17.07.2017 Views

Yapı Malzeme Dergisi Temmuz 2017 Sayısı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İmtiyaz Sahibi<br />

İstmag Magazin Gazetecilik<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına<br />

H. Ferruh Işık<br />

Genel Müdür<br />

Mehmet Söztutan<br />

mehmet.soztutan@img.com<br />

Reklam Müdürü<br />

Hakan Girgin<br />

hakan.girgin@img.com.tr<br />

Yayın Editörü<br />

Tarık Oral<br />

tarik.oral@img.com.tr<br />

Art Direktör<br />

İsmail Gürbüz<br />

ismail.gurbuz@img.com.tr<br />

Grafik Tasarım<br />

Sami Aktaş<br />

sami.aktas@img.com.tr<br />

Sorumlu Müdür<br />

Cüneyt Aktürk<br />

cuneyt.akturk@img.com.tr<br />

Dış İlişkiler Müdürü<br />

Yusuf Okçu<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

Kurumsal İletişim Müdürü<br />

Ebru Pekel<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

Muhasebe ve Finans Müdürü<br />

Mustafa Aktaş<br />

mustafa.aktas@img.com<br />

Bilgi İşlem<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Sosyal Medya<br />

Songül Çek<br />

songul.cek@img.com.tr<br />

Abone<br />

İsmail Özçelik<br />

ismail.ozcelik@img.com.tr<br />

CTP-Baskı<br />

Vizyon Basımevi<br />

Deposite İş Merk.A6 Blok, Kat:3<br />

No:309 Başakşehir<br />

Tel: 0212 671 61 51<br />

info@vizyonbasimevi.com.tr<br />

Adres<br />

Evren Mahallesi Bahar Caddesi Polat İş<br />

Merkezi B Blok No:3 Kat:1<br />

Güneşli - Bağcılar<br />

İSTANBUL / TURKEY<br />

Tel : +90 212 604 51 00<br />

Fax : +90 212 604 51 35


editör<br />

Gösteri toplumunda ‘Sürdürülebilir’ olmak!<br />

Bu ayki konularımızdan bir tanesi ‘Sürdürülebilirlik’. Hakkında pek çok şey yazılıp çizilmesine rağmen Sürdürülebilirliğin tam<br />

olarak ne olduğu hakkında ortak bir tanıma varmakta güçlük çekiyoruz. Yaşamış olduğumuz çevreye sadık kaldığımız sürece<br />

‘Sürdürülebilir’ olduğumuzu söyleme hakkımız olabilir belki. Doğanın bir parçası konumundaki insan; kendi yaşam alanlarını<br />

oluştururken ait olduğu bütünsel sistemin tahakkümümüne de gönüllü olarak boyun eğmeli bence. Doğanın sistemsel döngüsüne<br />

karşı kalkışılan sorumsuz her eylem, sürüdürülebilirliğe vurulan bir darbe olduğu gibi insanın kendi aslına olan bir<br />

inkar ve yabancılaşması da diyebiliriz.<br />

Her geçen gün daha çok geliştirdiğimiz ve övündüğümüz teknolojimizle, üzerinde milyonlarca canlının bir arada yaşadığı<br />

yerküremizin kendine has kurallarına kafa tutmak yerine, onunla tam bir uyum içerisinde hareket etmek muhtemelen daha<br />

doğru ve faydalı bir tercih olacaktır. İnsan soyuna ve tüm diğer canlılara karşı daha sorumlu bir tutum takınmamız, sahip olduğumuz<br />

teknik ve bilimi günübirlik çıkarlarımıza alet etmeden toplam faydayı gözeterek hareket etmemiz gelecek kuşaklara<br />

karşı bir ödevimiz olsa gerek.<br />

Sürdürülebilirlik, İnovasyon, Sosyal Sorumluluk Projeleri vs.. gibi kavramların popüler kültürün de etkisiyle kendi içlerinde<br />

kısır bir döngüde ele alınmasının yerine, yaşam tarzımızın tamamını kapsayacak şekilde tekrar tanımlanması gerekiyor. Günlük<br />

yaşantımız içerisinde sürekli sınandığımız ‘Sürdürülebilirlik’ mefhumunu biraz daha kişisel gayret ve samimeyetle gün<br />

yüzüne çıkartabiliriz. Bu tür konuları sadece kurumlar arasında konuşulan dar bir alandan çıkartarak, herkesin kendisine bir<br />

paye çıkaracağı ve vazife üstlenebileceği daha yalın bir hale getirmeliyiz. Belki bu şekilde bu hassas konulara olan ilgi ve<br />

duyarlılığı artırarak daha geniş kitlelere yayılmasına vesile olabiliriz.<br />

Dillere pelesenk olmuş ve kimseyle paylaşamadığımız bireysellik/özgürlük gibi kutsallarımıza da, ancak herkesi ilgilendiren<br />

bu konular karşısındaki samimiyetimiz ve üstlendiğimiz sorumluluklar nispetinde sahip çıkabileceğimizi unutmamalıyız.<br />

Faydalı bir sayı olması dileğiyle…<br />

Tarık Oral


İçindekiler<br />

18 -“Hem Katar hem diğer Arap ülkeleri ile<br />

yoğun ticari ilişkilerimiz var”<br />

48 - “İhracatta hedef yıl sonuna kadar<br />

20 ülkeye ulaşmak”<br />

82 - Canon geniş format yazıcı grubunda artık<br />

daha da iddialı<br />

90 - Vefa, 2023 hedefini belirledi<br />

96 - “Hafif Çelik <strong>Yapı</strong>lar; çevreye en az zarar<br />

veren, güvenli, ekonomik ve dayanıklı<br />

yapılardır”<br />

118 - ‘Wind Ankara’ Çayyolu’nda esecek<br />

REKLAM İNDEKSİ<br />

ABS YAPI ELEMANLARI..................... 39 – 41<br />

ESE REKLAM............................... 128 – 129<br />

ARMUTLU TATİL KÖYÜ............................121<br />

HP........................................... ARKA KAPAK<br />

BOSCH INDUSTRIAL.................................53<br />

HUZURLU İNŞAAT...................................111<br />

CANON ................................................. 11<br />

İKLİMSA..................................................79<br />

CLEVER POLYMERS..................................51<br />

INTEK KALIP ve İSKELE......................... 2 – 3<br />

DAIKIN........................136 – ARKA KAPAKİÇİ<br />

ISICAM....................................................57<br />

DOKA KALIP ve İSKELELERİ............ÖN KAPAK<br />

KARGROUP.................................. 116 – 117


KİLSAN....................................................93<br />

KUZULUK TERMAL OTEL.........................131<br />

LAYHER...................................................45<br />

ME-SA İMALAT...................................... 6 – 7<br />

ÖZLER KALIP ve İSKELE.................... 12 – 13<br />

PERİ KALIP ve İSKELELERİ.... ÖN KAPAKİÇİ - 1<br />

PERİ KALIP ve İSKELELERİ&ADVERTORIAL.28 – 29<br />

SAMSUNG...............................................71<br />

SARAY ALÜMİNYUM...................... 104 – 105<br />

TAYF ÇATI................................................99<br />

TMS TÜFEKÇİOĞLU MÜHENDİSLİK......... 4 – 5<br />

TÜRKİYE HASTANESİ..............................133<br />

URTİM KALIP VE İSKELE........................ 8 – 9<br />

VIKO.......................................................63<br />

YAPIMALZEME. COM.TR............................10


Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları’nda gayrimenkul ve inşaat sektörünün geleceği konuşuldu<br />

