HOTEL RESTAURANT MAGAZINE MAYIS 2017 SAYISI
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Şimdi kahve zamanı!<br />
Editör<br />
Bir çekirdek taneciği ile başlar kalplere<br />
yolculuğu... Sevgiyle kavrulup,<br />
harmanlandıkça minik toz parçacıklarına<br />
dönüşür. Fincanda vücut bulduğunda,<br />
buram buram kokusunu salar önce, sizi<br />
alır götürür. Yudum yudum aktıkça<br />
dökülür damaktan kalplere, 40 yıllık<br />
hatırın bir taşımlık simgesi olur.<br />
Bu ayki dosya çalışmamızda keyfin<br />
en leziz halini, “kahve”yi olağanüstü<br />
görüntüleri eşliğinde tasarlayarak<br />
sayfalarımıza taşıdık. Hazırladığımız bu<br />
çalışmada dünyanın en prestijli kahve<br />
markalarından ekipman üreticilerine, ithal<br />
kahve makinelerinden yan aksesuarlarına<br />
kadar sektörü tüm bileşenleriyle geniş bir<br />
perspektifte bulabileceksiniz.<br />
Dosya konumuz kapsamında kahvenin<br />
duayen ismi Makpa Dış Ticaret Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Ali Sözmen ve KEF<br />
Grup ortaklarından Kaancan İlbay ile<br />
yaptığımız röportaj konularımız da sizleri<br />
bekliyor!<br />
“Dünyaya bir daha gelseydim yine<br />
turizmci olurdum” diyecek kadar idealist,<br />
başarıyı işin mutfağıyla temellendirecek<br />
kadar profesyonel bir isim o. 35 yıllık<br />
çalışma hayatının son 20 yılını turizm<br />
sektörüne adayan İstanbul Kongre Merkezi<br />
Genel Müdürü Pervin Zeydanlı Yalazan’ı<br />
iş’te kadın bölümümüzde ağırladık.<br />
Dünyaca ünlü otel zinciri Fairmont,<br />
Türkiye’deki ilk oteli Fairmont<br />
Quasar İstanbul’u 16 Ocak <strong>2017</strong>’de<br />
Mecidiyeköy’de açtı. Geçen dört aylık<br />
süreçte gerek iş yaşamı ve lüksü<br />
buluşturan sıra dışı konsepti gerekse<br />
toplantı, yeme içme ve dinlenme<br />
olanaklarıyla İstanbul turizminde hatırı<br />
sayılır bir ivme yakalayan beş yıldızlı<br />
oteli, Genel Müdürü Kai Winkler ile<br />
konuştuk.<br />
En büyük hayali, tıpkı büyük kuzeni<br />
gibi gemide çalışırken aynı zamanda<br />
dünyayı gezmekti. Oysa daha 9 yaşında<br />
bir çocuktu ve elinde bu hayalini<br />
yaşatabilecek bir tek fotoğraf vardı.<br />
Çocukluğu aile mesleği gereği otel ve<br />
restoranlarda geçtiği içindir belki de,<br />
bir an olsun vazgeçmedi bu hayalinden.<br />
Uzun seneler onu motive eden plaj<br />
fotoğrafına bakarak, kuzenlerinin alaycı<br />
gülüşmelerinin arasında “Birgün ben de<br />
oraya gideceğim” diye meydan okuması da<br />
bundan sebepti büyük olasılıkla.<br />
“Kahve doktoru” Murat Güreş ile<br />
yaptığımız keyifli çekimimiz ve baristalık<br />
hikayesi de bu sayıda sizlerle!..<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
Hatice Ünal Bilen<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />
İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />
GENEL MÜDÜR<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
YAYIN DANIŞMANLARI<br />
MEHMET SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
YUSUF OKÇU<br />
yusuf.okcu@img.com.tr<br />
HATİCE ÜNAL BİLEN<br />
hatice.unal@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />
Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
REKLAM MÜDÜRÜ<br />
EMİR ÖMER ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
VEYSEL BİRDAL<br />
veysel.birdal@img.com.tr<br />
CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ<br />
fatma.demirbag@img.com.tr<br />
BİLGİ İŞLEM Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
SOSYAL MEDYA Emir YENER<br />
emir.yener@img.com.tr<br />
FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN<br />
hakki.gunerkan@img.com.tr<br />
KAPAK MEKANI Radisson Blu Hotel & SPA<br />
İstanbul Tuzla<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />
MUHASEBE ve<br />
FİNANS MÜDÜRÜ<br />
ABONE ve DAĞITIM<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
EBRU PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
MUSTAFA AKTAŞ<br />
mustafa.aktas@img.com.tr<br />
NURTEN DEMİR<br />
nurten.demir@img.com.tr<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
İhlas Plaza No:11 A/41<br />
Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />
Tel: 0212 454 30 00<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
Evren Mah. Bahar Cad.<br />
Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4<br />
Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />
Tel: +90 212 604 51 00<br />
Faks: +90 212 604 51 35<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler<br />
38<br />
34 52<br />
antre<br />
12 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
22 World Tourism Forum dünyanın<br />
her kıtasında<br />
24 Turizm ilanlarına başvurular<br />
rekor seviyede<br />
25 Muhammet Cüntay: “Herkes iş arıyor!<br />
26 Doluluklar yerli etkisiyle arttı, gelir<br />
kaybı katlanarak sürdü<br />
27 Tezer Öner: Turizme yatırsak mı,<br />
yatırmasak mı?<br />
28 İstanbul dünyanın dört bir yanından<br />
turist çekiyor<br />
29 Cem Polatoğlu: “Booking.com<br />
Sorunsalı”<br />
30 Turizmdeki 5 harcamadan biri Çinli<br />
turistlere ait<br />
32 Skal International İstanbul, Dünya<br />
Skal Günü’nü kutladı<br />
yeni yatırımlar<br />
34 İş yaşamının ve lüksün buluşma<br />
noktası: Fairmont Quasar İstanbul<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
38 Sadelik, lüks ve zarafetin yeni<br />
tanımı: Club Privé by Rixos<br />
40 Port Akdeniz, yatırımlarını<br />
tamamladı<br />
42 Ramada Encore Gebze açıldı<br />
44 İstanbul Turizm Merkezi<br />
Katar’da tanıtıldı<br />
46 İstiklal Caddesi’in asaleti, MR.<br />
CAS Hotels ile geri döndü<br />
yatırım<br />
48 İstanbul’da arz fazlası yatağa<br />
Bülent Alıcı’dan “Bölge bölge<br />
kurul, teşvikli ruhsat” önerisi<br />
50 Kempinski 120. yılını kutluyor!<br />
iş’te kadın<br />
52 Pervin Zeydanlı Yalazan:<br />
Dünyaya bir daha gelseydim<br />
yine turizmci olurdum<br />
dosya<br />
56 Kahve zamanı!<br />
marka<br />
70 Uğur Çevik: Sektör globalleşmeli<br />
72 Electrolux Profesyonel’in<br />
seminerler serisi sürüyor<br />
73 Jumbo ‘Unique’ koleksiyonu ile çok<br />
yönlü sunumlar<br />
74 Ege Seramik’ten sektöründe yine<br />
bir ilk<br />
marka güncel<br />
76 Sektör firmalarından kısa haberler<br />
etkinlik<br />
78 I-MICE Derneği Çalışma Grupları<br />
ve Komisyonlarıyla artık daha<br />
güçlü!<br />
barista’nın gözünden<br />
80 Kahve doktoru: Murat Güreş<br />
gastro güncel<br />
84 Metro restoranlarla gücünü<br />
birleştirdi, Metro Gıda Hareketi’ni<br />
başlattı<br />
86 Nermin Yurtoğlu: Seyahat, Yemek<br />
ve Gözlem
dosya<br />
Kahve zamanı<br />
56 80<br />
108<br />
gastro etkinlik<br />
88 “Öztiryakiler’den 3. Ulusal<br />
Aşçılık Kampına Destek”<br />
90 İstanbul çaya doydu<br />
92 Bilge Şehir Kocaeli, yemekte<br />
de şehrin bilgelerini seçti<br />
gastro aktüel<br />
94 Gastronomi sektöründen<br />
kısa haberler<br />
hijyen<br />
100 Öztiryakiler Temizlik ve<br />
Hijyen Ekipmanları’ndan<br />
hijyene davet var!<br />
102 Electrolux Profesyonel’den<br />
“yeni Konveyörlü Tip<br />
Bulaşık Makinesi”<br />
103 Profesyoneller için uzaktan<br />
hijyen eğitimleri başlıyor<br />
hotel project<br />
104 Ramada Encore Gebze’nin<br />
mutfaklarında KM Kayalar<br />
Mutfak imzası var!<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
fuar<br />
106 Solarex İstanbul Fuarı<br />
başarıyla sonuçlandı<br />
yeni mekan<br />
108 Arnavutköy’de kahvenin<br />
‘en misss’ durağı:<br />
Curtis İstanbul<br />
112 Nişantaşı’nın yıldızlar<br />
altındaki yeni meyhanesi:<br />
ABDİ Anason<br />
114 Bazilik Grill Restaurant’tan<br />
sıra dışı steak house konsepti<br />
116 İSKENDER şimdi de<br />
Nişantaşı’nda<br />
hotel-tech<br />
118 Mitsubishi Electric’ten<br />
yenilenen profesyonel<br />
seri klima<br />
120 Turizm profesyonelleri<br />
Big Data’yı nasıl kullanmalı?<br />
ürün<br />
122 Modern çizgileriyle Öztiryakiler<br />
Pasta Teşhir Dolapları<br />
124 Electrolux Profesyonel mutfakta<br />
verimliliği artıran sistemler<br />
125 Electrolux Profesyonel’in son<br />
teknolojisi ile “daha hızlı pişirin”<br />
126 Türkiye’nin şef bıçağı nasıl olmalı?<br />
127 Üretilen 400.000. RATIONAL<br />
SelfCookingCenter bir XS<br />
ürünler<br />
128 Yeni ürünler<br />
126
12<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Cahid Cıngı: ”Türkiye’deki<br />
dağlar çok büyük kış turizm<br />
potansiyeline sahip”<br />
Erciyes A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, Turizm Haftası<br />
etkinlikleri kapsamında Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde Erciyes<br />
Kış Turizm Merkezi’nin Kayseri ve ülke ekonomisine katkıları ile ilgili<br />
konferans verdi. Erciyes’in daha önceden çok düzensiz ve anarşik bir yapıya<br />
sahip olduğunu ifade eden Cahid Cıngı, “2005 yılında Erciyes’in bulunduğu<br />
sınırlar Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesi ile beraber o zamanki<br />
belediye başkanı şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki,<br />
Erciyes’te uluslararası bir kayak merkezi oluşturma fikri ile harekete<br />
geçti. 2011 yılından itibaren Erciyes’i kayak merkezi olarak hizmete açtı.<br />
Bugün ise şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in büyük<br />
desteğiyle Erciyes, son teknoloji mekanik tesisleri, 102 km’lik pistleri,<br />
konaklama ve sosyal tesisleri ile dünyanın en önemli Evrensel kış turizm<br />
merkezlerinden biri haline geldi. Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi,<br />
iki yıl üst üste yaptığı Snowboard Dünya Kupası, Avrupa Kupaları gibi büyük<br />
sportif organizasyon başarılarının yanı sıra kış turizminde Kayseri ve ülke<br />
ekonomisine de çok ciddi katkılar vermeye başladı” diye konuştu.<br />
HotelsPro’ya<br />
yeni Amerika Bölge<br />
Direktörü<br />
Dünyanın önde gelen seyahat ve konaklama ürünü tedarikçilerinden MetGlobal<br />
şirketler Grubu’nun, seyahat sektörü profesyonellerine teknoloji ve rezervasyon<br />
çözümleri sunan markası HotelsPro’da, Amerika Bölge Direktörlüğüne Juan Mi<br />
Llompart getirildi. E-ticaret, online seyahat, iş geliştirme, turizm işletmeciliği,<br />
ekip yönetimi, stratejik planlama, global satış ve sözleşme süreçleri gibi çeşitli<br />
alanlarda uzmanlığa sahip Juan Mi Llompart, satış ve sözleşme süreçleri<br />
dahil olmak üzere Amerika’daki tüm HotelsPro operasyonlarının yönetiminden<br />
sorumlu olacak.<br />
Yelkenciler Tuzla’da<br />
nefes kesti<br />
Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK) organizasyonuyla dünyanın ilk ve tek<br />
5 fonksiyonlu marinası Viaport Marina ana sponsorluğunda gerçekleşen<br />
Viaport Marina Fahir Çelikbaş Kupası Yat Yarışları, Tuzla açıklarında<br />
yapılan şamandıra yarışıyla tamamlandı. Viaport Marina Müdürü Mehmet<br />
Tunç, “Viaport Marina Cup, 50’ye yakın teknenin katılımıyla Tuzla koyunda<br />
gerçekleşen şamandıra yarışı ile tamamlandı, ardından da marinamızda<br />
gerçekleştirdiğimiz eğlenceli bir törenle ödülleri verdik. Marina olarak<br />
denize katkı sağlamak olan amacımıza uygun etkinlikler yapmaya devam<br />
ediyoruz” diye konuştu.
14<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Türkiyenin en itibarlı oteli<br />
“Barut Otelleri”<br />
Türkiye İtibar Akademisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik<br />
Bölümü’nün gerçekleştirdiği Türkiye İtibar Endeksi (TİE)<br />
Araştırması sonuçları açıklandı. Eğitimden enerjiye, GSM’den<br />
hazır giyime, bankacılıktan gıdaya, perakendeye kadar 20<br />
farklı sektörde en saygın ve güvenilir markaları 3000 kişiye<br />
tek tek ulaşarak belirleyen istatiksel çalışmada Turizm-Otel<br />
sektöründe üç liderden biri Barut Otelleri oldu. Barut Ailesi<br />
şimdi de otel zincirinin en son halkalarından biri olan AKRA<br />
ile turizm sektörüne duygu ve deneyimlere dayanan yeni nesil<br />
otelcilik konsepti Urban Social’ı turizm sektörüne kazandırıyor.<br />
‘Dokunuş’, ‘Lezzet’, ‘Koku’, ‘Ses’ ve ‘WellBeing’ (Daha İyi Bir<br />
Sen) kodlarını buluşturan bu yeni konsept misafirlerin kalbine<br />
dokunup benzersiz bir deneyim ve iyi anılarla Antalya’dan<br />
ayrılmalarını hedefliyor.<br />
TAV Şili Santiago<br />
Havalimanı’nın<br />
yolcu salonlarını<br />
işletecek<br />
Arturo Merino Benitez Santiago Uluslararası Havalimanı, TAV İşletme Hizmetleri’nin, seyahatlerinde konfor arayanlar için çözümler<br />
sunan markası “primeclass”ın portföyüne eklediği 25. havalimanı oldu. TAV İşletme Hizmetleri böylece tüm dünyada 25 havalimanında<br />
41 yolcu salonuna ulaştı. Şirket Şili’de kurduğu “Primeclass Pacifico ve Servicios Aeroportuarios S.A.” ortaklığı ile girdiği ihaleyi<br />
kazanarak yolcu salonlarının işletmesini beş yıllığına üstlenmiş oldu. Şili’nin Arturo Merino Benítez Santiago Uluslararası Havalimanı<br />
19,2 milyon yolcu sayısıyla Latin Amerika’nın en işlek yedinci havalimanı.<br />
TUROYD resmen faaliyete geçti<br />
Turizm yatırımlarını yöneten otellerin 81 ildeki yöneticileri tek çatı altında<br />
birleşerek kurdukları Turizm Otel Yöneticileri Derneği – TUROYD resmi olarak<br />
olarak faaliyete geçti. Türkiye’nin 81 ilinden, 2 bine yakın otel yöneticisi ile<br />
örgütlenen TUROYD Kurucular Kurulu Üyeleri’nin İstanbul Dernekler Masası<br />
başvuru ile 34-232-121 kütük numarası, 14.04.<strong>2017</strong> tarih ve saat 15:09<br />
itibarıyla resmi olarak kuruldu. Ülke turizm politikalarının geliştirilmesinde<br />
aktif rol oynamayı hedefleyen TUROYD geçici yönetim kurulu aşağıdaki<br />
isimlerden oluşuyor. Dernekler Masası’nda resmi kuruluşunu gerçekleştiren<br />
TUROYD kurucular kurulu İstanbul Vali Başyardımcısı Nihat Nalbant’a nezaket<br />
ziyaretinde bulunarak ileriye dönük çalışmaları hakkında bilgi verdiler. Genel<br />
Başkan İstanbul’dan Turizoom International Hotel Management Genel Koordinatörü Ali Can Aksu, Başkan Yardımcısı Samsun’dan<br />
North Point Hotel Samsun Genel Koordinatörü Murat Toktaş, Genel Sekreter İstanbul’dan Turgay Solmaz, Sayman İstanbul’dan<br />
Crowne Plaza Istanbul Oryapark Genel Müdürü Aykut Bakay.
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Akgün İstanbul Hotel Tohum Otizm<br />
Vakfı’na kapılarını açtı<br />
Tohum Otizm Vakfı tarafından düzenlenen “Otizm Eylem Planı Çalışmalarında Yolun<br />
Neresindeyiz?” paneli Akgün İstanbul Hotel sponsorluğunda gerçekleşti. Otizm<br />
farkındalık ayı olan Nisan ayı çalışmaları kapsamında gerçekleşen panel Otizmliler<br />
ve ailelerine hizmetler sunan üç bakanlığın müsteşarını bir araya getirdi. “Otizme<br />
mavi ışık yak” sloganına, mavi kravatıyla da destek veren ,Akgün İstanbul Hotel<br />
Genel Müdürü Ali Akgün ve Marka Direktörü Sevda Yılgaz: Otizmin farkında, onların<br />
yanında olduklarını dile getirirken, Otizm farkındalık ayı olan Nisan ayı kapsamında,<br />
Tohum Otizm Vakfı’nın bu kıymetli buluşmasına ev sahipliği yapmaktan mutluluk<br />
duyduklarını belirttiler.<br />
Regnum Carya misafirleri Land of<br />
Legends’a ücretsiz girecek<br />
Her şey dahil konseptine yeni bir anlayış getiren ve her misafirine VIP hizmet<br />
sunan Regnum Carya Golf&Spa Resort, özellikle çocuklu misafirlerin hoşuna<br />
gidecek bir yeniliğe daha imza attı. Regnum Carya’da konaklayan misafirler,<br />
Antalya’nın en büyük tema parkı Land of Legends’a ücretsiz girip, macera dolu<br />
parkta gönüllerince eğlenebilecek. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Regnum<br />
Turizm Yönetim Danışmanı Geylan Dursunoğlu, yaptıkları işbirliği ile ilgili şunları<br />
söyledi: “Regnum Carya Golf & Spa Resort, uluslararası organizasyonlara ev<br />
sahipliği yapmasının yanı sıra sunduğu olanaklarla çocuklu ailelerin konaklaması<br />
için de son derece elverişli bir otel. Çocuk havuzları, çocuk aqua parkı, büyük bir<br />
kreş ve çocuk adventure parkı bulunan Regnum Carya mevcut donanımları ile<br />
herkesin beğenisini kazanmayı başardı. Bu işbirliği ile yaz döneminde Land of<br />
Legends’ın açık olduğu süre boyunca otelimizde konaklayacak ailelere ayrıca daha<br />
büyük bir eğlence ve macera sunacağız.”<br />
Ukrayna’da en popüler ülke Türkiye<br />
Türk turizmindeki genel sıkıntıya karşılık geçen yıl yüzde 48 gibi<br />
önemli bir artış kaydeden Ukrayna turizm pazarının, bu yıl da<br />
büyümesini sürdürmesi öngörülüyor. Türkiye Otelciler Birliği’nin<br />
(TÜROB) değerlendirmesinde, Türkiye’nin şu anda Ukrayna’da en<br />
fazla tercih edilen yurt dışı destinasyonu olduğu belirtildi. Ukrayna’dan<br />
yıllık çıkan turist sayısının yaklaşık 1.5 milyon olduğu ve bunun<br />
yaklaşık yüzde 75’inin Türkiye’ye geldiği kaydedildi.<br />
Almanya ‘son dakika’ya kalabilir<br />
Geçen yıla kadar Türkiye’nin en büyük turizm pazarı unvanını koruyan, bu yıl ise ‘en fazla turist gönderen ülkeler’<br />
sıralamasında gerilere düşen Almanya pazarı yıla sancılı başladı. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) tarafından Almanya<br />
pazarına yönelik hazırlanan raporda, bu yıl bu pazarda sıkıntıların süreceği, ancak yine de ‘son dakika’ hızlanmasının<br />
ihtimal dahilinde olduğu belirtildi. Raporda görüşleri bulunan TÜROB Başkanı Timur Bayındır, 2011-2015 döneminde<br />
ülkemize gelen Alman turist sayısındaki istikrarlı seyrin 2016 yılındaki sert düşüşle sona erdiğini, 2016 yılında Almanya’dan<br />
Türkiye’ye gelen turist sayısının yüzde 30 düşerek 3.9 milyona gerilediğini hatırlattı.
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
‘Gezi tasarımcısından’ gezi kültürü yazıları<br />
Kültür turizminin duayeni, kurduğu Fest Travel ile kültür turizminin ete<br />
kemiğe bürünmesini sağlayan, bu alanda birçok ilki başlatan Faruk Pekin,<br />
kaleme aldığı kitaplarına bir yenisini ekledi. Aralarında TUYED’in de (Turizm<br />
Yazarları ve Gazetecileri Derneği) bulunduğu birçok kurumun kurucusu,<br />
yöneticisi veya üyesi olan Pekin, yeni eseri “Gezmek Yaşamaktır” kitabının<br />
önsözünde şöyle diyor: “Bir gezi tasarımcısı olarak yüzlerce gezi programı<br />
yarattım. Az bilinen, hiç bilinmeyen yerlere gezi alışkanlığı başlattım. Bu<br />
yoğun çaba içinde zaman zaman ‘gezi yazıları’ yazdım.” Hil Yayın tarafından<br />
hazırlanıp piyasaya verilen “Gezmek Yaşamaktır” 326 sayfadan oluşuyor.<br />
Kitap, Faruk Pekin’in bu gezi yazılarından oluşuyor. Kitaptaki gezi yazılarının<br />
çoğu yayınlandıkları gazete ve dergilerde basıldıkları biçimleriyle değil, o<br />
yayınlara gönderilmiş kısaltılmamış halleriyle yer alıyor.<br />
Sektörün En Beğenileni<br />
Hilton Otelleri oldu<br />
Capital Dergisi tarafından 2000 yılından bu yana düzenlenen “Türkiye’nin<br />
En Beğenilen Şirketleri” araştırmasının 2016 yılı sonuçları açıklandı.<br />
Araştırmanın Otel ve Konaklama kategorisinin kazananı bir kez daha Hilton<br />
Otelleri oldu. Kazanan şirketlerin görkemli bir ödül töreniyle açıklandığı<br />
gecede, geçen yıldan bu yana kendi kategorisinde liderliği bırakmayan<br />
Hilton Otelleri’nin ödülünü, Hilton Worldwide Türkiye Üst Sınıf Oteller İnsan<br />
Kaynakları Direktörü Hakan Özcan aldı.<br />
Bodrum’un ilk<br />
cruise gemisi<br />
limana yanaştı<br />
Türkiye’nin en önemli turizm<br />
merkezlerinden Bodrum, <strong>2017</strong>’nin ilk<br />
kruvaziyer gemisini ağırladı. Malta<br />
bandıralı Thomson Spirit adlı gemi,<br />
1.710 yolcu ve mürettebatı ile 29 Nisan<br />
Cumartesi sabahı Bodrum Cruise Port’a<br />
yanaştı. 215 metre uzunluğundaki lüks<br />
yolcu gemisi, 1.172’si İngiliz olmak üzere<br />
toplam 1.204 turisti Bodrum’a indirdi. Toplam yolcu kapasitesi 1.254 olan gemide 506 mürettebat hizmet veriyor. Thomson Spirit ile<br />
Bodrum’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu bireysel şehir turuna çıkarken, bir bölümü ise jeep safari ve tekne turlarına katıldılar.<br />
Bodrum’un, eşsiz birçok özelliği ile dünyanın birçok bölgesinden turistleri kendisine çektiğini belirten Bodrum Cruise Port Liman<br />
Müdürü Gonca Uygun, Thomson Spirit ile başlayan <strong>2017</strong> kruvaziyer sezonunun güzel gelişmelere sahne olması temennilerini dile<br />
getirdi.<br />
Antalya 40 bin misafirle ‘yaza merhaba’ dedi<br />
Türkiye’nin turizm başkenti Antalya, yeni sezona ICFAIRPORTS ve Rixos Hotels işbirliği ile düzenlenen ‘Yaza Merhaba’ etkinliğiyle hızlı<br />
bir giriş yaptı. Antalya turizm sektörünün en önemli iki markasının işbirliği ile gerçekleştirilen ve şehrin tanıtımına katkı sağlamayı<br />
hedefleyen etkinlikte özellikle ikili ilişkilerin düzelmesinin ardından Rus misafirler sıcak bir şekilde karşılandı. Etkinlikte Antalya<br />
Havalimanı 2.Dış Hatlar Terminali’nde bagaj alım salonu ve gelen yolcu çıkış kapısı önünde yaklaşık 40 bin yolcu karşılandı.
hotel restaurant<br />
20 & hi-tech<br />
antre<br />
The Marmara ile<br />
hayalleriniz gerçeğe<br />
dönüşsün<br />
The Marmara, birbirinden farklı ve göz alıcı konsept mekanları, özel menüleri<br />
ve tecrübeli ekibiyle sizin en özel gününüzü unutulmaz kılıyor. Sunduğu<br />
mekan alternatifleri, damaklarda mükemmel tatlar bırakan menüleri,<br />
özel balayı paketleri, ünlü şeflerinin yarattığı muhteşem düğün pastası ve<br />
dekorasyon alternatifleriyle konuklarını hayallerindeki düğün organizasyonu<br />
ile buluşturuyor.<br />
Esma Sultan, The Marmara Taksim, The Marmara Pera, The Marmara Şişli,<br />
The Marmara Bodrum ve The Marmara Antalya gibi bulunduğu şehirlerin en<br />
gözde otelleri olan seçenekler sunan The Marmara, eşsiz düğün davetleri<br />
için misafirlerini bekliyor.
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
World Tourism Forum<br />
Dünyanın her kıtasında<br />
Dünya turizmine yön verenler Mayıs’ta Dubai’de Arabian<br />
Summit, Kasım’da Akra’da Africa Summit ve Aralık’ta<br />
Barselona’da Mediterranean Summit ile bir araya geliyor.<br />
Antalya, Moskova ve İstanbul’da<br />
düzenlenen ve büyük ses getiren<br />
World Tourism Forum zirvelerinin<br />
ardından turizmin liderleri Dubai’de<br />
“Arabian Summit”, Akra’da “Africa<br />
Summit” ve Barselona’da “Mediterranean<br />
Summit” ile bir araya gelecek.<br />
“Feel Global, Be Local” mottosuyla<br />
gerçekleşecek olan toplantılarda<br />
bölgelerin turizm potansiyeli masaya<br />
yatırılacak.<br />
18 Mayıs <strong>2017</strong>’de gerçekleşecek “Arabian<br />
Summit”e Ortadoğu’nun parlayan<br />
yıldızı Dubai ev sahipliği yapacak. Rixos<br />
Premium Dubai Otel’de düzenlenecek<br />
zirvede, Ortadoğu bölgesine hizmet<br />
veren turizm şirketlerinin üst düzey<br />
yöneticileri, turizm bakanları, tur<br />
operatörleri ve seyahat acentalarının üst<br />
düzey yöneticileri, ülke tanıtım ofislerinin<br />
başkanları, sivil toplum kuruluşlarının<br />
başkanları, otelciler ve turizm yatırım<br />
şirketlerinin üst düzey yöneticilerinden<br />
oluşan 300 katılımcı yer alacak. Sektör<br />
profesyonelleri, turizmin önde gelen<br />
yatırımcıları ve siyasi otoritelerin yanı sıra<br />
dijital iletişim stratejilerinin gelişmesinde<br />
büyük rol oynayan sosyal medya<br />
fenomenleri de zirveyi takip edecek.<br />
Africa Summit Kasım’da Akra’da<br />
Dünya turizmine yön veren zirvelerin bir<br />
diğeri de Kasım <strong>2017</strong>’de Afrika kıtasının<br />
turizm potansiyeli yüksek ülkelerinden<br />
biri olan Gana’da gerçekleşecek. 400<br />
katılımcının yer alacağı ve Kempinski<br />
Hotel Gold Coast City’de düzenlenecek<br />
zirveye, Gana Cumhurbaşkanlığı<br />
himayelerinde, Afrika ülkelerinin turizm<br />
bakanları, Afrika ülkelerinin tanıtım<br />
ofislerinin başkanları, otelciler, tur<br />
operatörleri ile seyahat acentaları ve<br />
turizm yatırım şirketlerinin üst düzey<br />
yöneticilerinin yanı sıra son dönemlerin<br />
ünlü sosyal medya fenomenleri<br />
katılacak. Çok sayıda ulusal ve<br />
uluslararası basın mensubunun takip<br />
edeceği zirvede, geleceğin turizmini<br />
şekillendirecek kararlar alınacak.<br />
Aralık ayında Barselona’da<br />
gerçekleşmesi planlanan, 250<br />
katılımcının yer alacağı Mediterranean<br />
Summit buluşmasının ardından, turizme<br />
yön verenler Ocak 2018’de Moskova’da<br />
Russia Summit için bir araya gelecek.<br />
Bu yıl 4.’sü düzenlenecek olan “Turizmin<br />
Davosu” olarak bilinen World Tourism<br />
Forum Global Meeting ise 8-10 Şubat<br />
2018 tarihlerinde İstanbul’da turizm<br />
sektörünün en önemli isimlerini<br />
ağırlayacak.
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Turizm sektöründe<br />
<strong>2017</strong> istihdam piyasası<br />
görünümü:<br />
İlanlara yapılan<br />
başvurular rekor<br />
seviyede<br />
Kariyer.net, 15-22 Nisan Dünya<br />
Turizm Günü ve Haftası’nda turizm<br />
sektörüne ilişkin verileri açıkladı. Sektörde yayınlanan toplam iş ilanları sayısının,<br />
geçen yılın ilk çeyrek rakamlarına ulaşmadığı, başvuru sayısında ise artış yaşandığı<br />
görülüyor.<br />
Veriler incelendiğinde <strong>2017</strong> yılının ilk<br />
üç ayı itibariyle Turizm sektöründe<br />
yayınlanan 3.840 ilana 935.812<br />
başvurunun yapıldığı ortaya çıkıyor.<br />
Buna karşın İstanbul, Antalya, İzmir gibi<br />
turizm potansiyeli yüksek illere göre<br />
yapılan değerlendirmede ise <strong>2017</strong>’nin<br />
ilk üç ayında yayınlanan ilan sayılarında<br />
artış yaşandığı görülüyor.<br />
Türkiye’de çalışanların ve işverenlerin<br />
en çok tercih ettiği online insan<br />
kaynakları platformu Kariyer.<br />
net, 15-22 Nisan Dünya Turizm Günü<br />
ve Haftası’nda turizm sektörüne ilişkin<br />
verileri açıkladı. Verilere göre, Turizm<br />
sektöründe yer alan toplam aday sayısı<br />
525.754 olarak belirlendi.<br />
Turizm sektörüne ilişkin verilerle ilgili<br />
görüşlerini paylaşan Kariyer.net Genel<br />
Müdürü Fatih Uysal, “Turizm potansiyeli<br />
yüksek iller bazında yayınlanan ilanlar<br />
değerlendirildiğinde, <strong>2017</strong> ilk çeyrek<br />
rakamlarında hem yayınlanan ilanlar hem<br />
de yapılan başvurularda artışın başladığı<br />
görülüyor. Toplam ilan sayısında henüz<br />
geçen yılın ilk çeyrek rakamlarına<br />
ulaşılamasa da sektörde başlayan<br />
bu hareketlenmenin gelecek aylarda<br />
artacağını öngörüyoruz” diye konuştu.<br />
En çok resepsiyonist aranıyor<br />
Kariyer.net’te yayınlanan iş ilanları<br />
incelendiğinde, Turizm sektöründe<br />
en çok ilanın yayınlandığı pozisyonun<br />
% 28.6 ile Resepsiyonist ilanı olduğu<br />
görülüyor. Garson ilanlarının %19.3 ile<br />
ikinci sırada yer aldığı, Kat Hizmetleri<br />
Görevlisi ilanının ise % 8.6 ile üçüncü<br />
sırada bulunduğu ortaya çıkıyor. Kat<br />
Hizmetleri Görevlisi ilanını sırasıyla şu<br />
pozisyonlar takip ediyor: Aşçı (%7.9),<br />
Muhasebe Elemanı (%7), Bellboy (%6.6),<br />
Rezervasyon Elemanı (%6), Barmen/<br />
Barmaid ( %5.5) ve Genel Başvuru (%5.4)<br />
ve Satış Temsilcisi (%5.1)<br />
Üniversitelerin Turizm bölümlerinden<br />
mezun olanların en çok hangi<br />
pozisyonlarda çalıştığı incelendiğinde ise<br />
Resepsiyonist pozisyonunun yine %30.5<br />
ile başı çektiği ve ikinci sırada ise % 14.8<br />
ile Garson pozisyonunun yer aldığı ortaya<br />
çıkıyor. Garson pozisyonunu ise sırasıyla<br />
şu pozisyonlar takip ediyor: Stajyer<br />
(%10.9), Satış Danışmanı (%10.8), Genel<br />
Müdür (7.8), Yönetici Asistanı (%6.2),<br />
Müşteri Temsilcisi (%5.3), Barmen/<br />
Barmaid (%4.7), Ön Büro Müdürü (%4.5)<br />
ve Kasiyer (%4.5)<br />
Yayınlanan ilanlara yüksek sayıda başvuru<br />
var<br />
Turizm sektöründe 2016 yılının ilk üç ayı<br />
ile <strong>2017</strong> yılının ilk üç ayında yayınlanan<br />
ilan rakamları karşılaştırıldığında ilan<br />
sayısında düşüş, başvuru sayısında ise<br />
artış görülüyor. Buna göre 2016’nın ilk<br />
çeyreğinde yayınlanan ilan sayısının<br />
4.031, başvuru sayısının ise 700.107<br />
olduğu ortaya çıkarken; <strong>2017</strong>’nin ilk<br />
çeyreği incelendiğinde yayınlanan ilan<br />
sayısının 3.840, başvuru sayısının ise<br />
935.812 olduğu dikkat çekiyor.<br />
Turizm potansiyeli yüksek illerde<br />
hareketlenme başladı<br />
Turizm sezonunun yaklaşmasıyla<br />
birlikte iller bazında ilanlarda ufak<br />
hareketlenmeler başladı. 2016 yılının<br />
ilk üç ayı ile <strong>2017</strong> yılının ilk üç ayı<br />
kıyaslandığında ortaya çıkan tablo<br />
şöyle: 2016’nın ilk üç ayında İstanbul’da<br />
1051 ilan yayınlanırken <strong>2017</strong>’nin ilk üç<br />
ayında bu rakam 1.286’ya yükseldi. Aynı<br />
dönemde Antalya’daki ilan sayısı 373’ten<br />
669’a, Muğla’daki ilan sayısı 348’ten<br />
447’ye, İzmir’deki ilan sayısı ile 113’ten<br />
141’e çıktı.
Herkes iş arıyor!<br />
Muhammet Cüntay<br />
Sura Otelleri Genel Koordinatörü<br />
deneyelim, çıkaralım 15 kişiyi…<br />
Unutmadan ekleyelim işi olanlar da şu<br />
kategorilere ayrılmış:<br />
1) Konjonktür nedeniyle beklentisinden<br />
aza kanaat edip iş arayanlar<br />
2) Konjonktür gereği, kendi uzmanlığında<br />
çalışamayıp iş arayanlar<br />
3) Konjonktür gereği, arzu etmediği<br />
ölçekte bir tesiste çalışıp iş arayanlar<br />
4) Konjonktür gereği, ailesinden uzak bir<br />
bölgede çalışıp iş arayanlar<br />
5) İşinden memnun olanlar.<br />
Değerli yatırımcım sizlerle aynı<br />
gemideyiz; acıyı, soğuğu derinden<br />
hissediyoruz…<br />
Değerli yönetici dostlarım; iyice<br />
darboğazdayız, ay sonunu düşünmekten<br />
uyuyamıyorsunuz…<br />
<strong>2017</strong> turizm sezonunun ilk 3 ayında<br />
sektörde yayınlanan ilan sayısı 3.840,<br />
ilana başvuru sayısı 935.812<br />
Peki kim bunlar?<br />
Malumunuz duamız tutmadı, <strong>2017</strong>’de<br />
de turist sayısı ve otel doluluklarında<br />
düşüş devam ediyor: Satışların düşüşüne<br />
paralel en kolay vazgeçilenler olduk. Hep<br />
çalışanlar, yatırımcılar da haklı baktıkları<br />
pencereden sokağın başı görünmüyor...<br />
Bir de oteli dolan ama kazancı düşenlerin<br />
yaklaşımı var, efendim doluyum ama<br />
misafir profili belli bu kitleye bu kadar<br />
personel fazla, çıkartalım 10 kişi…<br />
Ama artık bu da mübah, eleştirecek<br />
dayanağımız kalmadı, iflas edecek<br />
yatırımcı ne yapsın?<br />
Yıllardır deluxe hizmet vermeye gayret<br />
eden oteller var. Bunların bir kısmı fiziki<br />
yapıları ve konseptleri uygun olmasa<br />
da bir anda budget – ekonomik otelcilik<br />
yapma kararı aldılar, yani tarif bu! Peki bu<br />
fiziki yapı ile bu mümkün mü? Mümkün<br />
değil çünkü memnuniyet = beklenti /<br />
beklentinin karşılığında aldığı hizmet!<br />
O fiziki yapı ve alışkanlıklarda beklenti<br />
budget tarzın sunacağı beklentinin<br />
üzerinde oluyor olacak… Ama olsun<br />
Bu malumlara rağmen sizden ricam,<br />
istihdam musluğunu kısmadan önce<br />
gider kalemlerinizi tekrar gözden<br />
geçirmeniz, özellikle enerjiye dikkat !<br />
Ayrıca kat hizmetleri ve F&B çalışan<br />
eğitimleri ile de farklı tasarruflar<br />
sağlanabiliyor. Bir de gelirlerinizi gözden<br />
geçirin! Otelde oluşturabileceğiniz ek<br />
gelirleri tam anlamıyla çalışmadan,<br />
personeline gereksiz ışıkları kapattırma<br />
alışkanlığını kazandırmadan çıkarttığınız<br />
personelin sorumlusu olduğunuzu<br />
hatırlatmak isterim!..<br />
Bir deneyin, belki 2 kişiyi kurtarırız!...<br />
Her şeye rağmen ümidi kesmek yok,<br />
mücadelecilik Türk turizmcisinin<br />
fıtratında var.<br />
Gerekeni yine sektör emektarları ile bu<br />
işi sevmiş ve vazgeçmek daha kolayken<br />
vazgeçmeyen yatırımcı birlikte yapacak!..<br />
BAŞARACAĞIZ, VAR MI İTİRAZI OLAN?
26<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Doluluklar yerli etkisiyle arttı<br />
Gelir kaybı katlanarak sürdü<br />
Mart ayında otel<br />
dolulukları, yerli<br />
şirketlerin toplantı ve<br />
etkinlik trafiğindeki artış<br />
ve Nevruz dolayısıyla<br />
İran pazarındaki<br />
hızlanma sayesinde<br />
yüzde 5.3 yükseldi.<br />
Mart ayında otel dolulukları artışa<br />
geçti. Dünyanın önde gelen veri ve<br />
analiz şirketlerinden STR Global’in<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için<br />
