. Kızartma işlemi bittiğinde
makina otomatik olarak ekmeği
yukarı doğru atar. Biz ise, makinanın
içine bir kızak mekanizması koyarak
ekmeğin dikey değil, yatay hareketle
yerleştirilmesini ve çıkartılmasını sağladık.
Böylece, tüketicileri standart dilimlenmiş
ekmeklere mahkum etmeden,
Trabzon ekmeği de dahil olmak üzere
20 / marketing europe & anatolia
Arzum Fırrın olarak
adlandırdığımız
sürgülü ekmek kızartma
makinamız tam bir ödül avcısı.
Bu ürünümüz Amerika,
Avrupa, Çin ve Türkiye’de
toplam
yedi yarışmada ödül aldı.
farklı boyutlardaki ekmekleri kızartabilmelerine,
simit, poğaça gibi mamulleri
ısıtabilmelerine olanak yarattık. Ekmek
makinanın içinden kızakla birlikte çıkartıldığı
için parmak yakma ve makinanın
dibine biriken kırıntıları temizleme sorunlarını
da ortadan kaldırdık.
- Arzum’un uzun vadeli hedefleri ve
yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Uzun vadede mutfaktaki gücümüzü
daha da pekiştirmeyi hedefliyoruz.
yümüzün yanısıra kendi tasarımımız
olan ürünlere de ağırlık vereceğiz. Kendimizi
rekabetten ayrıştırmak stratejik
önceliğimiz olacak. Vizyonumuzda, en
değerli elektrikli ev aletleri şirketler grubu
olmak söylemi var. Bunu gerçekleştirmek
için sıradışı işlere devam etmemiz
gerektiğine inanıyoruz.
- Son olarak tüketicilere vereceğiniz
tüyolar var mı? Elektrikli ev aletleri
alırken nelere dikkat etsinler?
Tüketicilere tavsiyemiz; fiyatın cazibesine
kapılmadan, üründe kaliteyi ön
planda tutmaları yönüne. Ucuz ürün
kısa vadede avantajlı görünebilir ama
zaman geçtikçe kaliteli ürün hem performans,
hem de dayanıklılık açısından
ucuzuna oranla her zaman daha avantajlı.
Aileler küçülüyor, mutfaklar birer iş
mekanı olmanın yanısıra aynı zamanda
birer sunum mekanına dönüşüyorlar, o
yüzden tasarımlarda estetik de ön plana
çıkıyor. İnsanlar elektrikli ev aletlerini
dolaplara saklamak istemiyorlar, göz
önünde durarak mutfaklarına şıklık katmalarını
da bekliyorlar.
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
(
kelebeğin
fırtınası)
Sütçünün itibarı iade edilsin...
Merhaba
Bu yıl kurban bayramı ve hayvanları koruma günü aynı
tarihe geldi. Hayvan dostuyum, o kadar ki, sırf onları
sevdiğim için et yemekten vazgeçtim, vejetaryen oldum.
O nedenle kurban bayramı benim için hep zor geçiyor.
Okuyucularımın affına sığınarak kurban sözcüğünü
kullanmadan sadece "bayramınız" kutlu olsun demek
istiyorum.
Ramazan bayramı öncesi Kent Şekerleme'nin basın
toplantısına davetliydim. Yeni reklam filmini gösterip, yeni
ürünlerini tanıtmışlardı. O gün ilginç birşey öğrendim.
Hepimizin "Madlen" çikolata olarak bildiğimiz ince kare ya
da yuvarlak çikolatanın ismi aslında yaprak çikolataymış.
"Madlen" ismini ilk olarak Kent Şekerleme kullanmış. Yani
bir nevi yaprak çikolatanın adını koymuşlar. Ben olsam
bunu reklamlarımda ön plana çıkarırdım.
Organik beslenme çılgınlığının tavan yaptığı bir dönem
yaşıyoruz. Hatta şifalı otları tavsiye eden doktorların
çıktığı sabah programları reyting rekorları kırıyor. Biraz
da bu aşırılıklarla dalga geçtiği için Sek Yoğurt'un yeni
reklam filmini çok sevdim. Filmde bebeğini katkısız ve
doğal besinlerle büyütmek isteyen annenin olayı abartıp
çiftlikte inekten süt sağmaya çalıştığını görüyoruz. Sedef
Avcı'nın anneyi canlandırdığı filmde şehirli genç bir kadın
için inekten süt sağmanın ne kadar zor ve zahmetli olduğu
hatta neredeyse imkansız olduğu gözler önüne seriliyor.
Ve tam burada Sek yoğurt sahneye çıkıyor: katkısız ve
doğal!
Bu katkısız ve doğal kavramı son zamanlarda çok kafamı
karıştırmaya başladı. Ben çocukken annem sütçüden
süt alır, kaynatır yoğurt yapardı. Sonra o kapıda satılan
sütlerin bakteri yuvası olduğu söylendi. Öyle abartılı
kampanyalar yapıldı ki içmeye devam edersek ölürüz
zannettik. Sütçüden vazgeçtik, bakkaldan günlük şişe süt
alma dönemini başlattık. Böylece sağlığımızı korumuş
olacaktık. Yıllar geçti, sanayileşen gıda maddelerinin
yediğimiz içtiğimiz pek çok şeyin kanserojen maddeler
içerdiğini öğrendik. Yeniden işlemden geçmemiş, doğal
besinleri aramaya başladık. Eskiden şekli düzgün görünen
yiyecekler revaçtaydı, şimdi nerde eğri büğrü meyve sebze
varsa herkes onların peşine düştü. Neden; çünkü sözde
organik! Yakında sokak sütçüleri tekrar kapıları çalmaya
başlarsa şaşmamak lazım :)
Çocukların cinsel istismarı, Allah düşmanımın başına
vermesin denecek türden, insanlık dışı, mide bulandıran
korkunç bir olay. Son yıllarda medyada haber olan
vakaların sayısı da ne yazık ki oldukça fazla. Böyle bir
gerçek varken Koton firmasının çocuk koleksiyonu reklam
filmi ''Koton Kids'' beni şoke etti. İlkokul hatta anaokul
çağındaki minicik kızın makyajlı görüntüsü, küçücük erkek
çocuğun sanki yetişkin bir erkek gibi gösterildiği film bir çok
çevreden de bolca eleştiri aldı. Koton'un bunca eleştiriye
rağmen hala reklamlarını geri çekmemesinin mantığı nedir
onu da anlamış değilim!
Eski sayılardan birinde bahsetmiştim. Topçular, popçular
derken ekonomistler de reklamlarda oynamaya başladı
diye. Şimdi de tarihçiler reklam sahnesine çıktı. İlber
Ortaylı'nın sosyal medyada çokca yer alan ''cahil insana
tahammülüm yok'' capsleri reklama da yansımış. Findeks
kredi notu için çekilen seri reklamda İlber Hoca'nın cahil
insanlara tahammül edemediği konusu işlenmiş. Filmler
güzel ama genelde genç ve öğrenci kesimi reklamda
kullanıldığı için bahsi geçen ''kredi notu''nun tam olarak
ne olduğu anlaşılmıyor. Ben de bu yazıyı hazırlarken
nasıl birşey bu Findeks diye düşünüp, bugün internet
sitesine girince ne olduğunu anladım. Kredi notu dediği
şeyin okulla falan ilgisi yok. 9 tane bankanın oluşturduğu
ortak bir platform. En basit anlatımıyla şöyle: buraya kayıt
oluyorsunuz ve size bankadan kredi alıp alamayacağınızı
söylüyor. En azından reklamın sonunda üye bankaların
logoları geçse daha doğru olurdu. Üniversite kredi notu
zannedilip reklam güme gidebilir, benden söylemesi.
Bu sayıdaki yazım başta evimizin neşesi kurt köpeğimiz
Paşa, sonra benim korkak kızım tekir kedim Toprak, ve
evimizin yeni üyesi Amazon papağanı Burak için. Sizlerle
yaşamak hayatı daha güzel kılıyor. İyi ki varsınız...
marketing europe & anatolia / 23
Röportaj
Türkiye’nin Yeni LoL
Türkiye’nin yeni logosunu
reklamcılara sorduk. Tarafsız bir gözle
değerlendirmelerini istedik
bu logo gücü keşfetmek bir yana,
baskın yayılmacı kültüre teslim olmuş,
fakir ve şark kurnazı bir kalitesizlik içerisinde
eskiyi antika diye kakalayacak
üçkağıtçı esnaf algısı yaratıyor.
Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com
Ümit Ülker
Uzun uzadıya yazmam gerekirse Cyrano
de Bergerac’ın ünlü burun tiradına
taş çıkartacak bir eleştiri yazabilirdim.
Ama yerim dar. Aslen reklamcı olmayan
bir bey’in (haşa huzurdan beyin değil)
bireysel ilişkileriyle pazarladığı bu
logo ve slogandan Kasım ayında ciddi
bir patlama bekliyorum. Hazır önümüz
Şükran Günü yani Thanksgiving Day.
“Turkey Discover The Potential” sloganıyla
hindi satışlarında patlama yapabiliriz.
O kadar.
24/ marketing europe & anatolia
Nurgül Günay Eryıldır
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ihraç
edilen Türk mallarının üzerine konulacak
olan yeni logoyu tanıttı. Bundan
böyle Türk malları üzerinde ‘’Made in
Turkey’’ yerine ‘’Turkey Discover the
potential’’ yani ‘’Türkiye gücü keşfet’’
logosu yer alacak.
Logoda Türkler’in tarihte kilim, halı, el
sanatları, mimari gibi alanlarda kullandıkları
kültürel motiflerden esinlenilmiş
ve onlara çağdaş anlamlar yüklenmiş.
8 MOTİF 8 SİMGE
Buna göre logoyu oluşturan 8 motif;
yükselişi, sinerjiyi, dünyayı, buluşmayı,
doğu ve batıyı, inovasyonu, birlikteliği
ve harmoniyi simgeliyor.
‘’Türkiye Markası’’ tanıtım toplantısına
katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın ifadesiyle yeni logo ve
‘Gücü Keşfet’ sloganı yeni Türkiye’nin
özgüveninin simgesi.
Törende konuşan Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet
Büyükekşi’nin yeni logoyla ilgili anlatımı
da şöyle: ‘’Turkey kelimesini oluşturan
işaret dili, ilhamını bu topraklar
üzerindeki medeniyet hazinesinin temel
sembollerinden alıyor. Bu yüzden
logomuz sadece Türkiye Cumhuriyetini
değil, onu besleyen tüm kadim medeniyetlerin
esintilerini taşıyan bir sentez
niteliğindedir. Bu logo açıkça şunu söy-
Röportaj
ogosu...
Turan Asan
Beykent üniversitesi, MYO grafik Tasarımı
bölüm başkanı.
lemektedir, ‘Yeni Türkiye, artık kendisini
besleyen tüm evrensel ve kadim değerlerle
barışık bir sentezdir’ Turkey Discover
the Potential, bu teklif, bu işaret,
tüm paydaşların birlikte çalışmasının,
en geniş katılımlı iş birliğinin sonucudur”.
Buyrun bu da yeni logonun bende
uyandırdığı duygu:
Annem eskiden artan kumaşlardan
kare parçalar kesip birbirine ekleyerek
yatak örtüsü dikerdi. Bu logoyu ilk gördüğümde
o yatak örtüleri aklıma geldi.
Hatta geçen yıl yine böyle birşey yapmaya
kalkıştı, hepimiz birden ‘’aman
anne ya hiç güzel olmuyor yapma artık
böyle şeyler’’ diyip kadıncağızı üzdük.
Nerden bilecektik uluslararası bir ajansın
kalkıp annemin yaptığı gibi yamalı
bohça benzeri logo tasarlayacağını.
Logonun akılda kalıcı olması yanında,
ait olduğu ürün ya da hizmetle anlamlı
bir bağ kurması gerekir. Yeni Türkiye
logosu bir çok simgeyi üzerinde barındırırken
akılda kalmak yerine aksine
karmaşa yaratıyor.
Diğer bir sorun tekstil ürünlerinin etiketlerinde
ya da antetli kağıt vb yerlerde
küçük boyutta kullanılmak istendiği zaman
ne olacak? Örneğin bir fuara katılıyoruz
ve küçük yaka rozeti yaptırmak
istiyoruz. Rozet üzerindeki simgeler o
minik rozette asla görünmeyecek, içinde
mavimtırak bir renk olan Turkey yazısı
olarak yakamızda bulunacak.
Sonuç 8 motif, 8 simge, olacak size hikaye..
Yeni logo Türkiye’nin alameti farikası
mıdır?