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan:<br />

“Hem Katar hem diğer Arap ülkeleri ile<br />

yoğun ticari ilişkilerimiz var”<br />

Türkiye İnşaat <strong>Malzeme</strong>si Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından düzenlenen <strong>2017</strong><br />

yılının ikinci ‘Gündem Buluşmaları’nda, gayrimenkul, inşaat ve inşaat malzemesi sektörleri<br />

açısından yılın ilk yarısının nasıl geçtiği ve ikinci yarıda beklenen gelişmeler ele alındı. Katar<br />

krizinin sektöre etkisini değerlendiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan,<br />

“Katar bizim için önemli bir ülke ve inşaat malzemesi sektörümüzün en çok ihracat yaptığı<br />

20 pazar arasında yer alıyor. Ancak şu an Katar’a karşı tavır alan Arap ülkeleri de yoğun ticari<br />

ve beşeri ilişkilerimizin, yatırımlarımızın olduğu pazarlar arasında üst sıralarda yer alıyor.<br />

Umuyoruz ki, Katar krizi daha da büyümeden çözülür” dedi.<br />

Türkiye İMSAD’ın yılda dört kez çeyrek<br />

periyotlarda düzenlediği Gündem Buluşmaları<br />

kapsamında gerçekleştirilen <strong>2017</strong><br />

yılının ikinci toplantısı, 16 Haziran Cuma<br />

günü Ortaköy Feriye Lokantası’nda yapıldı.<br />

Gündem Buluşmaları toplantısında; ‘<strong>2017</strong><br />

yılının ilk yarısı gayrimenkul, inşaat ve inşaat<br />

malzemesi sektörleri açısından nasıl<br />

geçti?’, ‘<strong>2017</strong>’nin ikinci yarısında sektörü<br />

neler bekliyor?’, ‘Konut fiyatları ve amortisman<br />

süreleri’, ‘Konut alacak tüketicilerin<br />

ihtiyaçlarını neler belirliyor?’, ‘Gayrimenkul<br />

sektöründe yeni trendler neler?’,<br />

‘Siyasi gelişmeler sektörü nasıl etkiledi?’,<br />

‘Konutta yabancı yatırımcının ilgisi ne durumda?’,<br />

‘Dünya ve Türkiye gayrimenkul<br />

sektörlerine ilişkin genel karşılaştırmalar’<br />

konuşuldu.<br />

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Ferdi Erdoğan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği<br />