hazırladığı ‘Mart <strong>2017</strong> Ülke Performans<br />
Raporu’ açıklandı. Türkiye Otelciler Birliği<br />
tarafından analiz edilen rapora göre,<br />
Türkiye’nin Mart <strong>2017</strong>’de otel dolulukları,<br />
2016 yılının aynı dönemine yüzde 5.3<br />
artarak yüzde 55.8 olarak kaydedildi.<br />
Mart 2016’da bu oran yüzde 53 olmuştu.<br />
Yılın ilk üç aylık döneminde ise yüzde<br />
2.3 artışla yüzde 50.1’den yüzde 52.3’e<br />
yükseldi. Buna karşılık <strong>2017</strong> yılının ilk üç<br />
ayında oda gelirlerinde en büyük kaybı<br />
yaşayan ülke Türkiye oldu. Average Daily<br />
Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama<br />
günlük satılan oda bedeli üç ayda 74.2<br />
Euro’dan 57.2 Euro’ya, toplam oda sayısı<br />
üzerinden odabaşı elde edilen gelirler<br />
ise (RevPAR) 37.2 Euro’dan 29.3 Euro’ya<br />
geriledi. Artışta şirketlerin toplantı ve<br />
etkinlik trafiğinin artışa geçmesinin etken<br />
olduğu belirtilirken, Nevruz dolayısıyla<br />
İran pazarındaki hareketin de Mart ayında<br />
doluluk rakamlarına olumlu yansıdığı<br />
kaydedildi. TÜROB Başkanı Timur<br />
Bayındır, bu yükselişin istikrarlı olacağını<br />
söylemek için henüz erken olduğunu<br />
belirtirken, “Umudumuz artması<br />
yönünde” dedi. Bayındır, doluluk artışının<br />
olumlu olmakla birlikte gelirlerdeki<br />
büyük düşüşün sürdüğüne, asıl geri<br />
dönüşün fiyatlarda olması gerektiğine<br />
dikkat çekti.<br />
İstanbul’da gelir kaybı katlandı<br />
İstanbul’un Mart 2016’da yüzde 52.2<br />
olan doluluk oranı, Mart <strong>2017</strong>’de<br />
yüzde 7.5 artarak, yüzde 56.1 olarak<br />
ölçüldü. Mart 2016’da bu oran yüzde<br />
52.2 olmuştu. İstanbul’da gelirlerdeki<br />
kayıp ise büyüyerek devam ediyor.<br />
Ortalama günlük satılan oda bedeli<br />
69.8 Euro ile 2016’ya göre yüzde 22.8<br />
düşüş gösterdi. Mart 2016’da bu rakam<br />
90.4 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı<br />
üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde<br />
ise (RevPAR) geçen yıla oranla düşüş 17<br />
düşüş yaşandı ve 39.1 Euro olau. Mart<br />
2016’da bu rakam 47.1 Euro olmuştu.<br />
Gelirdeki bu düşüş ile İstanbul, en büyük<br />
gelir kaybı yaşayan Avrupa destinasyonu<br />
oldu. <strong>2017</strong> yılbaşından Mart sonuna<br />
kadar geçen sürede ise 2016 yılının<br />
aynı dönemine göre doluluk oranı<br />
2016 yılındaki 49.7’den 49.8’e yükseldi.<br />
Ortalama günlük satılan oda bedeli ise<br />
90.9 Euro’dan 68.4 Euro’ya, oda başı elde<br />
edilen gelir 45.1 Euro’dan 34.0 Euro’ya<br />
geriledi.<br />
Antalya umutlandı<br />
Antalya Bölgesi Mart <strong>2017</strong> otel dolulukları<br />
bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla<br />
yüzde 10.5 artarak, yüzde 55.1 olarak<br />
gerçekleşti. Mart 2016’da bu oran yüzde<br />
49.8 olmuştu. Ortalama günlük satılan<br />
oda bedeli 54.4 Euro ile, 2016’ya göre<br />
yüzde 7.1 düşüş gösterdi. Mart 2016’da<br />
bu rakam 58.6 Euro olmuştu. Toplam<br />
oda sayısı üzerinden odabaşı elde<br />
edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla<br />
yüzde 2.7’lik bir artış yaşandı ve 29.9<br />
Euro olarak ölçüldü. Mart 2016’da bu<br />
rakam yüzde 29.2 Euro olmuştu. <strong>2017</strong><br />
yılbaşından Mart sonuna kadar geçen<br />
sürede ise doluluk oranı 2016 yılının ilk üç<br />
aylık dönemine göre yüzde 46.5’ten yüzde<br />
52.8’e yükselirken, ortalama günlük<br />
satılan oda bedeli 59.5 Euro’dan 49.3<br />
Euro’ya, oda başı elde edilen gelir ise 27.6<br />
Euro’dan 26.0 Euro’ya geriledi.<br />
Ankara’da arttı<br />
Ankara Mart <strong>2017</strong> otel dolulukları bir<br />
önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde<br />
4.4 artarak, yüzde 61.1’e yükseldi. Mart<br />
2016’da bu oran yüzde 58.5 olmuştu.<br />
Ortalama günlük satılan oda bedeli 63.1<br />
Euro olarak, 2016’ya göre yüzde 14.3<br />
geriledi. Mart 2016’da bu rakam 73.6 Euro<br />
olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden<br />
odabaşı elde edilen gelirlerde geçen<br />
yıla oranla yüzde 10.5 düşüş yaşandı ve<br />
38.5 Euro olarak ölçüldü. Mart 2016’da<br />
bu rakam 43.0 Euro olmuştu. <strong>2017</strong><br />
yılbaşından Mart sonuna kadar geçen<br />
sürede ise geçen yılın aynı dönemine göre<br />
doluluk oranı yüzde 55.4’ten yüzde 57.7’ye<br />
yükselirken, ortalama günlük satılan oda<br />
bedeli 75.5 Euro’dan 62.5 Euro’ya, oda<br />
başı elde edilen gelir de 41.8 Euro’dan<br />
36.0 Euro’ya geriledi.
Turizme yatırsak mı,<br />
yatırmasak mı?<br />
Tezer Öner<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik<br />
Hizmetleri CEO<br />
Çok hareketli bir dönemi geride<br />
bıraktık. Bu öyle bir dönemdi ki içinde<br />
terör olaylarından, sınır ötesi askeri<br />
harekatlardan, bir darbe girişiminden,<br />
ekonomik sarsıntılardan, çok ciddi bir<br />
referandum sınavından geçtik. Bu dönem<br />
içerisinde gelişen tüm olumsuzlukların<br />
ve ekonomik sıkıntıların artık geride<br />
kalmış olmasını umuyoruz. Bir taraftan<br />
da referandum sonrası ekonomi ve iş<br />
piyasalarında rakamların her geçen gün<br />
daha iyiye gittiğine tanık oluyoruz. Bu<br />
noktada herkes gibi turizm sektörünün<br />
de beklentisi istikrar ve güven ortamı<br />
sağlanması yönünde…<br />
Türkiye, sahip olduğu doğal ve tarihi<br />
potansiyel ile hem Avrupa hem Uzakdoğu<br />
hem de Arap Yarımadası’nın gözbebeği<br />
olabilecek durumda ve biz de tüm dünya<br />
gibi bu durumun farkındayız. Ancak bizden<br />
önce Akdeniz çanağında yapılmış olan<br />
bazı hataları da yapmamalıyız. Önümüzde<br />
ders niteliğinde görebileceğimiz bir<br />
İspanya gerçeği bulunmakta. Her ne<br />
kadar sadece Barselona ile çok ciddi bir<br />
turist potansiyeline sahip olsa da kıyı<br />
şeridinde yaptıkları aşırı yapılaşma ve<br />
betona dönmüş sahil şeritleri ile kötü<br />
örnek olmaya devam ediyorlar. Zaten<br />
İspanya’ya deniz turizmi için giden tüm<br />
Avrupalılar ya küçük sahil kasabalarını<br />
tercih ediyorlar veya Balear Adaları’nda<br />
Mayorka ve İbiza gibi hem eğlence hem<br />
deniz turizmini yaşayabilecekleri az<br />
yapılaşmış ve korunmuş doğal güzellikleri<br />
tercih ediyorlar.<br />
Bu aşamada Türkiye an itibariyle çok<br />
enteresan güçlerin etkisi altında. Çünkü<br />
hükümet ve son 10 yıllık dış ilişkiler<br />
bizi Arap Yarımadası’na yaklaştırmış<br />
ve yatırımcıların da ağırlıklı olarak bu<br />
bölgeden gelmesini sağlamış olması<br />
turizm hareketlerine de etki edecek gibi<br />
görünüyor. Arap yatırımcıların her ne<br />
kadar ağırlıklı olarak şehir otellerini veya<br />
iş turizmini hedef seçmiş gibi görünseler<br />
de son yıllarda sahil kesimine de arazi<br />
ve otel yatırımı olarak ciddi bir ilgi<br />
görmekteyiz.<br />
Bu noktada deniz ve güneş ile çok<br />
alakası olmayan Arap yatırımcılar bizim<br />
için aslında olağanüstü bir Karadeniz<br />
potansiyeli yaratmış durumdalar. Arap<br />
ülkelerinin içinde bulunduğu coğrafi<br />
etkilerden sonra yayla turizmi, biraz<br />
serin ve nemli hava aslında bu bölge<br />
insanı için bir nimet özelliği taşımakta.<br />
Son zamanlarda Karadeniz bölgesine<br />
yapılan ziyaretler gerek işadamı gerek<br />
devlet erkanı seviyesinde artarak gelişme<br />
göstermektedir. Bu biraz doğal güzelliğin<br />
tahribatı konusunda endişe yaratsa da<br />
bölge yönetimlerinin ve belediyelerin<br />
gerekli önlemleri alabileceği de bir<br />
gerçek. Karadeniz misafirperver insanı ile<br />
bu yeni turizm yatırımı dalgasını layıkıyla<br />
kabul edecektir.<br />
Bu aşamada Türkiye uluslararası denge<br />
unsuru olarak her çeşit turist için hem<br />
eğlence hem de dinlence, deniz, güneş,<br />
tarih ve sağlık turizmi konusunda farklı<br />
alternatifler oluşturabilir. Karadeniz ve<br />
Doğu Anadolu bölgeleri maalesef turizm<br />
yatırımları açısından bugüne dek hak<br />
ettikleri değeri göremediler. Ancak bu<br />
dönem bu bölgelerde ciddi bir hareket<br />
beklentimiz bulunmakta.<br />
Avrupa ülkelerinden gelen misafirlerimiz<br />
için Ege ve Akdeniz hala revaçta ve<br />
doğa – tarih potansiyeliyle de en önemli<br />
bölgelerden biri. Ancak son iki senede<br />
yaşadığımız gerginlikler ve terör<br />
olaylarından sonra özellikle İngiltere<br />
gibi bazı ülkelerin Türkiye’ye gelecek<br />
turist, yatırımcı veya işadamlarına sağlık<br />
sigortası yapmaması zamanında Kaş,<br />
Kalkan gibi yabancı turistlerin bireysel<br />
yatırımlarına merkez olmuş ilçelerde<br />
ciddi şekilde yatırımların tekrar satışa<br />
çıkarılması durumunu yarattı. Özellikle<br />
son 6 aydır Kalkan’dan ciddi oranda İngiliz<br />
turistin geri çekildiğini gözlemlemekteyiz.<br />
Bu ülkemiz için negatif bir etki yaratsa<br />
da sahip olduğumuz niteliklere bakınca<br />
istikrar sağlanmasından sonra tekrar<br />
yatırımcının geri döneceğini ve kimsenin<br />
kolay kolay Türkiye’den vazgeçmeyeceğini<br />
biliyoruz.<br />
İstikrar ve güven ortamı sağlanana dek<br />
hükümetin ekonomik tedbirler, yatırım<br />
teşvikleri ve bölge insanları için bazı<br />
sübvansiyonlar uygulaması gerekebilir ki<br />
bu zaten şu esnada uygulanan teşvikler<br />
haricinde olmak durumundadır. Çünkü iki<br />
veya üç sene durgun geçirilecek sezonlar<br />
yerli yatırımcı için çok ciddi zararlar<br />
oluşturabilir. Bu sebeple lokomotif<br />
sektörlerimizden biri olan turizm için<br />
sezon henüz tam başlamadan kolları<br />
sıvamalıyız.<br />
Bölgesel istikrar ve dış ilişkilerde denge<br />
sağlanması ardından Ortadoğu ve<br />
Avrupalı misafirlerin kendi ihtiyaçlarına<br />
cevap verebilecek özellikte yatırımların<br />
olması Türkiye’nin potansiyelini ve<br />
turizm gelirlerini 2-3 kat artırabilir.<br />
İstanbul gibi iş ve tarih turizmine açık<br />
en önemli şehrimizde şu an bile irili<br />
ufaklı 1.317 satılık turistik tesis ilanı<br />
mevcuttur. Bununla beraber hükümetin<br />
turizm yatırımları için uyguladığı teşvik<br />
ve destekler de Kültür ve Turizm<br />
Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel<br />
Müdürlüğü’nden alınan bilgiler dahilinde<br />
aşağıda belirtilmiştir;<br />
2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda<br />
Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile<br />
ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni<br />
teşvik sistemi ile turizm sektöründe<br />
üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi<br />
indirimi, sigorta primi işveren hissesi<br />
desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası,<br />
gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel<br />
desteklerden yararlanacak yatırımlar<br />
arasında yer almaktadır. Hazine<br />
Müsteşarlığı’nca yayınlanan “Yeni Yatırım<br />
Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları<br />
Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge,<br />
dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat<br />
sanayi alt sektörlerinden sonra turizm<br />
sektörü 299 belge ile desteklerden<br />
yararlanan üçüncü sektör olarak ön<br />
sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda<br />
yer alan verilere göre turizm sektörü<br />
sağladığı 18.280 istihdamla birinci sırada<br />
yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin<br />
haklılığını ortaya koymaktadır.<br />
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu<br />
uyarınca;<br />
• Arazi temini, planlanması vb. işlemler<br />
genel olarak bir turizm yatırımın %30<br />
ile 40 arasında bir maliyete tekabül<br />
etmektedir. Yatırımların hayata<br />
geçebilmesinde önemli rol oynayan<br />
arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin<br />
düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı<br />
olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca<br />
uygulanmaya devam etmektedir.<br />
Ayrıca Yatırımlarda Devlet Yardımları<br />
Hakkındaki Karar ile;<br />
• Turizm sektörüne İstanbul haricindeki<br />
bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel<br />
yatırımlarında kurumlar veya gelir<br />
vergisine uygulanacak indirim oranları ile<br />
toplam yatırımın %10 ile %25 oranında<br />
yatırıma katkı oranları ile bölgesel<br />
desteklerden teşvik sağlanmaktadır.<br />
Güneşli günler Türkiye…
28<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
İstanbul<br />
dünyanın dört<br />
bir yanından<br />
turist çekiyor<br />
İstanbul, 2002 yılından bu yana<br />
108 milyon 869 bin 596 yabancı<br />
turistin ziyaret noktası oldu.<br />
Tarihte çeşitli medeniyetlere<br />
başkentlik yapan şehri, son 15<br />
yıl içerisinde Türkiye nüfusundan<br />
yaklaşık 30 milyon fazla yabancı<br />
turist ziyaret etti.<br />
Ajans Press’in Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />
derlediği verilere göre, İstanbul’a gelen turist<br />
sayısının 2000 yılından itibaren kademeli olarak<br />
arttığı belirtildi. Mega kenti 2002 yılında 2 milyon 699<br />
bin 131 kişi ziyaret ederken bu rakam geçen yıl 9 milyon<br />
203 bin 987’ye ulaştı. Amerika’dan Afrika’ya, İslam<br />
dünyasından Avrupa’ya dünyanın dört bir yanından<br />
ziyaretçi akınına uğrayan İstanbul’u son beş yıl<br />
içerisinde en çok Alman turistler ziyaret etti. Verilere<br />
göre Almanları sırasıyla İran, Rusya, ABD, İngiltere,<br />
Fransa izledi. Turistler<br />
En çok ziyaretler yaz aylarında gerçekleşti<br />
İstanbul’u en çok yaz aylarında ziyaret ederken kış<br />
aylarında turist sayısı en düşük seviyelere ulaştı. Ajans<br />
Press’in medya analizinde ise turizm konulu haberlerin<br />
yıllar geçtikçe artmaya başladığı gözlemlendi. 2010<br />
yılında turizmle ilgili 76 bin 144 haber saptanırken, 2016<br />
yılında 208 bin 675 haber tespit edildi.
Booking.com<br />
sorunsalı!<br />
ülkelerde hangi şartlarda çalışıyor,<br />
iyice bir incelerdim. Bu arada booking<br />
benzeri 20’ye yakın global siteyi de aynı<br />
yöntemlerle incelerdim. Çünkü vergi<br />
kaçırıyorsa, haksız rekabet yapıyorsa<br />
bunu hepsi yapıyor.<br />
2. Booking.com’dan şikayetçi olan ülkeler<br />
ne yapmış onu irdelerdim.<br />
Mesela, Türkiye ile Hollanda arasında<br />
çifte vergilendirme anlaşması var.<br />
Yani bu anlaşmaya göre Booking.<br />
com Hollanda’da vergi ödüyorsa 2. kez<br />
Türkiye’de vergi ödemesine gerek yoktur.<br />
3. Somut örnekleri yani bu verileri elime<br />
aldıktan sonra Booking.com’un kapısını<br />
çalardım.<br />
Cem Polatoglu<br />
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Ortalıkta henüz bilgi kirliliği dışında<br />
somut bir şey yok. Site kapandı, Site<br />
Türklere kapandı. Hayır Türk otellerine<br />
kapandı. O da değil, Türklere Türk otelleri<br />
kapandı vs...<br />
Biz saadete gelelim. Sonuç ne çıkarsa<br />
çıksın, boykot oluyor diyerek 1 sene<br />
üniversitesi (İTÜ) kapatılan nesilden<br />
gelen biri olarak “Yasaklara karşıyım.”<br />
Kurallara evet ama bu ülkede artık<br />
Yasaklamak yasaklansın!<br />
E ama adam haksız rekabet yapıyordu…<br />
Doğru!<br />
Vergi vermiyordu... Doğru!<br />
Yasak olan “En ucuz” ibaresi<br />
kullanıyordu... O da doğru!<br />
Peki yapılan uygulama doğru mu? Evet<br />
yanlış! Bir kere yöntem yanlış. Neden mi?<br />
1. Her şeyin başında bu haber dünya<br />
basınında çıktı ve yasakçı zihniyetli ülke<br />
imajına bir diken de biz TÜRSAB olarak<br />
diktik. Prestiji kaybettik. Dünya basınında<br />
bu olayı takip edenler, daha doğrusu<br />
edebilenler alaycı yazıları, yorumları<br />
okumuşlardır.<br />
2. Türk halkının gözünde sürekli değer<br />
kaybeden Türkiye Seyahat Acentaları<br />
Birliği’nin aldırdığı bu karar ile Türk<br />
halkının gözünde iki tık daha aşağıya<br />
düştü. Sosyal medyada ve bazı<br />
gazetelerde seyahat acentalarının<br />
aleyhine on binlerce yorum yapıldı.<br />
Nitekim bu olaydan sonra bırakın “Biz<br />
Booking’den otel alamadık bari siz bize<br />
rezervasyon yapın” diye yeni müşterilerin<br />
gelmesini, mevcut müşterilerin tepkileri<br />
nedeniyle acentalarımızda işler azaldı.<br />
Peki; Sen olsan ne yapardın derseniz;<br />
Deneyip denemediklerini bilmiyorum<br />
ama;<br />
1. Öncelikle 280 ülke ve özerk bölgelere<br />
operasyon yapan Booking.com bu<br />
4. Eğer Booking.com ile bir uzlaşı<br />
sağlayamaz isem, maliyeyi de yanıma<br />
alıp Booking.com’a ilan veren otelcilerle<br />
bir uzlaşı yolunu arardım. Maliyenin<br />
vergi kaybı, siteye ilan veren otelciden<br />
tahsil edildiği takdirde otelcilerin artık<br />
Booking.com’a %30 indirim verme şansı<br />
kalmayacaktır.<br />
5. Diyelim hiç bir şey olmadı. Diğer ülke<br />
örnekleri işe yaramadı. Sonuç çıkmadı.<br />
Maliye yüzümüze bakmadı. VPN diye de<br />
bir şey icat edilmedi. Ve iş mahkemeye<br />
kaldı.<br />
Bu durumda ben olsam 10 bin acentamı<br />
Türk halkının önüne atmaktansa,<br />
ülkemi dünyaya rezil etmektense birkaç<br />
gönüllü acenta bulup şikayeti ona<br />
yaptırır mahkemeyi onlar adına TÜRSAB<br />
avukatları aracılığı ile takip ederdim.<br />
Aynen, TÜRSAB’ın Baracudatour’un<br />
kapatılması sürecinde aynı gün ve 2 saat<br />
içerisinde 11 acenta ve kişiyi bulup faks<br />
ve mail yolu ile Baracudatour’u şikayet<br />
ettirdiği gibi...
30<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Turizmdeki 5 harcamadan<br />
biri Çinli turistlere ait<br />
Haber: TUYED / Kerem Köfteoğlu<br />
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO)<br />
Turizm Barometresi ’ne göre, uluslararası alanda<br />
gerçekleştirilen toplam turizm harcamalarının yüzde 20’si<br />
Çinli turistlere ait. Çin anakarasına bağlı Hong Kong’un<br />
harcamaları da dikkate alındığında bu pay yüzde 22.8’e<br />
ulaşıyor.<br />
Sadece Çinli turistlerin geçen yılki<br />
harcamaları, bir önceki yıldan 11<br />
milyar dolarlık artışla 261 milyar<br />
doları aştı. Hong Kong’un harcamalarıyla<br />
birlikte Çinlilerin geçen yıl uluslararası<br />
turizm pazarındaki harcamaları ise 285<br />
milyar doların üstüne çıkıyor. TUYED<br />
(Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />
Derneği) yönetiminin UNWTO Turizm<br />
Barometresinden derlediği bilgiler, Çin’in<br />
dünya turizminin önemli bir kaynak pazarı<br />
haline geldiğini ortaya koyuyor. Çin, 2016<br />
yılında uluslararası turizm pazarına 135<br />
milyon vatandaşını turist olarak gönderdi.<br />
Bu turistlerin gerçekleştirdiği 261 milyar<br />
dolarlık harcamalar, Çin’i dünyada en<br />
fazla turizm harcamaları yapan ilk 10<br />
ülke listesinde birinci sıraya taşıdı.<br />
Turizm hareketleri Asya-<br />
Pasifik’e kaydı<br />
Çin’in birinci olduğu dünyada en fazla<br />
turizm harcamaları yapan ilk 10 ülke<br />
listesine baktığımızda 121 milyar<br />
dolarlık harcamayla ABD’nin ikinci<br />
sırada olduğunu görüyoruz. Listenin<br />
ilk beşini oluşturan diğer ülkelerin<br />
listedeki yeri ve harcamaları ise şöyle<br />
belirleniyor: Üçüncü Almanya 81 milyar<br />
dolar, dördüncü İngiltere 63 milyar dolar,<br />
beşinci Fransa 40 milyar dolar.<br />
UNWTO’nun Turizm Barometresi,<br />
dünyada turizm hareketlerinin Asya-<br />
Pasifik bölgesine kaydığına işaret<br />
ediyor. Nitekim dünyada en fazla turizm<br />
harcaması yapan Çin’in yanı sıra, ilk<br />
10 ülke listesine baktığımızda, Asya-<br />
Pasifik bölgesinden başka ülkelerin de<br />
girdiğini görüyoruz. Buna göre bu ülkeler<br />
ve harcamaları ise şöyle belirleniyor:<br />
Güney Kore Cumhuriyeti 27 milyar<br />
dolar, Avustralya 27 milyar dolar ve<br />
Çin anakarasına bağlı Hong Kong 24<br />
milyar dolar. En büyük 50 kaynak pazar<br />
konumundaki bazı ülkeler ve 2016<br />
yılındaki artışlar ise şöyle kaydedildi:<br />
Vietnam yüzde 28, Arjantin yüzde 26, Mısır<br />
yüzde 19, İspanya yüzde 17, Hindistan<br />
yüzde 16, İsrail ve Ukrayna yüzde 22,<br />
Katar ve Tayland da yüzde 11.<br />
Dünyadaki 5 harcamanın birini Çinli turistler yapıyor (Milyar dolar)<br />
Ülkeler 2015 2016 Harcamalardaki<br />
paylar (%)<br />
1 Çin 249.8 261.1 20.9<br />
2 ABD 112.9 121.5 9.5<br />
3 Almanya 77.5 81.1 6.5<br />
4 İngiltere 63.3 63.6 5.3<br />
5 Fransa 38.4 40.9 3.2<br />
6 Kanada 30.1 29.1 2.5<br />
7 Güney Kore 25.3 26.6 2.1<br />
8 İtalya 23.8 25.3 2.0<br />
9 Avustralya 24.4 24.7 2.0<br />
10 Hong Kong (Çin) 23.1 24.1 1.9<br />
Kaynak: UNWTO
32<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Skal International İstanbul Kulübü<br />
“Dünya Skal Günü”nü kutladı<br />
‘28 Nisan Dünya Skal Günü’, Skal<br />
International İstanbul Kulübü<br />
tarafından düzenlenen öğle<br />
yemeğinde Elite World Europe<br />
Hotel’de üyelerin katılımıyla kutlandı.<br />
Skal International İstanbul Kulübü<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Bahar<br />
Birinci, Yönetim Kurulu üyeleri Ayşe<br />
Önen, Can Arınel, Elif Balcı Füsunoğlu,<br />
Selma Tatar, Özen Kırant Yozcu’nun<br />
ve Skal Internatonal İstanbul Kulübü<br />
üyeleri ve Uluslararası Skal Dernekleri<br />
Federasyonu Yönetim Kurulu üyelerinin<br />
katılımı ile düzenlenen öğlen yemeği,<br />
Elite World Hotels Genel Müdürü Ünsal<br />
Şınık ve Elite World Hotel Europe Genel<br />
Müdürü Murat Arslan’ın ev sahipliğinde<br />
yapıldı.<br />
Skal International CEO’su da<br />
katıldı<br />
Dünya Skal Gününe denk gelen bu<br />
yemek için İspanya’daki merkezden<br />
gelen Skal International CEO’su Daniela<br />
Otera, Skal International’ın gelecek<br />
planları ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.<br />
Sunumda Skal’ın gelecek yıllardaki<br />
stratejik planlarından bahseden Otera,<br />
Skal ülkeleri arasında Türkiye’nin artan<br />
Skal üyeleri ile büyük ve önemli bir<br />
potansiyel olduğunu ve üyelerin destek<br />
ve deneyimleri ile bölgedeki potansiyelin<br />
büyüyeceğini belirtti. Sunum sonrasında<br />
üyelerin sorularını cevaplayan Otera’ya<br />
Bahar Birinci tarafından hediyesi takdim<br />
edildi.<br />
Birinci: “Bugünü birlikte<br />
kutlamaktan büyük mutluluk<br />
duyuyoruz”<br />
Skal International İstanbul Kulübü<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Bahar Birinci’nin<br />
konuşmasıyla başlayan öğle yemeği,<br />
yönetim kurulu ve üyelerin geleneksel<br />
Skal toast’uyla devam etti.<br />
Bahar Birinci konuşmasında: “Nisan<br />
ayı yemeğinde sizlerle yeniden birlikte<br />
olmaktan ve Skal camiası için çok<br />
önemli olan bugünü birlikte kutlamaktan<br />
mutluluk duyduğumu ifade etmek<br />
isterim. Bugün aramızda önemli bir<br />
misafirimiz bulunuyor. Skal International<br />
Ceo’su Daniela Otero. Bundan da ayrıca<br />
büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.<br />
Skal geleneksel buluşmasında ayrıca<br />
öğle yemeğine destek veren, Elite World<br />
Hotel Europe Genel Müdürü Murat<br />
Arslan’a Boyut Yayınlarının “Cihannümâ”<br />
kitabı armağan edildi.
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar / röportaj<br />
İş yaşamının<br />
ve lüksün<br />
buluşma<br />
noktası<br />
Fairmont<br />
Quasar<br />
İstanbul<br />
“Fairmont olarak<br />
beklentimiz ve hedefimiz;<br />
şehrin bir parçası,<br />
İstanbulluların eğlenmek,<br />
keyifli vakit geçirmek için<br />
geldiği adres olabilmek<br />
ve bu güzel şehrin sosyal<br />
hayatında yerimizi almak.”<br />
Dünyaca ünlü otel zinciri Fairmont,<br />
Türkiye’deki ilk oteli Fairmont<br />
Quasar İstanbul’u 16 Ocak<br />
<strong>2017</strong>’de Mecidiyeköy’de açtı. Geçen<br />
dört aylık süreçte gerek iş yaşamı ve<br />
lüksü buluşturan sıra dışı konsepti<br />
gerekse toplantı, yeme içme ve dinlenme<br />
olanaklarıyla İstanbul turizminde hatırı<br />
sayılır bir ivme yakalayan beş yıldızlı oteli,<br />
Genel Müdürü Kai Winkler ile konuştuk.<br />
Bay Kai, ilk olarak Fairmont zinciri<br />
hakkında bilgi verir misiniz? Fairmont<br />
Quasar İstanbul, grubun Türkiye’deki ilk<br />
yatırımı. İstanbul’a yatırım kararı nasıl<br />
gerçekleşti? Bununla bağlantılı olarak<br />
lokasyona nasıl karar verdiniz?<br />
Fairmont Hotels&Resorts, dünya çapında<br />
unutulmaz seyahat deneyimleri, dikkatli<br />
ve özenli hizmeti ve gerçekten unutulmaz<br />
olan lüks otelleriyle gezginleri en iyi<br />
şekilde buluşturuyor. Her Fairmont,<br />
yerel olarak esinlenilmiş yemekleri,<br />
hareketli barları ve salonları, benzersiz<br />
tasarımları ve dekorasyonu ile yerel<br />
enerjiyi, kültürünü ve tarihini yansıtıyor.<br />
Küresel düzeyde 70’den fazla otel ve daha<br />
pek çok gelişme imkanına sahip olan<br />
Fairmont markası, dünyanın en ikonik ve<br />
seçkin otellerini bünyesinde barındırıyor.<br />
New York’ta The Plaza, Londra’da Savoy,<br />
Fairmont Grand Del Mar, Dubai’nin<br />
Fairmont The Palm, Fairmont Peace<br />
Hotel, Fairmont San Francisco ve Québec<br />
City’deki Fairmont Le Château Frontenac<br />
gibi olağanüstü yerler.<br />
“Fairmont yerel olanla bağlantılı<br />
mekanları ve hizmetleri ile tanınıyor”<br />
Fairmont Quasar Istanbul’ gelirsek; iş<br />
yaşamını ve lüksü, Fairmont markasının<br />
yüzyılı aşan otelcilik mirası ile ve otelin<br />
yerel ile bağlantılı, kişiselleştirilmiş<br />
hizmetleri ve çağdaş tasarımı ile bir<br />
araya getiren bir konsepte sahip. Tüm
dünyanın ilgisini çeken bir destinasyonda,<br />
İstanbul’un tam kalbinde, şehrin nabzını<br />
her an hissedebildiğiniz bir lokasyondayız.<br />
Gerek havaalanı gerekse alışveriş ve<br />
iş merkezleri ile tarihi yerlerin tam<br />
ortasında bir noktadayız. Otelimizde<br />
pek çok yenilikçi hizmet ve konsept<br />
sunuyoruz. Fairmont tüm dünyada, yerel<br />
olanla bağlantılı mekanları ve hizmetleri<br />
ile tanınıyor.<br />
Otelin ana temasını ve konseptini anlatır<br />
mısınız? Konsepti oluştururken nasıl bir<br />
mimari tema benimsediniz?<br />
‘Anları Anılara Dönüştürmek’ anlayışıyla<br />
yola çıkan Fairmont Quasar İstanbul,<br />
iş yaşamını ve lüksü, Fairmont<br />
markasının yüzyılı aşan otelcilik mirası<br />
ile buluşturuyor. Yerel dokunuşlar<br />
yapıyor, kişiselleştirilmiş hizmetlerimizi<br />
çağdaş tasarım konsepti ile bir araya<br />
getiriyoruz. Gerek havaalanı gerekse<br />
alışveriş ve iş merkezleri ile tarihi<br />
yerlere yakın olan Fairmont Quasar<br />
İstanbul, İstanbul’un tam kalbinde<br />
yer alıyor ve şehrin nabzını her an<br />
hissediyor.Otelin dizaynı, Amerikalı<br />
tasarım firması Wilson Associates<br />
tarafından, otelin bulunduğu bölgeyi<br />
yansıtan yerel unsurlarla kent<br />
kültürünün uyumu göz önünde<br />
bulundurularak oluşturuldu. Misafirlere<br />
şehrin karmaşasından bir adımda<br />
uzaklaşma imkanı veren konforlu,<br />
geniş süitlerin balkonlarından tarihi<br />
yarımada, Prens Adaları, Boğaz ve<br />
Marmara Denizi ile Haliç manzaraları<br />
izlenebiliyor. Fairmont Quasar İstanbul<br />
olarak, global markamızın tüm dünyada<br />
ilke edindiği “yerel ile bağlantılı olma”<br />
prensibinden yola çıkarak, konuklarına<br />
“İstanbulluların İstanbul’unu” yaşatmak<br />
için, hem lokasyon ve manzarası hem<br />
de özel concierge hizmetleri ve yerel<br />
turlar ile fark yaratmak istiyoruz.<br />
Otel ne zaman hizmete girdi, yatırım<br />
bedeli nedir? Mevcut bu bütçeye ilave<br />
yatırımlar söz konusu mu?<br />
Otelimiz 16 Ocak <strong>2017</strong>’den bu yana<br />
faaliyet gösteriyor. Mayıs ayında Aila,<br />
yaz döneminde de 5. kattaki açık<br />
havuzumuz ve çevresinde yer alan<br />
restoranımız Ukiyo hizmete girecek.<br />
Rakamlarla oteli nasıl anlatırsınız?<br />
İstihdam, yatak sayısı, yatırım bütçesi ve<br />
doluluk hedefleri nelerdir?<br />
Fairmont Quasar İstanbul, şehrin en yeni<br />
ve çok yönlü toplantı ve etkinlik alanlarına<br />
sahip. Özel olarak tasarlanmış 2 bin<br />
metrekareden fazla toplantı ve etkinlik<br />
alanımız var. Yönetim kurulu toplantıları<br />
ve yönetici zirvelerinden; büyük düğünlere<br />
dek, her boyuttaki toplantı, davet ve<br />
sosyal etkinliklere ev sahipliği yapıyoruz.<br />
Otelimiz, yemekli davetlerde 450 kişiyi,<br />
kokteyllerde 600 kişiyi ağırlayabilen<br />
Luna balo salonu ve son derece geniş,<br />
bahçeye açılan fuaye alanına ek olarak,<br />
30 metrekareden 350 metrekareye<br />
kadar değişen 11 farklı toplantı odası<br />
ile hizmet veriyor. Canlı pişirme<br />
istasyonlarından davetlerde 250 kişiye<br />
kadar a la carte menü sunabilmemiz de<br />
bizi farklı kılan unsurlardan… Toplantı<br />
ve konferans salonlarının her biri,<br />
modern telekonferans teknolojisiyle tam<br />
donanımlıdır. 25’i suit, 40’ı Gold rooms<br />
olmak üzere 209 odamız mevcut. Yüz on<br />
yıldır süren misafirperverlik mirası ve<br />
yerel olarak kişiselleştirilmiş hizmetimiz<br />
ve son teknolojinin ve çağdaş tasarımın<br />
buluştuğu mekanlarımızda konuklarımızı<br />
ağırlamayı hedefliyoruz. Öncelikli<br />
hedefimiz başarılı bir açılış dönemi ile<br />
otelimizi ve markamızı en iyi şekilde<br />
konumlandırmak, şehrin bir parçası<br />
haline gelmesini sağlamak.<br />
Yeme içme hizmetleri konusunda<br />
ayrıcalığınız, iddianız nedir?<br />
Otelimizin Executive Chef’i Sedat Buğday.<br />
1990 yılından bu yana çeşitli ülkeler ve<br />
otel mutfaklarında görev almış deneyimli<br />
bir şef. Fairmont Quasar İstanbul olarak<br />
beş farklı yeme-içme noktası sunuyoruz<br />
ziyaretçilerimize; Stations, Demlique,<br />
Marble Bar, Ukiyo, Aila… Staitons, kent<br />
şıklığının simgesi. Günün her saatinde<br />
rahat ve zevkle yemek yemek için en<br />
iyi adres. Doğu’yu Batı’yla bir araya<br />
getiren seçenekler arasından vereceğiniz<br />
siparişler, şefler tarafından en taze<br />
ürünlerle, tamamen açık mutfakta siz<br />
izlerken hazırlanıyor. Stations Brunch’ı<br />
ile şimdiden şehirde favoriler arasında<br />
girdi. Demlique, Türkiye’nin geleneksel<br />
çay ve kahve kültürünü modern bir<br />
şekilde yorumlarken, en iyi Türk ve dünya<br />
çaylarını yerel tatlılar eşliğinde sunuyor.<br />
Fairmont’un dünyadaki ikonik otellerinin<br />
anısına; New York, Londra çay saatlerini,<br />
yanına bir de İstanbul menüsü ekleyerek<br />
sunuyor. Marble Bar, Fairmont’un<br />
hareketli lobisinde yer alıyor. Uzun süre<br />
tadı damağınızda kalacak kokteyl ve içki<br />
çeşitlerinin yanı sıra enerjik atmosferiyle,<br />
gerek aile olarak gerekse iş için tek<br />
başına seyahat eden tüm konuklarını<br />
keyifli bir sohbet ortamına davet ediyor.<br />
Burada da Perşembe akşamları “Thank<br />
God It’s Thursday” konsepti ile, DJ<br />
ve canlı enstrüman eşliğinde iş çıkışı<br />
saatlerini renklendiriyor, tüm leziz<br />
atıştırmalıkları biz ikram ediyoruz.<br />
Aila ise, yeni açılan Türk restoranımız.<br />
Türk mutfağının dört bir yanından<br />
çeşitli lezzetleri yöresel malzemelerle<br />
ve mevsiminde hazırlayıp sunarken,<br />
içindeki ocakbaşı düzeni, meze barı ve<br />
açık mutfağı ile canlı müzik ve müthiş<br />
ambiyansı ile konuklara eğlenceli ve<br />
farklı bir akşam vaat ediyor. Baktığı iç
36<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar /röportaj<br />
Fairmont Quasar İstanbul olarak doğaya katkı sağlamak,<br />
tasarruf ve sürdürülebilirlik konusu önceliklerimizden bir<br />
tanesi. Yeşil Yıldız Sertifikası için de başvurumuzu yaptık,<br />
bu sene içinde almayı planlıyoruz.<br />
avlu, iyi havalarda restoranı keyifli bir<br />
bahçeye dönüştürüyor. Aila’nın şefi Le<br />
Cordon Bleu Le Grand diplomalı Umut<br />
Karakuş. On yıldan uzun süredir yiyecek<br />
içecek sektöründe hemen hemen<br />
mutfağın tüm kısımlarında görev alan<br />
Karakuş, Türk mutfağına bakışını “Yarını<br />
kaybetmemek için dünün lezzetlerini<br />
bugüne uyarlamak ve ileri taşımak”<br />
olarak özetliyor.<br />
Otelinizin teknolojisinden, çevreye dost<br />
uygulamalarından da kısaca söz eder<br />
misiniz? Son dönemde açılan oteller<br />
özellikle yeşil otel konseptleri ile dikkat<br />
çekiyor. Sizin bu konudaki yaklaşımınız<br />
ne oldu?<br />
Fairmont Quasar İstanbul olarak<br />
doğaya katkı sağlamak, tasarruf<br />
ve sürdürülebilirlik konusu<br />
önceliklerimizden bir tanesi. Yeşil Yıldız<br />
Sertifikası için de başvurumuzu yaptık,<br />
bu sene içinde almayı planlıyoruz. Bu<br />
bağlamda yaptığımız uygulamalardan<br />
biraz bahsetmek isterim. Otelimizde<br />
atık pil, kağıt, plastik vb. malzemeler<br />
ayrıştırılarak geri dönüştürülmek<br />
üzere TAP (Taşınabilir Pil Üreticileri<br />
ve İthalatçıları Derneği ) ve belediyeye<br />
veriliyor. Gri su sistemimiz mevcut.<br />
Lavabo, duş ve yağmur suları arıtılarak<br />
bahçe sulama ve ortak alan wc<br />
rezervuarlarında kullanılıyor. Gelişmiş<br />
Bina Yönetim Sistemi (BMS) mevcut.<br />
Tüm mekanik, elektrikli ekipmanları,<br />
aydınlatmaları merkezi olarak<br />
kontrol edebiliyoruz. Odalarımızda<br />
Honeywell ve Inncom tarafından yapılan<br />
oda otomasyonumuz var. Doluluk<br />
(Occupancy) sensörleri, Vingcard ve<br />
Opera sistemi ile entegre çalışan bu<br />
sistem, misafirin odayı terk ettiği her<br />
durumda 15 dakika içerisinde odadaki<br />
enerji tüketimini minimuma indiriyor.<br />
Merkezi Klima Santrallerimizde CO2<br />
sensörlerimiz sayesinde hava kalitesini<br />
istenilen seviyede tutuyoruz ve aynı<br />
zamanda enerjiyi verimli kullanıyoruz.<br />
Enerji tasarrufu için Schneider Electric<br />
tarafından hazırlanan çok gelişmiş bir<br />
SCADA sistemimiz var. Tüketimleri anlık<br />
kontrol altında tutabiliyoruz.<br />
Türkiye’de konaklama sektörünün<br />
büyüme hızını önümüzdeki 10 yıllık<br />
süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Bu ülkenin kaynaklarına ve dinamizmine<br />
bakınca, uzun vadede iyimser olmamak<br />
için hiçbir neden yok. Özelikle İstanbul;<br />
yıllar boyunca tarihi, iklimi, canlı<br />
günlük yaşamı ve benzersiz mutfağı<br />
ile, seyahat edenler için daima önde<br />
gelen bir destinasyon oldu ve böyle<br />
olmaya devam edecek. Bizim Fairmont<br />
olarak beklentimiz ve hedefimiz; şehrin<br />
bir parçası, İstanbulluların eğlenmek,<br />
keyifli vakit geçirmek için geldiği adres<br />
olabilmek ve bu güzel şehrin sosyal<br />
hayatında yerimizi almak.<br />
Otelde tercih edilen markalar<br />
İklimlendirme Sistemleri: Daiken<br />
Televizyon: Samsung<br />
Buklet Ürünler: Le Labo<br />
Sofra Üstü Ürünler: Rosental, Narumi, Schott, Hepp,<br />
Zieher<br />
Endüstriyel Mutfak: Euronix<br />
Halı: El yapımı ipek İran ve Azerbaycan Halıları<br />
Çamaşırhane Ekipmanları: Electrolux Profesyonel<br />
Yatak: Sealy<br />
Oda Tekstil: Detay Tekstil<br />
Genel Alan / Restaurant Mobilyaları/ Minibar: More<br />
Asansör: Mitsubishi<br />
Açık Büfe Üniteleri: More Contract; Öztiryakiler,<br />
Euronix<br />
Oda Kasaları: Zenith<br />
Kettle: Jacob Jensen<br />
Kahve Makinesi: Nespresso<br />
Bluetooth Speakers: Bose<br />
Soundbar: JBL<br />
Mirror TV: Apple<br />
Oda Mobilyası: Mob İnşaat<br />
Yangın Algılama Sistemleri: Tyco<br />
Otel Yönetim Sistemleri: Oracle MF, Samsotech,<br />
Tiger, Meyer, VingCard, iDeaS, Avaya, Avero, Marc<br />
Systems, Hoist Group, Helios, iRiS, Cisco, Zhone,<br />
Lenovo, HP, Alcad, WatchGuard, Apple, Ruckus,<br />
Guest-tek, Prosistem<br />
Duvar Kağıdı: Lanark & Designo<br />
Oda Kapı Kilit Sistemleri: Vingcard<br />
Oda Banyoları/ Vitrifiye Sistemler: Villeroy & Boch–<br />
Dornbracht & Duravit<br />
Dış Cephe Sistemleri: Erbay<br />
Toplantı Salonu Sistemleri : Creston & Panasonic &<br />
JBL & Crown &Kauber<br />
Isıtma Sistemleri :Hoval & Daiken
38<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
Sadelik, lüks ve zarafetin yeni tanımı<br />
Club Prıvé by Rıxos<br />
Rixos Hotels, lüks tatil deneyimine yeni bir anlam kazandıran Club Privé by<br />
Rixos’u hizmete açıyor. İlk olarak 27 Nisan’da Göcek ve Belek’te faaliyete<br />
geçen Club Privé by Rixos, konuklarına tüm konfor ve lüks detaylarının<br />
düşünüldüğü, geniş yaşam alanları ve üstün hizmet kalitesiyle ayrıcalıklı bir<br />
tatil deneyimi sunuyor.
Konuklarına tüm konfor ve lüks<br />
detayların düşünüldüğü, geniş<br />
yaşam alanları ve üstün hizmet<br />
kalitesiyle ayrıcalıklı bir tatil deneyimi<br />
sunan Club Privé by Rixos, 27 Nisan’da<br />
Göcek ve Belek olmak üzere iki farklı<br />
lokasyonda hizmete açılıyor. Sadelik, lüks<br />
ve zarafetin bir arada sunulduğu Club<br />
Privé by Rixos, lüks tatil deneyimine yeni<br />
bir anlam kazandırıyor.<br />
İlk olarak, Göcek ve Belek’te…<br />
Sayısız koyların, irili ufaklı adaların ve<br />
turkuaz mavisi suların ortasında tatil<br />
ve deniz tutkunları için aranan tüm<br />
özellikleri bünyesinde barındıran Club<br />
Privé by Rixos Göcek’te 3 ayrı tipte toplam<br />
14 villa yer alıyor. Ayrıca Club Privé<br />
by Rixos Göcek’te her villaya ait özel<br />
havuz, teras, villaların hemen önünde<br />
konumlanan özel plaj ve butler hizmeti<br />
bulunuyor. Doğası ve iklimiyle dünyanın<br />
önemli tatil lokasyonlarından birinde yer<br />
alan Club Privé By Rixos Belek’te ise 3<br />
ayrı tipte 38 villa yer alıyor. Club Privé By<br />
Rixos Belek’in en özel villası olan Paris<br />
Residence’ın kendine ait iç ve dış mekan<br />
havuzu, plajda yer alan beach house’u<br />
ve özel butler hizmeti bulunuyor. Villa<br />
Privé’ler misafirlerine özel havuz ve<br />
teras, plajda kendilerine özel pavilyon ve<br />
özel butler hizmeti sunuyor. Club Villa’lar<br />
ise direk ortak havuza erişim, plajda özel<br />
pavilyon ve ücretli yararlanabilecekleri<br />
butler hizmeti ile misafirlerini ağırlıyor.<br />
Konuklar için golf ve The Land of Legend<br />
Theme Park’a ücretsiz transfer, ücretsiz<br />
giriş ve özel ayrıcalıklar da sunuluyor.<br />
‘Tarladan sofraya’ lezzetler<br />
Club Privé by Rixos Göcek ve Belek’te<br />
kahvaltıda sunulan ve organik ürünlerden<br />
oluşan yerel tatlardan ev yapımı hamur<br />
işlerine kadar birçok farklı lezzet<br />
misafirleri beklerken; öğle ve akşam<br />
yemeklerinde doğayla baş başa keyifli bir<br />
ortamda, aperatifler, ızgaralar ve geniş<br />
içecek seçenekleri À la carte menüde<br />
yer alıyor. Club House ve The Beach<br />
Lounge’ta yemeklerin tümü, Club Privé<br />
by Rixos’un hünerli şefleri tarafından<br />
hazırlanıyor. Club Privé by Rixos‘un<br />
özel barlarında birbirinden lezzetli<br />
içeceklerde kullanılan baharatların<br />
tamamı, sebzelerin ise büyük çoğunluğu<br />
kendi özel bahçesinde yetiştirilen organik<br />
ürünlerden oluşuyor. Misafirlerin önünde<br />
bıçak kullanmadan kesilen sebze ve<br />
baharatlar ‘tarladan sofraya’ felsefesiyle<br />
özel olarak sunuluyor.<br />
Masaj keyfini villalara taşıyor<br />
Konuklar, Club Privé by Rixos‘ta<br />
geçirdikleri süre boyunca kendileriyle<br />
özel olarak ilgilenecek personel<br />
sayesinde villalarında bir masaj<br />
rezervasyonu yaptırmak, yat veya<br />
helikopter kiralamak ya da deneyimli<br />
şef eşliğinde özel bir yemek ya da<br />
menü hazırlamak gibi tüm randevu ve<br />
taleplerinde özel hizmet alabiliyor.<br />
Doğanın kalbinde, muhteşem bir<br />
atmosferle iç içe bir tatil imkanı sunan<br />
Club Privé by Rixos’ta misafirler,<br />
ilave talepleri ile kendi paketlerini<br />
özelleştirebiliyor, konforu kendi talepleri<br />
doğrultusunda şekillendirebiliyor. Club<br />
Privé by Rixos, hayvan dostu konseptiyle<br />
misafirlerine kedi ve köpekleriyle birlikte<br />
tatil yapma olanağı da sunuyor.<br />
Konuklarına her zaman en iyi hizmetin<br />
sunan, konfor ve lüksün detaylarda hayat<br />
bulduğu Club Privé by Rixos 2018 yılında<br />
Bodrum’da, 2020 yılında da yurt dışında<br />
iki farklı ve özel lokasyonda hizmet<br />
vermeye başlayacak.
hotel restaurant<br />
40 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Port Akdeniz<br />
yatırımlarını tamamladı<br />
Akdeniz bölgesinin en önemli ticaret ve kruvaziyer turizm kapısı<br />
Port Akdeniz, yüksek sezona tüm hazırlıklarını tamamlayarak giriyor.<br />
Kruvaziyer turizm sezonunu<br />
kente toplam 5.131 turist çeken<br />
TUI Cruises’e ait Mein Schiff<br />
3 adlı gemi ile 11 Nisan’da açan<br />
Port Akdeniz’de, ticari limanda da<br />
yüksek sezon hazırlıkları tamamlandı.<br />
2014 yılında başlayan ve üç faz<br />
halinde yürütülen liman sahasının<br />
betonlaması çalışmalarının Nisan<br />
ayında tamamlandığını belirten Port<br />
Akdeniz Genel Müdürü Özgür Sert,<br />
“3.5 milyon dolarlık bir yatırımla<br />
toplam 110.000 metrekarelik<br />
liman sahasının betonu tamamen<br />
yenilendi. Betonlamayla beraber<br />
aydınlatma direkleri de yenilendi ve<br />
LED ışıklandırmaya geçildi. Böylece<br />
bir yandan limanın modernizasyonu<br />
ve güvenliğine katkı sağlanırken,<br />
diğer yandan da önemli ölçüde enerji<br />
tasarrufuna gidildi” dedi.<br />
Her şey yüksek sezonda daha iyi<br />
hizmet için!..<br />
Port Akdeniz’in, “Yüksek müşteri<br />
memnuniyeti, kaliteli ve güvenli<br />
hizmet sunma” ilkesi ile ekipman<br />
parkını da sürekli yenilediğini<br />
vurgulayan Sert, “Son iki yılda 1<br />
milyon doların üzerinde yeni makine<br />
ve ekipman yatırımı yapıldı. Hali<br />
hazırda güçlü ekipman parkımız;<br />
yeni alınan 3 adet paletli ekskavatör,<br />
2 adet 7 tonluk forklift ve 2 adet<br />
mini yükleyici ekipman ile daha da<br />
güçlendirildi. Ayrıca, 1 Mayıs itibari ile<br />
sunacağımız ‘Liman geçici gümrüklü<br />
sahasına 14 gün süreyle ücretsiz yük<br />
alınması ile ilgili uygulama’ hizmetine<br />
operasyonel destek vermek için de 1<br />
adet 32 tonluk forklift siparişi verildi.<br />
Bununla birlikte liman sahasında<br />
çalışan 30 ton ve üzeri tüm büyük iş<br />
makinaları, iş güvenliği tedbiri olarak<br />
kameralı sensorlar ile donatıldı. Port<br />
Akdeniz, tüm bu ekipman yatırımları<br />
ile; hali hazırda yüksek olan liman<br />
operasyonlarındaki güvenlik,<br />
kalite ve hız standartlarını daha da<br />
yukarıya taşımayı hedeflemektedir”<br />
açıklamasında bulundu.<br />
Mermer ve doğaltaş için 14 gün<br />
ücretsiz depolama<br />
Port Akdeniz’de 1 Mayıs <strong>2017</strong> tarihi<br />
itibari “liman geçici gümrüklü<br />
sahasına 14 gün süreyle ücretsiz<br />
yük indirme hizmeti” verilmeye<br />
başlanacağını da hatırlatan Sert,<br />
“Marble Buffer Storage – Liman<br />
geçici gümrüklü sahasına 14<br />
gün süreyle ücretsiz yük indirme<br />
hizmeti için de tüm hazırlıklarımızı<br />
tamamladık. 1 Mayıs itibari ile önemli<br />
avantajlar sunan bu hizmetimizi<br />
de tam performansla sunmaya<br />
başlayacağız. İlk etapta 6 ay süreyle<br />
sunmayı planladığımız bu hizmet<br />
ile birlikte mermer ve doğal taşta,<br />
ihracatçı firmaların maliyetleri<br />
konteyner başına ortalama 80 dolar<br />
düşecek. Bununla birlikte ve daha da<br />
önemlisi; bu avantajın sağlayacağı<br />
lojistik kolaylıklar sayesinde, nakliye<br />
ve yüklemelerini çok daha esnek ve<br />
planlı şekilde gerçekleştirme imkanı<br />
da bulacaklar” şeklinde konuştu.
