Motoseyyah Dergi Sayı 1
Motoseyyah Dergi Ekim 2015 Sayısı (Sayı 1)
Motoseyyah Dergi Ekim 2015 Sayısı (Sayı 1)
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
Orta Sınıf Seyahat Endurosu İncelemesi<br />
ALPER YAPICIOĞLU<br />
Senden, Benden, Bizden...<br />
1 Çift 2 Teker<br />
ERDEM AYLI<br />
Kültür&Sanat<br />
EMRE SÖNMEZ<br />
Bundan Yer Misin?<br />
MERT TEMİR<br />
Don’t Let Your Hobby Be Your End!<br />
SERDAR DÖNER<br />
Kendin Yap Röportajı<br />
SERKAN BADEM<br />
EKİM-KASIM 2015<br />
/motoseyyahdergi<br />
/motoseyyahdergi
EKİM - KASIM 2015 <strong>Sayı</strong> 1<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Alper YAPICIOĞLU<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Serdar DÖNER, Erdem AYLI, Emre SÖNMEZ,<br />
Serkan BADEM, Eren TUNALI<br />
Yayın ve Proje Koordinatörü<br />
Mert TEMİR<br />
Editör<br />
İrem ÇETİN<br />
Sayfa Tasarımı ve Kapak Fotoğrafı<br />
Mono Films<br />
Logo Tasarımı<br />
Eren TUNALI<br />
Her hakkı saklıdır. Yazıların sorumlulukları yazarlara aittir.<br />
İki ayda bir çıkar . Bu dergide yer alan yazı, fotoğraf ve<br />
çizimlerin elektronik ortamlar da dahil olmak üzere bir<br />
kısmının veya tamamının yayımlanması ve çoğaltılması<br />
yazılı izne tabidir. Bu dergi, Basın Meslek İlkeleri’ne<br />
uymaya söz vermiştir.<br />
Ekim 2015’te hazırlanmıştır.<br />
1
Alper YAPICIOĞLU<br />
Mobbing ve<br />
Bullying<br />
MotoSeyyah<br />
Eylül-Ekim 2015 sayı 1<br />
MotoSeyyah Genel Yayın Yönetmeni<br />
Alper YAPICIOĞLU<br />
Mobbing, bir veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka<br />
bir sosyal gruba sosyal kabadayılık yapılması olarak<br />
tanımlanmış. Özünde şiddet davranışı olan mobbing, son<br />
yıllarda hızla yayılan ve tartışılan bir konu. Sözcük anlamı<br />
bezdirme, yıldırma ve kabadayılık olan mobbing; daha çok<br />
psikolojik taciz olarak kullanılmakta.<br />
Mobbing yaşanmasında, her ne kadar uygulayan ve<br />
uygulanan bireylerin kişilik özellikleri etkili olsa da<br />
mobbingi sadece bu duruma bağlamak çok doğru olmaz.<br />
Özellikle biz motorcuların trafikte yaşadıkları için bunu<br />
söylemek çok mantıklı değil.<br />
“Mobbing” terimi yerine zaman zaman “bullying” terimi de<br />
kullanılır. Bullying terimi ise tam anlamıyla bir zorbalık<br />
kavramına karşılık gelir. Aslen bireysel ve fiziksel<br />
saldırganlık şeklindeki tacizi çağrıştırır, mobbing ise grup<br />
halinde işlenen psikolojik tacizi çağrıştırmaktadır.<br />
Motosiklet kullanıcıları olarak trafikte yaşadıklarımıza<br />
mobbing mi, yoksa bullying mi tam olarak karşılık geliyor<br />
2
en karar veremedim. Bu yüzden bu<br />
yaşadılarımız için 2 teriminde birlikte<br />
kullanılmasını uygun görüyorum.<br />
Mobber davranışı insanın Habil ve<br />
Kabil’inin savaşıdır. Kazanan katledendir;<br />
hem kendisini hem de ötekileştirdiğini...<br />
(Kabil ile Habil, Tanah'ta, Eski Ahit'te,<br />
Kur'an'da ve hadislerde bahsi geçen dini<br />
şahsiyetlerdir. Kabil, Adem ve Havva'nın<br />
büyük, Habil ise küçük oğludur. Kabil'in,<br />
kardeşi Habil'i öldürdüğüne ve tarihteki ilk<br />
katil olduğuna inanılır.)<br />
Trafiğe motorumuzla her çıktığımızda<br />
geçmişte yaşadıklarımız ve çok yakın<br />
gelecekte yaşayacaklarımız için, hepimizin<br />
içinde bir kaygı olur. Trafiğe her defasında<br />
‘Bugün kim sıkıştırır?’, ‘Kim göz göre göre<br />
üzerimize direksiyon kırar?’, ‘Kim bir anlık<br />
sinirinin ya da dikkatsizliğinin karşılığına<br />
bizlerin hayatlarını eşdeğer olarak koyar?’<br />
diye düşüncelerle çıkıyoruz.<br />
Nedendir bilinmez ülkemizde motosiklet<br />
kullanıcıları trafikte hiç sevilmemekte.<br />
Bazen şeridi ortalayıp gitmekle, bazense<br />
şeridi ortalamayıp gitmekle suçlanırız.<br />
Bazen daha hızlı gitmekle, bazense egzoz<br />
sesimizle suçlanırız. Ama bilinmez ki<br />
trafikte daha akıcı ve hızlı gitmek bizler<br />
için çok daha güvenlidir. Ve bilinmez ki o<br />
egzozu çoğu zaman trafikte fark<br />
edilebilmek için takarız.<br />
Bu tip sebepler yüzünden bizlere sinirli<br />
olan insan grupları da, ellerine fırsat<br />
geçtiğinde, bizlerden “öçlerini” almak için<br />
küçük manevralarla bizleri sıkıştırır,<br />
araçlarını önümüze kırar ve bazen sayı<br />
olarak üstünlerse bağırarak küfür bile<br />
ederler.<br />
Motosiklet ile 100.000 km’den fazlasını<br />
devirmiş bir motorcu olarak bu<br />
saydıklarımı bir bir yaşadım. Motosiklet<br />
kullanan arkadaşlarımın birçoğu için de<br />
geçerli bu durum. Bu tip saldırıların ve<br />
tacizlerin hepsini sakin kalmakla<br />
atlatabiliyoruz. İşin sırrı bizler için sakin<br />
kalmaktan ve karşı taraftan gelebilecek her<br />
hamleyi önceden tahmin edip ona göre<br />
konumlanmaktan geçiyor. Tabii sakin<br />
kalamayan arkadaşlarımız da oluyor. Onları<br />
da Youtube’dan merakla takip ediyoruz.<br />
Ben açıkçası trafikte milletle kavga edip<br />
bunun videosunu internete yükleyen<br />
kişileri gerçek motorcular olarak<br />
görmüyorum. Bu gibi davranışlar zaten<br />
sevilmeyen motosiklet sürücülerinden,<br />
insanların daha da soğumasını sağlamakta.<br />
Trafikte sorun yaşadığımızda yapmamız<br />
gereken sakinliğimizi koruyup eğer<br />
gerekiyorsa sakin ve düzgün bir şekilde<br />
uyarımızı yapmak olmalıdır. Eğer ters bir<br />
tepki görürsek de gülümseyerek oradan<br />
uzaklaşılmalıdır. Aksini yapmak var olan<br />
bir sorunu daha da derinleştirip, içinden<br />
3
çıkılmaz bir hale sokmaktan başka bir şey<br />
değildir.<br />
Türkiye’de motosiklet kullanım oranı<br />
Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında çok ama<br />
çok düşük kalmakta. Ben bunun sebebinin<br />
çoğu zaman trafikte motosiklet kullanırken<br />
yaşanan bu tacizler tehlikeleri ve<br />
ülkemizdeki yüksek vergiler olduğunu<br />
düşünüyorum. Çoğu yabancı ülkede yakıt,<br />
trafik ve yer tasarrufu sağladığı için<br />
motosikletlere teşvik varken, bizde ise<br />
ÖTV denilen, hayalinde sıfır motosiklet<br />
almak olan her motorcunun kabusu<br />
vergiler var.<br />
Trafikte yaşadığımız mobbinge geri<br />
dönecek olursam; geçmişte bunu genel<br />
olarak motorcuların hepsinin aynı şiddette<br />
yaşadığını düşünürdüm. Ancak geçen bir<br />
yıl içinde motosiklet kullanan birçok kız<br />
arkadaşım oldu. Onlar ile birlikte sürüş<br />
yaparken bütün doğrularım yıkıldı ve acı<br />
bir gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım.<br />
Trafikte kadın motosiklet sürücülerinin bir<br />
günde uğradığı mobbingi biz erkeklerin<br />
belki de bir ayda uğramadıklarına şahit<br />
oldum. Sıkıştırma, laf atma, takip etme ve<br />
niceleri... Ki bence en utanç verici olanı ise<br />
bunlardan birini bir polis ekip otosunun<br />
yaptığına şahit olduğum andı. O gün<br />
beraber sürüş yaptığım arkadaşımla ileride<br />
durup mola verdiğimizde olayı sorduğum<br />
ve o artık alıştığını ve takmamaya<br />
çalıştığını söyledi. Bir erkek olarak<br />
utancımdan konu hakkında detaylı<br />
konuşamadım bile...<br />
Ancak bizler bu zorluklara rağmen<br />
motosiklet kültürünü elimizden geldiğince<br />
yaşatmaya çalışıyoruz. Hepimizin kendi<br />
içimizdeki şiddetle, ezme eğilimi ile ve<br />
ezilme korkusu ile hesaplaşması<br />
gerekiyor... Güce tapan, güçlüden korkan<br />
toplumların sonu, yanmış, yıkılmış bir<br />