Gündem Buluşmaları’nda,<br />

Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin,<br />

dünya ve ülke ekonomisi, Dr. Can Fuat<br />

Gürlesel inşaat ve inşaat malzemelerinin<br />

ilk 6 ayı, REIDIN Türkiye Ülke Müdürü Kerim<br />

Alain Bertrand ise Türkiye ve dünyada<br />

gayrimenkul sektörüne yönelik değerlendirmelerini<br />

anlattı.<br />

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan<br />

Vekili Oktay Alptekin’in moderatörlük<br />

yaptığı oturumun açılış konuşmasında,<br />

Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan<br />

gelişmelere değinen Ferdi Erdoğan, “Bir<br />

tarafta Suriye’de savaş devam ederken,<br />

diğer tarafta Katar krizi bölgede tansiyonu<br />

yükseltti. Katar bizim için önemli bir ülke.<br />

Katar, inşaat malzemesi sektörümüzün<br />

de en çok ihracat yaptığı 20 pazar arasında<br />

yer alıyor. Ancak şu an Katar’a karşı<br />

tavır alan Arap ülkeleri de yoğun ticari ve<br />

beşeri ilişkilerimizin, yatırımlarımızın, projelerimizin<br />

olduğu ve ihracat yaptığımız<br />

pazarlar arasında üst sıralarda yer alan<br />

ülkeler arasında. Dolayısıyla biz tüm bu<br />

ülkelerle sıcak ilişkilerimizin korunmasından<br />

yanayız. Umuyoruz ki, Katar krizi daha<br />

da büyümeden çözülür” dedi.<br />

Konut satışlarında artış var ama<br />

yapı ruhsatlarında gerileme söz<br />

konusu<br />

Ferdi Erdoğan, konuşmasına şöyle devam<br />

etti; “Konut satışlarına baktığımızda,<br />

<strong>2017</strong> yılı ilk çeyrekte, geçtiğimiz yılın aynı<br />

dönemine göre 7,4 oranında bir artış görüyoruz.<br />

Yılın ilk 4 ayında 440 bin adet konut<br />

satışı gerçekleşmiş. Bu rakam, geçen iki<br />

yılın aynı döneminin üzerinde. Konut satışlarında<br />

artış var ama yapı ruhsatları başvurularına<br />

baktığımızda, veriler beklediğimiz<br />

gibi değil. Toplam yapı ruhsatlarında<br />

alan bazında yüzde 17,2’lik bir gerileme<br />

söz konusu. Konut yapı ruhsatları aynı dönem<br />

alan bazında yüzde 12,7 geriledi. Konut<br />

dışı bina yapı ruhsatları ise yine aynı<br />

dönemde yüzde 30,5 küçülme yaşadı.<br />

Kampanyaların konut satışlarına etkisini,<br />

senetle satışlardaki yüzde 47’lik artışla<br />

görüyoruz. Bu rakamlar yükün büyük bir<br />

kısmını gayrimenkul sektörünün üstlendiğine<br />

işaret ediyor. Gayrimenkulcüler, bir<br />

taraftan proje için yatırım yaparken, diğer<br />

taraftan satılan konutun finansman yükünü<br />

de omuzlarına almış durumda. Ancak biz<br />

18<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Aktüel<br />

yılın ikinci yarısından itibaren bu tablonun<br />

değişeceğine inanıyoruz.”<br />

Ege Denizi’ndeki deprem, kentsel<br />

dönüşümün önemini bir kez daha<br />

hatırlattı<br />

“Ege Denizi’nde 6.3 şiddetinde meydana<br />

gelen deprem, kentsel dönüşümün önemini<br />

bir kez daha hatırlattı” diyen Ferdi Erdoğan,<br />

şu uyarılarda bulundu; “Görüyoruz ki<br />

bu noktada hala birçok eksiğimiz mevcut.<br />

Kentsel dönüşüm sürecindeki eksiklikler<br />

bir an önce giderilmeli. Ülkemizde 7 milyondan<br />

fazla riskli konumda yapı var. Bunu<br />

her ortamda dile getiriyoruz. Her deprem<br />

sonrası felaket senaryolarını dile getirmek<br />

yerine yapısal problemleri çözüp ülkemizin<br />

daha güvenli yapılara ulaşmasını sağlamalıyız<br />

ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız.<br />

Ayrıca kentsel dönüşüm için yaratılacak<br />

75 milyar dolara yakın kaynak konusunun<br />

da bir an önce netleştirilmesi sektörümüz<br />

adına çok önemli bir adım olacak ve kentsel<br />

dönüşüm sürecini hızlandıracaktır.”<br />

İnşaatta Kalite Zirvesi’nin teması:<br />

Geleceğe Yatırım: Dijital Dönüşüm<br />

Son günlerde Türkiye İMSAD’ın yoğunlaştığı<br />

ve dikkatle takip ettiği konulardan<br />

birinin de teknolojik gelişmeler olduğunu<br />

vurgulayan Ferdi Erdoğan, ”Türkiye İMSAD<br />

olarak, bu konuda birtakım çalışmalar<br />

gerçekleştiriyoruz. 2015 yılında düzenlediğimiz<br />

7. Uluslararası İnşaatta Kalite<br />

Zirvesi’nde dünyadaki teknolojik ve dijital<br />

gelişmeleri gündemimize getirmiştik. Bu yıl<br />

26 Ekim’de 8.’sini düzenleyeceğimiz zirvemizin<br />

ana temasını ise ‘Geleceğe Yatırım:<br />

Dijital Dönüşüm’ olarak belirledik. Endüstri<br />

4.0, dijitalleşme ve teknolojik gelişmeleri<br />

masaya yatıracağımız zirvede, bu süreci<br />

nasıl yönetmemiz gerektiğini de konuşacağız”<br />

dedi.<br />

Ferdi Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:<br />

“Türkiye’nin bir <strong>Yapı</strong> Yasası’na sahip<br />

olması ve sektörde etkin bir piyasa denetiminin<br />

oluşturulması şart. <strong>Yapı</strong> Yasası’nın<br />

çıkarılması, bir sektörü değil, tüm ülkeyi<br />

kalkındıracak hamle olacaktır. Ülkemizin<br />

geleceği adına bu adımların atılması şart.<br />

Yoksa bir otomobil ömrüne sahip binalar<br />

üretip, 25-30 yıl sonra yeniden bir dönüşüm<br />

süreci yaşamak zorunda kalırız” dedi.<br />

Türk iş dünyası koşullar ne olursa<br />

olsun pedalları çevirmesi gerektiğini<br />

biliyor<br />

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof.<br />

Dr. Kerem Alkin, Türkiye ekonomisi ile ilgili<br />

değerlendirmesinde şunları söyledi:<br />

“Yüzde 5’lik büyüme Türkiye ekonomisinde<br />

çarkların bir şekilde döndüğüne işaret ediyor.<br />

Türk iş dünyası özellikle 1970’lerden<br />

bu yana yaşadığı onca ekonomik ve siyasi<br />

krizden sonra belki şunu artık benliğine işlemek<br />

durumunda kaldı. Bisikletin pedallarını<br />

koşullar ne olursa olsun çevirmeniz gerekiyor.<br />

Çünkü krizler gündeme geldiğinde<br />

olayı anlamak adına bisikletin pedallarını<br />

durdurduğunuz anda devriliyorsunuz. Çevirince<br />

de, öyle ya da böyle karşımıza belli<br />

bir ekonomik büyüme çıktığı ifade edilebilir.<br />

Türkiye ekonomisi zaman zaman dünya<br />

büyüme ortalamasının üzerinde seyredebiliyor.<br />

Özel sektör yatırımlarının büyümede<br />

önemli rol üstlendiği dönemlerde biz bu başarıyı<br />

gerçekleştiriyoruz. Şu dönemde özel<br />

sektör yatırımlarındaki genel daralma ve<br />

eksilmenin telafisini daha çok kamu yatırımlarıyla,<br />

hane halkı ve kamu tüketim harcamalarıyla<br />

telafi etmekteyiz. Ancak Türkiye’nin<br />

aynı zamanda tasarrufları artırmaya<br />

da ihtiyacı var. Bu kadar ciddi manada nihai<br />

tüketim harcamalarına yüklenerek büyümek<br />

yerine özel sektör yatırımlarının tekrar<br />

büyümede önemli bir rol üstleneceği bir<br />

trend yakalamak son derece önemli. Kalıcı<br />

büyüme her şeyin ilacı. Şu anda aslında<br />

dünya siyasetinde yaşadığımız çalkantıların<br />

arkasında da ülkelerin kalıcı büyüme ile<br />

ilgili duydukları endişeleri var.”<br />

Doğalgazın altın çağına doğru enerji<br />

stratejileri<br />

Konuşmasında Katar krizine de değinen<br />

Prof. Dr. Kerem Alkin, “Söz konusu ablukayı<br />

yapanlar, doğalgaz üreticisi olmaktan<br />

çok petrol üreticisi olan ülkeler. Uluslararası<br />

Enerji Ajansı’nın raporu, 2030’a doğru<br />

doğalgazın altın çağı olacağına yönelik<br />

farklı temalara işaret ediyor. Rusya, İran ve<br />

Katar’ın dünyada doğalgaz rezervi ve ihracatçısı<br />

olarak, en önemli üç ülke olacağı<br />

öngörülüyor. Katar ablukasının bir noktasında<br />

bu doğalgaz kapışması ile ilgili konunun<br />

varlığını göz ardı etmemek lazım. Katar<br />

ablukasında, İran’a da inisiyatif sağlayan<br />

tartışma noktası, iki ülke arasındaki sahada,<br />

51 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin<br />

olması. Önümüzdeki dönemde dünya daha<br />

çok doğalgaz kullanacaksa, Rusya, İran ve<br />

Katar gibi ülkeler sıvılaştırılmış doğalgaz<br />

ihracatıyla çok önemli işler yapabilir. Katar<br />

ve İran bu doğalgaz konusunda mutabakat<br />

yaptıklarından dolayı, İran’ın daha da güçlenmesiyle<br />

ilgili bir tablo söz konusu. Bu<br />

arada ABD’nin yaklaşık 40 yıldır izlediği<br />

strateji, kendi topraklarındaki rezervi korumak<br />

amacıyla ihracat yasağı uygulamasıydı.<br />

Artık enerji ihracatçısı olmak isteyen<br />

ABD, enerji ihracatı yasağını kaldırdı. İlk<br />

petrol ihracatını İtalya’ya gerçekleştirdi.<br />

Şimdi enteresan olan gelişme ise Katar<br />

ablukasının patlak verdiği geçen hafta,<br />

ABD’nin ilk sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatını<br />

Polonya’ya gerçekleştirmesi oldu.<br />

İnşaat sektörü faaliyetlerini kendi<br />

halinde, belli bir tempoda sürdürüyor<br />

Genel ekonominin yüzde 5’lik bir büyüme<br />

gösterdiği Türkiye’de inşaat sektörünün<br />

<strong>2017</strong> yılı ilk çeyrek döneminde yüzde 3,7,<br />

