PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
Farklı bakış...<br />
TÜRSAB Başkan Adayı<br />
Firuz BAĞLIKAYA:<br />
“Sorunları çözmek<br />
için ADAYIM”<br />
Turizm Akademisyenleri Derneği Başkanı<br />
Muharrem TUNA:<br />
“Turizmde Risk ve<br />
Krizleri Yönetmek”<br />
Sayfa 6 Sayfa 7<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
TURİZM - OTELCİLİK - TATİL - ETKİNLİK - KÜLTÜR - SANAT<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
TÜRKİYE’Yİ<br />
DÜNYAYA<br />
TANITTI<br />
SAĞLIK TURİZMİ<br />
Söyleşi:<br />
Banu BAŞARAN<br />
Sayfa 8<br />
KARADENİZ’DEN<br />
TURİZM ATAĞI<br />
Söyleşi:<br />
Murat TOKTAŞ<br />
Sayfa 4<br />
Brezilyalı top model Adriana<br />
Lima ve Rus sosyetesi<br />
Dosso Dossi Fashion<br />
Show’un davetlisi olarak<br />
Antalya’daydı. Sosyal<br />
Medyada 11 milyon takipçisi<br />
bulunan ünlü top model,<br />
Antalya’da düzenlenen<br />
defilenin ardından<br />
çektirdiği fotoğrafını<br />
hayranlarıyla paylaşırken,<br />
Türkiye’yi övdü.<br />
Dosso Dossi Holding<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Hikmet Eraslan, gecenin<br />
düzenlendiği The Land of<br />
Legends Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Fettah Tamince ve<br />
ekibine teşekkür etti<br />
ANTEP’İN HAMAMLARI MI,<br />
KEBAPLARI MI?<br />
Ebru YENER<br />
YANGIN VAR!<br />
Serkan GÜMRÜKÇÜ<br />
Sayfa 15<br />
Sayfa 20
Aliye<br />
ÜÇBAŞ<br />
Gurur duyduk…<br />
‘Fazla mütevazı olma<br />
gerçek sanırlar’ diye<br />
bir söz vardır. Benim bu<br />
sözden anladığım, eğer<br />
övünülecek bir yanınız varsa<br />
övünün, abartmadan ama<br />
layıkıyla… Yayın hayatına<br />
başladığımız ilk günden<br />
beri, her <strong>sayı</strong>da bir gelişme<br />
gösterdik ve bunun haklı<br />
gururunu sizlerle paylaştık.<br />
Sizlere 5. <strong>sayı</strong>mızı sunarken,<br />
geçtiğimiz 4 <strong>sayı</strong>da her<br />
yazımda sözünü ettiğim<br />
gelişimimize bir yenisi<br />
daha eklendi. Bu süreçte<br />
gösterdiğimiz ciddiyet ve<br />
kararlılık Türkiye’nin en<br />
büyük medya kuruluşu<br />
olan Hürriyet Yayın<br />
Grubu’nun da dikkatini<br />
çekti. Onlardan gelen<br />
teklif sonucu yaptığımız bir<br />
anlaşma ile, bundan böyle<br />
<strong>Hotel</strong> <strong>Gazetesi</strong>, Hürriyet’in<br />
İngilizce yayınlanan Daily<br />
News <strong>Gazetesi</strong> ile birlikte<br />
dağıtılacak. Türkiye’nin en<br />
büyük yayın kuruluşu ile<br />
yaptığımız bu anlaşmanın<br />
verdiği gücün yanı sıra,<br />
bu gelişme hem bizi<br />
onurlandırdı hem de doğru<br />
yolda olduğumuzu gösterdi.<br />
* * *<br />
Bu güzel haberin ardından<br />
bize gurur kaynağı olan<br />
bir gelişmeden daha söz<br />
etmeden geçemeyeceğim.<br />
Doğu ve Güneydoğu<br />
Anadolu Bölgelerini mercek<br />
altına aldığımız programımız<br />
kapsamında, yazarımız<br />
Ebru Yener, Mardin’e<br />
yaptığı bir gezi sonrası<br />
izlenimlerini, <strong>Hotel</strong> <strong>Gazetesi</strong><br />
okurlarıyla paylaşmıştı.<br />
Ebru Yener’in yazısında<br />
‘Mezopotamya’da bir<br />
kraliçe’ diye sözünü ettiği,<br />
Mardinli şef Ebru Baybara<br />
Demir, dünyanın en prestijli<br />
şef yarışmalarından biri<br />
olan Basque Culinary<br />
World Prize’da (Bask Dünya<br />
Aşçılık Ödülleri) 110 aday<br />
arasından ilk 10’a girerek<br />
finale kalan ilk Türkiyeli şef<br />
oldu.<br />
Baybara, ödüle Şanlıurfa’nın<br />
Harran ilçesinde yerel<br />
değerlere sahip çıkmak,<br />
unutulmaya yüz tutmuş<br />
yerel ürün ve tarifleri kayıt<br />
altına almak, Suriyeli<br />
mültecilerin toplumsal<br />
hayata entegrasyonuna<br />
destek olmak ve kadınların<br />
bölge ekonomisine katkıda<br />
bulunmalarını sağlamak<br />
amacıyla eğitmen<br />
şefliğini yürüttüğü Harran<br />
Gastronomi Okulu-Amazon<br />
Kraliçeleri projesi ile aday<br />
gösterilmişti.<br />
Basque Culinary Center<br />
tarafından düzenlenen Bask<br />
Dünya Aşçılık Ödüllerini<br />
kazanan şef, 18 Temmuz’da<br />
Meksika’da ilan edilecek<br />
ve ödül töreni Ekim ayında<br />
İspanya’nın San Sebastian<br />
kentinde yapılacak.<br />
Ebru Baybara Demir, finalde<br />
hangi dereceyi elde ederse<br />
etsin, amacına ulaşmıştır.<br />
Biz bu başarısından<br />
dolayı şimdiden kendisini<br />
kutluyor, böylesine değerli<br />
bir girişimciyi gazetemiz<br />
sütunlarına taşıdığı için<br />
yazarımız Ebru Yener’e de<br />
teşekkür ediyoruz.<br />
Ebru Baybara Demir’in<br />
başarısında <strong>Hotel</strong> <strong>Gazetesi</strong><br />
olarak bizim hiçbir katkımız<br />
yok elbette. Burada bizim<br />
için asıl gurur vesilesi<br />
olan, bu kadar kısa<br />
sürede bu kadar geniş<br />
bir ağı oluşturabilmiş ve<br />
turizm değerlerini sizlere<br />
taşıyabiliyor olmamızdır.<br />
Çünkü biz doğru yerdeyiz..<br />
Esentepe Mahallesi Köprülü Sk. 31/A Levent<br />
34394 Şişli / İstanbul<br />
Tel:0212 343 5522 Fax: 0212 343 5521<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
info@hotelgazetesi.com<br />
<strong>Haziran</strong> 2017 Yıl:1 Sayı: 4<br />
Aylık Süreli Yayın<br />
Turizm Otelcilik Tatil Etkinlik Kültür Sanat<br />
<strong>Gazetesi</strong><br />
‹mtiyaz Sahibi & Genel Yayın Yönetmeni<br />
Mustafa ÜÇBAŞ<br />
Sorumlu Yazı işleri Müdürü<br />
Aliye ÜÇBAŞ<br />
Yayın Danışmanı<br />
Remzi YILMAZ<br />
Danışma Kurulu<br />
Prof. Dr. Muharrem TUNA<br />
‹hsan TÜRKUS<br />
Sevda YILGAZ<br />
Ankara Temsilcisi<br />
Aliihsan ÜÇBAŞ<br />
Grafik Tasarım Uygulama<br />
Nirvana Tanıtım Hizmetleri<br />
Karikatür<br />
Emre Can ÜÇBAŞ<br />
Abone - Reklam<br />
Burcu DENKTEN<br />
hotelgazetesi@nirvanatanitim.com<br />
Dağıtım: Global Dağıtım<br />
Baskı: Dünya Süper Veb A.Ş.<br />
100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar/‹stanbul<br />
Gazetemizde yayımlanan haber ve görseller<br />
yasal iznimiz alınmadan kullanılması yasaktır.<br />
yayımlanan köşe yazılarının ve yorumların<br />
sorumluluğu yazarına aittir.içeriklerinden,<br />
<strong>Hotel</strong>gazetesi sorumlu tutulamaz.<br />
Yıllık abonelik:<br />
120 TL (KDV dahil)<br />
Banka Hesap Numaramız:<br />
Hesap Adı: Mustafa Üçbaş<br />
Yapı Kredi Bankası Şb: Bayrampaşa /<br />
Çarşı / 1276 Hesap No: 47403318<br />
İBAN: TR27 0006 7010 0000<br />
0047 4033 18<br />
Ramazan Bayramınızı<br />
Kutlar, Esenlikler Dileriz<br />
Maden Sahası:<br />
Tel: 0446 711 40 60 Faks: 0446 711 40 24<br />
Öveçler Mh. 8. Cadde 1332. Sokak No: 8/8 Çankaya-ANKARA<br />
Tel: 0312 472 80 51 Faks: 0312 473 55 13<br />
www.AlacerGold.com<br />
www.Anagold.com.tr
3 haber<br />
Sayı:<br />
4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017 www.hotelgazetesi.com<br />
RÜZGAR GİBİ GEÇTİ<br />
<strong>Haziran</strong> ayında birkaç günlüğüne dünyanın merkezi Antalya oldu. Bunun sebebi ise Dosso Dossi Fashion<br />
Show’un davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Brezilyalı top model Adriana Lima ve Rus sosyetesiydi<br />
Dünyanın en ünlü top<br />
modellerini Türkiye’ye<br />
getirerek, dünyanın ilgisini<br />
ülkemize çeken dev<br />
organizasyon Dosso Dossi<br />
Fashion Show, bu yıl da tüm<br />
dünyada adından söz ettirmeyi<br />
başardı. <strong>Haziran</strong> ayı başlarında<br />
Brezilyalı top modellerle<br />
Rus sosyetesini Antalya’da<br />
buluşturan Türkiye’nin en<br />
büyük moda organizasyonu<br />
Dosso Dossi Fashion Show,<br />
Victoria’s Secret’in ünlü<br />
Brezilyalı modelleri Adriana<br />
Lima, Isabeli Fontana, Izabel<br />
Goulart ve Ana Beatriz<br />
Barros’un defilesiyle dünyanın<br />
odak noktası oldu.<br />
DOSSO DOSSI FASHION<br />
SHOW<br />
Yaşam, alışveriş ve eğlence<br />
merkezi Belek’teki The Land<br />
of Legends’ta yapılan defilede,<br />
ünlü top modeller, boyu 111<br />
metreyi bulan Legends Tower<br />
önünde havuz üzerinde<br />
kurulan özel podyumda<br />
Dosso Dossi’nin hazırladığı<br />
özel koleksiyonu seçkin<br />
davetlilere sundular. Yaklaşık<br />
5 bin özel davetlinin katılımıyla<br />
gerçekleşen defilede Brezilyalı<br />
modeller 3’er kıyafet sergiledi.<br />
Konseptini ve koreografisini<br />
Öner Evez ile Yakup Biçer’in<br />
hazırladığı defilede Rusya’nın<br />
son dönemde en çok<br />
konuşulan isimlerinden ‘çılgın<br />
manken’ lakaplı Viktoria<br />
Odintsova da yer aldı. Görsel<br />
bir şölen eşliğinde gerçekleşen<br />
şova mini konserler ayrı bir<br />
renk kattı.<br />
Victoria’s Secret’in ünlü top<br />
modellerine 50 Türk mankenin<br />
de eşlik ettiği gecede, Ayşe<br />
Hatun Önal ve Ruslar’ın ünlü<br />
şarkıcılarından Nikolay Baskov,<br />
birer şarkılık performanslarıyla<br />
izleyenleri büyülediler.<br />
RUS SOSYETESİ İZLEDİ<br />
Dosso Dossi Fashion Show’un<br />
özel konukları arasında, ünü<br />
Rusya sınırlarını aşan isimler<br />
de yer aldı. 2003 Rusya Güzeli<br />
ve Rusya’nın en beğenilen spor<br />
spikeri olarak anılan Victoria<br />
Lopyreva, bu isimler arasındaki<br />
en gözdesiydi. Dünyaca ünlü<br />
diğer konuk ise, Rusya Devlet<br />
Başkanı Vladimir Putin’in<br />
Sözcüsü Dmitriy Peskov’un<br />
kızı Elizavetta Peskova oldu.<br />
Babasının görevi gereği<br />
bulunduğu Ankara’da dünyaya<br />
gelen, kendisini ‘Türkiye aşığı’<br />
olarak tanımlayan Peskova, Rus<br />
turistlerin ve davetlilerin ilgi<br />
odağı oldu.<br />
ADRIANA LIMA 11<br />
MİLYON TAKİPÇİSİNE<br />
TÜRKİYE’Yİ ÖVDÜ<br />
Defilenin ardından konuklar,<br />
düzenlenen after partiye<br />
geçti. The Land of Legends’te<br />
gerçekleştirilen partinin<br />
sunuculuğunu Dosso Dossi<br />
Holding Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Hikmet Eraslan ve<br />
2003 Rusya Güzeli Victoria<br />
Lopyreva yaptı. Gecede, ünlü<br />
Rus şarkıcı Nikolay Baskov<br />
bir konser verdi. Özellikle Rus<br />
hayranlarının büyük ilgisiyle<br />
karşılaşan Baskov, sahnede<br />
bir saat kaldı. DJ performans<br />
eşliğinde devam eden partide<br />
Adriana Lima, Isabeli Fontana,<br />
Izabel Goulart ve Ana Beatriz<br />
Barros da konuklara eşlik etti.<br />
Sosyal Medyada 11 milyon<br />
takipçisi bulunan dünyanın<br />
en ünlü top modeli Adriana<br />
Lima, Instagram sayfasında<br />
Brezilyalı meslektaşlarıyla<br />
eğlenirken çekilen fotoğrafını<br />
“Brazaturkey... Brezilyalılar<br />
dünyanın en konuksever ve<br />
dost şehirlerinden biri olan<br />
Antalya’da bütün bir gün ve<br />
geceyi geçirdi” notuyla paylaştı.<br />
ERASLAN: ‘TÜRKİYE<br />
ADINA GURUR VERİCİ’<br />
Dosso Dossi Holding Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Hikmet Eraslan, The Land of Legends<br />
ortaklığında gerçekleştirilen defilenin<br />
dünyanın dikkatini Türkiye’ye çektiğini<br />
söyledi. Her yıl düzenlenen Türkiye’nin en bu<br />
büyük moda organizasyonunda bu yıl bir ilki<br />
gerçekleştirdiklerini belirten Hikmet Eraslan,<br />
“İlk kez Brezilyalı 4 ünlü model aynı anda<br />
podyuma çıktı. Gerek modellerimizle, gerekse<br />
görsel şovumuzla çok ses getirecek bir etkinlik<br />
gerçekleştirdik. Türkiye’nin adını böyle güzel<br />
organizasyonlarla dünyaya duyurduğumuz<br />
için gururluyuz. Çok Wbaşarılı bir işbirliğine<br />
imza attığımız The Land of Legends Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Fettah Tamince ve ekibine<br />
teşekkürlerimi sunarım” diye konuştu.
söylesi 4<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017 www.hotelgazetesi.com<br />
Karadeniz, uçsuz<br />
bucaksız sahilleri,<br />
yeşilin 7 tonu ve<br />
yaylaları ile adeta<br />
keşfedilmemiş<br />
bir turizm alanı.<br />
Turizm sektörünün<br />
öncülerinin,<br />
bölgenin bu<br />
potansiyelini<br />
harekete geçirmek<br />
için yıllar önce<br />
başlattıkları<br />
çalışmalar artık<br />
meyvelerini vermeğe<br />
başladı. 2013 yılında<br />
kurulan Karadeniz<br />
Turistik İşletmeciler<br />
Derneği (KATİD),<br />
yaptığı çalışmalarla,<br />
bölgenin adını<br />
Türkiye’ye<br />
duyurmakla<br />
kalmayıp, tüm<br />
dünyaya açılıyor.<br />
Bölgede artık sadece<br />
yerli değil dünyanın<br />
her yerinden yabancı<br />
turistleri de görmek<br />
mümkün. Durum<br />
böyle olunca da<br />
bölgede turizm<br />
adına gözle görülür<br />
bir hareketlilik<br />
yaşanıyor.<br />
Biz de <strong>Hotel</strong> <strong>Gazetesi</strong><br />
olarak, Karadeniz<br />
Turistik İşletmeciler<br />
Derneği Yönetim<br />
Kurulu başkanı ve<br />
TÜROFED Yönetim<br />
Kurulu üyesi Murat<br />
Toktaş ile Karadeniz<br />
turizmi ve KATİD<br />
hakkında sohbet<br />
ettik.<br />
KARADENİZ’DEN<br />
TURİZM ATAĞI<br />
Türkiye’de turizm, ağırlıklı olarak İstanbul,<br />
Ege, Akdeniz ekseninde konuşulurken,<br />
diğer bölgelerimiz kendini temsil edecek<br />
platformlar bulamıyordu. Biz de sesimizi<br />
duyurmak, Türkiye turizmde bizim de<br />
bir yerimizin olduğunu hissettirmek için<br />
Zonguldak’tan Artvin’e kadar Karadeniz<br />
Bölgesindeki 18 ilde faaliyette bulunun<br />
otellerimizi, KATİD (Karadeniz Turistik<br />
İşletmeciler Derneği) çatısı altında bir<br />
araya getirdik ve 2013 yılında faaliyete<br />
başladık.<br />
Kuruluşun ardından TÜROFED<br />
başkanımız Osman Ayık Beyin<br />
destekleriyle Türkiye Otelciler<br />
Federasyonu’na Karadeniz bölge derneği<br />
olmak için müracaatta bulunduk. Kısa<br />
süre sonra Federasyonun 13. Derneği<br />
olarak kabul edildik. Böylece bölgemizin<br />
Murat<br />
TOKTAŞ<br />
ile Karadeniz<br />
bölgesini<br />
Türkiye’ye açtık<br />
sesini Türkiye’ye duyuracak, ‘biz de<br />
turizmde varız’ diyeceğimiz bir alt yapıyı<br />
oluşturmuş olduk.<br />
Bu birliktelik bölgemizdeki diğer<br />
sektörlere de örnek oluyor<br />
KATİD Karadeniz bölgesinde 18 ilde<br />
faaliyet gösteren tek STK’dır. Diğer<br />
sektörlerde bu kadar geniş faaliyet<br />
gösteren, 18 ili kucaklayan başka bir<br />
oluşum yoktur ve başka STK’lara da<br />
örnek bir yapı olmaktadır.<br />
Bir ilde bile birden fazla turizm derneği<br />
varken, 18 ili kapsayan bir çatı dernek<br />
kurmak çok da kolay olmadı. Bunda<br />
en büyük etken üyelerimizin ve otelci<br />
meslektaşlarımızın sektöre ve bu yapıya<br />
sahip çıkma duyarlılıklarıdır.<br />
Murat Toktaş Kimdir?<br />
1970 İstanbul Rumelihisarı doğumlu Murat<br />
Toktaş 1988 yılında stajyerlikle başladı turizm<br />
hayatına uzun süre İstanbul’da devam etti.<br />
Birçok 4 ve 5 yıldızlı otel açılışında departman<br />
amiri ve genel müdür olarak bulundu.<br />
Uzun yıllar, Anadolu’da turizmci ve otelcileri<br />
bir araya getirip bir değer yaratmak için<br />
verdiği mücadele çok iyi bilinmektedir. Bu<br />
kapsamda birçok STK’da aktif görev almış ve<br />
kuruluşunda bulunmuştur. KATİD Kurucu<br />
Başkanlığı yanı sıra, SKAL Karadeniz Kurucu<br />
Başkanı, TUROYD Kurucu Başkan Yardımcısı,<br />
TÜROFED Yönetim kurulu üyeliği ve TOBB<br />
turizm meclis üyeliğini görevini devam<br />
ettirmektedir.<br />
Halen North Point <strong>Hotel</strong>leri genel<br />
koordinatörlüğünü yapmakta olan Murat<br />
Toktaş evli ve 3 çocuk babasıdır.<br />
Bölgemizdeki sorunları<br />
Bakanlığa ve ilgili<br />
birimlere taşıyoruz<br />
Yapı güçlü ve aktif olunca bazı kapıları<br />
açmak ve kurumlardan destek bulmakta<br />
kolaylaşıyor. Bölgemizdeki her ilimizin<br />
ayrı sorunları ve talepleri oluyor. Bu<br />
talepleri KATİD merkezde topluyoruz.<br />
Çözüm noktasında ise ilgili bakanlıklara<br />
ya da yerel yönetimlere derdimizi<br />
anlatmak için girişimlerde bulunuyoruz.<br />
Özellikle Ankara ayağında TÜROFED<br />
bize çok destek oluyor. Şimdiye kadar<br />
da birçok girişimimizden olumlu<br />
sonuçlar alarak hem bölgemize hem de<br />
tesislerimize katkı sağladık.
