18.05.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE MAYIS 2017 SAYISI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şimdi kahve zamanı!<br />

Editör<br />

Bir çekirdek taneciği ile başlar kalplere<br />

yolculuğu... Sevgiyle kavrulup,<br />

harmanlandıkça minik toz parçacıklarına<br />

dönüşür. Fincanda vücut bulduğunda,<br />

buram buram kokusunu salar önce, sizi<br />

alır götürür. Yudum yudum aktıkça<br />

dökülür damaktan kalplere, 40 yıllık<br />

hatırın bir taşımlık simgesi olur.<br />

Bu ayki dosya çalışmamızda keyfin<br />

en leziz halini, “kahve”yi olağanüstü<br />

görüntüleri eşliğinde tasarlayarak<br />

sayfalarımıza taşıdık. Hazırladığımız bu<br />

çalışmada dünyanın en prestijli kahve<br />

markalarından ekipman üreticilerine, ithal<br />

kahve makinelerinden yan aksesuarlarına<br />

kadar sektörü tüm bileşenleriyle geniş bir<br />

perspektifte bulabileceksiniz.<br />

Dosya konumuz kapsamında kahvenin<br />

duayen ismi Makpa Dış Ticaret Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Ali Sözmen ve KEF<br />

Grup ortaklarından Kaancan İlbay ile<br />

yaptığımız röportaj konularımız da sizleri<br />

bekliyor!<br />

“Dünyaya bir daha gelseydim yine<br />

turizmci olurdum” diyecek kadar idealist,<br />

başarıyı işin mutfağıyla temellendirecek<br />

kadar profesyonel bir isim o. 35 yıllık<br />

çalışma hayatının son 20 yılını turizm<br />

sektörüne adayan İstanbul Kongre Merkezi<br />

Genel Müdürü Pervin Zeydanlı Yalazan’ı<br />

iş’te kadın bölümümüzde ağırladık.<br />

Dünyaca ünlü otel zinciri Fairmont,<br />

Türkiye’deki ilk oteli Fairmont<br />

Quasar İstanbul’u 16 Ocak <strong>2017</strong>’de<br />

Mecidiyeköy’de açtı. Geçen dört aylık<br />

süreçte gerek iş yaşamı ve lüksü<br />

buluşturan sıra dışı konsepti gerekse<br />

toplantı, yeme içme ve dinlenme<br />

olanaklarıyla İstanbul turizminde hatırı<br />

sayılır bir ivme yakalayan beş yıldızlı<br />

oteli, Genel Müdürü Kai Winkler ile<br />

konuştuk.<br />

En büyük hayali, tıpkı büyük kuzeni<br />

gibi gemide çalışırken aynı zamanda<br />

dünyayı gezmekti. Oysa daha 9 yaşında<br />

bir çocuktu ve elinde bu hayalini<br />

yaşatabilecek bir tek fotoğraf vardı.<br />

Çocukluğu aile mesleği gereği otel ve<br />

restoranlarda geçtiği içindir belki de,<br />

bir an olsun vazgeçmedi bu hayalinden.<br />

Uzun seneler onu motive eden plaj<br />

fotoğrafına bakarak, kuzenlerinin alaycı<br />

gülüşmelerinin arasında “Birgün ben de<br />

oraya gideceğim” diye meydan okuması da<br />

bundan sebepti büyük olasılıkla.<br />

“Kahve doktoru” Murat Güreş ile<br />

yaptığımız keyifli çekimimiz ve baristalık<br />

hikayesi de bu sayıda sizlerle!..<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

Hatice Ünal Bilen<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />

İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

YAYIN DANIŞMANLARI<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YUSUF OKÇU<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

HATİCE ÜNAL BİLEN<br />

hatice.unal@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />

Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

REKLAM MÜDÜRÜ<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

VEYSEL BİRDAL<br />

veysel.birdal@img.com.tr<br />

CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ<br />

fatma.demirbag@img.com.tr<br />

BİLGİ İŞLEM Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

SOSYAL MEDYA Emir YENER<br />

emir.yener@img.com.tr<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN<br />

hakki.gunerkan@img.com.tr<br />

KAPAK MEKANI Radisson Blu Hotel & SPA<br />

İstanbul Tuzla<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

MUHASEBE ve<br />

FİNANS MÜDÜRÜ<br />

ABONE ve DAĞITIM<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

İhlas Plaza No:11 A/41<br />

Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

Evren Mah. Bahar Cad.<br />

Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4<br />

Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00<br />

Faks: +90 212 604 51 35<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />

hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

38<br />

34 52<br />

antre<br />

12 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

22 World Tourism Forum dünyanın<br />

her kıtasında<br />

24 Turizm ilanlarına başvurular<br />

rekor seviyede<br />

25 Muhammet Cüntay: “Herkes iş arıyor!<br />

26 Doluluklar yerli etkisiyle arttı, gelir<br />

kaybı katlanarak sürdü<br />

27 Tezer Öner: Turizme yatırsak mı,<br />

yatırmasak mı?<br />

28 İstanbul dünyanın dört bir yanından<br />

turist çekiyor<br />

29 Cem Polatoğlu: “Booking.com<br />

Sorunsalı”<br />

30 Turizmdeki 5 harcamadan biri Çinli<br />

turistlere ait<br />

32 Skal International İstanbul, Dünya<br />

Skal Günü’nü kutladı<br />

yeni yatırımlar<br />

34 İş yaşamının ve lüksün buluşma<br />

noktası: Fairmont Quasar İstanbul<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

38 Sadelik, lüks ve zarafetin yeni<br />

tanımı: Club Privé by Rixos<br />

40 Port Akdeniz, yatırımlarını<br />

tamamladı<br />

42 Ramada Encore Gebze açıldı<br />

44 İstanbul Turizm Merkezi<br />

Katar’da tanıtıldı<br />

46 İstiklal Caddesi’in asaleti, MR.<br />

CAS Hotels ile geri döndü<br />

yatırım<br />

48 İstanbul’da arz fazlası yatağa<br />

Bülent Alıcı’dan “Bölge bölge<br />

kurul, teşvikli ruhsat” önerisi<br />

50 Kempinski 120. yılını kutluyor!<br />

iş’te kadın<br />

52 Pervin Zeydanlı Yalazan:<br />

Dünyaya bir daha gelseydim<br />

yine turizmci olurdum<br />

dosya<br />

56 Kahve zamanı!<br />

marka<br />

70 Uğur Çevik: Sektör globalleşmeli<br />

72 Electrolux Profesyonel’in<br />

seminerler serisi sürüyor<br />

73 Jumbo ‘Unique’ koleksiyonu ile çok<br />

yönlü sunumlar<br />

74 Ege Seramik’ten sektöründe yine<br />

bir ilk<br />

marka güncel<br />

76 Sektör firmalarından kısa haberler<br />

etkinlik<br />

78 I-MICE Derneği Çalışma Grupları<br />

ve Komisyonlarıyla artık daha<br />

güçlü!<br />

barista’nın gözünden<br />

80 Kahve doktoru: Murat Güreş<br />

gastro güncel<br />

84 Metro restoranlarla gücünü<br />

birleştirdi, Metro Gıda Hareketi’ni<br />

başlattı<br />

86 Nermin Yurtoğlu: Seyahat, Yemek<br />

ve Gözlem


dosya<br />

Kahve zamanı<br />

56 80<br />

108<br />

gastro etkinlik<br />

88 “Öztiryakiler’den 3. Ulusal<br />

Aşçılık Kampına Destek”<br />

90 İstanbul çaya doydu<br />

92 Bilge Şehir Kocaeli, yemekte<br />

de şehrin bilgelerini seçti<br />

gastro aktüel<br />

94 Gastronomi sektöründen<br />

kısa haberler<br />

hijyen<br />

100 Öztiryakiler Temizlik ve<br />

Hijyen Ekipmanları’ndan<br />

hijyene davet var!<br />

102 Electrolux Profesyonel’den<br />

“yeni Konveyörlü Tip<br />

Bulaşık Makinesi”<br />

103 Profesyoneller için uzaktan<br />

hijyen eğitimleri başlıyor<br />

hotel project<br />

104 Ramada Encore Gebze’nin<br />

mutfaklarında KM Kayalar<br />

Mutfak imzası var!<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

fuar<br />

106 Solarex İstanbul Fuarı<br />

başarıyla sonuçlandı<br />

yeni mekan<br />

108 Arnavutköy’de kahvenin<br />

‘en misss’ durağı:<br />

Curtis İstanbul<br />

112 Nişantaşı’nın yıldızlar<br />

altındaki yeni meyhanesi:<br />

ABDİ Anason<br />

114 Bazilik Grill Restaurant’tan<br />

sıra dışı steak house konsepti<br />

116 İSKENDER şimdi de<br />

Nişantaşı’nda<br />

hotel-tech<br />

118 Mitsubishi Electric’ten<br />

yenilenen profesyonel<br />

seri klima<br />

120 Turizm profesyonelleri<br />

Big Data’yı nasıl kullanmalı?<br />

ürün<br />

122 Modern çizgileriyle Öztiryakiler<br />

Pasta Teşhir Dolapları<br />

124 Electrolux Profesyonel mutfakta<br />

verimliliği artıran sistemler<br />

125 Electrolux Profesyonel’in son<br />

teknolojisi ile “daha hızlı pişirin”<br />

126 Türkiye’nin şef bıçağı nasıl olmalı?<br />

127 Üretilen 400.000. RATIONAL<br />

SelfCookingCenter bir XS<br />

ürünler<br />

128 Yeni ürünler<br />

126


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Cahid Cıngı: ”Türkiye’deki<br />

dağlar çok büyük kış turizm<br />

potansiyeline sahip”<br />

Erciyes A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, Turizm Haftası<br />

etkinlikleri kapsamında Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde Erciyes<br />

Kış Turizm Merkezi’nin Kayseri ve ülke ekonomisine katkıları ile ilgili<br />

konferans verdi. Erciyes’in daha önceden çok düzensiz ve anarşik bir yapıya<br />

sahip olduğunu ifade eden Cahid Cıngı, “2005 yılında Erciyes’in bulunduğu<br />

sınırlar Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesi ile beraber o zamanki<br />

belediye başkanı şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki,<br />

Erciyes’te uluslararası bir kayak merkezi oluşturma fikri ile harekete<br />

geçti. 2011 yılından itibaren Erciyes’i kayak merkezi olarak hizmete açtı.<br />

Bugün ise şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in büyük<br />

desteğiyle Erciyes, son teknoloji mekanik tesisleri, 102 km’lik pistleri,<br />

konaklama ve sosyal tesisleri ile dünyanın en önemli Evrensel kış turizm<br />

merkezlerinden biri haline geldi. Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi,<br />

iki yıl üst üste yaptığı Snowboard Dünya Kupası, Avrupa Kupaları gibi büyük<br />

sportif organizasyon başarılarının yanı sıra kış turizminde Kayseri ve ülke<br />

ekonomisine de çok ciddi katkılar vermeye başladı” diye konuştu.<br />

HotelsPro’ya<br />

yeni Amerika Bölge<br />

Direktörü<br />

Dünyanın önde gelen seyahat ve konaklama ürünü tedarikçilerinden MetGlobal<br />

şirketler Grubu’nun, seyahat sektörü profesyonellerine teknoloji ve rezervasyon<br />

çözümleri sunan markası HotelsPro’da, Amerika Bölge Direktörlüğüne Juan Mi<br />

Llompart getirildi. E-ticaret, online seyahat, iş geliştirme, turizm işletmeciliği,<br />

ekip yönetimi, stratejik planlama, global satış ve sözleşme süreçleri gibi çeşitli<br />

alanlarda uzmanlığa sahip Juan Mi Llompart, satış ve sözleşme süreçleri<br />

dahil olmak üzere Amerika’daki tüm HotelsPro operasyonlarının yönetiminden<br />

sorumlu olacak.<br />

Yelkenciler Tuzla’da<br />

nefes kesti<br />

Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK) organizasyonuyla dünyanın ilk ve tek<br />

5 fonksiyonlu marinası Viaport Marina ana sponsorluğunda gerçekleşen<br />

Viaport Marina Fahir Çelikbaş Kupası Yat Yarışları, Tuzla açıklarında<br />

yapılan şamandıra yarışıyla tamamlandı. Viaport Marina Müdürü Mehmet<br />

Tunç, “Viaport Marina Cup, 50’ye yakın teknenin katılımıyla Tuzla koyunda<br />

gerçekleşen şamandıra yarışı ile tamamlandı, ardından da marinamızda<br />

gerçekleştirdiğimiz eğlenceli bir törenle ödülleri verdik. Marina olarak<br />

denize katkı sağlamak olan amacımıza uygun etkinlikler yapmaya devam<br />

ediyoruz” diye konuştu.


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Türkiyenin en itibarlı oteli<br />

“Barut Otelleri”<br />

Türkiye İtibar Akademisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik<br />

Bölümü’nün gerçekleştirdiği Türkiye İtibar Endeksi (TİE)<br />

Araştırması sonuçları açıklandı. Eğitimden enerjiye, GSM’den<br />

hazır giyime, bankacılıktan gıdaya, perakendeye kadar 20<br />

farklı sektörde en saygın ve güvenilir markaları 3000 kişiye<br />

tek tek ulaşarak belirleyen istatiksel çalışmada Turizm-Otel<br />

sektöründe üç liderden biri Barut Otelleri oldu. Barut Ailesi<br />

şimdi de otel zincirinin en son halkalarından biri olan AKRA<br />

ile turizm sektörüne duygu ve deneyimlere dayanan yeni nesil<br />

otelcilik konsepti Urban Social’ı turizm sektörüne kazandırıyor.<br />

‘Dokunuş’, ‘Lezzet’, ‘Koku’, ‘Ses’ ve ‘WellBeing’ (Daha İyi Bir<br />

Sen) kodlarını buluşturan bu yeni konsept misafirlerin kalbine<br />

dokunup benzersiz bir deneyim ve iyi anılarla Antalya’dan<br />

ayrılmalarını hedefliyor.<br />

TAV Şili Santiago<br />

Havalimanı’nın<br />

yolcu salonlarını<br />

işletecek<br />

Arturo Merino Benitez Santiago Uluslararası Havalimanı, TAV İşletme Hizmetleri’nin, seyahatlerinde konfor arayanlar için çözümler<br />

sunan markası “primeclass”ın portföyüne eklediği 25. havalimanı oldu. TAV İşletme Hizmetleri böylece tüm dünyada 25 havalimanında<br />

41 yolcu salonuna ulaştı. Şirket Şili’de kurduğu “Primeclass Pacifico ve Servicios Aeroportuarios S.A.” ortaklığı ile girdiği ihaleyi<br />

kazanarak yolcu salonlarının işletmesini beş yıllığına üstlenmiş oldu. Şili’nin Arturo Merino Benítez Santiago Uluslararası Havalimanı<br />

19,2 milyon yolcu sayısıyla Latin Amerika’nın en işlek yedinci havalimanı.<br />

TUROYD resmen faaliyete geçti<br />

Turizm yatırımlarını yöneten otellerin 81 ildeki yöneticileri tek çatı altında<br />

birleşerek kurdukları Turizm Otel Yöneticileri Derneği – TUROYD resmi olarak<br />

olarak faaliyete geçti. Türkiye’nin 81 ilinden, 2 bine yakın otel yöneticisi ile<br />

örgütlenen TUROYD Kurucular Kurulu Üyeleri’nin İstanbul Dernekler Masası<br />

başvuru ile 34-232-121 kütük numarası, 14.04.<strong>2017</strong> tarih ve saat 15:09<br />

itibarıyla resmi olarak kuruldu. Ülke turizm politikalarının geliştirilmesinde<br />

aktif rol oynamayı hedefleyen TUROYD geçici yönetim kurulu aşağıdaki<br />

isimlerden oluşuyor. Dernekler Masası’nda resmi kuruluşunu gerçekleştiren<br />

TUROYD kurucular kurulu İstanbul Vali Başyardımcısı Nihat Nalbant’a nezaket<br />

ziyaretinde bulunarak ileriye dönük çalışmaları hakkında bilgi verdiler. Genel<br />

Başkan İstanbul’dan Turizoom International Hotel Management Genel Koordinatörü Ali Can Aksu, Başkan Yardımcısı Samsun’dan<br />

North Point Hotel Samsun Genel Koordinatörü Murat Toktaş, Genel Sekreter İstanbul’dan Turgay Solmaz, Sayman İstanbul’dan<br />

Crowne Plaza Istanbul Oryapark Genel Müdürü Aykut Bakay.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Akgün İstanbul Hotel Tohum Otizm<br />

Vakfı’na kapılarını açtı<br />

Tohum Otizm Vakfı tarafından düzenlenen “Otizm Eylem Planı Çalışmalarında Yolun<br />

Neresindeyiz?” paneli Akgün İstanbul Hotel sponsorluğunda gerçekleşti. Otizm<br />

farkındalık ayı olan Nisan ayı çalışmaları kapsamında gerçekleşen panel Otizmliler<br />

ve ailelerine hizmetler sunan üç bakanlığın müsteşarını bir araya getirdi. “Otizme<br />

mavi ışık yak” sloganına, mavi kravatıyla da destek veren ,Akgün İstanbul Hotel<br />

Genel Müdürü Ali Akgün ve Marka Direktörü Sevda Yılgaz: Otizmin farkında, onların<br />

yanında olduklarını dile getirirken, Otizm farkındalık ayı olan Nisan ayı kapsamında,<br />

Tohum Otizm Vakfı’nın bu kıymetli buluşmasına ev sahipliği yapmaktan mutluluk<br />

duyduklarını belirttiler.<br />

Regnum Carya misafirleri Land of<br />

Legends’a ücretsiz girecek<br />

Her şey dahil konseptine yeni bir anlayış getiren ve her misafirine VIP hizmet<br />

sunan Regnum Carya Golf&Spa Resort, özellikle çocuklu misafirlerin hoşuna<br />

gidecek bir yeniliğe daha imza attı. Regnum Carya’da konaklayan misafirler,<br />

Antalya’nın en büyük tema parkı Land of Legends’a ücretsiz girip, macera dolu<br />

parkta gönüllerince eğlenebilecek. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Regnum<br />

Turizm Yönetim Danışmanı Geylan Dursunoğlu, yaptıkları işbirliği ile ilgili şunları<br />

söyledi: “Regnum Carya Golf & Spa Resort, uluslararası organizasyonlara ev<br />

sahipliği yapmasının yanı sıra sunduğu olanaklarla çocuklu ailelerin konaklaması<br />

için de son derece elverişli bir otel. Çocuk havuzları, çocuk aqua parkı, büyük bir<br />

kreş ve çocuk adventure parkı bulunan Regnum Carya mevcut donanımları ile<br />

herkesin beğenisini kazanmayı başardı. Bu işbirliği ile yaz döneminde Land of<br />

Legends’ın açık olduğu süre boyunca otelimizde konaklayacak ailelere ayrıca daha<br />

büyük bir eğlence ve macera sunacağız.”<br />

Ukrayna’da en popüler ülke Türkiye<br />

Türk turizmindeki genel sıkıntıya karşılık geçen yıl yüzde 48 gibi<br />

önemli bir artış kaydeden Ukrayna turizm pazarının, bu yıl da<br />

büyümesini sürdürmesi öngörülüyor. Türkiye Otelciler Birliği’nin<br />

(TÜROB) değerlendirmesinde, Türkiye’nin şu anda Ukrayna’da en<br />

fazla tercih edilen yurt dışı destinasyonu olduğu belirtildi. Ukrayna’dan<br />

yıllık çıkan turist sayısının yaklaşık 1.5 milyon olduğu ve bunun<br />

yaklaşık yüzde 75’inin Türkiye’ye geldiği kaydedildi.<br />

Almanya ‘son dakika’ya kalabilir<br />

Geçen yıla kadar Türkiye’nin en büyük turizm pazarı unvanını koruyan, bu yıl ise ‘en fazla turist gönderen ülkeler’<br />

sıralamasında gerilere düşen Almanya pazarı yıla sancılı başladı. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) tarafından Almanya<br />

pazarına yönelik hazırlanan raporda, bu yıl bu pazarda sıkıntıların süreceği, ancak yine de ‘son dakika’ hızlanmasının<br />

ihtimal dahilinde olduğu belirtildi. Raporda görüşleri bulunan TÜROB Başkanı Timur Bayındır, 2011-2015 döneminde<br />

ülkemize gelen Alman turist sayısındaki istikrarlı seyrin 2016 yılındaki sert düşüşle sona erdiğini, 2016 yılında Almanya’dan<br />

Türkiye’ye gelen turist sayısının yüzde 30 düşerek 3.9 milyona gerilediğini hatırlattı.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

‘Gezi tasarımcısından’ gezi kültürü yazıları<br />

Kültür turizminin duayeni, kurduğu Fest Travel ile kültür turizminin ete<br />

kemiğe bürünmesini sağlayan, bu alanda birçok ilki başlatan Faruk Pekin,<br />

kaleme aldığı kitaplarına bir yenisini ekledi. Aralarında TUYED’in de (Turizm<br />

Yazarları ve Gazetecileri Derneği) bulunduğu birçok kurumun kurucusu,<br />

yöneticisi veya üyesi olan Pekin, yeni eseri “Gezmek Yaşamaktır” kitabının<br />

önsözünde şöyle diyor: “Bir gezi tasarımcısı olarak yüzlerce gezi programı<br />

yarattım. Az bilinen, hiç bilinmeyen yerlere gezi alışkanlığı başlattım. Bu<br />

yoğun çaba içinde zaman zaman ‘gezi yazıları’ yazdım.” Hil Yayın tarafından<br />

hazırlanıp piyasaya verilen “Gezmek Yaşamaktır” 326 sayfadan oluşuyor.<br />

Kitap, Faruk Pekin’in bu gezi yazılarından oluşuyor. Kitaptaki gezi yazılarının<br />

çoğu yayınlandıkları gazete ve dergilerde basıldıkları biçimleriyle değil, o<br />

yayınlara gönderilmiş kısaltılmamış halleriyle yer alıyor.<br />

Sektörün En Beğenileni<br />

Hilton Otelleri oldu<br />

Capital Dergisi tarafından 2000 yılından bu yana düzenlenen “Türkiye’nin<br />

En Beğenilen Şirketleri” araştırmasının 2016 yılı sonuçları açıklandı.<br />

Araştırmanın Otel ve Konaklama kategorisinin kazananı bir kez daha Hilton<br />

Otelleri oldu. Kazanan şirketlerin görkemli bir ödül töreniyle açıklandığı<br />

gecede, geçen yıldan bu yana kendi kategorisinde liderliği bırakmayan<br />

Hilton Otelleri’nin ödülünü, Hilton Worldwide Türkiye Üst Sınıf Oteller İnsan<br />

Kaynakları Direktörü Hakan Özcan aldı.<br />

Bodrum’un ilk<br />

cruise gemisi<br />

limana yanaştı<br />

Türkiye’nin en önemli turizm<br />

merkezlerinden Bodrum, <strong>2017</strong>’nin ilk<br />

kruvaziyer gemisini ağırladı. Malta<br />

bandıralı Thomson Spirit adlı gemi,<br />

1.710 yolcu ve mürettebatı ile 29 Nisan<br />

Cumartesi sabahı Bodrum Cruise Port’a<br />

yanaştı. 215 metre uzunluğundaki lüks<br />

yolcu gemisi, 1.172’si İngiliz olmak üzere<br />

toplam 1.204 turisti Bodrum’a indirdi. Toplam yolcu kapasitesi 1.254 olan gemide 506 mürettebat hizmet veriyor. Thomson Spirit ile<br />

Bodrum’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu bireysel şehir turuna çıkarken, bir bölümü ise jeep safari ve tekne turlarına katıldılar.<br />

Bodrum’un, eşsiz birçok özelliği ile dünyanın birçok bölgesinden turistleri kendisine çektiğini belirten Bodrum Cruise Port Liman<br />

Müdürü Gonca Uygun, Thomson Spirit ile başlayan <strong>2017</strong> kruvaziyer sezonunun güzel gelişmelere sahne olması temennilerini dile<br />

getirdi.<br />

Antalya 40 bin misafirle ‘yaza merhaba’ dedi<br />

Türkiye’nin turizm başkenti Antalya, yeni sezona ICFAIRPORTS ve Rixos Hotels işbirliği ile düzenlenen ‘Yaza Merhaba’ etkinliğiyle hızlı<br />

bir giriş yaptı. Antalya turizm sektörünün en önemli iki markasının işbirliği ile gerçekleştirilen ve şehrin tanıtımına katkı sağlamayı<br />

hedefleyen etkinlikte özellikle ikili ilişkilerin düzelmesinin ardından Rus misafirler sıcak bir şekilde karşılandı. Etkinlikte Antalya<br />

Havalimanı 2.Dış Hatlar Terminali’nde bagaj alım salonu ve gelen yolcu çıkış kapısı önünde yaklaşık 40 bin yolcu karşılandı.


hotel restaurant<br />

20 & hi-tech<br />

antre<br />

The Marmara ile<br />

hayalleriniz gerçeğe<br />

dönüşsün<br />

The Marmara, birbirinden farklı ve göz alıcı konsept mekanları, özel menüleri<br />

ve tecrübeli ekibiyle sizin en özel gününüzü unutulmaz kılıyor. Sunduğu<br />

mekan alternatifleri, damaklarda mükemmel tatlar bırakan menüleri,<br />

özel balayı paketleri, ünlü şeflerinin yarattığı muhteşem düğün pastası ve<br />

dekorasyon alternatifleriyle konuklarını hayallerindeki düğün organizasyonu<br />

ile buluşturuyor.<br />

Esma Sultan, The Marmara Taksim, The Marmara Pera, The Marmara Şişli,<br />

The Marmara Bodrum ve The Marmara Antalya gibi bulunduğu şehirlerin en<br />

gözde otelleri olan seçenekler sunan The Marmara, eşsiz düğün davetleri<br />

için misafirlerini bekliyor.


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

World Tourism Forum<br />

Dünyanın her kıtasında<br />

Dünya turizmine yön verenler Mayıs’ta Dubai’de Arabian<br />

Summit, Kasım’da Akra’da Africa Summit ve Aralık’ta<br />

Barselona’da Mediterranean Summit ile bir araya geliyor.<br />

Antalya, Moskova ve İstanbul’da<br />

düzenlenen ve büyük ses getiren<br />

World Tourism Forum zirvelerinin<br />

ardından turizmin liderleri Dubai’de<br />

“Arabian Summit”, Akra’da “Africa<br />

Summit” ve Barselona’da “Mediterranean<br />

Summit” ile bir araya gelecek.<br />

“Feel Global, Be Local” mottosuyla<br />

gerçekleşecek olan toplantılarda<br />

bölgelerin turizm potansiyeli masaya<br />

yatırılacak.<br />

18 Mayıs <strong>2017</strong>’de gerçekleşecek “Arabian<br />

Summit”e Ortadoğu’nun parlayan<br />

yıldızı Dubai ev sahipliği yapacak. Rixos<br />

Premium Dubai Otel’de düzenlenecek<br />

zirvede, Ortadoğu bölgesine hizmet<br />

veren turizm şirketlerinin üst düzey<br />

yöneticileri, turizm bakanları, tur<br />

operatörleri ve seyahat acentalarının üst<br />

düzey yöneticileri, ülke tanıtım ofislerinin<br />

başkanları, sivil toplum kuruluşlarının<br />

başkanları, otelciler ve turizm yatırım<br />

şirketlerinin üst düzey yöneticilerinden<br />

oluşan 300 katılımcı yer alacak. Sektör<br />

profesyonelleri, turizmin önde gelen<br />

yatırımcıları ve siyasi otoritelerin yanı sıra<br />

dijital iletişim stratejilerinin gelişmesinde<br />

büyük rol oynayan sosyal medya<br />

fenomenleri de zirveyi takip edecek.<br />

Africa Summit Kasım’da Akra’da<br />

Dünya turizmine yön veren zirvelerin bir<br />

diğeri de Kasım <strong>2017</strong>’de Afrika kıtasının<br />

turizm potansiyeli yüksek ülkelerinden<br />

biri olan Gana’da gerçekleşecek. 400<br />

katılımcının yer alacağı ve Kempinski<br />

Hotel Gold Coast City’de düzenlenecek<br />

zirveye, Gana Cumhurbaşkanlığı<br />

himayelerinde, Afrika ülkelerinin turizm<br />

bakanları, Afrika ülkelerinin tanıtım<br />

ofislerinin başkanları, otelciler, tur<br />

operatörleri ile seyahat acentaları ve<br />

turizm yatırım şirketlerinin üst düzey<br />

yöneticilerinin yanı sıra son dönemlerin<br />

ünlü sosyal medya fenomenleri<br />

katılacak. Çok sayıda ulusal ve<br />

uluslararası basın mensubunun takip<br />

edeceği zirvede, geleceğin turizmini<br />

şekillendirecek kararlar alınacak.<br />

Aralık ayında Barselona’da<br />

gerçekleşmesi planlanan, 250<br />

katılımcının yer alacağı Mediterranean<br />

Summit buluşmasının ardından, turizme<br />

yön verenler Ocak 2018’de Moskova’da<br />

Russia Summit için bir araya gelecek.<br />

Bu yıl 4.’sü düzenlenecek olan “Turizmin<br />

Davosu” olarak bilinen World Tourism<br />

Forum Global Meeting ise 8-10 Şubat<br />

2018 tarihlerinde İstanbul’da turizm<br />

sektörünün en önemli isimlerini<br />

ağırlayacak.


24<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Turizm sektöründe<br />

<strong>2017</strong> istihdam piyasası<br />

görünümü:<br />

İlanlara yapılan<br />

başvurular rekor<br />

seviyede<br />

Kariyer.net, 15-22 Nisan Dünya<br />

Turizm Günü ve Haftası’nda turizm<br />

sektörüne ilişkin verileri açıkladı. Sektörde yayınlanan toplam iş ilanları sayısının,<br />

geçen yılın ilk çeyrek rakamlarına ulaşmadığı, başvuru sayısında ise artış yaşandığı<br />

görülüyor.<br />

Veriler incelendiğinde <strong>2017</strong> yılının ilk<br />

üç ayı itibariyle Turizm sektöründe<br />

yayınlanan 3.840 ilana 935.812<br />

başvurunun yapıldığı ortaya çıkıyor.<br />

Buna karşın İstanbul, Antalya, İzmir gibi<br />

turizm potansiyeli yüksek illere göre<br />

yapılan değerlendirmede ise <strong>2017</strong>’nin<br />

ilk üç ayında yayınlanan ilan sayılarında<br />

artış yaşandığı görülüyor.<br />

Türkiye’de çalışanların ve işverenlerin<br />

en çok tercih ettiği online insan<br />

kaynakları platformu Kariyer.<br />

net, 15-22 Nisan Dünya Turizm Günü<br />

ve Haftası’nda turizm sektörüne ilişkin<br />

verileri açıkladı. Verilere göre, Turizm<br />

sektöründe yer alan toplam aday sayısı<br />

525.754 olarak belirlendi.<br />

Turizm sektörüne ilişkin verilerle ilgili<br />

görüşlerini paylaşan Kariyer.net Genel<br />

Müdürü Fatih Uysal, “Turizm potansiyeli<br />

yüksek iller bazında yayınlanan ilanlar<br />

değerlendirildiğinde, <strong>2017</strong> ilk çeyrek<br />

rakamlarında hem yayınlanan ilanlar hem<br />

de yapılan başvurularda artışın başladığı<br />

görülüyor. Toplam ilan sayısında henüz<br />

geçen yılın ilk çeyrek rakamlarına<br />

ulaşılamasa da sektörde başlayan<br />

bu hareketlenmenin gelecek aylarda<br />

artacağını öngörüyoruz” diye konuştu.<br />

En çok resepsiyonist aranıyor<br />

Kariyer.net’te yayınlanan iş ilanları<br />

incelendiğinde, Turizm sektöründe<br />

en çok ilanın yayınlandığı pozisyonun<br />

% 28.6 ile Resepsiyonist ilanı olduğu<br />

görülüyor. Garson ilanlarının %19.3 ile<br />

ikinci sırada yer aldığı, Kat Hizmetleri<br />

Görevlisi ilanının ise % 8.6 ile üçüncü<br />

sırada bulunduğu ortaya çıkıyor. Kat<br />

Hizmetleri Görevlisi ilanını sırasıyla şu<br />

pozisyonlar takip ediyor: Aşçı (%7.9),<br />

Muhasebe Elemanı (%7), Bellboy (%6.6),<br />

Rezervasyon Elemanı (%6), Barmen/<br />

Barmaid ( %5.5) ve Genel Başvuru (%5.4)<br />

ve Satış Temsilcisi (%5.1)<br />

Üniversitelerin Turizm bölümlerinden<br />

mezun olanların en çok hangi<br />

pozisyonlarda çalıştığı incelendiğinde ise<br />

Resepsiyonist pozisyonunun yine %30.5<br />

ile başı çektiği ve ikinci sırada ise % 14.8<br />

ile Garson pozisyonunun yer aldığı ortaya<br />

çıkıyor. Garson pozisyonunu ise sırasıyla<br />

şu pozisyonlar takip ediyor: Stajyer<br />

(%10.9), Satış Danışmanı (%10.8), Genel<br />

Müdür (7.8), Yönetici Asistanı (%6.2),<br />

Müşteri Temsilcisi (%5.3), Barmen/<br />

Barmaid (%4.7), Ön Büro Müdürü (%4.5)<br />

ve Kasiyer (%4.5)<br />

Yayınlanan ilanlara yüksek sayıda başvuru<br />

var<br />

Turizm sektöründe 2016 yılının ilk üç ayı<br />

ile <strong>2017</strong> yılının ilk üç ayında yayınlanan<br />

ilan rakamları karşılaştırıldığında ilan<br />

sayısında düşüş, başvuru sayısında ise<br />

artış görülüyor. Buna göre 2016’nın ilk<br />

çeyreğinde yayınlanan ilan sayısının<br />

4.031, başvuru sayısının ise 700.107<br />

olduğu ortaya çıkarken; <strong>2017</strong>’nin ilk<br />

çeyreği incelendiğinde yayınlanan ilan<br />

sayısının 3.840, başvuru sayısının ise<br />

935.812 olduğu dikkat çekiyor.<br />

Turizm potansiyeli yüksek illerde<br />

hareketlenme başladı<br />

Turizm sezonunun yaklaşmasıyla<br />

birlikte iller bazında ilanlarda ufak<br />

hareketlenmeler başladı. 2016 yılının<br />

ilk üç ayı ile <strong>2017</strong> yılının ilk üç ayı<br />

kıyaslandığında ortaya çıkan tablo<br />

şöyle: 2016’nın ilk üç ayında İstanbul’da<br />

1051 ilan yayınlanırken <strong>2017</strong>’nin ilk üç<br />

ayında bu rakam 1.286’ya yükseldi. Aynı<br />

dönemde Antalya’daki ilan sayısı 373’ten<br />

669’a, Muğla’daki ilan sayısı 348’ten<br />

447’ye, İzmir’deki ilan sayısı ile 113’ten<br />

141’e çıktı.


Herkes iş arıyor!<br />

Muhammet Cüntay<br />

Sura Otelleri Genel Koordinatörü<br />

deneyelim, çıkaralım 15 kişiyi…<br />

Unutmadan ekleyelim işi olanlar da şu<br />

kategorilere ayrılmış:<br />

1) Konjonktür nedeniyle beklentisinden<br />

aza kanaat edip iş arayanlar<br />

2) Konjonktür gereği, kendi uzmanlığında<br />

çalışamayıp iş arayanlar<br />

3) Konjonktür gereği, arzu etmediği<br />

ölçekte bir tesiste çalışıp iş arayanlar<br />

4) Konjonktür gereği, ailesinden uzak bir<br />

bölgede çalışıp iş arayanlar<br />

5) İşinden memnun olanlar.<br />

Değerli yatırımcım sizlerle aynı<br />

gemideyiz; acıyı, soğuğu derinden<br />

hissediyoruz…<br />

Değerli yönetici dostlarım; iyice<br />

darboğazdayız, ay sonunu düşünmekten<br />

uyuyamıyorsunuz…<br />

<strong>2017</strong> turizm sezonunun ilk 3 ayında<br />

sektörde yayınlanan ilan sayısı 3.840,<br />

ilana başvuru sayısı 935.812<br />

Peki kim bunlar?<br />

Malumunuz duamız tutmadı, <strong>2017</strong>’de<br />

de turist sayısı ve otel doluluklarında<br />

düşüş devam ediyor: Satışların düşüşüne<br />

paralel en kolay vazgeçilenler olduk. Hep<br />

çalışanlar, yatırımcılar da haklı baktıkları<br />

pencereden sokağın başı görünmüyor...<br />

Bir de oteli dolan ama kazancı düşenlerin<br />

yaklaşımı var, efendim doluyum ama<br />

misafir profili belli bu kitleye bu kadar<br />

personel fazla, çıkartalım 10 kişi…<br />

Ama artık bu da mübah, eleştirecek<br />

dayanağımız kalmadı, iflas edecek<br />

yatırımcı ne yapsın?<br />

Yıllardır deluxe hizmet vermeye gayret<br />

eden oteller var. Bunların bir kısmı fiziki<br />

yapıları ve konseptleri uygun olmasa<br />

da bir anda budget – ekonomik otelcilik<br />

yapma kararı aldılar, yani tarif bu! Peki bu<br />

fiziki yapı ile bu mümkün mü? Mümkün<br />

değil çünkü memnuniyet = beklenti /<br />

beklentinin karşılığında aldığı hizmet!<br />

O fiziki yapı ve alışkanlıklarda beklenti<br />

budget tarzın sunacağı beklentinin<br />

üzerinde oluyor olacak… Ama olsun<br />

Bu malumlara rağmen sizden ricam,<br />

istihdam musluğunu kısmadan önce<br />

gider kalemlerinizi tekrar gözden<br />

geçirmeniz, özellikle enerjiye dikkat !<br />

Ayrıca kat hizmetleri ve F&B çalışan<br />

eğitimleri ile de farklı tasarruflar<br />

sağlanabiliyor. Bir de gelirlerinizi gözden<br />

geçirin! Otelde oluşturabileceğiniz ek<br />

gelirleri tam anlamıyla çalışmadan,<br />

personeline gereksiz ışıkları kapattırma<br />

alışkanlığını kazandırmadan çıkarttığınız<br />

personelin sorumlusu olduğunuzu<br />

hatırlatmak isterim!..<br />

Bir deneyin, belki 2 kişiyi kurtarırız!...<br />

Her şeye rağmen ümidi kesmek yok,<br />

mücadelecilik Türk turizmcisinin<br />

fıtratında var.<br />

Gerekeni yine sektör emektarları ile bu<br />

işi sevmiş ve vazgeçmek daha kolayken<br />

vazgeçmeyen yatırımcı birlikte yapacak!..<br />

BAŞARACAĞIZ, VAR MI İTİRAZI OLAN?


26<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Doluluklar yerli etkisiyle arttı<br />

Gelir kaybı katlanarak sürdü<br />

Mart ayında otel<br />

dolulukları, yerli<br />

şirketlerin toplantı ve<br />

etkinlik trafiğindeki artış<br />

ve Nevruz dolayısıyla<br />

İran pazarındaki<br />

hızlanma sayesinde<br />

yüzde 5.3 yükseldi.<br />

Mart ayında otel dolulukları artışa<br />

geçti. Dünyanın önde gelen veri ve<br />

analiz şirketlerinden STR Global’in<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için<br />