dünyada bazen avcı bazen de av olarak<br />
yaşamaktır.<br />
MotoSeyyah <strong>Dergi</strong><br />
Evet, nihayet dergimizin ilk sayısını<br />
çıkarmış bulunmaktayız. <strong>Dergi</strong>mizin<br />
amacı, motosiklet ve gezi kültürünü<br />
tanıtmak, geliştirmek ve bunu ücretsiz<br />
olarak bütün motosiklet ve gezi sever<br />
kişilere sunmaktır. <strong>Dergi</strong>mizde diyecek bir<br />
şeyleri olan herkes yazar olabileceği gibi,<br />
dileyen herkes de ücretsiz olarak<br />
okuyucumuz olabilir. Bu fikrimi<br />
sunduğumda bana destek ve yardımlarını<br />
esirgemeyen bütün arkadaşlarıma<br />
teşekkürü bir borç bilirim...<br />
İlk sayımız olduğu için gerek<br />
acemiliğimizden, gerekse heyecanımızdan<br />
kaynaklanan hatalarımız olduysa affola :)<br />
Hepinize keyifli okumalar dilerim...<br />
4
Gündem<br />
Kenan Sofuoğlu<br />
4. Kez Dünya<br />
Şampiyonu<br />
Kenan Sofuoğlu, Dünya Supersport Şampiyonası’nın<br />
Fransa’daki 11. ayağında 2. olarak Katar’daki yarış öncesi<br />
şampiyonluğu garantiledi.<br />
Motosiklette Dünya Supersport Şampiyonası'nın dün<br />
Fransa'da düzenlenen 11. ayağını 2. sırada bitiren Kawasaki<br />
Puccetti pilotu Kenan Sofuoğlu, sezonun bitimine bir yarış<br />
kala şampiyonluğunu ilan etti.<br />
Fransa'daki 4 bin 411 metrelik Magny Cours Pisti'nde 17 tur<br />
üzerinden koşulan yarışa, 2. cepten başlayan milli<br />
motorcumuz Kenan Sofuoğlu, startta yerini kaybetse de art<br />
arda yaptığı ataklarla ilk turu lider geçti. İyi bir ritim<br />
yakalayan Kenan, 3. tur sonunda rakipleriyle arasındaki farkı<br />
5 saniyenin üstüne çıkardı.<br />
JACOBSEN İLE FARKI 28'E ÇIKARDI<br />
Bu sırada yarış, bir motosikletten pistin 5. virajına dökülen<br />
yağ nedeniyle durduruldu. Pistin temizlenmesinin ardından<br />
yeniden start verilen mücadele, 11 tura indirildi.<br />
5
İkinci start sonrası Kenan ve pilotlar<br />
klasmanındaki en yakın rakibi ABD'li<br />
Patrick Jacobsen, diğer sürücülerle farkı<br />
açtı. İkilinin karşılıklı geçişlerine sahne<br />
olan liderlik mücadelesini Jacobsen<br />
kazandı, Kenan ise 2. sırayı aldı.<br />
Bu sonuçla puanını 213'e yükselten Kenan,<br />
sezonun son ayağı öncesinde şampiyonluk<br />
mücadelesi verdiği Jacobsen ile arasındaki<br />
farkı 28'e çıkardı ve şampiyonluğu<br />
garantiledi.<br />
31 yaşındaki milli motosikletçi böylece<br />
2007, 2010 ve 2012'nin ardından 4. kez<br />
Supersport şampiyonu oldu. Şampiyonluk<br />
için hazırlanan t-shirt ve kaskı giyen<br />
Kenan, zaferini, Türk bayrağıyla bindiği<br />
motosikletiyle zafer turu atarak kutladı.<br />
Ülke olarak geçirdiğimiz zor günlerde<br />
gerek A Milli Futbol Takımımızın, gerekse<br />
Milli motorcumuz Kenan Sofuoğlunun<br />
zaferleri moralimizi bir nebze de olsa<br />
düzeltiyorlar.<br />
"HAMZA iÇiN KAZANMAK<br />
İSTİYORDUM"<br />
Kenan Sofuoğlu, yarışın ardından yaptığı<br />
açıklamada, çok zor bir sezonu geride<br />
bıraktıklarını belirterek, şampiyonanın<br />
İspanya'daki 10. ayağında sakatlanan<br />
önemli rakiplerinden Jules Cluzel'in<br />
yokluğunun işlerini kolaylaştırdığını<br />
söyledi. Takımı ve ailesi adına çok mutlu<br />
olduğunu dile getiren Kenan,<br />
"Şampiyonluğu en çok birkaç ay önce<br />
kaybettiğim oğlum Hamza için kazanmak<br />
istiyordum" ifadesini kullandı.<br />
Dünya Supersport Şampiyonası'nın 12. ve<br />
son yarışı, 18 Ekim'de Katar'da yapılacak.<br />
Sürücüler ve markalar klasmanı:<br />
Sezonun 11. yarışının ardından sürücüler ve<br />
markalar klasmanında ilk 5 sıra şöyle:<br />
Sürücüler klasmanı:<br />
1. Kenan Sofuoğlu (Türkiye) - 213 puan<br />
2. Patrick Jacobsen (ABD) - 185<br />
3. Jules Cluzel (Fransa) - 155<br />
4. Lorenzo Zanetti (İtalya) - 142<br />
5. Gino Rea (Büyük Britanya) - 97<br />
Markalar klasmanı:<br />
1. Kawasaki - 217<br />
2. MV Agusta - 202<br />
3. Honda - 197<br />
4. Yamaha - 77<br />
5. Triumph - 10<br />
6
Erdem AYLI<br />
Erdem AYLI<br />
İngilizce Öğretmeni<br />
Grafiti Sanatçısı<br />
Bölüm 1<br />
..iki teker üzerinde bir çiftin dünya üzerinde yedikleri, içtikleri,<br />
tanıştıkları, dinledikleri, hissettikleri, anlattıkları..<br />
-Balayında nereye gideceğiz?<br />
-Seni Mostar'a götüreceğim.<br />
dedim restoratör mimar eşime de, neyle götürüyorsun diye<br />
sorarlar. Ortada ne bu yolculuğu kaldırabilecek bir motor,<br />
ne vize, ne hazırlık için öngörülen yeterli zaman ne de bir<br />
garanti vardı. Sadece 25.000 km 150cc Honda CBF, 15.000<br />
km 250cc SYM WOLF motor deneyimi, biraz birikmiş para<br />
ve hayaller dolusu uzun yollara çıkma isteği. Önümüzde 1 ay<br />
vardı ve bu sürede evimi düzmeli, evlenmeli, yeni bir motor<br />
seçmeli, uzun yol ekipmanlarımızı tamamlamalı ve<br />
yurtdışına çıkış için gerekli işlemleri halletmeliydim. Tam<br />
benlik bir iş.<br />
7
Evi düzerken Annemler İzmir'e yardıma<br />
geldiler, e haliyle eve kargo yağıyor; mutfak<br />
gereçleri, halılar, banyo dolapları derken;<br />
çadır, büyük katlanabilir sandalye, kamp<br />
ocağı, minik tencere seti, action camera,<br />
çift kişilik şişme yatak -yastıklı dayağmaya<br />
başladı eve. Yeni annemin<br />
gözlerindeki endişeyi görmeliydiniz.<br />
Normal şartlarda 5 artı 2 yıldızlı bir otelde<br />
balayımızı geçirmeli, devir daim eden her<br />
şey dahil açık büfeye kaşıklarımızı daldırıp<br />
tabaklarımızda yemek dağlarını<br />
oluşturmalı, ha vuz kenarındayken<br />
Baileys’ın yanındaki meyve fotoğraflarımızı<br />
instagram hesaplarında paylaşırken kendi<br />
satın aldığımız hapishanede gülücükler<br />
yaymalıydık. Ama biz onun yerine<br />
Yunanistan'da, bir hiçliğin ortasındaki<br />
uçsuz bucaksız yemyeşil mısır tarlasının<br />
ortasını yaran asfaltın üzerinde bağdaş<br />
kur up kamp ocağımızda noodle<br />
pişiriyorduk. Arnavutluk'ta böğürtlen,<br />
şeftali ve birayla öğle yemeğimizi yerken o<br />
üç kodaman dedenin ikram ettiği yöresel<br />
patlıcan ve domatesli pilavın tadını<br />
çıkarıyor, Montenegro'da ilk kavgamızı<br />
ediyor, gecesinde 20 euroya krallar gibi<br />
bira, jumbo karidesler, steakler vs (ağzınızı<br />
sulandırmayayım) ile ziyafet çekiyor;<br />
Sakız’da sokakta yatıyor, Macaristan’ın<br />
ciğer okşayan oksijen ormanlarının içinde<br />
virajlarda kontra yapıyorduk. Çünkü hayat<br />
konfor alanınızın dışında başlar ve biz de<br />
onu solumayı seçmiştik…<br />
Benzer bir yolculuğa çıkan arkadaşlarım<br />
aylarca planlama, otel rezervasyonu, saatler<br />
süren forum yazı analizinden sonra marşa<br />
basar. Kendilerini olabildiğince güvenceye<br />
aldıklarını zannederken hayatın<br />
değişkenlerini kısıtladıklarını ve<br />
parmaklıklar yarattıklarının farkına<br />
varmazlar. Gezinin özgürlüğünü<br />
kısıtlamamak adına sadece gereken temel<br />
evrakları, ekipmanları, düğün paralarını ve<br />
basit ihtiyaçlarımızı alıp plansız bir şekilde<br />
yol almayı seçtik. İnternet için uluslararası<br />
kullanabileceğimiz bir hat, kolonyalı<br />
mendil (!) ve selfie stick gibi.<br />
Motor seçimim ise 650 cc olarak<br />
Kawasaki Versys olarak belirledim. Neden<br />
ilk büyük motor seçimi olarak Transalp ya<br />
da Honda NC 750 değil de bu motor<br />
derseniz; motordan zevk alma isteği, çift<br />
ön diskler ile gelen fren kabiliyeti, kalın ön<br />
