You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İmtiyaz Sahibi<br />
İstmag Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına<br />
H. Ferruh Işık<br />
Genel Müdür<br />
Mehmet Söztutan<br />
mehmet.soztutan@img.com<br />
Reklam Müdürü<br />
Hakan Girgin<br />
hakan.girgin@img.com.tr<br />
Yayın Editörü<br />
Tarık Oral<br />
tarik.oral@img.com.tr<br />
Art Direktör<br />
İsmail Gürbüz<br />
ismail.gurbuz@img.com.tr<br />
Grafik Tasarım<br />
Sami Aktaş<br />
sami.aktas@img.com.tr<br />
Sorumlu Müdür<br />
Cüneyt Aktürk<br />
cuneyt.akturk@img.com.tr<br />
Dış İlişkiler Müdürü<br />
Yusuf Okçu<br />
yusuf.okcu@img.com.tr<br />
Kurumsal İletişim Müdürü<br />
Ebru Pekel<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
Muhasebe ve Finans Müdürü<br />
Mustafa Aktaş<br />
mustafa.aktas@img.com<br />
Bilgi İşlem<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Sosyal Medya<br />
Songül Çek<br />
songul.cek@img.com.tr<br />
Abone<br />
İsmail Özçelik<br />
ismail.ozcelik@img.com.tr<br />
CTP-Baskı<br />
Vizyon Basımevi<br />
Deposite İş Merk.A6 Blok, Kat:3<br />
No:309 Başakşehir<br />
Tel: 0212 671 61 51<br />
info@vizyonbasimevi.com.tr<br />
Adres<br />
Evren Mahallesi Bahar Caddesi Polat İş<br />
Merkezi B Blok No:3 Kat:1<br />
Güneşli - Bağcılar<br />
İSTANBUL / TURKEY<br />
Tel : +90 212 604 51 00<br />
Fax : +90 212 604 51 35
editör<br />
Gösteri toplumunda ‘Sürdürülebilir’ olmak!<br />
Bu ayki konularımızdan bir tanesi ‘Sürdürülebilirlik’. Hakkında pek çok şey yazılıp çizilmesine rağmen Sürdürülebilirliğin tam<br />
olarak ne olduğu hakkında ortak bir tanıma varmakta güçlük çekiyoruz. Yaşamış olduğumuz çevreye sadık kaldığımız sürece<br />
‘Sürdürülebilir’ olduğumuzu söyleme hakkımız olabilir belki. Doğanın bir parçası konumundaki insan; kendi yaşam alanlarını<br />
oluştururken ait olduğu bütünsel sistemin tahakkümümüne de gönüllü olarak boyun eğmeli bence. Doğanın sistemsel döngüsüne<br />
karşı kalkışılan sorumsuz her eylem, sürüdürülebilirliğe vurulan bir darbe olduğu gibi insanın kendi aslına olan bir<br />
inkar ve yabancılaşması da diyebiliriz.<br />
Her geçen gün daha çok geliştirdiğimiz ve övündüğümüz teknolojimizle, üzerinde milyonlarca canlının bir arada yaşadığı<br />
yerküremizin kendine has kurallarına kafa tutmak yerine, onunla tam bir uyum içerisinde hareket etmek muhtemelen daha<br />
doğru ve faydalı bir tercih olacaktır. İnsan soyuna ve tüm diğer canlılara karşı daha sorumlu bir tutum takınmamız, sahip olduğumuz<br />
teknik ve bilimi günübirlik çıkarlarımıza alet etmeden toplam faydayı gözeterek hareket etmemiz gelecek kuşaklara<br />
karşı bir ödevimiz olsa gerek.<br />
Sürdürülebilirlik, İnovasyon, Sosyal Sorumluluk Projeleri vs.. gibi kavramların popüler kültürün de etkisiyle kendi içlerinde<br />
kısır bir döngüde ele alınmasının yerine, yaşam tarzımızın tamamını kapsayacak şekilde tekrar tanımlanması gerekiyor. Günlük<br />
yaşantımız içerisinde sürekli sınandığımız ‘Sürdürülebilirlik’ mefhumunu biraz daha kişisel gayret ve samimeyetle gün<br />
yüzüne çıkartabiliriz. Bu tür konuları sadece kurumlar arasında konuşulan dar bir alandan çıkartarak, herkesin kendisine bir<br />
paye çıkaracağı ve vazife üstlenebileceği daha yalın bir hale getirmeliyiz. Belki bu şekilde bu hassas konulara olan ilgi ve<br />
duyarlılığı artırarak daha geniş kitlelere yayılmasına vesile olabiliriz.<br />
Dillere pelesenk olmuş ve kimseyle paylaşamadığımız bireysellik/özgürlük gibi kutsallarımıza da, ancak herkesi ilgilendiren<br />
bu konular karşısındaki samimiyetimiz ve üstlendiğimiz sorumluluklar nispetinde sahip çıkabileceğimizi unutmamalıyız.<br />
Faydalı bir sayı olması dileğiyle…<br />
Tarık Oral
İçindekiler<br />
18 -“Hem Katar hem diğer Arap ülkeleri ile<br />
yoğun ticari ilişkilerimiz var”<br />
48 - “İhracatta hedef yıl sonuna kadar<br />
20 ülkeye ulaşmak”<br />
82 - Canon geniş format yazıcı grubunda artık<br />
daha da iddialı<br />
90 - Vefa, 2023 hedefini belirledi<br />
96 - “Hafif Çelik <strong>Yapı</strong>lar; çevreye en az zarar<br />
veren, güvenli, ekonomik ve dayanıklı<br />
yapılardır”<br />
118 - ‘Wind Ankara’ Çayyolu’nda esecek<br />
REKLAM İNDEKSİ<br />
ABS YAPI ELEMANLARI..................... 39 – 41<br />
ESE REKLAM............................... 128 – 129<br />
ARMUTLU TATİL KÖYÜ............................121<br />
HP........................................... ARKA KAPAK<br />
BOSCH INDUSTRIAL.................................53<br />
HUZURLU İNŞAAT...................................111<br />
CANON ................................................. 11<br />
İKLİMSA..................................................79<br />
CLEVER POLYMERS..................................51<br />
INTEK KALIP ve İSKELE......................... 2 – 3<br />
DAIKIN........................136 – ARKA KAPAKİÇİ<br />
ISICAM....................................................57<br />
DOKA KALIP ve İSKELELERİ............ÖN KAPAK<br />
KARGROUP.................................. 116 – 117
KİLSAN....................................................93<br />
KUZULUK TERMAL OTEL.........................131<br />
LAYHER...................................................45<br />
ME-SA İMALAT...................................... 6 – 7<br />
ÖZLER KALIP ve İSKELE.................... 12 – 13<br />
PERİ KALIP ve İSKELELERİ.... ÖN KAPAKİÇİ - 1<br />
PERİ KALIP ve İSKELELERİ&ADVERTORIAL.28 – 29<br />
SAMSUNG...............................................71<br />
SARAY ALÜMİNYUM...................... 104 – 105<br />
TAYF ÇATI................................................99<br />
TMS TÜFEKÇİOĞLU MÜHENDİSLİK......... 4 – 5<br />
TÜRKİYE HASTANESİ..............................133<br />
URTİM KALIP VE İSKELE........................ 8 – 9<br />
VIKO.......................................................63<br />
YAPIMALZEME. COM.TR............................10
Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları’nda gayrimenkul ve inşaat sektörünün geleceği konuşuldu<br />
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan:<br />
“Hem Katar hem diğer Arap ülkeleri ile<br />
yoğun ticari ilişkilerimiz var”<br />
Türkiye İnşaat <strong>Malzeme</strong>si Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından düzenlenen <strong>2017</strong><br />
yılının ikinci ‘Gündem Buluşmaları’nda, gayrimenkul, inşaat ve inşaat malzemesi sektörleri<br />
açısından yılın ilk yarısının nasıl geçtiği ve ikinci yarıda beklenen gelişmeler ele alındı. Katar<br />
krizinin sektöre etkisini değerlendiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan,<br />
“Katar bizim için önemli bir ülke ve inşaat malzemesi sektörümüzün en çok ihracat yaptığı<br />
20 pazar arasında yer alıyor. Ancak şu an Katar’a karşı tavır alan Arap ülkeleri de yoğun ticari<br />
ve beşeri ilişkilerimizin, yatırımlarımızın olduğu pazarlar arasında üst sıralarda yer alıyor.<br />
Umuyoruz ki, Katar krizi daha da büyümeden çözülür” dedi.<br />
Türkiye İMSAD’ın yılda dört kez çeyrek<br />
periyotlarda düzenlediği Gündem Buluşmaları<br />
kapsamında gerçekleştirilen <strong>2017</strong><br />
yılının ikinci toplantısı, 16 Haziran Cuma<br />
günü Ortaköy Feriye Lokantası’nda yapıldı.<br />
Gündem Buluşmaları toplantısında; ‘<strong>2017</strong><br />
yılının ilk yarısı gayrimenkul, inşaat ve inşaat<br />
malzemesi sektörleri açısından nasıl<br />
geçti?’, ‘<strong>2017</strong>’nin ikinci yarısında sektörü<br />
neler bekliyor?’, ‘Konut fiyatları ve amortisman<br />
süreleri’, ‘Konut alacak tüketicilerin<br />
ihtiyaçlarını neler belirliyor?’, ‘Gayrimenkul<br />
sektöründe yeni trendler neler?’,<br />
‘Siyasi gelişmeler sektörü nasıl etkiledi?’,<br />
‘Konutta yabancı yatırımcının ilgisi ne durumda?’,<br />
‘Dünya ve Türkiye gayrimenkul<br />
sektörlerine ilişkin genel karşılaştırmalar’<br />
konuşuldu.<br />
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Ferdi Erdoğan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği<br />
Gündem Buluşmaları’nda,<br />
Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin,<br />
dünya ve ülke ekonomisi, Dr. Can Fuat<br />
Gürlesel inşaat ve inşaat malzemelerinin<br />
ilk 6 ayı, REIDIN Türkiye Ülke Müdürü Kerim<br />
Alain Bertrand ise Türkiye ve dünyada<br />
gayrimenkul sektörüne yönelik değerlendirmelerini<br />
anlattı.<br />
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan<br />
Vekili Oktay Alptekin’in moderatörlük<br />
yaptığı oturumun açılış konuşmasında,<br />
Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan<br />
gelişmelere değinen Ferdi Erdoğan, “Bir<br />
tarafta Suriye’de savaş devam ederken,<br />
diğer tarafta Katar krizi bölgede tansiyonu<br />
yükseltti. Katar bizim için önemli bir ülke.<br />
Katar, inşaat malzemesi sektörümüzün<br />
de en çok ihracat yaptığı 20 pazar arasında<br />
yer alıyor. Ancak şu an Katar’a karşı<br />
tavır alan Arap ülkeleri de yoğun ticari ve<br />
beşeri ilişkilerimizin, yatırımlarımızın, projelerimizin<br />
olduğu ve ihracat yaptığımız<br />
pazarlar arasında üst sıralarda yer alan<br />
ülkeler arasında. Dolayısıyla biz tüm bu<br />
ülkelerle sıcak ilişkilerimizin korunmasından<br />
yanayız. Umuyoruz ki, Katar krizi daha<br />
da büyümeden çözülür” dedi.<br />
Konut satışlarında artış var ama<br />
yapı ruhsatlarında gerileme söz<br />
konusu<br />
Ferdi Erdoğan, konuşmasına şöyle devam<br />
etti; “Konut satışlarına baktığımızda,<br />
<strong>2017</strong> yılı ilk çeyrekte, geçtiğimiz yılın aynı<br />
dönemine göre 7,4 oranında bir artış görüyoruz.<br />
Yılın ilk 4 ayında 440 bin adet konut<br />
satışı gerçekleşmiş. Bu rakam, geçen iki<br />
yılın aynı döneminin üzerinde. Konut satışlarında<br />
artış var ama yapı ruhsatları başvurularına<br />
baktığımızda, veriler beklediğimiz<br />
gibi değil. Toplam yapı ruhsatlarında<br />
alan bazında yüzde 17,2’lik bir gerileme<br />
söz konusu. Konut yapı ruhsatları aynı dönem<br />
alan bazında yüzde 12,7 geriledi. Konut<br />
dışı bina yapı ruhsatları ise yine aynı<br />
dönemde yüzde 30,5 küçülme yaşadı.<br />
Kampanyaların konut satışlarına etkisini,<br />
senetle satışlardaki yüzde 47’lik artışla<br />
görüyoruz. Bu rakamlar yükün büyük bir<br />
kısmını gayrimenkul sektörünün üstlendiğine<br />
işaret ediyor. Gayrimenkulcüler, bir<br />
taraftan proje için yatırım yaparken, diğer<br />
taraftan satılan konutun finansman yükünü<br />
de omuzlarına almış durumda. Ancak biz<br />
18<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Aktüel<br />
yılın ikinci yarısından itibaren bu tablonun<br />
değişeceğine inanıyoruz.”<br />
Ege Denizi’ndeki deprem, kentsel<br />
dönüşümün önemini bir kez daha<br />
hatırlattı<br />
“Ege Denizi’nde 6.3 şiddetinde meydana<br />
gelen deprem, kentsel dönüşümün önemini<br />
bir kez daha hatırlattı” diyen Ferdi Erdoğan,<br />
şu uyarılarda bulundu; “Görüyoruz ki<br />
bu noktada hala birçok eksiğimiz mevcut.<br />
Kentsel dönüşüm sürecindeki eksiklikler<br />
bir an önce giderilmeli. Ülkemizde 7 milyondan<br />
fazla riskli konumda yapı var. Bunu<br />
her ortamda dile getiriyoruz. Her deprem<br />
sonrası felaket senaryolarını dile getirmek<br />
yerine yapısal problemleri çözüp ülkemizin<br />
daha güvenli yapılara ulaşmasını sağlamalıyız<br />
ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız.<br />
Ayrıca kentsel dönüşüm için yaratılacak<br />
75 milyar dolara yakın kaynak konusunun<br />
da bir an önce netleştirilmesi sektörümüz<br />
adına çok önemli bir adım olacak ve kentsel<br />
dönüşüm sürecini hızlandıracaktır.”<br />
İnşaatta Kalite Zirvesi’nin teması:<br />
Geleceğe Yatırım: Dijital Dönüşüm<br />
Son günlerde Türkiye İMSAD’ın yoğunlaştığı<br />
ve dikkatle takip ettiği konulardan<br />
birinin de teknolojik gelişmeler olduğunu<br />
vurgulayan Ferdi Erdoğan, ”Türkiye İMSAD<br />
olarak, bu konuda birtakım çalışmalar<br />
gerçekleştiriyoruz. 2015 yılında düzenlediğimiz<br />
7. Uluslararası İnşaatta Kalite<br />
Zirvesi’nde dünyadaki teknolojik ve dijital<br />
gelişmeleri gündemimize getirmiştik. Bu yıl<br />
26 Ekim’de 8.’sini düzenleyeceğimiz zirvemizin<br />
ana temasını ise ‘Geleceğe Yatırım:<br />
Dijital Dönüşüm’ olarak belirledik. Endüstri<br />
4.0, dijitalleşme ve teknolojik gelişmeleri<br />
masaya yatıracağımız zirvede, bu süreci<br />
nasıl yönetmemiz gerektiğini de konuşacağız”<br />
dedi.<br />
Ferdi Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:<br />
“Türkiye’nin bir <strong>Yapı</strong> Yasası’na sahip<br />
olması ve sektörde etkin bir piyasa denetiminin<br />
oluşturulması şart. <strong>Yapı</strong> Yasası’nın<br />
çıkarılması, bir sektörü değil, tüm ülkeyi<br />
kalkındıracak hamle olacaktır. Ülkemizin<br />
geleceği adına bu adımların atılması şart.<br />
Yoksa bir otomobil ömrüne sahip binalar<br />
üretip, 25-30 yıl sonra yeniden bir dönüşüm<br />
süreci yaşamak zorunda kalırız” dedi.<br />
Türk iş dünyası koşullar ne olursa<br />
olsun pedalları çevirmesi gerektiğini<br />
biliyor<br />
Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof.<br />
Dr. Kerem Alkin, Türkiye ekonomisi ile ilgili<br />
değerlendirmesinde şunları söyledi:<br />
“Yüzde 5’lik büyüme Türkiye ekonomisinde<br />
çarkların bir şekilde döndüğüne işaret ediyor.<br />
Türk iş dünyası özellikle 1970’lerden<br />
bu yana yaşadığı onca ekonomik ve siyasi<br />
krizden sonra belki şunu artık benliğine işlemek<br />
durumunda kaldı. Bisikletin pedallarını<br />
koşullar ne olursa olsun çevirmeniz gerekiyor.<br />
Çünkü krizler gündeme geldiğinde<br />
olayı anlamak adına bisikletin pedallarını<br />
durdurduğunuz anda devriliyorsunuz. Çevirince<br />
de, öyle ya da böyle karşımıza belli<br />
bir ekonomik büyüme çıktığı ifade edilebilir.<br />
Türkiye ekonomisi zaman zaman dünya<br />
büyüme ortalamasının üzerinde seyredebiliyor.<br />
Özel sektör yatırımlarının büyümede<br />
önemli rol üstlendiği dönemlerde biz bu başarıyı<br />
gerçekleştiriyoruz. Şu dönemde özel<br />
sektör yatırımlarındaki genel daralma ve<br />
eksilmenin telafisini daha çok kamu yatırımlarıyla,<br />
hane halkı ve kamu tüketim harcamalarıyla<br />
telafi etmekteyiz. Ancak Türkiye’nin<br />
aynı zamanda tasarrufları artırmaya<br />
da ihtiyacı var. Bu kadar ciddi manada nihai<br />
tüketim harcamalarına yüklenerek büyümek<br />
yerine özel sektör yatırımlarının tekrar<br />
büyümede önemli bir rol üstleneceği bir<br />
trend yakalamak son derece önemli. Kalıcı<br />
büyüme her şeyin ilacı. Şu anda aslında<br />
dünya siyasetinde yaşadığımız çalkantıların<br />
arkasında da ülkelerin kalıcı büyüme ile<br />
ilgili duydukları endişeleri var.”<br />
Doğalgazın altın çağına doğru enerji<br />
stratejileri<br />
Konuşmasında Katar krizine de değinen<br />
Prof. Dr. Kerem Alkin, “Söz konusu ablukayı<br />
yapanlar, doğalgaz üreticisi olmaktan<br />
çok petrol üreticisi olan ülkeler. Uluslararası<br />
Enerji Ajansı’nın raporu, 2030’a doğru<br />
doğalgazın altın çağı olacağına yönelik<br />
farklı temalara işaret ediyor. Rusya, İran ve<br />
Katar’ın dünyada doğalgaz rezervi ve ihracatçısı<br />
olarak, en önemli üç ülke olacağı<br />
öngörülüyor. Katar ablukasının bir noktasında<br />
bu doğalgaz kapışması ile ilgili konunun<br />
varlığını göz ardı etmemek lazım. Katar<br />
ablukasında, İran’a da inisiyatif sağlayan<br />
tartışma noktası, iki ülke arasındaki sahada,<br />
51 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin<br />
olması. Önümüzdeki dönemde dünya daha<br />
çok doğalgaz kullanacaksa, Rusya, İran ve<br />
Katar gibi ülkeler sıvılaştırılmış doğalgaz<br />
ihracatıyla çok önemli işler yapabilir. Katar<br />
ve İran bu doğalgaz konusunda mutabakat<br />
yaptıklarından dolayı, İran’ın daha da güçlenmesiyle<br />
ilgili bir tablo söz konusu. Bu<br />
arada ABD’nin yaklaşık 40 yıldır izlediği<br />
strateji, kendi topraklarındaki rezervi korumak<br />
amacıyla ihracat yasağı uygulamasıydı.<br />
Artık enerji ihracatçısı olmak isteyen<br />
ABD, enerji ihracatı yasağını kaldırdı. İlk<br />
petrol ihracatını İtalya’ya gerçekleştirdi.<br />
Şimdi enteresan olan gelişme ise Katar<br />
ablukasının patlak verdiği geçen hafta,<br />
ABD’nin ilk sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatını<br />
Polonya’ya gerçekleştirmesi oldu.<br />
İnşaat sektörü faaliyetlerini kendi<br />
halinde, belli bir tempoda sürdürüyor<br />
Genel ekonominin yüzde 5’lik bir büyüme<br />
gösterdiği Türkiye’de inşaat sektörünün<br />
<strong>2017</strong> yılı ilk çeyrek döneminde yüzde 3,7,<br />
gayrimenkul sektörünün ise yüzde 1,8 büyüdüğünü<br />
belirten Türkiye İMSAD Ekonomi<br />
Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, “Değişik<br />
koşullara rağmen inşaat sektöründe, önceki<br />
dönemlere göre birbirine yakın veriler<br />
çıkıyor. Bundan da inşaat sektörünün, faaliyetlerini,<br />
kendi halinde belli bir tempo ile<br />
sürdürdüğünü söyleyebiliriz” dedi.<br />
Can Gürlesel, şöyle devam etti: “<strong>2017</strong> yılı<br />
ilk çeyrek döneminde konut satışları 2016<br />
yılı aynı dönemine göre yüzde 7,4 artarak<br />
325 bin 780 adet oldu. Birinci el (yeni konut)<br />
satışlar yüzde 4,3 arttı ve 145 bin 826<br />
olarak gerçekleşti. Konut kredileri <strong>2017</strong> yılı<br />
ilk çeyreğinde yıllık olarak yüzde 17,1 büyüdü<br />
ve 171,4 milyar TL’ye ulaştı. Konut<br />
kredisi aylık ortalama faiz oranı ise mart<br />
ayı sonu itibarıyla yüzde 0,95’te kalarak<br />
değişmedi. Toplam inşaat harcamalarının<br />
110,1 milyar TL olarak gerçekleştiği ilk çeyrekte,<br />
alınan toplam yapı ruhsatlarının alan<br />
bazında gerileme olduğu, ancak bu dönemde<br />
alınan toplam yapı izinlerinde ise önemli<br />
bir artış olduğu görülüyor. İnşaat malzemeleri<br />
sanayi üretimi 2016 yılı ilk çeyrek<br />
döneminde yüzde 0,4 artmışken, <strong>2017</strong> yılı<br />
ilk çeyrek döneminde yüzde 3,1’e geriledi.<br />
Birçok önemli malzemenin üretimi düştü.<br />
İnşaat malzemeleri iç pazarı ise <strong>2017</strong> yılı<br />
ilk çeyreğinde 71,6 milyar TL büyüklüğe<br />
ulaştı. Geçen sene ilk çeyrekte 57,8 milyar<br />
TL iç pazar büyüklüğüne göre inşaat malzemeleri<br />
iç pazarı yüzde 23,8 büyüdü.“<br />
Konut fiyatlarında artış enflasyonun<br />
altına düştü<br />
Türkiye İMSAD’ın konuk konuşmacısı REI-<br />
DIN Türkiye Ülke Müdürü Kerim Alain Bertrand<br />
ise şunları söyledi; “İnşaat sektörü<br />
geliştiği zaman ekonomiye pozitif etkisi<br />
oluyor ama ekonomik daralmalardan da direkt<br />
etkileniyor. İnşaat ve gayrimenkul sektörü,<br />
çok büyük bir ekosistemle, 200’den<br />
fazla alt sektöre etki yapıyor. Türkiye’deki<br />
konut fiyatlarının artışı uzun bir süre enflasyon<br />
oranının üzerinde gerçekleşti. Artık<br />
bu artışın yavaşladığını ve reel anlamda<br />
enflasyonun altına düştüğünü görüyoruz.<br />
Yıldan yıla baktığımızda ise fiyat artışlarının<br />
yüksek olmadığını hatta enflasyonun altında<br />
kaldığına tanık oluyoruz.<br />
Türkiye’de kiralar olması<br />
gerektiğinden daha düşük<br />
Faiz oranlarının, vadelerin uzatılmasının<br />
konut satışlarına olumlu etkisinin olduğunu<br />
ifade eden Kerim Alain Bertrand, “Zor<br />
dönemlerden geçiyoruz ve gayrimenkul<br />
sektörünün getiri oranları aşağı düşüyor.<br />
Türkiye’de, konutta balon olmadığını da<br />
söyleyebiliriz. Türkiye’de kira getirisi çok<br />
düşük. Etiler ve Ulus civarında konut yatırımının<br />
kira ile karşılama oranının 39 yılı<br />
bulmasından bahsediyoruz. Oysa yabancı<br />
yatırımcılar Dubai’den aldığı konutun değerini<br />
14 yılda kira geliriyle karşılayabiliyor.<br />
Türkiye’de kiralar olması gerektiğinden<br />
daha düşük” dedi.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 19
TÜİK’den Mayıs ayı konut satış rakamları<br />
TÜİK, konut satış rakamları araştırma sonuçlarına göre <strong>2017</strong> yılı mayıs ayı satış rakamlarının<br />
bir önceki yılın aynı ayına göre %1,5 artış gösterdi. Mayıs ayında toplamda 116 bin 558 konut<br />
satıldı. TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı konut satış rakamları gayrimenkul sektörü tarafından<br />
genel olarak olumlu olarak karşılandı. Öne çıkan değerlendirmeleri sizler için derledik.<br />
Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt: “Konuta talep artıyor”<br />
Mayıs ayı TÜİK rakamları konuta yönelik büyük bir talebin olduğunu<br />
gösteriyor. Devlet teşviki ile gelen faiz indirimleri ve hayata<br />
geçirilen yeni kampanyalar ile ivme kazanan gayrimenkul sektörünün,<br />
büyümesini artırarak devam ettireceğini öngörüyoruz. Tapu<br />
harçları ve damga vergisindeki indirimlerle birlikte alım için harekete<br />
geçen gayrimenkul alıcısı, Türk ekonomisinin bir anlamda<br />
bel kemiğini oluşturuyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre yabancılara<br />
yapılan konut satışları da bir önceki yılın aynı ayına göre<br />
yüzde 10,1 artış gösterdi. Ülke uyruklarına göre en çok konut<br />
satışı Suudi Arabistan vatandaşlarına oldu.<br />
Yabancı yatırımcılara tanınan vatandaşlık hakkı satışların artmasında<br />
etkili oldu. Referandum sonrası yabancı yatırımcının Türkiye’ye<br />
akın ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü yabancı yatırımcı, Türkiye’yi<br />
bizden çok daha iyi takip ediyor. Ekonomideki iyiye gidişin<br />
hem yabancı yatırımcıyı hem de yerli yatırımcıyı harekete geçirdiğini<br />
söyleyebiliriz.<br />
216 <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı Bilent Dündar: “Gayrimenkul, hız kaybetmeden büyüyor”<br />
TÜİK tarafından açıklanan rakamlar gayrimenkul sektörü için oldukça<br />
sevindirici. Türkiye genelinde konut satışlarının <strong>2017</strong> Mayıs<br />
ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.5 artış kaydetmesi,<br />
sektörün hız kaybetmeden büyüdüğünü gösterdi.<br />
Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan gayrimenkul sektörünün<br />
geleceğinin artık çok daha parlak olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Hükümetin gayrimenkul sektörüne vermiş olduğu destek ve<br />
teşvikler gayrimenkul sektörünün bugünlere gelmesinde büyük<br />
katkısı oldu. TÜİK tarafından açıklanan son rakamlar, gayrimenkul<br />
sektörünün güvenli bir liman olduğunu bizlere bir kez daha<br />
gösterdi. Son bir yıl içinde gayrimenkul sektörüne yönelik alınan<br />
tedbirler, sektörün gelişiminde büyük rol oynadı. KDV’de yapılan<br />
indirim, tapu harç oranında ki düşüş, yabancı yatırımcının önünün<br />
açılması için alınan tedbirler ve daha bir çok önlem sektörün<br />
bugünlere gelmesini sağladı.<br />
İnsay <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Çulhalık: “Gayrimenkul sektörü güvenli bir liman”<br />
TÜİK’in açıkladığı rakamlardan da görüldüğü gibi gayrimenkul sektörü hız<br />
kesmeden büyümeye devam ediyor. Açıklanan son verilere göre, <strong>2017</strong><br />
yılı mayıs ayı satış rakamlarının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,5<br />
artış gösterdi. Mayıs ayında toplamda 116 bin 558 konut satıldı. Bu<br />
artış, Türk halkı için gayrimenkulün her zaman iyi bir yatırım aracı olduğunu<br />
gösteriyor. Zaman zaman dalgalanmalar olsa da konut satışı her<br />
zaman yüksek olur. Konut sahibi olmayı kolaylaştıran kampanyalar ile<br />
canlanan gayrimenkul sektörü, hem yatırımcıların hem de konut alıcılarının<br />
kazançlı çıkmasını sağlıyor. TÜİK tarafından açıklanan son rakamlar,<br />
bizlere gayrimenkul sektörünün güvenli bir liman olmaya devam ettiğini<br />
gösterdi. Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörünün ve dolayısıyla<br />
gayrimenkulün bu özelliğini sürdürmeye devam etmesini bekliyoruz.<br />
20<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Aktüel<br />
Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral: “Konut satışlarındaki<br />
artış, ekonomik istikrar ve siyasi iradeye duyulan güvenin bir göstergesidir”<br />
“Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre konut satış rakamlarında<br />
yaşanan yüzde 1.5’lik artış, ekonomik istikrara ve<br />
siyasi iradeye duyulan güveni göstermektedir.Ayrıca yabancı<br />
yatırımcılara yapılan konut satışlarında bir önceki yılın aynı ayına<br />
göre sağlanan yüzde 10.1’lik artış, dış ekonomik çevrelerin<br />
ülkemize yönelik siyasi ve ekonomik beklentilerinin müspet<br />
yönünü ifade etmesi açısından çok anlamlıdır. Ülkemizin inşaat<br />
ve gayrimenkul sektöründeki başarısı, sadece yakın coğrafyamızdaki<br />
ülkelere değil tüm dünya ülkelerine örnek olmaktadır.<br />
Türk şirketlerimizin uluslararası arenada gerçekleştirdiği<br />
başarılı projelerin sayısı,her geçen gün artmaktadır.Önümüzdeki<br />
dönemde bizi bekleyen yeni işbirlikleriyle Türkiye’nin bu<br />
sektördeki hâkimiyetinin dünya genelinde kalıcı hale geleceğine<br />
yürekten inanıyoruz.”<br />
İSO 500’E<br />
Çimento kuruluşları çıkarma yaptı<br />
İstanbul Sanayi Odası(İSO)’nın “Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016”<br />
araştırması sonuçları açıklandı. Türkiye ekonomisinin aynası olarak nitelendirilen listede,<br />
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği üyesi 20 çimento firması yer aldı.<br />
Türk ekonomisi zorlu bir yılı geride bırakmış olsa da İSO 500 sonuçlarına<br />
göre, sanayi devlerinin üretimden satışları bir önceki<br />
yıla göre yüzde 8,8’lik artışla 490 milyar TL’ye, toplam faaliyet<br />
karı yüzde 18,6 artışla 52,4 milyar TL’ye ve toplam ihracatı da<br />
yüzde 3,1 artışla 55,1 milyar dolara yükseldi.<br />
Çimento Sektörü Türk Ekonomisini Kalkındırıyor<br />
İstanbul Sanayi Odası tarafından yayımlanan “Türkiye’nin İlk<br />
500 Büyük Sanayi Kuruluşu”nun 2016 yılı sıralamasında Türk<br />
Çimento sektörü önemini bir kez daha ortaya koydu ve 20 çimento<br />
firması büyükler arasındaki yerini aldı. Çimento sektörünün<br />
TÇMB üyesi 20 dev ismi toplam 9.944.778.466 TL’lik<br />
ciroya ulaştı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Türkiye<br />
Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanı M. Şefik Tüzün<br />
“Çimento sektörümüzün, ülke kalkınmasında temel yapı taşı<br />
olduğunu bu liste ile bir kez daha kanıtlamış olduk. Ayrıca, çimento<br />
sektörü özelinde <strong>2017</strong> yılının ilk 3 aylık rakamlarına göre,<br />
üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 13,4’ü ihracata konu oldu.<br />
Yani geçen yıl ki büyümemizi iç ve dış pazarda sürdürülebilir bir<br />
şekilde devam ettiriyoruz. Türk ekonomisine vermiş olduğumuz<br />
bu destek bize gurur veriyor.” dedi.<br />
M. Şefik Tüzün<br />
Türkiye Çimento<br />
Müstahsilleri<br />
Birliği (TÇMB)<br />
Başkanı<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 21
Aktüel<br />
Devlet, arsa<br />
sahiplerine ve inşaat<br />
sektörüne yeni imar<br />
yönetmeliğine uyum<br />
için üç ay süre verdi<br />
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı<br />
Prof. Dr. Gürsel Öngören; Devlet’in, daire<br />
sahiplerine, arsa sahiplerine ve İnşaat Sektörü’ne,<br />
yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’yle getirilen<br />
yapılaşma düzenine uyum sağlaması için üç ay süre<br />
verdiğini belirtti.<br />
Prof. Dr. Gürsel Öngören / Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı<br />
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu<br />
Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören; “Yönetmelik<br />
değişikliği ile, Devlet tarafından<br />
öncelikle daire sahiplerine, arsa<br />
sahiplerine ve İnşaat Sektörüne 1 Ekim<br />
<strong>2017</strong>’ye kadar üç aylık bir uyum süresi<br />
tanındı. Hem kentsel dönüşüme başlamış<br />
olan yapılar açısından ve hem de<br />
normal inşaat çalışmaları açısından üç<br />
ay boyunca ilgililer daha önce yaptıkları<br />
hesaplar doğrultusunda hazırlıklarını<br />
tamamlayıp, inşaat ruhsatlarını eski<br />
yönetmelik hükümlerine göre alabilecekler.<br />
Böylece daha önce yapılmış olan<br />
daire büyüklükleri hesabı bozulmayacak<br />
ama keşke uyum süresi altı ay olsaydı”<br />
dedi.<br />
Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin<br />
1 Ekim <strong>2017</strong> tarihinden itibaren yürürlüğe<br />
gireceğini ifade eden Başkan Gürsel<br />
Öngören; 1 Ekim <strong>2017</strong> tarihinden sonra<br />
yeni ruhsat alacak inşaatlar için yeni<br />
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği gereğince<br />
yaşanacak değişiklikleri ise şöyle<br />
özetledi:<br />
- Kullanım amacı tepki çeken stüdyo daireler<br />
ortadan kalkıyor. En küçük daire<br />
minimum 28.5 metrekare büyüklüğünde<br />
oturma odalı ve yatak odalı olarak 1+1<br />
şeklinde yapılacak.<br />
- Binaların daha az katlı olması için taban<br />
alanına yönelik kurallar değişti. Eskiden<br />
TAKS %40 ile sınırlıyken şimdi %60’a<br />
kadar çıkarıldı. Bina arsada daha geniş<br />
taban alanına oturup yayılabilecek. Eski<br />
Yönetmeliğe göre çekme mesafeleriyle<br />
parselde 9 kat yapılması gereken örneğin<br />
900 m 2 inşaat, şimdi parsele yayılarak<br />
6 kat olarak yapılabilecek.<br />
- Yeni binalarda daha çok otopark yapılabilecek.<br />
Su basman kotu altında zorunlu<br />
otopark alanlarının 2 katı alanın ve<br />
bunun yanında bütün cepheleri gömülü<br />
olan otoparkların emsal dışında yapılabilmesi<br />
mümkün oldu.<br />
- Konutlarda kat yükseklikleri 3.60 m.’ye<br />
ticari ofislerde 4 m.’ye çıkarıldı.<br />
- Belediyeler, mahallin ve çevrenin özelliklerine<br />
göre yapılar arasında uyum sağlamak,<br />
güzel bir görünüm elde etmek<br />
amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları<br />
ile çatının malzemesini ve rengini tayin<br />
edebilecek. Nasıl bodrumda tüm yapılar<br />
beyaz ve iki katlı. Bunun gibi yöresel<br />
özellikler istenirse belediyelerce binalara<br />
yansıtılacak.<br />
- Teraslar bahçe olarak kullanılabilecek,<br />
teraslara havuz yapılabilecek.<br />
- Hafriyat için yapı ruhsatı beklenmeyecek.<br />
İksa ve hafriyat ruhsatları, yapı ruhsatından<br />
önce verilebilecek.<br />
- Bodrum katlar dışında emsal harici<br />
alanların toplamı, hiçbir şekilde inşaat<br />
hakkının yüzde 30’unu geçemeyecek.<br />
- Balkonların 2 m. genişliği geçmeyen<br />
kısımları emsal harici oldu.<br />
- Yol kotundan düşük ya da yüksek arazilerde,<br />
kademelendirmeye geçilecek.<br />
Bina ön cephelerinde olduğu gibi, arka<br />
cephesi yol kotundan 5 metreden fazla<br />
düşük veya yüksek yapılara, 6 metrede<br />
bir kademelendirme gelecek. Böylece<br />
önden 3 kat, arkadan 8 kat bina yapılamayacak.<br />
Yol boyu ticaretin olduğu konut<br />
alanlarında, zemin katlarda otopark<br />
yükünün karşılanması şartıyla ticari kullanımlara<br />
izin verildi. Bu alanlarda gürültü ve<br />
kirlilik oluşturmayan, imalathane niteliğinde<br />
olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan,<br />
halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya<br />
yönelik dükkân, kuaför, terzi, muayenehane,<br />
lokanta, pastane, anaokulu, kreş gibi<br />
konut dışı hizmetlerin ticari kullanımlarına<br />
izin verilecek.<br />
- Binaların çatılarına yapılan baz istasyonları,<br />
estetik görünümlü olmak, fenni<br />
mesuliyeti üstlenilmek, maliklerin onayını<br />
almak, bina cephesine 3 metreden fazla<br />
yaklaşmamak ve yer seçim belgesi almak<br />
şartıyla ruhsata tabii olmadan yapılabilecek.<br />
- Emsal harici depo miktarı ise azaltıldı.<br />
Binaların bodrum katında yapılan konutlara<br />
ait depoların %10’u ve işyerlerine ait<br />
depoların %50’si emsal harici olarak düzenlendi.<br />
Çokça eleştirilen bu oran eski<br />
Yönetmelikte iki katı idi.<br />
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu<br />
Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören; 1 Ekim<br />
<strong>2017</strong>’den itibaren tüm Türkiye’de bu yeni<br />
Yönetmeliğin uygulanacağını, ancak belediyelerin<br />
bu Yönetmeliğin temel yapılaşma<br />
koşullarını değiştirmemek kaydıyla kendi il<br />
ve ilçelerinin mimari özelliklerini, kat adedinde,<br />
bina cephesinde ve boyada ortaya<br />
çıkaran imar yönetmelikleri de hazırlayabileceklerini<br />
söyleyerek açıklamalarını tamamladı.<br />
22<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
Marına Mix 011 Hotel & Residences<br />
Tms Climbex ® Hidrolik Tırmanma Sistemleri ile yükselecek<br />
MARINA MIX 011 HOTEL & RESIDENCES projesinin tüm kalıp ihtiyaçları TMS Kalıp ve TMS<br />
Qatar ile karşılanacaktır. Projenin yüklenici firmaları Hill International ve Bandary Engineering<br />
tercihlerini kalıp sektörünün öncü firması TMS tarafından kullanmışlardır.<br />
TMS Kalıp İskele Sistemleri, İzmit ve Kastamonu’da<br />
bulunan modern tesislerinde<br />
ileri teknoloji kullanımı ve ar-ge çalışmaları<br />
ile geliştirdiği CLIMBEX ® HİDROLİK<br />
TIRMANMA SİSTEMİ ile hem yurt içi hem<br />
de yurt dışında pek çok projeye imzasını<br />
atmıştır. Bunlardan bazılarını; Emaar Sqaure<br />
, Ant <strong>Yapı</strong> Sky Towers, Samsung co<br />
Al Rajhi HQ, Azenco Azerbaycan, Ataşehir<br />
Mimar Sinan Camii, Baytur Arabistan<br />
projeleri olarak sayabiliriz. TMS Qatar temelleri<br />
2015 yılında atılmasına rağmen<br />
sayısız başarılara imza atmış, bu proje ile<br />
de Katar da ki ilk hidrolik tırmanır projesini<br />
gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu<br />
yaşamaktadır. Sadece Katar ile sınırlı kalmayıp,<br />
tüm Ortadoğu ve Körfez Ülkelerinin<br />
merkezi durumunda bulunan firmamız ülkemizin<br />
de gururu olmaktadır.<br />
CLIMBEX® HİDROLİK TIRMANMA<br />
SİSTEMİ<br />
Yüksek yapıların hızla çoğaldığı ülkemizde,<br />
buna uygun yapı teknolojileri de hızla<br />
ilerlemektedir. Bu teknolojinin yerli takipçilerinden<br />
olan TMS Kalıp İskele Sistemleri,<br />
AR-GE çalışmalarına verdiği önemin karşılığını<br />
almakta gecikmemiştir. TMS’nin<br />
kendinden tırmanır Climbex Sistemi, hidromekanik<br />
kumandalı kaldırma ekipmanına<br />
sahiptir. Hidromekanik elemanları sayesinde<br />
sistemin vince bağımlı olmaması<br />
en büyük avantajlarından biridir.<br />
Çalışma Prensibi ve Diğer önemli<br />
avantajları ise;<br />
• Sistem tırmanma sırasında binaya bağlı<br />
bir ray tarafından yönlendirilir<br />
• 70 km/saat rüzgâr hızına kadar güvenli<br />
tırmanma sağlar<br />
• Bina geometrisine göre değişkenlik gösterebilen<br />
büyük platformlar<br />
mevcuttur<br />
• 4.5 m yüksekliğe kadar döküm yapma<br />
imkânı sağlar<br />
• Tırmanma modülü perdeye yakalayıcı<br />
pabuç ve tırmanma taşıyıcı elemanlarıyla<br />
bağlıdır<br />
• Ray, alt kaldırma kafasına bağlıdır<br />
• Alt kaldırma kafası rayı hidrolik silindir<br />
yardımıyla yukarı iter<br />
• Üst kaldırma kafası rayı otomatik yakalar.<br />
Sistem bu operasyonu 15-20 dakikada<br />
tamamlayarak yüksek bir hızla tırmanmayı<br />
tamamlar<br />
Bu Proje için Önemli Notlar:<br />
Lusail bölgesinde 14.000 metrekarelik<br />
bir alan içerisinde gerçekleştirilecek olan<br />
proje, Lusail’deki en iyi manzara eşliğinde<br />
ana Marina gezinti yerine bakmaktadır.<br />
Proje, iki bodrum katında yer alan 403<br />
araçlık park yeri, ticari kullanım için iki<br />
katlı zemin ve iki podyum ile karışık kullanım<br />
kulesi olup, 3. kattan 21. katına kadar<br />
olan otel hizmetleri, 22. kattan 35’e<br />
kadar ikamet amaçlı konut servisli daireler<br />
olarak kullanılacaktır. 36. kat gökyüzü<br />
lobi ve 37. Katta ise lüks bir restoran ve<br />
kulenin ortasında bir kat hizmet vermektedir.<br />
Kulenin güzel ve estetik görüntüsünü<br />
sağlamak için restoranın başında bir taç<br />
bulunmaktadır. Proje, yaklaşık 100.000<br />
metrekare toplam alana sahip, 14.000<br />
metrekarelik arsa üzerine inşa edilecek. Bu<br />
projede yer alan Kule çekirdek kısmı 750<br />
m² kat alanına sahiptir ve 37 katlıdır. Yüksekliği<br />
4 m olan her bir modülün tırmanması<br />
20 dakikada tamamlanmakta, tamamının<br />
tırmanması ise 1 günden daha az zamanda<br />
gerçekleşmektedir. Kurulumu için, önceden<br />
yerleştirilmiş ankraj elemanlara tırmanma<br />
konsolları vinç yardımıyla bağlanır. Kalıp<br />
asker elemanı, payandalar ve çalışma konsolları<br />
tırmanma modülüne bağlanır. Kurulu<br />
kalıp panoları asker elemanların önüne<br />
yerleştirilir ve kalıp panoları payanda taşıyıcısı<br />
yardımıyla konumlandırılır. Kalıp beton<br />
dökümüne hazır hale getirilir. İç platform<br />
kirişleri ve kombine rayların ilk bölümü üst<br />
ve alt Climbex ankrajlarına vinç yardımıyla<br />
sabitlenir. Dış kalıpların açılması, kulelerin<br />
üzerine oturan kirişlere monte edilen askı<br />
arabaları sayesinde son derece kolaydır.<br />
SIMPEX kalıp elemanları insan gücüyle rahatlıkla<br />
geriye çekilebilmektedir. Ayrıca bu<br />
sistem beton yüzeyinin de korunmasını sağlamaktadır.<br />
Kalıp geriye çekildiğinde oluşan<br />
boşluk demir işçileri için de koruma duvarı<br />
görevi görerek emniyetli çalışma alanı yaratır.<br />
Sistemin kurulması ve çalıştırılması<br />
için, kalıp montaj ve hazırlıklarında 20 işçi,<br />
tırmandırılmasında ise 10 işçi çalışır. Sistemin<br />
kurulması ve işletmeye alınması işinin<br />
süresi 650 saattir. Hem tırmanma bölgesinde<br />
hem de kalıplama bölgesinde işçiler<br />
için güvenli çalışma alanları mevcuttur.<br />
Sistem kurulmadan önce çalışacak işçiler<br />
özenle seçilip TMS tarafından eğitimleri<br />
verilecektir. Eğitim sırasında iş güvenliği<br />
önlemleri konuları hassasiyetle ve detayla<br />
anlatılacaktır.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 23
İzmir’de bir ilk:<br />
Türkiye, Dokadek 30 ile tanışıyor<br />
İzmir’in en gözde ilçelerinden Karşıyaka’da eşsiz manzarası ile dikkat çeken Atılgan Royal<br />
projesinde Doka sistemleri ve mühendislik çözümü ile bir ilke imza atılıyor.<br />
Projede kullanılan döşeme kalıbı Dokadek 30 ile 1000 m²’lik döşeme sadece<br />
1 günde tamamlanabilecek.<br />
24<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
Proje adı : Atılgan Royal<br />
Bulunduğu yer : İzmir, Karşıyaka<br />
Yatırımcı firma : R-Atılgan İnşaat<br />
Yüklenici firma : Salihoğlu İnşaat<br />
İnşaat Yüksekliği : 120 m<br />
Kat sayısı : 27<br />
Kullanılan sistemler:<br />
Dokadek 30 Panel Döşeme Kalıbı<br />
Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi<br />
150F Tırmanır Kalıp Sistemi<br />
Framax Xlife Kolon Kalıbı<br />
Frami Xlife Kolon Kalıbı<br />
Top 50 Geniş Yüzeyli Perde Kalıbı<br />
Masa Kalıbı ve <strong>Malzeme</strong> Taşıma<br />
Sistemi<br />
5.000 m² toplam alan üzerine inşası devam<br />
eden denize sıfır, lüks projede 27 katlı<br />
bir residence ve 8 adet villa bulunuyor.<br />
2018’de tamamlanması planlanan proje,<br />
hem konumu hem de tasarımı ile daha<br />
şimdiden Körfez’in incisi olarak gösteriliyor.<br />
Bu benzersiz projenin beraberinde getirdiği<br />
zorluklara ise çözüm yine Doka’dan<br />
geldi. Doka ürünleri Dokadek 30 Döşeme<br />
Kalıbı, 150 F Tırmanır Kalıp Sistemi ve<br />
Xclimb 60 Koruma Perdesi sistemleri ile<br />
projenin hızlı ve güvenli bir şekilde ilerlemesini<br />
sağlıyor.<br />
Döşeme Kalıbında Bir İlk: Türkiye,<br />
Dokadek 30 ile Tanışıyor<br />
27 kat ile 120 m yüksekliğe ulaşacak olan<br />
projede döşeme dökümleri Dokadek 30<br />
döşeme kalıbı ile hızla gerçekleştiriliyor.<br />
Türkiye’de ilk kez Atılgan Royal projesinde<br />
kullanılmaya başlayan Dokadek 30 hem<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 25
zamandan tasarruf sağlarken hem de<br />
maliyetin büyük oranda düşmesine imkân<br />
sağlıyor. Merdiven veya platform sistemleri<br />
olmadan yüksek kat mesafelerinde kolayca<br />
kullanılabilen Dokadek 30 panel döşeme<br />
kalıbı ile döşeme hızı artık yeni bir boyuta taşınıyor.<br />
Projede 1000 m²’lik döşeme, Dokadek<br />
30 ile 6 işçi tarafından yalnızca 1 günde<br />
tamamlıyor. Farklı yöntemlere kıyasla işçilik<br />
maliyetlerinde %80’e kadar bir tasarruf sağlayan<br />
sistem, projenin hem ekonomik hem<br />
de hızlı şekilde ilerlemesine olanak sağlıyor.<br />
Döşeme kalıbında çığır açan Dokadek 30’un<br />