hotel restaurant<br />
42 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Ramada Encore Gebze açıldı<br />
Gebze Organize Sanayi bölgesinin yeni çekim merkezi, Ramada Encore Gebze, 22<br />
Ocak <strong>2017</strong>’den bu yana iş amaçlı misafirlerine dört yıldız konseptinde konaklama<br />
hizmeti sunuyor. Altıntaş Turizm tarafından yaklaşık 15 milyon TL yatırım bedeliyle<br />
hayata geçirilen otelin en büyük iddiası; samimi, sıcak ve kişiselleştirilmiş hizmet ve<br />
servis anlayışı!..<br />
Altıntaş Turizm Anibal Hotel (iki<br />
yıldızlı), Grand Gebze Otel (üç<br />
yıldızlı), Turkuaz Otel (birinci sınıf<br />
belediye oteli) ve Anibal Apart’tan (10<br />
odalı) sonraki turizm yatırımlarına bir<br />
yenisini daha ekleyerek Ramada Encore<br />
Gebze’yi 22 Ocak <strong>2017</strong> itibari ile hizmete<br />
soktu. Yaklaşık 15 Milyon TL bedelle<br />
Gebze Sanayi bölgesinde hayata geçen<br />
dört yıldızlı oteli Ramada Encore Genel<br />
Müdürü Ata Özkan şöyle anlattı: “Ramada<br />
Encore Gebze, teknoloji ve sanayinin<br />
kalbi niteliğindeki Kocaeli’nin Gebze<br />
ilçesindeki şehir merkezinde, E5 kenarı<br />
ve Gebze Center Alışveriş Merkezi’nin<br />
karşısında konumlandırılmıştır. Otelimiz<br />
Sabiha Gökçen Havalimanı’na 18 km,<br />
Atatürk Havalimanı’na 80 km, Eskihisar<br />
feribotuna 6 km uzaklığında olup,<br />
misafirlerimize kolay ulaşım imkanları<br />
sunmaktadır.”<br />
“Beş yıldız konforunu üç yıldız<br />
fiyatına satıyoruz”<br />
60 odalı otelin hitap ettiği misafir<br />
profiliyle ilgili bilgiler de aktaran Özkan<br />
sözlerini şöyle sürdürdü: “Otelimize<br />
gelen ziyaretçilerin en önemli geliş<br />
sebebi, iş amaçlı. Burada tamamen<br />
Gebze’deki fabrikalara gelen yerli yabancı<br />
mühendisler, teknisyenler, yatırımcılar,<br />
üst düzey yöneticilere yönelik çalışıyoruz.<br />
Gebze’nin sanayi bölgesi olması sebebi<br />
ile bölgeye gelen yerli yabancı ziyaretçi<br />
sayısı bir hayli fazla ve son yıllarda otel<br />
yatırımları da burada artıyor. Buna<br />
keza şehir merkezinde olup en kaliteli,<br />
en güvenli, en ekonomik hizmeti veren<br />
oteli biziz. Ramada Encore’ların genel<br />
konsepti bu yönde zaten. Beş yıldızlı<br />
konfor veriyoruz, karşılığında da üç yıldızlı<br />
fiyat alıyoruz.”<br />
“En büyük iddiamız samimi,<br />
sıcak ve kişiselleştirilmiş hizmet<br />
anlayışımız”<br />
Şu an yüzde 30-35 doluluklarla gittiklerini<br />
söyleyen Özkan, hedeflerinin 3-4 aylık<br />
süreçte yüzde 90’ın üzerine çıkmak
olduğunu söyleyen Özkan, Ramada<br />
Encore Gebze’nin en büyük iddiasını<br />
ise şu sözleriyle ifade etti: “Bizim en<br />
büyük iddiamız, büyük otellerde tabii<br />
mutlaka iyi kaliteli servis hizmet veriliyor<br />
ama daha resmidir. Bizim otelimiz<br />
küçük ölçekli, 60 odalıyız. Birebir<br />
misafirlerimizle ilgilenerek daha sıcak<br />
bir ortam sunuyoruz. Amacımız buraya<br />
gelen misafirleri evlerinde hissetmelerini<br />
sağlamak.”<br />
“Güvenlik turizm için önemli bir<br />
sorun”<br />
Turizm sektörüyle ilgili kısa bir<br />
değerlendirme de yapan Ata<br />
Özkan sözlerini şöyle tamamladı:<br />
“Sektörümüzün son 1-2 yılda maalesef<br />
iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Yurt<br />
dışındaki ilişkilerimiz doğrultusunda<br />
son yıllarda Avrupalı turist sayısı iyice<br />
düştü. Uçak krizinden sonra Rus turistler<br />
de düşüş oldu. Bu tamamen ülkenin<br />
güvenli olmama halinden kaynaklanıyor.<br />
Baktığınızda ülkemiz otelcilik sektöründe<br />
Avrupa’daki bütün ülkelerden çok daha<br />
iyi hizmet ve servis anlayışımızla öne<br />
çıkıyoruz. Ülkemizdeki güvenlik sorun<br />
sebebi ile de ziyaretçi gelme olasılığı<br />
ortadan kalkıyor. Bunun da bir an önce<br />
çözülmesi gerektiği düşüncesindeyim.”<br />
Tesiste konaklayanlar otelin<br />
merkezi sistem klima,<br />
tüm odalarda LED TV,<br />
acsespoint ve hızlı internet<br />
erişimi, kettle çay+kahve<br />
ikramı, minibar, emanet<br />
kasası modern tasarlanmış<br />
konforlu odalarıyla<br />
misafirlerini ağırlamak<br />
için herşeyiyle hazır. Tesiste<br />
ayrıca 80 kişilik A La<br />
Carte restaurant,american<br />
bar, değirmen cafe<br />
patisserie,fitness center,<br />
kapalı otopark, ve 300 kişilik<br />
bir balo salonu mevcut.<br />
Altıntaş Turizm Yatırım Otomotiv<br />
Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Muzaffer Altıntaş ve Ramada Encore<br />
Gebze Genel Müdürü Ata Özkan
hotel restaurant<br />
44 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
İstanbul Turizm Merkezi Katar’da tanıtıldı<br />
İstanbul’un turizme açılan yeni kapısı Katar Fuarı’nda ilk kez görücüye çıktı. Şehri<br />
dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biri haline getirmeye büyük katkı<br />
sağlaması hedeflenen İstanbul Turizm Merkezi’nin, Katar’ın başkenti Doha’da,<br />
düzenlenen Expo Turkey By Qatar Fuarı’nda lansmanı gerçekleştirildi.<br />
DATİ Yatırım Holding tarafından,<br />
yaklaşık 500 bin metrekare bir<br />
alan üzerinde geliştirilen İstanbul<br />
Turizm Merkezi, Tabanlıoğlu Mimarlık<br />
tarafından projelendirildi. Projenin detayları<br />
Katar devlet erkanı ve özel sektörün<br />
önemli temsilcileri ile ilk kez paylaşıldı.<br />
Katar Ticaret Odası Başkan Yardımcısı<br />
Muhammed Bin Ahmet El Kuvari, İstanbul<br />
Turizm Merkezi standını ziyaret etti ve DATİ<br />
Yatırım Holding Yürütme Kurulu Başkanı<br />
Gökhan Kıran’dan proje hakkında detaylı<br />
bilgi aldı. Stantta sergilenen İstanbul<br />
Turizm Merkezi projesi ve projenin en<br />
önemli etaplarından Ataköy Marina Park<br />
Residence ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.<br />
Kıran: “İstanbul’un turizme açılan kapısını<br />
ilk kez Katar’da görücüye çıkardık”<br />
DATİ Yatırım Holding Yürütme Kurulu<br />
Başkanı Gökhan Kıran, EXPO Turkey<br />
by Qatar Fuarı’nın gerek Türkiye Katar<br />
ekonomik ilişkileri açısından gerekse<br />
bölgede faaliyet gösteren yatırımcılar için<br />
çok etkili bir buluşma olduğunu kaydetti.<br />
İstanbul Turizm Merkezi’ni, Orta<br />
Doğu’nun önde gelen yatırımcılarıyla<br />
buluşturduklarını belirten Gökhan<br />
Kıran, şunları söyledi: “İstanbul’un en<br />
değerli arazisinde muhteşem bir proje<br />
geliştiriyoruz. Ülkemizi uluslararası<br />
arenada temsil edecek olan bu eşsiz<br />
projeyi ilk kez Katar’da tanıtmaktan dolayı<br />
kıvanç duyuyoruz. Kentin Avrupa kıyısında,<br />
Marmara Denizi’ne açıldığı noktada<br />
gerçekleştirilen proje, denize sıfır konumu,<br />
denizin mavisini yeşille kucaklaştıran<br />
mimarisi, marina ve mega yat limanı,<br />
otelleri ve birbirinden ünlü markaların<br />
yer aldığı alışveriş merkezi ile İstanbul’u<br />
dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden<br />
biri haline gelmesine büyük katkı<br />
sağlayacak. Merkez, dünyanın en önemli<br />
tarihi eserlerinin yer aldığı Sarayburnu<br />
Yarımadası’nı ziyaret etmek isteyenler<br />
için de benzersiz bir konumda bulunuyor.<br />
Deniz, hava ve kara ulaşım ağlarının tam<br />
merkezinde yer alan İstanbul Turizm<br />
Merkezi yatırımcılar için cazip fırsatlar<br />
barındırıyor.”<br />
Lüksün tanımı yeniden yazılıyor<br />
Expo Turkey By Qatar’da satışa sunulan<br />
İstanbul Turizm Merkezi bünyesinde yer<br />
alan ve 99 adet süper lüks rezidanstan<br />
oluşan projenin en önemli etabı Ataköy<br />
Marina Park Residence özellikleriyle dikkat<br />
çekiyor. Her biri panoramik deniz ve marina<br />
manzaralı, 69 farklı tipte rezidans ve ofisler<br />
lüksü yeniden tanımlıyor. Yeşil ve mavinin<br />
içerisinde her evin kendine ait bahçe<br />
ve teraslarının bulunduğu rezidanslar,<br />
hem şehrin merkezinde olma ayrıcalığını<br />
sunarken hem de şehirden uzaktaymış<br />
hissini yaşatıyor. İstanbul’un eşsiz güzelliği,<br />
deniz ve Adalar manzarasına sahip<br />
rezidanslar, sıcak, samimi dekorasyonu,<br />
eşsiz manzarası ile dikkat çekerken, ofisler<br />
ise iş yaşamına prestij ve konforu sunuyor.<br />
Projede uluslararası beş yıldızlı markalar<br />
da yer alıyor<br />
Dati Yatırım Holding’in 3 fazda geliştireceği<br />
proje, İstanbul halkının, yerli ve yabancı<br />
turistlerin Marmara denizinin kıyısıyla<br />
rahatça buluşabileceği özel mimari tasarımı<br />
ve sosyal üniteleri ile şehrin yeni çekim<br />
merkezi olacak. Marina Park ile birlikte<br />
yaklaşık 172.000 metrekare net kiralanabilir<br />
alanlı bir alışveriş ve yaşam merkezi, yerli<br />
ve yabancı markaların oluşturduğu yaklaşık<br />
450 mağaza, restoran, kafe, kongre,<br />
performans sanatları, Imax teknolojisi ile<br />
donatılmış sinema salonları yerini alacak.<br />
Yaklaşık 200 bin metrekare yeşil alan içine<br />
yayılacak spor tesisleri, yürüyüş ve bisiklet<br />
parkurları, parklar yoğun kent yaşamı<br />
içerisinde insanlara nefes alma imkanı<br />
sağlayacak. Ayrıca Sheraton ve JW Marriot<br />
gibi uluslararası konaklama zincirlerinin 5<br />
yıldızlı otelleri, Türkiye ve dünyadan seçkin<br />
misafirlerine unutulmaz İstanbul hatıraları<br />
yaşatacak.<br />
Eşsiz konum<br />
“İstanbul Turizm Merkezi” tarihi İstanbul<br />
yarımadasına, iki kıtayı denizin altından<br />
birbirine bağlayan Avrasya tüneline ve<br />
Atatürk Havalimanı’na yakınlığı, projenin<br />
içinde yer alan deniz otobüsleri iskelesi ve<br />
metro istasyonu ile tüm ulaşım ağlarının<br />
omurgasında yer alıyor. 550 yat kapasiteli<br />
Ataköy Marina’nın yanında hayata geçen<br />
mega yat limanı, 100 metreye kadar<br />
uzunluktaki 232 mega yata aynı anda<br />
ev sahipliği yapma kapasitesine sahip<br />
Türkiye’nin gerçek anlamda ilk mega yat<br />
limanı oluyor.
hotel restaurant<br />
46 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
İstiklal Caddesi’nin<br />
asaleti<br />
MR. CAS Hotels ile<br />
geri döndü<br />
Geçmişte, yaşayanları ve davetleri<br />
ile ünlü, Beyoğlu’nun meşhur<br />
Güney Palas’ı; aslına sadık<br />
kalınarak yeniden düzenlendi ve<br />
palasın sakinlerinden davetleri ile<br />
ünlü Mr. CAS adı ile tarih kokan bir<br />
otele dönüştü.<br />
Konforu, tarihi dokusu<br />
ve içeri girdiğiniz anda<br />
hissettiğiniz İstiklal<br />
Caddesi’nin şık ruhu ile<br />
sizi bir anda içine çeken<br />
Mr. CAS Hotels, görülmeye<br />
değer alanları ile bir otelden<br />
çok daha fazlasını sunuyor.<br />
Geçmişteki kiracıları ile<br />
adından söz ettiren Güney<br />
Palas; Mr. CAS Hotels<br />
olarak eski sakinlerinin<br />
anısına, içinde yer alan<br />
Şapkacı Emilio köşesi<br />
ve yine eski kiracılardan<br />
modacı Yıldırım Mayruk katı<br />
ile adeta bir müze gibi size o<br />
ruhu yaşatıyor. Birbirinden<br />
farklı, özenle dekore edilmiş<br />
33 farklı odası, yastık<br />
menüsü, “Lokum İstanbul”<br />
imzalı banyo ürünleri,<br />
toplantı odası, business<br />
centerı ve tarihi yarımadaya<br />
yukardan bakan lounge<br />
barı ile Mr. CAS Hotels<br />
şehirden soluklanmak için<br />
kaçmayı planlayan ama bir<br />
türlü uzaklaşamayanların<br />
öncelikli tercihi olarak<br />
hizmet veriyor.<br />
Yıldırım Mayruk<br />
imzalı<br />
Eylül 2016’da hizmete<br />
açılan, personel<br />
kıyafetlerinden odalardaki<br />
tablolara kadar Yıldırım<br />
Mayruk imzası taşıyan,<br />
özenle dekore edilmiş Mr.<br />
CAS Hotels; aynı zamanda<br />
lounge barındaki etkinlikleri<br />
ile de Beyoğlu’nun ve Güney<br />
Palas’ın davetlerine adeta<br />
yeniden hayat veriyor.<br />
Hafta sonları canlı müzik<br />
eşliğinde keyifli bir akşam<br />
geçirirken, hafta içi öğlen<br />
ve sabah kahvaltıları ile<br />
de iddialı mutfağını zevkli<br />
misafirlerinin beğenisine<br />
sunuyor.
hotel restaurant<br />
48 & hi-tech<br />
yatırım<br />
İstanbul’da arz fazlası yatağa<br />
Bülent Alıcı’dan “Bölge bölge<br />
kurul, teşvikli ruhsat” önerisi<br />
İstanbul’un en iyi SPA konseptli<br />
turizm yatırımlarından Eser Premium<br />
Hotel’in Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Bülent Alıcı, <strong>2017</strong> yılını yaşanan tüm<br />
olumsuzluklara rağmen bir toparlanma<br />
yılı olarak görüyor… İstanbul ve Türkiye<br />
turizminin mevcut sorunlarının çözümü<br />
doğrultusunda Bakanlığı ve sektör<br />
bileşenlerini iş birliğine ve yapıcı<br />
çözümlere davet ediyor.<br />
Eser Premium Hotel için <strong>2017</strong> yılı nasıl<br />
geçiyor? Bu yıla ilişkin yeni yatırım<br />
planlamaları yaptınız mı?<br />
Eser Hotel Grubu olarak; yaşadığımız ve<br />
gözlemlediğimiz kadarıyla <strong>2017</strong> turizmi<br />
bir güven ortamının da sağlanmasıyla<br />
geçtiğimiz yıla göre çok daha hareketli<br />
geçecek diyebiliriz.<br />
2016 yılı milletimizin büyük olumsuzluklar<br />
yaşadığı bir yıl oldu maalesef. Ancak<br />
hepimiz, bu yaşananları iyileştirerek<br />
olumlu adımların atılmasını ve özellikle<br />
olumsuzlukları çok yakından hisseden<br />
turizm sektörünün <strong>2017</strong> yılında<br />
toparlanma yılı ilan edilip, sonraki<br />
döneme kaldığımız yerden çok iyi bir<br />
şekilde devam edeceğimiz bir yıl olmasını<br />
temenni ediyoruz.<br />
Sektör olarak bizleri 2016’da yaşanan<br />
olumsuzluklar çok daha fazla etkiledi.<br />
Ancak biz hep ülkemiz için çalışmaya<br />
devam ettik. İstikrardan taviz vermedik.<br />
Çalışanlarımızın tam bir güven ortamında<br />
birlikte hareket etme bilinciyle hiç<br />
durmadan, herhangi bir işten çıkarma<br />
işlemi yapmadan işletmemizin<br />
faaliyetlerini sürdürdük. Milletimizin<br />
daha hassas olduğu şu dönemde<br />
müşteri memnuniyetine çok daha<br />
fazla önem verdik. Kalitemizden ödün<br />
vermeden, yeni ve güzel iş birlikleriyle<br />
yılı kapattık.<br />
İstanbul’da SPA konseptini yaşatan<br />
nadir otellerden birisiniz. Bu alana<br />
yönelik hizmet ve servislerinizi daha<br />
detaylı anlatır mısınız?<br />
Eser Premium Hotel, güzellik merkezi,<br />
açık-kapalı yüzme havuzu, çocuk<br />
havuzu, scenic savunası, aromaterapi,<br />
geleneksel Türk hamamı, uzman<br />
ellerden farklı masaj çeşitleri ve benzer<br />
panoramik manzaraya sahip fitness<br />
merkeziyle bir şehir oteli olarak SPA<br />
konseptini tam anlamıyla yaşatan bir<br />
oteldir.<br />
Wellness ve SPA merkezi olarak otel<br />
misafirlerine verdiği hizmetin yanı<br />
sıra tekil misafirlere de randevu ile<br />
hizmet vermektedir. Bunun yanı sıra<br />
özel günler için hazırlanan konsept<br />
kampanya paketleriyle de SPA merkezini<br />
misafirlerinin hizmetine açmaktadır.<br />
Eklemek istedikleriniz…<br />
Turizm Bakanlığı; turizm sektörünü<br />
desteklemek için günlük kiralanan<br />
evlerin denetimini arttırmalıdır.<br />
Üniversitelerle iş birliği yaparak<br />
uluslararası üniversitelere kongre turizm<br />
için girişimlerde bulunulmalıdır. Büyük<br />
gemilerin İstanbul destinasyonu için<br />
açılan Yenikapı miting alanı Karaköy Port<br />
Eser Premium Hotel<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Alıcı<br />
açılana kadar ortaya alınmalıdır. Çünkü<br />
İstanbul destinasyonu olmadığında;<br />
Kuşadası ve diğer bölgeler artık ilgi<br />
çekmediğinden bu sene Türkiye’ye cruise<br />
gemiler maalesef gelmeyecektir. Bu<br />
konunun acilen çözülmesi gerekmektedir.<br />
Ayrıca Büyükçekmece’ye yapılmakta<br />
olan marinaya destek verilmeli ve<br />
cruise gemilerin yanaşmaları için alan<br />
yaratılması gerektiğini düşünüyoruz.<br />
Genel anlamda sektöre bakıldığında;<br />
İstanbul’da otel ihtiyacı olmadığı; sadece<br />
mevcut otellerin yenilenmeye ihtiyacı<br />
olduğu kabul edilmelidir. Bu konuda<br />
artık herkes istediği gibi otel açmamalı;<br />
Bakanlık tarafından bu konunun önüne<br />
geçilmelidir. Aksi takdirde kaliteden uzak,<br />
turizm sektörüne zarar veren işletmeler<br />
ve içi boş betonarme binalarımız<br />
olacaktır. Bu konudaki önerimiz ise; bölge<br />
bölge kurul kurulması ve teşviklerle<br />
ruhsatların verilmesi yönündedir.
hotel restaurant<br />
50 & hi-tech<br />
yatırım<br />
Kempınskı<br />
120.<br />
yılını<br />
kutluyor!<br />
1897’de kurulan<br />
Avrupa’nın en<br />
köklü lüks otel<br />
grubu Kempinski,<br />
kişiselleştirilmiş<br />
mükemmel hizmet<br />
anlayışı ve olağanüstü<br />
konukseverlik<br />
geçmişi ile 120. yaşını<br />
kutluyor!..<br />
Avrupa’nın zarif hizmet anlayışını<br />
her destinasyonun kendine<br />
has kültürü ve gelenekleri ile<br />
harmanlamasıyla tanınan Kempinski;<br />
30’dan fazla ülkede yer alan 75 adet<br />
beş yıldızlı otel ve rezidansında 120. yıl<br />
etkinlikleriyle misafirlerine unutulmaz<br />
anlar yaşatıyor. Bu kutlamaların başında<br />
ise Kempinski ‘Travel in Style’ Yarışması<br />
geliyor. Yarışmayı kazanacak şanslıyı<br />
ise üç Kempinski otelinde uçak biletleri,<br />
limuzin transferleri ve süit odada toplam<br />
10 gecelik konaklama dahil özel bir<br />
seyahat fırsatı bekliyor.<br />
Kempinski Hotels Yönetim Kurulu<br />
Başkanı ve CEO’su Markus Semer,<br />
bu simgesel nitelikteki yıldönümü<br />
hakkında şunları söyledi: “120 yıldan<br />
sonra olağanüstü bir geçmişe sahip<br />
olduğumuz ve bu geçmişin heyecan<br />
verici bir geleceği müjdeliyor olmasından<br />
büyük gurur duyuyoruz. Kurucumuz<br />
Berthold Kempinski, değişmeyen Avrupa<br />
zarafetine ve kusursuz hizmete dayalı<br />
yeni bir konukseverlik standardının<br />
önünü açtı. Kendisi yenilikçi ve girişimci<br />
yaklaşımı ile konuklara benzersiz<br />
mekanlarda yeni deneyimler sunarken,<br />
yıllar içindeki gelişimimizin arkasındaki<br />
ilham kaynağımız olmayı sürdürdü.”<br />
Semer sözlerine şöyle devam etti: “120<br />
yılı dünyayı keşfederek konuklarımız için<br />
Kempinski stilinde yıldız oteller yaratarak<br />
geçirdik. Bu yıl dönümünü kutlarken<br />
geleneklerimize verdiğimiz değerleri, yeni<br />
ve yenilikçi yaklaşımlarla birleştirerek<br />
geleceğe de umutla bakıyoruz.’’<br />
Boğaz’a karşı 120. yıl<br />
kutlamaları<br />
Bugün Kempinski; Çırağan Palace<br />
Kempinski İstanbul, Hotel Adlon<br />
Kempinski Berlin, Emirates Palace<br />
Abu Dhabi ve Küba’da açılacak ilk beş<br />
yıldızlı lüks otel The Gran Hotel Manzana<br />
Kempinski La Habana gibi dünya çapında<br />
bilinen ikonik otelleri yönetiyor ve<br />
işletiyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan<br />
kalma Boğaz üzerindeki tek Saray ve otel<br />
olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul<br />
da bu yıl dönümünü farklı etkinliklerle<br />
kutluyor. Boğaz’a karşı tadılarak<br />
sunulacak sürprizlerden, Kempinski<br />
Otelleri içinde “Yılın Tatlısı” seçilen<br />
Mondial pastası; Türk kahvesinin ve yeşil<br />
elmanın muhteşem kombinasyonuyla<br />
Fes Kek İstanbul’un tatlı cenneti Gazebo<br />
Lounge’da yerini aldı. Ayrıca dünyadaki<br />
tüm Kempinski otellerinde de geçerli<br />
olan “120 Yıla Özel Süit Konaklama<br />
Paketi’’ kapsamında 31 Temmuz <strong>2017</strong><br />
tarihine kadar olan rezervasyonlarda<br />
ikinci gece konaklamalarında cazip bir<br />
fırsat misafirleri bekliyor.
hotel restaurant<br />
52 & hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
Pervin<br />
Zeydanlı<br />
Yalazan<br />
“Dünyaya<br />
bir daha<br />
gelseydim<br />
yine turizmci<br />
olurdum”<br />
“Düşünüyorum<br />
da, o kadar<br />
sıfırdan ilerleyerek<br />
ve kazıyarak<br />
bir şeylerin<br />
sahibi oldum<br />
ki, 26 yaşında<br />
bulunduğum<br />
şirkette yetkiliydim.<br />
28 yaşında Mali<br />
ve İdari İşler<br />
Müdürüydüm. Hatta<br />
29 yaşında Serbest<br />
Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlik belgemi<br />
bile almıştım.”<br />
20 yıldır turizm sektörünün içindeyim.<br />
Acısı ve tatlısıyla o kadar dolu dolu<br />
yaşadım ki mutfakta olmak ,bazen ön<br />
tarafta olmaktan çok daha farklı içeriklere<br />
haizdir. Şimdi düşünüyorum da bir daha<br />
dünyaya gelsem yine turizmci olurdum.<br />
“Dünyaya bir daha gelseydim yine turizmci<br />
olurdum” diyecek kadar idealist, başarıyı<br />
işin mutfağıyla temellendirecek kadar<br />
profesyonel bir isim o. 35 yıllık çalışma<br />
hayatının son 20 yılını turizm sektörüne<br />
adayan İstanbul Kongre Merkezi Genel<br />
Müdürü Pervin Zeydanlı Yalazan’ı iş’te<br />
kadın bölümümüzde ağırladık.<br />
Pervin Hanım, turizmde<br />
yolculuğunuz nasıl başladı? İlk<br />
günkü hayalleriniz ve geleceğe<br />
dönük ideallerinizle bizimle<br />
paylaşır mısınız?<br />
Ben turizm eğitimi almadım. Esasen<br />
Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü<br />
mezunuyum. Hatta YÖK Yasası çıkmasaydı<br />
şu anda okulda öğretim görevlisi bile<br />
olabilirdim. Benim çocukluk yıllarım<br />
Anadolu’da geçti. Babam askerdi.<br />
İlkokul birinci sınıfı İzmir’de , diğer dört<br />
yılı Mardin’de okudum. 60’lı yıllardan<br />
bahsediyorum, mahrumiyet bölgeleriydi<br />
ve çok zor yıllardı şüphesiz. Benim ta o<br />
zamanlardan bir hayalim vardı. “Bir gün<br />
bir meslek sahibi olursam insana dair<br />
bir şey yapacağım” derdim. Ana temam<br />
insan olmalıydı… O zaman ki aklımla ya<br />
hukukçu olmalıydım ya da doktor… Orta<br />
ikinci sınıftayken İstanbul’a geldik. Lise<br />
eğitimini burada aldım. Hukukçu, doktor<br />
değil ama iktisatçı oldum.1979 yılında ülke<br />
oldukça karışıktı, okul bombalanmıştı<br />
gidemiyorduk, üç ay bir bilgisayar<br />
şirketinde staj yaptım…ilk bilgisayarlarla<br />
karşılaşmam o zaman oldu… Üniversitenin<br />
üçüncü sınıfında da bordrolu çalışma<br />
hayatım başladı. Haftanın iki bazen üç<br />
günü okula gidiyordum. Ve o zamanlar<br />
şöyle bir hayalim daha vardı, onu da<br />
sizinle paylaşmak isterim: “Bir gün<br />
ne olursam olayım onu en iyi şekilde<br />
yapmaya çalışacağım.” Bu, profesyonel<br />
hayatım boyunca en önemli düsturum<br />
olmuştur. Zaten çalışma arkadaşlarımdan<br />
da hep bunu beklerim. Düşünüyorum da,<br />
o kadar sıfırdan ilerleyerek ve kazıyarak<br />
bir şeylerin sahibi oldum ki, 26 yaşında<br />
bulunduğum şirkette yetkiliydim. 28<br />
yaşında Mali ve İdari İşler Müdürüydüm.<br />
Hatta 29 yaşında Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlik belgemi bile almıştım.
Belli ki daha en başından yol<br />
haritanızı çizmiştiniz. Bir asker<br />
çocuğu olduğunuz için özellikle<br />
sormak isterim, babanız<br />
tarafından engellendiğiniz<br />
zamanlar oldu mu hiç?<br />
Olmaz mı? O dönemler başarmak<br />
istediğim pek çok şey vardı. Mesela<br />
üniversiteyi bitirdiğim zaman “herkes<br />
mutlaka bir kere devlette görev yapmalı”<br />
demiştim. Ama Doğu kökenli bir ailenin<br />
kızıydım. Çok iyi hatırlıyorum, müfettişlik<br />
sınavlarına girip, en az beş yıl devlette<br />
çalışayım istiyordum. Tabii bunun içinde<br />
mutlaka yurt dışı programı da olacaktı.<br />
Bir yandan yabancı dilimi de geliştirmek<br />
isteğim vardı. Tabii olmadı, babam<br />
izin vermedi. “Sen bir evin bir kızısın,<br />
gözümüzün önünde olacaksın” dedi.<br />
Ve çok çalıştınız!..<br />
Evet galiba biraz fazla çalıştım. Herkes 23<br />
Nisanlar’da, 19 Mayıslar’da kendine tatil<br />
programı yaparken ben hep çalışırdım.<br />
Sürekli yetiştirecek işlerim olurdu. Boya<br />
imalatı yapan bir sanayi şirketinde 14.5<br />
sene boyunca çalıştım. 12 Eylülü ve 92-94<br />
krizini yaşadım. Bu arada, 1992 yılında,<br />
bir arkadaşım Hong Kong’da iş kuracaktı,<br />
onun yanına gittim. Aşağı yukarı bir ay<br />
kaldım. İşte o zaman farklı dünyaları<br />
tanımak, farklı kültürlerde bir birey<br />
olarak var olabilmenin bir telaşı vardı<br />
bende.. Evet, çok güzel bir ay geçirdim<br />
ama olmadı. O zaman daha iyi anladım<br />
ki, ben ne yapacaksam kendi ülkemde<br />
yapmalıydım…<br />
Neydi o aranın sebebi, biraz<br />
daha açabilir misiniz?<br />
Bir manada hayatımın bir sonraki akışına<br />
hakim olabilme, yönetebilme çabasıydı<br />
belki de. Ya da o dönem bir trenddi. Dünya<br />
günden güne farklılaşıyordu. 90’lı yıllarla<br />
beraber Türkiye de gelişmeye başladı.<br />
Para konvertbl oldu. Bir dünya arayışı<br />
vardı. Ama benim için düşündüğüm gibi<br />
olmadı. Sonrasında ülkeme döndüm<br />
ve yine bulunduğum işyerinde çalışma<br />
hayatım devam etti. Bulunduğum şirkete<br />
sığamıyordum artık. “Beni azad edin<br />
” diyerek 1995 yılında ayrıldım oradan.<br />
Çünkü her beş senede bir ayrılmak<br />
istediğimi söylüyordum ama onlar kabul<br />
etmiyorlardı. Veda ettikten hemen sonra,<br />
yaklaşık iki sene halka açık bir şirket olan<br />
Uzertaş’da ve daha sonra bir sene boyunca<br />
Ramtop’da mali işler müdürlüğü yaptım.<br />
Devam eden süreçte yönetim kurulu ile<br />
beraber ben de görevden ayrıldım.<br />
Çok iyi anımsıyorum, bana dediler ki,<br />
“siz kalın, beraber devam edelim.” Kabul<br />
etmedim tabii. Çünkü iş hayatıma kısa<br />
bir ara vermek istiyordum. Bu arada<br />
o güne kadar çalışma hayatımda hiç<br />
öyle bir aralığım olmamıştı. Yurtdışına<br />
gidişin dışında iki hafta arka arkaya<br />
izin kullandığımı hatırlamam mesela. O<br />
dönem hayatımda ilk defa işlerime iki<br />
ay ara vermiştim. Farklı ve içime sinen<br />
bir ortamda olmak istiyordum. Ta ki bir<br />
gazete ilanıyla karşılaşana kadar…<br />
İlanı hatırlıyor musunuz?<br />
Öncelikle ben işlerimi hep gazete<br />
yoluyla buldum. Asla kimseden bir şey<br />
istemedim.. İlan, bir turizm işletmesinde<br />
genel müdür yardımcılığı pozisyonu<br />
üzerine verilmişti. Yine kolumun altına<br />
gazete kağıdını koydum ve 1998 yılında<br />
Lütfi Kırdar’ın yolunu tuttum. Böylelikle<br />
turizm yolculuğum başladı.<br />
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />
Sarayı’na başvuru yaparken<br />
turizme mesafeniz, bakış<br />
açınız neydi peki?<br />
Aslına bakarsanız aklımda spesifik<br />
anlamda bir alan yoktu. Sadece<br />
nerede olursam olayım kendi<br />
mesleğimi icra edecektim. Belki<br />
bu imalat sektöründe farklı,<br />
medikal yahut turizm sektöründe<br />
farklı olabilirdi ama o da önemli<br />
değildi. Neticede işin özü aynı. Alan<br />
hesap borçlu veren hesap alacaklı.<br />
Sonuçta bir işletmeci gözüyle<br />
bakmasını bildiğimi zaten Lütfi<br />
Kırdar Kongre Merkezinde gördüm.<br />
Ben göreve başladığımda henüz iki<br />
yıllık bir şirketti ve orada yaklaşık<br />
14.5 sene çalıştım. Bunun son beş<br />
yılı genel müdür pozisyonuyla geçti.<br />
Lütfi Kırdar Kongre<br />
Merkezi ve Sergi Sarayı’nın<br />
bugünlere gelişinde çok<br />
emeğiniz var öyleyse.<br />
Evet bunu rahatlıkla söyleyebilirim.<br />
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve<br />
Sergi Sarayı’nın taşında toprağında<br />
çok emeğim vardır. İşe başladıktan<br />
bir yıl sonra Rumeli binasını inşa<br />
ettik mesela. O kadar ki gece<br />
yarılarına kadar çalışıyorduk.<br />
Hatta yedi ay gibi bir sürede de<br />
tamamladık. O dönem hepimize çok<br />
şey öğretti. İstanbul’da kongrecilik<br />
çok yeniydi, Lütfi Kırdar ise alanında<br />
tekti. Evet, bir temeli vardı ama<br />
orada görev yapan herkes tuğlaları birlikte<br />
örmüştür. Şimdi düşünüyorum da hiç<br />
bitmeyen bir işim vardı. Çünkü devamlı<br />
mutfağın arkasındaydım. Yavaş yavaş<br />
acentalarla da ilişkilerim başlamıştı. Ben<br />
hep işin mali ve idari işler tarafındaydım..<br />
O güne kadar ki finansçı<br />
kimliğiniz turizm işletmeciliğiyle<br />
boyut atladı mı, şekil değiştirdi<br />
mi?<br />
Şu oldu tabii, o güne kadar öğrendiğim<br />
her şeyi buraya yansıtabilme imkanı<br />
bulmuş, bina inşa etmiş, devlet ve yerel<br />
yönetimlerle ilişkilerin ve sözleşmelerin<br />
nasıl yapılacağını öğrenmiştim. Ama<br />
çok daha farklı güzellikleri vardı. İnsan<br />
ilişkileri, her organizasyonla değişen<br />
çehreler ve bina yapısı işin en büyük<br />
farklılığıydı. Elbette ki mevzuyu para<br />
noktasına getirdiğimizde bina dediğiniz<br />
her yerde aynı. Eğer sen satın alan, ödeyen<br />
ya da tahsil edensen herkesin gözündeki<br />
imajın da finansçı oluyor. Çünkü parayı<br />
temsil ediyorsun. Yine de ben öyle
54<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
olmadım. Gerek tarzım, duruşum gerekse<br />
insan ilişkilerimle daima farklı diyaloglar<br />
içinde olduğumu düşünüyorum. Hiçbir<br />
olaya sığ bakmadım, her zaman satışı<br />
anlamayı tercih edip misafirle empati<br />
yaptım.<br />
Son 20 yıldır turizmin içinde<br />
olduğunuzu söylediniz. Bu<br />
sektörde parayı temsil eden<br />
ve yöneten taraf olmak nasıl<br />
bir duygu, biraz daha açabilir<br />
misiniz?<br />
Benim sektöre girdiğim yıllar çok<br />
keyifliydi tabii. İşletmede para çok güzel<br />
kazanılıyordu. Eksiklerimiz yok muydu,<br />
vardı elbette ve biz onların üstüne<br />
gidiyorduk. Harcayacak paramız da vardı.<br />
Geçen zamanla birlikte İstanbul da<br />
gelişti, büyüdü… Yepyeni oteller açıldı,<br />
bu yatırımlarla birlikte kongre ve toplantı<br />
sektörüne yönelik salon sayıları da<br />
artmaya başladı. Türk Hava Yolları ulaşım<br />
ağını genişletti. İstanbul’a gelen kongre<br />
sayısı arttı. Hep söyleriz, Lütfi Kırdar<br />
HABİTAT için, Haliç Kongre Merkezi Dünya<br />
Su Forumu için, İstanbul Kongre Merkezi<br />
ise Dünya Bankası-IMF organizasyonu<br />
için yapılmış binalardır. Allaha şükürler<br />
olsun ki, ben ve ekip arkadaşlarım 2009<br />
da diğer kongre merkezlerinde de, bu<br />
kongrelerin operasyonunun yürütülmesi<br />
görevini üstlenmiştik. Şimdilerde ise pasta<br />
küçülmekle kalmadı, doğal olarak rekabet<br />
de arttı. İşletme maliyetleri yükseldi.<br />
Ancak bu merkezler için yeni ve büyük<br />
kongrelerin gelmesi şart…İşte tam da bu<br />
noktada parayı yönetirken zorlandığımız,<br />
dolayısıyla da misafirimizi de zorladığımız<br />
zamanlar oluyor.<br />
İşin temelinde hep bir bina vardı<br />
ama ona ruh katan, yücelten siz<br />
çalışanlar, emek verenlerdiniz<br />
şüphesiz.<br />
Çok doğru. Bu binalar taş, boş… Bir<br />
binayı ne kadar akıllı yaparsanız yapın<br />
insan eli değmediği sürece hiçbir<br />
manası da olmaz. O kanı, canı, ruhu<br />
katan insanlardır, emekçileridir. Lütfi<br />
Kırdar’ın tüm alt yapısal sistemlerinin<br />
oturtulması, her türlü kaydın en iyi şekilde<br />
tutularak gelecek arkadaşlara referans<br />
niteliği taşıyacak şekilde tatbik edilmesi,<br />
çalışan kesimin bütün özlük haklarıyla<br />
ilgili çalışmaların düzenlenmesi,<br />
inşaatların ve renevasyonların hayata<br />
geçirilmesi, Rumeli’deki alt salonun<br />
bölünebilir hale getirilmesi, bina<br />
zeminin sil baştan yenilenmesi, teras<br />
alanına dair düzenlenmeler… Keza<br />
Adile Sultan Sarayı’nın işletmesinin<br />
alınması konusunda verdiğimiz uğraşlar,<br />
satılabilirliğinin ve bilinirliğinin artırılması<br />
yönündeki çalışmalarımız… Yine Topkapı<br />
Sarayı’nın içindeki dış karakolun renove<br />
edilerek hayata geçirilmesi faaliyetleri gibi<br />
birçok çalışmanın içinde var olduk.<br />
Merkez olarak gidip de yurt dışından<br />
bir kongreyi getirmedik. Zaten işimiz de<br />
değildi. Bizim asli görevimiz, binayı en<br />
iyi şekilde işletmek ve en doğru işlere<br />
kanalize etmekti. Bunu da elimizden<br />
geldiğince yaptığımızı düşünüyorum.<br />
Turizmde, bundan sonraki<br />
kariyer yolculuğunuz ne şekilde<br />
devam etti?<br />
Şubat 2013’te Lütfi Kırdar ile yollarımı<br />
ayırdım. Her iki tarafın da taze kana<br />
ihtiyacı vardı çünkü. Binada sergide<br />
karşılaştığım CNR EXPO’nun patronu bana<br />
iş teklifi yaptı, ne garip tesadüftür ki ben<br />
de ayrılma kararımı henüz yönetim ve iş<br />
arkadaşlarımla paylaşmıştım.<br />
Açıkçası bir süre dinlenmek niyetindeydim<br />
ama her ne kadar çok bana göre olmasa<br />
da, CNR EXPO’ya genel müdür olarak<br />
geçtim. Ama sadece bir yıl kalabildim.<br />
Çünkü birbirimizle yeterince örtüşemedik.<br />
Kendime sadece şunu söyledim: “bir otur<br />
sakinleş.” O zaman kendimle ilgili neleri<br />
atladığımı, neleri kaçırdığımı fark ettim.<br />
O zamana kadar kılığa kıyafete yatırım<br />
yapan ben, bütün bir altı ay boyunca<br />
tek bir blue jean ve tişörtle hayatın<br />
geçebileceğini gördüm. Hayatı daha basit<br />
yaşamak gerekti, onu fark ettim. 2009<br />
yılında babamı kaybettikten sonra anneme<br />
düşkünlüğüm biraz daha arttı. Boş kalan<br />
zamanlarımın bir kısmını ona ,eşime<br />
ve arkadaşlarıma ayırdım. Şile’de bahçe<br />
içinde bir yer aldım, ince ince onu işledim.<br />
Evimde dünyadan topladığım fotoğraflar<br />
vardı, onları çerçeveletememiştim. Bu bile<br />
bir zaman istiyormuş. Anlayacağınız altı<br />
ayda hayata bakış açım değişti. Yaşamın<br />
hiç de zor olmadığı ve zorlaştırılmaması<br />
gerektiği, üstündeki o zırhlardan<br />
kurtulmanın insanı ne kadar hafiflettiğini<br />
öğrendim. Çok sadeleşmiştim. Bugün<br />
de zaten ondan çok farklı değilim. Tabii<br />
bu arada yurt dışına çıkıp yabancı dilimi<br />
geliştirmek hevesim hala vardı, hani<br />
babamın bir tarihte engel olduğu… Onu<br />
gerçekleştirmek istedim. Bu defa da eşim<br />
karşı çıktı. Buna rağmen eşim çalışma<br />
hayatım boyunca en büyük destekçim<br />
olmuştur.. Bu dönem bana çok iyi geldi.<br />
Daha sonra İstanbul Kongre Merkezi’nin<br />
işletmecisi olan Rixos Grubu Ailesi’nden<br />
Fatih Tamince bey beni aradı. Hala bir<br />
yere başlayıp başlamadığımı sordu. “Hadi<br />
gelin” dedi ve 24 Eylül 2014’te İstanbul<br />
Kongre Merkezi’ndeki görevime başladım.<br />
Yaklaşık iki buçuk yıldır da genel müdür<br />
olarak görevimi sürdürüyorum.<br />
Kader… Bir vakitler Lütfi Kırdar da,<br />
İstanbul Kongre Merkezi’nin işletmesini<br />
de alırız diye düşünürken , bugün ben,<br />
çok isteyerek ve yürekten inanarak<br />
buradayım…Bu süreçte internet<br />
yatırımlarımızı yaptık, kurum kimlik<br />
çalışmalarımızı bitirdik, güzel işler<br />
çıkardık ve karlılığımızı arttırdık.. Buradaki<br />
Yönetim anlayışının, aidiyet ve şirket adına<br />
yapabileceklerimde beni daha verimli<br />
kıldığını görüyorum.<br />
İstanbul Kongre Merkezi için<br />
<strong>2017</strong> yılı nasıl geçiyor? Buradan<br />
paylaşmak istediğiniz yeni<br />
projeleriniz var mı?<br />
Bugün kağıt üzerinde raporlara<br />
baktığımda ivme ciddi anlamda yukarıya<br />
dönmüş. Tabii sizin elinizde olmayan
durumlar da var. Mesela biz verimli bir<br />
2015, 2016 geçirdik. Sektörde 2016 yılında<br />
sıkıntılar başlamışken biz ne iş ne de<br />
finansman anlamında olumsuzlukları çok<br />
fazla hissetmedik. Fakat ülke olağanüstü<br />
bir dönemden geçiyor tabii. Biz de onun<br />
yansımalarını tüm diğer sektör paydaşları<br />
gibi görüyoruz. <strong>2017</strong> ise bütün firmaların,<br />
işletmelerin ayakta kalmaya çalışacakları<br />
bir yıl olacak.<br />
Bu yılki etkinlik takviminde<br />
neler var? Gelecek yıl için tespit<br />
ve öngörüleriniz neler olabilir?<br />
Önümüzde 16 Nisan Referandumu gibi<br />
bir milat var. Herkes doğal olarak o<br />
tarihe kilitlenmiş durumda. O tarihi<br />
aştıktan sonra sektörde biraz daha<br />
hareketlenme bekliyorum. <strong>2017</strong> gibi 2018<br />
de çok kolay bir yıl olmayacak. Çünkü<br />
biliyorsunuz uluslararası kongrelerin<br />
yapılma süreçleri en az iki yıl. İki yıl<br />
önceden tarihin ve yerin belirlenenlerin<br />
dahi bir şekilde gerçekleşmesi için çaba<br />
sarf ediyoruz. Ancak 2019’dan sonra bu<br />
manada hareketlenmenin oluşacağını<br />
düşünüyorum. Bu yılın en önemli<br />
kongrelerinden biri şüphesiz temmuz<br />
ayında gerçekleştireceğimiz Dünya Petrol<br />
Kongresi olacaktır.<br />
Pervin Hanım sizi biraz daha<br />
yakından tanıtmak isterim. Bize<br />
kendinizi nasıl anlatırsınız?<br />
Erkek egemen bir dünyada kadın olarak<br />
bir yerlere gelmeniz çok zor. Yani her<br />
zaman erkek meslektaşlarınıza göre<br />
bir adım geridesiniz. Fakat ben hiçbir<br />
şekilde yılmadığımı düşünüyorum.<br />
Bugünlere tırnaklarımla kazıyarak, çok<br />
şeyin mücadelesini vererek geldim.<br />
Çok iyi hatırlıyorum, 24 yaşımdaydım,<br />
patronumdan zam istedim. Hakkım<br />
olduğunu düşündüğü için bana herkesten<br />
daha fazla zam yaptı. Ona aynen şunu<br />
söyledim: “siz benden bu 50 TL’yi alın,<br />
satış pazarlama müdürüne verin. Çünkü<br />
o bunu benden daha fazla hak ediyor.”<br />
ne kadar şaşırdığı hala hatırımdadır.<br />
Hayatımın her döneminde adil olmaya<br />
çalıştım. Çalışanı aşırı önemsediğimi<br />
görüyorum. Bu bazen zaafım da olabiliyor.<br />
Ben çalışma hayatım boyunca ekip<br />
ruhuna ve gücüne çok inanmışımdır. Bu<br />
sektörde o kadar görünmeyen insanlar<br />
var ki… Daima satış ekipleriyle çok<br />
yakınız ama teknik kadrolar, gece gündüz<br />
masalarından kalkmayan muhasebe<br />
çalışanları, operasyon ekipleri daha az<br />
farkedilir .. En kötü ve kritik zamanlarında<br />
onlar bu işin içindedirler.. Gerek ücret<br />
artışlarını yaparken gerek şirket içindeki<br />
sosyal ilişkilerde çalışan memnuniyetini<br />
önemserim. Bu manada bazen insanlara<br />
fazla yakınlaştığımı düşünüyorum. Çünkü<br />
Türk çalışanı masaya yumruğunu vuran<br />
yönetici istiyor. Bense hep konuşarak,<br />
anlatarak yaklaşıyorum, sakıncasını<br />
da görmedim. Çünkü yakın işbirliğinde<br />
olduğunuz insanlar samimiyetle<br />
samimiyetsizliği anlıyor. Hepimiz aynı<br />
ortak amaç için bir aradayız, bana düşen<br />
en önemli görev ise üretken ve birleştirici<br />
olmak.<br />
Biraz da özel yaşamınızdan<br />
bahsedelim. İşten kalan<br />
zamanlarınızda neler<br />
yapmaktan hoşlanırsınız?<br />
Ben aileme vakit ayırmayı ve gezmeyi<br />
çok seviyorum. Şimdi artık işlerden fırsat<br />
buldukça kendimize kaçacak yerler arayıp<br />
buluyoruz. Seyahat anlamında biraz aşmış<br />
durumdayım. Anadolu’yu neredeyse<br />
bitirdim diyebilirim. Görmediğim Çorum,<br />
Eskişehir, Antakya kalmıştır herhalde.<br />
Oralara da gitmeyi çok istiyorum.<br />
Hatta bununla ilgili sizinle şöyle bir<br />
anekdotu da paylaşmak isterim, Lütfi<br />
Kırdar’dan genel müdürlük teklifi<br />
gelmeseydi yeminli mali müşavir<br />
olacaktım. İki yıldır Yeminli sınavlarına<br />
hazırlanıyordum. Hiç unutmam, Veysi<br />
Seviğ Hocam bana “Hemşire önce<br />
Anadolu’yu bitirmen lazım. Doğu<br />
Anadolu’yu, Karadeniz’i gördünüz mü?”<br />
demişti. Yıl 2006… Temmuz sonunda<br />
Karadeniz’e gittim. Ağustos başında<br />
Doğu Anadolu’yu gezdim ve bir anda<br />
bende bir ışık yandı. Anadolu’yu ne<br />
kadar ihmal ettiğimi gördüm. Ruhumda<br />
acayip bir zenginliktir o... Aslında benim<br />
çok da yabancı olduğum yerler değildi.<br />
Ama o güne kadar ailemin memleketini<br />
görmemiştim mesela. O zaman<br />
Anadolu’nun benim yaşadığım yıllardan<br />
çok daha farklılaştığını görmekten mutlu<br />
olmuştum.<br />
Günün birinde Anadolu’nun bir<br />
bölgesi için çalışmayı düşünür<br />
müsünüz?<br />
Hayatın insanı nereye götüreceği hiç<br />
belli olmuyor. Türkiye’nin jeopolitik<br />
konumu sebebiyle elbette ki endişelerimiz<br />
var. Gelin görün ki orada yaşayan pek<br />
çok vatandaşımız da var. Hani niye<br />
olmasın? Günün birinde çalışmak için<br />
olabilir belki ama devamlı yaşayacağımı<br />
düşünmüyorum. Yine de hiçbir konuda<br />
peşin hükümlü olmamak gerek.<br />
Hep söylerim, benim merkez üssüm<br />
İstanbul. Bu şehir benim için her şey.<br />
Evim Anadolu yakasında. İşe gidip gelirken<br />
hiçbir zaman şikayet etmedim. İstanbul’da<br />
her an farklı bir şey keşfedebiliyorsunuz<br />
çünkü. Gerçek manada yaşadığınızı<br />
anlıyorsunuz. Köprüden geçerken sağınıza<br />
solunuza baktığınızda o güzellikleri<br />
görüyorsunuz. Elbet bu çirkin yapılaşmaya<br />
birisi dur diyecek ama sonuçta İstanbul<br />
çok özel bir şehir. Bugüne dek dünyanın<br />
pek çok yerini gezdim, dolaştım ama<br />
dönüp baktığımda İstanbul’u dünyanın<br />
hiçbir yerine değişmem. Resim yapmak<br />
bana iyi geliyor. Hatta bir eğitim almamın<br />
zamanının geldiğini düşünüyorum artık.<br />
Geç bile kaldım. Bir de çiçek yetiştirmeyi<br />
seviyorum. Bütün bunları söylerken<br />
benim bariz, net şöyle bir hobim var<br />
diyemiyorum. Bundan sonra inşallah<br />
olacak…<br />
35 yıllık bir çalışma hikayesi<br />
sizinkisi. Üstelik de soluksuz<br />
devam ediyor. Peki merak<br />
ediyorum, emeklilik sonrası için<br />
planlamalarınız var mı?<br />
Ben çalışma hayatını seviyorum. Bir<br />
şekilde mutlaka iş hayatının içinde<br />
olmalıyım. Çünkü üretmeyi, birikimlerimi<br />
paylaşmayı, problem çözmeyi seviyorum.<br />
İşin aslı, Allah akıl, sağlık verdiği sürece<br />
profesyonel iş dünyasının içinde olmak<br />
istiyorum. Ancak tabii tüm hayatımı<br />
kapsayacak şekilde değil!.. Bu tempoyu<br />
belki haftada 2-3 güne indirebiliriz.<br />
Şimdi bu söylediklerimi genç<br />
meslektaşlarım duyunca “eyvah bu<br />
kadın buradan hiç gitmeyecek mi?”<br />
diyebilirler ama tabii ki de gideceğim. Her<br />
ne yapıyorsak onu en iyi noktasındayken<br />
bırakmalıyız. Kafamda onunla ilgili de<br />
birtakım planlamalar yaptım. Herhalde<br />
İstanbul Kongre Merkezi’nden sonra<br />
profesyonel çalışma hayatımı bitiririm diye<br />
düşünüyorum.<br />
“Çikolata, kahve ve kitabı<br />
buluşturan bir dükkan açmak<br />
istiyorum”<br />
Sonrasında da çikolata, kahve ve kitap<br />
satan bir dükkanım olsun istiyorum.<br />
Butik tarzda, çok büyük olmayacak…<br />
Orada kendi yaptığım kekleri, dantel<br />
örtüler eşliğinde sevdiklerimle paylaşmak<br />
istiyorum.. Çok iddialı değilim ama işin<br />
içine girdiğimde küçük de olsa bir farklılık<br />
ortaya koyacağımı düşünüyorum. Yeri<br />
büyük bir ihtimal Kadıköy veya Şile olur.<br />
Yani yine yüreğimin insana değeceği bir<br />
mekan…
hotel restaurant<br />
56 & hi-tech<br />
dosya
Kahve<br />
Zamanı!..<br />
Bir çekirdek taneciği ile başlar kalplere yolculuğu...<br />
Sevgiyle kavrulup, harmanlandıkça minik toz<br />
parçacıklarına dönüşür. Fincanda vücut bulduğunda,<br />
buram buram kokusunu salar önce, sizi alır<br />
götürür. Yudum yudum aktıkça dökülür damaktan<br />
kalplere, 40 yıllık hatırın bir taşımlık simgesi olur.<br />
Bu ayki dosya çalışmamızda keyfin en leziz<br />
halini, “kahve”yi olağanüstü görüntüleri eşliğinde<br />
tasarlayarak sayfalarımıza taşıdık. Hazırladığımız bu<br />
çalışmada dünyanın en prestijli kahve markalarından<br />
ekipman üreticilerine, ithal kahve makinelerinden<br />
yan aksesuarlarına kadar sektörü tüm bileşenleriyle<br />
geniş bir perspektifte bulabileceksiniz.<br />
Dosya konumuz kapsamında kahvenin duayen ismi<br />
Makpa Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Ali<br />
Sözmen ve KEF Grup ortaklarından Kaancan İlbay ile<br />
yaptığımız röportaj konularımız da sizleri bekliyor!