5 katid<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
“Doğa bizim sermayemiz.<br />
Bölgenin doğal kültürel ve tarihi değerlerini korumak<br />
ve gelecek nesillere aktarmanın yanı sıra toplumsal<br />
bilincin oluşturulmasına katkı sağlamamız gerekiyor.”<br />
Bölgemiz kendi içinde Orta, Doğu<br />
ve Batı Karadeniz olarak 3 ayrı<br />
destinasyona ayrılmaktadır. Ayrıca<br />
kendi içlerinde şehir otelleri, yaz<br />
sezonu çalışan tesisler, kış tesisleri, 12<br />
aylık tesisler ve yayla tesisleri olarak ta<br />
birçok dala ayrılmaktadır. Her birinin<br />
ayrı talep ve sorunu olan tesislerimiz<br />
ile bire bir ilgilenmekteyiz.<br />
Sosyal projelerde aktif<br />
rol alıyoruz<br />
Bölgemiz uzun yıllardır turizm<br />
masasından uzak kalmış, hiçbir<br />
turizm toplantısında, çalıştayında ya<br />
da bakanlıkların sektörle ilgili yapmış<br />
olduğu çalışmalarda temsil edilmemiş,<br />
sesini duyuramamış. Bunu kısa<br />
sürede tersine çevirmeyi başardık.<br />
Sektörümüzle ilgili her çalıştay ya<br />
da sosyal aktivitede KATİD’den bir<br />
arkadaşımız görev almakta, katılım<br />
sağlamaktadır. Bölgemizde özellikle<br />
kalkınma ajansları başta olmak üzere<br />
yerel yönetimlerle birlikte yapılması<br />
gereken fakat hiç yapılmayan turizm<br />
faaliyetlerini ortaklaşa hayata<br />
geçirdiğimiz gibi verimlilik anlamında<br />
zayıf ya da eksik gördüğümüz birçok<br />
çalışmayı da ortaklaşa hareket ederek<br />
daha rantabl hale getirmeyi başardık.<br />
En büyük yabancı<br />
pazarımız körfez<br />
ülkeleri<br />
Karadeniz bölgemizin en büyük yurt<br />
dışı pazarı körfez ülkeleri ve bazı<br />
Ortadoğu ülkeleridir. Yeşilin 7 tonunun<br />
bulunduğu doğu Karadeniz bölgesi,<br />
Karadeniz’in bu pazara açılan kapısı<br />
oldu. Araplar aradıkları 3 şeyi bizim<br />
coğrafyamızda bulabiliyor. Dinini rahat<br />
yaşayabiliyor, yeşili bol, iklimi serin.<br />
Yaklaşık 20 yıl önce Trabzon’la başlayan<br />
bu hareket şimdi bütün Karadeniz<br />
bölgesinin en büyük pazarı olmuş<br />
durumda. Son 3 sezondur zor durumda<br />
olan ülke turizminin aksine, Karadeniz<br />
bölgesi Arap pazarı ile bu sıkıntılı<br />
geçen sezonları çok az eksi ile bazı<br />
dönemlerde artıyla geçirmeyi başardı.<br />
Hedefimiz Doğu Karadeniz Bölgesine<br />
yoğunlaşan bu hareketi ilk başta<br />
Orta Karadeniz sonra Batı Karadeniz<br />
Bölgesine doğru yaymak. Böylece<br />
4 ay boyunca yoğunluktan dolayı<br />
yaşanan sıkıntıları ve yaşanabilecek<br />
kayıpları önlemiş olacağız. Ayrıca<br />
uzun zamandır bölgemize gelen Arap<br />
turistlere yeni pazarlar sunup, ürün<br />
çeşitliliğini arttırarak, kalış sürelerini<br />
uzatmak ve başka alternatif arama<br />
eğilimlerine girme ihtimallerini<br />
azaltarak bölgemizde kalmalarını<br />
sağlamış olacağız.<br />
Değişen turizm trendi<br />
Karadeniz e olan ilgiyi<br />
arttırıyor<br />
Son dönemlerde turizm hareketliliğinde<br />
bir değişim gözlenmekte. Tatilciler<br />
Kum, güneş, deniz üçlüsünün<br />
dışında başka arayışlar ve eğilimler<br />
içine girdi. Bunun en başında doğa<br />
ve kültür gezileri geliyor. Burada<br />
Karadeniz bölgesi özellikle bakirliği ve<br />
sanayileşmemiş turizmi ile ön plana<br />
çıkıyor. Muhteşem doğası el değmemiş<br />
yaylaları ve tarihi ile yerli ve yabancı<br />
turistlerin ilgi odağı oluyor. Bölgemiz<br />
gelen misafirlere gastronomi, inanç<br />
turizmi ve doğa sporları gibi birçok<br />
alanda da alternatifler sunmaktadır.<br />
Yeşil yol projesi<br />
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca,<br />
Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını<br />
birbirine bağlayacak ve kamuoyunda<br />
“Yeşil Yol” olarak adlandırılan 2 bin<br />
600 km’lik yoldur. Amacı ise Orta<br />
Karadeniz’de Samsun ilinden Hopa’ya<br />
kadar uzanan koridorun, içerisinde<br />
yayla ve doğa turizminde öne çıkan<br />
merkezleri barındıran “Yayla Koridoru”<br />
oluşturmaktır.<br />
Dikkat etmemiz<br />
gereken ve isteğimiz<br />
yapılaşmaya müsaade<br />
etmemek, yapılması<br />
gereken yapıların<br />
doğaya uyumlu<br />
olmasını sağlamak<br />
ve ekolojik dengeyi<br />
bozmamak. Bu<br />
koridor bölgeye olan<br />
talebi büyütecektir.<br />
Direk uçuşlara<br />
ihtiyacımız var<br />
Körfez ülkelerinden bölgeye ciddi<br />
bir talep olmasına rağmen Trabzon<br />
haricinde tarifeli uçuşlar ne yazık ki yok.<br />
İlk etapta pazarı Orta Karedeniz’e de<br />
yaymamız gerekiyor. Bunun için direk<br />
uçuşlar en önemli etken. Samsun’a da<br />
Trabzon gibi direk uçuşlar ve sezonluk<br />
charter’lar koyarak Orta Karadeniz<br />
Bölgesini hareketlendirebiliriz. Riski<br />
olmayan bir pazara konacak uçuşlar<br />
bölge ve ülke ekonomisine büyük katkı<br />
sağlayacağı gibi uçak firmaları içinde<br />
hazır bir pazar ve sektörün bütün<br />
paydaşları bundan nemalanacaktır.
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017 www.hotelgazetesi.com<br />
stk<br />
Soner<br />
BARIM<br />
TÜRSAB Genel Kurulu yaklaşıyor,<br />
başkan adayları çalışıyor<br />
6<br />
Sevgili Dostlar,<br />
Onbir ayın Sultanı Ramazan Ayını bitirerek Ramazan<br />
Bayramının güzelliklerini hep birlikte yaşadık. Çok yoğun<br />
çalışarak günlük hayatın koşuşturması içerisinde kendimizi<br />
kaybettiğimiz süreçlerde bayramlar soluk aldığımız, kendimize<br />
geldiğimiz, motive olduğumuz, moral depoladığımız bir<br />
zaman dilimi. Çoğu zaman ihmal ettiğimiz yakınlarımızın,<br />
büyüklerimizin gönlünü almak için bulunmaz bir fırsat. Şimdi<br />
“İyi ama Turizmcinin Bayramı olmaz” dediğinizi duyar gibiyim.<br />
Belki haklısınız da ama ben Turizmcinin de bayramı olur ve<br />
olmalı diye düşünüyorum. En azından buna fırsat yaratmalı<br />
Turizmci, zira kaliteli, iyi servisin olmazsa olmazı çalışanların<br />
mutluluğudur.<br />
Sıkıntılı süreçleri birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Bunca sorunun,<br />
karmaşanın, hatta kaosun içerisinde bir nefes almak tüm<br />
meslektaşlarımın hakkı. Doğru bir planlama ve çalışanlarımız<br />
ile etkin bir iletişim kurarak bunu başarabiliriz. Bunu<br />
başarabildiğimiz ölçüde de çalıştığımız kurumların etkinliğini<br />
başarasını arttırabiliriz diye düşünüyorum. İşte bu düşünceler<br />
ışığında tüm meslek büyüklerimin, dostlarımın ve kardeşlerimin<br />
geçmiş bayramını kutluyorum.<br />
Sonunda bayramla birlikte hasretle beklediğimiz hareketli<br />
günler geliyor. Her ne kadar doluluklar fiyatlara yansımadıysa<br />
da yine de tesislerimizin doluyor olması güzel. TUROB<br />
tarafından paylaşılan STR raporunda 2017 yılbaşından Mayıs<br />
sonuna kadar geçen sürede, Ocak – Mayıs 2017 toplam<br />
Occupancy (doluluk oranı) - %55,7 (2016 - %51,1) (2015<br />
- %66,5), ADR (Ortalama Günlük satılan oda bedeli) - 72,82<br />
Euro (2016 – 97,81 Euro) (2015–119,48 Euro), RevPAR (Oda<br />
başı elde edilen gelir) - 40,57 Euro (2016 – 49,98 Euro)<br />
(2015 – 79,40 Euro) şeklinde gözüküyor. Elbette bu kayıpları<br />
bu tabloyu toparlamak öyle çok kolay olmayacak. İçinden<br />
geçtiğimiz süreç bu toparlanmayı oldukça güçleştirir noktada.<br />
Yani kısaca ciddi bir durum değerlendirmesi yapmaya, yakın<br />
– orta ve uzun vadeli pazarlama stratejileri üretmeye, içeride<br />
ve dışarıda ülkemiz üzerine oluşturulan olumsuz algıyı kırmaya<br />
çalışmalıyız. Bakanlığımızdan başlayarak Yerel Yönetimler dâhil<br />
edilerek sektörün tüm temsilcileri ile birlikte topyekûn yeni<br />
bir Turizm Seferberliği başlatmak ve neticesinde başarmak<br />
zorundayız.<br />
Son olarak POYD İstanbul Yürütme Kurulu olarak geçtiğimiz ay<br />
turizme hizmet etmiş ve hala etmekte olan meslek büyüklerimiz<br />
ile biraraya geldik. Kendi adıma benim içinde çok heyecan<br />
verici bir toplantı oldu. Zira toplantımıza katılan kıymetli<br />
büyüklerimizden biri de 20’li yaşlardan itibaren hayatıma yön<br />
vermiş, benim üzerimde büyük emeği, hakkı olan Sayın Savaş<br />
Gürsel’di. Toplantıya kendi projelerimizin kısa bir sunumunu<br />
yaparak başladık, sonra meslek büyüklerimizi tek tek dinledik,<br />
yaptıkları genel değerlendirmeleri, projelerimize dair öneri<br />
ve eleştirilerini ve bizlerden beklentilerini öğrendik. Ben bu<br />
buluşmanın çok faydalı olduğuna inanıyorum. Belirli zaman<br />
aralıkları ile bu toplantıları tekrar ederek sunumunu yaptığımız<br />
ve bir kısmına başladığımız projelerimizin ne safhada olduğunu<br />
kıymetli büyüklerimize anlatmayı ve değerli görüşlerine<br />
başvurmayı hedefliyoruz.<br />
Daha iyi günlerde görüşebilmek dileği ile.<br />
FİRUZ BAĞLIKAYA YENİDEN ADAY<br />
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB’ın Aralık ayında yapılacak<br />
genel kurulunda başkanlığa aday isimler ortaya çıkmaya başladı. Selam<br />
Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Erdem’in başkanlığa aday<br />
olduğunu açıklamasının ardından, daha önce başkanlık için yarışan DETUR<br />
CEO’su Firuz Bağlıkaya, “TÜRSAB Yeniden” sloganıyla yeniden aday oldu.<br />
TÜRSAB İÇİN BİRLİK OLMALIYIZ<br />
Bağlıkaya, acentelere gönderdiği mektupla TÜRS-<br />
AB Başkanlığına aday olduğunu duyururken,<br />
‘’Yükünü acentelere yıkan bir birlik olmaktan çıkıp,<br />
acentelerin yükünü taşıyabilen bir TÜRSAB için birlik<br />
olmalıyız.’’ ifadesini kullandı.<br />
Gönderdiği mektupta mevcut yönetimi eleştiren,<br />
aynı zamanda projelerini açıklayan Firuz Bağlıkaya,<br />
şu ifadelere yer verdi: ‘’Sorunlarımız artıyor, sektörümüz<br />
nefes, mal ve kan kaybetmeye devam<br />
ediyor. Kurumlar, onu yönetenlerin benimsedikleri<br />
yönetim kültürü ile kimlik kazanırlar. Demokrasi ve<br />
sivil toplum kültürünün henüz olgunlaşmadığı zamanlardan<br />
kalma anlayışların TÜRSAB’a giydirdiği<br />
mevcut kimlik, bugün karşı karşıya bulunduğumuz<br />
sorunları aşmak bir yana, mensuplarını ve hatta<br />
tümüyle sektörümüzü, rekabet ettiğimiz ekonomiler<br />
karşısında destekleyecek anlayış ve kapasiteden<br />
ne yazık ki çok uzakta kalmaktadır.<br />
HER ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYE MECBURUZ<br />
Hep aynı şeyi tekrar ederek farklı bir sonuç<br />
çıkmasını beklemek mümkün değildir. Bizi mutsuz<br />
eden bir sonuca katlanmak istemiyorsak,<br />
sebepler zincirinde bir şeyleri, bazen de her şeyi<br />
değiştirmeye mecburuz. Bu evrensel bir kural,<br />
değişmez ilahi bir kaidedir. Değişim olmadan<br />
çözüm olamaz.<br />
‘Başaramayanlar gitsin, yapabilecek olanlar gelsin’<br />
demek, ilke olarak doğru gözükse de, yeterli<br />
görülemez. Artık ihtiyaç duyulan sadece yönetenlerin<br />
değişmesi değil, yeni bir vizyonla, yeni bir<br />
zihniyetle, yeni bir heyecanla, yeni bir kadronun,<br />
sorumluluğu üstlenmesidir.<br />
BİRLİKTEN KUVVET DOĞURMAK GEREK<br />
Sorunlarımızın önemli bir bölümü tabi ki hukuk<br />
yolu ile çözülebilir, ancak; bir dava dilekçesi ile<br />
mahkemelerin önüne gitmeden önce, nitelikli bir<br />
çözüm paketi ile yasa koyucunun önüne gitmek<br />
gerekiyor. Birlik olmanın gücünü, yasa koyucu<br />
önünde çözümlerle göstermek, birlikten kuvvet<br />
doğurmak gerekiyor.<br />
Yükünü acentelere yıkan bir birlik olmaktan çıkıp,<br />
acentelerin yükünü taşıyabilen bir TÜRSAB için birlik<br />
olmalıyız.<br />
Üyelerinin ticaretini kolaylaştıracağına, yönetenler<br />
ve yakın çevrelerinden başka hiç kimseye faydası<br />
olmayan ticari faaliyetler yapan anlayış, alıştığımız<br />
ve katlandığımız bir anlayış olmaktan çıkmalıdır.<br />
SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN ADAYIM<br />
Sektörümüzün her kademesinde, 40 yıla yakın<br />
bir süredir emek vermiş bir meslektaşınız olarak,<br />
bunca yılın birikiminden çıkardığım yol ve yöntem<br />
önerilerim var. İletişim kurabildiğim pek çok<br />
meslektaşımızın da benzer değerde önerileri,<br />
çözümleri var.<br />
Ben, sorunlarımızı aşabilecek çözümlerin var<br />
olduğuna ve eğer samimi bir işbirliği içinde olursak<br />
mevcut sorunları çözmekten daha ileri adımlar<br />
atabileceğimize inanıyorum.<br />
Bu amaç ile sorunlarımızı kalıcı olarak çözmek için<br />
TÜRSAB başkanlığına adayım.<br />
TURİZM İLERLERSE TÜRKİYE İLERLER<br />
TÜRSAB, sadece bizim için değil tüm turizm sektörü<br />
için bir lokomotif görevi üstlenebilir. Tüm sektör<br />
bizim birliğimize bakıyor. Sorunların çözümünde<br />
bizim öncülük etmemizi bekliyor. Bu, hem sektörümüz<br />
hem de ülkemiz için çok önemli. Durmak,<br />
yerinde saymak, gerilemek, kendini sürekli aynı<br />
cümleler ve formüllerle tekrarlamak, hem kendimize<br />
zarar vermek hem de ülkemize olan borcumuzu<br />
ödememiş olmaktır. Unutmayalım ki biz ilerlersek,<br />
turizm ilerlerse, Türkiye de ilerler.<br />
On binlerce kardeşimizin emeğini ve güzel<br />
vatanımızın kıymetlerini, güvensizliğe ve<br />
önyargıya heba etmeyelim. Gelin birlik olalım,<br />
birlikte kazanalım...”