süspansiyonların verdiği hissiyat, düşük<br />
yakıt tüketimi ve kısa teker aralıklarının<br />
hissettirdiği eşkenar üçgen denge<br />
noktalarının viraj kabiliyetini arttıracağı<br />
fikri derken güzel bir pazarlıkla Aydın’daki<br />
bir komiserden, 2010 model yeni aşkımı<br />
satın aldım. Elimde bir Kawasaki anahtarı<br />
vardı ve o benimdi. Bu his içimi öylesine<br />
coşturuyordu ki tarif edemiyorum. O'nu<br />
8
İzmir'deki Ayet Ustama götürdüm. Elinde<br />
2 adet Kappa yan çanta varmış, nasip.<br />
Sanki aylardır bizi bekliyormuşçasına cuk<br />
diye oturdu yanlara. Arka çanta üstü ızgara<br />
demir ve Cece'nin rahatı için sırtlık<br />
montesi, bütün sıvı ve filtre değişimleri ve<br />
zincir seti değişimi gibi birçok işlemle<br />
tepeden tırnağa hazırdı. Akşam yan<br />
çantanın birini boyayıp ismini koydum:<br />
"Hard Rock".<br />
Bir yandan Fincancılar çarşısında yeni<br />
evimize ütü masası, leğen, hasır çamaşır<br />
sepeti, hela fırçası alıyoruz; bir yandan da<br />
Yunanistan Konsolosluğu'nda başvururken<br />
istenilen belgeleri tamamlıyoruz;<br />
Muğla'da sevdiğimiz insanlarla geçirdiğimiz<br />
fevkalade düğünümüzden sonra Cece'nin<br />
gelinliğini babamın evinde bırakıp<br />
motorumuza atlayıp İzmir'deki yeni<br />
evimize doğru gazladık. Uzun yolculuklara<br />
çıkarken aynadan annemin arkamdan su<br />
dökmesini izlemek bana güven verir.<br />
Anneannelerimizin duaları, babalarımızın<br />
helalliği ya da cebimizde taşıdığımız nazar<br />
boncukları. Kültürümüzün her bir parçası<br />
ve bizi biz yapan şeyler.<br />
İşyerinden alacağınız son üç ay maaş<br />
bordrosu,<br />
SGK hizmet dökümü, banka hesap<br />
dökümü<br />
Eski pasaportlar ( Daha önceki giriş çıkış<br />
işlemlerinizden güvenilirliği ölçmek<br />
amacıyla)<br />
Uluslararası Seyahat sağlık sigortası<br />
Nüfus Cüzdanı fotokopisi<br />
Tapu ,Araç ruhsatı gibi varlık evrakları(biz<br />
vermedik)<br />
Balayına çıktığımızı belirtmek ve vizemizin<br />
eşzamanlı çıkmasını garantilemek için<br />
evlilik başvurusu kağıdımızın bir kopyasını<br />
teslim ettik. Vizemiz 6 günde çıktı.<br />
İzmir'e vardığımızda ekipmanlarımızı, bir<br />
kere keyfini yapmadığımız salonun ortasına<br />
çeşitlerine göre dizdik. Depo üstü çantaya<br />
şarj aletleri, power bank, kamera yedek<br />
bataryaları, Bluetooth hoparlör gibi<br />
elektronik aletleri koyduk. Keşke bir de<br />
çoklu priz alsaymışız... Sağ yan çanta<br />
benim eşyalarım için, sol ise Cece'nin.<br />
Olabildiğince basite indirgemek bir<br />
gerekliliktir. Benim için tamam ama<br />
Cemre de neyse ki buna uyum sağlayabilen<br />
biri. Çantasındaki makyaj çantasını<br />
saymazsak olabildiğince her şeyden birer<br />
tane alıyor. Arka çantaya ilaçlarımız, kamp<br />
9
ekipmanları, minimal paketlenmiş mutfak<br />
ihtiyaçları (tuz, yağ, pul biber vs) motor<br />
tamir aletleri, ilk yardım kiti, şişme yatağı<br />
ve lastiği şişirmek için kompresör vs<br />
koyduk. Sosis çantaya da yağmurlukları<br />
(Cece'ye göre gereksizmiş ama olmadığını<br />
Dubrovnik’e giderken gördük.), nevresim<br />
takımlarımızı ve bez hamağımızı koyduk.<br />
Bu kadar çok şeyin üstüne bir de 2 tane<br />
katlanır sandalyemiz, çadırımız ve şişme<br />
yatağımız vardı. Bütün bunları motora<br />
istiflemek için 3 ahtapot lastik, 2 adet istif<br />
lastiği kullandım. Sağ yan çantanın üzerine<br />
çadır ve sandalye, sola ise şişme yatak ve<br />
sandalye olarak ahtapotladıktan sonra<br />
denge sağlanmış gibiydi. Ama kedilerimizle<br />
vedalaşıp yola çıktığımızda o kadar<br />
korkuyordum ki; bunca ağırlıktaki yükü ve<br />
değerli eşimi bu kadar yol götürme fikri<br />
beni dehşete düşürmüştü. İzmir'den<br />
kuzeye doğru asfaltta 20-30 kilometre<br />
gittikten sonra biraz daha rahatladım,<br />
hatta 150 km/h hızlara rahatlıkla<br />
çıkabiliyorduk, her şey düzgün<br />
görünüyordu ve öyleydi de...<br />
Çanakkale – Altınoluk’ta zeki öğrencim<br />
Simay'ın anneannesinin evine vardığımızda<br />
saat gece 11 olmuştu. Biraz sahilde gezip<br />
yörenin meşhur ayranını içtikten sonra<br />
uyuduk. Sabah kalktığımda arkamızdaki<br />
Kaz Dağları manzarasından denize doğru<br />
inen temiz havanın verdiği dinginliği<br />
hissedebiliyordum. Kahvaltımızı yapıp<br />
vedalaştıktan sonra yola koyulduk.<br />
Feribotla Çanakkale Boğazı’nı geçmek için<br />
gemiye bindiğimizde teyzelerimin<br />
amcalarımın üzerimizdeki garip bakışlarını<br />
hatırlıyorum, karşıya geçtiğimizde ise<br />
kıyıdan ilerleyen yolun güzelliğini. İpsala<br />
sınır kapısına varmadan ufak tefek<br />
alışverişlerimiz için kayınpederimin<br />
memleketi Keşan'da duruyoruz. Yolda<br />
karşılaşacağımız arkadaşlar için ikram Türk<br />
kahvesi, 3ü bir arada, Türk lokumu, incir,<br />
ıslak mendil (!), tuvalet kağıdı ve pil<br />
alıyoruz.<br />
Motosiklet için uluslararası sürüşlerde<br />
zorunlu trafik sigortası olan Yeşil sigortayı<br />
Keşan'daki bir sigortacıdan iki haftası 60<br />
küsur euroya çıkarttık. Karnımız iyice<br />
acıktığında yöresel yiyecekleri yemeye<br />
bayılırız. Oranınki satır köfte dediler. Sora<br />
sora en lezzetli yapan yeri bulduk ki ne<br />
bulmuşuz. Büyükçe iri kıyılmış etten<br />
yapılan köftenin ağızda puf diye patlayan<br />
tahminim kuzu yağı… Enfes... Ardından<br />
akşamüstü yedi gibi bozuk yollardan İpsala<br />
sınır kapısına ulaştık. Cemre'nin yanağını<br />
bir böcek ısırmış biraz şişmiş. Hemen arka<br />
çantadan böcek ısırığı için aldığımız kremi<br />
çıkarıp sürdük. Uluslararası ehliyeti de<br />
İpsala Sınır kapısından 460 TL'ye aldık.<br />
Ciğer acısı yemin ediyorum. Sonraki<br />
senelerde 1 yıllık yenileme 260 TL'ye mi ne<br />
düşüyormuş bari onunla avundum. Hayır,<br />
bu üzerinde beynelmilel ehliyet yazan şeyi<br />
10
de bir Yunanistan sınırında soruyorlar,<br />
beynelmilel o demek herhalde. Nasıl, bir<br />
bakayım ehliyete? İşte beynelmilel… Diğer<br />
ülkelerde sadece motorun yeşil sigortasını<br />
gösterdik.<br />
Son zamanlarda çıkan bir haber yeni<br />
çıkacak ehliyetlerle birlikte uluslararası<br />
ehliyet zorunluluğunun ortadan kalkacağı<br />
yönünde. Sanırım bu yeni ehliyetimizde<br />
uluslararası ehliyetteki bilgileri<br />
ekleyecekler. Olan bize oldu.<br />
Neden bilmiyorum sınırdan geçerken bile<br />
bir korku vardı içimde, lan ya almazlarsa,<br />
falan diyordum. Bu korku, Türk sınır<br />
binasını geçip Meriç nehri üzerindeki<br />
köprüye çıktığımızda geçti. Meriç, yeşilin<br />
en doygun tonuyla geniş bir alana yayılan<br />
sazlıkları bölüyordu. Akşamüstü güneşi de<br />
olabildiğince boyuyordu bu güzel<br />
manzarayı. Sonra Yunanistan sınırına<br />
belgelerimizi verdik. 100 metrede<br />
atmosfer değişmişti. Tabelalar, bina<br />
yapıları, dikenli teller bile. Ülke dışına<br />
çıktığınızda bunu hissediyorsunuz.<br />
İhtiyacınız olan farklılık başlıyor. İpsala'ya<br />
kadar olan yamalı yollar bitiyor. Avrupa<br />
birliğinin inşa ettiği kaliteli asfalt başlıyor.<br />
Adeta Hard Rock için serilmiş bir halı.<br />
Sigara molası için durduğumuzda asfaltın<br />
taşlarının hepsinin nizami 1 cm boyunda<br />
olduğunu gördüm. Güzel otobandan<br />
benzinlik için çıktığımızda bile tali yollar<br />
oldukça kaliteliydi.<br />
Kavşağın birinde Scooter süren bir gence<br />