önceden belirlenen montaj sırası, zaman<br />
kaybettiren kullanıcı hatalarını da ortadan<br />
kaldırıyor. Panel döşeme kalıbının bir diğer<br />
avantajı ise sarı kaplamalı hafif çelik tasarımlı<br />
galvanizli çerçeveler ve Xlife Plywood’lar<br />
sayesinde uzun ömürlü bir yapıya<br />
sahip olması. Bu sayede değişime gerek<br />
olmadan aynı sistemle 300 döküm gerçekleştirilebiliyor.<br />
İşçilik maliyetini azaltan<br />
Dokadek 30, rakipsiz bir hız sunarken aynı<br />
zamanda sahip olduğu ergonomik tasarımlı<br />
kavrama delikleri, destek kafasına yerleşik<br />
kalkma korumaları ve kazayla düşmeyi önleyen<br />
çıkma korumaları ile Doka ürünlerinin<br />
26<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
güvenlikten taviz vermediğini bir kez daha<br />
kanıtlıyor. Ayrıca projeye temin edilen TLS ile<br />
de Dokadek 30 panellerinin ve diğer ekipmanların<br />
üst katlara taşınması kolaylaşıyor.<br />
Kapalı platformu sayesinde maksimum iş<br />
güvenliği ile katlar arası malzeme aktarımı<br />
gerçekleştiren ve yapıyla eşgüdümlü olarak<br />
herhangi bir montaj ya da demontaj gerektirmeden<br />
yükselen Masa Kalıbı ve <strong>Malzeme</strong><br />
Taşıma Sistemi TLS, vinçten bağımsız çalıştığı<br />
için maliyet avantajı ve zaman tasarrufu<br />
da sağlıyor.<br />
Her Yükseklikte Maksimum<br />
Güvenlik<br />
Girintili çıkıntılı balkonlarıyla eşsiz fakat<br />
bir o kadar da zorlu bir mimariye ve tasarıma<br />
sahip olan Atılgan Royal projesine<br />
Doka mühendis ekibi bu noktada da en<br />
uygun çözümü getirmeyi başarıyor. Binanın<br />
geometrik şeklinin getireceği zorlukları<br />
engellemek için üniversal sistem yapısı<br />
sayesinde her bina şekline uyarlanabilen<br />
150F tırmanır kalıp sistemi kullanılıyor.<br />
Her şekil ve yükseklikteki yapılar için uygun,<br />
vinçle tek hamlede taşınabilen 150F<br />
tırmanır kalıp sistemi; 1,65 metre genişliğinde<br />
her yönden kapalı platform sistemi<br />
ile hızlı ve güvenli bir çalışma ortamı<br />
sağlıyor.150F tırmanır kalıp sisteminin<br />
yanı sıra kolon dökümleri için Frami Xlife,<br />
Framax Xlife, Top 50 gibi diğer sistemlerin<br />
de uygulandığı projede; güvenliği daha üst<br />
seviyelere taşıyabilmek için de tam boşluksuz<br />
koruma sağlayan Xclimb 60 Koruma<br />
Perdesi tercih ediliyor.<br />
Esnek boyutlandırılması sayesinde her türlü<br />
değişik geometrideki binanın yapısına<br />
adapte edilebilen Doka Xclimb 60 Koruma<br />
Perdesi ile betonarme yapının çepeçevre<br />
boşluksuz kapatılması sağlanarak işçiler<br />
için her hava koşulunda maksimum güvenlikli<br />
çalışma ortamı yaratılıyor. Kaba<br />
yapının yapımını hiçbir şekilde engellemeden<br />
yapıyla beraber ve yapı cephesine<br />
bitişik hidrolik olarak yükselen sistem ile<br />
kule vinçlerin çalışamayacağı yüksek rüzgar<br />
hızlarında dahi tırmanma işleminin<br />
güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi<br />
sağlanıyor.<br />
Rüzgar geçirmeyen ve boşluksuz kaplama<br />
sağlayan Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi,<br />
kişinin güvenlik hissini artırarak şantiye<br />
ekibinin üretkenliğine büyük ölçüde<br />
katkı sağlıyor. Artan güvenlik hissi nedeni<br />
ile proje daha yüksek verimlilik ile sürdürülüyor<br />
ve hidrolik sistem sayesinde de vinç<br />
kapasitesinden tasarruf edilmiş olunuyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 27
PERI DUO<br />
Tek bir sistem ile<br />
perde, kolon ve döşeme imalatı<br />
DUO kalıp sistemi çok kolay taşınabildiği ve düşük bir ağırlığa<br />
sahip olduğu için yenilikçi bir sİstemdir. Sadece malzeme<br />
yapısından dolayı değil, tüm tasarım konsepti ile yenilikçi bir<br />
sistemdir. Sistem, çok az sayıda malzeme çeşitliliği ile kolon,<br />
perde ve döşeme imalatlarının gerçekleşmesini sağlar.<br />
Panel ve betonla temas eden yüzey elemanına ek olarak, çoğu<br />
DUO elemanı politek malzemeden üretilmiştir. Bu yeni geliştirilen<br />
ürün, oldukça hafif olmasının yanı sıra, yüksek taşıma<br />
kapasitesine sahiptir.<br />
<strong>Malzeme</strong> yapısının dışında, kalıp elemanlarının kolay bir şekilde<br />
tutulması ve taşınabilmesine de oldukça önem verilmiştir.<br />
DUO sistemine ait neredeyse tüm uygulamalar herhangi bir harici<br />
alete ihtiyaç duyulmadan yapılır ve çalışma adımları oldukça<br />
kolaydır. Kalıp uygulamaları hakkında çok az bir tecrübeye<br />
sahip kişiler bile DUO sistemi ile çok hızlı ve verimli bir şekilde<br />
çalışabilir. Perde, kolon ve döşeme imalatında kullanılan sistem<br />
elemanlarının çoğu, çalışanların performans ve verimliliği<br />
arttırır.<br />
DUO paneller yatay ve dikey uygulamalar için kullanılabilir.<br />
Yatırım ve lojistik maliyetinin yanısıra, çalışanların eğitim ücretini<br />
de en aza indirir.<br />
Bu sistemin en büyük avantajı birden fazla alanda kullanılabilir<br />
olmasıdır. Paneller kolon, perde ve döşeme imalatı için<br />
kullanılabilir. Buna ek olarak, köşe ve bağlantı elemanı gibi<br />
malzemeler birden çok uygulamada kullanılabilecek şekilde<br />
tasarlanmıştır. Bu sayede sahadaki malzeme çeşitliliği ihtiyacı<br />
azalır ve daha sade ve rahat uygulama alanları oluşturulur.<br />
DUO’nun tüm kullanım süreci gözlemlenirse avantajları belirgin<br />
bir şekilde görülebilir. Kullanıcılar bu çok yönlü kalıp sistemi<br />
ile daha verimli kullanım elde eder, daha az istifleme<br />
alanına ihtiyaç duyulur ve sahaya transfer ücretleride önemli<br />
derecede azalır.<br />
Her görev için ergonomik kullanım Hafif, el ile taşınabilen, vinçsiz kullanım<br />
Sistem elemanlarının kullanım kolaylığı ve düşük ağırlığı<br />
iş sahasında üretim verimliliğini arttırır.<br />
DUO sisteme ait elemanların hiç biri 25 kg’dan fazla değildir.<br />
Bu sayede vince gerek duyulmaz, el ile taşınabilir. Personeller<br />
için, düşük ağırlıklarla çalışmak daha az yorucu olduğu için,<br />
günlük çalışma konsantrasyonunu yükseltir ve sahadaki iş<br />
kazası riskini azaltır. Bunun yanı sıra, elemanların hiç birinde<br />
keskin kenar olmadığı için yaralanma olasılığını da minimuma<br />
indirir.<br />
Yine de vinç kullanılması zorunlu ise, düşük kaldırma kapasiteli<br />
vinçler yeterli olacaktır. Bu sayede ekstra vinç masrafı da<br />
azaltılabilir.<br />
DUO bağlantı elemanı, sistem elemanlarının kullanımının<br />
çok kolay olduğunun en iyi örneğidir.<br />
DUO bağlantı elemanı doğrudan çerçeve boşluğuna geçirilip,<br />
hiçbir alete ihtiyaç duyulmadan el ile 90 derece döndürülerek<br />
monte edilir. Bu bağlantı tam anlamıyla panelleri aynı hizaya<br />
getirir. Monte edildikten sonra bu kilitlerin dışa doğru çıkıntılı<br />
28<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Advertorial<br />
bir yapıda olmaması, panellerin üst üste konularak çok kolay<br />
istiflenebilmelerine olanak tanır.<br />
Bağlantı elemanları;<br />
, Panelleri birbirine bağlamak için,<br />
, Köşe elemanlarının panellerle bağlantısı için,<br />
, Dolgu elemanlarının duvar kalınlığı belirleme elemanı ile bağlantısında,<br />
kullanılır.<br />
DUO paneller üzerindeki kiriş boşlukları kolay tutabilme<br />
imkanı sağlarken aynı zamanda bağlantı elemanının<br />
monte edildiği yer olarak görev yapar.<br />
DUO sistem elemanlarının karakteristik özellikleri,<br />
kolay kullanımı ve düşük ölçülerde olmalarıdır.<br />
Bağlantı elemanları pürüzsüz bir şekilde panelleri birbirine<br />
bağlarken, monte halde panel üzerinde dışa<br />
doğru çıkıntılı bir yapıda değildir ve düz bir görünüm<br />
sunar.<br />
Betonla temas eden yüzey elemanının kolay değişimi Sadece bir kaç vida ile kolay bir bakım olanağı<br />
DUO’nun önemli bir özelliği de betonla temas eden yüzey<br />
elemanının herhangi bir özel alete ihtiyaç duyulmadan kolay<br />
bir şekilde değiştirilmesidir.<br />
DUO sistem elemanları ve betonla temas eden yüzey elemanı politekden<br />
yapıldığı için oldukça uzun ömürlüdür. Düzgün kullanım<br />
ve düzenli bakım ile DUO elemanları yıllar boyunca kullanılabilir.<br />
Betonla temas eden yüzey üzerindeki küçük sıyrıklar kolaylıkla tamir<br />
edilebilir. Gerekli ise bu eleman değiştirilebilir.<br />
Kolon Kalıbı Standart Uygulamaları 5 cmlik artışlarla kare ve dikdörtgen kolonlar<br />
DUO ile kenar uzunları 15 cmden 55 cm’ye kadar ve 5 cmlik artışlarla tie-roda<br />
gerek duyulmadan dikdörtgen ve kare kolon imalatları yapılabilir.<br />
Çok Amaçlı Panel DMP 45 ya da DMP 75, Köşe bağlantı elemanı ve DUO Chamfer<br />
Strip Kolon imalatı için kullanılır.<br />
2 çok amaçlı panel birbirine, DUO köşe bağlantı elemanı ve DUO köşe saplamasıyla doğru açıda bağlanır.<br />
Kolon ölçülerine göre 5’er cmlik artış veya azaltma uygulanabilir.<br />
Köşe bağlayıcısı kolayca panele<br />
takılır ve sonra çok amaçlı<br />
panele DUO köşe saplaması ile<br />
bağlanır ve güvenli hale gelir.<br />
DUO’nun döşeme kalıbı olarak kullanılması Güvenli şekilde sistematik kurulum<br />
DUO oldukça hafiftir ve 30 cm beton kalınlığına kadar kirişsiz döşemeler için döşeme kalıbı<br />
olarak kullanılabilir. Kurulumu oldukça pratik elemanları, döşeme kenarı veya dolgu gerektiren<br />
diğer boşluklar gibi çeşitli uygulamalara olanak tanır. DUO ile döşeme kalıbı kurulumu<br />
bir alt döşeme kotundan rahatlıkla yapılabilir. DUO ızgaralı yapısı sayesinde yandaki resimde<br />
görüldüğü gibi bir yardımcı ekipman ile kolayca kaldırılarak yatay konumuna getirilebilir. Kurulumu<br />
oldukça basit olan bu kalıp sistemi ile daha önce bu kalıp hakkında eğitimi olmayan<br />
bir personel bile kolayca kurulumunu gerçekletirebilir.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 29
Emaar - Acıbadem Bağlantı Yolları<br />
Projesi Köprü 1-2 / Köprü 1-3<br />
PERI Kalıp ve İskeleleri<br />
30<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
Yeri<br />
İş Sahibi<br />
Yüklenici Firma<br />
: Libadiye-Üsküdar / ISTANBUL<br />
: EMAAR<br />
: NAS İNŞ.SAN.TİC.A.Ş.<br />
Projede Kullanılan PERI Kalıp Sistemleri:<br />
1. PD8 İskele Sistem<br />
2. PERI - UP İskele Sistem<br />
3. PERI RCS VARIO-KIT Sistem<br />
Proje İle İlgili Genel Bilgiler:<br />
Üsküdar Belediyesi sınırları dahilinde yer<br />
alan,EMAAR Square projesinin bağlantı<br />
yolları projesi;<br />
Köprü1-1,Köprü1-2,Köprü1-3 adlı 3 köprüden<br />
ve çeşitli bağlantı yollarından teşkil<br />
olacaktır.<strong>Yapı</strong>mı hala devam etmekte olan<br />
projede Köprü 1-2 ve Köprü 1-3’te betonarme<br />
imalatların PERI KALIP SİSTEMLE-<br />
Rİ ile çözülmesine karar verilmiştir.<br />
Toplam L= 81 mtül olan Köprü 1-2 ard germeli<br />
bir imalat olup 3 açıklıktan oluşmaktadır.<br />
Bu köprünün imalatı yapılır iken,trafik<br />
akışının L= 5,50 m. açıklıkta tek şeritli<br />
olarak devam etmesi; bu yapıya ayrı bir<br />
özellik katmıştır.Köprünün kalıp iamlatı ve<br />
betonlaması devam ederken;trafik akışı<br />
ekli fotoğraflarda da görüleceği gibi,kalıp<br />
imalatı 1 şeritten trafiğin devam etmesini<br />
engellememiştir. Bu köprüde;gerek betonarme<br />
kesitten ötürü oluşan yüklerden<br />
dolayı ve gerekse yukarıda belirtilen özel<br />
durum ( Trafik Geçişi ) sebebi PD8 İskele,PERİ<br />
İskele ve RCS VARIOKIT Sistemler<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 31
ir arada kullanılarak;ideal çözüm yöntemi<br />
olarak sahada uygulanabilmiştir.<br />
Burada; PD8 İskele sistemin yüksek taşıma<br />
gücü kapasitesi (Max. : 6.0 ton /ayak<br />
) betonarme kesitin 2.0 m’ye kadar çıktığı<br />
bölgelerdeki yüksek yükleri güvenli bir<br />
şekilde taşımasını sağlamıştır. PERI - UP<br />
İskele sistemin, değişken yatay ve düşey<br />
kayıtlar vasıtayla sahip olduğu modüler<br />
yapısı ise;geometrinin son derece değişken<br />
olduğu böylesi bir köprüde her bölgede<br />
iskele sisteminin kullanılabilmesini<br />
kolaylaştırmıştır. RCS VARIOKIT sistemin<br />
ise değişik yapılarda,farklı amaçlarla kullanılabilen<br />
elemanlara sahip olması da,bu<br />
projenin esas özelliği olan trafik geçişini<br />
en güvenli,en ekonomik ve en çabuk şekilde<br />
yapabilmemizi sağlamıştır.<br />
Bu projede kullanılan kalıp sistemleri ile<br />
ilgili genel bilgiler ise aşağıda ayrıca ayrı<br />
ayrı verilmiştir.<br />
PROJEDE KULLANILAN PERI KALIP<br />
SİSTEMLERİ PERI PD8 SİSTEM YÜK<br />
İSKELESİ<br />
Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı<br />
ise, PERI PD8 sistemde 1.25m ile 3.00m<br />
arasında değişen boylardaki diagonallerle<br />
sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen<br />
sırasıyla;haçvarikafa, spindel ve de spindel<br />
ayarı için kullanılan jack-nut(somun)<br />
ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği;<br />
ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer<br />
taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana<br />
taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek<br />
rijit ve tek parça haline getirilmesidir.<br />
PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle 3<br />
ayrı çözümü sunar. Her biri için tip ruhsatlar,<br />
DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş<br />
abakları mevcuttur. Gerek DIN<br />
ve EURO normlarındaki uygulama abakları<br />
gerek bu normalara dahilinde üretilmiş<br />
malzemeleri kullanıcısına mutlak başarıyı<br />
getirmektedir.<br />
Böylece PD8 iskele sistemiyle birlikte<br />
GT24 Kafes Kiriş ve SRZ Çelik Kuşak<br />
Mahyalar + VT20K Izgaralar optimum<br />
taşıma gücünde kullanılması sağlanmıştır.<br />
Sonuç olarak DIN ve EURO normlarında<br />
imalatı yapılmış olan PERI PD8 yük iskele<br />
sistemi ile GT24 Kafes kiriş veya<br />
SRZ Çelik Kuşak mahyalardan teşkil<br />
edilen kalıp sistemi;projedeki farklı<br />
döşeme kalınlıklarını ve yükseklikleri<br />
çözerek,projede büyük ekonomiklik ve<br />
esneklik getirmiştır. Aynı malzemelerin<br />
sahip oldukları yüksek taşıma gücü<br />
sayesinde sadece aralıkları ile oynayarak<br />
projede kullanılabilir olması gerek<br />
işçilik, gerekse zamandan tasarruf açısından<br />
sahadaki uygulayıcılara büyük<br />
kolaylık sağlamıştır. PERI PD8 sistemi;<br />
temel olarak R110(110 cm genişliğinde)<br />
ve R150(150 cm genişliğinde) çerçevelerden<br />
oluşur. Taban plakaları ve çerçeveler<br />
arasındaki bağlantı, ayarlanabilir<br />
spindle adı verilen bağlantı elemanı ile<br />
sağlanır. Spindelleri ayarlanabilmesi<br />
bize şantiyede çok hassas yükseklik<br />
ayarı yapmamıza olanak sağlar. Karşılıklı<br />
çerçeveler arasındaki bağlantı ise<br />
1.25m ile 3.50m arasında değişen boylardaki<br />
diagonallerle sağlanır. Sistem<br />
üst tarafına monte edilen sırasıyla; panel,<br />
haçvarikafa, spindel ve de spindel<br />
ayarı için kullanılan jack-nut(somun) ile<br />
bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği;<br />
ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer<br />
taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana<br />
taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek<br />
rijit ve tek parça haline getirilmesidir.<br />
PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle<br />
3 ayrı çözümü sunar. Her biri için tip<br />
ruhsatlar, DIN ve EURO normlarına göre<br />
düzenlenmiş abakları mevcuttur.<br />
PERI PD8 alt ve üst spindle ların mak-<br />
32<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
simum açılma boyuna ulaştığı durumlarda<br />
bile ağır yük taşınması gerektiği<br />
zamanlarda rahatlıkla kullanılabilir.<br />
PD8 ile oluşturulan döşeme kalıbı sisteminin<br />
uzunluğu ve toplam yüksekliği<br />
ayarlanabildiği için şantiyede çok büyük<br />
kullanım kolaylığı sağlar.<br />
PERI UP SİSTEM DÖŞEME İSKELESİ<br />
Temel olarak PERI UP; hem bir iş iskelesi,<br />
hem de çok fazla bağlantı aparatları<br />
gerektirmeden rijit bağlantı noktaları olan,<br />
yüksek kapasiteli, kendinden emniyet sistemli,<br />
bir iş, çalışma ve yük iskelesidir.<br />
PERI UP aynı parçalar ile 3 ayrı sistem çözümü<br />
üretebilen mükemmel bir sistemdir.<br />
Tüm elemanları kendinden galvanizli malzemelerden<br />
üretilmiştir. Bir kişi tarafından<br />
kolaylıkla kurulabilmektedir. Düşeyde<br />
emniyet kancası kendiliğinden kilitlenerek<br />
birleşimin rijit konuma gelmesini sağlamaktadır.<br />
Aynı şekilde yatay bağlantılar<br />
üzerinde bulunan deliklere diagonaller takılmakta<br />
ve yüksek kapasitede dayanım<br />
elde edilmektedir. Dikmelerdeki bağlantı<br />
noktalarının özel tasarımları sayesinde<br />
450 ye kadar açılı bağlantı yapılabilmektedir.<br />
Demonte edilmesine gerek kalmaksızın,<br />
vinçle, inşaat sahası içerisinde<br />
biryerden diğerine nakil edilebilmektedir.<br />
İş iskelesi olarak kullanıldıklarında, platform<br />
genişlikleri standart olarak 720 mm<br />
veya 1040 mm olabilmektedir. Rosette<br />
versiyonunda ise sonsuz boyutlarda çalışma<br />
platformları teşkil edilebilir.<br />
PERI UP binaların dış cephelerindeki detaylara<br />
basit parçalar ile ve sisteme eklenen<br />
konsollar yardımıyla da zeminden<br />
dikme çıkmaksızın ve stabilitesinden<br />
ödün vermeden adapte olabilmektedir.<br />
Kullanılan tekerlerler yardımıyla hareketli<br />
iş iskelesi olarakta kullanılabilmektedir.<br />
Kalıp iskelesi olarak kullanıldıklarında<br />
kirişler döşemeyle birlikte kirişaltlarına<br />
ilave iki dikme kullanılmadan ara bağlantılar<br />
yardımıyla kalıplandırılabilmektedir.<br />
Nakliye esnasında iç içe geçebilen parçalar<br />
fazladan hacim kaplamadan kolaylıkla<br />
nakledilebilir.<br />
PERI UP’ın yukarıda da bahsedildiği gibi<br />
sahip olduğu modüler yapısı,projedeki değişik<br />
geometrik yapının en kolay ve hızlı<br />
bir şekilde çözümünü sağlamıştır.<br />
PERI RCS VARIOKITSİSTEM:<br />
Projedeki Köprü 1-2 ‘nin ana fikri diyebileceğimiz<br />
trafik geçişinin iş güvenliğinden<br />
taviz vermeden güvenli bir şekilde<br />
yapılabilmesi için PERI RCSVARIOKIT<br />
sistemin kullanılması uygun görülmüştür.Burada<br />
şantiyenin talepleri dikkate<br />
alınarak (Trafik geçişinde kullanılacak<br />
şerit sayısı,açıklık,kurba girecek olan<br />
uzun-geniş araçların boyutları,vb.) yapılan<br />
detaylı çalışmalar sonucunda;en<br />
uygun mühendislik çözümünün PERI<br />
RCSVARIOKIT sistem olduğuna karar<br />
verilmiştir.<br />
Bu sistemin ana elemanı olan RCS kuşağın,sahip<br />
olduğu yüksek dayanım,-<br />
böylesi bir açıklığın ve yükün emniyetle<br />
geçilebilmesini sağlamıştır.Bahsi geçen<br />
ürünlerin,değişken yapılarda farklı<br />
amaçla kullanılabilir olması ise,kalıp<br />
sisteminin % 95’inde standart ürünler<br />
kullanabilmemizi sağlamıştır. Dolayısıyla;proje<br />
kiralama yöntemi ile en ekonomik<br />
bir şekilde çözülebilmiştir<br />
Sn. Anıl Gündüz’ün yorumu<br />
Bu projenin sahip olduğu en öenmli özelliği<br />
olan Trafik geçişinin Peri ile çözülmüş<br />
olması; tereddüt etmeden ve güvenle çalışmalarımızı<br />
sağlamıştır.<br />
Bu kapsamda, PERI Kalıp’a verdiği destekten<br />
dolayı teşekkür ederiz.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 33
İnşaatlar Özler WINDBOARD Cephe Koruma<br />
Paneli ile şimdi daha güvenli yükseliyor!<br />
34<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
WINDBOARD CEPHE KORUMA PANELİ<br />
Özler kalıp ve iskele sistemlerinin deneyimli mühendisleri tarafından tasarlanan WINDBOARD cephe koruma panelleri ile şimdi inşaatlar<br />
daha güvenli yükseliyor. Kurulum bittiği zaman her bir kat yükselmesinde sistem mekanik olarak vinç yardımı ile yada hidrolik piston<br />
destekleri ile kendi rayları üzerinde yükselmektedir. DMİ internet sitesinde İstanbul için ölçülen en yüksek rüzgar hızı 98.6 km/h, (27.4<br />
m/s) olarak görülmektedir. Türk Standardı TS-498 hesaplamalarında kullanılacak rüzgar hızı olarak 28 m/s (h = 0 – 8 m), 36 m/s (h=<br />
9 – 20 m), 42 m/s (h= 21 – 100 m ) ve 46 m/s (h>100 m) önermektedir. Bu çalışmada 46 m/s (h>100 m) rüzgar hızı referans olarak<br />
alınmaktadır. Seçime bağlı olarak Eurocode EN 1991-1-4 standardına uyum sağlanmaktadır. Analizlerde REPA (Rüzgar Enerji Potansiyeli<br />
Atlası) rüzgar verileri kullanarak her cepheye gelecek 50 yılın en yüksek rüzgar hız profilleri de hesaplanmıştır. Standartlara uygun olarak<br />
4 ana yön ve 12 ara yönde bu hızlarla analiz yapılmaktadır. İhtiyaç halinde projeye uygun özel çözümler geliştirilmektedir.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 35
“Amacımız sektörü inovatif yaklaşımlar<br />
konusunda desteklemek”<br />
“ARGE departmanımız inovatif sistemler geliştirerek, sektöre yön vermeye çalışırken, global<br />
rakiplerimiz ile birlikte yer aldığımız uluslararası CEN komitesi ile sektörel standartların<br />
oluşumunda aktif rol alıyoruz.”<br />
Sergin URFALILAR / İnşaat Mühendisi -<br />
URTİM A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı ve KALİSDER<br />
Kalıp ve İskeleciler Derneği Kurucu Üyesi<br />
Avrupa Standartları Komitesi’ndeTürk sanayisinin<br />
ve sektörün istek ve haklarını<br />
savunan URTİM A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı<br />
ve KALİSDER Kalıp ve İskeleciler<br />
Derneği Kurucu Üyesi Sergin Urfalılar,<br />
komitede son dönemde halen devam etmekte<br />
olan EN 1004 – Seyyar Çalışma<br />
Platformları Standardı revizyonu kapsamında<br />
çalışmalara katılarak, Türk sanayisinin<br />
konu ile ilgili istekleri ve sanayinin<br />
gelişebilmesi için yapması gereken iyileştirmeleri<br />
komiteye aktarmakta. Sektörün<br />
haklarını en iyi şekilde savunurken, dünya<br />
ya da Avrupa’daki iskele kalıp sistemlerinin<br />
oluşmasında artık Türkiye’nin de söz<br />
sahibi olduğu ifade eden Sergin Urfalılar<br />
ile Urtim’in faaliyetlerini ve kurucusu oldukları<br />
KALİSDER Kalıp ve İskeleciler Derneği’ndeki<br />
yenilikleri ele almaya çalıştık.<br />
Her iki konuda da bizlerle önemli bilgiler<br />
paylaşan sayın Urfalılar’a teşekkür ediyor,<br />
çalışmalarında başarılar diliyoruz.<br />
Firmanızın kurumsal kimliği ve<br />
vizyonu hakkında kısaca bilgi verir<br />
misiniz?<br />
URTİM Kalıp ve İskele Sistemleri 1980<br />
yılında İstanbul’da kuruldu. İnşaat, rafineri,<br />
endüstriyel tesisler ve tersaneler için<br />
endüstriyel kalıp ve iskele sistemleri üretmekteyiz.<br />
Kiralama, süpervizörlük, projelendirme<br />
desteğimiz ile tam bir alanda<br />
çözüm ortağı olarak hizmet vermekteyiz .<br />
Bu ilkeyle 37 yıldır, 50’den fazla ülkeye<br />
ihracat yaparak, ülkemize katkıda bulunmaya<br />
devam ediyoruz.<br />
Firmanızın gelecek dönem hedef,<br />
proje ve yatırımlarını iletir misiniz?<br />
Avrupalı rakiplerimizle farkı kapattık, artık<br />
36<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
amacımız sadece 50 ülkede değil, dünyanın<br />
her köşesinde, her ülkesinde URTİM<br />
sistemlerinin yer alması ve ülkemize daha<br />
yüksek katkı sağlamak. ARGE departmanımız<br />
inovatif sistemler geliştirerek, sektöre<br />
yön vermeye çalışırken, global rakiplerimiz<br />
ile birlikte yer aldığımız uluslararası CEN<br />
komitesi ile sektörel standartların oluşumunda<br />
aktif rol alıyoruz. Yurtdışındaki<br />
partnerlerimizle sadece Türkiye’de değil,<br />
dünyada kalıp iskele sektörünün nabzını<br />
tutuyor ve yön vermeye çalışıyoruz. Şu<br />
an İstanbul’da üçüncü üretim tesisimizi<br />
kuruyoruz ve bununla ilgili altyapı çalışmalarımız,<br />
yeni robotik hatlarımızın kurulumu<br />
hızla devam ediyor. Uluslararası katıldığımız<br />
fuar ve etkinliklerle amacımız yurtdışındaki<br />
firmalarımıza daha yakın olmak<br />
ve bayi ağımızı güçlendirmek. 17 yurtdışı<br />
bayiliğimiz bulunmakta ve önümüzdeki 10<br />
yıllık süreçte de 5 farklı ülkede yurtdışı<br />
üretim tesislerimizi kurmayı planlıyoruz.<br />
Bu çalışmalarımıza dinamik ve özverili<br />
300’ü aşkın takım arkadaşımızla, URTİM<br />
Ailesi olarak tüm hızıyla devam ediyoruz.<br />
Firmanızın sürdürülebilir yaşam/<br />
gelecek yönündeki stratejisiçalışmaları<br />
neler?<br />
50 yıllık bir stratejik plan oluşturduk. Bu<br />
stratejik planımızın 10 yılı geride kaldı<br />
ve hedeflediğimiz yönde gelişime devam<br />
ediyoruz. Önceliğimiz her zaman ihracat<br />
ve yurtdışında sadece bayi ağımızla değil,<br />
üretim tesislerimizle de yurtdışı pazarlarda<br />
daha aktif ve hızlı hizmet verebilmek.<br />
Yurtdışı kiralama altyapısını oluşturmaktayız.<br />
Bugüne kadar Ekvator’dan Fildişi<br />
Sahillerine kadar pek çok noktaya ulaştık.<br />
Amacımız dünyanın her noktasında her<br />
şantiyede URTİM sistemlerini görebilmek<br />
ve dünyanın ilk üç üreticisinden biri olmak.<br />
Geleceğin ürünleri-uygulamaları<br />
nasıl olacak? Bu konulardaki<br />
çalışmalarınız neler?<br />
Biz URTİM olarak Türkiye’de ilk geri dönüşümlü<br />
panel kalıp sistemini tasarladık.<br />
Amacımız bu tarz hem inovatif hem doğaya<br />
katkı sağlayan sistemleri geliştirerek,<br />
sektörümüze örnek olmak. Geleceğin<br />
ürünleri geri dönüşümlü, doğa dostu, çevreye<br />
duyarlı ürünler olacak. Yeşil binalar<br />
kendi enerjilerini üretecek tüketmek yerine,<br />
belki de daha fazlası enerji sağlayacak<br />
çevresine. Ben bu anlamda gelecekten ve<br />
geleceğin mühendisleri ile mimarlarından<br />
umutluyum.<br />
Hazır gelecekten bahsederken;<br />
Geçtiğimiz yıllarda sektörün<br />
geleceğine dair önemli bir atılım<br />
yaparak KALİSDER Kalıp ve<br />
İskeleciler Derneği’ni kurdunuz.<br />
Buradaki faaliyetlerinizden ve<br />
gelinen noktadan biraz bahseder<br />
misiniz?<br />
URTİM olarak 2014 yılında KALİSDER Kalıp<br />
ve İskeleciler Derneği’ni kurduk. Kalıp<br />
ve İskele sektörünün etkinleştirilmesi ve<br />
geliştirilmesini sağlamak; uluslararası<br />
standartlara uygun ürünler üreterek, gerek<br />
yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda etkin rol<br />
oynayan firmalarımıza ve bu konularda çalışmalar<br />
yapan kişi ve kuruluşlara destek<br />
olmak amacıyla çalışmalarımıza devam<br />
ediyoruz. Yurtdışındaki birlikler, üniversiteler,<br />
devletimiz ile işbirliği içerisinde<br />
sektörün gelişimine katkıda bulunmaya<br />
çalışıyoruz.<br />
Vizyonumuz, kalıp ve İskele sektörüne yön<br />
veren, tüm paydaşlarının etik değerlere<br />
ve uluslararası standartlara bağlı kalarak<br />
üretim yapmasını sağlayan öncü bir<br />
kurum olmaktır. KALİSDER’in amaçlarını<br />
sektörde güç birlğini sağlamak, teknolojik<br />
gelişim odaklı bilgi paylaşımında bulunarak<br />
sektörel değişim, gelişme ve standartları<br />
yakından izlemek, standartlara uygun<br />
ürünlere yönelik sektörümüzde farkındalık<br />
yaratmak, haksız rekabeti önlemek, üreticilerin<br />
hammadde, aksesuar, makine ve<br />
ekipman konularında daha avantajlı hale<br />
gelmelerini sağlamak şeklinde sayabiliriz.<br />
İnovasyon ve teknoloji<br />
alanlarındaki çalışmalarınız<br />
nedir? Sektörünüzü inovasyon<br />
alanında değerlendirirseniz neler<br />
söyleyebilirsiniz?<br />
Biz arge ekibimizi kurduğumuzda 3 kişilik<br />
bir ekipti, şu an 8 kişilik bir ekiple arge<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 37
Çözüm Ortağı<br />
Türkiye İSKELE KALIP sistemleri standartlarında Avrupa’da SÖZ sahibi!<br />
URTİM, Avrupa standartlarına yön veren kuruluş Avrupa Standartları Komitesi’nin Türkiye ayağı olan ve Türk Standartları Enstitüsü<br />
bünyesindeki çalışma komitesine katılarak, 37 yıllık tecrübesiyle Avrupa standartlarının oluşturulması ve geliştirilmesine katkıda bulunuyor.<br />
Her iş kolundan oluşan 700 alt komiteye sahip Avrupa Standartları Komitesi (European Committee for Standardization – CEN)<br />
Avrupa’da kullanılan bütün normları ve standartları oluşturuyor, ilgili revizyonları yapıyor ve uygulanmalarıyla alakalı bütün kararları alıyor.<br />
Sektörü doğrudan ilgilendiren ve standartların oluşmasına katkı sağlayan bu tip komitelerin büyük önem taşıdığını belirten Sergin<br />
Urfalılar, “Bu komitelerin her ülkede ayna komite (MTC – Mirror Technical Committee) denilen bir oluşumu var. Bizler de URTİM olarak<br />
CEN’in 53. komitesinde Türkiye’yi tek Türk markası olarak temsil ediyoruz. Ayna komitede beraber olduğumuz diğer Türk firmalar var,<br />
ancak yurtdışındaki çalışmalara katılmıyorlar” dedi. Almanya, Fransa, Danimarka, İspanya, İngiltere gibi 34 ülkenin yer aldığı komitede<br />
Türkiye olarak standartların belirlenmesinde aktif rol oynadıklarını vurgulayan Sergin Urfalılar, “URTİM olarak ülkemizdeki standartların<br />
yükseltilmesi konusunda öncülük ederek, sektörümüz ile resmi kurumlarımız arasındaki diyaloğun gelişmesi ve dünya standartlarına<br />
uygun ürünlerin geliştirilmesini sağlamak için çalışmalara destek veriyor ve katkıda bulunuyoruz. Bu da sektörümüzün gelişimi açısından<br />
çok önemli diye düşünüyorum” dedi.<br />
projeleri geliştiriyoruz, bu anlamda sektörde<br />
öncü ve örnek olmaya çalışıyoruz.<br />
Son olarak İstanbul <strong>Yapı</strong> Fuarında 6 yeni<br />
sistemimizi ziyaretçilerimize sunduk. Önümüzdeki<br />
BATIMAT Paris fuarında da yeni<br />
bir platform iskelesini Avrupalı müşterilerimize<br />
sunacağız. Kurucusu olduğumuz<br />
KALİSDER Kalıp ve İskeleciler Derneği ile<br />
de amacımız sektörü inovatif yaklaşımlar<br />
konusunda desteklemek. Diğer bir yandan<br />
şu an sektörümüz daha ziyade Avrupalı<br />
firmaları takip ediyor, onların öncülüğünde<br />
ve onları takip ederek gelişiyor. Fakat<br />
biz inanıyoruz ki yakında Türk kalıp-iskele<br />
sektörü olarak Avrupalı rakiplerimize bile<br />
teknolojimizi satar pozisyona geleceğiz,<br />
gelmeliyiz. Avrupalı partnerlerimizden de<br />
bu yönde olumlu yorumlar alıyoruz.<br />
Enerji verimliliği, yenilenebilir<br />
enerji teknolojileri, co2 salınımının<br />
azaltılması gibi alanların<br />
sektörünüze ve inşaat sektörüne<br />
etkileri, bu yönde yaptığınız<br />
çalışmalarız neler?<br />
Biz modern teknolojileri, çevreye duyarlı<br />
yaklaşımları takip ederek sürekli gelişim<br />
ilkesiyle yoğun bir tempo ile çalışıyoruz.<br />
Şu an geldiğimiz noktada Türk kalıp-iskele<br />
sektörünün öncü firması haline gelmemizi<br />
sağlayan en önemli etken de bu diye düşünüyorum.<br />
Yeşil binalar, akıllı ve verimli<br />
yapılar paralelinde bizim sektörümüze de<br />
olumlu yansıyor, özellikle mimarlık ofisleriyle<br />
bu konularda çalışıyor ve ürün grubumuzu<br />
geliştiriyoruz. Bunun dışında bizim<br />
üretim tesislerimizde de ISO 14001 Çevre<br />
Yönetim Sistemi ile üretim yapılmakta<br />
ve diğer üreticilere de bu anlamda örnek<br />
olmaya çalışıyoruz.<br />
Sürdürülebilirlik ve verimlilik<br />
alanlarındaki yasal düzenlemeler ve<br />
sertifika uygulamaları konusunda<br />
neler söyleyebilirsiniz? Yeterli<br />
görüyor musunuz?<br />
Bu konuda devletimizin yoğun çalışmalarını<br />
bizler de takdirle incelemekteyiz. Avrupalı<br />
komitelerde yer alarak, ayrıca dernek<br />
çalışmalarımızla bu konuya destek<br />
vermekteyiz. CEN komitesinde Türkiye’yi<br />
temsil ediyoruz ve standartların geliştirilmesinde<br />
aktif rol alıyoruz. Bu anlamda<br />
gelecekten çok umutluyuz.<br />
Geleceği inşa ederken teknolojik<br />
değişimlerin yanında sosyal ve<br />
demografik değişimleri nasıl<br />
değerlendirirsiniz?<br />
Önümüzdeki yüzyılda tahminlere<br />
göre dünya nüfusunun %65’i şehirlerde yaşayacak.<br />
Tüketicilerin artan bilinç düzeyi,<br />
konut geliştiricilerinin çevre koruma<br />
ve sosyal sorumluluk anlamında yaygınlaşan<br />
uygulamaları, insanların ihtiyaçlarına<br />
göre tasarlanan teknoloji tabanlı,<br />
mekandan bağımsız ulaşabilecekleri<br />
otomatik yönetim sistemleri ,şehirlerin<br />
çağdaş ihtiyaçlara uygun olarak dönüştürülüp,<br />
canlandırılması, iyileştirilmesi<br />
ve modernizasyonu, şehir yaşamı standardının<br />
yükselmesi, kaynakların verimli<br />
kullanılması ve en önemlisi insanların<br />
yaşam kalitesini yükseltecek çözümler<br />
geliştirilmeli diye düşünüyorum.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz.<br />
Gelecek hepimizin ve doğa ileride çocuklarımıza<br />
bırakacağımız en önemli miras. Bu<br />
nedenle üzerimize düşen sorumlulukları<br />
bu bilinçle gerçekleştirmeli ve gelecek nesillere<br />
de bu bilinci aktarmalıyız.<br />
38<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
“Skyland İstanbul” şantiyesinde tüm<br />
yükseltilmiş döşeme alanları için<br />
Kör Kalıp Sistemi tercih edildi!<br />
Yeni Elevetor nedir?<br />
“Skyland İstanbul”<br />
şantiyesinde tüm ükseltilmiş<br />
döşeme alanları için Kör<br />
Kalıp Sistemi tercih edildi!<br />
Yeni Elevetor ile 15’den 250 cm’ye kadar<br />
değişen yüksekliklerde her türlü nitelikli<br />
dolgu yapılabilir. Ürünler tek kullanımlık<br />
‘kör kalıp’ olarak kullanılırlar ve betona<br />
şekil vererek döşemeyi taşıyan yüzlerce<br />
betonarme kemer, kubbe ve onları destekleyen<br />
sütunlar oluştururlar. Büyük açıklıklarda<br />
minimum imalat ile döşemeyi taşıyan<br />
betonarme bir yapı oluşturulur. Sistem<br />
alternatif dolgulara kıyasla benzersiz nakliye,<br />
yatay-dikey taşıma ve yer tasarrufu<br />
sağlar. Örneğin; 50 kamyon gaz betonluk<br />
bir dolgu, 1 kamyon kör kalıpla yapılabilir.<br />
Kolay ve hızlı (20 m 2 /adam-saat) kurulumu<br />
sayesinde inşaat süresi ciddi oranda kısalır.<br />
Döşeme imalatında kullanılan beton,<br />
demir ve diğer tüm dolgu malzemelerinden<br />
tasarruf sağlanır, tüm yapı hafifler. Kör<br />
kalıpların oluşturdukları boşluklar, havalandırılabilir<br />
ve her türlü mekanik/elektrik<br />
tesisat geçişi yapılabilir. Kesilerek ayarlanabilen<br />
PVC sütunlar sayesinde her türlü<br />
kademe ve rampa yapılabilir. Geri dönüşümlü<br />
polipropilen ile üretilen kör kalıplar<br />
projeye LEED puanı da kazandırırlar.<br />
40<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
Senegal Blaise Diagne Uluslararası<br />
Havalimanı’nda Isıdem Coolflex ürünleri kullanıldı<br />
Batı Afrika’nın önemli hub<br />
havalimanlarından biri<br />
olacağına inanılan Senegal<br />
Blaise Diagne Uluslararası<br />
Havalimanı’nda, LEED<br />
Sertifikalı tesislerde<br />
üretilen ISIDEM Coolflex<br />
elastomerik kauçuk<br />
köpüğü tercih edildi.<br />
Ulusal ve uluslararası birçok prestijli<br />
projede tercih edilen ISIDEM Yalıtım’ın<br />
Coolflex markalı elastomerik<br />
kauçuk köpüğü ürünleri, Senegal<br />
Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı’nın<br />
Isıtma-Soğutma-Havalandırma<br />
sistemlerinin ekipman yalıtımlarında<br />
kullanıldı. Dokar’ın mevcut havalimanında<br />
yılda yaklaşık 2 milyon yolcu<br />
trafiği bulunurken, Blaise Diagne<br />
Uluslararası Havalimanı’nın devreye<br />
alınmasıyla birlikte yolcu trafiğinin<br />
yılda yaklaşık 3 milyona, çok kısa bir<br />
süre içerisinde de 5 milyona ulaşması<br />
bekleniyor. 42 bin metrekare<br />
alan üzerine inşa edilen Blaise Diagne<br />
Uluslararası Havalimanı’nın,<br />
toplam maliyeti 466 milyon Euro’yu<br />
bulacak. Sektörün en yüksek su buharı<br />
difüzyon direnç katsayısı ISIDEM<br />
Coolflex’te Coolflex ürünü Yüksek<br />
Su Buharı Difüzyon Direnci Katsayısı<br />
ile korozyon riskini minimuma<br />
indirmek adına μ ≥ 10.000 değeri<br />
ile üretiliyor. Bu değer şu ana kadar<br />
TSE tarafından tescillenmiş ürünler<br />
arasında sektörün en yüksek su buharı<br />
difüzyon direnç katsayısı olma<br />
özelliği taşıyor. Kapalı gözenekli ve<br />
homojen dağılımlı hücre yapısı sayesinde<br />
uygulandığı tesisatlarda maksimum<br />
termal performans ve yoğuşma<br />
kontrolü sağlayan Coolflex ürünleri,<br />
TS EN 13501-1 yangın yönetmeliğine<br />
göre levhalarda B,s3-d0, borularda<br />
BL,s2-d0 yangın performansıyla uluslararası<br />
standartlara uygunluğuyla<br />
öne çıkıyor.<br />
Isıdem Yalıtım İtalya’da<br />
Murat Erenoğlu<br />
Ürünlerini 4 kıtada 40’dan fazla ülkeye ihraç eden ISIDEM Yalıtım, Avrupa’daki<br />
pazar payını güçlendirmek, paydaşlarına daha hızlı ve kusursuz hizmet verebilmek<br />
adına ilk yurtdışı iştirakiyle İtalya ofisini ve deposunu hizmete açtı.<br />
Global bir marka olma hedefiyle yola çıktıklarını belirten ISIDEM Yalıtım Genel Müdürü<br />
Murat Erenoğlu “2015 yılının ilk çeyreğinde faaliyete aldığımız LEED sertifikalı<br />
tesislerimizde HVAC sektörüne ürettiğimiz Coolflex, Flexiduct ve Duct Connect markalı<br />
ürünlerimizle hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyüyerek başarımızı pekiştiriyoruz.<br />
2016 yılında 2015 yılına oranla ihracatta 2 kat büyüme sağladık. <strong>2017</strong><br />
hedeflerimizi de yine %50 büyüme olarak belirledik. Avrupa pazarındaki varlığımızı<br />
güçlendirerek paydaşlarımıza daha hızlı ve kusursuz hizmet verebilmek adına yurtdışındaki<br />
ilk yapılanmamızı İtalya’da gerçekleştirdik. Rekabetin arttığı bir dünyada,<br />
çalışmalarımızın karşılığını kısa sürede almanın mutluluğu içerisindeyiz.” dedi.<br />
42<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Çözüm Ortağı<br />
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne<br />
Daikin’den 4 mevsim kesintisiz konfor<br />
Mucidi olduğu VRV klima sistemleri ile Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin de tercihi olan<br />
Daikin, Sarıçam Kampüsü’nde yer alan rektörlük binası, mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi,<br />
spor salonu ve merkezi kafeteryada 4 mevsim kesintisiz iklimlendirme konforu sunuyor.<br />
üniteler, ara mevsimlerde 10’ları aşan ESE-<br />
ER sezonsal verimlilik değerleri ile yüksek<br />
verimlilik sağlıyor. Böylece, Daikin’in tüm<br />
VRV IV dış ünitelerinde bulunan VRT teknolojisinin<br />
katkısı ile bu tür ara mevsimlerde çok<br />
yüksek verim değerlerine ulaşılıyor. Ayrıca,<br />
avantajlı özellikleri ile sektörün yeni trendi<br />
olarak kullanılan DX bataryalı klima santralinin<br />
VRV klima sistemine entegrasyonu ile<br />
projedeki tüm mahallerin taze hava ihtiyacı<br />
çözümleri yüksek verimde ve yüksek performansta<br />
sağlanıyor. Isı geri kazanımlı sistemde,<br />
içinde bölge kontrolünü gerçekleştiren<br />
bireysel tekli BS branşman seçme kutusuyla<br />
soğutma/ısıtma modu değiştirme fonksiyonunun<br />
etkinleştirilebilmesine imkan tanıyor.<br />
Gayrimenkul projelerinden AVM’lere kadar<br />
pek çok yeni projenin iklimlendirme<br />
çözüm ortağı olan Daikin, Adana Bilim<br />
ve Teknoloji Üniversitesi Sarıçam Kampüsü’nü<br />
de 4 mevsim kesintisiz konfora<br />
kavuşturdu. Mimari yapısı güneş ve<br />
rüzgarın etkilerine göre tasarlanan kampüste,<br />
iklimlendirme konforunun yanı<br />
sıra enerji verimliliği, yatırım ve işletme<br />
maliyeti gibi beklentileri de karşılayan<br />
Daikin VRV IV klima sistemleri tercih<br />
edildi.<br />
Sarıçam ilçe sınırları içerisinde yer alan<br />
ve 472 dönüm arazi üzerine inşa edilen<br />
Sarıçam kampüsünün ilk etabında<br />
rektörlük binası, mühendislik ve doğa<br />
bilimleri fakültesi, spor salonu ve merkezi<br />
kafeterya yer alıyor. Müteahhitliğini<br />
Yıldızlar İnşaat ve Pilon <strong>Yapı</strong>’nın yaptığı<br />
üniversite projesinin mimari tasarımı ise<br />
Arikoğlu Arkitekt tarafından yapıldı.<br />
ADANA SICAĞINA ÖZEL MİMARİ<br />
Rüzgardan ve güneşten en iyi şekilde<br />
faydalanması düşünülerek yapılanan<br />
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi<br />
Sarıçam kampüsünde binalar, farklı<br />
disiplinlerin birbirleriyle kolay iletişim<br />
kurabilmesini sağlayacak şekilde tasarlandı.<br />
Tüm yerleşimin hakim rüzgar yönüne<br />
göre planlandığı kampüste, rüzgar<br />
koridorları yaratılarak tüm açık alanların<br />
rüzgardan faydalanması sağlandı. Ayrıca,<br />
direkt batıdan gelen güneş ışığının<br />
Adana’da yapılacak bir yapı için olumsuzluk<br />
yaratacağı planlanarak, en doğru<br />
yerleşimin kuzey-güney doğrultusunda<br />
olduğu tespit edildi.<br />
FARKLI İHTİYAÇLARA FARKLI<br />
ÇÖZÜMLER<br />
Yeşili kucaklayan kampüste, binaların<br />
yerleşiminde gösterilen bu özen iklimlendirme<br />
konusunda da gösterildi. Bu<br />
doğrultuda rüzgar ve güneşin proje üzerine<br />
etkileri dikkate alınarak, verimlilik ve<br />
tasarruf değerleriyle öne çıkan, kullanıcı<br />