hazırladığı ‘Mart <strong>2017</strong> Ülke Performans<br />

Raporu’ açıklandı. Türkiye Otelciler Birliği<br />

tarafından analiz edilen rapora göre,<br />

Türkiye’nin Mart <strong>2017</strong>’de otel dolulukları,<br />

2016 yılının aynı dönemine yüzde 5.3<br />

artarak yüzde 55.8 olarak kaydedildi.<br />

Mart 2016’da bu oran yüzde 53 olmuştu.<br />

Yılın ilk üç aylık döneminde ise yüzde<br />

2.3 artışla yüzde 50.1’den yüzde 52.3’e<br />

yükseldi. Buna karşılık <strong>2017</strong> yılının ilk üç<br />

ayında oda gelirlerinde en büyük kaybı<br />

yaşayan ülke Türkiye oldu. Average Daily<br />

Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama<br />

günlük satılan oda bedeli üç ayda 74.2<br />

Euro’dan 57.2 Euro’ya, toplam oda sayısı<br />

üzerinden odabaşı elde edilen gelirler<br />

ise (RevPAR) 37.2 Euro’dan 29.3 Euro’ya<br />

geriledi. Artışta şirketlerin toplantı ve<br />

etkinlik trafiğinin artışa geçmesinin etken<br />

olduğu belirtilirken, Nevruz dolayısıyla<br />

İran pazarındaki hareketin de Mart ayında<br />

doluluk rakamlarına olumlu yansıdığı<br />

kaydedildi. TÜROB Başkanı Timur<br />

Bayındır, bu yükselişin istikrarlı olacağını<br />

söylemek için henüz erken olduğunu<br />

belirtirken, “Umudumuz artması<br />

yönünde” dedi. Bayındır, doluluk artışının<br />

olumlu olmakla birlikte gelirlerdeki<br />

büyük düşüşün sürdüğüne, asıl geri<br />

dönüşün fiyatlarda olması gerektiğine<br />

dikkat çekti.<br />

İstanbul’da gelir kaybı katlandı<br />

İstanbul’un Mart 2016’da yüzde 52.2<br />

olan doluluk oranı, Mart <strong>2017</strong>’de<br />

yüzde 7.5 artarak, yüzde 56.1 olarak<br />

ölçüldü. Mart 2016’da bu oran yüzde<br />

52.2 olmuştu. İstanbul’da gelirlerdeki<br />

kayıp ise büyüyerek devam ediyor.<br />

Ortalama günlük satılan oda bedeli<br />

69.8 Euro ile 2016’ya göre yüzde 22.8<br />

düşüş gösterdi. Mart 2016’da bu rakam<br />

90.4 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı<br />

üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde<br />

ise (RevPAR) geçen yıla oranla düşüş 17<br />

düşüş yaşandı ve 39.1 Euro olau. Mart<br />

2016’da bu rakam 47.1 Euro olmuştu.<br />

Gelirdeki bu düşüş ile İstanbul, en büyük<br />

gelir kaybı yaşayan Avrupa destinasyonu<br />

oldu. <strong>2017</strong> yılbaşından Mart sonuna<br />

kadar geçen sürede ise 2016 yılının<br />

aynı dönemine göre doluluk oranı<br />

2016 yılındaki 49.7’den 49.8’e yükseldi.<br />

Ortalama günlük satılan oda bedeli ise<br />

90.9 Euro’dan 68.4 Euro’ya, oda başı elde<br />

edilen gelir 45.1 Euro’dan 34.0 Euro’ya<br />

geriledi.<br />

Antalya umutlandı<br />

Antalya Bölgesi Mart <strong>2017</strong> otel dolulukları<br />

bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla<br />

yüzde 10.5 artarak, yüzde 55.1 olarak<br />

gerçekleşti. Mart 2016’da bu oran yüzde<br />

49.8 olmuştu. Ortalama günlük satılan<br />

oda bedeli 54.4 Euro ile, 2016’ya göre<br />

yüzde 7.1 düşüş gösterdi. Mart 2016’da<br />

bu rakam 58.6 Euro olmuştu. Toplam<br />

oda sayısı üzerinden odabaşı elde<br />

edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla<br />

yüzde 2.7’lik bir artış yaşandı ve 29.9<br />

Euro olarak ölçüldü. Mart 2016’da bu<br />

rakam yüzde 29.2 Euro olmuştu. <strong>2017</strong><br />

yılbaşından Mart sonuna kadar geçen<br />

sürede ise doluluk oranı 2016 yılının ilk üç<br />

aylık dönemine göre yüzde 46.5’ten yüzde<br />

52.8’e yükselirken, ortalama günlük<br />

satılan oda bedeli 59.5 Euro’dan 49.3<br />

Euro’ya, oda başı elde edilen gelir ise 27.6<br />

Euro’dan 26.0 Euro’ya geriledi.<br />

Ankara’da arttı<br />

Ankara Mart <strong>2017</strong> otel dolulukları bir<br />

önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde<br />

4.4 artarak, yüzde 61.1’e yükseldi. Mart<br />

2016’da bu oran yüzde 58.5 olmuştu.<br />

Ortalama günlük satılan oda bedeli 63.1<br />

Euro olarak, 2016’ya göre yüzde 14.3<br />

geriledi. Mart 2016’da bu rakam 73.6 Euro<br />

olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden<br />

odabaşı elde edilen gelirlerde geçen<br />

yıla oranla yüzde 10.5 düşüş yaşandı ve<br />

38.5 Euro olarak ölçüldü. Mart 2016’da<br />

bu rakam 43.0 Euro olmuştu. <strong>2017</strong><br />

yılbaşından Mart sonuna kadar geçen<br />

sürede ise geçen yılın aynı dönemine göre<br />

doluluk oranı yüzde 55.4’ten yüzde 57.7’ye<br />

yükselirken, ortalama günlük satılan oda<br />

bedeli 75.5 Euro’dan 62.5 Euro’ya, oda<br />

başı elde edilen gelir de 41.8 Euro’dan<br />

36.0 Euro’ya geriledi.


Turizme yatırsak mı,<br />

yatırmasak mı?<br />

Tezer Öner<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik<br />

Hizmetleri CEO<br />

Çok hareketli bir dönemi geride<br />

bıraktık. Bu öyle bir dönemdi ki içinde<br />

terör olaylarından, sınır ötesi askeri<br />

harekatlardan, bir darbe girişiminden,<br />

ekonomik sarsıntılardan, çok ciddi bir<br />

referandum sınavından geçtik. Bu dönem<br />

içerisinde gelişen tüm olumsuzlukların<br />

ve ekonomik sıkıntıların artık geride<br />

kalmış olmasını umuyoruz. Bir taraftan<br />

da referandum sonrası ekonomi ve iş<br />

piyasalarında rakamların her geçen gün<br />

daha iyiye gittiğine tanık oluyoruz. Bu<br />

noktada herkes gibi turizm sektörünün<br />

de beklentisi istikrar ve güven ortamı<br />

sağlanması yönünde…<br />

Türkiye, sahip olduğu doğal ve tarihi<br />

potansiyel ile hem Avrupa hem Uzakdoğu<br />

hem de Arap Yarımadası’nın gözbebeği<br />

olabilecek durumda ve biz de tüm dünya<br />

gibi bu durumun farkındayız. Ancak bizden<br />

önce Akdeniz çanağında yapılmış olan<br />

bazı hataları da yapmamalıyız. Önümüzde<br />

ders niteliğinde görebileceğimiz bir<br />

İspanya gerçeği bulunmakta. Her ne<br />

kadar sadece Barselona ile çok ciddi bir<br />

turist potansiyeline sahip olsa da kıyı<br />

şeridinde yaptıkları aşırı yapılaşma ve<br />

betona dönmüş sahil şeritleri ile kötü<br />

örnek olmaya devam ediyorlar. Zaten<br />

İspanya’ya deniz turizmi için giden tüm<br />

Avrupalılar ya küçük sahil kasabalarını<br />

tercih ediyorlar veya Balear Adaları’nda<br />

Mayorka ve İbiza gibi hem eğlence hem<br />

deniz turizmini yaşayabilecekleri az<br />

yapılaşmış ve korunmuş doğal güzellikleri<br />

tercih ediyorlar.<br />

Bu aşamada Türkiye an itibariyle çok<br />

enteresan güçlerin etkisi altında. Çünkü<br />

hükümet ve son 10 yıllık dış ilişkiler<br />

bizi Arap Yarımadası’na yaklaştırmış<br />

ve yatırımcıların da ağırlıklı olarak bu<br />

bölgeden gelmesini sağlamış olması<br />

turizm hareketlerine de etki edecek gibi<br />

görünüyor. Arap yatırımcıların her ne<br />

kadar ağırlıklı olarak şehir otellerini veya<br />

iş turizmini hedef seçmiş gibi görünseler<br />

de son yıllarda sahil kesimine de arazi<br />

ve otel yatırımı olarak ciddi bir ilgi<br />

görmekteyiz.<br />

Bu noktada deniz ve güneş ile çok<br />

alakası olmayan Arap yatırımcılar bizim<br />

için aslında olağanüstü bir Karadeniz<br />

potansiyeli yaratmış durumdalar. Arap<br />

ülkelerinin içinde bulunduğu coğrafi<br />

etkilerden sonra yayla turizmi, biraz<br />

serin ve nemli hava aslında bu bölge<br />

insanı için bir nimet özelliği taşımakta.<br />

Son zamanlarda Karadeniz bölgesine<br />

yapılan ziyaretler gerek işadamı gerek<br />

devlet erkanı seviyesinde artarak gelişme<br />

göstermektedir. Bu biraz doğal güzelliğin<br />

tahribatı konusunda endişe yaratsa da<br />

bölge yönetimlerinin ve belediyelerin<br />

gerekli önlemleri alabileceği de bir<br />

gerçek. Karadeniz misafirperver insanı ile<br />

bu yeni turizm yatırımı dalgasını layıkıyla<br />

kabul edecektir.<br />

Bu aşamada Türkiye uluslararası denge<br />

unsuru olarak her çeşit turist için hem<br />

eğlence hem de dinlence, deniz, güneş,<br />

tarih ve sağlık turizmi konusunda farklı<br />

alternatifler oluşturabilir. Karadeniz ve<br />

Doğu Anadolu bölgeleri maalesef turizm<br />

yatırımları açısından bugüne dek hak<br />

ettikleri değeri göremediler. Ancak bu<br />

dönem bu bölgelerde ciddi bir hareket<br />

beklentimiz bulunmakta.<br />

Avrupa ülkelerinden gelen misafirlerimiz<br />

için Ege ve Akdeniz hala revaçta ve<br />

doğa – tarih potansiyeliyle de en önemli<br />

bölgelerden biri. Ancak son iki senede<br />

yaşadığımız gerginlikler ve terör<br />

olaylarından sonra özellikle İngiltere<br />

gibi bazı ülkelerin Türkiye’ye gelecek<br />

turist, yatırımcı veya işadamlarına sağlık<br />

sigortası yapmaması zamanında Kaş,<br />

Kalkan gibi yabancı turistlerin bireysel<br />

yatırımlarına merkez olmuş ilçelerde<br />

ciddi şekilde yatırımların tekrar satışa<br />

çıkarılması durumunu yarattı. Özellikle<br />

son 6 aydır Kalkan’dan ciddi oranda İngiliz<br />

turistin geri çekildiğini gözlemlemekteyiz.<br />

Bu ülkemiz için negatif bir etki yaratsa<br />

da sahip olduğumuz niteliklere bakınca<br />

istikrar sağlanmasından sonra tekrar<br />

yatırımcının geri döneceğini ve kimsenin<br />

kolay kolay Türkiye’den vazgeçmeyeceğini<br />

biliyoruz.<br />

İstikrar ve güven ortamı sağlanana dek<br />

hükümetin ekonomik tedbirler, yatırım<br />

teşvikleri ve bölge insanları için bazı<br />

sübvansiyonlar uygulaması gerekebilir ki<br />

bu zaten şu esnada uygulanan teşvikler<br />

haricinde olmak durumundadır. Çünkü iki<br />

veya üç sene durgun geçirilecek sezonlar<br />

yerli yatırımcı için çok ciddi zararlar<br />

oluşturabilir. Bu sebeple lokomotif<br />

sektörlerimizden biri olan turizm için<br />

sezon henüz tam başlamadan kolları<br />

sıvamalıyız.<br />

Bölgesel istikrar ve dış ilişkilerde denge<br />

sağlanması ardından Ortadoğu ve<br />

Avrupalı misafirlerin kendi ihtiyaçlarına<br />

cevap verebilecek özellikte yatırımların<br />

olması Türkiye’nin potansiyelini ve<br />

turizm gelirlerini 2-3 kat artırabilir.<br />

İstanbul gibi iş ve tarih turizmine açık<br />

en önemli şehrimizde şu an bile irili<br />

ufaklı 1.317 satılık turistik tesis ilanı<br />

mevcuttur. Bununla beraber hükümetin<br />

turizm yatırımları için uyguladığı teşvik<br />

ve destekler de Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel<br />

Müdürlüğü’nden alınan bilgiler dahilinde<br />

aşağıda belirtilmiştir;<br />

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda<br />

Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile<br />

ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni<br />

teşvik sistemi ile turizm sektöründe<br />

üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi<br />

indirimi, sigorta primi işveren hissesi<br />

desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası,<br />

gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel<br />

desteklerden yararlanacak yatırımlar<br />

arasında yer almaktadır. Hazine<br />

Müsteşarlığı’nca yayınlanan “Yeni Yatırım<br />

Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları<br />

Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge,<br />

dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat<br />

sanayi alt sektörlerinden sonra turizm<br />

sektörü 299 belge ile desteklerden<br />

yararlanan üçüncü sektör olarak ön<br />

sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda<br />

yer alan verilere göre turizm sektörü<br />

sağladığı 18.280 istihdamla birinci sırada<br />

yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin<br />

haklılığını ortaya koymaktadır.<br />

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu<br />

uyarınca;<br />

• Arazi temini, planlanması vb. işlemler<br />

genel olarak bir turizm yatırımın %30<br />

ile 40 arasında bir maliyete tekabül<br />

etmektedir. Yatırımların hayata<br />

geçebilmesinde önemli rol oynayan<br />

arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin<br />

düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı<br />

olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca<br />

uygulanmaya devam etmektedir.<br />

Ayrıca Yatırımlarda Devlet Yardımları<br />

Hakkındaki Karar ile;<br />

• Turizm sektörüne İstanbul haricindeki<br />

bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel<br />

yatırımlarında kurumlar veya gelir<br />

vergisine uygulanacak indirim oranları ile<br />

toplam yatırımın %10 ile %25 oranında<br />

yatırıma katkı oranları ile bölgesel<br />

desteklerden teşvik sağlanmaktadır.<br />

Güneşli günler Türkiye…


28<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

İstanbul<br />

dünyanın dört<br />

bir yanından<br />

turist çekiyor<br />

İstanbul, 2002 yılından bu yana<br />

108 milyon 869 bin 596 yabancı<br />

turistin ziyaret noktası oldu.<br />

Tarihte çeşitli medeniyetlere<br />

başkentlik yapan şehri, son 15<br />

yıl içerisinde Türkiye nüfusundan<br />

yaklaşık 30 milyon fazla yabancı<br />

turist ziyaret etti.<br />

Ajans Press’in Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />

derlediği verilere göre, İstanbul’a gelen turist<br />

sayısının 2000 yılından itibaren kademeli olarak<br />

arttığı belirtildi. Mega kenti 2002 yılında 2 milyon 699<br />

bin 131 kişi ziyaret ederken bu rakam geçen yıl 9 milyon<br />

203 bin 987’ye ulaştı. Amerika’dan Afrika’ya, İslam<br />

dünyasından Avrupa’ya dünyanın dört bir yanından<br />

ziyaretçi akınına uğrayan İstanbul’u son beş yıl<br />

içerisinde en çok Alman turistler ziyaret etti. Verilere<br />

göre Almanları sırasıyla İran, Rusya, ABD, İngiltere,<br />

Fransa izledi. Turistler<br />

En çok ziyaretler yaz aylarında gerçekleşti<br />

İstanbul’u en çok yaz aylarında ziyaret ederken kış<br />

aylarında turist sayısı en düşük seviyelere ulaştı. Ajans<br />

Press’in medya analizinde ise turizm konulu haberlerin<br />

yıllar geçtikçe artmaya başladığı gözlemlendi. 2010<br />

yılında turizmle ilgili 76 bin 144 haber saptanırken, 2016<br />

yılında 208 bin 675 haber tespit edildi.


Booking.com<br />

sorunsalı!<br />

ülkelerde hangi şartlarda çalışıyor,<br />

iyice bir incelerdim. Bu arada booking<br />

benzeri 20’ye yakın global siteyi de aynı<br />

yöntemlerle incelerdim. Çünkü vergi<br />

kaçırıyorsa, haksız rekabet yapıyorsa<br />

bunu hepsi yapıyor.<br />

2. Booking.com’dan şikayetçi olan ülkeler<br />

ne yapmış onu irdelerdim.<br />

Mesela, Türkiye ile Hollanda arasında<br />

çifte vergilendirme anlaşması var.<br />

Yani bu anlaşmaya göre Booking.<br />

com Hollanda’da vergi ödüyorsa 2. kez<br />

Türkiye’de vergi ödemesine gerek yoktur.<br />

3. Somut örnekleri yani bu verileri elime<br />

aldıktan sonra Booking.com’un kapısını<br />

çalardım.<br />

Cem Polatoglu<br />

Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Ortalıkta henüz bilgi kirliliği dışında<br />

somut bir şey yok. Site kapandı, Site<br />

Türklere kapandı. Hayır Türk otellerine<br />

kapandı. O da değil, Türklere Türk otelleri<br />

kapandı vs...<br />

Biz saadete gelelim. Sonuç ne çıkarsa<br />

çıksın, boykot oluyor diyerek 1 sene<br />

üniversitesi (İTÜ) kapatılan nesilden<br />

gelen biri olarak “Yasaklara karşıyım.”<br />

Kurallara evet ama bu ülkede artık<br />

Yasaklamak yasaklansın!<br />

E ama adam haksız rekabet yapıyordu…<br />

Doğru!<br />

Vergi vermiyordu... Doğru!<br />

Yasak olan “En ucuz” ibaresi<br />

kullanıyordu... O da doğru!<br />

Peki yapılan uygulama doğru mu? Evet<br />

yanlış! Bir kere yöntem yanlış. Neden mi?<br />

1. Her şeyin başında bu haber dünya<br />

basınında çıktı ve yasakçı zihniyetli ülke<br />

imajına bir diken de biz TÜRSAB olarak<br />

diktik. Prestiji kaybettik. Dünya basınında<br />

bu olayı takip edenler, daha doğrusu<br />

edebilenler alaycı yazıları, yorumları<br />

okumuşlardır.<br />

2. Türk halkının gözünde sürekli değer<br />

kaybeden Türkiye Seyahat Acentaları<br />

Birliği’nin aldırdığı bu karar ile Türk<br />

halkının gözünde iki tık daha aşağıya<br />

düştü. Sosyal medyada ve bazı<br />

gazetelerde seyahat acentalarının<br />

aleyhine on binlerce yorum yapıldı.<br />

Nitekim bu olaydan sonra bırakın “Biz<br />

Booking’den otel alamadık bari siz bize<br />

rezervasyon yapın” diye yeni müşterilerin<br />

gelmesini, mevcut müşterilerin tepkileri<br />

nedeniyle acentalarımızda işler azaldı.<br />

Peki; Sen olsan ne yapardın derseniz;<br />

Deneyip denemediklerini bilmiyorum<br />

ama;<br />

1. Öncelikle 280 ülke ve özerk bölgelere<br />

operasyon yapan Booking.com bu<br />

4. Eğer Booking.com ile bir uzlaşı<br />

sağlayamaz isem, maliyeyi de yanıma<br />

alıp Booking.com’a ilan veren otelcilerle<br />

bir uzlaşı yolunu arardım. Maliyenin<br />

vergi kaybı, siteye ilan veren otelciden<br />

tahsil edildiği takdirde otelcilerin artık<br />

Booking.com’a %30 indirim verme şansı<br />

kalmayacaktır.<br />

5. Diyelim hiç bir şey olmadı. Diğer ülke<br />

örnekleri işe yaramadı. Sonuç çıkmadı.<br />

Maliye yüzümüze bakmadı. VPN diye de<br />

bir şey icat edilmedi. Ve iş mahkemeye<br />

kaldı.<br />

Bu durumda ben olsam 10 bin acentamı<br />

Türk halkının önüne atmaktansa,<br />

ülkemi dünyaya rezil etmektense birkaç<br />

gönüllü acenta bulup şikayeti ona<br />

yaptırır mahkemeyi onlar adına TÜRSAB<br />

avukatları aracılığı ile takip ederdim.<br />

Aynen, TÜRSAB’ın Baracudatour’un<br />

kapatılması sürecinde aynı gün ve 2 saat<br />

içerisinde 11 acenta ve kişiyi bulup faks<br />

ve mail yolu ile Baracudatour’u şikayet<br />

ettirdiği gibi...


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Turizmdeki 5 harcamadan<br />

biri Çinli turistlere ait<br />

Haber: TUYED / Kerem Köfteoğlu<br />

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO)<br />

Turizm Barometresi ’ne göre, uluslararası alanda<br />

gerçekleştirilen toplam turizm harcamalarının yüzde 20’si<br />

Çinli turistlere ait. Çin anakarasına bağlı Hong Kong’un<br />

harcamaları da dikkate alındığında bu pay yüzde 22.8’e<br />

ulaşıyor.<br />

Sadece Çinli turistlerin geçen yılki<br />

harcamaları, bir önceki yıldan 11<br />

milyar dolarlık artışla 261 milyar<br />

doları aştı. Hong Kong’un harcamalarıyla<br />

birlikte Çinlilerin geçen yıl uluslararası<br />

turizm pazarındaki harcamaları ise 285<br />

milyar doların üstüne çıkıyor. TUYED<br />

(Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />

Derneği) yönetiminin UNWTO Turizm<br />

Barometresinden derlediği bilgiler, Çin’in<br />

dünya turizminin önemli bir kaynak pazarı<br />

haline geldiğini ortaya koyuyor. Çin, 2016<br />

yılında uluslararası turizm pazarına 135<br />

milyon vatandaşını turist olarak gönderdi.<br />

Bu turistlerin gerçekleştirdiği 261 milyar<br />

dolarlık harcamalar, Çin’i dünyada en<br />

fazla turizm harcamaları yapan ilk 10<br />

ülke listesinde birinci sıraya taşıdı.<br />

Turizm hareketleri Asya-<br />

Pasifik’e kaydı<br />

Çin’in birinci olduğu dünyada en fazla<br />

turizm harcamaları yapan ilk 10 ülke<br />

listesine baktığımızda 121 milyar<br />

dolarlık harcamayla ABD’nin ikinci<br />

sırada olduğunu görüyoruz. Listenin<br />

ilk beşini oluşturan diğer ülkelerin<br />

listedeki yeri ve harcamaları ise şöyle<br />

belirleniyor: Üçüncü Almanya 81 milyar<br />

dolar, dördüncü İngiltere 63 milyar dolar,<br />

beşinci Fransa 40 milyar dolar.<br />

UNWTO’nun Turizm Barometresi,<br />

dünyada turizm hareketlerinin Asya-<br />

Pasifik bölgesine kaydığına işaret<br />

ediyor. Nitekim dünyada en fazla turizm<br />

harcaması yapan Çin’in yanı sıra, ilk<br />

10 ülke listesine baktığımızda, Asya-<br />

Pasifik bölgesinden başka ülkelerin de<br />

girdiğini görüyoruz. Buna göre bu ülkeler<br />

ve harcamaları ise şöyle belirleniyor:<br />

Güney Kore Cumhuriyeti 27 milyar<br />

dolar, Avustralya 27 milyar dolar ve<br />

Çin anakarasına bağlı Hong Kong 24<br />

milyar dolar. En büyük 50 kaynak pazar<br />

konumundaki bazı ülkeler ve 2016<br />

yılındaki artışlar ise şöyle kaydedildi:<br />

Vietnam yüzde 28, Arjantin yüzde 26, Mısır<br />

yüzde 19, İspanya yüzde 17, Hindistan<br />

yüzde 16, İsrail ve Ukrayna yüzde 22,<br />

Katar ve Tayland da yüzde 11.<br />

Dünyadaki 5 harcamanın birini Çinli turistler yapıyor (Milyar dolar)<br />

Ülkeler 2015 2016 Harcamalardaki<br />

paylar (%)<br />

1 Çin 249.8 261.1 20.9<br />

2 ABD 112.9 121.5 9.5<br />

3 Almanya 77.5 81.1 6.5<br />

4 İngiltere 63.3 63.6 5.3<br />

5 Fransa 38.4 40.9 3.2<br />

6 Kanada 30.1 29.1 2.5<br />

7 Güney Kore 25.3 26.6 2.1<br />

8 İtalya 23.8 25.3 2.0<br />

9 Avustralya 24.4 24.7 2.0<br />

10 Hong Kong (Çin) 23.1 24.1 1.9<br />

Kaynak: UNWTO


32<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Skal International İstanbul Kulübü<br />

“Dünya Skal Günü”nü kutladı<br />

‘28 Nisan Dünya Skal Günü’, Skal<br />

International İstanbul Kulübü<br />

tarafından düzenlenen öğle<br />

yemeğinde Elite World Europe<br />

Hotel’de üyelerin katılımıyla kutlandı.<br />

Skal International İstanbul Kulübü<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Bahar<br />

Birinci, Yönetim Kurulu üyeleri Ayşe<br />

Önen, Can Arınel, Elif Balcı Füsunoğlu,<br />

Selma Tatar, Özen Kırant Yozcu’nun<br />

ve Skal Internatonal İstanbul Kulübü<br />

üyeleri ve Uluslararası Skal Dernekleri<br />

Federasyonu Yönetim Kurulu üyelerinin<br />

katılımı ile düzenlenen öğlen yemeği,<br />

Elite World Hotels Genel Müdürü Ünsal<br />

Şınık ve Elite World Hotel Europe Genel<br />

Müdürü Murat Arslan’ın ev sahipliğinde<br />

yapıldı.<br />

Skal International CEO’su da<br />

katıldı<br />

Dünya Skal Gününe denk gelen bu<br />

yemek için İspanya’daki merkezden<br />

gelen Skal International CEO’su Daniela<br />

Otera, Skal International’ın gelecek<br />

planları ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.<br />

Sunumda Skal’ın gelecek yıllardaki<br />

stratejik planlarından bahseden Otera,<br />

Skal ülkeleri arasında Türkiye’nin artan<br />

Skal üyeleri ile büyük ve önemli bir<br />

potansiyel olduğunu ve üyelerin destek<br />

ve deneyimleri ile bölgedeki potansiyelin<br />

büyüyeceğini belirtti. Sunum sonrasında<br />

üyelerin sorularını cevaplayan Otera’ya<br />

Bahar Birinci tarafından hediyesi takdim<br />

edildi.<br />

Birinci: “Bugünü birlikte<br />

kutlamaktan büyük mutluluk<br />

duyuyoruz”<br />

Skal International İstanbul Kulübü<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Bahar Birinci’nin<br />

konuşmasıyla başlayan öğle yemeği,<br />

yönetim kurulu ve üyelerin geleneksel<br />

Skal toast’uyla devam etti.<br />

Bahar Birinci konuşmasında: “Nisan<br />

ayı yemeğinde sizlerle yeniden birlikte<br />

olmaktan ve Skal camiası için çok<br />

önemli olan bugünü birlikte kutlamaktan<br />

mutluluk duyduğumu ifade etmek<br />

isterim. Bugün aramızda önemli bir<br />

misafirimiz bulunuyor. Skal International<br />

Ceo’su Daniela Otero. Bundan da ayrıca<br />

büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.<br />

Skal geleneksel buluşmasında ayrıca<br />

öğle yemeğine destek veren, Elite World<br />

Hotel Europe Genel Müdürü Murat<br />

Arslan’a Boyut Yayınlarının “Cihannümâ”<br />

kitabı armağan edildi.


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar / röportaj<br />

İş yaşamının<br />

ve lüksün<br />

buluşma<br />

noktası<br />

Fairmont<br />

Quasar<br />

İstanbul<br />

“Fairmont olarak<br />

beklentimiz ve hedefimiz;<br />

şehrin bir parçası,<br />

İstanbulluların eğlenmek,<br />

keyifli vakit geçirmek için<br />

geldiği adres olabilmek<br />

ve bu güzel şehrin sosyal<br />

hayatında yerimizi almak.”<br />

Dünyaca ünlü otel zinciri Fairmont,<br />

Türkiye’deki ilk oteli Fairmont<br />

Quasar İstanbul’u 16 Ocak<br />

<strong>2017</strong>’de Mecidiyeköy’de açtı. Geçen<br />

dört aylık süreçte gerek iş yaşamı ve<br />

lüksü buluşturan sıra dışı konsepti<br />

gerekse toplantı, yeme içme ve dinlenme<br />

olanaklarıyla İstanbul turizminde hatırı<br />

sayılır bir ivme yakalayan beş yıldızlı oteli,<br />

Genel Müdürü Kai Winkler ile konuştuk.<br />

Bay Kai, ilk olarak Fairmont zinciri<br />

hakkında bilgi verir misiniz? Fairmont<br />

Quasar İstanbul, grubun Türkiye’deki ilk<br />

yatırımı. İstanbul’a yatırım kararı nasıl<br />

gerçekleşti? Bununla bağlantılı olarak<br />

lokasyona nasıl karar verdiniz?<br />

Fairmont Hotels&Resorts, dünya çapında<br />

unutulmaz seyahat deneyimleri, dikkatli<br />

ve özenli hizmeti ve gerçekten unutulmaz<br />

olan lüks otelleriyle gezginleri en iyi<br />

şekilde buluşturuyor. Her Fairmont,<br />

yerel olarak esinlenilmiş yemekleri,<br />

hareketli barları ve salonları, benzersiz<br />

tasarımları ve dekorasyonu ile yerel<br />

enerjiyi, kültürünü ve tarihini yansıtıyor.<br />

Küresel düzeyde 70’den fazla otel ve daha<br />

pek çok gelişme imkanına sahip olan<br />

Fairmont markası, dünyanın en ikonik ve<br />

seçkin otellerini bünyesinde barındırıyor.<br />

New York’ta The Plaza, Londra’da Savoy,<br />

Fairmont Grand Del Mar, Dubai’nin<br />

Fairmont The Palm, Fairmont Peace<br />

Hotel, Fairmont San Francisco ve Québec<br />

City’deki Fairmont Le Château Frontenac<br />

gibi olağanüstü yerler.<br />

“Fairmont yerel olanla bağlantılı<br />

mekanları ve hizmetleri ile tanınıyor”<br />

Fairmont Quasar Istanbul’ gelirsek; iş<br />

yaşamını ve lüksü, Fairmont markasının<br />

yüzyılı aşan otelcilik mirası ile ve otelin<br />

yerel ile bağlantılı, kişiselleştirilmiş<br />

hizmetleri ve çağdaş tasarımı ile bir<br />

araya getiren bir konsepte sahip. Tüm


dünyanın ilgisini çeken bir destinasyonda,<br />

İstanbul’un tam kalbinde, şehrin nabzını<br />

her an hissedebildiğiniz bir lokasyondayız.<br />

Gerek havaalanı gerekse alışveriş ve<br />

iş merkezleri ile tarihi yerlerin tam<br />

ortasında bir noktadayız. Otelimizde<br />

pek çok yenilikçi hizmet ve konsept<br />

sunuyoruz. Fairmont tüm dünyada, yerel<br />

olanla bağlantılı mekanları ve hizmetleri<br />

ile tanınıyor.<br />

Otelin ana temasını ve konseptini anlatır<br />

mısınız? Konsepti oluştururken nasıl bir<br />

mimari tema benimsediniz?<br />

‘Anları Anılara Dönüştürmek’ anlayışıyla<br />

yola çıkan Fairmont Quasar İstanbul,<br />

iş yaşamını ve lüksü, Fairmont<br />

markasının yüzyılı aşan otelcilik mirası<br />

ile buluşturuyor. Yerel dokunuşlar<br />

yapıyor, kişiselleştirilmiş hizmetlerimizi<br />

çağdaş tasarım konsepti ile bir araya<br />

getiriyoruz. Gerek havaalanı gerekse<br />

alışveriş ve iş merkezleri ile tarihi<br />

yerlere yakın olan Fairmont Quasar<br />

İstanbul, İstanbul’un tam kalbinde<br />

yer alıyor ve şehrin nabzını her an<br />

hissediyor.Otelin dizaynı, Amerikalı<br />

tasarım firması Wilson Associates<br />

tarafından, otelin bulunduğu bölgeyi<br />

yansıtan yerel unsurlarla kent<br />

kültürünün uyumu göz önünde<br />

bulundurularak oluşturuldu. Misafirlere<br />

şehrin karmaşasından bir adımda<br />

uzaklaşma imkanı veren konforlu,<br />

geniş süitlerin balkonlarından tarihi<br />

yarımada, Prens Adaları, Boğaz ve<br />

Marmara Denizi ile Haliç manzaraları<br />

izlenebiliyor. Fairmont Quasar İstanbul<br />

olarak, global markamızın tüm dünyada<br />

ilke edindiği “yerel ile bağlantılı olma”<br />

prensibinden yola çıkarak, konuklarına<br />

“İstanbulluların İstanbul’unu” yaşatmak<br />

için, hem lokasyon ve manzarası hem<br />

de özel concierge hizmetleri ve yerel<br />

turlar ile fark yaratmak istiyoruz.<br />

Otel ne zaman hizmete girdi, yatırım<br />

bedeli nedir? Mevcut bu bütçeye ilave<br />

yatırımlar söz konusu mu?<br />

Otelimiz 16 Ocak <strong>2017</strong>’den bu yana<br />

faaliyet gösteriyor. Mayıs ayında Aila,<br />

yaz döneminde de 5. kattaki açık<br />

havuzumuz ve çevresinde yer alan<br />

restoranımız Ukiyo hizmete girecek.<br />

Rakamlarla oteli nasıl anlatırsınız?<br />

İstihdam, yatak sayısı, yatırım bütçesi ve<br />

doluluk hedefleri nelerdir?<br />

Fairmont Quasar İstanbul, şehrin en yeni<br />

ve çok yönlü toplantı ve etkinlik alanlarına<br />

sahip. Özel olarak tasarlanmış 2 bin<br />

metrekareden fazla toplantı ve etkinlik<br />

alanımız var. Yönetim kurulu toplantıları<br />

ve yönetici zirvelerinden; büyük düğünlere<br />

dek, her boyuttaki toplantı, davet ve<br />

sosyal etkinliklere ev sahipliği yapıyoruz.<br />

Otelimiz, yemekli davetlerde 450 kişiyi,<br />

kokteyllerde 600 kişiyi ağırlayabilen<br />

Luna balo salonu ve son derece geniş,<br />

bahçeye açılan fuaye alanına ek olarak,<br />

30 metrekareden 350 metrekareye<br />

kadar değişen 11 farklı toplantı odası<br />

ile hizmet veriyor. Canlı pişirme<br />

istasyonlarından davetlerde 250 kişiye<br />

kadar a la carte menü sunabilmemiz de<br />

bizi farklı kılan unsurlardan… Toplantı<br />

ve konferans salonlarının her biri,<br />

modern telekonferans teknolojisiyle tam<br />

donanımlıdır. 25’i suit, 40’ı Gold rooms<br />

olmak üzere 209 odamız mevcut. Yüz on<br />

yıldır süren misafirperverlik mirası ve<br />

yerel olarak kişiselleştirilmiş hizmetimiz<br />

ve son teknolojinin ve çağdaş tasarımın<br />

buluştuğu mekanlarımızda konuklarımızı<br />

ağırlamayı hedefliyoruz. Öncelikli<br />

hedefimiz başarılı bir açılış dönemi ile<br />

otelimizi ve markamızı en iyi şekilde<br />

konumlandırmak, şehrin bir parçası<br />

haline gelmesini sağlamak.<br />

Yeme içme hizmetleri konusunda<br />

ayrıcalığınız, iddianız nedir?<br />

Otelimizin Executive Chef’i Sedat Buğday.<br />

1990 yılından bu yana çeşitli ülkeler ve<br />

otel mutfaklarında görev almış deneyimli<br />

bir şef. Fairmont Quasar İstanbul olarak<br />

beş farklı yeme-içme noktası sunuyoruz<br />

ziyaretçilerimize; Stations, Demlique,<br />

Marble Bar, Ukiyo, Aila… Staitons, kent<br />

şıklığının simgesi. Günün her saatinde<br />

rahat ve zevkle yemek yemek için en<br />

iyi adres. Doğu’yu Batı’yla bir araya<br />

getiren seçenekler arasından vereceğiniz<br />

siparişler, şefler tarafından en taze<br />

ürünlerle, tamamen açık mutfakta siz<br />

izlerken hazırlanıyor. Stations Brunch’ı<br />

ile şimdiden şehirde favoriler arasında<br />

girdi. Demlique, Türkiye’nin geleneksel<br />

çay ve kahve kültürünü modern bir<br />

şekilde yorumlarken, en iyi Türk ve dünya<br />

çaylarını yerel tatlılar eşliğinde sunuyor.<br />

Fairmont’un dünyadaki ikonik otellerinin<br />

anısına; New York, Londra çay saatlerini,<br />

yanına bir de İstanbul menüsü ekleyerek<br />

sunuyor. Marble Bar, Fairmont’un<br />

hareketli lobisinde yer alıyor. Uzun süre<br />

tadı damağınızda kalacak kokteyl ve içki<br />

çeşitlerinin yanı sıra enerjik atmosferiyle,<br />

gerek aile olarak gerekse iş için tek<br />

başına seyahat eden tüm konuklarını<br />

keyifli bir sohbet ortamına davet ediyor.<br />

Burada da Perşembe akşamları “Thank<br />

God It’s Thursday” konsepti ile, DJ<br />

ve canlı enstrüman eşliğinde iş çıkışı<br />

saatlerini renklendiriyor, tüm leziz<br />

atıştırmalıkları biz ikram ediyoruz.<br />

Aila ise, yeni açılan Türk restoranımız.<br />

Türk mutfağının dört bir yanından<br />

çeşitli lezzetleri yöresel malzemelerle<br />

ve mevsiminde hazırlayıp sunarken,<br />

içindeki ocakbaşı düzeni, meze barı ve<br />

açık mutfağı ile canlı müzik ve müthiş<br />

ambiyansı ile konuklara eğlenceli ve<br />

farklı bir akşam vaat ediyor. Baktığı iç


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar /röportaj<br />

Fairmont Quasar İstanbul olarak doğaya katkı sağlamak,<br />

tasarruf ve sürdürülebilirlik konusu önceliklerimizden bir<br />

tanesi. Yeşil Yıldız Sertifikası için de başvurumuzu yaptık,<br />

bu sene içinde almayı planlıyoruz.<br />

avlu, iyi havalarda restoranı keyifli bir<br />

bahçeye dönüştürüyor. Aila’nın şefi Le<br />

Cordon Bleu Le Grand diplomalı Umut<br />

Karakuş. On yıldan uzun süredir yiyecek<br />

içecek sektöründe hemen hemen<br />

mutfağın tüm kısımlarında görev alan<br />

Karakuş, Türk mutfağına bakışını “Yarını<br />

kaybetmemek için dünün lezzetlerini<br />

bugüne uyarlamak ve ileri taşımak”<br />

olarak özetliyor.<br />

Otelinizin teknolojisinden, çevreye dost<br />

uygulamalarından da kısaca söz eder<br />

misiniz? Son dönemde açılan oteller<br />

özellikle yeşil otel konseptleri ile dikkat<br />

çekiyor. Sizin bu konudaki yaklaşımınız<br />

ne oldu?<br />

Fairmont Quasar İstanbul olarak<br />

doğaya katkı sağlamak, tasarruf<br />

ve sürdürülebilirlik konusu<br />

önceliklerimizden bir tanesi. Yeşil Yıldız<br />

Sertifikası için de başvurumuzu yaptık,<br />

bu sene içinde almayı planlıyoruz. Bu<br />

bağlamda yaptığımız uygulamalardan<br />

biraz bahsetmek isterim. Otelimizde<br />

atık pil, kağıt, plastik vb. malzemeler<br />

ayrıştırılarak geri dönüştürülmek<br />

üzere TAP (Taşınabilir Pil Üreticileri<br />

ve İthalatçıları Derneği ) ve belediyeye<br />

veriliyor. Gri su sistemimiz mevcut.<br />

Lavabo, duş ve yağmur suları arıtılarak<br />

bahçe sulama ve ortak alan wc<br />

rezervuarlarında kullanılıyor. Gelişmiş<br />

Bina Yönetim Sistemi (BMS) mevcut.<br />

Tüm mekanik, elektrikli ekipmanları,<br />

aydınlatmaları merkezi olarak<br />

kontrol edebiliyoruz. Odalarımızda<br />

Honeywell ve Inncom tarafından yapılan<br />

oda otomasyonumuz var. Doluluk<br />

(Occupancy) sensörleri, Vingcard ve<br />

Opera sistemi ile entegre çalışan bu<br />

sistem, misafirin odayı terk ettiği her<br />

durumda 15 dakika içerisinde odadaki<br />

enerji tüketimini minimuma indiriyor.<br />

Merkezi Klima Santrallerimizde CO2<br />

sensörlerimiz sayesinde hava kalitesini<br />

istenilen seviyede tutuyoruz ve aynı<br />

zamanda enerjiyi verimli kullanıyoruz.<br />

Enerji tasarrufu için Schneider Electric<br />

tarafından hazırlanan çok gelişmiş bir<br />

SCADA sistemimiz var. Tüketimleri anlık<br />

kontrol altında tutabiliyoruz.<br />

Türkiye’de konaklama sektörünün<br />

büyüme hızını önümüzdeki 10 yıllık<br />

süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Bu ülkenin kaynaklarına ve dinamizmine<br />

bakınca, uzun vadede iyimser olmamak<br />

için hiçbir neden yok. Özelikle İstanbul;<br />

yıllar boyunca tarihi, iklimi, canlı<br />

günlük yaşamı ve benzersiz mutfağı<br />

ile, seyahat edenler için daima önde<br />

gelen bir destinasyon oldu ve böyle<br />

olmaya devam edecek. Bizim Fairmont<br />

olarak beklentimiz ve hedefimiz; şehrin<br />

bir parçası, İstanbulluların eğlenmek,<br />

keyifli vakit geçirmek için geldiği adres<br />

olabilmek ve bu güzel şehrin sosyal<br />

hayatında yerimizi almak.<br />

Otelde tercih edilen markalar<br />

İklimlendirme Sistemleri: Daiken<br />

Televizyon: Samsung<br />

Buklet Ürünler: Le Labo<br />

Sofra Üstü Ürünler: Rosental, Narumi, Schott, Hepp,<br />

Zieher<br />

Endüstriyel Mutfak: Euronix<br />

Halı: El yapımı ipek İran ve Azerbaycan Halıları<br />

Çamaşırhane Ekipmanları: Electrolux Profesyonel<br />

Yatak: Sealy<br />

Oda Tekstil: Detay Tekstil<br />

Genel Alan / Restaurant Mobilyaları/ Minibar: More<br />

Asansör: Mitsubishi<br />

Açık Büfe Üniteleri: More Contract; Öztiryakiler,<br />

Euronix<br />

Oda Kasaları: Zenith<br />

Kettle: Jacob Jensen<br />

Kahve Makinesi: Nespresso<br />

Bluetooth Speakers: Bose<br />

Soundbar: JBL<br />

Mirror TV: Apple<br />

Oda Mobilyası: Mob İnşaat<br />

Yangın Algılama Sistemleri: Tyco<br />

Otel Yönetim Sistemleri: Oracle MF, Samsotech,<br />

Tiger, Meyer, VingCard, iDeaS, Avaya, Avero, Marc<br />

Systems, Hoist Group, Helios, iRiS, Cisco, Zhone,<br />

Lenovo, HP, Alcad, WatchGuard, Apple, Ruckus,<br />

Guest-tek, Prosistem<br />

Duvar Kağıdı: Lanark & Designo<br />

Oda Kapı Kilit Sistemleri: Vingcard<br />

Oda Banyoları/ Vitrifiye Sistemler: Villeroy & Boch–<br />

Dornbracht & Duravit<br />

Dış Cephe Sistemleri: Erbay<br />

Toplantı Salonu Sistemleri : Creston & Panasonic &<br />

JBL & Crown &Kauber<br />

Isıtma Sistemleri :Hoval & Daiken


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Sadelik, lüks ve zarafetin yeni tanımı<br />

Club Prıvé by Rıxos<br />

Rixos Hotels, lüks tatil deneyimine yeni bir anlam kazandıran Club Privé by<br />

Rixos’u hizmete açıyor. İlk olarak 27 Nisan’da Göcek ve Belek’te faaliyete<br />

geçen Club Privé by Rixos, konuklarına tüm konfor ve lüks detaylarının<br />

düşünüldüğü, geniş yaşam alanları ve üstün hizmet kalitesiyle ayrıcalıklı bir<br />

tatil deneyimi sunuyor.


Konuklarına tüm konfor ve lüks<br />

detayların düşünüldüğü, geniş<br />

yaşam alanları ve üstün hizmet<br />

kalitesiyle ayrıcalıklı bir tatil deneyimi<br />

sunan Club Privé by Rixos, 27 Nisan’da<br />

Göcek ve Belek olmak üzere iki farklı<br />

lokasyonda hizmete açılıyor. Sadelik, lüks<br />

ve zarafetin bir arada sunulduğu Club<br />

Privé by Rixos, lüks tatil deneyimine yeni<br />

bir anlam kazandırıyor.<br />

İlk olarak, Göcek ve Belek’te…<br />

Sayısız koyların, irili ufaklı adaların ve<br />

turkuaz mavisi suların ortasında tatil<br />

ve deniz tutkunları için aranan tüm<br />

özellikleri bünyesinde barındıran Club<br />

Privé by Rixos Göcek’te 3 ayrı tipte toplam<br />

14 villa yer alıyor. Ayrıca Club Privé<br />

by Rixos Göcek’te her villaya ait özel<br />

havuz, teras, villaların hemen önünde<br />

konumlanan özel plaj ve butler hizmeti<br />

bulunuyor. Doğası ve iklimiyle dünyanın<br />

önemli tatil lokasyonlarından birinde yer<br />

alan Club Privé By Rixos Belek’te ise 3<br />

ayrı tipte 38 villa yer alıyor. Club Privé By<br />

Rixos Belek’in en özel villası olan Paris<br />

Residence’ın kendine ait iç ve dış mekan<br />

havuzu, plajda yer alan beach house’u<br />

ve özel butler hizmeti bulunuyor. Villa<br />

Privé’ler misafirlerine özel havuz ve<br />

teras, plajda kendilerine özel pavilyon ve<br />

özel butler hizmeti sunuyor. Club Villa’lar<br />

ise direk ortak havuza erişim, plajda özel<br />

pavilyon ve ücretli yararlanabilecekleri<br />

butler hizmeti ile misafirlerini ağırlıyor.<br />

Konuklar için golf ve The Land of Legend<br />

Theme Park’a ücretsiz transfer, ücretsiz<br />

giriş ve özel ayrıcalıklar da sunuluyor.<br />

‘Tarladan sofraya’ lezzetler<br />

Club Privé by Rixos Göcek ve Belek’te<br />

kahvaltıda sunulan ve organik ürünlerden<br />

oluşan yerel tatlardan ev yapımı hamur<br />

işlerine kadar birçok farklı lezzet<br />

misafirleri beklerken; öğle ve akşam<br />

yemeklerinde doğayla baş başa keyifli bir<br />

ortamda, aperatifler, ızgaralar ve geniş<br />

içecek seçenekleri À la carte menüde<br />

yer alıyor. Club House ve The Beach<br />

Lounge’ta yemeklerin tümü, Club Privé<br />

by Rixos’un hünerli şefleri tarafından<br />

hazırlanıyor. Club Privé by Rixos‘un<br />

özel barlarında birbirinden lezzetli<br />

içeceklerde kullanılan baharatların<br />

tamamı, sebzelerin ise büyük çoğunluğu<br />

kendi özel bahçesinde yetiştirilen organik<br />

ürünlerden oluşuyor. Misafirlerin önünde<br />

bıçak kullanmadan kesilen sebze ve<br />

baharatlar ‘tarladan sofraya’ felsefesiyle<br />

özel olarak sunuluyor.<br />

Masaj keyfini villalara taşıyor<br />

Konuklar, Club Privé by Rixos‘ta<br />

geçirdikleri süre boyunca kendileriyle<br />

özel olarak ilgilenecek personel<br />

sayesinde villalarında bir masaj<br />

rezervasyonu yaptırmak, yat veya<br />

helikopter kiralamak ya da deneyimli<br />

şef eşliğinde özel bir yemek ya da<br />

menü hazırlamak gibi tüm randevu ve<br />

taleplerinde özel hizmet alabiliyor.<br />

Doğanın kalbinde, muhteşem bir<br />

atmosferle iç içe bir tatil imkanı sunan<br />

Club Privé by Rixos’ta misafirler,<br />

ilave talepleri ile kendi paketlerini<br />

özelleştirebiliyor, konforu kendi talepleri<br />

doğrultusunda şekillendirebiliyor. Club<br />

Privé by Rixos, hayvan dostu konseptiyle<br />

misafirlerine kedi ve köpekleriyle birlikte<br />

tatil yapma olanağı da sunuyor.<br />

Konuklarına her zaman en iyi hizmetin<br />

sunan, konfor ve lüksün detaylarda hayat<br />

bulduğu Club Privé by Rixos 2018 yılında<br />

Bodrum’da, 2020 yılında da yurt dışında<br />

iki farklı ve özel lokasyonda hizmet<br />

vermeye başlayacak.


hotel restaurant<br />

40 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Port Akdeniz<br />

yatırımlarını tamamladı<br />

Akdeniz bölgesinin en önemli ticaret ve kruvaziyer turizm kapısı<br />

Port Akdeniz, yüksek sezona tüm hazırlıklarını tamamlayarak giriyor.<br />

Kruvaziyer turizm sezonunu<br />

kente toplam 5.131 turist çeken<br />

TUI Cruises’e ait Mein Schiff<br />

3 adlı gemi ile 11 Nisan’da açan<br />

Port Akdeniz’de, ticari limanda da<br />

yüksek sezon hazırlıkları tamamlandı.<br />

2014 yılında başlayan ve üç faz<br />

halinde yürütülen liman sahasının<br />

betonlaması çalışmalarının Nisan<br />

ayında tamamlandığını belirten Port<br />

Akdeniz Genel Müdürü Özgür Sert,<br />

“3.5 milyon dolarlık bir yatırımla<br />

toplam 110.000 metrekarelik<br />

liman sahasının betonu tamamen<br />

yenilendi. Betonlamayla beraber<br />

aydınlatma direkleri de yenilendi ve<br />

LED ışıklandırmaya geçildi. Böylece<br />

bir yandan limanın modernizasyonu<br />

ve güvenliğine katkı sağlanırken,<br />

diğer yandan da önemli ölçüde enerji<br />

tasarrufuna gidildi” dedi.<br />

Her şey yüksek sezonda daha iyi<br />

hizmet için!..<br />

Port Akdeniz’in, “Yüksek müşteri<br />

memnuniyeti, kaliteli ve güvenli<br />

hizmet sunma” ilkesi ile ekipman<br />

parkını da sürekli yenilediğini<br />

vurgulayan Sert, “Son iki yılda 1<br />

milyon doların üzerinde yeni makine<br />

ve ekipman yatırımı yapıldı. Hali<br />

hazırda güçlü ekipman parkımız;<br />

yeni alınan 3 adet paletli ekskavatör,<br />

2 adet 7 tonluk forklift ve 2 adet<br />

mini yükleyici ekipman ile daha da<br />

güçlendirildi. Ayrıca, 1 Mayıs itibari ile<br />

sunacağımız ‘Liman geçici gümrüklü<br />

sahasına 14 gün süreyle ücretsiz yük<br />

alınması ile ilgili uygulama’ hizmetine<br />

operasyonel destek vermek için de 1<br />

adet 32 tonluk forklift siparişi verildi.<br />

Bununla birlikte liman sahasında<br />

çalışan 30 ton ve üzeri tüm büyük iş<br />

makinaları, iş güvenliği tedbiri olarak<br />

kameralı sensorlar ile donatıldı. Port<br />

Akdeniz, tüm bu ekipman yatırımları<br />

ile; hali hazırda yüksek olan liman<br />

operasyonlarındaki güvenlik,<br />

kalite ve hız standartlarını daha da<br />

yukarıya taşımayı hedeflemektedir”<br />

açıklamasında bulundu.<br />

Mermer ve doğaltaş için 14 gün<br />

ücretsiz depolama<br />

Port Akdeniz’de 1 Mayıs <strong>2017</strong> tarihi<br />

itibari “liman geçici gümrüklü<br />

sahasına 14 gün süreyle ücretsiz<br />

yük indirme hizmeti” verilmeye<br />

başlanacağını da hatırlatan Sert,<br />

“Marble Buffer Storage – Liman<br />

geçici gümrüklü sahasına 14<br />

gün süreyle ücretsiz yük indirme<br />

hizmeti için de tüm hazırlıklarımızı<br />

tamamladık. 1 Mayıs itibari ile önemli<br />

avantajlar sunan bu hizmetimizi<br />

de tam performansla sunmaya<br />

başlayacağız. İlk etapta 6 ay süreyle<br />

sunmayı planladığımız bu hizmet<br />

ile birlikte mermer ve doğal taşta,<br />

ihracatçı firmaların maliyetleri<br />

konteyner başına ortalama 80 dolar<br />

düşecek. Bununla birlikte ve daha da<br />

önemlisi; bu avantajın sağlayacağı<br />

lojistik kolaylıklar sayesinde, nakliye<br />

ve yüklemelerini çok daha esnek ve<br />

planlı şekilde gerçekleştirme imkanı<br />

da bulacaklar” şeklinde konuştu.