58<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / röportaj<br />
Ali<br />
Sözmen<br />
“Türkiye kahve<br />
sektöründe ciddi<br />
boyutta geride”<br />
Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />
Ağırlıklı espresso ve<br />
Filtre kahve içmeyi<br />
seven Ali Sözmen’in<br />
favori markaları<br />
arasında Blue<br />
Mountain ve Java var.<br />
Günde 20 civarında<br />
kahve tüketen Sözmen<br />
için en iyi kahve<br />
eşlikçisi ne çikolata<br />
ne de kuki. Sadece bir<br />
bardak su!<br />
Ali Bey, kahve sektörü deyince<br />
en çok da siz… Espresso’nun<br />
Türkiye’deki babası, Cimbali<br />
Grubu ürünleri ile pazardaki rekabet<br />
gücünüz… Bunlara ilave olarak eğiten,<br />
araştıran ve paylaşan vizyonunuz… O<br />
halde en çok merak ettiğimiz bir konu<br />
olarak, kahve sektöründe neler oluyor,<br />
ilk bu soruyla söyleşimize başlamak<br />
isterim.<br />
Ben geçen hafta Londra Kahve<br />
Festivali’ndeydim. Avrupa’nın en önemli<br />
kahve festivallerinden bir tanesi bu<br />
biliyorsunuz. Çok enteresan, kahve hatta<br />
çay! İkisi de almış başını gidiyor, tüm<br />
dünyada yükselen trendler. Bu tabii bir<br />
bakıma sektörümüzde ne kadar eksik<br />
olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor.<br />
Öncelikle şunu ifade edeyim, Türkiye<br />
olarak kahve sektöründe ciddi boyutta<br />
gerideyiz. Ülkemiz ile Avrupa arasında<br />
kişi başı kahve tüketiminde dağlar<br />
kadar fark var. O kadar ki ülkemiz dünya<br />
tüketim sıralamasında 70-80. sıralarda!..<br />
“Kahve, dünyada dördüncü dalgaya<br />
koşuyor”<br />
Buna rağmen son 3-4 senedir dünyada<br />
olduğu gibi ülkemizde de 3. dalga<br />
kahve akımı etkisini sürdürüyor.<br />
Hatta müşteriyle kahveci arasında<br />
daha interaktif bir iletişimin geliştiği<br />
dördüncü dalgaya doğru bir gidiş var. Bu<br />
dalganın tüm dünyada hızla büyüdüğünü<br />
görüyoruz. Tabii bu yeni sistemde<br />
makinelerin daha üst seviyede olması<br />
gerekiyor. Çünkü standart makinelerle<br />
müşterinin damak tadına hitap<br />
edebilmek çok zor. Aynı şekilde cihaz<br />
özelliklerinin de bunlara uygun olması<br />
lazım. Festivalde gördüğüm önemli<br />
noktalardan bir tanesi de buydu.<br />
“Cimbali Grubu, Londra’nın ana<br />
oyuncularından biriydi”<br />
The London Coffee Fest’te başta Cimbali<br />
Grubu olmak üzere Cimbali ile beraber<br />
Faema ana oyunculardan bir tanesiydi.<br />
Gerek Cimbali’nin yeni M yüzü gerekse<br />
Faema’nın E71 dediğimiz modelini<br />
çoğu stantta gördük. Bunlarla beraber<br />
Marzakko ve Victoria Ardinio da vardı.<br />
Bu saydıklarım sektörün liderliğine<br />
oynayan markalar. Daha nitelikli ve farklı<br />
kahveler elde etmek için üst segment<br />
makine yapıyorlar. Bu makinelerden<br />
istediğiniz basınç, ısı ve zaman ayarında<br />
kahve alabiliyorsun. Aynı gruptan farklı<br />
tatlar elde edebiliyorsun. Oysa standart<br />
makinelerde bu sonuçları sağlamak zor.<br />
Diğer bir konu, dünya dördüncü dalgaya<br />
doğru niye gidiyor? Onun da sebebi şu,<br />
bu bahsettiğim gerek sifon gerek cold<br />
draft kahveleri hazırlamak vakit alır. 8-10<br />
dakikada bir kahve çıkar. Kendi makinem<br />
için konuşuyorum, Cimbali’nin espresso<br />
makinesinde 24 saniyede kahveni tık diye<br />
alırsın. O sebepten bilhassa cold draft’ta<br />
artık hazır ürünler yapmışlar. Çok da<br />
güzel tatları var. Dolayısıyla sektörü<br />
temsil eden birçok firma bahsettiğim<br />
bu sifon, cold draft’lara yatırım yapmış.<br />
Baktığımızda kahveyle beraber kahvenin<br />
yan sanayii de geliştiğini görüyoruz.<br />
“Güya çay üreticisiyiz ama Avrupa<br />
bizden çok daha iyi”<br />
Bununla birlikte kahve festivalinde çay da<br />
çok önemliydi. Festivalde bilindik yaprak<br />
çayın dışında hazır çaylar da vardı.<br />
Ben de tattım, çok farklı lezzetlerdi.<br />
Aromaları olan bir sürü çay vardı. Biz<br />
güya çay üreticisiyiz, emin olun oradaki
çay kültürü Türkiye’den daha iyidir. Çok<br />
kaliteli çaylar var, ben kilosu 60 pounda<br />
çay alıyorum. Baktığınızda 3-4 dakikada<br />
demleniyor, öyle bir koku çıkıyor ki…<br />
Türkiye’de çay ithalatı büyük zorluklar<br />
içinde. Çay sektöründe haddinden<br />
fazla korumacılık yaptığınızda çok iyi<br />
gelişmiyor. Turgut Özal döneminden<br />
önce her taraf duvarlarla örülüydü,<br />
müthiş gümrükler vardı. O zaman ne<br />
oluyordu? Ben kendi sektörümle ilgili<br />
konuşayım, doğru dürüst üretim yapan<br />
firma yok. Teşviklerle beraber biz<br />
gereken otellere gereken ekipmanları<br />
getirince yerli üretici de kendisini<br />
geliştirdi. Bugün Türkiye’deki belli<br />
üreticiler dünyanın birçok ülkesine<br />
ihracat yapıyor. Dolayısıyla çok fazla<br />
korumacılık hiçbir zaman olumlu<br />
sonuçlar vermiyor.<br />
Sektörün gelişimini trend belirleyiciler<br />
olarak tabir edebileceğimiz zincir<br />
markalar klasmanında nasıl<br />
yorumlarsınız?<br />
Zincirler bu işi götürenler tabii ki.<br />
Starbucks, Cafe Nero gibi markalar<br />
zaten sektörün liderleri. Türkiye’de<br />
kahvenin bir parça ilerlemesi bu firmalar<br />
sayesinde olmuştur. Gelin görün ki<br />
ülkemizde bazı zincirler var, adı kahve<br />
dükkanı ama içinde kahveden başka ne<br />
ararsan var. Eğer kahveci olacaksan<br />
kahvenin iyi olması lazım. Bakıyorsun,<br />
kahve en basit makineyle üstelik de<br />
işi bilmeyenler tarafından yapılır hale<br />
gelmiş. Bunlardan 2-3 tanesi battı zaten.<br />
İşte tüm bu sebeplerle konseptleri doğru<br />
oturtmak, işi erbabına tasarlatmak<br />
lazım. Bu işe soyunanların eğitimli<br />
olması lazım. İyi eleman, iyi makine<br />
kullanmaları lazım. Sektörde iyi bir yer<br />
edinmek istiyorsan, gereği bu. Yoksa ben<br />
iyi kek yaparım, kahve içmeyi de severim<br />
diyen müşteriler geliyor bana.<br />
Yerli markaların durumu nasıl?<br />
Kahve Dünyası’nı başarılı buluyorum<br />
mesela. Bunun gibi daha pek çoğu var.<br />
Bir gerçek var, kendini kahveye veya<br />
kahve ürünlerine adayanlar sektörde<br />
başarılı oluyorlar. Adını kahveci koyup,<br />
sonra restoran gibi olanlar başarılı<br />
olamıyorlar. Gidiyorum içiyorum<br />
mesela, ne idüğü belirsiz bir tat yani.<br />
Bakıyorsunuz, Kahve Dünyası’na, bir<br />
şubesini de Londra’da açmış. Keza<br />
Simit Sarayı öyle, dünyada büyüyor,<br />
gelişiyorlar.<br />
Hazır The London Coffee Fest’ten yeni<br />
dönmüşken sıcağı sıcağına sormak<br />
isterim, festivali İstanbul Coffee Fest<br />
ile nasıl kıyaslarsınız?<br />
Geçen yıl Küçükçiftlik Parkı’ndaki<br />
festivale gitmiştim. Gördüğüm çok<br />
ciddi bir kalabalıktı, ortam güzeldi.<br />
Ancak Türkiye ile Avrupa’yı kahve ve<br />
çaya talep oranında karşılaştırdığında<br />
farkı görüyorsun tabii. Londra Kahve<br />
Festivali’nde koridorlarda zor yürüdüm.<br />
İki gün gittim ama iki buçuk saat zor<br />
kalabildim, kalabalıktan o kadar sıkıntı<br />
geldi yani. Ertesi sabah çok erkenden<br />
gittim ki, daha rahat dolaşabileyim diye.<br />
Tabii şu olay var, Türkiye’de halen<br />
kahve ana bir şey olmak durumunda<br />
değil. Antalya’ya bakıyorsun, turizmin<br />
göz bebeklerinden bir tanesi. Dünya<br />
kadar otel, yatak sayısı var. Ama halen<br />
birçoğunda iyi kahve içemezsin. Niçin?<br />
Birincisi kahveciler arasında ciddi bir<br />
rekabet var. Çok ucuz fiyata kahve<br />
veriyorlar. Kahveyle birlikte makine<br />
veriyorlar. Ben Antalya’ya devamlı<br />
gidip geliyorum, öyle kahve fiyatları<br />
duyuyorum ki, inanamıyorum.<br />
Bunun en önemli sebeplerinden<br />
bir tanesi, bölgedeki Her Şey<br />
Dahil Sistemi’dir. Çünkü sen<br />
kilosu 50 TL’lik kahve yerine<br />
70 TL’lik kahve kullandığın<br />
zaman, burada 7 gramdan<br />
bahsediyoruz. Sıfır virgül<br />
bilmem ne fark eder yani.<br />
Bu durumda müşterine<br />
kahve suyu veya kahve<br />
çorbası kıvamında bir<br />
şey vermek zorunda<br />
değilsin yani, anladın<br />
mı? Şöyle bir durum<br />
da var, ben kahvecilerle<br />
de görüşüyorum, “abi<br />
anlamıyorlar” diyorlar. Ne<br />
demek anlamıyorlar, sen<br />
anlatmazsan anlamazlar tabii.<br />
Maliyetleri düşürmek adına ucuz<br />
alım yaptığında artık kahve değil,<br />
kahverengi su içiriyorsun. Müşteriyi de<br />
bilinçlendirmek yok tabii. Senin oteline<br />
gelen turist, misal Avrupalı’yı ele alalım,<br />
nitelikli kahve içmesini bilen insanlar. Bu<br />
tip krizlerde bir kalite rekabeti başlıyor.<br />
Bu sebeple de kahvenin düzgün bir<br />
biçimde yerleşmesi lazım. Bu sadece<br />
Antalya için de geçerli değil, Türkiye<br />
geneline baktığın zaman bir kahve<br />
dükkanı açtıysan iyi kahveyi müşterine<br />
anlatmak zorundasın. 6-7 TL’ye espresso<br />
satılıyor değil mi, lüks otellerde bunun<br />
karşılığı 10-12 TL. Kilosunu 50 TL’den<br />
almışsın, düşünki içinden kaç adet kahve<br />
çıkıyor. Sıfır bilmem ne fark edecek...<br />
İşte bu sebeple de kahvenin kalitesi<br />
Türkiye’de aşağılarda. Hele büyük<br />
yerlerde, resort otellerde çok daha<br />
aşağılarda...<br />
Öyleyse 35 yıllık sektörel tecrübeniz ve<br />
birikimlerinizle siz söyleyin bize, iyi bir<br />
kahve nasıl olur?<br />
İyi bir kahve elde etmek için dört ana<br />
konu var. Sudan başlayalım mesela.<br />
Kaliteli bir kahve yapımında su önemli<br />
bir detay, iyi olacak. Öyle olduğunu kabul<br />
edersek iyi kahve, iyi barista, iyi makine<br />
gerek… İyi baristan, iyi kahven var ama<br />
makinen çok kötü. Ne yaparsan yap,<br />
iyi makinen yoksa kahven de fiyasko!<br />
Makineye çok kötü bir kahve koyarsan<br />
ya şırrr diye akıyor ya köpüğü yok ya da<br />
lezzeti. Bizlerden örnek vereyim, biz<br />
Türkler çok sert kahve sevmeyiz.<br />
Türkiye’de<br />
Arabica daha çok<br />
sevilir. Yüzde 80 Arabica, yüzde 20<br />
Robusta karışımı da bize uyar. Elbette<br />
ki iyi kahve kötü kahve derken dünyada<br />
çeşitli kahveler var. Bugün Kenya’dan,<br />
Brezilya’dan, Kolombiya’dan ya da<br />
Guatemala’dan; artık aklına ne geliyorsa<br />
içlerinde kilosu 100-150 Euro hatta 900<br />
Euro’luk kahveler bile var, anlatabiliyor<br />
muyum? Dolayısıyla kahvenin kalitesine<br />
göre fiyatlar da değişebiliyor. Dünyaya<br />
baktığımızda bu işi en iyi götüren ülke,<br />
İtalya. Türkiye’de de 15-20 tane kahve<br />
kavuran firma var. Bunlardan bazıları iyi<br />
kahve yapmaya başladılar.
hotel restaurant<br />
60 & hi-tech<br />
dosya / röportaj<br />
Festival ziyaretiniz kahveyle ilgili<br />
kafanızda yeni yatırım planları, projeler<br />
için bir ışık daha yaktı mı?<br />
Biz yatırımlarımızı hiç durdurmuyoruz ki.<br />
Ekonomik krizin getirdiği bir durağanlık<br />
var tabii. Ama bunu aşmak zorundayız.<br />
Onun için ben ne yapmaya başladım?<br />
Çok ciddi boyutta sosyal medyaya ve<br />
tanıtımlara, eğitimlere ağırlık verdim.<br />
Bu arada ben de eğitimime devam<br />
ediyorum. 35 senelik birikimim var<br />
diye kendimi boşlamıyorum. Hem<br />
Cimbali’nin eğitimlerine katılıyorum hem<br />
dünyadaki etkinlikleri fırsat buldukça<br />
takip ediyorum. Kendimi de yenilemem<br />
gerek değil mi? Aynı şekilde benimle<br />
çalışan elemanları da bu şekilde<br />
yönlendiriyorum. Burada devamlı bir<br />
kahve eğitimi veriyorum. Bugün ve yarın<br />
akşam yine eğitim vereceğiz. Bunlar<br />
daha çok yeni trendlerle ilgili eğitimler.<br />
Benim temizlikçi kadına bile Coffee Latte<br />
de, yapar getirir. Bizde herkes kahve<br />
yapmasını bilir, öyle de olması lazım<br />
zaten.<br />
Cimbali’de neler oluyor? <strong>2017</strong> büyüme<br />
hızı, satışlar ve karlılık anlamında nasıl<br />
geçiyor?<br />
Cimbali bu sektörün liderliğini yapan<br />
bir grup zaten. Bunun içinde Cimbali,<br />
Faema ve Casadio olmak üzere üç ayrı<br />
markamız var. Bizi takip eden farklı<br />
firmalar da var. Fakat biz senelerdir bir<br />
numaraya oynuyoruz. Sektörde yüzde<br />
50’nin üzerindeki pazar payımızla en<br />
büyük hisseyi alıyoruz.<br />
Bunun da sebebi, işimize yeterince<br />
konsantre olmamız. Ben dağıtım<br />
anlamında kahve makinesinden başka<br />
bir konuyla ilgilenmiyorum. Ağırlıklı<br />
proje yapıyoruz. Onların dışında bir tane<br />
konum var, o da kahve makineleri ve<br />
aksesuarları. Sektörde dediğim gibi<br />
35. senemi doldurmuş vaziyetteyim,<br />
bu konuyu da çok önemli buluyorum.<br />
Trend de buna doğru gidiyor. Ben de<br />
onunla ilgili hiçbir zaman dinamiğimi<br />
kaybetmiyorum ama kahve sektöründeki<br />
bu gelişmeler yeni yeni birtakım<br />
markaları da Türkiye’ye sokmaya başladı.<br />
Bu yadsınamaz bir gerçek. Bundan beş<br />
sene önceki yüzdemle bugünkü yüzdem<br />
arasında biraz fark var. Ama yine de<br />
lideriz. S2000 ve Mayko olmak üzere iki<br />
ana bayim var. Onlar kanalıyla da bütün<br />
Anadolu’ya dağıtım yapıyoruz.<br />
Ancak ben genel olarak üst segment<br />
makineleri tercih ediyorum. O zaman da<br />
zaten kahveyi iyi bilen nitelikli müşteri<br />
kitlesiyle buluşuyorsun. Bu suretle<br />
arkadaşlarımıza da teşekkür etmemiz<br />
lazım. Çünkü bu sayede makinelerimizi<br />
Türkiye’ye de yaymış oluyoruz.<br />
Sizce bugünlerde sektörün en<br />
temel sorunu nedir ve buna çözüm<br />
önerileriniz neler olabilir?<br />
Piyasada kahve karşılığı çok ucuza<br />
makine veren kavurmacılar var.<br />
Elbette kimse kimseye bedava mal<br />
vermiyor. Kahvenin kilosu x liraysa ve<br />
makine isterse size şu kadar kullanma<br />
mecburiyeti vereceksin diyor. 3-5 ayda<br />
tahsil edeceği parasını bir veya iki sene<br />
gibi bir sürede alıyor ve bu sayede bir<br />
dükkanı da kendisine bağlamış oluyor.<br />
“Ayda 10 kilo kahve verirsen sana şu<br />
makineyi veririm, beş kilo verirsen şunu<br />
veririm” diyor. Bu tabii ki firmaların<br />
bazılarında kahvesini de satmak istiyor,<br />
bence iyi kahve satamadığı için. Bu sefer<br />
çok ucuz makineyi teklif etmeye çalışıyor.<br />
En büyük hatayı da kendi kahve kalitesini<br />
baltalayarak yapıyor. Bu durumu da<br />
önleyemiyorsun tabii.<br />
Yani makineyi şöyle görüyorlar, bu bizim<br />
mutfak sektöründe de öyle. İşe “Alt<br />
tarafı makine değil mi, basıyor kahveyi<br />
çıkarıyor” mantığıyla bakılıyor. Bu filtre<br />
kahve değil. Hiç 10 atmosfer basınçlık<br />
bir makineyle 6 atmosferlik bir makine<br />
aynı sonucu verir mi? Kahvenin tadına da<br />
şaşırmamak gerek öyleyse. Dolayısıyla<br />
iyi kahve yapamadığın için de iyi satış<br />
yapamayacaksın.<br />
Şimdi o kadar değil tabii. Bundan 10 sene<br />
evvel Antalya’da bir otele gidiyordum.<br />
Önüme su gibi kahve koyuyorlardı.<br />
Birgün gittim, baristaya” dedim. “şırrr”<br />
diye aktı. “Kahveyi çıkart bakayım”<br />
dedim. Instant coffee. Ama çok şükür,<br />
şu an sektör bu konuda biraz daha<br />
bilinçlendi. Yine de tam olarak istenilen<br />
seviyeye gelmiş değil.<br />
Ali Sözmen bu sorunlara yönelik<br />
sektöre ne gibi destekler sağlıyor?<br />
Ben 35 senedir kahve sektörünün<br />
içindeyim. Türkiye’ye de ilk espressoları<br />
getiren adamım. Dolayısıyla üzerimize<br />
düşen, belli bir konuma da geldikten<br />
sonra sektöre destek olmaktır,<br />
eğitmektir. Sektörde gördüğümüz en<br />
önemli sorunlardan biri, baristalardaki<br />
eksiklikti. Cimbali ve Faema olarak<br />
Mutfak Sanatları Akademisi ile beraber<br />
barista eğitimi veren bir bölüm kurduk.<br />
Bilhassa genç nesilden iyi talep alıyoruz.<br />
Barista deyip geçmemeli çünkü çok iyi<br />
para kazanıyorlar.<br />
O zaman işte kahveyi iyi vermeye<br />
başlayacaksın. Makinen iyiyse,<br />
kahven de iyiyse bu üç ayaktan bir<br />
tanesini desteklememiz lazım. Bu<br />
sebeple de ben Ali Sözmen olarak<br />
eğitimi destekliyorum. Her kim bilgi<br />
almak isterse memnuniyetle bilgi ve<br />
birikimlerimi paylaşıyorum. İsteyen<br />
herkes gelip showroom’umuzda<br />
kahvesini deneyebiliyor. Başarı biraz da<br />
bundan geliyor. Cimbali Grubumuzun<br />
senelik satışları yaklaşık 1.300 adete<br />
çıktı. Bu yüzden durmamamız lazım<br />
çünkü durursan kaybedersin. Dolayısıyla<br />
devamlı yenilik, devamlı eğitim, devamlı<br />
destek misyonumuzla yolumuza devam<br />
ediyoruz.<br />
Bir kahve dükkanı açmak için ne<br />
yapmalı? Bu alana yatırım yapmak<br />
isteyenlere son olarak önerileriniz<br />
neler olur?<br />
Kahve dükkanı açmak isteyen kişinin<br />
ilk olarak bilinçli olması lazım. Bunun<br />
için de ya gidip eğitim alması ya<br />
da yanında bu işi çok iyi bilen birini<br />
çalıştırması lazım. Bunlar da yoksa<br />
konunun uzmanı birinden danışmanlık<br />
hizmeti alması lazım. İyi bir yatırım<br />
için bu işlerde düzgün fizibilite, nitelikli<br />
iş planı ve lokasyon seçiminin önemi<br />
büyük. İşletmeyi gidip kıytırık bir yerde<br />
açarsın, boşuna kürek sallarsın sonra.<br />
Bugün zincir markalara bakın, hepsi<br />
de mağazalarını trafiği olan yerlerde<br />
açmışlar. Starbucks ya da Cafe Nero bir<br />
mağaza açacağı zaman önünden kaç kişi<br />
geçiyor, günlerce rapor tutuyor.<br />
Onun dışında dükkanın düzgün<br />
projelendirilmesi önemli. Biz Makpa<br />
Dış Ticaret olarak bunu yapıyoruz.<br />
Baktığınızda kahve makinesinin altındaki<br />
tezgahın bile önemi var.
62<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / marka<br />
KEF Grup<br />
sektörel<br />
gelişimini<br />
‘seri<br />
üretim’le<br />
artıracak!<br />
“Bu yıl birçok Avrupa<br />
menşeili markanın<br />
tedariğini yürüteceğiz.<br />
Yine bu sene içinde bir<br />
ilke imza atıp, 2016’da<br />
lansmanını yaptığımız<br />
Endüstriyel Filtre<br />
Kahve Makinası’nın<br />
seri üretimine de<br />
başlayacağız.”<br />
2010 yılında endüstriyel mutfak<br />
sektörüne yedek parça ve servis<br />
hizmeti vermek üzere ilk temellerini<br />
atan KEF Grup, gelişen sektöre paralel<br />
olarak 2013 yılını takiben ilk olarak Nero<br />
Professional ve Esperanza Trading Ltd<br />
şirketlerini bünyesine kattı. 2016 yılı<br />
itibari ile Intercoff firmasını da gruba<br />
dahil eden KEF Grup, bu yıla yeni projeleri<br />
ve iş birlikleri ile daha da güçlenerek<br />
girdi. Bugün Kaancan İlbay, Gökberk<br />
Şener, Çağıl Alp ve Fırat Kaya olarak<br />
dört ortaklı bir yapılanmaya faaliyetlerini<br />
sürdüren KEF Grup’un kuruluşunu, yeni<br />
dönem projelerini ve markalarını grup<br />
ortaklarından Kaancan İlbay ile konuştuk.<br />
“KEF Grup’un temellerini 2010<br />
yılında attık”<br />
“Yaklaşık 12 sene önce, Avrupa’nın<br />
büyük mutfak ekipmanı üreticilerinden<br />
birinde farklı departmanlarda başlayan<br />
maceramızı, 7 sene önce KEF Grup<br />
altında bir üst seviyeye taşıma kararı<br />
aldık.” diyerek grubun ilk kuruluşuyla<br />
ilgili bilgiler veren İlbay, gelişen süreçte<br />
grubun büyümesini şöyle anlatıyor:<br />
“İlk olarak sektörün öncelikli ihtiyacı olan<br />
ve her endüstriyel mutfak işletmecisinin<br />
olmazsa olmazı yedek parça ve servis<br />
sektörüne yatırım yaptık. Yurt dışından<br />
parça tedariği yapıp hızlı bir ivme<br />
yakaladık. Buna paralel olarak aynı<br />
zamanda geçmişimizi de unutmayarak<br />
sektöre mutfak ekipmanı tedarikçisi<br />
olarak hizmet vermeye devam ettik.<br />
Endüstriyel mutfak ve büyüyen kahve<br />
sektörüne tam anlamıyla hizmet<br />
verebilmek için 2013 yılını takiben<br />
sırasıyla, makina ithalatina yoğunlaşan<br />
Nero Professional ve kahve sektörünün<br />
nabzının tutulduğu Londra’da gıda<br />
ticaretine yoğunlaşan Esperanza Trading<br />
Ltd şirketlerini kurduk. Grubun en son<br />
göz bebeği ise 2016 yılında sektöre<br />
kazandırdığımız ve butik kahve kavurarak<br />
farklı harmanlar yarattığımız Intercoff<br />
firması oldu.”<br />
“Bu yıl seri üretime geçiyoruz”<br />
Bu yıl itibari ile birçok Avrupa menşeili<br />
markanın da tedariklerini yürütmeyi<br />
ve bir ilk olarak endüstriyel filtre<br />
kahve makinesinin seri üretimine<br />
de başlayacaklarını belirten İlbay,<br />
sözlerini şöyle sürdürüyor: “<strong>2017</strong> yılında<br />
İtalyan VBM endüstriyel espresso<br />
makinalarının, Fransız Dito Sama hazırlık<br />
ekipmanlarının, Ceado ve Grindmaster<br />
değirmenleri ile İspanyol Café<br />
Silvestre Espresso firmasının yani sıra<br />
endüstriyel mutfak sektörüne Caffedio<br />
markamızla birçok Avrupa menşeili<br />
markanın tedariğini yürüteceğiz. Yine bu<br />
sene içinde bir ilke imza atıp, 2016’da<br />
lansmanını yaptığımız Endüstriyel Filtre<br />
Kahve Makinası’nın seri üretimine de<br />
başlayacağız.”
64<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / marka<br />
Dünya çapında<br />
her kapasite ve<br />
ölçekteki üretim tesisi<br />
için onlarca yıldır<br />
anahtar teslimi proje<br />
hizmetleri veren<br />
Toper, 1954’ten gelen<br />
köklü değirmencilik<br />
tecrübesine dayanan<br />
TKS serisi kahve<br />
değirmenleri ile<br />
kurukahveciler ve<br />
kafeler için ideal ve<br />
güvenilir çözümler<br />
sunuyor.
Geleceğin<br />
kavurma otomasyonunu<br />
şimdi kullanın!<br />
TKM - SX serisi endüstriyel kahve<br />
kavurma makinaları, toz, kapsül ve<br />
ekstrakt kahve üreticileri için saatte<br />
6,000 kg’a ulaşan kapasitelerde tam<br />
çözüm sunuyor. Seride daha kısa sürede<br />
kahve kavuran, sınırsız PLC otomasyon<br />
altyapısı hazır, 7 model bulunuyor.<br />
Gerektiğinde hazır<br />
TKM - SX kahve kavurma makinaları,<br />
gelecekte gerekebilecek bütün versiyon<br />
yükseltmeleri ve sistem yenilemelerine<br />
uyum sağlayacak mühendislik ve tesisat<br />
desteği ile satışa sunuluyor.<br />
Proje tasarımından üretim eğitimine<br />
yeni tesisler<br />
Toper, dünya çapında her kapasite ve<br />
ölçekteki üretim tesisi için onlarca yıldır<br />
anahtar teslimi proje hizmetleri veriyor.<br />
Proje danışmanlığı & planlama (ülke,<br />
hasat, iklim, ürün trend analizleri),<br />
üretim tesisi tasarımı, çevresel<br />
planlama, proses optimizasyonu,<br />
otomasyon tasarımı, üretim hattı imalatı<br />
(stok & dinlendirme, konvey, kavurma,<br />
öğütme ve atık yönetimi makina ve<br />
ekipmanları), nakliye ve montaj, üretim<br />
testleri ve personel / uzman eğitimi,<br />
işletmeye alma, 7/24 destek alanlarında<br />
tesis proje hizmetler, sunan Toper proje<br />
yönetim felsefesinin temeli, dünya kahve<br />
pazarı projeksiyonları doğrultusunda<br />
optimum ve güncellemeye açık üretim<br />
tesisleri tasarlamaya dayanıyor.<br />
Yenileme ve adaptasyon hizmetleri<br />
Dünya kahve pazarının en son talepleri<br />
doğrultusunda her markadan eski<br />
makina parkı ve tesisin renovasyon,<br />
adaptasyon ve otomasyon hizmetlerini<br />
de sunan firma, markalı makina ve<br />
ekipman, halihazırda var olan üretim<br />
hatlarına en yüksek verimlilikle<br />
eklenebiliyor.<br />
Maksimum verim, gelişmiş teknolojiler<br />
Toper’in 20 yılı aşkın sürede Süper<br />
seri olarak tanınan TKM-SX serisi<br />
ise baristalara ve kahveci dükkanı<br />
sahiplerine gelişmiş teknolojiler ve<br />
yüksek kapasite çözümleri sunuyor.<br />
Dokunmatik Panel - Bütün kontrol<br />
parmaklarınızın ucunda<br />
Toper’in yeni dükkan tipi kahve<br />
kavurma makinaları, kavurmada her<br />
zaman en iyi sonucu en kolay şekilde<br />
alabilmeniz için isteğe bağlı gelişmiş<br />
dokunmatik panel ile sunuluyor. 21 farklı<br />
kavurma reçetesini hafızada tutabilen<br />
mikrobilgisayar kavurmanın 5 aşamasını<br />
tam olarak kontrol edebilmenizi sağlıyor.<br />
Dijital kontrol paneli ile donatılan<br />
TKM-SX serisi süper kavurucular ise 5<br />
model ile saatte 10 kg’dan 90 kg’a kadar<br />
kapasite seçeneği sunuyor.<br />
60 yılı aşkın kahve öğütme tecrübesi<br />
Toper’in 1954’ten gelen köklü<br />
değirmencilik tecrübesine dayanan TKS<br />
serisi kahve değirmenleri kurukahveciler<br />
ve kafeler için ideal ve güvenilir çözümler<br />
sunuyor.<br />
Çok amaçlı ve kullanıcı dostu<br />
TKS serisi Toper değirmenler çekirdek<br />
kahvenin yanı sıra tohum, hububat,<br />
bakliyat, baharat ve laboratuvarlarda<br />
örnek materyal öğütme işlemlerinde<br />
de çok yüksek kalite sağlıyor. Tüm<br />
gıda normlarına tam uyumlu TKS<br />
serisi değirmenler az yer kaplama,<br />
çok kolay kullanım ve bakım gibi üstün<br />
özellikleriyle göz dolduruyor.
hotel restaurant<br />
66 & hi-tech<br />
dosya / marka<br />
YENİ WMF DYNAMIC MILK<br />
Süt Köpüğü en sonunda süt<br />
tadına sahip oldu<br />
Öztiryakiler, müşterilerinin farklı<br />
beklentilerini maksimum düzeyde<br />
karşılayan dünyaca kabul görmüş kahve<br />
makineleri seçeneklerini, bütün mekânlara<br />
uygun geniş bir ürün yelpazesiyle sunuyor.<br />
Firma, makine verdiği tüm işletmelere<br />
talepleri doğrultusunda cihaz kullanım<br />
ve temizlik eğitimleri sağlıyor, makineleri<br />
kullanmaya devam ettikleri sürece yedek<br />
parça ve teknik servis hizmeti veriyor.<br />
Öztiryakiler önümüzdeki aylarda WMF’in<br />
full otomatik ürünleri ile artık otomatik<br />
makinelerin süt köpüğü sorunu tamamıyla<br />
ortadan kaldırılıp süt köpüğü kalitesine<br />
yeni bir boyut kazandırıyor.<br />
Günümüzde hız kazanan yaşam koşullarından dolayı<br />
kahve tüketicilerinde pek bekleme sabrı kalmadı.<br />
Bu yüzden kahve satışı yapan firmalar tek tuş ile<br />
kahvesini alıp bunun yanında müşterisine daha farklı<br />
ürünlerin satışında da hizmet vermek istiyor. Otomatik<br />
kahvelerde korkulan tek nokta ise kahvenin geleneksel<br />
makinalar gibi çıkmadığıdır. Fakat Öztiryakiler’in dünyaca<br />
kabul görmüş WMF geleneksel kahve makineleri,<br />
kahvenin gerek kalitesini gerekse tadını standart bir<br />
şekilde sunuyor. Bunun yanında WMF ürünleri kullanıcı<br />
firmalara hem HACCP kontrolü hem de stok maliyeti<br />
kontrolü konusunda sınırsız yardımcı oluyor.<br />
Ağırlıklı olarak ekipmanların daha teknolojik, otomatik<br />
ve dijital panelli cihazlara dönüştüğünü görüyoruz.<br />
Kahve severlerin bir kısmı serviste hız kahvede lezzet<br />
ararken, bir kısmı da makinede kendisine özel olarak<br />
yapılan kahvenin her aşamasını tek tek görüp görsel bir<br />
sunumla lezzeti sadece duyusal değil duygusal olarak da<br />
yaşamak istiyor. Kahve tüketimi Avrupa’daki tüketimin<br />
yaklaşık 1/10’u. Ancak genç nüfusun kahveye olan ilgisini<br />
ve piyasada var olan kahve satıcılarının bu ilgiyi devam<br />
ettirmek için gerçekleştirdikleri çalışmaları görünce<br />
Avrupa normlarına hızla yaklaştığımızı söyleyebiliriz.<br />
Teknik destek ve eğitim<br />
Öztiryakiler gelen talepleri sıkı bir şekilde<br />
değerlendirerek müşterilere yeni çıkan ürünleri de<br />
sunuyor. Firma önümüzdeki aylarda WMF’in manuel<br />
makinaları görünümünde fakat full otomatik ilginç bir<br />
ürününü sektöre sunmaya hazırlanıyor. WMF Espresso,<br />
geleneksel kahve makinası gibi yine kollu bir makine.<br />
Fakat bütün kahve işlemini otomatik yapıyor. WMF<br />
Espresso firmalara hem kolaylık hem de çalışanların<br />
hayatını kolaylaştıracak bir fırsat sağlıyor. Firma teknik<br />
destek ve eğitim konusunda müşterilerin yanında olmaya<br />
devam ediyor.<br />
Her model tüketici ihtiyaçlarına uygun özelliklerde<br />
donatılıyor<br />
Bu çerçevede son derece marifetli WMF kahve<br />
makinelerinin satışları her sene belirgin bir şekilde<br />
artıyor. WMF 1200S, 1500S ve 5000S modelleri olan bu<br />
makinelerin her bir modeli tüketicinin ihtiyaçları göz<br />
önüne alınarak farklı özelliklerle donatılmış. Kullanımın<br />
az olduğu ofis ortamlarından yoğun kullanımın olduğu<br />
kafelere veya kongre alanlarına kadar her yerde eşsiz<br />
lezzette kahve ikramı yapılabileceğiniz bu makineler<br />
tamamen otomatik ve öyle ki tek tuşla birçok şeyi komuta<br />
edebilmek mümkün. Otomatik makinelerin en büyük<br />
sorunu süt köpüğü kalitesinin düzgün olmamasıydı. Artık<br />
bu sorunda ortandan kalktı diyebiliriz. Artık WMF dynamic<br />
model ile süt köpüğünü istediğimiz şekilde ayarlayabilip<br />
istediğimiz kalitede süt köpüğü alınmaktadır.<br />
Müşterilerin tercihine göre süt yoğunluk kalitesini<br />
ayarlamak artık mümkün. Sadece 1200S modeli hariç<br />
bütün modellerde bu özellik eklenebilmektedir.