7<br />
akademik bakısş<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
TURİZMDE<br />
Prof Dr.<br />
Muharrem<br />
TUNA<br />
Turizm Akademisyenleri Derneği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
muharrem@gazi.edu.tr<br />
RİSK VE KRİZLERİ<br />
YÖNETMEK<br />
Turizm sektöründe 2015 yılına gelene<br />
kadar hep kendimizi kriz konusunda<br />
çok başarılı bir ülke olarak kabul<br />
edegeldik. Bunun arkasında yatan<br />
neden, ülkeye gelen turist <strong>sayı</strong>sının<br />
turizme aktif olarak başladığımız 90’lı<br />
yıllardan bu yana hemen hemen her<br />
yıl artış göstermesiydi. Bu süreçte,<br />
sadece üç yılda (1993-1999-2006) gelen<br />
turist <strong>sayı</strong>sında bir önceki yıla göre<br />
gerileme görülmüştü. Bu gerileme<br />
rakamları da oransal olarak oldukça<br />
düşüktü ve göz ardı edilebilirdi. Bunun<br />
dışında kalan yıllarda istatistikler hep<br />
lehimize görüntü veriyordu. İşler iyi<br />
gittiği için de risk ve kriz konularına<br />
gereken önemi vermemize gerek<br />
yoktu. 2015 yılı sonrasında başta<br />
Rusya’da yaşanan ekonomik kriz ve<br />
uçak düşürme hadisesi, Almanya ve<br />
Hollanda ile yaşanan siyasi krizler, ülke<br />
içinde yaşanan terör eylemleri ve 15<br />
Temmuz darbe girişimi olmak üzere<br />
karşı karşıya kaldığımız çok <strong>sayı</strong>da<br />
sorun, turizm sektöründe artık riskleri<br />
başarılı bir biçimde analiz etmemizi ve<br />
krizleri doğru yönetmemizi zorunlu<br />
hale getirdi.<br />
Turizm sektöründe risk ve krizlere<br />
ilişkin durum tespitini ve ihtiyaç<br />
analizini doğru yapmak için öncelikle<br />
bu kavramların hangi anlamlara geldiği<br />
üzerinde durmakta yarar var. Çoğu<br />
zaman birbirinin yerine kullanılan ve<br />
karıştırılan risk ve kriz kavramlarını<br />
sırasıyla şu şekilde açıklayabiliriz.<br />
Risk kavramı en basit ifadeyle; zarar<br />
veya kayıp durumuna yol açabilecek<br />
bir olayın ortaya çıkma olasılığı olarak<br />
ifade edilebilir. Yönetimlerin amacı da<br />
bu tür olayların olumsuz sonuçlarının<br />
kurum veya kuruluşlar üzerindeki<br />
etkilerinin ortadan kaldırılması ya da<br />
en aza indirilmesi olmaktadır. Bununla<br />
birlikte, her risk içeriğinde fırsatları<br />
da barındırmaktadır. Dolayısıyla risk<br />
yönetiminin temel prensibi, zarara<br />
yol açabilecek olan tehlikelerin<br />
ortadan kaldırılması ve mümkünse bu<br />
unsurların fırsata çevrilmesidir. Risk<br />
yönetim sürecinde öncelikle riskler<br />
tanımlanmakta ve analiz edilmekte,<br />
sonrasında da gerekli planlamalar<br />
yapılarak önlemler alınmaktadır.<br />
Ünlü işadamı ve yazar Warren<br />
Buffet’e göre risk, “ne yaptığımızı<br />
bilmediğimiz durumlarda geçerlidir”.<br />
Bu söz, yaptığımız iş hakkında<br />
mümkün olduğunca belirsizlikleri<br />
ortadan kaldırmamız; bu konuda<br />
bilgi ve plan üretmemiz gerektiğini<br />
ifade etmektedir. Churchill ise “Eğer<br />
hayatında hiç başarısızlık yoksa hiç<br />
risk almamışsındır” demiş ve risk<br />
almadan başarı elde etmenin mümkün<br />
olmadığını vurgulamıştır. Bu sözlerden<br />
hareketle, risk var diye amaçlarımıza<br />
ulaşma yolunda faaliyetlerimizi<br />
gerçekleştirmekten geri durmamamız<br />
ancak riskleri analiz ederek etkin<br />
bir biçimde yönetmemiz gerektiğini<br />
söyleyebiliriz.<br />
Kriz ise önceden beklenilmeyen ve<br />
öngörülmeyen, örgüt tarafından<br />
hızlı bir biçimde cevap verilmesi<br />
gereken, örgütün önleme ve uyum<br />
mekanizmalarını yetersiz hale<br />
getirerek, mevcut değerlerini,<br />
amaçlarını ve var<strong>sayı</strong>mlarını tehdit<br />
eden gerilim durumu olarak<br />
nitelendirilmektedir. Yaklaşmakta<br />
olan kriz sinyalleri alınıp, yorumlanıp,<br />
değerlendirilmemişse ve sağlıklı<br />
tepkiler verilmemişse, örgütün kriz<br />
dönemine girmesi kaçınılmazdır.<br />
Krize hazır olabilmek için örgütün iç<br />
faktörlerinin ve dış çevresinin sürekli<br />
ve dikkatle izlenmesi; alınan sinyallerin<br />
eksiksiz olarak analiz edilmesi<br />
gereklidir.<br />
Kriz yönetimi ve risk yönetimi, içerik<br />
ve sıralama açısından birbirinden<br />
ayrışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında<br />
risk krizden önce gelmekte, risk<br />
gerçekleştiğinde de kriz baş<br />
göstermektedir. Bu nedenle krize yol<br />
açmamak için risklerin başarılı bir<br />
biçimde yönetilmesi gerekmektedir.<br />
Çevresel koşulların çok hızlı değiştiği<br />
bir ortamda başarılı olmak için gerek<br />
makro düzeyde devletin, gerekse<br />
mikro düzeyde işletme ya da STK’ların<br />
risk ve kriz yönetimine gereken önemi<br />
vermesi zorunludur.<br />
Konunun kavramsal çerçevesini<br />
çizdikten sonra, gelelim turizm<br />
sektörünün risk ve krize ilişkin<br />
mevcut durumuna. Yazının başında<br />
da belirttiğim gibi aslında risk<br />
ve krizlere karşı genel olarak bir<br />
yanılgı içerisindeyiz. Turizmdeki<br />
başarı hikâyemiz, bize turizmle ilgili<br />
her konuda başarılı olduğumuzu<br />
düşündürttü ve bu durum risk<br />
ve krize ilişkin kurumsal bir yapı<br />
oluşturmamızı engelledi. Bana göre bu<br />
nedenle hâlihazırda turizm risk ve kriz<br />
yönetimine ilişkin görev tanımı açıkça<br />
belirlenmiş bir yapılanmamız yok. Şöyle<br />
ki T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımız<br />
bünyesinde ilgili genel müdürlükler<br />
görev alanlarına giren konularda<br />
gerektiğinde çalışmalar yürütüyorlar.<br />
Bakanlığın Strateji Başkanlığı da<br />
5018 <strong>sayı</strong>lı yasa kapsamında stratejik<br />
planını hazırlarken riskler üzerinde<br />
çalışıyor, ancak bu riskler ağırlıklı<br />
olarak bakanlığın kendi riskleri yani<br />
bu çalışmada sektörün risklerine yasa<br />
gereği yeterince odaklanılamıyor.<br />
Bu durum, kamu kesiminde risk ve<br />
kriz yönetimine ilişkin bir boşluk<br />
oluşmasına neden oluyor. Sektör<br />
STK’larına bakıldığında da kriz<br />
oluştuğunda fikir üretmenin ve<br />
kendi sorumluluk alanlarına giren<br />
konulara ilişkin bir takım faaliyetler<br />
gerçekleştirmenin dışında risk ve kriz<br />
yönetimine dair bir çalışmanın olmadığı<br />
görülüyor. Genel görünüme göre<br />
öncelikle turizmde camia olarak krizin<br />
oluşmasını bekliyoruz, sonrasında da<br />
kamu kurumları ve sektör STK’ları bir<br />
araya gelerek krizin çözümüne ilişkin<br />
çözümler üretme gayreti içerisine<br />
giriyoruz. Bu yaklaşımın, günümüz<br />
rekabet koşulları ile hızla değişen<br />
çevresel koşullar çerçevesinde başarılı<br />
sonuçlar vermesini beklememeli,<br />
daha işlevsel bir model kurgulanması<br />
üzerine kafa yormalıyız.<br />
Aslında T.C. Kültür ve Turizm Bakanı<br />
Sn. Prof.Dr.Nabi Avcı ve ekibi söz<br />
konusu sorunun farkına varmış<br />
olmalı ki geçtiğimiz yıl Kasım ayında<br />
planlanan ancak daha sonra ertelenen<br />
Turizm Şurasının dört başlığından bir<br />
tanesini risk ve kriz yönetimi konusuna<br />
ayırmıştı. O dönemde şura toplanmış<br />
olsa, belki de şimdiye kadar risk ve<br />
kriz konusunda kurumsal bir yapı<br />
kurgulanmış olabilirdi. Ertelenen şura<br />
toplantısının 2017 Kasım ayı içerisinde<br />
gerçekleştirilmesi planlanıyor. Eminim<br />
ki bu toplantıdan söz konusu sorunla<br />
ilgili yapısal bir çözüm önerisi ortaya<br />
çıkacaktır.<br />
Peki, ülkenin turizmde son iki yılda<br />
kaybettiği pazarları geri kazanması,<br />
turist <strong>sayı</strong>sı ve gelir düzeyini<br />
arttırması, daha da önemlisi bundan<br />
sonra karşı karşıya kalabileceği krizleri<br />
bertaraf edebilecek yapılanmayı nasıl<br />
kurması gerekiyor? Bu soruya cevap<br />
aramadan sektörün karşı karşıya<br />
kaldığı ve gelecekte de kalabileceği<br />
risk faktörlerinden bazılarını<br />
sıralayalım: Terör, savaş, uluslararası<br />
anlaşmazlıklar, ekonomik sorunlar,<br />
turist ölümleri, zehirlenmeler,<br />
doğal afetler, çevre kirliliği, bulaşıcı<br />
hastalıklar vb. Ülkemizde yukarıda bir<br />
kısmını sıralayabildiğim çok <strong>sayı</strong>da risk<br />
faktörünü yerel, ulusal ve uluslararası<br />
düzeyde ele alıp bunları analiz<br />
edecek, yapılan analizler neticesinde<br />
eylem planları hazırlayacak bir<br />
yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu<br />
sayede turizm sektörümüz her riski<br />
değerlendirebilecek, bu risklerin krize<br />
dönüşmesini engelleyebilecek; kriz<br />
oluşsa bile hazırlanan eylem planları<br />
vasıtasıyla doğabilecek sorunları<br />
en az zararla atlatabilecektir.<br />
Önerilen bu yapı başta T.C. Kültür<br />
ve Turizm Bakanlığı olmak üzere,<br />
TÜRSAB, TÜROFED, TUROB, TUREB,<br />
TYD, POYD, TUROYD, TURYİD ve<br />
Turizm Akademisyenleri Derneği<br />
gibi STK’ları, ilgili kamu kurum<br />
temsilcileri ile yerel yönetimleri<br />
bünyesinde barındırmalıdır. Merkez<br />
ve il örgütlenmeleri biçiminde<br />
oluşturulması gereken bu yapının<br />
kendine ait sekreteryası ve bütçesi<br />
bulunmalıdır.<br />
Karşı karşıya kalınan her krizin<br />
aynı zamanda bir fırsat olduğu<br />
var<strong>sayı</strong>mından hareketle, turizmdeki<br />
yapısal sorunların bu dönemde<br />
hayata geçirilecek radikal tedbirlerle<br />
çözülebileceğini<br />
söylemek<br />
mümkündür. Bahsedilen sorunların<br />
başında gelen risk ve kriz yönetimi<br />
boşluğunun ortadan kaldırılması<br />
ile ülkemizin yüksek katma değere<br />
sahip olan ve en önemli sektörlerinin<br />
başında gelen turizmin yüksek<br />
bir ivme kazanması ve gelecek<br />
dönemlerde de istikrarlı büyümeler<br />
sergilemesi mümkün olabilecektir.<br />
Saygılarımla,
söylesi 8<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017 www.hotelgazetesi.com<br />
İstanbul Cerrahi Hastanesi<br />
İşletme Direktörü<br />
Banu Başaran<br />
SAĞLIK VE TURİZM SEKTÖRLERİ<br />
ARASINDA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI<br />
Türkiye Sağlık<br />
Turizminde<br />
dünyanın<br />
önde gelen<br />
ülkelerinden biri.<br />
Bu kendiliğinden<br />
olmadı tabi. Sağlık<br />
sektöründeki<br />
bazı vizyon<br />
sahibi kişilerin<br />
girişimleriyle<br />
başlayan sağlık<br />
turizmi, günden<br />
güne gelişerek,<br />
Türkiye’yi dünyada<br />
ilk 5’e yükseltti.<br />
<strong>Hotel</strong> <strong>Gazetesi</strong><br />
olarak bu gelişimin<br />
öncülerinden,<br />
İstanbul Cerrahi<br />
Hastanesi, İşletme<br />
Direktörü Banu<br />
Başaran ile Sağlık<br />
Turizmini konuştuk.<br />
Sizi tanıyabilir miyiz?<br />
Sağlık sektöründe 24. yılımı bu ay<br />
itibariyle tamamlamış bulunuyorum.<br />
Sağlık işletmeciliği çok özellikli bir<br />
alan, çok zor olmasına rağmen bir o<br />
kadar da keyifli. Bu alanda çalışmak<br />
için işinizi gerçekten seviyor olmanız<br />
gerekli. 15 yıl Amerikan Hastanesi, 5 yıl<br />
Medicana International Hastanesi’nde<br />
Genel Müdür Yardımcılığı yaptım.<br />
2011 yılında kendi şirketim olan<br />
Medibiz Sağlık Hizmetleri’ni kurdum.<br />
Sağlık yatırım, yönetim ve danışmanlık<br />
ve sağlık turizmi konusunda faaliyet<br />
gösteriyor. 2017 Ocak ayı itibariyle<br />
İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde İşletme<br />
Direktörü olarak görev yapıyorum.<br />
Türkiye’de sağlık turizminin<br />
gelişimi nasıl oldu? Anlatır mısınız?<br />
2005 yılında Avrupa’daki sağlık<br />
sisteminde yaşanan ekonomik<br />
zorluklar nedeniyle yurt dışı sigortaları<br />
hastalarını daha uygun fiyat ile<br />
ameliyat yapabilecekleri ülkelere<br />
göndermeye başladılar. Türkiye bu<br />
sayede Avrupa’dan hasta almaya<br />
başladı. Ayrıca orta doğu ülkelerinden<br />
hastaların daha önce tercih olarak<br />
gittikleri Avrupa hastanelerindeki<br />
yetersizlikler, zenginlerin ülkemize<br />
yönlenmesini sağladı. Gelen<br />
ülke şartlarından hastanelerden<br />
ve aldıkları hizmetten memnun<br />
kaldığı için kulaktan dolma reklam<br />
ile Ortadoğu’nun cazibesi haline<br />
döndü. Türki cumhuriyetleri, körfez<br />
ülkelerindeki bu tanıtım , bekleme<br />
sürelerinin olmaması, teknolojik<br />
avantaj sağlık turizmi konusunda<br />
gelişmemize neden oldu.<br />
Sağlık turizminde yaşanan sorunlar<br />
nelerdir. Kısaca söz eder misiniz?<br />
En önemli sorunlarımızdan birisi ortak<br />
hareket ettiğimiz fiyat politikasının<br />
olmamasından kaynaklanıyor.<br />
Standart fiyat politikası yaratılmaması<br />
veya gelen hastalığa hizmet<br />
verilmeyecek olmasına rağmen<br />
hastanın kabul edilerek getirilmesi<br />
sıkıntılı bir konu. Bu nedenle<br />
hastalıklara göre değerlendirmeler<br />
yapılarak hasta kabul edilmeli, fiyat<br />
politikasında ortak dil ile hareket<br />
edilmelidir.
~<br />
9 saglık turizmi<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Yusuf Ziya Yurtsever<br />
Ah şu dilenciler !<br />
Siz başından beri bu konunun<br />
içindesiniz ve Türkiye’nin bu<br />
noktaya gelmesinde büyük katkı<br />
sahibisiniz. Bu noktaya nasıl<br />
geldik? Neleri doğru yaptık, ne<br />
gibi yanlışlar yapıldı, anlatır<br />
mısınız?<br />
Ülkemizde dünya standartlarında<br />
hizmet sunan hastane <strong>sayı</strong>sının<br />
her geçen gün artmasını öncelikli<br />
neden olarak görebiliriz. Türkiye’nin<br />
maliyetler açısından oldukça uygun<br />
ve turistik açıdan ilgi merkezi<br />
olmasının yanında misafirperverliği<br />
ile de yaptığı ün ile konum olarak<br />
dünyada ulaşılabilir bir noktada<br />
olması, tıbbın gelişmiş olması,<br />
araştırma ve geliştirme konusunda<br />
da olumlu gelişmeler olması gibi<br />
faktörler Türkiye’ye bu alanda güç<br />
kazandırmıştır. Diğer taraftan;<br />
büyük kamu hastanelerinin hizmet<br />
kalitesinde ciddi eksikliklerinin<br />
bulunması, özel hastanelerin<br />
sadece sınırlı bir kesiminin dünya<br />
standartlarında hizmet sunabiliyor<br />
olması, tanıtım ve sektörler<br />
(turizm, sağlık vb.) arasında işbirliği<br />
eksikliğinin olması sektörün hızını<br />
kesmektedir.<br />
Ülkemizin dünyanın bu konuda<br />
önde gelen ülkelerine göre<br />
avantajları neler?<br />
Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin<br />
Türkiye ile olan yakın ilişkileri,<br />
Avrupa’da yaşayan Türkler, AB ülke<br />
vatandaşlarının sigorta kapsamı<br />
dışında beklemeden ve ekonomik<br />
bir şekilde hizmet alabilmeleri,<br />
turizm bölgelerimizin artan tercih<br />
edilirliğini sayabiliriz.<br />
Turizm ve sağlık sektörünün<br />
dünyadaki mevcut konumumuzu<br />
korumak ve daha da geliştirmek<br />
için neler yapması gerekir?<br />
Uluslararası boyutta akreditasyon,<br />
özel ve kamu sigorta kuruluşları ile<br />
anlaşmalar,<br />
ucuz fiyatlandırmadan kaçınılması,<br />
yurtdışı bilimsel işbirliklerinin<br />
gerçekleştirilmesi gerekli. Bu<br />
aşamada hastanelerdeki Uluslararası<br />
Hasta ilişkileri departmanlarına çok<br />
iş düşüyor; fazla <strong>sayı</strong>da yabancı<br />
dil bilen personelle çalışılması,<br />
hastalarla kendi ülkelerindelermiş<br />
gibi ilgilenilmesi, kendi kültürlerinin<br />
ve bakış açılarının bilindiğinin<br />
hissettirilmesi, anadillerinde ya<br />
da konuştukları bir dilde iletişim<br />
kurulması, doğru ve anlaşılır<br />
bilgilendirme yapan web sitesi,<br />
broşür, form hazırlanması,<br />
yönlendirme<br />
levhalarının<br />
anladıkları bir dilde olması, kendi<br />
sağlık merkezleri ile irtibatın<br />
kurulması, sigorta işlemlerinin<br />
gerçekleştirilmesi ve nihayetinde<br />
hastaya kendi evinde gibi<br />
hissetmesinin sağlanması, mevcut<br />
konumumuzu korumak ve daha da<br />
geliştirmek için yapılması gerekenler<br />
olarak sıralayabiliriz.<br />
İstatistiksel anlamda<br />
bakıldığında sağlık turizminde<br />
Türkiye’yi hangi coğrafyanın<br />
insanları tercih ediyor, hangi<br />
hastalıkların tedavisi veya<br />
operasyonlar için geliyorlar?<br />
Körfez ülkeleri, türki cümhuriyetleri,<br />
balkanlar, orta doğu, Irak, Libya,<br />
Azarbaycan, Kuveyt, Bulgaristan,<br />
Arnavutluk, Kosava Türkiye’yi tercih<br />
eden ülkeler..<br />
Saç ekimi, estetik amelilyatlar,<br />
kalp damar cerrahisi, organ nakli,<br />
onkolojik hastalıklar, laporoskopik<br />
cerrahiler ağırlıklı tercih nedeni.<br />
İstanbul Cerrahi Hastanesi’ne<br />
sağlık amaçlı gelen turistlerin<br />
tedavileri süresince nasıl bir yol<br />
izleniyor?<br />
Hastanemizdeki genel politika gereği<br />
yabancı hasta diye fiyatlandırmada<br />
yerli hastadan farklı bir ücret skalası<br />
uygulamıyoruz.<br />
Geçen yazımda, taksi esnafının turizme<br />
verdiği zarardan bahsetmiştim.<br />
Maalesef tüm hızı ile devam ediyor…<br />
En son kurban Hintli oyuncu Saymaya<br />
Tondon. Aslında en son kurban değil…<br />
Sosyal medyayı kullanıp, derdini<br />
dünyaya duyuran biri olduğu için<br />
herkes haberdar oldu… Bu ve buna<br />
benzer iddialar ile hemen hemen her<br />
gün karşılaşıyoruz. Tabiri caizse sektör<br />
zaten batık durumda. Bir de bunun<br />
gibi olumsuz reklamasyonlar çok<br />
daha kötüye götürüyor. Taksi esnafı<br />
içerisinde mutlaka çok iyi insanlar var<br />
ama azınlıkta olan kötüler iyilerin de<br />
adını karartıyor. Bu işe devletimizin<br />
mutlak suretle ciddi bir şekilde el atması<br />
gerekiyor. Turizmin kanayan yarası olan<br />
bu sorunla ilgili caydırıcı cezalar mı gelir,<br />
başka sistemleri mi gelir, bu konuyla<br />
ciddi ciddi uğraşılması gerekir.<br />
Bu olumsuzlukların yanı sıra bir de<br />
dilenci sorunu çok üst seviyeye çıktı.<br />
Ne Türkiye’de yaşayan insanların ne<br />
misafir gelen turistlerin hiçbir açık<br />
mahalde bir şey yiyip içme şansları yok.<br />
Anında gelip taciz edercesine sakız gibi<br />
yapışan, yardım isteyen, ister bunun<br />
adına sadaka diyeyim ister başka bir<br />
şey, hatta bir adım daha ileriye gideyim,<br />
zayıf ve güçsüz gördüklerini, fiziki olarak<br />
sıkıştırıp taciz ediyorlar. Bu da çok<br />
rahatsızlık verici bir olay, bu konunun<br />
da gündeme getirilip önleyici tedbirler<br />
alınması gerektiği kanaatindeyim.<br />
Umarım her şey iyi olur, sağlıkla kalın
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
sosyal medya<br />
10<br />
TURİZMCİ<br />
SOSYAL MEDYASI<br />
İhsan TÜRKUS<br />
TUROYD...<br />
Ankara’dan gelmiş..<br />
Nasıl sarılıyor, “kardeşim” diye...<br />
Yüzü gülüyor...<br />
Bir başkası Azebeycan’dan, Bakü’den<br />
uçmuş gelmiş..<br />
Batman’dan, Diyarbakır’dan, Ege’den,<br />
Samsun’dan, Afyon’dan<br />
Antalya’dan, Manisa’dan...<br />
Otel yöneticileri....<br />
Her biri umut dolu..<br />
Her birinde parlayan, ışıl ışıl gözler...<br />
Genel kurula değil, hasret gidermeğe<br />
gelmişler sanki....<br />
Sıkıntıları yok mu?<br />
Elbette var, omuz omuza olmakta<br />
bulmuşlar çözümü...<br />
Ülkenin dört bir yanı yetmemiş,<br />
Çin’den, Dubai’ye, Arabistan’dan<br />
Rusya’ya katılımlar var....<br />
Her yerden gelen mesaj aynı;<br />
“Üzerimize düşen ne varsa, yapmaya<br />
hazırız.”<br />
Böylesi güzel duygularla başladı,<br />
TUROYD’un olağan ilk kongresi....<br />
Ne oldu, ne bitti hiç değinmeyeceğim....<br />
Çalışmak isteyen, katkıda bulunmak<br />
isteyen, taşın altına elini koymak isteyen<br />
herkes kendine bir yer buldu, listelerde...<br />
Listeler de yeterli değil...<br />
Madem ki yeni bir oluşum, yeni bir<br />
heyecan<br />
“Kendime değil , ben bu derneğe ne<br />
verebilirim diye düşünmek gerek” dedi<br />
konuşmacılardan biri....<br />
Hele Divan başkanı Ersin abimizin bir<br />
son sözü var ki;<br />
“50 yıldır bugünü bekliyordum, çocuklar,<br />
bugünü, kutlarım hepinizi” derken<br />
nerdeyse ağlayacak...<br />
Ülke turizmi belki de gelmiş geçmiş en<br />
kötü dönemini yaşıyor...<br />
Sorunlar dağ gibi yığılmış...<br />
Hergün yenileri ekleniyor...<br />
Gelen turist <strong>sayı</strong>sı düşmüş, gelirler<br />
düşmüş..<br />
En önemlisi, sektör, yetişmiş eleman<br />
kaybı yaşıyor, acı bir şekilde...<br />
İşte bu şartlarda yola çıkan TUROYD,<br />
öncelikle vefanın, dostluğun ve<br />
dayanışmanın adresi olmalı...<br />
Aynı dili konuşan, işini iyi bilen ve<br />
bilgisini arkadaşlarıyla paylaşmaktan<br />
çekinmeyen yöneticilerden güzel işler<br />
bekliyor sektör...<br />
Yolun açık olsun TUROYD....<br />
Yolunuz açık olsun güzel insanlar...<br />
İletişimin son derece önemli olduğu ve hız kazandığı bugün<br />
kendimizi ifade etmek noktasında sosyal medya kanallarını<br />
günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız aşikar..<br />
Bireysel olarak sosyal medya mecralarındaki iletişimimizde<br />
kendimizi, bilgi ve birikimlerimizle en iyi şekilde ifade<br />
edebiliyoruz. Tüm mecralarda güncel kalabiliyoruz ve hatta<br />
her geçen gün daha da öğrenerek ve gelişerek alternatif<br />
mecralarda da olma hevesi içerisindeyiz. .<br />
Sosyal medyayı yakından takip eden ve kullananlar<br />
olarak var olduğumuzu, tam da burada şu anda yapıyor<br />
olduklarımızı, tercihlerimizi, başarılarımızı, bilgilerimizi, ilgili<br />
olduklarımızı, sahip olduklarımızı belirtmek için her boş<br />
kaldığımız an ilgili mecraları kullanıyor, paylaşımlar yapıyor<br />
ve takip ediyoruz..<br />
İfadelerimiz öylesine güncel ve samimi ki; sabah nasıl<br />
uyandığımız, öğlen ne yediğimiz, hangi marka şarap<br />
içtiğimiz, bugün nasıl hissettiğimiz, bulunduğumuz<br />
mekanlar, seyahat ettiğimiz yerler, okuduğumuz kitaplar,<br />
yaptığımız sporlar… Her biri şahsi sayfalarımızı birbirinden<br />
güzel fotoğraf ve ifadelerle süslüyor..<br />
Birbirimizi takip etmenin dışında tanımadıklarımızı,<br />
idollerimizin hayatlarını da yakından takip etmek,<br />
beğenilerini, ilgi alanlarını tercih ettiklerini beğenmek,<br />
yorumlar yapmak son derece keyifli kabul ediyoruz. Zaten<br />
sosyal medya bir harika dostum, kabul etmemek imkansız!<br />
Önceden nasıl yaşıyorduk ki? Diye soruyoruz kendimize sık<br />
sık ;) Sıkı bir sosyal medya kullanıcısı olarak elbette olumsuz<br />
bir eleştiride bulunmayacağım.. Ne haddime ayrıca! ;)<br />
Sadece hepimiz için telefona odaklanıp bozulma tehlikesi<br />
ile karşı karşıya kalan gözlerimizi ve boyun fıtığı olma<br />
tehlikesini arada düşünmüyor değilim ne yalan söyleyeyim..<br />
Ne var ki kendimiz için bu kadar yoğun bir şekilde<br />
kullanmaktan vazgeçmediğimiz ve etki alanı içerisinde<br />
olduğumuz sosyal medya mecralarını bir türlü iş hayatımıza<br />
entegre edemiyoruz. Aslında edebiliyoruz, ancak o<br />
kadar da başarılı olduğumuzu, amacımıza tam olarak<br />
ulaşamadığımızı düşünüyorum, naçizane kendi fikrimi<br />
beyan ederek ve istisnalar varsa özür dileyerek..<br />
Sosyal medya kullanıcılarının yapacak bir işi olmadığı veya<br />
ilk boşa çıktıkları anda yüzde 85 oranında akıllı telefonları<br />
ile oyalandıklarını biliyor muyuz?<br />
Ve şunu da çok iyi biliyoruz ki takip etmekle kalmayıp satın<br />
almaya dönüşen her eylemde birbirimizden etkileniyoruz.<br />
Satın alınan ürünle ilgili, kalınacak yer, seyahat edilecek<br />
noktalarla ilgili birbirimizden son derece etkilendiğimiz ve<br />
tercihlerimizi belirlediğimiz çok net.<br />
Olumlu etkilerin yanında olumsuz da etkilenebiliyor ve<br />
tercihimizi buna göre belirliyoruz. Bu noktada başta<br />
facebook, instagram, twitter platformları; forumlar, bloglar<br />
gezilip görülen yerleri anlatma, memnun kalınan ve<br />
şikayette bulunulan durumları başkaları ile paylaşma ve<br />
tavsiyelerde bulunmak için kullanıcılara mükemmel ortamlar<br />
sağlıyor şüphesiz.<br />
Ayrıca Dünyada turizm sektörünün sosyal nabzını elinde<br />
tutan başta Tripadvisor olmak üzere benzeri bir çok siteyi<br />
takip eden ve rezervasyon yapmadan önce mutlaka girip<br />
Otelle ilgili yorumları değerlendirerek fikir alan göz ardı<br />
edilemez önemli bir kitle var. Kişi kendinden bilir işi.. Hepimiz<br />
yapmıyor muyuz?<br />
Bizler hem hizmet veren hem tüketen tarafta artık internette<br />
çok daha fazla vakit harcıyor, parmaklarımızın ucuyla dünyayı<br />
takip ediyoruz. Otellerimizde konaklayan kişilerin seyahat<br />
yorumları anlık olarak internette paylaşılabiliyor. Özetle<br />
geçmiş tarihte otelimizde konaklamış olan kişiler, gelecekte<br />
otelimizi seçecek olan kişilerin kaderini belirleyebiliyor. Bu<br />
duruma misafirin memnuniyeti veya memnuniyetsizliği<br />
olarak bakılmasının şu anda duruma sevinmek veya üzülmek<br />
noktasında olmadığımı belirtiyor, sadece sosyal medyanın<br />
sağladığı fırsat alanına odaklanmak istiyorum.<br />
O kadar güçlü bir oluşum karşımızda duruyor ki, bizler<br />
Pazarlama ve Satış tarafındaki verimliliğin hesaplarını<br />
yaparken sosyal medya gibi bir pazarlama fırsatını kaçırma<br />
olasılığımızı gözden kaçırmamalıyız.<br />
Neler yapacağız? Öncelikle konuyu ciddiye alacak milyon<br />
dolarlık yatırımlarla hayata geçen otellerimizde sosyal<br />
medya kanallarını aktif kullanma konusunu enine boyuna<br />
değerlendireceğiz. Kendimiz için her boş anımızda<br />
kullandığımız bu mecradan otellerimizi mahrum etmeyeceğiz.<br />
Ekiplerimizden görevlendirdiğimiz arkadaşlarla birlikte<br />
bu mecralara vakit ayıracak, hem keyfini yaşayacak hem<br />
de kurum kültürümüze yakışan şekilde Otellerimizi bu<br />
mecralarda en iyi ve etkili şekilde temsil edeceğiz. Tıpkı<br />
kendimiz için yaptıklarımız gibi..<br />
İşin uzmanlarının da birleştiği noktalara ve yapmamız<br />
gerekenler oldukça basit ve hala çok keyfili ;)<br />
Yenilikleri takip edeceğiz; Piyasaya yeni çıkan uygulamaların<br />
kullanılabilirliğini ölçerek otellerimize uygun hale getirip hedef<br />
kitlemizle paylaşabiliriz. Hali hazırda kullanmış olduğumuz<br />
mevcut sosyal medya platformlarında güncel kalacağız;<br />
sürekli olarak fotoğraf, video, bilgi, kampanyalar, duyurular<br />
tarafını besleyeceğiz. Hedef kitlemizin beklentilerine göre<br />
segmente edip paylaşabiliriz. Kurum imajımızı oluşturacak;<br />
kısa süreli videolarımızı yükleyecek, en kısa sürede otelimizi en<br />
iyi şekilde tanıtıma odaklanacağız. İnstagram ve facebook’ta<br />
yayınlanan kısa videoların çok büyük izleyici <strong>sayı</strong>larına ulaştığı<br />
tartışmasız bir gerçek.<br />
Misafirlerimizi tanıyor ve hangi platformda olduklarını<br />
biliyorsak işimiz çok daha kolay. Bugün elimizde ‘Business’<br />
misafir kitlesine ulaşabileceğimiz Linkedin’den tutun da<br />
millenium kuşağına hitap edebileceğimiz SnapChat e kadar<br />
kullanabileceğimiz bir çok yararlı mecra mevcut. Otellerimizde<br />
konaklayan misafirlerin deneyimlerini maksimuma çıkacağız;<br />
Misafirlerimizin istediği şekilde ve hızda onlarla iletişime<br />
geçeceğiz.<br />
Konunun özeti tüm sosyal medya kanallarında bulunmak ve<br />
bu mecraları en iyi şekilde yönetmek durumundayız. Bunları<br />
yaparken gözümüzü gelecekten ayırmayarak hızlı gelişen<br />
teknoloji ile kardeş bu mecraların hepsini en verimli şekilde<br />
İş hayatlarımızın tam ortasına almak zorunda olduğumuzu<br />
kabul edelim.<br />
Ulaşabildiğimiz her bir misafirimizin yönettiğimiz otellerin<br />
birer parçası ve hali hazırda otelimizin pazarlamacıları<br />
olduklarını da unutmayalım!