hotel restaurant<br />

42 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Ramada Encore Gebze açıldı<br />

Gebze Organize Sanayi bölgesinin yeni çekim merkezi, Ramada Encore Gebze, 22<br />

Ocak <strong>2017</strong>’den bu yana iş amaçlı misafirlerine dört yıldız konseptinde konaklama<br />

hizmeti sunuyor. Altıntaş Turizm tarafından yaklaşık 15 milyon TL yatırım bedeliyle<br />

hayata geçirilen otelin en büyük iddiası; samimi, sıcak ve kişiselleştirilmiş hizmet ve<br />

servis anlayışı!..<br />

Altıntaş Turizm Anibal Hotel (iki<br />

yıldızlı), Grand Gebze Otel (üç<br />

yıldızlı), Turkuaz Otel (birinci sınıf<br />

belediye oteli) ve Anibal Apart’tan (10<br />

odalı) sonraki turizm yatırımlarına bir<br />

yenisini daha ekleyerek Ramada Encore<br />

Gebze’yi 22 Ocak <strong>2017</strong> itibari ile hizmete<br />

soktu. Yaklaşık 15 Milyon TL bedelle<br />

Gebze Sanayi bölgesinde hayata geçen<br />

dört yıldızlı oteli Ramada Encore Genel<br />

Müdürü Ata Özkan şöyle anlattı: “Ramada<br />

Encore Gebze, teknoloji ve sanayinin<br />

kalbi niteliğindeki Kocaeli’nin Gebze<br />

ilçesindeki şehir merkezinde, E5 kenarı<br />

ve Gebze Center Alışveriş Merkezi’nin<br />

karşısında konumlandırılmıştır. Otelimiz<br />

Sabiha Gökçen Havalimanı’na 18 km,<br />

Atatürk Havalimanı’na 80 km, Eskihisar<br />

feribotuna 6 km uzaklığında olup,<br />

misafirlerimize kolay ulaşım imkanları<br />

sunmaktadır.”<br />

“Beş yıldız konforunu üç yıldız<br />

fiyatına satıyoruz”<br />

60 odalı otelin hitap ettiği misafir<br />

profiliyle ilgili bilgiler de aktaran Özkan<br />

sözlerini şöyle sürdürdü: “Otelimize<br />

gelen ziyaretçilerin en önemli geliş<br />

sebebi, iş amaçlı. Burada tamamen<br />

Gebze’deki fabrikalara gelen yerli yabancı<br />

mühendisler, teknisyenler, yatırımcılar,<br />

üst düzey yöneticilere yönelik çalışıyoruz.<br />

Gebze’nin sanayi bölgesi olması sebebi<br />

ile bölgeye gelen yerli yabancı ziyaretçi<br />

sayısı bir hayli fazla ve son yıllarda otel<br />

yatırımları da burada artıyor. Buna<br />

keza şehir merkezinde olup en kaliteli,<br />

en güvenli, en ekonomik hizmeti veren<br />

oteli biziz. Ramada Encore’ların genel<br />

konsepti bu yönde zaten. Beş yıldızlı<br />

konfor veriyoruz, karşılığında da üç yıldızlı<br />

fiyat alıyoruz.”<br />

“En büyük iddiamız samimi,<br />

sıcak ve kişiselleştirilmiş hizmet<br />

anlayışımız”<br />

Şu an yüzde 30-35 doluluklarla gittiklerini<br />

söyleyen Özkan, hedeflerinin 3-4 aylık<br />

süreçte yüzde 90’ın üzerine çıkmak


olduğunu söyleyen Özkan, Ramada<br />

Encore Gebze’nin en büyük iddiasını<br />

ise şu sözleriyle ifade etti: “Bizim en<br />

büyük iddiamız, büyük otellerde tabii<br />

mutlaka iyi kaliteli servis hizmet veriliyor<br />

ama daha resmidir. Bizim otelimiz<br />

küçük ölçekli, 60 odalıyız. Birebir<br />

misafirlerimizle ilgilenerek daha sıcak<br />

bir ortam sunuyoruz. Amacımız buraya<br />

gelen misafirleri evlerinde hissetmelerini<br />

sağlamak.”<br />

“Güvenlik turizm için önemli bir<br />

sorun”<br />

Turizm sektörüyle ilgili kısa bir<br />

değerlendirme de yapan Ata<br />

Özkan sözlerini şöyle tamamladı:<br />

“Sektörümüzün son 1-2 yılda maalesef<br />

iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Yurt<br />

dışındaki ilişkilerimiz doğrultusunda<br />

son yıllarda Avrupalı turist sayısı iyice<br />

düştü. Uçak krizinden sonra Rus turistler<br />

de düşüş oldu. Bu tamamen ülkenin<br />

güvenli olmama halinden kaynaklanıyor.<br />

Baktığınızda ülkemiz otelcilik sektöründe<br />

Avrupa’daki bütün ülkelerden çok daha<br />

iyi hizmet ve servis anlayışımızla öne<br />

çıkıyoruz. Ülkemizdeki güvenlik sorun<br />

sebebi ile de ziyaretçi gelme olasılığı<br />

ortadan kalkıyor. Bunun da bir an önce<br />

çözülmesi gerektiği düşüncesindeyim.”<br />

Tesiste konaklayanlar otelin<br />

merkezi sistem klima,<br />

tüm odalarda LED TV,<br />

acsespoint ve hızlı internet<br />

erişimi, kettle çay+kahve<br />

ikramı, minibar, emanet<br />

kasası modern tasarlanmış<br />

konforlu odalarıyla<br />

misafirlerini ağırlamak<br />

için herşeyiyle hazır. Tesiste<br />

ayrıca 80 kişilik A La<br />

Carte restaurant,american<br />

bar, değirmen cafe<br />

patisserie,fitness center,<br />

kapalı otopark, ve 300 kişilik<br />

bir balo salonu mevcut.<br />

Altıntaş Turizm Yatırım Otomotiv<br />

Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Muzaffer Altıntaş ve Ramada Encore<br />

Gebze Genel Müdürü Ata Özkan


hotel restaurant<br />

44 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

İstanbul Turizm Merkezi Katar’da tanıtıldı<br />

İstanbul’un turizme açılan yeni kapısı Katar Fuarı’nda ilk kez görücüye çıktı. Şehri<br />

dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biri haline getirmeye büyük katkı<br />

sağlaması hedeflenen İstanbul Turizm Merkezi’nin, Katar’ın başkenti Doha’da,<br />

düzenlenen Expo Turkey By Qatar Fuarı’nda lansmanı gerçekleştirildi.<br />

DATİ Yatırım Holding tarafından,<br />

yaklaşık 500 bin metrekare bir<br />

alan üzerinde geliştirilen İstanbul<br />

Turizm Merkezi, Tabanlıoğlu Mimarlık<br />

tarafından projelendirildi. Projenin detayları<br />

Katar devlet erkanı ve özel sektörün<br />

önemli temsilcileri ile ilk kez paylaşıldı.<br />

Katar Ticaret Odası Başkan Yardımcısı<br />

Muhammed Bin Ahmet El Kuvari, İstanbul<br />

Turizm Merkezi standını ziyaret etti ve DATİ<br />

Yatırım Holding Yürütme Kurulu Başkanı<br />

Gökhan Kıran’dan proje hakkında detaylı<br />

bilgi aldı. Stantta sergilenen İstanbul<br />

Turizm Merkezi projesi ve projenin en<br />

önemli etaplarından Ataköy Marina Park<br />

Residence ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.<br />

Kıran: “İstanbul’un turizme açılan kapısını<br />

ilk kez Katar’da görücüye çıkardık”<br />

DATİ Yatırım Holding Yürütme Kurulu<br />

Başkanı Gökhan Kıran, EXPO Turkey<br />

by Qatar Fuarı’nın gerek Türkiye Katar<br />

ekonomik ilişkileri açısından gerekse<br />

bölgede faaliyet gösteren yatırımcılar için<br />

çok etkili bir buluşma olduğunu kaydetti.<br />

İstanbul Turizm Merkezi’ni, Orta<br />

Doğu’nun önde gelen yatırımcılarıyla<br />

buluşturduklarını belirten Gökhan<br />

Kıran, şunları söyledi: “İstanbul’un en<br />

değerli arazisinde muhteşem bir proje<br />

geliştiriyoruz. Ülkemizi uluslararası<br />

arenada temsil edecek olan bu eşsiz<br />

projeyi ilk kez Katar’da tanıtmaktan dolayı<br />

kıvanç duyuyoruz. Kentin Avrupa kıyısında,<br />

Marmara Denizi’ne açıldığı noktada<br />

gerçekleştirilen proje, denize sıfır konumu,<br />

denizin mavisini yeşille kucaklaştıran<br />

mimarisi, marina ve mega yat limanı,<br />

otelleri ve birbirinden ünlü markaların<br />

yer aldığı alışveriş merkezi ile İstanbul’u<br />

dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden<br />

biri haline gelmesine büyük katkı<br />

sağlayacak. Merkez, dünyanın en önemli<br />

tarihi eserlerinin yer aldığı Sarayburnu<br />

Yarımadası’nı ziyaret etmek isteyenler<br />

için de benzersiz bir konumda bulunuyor.<br />

Deniz, hava ve kara ulaşım ağlarının tam<br />

merkezinde yer alan İstanbul Turizm<br />

Merkezi yatırımcılar için cazip fırsatlar<br />

barındırıyor.”<br />

Lüksün tanımı yeniden yazılıyor<br />

Expo Turkey By Qatar’da satışa sunulan<br />

İstanbul Turizm Merkezi bünyesinde yer<br />

alan ve 99 adet süper lüks rezidanstan<br />

oluşan projenin en önemli etabı Ataköy<br />

Marina Park Residence özellikleriyle dikkat<br />

çekiyor. Her biri panoramik deniz ve marina<br />

manzaralı, 69 farklı tipte rezidans ve ofisler<br />

lüksü yeniden tanımlıyor. Yeşil ve mavinin<br />

içerisinde her evin kendine ait bahçe<br />

ve teraslarının bulunduğu rezidanslar,<br />

hem şehrin merkezinde olma ayrıcalığını<br />

sunarken hem de şehirden uzaktaymış<br />

hissini yaşatıyor. İstanbul’un eşsiz güzelliği,<br />

deniz ve Adalar manzarasına sahip<br />

rezidanslar, sıcak, samimi dekorasyonu,<br />

eşsiz manzarası ile dikkat çekerken, ofisler<br />

ise iş yaşamına prestij ve konforu sunuyor.<br />

Projede uluslararası beş yıldızlı markalar<br />

da yer alıyor<br />

Dati Yatırım Holding’in 3 fazda geliştireceği<br />

proje, İstanbul halkının, yerli ve yabancı<br />

turistlerin Marmara denizinin kıyısıyla<br />

rahatça buluşabileceği özel mimari tasarımı<br />

ve sosyal üniteleri ile şehrin yeni çekim<br />

merkezi olacak. Marina Park ile birlikte<br />

yaklaşık 172.000 metrekare net kiralanabilir<br />

alanlı bir alışveriş ve yaşam merkezi, yerli<br />

ve yabancı markaların oluşturduğu yaklaşık<br />

450 mağaza, restoran, kafe, kongre,<br />

performans sanatları, Imax teknolojisi ile<br />

donatılmış sinema salonları yerini alacak.<br />

Yaklaşık 200 bin metrekare yeşil alan içine<br />

yayılacak spor tesisleri, yürüyüş ve bisiklet<br />

parkurları, parklar yoğun kent yaşamı<br />

içerisinde insanlara nefes alma imkanı<br />

sağlayacak. Ayrıca Sheraton ve JW Marriot<br />

gibi uluslararası konaklama zincirlerinin 5<br />

yıldızlı otelleri, Türkiye ve dünyadan seçkin<br />

misafirlerine unutulmaz İstanbul hatıraları<br />

yaşatacak.<br />

Eşsiz konum<br />

“İstanbul Turizm Merkezi” tarihi İstanbul<br />

yarımadasına, iki kıtayı denizin altından<br />

birbirine bağlayan Avrasya tüneline ve<br />

Atatürk Havalimanı’na yakınlığı, projenin<br />

içinde yer alan deniz otobüsleri iskelesi ve<br />

metro istasyonu ile tüm ulaşım ağlarının<br />

omurgasında yer alıyor. 550 yat kapasiteli<br />

Ataköy Marina’nın yanında hayata geçen<br />

mega yat limanı, 100 metreye kadar<br />

uzunluktaki 232 mega yata aynı anda<br />

ev sahipliği yapma kapasitesine sahip<br />

Türkiye’nin gerçek anlamda ilk mega yat<br />

limanı oluyor.


hotel restaurant<br />

46 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

İstiklal Caddesi’nin<br />

asaleti<br />

MR. CAS Hotels ile<br />

geri döndü<br />

Geçmişte, yaşayanları ve davetleri<br />

ile ünlü, Beyoğlu’nun meşhur<br />

Güney Palas’ı; aslına sadık<br />

kalınarak yeniden düzenlendi ve<br />

palasın sakinlerinden davetleri ile<br />

ünlü Mr. CAS adı ile tarih kokan bir<br />

otele dönüştü.<br />

Konforu, tarihi dokusu<br />

ve içeri girdiğiniz anda<br />

hissettiğiniz İstiklal<br />

Caddesi’nin şık ruhu ile<br />

sizi bir anda içine çeken<br />

Mr. CAS Hotels, görülmeye<br />

değer alanları ile bir otelden<br />

çok daha fazlasını sunuyor.<br />

Geçmişteki kiracıları ile<br />

adından söz ettiren Güney<br />

Palas; Mr. CAS Hotels<br />

olarak eski sakinlerinin<br />

anısına, içinde yer alan<br />

Şapkacı Emilio köşesi<br />

ve yine eski kiracılardan<br />

modacı Yıldırım Mayruk katı<br />

ile adeta bir müze gibi size o<br />

ruhu yaşatıyor. Birbirinden<br />

farklı, özenle dekore edilmiş<br />

33 farklı odası, yastık<br />

menüsü, “Lokum İstanbul”<br />

imzalı banyo ürünleri,<br />

toplantı odası, business<br />

centerı ve tarihi yarımadaya<br />

yukardan bakan lounge<br />

barı ile Mr. CAS Hotels<br />

şehirden soluklanmak için<br />

kaçmayı planlayan ama bir<br />

türlü uzaklaşamayanların<br />

öncelikli tercihi olarak<br />

hizmet veriyor.<br />

Yıldırım Mayruk<br />

imzalı<br />

Eylül 2016’da hizmete<br />

açılan, personel<br />

kıyafetlerinden odalardaki<br />

tablolara kadar Yıldırım<br />

Mayruk imzası taşıyan,<br />

özenle dekore edilmiş Mr.<br />

CAS Hotels; aynı zamanda<br />

lounge barındaki etkinlikleri<br />

ile de Beyoğlu’nun ve Güney<br />

Palas’ın davetlerine adeta<br />

yeniden hayat veriyor.<br />

Hafta sonları canlı müzik<br />

eşliğinde keyifli bir akşam<br />

geçirirken, hafta içi öğlen<br />

ve sabah kahvaltıları ile<br />

de iddialı mutfağını zevkli<br />

misafirlerinin beğenisine<br />

sunuyor.


hotel restaurant<br />

48 & hi-tech<br />

yatırım<br />

İstanbul’da arz fazlası yatağa<br />

Bülent Alıcı’dan “Bölge bölge<br />

kurul, teşvikli ruhsat” önerisi<br />

İstanbul’un en iyi SPA konseptli<br />

turizm yatırımlarından Eser Premium<br />

Hotel’in Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Bülent Alıcı, <strong>2017</strong> yılını yaşanan tüm<br />

olumsuzluklara rağmen bir toparlanma<br />

yılı olarak görüyor… İstanbul ve Türkiye<br />

turizminin mevcut sorunlarının çözümü<br />

doğrultusunda Bakanlığı ve sektör<br />

bileşenlerini iş birliğine ve yapıcı<br />

çözümlere davet ediyor.<br />

Eser Premium Hotel için <strong>2017</strong> yılı nasıl<br />

geçiyor? Bu yıla ilişkin yeni yatırım<br />

planlamaları yaptınız mı?<br />

Eser Hotel Grubu olarak; yaşadığımız ve<br />

gözlemlediğimiz kadarıyla <strong>2017</strong> turizmi<br />

bir güven ortamının da sağlanmasıyla<br />

geçtiğimiz yıla göre çok daha hareketli<br />

geçecek diyebiliriz.<br />

2016 yılı milletimizin büyük olumsuzluklar<br />

yaşadığı bir yıl oldu maalesef. Ancak<br />

hepimiz, bu yaşananları iyileştirerek<br />

olumlu adımların atılmasını ve özellikle<br />

olumsuzlukları çok yakından hisseden<br />

turizm sektörünün <strong>2017</strong> yılında<br />

toparlanma yılı ilan edilip, sonraki<br />

döneme kaldığımız yerden çok iyi bir<br />

şekilde devam edeceğimiz bir yıl olmasını<br />

temenni ediyoruz.<br />

Sektör olarak bizleri 2016’da yaşanan<br />

olumsuzluklar çok daha fazla etkiledi.<br />

Ancak biz hep ülkemiz için çalışmaya<br />

devam ettik. İstikrardan taviz vermedik.<br />

Çalışanlarımızın tam bir güven ortamında<br />

birlikte hareket etme bilinciyle hiç<br />

durmadan, herhangi bir işten çıkarma<br />

işlemi yapmadan işletmemizin<br />

faaliyetlerini sürdürdük. Milletimizin<br />

daha hassas olduğu şu dönemde<br />

müşteri memnuniyetine çok daha<br />

fazla önem verdik. Kalitemizden ödün<br />

vermeden, yeni ve güzel iş birlikleriyle<br />

yılı kapattık.<br />

İstanbul’da SPA konseptini yaşatan<br />

nadir otellerden birisiniz. Bu alana<br />

yönelik hizmet ve servislerinizi daha<br />

detaylı anlatır mısınız?<br />

Eser Premium Hotel, güzellik merkezi,<br />

açık-kapalı yüzme havuzu, çocuk<br />

havuzu, scenic savunası, aromaterapi,<br />

geleneksel Türk hamamı, uzman<br />

ellerden farklı masaj çeşitleri ve benzer<br />

panoramik manzaraya sahip fitness<br />

merkeziyle bir şehir oteli olarak SPA<br />

konseptini tam anlamıyla yaşatan bir<br />

oteldir.<br />

Wellness ve SPA merkezi olarak otel<br />

misafirlerine verdiği hizmetin yanı<br />

sıra tekil misafirlere de randevu ile<br />

hizmet vermektedir. Bunun yanı sıra<br />

özel günler için hazırlanan konsept<br />

kampanya paketleriyle de SPA merkezini<br />

misafirlerinin hizmetine açmaktadır.<br />

Eklemek istedikleriniz…<br />

Turizm Bakanlığı; turizm sektörünü<br />

desteklemek için günlük kiralanan<br />

evlerin denetimini arttırmalıdır.<br />

Üniversitelerle iş birliği yaparak<br />

uluslararası üniversitelere kongre turizm<br />

için girişimlerde bulunulmalıdır. Büyük<br />

gemilerin İstanbul destinasyonu için<br />

açılan Yenikapı miting alanı Karaköy Port<br />

Eser Premium Hotel<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Alıcı<br />

açılana kadar ortaya alınmalıdır. Çünkü<br />

İstanbul destinasyonu olmadığında;<br />

Kuşadası ve diğer bölgeler artık ilgi<br />

çekmediğinden bu sene Türkiye’ye cruise<br />

gemiler maalesef gelmeyecektir. Bu<br />

konunun acilen çözülmesi gerekmektedir.<br />

Ayrıca Büyükçekmece’ye yapılmakta<br />

olan marinaya destek verilmeli ve<br />

cruise gemilerin yanaşmaları için alan<br />

yaratılması gerektiğini düşünüyoruz.<br />

Genel anlamda sektöre bakıldığında;<br />

İstanbul’da otel ihtiyacı olmadığı; sadece<br />

mevcut otellerin yenilenmeye ihtiyacı<br />

olduğu kabul edilmelidir. Bu konuda<br />

artık herkes istediği gibi otel açmamalı;<br />

Bakanlık tarafından bu konunun önüne<br />

geçilmelidir. Aksi takdirde kaliteden uzak,<br />

turizm sektörüne zarar veren işletmeler<br />

ve içi boş betonarme binalarımız<br />

olacaktır. Bu konudaki önerimiz ise; bölge<br />

bölge kurul kurulması ve teşviklerle<br />

ruhsatların verilmesi yönündedir.


hotel restaurant<br />

50 & hi-tech<br />

yatırım<br />

Kempınskı<br />

120.<br />

yılını<br />

kutluyor!<br />

1897’de kurulan<br />

Avrupa’nın en<br />

köklü lüks otel<br />

grubu Kempinski,<br />

kişiselleştirilmiş<br />

mükemmel hizmet<br />

anlayışı ve olağanüstü<br />

konukseverlik<br />

geçmişi ile 120. yaşını<br />

kutluyor!..<br />

Avrupa’nın zarif hizmet anlayışını<br />

her destinasyonun kendine<br />

has kültürü ve gelenekleri ile<br />

harmanlamasıyla tanınan Kempinski;<br />

30’dan fazla ülkede yer alan 75 adet<br />

beş yıldızlı otel ve rezidansında 120. yıl<br />

etkinlikleriyle misafirlerine unutulmaz<br />

anlar yaşatıyor. Bu kutlamaların başında<br />

ise Kempinski ‘Travel in Style’ Yarışması<br />

geliyor. Yarışmayı kazanacak şanslıyı<br />

ise üç Kempinski otelinde uçak biletleri,<br />

limuzin transferleri ve süit odada toplam<br />

10 gecelik konaklama dahil özel bir<br />

seyahat fırsatı bekliyor.<br />

Kempinski Hotels Yönetim Kurulu<br />

Başkanı ve CEO’su Markus Semer,<br />

bu simgesel nitelikteki yıldönümü<br />

hakkında şunları söyledi: “120 yıldan<br />

sonra olağanüstü bir geçmişe sahip<br />

olduğumuz ve bu geçmişin heyecan<br />

verici bir geleceği müjdeliyor olmasından<br />

büyük gurur duyuyoruz. Kurucumuz<br />

Berthold Kempinski, değişmeyen Avrupa<br />

zarafetine ve kusursuz hizmete dayalı<br />

yeni bir konukseverlik standardının<br />

önünü açtı. Kendisi yenilikçi ve girişimci<br />

yaklaşımı ile konuklara benzersiz<br />

mekanlarda yeni deneyimler sunarken,<br />

yıllar içindeki gelişimimizin arkasındaki<br />

ilham kaynağımız olmayı sürdürdü.”<br />

Semer sözlerine şöyle devam etti: “120<br />

yılı dünyayı keşfederek konuklarımız için<br />

Kempinski stilinde yıldız oteller yaratarak<br />

geçirdik. Bu yıl dönümünü kutlarken<br />

geleneklerimize verdiğimiz değerleri, yeni<br />

ve yenilikçi yaklaşımlarla birleştirerek<br />

geleceğe de umutla bakıyoruz.’’<br />

Boğaz’a karşı 120. yıl<br />

kutlamaları<br />

Bugün Kempinski; Çırağan Palace<br />

Kempinski İstanbul, Hotel Adlon<br />

Kempinski Berlin, Emirates Palace<br />

Abu Dhabi ve Küba’da açılacak ilk beş<br />

yıldızlı lüks otel The Gran Hotel Manzana<br />

Kempinski La Habana gibi dünya çapında<br />

bilinen ikonik otelleri yönetiyor ve<br />

işletiyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan<br />

kalma Boğaz üzerindeki tek Saray ve otel<br />

olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul<br />

da bu yıl dönümünü farklı etkinliklerle<br />

kutluyor. Boğaz’a karşı tadılarak<br />

sunulacak sürprizlerden, Kempinski<br />

Otelleri içinde “Yılın Tatlısı” seçilen<br />

Mondial pastası; Türk kahvesinin ve yeşil<br />

elmanın muhteşem kombinasyonuyla<br />

Fes Kek İstanbul’un tatlı cenneti Gazebo<br />

Lounge’da yerini aldı. Ayrıca dünyadaki<br />

tüm Kempinski otellerinde de geçerli<br />

olan “120 Yıla Özel Süit Konaklama<br />

Paketi’’ kapsamında 31 Temmuz <strong>2017</strong><br />

tarihine kadar olan rezervasyonlarda<br />

ikinci gece konaklamalarında cazip bir<br />

fırsat misafirleri bekliyor.


hotel restaurant<br />

52 & hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Pervin<br />

Zeydanlı<br />

Yalazan<br />

“Dünyaya<br />

bir daha<br />

gelseydim<br />

yine turizmci<br />

olurdum”<br />

“Düşünüyorum<br />

da, o kadar<br />

sıfırdan ilerleyerek<br />

ve kazıyarak<br />

bir şeylerin<br />

sahibi oldum<br />

ki, 26 yaşında<br />

bulunduğum<br />

şirkette yetkiliydim.<br />

28 yaşında Mali<br />

ve İdari İşler<br />

Müdürüydüm. Hatta<br />

29 yaşında Serbest<br />

Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlik belgemi<br />

bile almıştım.”<br />

20 yıldır turizm sektörünün içindeyim.<br />

Acısı ve tatlısıyla o kadar dolu dolu<br />

yaşadım ki mutfakta olmak ,bazen ön<br />

tarafta olmaktan çok daha farklı içeriklere<br />

haizdir. Şimdi düşünüyorum da bir daha<br />

dünyaya gelsem yine turizmci olurdum.<br />

“Dünyaya bir daha gelseydim yine turizmci<br />

olurdum” diyecek kadar idealist, başarıyı<br />

işin mutfağıyla temellendirecek kadar<br />

profesyonel bir isim o. 35 yıllık çalışma<br />

hayatının son 20 yılını turizm sektörüne<br />

adayan İstanbul Kongre Merkezi Genel<br />

Müdürü Pervin Zeydanlı Yalazan’ı iş’te<br />

kadın bölümümüzde ağırladık.<br />

Pervin Hanım, turizmde<br />

yolculuğunuz nasıl başladı? İlk<br />

günkü hayalleriniz ve geleceğe<br />

dönük ideallerinizle bizimle<br />

paylaşır mısınız?<br />

Ben turizm eğitimi almadım. Esasen<br />

Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü<br />

mezunuyum. Hatta YÖK Yasası çıkmasaydı<br />

şu anda okulda öğretim görevlisi bile<br />

olabilirdim. Benim çocukluk yıllarım<br />

Anadolu’da geçti. Babam askerdi.<br />

İlkokul birinci sınıfı İzmir’de , diğer dört<br />

yılı Mardin’de okudum. 60’lı yıllardan<br />

bahsediyorum, mahrumiyet bölgeleriydi<br />

ve çok zor yıllardı şüphesiz. Benim ta o<br />

zamanlardan bir hayalim vardı. “Bir gün<br />

bir meslek sahibi olursam insana dair<br />

bir şey yapacağım” derdim. Ana temam<br />

insan olmalıydı… O zaman ki aklımla ya<br />

hukukçu olmalıydım ya da doktor… Orta<br />

ikinci sınıftayken İstanbul’a geldik. Lise<br />

eğitimini burada aldım. Hukukçu, doktor<br />

değil ama iktisatçı oldum.1979 yılında ülke<br />

oldukça karışıktı, okul bombalanmıştı<br />

gidemiyorduk, üç ay bir bilgisayar<br />

şirketinde staj yaptım…ilk bilgisayarlarla<br />

karşılaşmam o zaman oldu… Üniversitenin<br />

üçüncü sınıfında da bordrolu çalışma<br />

hayatım başladı. Haftanın iki bazen üç<br />

günü okula gidiyordum. Ve o zamanlar<br />

şöyle bir hayalim daha vardı, onu da<br />

sizinle paylaşmak isterim: “Bir gün<br />

ne olursam olayım onu en iyi şekilde<br />

yapmaya çalışacağım.” Bu, profesyonel<br />

hayatım boyunca en önemli düsturum<br />

olmuştur. Zaten çalışma arkadaşlarımdan<br />

da hep bunu beklerim. Düşünüyorum da,<br />

o kadar sıfırdan ilerleyerek ve kazıyarak<br />

bir şeylerin sahibi oldum ki, 26 yaşında<br />

bulunduğum şirkette yetkiliydim. 28<br />

yaşında Mali ve İdari İşler Müdürüydüm.<br />

Hatta 29 yaşında Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlik belgemi bile almıştım.