Nespresso’dan<br />
yeni<br />
“Ristretto<br />
Decaffeinato”<br />
Nespresso’nun en<br />
sevilen kahveleri<br />
arasında bulunan<br />
Ristretto, şimdi yeni<br />
kafeinsiz tadıyla Grand<br />
Cru serisinde!<br />
Gün boyu ilham veren kahve anları<br />
yaşatmak için çalışan Nespresso<br />
uzmanları, kafein alımını<br />
sınırlandırmak isteyip de yoğun kahve<br />
tadından vazgeçmeyenlere yeni Ristretto<br />
Decaffeinato’yu sunuyor.<br />
Mükemmel bir akşamüstü ve gece<br />
kahvesi olarak seride yerini alan<br />
Ristretto Decaffeinato, çok sevilen<br />
Nespresso Ristretto ile aynı güçlü<br />
karaktere ve kontrast lezzete sahip. Tek<br />
farkı ise kafeinsiz olması…<br />
Yoğun bir şekilde kavrulan ve zengin<br />
aromasıyla orijinalinden farksız bir etki<br />
yaratan Ristretto Decaffeinato, hem<br />
damaklara hem de Nespresso kafeinsiz<br />
kahve serisine lezzet katıyor.<br />
Kafein alımını sınırlandırmak<br />
isteyenlere mükemmel bir<br />
alternatif<br />
10 yoğunluğuna sahip Ristretto<br />
Decaffeinato’ya yoğun kavrulma işlemi,<br />
tıpkı Ristretto kahvede olduğu gibi aynı<br />
zengin ve güçlü aromayı kazandırıyor.<br />
En iyi Latin Amerika ve Doğu Afrika<br />
Arabika çekirdekleri seçilerek Robusta<br />
dokunuşu ile harmanlanan yeni Ristretto<br />
Decaffeinato, dolgun gövdeli ve yoğun<br />
tadıyla Espresso’nun hafif meyve<br />
notalarını açığa çıkarıyor.<br />
Nespresso’nun özel kafeinsizleştirme<br />
işleminde kahve çekirdeklerinin<br />
yapısı bozulmadan, harmanlardaki<br />
yeşil kahvelerin zengin aromatik<br />
notaları dikkatle korunuyor. Yeni<br />
Ristretto Decaffeinato, kafein alımını<br />
sınırlandırmayı tercih eden kahve<br />
severlere mükemmel bir alternatif<br />
sunuyor.<br />
Ristretto Decaffeinato<br />
haricinde<br />
Nespresso’nun<br />
kafeinsiz kahve<br />
serisinde; Arpeggio<br />
Decaffeinato,<br />
Volluto Decaffeinato<br />
ve Vivalto Lungo<br />
Decaffeinato<br />
bulunuyor. Bu<br />
seride yer alan<br />
kahve kapsülleri,<br />
etraflarında bulunan<br />
dikkat çekici kırmızı<br />
halkaları ile kolayca<br />
ayırt edilebiliyor.
68<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / sektörden<br />
3. Nesil Kahve<br />
lezzetini<br />
Coffee Gutta ile<br />
keşfettiler<br />
Farklı aroma ve lezzete sahip üçüncü nesil<br />
kahveler, ülkemizde de vazgeçilmez oldu.<br />
Kahve severler farklı çeşitte hazırlanmış kahve<br />
çeşitlerini denemekten büyük keyif alıyor. Artık<br />
hiç kimse bir kahve olsa da içsem demiyor. Bir<br />
“Hario V60” istiyor. “Cold Drip” ile serinlemek<br />
istiyor. Ya da “Chemex’i seviyorum” diyor. Veya<br />
“Aeropress benim en havalı kahvem” diyor.<br />
Türkiye’de üçüncü nesil kahve akımının en<br />
önemli temsilcisi Coffee Gutta, kahve tutkunları<br />
ile üçüncü nesil bir buluşma gerçekleştirdi.<br />
Coffee Gutta, düzenlediği workshopla Aeropress,<br />
HarioV60, Cold Drip ve Chemex gibi özel<br />
kahvelerin demleme tekniklerini anlattı. 29<br />
Nisan Cumartesi günü gerçeklene workshopta<br />
katılımcılar, Türkiye Barista Şampiyonu Koray<br />
Erdoğdu’dan üçüncü nesil kahve demleme<br />
tekniklerini uygulamalı olarak dinleme fırsatı<br />
buldular.<br />
FIFTY58EIGHT,<br />
Franchise EXPO<br />
Eurasia’da<br />
yatırımcılarla<br />
buluşacak<br />
Kahve çekirdeğini narin bir şekilde kavurarak 58 kat<br />
daha lezzetli ve 58 kat daha kıymetli hale getiren İzmir’in<br />
kahve zinciri FiftyEight Café 18-21 Mayıs tarihleri arasında<br />
Antalya’da düzenlenecek Antalya Franchise Expo Eurasia<br />
Fuarı’na katılıyor. Kahve tutkunlarına 58 kat daha lezzetli<br />
kahve sunarak kendilerini 58 kat daha rahat hissettirmek<br />
amacı ile hizmet veren FiftyEight Cafe’ler özellikle Ege ve<br />
Akdeniz bölgelerinde yaygınlaşacak. Fuarda yatırımcılarla<br />
buluşacak olan FiftyEight Cafe, özel kahvelerini de fuar<br />
süresince tattıracak.
19 yıllık kahve tutkusu<br />
MRC Kahve<br />
“Master Roaster Coffee<br />
olarak her gün gelişen<br />
fabrikamız ve büyüyen<br />
üretim gücümüzle<br />
Türkiye’nin önde gelen<br />
kahve üreticileri arasında<br />
yer almaktan gurur ve<br />
mutluluk duyuyoruz.”<br />
Kahve kültürü, Anadolu’nun binlerce<br />
yıllık tarihi içerisinde yaşamış olan<br />
medeniyetlerden günümüze kadar<br />
zenginleşerek taşınan kültürel bir mirastır.<br />
Anadolu halkının, yıllar içerisinde damak<br />
tadıyla özdeşleştirdiği Türk kahvesine<br />
olan bağlılığı, zamanla kahveye bir mana<br />
kazandırmıştır. Sunduğu kendisine has<br />
lezzet yolculuğunun dışında, acı-tatlı günler,<br />
ilk tanışmalar, kısacası yaşanılan her an bir<br />
fincan kahve ile paylaşılmış ve süslenmiştir.<br />
Kahveyle aramızdaki bu tarihsel serüven,<br />
ticari girişimciler için de, yeni iş fırsatlarını<br />
beraberinde getirdi. Evlerimizde<br />
içtiğimiz Türk Kahvesi, geliştirilmiş yeni<br />
konseptlerle dış mekanlar için farklı bir iş<br />
modeline dönüştü. Beğenilen ve tüketici<br />
tarafından kısa zamanda desteklenen bu<br />
model, kurumsal Franchise sistemlerle<br />
yakın zamanda başarılı bir ticari ağa<br />
dönüşmüştür.<br />
“Kahve çekirdeklerini 19<br />
yıllık deneyimimizle özenle<br />
kavuruyoruz”<br />
Franchise sistemin getirdiği akım içinde<br />
espresso ve diğer ürün grupları Türk<br />
kahvesinin tahtını yavaş yavaş almaya<br />
başladı. Bizler de MRC Kahve olarak<br />
tüketicilerimiz için özel olarak seçtiğimiz<br />
kahve çekirdeklerini, 19 yıllık bilgi birikimi ve<br />
deneyimimizle özenle kavurarak sunuyoruz.<br />
“Kahve üretim fabrikamızı<br />
İzmir’de açtık”<br />
Kahve tutkumuz 1998 yılında İzmir’de<br />
başladı. Yıllardır kahvenin kokusuna sanat<br />
katıp, kahve dostluğunda yolculuğumuzu<br />
sürdürdük. Sonunda özenle kavrulmuş<br />
kahveyi tüketicilerimize sunabilmek ve<br />
birçok özel aromalarla adımızdan söz<br />
ettirmek için kahve üretim fabrikamızı<br />
İzmir’de açtık. Bugün bu tutkuyla İzmir<br />
Bornova bölgesinde üretim yapmaktayız.<br />
Ürünlerimiz arasında espresso, Türk ve<br />
dünya kahveleri, aromalı kahveler, sıcak<br />
çikolata, sahlep ve bitki çayları yer alıyor.<br />
Master Roaster Coffee olarak her gün<br />
gelişen fabrikamız ve büyüyen üretim<br />
gücümüzle Türkiye’nin önde gelen kahve<br />
üreticileri arasında yer almaktan gurur ve<br />
mutluluk duyuyoruz.
70<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Şemsiye Evi Satış & Pazarlama<br />
Müdürü Uğur Çevik<br />
“Sektör globalleşmeli”<br />
1978 yılından bu yana alüminyum<br />
konstrüksiyon şemsiye ve bahçe<br />
mobilyaları imalatı gerçekleştiren<br />
Şemsiye Evi, bu yıla özel tasarladığı<br />
ürünleriyle Horeca sektörüne profesyonel<br />
çözümler sunmaya devam ediyor.<br />
Türkiye’de ihracat yapmadan üretimle<br />
ayakta kalınamayacağını ve pazarda<br />
globalleşmenin önemine vurgu yapan firma<br />
Satış & Pazarlama Müdürü Uğur Çevik ile<br />
Şemsiye Evi’nin Horeca sektöründeki genel<br />
büyüme stratejisini ve hedeflerini konuştuk.<br />
Şemsiye Evi’ni tanıtarak; üretim<br />
kapasitesi, ürün gamı, genel büyüme<br />
stratejisi ve hedef pazarları hakkında bilgi<br />
verir misiniz?<br />
Şemsiye Evi, 1978 kuruluşlu bir firma<br />
olup, alüminyum konstrüksiyon şemsiye<br />
ve bahçe mobilyası üretimi yapmaktadır.<br />
Özellikle otel, restoran ve bahçe mobilyası<br />
firmalarıyla çalışmaktadır. Yaptığı üretimin<br />
yüzde 24’ünü geçen sene itibari ile ihraç<br />
etmiştir. Ürünlerinin tamamı CE belgelidir.<br />
Firmamız olarak sertifikalı ürünler<br />
satmaktayız. Bu doğrultuda İspanya’dan<br />
kumaş ithal ediyoruz. İç piyasada birkaç<br />
firmayla kumaş çalışmaları yapıyoruz.<br />
Özetle orta - uzun vadede kullanılabilecek,<br />
özellikle Horeca bölgesine hizmet veren<br />
bir firmayız. Şemsiye Evi olarak öncelikli<br />
amacımız; marka değerimizi yükseltmek,<br />
bilinirliğimizi artırmak, ürün kalitemizle<br />
müşterinin geri dönüşünü artırmak. Çünkü<br />
yemek yiyoruz, tabağı soğuk geliyor.<br />
Aracımızı otoparka veriyoruz, kenarı<br />
çiziliyor. Bu sorunlar sinsilesinin bir<br />
parçası olmaktansa insanların ürünü satın<br />
aldıktan sonra mutlu olabileceği bir üretim<br />
gerçekleştirmek amacındayız.<br />
Yurt içi ve yurt dışı satış noktalarınız hangi<br />
bölgeler? İhracat yaptığınız kanallardaki<br />
rekabet gücünüz nedir?<br />
Ege ve Akdeniz başta olmak üzere Türkiye<br />
geneline İstanbul’dan satış yapıyoruz.<br />
Satış ekibimizle direkt otel ziyaretleri<br />
gerçekleştiriyoruz. Ayrıca mimarlık<br />
ofisleriyle çalışıyoruz. Biz dediğim gibi 39<br />
yıllık bir aile şirketiyiz. Şu an kardeşim Anıl<br />
Çevik (genel müdür) ve ben şirketi birlikte<br />
idare ediyoruz. Türkiye koşullarında her<br />
ne kadar ikinci jenerasyon olduğumuzu<br />
hevesle konuşuyor olsak da Avrupa’yla<br />
kıyasladığımızda çok daha yeni kalıyoruz.<br />
Çünkü oradaki firmalar neresinden<br />
bakarsanız 5, 6, 7. jenerasyonlar tarafından<br />
temsil ediliyor ve bu koşullarda bizden daha<br />
eski ve köklü firmalarla rekabet etmemiz de<br />
zorlaşıyor.<br />
Bu anlamda piyasada kalıcı<br />
olmanın ve müşteriye iyi<br />
hizmet vermenin önemini<br />
biliyor ve çalışmalarımıza<br />
bu doğrultuda yön vermeye<br />
çalışıyoruz.<br />
<strong>2017</strong> yılına hangi yeni ürünlerle<br />
girdiniz? Bu yılki üretim stratejisini nasıl<br />
kurguladınız?<br />
Bu yıl piyasaya sunduğumuz iki yeni<br />
modelimiz var. Bunlardan “Banana” model<br />
yandan direkli şemsiyemiz, kullanıcı dostu<br />
bir ürün. Ortasında direği olmadığı için<br />
daha fazla alanı kapatabilen bir özelliğe<br />
sahip. İkinci ürünümüz “Mega Teleskopik”<br />
dediğimiz özellikle zincir restoran ve büyük<br />
kahve zincirlerinin kullandığı bir ürün. Bu<br />
yıl iki ürünle otel kanalında yaşadığımız<br />
eksikliği kapatmaya çalıştık.<br />
Onun dışında Kivi ve Avakado dediğimiz<br />
otellere yönelik ürünlerimiz de mevcut.<br />
Bunlar aslında bize çok has ürünler. Hem<br />
konstrüksiyon hem kumaş renkleri hem de<br />
dizaynlarından müşterilerimiz o hissiyatı<br />
alabiliyorlar.<br />
Son 10 - 15 yılda otel ve restoranlarda<br />
gelişen trendlere bağlı olarak ürün<br />
tasarımları da bir hayli gelişti. Siz<br />
markanızı bu değişimin neresinde<br />
görüyorsunuz?<br />
Firmamız bünyesinde bir iç mimar ve<br />
mühendisle çalışıyoruz. Özellikle yurt dışı<br />
fuarlarına iç mimarla birlikte gidiyoruz,<br />
kendisi de eşim olur zaten. Bu ziyaretlerimiz<br />
esnasında esinlendiğimiz birtakım<br />
ürünler oluyor. Ama kendi tasarımlarımız,<br />
dokunuşlarımız çok daha fazla. İç<br />
piyasada farklı ürünler tasarlamadığınız,<br />
insanların gözüne hitap etmediğiniz sürece<br />
diğer firmalardan ayrılma şansınız da<br />
yok. Biz tasarımlarımızda özellikle bu<br />
farklılıklara vurgu yapıp, ürünlerimizde<br />
kendi dokunuşlarımızı müşterilerimize<br />
yansıtmaya çalışıyoruz.<br />
Türkiye iç piyasasında neler oluyor,<br />
Şemsiye Evi bunun neresinde duruyor?<br />
İç piyasada konstrüksiyon olarak daha<br />
kısa ömürlü ama çok daha ekonomik<br />
renkli kumaşlar yerine daha amatör yerli<br />
kumaşlar ama sezonluk kullanıma yönelik<br />
ürünler yapılmakta. Biz kumaşlarımıza 5<br />
yıl, konstrüksiyonumuza ise 2 yıl garanti<br />
veriyoruz. Dediğim gibi Türkiye’de CE<br />
sertifikası olan şemsiyeyi sadece biz<br />
üretiyoruz. Yıllık kapasitemizin yüzde 24’ünü<br />
ihraç ediyoruz ki bunun yüzde 17’si Avrupa<br />
ülkelerine gerçekleştiriliyor. Kaldı ki Avrupa<br />
Şemsiye Evi Genel Müdürü Anıl Çevik ve<br />
Satış & Pazarlama Müdürü Uğur Çevik<br />
ülkelerine kendimizi kabullendirmek hiç<br />
de kolay değil. Biz eksi bir ile başlayıp satış<br />
yapmaya çalışıyoruz. Yurt dışı trendlerini<br />
kumaş bazında takip ediyoruz. Özellikle<br />
Avrupalı partnerlerimizin bu konuda bizi<br />
yönlendirmelerine kulak veriyoruz. Piyasada<br />
bilindik beyaz şemsiye iskeleti krem<br />
kumaşlardan çıktık; zengin renk skalamızla<br />
bordo, haki, nefti yeşil ve ekru gibi farklı<br />
renklerle müşterilerimizin kurumsal iskelet<br />
rengine de hizmet verebiliyoruz.<br />
<strong>2017</strong> yılı nasıl geçiyor? Otel ve restoran<br />
sektörünün son dönemdeki olumsuz<br />
etkilerinden firma olarak ne şekilde<br />
etkilendiniz?<br />
Ege ve Akdeniz’deki potansiyel Avrupa ve<br />
Rusya’dan gelen turist açısından biraz<br />
azaldı. Bununla bağlantılı olarak bölgeye<br />
yapılan yatırımlar da düşüşe hatta durma<br />
noktasına geldi. Bu sebeple de yeni hayata<br />
geçecek oteller bizim için çok değerli.<br />
Çünkü biz proje bazında şemsiye satıyoruz.<br />
Şezlongu, masası, sandalyesi dolaylı<br />
olarak bizi de olumsuz yönde etkiledi.<br />
Bu nedenle de üretimlerimizi biraz daha<br />
butik çalışmalara yöneltmek zorunda<br />
kaldık. Şöyle söyleyeyim, yönümüzü 3 bin<br />
yatak kapasiteli otellerden daha butik<br />
konseptli otellere ve restoranlara çevirdik.<br />
Bu durum aslında yıllık kapasitemizi çok<br />
fazla düşürmedi ama yordu. Yumurtaları<br />
bir sepete koymamanın ne kadar mühim<br />
olduğunu görmüş olduk bu sayede.<br />
İhracat kanallarımızı biraz daha artırdık,<br />
personel alımı yaptık. “İhracatsız üretimle<br />
ayakta kalmak çok zor” Ciromuzu yurt<br />
dışı satışlarıyla belli oranda kurtarmaya<br />
çalıştık. Yıl değerlendirme gelirsek; <strong>2017</strong>,<br />
geçen yıldan çok daha iyi. Çünkü 2016 çok<br />
kötüydü. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle<br />
çevrili, turizm potansiyeli yüksek. Bu<br />
sebeple de <strong>2017</strong>’nin 2016’dan çok daha<br />
iyi olacağını düşünüyoruz. Gidişat da<br />
öyle gidiyor zaten. 2018 yılının ise bazı<br />
küçük pürüzler atlatılırsa çok daha iyi<br />
olacağını düşünüyoruz. Ancak şunun da<br />
altını çizmek gerek; Türkiye’de ihracat<br />
yapmadan üretimle ayakta kalınabileceğini<br />
düşünmüyoruz. Üretici, ihracattan aldığı<br />
bilgileri iç piyasadaki müşterilerine<br />
yansıtarak daha kaliteli ürün verebiliyor.<br />
Günümüzde artık çok daha global<br />
düşünmek lazım. Biz olumsuzluklardan<br />
bahsetmek istemiyoruz, mutluyuz.
72<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Electrolux Profesyonel’in<br />
Toplu Yemek/Catering Firmaları’na yönelik seminerler serisi<br />
devam ediyor!<br />
Pişirme maliyetlerinizi %30’a varan<br />
oranda düşürerek verimliliğinizi<br />
arttırmak ister misiniz? Electrolux<br />
Profesyonel, Pişir&Soğut (Cook&Chill)<br />
Sistemi ile Kombi Fırınların sağladığı<br />
faydaları göstermek ve pişirme<br />
maliyetlerini %30’a varan oranda<br />
düşürerek verimliliği artırmak için Toplu<br />
Yemek/Catering Firmaları’na yönelik<br />
uygulamalı seminerlere devam ediyor.<br />
Electrolux Profesyonel Toplu Yemek/<br />
Catering Firmaları’nın şeflerine yönelik<br />
gerçekleştirdiği seminerler serisinin<br />
ilki 7 Mart Salı günü Radisson Blu Hotel<br />
Tuzla’da, ikincisi 28 Mart Salı günü Hilton<br />
Garden-Inn Hotel, Çorlu’da ve üçüncüsü<br />
6 Nisan Perşembe günü Evinoks<br />
Showroom, Bursa’da gerçekleştirildi.<br />
İlgili bölgelerin toplu yemek/catering<br />
firmalarının şeflerine yönelik uygulamalı<br />
olarak gerçekleşen seminerler Tuzla,<br />
Çorlu ve Bursa’dan sonra; Ankara, İzmir,<br />
Kayseri, Adana, İstanbul, Gaziantep,<br />
Konya, Denizli gibi şehirlerde de sene<br />
sonuna kadar devam edecek.<br />
Seminerlerde; Electrolux Profesyonel’in<br />
air-o-steam Touchline Kombi Fırınlar<br />
ve Şok Soğutucular kullanılarak<br />
gerçekleştirilen Pişir&Soğut (Cook&Chill)<br />
Sistemi’nin avantajları; toplu yemek<br />
sektörüne ve işletmelere sağlayacağı<br />
faydalar anlatılmakta ve toplu yemek/<br />
catering firmalarına maliyetlerin<br />
düşürülmesi konusunda çözüm<br />
sistemleri sunulmaktadır.<br />
Seminerlerdeki menü programı: Etli<br />
kuru fasulye, etli<br />
biber dolma, pirinç<br />
pilavı, karnıyarık,<br />
zeytinyağlı pırasa,<br />
tavuk ızgara,<br />
patates kızartması<br />
ve sütlaç.<br />
Kullanılan Pişirme<br />
Teknikleri:<br />
Electrolux<br />
Profesyonel<br />
air-o-steam Touchline kombi fırınlarda<br />
buhar modunda gıdalar haşlanarak<br />
lezzetlerin besin içerisinde kalması<br />
amaçlanmaktadır. Eco-Delta Cooking<br />
tekniği kullanılarak etlerdeki ağırlık kaybı<br />
minimuma indirilmektedir. Izgara modu<br />
ile daha sulu, daha lezzetli ızgara etler,<br />
sebzeler pişirilmektedir. Yok denecek<br />
kadar az yağ kullanarak kızartma modu<br />
ile karnıyarık, patates kızartması, pirinç<br />
pilavı, fırın sütlaç pişirilmektedir.
Jumbo<br />
‘Unique’<br />
koleksiyonu<br />
ile çok yönlü<br />
sunumlar<br />
Çok yönlü<br />
altıgen,<br />
Jumbo Unique<br />
koleksiyonunda<br />
hayat buldu.<br />
Jumbo <strong>2017</strong> Horeca serisi içerisinde yer alan Unique koleksiyonu farklı<br />
ebatlardaki tabak ve kaseleri bir arada kullanarak, altıgen şekillerin çok<br />
yönlülüğünden faydalanıp masalarda farklı bir atmosfer yaratıyor.<br />
Bireysel ve toplu sunumlar için ideal<br />
Kalabalık mutfak servisleri ve otellerdeki akşam partilerinde kullanıma uygun<br />
olduğu kadar bireysel sunumlar için de farkındalık ortaya koyuyor. Çok yönlü altıgen<br />
serisinde farklı boyutlardaki altıgen formlu derin tabak, kase, ikili tabak ve ikili<br />
kaseleri ile usta şeflerin leziz tarifleri şık sofralarda yerini alacak.
74<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Ege Seramik’ten sektöründe<br />
yine bir ilk<br />
Türkiye’de sayılı firmaya verilen<br />
‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />
(Authorised Economic Operator)<br />
statüsüne seramik, cam ve<br />
toprak sektöründe sahip ilk firma<br />
Ege Seramik oldu.<br />
1990’lı yıllarda ihracat faaliyetlerini<br />
artırmaya başlayan ve şu an<br />
üretiminin %40’a yakınını 50 den<br />
fazla ülkeye ihraç eden Ege Seramik,<br />
Türkiye’nin 58. ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />
statüsüne sahip firması oldu.<br />
“Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsü;<br />
gümrük yükümlülüklerini eksiksiz<br />
ve zamanında yerine getiren, kayıt<br />
sistemi düzenli ve izlenebilir olan, mali<br />
yeterlilik, emniyet, şeffaflık ve güvenlik<br />
standartlarına sahip bulunan, kendi oto<br />
kontrolünü yapabilen güvenilir firmalara<br />
dış ticaret işlemlerinde bir takım kolaylık<br />
ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir<br />
statüdür.<br />
Polat: “Bu statü ülke<br />
ekonomisine yaptığımız katkının<br />
artarak devamı için bizlere<br />
büyük bir motivasyon kaynağı<br />
olmuştur”<br />
İbrahim Polat Holding CEO’su ve Ege<br />
SeramikYönetim Kurulu Başkan Vekili<br />
Baran Demir konu ile ilgili yaptığı<br />
açıklamada, “40 yılı aşkın süredir yer<br />
aldığı sektörüne taşıdığı ilklerle adından<br />
söz ettiren Ege Seramik, seramik, cam<br />
ve toprak sektöründe bu statüye sahip<br />
ilk firma olma unvanına sahip olarak<br />
geleneğini bozmadı. Gümrük ve Ticaret<br />
Bakanlığı’nın gerek şart olarak ortaya<br />
koyduğu tüm vasıfları eksiksiz karşılayan<br />
Ege Seramik şirketimiz, sahip<br />
olduğu ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />
statüsü ile bu statünün sağladığı,<br />
gümrük işlem maliyetlerinde ve<br />
tedarik masraflarında tasarruf,<br />
gümrük işlemlerin kısalması<br />
ile birlikte artan rekabet gücü,<br />
ilgili statünün tanındığı ülkelerde<br />
sağlanan ayrıcalıklardan<br />
faydalanabilme özelliği gibi<br />
avantajları da elde etmiş bulunuyor.<br />
Bu statü ülke ekonomisine<br />
yaptığımız katkının artarak devamı<br />
için bizlere büyük bir motivasyon<br />
kaynağı olmuştur” dedi.
hotel restaurant<br />
76 & hi-tech<br />
marka güncel<br />
Daikin cirosunu yüzde 34 artırdı,<br />
2020 hedeflerini büyüttü<br />
İklimlendirme sektörünün lider şirketi Daikin, 2016 mali yıl sonuçlarına göre<br />
yüzde 34 büyüme kaydetti. Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, 1 milyar<br />
liraya ulaşan ciro ile birlikte, çalışan sayısının 1.019 kişiye, ihracatın da 100<br />
milyon dolara ulaştığını belirtirken, “Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerimizin<br />
sonuçlarını alacağımız <strong>2017</strong> yılında da çift haneli büyüyerek, ihracattaki<br />
iddiamızı artıracağız. Fusion 20 hedeflerimiz doğrultusunda 2020’ye hazırız.<br />
Yaşanan onca sıkıntıya ve zorluğa karşın, Türkiye’ye duyduğumuz güven ile<br />
planlarımızdan vazgeçmeden hedeflediğimiz büyümeyi yakaladık. Şu anda 44<br />
ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 2020 hedeflerimiz arasında ihracat tutarı ile<br />
birlikte ihracat yapılan ülke sayısını ve Hendek tesislerimizde üretilen ürün<br />
gamını genişletmek de yer alıyor” diye konuştu.<br />
Kalebodur, üniversitelerde<br />
mimarlık öğrencileri ile buluştu<br />
Türkiye’de adı seramik karo ile özdeşleşen Kalebodur, mimarlık<br />
kültürüne katkıda bulunmak amacıyla sosyal sorumluluk<br />
projelerinin yanı sıra, üniversitelerin Mimarlık Fakülteleri ile<br />
ortak projeler yürütmeye devam ediyor. Öğrencilerle bir araya<br />
gelerek malzeme derslerine katılan ve öğrenciler için düzenlenen<br />
workshop’lara destek olan Kalebodur, gerek öğrenciler gerekse<br />
öğretim üyeleri ile karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuyor.<br />
Kalebodur, bu çalışmalar kapsamında Mart ve Nisan aylarında<br />
İstanbul Kültür Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Başkent<br />
Üniversitesi Mimarlık Fakültelerinde öğrencilerle buluştu.<br />
Kalebodur temsilcileri, yenilikçi cephe ürün ve sistemlerini<br />
anlattığı toplantılarda, geleceğin mimarlarının sorularını yanıtladı.<br />
Panasonic Eco Solutions Elektrik<br />
Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi<br />
kuruldu<br />
Elektrik anahtar ve priz sektörünün lider markası VİKO’nun, dünyanın<br />
en itibarlı şirketlerinden Panasonic Corporation bünyesinde yer alan<br />
Eco Solutions Grubuna bağlanma sürecinin ikinci aşaması tamamlandı.<br />
Panasonic’in 2014 yılında gerçekleştirdiği ve son dönemlerde ülkemizdeki en<br />
önemli yabancı sermaye girişimi olan yatırımla birlikte Panasonic bünyesinde<br />
katılan VİKO, bundan böyle “Panasonic Eco Solutions Elektrik Sanayi ve<br />
Ticaret AŞ” unvanı ile faaliyet gösterecek.<br />
Porland’da yeni atama<br />
41 yıldır sofra kültürünü geliştiren ürünleri ile hayatımızda olan Porland, yönetim<br />
kadrolarını güçlendirmeye devam ediyor. Yurt içinde geniş metrekarelerde açtığı<br />
mağazaları, bölge müdürlükleri, online alışveriş sitesi, seçkin corner ve bayileri ile<br />
yaygın satış ağına sahip Porland’ın, pazarlama süreçlerini yürütmek üzere Pazarlama<br />
Grup Müdürlüğü görevine Ümran Ünsal getirildi. Bin 600’ü aşkın çalışanıyla dünyanın<br />
sayılı porselen üreticilerinden biri olan Porland, üretken vizyonu çerçevesinde büyüme<br />
hedeflerine paralel olarak yönetim kadrolarını güçlendirerek emin adımlarla ilerliyor.
78<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
etkinlik<br />
Uluslararası MICE Derneği<br />
Çalışma Grupları ve<br />
Komisyonlarıyla artık daha güçlü!<br />
MICE sektörünün kitlesel muhatabı olmak hedefiyle<br />
bundan dört ay önce kuruluşunu resmen duyuran<br />
Uluslararası MICE Derneği, Vialand Palace, Adventure<br />
Land ve Vialand Etkinlik Merkezi sponsorluğunda<br />
MICE çalışan acentalar, oteller ve tedarikçi<br />
paydaşlardan oluşan yaklaşık 60 kişi ile çalışma<br />
grupları ve komisyonlarını oluşturdu. Geçen süreçte<br />
150 kişi üye sayısına erişen derneğin gelecek<br />
hedefinde acentesi, otelcisi ve tedarikçisiyle bu sayıyı<br />
20 binlere çıkarmak var!<br />
Uluslararası MICE Derneği (I-MICE),<br />
29-30 Nisan tarihleri arasında Vialand<br />
Palace & Vialand Etkinlik Merkezi<br />
sponsorluğunda düzenlediği etkinlikle<br />
çalışma grupları ve komisyonlarını<br />
belirledi. MICE acentaları, otelciler<br />
ve tedarikçilerin yoğun katılımıyla<br />
gerçekleşen ve iki gün boyunca devam<br />
eden organizasyonda katılımcılar bir<br />
taraftan derneğin yapılanmasına güç<br />
katacak çalışma grupları ve komisyonların<br />
ilk temellerini atarken diğer taraftan büyük<br />
bir kompleks olan alanı Vialand alanını<br />
yaşama, deneyimleme ve birazda olsa stres<br />
atma fırsatı yakaladılar.<br />
Bu kapsamda katılımcılar ilk gün kahvaltı<br />
ile otele girdikten sonra öğlene kadar
çalışma grupları ve komisyonlarını<br />
oluşturdular. Öğlen açık havada barbekü<br />
yaptılar. Barbekü sonrasında ise<br />
katılımcılar Vialand Palace Hotel’e 1-2<br />
dakika yürüme mesafesinde olan ve aynı<br />
kompleks içerisinde yer alan Adventure<br />
Land’te Paintball, ATV safari, ip parkuru,<br />
insan sapanı, tırmanma duvarı ve fly<br />
foxing gibi aktiviteleri deneyimleme fırsatı<br />
yakaladılar. Çok eğlenceli vakitlerin<br />
yaşandığı aktivitelerde katılımcılar<br />
yaptıkları işin stresinden birazda olsa<br />
uzaklaşabildiler.<br />
Etkinliğin ikinci gününde katılımcılar<br />
yine öğlene kadar yoğun bir şekilde<br />
masalarında çalıştıktan sonra<br />
masalarından çıkan tüm detayları,<br />
sunum halinde tüm katılımcılara ve<br />
yönetim kuruluna sundu. Toplantı,<br />
Incentive, Kongre, Etkinlik, Kamu, Spor,<br />
Festival, Fuar MICE Otelleri ve Kongre<br />
Merkezleri, MICE Tedarikçileri Çalışma<br />
Grupları ile birlikte komisyonlarını Eğitim,<br />
Hukuk, Örgütlenme, Basın, Uluslararası<br />
İlişkiler, Araştırma, Bilişim ve Teknoloji<br />
alanlarında kategorilendiren dernek,<br />
sektörü temsilen kitlesel bir muhatap<br />
olmak hedefiyle yola devam ediyor.<br />
Söyler: “Üye sayımızı 20 binlere<br />
çıkarmayı hedefliyoruz”<br />
Programın ilk günkü açılış toplantısında<br />
bir konuşma yapan I-MICE Derneği<br />
Başkanı Serdar Söyler, “Üye sayımızı<br />
artırmak gibi bir hedefimiz var.<br />
Sektörümüzde yaklaşık 2 bin civarında<br />
MICE acentası var. Bunlar çalışanlarıyla<br />
birlikte yaklaşık 6-7 bin kişiye<br />
tekabül ediyor. Onun dışında otelci<br />
MICE’cılarımız, tedarikçilerimiz var.<br />
Toplamında bu sayı 15-20 binleri buluyor.<br />
Sektörel bir muhatap olabilmek için MICE<br />
sektöründeki bu kadar kişiyi bünyemize<br />
katmak istiyoruz. 10 yıllık derneklerin şu<br />
anda nereden baksanız üç katı civarında<br />
bir üye sayısına ulaştık.” diye konuştu.<br />
“Üniversitelerde MICE<br />
bölümünü açmak istiyoruz”<br />
Derneğin gelecek planlamaları arasında<br />
üniversitelerde MICE bölümünü açmak<br />
hedefinin de olduğunu açıklayan Söyler,<br />
sektördeki kalifiye eleman sorununa<br />
dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:<br />
“Kalifiye eleman, sektör için önemli<br />
bir sorun. Acentacı arkadaşlarımızla<br />
görüşüyoruz eleman arıyor, çalışan<br />
arkadaşlarımızla görüşüyoruz, onlar<br />
da iş arıyorlar. Ne hikmet ki bu ikisi<br />
bir araya gelemiyor, bu soruna çözüm<br />
üretmek istiyoruz. Onun dışında iş ilanları<br />
ve kariyer konularını da gündemimize<br />
aldık. Bununla da hem iş arayanlara<br />
iş fırsatı sunmayı, iki tarafı bir araya<br />
getirmeyi hem de kariyer anlamında<br />
değişiklik yapan arkadaşımızı web sitemiz<br />
aracılığıyla duyurmak istiyoruz.”s<br />
Kurt: “2018 MICE Zirvesi’ni<br />
takvimimize koyduk”<br />
Toplantıda bir diğer konuşmacı olarak söz<br />
alan I-MICE Başkan Yardımcısı Hüseyin<br />
Kurt ise, derneğin <strong>2017</strong>-2018 etkinlik<br />
takvimiyle ilgili detaylı bir bilgilendirme<br />
yaparak, “Şu an derneğimiz için en<br />
önemli konulardan bir tanesi, bir fuar ve<br />
bir ödül töreniyle unutulan sektörümüzü<br />
daha çok konuşulur hale getirmek için yıl<br />
içinde yapacağımız etkinlikleri daha da<br />
artıracağız. Bu çerçevede programımıza<br />
network günlerini, iş birliği toplantılarını<br />
dahil ettik. En önemlisi 2018’de bir MICE<br />
Zirvesi yapmayı planlıyoruz.” dedi.<br />
“Önceliğimizde eğitim<br />
var”<br />
23 Mayıs Salı günü gerçekleştirmeyi<br />
planladıkları motivasyon toplantısıyla<br />
ilgili de kısa bir bilgilendirme yapan<br />
Kurt, “Boğazda Stressizsiniz” konulu<br />
söyleşili bir toplantı organize edeceklerini<br />
söyledi. Haziran ayı itibari ile Ajwa Hotel<br />
Genel Müdürü Selim Geçit’in yoğun<br />
destekleriyle ücretsiz eğitim programını<br />
da başlatacaklarının müjdesini veren<br />
Kurt, eğitim aktivitelerinin Kayseri<br />
ve Kapadokya ile devam edeceğini<br />
belirterek, “Dolayısıyla eğitim,<br />
derneğimizin önemsediği konuların<br />
başında geliyor. Çünkü baktığımızda ne<br />
sektörde MICE bilinci var ne de yarının<br />
profesyonelleri olacak arkadaşlarımız da.<br />
Bu yüzden önceliğimizi eğitim konusuna<br />
verdik.” şeklinde sözlerini tamamladı.
hotel restaurant<br />
80 & hi-tech<br />
barista’nın gözünden<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
Kahve<br />
doktoru<br />
Murat<br />
Güreş<br />
En büyük hayali, tıpkı büyük kuzeni<br />
gibi yolcu gemilerinde çalışırken<br />
aynı zamanda dünyayı gezmekti.<br />
Oysa daha 9 yaşında bir çocuktu ve elinde<br />
bu hayalini yaşatabilecek bir tek fotoğraf<br />
vardı. Çocukluğu aile mesleği gereği otel<br />
ve restoranlarda geçtiği içindir belki de,<br />
bir an olsun vazgeçmedi bu hayalinden.<br />
Uzun seneler onu motive eden plaj<br />
fotoğrafına bakarak, kuzenlerinin alaycı<br />
gülüşmelerinin arasında “Birgün ben de<br />
oraya gideceğim” diye meydan okuması<br />
da bundan sebepti büyük olasılıkla. “O<br />
an gerçekten yeme içme sektöründe<br />
var olabileceğimi hissettim” diyen<br />
Güreş, gelecek planlarını da bu eksende<br />
kurduğunu anlatıyor.<br />
“Ekspresso diyenleri işe almıyorum”<br />
Sonra ne mi yapıyor? Murat Güreş ilk<br />
olarak üniversite eğitimini bir süreliğine<br />
de olsa geri plana iterek önceliğine beş<br />
yıldızlı bir oteli ve yabancı dil eğitimini<br />
koyuyor. Hedefi daha en başından belli<br />
olduğundan yolcu gemisi hayali için tam<br />
yol ileri gitmekten başka bir hamlesi de<br />
olmuyor şüphesiz. Süper liseden sonra<br />
Conrad Hotel Bosphorus’a barboy olarak<br />
giren Güreş, ta o zamanlardan aklına<br />
bir kahve çekirdeğinin düştüğünü dile<br />
getirerek, “Müdürümden ilk öğrendiğim<br />
şey, ekspresso değil, espresso<br />
olduğuydu. Hatta Güreş bunu geçen<br />
zamanda öylesine içselleştiriyor ki, “Ben<br />
aynı zamanda Yeme İçme Profesyonelleri<br />
Derneği’nin de Yönetim Kurulu Üyesiyim.<br />
Bizden bazen barista istiyorlar. Bende<br />
yaptığım ön görüşmelerde ‘Barista nedir,<br />
kaç yıllık baristasın?’ diye soruyorum.<br />
İnanır mısınız birçoğu daha barista nedir<br />
bilmiyor. Onu bırakın espresso’nun<br />
anlamını bilmeyen baristalar: Üstelik de<br />
‘ekspresso’ diyorlar. Ben de bu iki soruya<br />
doğru yanıtı alamadığımda kendilerine<br />
teşekkür edip hayatlarında başarılar<br />
diliyorum.” diye de ekliyor.<br />
Gemi hayalleri gerçekleşince…<br />
Conrad Hotel’de yaklaşık iki buçuk yıl<br />
çalıştıktan sonra yolcu gemisi sınavlarına<br />
giren Güreş, anlattığına göre çok<br />
geçmeden hayallerine kavuşuyor ve<br />
1996 yılında Türkiye’den ayrılarak Royal<br />
Caribbean International Cruise Lines ile
çocukluk düşlerine böylece “fora” diyor!<br />
“İşin en keyifli tarafı da yıllar yılı hayalini<br />
kurduğum plaj pozunun aynını çekerek<br />
anneme göndermek oldu” diyerek hafifçe<br />
gülümseyen Güreş, üç yılda dünyayı bir<br />
buçuk kez dolaştıktan sonra askerlik<br />
sebebi ile Türkiye’ye döndüğünü ve<br />
ardından Amerika seyahati sebebiyle<br />
ülkeye bir kez daha veda ettiğini söylüyor.<br />
Kahveyle ilk profesyonel buluşmasını da<br />
bu aralıkta gerçekleştirdiğini söyleyen<br />
Jamaica’daki Blue Mountain kahvesinin<br />
özelliklerini bilmiyordum. Bu benim<br />
içimde bir ukteydi. Kahve içmeyi çok<br />
seviyordum ama hayalim onu her şeyiyle<br />
keşfetmekti” diyen Güreş’in o yıllardaki<br />
has tercihi Americano’ymuş, onu da<br />
öğreniyorum.<br />
Devam eden yolculuğunda Murat<br />
Güreş, dedesinin ölüm haberiyle<br />
tekrar Türkiye’ye döner. Burada kalıp<br />
kalmamak arasında ikileme düşer bir<br />
Kahve menüsü hazırlamak incelik ister<br />
Hazır söz buraya gelmişken, profesyonel<br />
baristadan bir kahve menüsü nasıl<br />
hazırlanır, detaylarını da öğrenmek<br />
istiyorum. “Espresso, Americano,<br />
cappuccino, latte, mocha beşlisi elbette<br />
ki klasik kahveler anlamında listenin<br />
olmazsa olmazlarından” diyerek<br />
sözlerine başlayan Güreş sözlerini<br />
şöyle sürdürüyor: “Kahve menüsü<br />
hazırlarken mevsime ve hedef kitleye<br />
Kemankeş<br />
Caddesi’nden sonra<br />
en çok Balat’ın<br />
minik kahve<br />
dükkanlarında<br />
ve Moda’da Volts<br />
Cafe’de kahve içmeyi<br />
sevdiğini söyleyen<br />
Murat Güreş’in<br />
favori kahve<br />
tercihleri arasında<br />
yüzde 100 Arabicalı<br />
espresso var…<br />
usta barista, 2002 senesinde dayısıyla<br />
birlikte açtığı İtalyan restoranında<br />
adım adım profesyonel kahve<br />
eğitimlerine doğru da yol alıyor…Kahve<br />
tedarikçilerinden aldığı eğitimi kendine<br />
yeterli görmeyip bunu bir meslek<br />
yüksekokul uzmanlığıyla perçinlediğini<br />
anlatan Güreş, 2005 yılında ayrıldığı<br />
Amerika’ya vedasını mutfak müdür<br />
yardımcılığı pozisyonuyla yaptığını<br />
söylüyor.<br />
“Kahve içimde bir ukteydi”<br />
“O zamanlar dünyanın farklı<br />
noktalarındaki kahveleri mesela<br />
müddet. Barcelo Topkapı Eresin Oteli’ne<br />
Restaurant Müdürü olarak girmesiyle<br />
de bu soruna geçici noktasını koyar.<br />
O esnada bar ve kahve menüleri sil<br />
baştan hazırlanır… Her ay onlarca<br />
kahve markasıyla adeta flörte girilir…<br />
Ta ki Renaissance Polat İstanbul Hotel<br />
Champions Restaurant’tan operasyon<br />
müdürlüğü teklifi gelene kadar sürer bu.<br />
“Oraya girdiğimde ilk icraatım kahvesini<br />
değiştirmek oldu. Çünkü hiç sevmediğim<br />
bir tattı” diyen Güreş, bu arada yaza<br />
limonata ayarında damgasını vuracak<br />
alternatif kahve tatlarını araştırmaya<br />
koyulduğunu da anlatıyor.<br />
dikkat etmek gerek. Bunların dışında<br />
elinizdeki imkanlar çok önemli. Çünkü<br />
kimi kahveler için elinizde onu yapacak<br />
kalitede makineye ihtiyacınız olacak.<br />
Bir diğer unsur da, sıralama. Sütsüz<br />
kahvelerden başlayıp sütlülere ve<br />
sonrasında aromalı kahvelere gitmek<br />
ve de birbirlerine karıştırmamak gerek.<br />
Menüleri yaparken ara başlıklar önemli.<br />
Bununla beraber içtiğiniz kahvenin<br />
nereden geldiğini ve içeriğini de bilmeniz<br />
gerekiyor. Menülere baktığımda<br />
hala kelime ya da harf hatalarıyla<br />
karşılaşıyorum, bu da çok önemli bir<br />
detay.”