Yeni logo “Turkey” “logotype”ın içerisine
bir takım şekiller, işaretler yerleştirilerek
bir çeşit farkındalık, yaratıcılık sergilenmeye
ve öyküsünükurmayayönelerek
bir çeşit tutarlılık sergilenmeye çalışıldığı,
logo tanıtım toplantısında izah
ve ikna çabalarınagirişilmiştir. Ancak
gerçekten yüceltildiği gibi Türkiye’nin
kimliği olacak biçimde estetik, artistik
ve anlamsal nitelikte mi?
“Turkey” logosunu tipografi bağlamında
incelediğimiz zaman kullanılan font özgün
yaratım yada logotype üzerinde yaratıcı
çözümlemeden uzak bir yaklaşımla
tasarlandığı aşikardır. “Logotype”ın
içerisine bir takım sembollerin, şekillerin,
imgelerin kullanılması yeni bir logo
çözümleme uslubu değil, daha önce bir
çok firma logosunu bu “moda” çerçevesine
logolarını yenilemişlerdir. Ancak
bu tarz yaklaşım ilk yapılan grafik ürünü
açısından yenilik getirsede logonun
yaratım kuralı olan yalınlık, özgünlük,
estetik, akılda kalıcılık ve kalıcı olma
özelliğinden çok uzak olduğu,Turkey ve
marketing europe & anatolia /25
Röportaj
diğer logolardan da yeteri kadar anlaşılmaktadır.
Turkey logosunu anlamsal olarak irdelendiğinde,
logonun tanıtımında iddia
edildiği gibi Osmanlı – Selçuklu
motifleri, ikonları logotype’ın içindeki
karmaşadan hangi göstergeler olduğu
anlaşılmamaktadır. Kaldıki Türkiye
çoğrafyası, millattan önce ve sonra çok
önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış
ve bu uygarlıkların yaratıları Selçuklu-
Osmanlı’dan daha çok günümüze kadar
dünya mirası olarak gelebilmiştir.
Bu logonun Turizm amaçlı Türkiyenin
tanıtımında kullanılacağını düşününce
doğru sembol tercihinde de bulunamamıştır.
Oysaki Ülkeler bağlamında
yaratılacak logodaki sembol tercihi
tek ve yalın yapılmalı, aynı zamanda
sembol ülkenin alameti farikası olmalıdır.
Örneğin “Japonya’nın güneşi” , “
Avustralya’nın kangurusu” “Meksikanın
Aztek ikonları” karmaşa yaratmadan
yalın bir biçimde “logotype” ve
sembolayrı, fakat brarada kompoze
edilmişlerdir. Bu yüzden çarpıcılık, farkındalık
ön plana çıkabilmiştir.
Renk olgusu açısından “Turkey” logosunu
analiz ettiğimizde “turkuvaz - Osmanlı
renk göstergesi” kısmen doğru
olmasına rağmen diğer ülkelerin logolarına
baktığımızda kendileriyle özdeşleşen
ulasal renklerini tercih etmişlerdir.
Dolayısıyla Türkiye de logosunda
kurumsal rengini kullanması iletişim ve
atıf açısında daha doğru olurdu.
Türkey logosunun küçük boyutlarda
basımı gözardı edimişe benziyor. Logo
küçüldüğünde, İçinde iddia edilen motifler,
semboller görüntülerini anlamlarını
yitirecek sadece birer dokudan
ibaret kalacaktır. Hele logo tanıtımında
“TURKMALI” yerine kullanma tavsiyesini,
ürünlerin üzerindeki uygulamasını
merak ediyorum doğrusu.
Türkey logosuyla beraber yeni sloganda
lanse edildi. “Discover potential”
Slogan“gücü keşfet” olarak çevirisi
yapıldı. Motiflerle bezeli logo ve slogan
birbirini anlatma- ve anlamlandırmadan
son derece uzaktır. Burada
tanıtım amaçlı tasarlanan bu logonun
Türkiye’nin hangi gücünü keşfe vurgu
yaptığı anlaşılmamaktadır.
Türkey logosu, sembolüyle, rengiyle,
tipografisiyle, özgünlüğüyle, yaratıcılığıyla,
estetiğiyle,akılda kalıcılığıyla,
yalınlığıyla bilimsel ve sanatsal değerlere
dayalı olarak tasarlanmalıydı, bu
değerlere uyulmadığı takdirde daha
çok “turkey” logosu göreceğiz ki bu
ikincisiydi.
Abdullah Ekşioğlu
Son günlerin moda tabiri Yeni
Türkiye’nin yeni markasını oluşturmak
için bir logo çalışması yapılmış. Logodan
beklenen güçlü bir Türkiye markasının
oluşmasında görsel farkındalık
yaratması. Ancak yerine oturmayan
bazı şeyler var gibi. Öncelikle bu logo
eğer güçlü bir Türkiye imajına katkıda
bulunacaksa neden iddiasının aksine
İngilizcenin baskınlığını kabul ettiğini
tüm dünyaya ilan ederek zaten ilk
başta 1-0 yenik pozisyona geçtiği bir
alt mesaj içeriyor. Yaşı müsait olanlar
hatırlarlar uluslararası alanda yazılan
mektuplarda adres bölümüne “Turkey”
yerine “Türkiye” yazmaya başlayalı 20
yıl kadar oldu. Bu değişimi uluslararası
alanda “Türkiye”nin saygınlığını arttırmak
için hayata geçirmiştik. Ancak bu
logo son 20 yıldaki bu çabayı sıfırlayacak
bir aşağılık duygusuyla yola çıkıyor.
Tabii ki eğer ihracat gelirlerimizi arttırmak
istiyorsak, bir Türkiye markası
oluşturulması şart. “Üstün Alman Mühendisliği”,
“Japon Teknolojisi”, “Dinamik
İtalyan Tasarımı” ya da “Paris
Modası” gibi katma değer yaratacak
bir Türkiye algısının oluşması, fiyat rekabetinin
Çin tekelinde olduğu dünya
pazarında ürünlerimizin fiyat rekabetine
dayalı olarak değil, kalite algısına
dayalı olarak yüksek değerle yer almasını
sağlayacaktır. Ancak bunun yolu
yayılmacı İngilizce hakimiyetini baştan
kabul ederek olmayacaktır. Bu sadece
yanlışlardan biri. Keşke tek yanlış bu
olsaydı. Bir dil revizyonuyla işi kurtarabilirdik.
Maalesef logonon tutulur hiçbir
yanı yok.
Kıtlık yıllarındaki zorunlu tasarrufun
bir icadı olan 40 yama deri ve tekstil
ürünlerini hatırlatan yapısıyla direkt
olarak fakirlik algısı yaratan logomuz
eğer Sultanahmet’te halı tüccarlarına
yapılmış olsaydı üzerindeki eli belinde
vb. kilim motifleri belki işe yarayabilirdi.
Ancak güçlü bir ülke algısı yaratmaktan
çok uzak. Bazıları kültürel zenginlik
ya da mozaik yorumu yapabilir ancak
maalesef öyle bir algı yaratmıyor. Daha
çok ana okulu el işi dersinde lise mezunu
bir eğitmenin öğrencinin önünden
aldığı kırpıntıları bir kağıda yapıştırıp
veliye pazarladığı izlenimi yaratıyor.
Sözün özü bu logo gücü keşfetmek bir
yana, baskın yayılmacı kültüre teslim
olmuş, fakir ve şark kurnazı bir kalitesizlik
içerisinde eskiyi antika diye kakalayacak
üçkağıtçı esnaf algısı yaratıyor.
Keşke bu konuda tüm reklam ajanslarının
eşit şartlarda bedeli ödenmiş bir
konkura çağırıldığı geniş bir organizasyon
yapılsa ve şeffaf akademik değerlendirmeler
sürece eklemlendirilebise
ve logo öyle oluşturulsaydı. Belki gerçek
Türkiye markası ortaya çıkabilirdi.
26 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
Türk otomotiv sektöründe ilk kez...
Nissan yeni Qashqai lansmanıyla Türk otomotiv sektöründe ilk kez
kullanılan Blippar uygulamasını, yeni Juke modelinin lansmanında
da akıllı telefon ve tablet kullanıcılarına sundu.
B-Crossover segmentinin yaratıcısı ve lideri Nissan Juke, yenilenen
tasarımı ve özellikleriyle sınıfının trend belirleyicisi olmaya
devam ederken, dijital platformda da farklı ve eğlenceli bir iletişim
deneyimi sunuyor. Akıllı telefon ve tabletlere ücretsiz yüklenebilen
Blippar uygulaması, interaktif içeriğiyle görselleri sabit bir görüntü
olmanın ötesine taşıyarak geleneksel medyayı, yenilikçi dijital bir
mobil platformda birleştiriyor.
Akıllı telefon ve tabletlere Blippar’ın yüklenmesinin ardından Yeni
Juke’un ilan ve broşürlerinin üzerine tutulan uygulama ile interaktif
“My Burberry”...
Burberry, Londra’nın yağmur sonrası büyüleyici kokan çiçek
bahçelerinden esinlenerek yarattığı yeni parfümü “My
Burberry” ile moda ve güzellik dünyasını bir araya getiriyor.
Parfüm; My Burberry’nin hazır giyim koleksiyonu, aksesuar-
bir deneyim başlatılıyor.
Blippar ile Yeni Juke’un kişiselleştirme özellikleri kullanıcılar tarafından
deneyimlenirken, 360 derecelik platformda farklı açılardan
görüntüleme yapılabiliyor ve reklam filmi de izlenebiliyor. Yeni Nissan
Juke ile ilgili merak edilenler ise Blippar uygulamasında yer
alan ‘sizi arayalım’ kolaylığıyla Nissan bayileri tarafından iletişime
geçilerek gideriliyor.
larını içinde barındıran kapsül koleksiyonu ve ikonik trençkot
renk paletinden ilham alan makyaj koleksiyonu ile birlikte tanıtılıyor.
My Burberry global kampanyası için, dünyaca ünlü
moda ikonları Kate Moss ve Cara Delevingne ilk kez kamera
karşısına geçti. İki farklı jenerasyonun mükemmel birlikteliği.
Kate Moss ve Cara Delevingne’nin fotoğrafları, Christopher
Bailey’nin kreatif direktörlüğünde Mario Testino tarafından
çekildi. Bu kampanya ile iki topmodel, iki farklı jenerasyonun
benzersiz uyumunu hayata geçirdiler.
28 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
IAB ABD MixxAwards...
Dünyanın en yaratıcı dijital kampanyalarını ödüllendiren
ve bu yıl 10.’su düzenlenen IAB ABD MixxAwards’da
Türkiye’den 2 çalışma ödül aldı.
Yarışmada IAB Rising Stars Mobile Rich Media Display
Gümüş Mixx Ödülü’nü, Mobilike ve Ontarget’ın Ford için
hazırladığı Ford Focus Timeline Projesi; Custom Mobile
Reach Media Display Kategorisi Bronz Mixx Ödülü’nü
ise,Mindshare Turkey ve Mobilike’ınJohnson & Johnson için
hazırladığı Acuvue Contact Lenses Projesi kazandı.
Dünyanın en iyi dijital reklamlarının yarıştığı 10.IAB MixxAwards
Gala Gecesi 30 Eylül akşamı New York’da gerçekleşti.
Kendi alanındaen iyilerin ödül aldığı Mixx’de kazanan
kampanyalar, dijitalin pazarlama karmasındaki güçlü etkisini
yansıtan değerli bir platform oluşturuyor.
IAB ABD MixxAwards’da 119 proje finale kaldı. 119 projenin
yalnızca 28’i ABD dışındaki ülkelerden seçildi. 28 projenin
4’ü Türkiye’den başvuranlara aitti. İnteraktif reklam ekosisteminden
gelen 34 kişilik ana değerlendirme jürisi New York’ta
bir araya gelerek, gün boyu süren tartışmalar sonuncunda
en iyi interaktif reklamları belirledi ve Yılın En İyilerini seçti.
ABD merkezli MixxAwards, 4 senedir Türkiye’de de düzenleniyor.
MixxAwards Türkiye’de ödül alan birçok kampanya,
uluslararası arenalarda da boy göstererek, çoğu yarışmadan
ödülle dönüyor. MixxAwards Türkiye bu yıl 5. kez düzenlenecek
ve ödül töreni 18 Şubat 2015’te yapılacak.
Kazananlar listesi
http://www.iab.net/mixxawards/gallery2014/MIXXAwardWinners_pressrelease2014.pdf
Come and See...
Tüketicilerin fotoğraf çekme ve paylaşma yöntemlerinin değiştiği
gözleminden yola çıkan Canon, kullanıcıları sürekli
şekil değiştiren fotoğraflama serüvenlerinde desteklemeye
ve onlara ilham vermeye devam ediyor.