11 sosyal medya<br />
Aktürk <strong>Hotel</strong>s Group<br />
Digital Marketing Manager’i<br />
Muzaffer UZUN,<br />
otel yetkililerini uyardı<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
Adnan<br />
Uzan<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Yüzde yüz doluyuz,<br />
rahat olun….<br />
Bu tuzağa düşmeyin!<br />
Son dönemlerde hızla yayılan ve çoğalan dijital<br />
dolandırıcılık sistemlerinden bahsetmek istiyorum.<br />
Eminim siz turizm çalışanları da benim gibi bu durumla<br />
birkaç kez karşı karşıya gelmişsinizdir.<br />
Birçok sektör gibi turizm sektörünü de içine almak<br />
isteyen bu tuzak, genellikle telefon veya mail aracılığı<br />
ile sizinle irtibata geçiyor ve Google’dan aradığını<br />
size söylüyor. Google gibi güvenilir bir firmanın<br />
adını duyduğunuzda ister istemez diyaloğa devam<br />
etmek istiyorsunuz ve aşağıdaki gibi bir konuşma<br />
gerçekleşiyor.<br />
- Merhabalar; otelinizi Google’da ilk sayfada<br />
gösteriyoruz. Yakın bir tarihte de oteliniz için yapılan<br />
çalışmaların süresi bitmiş olacak. Tekrar çalışmak ister<br />
misiniz diye sizi arayalım dedik.<br />
- Google’dan mı arıyorsunuz yoksa bir ajans<br />
mısınız?<br />
- Google’dan arıyoruz.<br />
- Google böyle bir hizmet için aramaz ama nasıl<br />
oluyor?<br />
- Google’un yetkilendirdiği resmi ajansız.<br />
- Bugüne kadar otelimiz için ne gibi çalışmalar<br />
yaptınız?<br />
- Adwords çalışması, Google işletmeler hesabı kaydı<br />
ve harita çalışmaları.<br />
- Bu çalışmalar için ücret ödeyecek miyiz?<br />
- Tarafınızdan bize iletilen 5 adet anahtar<br />
kelime ile otelinizin google’da 1. sayfada çıkmasını<br />
sağlayacağız. Google haritalar ve işletmeler kaydınızın<br />
süresi doluyor bu yüzden artık haritalarda oteliniz<br />
görünmeyecek bu durumu aktif hale getireceğiz.<br />
- Peki bizim gibi 20-30 oteli aradıysanız hepimizi<br />
1. sayfada veya 1. sırada nasıl çıkaracaksınız.<br />
Son sorunun gelmesiyle birlikte telefon yüzümüze<br />
kapanır.<br />
Yukarıdaki diyalog tamamen arayan kişiyi sıkıştırmak<br />
amacıyla kurulmuştur. Çünkü Google sizden hiçbir<br />
şekilde Google İşletmeler Kaydı (My Business),<br />
haritalar (maps) kaydı gibi hizmetlerden para talep<br />
etmez, çünkü bu hizmetlerin hepsi kullanıcılar<br />
tarafından ücretsiz olarak oluşturulup kullanılabilen<br />
hizmetlerdir daha önce böyle bir kaydınız varsa<br />
süresinin dolması imkansızdır. Google otelinizi<br />
İşletmeler Kaydınızı veya Haritalar kaydınızı<br />
doğrulamanız için arar ve size bir doğrulama kodu<br />
verir bütün işlemleri sizin kendinizin yapmanızı<br />
sağlar. Adwords (Google Reklamları) çalışmaları için<br />
ise eğitici veya teşvik edici yönlendirmeler için size<br />
ulaşır.<br />
Bu gibi kolay yoldan para kazanmanın peşine düşmüş<br />
firmalardan uzak durulması gerekir.<br />
Sezonun baslamasıyla gene ortalık hareketlendi,<br />
özlediğimiz günlere döndük bir nebze de olsa…<br />
Ancak şunu unutmayalım ki gene temkinsiz, gene<br />
akılları yakan fiyatlar, olaylar devam etmekte…<br />
Halen ders çıkarmamış gibi sanki o zor yerlede<br />
olan fiyatları bizler yaşamamışız gibi toparlanmak<br />
için ilerisini düşünmeden aynen bildiğimiz, ezber<br />
bozan strateji ile devam ediyoruz…<br />
Şu an sadece doluluklar, boş olan tarih aralıkları<br />
ve ne kadardan satarım da kar ederimin hesapları<br />
akıllarda kalmakta, ancak çok değil 2 ay daha<br />
sürecek bu muhabbet, hepimiz biliyoruz . Dost<br />
acı söyler evet ama halen ileriye doğru hesaplar<br />
yapılmamakla birlikte, ezbere giden ve stratejisiz<br />
verilen fiyat ve anlaşmalar ortalığı kasıp kavurmakta,<br />
bunu benim kadar herkes görebiliyordur. Sezona<br />
verilen akıl almaz fiyatlar diğer oteller açısından<br />
bile zorlayıcı bir yola sokmakta… Bu fiyatlarla ye<br />
hesapsız ticaret anlayışı ile 2 ayda ne kadar bir<br />
toparlama olacağı merakla bekleniyor esasında.<br />
Trabzon’un hele ki o Uzungöl’ün hali ortada. 200<br />
- 300 euro’ya satılan fiyatlar, değil Türkiye’nin,<br />
dünyanın göz bebeği olan İstanbul’a fark atar<br />
derecede… Orasının da tükenmeye yüz tutacağı<br />
zamanlar yaklaşmakta diye düşünüyorum.<br />
Tutarsız fiyatlandırma ile yapılan çarpık kentleşme<br />
ve orjinalliğinin bozulması ile birlikte kendi öz<br />
görüntüsünü kaybettikten sonra ne gibi merak<br />
uyandıracak hali kalabilir ki…<br />
Rant sağlama derdinde iken 3 ay 4 ay dolulukla<br />
olacak çabasi ile tükeniyoruz esasında dostlar.<br />
Kontrolsüz tüketme derdine esasında bir yandan<br />
da tükeniyoruz.<br />
Yüzde yüz doluluklar şu an icin mutlu etse de<br />
ilerisini düşünmememize neden olmamalı..<br />
- Tabi ki yıllık 400 TL.<br />
- Peki yüz yüze görüşme imkanımız var mı?<br />
- Hayır, çağrı merkezi hizmeti veriyoruz.<br />
- Daha önce aldığımız hizmetlerle ilgili bir<br />
bilgilendirme raporu alabilmem mümkün mü?<br />
- Hayır, çünkü daha önce sanırım başka firmayla<br />
çalışma yapmışsınız.<br />
- Sizinle çalışırsak bize ne gibi hizmetler<br />
sağlayacaksınız?<br />
Eğer oteliniz için bir Dijital Pazarlama hizmeti almak<br />
istiyorsanız bu işi yapan yüzlerce güvenilir kişi veya<br />
firma mevcut. Hizmet alacağınız firma veya uzman<br />
ile muhakkak yüz yüze görüşme gerçekleştirin, daha<br />
önce yaptığı işlerden örnekler gösterilmesini ve<br />
alacağınız hizmet ile ilgili haftalık veya aylık detaylı<br />
rapor iletilmesini talep edin.<br />
Bu gibi talihsiz durumlarla karşılaşmamak için<br />
otellerin satış ve pazarlama departmanlarının<br />
bilgilendirilmesini sağlayınız.<br />
Ama bizler burada ne dersek diyelim sizler “yüzde<br />
yüz doluluk var üzgünüm” diyecek ve gene herkes<br />
olduğu yere oturacak, şu an sezonda bile yerlerde<br />
olan fiyatlar kışın gene aynı düzeyde devam<br />
edecektir. Sonrasında ise o boş vakitlerde ve<br />
fiyatların gene hak etmediği düzeylerde olduğunda<br />
“ki o zaman oldukça boş vaktimiz olacak” sanırım<br />
daha fazla düşünmeye de vaktimiz olacaktır.<br />
Bu yüzden…<br />
Şimdilik güzel, rahat olun, 100’de 100 doluyuz ;)
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
YUSUF BAYIRLI<br />
İran deyip<br />
geçme<br />
İran’dan dönerken yeniden gidesim geldi...<br />
Kültürlerin çarpışması mı desek yoksa yolculuğun<br />
beni benden alması mı? Uzun yıllardır hep gidesim<br />
vardı ama erteleyip duruyordum. Nedeni de hiç<br />
belli değildi ön yargı. İran... Ön yargı ve nedenini<br />
bilmediğim duyumlar nedeni ile.... İyi ki de zinciri<br />
kırmışım!<br />
Çıktım beni ne bekler dercesine ve koyuldum yollara,<br />
ilk durak Tebriz. Havalimanında karşılama sırasında<br />
ismimin sorulması hem de Türkçe: İsim, doğum<br />
yeri ve ilk defa mı geliyorsunuz İran’a... Evet cevabı<br />
üzerine pasaportumu iade eden ve Türkçe iyi tatiller<br />
diye konuşan bir karşılama; mutlu oluşum... Nedir<br />
bu güzellik dercesine içim içim! Tebriz’de Azeri, Türk<br />
ve İranlılardan oluşan kozmopolit bir millet yapısı<br />
bulunmaktadır. Tebriz merkezin kozmopolit yapısına<br />
bir de Araz bölgesi ilave edilebilir mi derken, 1500<br />
yıllık St. Stephanos Kilisesi karşımıza çıkıyor. Ramazan<br />
döneminde arka bahçede namaz kılanlara karşılık<br />
turist olmayan o bölgede Kilisenin o yıllara nasıl da<br />
meydan okuyup, nasıl da korunmuş halde olduğu<br />
mucizesi ile karşı karşıyayız. Nefes kesici mi kesici<br />
elbette! Azeri bölge ile sadece sudan sebeplerden<br />
dolayı bir sınırı olan ve fotoğraf çekimi 20 km yasak<br />
olan ama mutlak görülmesi gereken bir doğa harikası.<br />
Çölün ortasından akan bir yeşil vadi gibi iki bölgeyi<br />
birbirinden ayıran ama ikisine de yaşam kaynağı olan<br />
Aras Nehri...<br />
Shiraz yolculuğu için Tebriz’den Tahran’a doğru yola<br />
koyuluyoruz. Shiraz şehrine ulaşım kolaylığı sağlamak<br />
için dağı dağa küstürmüşler ve birbirinden ayırmışlar.<br />
İnsanların birbirine sıcak, sevecen, yardımsever ve<br />
turiste uzaylı gibi pozitif bakan meraklı gözler ve<br />
kalplerle karşılaşıyoruz. Her adımda sanki bizim 20 yıl<br />
önceki misafirperver halimizi görmekteyim. Kadınlar<br />
kara çarşafa kapanıp gidiyorlar da, açık geliyorlar<br />
da, sokakta başı açık gezeni kırbaçlıyorlar da, kadına<br />
bakanı öldürüyorlar... Yalan..Yok öyle bir dünya!<br />
Shiraz’da şarap üretildiğine ilişkin tarihi köklerinin<br />
bulunduğu var<strong>sayı</strong>mı altında, tabi ki şimdiki zamanda<br />
alkolün yasak olduğu bir ülke olduğunu da göz<br />
önünde bulundurursak, çok üzücü. Ancak gözünüzü<br />
açarsanız Shiraz’ın tepeleri çok farklı bir güzellikte.<br />
Persepolis’e 2.500 yıllık tarihi Kralların kralı olan I.<br />
Darius, Anadolu’nun batısından Hindistan’a kadar<br />
uzanan geniş ve görkemli bir imparatorluk kurdu.<br />
Kralı Darius gücünün zirvesindeyken başkent<br />
Persepolis’te, bugün İranlıların Taht-ı Cemşid olarak<br />
adlandırdıkları büyük bir taht ile güç ve görkemini<br />
simgeleyen etkileyici saray kompleksi yaptırdı.<br />
Mezopotamya mimarisinden ilham alarak MÖ 518-<br />
516 yılları arasında yapılan saray, İran tarihinin en<br />
görkemli döneminin izlerini taşıyordu. Persepolis’te<br />
kral sarayları, taşıma toprakla yapılan, 473 metre<br />
uzunlukta, 86 metre genişlikte ve 13 metre yüksekliği<br />
olan yapay bir tepe üzerinde kurulmuş. 150 yıl<br />
boyunca yapımı süren Persepolis, Darius’tan sonra<br />
tahta çıkan I. Serhas (Xerxes) ve Artakserkses (Ardaşir)<br />
tarafından büyütülmeye devam edilmiş. Aslında<br />
Ülkenin her köşesi tarih kokar gibi....<br />
Shiraz’a veda edelim, çünkü Kish adası bizi bekler...<br />
Şah Muhammed Rıza Pehlevi döneminde 1979’a<br />
kadar adanın temelinin zemini sadece saltanat için<br />
atıldığı belli oluyor. 40 yıl önce yapılan oteller, binalar<br />
yıkılıyor sanki... 38 yıl önce tarih durmuş ve yine<br />
yeniden her şey canlanıyor gibi adeta, her şey müze<br />
haline gelmeden devam edilmiş. Batık bir Yunan<br />
gemisi mi ararsınız, eski tarih mi... Harire antik kenti,<br />
pek çok kaynağa göre, İran’ın önemli şairlerinden<br />
Sadi’nin Gülistan’ında geçen kenttir. İranlı ve Arap<br />
tarihçilere göre kent, adanın kuzey merkezinde<br />
kurulmuştur. Kalıntılar da günümüzde bu bölgede<br />
yer almaktadır. Adanın tarihini soluyabilmek için,<br />
bu bölge, göreceğimiz yerler arasında. Antik kentin<br />
yakınında kurulmuş olan Green Tree’de, dinleme<br />
vakti gelmiş oluyor.<br />
Qeshme adasına da gidip Portekiz kalesini görmeden<br />
edemeyeceğim diyenler için ne yazık ki bu tarihi<br />
koruyamamışlar, olan olmuş, gerçekten sadece<br />
minimal bir kalıntı kalmış. Hissedilen 54 derece<br />
sıcaklıkta adanın diğer yarısında ilerlemek ne<br />
mümkün. Yıldız Vadisine de uğramadan olmazdı.<br />
Bir söyleme göre bir meteor düşmüş ve muhteşem<br />
kalıntılar yaratmış... Söylemedi demeyin, adanın<br />
bir tarafından diğer tarafına giderken yol üzerinde<br />
bulunan petrol üretimi ve çıkarma çalışmaları ve aynı<br />
zamanda yakılan gazların ardından da Mangroov<br />
Ormanları göründüğünde, adeta çölün ortasında<br />
Amazon ormanlarına geçer gibi oldum… Anlatılmaz<br />
yaşanır. Yemek kültürlerine gelince; kuzunun, safran<br />
kokulu pilav ile sofrada dansı muhteşem bir görüntü<br />
sergiliyor, dürüst olmak gerekirse kuzu eti ile pek<br />
aram olmadığını itiraf etmeliyim ama denemeden<br />
yapamadım tabi ki; Evet İranlılar bu kuzu, kırmızı et<br />
konusunda ve safranlı pilav konusunda uzmanlaşmış.<br />
Kolay madalya vermem ama İranlılar bu işi iyi<br />
biliyorlar! Daha İran’da gezilecek çok yer var onu<br />
anladım, bu ilk gezim oldu... Ömür yeterse daha da<br />
fazla olacak... İsfahan’ı var, Yazd var, Masshad var, var<br />
da var... Sevgi & Saygı ile kalın.<br />
Asım<br />
TOPÇUOĞLU<br />
Bir seyyahın rüyası<br />
geziyorum 12<br />
Merak içgüdüsel bir duygudur, keşfetmek de<br />
seyahatin kamçısı. İnsanoğlu bu duyguların kendisini<br />
hareketlendirmesiyle yeni yerler, kendine benzemeyen<br />
farklı insanlar ve onların kültürlerini ve tarihlerini tanımak ve<br />
öğrenmek istemiştir.<br />
Gerçi, geçmişe bakıldığında en çok temel ihtiyacı olan<br />
barınma ve beslenme sorunlarını çözmek için kısa mesafelere<br />
hareket ederek yolculuklar da yapmışlardır. Bunu seyahat<br />
olarak adlandırmak belki yanlış olur ama elde etmek<br />
istediklerine ulaşıncaya kadar gördükleri ve yaşadıkları bir<br />
turizm hareketi <strong>sayı</strong>labilir.<br />
Günümüz ifadesine göre tanımlayabileceğimiz seyahat<br />
kültürleri tarihi M.Ö. 4000 yıllarında başlar.<br />
Tarihin yapraklarına bakıldığında, paranın kullanımından<br />
önce ticaret yapmak ve ellerindeki ürünleri değiş tokuş<br />
maksatlı gezen seyyahların ve uygarlıkların var olduğunu<br />
biliyoruz. Bunların en eskisi olarak deniz yoluyla ticaretlerini<br />
gerçekleştiren Fenikeliler gelir.Onlar, bilinmeyen denizlerde<br />
yol aldıkça yeni yerler keşfetmişler ve buralarda yeni<br />
yerleşim birimleri kurarak yaptıkları ticareti geliştirmek için<br />
seyahatlerini ona göre planlamışlardır.Ve gittikleri her yere<br />
öyle adlar vermişlerdir ki, bu adlara bakarak da bir ülkede ne<br />
gibi zenginlikler olduğunu anlamak mümkün olmuştur.<br />
Ayrıca, ilkçağ turizm tarihinin kayıtlarındaki önemli olaylardan<br />
birisi de M.Ö. 334 de Büyük İskender himayesinde<br />
oluşturulan bugünkü Efes bölgesindeki yörelerde yapılan<br />
şenlikleri ve gösterileri izlemek ve görmek hem de eğlenmek<br />
maksadıyla gelen binlerce turistin akın etmesi olmuştur.<br />
Akrobatları, vahşi hayvanları, sihirbazları izlemek için yalnız<br />
bir tek dönemde bile yedi yüz binin üstünde turistin geldiğini<br />
kayıtlarda görmek mümkündür. Bu bölgelerdeki kalıntıların<br />
değeri günümüzde korunamasa da dünya turizmi ve<br />
tarihi için çok önemli bir yeri her zaman mevcuttur. Büyük<br />
İskender’in hayallerinin izleri hala Anadolu’da ve Dünyanın<br />
birçok noktasında taşınmaktadır.<br />
Turizm sayfalarındaki diğer gelişmelerden biri de<br />
Romalılardır. Çünkü insanların merak, eğlenme,<br />
sağlık,dinlenme ve kültürel faktörlerin etkisi ile yaşadıkları<br />
bölgenin dışına seyahat eden ilk Romalılar olduğunu tarih<br />
kayıtlarından öğreniyoruz. Bunun en büyük nedeni,onların<br />
döneminde ticaret ağının ve yollarının genişlemesiyle refah<br />
seviyesinin artması ve Roma Parasının her yerde geçmesi ve<br />
güçlü olmasıdır.<br />
O dönemlerde doğuda İslamiyetin doğuşu ile başlayan Kabe<br />
ziyaretleri de insanların tarihi yapıları ve çevreyi gezmeleri ve<br />
geri döndüklerinde bunu anlatmaları da turizm hareketlerinin<br />
genişlemesini sağlamış, günümüze kadar taşınmıştır.<br />
Biz de seyahat denince tabi ki seyyahların gezginlerin piri<br />
Evliya Çelebi gelir. O, yaklaşık elli yılı gezmek ve dolaşmakla<br />
geçen ve onları seyahatnamesinde sosyolog, edebiyatçı ve<br />
tarihçi üsluplarla paylaşarak şimdiki gezginlere ışık tutan çok<br />
önemli bir değerdir…<br />
Evliya Çelebi Seyahatname’nin girişinde seyahate duyduğu<br />
ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Sevgili Peygamberimiz<br />
Hazreti Muhammed’i gördüğünü, ondan “şefaat ya<br />
Resulallah” diyerek şefaat isteyecek yerde, şaşırıp “seyahat ya<br />
Resulallah” dediğini, bunun üzerine Sevgili Peygamberimizin<br />
ona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri görme imkanı<br />
verdiğini yazar ve turizmin geleceğine rehberlik eder…
13 geziyorum<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Lüks sınırlarını ne kadar zorlayabilir?<br />
Bunun cevabını vermek zor. Tıpkı kalite<br />
kavramının gerçekte ne olduğu göreceli<br />
olduğu gibi, lüks de oldukça göreceli bir<br />
kavram. Haliyle lüksün sınırları da kişiden<br />
kişiye değişir. Koskoca Sultanahmet<br />
bölgesinde ikinci 5 yıldızlı otel. Çemberlitaş<br />
tramvay durağından kapalıçarşının tersi<br />
istikamete yürür, Marmara Denizi’n doğru<br />
inerseniz binalar arasından çölde bir vaha<br />
gibi karşınıza çıkıyor Ajwa <strong>Hotel</strong>...<br />
Ömer Koray<br />
ÜNAL<br />
Girer girmez Selçuklu mimarisinin<br />