tercihlerini ön planda tutan yenilenebilir<br />
enerji kaynaklı havadan havaya ısı pompası<br />
Daikin VRV IV Heat Recovery ve VRV IV<br />
Heat Pump sistemleri tercih edildi. Enerji<br />
verimliliği, yatırım ve çalışma maliyeti<br />
konularına özen gösterilen projede, bu<br />
beklentileri en üst seviyede karşılayacak<br />
cihazlara yer verildi. Daikin’in yeni nesil<br />
kullanıcı ve enerji dostu olan VRT (Değişken<br />
Soğutucu Akışkan Sıcaklığı) teknolojisine<br />
sahip Daikin VRV IV klima sistemi<br />
ile iklimlendirme konforu yaşayacak olan<br />
kampüste, rektörlük, mühendislik ve doğa<br />
bilimleri fakültesi, spor salonu ve merkezi<br />
kafeterya bölümlerinin farklı ihtiyaçları da<br />
dikkate alındı. Isıtma ve soğutma yüklerini<br />
belirleyen en önemli faktörlerden biri<br />
de dış cephenin cam kaplama olmasından<br />
dolayı, ısı transferi ve güneş radyasyonundan<br />
etkilenmesi oldu. Bu yapılarda ihtiyaç<br />
duyulan farklı ısı yüklerine ve fonksiyonlarına<br />
yönelik Heat Recovery ve Heat Pump<br />
olarak iki farklı dış ünite seçeneği değerlendirildi.<br />
4 MEVSİM KESİNTİSİZ KONFOR<br />
Cam alanları fazla olan mahallerde gün<br />
içinde güneşin konumuna göre değişen<br />
ısıtma ve soğutma ihtiyacına da çözüm<br />
sunan VRV IV Heat Recovery sistem dış<br />
TAVAN YÜKSEKLİĞİNE GÖRE İÇ<br />
ÜNİTE SEÇİMİ<br />
Rektörlük binası, mühendislik ve doğa bilimleri<br />
fakültesinin ofis bölümünde ses basınç<br />
seviyesinin son derece düşük (düşük<br />
fan debisinde 27 dbA) ve alçak asma tavan<br />
yüksekliğine uygun 20 cm. yüksekliğindeki<br />
FXDQ-P2 ince gizli tavan tipi iç ünite ve<br />
FXAQ duvar tipi iç ünite tercih edildi. Kat<br />
hollerinde, ofis ve toplantı odası gibi ortak<br />
alanlar için yalnızca 24,5 cm yüksekliğindeki<br />
FXSQ-A model orta statik basınçlı gizli tavan<br />
tipi iç ünite, 360 derece hava üfleme kabiliyeti<br />
ile eşit debi ve hava dağılımını sağlayan<br />
FXFQ-A dairesel atışlı kaset tipi iç ünite ve ince-hafif<br />
tasarımı sayesinde dar koridorlarda<br />
montaja uyumlu FXCQ-A 2 yöne üflemeli tipi<br />
iç ünite seçildi. Yüksek tavan yüksekliğine<br />
sahip spor salonu ve merkezi kafeterya bölümünde<br />
ise 360 derece eşit hava dağılımı<br />
sağlayan FXFQ-A model dairesel atışlı kaset<br />
tipi iç ünite tercih edildi.<br />
DÜŞÜK İŞLETME MALİYETİ YÜKSEK<br />
VERİMLİLİK<br />
Kullanıcı dostu dokunmatik ekran kumandalarıyla<br />
tüm klima işlevlerine erişmenin<br />
mümkün olduğu VRV IV klima sistemi,<br />
kolay kullanımın yanı sıra akıllı enerji yönetimi<br />
de sağlıyor. Bu sayede enerji kaybı<br />
önlenirken, işletme maliyetinin düşürülmesi<br />
ve verimliliğin en üst düzeye çıkarılması<br />
hedeflendi. Yeni geliştirilen i-Touch Manager<br />
merkezi otomasyon ile enerji tüketimi<br />
ve faturalandırma, enerji kayıp kaynağını<br />
tanımlama, yerel olarak tam uzaktan internet<br />
erişimi, tüm iç-dış ünitelerin uzaktan<br />
arıza ve bakım için takibi, sistemin diğer<br />
sistemlerle uyumlu çalışabilmesi, otomatik<br />
iç ünite kaydı sağlandı.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 43
Çözüm Ortağı<br />
3. Havalimanı inşaatında Bostik imzası<br />
Birçok prestijli projede yer alan Bostik, İstanbul Yeni Havalimanı işletmesini üstlenen<br />
İGA’nın çözüm ortağı oldu. Bostik, projenin cephe ve çatı detaylarında, yangına dayanıklılık<br />
istenen tüm detaylarda, ince yapı imalatlarındaki teknik harçlar detaylarında ve zemin<br />
grubunda yer alacak.<br />
Bostik’ten projeye dahil olmaları hakkında<br />
yapılan açıklamada: “İGA İstanbul Yeni<br />
Havalimanı projesinde, şartname aşamasından<br />
ürünlerin sahada uygulamasına kadar<br />
İGA yetkilileriyle birçok konuda çözüm<br />
ortağı olarak çalıştık. Proje, konumu ve<br />
büyüklüğü ile birlikte en son teknoloji unsurlarını<br />
da içinde barındırıyor. Bu sebeple<br />
kullanılan her ürün ve sistemin, ulusal ve<br />
uluslararası standartları sağlamanın yanında<br />
zorlu saha testlerinden de geçmesi<br />
gerekiyor. Bostik olarak bu aşamaların<br />
hepsini sorunsuz karşılamamız, global<br />
marka gücümüz ve proje detaylarına mahsus<br />
yenilikçi çözümlerimiz sebebiyle İGA<br />
yetkililerince tercih edildik.” denildi.<br />
Bostik teknolojisinin projeye<br />
sağlayacağı avantajlar<br />
Kullanılacak her ürün İGA şartname gereksinimlerini<br />
karşılıyor ve sahada uygulama<br />
kolaylığı ile projenin imalat hızını kesmeden<br />
daha ileriye taşımasını sağlayan yeni<br />
nesil çözümler sunuyor. Bu noktada Bostik’in<br />
tüm dünyaya lanse ettiği SMP teknolojisi<br />
öne çıkıyor. Çatı ve cephede kullanılan<br />
sızdırmazlık ürünleri ve nem toleranslı<br />
yapıştırıcılar, yüksek performansları ile<br />
tercih ediliyor.<br />
İstanbul’un 3. Havalimanı, 350’den fazla destinasyon ve yıllık 200 milyon yolcu kapasitesiyle<br />
dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak.<br />
44<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Hilti’den yeni ekipman yönetim sistemi<br />
ON!Track<br />
Ekipmanlar üzerine yerleştirilen barkotlu etiketlerin Hilti ON!Track mobil uygulamasında<br />
bulunan tarayıcı yardımıyla okunduğu yenilikçi sistem, kullanıcıların cep telefonu ve web<br />
tarayıcıları üzerinden kolaylıkla güncel kayıtlara erişmelerini sağlıyor.<br />
“Fark yaratmak için varız” marka sözüyle<br />
Ar-Ge temelli kaliteli ürünleriyle yapı sektörüne<br />
değer katan Hilti, yenilikçi ekipman<br />
yönetimi çözümü Hilti ON!Track ile inşaat<br />
profesyonelleri için yepyeni bir dönem<br />
başlatıyor. <strong>Malzeme</strong>, ebat ve üretici ayrımı<br />
yapmaksızın şirketlerin envanterlerinde bulunan<br />
tüm ekipmanları kontrol etmelerini<br />
mümkün kılan kapsamlı ekipman yönetimi<br />
sistemi ON!Track’i sektörle buluşturan Hilti,<br />
büyük zaman tasarrufu sağlayan bu çözümle<br />
firmalara pazarda önemli bir rekabet<br />
avantajı sunuyor. Hilti ON!Track, herhangi<br />
bir zamanda ekipmanların nerede olduklarını,<br />
mevcut durumlarını ve hangi çalışanın<br />
sorumluluğunda olduklarını gösteren tam<br />
46<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
bir envanter kaydı tutuyor. Bu yeni nesil<br />
çözüm kapsamında, sistemde yer alan<br />
her bir ekipmanın gövdesine en zorlu iş<br />
sahası koşullarına bile dayanacak şekilde<br />
tasarlanan barkotlu etiketler yerleştiriliyor.<br />
Etiketler, bir mobil ağ veya Wi-Fi aracılığıyla<br />
sağlanan internet bağlantısı üzerinden Hilti<br />
ON!Track mobil uygulamasında bulunan<br />
tarayıcı yardımıyla okunuyor. Bu uygulama,<br />
bulut tabanlı kayıtları anında güncelleyerek<br />
kullanıcıların mobil cihazlar veya web tarayıcıları<br />
üzerinden güncel kayıtlara erişmelerine<br />
imkan tanıyor.<br />
Kayıplar minimize ediliyor<br />
Tüm etiketli ekipmanların izlenmesini ve<br />
aranmasını mümkün kılan Hilti ON!Track<br />
sayesinde kayıplar minimize ediliyor. Her<br />
bir ekipman çalışanlara zimmetleniyor,<br />
ürünlerin transferi hızlanıyor ve envanter<br />
listeleri daha hızlı çıkarılıyor. Ekipman yönetimi<br />
için kullanılan basılı kopyaları, excel<br />
sayfaları veya yoğun manüel çalışmayı geride<br />
bıraktıran Hilti ON!Track ile birlikte uzun<br />
zaman alan stok kontrolleri tarihe karışıyor.<br />
Hızlı olduğu kadar doğru stok kontrolü sağlayan<br />
Hilti ON!Track; çalışanların görevlerini<br />
daha kısa sürede tamamlayabilmelerine<br />
imkan tanırken, aynı zamanda ekipmanların<br />
bakımlarını da optimize ediyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 47
“İhracatta hedef<br />
yıl sonuna kadar 20 ülkeye ulaşmak”<br />
Clever Polymers, mükemmellik, yenilikçilik, yaratıcılık ve çözüm odaklılık ilkesiyle hareket<br />
etmek üzere belirlediği hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemekte…<br />
Yüksek teknolojili araştırma ve geliştirmeye<br />
dayalı bir alt yapıya sahip olan Clever<br />
Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları geçen yıl<br />
içerisinde Gebze’de kurmuş olduğu fabrikasında<br />
üretim faaliyetlerine başlamış<br />
durumda. Clever Polymers markasıyla<br />
ürünlerini pazara sunan firma, inovatif ve<br />
çözüm odaklı yaklaşımlarıyla kendinden<br />
söz ettirmeye başlamış bile. %100 yerli<br />
sermayeyle kurulan şirket pek çok alanda<br />
da Türkiye’de ilklere imza atıyor. Yıl<br />
sonuna kadar 20 ülkeye ihracat hedefi ile<br />
faaliyetlerini sürdürün Clever Polymers’in<br />
Satış Müdürü Ufuk Özer’i Ataşehir’deki<br />
ofislerinde ziyaret ettik. Marka hakkında<br />
merak ettiklerimizi bizzat kendisinden öğrenme<br />
imkanımız oldu. Bizlere vakit ayırdıkları<br />
için kendilerine teşekkür ediyor,<br />
çalışmalarında başarılar diliyoruz.<br />
Şirketinizin kısa tarihçesiyle<br />
beraber, genel şirket<br />
faaliyetlerinizden ve üretim<br />
süreçlerinizden bir iki cümleyle<br />
bahseder misiniz?<br />
Yaklaşık 2,5 yıl süren Ar-ge çalışmaları<br />
sonucunda Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları<br />
A.Ş. olarak geçtiğimiz yıl üretime<br />
başladık. Günlük 200 ton üretim kapasite-<br />
48<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
siyle Mayıs 2016 tarihinde üretime başlamış<br />
olan modern tesislerimizde poliüretan<br />
su yalıtımı, endüstriyel zemin epoksi kaplamaları,<br />
epoksi tamir harçları, poliüretan<br />
enjeksion ve astarlar üretmekteyiz. Fabrikamızın<br />
kuruluş amacında %60 ihracat ve<br />
%40 iç pazara yönelik bir satış planlaması<br />
mevcut. Yurt içinde tamamen profesyonel<br />
uygulamacı bayilerle hareket ediyoruz. Hali<br />
hazırda Türkiye’nin heryerinde bölgesel yapılanmayı<br />
gerçekleştirmiş durumdayız. Şu<br />
an 9 ülkeye ihracat gerçekleştirmekteyiz.<br />
Yıl sonuna kadar ihracat yaptığımız ülke<br />
sayısını 20’ye çıkarmak istiyoruz. Özellikle<br />
Su yalıtımında ve zemin koruma sistemlerinde<br />
her zaman yeni teknolojiye dayanan<br />
ürünler tasarlamak ve üretmek için<br />
çalışan Ar-Ge ekibimiz bulunmaktadır. Bu<br />
amaçlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı<br />
yürütürken üzerinde özenle durduğumuz<br />
en önemli konu ise, faaliyet gösterdiğimiz<br />
tüm pazarlarda saygın bir marka olarak<br />
yerimizi alıyor olmaktır. Üretimden satışa,<br />
satış sonrası hizmetlerden bayilerimizle<br />
olan ilişkilerimize kadar, çalışma ve faaliyetlerimizin<br />
tüm aşamasında bu hassasiyetimizle<br />
hareket ediyoruz.<br />
Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />
örnekler verebilir misiniz?<br />
AR-GE çalışmalarımızla % 100 çözüm üreten<br />
yüksek elastikiyete sahip poliüretan<br />
WW , poliüretan enjeksion ve epoksi<br />
zemin kaplama ürünleri tasarladık ve seri<br />
üretim ile satışa sunduk. Ayrıca Türkiye’de<br />
ilk Prepolimer hammadde ve Poliüretan<br />
Enjeksiyon üretimini gerçekleştiriyoruz.<br />
Ar-ge çalışmalarınızdan bahseder<br />
misiniz?<br />
Ar-ge çalışmalarımıza oldukça önem vermekteyiz.<br />
Bunun için gerekli tüm yatırımları<br />
gerçekleştirdik. Birbirinden bağımsız<br />
çalışan iki tane Ar-ge merkezimiz bulunmakta.<br />
Bunlardan bir tanesi sadece Poliüretan<br />
Su Yalıtım Ürünleri bir diğeri ise<br />
Epoksi Üretim alanında araştırmalarını<br />
gerçekleştirmekte. Ayrıca yüksek teknolojik<br />
cihazlarımız da yine laboratuvarlarımızda<br />
bulunmakta. Yüksek teknoloji reaktörlerimiz<br />
ve şu an itibariyle Türkiye’de<br />
sadece bizde bulunan üretim süreçlerini<br />
tamamen test edebildiğimiz bir de prototip<br />
reaktörümüz bulunmakta. Ar-ge çalışmaları<br />
sürecinde teknolojinin gerektirdiği<br />
hiçbir cihaz ve metaryel alımından kaçınmadık<br />
ve Avrupa dahil dünya’da ki tam teşekküllü<br />
AR-GE merkezini kurduk. 2018<br />
yılında AR-GE Dönüşüm Merkezi yolunda<br />
ilerliyoruz.<br />
Mayıs ayı içerisinde düzenlenen<br />
<strong>Yapı</strong> Fuarı’na katıldınız. Fuar<br />
hakkında neler söylemek istersiniz?<br />
<strong>Yapı</strong> Fuarında gerek yurtiçi gerekse yurt<br />
“Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong><br />
Kimyasalları A.Ş;<br />
Poliüretan su yalıtımı,<br />
endüstriyel zemin<br />
kaplama ve koruyucu<br />
boya alanındaki her<br />
çeşit prepolimer ve nihai<br />
ürünlerin tasarımını ve<br />
üretmini 10.000 m 2 kapalı<br />
alana sahip Gebze /<br />
Türkiye üretim tesislerinde<br />
gerçekleştirmekte.”<br />
dışı katılımcı ve ziyaretçilerden çok ilgi ve<br />
rağbet gördük. Sektör içinde ilk olan ürünlerimizin<br />
bu oluşan ilgide payı büyük. Bu<br />
yoğun alaka gerek yurtdışı gerek yurtiçi<br />
pazarlar için bizlere ciddi motivasyon ve<br />
moral sağladı.<br />
Ufuk Özer / Satış Müdürü<br />
Satış sonrası ve bayilerinize yönelik<br />
ne tür hizmetleriniz bulunmakta?<br />
Biz bayilerimizi çözüm ortaklarımız olarak<br />
görüyoruz. Yeni çıkan ürünlerimiz hakkında<br />
düzenlediğimiz seminerlerle kendilerini<br />
bilgilendiriyoruz. Kendilerine büyük çaptaki<br />
projelerde supervisior desteği sağlıyoruz.<br />
Hali hazırda teorik bilgilerin yanı sıra<br />
uygulamaların da gerçekleştirildiği usta<br />
eğitimlerimiz mevcut. İlerde tüm bu eğitimlerin<br />
sayısını artırarak ‘Clever Akademi’<br />
adı altında eğitim platformu oluşturma<br />
çalışmalarımız başladı. Bu akademi bünyesinde<br />
usta ve bayilerimize yönelik sektörün<br />
ihtiyaç duyduğu ciddi eğitimler gerçekleştirmeyi,<br />
sonrasında da katılımcıları<br />
sertifikalandırmayı planlıyoruz.<br />
Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />
öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />
proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />
Poliüretan su yalıtımı büyümekte olan inşaat<br />
sektörümüzde daha çok tercih edilen<br />
ürünler olmaya başlamış durumda. Ar-ge<br />
departmanımız çalışmalarını biraz daha<br />
hızlandırmasıyla <strong>2017</strong> yılının sonunda<br />
yeni ürünler için artık üretim aşamasına<br />
gelinmiş olur diye düşünüyorum.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları A.Ş.<br />
sahip olduğu değerler ile ulusal ve uluslararası<br />
alanda iş hacmini siz değerli iş<br />
ortaklarımız ile büyüterek en kısa sürede<br />
‘Yalıtım Sektöründe En Çok Tercih Edilen<br />
Marka’ olmayı hedeflemekte.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 49
Sektörel<br />
Renault Trucks, deneyimli yönetici<br />
kadrosuyla sektördeki yerini güçlendiriyor<br />
Renault Trucks Türkiye, yeni yapılanmasında gücüne güç katmaya devam ediyor. Ataması<br />
gerçekleşen sektörün deneyimli isimleri, Renault Trucks Türkiye’de göreve başlıyor.<br />
Z. Şebnem Uygurtürk / Pazarlama Direktörü<br />
Ömer Bursalıoğlu / Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü<br />
Türkiye’de yeni yapılanması ile müşterine daha iyi hizmet sunmayı<br />
hedefleyen Renault Trucks, ekibini de güçlendiriyor. Yeni ataması<br />
yapılan sektörün tanınan deneyimli isimleri, Renault Trucks<br />
Türkiye bünyesinde buluşuyor. Ömer Bursalıoğlu, Renault Trucks<br />
Türkiye Satış Direktörü olarak görevine başlarken; Şebnem Uygurtürk,<br />
Pazarlama Direktörü ve Serkan Karataban ise Satış Sonrası<br />
Direktörü olarak Renault Trucks ekibinde yerlerini alıyor.<br />
1990 yılında iş hayatına başlayan Ömer Bursalıoğlu, Bölge Satış<br />
Müdürü, Pazarlama Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı olarak farklı<br />
pozisyonlarda görev aldı. 2005-2012 yılları arasında Renault<br />
Trucks Türkiye çatısı altında Satış ve Pazarlama Direktörlüğü yapan<br />
Bursalıoğlu, yeni yapılanma kapsamında Renault Trucks ile<br />
Serkan Karataban / Satış Sonrası Direktörü<br />
yollarını yeniden birleştirerek Satış Direktörü olarak yeni görevine<br />
başladı.<br />
1998 yılında kariyeri başlayan Z. Şebnem Uygurtürk ise farklı<br />
firmalarda kazandığı deneyimlerin ardından 2004 yılında Finans<br />
Müdürü olarak Renault Trucks Türkiye ekibinde yerini aldı. 2008<br />
yılında Pazarlama Müdürü görevine atanan Uygurtürk, 2015 yılına<br />
kadar Renault Trucks bünyesinde çalışmalarına devam etti. Z.<br />
Şebnem Uygurtürk, yeni gelişmeler doğrultusunda tekrar ekibine<br />
dönerek Renault Trucks Pazarlama Direktörü olarak atandı.<br />
Kariyeri için 1996 yılında ilk adımını atan Serkan Karataban,<br />
2004 yılında Renault Trucks Türkiye ekibinde Pazarlama Müdürü<br />
olarak görevine başladı. Gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar<br />
sonrasında 2007 yılında Renault Trucks Türkiye Strateji ve Bayi<br />
Geliştirme Müdürü olarak görevine devam etti. Daha sonra 2010<br />
yılında Satış Sonrası Direktörü olarak atanan Serkan Karataban,<br />
2012 yılından 2015’te görevinden ayrılana kadar, hem Renault<br />
Trucks hem de gruptaki diğer Kamyon markaları için Satış Sonrası<br />
Direktörlüğünü Türkiye’yi de kapsayan 8 ülke için yürüttü.<br />
Hizmet ve Enerji sektörlerinde farklı firmalarda aldığı görevlerin<br />
ardından Renault Trucks Türkiye ile yollarını tekrar birleştiren Serkan<br />
Karataban, Satış Sonrası Direktörü olarak görevine başladı.<br />
Yeni yapılanmalarına dair açıklamada bulunan Renault Trucks<br />
Türkiye Genel Müdürü Sebastien Delepine; “Renault Trucks olarak<br />
her zaman takım ruhu bizler için önemli ve müşterilerimize<br />
sunduğumuz hizmette belirleyici oldu. Bu nedenle daha önce başarılı<br />
projelere birlikte imza attığımız çok değerli yöneticilerimiz ile<br />
tekrar bir araya geldik. Renault Trucks kültürünü bilen ve benimseyen<br />
son derece deneyimli ekibimiz ile müşterilerimize sunduğumuz<br />
hizmet kalitesini korurken, Türkiye’deki stratejilerimizi de<br />
daha öteye taşımayı planlıyoruz,” dedi.<br />
50<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
AUSTROTHERM geoBLOCK Alaçatı<br />
Biblos Resort Hotel & Spa İnşaatında<br />
Hafif Dolgu olarak kullanıldı!<br />
Geleneksel sıkıştırılmış toprak dolgudan 100 kat daha hafif olmasına karşın yüksek basınç<br />
dayanımına sahip olan mühendislik çözümü Austrotherm geoBLOCK ® inşaat mühendisliği<br />
uygulamalarında yüklenicilere maliyet ve süre avantajı sağlamaya devam ediyor.<br />
Austrotherm geoBLOCK ® ilk olarak 2012<br />
yılında İstanbul - Bağcılar’da inşaatı tamamlanan<br />
Medipol Mega Hastaneler<br />
Kompleksi’nin avlu inşaatında seviye yükseltme<br />
amacı ile hafif dolgu olarak kullanılmıştır.<br />
Buradaki vakada hastane avlusu<br />
bir zemin altı otoparkının üzerinde yer almakta<br />
olup, döşeme üzeri seviye yükseltmesi<br />
seçeneğine geç bir aşamada karar<br />
verilmiştir.<br />
Otopark betonarme taşıyıcı sisteminin statik<br />
projesinin döşeme üzerine gelecek ilave<br />
dolgu yükü dikkate alınmadan tasarlanmış<br />
olması nedeni ile seviye yükseltme işi<br />
geleneksel sıkıştırılmış dolgudan 100 kat<br />
daha hafif olan Austrotherm geoBLOCK ®<br />
kullanılarak yapılmış ve böylelikle yapısal<br />
hasarların oluşmasının önüne geçilmiştir.<br />
Austrotherm geoBLOCK ® şimdi de İzmir<br />
- Çeşme’de inşaatı devam eden Alaçatı<br />
Biblos Resort Hotel & SPA’da hafif dolgu<br />
olarak kullanıldı. Burada yaklaşık 2000<br />
metreküp Austrotherm geoBLOCK® döşeme<br />
üzeri tasarım yüklerini hafifletme ve<br />
yeşil alan - peyzaj düzenlenmesi çalışmalarında<br />
kullanılmıştır.<br />
Zemin altında yer alacak olan SPA merkezinin<br />
tavan döşemesi üzerine inşa edilecek<br />
olan avlunun proje kotlarına yükseltilmesinde<br />
Austrotherm geoBLOCK ® ların kullanılması<br />
hem projenin statiği açısından güvenlik<br />
derecesini artırmış hem de geleneksel yöntemler<br />
(toprak dolgu, beton dolgu) ile karşılaştırıldığında<br />
inşaat süresi açısından avantaj<br />
sağlamıştır. Austrotherm geoBLOCK ®<br />
ayrıca avluya bağlanan bazı yolların inşaatında<br />
ve avlu ile havuz arasında yer alacak olan<br />
yeşil alanın inşaatında seviye yükseltme dolgusu<br />
olarak kullanılmıştır.<br />
52<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
Manisa’dan 41 ülkeye ihracat yapan<br />
Bosch Termoteknik’e bir ödül daha<br />
Bosch Grubu’nun önemli ihracat üslerinden biri olan Bosch Termoteknik Türkiye, Türkiye<br />
İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından ‘2016 İklimlendirme Sanayi İhracatı Birincisi’ ödülüne<br />
layık görüldü.<br />
Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda<br />
önemli uzmanlık merkezlerinden biri olan<br />
Bosch Termoteknik Türkiye, üstün teknolojisi<br />
ve ürün portföyüne kattığı yeni ürünlerle<br />
dünya pazarındaki konumunu her geçen<br />
yıl güçlendiriyor. Geniş bir coğrafyada<br />
41 ülkeye ihracat yapan şirketin bu alanda<br />
ülke ekonomisi için yarattığı katma değer<br />
ve kazandığı başarı da takdir görüyor.<br />
Bosch Termoteknik son olarak, Türkiye<br />
İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen<br />
ve şirketlerin ihracat başarılarına<br />
göre değerlendirildiği ‘2016 İhracat Şampiyonları<br />
Ödül<br />
Töreni’nde, ‘2016 İklimlendirme Sanayii<br />
İhracatı Birincisi’ ödülüne layık görüldü.<br />
The Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirilen<br />
ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın<br />
da katıldığı törende, ödülü, Bosch<br />
Termoteknik adına Türkiye, Orta Doğu ve<br />
Kafkasya Satış Genel Müdürü Zafer Polat,<br />
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma<br />
Betül Sayan Kaya’nın elinden aldı.<br />
Manisa Fabrikası önemli bir<br />
uzmanlık merkezi<br />
İklimlendirme sektörünün ihracat lideri<br />
Bosch Termoteknik, 2016 yılında, Manisa’da<br />
bulunan fabrikasından Avrupa,<br />
Kafkaslar, Ortadoğu, Körfez Bölgesi, Latin<br />
Amerika ve Uzak Doğu’daki toplam 41<br />
ülkeye yaklaşık 256 milyon avro ihracat<br />
yaptı. İhracat başarısının yanı sıra Bosch<br />
Grubu’nun önemli bir üretim ve Ar-Ge üssü<br />
olan Manisa Fabrikası, dünyanın en fazla<br />
kombi üreten tesisleri arasında ön sıralarda<br />
yer alıyor. Kuruluşundan bu yana 6<br />
milyonu aşkın kombi üreten Bosch Termoteknik’in<br />
sorumluluk alanında Türkiye’nin<br />
yanı sıra Orta Doğu ve Kafkasya bölgesindeki<br />
17 ülke de bulunuyor.<br />
54<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
Bosch Termoteknik<br />
yoğuşmalı kombide gene pazar lideri<br />
Termoteknik iş kolunda dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şirketleri arasında yer alan Bosch<br />
Termoteknik, Manisa fabrikasında gerçekleştirdiği, Bosch ve Buderus markalı yoğuşmalı<br />
kombi üretimleri ile açık ara pazar lideri konumunda bulunuyor.<br />
Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda<br />
faaliyet gösteren şirketi Bosch Termoteknik,<br />
pazardaki diğer rakipleriyle arasını giderek<br />
açıyor.<br />
İngiliz BRG Building Solutions firması tarafından<br />
<strong>2017</strong> yılında Avrupa Isıtıcı Pazarına<br />
ilişkin olarak yayımlanan raporuna göre<br />
Bosch Termoteknik, yoğuşmalı kombi<br />
kategorisinde Bosch ve Buderus markalarıyla<br />
pazarda liderliği elinde bulunduruyor.<br />
Bosch 2016 yılı genelinde sektörde<br />
birinci olurken, Buderus ise ikincilikle onu<br />
takip etti. Bosch Termoteknik, 2016 yılında<br />
700 bin adet kombi üretimiyle tarihi bir<br />
rekor kırdı. Bosch’un dünyadaki en büyük<br />
kombi üretim merkezi olan Manisa Fabrikasında<br />
25 yılda üretilen kombi sayısı 6<br />
milyon adedi aştı.<br />
Bosch Termoteknik’in Manisa Fabrikası,<br />
2016 yılında 700 bin adetle tarihinin en<br />
yüksek kombi üretimini gerçekleştirdi.<br />
2016 yılında rekorlarına bir yenisini ekleyen<br />
Manisa Fabrikası, böylece ‘üretim<br />
üssü’ unvanını da pekiştirdi. 25 yıldır faaliyet<br />
gösteren fabrikada kurulduğundan<br />
bu yana üretilen cihaz sayısı ise 6 milyon<br />
âdeti aştı. Termoteknik iş kolunda dünya<br />
çapında öne çıkan tesisler arasında yer<br />
alan Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası’nda,<br />
dünyanın dört bir yanındaki 41<br />
ülke için, 551 ayrı tip kombinin imalatı<br />
yapılıyor. Üretimde kullanılan ana komponent<br />
ve parçaların imalatı da fabrikada yapılıyor.<br />
Bu hammadde ve komponentlerin<br />
yaklaşık %70’i yerli yan sanayiden temin<br />
edilerek üretim gerçekleştiriliyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 55
Sektörel<br />
AGT’den yurtdışı yatırım atağı<br />
Mobilya bileşenleri sektöründe dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olarak faaliyet<br />
gösteren AGT; yurtdışı pazarındaki faaliyetlerine ilişkin ataklarına devam ediyor. Türkiye’deki<br />
sektör ihracat liderliğinin yanı sıra, yurt dışında da global marka çalışmalarına devam eden<br />
AGT, bu kapsamda İran’ın Kazvin şehrinde yeni bir üretim tesisi yatırımı gerçekleştiriyor.<br />
Ulusal ve uluslararası alanda mobilya,<br />
dekorasyon ve inşaat sektörlerinde; MDF,<br />
MDF – Lam, Panel, Profil ve Parke üreten<br />
AGT, ülkemizdeki ödüllü yatırımlarını<br />
İran’da yaptığı yatırım ile taçlandırıyor.<br />
60’tan fazla ülkedeki varlığı ile marka Kanada’dan<br />
Pakistan’a, Yeni Zelanda’dan<br />
Sri Lanka’ya kadar geniş coğrafyada faaliyetlerine<br />
devam ediyor.Yerli üretiminin<br />
yanı sıra, yurtdışındaki aktif pazarlama çalışmalarını<br />
da yürüten AGT, geçtiğimiz yıl<br />
elde ettiği 700 milyon TL’nin üzerindeki cirosunun<br />
%40’tan fazlasını ihracattan elde<br />
ederek global marka vizyonuna ulaşma<br />
konusunda emin adımlarla ilerliyor.<br />
GLOBAL ARENADA ETKİLİ YATIRIM<br />
Uzun yıllardır varlığını sürdürdüğü İran<br />
pazarında, 2016 yılında açtığı Tahran<br />
showroomu ile öncü çıkış yapan AGT, bu<br />
kez Tahran’a 150 km mesafedeki Kazvin<br />
şehrinin, Caspian Sanayi Bölgesinde 112<br />
dönümlük arazide gerçekleştirdiği tesis<br />
yatırımı ile üretim faaliyetlerine başlayacağını<br />
duyurdu.<br />
AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı, Kazvin<br />
Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Grup Başkanı<br />
Dr. Manouchehr Habibi ve Kazvin<br />
Yabancı Yatırımcı Daire Başkanı Dr. Mohammed<br />
Ali Ghasemi arasında imzalanan<br />
anlaşma ile Caspian Sanayi Bölgesi’nde<br />
yapılacak yatırım kapsamında, ilk etapta<br />
panel ürünleri üretimi, sonraki dönemlerde<br />
ise MDF – LAM, Profil ve Parke üretimi<br />
gerçekleştirilecek. Kazvin Bölgesi’nde<br />
<strong>2017</strong> yılı içinde yapılan en büyük ikinci<br />
yabancı yatırım olacak üretim tesisinin<br />
ise bir yıl içinde tamamlanması hedefleniyor.<br />
AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı<br />
İran’da imzalanan anlaşmaya ilgili yaptığı<br />
açıklamada; “AGT olarak uzun yıllardır<br />
varlığını sürdürdüğümüz İran’da, 2016 yılında<br />
Tahran’daki showroom’umumuzun<br />
açılışını gerçekleştirdik. Bugün ise İran<br />
pazarına yönelik yaptığımız araştırmalar<br />
sonucunda lojistiği, enerjisi ve Tahran’a<br />
olan konumu bakımından avantajlarıyla<br />
ön plana çıkan Kazvin Bölgesi’ne yatırım<br />
yapıyoruz. İlk etapta yatırımımızla panel,<br />
sonraki süreçte ise MDF – LAM, profil ve<br />
parke üretimi gerçekleştireceğiz. Bir yıl<br />
içerinde bitirmeyi planladığımız tesisimizin,<br />
Kazvin Bölgesi’nde <strong>2017</strong> yılı içinde<br />
yapılan en büyük ikinci yabancı yatırım<br />
olmasından gurur duyuyoruz. Önümüzdeki<br />
dönemde de global pazardaki faaliyetlerimiz<br />
hızla devam edecek. Bu yatırımla<br />
sadece İran Pazarı değil, çevre ülkelere<br />
ihracat da AGT’nin önemli hedefi olacak.<br />
” diye konuştu.<br />
56<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
İtalya Büyükelçisi Mattiolo’dan<br />
Şişecam’a ziyaret<br />
İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo, Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren ve<br />
Avrupa’nın en büyük düzcam üreticisi olan Şişecam Düzcam’ın Ankara-Polatlı’daki<br />
fabrikasını ziyaret etti. Ziyarette Büyükelçi Mattiolo ve ekibi Şişecam Topluluğu’nun<br />
İtalya’daki yatırımları başta olmak üzere küresel faaliyetleri hakkında bilgilendirildi.<br />
eden Kırman, “İtalya’daki ilk yatırımızı 2005<br />
yılında krom kimyasalları alanında faaliyet<br />
gösteren Cromital S.p.A. ile gerçekleştirdik.<br />
Bu şirketimiz başta İtalya’daki deri ve metal<br />
kaplama sektörleri olmak üzere Avrupa’daki<br />
birçok sektöre girdi sağlamaktadır. Topluluğumuzun<br />
bazik krom sülfat üretiminde<br />
dünyada lider, kromik asit üretiminde ise<br />
Avrupa’da lider konumunda olmasında İtalya’daki<br />
yatırımın önemli bir rolü bulunmaktadır”<br />
diye konuştu.<br />
Cam ve kimyasallar alanlarında dünyanın<br />
önde gelen üreticileri arasında yer alan Şişecam<br />
Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren<br />
Şişecam Düzcam, Ankara-Polatlı OSB’de yer<br />
alan üretim tesisinde İtalya Büyükelçisi Luigi<br />
Mattiolo’yu ağırladı. Şişecam Topluluğu Yönetim<br />
Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü<br />
Prof. Dr. Ahmet Kırman’ın ev sahipliğinde<br />
gerçekleşen ziyarette, Topluluğun İtalya’daki<br />
yatırımları başta olmak üzere küresel faaliyetleri<br />
hakkında bilgilendirme yapılırken,<br />
290.000 ton/yıl üretim kapasitesiyle Türkiye<br />
ve yakın coğrafyanın en büyük düzcam<br />
fırınına sahip olan Polatlı Tesisi de gezildi.<br />
2014 yılında faaliyete geçen tesis, geçen<br />
yıl devreye alınan yeni hat sayesinde yıllık 3<br />
milyon metrekare lamine cam üretim kapasitesine<br />
de sahip olmasıyla dikkat çekiyor.<br />
Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan<br />
Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman,<br />
ziyarete ilişkin olarak yaptığı açıklamada,<br />
Topluluğun bugün Avrupa’nın en büyük<br />
düzcam üreticisi olduğuna dikkat çekerek,<br />
“Topluluğumuz bugün düzcam, cam ev eşyası,<br />
cam ambalaj ve cam elyafı gibi camın<br />
tüm temel alanları ile soda ve krom bileşiklerini<br />
kapsayan iş kollarında, 13 ülkedeki 44<br />
tesisiyle üretim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />
Kimyasallar, cam ev eşyası ve düzcam<br />
alanlarındaki yatırımlarımızla faaliyet gösterdiğimiz<br />
İtalya, 61 milyonu aşkın nüfusu, 1,9<br />
trilyon dolarlık ekonomisi ve köklü sanayi<br />
geçmişiyle Topluluğumuz açısından özel bir<br />
ülke konumundadır” dedi.<br />
Şişecam Topluluğu’nun İtalya’daki üretim faaliyetlerine<br />
2005 yılında başladığına işaret<br />
“İtalya’da faaliyet gösterdiğimiz<br />
alanlarda liderliğimizle öne çıkıyoruz”<br />
Şişecam Topluluğu’nun İtalya’da düzcam<br />
pazarında yüzde 30 paya sahip olduğunu<br />
ifade eden Kırman, “İtalya’yı sadece önemli<br />
pazar olarak değil, aynı zamanda Batı Avrupa<br />
pazarına açılan önemli bir kapı olarak<br />
görüyoruz. Bu doğrultuda inorganik büyüme<br />
planlarımız kapsamındaki en son yatırımımızı<br />
da İtalya’da gerçekleştirdik. Geçen yılın<br />
sonunda düzcam üreticisi Sangalli Vetro<br />
Porto Nogaro’yu bünyemize kattık. Yıllık 220<br />
bin ton düzcam ve 5 milyon metrekare lamine<br />
cam üretim kapasitesine sahip olan bu<br />
tesisle birlikte Avrupa’nın en büyük düzcam<br />
üreticisi konumuna geldik” diye konuştu.<br />
Şişecam Topluluğu’nun bugün 154 ülkeye<br />
gerçekleştirdiği ihracat ile en fazla ülkede<br />
satış yapan Türk şirketi olduğunu dile getiren<br />
Kırman, şöyle devam etti: “Türkiye’den<br />
İtalya’ya gerçekleştirdiğimiz cam ve kimyasal<br />
ürün ihracatı ise yıllık 85 milyon dolar<br />
seviyesindedir. Topluluk olarak, gerçekleştirildiğimiz<br />
yatırımlarda İtalyan makine ve ekipman<br />
üreticileri ise önemli tedarikçilerimiz<br />
arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, İtalya<br />
gerek gerçekleştirdiğimiz yatırımlar gerekse<br />
ticari faaliyetlerimiz açısından önem taşıyan<br />
bir ülkedir.”<br />
İtalya’da kimyasallar ve düzcam sektörlerinin<br />
yanı sıra cam ev eşyası pazarında da<br />
etkin olduklarını vurgulayan Kırman, “Perakende<br />
zincirimiz Paşabahçe Mağazaları’nın<br />
yurt dışındaki ilk mağazasını 2015 yılında<br />
Milano’da açtık. Ayrıca cam ev eşyasında<br />
geniş ürün yelpazemiz ve gelişmiş dağıtım<br />
ağımızla gerek perakende gerek ise ikram<br />
sektörlerinde Paşabahçe ve Nude markalarımızla<br />
önemli bir konuma sahibiz. Dolayısıyla<br />
İtalya’da faaliyet gösterdiğimiz alanlarda liderliğimizle<br />
öne çıkıyoruz” dedi.<br />
58<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
Şişecam Topluluğu bünyesinde<br />
faaliyet gösteren Şişecam Cam<br />
Ambalaj’ın Mersin fabrikasında<br />
yaklaşık 120 milyon TL’lik<br />
yatırımla yenilediği üçüncü fırını<br />
faaliyete geçti. Türkiye ekonomisi<br />
ve istihdamına önemli katkı<br />
sağlayan Şişecam Topluluğu,<br />
Endüstri 4.0 stratejisine uygun<br />
yeni teknolojiyle donattığı ve<br />
90 bin ton/yıl kapasiteli fırının<br />
devreye girmesiyle Türkiye’deki<br />
yıllık cam ambalaj üretim kapasitesini<br />
1 milyon tonun üzerine<br />
çıkardı.<br />
Şişecam Topluluğu’nun Türkiye’deki cam<br />
ambalaj üretim kapasitesi 1 milyon tonu aştı<br />
Prof. Dr. Ahmet Kırman / Şişecam Topluluğu Yönetim<br />
Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü<br />
Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren<br />
ve dört ülkedeki 2,3 milyon ton/yıl üretim<br />
hacmiyle dünyanın beşinci büyük cam<br />
ambalaj üreticisi olan Şişecam Cam Ambalaj,<br />
Mersin fabrikasında son teknolojiyle yenilediği<br />
90 bin ton/yıl kapasiteli üçüncü fırını<br />
devreye aldı. Türkiye’de Bursa, Eskişehir ve<br />
Mersin’de kurulu üç fabrikasıyla faaliyet gösteren<br />
Şişecam Cam Ambalaj’ın yaklaşık 120<br />
milyon TL’lik yatırımla yenilediği üçüncü fırınının<br />
devreye alınmasıyla birlikte Türkiye’deki<br />
yıllık üretim kapasitesi 1 milyon tonu aştı.<br />
Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan<br />
Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet<br />
Kırman, söz konusu yatırıma ilişkin olarak<br />
yaptığı açıklamada, bugün dünyanın cam ev<br />
eşyasında üçüncü, cam ambalaj ve düzcamda<br />
beşinci büyük üreticisi olduklarına dikkat<br />
çekerek, şöyle devam etti: “Ayrıca krom<br />
kimyasallarında dünya lideri olmamızın yanı<br />
sıra dünyadaki en büyük 10 soda üreticisi<br />
arasında yer alıyoruz. 13 ülkede üretim faaliyetlerini<br />
sürdüren Topluluğumuz, ulaştığı<br />
kapasite büyüklüğünü ve teknolojik gücünü<br />
yenilikçilik, yaratıcılık, uzmanlık ve yetişmiş<br />
insan gücü gibi özellikleriyle pekiştirmekte<br />
ve değişen pazar koşullarına uygun ürün ve<br />
hizmet kalitesiyle geleceğe güvenle bakmaktadır.”<br />
“Hem ülke ekonomisine hem de<br />
üretime yaptığımız katkılara bir<br />
yenisini ekledik”<br />
Mersin’deki cam ambalaj fabrikasının 1969<br />
yılında kurulduğunu hatırlatan Kırman, “Topluluğumuz<br />
kuruluşundan bu yana aradan<br />
geçen 81 yılı aşkın sürede kazanımlarını<br />
yine ülkemize yatırmış ve bugün dünyada<br />
kendi alanında söz sahibi konuma gelmiştir.<br />
Devreye aldığımız son fırın yatırımımız<br />
ile yaklaşık 50 yıldır üretim faaliyetlerimizi<br />
gerçekleştirdiğimiz Mersin’de hem ülke ekonomisine<br />
hem de üretime yaptığımız katkılara<br />
bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu<br />
yaşıyoruz. Topluluk olarak sürdürülebilir büyüme<br />
hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz”<br />
diye konuştu. Türkiye için değer yaratmayı<br />
sürdürdüklerinin altını çizen Kırman, Topluluk<br />
bünyesindeki Şişecam Cam Ambalaj’ın<br />
en yüksek kalitede üretim yapma stratejisi<br />
doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, şu<br />
bilgileri verdi: “Şişecam Cam Ambalaj mevcut<br />
tesislerini teknolojik gelişmelerin gereği<br />
olarak sürekli olarak yenilemektedir. Devreye<br />
aldığımız fırın ile beraber hem ülke ekonomisine<br />
yaptığımız katkıları sürdürmeye hem<br />
de Mersin fabrikamızda son teknoloji ile üretim<br />
yapmaya devam edeceğiz. Söz konusu<br />
fırını Endüstri 4.0 stratejisine uygun şekilde<br />
donattık. Şişecam Cam Ambalaj, bu fırına<br />
bağlı üç hatta kavanozdan şişeye geniş bir<br />
ürün yelpazesinde istenilen renkte üretim<br />
yapabilecek.”<br />
Şişecam Cam Ambalaj’ın dünyanın en büyük<br />
cam ambalaj üreticileri arasında yer aldığına<br />
dikkat çeken Kırman, “Şişecam Cam Ambalaj,<br />
2016 yılında gerçekleştirdiği 125 bin<br />
tonluk ihracatla hem sektör hem de kendi<br />
rekorunu kırdı. Mersin fabrikamız limana<br />
yakınlığı ile ihracatımızda kritik öneme sahiptir.<br />
Gerçekleştirdiğimiz bu fırın yatırımıyla<br />
bu açıdan önemi daha da artmıştır. Şişecam<br />
Cam Ambalaj, 2016 yılında elde ettiği tarihi<br />
ihracat başarısını yeni yatırımlarla önümüzdeki<br />
yıllarda da sürdürülebilir şekilde artırmayı<br />
hedefliyor” dedi.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 59
DemirDöküm <strong>2017</strong>’de<br />
40 milyon TL’lik yatırım hedefliyor<br />
İklimlendirme sektörünün öncü markalarından DemirDöküm, <strong>2017</strong> yılına hızlı başladı. Yılın<br />
ilk 4 ayında 2016 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 43 büyüme ile başladıklarını belirten<br />
DemirDöküm CEO’su Alper Avdel, “Türkiye’nin yanı sıra 47 ülkede önemli ihracat başarılarına<br />
imza atan DemirDöküm olarak yıl sonunda yüzde 20 büyümeyi hedefliyoruz” dedi.<br />
Sektörel<br />
rağmen uzun soluklu stratejilerimizde ve<br />
yatırım planlarımızda değişiklik yapmadık.<br />
Yeni yıla daha büyük hedeflerle hızlı bir<br />
başlangıç yaptık. Bu yıl, geçen yılın ilk 4<br />
ayına kıyasla yüzde 43 büyüme elde ettik.<br />
Üstün teknolojiye sahip yeni ürünlerimiz,<br />
yatırımlarımız, Türkiye’de ve faaliyet gösterdiğimiz<br />
ülkelerin yanı sıra potansiyel<br />
pazarlarda gerçekleştireceğimiz tanıtım<br />
çalışmaları ile <strong>2017</strong> yılında yüzde 20 büyümeye<br />
imza atmayı hedefliyoruz” dedi.<br />
DemirDöküm CEO’su Alper Avdel ve DemirDöküm<br />
Yönetim Kurulu Üyesi Erdem<br />
Ertuna, şirketin <strong>2017</strong> yılı hedeflerini düzenlenen<br />
iftar yemeğinde açıkladı. DemirDöküm<br />
CEO’su Alper Avdel, DemirDöküm’ün<br />
ihracatının önemli bir kısmını AB<br />
pazarlarına yönelik olduğunu, son 3 yılda<br />
en çok büyümeyi İspanya, İtalya ve Almanya’da<br />
gerçekleştirdiklerini söyledi. Alper<br />
Avdel, geçen yıl en fazla ihracat gerçekleştirilen<br />
ülkelerini İtalya, İspanya, Çin ve<br />
Almanya olarak sıraladı.<br />
“YATIRIMA VE BÜYÜMEYE DEVAM<br />
EDİYORUZ”<br />
Türkiye’de ilklerin öncüsü olan DemirDöküm’ün<br />
yüksek teknolojiye verdiği önem ile<br />
son 10 yılda fabrikadan üretime ve Ar-Ge’ye<br />
kadar önemli yatırım gerçekleştirdiklerini<br />
söyleyen Alper Avdel şöyle konuştu;<br />
“Isıtma, soğutma ve yenilenebilir enerji<br />
alanında yenilikçi ürünleri tüketicilerle<br />
buluşturan DemirDöküm olarak Bozüyük<br />
tesislerimize, geleceğimize her yıl daha<br />
fazla yatırım gerçekleştiriyoruz. Bugün 55<br />
mühendisten oluşan Ar-Ge ekibimiz yüksek<br />
teknolojili yenilikçi ürünler geliştirmek<br />
için çalışıyor. Son 5 yılda Ar-Ge için toplam<br />
67 milyon TL yatırım gerçekleştirdik.<br />
Dünyanın 47 ülkesine sadece ürün değil,<br />
teknoloji de ihraç eden DemirDöküm olarak<br />
bu yıl fabrika, Ar-Ge, marka ve dijital<br />
dönüşüm çalışmaları için toplam 40 milyon<br />
TL’lik yatırım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.<br />
Yatırımımızın 18 milyon TL’sini<br />
fabrika ve üretime, 14 milyon TL’yi Ar-Ge,<br />
8 milyon TL’lik kısmı ise marka tanıtım<br />
çalışmalarına ayırdık. DemirDöküm olarak<br />
yatırıma ve büyümeye devam ediyoruz.”<br />
“YILSONU HEDEFİMİZ YÜZDE 20<br />
BÜYÜME”<br />
DemirDöküm’ün 47 ülkedeki çalışmalarıyla<br />
66,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini<br />
belirten Alper Avdel; “Tüm sektörlerde<br />
olduğu gibi iklimlendirme sektörü<br />
de birbirinden zorlu 2 yılı geride bıraktı.<br />
DemirDöküm olarak olumsuz koşullara<br />
“ODAĞIMIZDA LATİN AMERİKA<br />
PAZARI VAR”<br />
DemirDöküm’ün son 2 yılda ihracatta<br />