‘Come and See’ kampanyasına, dünyanın en büyük fotoğraflama
ve görüntüleme fuarı olan Photokina’da start verildi.
Bu kampanya, Canon’un yeni iletişim stratejisini destekleyen
ilk etkinlik olacak. Eylül 2014’ten itibaren EMEA çapında
gündeme alınan kampanya, kreatif etkinliklerden oluşan
kapsamlı bir formatta hayata geçirilecek. 15 Eylül’de Fox kanalında
ilk reklam yayınıyla birlikte duyurulan kampanya; 16
Eylül’den itibaren etki alanı geniş, basılı malzemeleri ve açık
alan etkinliklerini içeren bir kampanya olarak devam ediyor.
Canon Avrupa Tüketici Görüntüleme Pazarlama Direktörü
Nigel Taylor şunları söyledi: “Fotoğraflar aracılığıyla hikaye
anlatmak gün geçtikçe popülerlik kazanıyor ve sadece bu yıl
içinde bir trilyon görüntü çekileceği tahmin ediliyor, dolayısıyla
bu ortamda bir görüntüleme şirketi olmak kadar daha
heyecan verici bir şey olamaz. 80 yıldan beri tüketicilerimizi,
çekimler yaparak, bunları paylaşıp yazdırarak ve fotoğrafların
tadını çıkararak kendi benzersiz hikayelerini anlatmaya
teşvik ediyoruz. Bu yeni görüntüleme dünyasında, tüketicilerimize
sadece her zaman sevgiyle anacakları değerli anlarını
yakalamaları, saklamaları ve paylaşmalarını sağlayan araçlar
sağlamak için değil, aynı zamanda önlerine çıkan anları
ve deneyimleri açığa çıkarabilecekleri ilhamı da vermek için
çabalıyoruz.”
Daha fazla bilgi edinmek için Come and See web sitesi
www.canon-europe.com/comeandsee
marketing europe & anatolia /29
Röportaj
Türkiye’de Bebek
Numil Gıda Ürünleri
Medikal Direktörü
Dr. Yalım Üner
Bu durumda ne yapmalı, imdada yetişen bebek mamaları
hakkında yeterli bilgiye sahip miyiz? Bebek beslenmesi pazarında
hangi gelişmeler yaşanıyor, Türkiye’deki durum nedir?
Bu konularla ilgili bilgi almak için Milupa Bebek Mamalarının
Türkiye’de dağıtım ve pazarlamasını yapan
Numil Gıda Ürünleri’nin
Medikal Direktörü Dr. Yalım Üner’e sorularımı yöneltiyorum.
Röportaj Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Türkiye, diğer Avrupa ülkelerine rum
göre hala genç bir nüfusa sahip. - Milupa markası hakkında biraz bilgi
2013 yılı sonu adrese dayalı nüfus
almak istiyoruz. Milupa kaç yıldır
sayımına göre Türkiye’de 0-2 yaş Türkiye’de? Menşei nedir?, nerede
grubundaki çocukların sayısı 4 milyona
üretiliyor? Hangi ülkelerde satışa
yakın (3 milyon 671 bin 143). sunuluyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pek çok Şirketimiz 1984 yılında Milupa Bebek
konuşmasında dile getirdiği her aileye
Mamalarının Türkiye’de dağıtım ve
en az 3 çocuk önerisiyle önü-
pazarlamasını yapmak üzere faaliyete
müzdeki yıllarda çocuk sayısı daha başlamıştır. Türkiye’de sağlıklı nesillere
da artacak gibi görünüyor. Hepimizin hizmetin bu sene 30. yılını kutluyoruz.
canı ciğeri minik bebekler için en iyi Türkiyede Nutricia Anne Bebek Beslenmesi
beslenme anne sütü. Anne sütüyle
olarak önceliğimiz, anneleri, be-
büyüyen sağlıklı ve mutlu bebekler beklerini beslemek için doğru seçimleri
hepimizin hayali. Ama ya anne sütü
yapabilmelerini desteklemektir.
yeterli değilse...
Türkiye’deki pediatristler, yetkili makamlar
Bu durumda ne yapmalı, imdada
ve annelerle uzun yıllardır birlikte
yetişen bebek mamaları hakkında çalışıyoruz. Türkiye’de, son 20 yılda,
yeterli bilgiye sahip miyiz? Bebek
bebeğini ilk 6 ay sadece anne sütüyle
beslenmesi pazarında hangi besleyen annelerin sayısı %2,9’dan
gelişmeler yaşanıyor, Türkiye’deki (1993), %62,5’a (2010) çıkmıştır
durum nedir? Bu konularla ilgili
ve bu olumlu gelişmede, eğitim
bilgi almak için Milupa Bebek programlarımızla önemli bir katkıda
Mamalarının Türkiye’de dağıtım ve bulunduğumuza inanmaktayız. Tek
pazarlamasını yapan Numil Gıda hedefimiz, daha çok anne sütü alan,
Ürünleri’nin Medikal Direktörü Dr. doğru beslenen, sağlıklı bebeklerdir.
Yalım Üner’e sorularımı yöneltiyo-
Konularında
uzmanlaşmış
30/ marketing europe & anatolia
Mamaları...
Röportaj
fabrikalarımız sağlıklı hammaddelerin
bulunabildiği ülkelerde faaliyet göstermektedirler.
Hammadde ve kalite
standardı nedenleriyle her mamayı her
ülkede üretmiyoruz. İngiltere, Hollanda,
Fransa, Almanya, Polonya ve Çek
Cumhuriyet’lerindeki fabrikalarımızda
tüm Avrupa Birliği ülkeleri için üretilen
mamalardan ülkemizin ihtiyacı kadar
hacimleri ithal ediyoruz. Aynı fabrikalardan
üretilen ürünlerimiz 150 farklı
dünya ülkesine dağıtılıyor.
- Bebek gıdalarında en önemli faktör
sağlıklı beslenme. Bu konuda
Milupa’nın Ar-Ge çalışmalarından
bahseder misiniz?
Nutricia, lokal ihtiyaçları belirleyerek ve
bu ihtiyaçları en iyi şekilde karşılamak
için klinik çalışmalar yapan global bir
politika izlemektedir. Merkezi Utrecht
Hollanda olan AR-GE çalışmalarımız,
Shangai ve Singapor’daki merkezler
de dahil toplam 3 merkezden devam
etmektedir. AR-GE için yıllık 276
32 / marketing europe & anatolia
Bebek gıdalarını bebek sütleri
(0-6 ay bebekler), devam sütleri
(6-12 ay bebekler), büyüme
sütleri (1 yaş sonrası), ve ek
gıdalar olarak en basit şekli
ile 4 kategoride
incelemek mümkün.
m€ bütçe ayırıyoruz. Bu bütçe ile lokal
araştırmaları global gelişmeler
ile birleştirip, bebeklerin sağlığı için
kullanıyoruz.
Hollanda Utrecht’te, çok büyük özel
bir merkez sadece anne sütünü
araştırmaktadır. Ayrıca, sağlıklı bebeklerin
mamalarının yanında, sağlık
problemleri yaşayan bebekler için
de çok geniş bir ürün yelpazemiz
bulunmaktadır. Alerji, sindirim problemi
olan, kusan, prematüre doğan bebekler
gibi, özel tıbbi tedavi gerektiren bebekler
için de geniş klinik araştırmalarla
etkinliği kanıtlanan bir ürün portföyümüz
bulunmaktadır ve Avrupa’nın
farklı üniversite ve hastanelerinde çok
merkezli AR-GE çalışmaları devamlı
olarak sürdürülmektedir. Bu ürünlerin
tamamını ülkemizde bulundurmaktayız.
- Ar-Ge çalışmalarının dışında üretim
ve paketleme aşamaları da
çok önemli. Milupa’nın uyguladığı
prosedür nedir, sağlığa uygunluğu
için hangi analizlerden geçiyor?
Türkiye’ye ithal ettiğimiz ürünlerimiz
Avrupa’da üretilmektedir.Tüm ürünler
standart şekilde 170 ayrı kontrol
ile 1000’in üzerinde kalite ve güvenlik
testinden geçmektedir. Ürünlerin
her biri için üretildiği Avrupa Ülkesi
otoritesinden resmi garanti belgesi
alınmaktadır. Daha sonra tüm ürünler
tekrar Türkiye gümrüğünde, Tarım
Bakanlığı tarafından aynı analizlere
(mikrobiyolojik ve GDO) tabi tutulur
ve uygunluk raporu alındıktan sonra
ithalatı gerçekleşir. Türkiye’de 30 yıldır
anne ve bebeklerin başta anne sütü olmak
üzere güvenli ve doğru beslenme
ile sağlıklı gelişimine destek olmak için
çalışıyoruz.
- Bebek gıdalarını kaç kategoriye
ayırabiliriz? Bebek maması pazarının
büyüklüğü nedir? Gelişmiş ülkeler
ve Türkiye’yi karşılaştırırsak bebek
gıdaları tüketimi açısından farklar
var mı?
Bebek gıdalarını bebek sütleri (0-6 ay
bebekler), devam sütleri (6-12 ay bebekler),
büyüme sütleri (1 yaş sonrası),
ve ek gıdalar olarak en basit şekli ile
4 kategoride incelemek mümkün. Aynı
zamanda bebek sütleri kategorisinin
içerisinde prematüre, sindirim sorunu
olan, allerjik ve kusan bebekler
için de özel beslenme ürünlerimiz
bulunmaktadır. Türkiye’de şu an için
bebek pazarı yaklaşık 600 milyon TL
dir.
Röportaj
Türkiye’de çok erken aylarda,
gereğinden fazla miktarda ek gıdaya
geçiş görülmektedir. Bu da bebeği
anne sütü faydalarından mahrum
bırakmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü,
6.aydan sonra da 2 yaşına kadar günde
en az 500 ml anne sütü verilmesini tavsiye
etmektedir. Anne sütü yetersiz veya
yoksa aynı miktarın bebeğin yaşına uygun
biberon maması ile tamamlanması
önerilir. Oysa ülkemizde çoğunlukla
katı besin ile tamamlanmaktadır. Bu
dönemde bebeğe verilmesi gereken
katı gıda, günde 2 çay bardağı ile sınırlı
kalmalıdır. Anne sütünün önemi bilen
gelişmiş ülkelerde bu bilinç çok daha
fazla oturmuş durumdadır. Neredeyse
bebeğin 3 yaşına kadar tükettiği her
besin, bebek için özel üretilmiş süt ve
ek gıdalardan oluşmaktadır. Bu da bebek
beslenmesi pazarının Türkiye’de
küçük kalmasına sebeptir. Türkiye’de
bebek başına yıllık tüketim oranı 17
kilolarda iken bu miktar Fransa’da 162
kilolardadır. Özellikle Polonya anne sütü
Bu da bebek beslenmesi
pazarının Türkiye’de küçük
kalmasına sebeptir. Türkiye’de
bebek başına yıllık tüketim
oranı 17 kilolarda iken
bu miktar Fransa’da 162
kilolardadır.
kullanım oranı olarak Türkiye ile çok
benzerdir, doğar doğmaz %98 oranında
anne sütü kullanımı bulunmaktadır. Ancak
Polonya’da örneğin Polonya’da
anne sütü sonrası ve yetersizliğinde
bebeğe özel ürünlerin kullanım miktarı
bebek başına 150 kg lerdedir.
- Milupa’nın Türkiye pazarındaki
büyüme hedefleri nelerdir? Yakın
gelecekte burada da bir üretim tesisi
kurabilir mi?
Nutricia Anne Bebek Beslenmesi olarak;
öncelikle annelere, bebeklerini doğru
besleyebilmeleri için yardımcı olmaya
çalışıyoruz. Bu amaç ile şirketimiz her
yıl belli bir tempoyla büyüyor ve pazarda
liderliğini koruyor. Türkiye’de üretime
geçmek üzere yatırım yapmak, fabrika
açmak çok arzu ettiğimiz bir hedef ve
umuyoruz ki bir gün bu hayalimizi
gerçekleştireceğiz. 2013 yılını %20
büyüme ile bitirdik, 2014 skorlarımızda
benzer seviyelerde. Bizim için bu
rakamın anlamı;artan anne sütü bilinci,
emziren anne beslenmesinin öneminin
anlaşılması ve bebek beslenmesindeki
yanlışları gidermektir. Daha fazla
bebeği önce sütü, sonrasında emziren
anne ürünleri ile buluşturmamız, ilk 1
yıl mümkünse inek sütünden ve diğer
yanlış gıdalardan korumamız gerekiyor.
Fabrika yatırımlarını bu hedefler
gerçekleştikten sonra netleştirmek
daha doğru olacaktır.