esintileri ile karşı karşıya kalıyorum.<br />
Girişte muazzam bir kapı ve harikulade<br />
bir avize karşılıyor beni.<br />
Her iki ikram alanında da dikkatimi<br />
çeken masa ve sehapların sedef kaplı<br />
özel bir ağaçtan yapılmış olması. Bu<br />
harikulade işlemeler otelin tamamında<br />
mevcut. El işi ve otele özel olarak imal<br />
edilerek Şam’dan getirtilmiş. Otelin<br />
kütüphanesinden, pastanesine; standart<br />
odalarından, sultan dairesine kadar her<br />
yerde bu muntazam eserler misafirlerin<br />
hizmetine sunulmuş.<br />
Avize otelin şanıdır. Otelin girişinde<br />
nasıl bir avize ile karşılaşıyorsanız o<br />
size o otel hakkında bilgi verecektir.<br />
Oldukça şık, sade ve devasa bir avizeydi<br />
Ajwa’nın girişindeki. Öyleyse diyorum<br />
otel şık ve sade döşenmiş olmalı ama<br />
hiçbir masraftan da kaçınılmamış olması<br />
gerekir...<br />
Avizenin altında resepsiyon bölümünü<br />
sağınıza alarak ilerliyorsunuz. Hemen<br />
solda üç çeşit hurma ve zemzem suyu<br />
ikramı var. Ajwa’da bir hurma çeşidinin<br />
ismi. Hz. Muhammed Medine’de dikmiş<br />
ve şifa dağıtmış bu hurma. İkram edilen<br />
hurmalardan bir çeşit de otelin adını<br />
aldığı Ajwa.<br />
Bu alanın hemen yanında alkolsüz<br />
parfüm sunuşu var. Burada da<br />
Türkiye’de yalnız bir maazada satışı<br />
yapılan ve şişe fiyatı 3.000 lirayı bulan<br />
özel kokular ücretsiz olarak sunuluyor<br />
otelin misafirlerine...<br />
Alkolsüz bir konspet ile mistik bir<br />
havada hizmet sunun bu otelde tavanlar<br />
Selçuklu ve Osmalı mimarisine göre şekil<br />
almış Bazı odalarda 18. yy’da Osmanlı<br />
Camiilerinde gördüğümüz ahşap<br />
kabartmalar mevcut iken, bazı odaların<br />
tavanında kalem işçiliğinin en nadide<br />
örneklerini görebilirsiniz.<br />
Hemen her bölgesinde duvarları<br />
süsleyen Azeri Devlet Sanatçılarının<br />
orjinal tabloları bulunan Ajwa, otelin<br />
çatısında harikulade bir Azeri restaurantı<br />
bulunuyor. Manda yoğurdu, süt ve<br />
süt ürünlerinin fazlaca yer edindği<br />
bu mutfakta şu sıralar muntazam<br />
iftar sofraları, Azeri geleneğine göre<br />
sunuluyor.<br />
Oteli gezerken bu mutfağın şefi her<br />
yörenin kendine has peynirlerini<br />
getirdiklerini ve tamamen organik<br />
olarak sunulduğunu belirttiği bir peynir<br />
arabalarının olduğunu söyledi ve<br />
Ramazan ayından sonra beni kahvaltıya<br />
davet etti. Bakalım gidip tadacağım.<br />
Eşsiz Marmara Denizi manzarasında<br />
farklı bir kahvaltı deneyimini yaşamak<br />
istiyor ve merakla bekliyorum.<br />
Gelelim otelin Sultan dairesine...<br />
Harika, müthiş ve olağaüstü! Sultanlara<br />
layık bir daire. Hemen girişte kocaman<br />
bir avize var. Tavanlar kalem işlemeleri<br />
ile bezeli. Eminim türünün tek örneği...<br />
Otelin genelindeki Şam mobilyaları ve<br />
sedef işçilik burada da var. Yerlerde<br />
İran halıları mevcut. Yine İran halısı<br />
otelin pek çok yerinde karşıma çıktı.<br />
Eşssiz bir duruşu var. Bununla birlikte<br />
darenin armatürleri altın kaplama.<br />
Banyo bölümünde İznik’te imal edilen<br />
seramikler var. Otelin her odasında<br />
olduğu gibi Sultan Dairesi’nde de<br />
klozetin yanında bir bide mevcut. Peki<br />
bu anlattılarım sizin lüks tanımıza ne<br />
kadar uyuyor?<br />
Sultanahmet bölgesindeki Ajwa<br />
<strong>Hotel</strong> kapılarını tüm bu güzellikleri ile<br />
turistlere açmış. Hayırlı olsun. Umuyor<br />
ki bekledikleri potanisyele kavuşur,<br />
60 odaya sahip otellerinde istedikleri<br />
doluluğa erişirler. Ülkemizde böyle bir<br />
yatırımın olması beni gurulandırdı.
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 20172017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
4<br />
ZAFER YENER’e<br />
Ebru YENER<br />
Öncelikle herkese merhaba.<br />
Tüm annelerin geçmiş anneler<br />
gününü kutluyorum. Ve bu hafta<br />
için babaların babalar gününü de<br />
kutluyorum..<br />
Bu yazım babalar gününe denk<br />
geldi… En hassas, yaralı olduğum<br />
konu bu. Çocuk yapacaklara örnek<br />
olur belki bu yazım.Yada benim gibi<br />
babası olan varsa nasıl bir enkaz<br />
yarattığını daha net görür diye<br />
düşündüm..<br />
Baba gibi babanız varsa ona sımsıkı<br />
sarılın o sevginin tadını çıkarın.. Bir<br />
kız evladı için en önemli şey baba<br />
sevgisi inanın. Bu sevgi eksikse,<br />
özellikle kız çocuklarının hayatları,<br />
seçimleri buna göre şekilleniyor.<br />
Ben drama vs sevmem ama çok zor<br />
bir çocukluk ve genç kızlık geçirdim..<br />
Hoş hayatım hiçbir dönem kolay<br />
olmadı. Kavga, kıyamet dolu bir ev<br />
hayatı, sevgi, neşe mutluluk yok.<br />
Hep öfke, hep kavga, hep nefret<br />
kin gözyaşı… Hem annemden hem<br />
babamdan her gün ama her gün<br />
dayak yiyoruz. Ben de, kardeşim de,<br />
bir ara dayağımızı yesek te uyusak<br />
diyoruz.. Düşünün, tımarlanmışız<br />
yani... İyi kalbe sahip anne ve<br />
babam var aslında. Asla kötü<br />
insanlar değiller… Çevremdeki anne<br />
ve babaları görünce çocuklarına o<br />
sevgilerini, davranışlarını görünce,<br />
benimkilere öyle kızıyorum ki.<br />
Öyle içerleniyorum ki… Aileni<br />
seçemiyorsun maalesef. Şimdi daha<br />
iyi anlıyorum annem ve babam<br />
birbirlerini hiç sevememişler. Bu<br />
mecburen devam eden evliliğin<br />
hıncını bizlerden çıkarmışlar.<br />
Babamla ilgili hatırladığım o kadar<br />
az güzel şey varki… 5-8 yaşım arası<br />
hatırladığım güzel şeyler, başka<br />
da yok zaten…Mesela babamın<br />
Arabistan dönüşü hediye getirdiği<br />
kemik bebek.. Mesela ben bademcik<br />
ameliyatı olduğumda sadece baba<br />
diye bağırmam, babamın bana ilk<br />
kez canım kızım dayan demesi.<br />
Duyduğum tek güzel laf buydu<br />
sanırım babamdan… Mesela<br />
babamın beni deniz kenarına<br />
götürüp taş atmamız…Hatırladığım<br />
başka hiçbir şey yok hafızamı<br />
zorluyorum...<br />
Öyle zor, acılı günler geçirdim ki…<br />
18ime girdiğim gün evden kaçtım<br />
dayanamadım .Yine Allah’ın sevgili<br />
kuluymuşum, çok kötü yollara zor<br />
durumlara düşebilirdim.. Allah hep<br />
yanımdaydı şükürler olsun. Ciddi<br />
bedeller ödedim, hala ödemeye<br />
devam ediyorum… Allah benim<br />
yanımda olsun bana ne reva görürse<br />
razıyım… Yeter ki elleri üzerimde<br />
olsun.<br />
Şu an yazarken bile kötü oluyorum<br />
inanın, kolay kolay ağlamam ama şu<br />
an çeşmeler fora. 18 yaşıma kadar<br />
babamın bir türlü yoluna girmeyen<br />
işleri sayesinde varlık ta gördük<br />
yokluk ta.. Çoğunlukla çok zor günler<br />
geçirdik.. Babam 68 kuşağı bir<br />
ODTÜ’lü bir elektrik elektronik yüksek<br />
mühendisi. Onun o sol ev yönetimi,<br />
sistemi ile büyüdük. Sorun yok, evde<br />
idareyi sağlamak için doğru sistem<br />
belki. Yargılamıyorum…<br />
Ben 19 yaşımdayım, İstanbul’da<br />
yaşıyorum artık. Erkek kardeşimden<br />
bir telefon; ‘abla hemen gel, annemle<br />
babam boşandılar.’ O zaman erkek<br />
arkadaşımın arabasını alıp, 4 saatte<br />
İzmir’e nasıl geldim hatırlamıyorum.<br />
Annem perişan… Babam, hiç<br />
unutmam battaniyenin altına girmiş<br />
oturduğu koltukta..<br />
Babama sorduğum tek soru baba<br />
neden dedim.. Ben anneden evvel<br />
başkasına aşıktım dedi… Ve daha bir<br />
ton şey söyledi, yazmıyorum nefret<br />
edersiniz kendisinden…<br />
Annemi daha evvel aşık olduğun<br />
kadın için boşuyorsun.. Boşanmadan<br />
1 yada 2 ay sonra ekonomik özgürlüğü<br />
olmayan, geliri olmayan karını,<br />
çocuğunu ve çocuğunun annesini<br />
evden kovmak ne demek? Ben zaten<br />
kendime zor bakıyorum anneme<br />
arada para yollayabiliyorum..<br />
Annemlere, yeni bir eve nasıl<br />
bakacağım? Ne yapacağız? Size o 1 yıl<br />
çektiğimiz sıkıntıyı anlatamam. Allah<br />
düşmanıma vermesin, yaşatmasın..<br />
Çok ama çok zor günlerdi… İşte o<br />
sırada 13 yıl beraber olduğum Bilgin<br />
bey gökten peygamber gibi düştü<br />
üzerimize… Ailemi o kurtardı, Allah<br />
milyon kere razı olsun. Eskiden<br />
sevdiğim adamdı şimdi babam,<br />
annem, sırdaşım, dostum… Anneler<br />
gününde de, babalar gününde de<br />
onu arar kutlarım Ona sormadan<br />
hiçbir şey yapmam. Bir erkek<br />
arkadaşım mı olacak, ona sorarım,<br />
ya da resmini gösteririm, o okey<br />
verirse olurum. Yaşayamadığım<br />
baba sevgisini, bana bir nebze de<br />
olsa yaşattı, yaşatıyor Allah bin kere<br />
razı olsun. Ayrılalı 5 yıl oldu ona<br />
dua etmediğim bir gün yok. Allah<br />
ömrümden versin…<br />
EVET böyle bir çocukluk ve<br />
sonuç enkaz bir Ebru.. Hayatta<br />
kimseye güvenemiyor, inanmıyor<br />
evlenemiyor, anne-baba olmayı<br />
düşünmemişim bile… Anne ve baba<br />
bunun hayalini bile kurdurmaya izin<br />
vermemiş... Hayat boyu bir evlat<br />
olarak, anne-baba rolüne girmişsin,<br />
bunları mı düşüneceksin? Sağlık<br />
olsun…<br />
SİZE GÖRE KIYMALI<br />
YUMURTALI PİDE BANA GÖRE<br />
ÇOCUKLUĞUMUN EN GÜZEL<br />
SAATLERİ…<br />
Mesela benim işkolikliğimin<br />
nedeni ZAFER YENER’dir. Beni<br />
6 yaşımdayken beni atölyesine<br />
götürürdü…İlk iş hayatım babamın<br />
transfer baskıları ile başladı. Tiner<br />
kokulu bir atölye, İzmir Çankaya’da…<br />
O kokuyu asla unutamam… Bazen<br />
işe gitmek istemezdim, beni bir<br />
kıymalı yumurtalı pide ile kandırdı O<br />
kıymalı yumurtalı pideyi yiyeceğim<br />
diye bütün gün çalışırdım…<br />
(Yemek yemeyi hep severdim..<br />
Hep…) Ve o sırada o tozu yuttum,<br />
çalışmadan yapabilir miyim? Zafer<br />
Yener’e sadece bunun için teşekkür<br />
edebiliyorum…<br />
LÜTFEN;<br />
Çocuğunuzu dövecekseniz<br />
şiddet uygulayacaksanız çocuk<br />
yapmayın…<br />
Çocuk rızkı ile gelir deyip ona zor<br />
bir hayat yaşatmayın.<br />
Çocuğunuzu çalıştıracaksanız,<br />
çocuk yapmayın.<br />
Hastalığımda bakar diye çocuk<br />
yapmayın.<br />
Ölene kadar sevecekseniz sahip<br />
çıkacaksanız çocuk yapın…<br />
Ailece aynı masada yemek<br />
yiyecekseniz çocuk yapın.<br />
Birbirinizi tanımadan çocuk<br />
yapmayın…<br />
Bir adamı elinizde tutacaksınız<br />
diye çocuk yapmayın.<br />
Zengin adam diye ticari çocuk<br />
yapmayın..<br />
PS:Geçenlerde Mustafa Ceceli’yi<br />
örnek boşanma diye İnstagram ve<br />
Facebookta paylaşmıştım. Allahım<br />
ne kötü tepki verdi herkes. Benim<br />
paylaşma nedenim, ekonomik<br />
özgürlüğü olmayan bir kadını<br />
anneyi EKONOMİK ANLAMDA<br />
mağdur etmeden boşamasıydı<br />
sadece. Şu yazımdan sonra<br />
cevap belirli yerlere ulaşmıştır<br />
sanıyorum. Aldatmak? Aldatılmak<br />
iğrenç... Hanımefendi dilerim tez<br />
zamanda toparlar…
15 geziyorum<br />
5<br />
ANTEP’İN<br />
YILDIZLI<br />
HANLARI<br />
OTEL<br />
AYARINDA<br />
HAMAMLARI MI,<br />
KEBAPLARI MI?<br />
TABİ Kİ KEBAPLARI.<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Yine Çarşı Kadın ekibi ile yapmış<br />
olduğumuz seyahatlerde, Gaziantep’i<br />
ziyaret etme şansım oldu. Daha evvel de<br />
gitmiştim ama arkadaşımın annesinin<br />
hastalığı nedeni ile hastanede geçmişti<br />
ziyaretim. Mardin üzerinden kara yolu<br />
ile akşam saatlerinde 3-4 saatte ulaştık.<br />
Hışvahan isminde bir butik otel tercih<br />
ettik. İçeri girdiğimizde konak şeklinde<br />
bir mekan, muhteşem bir dekorasyon…<br />
Ünlü mimar Mahmut Anlar tabiri caizse<br />
uçmuş. Bayıldım, bayıldım, bayıldım.<br />
Burası eski bir han. Eskiden han olarak<br />
kullanılan konakta, aynı zamanda<br />
eskiden susam öğütülürmüş. Burayı<br />
bir oda haline getirmişler, ziyaretçilere<br />
özel gösteriyorlar. Gaziantep’in<br />
ünlü ailelerinden, Özmen ailesinin<br />
işletmesindeki otelin içinde, Develik<br />
restorant gerek mutfağı gerek dekoru<br />
ile muhteşem. Cam giydirme yerlere<br />
dikkat, benim başım döndü o bölüme<br />
oturmadım..<br />
Ertesi gün öğle yemeğimizde İmam<br />
Çağdaş’ta tabi ki ALİ NAZİK yiyoruz. Ben<br />
sanırım 1 dakika içinde bütün tabağı<br />
bitirdim… Rejim işim olduğu için çok<br />
fazla restoran yapamadım…<br />
BU ŞEHRE BİR KADIN ELİ<br />
DEĞDİĞİ BELLİ…<br />
Fatma Şahin bir Gaziantepli olarak<br />
memleketini ihya etmiş. Sayısız<br />
muhteşem projesi ile halkın gönlünde<br />
taht kurmuş. Özellikle Büyükşehir<br />
Belediyesi bünyesindeki yönetici<br />
hanımlarla birlikte koordine yürütülen<br />
‘’HAYDİ KIZLAR YÖNETİME’’ projesi kız<br />
öğrencileri yüreklendirmeyi, yönetimde<br />
kendilerinin de yer alabileceği bilincini<br />
oluşturmayı hedefliyor. Kızlarımıza<br />
özgüven ve girişimci ruhu aşılanıyor<br />
bir nebze. Böyle kadınlarımız oldukça<br />
kaç kız çocuğu kazanır, kurtarırız biliyor<br />
musunuz? Turizm için hem gastronomi<br />
hem de arkeolojiye modlanmış ve<br />
çok doğru da yapmış.. Sayısız konak<br />
restorasyonu ile tertemiz bir şehir<br />
yaratmış.. Tebrikler Fatma Şahin..<br />
TAK TAK TAK TAK…<br />
Senkronize çalan bu senfoni gibi ses<br />
Bakırcılar Çarşısı’ndan geliyor elbette..<br />
Ama çarşı bomboş, esnaf mutsuz,<br />
yorgun.. Ekonomi bozuk, alım gücü<br />
düşük, turizm bitik. Bir de üstüne<br />
Bookingi kapatıyorsun. Gaziantep,<br />
Osmanlı döneminde önemli bir ticaret<br />
merkezi olarak bilinmektedir. 16.<br />
yüzyılda bu canlı, imalat ve ticaret hayatı<br />
içerisinde bakırcılık ta büyük öneme<br />
sahip.<br />
Bu dönemde Gaziantepli bakırcılar,<br />
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki<br />
diğer bakırcılık merkezlerini yakından<br />
takip etmiş ve bunların bazılarından<br />
esinlenmişlerdir. Gaziantep’te üretilen<br />
bakır eşyalar, özellikle yüzyılın ikinci<br />
Benim gibi gezginseniz, kurtaracak kadar yabancı diliniz varsa,<br />
tek başınıza seyahati seviyorsanız, nereden otel bakacağız?<br />
Tabi ki Booking.. Hem yurtdışı hem yurtiçi kullanmış olduğum<br />
muhteşem bir sistem. Benim gibi zor beğeniyorsanız, ıcık cıcık<br />
araştırıyorsanız, yorum ve resim istiyorsanız, bu uyguluma<br />
kesinlikle yararlı.. Ben teknolojiyi çok sevmem ama bazı<br />
uygulamalar var ki hayat kurtarıcı. Artık her şey digitalde,<br />
mobilde. 2017 senesindeyiz. Millenuma gireli 17 yıl oldu, ben<br />
bile 39 oldum..<br />
Kapama nedeni haksız rekabet. Pardon neyin haksız rekabeti?<br />
Atıyorum ben Booking’den herhangi bir otele rezervasyon<br />
yaptım, otel bana fatura kesiyor, vergi ödeniyor. Sen devlet<br />
olarak Booking’i denetleyemiyorsan bu senin eksiğin… Booking<br />
sadece hizmet satıyor. Bu hükümet güzel işler de yapıyor ama<br />
bazen de saçmalıyor. Kafalarının basmadığı Türkiye’de şubesi<br />
yarısında önemli bir ticaret malzemesi<br />
haline gelmiş.<br />
Bu dönemde Gaziantep’ten Adana, Urfa,<br />
Malatya, Halep, Antakya ve Şam’a bakır<br />
eşya gelmiştir. Bakırcılığın ve Bakırcılar<br />
Çarşısı’nın nesilden nesile devam<br />
etmesi, geliştirilmesi amacıyla Gaziantep<br />
Büyükşehir Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı’nın<br />
hazırlamış olduğu “Bakırcılar Çarşısı Sokak<br />
Sağlıklaştırma Projesi”, bugüne kadar<br />
Bakırcılar Çarşısı için atılmış en büyük<br />
adımdır. Bu proje ile Gaziantep Büyükşehir<br />
Belediyesi’ne 2007 yılında Tarihi Kentler<br />
Birliği ve Çekül Vakfı tarafından ödül<br />
verilmiş… Buraya muhakkak uğrayın ve<br />
esnafı sevindirin derim.<br />
BOOKİNG’İN KAPANMASI TURİZM SEKTÖRÜNÜN BİTMESİDİR KATLİAMDIR…<br />
olmayan her şeyi kapatıyor. Acenteler zor durumda… Pardon<br />
kaç tane acente kaldı? Ekstra yıllarca fahiş fiyatlarla otel satıldı<br />
bizlere. Gerçek fiyatları bu uygulama ile öğrendik… Uçak<br />
biletlerini bile en uygun fiyatla bu fırsat sitelerinden alıyoruz.<br />
THY’den bilet atıyorum 300 TL, aynı bilet Skyscanner’da 200 TL.<br />
Peki ya küçük işletmeler ne olacak, pansiyonlar, butik aile<br />
işletmeleri? Biri yazmıştı bulamadım, direk kopyalayıp<br />
paylaşacaktım…<br />
Genç girişimci bir çocuk yazmış. “Ailemle 3 yıldır 4 odalı<br />
bir pansiyon işletiyorum, Booking sayesinde ummadığımız<br />
müşterilerimiz oldu. Geçen sene kredi çektim odaları yeniledim<br />
ve 2 oda daha ekledim. Hesaplarıma göre 2 yıl sonra kara<br />
geçecektim.. Booking’in kapanması her şeyi mahfetti…” Ne<br />
yapacak şimdi bu çocuk? Nasıl ödeyecek kredisini? Sezonları<br />
zaten 3 ay 4 ay.. Yazık diyorum, olan hep küçük esnafa oluyor.