rastlıyor um, basit bir İngilizceyle<br />
benzinliğin nerede olduğunu soruyorum.<br />
"Ten kilometers" diye işaret ediyor,<br />
plakama bakıyor sonra aynı yönde yol<br />
alıyoruz biraz. Ovanın kenarında kahve<br />
gibi bir yere sapıyor, ben de takip<br />
ediyorum. Durduğunda bize yaklaşıp "Abi<br />
3 kilometre daha gideceksin sen." diyor.<br />
-Lan Türk müsün sen?<br />
-Evet abi.<br />
Şaşkınlığımız, ilk karşılaştığımız insanın<br />
Türk olmasından... Neyse, yola devam edip<br />
benzinlikte duruyoruz. Yahu benzinliğin<br />
sahibi de Türk. Oğulları motorla geliyor<br />
ama kask takmamışlar, hani kask diye<br />
takılıyorum. Bize Yunan kahvesi ikram<br />
ediyorlar. Yunan kahvesi dedikleri de soğuk<br />
kahve. Bildiğin Frappe. Biraz sohbet etme<br />
fırsatı yakalıyoruz, kendilerine Osmanlı’nın<br />
unuttuğu torunlarız biz diyor. Mübadeleye<br />
alınmamış Türkler. Lehçeleri en az<br />
köylümüz kadar doğal, tavırları da bir o<br />
kadar Türk. Elimle yemyeşil ekili etrafı<br />
gösterip çok güzel bir diyarda yaşadıklarını<br />
söylüyorum. 8 kuşaktır oradalarmış ve<br />
sadece arada devlet bürolarında ayrımcılığa<br />
uğrarlarmış o da nadiren. Benzinin fiyatına<br />
ise isyan ediyorum Türk Lirasıyla 5.1 TL!<br />
Türkiye'de ise 4.5 idi. Ucuz benzin<br />
hayallerim uçup gidiyor. Yunanistan büyük<br />
11
ir ekonomik krizden geçiyor. Her şey<br />
pahalı. Bir tek et ve alkol ucuz. Türkiye'nin<br />
tam tersi.<br />
Kavala'ya kadar Avr upa Birliği’nin<br />
Yunanistan'a kıyağı olan otoban yolu<br />
bitmiyor. Bitmeyen yol yapmışlar.<br />
Minimum 150 km ile gitmeme rağmen 50<br />
kilometre yolu geçiremiyoruz. Bu kadar<br />
gazlamaya haliyle aynı günde 3. depo<br />
benzini alıyoruz. Kavala'ya nihayet<br />
girdiğimizde benzinlikteki genç bize<br />
bilgisayardan kampinglerin ismini veriyor,<br />
güzelce bir tarif ediyor. Kavala'nın, Las<br />
Vegasımsı atmosferinden geçip batısındaki<br />
kampinge varıyoruz. Cece'yi motorun<br />
başında bırakıp alakasız bir binanın arka<br />
kapısından giriyorum, Mutfağı, personel<br />
yerlerini geçip kapıyı bir açıyorum ki ne<br />
açış. Yumuşak bir müzik çalan loş ışıkların<br />
aydınlattığı bir VIP partinin ortasındayım,<br />
tepsilerde havyarlar falan var o derece.<br />
Mekan diyor pahalıyım, Rolls Royce'um,<br />
Richie Rich'im, İbrahimoviçim; ben<br />
diyorum kamping nerde abi? Kibarca<br />
kampingin giriş tarafını gösteriyorlar ve<br />
motora dönerken Cemre'ye kaç kaç<br />
diyorum.<br />
Kamping girişinde elektrik, motosiklet, 2<br />
kişi için 25 Euro ödüyoruz. Etrafta biraz<br />
keşiften sonra tuvalete yakın olan bir<br />
alanda kamp yapmaya karar veriyoruz.<br />
Motoru boşaltıp eşime ilk ve son kez çadır<br />
kurmanın inceliklerini gösteriyorum. İzci<br />
olduğum dönemde o ağır üçgen çadırları<br />
kurduğum için bu çocuk oyuncağı geliyor.<br />
Eşyalarımızı çadırın önündeki bölmeye<br />
koyuyor, sandalyelerimizi açıyor, motordan<br />
aldığım elektrikle kompresör şişme<br />
yatağımızı şişirirken sonunda oturup bir oh<br />
çekiyoruz. Yatak şiştikten sonra şehre<br />
gidip kendimizi biraz şımartabiliriz. Bir<br />
hayli acıkan karınlarımızı garip şeylerle<br />
doldurup tonla bira içmeyi hayal ediyoruz.<br />
Ediyoruz da önümüzdeki yatak o kadar<br />
yavaş şişiyor ki sabaha karşı anca yatılacak<br />
kıvama geleceğini anlamamız fazla<br />
sürmüyor…<br />
Kampçılık<br />
Kampçılık esnasındaki problemler<br />
karşısında bazen içimizden çömelmek ve<br />
dizlerinizi toplayıp ağlamaya başlamak<br />
gelebilir. Bu bizi vahşi hayattaki ayılara<br />
karşı tenekede pişmiş bir piliç imgesi<br />
yaratacağı için yapılması gereken kurnaz,<br />
çabuk ve basit çözümler üretebilmektir.<br />
Şişmeyen bir yatağı şişirmek ise şöyle bir<br />
çözüm gerektirmişti. Yatak çadırdan<br />
çıkarılır. Sibop, ıslak bir havluyla sarılır.<br />
Motor çalıştırılır ve sibop, egzoza dikilir.<br />
Evet, dikilir. Her gaz vermenizle yatak<br />
fırındaki kek gibi kabarmaya başlar. 2<br />
dakikada çift kişilik yatağınız hazır! Afiyet<br />
olsun. Yalnız, uyurken yatağı patlatmamaya<br />
özen gösterin çünkü çadırın içerisinde<br />
12
iriken karbon monoksit size ölümlerin en<br />
tatlısını yaşatabilir.<br />
Yatağı biraz daha kompresörle şişirmek<br />
için çadırın içine koyduk. Giyinip yola<br />
çıkmaya hazırlanırken fark ettim ki bizim<br />
Hard Rock'ın farları giderek zayıflıyor. Aha<br />
dedim akü bitiyor. Hemen çalıştırmaya<br />
çalıştım ama ne fayda. Olum çalış diyorum.<br />
Abi yok, valla yok diyor. Lan bize de mi<br />
yok diyorum bir daha basıyorum marşa,<br />
yok namümkün çalışmıyor.<br />
İlk motorum aküsü sorunlu bir CBF 150<br />
olduğundan motoru nasıl vurduracağımı<br />
acı ve uzun tecrübeler ile öğrenmiştim.<br />
Fakat gelin görün ki Kawasaki Versys 650,<br />
206 kiloluk ağırlığıyla vurdurması güç bir<br />
motordu. Güçlükle çadırların arasındaki<br />
parkeli yola çıkardım. O kadar ağır ki<br />
ittirilmiyor, bir denedim yeterince<br />
hızlanamadım, ikinciye denedim arka teker<br />
sürtündü, üçüncü deneyişte düşüyordum<br />
derken artık nefes alma yollarım değişince<br />
üzerine oturup dinleneyim dedim.<br />
Pozitif Kalmak<br />
Hayat bazen sizi negatif yollara itebilir. Bu<br />
gibi durumlarda bad tribe girmek sadece<br />
kendinizi yıpratmanıza sebep olur. O<br />
çalışmayan motorun üstünde alnımdan<br />
çıpır çıpır dökülen terleri silerken bile, ne<br />
kadar pozitif olduğuma şaşırmıştım.<br />
Balayında olduğum için herhalde diye<br />
düşünürken karanlıktan inanılmaz<br />
yumuşak ve sakin bir kadın sesi beliriverdi;<br />
-Do you need help?<br />
(yardıma ihtiyacınız var mı?)<br />
- Aslında evet, galiba motorumun aküsü<br />
bitti ve ben de çalıştırmaya uğraşıyorum.<br />
-Benim arabam var (yan taraftaki jipi<br />
göstererek) fakat kablom yok, dilersen<br />
motorunu buraya koyabilirsin. Böylece<br />
sabah çalıştırabiliriz.<br />
-Fakat karım ve ben açız (artık evli<br />
olduğuma göre bu ifadeleri kullanabilirim.)<br />
ve şehre yemek yemeye gidecektik.<br />
-Meyvelerim var.<br />
Kafamda Adana kebapla meyvelerin<br />
karşılaştırmasını yaptıktan sonraki<br />
yüzsüzlüğüm;<br />
- Biranız da var mı peki?<br />
-İki tane var ama tabii ki sabah geri<br />
ödemeniz şartıyla.<br />
Abla usulca o biraları bana uzat, demek<br />
geçmişti içimden…<br />
Motoru bırakmak için Cemre'nin yanına<br />
döndüğümde sandal yeye oturmuş<br />
“N’apıcaz şimdi?” gibi bir şey söyledi.<br />
Saçlarını okşayıp “Endişelenme, her şey<br />
yolunda." dedim. "Bir kadın yardım<br />
edebileceğini söyledi.". Yanına gittiğimizde<br />
13
adının Mirsini olduğunu söyleyen kadın<br />
bize sadece poşeti verip iyi geceler<br />
dilekleriyle usulca çadırına girdi. Biz de<br />
çadırımıza geri döndük.<br />
Evet, normal şartlarda; o otelde, o saatte,<br />
havuzun mavi ışığında, Jack Daniels'ımı ve<br />
çikolata tabağımı kımıldatmam<br />
gerekiyordu; fakat biz çadırımızın yanı<br />
başında, dünyanın en rahat katlanır<br />
sandalyesinin kucağında, hoparlörümün<br />
kulağımızda tıngırdayan en güzel<br />
şarkılarıyla dünyanın en güzel meyvelerini<br />
ve krakerini yerken, o ana kadar içtiğim en<br />
soğuk, lezzetli ve ferahlatıcı minik birasını<br />