- Anneler bebek maması alırken nasıl
karar veriyor? Doktor tavsiyesi,
arkadaş önerisi, markaya duyulan
güven vb. en çok hangi faktörden
etkileniyor?
Hekim tavsiyesi annelerin kararında
marketing europe & anatolia /33
Röportaj
en önemli rolü oynamaktadır. Varsa,
ilk bebekteki annenin tecrübeleri, yakın
cevreden edinilen bilgiler, annelerin
media ve digital dünyadan yaptıkları
araştırmalar kararlarını oluşturmakta
yardımcı olmaktadır.
Biz her konuda olduğu gibi, burada
da önemli konunun uzmanlarına yani
sağlık personeline sorulması gerektiğini
düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı da
yayınladığı kamu spotlarında annelerin
bebek beslenmesi ilgili sorularını
hekimine sormasını önermektedir.
İnsan hayatında ilk 1000 gün içindeki
beslenme tüm hayatı etkiler. Bu
dönemde örneğin komşudan duyularak
yapılabilecek bir hatanın bedeli ağır
olabilir. Sağlık personelinin önemini annelerimize
sizin aracılığınızla bir kere
daha hatırlatmak isteriz.
- Son yıllarda bebeklerin anneleri
için de beslenmeye yardımcı ürünler
geliştirildi. Bu ürünlere neden ihtiyaç
var? Bu konuda da biraz bilgi
34 / marketing europe & anatolia
Genel bir bilgi olarak
“Sağlıklı beslenmenin sağlıklı
yaşamı uzatacağı” bilinir.
Bebekler için üretilen ürünlerin
sağlık standardı erişkin
gıdalarından çok farklıdır.
verir misiniz?
İyi beslenen canlının iyi sütü olur.
Doğanın kanunudur. Bizim de anneler
için çok önemli yepyeni bir
ürünümüz var, Lactamil. Türkiye’deki
annelerin besin ihtiyaçlarına göre
geliştirlmiştir. Bir mama firması olarak,
anne sütünü destekleyen, emziren
annenin beslenmesine katkıda bulunan
bu ürün şirket olarak hepimizi çok
heyecanlandırmaktadır. Bebek beslenmesinde
anne sütünün önemini yıllarca
beslenme eğitimlerinde dile getirdik.
Şimdi kendi ürün yelpazemizde de, bu
bilinci kanıtlayan bir ürüne yer vermek,
amacımızı desteklemektedir. Yeni ürünler
hep olacaktır, Numil pazarda lider
olduğu müddetçe her zaman yeniliklerin
öncüsü olmaya devam edecektir.
- Son soru olarak ‘‘köpek maması
yiyorum’’ diyerek esprili bir şekilde
bunu yalanlasa da Ajda Pekkan’ın
genç kalmak için bebek maması
yediği ortaya atılmıştı. Bebek
maması yemek insanı gençleştirir
mi:)
Genel bir bilgi olarak “Sağlıklı beslenmenin
sağlıklı yaşamı uzatacağı”
bilinir. Bebekler için üretilen ürünlerin
sağlık standardı erişkin gıdalarından
çok farklıdır. Çok daha sıkı kontrollere
tabi olunduğu için böyle bir yorum
yapılabilir. Burada bizim önerimiz yine
uzmanlara danışarak, eğer bir özel ihtiyaç
varsa, buna yönelik olarak yaşa ve
yaşam tarzına uygun beslenme tarzının
seçilmesidir.
Röportaj
6 aylık İpek'in annesi Elif Bakır– Organizatör
Mamayla beslenen bebekler daha mı kilolu oluyor?
Sağlık Personeline sorularak seçilmiş doğru kullanılan mama böyle bir
sonuca neden olmaz. Bebek Beslenme Uzmanlarının çalıştığı Anne
Danışma Hatlarımız bu konuda da annelerin yanındadır.
2 aylık Yaman’ın annesi Halide Güçlü - Bankacı:
Mama satın alırken nelere dikkat etmeliyiz?
Hekiminizin, Aile Sağlığı Merkezindeki hekim ve hemşirenizin
düşüncelerini alınız. Sağlık Bakanlığı Beslenme Rehberi, anne föylerini
okuyunuz.
9 aylık Derin'in annesi Yeliz Avcı - Eczacı
Mama alerjiye neden olabilir mi?
Tüm besin maddelerine ve hatta anne sütüne bebeğin alerjisi olabilir.
Hekiminize danışmak en doğru davranış olacaktır.
19 aylık Ömer'in annesi Burcu Bingöl - Bankacı
Mamalar şeker ya da tatlandırıcı içeriyor mu?
Nutricia Bebek Beslenme Ürünleri Biberon Mamaları şeker ya da
tadlandırıcı içermez. Böyle bir hata anne sütünün bırakılmasına neden
olur.
11 aylık Öykü'nün annesi Deniz Erdinç - Yazılım Uzmanı
Bebekler kaç aylık olana kadar mama verilebilir?
Dünya Sağlık Örgütü ilk bir yıl içinde mümkünse inek sütü verimemesini
önermektedir. Otoritelerce ilk 2 yıl anne sütüne devam edilmesi önerildiği
için mamaya da bu süreyle devam etmek doğrudur. Diğer türlü çocuğun
süt ihtiyacını doğru olarak karşılamak mümkün olmaz. Diğer gıdalarla da
bebeğin sütten alabileceği besin öğelerini verebilmek mümkün değildir.
marketing europe & anatolia /35
Köşe
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
(retorik
)
Siz de bir mum yakın...
Nasıl bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz? İşte bu soruyu
hergün defalarca kendimize sormak ve ne yapıyorsak,
kimin ardından gidiyorsak ya da ardımızda kimlere
önderlik ediyorsak bu sorunun yanıtına göre yapmamız
gerekiyor. Soru basit, hatırlaması da kolay "nasıl bir
Türkiye'de yaşamak istiyoruz?"
İktidar partisine baktığımızda bize çok aydınlık seçenekler
sunduğunu söylemek mümkün değil. En azından benim
yaşamak istediğim Türkiye iktidarın vaadettiği ülke değil.
Haremlik selamlık miting alanları, Ortadoğu bataklığına
saplanmış bir dış politika, kurumsallıktan uzak fırsatçı
esnaf mantığıyla dizayn edilmiş bir ekonomi, sadece
seçim yapmayı tek başına demokrasi için yeterli gören
bir demokrasi anlayışı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tek
adam yönetimine evrildiği bir organizasyon yapısı,
kız çocuklarının kadın olarak kategorize edildiği bir
ilköğretim, dindarlık referansı üzerinden yapılandırılmış,
bilimsellikten uzak bir eğitim sistemi, tarikatlardan ve
hurafelerden müteşekkil bir din anlayışı, insan hayatının
değersizleştirildiği bir yüce devlet kurgusu, kutuplaşmış
birbirine düşman topluluklardan oluşan bir halk, bilginin
ve özgür düşüncenin tukaka ilan edildiği, cehaletin
bilgiye karşı kışkırtıldığı bir anlayış, her türlü ahlaksızlığın
iktidara hizmet ediyorsa meşru, her türlü meşru hakkın
iktidar aleyhineyse hainlik ilan edildiği bir zihniyet, çağdaş
uygarlık hedefini 500 yıl öncesinde arayan bir vizyon ve
bunlara benzer neler neler.
İşte iktidarın sözde "Yeni" aslen "Geri" Türkiyesi'nin bize
vaadettiği gelecek bu. Peki tekrar soralım biz "nasıl bir
Türkiye'de yaşamak istiyoruz?
Ben aydınlık bir Türkiye'de yaşamak istiyorum. Kadın
erkek herkesin omuz omuza, kimsenin dini, ırkı, cinsiyeti
için ayrımcılığa tabi tutulmadığı, demokratik hakların
dünyadaki en ileri seviyesinin hayat bulduğu, bilgi ve
özgür düşüncenin yüceltildiği, cehaletin bilgiden intikam
aldığı değil, eğitimin cehaleti yok ettiği, herkesin kendi
dinini, yaşam tarzını özgürce yaşadığı, devletin ise bir
dinin kurallarına göre değil, özgürlükçü, demokratik
yasalarla yönetildiği, vatandaşın yüce devletin tebası
değil, devletin vatandaşlarının hizmetçisi olduğu,
tarihinden ders alan ama gelecek vizyonuyla gelişimini
yapılandıran, dış politikasını Ortadoğu bataklığına
saplamamış ama refahıyla Ortadoğu ülkeleri için de bir
örnek olan, yüzü uygarlığa dönük, kendi teknolojisini,
kendi sanatını, kendi ekonomisini en üst düzeye çıkarmış
ve bu kazanımlarını halkının refahı için kullanmış, liderleri
boş ağızlı olmayan ama konuştukları zaman sadece
kendi vatandaşları değil tüm dünyanın dikkat kesildiği ve
şimdi belki aklıma gelmeyen sizin aklınıza gelen ne kadar
olumlu meziyet varsa bünyesinde toplamış bir Türkiye'de
yaşamak istiyorum.
Ben bu soruyu hergün kendime soruyorum ve aldığım
cevapla ülkenin gidişini örtüştüremediğim için yazıyorum,
konuşuyorum bu fikirleri yaygınlaştırmak için emek
harcıyorum. Siz de kendi cevaplarınıza bakın, eğer
Türkiye'nin gidişiyle örtüşüyorsa şanslısınız ama
örtüşmüyorsa siz de bana katılın, yazın konuşun
ya da yazanları, konuşanları paylaşın bu fikirlerin
canlanmasına, ülkemizin geleceğini aydınlatmaya katkıda
bulunun. Karanlığı yenmek için bir mum yakmak gerekir.
Ben yakıyorum siz de yakın.
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
Vivident; Zombileri Aşka Getirdi!...
Şimdiye kadar çekilen Vivident Storming reklamlarında gördüğümüz
muzip melek karakteri yeni reklam filminde güçlü,
modern, dişi bir kahraman olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye pazarı için özel olarak hazırlanan reklam filminin çekimleri,
Milano’daki eski bir tekstil fabrikasında gerçekleştirildi.
Fabrika, özel dekorlar ve efektler sayesinde terkedilmiş,
karanlık bir çıkmaz sokağa dönüştürüldü. Zombilerin özel
makyajı ve oyuncuların kıyafetleri saatler süren titiz çalışmalar
ile hazırlandı.
Kampanya Künyesi
Müşteri: Perfetti Van Melle Türkiye
Ürün: Vivident Storming
Reklam Veren Yetkilileri: Serkan Ergün – PVM Türkiye
Pazarlama Direktörü; Çiğdem Serim – Sakız Grubu Kıdemli
Marka Müdürü; İdil Ziyaoğlu – Sakız Grubu Marka Müdürü
Emin Alev – Sakız Grubu Marka Müdür Yardımcısı
Reklam Ajansı: Selection
Yaratıcı Ekip: International Team Selection
Lokasyon: Milano - İtalya
Medya Ajansı: Media Republic
Medya Planlama: Günay Aranoğlu, Erkin Çoker
Kampanya Mecraları:TV, Sinema, İnternet, Açıkhava
marketing europe & anatolia / 39
Kampanyalar
Rutkay Aziz NESCAFÉ3ü1, yüzü...
NESCAFÉ3ü1 Arada’yı gençlerle buluşturma görevini üstlenen
üstad Rutkay Aziz, elinden geldiğince iyi bir kahvenin
tadını tarif etmeye çalışıyor. Tİlk olarak bir resim heykel
atölyesinde başlayan maceralar izleyenleri bakalım nerelere
götürecek? Rutkay Aziz serinin diğer filmlerinde de
NESCAFÉ3ü1 Arada’nın yüzü olmaya devam edecek.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: NESCAFÉ
Reklamveren Yetkilisi: Burçin Alev Ekşi, Miray Tok Çakır,
Elif Yonca Çevik, Emre Tabak
Reklam Ajansı: Publicis Yorum
Yaratıcı Grup: Adnan Elmasoğlu, Ali Bozkurt, Emrah Kural,
Cihangir Gümüş
Müşteri İlişkileri: Özlem Öğüt, Eda Altan, Ceysun Giritli
Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina
Medya Planlama ve Satın Alma: Mindshare
Prodüksiyon: Arzu Köksal, Ceyhun Sevil
Kullanılan Mecra: TV
Yönetmen: Umut Aral
Prodüksiyon Şirketi: Atlantik Film
Alın, deneyin gerisini dert etmeyin...
Hepsiburada.com’un “Kolay İade” uygulaması için hazırlanan
reklam filmi de eğlenceli içeriğiyle televizyonda ve internet
sitelerinde kullanıcıların en çok ilgisini çeken reklamlar
arasında yer alıyor. Reklam ajansı Alametifarika’nın hazırladığı
reklam filminin yönetmenliğini Tolga Karaçelik üstlendi.