elde ettiği başarıyı daha yukarı taşımak<br />
için yeni pazar arayışlarının sürdüğünü<br />
belirterek ihracat pazarları hakkında bilgi<br />
aktaran DemirDöküm Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Erdem Ertuna; “DemirDöküm olarak<br />
gerçekleştirdiğimiz ve gerçekleştireceğimiz<br />
yatırımlar, sahip olduğumuz yazılım<br />
ve donanım uygulamaları ile Türkiye’de ve<br />
dünyada değişen tüketici ihtiyaçlarını en<br />
yüksek seviyede karşılamayı hedefliyoruz.<br />
Panel radyatörde Şili’de pazar lideriyiz.<br />
Yunanistan’da ise pazar ikincisi, Çin’de<br />
ise ilk 3’te yer alıyoruz. Hedefimiz radyatörden<br />
şofbene, panel radyatörden kombiye<br />
kadar ihracatta yakaladığımız başarıyı<br />
yeni pazarlarda devam ettirmek. <strong>2017</strong>’de<br />
yeni odağımızda Latin Amerika pazarı yer<br />
alıyor” açıklamasını yaptı.<br />
“YOĞUŞMALI ÜRÜNLERE GEÇİŞ<br />
HIZLANACAK”<br />
Türkiye ve Avrupa’da tüketici tercihleri<br />
hakkında da bilgi paylaşan Erdem Ertuna,<br />
AB’de kullanılan ürünlerin teknolojisiyle<br />
Türkiye’dekiler arasında fark olmadığını;<br />
Türkiye’de şu anda sektörün en önemli<br />
önceliğinin yoğuşmalı cihazlara geçiş süreci<br />
olduğunu söyledi. Ertuna; “Türkiye’de<br />
önümüzdeki 2 yıl içerisinde benzer bir geçiş<br />
dönemi bizleri bekliyor. Bu konuda yatırımlarımız<br />
ve çalışmalarımız devam ediyor.<br />
Şu anda yıllık kombi satışımızın yüzde<br />
35’i yoğuşmalı kategoride gerçekleşiyor.<br />
DemirDöküm olarak bu değişim sürecinden<br />
de bu günkü gibi güçlü ve lider olarak<br />
çıkmayı hedefliyoruz” dedi.<br />
60<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörel<br />
Vaillant Türkiye<br />
25.yılında %34 büyüdü<br />
Vaillant Group içerisinde 3. büyük kombi pazarına sahip olan, ciro ve personel sayısı<br />
açısından da ilk 3 ülke arasında yer alan Vaillant Türkiye, büyümeye devam ediyor.<br />
Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel, “Yüksek enerji tasarruflu ürünlerimizin katkısı<br />
ile yılın ilk yarısında %34’lük, hızlı bir büyüme yakaladık”dedi.<br />
Isıtma, havalandırma ve iklimlendirme sektörünün<br />
global oyuncusu Vaillant Group,<br />
Almanya’daki Remscheid fabrikasında düzenlediği<br />
toplantıda, 2016 yılını değerlendirerek,<br />
<strong>2017</strong>’nin ilk yarısına ilişkin bilgileri<br />
paylaştı. Vaillant Group CEO’su Dr. Carsten<br />
Voigtländer, yıllık 2,4 milyar Euro’luk satış<br />
hacmine ulaştıklarını ve hizmet verdikleri<br />
60 ülke içerisinde yer alan Türkiye’den büyük<br />
beklentileri olduğunu ifade etti. <strong>2017</strong><br />
yılının ilk yarısında Türkiye’de çift haneli<br />
büyüme kaydettiklerini söyleyen Dr. Voigtländer,<br />
yıl sonuna kadar büyümenin artarak<br />
devam edeceğini ve ısı pompalarına<br />
yatırım yapmayı sürdüreceklerini açıkladı.<br />
Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel ve Vaillant<br />
Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü<br />
Erol Kayaoğlu da toplantıda, Türkiye’de<br />
25.inci yılını dolduran Vaillant’ın pazardaki<br />
konumu hakkında bilgi verdi.<br />
Dr. Voigtländer: “Yılın ilk yarısında,<br />
Türkiye’de çift haneli gelir artışı ile<br />
büyümeye devam ettik”<br />
Vaillant Group CEO’su Dr. Carsten Voigtländer,<br />
toplantıda yaptığı konuşmada<br />
Vaillant Group’un pazar gelişimi ve performansı<br />
hakkında bilgi verdi; “Remscheid<br />
ilk yarısında, özellikle Türkiye’de çift haneli<br />
gelir artışı ile büyümeye devam ettik. <strong>2017</strong><br />
sonu itibariyle ise satış gelirlerimiz ve kazançlar<br />
açısından aynı trendin devamını<br />
bekliyoruz.”<br />
Büyüme stratejimizin temel<br />
taşlarından biri Türkiye<br />
Grubun Türkiye’ye bakış açısına da değinen<br />
Dr. Voigtländer, şunları söyledi: “Vaillant<br />
Türkiye, son yıllarda üstün ciro performansı<br />
sergiledi. 2013 yılından bugüne<br />
yıllık ortalama % 15 artış gösteren ciro<br />
rakamları, tüm grup için büyük bir motivasyon<br />
kaynağı oldu. Vaillant Group içerisinde<br />
3. büyük kombi pazarına sahip olan Türkiye,<br />
ciro ve personel sayısı açısından da<br />
grup içerisinde ilk 3 ülke arasında bulunuyor.”Grup<br />
olarak geleceğe yatırım yapmayı<br />
sürdürdüklerini de belirten Dr. Voigtländer,<br />
yeni Ar-Ge merkezi için 54 milyon Euro<br />
yatırım yaptıklarını açıkladı, “Buradaki en<br />
önemli hedefimiz, teknolojik ürünlerin geliştirilmesi<br />
ve üretim süreçlerinin entegre<br />
edilmesidir” dedi.<br />
Avdel: Türkiye ekonomisi ve sektörün<br />
üzerinde büyüyoruz<br />
Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel de toplantıda<br />
Türkiye’de 25 yıldır faaliyet gösterdiklerini<br />
belirterek; sektörü, 2016 yılını ve<br />
<strong>2017</strong> yılı beklentilerini paylaştı. 2016’nın<br />
zor bir yıl olduğunu da vurgulayan Avdel,<br />
şöyle konuştu: “Ekonomimiz geçtiğimiz<br />
yıllara oranla %2.9 gibi düşük bir büyüme<br />
gösterdi. İnşaat sektörü %7.4 büyürken,<br />
ısıtma sektörü buna paralel olarak %5’ten<br />
fazla büyüdü. Vaillant Türkiye olarak biz<br />
yıl içerisinde pazara yatırım yapmaya devam<br />
ettik, yüksek verimli ve yenilenebilir<br />
ürünlerimizle sektörümüzde fark yaratmayı<br />
başardık. Yılı toplamda 300 milyon TL’lik<br />
ciroyla kapatırken, pazardan %15 pay aldık.<br />
Kentsel dönüşüm, yenileme pazarı ve<br />
<strong>2017</strong> yılı içerisinde devreye alınan şofben,<br />
termosifon ve klimalardaki ÖTV indiriminin<br />
etkisiyle sektörün yıl sonunda %5 büyüyeceğini<br />
öngörüyoruz.”<br />
‘Yoğuşmalı’dan 1 milyar dolar içeride<br />
kalacak<br />
Avdel, 2018 Şubat ayında devreye girecek<br />
ve yoğuşmasız ürünlerin satışı yasaklayacak<br />
ErP yönetmeliğine de dikkat çekerek,<br />
“Yeni düzenlemeyle, Türkiye’nin yıllık 1<br />
milyar dolarlık enerji harcamasının içeride<br />
kalmasını bekliyoruz. Yoğuşmalı ürünler ile<br />
her evde ortalama yüzde 37 tasarruf sağlanacak”<br />
dedi.<br />
Kayaoğlu: Türkiye pazarında önce<br />
vites büyüttük, şimdi de “Tam Yol<br />
İleri” diyoruz<br />
Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü<br />
Erol Kayaoğlu da toplantıda Vaillant<br />
Türkiye’nin 2016 yılını değerlendirdi. Kayaoğlu,<br />
yüzde 26 büyüyerek vites büyüttükleri<br />
Dr. Carsten Voigtländer / Vaillant Group CEO’su<br />
merkezli bir aile şirketi olarak sürdürülebilir<br />
büyümeyi hedefliyoruz. 2.4 milyar Euro<br />
satış hacmine ulaşmış bir şirket olarak<br />
başarımızın kaynağı, 12 binden fazla çalışanımızdır”<br />
dedi. Dr. Voigtländer, konuşmasını<br />
şöyle sürdürdü: “60’dan fazla ülkede,<br />
340 bin taahhütçü, 21 bin toptancı iş<br />
ortağımızla çalışıyor, 30 milyonun üzerinde<br />
müşterimize hizmet veriyoruz. Geriye baktığımızda,<br />
başarılı bir 2016 görüyoruz. <strong>2017</strong><br />
yılına da başarılı bir başlangıç yaptık. Yılın<br />
Alper Avdel / Vaillant Türkiye CEO’su<br />
Erol Kayaoğlu / Vaillant Türkiye<br />
Satış ve Pazarlama Direktörü<br />
2016’nın ardından, <strong>2017</strong>’de “Tam Yol İleri”<br />
vizyonuyla yola devam ettiklerini söyledi.<br />
“2016 yılı büyümesi tüm iş kollarında ve<br />
tüm bölgelerde hedeflerimiz doğrultusunda<br />
gerçekleşti“ diyen Kayaoğlu, <strong>2017</strong> yılında<br />
yoğuşmalı kombi pazarında %81, şofbende<br />
%87, panel radyatörde %38, klimada %62<br />
ve ısı pompasında %5 büyüme kaydettiklerini<br />
de sözlerine ekledi.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 61
Sektörel<br />
Panasonic kırmızı ile yaşam alanlarında fark oluşturuyor<br />
Panasonic’in birbirinden farklı model ve serilerde ürünleri, en dikkat çekici<br />
renk olan kırmızı ile yaşam alanlarında fark oluşturuyor. Kırmızı, dekorasyonda<br />
tek başına odak noktası olabilecek en çarpıcı renk olarak biliniyor.<br />
Detay olarak varlığı bile yaşam alanlarına bambaşka bir hava katabiliyor.<br />
Ayrıca çok olumlu psikolojik etiler de sağlıyor. Örneğin; kendinizi daha<br />
enerjik ve harekete hazır hissetmenizi sağlıyor. Canlandırıcı etkisinden<br />
dolayı motivasyonunuzu, coşku ve yaşama sevincinizi harekete geçiriyor.<br />
Panasonic yangın algılama ve güvenlik çözümleri şimdi Türkiye’de…<br />
Yüksek doğruluk performansıyla başarısı<br />
dünyada birçok endüstride kanıtlanan Panasonic<br />
Yangın Algılama Sistemleri, 30<br />
yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı koruma<br />
sunuyor. Yangına karşı doğru zamanda<br />
doğru alarmın yanı sıra yangına yol açabilecek<br />
durumları da önceden bildirmek<br />
üzere tasarlanmış teknolojisiyle Panasonic<br />
Yangın Algılama Sistemleri, tüm<br />
binalar için gereken güvenlik ve emniyeti<br />
profesyonel çözümlerle buluşturuyor. Panasonic<br />
Yangın Alarm Sistemleri, hem<br />
kontrol panellerinde hem de dedektörlerde<br />
ileri Panasonic teknolojilerinin kullanılması<br />
sayesinde, yüksek güvenirliliğin<br />
yanı sıra yanlış alarm sayısında azalmayı<br />
da garanti ediyor. Yeni nesil yangın algılama<br />
sistemi EBL512 G3, ortama uyum<br />
sağlayan dedektörlerle birlikte çalışan<br />
benzersiz işlevsellik, kendini uyarlama ve<br />
interaktif özellikleriyle binalara, iş yerlerine<br />
güvenlik, koruma ve konfor sunuyor.<br />
62<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya Konuları:<br />
Sürdürülebilir<br />
<strong>Yapı</strong>lar;<br />
64<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Geniş Format Yazıcılar;<br />
Çelik Konstrüksiyon<br />
& Prefabrik <strong>Yapı</strong>lar;<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 65
“Yeşil Binalar;<br />
hem verimli hem de içinde yaşayanlara<br />
konforlu ve sağlıklı ortamlar sunan yapılardır”<br />
“Üniversitelerde, Sivil toplum kuruluşlarında ve kamu kurumlarında sayısız konferans<br />
ve eğitimler veriyoruz. Enerji verimliliği, Yeşil binalar, çevre dostu tasarımlar gibi konular<br />
karşımıza geldikçe elimizden gelen desteği vermek istiyoruz.”<br />
Aslında bir mühendislik firması olan<br />
Altensis, çalışma alanını ‘Sürdürülebilirlik<br />
Yönetimi’ olarak tanımlıyor. Firmanın<br />
bu kapsamda çeşitli alanlarda hizmetleri<br />
mevcut. Gayrimenkul sektörüne<br />
yönelik, Yeşil Bina Sistemlerinin uygulanması<br />
ve denetlenmesi, Bina Enerji<br />
Verimliliği, Commissioning Hizmetleri,<br />
Akustik Danışmanlığı, ulusal ve uluslararası<br />
firmalara yönelik Karbon Ayakizi<br />
Hesaplaması, Çevresel Ürün Beyanları<br />
Hazırlanması, Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />
Raporlaması , Yenilenebilir Enerji<br />
Kaynaklarının Fizibilitesi ve Proje Yönetimi<br />
gibi konularda geniş kapsamlı<br />
hizmetler sunmakta. Altensis Kurucu<br />
Ortağı Emre Ilıcalı ile gerçekleştirilen<br />
tüm bu hizmetler hakkında konuştuk.<br />
Keyifli okumalar…<br />
Şirketinizin kısaca tarihçesine değinerek<br />
faaliyetlerinizden biraz bahseder<br />
misiniz?<br />
Altensis Firmasını iki arkadaşımla (Berkay<br />
Somalı ve Serkan Emin) beraber 2008 yılında<br />
kurduk. Öncesinde her birimiz hem yurtiçinde<br />
hem de yurtdışında benzer sektörlerde<br />
üst düzey yönetici olarak çeşitli görevlerde<br />
bulunmuştuk. Altensis’i de Gayrimenkul,<br />
Proje yönetimi ve sürdürülebilir sistemler konularındaki<br />
bu tecrübelerimizi Türkiye piyasasına<br />
yansıtabileceğimiz, sürdürülebilirlik<br />
üzerine odaklanmış niş hizmetler veren bir<br />
mühendislik firması olma hedefiyle kurduk.<br />
Onuncu Senemize yaklaşırken Altensis bu<br />
hedeflerin ötesine geçti. Şu ana kadar yurtiçi<br />
ve yurtdışında birçok projeyi tamamlayıp<br />
konusunda lider firma oldu. Bu bize oldukça<br />
gurur veriyor.<br />
‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />
dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />
farklı olarak ne anlamalıyız?<br />
Sürdürülebilir Binalar veya daha yaygın tanımıyla<br />
Yeşil binaların birçok tanımı var ama<br />
bence en iyi şöyle tanımlayabiliriz; Yeşil Binalar<br />
tasarımın, inşaatında ve işletmesinde,<br />
enerji, su ve hammaddeleri verimli kullanan,<br />
içinde yaşayan ve çalışanlara konforlu<br />
ve sağlıklı ortamlar sunan yapılardır. Tabii<br />
bunları belli bir kalıba sokmak gerektiği için,<br />
yeşil binaları denetleyen ve yaptıkları uygulamaları<br />
tasdik eden uluslararası yeşil bina<br />
değerlendirme sistemleri (LEED, BREEAM<br />
gibi) var. O sebepten aslında yeşil binayı,<br />
bu uluslararası denetleme sistemleri altında<br />
denetlenmiş ve başarılı olarak sertifikasını<br />
almış binalar olarak tanımlamak daha da<br />
doğru olacaktır.<br />
66<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
Emre Ilıcalı-Altensis Kurucu Ortağı<br />
Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />
projeleri bulunmakta?<br />
Aslında Türkiye de yeşil bina kavramının<br />
gelişi bizim kuruluşumuza çok paralel gelişti.<br />
Bu anlamda yurtdışında edinmiş olduğumuz<br />
tecrübeleri Türkiye’ye taşıyarak,<br />
sektörde öncü firma olduğumuzu söyleyebilirim.<br />
Özellikle Yeşil binalar konusunda<br />
Türkiye’ de kurulan ilk ve en tecrübeli firmayız.<br />
Türkiye de tamamlanan yeşil bina<br />
projelerinin alan olarak yaklaşık %70’ine<br />
biz hizmet verdik. Bizim yeni yeni bu hizmetleri<br />
başlattığımız dönemde, Türkiye de<br />
bu konu çok yeniydi. Çevre Dostu Binalar<br />
Konseyi Çedbik’de henüz yeni kurulmuştu.<br />
Yeşil bina yapmak isteyen yatırımcılar<br />
bize daha çok yurtdışı referanslarımız üzerinden<br />
ulaşabiliyorlardı.<br />
İlk LEED yeşil bina sertifikasını yine bizim<br />
danışmanlığını yaptığımız Unilever ofis<br />
projesi 2009 başında aldı. O tarihten bu<br />
yana <strong>2017</strong> ortası itibariyle tamamladığımız<br />
yeşil proje sayısında 100’e yaklaştık.<br />
Bu rakam bina sayısı olarak 100’ün<br />
üzerindedir. Yine devam etmekte olan<br />
yaklaşık 100 adet yeşil bina projemiz bulunmaktadır.<br />
Türkiye dışında da Rusya,<br />
Kazakistan, Dubai, Mozambik gibi çeşitli<br />
ülkelerde hizmet veriyoruz.<br />
Hizmet verdiğimiz firmalar arasında Türkiye’nin<br />
önde gelen Yerli ve Yabancı Markalı<br />
konut üreticileri, Ulusal ve Uluslararası<br />
Kurumlar, Gayrimenkul Yatırım firmaları<br />
gibi çok geniş bir yelpazeye sahibiz. Yine<br />
bina türleri olarak konutlar, ticari binalar,<br />
ofisle , avmler, endüstriyel binalara ek olarak<br />
hastaneler, üniversiteler, havaalanları<br />
ve datacenterlar gibi farklı hizmet binaları<br />
yer almaktadır. Ayrıca Yerleşke ölçeğinde<br />
de kentsel dönüşüm projelerinde hizmet<br />
veriyoruz.<br />
Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />
artırmak için neler yapılabilir?<br />
Türkiye’de de kentsel dönüşüm projelerinin<br />
hız kazandığı günümüzde , depreme<br />
dayanıklı yapılaşmanın yanında daha sağlıklı<br />
ve konforlu yaşam alanlarına sahip,<br />
enerji verimliliğini ön planda tutan, ekoloji<br />
ve habitatı koruyan, çevreye yaptığı<br />
olumsuz etkilerin en aza indiği mahalle ve<br />
kentsel alanların tasarlanıp yapılması da<br />
büyük önem taşımaktadır. Zira yeni oluşacak<br />
bu kentlerde insanlar belki yüzlerce yıl<br />
yaşayacaktır. Ayrıca ekonomik olarak, yeşil<br />
dönüşümün getireceği fayda hesaplandığında,<br />
sadece enerji verimliliğine yönelik<br />
yapılacak çalışmalar sonucunda, Kentsel<br />
dönüşüm kapsamında tüm binaların uluslararası<br />
standartlarda enerji verimli olması<br />
durumunda önümüzdeki yıllarda içerisinde<br />
yaklaşık senelik 3 milyar dolarlık bir enerji<br />
tasarrufu elde edilebilir. Bu da Türkiye’nin<br />
yıllık cari açığının yaklaşık %10’u civarında<br />
olup, kentsel dönüşüm süreci için bir ek<br />
finansman niteliğindedir. Ayrıca buna ek<br />
olarak yeşil bina ve kentlerde artan insan<br />
yaşam kalitesi ile ortaya çıkacak verimlilik<br />
ve üretkenlik hesaplandığında, yeşil dönüşümün<br />
önemi daha da iyi anlaşılacaktır.<br />
Bu süreçte daha fazla geç kalmamak adına<br />
ilk etapta hızlı sonuç verecek belli başlı<br />
birkaç uygulama ve strateji, ilgili yönetmelik<br />
ve şartnamelere eklenerek bu yönde<br />
ilk adımlar atılmalıdır. Bu süreçte Kentsel<br />
Dönüşüm projeleri pilot proje olarak kullanılabilir.<br />
Bu yönde yaptığımız çalışmalarda<br />
tespit ettiğimiz, kentsel dönüşüm süreçlerinde<br />
ilgili yönetmelik, şartname ve plan<br />
notlarına eklenebilecek bazı stratejileri<br />
olarak şunları verebiliriz:<br />
1.Çatı tipi Fotovoltaik Paneller<br />
2.Yağmur Suyu Geri Kazanım sistemleri<br />
3.Bisiklet Park Yerler<br />
4.Elektrik Araç Şarj Noktaları<br />
5.Atık Yönetim Sistemleri<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Yeşil binalar ve yeşil teknolojilere yatırım<br />
yapan, uygun koşullarda kredi sağlayan<br />
birçok Yabancı fon son dönemde<br />
Türkiye’ye de ilgi göstermektedir.<br />
Altensis olarak bu fonların bir kısmına<br />
danışmanlık hizmeti vermekteyiz.<br />
Bu fonların yatırım yapması için diğer koşullar<br />
da sağlandığı takdirde, bu anlamda<br />
finansman destekleri oluşabileceğini<br />
öngörüyoruz. Yapmış olduğumuz denetlemeler<br />
sonucunda tespitlerimize göre,<br />
uluslararası fonlar tarafından en çok dikkat<br />
edilen konulardan birisi, projelerde<br />
yeşil hedeflerin gerçekten sağlanması,<br />
olası eksiklerin ve sorunların samimi bir<br />
şekilde ortaya konulmasıdır. Birçok projede<br />
maalesef bu uygulamalar gerçek<br />
hedeflerine yönelik yapılmamakta ya da<br />
çok yüzeysel kalmaktadır. Bu da yeşil<br />
binalara yatırım yapan firmaların değerleme<br />
aşamasında dikkatini çekmekte,<br />
konuya olumsuz yaklaşmalarına sebep<br />
olmaktadır.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 67
“Yeşil yapılaşma<br />
bir sosyal<br />
sorumluluk<br />
projesi olarak<br />
görülmeli”<br />
“Nasıl yediğimiz yemekler veya satın aldığımız ürünler için bir “eko etiket” söz konusu ise aynı<br />
şeyi binalar için de yapmak bu binaların teşviği ve yaygınlaşması anlamında olumlu bir adımdır.<br />
Bu etiketler sayesinde bir binanın birtakım standardlar çerçevesinde yeşilliği tescil edilir.”<br />
Pek çok faaliyetinin yanında, mekansal,<br />
ekonomik ve toplumsal uyumun ekolojik<br />
kriterlere uygun kurgulanması için uluslararası<br />
standartlara göre sertifika hizmetleri<br />
sunan TURKECO, işverenlerin sürdürülebilirlik<br />
hedeflerine ulaşması için yeşil<br />
projeler tasarlamasına ve inşa etmesine<br />
de yardımcı olmakta. TURKECO Genel<br />
Müdürü Duygu Erten ile ‘Yeşil Bina’ dendiğinde<br />
anlaşılması gerekenin ne olduğuna<br />
dair bir söyleşi gerçekleştirdik. Değerli bilgilerini<br />
bizlerle paylaştıkları için kendilerine<br />
teşekkür ediyoruz.<br />
2012 yılında global sürdürülebilirlik<br />
hareketine yaptığınız katkılardan<br />
dolayı “Dünya Yeşil Binalar Konseyi<br />
Başkanlık Ödülü” aldınız. Ulusal ve<br />
uluslararası sürdürülebilirlik alanında<br />
yaptığınız çalışmaları anlatırmısınız?<br />
Gelişmekte olan ülkelerin sertifika sistemleri<br />
için çalışan “Uluslararası Sosyo-Ekonomik<br />
Kategori Komitesi (IAP), Kurulu,<br />
LEED International komitesi başta olmak<br />
üzere bir çok komite üyesiyim. Geçmişte,<br />
Avrupa Komisyonu 7. Çerçeve Programı<br />
Araştırma ve Teknik Geliştirme Komitesi<br />
üyesi, “Clinton İklim Girişimi” Projesinin<br />
İstanbul direktörlüğü, Bayındırlık Bakanlığı<br />
“Enerji ve Sürdürülebilirlik Şurası” üyelikleri<br />
yaparak ve kamu stratejilerinin yeşil<br />
binaları kapsamalarına destek verdim.<br />
Türkiye’de 2007’de kurduğumuz Çevre<br />
Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK),<br />
konu kurullarıyla 2012’de Türkiye’nin ilk<br />
YEŞİL KONUT sertifika kılavuzunu hazırladı.<br />
2009’da BREEAM kılavuzunu dünyada<br />
ilk kendi diline çeviren dernek olduk.<br />
2012’de ÇEDBİK 2. Uluslararası Yeşil<br />
Binalar Zirvesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla,<br />
Bakanlığın ÇEDBİK sertifikasını<br />
destekleyeceğine dair bir iyi niyet anlaşması<br />
imzalandı.<br />
2016 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı<br />
ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında<br />
“Sürdürülebilir Yeşil Bina ve Yerleşim<br />
Alanlarının Temel Değerlendirme Kılavuzunun<br />
Hazırlanması ve Ulusal İşletim Sistemine<br />
Hazırlık Kapsamında Büyük Veri<br />
Yönetim Modelinin Oluşturulması” Protokolü,<br />
devletin artık bu konuyu benimsediğini<br />
ve konusunun önünün açılması için<br />
bir sayfa açtığını müjdeledi. Bu çalışmanın<br />
III. Etabı olan ‘Sürdürülebilir yeşil bina<br />
ve sürdürülebilir yerleşmelerin belgelendirme<br />
sisteminin on-line olarak işletilebil-<br />
68<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
mesi için belgelendirme kuruluşunun veri<br />
girişimine açık yazılım programına altlık<br />
olacak ‘big data yönetimi’ ve ‘data yönetim<br />
planı’ raporu çalışmalarını geçtiğimiz<br />
haziran ayında tamamladık. Bu çalışmada<br />
neredeyse 40’a yakın akademisyen (Farklı<br />
üniversitelerden uzmanlık alanlarına göre<br />
seçilmiş), İTÜ liderliğinde, bakanlığa hazırlanan<br />
klavuzun klavuzu çalışması içinde<br />
TURKECO olarak yer alıyoruz. Hedef Türkiye’nin<br />
ortak akılla hazırlanmış tek bir sertifika<br />
sistemi olması ve Bakanlığın da bu<br />
çalışmaları hızlandıracak kaynakları kullanarak<br />
Türkiye’nin yapı sektöründe CO2 düşürülmesi<br />
ve çevreci binalar yapılmasının<br />
önünü açmak.<br />
Tam olarak ‘Yeşil Binalar’ neyi ifade<br />
etmekte?<br />
Bugün sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre<br />
dostu vb. pek çok isim altında karşımıza<br />
çıkan yapılar, yapının arazi seçiminden<br />
başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde<br />
değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla ve<br />
sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla<br />
tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü<br />
koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen,<br />
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş,<br />
doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı<br />
katılımı teşvik eden, ekosistemlere<br />
duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.<br />
Dünya’daki Ulusal Yeşil Bina Konseylerinin<br />
deneyimi, yeşil binaların yaygınlaşmasını<br />
sağlamanın en etkili yollarından birinin<br />
bu binalara bir “yeşil etiket” vermek<br />
olduğunu ortaya koymuştur. Nasıl yediğimiz<br />
yemekler veya satın aldığımız ürünler<br />
için bir “eko etiket” söz konusu ise aynı<br />
şeyi binalar için de yapmak bu binaların<br />
teşviği ve yaygınlaşması anlamında olumlu<br />
bir adımdır. Bu etiketler sayesinde bir<br />
binanın birtakım standardlar çerçevesinde<br />
yeşilliği tescil edilir.<br />
Bu standartlar aynı zamanda yeşil bina<br />
tasarlamak isteyen mimar ve mühendisler<br />
için kılavuz niteliği taşır. Sosyal sorumluluklarını<br />
yerine getirdiklerini kamuoyu ile<br />
paylaşmak isteyen şirketlere de geçerli<br />
bir etiket sağlar. Yeşil yapılaşmaya yönelmek<br />
şirketler için aynı zamanda bir sosyal<br />
sorumluluk projesi olarak da görülmelidir.<br />
Binaların ve yerleşimlerin küresel ısınmaya<br />
sebep olan başlıca seragazı olan CO2<br />
salımının %40’ından sorumlu olduğunu<br />
düşünürsek, mimarlar, mühendisler, şehir<br />
plancıları ve en önemlisi yönetmelikleri<br />
belirleyen devlet yetkililerine büyük sorumluluklar<br />
düştüğünü görürüz.<br />
Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri<br />
salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir.<br />
Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık<br />
%12’si, atıkların %65’i ve elektrik tüketiminin<br />
de %71’inden sorumludurlar. Bu rakamların<br />
büyüklüğü, binaların ve yerleşimlerin<br />
çevreye olan etkilerinin azaltılması<br />
için ayni zamanda büyük bir potansiyelin<br />
olduğu anlamına gelir.<br />
Duygu Erten / TURKECO Genel Müdürü<br />
Bu Yeşil Binaları Konvansiyonel<br />
binalardan ayıran özelliği nedir?<br />
Amerika’da yapılan bir çalışma, “yeşil”<br />
veya “çevreci” olarak tabir edilen binaların<br />
enerji tüketiminde %20-50, CO2 salınımında<br />
%30-40, su tüketiminde %40 ve<br />
atıklarda %70’e varan bir düşüş sağlanacağını<br />
ortaya koymaktadır. Yeşil binalar<br />
stanartları konvansiyel binalardan daha<br />
yukarda olan binalardır.<br />
Aslında fayda maliyet veya yaşam döngüsü<br />
maliyet hesabı yapıldığında ön maliyet<br />
artışının kısa zamanda geriye döndüğünü<br />
ispatlayabiliriz. Sıfır maliyet artışıyla yapılan<br />
bir çok yeşil bina vaka analizi gösterebilirim.<br />
Duygu Hanım malzeme temini<br />
konusunda sıkıntı yaşıyor musunuz?<br />
Türkiye’de bu malzemelerin üretici<br />
firmaları yeterli mi sizce?<br />
Artık yaşamıyoruz. Bize bir çok malzeme<br />
üreticisi başvuruyor. <strong>Malzeme</strong> sektörü<br />
2010’un başından beri yeşil dönüşüme<br />
girdi. Sektöre hizmet veren malzeme<br />
üreticileri, Çevresel Ürün Beyanı, EPD,<br />
ürünlerin yaşam döngüleri boyunca ortaya<br />
çıkan çevresel etkilerin, şeffaf ve karşılaştırılabilir<br />
bir biçimde iletişimini sağlayan,<br />
bağımsız doğrulanmış ve tescil edilmiş<br />
belgelere başvuru yapıyor. LEED/BREE-<br />
AM/DGNB sertifikaları için gereken EPD<br />
beyanlarını çözüm ortaklarımızla oluşturuyoruz.<br />
ISO 14025’e göre tanımlanan Çevre<br />
Beyanları (EPD), bir ürünün veya servisin<br />
çevre performansını ISO 14040 serisi<br />
çerçevesinde tanımlanmış parametreler<br />
bazında önceden belirlenmiş kategorilere<br />
göre değerlendiren ve beyan eden deklarasyonlardır.<br />
Uluslararası EPD sistemi gibi<br />
çevresel etkilerin beyanını sağlayan çevresel<br />
deklerasyonlar, Tip III çevresel deklarasyon<br />
programı çerçevesinde oluşturulur.<br />
Uluslararası EPD Sistemi içerisindeki tüm<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 69
Dosya<br />
EPD ‘ler kamuya açıktır. <strong>Yapı</strong> sektöründe<br />
kullanılan yapı malzemelerinin yaşamları<br />
döngüsel bir süreçtir ve bu süreç bir yapı<br />
malzemesinin hammaddelerinin temin<br />
edilmesinden başlayıp, işlenmesi, paketlenmesi,<br />
taşınması, yapımı, kullanımı, gerektiği<br />
zamanlarda bakım-onarımı, ömrünü<br />
tamamladığında atılması, geri dönüştürülmesi,<br />
birtakım işlemlerden geçirilerek<br />
yeniden kullanıma hazır hale getirilmesi<br />
aşamalarını kapsamaktadır. <strong>Yapı</strong> malzemeleri,<br />
yaşam döngülerinin her evresinde<br />
farklı çevresel etkilere sebep olmaktadır.<br />
Bu nedenle Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi<br />
(YDD), kapsamı, uygulaması, uygulamada<br />
kullanılan araçlar ve kapasiteleri<br />
gibi bilgilerin takibi önemlidir. Binalar ve<br />
ürünler tedarik zincirini de içine alan entegre<br />
bir yapıdır. Yeşil bina sertifikaları<br />
malzeme üreticilerinden şeffaflık beklemektedir.<br />
YDD sayesinde son tüketici tedarik<br />
zinciri birimlerinide öğrenme fırsatı<br />
yakalar. YDD’yi esas alan ürün sertifikaları<br />
bu ürünleri pazarda farklılaştırır.<br />
Amerikan Yeşil Binalar Konseyinde<br />
uluslararası yönetim kurulu üyeliğine<br />
seçilen ilk Türk firması TURKECO<br />
oldu. Şirketinizi kurduğunuzdan<br />
bu yana tamamlanmış kaç projeniz<br />
bulunuyor? Şu an devam ettiğiniz<br />
projeleriniz neler?<br />
TURKECO olarak Türkiye’de ve yurtdışında<br />
60’ın üzerinde binaya yeşil bina sertifikaları<br />
aldık. Türkiye’nin ilk Alman sertifikası<br />
DGNB’yi Mecidiyeköy’de yapılan QUASAR<br />
Istanbul ve FAIRMONT Otel projelerine<br />
aldık. İlkleri gerçekleştirdiğimiz projelerimiz:<br />
DGNB<br />
Quasar İstanbul<br />
Türkiye’nin ilk DGNB Gold Ön Sertifikası’na<br />
sahip karma projesi<br />
Fairmont Hotel<br />
Türkiye’nin ilk DGNB Gold Ön Sertifikası’na<br />
sahip oteli<br />
BREEAM<br />
Piri Reis Üniversitesi –Tuzla<br />
Türkiye’nin ilk BREEAM Excellent Sertifikası’na<br />
sahip yeşil kampüsü<br />
Küçükçekmece Belediye Binası<br />
Türkiye’nin ilk BREEAM Very Good Sertifikası’na<br />
sahip kamu binası<br />
Schneider Electric Manisa Fabrikası<br />
Türkiye’nin varolan fabrika kategorisinde<br />
BREEAM-Very Good sertifikasına sahip ilk<br />
endüstri tesisi<br />
Friterm Termik Cihazlar Dilovası Fabrikası<br />
Türkiye’nin ilk BREEAM Very Good sertifikalı<br />
Fabrika Binası<br />
Kanyon Ofis-AVM İstanbul<br />
Türkiye’nin varolan bina kategorisinde ilk<br />
BREEAM In-Use Excellent Sertifikası’na<br />
sahip ofis binası<br />
FORUM Kayseri Alışveriş Merkezi<br />
Türkiye’nin varolan bina kategorisinde<br />
ilk BREEAM In-Use Outstanding Sertifikası’na<br />
sahip AVM<br />
LEED<br />
RönesansBiz Küçükyalı Ofis Park Kampüs<br />
A, B ve C Blok<br />
Türkiye’nin ilk LEED Platinum Sertifikası’na<br />
sahip ofis kampüsü<br />
Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez<br />
Binası<br />
Türkiye’nin ilk LEED Platinum Sertifikası’na<br />
sahip STK Binası<br />
Vodafone Küçükyalı Operasyon Binası<br />
Türkiye’de ticari binalarda LEED CI (Commercial<br />
Interiors ) kategorisinde Platinum<br />
Sertifikası’na sahip ilk bina<br />
Boğaziçi Üniversitesi Hamlin Hall<br />
Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na<br />
(Green Retrofit) sahip ilk tarihi Kampüs<br />
Binası<br />
Tüpraş Ar-Ge Merkezi<br />
Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na sahip<br />
AR-GE binası<br />
Tüpraş Kontrol Binası<br />
LEED Gold Sertifikası<br />
Deloitte Ofis<br />
LEED CI kategorisinde LEED-Gold sahibi<br />
Ofis binası<br />
Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Spor<br />
Merkezi<br />
Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na sahip<br />
Belediye Spor Kompleksi Binası<br />
KFC restaurantları<br />
Türkiye sizce Yeşil Binaların farkının<br />
bilincinde mi? Bilinçlendirmek adına<br />
yaptığınız faaliyetlerinizden bize biraz<br />
bahseder misiniz?<br />
Konut alıcısı henüz yeşil/sürdürülebilirlik<br />
konularında çok bilinçli değil. Halen<br />
görsellik peşinde. Ancak ticari bina üreticileri<br />
özellikle ofis/otel pazarı özellikle yabancı<br />
ortaklı işverenler artık yeşil yapmanın<br />
faydalarını anlamış durumdalar.<br />
Hepimiz biliyoruz ki şu an Türkiye’de<br />
kentsel dönüşüm projeleri fazlasıyla<br />
yaygın. Peki devlet bu projelerinde<br />
yeşil binaların gelişimi için katkıda<br />
bulunuyor mu?<br />
Kentsel dönüşüm projelerinde hem deprem<br />
hem de enerji verimliliği konularına<br />
öncelik verilmeli. Enerji verimliliğini artırmak<br />
için yeşil bina çalışmalarının artması<br />
gerek. Türkiye’de bu konuda birçok yönetmelik<br />
var ancak denetimlerin yetersiz.<br />
“Kentsel dönüşüm bir nevi yeşil tasarıma<br />
dönüşmelidir.” Yönetmeliklerimiz gayet yeterli<br />
fakat kullanım ve denetleme esnasında<br />
biraz aksamalar oluyor. Devletin önce<br />
kendi binalarına yeşil tadilat yapması, yeni<br />
yapacağı tüm binaları yeşil tasarlayıp inşaa<br />
ederek, yeşil sertifika alması gerek.<br />
Peki bir binanın Yeşil olup olmadığını<br />
insanlar nasıl anlayabilirler?<br />
Binaların ancak yeşil bina sertifikaları varsa<br />
yeşil olup olmadıklarını monitör edebiliyoruz.<br />
Elektrik / su faturalarını izlemek<br />
ve kabul görmüş ve tasarım kriterlerinin<br />
standartlarla karşılaştırmak da bunun bir<br />
parçası.<br />
Son olarak sektöre Yeşil Binaların<br />
gelişimi için bir çağrınız var mı?<br />
‘Yeşil bina’ların çevre ve insan sağlığına<br />
katkıları bir yana, yarattıkları devasa ekonomi,<br />
yabana atılır cinsten değil. Türkiye<br />
inşaat sektörü de bu yeni trende kayıtsız<br />
kalmıyor. Ülkedeki konut stokunun tamamen<br />
‘yeşil’e dönüşmesinin, 500 milyar ile<br />
1 trilyon dolar arasında bir ekonomi yaratacağı<br />
hesaplıyoruz. ‘Yeşil’ özelliklerin, satış<br />
ve kira değerine getirdiği artılar da bu trendi<br />
hızlandırıyor. Gerçek bir dönüşümle karşı<br />
karşıyayız. İnşaat ve gayrimenkul alanında<br />
yeni yol haritaları çiziliyor; malzeme seçiminden,<br />
bina tasarımına her şey değişmeye<br />
başlıyor. Peki ne oluyor da böyle büyük<br />
bir değişim yaşanıyor? Yanıt iki kelimede<br />
saklı: ‘Yeşil’ trend. Artık “Yeni bir çağa<br />
giriyoruz” . “‘Yeşil binalar söz konusu olduğunda<br />
hep ‘pahalı’ deniyordu. Oysa bırakın<br />
pahalı olmayı, dönüşebilen teknolojisiyle<br />
geleceğin şehirlerinde, çok daha tasarruflu<br />
bir hayat sürmemizi sağlayacak. Bu trend<br />
devasa bir ekonomi yaratmaya aday. Türkiye’deki<br />
19 milyon konutluk stokun ‘yeşil’e<br />
dönüştürülmesi halinde, 500 milyar ile 1<br />
trilyon dolar arasında bir ekonomi doğacak.<br />
“‘Yeşil bina’lar bundan sonraki süreçte<br />
sektörde çok daha fazla yer bulacak.<br />
Konvansiyonel binalara göre, avantajları<br />
daha çok ortaya çıkacak. ‘Yeşil bina’lar arttıkça,<br />
değerleri de artacak.”<br />
70<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
“Yeşil bina projelerinde, enerji<br />
tasarruflu cephe sistemleri ve ürünleri<br />
ön plana çıkmakta”<br />
“Daha iyi yerleşim, tasarım, inşaat, işletme ve bakım yöntemleri yoluyla, insan sağlığı ve<br />
çevre üzerindeki olumsuz etkileri minimuma indirilmiş binalara sürdürülebilir bina denilmekte.”<br />
nası oldu. Bir dönem İstanbul Proje Yönetim<br />
Derneği’nin de başkanlığını yürüttüm.<br />
Bu dönemde, yeşil binalar ve inşaat proje<br />
yönetimi konusundaki uzmanlıklarım öne<br />
çıkan yanlarım oldu ve piyasadan gelen talep<br />
üzerine inşaat proje yönetimi ve yeşil<br />
binalar konusunda faaliyet gösteren GVP<br />
Mühendislik Müşavirlik firmasını kurdum.<br />
GVP Yeşil Bina Danışmanlık bölümümüz,<br />
akredite mühendis ve mimarlarıyla, sürdürülebilir<br />
bina tasarımı, uluslararası yeşil<br />
bina sertifikaları, sürdürülebilir yerleşke<br />
tasarımı, mevcut ve yeni binalarda enerji<br />
etütleri ve enerji verimliliğini artırıcı projeler<br />
ve bina günışığı ve enerji modellemesi<br />
gibi konularda mühendislik ve danışmanlık<br />
hizmeti vermektedir.<br />
İnşaat proje yönetimi ise firmamızın diğer<br />
bir çalışma alanı. İnşaat projelerinde, özellikle<br />
de asli faaliyet alanı inşaat olmayan<br />
kurumlar için, bina projelerinin tasarım,<br />
ihale ve saha yönetimi işlerini üstleniyoruz.<br />
Konut projelerinin yanında, kentsel<br />
dönüşüm projeleri, üretim tesisleri, ofis,<br />
hastane, okul, lojistik binalar, oteller, veri<br />
merkezi binaları gibi çok çeşitli tipte binalar<br />
çalışma alanı kapsamımıza girmekte.<br />
Bunlara ilave olarak, çalıştığımız projelerde<br />
müşterilerimize ulusal veya uluslararası<br />
kuruluşların hibeleri, finansal teşvikleri<br />
ve avantajlı kredileri konusunda da teknik<br />
destek ve koordinasyon hizmeti vermekteyiz.<br />
Yukarıda bahsetmiş olduğum özel<br />
sektör uygulamalarına ilave olarak, başta<br />
il/ilçe belediyeleri olmak üzere kamuya<br />
özellikle sürdürülebilir bina ve yerleşke<br />
konularında eğitim ve teknik destek çalışmalarımız<br />
söz konusu. ‘<br />
Proje yönetimi, inşaat yönetimi, sürdürülebilir<br />
yapı tasarımı, yeşil bina sertifikasyonları,<br />
kurumsal gayrimenkul yönetimi<br />
ve kentsel dönüşüm konuları üzerinde<br />
uzmanlık sahbi olan GVP Mühendislik 17<br />
yıllık tecrübesiyle müşterilerine hizmet<br />
vermekte. GVP Mühendislik Müşavirlik<br />
Firması Kurucusu M.Tolga Özdemir ile<br />
hizmet verdikleri alanlar üzerine keyifli bir<br />
söyleşi yaptık.<br />
Tolga Bey, şirketinizin<br />
kısaca tarihçesine değinerek<br />
faaliyetlerinizden biraz bahseder<br />
misiniz?<br />
GVP Mühendislik Müşavirlik firması 2013<br />
yılında benim tarafımdan kuruldu. Profesyonel<br />
kariyerimde kendi firmamı kurmadan<br />
önceki son durağım Siemens şirketiydi.<br />
2005-2013 yılları arasında Siemens<br />
Gayrimenkul Yönetim bölümünde inşaat<br />
proje yöneticisi olarak çalıştım. Bu süre<br />
içerisinde Türkiye, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti<br />
ve Abu Dabi’de çeşitli görevler<br />
üstlendim. Türkiye’de 2009’da tamamladığımız<br />
Siemens’in Gebze Üretim Tesisleri<br />
ülkemizin ilk LEED Gold sertifikalı yeşil bi-<br />
Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />
dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />
farklı olarak ne anlamalıyız?<br />
Daha iyi yerleşim, tasarım, inşaat, işletme<br />
ve bakım yöntemleri yoluyla, insan sağlığı<br />
ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri minimuma<br />
indirilmiş binalara sürdürülebilir<br />
bina denilmekte.<br />
Yeni binaların tasarımı aşamasında, sadece<br />
ilk yapım sürecini ve ilk yatırım maliyetini<br />
değil, binanın yaşam döngüsü boyunca<br />
etkilerini ve maliyetlerini de dikkate alan<br />
yaklaşımlar sürdürülebilirliğin önemli bir<br />
parçası.<br />
Günümüzde ise bu söylem daha çok ‘yeşil<br />
bina’ olarak dile getirilmekte. Bir binanın<br />
yeşil bina olup olmadığını veya yeşil bina<br />
ise hangi seviyede yeşil bina olduğunu<br />
LEED gibi Amerikan menşeli uluslararası<br />
kabul görmüş yeşil bina sertifika sistemleri<br />
sayesinde derecelendirebiliyoruz.<br />
Bu sertifikaları, yeni inşaa edilmekte<br />
olan binalar, mevcut binalar, ofis iç tasarımlarında<br />
almak veya kentsel dönüşüm<br />
projeleri gibi yerleşke ölçeğinde almak<br />
mümkün. Bu kapsamda, konutlar, fabrikalar,<br />
oteller, hastaneler, kamu binaları,<br />
ofis binaları, avm’ler, spor tesisleri, toplu<br />
konut projeleri gibi çok değişik bina türlerinde<br />
yeşil bina sertifikaları söz konusu<br />
olabilmektedir.<br />
LEED Yeşil Bina sertifikasının<br />
kriterleri hakkında bize bilgi verir<br />
misiniz?<br />
Sertifika sürecinde, bir binanın yeşil bina<br />
olabilmesi için projede bulunması gerekli<br />
özellikler toplam dokuz ana başlık altında<br />
tariflenmiştir;<br />
1.Entegre Tasarım 2. Lokasyon ve Ulaşım<br />
72<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
3. Sürdürülebilir Sahalar 4. Su Verimliliği<br />
5. Enerji ve Atmosfer 6. <strong>Malzeme</strong> ve Kaynaklar<br />
7. İç Ortam Kalitesi 8. Yenilikçilik<br />
9. Bölgesel Öncelikler<br />
Sertifika süreci, yukarıdaki ana başlıklar<br />
altında tarifli onlarca yeşil bina uygulamasına<br />
puan vermektedir.<br />
Başlıklardan da anlaşılacağı üzere, binada<br />
enerji verimliliği, su verimliliği, çevreci<br />
ve insan zağlığına zarar vermeyen malzemelerin<br />
kullanımı, bina kullanıcılarının<br />
konforunu arttırmaya yönelik uygulamalar<br />
teşvik edilmektedir. Ayrıca, binanın yer<br />
aldığı arazinin sahanın belirli koşullara sahip<br />
olması da gerekmekte. Bu bakış açısıyla,<br />
yenilikçi yaklaşımlar da bu sertifika<br />
sürecinde puan almaktadır.<br />
LEED Yeşil Bina sertifikası nasıl<br />
alınıyor?<br />
Yeni bina projelerinde süreç iki aşamadan<br />
oluşur. Tasarım aşaması ve inşaat aşaması.<br />
Sertifika sürecinin öngördüğü tarifli<br />
uygulamalardan tasarım aşamasında yapılanlar<br />
(projeler, hesaplamalar, çizimler,<br />
bina enerji ve günışığı simülasyon çıktıları<br />
vb…) tasarım süreci tamamlanınca Amerikan<br />
Yeşil Binalar Konseyi (USGBC)’ne<br />
gönderilir. USGBC, değerlendirme sürecini<br />
başlatır, binanın tasarım aşamasından<br />
kaç puan aldığını bildirir. Sonrasında,<br />
inşaat saha aşamasında yapılanlar US-<br />
GBC’ye ayrıca gönderilir (belge, fatura,<br />
sahadan fotoğraflar vb…) Değerlendirme<br />
sonucunda binanın kaç puan ile hangi seviyede<br />
sertifika aldığı ortaya çıkar.<br />
Sertifikalandırılmış sürdürülebilir<br />
/ yeşil binaların diğerlerine göre<br />
avantajları nelerdir?<br />
Sertifikalı binalar üzerinde yapılan çalışmalar<br />
göstermiştir ki, yeşil bina sertifikalı<br />
binaların muadili binalarla kıyaslandığında,<br />
çeşitli konularda yaklaşık olarak<br />
aşağıdaki oranlara ulaşacak seviyelerde<br />
önemli faydalar ortaya çıkmaktadır;<br />