yudumluyorduk. Karanlıkta emektar<br />
ışıldağımız Sebastian'ın aydınlattığı biricik<br />
eşim, yol arkadaşım, maharetli artçım,<br />
izlemeye doyamadığım Cecem ise<br />
yaşadıklarımızı minik mavi seyahat<br />
defterine kaydediyordu. Dünyanın en<br />
mutlu erkeği olabilirdim...<br />
Ertesi gün o melek gibi kadını biraya<br />
boğdum.<br />
Devam edecek...<br />
14
Alper YAPICIOĞLU<br />
Orta Sınıf<br />
Seyahat<br />
Endurosu<br />
İnceleme<br />
NC750X<br />
Versys<br />
V-Strom<br />
Orta ölçekli motosikletler giderek daha mantıklı bir<br />
seçenek haline gelmekteler. Daha ekonomik ve daha hafif<br />
olmalarının yanında, daha kıvrak ve yetenekli haldeler.<br />
Yetenek konusundan bahsetmişken; sıvı soğutmalı olan bu<br />
üçlüde; 650 cc çift silindirli motor, her birinde 6 vitesli<br />
şanzıman, diferansiyel dişli takımı ve bazı off-road<br />
kabiliyetleri mevcut. Gerçi biz bu üçlüyü off-road yönünden<br />
karşılaştırmadık. Bu üç motordan ikisi yıllardır yollarda<br />
ancak Honda 2014’te aramıza katıldı.<br />
Sıralamamız şu motorlardan oluşuyor: Kawasaki Versys<br />
(9850 Euro); üstten çift eksantrikli, silindir başına 4 valf ve<br />
649 cc silindir hacmine sahip paralel çift silindirli<br />
motoruyla dikkat çekerken; 645 cc’lik 4 valfli Suzuki<br />
V-Strom 650 ABS (31000 TL); DOHC 90 derecelik V-twin<br />
motor ve ABS fren sistemine sahip sınıfının uzun süre en iyi<br />
motosikleti ünvanını elinde bulunduran bir motordur.<br />
Bunların yanında; Honda’nın yeni NC750X modeli 6 ileri<br />
şanzıman ve ABS ile birlikte gelip 745 cc’lik paralel çift<br />
silindirli, üstten tek eksantrikli, silindir başına 4 valf ile<br />
15
desteklenmekte ve bize bir dizi ilginç<br />
seçenekler sunmaktadır.<br />
Bu kıvrımlı kardeşlerin arasındaki farkları<br />
görebilmek için, arka arkaya yüzlerce<br />
km’lik uzun günlük gezintilere çıktık ve<br />
motosikletlerle ilgili gözlemlerimizi<br />
karşılaştırdık. Yolculuğumuzun bir kısmı<br />
otoyollarda, bir kısmı ise duble yollarda ve<br />
virajlı dağ yollarında geçti. Kawasaki Versys<br />
ve Suzuki V-Strom yüksek koltukları,<br />
karenajlı birer gövdeye sahip olmaları;<br />
ancak karter korumalarının olmaması<br />
nedeniyle off-road kabiliyetlerinden uzak<br />
olan ve resmen aynı amaç için üretilmiş iki<br />
makineydi. Honda ise tasarımı açısından<br />
gerçekten çok farklı bir motosiklet<br />
olduğunu bize ispatladı.<br />
Versys’un 84 cm’lik sele yüksekliği bazı<br />
sürücülerin duraklama esnasında parmak<br />
uçlarında kalmalarına neden olabileceği<br />
gibi, selesi peltemsi olduğundan sürücüye<br />
destek vermekten yoksun, gidon ve<br />
peglerin yerleşimi sebebiyle<br />
duraklamalarda dengesiz bir his<br />
oluşturmaktadır. Ancak; vitese takıp<br />
harekete geçtiğinizde bundan eser<br />
kalmıyor. Yolculuğumuzun bir bölümü<br />
Eskişehir Sarıcakaya’nın virajlı yollarında<br />
geçmektedir. Burada Versys, bu üç<br />
motordan en fazla güç üreten motora sahip<br />
olup Suzuki’ye göre son teknoloji 17-inc<br />
jantlar üzerindeki Dunlop Sportmax<br />
lastikleri (ki ben pek memnun değilim),<br />
sert süspansiyonu, Suzuki’ye göre daha kısa<br />
olan 55.7-inc kısa dingil mesafesi ve<br />
Suzuki’ye göre daha dik eğimi (25 vs 26<br />
derece) sayesinde daha başarılıydı. Buna<br />
karşılık 83.5 cm’lik sele yüksekliğini<br />
yumuşak süspansiyonu sayesinde daha az<br />
hissettiren Suzuki daha ileride<br />
konumlanmış elcikleriylede daha kontrollü<br />
bir sürüş sağladığını gözlemledik. Suzuki<br />
testimizdeki en fazla güç üreten ikinci<br />
motora sahip olup, virajlarda daha fazla<br />
kuvvet uygulamak gerekmekte ama geniş<br />
gidonuyla üstesinden gelmek mümkün.<br />
Hala V-Strom’un 156 cm uzun dingil<br />
mesafesi ve 19-inc’lik ön tekerleği ile yön<br />
değiştirmek çok kolay olmuyor ki bu<br />
nedenle Kawasaki sürücüleri, bu yollarda<br />
Suzuki’yi geçebiliyor.<br />
Honda NC750X modeli sadece 55 beygir<br />
güç ve 68 n.m torka sahip. Honda<br />
kullanıcılarını bir de biz üzmek istemeyiz<br />
ama NC, düz yolda performans olarak<br />
üçüncülüğe bile yakın değildi. Ancak bu<br />
motor un da yakıt ekonomisi için<br />
16
tasarlanan bir motor olduğunu unutmamak<br />
gerek. Yakıt değerleri olarak en büyük<br />
rakibi elektrikli bisikletler olan NC750X<br />
modeli; performans olarak elektrikli<br />
bisikletleri hem düz yolda hem de<br />
virajlarda çok rahat alt edecek güce sahip.<br />
Bu konuda Honda mühendislerini tebrik<br />
etmek gerek. Ben kendi adıma Honda’nın<br />
NC750X modelini neden ürettiğini pek<br />
anlayamadım. Bence kullanıcılar açısından<br />
tek artısı, yüksek ergonomisi sayesinde<br />
daha kısa boylu ve motosiklet<br />
kullanımında kendini daha acemi hisseden<br />
kullanıcılara çok iyi bir seçenek olması<br />
diyebilirim.<br />
Yan yana kalkışlarda Versys, Suzuki’yi<br />
rahatça geçebiliyor. Bunun sebebi daha<br />
fazla güç üreten motoru ve yaklaşık 7.5 kg<br />
kadar hafif olması. Honda bu konuda diğer<br />
iki rakibi ile rekabet edebilecek düzeyde<br />
değil.<br />
Burada yarış aslında Suzuki V-Strom ile<br />
Kawasaki Versys arasında. Eğer aradığınız<br />
heyecanlı virajlı yollar ise bu yollarda 20<br />
km/lt (litrede 20 km) yakıt tüketen Versys<br />
tam bunun için. Eğer birazcık da olsa zayıf<br />
handling ve yine birazcık da olsun zayıf<br />
motorla yetinmeyi göze alıyorsanız daha<br />
konforlu olan 19-inc’lik ön tekerleğiyle<br />
çakıl yollarda daha iyi performans sunan ve<br />
bu yollarda 24.73 km/lt yakıt tüketen<br />
V-Strom’u seçmelisiniz.<br />
Honda’nın 83 cm’lik selesi, 17-inc’lik<br />
jantlarındaki Dunlop Trailmax ile 60.6-<br />
inc’lik dingil mesafesi ve 27 derecelik rake<br />
açısı sayesinde bu gr uptaki diğer<br />
makinelerle karşılaştırıldığında en iyi<br />
ergonomiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Ayrıca yakıt tankı yerine kask koyma alanı<br />
olarak kullanılabilen bölümüne bayıldık.<br />
17
18
Serdar DÖNER<br />
Don’t Let Your Hobby Be<br />
Your End!<br />
SDR Güvenli Motosiklet Sürüş Kursunda<br />
RiderCoach<br />
Serdar Döner<br />
Benim, şahsen motosiklete bakış açım bazılarına göre çok<br />
farklı olabilir. Motosikletimle hayatım boyunca yalnız<br />
yolculuğa hiç çıkmadım. Tek başımayken motoru, neredeyse<br />
şehir içinden başka yerde kullanmadım desem yalan olmaz...<br />
Artçı koltuğum boş kalmadı hiç; genellikle eşim... Ve, eşim<br />
olmadığında mutlaka arkadaşlarımdan biri ile uzun<br />
seyahatler...<br />
Düşünüyorum da, çocukluğumda da bisikleti çete gibi<br />
kullanırdık. Hep beraber, topluca... 1998 yılında Süper<br />
Tenere 750'me ilk topcase’i yurt dışından alıp gelmiştim.<br />
Gittiğim her yerde; "Abi arkadaki kutu nedir?'' soruları...<br />
Hatta sormak için ardımdan takip eden bir sürü motorcuya<br />
bile şahit oldum. Çoğu da, "Abi bir kenara çek de, şunu bir<br />
inceleyeyim." muhabbetleri... Sonra bu topcase’im 1999<br />
depreminde orta sehpada duran motorumu garajda<br />
düşürmüş ve topcase’imin altı kırılmıştı. Hala da saklarım<br />
hatıra olarak. Bir de Tenere’yi motordan saymazlardı. "Bu<br />
ne Abi ya?". Halbuki; Tenere rahatlıkla 200leri görürdü.<br />
19
İlk sıfır makinamı VN 800 olarak 2000<br />
yılımda aldım. Ustamın, montajını<br />