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017 www.hotelgazetesi.com<br />
stk<br />
16<br />
Turizm sektörüne ivme kazandırmak için yapılan çalışmalara bir yenisi daha eklendi<br />
DUAYENLERDEN POYD İSTANBUL’A TAM DESTEK<br />
Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği POYD İstanbul, faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürüyor. Derneğin İstanbul<br />
Bölgesi Yürütme Kurulu Başkanlığına getirilmesinin ardından, sektöre uzun soluklu katkı amacıyla bir<br />
dizi proje planlayan Muhammed Cüntay, bu projeleri birer birer hayata geçirmeğe başladı. Taksim Naz City<br />
<strong>Hotel</strong>’de düzenlenen ‘Duayenlerle Buluşma Toplantısı’nda, sektörün geleceğine yönelik fikir alışverişinde<br />
bulunuldu. Toplantıya, bu sektöre yıllarını vermiş isimlerden Naci Gedik, Günanç Gürkaynak, Tuncay Marlalı,<br />
İhsan Türkus, Berfend Ber, Ferit Volkan, Savaş Kutkan, Savaş Gürsel, Yusuf Yürüten ve Dilaver Doğru katıldı.<br />
CÜNTAY: TOPLANTILAR<br />
PERİYODİK HALE GELECEK<br />
POYD Bölgesel Yürütme Kurulu<br />
Üyesi Kaan Erbaşar; toplantının<br />
amacının sektörün duayenlerinin<br />
fikirlerini almak ve POYD İstanbul’un<br />
faaliyetlerini duayenlerle paylaşmak<br />
olduğunu söyleyerek sözü POYD<br />
İstanbul Bölgesel Yürütme Kurulu<br />
Başkanı Muhammet Cüntay’a verdi.<br />
Başkan Cüntay, konuşmasına POYD<br />
İstanbul’un kuruluş nedenlerini,<br />
faaliyetleri ve hayata geçirecekleri<br />
projeleri anlatarak başladı.<br />
Katılımcılara POYD İstanbul’un<br />
Yürütme Kurulu’nu tanıtan<br />
Cüntay, bu ekibi oluştururken<br />
İstanbul’un farklı noktalarındaki<br />
otel yöneticilerine eşit olarak<br />
ağırlık vermeyi göz önünde<br />
bulundurduklarını belirtti. POYD<br />
İstanbul’un amaç ve faaliyetlerini<br />
katılımcılarla paylaşan Cüntay,<br />
turizm öğrencileri için başlattıkları<br />
“Kariyer koçluğu” projesi hakkında<br />
da bilgi verdi. Geçtiğimiz günlerde<br />
Medeniyet Üniversitesi’nde<br />
başlattıkları projeyi İstanbul, Kültür<br />
ve Nişantaşı Üniversitesi ile devam<br />
ettirmeyi planladıklarını anlatan,<br />
Cüntay, orta ve üst düzey otel<br />
yöneticilerinin projede koç olarak<br />
görev alacağını vurguladı.<br />
Cüntay; diğer yandan lisans mezunu<br />
olan otel yöneticileri için farklı<br />
üniversitelerle “tezsiz yüksek lisans”<br />
programlarını hayata geçirmek<br />
için projeler yürüteceklerini<br />
belirtti. Sektörün duayenleriyle<br />
düzenledikleri bu ilk “istişare<br />
toplantısı”nı periyodik hale getirip;<br />
daha sıklaştıklarını söyleyen Cüntay;<br />
sektörün tüm paydaşlarının<br />
fikirlerini paylaşacakları bir platform<br />
oluşturacaklarını ifade etti.<br />
ÇALIŞMA GRUPLARI<br />
OLUŞTURULACAK<br />
Ortadoğu pazarına yönelik “know<br />
how” oluşturmak için sektörün<br />
tüm aktörlerinin yer aldığı çalışma<br />
grupları oluşturacaklarını anlatan<br />
Cüntay, bu projeyle pazarın<br />
ihtiyaçlarına uygun çözümler<br />
ve yol haritaları çıkaracaklarını<br />
söyledi. Bunu yaparken Ortadoğu<br />
pazarına yönelik faaliyet gösteren<br />
otellerin çalışanından transfer<br />
yapan acentenin şoförüne<br />
kadar geniş bir kesime eğitim<br />
vereceklerine değinen Cüntay,<br />
ayrıca pazarın dinamiklerine uygun<br />
tanıtım ve pazarlama stratejileri<br />
üreteceklerinin altını çizdi.<br />
Turizm sektörünün tecrübeli isimlerini bir araya getiren POYD İstanbul, onların tavsiyelerini not aldı.<br />
Katılımcılara teşekkür eden Başkan Muhammet Cüntay, bu toplantıların periyodik hale geleceğini söyledi
17 stk<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
POYD’A ÖNEMLİ MİSYON<br />
Cüntay’ın konuşmasının ardından<br />
söz alan isimler tecrübelerinden<br />
yola çıkarak tavsiyelerde bulunurken,<br />
POYD İstanbul’un projelerine<br />
destek verdiklerini söylediler.<br />
ilk olarak söz alan Tuncay Marlalı,<br />
her şeyden önce konaklama sektörüne<br />
yönelik bir meslek yasasının<br />
oluşturulamamasına dikkat çekti.<br />
“Şu an için bir yasal prosedüre bağlı<br />
olmadan çalışıyoruz” diyen Marlalı,<br />
POYD İstanbul’un çalışmalarında,<br />
hukuki<br />
düzenlemelerin<br />
hazırlanmasına da ön ayak olması<br />
gerektiğinin altını çizdi. Marlalı, bu<br />
tarz kuruluşların siyasi karar alıcılara<br />
yol gösterici ve teşvik edici çözüm<br />
sunması gerektiğini söyledi.<br />
GÖREV PAYLAŞIMI SAĞLIKLI<br />
OLMALI<br />
Ramada Plaza Genel Müdürü<br />
Şavaş Kutkan ise, POYD İstanbul’un<br />
çok önemli projelere imza<br />
atmayı hedeflediğini, bunun için<br />
dernek bünyesindeki ekibin geniş<br />
tutulmasına ve görev paylaşımının<br />
sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi<br />
gerektiğine dikkat çekti.<br />
Kutkan’dan sonra söz alan Otel<br />
Yatırım Danışmanı Ferit Volkan,<br />
POYD İstanbul’un öncelikli hedefinin<br />
otel yöneticilerine sektörde daha rahat<br />
nasıl bir yol izleyebileceklerinin<br />
önünü açması gerektiğini vurguladı.<br />
Günanç Gürkaynak ise “En kötü zamanlar,<br />
en iyi hedeflere ulaşmak için<br />
en iyi adımları atma zamanıdır. Bu,<br />
sizler için önemli bir avantaj” diyerek<br />
sözlerine başladı. Şu an için konaklama<br />
sektörü yöneticilerinin bir çatı<br />
kuruluşa ihtiyacı olduğunu belirten<br />
Gürkaynak; “Projeler çok güzel ancak,<br />
çok geniş kapsamlı. Biraz daraltmakta<br />
fayda var” dedi.<br />
EN ÖNEMLİ STRATEJİ<br />
ODAKLANMAK<br />
Türkiye’de konaklama sektörünün<br />
kısa zamanda önemli bir mesafe<br />
kaydettiğini söyleyen Naci Gedik,<br />
“Türkiye’de turizm endüstrisi büyük<br />
bir potansiyele sahip, ama 21.<br />
yüzyılın en önemli yönetim stratejisi<br />
“odaklanmak”tır. Bir işin yönetilebilir<br />
olması iyi projelendirilmesinden<br />
geçer. Bu nedenle stratejileri belirlerken<br />
dikkatli olunması gerekir” diye<br />
konuştu.<br />
Günümüzde konaklama sektöründe<br />
eğitimin önemine dikkat çeken Gedik;<br />
POYD İstanbul’un öncelikle<br />
personel eğitimi sorununa yönelmesi<br />
gerektiğini belirtti. Gedik, POYD<br />
İstanbul’un ilk olarak SLOT Analizi<br />
yaptıktan sonra hedef ve projelerini<br />
tekrardan gözden geçirmek<br />
gerektiğinin önemli olduğuna dikkat<br />
çekti.<br />
SİZLER GERÇEK<br />
TURİZMCİLERSİNİZ<br />
Konuşmasına POYD İstanbul yöneti-<br />
mini kutlayarak başlayan Ferit Volkan<br />
“Genç bir başkan, dinamik bir<br />
yönetim kurulu.. Her şeyi hayranlıkla<br />
dinledim. Benim tavsiyem, üyelerinize<br />
ve POYD’un kurulma amacında<br />
olan profesyonel elemanlarınıza nasıl<br />
yardımcı olabilirsiniz? İş bulma, referans<br />
verme gibi hedeflere yönlenirseniz,<br />
belki çok küçük ama sonuç<br />
getirecek bir hedef olur. Sizler sahip<br />
çıkılması gereken kişilersiniz, sizler<br />
gerçek turizmcilersiniz, çorbanızda<br />
bir katkım olursa çok mutlu olurum.”<br />
diye konuştu.<br />
GENÇLERİ YENİDEN<br />
HEVESLENDİRMELİYİZ<br />
“Son 2 senedir Türkiye’de bu da mı<br />
olur? dediğimiz her şey oldu” diyerek<br />
sözlerine başlayan İhsan Türkus; bu<br />
projeleri hayata geçirirken bu noktayı<br />
da göz önünde bulundurun tavsiyesinde<br />
bulundu. Türkus; “Geçen iki<br />
senede turist kaybettik, para kaybettik<br />
ama en çok da personel kaybettik.<br />
Göz önünde bulundurulması gereken<br />
bir nokta da bu… Gençlerin, turizm<br />
bölümü öğrencilerinin çoğu kötümser;<br />
bu anlamda gençleri yeniden<br />
heveslendirmeliyiz. Atacağınız<br />
adımlarda bunu da göz önünde bulundurun”<br />
dedi.
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
degerlendirme<br />
18<br />
KATAR KRİZİ<br />
ve<br />
ARAPLARI<br />
TANIYALIM<br />
Turizmci olarak, Katar ile diğer Arap<br />
ülkelerinin yaşadığı krizin, Türkiye’yi<br />
etkileyip etkilemeyeceğini, belirsizliğin<br />
nasıl çözüleceğini merak ediyoruz. Bu<br />
konuyu iki açıdan değerlendirmek gerek.<br />
Katar ile diğer Arap ülkelerinin yaşadığı<br />
kriz, daha da büyür ve biz burada ara<br />
bulucu değil de taraf olursak ki olduk<br />
gibi gözüküyor, seçeceğimiz taraf bizi<br />
etkileyebilir. Körfez ülkelerinden gelen<br />
turistlerin büyük çoğunluğu Katar’a karşı<br />
cephe ülkelerinden olan insanlar. Ancak<br />
Türkiye’nin ticari ilişkilerine baktığımızda,<br />
Katar ile ilişkilerimiz iyi derecede. Her<br />
zaman, Suudi Arabistan’dan gelen vatandaş<br />
<strong>sayı</strong>sı, Katar’a göre çok fazla. Türkiye’nin iyi<br />
bir ara bulucu olarak bu süreci yönetmesi,<br />
hem Suudi Arabistan hem de Katar ile<br />
ilişkilerimizin bozulmaması gerek. Oradaki<br />
süreç bizi etkiler.<br />
Peki bu dönem Türk Turizminin bağlı<br />
olduğu Arapları yeterince tanıyor muyuz?<br />
Araplar Türkiye denince hanlarıyla,<br />
boğazıyla, vapurlarıyla, köprüleriyle ve<br />
birçok nadide semtiyle ilk akla gelen<br />
İstanbul’umuzu neden bu kadar seviyorlar?<br />
İstanbul’da kendilerini ne kadar rahat<br />
ve özgür hissediyorlar? En çok nerelere<br />
gidiyorlar, hangi müzeleri, hangi alışveriş<br />
merkezlerini tercih ediyorlar?<br />
1. Boğaz turu (‘Gümüş’ dizisinin çekildiği<br />
tarihi Abud Efendi Yalısı)<br />
2. Topkapı Sarayı (Özellikle Kutsal<br />
Emanetler, Mücevherler ve Harem<br />
bölümleri)<br />
3. Taksim (İstiklal Caddesi)<br />
4. İstinye Park, Forum İstanbul ve Cevahir<br />
(Her şeyi aynı anda bulabildikleri için)<br />
5. Büyükada (Faytona binmek ve denize<br />
girmek için)<br />
6. Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı<br />
7. Vialand (Çocuklar için)<br />
8. Maslak’taki Muhteşem Yüzyıl sergisi<br />
9. Eminönü’nde Yeni Camii, Mısır Çarşısı<br />
10. Hocapaşa’da sema gösterisi<br />
-İstanbul’da kendilerini daha rahat ve<br />
özgür hissettiklerini söylüyorlar.<br />
-Türkiye’yi hem Avrupai buluyorlar, hem<br />
de ‘evlerinde gibi’ yaşayabildiklerini<br />
anlatıyorlar. Burayı güvenli buluyorlar.<br />
Gezerken ezan sesi duymak hoşlarına<br />
gidiyor. Gerektiği her an ibadet imkânı<br />
bulabilmeleri iyi geliyor.<br />
-Hemen hemen hepsi Türk dizilerinden ve<br />
bu dizilerde oynayan oyuncularımızdan<br />
çok etkilenmiş.<br />
-Talimhane ve Sultanahmet’tekilerin yanı<br />
sıra Boğaz’daki beş yıldızlı otellere de<br />
rağbet ediyorlar.<br />
-‘Helal’ gıda yiyebilmeleri de tercih sebebi.<br />
-En çok İskender ve simit seviyorlar.<br />
Kumpir için deliriyorlar. Tatlı tercihleri<br />
genelde baklava ama dondurmalıysa.<br />
-İstanbul’un yanı sıra Bursa, Yalova, Bolu,<br />
Abant ve Trabzon’u tercih ediyorlar.<br />
İstanbul’da Anadolu yakasına hemen<br />
hemen hiç geçmiyorlar.<br />
-Doğu Akdeniz yani Levent bölgesinden<br />
gelenler Roma ve Bizans tarihine daha<br />
meraklı, Ayasofya gibi tarihi yerlere<br />
daha çok gitmek istiyorlar. Ayrıca bu<br />
grup keyfine daha düşkün; ilk sordukları<br />
şey Boğaz’da yemek yiyebilecekleri iyi<br />
restoranlar oluyor.<br />
-Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt gibi Körfez<br />
ülkelerinden gelenler daha içine kapalı;<br />
Eşlerini ya da kızlarının yabancı erkeklerle<br />
konuşmasını istemiyorlar, Roma ve Bizans<br />
tarihiyle fazla ilgilenmiyorlar, daha çok<br />
alışveriş merkezlerine gitmek istiyorlar.<br />
Fast food seviyorlar.<br />
-Tunus, Fas, Cezayir gibi Kuzey Afrika, yani<br />
Mağrip ülkelerinden gelenlerin üzerinde<br />
(yıllarca Fransız sömürgesi olarak kalmış<br />
olmalarından dolayı) Arap kültürünün<br />
yanı sıra Fransız kültürünün de etkisi var;<br />
dolayısıyla talepleri de buna uygun oluyor.<br />
Türk gecesi, dansöz, vs. görmek istiyorlar.<br />
-Alışverişte eskiye kıyasla daha tedirginler.<br />
Bunda esnafın hatalı davranışlarının<br />
büyük payı var. Maalesef Türk esnafı<br />
tarafından Arap turistlerin hor görülmesi<br />
söz konusu. “Arap turistlerde çok para<br />
vardır” zihniyetiyle sattıkları ürünün etiket<br />
fiyatının 2-3 katı para isteniyor.<br />
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir<br />
yarımadalar ülkesidir. Gerek Anadolu ve<br />
gerekse Trakya yarımadaları çevresinde<br />
<strong>sayı</strong>sız denebilecek kadar dünya çapında<br />
haklı bir üne sahip kumsallar ve plajlar<br />
bulunmaktadır. Tarih öncesi yerleşmeler<br />
bakımından Anadolu, adeta bir açık hava<br />
müzesi gibidir. Kısacası Turizm açısından<br />
ülkemiz bir maden üzerinde kurulmuş<br />
coğrafi bir konuma sahiptir. Bu zenginliği<br />
görüp gelen turistlerimize sadece parası<br />
için değil, insani bir değer olarak ele alan<br />
bir şuura erişmemiz gereklidir. Toplum<br />
ve devlet olarak turistimize karşı, renk,<br />
ırk, mezhep ve bölgesel hiçbir ayrım<br />
yapmadan, Türk kültürünü yozlaştırmadan,<br />
insanca ve dostça davranılmalıdır. Gerçek<br />
anlamda “turizm”; yönetici-turizmci-halk<br />
ve turist dörtlüsünün karşılıklı sevgi, saygı<br />
ve hoşgörüleri ile gerçekleşebilir. Bu sahip<br />
olduğumuz en önemli gelir kaynaklarından<br />
biri olan “Bacasız Sanayimizde” ülke<br />
olarak MARKA olabilmek ancak bu şekilde<br />
mümkün olabilir.