Kampanya Künyesi
Reklam Ajansı: Alametifarika
Film müziği: Nilinişleri
Yönetici Kreatif Direktör: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal
Kreatif Direktör: Can Çelikbilek
Yaratıcı Ekip: Serhat Bayram, Can Dağlı, Leman Köksal,
Erdem Güngör, Seden Padır, Nilüfer Acar.
Strateji: Başar Sarıkaya, Serra Akyel.
Ajans Prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz,
Teğin Polat.
Yapım Şirketi: Vana Film
Prodüksiyon Şirket: Post43
Yönetmen: Tolga Karaçelik
Görüntü Yönetmeni: Taylan Sancaktar
Prodüktör: Seda Özdemir, Sarper Soyuret
Kullanılan Mecralar: TV, internet, basın ilanı, radyo
40 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
COLIN’S bize uyar...
Murat Boz’un ilk kez bir giyim markasının reklam filminde rol
aldığı “COLIN’S bize uyar” kampanyasının ikinci filmi yayına
girdi. Çekimleri İstanbul’da 3 gün süren yeni reklam filminde
Murat Boz’a yine 2013 Rusya Güzeli Elmira Abdrazakova
eşlik etti. İkinci reklam filminin yönetmenliğini de ilk film gibi
Özer Feyzioğlu yaptı. Romantik komedi tadındaki reklam filminin
çekimleri, keyifli anlara sahne oldu. Üç günlük yoğun
ve yorucu tempoya rağmen, Murat Boz’un neşesi ve pozitifliği
sete renk kattı. Çekimlerde mekan olarak İTÜ Maslak
Kampüsü, Sabiha Gökçen Havalimanı ve Beykoz Kundura
Fabrikası kullanıldı.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: COLIN’S: Tarık Gülsün, Bike Geçkinli,
Aslı Ayhan, Selçuk Dabanlı, Aytaç Dalyan, Özge Ulusoy
Reklamveren Marka Danışmanı: Hakan Senbir
Film Prodüksiyon Şirketi: 2012
Yönetmen: Özer Feyzioglu
Post Prodüksiyon: Sinefekt
Medya ajansı: Veritas
sahibinden.com’da yoksa; yoktur!...
Rafineri Reklam Ajansı tarafından hazırlanan reklam filmlerinin
yönetmenliğini Serdar Dönmez’in üstlendi. Çekimleri 4
gün süren emlak ve vasıta filminde; İstanbul’un farklı semtlerinde
yaklaşık 20 ayrı mekan kullanıldı, 3 ana karakter ve
50 yan karakterin yanı sıra, 200 yardımcı oyuncu rol aldı.
Sahibinden.com reklam kampanyasının iddiası da ortaya çıkıyor;
“aradığınız ev ya da araba sahibinden.com’da yoksa
muhtemelen öyle bir ev / araba yoktur”.
Kampanya Künyesi
Müşteri: sahibinden.com
Müşteri Yetkilisi: Boğaç Göncü, Gülşah Kunç, Selen Yığın,
Tuba Pilavcı
Reklam ajansı: Rafineri
Adı: Ev / Araba
Yaratıcı yönetmen: Emre Kaplan
Metin yazarı: Can Erdoğan, Ali Şener, Kerim Gürsel,
Doğu Göçük, Gökhan Özdemir
Sanat yönetmeni: Emrah Güzel
Marka takımı: İlke Güner, Virna Estroti, Aslı Aksu
Yapım şirketi: Depo Film
Yönetmen: Serdar Dönmez
Yapımcı: Ender Sevim
marketing europe & anatolia / 41
Kampanyalar
“Generali Ali”...
çözülebileceğini gösteriyor.
Çekimleri İstanbul’da 1 günde gerçekleştirilen reklam filminin
prodüksiyonunu Spark Film üstlendi, yönetmenliğini Emre
Şahin yaptı.
Leo Burnett İstanbul yaratıcı ekibi tarafından yapılan Reklam
filmi kaza, yolda kalma gibi herkesin sıkça karşılaşabileceği
ve stres yaşatan bir durumun çok kolay bir şekilde
Kampanya Künyesi
Reklam Veren: Generali
Reklam Veren Temsilcisi: Petar Dobric, Jakub Drobec,
Hande Altay
Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul
Kreatif Direktör: Emrah Akay, Oktar Akın
Kreatif Ekip: Emrah Akay, Koray Şahan, Ersin Pekin,
Aysu Erenuluğ, Barış Çetin, Arca Ataerkil
Müşteri İlişkileri: Gonca Alper, Ece Özyurt, Aysu Sıldır,
Ayşegül Ilgaz
Stratejik Planlama Grup Direktörü: İsmail Seval
Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem,
Erman Karahisarlı, Canan Polat
Yönetmen: Emre Şahin
Yapım Şirketi: Spark Film Collective
Post Prodüksiyon: Mojo
Ziller okul için çalıyor...
“Okul heyecanı FLO’da başlar” diyerek öğrencilerin dikkatini
çeken reklam filminin eğlenceli melodisi de okul hayatının
enerjisini yansıtıyor.
Okul alışverişi için ilk adresin FLO olduğuna vurgu yapan
reklam filminde, ayakkabılar öğrencilerin yaşlarına göre
çeşitlendirilerek karşınıza çıkıyor.FLO’nun okula dönüş
koleksiyonunda yer alan babetler, loafer ayakkabılar, spor
ayakkabılar ve daha birçok model reklam filminde okul zili
eşliğinde en eğlenceli şekilde ekrana geliyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren:FLO
Reklamveren temsilcisi: Didem Şavluğ, Özgür Saraç,
Nuray Yazgan
Reklamajansı:Alametifarika
Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal
Yaratıcı Ekip:Ceyda Koç, Nuri Gülver
Ajans Prodüktörleri: Berkay Tahmaz, Özgür Dağgez
Prodüksiyon Şirketi: Post43
Müzik:Nil’in İşleri
42 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Şimdi değilse ne zaman?...
Acer, hayallerini ertelemek için devamlı bahaneler bulanlara
: “Şimdi değilse ne zaman? Sen değilsen kim?” diye soruyor
ve kendi maceralarını www.hayatiminmacerasi.com ‘a tıklayarak
yaşamaya ve paylaşmaya bekliyor.
Hayatiminmacerasi.com üzerinden kullanıcılar birbirinden
heyecanlı ve eğlenceli maceralardan dilediklerini seçecek
ve Facebook akışlarında oraya gitmiş gibi görülecekler.
Kampanya Künyesi
Müşteri: Acer Türkiye
Uygulamanın başlığı: Hayatımın Macerası
Kampanya adresi: www.hayatiminmacerasi.com
Uygulama Tipi: Interaktif Uygulama
Uygulama Sahibi: Acer Türkiye
Marka Yetkilisi: Semanur Aksoy
Dijital Ajans: workattack
Creative Director/Copywriter: Bengisu Gençay
Art Director: Neslin Çavuşoğlu
Sosyal Medya Yöneticisi: Semih Tüfekçi
Teknosa’nın artık 81 ilde...
Yönetmenliğini Koray Güzey’in üstlendiği filmin animasyonu
Anima İstanbul, müziği ise Emre Irmak tarafından
yapıldı.
TBWA\ISTANBUL tarafından Teknosa için hazırlanan “81 İl”
filmi yayında.
Teknosa’nın artık 81 ilde de var olduğunu anlatan animasyon
filminde karakterimiz Trakya’dan yola çıkıyor ve Ege’de
zeytin toplayıp İç Anadolu’da balona binerek tüm Türkiye’yi
dolaşıyor. Film boyunca karakterimizin yolculuğuna güzel,
keyifli bir müzik eşlik ediyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Teknosa
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
CCO: İlkay Gürpınar
Kreatif Direktör: Volkan Karakaşoğlu
Yaratıcı Ekip: Güney Soykan, Yiğit İrde, Ezgi Tanyeri
Marka Ekibi: Esra Özkan, Tuğba Balcı, Özge Keskin
CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Nisan Danışman,
Emirhan Çelikbilek
Prodüksiyon Ekibi: Pelin Güneş, Melis İnceoğlu
Yönetmen: Koray Güzey
Yapımcı: Gizem Ergezgin
Prodüksiyon Şirketi: Anima İstanbul
Post Prodüksiyon Şirketi: Anima İstanbul
Müzik: Emre Irmak
Medya Ajansı: Mediacom
marketing europe & anatolia / 43
Kampanyalar
“Dükkan Sizin” ...
Garanti Bankası yeni reklam filmiyle ekranlarda yer alıyor.
Filmde, dükkanının açılışını yapan bir esnafın tereddütleri,
Garanti’den aldığı hizmet ve ürünler sayesinde ortadan kalkıyor;
esnaf Garanti ile işini kolayca büyütebileceğine ikna
oluyor. Market sahibinin açılış anında yaşadığı telaşın gösterildiği
filmde rol alan İzzet Altınmeşe’ye, Garanti’nin tosbağası
eşlik ediyor.
Çekimlerin 1 günde, animasyonun ise 3 haftada tamamlandığı
reklam filminin yönetmenliğini Turgut Akaçık üstlendi.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Garanti Bankası
Reklam ve medya ekibi: Burcu Tokcan,
Sinem Görgöz İnnice, Saba Şimşeker
Reklam Ajansı: Alametifarika
Alametifarika Ekibi: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal,
Can Çelikbilek, Barış Alkan, Caner Apaydın, Sertuğ Alptekin,
Berkay Tahmaz, Özgür Dağgez, Burcu Atış Topçu
Yapım Şirketi: Autonomy
Yönetmen: Turgut Akaçık
Müzik: Jingle House
‘’Yeni bir hayata’’...
Enza Home’un yeni satış kampanyası eğlenceli ve sıcak bir
tonla izleyenlerle buluşuyor.
İki gün boyunca elli kişilik bir ekibin çekimlerini tamamladığı
‘’ Yeni bir Hayata’’ reklam filmi, aynı zamanda fiyat bilgilerini
de reklam filmine entegre ederek izleyicilerine ‘’ulaşılabilir
tasarım’’ vurgusu yapıyor.
Reklam filminin kreatif sürecini Vietnam Reklam Ajansı üstlenirken,
yapım sürecini Vana Film sahipleniyor.
Kampanya Künyesi
Reklam veren: Yataş Grup
Reklam veren Temsilcisi: Nevzat Yıldız,
Selmin Gündoğdu, Dilek Toyga
Reklam Ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın
Yaratıcı Grup: Rıza Çankaya
Müşteri İlişkileri: Melike Karamehmetoğlu, Ersin Çetinkaya
Ajans Prodüktörü: Begüm Baran
Yönetmen: Barış Çolak
Görüntü Yönetmeni: Tolga Kutlar
Yapım Şirketi: Vana Film
44 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Colombia...
Colombia Turbodown reklam filmi sinema adaptasyonu.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Colombia
Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon
Prodüktör: Elvin Ekşioğlu
Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu
Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express
Mecra: Sinema
“Molfix Yenidoğan”...
Molfix’in en sevilen reklamlarından birisi olan “Molfix Yenidoğan”
reklam filmi yeniden ekranlarda. Molfix’in sahiplendiği
‘’göbek bağı oyuntusu’’ özelliğine vurgu yapan film,
animatik anlatımla anne ve babaların duygularına dokunarak
heyecanlarına ortak oluyor.
Seslendirmesini Okan Yalabık’ın yaptığı film, bir babanın
aşk hikâyesini ve bu aşkın meyvesi, en değerli varlıkları,
bebeklerinin hayatlarına getirdiği tatlı heyecanı anlatıyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Hayat Kimya
Reklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer,
Gülşen Serin Bakır, Aysun Nayır, Özden Özden
Reklam Ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın
Sanat Yönetmeni: Onur Eker
Metin Yazarı: Gaye Basmacı
Müşteri İlişkileri: Ceren Gül
Ajans Prodüktörü: Cengiz Karadeniz
Prodüksiyon Şirketi: 1000 Volt
Yönetmen: Luca Schenato
Medya Ajansı: Speed Medya
Müzik: Jingle House
Dublaj sanatçıları: Okan Yalabık, Zeyno Günenç
Kullanılan Mecralar: TV, internet.
marketing europe & anatolia / 45
Kampanyalar
Isıcam’dan ‘Cam Alıcı...
TV’lerin yanı sıra radyo, basın, internetin de yer aldığı birçok
mecrada yayınlanıyor.