%20-50 oranında enerji tasarrufu<br />
%40 oranında su tasarrufu<br />
%70 oranında atık maliyetlerinde azalış<br />
%35 oranında karbon oranlarında düşüş<br />
Yeşil hastane binalarında, hasta iyileşme<br />
sürelerinde artış<br />
Yeşil ofis binalarında, çalışanların verimliliğinde<br />
artış<br />
Yeşil konut binalarında, bina kullanıcılarının<br />
konforunda artış<br />
Yeşil okul binalarında, öğrencilerin başarısında<br />
artış<br />
Sertifika almak için inşaat<br />
projelerinde yapı malzemelerin hangi<br />
kritere sahip olmaları gerek?<br />
Yeşil Bina Sertifikası, binada enerji ve<br />
su tasarrufunu, binalardan kaynaklanan<br />
karbon emisyonlarını azaltmayı, binada<br />
çevreci ve insan sağlığına zarar vermeyen<br />
M.Tolga Özdemir / GVP Mühendislik Müşavirlik Firması Kurucusu<br />
ürünler kullanılmasını, binada yaşayan<br />
veya çalışanların konforuna ve verimliliğine<br />
yönelik uygulamaları ve mevcut kaynakların<br />
daha dikkatli kullanılmasını teşvik<br />
eder.<br />
Bu bakış açısıyla, enerji ve su tasarrufu<br />
yüksek ürünler veya tasarrufa direk veya<br />
dolaylı olarak katkıda bulunan ürünler bu<br />
projelerde talep görmektedir.<br />
Mesela, enerji tasarrufu denilince akla ilk<br />
binanın kabuğu, yani çatı ve cephe kaplaması<br />
gelmektedir. Yeşil bina projelerinde,<br />
enerji tasarruflu yüksek performanslı cephe<br />
sistemleri ve ürünleri ön plana çıkmaktadır.<br />
Benzer şekilde, bina içinde kullanılan malzemelerin<br />
insan sağlığına zararlı olmayan<br />
malzemelerden seçilmesi teşvik edilmektedir.<br />
Bir örnek vermek gerekirse, bina<br />
içinde kullanılan boyalarda, kaplamalarda<br />
ve yapıştırıcılarda insan sağlığına zararlı<br />
VOC kimyasalının belirli limitler altında<br />
kalması gereklidir. Aynı şekilde, mesela,<br />
bina içinde kullanılan ahşap ürünlerin ve<br />
halı gibi kaplamaların da LEED sürecine<br />
uygun özellikleri olduğunun sahip olduğu<br />
malzeme sertifikalarıyla kanıtlanması gereklidir.<br />
Burada dikkate edilmesi gerekli<br />
bir nokta, bir malzeme veya bir ürün için<br />
LEED sertifikası verilmez, sadece binalar<br />
LEED yeşil bina sertifikası ile sertifikalandırılabilir.<br />
<strong>Malzeme</strong>lerin ise LEED süreçlerinin<br />
kabul ettiği başka spesifik özellikleri<br />
ve bu özelliklerini gösteren sertifikalarının<br />
olması gereklidir.<br />
Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />
projeleri bulunmakta?<br />
Toplamda yaklaşık bir milyon m2 yi bulan<br />
yapı stoğuna danışmanlık yapmaktayız. İstanbul<br />
Uluslararası Finans Merkezi Projesi<br />
alanında yer alan YDA inşaatın üstlendiği<br />
BDDK binası önemli projelerimizden. Fransız<br />
kökenli Decathlon firmasının Antalya<br />
binası, Bureau Veritas İstanbul Ofis projesi,<br />
Taysad’da yer alan Pimsa üretim tesisleri,<br />
Torunlar Tower Mapfre Sigorta Genel<br />
Müdürlük Ofis Projesi, içlerinde üretim tesisi,<br />
eğitim binası, ofis binası, iş merkezi<br />
olmak üzere çeşitli bina tipolojilerde onlarca<br />
referans projemizden bazıları…<br />
Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />
artırmak için neler yapılabilir?<br />
Sektörün ve bina kullanıcılarının yoğun<br />
ilgisi söz konusu. Biz, çok fazla sayıda<br />
bilgilendirme toplantıları düzenleyerek<br />
bu ilgi kapsamında inşaat firmalarından,<br />
gayrimenkul geliştiricilerden, malzeme firmalarından<br />
veya binayı kullanacak konutu<br />
satın alacak vatandaştan gelen sorulara<br />
cevaplar veriyoruz.<br />
Bunların dışında, STK’lar, üniversiteler ve<br />
kamu yararına çalışan kar amacı gütmeyen<br />
oluşumlara da ülkemizin her köşesinde,<br />
sürdürülebilir bina ve yerleşkeler<br />
konularında farkındalık arttırıcı eğitimler<br />
vermekteyiz, sunumlar yapmaktayız. Genelde<br />
davet üzerine gerçekleşen bu etkinliklerdeki<br />
paylaşımlarımızı toplumumuza<br />
karşı duyduğumuz sosyal sorumluluğumuz<br />
bir parçası olarak görüyoruz.<br />
Bu konuda oluşan bilginin yayılmasıyla,<br />
vatandaş ve genel anlamda bina kullanıcıları<br />
bilinçlenecek, yeşil binaya olan talep<br />
artacak, sektör oyuncuları konuyu daha<br />
yakından irdeleyecektir. Benzer şekilde,<br />
bölgelerinde, şehirlerinde, sektörlerinde,<br />
yenilikçi ve ilk olmak isteyen firmalar inşa<br />
edecekleri örnek binalarla bu konunun<br />
yaygınlaşmasına katkıda bulunacaklarıdır.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Özellikle son dönemde çok yoğun olarak<br />
gündemde olan Kentsel Dönüşüm projelerinin<br />
önümüzdeki dönemde Yeşil Bina<br />
kavramına daha fazla ilgi göstereceği<br />
bekleniyor. Proje sahiplerinin fark yaratma<br />
çabaları, aidatları ve işletme giderlerini<br />
düşürme gayretleri, yüksek bilinçli konut<br />
talep eden tüketicinin konuya yaklaşımı,<br />
LEED sertifikalı yeşil binalarda yukarıda sıraladığım<br />
somut faydaların gözlemlenmiş<br />
olması bu beklentiyi destekliyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 73
“Sürdürülebilir yapılar daha sağlıklı,<br />
çevresel sorumluluk sahibi, yüksek<br />
performanslı yapılardır”<br />
“Ülkemizde sürdürülebilir binalar konusunda sevindirici gelişmeler olsa da sektörün hala<br />
bilinçlenmeye ve güçlendirilmeye ihtiyacı var. Bu konuda özellikle kamunun destek ve<br />
teşvikleri ile sürdürülebilir yapılar ülkemizde daha da artacak ve sadece belli projeler için<br />
uygulanmakla kalmayıp bir standart haline gelecektir.”<br />
ERKE Sürdürülebilir Bina Tasarım ve Danışmanlık,<br />
2007 yılında Elektrik Proje<br />
Tasarım, Aydınlatma ve Uygulama Danışmanlığı<br />
Hizmeti vermek üzere kurulmuş,<br />
2009 yılından itibaren de Yeşil ve Sürdürülebilir<br />
Bina Danışmanlığı, Ürün-<strong>Malzeme</strong><br />
Danışmanlığı ve Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />
Danışmanlığı konuları ile hizmet kapsamını<br />
genişletmiş durumda. Erke Tasarım<br />
adına sorularımızı yanıtlayan LEED AP, Eğitim<br />
Koordinatörü - Çevre Mühendisi Merve<br />
Maçin ile Yeşil Binalar üzerine konuştuk.<br />
Şirketinizin kısaca tarihçesine<br />
değinerek faaliyetlerinizden biraz<br />
bahseder misiniz?<br />
ERKE, yüzün üzerinde projeye imza atmış<br />
uzman elektrik proje tasarım kadrosu; yeşil<br />
bina danışmanlığı, ürün sürdürülebilirliği<br />
ve kurumsal sürdürülebilirlik hizmeti<br />
vermekte olan mimarlar, makine mühendisleri,<br />
elektrik mühendisleri ve çevre<br />
mühendislerinden oluşan disiplinlerarası<br />
uzman ekibi ile müşterilerine en yenilikçi<br />
ve en yaratıcı danışmanlık çözümlerini<br />
sunmaktadır.<br />
ERKE, çalışmalarını İstanbul-Üsküdar’daki<br />
74<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
LEED Platin sertifikalı ERKE Green Academy<br />
binasında sürdürmektedir. ERKE’nin<br />
hem yönetim ofisi hem de yeşil bina eğitimlerinin<br />
verildiği bir eğitim merkezi olarak<br />
kullanılan bina, aynı zamanda yeşil<br />
bina konusuna ilgi duyan tüm profesyonellere,<br />
öğrencilere ve ziyaretçilere açık<br />
olmasıyla sürdürülebilir yapılarla ilgili açık<br />
bir bilgi merkezi konumundadır. Ziyaretçiler<br />
bu binada yeşil malzemeleri, sürdürülebilir<br />
ürün ve sistemleri yerinde görme<br />
fırsatı bulabilirken, ek olarak bina içerisinde<br />
sergilenen bilgi panoları sayesinde<br />
sürdürülebilir bina kapsamında kullanılan<br />
malzemeler, sistem ve ürünler ile ilgili bilgi<br />
edinme fırsatı bulmaktadır.<br />
‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />
dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />
farklı olarak ne anlamalıyız?<br />
Sürdürülebilir yapılar, standart yapılara<br />
göre daha sağlıklı, çevresel sorumluluk<br />
sahibi, daha karlı ve yüksek performanslı<br />
yapılardır. Sürdürülebilir yapılar arazi seçiminden<br />
başlayarak, yapının tüm tasarım<br />
süreci, inşaat süreci ve kullanım süreçlerini<br />
kapsayan bütüncül bir yaklaşımla ele<br />
alınmalıdır. Bu yapılarda, arazi seçimi, ulaşım<br />
imkanları, doğal kaynakların ve çevrenin<br />
korunması, etkin su yönetimi, enerji<br />
kullanımını etkileyen bina kabuğu tasarımından,<br />
ısıtma-soğutma ve havalandırma<br />
sistemlerine ve aydınlatmaya kadar pek<br />
çok unsurun en iyi şekilde kurgulanması<br />
ile sağlanan enerji verimliliği, inşaat yönetimi,<br />
malzeme seçimi ve bina kullanıcılarının<br />
sağlık ve konforu için iç hava kalitesi<br />
gibi konular sürdürülebilirlik parametreleri<br />
çerçevesinde değerlendirilir.<br />
Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />
projeleri bulunmakta?<br />
ERKE Sürdürülebilir Bina Tasarım ve Danışmanlık<br />
olarak 50’nin üzerinde projeye<br />
Yeşil/Sürdürülebilir Bina Danışmanlığı<br />
hizmeti vermiş bulunmaktayız. Hali hazırda<br />
devam eden 60’ ın üzerinde Yeşil Bina<br />
projemiz ile de hizmetlerimizi ve sektöre<br />
olan katkımızı sürdürmekteyiz. Danışmanlığı<br />
yapmakta olduğumuz projeler arasında<br />
kentsel dönüşüm kapsamındaki konut ve<br />
çoklu kullanım projeleri ile otel, hastahane,<br />
avm ve ofis projeleri bulunmaktadır.<br />
Yani her türlü kullanım alanına sahip,<br />
farklı tipteki pek çok bina için sertifikalandırma<br />
danışmanlığı hizmetlerimiz devam<br />
etmektedir.<br />
Merve Maçin / LEED AP<br />
Eğitim Koordinatörü - Çevre Mühendisi<br />
Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />
artırmak için neler yapılabilir?<br />
Sektörün bu konudaki ilgisinin giderek arttığını<br />
görüyoruz. Dünyada en çok bilinen<br />
uluslararası sertifika olan LEED Yeşil Bina<br />
derecelendirme sistemine başvuran ve<br />
süreci tamamlamış olan projeler sayısına<br />
bakıldığında dünyada ilk 10’un içerisinde<br />
yer almaktayız. Bu da ülkemizde sektörün<br />
Yeşil/Sürdürülebilir Bina konusunda ivmelenerek<br />
artan ilgiyi göstermektedir. Ancak<br />
bu gelişimin hala yeterli düzeyde olduğunu<br />
söylemek pek mümkün değil. Gerekli<br />
hassasiyeti oluşturmak için yapılması<br />
gereken en önemli şey bilinçlendirme ve<br />
farkındalık uyandırmadır. Bu da ancak<br />
sektördeki profesyonellere yönelik eğitimlerin<br />
arttırılması ile mümkün olacaktır. Bu<br />
bağlam da ERKE olarak kuruluşumuzdan<br />
beri sürdürdüğümüz yeşil bina eğitimleri<br />
ile profesyonellerden öğrencilere kadar<br />
konuya ilgi duyan herkese tecrübelerimizi<br />
aktarmaktayız.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Ülkemizde sürdürülebilir binalar konusunda<br />
sevindirici gelişmeler olsa da sektörün<br />
hala bilinçlenmeye ve güçlendirilmeye ihtiyacı<br />
var. Bu konuda özellikle kamunun<br />
destek ve teşvikleri ile sürdürülebilir yapılar<br />
ülkemizde daha da artacak ve sadece<br />
belli projeler için uygulanmakla kalmayıp<br />
bir standart haline gelecektir.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 75
“Amacımız, Sürdürülebilirliği<br />
ölçülebilir kılmak”<br />
Bekir Çetin / Semtrio Sustainablity Consulting Proje Yöneticisi<br />
SEMTRIO, firma ismini Sustainable Environmental<br />
Management ‘Sürdürülebilir<br />
Çevresel Çözümler’ anlamına gelen kelimelerin<br />
baş harflerinden ve de sürdürülebilirliğin<br />
çıkış noktası olan ‘Triple Bottom<br />
Line’ denilen sürdürülebilirliğin 3 temel<br />
hususu ‘Çevresel’, ‘Ekonomik’ ve ‘Sosyal’<br />
indikatörlerinin manasını taşıyan Trio eki<br />
ile oluşturmuş. Bu şekilde çalışmalarının<br />
temelini yansıttıklarını söyleyen SEMTRIO<br />
Proje Yöneticisi Bekir Çetin ile Sürdürülebilir<br />
Yeşil Binalar üzerine konuştuk.<br />
Şirketinizin kısaca tarihçesine<br />
değinerek faaliyetlerinizden biraz<br />
bahseder misiniz?<br />
Türkiye’deki sürdürülebilirlik alanındaki<br />
boşluğu doldurmak ve bu sektöre inovatif<br />
çözümler yaratmak için çıktığımız<br />
yolda amacımız Sürdürülebilirliği Ölçüle-<br />
76<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
“Mimari tasarım ve yeni<br />
gelişen teknolojilerin<br />
binalara entegre edilmesi<br />
de sürdürülebilirlik<br />
kavramına etki etmekte.<br />
Binanın yönü, pencere<br />
açıklıkları, dış cephe<br />
kaplamaları ısı kayıplarını<br />
ve enerji tüketimini<br />
etkileyen başlıca<br />
faktörlerdir.”<br />
bilir kılmaktır. Ölçemediğimiz bir kavramı<br />
değerlendirmek ve yönetmek mümkün<br />
olmamaktadır ve mottomuz ‘Ölçemediğimizi<br />
DeğerIendiremeyiz’ olmuştur. Bu anlamda<br />
Semtrio, ekibindeki Birleşik Krallık,<br />
Birleşik Devletler ve Hollanda’da eğitim<br />
görmüş ve tecrübe edinmiş sürdürülebilirlik<br />
uzmanları ile batı medeniyetlerinin<br />
akademik ve sektörel tecrübelerini ülkemize<br />
özgü koşullar ile harmanlayarak sektörlere<br />
ve firmalara özel sürdürülebilirlik<br />
çözümleri üreten bir kuruluştur. Sürdürülebilirliğin<br />
çevresel, sosyal ve ekonomik yönlerinin<br />
birbirinden ayrılmaz olduğu bilinci<br />
ile Semtrio bünyesinde finans uzmanları,<br />
sürdürülebilirlik, inşaat, kimya, makine<br />
mühendisleri, mimarlar ve akredite sosyal<br />
uyumluluk denetçileri ile entegre sürdürülebilirlik<br />
çözümleri hazırlamaktadır. Başlıca<br />
avantajımız ve farkımız ise Türkiye’de<br />
halen çok az sayıda bulunan Yaşam Döngüsü<br />
Analizi uzmanlığımız ve Sürdürülebilirlik<br />
Danışmanlığı ile entegre bir şekilde<br />
uzman Finans Danışmanlarımızı bünyemizde<br />
bulundurmamızdır.<br />
Bu kapsamda, LEED Sürdürülebilir Bina,<br />
EPD – Çevresel Ürün Beyanları, Yaşam<br />
Döngüsü Analizi, Kurumsal Karbon Yönetimi<br />
ve Karbon Ayakizi ölçümü, CDP – Karbon<br />
Saydamlık Projesi, GRI – Kurumsal<br />
Sürdürülebilirlik Raporlamaları, Ecolabel<br />
Ürün Etiketleri ile firmalara sürdürülebilirlik<br />
yol haritaları hazırlamaktayız.<br />
‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />
dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />
farklı olarak ne anlamalıyız?<br />
<strong>Yapı</strong> ve inşaat sektöründe sürdürülebilirlik<br />
denildiğinde yapıların bileşenlerine inilmesi<br />
gerekmektedir. Binalar genel olarak<br />
dış kabuk, iç cephe, temel, bina iskeleti,<br />
açılırlar, enerji ve dağıtım sistemlerinden<br />
oluşmaktadır. Dolayısıyla bina bileşenlerinin<br />
‘sürdürülebilirlik’ kavramını yerine getirmesi<br />
ile bina veya yapının halihazırdaki<br />
durumu değerlendirilebilmektedir. Enerji<br />
verimliliği sağlayan ve doğal kaynak tüketimi<br />
azaltılmış sürdürülebilir yapı malzemeleri<br />
ile inşa edilen binalar mevcut binalardan<br />
bu bağlamda pozitif ayrışmaktadır.<br />
<strong>Yapı</strong> malzemelerinin ve bina bileşenlerinin<br />
sürdürülebilirlik ölçümleri ile bina boyutunda<br />
‘Embodied Energy’ yani Gömülü Enerji<br />
de ortaya çıkmaktadır.<br />
Binaların sürdürülebilirliğini ölçebilmek<br />
için, bu yapıların yaşam sürelerini farklı<br />
basamaklara ayırarak incelemek gerekmektedir.<br />
Bir binan yaşam süresini ‘<strong>Yapı</strong><br />
<strong>Malzeme</strong>lerin Üretimi’, ‘İnşaat Aşaması’,<br />
‘Bina Kullanım Süresi’, ve de ‘Yaşam<br />
Sonu’ olarak 4 ana kategoriye ayırabiliriz.<br />
Bu bağlamda, bahsedilen 4 evrede çevresel<br />
etkileri azaltılmış, ekonomik olarak<br />
getirisi yükselen, sosyal anlamda yüksek<br />
standartlarda bir yaşam alanı sağlayabilen<br />
yapıları ‘Sürdürülebilir <strong>Yapı</strong>lar’ olarak<br />
tanımlayabilir ve mevcut yapı stokunda<br />
olan, hali hazırdaki binalardan farkını bu<br />
şekilde tanımlayabiliriz.<br />
Bilindiği gibi LEED ve BREEAM iki ana sürdürülebilir<br />
bina değerlendirme sistemidir<br />
ve binaları inceleyerek bir değerlendirmede<br />
bulunur. Kendine göre farklılıkları bulunsa<br />
da genel manada bu iki sistemde<br />
’triple bottom line’ temeli ile geliştirilmiştir<br />
ve binaları sürdürülebilirlik indikatörleri<br />
ile analiz eder. Bu indikatörlere binanın<br />
arazisi, atık yönetimi, bina termodinamiği,<br />
ısıtma soğutma sistemleri, enerji ve<br />
su kullanımı, iç mekân hava kalitesi, bina<br />
malzeme kullanımı ve doğal kaynak kullanımı<br />
gibi kriterler dahil olmaktadır. Bu kriterlere<br />
göre mevcut standart bir binadan<br />
daha iyi performans gösteren yapılar da<br />
sürdürülebilir yapılar olmaktadır ve kullanılan<br />
değerlendirme sistemlerinin derecelendirme<br />
yöntemleri ile sürdürülebilirlik<br />
performansları ölçülebilmektedir.<br />
Mimari tasarım ve yeni gelişen teknolojilerin<br />
binalara entegre edilmesi de sürdürülebilirlik<br />
kavramına etki etmektedir. Binanın<br />
yönü, pencere açıklıkları, dış cephe<br />
kaplamaları ısı kayıplarını ve enerji tüketimini<br />
etkileyen başlıca faktörlerdir. Burada<br />
mimarlarında binaların sürdürülebilirliğine<br />
katkıları oldukça önemlidir. Bina tasarım<br />
aşamasında, binanın konumu ve gün ışığı<br />
iyi hesaplanarak ısı kayıplarının önüne<br />
geçilerek bina kullanım aşamasında yıllık<br />
enerji tüketimlerinde düşüş sağlanmaktadır.<br />
Yenilenebilir enerji kullanımı, yeni<br />
teknoloji ısıtma-soğutma sistemlerinin binaya<br />
entegre edilmesi, çatı sistemleri ve<br />
yüksek izolasyon kat sayısı bulunan cam<br />
sistemleri de binanın enerji tüketimi etkilemektedir.<br />
Bu bağlamda, mimarı tasarım,<br />
bina izolasyonu ve yeni teknolojilerin<br />
binalara entegre edilmesi ile binaların sürdürülebilirlik<br />
derecelerinde iyileştirmeye<br />
gidilmektedir.<br />
Şirketinizin sürdürülebilirlik alanında<br />
hangi sektörlerde ne tür projeleri<br />
bulunmakta?<br />
Semtrio olarak yurtiçi ve yurtdışında entegre<br />
olarak sürdürülebilirlik projelerine<br />
devam ediyoruz. Türkiye’de içinde bulunduğumuz<br />
son bir yılda her sektördeki<br />
durgunluğa ek olarak sürdürülebilirlik alanında<br />
daha da fazla bir durgunluk yaşandı<br />
ancak bu durumun etkilerinin artık yavaş<br />
yavaş dağıldığını söyleyebiliriz. En hızlı gelişen<br />
alan olan inşaat sektöründe de sürdürülebilir<br />
bina, LEED Sertifikası talepleri<br />
artmaya başladı. Halihazırda önde gelen<br />
birçok inşaat firması da projelerine LEED<br />
ve BREEAM doğrultusunda devam ediyor.<br />
Bu durum da piyasada diğer firmalar için<br />
bir rehber oluşturarak giderek artan bir talebi<br />
desteklediğini söyleyebiliriz.<br />
Yurtiçinde yapı malzemeleri üreticileri de<br />
sürdürülebilirlik projeleri ve beyanlarına<br />
artan bir taleple yaklaşıyorlar. <strong>Yapı</strong> malzemeleri<br />
ve yapı kimyasalı üreticileri için<br />
EPD belgeleri, LCA projeleri ve Kurumsal<br />
Karbon Ayakizi devam eden projelerimiz<br />
içinde yer almaktadır. Bu şekilde ürün sürdürülebilirliği<br />
tamamlayan üreticiler için<br />
ise GRI Raporu gibi Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />
Raporlama projelerimiz de devam<br />
eden işlerimiz arasındadır.<br />
<strong>Yapı</strong> sektörü dışında ise Türkiyen’nin lider<br />
beyaz eşya, elektronik, tekstil, rafineri,<br />
mobilya, ağır metal ve gıda üretici firmaları<br />
için Karbon Ayakizi hesaplama ve<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 77
Dosya<br />
raporlama, LCA Yaşam Döngüsü Analizi,<br />
EPD Belgeleri, Su Ayakizi ve Kurumsal<br />
Sürdürülebilir Raporları ile Semtrio olarak<br />
yer almaktayız. Bu çalışmaların yapılması<br />
elbette çok önemli ancak projeler tamamlandıktan<br />
sonra iletişiminin yapılabilmesi<br />
de bizler için büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirlik<br />
çalışmalarını tamamladığımız<br />
firmalar için kurumlar arası ve üretici-tüketici<br />
arası iletişimi sağlamak adına PR ve<br />
tanıtım çalışmalarımız bulunmakta. Yurtiçi<br />
ve yurtdışı platformlarda hak kazanılan<br />
belge, deklarasyon ve akreditasyonların<br />
iletişim ve pazarlaması, bu projelerin yazılı,<br />
görsel ve sosyal medyada yer alması<br />
için müşterilerimize çözümler sunmaktayız.<br />
Yurtdışında bulunan sürdürülebilir<br />
bina projelerimiz daha çok fabrika binalarını<br />
kapsıyor. Gelir seviyesi düşük olan ve<br />
lider firmaların fason üretim merkezi olan<br />
ülkelerdeki üretim tesislerinde sürdürülebilir<br />
bina sertifika sistemleri artık bir kalite<br />
standardı olarak talep ediliyor. Semtrio<br />
olarak bu konudaki açığı tamamlamak için<br />
yurtdışında ortaklıklar ve iştiraklarımız bulunmaktadır.<br />
Yurtdışı projelerimi arasında<br />
ise LCA Yaşam Döngüsü Analizi, Karbon<br />
Ayakizi, EPD Belgesi ve Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />
projelerimiz ile çalışmalarıma<br />
devam etmekteyiz.<br />
Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />
artırmak için neler yapılabilir?<br />
Sürdürülebilir bina sektörü için binaların<br />
sürdürülebilirlik performanslarını ölçebilmek<br />
adına geliştirilmiş olan bilindiği gibi 2<br />
adet ana sistem bulunmaktadır. LEED ve<br />
BREEAM sistemleri dünyada en çok tercih<br />
edilen sistemlerdir. Türkiye’de ise LEED<br />
en fazla uygulanan değerlendirme yöntemlerinin<br />
başında bulunmaktadır. Her<br />
iki yöntemde de ana konular aynı olmakla<br />
birlikte LEED Birleşik Devletler menşei ve<br />
o coğrafya ve iklim koşullarına göre üretilmiş,<br />
BREEAM ise Birleşik Krallık menşei<br />
ve genel olarak Britanya koşullarına göre<br />
şekillenmiştir.<br />
Binalardaki enerji tüketimi etkileyen bir etken,<br />
binada yaşayanların konfor düzeyleridir<br />
ve bu kriterde coğrafya ve iklim koşullarına<br />
göre değişmektedir. Burada ihtiyaç<br />
yabancı sistemlerin tercümesi şeklinwde<br />
yapılma değil ulusal bir sürdürülebilir bina<br />
sistemine geçilmesi gerektiğidir. Ülke koşullarına,<br />
kullanım ihtiyaçlarına ve mevcut<br />
bina stoğuna göre şekillendirilecek<br />
bir ulusal sürdürülebilir bina sertifikasyon<br />
sistemi ile bu boşluk doldurulacaktır. Bu<br />
konuda Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafında<br />
güzel adımlar atılmaktadır ve en kısa<br />
sürede sektöre entegre edilmesini bekliyoruz.<br />
Bu şekilde ulusal bir sistem kullanılacak,<br />
ülke şartlarına uygun kriterler ve<br />
daha az maliyet ile binaların sürdürülebilirlik<br />
performansları ölçülebilecektir.<br />
Bilindiği gibi Sürdürülebilirlik alanında<br />
tüm sertifikasyon süreçleri Avrupa ve Birleşik<br />
devletler menşei ve sertifikasyon<br />
maliyetleri oldukça yüksek. Bu durum zaman<br />
zaman üretici ve yatırımcıların sürdürülebilirlik<br />
projelerinden geri çekilmesine<br />
sebebiyet vermektedir. <strong>Yapı</strong> sektörü için<br />
ulusal bir entegre değerlendirme sistemi<br />
ile bu maliyetler düşürülerek sürdürülebilirlik<br />
projelerinin de önü açılabilecektir.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Bulunduğumuz sektör yeni ve gelişime<br />
açık bir sektör olsa da akademik çevreler<br />
tarafında henüz gereken önem verilmemektedir.<br />
Bu nedenle istihdam noktasında sıkıntılarla<br />
yüz yüze gelmekteyiz. Üniversitelerdeki<br />
ilgili bölümlerde sürdürülebilirlik<br />
ile ilgili detaylı bir müfredat olmaması<br />
sebebiyle, Türkiye’de alt yapı eğitimini<br />
almış ve yurtdışında yüksek lisans ya da<br />
doktorasını tamamlamış personeller ile<br />
çalışıyoruz. Birçok üniversite ve akademik<br />
personel ile iş birliği ve ortak projeler<br />
geliştirerek öğrencilerimizin de bu alana<br />
olan ilgilerini arttırmak ve toplumsal bilinç<br />
düzeyini yukarı çıkarmayı hedefliyoruz.<br />
Büyük ekonomilere baktığımızda altyapı<br />
yatırımlarının yanı sıra, gelecek odaklı çalışmak,<br />
verimlilik ve tasarruf konularına<br />
eğilimin çok yüksek seviyede olduğunu<br />
görmekteyiz. Elde edilen kazanımları korumak<br />
ve geliştirmek adına bu konu da ki<br />
çalışmalarımıza devam ederken, gençlerimize<br />
güvenerek dinamizm odaklı politikamızı<br />
sürdürmek niyetindeyiz.<br />
78<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
“Çok noktalı ve çoklu projelere<br />
hizmet vermekteyiz”<br />
“HP olarak inovatif olmamamızın yanında sürekli<br />
müşterilerimizi dinleyen, gözlemleyen ve onların<br />
değişen ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile yatırımlar<br />
ve yenilikler yapan bir firmayız. Bu kapsamda ise yapı<br />
sektörünü incelediğimizde öncelikle kullanıcıların güçlü ve<br />
performansa dayalı pc/notebook ihtiyaçları mevcuttur ve<br />
HP olarak müşterilerimize iş istasyonu (workstation) olarak<br />
adlandırdığımız ürünlerimizi sunmaktayız.”<br />
Çağlar Uysal / HP Türkiye Geniş Format Baskı Satış Müdürü<br />
Hayatı iyileştiren teknolojileriyle daima<br />
gündemde kalmayı başaran HP, <strong>Yapı</strong> Sektörünün<br />
ihtiyaçlarına karşın pek çok çözüm<br />
getirmekte. Özellikle mimar ve mühendislik<br />
hizmetleri alanında sunmuş olduğu alternatiflerle<br />
pazar payını da her geçen gün artıran<br />
HP’nin Türkiye’deki faaliyetlerini uzmanından<br />
dinledik. HP Türkiye Geniş Format Baskı<br />
Satış Müdürü Çağlar Uysal ile dosya konumuz<br />
çerçevesinde merakla okuyacağınız tahmin<br />
ettiğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />
Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />
Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />
kısaca bilgi verir misiniz?<br />
HP, 1939 yılında Amerika’da kurulmuş<br />
ve dünyanın 170 ülkesinde hizmet veren<br />
global bir teknoloji şirketidir. Kısa<br />
süre önce şirket kendi içerisinde “HP<br />
inc” ve “Hewlett Packard Enterprise”<br />
olarak ikiye ayrılarak farklı uzmanlık<br />
dallarına ağırlıklı olarak yönelmeye başladı.<br />
HP inc tarafında kişisel sistemler<br />
dediğimiz PC, notebook, tablet, iş is-<br />
80<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
tasyonları ve baskı sistemleri, Hewlett<br />
Packard Enterprise tarafında ise; sunucular,<br />
depolama birimleri, güvenlik ve<br />
yazılım çözümleri gibi ürünler bulunmaktadır.<br />
HP’nin Türkiye pazarına yerel ofis<br />
ile girişi 1989 yılında olup, bu tarihten<br />
itibaren kesintisiz olarak çeyrek asrı aşkın<br />
süredir teknoloji anlamında müşterilerimize<br />
ürün, hizmet ve çözümlerimizi<br />
sunmaktayız.<br />
Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />
örnekler verebilir misiniz?<br />
HP’nin yeni nesil ürünleri dediğimizde çok<br />
geniş bir yelpazeyi kapsayacağından ben<br />
sizlere yapı,mimarlık ve inşaat sektörüne<br />
yönelik ürünlerimizden örnekler vermem<br />
daha sağlıklı olacaktır.<br />
HP olarak inovatif olmamamızın yanında<br />
sürekli müşterilerimizi dinleyen, gözlemleyen<br />
ve onların değişen ihtiyaçlarını karşılamak<br />
arzusu ile yatırımlar ve yenilikler<br />
yapan bir firmayız. Bu kapsamda ise yapı<br />
sektörünü incelediğimizde öncelikle kullanıcıların<br />
güçlü ve performansa dayalı pc/<br />
notebook ihtiyaçları mevcuttur ve HP olarak<br />
müşterilerimize iş istasyonu (workstation)<br />
olarak adlandırdığımız ürünlerimizi<br />
sunmaktayız.<br />
Geniş format baskı açısından baktığımızda<br />
ise sektörün artık tek noktalı ve tek<br />
proje temelli çalışma döngüsünden çıkarak,<br />
çok noktalı ve çoklu projeler üretme<br />
eğilimi içersinde olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Örneğin artık bir mühendis iki farklı lokasyonda,<br />
iki farklı projede etkin rol alabilmekte,<br />
bu temelde ise kullanıcıların çok<br />
daha mobil olma gereksinimleri ortaya<br />
çıkmaktadır. Bu gereksinimlere artık, yazdırma,<br />
tarama, ve kopyalama yapabilen<br />
çok fonksiyonlu ürünlerin bir adım daha<br />
ötesinde olan yeni nesil bulut teknolojisi<br />
ile eposta ortamında paylaşım yapabilen,<br />
uzaktan yazdırma ve tarama özellikleri<br />
olan yeni nesil ürünlerimiz ile müşteri ihtiyaçlarına<br />
cevap vermekteyiz.<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />
tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />
Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />
bulunmakta?<br />
T serisi Designjet ürünleri teknik çizimler,<br />
raster uygulamaları gibi görsel ve çizgisel<br />
baskıların alınması için kalem kalınlıkları,<br />
setördeki yazılım dilleri gibi özellikler ile<br />
uyumlu olarak optimize edildiğinden mimarlık<br />
ve mühendislik ofisleri HP’nin geniş<br />
format ürünlerinde genellikle T serisi<br />
Designjet ürünlerini tercih etmektedirler.<br />
Bu ürünler özelinde müşterilerimize sarf<br />
malzeme tedarik deneyimlerini kolaylaştırma<br />
amacı ile geliştirilmiş ve geniş format<br />
baskı ürünlerimiz için özel tasarlanan, ücretsiz<br />
“HP partner link alert” yazılım çözümümüz<br />
ile hizmet vermekteyiz.<br />
<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />
olduğunuz çözümler nelerdir?<br />
<strong>Yapı</strong> sektöründe yoğun baskı alan müşterilerimize<br />
piyasada “kiralama” diye<br />
adlandırılan ancak kullanıların yazdırdıkları<br />
kadarı için ödeme yaptıkları servis,<br />
yedek parça ve sarf malzemelerinin<br />
tamamını içeren baskı hizmet anlaşmaları<br />
sunmaktayız.<br />
Bu anlaşma sayesinde kullanıcılar sadece<br />
baskı alarak, cihazın arızası, sarf<br />
malzeme takibi, bakım gibi giderleri<br />
düşünmeksizin projelerine odaklanmalarını<br />
sağlamakta ve böylelikle üretilen<br />
projedeki baskı maliyetlerini şeffaf olarak<br />
takip ederken, üretici içinde gerçek<br />
ve net maliyetlerinin hesaplarını yapabilmektedirler.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 81
Canon<br />
geniş format yazıcı grubunda<br />
artık daha da iddialı<br />
Canon geçtiğimiz aylarda lansmanını yaptığı Colorado<br />
1640 ve kullandığı UV Jel teknolojisi ile dış mekan baskı<br />
sektörüne yepyeni bir yön vereceğine ve pazarı yeniden<br />
şekillendireceğine emin…<br />
Geniş format yazıcı grubundaki iddiasını her geçen<br />
gün güçlendiren Canon, şimdi mimarlık ve mühendislik<br />
ofislerinin tercihi olan CAD ürün grubu için ücretsiz kurulum<br />
ve 2 yıl yerinde servis hizmeti de vermeye başlıyor!<br />
Canon Avrupa; Avrupa, Ortadoğu ve Afrika<br />
çapında (EMEA) 120 ülkede temsilcilikleri<br />
bulunan ve 19.000’den fazla<br />
çalışanı istihdam eden Canon Inc. kuruluşunun<br />
bölgesel satış ve pazarlama<br />
operasyonudur. Kurumsal felsefesi Kyosei,<br />
yani ‘ortak fayda için yaşamak ve<br />
çalışmak’ olan Canon, 1980 yılından<br />
beri farklı distribütörlüklerle Türkiye’de<br />
temsil edilirken, 2002 yılında irtibat bürosu<br />
olarak açılmış ve 2008 yılı itibariyle<br />
Canon Eurasia olarak faaliyetlerine devam<br />
etmekte. Canon Eurasia Geniş Format<br />
Yazıcı Grubu Ürün ve İş Geliştirme<br />
Müdürü Levent Kölege ile merak ettiklerimiz<br />
üzerine konuştuk…<br />
Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />
Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />
kısaca bilgi verir misiniz?<br />
Tüketiciye en üstün kalitede fotoğraf<br />
makinesini sağlamak hedefiyle 1937 yılında<br />
kurulan Canon’un görüntü gücünü<br />
artırmak için gösterdiği çaba, teknolojisini<br />
birçok pazarda genişlettiği gibi onu<br />
kişi ve kurumların görüntü ve bilgi teknolojisi<br />
ihtiyaçlarına çözüm sağlayan bir<br />
dünya lideri haline getirmiştir.<br />
Canon’un sunduğu çözüm hizmetleri,<br />
dijital kompakt fotoğraf makinelerinden<br />
SLR makinelerine, üretim yazıcılarından<br />
geniş format yazıcılara, tarayıcılara kadar<br />
geniş bir ürün yelpazesini kapsamaktadır.<br />
Canon, müşterilerinin ihtiyaçlarını<br />
karşılayacak en zengin ve yenilikçi<br />
ürünleri ve hizmetleri sunmak amacıyla<br />
ağırlıklı olarak Ar-Ge alanına yatırım yapmaktadır.<br />
Yeni nesil malzeme ve<br />
ürünlerinizden örnekler verebilir<br />
misiniz?<br />
Geçtiğimiz günlerde Hamburg Fespa’da<br />
tanıtımını yapmış olduğumuz dış mekan<br />
baskı cihazımız Colorado 1640 bizi son<br />
zamanlarda en çok heyecanlandıran<br />
yeni ürünlerimize en iyi örnek olacaktır.<br />
Canon’un Ar-Ge ye yaptığı kesintisiz yatırımın<br />
bir eseri olan Colorado, yepyeni<br />
82<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
bir mürekkep teknolojisi ile kullanıcıyla<br />
buluşacak. UV Gel olarak tanımladığımız<br />
bu teknolojide, kullanılan mürekkebin<br />
jel olması dış mekan baskı sektörüne<br />
yepyeni bir yön verecek. Yüksek hızla<br />
yaptığı baskılarda kaliteden ödün vermezken,<br />
baskı maliyetinde de mevcut<br />
teknolojilere göre %40 daha avantajlı<br />
olacak.<br />
Mimarlık ve mühendislik<br />
ofislerinin tercih ettiği ürünleriniz<br />
hangileri? Bu ürünler için ne gibi<br />
hizmetleriniz bulunmakta?<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerinde;<br />
17”, 24”, 36” ve 44” ürünlerimizden<br />
oluşan geniş ürün gamımızla, Large Format<br />
yazıcılarımızı sunuyoruz. Sahada, iş<br />
ortaklarımızı ve kullanıcıları dinleyerek<br />
ihtiyaçlara göre çözümler geliştiriyoruz.<br />
Son olarak 15 Mayıs’tan itibaren CAD<br />
yazıcıları ürün grubumuz için ücretsiz<br />
kurulum ve 2 yıl yerinde servis hizmeti<br />
vermeye başladık. Bu hizmetimizle, 2 yıl<br />
boyunca kullanıcıların tüm servis ihtiyaçlarını<br />
yerinde karşılıyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />
olduğunuz çözümler nelerdir?<br />
<strong>Yapı</strong> sektörünün ihtiyaçları, geniş formatlı<br />
yazıcılarımızın tasarım sürecinin merkezinde<br />
bulunuyor. Bu sebeple ortaya çıkardığımız<br />
imagePROGRAF serimizde yapı sektörünün<br />
tüm ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.<br />
Zorlu ortamlarda çalışabilecek dayanıklı<br />
tasarım, baskılardaki yüksek çizgi tutarlılığı,<br />
kullanım kolaylığı ve hızlı baskı imkanları<br />
bunlardan sadece birkaçı. Zorlu çalışma<br />
ortamlarında bile sürekli baskı imkanı<br />
sağlıyoruz.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Canon olarak, kullanıcıların tüm ihtiyaçlarını<br />
doğru analiz edip, buna uygun çözümler<br />
bulmak işimizin odak noktası. <strong>Yapı</strong><br />
sektörü için sunduğumuz çözümlerin de<br />
bunun bir ürünü olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Kullanıcılardan gelen olumlu dönüşler de<br />
bu konuda ana motivasyon kaynağımız.<br />
Her geçen gün değişen yeni ihtiyaçlara<br />
uygun yeni ürünler geliştirmeye devam<br />
ediyor olacağız. Amacımız müşterilerimize<br />
her zaman bütüncül bir çözüm sunmak ve<br />
müşterilerin sorunlarına “herkese uyacak<br />
Levent Kölege / Canon Eurasia<br />
Geniş Format Yazıcı Grubu Ürün ve İş Geliştirme Müdürü<br />
kalıp bir çözüm” ile değil “kişiye ve soruna<br />
özel bir çözüm” ile gitmek. Canon kültürü<br />
yalnızca ürün ve hizmet sağlayıcısı olmaktan<br />
fazlasını gerektiriyor. Bunun bilinciyle<br />
müşterilerimize özgün çözümler geliştiriyor;<br />
büyüme, karlılık ve verimliliklerine<br />
katkı sağlıyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 83
“Katma değeri yüksek ürünler ile<br />
kârlılığın artırılması için gayretlerimiz<br />
devam edecek”<br />
“Orta vadeli planımız: her şehirde en az bir yetkili bir baskı merkezimiz ile mimar,<br />
mühendisler ve son kullanıcılar için alternatif ürünler satışını yapmak.”<br />
Merkezi Japonya’nın başkenti Tokyo’da<br />
bulunan Fujifilm, Fujifilm Holdings Corporation’ın<br />
%100 iştirakidir. Fuji Photo Film<br />
Co. Ltd. adıyla 1934 yılında fotoğraf filmi<br />
üreticisi olarak kurulan şirket, sonraki yıllarda<br />
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine<br />
ağırlık vererek ürün gamını ve faaliyet<br />
gösterdiği sektörleri geliştirdi. Fujifilm Türkiye<br />
İş Geliştirme Müdürü Kerem Ege ile<br />
Fujifilm’in yeni nesil ürünleri, yapmış olduğunu<br />
uygulmalar ve <strong>Yapı</strong> Sektörüne özel<br />
ürün ve hizmetleri hakkında konuştuk.<br />
Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />
Türkiye’deki tarihçesi hakkında bilgi<br />
verir misiniz?<br />
Fujifilm, dijital, optik, hassas kimyasal ve<br />
ince film kaplama teknolojilerini içeren<br />
geniş portföyüne dayanarak kısa sürede,<br />
fotoğraf baskı ve dijital kamera ürünleri,<br />
medikal sistemler, grafik sistemler, yaşam<br />
bilimleri, düz panelli ekran malzemeleri<br />
ve ofis ürünleri gibi sektörlerde iddialı<br />
bir marka haline geldi. Dünya genelinde<br />
yoğun Ar-Ge çalışmalarına imza atan Fujifilm,<br />
yıllık global cirosunun yüzde 7’sini bu<br />
çalışmalara aktarıyor.<br />
Fujifilm, Türkiye pazarına 1989 yılında<br />
distribütör firmasıyla girdi. Fujifilm Europe<br />
GmbH aracılığıyla distribütör firmasını satın<br />
alan şirket, 1 Haziran 2012 itibariyle,<br />
Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. adı altında Türkiye’deki<br />
faaliyetlerini direkt olarak yürütmeye<br />
başladı. Türkiye’de medikal sistemler,<br />
grafik sistemler, endüstriyel ürünler, dijital<br />
kamera ve fotoğraf baskı ürünleri alanında<br />
aktif olan Fujifilm Türkiye, bölge ülkeleri<br />
üzerinde de önemli bir konuma geldi. Kazakistan,<br />
Özbekistan ve Azerbaycan’ın da<br />
içinde bulunduğu on ayrı ülkenin yönetimi,<br />
Fujifilm Türkiye üzerinden gerçekleştiriliyor.<br />
Son olarak Balkan ülkelerinin yönetimi<br />
de Fujifilm Türkiye’ye bağlandı.<br />
Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />
örnekler verebilir misiniz?<br />
Grafik sistemler alanında, matbaalara ve<br />
dijital baskı sektörüne sunduğu çözümlerle<br />
önemli bir iş ortağı olan Fujifilm, hitap ettiği<br />
sektörlere yeni bir soluk getiriyor.<br />
Yeni nesil ürün ve malzeme zenginliğimiz<br />
pek çok alanda başarılı çözümler sunuyor.<br />
Geniş format baskı makinesi Acuity LED<br />
1600, hızlı ve düşük maliyetli olmasının yanı<br />
sıra çok yönlü Uvistar PRO8 Dijital Baskı Makinesi<br />
ve fotoğraf kalitesinde yüksek hızlı dijital<br />
baskıya imkan veren Acuity Advance UV<br />
84<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
Flatbed Dijital Baskı Makinesi, sektörün ilgisini<br />
çeken ürünlerin başında geliyor. Fujifilm<br />
Onset serisi UV dijital baskı makinesi; 5 cm<br />
kalınlığa kadar standart reklam malzemelerinin<br />
yanında; oluklu mukavva, karton, cam,<br />
ahşap gibi malzemelere direkt baskı imkanı<br />
sağlayarak endüstriyel çözümler sunuyor.<br />
Bunları yanı sıra baskı teknolojilerinde sunduğu<br />
çözümlerle pazarda yeni ürünlerin de<br />
gelişmesine katkıda bulunuyor. Kişiselleştirilen<br />
baskılar ve yeni ürünlerin baskı alanı<br />
olarak kullanılması, iş ortaklarının iş hacimlerini<br />
arttırmaları konusunda önemli bir tercih<br />
sebebi oluyor.<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />
tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />
Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />
bulunmakta?<br />
Mimarlık ve Mühendislik ofislerinin tercih<br />
ettiği ürünlerimiz hakkında kısa bilgiler aşağıdaki<br />
gibidir;<br />
1. Cam Uygulamalar:<br />
1.1. Cama direkt dijital baskı uygulamaları<br />
1.1.1. Uygulama Örnekleri: Masa, Kapı, tablo,<br />
aksesuarlar gibi çok çeşitli alanlarda kullanılabilir.<br />
(kişiselleştirme imkanı, az adet<br />
üretim, tasarım ürünü, benzersiz olması gibi<br />
avantajlar)<br />
1.2. 2.Dijital baskılı lamine cam uygulamaları<br />
1.2.1. Uygulama Örnekleri: Hem iç hem de<br />
dış mekanda (en az 10 yıl solmama garantisi)<br />
uygulama yapılabilir. Isı, nem ve suya<br />
karşı dayanıklı olduğundan genel olarak;<br />
1.2.2. Mutfaklarda (tezgah arası, mobilya<br />
üstü giydirme, masalar, kesme tahtası, yağdanlık<br />
altı, ocak üstü koruyucular gibi aksesuarlar)<br />
1.2.3. Banyolarda (duşa kabin, banyo duvarı<br />
giydirme, ayna, cam mozaik, cam fayans vb)<br />
1.2.4. Oda duvarı giydirme (bütün cam ya da<br />
parçalı/mozaik uygulamalar)<br />
1.2.5. TV ünitesi arkası<br />
1.2.6. Balkon camları uygulamaları<br />
1.2.7. Küpeşte uygulamaları<br />
1.2.8. Ofis bölmeleri, toplantı odaları, masalar<br />
vb<br />
Kerem Ege<br />
Fujifilm Türkiye İş<br />
Geliştirme Müdürü<br />
1.2.9. Mobilya giydirme<br />
1.2.10. Bu uygulamada dijital baskı yapılan<br />
cam laminesi sonrası bitmiş ürünler güvenli<br />
cam ve yangın sertifikasına sahip olur.<br />
1.3. 3.Dijital Baskılı film uygulamaları<br />