arista’nın gözünden<br />
Kahveye doğru profesyonel adımlar…<br />
Murat Güreş’in kahve menüsü<br />
hazırlamakla ilgili ilgili kritik görüşlerini<br />
de aldıktan sonra tekrar dönüyorum,<br />
kariyerindeki diğer basamaklarına…<br />
Renaissance Polat İstanbul’dan sonra<br />
Radisson Blu Pera Hotel’in açılışını<br />
yaptığını söyleyen Güreş, bu dönemde<br />
kahveyle daha bir sıkı fıkı olur. O kadar<br />
ki bir kahve firması gelir, biri gider…<br />
Envayi çeşitte kahveler tadılır, makineler<br />
hatmedilir… Ardından Güreş, üçüncü<br />
dalga kahve akımının rüzgarıyla da<br />
kendisini Usla Mutfak Akademisi’nde<br />
bulur. Bir taraftan Yiyecek İçecek<br />
Direktörlüğü göreviyle eğitimler<br />
verirken bir taraftan da mesleki alt<br />
yapısını sağlam araştırmalarıyla daha<br />
da güçlendirir.Öyle ki Güreş, kendi<br />
anlatımıyla belki 30 yıldır profesyonel<br />
olarak kahveyle ilgilenmemesine rağmen<br />
son 4-5 yılda ciddi bir kahve uzmanı<br />
olmuştur. Bu hızlı gelişimde kahveye<br />
olan bitmeyen öğrenme hevesi ve<br />
merakının büyük pay sahibi olduğunu dile<br />
getiren usta barista, “Ve bir kaçınılmaz<br />
son olarak kahve benim için bir tutku,<br />
yaşam motivasyonum oldu” diyor.<br />
“O vakte kadar kahve dünyasına girecek<br />
cesaretim yoktu”<br />
Hikayenin hepsi bu kadar mı, elbette<br />
değil… USLA Akademi’den sonra<br />
Wyndham Istanbul Old City’nin Yiyecek<br />
İçecek Müdürlüğü ile yeniden otelcilik<br />
sektörüne dönen Güreş’in ne var ki<br />
yine aklında sadece ve sadece kahve<br />
vardır… “O vakte kadar kahve dünyasının<br />
içine tam olarak giremiyordum çünkü<br />
hiç cesaretim yoktu” diyen Güreş için<br />
güneş ilk defa ülkede bombaların<br />
patladığı bir dönemde ve çekilmez bir<br />
toplantı sonunda geçtiği kahve tezgahının<br />
arkasındaki bir arkadaş muhabbetiyle<br />
doğar. Murat Güreş o günü ise şu<br />
sözleriyle anımsıyor: “Ülke de sektör<br />
de çok tatsız… Elemanlar otellerden<br />
bir bir çıkarılıyor… Bense her sıkıcı<br />
toplantının sonunda kendimi espresso<br />
makinesinin başına atıyor, rahatlamak<br />
için arkadaşlarıma kahve yapıyordum.<br />
Şimdi anlatırken bile tüylerim diken<br />
diken oluyor. Ne bileyim, bir bakıma<br />
orada kendimi buluyordum. Ve birgün bir<br />
arkadaşım ben kahve yaparken ‘Murat<br />
biz o kadar stresliyiz sen niye gülüyorsun’<br />
dedi bana. Oysa ben o güne kadar bunun<br />
farkında bile değildim. İşte o zaman<br />
dedim ki, ‘Allahım bana öyle bir iş nasip<br />
et ki, hem kahve yapayım hem de para<br />
kazanayım. Baktım birkaç ay sonra bir<br />
telefon çaldı, bir arkadaşımın bir dükkanı<br />
vardı, hamile olduğu için işletemiyordu.<br />
Derken birincinin üzerine ikinci dükkanı<br />
da açtık ve böylece profesyonel manada<br />
kahve sektörünün içine girdim. Çok<br />
geçmeden de Flatofis’te kendime ait iki<br />
adet kahve dükkanını açtım.”<br />
“Bana kahve doktoru diyorlar”<br />
Kahvenin bir dili var mıdır, örneğin halet-i<br />
Usta baristaya göre<br />
her kahvenin bir adı<br />
olduğu gibi bir de<br />
hikayesi var. Tıpkı,<br />
kahve yüzeyindeki<br />
beyazlığını 850’li<br />
yıllarda Etiyopya’da<br />
yaşayan rahiplerin<br />
traşlı saçlarından alan<br />
cappuccino’nun<br />
hikayesi gibi…<br />
ruhiyenize göre kahve seçmeniz mümkün<br />
müdür, sipariş ettiğiniz kahve aslında<br />
içmek istediğiniz kahve midir her zaman<br />
ve kafamda daha cevap bekleyenbin türlü<br />
sorular…<br />
Doktor dediğin hastanın ayağına gelirmiş,<br />
bizim söyleşi de o misal.Konuşurken<br />
öğreniyorum ki Murat Güreş yakın çevresi<br />
ve müdavimlerince aslında bir ‘kahve<br />
doktoru’ymuş… Hatta bir arkadaşına öyle<br />
bir reçete yazmış ki, gittiği her yerde o<br />
kahveyi söylüyormuş artık.<br />
İyi barista, iyi kahve, iyi makine, iyi su<br />
kuralı<br />
Gelelim sunuma… Kahvenin lezzeti kadar<br />
sunumu da hassas bir nokta kuşkusuz.<br />
Misal, espresso servis ediyorsanız bunu<br />
bir dakika içinde yapmak zorundasınız.<br />
Aksi halde kremanın çöküşü kaçınılmaz.<br />
Bunlar zaten bildiklerimiz… Ya<br />
bilmediklerimiz? Normal şartlarda bir<br />
kahvenin 65-70 derece sıcaklıkta servis<br />
edilmesi gerektiğini anlatan Güreş, bunun<br />
da fincanın sıcaklığını muhafaza ederek<br />
sağlanabileceğini söylüyor. Güreş, birçok<br />
baristanın dikkat ve özenle tasarladığı<br />
latte art’lara da karşı. Kahve yapımında<br />
lezzetin önüne geçen gereksiz vitrin
süslemelerinin etkisine inanmadığını dile<br />
getiren Güreş için iyi bir kahve yapımında<br />
kahve tüketim süresi, suyun kalitesi ve<br />
uygun tekniklere sahip, nitelikli barista<br />
en kritik noktalar arasında geliyor.<br />
Bunların dışında Güreş, kaliteli sütün<br />
kullanımı, sütün yanmış olmaması<br />
ve baristanın el ayarını da son derece<br />
önemsediğini anlatıyor. “Şöyle de bir<br />
gerçek var ki, bu üçgende iyi bir barista,<br />
iyi bir makine ve iyi bir kahve birbirini<br />
eşdeğer ölçüde tamamlamazsa iyi<br />
bir kahve de ortaya çıkmaz. Bu şuna<br />
benzer, Ferrariniz var ama şoförünüz<br />
kötü. O zaman Ferrariniz olsa ne yazar,<br />
kullanmayı bilmedikten sonra…”<br />
“Kahve kavurmacılığında uzmanlaşmak<br />
istiyorum”<br />
Değerli barista Murat Güreş ile Moc<br />
İstanbul’da yaptığım bu keyifli söyleşimi<br />
tamamlarken ilk başta sorduğum<br />
çocukluk, ilk gençlik hayallerini bu defa<br />
profesyonel hayalleriyle olgunlaştırmasını<br />
istiyorum. Specialty Coffee Association<br />
of Europe’tan (SCAE) aldığı iki ayrı<br />
diplomasına bir üst kategorisini de<br />
ekledikten sonra kahve kavurmacılığı<br />
alanında uzmanlaşmak istediğini<br />
dile getiren Güreş, “Kahve kavurmayı<br />
öğrenmek yumurta kırmak gibi bir şey<br />
değil çünkü. Zaman ve emek istiyor. Ben<br />
de MOC (Ministry of Coffee) İstanbul’un<br />
kahvesini kavuran Hasan Uzun kardeşim<br />
gibi iyi bir kavurmacı olmak istiyorum”<br />
diyor.<br />
Güreş’in gönlünde yatan bir aslan<br />
da, bugüne kadar ki tüm bilgi ve<br />
deneyimlerini genç nesillerle paylaşacağı<br />
bir barista okulu… “Yöneticisi ya da<br />
eğitimcisi, hiç fark etmez. Ben sadece<br />
iyi bir getiri, keyifli bir iş ve dünyayı<br />
gezebilme fırsatı sunan bir sektöre<br />
kalifiye personel sağlayan bir eğitim<br />
kurumunun parçası olmak istiyorum”<br />
sözleriyle geleceğe dönük hayallerini<br />
paylaşan Murat Güreş’e kahveye dair<br />
keyifli söyleşisi ve nefis sunumları için<br />
teşekkür ediyor ve MOC İstanbul’a veda<br />
ediyoruz…
84<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Metro restoranlarla gücünü birleştirdi,<br />
‘Metro Gıda Hareketi’ni başlattı<br />
Metro Toptancı Market, gıda kayıp ve atıklarının önlenmesi ve milli kaynak israfının<br />
son bulması için, Türkiye’nin önde gelen restoran ve şeflerinin katılımıyla Metro<br />
Gıda Hareketi’ni başlattı.<br />
Türkiye’de her yıl üretilen 49 milyon<br />
ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila<br />
40’ı arasında değişen miktarı ya<br />
üretim ve dağıtım zinciri aşamasında<br />
kayba uğruyor ya da satış ve tüketim<br />
aşamasında atık haline dönüşüyor.<br />
TÜBİTAK araştırma verilerine göre; en<br />
iyimser tahminle kayba uğrayan ürün<br />
miktarı, 11,6 milyon ton. Bu da yıllık<br />
yaş sebze-meyve ihracatımızın tam<br />
4 katına karşılık geliyor. Türkiye’de<br />
sebze-meyve ticareti 100 milyar TL<br />
civarında bulunuyor, bu miktarın en az<br />
25 milyarlık bölümünün atık ve kayıp<br />
olduğu hesaplanıyor.Bu kaynak israfını<br />
önleyerek ticari değer yaratan çalışmalar<br />
yapan Metro Toptancı Market, önce<br />
TÜBİTAK iş birliğiyle gerçekleştirdiği bir<br />
araştırmayla konunun bilimsel boyutunu<br />
gündeme getirdi. Metro şimdi de gıda<br />
atık ve kayıplarının en yoğun yaşandığı<br />
ev dışı tüketim sektöründeki restoranlar<br />
ve şefleriyle gücünü birleştirerek, Metro<br />
Gıda Hareketi’ni başlattı. Türkiye’nin<br />
tek gastronomi festivali niteliğini<br />
taşıyan ve Gastronomi & Pazarlama<br />
Danışmanlık Firması Dude Table<br />
tarafından bu yıl sekizinci kez düzenlenen<br />
Restoran Haftası’nda bu büyük hareketi<br />
başlatan Metro, Türkiye’nin önde gelen<br />
restoranlarından temsilci ve şeflerin<br />
katılımıyla Gastronometro’da bir basın<br />
toplantısı düzenledi. Meyve ve sebzede<br />
yaşanan ağır kayıpları önlemek için<br />
TÜBİTAK ile birlikte fire nedenlerinin<br />
araştırmasının sonuçlarını paylaşan<br />
Metro Toptancı Market Genel Müdürü<br />
Kubilay Özerkan; “Yaptığımız araştırma,<br />
bize, kötü koşullarda tedarik edilen<br />
ürünün iyi koşulda tedarik edilene oranla<br />
9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü<br />
gösterdi. Yine araştırma sonucuna<br />
göre, yaşanan kayıpların en çok olduğu<br />
aşamaların paketleme ve nakliye olduğu<br />
ortaya çıktı. Bu araştırma bize gıda kayıp<br />
ve atıklarında da sürece bütünleşik<br />
bakmanın çok önemli olduğunu<br />
gösterdi. Zincirin tek bir halkası eksik<br />
kalırsa bu halkanın tüm zincire olan<br />
etkisi çok daha büyük oluyor. Tedarik<br />
zincirinin altı aşamasının iyi ve kötü<br />
koşul örneklemleriyle yapılan araştırma<br />
sürecinin sonucunda; kötü koşullarda<br />
tedarik edilen ürünün iyi koşulda tedarik<br />
edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa<br />
dönüştüğünü gözlemledik. Bunun yanı<br />
sıra iyi tedarik zinciri uygulamaları ile<br />
önemli miktarda ürünün kaybedilmesinin<br />
önüne geçilmesinin mümkün olduğunu<br />
gördük.” şeklinde konuştu.<br />
Hareket çığ gibi büyüyecek<br />
“Profesyonellerin güçlü iş ortağı olmak<br />
hedefiyle çalışan bir şirket olarak, şimdi<br />
şeflerle de gücümüzü birleştiriyor ve<br />
Metro Gıda Hareketi’ni başlatıyoruz”<br />
diyen Özerkan, sözlerine şöyle devam etti:<br />
“Bu iş birliğiyle gıda kayıp ve atıklarını<br />
azaltabilecek örnek bir ticari model<br />
ortaya koyuyoruz. Restoran Haftası<br />
boyunca, restoranların ve şeflerin gıdanın<br />
israf olmaması için hayata geçirdiği<br />
uygulamaları, önerileri gözler önüne<br />
sereceğiz. Bu büyük harekete katılacak<br />
işletmelerle Metro Gıda Hareketi’ni<br />
anlatan videolar çekeceğiz, farklı<br />
etkinliklerle ses getirerek ve tüm iletişim<br />
kanallarında duyurusunu sağlayarak<br />
kamuoyunda ve sektörde bir duyarlılık<br />
yaratacağız. Ancak bu hareketin burada<br />
kalmayacağına, duyarlı şeflerimizin<br />
ve tüketicilerimizin katılımıyla çığ gibi<br />
büyüyeceğine inanıyoruz.” Kubilay<br />
Özerkan, toplantıya katılan tüm restoran<br />
temsilcileri ve şeflere teşekkür ederek,<br />
“Her birlikte büyük bir adım atıyoruz.<br />
Şeflerimizin duyarlılığı ve desteği bu<br />
projeyi hak ettiği yere getirecektir.<br />
Bugün burada bizimle olan tüm sektör<br />
temsilcilerinin halihazırda bu alanda<br />
duyarlılığı ve uygulamaları var. Biz<br />
istiyoruz ki, onların bu bilinç düzeyini tüm<br />
sektör ve ülkede yaygınlaştıralım” dedi.
hotel restaurant<br />
86 & hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Nermin Yurtoglu<br />
NY&Co Danışmanlık Firma Sahibi<br />
Seyahat,<br />
Yemek ve Gözlem…<br />
Aslında seyahatin<br />
özünde vardır;<br />
seyahat ettiğiniz<br />
bölgeye, ülkeye ait<br />
yemek kültürünü<br />
de tanımak, tatmak<br />
istersiniz. Ancak<br />
görünen o ki, ‘hem<br />
gezmek hem yemek<br />
yemek’ durumu bir<br />
süredir hiç olmadığı<br />
kadar revaçta.<br />
Hatta Dubai’de<br />
geçtiğimiz aylarda<br />
gerçekleşen<br />
Restoran Yatırımcılığı Forum’u GRIF’te (Global Investment<br />
Restaurant Forum) Michelin Guide’ın Dünya Direktörü ve<br />
yiyecek sektörünün nam-ı değer trend belirleyicisi Michael<br />
Ellis seyahat sektörünün en önemli kompedanının ‘yemek’<br />
olduğunu ifade etti ve olaya noktayı koydu.<br />
Türkiye’de durum aynı. Hatta deyim yerinde ise oldukça<br />
‘popüler’! Durum insanların her daim yapmaktan keyif aldığı<br />
seyahat etmek ve yemek yemek olunca TV ve sosyal medyada<br />
yemek tariflerinden, gurmelerden, seyahatlerden geçilmiyor.<br />
Yemek kanallarında bu işin ustalarından neredeyse oynadığı<br />
dizi popüler olan herkes gezi ile seyahati birleştiren<br />
programlar yapıyor. Takipçi sayısı sahte de olabilir önemli<br />
değil!) sosyal medya üzerinden seyahat ederek yemek<br />
paylaşıyor.<br />
Dediğim gibi konu artık popüler kültür haline geldi bile.<br />
Sektörün içinde olan birisi olarak ben de bu programları<br />
severek izlemeye çalışıyorum ancak doğrusunu isterseniz<br />
açıkça belirtmeliyim ki çoğunun ekran başındaki izleyiciye<br />
‘ya bu kadar yemeği nasıl yiyorlar’ dedirten ve mekanların<br />
o kadar emek verip hazırladıkları yemeği bir çırpıda bitiren<br />
lezzetten sunumdan anlamadığı emeği bilmediği anlaşılan<br />
program yapımcı ve sunucuların daha ne var yiyeceğimiz<br />
edasında gerçekleştirdikleri bu programları izlemek benim<br />
için gerçek bir zaman kaybından başka bir şey değil. Hatta<br />
tam tersi bu programların sektörü zarara uğrattığını da<br />
düşünüyorum, hiçbir fayda getirmediğini de!..<br />
Otel sektörünün durumu ortada ve neredeyse tek bir<br />
pazara hizmet veren yüzlerce otel olmaya doğru olumsuz<br />
bir gidiş içindeyken restoran sektörü de sayı olarak artan<br />
işletmelere rağmen lezzet, sunum, servis kalitesinin hızlıca<br />
düşmesi birbirinin aynı menüyü sunan hatta belki menü bile<br />
sunamayan personelden lezzetten ödün veren bir sektör<br />
haline geliyor.<br />
Seyahat etmekten olduğu kadar mesleğimin önemli bir<br />
bölümünü oluşturan yiyecek içecek konusunda dikkatimi<br />
çeken en önemli konu, özellikle İstanbul gibi büyük bir<br />
şehirde gidilebilecek bunca mekanın içinde eğitimli ve güler<br />
yüzlü personel keyifli bir manzara eşliğinde yenilebilecek<br />
lezzetli menülerin yer aldığı restoran sayısının oldukça az<br />
olduğu. Pek çok restoran olmasına rağmen bir restoran<br />
sunduğu hizmet ve güler yüzle sizi hiç tereddütsüz tekrar<br />
gelmeye ikna ediyor mu, önemli olan bu…<br />
Hepimizin bildiği lokasyon,lokasyon, lokasyon önceliğine bile<br />
baktığımızda akşam Boğaz’a nazır menüsü ve ekibi şahane<br />
bir restoran bulmak nedense kolay olamıyor. (Buna aklıma<br />
gelen ilk örnek Divan Brasserie Beyoğlu’nu önermek isterim.<br />
Yukarıda belirttiğim tüm nitelikleri nerdeyse taşıyorlar. Böyle<br />
örnekler var elbette ama artırmamız gerekiyor.)<br />
Maliyetlerdeki artışın önemli rol oynadığı için personel<br />
eğitiminden ve sayısından ödün vermek zorunda olmak<br />
maalesef bu sektöründe en önemli sorunu.<br />
Diğer bir nokta ise, her yerin kebap ve et restoranı olması<br />
..Mutfak zenginliği olarak dünyanın birkaç mutfağından<br />
biri olmamız gerekirken nedense her yerde et ve kebap<br />
restoranları açılıyor.<br />
Bununla birlikte gerçekten keyifli içebileceğimiz mekanlar<br />
parmakla gösterilecek kadar az, Sağlıklı ev yemekleri<br />
yapabilen mekanlar yine öyle oldukça az.<br />
Kültürel çeşitlilik zenginlik getiriri ancak bence aslolan<br />
kendi kültürümüzü en iyi sunduğumuz yemekleri hak<br />
ettikleri lezzet ve sunumlarda güzler yüzlü bir ekiple güzle<br />
bir lokasyon da servis etmek seçici olmak bu sektörün<br />
vazgeçilmezlerinden olmalı!..<br />
Seyahatlerim sırasında her zaman açıkça fark ettiğim bir<br />
detay da, insanların iyiye olan ilgisi hiçbir zaman bitmiyor.<br />
Bir şeyi çok iyi yaptığınızda insanlar sizi buluyor takip ediyor.<br />
Dolayısıyla bir şeyi en iyi şekilde yapmak, lokal lezzetinde<br />
tadında yapmak, bunu misafire temiz bir ortamda güzler<br />
yüzle anlatmak her zaman taktir topluyor.<br />
Yemek ve seyahat mutlu eder, mutluluk hakkınıza sahip<br />
çıkın!<br />
Sevgilerimle...
88<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro etkinlik<br />
“Öztiryakiler’den 3. Ulusal Aşçılık<br />
Kampına Destek”<br />
Endüstriyel mutfak<br />
sektörünün Türkiye’deki ilk<br />
üretici firmalarından biri<br />
olan Öztiryakiler, Türkiye’nin dört<br />
bir yanındaki 47 üniversitenin<br />
“Aşçılık”, “Gastronomi”,<br />
“Gastronomi ve Mutfak Sanatları”,<br />
“Mutfak Sanatları ve Yönetimi”<br />
okuyan öğrenci ve öğretim<br />
üyelerinin katılımı ile gerçekleşen<br />
III. Ulusal Aşçılık Kampında<br />
endüstriyel mutfak sponsorluğunu<br />
üstlenerek, sektör lideri olmanın<br />
getirdiği öncü misyonuyla topluma<br />
karşı duyarlı ve sorumluluğunun<br />
bilincine vararak kamp boyunca<br />
destekleri sürdürdü.<br />
“Ulusal Aşçılık Kampına Yoğun<br />
İlgi”<br />
30 Nisan – 07 Mayıs tarihleri<br />
arasında düzenlenen 3.Ulusal<br />
Aşçılık Kampı’nın sponsorluğunu<br />
üstlenen Öztiryakiler, “Daha<br />
güçlü bir aşçılık için!” sloganı<br />
ile yola çıkan Aşçılık Okulu<br />
Mezunları Derneği (AŞOMDER)<br />
ile birlikte Türkiye’de eğitim<br />
veren 47 üniversitenin “Aşçılık”,<br />
“Gastronomi”, “Gastronomi<br />
ve Mutfak Sanatları”, “Mutfak<br />
Sanatları ve Yönetimi”<br />
programlarında bulunan öğretim<br />
elemanları ve öğrencileri bir<br />
araya getiren kamp, katılımcıların<br />
Türk ve dünya mutfağının
inceliklerini öğrenerek, mesleki<br />
açıdan kendilerini geliştirmesine<br />
katkı sundu. Abant İzzet<br />
Baysal Üniversitesi, Mengen<br />
Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi<br />
ve Öztiryakiler A.Ş.’nin proje<br />
ortağı olarak destek verdiği<br />
kampta; kırmızı et, tavuk, hindi,<br />
ördek gibi etlerin işleme ve<br />
pişirme yöntemlerinin yanı sıra,<br />
bulgurdan kinoa’ya, bakliyattan<br />
pirince, hamur işlerinden<br />
zeytinyağlılara, deniz ürünlerinden<br />
sushi’ye kadar geniş bir yelpazede<br />
eğitim verildi.<br />
Gala gününde aşçıların, öğrenci<br />
ve öğretim üyelerinin, ilgili<br />
derneklerin, sponsor firmaların<br />
ve protokolün katılımıyla<br />
bando eşliğiyle Mengen’de bir<br />
kortej yapıldı. Müzik eşliğinde<br />
ilerleyen kortej sokaklarda renkli<br />
gösterilere sahne oldu. Kamp,<br />
katılım ve teşekkür belgelerinin<br />
takdiminin ardından,konser<br />
ve eğlencelerle Mengen<br />
sokaklarında bayram coşkusu<br />
yaşandı.<br />
Öztiryakiler açılış konuşmasında<br />
gözleri doldurdu<br />
Öztiryakiler Yönetim Kurulu<br />
Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki<br />
açılış konuşmasında duayen<br />
şef Aydın Yılmaz’ı anlattı.<br />
Aşçılık mesleğinin daima ileri<br />
gitmesini isteyen ve Mengen<br />
Aşçılık Lisesinin temellerinin<br />
atılmasını sağlayan Şef Aydın<br />
Yılmaz’ın anıları salonda<br />
bulunan konukların gözlerini<br />
doldurdu. Programın sonunda<br />
ise Öztiryakiler A.Ş. tarafından<br />
Mengen Aşçılık Lise’sinde açılan<br />
Aydın Yılmaz fotoğraf sergisi<br />
büyük ilgi gördü. Öztiryakiler,<br />
kampa katılan öğrencilerin<br />
faydalanması için Şef Aydın<br />
Yılmaz’ın “İşyerimiz Mutfak<br />
Mesleğimiz aşçılık Sanatımız<br />
Pişirmek “adlı kitabını dağıttı.<br />
Dağıtılan kitaplar, Mengen<br />
Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi<br />
ve Öztiryakiler A.Ş. tarafından<br />
imzalandı.
90<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro etkinlik<br />
İstanbul çaya doydu<br />
Doğadan’ın ana sponsorluğunda bu yıl ilki düzenlenen 1. Uluslararası İstanbul Çay<br />
Festivali, Haydarpaşa Tren Garı’nda gerçekleşti.<br />
Doğanın sonsuz iyiliğini ve<br />
zenginliğini tüketicisi ile buluşturan<br />
Doğadan’ın ana sponsorluğu ile<br />
gerçekleşen festival, yoğun katılımla çay<br />
tiryakilerini bir araya getirdi. Klasik siyah<br />
çaylardan meyve ve bitki çaylarına kadar<br />
birçok çeşidin çay severlere sunulduğu<br />
festivalde katılımcılar çay kültürü üzerine<br />
farklı bir deneyim yaşama fırsatı elde<br />
etti. Festival kapsamında gerçekleştirilen<br />
workshoplar ile çay uzmanları, dünya çay<br />
trendlerini, doğru çay demleme ve çay<br />
tadım tekniklerini katılımcılarla paylaştı.<br />
Sunay Akın, İstanbulluları çay ve<br />
tarih yolculuğuna çıkardı<br />
Festivalin ikinci gününde çay ve edebiyat<br />
üzerine bir sohbet gerçekleştiren Sunay<br />
Akın, hem ülkemizdeki çay üretiminin<br />
hem de İstanbul’un çayla olan ilişkisinin<br />
tarihini İstanbullulara anlattı. Dünyada<br />
çayın en güzel içildiği yerin İstanbul<br />
vapurları olduğunu belirten Akın,<br />
kahvenin Türkiye’deki geçmişinin daha<br />
eskiye uzanmasına rağmen çayın birinci<br />
tercih haline geldiğini ifade etti. Akın,<br />
Türkiye’de çay içen herkesin ülkemizde<br />
çay ziraatını başlatan Zihni Derin’i ve<br />
şeker üretimini başlatan isimlerden<br />
biri olan Nuri Şeker’i hayırla yad etmesi<br />
gerektiğini de belirtti. Ülkemizdeki<br />
çay evlerinin tarihinin de çok eskilere<br />
dayandığını sözlerine ekleyen Akın, ilk çay<br />
evinin ise 19. yüzyılda Direklerarası’nda<br />
kurulduğunu söyledi. Türkiye’deki ilk çay<br />
tiryakilerinin ise Cenap Şahabettin ve<br />
Şinasi gibi ünlü yazarlarımız olduğunu<br />
açıkladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin<br />
kuruluşunu sağlayan olayların<br />
İngiltere’nin ağır çay vergisi sonrasında<br />
başladığını belirten Akın, çayın tarihinin<br />
aynı zamanda devrimlerin tarihi olduğunu<br />
ifade etti.<br />
Ayşe Tolga ile “İyi Yaşam<br />
Sohbeti”<br />
Bu sene ilk kez düzenlenen Uluslararası<br />
Çay Festivali’nde İyi Yaşam Danışmanı ve<br />
oyuncu Ayşe Tolga iyi bir yaşam için bitki<br />
ve meyve çaylarının hayatımızdaki yerini<br />
anlatan sohbetiyle sevenleri ile buluştu.<br />
Emre Taşkın’dan çayın<br />
incelikleri...<br />
Haydarpaşa Tren Garı’nın ev sahipliğinde<br />
gerçekleşen etkinlikte Doğadan<br />
Araştırma ve Geliştirme Müdürü Emre<br />
Taşkın dünya üzerinde çayın önemini,<br />
hayata kattığı kültürel, spritüal, keyif<br />
ve sağlık anlamlarını aktardığı “Dünya<br />
Dilimin Ucunda” workshopu ile çay<br />
tadımı, nasıl yapıldığı, nasıl yorumlandığı<br />
ve tadımın inceliklerine dair ipuçlarını<br />
paylaştı. Sri Lanka, Hindistan, Kenya, Çin,<br />
Türkiye, Endonezya, Arjantin, Rwanda<br />
gibi dünyanın farklı coğrafyalarında
üretilen siyah çayların tanıtımı ve tadımı<br />
gerçekleştirildi.<br />
Aytül Turan ve Hasan Önder,<br />
doğru çay demleme tekniklerini<br />
anlattılar<br />
Festivalin ikinci gününün ilk etkinliğinde<br />
ise Türkiye Çay Demleme Şampiyonu<br />
Aytül Turan ve Rize Ticaret Borsası<br />
Genel Koordinatörü Hasan Önder,<br />
katılımcılara doğru çay demleme<br />
tekniklerini anlattılar. Yeşil çayın 80-85<br />
derecelik suyla, siyah çayın ise 95-98<br />
derecelik suyla kaynatılmasını gerektiğini<br />
ifade eden Aytül Turan ve Hasan Önder,<br />
demlemenin ise suyun kaynadığı anda<br />
yapılmaması gerektiğini ve suyun ilk<br />
sıcaklığın geçtikten sonra çayın üzerine<br />
koyulması gerektiğini belirttiler.<br />
En lezzetli çayların 20 dakikalık demleme<br />
süresinden sonra elde edildiğini söyleyen<br />
Turan ve Önder, çaydanlığının ağzının<br />
bir tıpa yoluyla kapanmasının ise aroma<br />
ve kokunun daha uzun süre muhafaza<br />
edilmesini sağladığını açıkladılar. Sohbet<br />
sırasında çayın yüksekten koyulmasının,<br />
suyun demlenirken kaybettiği oksijeni<br />
geri kazanmasını sağladığı da vurgulandı.<br />
Aytül ve Önder, çay bardağına önce suyun<br />
sonra ise demin koyulmasının daha<br />
lezzetli çaylar sunduğunu da söylediler.<br />
Soğuk çay yapımından Asya çay<br />
sanatına kadar pek çok konu<br />
workshop’larda anlatıldı<br />
1. Uluslararası İstanbul Çay Festivali’nde<br />
katılımcılar gerçekleştirilen<br />
workshop’larda da çay kültürüyle<br />
ilgili özel bilgiler edindiler. Soğuk çay<br />
yapımından Asya çay sanatına, Türk çayını<br />
demlemenin inceliklerinden dünyadan<br />
demleme tekniklerine, çayın hikâyesinden<br />
poşet çayın tarihine kadar farklı<br />
başlıklardaki konular, Tarihi Haydarpaşa<br />
Garı’ndaki workshop’larda işlendi.<br />
İstanbul Çay Festivali gelecek yıl<br />
da çay tiryakilerini ağırlayacak<br />
Binlerce İstanbulluyu 29-30 Nisan<br />
tarihleri arasında ağırlayan Çay<br />
Festivali, gelecek yıl da bahar aylarında<br />
düzenlenerek çay tiryakilerini en çok<br />
sevdikleri içeceğin kültürü ve tarihiyle<br />
buluşturmaya devam edecek.<br />
Arçelik, Gurme Çay<br />
Makinesi’ni tanıttı<br />
Arçelik, Gurme Çay Makinesi’ni tanıttı<br />
Yenilikçi teknolojilerle tüketicilerin<br />
hayatında fark ortaya koyan<br />
Arçelik,Türk usulü demleme çay<br />
lezzeti sunan Gurme Çay Makinesini<br />
ziyaretçilerin beğenisine sundu. Özel<br />
demleme tekniği ve teknolojisiyle eşsiz<br />
bir çay keyfi yaşatmak için tasarlanan<br />
Arçelik K 3284 Gurme Çay Makinesi,<br />
zamanlama fonksiyonu ile çayınızı<br />
istediğiniz saatte hazırlıyor. Farklı<br />
modlarıyla, birçok çay türünü kendi<br />
ideal sıcaklıklarında demleyebilen bu<br />
ürün, hafif, normal ve sert olmak üzere<br />
kişiye özel lezzet seçimi sunuyor. Ürün,<br />
özel su transfer sistemiyle otomatik<br />
demleme ve özel filtre sistemiyle de<br />
daha berrak çay demleme özelliğine<br />
sahip.
92<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro etkinlik<br />
Bilge Şehir Kocaeli<br />
Yemekte de şehrin bilgelerini seçti<br />
Tam bir kültür mozaiği<br />
olan Kocaeli’de yemek<br />
kültürü; şimdi kent<br />
kültürünün temel<br />
taşlarından olmaya<br />
hazırlanıyor. Yemekte<br />
Şehrin Bilgeleri-<br />
‘’Kocaeli Yöresel Yemek<br />
Yarışması’’ ile tarihe<br />
tanıklık eden Kocaeli’nin,<br />
yemek kültürü de<br />
gastronomi literatürüne<br />
girecek.<br />
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />
Kültür ve Sosyal İşler Dairesi<br />
Başkanlığı, şehrin kültür hayatına<br />
yeni ve kalıcı bir katkı daha sunuyor.<br />
Adını Akça Koca (Akça Bilge)’den alan<br />
bilgeliğin şehri Kocaeli’nin yemek kültürü<br />
ve tarihi yeniden yazılıyor. Yemekte<br />
Şehrin Bilgeleri Kocaeli Yöresel Yemek<br />
Yarışması, 29-30 Nisan tarihlerinde 41<br />
Burda AVM’de gerçekleşti.<br />
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Milli<br />
Eğitim Müdürlüğü, Kocaeli Akademik ve<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu<br />
(TAŞFED), Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli<br />
Lokantacılar Odası ve Büyükşehir<br />
katkılarıyla düzenlenen organizasyona<br />
150 şefiyle destek veren TAŞFED, 50 jüri<br />
üyesiyle 460 bayan yarışmacıyı oyladı.<br />
Kocaeli derin bir lezzet birikimine sahip<br />
Kocaeli; klasik Türk mutfağının yanı sıra<br />
tarihi İpekyolu ve Baharat yolu üzerinde<br />
bulunması, çok sayıda medeniyete ev<br />
sahipliği yapması, halen farklı kültürlerin<br />
birlikte yaşaması nedeniyle önemli bir<br />
lezzet birikimine sahip. Ancak yıllar<br />
boyunca sanayisiyle ön plana çıkan<br />
kentte bu zengin yemek kültürü sınırları<br />
aşamamış, Kandıra yoğurdu ve mancarlı<br />
pide dışında Kocaeli’nde bile hakkıyla<br />
bilinememiş. Bu yarışmayla artık<br />
Kocaeli’nin bu zengin mutfak kültürünün<br />
de şehrin tanıtımında hak ettiği yeri<br />
alması hedefleniyor.<br />
Yemek yarışmasının ötesinde anlamı var<br />
Marka şehir olma yolunda emin adımlarla<br />
ilerleyen Kocaeli’nde, ‘’Kocaeli Yöresel<br />
Yemek Yarışması’’ ile bu yolda bir adım<br />
daha atılacak. Kocaeli’nin gizli kalmış<br />
hazinesi niteliğindeki yöresel tatları için<br />
düzenlenen etkinlik, bir yemek yarışması<br />
olmanın ötesinde anlam taşıyor. Yemekte<br />
Şehrin Bilgeleri organizasyonuyla bir<br />
yandan yüzyıllar boyunca kente ait bilinen<br />
ya da unutulmaya yüz tutan yöresel<br />
yemek tarifleri ortaya çıktı, bir yandan da<br />
‘’Bilge Şehir Kocaeli’’ kimliğinin temelleri<br />
atıldı.<br />
Bir hikayesi olan yemekler<br />
Kocaelili hanımların büyük ilgi gösterdiği<br />
“Yemekte Şehrin Bilgeleri” Yöresel<br />
Yemek Yarışması’nda 12 ilçeden 1.009<br />
kişi başvuru yaptı. Zorlu geçen ve<br />
birbirinden lezzetleri yemeklerin jüri<br />
tarafından değerlendirildiği yarışmada<br />
ilçe elemelerinin ardından finale kalmaya
Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />
hak kazananlar belirlendi. Yarışmanın<br />
en dikkat çekici bölümü ise; “En Yöresel<br />
Yemek Hikâyesi” kategorisi oldu. Özel<br />
bir anlamı ve hikâyesi olan yemeklerde,<br />
asker uğurlama, nişan, söz kesilmesi<br />
veya bayrama özgü tarifler ön plana çıktı.<br />
Geleceğe kalacak bir eser; Kocaeli’nin<br />
yemek kültürü kitabı<br />
“En Yöresel Çorba”, “En Yöresel Ana<br />
Yemek”, “En Yöresel Hamur İşi”, “En<br />
Yöresel Pilav”, “En Yöresel Tatlı”, “En<br />
Yöresel Salata”, “En Yöresel Kışlık<br />
Konserve”/(Reçel, Marmelat, Turşu,<br />
Şerbet vb.), “En Yöresel Yemek Hikâyesi”,<br />
“En Yeni Yöresel Tat” kategorilerinde<br />
yapılan yarışma sonucu elde edilen<br />
bilgilerle “Kocaeli’nin Yemek Kültürü”<br />
kitabı yayınlanacak.<br />
Şehrin yöresel yemek menüsü oluşacak<br />
Kocaeli’nin gizli kalmış hazinesi<br />
niteliğindeki yöresel tatları için<br />
düzenlenen etkinlik, bir yemek yarışması<br />
olmanın ötesinde anlam taşıyor. Yemekte<br />
Şehrin Bilgeleri organizasyonuyla<br />
geçmişte Osmanlı mutfağının deniz ve<br />
tarım ürünlerini temin eden, Payitahtın<br />
sofralarındaki en önemli sebze ve<br />
meyvelerin yetiştirildiği Kocaeli’ne ait<br />
çok az bilinen veya unutulmaya yüz<br />
tutan yöresel yemek tarifleri ortaya<br />
çıkacak, bir yandan da ‘’Bilge Şehir<br />
Kocaeli’’ kimliğinin temelleri atılacak.<br />
Festivalin sonunda restoran ve otellerde<br />
Kocaeli’nin yöresel yemek menüleri<br />
oluşacak. Yarışmaya katılan yemeklerden<br />
oluşan bir dizi yemek iftar menüleriyle<br />
Ramazan etkinliklerinde Kocaeli halkının<br />
beğenisine sunulacak.<br />
Nimete saygı manifestosu<br />
Festival kapsamında kentte bir<br />
yemek şenliği yaşatmanın yanı sıra<br />
aynı zamanda kültürümüzden gelen,<br />
nimete gösterdiğimiz saygıya dikkat<br />
çekecek bir sosyal sorumluluk<br />
etkinliği gerçekleştirildi. Bu kapsamda<br />
kültürümüzde nimete gösterilen saygıyı<br />
anlatan özel bir manifesto hazırlanarak<br />
program kapsamında çocuklar tarafından<br />
okundu.<br />
Kocaeli’nin Gocaanası seçildi<br />
Adını Akçakoca’dan alan Kocaeli’den<br />
yüzlerce yıldır ne ‘’gocaanalar’’ gelip<br />
geçti. Onların oluşturduğu yemek<br />
kültürü; kulaktan kulağa, yürekten<br />
damağa bu günlere kadar ulaştı. Yemek<br />
Yarışması kapsamında; medeniyetlere<br />
ev sahipliği, ülkelere başkentlik yapmış<br />
şehir, bugünün ‘’gocaanalarını’’ aradı.<br />
Yöre halkının yerel<br />
ağızda bilge analara<br />
verdiği ‘’gocaana’’ adı,<br />
günümüzde de hem<br />
yemeklere hem de<br />
gönüllere yön veriyor.<br />
İki gün boyunca<br />
düzenlenen etkinlikte;<br />
haliyle, tavrıyla ve<br />
bilgeliğiyle önce çıkan<br />
bir yarışmac festivalin<br />
‘’gocaanası’’ unvanını<br />
aldı.<br />
Milli Takım<br />
aşçılarından “buz<br />
heykel şovu ve sebze<br />
oymacılığı”<br />
Festival kapsamında Türkiye Aşçı Milli<br />
Takımı’nın usta aşçıları tarafından çeşitli<br />
şovlar düzenlendi. Moleküler mutfak<br />
ile yerel lezzetlerin kombinasyonu ve<br />
sunumunun yanı sıra buz heykel şovu<br />
ve sebze oymacılığı festival katılımcıları<br />
tarafından yoğun ilgi gördü. Programda<br />
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İbrahim Karaosmanoğlu, Türkiye Aşçı<br />
Milli Takım Direktörü Naif Bagi ve<br />
öğrenciler, beraber hazırlayıp pişirdikleri<br />
yemekleri festivale gelen Kocaeli halkına<br />
ikram etti. Mutfak sanatları çalışmaları<br />
ve workshoplara şehirdeki tüm aşçılık<br />
ve turizm okullarını, otel ve restoran<br />
şeflerini beklediklerini aktaran Bagi,<br />
onlar için bu workshopların eğitim<br />
niteliğinden olacağını, kendilerini<br />
geliştirmeleri için iyi bir olanak<br />
sağlayacağını aktardı.
hotel restaurant<br />
94 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Serpme kahvaltının yeni adresi<br />
Belgradkapı Sosyal Tesisleri<br />
Açıldığı günden bu yana yoğun ilgi gören Zeytinburnu Belediyesi<br />
Belgradkapı Sosyal Tesisleri’nde kahvaltı servisi başladı. 16 çeşit<br />
serpme kahvaltıda menemenden sucuklu yumurtaya, patates<br />
kızartmasından yağlı peynire kadar tüm kahvaltılıklar mevcut. Sınırsız<br />
çay, sigara böreği, menemen, sucuklu yumurta, patates kızartması,<br />
salam, peynir, zeytin, domates, biber, salatalık, bal, reçel, tahin,<br />
pekmez, tereyağı, kayısı, fındık ve ceviz gibi lezzetlerin sunulduğu en<br />
az 2 kişilik serpme kahvaltıda dileyen vatandaşlar için de yine aynı<br />
mönünün yer aldığı kahvaltı tabağı mevcut.<br />
Mardin mutfağının zenginliği turizme güç katacak<br />
Kehribar sarısı rengi, tadı ve benzersiz aromasıyla diğer bulgur<br />
çeşitlerinden farklılaşan Mardin bulguru coğrafi işaret alarak<br />
markalaşmaya hazırlanıyor. Bölgedeki diğer kalkınma projelerine<br />
öncülük eden Mardin Valiliği ve Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) Mardin’in<br />
zengin kültürel, ekonomik ve gastronomik potansiyeli ilgili çalışmaları<br />
tüm hızıyla hayata geçiriyor. Sürdürülen projeler ile kısa zamanda şehrin<br />
bu alanlarda bir marka haline gelmesini ve bölge turizmine güç katmayı<br />
hedeflediklerini belirten Mardin Valisi Mustafa Yaman şu sözleri kaydetti:<br />
“Türkiye’nin ve dünyanın en iyi bulguruyla mercimeği bizde. Hatta iddia<br />
ediyoruz ki dünyanın en iyi makarnasını da biz üretiyoruz. Bölgemizdeki<br />
topraklar ekim için kullanılmakta. Ürün çeşitliliği olarak da çok zengin<br />
bu topraklarda Derik zeytini yetişiyor, zeytinyağı da çıkartılıyor. Tarım<br />
kökenli zeytin üretimi artmaya başladı. Tüm bu gelişmeler ışığında<br />
Mardin’in hem tarımsal üretimi hem de turizm anlamındaki rakipsiz<br />
zenginlikleri ile bölgenin lokomotif gücü olacağına eminiz.”<br />
MSC Cruises, denizde yemeği yeni<br />
bir seviyeye taşıyor<br />
MSC Cruises, MSC Meraviglia ve MSC Seaside ile başlayarak;<br />
gemide nasıl, ne zaman ve nerede yemek yenebileceği konularına<br />
esneklik getirerek, Cruise severleri yeni ve geniş yemek<br />
opsiyonları ile tanıştırıyor. İlk olarak <strong>2017</strong>’nin en yemi gemileri<br />
olan Meraviglia ve Seaside’da başlayacak olan bu yenilik, MSC<br />
Cruises misafirlerinin istedikleri zaman, istedikleri yerde, özel<br />
restaurantlar ve uluslararası yemekleri daha geniş bir yelpazede<br />
deneyimleyebileceği anlamına geliyor.<br />
Zeytinyağı<br />
ihracatında<br />
yüzde 450’lik<br />
rekor artış<br />
Türkiye zeytinyağı ihracatında yüzde<br />
450’lik rekor artış başarısı yakaladı.<br />
2016-17 sezonun ilk 5,5 aylık döneminde<br />
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı yüzde<br />
450’lik artışla 23,6 bin tona ulaştı.<br />
Zeytinyağı ihracatından Türkiye’nin<br />
döviz geliri ise 85 milyon ABD doları<br />
oldu. 2016/17 sezonunun geride kalan<br />
diliminde ise Türkiye’nin sofralık zeytin<br />
ihracatı 36 bin ton karşılığı 68 milyon<br />
dolar olarak kayıtlara geçti.