Belli ki daha en başından yol<br />

haritanızı çizmiştiniz. Bir asker<br />

çocuğu olduğunuz için özellikle<br />

sormak isterim, babanız<br />

tarafından engellendiğiniz<br />

zamanlar oldu mu hiç?<br />

Olmaz mı? O dönemler başarmak<br />

istediğim pek çok şey vardı. Mesela<br />

üniversiteyi bitirdiğim zaman “herkes<br />

mutlaka bir kere devlette görev yapmalı”<br />

demiştim. Ama Doğu kökenli bir ailenin<br />

kızıydım. Çok iyi hatırlıyorum, müfettişlik<br />

sınavlarına girip, en az beş yıl devlette<br />

çalışayım istiyordum. Tabii bunun içinde<br />

mutlaka yurt dışı programı da olacaktı.<br />

Bir yandan yabancı dilimi de geliştirmek<br />

isteğim vardı. Tabii olmadı, babam<br />

izin vermedi. “Sen bir evin bir kızısın,<br />

gözümüzün önünde olacaksın” dedi.<br />

Ve çok çalıştınız!..<br />

Evet galiba biraz fazla çalıştım. Herkes 23<br />

Nisanlar’da, 19 Mayıslar’da kendine tatil<br />

programı yaparken ben hep çalışırdım.<br />

Sürekli yetiştirecek işlerim olurdu. Boya<br />

imalatı yapan bir sanayi şirketinde 14.5<br />

sene boyunca çalıştım. 12 Eylülü ve 92-94<br />

krizini yaşadım. Bu arada, 1992 yılında,<br />

bir arkadaşım Hong Kong’da iş kuracaktı,<br />

onun yanına gittim. Aşağı yukarı bir ay<br />

kaldım. İşte o zaman farklı dünyaları<br />

tanımak, farklı kültürlerde bir birey<br />

olarak var olabilmenin bir telaşı vardı<br />

bende.. Evet, çok güzel bir ay geçirdim<br />

ama olmadı. O zaman daha iyi anladım<br />

ki, ben ne yapacaksam kendi ülkemde<br />

yapmalıydım…<br />

Neydi o aranın sebebi, biraz<br />

daha açabilir misiniz?<br />

Bir manada hayatımın bir sonraki akışına<br />

hakim olabilme, yönetebilme çabasıydı<br />

belki de. Ya da o dönem bir trenddi. Dünya<br />

günden güne farklılaşıyordu. 90’lı yıllarla<br />

beraber Türkiye de gelişmeye başladı.<br />

Para konvertbl oldu. Bir dünya arayışı<br />

vardı. Ama benim için düşündüğüm gibi<br />

olmadı. Sonrasında ülkeme döndüm<br />

ve yine bulunduğum işyerinde çalışma<br />

hayatım devam etti. Bulunduğum şirkete<br />

sığamıyordum artık. “Beni azad edin<br />

” diyerek 1995 yılında ayrıldım oradan.<br />

Çünkü her beş senede bir ayrılmak<br />

istediğimi söylüyordum ama onlar kabul<br />

etmiyorlardı. Veda ettikten hemen sonra,<br />

yaklaşık iki sene halka açık bir şirket olan<br />

Uzertaş’da ve daha sonra bir sene boyunca<br />

Ramtop’da mali işler müdürlüğü yaptım.<br />

Devam eden süreçte yönetim kurulu ile<br />

beraber ben de görevden ayrıldım.<br />

Çok iyi anımsıyorum, bana dediler ki,<br />

“siz kalın, beraber devam edelim.” Kabul<br />

etmedim tabii. Çünkü iş hayatıma kısa<br />

bir ara vermek istiyordum. Bu arada<br />

o güne kadar çalışma hayatımda hiç<br />

öyle bir aralığım olmamıştı. Yurtdışına<br />

gidişin dışında iki hafta arka arkaya<br />

izin kullandığımı hatırlamam mesela. O<br />

dönem hayatımda ilk defa işlerime iki<br />

ay ara vermiştim. Farklı ve içime sinen<br />

bir ortamda olmak istiyordum. Ta ki bir<br />

gazete ilanıyla karşılaşana kadar…<br />

İlanı hatırlıyor musunuz?<br />

Öncelikle ben işlerimi hep gazete<br />

yoluyla buldum. Asla kimseden bir şey<br />

istemedim.. İlan, bir turizm işletmesinde<br />

genel müdür yardımcılığı pozisyonu<br />

üzerine verilmişti. Yine kolumun altına<br />

gazete kağıdını koydum ve 1998 yılında<br />

Lütfi Kırdar’ın yolunu tuttum. Böylelikle<br />

turizm yolculuğum başladı.<br />

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />

Sarayı’na başvuru yaparken<br />

turizme mesafeniz, bakış<br />

açınız neydi peki?<br />

Aslına bakarsanız aklımda spesifik<br />

anlamda bir alan yoktu. Sadece<br />

nerede olursam olayım kendi<br />

mesleğimi icra edecektim. Belki<br />

bu imalat sektöründe farklı,<br />

medikal yahut turizm sektöründe<br />

farklı olabilirdi ama o da önemli<br />

değildi. Neticede işin özü aynı. Alan<br />

hesap borçlu veren hesap alacaklı.<br />

Sonuçta bir işletmeci gözüyle<br />

bakmasını bildiğimi zaten Lütfi<br />

Kırdar Kongre Merkezinde gördüm.<br />

Ben göreve başladığımda henüz iki<br />

yıllık bir şirketti ve orada yaklaşık<br />

14.5 sene çalıştım. Bunun son beş<br />

yılı genel müdür pozisyonuyla geçti.<br />

Lütfi Kırdar Kongre<br />

Merkezi ve Sergi Sarayı’nın<br />

bugünlere gelişinde çok<br />

emeğiniz var öyleyse.<br />

Evet bunu rahatlıkla söyleyebilirim.<br />

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve<br />

Sergi Sarayı’nın taşında toprağında<br />

çok emeğim vardır. İşe başladıktan<br />

bir yıl sonra Rumeli binasını inşa<br />

ettik mesela. O kadar ki gece<br />

yarılarına kadar çalışıyorduk.<br />

Hatta yedi ay gibi bir sürede de<br />

tamamladık. O dönem hepimize çok<br />

şey öğretti. İstanbul’da kongrecilik<br />

çok yeniydi, Lütfi Kırdar ise alanında<br />

tekti. Evet, bir temeli vardı ama<br />

orada görev yapan herkes tuğlaları birlikte<br />

örmüştür. Şimdi düşünüyorum da hiç<br />

bitmeyen bir işim vardı. Çünkü devamlı<br />

mutfağın arkasındaydım. Yavaş yavaş<br />

acentalarla da ilişkilerim başlamıştı. Ben<br />

hep işin mali ve idari işler tarafındaydım..<br />

O güne kadar ki finansçı<br />

kimliğiniz turizm işletmeciliğiyle<br />

boyut atladı mı, şekil değiştirdi<br />

mi?<br />

Şu oldu tabii, o güne kadar öğrendiğim<br />

her şeyi buraya yansıtabilme imkanı<br />

bulmuş, bina inşa etmiş, devlet ve yerel<br />

yönetimlerle ilişkilerin ve sözleşmelerin<br />

nasıl yapılacağını öğrenmiştim. Ama<br />

çok daha farklı güzellikleri vardı. İnsan<br />

ilişkileri, her organizasyonla değişen<br />

çehreler ve bina yapısı işin en büyük<br />

farklılığıydı. Elbette ki mevzuyu para<br />

noktasına getirdiğimizde bina dediğiniz<br />

her yerde aynı. Eğer sen satın alan, ödeyen<br />

ya da tahsil edensen herkesin gözündeki<br />

imajın da finansçı oluyor. Çünkü parayı<br />

temsil ediyorsun. Yine de ben öyle


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

olmadım. Gerek tarzım, duruşum gerekse<br />

insan ilişkilerimle daima farklı diyaloglar<br />

içinde olduğumu düşünüyorum. Hiçbir<br />

olaya sığ bakmadım, her zaman satışı<br />

anlamayı tercih edip misafirle empati<br />

yaptım.<br />

Son 20 yıldır turizmin içinde<br />

olduğunuzu söylediniz. Bu<br />

sektörde parayı temsil eden<br />

ve yöneten taraf olmak nasıl<br />

bir duygu, biraz daha açabilir<br />

misiniz?<br />

Benim sektöre girdiğim yıllar çok<br />

keyifliydi tabii. İşletmede para çok güzel<br />

kazanılıyordu. Eksiklerimiz yok muydu,<br />

vardı elbette ve biz onların üstüne<br />

gidiyorduk. Harcayacak paramız da vardı.<br />

Geçen zamanla birlikte İstanbul da<br />

gelişti, büyüdü… Yepyeni oteller açıldı,<br />

bu yatırımlarla birlikte kongre ve toplantı<br />

sektörüne yönelik salon sayıları da<br />

artmaya başladı. Türk Hava Yolları ulaşım<br />

ağını genişletti. İstanbul’a gelen kongre<br />

sayısı arttı. Hep söyleriz, Lütfi Kırdar<br />

HABİTAT için, Haliç Kongre Merkezi Dünya<br />

Su Forumu için, İstanbul Kongre Merkezi<br />

ise Dünya Bankası-IMF organizasyonu<br />

için yapılmış binalardır. Allaha şükürler<br />

olsun ki, ben ve ekip arkadaşlarım 2009<br />

da diğer kongre merkezlerinde de, bu<br />

kongrelerin operasyonunun yürütülmesi<br />

görevini üstlenmiştik. Şimdilerde ise pasta<br />

küçülmekle kalmadı, doğal olarak rekabet<br />

de arttı. İşletme maliyetleri yükseldi.<br />

Ancak bu merkezler için yeni ve büyük<br />

kongrelerin gelmesi şart…İşte tam da bu<br />

noktada parayı yönetirken zorlandığımız,<br />

dolayısıyla da misafirimizi de zorladığımız<br />

zamanlar oluyor.<br />

İşin temelinde hep bir bina vardı<br />

ama ona ruh katan, yücelten siz<br />

çalışanlar, emek verenlerdiniz<br />

şüphesiz.<br />

Çok doğru. Bu binalar taş, boş… Bir<br />

binayı ne kadar akıllı yaparsanız yapın<br />

insan eli değmediği sürece hiçbir<br />

manası da olmaz. O kanı, canı, ruhu<br />

katan insanlardır, emekçileridir. Lütfi<br />

Kırdar’ın tüm alt yapısal sistemlerinin<br />

oturtulması, her türlü kaydın en iyi şekilde<br />

tutularak gelecek arkadaşlara referans<br />

niteliği taşıyacak şekilde tatbik edilmesi,<br />

çalışan kesimin bütün özlük haklarıyla<br />

ilgili çalışmaların düzenlenmesi,<br />

inşaatların ve renevasyonların hayata<br />

geçirilmesi, Rumeli’deki alt salonun<br />

bölünebilir hale getirilmesi, bina<br />

zeminin sil baştan yenilenmesi, teras<br />

alanına dair düzenlenmeler… Keza<br />

Adile Sultan Sarayı’nın işletmesinin<br />

alınması konusunda verdiğimiz uğraşlar,<br />

satılabilirliğinin ve bilinirliğinin artırılması<br />

yönündeki çalışmalarımız… Yine Topkapı<br />

Sarayı’nın içindeki dış karakolun renove<br />

edilerek hayata geçirilmesi faaliyetleri gibi<br />

birçok çalışmanın içinde var olduk.<br />

Merkez olarak gidip de yurt dışından<br />

bir kongreyi getirmedik. Zaten işimiz de<br />

değildi. Bizim asli görevimiz, binayı en<br />

iyi şekilde işletmek ve en doğru işlere<br />

kanalize etmekti. Bunu da elimizden<br />

geldiğince yaptığımızı düşünüyorum.<br />

Turizmde, bundan sonraki<br />

kariyer yolculuğunuz ne şekilde<br />

devam etti?<br />

Şubat 2013’te Lütfi Kırdar ile yollarımı<br />

ayırdım. Her iki tarafın da taze kana<br />

ihtiyacı vardı çünkü. Binada sergide<br />

karşılaştığım CNR EXPO’nun patronu bana<br />

iş teklifi yaptı, ne garip tesadüftür ki ben<br />

de ayrılma kararımı henüz yönetim ve iş<br />

arkadaşlarımla paylaşmıştım.<br />

Açıkçası bir süre dinlenmek niyetindeydim<br />

ama her ne kadar çok bana göre olmasa<br />

da, CNR EXPO’ya genel müdür olarak<br />

geçtim. Ama sadece bir yıl kalabildim.<br />

Çünkü birbirimizle yeterince örtüşemedik.<br />

Kendime sadece şunu söyledim: “bir otur<br />

sakinleş.” O zaman kendimle ilgili neleri<br />

atladığımı, neleri kaçırdığımı fark ettim.<br />

O zamana kadar kılığa kıyafete yatırım<br />

yapan ben, bütün bir altı ay boyunca<br />

tek bir blue jean ve tişörtle hayatın<br />

geçebileceğini gördüm. Hayatı daha basit<br />

yaşamak gerekti, onu fark ettim. 2009<br />

yılında babamı kaybettikten sonra anneme<br />

düşkünlüğüm biraz daha arttı. Boş kalan<br />

zamanlarımın bir kısmını ona ,eşime<br />

ve arkadaşlarıma ayırdım. Şile’de bahçe<br />

içinde bir yer aldım, ince ince onu işledim.<br />

Evimde dünyadan topladığım fotoğraflar<br />

vardı, onları çerçeveletememiştim. Bu bile<br />

bir zaman istiyormuş. Anlayacağınız altı<br />

ayda hayata bakış açım değişti. Yaşamın<br />

hiç de zor olmadığı ve zorlaştırılmaması<br />

gerektiği, üstündeki o zırhlardan<br />

kurtulmanın insanı ne kadar hafiflettiğini<br />

öğrendim. Çok sadeleşmiştim. Bugün<br />

de zaten ondan çok farklı değilim. Tabii<br />

bu arada yurt dışına çıkıp yabancı dilimi<br />

geliştirmek hevesim hala vardı, hani<br />

babamın bir tarihte engel olduğu… Onu<br />

gerçekleştirmek istedim. Bu defa da eşim<br />

karşı çıktı. Buna rağmen eşim çalışma<br />

hayatım boyunca en büyük destekçim<br />

olmuştur.. Bu dönem bana çok iyi geldi.<br />

Daha sonra İstanbul Kongre Merkezi’nin<br />

işletmecisi olan Rixos Grubu Ailesi’nden<br />

Fatih Tamince bey beni aradı. Hala bir<br />

yere başlayıp başlamadığımı sordu. “Hadi<br />

gelin” dedi ve 24 Eylül 2014’te İstanbul<br />

Kongre Merkezi’ndeki görevime başladım.<br />

Yaklaşık iki buçuk yıldır da genel müdür<br />

olarak görevimi sürdürüyorum.<br />

Kader… Bir vakitler Lütfi Kırdar da,<br />

İstanbul Kongre Merkezi’nin işletmesini<br />

de alırız diye düşünürken , bugün ben,<br />

çok isteyerek ve yürekten inanarak<br />

buradayım…Bu süreçte internet<br />

yatırımlarımızı yaptık, kurum kimlik<br />

çalışmalarımızı bitirdik, güzel işler<br />

çıkardık ve karlılığımızı arttırdık.. Buradaki<br />

Yönetim anlayışının, aidiyet ve şirket adına<br />

yapabileceklerimde beni daha verimli<br />

kıldığını görüyorum.<br />

İstanbul Kongre Merkezi için<br />

<strong>2017</strong> yılı nasıl geçiyor? Buradan<br />

paylaşmak istediğiniz yeni<br />

projeleriniz var mı?<br />

Bugün kağıt üzerinde raporlara<br />

baktığımda ivme ciddi anlamda yukarıya<br />

dönmüş. Tabii sizin elinizde olmayan


durumlar da var. Mesela biz verimli bir<br />

2015, 2016 geçirdik. Sektörde 2016 yılında<br />

sıkıntılar başlamışken biz ne iş ne de<br />

finansman anlamında olumsuzlukları çok<br />

fazla hissetmedik. Fakat ülke olağanüstü<br />

bir dönemden geçiyor tabii. Biz de onun<br />

yansımalarını tüm diğer sektör paydaşları<br />

gibi görüyoruz. <strong>2017</strong> ise bütün firmaların,<br />

işletmelerin ayakta kalmaya çalışacakları<br />

bir yıl olacak.<br />

Bu yılki etkinlik takviminde<br />

neler var? Gelecek yıl için tespit<br />

ve öngörüleriniz neler olabilir?<br />

Önümüzde 16 Nisan Referandumu gibi<br />

bir milat var. Herkes doğal olarak o<br />

tarihe kilitlenmiş durumda. O tarihi<br />

aştıktan sonra sektörde biraz daha<br />

hareketlenme bekliyorum. <strong>2017</strong> gibi 2018<br />

de çok kolay bir yıl olmayacak. Çünkü<br />

biliyorsunuz uluslararası kongrelerin<br />

yapılma süreçleri en az iki yıl. İki yıl<br />

önceden tarihin ve yerin belirlenenlerin<br />

dahi bir şekilde gerçekleşmesi için çaba<br />

sarf ediyoruz. Ancak 2019’dan sonra bu<br />

manada hareketlenmenin oluşacağını<br />

düşünüyorum. Bu yılın en önemli<br />

kongrelerinden biri şüphesiz temmuz<br />

ayında gerçekleştireceğimiz Dünya Petrol<br />

Kongresi olacaktır.<br />

Pervin Hanım sizi biraz daha<br />

yakından tanıtmak isterim. Bize<br />

kendinizi nasıl anlatırsınız?<br />

Erkek egemen bir dünyada kadın olarak<br />

bir yerlere gelmeniz çok zor. Yani her<br />

zaman erkek meslektaşlarınıza göre<br />

bir adım geridesiniz. Fakat ben hiçbir<br />

şekilde yılmadığımı düşünüyorum.<br />

Bugünlere tırnaklarımla kazıyarak, çok<br />

şeyin mücadelesini vererek geldim.<br />

Çok iyi hatırlıyorum, 24 yaşımdaydım,<br />

patronumdan zam istedim. Hakkım<br />

olduğunu düşündüğü için bana herkesten<br />

daha fazla zam yaptı. Ona aynen şunu<br />

söyledim: “siz benden bu 50 TL’yi alın,<br />

satış pazarlama müdürüne verin. Çünkü<br />

o bunu benden daha fazla hak ediyor.”<br />

ne kadar şaşırdığı hala hatırımdadır.<br />

Hayatımın her döneminde adil olmaya<br />

çalıştım. Çalışanı aşırı önemsediğimi<br />

görüyorum. Bu bazen zaafım da olabiliyor.<br />

Ben çalışma hayatım boyunca ekip<br />

ruhuna ve gücüne çok inanmışımdır. Bu<br />

sektörde o kadar görünmeyen insanlar<br />

var ki… Daima satış ekipleriyle çok<br />

yakınız ama teknik kadrolar, gece gündüz<br />

masalarından kalkmayan muhasebe<br />

çalışanları, operasyon ekipleri daha az<br />

farkedilir .. En kötü ve kritik zamanlarında<br />

onlar bu işin içindedirler.. Gerek ücret<br />

artışlarını yaparken gerek şirket içindeki<br />

sosyal ilişkilerde çalışan memnuniyetini<br />

önemserim. Bu manada bazen insanlara<br />

fazla yakınlaştığımı düşünüyorum. Çünkü<br />

Türk çalışanı masaya yumruğunu vuran<br />

yönetici istiyor. Bense hep konuşarak,<br />

anlatarak yaklaşıyorum, sakıncasını<br />

da görmedim. Çünkü yakın işbirliğinde<br />

olduğunuz insanlar samimiyetle<br />

samimiyetsizliği anlıyor. Hepimiz aynı<br />

ortak amaç için bir aradayız, bana düşen<br />

en önemli görev ise üretken ve birleştirici<br />

olmak.<br />

Biraz da özel yaşamınızdan<br />

bahsedelim. İşten kalan<br />

zamanlarınızda neler<br />

yapmaktan hoşlanırsınız?<br />

Ben aileme vakit ayırmayı ve gezmeyi<br />

çok seviyorum. Şimdi artık işlerden fırsat<br />

buldukça kendimize kaçacak yerler arayıp<br />

buluyoruz. Seyahat anlamında biraz aşmış<br />

durumdayım. Anadolu’yu neredeyse<br />

bitirdim diyebilirim. Görmediğim Çorum,<br />

Eskişehir, Antakya kalmıştır herhalde.<br />

Oralara da gitmeyi çok istiyorum.<br />

Hatta bununla ilgili sizinle şöyle bir<br />

anekdotu da paylaşmak isterim, Lütfi<br />

Kırdar’dan genel müdürlük teklifi<br />

gelmeseydi yeminli mali müşavir<br />

olacaktım. İki yıldır Yeminli sınavlarına<br />

hazırlanıyordum. Hiç unutmam, Veysi<br />

Seviğ Hocam bana “Hemşire önce<br />

Anadolu’yu bitirmen lazım. Doğu<br />

Anadolu’yu, Karadeniz’i gördünüz mü?”<br />

demişti. Yıl 2006… Temmuz sonunda<br />

Karadeniz’e gittim. Ağustos başında<br />

Doğu Anadolu’yu gezdim ve bir anda<br />

bende bir ışık yandı. Anadolu’yu ne<br />

kadar ihmal ettiğimi gördüm. Ruhumda<br />

acayip bir zenginliktir o... Aslında benim<br />

çok da yabancı olduğum yerler değildi.<br />

Ama o güne kadar ailemin memleketini<br />

görmemiştim mesela. O zaman<br />

Anadolu’nun benim yaşadığım yıllardan<br />

çok daha farklılaştığını görmekten mutlu<br />

olmuştum.<br />

Günün birinde Anadolu’nun bir<br />

bölgesi için çalışmayı düşünür<br />

müsünüz?<br />

Hayatın insanı nereye götüreceği hiç<br />

belli olmuyor. Türkiye’nin jeopolitik<br />

konumu sebebiyle elbette ki endişelerimiz<br />

var. Gelin görün ki orada yaşayan pek<br />

çok vatandaşımız da var. Hani niye<br />

olmasın? Günün birinde çalışmak için<br />

olabilir belki ama devamlı yaşayacağımı<br />

düşünmüyorum. Yine de hiçbir konuda<br />

peşin hükümlü olmamak gerek.<br />

Hep söylerim, benim merkez üssüm<br />

İstanbul. Bu şehir benim için her şey.<br />

Evim Anadolu yakasında. İşe gidip gelirken<br />

hiçbir zaman şikayet etmedim. İstanbul’da<br />

her an farklı bir şey keşfedebiliyorsunuz<br />

çünkü. Gerçek manada yaşadığınızı<br />

anlıyorsunuz. Köprüden geçerken sağınıza<br />

solunuza baktığınızda o güzellikleri<br />

görüyorsunuz. Elbet bu çirkin yapılaşmaya<br />

birisi dur diyecek ama sonuçta İstanbul<br />

çok özel bir şehir. Bugüne dek dünyanın<br />

pek çok yerini gezdim, dolaştım ama<br />

dönüp baktığımda İstanbul’u dünyanın<br />

hiçbir yerine değişmem. Resim yapmak<br />

bana iyi geliyor. Hatta bir eğitim almamın<br />

zamanının geldiğini düşünüyorum artık.<br />

Geç bile kaldım. Bir de çiçek yetiştirmeyi<br />

seviyorum. Bütün bunları söylerken<br />

benim bariz, net şöyle bir hobim var<br />

diyemiyorum. Bundan sonra inşallah<br />

olacak…<br />

35 yıllık bir çalışma hikayesi<br />

sizinkisi. Üstelik de soluksuz<br />

devam ediyor. Peki merak<br />

ediyorum, emeklilik sonrası için<br />

planlamalarınız var mı?<br />

Ben çalışma hayatını seviyorum. Bir<br />

şekilde mutlaka iş hayatının içinde<br />

olmalıyım. Çünkü üretmeyi, birikimlerimi<br />

paylaşmayı, problem çözmeyi seviyorum.<br />

İşin aslı, Allah akıl, sağlık verdiği sürece<br />

profesyonel iş dünyasının içinde olmak<br />

istiyorum. Ancak tabii tüm hayatımı<br />

kapsayacak şekilde değil!.. Bu tempoyu<br />

belki haftada 2-3 güne indirebiliriz.<br />

Şimdi bu söylediklerimi genç<br />

meslektaşlarım duyunca “eyvah bu<br />

kadın buradan hiç gitmeyecek mi?”<br />

diyebilirler ama tabii ki de gideceğim. Her<br />

ne yapıyorsak onu en iyi noktasındayken<br />

bırakmalıyız. Kafamda onunla ilgili de<br />

birtakım planlamalar yaptım. Herhalde<br />

İstanbul Kongre Merkezi’nden sonra<br />

profesyonel çalışma hayatımı bitiririm diye<br />

düşünüyorum.<br />

“Çikolata, kahve ve kitabı<br />

buluşturan bir dükkan açmak<br />

istiyorum”<br />

Sonrasında da çikolata, kahve ve kitap<br />

satan bir dükkanım olsun istiyorum.<br />

Butik tarzda, çok büyük olmayacak…<br />

Orada kendi yaptığım kekleri, dantel<br />

örtüler eşliğinde sevdiklerimle paylaşmak<br />

istiyorum.. Çok iddialı değilim ama işin<br />

içine girdiğimde küçük de olsa bir farklılık<br />

ortaya koyacağımı düşünüyorum. Yeri<br />

büyük bir ihtimal Kadıköy veya Şile olur.<br />

Yani yine yüreğimin insana değeceği bir<br />

mekan…


hotel restaurant<br />

56 & hi-tech<br />

dosya


Kahve<br />

Zamanı!..<br />

Bir çekirdek taneciği ile başlar kalplere yolculuğu...<br />

Sevgiyle kavrulup, harmanlandıkça minik toz<br />

parçacıklarına dönüşür. Fincanda vücut bulduğunda,<br />

buram buram kokusunu salar önce, sizi alır<br />

götürür. Yudum yudum aktıkça dökülür damaktan<br />

kalplere, 40 yıllık hatırın bir taşımlık simgesi olur.<br />

Bu ayki dosya çalışmamızda keyfin en leziz<br />

halini, “kahve”yi olağanüstü görüntüleri eşliğinde<br />

tasarlayarak sayfalarımıza taşıdık. Hazırladığımız bu<br />

çalışmada dünyanın en prestijli kahve markalarından<br />

ekipman üreticilerine, ithal kahve makinelerinden<br />

yan aksesuarlarına kadar sektörü tüm bileşenleriyle<br />

geniş bir perspektifte bulabileceksiniz.<br />

Dosya konumuz kapsamında kahvenin duayen ismi<br />

Makpa Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Ali<br />

Sözmen ve KEF Grup ortaklarından Kaancan İlbay ile<br />

yaptığımız röportaj konularımız da sizleri bekliyor!


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / röportaj<br />

Ali<br />

Sözmen<br />

“Türkiye kahve<br />

sektöründe ciddi<br />

boyutta geride”<br />

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />

Ağırlıklı espresso ve<br />

Filtre kahve içmeyi<br />

seven Ali Sözmen’in<br />

favori markaları<br />

arasında Blue<br />

Mountain ve Java var.<br />

Günde 20 civarında<br />

kahve tüketen Sözmen<br />

için en iyi kahve<br />

eşlikçisi ne çikolata<br />

ne de kuki. Sadece bir<br />

bardak su!<br />

Ali Bey, kahve sektörü deyince<br />

en çok da siz… Espresso’nun<br />

Türkiye’deki babası, Cimbali<br />

Grubu ürünleri ile pazardaki rekabet<br />

gücünüz… Bunlara ilave olarak eğiten,<br />

araştıran ve paylaşan vizyonunuz… O<br />

halde en çok merak ettiğimiz bir konu<br />

olarak, kahve sektöründe neler oluyor,<br />

ilk bu soruyla söyleşimize başlamak<br />

isterim.<br />

Ben geçen hafta Londra Kahve<br />

Festivali’ndeydim. Avrupa’nın en önemli<br />

kahve festivallerinden bir tanesi bu<br />

biliyorsunuz. Çok enteresan, kahve hatta<br />

çay! İkisi de almış başını gidiyor, tüm<br />

dünyada yükselen trendler. Bu tabii bir<br />

bakıma sektörümüzde ne kadar eksik<br />

olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor.<br />

Öncelikle şunu ifade edeyim, Türkiye<br />

olarak kahve sektöründe ciddi boyutta<br />

gerideyiz. Ülkemiz ile Avrupa arasında<br />

kişi başı kahve tüketiminde dağlar<br />

kadar fark var. O kadar ki ülkemiz dünya<br />

tüketim sıralamasında 70-80. sıralarda!..<br />

“Kahve, dünyada dördüncü dalgaya<br />

koşuyor”<br />

Buna rağmen son 3-4 senedir dünyada<br />

olduğu gibi ülkemizde de 3. dalga<br />

kahve akımı etkisini sürdürüyor.<br />

Hatta müşteriyle kahveci arasında<br />

daha interaktif bir iletişimin geliştiği<br />

dördüncü dalgaya doğru bir gidiş var. Bu<br />

dalganın tüm dünyada hızla büyüdüğünü<br />

görüyoruz. Tabii bu yeni sistemde<br />

makinelerin daha üst seviyede olması<br />

gerekiyor. Çünkü standart makinelerle<br />

müşterinin damak tadına hitap<br />

edebilmek çok zor. Aynı şekilde cihaz<br />

özelliklerinin de bunlara uygun olması<br />

lazım. Festivalde gördüğüm önemli<br />

noktalardan bir tanesi de buydu.<br />

“Cimbali Grubu, Londra’nın ana<br />

oyuncularından biriydi”<br />

The London Coffee Fest’te başta Cimbali<br />

Grubu olmak üzere Cimbali ile beraber<br />

Faema ana oyunculardan bir tanesiydi.<br />

Gerek Cimbali’nin yeni M yüzü gerekse<br />

Faema’nın E71 dediğimiz modelini<br />

çoğu stantta gördük. Bunlarla beraber<br />

Marzakko ve Victoria Ardinio da vardı.<br />

Bu saydıklarım sektörün liderliğine<br />

oynayan markalar. Daha nitelikli ve farklı<br />

kahveler elde etmek için üst segment<br />

makine yapıyorlar. Bu makinelerden<br />

istediğiniz basınç, ısı ve zaman ayarında<br />

kahve alabiliyorsun. Aynı gruptan farklı<br />

tatlar elde edebiliyorsun. Oysa standart<br />

makinelerde bu sonuçları sağlamak zor.<br />

Diğer bir konu, dünya dördüncü dalgaya<br />

doğru niye gidiyor? Onun da sebebi şu,<br />

bu bahsettiğim gerek sifon gerek cold<br />

draft kahveleri hazırlamak vakit alır. 8-10<br />

dakikada bir kahve çıkar. Kendi makinem<br />

için konuşuyorum, Cimbali’nin espresso<br />

makinesinde 24 saniyede kahveni tık diye<br />

alırsın. O sebepten bilhassa cold draft’ta<br />

artık hazır ürünler yapmışlar. Çok da<br />

güzel tatları var. Dolayısıyla sektörü<br />

temsil eden birçok firma bahsettiğim<br />

bu sifon, cold draft’lara yatırım yapmış.<br />

Baktığımızda kahveyle beraber kahvenin<br />

yan sanayii de geliştiğini görüyoruz.<br />

“Güya çay üreticisiyiz ama Avrupa<br />

bizden çok daha iyi”<br />

Bununla birlikte kahve festivalinde çay da<br />

çok önemliydi. Festivalde bilindik yaprak<br />

çayın dışında hazır çaylar da vardı.<br />

Ben de tattım, çok farklı lezzetlerdi.<br />

Aromaları olan bir sürü çay vardı. Biz<br />

güya çay üreticisiyiz, emin olun oradaki


çay kültürü Türkiye’den daha iyidir. Çok<br />

kaliteli çaylar var, ben kilosu 60 pounda<br />

çay alıyorum. Baktığınızda 3-4 dakikada<br />

demleniyor, öyle bir koku çıkıyor ki…<br />

Türkiye’de çay ithalatı büyük zorluklar<br />

içinde. Çay sektöründe haddinden<br />

fazla korumacılık yaptığınızda çok iyi<br />

gelişmiyor. Turgut Özal döneminden<br />

önce her taraf duvarlarla örülüydü,<br />

müthiş gümrükler vardı. O zaman ne<br />

oluyordu? Ben kendi sektörümle ilgili<br />

konuşayım, doğru dürüst üretim yapan<br />

firma yok. Teşviklerle beraber biz<br />

gereken otellere gereken ekipmanları<br />

getirince yerli üretici de kendisini<br />

geliştirdi. Bugün Türkiye’deki belli<br />

üreticiler dünyanın birçok ülkesine<br />

ihracat yapıyor. Dolayısıyla çok fazla<br />

korumacılık hiçbir zaman olumlu<br />

sonuçlar vermiyor.<br />

Sektörün gelişimini trend belirleyiciler<br />

olarak tabir edebileceğimiz zincir<br />

markalar klasmanında nasıl<br />

yorumlarsınız?<br />

Zincirler bu işi götürenler tabii ki.<br />

Starbucks, Cafe Nero gibi markalar<br />

zaten sektörün liderleri. Türkiye’de<br />

kahvenin bir parça ilerlemesi bu firmalar<br />

sayesinde olmuştur. Gelin görün ki<br />

ülkemizde bazı zincirler var, adı kahve<br />

dükkanı ama içinde kahveden başka ne<br />

ararsan var. Eğer kahveci olacaksan<br />

kahvenin iyi olması lazım. Bakıyorsun,<br />

kahve en basit makineyle üstelik de<br />

işi bilmeyenler tarafından yapılır hale<br />

gelmiş. Bunlardan 2-3 tanesi battı zaten.<br />

İşte tüm bu sebeplerle konseptleri doğru<br />

oturtmak, işi erbabına tasarlatmak<br />

lazım. Bu işe soyunanların eğitimli<br />

olması lazım. İyi eleman, iyi makine<br />

kullanmaları lazım. Sektörde iyi bir yer<br />

edinmek istiyorsan, gereği bu. Yoksa ben<br />

iyi kek yaparım, kahve içmeyi de severim<br />

diyen müşteriler geliyor bana.<br />

Yerli markaların durumu nasıl?<br />

Kahve Dünyası’nı başarılı buluyorum<br />

mesela. Bunun gibi daha pek çoğu var.<br />

Bir gerçek var, kendini kahveye veya<br />

kahve ürünlerine adayanlar sektörde<br />

başarılı oluyorlar. Adını kahveci koyup,<br />

sonra restoran gibi olanlar başarılı<br />

olamıyorlar. Gidiyorum içiyorum<br />

mesela, ne idüğü belirsiz bir tat yani.<br />

Bakıyorsunuz, Kahve Dünyası’na, bir<br />

şubesini de Londra’da açmış. Keza<br />

Simit Sarayı öyle, dünyada büyüyor,<br />

gelişiyorlar.<br />

Hazır The London Coffee Fest’ten yeni<br />

dönmüşken sıcağı sıcağına sormak<br />

isterim, festivali İstanbul Coffee Fest<br />

ile nasıl kıyaslarsınız?<br />

Geçen yıl Küçükçiftlik Parkı’ndaki<br />

festivale gitmiştim. Gördüğüm çok<br />

ciddi bir kalabalıktı, ortam güzeldi.<br />

Ancak Türkiye ile Avrupa’yı kahve ve<br />

çaya talep oranında karşılaştırdığında<br />

farkı görüyorsun tabii. Londra Kahve<br />

Festivali’nde koridorlarda zor yürüdüm.<br />

İki gün gittim ama iki buçuk saat zor<br />

kalabildim, kalabalıktan o kadar sıkıntı<br />

geldi yani. Ertesi sabah çok erkenden<br />

gittim ki, daha rahat dolaşabileyim diye.<br />

Tabii şu olay var, Türkiye’de halen<br />

kahve ana bir şey olmak durumunda<br />

değil. Antalya’ya bakıyorsun, turizmin<br />

göz bebeklerinden bir tanesi. Dünya<br />

kadar otel, yatak sayısı var. Ama halen<br />

birçoğunda iyi kahve içemezsin. Niçin?<br />

Birincisi kahveciler arasında ciddi bir<br />

rekabet var. Çok ucuz fiyata kahve<br />

veriyorlar. Kahveyle birlikte makine<br />

veriyorlar. Ben Antalya’ya devamlı<br />

gidip geliyorum, öyle kahve fiyatları<br />

duyuyorum ki, inanamıyorum.<br />

Bunun en önemli sebeplerinden<br />

bir tanesi, bölgedeki Her Şey<br />

Dahil Sistemi’dir. Çünkü sen<br />

kilosu 50 TL’lik kahve yerine<br />

70 TL’lik kahve kullandığın<br />

zaman, burada 7 gramdan<br />

bahsediyoruz. Sıfır virgül<br />

bilmem ne fark eder yani.<br />

Bu durumda müşterine<br />

kahve suyu veya kahve<br />

çorbası kıvamında bir<br />

şey vermek zorunda<br />

değilsin yani, anladın<br />

mı? Şöyle bir durum<br />

da var, ben kahvecilerle<br />

de görüşüyorum, “abi<br />

anlamıyorlar” diyorlar. Ne<br />

demek anlamıyorlar, sen<br />

anlatmazsan anlamazlar tabii.<br />

Maliyetleri düşürmek adına ucuz<br />

alım yaptığında artık kahve değil,<br />

kahverengi su içiriyorsun. Müşteriyi de<br />

bilinçlendirmek yok tabii. Senin oteline<br />

gelen turist, misal Avrupalı’yı ele alalım,<br />

nitelikli kahve içmesini bilen insanlar. Bu<br />

tip krizlerde bir kalite rekabeti başlıyor.<br />

Bu sebeple de kahvenin düzgün bir<br />

biçimde yerleşmesi lazım. Bu sadece<br />

Antalya için de geçerli değil, Türkiye<br />

geneline baktığın zaman bir kahve<br />

dükkanı açtıysan iyi kahveyi müşterine<br />

anlatmak zorundasın. 6-7 TL’ye espresso<br />

satılıyor değil mi, lüks otellerde bunun<br />

karşılığı 10-12 TL. Kilosunu 50 TL’den<br />

almışsın, düşünki içinden kaç adet kahve<br />

çıkıyor. Sıfır bilmem ne fark edecek...<br />

İşte bu sebeple de kahvenin kalitesi<br />

Türkiye’de aşağılarda. Hele büyük<br />

yerlerde, resort otellerde çok daha<br />

aşağılarda...<br />

Öyleyse 35 yıllık sektörel tecrübeniz ve<br />

birikimlerinizle siz söyleyin bize, iyi bir<br />

kahve nasıl olur?<br />

İyi bir kahve elde etmek için dört ana<br />

konu var. Sudan başlayalım mesela.<br />

Kaliteli bir kahve yapımında su önemli<br />

bir detay, iyi olacak. Öyle olduğunu kabul<br />

edersek iyi kahve, iyi barista, iyi makine<br />

gerek… İyi baristan, iyi kahven var ama<br />

makinen çok kötü. Ne yaparsan yap,<br />

iyi makinen yoksa kahven de fiyasko!<br />

Makineye çok kötü bir kahve koyarsan<br />

ya şırrr diye akıyor ya köpüğü yok ya da<br />

lezzeti. Bizlerden örnek vereyim, biz<br />

Türkler çok sert kahve sevmeyiz.<br />

Türkiye’de<br />

Arabica daha çok<br />

sevilir. Yüzde 80 Arabica, yüzde 20<br />

Robusta karışımı da bize uyar. Elbette<br />

ki iyi kahve kötü kahve derken dünyada<br />

çeşitli kahveler var. Bugün Kenya’dan,<br />

Brezilya’dan, Kolombiya’dan ya da<br />

Guatemala’dan; artık aklına ne geliyorsa<br />

içlerinde kilosu 100-150 Euro hatta 900<br />

Euro’luk kahveler bile var, anlatabiliyor<br />

muyum? Dolayısıyla kahvenin kalitesine<br />

göre fiyatlar da değişebiliyor. Dünyaya<br />

baktığımızda bu işi en iyi götüren ülke,<br />

İtalya. Türkiye’de de 15-20 tane kahve<br />

kavuran firma var. Bunlardan bazıları iyi<br />

kahve yapmaya başladılar.


hotel restaurant<br />

60 & hi-tech<br />

dosya / röportaj<br />

Festival ziyaretiniz kahveyle ilgili<br />

kafanızda yeni yatırım planları, projeler<br />

için bir ışık daha yaktı mı?<br />

Biz yatırımlarımızı hiç durdurmuyoruz ki.<br />

Ekonomik krizin getirdiği bir durağanlık<br />

var tabii. Ama bunu aşmak zorundayız.<br />

Onun için ben ne yapmaya başladım?<br />

Çok ciddi boyutta sosyal medyaya ve<br />

tanıtımlara, eğitimlere ağırlık verdim.<br />

Bu arada ben de eğitimime devam<br />

ediyorum. 35 senelik birikimim var<br />

diye kendimi boşlamıyorum. Hem<br />

Cimbali’nin eğitimlerine katılıyorum hem<br />

dünyadaki etkinlikleri fırsat buldukça<br />

takip ediyorum. Kendimi de yenilemem<br />

gerek değil mi? Aynı şekilde benimle<br />

çalışan elemanları da bu şekilde<br />

yönlendiriyorum. Burada devamlı bir<br />

kahve eğitimi veriyorum. Bugün ve yarın<br />

akşam yine eğitim vereceğiz. Bunlar<br />

daha çok yeni trendlerle ilgili eğitimler.<br />

Benim temizlikçi kadına bile Coffee Latte<br />

de, yapar getirir. Bizde herkes kahve<br />

yapmasını bilir, öyle de olması lazım<br />

zaten.<br />

Cimbali’de neler oluyor? <strong>2017</strong> büyüme<br />

hızı, satışlar ve karlılık anlamında nasıl<br />

geçiyor?<br />

Cimbali bu sektörün liderliğini yapan<br />

bir grup zaten. Bunun içinde Cimbali,<br />

Faema ve Casadio olmak üzere üç ayrı<br />

markamız var. Bizi takip eden farklı<br />

firmalar da var. Fakat biz senelerdir bir<br />

numaraya oynuyoruz. Sektörde yüzde<br />

50’nin üzerindeki pazar payımızla en<br />

büyük hisseyi alıyoruz.<br />

Bunun da sebebi, işimize yeterince<br />

konsantre olmamız. Ben dağıtım<br />

anlamında kahve makinesinden başka<br />

bir konuyla ilgilenmiyorum. Ağırlıklı<br />

proje yapıyoruz. Onların dışında bir tane<br />

konum var, o da kahve makineleri ve<br />

aksesuarları. Sektörde dediğim gibi<br />

35. senemi doldurmuş vaziyetteyim,<br />

bu konuyu da çok önemli buluyorum.<br />

Trend de buna doğru gidiyor. Ben de<br />

onunla ilgili hiçbir zaman dinamiğimi<br />

kaybetmiyorum ama kahve sektöründeki<br />

bu gelişmeler yeni yeni birtakım<br />

markaları da Türkiye’ye sokmaya başladı.<br />

Bu yadsınamaz bir gerçek. Bundan beş<br />

sene önceki yüzdemle bugünkü yüzdem<br />

arasında biraz fark var. Ama yine de<br />

lideriz. S2000 ve Mayko olmak üzere iki<br />

ana bayim var. Onlar kanalıyla da bütün<br />

Anadolu’ya dağıtım yapıyoruz.<br />

Ancak ben genel olarak üst segment<br />

makineleri tercih ediyorum. O zaman da<br />

zaten kahveyi iyi bilen nitelikli müşteri<br />

kitlesiyle buluşuyorsun. Bu suretle<br />

arkadaşlarımıza da teşekkür etmemiz<br />

lazım. Çünkü bu sayede makinelerimizi<br />

Türkiye’ye de yaymış oluyoruz.<br />

Sizce bugünlerde sektörün en<br />

temel sorunu nedir ve buna çözüm<br />

önerileriniz neler olabilir?<br />

Piyasada kahve karşılığı çok ucuza<br />

makine veren kavurmacılar var.<br />

Elbette kimse kimseye bedava mal<br />

vermiyor. Kahvenin kilosu x liraysa ve<br />

makine isterse size şu kadar kullanma<br />

mecburiyeti vereceksin diyor. 3-5 ayda<br />

tahsil edeceği parasını bir veya iki sene<br />

gibi bir sürede alıyor ve bu sayede bir<br />

dükkanı da kendisine bağlamış oluyor.<br />

“Ayda 10 kilo kahve verirsen sana şu<br />

makineyi veririm, beş kilo verirsen şunu<br />

veririm” diyor. Bu tabii ki firmaların<br />

bazılarında kahvesini de satmak istiyor,<br />

bence iyi kahve satamadığı için. Bu sefer<br />

çok ucuz makineyi teklif etmeye çalışıyor.<br />

En büyük hatayı da kendi kahve kalitesini<br />

baltalayarak yapıyor. Bu durumu da<br />

önleyemiyorsun tabii.<br />

Yani makineyi şöyle görüyorlar, bu bizim<br />

mutfak sektöründe de öyle. İşe “Alt<br />

tarafı makine değil mi, basıyor kahveyi<br />

çıkarıyor” mantığıyla bakılıyor. Bu filtre<br />

kahve değil. Hiç 10 atmosfer basınçlık<br />

bir makineyle 6 atmosferlik bir makine<br />

aynı sonucu verir mi? Kahvenin tadına da<br />

şaşırmamak gerek öyleyse. Dolayısıyla<br />

iyi kahve yapamadığın için de iyi satış<br />

yapamayacaksın.<br />

Şimdi o kadar değil tabii. Bundan 10 sene<br />

evvel Antalya’da bir otele gidiyordum.<br />

Önüme su gibi kahve koyuyorlardı.<br />

Birgün gittim, baristaya” dedim. “şırrr”<br />

diye aktı. “Kahveyi çıkart bakayım”<br />

dedim. Instant coffee. Ama çok şükür,<br />

şu an sektör bu konuda biraz daha<br />

bilinçlendi. Yine de tam olarak istenilen<br />

seviyeye gelmiş değil.<br />

Ali Sözmen bu sorunlara yönelik<br />

sektöre ne gibi destekler sağlıyor?<br />

Ben 35 senedir kahve sektörünün<br />

içindeyim. Türkiye’ye de ilk espressoları<br />

getiren adamım. Dolayısıyla üzerimize<br />

düşen, belli bir konuma da geldikten<br />

sonra sektöre destek olmaktır,<br />

eğitmektir. Sektörde gördüğümüz en<br />

önemli sorunlardan biri, baristalardaki<br />

eksiklikti. Cimbali ve Faema olarak<br />

Mutfak Sanatları Akademisi ile beraber<br />

barista eğitimi veren bir bölüm kurduk.<br />

Bilhassa genç nesilden iyi talep alıyoruz.<br />

Barista deyip geçmemeli çünkü çok iyi<br />

para kazanıyorlar.<br />

O zaman işte kahveyi iyi vermeye<br />

başlayacaksın. Makinen iyiyse,<br />

kahven de iyiyse bu üç ayaktan bir<br />

tanesini desteklememiz lazım. Bu<br />

sebeple de ben Ali Sözmen olarak<br />

eğitimi destekliyorum. Her kim bilgi<br />

almak isterse memnuniyetle bilgi ve<br />

birikimlerimi paylaşıyorum. İsteyen<br />

herkes gelip showroom’umuzda<br />

kahvesini deneyebiliyor. Başarı biraz da<br />

bundan geliyor. Cimbali Grubumuzun<br />

senelik satışları yaklaşık 1.300 adete<br />

çıktı. Bu yüzden durmamamız lazım<br />

çünkü durursan kaybedersin. Dolayısıyla<br />

devamlı yenilik, devamlı eğitim, devamlı<br />

destek misyonumuzla yolumuza devam<br />

ediyoruz.<br />

Bir kahve dükkanı açmak için ne<br />

yapmalı? Bu alana yatırım yapmak<br />

isteyenlere son olarak önerileriniz<br />

neler olur?<br />

Kahve dükkanı açmak isteyen kişinin<br />

ilk olarak bilinçli olması lazım. Bunun<br />

için de ya gidip eğitim alması ya<br />

da yanında bu işi çok iyi bilen birini<br />

çalıştırması lazım. Bunlar da yoksa<br />

konunun uzmanı birinden danışmanlık<br />

hizmeti alması lazım. İyi bir yatırım<br />

için bu işlerde düzgün fizibilite, nitelikli<br />

iş planı ve lokasyon seçiminin önemi<br />

büyük. İşletmeyi gidip kıytırık bir yerde<br />

açarsın, boşuna kürek sallarsın sonra.<br />

Bugün zincir markalara bakın, hepsi<br />

de mağazalarını trafiği olan yerlerde<br />

açmışlar. Starbucks ya da Cafe Nero bir<br />

mağaza açacağı zaman önünden kaç kişi<br />

geçiyor, günlerce rapor tutuyor.<br />

Onun dışında dükkanın düzgün<br />

projelendirilmesi önemli. Biz Makpa<br />

Dış Ticaret olarak bunu yapıyoruz.<br />

Baktığınızda kahve makinesinin altındaki<br />

tezgahın bile önemi var.


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / marka<br />

KEF Grup<br />

sektörel<br />

gelişimini<br />

‘seri<br />

üretim’le<br />

artıracak!<br />

“Bu yıl birçok Avrupa<br />

menşeili markanın<br />

tedariğini yürüteceğiz.<br />

Yine bu sene içinde bir<br />

ilke imza atıp, 2016’da<br />

lansmanını yaptığımız<br />

Endüstriyel Filtre<br />

Kahve Makinası’nın<br />

seri üretimine de<br />

başlayacağız.”<br />

2010 yılında endüstriyel mutfak<br />

sektörüne yedek parça ve servis<br />

hizmeti vermek üzere ilk temellerini<br />

atan KEF Grup, gelişen sektöre paralel<br />

olarak 2013 yılını takiben ilk olarak Nero<br />

Professional ve Esperanza Trading Ltd<br />

şirketlerini bünyesine kattı. 2016 yılı<br />

itibari ile Intercoff firmasını da gruba<br />

dahil eden KEF Grup, bu yıla yeni projeleri<br />

ve iş birlikleri ile daha da güçlenerek<br />

girdi. Bugün Kaancan İlbay, Gökberk<br />

Şener, Çağıl Alp ve Fırat Kaya olarak<br />

dört ortaklı bir yapılanmaya faaliyetlerini<br />

sürdüren KEF Grup’un kuruluşunu, yeni<br />

dönem projelerini ve markalarını grup<br />

ortaklarından Kaancan İlbay ile konuştuk.<br />

“KEF Grup’un temellerini 2010<br />

yılında attık”<br />

“Yaklaşık 12 sene önce, Avrupa’nın<br />

büyük mutfak ekipmanı üreticilerinden<br />

birinde farklı departmanlarda başlayan<br />

maceramızı, 7 sene önce KEF Grup<br />

‎altında bir üst seviyeye taşıma kararı<br />

aldık.” diyerek grubun ilk kuruluşuyla<br />

ilgili bilgiler veren İlbay, gelişen süreçte<br />

grubun büyümesini şöyle anlatıyor:<br />

“İlk olarak sektörün öncelikli ihtiyacı olan<br />

ve her endüstriyel mutfak işletmecisinin<br />

olmazsa olmazı yedek parça ve servis<br />

sektörüne yatırım yaptık. Yurt dışından<br />

parça tedariği yapıp hızlı bir ivme<br />

yakaladık. Buna paralel olarak aynı<br />

zamanda geçmişimizi de unutmayarak<br />

sektöre mutfak ekipmanı tedarikçisi<br />

olarak hizmet vermeye devam ettik.<br />

Endüstriyel mutfak ve büyüyen kahve<br />

sektörüne tam anlamıyla hizmet<br />

verebilmek için 2013 yılını takiben<br />

sırasıyla, makina ithalatina yoğunlaşan<br />

Nero Professional ve kahve sektörünün<br />

nabzının tutulduğu Londra’da gıda<br />

ticaretine yoğunlaşan Esperanza Trading<br />

Ltd şirketlerini kurduk. Grubun en son<br />

göz bebeği ise 2016 yılında sektöre<br />

kazandırdığımız ve butik kahve kavurarak<br />

farklı harmanlar yarattığımız Intercoff<br />

firması oldu.”<br />

“Bu yıl seri üretime geçiyoruz”<br />

Bu yıl itibari ile birçok Avrupa menşeili<br />

markanın da tedariklerini yürütmeyi<br />

ve bir ilk olarak endüstriyel filtre<br />

kahve makinesinin seri üretimine<br />

de başlayacaklarını belirten İlbay,<br />

sözlerini şöyle sürdürüyor: “<strong>2017</strong> yılında<br />

İtalyan VBM endüstriyel espresso<br />

makinalarının, Fransız Dito Sama hazırlık<br />

ekipmanlarının, Ceado ve Grindmaster<br />

değirmenleri ile İspanyol Café<br />

Silvestre Espresso firmasının yani sıra<br />

endüstriyel mutfak sektörüne Caffedio<br />

markamızla birçok Avrupa menşeili<br />

markanın tedariğini yürüteceğiz. Yine bu<br />

sene içinde bir ilke imza atıp, 2016’da<br />

lansmanını yaptığımız Endüstriyel Filtre<br />

Kahve Makinası’nın seri üretimine de<br />

başlayacağız.”


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / marka<br />

Dünya çapında<br />

her kapasite ve<br />

ölçekteki üretim tesisi<br />

için onlarca yıldır<br />

anahtar teslimi proje<br />

hizmetleri veren<br />

Toper, 1954’ten gelen<br />

köklü değirmencilik<br />

tecrübesine dayanan<br />

TKS serisi kahve<br />

değirmenleri ile<br />

kurukahveciler ve<br />

kafeler için ideal ve<br />

güvenilir çözümler<br />

sunuyor.


Geleceğin<br />

kavurma otomasyonunu<br />

şimdi kullanın!<br />

TKM - SX serisi endüstriyel kahve<br />

kavurma makinaları, toz, kapsül ve<br />

ekstrakt kahve üreticileri için saatte<br />

6,000 kg’a ulaşan kapasitelerde tam<br />

çözüm sunuyor. Seride daha kısa sürede<br />

kahve kavuran, sınırsız PLC otomasyon<br />

altyapısı hazır, 7 model bulunuyor.<br />

Gerektiğinde hazır<br />

TKM - SX kahve kavurma makinaları,<br />

gelecekte gerekebilecek bütün versiyon<br />

yükseltmeleri ve sistem yenilemelerine<br />

uyum sağlayacak mühendislik ve tesisat<br />

desteği ile satışa sunuluyor.<br />

Proje tasarımından üretim eğitimine<br />

yeni tesisler<br />

Toper, dünya çapında her kapasite ve<br />

ölçekteki üretim tesisi için onlarca yıldır<br />

anahtar teslimi proje hizmetleri veriyor.<br />

Proje danışmanlığı & planlama (ülke,<br />

hasat, iklim, ürün trend analizleri),<br />

üretim tesisi tasarımı, çevresel<br />

planlama, proses optimizasyonu,<br />

otomasyon tasarımı, üretim hattı imalatı<br />

(stok & dinlendirme, konvey, kavurma,<br />

öğütme ve atık yönetimi makina ve<br />

ekipmanları), nakliye ve montaj, üretim<br />

testleri ve personel / uzman eğitimi,<br />

işletmeye alma, 7/24 destek alanlarında<br />

tesis proje hizmetler, sunan Toper proje<br />

yönetim felsefesinin temeli, dünya kahve<br />

pazarı projeksiyonları doğrultusunda<br />

optimum ve güncellemeye açık üretim<br />

tesisleri tasarlamaya dayanıyor.<br />

Yenileme ve adaptasyon hizmetleri<br />

Dünya kahve pazarının en son talepleri<br />

doğrultusunda her markadan eski<br />

makina parkı ve tesisin renovasyon,<br />

adaptasyon ve otomasyon hizmetlerini<br />

de sunan firma, markalı makina ve<br />

ekipman, halihazırda var olan üretim<br />

hatlarına en yüksek verimlilikle<br />

eklenebiliyor.<br />

Maksimum verim, gelişmiş teknolojiler<br />

Toper’in 20 yılı aşkın sürede Süper<br />

seri olarak tanınan TKM-SX serisi<br />

ise baristalara ve kahveci dükkanı<br />

sahiplerine gelişmiş teknolojiler ve<br />

yüksek kapasite çözümleri sunuyor.<br />

Dokunmatik Panel - Bütün kontrol<br />

parmaklarınızın ucunda<br />

Toper’in yeni dükkan tipi kahve<br />

kavurma makinaları, kavurmada her<br />

zaman en iyi sonucu en kolay şekilde<br />

alabilmeniz için isteğe bağlı gelişmiş<br />

dokunmatik panel ile sunuluyor. 21 farklı<br />

kavurma reçetesini hafızada tutabilen<br />

mikrobilgisayar kavurmanın 5 aşamasını<br />

tam olarak kontrol edebilmenizi sağlıyor.<br />

Dijital kontrol paneli ile donatılan<br />

TKM-SX serisi süper kavurucular ise 5<br />

model ile saatte 10 kg’dan 90 kg’a kadar<br />

kapasite seçeneği sunuyor.<br />

60 yılı aşkın kahve öğütme tecrübesi<br />

Toper’in 1954’ten gelen köklü<br />

değirmencilik tecrübesine dayanan TKS<br />

serisi kahve değirmenleri kurukahveciler<br />

ve kafeler için ideal ve güvenilir çözümler<br />

sunuyor.<br />

Çok amaçlı ve kullanıcı dostu<br />

TKS serisi Toper değirmenler çekirdek<br />

kahvenin yanı sıra tohum, hububat,<br />

bakliyat, baharat ve laboratuvarlarda<br />

örnek materyal öğütme işlemlerinde<br />

de çok yüksek kalite sağlıyor. Tüm<br />

gıda normlarına tam uyumlu TKS<br />

serisi değirmenler az yer kaplama,<br />

çok kolay kullanım ve bakım gibi üstün<br />

özellikleriyle göz dolduruyor.


hotel restaurant<br />

66 & hi-tech<br />

dosya / marka<br />

YENİ WMF DYNAMIC MILK<br />

Süt Köpüğü en sonunda süt<br />

tadına sahip oldu<br />

Öztiryakiler, müşterilerinin farklı<br />

beklentilerini maksimum düzeyde<br />

karşılayan dünyaca kabul görmüş kahve<br />

makineleri seçeneklerini, bütün mekânlara<br />

uygun geniş bir ürün yelpazesiyle sunuyor.<br />

Firma, makine verdiği tüm işletmelere<br />

talepleri doğrultusunda cihaz kullanım<br />

ve temizlik eğitimleri sağlıyor, makineleri<br />

kullanmaya devam ettikleri sürece yedek<br />

parça ve teknik servis hizmeti veriyor.<br />

Öztiryakiler önümüzdeki aylarda WMF’in<br />

full otomatik ürünleri ile artık otomatik<br />

makinelerin süt köpüğü sorunu tamamıyla<br />

ortadan kaldırılıp süt köpüğü kalitesine<br />

yeni bir boyut kazandırıyor.<br />

Günümüzde hız kazanan yaşam koşullarından dolayı<br />

kahve tüketicilerinde pek bekleme sabrı kalmadı.<br />

Bu yüzden kahve satışı yapan firmalar tek tuş ile<br />

kahvesini alıp bunun yanında müşterisine daha farklı<br />

ürünlerin satışında da hizmet vermek istiyor. Otomatik<br />

kahvelerde korkulan tek nokta ise kahvenin geleneksel<br />

makinalar gibi çıkmadığıdır. Fakat Öztiryakiler’in dünyaca<br />

kabul görmüş WMF geleneksel kahve makineleri,<br />

kahvenin gerek kalitesini gerekse tadını standart bir<br />

şekilde sunuyor. Bunun yanında WMF ürünleri kullanıcı<br />

firmalara hem HACCP kontrolü hem de stok maliyeti<br />

kontrolü konusunda sınırsız yardımcı oluyor.<br />

Ağırlıklı olarak ekipmanların daha teknolojik, otomatik<br />

ve dijital panelli cihazlara dönüştüğünü görüyoruz.<br />

Kahve severlerin bir kısmı serviste hız kahvede lezzet<br />

ararken, bir kısmı da makinede kendisine özel olarak<br />

yapılan kahvenin her aşamasını tek tek görüp görsel bir<br />

sunumla lezzeti sadece duyusal değil duygusal olarak da<br />

yaşamak istiyor. Kahve tüketimi Avrupa’daki tüketimin<br />

yaklaşık 1/10’u. Ancak genç nüfusun kahveye olan ilgisini<br />

ve piyasada var olan kahve satıcılarının bu ilgiyi devam<br />

ettirmek için gerçekleştirdikleri çalışmaları görünce<br />

Avrupa normlarına hızla yaklaştığımızı söyleyebiliriz.<br />

Teknik destek ve eğitim<br />

Öztiryakiler gelen talepleri sıkı bir şekilde<br />

değerlendirerek müşterilere yeni çıkan ürünleri de<br />

sunuyor. Firma önümüzdeki aylarda WMF’in manuel<br />

makinaları görünümünde fakat full otomatik ilginç bir<br />

ürününü sektöre sunmaya hazırlanıyor. WMF Espresso,<br />

geleneksel kahve makinası gibi yine kollu bir makine.<br />

Fakat bütün kahve işlemini otomatik yapıyor. WMF<br />

Espresso firmalara hem kolaylık hem de çalışanların<br />

hayatını kolaylaştıracak bir fırsat sağlıyor. Firma teknik<br />

destek ve eğitim konusunda müşterilerin yanında olmaya<br />

devam ediyor.<br />

Her model tüketici ihtiyaçlarına uygun özelliklerde<br />

donatılıyor<br />

Bu çerçevede son derece marifetli WMF kahve<br />

makinelerinin satışları her sene belirgin bir şekilde<br />

artıyor. WMF 1200S, 1500S ve 5000S modelleri olan bu<br />

makinelerin her bir modeli tüketicinin ihtiyaçları göz<br />

önüne alınarak farklı özelliklerle donatılmış. Kullanımın<br />

az olduğu ofis ortamlarından yoğun kullanımın olduğu<br />

kafelere veya kongre alanlarına kadar her yerde eşsiz<br />

lezzette kahve ikramı yapılabileceğiniz bu makineler<br />

tamamen otomatik ve öyle ki tek tuşla birçok şeyi komuta<br />

edebilmek mümkün. Otomatik makinelerin en büyük<br />

sorunu süt köpüğü kalitesinin düzgün olmamasıydı. Artık<br />

bu sorunda ortandan kalktı diyebiliriz. Artık WMF dynamic<br />

model ile süt köpüğünü istediğimiz şekilde ayarlayabilip<br />

istediğimiz kalitede süt köpüğü alınmaktadır.<br />

Müşterilerin tercihine göre süt yoğunluk kalitesini<br />

ayarlamak artık mümkün. Sadece 1200S modeli hariç<br />

bütün modellerde bu özellik eklenebilmektedir.