19 ik<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Özgeçmiş (Latince kısaltması:<br />
CV = Curriculum Vitae), iş başvurusunda<br />
işe başvuran kişinın başvurduğu<br />
posizyonla ilgili deneyim ve<br />
tecrübelerinin hakkında açıklamaların<br />
yer aldığı ve eğitim belgelerinin ve<br />
birlikte çalıştığı kişilerin referans olarak<br />
gösterildiği kişisel bir sunum belgesidir.<br />
Turan<br />
İSLAM<br />
Nihan GÜNEŞ<br />
CV<br />
nasıl<br />
olmalı?<br />
• Cv’lerin en önemli detaylarından biri olan fotoğraf<br />
konusuna düğün çekiminden fotoğraflar, uzaklara<br />
bakarken çekilmiş fotoğraflar, manzaralı fotoğrafları<br />
görünce şok yaşıyorum, cv’nin ciddiyetini bozuyor!!<br />
Takım elbiseli ya da döpiyesli resimlere gerek yok<br />
ancak en azından tıraş olmuş, gömlekli, bayanlar<br />
içinse gelinlikli olmayan sade bir vesikalık fotoğraf<br />
görmeyi hak ediyoruz.<br />
• Gözden kaçmaması gereken diğer detay ise mail<br />
adresleri ile ilgili, profesyonel bir iş hayatına adım<br />
atacağınız dönemde, maviboncuk@mail.com,<br />
pamukprenses@mail.com ..., kanaryam, kartalım,<br />
aslanpençesi gibi mail adresleri kötü bir izlenim<br />
bırakır, cv için öncelikli olarak isim ve soy isminizden<br />
oluşan mail adresi almalısınız.<br />
• Tecrübelerinizi yazarken çalıştığınız yıllar ilgili<br />
oynama yapıp uzatmayın, görevinizi tek taraflı<br />
terfi alıp yükseltmeyin, personel iken koordinatör<br />
olmayın, çünkü eski çalıştığınız yerleri referans<br />
araştırması için arıyoruz, gerçekleri sizden öğrenelim,<br />
bizi aldatmayın, aramızı daha baştan bozmayalım.<br />
• Hobileriniz kısmı gerçekleri yansıtmalı, operaya<br />
gitmek, tiyatro seyretmek… gibi hobiler yazmak sizi<br />
bir adım öne geçirmez, size operadan, tiyatrodan<br />
soru sorarlar cevaplayamazsınız, doğruları yazın<br />
ne yapmaktan hoşlanıyorsanız onu… Siz tiyatroyu,<br />
operayı hobilerinize yazdınız diye kimse sizi işe<br />
almaz…<br />
• Yabancı dil konusu da genellikle gerçeği yansıtmaz,<br />
konuşma, yazma, okuma, ileri yazarsınız cv’ye,<br />
mülakatta İngilizce kendini anlat dendiğinde sadece<br />
my name is der ve gerisini getiremezseniz, o işi<br />
alamazsınız,<br />
• Bitirmiş olduğunuz okulları lütfen doğru yazın,<br />
bitirmediğiniz okulu oraya yazmanız bizi geçici<br />
olarak kandırmış olmanız bir gün bizim bunu<br />
çözemeyeceğimiz anlamına gelmez,<br />
• Referanslarınız önemlidir, genellikle tüm<br />
referanslar sizin için iyi şeyler söyleyecek, övecek<br />
insanlardan oluşur, referans lütfen belirtin, kendi<br />
adıma söylüyorum, sizin yazdığınız referansları<br />
mutlaka ararım ancak eski iş yerlerinden başka<br />
kişilerden de mutlaka referans alırım!!!<br />
• İletişim numaralarınız, mail adresleriniz güncel<br />
olmalı, sizi arayan numaralara geri dönün<br />
hayatınızın iş fırsatını kaçırmış olabilirsiniz!!!<br />
• Ön yazı yazın, ancak hayat hikayesi gibi değil,<br />
kısa ve öz 3-4 cümleden oluşan, sade bir anlatım<br />
her zaman daha etkileyicidir…<br />
• Cv’yi en son çalıştığınız iş yerinden geriye doğru<br />
hazırlayın, tarihlere dikkat edin, doğru tarih ve<br />
doğru zaman vermek önemlidir.<br />
• Cv’niz sizi yansıtır, bilgilerinizi eksiksiz, doğru<br />
tamamlayın, diğer adayların önüne geçebilmek<br />
adına yapmadığınız, bilmediğiniz işleri,<br />
konuşamadığınız dilleri eklemenizin anlamı yok,<br />
samimi olun yeter…<br />
• İş görüşmesine gelirken günlerdir işsizsim,<br />
bezdim, sakallarımı da uzattım, böyle cool oldum<br />
imajı veren sakallarınızı kesin, gömlek, pantolon,<br />
gerekli olduğuna inanıyorsanız takım elbise<br />
giyin, bayanlar denizden yeni çıktım imajı veren<br />
rengarenk bluzlar, şortlar, kotlar ile görüşmeye<br />
gelmeyin, en azından şık bir bluz, gömlek,<br />
pantolon ya da etek giyin…Parmak arası terlik ve<br />
şortla mülakata gelen aday gördüm.<br />
• Görüşmeye gelemeyecekseniz lütfen arayıp<br />
bildirin, çünkü tüm başvuru portallarının ‘aday<br />
mülakata gelmedi, haber vermedi’ diye kara liste<br />
oluşturma özelliği var…<br />
• Cv’nizin doğruluğu güvenilirliğinizi belirler, doğru<br />
ve yeteri kadar sizi anlatan bilgileri ekleyin, iş<br />
görüşmesine zamanında gelin, gelemeyecekseniz<br />
haber verin, iş görüşmesine gelirken özenerek<br />
hazırlandığınız belli olsun, iş başvurusu<br />
yaptığınız yeri mutlaka araştırın,.. ‘Gülümseyin’<br />
her iş görüşmesi bir tecrübe, her defasında<br />
öğreneceğiniz bir şeyler mutlaka vardır…<br />
ŞEHİR TURİZMİNDE<br />
AVRUPA’DA İSTANBUL<br />
(yeme-içme seçenekleri)<br />
Avrupa’da istanbul’a gelecek olan ve gelmesi muhtemel çok<br />
büyük bir talep mevcuttur. Bunların siyasi, sosyo-ekonomik<br />
nedenlerini bir yana bırakırsak, globalleşen dünyada ucuz politik<br />
hesaplarla yapılan ertelemeler fazla uzun sürmemektedir. Eğer<br />
bizler İstanbul gibi devasa bir turizm ürününü iyi hedeflerle,<br />
doğru ve isabetli bir şekilde pazarlarsak, buradaki talep eğrisi<br />
sürekli artan şekilde olacaktır.<br />
Kısa süreli şehir turizmini geliştiren en önemli faktörleri 4 ana<br />
başlık altında toplayabiliriz.<br />
1- Ucuz fiyatlı, alternatifli uçuşlar,<br />
2- Gidilen şehirde çok alternatifli ve ekonomik konaklama<br />
seçenekleri,<br />
3- Gidilen şehirde çok seçenekli yeme ve içme olanakları..<br />
4- Gidilen şehirde insanları oraya çeken çekim unsurlarının<br />
yoğunluğu…<br />
1- Bu talebin getirilmesinde THY üzerine düşeni çok ta iyi<br />
yapmaktadır. Burda özel havayollarını ve ucuz ekonomik uçuşları<br />
da artırarak devam etmenin yolları aranmalıdır. Avrupa’da<br />
birçok şehirden bir başkasına 1-2 saatlik uçuşlarda bile 15-60<br />
euro arasında ucuz biletlerle uçulabilmektedir. Bizim de Çorlu<br />
havalimanı, Sabiha Gökçen, 3. büyük havalimanı derken birçok<br />
kapasitemiz mevcuttur ve olacaktır. Burada Avrupa’da devleşen<br />
ekonomik havayollarını da ülkeye yönlendirme seçenekleri<br />
aranmalıdır.<br />
2- Oteller olarak biz Avrupa ile değil nerdeyse dünya ile<br />
yarışıyoruz. Ayrı bir başlık altında incelenmesi gereken, örneği<br />
bulunmayan bir şekilde 35-40 euroya iki kişilik oda veren 5<br />
yıldızlı güzel otelleri artık dünyada sadece ülkemizde bulmak<br />
mümkündür !!! Bu açıdan konaklama seçeneğinde Avrupa’nın<br />
çok ilerisindeyiz.<br />
3- Çok seçenekli yeme içmede bizim mutfak kültürümüzü<br />
ve İstanbul’daki seçenekleri tanıtmada büyük sorun yaşıyoruz.<br />
Turizm Güncel portalından alıntı yaptığım bir habere göre çok<br />
ta güzel açıklanmış her şey aslında. Booking.com 120 milyon<br />
üyesinin tercihine göre bir sıralama yapmış ve yeme içme<br />
destinasyonlarını sıralamışlar. İstanbul dünyada 19. sıraya<br />
girebilmiş. Bu şehirler içerisinde bizim hedef kitlemiz olan<br />
Avrupa’daki şehirlere dikkat edelim lütfen…!!<br />
4. sırada Atina (Yunanistan ),<br />
8.sırada Granada (İspanya ),<br />
12. sırada Varşova (Polonya )<br />
13. sırada Porto (Portekiz),<br />
14.sırada Valencia (İspanya),<br />
15. sırada Floransa (İtalya),<br />
16. sırada Milan (İtalya),<br />
18. sırada Krakow (Polonya) ve<br />
19. sırada İstanbul !!!<br />
Araştırmaya katılanların yüzde 75’i, bir sonraki seyahatinde<br />
yiyecek-içeceğiyle ünlü bir destinasyona gidebileceğini<br />
belirtirken, iyi bir yeme-içme deneyiminin kişinin seyahatindeki<br />
unutulmaz noktalar olarak hafızalara kazındığı kaydedilmiş.<br />
Bu şehirlerin nerdeyse tamamını görmüş bir kişi olarak<br />
söylersem muhtemelen İstanbul hepsinin toplamından birkaç<br />
kat daha fazla alternatif sunmaktadır.<br />
Öyleyse sizce de yapılacak çok şey vardır değil mi?<br />
(Devam edecek…)
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
~<br />
egitim<br />
20<br />
YANGIN VAR!<br />
Serkan<br />
GÜMRÜKÇÜ<br />
Geçen ay İstanbul’da bir otelde<br />
yangın çıktı.<br />
İnsanlar hayatını kaybetti.<br />
Bir yatırım kullanılamaz hale geldi.<br />
Otel sahibi tutuklandı.<br />
Bütün haber kanallarında tüm<br />
dünyaya duyuruldu.<br />
Elbette bu ne ilk otel yangını ne de son<br />
olacaktır; ama en azından yapılması<br />
gerekenleri tamamlasak, acaba can kaybı<br />
olmadan da bir sonuca varamaz mıyız?<br />
Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet<br />
diliyorum. Ancak özellikle otellerimizin can<br />
çekiştiği bu dönemde konuyu çok önemsiyor<br />
ve mesleğimizin tüm paydaşlarının özellikle<br />
dikkat etmelerini ve yoğunlaşmalarını rica<br />
ediyorum.<br />
Yangın ve iş güvenliği konularında otel<br />
yöneticilerinin görevini tam anlamıyla yerine<br />
getirmesinden otel sahipleri sorumludur.<br />
Ticari başarıya ve hedeflere yoğunlaştığımız<br />
kadar, her türlü güvenlik tedbirlerinin de<br />
alınmasına aynı oranda odaklanmamız<br />
gerekmektedir.<br />
Yasal anlamda dünya standartlarında<br />
mevzuatlara sahip olmamıza rağmen,<br />
uygulamada çok geride kaldığımız birçok<br />
husus var. Özellikle yangın ve diğer kazaafet<br />
durumlarında maalesef başımıza<br />
felaket gelmeden konunun ciddiyetine<br />
önem vermiyoruz. Çoğu kez büyük kazaların<br />
habercisi, küçük kazalardır. Tıpkı vücutta<br />
başlayan ağrıların büyük bir rahatsızlığı<br />
haber vermesi gibidir. Özellikle elektrik<br />
kontaklarından çıkan yangınlar otellerde<br />
karşılaşılan yangın sebeplerinin başında<br />
yer almaktadır. Bu konuda teknik servis<br />
bölümünün emanet edildiği yönetici,<br />
konusuna ne kadar hâkim ve sözünü ne<br />
kadar yönetimine dinletebiliyorsa o derece<br />
önemlidir. Çünkü örtbas edilen küçük kazalar<br />
çok büyük bir tehdidin göz ardı edilmesi<br />
demektir.<br />
Bunun yanında misafir rahatsız olmasın<br />
ya da otelin iç mimari dekoru bozulmasın<br />
diye yapılan bazı uygulamalardan ve<br />
maskelemelerden de kaçınılmalıdır. Özellikle<br />
bizim otellerimizde uyduruk dekorasyon<br />
gayretleriyle saklanmaya çalışılan yangın<br />
dolapları, gizlenen şaft kapakları kaza<br />
anında oradaki insanların hayatını tehlikeye<br />
atmaktan başka bir anlama gelmez. İşte bu<br />
sebeple ölümcül bir kaza olduğu takdirde<br />
işletme sahipleri ve yetkilileri taksirle<br />
ölüme sebebiyet vermek suçlamasıyla adli<br />
yargılamaya tabi olmaktadırlar.<br />
Bu noktada ülkemizde faaliyet gösteren global<br />
marka taşıyan otellerin uyguladığı yangın ve<br />
iş güvenliği standartlarında neden çok detaylı<br />
ve tartışmaya kapalı hükümler olduğu tekrar<br />
düşünülmelidir. Bunun yanı sıra marka<br />
otellerin uygulamakla zorunlu olduğu sigorta<br />
politikaları da bu önlemleri tamamlayan<br />
önemli bir diğer husustur. Sigortalının işletme<br />
faaliyetleri nedeniyle üçüncü şahısların,<br />
Üçüncü Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası<br />
teminat kapsamında karşılaşabilecekleri<br />
maddi ve bedeni zararlar da teminat<br />
altına alınmak zorundadır. Ancak marka<br />
otellerin de bazılarında, maalesef sigorta<br />
yetkililerinden periyodik olarak ilgili<br />
personele, yaptırılan sigortanın kapsamı<br />
ve uygulama esasları konusunda ciddi<br />
bir eğitim verilmediğini gözlemekteyiz.<br />
Oysaki doğru bir sigorta poliçesiyle<br />
işletmemizi ciddi yaptırımlardan maddi<br />
olarak koruyabilecek olanaklara sahibiz.<br />
Otel kazançları göz önünde<br />
bulundurulduğunda bu gelirlerin<br />
karşılığında, müşterilerin temel hak<br />
ve hürriyetleri kapsamında can ve mal<br />
güvenliğini de teminat altına almak, hem<br />
yasal hem insanı sorumluluğumuzdur.<br />
Bu konuda tasarruf yapmaya çalışmak<br />
sadece riski arttıran ve insan hayatını<br />
tehlikeye atmaktan başka bir anlam<br />
taşımayan beyhude gayretlerdir.<br />
Yürürlükte olan mevzuatlarımız yaşanmış<br />
birçok yangın felaketi sonrasında edinilen<br />
tecrübelerin ışığında oluşturulmuş birçok<br />
güvenlik önlemini içeren çalışmalardır.<br />
Bütün mevzuatlarımızdaki temel ilke<br />
“mal ve can kaybını en aza indirecek”<br />
koşulları sağlamaktır. Bu hususta<br />
alınması gereken tedbirlerin esas<br />
mesuliyeti, binaların proje aşamasında<br />
başlamakta olup yapıların mimar ve<br />
mühendislerine ait olmakla beraber<br />
bu sorumluluk yapıları kullananlara da<br />
aittir. Zira kayıtlara geçen birçok kaza ve<br />
yangında binaların yapım aşamasında<br />
planlanan yapısal özelliklerinin daha<br />
sonra değiştirilerek kullanılmasından<br />
kaynaklandığı görülmektedir. Binaların<br />
üzerine yapılan ilaveler, eksiltmeler ya da<br />
fonksiyon değişiklikleri, kullanıma dönük<br />
taşıdığı amaç kadar yangın ve iş güvenliği<br />
konusunda da uygun olmalıdır. Bu konuda<br />
birilerinin gelip kontrol edip etmemesi<br />
değil, olabilecek bir kaza yüzünden<br />
sebep olacağımız zarar ve sonrasında<br />
karşılaşabileceğimiz konular da hesaba<br />
katılmalıdır. Özellikle otellerin kapalı<br />
otopark alanlarında inşaat zamanında<br />
yapılan yanlış planlamalar birçok tesiste<br />
benzerlik taşımaktadır. Otel operasyona<br />
başladığında ortaya çıkan depo vs diğer<br />
kapalı alan ihtiyaçları genelde bu otopark<br />
alanlarından üretilmektedir ve maalesef<br />
bu bölmeler gerçekleştirilirken sprinkler<br />
hatları, havalandırma ve egzoz kanalları<br />
maalesef değişim sonrası yeniden<br />
düzenlenmemektedir.<br />
Diğer tehlike arz eden alanlar da<br />
yangın merdivenleri konusudur. Yangın<br />
merdivenleri konusunda yasal mevzuatlar<br />
ile global otel markalarının standartları<br />
neredeyse aynı olmakla beraber maalesef<br />
işletme aşamalarında bu standartlar<br />
aynı şekilde korunamamaktadır. Çoğu<br />
otel de yangın merdivenlerine açılan<br />
özel düzenekli yangına dayanıklı<br />
kapıların menteşe ve kilit sistemlerinin<br />
her zaman çalışır ve kapalı durumda<br />
olması gerekmektedir. Ancak birçok otel<br />
imal edilirken, maalesef kat hizmetleri<br />
için gerekli kat ofislerinin, linen ve<br />
buklet malzemelerinin, kat arabalarının<br />
koyulacağı alan planlanmadığı için bu<br />
yangın merdiven holleri, bu amaçla<br />
kullanılmaktadır. Ayrıca yine boş olması<br />
gereken bu alanlarda, katlardan toplanan<br />
çöplerin, ya da oda servisi boşlarının<br />
da bulunmaması gerekmektedir. Bu<br />
hususların tümü tecrübeli otel yöneticileri<br />
tarafından takip edilerek kontrolü<br />
sağlanmalı ve felaket anında engel<br />
teşkil etmeyecek bir düzende olmalıdır.<br />
Personelin eğitimi ve bilinçlendirilmesi,<br />
özellikle kat hizmetleri personelinin<br />
oda katlarında karşılaştığı yangın kaçış<br />
noktalarındaki bu hususlarda duyarlı<br />
olması, teknik servis personelinin onarması<br />
icap eden konularda derhal gerekli<br />
işlemi yapmasını sağlamak amacıyla<br />
bilgilendirme yapması sağlanmalıdır.<br />
Dolayısıyla personelin bilinçlendirilmesi<br />
için gerekli eğitimlerin sıklıkla yapılması<br />
hayatidir. Uluslararası zincir otellerin<br />
periyodik, kalite kontrol denetimleri<br />
esnasında bu standartların korunması<br />
için yaptırım gücü vardır. Aynı şekilde<br />
markasız otellerin yangın ve iş güvenliği<br />
konusunda da işletme ve yangın ruhsatı<br />
veren ilgili kamu birimlerinin de periyodik<br />
kontrollerini yapması ve ihlallerde<br />
yaptırım uygulaması gerekmektedir. Bu<br />
hususlarda sadece işletme sahipleri ya<br />
da idarecileri değil, ihlallere göz yuman,<br />
kayıran ya da rüşvetle olmazlara olur<br />
veren, denetlemeyen kamu görevlileri de<br />
maddi ve manevi mesuliyet altındadırlar.<br />
Özellikle yatak odalarının bulunduğu<br />
katlarda alınması gereken tedbirler<br />
çok önemlidir. Aşağıda ilgili mevzuatın<br />
50. maddesinde ifade edilen hususları<br />
aynen paylaşmak istiyorum. Bu konuda<br />
ifade edilen her husus yasal anlamda<br />
uygulanması gerektiği gibi vicdanen de<br />
mesuliyetimiz altındadır.<br />
MADDE 50- (1) Otellerin, motellerin ve<br />
diğer binaların yatakhane olarak kullanılan<br />
bölümlerinin aşağıda belirtilen şartlara<br />
uygun olması gerekir:<br />
a) Yatak odaları, iç koridordan en az 60<br />
dakika yangına karşı dayanıklı bir duvar<br />
ile ayrılır. Toplam yatak <strong>sayı</strong>sı 20’den fazla<br />
veya kat <strong>sayı</strong>sı ikiden fazla olan otellerde<br />
her katta en az 2 çıkış sağlanır. Yatak <strong>sayı</strong>sı<br />
20’den az ve yapı yüksekliği 15.50 m’den<br />
az olan bina veya bloklarda ise, merdiven<br />
korunumlu yapıldığı veya basınçlandırıldığı<br />
takdirde, tek merdiven yeterli kabul edilir.<br />
b) İç koridora açılan kapıların yangına<br />
karşı en az 30 dakika dayanıklı olması<br />
ve kendiliğinden kapatan düzenekler ile<br />
donatılması gerekir.<br />
c) İç koridorlar, bir dış duvarda yer alan<br />
boşluklar ile doğal yolla havalandırılır veya<br />
mekanik duman tahliyesi yapılır.<br />
ç) Yatak odası koridoruna açılan diğer<br />
odaların veya koridorun bir parçasını<br />
oluşturup kaçışları tehlikeye sokabilecek<br />
diğer mekânlar için, yatak odalarıyla aynı<br />
düzeyde bir kompartıman özelliğinin<br />
sağlanması şarttır.<br />
(2) Bir dış koridor ile erişilen otel yatak<br />