1.3.1. Dijital olarak basılan özel filmlerin<br />
cam üzerine uygulanması ile kişiye özel tasarımlar<br />
değiştirilebilir şekilde uygulanabilir.<br />
2. Ahşap Uygulamalar<br />
2.1. Direkt baskılı uygulamalar<br />
2.1.1.Ahşabın üzerine direkt dijital baskı uygulaması.<br />
(Uygulama amacına, yerine göre<br />
bazen baskı üzerine koruyucu katman uygulanır.)<br />
Uygulama örnekleri : Kapı, masa,<br />
tablo, mobilya giydirme vb<br />
2.2. Dekor kağıdına baskının Emprenye edilmesi<br />
ile elde edilen ürün uygulamaları<br />
2.2.1. Özel bir dekor kağıdının ahşap ile emprenye<br />
edilmesinden sonra ortaya çıkan ürünün<br />
uyguma örnekleri ; kişiye özel basılmış<br />
ahşap zeminler, mobilya yüzeyleri (örneğin<br />
mermer görünümlü ahşap), kapı vb.<br />
3. Duvar Kağıdı<br />
3.1. İstenilen tasarımların duvar kağıdına<br />
basılması, tasarım ve kişiselleştirmede dijital<br />
baskıyı ön plana çıkartıyor. İsterseniz üç,<br />
isterseniz 5.000 metrekare yer olsun istediğiniz<br />
özel tasarımı uygulattırabiliyorsunuz.<br />
3.2. Fujifilm’in sahip olmuş olduğu uluslararası<br />
kuruluşlardan alınmış çevre dostu yeşil<br />
ürün sertifikaları da uygulama alanlarını ve<br />
ürüne duyulan güveni arttırıyor.<br />
4. Ceramik baskı<br />
4.1. Endüstriyel boyutta yapılabiliyor<br />
4.2. Uygulama alanına göre standart UV<br />
baskı makineleri ile de kişiye özel üretim<br />
yapılabilir.<br />
5. Tekstil baskı<br />
5.1. Endüstriyel boyutta yapılabiliyor.<br />
5.2. Giriş seviyesi makineler ile son kullanıcıya<br />
hitap eden kişiselleştirilmiş özel tasarım<br />
çalışmaları yapılabilir.<br />
6. Thermoform baskı uygulamaları<br />
6.1. Baskı sonrası ısı ile form verme, özel<br />
mürekkebin esnemesi sonrası bozulmaması<br />
iç dekorasyon uygulamalarına da az adetli<br />
özel tasarım ürünlerin yapılmasına olanak<br />
sağlıyor. Uygulama alanları; Özel tasarım<br />
lambalar, aydınlatma üniteleri, ofis, ev aksesuarları,<br />
beyaz eşyaların dış kapakları gibi<br />
alanlar.<br />
<strong>Yapı</strong> sektörüne özel sunmuş<br />
olduğunuz çözümler nelerdir?<br />
<strong>2017</strong> Nisan ayında ticari olarak satışına<br />
başladığımız dijital baskılı cam laminasyon<br />
ve duvar kağıdı baskı makinelerimizi sektör<br />
firmalarına satıyoruz, üreticiler ve son kullanıcılar<br />
için eğitim ve sunumlar düzenliyoruz.<br />
Dijital baskılı ürünlerin günden güne daha<br />
fazla rağbet göreceğinin bilincinde olarak<br />
ürün geliştirmelere devam ediyoruz. Orta<br />
vadeli planımız: her şehirde en az bir yetkili<br />
bir baskı merkezimiz ile mimar, mühendisler<br />
ve son kullanıcılar için alternatif ürünler satışını<br />
yapmak.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Özellikle dijital baskı ile 1-2 adet üretim yapılabildiğinden<br />
kişiye özel tasarım ve katma<br />
değeri yüksek ürün alternatifleri ile sektördeki<br />
karlılığın arttırılması için gayretlerimiz<br />
devam edecek.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 85
“<strong>Yapı</strong> Sektöründe hizmet veren<br />
müşterilerimizin ihtiyaçlarını<br />
dikkatle dinliyoruz”<br />
“Konica Minolta sadece ürünleriyle değil aynı zamanda verdiği hizmetle de öne çıkan bir<br />
dünya markası. Her müşterimiz bizim için özel ve ihtiyaçları biriciktir.”<br />
Orhan Doğan / Konica Minolta Türkiye Ürün Pazarlama ve Profesyonel Baskılama Satış Müdürü<br />
Halihazırda dünya genelinde Ölçüm Cihazları,<br />
Medikal, Optik, Endüstriyel Inkjet,<br />
OLED Aydınlatma, Performans <strong>Malzeme</strong>leri<br />
ve Planetaryum ve İş Teknolojileri olmak<br />
üzere 9 farklı iş kolunda faaliyet gösteren<br />
Konica Minolta, Türkiye’de ilk kez 2012<br />
yılında hizmet vermeye başladı. Konica<br />
Minolta Türkiye Ürün Pazarlama ve Profesyonel<br />
Baskılama Satış Müdürü Orhan Doğan<br />
ile gerçekleştirdikleri faaliyetleri, ürün<br />
özelliklerini, yatırım planları ve önümüzdeki<br />
döneme dair beklentilerini konuştuk.<br />
sistemleri, endüstriyel kullanım için optik<br />
sistemler ve tanı görüntüleme sistemi dahil<br />
olmak üzere birçok farklı iş kollarında<br />
hizmet vererek iş alanlarını genişletti.<br />
Türkiye’de daha önceleri distribütörleri<br />
aracılığı ile hizmet veren Konica Minolta İş<br />
Teknolojileri 2012 yılında İstanbul’da bir<br />
merkez ofisi açarak direkt olarak hizmet<br />
vermeye başladı. İstanbul merkezin yanı<br />
sıra Antalya, Ankara ve Bursa’da da ofisler<br />
açarak faaliyetine başladı. İş Teknolojileri<br />
2012’den bu yana Türkiye’de bulunurken,<br />
Konica Minolta Ölçüm Cihazları ve Inkjet<br />
Tekstil Baskı Sistemleri 2016 yılında hizmet<br />
vermeye başladı.<br />
Ölçüm Cihazları birimi plastik, otomotiv<br />
ve boya sanayi için çözümler üretirken,<br />
İş Teknolojileri birimi fotokopi cihazları,<br />
yazıcılar, profesyonel baskı sistemleri ve<br />
yazılım çözümlerini kapsıyor. Inkjet Tekstil<br />
Baskı sistemleri ise tekstil alanında dijital<br />
çözümler sunuyor. Ayrıca Mobotix Akıllı IP<br />
Video Çözümleri de Konica Minolta bünyesinde<br />
hizmet veriyor. Şu anda Türkiye’de<br />
kendi ofislerimizle olduğu kadar bayilerimiz<br />
aracılığı ile de hizmet veriyoruz. Halihazırda<br />
140’ın üzerindeki Konica Minolta<br />
çalışanımızla direkt ve 20’nin üzerinde<br />
bayi ağımızla Anadolu’nun dört bir yanında<br />
hizmet verecek kapasiteye sahibiz.<br />
Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />
Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />
kısaca bilgi verir misiniz?<br />
Konica Minolta tarihi çok eskilere dayanan<br />
köklü bir Japon firması. Kurulduğu<br />
günden bu yana, ofis ve profesyonel baskı<br />
86<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />
örnekler verebilir misiniz?<br />
Ofis baskı ürünleri, dokümantasyon yönetimi<br />
ve profesyonel baskı çözümlerinin<br />
yanısıra endüstriyel baskılama sistemlerinde<br />
de hizmet veren Konica Minolta,<br />
2002 yılından bu yana profesyonel baskılama,<br />
dijital baskı, düşük tirajlı matbaa<br />
üretimlerine de cevap verebilecek ürünleri<br />
ve bu ürünlerin maksimum düzeyde verimlilik<br />
ile çalışmasını sağlayan yardımcı<br />
ürünlerini de bünyesinde barındırıyor. Tabaka<br />
dijital baskı, bobin etiket baskı (toner<br />
sistem), renk ölçüm cihazları, Fogra<br />
39 uyumluluk sertifikasyonlu renk sabitliği<br />
sağlayan yazılım ve donanımlar, gıda temas<br />
sertifikası, sentetik medya baskıları<br />
bu yeniliklerin bazıları.<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />
tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />
Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />
bulunmakta?<br />
Konica Minolta, distribütörlüğünü yaptığı<br />
KIP markası ile mimarlık ve mühendislik<br />
ofislerine yönelik plan-kopya ve ozalitte<br />
baskı kalitesine sahip fotokopi, ofis ve<br />
profesyonel A4-A3 baskı sistemleri ile de<br />
hizmet veriyor.<br />
<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />
olduğunuz çözümler nelerdir?<br />
Konica Minolta’nın yapı sektörüne sunmuş<br />
olduğu en büyük çözümlerden biri<br />
A0 toner sistem geniş format Renkli ve<br />
S/B baskılama hizmetidir. Bununla birlikte<br />
bir ilke daha imza atan Konica Minolta,<br />
özellikle yapı ve inşaat sektörüne<br />
yönelik açık hava şartlarına dayanıklı, A4/<br />
A3, renkli/S-B baskılar için sentetik kağıt<br />
kullanımını sunuyor. Bu sistem ile kağıt<br />
gibi deforme olmayan, sıvı/hava temasına<br />
dayanıklı ve temizlenerek tekrar kullanılabilen<br />
sentetik kağıtlara baskı yapabilme<br />
imkanı sağlıyor.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Konica Minolta sadece ürünleriyle değil<br />
aynı zamanda verdiği hizmetle de öne çıkan<br />
bir dünya markası. Her müşterimiz bizim<br />
için özel ve ihtiyaçları biriciktir. Bu anlayıştan<br />
hareketle yapı sektöründe hizmet<br />
veren müşterilerimizin ihtiyaçlarını da dikkatle<br />
dinliyor ve her zaman fayda –maliyet<br />
dengesini gözeterek onlara özel çözümler<br />
geliştiriyoruz.<br />
geniş format baskıya yeni bir bakış açısı<br />
getirdi. 1945 yılında elektrikli ev aletleri<br />
üretmeye başlayan Katsuragava Elektrik<br />
(KIP) 1960 yılında mikrofilm teknolojisi<br />
ile ilk geniş format yazıcıyı üretmiştir.<br />
1992’de KIP ilk Geniş Format Fotokopi /<br />
Yazıcı / Tarayıcı ve Faksı tanıttı. Faks özelliği,<br />
iletişim için bir ilkti ve bugünkü e-posta<br />
ve bulut özelliklerinin başlangıcı sayılıyor.<br />
Günümüzde KIP mono component<br />
toner sistemi ve sıfır atık toner teknolojisi<br />
ile çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluklarının<br />
farkında olan geniş format yazıcılar<br />
üretiyor. A0 geniş format tek renk toner<br />
sistemli yazıcılarını; uzun metraj, yüksek<br />
çözünürlük ve hız ile desteklerken, geniş<br />
format pazarına bir ilki sundu. A0 RENKLİ<br />
bu ürün, yine kuru toner sistemine sahip.<br />
Konica Minolta KIP C800-C900 serisi ile<br />
düşük maliyetli ve yüksek çözünürlüklü<br />
geniş format renkli baskıları müşterilerinin<br />
hizmetine sundu. Bu ürünler, mimarlık/<br />
mühendislik ofisleri ve inşaat sektörünün<br />
en çok talep ettiği ürünlerimiz arasında.<br />
Konica Minolta yine aynı sektöre yüksek<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 87
“Pazarı en doğru teknolojiye<br />
yönlendirmeye devam ediyoruz”<br />
“MIMAKI her zaman teknolojik anlamda kendini sürekli yenileyen ve Ar-Ge çalışmalarını<br />
pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yürüterek son kullanıcının taleplerine en yenilikçi<br />
çözümlerle yanıt veren bir marka. Pazarın ihtiyaçlarını iyi analiz eden ve buna uygun<br />
teknolojiler geliştirmeye devam eden MIMAKI, özellikle gelişmekte olan dijital dünyaya<br />
yönelik kullanıcılarına yeni iş olanakları ve daha katma değerli üretim imkanları doğuracak<br />
teknolojilere olan Ar-Ge yatırımını sürdürüyor.”<br />
Uzun yıllardır Türkiye’nin önde gelen firmalarına<br />
yüksek kalitede hizmet vermeye<br />
devam eden PİMMS, kurduğu bayilik ağı<br />
ve satış sistemiyle, MIMAKI’yi Türkiye’de<br />
konusunda en rağbet gören marka haline<br />
getirdi. PİMMS bugün, dış mekan tabela<br />
ve reklam panolarından iç mekan dekorasyon<br />
ve mobilyaya; ambalajdan etikete;<br />
tekstilden hazır giyime kadar MIMAKI<br />
markasının ürettiği dijital baskı makinelerinin<br />
Avrupa’daki en büyük disribütörü<br />
konumunda. PİMMS Group Genel Müdürü<br />
Selçuk Aygüler ile dosya konumuz çerçevesinde<br />
biraraya geldik. Özellikle yapı söktörüne<br />
sunmuş oldukları hizmetleri ele aldığımız<br />
söyleşimizde PİMMS hakkında pek<br />
çok yeni şey öğrendik.<br />
Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />
Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />
kısaca bilgi verir misiniz?<br />
1979 yılında kurulan PİMMS, profesyonel<br />
stüdyo fotoğrafçılığı ile faaliyetlerine başladı.<br />
Firmamız, tabelaların fırça ile yapıldığı<br />
dönemlerden bugüne kadar baskı sektörüne<br />
birçok yeni teknolojiyi kazandırdı.<br />
Bu kapsamda baskı malzemeleri ve baskı<br />
ve kesim makinelerinden oluşan çok geniş<br />
bir portföyde yer alan markaların distribütörlüğünü<br />
yürüterek uzun yıllar baskı<br />
sektörünün ihtiyacına yanıt verecek birçok<br />
farklı marka malzeme ve makineyi Türkiye<br />
pazarıyla buluşturduk. 1989 yılında ise,<br />
Japon menşeli dijital baskı makineleri üreticisi<br />
MIMAKI’nin Avrupa pazarına girmesiyle<br />
MIMAKI reklam, endüstriyel ve tekstil<br />
ürünlerinin Türkiye distribütörlüğünü üstlenen<br />
PİMMS, 2011 yılında çevre ülkelere<br />
de hizmet vermeye başlayıp, MIMAKI’nin<br />
Avrupa’daki en büyük distribütörü haline<br />
geldi. Şu anda Mimaki’nin baskı makineleri<br />
portföyünün yanı sıra, ayrıca laminasyon<br />
makinesi, endüstriyel geniş format kesici<br />
ve plan kopya çözümlerinde farklı markaları<br />
da piyasaya sunmaya devam ediyoruz.<br />
Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />
örnekler verebilir misiniz?<br />
MIMAKI her zaman teknolojik anlamda<br />
kendini sürekli yenileyen ve Ar-Ge çalışmalarını<br />
pazarın ihtiyaçları doğrultusunda<br />
yürüterek son kullanıcının taleplerine en<br />
yenilikçi çözümlerle yanıt veren bir marka.<br />
Bu kapsamda, yukarıda da bahsetmiş olduğum<br />
gibi reklam, endüstriyel, tekstil ve<br />
artık en yeni teknolojisi olarak 3D baskı<br />
konusunda pazarın ihtiyaçlarını iyi analiz<br />
eden ve buna uygun teknolojiler geliştirmeye<br />
devam eden MIMAKI, özellikle gelişmekte<br />
olan dijital dünyaya yönelik kullanıcılarına<br />
yeni iş olanakları ve daha katma<br />
değerli üretim imkanları doğuracak teknolojilere<br />
olan Ar-Ge yatırımını sürdürüyor.<br />
Bu çerçevede yeni nesil olarak adlandırabileceğimiz<br />
ürün yelpazemiz içerisinde en<br />
çok öne çıkan teknolojiler UV LED baskı ve<br />
renkli 3D baskıdır. MIMAKI’nin geliştirdiği<br />
UV LED teknolojisi, soğuk kürleme yapılmasını<br />
sağlayarak, ısıya hassas malzemelere<br />
de baskı yapılmasını kolaylaştırmış ve<br />
bu sayede uygulama çeşitliliğini artırarak<br />
baskı üreticilerine karlı iş olanaklarının<br />
kapısını açmıştır. UV LED teknolojisi boyanın<br />
soğuk kürleme işlemi ile malzemeye<br />
tutunmasını sağlayarak çok daha fazla<br />
malzeme üzerine daha hızlı, daha kaliteli<br />
ve daha dayanıklı baskılar yapılmasını olanaklı<br />
hale getirmiştir. Bu sayede sadece<br />
reklam sektörü değil, endüstriyel sektörler<br />
de dijital baskının imkanlarından yararlanmaya<br />
başlamıştır ve bu teknoloji ile sektörün<br />
büyümesi hız kazanmıştır. MIMAKI<br />
de hem rulo malzemelere hem de tabaka<br />
halindeki esnek ve sert malzemelere baskı<br />
imkanı sunan UV LED baskı makineleri<br />
geliştirerek pazarın lideri konumuna gelmiştir.<br />
Renkli 3D baskı ise MIMAKI’nin en<br />
yeni ve 3D baskıda devrim yaratacak bir<br />
çözümüdür. MIMAKI’nin gelişmiş UV LED<br />
teknolojisindeki uzmanlığının bir ürünü<br />
olan bu çözüm, dünyanın ilk renkli 3D baskı<br />
makinesidir. 10 milyon farklı renki destekleyen<br />
makine henüz çok yakın zamanda<br />
piyasaya tanıtılmış olup, satışlarına<br />
<strong>2017</strong>’nin son çeyreğinde başlanacaktır.<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />
tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />
<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />
olduğunuz çözümler nelerdir?<br />
Mimarlık ve mühendislik ofislerine önerdiğimiz<br />
çözümlerin başında Axia markamıza<br />
ait renkli Autocad ve dijital poster baskı<br />
makinemiz ve ayrıca Mimaki JV150 ve<br />
JV300 serisi geliyor. Axia makinemiz, özel<br />
Memjet teknolojisi ile çizim kağıdı, poster<br />
kağıdı ve fotoğraf kağıdı üzerine hızlı baskı<br />
ve yüksek çözünürlüğü ile rakipsiz bir makine.<br />
Autocad çıktıları ve teknik çizimler<br />
için en uygun teknolojiye sahip makine,<br />
keskin detaylara sahip ve piyasada olabilecek<br />
en yüksek hızda baskı imkanı sunuyor.<br />
JV150 ve JV300 serileri yüksek hızda<br />
mühendislik çizimleri için baskı yapmak<br />
88<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
isteyenlere de oldukça uygun maliyetli bir<br />
çözüm sağlıyor. Bu serimiz ayrıca iç mekan<br />
dekorasyon uygulamaları için de folyo<br />
gibi malzemelere baskı yaparak farklı kreatif<br />
uygulamalar gerçekleştirmek isteyenler<br />
için de uygun bir çözüm.<br />
<strong>Yapı</strong>, mimari ve iç mekan dekorasyon sektörlerine<br />
yönelik sunduğumuz ve sektör<br />
firmalarının en çok tercih ettiği çözümlerimizin<br />
başında 3.20 metre ebatlı MIMA-<br />
KI SIJ-320UV LED rulodan ruloya geniş<br />
format baskı makinemiz geliyor. Piyasaya<br />
sunulduğu ilk günden bu yana UV LED<br />
rulo baskıda birinciliğini ispatlayan Mimaki<br />
SIJ-320UV LED baskı makinesi, ısıya<br />
duyarlı malzemeler üzerinde dahi yüksek<br />
kaliteli baskı kapasitesini ortaya koyuyor.<br />
Böylelikle tavan gergi, 3D efektli zemin<br />
kaplama, kanvas tablo ve ışıklı kutu üretimlerinde<br />
sektörde birinciliğini koruyan<br />
bir çözüm. Çünkü arkadan aydınlatmalı<br />
uygulamalarda, baskıda en doğru renk<br />
yoğunluğunun elde edilmesi, esnetilerek<br />
uygulama yapılan gergi tavan gibi üretimlerde<br />
boyanın çatlama olmaksızın gerekli<br />
esnekliğe sahip olabilmesi için kullandığınız<br />
baskı makinesinin doğru seçilmesi<br />
gerekir. MIMAKI SIJ-320UV modeli de esnek<br />
boya kullanımı, UV LED soğuk kürleme<br />
teknolojisi, malzeme gerdirme ünitesi<br />
ve renk yoğunluğu ile bu tür uygulamaları<br />
kolaylaştırmıştır. Bu makine ile evler, ofisler,<br />
AVM’ler, oteller ve restoranlar gibi iç<br />
mekan dekorasyon alanlarında oldukça<br />
göz alıcı ve katma değerli üretimler yapılabilmektedir.<br />
Flatbed UV LED baskı grubumuzda ise<br />
yapı, iç mimarlık ve dekorasyon sektörlerinin<br />
en çok talep gösterdiği çözümlerimizin<br />
başında MIMAKI JFX serisi geniş<br />
format UV LED baskı makinesi geliyor.<br />
JFX200-2513, JFX200-2531 ve JFX500-<br />
2131 geniş format baskı makinelerinden<br />
oluşan bu serimiz, geniş ebatlı cam, seramik,<br />
ahşap, taş, mermer, akrilik, PVC,<br />
Selçuk Aygüler / PİMMS Group Genel Müdürü<br />
alüminyum, metal, köpük levha gibi çok<br />
geniş yelpazede malzemelere direkt baskı<br />
yapıyor. Yüksek kaliteli ve hızlı baskı<br />
imkanı sunan bu seri sayesinde dolap<br />
kapaklarından tutun duşakabin camlarına,<br />
dekoratif reprödüksiyon tablolardan<br />
mutfak tezgah camlarına, inşaat tabela<br />
ve göstergelerinden yönlendirme tabelalarına,<br />
fuar teşhir ürünlerinden beyaz eşya<br />
ve elektronik cihaz baskılarına kadar çok<br />
çeşitli uygulamalar hayata geçirilebiliyor.<br />
Makinenin sunmuş olduğu beyaz boya, lak<br />
ve vernik boya imkanı ile de 3D kabartmalı<br />
efektler, Braille alfabesi ve kabartmalı görünümler<br />
elde edilerek dijital baskıda çok<br />
daha karlı sonuçlar alınabiliyor. Bu yüzden<br />
Türkiye’de de birçok ulusal ve uluslararası<br />
firmanın tercihi oluyor.<br />
UV LED flatbed baskı grubunda daha küçük<br />
ebatlı makine isteyenler için de masaüstü<br />
UV LED kompakt UJF serimiz sektörde<br />
çok rağbet görüyor. Bu serimiz de yapı,<br />
iç dekorasyon, mimarlık ve mühendislik<br />
firmalarının olduğu kadar hediyelik eşya,<br />
promosyon, tekstil, inşaat ve reklam sektörlerinin<br />
olmazsa olmazı haline geldi. Bu<br />
serimiz de daha küçük ebatlı baskı talepleri<br />
için neredeyse aklınıza gelebilecek her<br />
türlü malzemeye direkt UV LED baskı yapıyor.<br />
Biz de PİMMS olarak, 1989 yılından<br />
bu yana sektörel bazda kurduğumuz bayi<br />
ağımız aracılığıyla bu makinelerin satışını<br />
yürütmemizin yanı sıra, tüm çözümlerimizin<br />
satış sonrası destek hizmetlerini ve<br />
teknik servis faaliyetlerini yürütüyor ve<br />
kullanıcılarımızın sadece makine odaklı<br />
sorunlarında değil farklı uygulamaları nasıl<br />
geliştirebilecekleri ve bu makinenin kendilerine<br />
sunduğu çok çeşitli ve oldukça karlı<br />
uygulamaları nasıl hayata geçirebilecekleri<br />
konusunda her zaman kendilerine destek<br />
olmaya devam ediyoruz.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Son yıllarda sadece tüketim ürünlerinde<br />
değil tüm yaşam alanlarında kişiselleştirme<br />
trendinin bu denli yükselişe geçtiğini<br />
göz önünde bulundurursak, birçok<br />
niş pazarda dijital baskının çok daha<br />
yaygınlaştığını ve baskı üreticileri için<br />
çok elverişli iş olanaklarının ve fırsatların<br />
doğduğunu görmek mümkün. Yeni<br />
pazarlara girmek isteyen, üretimlerini<br />
çeşitlendirmek ve ürünlerine katma değer<br />
katarak kar marjlarını artırmak isteyen<br />
sektörler için dijital baskının sunduğu<br />
sayısız fırsat mevcut. Önemli olan bu<br />
olanakları en iyi şekilde değerlendirmek<br />
ve pazarda kalite üreten bir firma olarak<br />
önemli oyunculardan biri haline gelebilmek.<br />
Biz de her zaman pazarın ihtiyaçlarını<br />
en doğru şekilde analiz etmeye,<br />
bu ihtiyaçlara yanıt verebilecek altyapıyı<br />
oluşturmaya ve pazarı en doğru teknolojiye<br />
yönlendirmeye devam ediyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 89
Vefa, 2023 hedefini belirledi<br />
Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, küresel pazarlarda ve farklı kültürlerdeki<br />
potansiyel müşterilerine sürdürülebilir iş modelleriyle yenilikçi, farklılaşan ürünler sunarak<br />
2023 yılında sektörün en çok tercih edilen lider oyuncusu olma hedefiyle çalışmalarını<br />
sürdürdüklerini söyledi.<br />
Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />
projelerinizden bahseder misiniz?<br />
Ön üretimli yapılar ve yapı malzemeleri<br />
sektöründe faaliyet gösteren Vefa Holding,<br />
işçi kampları, petrol kampları, askeri<br />
kamplar, mülteci kampları ve afetzedeler<br />
için yaşam alanları, okullar hastaneler<br />
sosyal tesis binaları üretimini kapsayan<br />
geniş bir ürün yelpazesi ile faaliyetlerini<br />
sürdürmektedir.<br />
Sektörde birçok ilke imza atan Vefa, sektörü<br />
dünya çapında da bir noktaya ulaştırmıştır.<br />
Vefa, hafif çelik yapı sistemini<br />
Türkiye ile tanıştırdı 1999 yılında meydana<br />
gelen Marmara Depremi’nin ardından<br />
Türkiye’de doğan alternatif yapı sistemi<br />
ihtiyacı ile birlikte Vefa, Avrupa merkezli<br />
yeni bir teknoloji arayışına girdi. <strong>Yapı</strong>yı<br />
endüstrileştiren şirket, alışılagelmiş yapı<br />
Turan Koçyiğit / Vefa İcra Kurulu Başkanı<br />
sistemini önceden planlanabilir ve kontrol<br />
edilebilir hale getirdi. Teknolojiyi maksimum<br />
düzeyde kullanarak doğru malzeme<br />
ile doğru iş gücünü entegre eden bir yapı<br />
sistemi ortaya koydu.<br />
Vefa, işçinin hata yapma olasılığını minimuma<br />
indirme adına da çeşitli yöntemler<br />
geliştirdi. Örneğin; Profacto profilleri ile<br />
kaynaksız yapı teknolojisine geçti. Akabinde<br />
de kompozit panellerde Neopan teknolojisini<br />
kullandı. Kendi enerjisini kendi<br />
üreten ve ısı pompalarıyla ısıtılıp soğutulabilen<br />
Ekolojik Ev’i yaptı. Katlanabilir olma<br />
özelliğiile lojistik maliyetlerinde avantaj<br />
sağlayan katlanabilir Vekonas ve Vekonant<br />
konteynerlerinin üretimini gerçekleştirdi.<br />
Taklit edilemeyen pratik hazır konut<br />
Nestavilla ile Türkiye için dönüm noktalarından<br />
birine imza attı ve Fibercement<br />
90<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
levhaların üretimine Ekobord markası ile<br />
başladı. Vefa’nın bu ürünleri ve geliştirdiği<br />
teknolojiler sektörün büyümesi noktasında<br />
önemli adımlar oldu.<br />
Kısaca Vefa; sektörün okulu oldu, eğitimler<br />
verdi, mimarlar, mühendisler, teknik<br />
elemanlar yetiştirdi. Kendi alanıyla ilgili<br />
teknik detay kitapları hazırladı. Geliştirdiği<br />
ürünler yüksek lisans ve doktora tezlerine<br />
konu oldu. Her zaman en basit afet barınağından<br />
en konforlu kalıcı yapılara kadar<br />
insan doğasına uygun yaşam alanları üretmeyi<br />
hedefledi. Bugün itibariyle de dünyadaki<br />
her kıtada her türlü iklim koşulunda<br />
başarıyla test ettiği malzemeleri ve yapıları<br />
üretmektedir.<br />
İnovasyon, teknoloji ve yatırım konularını<br />
kurum kültürü olarak belirleyen Vefa,<br />
sadece Türkiye’de değil dünyanın pek<br />
çok yerinde birçok başarılı projeye imza<br />
atmaktadır. 2016 yılında 35 tane farklı<br />
ülkede projeler gerçekleştirdik.35 ülkenin<br />
8’i de ilk defa gidilen ülkeler oldu. 2016<br />
yılında ilk defa ürün gönderilen ülkeler arasında<br />
Malta, Slovakya, Bahreyn, Demokratik<br />
Kongo, Hindistan, Kolombiya, Kuveyt<br />
ve Fas yer aldı. <strong>2017</strong> yılına da Batı Afrika’da<br />
Fildişi, Gana, Nijerya ve Senegal’de<br />
aldığımız projelerle iyi bir giriş yaptık.<br />
En son Afganistan ile ülke genelinde prefabrike<br />
binalar inşa edebilecek bir fabrika<br />
kurmak üzere sözleşme imzaladık. Afgan<br />
Devleti’ne son teknolojilerle donatılmış<br />
prefabrik binalar inşa edebilecek bir fabrika<br />
kuracağız. Yaklaşık 3 yıl bu fabrikanın<br />
yönetiminde bulunacağız, sonra Afganistan<br />
Devleti’ne devredeceğiz. Bu anlaşma<br />
ile biz know how da ihraç etmiş oluyoruz.<br />
Afganistan dışında Cezayir’de de bir projemiz<br />
var. Geçen yıl Özgün İnşaat ve Cezayir<br />
Kamu Kesimi Endüstri Yerleşimleri (Divindus)<br />
ile kamuya ait altı iştirakin üretim<br />
süreçlerini iyileştirme, modernize etme<br />
ve birlikte üretim yapmaya yönelik bir anlaşma<br />
imzaladık. Ortaya koyduğumuz değerleri,<br />
altyapımızı ve birikimimizi paylaşmak<br />
ve Cezayir’in teknolojik gelişimine ve<br />
ihracat potansiyelini arttırmasına katkıda<br />
bulunabilmek bizim için büyük önem taşıyor.<br />
Bununla ilgili çalışmalarımız devam<br />
ediyor.<br />
Ayrıca Fildişi Sahilinin en büyük şehri olan<br />
Abidjan’da gerçekleştirdiğimiz bir projemiz<br />
mevcut. Fransızca Konuşan Ülkeler Oyunları<br />
<strong>2017</strong> (Francophone) dolasıyla ülkeye<br />
gelecek sporcuların kalacağı misafirhanelerin<br />
inşaatını yapıyoruz. 12 milyon dolar<br />
değerindeki ve 33 ayrı bloktan oluşan projede<br />
kırmızı, mavi, sarı, gri ve bej olmak<br />
üzere beş farklı renk kullanıldı. Tüm binalar<br />
prefabrik sistemle projelendirildi.<br />
Malezya’da bir projemiz bitmek üzere.<br />
Asya’nın en büyük projesine imza atacak<br />
olan Petronas için Malezya’da 1.800 adet<br />
modüler yaşam ünitesi ve 80 bin metrekarelik<br />
hafif çelik yapılardan oluşan lüks bir<br />
işçi kampı kurduk.<br />
Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />
sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />
yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />
avantajları bulunmakta?<br />
Çelik yapılar, sistem doğru çözümlendiğinde<br />
konforlu, estetik, yüksek ses ve ısı<br />
izolasyonlarına sahip, yangın dayanımı<br />
yüksek olan, depreme karşı güvenli, klasik<br />
yapı sistemlerine göre çok daha kısa<br />
sürede tamamlanabilen, geri dönüşümlü<br />
malzemeler kullanılarak üretilmiş, sözleşme<br />
anında teslim süresi ve bina bedeli<br />
sabitlenmiş, ön üretimli ve teknolojik altyapısı<br />
ile ölçülebilir değerlerde üretilen bir<br />
sanayi ürünü olan ve böylece şantiyedeki<br />
kurulum aşamasında hata ihtimalini ortadan<br />
kaldıran yapılardır.<br />
Proje ve statik hesap süreci bu sistem için<br />
özel olarak geliştirilmiş yazılımlar sayesinde<br />
tamamen teknolojik olarak ve hızlı bir<br />
şekilde gerçekleştirilmektedir. Üretim sürecinde<br />
ise yine tamamen bu sistem için<br />
özel olarak tasarlanmış ve Türkiye’ye Vefa<br />
tarafından getirilen Amerika ve Avustralya<br />
yapımı makine ve ekipmanlar kullanılmaktadır.<br />
Ana taşıyıcıda kullanılan ve hem taşıyıcı<br />
hem de duvar olarak sistemde yerini<br />
alan malzemeler tamamen galvanizli yapı<br />
çeliği levhalarından üretilmektedir.<br />
Yüksek ses, ısı izolasyonu ve yangın dayanımı<br />
gibi fonksiyonlar için özel çalışmalar<br />
yürütülmekte ve özel detaylar geliştirilmeye<br />
devam etmektedir. Tüm bunlar mimar<br />
mühendis grubu tarafından geliştirilmekte<br />
ve uygulaması da deneyimli montaj ekipleri<br />
tarafından yapılmaktadır. Böylece hafif<br />
çelik yapı sistemi ile bir yapının, üretim sürecindeki<br />
serüveninin belirsizliklerle dolu<br />
bir macera olmaktan çıkarılması mümkün<br />
olmaktadır. Çelik sistem yapılardaki yüksek<br />
izolasyon değerleri ısınma giderlerinde<br />
yaklaşık olarak 5 kat maliyet avantajı<br />
sağlamaktadır.<br />
Hafif çelik yapı sistemi klasik sistemler ile<br />
kıyaslanamayacak derecede yüksek inşaat<br />
hızına sahiptir. Özellikle inşaat sezonunun<br />
çok kısa olduğu bölgelerde güvenli,<br />
kaliteli ve en önemlisi de klasik yapı sistemlerine<br />
göre çok daha hızlı inşa edilebilen<br />
bir sistem olarak öne çıkmaktadır.<br />
Bu şekilde kısa sürede üretilip uygulandığı<br />
için zamandan tasarruf sağlarken acil<br />
çözümler için de ideal bir sistem olarak<br />
dikkat çekmektedir. Buna göre projesi hazırlanmış<br />
ve tüm izinleri alınmış bir konut,<br />
bir ay gibi bir süre içinde tamamlanabilmektedir.<br />
Hafif çelik sistemde kullanılan tüm malzemeler<br />
hafif olduğundan binanın yükü de<br />
oldukça azdır. Bu sayede her türlü zemine<br />
uygun kolay çözümler geliştirilebilmektedir.<br />
Dolayısıyla hem depreme dayanıklı<br />
hem de inşaat sezonuna bağlı kalmayan<br />
uygulamalar gerçekleştirilebilmektedir.<br />
Kullanılan malzemeler hafif olmasının<br />
yanında her biri bir sanayi ürünüdür. Hafif<br />
çelik yapı sistemi de bu malzemelerin<br />
teknik özellikleri dikkate alınarak tasarlandığından<br />
malzeme israfı yoktur. Bu teknolojik<br />
altyapı mimari serbestlikle birleşince<br />
yüksek estetiği sahip yapılar üretilebilmektedir.<br />
Hafif çelik yapı sistemi kullanılarak<br />
üretilen yapılar, tekrar tekrar sökülüp<br />
taşınabildiğinden ve bu sırada taşıyıcı<br />
sistemde kullanılan çeliğin geri dönüşümlü<br />
bir malzeme olmasından dolayı doğal<br />
kaynakların tüketilmesinin önüne geçilmiş<br />
olunmakta ve malzemenin tümü yeniden<br />
kullanılabildiğinden çevreci bir sistem olarak<br />
da dikkat çekmektedir.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 91
Dosya<br />
Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />
çok düşük seviyelerde olmasının<br />
size başlıca sebepleri nelerdir?<br />
Türkiye’de bu gelişimin yavaş olması,<br />
her yenilikte olduğu gibi hafif çelik yapı<br />
sisteminin de kullanıcılar tarafından en<br />
ince ayrıntısına kadar sorgulanmasından<br />
ve mesafeli yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır.<br />
Sorgulayıcı olunmasına itiraz<br />
etmek mümkün değildir. Ancak soru işaretlerinin<br />
ortadan kaldırılmasına, alışkanlıkların<br />
değişmesine, alternatiflerin de var<br />
olduğunun kabul görmesine katkıda bulunmak<br />
gerekmektedir.<br />
Çelik yapı sisteminin yavaş da olsa kat ettiği<br />
mesafe, konut üretimlerinde çelik yapı<br />
tercihini yaygınlaştırmıştır. Bunun yanında<br />
profesyonel kullanım için “üretilen prestijli<br />
binalar, çelik yapı sisteminin sunduğu estetik<br />
avantajları nedeniyle öne çıkmıştır.<br />
Çelik yapı sektörünün geldiği nokta, artık<br />
kamu binalarının, hastanelerin, okulların<br />
da bu sistemle yapılabileceği bilincinin<br />
yerleşmeye başladığını göstermektedir.<br />
Ayrıca sektöre katılan diğer girişimciler ile<br />
birlikte Türkiye’de ve yakın coğrafyada bir<br />
talep potansiyeli oluşması sağlanabilmiştir.<br />
Bu potansiyel ülkenin ihracat potansiyeline<br />
de önemli katkılar sunmaya devam<br />
etmektedir. Ayrıca yapının kendisinin ve<br />
yapının tümünde kullanılan malzemelerin<br />
birer sanayi ürünü olması, çelik yapı sistemine<br />
olan ilgi ve talebin artmasına paralel<br />
olarak pek çok sanayi kolunun gelişimini<br />
hızlandıracaktır. Böylece sisteminin yüksek<br />
oranlarda istihdam oluşturma potansiyeli<br />
de vardır.<br />
Çeliğin emniyet gerilmesinin yüksekliği sayesinde<br />
depreme en iyi karşılık veren malzeme<br />
olduğu gerçeği dikkate alındığında<br />
Türkiye’de inşaat sektöründe çelik kullanımı<br />
isabetli bir tercih olacaktır. Çünkü çelik,<br />
ahşaptan 21, betonarmeden 10 kat daha<br />
esnektir. Her türlü zemine uygun olduğu<br />
gibi zemini deprem güvenliği açısından<br />
risk taşıyan bölgeler için vazgeçilmezdir.<br />
Hafiftir, özgül ağırlığı taşıdığı yüke oranla<br />
küçüktür. Yüzde 100 geri dönüşümlüdür.<br />
Tüm bu özellikler çeliğin sağlamlığını tartışılmaz<br />
kılar. Dolayısıyla çelik yapı sistemi<br />
kullanılarak üretilen yaşam alanlarının<br />
önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle çelik<br />
yapıya daha fazla önem verilmeli, hatta<br />
teşvik edilmelidir.<br />
Kentsel dönüşümde ise mevcut fiziksel<br />
durum ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi,<br />
güzelleştirilmesi, daha sağlıklı bir yerleşim<br />
düzeni hedefleniyor. Hafif çelik yapı<br />
sistemi depreme dayanıklılığının yanında<br />
kentsel dönüşüm ile hedeflenen estetik<br />
ve çevreye duyarlılık konusunda da farkını<br />
ortaya koyuyor. Bu nedenle kentsel yaşam<br />
düzeyinin yükseltilmesi için konutlar, okul,<br />
hastane, kamu binaları gibi sosyal yaşam<br />
alanlarının inşasında hafif çelik yapıyı<br />
öneriyoruz. Hafif çelik yapı sistemi ile az<br />
katlı yapılardan oluşan, özlenen mahalle<br />
kültürünün yeniden hakim olduğu, sokaklarında<br />
gökyüzünün görülebildiği estetik<br />
ve konforlu yaşam alanları oluşturarak şehirler<br />
yayılabilir. Başta Avrupa ülkeleri olmak<br />
üzere gelişmiş pek çok ülkede şehir<br />
merkezine yakın müstakil ve az katlı olarak<br />
konumlandırılmış benzer yaşam alanları<br />
görülüyor. Çelik yapılar alternatifleri ile<br />
kıyaslanamayacak kadar kısa sürelerde<br />
inşa edilebiliyor bu nedenle dönüşüm hızla<br />
gerçekleşebilir.<br />
Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />
öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />
proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />
2016 yılı sonu itibariyle yeniden yapılanmamızı<br />
tamamladık. Enerjimizi daha doğru<br />
kullanalım, daha iyi odaklanalım mantığıyla,<br />
organizasyon şemamızda da değişikliğe<br />
gittik. Proje Yönetimi departmanımızı<br />
kurduk. Bu bize ciddi anlamda verimlilik<br />
kattı. Müşterilerimizden çok olumlu da<br />
geri dönüşler aldık.<br />
Bunun yanı sıra Turquality çalışmalarımızı<br />
yaptık. Ön üretimli yapılar sektöründe ilk<br />
defa biz Turquality’nin en üst seviyesinden<br />
destek programına kabul edildik. Bununla<br />
ilgili çalışmalarımız devam ediyor.<br />
Bu marka destek programı ihracatçıyı destekliyor,<br />
biz de bu belge sayesinde ciddi<br />
bir ivme kazanacağız.<br />
Yurtdışında pazarlama ve markalaşma yatırımları<br />
yapacağız.<br />
Küresel pazarlarda ve farklı kültürlerdeki<br />
potansiyel müşterilerimize sürdürülebilir<br />
iş modelleriyle yenilikçi, farklılaşan ürünler<br />
sunarak 2023 yılında sektörün en çok<br />
tercih edilen lider oyuncusu olmayı hedefi<br />
ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Vefa, bugüne kadar 5 milyon metrekareyi<br />
aşan üretimi ve montajı tamamlayarak<br />
90’ın üzerinde ülkeye ürün ve hizmet ulaştırdı.<br />
Geçen yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi<br />
(TİM) tarafından açıklanan en başarılı ilk<br />
1000 ihracatçı firma arasında da yer aldı.<br />
Türkiye’de ki toplam 67.000 ihracatçı firma<br />
içinde en çok ihracat yapan ilk 1000<br />
ihracatçı firma arasına girerek 610. sırada<br />
yer aldı.<br />
Ön üretimli yapılar alanında dünyanın devlet<br />
destekli ilk ve tek markalaşma programı<br />
olan Turquality Programı’na da geçen<br />
yıl girdik. <strong>2017</strong> yılına ise Batı Afrika’da<br />
Fildişi, Gana, Nijerya ve Ruanda’da aldığı<br />
projeler ile iyi bir giriş yaptık. Yurtdışı pazarlarda<br />
büyümeye devam edeceğiz. Ayrıca<br />
ürün ihracatı yanında know-how ihracatı<br />
da yapıyoruz.<br />
İnovatif ürünlerimiz, sürekli yenilediğimiz<br />
üretim teknolojilerimiz ve AR-GE yatırımlarımızla<br />
birçok ödülün de sahibi olduk.<br />
Yaptığımız inovatif çalışmalarımızla Türkiye’nin<br />
AR-GE Şampiyonları listesinde yer<br />
aldık. Turkishtime tarafından gerçekleştirilen<br />
Türkiye’nin İnovasyon Raporu AR-GE<br />
250 Araştırması’nda listeye giren Türkiye’nin<br />
ilk 250 firmasından biri olduk.<br />
Ayrıca geliştirdiğimiz iki farklı ürünümüz<br />
olan Vekonar ve Modüler Ev ile Design<br />
Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’nde<br />
Kurumsal ve Ticari Ürünler kategorisinde<br />
İyi Tasarım Ödülünün sahibi olduk.<br />
Sürdürülebilir bir büyüme ile Türkiye’nin<br />
en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer<br />
aldık.<br />
Öte yandan İstanbul Ticaret Odası tarafından<br />
açıklanan 2014 verilerine göre en<br />
çok vergi ödeyen İTO üyesi firmalar arasında<br />
Vefa Holding’in lokomotif şirketi Vefa<br />
Prefabrike <strong>Yapı</strong>lar San. Tic. A.Ş, de Bronz<br />
madalyaya hak kazandı.<br />
92<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Karmod;<br />
Kalitesiyle 100’e yakın ülkede yapıları bulunan<br />
dünyanın tanıdığı bir Türk markası<br />
“Türk prefabrik yapı sektörü olarak Dünya genelinde önemli bir isim edindik. Dünyada<br />
prefabrik yapı sektörü denildiğinde ilk akla gelen ülke Türkiye diyebiliriz.”<br />
Karmod iyi organize olmuş sekronize çalışan<br />
ekipleriyle aynı anda Dünyanın farklı<br />
ülkelerinde projeler gerçekleştirme gücüne<br />
sahip Karmod, iyi şekilde organize<br />
olmuş kadrosuyla 30 yılı aşkın süredir<br />
sektöründe faaliyet göstermekte. Karmod<br />
Genel Müdürü Hakan Durmaz ile yapmış<br />
oldukları faaliyetler ve sektördeki son gelişmeleri<br />
konuştuk.<br />
Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />
projelerinizden bahseder misiniz?<br />
Karmod 1986 yılında kurulmuş olup Prefabrik<br />
<strong>Yapı</strong> sektöründe üretim gerçekleştirmektedir.<br />
Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan<br />
Afrika’ya, Avustralya’ya kadar<br />
bugün itibariyle Karmod; 100’e yakın ülkeye<br />
gerçekleştirdiği ihracatıyla bugün sektörünün<br />
öncü markası konumunda.<br />
Prefabrik, hafif çelik, konteyner ve kabin<br />
yapı modellerinde alternatifli binalar üretiyoruz;<br />
Genel anlamda;<br />
Her alanda projeler için; - işçi şantiye<br />
kamp yapıları,<br />
- Eğitim ve hastane yapıları,<br />
- Ofis ve yönetim binaları,<br />
- Evler ve toplu konutlar,<br />
- Afet sonrası acil yaşam üniteleri<br />
- Güvenlik ve büfe kabinleri<br />
- Zırhlı Kurşun Geçirmez Güvenlik Klübesi<br />
ve Zırhlı Siperlik<br />
gibi benzeri çok sayıda yapının üretimini<br />
gerçekleştiriyoruz.<br />
KISACA BAZI PROJELERİMİZ<br />
- BP Azfen Şahdeniz 2 Projesi işçi kamp<br />
yapıları (Yatakhaneler, Yemekhane, Sağlık<br />
Merkezi, Yönetim ve Çalışma Ofisleri,<br />
Kantin, Sosyal Tesis binları vb.). (Azerbaycan<br />
Bakü yakınlarında Dünyanın şu ana<br />
kadar tesbit edilebilmiş en yüksek doğalgaz<br />
rezervine sahip şantiye projesidir. Proje<br />
tamamlandığında –TANAP- Türkiye üzerinden<br />
tüm Avrupaya enerji sağlayacak.)<br />
- Irak’ın Bağdat ve Kut Şehirlerinde 10 bin<br />
kişinin yaşadığı 1884 adet prefabrik konut<br />
ve sosyal tesis yapılarını 7 ay gibi rekor bir<br />
sürede tamamladık.<br />
- İstanbul 3. Havalimanı 1.500 kişilik işçi<br />
kamp yapılarını ürettik. (Yatakhaneler,<br />
Yemekhane, Sağlık Merkezi, Yönetim ve<br />
Çalışma Ofisleri, Kantin, Sosyal Tesis binları<br />
vb.)<br />
Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />
sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />
yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />
avantajları bulunmakta?<br />
- Hızlı ve ekonomik bir inşa sürecine sahiptir.<br />
94<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
- <strong>Yapı</strong>m süreci iklim koşullarından etkilenmez.<br />
- Farklı iklim koşulları için farklı ve ekonomik<br />
çözümlerle yüksek enerji verimliliği<br />
sağlar.<br />
- Dünyada bilinen depreme en dayanıklı<br />
yapı sistemidir.<br />
- Hafifliğinden dolayı en kötü zemin koşullarında<br />
dahi inşa edilebilir.<br />
- Uluslararası standartları kabul eden tüm<br />
ülkelerde uygulanan bir sistemdir.<br />
- Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularında<br />
benzersiz avantajlara sahiptir.<br />
- Mimari, elektrik ve mekanik çözümlerde<br />
büyük kolaylık ve esneklik sağlar.<br />
- Kullanıcılara yüksek yapı fiziği olanakları<br />
sunar. (Isı, ses, nem, günışığı gibi faktörler)<br />
Çok daha uzun ömürlüdür.<br />
- Kolonsuz ve kirişsiz tasarımı, iç mimari<br />