Nespresso’dan<br />

yeni<br />

“Ristretto<br />

Decaffeinato”<br />

Nespresso’nun en<br />

sevilen kahveleri<br />

arasında bulunan<br />

Ristretto, şimdi yeni<br />

kafeinsiz tadıyla Grand<br />

Cru serisinde!<br />

Gün boyu ilham veren kahve anları<br />

yaşatmak için çalışan Nespresso<br />

uzmanları, kafein alımını<br />

sınırlandırmak isteyip de yoğun kahve<br />

tadından vazgeçmeyenlere yeni Ristretto<br />

Decaffeinato’yu sunuyor.<br />

Mükemmel bir akşamüstü ve gece<br />

kahvesi olarak seride yerini alan<br />

Ristretto Decaffeinato, çok sevilen<br />

Nespresso Ristretto ile aynı güçlü<br />

karaktere ve kontrast lezzete sahip. Tek<br />

farkı ise kafeinsiz olması…<br />

Yoğun bir şekilde kavrulan ve zengin<br />

aromasıyla orijinalinden farksız bir etki<br />

yaratan Ristretto Decaffeinato, hem<br />

damaklara hem de Nespresso kafeinsiz<br />

kahve serisine lezzet katıyor.<br />

Kafein alımını sınırlandırmak<br />

isteyenlere mükemmel bir<br />

alternatif<br />

10 yoğunluğuna sahip Ristretto<br />

Decaffeinato’ya yoğun kavrulma işlemi,<br />

tıpkı Ristretto kahvede olduğu gibi aynı<br />

zengin ve güçlü aromayı kazandırıyor.<br />

En iyi Latin Amerika ve Doğu Afrika<br />

Arabika çekirdekleri seçilerek Robusta<br />

dokunuşu ile harmanlanan yeni Ristretto<br />

Decaffeinato, dolgun gövdeli ve yoğun<br />

tadıyla Espresso’nun hafif meyve<br />

notalarını açığa çıkarıyor.<br />

Nespresso’nun özel kafeinsizleştirme<br />

işleminde kahve çekirdeklerinin<br />

yapısı bozulmadan, harmanlardaki<br />

yeşil kahvelerin zengin aromatik<br />

notaları dikkatle korunuyor. Yeni<br />

Ristretto Decaffeinato, kafein alımını<br />

sınırlandırmayı tercih eden kahve<br />

severlere mükemmel bir alternatif<br />

sunuyor.<br />

Ristretto Decaffeinato<br />

haricinde<br />

Nespresso’nun<br />

kafeinsiz kahve<br />

serisinde; Arpeggio<br />

Decaffeinato,<br />

Volluto Decaffeinato<br />

ve Vivalto Lungo<br />

Decaffeinato<br />

bulunuyor. Bu<br />

seride yer alan<br />

kahve kapsülleri,<br />

etraflarında bulunan<br />

dikkat çekici kırmızı<br />

halkaları ile kolayca<br />

ayırt edilebiliyor.


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / sektörden<br />

3. Nesil Kahve<br />

lezzetini<br />

Coffee Gutta ile<br />

keşfettiler<br />

Farklı aroma ve lezzete sahip üçüncü nesil<br />

kahveler, ülkemizde de vazgeçilmez oldu.<br />

Kahve severler farklı çeşitte hazırlanmış kahve<br />

çeşitlerini denemekten büyük keyif alıyor. Artık<br />

hiç kimse bir kahve olsa da içsem demiyor. Bir<br />

“Hario V60” istiyor. “Cold Drip” ile serinlemek<br />

istiyor. Ya da “Chemex’i seviyorum” diyor. Veya<br />

“Aeropress benim en havalı kahvem” diyor.<br />

Türkiye’de üçüncü nesil kahve akımının en<br />

önemli temsilcisi Coffee Gutta, kahve tutkunları<br />

ile üçüncü nesil bir buluşma gerçekleştirdi.<br />

Coffee Gutta, düzenlediği workshopla Aeropress,<br />

HarioV60, Cold Drip ve Chemex gibi özel<br />

kahvelerin demleme tekniklerini anlattı. 29<br />

Nisan Cumartesi günü gerçeklene workshopta<br />

katılımcılar, Türkiye Barista Şampiyonu Koray<br />

Erdoğdu’dan üçüncü nesil kahve demleme<br />

tekniklerini uygulamalı olarak dinleme fırsatı<br />

buldular.<br />

FIFTY58EIGHT,<br />

Franchise EXPO<br />

Eurasia’da<br />

yatırımcılarla<br />

buluşacak<br />

Kahve çekirdeğini narin bir şekilde kavurarak 58 kat<br />

daha lezzetli ve 58 kat daha kıymetli hale getiren İzmir’in<br />

kahve zinciri FiftyEight Café 18-21 Mayıs tarihleri arasında<br />

Antalya’da düzenlenecek Antalya Franchise Expo Eurasia<br />

Fuarı’na katılıyor. Kahve tutkunlarına 58 kat daha lezzetli<br />

kahve sunarak kendilerini 58 kat daha rahat hissettirmek<br />

amacı ile hizmet veren FiftyEight Cafe’ler özellikle Ege ve<br />

Akdeniz bölgelerinde yaygınlaşacak. Fuarda yatırımcılarla<br />

buluşacak olan FiftyEight Cafe, özel kahvelerini de fuar<br />

süresince tattıracak.


19 yıllık kahve tutkusu<br />

MRC Kahve<br />

“Master Roaster Coffee<br />

olarak her gün gelişen<br />

fabrikamız ve büyüyen<br />

üretim gücümüzle<br />

Türkiye’nin önde gelen<br />

kahve üreticileri arasında<br />

yer almaktan gurur ve<br />

mutluluk duyuyoruz.”<br />

Kahve kültürü, Anadolu’nun binlerce<br />

yıllık tarihi içerisinde yaşamış olan<br />

medeniyetlerden günümüze kadar<br />

zenginleşerek taşınan kültürel bir mirastır.<br />

Anadolu halkının, yıllar içerisinde damak<br />

tadıyla özdeşleştirdiği Türk kahvesine<br />

olan bağlılığı, zamanla kahveye bir mana<br />

kazandırmıştır. Sunduğu kendisine has<br />

lezzet yolculuğunun dışında, acı-tatlı günler,<br />

ilk tanışmalar, kısacası yaşanılan her an bir<br />

fincan kahve ile paylaşılmış ve süslenmiştir.<br />

Kahveyle aramızdaki bu tarihsel serüven,<br />

ticari girişimciler için de, yeni iş fırsatlarını<br />

beraberinde getirdi. Evlerimizde<br />

içtiğimiz Türk Kahvesi, geliştirilmiş yeni<br />

konseptlerle dış mekanlar için farklı bir iş<br />

modeline dönüştü. Beğenilen ve tüketici<br />

tarafından kısa zamanda desteklenen bu<br />

model, kurumsal Franchise sistemlerle<br />

yakın zamanda başarılı bir ticari ağa<br />

dönüşmüştür.<br />

“Kahve çekirdeklerini 19<br />

yıllık deneyimimizle özenle<br />

kavuruyoruz”<br />

Franchise sistemin getirdiği akım içinde<br />

espresso ve diğer ürün grupları Türk<br />

kahvesinin tahtını yavaş yavaş almaya<br />

başladı. Bizler de MRC Kahve olarak<br />

tüketicilerimiz için özel olarak seçtiğimiz<br />

kahve çekirdeklerini, 19 yıllık bilgi birikimi ve<br />

deneyimimizle özenle kavurarak sunuyoruz.<br />

“Kahve üretim fabrikamızı<br />

İzmir’de açtık”<br />

Kahve tutkumuz 1998 yılında İzmir’de<br />

başladı. Yıllardır kahvenin kokusuna sanat<br />

katıp, kahve dostluğunda yolculuğumuzu<br />

sürdürdük. Sonunda özenle kavrulmuş<br />

kahveyi tüketicilerimize sunabilmek ve<br />

birçok özel aromalarla adımızdan söz<br />

ettirmek için kahve üretim fabrikamızı<br />

İzmir’de açtık. Bugün bu tutkuyla İzmir<br />

Bornova bölgesinde üretim yapmaktayız.<br />

Ürünlerimiz arasında espresso, Türk ve<br />

dünya kahveleri, aromalı kahveler, sıcak<br />

çikolata, sahlep ve bitki çayları yer alıyor.<br />

Master Roaster Coffee olarak her gün<br />

gelişen fabrikamız ve büyüyen üretim<br />

gücümüzle Türkiye’nin önde gelen kahve<br />

üreticileri arasında yer almaktan gurur ve<br />

mutluluk duyuyoruz.


70<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Şemsiye Evi Satış & Pazarlama<br />

Müdürü Uğur Çevik<br />

“Sektör globalleşmeli”<br />

1978 yılından bu yana alüminyum<br />

konstrüksiyon şemsiye ve bahçe<br />

mobilyaları imalatı gerçekleştiren<br />

Şemsiye Evi, bu yıla özel tasarladığı<br />

ürünleriyle Horeca sektörüne profesyonel<br />

çözümler sunmaya devam ediyor.<br />

Türkiye’de ihracat yapmadan üretimle<br />

ayakta kalınamayacağını ve pazarda<br />

globalleşmenin önemine vurgu yapan firma<br />

Satış & Pazarlama Müdürü Uğur Çevik ile<br />

Şemsiye Evi’nin Horeca sektöründeki genel<br />

büyüme stratejisini ve hedeflerini konuştuk.<br />

Şemsiye Evi’ni tanıtarak; üretim<br />

kapasitesi, ürün gamı, genel büyüme<br />

stratejisi ve hedef pazarları hakkında bilgi<br />

verir misiniz?<br />

Şemsiye Evi, 1978 kuruluşlu bir firma<br />

olup, alüminyum konstrüksiyon şemsiye<br />

ve bahçe mobilyası üretimi yapmaktadır.<br />

Özellikle otel, restoran ve bahçe mobilyası<br />

firmalarıyla çalışmaktadır. Yaptığı üretimin<br />

yüzde 24’ünü geçen sene itibari ile ihraç<br />

etmiştir. Ürünlerinin tamamı CE belgelidir.<br />

Firmamız olarak sertifikalı ürünler<br />

satmaktayız. Bu doğrultuda İspanya’dan<br />

kumaş ithal ediyoruz. İç piyasada birkaç<br />

firmayla kumaş çalışmaları yapıyoruz.<br />

Özetle orta - uzun vadede kullanılabilecek,<br />

özellikle Horeca bölgesine hizmet veren<br />

bir firmayız. Şemsiye Evi olarak öncelikli<br />

amacımız; marka değerimizi yükseltmek,<br />

bilinirliğimizi artırmak, ürün kalitemizle<br />

müşterinin geri dönüşünü artırmak. Çünkü<br />

yemek yiyoruz, tabağı soğuk geliyor.<br />

Aracımızı otoparka veriyoruz, kenarı<br />

çiziliyor. Bu sorunlar sinsilesinin bir<br />

parçası olmaktansa insanların ürünü satın<br />

aldıktan sonra mutlu olabileceği bir üretim<br />

gerçekleştirmek amacındayız.<br />

Yurt içi ve yurt dışı satış noktalarınız hangi<br />

bölgeler? İhracat yaptığınız kanallardaki<br />

rekabet gücünüz nedir?<br />

Ege ve Akdeniz başta olmak üzere Türkiye<br />

geneline İstanbul’dan satış yapıyoruz.<br />

Satış ekibimizle direkt otel ziyaretleri<br />

gerçekleştiriyoruz. Ayrıca mimarlık<br />

ofisleriyle çalışıyoruz. Biz dediğim gibi 39<br />

yıllık bir aile şirketiyiz. Şu an kardeşim Anıl<br />

Çevik (genel müdür) ve ben şirketi birlikte<br />

idare ediyoruz. Türkiye koşullarında her<br />

ne kadar ikinci jenerasyon olduğumuzu<br />

hevesle konuşuyor olsak da Avrupa’yla<br />

kıyasladığımızda çok daha yeni kalıyoruz.<br />

Çünkü oradaki firmalar neresinden<br />

bakarsanız 5, 6, 7. jenerasyonlar tarafından<br />

temsil ediliyor ve bu koşullarda bizden daha<br />

eski ve köklü firmalarla rekabet etmemiz de<br />

zorlaşıyor.<br />

Bu anlamda piyasada kalıcı<br />

olmanın ve müşteriye iyi<br />

hizmet vermenin önemini<br />

biliyor ve çalışmalarımıza<br />

bu doğrultuda yön vermeye<br />

çalışıyoruz.<br />

<strong>2017</strong> yılına hangi yeni ürünlerle<br />

girdiniz? Bu yılki üretim stratejisini nasıl<br />

kurguladınız?<br />

Bu yıl piyasaya sunduğumuz iki yeni<br />

modelimiz var. Bunlardan “Banana” model<br />

yandan direkli şemsiyemiz, kullanıcı dostu<br />

bir ürün. Ortasında direği olmadığı için<br />

daha fazla alanı kapatabilen bir özelliğe<br />

sahip. İkinci ürünümüz “Mega Teleskopik”<br />

dediğimiz özellikle zincir restoran ve büyük<br />

kahve zincirlerinin kullandığı bir ürün. Bu<br />

yıl iki ürünle otel kanalında yaşadığımız<br />

eksikliği kapatmaya çalıştık.<br />

Onun dışında Kivi ve Avakado dediğimiz<br />

otellere yönelik ürünlerimiz de mevcut.<br />

Bunlar aslında bize çok has ürünler. Hem<br />

konstrüksiyon hem kumaş renkleri hem de<br />

dizaynlarından müşterilerimiz o hissiyatı<br />

alabiliyorlar.<br />

Son 10 - 15 yılda otel ve restoranlarda<br />

gelişen trendlere bağlı olarak ürün<br />

tasarımları da bir hayli gelişti. Siz<br />

markanızı bu değişimin neresinde<br />

görüyorsunuz?<br />

Firmamız bünyesinde bir iç mimar ve<br />

mühendisle çalışıyoruz. Özellikle yurt dışı<br />

fuarlarına iç mimarla birlikte gidiyoruz,<br />

kendisi de eşim olur zaten. Bu ziyaretlerimiz<br />

esnasında esinlendiğimiz birtakım<br />

ürünler oluyor. Ama kendi tasarımlarımız,<br />

dokunuşlarımız çok daha fazla. İç<br />

piyasada farklı ürünler tasarlamadığınız,<br />

insanların gözüne hitap etmediğiniz sürece<br />

diğer firmalardan ayrılma şansınız da<br />

yok. Biz tasarımlarımızda özellikle bu<br />

farklılıklara vurgu yapıp, ürünlerimizde<br />

kendi dokunuşlarımızı müşterilerimize<br />

yansıtmaya çalışıyoruz.<br />

Türkiye iç piyasasında neler oluyor,<br />

Şemsiye Evi bunun neresinde duruyor?<br />

İç piyasada konstrüksiyon olarak daha<br />

kısa ömürlü ama çok daha ekonomik<br />

renkli kumaşlar yerine daha amatör yerli<br />

kumaşlar ama sezonluk kullanıma yönelik<br />

ürünler yapılmakta. Biz kumaşlarımıza 5<br />

yıl, konstrüksiyonumuza ise 2 yıl garanti<br />

veriyoruz. Dediğim gibi Türkiye’de CE<br />

sertifikası olan şemsiyeyi sadece biz<br />

üretiyoruz. Yıllık kapasitemizin yüzde 24’ünü<br />

ihraç ediyoruz ki bunun yüzde 17’si Avrupa<br />

ülkelerine gerçekleştiriliyor. Kaldı ki Avrupa<br />

Şemsiye Evi Genel Müdürü Anıl Çevik ve<br />

Satış & Pazarlama Müdürü Uğur Çevik<br />

ülkelerine kendimizi kabullendirmek hiç<br />

de kolay değil. Biz eksi bir ile başlayıp satış<br />

yapmaya çalışıyoruz. Yurt dışı trendlerini<br />

kumaş bazında takip ediyoruz. Özellikle<br />

Avrupalı partnerlerimizin bu konuda bizi<br />

yönlendirmelerine kulak veriyoruz. Piyasada<br />

bilindik beyaz şemsiye iskeleti krem<br />

kumaşlardan çıktık; zengin renk skalamızla<br />

bordo, haki, nefti yeşil ve ekru gibi farklı<br />

renklerle müşterilerimizin kurumsal iskelet<br />

rengine de hizmet verebiliyoruz.<br />

<strong>2017</strong> yılı nasıl geçiyor? Otel ve restoran<br />

sektörünün son dönemdeki olumsuz<br />

etkilerinden firma olarak ne şekilde<br />

etkilendiniz?<br />

Ege ve Akdeniz’deki potansiyel Avrupa ve<br />

Rusya’dan gelen turist açısından biraz<br />

azaldı. Bununla bağlantılı olarak bölgeye<br />

yapılan yatırımlar da düşüşe hatta durma<br />

noktasına geldi. Bu sebeple de yeni hayata<br />

geçecek oteller bizim için çok değerli.<br />

Çünkü biz proje bazında şemsiye satıyoruz.<br />

Şezlongu, masası, sandalyesi dolaylı<br />

olarak bizi de olumsuz yönde etkiledi.<br />

Bu nedenle de üretimlerimizi biraz daha<br />

butik çalışmalara yöneltmek zorunda<br />

kaldık. Şöyle söyleyeyim, yönümüzü 3 bin<br />

yatak kapasiteli otellerden daha butik<br />

konseptli otellere ve restoranlara çevirdik.<br />

Bu durum aslında yıllık kapasitemizi çok<br />

fazla düşürmedi ama yordu. Yumurtaları<br />

bir sepete koymamanın ne kadar mühim<br />

olduğunu görmüş olduk bu sayede.<br />

İhracat kanallarımızı biraz daha artırdık,<br />

personel alımı yaptık. “İhracatsız üretimle<br />

ayakta kalmak çok zor” Ciromuzu yurt<br />

dışı satışlarıyla belli oranda kurtarmaya<br />

çalıştık. Yıl değerlendirme gelirsek; <strong>2017</strong>,<br />

geçen yıldan çok daha iyi. Çünkü 2016 çok<br />

kötüydü. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle<br />

çevrili, turizm potansiyeli yüksek. Bu<br />

sebeple de <strong>2017</strong>’nin 2016’dan çok daha<br />

iyi olacağını düşünüyoruz. Gidişat da<br />

öyle gidiyor zaten. 2018 yılının ise bazı<br />

küçük pürüzler atlatılırsa çok daha iyi<br />

olacağını düşünüyoruz. Ancak şunun da<br />

altını çizmek gerek; Türkiye’de ihracat<br />

yapmadan üretimle ayakta kalınabileceğini<br />

düşünmüyoruz. Üretici, ihracattan aldığı<br />

bilgileri iç piyasadaki müşterilerine<br />

yansıtarak daha kaliteli ürün verebiliyor.<br />

Günümüzde artık çok daha global<br />

düşünmek lazım. Biz olumsuzluklardan<br />

bahsetmek istemiyoruz, mutluyuz.


72<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Electrolux Profesyonel’in<br />

Toplu Yemek/Catering Firmaları’na yönelik seminerler serisi<br />

devam ediyor!<br />

Pişirme maliyetlerinizi %30’a varan<br />

oranda düşürerek verimliliğinizi<br />

arttırmak ister misiniz? Electrolux<br />

Profesyonel, Pişir&Soğut (Cook&Chill)<br />

Sistemi ile Kombi Fırınların sağladığı<br />

faydaları göstermek ve pişirme<br />

maliyetlerini %30’a varan oranda<br />

düşürerek verimliliği artırmak için Toplu<br />

Yemek/Catering Firmaları’na yönelik<br />

uygulamalı seminerlere devam ediyor.<br />

Electrolux Profesyonel Toplu Yemek/<br />

Catering Firmaları’nın şeflerine yönelik<br />

gerçekleştirdiği seminerler serisinin<br />

ilki 7 Mart Salı günü Radisson Blu Hotel<br />

Tuzla’da, ikincisi 28 Mart Salı günü Hilton<br />

Garden-Inn Hotel, Çorlu’da ve üçüncüsü<br />

6 Nisan Perşembe günü Evinoks<br />

Showroom, Bursa’da gerçekleştirildi.<br />

İlgili bölgelerin toplu yemek/catering<br />

firmalarının şeflerine yönelik uygulamalı<br />

olarak gerçekleşen seminerler Tuzla,<br />

Çorlu ve Bursa’dan sonra; Ankara, İzmir,<br />

Kayseri, Adana, İstanbul, Gaziantep,<br />

Konya, Denizli gibi şehirlerde de sene<br />

sonuna kadar devam edecek.<br />

Seminerlerde; Electrolux Profesyonel’in<br />

air-o-steam Touchline Kombi Fırınlar<br />

ve Şok Soğutucular kullanılarak<br />

gerçekleştirilen Pişir&Soğut (Cook&Chill)<br />

Sistemi’nin avantajları; toplu yemek<br />

sektörüne ve işletmelere sağlayacağı<br />

faydalar anlatılmakta ve toplu yemek/<br />

catering firmalarına maliyetlerin<br />

düşürülmesi konusunda çözüm<br />

sistemleri sunulmaktadır.<br />

Seminerlerdeki menü programı: Etli<br />

kuru fasulye, etli<br />

biber dolma, pirinç<br />

pilavı, karnıyarık,<br />

zeytinyağlı pırasa,<br />

tavuk ızgara,<br />

patates kızartması<br />

ve sütlaç.<br />

Kullanılan Pişirme<br />

Teknikleri:<br />

Electrolux<br />

Profesyonel<br />

air-o-steam Touchline kombi fırınlarda<br />

buhar modunda gıdalar haşlanarak<br />

lezzetlerin besin içerisinde kalması<br />

amaçlanmaktadır. Eco-Delta Cooking<br />

tekniği kullanılarak etlerdeki ağırlık kaybı<br />

minimuma indirilmektedir. Izgara modu<br />

ile daha sulu, daha lezzetli ızgara etler,<br />

sebzeler pişirilmektedir. Yok denecek<br />

kadar az yağ kullanarak kızartma modu<br />

ile karnıyarık, patates kızartması, pirinç<br />

pilavı, fırın sütlaç pişirilmektedir.


Jumbo<br />

‘Unique’<br />

koleksiyonu<br />

ile çok yönlü<br />

sunumlar<br />

Çok yönlü<br />

altıgen,<br />

Jumbo Unique<br />

koleksiyonunda<br />

hayat buldu.<br />

Jumbo <strong>2017</strong> Horeca serisi içerisinde yer alan Unique koleksiyonu farklı<br />

ebatlardaki tabak ve kaseleri bir arada kullanarak, altıgen şekillerin çok<br />

yönlülüğünden faydalanıp masalarda farklı bir atmosfer yaratıyor.<br />

Bireysel ve toplu sunumlar için ideal<br />

Kalabalık mutfak servisleri ve otellerdeki akşam partilerinde kullanıma uygun<br />

olduğu kadar bireysel sunumlar için de farkındalık ortaya koyuyor. Çok yönlü altıgen<br />

serisinde farklı boyutlardaki altıgen formlu derin tabak, kase, ikili tabak ve ikili<br />

kaseleri ile usta şeflerin leziz tarifleri şık sofralarda yerini alacak.


74<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Ege Seramik’ten sektöründe<br />

yine bir ilk<br />

Türkiye’de sayılı firmaya verilen<br />

‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />

(Authorised Economic Operator)<br />

statüsüne seramik, cam ve<br />

toprak sektöründe sahip ilk firma<br />

Ege Seramik oldu.<br />

1990’lı yıllarda ihracat faaliyetlerini<br />

artırmaya başlayan ve şu an<br />

üretiminin %40’a yakınını 50 den<br />

fazla ülkeye ihraç eden Ege Seramik,<br />

Türkiye’nin 58. ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />

statüsüne sahip firması oldu.<br />

“Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsü;<br />

gümrük yükümlülüklerini eksiksiz<br />

ve zamanında yerine getiren, kayıt<br />

sistemi düzenli ve izlenebilir olan, mali<br />

yeterlilik, emniyet, şeffaflık ve güvenlik<br />

standartlarına sahip bulunan, kendi oto<br />

kontrolünü yapabilen güvenilir firmalara<br />

dış ticaret işlemlerinde bir takım kolaylık<br />

ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir<br />

statüdür.<br />

Polat: “Bu statü ülke<br />

ekonomisine yaptığımız katkının<br />

artarak devamı için bizlere<br />

büyük bir motivasyon kaynağı<br />

olmuştur”<br />

İbrahim Polat Holding CEO’su ve Ege<br />

SeramikYönetim Kurulu Başkan Vekili<br />

Baran Demir konu ile ilgili yaptığı<br />

açıklamada, “40 yılı aşkın süredir yer<br />

aldığı sektörüne taşıdığı ilklerle adından<br />

söz ettiren Ege Seramik, seramik, cam<br />

ve toprak sektöründe bu statüye sahip<br />

ilk firma olma unvanına sahip olarak<br />

geleneğini bozmadı. Gümrük ve Ticaret<br />

Bakanlığı’nın gerek şart olarak ortaya<br />

koyduğu tüm vasıfları eksiksiz karşılayan<br />

Ege Seramik şirketimiz, sahip<br />

olduğu ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’<br />

statüsü ile bu statünün sağladığı,<br />

gümrük işlem maliyetlerinde ve<br />

tedarik masraflarında tasarruf,<br />

gümrük işlemlerin kısalması<br />

ile birlikte artan rekabet gücü,<br />

ilgili statünün tanındığı ülkelerde<br />

sağlanan ayrıcalıklardan<br />

faydalanabilme özelliği gibi<br />

avantajları da elde etmiş bulunuyor.<br />

Bu statü ülke ekonomisine<br />

yaptığımız katkının artarak devamı<br />

için bizlere büyük bir motivasyon<br />

kaynağı olmuştur” dedi.


hotel restaurant<br />

76 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

Daikin cirosunu yüzde 34 artırdı,<br />

2020 hedeflerini büyüttü<br />

İklimlendirme sektörünün lider şirketi Daikin, 2016 mali yıl sonuçlarına göre<br />

yüzde 34 büyüme kaydetti. Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, 1 milyar<br />

liraya ulaşan ciro ile birlikte, çalışan sayısının 1.019 kişiye, ihracatın da 100<br />

milyon dolara ulaştığını belirtirken, “Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerimizin<br />

sonuçlarını alacağımız <strong>2017</strong> yılında da çift haneli büyüyerek, ihracattaki<br />

iddiamızı artıracağız. Fusion 20 hedeflerimiz doğrultusunda 2020’ye hazırız.<br />

Yaşanan onca sıkıntıya ve zorluğa karşın, Türkiye’ye duyduğumuz güven ile<br />

planlarımızdan vazgeçmeden hedeflediğimiz büyümeyi yakaladık. Şu anda 44<br />

ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 2020 hedeflerimiz arasında ihracat tutarı ile<br />

birlikte ihracat yapılan ülke sayısını ve Hendek tesislerimizde üretilen ürün<br />

gamını genişletmek de yer alıyor” diye konuştu.<br />

Kalebodur, üniversitelerde<br />

mimarlık öğrencileri ile buluştu<br />

Türkiye’de adı seramik karo ile özdeşleşen Kalebodur, mimarlık<br />

kültürüne katkıda bulunmak amacıyla sosyal sorumluluk<br />

projelerinin yanı sıra, üniversitelerin Mimarlık Fakülteleri ile<br />

ortak projeler yürütmeye devam ediyor. Öğrencilerle bir araya<br />

gelerek malzeme derslerine katılan ve öğrenciler için düzenlenen<br />

workshop’lara destek olan Kalebodur, gerek öğrenciler gerekse<br />

öğretim üyeleri ile karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuyor.<br />

Kalebodur, bu çalışmalar kapsamında Mart ve Nisan aylarında<br />

İstanbul Kültür Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Başkent<br />

Üniversitesi Mimarlık Fakültelerinde öğrencilerle buluştu.<br />

Kalebodur temsilcileri, yenilikçi cephe ürün ve sistemlerini<br />

anlattığı toplantılarda, geleceğin mimarlarının sorularını yanıtladı.<br />

Panasonic Eco Solutions Elektrik<br />

Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi<br />

kuruldu<br />

Elektrik anahtar ve priz sektörünün lider markası VİKO’nun, dünyanın<br />

en itibarlı şirketlerinden Panasonic Corporation bünyesinde yer alan<br />

Eco Solutions Grubuna bağlanma sürecinin ikinci aşaması tamamlandı.<br />

Panasonic’in 2014 yılında gerçekleştirdiği ve son dönemlerde ülkemizdeki en<br />

önemli yabancı sermaye girişimi olan yatırımla birlikte Panasonic bünyesinde<br />

katılan VİKO, bundan böyle “Panasonic Eco Solutions Elektrik Sanayi ve<br />

Ticaret AŞ” unvanı ile faaliyet gösterecek.<br />

Porland’da yeni atama<br />

41 yıldır sofra kültürünü geliştiren ürünleri ile hayatımızda olan Porland, yönetim<br />

kadrolarını güçlendirmeye devam ediyor. Yurt içinde geniş metrekarelerde açtığı<br />

mağazaları, bölge müdürlükleri, online alışveriş sitesi, seçkin corner ve bayileri ile<br />

yaygın satış ağına sahip Porland’ın, pazarlama süreçlerini yürütmek üzere Pazarlama<br />

Grup Müdürlüğü görevine Ümran Ünsal getirildi. Bin 600’ü aşkın çalışanıyla dünyanın<br />

sayılı porselen üreticilerinden biri olan Porland, üretken vizyonu çerçevesinde büyüme<br />

hedeflerine paralel olarak yönetim kadrolarını güçlendirerek emin adımlarla ilerliyor.


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

etkinlik<br />

Uluslararası MICE Derneği<br />

Çalışma Grupları ve<br />

Komisyonlarıyla artık daha güçlü!<br />

MICE sektörünün kitlesel muhatabı olmak hedefiyle<br />

bundan dört ay önce kuruluşunu resmen duyuran<br />

Uluslararası MICE Derneği, Vialand Palace, Adventure<br />

Land ve Vialand Etkinlik Merkezi sponsorluğunda<br />

MICE çalışan acentalar, oteller ve tedarikçi<br />

paydaşlardan oluşan yaklaşık 60 kişi ile çalışma<br />

grupları ve komisyonlarını oluşturdu. Geçen süreçte<br />

150 kişi üye sayısına erişen derneğin gelecek<br />

hedefinde acentesi, otelcisi ve tedarikçisiyle bu sayıyı<br />

20 binlere çıkarmak var!<br />

Uluslararası MICE Derneği (I-MICE),<br />

29-30 Nisan tarihleri arasında Vialand<br />

Palace & Vialand Etkinlik Merkezi<br />

sponsorluğunda düzenlediği etkinlikle<br />

çalışma grupları ve komisyonlarını<br />

belirledi. MICE acentaları, otelciler<br />

ve tedarikçilerin yoğun katılımıyla<br />

gerçekleşen ve iki gün boyunca devam<br />

eden organizasyonda katılımcılar bir<br />

taraftan derneğin yapılanmasına güç<br />

katacak çalışma grupları ve komisyonların<br />

ilk temellerini atarken diğer taraftan büyük<br />

bir kompleks olan alanı Vialand alanını<br />

yaşama, deneyimleme ve birazda olsa stres<br />

atma fırsatı yakaladılar.<br />

Bu kapsamda katılımcılar ilk gün kahvaltı<br />

ile otele girdikten sonra öğlene kadar


çalışma grupları ve komisyonlarını<br />

oluşturdular. Öğlen açık havada barbekü<br />

yaptılar. Barbekü sonrasında ise<br />

katılımcılar Vialand Palace Hotel’e 1-2<br />

dakika yürüme mesafesinde olan ve aynı<br />

kompleks içerisinde yer alan Adventure<br />

Land’te Paintball, ATV safari, ip parkuru,<br />

insan sapanı, tırmanma duvarı ve fly<br />

foxing gibi aktiviteleri deneyimleme fırsatı<br />

yakaladılar. Çok eğlenceli vakitlerin<br />

yaşandığı aktivitelerde katılımcılar<br />

yaptıkları işin stresinden birazda olsa<br />

uzaklaşabildiler.<br />

Etkinliğin ikinci gününde katılımcılar<br />

yine öğlene kadar yoğun bir şekilde<br />

masalarında çalıştıktan sonra<br />

masalarından çıkan tüm detayları,<br />

sunum halinde tüm katılımcılara ve<br />

yönetim kuruluna sundu. Toplantı,<br />

Incentive, Kongre, Etkinlik, Kamu, Spor,<br />

Festival, Fuar MICE Otelleri ve Kongre<br />

Merkezleri, MICE Tedarikçileri Çalışma<br />

Grupları ile birlikte komisyonlarını Eğitim,<br />

Hukuk, Örgütlenme, Basın, Uluslararası<br />

İlişkiler, Araştırma, Bilişim ve Teknoloji<br />

alanlarında kategorilendiren dernek,<br />

sektörü temsilen kitlesel bir muhatap<br />

olmak hedefiyle yola devam ediyor.<br />

Söyler: “Üye sayımızı 20 binlere<br />

çıkarmayı hedefliyoruz”<br />

Programın ilk günkü açılış toplantısında<br />

bir konuşma yapan I-MICE Derneği<br />

Başkanı Serdar Söyler, “Üye sayımızı<br />

artırmak gibi bir hedefimiz var.<br />

Sektörümüzde yaklaşık 2 bin civarında<br />

MICE acentası var. Bunlar çalışanlarıyla<br />

birlikte yaklaşık 6-7 bin kişiye<br />

tekabül ediyor. Onun dışında otelci<br />

MICE’cılarımız, tedarikçilerimiz var.<br />

Toplamında bu sayı 15-20 binleri buluyor.<br />

Sektörel bir muhatap olabilmek için MICE<br />

sektöründeki bu kadar kişiyi bünyemize<br />

katmak istiyoruz. 10 yıllık derneklerin şu<br />

anda nereden baksanız üç katı civarında<br />

bir üye sayısına ulaştık.” diye konuştu.<br />

“Üniversitelerde MICE<br />

bölümünü açmak istiyoruz”<br />

Derneğin gelecek planlamaları arasında<br />

üniversitelerde MICE bölümünü açmak<br />

hedefinin de olduğunu açıklayan Söyler,<br />

sektördeki kalifiye eleman sorununa<br />

dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:<br />

“Kalifiye eleman, sektör için önemli<br />

bir sorun. Acentacı arkadaşlarımızla<br />

görüşüyoruz eleman arıyor, çalışan<br />

arkadaşlarımızla görüşüyoruz, onlar<br />

da iş arıyorlar. Ne hikmet ki bu ikisi<br />

bir araya gelemiyor, bu soruna çözüm<br />

üretmek istiyoruz. Onun dışında iş ilanları<br />

ve kariyer konularını da gündemimize<br />

aldık. Bununla da hem iş arayanlara<br />

iş fırsatı sunmayı, iki tarafı bir araya<br />

getirmeyi hem de kariyer anlamında<br />

değişiklik yapan arkadaşımızı web sitemiz<br />

aracılığıyla duyurmak istiyoruz.”s<br />

Kurt: “2018 MICE Zirvesi’ni<br />

takvimimize koyduk”<br />

Toplantıda bir diğer konuşmacı olarak söz<br />

alan I-MICE Başkan Yardımcısı Hüseyin<br />

Kurt ise, derneğin <strong>2017</strong>-2018 etkinlik<br />

takvimiyle ilgili detaylı bir bilgilendirme<br />

yaparak, “Şu an derneğimiz için en<br />

önemli konulardan bir tanesi, bir fuar ve<br />

bir ödül töreniyle unutulan sektörümüzü<br />

daha çok konuşulur hale getirmek için yıl<br />

içinde yapacağımız etkinlikleri daha da<br />

artıracağız. Bu çerçevede programımıza<br />

network günlerini, iş birliği toplantılarını<br />

dahil ettik. En önemlisi 2018’de bir MICE<br />

Zirvesi yapmayı planlıyoruz.” dedi.<br />

“Önceliğimizde eğitim<br />

var”<br />

23 Mayıs Salı günü gerçekleştirmeyi<br />

planladıkları motivasyon toplantısıyla<br />

ilgili de kısa bir bilgilendirme yapan<br />

Kurt, “Boğazda Stressizsiniz” konulu<br />

söyleşili bir toplantı organize edeceklerini<br />

söyledi. Haziran ayı itibari ile Ajwa Hotel<br />

Genel Müdürü Selim Geçit’in yoğun<br />

destekleriyle ücretsiz eğitim programını<br />

da başlatacaklarının müjdesini veren<br />

Kurt, eğitim aktivitelerinin Kayseri<br />

ve Kapadokya ile devam edeceğini<br />

belirterek, “Dolayısıyla eğitim,<br />

derneğimizin önemsediği konuların<br />

başında geliyor. Çünkü baktığımızda ne<br />

sektörde MICE bilinci var ne de yarının<br />

profesyonelleri olacak arkadaşlarımız da.<br />

Bu yüzden önceliğimizi eğitim konusuna<br />

verdik.” şeklinde sözlerini tamamladı.


hotel restaurant<br />

80 & hi-tech<br />

barista’nın gözünden<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Kahve<br />

doktoru<br />

Murat<br />

Güreş<br />

En büyük hayali, tıpkı büyük kuzeni<br />

gibi yolcu gemilerinde çalışırken<br />

aynı zamanda dünyayı gezmekti.<br />

Oysa daha 9 yaşında bir çocuktu ve elinde<br />

bu hayalini yaşatabilecek bir tek fotoğraf<br />

vardı. Çocukluğu aile mesleği gereği otel<br />

ve restoranlarda geçtiği içindir belki de,<br />

bir an olsun vazgeçmedi bu hayalinden.<br />

Uzun seneler onu motive eden plaj<br />

fotoğrafına bakarak, kuzenlerinin alaycı<br />

gülüşmelerinin arasında “Birgün ben de<br />

oraya gideceğim” diye meydan okuması<br />

da bundan sebepti büyük olasılıkla. “O<br />

an gerçekten yeme içme sektöründe<br />

var olabileceğimi hissettim” diyen<br />

Güreş, gelecek planlarını da bu eksende<br />

kurduğunu anlatıyor.<br />

“Ekspresso diyenleri işe almıyorum”<br />

Sonra ne mi yapıyor? Murat Güreş ilk<br />

olarak üniversite eğitimini bir süreliğine<br />

de olsa geri plana iterek önceliğine beş<br />

yıldızlı bir oteli ve yabancı dil eğitimini<br />

koyuyor. Hedefi daha en başından belli<br />

olduğundan yolcu gemisi hayali için tam<br />

yol ileri gitmekten başka bir hamlesi de<br />

olmuyor şüphesiz. Süper liseden sonra<br />

Conrad Hotel Bosphorus’a barboy olarak<br />

giren Güreş, ta o zamanlardan aklına<br />

bir kahve çekirdeğinin düştüğünü dile<br />

getirerek, “Müdürümden ilk öğrendiğim<br />

şey, ekspresso değil, espresso<br />

olduğuydu. Hatta Güreş bunu geçen<br />

zamanda öylesine içselleştiriyor ki, “Ben<br />

aynı zamanda Yeme İçme Profesyonelleri<br />

Derneği’nin de Yönetim Kurulu Üyesiyim.<br />

Bizden bazen barista istiyorlar. Bende<br />

yaptığım ön görüşmelerde ‘Barista nedir,<br />

kaç yıllık baristasın?’ diye soruyorum.<br />

İnanır mısınız birçoğu daha barista nedir<br />

bilmiyor. Onu bırakın espresso’nun<br />

anlamını bilmeyen baristalar: Üstelik de<br />

‘ekspresso’ diyorlar. Ben de bu iki soruya<br />

doğru yanıtı alamadığımda kendilerine<br />

teşekkür edip hayatlarında başarılar<br />

diliyorum.” diye de ekliyor.<br />

Gemi hayalleri gerçekleşince…<br />

Conrad Hotel’de yaklaşık iki buçuk yıl<br />

çalıştıktan sonra yolcu gemisi sınavlarına<br />

giren Güreş, anlattığına göre çok<br />

geçmeden hayallerine kavuşuyor ve<br />

1996 yılında Türkiye’den ayrılarak Royal<br />

Caribbean International Cruise Lines ile


çocukluk düşlerine böylece “fora” diyor!<br />

“İşin en keyifli tarafı da yıllar yılı hayalini<br />

kurduğum plaj pozunun aynını çekerek<br />

anneme göndermek oldu” diyerek hafifçe<br />

gülümseyen Güreş, üç yılda dünyayı bir<br />

buçuk kez dolaştıktan sonra askerlik<br />

sebebi ile Türkiye’ye döndüğünü ve<br />

ardından Amerika seyahati sebebiyle<br />

ülkeye bir kez daha veda ettiğini söylüyor.<br />

Kahveyle ilk profesyonel buluşmasını da<br />

bu aralıkta gerçekleştirdiğini söyleyen<br />

Jamaica’daki Blue Mountain kahvesinin<br />

özelliklerini bilmiyordum. Bu benim<br />

içimde bir ukteydi. Kahve içmeyi çok<br />

seviyordum ama hayalim onu her şeyiyle<br />

keşfetmekti” diyen Güreş’in o yıllardaki<br />

has tercihi Americano’ymuş, onu da<br />

öğreniyorum.<br />

Devam eden yolculuğunda Murat<br />

Güreş, dedesinin ölüm haberiyle<br />

tekrar Türkiye’ye döner. Burada kalıp<br />

kalmamak arasında ikileme düşer bir<br />

Kahve menüsü hazırlamak incelik ister<br />

Hazır söz buraya gelmişken, profesyonel<br />

baristadan bir kahve menüsü nasıl<br />

hazırlanır, detaylarını da öğrenmek<br />

istiyorum. “Espresso, Americano,<br />

cappuccino, latte, mocha beşlisi elbette<br />

ki klasik kahveler anlamında listenin<br />

olmazsa olmazlarından” diyerek<br />

sözlerine başlayan Güreş sözlerini<br />

şöyle sürdürüyor: “Kahve menüsü<br />

hazırlarken mevsime ve hedef kitleye<br />

Kemankeş<br />

Caddesi’nden sonra<br />

en çok Balat’ın<br />

minik kahve<br />

dükkanlarında<br />

ve Moda’da Volts<br />

Cafe’de kahve içmeyi<br />

sevdiğini söyleyen<br />

Murat Güreş’in<br />

favori kahve<br />

tercihleri arasında<br />

yüzde 100 Arabicalı<br />

espresso var…<br />

usta barista, 2002 senesinde dayısıyla<br />

birlikte açtığı İtalyan restoranında<br />

adım adım profesyonel kahve<br />

eğitimlerine doğru da yol alıyor…Kahve<br />

tedarikçilerinden aldığı eğitimi kendine<br />

yeterli görmeyip bunu bir meslek<br />

yüksekokul uzmanlığıyla perçinlediğini<br />

anlatan Güreş, 2005 yılında ayrıldığı<br />

Amerika’ya vedasını mutfak müdür<br />

yardımcılığı pozisyonuyla yaptığını<br />

söylüyor.<br />

“Kahve içimde bir ukteydi”<br />

“O zamanlar dünyanın farklı<br />

noktalarındaki kahveleri mesela<br />

müddet. Barcelo Topkapı Eresin Oteli’ne<br />

Restaurant Müdürü olarak girmesiyle<br />

de bu soruna geçici noktasını koyar.<br />

O esnada bar ve kahve menüleri sil<br />

baştan hazırlanır… Her ay onlarca<br />

kahve markasıyla adeta flörte girilir…<br />

Ta ki Renaissance Polat İstanbul Hotel<br />

Champions Restaurant’tan operasyon<br />

müdürlüğü teklifi gelene kadar sürer bu.<br />

“Oraya girdiğimde ilk icraatım kahvesini<br />

değiştirmek oldu. Çünkü hiç sevmediğim<br />

bir tattı” diyen Güreş, bu arada yaza<br />

limonata ayarında damgasını vuracak<br />

alternatif kahve tatlarını araştırmaya<br />

koyulduğunu da anlatıyor.<br />

dikkat etmek gerek. Bunların dışında<br />

elinizdeki imkanlar çok önemli. Çünkü<br />

kimi kahveler için elinizde onu yapacak<br />

kalitede makineye ihtiyacınız olacak.<br />

Bir diğer unsur da, sıralama. Sütsüz<br />

kahvelerden başlayıp sütlülere ve<br />

sonrasında aromalı kahvelere gitmek<br />

ve de birbirlerine karıştırmamak gerek.<br />

Menüleri yaparken ara başlıklar önemli.<br />

Bununla beraber içtiğiniz kahvenin<br />

nereden geldiğini ve içeriğini de bilmeniz<br />

gerekiyor. Menülere baktığımda<br />

hala kelime ya da harf hatalarıyla<br />

karşılaşıyorum, bu da çok önemli bir<br />

detay.”