gayrimenkul sektörünün ise yüzde 1,8 büyüdüğünü<br />

belirten Türkiye İMSAD Ekonomi<br />

Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, “Değişik<br />

koşullara rağmen inşaat sektöründe, önceki<br />

dönemlere göre birbirine yakın veriler<br />

çıkıyor. Bundan da inşaat sektörünün, faaliyetlerini,<br />

kendi halinde belli bir tempo ile<br />

sürdürdüğünü söyleyebiliriz” dedi.<br />

Can Gürlesel, şöyle devam etti: “<strong>2017</strong> yılı<br />

ilk çeyrek döneminde konut satışları 2016<br />

yılı aynı dönemine göre yüzde 7,4 artarak<br />

325 bin 780 adet oldu. Birinci el (yeni konut)<br />

satışlar yüzde 4,3 arttı ve 145 bin 826<br />

olarak gerçekleşti. Konut kredileri <strong>2017</strong> yılı<br />

ilk çeyreğinde yıllık olarak yüzde 17,1 büyüdü<br />

ve 171,4 milyar TL’ye ulaştı. Konut<br />

kredisi aylık ortalama faiz oranı ise mart<br />

ayı sonu itibarıyla yüzde 0,95’te kalarak<br />

değişmedi. Toplam inşaat harcamalarının<br />

110,1 milyar TL olarak gerçekleştiği ilk çeyrekte,<br />

alınan toplam yapı ruhsatlarının alan<br />

bazında gerileme olduğu, ancak bu dönemde<br />

alınan toplam yapı izinlerinde ise önemli<br />

bir artış olduğu görülüyor. İnşaat malzemeleri<br />

sanayi üretimi 2016 yılı ilk çeyrek<br />

döneminde yüzde 0,4 artmışken, <strong>2017</strong> yılı<br />

ilk çeyrek döneminde yüzde 3,1’e geriledi.<br />

Birçok önemli malzemenin üretimi düştü.<br />

İnşaat malzemeleri iç pazarı ise <strong>2017</strong> yılı<br />

ilk çeyreğinde 71,6 milyar TL büyüklüğe<br />

ulaştı. Geçen sene ilk çeyrekte 57,8 milyar<br />

TL iç pazar büyüklüğüne göre inşaat malzemeleri<br />

iç pazarı yüzde 23,8 büyüdü.“<br />

Konut fiyatlarında artış enflasyonun<br />

altına düştü<br />

Türkiye İMSAD’ın konuk konuşmacısı REI-<br />

DIN Türkiye Ülke Müdürü Kerim Alain Bertrand<br />

ise şunları söyledi; “İnşaat sektörü<br />

geliştiği zaman ekonomiye pozitif etkisi<br />

oluyor ama ekonomik daralmalardan da direkt<br />

etkileniyor. İnşaat ve gayrimenkul sektörü,<br />

çok büyük bir ekosistemle, 200’den<br />

fazla alt sektöre etki yapıyor. Türkiye’deki<br />

konut fiyatlarının artışı uzun bir süre enflasyon<br />

oranının üzerinde gerçekleşti. Artık<br />

bu artışın yavaşladığını ve reel anlamda<br />

enflasyonun altına düştüğünü görüyoruz.<br />

Yıldan yıla baktığımızda ise fiyat artışlarının<br />

yüksek olmadığını hatta enflasyonun altında<br />

kaldığına tanık oluyoruz.<br />

Türkiye’de kiralar olması<br />

gerektiğinden daha düşük<br />

Faiz oranlarının, vadelerin uzatılmasının<br />

konut satışlarına olumlu etkisinin olduğunu<br />

ifade eden Kerim Alain Bertrand, “Zor<br />

dönemlerden geçiyoruz ve gayrimenkul<br />

sektörünün getiri oranları aşağı düşüyor.<br />

Türkiye’de, konutta balon olmadığını da<br />

söyleyebiliriz. Türkiye’de kira getirisi çok<br />

düşük. Etiler ve Ulus civarında konut yatırımının<br />

kira ile karşılama oranının 39 yılı<br />

bulmasından bahsediyoruz. Oysa yabancı<br />

yatırımcılar Dubai’den aldığı konutun değerini<br />

14 yılda kira geliriyle karşılayabiliyor.<br />

Türkiye’de kiralar olması gerektiğinden<br />

daha düşük” dedi.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 19


TÜİK’den Mayıs ayı konut satış rakamları<br />

TÜİK, konut satış rakamları araştırma sonuçlarına göre <strong>2017</strong> yılı mayıs ayı satış rakamlarının<br />

bir önceki yılın aynı ayına göre %1,5 artış gösterdi. Mayıs ayında toplamda 116 bin 558 konut<br />

satıldı. TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı konut satış rakamları gayrimenkul sektörü tarafından<br />

genel olarak olumlu olarak karşılandı. Öne çıkan değerlendirmeleri sizler için derledik.<br />

Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt: “Konuta talep artıyor”<br />

Mayıs ayı TÜİK rakamları konuta yönelik büyük bir talebin olduğunu<br />

gösteriyor. Devlet teşviki ile gelen faiz indirimleri ve hayata<br />

geçirilen yeni kampanyalar ile ivme kazanan gayrimenkul sektörünün,<br />

büyümesini artırarak devam ettireceğini öngörüyoruz. Tapu<br />

harçları ve damga vergisindeki indirimlerle birlikte alım için harekete<br />

geçen gayrimenkul alıcısı, Türk ekonomisinin bir anlamda<br />

bel kemiğini oluşturuyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre yabancılara<br />

yapılan konut satışları da bir önceki yılın aynı ayına göre<br />

yüzde 10,1 artış gösterdi. Ülke uyruklarına göre en çok konut<br />

satışı Suudi Arabistan vatandaşlarına oldu.<br />

Yabancı yatırımcılara tanınan vatandaşlık hakkı satışların artmasında<br />

etkili oldu. Referandum sonrası yabancı yatırımcının Türkiye’ye<br />

akın ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü yabancı yatırımcı, Türkiye’yi<br />

bizden çok daha iyi takip ediyor. Ekonomideki iyiye gidişin<br />

hem yabancı yatırımcıyı hem de yerli yatırımcıyı harekete geçirdiğini<br />

söyleyebiliriz.<br />

216 <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı Bilent Dündar: “Gayrimenkul, hız kaybetmeden büyüyor”<br />

TÜİK tarafından açıklanan rakamlar gayrimenkul sektörü için oldukça<br />

sevindirici. Türkiye genelinde konut satışlarının <strong>2017</strong> Mayıs<br />

ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.5 artış kaydetmesi,<br />

sektörün hız kaybetmeden büyüdüğünü gösterdi.<br />

Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan gayrimenkul sektörünün<br />

geleceğinin artık çok daha parlak olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Hükümetin gayrimenkul sektörüne vermiş olduğu destek ve<br />

teşvikler gayrimenkul sektörünün bugünlere gelmesinde büyük<br />

katkısı oldu. TÜİK tarafından açıklanan son rakamlar, gayrimenkul<br />

sektörünün güvenli bir liman olduğunu bizlere bir kez daha<br />

gösterdi. Son bir yıl içinde gayrimenkul sektörüne yönelik alınan<br />

tedbirler, sektörün gelişiminde büyük rol oynadı. KDV’de yapılan<br />

indirim, tapu harç oranında ki düşüş, yabancı yatırımcının önünün<br />

açılması için alınan tedbirler ve daha bir çok önlem sektörün<br />

bugünlere gelmesini sağladı.<br />

İnsay <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Çulhalık: “Gayrimenkul sektörü güvenli bir liman”<br />

TÜİK’in açıkladığı rakamlardan da görüldüğü gibi gayrimenkul sektörü hız<br />

kesmeden büyümeye devam ediyor. Açıklanan son verilere göre, <strong>2017</strong><br />

yılı mayıs ayı satış rakamlarının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,5<br />

artış gösterdi. Mayıs ayında toplamda 116 bin 558 konut satıldı. Bu<br />

artış, Türk halkı için gayrimenkulün her zaman iyi bir yatırım aracı olduğunu<br />

gösteriyor. Zaman zaman dalgalanmalar olsa da konut satışı her<br />

zaman yüksek olur. Konut sahibi olmayı kolaylaştıran kampanyalar ile<br />

canlanan gayrimenkul sektörü, hem yatırımcıların hem de konut alıcılarının<br />

kazançlı çıkmasını sağlıyor. TÜİK tarafından açıklanan son rakamlar,<br />

bizlere gayrimenkul sektörünün güvenli bir liman olmaya devam ettiğini<br />

gösterdi. Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörünün ve dolayısıyla<br />

gayrimenkulün bu özelliğini sürdürmeye devam etmesini bekliyoruz.<br />

20<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Aktüel<br />

Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral: “Konut satışlarındaki<br />

artış, ekonomik istikrar ve siyasi iradeye duyulan güvenin bir göstergesidir”<br />

“Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre konut satış rakamlarında<br />

yaşanan yüzde 1.5’lik artış, ekonomik istikrara ve<br />

siyasi iradeye duyulan güveni göstermektedir.Ayrıca yabancı<br />

yatırımcılara yapılan konut satışlarında bir önceki yılın aynı ayına<br />

göre sağlanan yüzde 10.1’lik artış, dış ekonomik çevrelerin<br />

ülkemize yönelik siyasi ve ekonomik beklentilerinin müspet<br />

yönünü ifade etmesi açısından çok anlamlıdır. Ülkemizin inşaat<br />

ve gayrimenkul sektöründeki başarısı, sadece yakın coğrafyamızdaki<br />

ülkelere değil tüm dünya ülkelerine örnek olmaktadır.<br />

Türk şirketlerimizin uluslararası arenada gerçekleştirdiği<br />

başarılı projelerin sayısı,her geçen gün artmaktadır.Önümüzdeki<br />

dönemde bizi bekleyen yeni işbirlikleriyle Türkiye’nin bu<br />

sektördeki hâkimiyetinin dünya genelinde kalıcı hale geleceğine<br />

yürekten inanıyoruz.”<br />

İSO 500’E<br />

Çimento kuruluşları çıkarma yaptı<br />

İstanbul Sanayi Odası(İSO)’nın “Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016”<br />

araştırması sonuçları açıklandı. Türkiye ekonomisinin aynası olarak nitelendirilen listede,<br />