ve dekorasyon rahatlığı sağlar, ferah ve<br />
daha geniş iç mekânlar sunar.<br />
- Sağlıklı iç hava kalitesine sahip mekânların<br />
inşası için en uygun çözümdür.<br />
- İnşa sahası, çevre ve sosyal yaşam kalitesini<br />
etkilemez.<br />
- İnşa esnasında çevreci ve minimum su<br />
tüketimi tasarruf sağlar, su kaynakları ve<br />
yer altı sularının kirlenme riskini azaltır.<br />
- % 90 ve üzeri oranda geri dönüştürülebilir<br />
malzemedir.<br />
Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />
çok düşük seviyelerde olmasının<br />
size başlıca sebepleri nelerdir?<br />
- Çelik yapıların avantajlarının yeterince<br />
tanınmaması - Özellikle büyükşehirlerde<br />
arsa maliyetlerinin yüksek oluşu 3 veya 4<br />
katlı yapılabilen çelik yapıları maliyetli kılabiliyor.<br />
(Arsa/yapı oranı)<br />
Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />
öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />
proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />
Karmod olarak 100’e yakın ülkeye ihracat<br />
gerçekleştirdik. Sürdürülebilir bir ihracat<br />
ivmesi yakaladık. Her yıl ortalama 30 ülkede<br />
60 civarı büyük proje gerçekleştiriyoruz.<br />
Bu projelerimizde ağırlığı enerjiden<br />
madenciliğe, yol yapımdan havaalanlarına<br />
şantiye yapıları, toplu konutlar, ofis yapıları<br />
vb. yapılar oluşturuyor.<br />
Hakan Durmaz / Karmod Genel Müdürü<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Afrika ve Ortadoğu’dan sonra Güney<br />
Amerika ülkeleri en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz<br />
ülkeler arasına girdi.<br />
Karmod olarak kalitemizi Avrupa ülkelerine<br />
de kabul ettirdik.<br />
İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak<br />
üzere 12 Avrupa ülkesinde projeler<br />
gerçekleştirdik ve gerçekleştiriyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong>larımızın son derece güvenli<br />
ve uzun ömürlü olduğunun bilinmesini<br />
isteriz.<br />
<strong>Yapı</strong>larımızın tamamı demonte birleşimli<br />
özelliğimizle farklı proje veya mekanlarda<br />
kullanılma avantajına sahip.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 95
“Hafif Çelik <strong>Yapı</strong>lar;<br />
çevreye en az zarar veren, güvenli,<br />
ekonomik ve dayanıklı yapılardır”<br />
“Aksay Çelik’in en temel hedefi elbette önce ülkemiz, sonra da dünya için iyi ve yaratıcı<br />
şeyler yapabilmek, insanlara huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri modern alanlar sunabilmektir.<br />
Bu anlamda var gücümüzle çalışıyoruz.”<br />
Fatma Altun / Aksay Çelik <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Türkiye’nin yanı sıra pekçok yabancı ülkede<br />
de Çelik <strong>Yapı</strong>lar üzerine başarılı projelere<br />
imza atan Aksan <strong>Yapı</strong> her biri kendi<br />
alanında uzman ve deneyimli kadrosu ile<br />
müşterilerinin talep ve ihtiyaçlarına anında<br />
cevap verebilmekte. Aksan Çelik <strong>Yapı</strong><br />
Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Altun ile<br />
dosya konumuz çerçevesinde bir söyleşi<br />
gerçekleştirdik. Sektör tecrübesi, olaylara<br />
hakimiyeti ve yalın anlatımı ile merak ettiğimiz<br />
tüm soruları yanıtlayan sayın Altun’a<br />
teşekkür ediyoruz..<br />
Fatma Altun, öncelikle kısaca<br />
kendinizden bahseder misiniz?<br />
Yaklaşık 10 yıldır çelik sektöründe çalışıyorum.<br />
Egem Çelik sektöre ilk girdiğimizde<br />
kullandığımız isimdi. Şuan da Aksay Çelik<br />
yapı olarak hizmet sunmaktayız. Yıllardır<br />
hafif çelik sektöründe yaşanan gelişmeleri<br />
yakından takip etmekteyiz. Gelişmiş<br />
ülkelere yapmış olduğumuz ziyaretlerde,<br />
özellikle ABD, Kanada ve Avustralya’da bu<br />
sistemin ciddi anlamda kullanımı olduğunu<br />
ve büyük bir pazar payı olduğunu gördük.<br />
Sistemin Türkiye’ye entegrasyonunu<br />
sağlamak için birçok teknik çalışmalarımız<br />
oldu. Üretim teknolojisinin ülkemize<br />
taşınması, yazılım alt tabanı ile üretim<br />
konusunda teknik eleman yetiştirilmesi,<br />
bina teknik detaylarının çözümlenmesi vb.<br />
çalışmalar uzun bir zamanımızı aldı. Fakat<br />
buna değdiğini, hatta az bile çalıştığımızı<br />
şimdi daha iyi görebiliyoruz.<br />
Aksay Çelik’in, hafif çelik konstrüksiyon<br />
binalar konusunda uzman hale gelmesi,<br />
yurt içi pazarda karşılığını hemen buldu<br />
aslında. Türkiye’nin dört bir tarafından,<br />
her iklim bölgesinden, çeşitli adetlerde ve<br />
metrajlarda projelerimiz devam ediyor.<br />
Yurt içi yatırımcılarımızın yanı sıra, yurt dışı<br />
pazarlarda etkin Türk veya yabancı yatırımcılarla<br />
da sistem ile çok ilgili. Şu an Avrupa<br />
başta olmak üzere, Kuzey Afrika ve<br />
Ortadoğu’dan inanılmaz talep bulunuyor.<br />
Bu taleplere gereken kalitede ve hızda cevap<br />
verebilmek bakımından biz de firmamızı<br />
geliştirdik ve sert yurt dışı pazarına<br />
hazırlandık. Siyasi kimi düzensizlikler ve<br />
hatta savaşın sürdüğü bölgelerde dahi insanların<br />
konut ihtiyacına yanıt verebilmek<br />
için çalışıyoruz.<br />
Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />
sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />
yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />
avantajları bulunmaktadır?<br />
Bu nokta bizim sektörümüz bakımından<br />
en can alıcı noktalardan biridir. Türkiye<br />
bir enerji ülkesi değil. Yani enerjinin ucuz<br />
96<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
olmadığı ülkelerde birçok detay önem kazanmaktadır.<br />
Ülkemizde son yıllarda devletimizin<br />
de ön ayak olması ile bir enerji<br />
tasarrufu kampanyası başlatıldı aslında.<br />
Düşük tüketimli ampullerin yaygınlaştırılmasından<br />
tutun, bina yalıtım sistemlerinin<br />
zorunlu kılınmasına kadar ciddi bir çaba<br />
içerisine girildi. Bu anlamda bu çalışmaların<br />
ne derece başarılı olduğu ne yazık ki<br />
tartışma konusudur. Enerji tasarrufuna yönelmek<br />
de bir sofistike alt yapı, bu tip bir<br />
kaygı taşınması durumunu zorunlu kılıyor.<br />
Ancak insanımıza bu noktada doğru bakabileceği<br />
bir zemin nedense verilmiyor. İlk<br />
etapta cebinden çıkana bakan bir toplumun<br />
enerji tasarrufu konusunda gereken<br />
hassasiyeti göstermesi mümkün değildir.<br />
Bu noktada Aksay Çelik, irtibat sağlayabildiği<br />
oranda insanımıza enerji konusunun<br />
önemini arz etmeye çalışıyor. Firma olarak,<br />
son dönemde öne çıkan “pasif ev”<br />
konusu üzerinde çalışmalarımız devam<br />
ediyor. Uzman bir kadroya sahip olmak<br />
avantajımızı burada kullanacağız. Enerji<br />
sarfiyatı olmayan ve hatta kendi enerjisini<br />
üreten evler inşa etmek en önemli hedeflerimizden<br />
biri.<br />
Özellikle Kuzey Avrupa’da yapmış olduğumuz<br />
çalışmalarda, ilgili makamların<br />
yalıtım, enerji tasarrufu noktasındaki hassasiyeti<br />
görülmeye değerdi. Duvar detaylarında,<br />
çatıda, beton zemin yalıtımı konularında<br />
ciddi bir hassasiyet göstermekte<br />
idiler. Kuzey Avrupa dediğimiz, aslında<br />
bizim Doğu Anadolu bölgemiz ile benzerlikler<br />
göstermektedir. -25 C / -40 C aralığında<br />
seyreden bir soğuk var örneğin. Kar<br />
yükleri, yağış oranları da benzerlikler gösteriyor.<br />
Ancak ne yazık ki biz ülke olarak<br />
aynı hassasiyeti göstermiyoruz; kamu ve<br />
özel binalarımızda milletimizin ortak kaynağı<br />
olan enerjimizi boşa harcıyoruz.<br />
Bu noktada çelik, betonarme yapılardan<br />
kat kat üstün bir yalıtım, enerji tasarrufu<br />
imkânı vermektedir. Çelik yapı, aynı zamanda<br />
yalıtım amacı ile yapılan, ancak<br />
yanıcılığı, yapının taşıyıcı sistemine zarar<br />
vermesi ve verimsizliği nedeniyle ülkemiz<br />
dışında tercih edilmeyen XPS-EPS mantolama<br />
vb. bir ekstra çalışma gerektirmeden<br />
gereken değerlerde yalıtım sağlayan bir<br />
yapıdır.<br />
Çelik yapılar, aynı zamanda neredeyse<br />
%95 geri dönüştürülebilir yapılardır. Uzun<br />
bir kullanım ömrüne sahiptir, bu manada da<br />
betonarme yapılardan ileridedir. Hafif çelik<br />
yapı sisteminin hem şantiye aşamasındaki<br />
teknik terimle kuru imalat-montaj aşaması,<br />
hem de az atık ortaya çıkarmakta.<br />
Bunların yanı sıra çelik yapıların betonarme<br />
yapılara nazaran birçok avantajı var.<br />
Yatırım düşünen okuyucularınızı aydınlatmak<br />
bakımından bu konuları belirtmek<br />
istiyorum. Mimari projesi yapılmış bir<br />
projenin statik hesaplamalarına göre betonarme<br />
sistemlerde var olan kiriş-kolon<br />
aplikasyonu sonrası görülen mimari alan<br />
daralmaları, kolon ve kirişlerin duvarlarda<br />
çıkmalar oluşturması ve özellikle mimarların<br />
taşıyıcı sistemde oluşabilecek<br />
problemleri gözeterek proje aşamasında<br />
estetik açıdan belli kısıtlamalara gitmek<br />
zorunda kalması betonarme yapı sistemin<br />
bir dezavantaj. Hafif çelik sistemlerde ise<br />
mimari planda bir daralma olmuyor.<br />
Üretim ve saha montajında gözle görülür<br />
düzeyde bir hız farkı bulunmakta. Bu pratik<br />
durum, elbette maliyet anlamında bir<br />
avantaj olarak hafif çelik yapı hanesine bir<br />
artı daha kazandırıyor.<br />
Ve belki de en önemli avantaj, ki bu hakikaten<br />
hayati bir konu, depreme karşı olan<br />
dayanıklılığıdır. Hafif çelik sistem binalar,<br />
süneklik katsayısı ve yapısal hafifliği sayesinde<br />
betonarme yapılara göre depreme<br />
karşı 10 kat daha güçlüdür.<br />
Finansal açıdan hafif çelik sistemlerde<br />
fabrika üretimi ön planda olduğu için daha<br />
az işgücü kullanımı, inşaat yapım süresinin<br />
az olması ve temel beton, taşıyıcı<br />
sistem, bölme duvarlar, sıvalar, cephe<br />
mantolaması, çatı yapımı betonarme yapı<br />
sistemlerine göre yaklaşık %25 daha ucuz<br />
olması finansal yönden hafif çelik sistemlerin<br />
öne çıkmasını sağlıyor.<br />
Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />
çok düşük seviyelerde olmasının<br />
sizce başlıca sebepleri nelerdir?<br />
Bu konuda hem firma içinde uzman arkadaşlarımızla,<br />
hem de danışmanlarımız<br />
ile defalarca istişarelerde bulunduk. Çelik<br />
yapıların yaygınlaşması önünde birkaç<br />
ciddi engel var. Bu engellerden ilki ve<br />
en önemlisi çelik yapı uygulamalarını sanatına<br />
uygun icra etmeyen firmaların çoğunlukta<br />
olması. Bu durum, çelik yapılara<br />
karşı olan toplumsal güveni azaltıyor.<br />
“Eğer betonarme yapı inşa edecek kadar<br />
kaynak yok ise çelik yapı tercih edilmeli”<br />
veya “sık kullanılmayan yapılarda çelik tercih<br />
edilmeli” türünden son derece yanlış<br />
bir algı oluştu. Bu algıyı yaratan, geçici çözüm<br />
sunan, modüler, tabiri caiz ise “ucuz<br />
yollu” yapılar ile hafif çelik konstrüksiyon<br />
yapıların birbiri ile karıştırılması.<br />
Bu noktada çözüm olarak hafif çelik yapı<br />
alanında uzman, işi layıkıyla yapan firma<br />
sayısının artması, bu firmaların bünyesinde<br />
çalışan mavi ve beyaz yaka işçilerin bu<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 97
Dosya<br />
alanda gelişmelerinin sağlanması gerekiyor.<br />
Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde ve<br />
bu ülkelerin tüm iklim koşullarında kullanılan<br />
çelik yapılara güvenin artırılması gerekiyor.<br />
Yani örneğin ABD bu sistemi hem<br />
Alaska’da, hem Arizona’da kullanıyor. Burada<br />
hükümetlerin de konuya global yaklaşması<br />
gerekiyor. Yani, inşaat maliyetleri<br />
düşük, kullanıma sunulma süresi kısa,<br />
yalıtım değerleri yüksek, deprem riskini<br />
minimuma indiren bu yapı tipini yaygınlaştırmak<br />
bakımından bazı çalışmalarda öncü<br />
olması gerekiyor.<br />
Bu konuda devletimizin bir desteği yok<br />
değil; neredeyse her alanda çelik yapı<br />
çözümleri ile ilgili ihaleler bulunuyor. Hastane,<br />
okul, aile sağlık merkezleri, kamu<br />
binaları vb. yapılarda devletimiz de hızlı ve<br />
güvenilir olan hafif çelik yapıları tercih etmeye<br />
başlamıştır.<br />
Üçüncü bir konu ise, çelik yapıların sadece<br />
villa benzeri müstakil yapılar için<br />
uygun olduğu düşüncesidir. Oysa ki, hafif<br />
çelik yapı elemanları kullanılarak çok katlı<br />
apartmanlar, yüksek katlı yapılar da inşa<br />
edilebilmektedir.<br />
Aksay Çelik olarak bu tip projelere de hem<br />
Türkiye’de, hem yurt dışında imzamızı attık.<br />
Bu tip yapılarda da çelik konstrüksiyon<br />
çözümler tercih edilir ise, inşaat pazarında<br />
çelik yapıların payı hızla artacaktır.<br />
Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />
öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />
proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />
Aksay Çelik için hedef, yurt içi pazarında<br />
yerini sağlamlaştırmak, yapının yaygınlaşması<br />
için gerekli çalışmaları hız kesmeden<br />
sürdürmek; yurt dışı pazarında<br />
ise bir Türk firması olarak marka değerini<br />
ve dolayısı ile pazar payını artırmak.<br />
Net bir tarih vermek mümkün değil, ancak<br />
inşaat kültürümüz, tıpkı sosyo-kültürel<br />
yapımızın değişmesi gibi, değişecektir.<br />
Bu değişim pratik olana, makul<br />
olana doğru olacaktır. Makul olan ise<br />
günümüzde maksimum fayda sağlayan,<br />
çevreye en az zarar veren, güvenli, ekonomik<br />
ve dayanıklı yapılardır elbette ve<br />
bu aslında hafif çelik yapının da tanımı.<br />
Bu anlamda geleceğin çelik konstrüksiyon<br />
yapıların olacağını düşünüyorum.<br />
Firmamızı da bu geleceğe hazırlamak en<br />
büyük hedefimiz. Yakın zamanda Kuzey<br />
Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri<br />
ile yoğun görüşmelerimiz oldu. Yurt<br />
içi projelerimizin yanı sıra, bu ülkelerde<br />
bir satış ve uygulama ağı oluşturmak<br />
suretiyle toplu konut projelerine imza<br />
atma hedefimiz var. Üretim teknolojimizi<br />
de bu ülkelerde yürüteceğimiz projeler<br />
sayesinde ihraç edebileceğiz. Türk malı<br />
malzemelerin yurt dışında yaygınlaşması<br />
çalışmalarına katkı sunmak noktasında<br />
da adım atmaya devam etmiş olacağız.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu<br />
durumu değerlendirdiğimizde “sınırlı<br />
kaynaklar-sınırsız ihtiyaçlar” dengesinin<br />
ne kadar önemli olduğunu daha iyi<br />
anlıyoruz. Elimizdeki imkânları en akıllı<br />
biçimde kullanarak, üretebileceğimiz en<br />
faydalı ürünü ortaya koymak için ciddi<br />
çaba sarf etmekteyiz. Burada Aksay Çelik’in<br />
en temel hedefi elbette önce ülkemiz,<br />
sonra da dünya için iyi ve yaratıcı<br />
şeyler yapabilmek, insanlara huzur ve<br />
güven içinde yaşayabilecekleri modern<br />
alanlar sunabilmektir. Bu anlamda var<br />
gücümüzle çalışıyoruz. Umarız bu çalışmaların<br />
insanımıza, toplumumuza faydası<br />
olur; yeni nesilleri güvenli ortamlarda,<br />
binalarda büyütme imkânımız olur.<br />
Saygılarımı sunuyorum.<br />
98<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Business İstanbul<br />
LEED Platin yeşil bina sertifika adayı<br />
İstanbul Anadolu yakasının en değerli lokasyonu olan Göztepe E-5 üstünde yer alan, merkezi<br />
konumu, mimari tasarımı ve ileri teknolojik ofis donanımı ile fark yaratan Business İstanbul,<br />
dünyada kabul edilebilirliği en yüksek yeşil bina sertifikası olan LEED’in en üst kategorisi<br />
LEED Platin’e aday oldu.<br />
100 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Dosya<br />
Türkiye’nin en büyük A plus ofis projesi<br />
Business İstanbul, Green Business Certification<br />
Instute (GBCI) tarafından verilen,<br />
dünyada tanınırlığı ve kabul edilebilirliği<br />
en yüksek yeşil bina sertifikası olarak bilinen<br />
LEED sertifikasının adayı oldu. GBCI<br />
tarafından çevreci faktörler, ekonomik<br />
kullanım ve sağlıklı yaşam koşulları kriterleri<br />
doğrultusunda verilen LEED yeşil bina<br />
sertifikasının en üst kategorisi olan LEED<br />
Platin sertifikasına aday olan Business<br />
İstanbul, iş dünyasına prestij kazandıran<br />
projelerin başında geliyor.<br />
Proje için ideal konumlama<br />
LEED sertifikası kriterlerini sürdürülebilir<br />
arazi, su verimliliği, malzeme ve kaynaklar,<br />
enerji ve atmosfer, iç mekan kalitesi,<br />
tasarımda inovasyon ve bölgesel öncelik<br />
oluşturuyor. Bu çerçevede Business İstanbul,<br />
sürdürülebilir arazi kriteri kapsamında<br />
sahanın sulak alan ve koruma bölgesi<br />
olmayan bir konumda seçilmesi, inşaat<br />
esnasında erozyon ve sediment kontrol<br />
planı uygulaması ve ısı adası etkisinin<br />
azaltılması için peyzajda ve çatı kaplamalarında<br />
açık renkli materyal kullanımını<br />
gerçekleştiriyor. Bununla birlikte projede,<br />
otopark sayısı minimum seviyede tutularak<br />
düşük emisyonlu araçlar için öncelikli<br />
park yeri imkanı sağlanıyor, bisiklet park<br />
alanları düzenlemesi yapılarak alternatif<br />
ulaşım sistemleri artırılıyor. Bulunduğu<br />
konum itibariyle ise tüm toplu ulaşım seçeneklerine<br />
yürüme mesafesinde erişim<br />
sağlanıyor.<br />
Enerjiden %26 tasarruf<br />
Business İstanbul’da LEED’in enerji ve atmosfer<br />
kriteri kapsamında iklimlendirmede<br />
yüksek verimli VRF sistemleri, yüksek<br />
ısı yalıtım özelliğine sahip cephe sistemleri,<br />
frekans konvertörlü pompalar ve ısı<br />
geri kazanımlı havalandırma uygulamaları<br />
yapılıyor. Bu nitelikler sayesinde Business<br />
İstanbul’da %26 düzeyinde enerji tasarrufu<br />
sağlanması hedefleniyor.<br />
İnşaatın %20’si geri dönüştürülmüş<br />
malzemeden<br />
Business İstanbul’da LEED’in malzeme ve<br />
kaynakların kullanımı doğrultusunda %20<br />
oranında geri dönüştürülmüş malzeme<br />
kullanımı ve %20 oranında yerel malzeme<br />
kullanımı hedefleniyor. <strong>Malzeme</strong>lerin<br />
ulaşımından kaynaklanan karbon emisyonunun<br />
minimum düzeye düşürülmesi de<br />
sağlanıyor.<br />
Diğer yandan, Business İstanbul’un inşaatı<br />
sırasında çıkan inşaat çeliği, beton,<br />
moloz, ambalaj atıkları ve evsel atıkların,<br />
atık yönetim planı kapsamında ayrı ayrı<br />
toplanarak geri dönüşüm tesisine gönderilmesi<br />
planlanıyor. Ayrıca projede, bina<br />
kullanıcılarının rahatlıkla ulaşabilecekleri<br />
alanlarda geri dönüşüm çöp kutuları bulundurulması<br />
ve çıkan atıkların atık yönetimi<br />
kapsamında geri dönüşüm tesisine<br />
gönderilmesine yer veriliyor.<br />
İç mekanlarda yüksek hava kalitesi<br />
Sağlıklı yaşam koşullarının oluşturulması<br />
amacıyla Business İstanbul’da düşük<br />
uçucu organik bileşik içerikli yapıştırıcı ve<br />
boyalar kullanılarak iç ortam hava kalitesinin<br />
artırılması, iç mekan hava kalitesi<br />
kontrolü için bina açıklarına yakın alanlarda<br />
sigara kullanımın yasaklanması ve<br />
mekan kullanımına uygun mekanik havalandırma<br />
sistemi gerçekleştiriliyor. Yüksek<br />
standartlarda havalandırma ve termal<br />
konfor sağlanırken, kanserojen içeriği<br />
düşük boya ve kaplamalar gibi uygulama<br />
malzemeleri kullanılıyor. Projede ayrıca<br />
%75 oranında gün ışığından yararlanarak<br />
doğal aydınlatma sağlanması ve yaşam<br />
alanlarının %90 oranında manzaralı olması<br />
hedefleniyor. İstanbul Anadolu yakasının<br />
en değerli lokasyonu olan Göztepe E-5<br />
üstünde yer alan, merkezi konumu, mimari<br />
tasarımı ve ileri teknolojik ofis donanımı<br />
ile fark yaratan Business İstanbul, LEED<br />
Platin sertifikası adayı olarak da iş dünyasına<br />
çok daha yüksek bir prestij sağlamayı<br />
hedefliyor. Business İstanbul’un ilk iki bloğu<br />
Haziran ayında, üçüncü bloğu ise Eylül<br />
ayında tamamlanıyor. Business İstanbul,<br />
<strong>2017</strong> Haziran ayından itibaren dekorasyonu<br />
da bitirilmiş olarak iş dünyasına hizmet<br />
vermeye başlayacak.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 101
Amad Gayrimenkul ve Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile<br />
Kartal Wings Projesi<br />
Suudi Arabistan kökenli Amad Gayrimenkul ve Türk inşaat şirketi Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile<br />
Kartal’da yapımına başlanan Kartal Wings projesi 186 milyon TL yatırım değerine sahip.<br />
Proje 12 dönüm arazi üzerinde 3 blok olarak tasarlandı.<br />
İnşaat sektörünün deneyimli firması Umran<br />
<strong>Yapı</strong> ve 250 milyon TL üzerinde öz<br />
sermayesi olan Suudi Arabistan kökenli<br />
Amad Gayrimenkul ortaklığı ile hayata geçirilen<br />
Kartal Wings, özgün mimari tasarımı,<br />
konforlu daireleri, merkezi konumu,<br />
ulaşım ağlarına yakınlığı, sosyal donatıları<br />
ve dev peyzaj alanıyla Kartal bölgesinin iddialı<br />
projeleri arasında yer alıyor.<br />
Tanıtım buluşmasında Kartal Wings Satış<br />
Koordinatörü Arman Özver, projenin genel<br />
özelliklerini tanıtan bir sunum gerçekleştirdi.<br />
Projenin 12 dönüm arazi üzerinde yatay<br />
mimaride 3 bloktan oluştuğunu ve 278<br />
seçkin dairenin yer aldığını belirten Özver,<br />
her türlü sosyal donatının mevcut olduğunu<br />
söyledi. En büyük keyfin 8.5 dönüm<br />
yeşil alan içinde yer alan sosyal tesislerde<br />
ailelerin ve çocukların bir araya gelme imkanı<br />
olduğunu ifade eden Özver, proje ile<br />
özlenen mahalle kültürünü hayata geçireceklerini<br />
belirtti. Özver, yaşam merkezinin<br />
yapı kalitesinin ise uluslararası standartlarda<br />
olacağını vurguladı. Ardından Mimar<br />
Cem Bender, Kartal Wings projesinin teknik<br />
detaylarını aktardı.<br />
Amad Gayrimenkul Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Abdulrahman Al Duhaim:<br />
Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile önemli projeleri<br />
hayata geçireceklerini ifade ederek, güçlü<br />
bir finansal yapıya sahip olduklarını,<br />
ilişkide oldukları yatırımcıların desteğini<br />
alarak finansal güçlerini 5-6 katına kadar<br />
çıkararak 1 milyar TL’nin üstünde yatırımlara<br />
girebileceklerini kaydetti. Al Duhaim,<br />
102<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Proje<br />
Arap yatırımcıların Türkiye’ye inandığını ve<br />
güvendiğini belirterek, Amad Gayrimenkul<br />
olarak bu nedenle Türkiye’de olduklarını<br />
belirtti. Birkaç yıl önce 20 kişilik uzman<br />
araştırma kadrosuyla Avrupa genelinde<br />
gerçekleştirdikleri yatırım fizibilitesi çalışmasında<br />
yatırım yapılabilir 12 ülke belirlediklerini<br />
dile getiren Al Duhaim, Türkiye’nin<br />
bu listede ilk sırada yer aldığını ve<br />
Umran <strong>Yapı</strong> ile birlikte geliştirdikleri Kartal<br />
Wings projesinin bu yatırım konseptine<br />
uygun olduğunun altını çizdi. Kartal Wings<br />
projesinin müşteri kitlesinin ev sahibi olmak<br />
isteyen kesimler ve Türk yatırımcılar<br />
olduğunu vurgulayan Al Duhaim, bu nedenle<br />
projeyi Türk aile yaşamının ihtiyaçlarına<br />
uygun olarak tasarladıklarını söyledi.<br />
Amad Gayrimenkul Türkiye<br />
Genel Müdürü Oğuzhan Olaş Amad: Gayrimenkul’un<br />
Türkiye ile gönül bağı kuran Suudi<br />
Arabistanlı iki kardeşin Türkiye’ye karşı<br />
duydukları büyük sevgisi ve Türk İnsanına<br />
karşı hissettikleri hürmetin sonucunda<br />
oluştuğunu belirterek şunları kaydetti:<br />
“Alduhaim ailesi tarafından Suudi Arabistan’ın<br />
başkenti Riyad’ta kurulan firma,<br />
Ortadoğu’nun farklı ülkelerinde çok sayıda<br />
projeye imza atmış ve gayrimenkul sektöründe<br />
büyük deneyim sahibi olmuştur. Firma<br />
sahipleri Sayın Abdullah Alduhaim ve<br />
sayın Abdurrahman Alduhaim 2000’li yıllarda<br />
sık sık Türkiye’ye gelerek, gerek gayrimenkul<br />
sektöründe yaşanan gelişmeleri<br />
Oğuzhan Olaş / Amad Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü<br />
gerekse Türk ekonomisinin gidişatını çok<br />
yakından izlemiş ve Türk ekonomisindeki<br />
dinamizmi anlamaya çalışmışlardır. Körfez<br />
bölgesinden onlarca, yüzlerce yatırımcının<br />
ülkemize gelip çeşitli ticari faaliyetlerde<br />
bulundukları bir gerçektir. Bu yatırımcıların<br />
önemli bir kısmı başarılı da olmuşlardır. O<br />
yıllarda bugünkü Amad ailesi Körfez’den<br />
gelen çeşitli yatırımcılara danışmanlık yaparak<br />
Türkiye ile bu yatırımcılar arasında<br />
köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu süreç biz<br />
Amad ailesi için oldukça verimli olmuştur.<br />
Çok değerli insanlarla, siyaset adamlarıyla,<br />
akademisyenlerle, spor camiası ile<br />
işadamları ve bürokratik çevrelerle yakın<br />
ilişkiler ve dostluklar kurduk. Sektörde<br />
adını duyurmuş birçok firma ile temas<br />
kurma imkanı bulduk. Bu firmaların yaptıkları<br />
projeleri, uygulama tekniklerini,<br />
hedef kitle seçimini, lokasyon tercihlerini<br />
sorguladık. Gün geçtikçe ilişkilerimizi güçlendirdik<br />
ve tecrübemizi daha ileri noktaya<br />
taşıdık. Amad ailesi olarak Türkiye ve Türk<br />
insanı ile alakalı bilgi ve birikimlerimizi ve<br />
bu ülkeye karşı duyduğumuz sevgiyi ticari<br />
bir yatırıma dönüştürmeye karar vererek<br />
2013 yılında Amad Gayrimenkul Geliştirme<br />
firmasının Türkiye’de kurulumunu gerçekleştirdik.”<br />
Oğuzhan Olaş, bu işbirliğinin meyvesi olarak<br />
Kartal’da çok özel bir projeyi gerçekleştireceklerini<br />
belirterek şunları söyledi:<br />
“Kartal Wings projesi gerek mimari tasarımı,<br />
gerek merkezi konumu, zengin sosyal<br />
donatıları, çok geniş tutulmuş yeşil alanı<br />
ve konforlu daireleriyle özel bir proje. Kartal<br />
Wings bizim titizlikle çalıştığımız ve önem<br />
verdiğimiz bir projemiz. Bundan sonra yapacağımız<br />
projelerde de aynı titizlik ve disiplinle<br />
ilerleyeceğiz ve bunun gibi özel projeleri<br />
Türk halkının beğenisine sunacağız.”<br />
Umran <strong>Yapı</strong> Genel Müdürü Vedat Aktan ise,<br />
Amad Gayrimenkul’un Türkiye’de gerçekleştireceği<br />
projeler için Umran <strong>Yapı</strong>’yı tercih<br />
etmesinden dolayı teşekkürlerini sunarak,<br />
Kartal Wings projesini hızla hayata geçirmeye<br />
başladıklarını belirtti.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 103
ZER Muhteşem Yeni Yıl<br />
Konutları’nın temelleri atıldı<br />
Bugüne kadar hayata geçirdiği projelerle önemli başarılara imza atan Ceylan İnşaat,<br />
Fikirtepe’de yepyeni bir yatırıma imza attı. 25 katlı tek blokta 192 konut ve 15 ticari<br />
birimden oluşacak olan ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’nın temelleri Fikirtepe’de atıldı.<br />
Butik bir yaşam projesi olarak 192 daire, 6<br />
ticari alan ve 9 ofisle Adalar ve Fenerbahçe<br />
Marina manzarasına karşı yükselmeye<br />
başlayacak ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’nın<br />
temelleri Göztepe’de atıldı. Proje,<br />
Bağdat Caddesi ve Fenerbahçe Stadı’na<br />
500 metre, Kalamış Marina ve Moda’ya<br />
750 metre mesafede bulunuyor. Fikirtepe’nin<br />
kentsel dönüşümüne katkı sağlayacak<br />
olan ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları,<br />
merkezi konumuyla sahiplerini bekliyor.<br />
1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçenekleriyle, çekirdek<br />
ailelerden kalabalık ailelere kadar<br />
farklı kesimlere hitap edecek proje, 91 m²<br />
ile 204 m² aralığındaki değişik tiplerde ve<br />
konumlarda alternatifler yer alıyor. Kullanı-<br />
Muammer Ceylan / Ceylan İnşaat Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />
106<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Proje<br />
cılarına ödeme kolaylığı sağlanacak ZER<br />
Muhteşem Yeni Yıl Konut projesinde daire<br />
ve ticari alanlar için peşin fiyatına vade<br />
farksız 36 ay taksit imkanı sunulacak.<br />
Ulaşımın merkezinde her dakikanızı<br />
kıymetli kılacak<br />
ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’ndan;<br />
metro, Marmaray, Avrasya Tüneli, metrobüs<br />
ve deniz yolu gibi ulaşım akslarına<br />
dakikalar içinde ulaşılabilecek. Ayrıca,<br />
Bağdat Caddesi, Kalamış Marina ve İstanbul<br />
Finans Merkezi gibi şehrin cazibe merkezlerine<br />
de komşu olunacak. ZER Muhteşem<br />
Yeni Yıl Konutları’nda, özel güvenlik<br />
tarafından 7/24 korunma imkanı sunulurken<br />
site içerisinde, hareket sensörlü kameralar<br />
ve görüntülü konuşma sistemleri<br />
ile güvenli bir yaşam alanı yer alacak.<br />
Ceylan İnşaat Kurucu ve Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Muammer Ceylan, ZER Muhteşem<br />
Yeni Yıl Konutları ile ilgili şunları<br />
söyledi; “Katma değerin bölgedeki emsallerine<br />
göre daha fazla olduğunu bildiğimiz<br />
projemizin temellerini atıyoruz. 192 daire,<br />
6 ticari alan ve 9 ofisten oluşan butik yaşam<br />
projemiz ile sakinlerimize rahat ve<br />
konforlu bir yaşam vaat ediyoruz. Projemizde<br />
büyük bir sitede olması gereken<br />
tüm sosyal olanakları kullanıcılarımıza<br />
sunmayı hedefliyoruz. İçerisinde spor salonundan<br />
güvenlik ve sosyal olanaklara<br />
kadar tüm çözümlerin olacağı, kalabalıktan<br />
uzak nezih bir ortam sunacağız.”<br />
ZER Muhteşem Yeni Yıl<br />
Konutları’nda hayat her daim renkli<br />
olacak<br />
Sosyal ayrıcalıkların gündelik hayatın bir parçası<br />
olduğu ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları,<br />
kullanıcılarına sosyal yaşamda eğlenceli<br />
ve keyifli zamanlar geçirmeyi vaat ediyor.<br />
Çocuklar güven içinde sosyalleşirken; açık<br />
yüzme havuzu, çocuk yüzme havuzu, mini<br />
sinema salonu, fitness center, SPA (sauna,<br />
buhar odası, şok havuzu, hamam) gibi pek<br />
çok sosyal alanın bulunduğu projede yaşam<br />
her daim renkli olacak…<br />
Projede ayrıca, 360 derece manzara sunan<br />
seyir terası, bu seyir terasında yer<br />
alan kış bahçesi ve barbekü alanı da fark<br />
yaratan özellikler arasında bulunuyor.<br />
ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları, ofislerini<br />
İstanbul’un kalbine taşımak isteyenler<br />
için de 9 ofis ve 6 ticari üniteyi bünyesinde<br />
barındıracak. Lokasyonuyla da beğeni<br />
toplarken, konforun ve huzurun yanı sıra<br />
kentsel dönüşümle birlikte bölgenin değer<br />
kazanmasına olanak sağlayacak ZER<br />
Muhteşem Yeni Yıl Konutları, ideal bir proje<br />
olarak da öne çıkıyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 107
Batısöke fabrikası Türkiye’nin çimento ve klinker ihracatının % 10’unu tek başına karşılayacak<br />
Batı Anadolu Grubu’ndan<br />
500 milyon TL’lik yatırım<br />
Batı Anadolu Grubu Söke’de dev bir entegre tesis yatırımı gerçekleştiriyor. Grubun çimento<br />
ve klinker üretim kapasitesini iki katına çıkaracak olan yeni fabrika, Türkiye’nin bu alandaki<br />
toplam ihracatının %10’unu tek başına karşılayacak.<br />
Feyyaz Ünal<br />
Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi<br />
Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi Feyyaz<br />
Ünal, fabrika alanında düzenlenen<br />
toplantıda projeyi tüm özellikleriyle basına<br />
tanıttı. Ünal, Batısöke’nin 2018 Ocak<br />
ayında devreye girmesiyle üretimden istihdama,<br />
lojistikten enerji maliyetlerine,<br />
birçok alanda önemli kazanımlar elde edeceklerine<br />
dikkat çekti.<br />
Tesislerin tamamlanmasıyla birlikte yılda<br />
800 bin ton çimento ihracatı gerçekleştirme<br />
olanağına kavuşacaklarını belirten<br />
Feyyaz Ünal şunları söyledi: “Yeni yatırımımızla<br />
grubumuzun yıllık klinker üretim kapasitemiz<br />
3.8 milyon tona, çimento üretim<br />
kapasitemiz ise 5.8 milyon tona ulaşacak.<br />
Böylece Batısöke ve Batıçim fabrikalarımızdan<br />
yılda 40 milyon $’a yakın ihracat<br />
108<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Proje<br />
yapabileceğiz. Bununla birlikte, faaliyet<br />
gösterdiğimiz bölgenin istihdamına katkı<br />
sağlama misyonumuzu da sürdürmüş<br />
oluyoruz. Yeni yatırım Söke’deki çalışan<br />
sayımızı yaklaşık % 50 oranında artıracak.”<br />
Başta Ege Bölgesi olmak üzere, yurtiçi ve<br />
yurtdışındaki müşterilerine en hızlı ve en<br />
kaliteli hizmeti sunmayı amaçladıklarına<br />
değinen Ünal konuşmasına şöyle devam<br />
etti: “Fabrikamız tamamlandığında 4 adet<br />
paketleme tesisi, kamyon dolum ünitesi,<br />
2 adet paletizing ünitesi ve 2 adet big<br />
bag dolum sisteminden meydana gelen<br />
dev bir tesis haline gelecek.”<br />
Batısöke - Aliağa demiryolu hattının kullanılmasıyla<br />
çok önemli bir lojistik avantaj<br />
sağlayacaklarına değinen Feyyaz Ünal<br />
fabrikanın çevreye etkileri konusunda<br />
da şunları söyledi: “Bu yatırımı tümüyle<br />
sürdürülebilirlik felsefesiyle hayata geçiriyoruz,<br />
alanında en ileri teknolojileri kullanıyoruz.<br />
Bu nedenle karbon salınımının<br />
çevreye etkisi minimuma inecek. Enerji<br />
maliyetlerimiz ise klinker üretiminde<br />
%14, farinde %33 ve çimento üretiminde<br />
ise %16 oranında düşecek. Enerji tasarrufu<br />
için Türkiye’deki tüm fabrikaların<br />
benzer iyileştirmeleri yapmaları gerektiğini<br />
düşünüyoruz.”<br />
Çimento sektörü büyüyor<br />
Dünyada çimento üretiminin son 10 yıl<br />
içerisinde ortalama yılda % 6,5 artış hızıyla<br />
yaklaşık 2 katına çıktığına dikkat<br />
çeken Ünal, ülke sıralamasında Çin’in<br />
büyük farkla lider olduğunu belirtti. Feyyaz<br />
Ünal, “Dünya çimento ihracatında ilk<br />
3 sırada İran, Türkiye ve Çin yer alırken,<br />
ithalatta ise Irak, Bangladeş ve Amerika<br />
başı çekiyor” dedi.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 109
Proje<br />
İnsay <strong>Yapı</strong>, 20 yıl vadeli konut<br />
satışında ‘Ben de varım’ diyor<br />
20 yıl vadeli konut satışının önünü açan konut seferberliğinde ‘Ben de varım diyen’<br />
İnsay <strong>Yapı</strong>, Ondörtüç Pendik’te ev taksitlerini 240 aya kadar uzattı.<br />
KÜNYE<br />
Proje Adı : Ondörtüç Pendik<br />
Yatırımcısı : İNSAY YAPI<br />
Proje Yeri : İstanbul – Pendik<br />
Proje Değer : 241 Konut<br />
Teslim Tarihi : 2018<br />
İnsay <strong>Yapı</strong> tarafından Pendik’te inşa edilen<br />
Ondörtüç Pendik’te tüm konutlar, 240<br />
ay vadeyle satışa sunuluyor. Cazip fiyat<br />
avantajlarının sunulduğu Ondörtüç Pendik’ten<br />
ev almak isteyenler artık 20 yıl vadeyle<br />
gayrimenkul sahibi olabiliyor.<br />
20 yıl vadeli gayrimenkul satışlarının<br />
önünü açabilmek için yeni bir seferberlik<br />
başlatan konut sektörüne destek İnsay<br />
<strong>Yapı</strong>’dan geldi. Gayrimenkul sektörünün<br />
öncü firmalarından biri olan İnsay <strong>Yapı</strong>,<br />
Garanti Bankası aracılığıyla Ondörtüç Pendik’te<br />
ev taksitlerini 240 aya kadar uzattı.<br />
Öz sermayesi ve güvenilirlik yapısıyla dikkat<br />
çeken İnsay <strong>Yapı</strong>, orta gelirli vatandaşların<br />
ev hayalini gerçeğe dönüştürmeyi hedefliyor.<br />
Pendik’in göbeğinde inşa edilen<br />
Ondörtüç Pendik’ten ev almanın artık çok<br />
kolay olduğunu söyleyen İnsay <strong>Yapı</strong> Yönetim<br />
Kurulu Başkanı İhsan Çulhalık, vadelerin<br />
240 aya kadar uzamasıyla sektörün<br />
canlanacağını belirtti. Bu kampanyadan<br />
herkesin yararlanacağını anlatan Çulhalık,<br />
yapılan hamlenin sektör adına bir devrim<br />
niteliği taşıdığını ifade etti. Herkesin 240<br />
ay vadeyle ev satabilmesinin zor olduğunu<br />
bildiren Çulhalık, “Bankalar 240 ay vadeli<br />
konut kredisini ancak o firmanın kredibilite<br />
gücüne göre verir. Yine gayrimenkul<br />
üreticisinin öz sermayesi ve piyasalarda<br />
oluşturduğu güven, kredinin temin edilmesinde<br />
önemli bir unsurdur” dedi.<br />
110<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Iglo Architects’ten Kağıthane’de<br />
modern ve keyifli bir yaşam alanı:<br />
BLOX HALİÇ III<br />
Iglo Architects tarafından tasarlanan, 9.500 m² inşaat alanına sahip Blox Haliç III projesi,<br />
Kağıthane Vadisi’ne hakim, geniş ve ferah yaşam alanları, sosyal olanakları ve açık havada<br />
manzaranın keyfine varılacak teraslarıyla, şehrin merkezinde konforlu ve modern bir yaşam<br />
vadediyor.<br />
Birbirinden farklı ölçeklerde ve fonksiyonlarda<br />
ödüllü mimari ve iç mimari projelere<br />
imza atan Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar<br />
Esen Akyar ortaklığındaki Iglo Architects’in<br />
tasarladığı, Efesan Grup’un yatırımıyla hayata<br />
geçirilen Blox Haliç III projesi, İstanbul’un<br />
önemli merkezlerinden biri olan Kağıthane’de<br />
finans ve iş çevrelerinin yoğun<br />
olarak yer aldığı Beşiktaş, Mecidiyeköy,<br />
Maslak ve Levent’e yakın eşsiz konumuyla<br />
yeni bir yaşam sunmayı hedefliyor.<br />
TEM - Kağıthane bağlantısına yakınlığı ile<br />
dikkat çeken, 9.500 m² inşaat alanına sahip<br />
ve 1.550 m²’lik bir arsa üzerinde yer<br />
alan Efesan Blox Haliç projesi; 2+1, 1+1<br />
ve 3+1 dairelerden oluşuyor.<br />
Çok eğimli, dar ve uzun bir arazi üzerine<br />
inşa edilen projenin dezavantajlı görünen<br />
bu durumunu tasarım çözümleriyle fırsata<br />
dönüştürmeyi başaran Iglo Architects,<br />
yapının girişini oluşturan üst yolu, binaya<br />
genişçe bir köprüyle bağlayarak, köprünün<br />
bir bölümünü bahçe ve yeşil alan olarak<br />
düzenlerken, bir bölümünde de giriş resepsiyonunu<br />
oluşturmuş.<br />
Arazinin Kağıthane vadisine hakim, ferah<br />
konumu nedeniyle, tüm yaşam alanları<br />
ön cepheye yerleştirilmiş ve toplam 70<br />
dairenin her birinin bu manzara ile geniş<br />
balkonlar ya da Fransız balkonlarıyla<br />
temas etmesi sağlanmış. Geniş balkon<br />
kullanılamayan orta dairelerde 60 cm’lik<br />
geri çekilmelerle oluşturulan uzun Fransız<br />
112<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Mimari<br />
balkonlarının, zaman içinde kat sakinlerinin<br />
de katkısıyla yeşillendirilerek, yaşayan<br />
bir etki oluşturması ve soğuk, keskin yapı<br />
algısını kırması planlanmış. Çatı katında<br />
yine etkileyici manzaranın keyfine varmaya<br />
ve komşuluk ilişkilerinin kuvvetlenmesine<br />
fırsat verecek şekilde sosyal alan ve<br />
açık teraslar düzenlenmiş.<br />
Tüm cephede bütün boşluklar yere kadar<br />
tasarlanarak, olabildiğince her noktadan<br />
manzaranın ve bol gün ışığının içeri girmesi<br />
sağlanmış. Binanın dar köşesine<br />
komşu olan park da değerli bir manzara<br />
açısı oluşturuyor.<strong>Yapı</strong>nın statik güvenliği<br />
açısından da bir gereklilik olarak, otopark<br />
bölümü tüm araziye yayılan 2 kat halinde<br />
düzenlenmiş. Kaide etkisi yaratan bu alanın<br />
üzerindeki platform, bahçe olarak kullanılmış.<br />
Otopark alanlarına arazinin uzak<br />
köşesinden döner rampalarla iniliyor. Geri<br />
kalan alan da komşuluk ilişkilerinin gelişmesine<br />
fırsat verecek şekilde bahçesi<br />
olan sosyal kat olarak şekillendirilmiş.<br />
Şaft ve bacalar arka cephede mimarinin<br />
içerisinde hissedilmeyecek şekilde çözülmüş.<br />
Toplam 55 metre yüksekliğindeki<br />
binada, yatay etkiyi kuvvetlendirmek için<br />
kat silmeleri kullanılmış ve renk farklılıkları<br />
oluşturularak yapının daha zarif ve oranlı<br />
bir görünüme sahip olması hedeflenmiş.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 113
Slash Architects’ten Erbil’e Geniş<br />
Ölçekli Mimari Müdahale:<br />
Ganjan New Town<br />
Mimar Şule Ertürk Gaucher ve Mimar İpek<br />
Baycan öncülüğündeki Slash Architects,<br />
savaşın ardından hızlı yapılaşma yoluna<br />
giden Erbil’de, halkın yaşam alışkanlıklarının<br />
göz önünde bulundurulduğu ve temelinde<br />
kullanıcılarının sosyal ve kültürel her<br />
türlü ihtiyaçlarına cevap vermenin amaçlandığı<br />
Ganjan New Town projesine imza<br />
atıyor.<br />
Savaş sonrası yeniden yapılaşmayla birlikte<br />
şehrin çeperlerine kurulmakta olan ve<br />
kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek Ganjan<br />
City’nin bir alt parçasını oluşturan Ganjan<br />
New Town, arsada konut, ticaret ve sosyal<br />
alanları bünyesinde barındırarak mahalle<br />
ölçeğinde bir oluşumu temsil ediyor.<br />
Ulusal ve uluslararası ölçekte<br />
mimari ve iç mimari projelere<br />
imza atan Slash Architects’in<br />
Erbil’de tasarladığı karma<br />
kullanımlı Ganjan New Town<br />
projesi, şehrin savaş sonrası<br />
yeniden yapılaşan kimliğini<br />
geniş sosyal-kültürel alanlar,<br />
rekreasyon bölgeleri, park<br />
ve pazar alanlarıyla bir araya<br />
getiriyor.<br />
Erbil şehir merkeziyle bağlantıyı sağlayan<br />
geniş otoyolların Ganjan City ile birleştiği<br />
kesişimde yer alan Ganjan New Town,<br />