Isıcam’ın 40’ıncı yıl etkinlikleri kapsamındaTBWA\İstanbul
tarafından hazırlanan reklam filminde, ünlü oyuncu Wilma-
Elles ile oyuncu ve dublaj sanatçısı Gamze Gözalan, kamera
karşısına geçti. Gamze Özalan’ın, komşusu WilmaElles’e
yakıt faturasından dert yandığı filmde,Elles ona Isıcam Konfor
ile faturaların nasıl azalacağını anlatıyor.
Yeni teknoloji ürünü olan, ısıtma ve soğutma enerjisinde tasarruf
sağlayan ‘Isıcam Konfor’un yeni reklam kampanyası;
Kampanya Künyesi
Reklamveren:Isıcam Konfor
Reklam Ajansı: TBWA\İstanbul
ECD: Emre Kaplan
Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Burak Kunduracıoğlu, Yiğit İrde,
Demet Toprak, Emir Yüksel
Marka Ekibi: Didem Tamer Gül, Yasemin Tolunay,
Melih Mermutlu
CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik
Prodüksiyon Ekibi: Ceyda KayaçetinSchulte, Pelin Güneş,
Gizem İnan
Prodüksiyon Şirketi:Autonomy
Yönetmen: Uygar Kutlu
Post Prodüksiyon:Otomat
Müzik:Opus Audio / Mehmet Yaranona, Tolga Türünz
Kullanılan Mecralar: TV, basın, radyo, internet, açıkhava –
billboard-otobüs –metro-panolar- otobüs durakları
“Hayat meydan okumaktır”...
Mitsubishi yeni reklam filmiyle tüketicilere “hayata meydan
okumaları” için sesleniyor. Yeni nesil otomobili Mitsubishi
Outlander’ın reklam filmini tüketicilerle buluşturan Mitsubishi,
sürdürülebilir sürüş keyfi için dayanıklı ve güvenilir araçlar
ürettiğini reklam filmiyle yansıtıyor.
Kampanya Künyesi
Marka: Mitsubishi Outlander
Reklamveren: Temsa Motorlu Araçlar
Dağıtım ve Pazarlama A.Ş.
Reklamveren Temsilcileri: Aytuğ Bük, Nilpar Tunaboylu
Reklam Ajansı: İlancılık
Müşteri İlişkileri: Atılay Bingöl, Lora Cemal
Yaratıcı Ekip: Mithat Çalışkan, Eymür Oskay, Duygu Yücel,
Yılmaz Şahin, İbrahim Sıvar
Post Prodüksiyon: IPD
46 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Yeni “atıştırmalık”...
Twitto’nun reklam filmi, futbol karşılaşmalarının duayen sesi
Ertem Şener ile, basketbol maçlarının efsane spikeri Murat
Kosova’nın seslendirmeleriyle dikkatleri üzerine çekiyor.
Twitto reklam kampanyasının yaratıcı ajansı Mod Ajans, yapımcısı
ise Terra Film House.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Şimşek A.Ş.
Reklamveren Yetkilileri: Hakverdi Aydın, Nasuh Şişik
Kreatif Ajans: Mod Ajans
Yaratıcı Ekip: Ragıp Öztürk, Ali Ender Uysal,
Sefa Öncül, Barış Arslan, Cemil Keskin, Neslihan Başol
Müşteri İlişkileri: Elvan Şentürker, Gizem Çelikman
Yapımcı:Terra Film House - Murathan Kodaman /
Ferda Bravo Kodaman
Yönetmen: Hakan Algül
Medya Ajansları: Starcom, Reksan
Pr Ajansı: prEkstra İletişim Danışmanlık
Seramik VitrA’dır...
tanıklık ediyor.
VitrA; yeni reklam filmini, izleyicilerle buluşturdu. “Hayranlık
uyandıran evlerde seramik VitrA’dır” sloganıyla UltraRPM
Reklam Ajansı tarafından hazırlanan reklam filminde; tatile
giden komşusunun kedisini beslemek üzere eve giren bir
karı-koca rol alıyor. Kediyi ararken evi dolaşan çift, evin
farklı alanlarında kullanılan VitrA seramiklerinin; yüzey,
doku, ebat ve renk alternatifleriyle hayranlık yarattığına
Kampanya Künyesi
Reklam Veren: VitrA
VitrA Ekibi: Orçin Egemen, Elif Özalkan, Algın Can,
Hande Üreten
Reklam Ajansı: UltraRPM
Executive Kreatif Direktör: Hakkı Mısırlıoğlu
Yaratıcı Grup: Cumhur Güçer, Duygu Yegül,
Furkan Civelek
Müşteri Grubu: Melda Tarlan, Demet Akpınar,
Enhar Giritli Baydar
Yapım şirketi: Böcek Yapım
Yönetmen: Kıvanç Barıönü
Post Prodüksiyon: İmaj
Ajans Prodüktörü: İdris Özgül
Fotoğrafçı: Bomonti / Kerem Sanlıman
Medya Ajansı: Carat
PR Ajansı: A&B İletişim
Dijital Ajans: Ping
marketing europe & anatolia / 47
Kampanyalar
Çok mu çok modayız...
Mavi’nin Gold; daha fit, daha esnek ve daha ince görünüme
imza atıyor. Sınırsız hareket özgürlüğünü vurgulayan Ali Taran
imzalı “Çok mu çok modayız” reklam filminde, Serenay
aksiyon sahneleriyle dikkat çekiyor. Hız ve esnekliğin göz
önünde olduğu kampanyada, Serenay’a, Hollywood aksiyon
filmlerinin dikkat çeken ismi Chase Armitage eşlik ediyor. Çekimleri
3 gün süren film; Kapalıçarşı’nın çatısı, Yeni Cami’nin
geçit ve merdivenleri, Büyük Han’ın galerileri, Bomonti Eski
Bira Fabrikası’nın avlusu ve Galata teraslarında geçiyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Mavi
Reklam Kampanyası: Çok mu çok modayız!
Reklamın Yıldızı: Serenay Sarıkaya
Rol Arkadaşı: Chase Armitage
Reklam Ajansı: Ali Taran
Yönetmen: Cemal Alpan
Görüntü Yönetmeni: Simon Coull
Stil Editörü: Carlo Alberto Pregnolato
Fotoğraflar: Riccardo Tinelli
“I am the Pompacı”...
BP’nin marka yüzü Mustafa Sandal’ın başrolünü BP pompacısı
ile paylaştığı yen ireklam filmi yayına girdi. Yeni reklamda
ayrıca, bir öncekinde olduğu gibi Mustafa Sandal’ın
“Bombacı” adlı şarkısının,geçtiğimiz aylarda sosyal medyada
ses getiren uyarlaması olan “I am the Pompacı” versiyonu
da kullanılıyor.
Kampanya Künyesi
Reklamın Başlığı: Uğurlama
Reklamveren: BP Petrolleri A.Ş.
Reklamveren Temsilcisi: Deniz Güloğlu, Görkem Önal,
Sabiha Arabacı
Reklam Ajansı: Ogilvy & Mather Istanbul
Prodüksiyon Şirketi: Kala Film
Yönetmen: Hakan Yonat
Post Prodüksiyon: Post Modern
Müzik: Mustafa Sandal, Atakan Ilgazdağ
PR Ajansı: Ogilvy PR Istanbul
Medya Ajansı: MindShare
Kullanılan Mecralar: TV
Medya Ajansı: MindShare
Kullanılan Mecralar: TV
48 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Pompomgiller’in Maceraları...
Familia’nın sevimli penguen ailesi Pompomgiller, yeni reklam
filminde Familia Parfümlü Tuvalet Kağıdı’nın özelliklerini
anlatıyor. . Filmde senaryo, alışverişe çıkan sevimli babanın
banyo kokusunu almayı unutmasıyla başlıyor.
Kampanya Künyesi
Reklam veren: Hayat Kimya – Familia
Reklam veren Temsilcisi: Aysel Aydın,
Gül Yeşilay Coşkun, Elif Yılmaz Okçuoğlu
Reklam ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın
Yaratıcı Grup Direktörü: Rıza Çankaya
Sanat Yönetmeni: Umut Kısa, Kenan Çetinkaya
Reklam Yazarı: Erdem Güngör, Aslı Sevim,
Ayberk Çınar, Besime Yıldız
Müşteri İlişkileri: İlknur Korkmaz
Ajans Prodüktörü: Begüm Baran
Animasyon Yaratım: Robotika – Coşku Özdemir
Karakter Tasarım: Fayeshu
Bellona halı...
Bellona’nın modern tesislerinde geçen yeni reklam filminde,
2015 yılı halı modelleri Şevval Sam’ın sesi ve güzelliğiyle
birlikte seyirciye ulaşıyor. Bellona’nın sımsıcak renkleri ve
birbirinden güzel desenlerinin yer aldığı filmde, ipliklerin
nasıl halıda hayat bulduğunu, showroom alanında nasıl
sergilendiğini göstermesinin ardından Bellona ürünleriyle
uyumlu halıların seyirciye ulaşmasıyla son buluyor.
Kampanya Künyesi
Prodüksiyon Şirketi: FilmColony Production Company
Yönetmen: Can Evrenol
Yapımcı: Tolga Erener
Reklamveren: Bellona - Murtaza Durmuş/ Mehmet Emin
Çakıcı, Ebru Çalışkan
Ajans: Piramit Tasarım & Reklamcılık
Kreatif Ekip: Deniz Köker, Beste Köker, Sibel Aydın
Müşteri ilişkileri: Deniz Sesli, Ayşe Işın, Damla Özeren
marketing europe & anatolia /49
Cennetin Minik Bi
Gezi
r Demo’su, Bali...
Yaz gelip de tatil kaşıntılarım tutunca Bali’ ye dalışa giden bir
gruba zorla ek oldum :) Zed biletimi aldım tarih gelince de ekiple,
havaalanında bi’ lokmacık tanıştık.
Bali uçuşu Katar aktarmalı. Bi’ lokmacık muhabbeti uçakta
koyulaştıraraktan Doha, Katar’ a kadar birlikte gittik.
Katar’ dan Bali’ ye gideceğiz.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com
Yaz gelip de tatil kaşıntılarım tutunca
Bali’ ye dalışa giden bir gruba zorla ek
oldum :) Zed biletimi aldım tarih gelince
de ekiple, havaalanında bi’ lokmacık
tanıştık.
Bali uçuşu Katar aktarmalı. Bi’ lokmacık
muhabbeti uçakta koyulaştıraraktan
Doha, Katar’ a kadar birlikte gittik. Katar’
dan Bali’ ye gideceğiz. Fakat benim
bilet, zed bilet (THY personeli, indirimli
bilet), uçakta yer olmadığı için ben binemedim
ve Katar havaalanında mahsur
kaldım. Ekip bindi gitti. Ben bir başıma
havaalanında kala kaldım :( Gece saat
23:00. Satış ofisinde bakıyoruz, sonraki
günlerin uçakları da dolu ve günde
sadece 1 uçuş var. Farklı aktarma
versiyonları deniyoruz ama hepsi dolu.
Müslümanların Ramazan Bayramı ve
hepsi de müslüman ülkeler. Baktım
sabah 07:00’ de Jakarta’ ya uçak var.
Onda da yer yok. Dediler ki bekleyin,
gelmeyen olursa sizi alırız. Ben sabah
06:00’ ya kadar bir başıma havaalanında
18 derecede titreyerek bekledim.
Neyse ki uykusuzluk sorunu olan bir
arkadaşım var da, sabaha kadar whats
up’ tan sohbetiyle bana eşlik etti :)
Sabah 06:00’ da gittim müşteri servisine,
baktılar yer yok. Ben hem üşümüş
hem uykusuz vaziyetteyim neredeyse
ağlayacağım. Satış ofisindeki abi halime
acıdı sanırım, bana camsit denilen,
hostes koltuğu verdi. Ben ona razı
olaraktan atladım uçağa. 9 saat sonra
Jakarta’ ya indim. Saat farkından dolayı
yine gece :( 2 gündür gündüz yüzü
görmüyorum. Oradan da Bali’ ye, Denpasar’
a gitmem lazım. Meşekkatli bir
araştırmadan sonra Sumatra üzerinden
aktarmalı Denpasar uçağı buldum. Sabah
05:00’ te uçak kalktı ve Sumarta’
ya gittik. 2 saat de orada bekledikten
sonra nihayet Bali’ ye vardım. Bakmayın
böyle anlattığıma, resmen macera
oldu, 3 günlük yolculuk.
Neyse ki arkadaşlar havaalanına araç
göndertip beni aldırdılar. 3 saat araba
yolculuğundan sonra otele vardım. Ve
gördüğüm manzara karşısında ne yorgunluk
kaldı ne gerginlik. Deniz kenarında
tek odalı tek katlı bungalov tipi
evler, muhteşem frangi pani çiçekleri
ve palmiye ağaçları. Ortam inanılmaz
güzel... Kaldığımız otel aslında bir tatil
köyü gibi. Müstakil evlerden oluşuyor.