yapmadan, "Git bunu değiştir adam(!) gibi<br />
motor al." deyişi hala kulağımda... Ben onu<br />
çooook sevmiştim halbuki. :) 180 km’yi su<br />
içinde yapardı. :) Araya bir kaç motor daha<br />
sıkıştırdım ve 2006 yılında görmeden<br />
katalogdan lansman CBF 1000 aldım. Off<br />
ki ne offf.... İşte onu aldığımda 25 yıllık<br />
motorculuk hayatım vardı ve beni acayip<br />
endişelendirmişti. Nasıl bir güç... Nasıl bir<br />
tork... Gerçi "Motorcu Alemi" onu da<br />
motor yerine, adam(!) yerine koymadılar.<br />
Çıplak motor, grenajları eksik. "Abi<br />
grenajları boyaya mı verdin?" soruları gırla<br />
olmuştu. Motosiklet eğitim hayatım, CBF<br />
1000 ile oldu. Kazasız belasız... O güne<br />
kadar, hiç bir sıkıntım olmamıştı.<br />
Bizim buralarda Mezitler virajları pek bir<br />
tehlikeli bulunur. Hemen hemen herkes de<br />
orada kaza yapıp ölür ya da sakat kalır.<br />
Oysa ben... Mezitler virajlarında, benim<br />
motoru, adam(!) yerine saymayanların,<br />
tabiri caizse eline verirdim... Oraya<br />
geldiğimizde, herkes benim fırlamamı<br />
beklerdi. Beklerdi ki, arkadan rahat rahat<br />
gelsinler. :) Hatta vallahi billahi bir<br />
keresinde usul usul gelirken, Hüseyin<br />
Hoca, en belalı görülen Mezit 4 köprüsü<br />
virajından çıkamamış ve bir hafriyat<br />
kamyonu ile kafa kafaya kaldığında<br />
-arkamdaydı ve tüm olayı film gibi<br />
gördüm- son anda kendini yoldan dışarı<br />
atıp toprak yığınına CBR 1000 RR la<br />
saplanmıştı. Rabbim böylesini bir daha<br />
yaşatmasın. Racing tutkunu "Üssen<br />
hocam"... Halbuki, her sezonu en az bir<br />
alçılı dönemle kapatırken... Yine bunda da<br />
ben suçlu ilan edildim! Ama gerçeği "Üssen<br />
hoca" biliyor. "De mi, le kırkız?"<br />
Tek teker ve drag ustalarıyla hiç sidik<br />
yarıştırmadım ama... Virajlarda namımız<br />
vardı, arka lastik kontrolleri pek bir<br />
meşhurdu. ☺ Kim ne kadar yatmış… Allah<br />
var, tek tekerin Eskişehir şubesi Murat<br />
Kayacan’dı, halen de öyle olduğunu<br />
bilirim... Bizdeki, "Can Kaya". Baktık,<br />
grubumuz büyüdü... Herkes hafta sonu ne<br />
yapacağımı sorar oldu. Mecbur gittik, ama<br />
ben düz yolları oldum olası hiç<br />
sevmezdim...<br />
Hiç unutmam bir keresinde Abant gölüne<br />
gittik. Tahminim 10-15 motor... Aman<br />
Allah'ım..! Düşeni mi ararsın, virajdan<br />
çıkanı mı... Hele bir Honda Twisterli<br />
veteriner arkadaşımız da katılmıştı. Beş<br />
kereden fazla yatıp kalktığını bilirim! En<br />
son yardıma giden bizleri reddetmişti:<br />
"Ben düştüğümde durmayın devam edin.",<br />
"Ben böyleyim." "Arabamı da böyle<br />
kullanırım.". Allah Allah! Valla, artık<br />
sonradan viraj dışı durumlarda devam<br />
ettik. Adam resmen bozuk atıyordu çünkü.<br />
Ünsal diye bir arkadaşımız vardı. Gözü gibi<br />
baktığı bir Honda 600 Movistar'ı vardı.<br />
20
Abi, adamı iki kere banketten çıkardık!<br />
Motorun ne sağı kaldı, ne solu. Hele;<br />
Mudurnu-Abant yolunda, aman Ya Rabbi.<br />
Karşıdan gelen araçla karşılaştıklarında<br />
omuzlarını içine kapatanları gördüğümde...<br />
“DURRUUUUUNNNNN!” dedim...<br />
Kabus gibiydi... Ama kimse sürücülüğüne<br />
laf söyletmiyordu. Herkesin motoru var ya<br />
zaten... Hem ben kimdim ki, akıl<br />
verecektim. :(<br />
Yine bir gün, Pazar yeri-Eski Bursa<br />
yolundan İnegöl'e gidiyoruz. Sevgili<br />
Rıdvan Dereli’yi hiç unutmam. ZX9'u<br />
vardı o zamanlar. "Abi yavaş git, ben senin<br />
arkandan geleceğim.” demişti. İlk<br />
molamızda da, "Ver elini abi valla<br />
öpeceğim.” demişti... Bunların hepsinin<br />
şahitleri var. Ömer Keçeci aramızda...<br />
Repsol 1000li mobilyacı arkadaşımız<br />
Şenol, o geziden sonra motorculuğu<br />
bıraktı. Yemin ederim. Ya hu, pırıl pırıl<br />
daha İstanbul'un görmediği Agusta... Ah<br />
ahhh... O da önümüzde yoldan çıkıp<br />
şarampole tarlaya uçmuştu. :( Hala içim<br />
sızlar... O arkadaş da -Vahdet- bıraktı<br />
motorculuğu...<br />
Valla, o yıllarda adımız dokuza çıktı, ama<br />
çok şükür indi sekize. :) Bizlere göre çok<br />
sonra motosiklet kullanmaya başlayan,<br />
Avukat Barış Sütgen kardeşimiz,<br />
-gerçekten Eskişehir bilir, kardeş gibi<br />
severim; sevimli, saygılı insan- 1150 Gs'e<br />
sahipti. Ardından gidenler anlatmaya<br />
başlamıştı: "Abi süper motor kullanıyor<br />
Barış.". Allah var hiç Barış ile sürmek nasip<br />
olmamıştı. Sessiz sedasız giderdi bir<br />
yerlere... Hiç unutmam, bir gün Ahmet<br />
Usta, DR 800'le ardına takılmış Barış'ın.<br />
Tarlaya girmiş çıkmış, ama tabii ki lastikler<br />
çamur. ☺ Bir gün de, sevgili Melih Hoca<br />
takılmış Barış'ın ardına... Gözü gibi baktığı<br />
rahmetli arkadaşım, Hacı Mustafa Oğuz'un<br />
-sevgili Erhan Oğuz'un abisi- Afrika Twin'i<br />
ile. Tabii ki bir virajda, Melih Hoca pelt :)<br />
Afrika’yı, Ahmet Usta'nın orada görmesem<br />
duyacağımız yok. Herkes düştüğünü, kaza<br />
yaptığını pek bir saklardı. Sanki düşmemiş,<br />
tecavüze uğramışız gibi! Gerçekten öyleydi<br />
durumlar. Öyle cep telefonu da yaygın<br />
değildi... İnternet zaten yoktu, Facebook<br />
hak getire. Düşenin, kaza geçirenin<br />
motorlarını, ustalardan görünmez<br />
yerlerdeki depolara koyması rica edilir ve<br />
plakalar hemen sökülürdü. Tecavüze<br />
uğradık ya!.. Aynısını ben de yaptım tabii.<br />
Yıllar önce GS 1150 Abs'siz motorumla<br />
şehir içinde bulvar sayılabilecek bir yerde<br />
virajın içinde. Tam da hasta yatağında iken,<br />
Hyundai Pikap dönüşün yasak olduğu<br />
yerde, orta refüjün bitiminde, U dönüşü<br />
yapmaz mı! Anam, bir fren... Tabii ki<br />
çarpmadan durdum ama yatık vaziyette de<br />
tam yattık!.. Kasanın altına girmeden,<br />
motoru ve kendimi düzeltemeden de bizim<br />
Maycı -Murat Kayacan- yanımda bitmez<br />
21
mi!.. Gs'in ön gaga kırıldı ama; bende çok<br />
şükür bir şeycik yoktu. Tam 20 yıl önceydi.<br />
Hemen pay çıkarmayın. :) Ondan sonra<br />
valla hiçbir vukuatım yok çok şükür...<br />
Neyse kısa keseyim… :) Barış Sütgen, bir<br />
gün Ahmet ustanın orda GS 1150 ADV'nin<br />
lastiklerini değiştirirken yakaladım. Bir de<br />
ne göreyim! Lastiklerini tam Offroad olan<br />
arazi tipi lastiklerle değiştiriyor. Ne<br />
söyledimse kar etmedi: "Takmayın bu<br />
lastikleri, asfaltta olmaz. Kayarsın bu<br />
lastiklerle. Ses yapar, hoplatır." desem de,<br />
dinleyen olmadı. Bilenler bilir. Muttalip<br />
yolundaki et-balık önünde virajdan bile<br />
saymadığımız nerede ise düzlükte –hafif de<br />
olsa viraj canım- yoldan çıkıp, ta soldaki<br />
petrole kadar sürüklenmiş Barışım...<br />
Lastikleri takıp denemek için çıktıktan<br />
yarım saat sonra haberi geldi. Gidip<br />
topladık, çok şükür üzerinde Amerika'dan<br />
getirdiği ‘Aerojiştik’ marka mı her neyse,<br />
onlar, vallahi süper iş yapmış. Çizik dahi<br />
yok. O gün çok daha iyi anladık ki,<br />
Motosiklet güvenlik kıyafetleri olmazsa<br />
olmaz...<br />
Baktım böyle olmuyor... Telef olmaya<br />
devam ediyoruz. Barış da eğitim eğitim<br />
deyip duruyor, düşmesine rağmen, –tabii ki<br />
asfalttaki mazot bahanesi, :) bence küspe<br />
suyu-. Barış'tan bilgileri aldım. Tuncer Ataç<br />
arkadaşımızla birlikte OMM'den (One<br />
More Mile) eğitmen isteyip 2006’da bir<br />
kapalı alan organizasyonu yaptık. Tabii ki<br />