Slash Architects için Ganjan City’nin<br />
kente bağlandığı bir ara yüz olarak ele<br />
alınmış ve bu ara yüzün kente en doğru<br />
katkıyı sağlayacak şekilde tasarlanması<br />
önemli verilerden birini oluşturmuş. Öneriyi<br />
oluştururken, kentsel verilerin analizi<br />
ve yorumlanması aşamalarında bilgisayar<br />
destekli hesaplama yöntemlerini kullanan<br />
Slash Architects, en optimum çözüme en<br />
efektif şekilde ulaşmayı hedeflemiş.<br />
380.000 metrekarelik bir inşaatın uygulanacağı<br />
ince ve uzun bir arsada konumlanan<br />
Ganjan New Town’da, arsanın arka<br />
114<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Mimari<br />
bölgesinde güvenlikli girişlerin sağlandığı<br />
konut dokusu oluşturulurken, ön kısımdaki<br />
aktif kent bağlantı yolu tarafında ticaret<br />
birimleri ve açık hava alışverişi sağlanmış.<br />
Bu kurgu sayesinde kapalı bir site tasarlamak<br />
yerine, kamusal meydanlar ve iç<br />
sokaklar oluşturma fikri mümkün kılınmış.<br />
Konut bloklarının konumlandırılmasında,<br />
blokların kendi içlerindeki fiziksel verilerin<br />
engellenmemesine gayret eden Slash<br />
Architects, yoğunlukla baş edebilmek ve<br />
ticaret, konut, sosyal merkez stratejilerini<br />
doğru kurgulamak adına, arsa ve yoğunluk<br />
üzerine yapılan pek çok analiz ve çalışmanın<br />
ışığında projede yer alacak konut bloğu<br />
sayısını 19’dan 14’e düşürmüş. Olası<br />
yoğunluk sorununa alternatif bir çözüm<br />
yaratan mimarlar, sorunun kilit noktalarından<br />
birini oluşturan ‘teras evler’i projeye<br />
dahil etmiş.<br />
Blokların arsaya birbiriyle kesişmeyecek<br />
şekilde yerleştirilmesi ve Ganjan City’nin<br />
güvenliğini etkilememesi için konut birimlerinin<br />
ticari bölümlerden ayrışan girişleri<br />
için arsanın arka kısmında bir yol ringi kurgulanmış.<br />
Bloklar arsanın arka taraflarına<br />
yerleştirilerek kentli tarafından kamusal<br />
kullanımlara açık bir alan yaratılmış. Tüm<br />
bu analiz ve uyarlamaları yaparken oldukça<br />
esnek olabilmelerini ve tasarımlarının<br />
verilere adaptasyonunu BIM metodları<br />
sayesinde mümkün olabildiğini belirten<br />
Slash Architects bu sayede, yüksek yoğunluklu<br />
yapılaşmanın gerektirdiği kütlesel<br />
katılığı esneten ve incelten bir tasarım<br />
ortaya koymuş.<br />
Slash Architects, yüksek yoğunluklu ve<br />
karma kullanımlı arsaya yol tarafından yerleşerek<br />
baza üstü konut kuleleri mantığını<br />
Şule Ertürk Gaucher - İpek Baycan<br />
sorgulayarak peyzajla ilişkili ve insan ölçeğinde<br />
mekanlar yaratmayı hedeflemiş.<br />
Zonlama ve güvenlik kriterlerinin bir diğer<br />
tasarım girdisi olarak ele alındığı projede,<br />
Erbil’in gereksinim duyduğu sosyal ve rekreatif<br />
alan ihtiyacını karşılayan, kent merkezinden<br />
bölgeye gelecek insanların motivasyonunu<br />
artıracak bir açık alan alışveriş<br />
ve sosyal mekanlar bütünü kurgulamak<br />
hedeflenmiş. Arsanın orta noktasında,<br />
yataydan geçmesi planlanan rekreasyon<br />
omurgası ve omurga üstünde yer alan<br />
sosyal alanlar, projenin ana stratejisini<br />
oluşturmuş. Parklar, çocuk oyun alanları,<br />
açık organik pazarların beraberinde kurgulanacak<br />
sosyal ve kültürel alanlar ve spor<br />
merkezleriyle birlikte arsa boyunca uzanan<br />
yeşil bir rekreasyon bandının tasarlanması,<br />
açık alan deneyimini ve sürekliliğini<br />
tüm arsaya yayarak ticari cephelerin yüzey<br />
alanını artırmış.<br />
Zemin geçirimliliğinin ön planda tutulduğu<br />
projede, zemin katlar ve yola bakan kısımlarda<br />
kurgulanan yapıların üst katları sosyal<br />
ve ticari mekanlar olarak planlanmış.<br />
Konumu ve işlevleri göz önünde bulundurularak<br />
Erbil kentinin yeni sosyal yaşam<br />
merkezi olarak tasarlanan mahallede,<br />
arsanın ana yol tarafından ulaşılabilirliği,<br />
yol tarafına parçalı kütleler yerleştirilerek<br />
sağlanmış. Arsanın, Ganjan City bölgesi<br />
ile olan mahremiyeti ise, arka tarafa yerleştirilen<br />
tek cepheli ticaret bazaları ile<br />
kontrol altına alınmış.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 115
Proje Künye Bilgileri:<br />
İklimlendirme Sistemleri: General Electiric<br />
Yalıtım / Çatı&Cephe Sistemleri: Veber<br />
Kapılar: Voga Mobilya<br />
Oda Kapıları: Voga Mobilya<br />
Ankastre: Miele<br />
Işık Sistemleri: Thea<br />
Vitrifiye:Hans Grohe<br />
Armatürler: Duravit<br />
Seramikler: Çanakkale seramik<br />
Oda Otomasyon Sistemleri: Thea<br />
Fitness Ekipmanları:<br />
Yangın Güvenlik Ekipmanları: Fetaş<br />
Bina Otomasyonu: Thea<br />
Bariyer Ve Otopark Sistemleri: Henüz belli değil<br />
Servis Asansörleri: Schindler<br />
İşletme Yönetim Sistemleri: Thea<br />
‘Wind Ankara’ Çayyolu’nda esecek<br />
“Daha kullanışlı, yaşanabilir alanlar projelerimizi oluştururken önceliklerimizin başında yer<br />
alıyor. Wind Ankara Projesinde de yine bu mimari detayları önemseyerek yola çıktık.<br />
Odalarımızın metre kareleri normal standartların üzerinde.”<br />
“Konfor sağlayacak, mimari ve iç mimari<br />
anlamında her türlü unsur projeye entegre<br />
edildi. Botanik alan, özel fitness alanı,<br />
sauna ve jakuzi olanakları ile huzur tam<br />
anlamıyla yaşanır kılınıyor” ifadeleriyle<br />
projelerini özetleyen Wind Ankara Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Bünyamin Gelgeç ile Ankara’ya<br />
yeni bir çehre kazandıracak olan<br />
Wind Ankara Projesini konuştuk.<br />
Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />
projelerinizden bahsedebilir misiniz?<br />
Voga Mobilya olarak 1 Ocak 1979’da<br />
kurulduk. Daha sonra mobilya sektörüne<br />
devam ederken 1986 yılında inşaat sektörüne<br />
giriş yaptık. Kendi evlerimizi ve işyerlerimizi<br />
yaptıktan sonra proje ve inşaat<br />
alanındaki başarılarımız bizleri sektörde<br />
daha aktif rol almaya sürükledi. Son olarak<br />
Wind Ankara Projemiz ile kalite standartlarımızı<br />
başkentliler ile buluşturmayı<br />
arzu ediyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong>m ya da plan aşamasında olan<br />
projelerinizden birkaç örnek verebilir<br />
misiniz?<br />
Başlayacağımız şu an da proje aşamasında<br />
olan bir projemiz daha mevcut. Yine<br />
Ankara’da gerçekleştireceğimiz projemiz<br />
de konfor ve konut anlayışına yeni dokunuşlar<br />
gerçekleştiriyor olacağız.<br />
Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde,<br />
öncelikleriniz nelerdir? Mimari<br />
bir ürün ortaya çıkartırken<br />
referanslarımız neler olmalı?<br />
Öncelikle dış görünüm olarak mimari görüntü<br />
çok önemli fakat ondan ziyade konut<br />
sahiplerimizin yaşayabileceği alanlar oluşturmak<br />
bizim için çok daha önemli. Daha<br />
kullanışlı, yaşanabilir alanlar projelerimizi<br />
oluştururken önceliklerimizin başında yer<br />
alıyor. Wind Ankara Projesinde de yine bu<br />
118<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Mimari<br />
mimari detayları önemseyerek yola çıktık.<br />
Odalarımızın metre kareleri normal standartların<br />
üzerinde. Diğer projelerden farkı<br />
çocuk odalarına normalde eşya koymakta<br />
bile zorlanırken biz çocuk odalarının ergonomik<br />
olmasına özen gösterdik. Odalarımızı<br />
tasarlarken nasıl yaşanabilir mobilya<br />
yerleşimi her zevke göre nasıl olur bunları<br />
ön planda tutarak projemizi hayata geçirdik.<br />
Çok büyük salon yapmanız eşya yerleşimini<br />
düşünmeden hareket ettiğinizde<br />
bir önem taşımıyor. Genelde mimarlar dış<br />
görünüşe ağırlık vererek projeyi oluşturuyorlar.<br />
Hızla artan ve birbirine benzeyen<br />
projeler hakkında neler<br />
düşünüyorsunuz?<br />
Baktığınız zaman şu an Ankara’da ciddi<br />
bir konut fazlalılığı var. Biz projemize<br />
başlarken şuna dikkat ettik. Mevcutta olmayan<br />
bir şey yapalım. Nedir o olmayan<br />
şey? Metrajlarımızın büyük olması, katta<br />
tek daire olması, 23 dönüm bir arazide 33<br />
ailenin yaşayacak olması bunlara dikkat<br />
ederek başladık bu projeye.<br />
Bünyamin Gelgeç / Voga Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Wind Ankara Proje Ortağı<br />
Sürdürülebilirlik ve inovasyon<br />
anlamında da bu günkü yapılar<br />
için neler söyleyebilirsiniz? Neler<br />
yapılmalı?<br />
Genelde hep tek düze daire çok yapılıyor.<br />
Herkesin yaptığı daire tipi hemen hemen<br />
birbirine benziyor. Bunun çok doğru olduğunu<br />
düşünmüyorum. Herkes çok daha<br />
farklı bir proje ile sektörde yer alsa hem<br />
kendi projesinin hem de farklı projelerin<br />
değeri daha da artmış olacak. Çünkü bakıyorsunuz<br />
basma kalıp bir sektör haline<br />
geldi. Böyle olduğu zamanda bu sefer konut<br />
fazlalığı ile karşı karşıya kalıyoruz. Satışta<br />
rekabet fazla oluyor. Örnek vereyim;<br />
Aynı tarzda Ankara’da belki yirmi adet proje<br />
var. Kim bir miktar daha ucuz satarsa<br />
onun projesi çok daha fazla satılıyor.<br />
Gerçekleşen projelerin çevre ve<br />
insana karşı olan etkilerinde,<br />
mimarların ne gibi sorumlulukları<br />
var? <strong>Malzeme</strong> tercihleri ve estetik<br />
süreçlerde karşılaştığınız problemler<br />
oluyor mu?<br />
Mimarın çizdiği ile bizim uyguladığımız<br />
arasında mutlaka farklılıklar oluyor. Ancak<br />
ülkemizde mimari çok fazla gelişti. Artık<br />
eskisi gibi değil. Bugün bizdeki birçok mimari<br />
proje Avrupa’nın bile üzerinde. Yurt<br />
dışında gözlemlediğimiz projelerin dışında<br />
bizdeki mimari estetik çok ileri seviyeye<br />
ulaşmış durumda.<br />
Gelecekte Türk Mimarisi, kullanılan<br />
malzemeler ve estetik açıdan sizce<br />
hangi aşamada olacak?<br />
İtalyanların tasarımlarını hariç tutarsak,<br />
bizim mimarimiz estetik açıdan Avrupa’da<br />
mimari özellik bakımından üst<br />
segmentte gösterilen bir çok yapıdan<br />
çok daha kaliteli ve estetik olarak daha<br />
etkileyici. Neden İtalyanları ayrı tutarsak;<br />
Çünkü onların tasarıma bakışları biraz<br />
daha farklı. Beğendiğimiz tasarımlar oluyor<br />
Avrupa’da da ancak biz kendimize<br />
özgü çerçevemiz ile ilerliyoruz sadece örnek<br />
olarak yararlanıyoruz. Bire bir uygulama<br />
yapmıyoruz. Mobilyada da bu bakış<br />
açısı ile ilerliyoruz.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 119
Mimari<br />
Proje Künyesi:<br />
Proje : Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi<br />
İşveren : Küçükçekmece Belediyesi<br />
Konum : İstanbul<br />
Proje Tipi: Kültürel - Eğitim<br />
Proje Yılı : 2012<br />
Toplam İnşaat Alanı: 35.000 m 2<br />
Studio Vertebra’dan Küçükçekmece<br />
Arena Spor Kompleksi...<br />
Studio Vertebra tarafından tasarlanan “Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi”, 35.000<br />
metrekarelik alanda barındıracağı birçok spor aktivitesi ve çevresinde tanımlanan kamusal<br />
alanlarıyla Küçükçekmece’nin sosyal ve kültürel yaşamını yeniden biçimlendirecek.<br />
Kuruluşundan bu yana mimari, iç mimari<br />
ve restorasyon alanlarında ulusal ve uluslararası<br />
ölçekte ‘çok disiplinli’ çalışmalar<br />
yürüten, Baş Mimar Gencer Yalçın, Y. Mimar<br />
Dilşad Öktem Aslaner, Y. Mimar Bahar<br />
Yücel ve İç Mimar Efe Kağan Hızar’ın<br />
ortaklığındaki İstanbul merkezli tasarım<br />
ofisi Studio Vertebra, İstanbul’un Batı yakasında<br />
yer alan Küçükçekmece ilçesinde<br />
çeşitli spor aktivitelerine ev sahipliği yapacak<br />
bir spor kompleksi tasarladı.TEM ve<br />
E5 gibi önemli ulaşım arterlerine olan yakınlığı<br />
ile dikkat çeken 35.000 metrekarelik<br />
“Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi”<br />
tamamlandığında, yine aynı bölgede mevcut<br />
bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri<br />
Merkezi‘yle kurduğu komşuluk ilişkisi ve<br />
çok fonksiyonlu yapısıyla Küçükçekmece’yi<br />
sanat ve spor alanında önemli bir cazibe<br />
merkezi haline getirecek.Tüm projelerini<br />
bireysel kanaatlerden uzak ve kolektif bir<br />
anlayışla yürüten Studio Vertebra, Küçükçekmece<br />
Arena Spor Kompleksi’ni ele alırken,<br />
proje alanının 35 bin kişilik gösteri kapasitesine<br />
sahip olan Yahya Kemal Beyatlı<br />
Gösteri Merkezi’ne yakınlığı sebebiyle, iki<br />
yapının kesişim noktasına bir meydan yerleştirmiş<br />
ve bu meydanı, gastronomi alanları,<br />
kent mobilyaları ve kamusal boşluklar<br />
kullanılarak iki yapıyı bağlayıcı bir unsura<br />
dönüştürmüş. Böylelikle gösteri merkezi<br />
ve spor kompleksinin meydan aracılığıyla<br />
bütünleşeceği çok amaçlı bir merkez<br />
oluşturulmuş.Proje alanında yer alan ve<br />
tasarımın önemli girdilerinden biri olarak<br />
ele alınan mevcut futbol sahası yükseltilerek,<br />
altına farklı spor aktivitelerine yönelik<br />
hacimler yerleştirilmiş. Böylece hem eski<br />
doku korunmuş, hem de “maksimum spor<br />
alanı” talebinin karşılanması sağlanmış.<br />
<strong>Yapı</strong>nın cephe kimliği de yukarı taşınan futbol<br />
sahasıyla oluşturulmuş. En üst katta<br />
yer alan futbol sahası, aynı zamanda tüm<br />
kompleksin çatı örtüsü işlevini üstlenmiş.<br />
Açık sahayı çevreleyen şeffaf örgü, dış yüzeyde<br />
yer yer alt kotlara inerek cephenin<br />
ana karakterini tanımlamış. Bu sayede<br />
altında yer alan meydanı da daha vurgulu<br />
hale getirmiş. Projenin kimliğini oluşturan<br />
kabuk, zemin katta kopartılarak vurgusu artırılmış.<br />
Spor ile iç içe olan bir yapıda hem<br />
fiziksel hem de duygusal işleve sahip bir<br />
cephe oluşturulması esası bu şekilde yerine<br />
getirilmiş. Studio Vertebra’nın, Küçükçekmece<br />
Arena Spor Kompleksi projesinde<br />
aldığı bir diğer önemli tasarım kararı, zemin<br />
katı olabildiğince geri çekmek, böylelikle<br />
geniş ve açık bir kamusal alan oluşturmak<br />
olmuş. <strong>Yapı</strong>nın geri çekilmesiyle ana giriş<br />
özelleştirilmiş ve ihtiyaç duyulan açık toplanma<br />
alanı bu meydanla sağlanmış. Projede<br />
boşluk kullanımı, yapıyı insan ölçeğine<br />
yaklaştırmış.<br />
120<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Sektörün<br />
AYDINLATMA<br />
Osram<br />
YAPI KİMYASALLARI<br />
Uzertaş<br />
SIHHİ TESİSAT<br />
Geberit<br />
ELEKTRİKLİ EL ALETLERİ<br />
Askaynak
’ leri<br />
VİTRİFİYE<br />
Ege Vitrifiye<br />
İdeal Standart<br />
Grohe<br />
ISITMA & SOĞUTMA<br />
SİSTEMLERİ<br />
Danfoss<br />
BANYO SERAMİK<br />
Seramiksan<br />
AHŞAP & DEKORASYON<br />
Kastamonu Entegre
Ürün<br />
“Aquablade” klozetler ile banyolar<br />
daha sessiz, daha titiz!<br />
Ideal Standard’ın klozet sifonunda devrim yaratan inovasyonu<br />
Aquablade, yeni teknolojisiyle üstün yıkama performansı ve maksimum<br />
hijyen özelliği ile kullanıcılara benzersiz kullanım deneyimi<br />
yaşatıyor. 2015 yılında piyasaya sürülen patentli Aquablade teknolojisi<br />
“German Design Award Special 2016”, “Build It Awards<br />
2016” gibi aldığı 7 farklı ödül ile de kendinden söz ettirmeye<br />
devam ediyor.<br />
Daha temiz, daha sessiz ve daha titiz!<br />
“Microslot” teknolojisi ile çalışan Aquablade, tıpkı bir şelale<br />
gibi suyun tüm hazneye eşit dağıtımını sağlayarak klozetin<br />
arka, ön ve yan olmak üzere tüm bölgelerine suyu ulaştırıyor<br />
ve klozetin %95’lik kısmını yıkayarak maksimum temizlik ve hijyen<br />
sağlıyor. Böylece yıkanmamış alanlar bırakan geleneksel<br />
klozetlerden ve yeni nesil kanalsız klozetlerden %20 daha iyi<br />
bir performans ortaya koyuyor. En son teknolojiler kullanılarak<br />
hayata geçen Aquablade klozetler, özel tasarımı sayesinde su<br />
sıçratmayan özelliği ile de diğer klozetlerden farklılaşıyor. Su<br />
perdesi şeklindeki kanal tasarımı ile türbülansı azaltıp yıkama<br />
performansını maksimize ederek aynı zamanda daha sessiz bir<br />
yıkama imkanı sunan Aquablade klozetler, rakiplerine oranla<br />
çok daha sessiz çalışıyor. Daha etkin ve verimli su kullanımını<br />
da sağlayan Aquablade klozetler klozet kapağının oturma kısmı<br />
kapanınca su çıkış kanalı hiçbir şekilde gözükmediği için<br />
estetik açıdan da farkını ortaya koyuyor.<br />
OSRAM’dan daha iyi mağaza aydınlatması için 2 yeni ürün<br />
OSRAM’ın Punctoled ürün gamı, sıradışı fiyat-performans oranı<br />
ve kısa amorti süreleri ile temel perakende uygulamalarında<br />
başarı kazandırıyor. Punctoled Track, 350° lik döner başlığı<br />
sayesinde mağazalardaki ürünlerin teşhiri için en ideal ışığı<br />
sağlıyor. Kullanılması kolay olan spotun üniversal adaptörü<br />
standart 3 fazlı raylarla uyumlu ve armatür önceden monte<br />
edilmiş veya yeni raylara alet gerektirmeden takılabiliyor.<br />
Tak-çalıştır özelliği ile hemen devreye alınabiliyor. Punctoled<br />
Track iki gövde rengi, iki ışık rengi ve iki lümen gücü ile sunuluyor.<br />
Punctoled Spot’un gömme armatürünün ampul ünitesi,<br />
gölgelerden arınmış aydınlatma sağlamak için tavandan<br />
çıkarılabiliyor. 55°ye kadar dönebilmesi sayesinde, spot raf<br />
aydınlatması için de kullanılabiliyor. Punctoled Spot alet gerektirmeksizin,<br />
klipsler ile tavana sabitleniyor ve tak-çalıştır<br />
özelliği ile hemen kullanılmaya başlanabiliyor.<br />
124 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Ürün<br />
GROHE’den kişiye özel duş<br />
deneyimi için sezgisel kontrol<br />
GROHE SmartControl, sunduğu akıllı duş kontrolü yelpazesine<br />
eklenen yeni model ve kombinasyon seçenekleriyle, “Bas, Çevir,<br />
Duş Al” deneyimini, Nisan ayı itibariyle daha da çok yönlü<br />
hale geliyor. Su kapatıldığında seçilen akış hızını otomatik olarak<br />
belleğine alan sistem, su yeniden açıldığında bunu yeniden<br />
hatırlıyor. Şık duvar üstü modelin yanı sıra, genişletilen yelpaze<br />
aynı zamanda sıva altı montaj için ankastre bir modeli de içeriyor.<br />
Akış yüzlerinin yanı sıra SmartControl ankastre ünitelerde beyaz<br />
renk seçeneğini de ürün yelpazesine ekleyerek sezgisel bas-çevir<br />
kontrol sistemini, her seferinde kusursuz duş deneyimi için artık<br />
çok daha geniş tasarım seçenekleriyle sunuyor.<br />
Tezgah üzeri veya ankastre<br />
GROHE SmartControl’un müşterilerin beğenisine sunulmasından<br />
bu yana, gerek müşteriler gerekse uzmanlar tarafından her banyo<br />
için doğru tasarım sunması nedeniyle en çok tercih edilen ürünlerden<br />
biri oldu. Ürün yelpazesine eklenen iki yeni versiyonun ilki,<br />
ankastre ve tezgah üzeri duş sistemlerinin ana faydalarını birleştiriyor:<br />
su borusu titizlikle duvarın altına gizlenirken duş kontrol<br />
ünitesi ise tezgah üzerinde kalarak aynı zamanda duş jelleri ve<br />
aksesuarları için kullanışlı bir raf olarak ikinci bir işlev de görüyor.<br />
İkinci yeni versiyon olan SmartControl Concealed ise daha<br />
da zarif. Açıklamaya gerek bırakmayan aynı bas-çevir butonları ile<br />
çok düşük profilli bir minimalist tasarım sunuyor. GROHE’nin yeni<br />
SmartControl versiyonlarını geniş bir seçenek yelpazesi ile sunuyor.<br />
Kare ve yuvarlak tasarımların yanı sıra krom veya beyaz yüzey<br />
ile sunulan yeni duş kontrol sistemi, her banyo atmosferi ve her<br />
montaj noktası için en uygun çözümü sunuyor. Ayrıca, XXL-boyutlu<br />
Mono tepe duşu da artık ayrı satılıyor.<br />
Ege Vitrifiye’den “Ege Sterile” yüzeyler!<br />
Hem evlerimizde, hem de sosyal alanlarda klozet ve lavaboların hijyenik yüzeylere sahip olması<br />
birçok hastalığın ve sağlık sorununun önüne geçiyor. Günümüzde ürünlerin tasarımları<br />
geliştikçe fonksiyonel özellikleri de önem kazanıyor. Ege Vitrifiye gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmalarıyla<br />
kullanıcılarına antibakteriyel ve hijyenik ürünler üretmenin sorumluluğunu taşıyor.<br />
Geçtiğimiz günlerde “TS 13420 / Antibakteriyel yüzey<br />
özelliğine sahip seramik sağlık gereçleri” uygunluk<br />
belgesi almaya hak kazanan Ege Vitrifiye’nin,<br />
bakteriler ve zararlı mikroorganizmalar dışında diğer<br />
canlılara ve çevreye zarar vermeyen bu yapısı “Ege<br />
Sterile” ismini taşıyor.<br />
Ege Vitrifiye Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve İbrahim<br />
Polat Holding CEO’su Baran Demir “Firma olarak<br />
insan sağlığının önemini biliyoruz ve bir süredir<br />
Ar-Ge çalışmalarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz. Yeni<br />
ürün uygulamalarımızda olmazsa olmaz koşullarımızdan<br />
biri hijyen, bunun için de tüketicilerimizin gönül<br />
rahatlığıyla kullanabileceği ürünlerimize “Ege Sterile” uygulamamızı gerçekleştiriyoruz.<br />
Sunduğumuz çift yıldızlı kalite ve dünya standartlarında tasarımlarımızın yanı sıra kullanıcılarımızın<br />
bizi tercih etmeleri için artık bir sebepleri daha var. Selge ürünümüz ile<br />
üretimine başladığımız anti-bakteriyel yüzeylere ilerleyen günlerde yenilerini de ekliyor<br />
olacağız. Ege Vitrifiye markamız insan ve çevreyi esas alan yeniliklerine her zamanki<br />
gibi devam ediyor. ” diye belirtti.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 125
Ürün<br />
Temiz hava tüm yaşamı<br />
kucaklıyor Geberit ile koku<br />
gider, temiz hava kalır<br />
Askaynak’tan mükemmel bir<br />
kaynak eğitim simülatörü:<br />
VRTEX ® Engage<br />
İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, DuoFresh ile kötü kokuları<br />
klozetin içinde hapsederek bu kokuları kumanda kapağının<br />
arkasındaki aktif karbon filtresi sayesinde temizliyor. Havalandırma<br />
borularından veya diğer havalandırma sistemlerinden<br />
bağımsız olarak çalışan DuoFresh ile Geberit, banyoların<br />
temiz havayla buluşmasına olanak tanıyor.<br />
Temiz enerji için DuoFresh<br />
Geberit DuoFresh gömme rezervuar sisteminde koku<br />
alma ünitesi istenirse kumanda kapağındaki düğme ile<br />
kolayca kontrol edebiliyor ve 10 dakika içinde ortamı temizleyen<br />
sistem, devreye girebiliyor. Pratiklik ve kullanım<br />
kolaylığı sunan Geberit, DuoFresh gömme rezervuar sistemi<br />
ile ortamı havalandırmak için cam açılması gerekli<br />
olmadığından enerji kaybı da önlenmiş oluyor.<br />
DuoFresh’in bir bakışta tüm avantajları;<br />
* Kötü kokuların ruh halimizi etkilediği kanıtlanmış bir gerçektir.<br />
Bu nedenle Geberit; DuoFresh ile hoş kokulu bir<br />
atmosferin lüks olmadığına inanıyor<br />
* Geberit DuoFresh verimlidir. Oda parfümleri veya açık<br />
pencerelerden daha fazla enerji tasarrufu sağlar.<br />
* Geberit DuoFresh, duvarın arkasındaki tasarımına rağmen<br />
kullanım kolaylığı sağlar<br />
Türkiye’nin lider kaynak<br />
uzmanı Eczacıbaşı-Lincoln<br />
Electric Askaynak markasıyla<br />
satışa sunulan<br />
VRTEX ® Engage, iş güvenliği,<br />
makine ve proses<br />
seçimi, kaynak prosedürü,<br />
teorisi ve daha fazlasını<br />
içeren giriş niteliğindeki<br />
kaynak derslerini sunuyor.<br />
Dokunmatik ekranlı bir<br />
monitöre, kaynak torcuna,<br />
takip cihazına ve bir çalışma<br />
yüzeyine sahip olan<br />
VRTEX ® Engage, eğitimcilerin<br />
öğrencilerini daha<br />
etkin şekilde eğitmelerine<br />
yardımcı olmak ve onları<br />
kaynak sektörünü keşfetmeye<br />
yönlendirmek üzere<br />
tasarlanmış maliyet etkin<br />
bir sistem olarak dikkat<br />
çekiyor. Kaynak öğrenimine<br />
kolay bir giriş yapmayı sağlayan VRTEX ® Engage, ark kaynağında<br />
öğrencilere el ve beceri alışkanlığı kazandırmak için tasarlandı.<br />
Üstelik hafif ve portatif tasarımı sayesinde bir bavul gibi her<br />
yere taşımak mümkün.<br />
VRTEX® Engage güvenlik ve doğru kaynak prosedürü ayarları<br />
hakkında anında geribildirimler ve değerlendirmeler sağlıyor. Öğrenciler<br />
her bir kaynak işleminin demosunu görüntüleyerek, kaynak<br />
işlemini gerçekleştirip, değerlendirmek ve analiz etmek için de<br />
eğitmen ile birlikte kendi kaynak işlemlerini yeniden oynatabiliyor.<br />
Kullanımı için lisans gereksinimleri veya yıllık ücret gerekmeyen<br />
VRTEX ® Engage; kaynak güvenliği, prosedürleri ve tekniklerinin<br />
sergilenmesini içeren öğretici bir ortam sağlamak için çok ideal.<br />
VRTEX ® Engage ile Askaynak’ın çok sayıdaki yenilikçi ürünleri<br />
hakkında bilgi almak için www.askaynak.com.tr adresini ziyaret<br />
edebilirsiniz.<br />
Gelişigüzel <strong>Yapı</strong>lan Grafitiler Tarih Oluyor<br />
İnovasyon sadece üretimin arttırılması için değil sağlık, konfor ve estetik için de<br />
gerekli olduğunu söyleyen Uzertaş A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Erem: “<strong>Yapı</strong><br />
sektöründe bütün dünyada uygulanan teknolojileri yakından takip ederek en uygun<br />
biçimde Türk firmalarının kullanımına sunuyoruz. Bu amaçla gururla tavsiye ettiğimiz<br />
ürünlerden biri olan dünyanın en iyi Anti Grafiti sistemini son kat olarak beton, taş,<br />
tuğla, ahşap, alüminyum, seramik, cam gibi yüzeylere Nu-Guard’ı tavsiye ediyoruz.”<br />
Erem sözlerini şöyle sürdürdü: “Nu Guard AG şeffaf yarı mat ve şeffaf parlak tüm<br />
grafiti çeşitlerine, afiş yapışmalarına karşı ahşap, taş, beton, sıva, tuğla, çimento<br />
ve plastik yüzeylerde tek katta koruma sağlayan yenilikçi bir üründür. Nu Guard,<br />
yüzeye tek kat uygulandığında yüzeye hiçbir şey yapışmaz, gölge ve leke bırakmaz,<br />
kalıcı koruma sağlar, uygulanan yüzey sadece suyla temizlenir ve tekrar uygulama<br />
gerektirmez. Nu-Cryl Wrs Colour Enhancer ıslak görünüm veren renk güçlendirici<br />
olarak kullanılırken Nu-Cryl Wrs Extra ise kir ve yağ lekelerine karşı zemin koruyucu<br />
olarak kullanılıyor.”<br />
126<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Ürün<br />
Düşlediğiniz yaz bahçeleri<br />
Seramiksan’dan<br />
Yazın dinamik ruhundan esinlenen Seramiksan, dış yaşam<br />
alanlarında da doğanın içinde yaşıyormuş hissi verecek<br />
birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Balkon, bahçe<br />
ve teraslar huzur veren ve dinlendirici tasarımlarla gün<br />
boyu zaman geçirilen keyifli yaşam alanları oluyor. Seramiksan<br />
Garden serisi sade motifi ile ferah, doğal renkleriyle<br />
de dingin bir atmosfer sunuyor. Seramiksan’ın Garden<br />
serisi ile evinizin bahçesinde, yazlık mekânlarınızda<br />
aradığınız doğallığı yaşatabilirsiniz.<br />
Doğal mermer, bahçe taşı görünümü ve dokusunun seramiğe<br />
işlendiği Seramiksan Molivos serisi doğayı dış yaşam<br />
alanlarına taşıyor. Tarz mekanlar isteyenler estetik<br />
görünümü ve ferahlatıcı etkisiyle Molivos serisini tercih<br />
ediyor.<br />
Tarzını konuşturan mekanlara<br />
Napoli Serisi<br />
Seramiksan, ince detaylara yer vererek oluşturduğu özgün tasarımlarına<br />
bir yenisini daha ekliyor: Napoli Serisi…<br />
Mermer efektli yüzeyi ile mekanlara farklı bir yorum katan Napoli<br />
serisi; doğal dokusu, etkileyici görüntüsüyle şıklığı evine taşımak<br />
isteyenler için doğru tercih oluyor.<br />
Napoli kentinin etkileyici güzelliğinden ilham alınarak tasarlanan<br />
seri, 60x60 cm ebatında rektifiyesiz olarak üretiliyor.<br />
Loyal motif, vizon, gri, renklerinde üretilen Napoli sırlı porselen<br />
karolar yaşam alanlarında rahatlıkla kullanılabilirken kusursuz görünüm<br />
isteyenler için ideal bir seri.<br />
Kastamonu Entegre’den<br />
Yeni Seri: Reflection<br />
Sektördeki en geniş ürün yelpazesine sahip Kastamonu Entegre’nin<br />
mobilya sektörüne yönelik melamin kaplı ürünler için<br />
geliştirdiği Reflection Serisi, doğadan ilham alarak, doğanın<br />
pozitif enerjisi ve sonsuz desenlerini en doğru renkler ve yüzeylerle<br />
yansıtma özelliği ile farklılaşıyor. 5 farklı dokudaki yüzey<br />
ve 65 farklı desene sahip düz renk, fantezi ve ahşap dekorların<br />
oluşturduğu zengin kombinasyonlar, koleksiyonun gücünü<br />
artırıp yansımanın tamamlanmasını sağlıyor.<br />
Mattan parlağa doğru uzanan doğal yapısıyla öne çıkan Stone<br />
Yüzey, mermer desenlerin gerçekçi bir dokuyla sunumu için<br />
özel olarak tasarlanırken, dokusu ve dinamik desenleriyle öne<br />
çıkan Geometrik Yüzey, modern tasarımlar için yenilikçi bir<br />
kapı aralıyor.<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 127
Kısa Kısa<br />
Danfoss zirvesinde atama<br />
COO Kim Fausing<br />
Danfoss, üst yönetiminde bayrak değişikliğine<br />
gidiyor. Dokuz yıldır CEO görevini yöneten<br />
Niels B. Christiansen, 1 <strong>Temmuz</strong> itibariyle<br />
görevini COO Kim Fausing’e devretti.<br />
Yönetim Kurulunda Christiansen ile yakın<br />
çalışma fırsatını elde eden ve Danfoss’un<br />
yeni CEO’su olarak görev yapacak COO Fausing,<br />
büyüme ve dijitalleşme ağırlıklı Danfoss<br />
stratejisini devam ettirecek.<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Jørgen Mads Clausen,<br />
Niels B. Christiansen’ın Danfoss için<br />
önemini şöyle ifade etti: “Niels, Danfoss’taki<br />
görevini başarıyla tamamladı. Danfoss’ta<br />
sergilediği üstün liderlikten dolayı Niels’e<br />
Yönetim Kurulu ve şahsım adına teşekkür<br />
etmek istiyorum. Danfoss’un son dokuz<br />
yılda izlediği olumlu grafikte Kim Fausing<br />
çok önemli bir paya sahiptir.” Dokuz yıllık<br />
CEO görevi süresince çarpıcı mali sonuçlar,<br />
yüksek performanslı bir organizasyon, artan<br />
bir büyüme ve yolunda giden bir dijital dönüşüme<br />
imza atan Niels B. Christiansen,<br />
görev süresi boyunca elde edilen sonuçlardan<br />
gurur duyduğunu şu sözleriyle belirtti:<br />
“İşlerimize odaklandık, makine dairesini en<br />
verimli hale getirdik, büyümeye devam ediyoruz<br />
ve dijital dönüşümümüz yolunda gidiyor.<br />
Büyük bir ekip çalışmasıyla bu çapta bir<br />
temel dönüşümü gerçekleştirdik. Güçlü bir<br />
Danfoss’u en iyi durumdayken emin ellere<br />
devrettiğim için memnunum.”<br />
Bir dünya markasının CEO’luk görevini<br />
devralan Kim Fausing ise yeni göreviyle<br />
ilgili iddialı. Fausing, “Danfoss’ta ilk günden<br />
beri kendimi evimde gibi hissettim.<br />
Bu yolculuğa CEO olarak devam etmek heyecan<br />
verici bir fırsat olacak. Yönetim ekibi<br />
olarak Danfoss’un stratejisini ve rotasını<br />
belirledik; bu planları hayata geçirmeye<br />
devam edeceğiz. Büyük bir saygıyla yerine<br />
getireceğim yeni görevlere hazırım. Ayrıca<br />
güçlü Danfoss ekibi ve Yönetim Kurulu ile<br />
Danfoss’un gelişimini devam ettirmek için<br />
sabırsızlanıyorum” dedi.<br />
Çamlıca Cami geleceğe özel boyayla taşınacak<br />
Uzertaş, iskele kurulumunun zor olduğu<br />
minareler gibi bölgelerde de kullanılabilen,<br />
25 yıl dayanıklı boyaları ile Çamlıca<br />
Cami’yi renklendiriyor.<br />
“İlklerin Lideri” prensibiyle 1962 yılında<br />
kurulan Uzertaş, boya sektörüne yön veren<br />
yaklaşımlarıyla yenilikleri her zaman<br />
takip ediyor. Uzertaş, Tarihi Eser Temizliği<br />
ve Koruma çalışmalarının yanı sıra,<br />
modern mimari projelerinde de yer alıyor.<br />
Bunun son örneği, 63 bin kişilik Çamlıca<br />
Cami. <strong>Yapı</strong>mına 4 yıl önce başlanan<br />
ve Cumhuriyet tarihinin en büyük camisi<br />
olacak Çamlıca Cami’de, Uzertaş’ın Almanya’dan<br />
ithal ettiği Beeck boyaları kullanılıyor.<br />
Çamlıca Cami’nin temelleri Cumhurbaşkanı<br />
Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı<br />
döneminde, 6 Ağustos 2013 tarihinde<br />
atıldı. Bu yıl içinde bitirilmesi hedeflenen<br />
Çamlıca Cami’nin inşaatı hızla devam ediyor.<br />
Projenin boya tedarikçiliğini üstlenen<br />
Çamlıca Cami’nin <strong>Yapı</strong>sı<br />
Bozulmayacak<br />
Çamlıca Cami’de kullanılan Beeck boyaları,<br />
beton dahil bütün mineral yüzeylere<br />
uygulanabilirliği ve 200’den fazla UV ışınlarına<br />
dayanıklılığı ile fark yaratıyor. Bunun<br />
yanı sıra, mantar ve yosun gelişimini<br />
engellemesiyle ön plana çıkan ve yağmur<br />
suyuyla kendini temizleyebilen Beeck boyaları,<br />
rutubetsiz bir mimarinin temelini<br />
oluşturuyor. Yüksek buhar geçirgenliği<br />
ise yapının sürekli nefes almasını sağlıyor.<br />
Ayrıca su itici özelliğine sahip Beeck<br />
boya, 450 dereceye kadar da yanmıyor.<br />
Beeck boyaları sayesinde Çamlıca Cami,<br />
çok uzun süre yapısı bozulmadan hizmet<br />
verebilecek. Uzertaş, “geçmişini koruyamayan,<br />
geleceğini var edemez” ilkesiyle<br />
yola çıkarak kültür mirasımıza sahip çıkıyor.<br />
Hürrem Sultan Hamamı, Edirne Büyük<br />
Sinagogu ve Ataşehir Mimar Sinan<br />
Cami’de de kullanılan boyalar, gelecek<br />
nesillere mirası için Çamlıca Cami projesinde<br />
de uygulanıyor.<br />
130 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Kısa Kısa<br />
Bosch Termoteknik Manisa Fabrikasına Gaz Şirketlerinden ziyaret<br />
Isıtma soğutma sektörünün önde gelen şirketlerinden Bosch Termoteknik,<br />
sektörü destekleyici aktivitelerine devam ediyor. Bu kapsamda<br />
Gazmer işbirliği ile Türkiye’nin farklı şehirlerindeki gaz şirketlerinde<br />
çalışan yetkililerden oluşan 21 kişilik uzmanlar kadrosu için<br />
düzenlediği teknik gezi kapsamında Bosch’un Dünya’daki en büyük<br />
kombi fabrikası olma özelliğine sahip Manisa’daki tesisinde ağırladı.<br />
Üretim süreçlerini yerinde görme fırsatı yakalayan yetkililere<br />
fabrika ve süreçleri hakkında da geniş bilgiler verildi. Bosch Termoteknik’in<br />
konusunda uzman ekibi tarafından katılımcılara ürünler,<br />
değişen regülasyonlar ve yeni trendler hakkında da detaylı bilgiler<br />
paylaşılıp katılımcılardan gelen sorular cevaplandı. Bosch Termoteknik<br />
İnovasyon merkezinde bulunan ısıtma ve soğutma ürünlerinin<br />
sergilendiği dijital ve mobil içeriklerle de desteklenen teknolojik<br />
showroomu da ziyaret eden katılımcılar fabrikadan ayrıldılar.<br />
Yurtbay Seramik’in <strong>Yapı</strong>-Endüstri<br />
Merkezi işbirliği ile düzenlediği<br />
“5.Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri”<br />
başlıyor<br />
Henkel keşif dünyası, Koruncuk<br />
Vakfı’na geldi; çocuklar deney<br />
yaparak eğlendi<br />
Sosyal sorumluluk projelerine büyük değer veren Henkel, bu<br />
doğrultudaki çalışmalarını ara vermeksizin sürdürüyor. Henkel,<br />
söz konusu çalışmaları kapsamında son olarak, korunma ihtiyacındaki<br />
çocukların sağlıklı bir ortamda yaşaması ve çağdaş bir<br />
eğitim alarak yeteneklerini geliştirmesi için hizmet veren Koruncuk<br />
Vakfı’nda bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Henkel çalışanlarından<br />
çocuklara sürdürülebilirlik sunumu Etkinlikler kapsamında<br />
kuruluşun Sürdürülebilirlik Elçileri<br />
Programı’nda yer alan Henkel çalışanları,<br />
Koruncuk Vakfı’nda sınıflara<br />
ayrılarak, çocuklara çevre bilinci<br />
kazandırmak üzere sürdürülebilirlik<br />
sunumu gerçekleştirdi. Sunumun<br />
ardından çocukların stres atmalarına<br />
yardımcı olmak; koordinasyon,<br />
ritim ve denge becerilerini geliştirmek<br />
üzere poi kullanımı, anlatımı<br />
ve uygulaması yapıldı. Daha sonra<br />
ise bahçeye geçilerek çevre bilinci<br />
eğitimini pekiştirmek üzere hep birlikte<br />
çiçekler ekildi.<br />
Bu yıl “Düzenli Düzensizlik”<br />
teması ile zihinleri<br />
uyandırmaya çalışan yarışma,<br />
düzensizmiş gibi görünürken<br />
büyük bir düzenin<br />
parçası olan öğelerin doğaya<br />
karışma yolculuğuna<br />
vurgu yaparken, özgün ve<br />
üretilebilir tasarımları sektöre<br />
kazandırmayı hedefliyor.<br />
Doğada hiçbir şeyin<br />
tesadüf olmadığı, aksine<br />
büyük bir düzenin farklı ve<br />
tamamlayıcı unsurlardan<br />
oluştuğuna vurgu yapan<br />
“Düzenli Düzensizlik”, her<br />
şeyin birbirine karışıp dönüşürken<br />
düzene hizmet<br />
ettiğine dair yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. Değişirken<br />
dönüşen, dönüşürken kendini yeniden tanımlayan bu dünya,<br />
sınırsız kavram ve fikirle içsel düzende bir doğaya karışma<br />
hikâyesine işaret ediyor. 5.Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri, bu<br />
bağlamda öğrencilerden düzen ve düzensizlik kavramlarını birbirinin<br />
karşıtı değil var olma nedeni, diğer bir deyişle birbirini<br />
içeren kavramlar olarak ele alan tasarımlar geliştirmelerini<br />
bekliyor. Türkiye ve KKTC’deki üniversitelerin mimarlık, güzel<br />
sanatlar, görsel sanatlar ve görsel iletişim tasarımı, sanat<br />
ve tasarım, mühendislik fakültelerine bağlı mimarlık ve<br />
tasarım disiplinlerini kapsayan bölümlerin ön lisans, lisans<br />
ve lisansüstü öğrencilerine açık olan yarışmaya ekip olarak<br />
ya da bireysel başvuru yapılabiliyor. Ekip başlarının belirtilen<br />
bölümlerden olması koşuluyla, diğer ekip üyelerine farklı bölümlerden<br />
olma imkânı sağlayan “5. Zeki Yurtbay Tasarım<br />
Ödülleri”ne proje teslimi için son tarih ise 30 Kasım <strong>2017</strong>.<br />
132<br />
<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>
Kısa Kısa<br />
DemirDöküm, en başarılı servislerini ‘Sanat ve Tarih Şehri’<br />
Saint Petersburg’da ağırladı<br />
Bozüyük fabrikasında ürettiği ürünleri dünyanın 47 ülkesine ihraç<br />
eden DemirDöküm, 2016 yılının en başarılı yetkili servislerini<br />
UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan Saint Petersburg şehrinde<br />
ağırladı.<br />
Satış sonrası hizmet ve servis uygulamalarıyla kusursuz müşteri<br />
memnuniyeti sağlamak için çalışmalarını sürdüren DemirDöküm,<br />
en başarılı 20 yetkili servisinin katılımı ile gerçekleştirilen organizasyonda<br />
2016 yılı iş sonuçları ile gelecek projelerini paylaştı.<br />
Mimari yapıları, tarihi eserleri ile açık hava müzesi olarak adlandırılan<br />
ve 200 yıl Rusya’ya başkentlik yapan St. Petersburg’da<br />
düzenlenen organizasyon DemirDöküm Satış Sonrası Hizmetler<br />
Direktörü Zeki Kalaycılar, DemirDöküm Servis Saha Müdürü Fuat<br />
Hamoğlu, DemirDöküm Servis Bölge Müdürleri ve 20 başarılı yetkili<br />
servisin katılımı ile gerçekleşti.<br />
Tahincioğlu, Basketbol Süper<br />
Ligi İsim Sponsoru Oldu<br />
Hayata geçirdiği nitelikli projelerle gayrimenkul sektöründe fark yaratan<br />
Tahincioğlu, Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) işbirliği ile<br />
Avrupa’nın en iyi ligleri arasında yer alan Basketbol Süper Ligi’nin<br />
isim sponsoru oldu. Bu önemli iş birliğinin imza töreninde konuşan<br />
Tahincioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Tahincioğlu, “Bu işbirliği<br />
ile Tahincioğlu olarak tarihi bir gün yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelerin<br />
uzun vadeli sportif politikaları olduğunu ve bu anlamda önemli başarılar<br />
sağladıklarını biliyoruz. Türkiye de sporun birçok branşında<br />
başarılara imza atıyor. Basketbolda da Avrupa’nın zirvesine ulaşan<br />
bu başarı göğsümüzü kabartıyor. Biz de bunu desteklemek ve hep<br />
birlikte daha da yukarı taşımak amacıyla bugüne kadar, kültür sanat<br />
ve eğitim başta olmak üzere pek çok projeye verdiğimiz desteği, Türkiye<br />
Basketbol Federasyonu ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğiyle spora<br />
taşıyoruz. Bugüne kadar en iyi projelerin içinde hayaller arkasında<br />
da Tahincioğlu oldu. Bundan sonra da basketbolun hayallerinin arkasında<br />
da Tahincioğlu olacak. Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde<br />
yer alan tüm takımlara ve sporcularımıza başarılar diliyorum” dedi.<br />
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu ise; “Türk<br />
basketbolu geldiği noktada devlet desteğinin yanı sıra ciddi oranda<br />
özel sektörle işbirliği yapmaktadır. Liglerimiz dünyanın sayılı, Avrupa’nın<br />
ise en iyi ligleri arasındadır. Tahincioğlu’na Türk basketbolunun<br />
gelişimine yönelik Basketbol Super Ligi isim sponsoru olarak<br />
yaptığı katkıdan dolayı teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.<br />
Kleemannpark ile otoparklar kat kat<br />
rahat, daha konforlu hayat…<br />
Trafiğe çıkan araç sayısı her geçen gün artıyor. Bu sayı, 1 yıl<br />
içinde yüzbinleri buluyor. Sonuç ise daha yoğun trafik ve otopark<br />
sıkıntısı olarak kendini gösteriyor. Bunun için en önemli<br />
çözüm yollarından biri ise her binanın kendi otoparkına sahip<br />
olması ya da mevcut otopark kapasitesinin artırılması. Ürün<br />
yelpazesini her geçen gün artırarak, yüksek standartlar için<br />
yepyeni ve yaratıcı çözümler üreten, asansör sektörünün lider<br />
ismi KLEEMANN, yeni park sistemi KLEEMANNPARK ile otopark<br />
alanlarının kapasitesini maksimum düzeye ulaştıran bir<br />
devrim gerçekleştiriyor.<br />
134 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>