Çoğunluk bir odalı, süitler çok odalı.
Evler kocaman bir arazi üzerine serpiştirilmiş.
Çatıları yukarıya doğru uzun ve
sazlardan yapılmış.
Tek sorun havanın çok erken kararması.
Biz İstanbul’ da 21:00’ de havanın
kararmasına alışığız burada 17:30’ da
hava kararıyor. Bünye de güneş saatine
ayarlı olduğu için erkenden uyku bastırıyor.
İlk akşamı kalıbı fazla yormadan,
yemek yiyip, üzerine de Türkiye’ den itinayla
taşınmış rakıdan içerek kapattık.
marketing europe & anatolia / 51
Gezi
Kaldığımız odaların banyolarının üzeri
açık, yani açık havada tuvalete gidip,
duş alıyorsunuz. İlk etapta yadırgansa
da sonra alışıyorsunuz. Hatta eve dönünce
de banyoda daral geliyor :)
Ertesi gün, dalış olduğu için erken kalkıp
saat 07:00 gibi dalış teknesine doluştuk.
O kadar çok özlemişim ki dalışı,
kalbim pır pır heyecandan. Minik bir
yolculuktan sonra dalış bölgesine vardık.
Sonra da sırayla atladık suya.
Bali volkanik bir ada ve dalış bölgesi
de Agung Yanardağı’ nın eteğinde Tulamben
adında bir yer. Yanardağa çok
yakın olması sebebiyle suyun altı da
volkanik kayalarla dolu. Dip yapısı siyah
ve karanlık. Bir sürü canlı var. Hatta
bir keresinde 2 tane köpekbalığına
rastladık. Fakat hayvanların o kadar
çok üzerlerine gitmişiz ki mercanların
altına kaçıp, saklandılar bizden.
Tulamben’ de dalış için kaldığımız 5
gün boyunca günde 3’ er dalış yaptık.
Bir gün de Amed üzerinden Nusa Penida’
ya gidip orada daldık. Orada suyun
altı bembeyaz kum. Su turkuaz rengi.
Kısacası muhteşem :)
Tabii o kadar güzel ki, su altında ben
kendimi kaybedip oradan oraya yüzerken
dizimi mercanlara sürttüm. O gün
Bali volkanik bir ada
ve dalış bölgesi de
Agung Yanardağı’ nın
eteğinde Tulamben adında bir
yer. Yanardağa çok yakın olması
sebebiyle suyun altı da
volkanik kayalarla dolu.
pek bir şey olmadı ama sonrasında o
mercanlar benim dizimde büyümeye
devam etti. Hatta bir ara tüm bacağımdan
mercanlar çıkacak diye korktum :(
5 gün boyunca gündüzleri su altında
lay lay lom şeklinde geçirdik. 1 günü de
çevre gezisi ile geçirdik. Hocamız bizi
gezdirmesi için 2 tane araç ve rehber
ayarlamış, sağolsun.
Hep birlikte çıkıp önce pirinç tarlalarını
gezdik. Yani uzaktan bakıp fotoğraf
çektik.Çünkü oralar bataklık.
Sonra yola devam ederken trafik başladı.
Biz de meraklanıp indik arabadan.
Bir de baktık yöresel kıyafetler giyinmiş
kadın ve erkekler sembolik cenazeler
taşıyıp, ölü yakma törenine gidiyorlar.
Bali’ de insanlar Ağustos ayı haricinde
ölürlerse, toprağa gömülüyorlar
sanırım. Ağustos olunca da oldukları
yerlerden alınıp tapınaklarda yakılıyor.
Ağustos ayı boyunca “Cremation Ceremony”
dedikleri ölü yakma törenleri
düzenleniyor. Ağustos ayında cennetin
kapıları açıldığı için ruhlar cennete gidiyormuş.
Töreni de pas geçip Tırta Gangga su
sarayına gittik. 1946 yılında Karangsem’
de,1 hektarlık bir alana inşa edi-
52 / marketing europe & anatolia
Gezi
len sarayın yanı sıra, arazide, havuz,
pirinç terasları ve heykeller var.
Tırta Gangga’ yı da gezip dolaştıktan
sonra Ujung Sarayına geçtik. Yine Karangsem’
de yer alan saray 1909 yılında
Alman Dutch van Den Hentz ve
Çinli Loto Ang isimli mimarlar tafından
inşa edilmiş. Arazinin içinde kocaman 3
tane havuz var. Hatta 1 tanesinde balık
bile yetiştiriyorlar.
Yalnız bu balık havuzunun yanından
geçerken burnunuzun direği kırılıyor.
Hava sıcak, su hem çamurlu hem de
pis, üzerine bir de balık kokusu. Korkunç
bir koku. Okyanusta bir ada olup
da havuzda balık avlamak tuhaf.
Ujung Saray Parkı oldukça büyük bir
arazinin içinde. Etraf yemyeşil, kenarlarında
rengarenk çiçeklerin süslediği
havuzlar, havuzların üzerine inşa edilmiş
sarayalar. Manzara ve atmosfer
gerçekten mükemmel.
Bu harika yer 1963 yılında Agung yanardağının
patlaması sebebiyle 1975
yılında da deprem sebebiyle hasar görmüş
ve onarılmış. Bazı binalarda bu
hasarların izlerine rastlıyorsunuz.
Ailenin kaldığı saray ise şu an müze
şeklinde. Yalnız saray ve müze deyince
aklınıza öyle kocaman binalar, bir sürü
Bu harika yer 1963 yılında
Agung yanardağının patlaması
sebebiyle 1975 yılında da
deprem sebebiyle hasar görmüş
ve onarılmış.
mal mülk gelmesin.İçinde iki üç tane
odası olan son derece sade bir bina.
Avrupa’ da gördüğümüz saraylarla hiç
ilgisi yok.
Tulamben’ de ayrıca gezilmesi gereken
Beshakih Tapınağı var fakat biz dalışlardan
fırsat bulamadığımız için orayı
gezemedik. Belki bir daha ki sefere.
Gündüzleri dalış, arada bir gün gezi
ve akşamları da Bali masajı ardından
sohbet muhabbet şeklinde bir hafta bir
zaman geçirdik Tulamben’ de.
Bali masajı demişken ondan bahsetmeden
geçmek olmaz. Masaj için baş
kısmı delik olan ahşap yataklar var.
Üzeri deri kaplı. Bikinilerizi giyip geliyorsunuz
sonra yüz üstü yatıyorsunuz.
Balili hanımlar mis kokulu lavanta yağlarını
alıyor ve ellerine sürerek yavaş
yavaş tüm vücudunuza masaj yapıyor.
Arka kısım bittikten sonra sırt üstü yatıyorsunuz.
Masaj yapılmadık yeriniz
kalmıyor neredeyse. İnanılmaz rahatlatıcı.
Doğanın kucağında masaj :)
Bazı arkadaşlarımız o kadar rahatladı
ki, horultu sesleri eşlik etti doğaya :)
marketing europe & anatolia /53
Gezi
Tatil boyunca sık sık masajla şımarttık
kendimiz.
Sabah erken saatlerde balığa çıkan balıkçı
tekneleri biz kahvaltı ederken dönmeye
başlıyorlardı. Bir gün dalış rehberinden
bizim için balık almasını rica etti.
O da sağolsun bizi kırmadı. Şansımıza
orkinos varmış. o akşam mangal yandı
ve orkinoslar salata eşliğinde servis
edildi. Ahhh, bir de rakı olaydı :)
14 kişilik ekibimizin hepsi birbirinden
güzel ve eğlenceli kişilerden oluşuyordu.
Masajlardan sonra havanın da
kararmasıyla birlikte hepimiz masa başında
yerlerimizi alıp hoş sohbetlere
daldık. Bazı geceler de havuz başı partileri
ve bahçe partileri yaptık.
Çok şeker iki arkadaşımızın evlilik yıldönümleri
tatil tarihimize denk geldiği
için onların için de çok güzel kutlama
yaptık. Bali’ ye özgü saronglarımızı giyinip
nikah tazelettirdik :) Dilerim hep
mutlu olsunlar.
Son derece dost canlısı ve güler yüzlü
otel işletmesi de bu güzel çiftler için düğün
pastası hazırladılar. O da çok tatlı
sürpriz oldu.
Palmiye ağaçları ve mis kokulu çiçeklerin
altında tatil yapmak çok keyifli.
Huzur, dinginlik ve sessizlik arayanlara
Palmiye ağaçları
ve mis kokulu çiçeklerin
altında tatil yapmak çok keyifli.
Huzur,
dinginlik ve sessizlik
arayanlara
Tulamben’i tavsiye ederim.
Tulamben’ i tavsiye ederim.
Bali’ nin bu bölgesi biraz daha yöresel
ve çok şehirleşmemiş. Hatta şöyle ki;
evinizin yüksekliği bahçenizdeki ağaçtan
daha yüksek olamaz. Halkın ekonomik
geliri çok düşük ve çok fakirler.
Çok az şeye sahipler. Materyallere yani
eşyalara bağımlılıkları yok. Evleri genelde
tek odalı. Çok az eşyalayı var.
Televizyonları yok mesela. Ne kadar
şanslılar.
Eczane ve doktor çok az var mesela.
Reiki ile iyileştiriyorlar kendilerini veya
birbirlerini.
Hindu dinine mensuplar ve gerçekten
tüm gerekliliklerini yerine getiriyorlar.
Buradaki aileler evlerde değil tapınaklarda
yaşıyorlar aslında. Evlerinde tapınak
yok, tapınaklarında ev var. Her ailenin
ekonomik şartlarına göre tapınağı
var. Tapınağın girişinde de minik plakalar
çakılı. Plakaların üzerinde, orada
yaşayan kişilerin bilgileri var. Böylece
hangi tapınakta kim var görebiliyorsunuz.
Tapınağın her köşesinde tanrıları
var. Her sabah bu tanrıalara şükranlarını
sunmak için yiyecek, içecek vs
sunuyorlar. Bazen sigara, ciklet bile
gördüğünüz oluyor. Arabası olanları ön
54 / marketing europe & anatolia
Gezi
konsol üzerinde mutlaka şükran sepeti
oluyor. Balık ızgara yaptığımız akşam
mangalı yapan arkadaş bir parça da
tanrıların sunağına bırakmıştı:)
Toplu ibadetleri gereği akşamları büyük
tapınaklarda bir araya gelip toplu
ibadetler yapıyorlar. Sanırım bunlar bir
süre sonra eğlenceğe dönüşüyor çünkü
önünden geçerken baktığımızda herkes
çok şen görünüyordu.
Bu tapınak ve ibadet işi iyi güzel de etraf
yiyeceklerden dolayı çok pis kokuyor.
Çünkü sabah konan yiyecekler gün
boyu sokaklarda kalıyor ve onlar çöpe
atılmıyor. Oldukları yerde, bir hayvan
gelip de onları yiyene kadar kalıyorlar.
Bu da korkunç bir koku oluşmasına sebep
oluyor.
İşte, Bali’ nin bir kısmı yani Tulamben
böyle. Daha sırada Ubud ve Kuta var.
Ama onları sonra yazacağım. Yoksa
çok uzun olacak. Editör hanımefendi
çok yer kaplıyorum diye fırça çekmesin
sonra :)
Eleştiri ve önerileriniz için:
seval@sevalduban.com
marketing europe & anatolia /55
Röportaj Game On
inFAMOUS Second
Ali Erdem Ekşioğlu
Seattle
Günümüz Amerika'sında Seattle'ın
kalablık sokaklarında gezinme şansı.
Kahraman/Terörist
Oyun boyunca yapıcağınız seçimlerle
maceranıza yön verin
Son...
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn
Derin Karakter Gelişimi
Yeni Bir Düzen
Güçlerinizi keşfetmeden geliştirme fırsatı ve Aramızda dolaşan süper insanlara uyum
hiç bitmeyen bir gelişim ağacı.
sağlayamayan dünyanın aldığı yeni şekli
ve düzeni Delsin Rowe'un gözlerinden
keşfedin.
Game On
Seattle’ın sokaklarında farklı, esşiz
insanların haklarını arayan Delsin
Rowe’un hikayesini anlatan Infamous:
Second Son geniş bir open world
tecrübesiyle oyuncularla 21 Mart 2014
tarihinde buluştu. PS4 platformuna
göre geliştirilen oyun birçok farklı
mekaniğe, akıcı ve rahat kontrollere
ve muhteşem grafiklere sahip. Oyun
PlayStation 4’ün performans imkanlarını
sonuna kadar kullanırken aynı
zamanda ilgi çekici, merak uyandıran
ve aslında biraz da sembolik bir
hikayesi var. İnsanüstü güçler keşfetmez
ve büyülenmezken bile oyun
sizi aynı heyacanla ekran başında
tutabiliyor.