Fora Zeytin yerel zincirlerle<br />
buluştu<br />
Türkiye’nin önde gelen zeytin üreticilerinden Fora Zeytin, Yerel Zincirler<br />
Buluşuyor <strong>2017</strong> Konferansı ve Fuarı Destek Sponsorları arasında<br />
yerini aldı. Perakendeciler ile tedarikçi ve üreticileri bir araya getiren<br />
organizasyonda, Fora Zeytin kaliteli, sağlıklı ve lezzetli ürün yelpazeleri<br />
ile yoğun ilgi gördü. Müşteri sadakati yaratma ve üstün hizmet anlayışı<br />
gibi konularda farklılaşan yerel zincirlerin, üretici markalar için çok<br />
önemli iş ortakları olduğuna inanan Fora Zeytin görücüye çıkardığı<br />
sağlıklı, kaliteli ve lezzetli ürün yelpazesi ziyaretçilerden tam not aldı.<br />
Gastronomi sektörü GTD ile<br />
Turquality’i yakından tanıdı<br />
Gastronomi Turizmi Derneği ve Ekonomi Bakanlığı işbirliği ile 14<br />
Nisan Cuma günü Feriye Sarayı’nda sektöre yatırım olanakları ve<br />
yurtdışında markalaşma çalışmaları hakkında detaylı bilgilendirme<br />
yapıldı. Feriye Palace Mutfak Şefi Aydın Demir’in özel sunumlarıyla<br />
coffee break eşliğinde gerçekleşen bu özel toplantıya GTD,<br />
TURES, TURYİD, TAŞFED ve UFRAD üyeleri katıldı. Yurt dışında<br />
markalaşmak isteyen yatırımcıların davet edildiği organizasyonda<br />
Ankara Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen Ekonomi Bakanlığı Yurt dışı<br />
Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı Pınar<br />
Razi tüm soruları yanıtladı. Eğitimin sonunda GTD Başkanı Gürkan<br />
Boztepe konuşmacıya plaket sundu.<br />
Sofra Compass Group Türkiye’den<br />
kadın istihdamına tam destek<br />
Türkiye’nin lider toplu yemek ve destek hizmetler sağlayıcısı<br />
Sofra / Compass Group Türkiye, geliştirdiği sosyal sorumluluk<br />
projeleriyle meslek sahibi olmak isteyen kadınları desteklemeye<br />
devam ediyor. Bu amaç doğrultusunda Bayrampaşa<br />
Kaymakamlığı ve Bayrampaşa İşkur ile birlikte yürütülen ve<br />
ihtiyaç sahibi kadınlara meslek edindirme amacıyla düzenlenen<br />
“Aşçı Yardımcısı Yetiştirme Programı”nın ilk etabı tamamlandı.<br />
5 ay süren eğitim süresinden sonra ilk mezunlarını veren<br />
programın ikinci grup eğitimleri ise Nisan <strong>2017</strong>’de başladı. İlk<br />
etabı tamamlanan projenin sonunda sertifikalarını alan kadınların<br />
%50’sinin ise Sofra Grubun çeşitli projelerinde işe başlamaları<br />
hedefleniyor.<br />
Türk tüccarlar ve kanaat<br />
önderleri Avrupa dana eti<br />
üretiminin sıkı kuralları takdir etti<br />
“Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının tamamladığı 2. yılından<br />
sonra ankete katılanların %94’ü dana etinin satın aldığını<br />
beyan etti, %97’si menşeine dikkat ettiğini söyledi. Son 12 ay<br />
içerisinde anket katılımcılarının %13’ü Avrupa dana eti konusu<br />
ile karşılaştı, %40’ı bu konunun medyada daha sık ele aldığını<br />
fark etti. “Avrupa’nın tadına bak” adlı kampanya Avrupa Birliği<br />
menşei olan dana etinin güvenliği, sıkı üretim standartlarını ve<br />
lezzetini tanıtan 3 yıllık bir girişimdir. Her yıl Türk katılımcıların<br />
grubu üzerinde yapılan anketler, organizatörlerin sadece kendi<br />
faaliyetlerin etkinliğini ölçmeye imkan tanımaz, aynı zamanda<br />
bir sonraki faaliyetleri planlanmakta önemli bir belirleyicidir.
hotel restaurant<br />
96 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Enginarın en lezzetli hali<br />
Grand Hyatt’ta<br />
Grand Hyatt Istanbul, damak tadı düşkünlerini ilkbaharın lezzet ve<br />
sağlık deposu enginar ile buluşturacak. 1- 25 Mayıs tarihlerinde<br />
enginarın her türlü çeşidi Grand Hyatt’ın deneyimli ustalarının<br />
yorumuyla sunulacak. Dere otlu levrek tartar ile sunulan rezeneli<br />
enginar çorbası ile başlayacağınız menüde, mini enginar konfit ve<br />
porçini turşusu salatası, zeytin yağlı enginar dolması, demi glace sos<br />
ile servis edilen enginar püresi üzerinde kuzu konfit, parmesan köpüğü<br />
ile enginarlı risotto yer alıyor. Son olarak ise hem sağlıklı hem de keyifli<br />
bir dağ meyvalı enginar tatlısı sizlere eşlik ediyor.<br />
Hilton İstanbul Kozyatağı’nda<br />
Nostaljik Ramazan ziyafetleri<br />
Hilton İstanbul Kozyatağı, Ramazan ayı boyunca Brasserie<br />
Restaurant’ta misafirlerine zengin menüsü, geleneksel tatları ve<br />
canlı fasıl ile nostaljik bir ramazan yaşatacak. Açık büfe olarak<br />
hazırlanan Ramazan menüsünde, Türk mutfağının vazgeçilmez<br />
iftariyelikleri, zeytinyağlılar, yöresel yemekler ve çok geniş bir tatlı<br />
büfesi yer alacak. Büfede, Güneydoğu Birecik Usulü Tereyağlı Yeşil<br />
Mercimek Çorbası, Karadeniz Usulü Vişneli Pazı Sarması, Konya<br />
usulü Kıymalı Gül Böreği, Osmanlı Saray Usulü Erikli İncik Kebabı,<br />
Börülceli Tas Kebabı, Mevlevi Usulü Zerdeçallı Soğan Dolması gibi<br />
farklı yörelere ait yemekler sunulacak.<br />
Eşsiz Lezzetler Ramazan ayında<br />
da Almira Hotel sofralarında<br />
Göz alıcı Bursa ve Uludağ manzarasında güleryüzlü ve profesyonel ekibiyle<br />
tasavvuf müziği eşliğinde verilecek iftar yemeklerinde Almira Hotel, Alluna<br />
Havuzbaşı iftar yemeklerinin vazgeçilmezi olacak. Eşsiz lezzetleri, kusursuz<br />
hizmet anlayışıyla iftar sofralarında sunacaklarını belirten Almira Hotel<br />
Kurumsal İletişim Müdürü Şeyda Bilgin Mutfak Şefi Necmettin Baştürk ve<br />
ekibinin hazırladığı İftar Sofralarının vazgeçilmezi zengin iftariyelikler, farklı<br />
yörelere ait çorbalar, ara sıcaklar ve birbirinden lezzetli Türk & Osmanlı<br />
Saray Mutfağına ait Patlıcanlı İslim Kebabı, Keşkekli Mürdüm Erikli Dana<br />
Buğu Kebap, Dana Tandır İç Pilav ile, Pazılı Kuzu Kapama, Kuzu Sahan<br />
Külbastı, Osmanlı Usulü Kebap, Saray Usulü Mutancana, Hünkar Beğendi<br />
Kebap, Patlıcan Kebap, Terkib-i Çeşidiyye gibi en seçkin ana yemeklerin<br />
ardından sunulacak meyve, tatlı ve dondurma çeşitlerinden oluşan zengin<br />
açık büfesi ve sonrasında yudumlayacağınız demleme çay ya da kahve ile<br />
yorgunluğunuzu unutup ramazan ayının keyfini yaşayacaksınız.<br />
Tadı damakta, lezzeti hafızada kalan tatlı<br />
Cotyora<br />
Yaşadığımız dönemde yemek seçeneklerimiz sınırsız. Özellikle<br />
büyük kentlerde yaşayanların özlemini çektiği şeylerin başında<br />
şüphesiz ki yöresel lezzetler geliyor. Ordu’nun tarihteki eski adı<br />
olan ‘Cotyora’ ise aynı zamanda eşsiz bir tatlının da ismi. İsminin<br />
gelenekselliğini, lezzetine de yansıtan Cotyora tatlısı, kuru yufka,<br />
pekmez, kıyılmış fındık ile hazırlanıyor. Tatlandırmak için şeker<br />
yerine pekmezin kullanıldığı Cotyora tatlısı, Nelipide Gurme<br />
mutfaklarında özenle hazırlanıp, bal ve kaymakla sunuluyor.<br />
Lezzetinin yanı sıra görselliğiyle de hafızalarda yer edinen<br />
Cotyora tatlısı, Nelipide’nin Ramazan lezzetlerinin ardından eşsiz<br />
bir tatlı seçeneği olarak tatlı severlerle buluşuyor.
Mübadil Lezzetler-Didim<br />
okuyucuyla buluştu<br />
1923-1930 arasında yaşanan “Halkların Mübadelesi” sürecinde, Balkanların<br />
çeşitli bölgelerinden gelip özellikle Didim ve civarına yerleşen mübadillerin,<br />
bölgeye beraberlerinde getirdikleri yemek kültürünü, 2. ve 3. kuşak<br />
temsilcilerinin ağızlarından aktaran hikayelerin anlatıldığı “Mübadil<br />
Lezzetler-Didim” çıktı. Yaklaşık 8 ay süren saha çalışmasıyla Didim’in çeşitli<br />
bölgelerinde, yöre insanıyla vakit geçiren, bir sözlü tarih çalışması yaparak anıların<br />
içinden tarifleri çıkaran Gastronomi Yazarı Bikem Öğünç ile Seyahat Fotoğrafçısı Zeynep<br />
Seda Çakır’ın ortak çalışması olan Mübadil Lezzetler Didim kitabında, doğal ortamlarında<br />
fotoğraflanmış 60 özel tarif yer alıyor. Didim ve civarında yaşayan mübadillerin, pek çoğu yıllardır<br />
yapılamayan yemek tariflerinin yanı sıra kitapta, Ege Bölgesi’ne has otlarla hazırlanan çeşitli tarifler de<br />
bulunuyor. Okuyucusuyla buluşan bu çok özel kitap, Vegan yemek kültürüne uygun reçeteleriyle de ses getirmeye<br />
hazırlanıyor.<br />
Ramazanın tadı Eser Premium Hotel’de<br />
bir başkadır!<br />
Ramazan ayı boyunca Eser Premium Hotel, konsept restoranı La’Sera<br />
Restaurant’ta, sayıca çok olan misafirlerin ağırlandığı Gala Salonunda ve<br />
lobi katındaki restaurantta geleneksel Ramazan sofraları hazırlıyor. Bu yıl<br />
iftar sofralarına canlı fasıl müziği de eşlik ediyor. Ödüllü şefler tarafından<br />
hazırlanan Türk mutfağının geleneksel yemeklerinden, yaz mevsimine uygun,<br />
hafif ve ferahlatıcı alternatiflere kadar geniş bir yelpazeyle açılan açık büfe<br />
iftar menüleri tam da Ramazan tadında. La’Sera Restaurant’ın açık büfe<br />
mutfağında, Ramazan’ın sembol lezzetleri pide ve güllaç başta olmak üzere,<br />
zeytinyağlılardan et yemeklerine; ev yapımı Osmanlı usulü şerbetli meşrubatlar<br />
ve şerbetli tatlılardan mevsim meyvelerine kadar elli çeşidi aşan bir ikramlıklar<br />
sunuluyor.<br />
Olivtech<br />
Zeytin ve<br />
Zeytinyağı<br />
Fuarı<br />
tüketimi<br />
artıracak!<br />
Özerkan: “İş modelimizle bir yarış başlattık”<br />
Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, Ankara’da<br />
düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katılarak, “Bir Baş Sarımsak ile<br />
Coğrafi İşaretli Ürünlere Baş Koymak” başlıklı bir konuşma yaptı. “Biz bu işlere<br />
moda diye girmedik” diyen Özerkan, “Coğrafi İşaretli Ürünler, kırsal kalkınma,<br />
bioçeşitliliğin korunması ve gıda güvenliği açısından çok önemli. Binlerce yıldır<br />
rafineleşmiş, kökleri bu topraklarda olan Taşköprü sarımsağının yanlış olması<br />
ihtimali, önümüzdeki 50 yılda onun sağlığımıza zararlı olduğunun keşfedilmesi<br />
ihtimali yüzde kaç? İşte Taşköprü sarımsağının bize zararlı olduğu gün, büyük<br />
ihtimalle biz bozulmuşuz demektir. Biz Metro olarak bu düşüncelerle Coğrafi<br />
İşaretli ürünleri ve aynı zamanda Gıda Atık ve Kayıp Projelerimizi bir iş modeli,<br />
stratejik bir yaklaşım olarak belirledik. Bu konuda yaptıklarımızla aslında bir yarış<br />
başlattık, hiç kimsenin dışında kalamayacağı bir yarış” dedi.<br />
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları<br />
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er,<br />
Türkiye’nin ilk zeytin ve zeytinyağı fuarı<br />
olan, Olivtech <strong>2017</strong>- 7. Zeytin, Zeytinyağı ve<br />
Teknolojileri Fuarı’nın, Türkiye’de zeytin<br />
ve zeytinyağı tüketiminin artırılmasına<br />
katkı sağlayacağını belirtti. Türkiye’de<br />
kişi başı zeytinyağı tüketiminin 1-1,5 kg.<br />
arasında olduğunu hatırlatan Er, zeytinyağı<br />
tüketiminde sektörün ortak hedefinin ilk<br />
etapta 3-5 kg. olduğunu, bu hedefe giden<br />
yolda Olivtech Fuarı’nın çok önemli bir<br />
kilometre taşı olduğunu ifade etti.
98<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
‘Ice Dream’<br />
Rüya gibi yeni dondurma çeşitleriyle sezona hazır<br />
Premium dondurma markası ‘Ice Dream’, ev dışı tüketim noktalarında iş<br />
ortaklarına yeni sezona özel rüya gibi bir dondurma serisi sunuyor.<br />
Ev dışı tüketim noktalarında premium<br />
dondurma tarzına keyifli bir yorum<br />
katan Ice Dream, <strong>2017</strong> sezonuna<br />
iddialı giriyor. Artizan İtalyan dondurması<br />
formundaki Ice Dream, sıcak yaz<br />
günlerinde yepyeni bir ‘bir dondurma<br />
rüyası’ serisi sunuyor.<br />
Ice Dream, Golf Dondurma ailesinin<br />
premium dondurma kategorisindeki<br />
en yeni, en renkli ve en geniş çeşide<br />
sahip üyesi olarak dikkat çekiyor. <strong>2017</strong><br />
sezonuna özel rüya gibi dondurma<br />
serisinde birbirinden lezzetli 26 çeşit<br />
dondurma bulunuyor.<br />
<strong>2017</strong> yazına özel ‘Bir Dondurma<br />
Rüyası’ serisi<br />
Ice Dream’in sunduğu dondurma<br />
rüyasına bu yıl yeni lezzetler olarak,<br />
meyveseverler için kayısılı, tatlıseverler<br />
Enfes Belçika<br />
çikolatasıyla<br />
çikolata lezzeti<br />
yenilenen Ice<br />
Dream Belçika<br />
Çikolatalı da bu<br />
yıl yine en çok<br />
tercih edilen<br />
olmaya aday…<br />
için çilekli cheescakeli, sağlıklı yaşam<br />
trendini benimseyenler için chia tohumlu<br />
& hindistan cevizli ve çocuklar için çok<br />
sevdikleri bubble gum çeşitleri eklendi.<br />
Kıvamıyla ve yapısıyla gerçek bir sorbe<br />
egzotik mango tadı da Ice Dream ailesine<br />
katıldı.<br />
Yeni sezona yeni ambalaj<br />
Ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik<br />
getirmeyi hedefleyen Ice Dream, hem<br />
ürünlerin tazeliğini korumak hem de<br />
dondurma reyonlarında daha çok ürün<br />
sergileyebilme şansını sunabilmek için<br />
5,5 lt’nin yanı sıra 2,6 lt’lik yeni ambalajını<br />
da yeni sezon için iş ortaklarına sunuyor.<br />
Yeni sezona iddialı giriş için Ice Dream,<br />
premium dolap, pos desteğiyle birlikte<br />
özel dekorlu, soslu, garnitürlü premium<br />
dondurma serisiyle müşterilerinin<br />
vazgeçilmezi olmayı hedefliyor.
hotel restaurant<br />
100 & hi-tech<br />
hijyen<br />
Öztiryakiler<br />
Temizlik ve Hijyen<br />
Ekipmanları’ndan<br />
Hijyene davet var!<br />
Endüstriyel mutfak sektöründe tecrübesi ile öncü olan Öztiryakiler, endüstriyel<br />
mutfak gereçlerinin temizliği, bakımı ve kullanıcısının sağlık ve hijyeni için<br />
Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanlarını fabrika satış mağazaları ve yetkili<br />
bayileri aracılığı ile piyasaya sunmaya devam ediyor.<br />
İçinde bulaşık makinesi deterjanından<br />
kireç sökücüye, ızgara ve fırın<br />
temizleyiciden sıvı el sabununa<br />
kadar pek çok temizlik ve hijyen ürünü<br />
bulunan Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen<br />
Ekipmanlarının diğer bütün ürünleri<br />
gibi çevre dostu…Öztiryakiler Temizlik<br />
ve Hijyen Ekipmanları ile temizlik<br />
kimsayalları alanında yaptığımız yeni<br />
oluşum sayesinde müşteri portföyünü<br />
genişleten Öztiryakiler, otel, cafe,<br />
restoran zincirleri, hastaneler, eğitim<br />
kurumları, kamu kuruluşları, catering<br />
firmaları ve temizlik şirketlerininde<br />
de adını duyurmayı başardı. Temizlik<br />
kimyasalları yaygınlaşması dışında<br />
Hausekeeping bölümlerinde hizmet<br />
vermektedir. Öztiryakiler Temizlik ve<br />
Hijyen Ekipmanları, ürün portföyünde de<br />
geniş bir alana hitap etmektedir. Ürün<br />
portföyünde bulunan gruplar ise; Genel<br />
temizlik ürünleri, banyo ve wc temizlik<br />
ürünleri, zemin temizleme ve cila bakım<br />
ürünleri, mutfak hijyen ürünleri, kişisel<br />
temizlik ürünleri mevcuttur.<br />
POWER T-9 ile mutfakta iziniz<br />
kalmasın<br />
Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen<br />
Ekipmanları’nın bir diğer temizlik ürünü<br />
ise; Yeni sprey üniteli ambalajıyla satışa<br />
sunulan Yanmış Yağ ve Fırın Temizleyici<br />
(POWER T-9) özellikle ocak ve fırınlarda<br />
çok başarılı sonuçlar elde edilmesine<br />
yardımcı oluyor ve 750 ml sprey üniteli<br />
şişesi ile kullanım kolaylığı sağlıyor.<br />
Özellikle mutfaklara ve paslanmaz<br />
yüzeylere ışıltı kazandıran Paslanmaz<br />
Yüzey Parlatıcı (POWER INOX) ise<br />
paslanmaz yüzeylerin parlaklığını<br />
sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda<br />
bakımını da yapıyor.<br />
Çevreye zararlı olmayan özel bir<br />
ürün<br />
POWER MATIC PRO<br />
Yenilikçi ve teknolojik gelişmelere<br />
açık olan yönetim kültürü ile hem<br />
çalışanlarının sağlığı ve güvenliği<br />
konusunda hem de çevreyle dost<br />
bir üretim süreci konusunda birçok<br />
firmaya örnek olan Öztiryakiler Temizlik<br />
ve Hijyen Ekipmanları grubunda yer<br />
alan ürünlerinden Bulaşık Makinesi<br />
Deterjanı (POWER MATIC PRO), sert su<br />
şartlarında donmuş yağ ve kirleri çözen,<br />
yıkanan malzemeye zarar vermeden,<br />
hijyen sağlar. Zararlı olmayan özel bir<br />
ürün. Su sertliğinde kaynaklanan zararlı<br />
etkileri yok eden, kireç birikimini de<br />
önleyen bu ürün, geri dönüşümlü plastik<br />
ambalajlarda satışa sunuluyor. Bulaşık<br />
Makinesi Parlatıcısı (POWER RİNSE<br />
PRO) ise etkili çalışıyor ve yıkanan cam,<br />
metal, porselen malzemelerin yüzeyinde<br />
deterjan kalıntısı kalması önlenerek,<br />
ürünlerin makineden leke ve çiziklere<br />
neden olmadan kuru ve parlak çıkmaları<br />
sağlanıyor.
hotel restaurant<br />
102 & hi-tech hijyen<br />
Electrolux Profesyonel’in<br />
yeni Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />
yüksek verimlilik & çok daha<br />
fazla tasarruf imkanı sunuyor<br />
Electrolux Profesyonel, yüksek verimlilik, yüksek performans ve tam rahatlık sağlamak için<br />
yiyecek-içecek hizmeti sunan çeşitli firmalara yardımcı olabilecek, green&clean Konveyörlü Tip<br />
Bulaşık Makinesini piyasaya sürdü. Çok sayıda yenilikçi özelliği nedeniyle kullanıcılar, bu yeni<br />
ürüne işletmelerinin vazgeçilmezi olacak kadar güvenebilirler.<br />
Bir basket dolusu bulaşığı sadece<br />
bir bardak su ile temizleyebilen<br />
green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık<br />
Makinesi, pazardaki en düşük çalışma<br />
maliyetine sahiptir. Rakip modellere göre<br />
%63 daha az suya, %34 daha az enerjiye,<br />
%62 daha az deterjana ve parlatıcıya<br />
gereksinim duyan yeni konveyörlü bulaşık<br />
makinesi, yılda 3.240’ya* kadar tasarruf<br />
etmenizi sağlayabilir.<br />
Sınıfnda en güvenilir<br />
Electrolux, green&clean Konveyörlü<br />
Tip Bulaşık Makinesinin kolayca<br />
kullanılabilmesini ve daha da kolay<br />
bakım yapılabilmesini sağlamak için<br />
çok çalışmıştır. Makinenin isteğe göre<br />
uyarlanabilen dokunmatik arayüzünün,<br />
kullanıcıyı yönlendiren basit grafiklere<br />
sahip olmasının yanı sıra; teknik<br />
anlamdaki gelişmeler sayesinde de<br />
makine, sınıfındaki en iyi güvenilirliğe<br />
sahiptir. Otomatik yedekleme modu bu<br />
saydıklarımızın anahtarıdır; kullanıcıların<br />
servise ihtiyaç duyduğu zamanlarda dahi,<br />
bulaşık makinesinin çalışacağı konusunda<br />
içlerinin rahat olmasını sağlar.<br />
Çevre dostu<br />
Adına yakışır şekilde green&clean<br />
Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />
Electrolux’ün bugüne kadarki en çevre<br />
dostu bulaşık makinesidir. Pazardaki CO2<br />
ısı pompalı tek Konveyörlü Tip Bulaşık<br />
Makinesi olarak, green&clean Doğal<br />
Havalandırmasız özelliğine sahiptir –<br />
emisyonu önemli ölçüde azaltarak mutfak<br />
personeline maksimum düzeyde konfor<br />
sağlar. Electrolux Profesyonel Bulaşık<br />
Makinesi Kategori Müdürü Riccardo<br />
Marzapani şunları söylemiştir: “Yeni CO2<br />
ısı pompası ile CO2 emisyonlarını önemli<br />
ölçüde düşürdük. Böylece hem daha<br />
iyi ve daha konforlu bir çalışma ortamı<br />
oluşturmayı başardık, hem de çevreyi<br />
büyük ölçüde koruyarak, 2020 yılına kadar<br />
CO2 emisyonlarını %50 oranında azaltma<br />
hedefimiz olan, Electrolux Grubu’nun<br />
gerçekleştirmeyi en çok istediği<br />
sürdürülebilirlik hedeflerinden birine<br />
katkı sağlamış olduk.”<br />
Maliyetlerdeki düşüş, IMQ, INTERTEK,<br />
ENERGY STAR akrediteli Electrolux<br />
Profesyonel Laboratuvarları tarafından<br />
hesaplanmıştır. Karşılaştırma<br />
green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık<br />
Makinesi ile eşdeğer özelliklere sahip<br />
diğer bir makine arasında, saatte 300 lt su<br />
kullanılarak, 10 °C giriş durulama suyu ile<br />
50 °C yıkama suyu sıcaklığında 360 günlük<br />
bir süreçte günde 2 vardiya ile çalışarak<br />
1000 adet yemek çıkartan bir personel<br />
yemekhanesinde gerçekleştirilmiştir.
Profesyoneller için uzaktan<br />
hijyen eğitimleri başlıyor<br />
İşletmelerin hijyen çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel, EP Akademi bünyesinde<br />
verdiği danışmanlık hizmetine internet üzerinden erişilebilen<br />
“Uzaktan Eğitim Programı”nı ekledi.<br />
Eczacıbaşı Profesyonel’in bünyesinde<br />
bulunan EP Akademi, “Uzaktan<br />
Eğitim Programı” ile eğitimlerini<br />
dijital platforma taşıdı.<br />
Çalışanlara uzmanlık katarken,<br />
işletmelerde verim sağlanıyor<br />
Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim<br />
Programı; sektör profesyonellerinin<br />
ihtiyaçlarına uygun eğitim modülleri<br />
ile sektör çalışanlarına sürekli mesleki<br />
gelişim fırsatı sunuyor. Ayrıca, temizlik<br />
ve hijyen konularında verdiği temel<br />
bilgiler ve standartlar ile işletmelere<br />
hız ve maliyet tasarrufu sağlaması<br />
planlanıyor. Portalda, kimyasalların<br />
güvenli kullanımı, suyun önemi gibi<br />
profesyonel temizlik sektöründe çalışan<br />
herkesin bilmesi gereken temel konuları<br />
içeren Temel Bilgiler başlığı yer alıyor.<br />
Yüzey Hijyeni başlığı altında, başlıca<br />
yüzey ve zemin çeşitleri, yüzeylerin<br />
temizliği ve bakımında kullanılabilecek<br />
ürün tipleri, oda ve saniter alan temizliği<br />
gibi konular bulunuyor. Mutfak Hijyeni<br />
ve Çamaşır Hijyeni başlığı altında ise<br />
endüstriyel mutfak ve çamaşırhanelerde<br />
kontrollü hijyenin sağlanması için dikkat<br />
edilmesi gereken hususlar yer alıyor.<br />
Eğitim sonrası katılımcılara kazandıkları<br />
bilgileri kolaylıkla test etme imkanı sunan<br />
portal, geniş içeriği ile ihtiyacın dışındaki<br />
konularda da uzmanların bilgi edinmesini<br />
sağlıyor.<br />
Her zaman ve her yerde eğitime<br />
erişim fırsatı<br />
Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan<br />
Eğitim Programından; ev dışında<br />
faaliyet gösteren otel, restoran, yemek<br />
şirketi, alışveriş merkezi, hastane,<br />
okul, çamaşırhane gibi profesyonel<br />
işletmelerde, temizlik ve hijyen<br />
standartlarının sağlanmasından sorumlu<br />
tüm sektör çalışanları yararlanabiliyor.<br />
Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim<br />
Programına erişim için bir bilgisayar,<br />
tablet ya da mobil cihazın olması yeterli<br />
oluyor. www.epakademi.com web sitesi<br />
üzerinden sisteme kayıt olarak kolaylıkla<br />
ulaşılabilen Eczacıbaşı Profesyonel<br />
Uzaktan Eğitim Programında, çalışma<br />
alanına yönelik olarak belirlenen<br />
eğitim modüllerinin ve içeriklerin<br />
sistemde belirtilen zaman aralığında<br />
tamamlanması gerekiyor. Sisteme kayıt<br />
olunduktan sonra modüller ve içerikler<br />
istenilen zaman ve yerde mobil cihazlar<br />
üzerinden görüntülenebiliyor.<br />
Maratem’den cilde dost<br />
ürünler<br />
Endüstriyel temizlik ürünlerinin<br />
öncü markası Maratem,<br />
yeni hassas ciltler serisi ile<br />
işletmelerin konfor anlayışını<br />
değiştiriyor. Portföyünde<br />
bulunan sıvı sabun, köpük el<br />
yıkama ürünü, şampuan ve duş<br />
jeli ile Maratem Hassas Ciltler<br />
Serisi, işletmeleri ayrıcalıklı<br />
ürünler ile buluşturuyor.<br />
Hassas cilt tiplerine uygun seri,<br />
yumuşak formülü sayesinde<br />
hassas ciltleri nemlendirerek<br />
temizliyor, hoş kokusuyla<br />
ferahlık veriyor.
104<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel project<br />
Ramada Encore Gebze’nin mutfaklarında<br />
KM Kayalar Mutfak imzası var<br />
Bu yıl İzmit-Gebze Organize Sanayi<br />
Bölgesi’nde kapılarını açan Ramada<br />
Encore Gebze, otel mutfak ve<br />
ekipman tercihini endüstriyel mutfak<br />
sektörünün güçlü tedarik firmalarından<br />
KM Kayalar Mutfak’tan yana kullandı.<br />
Projenin detaylarını ve KM Kayalar<br />
Mutfak’ın üretim, projelendirme, satış<br />
faaliyetlerini firma Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Nuray Kaya şöyle<br />
anlattı:<br />
Kaya: “Her yeni proje bizim için<br />
yeni ve heyecanlı bir başlangıç”<br />
Ramada Encore Gebze Oteli’nde teklif<br />
aşamasından proje ve uygulama<br />
aşamasına kadar aynı hislerle çalışıldığını<br />
söyleyen Nuray Kaya, “Otel mutfakları<br />
her zaman zorlu projeler. Müşterilerin<br />
şeflerden beklentisi büyük, şeflerin de<br />
doğal olarak bizlerden ve ürettiğimiz<br />
ekipmanlardan beklentisi büyük oluyor.<br />
Biz öncelikle danışmanlık hizmeti<br />
veriyoruz. Müşteriler bize farklı taleplerle<br />
gelseler bile onları doğru ekipmanlara<br />
yönlendirmek çok önemli. Bu da<br />
tecrübeyle mümkün.” dedi.<br />
KM Kayalar Mutfak olarak ürün satan<br />
bir tedarikçiden çok, müşterilerin çözüm<br />
ortağı olma felsefesini benimsediklerini<br />
anlatan Kaya, “Dolayısı ile müşterilerimiz<br />
ile normalden daha iç içe ve yakın bir ilişki<br />
içerisindeyiz.” diye de ekledi.<br />
• KMLX-2<br />
• KMLX-1
“Biz sadece ürün değil, güvence<br />
de veriyoruz”<br />
“Müşterilerimiz bizden sadece<br />
ürünlerimizi değil aynı zamanda<br />
KMkayalar Mutfak güvencesini<br />
de alıyor.” diyerek kuruluşun<br />
çalışma prensiplerini anlatan Kaya,<br />
“1956 yılından beri, ailemizin iki<br />
kuşağı endüstriyel mutfak üretimi<br />
gerçekleştiriyor. Bu çok önemli bir<br />
tecrübe. Bu kadar sene bu sektörde<br />
olmamız müşterilerimizin bize duyduğu<br />
güvenle oldu. İster otel ister catering<br />
firması olsun firmalar, güzel ve kaliteli<br />
yemek hizmeti verebilmek için sorun<br />
yaratmayan ürünler almak isterler.<br />
Biz burada avantajlarımızı ön plana<br />
çıkartıyoruz. Uzun süreli kullanıma<br />
dayanıklı, kaliteli paslanmaz çelik ve<br />
güçlü komponentler kullanarak en<br />
verimli çalışma ortamını projelendirip,<br />
en iyi işçilikle bu projeleri hayata<br />
geçiriyoruz.” şeklinde sözlerini<br />
sürdürdü.<br />
“İşin püf noktası, sürekli<br />
yenilenebilmek”<br />
Bu işin püf noktalarından birinin de<br />
sürekli yenilenebilmek olduğunu<br />
söyleyen Kaya, “Teknolojinin ve tasarım<br />
ihtiyaçlarının gerisinde kalmamak. İşte<br />
biz de bütün bu projeler devam ederken<br />
bir yandan da ARGE çalışmalarımıza hız<br />
kesmeden devam ediyoruz. Son olarak<br />
yeni geliştirip tasarladığımız Pole Serie<br />
900 ve 750 pişirici gruplarımız hem<br />
teknolojisi hem de modüler tasarımı<br />
ile özellikle otel ve restoran grubu<br />
müşterilerimizin beğenisini kazandı. Bu<br />
seri ile bu sektöre yeni bir bakış açısı<br />
kazandırdığımızı düşünüyoruz. Gerek<br />
enerji tasarrufu ve verimlilik, gerek<br />
hijyen kuralları gibi tüm detaylar<br />
üzerinde iyileştirmeler yapıldı. Aynı<br />
zamanda her mutfağa uyumlu olması<br />
amacı ile modüler ve yuvarlatılmış<br />
kutuplar Pole Serie pişiricilerimizin<br />
tamamlayıcısı oldu. Hem verimli hem de<br />
tasarımı ve ergonomisi ile de oldukça<br />
dikkat çekici bir pişirme grubunu<br />
müşterilerimize sunma imkanı bulduk.<br />
” dedi.<br />
Executive Şef Mustafa Özerman:<br />
“KM Kayalar Mutfak’ın<br />
ürünlerinden istediğimiz<br />
performansı alıyoruz”<br />
Ramada Encore Gebze mutfağında<br />
KMkayalar Mutfak’ın ürünlerini kullanmaktan<br />
memmuniyet duyduklarını anlatan Executive<br />
Şef Mustafa Özerman firma ürünleri<br />
hakkındaki görüşlerini şöyle paylaştı:<br />
“Biz otel mutfaklarımızda gerek işlevselliği<br />
gerek teknolojik alt yapısı gerekse estetik<br />
tasarımları sebebi ile KM Kayalar Mutfak’ın<br />
ürün ve ekipmanlarını tercih ettik.<br />
Bunun içinde tenceresinden tavasına, tost<br />
makinnasından salamandrasına, pizza<br />
fırınından konvansiyonel fırınına, led ışıklı<br />
büfe mobilyalarından +5 soğuk dolabına kadar<br />
her türlü ürün ve donanım mevcut.<br />
Kalitesi defalarca kanıtlanmış olan<br />
firmanın araç ve gereçlerinden tüm mutfak<br />
ekibi olarak çok memnunuz. Elektronik<br />
eşyalarının sorunsuz çalışması işimizi<br />
daha da kolaylaştırıyor. Bu sayede servis<br />
saatlerimizde hiçbir sorun çıkmadan keyifle<br />
misafirlerimize yemeklerimizi sunabiliyoruz.<br />
KMkayalar Mutfak’ı geniş servis ağıyla tercih<br />
edenlere şimdiden hayırlı olsun diliyorum.”
hotel restaurant<br />
106 & hi-tech<br />
fuar<br />
Solarex<br />
İstanbul<br />
Fuarı<br />
başarıyla<br />
sonuçlandı<br />
Voli Fuar Yönetim<br />
Kurulu Başkan Vekili<br />
Mustafa Atik<br />
Solarex İstanbul Uluslararası<br />
Güneş Enerjisi ve<br />
Teknolojileri Fuarı, 160’i yurt<br />
içi 42’si yurt dışı olmak üzere<br />
toplamda 202 katılımcının<br />
iştiraki ve toplam 20.158<br />
ziyaretçinin katılımı ile başarı<br />
ile sonuçlandı.<br />
Konusunda Türkiye’nin ilk ve tek ihtisas fuarı olan Solarex<br />
İstanbul Uluslararası Güneş Enerjisi ve Teknolojileri<br />
Fuarı, 6 – 8 Nisan <strong>2017</strong> tarihleri arasında, İstanbul Fuar<br />
Merkezi’nde düzenlendi. 160’i yurt içi 42’si yurt dışı olmak<br />
üzere toplamda 202 katılımcının iştirak ettiği ve toplam 20.158<br />
ziyaretçinin takip ettiği profesyonellerin buluştuğu bir arena<br />
olan fuarın açılışı, Voli Fuar Yönetim Kurulu Başkan Vekili<br />
Mustafa Atik, Gensed Başkanı Prof. Dr. Şener Oktik, Günder<br />
Başkan Yardımcısı Nadim Ekiz ve AKP İstanbul 3. Bölge<br />
(Bakırköy) Milletvekili Halis Dalkılıç tarafından yapıldı. Açılış<br />
konuşmalarının ardından kurdele keserek fuarı açan yetkililer,<br />
katılımcılarımızı stantlarında ziyaret ettiler.
Üreticiler, tüketiciler, satın almacılar,<br />
uygulamacılar, yurt içi ve yurt dışı temsilcileri<br />
olmak üzere sektörün tüm bileşenleri Solarex<br />
İstanbul Fuarı’nda bir araya geldi.<br />
Sektörün buluşma noktası oldu<br />
Türkiye; hızla artan nüfusu, avantajlı coğrafyası, avantajlı<br />
coğrafyanın ihracata katkıları ile dünya çapındaki gelişimini<br />
sürdürüyor. Ülkemizde harekete geçen en önemli sektörlerden<br />
biri de hiç kuşkusuz, güneş enerjisi sektörü… Son yıllarda<br />
güneş enerjisi sektöründe yaşanan gelişmeler, yenilikler ve<br />
sektörün örnek dayanışması, güneş enerjisi sektörünü olumlu<br />
yönde etkileyen diğer faktörler oldu.<br />
Türkiye’de faaliyet gösteren güneş enerjisi üreticilerinin<br />
kalitelerini artırma, marka olma, yeni pazarlarla tanışma<br />
isteği ve Voli Fuar’ın spesifik fuarlardaki başarıları, sektörün<br />
fuarı sahiplenmesinde büyük rol oynamış ve fuar başarı ile<br />
gerçekleştirilmiştir. Üreticiler, tüketiciler, satın almacılar,<br />
uygulamacılar, yurt içi ve yurt dışı temsilcileri olmak üzere<br />
sektörün tüm bileşenleri Güneş Enerjisi Fuarı’nda bir araya<br />
geldi.
108<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
Arnavutköy’de<br />
kahvenin<br />
‘en misss’ durağı<br />
Curtis İstanbul<br />
Şubat <strong>2017</strong> itibari ile Arnavutköy’de<br />
kapılarını açan Curtis İstanbul,<br />
daha üç ay bile geçmeden kendi<br />
müdavimlerini yarattı. Mekanın Danışman<br />
Baristası Aykut Efruz ile yaptığımız<br />
keyifli çekim esnasında aynı zamanda<br />
bir araya geldiğimiz Curtis İstanbul’un<br />
ortaklarından Devrim Kartal ile de<br />
mekanı yakından tanıma fırsatı bulduk.<br />
İlk olarak mekanı tanıtmak isterim.<br />
Üç katlı, teraslı<br />
Üç ortaklı bir işletme olan Curtis<br />
İstanbul’un mimari olarak üç kat ve<br />
terastan oluşan bir yapıda hizmet<br />
verdiğini söyleyen Devrim Kartal, mekana<br />
dair şu bilgileri verdi: “Curtis’in giriş<br />
katı açık mutfak, cafe ve bistro şeklinde<br />
hizmet veriyor. Birinci katımızda fine<br />
dining restoranımızla misafirlerimizi<br />
ağırlıyoruz. Hafta sonları masa örtülerini<br />
serdiğimiz diğer zamanlarda da restoran<br />
olarak kullandığımız bir bölüm orası.<br />
Onun dışında yukarıda bir bar ve<br />
teras alanımız var. Orada da insanlar<br />
yemek sonrası hoşça sohbet edip,<br />
hafta sonları DJ performans eşliğinde<br />
eğlenebiliyorlar.”<br />
“Yemek konusunda iddialıyız”<br />
Curtis’in mutfak ekibinin tamamı Mutfak<br />
Sanatları Akademisi mezunlarından<br />
kurulmuş. Şef Ahmet Kantarcı<br />
önderliğinde Selçuk Karaçam ve<br />
Elçin Şire tarafından yürütülen Curtis<br />
mutfağının yemekleriyle çok kısa bir<br />
zamanda olsa iddiasını ortaya koyduğunu<br />
dile getiren Kartal, “Yemek konusunda<br />
çok iddialıyız. Mutfak olarak Türk füzyon<br />
mutfağı yapıyoruz. Bilindik yöntemlerin<br />
aksine geleneksel yöntemlerle yemekleri<br />
füzyonluyoruz. Misal, kaburgayı rosto<br />
usulü pişiriyoruz. Altını keşkekle<br />
doldurup geleneksel Türk mutfağına<br />
uygun bir şekilde servis ediyoruz.<br />
Müşterilerimizden aldığım tepkiler çok
İşini iyi bilen bir baristanın<br />
her türlü kahveyi en güzel<br />
şekilde çıkaracağını iddia<br />
eden Aykut Efruz’a göre<br />
değirmen ayarı, espresso<br />
makinesinin ayarı ve<br />
baristanın el ayarı iyi<br />
bir kahve yapmanın püf<br />
noktaları arasında geliyor.<br />
olumlu. Hatta hafta sonlarımız dolu<br />
geçiyor, oturacak yer bulamıyorlar.”<br />
dedi.<br />
Enfes kahve menüsü<br />
Gelelim, Curtis İstanbul’un Danışman<br />
Baristası Aykut Efruz tarafından<br />
hazırlanan ve bizim de bugün çekim<br />
konumuz olan kahve menüsüne…<br />
Lavazza’da baristalık mesleğine<br />
ilk adımı atan Aykut Efruz, 2015<br />
yılından bu yana Esperanza ve<br />
Intercoff bünyesinde danışmanlık<br />
hizmeti veriyor. Genç barista bugün<br />
bizim için yazın en trend soğuk ve<br />
sıcak kahvelerini hazırladı. Kahve<br />
menüsünde hangi tatlar mı var,<br />
kendisinden dinleyelim:<br />
“Bugün öncelik olarak sıcak klasik<br />
İtalyan kahvelerden hazırladım. Latte<br />
ile başladık. Macchiato espresso<br />
polarak devam ettik. Ardından dış<br />
mekanda soğuk kahvelerimize<br />
yer verdik. Klasikler arasında<br />
diyebileceğimiz ice latte vardı bunların<br />
arasında. Afakado hazırladık. Hemen<br />
arkasından da espresso milk shake’i<br />
üzerine ılık süt kreması ekleyerek<br />
farklı bir tatla yakalamaya çalıştık.”<br />
Bu yazın trendleri arasında<br />
matcha latte, espressolu ve<br />
oreo’lu milkshake var<br />
Bu yazın trend kahveleri arasında neler<br />
var, merak ediyor musunuz? O halde<br />
Curtis İstanbul’un genç ve deneyimli<br />
baristasına kulak verelim. “Bu<br />
aylarda ön plana çıkan Matcha Latte<br />
çok popüler. Yeşil çayla yapılıyor. Şu
hotel restaurant<br />
110 & hi-tech<br />
yeni mekan<br />
andan trend olmuş gibi görünüyor.<br />
Özellikle Milkshake ürünleri çok<br />
beğeniliyor, bugün yaptığımız<br />
espressolu milkshake mesela.<br />
Onun haricinde oreo’lu milkshake<br />
var. O da yazın bir hayli tüketilecek<br />
gibi görünüyor.”<br />
“Kahve makinesinde en üst<br />
teknolojileri kullanıyoruz”<br />
Peki genç barista Curtis’te iyi<br />
bir kahve yapmak için hangi<br />
makineleri tercih ediyor?<br />
“Burada cihaz olarak iki gruplu<br />
espresso makinesi kullanıyoruz.<br />
Onun dışında bir on demand<br />
değirmen kullanarak dozaj<br />
ayarını her seferinde aynı dozajda<br />
verebiliyoruz. Tam otomatik<br />
dozaj ayarlı bir makinedir.<br />
Cunill değirmen kullanıyoruz.<br />
Bunların dışında filtre kahve<br />
makinesi olarak Cafe Dio<br />
Filtrö modeli kullanıyoruz. İki<br />
gruplu bir kahve makinesidir.<br />
Ve bunlara ilave olarak iyi bir<br />
arıtmadan çıkan suyumuz<br />
espresso makinemizde dozaj<br />
ayarlı bir şekilde bardaklara<br />
servis ediliyor.” diyen Efruz’un kahve<br />
tercihleri arasında neler var? Şöyle<br />
devam ediyor:<br />
“Ürün kalitesi olarak tamamen kendi<br />
segmentinde üst sıralarda olan bir<br />
ürün. Silvestre’nin Forte modeli<br />
yüzde 30 Robusta yüzde 70 Arabica<br />
bulundurmakta. Arabica olarak ise<br />
yüzde 70’inde Guetemala ve Brezilya<br />
kullanıyoruz. Robusta olarak da Meksika<br />
Robusta kullanıyoruz. Çünkü Meksika<br />
Robusta, kulvarında gerçekten çok üst<br />
seviyede olan bir çekirdek. Harmanı<br />
bu şekilde İspanya’daki fabrikasında<br />
harmanlanıyor ve paketleniyor.<br />
Ürünlerimiz ağırlıklı olarak paketlenme<br />
tarihinden tazeliğini kaybetmeden bir ay<br />
içinde geliyor.”
112<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Nİşantaşı’nın yıldızlar<br />
altındakİ yenİ meyhanesİ<br />
ABDİ Anason<br />
İşletmeciliğini ünlü manken Ebru Ürün’ün üstlendiği ABDİ Anason Meyhane,<br />
Nişantaşı’nda kapılarını açtı.
Türkiye’nin en iyi şefileri tarafından<br />
hazırlanan mezeler ve mekanın<br />
en keyifli Türkçe parçaları ile<br />
misafirler tarafından şimdiden övgü<br />
dolu geri bildirimler alan ABDİ Anason<br />
Meyhane’de menü içerisinde yer alan<br />
tüm alternatifler, meyhanenin kendi<br />
mutfağında özenle seçilerek bir araya<br />
getirdiği günlük ve taze ürünlerden<br />
oluşuyor. Öne çıkan lezzetler arasında<br />
Fırında Pancar, Baby Ahtapot Yahni,<br />
Yunan Kalamar, Kayoco Tavuk ve Deniz<br />
Kızı yer alıyor.<br />
İşletmesi Ebru Ürün’e ait<br />
Mekanın işletmeciliğini ise ünlü manken<br />
Ebru Ürün üstleniyor. Bir zamanlar ABDİ<br />
Anason Meyhane’nin müdavimlerinden<br />
olduğunu dile getiren Ebru Ürün;<br />
“Mekanı keşke ben işletsem dediğim bir<br />
anda mekanın sahibi Gökhan Oskay’dan<br />
gelen teklif ile çalışmaya başladım.”<br />
dedi. Ürün sözlerine; “Burası insanın<br />
evi gibi. Misafirlerimizi ve dostlarımızı<br />
burada biraraya getirmek hoşumuza<br />
gidiyor. Önümüzdeki günler de ise<br />
gerçekleştireceğimiz sürpriz etkinlikler<br />
ile de onlara hem meyhane kültürünü<br />
yaşatmaya devam edeceğiz hem de<br />
İstanbul’un tam ortasında, Nişantaşı’nda,<br />
gözlerden uzak keyifle ve sohbetle dolu<br />
zamanlar geçirteceğiz.”<br />
Sebzelerin, baharatların,<br />
aromaların Türk ve Yunan<br />
tarifleriyle harmanlandığı<br />
mutfağı ile ABDİ Anason<br />
Meyhane, şehrin tam<br />
merkezi Nişantaşın’da doğal<br />
yeşillikler içerisinde gizli<br />
bir bahçe. Pek çok baştan<br />
çıkarıcı lezzetin yer aldığı<br />
ABDİ Anason Meyhane,<br />
menüsünde yer alan farklı<br />
lezzetleri ile oldukça iddialı.<br />
ABDİ Anason Meyhane,<br />
farklı damak tatlarına<br />
hitap eden lezzetleri ve<br />
evinizin rahatlığında<br />
hissedebileceğiniz<br />
ortamıyla, bu yeni konsepti<br />
denemeniz için İstanbullu<br />
lezzet severleri mekanına<br />
bekliyor.