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği üyesi 20 çimento firması yer aldı.<br />

Türk ekonomisi zorlu bir yılı geride bırakmış olsa da İSO 500 sonuçlarına<br />

göre, sanayi devlerinin üretimden satışları bir önceki<br />

yıla göre yüzde 8,8’lik artışla 490 milyar TL’ye, toplam faaliyet<br />

karı yüzde 18,6 artışla 52,4 milyar TL’ye ve toplam ihracatı da<br />

yüzde 3,1 artışla 55,1 milyar dolara yükseldi.<br />

Çimento Sektörü Türk Ekonomisini Kalkındırıyor<br />

İstanbul Sanayi Odası tarafından yayımlanan “Türkiye’nin İlk<br />

500 Büyük Sanayi Kuruluşu”nun 2016 yılı sıralamasında Türk<br />

Çimento sektörü önemini bir kez daha ortaya koydu ve 20 çimento<br />

firması büyükler arasındaki yerini aldı. Çimento sektörünün<br />

TÇMB üyesi 20 dev ismi toplam 9.944.778.466 TL’lik<br />

ciroya ulaştı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Türkiye<br />

Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanı M. Şefik Tüzün<br />

“Çimento sektörümüzün, ülke kalkınmasında temel yapı taşı<br />

olduğunu bu liste ile bir kez daha kanıtlamış olduk. Ayrıca, çimento<br />

sektörü özelinde <strong>2017</strong> yılının ilk 3 aylık rakamlarına göre,<br />

üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 13,4’ü ihracata konu oldu.<br />

Yani geçen yıl ki büyümemizi iç ve dış pazarda sürdürülebilir bir<br />

şekilde devam ettiriyoruz. Türk ekonomisine vermiş olduğumuz<br />

bu destek bize gurur veriyor.” dedi.<br />

M. Şefik Tüzün<br />

Türkiye Çimento<br />

Müstahsilleri<br />

Birliği (TÇMB)<br />

Başkanı<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 21


Aktüel<br />

Devlet, arsa<br />

sahiplerine ve inşaat<br />

sektörüne yeni imar<br />

yönetmeliğine uyum<br />

için üç ay süre verdi<br />

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı<br />

Prof. Dr. Gürsel Öngören; Devlet’in, daire<br />

sahiplerine, arsa sahiplerine ve İnşaat Sektörü’ne,<br />

yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’yle getirilen<br />

yapılaşma düzenine uyum sağlaması için üç ay süre<br />

verdiğini belirtti.<br />

Prof. Dr. Gürsel Öngören / Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı<br />