Oyun boyunca yapmanız gereken
bazı seçimlerle bu yolculuğunuzun
ne yönde olucağınızı belirliyor. Zengin
karakter gelişimini yeni seçimlerinizle
iyice çeşitli ve derin bir hale
sokuyorsunuz. Oyunun size sunduğu
seçimlerle sekil alan hikaye de
Sizin için deneyimleyip
montajladığımız
review videosunu
http://www.youtube.com/user/meaGameOn
adresinden izleyebilirsiniz.
geniş Open World’ün yanında sizi
oyunu daha fazla oynamaya itiyor.
Oyunu bitirseniz bile farklı seçimler
yaparak nerelere gelebiliceğinizi
öğrenme isteği sizi yine controllerlarınıza
bağlıyor.
Bazı insanların olağanüstü güçleri
olduğunu duyan ve korkan halkı
baskıcı bir zihniyetle “koruyan”
D.U.P güçlerine karşı bir başka
olağanüstü birey ya da onların
deyişiyle “conduit” olarak bu rejim
ve denetime günümüz Seattle’ın da
karşı çıkarken, askerlerle savaşmakdan
bıkarsanız Open World’ün size
sunduğu çeşitli yollarla da “anarşik”
hareketlerinize devam edebilirsiniz.
Duvarları boyamakdan, güvenlik
kameralarını kırmaya, takip cihazları
indirmekden, sivil polisler bulmaya
kadar birçok farklı mekanik tecrübe
edebilirsiniz.
Eğer third person aksiyon oyunları
sizin zevkinize uygunsa bu oyun
kesinlikle size göre. Küçük detaylardan
eğlenmek istiyorsanız da yine
Infamous: Second Son kesinlikle tercih
etmeniz gereken bir çalışma. Sizin için
deneyimlediğimiz bu oyuna GameOn
ekibi olarak 10 üzerinden 8 veriyor ve
size iyi oyunlar diliyoruz.
58 / marketing europe & anatolia
Game On
Skylanders Trap Team...
Skylanders Trap Team’de Kaos Skylands’i ele geçirme
çabalarına devam ediyor. Kaos, baştan aşağı sihirli
madde Traptanium’dan yapılmış olan ve Skylands’in en
korkunç kötü adamlarını içinde tutan Cloudcracker Hapishanesinin
yerini tespit etmiştir. Kendi kötü adamlar ordusunu
kurmak isteyen Kaos hapishaneyi havaya uçurur ve
en çok aranan kötü adamlar serbest kalırken, parçalanan
Traptaniumkırıkları da Tuzaklar şeklinde Dünya’ya düşer.
Portal Master’lara düşen görev güçlü TraptaniumTuzaklarını
kullanarak kaçan tüm kötü adamları yakalamak ve
çok geç olmadan Kaos’u yenmek!
Skylanders Trap TeamPortal Master’ların Skylands’in en
çok aranan kötülerini “tuzakla yakalama” ve onlarla oyunda
oynama yeniliğini sunuyor. Oyun TraptaniumTuzakları
ile oyunun oynanışına benzersiz bir yenilik kazandırıyor.
Bu yeni oyuncak türü TraptaniumPortal’ınaTM yerleştirildiğinde
Portal Master’lar oyundaki bir çok özel kötüyü
“yakalayabilecek” ve onları sihirli biçimde Skylands’ten
gerçek dünyaya getirebilecekler.
http://www.aralgame.com
Just Dance’la Dilediğiniz Zaman Oynayın...
Ubisoft® Electronic Entertainment Expo (E3) fuarında
Just Dance® 2015 ve Just Dance® Now’ın geliştirilmekte
olduğunu duyurdu. Just Dance 2015 dünyanın
#1 numaralı dans oyunu serisinin en yeni oyunu ve 24
Ekim’de tüm hareket-kontrollü oyun platformları için piyasada
olacak. 2009 yılından beri 50 milyonun üzerinde
satan bir seri olan Just Dance dünyanın dört bir yanındaki
oyuncular tarafından sevilerek oynanan bir popkültür
fenomeni haline geldi.
Geçtiğimiz yıl çıkan Just Dance 2014 dünya çapında
tüm platformlarda en çok satan dokuzuncu video oyunu,
tatil döneminde ise en çok satan dördüncü video oyunu
olmuştu.
Just Dance 2015 bugüne kadarki en interaktif özellikler
ve en iyi şarkı listesiyle geliyor. Oyuncuların en sevdiği
özelliklerden devasa çoklu oyuncu modu World Dance
Floor, video yaratıcı Autodance ve şarkılara eşlik edeceğiniz
Karaoke özellikleri yeni oyun için yenilenerek geri
geliyor. 40’tan fazla şarkı herkes için birşeyler sunacak.
marketing europe & anatolia /59
Kültür - Sanat
‘Hayatın Dengesi’...
Tüketicileri dengeli tuz tüketimi konusunda bilinçlendirmeyi
görev bilen Estuz’un tuz kullanımında duyarlılığı artırmak
amacıyla başlattığı Hayatın Dengesi Fotoğraf Yarışması’na
ilgi büyük. Belgesel ve haber fotoğrafçısı Haluk Çobanoğlu,
fotoğrafın duayen hocalarından Doç. Dr. Hüseyin Eryılmaz,
fotoğrafçı Firdevs Sayılan, tecrübeli fotoğraf editörü Umut
Sülün, ünlü reklamcı A. Selim Tuncer, Estuz Yönetim Kurulu
Başkanı Vedat Özdemir, Efsina Genel Müdürü Özgür
Özdemir ve iletişim Danışmanı Mustafa Kaya’dan oluşan
yarışma jürisi, sonuçları değerlendirerek kazananları 3
Aralık 2014 tarihinde açıklayacak. Yarışmaya son başvuru
tarihi ise 30 Kasım 2014.
Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF)
danışmanlığında yürütülen “Hayatın Dengesi” ana temalı
yarışmaya, seçici kurul üyeleri, TFSF temsilcisi ve onların
birinci derece yakınları dışında, Türkiye’de ikamet eden
herkes katılabiliyor. www.estuz.com/hayatindengesi/web
sitesi üzerinden elektronik ortamda yükleme yaparak
başvuruların yapıldığı ve bir kişinin en çok üç eserle
katılabildiği yarışmada, birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000
TL ve üçüncüye 2.000 TL’lik para ödülü dağıtılacak. Ayrıca
bir kişiye de 1.000 TL’lik mansiyon verilecek.
13:Kurtuluşa Doğru...
Hayat oyununda
kurallara göre oynamak
diye bir şey yoktur.
Blöf yaparak kazanmak
vardır…
Jessie, terapiye
gittiği doktorun tavsiyesi
üzerine akıl
hastanesine yatırılır.
Tedavisiyle ilgilenen
doktorun, kendisini
ölümcül projelerine
dahil etmek istediğini
öğrendiğinde ise akıl
almaz olayların merkezinde yer aldığını fark eder.
Bu karmaşanın içinde Pietr da bir yandan Jessie’yi
kapatıldığı yerden çıkarmak için uğraşırken, diğer yandan
da annesini kurtarma planları yapmaktadır. Pietr
hayatını ortaya koyma pahasına da olsa sevdiklerini
özgürlüğe kavuşturabilecek midir?
Filmekimi...
(İKSV) tarafından 13. kez
düzenlenen Filmekimi bu
yıl yine Vodafone FreeZone
sponsorluğunda
gerçekleştirilecek.
İstanbul ayağı 11-17 Ekim
tarihlerinde yapılacak
İKSV tarafından Vodafone
FreeZone
sponsorluğunda
gerçekleştirilecek 13.
Filmekimi, her yıl olduğu
gibi merakla beklenen
göz alıcı filmleri izleyiciyle
buluşturacak. Yeni sinema sezonunun habercisi olan
Filmekimi’nin 13’üncüsünde, prömiyerini Sundance, Berlin,
Cannes, Venedik, Toronto gibi saygın festivallerde
yapan, Godard, Cronenberg, Leigh, Loach ve Sissako
gibi ustaların son yapıtlarının da aralarında bulunduğu
43 film sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. 11-17
Ekim tarihlerinde, 7 gün boyunca İstanbul’da olacak 13.
Filmekimi, Ekim ayı boyunca da Ankara, İzmir, Bursa,
Diyarbakır, Şanlıurfa ve Trabzon’u ziyaret edecek.
60/ marketing europe & anatolia
Kültür - Sanat
Endgame: Çağrı...
Genç yetişkin edebiyatında
fenomen olmaya aday
Endgame, 7 Ekim’de tüm
dünyayla aynı anda Pena
Yayınları’ndan çıkacak.
Dünyanın her yerinden
okuyucular Endgame’in
bulmacasını çözüp 500 bin
dolar değerindeki altını kazanmak
için yarışacak.
Endgame, sinema, bilgisayar
oyunu, sosyal ağlar, bir
dizi hikaye ve sayısız interaktif
uygulamayı kapsayan yapısıyla dünyada şimdiye
kadar yapılmış en kapsamlı kitap projesi. Google kitabın
oyun platformunu hayata geçirirken, filmin çekimini ise
20th Century Fox üstleniyor.
“On iki Oyuncu. Bedenen gençler ama kadim bir geçmişten
geliyorlar. Binlerce yıl önce yaratıldılar ve seçildiler. O günden
beri hazırlanıyorlar. Doğaüstü değiller. Ne uçabilir ne
de kurşunu altına çevirebilirler. Ölüm geldiğinde onların da
yapacak bir şeyleri yok. Onlar için de, hepimiz için de. Onlar
Dünya’nın mirasçıları ve Büyük Kurtuluş Bulmacası’nı
çözmeliler. Biri yapmalı, yoksa hepimiz yok oluruz.”
Pena Yayınları, ABD’li yazar James Frey’in şimdiden
dünyada fenomen olmaya aday kitap dizisinin ilk romanı
“Endgame:Çağrı”yı Türkçe olarak, 7 Ekim’de dünyada
38 ülkeyle aynı anda yayınlayacak. Macera Fenerbahçe
Stadı’nda başlıyorRoman, bir maç sırasında Fenerbahçe
Stadı’na düşen bir meteorla başlıyor ve bu, dünyanın
sonunu getirecek felaketlerin ilki
oluyor. Doğduklarından beri dünyayı
kurtarmak için yetiştirilen,
farklı niteliklere ve güçlere sahip
13-20 yaş arası 12 genç ise bu
işaretle birlikte kendi medeniyetlerinin
kurtuluşu için her biri üçlemenin
bir cildine konu olan 3
anahtarı bulmak için amansız bir
mücadeleye girişiyor.
VİKO Çocuk Tiyatrosu...
VİKO’nun çocuk tiyatrosu ekibi ile çocukları enerji verimliliği
konusunda bilgilendirmek üzere sahnelediği “Aydınlık
Bir Gelecek İçin” adlı çocuk oyunu yeniden perdelerini
açıyor.Ders zilinin çalmasıyla birlikte ‘Aydınlık Bir Gelecek
İçin Okullarda Enerji Verimliliği’ projesine yeniden start veren
VİKO, bu yıl 100 bin öğrenciye ulaşmayı amaçlıyor. Üç
yıldır sürdürülen proje,ilkokul çağındaki öğrencilere enerji
verimliliği, doğal kaynakların korunması, geri dönüşüm ve
elektrikli ev kazalarına karşı korunma konularında bilinç
kazandırmak amacıyla hayata geçiriliyor.
Kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki örnek projeleri
ile tanınan VİKO’nun oluşturduğu VİKO Çocuk
Tiyatrosu,teması enerji verimliliği olan ‘Aydınlık Bir Gelecek’
isimli oyununu yeniden sergilemeye başlıyor. Oyun,
İstanbul’da her gün bir okulda öğrencilere ücretsiz olarak
sahnelenecek.Yeni eğitim öğretim yılının başlaması ile
birlikte perdelerini ilk kez Maltepe ilçesi okullarında açacak
olan tiyatro ekibi, bu yıl 100 bin öğrenciye ulaşmayı
amaçlıyor. VİKO,İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte
yürütülen‘Aydınlık Bir Gelecek İçin Okullarda Enerji
Verimliliği’ projesinde 3 yılda 250 bin öğrenciye ulaşmayı
başardı. Büyük hedef ise 2020 yılına kadar 1 milyon öğrenciye
ulaşmak.
marketing europe & anatolia / 61