ben girmedim. Ta ki, eğitmen, benim sıfır<br />
CBF 1000'i demo yapmaya başlayıp,<br />
vitesleri çatur çutur kullanmaya başlayana<br />
dek, o zaman yağlarım erimeye başladı...<br />
Birkaç istasyondan sonra giriyorum dedim.<br />
Kaldı ki, OMM'nin en zayıf –motorculuğu<br />
da bıraktı- eğitmenlerinden de olmasına<br />
rağmen, o gün benim tüm karizma gitti.<br />
Çünkü; pek çok istasyonu yapamadım.<br />
Yaptım da, geç oldu tabii... O gün anladım<br />
ki, eğitimsiz bu iş katiyen olmaz... Kaldı ki,<br />
sadece kapalı alan çalıştık; yol bile değil!..<br />
Sonra ısrarla, ite kaka ve hatta bazen<br />
şaklabanlık yaparak, bazen de işi inada<br />
bindirerek tüm arkadaşlarıma eğitimleri<br />
aldırmaya başladım. Rahmi Hoca'yı<br />
bulduğumuzda Rahmi Hoca ile; sonrasında<br />
Uğur Ertekin ile... Programları dolu<br />
olduğunda, -Allah var, diğer arkadaşlarımız<br />
Serhat Hoca ile, ama Serhat Hoca'mıza da<br />
pek çok sürücü yolladım tavsiye ettimkısacası<br />
2006’dan sonra her sezon... 3-5 kez<br />
belki daha fazla, motosiklet eğitim<br />
organizasyonlarına imza attık. Her birinde,<br />
soluksuz gider ve katılır, ötesinde asist<br />
yapardım. Güvendiğim, bazı genç<br />
arkadaşlarımı motosiklet eğitmeni yapmak<br />
için çok çalıştım çabaladım; ama gerekli<br />
aşamaları maalesef geçemediler... Sonraki<br />
ısrarlarımda ise vazgeçtiler... Direndiler...<br />
Ulen dedim, bu kadar mı zor bu iş?<br />
22
Kendim soyundum, bütün eğitimlerine<br />
katıldım ama yetmedi masterlar yaptım.<br />
Rospa olmak istiyordum ama tüm<br />
sertifikalarım Gold... Yok abi, ne hikmetse<br />
beni ne çağırdılar, ne de haber verdiler...<br />
Hikmeti belli tabii. Eskişehir, tam bir<br />
Motosiklet eğitim sahası oldu. Tamamen<br />
duygusal. Sen dur, biz yaparız durumu.:)<br />
Bunu açıkça dile getirmeseler bile; bugün<br />
sağır sultanlar bile biliyor. Sadece,<br />
Eskişehir ile de kalmadım. Mersin, Adana,<br />
Isparta, Alanya'daki arkadaşlarıma kadar<br />
teklif ettim ve telefon yolu ile hocalarla<br />
irtibat kur up organizasyonlar<br />
düzenledim... Ankara, Kütahya ve Afyon'u,<br />
Eskişehir’de hallediyorduk.<br />
Sırası ile Rospa Gold oldum! Benim<br />
gönlüm eğitmen olmak var. İngiltere'de<br />
dibine kadar araştırdım. Yazıştım, çiziştim!<br />
Her şeyi en ince ayrıntılarına kadar<br />
öğrendim. Bizdeki uygulamaların farklı<br />
olduğunu, keserin hep bir tarafa<br />
yonttuğunu fark ettim. Zar zor, Bursa'dan<br />
sevgili Taner Yavuz kardeşimin de ısrar ve<br />
telkinleri ile Ridecoach Eğitimi’ne<br />
katıldım. Sistemin içinde Ridecoachluk<br />
tam da sahanın içinde görev adamlığı<br />
olduğu halde... Kurs boyunca bizlere<br />
yapılan telkin: "Onu yapamazsın.". "Buna<br />
iznin yok.". :(<br />
Abicim ben faydalı olmak istiyorum.<br />
Tabana inmek istiyorum, aşağıda bir sürü<br />
"küçük cc" ile ıstırap ve tehlike içinde olan<br />
insanlar var!.. Belli ekonomik güce erişmiş,<br />
belli kategoride belli sürüş seviyesinde olan<br />
adamların zaten çok fazla sorunu yok ki...<br />
Bunun bilincinde olarak, önümüze konan<br />
yasaklara ve telkinlere rağmen inatla<br />
uygulamalar yapmaya yardımcı olmaya<br />
başladığımda biliyordum ki, görevime son<br />
verilecek ve önüm kesilmeye çalışılacak<br />
vs... Tabii kulak asmadım, defterimi<br />
dürdüler anında ama yine de ben<br />
sahadayım artık dedim!.. Ve yoluma devam<br />
ettim, halen de bu böyle.<br />
Kendimi bu konuda pek çok kişiye ve çok<br />
kuruma karşı, hiçbir zaman bilgi zafiyeti<br />
içinde görmedim, hatta daha da ileri<br />
bilgilerim olduğuma güvenim tam oldu.<br />
Sizlerin de takdiri hep bu yönde oldu.<br />
Eskişehir'de zaten "büyük cc" hobi<br />
motorcular arasında eğitim almamış kimse<br />
bırakmadık. Bu işte, tabanın önemini çok<br />
iyi biliyorum! Eğitim ücretleri konusunda,<br />
şimdiki ekonomik dur umda, belli<br />
seviyedekiler haricinde işin içinden<br />
çıkabilecek çok az sayıda insan var. Temel<br />
olmadan yapı yükselemez...<br />
Şimdi arkama baktığımda görüyorum ki,<br />
bu kültüre gerçekten çok hizmet<br />
vermişim. Güvenli sürüş - ileri sürüş tüm<br />
bunlara harcadığım enerjinin yanında,<br />
Eğirdir'de ve Eskişehir'de harika festivaller<br />
kazandırdık. Bugün yurtdışı seyahatleri<br />
23
planlayan, motoru şiir gibi kullanan güvenli<br />
ve ileri sürüş tekniklerine sahip insanlar...<br />
Bu işten çok fazla zevk alan ve binlerce<br />
sürücü arkadaşım var. Sanırım bu sayı 5<br />
bini geçmiştir :) Şu an, tam olgunluğa<br />
erişmiş ve en verimli olduğum dönemde<br />
olduğumu düşünüyorum ve sağlığım<br />
elverdiği sürece, bu kültüre hizmete devam<br />
edeceğim!<br />
Anarşi, terör aslında bizim içimizde... Boş<br />
yere, motorun üzerinde ölüyoruz... Bunlara<br />
son vermek elimizde!..<br />
Tam bilinç, saygı ve sevgilerimle... Biraz<br />
uzun bir yazı oldu. :) Ama yaşanmışlıklar<br />
kısa anlatılamaz ki…:)<br />
Serdar DÖNER<br />
24
Emre SÖNMEZ<br />
KÜLTÜR & SANAT<br />
“Afili Filintalar” ekibinden çağdaş Türk edebiyatına taze<br />
kan!<br />
Kültür&Sanat Köşesi<br />
Emre SÖNMEZ<br />
Huzurlarınızda Bahadır Cüneyt Yalçın’dan: “Mütevazi Bir<br />
İntikam”<br />
Bir spor dergisinde spor dallarına dair mizah köşesi sahibi<br />
Ali, adına gönderilen anlam veremediği mektuplar<br />
almaktadır. Sonradan öğrenir ki bu mektuplar yeni taşındığı<br />
evin karşısında yer alan hapishaneden gelmektedir.<br />
Serüvenimiz bu A noktasından başlayıp; bir tutam dram ve<br />
bolca mizah barındıran, adına yakışır naif bir intikamla B<br />
noktasına ulaşacaktır. Bu kitapla olan yolculuğunuzun<br />
kesintisiz olacağına eminim. Kendimi okurken fazlasıyla<br />
kaptırdığım kitaba tam not veriyor ve şu an sizlerle<br />
paylaşmaktan büyük keyif duyuyorum..<br />
Bir de unutmadan; “ Bizi kelimeler kurtaracak.” (Tanıtım<br />
Bülteninden)<br />
25
Vizyonda Bugün ;<br />
Özet<br />
Everest'e tırmanmakta olan iki ayrı dağcı<br />
ekibinin karşılaştığı yoğun kar yağışı,<br />
büyük bir felaketin habercisi olur. Kar<br />
fırtınası her zamankinden daha şiddetlidir<br />
ve herkes için büyük bir hayat mücadelesi<br />
başlamış olur. 1996 yılında Everest'te<br />
meydana gelen gerçek bir hikayeden<br />
konusunu alan filmin yönetmeni Baltasar<br />
Kormákur. Filmin başrollerini ise Jake<br />
Gyllenhaal, Josh Brolin, John Hawkes<br />
ve Jason Clarke gibi ünlü isimler<br />
paylaşıyor.<br />
Yapımı: 2015 - ABD, İngiltere<br />
Tür:Dram, Gerilim, Macera<br />
Derecelendirme (IMDb) : 7.4/10<br />
Süre:121 Dak.<br />
Yönetmen:Baltasar Kormákur<br />
Oyuncular: Keira Knightley, Jake<br />
Gyllenhaal, Sam Worthington, Robin<br />
Wright , Josh Brolin<br />
Senaryo: Simon Beaufoy, William<br />
Nicholson, Lem Dobbs, Mark Medoff,<br />
Justin Isbell<br />
Yapımcı: Tim Bevan, Randall Emmett<br />
26
Tiyatro Ankara<br />
NİHAYET BİTTİ / ANKARA DT<br />
konusunda bir umut ışığı olmayı hedefliyor.<br />
Siz de devam edebilirsiniz. …<br />
1000!!?<br />
SAHNE<br />
İRFAN ŞAHİNBAŞ SAHNESİ<br />
14 Ekim Çarşamba 20:00<br />
15 Ekim Perşembe 20:00<br />
17 Ekim Cumartesi 15:00<br />
KONU<br />
1, 2, 3, 4, 5… Bine kadar sayacak. 6, 7, 8, 9…<br />
Başarılı bir gazeteci… 10, 11, 12, 13...<br />
Aldatan bir koca… 14, 15, 16, 17… Kendini<br />