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu<br />

Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören; “Yönetmelik<br />

değişikliği ile, Devlet tarafından<br />

öncelikle daire sahiplerine, arsa<br />

sahiplerine ve İnşaat Sektörüne 1 Ekim<br />

<strong>2017</strong>’ye kadar üç aylık bir uyum süresi<br />

tanındı. Hem kentsel dönüşüme başlamış<br />

olan yapılar açısından ve hem de<br />

normal inşaat çalışmaları açısından üç<br />

ay boyunca ilgililer daha önce yaptıkları<br />

hesaplar doğrultusunda hazırlıklarını<br />

tamamlayıp, inşaat ruhsatlarını eski<br />

yönetmelik hükümlerine göre alabilecekler.<br />

Böylece daha önce yapılmış olan<br />

daire büyüklükleri hesabı bozulmayacak<br />

ama keşke uyum süresi altı ay olsaydı”<br />

dedi.<br />

Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin<br />

1 Ekim <strong>2017</strong> tarihinden itibaren yürürlüğe<br />

gireceğini ifade eden Başkan Gürsel<br />

Öngören; 1 Ekim <strong>2017</strong> tarihinden sonra<br />

yeni ruhsat alacak inşaatlar için yeni<br />

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği gereğince<br />

yaşanacak değişiklikleri ise şöyle<br />

özetledi:<br />

- Kullanım amacı tepki çeken stüdyo daireler<br />

ortadan kalkıyor. En küçük daire<br />

minimum 28.5 metrekare büyüklüğünde<br />

oturma odalı ve yatak odalı olarak 1+1<br />

şeklinde yapılacak.<br />

- Binaların daha az katlı olması için taban<br />

alanına yönelik kurallar değişti. Eskiden<br />

TAKS %40 ile sınırlıyken şimdi %60’a<br />

kadar çıkarıldı. Bina arsada daha geniş<br />

taban alanına oturup yayılabilecek. Eski<br />

Yönetmeliğe göre çekme mesafeleriyle<br />

parselde 9 kat yapılması gereken örneğin<br />

900 m 2 inşaat, şimdi parsele yayılarak<br />

6 kat olarak yapılabilecek.<br />

- Yeni binalarda daha çok otopark yapılabilecek.<br />

Su basman kotu altında zorunlu<br />

otopark alanlarının 2 katı alanın ve<br />

bunun yanında bütün cepheleri gömülü<br />

olan otoparkların emsal dışında yapılabilmesi<br />

mümkün oldu.<br />

- Konutlarda kat yükseklikleri 3.60 m.’ye<br />

ticari ofislerde 4 m.’ye çıkarıldı.<br />

- Belediyeler, mahallin ve çevrenin özelliklerine<br />

göre yapılar arasında uyum sağlamak,<br />

güzel bir görünüm elde etmek<br />

amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları<br />

ile çatının malzemesini ve rengini tayin<br />

edebilecek. Nasıl bodrumda tüm yapılar<br />

beyaz ve iki katlı. Bunun gibi yöresel<br />

özellikler istenirse belediyelerce binalara<br />

yansıtılacak.<br />

- Teraslar bahçe olarak kullanılabilecek,<br />

teraslara havuz yapılabilecek.<br />

- Hafriyat için yapı ruhsatı beklenmeyecek.<br />

İksa ve hafriyat ruhsatları, yapı ruhsatından<br />

önce verilebilecek.<br />

- Bodrum katlar dışında emsal harici<br />

alanların toplamı, hiçbir şekilde inşaat<br />

hakkının yüzde 30’unu geçemeyecek.<br />

- Balkonların 2 m. genişliği geçmeyen<br />

kısımları emsal harici oldu.<br />

- Yol kotundan düşük ya da yüksek arazilerde,<br />

kademelendirmeye geçilecek.<br />

Bina ön cephelerinde olduğu gibi, arka<br />

cephesi yol kotundan 5 metreden fazla<br />

düşük veya yüksek yapılara, 6 metrede<br />

bir kademelendirme gelecek. Böylece<br />

önden 3 kat, arkadan 8 kat bina yapılamayacak.<br />

Yol boyu ticaretin olduğu konut<br />

alanlarında, zemin katlarda otopark<br />

yükünün karşılanması şartıyla ticari kullanımlara<br />

izin verildi. Bu alanlarda gürültü ve<br />

kirlilik oluşturmayan, imalathane niteliğinde<br />

olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan,<br />

halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya<br />

yönelik dükkân, kuaför, terzi, muayenehane,<br />

lokanta, pastane, anaokulu, kreş gibi<br />

konut dışı hizmetlerin ticari kullanımlarına<br />

izin verilecek.<br />

- Binaların çatılarına yapılan baz istasyonları,<br />

estetik görünümlü olmak, fenni<br />

mesuliyeti üstlenilmek, maliklerin onayını<br />

almak, bina cephesine 3 metreden fazla<br />

yaklaşmamak ve yer seçim belgesi almak<br />

şartıyla ruhsata tabii olmadan yapılabilecek.<br />

- Emsal harici depo miktarı ise azaltıldı.<br />

Binaların bodrum katında yapılan konutlara<br />

ait depoların %10’u ve işyerlerine ait<br />

depoların %50’si emsal harici olarak düzenlendi.<br />

Çokça eleştirilen bu oran eski<br />

Yönetmelikte iki katı idi.<br />

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu<br />

Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören; 1 Ekim<br />

<strong>2017</strong>’den itibaren tüm Türkiye’de bu yeni<br />

Yönetmeliğin uygulanacağını, ancak belediyelerin<br />

bu Yönetmeliğin temel yapılaşma<br />

koşullarını değiştirmemek kaydıyla kendi il<br />

ve ilçelerinin mimari özelliklerini, kat adedinde,<br />

bina cephesinde ve boyada ortaya<br />

çıkaran imar yönetmelikleri de hazırlayabileceklerini<br />

söyleyerek açıklamalarını tamamladı.<br />

22<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

Marına Mix 011 Hotel & Residences<br />

Tms Climbex ® Hidrolik Tırmanma Sistemleri ile yükselecek<br />

MARINA MIX 011 HOTEL & RESIDENCES projesinin tüm kalıp ihtiyaçları TMS Kalıp ve TMS<br />

Qatar ile karşılanacaktır. Projenin yüklenici firmaları Hill International ve Bandary Engineering<br />

tercihlerini kalıp sektörünün öncü firması TMS tarafından kullanmışlardır.<br />

TMS Kalıp İskele Sistemleri, İzmit ve Kastamonu’da<br />

bulunan modern tesislerinde<br />

ileri teknoloji kullanımı ve ar-ge çalışmaları<br />

ile geliştirdiği CLIMBEX ® HİDROLİK<br />

TIRMANMA SİSTEMİ ile hem yurt içi hem<br />

de yurt dışında pek çok projeye imzasını<br />

atmıştır. Bunlardan bazılarını; Emaar Sqaure<br />

, Ant <strong>Yapı</strong> Sky Towers, Samsung co<br />

Al Rajhi HQ, Azenco Azerbaycan, Ataşehir<br />

Mimar Sinan Camii, Baytur Arabistan<br />

projeleri olarak sayabiliriz. TMS Qatar temelleri<br />

2015 yılında atılmasına rağmen<br />

sayısız başarılara imza atmış, bu proje ile<br />

de Katar da ki ilk hidrolik tırmanır projesini<br />

gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu<br />

yaşamaktadır. Sadece Katar ile sınırlı kalmayıp,<br />

tüm Ortadoğu ve Körfez Ülkelerinin<br />

merkezi durumunda bulunan firmamız ülkemizin<br />

de gururu olmaktadır.<br />

CLIMBEX® HİDROLİK TIRMANMA<br />

SİSTEMİ<br />

Yüksek yapıların hızla çoğaldığı ülkemizde,<br />

buna uygun yapı teknolojileri de hızla<br />

ilerlemektedir. Bu teknolojinin yerli takipçilerinden<br />

olan TMS Kalıp İskele Sistemleri,<br />

AR-GE çalışmalarına verdiği önemin karşılığını<br />

almakta gecikmemiştir. TMS’nin<br />

kendinden tırmanır Climbex Sistemi, hidromekanik<br />

kumandalı kaldırma ekipmanına<br />

sahiptir. Hidromekanik elemanları sayesinde<br />

sistemin vince bağımlı olmaması<br />

en büyük avantajlarından biridir.<br />

Çalışma Prensibi ve Diğer önemli<br />

avantajları ise;<br />

• Sistem tırmanma sırasında binaya bağlı<br />

bir ray tarafından yönlendirilir<br />

• 70 km/saat rüzgâr hızına kadar güvenli<br />

tırmanma sağlar<br />

• Bina geometrisine göre değişkenlik gösterebilen<br />

büyük platformlar<br />

mevcuttur<br />

• 4.5 m yüksekliğe kadar döküm yapma<br />

imkânı sağlar<br />

• Tırmanma modülü perdeye yakalayıcı<br />

pabuç ve tırmanma taşıyıcı elemanlarıyla<br />

bağlıdır<br />

• Ray, alt kaldırma kafasına bağlıdır<br />

• Alt kaldırma kafası rayı hidrolik silindir<br />

yardımıyla yukarı iter<br />

• Üst kaldırma kafası rayı otomatik yakalar.<br />

Sistem bu operasyonu 15-20 dakikada<br />

tamamlayarak yüksek bir hızla tırmanmayı<br />

tamamlar<br />

Bu Proje için Önemli Notlar:<br />

Lusail bölgesinde 14.000 metrekarelik<br />

bir alan içerisinde gerçekleştirilecek olan<br />

proje, Lusail’deki en iyi manzara eşliğinde<br />

ana Marina gezinti yerine bakmaktadır.<br />

Proje, iki bodrum katında yer alan 403<br />

araçlık park yeri, ticari kullanım için iki<br />

katlı zemin ve iki podyum ile karışık kullanım<br />

kulesi olup, 3. kattan 21. katına kadar<br />

olan otel hizmetleri, 22. kattan 35’e<br />

kadar ikamet amaçlı konut servisli daireler<br />

olarak kullanılacaktır. 36. kat gökyüzü<br />

lobi ve 37. Katta ise lüks bir restoran ve<br />

kulenin ortasında bir kat hizmet vermektedir.<br />

Kulenin güzel ve estetik görüntüsünü<br />

sağlamak için restoranın başında bir taç<br />

bulunmaktadır. Proje, yaklaşık 100.000<br />

metrekare toplam alana sahip, 14.000<br />

metrekarelik arsa üzerine inşa edilecek. Bu<br />

projede yer alan Kule çekirdek kısmı 750<br />

m² kat alanına sahiptir ve 37 katlıdır. Yüksekliği<br />

4 m olan her bir modülün tırmanması<br />

20 dakikada tamamlanmakta, tamamının<br />

tırmanması ise 1 günden daha az zamanda<br />

gerçekleşmektedir. Kurulumu için, önceden<br />

yerleştirilmiş ankraj elemanlara tırmanma<br />

konsolları vinç yardımıyla bağlanır. Kalıp<br />

asker elemanı, payandalar ve çalışma konsolları<br />

tırmanma modülüne bağlanır. Kurulu<br />

kalıp panoları asker elemanların önüne<br />

yerleştirilir ve kalıp panoları payanda taşıyıcısı<br />

yardımıyla konumlandırılır. Kalıp beton<br />

dökümüne hazır hale getirilir. İç platform<br />

kirişleri ve kombine rayların ilk bölümü üst<br />

ve alt Climbex ankrajlarına vinç yardımıyla<br />

sabitlenir. Dış kalıpların açılması, kulelerin<br />

üzerine oturan kirişlere monte edilen askı<br />

arabaları sayesinde son derece kolaydır.<br />

SIMPEX kalıp elemanları insan gücüyle rahatlıkla<br />

geriye çekilebilmektedir. Ayrıca bu<br />

sistem beton yüzeyinin de korunmasını sağlamaktadır.<br />

Kalıp geriye çekildiğinde oluşan<br />

boşluk demir işçileri için de koruma duvarı<br />

görevi görerek emniyetli çalışma alanı yaratır.<br />

Sistemin kurulması ve çalıştırılması<br />

için, kalıp montaj ve hazırlıklarında 20 işçi,<br />

tırmandırılmasında ise 10 işçi çalışır. Sistemin<br />

kurulması ve işletmeye alınması işinin<br />

süresi 650 saattir. Hem tırmanma bölgesinde<br />

hem de kalıplama bölgesinde işçiler<br />

için güvenli çalışma alanları mevcuttur.<br />

Sistem kurulmadan önce çalışacak işçiler<br />

özenle seçilip TMS tarafından eğitimleri<br />

verilecektir. Eğitim sırasında iş güvenliği<br />

önlemleri konuları hassasiyetle ve detayla<br />

anlatılacaktır.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 23


İzmir’de bir ilk:<br />

Türkiye, Dokadek 30 ile tanışıyor<br />

İzmir’in en gözde ilçelerinden Karşıyaka’da eşsiz manzarası ile dikkat çeken Atılgan Royal<br />