odalarının aşağıda belirtilen şartlara<br />
uygun olması gerekir.<br />
a) Yatak odalarının, yangına en az<br />
60 dakika dayanıklı bir duvar ile dış<br />
koridordan ayrılması gerekir. Ancak,<br />
parapet üst kotu koridor bitmiş döşeme<br />
üst kotundan 1.1 m veya daha yukarda<br />
konumlandırılan yanmaz malzemeden<br />
yapılmış havalandırma boşlukları için bu<br />
şart aranmaz.<br />
b) Dış koridora açılan kapıların yangına<br />
karşı en az 30 dakika dayanıklı olması<br />
ve kendiliğinden kapatan düzenekler ile<br />
donatılması gerekir.<br />
c) Dış koridorlarda dış kaçış geçitlerine<br />
ilişkin en az genişlik, döşemede kot<br />
değişimleri, çatı korunumu koridor dış<br />
kenarı boyunca korkuluk yapılması ve<br />
benzeri şartlara uyulması gerekir.<br />
(3) Otel yatak odasında veya süit odada<br />
en uzak bir noktadan çıkış kapısına kadar<br />
ölçülen uzaklığın 15 m’yi aşmaması<br />
hâlinde, tek kaçış kapısı bulunması yeterli<br />
kabul edilir. Ancak:<br />
a) Otel yatak odasında veya süit odada<br />
en uzak bir noktadan çıkış kapısına kadar<br />
ölçülen uzaklığın 15 m’yi aşması hâlinde,<br />
birbirinden uzakta konuşlandırılmış en az<br />
2 çıkış kapısı bulunması gerekir.<br />
b) Tamamı yağmurlama sistemi ile<br />
donatılmış otellerin yatak odalarında veya<br />
süit odalarında, en uzak bir noktadan<br />
kapıya kadar ölçülen uzaklığın 20 m’yi<br />
aşmaması gerekir.<br />
(4) Kaçış uzaklığı, yatak odası veya süit<br />
odanın çıkış kapısından başlayarak bir<br />
kaçış merdivenine, dış kaçış geçidine veya<br />
dış açık alana açılan çıkış kapısına kadar<br />
olan ölçüdür.<br />
(5) Koridor boyunca yalnızca tek yönde<br />
kaçış imkânı var ise, kaçış uzaklığı en<br />
uzaktaki yatak odası çıkış kapısından<br />
itibaren ölçülür. İki yönde kaçış<br />
sağlanabiliyor ise, kaçış uzaklığı her bir<br />
yatak odasının çıkış kapılarından ölçülür.<br />
(6) Doğal veya mekanik yolla<br />
havalandırılmayan iç koridorlar;<br />
yağmurlama sistemi olan binalarda 45<br />
m ve yağmurlama sistemi bulunmayan<br />
binalarda 30 m aralıklarla duman kesicileri<br />
ile bölümlendirilir ve buralarda aşağıdaki<br />
şartlara uyulur:<br />
a) Duman kesicileri yangına en az 60<br />
dakika dayanıklı olur. Bölme içinde yer<br />
alan kaçış kapılarının yangına en az 60<br />
dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz<br />
nitelikte olması şarttır. Duman kesicilerin,<br />
koridoru kuşatan duvar da dâhil olmak<br />
üzere, bütün kat yüksekliğince tavana<br />
veya çatı örtüsünün altına kadar devam<br />
etmesi ve ara kesitleri sıkıca kapatması<br />
gerekir.<br />
b) Duman kesicileri ile oluşturulan<br />
bölmelerin her birinden bir çıkışa, kaçış<br />
merdivenine, dış kaçış geçidine veya kaçış<br />
rampasına doğrudan engelsiz erişim<br />
imkânı sağlanması gerekir.<br />
c) Duman sızdırmaz kapılara, camlı kapılar<br />
hariç olmak üzere, alanı her bir kanat<br />
yüzey alanının en az % 25’i değerinde net<br />
görüş sağlayan cam paneller konulur.<br />
ç) Duman sızdırmaz kapılar tek veya<br />
çift kanatlı olabilir. Ancak, kendiliğinden<br />
kapatan düzenekler ile donatılması ve<br />
kanatların, içinde yer aldığı boşluğu<br />
bütünüyle kapatması şarttır. Kasaların<br />
duvar boşluğuna sıkıca yerleştirilmesi ve<br />
kanat ile döşeme arasındaki aralığın 4<br />
mm’yi aşmaması gerekir.<br />
d) Duman sızdırmaz kapıların normal<br />
olarak kapalı durumda tutulması gerekir.<br />
Ancak, bu kapılar algılama sistemi yolu<br />
ile çalışan elektro-manyetik veya elektromekanik<br />
düzenekler ile otomatik olarak<br />
kapatılabiliyor ise açık durumda tutulabilir.<br />
Resmi Gazete, Karar Sayısı : 2007/12937<br />
“Binaların Yangından Korunması Hakkında<br />
Yönetmelik”in yürürlüğe konulması; Bayındırlık<br />
ve İskân Bakanlığının 1/11/2007 tarihli ve 5098<br />
<strong>sayı</strong>lı yazısı üzerine, 7126 <strong>sayı</strong>lı Sivil Savunma<br />
Kanunu’nun ek 9 uncu maddesine göre, Bakanlar<br />
Kurulu’nca 27/11/2007 tarihinde kararlaştırılmıştır.<br />
syf. 3
~<br />
21 egitim<br />
Canan Yılmaz’la<br />
‘Eğitim’ sohbeti<br />
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
Kumkapı’daki otel yangını, yetkilileri harekete geçirdi<br />
BM İlaçlama’dan Canan Yılmaz’ın 2014<br />
yılında başlattığı sosyal sorumluluk<br />
projesi, yıllar içinde gelişerek tam bir<br />
eğitim seferberliğine dönüştü. Bugün<br />
turizm sektörüne nitelikli elemanlar<br />
kazandırır hale gelen proje, nasıl<br />
doğdu, hangi aşamalardan geçti,<br />
projenin mucidi Canan Yılmaz’a<br />
sorduk.. İşte yanıtı:<br />
“BM İlaçlama Hizmetleri’nde müşterilere periyodik<br />
ilaçlama hizmeti sunarken, bir müşterimin ricası<br />
üzerine turizmde eğitim faaliyetlerini araştırmaya<br />
başladım.<br />
Araştırmalar sonucunda Turizm Bakanlığı Eğitim<br />
Daire Başkanlığının işbaşı konulu eğitimlerini fark<br />
ettim. Laleli bölgesinde yer alan Otellerin genel<br />
müdür ve işletme sahipleri ile bir toplantı yaptık ve<br />
Bakanlığa bu eğitimler için başvurduk.<br />
Proje ilk başladığında proje sponsoru olan oteller<br />
(Grand Hilarium <strong>Hotel</strong>, Grand Ünal <strong>Hotel</strong>, Blue<br />
Marmaray <strong>Hotel</strong>) destek verdiler ve sonucunu<br />
heyecanla takip ettiler.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığından gelen hepsi<br />
birbirinden uzman eğitmenler eşliğinde, tüm<br />
çalışanlara Ön Büro, Housekeeping, Yiyecek İçecek,<br />
Servis, yöneticiler için kişisel gelişim ve eğitmenlik<br />
eğitimleri vermeğe başladık. Artık büyük eğitim<br />
seferberliği başlamıştı.<br />
Fakat, eğitimler bittikten kısa bir süre sonra, eğitim<br />
alan personel daha az maaş olmasına rağmen vaat<br />
edilen kariyer planı ve kurumsallık düşüncesi ile<br />
zincir otellerde kariyer planı yapıp, mevcut işlerinden<br />
ayrılmaya başladılar.<br />
Bu biraz umutsuzluğa kapılmamıza neden oldu.<br />
Yaptığımız proje değerlendirme toplantısında,<br />
eğitime sponsor olan Grand Hilarium <strong>Hotel</strong><br />
işletmecisi Kazafi Yılmaz’ın tek bir sözü ile projeye<br />
dört elle sarıldık ve yolumuza daha geniş çaplı bir<br />
organizasyonla devam etme kararı aldık.<br />
2014 den günümüze Laleli Otelciler Platformu,<br />
Housekeeping Eğitim ve Dayanışma derneği ve<br />
Yaşmak <strong>Hotel</strong> Collectson ile ortak bir çok proje<br />
düzenledik. Günümüze kadar 800’ü aşkın kişinin<br />
ücretsiz olarak bu eğitimlerden faydalanmasını<br />
sağladık.<br />
2016 yılında Yaşmak <strong>Hotel</strong> Collection İnsan<br />
Kaynakları Sorumlusu Nihan Güneş ile bir araya<br />
gelerek projeyi daha da geliştirip, Turizm sektörünün<br />
nitelikli personel ihtiyacına cevap verecek birçok<br />
başarılı projeye imza attık.<br />
2017 yılında yeni eğitim planlarında sponsor firmalar<br />
desteği ile projeyi hızlandıracağız. Sadece eğitim<br />
vermekle kalmayıp, projeden mezun olacak kişilere<br />
uzmanlar aracılığı ile koçluk hizmeti de vereceğiz.<br />
Özel kariyer planlama ve iş bulma konusunda da<br />
destek vereceğimiz bir çok yeni ve turizmde umut<br />
vadeden projeler planlamış bulunuyoruz.”<br />
Laleli Otelciler Platformu,<br />
Kumkapı’da meydana gelen otel<br />
yangınının ardından, daha önce<br />
planladıkları ‘Yangın ve Yangına Müdahale konulu Eğitim<br />
programını öne çekti. Barın <strong>Hotel</strong>’de gerçekleştirilen<br />
Eğitim programına 60 otelden 150 personel ve yönetici<br />
katıldı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Laleli Otelciler<br />
Platformu Başkanı Tarkan Akyüz, yangın ve yangına<br />
müdahale konusunda uzun süredir sertifika programı<br />
düzenlemeyi planladıklarını ve geçtiğimiz günlerde<br />
Kumkapı’da yaşanan otel yangını sonrasında bu eğitim<br />
Turizm Otel Yöneticileri Derneği<br />
TÜROYD’un ilk Olağan Genel Kurulu<br />
yapıldı. Crown Plaza İstanbul Oryapark’ta<br />
yapılan Genel Kurul’da Ali Can Aksu<br />
başkanlığındaki yeni yönetim ve TÜROYD<br />
bölgesel yürütme kurulları belirlendi.<br />
Genel Kurulun açılış konuşmasını yapan<br />
Geçici Başkan Ali Can Aksu şunları söyledi:<br />
“Otel yöneticileri olan bizler çalıştığımız<br />
otellerde ve sektörde her zaman günah<br />
keçisi <strong>sayı</strong>ldık. Kimliksizdik. Yaşadığımız<br />
dönemde otelcilik ve yöneticilik yerin<br />
dibine battı. Artık bu duruma müdahale<br />
Laleli Otelciler Platformu’ndan<br />
Yangına müdahale eğitimi<br />
programını öne aldıklarını söyledi. Programa 60 otelden<br />
150 personel ve yöneticinin katıldığını belirten Akyüz;<br />
“Laleli Otelciler Platformu olarak, eğitime büyük önem<br />
veriyoruz. Sırada “ön büro” alanında eğitim programımız<br />
var. Sonrasında Eylül ayında da ilk yardım alanında bir<br />
sertifika programı gerçekleştireceğiz.” dedi.<br />
Öğrenilen teorik bilgilerin katılımcılar tarafından daha<br />
iyi pekiştirilmesi için eğitim programı kapsamında bir<br />
de tatbikat düzenlendi. Eğitim programı sonrasında<br />
düzenlenen sınavda başarılı olan katılımcılara, önümüzdeki<br />
günlerde sertifikaları teslim edilecek.<br />
ilk genel<br />
kurulunu yaptı<br />
Ali Can Aksu yeniden başkan<br />
etmemiz gerekiyordu. Turizmdeki<br />
sorunlar ve ülkemize olan sevdamızdan<br />
dolayı bizlerde bir şeyler yapmalıyız<br />
dedik. Dünyanın her yerine yönetici<br />
gönderiyoruz. 80 milyar dolarlık yatırım<br />
değeri olan ve 1.5 milyon kişinin çalıştığı<br />
tesisleri bizler yönetiyoruz.”<br />
64 BİN YATAK YÖNETİYORUZ<br />
TÜROYD’un kuruluşundan bu yana 3 ayda<br />
81 ilde 983 üyeye ulaştıklarını vurgulayan<br />
Aksu, “Yaptığımız hesaplamalara göre<br />
sektörde 64 bin yatak yönetiyoruz. Hızlı<br />
gidiyoruz, ama adımlarımıza dikkat<br />
adiyoruz. Biz cek cak yerine icraatını<br />
yaptığmız projeleri belirterek şunları<br />
yaptık diyeceğiz. Türk turizminin ve<br />
otelciliğin gelişmesine katkıda bulunmak<br />
istiyoruz.” diye konuştu.<br />
Divan kurulu üyeliklerine Ersin<br />
Özgündoğdu, İhsan Türkus, Arzu Gültekin<br />
Özden’in seçildiği Genel Kurul’da Genel<br />
Sekreter Burçak Atak’ın okuduğu faaliyet<br />
raporu oybirliğiyle Kabul edildi. Daha<br />
sonra oya sunulan yeni yönetim kurulu<br />
listesi de oybirliğiyle kabul edildi.<br />
Genel Kurul’da TÜROYD’un yeni<br />
yönetim kurulu şu isimlerden oluştu<br />
[ İstanbul ] Turizoom International <strong>Hotel</strong><br />
Management Genel Koordinatörü Ali Can<br />
AKSU<br />
[ Samsun ] North Point <strong>Hotel</strong> Samsun<br />
Genel Koordinatörü Murat TOKTAŞ<br />
[ İstanbul ] <strong>Hotel</strong> Suadiye Genel Müdürü<br />
Murad YUMAK<br />
[ İstanbul ] Crowne Plaza Istanbul Oryapark<br />
Genel Müdürü Aykut BAKAY<br />
[ İzmir ] Anemon Turizm A.Ş Genel<br />
Koordinatörü Uğur ŞAHBAZ<br />
[ Ankara ] Limak Ambassadore <strong>Hotel</strong> Genel<br />
Müdürü Savaş ÇOLAKOĞLU<br />
[ İstanbul ] Rescate <strong>Hotel</strong>s Genel<br />
Koordinatörü Hatice Şule GÖKIRMAK<br />
[ İstanbul ] Lionel <strong>Hotel</strong> Istanbul Satış<br />
Direktörü Burçak ATAK<br />
[ İstanbul ] Sheraton Grand İstanbul<br />
Atasehir Genel Müdürü Nusret Soner<br />
METİN<br />
[ İstanbul ] The Parma <strong>Hotel</strong> Taksim Genel<br />
Müdürü Mustafa KILIÇ<br />
[ İstanbul ] Istanbul Royal <strong>Hotel</strong> Genel<br />
Müdürü Erdal KURTULUŞ<br />
[ İstanbul ] Genel Müdür Turgay SOLMAZ<br />
[ İzmir ] Mövenpick <strong>Hotel</strong> İzmir Genel<br />
Müdürü Erhan ÇETİN<br />
[ Manisa ] Ramada Soma Genel Müdürü<br />
Hatice COŞKUN<br />
[ İstanbul ] CVK Park Bosphorus Genel<br />
Müdürü Edip ÇELİK
Sayı: 4 Yıl: 1 / <strong>Haziran</strong> 2017<br />
www.hotelgazetesi.com<br />
sigorta 22<br />
TURİZM VE SİGORTA<br />
Turizm sektörünün en önemli konularından biri de sigorta. Ancak araştırıldığında, ülkemiz genelinde olduğu gibi turizm<br />
sektöründe de bu konuda yeterli bilince sahip olmadığımız, dolayısıyla gereken önemi vermediğimiz ortaya çıkıyor. Tabi bu da<br />
bazı sorunları beraberinde getiriyor. Turizm sektörüne hizmet eden bir yayın organı olarak, bu konuyu gündemimize aldık ve bir<br />
bilene sorduk. Network Sigarta & Aracılık Hizmeleri’nden Gökhan Karaali konuyu tüm ayrıntılarıyla anlatan bir yazı kaleme aldı..<br />
Otel ve benzeri işletmelerin yaşadıkları<br />
sorunlar ve sorunların çözümüze yönelik<br />
sonuç odaklı sigortacılık yaklaşımları<br />
Gökhan Karaali<br />
Network Sigorta & Aracılık Hizmetleri<br />
Sigorta sektörü satış<br />
kanalı profilleri<br />
Ülkemiz genelinde yaklaşık 15.000<br />
aracı kurum (acente ve broker), ek<br />
olarak sigorta acentesi statüsünde<br />
çalışan yüzlerce banka şubesı<br />
mevcuttur. Bu kadar kalabalık<br />
dağıtım kanallarına sahip olan<br />
sigorta sektöründe düzenlenen<br />
poliçeler ne kadar sağlıklı?<br />
Otel ve işletmeler için<br />
düzenlenen sigorta<br />
poliçeleri iş koluna<br />
göre özelleştiriliyor<br />
mu?<br />
Hasar anında ne kadar koruma<br />
sağlar veya sağlıyor? Gibi sorulara<br />
cevap aramak gerekli sanırım.<br />
Emekliler, trafik müşavirleri, ev<br />
hanımları vb. profillerin sigorta<br />
acentesi olarak ağırlıklı olduğu<br />
bir sektörde, düzenlenen poliçeler<br />
ne kadar sağlıklı ve sonuç odaklı<br />
olabilir?<br />
Bir banka şubesi tarafından<br />
düzenlenen bir poliçe ne kadar<br />
ihtiyacı karşılayabilir?<br />
Bu profillere sahip olan bir satış<br />
kanalı, olası bir yangın hasarında<br />
otel poliçesinden ne kadar eskime<br />
kesilebileceğini bilebilir mi?<br />
Olası bir fırtına hasarında, hasarın<br />
fırtına olarak değerlendirilebilmesi<br />
için rüzgar şiddetinin 7 bofor ve<br />
üzeri olması gerektiğini bilebilir mi?<br />
Olası bir personel aracı kazasında<br />
açılabilecek tazminat davaları<br />
sonucu kişi başı 300.000 TL<br />
civarında bir tazminat ödemesi ile<br />
karşı karşıya kalınabileceğini, bu tip<br />
hasarları daha önce hiç yaşamamış<br />
olan ve sadece gazetelerde okumuş<br />
bir sigortacı bilebilir mi?<br />
Neden mağdur<br />
olabiliriz?<br />
Oteller ve benzeri işletmelerin<br />
bir çok riski olduğu hepimizin<br />
malumudur. Olası yangın, deprem,<br />
terör, kötü niyetli hareketler,<br />
hırsızlık, makine, tesisat ve<br />
elektronik cihaz arızaları, 3. şahıs ve<br />
işveren malı sorumluluk hasarları<br />
işletmelerin her an karşı karşıya<br />
kalabilecekleri ciddi riskler. Buna<br />
karşılık satılan ve düzenlenen<br />
sigorta poliçelerinin doğru<br />
teminat ve bedeller üzerinden<br />
düzenlenmiyor olması da ayrı bir<br />
sorun. Aracı kurumun bilinçsizliği,<br />
sigorta şirketinin standart ve amaca<br />
yönelik poliçeler düzenlememesi,<br />
işletmenin mağdur olmasının<br />
başlıca nedenleri olarak<br />
gösterilebilir.<br />
Doğru sigorta poliçesi<br />
Peki, ne yapılması gerekli? Öncelikle<br />
neyi satın alıyoruz ve içinde ne<br />
var biliyor muyuz sorusuna cevap<br />
arayalım. Bir çok acente, broker<br />
meslektaşımızdan duyduğumuz bir<br />
söylem aklımıza geliyor:<br />
Kağıt satıyoruz; bir şey olursa<br />
garantisi biziz.<br />
Network Sigorta<br />
Aracılık &<br />
Danışmanlık<br />
Hizmetleri olarak<br />
biz kağıt vb.<br />
satmadığımızı<br />
biliyoruz.<br />
Yapmış olduğumuz her sigorta<br />
poliçesi rekabetçi primlerin yanı<br />
sıra satır satır okunarak, eklemeler<br />
yapılarak, sigorta şirketi ile<br />
sigortalı (otel) arasında hazırlanmış<br />
olan akitlerdir. Hasar anında da<br />
garantiyi sağlayacak olan doğru<br />
hazırlanmış olan ve ihtiyaca yönelik<br />
bu akitlerdir. (sigorta poliçeleridir)<br />
İşletmenin rolü ve<br />
davranış şekli<br />
Sigorta sektörü, aracı kurum ve<br />
satış kanalı profilerinin yetersizliği<br />
ve doğru düzenlenmeyen sigorta<br />
poliçelerine ek olarak işletmelerin<br />
yaklaşımları da son derece önemli.<br />
Öncelikle bir sigorta poliçesinin<br />
rekabetçi primi (fıyatı) bütün sigorta<br />
şirketlerinde hemen hemen aynı<br />
düzeylere gelebilir. Bunun fazlasını<br />
istemek, ek indirim, daha ucuzunu<br />
talep etmek ancak teminat ya da<br />
bedellerle oynayarak mümkün<br />
olabilir. Rekabeti ve pazarlığı belli<br />
bir düzeyde tutmamak, yanlış<br />
bilgilendirmelere yol açabileceği<br />
gibi basit gibi görünen fakat hasar<br />
anında milyonlarca TL değerinde<br />
bir teminattan yoksun kalmanıza<br />
sebep olabilir.<br />
Özet ve sonuç<br />
Özet olarak hasar senaryoları<br />
üzerinden yola çıkarak, donanımlı,<br />
iş koluna ve firmaya özel, doğru<br />
teminatlar içeren sigorta poliçeleri<br />
düzenlemek gerekli. Otel ve<br />
işletmeler bir sigorta poliçesinin<br />
içeriğini bilmek zorunda değiller.<br />
Aracı kurumlar ise teminatları basit<br />
ve örneklerle anlatmalıdır. Teklif<br />
verilmeden önce tesis, otel, işletme<br />
vb. mutlaka görülmeli, kapalı alan<br />
m2, peyzaj, makine, tesisat detayı,<br />
yaşı, otel misafirlerinin hangi<br />
ülkelerden olduğu sorgulanarak<br />
poliçeler düzenlenmelidir.<br />
Nasıl olsa bir şey olmaz mantığı<br />
sigortalı ve sigortacı için de<br />
felaket sonuçlar getirebilir.