arista’nın gözünden<br />

Kahveye doğru profesyonel adımlar…<br />

Murat Güreş’in kahve menüsü<br />

hazırlamakla ilgili ilgili kritik görüşlerini<br />

de aldıktan sonra tekrar dönüyorum,<br />

kariyerindeki diğer basamaklarına…<br />

Renaissance Polat İstanbul’dan sonra<br />

Radisson Blu Pera Hotel’in açılışını<br />

yaptığını söyleyen Güreş, bu dönemde<br />

kahveyle daha bir sıkı fıkı olur. O kadar<br />

ki bir kahve firması gelir, biri gider…<br />

Envayi çeşitte kahveler tadılır, makineler<br />

hatmedilir… Ardından Güreş, üçüncü<br />

dalga kahve akımının rüzgarıyla da<br />

kendisini Usla Mutfak Akademisi’nde<br />

bulur. Bir taraftan Yiyecek İçecek<br />

Direktörlüğü göreviyle eğitimler<br />

verirken bir taraftan da mesleki alt<br />

yapısını sağlam araştırmalarıyla daha<br />

da güçlendirir.Öyle ki Güreş, kendi<br />

anlatımıyla belki 30 yıldır profesyonel<br />

olarak kahveyle ilgilenmemesine rağmen<br />

son 4-5 yılda ciddi bir kahve uzmanı<br />

olmuştur. Bu hızlı gelişimde kahveye<br />

olan bitmeyen öğrenme hevesi ve<br />

merakının büyük pay sahibi olduğunu dile<br />

getiren usta barista, “Ve bir kaçınılmaz<br />

son olarak kahve benim için bir tutku,<br />

yaşam motivasyonum oldu” diyor.<br />

“O vakte kadar kahve dünyasına girecek<br />

cesaretim yoktu”<br />

Hikayenin hepsi bu kadar mı, elbette<br />

değil… USLA Akademi’den sonra<br />

Wyndham Istanbul Old City’nin Yiyecek<br />

İçecek Müdürlüğü ile yeniden otelcilik<br />

sektörüne dönen Güreş’in ne var ki<br />

yine aklında sadece ve sadece kahve<br />

vardır… “O vakte kadar kahve dünyasının<br />

içine tam olarak giremiyordum çünkü<br />

hiç cesaretim yoktu” diyen Güreş için<br />

güneş ilk defa ülkede bombaların<br />

patladığı bir dönemde ve çekilmez bir<br />

toplantı sonunda geçtiği kahve tezgahının<br />

arkasındaki bir arkadaş muhabbetiyle<br />

doğar. Murat Güreş o günü ise şu<br />

sözleriyle anımsıyor: “Ülke de sektör<br />

de çok tatsız… Elemanlar otellerden<br />

bir bir çıkarılıyor… Bense her sıkıcı<br />

toplantının sonunda kendimi espresso<br />

makinesinin başına atıyor, rahatlamak<br />

için arkadaşlarıma kahve yapıyordum.<br />

Şimdi anlatırken bile tüylerim diken<br />

diken oluyor. Ne bileyim, bir bakıma<br />

orada kendimi buluyordum. Ve birgün bir<br />

arkadaşım ben kahve yaparken ‘Murat<br />

biz o kadar stresliyiz sen niye gülüyorsun’<br />

dedi bana. Oysa ben o güne kadar bunun<br />

farkında bile değildim. İşte o zaman<br />

dedim ki, ‘Allahım bana öyle bir iş nasip<br />

et ki, hem kahve yapayım hem de para<br />

kazanayım. Baktım birkaç ay sonra bir<br />

telefon çaldı, bir arkadaşımın bir dükkanı<br />

vardı, hamile olduğu için işletemiyordu.<br />

Derken birincinin üzerine ikinci dükkanı<br />

da açtık ve böylece profesyonel manada<br />

kahve sektörünün içine girdim. Çok<br />

geçmeden de Flatofis’te kendime ait iki<br />

adet kahve dükkanını açtım.”<br />

“Bana kahve doktoru diyorlar”<br />

Kahvenin bir dili var mıdır, örneğin halet-i<br />

Usta baristaya göre<br />

her kahvenin bir adı<br />

olduğu gibi bir de<br />

hikayesi var. Tıpkı,<br />

kahve yüzeyindeki<br />

beyazlığını 850’li<br />

yıllarda Etiyopya’da<br />

yaşayan rahiplerin<br />

traşlı saçlarından alan<br />

cappuccino’nun<br />

hikayesi gibi…<br />

ruhiyenize göre kahve seçmeniz mümkün<br />

müdür, sipariş ettiğiniz kahve aslında<br />

içmek istediğiniz kahve midir her zaman<br />

ve kafamda daha cevap bekleyenbin türlü<br />

sorular…<br />

Doktor dediğin hastanın ayağına gelirmiş,<br />

bizim söyleşi de o misal.Konuşurken<br />

öğreniyorum ki Murat Güreş yakın çevresi<br />

ve müdavimlerince aslında bir ‘kahve<br />

doktoru’ymuş… Hatta bir arkadaşına öyle<br />

bir reçete yazmış ki, gittiği her yerde o<br />

kahveyi söylüyormuş artık.<br />

İyi barista, iyi kahve, iyi makine, iyi su<br />

kuralı<br />

Gelelim sunuma… Kahvenin lezzeti kadar<br />

sunumu da hassas bir nokta kuşkusuz.<br />

Misal, espresso servis ediyorsanız bunu<br />

bir dakika içinde yapmak zorundasınız.<br />

Aksi halde kremanın çöküşü kaçınılmaz.<br />

Bunlar zaten bildiklerimiz… Ya<br />

bilmediklerimiz? Normal şartlarda bir<br />

kahvenin 65-70 derece sıcaklıkta servis<br />

edilmesi gerektiğini anlatan Güreş, bunun<br />

da fincanın sıcaklığını muhafaza ederek<br />

sağlanabileceğini söylüyor. Güreş, birçok<br />

baristanın dikkat ve özenle tasarladığı<br />

latte art’lara da karşı. Kahve yapımında<br />

lezzetin önüne geçen gereksiz vitrin


süslemelerinin etkisine inanmadığını dile<br />

getiren Güreş için iyi bir kahve yapımında<br />

kahve tüketim süresi, suyun kalitesi ve<br />

uygun tekniklere sahip, nitelikli barista<br />

en kritik noktalar arasında geliyor.<br />

Bunların dışında Güreş, kaliteli sütün<br />

kullanımı, sütün yanmış olmaması<br />

ve baristanın el ayarını da son derece<br />

önemsediğini anlatıyor. “Şöyle de bir<br />

gerçek var ki, bu üçgende iyi bir barista,<br />

iyi bir makine ve iyi bir kahve birbirini<br />

eşdeğer ölçüde tamamlamazsa iyi<br />

bir kahve de ortaya çıkmaz. Bu şuna<br />

benzer, Ferrariniz var ama şoförünüz<br />

kötü. O zaman Ferrariniz olsa ne yazar,<br />

kullanmayı bilmedikten sonra…”<br />

“Kahve kavurmacılığında uzmanlaşmak<br />

istiyorum”<br />

Değerli barista Murat Güreş ile Moc<br />

İstanbul’da yaptığım bu keyifli söyleşimi<br />

tamamlarken ilk başta sorduğum<br />

çocukluk, ilk gençlik hayallerini bu defa<br />

profesyonel hayalleriyle olgunlaştırmasını<br />

istiyorum. Specialty Coffee Association<br />

of Europe’tan (SCAE) aldığı iki ayrı<br />

diplomasına bir üst kategorisini de<br />

ekledikten sonra kahve kavurmacılığı<br />

alanında uzmanlaşmak istediğini<br />

dile getiren Güreş, “Kahve kavurmayı<br />

öğrenmek yumurta kırmak gibi bir şey<br />

değil çünkü. Zaman ve emek istiyor. Ben<br />

de MOC (Ministry of Coffee) İstanbul’un<br />

kahvesini kavuran Hasan Uzun kardeşim<br />

gibi iyi bir kavurmacı olmak istiyorum”<br />

diyor.<br />

Güreş’in gönlünde yatan bir aslan<br />

da, bugüne kadar ki tüm bilgi ve<br />

deneyimlerini genç nesillerle paylaşacağı<br />

bir barista okulu… “Yöneticisi ya da<br />

eğitimcisi, hiç fark etmez. Ben sadece<br />

iyi bir getiri, keyifli bir iş ve dünyayı<br />

gezebilme fırsatı sunan bir sektöre<br />

kalifiye personel sağlayan bir eğitim<br />

kurumunun parçası olmak istiyorum”<br />

sözleriyle geleceğe dönük hayallerini<br />

paylaşan Murat Güreş’e kahveye dair<br />

keyifli söyleşisi ve nefis sunumları için<br />

teşekkür ediyor ve MOC İstanbul’a veda<br />

ediyoruz…


84<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Metro restoranlarla gücünü birleştirdi,<br />

‘Metro Gıda Hareketi’ni başlattı<br />

Metro Toptancı Market, gıda kayıp ve atıklarının önlenmesi ve milli kaynak israfının<br />

son bulması için, Türkiye’nin önde gelen restoran ve şeflerinin katılımıyla Metro<br />

Gıda Hareketi’ni başlattı.<br />

Türkiye’de her yıl üretilen 49 milyon<br />

ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila<br />

40’ı arasında değişen miktarı ya<br />

üretim ve dağıtım zinciri aşamasında<br />

kayba uğruyor ya da satış ve tüketim<br />

aşamasında atık haline dönüşüyor.<br />

TÜBİTAK araştırma verilerine göre; en<br />

iyimser tahminle kayba uğrayan ürün<br />

miktarı, 11,6 milyon ton. Bu da yıllık<br />

yaş sebze-meyve ihracatımızın tam<br />

4 katına karşılık geliyor. Türkiye’de<br />

sebze-meyve ticareti 100 milyar TL<br />

civarında bulunuyor, bu miktarın en az<br />

25 milyarlık bölümünün atık ve kayıp<br />

olduğu hesaplanıyor.Bu kaynak israfını<br />

önleyerek ticari değer yaratan çalışmalar<br />

yapan Metro Toptancı Market, önce<br />

TÜBİTAK iş birliğiyle gerçekleştirdiği bir<br />

araştırmayla konunun bilimsel boyutunu<br />

gündeme getirdi. Metro şimdi de gıda<br />

atık ve kayıplarının en yoğun yaşandığı<br />

ev dışı tüketim sektöründeki restoranlar<br />

ve şefleriyle gücünü birleştirerek, Metro<br />

Gıda Hareketi’ni başlattı. Türkiye’nin<br />

tek gastronomi festivali niteliğini<br />

taşıyan ve Gastronomi & Pazarlama<br />

Danışmanlık Firması Dude Table<br />

tarafından bu yıl sekizinci kez düzenlenen<br />

Restoran Haftası’nda bu büyük hareketi<br />

başlatan Metro, Türkiye’nin önde gelen<br />

restoranlarından temsilci ve şeflerin<br />

katılımıyla Gastronometro’da bir basın<br />

toplantısı düzenledi. Meyve ve sebzede<br />

yaşanan ağır kayıpları önlemek için<br />

TÜBİTAK ile birlikte fire nedenlerinin<br />

araştırmasının sonuçlarını paylaşan<br />

Metro Toptancı Market Genel Müdürü<br />

Kubilay Özerkan; “Yaptığımız araştırma,<br />

bize, kötü koşullarda tedarik edilen<br />

ürünün iyi koşulda tedarik edilene oranla<br />

9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü<br />

gösterdi. Yine araştırma sonucuna<br />

göre, yaşanan kayıpların en çok olduğu<br />

aşamaların paketleme ve nakliye olduğu<br />

ortaya çıktı. Bu araştırma bize gıda kayıp<br />

ve atıklarında da sürece bütünleşik<br />

bakmanın çok önemli olduğunu<br />

gösterdi. Zincirin tek bir halkası eksik<br />

kalırsa bu halkanın tüm zincire olan<br />

etkisi çok daha büyük oluyor. Tedarik<br />

zincirinin altı aşamasının iyi ve kötü<br />

koşul örneklemleriyle yapılan araştırma<br />

sürecinin sonucunda; kötü koşullarda<br />

tedarik edilen ürünün iyi koşulda tedarik<br />

edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa<br />

dönüştüğünü gözlemledik. Bunun yanı<br />

sıra iyi tedarik zinciri uygulamaları ile<br />

önemli miktarda ürünün kaybedilmesinin<br />

önüne geçilmesinin mümkün olduğunu<br />

gördük.” şeklinde konuştu.<br />

Hareket çığ gibi büyüyecek<br />

“Profesyonellerin güçlü iş ortağı olmak<br />

hedefiyle çalışan bir şirket olarak, şimdi<br />

şeflerle de gücümüzü birleştiriyor ve<br />

Metro Gıda Hareketi’ni başlatıyoruz”<br />

diyen Özerkan, sözlerine şöyle devam etti:<br />

“Bu iş birliğiyle gıda kayıp ve atıklarını<br />

azaltabilecek örnek bir ticari model<br />

ortaya koyuyoruz. Restoran Haftası<br />

boyunca, restoranların ve şeflerin gıdanın<br />

israf olmaması için hayata geçirdiği<br />

uygulamaları, önerileri gözler önüne<br />

sereceğiz. Bu büyük harekete katılacak<br />

işletmelerle Metro Gıda Hareketi’ni<br />

anlatan videolar çekeceğiz, farklı<br />

etkinliklerle ses getirerek ve tüm iletişim<br />

kanallarında duyurusunu sağlayarak<br />

kamuoyunda ve sektörde bir duyarlılık<br />

yaratacağız. Ancak bu hareketin burada<br />

kalmayacağına, duyarlı şeflerimizin<br />

ve tüketicilerimizin katılımıyla çığ gibi<br />

büyüyeceğine inanıyoruz.” Kubilay<br />

Özerkan, toplantıya katılan tüm restoran<br />

temsilcileri ve şeflere teşekkür ederek,<br />

“Her birlikte büyük bir adım atıyoruz.<br />

Şeflerimizin duyarlılığı ve desteği bu<br />

projeyi hak ettiği yere getirecektir.<br />

Bugün burada bizimle olan tüm sektör<br />

temsilcilerinin halihazırda bu alanda<br />

duyarlılığı ve uygulamaları var. Biz<br />

istiyoruz ki, onların bu bilinç düzeyini tüm<br />

sektör ve ülkede yaygınlaştıralım” dedi.


hotel restaurant<br />

86 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Nermin Yurtoglu<br />

NY&Co Danışmanlık Firma Sahibi<br />

Seyahat,<br />

Yemek ve Gözlem…<br />

Aslında seyahatin<br />

özünde vardır;<br />

seyahat ettiğiniz<br />

bölgeye, ülkeye ait<br />

yemek kültürünü<br />

de tanımak, tatmak<br />

istersiniz. Ancak<br />

görünen o ki, ‘hem<br />

gezmek hem yemek<br />

yemek’ durumu bir<br />

süredir hiç olmadığı<br />

kadar revaçta.<br />

Hatta Dubai’de<br />

geçtiğimiz aylarda<br />

gerçekleşen<br />

Restoran Yatırımcılığı Forum’u GRIF’te (Global Investment<br />

Restaurant Forum) Michelin Guide’ın Dünya Direktörü ve<br />

yiyecek sektörünün nam-ı değer trend belirleyicisi Michael<br />

Ellis seyahat sektörünün en önemli kompedanının ‘yemek’<br />

olduğunu ifade etti ve olaya noktayı koydu.<br />

Türkiye’de durum aynı. Hatta deyim yerinde ise oldukça<br />

‘popüler’! Durum insanların her daim yapmaktan keyif aldığı<br />

seyahat etmek ve yemek yemek olunca TV ve sosyal medyada<br />

yemek tariflerinden, gurmelerden, seyahatlerden geçilmiyor.<br />

Yemek kanallarında bu işin ustalarından neredeyse oynadığı<br />

dizi popüler olan herkes gezi ile seyahati birleştiren<br />

programlar yapıyor. Takipçi sayısı sahte de olabilir önemli<br />

değil!) sosyal medya üzerinden seyahat ederek yemek<br />

paylaşıyor.<br />

Dediğim gibi konu artık popüler kültür haline geldi bile.<br />

Sektörün içinde olan birisi olarak ben de bu programları<br />

severek izlemeye çalışıyorum ancak doğrusunu isterseniz<br />

açıkça belirtmeliyim ki çoğunun ekran başındaki izleyiciye<br />

‘ya bu kadar yemeği nasıl yiyorlar’ dedirten ve mekanların<br />

o kadar emek verip hazırladıkları yemeği bir çırpıda bitiren<br />

lezzetten sunumdan anlamadığı emeği bilmediği anlaşılan<br />

program yapımcı ve sunucuların daha ne var yiyeceğimiz<br />

edasında gerçekleştirdikleri bu programları izlemek benim<br />

için gerçek bir zaman kaybından başka bir şey değil. Hatta<br />

tam tersi bu programların sektörü zarara uğrattığını da<br />

düşünüyorum, hiçbir fayda getirmediğini de!..<br />

Otel sektörünün durumu ortada ve neredeyse tek bir<br />

pazara hizmet veren yüzlerce otel olmaya doğru olumsuz<br />

bir gidiş içindeyken restoran sektörü de sayı olarak artan<br />

işletmelere rağmen lezzet, sunum, servis kalitesinin hızlıca<br />

düşmesi birbirinin aynı menüyü sunan hatta belki menü bile<br />

sunamayan personelden lezzetten ödün veren bir sektör<br />

haline geliyor.<br />

Seyahat etmekten olduğu kadar mesleğimin önemli bir<br />

bölümünü oluşturan yiyecek içecek konusunda dikkatimi<br />

çeken en önemli konu, özellikle İstanbul gibi büyük bir<br />

şehirde gidilebilecek bunca mekanın içinde eğitimli ve güler<br />

yüzlü personel keyifli bir manzara eşliğinde yenilebilecek<br />

lezzetli menülerin yer aldığı restoran sayısının oldukça az<br />

olduğu. Pek çok restoran olmasına rağmen bir restoran<br />

sunduğu hizmet ve güler yüzle sizi hiç tereddütsüz tekrar<br />

gelmeye ikna ediyor mu, önemli olan bu…<br />

Hepimizin bildiği lokasyon,lokasyon, lokasyon önceliğine bile<br />

baktığımızda akşam Boğaz’a nazır menüsü ve ekibi şahane<br />

bir restoran bulmak nedense kolay olamıyor. (Buna aklıma<br />

gelen ilk örnek Divan Brasserie Beyoğlu’nu önermek isterim.<br />

Yukarıda belirttiğim tüm nitelikleri nerdeyse taşıyorlar. Böyle<br />

örnekler var elbette ama artırmamız gerekiyor.)<br />

Maliyetlerdeki artışın önemli rol oynadığı için personel<br />

eğitiminden ve sayısından ödün vermek zorunda olmak<br />

maalesef bu sektöründe en önemli sorunu.<br />

Diğer bir nokta ise, her yerin kebap ve et restoranı olması<br />

..Mutfak zenginliği olarak dünyanın birkaç mutfağından<br />

biri olmamız gerekirken nedense her yerde et ve kebap<br />

restoranları açılıyor.<br />

Bununla birlikte gerçekten keyifli içebileceğimiz mekanlar<br />

parmakla gösterilecek kadar az, Sağlıklı ev yemekleri<br />

yapabilen mekanlar yine öyle oldukça az.<br />

Kültürel çeşitlilik zenginlik getiriri ancak bence aslolan<br />

kendi kültürümüzü en iyi sunduğumuz yemekleri hak<br />

ettikleri lezzet ve sunumlarda güzler yüzlü bir ekiple güzle<br />

bir lokasyon da servis etmek seçici olmak bu sektörün<br />

vazgeçilmezlerinden olmalı!..<br />

Seyahatlerim sırasında her zaman açıkça fark ettiğim bir<br />

detay da, insanların iyiye olan ilgisi hiçbir zaman bitmiyor.<br />

Bir şeyi çok iyi yaptığınızda insanlar sizi buluyor takip ediyor.<br />

Dolayısıyla bir şeyi en iyi şekilde yapmak, lokal lezzetinde<br />

tadında yapmak, bunu misafire temiz bir ortamda güzler<br />

yüzle anlatmak her zaman taktir topluyor.<br />

Yemek ve seyahat mutlu eder, mutluluk hakkınıza sahip<br />

çıkın!<br />

Sevgilerimle...


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

“Öztiryakiler’den 3. Ulusal Aşçılık<br />

Kampına Destek”<br />

Endüstriyel mutfak<br />

sektörünün Türkiye’deki ilk<br />

üretici firmalarından biri<br />

olan Öztiryakiler, Türkiye’nin dört<br />

bir yanındaki 47 üniversitenin<br />

“Aşçılık”, “Gastronomi”,<br />

“Gastronomi ve Mutfak Sanatları”,<br />

“Mutfak Sanatları ve Yönetimi”<br />

okuyan öğrenci ve öğretim<br />

üyelerinin katılımı ile gerçekleşen<br />

III. Ulusal Aşçılık Kampında<br />

endüstriyel mutfak sponsorluğunu<br />

üstlenerek, sektör lideri olmanın<br />

getirdiği öncü misyonuyla topluma<br />

karşı duyarlı ve sorumluluğunun<br />

bilincine vararak kamp boyunca<br />

destekleri sürdürdü.<br />

“Ulusal Aşçılık Kampına Yoğun<br />

İlgi”<br />

30 Nisan – 07 Mayıs tarihleri<br />

arasında düzenlenen 3.Ulusal<br />

Aşçılık Kampı’nın sponsorluğunu<br />

üstlenen Öztiryakiler, “Daha<br />

güçlü bir aşçılık için!” sloganı<br />

ile yola çıkan Aşçılık Okulu<br />

Mezunları Derneği (AŞOMDER)<br />

ile birlikte Türkiye’de eğitim<br />

veren 47 üniversitenin “Aşçılık”,<br />

“Gastronomi”, “Gastronomi<br />

ve Mutfak Sanatları”, “Mutfak<br />

Sanatları ve Yönetimi”<br />

programlarında bulunan öğretim<br />

elemanları ve öğrencileri bir<br />

araya getiren kamp, katılımcıların<br />

Türk ve dünya mutfağının


inceliklerini öğrenerek, mesleki<br />

açıdan kendilerini geliştirmesine<br />

katkı sundu. Abant İzzet<br />

Baysal Üniversitesi, Mengen<br />

Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi<br />

ve Öztiryakiler A.Ş.’nin proje<br />

ortağı olarak destek verdiği<br />

kampta; kırmızı et, tavuk, hindi,<br />

ördek gibi etlerin işleme ve<br />

pişirme yöntemlerinin yanı sıra,<br />

bulgurdan kinoa’ya, bakliyattan<br />

pirince, hamur işlerinden<br />

zeytinyağlılara, deniz ürünlerinden<br />

sushi’ye kadar geniş bir yelpazede<br />

eğitim verildi.<br />

Gala gününde aşçıların, öğrenci<br />

ve öğretim üyelerinin, ilgili<br />

derneklerin, sponsor firmaların<br />

ve protokolün katılımıyla<br />

bando eşliğiyle Mengen’de bir<br />

kortej yapıldı. Müzik eşliğinde<br />

ilerleyen kortej sokaklarda renkli<br />

gösterilere sahne oldu. Kamp,<br />

katılım ve teşekkür belgelerinin<br />

takdiminin ardından,konser<br />

ve eğlencelerle Mengen<br />

sokaklarında bayram coşkusu<br />

yaşandı.<br />

Öztiryakiler açılış konuşmasında<br />

gözleri doldurdu<br />

Öztiryakiler Yönetim Kurulu<br />

Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki<br />

açılış konuşmasında duayen<br />

şef Aydın Yılmaz’ı anlattı.<br />

Aşçılık mesleğinin daima ileri<br />

gitmesini isteyen ve Mengen<br />

Aşçılık Lisesinin temellerinin<br />

atılmasını sağlayan Şef Aydın<br />

Yılmaz’ın anıları salonda<br />

bulunan konukların gözlerini<br />

doldurdu. Programın sonunda<br />

ise Öztiryakiler A.Ş. tarafından<br />

Mengen Aşçılık Lise’sinde açılan<br />

Aydın Yılmaz fotoğraf sergisi<br />

büyük ilgi gördü. Öztiryakiler,<br />

kampa katılan öğrencilerin<br />

faydalanması için Şef Aydın<br />

Yılmaz’ın “İşyerimiz Mutfak<br />

Mesleğimiz aşçılık Sanatımız<br />

Pişirmek “adlı kitabını dağıttı.<br />

Dağıtılan kitaplar, Mengen<br />

Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi<br />

ve Öztiryakiler A.Ş. tarafından<br />

imzalandı.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

İstanbul çaya doydu<br />

Doğadan’ın ana sponsorluğunda bu yıl ilki düzenlenen 1. Uluslararası İstanbul Çay<br />

Festivali, Haydarpaşa Tren Garı’nda gerçekleşti.<br />

Doğanın sonsuz iyiliğini ve<br />

zenginliğini tüketicisi ile buluşturan<br />

Doğadan’ın ana sponsorluğu ile<br />

gerçekleşen festival, yoğun katılımla çay<br />

tiryakilerini bir araya getirdi. Klasik siyah<br />

çaylardan meyve ve bitki çaylarına kadar<br />

birçok çeşidin çay severlere sunulduğu<br />

festivalde katılımcılar çay kültürü üzerine<br />

farklı bir deneyim yaşama fırsatı elde<br />

etti. Festival kapsamında gerçekleştirilen<br />

workshoplar ile çay uzmanları, dünya çay<br />

trendlerini, doğru çay demleme ve çay<br />

tadım tekniklerini katılımcılarla paylaştı.<br />

Sunay Akın, İstanbulluları çay ve<br />

tarih yolculuğuna çıkardı<br />

Festivalin ikinci gününde çay ve edebiyat<br />

üzerine bir sohbet gerçekleştiren Sunay<br />

Akın, hem ülkemizdeki çay üretiminin<br />

hem de İstanbul’un çayla olan ilişkisinin<br />

tarihini İstanbullulara anlattı. Dünyada<br />

çayın en güzel içildiği yerin İstanbul<br />

vapurları olduğunu belirten Akın,<br />

kahvenin Türkiye’deki geçmişinin daha<br />

eskiye uzanmasına rağmen çayın birinci<br />

tercih haline geldiğini ifade etti. Akın,<br />

Türkiye’de çay içen herkesin ülkemizde<br />

çay ziraatını başlatan Zihni Derin’i ve<br />

şeker üretimini başlatan isimlerden<br />

biri olan Nuri Şeker’i hayırla yad etmesi<br />

gerektiğini de belirtti. Ülkemizdeki<br />

çay evlerinin tarihinin de çok eskilere<br />

dayandığını sözlerine ekleyen Akın, ilk çay<br />

evinin ise 19. yüzyılda Direklerarası’nda<br />

kurulduğunu söyledi. Türkiye’deki ilk çay<br />

tiryakilerinin ise Cenap Şahabettin ve<br />

Şinasi gibi ünlü yazarlarımız olduğunu<br />

açıkladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin<br />

kuruluşunu sağlayan olayların<br />

İngiltere’nin ağır çay vergisi sonrasında<br />

başladığını belirten Akın, çayın tarihinin<br />

aynı zamanda devrimlerin tarihi olduğunu<br />

ifade etti.<br />

Ayşe Tolga ile “İyi Yaşam<br />

Sohbeti”<br />

Bu sene ilk kez düzenlenen Uluslararası<br />

Çay Festivali’nde İyi Yaşam Danışmanı ve<br />

oyuncu Ayşe Tolga iyi bir yaşam için bitki<br />

ve meyve çaylarının hayatımızdaki yerini<br />

anlatan sohbetiyle sevenleri ile buluştu.<br />

Emre Taşkın’dan çayın<br />

incelikleri...<br />

Haydarpaşa Tren Garı’nın ev sahipliğinde<br />

gerçekleşen etkinlikte Doğadan<br />

Araştırma ve Geliştirme Müdürü Emre<br />

Taşkın dünya üzerinde çayın önemini,<br />

hayata kattığı kültürel, spritüal, keyif<br />

ve sağlık anlamlarını aktardığı “Dünya<br />

Dilimin Ucunda” workshopu ile çay<br />

tadımı, nasıl yapıldığı, nasıl yorumlandığı<br />

ve tadımın inceliklerine dair ipuçlarını<br />

paylaştı. Sri Lanka, Hindistan, Kenya, Çin,<br />

Türkiye, Endonezya, Arjantin, Rwanda<br />

gibi dünyanın farklı coğrafyalarında


üretilen siyah çayların tanıtımı ve tadımı<br />

gerçekleştirildi.<br />

Aytül Turan ve Hasan Önder,<br />

doğru çay demleme tekniklerini<br />

anlattılar<br />

Festivalin ikinci gününün ilk etkinliğinde<br />

ise Türkiye Çay Demleme Şampiyonu<br />

Aytül Turan ve Rize Ticaret Borsası<br />

Genel Koordinatörü Hasan Önder,<br />

katılımcılara doğru çay demleme<br />

tekniklerini anlattılar. Yeşil çayın 80-85<br />

derecelik suyla, siyah çayın ise 95-98<br />

derecelik suyla kaynatılmasını gerektiğini<br />

ifade eden Aytül Turan ve Hasan Önder,<br />

demlemenin ise suyun kaynadığı anda<br />

yapılmaması gerektiğini ve suyun ilk<br />

sıcaklığın geçtikten sonra çayın üzerine<br />

koyulması gerektiğini belirttiler.<br />

En lezzetli çayların 20 dakikalık demleme<br />

süresinden sonra elde edildiğini söyleyen<br />

Turan ve Önder, çaydanlığının ağzının<br />

bir tıpa yoluyla kapanmasının ise aroma<br />

ve kokunun daha uzun süre muhafaza<br />

edilmesini sağladığını açıkladılar. Sohbet<br />

sırasında çayın yüksekten koyulmasının,<br />

suyun demlenirken kaybettiği oksijeni<br />

geri kazanmasını sağladığı da vurgulandı.<br />

Aytül ve Önder, çay bardağına önce suyun<br />

sonra ise demin koyulmasının daha<br />

lezzetli çaylar sunduğunu da söylediler.<br />

Soğuk çay yapımından Asya çay<br />

sanatına kadar pek çok konu<br />

workshop’larda anlatıldı<br />

1. Uluslararası İstanbul Çay Festivali’nde<br />

katılımcılar gerçekleştirilen<br />

workshop’larda da çay kültürüyle<br />

ilgili özel bilgiler edindiler. Soğuk çay<br />

yapımından Asya çay sanatına, Türk çayını<br />

demlemenin inceliklerinden dünyadan<br />

demleme tekniklerine, çayın hikâyesinden<br />

poşet çayın tarihine kadar farklı<br />

başlıklardaki konular, Tarihi Haydarpaşa<br />

Garı’ndaki workshop’larda işlendi.<br />

İstanbul Çay Festivali gelecek yıl<br />

da çay tiryakilerini ağırlayacak<br />

Binlerce İstanbulluyu 29-30 Nisan<br />

tarihleri arasında ağırlayan Çay<br />

Festivali, gelecek yıl da bahar aylarında<br />

düzenlenerek çay tiryakilerini en çok<br />

sevdikleri içeceğin kültürü ve tarihiyle<br />

buluşturmaya devam edecek.<br />

Arçelik, Gurme Çay<br />

Makinesi’ni tanıttı<br />

Arçelik, Gurme Çay Makinesi’ni tanıttı<br />

Yenilikçi teknolojilerle tüketicilerin<br />

hayatında fark ortaya koyan<br />

Arçelik,Türk usulü demleme çay<br />

lezzeti sunan Gurme Çay Makinesini<br />

ziyaretçilerin beğenisine sundu. Özel<br />

demleme tekniği ve teknolojisiyle eşsiz<br />

bir çay keyfi yaşatmak için tasarlanan<br />

Arçelik K 3284 Gurme Çay Makinesi,<br />

zamanlama fonksiyonu ile çayınızı<br />

istediğiniz saatte hazırlıyor. Farklı<br />

modlarıyla, birçok çay türünü kendi<br />

ideal sıcaklıklarında demleyebilen bu<br />

ürün, hafif, normal ve sert olmak üzere<br />

kişiye özel lezzet seçimi sunuyor. Ürün,<br />

özel su transfer sistemiyle otomatik<br />

demleme ve özel filtre sistemiyle de<br />

daha berrak çay demleme özelliğine<br />

sahip.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Bilge Şehir Kocaeli<br />

Yemekte de şehrin bilgelerini seçti<br />

Tam bir kültür mozaiği<br />

olan Kocaeli’de yemek<br />

kültürü; şimdi kent<br />

kültürünün temel<br />

taşlarından olmaya<br />

hazırlanıyor. Yemekte<br />

Şehrin Bilgeleri-<br />

‘’Kocaeli Yöresel Yemek<br />

Yarışması’’ ile tarihe<br />

tanıklık eden Kocaeli’nin,<br />

yemek kültürü de<br />

gastronomi literatürüne<br />

girecek.<br />

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />

Kültür ve Sosyal İşler Dairesi<br />

Başkanlığı, şehrin kültür hayatına<br />

yeni ve kalıcı bir katkı daha sunuyor.<br />

Adını Akça Koca (Akça Bilge)’den alan<br />

bilgeliğin şehri Kocaeli’nin yemek kültürü<br />

ve tarihi yeniden yazılıyor. Yemekte<br />

Şehrin Bilgeleri Kocaeli Yöresel Yemek<br />

Yarışması, 29-30 Nisan tarihlerinde 41<br />

Burda AVM’de gerçekleşti.<br />

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Milli<br />

Eğitim Müdürlüğü, Kocaeli Akademik ve<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu<br />

(TAŞFED), Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli<br />

Lokantacılar Odası ve Büyükşehir<br />

katkılarıyla düzenlenen organizasyona<br />

150 şefiyle destek veren TAŞFED, 50 jüri<br />

üyesiyle 460 bayan yarışmacıyı oyladı.<br />

Kocaeli derin bir lezzet birikimine sahip<br />

Kocaeli; klasik Türk mutfağının yanı sıra<br />

tarihi İpekyolu ve Baharat yolu üzerinde<br />

bulunması, çok sayıda medeniyete ev<br />

sahipliği yapması, halen farklı kültürlerin<br />

birlikte yaşaması nedeniyle önemli bir<br />

lezzet birikimine sahip. Ancak yıllar<br />

boyunca sanayisiyle ön plana çıkan<br />

kentte bu zengin yemek kültürü sınırları<br />

aşamamış, Kandıra yoğurdu ve mancarlı<br />

pide dışında Kocaeli’nde bile hakkıyla<br />

bilinememiş. Bu yarışmayla artık<br />

Kocaeli’nin bu zengin mutfak kültürünün<br />

de şehrin tanıtımında hak ettiği yeri<br />

alması hedefleniyor.<br />

Yemek yarışmasının ötesinde anlamı var<br />

Marka şehir olma yolunda emin adımlarla<br />

ilerleyen Kocaeli’nde, ‘’Kocaeli Yöresel<br />

Yemek Yarışması’’ ile bu yolda bir adım<br />

daha atılacak. Kocaeli’nin gizli kalmış<br />

hazinesi niteliğindeki yöresel tatları için<br />

düzenlenen etkinlik, bir yemek yarışması<br />

olmanın ötesinde anlam taşıyor. Yemekte<br />

Şehrin Bilgeleri organizasyonuyla bir<br />

yandan yüzyıllar boyunca kente ait bilinen<br />

ya da unutulmaya yüz tutan yöresel<br />

yemek tarifleri ortaya çıktı, bir yandan da<br />

‘’Bilge Şehir Kocaeli’’ kimliğinin temelleri<br />

atıldı.<br />

Bir hikayesi olan yemekler<br />

Kocaelili hanımların büyük ilgi gösterdiği<br />

“Yemekte Şehrin Bilgeleri” Yöresel<br />

Yemek Yarışması’nda 12 ilçeden 1.009<br />

kişi başvuru yaptı. Zorlu geçen ve<br />

birbirinden lezzetleri yemeklerin jüri<br />

tarafından değerlendirildiği yarışmada<br />

ilçe elemelerinin ardından finale kalmaya


Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />

hak kazananlar belirlendi. Yarışmanın<br />

en dikkat çekici bölümü ise; “En Yöresel<br />

Yemek Hikâyesi” kategorisi oldu. Özel<br />

bir anlamı ve hikâyesi olan yemeklerde,<br />

asker uğurlama, nişan, söz kesilmesi<br />

veya bayrama özgü tarifler ön plana çıktı.<br />

Geleceğe kalacak bir eser; Kocaeli’nin<br />

yemek kültürü kitabı<br />

“En Yöresel Çorba”, “En Yöresel Ana<br />

Yemek”, “En Yöresel Hamur İşi”, “En<br />

Yöresel Pilav”, “En Yöresel Tatlı”, “En<br />

Yöresel Salata”, “En Yöresel Kışlık<br />

Konserve”/(Reçel, Marmelat, Turşu,<br />

Şerbet vb.), “En Yöresel Yemek Hikâyesi”,<br />

“En Yeni Yöresel Tat” kategorilerinde<br />

yapılan yarışma sonucu elde edilen<br />

bilgilerle “Kocaeli’nin Yemek Kültürü”<br />

kitabı yayınlanacak.<br />

Şehrin yöresel yemek menüsü oluşacak<br />

Kocaeli’nin gizli kalmış hazinesi<br />

niteliğindeki yöresel tatları için<br />

düzenlenen etkinlik, bir yemek yarışması<br />

olmanın ötesinde anlam taşıyor. Yemekte<br />

Şehrin Bilgeleri organizasyonuyla<br />

geçmişte Osmanlı mutfağının deniz ve<br />

tarım ürünlerini temin eden, Payitahtın<br />

sofralarındaki en önemli sebze ve<br />

meyvelerin yetiştirildiği Kocaeli’ne ait<br />

çok az bilinen veya unutulmaya yüz<br />

tutan yöresel yemek tarifleri ortaya<br />

çıkacak, bir yandan da ‘’Bilge Şehir<br />

Kocaeli’’ kimliğinin temelleri atılacak.<br />

Festivalin sonunda restoran ve otellerde<br />

Kocaeli’nin yöresel yemek menüleri<br />

oluşacak. Yarışmaya katılan yemeklerden<br />

oluşan bir dizi yemek iftar menüleriyle<br />

Ramazan etkinliklerinde Kocaeli halkının<br />

beğenisine sunulacak.<br />

Nimete saygı manifestosu<br />

Festival kapsamında kentte bir<br />

yemek şenliği yaşatmanın yanı sıra<br />

aynı zamanda kültürümüzden gelen,<br />

nimete gösterdiğimiz saygıya dikkat<br />

çekecek bir sosyal sorumluluk<br />

etkinliği gerçekleştirildi. Bu kapsamda<br />

kültürümüzde nimete gösterilen saygıyı<br />

anlatan özel bir manifesto hazırlanarak<br />

program kapsamında çocuklar tarafından<br />

okundu.<br />

Kocaeli’nin Gocaanası seçildi<br />

Adını Akçakoca’dan alan Kocaeli’den<br />

yüzlerce yıldır ne ‘’gocaanalar’’ gelip<br />

geçti. Onların oluşturduğu yemek<br />

kültürü; kulaktan kulağa, yürekten<br />

damağa bu günlere kadar ulaştı. Yemek<br />

Yarışması kapsamında; medeniyetlere<br />

ev sahipliği, ülkelere başkentlik yapmış<br />

şehir, bugünün ‘’gocaanalarını’’ aradı.<br />

Yöre halkının yerel<br />

ağızda bilge analara<br />

verdiği ‘’gocaana’’ adı,<br />

günümüzde de hem<br />

yemeklere hem de<br />

gönüllere yön veriyor.<br />

İki gün boyunca<br />

düzenlenen etkinlikte;<br />

haliyle, tavrıyla ve<br />

bilgeliğiyle önce çıkan<br />

bir yarışmac festivalin<br />

‘’gocaanası’’ unvanını<br />

aldı.<br />

Milli Takım<br />

aşçılarından “buz<br />

heykel şovu ve sebze<br />

oymacılığı”<br />

Festival kapsamında Türkiye Aşçı Milli<br />

Takımı’nın usta aşçıları tarafından çeşitli<br />

şovlar düzenlendi. Moleküler mutfak<br />

ile yerel lezzetlerin kombinasyonu ve<br />

sunumunun yanı sıra buz heykel şovu<br />

ve sebze oymacılığı festival katılımcıları<br />

tarafından yoğun ilgi gördü. Programda<br />

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İbrahim Karaosmanoğlu, Türkiye Aşçı<br />

Milli Takım Direktörü Naif Bagi ve<br />

öğrenciler, beraber hazırlayıp pişirdikleri<br />

yemekleri festivale gelen Kocaeli halkına<br />

ikram etti. Mutfak sanatları çalışmaları<br />

ve workshoplara şehirdeki tüm aşçılık<br />

ve turizm okullarını, otel ve restoran<br />

şeflerini beklediklerini aktaran Bagi,<br />

onlar için bu workshopların eğitim<br />

niteliğinden olacağını, kendilerini<br />

geliştirmeleri için iyi bir olanak<br />

sağlayacağını aktardı.


hotel restaurant<br />

94 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Serpme kahvaltının yeni adresi<br />

Belgradkapı Sosyal Tesisleri<br />

Açıldığı günden bu yana yoğun ilgi gören Zeytinburnu Belediyesi<br />

Belgradkapı Sosyal Tesisleri’nde kahvaltı servisi başladı. 16 çeşit<br />

serpme kahvaltıda menemenden sucuklu yumurtaya, patates<br />

kızartmasından yağlı peynire kadar tüm kahvaltılıklar mevcut. Sınırsız<br />

çay, sigara böreği, menemen, sucuklu yumurta, patates kızartması,<br />

salam, peynir, zeytin, domates, biber, salatalık, bal, reçel, tahin,<br />

pekmez, tereyağı, kayısı, fındık ve ceviz gibi lezzetlerin sunulduğu en<br />

az 2 kişilik serpme kahvaltıda dileyen vatandaşlar için de yine aynı<br />

mönünün yer aldığı kahvaltı tabağı mevcut.<br />

Mardin mutfağının zenginliği turizme güç katacak<br />

Kehribar sarısı rengi, tadı ve benzersiz aromasıyla diğer bulgur<br />

çeşitlerinden farklılaşan Mardin bulguru coğrafi işaret alarak<br />

markalaşmaya hazırlanıyor. Bölgedeki diğer kalkınma projelerine<br />

öncülük eden Mardin Valiliği ve Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) Mardin’in<br />

zengin kültürel, ekonomik ve gastronomik potansiyeli ilgili çalışmaları<br />

tüm hızıyla hayata geçiriyor. Sürdürülen projeler ile kısa zamanda şehrin<br />

bu alanlarda bir marka haline gelmesini ve bölge turizmine güç katmayı<br />

hedeflediklerini belirten Mardin Valisi Mustafa Yaman şu sözleri kaydetti:<br />

“Türkiye’nin ve dünyanın en iyi bulguruyla mercimeği bizde. Hatta iddia<br />

ediyoruz ki dünyanın en iyi makarnasını da biz üretiyoruz. Bölgemizdeki<br />

topraklar ekim için kullanılmakta. Ürün çeşitliliği olarak da çok zengin<br />

bu topraklarda Derik zeytini yetişiyor, zeytinyağı da çıkartılıyor. Tarım<br />

kökenli zeytin üretimi artmaya başladı. Tüm bu gelişmeler ışığında<br />

Mardin’in hem tarımsal üretimi hem de turizm anlamındaki rakipsiz<br />

zenginlikleri ile bölgenin lokomotif gücü olacağına eminiz.”<br />

MSC Cruises, denizde yemeği yeni<br />

bir seviyeye taşıyor<br />

MSC Cruises, MSC Meraviglia ve MSC Seaside ile başlayarak;<br />

gemide nasıl, ne zaman ve nerede yemek yenebileceği konularına<br />

esneklik getirerek, Cruise severleri yeni ve geniş yemek<br />

opsiyonları ile tanıştırıyor. İlk olarak <strong>2017</strong>’nin en yemi gemileri<br />

olan Meraviglia ve Seaside’da başlayacak olan bu yenilik, MSC<br />

Cruises misafirlerinin istedikleri zaman, istedikleri yerde, özel<br />

restaurantlar ve uluslararası yemekleri daha geniş bir yelpazede<br />

deneyimleyebileceği anlamına geliyor.<br />

Zeytinyağı<br />

ihracatında<br />

yüzde 450’lik<br />

rekor artış<br />

Türkiye zeytinyağı ihracatında yüzde<br />

450’lik rekor artış başarısı yakaladı.<br />

2016-17 sezonun ilk 5,5 aylık döneminde<br />

Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı yüzde<br />

450’lik artışla 23,6 bin tona ulaştı.<br />

Zeytinyağı ihracatından Türkiye’nin<br />

döviz geliri ise 85 milyon ABD doları<br />

oldu. 2016/17 sezonunun geride kalan<br />

diliminde ise Türkiye’nin sofralık zeytin<br />

ihracatı 36 bin ton karşılığı 68 milyon<br />

dolar olarak kayıtlara geçti.