projesinde Doka sistemleri ve mühendislik çözümü ile bir ilke imza atılıyor.<br />

Projede kullanılan döşeme kalıbı Dokadek 30 ile 1000 m²’lik döşeme sadece<br />

1 günde tamamlanabilecek.<br />

24<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

Proje adı : Atılgan Royal<br />

Bulunduğu yer : İzmir, Karşıyaka<br />

Yatırımcı firma : R-Atılgan İnşaat<br />

Yüklenici firma : Salihoğlu İnşaat<br />

İnşaat Yüksekliği : 120 m<br />

Kat sayısı : 27<br />

Kullanılan sistemler:<br />

Dokadek 30 Panel Döşeme Kalıbı<br />

Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi<br />

150F Tırmanır Kalıp Sistemi<br />

Framax Xlife Kolon Kalıbı<br />

Frami Xlife Kolon Kalıbı<br />

Top 50 Geniş Yüzeyli Perde Kalıbı<br />

Masa Kalıbı ve <strong>Malzeme</strong> Taşıma<br />

Sistemi<br />

5.000 m² toplam alan üzerine inşası devam<br />

eden denize sıfır, lüks projede 27 katlı<br />

bir residence ve 8 adet villa bulunuyor.<br />

2018’de tamamlanması planlanan proje,<br />

hem konumu hem de tasarımı ile daha<br />

şimdiden Körfez’in incisi olarak gösteriliyor.<br />

Bu benzersiz projenin beraberinde getirdiği<br />

zorluklara ise çözüm yine Doka’dan<br />

geldi. Doka ürünleri Dokadek 30 Döşeme<br />

Kalıbı, 150 F Tırmanır Kalıp Sistemi ve<br />

Xclimb 60 Koruma Perdesi sistemleri ile<br />

projenin hızlı ve güvenli bir şekilde ilerlemesini<br />

sağlıyor.<br />

Döşeme Kalıbında Bir İlk: Türkiye,<br />

Dokadek 30 ile Tanışıyor<br />

27 kat ile 120 m yüksekliğe ulaşacak olan<br />

projede döşeme dökümleri Dokadek 30<br />

döşeme kalıbı ile hızla gerçekleştiriliyor.<br />

Türkiye’de ilk kez Atılgan Royal projesinde<br />

kullanılmaya başlayan Dokadek 30 hem<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 25


zamandan tasarruf sağlarken hem de<br />

maliyetin büyük oranda düşmesine imkân<br />

sağlıyor. Merdiven veya platform sistemleri<br />

olmadan yüksek kat mesafelerinde kolayca<br />

kullanılabilen Dokadek 30 panel döşeme<br />

kalıbı ile döşeme hızı artık yeni bir boyuta taşınıyor.<br />

Projede 1000 m²’lik döşeme, Dokadek<br />

30 ile 6 işçi tarafından yalnızca 1 günde<br />

tamamlıyor. Farklı yöntemlere kıyasla işçilik<br />

maliyetlerinde %80’e kadar bir tasarruf sağlayan<br />

sistem, projenin hem ekonomik hem<br />

de hızlı şekilde ilerlemesine olanak sağlıyor.<br />

Döşeme kalıbında çığır açan Dokadek 30’un<br />

önceden belirlenen montaj sırası, zaman<br />

kaybettiren kullanıcı hatalarını da ortadan<br />

kaldırıyor. Panel döşeme kalıbının bir diğer<br />

avantajı ise sarı kaplamalı hafif çelik tasarımlı<br />

galvanizli çerçeveler ve Xlife Plywood’lar<br />

sayesinde uzun ömürlü bir yapıya<br />

sahip olması. Bu sayede değişime gerek<br />

olmadan aynı sistemle 300 döküm gerçekleştirilebiliyor.<br />

İşçilik maliyetini azaltan<br />

Dokadek 30, rakipsiz bir hız sunarken aynı<br />

zamanda sahip olduğu ergonomik tasarımlı<br />

kavrama delikleri, destek kafasına yerleşik<br />

kalkma korumaları ve kazayla düşmeyi önleyen<br />

çıkma korumaları ile Doka ürünlerinin<br />

26<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

güvenlikten taviz vermediğini bir kez daha<br />

kanıtlıyor. Ayrıca projeye temin edilen TLS ile<br />

de Dokadek 30 panellerinin ve diğer ekipmanların<br />

üst katlara taşınması kolaylaşıyor.<br />

Kapalı platformu sayesinde maksimum iş<br />

güvenliği ile katlar arası malzeme aktarımı<br />

gerçekleştiren ve yapıyla eşgüdümlü olarak<br />

herhangi bir montaj ya da demontaj gerektirmeden<br />

yükselen Masa Kalıbı ve <strong>Malzeme</strong><br />

Taşıma Sistemi TLS, vinçten bağımsız çalıştığı<br />

için maliyet avantajı ve zaman tasarrufu<br />

da sağlıyor.<br />

Her Yükseklikte Maksimum<br />

Güvenlik<br />

Girintili çıkıntılı balkonlarıyla eşsiz fakat<br />

bir o kadar da zorlu bir mimariye ve tasarıma<br />

sahip olan Atılgan Royal projesine<br />

Doka mühendis ekibi bu noktada da en<br />

uygun çözümü getirmeyi başarıyor. Binanın<br />

geometrik şeklinin getireceği zorlukları<br />

engellemek için üniversal sistem yapısı<br />

sayesinde her bina şekline uyarlanabilen<br />

150F tırmanır kalıp sistemi kullanılıyor.<br />

Her şekil ve yükseklikteki yapılar için uygun,<br />

vinçle tek hamlede taşınabilen 150F<br />

tırmanır kalıp sistemi; 1,65 metre genişliğinde<br />

her yönden kapalı platform sistemi<br />

ile hızlı ve güvenli bir çalışma ortamı<br />

sağlıyor.150F tırmanır kalıp sisteminin<br />

yanı sıra kolon dökümleri için Frami Xlife,<br />

Framax Xlife, Top 50 gibi diğer sistemlerin<br />

de uygulandığı projede; güvenliği daha üst<br />

seviyelere taşıyabilmek için de tam boşluksuz<br />

koruma sağlayan Xclimb 60 Koruma<br />

Perdesi tercih ediliyor.<br />

Esnek boyutlandırılması sayesinde her türlü<br />

değişik geometrideki binanın yapısına<br />

adapte edilebilen Doka Xclimb 60 Koruma<br />

Perdesi ile betonarme yapının çepeçevre<br />

boşluksuz kapatılması sağlanarak işçiler<br />

için her hava koşulunda maksimum güvenlikli<br />

çalışma ortamı yaratılıyor. Kaba<br />

yapının yapımını hiçbir şekilde engellemeden<br />

yapıyla beraber ve yapı cephesine<br />

bitişik hidrolik olarak yükselen sistem ile<br />

kule vinçlerin çalışamayacağı yüksek rüzgar<br />

hızlarında dahi tırmanma işleminin<br />

güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi<br />

sağlanıyor.<br />

Rüzgar geçirmeyen ve boşluksuz kaplama<br />

sağlayan Doka Xclimb 60 Koruma Perdesi,<br />

kişinin güvenlik hissini artırarak şantiye<br />

ekibinin üretkenliğine büyük ölçüde<br />

katkı sağlıyor. Artan güvenlik hissi nedeni<br />

ile proje daha yüksek verimlilik ile sürdürülüyor<br />

ve hidrolik sistem sayesinde de vinç<br />

kapasitesinden tasarruf edilmiş olunuyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 27