kendi yalanlarında kaybetmiş modern<br />
hayatın bir kurbanı… 18, 19, 20, 21...<br />
İntihar genetik bir bozukluk mu yoksa bir<br />
tercih mi? 22, 23, 24, 25… Kişi, haklı<br />
sebepleri olsa bile bu yolu tercih etmekten<br />
başka bir yol bulamaz mı? 26, 27, 28, 29…<br />
Turrini’nin bu çok beğenilen intihar<br />
üzerine güzellemesi yaşadığımız hayatta<br />
her anı “selfie” ile ölümsüzleştirmeye<br />
yönelen bir kuşağın tartışmasına açılıyor.<br />
Hem de bedensel engelli bir sanatçı adayı<br />
tarafından. Fluksus akımından beslenen bu<br />
eser şartlar ne olursa olsun tercihinizi<br />
yaşamdan ve sanattan yana yapmanız<br />
OYUN EKİBİ<br />
Oyuncular: GÖKTUĞ TOLGA<br />
DEMİRALP Müzik: ONUR YÜCE<br />
Dekor- Giysi Tasarımı: GÖZDE YAVUZ<br />
Işık Tasarımı: MEHMET YAŞAYAN<br />
Yönetmen Yardımcısı: DİLEK<br />
BOZKURT Asistan: ÖZGÜR AVCU<br />
Sahne Amiri: M. MURAT TANGAL<br />
Video-Art Tasarım: TUFAN TAŞTAN -<br />
SÜLEYMAN DEMİREL<br />
Sinevizyon Sorumlusu: ERDENİZ<br />
AYDOĞAN - DENİZ ÇAĞLAR<br />
YAKAR<br />
27
Kendin Yap - Röportaj<br />
Kendin Yap<br />
Serkan<br />
Badem<br />
Röportajı<br />
<strong>Dergi</strong>mizin kendin yap köşesinin ilk konuğu Mersin’den<br />
Serkan Badem oldu. Aynı zamanda kle500 grubunun<br />
kurucusu ve yöneticisi olan Serkan Badem motosiklet<br />
çantaları işinin yerli ayağına tek başına girerek 2015 yılında<br />
biz motorcuların ciddi bir şekilde ilgisini çekti. Alıcıların ilk<br />
başta kafasında ciddi soru işaretlerine neden olan ancak<br />
ürünü satın alıp kullanmaya başladıktan sonra bütün soru<br />
işaretleri kaybolduğu bu ürünlerle ilgili Serkan Badem’e<br />
çeşitli sorularımız oldu ve bunlara sıcak cevaplar aldık.<br />
İlk sorumuzu Serkan beyi tanımak amacı ile sorduk.<br />
1- Serkan bey merhaba, öncelikle sizden bahsedelim. Kaç<br />
yaşındasınız? Ve mesleğiniz nedir?<br />
1981 doğumluyum. Mersin’de yaşıyorum ve sağlık<br />
çalışanıyım.<br />
2- Motosiklete merakınız ne zaman başladı ve kaç yıldır aktif<br />
olarak motosiklet kullanıyorsunuz?<br />
2004 - 2010 yılları arasında izmirde yaşadım. İşten çıkıp eve<br />
giderken yolumun uzerindeki köftecide(Halil) yerdim<br />
28
aksam yemeğimi. Sık uğradıkça Halil ile<br />
muhabbetimiz arttı. Motoruyla hafta sonu<br />
çıktığı gezilere benide dahil etti. Kendisine<br />
yaklaşık 5000 km artçı olmuşumdur. O<br />
zaman kaptım bu virüsü. İlk motorumu<br />
2008 yılında aldım ve o zamandan beri yaz<br />
kış dahil olmak üzere aralıksız<br />
kullanıyorum.<br />
beğenilmesi ve arkadaşlarımın teşviği<br />
üzerine nisan ayından beri profesyonel<br />
olarak yapmaya basladım.<br />
(Teşvik ve ısrarlar piyasanın uygun fiyatlı<br />
yan canta eksiğinin olması üzerine<br />
olmuştur.)<br />
3- Motosiklet çantaları yapma fikri sizde nasıl<br />
oluştu?<br />
Kendi motorum için yan canta arayışına<br />
girmiştim. Fiyatların çok yüksek<br />
olmasından dolayı kendi yapabileceğim<br />
alternatiflere yöneldim. Forumlarda daha<br />
önce yapılan el yapımı çantaları inceledim.<br />
Youtube’da konuyla ilgili videolar aradım.<br />
İzlediğim videolardan biri fiberglas’tan yan<br />
çanta yapımıydı ve en mantıklı seçenek o<br />
gibi geldi. Fiberglas hakkında hiçbir bilgim<br />
yoktu. Konuyla ilgili yazılar okudum,<br />
videolar seyrettim ve ilk denemelerime<br />
başladım.<br />
4- Ne zamandır motosiklet çanta yapımı<br />
işindesiniz?<br />
İlk denemelere başladığımdan beri yaklaşık<br />
bir yıl oldu. Yaptığım çantaların<br />
5- Bu işi hobi olarak mı yoksa ek gelir elde etmek<br />
için mi yapıyorsunuz?<br />
Aslında her ikisi içinde diyebilirim. Biri<br />
olmadan diğeri eksik kalır. Motosikletle<br />
ilgili birşeyler yapmayı seviyor um.<br />
Sevdiğiniz bi işten gelir elde edebilmenin<br />
çok ayrı bir hazzı var.<br />
6- Yaptığınız ürünlerin kalitesi ilk başladığınıza<br />
göre ne kadar iyi? Gelişmeyi gözle görülür bir<br />
şekilde fark edebiliyor musunuz?<br />
Fiberglasın ne olduğunu nasıl yapıldığını<br />
bile bilmeden sadece yazılar okuyup<br />
videolar seyrederek bu işe başlayan biri<br />
olarak pek tabi gittikçe daha iyi işler<br />
çıkıyor. Mesela ilk yaptığım çanta parçasını<br />
kalıbından ayıramamıştım, meğer kalıp<br />
ayırıcı diye birşey varmış :)<br />
29
Bana göre hangi iş olursa olsun en iyi<br />
öğrenme yolu deneme yanılmadır. Ben<br />
önce yapıp sonra düşünenlerdenim :)<br />
Ayrıca şuan çantalara estetik olarak yeni<br />
bir tasarım üzerinde çalışıyorum.<br />
İlk düzgün işi çıkarana kadar çok fazla<br />
malzemeyi boşa harcamışımdır. Şuanda<br />
fiberglas konusuna hakimim. Çantada<br />
olduğu gibi boyasında da sağlamlığı ve<br />
kaliteyi yakalayabilmek için boyasını oto<br />
kaportacılara yaptırıyordum ancak yüksek<br />
fiyat vermeleri, işi umursamadan yapmaları<br />
ve ucuza getirmek için kalitesiz malzeme<br />
kullanmaları üzerine kendime bir boya<br />
atölyesi kurarak boya nasıl yapılır<br />
araştırmaları ve denemeleriyle şu anda<br />
kaliteli malzemelerle boya işinide kendim<br />
yapmaktayım. Son olarak şunu<br />
söyleyebilirim ki: Şu ana kadar kendi içime<br />
sinmeyen hiçbir ürünü kimseye<br />
göndermedim. Ve ürünlerimde olumsuz bir<br />
geri dönüş hiç almadım.<br />
7- Bu işlerde dünyaca ünlü firmalar öne<br />
çıkmakta. Bunlara örnek olarak Givi ve<br />
Touratech’i de gösterebiliriz. Onlar ile<br />
k a rşılaştırıldığında k e n d i n i z i n e r e d e<br />
görüyorsunuz ve o kaliteye ulaşabileceğinizi<br />
düşünüyor musunuz?<br />
Dünyaca ünlü firmalarla kendimi<br />
karşılaştırmak gibi bir ukalalık<br />
yapmayacağım ama fiyat - performans<br />
olarak çok öndeyim.<br />
Zaman neyi gösterir bilinmez ama şu anda<br />
şunu yapmalıyım bunu yapmalıyım diye<br />
hedefler koymadım kendime. Çanta yapıp<br />
hazırda bekletmiyorum, sipariş üzerine<br />
yapıyorum. Yüksek fiyattaki çantalara para<br />
ayıramayan yada ayırabileceği halde o<br />
kadar para vermek istemeyen arkadaşlara<br />
hitap ediyorum.<br />
Uzun geziler sonrasındaki memnuniyet<br />
içeren geri dönüşler benim için gurur veren<br />
bir başarıdır.<br />
30
8- Çanta yapımı dışında motosiklet camiasında<br />
nasıl tanınırsınız? Üyesi olduğunuz gruplar ve<br />
kulüpler var mıdır? Varsa hangileridir?<br />
İzmirde ve Mersin de çeşitli motosiklet<br />
kulüplerine katıldım ama su anda üyesi<br />
olduğum herhangi bir motosiklet kulübü<br />
yok. Kulüpler bazen sıkıcı olabiliyor. Kafa<br />
dengi arkadaslarla spontane gezileri daha<br />
çok seviyorum.<br />
2009 da kle500‘ümü aldığımda kle500<br />
Türkiye facebook sayfasını kurmuştum.<br />
Şuanda facebook un en aktif ve keyifli<br />
motosiklet sayfalarından biridir<br />
diyebilirim. Çok güzel insanlarla tanışıp<br />
sıkı dostluklar geliştirdik. Bu sene ilki olan<br />
kle500 türkiye buluşma kampını<br />
gerçekleştirdik.<br />
31
Mert TEMİR<br />
Bundan Yer Misin?<br />
Bundan<br />
Yer Misin?<br />
MotoSeyyah Yayın ve Proje Koordinatörü<br />
Mert TEMİR<br />
Bu bölümde sizlere yaptığınız gezilerde nerede ne yenir? Ne<br />
içilir? Önerilerinde bulunacağız. Maalesef ilk sayımıza<br />
yetiştiremedik ancak ikinci sayımızda yazılarımıza<br />
başlıyoruz. Şimdiden tüyo vermek istersek şehir olarak<br />
Eskişehir’i seçtik. İkinci sayımızda görüşmek üzere...<br />
32