Fora Zeytin yerel zincirlerle<br />

buluştu<br />

Türkiye’nin önde gelen zeytin üreticilerinden Fora Zeytin, Yerel Zincirler<br />

Buluşuyor <strong>2017</strong> Konferansı ve Fuarı Destek Sponsorları arasında<br />

yerini aldı. Perakendeciler ile tedarikçi ve üreticileri bir araya getiren<br />

organizasyonda, Fora Zeytin kaliteli, sağlıklı ve lezzetli ürün yelpazeleri<br />

ile yoğun ilgi gördü. Müşteri sadakati yaratma ve üstün hizmet anlayışı<br />

gibi konularda farklılaşan yerel zincirlerin, üretici markalar için çok<br />

önemli iş ortakları olduğuna inanan Fora Zeytin görücüye çıkardığı<br />

sağlıklı, kaliteli ve lezzetli ürün yelpazesi ziyaretçilerden tam not aldı.<br />

Gastronomi sektörü GTD ile<br />

Turquality’i yakından tanıdı<br />

Gastronomi Turizmi Derneği ve Ekonomi Bakanlığı işbirliği ile 14<br />

Nisan Cuma günü Feriye Sarayı’nda sektöre yatırım olanakları ve<br />

yurtdışında markalaşma çalışmaları hakkında detaylı bilgilendirme<br />

yapıldı. Feriye Palace Mutfak Şefi Aydın Demir’in özel sunumlarıyla<br />

coffee break eşliğinde gerçekleşen bu özel toplantıya GTD,<br />

TURES, TURYİD, TAŞFED ve UFRAD üyeleri katıldı. Yurt dışında<br />

markalaşmak isteyen yatırımcıların davet edildiği organizasyonda<br />

Ankara Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen Ekonomi Bakanlığı Yurt dışı<br />

Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı Pınar<br />

Razi tüm soruları yanıtladı. Eğitimin sonunda GTD Başkanı Gürkan<br />

Boztepe konuşmacıya plaket sundu.<br />

Sofra Compass Group Türkiye’den<br />

kadın istihdamına tam destek<br />

Türkiye’nin lider toplu yemek ve destek hizmetler sağlayıcısı<br />

Sofra / Compass Group Türkiye, geliştirdiği sosyal sorumluluk<br />

projeleriyle meslek sahibi olmak isteyen kadınları desteklemeye<br />

devam ediyor. Bu amaç doğrultusunda Bayrampaşa<br />

Kaymakamlığı ve Bayrampaşa İşkur ile birlikte yürütülen ve<br />

ihtiyaç sahibi kadınlara meslek edindirme amacıyla düzenlenen<br />

“Aşçı Yardımcısı Yetiştirme Programı”nın ilk etabı tamamlandı.<br />

5 ay süren eğitim süresinden sonra ilk mezunlarını veren<br />

programın ikinci grup eğitimleri ise Nisan <strong>2017</strong>’de başladı. İlk<br />

etabı tamamlanan projenin sonunda sertifikalarını alan kadınların<br />

%50’sinin ise Sofra Grubun çeşitli projelerinde işe başlamaları<br />

hedefleniyor.<br />

Türk tüccarlar ve kanaat<br />

önderleri Avrupa dana eti<br />

üretiminin sıkı kuralları takdir etti<br />

“Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının tamamladığı 2. yılından<br />

sonra ankete katılanların %94’ü dana etinin satın aldığını<br />

beyan etti, %97’si menşeine dikkat ettiğini söyledi. Son 12 ay<br />

içerisinde anket katılımcılarının %13’ü Avrupa dana eti konusu<br />

ile karşılaştı, %40’ı bu konunun medyada daha sık ele aldığını<br />

fark etti. “Avrupa’nın tadına bak” adlı kampanya Avrupa Birliği<br />

menşei olan dana etinin güvenliği, sıkı üretim standartlarını ve<br />

lezzetini tanıtan 3 yıllık bir girişimdir. Her yıl Türk katılımcıların<br />

grubu üzerinde yapılan anketler, organizatörlerin sadece kendi<br />

faaliyetlerin etkinliğini ölçmeye imkan tanımaz, aynı zamanda<br />

bir sonraki faaliyetleri planlanmakta önemli bir belirleyicidir.


hotel restaurant<br />

96 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Enginarın en lezzetli hali<br />

Grand Hyatt’ta<br />

Grand Hyatt Istanbul, damak tadı düşkünlerini ilkbaharın lezzet ve<br />

sağlık deposu enginar ile buluşturacak. 1- 25 Mayıs tarihlerinde<br />

enginarın her türlü çeşidi Grand Hyatt’ın deneyimli ustalarının<br />

yorumuyla sunulacak. Dere otlu levrek tartar ile sunulan rezeneli<br />

enginar çorbası ile başlayacağınız menüde, mini enginar konfit ve<br />

porçini turşusu salatası, zeytin yağlı enginar dolması, demi glace sos<br />

ile servis edilen enginar püresi üzerinde kuzu konfit, parmesan köpüğü<br />

ile enginarlı risotto yer alıyor. Son olarak ise hem sağlıklı hem de keyifli<br />

bir dağ meyvalı enginar tatlısı sizlere eşlik ediyor.<br />

Hilton İstanbul Kozyatağı’nda<br />

Nostaljik Ramazan ziyafetleri<br />

Hilton İstanbul Kozyatağı, Ramazan ayı boyunca Brasserie<br />

Restaurant’ta misafirlerine zengin menüsü, geleneksel tatları ve<br />

canlı fasıl ile nostaljik bir ramazan yaşatacak. Açık büfe olarak<br />

hazırlanan Ramazan menüsünde, Türk mutfağının vazgeçilmez<br />

iftariyelikleri, zeytinyağlılar, yöresel yemekler ve çok geniş bir tatlı<br />

büfesi yer alacak. Büfede, Güneydoğu Birecik Usulü Tereyağlı Yeşil<br />

Mercimek Çorbası, Karadeniz Usulü Vişneli Pazı Sarması, Konya<br />

usulü Kıymalı Gül Böreği, Osmanlı Saray Usulü Erikli İncik Kebabı,<br />

Börülceli Tas Kebabı, Mevlevi Usulü Zerdeçallı Soğan Dolması gibi<br />

farklı yörelere ait yemekler sunulacak.<br />

Eşsiz Lezzetler Ramazan ayında<br />

da Almira Hotel sofralarında<br />

Göz alıcı Bursa ve Uludağ manzarasında güleryüzlü ve profesyonel ekibiyle<br />

tasavvuf müziği eşliğinde verilecek iftar yemeklerinde Almira Hotel, Alluna<br />

Havuzbaşı iftar yemeklerinin vazgeçilmezi olacak. Eşsiz lezzetleri, kusursuz<br />

hizmet anlayışıyla iftar sofralarında sunacaklarını belirten Almira Hotel<br />

Kurumsal İletişim Müdürü Şeyda Bilgin Mutfak Şefi Necmettin Baştürk ve<br />

ekibinin hazırladığı İftar Sofralarının vazgeçilmezi zengin iftariyelikler, farklı<br />

yörelere ait çorbalar, ara sıcaklar ve birbirinden lezzetli Türk & Osmanlı<br />

Saray Mutfağına ait Patlıcanlı İslim Kebabı, Keşkekli Mürdüm Erikli Dana<br />

Buğu Kebap, Dana Tandır İç Pilav ile, Pazılı Kuzu Kapama, Kuzu Sahan<br />

Külbastı, Osmanlı Usulü Kebap, Saray Usulü Mutancana, Hünkar Beğendi<br />

Kebap, Patlıcan Kebap, Terkib-i Çeşidiyye gibi en seçkin ana yemeklerin<br />

ardından sunulacak meyve, tatlı ve dondurma çeşitlerinden oluşan zengin<br />

açık büfesi ve sonrasında yudumlayacağınız demleme çay ya da kahve ile<br />

yorgunluğunuzu unutup ramazan ayının keyfini yaşayacaksınız.<br />

Tadı damakta, lezzeti hafızada kalan tatlı<br />

Cotyora<br />

Yaşadığımız dönemde yemek seçeneklerimiz sınırsız. Özellikle<br />

büyük kentlerde yaşayanların özlemini çektiği şeylerin başında<br />

şüphesiz ki yöresel lezzetler geliyor. Ordu’nun tarihteki eski adı<br />

olan ‘Cotyora’ ise aynı zamanda eşsiz bir tatlının da ismi. İsminin<br />

gelenekselliğini, lezzetine de yansıtan Cotyora tatlısı, kuru yufka,<br />

pekmez, kıyılmış fındık ile hazırlanıyor. Tatlandırmak için şeker<br />

yerine pekmezin kullanıldığı Cotyora tatlısı, Nelipide Gurme<br />

mutfaklarında özenle hazırlanıp, bal ve kaymakla sunuluyor.<br />

Lezzetinin yanı sıra görselliğiyle de hafızalarda yer edinen<br />

Cotyora tatlısı, Nelipide’nin Ramazan lezzetlerinin ardından eşsiz<br />

bir tatlı seçeneği olarak tatlı severlerle buluşuyor.


Mübadil Lezzetler-Didim<br />

okuyucuyla buluştu<br />

1923-1930 arasında yaşanan “Halkların Mübadelesi” sürecinde, Balkanların<br />

çeşitli bölgelerinden gelip özellikle Didim ve civarına yerleşen mübadillerin,<br />

bölgeye beraberlerinde getirdikleri yemek kültürünü, 2. ve 3. kuşak<br />

temsilcilerinin ağızlarından aktaran hikayelerin anlatıldığı “Mübadil<br />

Lezzetler-Didim” çıktı. Yaklaşık 8 ay süren saha çalışmasıyla Didim’in çeşitli<br />

bölgelerinde, yöre insanıyla vakit geçiren, bir sözlü tarih çalışması yaparak anıların<br />

içinden tarifleri çıkaran Gastronomi Yazarı Bikem Öğünç ile Seyahat Fotoğrafçısı Zeynep<br />

Seda Çakır’ın ortak çalışması olan Mübadil Lezzetler Didim kitabında, doğal ortamlarında<br />

fotoğraflanmış 60 özel tarif yer alıyor. Didim ve civarında yaşayan mübadillerin, pek çoğu yıllardır<br />

yapılamayan yemek tariflerinin yanı sıra kitapta, Ege Bölgesi’ne has otlarla hazırlanan çeşitli tarifler de<br />

bulunuyor. Okuyucusuyla buluşan bu çok özel kitap, Vegan yemek kültürüne uygun reçeteleriyle de ses getirmeye<br />

hazırlanıyor.<br />

Ramazanın tadı Eser Premium Hotel’de<br />

bir başkadır!<br />

Ramazan ayı boyunca Eser Premium Hotel, konsept restoranı La’Sera<br />

Restaurant’ta, sayıca çok olan misafirlerin ağırlandığı Gala Salonunda ve<br />

lobi katındaki restaurantta geleneksel Ramazan sofraları hazırlıyor. Bu yıl<br />

iftar sofralarına canlı fasıl müziği de eşlik ediyor. Ödüllü şefler tarafından<br />

hazırlanan Türk mutfağının geleneksel yemeklerinden, yaz mevsimine uygun,<br />

hafif ve ferahlatıcı alternatiflere kadar geniş bir yelpazeyle açılan açık büfe<br />

iftar menüleri tam da Ramazan tadında. La’Sera Restaurant’ın açık büfe<br />

mutfağında, Ramazan’ın sembol lezzetleri pide ve güllaç başta olmak üzere,<br />

zeytinyağlılardan et yemeklerine; ev yapımı Osmanlı usulü şerbetli meşrubatlar<br />

ve şerbetli tatlılardan mevsim meyvelerine kadar elli çeşidi aşan bir ikramlıklar<br />

sunuluyor.<br />

Olivtech<br />

Zeytin ve<br />

Zeytinyağı<br />

Fuarı<br />

tüketimi<br />

artıracak!<br />

Özerkan: “İş modelimizle bir yarış başlattık”<br />

Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, Ankara’da<br />

düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katılarak, “Bir Baş Sarımsak ile<br />

Coğrafi İşaretli Ürünlere Baş Koymak” başlıklı bir konuşma yaptı. “Biz bu işlere<br />

moda diye girmedik” diyen Özerkan, “Coğrafi İşaretli Ürünler, kırsal kalkınma,<br />

bioçeşitliliğin korunması ve gıda güvenliği açısından çok önemli. Binlerce yıldır<br />

rafineleşmiş, kökleri bu topraklarda olan Taşköprü sarımsağının yanlış olması<br />

ihtimali, önümüzdeki 50 yılda onun sağlığımıza zararlı olduğunun keşfedilmesi<br />

ihtimali yüzde kaç? İşte Taşköprü sarımsağının bize zararlı olduğu gün, büyük<br />

ihtimalle biz bozulmuşuz demektir. Biz Metro olarak bu düşüncelerle Coğrafi<br />

İşaretli ürünleri ve aynı zamanda Gıda Atık ve Kayıp Projelerimizi bir iş modeli,<br />

stratejik bir yaklaşım olarak belirledik. Bu konuda yaptıklarımızla aslında bir yarış<br />

başlattık, hiç kimsenin dışında kalamayacağı bir yarış” dedi.<br />

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları<br />

Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er,<br />

Türkiye’nin ilk zeytin ve zeytinyağı fuarı<br />

olan, Olivtech <strong>2017</strong>- 7. Zeytin, Zeytinyağı ve<br />

Teknolojileri Fuarı’nın, Türkiye’de zeytin<br />

ve zeytinyağı tüketiminin artırılmasına<br />

katkı sağlayacağını belirtti. Türkiye’de<br />

kişi başı zeytinyağı tüketiminin 1-1,5 kg.<br />

arasında olduğunu hatırlatan Er, zeytinyağı<br />

tüketiminde sektörün ortak hedefinin ilk<br />

etapta 3-5 kg. olduğunu, bu hedefe giden<br />

yolda Olivtech Fuarı’nın çok önemli bir<br />

kilometre taşı olduğunu ifade etti.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

‘Ice Dream’<br />

Rüya gibi yeni dondurma çeşitleriyle sezona hazır<br />

Premium dondurma markası ‘Ice Dream’, ev dışı tüketim noktalarında iş<br />

ortaklarına yeni sezona özel rüya gibi bir dondurma serisi sunuyor.<br />

Ev dışı tüketim noktalarında premium<br />

dondurma tarzına keyifli bir yorum<br />

katan Ice Dream, <strong>2017</strong> sezonuna<br />

iddialı giriyor. Artizan İtalyan dondurması<br />

formundaki Ice Dream, sıcak yaz<br />

günlerinde yepyeni bir ‘bir dondurma<br />

rüyası’ serisi sunuyor.<br />

Ice Dream, Golf Dondurma ailesinin<br />

premium dondurma kategorisindeki<br />

en yeni, en renkli ve en geniş çeşide<br />

sahip üyesi olarak dikkat çekiyor. <strong>2017</strong><br />

sezonuna özel rüya gibi dondurma<br />

serisinde birbirinden lezzetli 26 çeşit<br />

dondurma bulunuyor.<br />

<strong>2017</strong> yazına özel ‘Bir Dondurma<br />

Rüyası’ serisi<br />

Ice Dream’in sunduğu dondurma<br />

rüyasına bu yıl yeni lezzetler olarak,<br />

meyveseverler için kayısılı, tatlıseverler<br />

Enfes Belçika<br />

çikolatasıyla<br />

çikolata lezzeti<br />

yenilenen Ice<br />

Dream Belçika<br />

Çikolatalı da bu<br />

yıl yine en çok<br />

tercih edilen<br />

olmaya aday…<br />

için çilekli cheescakeli, sağlıklı yaşam<br />

trendini benimseyenler için chia tohumlu<br />

& hindistan cevizli ve çocuklar için çok<br />

sevdikleri bubble gum çeşitleri eklendi.<br />

Kıvamıyla ve yapısıyla gerçek bir sorbe<br />

egzotik mango tadı da Ice Dream ailesine<br />

katıldı.<br />

Yeni sezona yeni ambalaj<br />

Ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik<br />

getirmeyi hedefleyen Ice Dream, hem<br />

ürünlerin tazeliğini korumak hem de<br />

dondurma reyonlarında daha çok ürün<br />

sergileyebilme şansını sunabilmek için<br />

5,5 lt’nin yanı sıra 2,6 lt’lik yeni ambalajını<br />

da yeni sezon için iş ortaklarına sunuyor.<br />

Yeni sezona iddialı giriş için Ice Dream,<br />

premium dolap, pos desteğiyle birlikte<br />

özel dekorlu, soslu, garnitürlü premium<br />

dondurma serisiyle müşterilerinin<br />

vazgeçilmezi olmayı hedefliyor.


hotel restaurant<br />

100 & hi-tech<br />

hijyen<br />

Öztiryakiler<br />

Temizlik ve Hijyen<br />

Ekipmanları’ndan<br />

Hijyene davet var!<br />

Endüstriyel mutfak sektöründe tecrübesi ile öncü olan Öztiryakiler, endüstriyel<br />

mutfak gereçlerinin temizliği, bakımı ve kullanıcısının sağlık ve hijyeni için<br />

Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanlarını fabrika satış mağazaları ve yetkili<br />

bayileri aracılığı ile piyasaya sunmaya devam ediyor.<br />

İçinde bulaşık makinesi deterjanından<br />

kireç sökücüye, ızgara ve fırın<br />

temizleyiciden sıvı el sabununa<br />

kadar pek çok temizlik ve hijyen ürünü<br />

bulunan Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen<br />

Ekipmanlarının diğer bütün ürünleri<br />

gibi çevre dostu…Öztiryakiler Temizlik<br />

ve Hijyen Ekipmanları ile temizlik<br />

kimsayalları alanında yaptığımız yeni<br />

oluşum sayesinde müşteri portföyünü<br />

genişleten Öztiryakiler, otel, cafe,<br />

restoran zincirleri, hastaneler, eğitim<br />

kurumları, kamu kuruluşları, catering<br />

firmaları ve temizlik şirketlerininde<br />

de adını duyurmayı başardı. Temizlik<br />

kimyasalları yaygınlaşması dışında<br />

Hausekeeping bölümlerinde hizmet<br />

vermektedir. Öztiryakiler Temizlik ve<br />

Hijyen Ekipmanları, ürün portföyünde de<br />

geniş bir alana hitap etmektedir. Ürün<br />

portföyünde bulunan gruplar ise; Genel<br />

temizlik ürünleri, banyo ve wc temizlik<br />

ürünleri, zemin temizleme ve cila bakım<br />

ürünleri, mutfak hijyen ürünleri, kişisel<br />

temizlik ürünleri mevcuttur.<br />

POWER T-9 ile mutfakta iziniz<br />

kalmasın<br />

Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen<br />

Ekipmanları’nın bir diğer temizlik ürünü<br />

ise; Yeni sprey üniteli ambalajıyla satışa<br />

sunulan Yanmış Yağ ve Fırın Temizleyici<br />

(POWER T-9) özellikle ocak ve fırınlarda<br />

çok başarılı sonuçlar elde edilmesine<br />

yardımcı oluyor ve 750 ml sprey üniteli<br />

şişesi ile kullanım kolaylığı sağlıyor.<br />

Özellikle mutfaklara ve paslanmaz<br />

yüzeylere ışıltı kazandıran Paslanmaz<br />

Yüzey Parlatıcı (POWER INOX) ise<br />

paslanmaz yüzeylerin parlaklığını<br />

sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda<br />

bakımını da yapıyor.<br />

Çevreye zararlı olmayan özel bir<br />

ürün<br />

POWER MATIC PRO<br />

Yenilikçi ve teknolojik gelişmelere<br />

açık olan yönetim kültürü ile hem<br />

çalışanlarının sağlığı ve güvenliği<br />

konusunda hem de çevreyle dost<br />

bir üretim süreci konusunda birçok<br />

firmaya örnek olan Öztiryakiler Temizlik<br />

ve Hijyen Ekipmanları grubunda yer<br />

alan ürünlerinden Bulaşık Makinesi<br />

Deterjanı (POWER MATIC PRO), sert su<br />

şartlarında donmuş yağ ve kirleri çözen,<br />

yıkanan malzemeye zarar vermeden,<br />

hijyen sağlar. Zararlı olmayan özel bir<br />

ürün. Su sertliğinde kaynaklanan zararlı<br />

etkileri yok eden, kireç birikimini de<br />

önleyen bu ürün, geri dönüşümlü plastik<br />

ambalajlarda satışa sunuluyor. Bulaşık<br />

Makinesi Parlatıcısı (POWER RİNSE<br />

PRO) ise etkili çalışıyor ve yıkanan cam,<br />

metal, porselen malzemelerin yüzeyinde<br />

deterjan kalıntısı kalması önlenerek,<br />

ürünlerin makineden leke ve çiziklere<br />

neden olmadan kuru ve parlak çıkmaları<br />

sağlanıyor.


hotel restaurant<br />

102 & hi-tech hijyen<br />

Electrolux Profesyonel’in<br />

yeni Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />

yüksek verimlilik & çok daha<br />

fazla tasarruf imkanı sunuyor<br />

Electrolux Profesyonel, yüksek verimlilik, yüksek performans ve tam rahatlık sağlamak için<br />

yiyecek-içecek hizmeti sunan çeşitli firmalara yardımcı olabilecek, green&clean Konveyörlü Tip<br />

Bulaşık Makinesini piyasaya sürdü. Çok sayıda yenilikçi özelliği nedeniyle kullanıcılar, bu yeni<br />

ürüne işletmelerinin vazgeçilmezi olacak kadar güvenebilirler.<br />

Bir basket dolusu bulaşığı sadece<br />

bir bardak su ile temizleyebilen<br />

green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık<br />

Makinesi, pazardaki en düşük çalışma<br />

maliyetine sahiptir. Rakip modellere göre<br />

%63 daha az suya, %34 daha az enerjiye,<br />

%62 daha az deterjana ve parlatıcıya<br />

gereksinim duyan yeni konveyörlü bulaşık<br />

makinesi, yılda 3.240’ya* kadar tasarruf<br />

etmenizi sağlayabilir.<br />

Sınıfnda en güvenilir<br />

Electrolux, green&clean Konveyörlü<br />

Tip Bulaşık Makinesinin kolayca<br />

kullanılabilmesini ve daha da kolay<br />

bakım yapılabilmesini sağlamak için<br />

çok çalışmıştır. Makinenin isteğe göre<br />

uyarlanabilen dokunmatik arayüzünün,<br />

kullanıcıyı yönlendiren basit grafiklere<br />

sahip olmasının yanı sıra; teknik<br />

anlamdaki gelişmeler sayesinde de<br />

makine, sınıfındaki en iyi güvenilirliğe<br />

sahiptir. Otomatik yedekleme modu bu<br />

saydıklarımızın anahtarıdır; kullanıcıların<br />

servise ihtiyaç duyduğu zamanlarda dahi,<br />

bulaşık makinesinin çalışacağı konusunda<br />

içlerinin rahat olmasını sağlar.<br />

Çevre dostu<br />

Adına yakışır şekilde green&clean<br />

Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />

Electrolux’ün bugüne kadarki en çevre<br />

dostu bulaşık makinesidir. Pazardaki CO2<br />

ısı pompalı tek Konveyörlü Tip Bulaşık<br />

Makinesi olarak, green&clean Doğal<br />

Havalandırmasız özelliğine sahiptir –<br />

emisyonu önemli ölçüde azaltarak mutfak<br />

personeline maksimum düzeyde konfor<br />

sağlar. Electrolux Profesyonel Bulaşık<br />

Makinesi Kategori Müdürü Riccardo<br />

Marzapani şunları söylemiştir: “Yeni CO2<br />

ısı pompası ile CO2 emisyonlarını önemli<br />

ölçüde düşürdük. Böylece hem daha<br />

iyi ve daha konforlu bir çalışma ortamı<br />

oluşturmayı başardık, hem de çevreyi<br />

büyük ölçüde koruyarak, 2020 yılına kadar<br />

CO2 emisyonlarını %50 oranında azaltma<br />

hedefimiz olan, Electrolux Grubu’nun<br />

gerçekleştirmeyi en çok istediği<br />

sürdürülebilirlik hedeflerinden birine<br />

katkı sağlamış olduk.”<br />

Maliyetlerdeki düşüş, IMQ, INTERTEK,<br />

ENERGY STAR akrediteli Electrolux<br />

Profesyonel Laboratuvarları tarafından<br />

hesaplanmıştır. Karşılaştırma<br />

green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık<br />

Makinesi ile eşdeğer özelliklere sahip<br />

diğer bir makine arasında, saatte 300 lt su<br />

kullanılarak, 10 °C giriş durulama suyu ile<br />

50 °C yıkama suyu sıcaklığında 360 günlük<br />

bir süreçte günde 2 vardiya ile çalışarak<br />

1000 adet yemek çıkartan bir personel<br />

yemekhanesinde gerçekleştirilmiştir.


Profesyoneller için uzaktan<br />

hijyen eğitimleri başlıyor<br />

İşletmelerin hijyen çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel, EP Akademi bünyesinde<br />

verdiği danışmanlık hizmetine internet üzerinden erişilebilen<br />

“Uzaktan Eğitim Programı”nı ekledi.<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’in bünyesinde<br />

bulunan EP Akademi, “Uzaktan<br />

Eğitim Programı” ile eğitimlerini<br />

dijital platforma taşıdı.<br />

Çalışanlara uzmanlık katarken,<br />

işletmelerde verim sağlanıyor<br />

Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim<br />

Programı; sektör profesyonellerinin<br />

ihtiyaçlarına uygun eğitim modülleri<br />

ile sektör çalışanlarına sürekli mesleki<br />

gelişim fırsatı sunuyor. Ayrıca, temizlik<br />

ve hijyen konularında verdiği temel<br />

bilgiler ve standartlar ile işletmelere<br />

hız ve maliyet tasarrufu sağlaması<br />

planlanıyor. Portalda, kimyasalların<br />

güvenli kullanımı, suyun önemi gibi<br />

profesyonel temizlik sektöründe çalışan<br />

herkesin bilmesi gereken temel konuları<br />

içeren Temel Bilgiler başlığı yer alıyor.<br />

Yüzey Hijyeni başlığı altında, başlıca<br />

yüzey ve zemin çeşitleri, yüzeylerin<br />

temizliği ve bakımında kullanılabilecek<br />

ürün tipleri, oda ve saniter alan temizliği<br />

gibi konular bulunuyor. Mutfak Hijyeni<br />

ve Çamaşır Hijyeni başlığı altında ise<br />

endüstriyel mutfak ve çamaşırhanelerde<br />

kontrollü hijyenin sağlanması için dikkat<br />

edilmesi gereken hususlar yer alıyor.<br />

Eğitim sonrası katılımcılara kazandıkları<br />

bilgileri kolaylıkla test etme imkanı sunan<br />

portal, geniş içeriği ile ihtiyacın dışındaki<br />

konularda da uzmanların bilgi edinmesini<br />

sağlıyor.<br />

Her zaman ve her yerde eğitime<br />

erişim fırsatı<br />

Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan<br />

Eğitim Programından; ev dışında<br />

faaliyet gösteren otel, restoran, yemek<br />

şirketi, alışveriş merkezi, hastane,<br />

okul, çamaşırhane gibi profesyonel<br />

işletmelerde, temizlik ve hijyen<br />

standartlarının sağlanmasından sorumlu<br />

tüm sektör çalışanları yararlanabiliyor.<br />

Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim<br />

Programına erişim için bir bilgisayar,<br />

tablet ya da mobil cihazın olması yeterli<br />

oluyor. www.epakademi.com web sitesi<br />

üzerinden sisteme kayıt olarak kolaylıkla<br />

ulaşılabilen Eczacıbaşı Profesyonel<br />

Uzaktan Eğitim Programında, çalışma<br />

alanına yönelik olarak belirlenen<br />

eğitim modüllerinin ve içeriklerin<br />

sistemde belirtilen zaman aralığında<br />

tamamlanması gerekiyor. Sisteme kayıt<br />

olunduktan sonra modüller ve içerikler<br />

istenilen zaman ve yerde mobil cihazlar<br />

üzerinden görüntülenebiliyor.<br />

Maratem’den cilde dost<br />

ürünler<br />

Endüstriyel temizlik ürünlerinin<br />

öncü markası Maratem,<br />

yeni hassas ciltler serisi ile<br />

işletmelerin konfor anlayışını<br />

değiştiriyor. Portföyünde<br />

bulunan sıvı sabun, köpük el<br />

yıkama ürünü, şampuan ve duş<br />

jeli ile Maratem Hassas Ciltler<br />

Serisi, işletmeleri ayrıcalıklı<br />

ürünler ile buluşturuyor.<br />

Hassas cilt tiplerine uygun seri,<br />

yumuşak formülü sayesinde<br />

hassas ciltleri nemlendirerek<br />

temizliyor, hoş kokusuyla<br />

ferahlık veriyor.


104<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel project<br />

Ramada Encore Gebze’nin mutfaklarında<br />

KM Kayalar Mutfak imzası var<br />

Bu yıl İzmit-Gebze Organize Sanayi<br />

Bölgesi’nde kapılarını açan Ramada<br />

Encore Gebze, otel mutfak ve<br />

ekipman tercihini endüstriyel mutfak<br />

sektörünün güçlü tedarik firmalarından<br />

KM Kayalar Mutfak’tan yana kullandı.<br />

Projenin detaylarını ve KM Kayalar<br />

Mutfak’ın üretim, projelendirme, satış<br />

faaliyetlerini firma Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Nuray Kaya şöyle<br />

anlattı:<br />

Kaya: “Her yeni proje bizim için<br />

yeni ve heyecanlı bir başlangıç”<br />

Ramada Encore Gebze Oteli’nde teklif<br />

aşamasından proje ve uygulama<br />

aşamasına kadar aynı hislerle çalışıldığını<br />

söyleyen Nuray Kaya, “Otel mutfakları<br />

her zaman zorlu projeler. Müşterilerin<br />

şeflerden beklentisi büyük, şeflerin de<br />

doğal olarak bizlerden ve ürettiğimiz<br />

ekipmanlardan beklentisi büyük oluyor.<br />

Biz öncelikle danışmanlık hizmeti<br />

veriyoruz. Müşteriler bize farklı taleplerle<br />

gelseler bile onları doğru ekipmanlara<br />

yönlendirmek çok önemli. Bu da<br />

tecrübeyle mümkün.” dedi.<br />

KM Kayalar Mutfak olarak ürün satan<br />

bir tedarikçiden çok, müşterilerin çözüm<br />

ortağı olma felsefesini benimsediklerini<br />

anlatan Kaya, “Dolayısı ile müşterilerimiz<br />

ile normalden daha iç içe ve yakın bir ilişki<br />

içerisindeyiz.” diye de ekledi.<br />

• KMLX-2<br />

• KMLX-1


“Biz sadece ürün değil, güvence<br />

de veriyoruz”<br />

“Müşterilerimiz bizden sadece<br />

ürünlerimizi değil aynı zamanda<br />

KMkayalar Mutfak güvencesini<br />

de alıyor.” diyerek kuruluşun<br />

çalışma prensiplerini anlatan Kaya,<br />

“1956 yılından beri, ailemizin iki<br />

kuşağı endüstriyel mutfak üretimi<br />

gerçekleştiriyor. Bu çok önemli bir<br />

tecrübe. Bu kadar sene bu sektörde<br />

olmamız müşterilerimizin bize duyduğu<br />

güvenle oldu. İster otel ister catering<br />

firması olsun firmalar, güzel ve kaliteli<br />

yemek hizmeti verebilmek için sorun<br />

yaratmayan ürünler almak isterler.<br />

Biz burada avantajlarımızı ön plana<br />

çıkartıyoruz. Uzun süreli kullanıma<br />

dayanıklı, kaliteli paslanmaz çelik ve<br />

güçlü komponentler kullanarak en<br />

verimli çalışma ortamını projelendirip,<br />

en iyi işçilikle bu projeleri hayata<br />

geçiriyoruz.” şeklinde sözlerini<br />

sürdürdü.<br />

“İşin püf noktası, sürekli<br />

yenilenebilmek”<br />

Bu işin püf noktalarından birinin de<br />

sürekli yenilenebilmek olduğunu<br />

söyleyen Kaya, “Teknolojinin ve tasarım<br />

ihtiyaçlarının gerisinde kalmamak. İşte<br />

biz de bütün bu projeler devam ederken<br />

bir yandan da ARGE çalışmalarımıza hız<br />

kesmeden devam ediyoruz. Son olarak<br />

yeni geliştirip tasarladığımız Pole Serie<br />

900 ve 750 pişirici gruplarımız hem<br />

teknolojisi hem de modüler tasarımı<br />

ile özellikle otel ve restoran grubu<br />

müşterilerimizin beğenisini kazandı. Bu<br />

seri ile bu sektöre yeni bir bakış açısı<br />

kazandırdığımızı düşünüyoruz. Gerek<br />

enerji tasarrufu ve verimlilik, gerek<br />

hijyen kuralları gibi tüm detaylar<br />

üzerinde iyileştirmeler yapıldı. Aynı<br />

zamanda her mutfağa uyumlu olması<br />

amacı ile modüler ve yuvarlatılmış<br />

kutuplar Pole Serie pişiricilerimizin<br />

tamamlayıcısı oldu. Hem verimli hem de<br />

tasarımı ve ergonomisi ile de oldukça<br />

dikkat çekici bir pişirme grubunu<br />

müşterilerimize sunma imkanı bulduk.​<br />

” dedi.<br />

Executive Şef Mustafa Özerman:<br />

“KM Kayalar Mutfak’ın<br />

ürünlerinden istediğimiz<br />

performansı alıyoruz”<br />

Ramada Encore Gebze mutfağında<br />

KMkayalar Mutfak’ın ürünlerini kullanmaktan<br />

memmuniyet duyduklarını anlatan Executive<br />

Şef Mustafa Özerman firma ürünleri<br />

hakkındaki görüşlerini şöyle paylaştı:<br />

“Biz otel mutfaklarımızda gerek işlevselliği<br />

gerek teknolojik alt yapısı gerekse estetik<br />

tasarımları sebebi ile KM Kayalar Mutfak’ın<br />

ürün ve ekipmanlarını tercih ettik.<br />

Bunun içinde tenceresinden tavasına, tost<br />

makinnasından salamandrasına, pizza<br />

fırınından konvansiyonel fırınına, led ışıklı<br />

büfe mobilyalarından +5 soğuk dolabına kadar<br />

her türlü ürün ve donanım mevcut.<br />

Kalitesi defalarca kanıtlanmış olan<br />

firmanın araç ve gereçlerinden tüm mutfak<br />

ekibi olarak çok memnunuz. Elektronik<br />

eşyalarının sorunsuz çalışması işimizi<br />

daha da kolaylaştırıyor. Bu sayede servis<br />

saatlerimizde hiçbir sorun çıkmadan keyifle<br />

misafirlerimize yemeklerimizi sunabiliyoruz.<br />

KMkayalar Mutfak’ı geniş servis ağıyla tercih<br />

edenlere şimdiden hayırlı olsun diliyorum.”


hotel restaurant<br />

106 & hi-tech<br />

fuar<br />

Solarex<br />

İstanbul<br />

Fuarı<br />

başarıyla<br />

sonuçlandı<br />

Voli Fuar Yönetim<br />

Kurulu Başkan Vekili<br />

Mustafa Atik<br />

Solarex İstanbul Uluslararası<br />

Güneş Enerjisi ve<br />

Teknolojileri Fuarı, 160’i yurt<br />

içi 42’si yurt dışı olmak üzere<br />

toplamda 202 katılımcının<br />

iştiraki ve toplam 20.158<br />

ziyaretçinin katılımı ile başarı<br />

ile sonuçlandı.<br />

Konusunda Türkiye’nin ilk ve tek ihtisas fuarı olan Solarex<br />

İstanbul Uluslararası Güneş Enerjisi ve Teknolojileri<br />

Fuarı, 6 – 8 Nisan <strong>2017</strong> tarihleri arasında, İstanbul Fuar<br />

Merkezi’nde düzenlendi. 160’i yurt içi 42’si yurt dışı olmak<br />

üzere toplamda 202 katılımcının iştirak ettiği ve toplam 20.158<br />

ziyaretçinin takip ettiği profesyonellerin buluştuğu bir arena<br />

olan fuarın açılışı, Voli Fuar Yönetim Kurulu Başkan Vekili<br />

Mustafa Atik, Gensed Başkanı Prof. Dr. Şener Oktik, Günder<br />

Başkan Yardımcısı Nadim Ekiz ve AKP İstanbul 3. Bölge<br />

(Bakırköy) Milletvekili Halis Dalkılıç tarafından yapıldı. Açılış<br />

konuşmalarının ardından kurdele keserek fuarı açan yetkililer,<br />

katılımcılarımızı stantlarında ziyaret ettiler.


Üreticiler, tüketiciler, satın almacılar,<br />

uygulamacılar, yurt içi ve yurt dışı temsilcileri<br />

olmak üzere sektörün tüm bileşenleri Solarex<br />

İstanbul Fuarı’nda bir araya geldi.<br />

Sektörün buluşma noktası oldu<br />

Türkiye; hızla artan nüfusu, avantajlı coğrafyası, avantajlı<br />

coğrafyanın ihracata katkıları ile dünya çapındaki gelişimini<br />

sürdürüyor. Ülkemizde harekete geçen en önemli sektörlerden<br />

biri de hiç kuşkusuz, güneş enerjisi sektörü… Son yıllarda<br />

güneş enerjisi sektöründe yaşanan gelişmeler, yenilikler ve<br />

sektörün örnek dayanışması, güneş enerjisi sektörünü olumlu<br />

yönde etkileyen diğer faktörler oldu.<br />

Türkiye’de faaliyet gösteren güneş enerjisi üreticilerinin<br />

kalitelerini artırma, marka olma, yeni pazarlarla tanışma<br />

isteği ve Voli Fuar’ın spesifik fuarlardaki başarıları, sektörün<br />

fuarı sahiplenmesinde büyük rol oynamış ve fuar başarı ile<br />

gerçekleştirilmiştir. Üreticiler, tüketiciler, satın almacılar,<br />

uygulamacılar, yurt içi ve yurt dışı temsilcileri olmak üzere<br />

sektörün tüm bileşenleri Güneş Enerjisi Fuarı’nda bir araya<br />

geldi.


108<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Arnavutköy’de<br />

kahvenin<br />

‘en misss’ durağı<br />

Curtis İstanbul<br />

Şubat <strong>2017</strong> itibari ile Arnavutköy’de<br />

kapılarını açan Curtis İstanbul,<br />

daha üç ay bile geçmeden kendi<br />

müdavimlerini yarattı. Mekanın Danışman<br />

Baristası Aykut Efruz ile yaptığımız<br />

keyifli çekim esnasında aynı zamanda<br />

bir araya geldiğimiz Curtis İstanbul’un<br />

ortaklarından Devrim Kartal ile de<br />

mekanı yakından tanıma fırsatı bulduk.<br />

İlk olarak mekanı tanıtmak isterim.<br />

Üç katlı, teraslı<br />

Üç ortaklı bir işletme olan Curtis<br />

İstanbul’un mimari olarak üç kat ve<br />

terastan oluşan bir yapıda hizmet<br />

verdiğini söyleyen Devrim Kartal, mekana<br />

dair şu bilgileri verdi: “Curtis’in giriş<br />

katı açık mutfak, cafe ve bistro şeklinde<br />

hizmet veriyor. Birinci katımızda fine<br />

dining restoranımızla misafirlerimizi<br />

ağırlıyoruz. Hafta sonları masa örtülerini<br />

serdiğimiz diğer zamanlarda da restoran<br />

olarak kullandığımız bir bölüm orası.<br />

Onun dışında yukarıda bir bar ve<br />

teras alanımız var. Orada da insanlar<br />

yemek sonrası hoşça sohbet edip,<br />

hafta sonları DJ performans eşliğinde<br />

eğlenebiliyorlar.”<br />

“Yemek konusunda iddialıyız”<br />

Curtis’in mutfak ekibinin tamamı Mutfak<br />

Sanatları Akademisi mezunlarından<br />

kurulmuş. Şef Ahmet Kantarcı<br />

önderliğinde Selçuk Karaçam ve<br />

Elçin Şire tarafından yürütülen Curtis<br />

mutfağının yemekleriyle çok kısa bir<br />

zamanda olsa iddiasını ortaya koyduğunu<br />

dile getiren Kartal, “Yemek konusunda<br />

çok iddialıyız. Mutfak olarak Türk füzyon<br />

mutfağı yapıyoruz. Bilindik yöntemlerin<br />

aksine geleneksel yöntemlerle yemekleri<br />

füzyonluyoruz. Misal, kaburgayı rosto<br />

usulü pişiriyoruz. Altını keşkekle<br />

doldurup geleneksel Türk mutfağına<br />

uygun bir şekilde servis ediyoruz.<br />

Müşterilerimizden aldığım tepkiler çok


İşini iyi bilen bir baristanın<br />

her türlü kahveyi en güzel<br />

şekilde çıkaracağını iddia<br />

eden Aykut Efruz’a göre<br />

değirmen ayarı, espresso<br />

makinesinin ayarı ve<br />

baristanın el ayarı iyi<br />

bir kahve yapmanın püf<br />

noktaları arasında geliyor.<br />

olumlu. Hatta hafta sonlarımız dolu<br />

geçiyor, oturacak yer bulamıyorlar.”<br />

dedi.<br />

Enfes kahve menüsü<br />

Gelelim, Curtis İstanbul’un Danışman<br />

Baristası Aykut Efruz tarafından<br />

hazırlanan ve bizim de bugün çekim<br />

konumuz olan kahve menüsüne…<br />

Lavazza’da baristalık mesleğine<br />

ilk adımı atan Aykut Efruz, 2015<br />

yılından bu yana Esperanza ve<br />

Intercoff bünyesinde danışmanlık<br />

hizmeti veriyor. Genç barista bugün<br />

bizim için yazın en trend soğuk ve<br />

sıcak kahvelerini hazırladı. Kahve<br />

menüsünde hangi tatlar mı var,<br />

kendisinden dinleyelim:<br />

“Bugün öncelik olarak sıcak klasik<br />

İtalyan kahvelerden hazırladım. Latte<br />

ile başladık. Macchiato espresso<br />

polarak devam ettik. Ardından dış<br />

mekanda soğuk kahvelerimize<br />

yer verdik. Klasikler arasında<br />

diyebileceğimiz ice latte vardı bunların<br />

arasında. Afakado hazırladık. Hemen<br />

arkasından da espresso milk shake’i<br />

üzerine ılık süt kreması ekleyerek<br />

farklı bir tatla yakalamaya çalıştık.”<br />

Bu yazın trendleri arasında<br />

matcha latte, espressolu ve<br />

oreo’lu milkshake var<br />

Bu yazın trend kahveleri arasında neler<br />

var, merak ediyor musunuz? O halde<br />

Curtis İstanbul’un genç ve deneyimli<br />

baristasına kulak verelim. “Bu<br />

aylarda ön plana çıkan Matcha Latte<br />

çok popüler. Yeşil çayla yapılıyor. Şu


hotel restaurant<br />

110 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

andan trend olmuş gibi görünüyor.<br />

Özellikle Milkshake ürünleri çok<br />

beğeniliyor, bugün yaptığımız<br />

espressolu milkshake mesela.<br />

Onun haricinde oreo’lu milkshake<br />

var. O da yazın bir hayli tüketilecek<br />

gibi görünüyor.”<br />

“Kahve makinesinde en üst<br />

teknolojileri kullanıyoruz”<br />

Peki genç barista Curtis’te iyi<br />

bir kahve yapmak için hangi<br />

makineleri tercih ediyor?<br />

“Burada cihaz olarak iki gruplu<br />

espresso makinesi kullanıyoruz.<br />

Onun dışında bir on demand<br />

değirmen kullanarak dozaj<br />

ayarını her seferinde aynı dozajda<br />

verebiliyoruz. Tam otomatik<br />

dozaj ayarlı bir makinedir.<br />

Cunill değirmen kullanıyoruz.<br />

Bunların dışında filtre kahve<br />

makinesi olarak Cafe Dio<br />

Filtrö modeli kullanıyoruz. İki<br />

gruplu bir kahve makinesidir.<br />

Ve bunlara ilave olarak iyi bir<br />

arıtmadan çıkan suyumuz<br />

espresso makinemizde dozaj<br />

ayarlı bir şekilde bardaklara<br />

servis ediliyor.” diyen Efruz’un kahve<br />

tercihleri arasında neler var? Şöyle<br />

devam ediyor:<br />

“Ürün kalitesi olarak tamamen kendi<br />

segmentinde üst sıralarda olan bir<br />

ürün. Silvestre’nin Forte modeli<br />

yüzde 30 Robusta yüzde 70 Arabica<br />

bulundurmakta. Arabica olarak ise<br />

yüzde 70’inde Guetemala ve Brezilya<br />

kullanıyoruz. Robusta olarak da Meksika<br />

Robusta kullanıyoruz. Çünkü Meksika<br />

Robusta, kulvarında gerçekten çok üst<br />

seviyede olan bir çekirdek. Harmanı<br />

bu şekilde İspanya’daki fabrikasında<br />

harmanlanıyor ve paketleniyor.<br />

Ürünlerimiz ağırlıklı olarak paketlenme<br />

tarihinden tazeliğini kaybetmeden bir ay<br />

içinde geliyor.”


112<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Nİşantaşı’nın yıldızlar<br />

altındakİ yenİ meyhanesİ<br />

ABDİ Anason<br />

İşletmeciliğini ünlü manken Ebru Ürün’ün üstlendiği ABDİ Anason Meyhane,<br />

Nişantaşı’nda kapılarını açtı.


Türkiye’nin en iyi şefileri tarafından<br />

hazırlanan mezeler ve mekanın<br />

en keyifli Türkçe parçaları ile<br />

misafirler tarafından şimdiden övgü<br />

dolu geri bildirimler alan ABDİ Anason<br />

Meyhane’de menü içerisinde yer alan<br />

tüm alternatifler, meyhanenin kendi<br />

mutfağında özenle seçilerek bir araya<br />

getirdiği günlük ve taze ürünlerden<br />

oluşuyor. Öne çıkan lezzetler arasında<br />

Fırında Pancar, Baby Ahtapot Yahni,<br />

Yunan Kalamar, Kayoco Tavuk ve Deniz<br />

Kızı yer alıyor.<br />

İşletmesi Ebru Ürün’e ait<br />

Mekanın işletmeciliğini ise ünlü manken<br />

Ebru Ürün üstleniyor. Bir zamanlar ABDİ<br />

Anason Meyhane’nin müdavimlerinden<br />

olduğunu dile getiren Ebru Ürün;<br />

“Mekanı keşke ben işletsem dediğim bir<br />

anda mekanın sahibi Gökhan Oskay’dan<br />

gelen teklif ile çalışmaya başladım.”<br />

dedi. Ürün sözlerine; “Burası insanın<br />

evi gibi. Misafirlerimizi ve dostlarımızı<br />

burada biraraya getirmek hoşumuza<br />

gidiyor. Önümüzdeki günler de ise<br />

gerçekleştireceğimiz sürpriz etkinlikler<br />

ile de onlara hem meyhane kültürünü<br />

yaşatmaya devam edeceğiz hem de<br />

İstanbul’un tam ortasında, Nişantaşı’nda,<br />

gözlerden uzak keyifle ve sohbetle dolu<br />

zamanlar geçirteceğiz.”<br />

Sebzelerin, baharatların,<br />

aromaların Türk ve Yunan<br />

tarifleriyle harmanlandığı<br />

mutfağı ile ABDİ Anason<br />

Meyhane, şehrin tam<br />

merkezi Nişantaşın’da doğal<br />

yeşillikler içerisinde gizli<br />

bir bahçe. Pek çok baştan<br />

çıkarıcı lezzetin yer aldığı<br />

ABDİ Anason Meyhane,<br />

menüsünde yer alan farklı<br />

lezzetleri ile oldukça iddialı.<br />

ABDİ Anason Meyhane,<br />

farklı damak tatlarına<br />

hitap eden lezzetleri ve<br />

evinizin rahatlığında<br />

hissedebileceğiniz<br />

ortamıyla, bu yeni konsepti<br />

denemeniz için İstanbullu<br />

lezzet severleri mekanına<br />

bekliyor.