114<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Bazilik Grill<br />
Restaurant’tan<br />
Sıra dışı<br />
steak house<br />
konsepti<br />
Özel yöntemlerle dinlendirilmiş<br />
etleri, farklı sunumları ve<br />
patentli lezzetleriyle Bazilik<br />
Grill Etiler’de müşterilerini<br />
ağırlamaya başladı. “Et hiç<br />
bu kadar lezzetli olmamıştı”<br />
sloganıyla fark oluşturan<br />
mekan, lezzet avcılarının<br />
radarına girmeye başladı.<br />
Bazilik Grill Restaurant zengin<br />
menüsü ve şık tasarımı ile Etiler’de<br />
misafirlerini ağırlamaya başladı.<br />
Bazilik sadece bir steakhouse değil, Türk<br />
mutfağıyla Steak zevkini harmanlayan<br />
restoranda müşteriler farklı bir deneyim<br />
yaşayacaklar. İş yemeği, özel bir davet ya<br />
da keyifli bir akşam yemeği arayanların<br />
adresi olmaya aday Bazilik Steakhouse’da<br />
patentli lezzetler ön plana çıkıyor.<br />
Türk Mutfağında fark oluşturan<br />
yeni bir lezzet<br />
Osso – Koko Et Kokoreç<br />
27 yıllık mesleki tecrübesi ile<br />
Bazilik markasını yaratan Günaydın<br />
Steakhouse’un eski şefi Osman Şengül,<br />
sakatat tercih etmeyenler ve damak<br />
tadına düşkün olanlar için Osso – Koko Et<br />
Kokoreçi sunuyor. 2014 yılında patentini<br />
aldığı et kokoreç ile dünyaya açılmayı<br />
hedefleyen et ustası Şengül, et kokoreç<br />
hazırlarken alışılmadık ve zahmetli<br />
bir yöntem kullanıyor. Etin nasıl bu<br />
kadar lezzetli olduğunu soranlara ise<br />
Şengül’ün cevabı “kaliteli eti usta ellerle<br />
buluşturuyor ve etin hakkını veriyoruz”<br />
oluyor.
Bazilik sadece bir<br />
steakhouse değil, Türk<br />
mutfağıyla Steak zevkini<br />
harmanlayan restoranda<br />
müşteriler farklı bir<br />
deneyim yaşayacaklar.<br />
Etleri ıslak dinlendirme<br />
yöntemiyle sunuyor<br />
Hem Bazilik’teki tüm etler hem de et<br />
kokoreç çok özel yöntemlerle hazırlanıyor.<br />
Dry Aged uygulanmayan etler vakum<br />
dolaplarında ıslak dinlendirme yöntemiyle<br />
7 ila 14 gün arası dinlendiriliyor. Böylece<br />
et saf haliyle bekletilmiş oluyor. Osman<br />
Şengül bu yöntemle hazırlanan etlerin<br />
yendikten sonra hiçbir rahatsızlık<br />
vermeyeceğini söylüyor. Şengül tam<br />
olarak sırrını açıklamasana et kokoreçin<br />
hazırlanışıyla ilgili şu bilgileri veriyor ; “ Et<br />
kokoreç hazırlanırken hem dana hem de<br />
kuzu eti kullanıyoruz. İlk olarak dana sırtını<br />
3 saat haşlıyoruz, haşlanan et, ustalarımız<br />
tarafından liflerine ayrılıyor ve kuzu etine<br />
sarılıyor. Tabi Bazilik’e özel baharatlarımız<br />
da kokoreçimize ekleniyor. Osso – Koko<br />
adını verdiğimiz et kokoreç 4-5 saat içinde<br />
müşterilerimiz için hazır hale geliyor”<br />
İstanbul’un göbeğindeki gizli<br />
yeriniz<br />
Bazilik, kışın 100 yazın ise 150 kişiyi<br />
ağırlayabiliyor. Ama mekan tasarımı ve<br />
istenildiği takdirde kapatılabilen özel<br />
perdeleriyle iş toplantılarınız ve özel<br />
davetleriniz için Bazilik müşterilerine<br />
rahat bir ortam sağlıyor. VIP bölümünde<br />
gözlerden uzak yemek yerken evinizin<br />
rahatlığını aratmayacak olan Bazilik Grill<br />
mesleğine yıllarını vermiş garson ve<br />
şeflerle hizmet veriyor.
hotel restaurant<br />
116 & hi-tech<br />
yeni mekan<br />
İSKENDER<br />
Şimdi de<br />
Nişantaşı’nda!..<br />
Kökleri 1867’ye dayanan, Bursa’nın önde<br />
gelen markalarından, İskender Efendi’nin<br />
fikriyle doğup, gastronomi dünyasında<br />
nam salan Tanınmış Marka İSKENDER,<br />
benzersiz lezzet ve 150 yıllık hikayesini, yeni<br />
adresiyle İstanbul Nişantaşı’na taşıyor.<br />
Bursa Heykel’de, Tayyare Kültür<br />
Merkezi yanındaki “tarihi küçük<br />
mavi dükkân” olarak bilinen,<br />
bölgeyi ziyaret edenlerin olmazsa olmaz<br />
duraklarından İSKENDER, şimdi de<br />
rotasını İstanbul’a çevirdi ve İstanbul’daki<br />
ilk şubesini Nişantaşı Şakayık sokakta<br />
açtı. İskender mutfaktaki hüneri kadar<br />
her detayında yaşattığı 150 yıllık hikayesi,<br />
İskenderoğlu Ailesinin köklü tarihi ve<br />
dünden bugüne bu özel gastronomik<br />
kültürü sergileyen konseptiyle de büyük<br />
ilgi görüyor.<br />
Markasını dedeleri<br />
İSKENDER’den, lezzetini aile<br />
mirasından alan kebap<br />
Türk mutfağı dendiğinde akla ilk gelen<br />
imza lezzetlerin başında gelen döner<br />
kebap tadını tamamen ailenin özel<br />
pişirme tekniklerinden ve her biri özenle<br />
seçilen malzemelerden alıyor. Başta en<br />
ideal ve kaliteli etler olmak üzere, döner<br />
kebabı lezzetlendiren pide, tereyağı,<br />
sos, yoğurt, domates ve yeşilbiber<br />
malzemelerinin her biri özenle toplanıyor<br />
ve hazırlanıyor. İSKENDER’in döner<br />
kebabını yeme geleneğini tamamlayan bir<br />
diğer eşlikçi ise kuru üzümlerden özenle<br />
hazırlanan, Osmanlı’dan günümüze Türk<br />
mutfağının en özel tatlarından şıra olarak<br />
öne çıkıyor.<br />
Mimari konsept Mahmut<br />
Anlar’a ait<br />
Döner kebap lezzetini günümüze büyük<br />
özen ve titizlikle taşıyan 3. nesil Neslihan,<br />
İlgihan ve İskender İskenderoğlu, kendi<br />
zevklerini de yansıtan, alanında uzman,<br />
mimarlık dünyasının fark yaratan ismi<br />
Mahmut Anlar ile uzun süredir çalışıyor.<br />
Bursa’daki şubeleri ile birlikte, Mahmut<br />
Anlar’ın genç ekibiyle kurduğu yeni<br />
şirketi GeoID’nin tasarımını ve kardeş<br />
şirket olan Geometre’nin uygulamasını<br />
gerçekleştirdiği İstanbul Nişantaşı<br />
şubelerinde<br />
de fark yarattılar.<br />
Ünlü mimar ve ekibi, İSKENDER’in köklü<br />
ve lezzetli hikayesinden aldığı ilhamı,<br />
metropol yaşamı ve modern dokunuşlarla<br />
harmanlayarak, bu kültürün dokusunu<br />
bozmadan tüm detaylarında yansıtıyor.<br />
Dış mekan tasarımı başta olmak üzere<br />
ağırlıklı olarak ahşabın öne çıktığı<br />
dekorasyonu modern aydınlatmalar ve<br />
cam efektleri tamamlıyor. İskenderoğlu<br />
Ailesi’nin 2. nesli Cevat İskenderoğlu’nun<br />
yıllarca biriktirdiği nadir, el işi antika<br />
tabak koleksiyonu da adeta birer<br />
sanat eseri gibi duvarlarda incelikle<br />
sergileniyor. Cam üzerine tasarlanmış<br />
İskender’in dünden bugüne ikonik<br />
dönemlerini, önemli anlarını fotoğraflarla<br />
sergileyen grafik görseli incelemek<br />
ise oldukça keyifli. Bahçe kısmı da<br />
İskender’in ve Mahmut Anlar’ın doğaya<br />
saygılı duruşunu sergiliyor.
118<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Klimada Akıllı Kontrol Devri<br />
İleri teknolojiye sahip enerji tasarruflu klimalarıyla dikkat çeken Mitsubishi Electric’in<br />
gelişmiş kumanda teknolojisi ile klimalar üzerindeki hakimiyet artıyor.<br />
İklimlendirme alanındaki inovatif<br />
çözümleriyle farklılaşan teknoloji devi<br />
Mitsubishi Electric, yeni dört yöne<br />
üflemeli kompakt kaset tipi SLZ-KF<br />
serisi klimalarla profesyonellere ve son<br />
kullanıcılara birçok yenilik ve avantaj<br />
sunuyor. Enerji verimliliği değerleri bir<br />
önceki seriye göre yüzde 14’e varan artışa<br />
sahip yeni SLZ-KF serisi klimalarda,<br />
soğutma verimi A++ ve ısıtma verimi A+<br />
sınıfına yükseltildi. Az enerji ile yüksek<br />
verim sağlayan çevre ve kullanıcı dostu<br />
yeni SLZ-KF serisi klimalarda, önceki<br />
serinin 2.5kW, 3.5kW ve 5kW kapasite<br />
seçeneklerine 6kW kapasite alternatifi de<br />
eklendi.<br />
Yapay zeka teknolojili klima<br />
Mitsubishi Electric’in yeni SLZ-KF<br />
dört yöne üflemeli kompakt kaset tipi<br />
klimaları, yapay zeka teknolojisini klimaya<br />
taşıyan üç boyutlu sensör teknolojisi ile<br />
ortamda 1.856 farklı noktadan ölçüm<br />
alıyor. Bu ölçümleri mekandaki farklı<br />
sıcaklıklardan kaynaklanabilecek<br />
konforsuz durumları ortadan kaldırmak<br />
için değerlendiriyor. Ortamda bulunan<br />
insan sayısını ve yerini tespit eden 3D<br />
i-See Sensör teknolojisi, iklimlendirilen<br />
havayı sadece ihtiyaç duyulan bölgeye<br />
yönlendiriyor. Bu sayede klimanın diğer<br />
bölgeleri iklimlendirmek için fazladan<br />
çalışması engellenerek enerji tasarrufu<br />
sağlanıyor. Kişilerin yerlerini algılayan<br />
sensör teknolojisi, soğutulan ya da<br />
ısıtılan havanın isteğe göre ortamdaki<br />
kullanıcıların üzerine veya başka bir<br />
yöne yönlendirilmesine imkan tanıyarak<br />
konforu artırıyor.<br />
Klima ortamdaki kişi sayısına<br />
göre çalışıyor<br />
Ortamın doluluk oranını da kontrol<br />
edebilen 3D i-See Sensör teknolojisi<br />
sayesinde özellikle ofisler, toplantı<br />
odaları gibi değişken kalabalığa sahip<br />
mekanlarda klimaların daha ekonomik<br />
kullanılması mümkün oluyor. Sensör<br />
zaman içerisinde mekanın maksimum<br />
insan sayısını kaydederek kişi sayısına<br />
göre çalışma modunu belirleyebiliyor.<br />
Doluluk oranı yüzde 30’a düştüğünde<br />
klimanın sıcaklık ayarı otomatik olarak<br />
bir derece yukarı veya aşağı çekilebiliyor.<br />
Ayrıca doluluk oranı her üç dakikada<br />
bir kontrol edilerek odada 60 dakikadan<br />
fazla süre içinde kimsenin bulunmaması<br />
durumunda ayar sıcaklığı otomatik olarak<br />
iki derece aşağı ya da yukarı alınabiliyor.<br />
İstenildiği takdirde ise ortamda kimse
olmadığında 10 dakika ila 3 saat arasında<br />
seçilebilecek bekleme süresi sonrasında<br />
klima otomatik olarak kapatılabiliyor.<br />
Üç boyutlu turbo fan ile en<br />
düşük ses seviyesi<br />
Mitsubishi Electric tarafından patenti<br />
alınan çift kademeli bıçak yapısına sahip<br />
3D turbo fan sayesinde SLZ-KF serisi<br />
klimaların iç üniteleri, sektörde benzer<br />
ürünler arasındaki en düşük ses seviyesi<br />
değerlerine ulaştı.<br />
Yeni nesil binalar için ideal<br />
kompakt yapı<br />
Günümüzde değişen bina tasarımları<br />
mesafesi bulunuyor. İşte bu noktada<br />
Mitsubishi Electric’in yeni SLZ-KF<br />
serisi klimaları, ince gövdesi ve şık<br />
panel yapısı sayesinde yeni nesil<br />
binalardaki asma tavanlara ve 60x60<br />
karolaj uygulamalarına ideal ebatlarıyla<br />
cevap veriyor. Panel ve iç ünite toplam<br />
yüksekliği 255 mm olan SLZ-KF serisi,<br />
tavandan sadece 10 mm dışarıda kalan<br />
panel tasarımı sayesinde sektördeki en<br />
kompakt klimalar arasında yerini alıyor.<br />
Homojen hava dağılımı<br />
Hava atış kanallarının üstün tasarımı<br />
ve hareket kabiliyetiyle de farklılaşan<br />
yeni SLZ-KF serisi klimalar, yatay<br />
hava akışı özelliği sayesinde<br />
sağlıyor. Böylelikle kullanıcıların<br />
hava çarpmalarına maruz kalmaları<br />
engelleniyor ve ortamda homojen hava<br />
dağılımı oluşturulabiliyor.<br />
Uzaktan kumanda ile her şey<br />
kontrol altında<br />
Tüketici ihtiyaçları doğrultusunda<br />
verimli çözümler sunmak için çalışan<br />
Mitsubishi Electric, dört yöne üflemeli<br />
kompakt kaset tipi klimaların gelişen<br />
özelliklerini kolaylıkla kontrol etmeye<br />
imkan tanıyan yeni bir kablosuz uzaktan<br />
kumanda tasarladı. Ergonomik ve<br />
fonksiyonel şekilde geliştirilen yeni<br />
kumanda, led ekran aydınlatmasıyla<br />
karanlık ortamlarda bile kullanıcıların<br />
klimayı rahatlıkla kontrol etmelerini<br />
sağlıyor. Kablosuz kumandayla cihazın<br />
üstün hava yönlendirme özelliklerini<br />
de kontrol edilebilen kullanıcılar,<br />
tercihlerine uygun olarak seçebilecekleri<br />
28 farklı komutla haftalık programlama<br />
yapabiliyor. Kumanda üzerinden her bir<br />
kanatçığın ayrı ayrı açık ya da kapalı olma<br />
durumu ve üfleme açısı belirlenebiliyor.<br />
Opsiyonel olarak sunulan kablolu<br />
kumanda ile de yine her kanatçık için<br />
birbirinden bağımsız direkt veya indirekt<br />
3D i-See Sensör hava yönlendirme<br />
fonksiyonu tanımlanabiliyor. Bu sayede<br />
ortak alanlardaki farklı kullanım<br />
alışkanlıklarına ve ihtiyaçlara cevap<br />
vermek mümkün oluyor.<br />
ve azalan kat yükseklikleri nedeniyle<br />
mekanlarda daha düşük asma tavan<br />
iklimlendirilen havanın tavana çok<br />
yakın bir açıyla üflenebilmesine olanak
hotel restaurant<br />
120 & hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Turizm<br />
profesyonelleri<br />
“Big Data”yı<br />
nasıl<br />
kullanmalı?<br />
HotelsPro, turizm profesyonellerinin müşteriye doğru şekilde dokunmalarını<br />
sağlayacak, küresel çapta “Big Data” olarak ifade edilen “büyük veri”nin doğru ve<br />
verimli kullanımıyla ilgili püf noktaları açıkladı.<br />
Turizm profesyonellerinin, rekabette<br />
bir adım öne geçerek hem<br />
verimliliklerini hem de karlılıklarını<br />
artırmalarını sağlayacak büyük veri<br />
kullanımıyla ilgili dikkat etmeleri gereken<br />
başlıca noktalar şu şekilde:<br />
Doğru müşteriye dokunun<br />
Teknoloji, günlük yaşamımızın<br />
vazgeçilmez bir parçası haline<br />
geldiğinden beri, seyahat severlerin<br />
alışkanlıkları da kökten değişti. Küresel<br />
çapta geride bırakılan bu verinin çapı<br />
o kadar büyük durumda ki, otoriteler<br />
tarafından bu durumu tanımlamak<br />
için “Big Data” yani “büyük veri” terimi<br />
kullanılıyor. Artık sahip oldukları büyük<br />
veriyi yönetebilen turizm profesyonelleri,<br />
topladıkları ve anlamlandırdıkları<br />
verilerle doğru müşterilerinin kim<br />
olduğunu, nelerden hoşlandıklarını, neye<br />
tepki verdiklerini ve neler beklediklerini<br />
daha kolay algılıyor.<br />
Kişiye özel mesaj gönderin<br />
Turizm profesyonelleri topladıkları veriler<br />
içerisinden anlamlı sonuçlar çıkararak<br />
çok farklı kazanımlar elde edebilirler.<br />
Pazarlama ve satış başta olmak üzere<br />
tüm stratejilerini veri odaklı yapan<br />
turizm profesyonelleri, rekabette bir<br />
adım öne geçerek hem verimliliklerini<br />
ve karlılıklarını artırabilir, hem de kişiye<br />
özel mesaj gönderdikleri için farkındalık<br />
yaratabilirler.<br />
Bilgileri kullanılabilir hale<br />
getirin<br />
Hangi müşterinin nelerden keyif aldığına,<br />
müşterinin hangi hizmet ya da ürünleri<br />
talep ettiğine dair detaylar turizm<br />
profesyonellerinin bilgi havuzunda<br />
olmalıdır. Ekstra kazancın yanı sıra<br />
müşteri memnuniyeti de elde edebilmek<br />
için, bu bilgiler anlamlı ve kullanılabilir<br />
hale getirilmelidir.<br />
Veriyi depolarken dikkatli<br />
davranın<br />
Eskiden megabyte, gigabyte, terabyte<br />
gibi büyüklük belirten kavramları<br />
konuşurken günümüzde petabyte,<br />
exabyte, zettabyte, yottaybyte gibi<br />
büyüklüklerden bahsediyoruz. Bu kadar<br />
büyük verilerin saklanması büyük enerji<br />
ve kaynak gerektirdiğinden, turizm<br />
profesyonellerinin veri saklarken<br />
gerçekten işlerine yarayacak bilgileri<br />
saklamasında fayda vardır. Ayrıca<br />
müşterilerin bilgi güvenliği kapsamında,<br />
verinin güvenli bir şekilde saklanmasının<br />
yanı sıra toplanan verinin izinsiz bir<br />
şekilde 3. partilerle paylaşılmaması<br />
da oldukça hassas ve dikkat edilmesi<br />
gereken bir konu.<br />
Veriyi doğru işleyin<br />
Elde edilen verilerin hangi yöntemlerle<br />
işleneceği de önemlidir. Verilerin doğru<br />
şekilde işlenmesi ve anlamlı hale<br />
getirilmesi, sonuca giden en önemli yol<br />
olacaktır. Veriler anlamlı hale getirilip<br />
kullanılamazsa, harcanan zaman ve<br />
emek çöp olacaktır. Ayrıca veriyi işlerken,<br />
müşterinin hassas olabileceği alanlara<br />
dikkat edilmesi de bir diğer önemli<br />
konudur.<br />
Veriyi kullanma şeklinize dikkat<br />
edin<br />
Dikkat edilmesi gereken son şey<br />
ise anlamlandırılan verilerin nasıl<br />
kullanılacağıdır. Turizm profesyonelleri<br />
bu verilerle neye varmak istediklerini net<br />
şekilde belirlemişlerse, sıra bu verilerin<br />
değerlendirilmesi, sonuçlandırılması<br />
ve geri dönüş oranlarının artırılmasına<br />
gelmektedir. Elde edilen veriler akıllıca<br />
kullanılarak, istenilen hedeflere daha<br />
rahat ulaşılabilir.
hotel restaurant<br />
122 & hi-tech<br />
ürün<br />
Modern<br />
çizgileriyle<br />
Öztiryakiler Pasta<br />
Teşhir Dolapları<br />
Endüstriyel mutfak sektöründe<br />
gelişmiş mutfak teknolojileri<br />
ve sektör tecrübesi ile öncü<br />
olan Öztiryakiler, pasta teşhir<br />
dolaplarındaki model çeşitliliği<br />
ve modern tasarımları ile turistik<br />
tesisler, restaurantlar, pastaneler,<br />
dinlenme tesisleri ve cafelerin yanı<br />
sıra eğitim sektörüne hizmet veriyor.<br />
4500’ü aşkın yüksek kaliteli<br />
profesyonel mutfak ekipmanları<br />
üretimi ve satışının yanı sıra dünya<br />
çapında anahtar teslim projelerde yer<br />
alan firmanın pasta teşhir dolapları<br />
modern çizgilerle mekânlara estetik<br />
katıyor. Müşteri beklentilerine göre<br />
şekillenen tasarımlarda ahşap ya<br />
da paslanmaz çelik kaplı gövde<br />
kullanılıyor.<br />
Uzman kadro<br />
Pasta teşhir dolaplarını zincir<br />
işletmeler ve tekil işletmeler için<br />
şekillendiren Öztiryakiler’in bu alanda<br />
uzman bir kadrosu bulunuyor. Zincir<br />
işletmelerin standart konseptleri<br />
yanında tekil işletmelerin farklılık<br />
beklentilerini ustalıkla karşılayan<br />
ve danışmanlık da yapan proje ekibi<br />
öncelikle alanın fizibilite çalışmasını<br />
yapıyor. Bilgisayar ortamında son<br />
teknoloji programlarla hazırlanan<br />
çalışmalar müşteriye sunuluyor.<br />
Tasarım çalışmaları Öztiryakiler’in<br />
kendi bünyesinde üretiliyor. Kurulumu<br />
yapan teknik ekip tarafından ürün<br />
eğitimleri veriliyor.<br />
İç mekan tasarımına uygun<br />
dekoratif çözümler<br />
Müşterinin isteği ve dolabın içerisindeki<br />
teşhir ürününe göre istenilen sıcaklık<br />
aralığı ayarlanabilen, yan ve ön<br />
kısımları iç mekan tasarımına uygun<br />
dekoratif ahşap kaplamalı yapılabilen<br />
teşhir dolapları polystren izolasyonlu.<br />
Dijital termostatlı ısı kontrolü<br />
yapılabilen, min. 240 lt’den max. 480 lt’<br />
ye kadar kapasiteli, rotil ayarlanabilir<br />
ayakları bulunan pasta teşhir dolapları<br />
yurt içinde Öztiryakiler, yurt dışında<br />
Ozti adı ile satışa sunuluyor. Firmanın<br />
referansları arasında Metro Market,<br />
Köfteci Ramiz, Shell Deli2go Benzin<br />
İstasyonları, Tavuk Dünyası, Cafe<br />
Shop, Bk Cafe , Burger King ,Günaydın<br />
Restaurantları, Doğa Kolejleri, Adana<br />
Divan Hotel Simit Sarayı, Çaycı ve<br />
Tattaze gibi güçlü markalar yer alıyor.
hotel restaurant<br />
124 & hi-tech<br />
ürün<br />
Electrolux Profesyonel<br />
yeni ecostoreHP Tezgah Tipi Soğutucular ile<br />
mutfakta verimliliği artırıyor<br />
Electrolux Profesyonel, ecostoreHP tezgah tipi soğutucu serisi ile soğutma<br />
kolaylığında, verimlilikte ve saklama kapasitesinde çıtayı yükseltti.<br />
ecostoreHP yüksek kapasiteli<br />
soğutmalı dolapların başarısının<br />
ardından, sunduğu yeni tezgah<br />
altı çözüm ile hem en yüksek iklim<br />
sınıfını, hem de pazardaki en yüksek<br />
enerji verimliliği derecesini benzersiz<br />
şekilde bir araya getirmenin gururunu<br />
yaşıyor. Böylece çevreye duyarlı olduğu<br />
kadar enerji faturalarında da hassas bir<br />
soğutma çözümü arayan profesyonel<br />
mutfak kullanıcılarının, her geçen gün<br />
daha çok tercih ettiği ideal ürün haline<br />
geliyor.<br />
Günde 24 saat, yılda 365 gün çalışması<br />
beklenen bir cihaz olarak tezgah tipi<br />
soğutucunun, A sınıfı enerji verimliliği<br />
ile yılda 480€’ya kadar tasarruf<br />
edilmesini sağlayabiliyor; böylece<br />
hem daha çok kar ediyor hem de<br />
harcadığınız paranın karşılığını kısa<br />
sürede alabiliyorsunuz.<br />
Rakipsiz performans<br />
Profesyonel bir mutfakta bozulan<br />
yiyeceklerin ana nedeni olarak,<br />
sıcaklıkta meydana gelen değişiklikler<br />
gösterilebilir. Electrolux’ün Optiflow<br />
akıllı hava sirkülasyon sistemi,<br />
kapının ne kadar çok açıldığından<br />
ve kapandığından bağımsız olarak<br />
AB etiketleme mevzuatı<br />
doğrultusunda G sınıfı<br />
tezgah tipi soğutucuların<br />
A sınıfındaki eşdeğer<br />
ürünlerle karşılaştırılması<br />
sonucu elde edilen<br />
potansiyel enerji tasarrufu<br />
(AB ortalama enerji<br />
maliyeti 0,21 €/kWs ve<br />
net hacim 310lt)<br />
içerideki ısıyı sabit tutuyor. Daha da<br />
iyisi, sektör ortalamasından 50 lt fazla<br />
kapasiteyle %20 daha fazla saklama<br />
alanı ve dikkatleri üzerine çekecek iklim<br />
sınıfı 5 ile performansı rakipsiz kılıyor.<br />
Her ecostoreHP tezgah tipi<br />
soğutucunun güvenilir performansı<br />
kadar kurulumu da hızlı ve kolaydır.<br />
Önden havalandırma özelliği sayesinde<br />
her tezgah tipi soğutucu, boşluk<br />
bırakmaya gerek kalmadan mutfakta<br />
istenen yere yerleştirilebilir.<br />
Son olarak, eşsiz bir özelliğe ihtiyaç<br />
duyan mutfaklarda Electrolux<br />
Profesyonel’in yeni web tabanlı<br />
konfigüratörü, yatırımcının binlerce<br />
olası konfigüratör arasından seçim<br />
yaparak tezgah tipi soğutucusunu kendi<br />
istediği gibi oluşturmasına olanak tanır.<br />
Electrolux Profesyonel Soğutma Grubu<br />
Kategori Müdürü Massimiliano Falcioni<br />
şunları söylüyor: “En yüksek iklim sınıfı<br />
derecelendirmesi 5 ve A sınıfı enerji<br />
verimliliğinin başarılı kombinasyonu<br />
ile sektörde bir ilke imza atmanın<br />
mutluluğunu yaşıyoruz.<br />
“Bu, Electrolux Grubu’nun<br />
gerçekleştirmeyi en çok istediği<br />
sürdürülebilirlik hedeflerinden biri olan<br />
ve 2020 yılına kadar önemli pazarlarda<br />
ürün verimliliği açısından lider olma<br />
hedefi ile birebir örtüşüyor.”
Electrolux<br />
Profesyonel’in son<br />
teknolojisi ile<br />
“daha hızlı pişirin”<br />
Electrolux Profesyonel,<br />
SpeeDelight ile Hızlı Servis<br />
Restoranlarından publara ve<br />
barlara, kahve dükkanlarından<br />
perakende dükkanlarına kadar<br />
birçok yiyecek servis noktası<br />
için eşsiz bir pişirme çözümü<br />
sunarak, müşterilerine “çıtır ara<br />
öğünler” hazırlıyor.<br />
Üreticinin global Arge Ekibi<br />
tarafından kapsamlı olarak<br />
müşteri görüşlerini baz alarak<br />
geliştirdiği HSG’lerinin (Yüksek Hızlı<br />
Tost Makinesi ) bir sonraki nesli<br />
olan SpeeDelight, çok çeşitli ara<br />
öğünlerin daha leziz ve geleneksel<br />
tost makinelerine göre üç kat daha<br />
hızlı bir şekilde hazırlamak üzere çığır<br />
açan pişirme teknolojilerini, hünerli<br />
özelliklerle birleştiriyor.<br />
Cihaz, ısıtıcı plakaları, infrared ve<br />
mikrodalga teknolojileriyle birleştirerek<br />
yiyeceklerin bir dakikadan daha<br />
az sürede mükemmel bir şekilde<br />
pişmelerini ve çıtır olmalarını<br />
sağlarken; üst plaka yiyeceğe tam da<br />
olması gerektiği kadar baskı uygular<br />
ve meşgul operatörlerin bile güvenle<br />
çalışabilmelerini sağlar. Kapak, yiyecek<br />
hazır olduğunda otomatik olarak<br />
açılacak şekilde tasarlanmıştır.<br />
Özel enerji tasarruflu<br />
SpeeDelight, büyük lezzetlerle düşük<br />
enerjili özellikleri eşleştiriyor. Özel bir<br />
Enerji Tasarruf Modu ile enerji sarfiyatı<br />
%60 oranında azaltılırken, yılda 500€’ya<br />
varan tasarruf imkanı sağlanmaktadır.<br />
SpeeDelight tek başına bir makinadan<br />
daha fazlasıdır: USB portu ve Wi-<br />
Fi özelliği ile akıllı bağlanabilirliği<br />
sayesinde, operatörler pişirme<br />
menülerini arayabilir, saklayabilir,<br />
güncelleme yapabilir, paylaşabilir;<br />
uyarıları veya arızaları görüntüleyebilir;<br />
mükemmel iş akışları geliştirebilir ve<br />
çok sayıdaki zincir dükkanlar arasında<br />
uyumluluğu sağlayabilirler.<br />
Dahası, üreticinin kapsamlı Satış<br />
Sonrası Müşteri Hizmetleri ağı<br />
operatörlerle 149’dan fazla ülkedeki<br />
2.000’i aşkın servis partnerini<br />
buluşturarak uzman servis ve<br />
bakım sunar. Aksesuar ve Sarf<br />
Malzemeler ile verilen her türlü<br />
alet ve temizlik ürünleriyle de<br />
operatörlere SpeeDelight’ın optimum<br />
hızı, maksimum lezzet ile sunmayı<br />
sürdürmesi sağlanır.<br />
Electrolux Profesyonel Yüksek Hızlı<br />
Pişirme Kategorisi Başkanı, Alberto<br />
Pezzutto şunları söylemiştir: “İlk<br />
nesil HSG Panini’miz (Yüksek Hızlı<br />
Tost Makinesi ) çoğu yiyecek servis<br />
dükkanının dönüşümüne yardımcı<br />
olmasının yanı sıra daha önce sıcak<br />
yiyecek satışı yapamayanlara da<br />
yeni kazanç kapıları açmıştır. Şimdi<br />
de SpeeDelight ile, hızlı servis<br />
restoranlarından barlara, cafe ve<br />
süpermarketlere daha önce olmadığı<br />
kadar hızlı bir şekilde mükemmel<br />
pişmiş ve görsel olarak albenisi<br />
yüksek yiyecekler hazırlayarak,<br />
yoğun iş yaşamının ve artan<br />
yiyecek farkındalığının ihtiyaçlarını<br />
karşılayabilmeleri imkanını sunuyoruz.<br />
İster panini, pizza, burrito veya<br />
sandviç olsun SpeeDelight, saniyeler<br />
içerisinde lezzetli ara öğünleri<br />
sunarak; operatörlere, müşterilerini<br />
mutlu etmeleri için daha fazla zaman<br />
kazandırır.”
hotel restaurant<br />
126 & hi-tech<br />
ürün<br />
Türkiye’nin<br />
şef bıçağı<br />
nasıl<br />
olmalı?<br />
Geleneksel mutfak kültürünü günümüze taşıyıp yeniden yorumlayan Refika<br />
Birgül, bu sorunun yanıtını, kaybolmaya yüz tutmuş zanaatkârlarla arıyor. Birgül,<br />
“doğramak”, “kıymak” gibi Türklere özel mutfak alışkanlıklarında çözüm olacak<br />
“Refika’dan Bıçak & Pirge”yi 6 kuşak boyunca bıçakçılık yapan Pirge ailesiyle<br />
tasarlayıp, mutfak tutkunlarının beğenisine sunuyor.<br />
Şef bıçağı, satır, santoku… Şef<br />
bıçağı Avrupa’nın, Santoku ise<br />
Uzakdoğu’nun mutfakta kullandığı<br />
bıçak türleri. Fakat Türk mutfağı ne<br />
Uzakdoğu’ya ne de Avrupa’ya benzer.<br />
Sebebi; diğer tüm mutfaklarda<br />
olmayacak kadar doğrama ve kıyma<br />
işinin olması. Peki, Türkiye’nin şef<br />
bıçağı nasıl bir formda olmalı? Bu<br />
soru geleneksel mutfak kültürünü<br />
günümüze taşıyıp yeniden yorumlayan<br />
Refika Birgül ile cevap buluyor.<br />
Türkiye’nin milli bıçağı olmaya<br />
aday bıçak<br />
Refika’dan Bıçak & Pirge bıçağı 1<br />
buçuk yıl gibi bir sürede, Refika Birgül<br />
tarafından en ince detayına kadar<br />
tasarlandı ve uygulaması da Pirge ailesi<br />
tarafından gerçekleştirildi. Bir anlamda,<br />
Türkiye’nin milli bıçağı olmaya aday<br />
bıçak, satır ve zırhtan ilham alınarak<br />
tasarlandı ve 1879 yılından bu yana 6<br />
kuşaktır bıçakçılık yapan bir ailenin<br />
tecrübe ve zanaatkârlığıyla mükemmel<br />
bir forma ulaştı. Yola çıkış hikâyesini<br />
“Mutfakta satır, şef bıçağı ve santoku<br />
kullanan biri olarak hepsinin özellik<br />
ve güzelliklerini barındıran bir tasarım<br />
olsun istedim. Malum çokça maydanoz<br />
kıyan, soğan doğrayan bir kültürden<br />
geldiğimizden dolayı bel kıvrımının el<br />
destekli kullanım için uygun olması çok<br />
önemliydi” diye anlatıyor Refika Birgül.<br />
İşlevsel, dayanıklı<br />
Boyutları, çelik kalınlığı ve dengesi elin<br />
bir uzantısı gibi olması için milimetrik<br />
olarak hesaplandı ve tasarlandı.<br />
Bıçağın üzerinde bulunan Selçuklu 8<br />
köşeli yıldız motifi ise kültürümüzden<br />
izleri günümüze taşırken son derece<br />
işlevsel bir özelliğe de sahip. Bu tırtırlı<br />
dokusuyla elma, armut gibi bıçağa<br />
yapışabilen yiyeceklerin de yapışmasını<br />
engelliyor. Her biri elde üretilen<br />
bıçaklar yüksek karbonlu paslanmaz<br />
çelikten tek parça olarak tasarlandı.<br />
Gül ağacından yapılan sap kısmı<br />
elde şekillendirildi. Böylelikle Türk<br />
mutfak kültürünün tüm ihtiyaçlarına<br />
mükemmel bir şekilde cevap olan<br />
‘Refika’dan Bıçak & Pirge’ mutfakta<br />
şef gibi hissetmek isteyen herkesin<br />
kullanımına sunuluyor.
Üretilen 400.000.<br />
RATIONAL<br />
SelfCookingCenter<br />
bir XS!<br />
RATIONAL SelfCookingCenter üniteleri 2004’ten beri Landsberg-am-Lech,<br />
Almanya’da üretilmektedir. Başarılı serinin küçük üyesi SelfCookingCenter XS ile<br />
üretici yakın zamanda 400.000. SelfCookingCenter’ı üretti. Tam da Batı Fransa’daki<br />
“Aristide” isimli restaurantın açılış zamanında. Ünite <strong>2017</strong> Ocak ayının sonunda<br />
Nantes adresindeki yepyeni mutfakta yerini aldı ve göreve başladı.<br />
RATIONAL’in tüm SelfCookingCenter<br />
üniteleri, en iyi pişirme sonuçlarını<br />
sağlaması ve kullanıcı dostu olması<br />
özellikleriyle ayırt edilirler. Serinin en<br />
küçüğünden en büyüğüne tüm üniteleri<br />
güçlü buhar jeneratörüne sahip olmakla<br />
birlikte; karışık yükleme seçeneği asistanı<br />
iLevelControl, maksimum performans ve<br />
hassas pişirme kabini iklimi yönetimi ile<br />
en mükemmel yemek kalitesini sağlayan<br />
HiDensityControl ve otomatik temizleme<br />
ve kireç giderme sistemi Efficient<br />
CareControl gibi akıllı fonksiyonlara<br />
sahiptir. Bugün dünya çapındaki<br />
profesyonel mutfakların sadece küçük bir<br />
kısmı SelfCookingCenter olmadan başarılı<br />
olabilir. Dolayısıyla Aristide Restaurant<br />
şefi Tanguy Rattier’nin tercihi de<br />
SelfCookingCenter’dan yana oldu. Tanguy<br />
Rattier, Fransız Rivierası ve Paris’teki<br />
çeşitli restaurantlarda; ve son durağı<br />
Fransız şehri Nantes’da bulunan Michelin<br />
yıldızlı restaurant “L’Atlantide”in ikinci<br />
şefi olarak, profesyonel mutfaklardaki<br />
kariyerinin ilk zamanlarından beri<br />
RATIONAL üniteleriyle çalışmaktaydı.<br />
Ve <strong>2017</strong> Şubat itibariyle de ismini<br />
Nantes doğumlu, 1926 Nobel Barış<br />
Ödülü sahibi Aristide Briand’dan alan<br />
yeni açılan restaurant Aristide’in şefi<br />
olarak çalışmaktadır. Burada Tanguy<br />
Rattier’nin mutfağı, geleneksel Fransız<br />
mutfağından oluşan iki menüye ve<br />
üç farklı atmosfere sahiptir. Aslında<br />
restaurantın üç farklı alanı Fransız<br />
bayrağı renklerine göre tasarlanmış ve<br />
dekore edilmiştir. Mavi Oda restaurant,<br />
Beyaz Oda iş çıkışı müdavimleri için café<br />
lounge bar ve Kırmızı Oda daha rahat<br />
bir ortam sunan bistro konseptindedir.<br />
İşletme haftanın 7 günü açık olduğu için,<br />
Şef Tanguy yeni SelfCookingCenter XS<br />
ünitesinin desteğine oldukça güvenmekte.<br />
SelfCookingCenter’ın 230 volt seçenekli<br />
kompakt versiyonu, mutfakta tamamlayıcı<br />
ünite olarak kullanılmaktadır. Ek<br />
olarak iki adet 6 raflı RATIONAL ünitesi<br />
kurulmuştur. En küçük RATIONAL<br />
SelfCookingCenter, 2016 Ağustos ayının<br />
sonunda ilk olarak üretildiği yerde<br />
Almanya’da, ve daha sonra da tüm<br />
dünyada piyasaya sürülmüştü.<br />
Hassas pişirme seviyesi<br />
Genç şefin tanımı ise şöyle oldu:<br />
“Amacım, günün sonunda Michelin<br />
rehberinde yer alabilmenin umuduyla<br />
bu yeni restaurant ile mutfağın en<br />
yüksek seviyesine ulaşmak. Elbette bunu<br />
başarmak için SelfCookingCenter da bana<br />
yardım edecek. Tamamen beklediğim<br />
hassas pişirme seviyesini sağlıyor. Temel<br />
faydası? Hiç tereddüt etmeden: pişirmede<br />
istikrar. Ona her zaman güvenebileceğimi<br />
biliyorum. Ayrıca kullanımı da çok kolay.”<br />
Şef Tanguy’nin mutfağındaki<br />
SelfCookingCenter XS, üretilen 400.000.<br />
SelfCookingCenter. RATIONAL üretimde<br />
“tek seferde tek ürün” prensibini takip<br />
etmektedir. Buna göre bir montaj<br />
görevlisi, bir ünitenin tamamını tek başına<br />
son haline getirir. Bu proses montaj,<br />
yazılım kurulumu ve son fonksiyon testini<br />
kapsamaktadır. Sonuç olarak montaj<br />
görevlisi son haline gelen ünitenin<br />
kalitesinden bizzat sorumludur ve ünite<br />
üzerindeki ürün tipi plakasında kendi<br />
ismi yazar. Şu an Şef Tanguy Rattier’nin<br />
Fransa’daki mutfağında bulunan<br />
ve her gün mutfağının lezzetleriyle<br />
müşterilerini şımartabilirken ona destek<br />
olan SelfCookingCenter XS ise Tobias<br />
Vief tarafından monte edildi. Daha fazla<br />
bilgiye rational-online.com adresinden<br />
ulaşılabilir. Ayrıca okuyucular 400.000.<br />
ünitenin sahibine ulaşana kadarki<br />
tüm serüvenini de detaylı bilgilerle ve<br />
görsellerle birlikte burada bulabilirler.
hotel restaurant<br />
128 & hi-tech<br />
ürünler<br />
Mimari özgürlüğün adı<br />
Geberit Pluvia<br />
Baharın gelmesiyle başlayan ilkbahar yağışları diğer bir<br />
adıyla konveksiyonel yağışlar, kısa süreli bir etki gösterse<br />
de metrekareye oldukça fazla yağış bırakıyor. AVM’ler,<br />
havalimanları ve endüstriyel tesisleri düşündüğümüz zaman,<br />
bu yağışlar sırasında suyun hızlı tahliyesi önemli bir konu.<br />
Bu sağanak yağışlar için son teknolojiyi kullanarak Pluvia’yı<br />
geliştiren İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, saniyede 12 veya<br />
25 litre kapasiteli Pluvia süzgeçleri ile su baskınlarının önüne<br />
geçiyor. Sistemin genellikle geniş çatılarda tercih edilen bir<br />
drenaj sistemi olduğunu belirten Geberit Türkiye Ürün Müdürü<br />
Fikret Gençgel, Pluvia’nın en az 1000-1500m2 üzerindeki<br />
binalarda ideal çözüm olarak ortaya çıktığını söyledi.<br />
Sıradanlığa meydan okumak için<br />
Soliroc<br />
Detaylarda fark yaratmak isteyenler için Legrand,<br />
birbirinden farklı anahtar-priz serileriyle yaşam alanlarına<br />
sofistike bir imaj vadediyor. Sıradanlığa meydan okuyan<br />
tasarımıyla anahtar-priz serisi Soliroc, sade ve modern<br />
tasarımların birleşiminden çıkan uyumuyla göz dolduruyor.<br />
Benzersiz bir stile sahip Soliroc anahtar-priz serisi,<br />
minimalist çizgisiyle yaşam alanlarında trend rüzgarı<br />
estirmek isteyenlerin tercihi oluyor. Metalin en kışkırtıcı<br />
tonu, darbelere karşı maksimum koruma sunan ve su<br />
geçirmezlik özelliği ile Soliroc, iç ve dış mekanlara uygun<br />
sadeliği ve dayanıklılığıyla da büyük beğeni topluyor.<br />
Yaz boyu<br />
verandada<br />
gölge keyfi<br />
Alanında lider Fransız markası Somfy, pergolaları teknolojiyle<br />
tanıştıran çözümleriyle yaz keyfine konfor katıyor. Somfy’nin<br />
motorlu pergola sistemleri, uzaktan kumandanızın sadece<br />
tek düğmesine basarak ihtiyaç duyduğunuz kadar gölgeye<br />
sahip olmanızı sağlıyor. Sistem sayesinde gölgelikler,<br />
gölge ve güneş ışığını idare etmek için istediğiniz kadar<br />
iniyor, açılıyor ve gerektiğinde ayarlanıyor. Somfy motorlu<br />
pergola sistemleri, mükemmel ve yumuşak kapanış özelliği<br />
ile mekanizma ve kumaşın ömrünü uzatıyor. Motorlu<br />
pergolanızın kumaş gerginliği, bozulmadan uzun süre<br />
konumunu koruyor. Ürün çekici tasarımı ile dikkat çekerken<br />
pergolanızın kumaş cinsine bağlı olarak da yağmurlu<br />
havalarda atık suyun akıp gitmesine yardımcı oluyor.<br />
Kone yürüyen merdivenlerde;<br />
Teknoloji güvenliğin emrinde<br />
Asansör, yürüyen merdiven ve turnike çözümlerinde öncü<br />
konumda bulunan KONE, geliştirdiği inovatif teknolojilerle<br />
maksimum insan güvenliğini sağlamaya odaklanıyor.<br />
“Güvenlikte küçük şeyler fark yaratır.” anlayışı ile hareket<br />
eden KONE, yürüyen merdivenlerinde kazalara karşı<br />
teknolojik önlemler geliştiriyor. Bunlar arasında hız sensörü<br />
sistemleri ve acil durum durdurma butonları gibi azami<br />
güvenliği sağlamak üzere tasarlanmış geniş bir standart<br />
özellikler yelpazesi bulunuyor. Bu yenilikçi özellikler KONE<br />
yürüyen merdivenlerin güvenlik bakımından bir referans<br />
olmasını sağlıyor. Ayrıca KONE tasarımları, ISO 14001 ve<br />
EN115 dahil olmak üzere yürürlükte bulunan tüm güvenlik,<br />
standart, yönetmelik ve düzenlemeleri karşılamakla kalmıyor,<br />
ISO 25745-3 enerji performansı konusunda bunların da<br />
ötesine geçiyor.