114<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Bazilik Grill<br />

Restaurant’tan<br />

Sıra dışı<br />

steak house<br />

konsepti<br />

Özel yöntemlerle dinlendirilmiş<br />

etleri, farklı sunumları ve<br />

patentli lezzetleriyle Bazilik<br />

Grill Etiler’de müşterilerini<br />

ağırlamaya başladı. “Et hiç<br />

bu kadar lezzetli olmamıştı”<br />

sloganıyla fark oluşturan<br />

mekan, lezzet avcılarının<br />

radarına girmeye başladı.<br />

Bazilik Grill Restaurant zengin<br />

menüsü ve şık tasarımı ile Etiler’de<br />

misafirlerini ağırlamaya başladı.<br />

Bazilik sadece bir steakhouse değil, Türk<br />

mutfağıyla Steak zevkini harmanlayan<br />

restoranda müşteriler farklı bir deneyim<br />

yaşayacaklar. İş yemeği, özel bir davet ya<br />

da keyifli bir akşam yemeği arayanların<br />

adresi olmaya aday Bazilik Steakhouse’da<br />

patentli lezzetler ön plana çıkıyor.<br />

Türk Mutfağında fark oluşturan<br />

yeni bir lezzet<br />

Osso – Koko Et Kokoreç<br />

27 yıllık mesleki tecrübesi ile<br />

Bazilik markasını yaratan Günaydın<br />

Steakhouse’un eski şefi Osman Şengül,<br />

sakatat tercih etmeyenler ve damak<br />

tadına düşkün olanlar için Osso – Koko Et<br />

Kokoreçi sunuyor. 2014 yılında patentini<br />

aldığı et kokoreç ile dünyaya açılmayı<br />

hedefleyen et ustası Şengül, et kokoreç<br />

hazırlarken alışılmadık ve zahmetli<br />

bir yöntem kullanıyor. Etin nasıl bu<br />

kadar lezzetli olduğunu soranlara ise<br />

Şengül’ün cevabı “kaliteli eti usta ellerle<br />

buluşturuyor ve etin hakkını veriyoruz”<br />

oluyor.


Bazilik sadece bir<br />

steakhouse değil, Türk<br />

mutfağıyla Steak zevkini<br />

harmanlayan restoranda<br />

müşteriler farklı bir<br />

deneyim yaşayacaklar.<br />

Etleri ıslak dinlendirme<br />

yöntemiyle sunuyor<br />

Hem Bazilik’teki tüm etler hem de et<br />

kokoreç çok özel yöntemlerle hazırlanıyor.<br />

Dry Aged uygulanmayan etler vakum<br />

dolaplarında ıslak dinlendirme yöntemiyle<br />

7 ila 14 gün arası dinlendiriliyor. Böylece<br />

et saf haliyle bekletilmiş oluyor. Osman<br />

Şengül bu yöntemle hazırlanan etlerin<br />

yendikten sonra hiçbir rahatsızlık<br />

vermeyeceğini söylüyor. Şengül tam<br />

olarak sırrını açıklamasana et kokoreçin<br />

hazırlanışıyla ilgili şu bilgileri veriyor ; “ Et<br />

kokoreç hazırlanırken hem dana hem de<br />

kuzu eti kullanıyoruz. İlk olarak dana sırtını<br />

3 saat haşlıyoruz, haşlanan et, ustalarımız<br />

tarafından liflerine ayrılıyor ve kuzu etine<br />

sarılıyor. Tabi Bazilik’e özel baharatlarımız<br />

da kokoreçimize ekleniyor. Osso – Koko<br />

adını verdiğimiz et kokoreç 4-5 saat içinde<br />

müşterilerimiz için hazır hale geliyor”<br />

İstanbul’un göbeğindeki gizli<br />

yeriniz<br />

Bazilik, kışın 100 yazın ise 150 kişiyi<br />

ağırlayabiliyor. Ama mekan tasarımı ve<br />

istenildiği takdirde kapatılabilen özel<br />

perdeleriyle iş toplantılarınız ve özel<br />

davetleriniz için Bazilik müşterilerine<br />

rahat bir ortam sağlıyor. VIP bölümünde<br />

gözlerden uzak yemek yerken evinizin<br />

rahatlığını aratmayacak olan Bazilik Grill<br />

mesleğine yıllarını vermiş garson ve<br />

şeflerle hizmet veriyor.


hotel restaurant<br />

116 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

İSKENDER<br />

Şimdi de<br />

Nişantaşı’nda!..<br />

Kökleri 1867’ye dayanan, Bursa’nın önde<br />

gelen markalarından, İskender Efendi’nin<br />

fikriyle doğup, gastronomi dünyasında<br />

nam salan Tanınmış Marka İSKENDER,<br />

benzersiz lezzet ve 150 yıllık hikayesini, yeni<br />

adresiyle İstanbul Nişantaşı’na taşıyor.<br />

Bursa Heykel’de, Tayyare Kültür<br />

Merkezi yanındaki “tarihi küçük<br />

mavi dükkân” olarak bilinen,<br />

bölgeyi ziyaret edenlerin olmazsa olmaz<br />

duraklarından İSKENDER, şimdi de<br />

rotasını İstanbul’a çevirdi ve İstanbul’daki<br />

ilk şubesini Nişantaşı Şakayık sokakta<br />

açtı. İskender mutfaktaki hüneri kadar<br />

her detayında yaşattığı 150 yıllık hikayesi,<br />

İskenderoğlu Ailesinin köklü tarihi ve<br />

dünden bugüne bu özel gastronomik<br />

kültürü sergileyen konseptiyle de büyük<br />

ilgi görüyor.<br />

Markasını dedeleri<br />

İSKENDER’den, lezzetini aile<br />

mirasından alan kebap<br />

Türk mutfağı dendiğinde akla ilk gelen<br />

imza lezzetlerin başında gelen döner<br />

kebap tadını tamamen ailenin özel<br />

pişirme tekniklerinden ve her biri özenle<br />

seçilen malzemelerden alıyor. Başta en<br />

ideal ve kaliteli etler olmak üzere, döner<br />

kebabı lezzetlendiren pide, tereyağı,<br />

sos, yoğurt, domates ve yeşilbiber<br />

malzemelerinin her biri özenle toplanıyor<br />

ve hazırlanıyor. İSKENDER’in döner<br />

kebabını yeme geleneğini tamamlayan bir<br />

diğer eşlikçi ise kuru üzümlerden özenle<br />

hazırlanan, Osmanlı’dan günümüze Türk<br />

mutfağının en özel tatlarından şıra olarak<br />

öne çıkıyor.<br />

Mimari konsept Mahmut<br />

Anlar’a ait<br />

Döner kebap lezzetini günümüze büyük<br />

özen ve titizlikle taşıyan 3. nesil Neslihan,<br />

İlgihan ve İskender İskenderoğlu, kendi<br />

zevklerini de yansıtan, alanında uzman,<br />

mimarlık dünyasının fark yaratan ismi<br />

Mahmut Anlar ile uzun süredir çalışıyor.<br />

Bursa’daki şubeleri ile birlikte, Mahmut<br />

Anlar’ın genç ekibiyle kurduğu yeni<br />

şirketi GeoID’nin tasarımını ve kardeş<br />

şirket olan Geometre’nin uygulamasını<br />

gerçekleştirdiği İstanbul Nişantaşı<br />

şubelerinde<br />

de fark yarattılar.<br />

Ünlü mimar ve ekibi, İSKENDER’in köklü<br />

ve lezzetli hikayesinden aldığı ilhamı,<br />

metropol yaşamı ve modern dokunuşlarla<br />

harmanlayarak, bu kültürün dokusunu<br />

bozmadan tüm detaylarında yansıtıyor.<br />

Dış mekan tasarımı başta olmak üzere<br />

ağırlıklı olarak ahşabın öne çıktığı<br />

dekorasyonu modern aydınlatmalar ve<br />

cam efektleri tamamlıyor. İskenderoğlu<br />

Ailesi’nin 2. nesli Cevat İskenderoğlu’nun<br />

yıllarca biriktirdiği nadir, el işi antika<br />

tabak koleksiyonu da adeta birer<br />

sanat eseri gibi duvarlarda incelikle<br />

sergileniyor. Cam üzerine tasarlanmış<br />

İskender’in dünden bugüne ikonik<br />

dönemlerini, önemli anlarını fotoğraflarla<br />

sergileyen grafik görseli incelemek<br />

ise oldukça keyifli. Bahçe kısmı da<br />

İskender’in ve Mahmut Anlar’ın doğaya<br />

saygılı duruşunu sergiliyor.


118<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Klimada Akıllı Kontrol Devri<br />

İleri teknolojiye sahip enerji tasarruflu klimalarıyla dikkat çeken Mitsubishi Electric’in<br />

gelişmiş kumanda teknolojisi ile klimalar üzerindeki hakimiyet artıyor.<br />

İklimlendirme alanındaki inovatif<br />

çözümleriyle farklılaşan teknoloji devi<br />

Mitsubishi Electric, yeni dört yöne<br />

üflemeli kompakt kaset tipi SLZ-KF<br />

serisi klimalarla profesyonellere ve son<br />

kullanıcılara birçok yenilik ve avantaj<br />

sunuyor. Enerji verimliliği değerleri bir<br />

önceki seriye göre yüzde 14’e varan artışa<br />

sahip yeni SLZ-KF serisi klimalarda,<br />

soğutma verimi A++ ve ısıtma verimi A+<br />

sınıfına yükseltildi. Az enerji ile yüksek<br />

verim sağlayan çevre ve kullanıcı dostu<br />

yeni SLZ-KF serisi klimalarda, önceki<br />

serinin 2.5kW, 3.5kW ve 5kW kapasite<br />

seçeneklerine 6kW kapasite alternatifi de<br />

eklendi.<br />

Yapay zeka teknolojili klima<br />

Mitsubishi Electric’in yeni SLZ-KF<br />

dört yöne üflemeli kompakt kaset tipi<br />

klimaları, yapay zeka teknolojisini klimaya<br />

taşıyan üç boyutlu sensör teknolojisi ile<br />

ortamda 1.856 farklı noktadan ölçüm<br />

alıyor. Bu ölçümleri mekandaki farklı<br />

sıcaklıklardan kaynaklanabilecek<br />

konforsuz durumları ortadan kaldırmak<br />

için değerlendiriyor. Ortamda bulunan<br />

insan sayısını ve yerini tespit eden 3D<br />

i-See Sensör teknolojisi, iklimlendirilen<br />

havayı sadece ihtiyaç duyulan bölgeye<br />

yönlendiriyor. Bu sayede klimanın diğer<br />

bölgeleri iklimlendirmek için fazladan<br />

çalışması engellenerek enerji tasarrufu<br />

sağlanıyor. Kişilerin yerlerini algılayan<br />

sensör teknolojisi, soğutulan ya da<br />

ısıtılan havanın isteğe göre ortamdaki<br />

kullanıcıların üzerine veya başka bir<br />

yöne yönlendirilmesine imkan tanıyarak<br />

konforu artırıyor.<br />

Klima ortamdaki kişi sayısına<br />

göre çalışıyor<br />

Ortamın doluluk oranını da kontrol<br />

edebilen 3D i-See Sensör teknolojisi<br />

sayesinde özellikle ofisler, toplantı<br />

odaları gibi değişken kalabalığa sahip<br />

mekanlarda klimaların daha ekonomik<br />

kullanılması mümkün oluyor. Sensör<br />

zaman içerisinde mekanın maksimum<br />

insan sayısını kaydederek kişi sayısına<br />

göre çalışma modunu belirleyebiliyor.<br />

Doluluk oranı yüzde 30’a düştüğünde<br />

klimanın sıcaklık ayarı otomatik olarak<br />

bir derece yukarı veya aşağı çekilebiliyor.<br />

Ayrıca doluluk oranı her üç dakikada<br />

bir kontrol edilerek odada 60 dakikadan<br />

fazla süre içinde kimsenin bulunmaması<br />

durumunda ayar sıcaklığı otomatik olarak<br />

iki derece aşağı ya da yukarı alınabiliyor.<br />

İstenildiği takdirde ise ortamda kimse


olmadığında 10 dakika ila 3 saat arasında<br />

seçilebilecek bekleme süresi sonrasında<br />

klima otomatik olarak kapatılabiliyor.<br />

Üç boyutlu turbo fan ile en<br />

düşük ses seviyesi<br />

Mitsubishi Electric tarafından patenti<br />

alınan çift kademeli bıçak yapısına sahip<br />

3D turbo fan sayesinde SLZ-KF serisi<br />

klimaların iç üniteleri, sektörde benzer<br />

ürünler arasındaki en düşük ses seviyesi<br />

değerlerine ulaştı.<br />

Yeni nesil binalar için ideal<br />

kompakt yapı<br />

Günümüzde değişen bina tasarımları<br />

mesafesi bulunuyor. İşte bu noktada<br />

Mitsubishi Electric’in yeni SLZ-KF<br />

serisi klimaları, ince gövdesi ve şık<br />

panel yapısı sayesinde yeni nesil<br />

binalardaki asma tavanlara ve 60x60<br />

karolaj uygulamalarına ideal ebatlarıyla<br />

cevap veriyor. Panel ve iç ünite toplam<br />

yüksekliği 255 mm olan SLZ-KF serisi,<br />

tavandan sadece 10 mm dışarıda kalan<br />

panel tasarımı sayesinde sektördeki en<br />

kompakt klimalar arasında yerini alıyor.<br />

Homojen hava dağılımı<br />

Hava atış kanallarının üstün tasarımı<br />

ve hareket kabiliyetiyle de farklılaşan<br />

yeni SLZ-KF serisi klimalar, yatay<br />

hava akışı özelliği sayesinde<br />

sağlıyor. Böylelikle kullanıcıların<br />

hava çarpmalarına maruz kalmaları<br />

engelleniyor ve ortamda homojen hava<br />

dağılımı oluşturulabiliyor.<br />

Uzaktan kumanda ile her şey<br />

kontrol altında<br />

Tüketici ihtiyaçları doğrultusunda<br />

verimli çözümler sunmak için çalışan<br />

Mitsubishi Electric, dört yöne üflemeli<br />

kompakt kaset tipi klimaların gelişen<br />

özelliklerini kolaylıkla kontrol etmeye<br />

imkan tanıyan yeni bir kablosuz uzaktan<br />

kumanda tasarladı. Ergonomik ve<br />

fonksiyonel şekilde geliştirilen yeni<br />

kumanda, led ekran aydınlatmasıyla<br />

karanlık ortamlarda bile kullanıcıların<br />

klimayı rahatlıkla kontrol etmelerini<br />

sağlıyor. Kablosuz kumandayla cihazın<br />

üstün hava yönlendirme özelliklerini<br />

de kontrol edilebilen kullanıcılar,<br />

tercihlerine uygun olarak seçebilecekleri<br />

28 farklı komutla haftalık programlama<br />

yapabiliyor. Kumanda üzerinden her bir<br />

kanatçığın ayrı ayrı açık ya da kapalı olma<br />

durumu ve üfleme açısı belirlenebiliyor.<br />

Opsiyonel olarak sunulan kablolu<br />

kumanda ile de yine her kanatçık için<br />

birbirinden bağımsız direkt veya indirekt<br />

3D i-See Sensör hava yönlendirme<br />

fonksiyonu tanımlanabiliyor. Bu sayede<br />

ortak alanlardaki farklı kullanım<br />

alışkanlıklarına ve ihtiyaçlara cevap<br />

vermek mümkün oluyor.<br />

ve azalan kat yükseklikleri nedeniyle<br />

mekanlarda daha düşük asma tavan<br />

iklimlendirilen havanın tavana çok<br />

yakın bir açıyla üflenebilmesine olanak


hotel restaurant<br />

120 & hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Turizm<br />

profesyonelleri<br />

“Big Data”yı<br />

nasıl<br />

kullanmalı?<br />

HotelsPro, turizm profesyonellerinin müşteriye doğru şekilde dokunmalarını<br />

sağlayacak, küresel çapta “Big Data” olarak ifade edilen “büyük veri”nin doğru ve<br />

verimli kullanımıyla ilgili püf noktaları açıkladı.<br />

Turizm profesyonellerinin, rekabette<br />

bir adım öne geçerek hem<br />

verimliliklerini hem de karlılıklarını<br />

artırmalarını sağlayacak büyük veri<br />

kullanımıyla ilgili dikkat etmeleri gereken<br />

başlıca noktalar şu şekilde:<br />

Doğru müşteriye dokunun<br />

Teknoloji, günlük yaşamımızın<br />

vazgeçilmez bir parçası haline<br />

geldiğinden beri, seyahat severlerin<br />

alışkanlıkları da kökten değişti. Küresel<br />

çapta geride bırakılan bu verinin çapı<br />

o kadar büyük durumda ki, otoriteler<br />

tarafından bu durumu tanımlamak<br />

için “Big Data” yani “büyük veri” terimi<br />

kullanılıyor. Artık sahip oldukları büyük<br />

veriyi yönetebilen turizm profesyonelleri,<br />

topladıkları ve anlamlandırdıkları<br />

verilerle doğru müşterilerinin kim<br />

olduğunu, nelerden hoşlandıklarını, neye<br />

tepki verdiklerini ve neler beklediklerini<br />

daha kolay algılıyor.<br />

Kişiye özel mesaj gönderin<br />

Turizm profesyonelleri topladıkları veriler<br />

içerisinden anlamlı sonuçlar çıkararak<br />

çok farklı kazanımlar elde edebilirler.<br />

Pazarlama ve satış başta olmak üzere<br />

tüm stratejilerini veri odaklı yapan<br />

turizm profesyonelleri, rekabette bir<br />

adım öne geçerek hem verimliliklerini<br />

ve karlılıklarını artırabilir, hem de kişiye<br />

özel mesaj gönderdikleri için farkındalık<br />

yaratabilirler.<br />

Bilgileri kullanılabilir hale<br />

getirin<br />

Hangi müşterinin nelerden keyif aldığına,<br />

müşterinin hangi hizmet ya da ürünleri<br />

talep ettiğine dair detaylar turizm<br />

profesyonellerinin bilgi havuzunda<br />

olmalıdır. Ekstra kazancın yanı sıra<br />

müşteri memnuniyeti de elde edebilmek<br />

için, bu bilgiler anlamlı ve kullanılabilir<br />

hale getirilmelidir.<br />

Veriyi depolarken dikkatli<br />

davranın<br />

Eskiden megabyte, gigabyte, terabyte<br />

gibi büyüklük belirten kavramları<br />

konuşurken günümüzde petabyte,<br />

exabyte, zettabyte, yottaybyte gibi<br />

büyüklüklerden bahsediyoruz. Bu kadar<br />

büyük verilerin saklanması büyük enerji<br />

ve kaynak gerektirdiğinden, turizm<br />

profesyonellerinin veri saklarken<br />

gerçekten işlerine yarayacak bilgileri<br />

saklamasında fayda vardır. Ayrıca<br />

müşterilerin bilgi güvenliği kapsamında,<br />

verinin güvenli bir şekilde saklanmasının<br />

yanı sıra toplanan verinin izinsiz bir<br />

şekilde 3. partilerle paylaşılmaması<br />

da oldukça hassas ve dikkat edilmesi<br />

gereken bir konu.<br />

Veriyi doğru işleyin<br />

Elde edilen verilerin hangi yöntemlerle<br />

işleneceği de önemlidir. Verilerin doğru<br />

şekilde işlenmesi ve anlamlı hale<br />

getirilmesi, sonuca giden en önemli yol<br />

olacaktır. Veriler anlamlı hale getirilip<br />

kullanılamazsa, harcanan zaman ve<br />

emek çöp olacaktır. Ayrıca veriyi işlerken,<br />

müşterinin hassas olabileceği alanlara<br />

dikkat edilmesi de bir diğer önemli<br />

konudur.<br />

Veriyi kullanma şeklinize dikkat<br />

edin<br />

Dikkat edilmesi gereken son şey<br />

ise anlamlandırılan verilerin nasıl<br />

kullanılacağıdır. Turizm profesyonelleri<br />

bu verilerle neye varmak istediklerini net<br />

şekilde belirlemişlerse, sıra bu verilerin<br />

değerlendirilmesi, sonuçlandırılması<br />

ve geri dönüş oranlarının artırılmasına<br />

gelmektedir. Elde edilen veriler akıllıca<br />

kullanılarak, istenilen hedeflere daha<br />

rahat ulaşılabilir.


hotel restaurant<br />

122 & hi-tech<br />

ürün<br />

Modern<br />

çizgileriyle<br />

Öztiryakiler Pasta<br />

Teşhir Dolapları<br />

Endüstriyel mutfak sektöründe<br />

gelişmiş mutfak teknolojileri<br />

ve sektör tecrübesi ile öncü<br />

olan Öztiryakiler, pasta teşhir<br />

dolaplarındaki model çeşitliliği<br />

ve modern tasarımları ile turistik<br />

tesisler, restaurantlar, pastaneler,<br />

dinlenme tesisleri ve cafelerin yanı<br />

sıra eğitim sektörüne hizmet veriyor.<br />

4500’ü aşkın yüksek kaliteli<br />

profesyonel mutfak ekipmanları<br />

üretimi ve satışının yanı sıra dünya<br />

çapında anahtar teslim projelerde yer<br />

alan firmanın pasta teşhir dolapları<br />

modern çizgilerle mekânlara estetik<br />

katıyor. Müşteri beklentilerine göre<br />

şekillenen tasarımlarda ahşap ya<br />

da paslanmaz çelik kaplı gövde<br />

kullanılıyor.<br />

Uzman kadro<br />

Pasta teşhir dolaplarını zincir<br />

işletmeler ve tekil işletmeler için<br />

şekillendiren Öztiryakiler’in bu alanda<br />

uzman bir kadrosu bulunuyor. Zincir<br />

işletmelerin standart konseptleri<br />

yanında tekil işletmelerin farklılık<br />

beklentilerini ustalıkla karşılayan<br />

ve danışmanlık da yapan proje ekibi<br />

öncelikle alanın fizibilite çalışmasını<br />

yapıyor. Bilgisayar ortamında son<br />

teknoloji programlarla hazırlanan<br />

çalışmalar müşteriye sunuluyor.<br />

Tasarım çalışmaları Öztiryakiler’in<br />

kendi bünyesinde üretiliyor. Kurulumu<br />

yapan teknik ekip tarafından ürün<br />

eğitimleri veriliyor.<br />

İç mekan tasarımına uygun<br />

dekoratif çözümler<br />

Müşterinin isteği ve dolabın içerisindeki<br />

teşhir ürününe göre istenilen sıcaklık<br />

aralığı ayarlanabilen, yan ve ön<br />

kısımları iç mekan tasarımına uygun<br />

dekoratif ahşap kaplamalı yapılabilen<br />

teşhir dolapları polystren izolasyonlu.<br />

Dijital termostatlı ısı kontrolü<br />

yapılabilen, min. 240 lt’den max. 480 lt’<br />

ye kadar kapasiteli, rotil ayarlanabilir<br />

ayakları bulunan pasta teşhir dolapları<br />

yurt içinde Öztiryakiler, yurt dışında<br />

Ozti adı ile satışa sunuluyor. Firmanın<br />

referansları arasında Metro Market,<br />

Köfteci Ramiz, Shell Deli2go Benzin<br />

İstasyonları, Tavuk Dünyası, Cafe<br />

Shop, Bk Cafe , Burger King ,Günaydın<br />

Restaurantları, Doğa Kolejleri, Adana<br />

Divan Hotel Simit Sarayı, Çaycı ve<br />

Tattaze gibi güçlü markalar yer alıyor.


hotel restaurant<br />

124 & hi-tech<br />

ürün<br />

Electrolux Profesyonel<br />

yeni ecostoreHP Tezgah Tipi Soğutucular ile<br />

mutfakta verimliliği artırıyor<br />

Electrolux Profesyonel, ecostoreHP tezgah tipi soğutucu serisi ile soğutma<br />

kolaylığında, verimlilikte ve saklama kapasitesinde çıtayı yükseltti.<br />

ecostoreHP yüksek kapasiteli<br />

soğutmalı dolapların başarısının<br />

ardından, sunduğu yeni tezgah<br />

altı çözüm ile hem en yüksek iklim<br />

sınıfını, hem de pazardaki en yüksek<br />

enerji verimliliği derecesini benzersiz<br />

şekilde bir araya getirmenin gururunu<br />

yaşıyor. Böylece çevreye duyarlı olduğu<br />

kadar enerji faturalarında da hassas bir<br />

soğutma çözümü arayan profesyonel<br />

mutfak kullanıcılarının, her geçen gün<br />

daha çok tercih ettiği ideal ürün haline<br />

geliyor.<br />

Günde 24 saat, yılda 365 gün çalışması<br />

beklenen bir cihaz olarak tezgah tipi<br />

soğutucunun, A sınıfı enerji verimliliği<br />

ile yılda 480€’ya kadar tasarruf<br />

edilmesini sağlayabiliyor; böylece<br />

hem daha çok kar ediyor hem de<br />

harcadığınız paranın karşılığını kısa<br />

sürede alabiliyorsunuz.<br />

Rakipsiz performans<br />

Profesyonel bir mutfakta bozulan<br />

yiyeceklerin ana nedeni olarak,<br />

sıcaklıkta meydana gelen değişiklikler<br />

gösterilebilir. Electrolux’ün Optiflow<br />

akıllı hava sirkülasyon sistemi,<br />

kapının ne kadar çok açıldığından<br />

ve kapandığından bağımsız olarak<br />

AB etiketleme mevzuatı<br />

doğrultusunda G sınıfı<br />

tezgah tipi soğutucuların<br />

A sınıfındaki eşdeğer<br />

ürünlerle karşılaştırılması<br />

sonucu elde edilen<br />

potansiyel enerji tasarrufu<br />

(AB ortalama enerji<br />

maliyeti 0,21 €/kWs ve<br />

net hacim 310lt)<br />

içerideki ısıyı sabit tutuyor. Daha da<br />

iyisi, sektör ortalamasından 50 lt fazla<br />

kapasiteyle %20 daha fazla saklama<br />

alanı ve dikkatleri üzerine çekecek iklim<br />

sınıfı 5 ile performansı rakipsiz kılıyor.<br />

Her ecostoreHP tezgah tipi<br />

soğutucunun güvenilir performansı<br />

kadar kurulumu da hızlı ve kolaydır.<br />

Önden havalandırma özelliği sayesinde<br />

her tezgah tipi soğutucu, boşluk<br />

bırakmaya gerek kalmadan mutfakta<br />

istenen yere yerleştirilebilir.<br />

Son olarak, eşsiz bir özelliğe ihtiyaç<br />

duyan mutfaklarda Electrolux<br />

Profesyonel’in yeni web tabanlı<br />

konfigüratörü, yatırımcının binlerce<br />

olası konfigüratör arasından seçim<br />

yaparak tezgah tipi soğutucusunu kendi<br />

istediği gibi oluşturmasına olanak tanır.<br />

Electrolux Profesyonel Soğutma Grubu<br />

Kategori Müdürü Massimiliano Falcioni<br />

şunları söylüyor: “En yüksek iklim sınıfı<br />

derecelendirmesi 5 ve A sınıfı enerji<br />

verimliliğinin başarılı kombinasyonu<br />

ile sektörde bir ilke imza atmanın<br />

mutluluğunu yaşıyoruz.<br />

“Bu, Electrolux Grubu’nun<br />

gerçekleştirmeyi en çok istediği<br />

sürdürülebilirlik hedeflerinden biri olan<br />

ve 2020 yılına kadar önemli pazarlarda<br />

ürün verimliliği açısından lider olma<br />

hedefi ile birebir örtüşüyor.”


Electrolux<br />

Profesyonel’in son<br />

teknolojisi ile<br />

“daha hızlı pişirin”<br />

Electrolux Profesyonel,<br />

SpeeDelight ile Hızlı Servis<br />

Restoranlarından publara ve<br />

barlara, kahve dükkanlarından<br />

perakende dükkanlarına kadar<br />

birçok yiyecek servis noktası<br />

için eşsiz bir pişirme çözümü<br />

sunarak, müşterilerine “çıtır ara<br />

öğünler” hazırlıyor.<br />

Üreticinin global Arge Ekibi<br />

tarafından kapsamlı olarak<br />

müşteri görüşlerini baz alarak<br />

geliştirdiği HSG’lerinin (Yüksek Hızlı<br />

Tost Makinesi ) bir sonraki nesli<br />

olan SpeeDelight, çok çeşitli ara<br />

öğünlerin daha leziz ve geleneksel<br />

tost makinelerine göre üç kat daha<br />

hızlı bir şekilde hazırlamak üzere çığır<br />

açan pişirme teknolojilerini, hünerli<br />

özelliklerle birleştiriyor.<br />

Cihaz, ısıtıcı plakaları, infrared ve<br />

mikrodalga teknolojileriyle birleştirerek<br />

yiyeceklerin bir dakikadan daha<br />

az sürede mükemmel bir şekilde<br />

pişmelerini ve çıtır olmalarını<br />

sağlarken; üst plaka yiyeceğe tam da<br />

olması gerektiği kadar baskı uygular<br />

ve meşgul operatörlerin bile güvenle<br />

çalışabilmelerini sağlar. Kapak, yiyecek<br />

hazır olduğunda otomatik olarak<br />

açılacak şekilde tasarlanmıştır.<br />

Özel enerji tasarruflu<br />

SpeeDelight, büyük lezzetlerle düşük<br />

enerjili özellikleri eşleştiriyor. Özel bir<br />

Enerji Tasarruf Modu ile enerji sarfiyatı<br />

%60 oranında azaltılırken, yılda 500€’ya<br />

varan tasarruf imkanı sağlanmaktadır.<br />

SpeeDelight tek başına bir makinadan<br />

daha fazlasıdır: USB portu ve Wi-<br />

Fi özelliği ile akıllı bağlanabilirliği<br />

sayesinde, operatörler pişirme<br />

menülerini arayabilir, saklayabilir,<br />

güncelleme yapabilir, paylaşabilir;<br />

uyarıları veya arızaları görüntüleyebilir;<br />

mükemmel iş akışları geliştirebilir ve<br />

çok sayıdaki zincir dükkanlar arasında<br />

uyumluluğu sağlayabilirler.<br />

Dahası, üreticinin kapsamlı Satış<br />

Sonrası Müşteri Hizmetleri ağı<br />

operatörlerle 149’dan fazla ülkedeki<br />

2.000’i aşkın servis partnerini<br />

buluşturarak uzman servis ve<br />

bakım sunar. Aksesuar ve Sarf<br />

Malzemeler ile verilen her türlü<br />

alet ve temizlik ürünleriyle de<br />

operatörlere SpeeDelight’ın optimum<br />

hızı, maksimum lezzet ile sunmayı<br />

sürdürmesi sağlanır.<br />

Electrolux Profesyonel Yüksek Hızlı<br />

Pişirme Kategorisi Başkanı, Alberto<br />

Pezzutto şunları söylemiştir: “İlk<br />

nesil HSG Panini’miz (Yüksek Hızlı<br />

Tost Makinesi ) çoğu yiyecek servis<br />

dükkanının dönüşümüne yardımcı<br />

olmasının yanı sıra daha önce sıcak<br />

yiyecek satışı yapamayanlara da<br />

yeni kazanç kapıları açmıştır. Şimdi<br />

de SpeeDelight ile, hızlı servis<br />

restoranlarından barlara, cafe ve<br />

süpermarketlere daha önce olmadığı<br />

kadar hızlı bir şekilde mükemmel<br />

pişmiş ve görsel olarak albenisi<br />

yüksek yiyecekler hazırlayarak,<br />

yoğun iş yaşamının ve artan<br />

yiyecek farkındalığının ihtiyaçlarını<br />

karşılayabilmeleri imkanını sunuyoruz.<br />

İster panini, pizza, burrito veya<br />

sandviç olsun SpeeDelight, saniyeler<br />

içerisinde lezzetli ara öğünleri<br />

sunarak; operatörlere, müşterilerini<br />

mutlu etmeleri için daha fazla zaman<br />

kazandırır.”


hotel restaurant<br />

126 & hi-tech<br />

ürün<br />

Türkiye’nin<br />

şef bıçağı<br />

nasıl<br />

olmalı?<br />

Geleneksel mutfak kültürünü günümüze taşıyıp yeniden yorumlayan Refika<br />

Birgül, bu sorunun yanıtını, kaybolmaya yüz tutmuş zanaatkârlarla arıyor. Birgül,<br />

“doğramak”, “kıymak” gibi Türklere özel mutfak alışkanlıklarında çözüm olacak<br />

“Refika’dan Bıçak & Pirge”yi 6 kuşak boyunca bıçakçılık yapan Pirge ailesiyle<br />

tasarlayıp, mutfak tutkunlarının beğenisine sunuyor.<br />

Şef bıçağı, satır, santoku… Şef<br />

bıçağı Avrupa’nın, Santoku ise<br />

Uzakdoğu’nun mutfakta kullandığı<br />

bıçak türleri. Fakat Türk mutfağı ne<br />

Uzakdoğu’ya ne de Avrupa’ya benzer.<br />

Sebebi; diğer tüm mutfaklarda<br />

olmayacak kadar doğrama ve kıyma<br />

işinin olması. Peki, Türkiye’nin şef<br />

bıçağı nasıl bir formda olmalı? Bu<br />

soru geleneksel mutfak kültürünü<br />

günümüze taşıyıp yeniden yorumlayan<br />

Refika Birgül ile cevap buluyor.<br />

Türkiye’nin milli bıçağı olmaya<br />

aday bıçak<br />

Refika’dan Bıçak & Pirge bıçağı 1<br />

buçuk yıl gibi bir sürede, Refika Birgül<br />

tarafından en ince detayına kadar<br />

tasarlandı ve uygulaması da Pirge ailesi<br />

tarafından gerçekleştirildi. Bir anlamda,<br />

Türkiye’nin milli bıçağı olmaya aday<br />

bıçak, satır ve zırhtan ilham alınarak<br />

tasarlandı ve 1879 yılından bu yana 6<br />

kuşaktır bıçakçılık yapan bir ailenin<br />

tecrübe ve zanaatkârlığıyla mükemmel<br />

bir forma ulaştı. Yola çıkış hikâyesini<br />

“Mutfakta satır, şef bıçağı ve santoku<br />

kullanan biri olarak hepsinin özellik<br />

ve güzelliklerini barındıran bir tasarım<br />

olsun istedim. Malum çokça maydanoz<br />

kıyan, soğan doğrayan bir kültürden<br />

geldiğimizden dolayı bel kıvrımının el<br />

destekli kullanım için uygun olması çok<br />

önemliydi” diye anlatıyor Refika Birgül.<br />

İşlevsel, dayanıklı<br />

Boyutları, çelik kalınlığı ve dengesi elin<br />

bir uzantısı gibi olması için milimetrik<br />

olarak hesaplandı ve tasarlandı.<br />

Bıçağın üzerinde bulunan Selçuklu 8<br />

köşeli yıldız motifi ise kültürümüzden<br />

izleri günümüze taşırken son derece<br />

işlevsel bir özelliğe de sahip. Bu tırtırlı<br />

dokusuyla elma, armut gibi bıçağa<br />

yapışabilen yiyeceklerin de yapışmasını<br />

engelliyor. Her biri elde üretilen<br />

bıçaklar yüksek karbonlu paslanmaz<br />

çelikten tek parça olarak tasarlandı.<br />

Gül ağacından yapılan sap kısmı<br />

elde şekillendirildi. Böylelikle Türk<br />

mutfak kültürünün tüm ihtiyaçlarına<br />

mükemmel bir şekilde cevap olan<br />

‘Refika’dan Bıçak & Pirge’ mutfakta<br />

şef gibi hissetmek isteyen herkesin<br />

kullanımına sunuluyor.


Üretilen 400.000.<br />

RATIONAL<br />

SelfCookingCenter<br />

bir XS!<br />

RATIONAL SelfCookingCenter üniteleri 2004’ten beri Landsberg-am-Lech,<br />

Almanya’da üretilmektedir. Başarılı serinin küçük üyesi SelfCookingCenter XS ile<br />

üretici yakın zamanda 400.000. SelfCookingCenter’ı üretti. Tam da Batı Fransa’daki<br />

“Aristide” isimli restaurantın açılış zamanında. Ünite <strong>2017</strong> Ocak ayının sonunda<br />

Nantes adresindeki yepyeni mutfakta yerini aldı ve göreve başladı.<br />

RATIONAL’in tüm SelfCookingCenter<br />

üniteleri, en iyi pişirme sonuçlarını<br />

sağlaması ve kullanıcı dostu olması<br />

özellikleriyle ayırt edilirler. Serinin en<br />

küçüğünden en büyüğüne tüm üniteleri<br />

güçlü buhar jeneratörüne sahip olmakla<br />

birlikte; karışık yükleme seçeneği asistanı<br />

iLevelControl, maksimum performans ve<br />

hassas pişirme kabini iklimi yönetimi ile<br />

en mükemmel yemek kalitesini sağlayan<br />

HiDensityControl ve otomatik temizleme<br />

ve kireç giderme sistemi Efficient<br />

CareControl gibi akıllı fonksiyonlara<br />

sahiptir. Bugün dünya çapındaki<br />

profesyonel mutfakların sadece küçük bir<br />

kısmı SelfCookingCenter olmadan başarılı<br />

olabilir. Dolayısıyla Aristide Restaurant<br />

şefi Tanguy Rattier’nin tercihi de<br />

SelfCookingCenter’dan yana oldu. Tanguy<br />

Rattier, Fransız Rivierası ve Paris’teki<br />

çeşitli restaurantlarda; ve son durağı<br />

Fransız şehri Nantes’da bulunan Michelin<br />

yıldızlı restaurant “L’Atlantide”in ikinci<br />

şefi olarak, profesyonel mutfaklardaki<br />

kariyerinin ilk zamanlarından beri<br />

RATIONAL üniteleriyle çalışmaktaydı.<br />

Ve <strong>2017</strong> Şubat itibariyle de ismini<br />

Nantes doğumlu, 1926 Nobel Barış<br />

Ödülü sahibi Aristide Briand’dan alan<br />

yeni açılan restaurant Aristide’in şefi<br />

olarak çalışmaktadır. Burada Tanguy<br />

Rattier’nin mutfağı, geleneksel Fransız<br />

mutfağından oluşan iki menüye ve<br />

üç farklı atmosfere sahiptir. Aslında<br />

restaurantın üç farklı alanı Fransız<br />

bayrağı renklerine göre tasarlanmış ve<br />

dekore edilmiştir. Mavi Oda restaurant,<br />

Beyaz Oda iş çıkışı müdavimleri için café<br />

lounge bar ve Kırmızı Oda daha rahat<br />

bir ortam sunan bistro konseptindedir.<br />

İşletme haftanın 7 günü açık olduğu için,<br />

Şef Tanguy yeni SelfCookingCenter XS<br />

ünitesinin desteğine oldukça güvenmekte.<br />

SelfCookingCenter’ın 230 volt seçenekli<br />

kompakt versiyonu, mutfakta tamamlayıcı<br />

ünite olarak kullanılmaktadır. Ek<br />

olarak iki adet 6 raflı RATIONAL ünitesi<br />

kurulmuştur. En küçük RATIONAL<br />

SelfCookingCenter, 2016 Ağustos ayının<br />

sonunda ilk olarak üretildiği yerde<br />

Almanya’da, ve daha sonra da tüm<br />

dünyada piyasaya sürülmüştü.<br />

Hassas pişirme seviyesi<br />

Genç şefin tanımı ise şöyle oldu:<br />

“Amacım, günün sonunda Michelin<br />

rehberinde yer alabilmenin umuduyla<br />

bu yeni restaurant ile mutfağın en<br />

yüksek seviyesine ulaşmak. Elbette bunu<br />

başarmak için SelfCookingCenter da bana<br />

yardım edecek. Tamamen beklediğim<br />

hassas pişirme seviyesini sağlıyor. Temel<br />

faydası? Hiç tereddüt etmeden: pişirmede<br />

istikrar. Ona her zaman güvenebileceğimi<br />

biliyorum. Ayrıca kullanımı da çok kolay.”<br />

Şef Tanguy’nin mutfağındaki<br />

SelfCookingCenter XS, üretilen 400.000.<br />

SelfCookingCenter. RATIONAL üretimde<br />

“tek seferde tek ürün” prensibini takip<br />

etmektedir. Buna göre bir montaj<br />

görevlisi, bir ünitenin tamamını tek başına<br />

son haline getirir. Bu proses montaj,<br />

yazılım kurulumu ve son fonksiyon testini<br />

kapsamaktadır. Sonuç olarak montaj<br />

görevlisi son haline gelen ünitenin<br />

kalitesinden bizzat sorumludur ve ünite<br />

üzerindeki ürün tipi plakasında kendi<br />

ismi yazar. Şu an Şef Tanguy Rattier’nin<br />

Fransa’daki mutfağında bulunan<br />

ve her gün mutfağının lezzetleriyle<br />

müşterilerini şımartabilirken ona destek<br />

olan SelfCookingCenter XS ise Tobias<br />

Vief tarafından monte edildi. Daha fazla<br />

bilgiye rational-online.com adresinden<br />

ulaşılabilir. Ayrıca okuyucular 400.000.<br />

ünitenin sahibine ulaşana kadarki<br />

tüm serüvenini de detaylı bilgilerle ve<br />

görsellerle birlikte burada bulabilirler.


hotel restaurant<br />

128 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Mimari özgürlüğün adı<br />

Geberit Pluvia<br />

Baharın gelmesiyle başlayan ilkbahar yağışları diğer bir<br />

adıyla konveksiyonel yağışlar, kısa süreli bir etki gösterse<br />

de metrekareye oldukça fazla yağış bırakıyor. AVM’ler,<br />

havalimanları ve endüstriyel tesisleri düşündüğümüz zaman,<br />

bu yağışlar sırasında suyun hızlı tahliyesi önemli bir konu.<br />

Bu sağanak yağışlar için son teknolojiyi kullanarak Pluvia’yı<br />

geliştiren İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, saniyede 12 veya<br />

25 litre kapasiteli Pluvia süzgeçleri ile su baskınlarının önüne<br />

geçiyor. Sistemin genellikle geniş çatılarda tercih edilen bir<br />

drenaj sistemi olduğunu belirten Geberit Türkiye Ürün Müdürü<br />

Fikret Gençgel, Pluvia’nın en az 1000-1500m2 üzerindeki<br />

binalarda ideal çözüm olarak ortaya çıktığını söyledi.<br />

Sıradanlığa meydan okumak için<br />

Soliroc<br />

Detaylarda fark yaratmak isteyenler için Legrand,<br />

birbirinden farklı anahtar-priz serileriyle yaşam alanlarına<br />

sofistike bir imaj vadediyor. Sıradanlığa meydan okuyan<br />

tasarımıyla anahtar-priz serisi Soliroc, sade ve modern<br />

tasarımların birleşiminden çıkan uyumuyla göz dolduruyor.<br />

Benzersiz bir stile sahip Soliroc anahtar-priz serisi,<br />

minimalist çizgisiyle yaşam alanlarında trend rüzgarı<br />

estirmek isteyenlerin tercihi oluyor. Metalin en kışkırtıcı<br />

tonu, darbelere karşı maksimum koruma sunan ve su<br />

geçirmezlik özelliği ile Soliroc, iç ve dış mekanlara uygun<br />

sadeliği ve dayanıklılığıyla da büyük beğeni topluyor.<br />

Yaz boyu<br />

verandada<br />

gölge keyfi<br />

Alanında lider Fransız markası Somfy, pergolaları teknolojiyle<br />

tanıştıran çözümleriyle yaz keyfine konfor katıyor. Somfy’nin<br />

motorlu pergola sistemleri, uzaktan kumandanızın sadece<br />

tek düğmesine basarak ihtiyaç duyduğunuz kadar gölgeye<br />

sahip olmanızı sağlıyor. Sistem sayesinde gölgelikler,<br />

gölge ve güneş ışığını idare etmek için istediğiniz kadar<br />

iniyor, açılıyor ve gerektiğinde ayarlanıyor. Somfy motorlu<br />

pergola sistemleri, mükemmel ve yumuşak kapanış özelliği<br />

ile mekanizma ve kumaşın ömrünü uzatıyor. Motorlu<br />

pergolanızın kumaş gerginliği, bozulmadan uzun süre<br />

konumunu koruyor. Ürün çekici tasarımı ile dikkat çekerken<br />

pergolanızın kumaş cinsine bağlı olarak da yağmurlu<br />

havalarda atık suyun akıp gitmesine yardımcı oluyor.<br />

Kone yürüyen merdivenlerde;<br />

Teknoloji güvenliğin emrinde<br />

Asansör, yürüyen merdiven ve turnike çözümlerinde öncü<br />

konumda bulunan KONE, geliştirdiği inovatif teknolojilerle<br />

maksimum insan güvenliğini sağlamaya odaklanıyor.<br />

“Güvenlikte küçük şeyler fark yaratır.” anlayışı ile hareket<br />

eden KONE, yürüyen merdivenlerinde kazalara karşı<br />

teknolojik önlemler geliştiriyor. Bunlar arasında hız sensörü<br />

sistemleri ve acil durum durdurma butonları gibi azami<br />

güvenliği sağlamak üzere tasarlanmış geniş bir standart<br />

özellikler yelpazesi bulunuyor. Bu yenilikçi özellikler KONE<br />

yürüyen merdivenlerin güvenlik bakımından bir referans<br />

olmasını sağlıyor. Ayrıca KONE tasarımları, ISO 14001 ve<br />

EN115 dahil olmak üzere yürürlükte bulunan tüm güvenlik,<br />

standart, yönetmelik ve düzenlemeleri karşılamakla kalmıyor,<br />

ISO 25745-3 enerji performansı konusunda bunların da<br />

ötesine geçiyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!