PERI DUO<br />

Tek bir sistem ile<br />

perde, kolon ve döşeme imalatı<br />

DUO kalıp sistemi çok kolay taşınabildiği ve düşük bir ağırlığa<br />

sahip olduğu için yenilikçi bir sİstemdir. Sadece malzeme<br />

yapısından dolayı değil, tüm tasarım konsepti ile yenilikçi bir<br />

sistemdir. Sistem, çok az sayıda malzeme çeşitliliği ile kolon,<br />

perde ve döşeme imalatlarının gerçekleşmesini sağlar.<br />

Panel ve betonla temas eden yüzey elemanına ek olarak, çoğu<br />

DUO elemanı politek malzemeden üretilmiştir. Bu yeni geliştirilen<br />

ürün, oldukça hafif olmasının yanı sıra, yüksek taşıma<br />

kapasitesine sahiptir.<br />

<strong>Malzeme</strong> yapısının dışında, kalıp elemanlarının kolay bir şekilde<br />

tutulması ve taşınabilmesine de oldukça önem verilmiştir.<br />

DUO sistemine ait neredeyse tüm uygulamalar herhangi bir harici<br />

alete ihtiyaç duyulmadan yapılır ve çalışma adımları oldukça<br />

kolaydır. Kalıp uygulamaları hakkında çok az bir tecrübeye<br />

sahip kişiler bile DUO sistemi ile çok hızlı ve verimli bir şekilde<br />

çalışabilir. Perde, kolon ve döşeme imalatında kullanılan sistem<br />

elemanlarının çoğu, çalışanların performans ve verimliliği<br />

arttırır.<br />

DUO paneller yatay ve dikey uygulamalar için kullanılabilir.<br />

Yatırım ve lojistik maliyetinin yanısıra, çalışanların eğitim ücretini<br />

de en aza indirir.<br />

Bu sistemin en büyük avantajı birden fazla alanda kullanılabilir<br />

olmasıdır. Paneller kolon, perde ve döşeme imalatı için<br />

kullanılabilir. Buna ek olarak, köşe ve bağlantı elemanı gibi<br />

malzemeler birden çok uygulamada kullanılabilecek şekilde<br />

tasarlanmıştır. Bu sayede sahadaki malzeme çeşitliliği ihtiyacı<br />

azalır ve daha sade ve rahat uygulama alanları oluşturulur.<br />

DUO’nun tüm kullanım süreci gözlemlenirse avantajları belirgin<br />

bir şekilde görülebilir. Kullanıcılar bu çok yönlü kalıp sistemi<br />

ile daha verimli kullanım elde eder, daha az istifleme<br />

alanına ihtiyaç duyulur ve sahaya transfer ücretleride önemli<br />

derecede azalır.<br />

Her görev için ergonomik kullanım Hafif, el ile taşınabilen, vinçsiz kullanım<br />

Sistem elemanlarının kullanım kolaylığı ve düşük ağırlığı<br />

iş sahasında üretim verimliliğini arttırır.<br />

DUO sisteme ait elemanların hiç biri 25 kg’dan fazla değildir.<br />

Bu sayede vince gerek duyulmaz, el ile taşınabilir. Personeller<br />

için, düşük ağırlıklarla çalışmak daha az yorucu olduğu için,<br />

günlük çalışma konsantrasyonunu yükseltir ve sahadaki iş<br />

kazası riskini azaltır. Bunun yanı sıra, elemanların hiç birinde<br />

keskin kenar olmadığı için yaralanma olasılığını da minimuma<br />

indirir.<br />

Yine de vinç kullanılması zorunlu ise, düşük kaldırma kapasiteli<br />

vinçler yeterli olacaktır. Bu sayede ekstra vinç masrafı da<br />

azaltılabilir.<br />

DUO bağlantı elemanı, sistem elemanlarının kullanımının<br />

çok kolay olduğunun en iyi örneğidir.<br />

DUO bağlantı elemanı doğrudan çerçeve boşluğuna geçirilip,<br />

hiçbir alete ihtiyaç duyulmadan el ile 90 derece döndürülerek<br />

monte edilir. Bu bağlantı tam anlamıyla panelleri aynı hizaya<br />

getirir. Monte edildikten sonra bu kilitlerin dışa doğru çıkıntılı<br />

28<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Advertorial<br />

bir yapıda olmaması, panellerin üst üste konularak çok kolay<br />

istiflenebilmelerine olanak tanır.<br />

Bağlantı elemanları;<br />

, Panelleri birbirine bağlamak için,<br />

, Köşe elemanlarının panellerle bağlantısı için,<br />

, Dolgu elemanlarının duvar kalınlığı belirleme elemanı ile bağlantısında,<br />

kullanılır.<br />

DUO paneller üzerindeki kiriş boşlukları kolay tutabilme<br />

imkanı sağlarken aynı zamanda bağlantı elemanının<br />

monte edildiği yer olarak görev yapar.<br />

DUO sistem elemanlarının karakteristik özellikleri,<br />

kolay kullanımı ve düşük ölçülerde olmalarıdır.<br />

Bağlantı elemanları pürüzsüz bir şekilde panelleri birbirine<br />

bağlarken, monte halde panel üzerinde dışa<br />

doğru çıkıntılı bir yapıda değildir ve düz bir görünüm<br />

sunar.<br />

Betonla temas eden yüzey elemanının kolay değişimi Sadece bir kaç vida ile kolay bir bakım olanağı<br />

DUO’nun önemli bir özelliği de betonla temas eden yüzey<br />

elemanının herhangi bir özel alete ihtiyaç duyulmadan kolay<br />

bir şekilde değiştirilmesidir.<br />

DUO sistem elemanları ve betonla temas eden yüzey elemanı politekden<br />

yapıldığı için oldukça uzun ömürlüdür. Düzgün kullanım<br />

ve düzenli bakım ile DUO elemanları yıllar boyunca kullanılabilir.<br />

Betonla temas eden yüzey üzerindeki küçük sıyrıklar kolaylıkla tamir<br />

edilebilir. Gerekli ise bu eleman değiştirilebilir.<br />

Kolon Kalıbı Standart Uygulamaları 5 cmlik artışlarla kare ve dikdörtgen kolonlar<br />

DUO ile kenar uzunları 15 cmden 55 cm’ye kadar ve 5 cmlik artışlarla tie-roda<br />

gerek duyulmadan dikdörtgen ve kare kolon imalatları yapılabilir.<br />

Çok Amaçlı Panel DMP 45 ya da DMP 75, Köşe bağlantı elemanı ve DUO Chamfer<br />

Strip Kolon imalatı için kullanılır.<br />

2 çok amaçlı panel birbirine, DUO köşe bağlantı elemanı ve DUO köşe saplamasıyla doğru açıda bağlanır.<br />

Kolon ölçülerine göre 5’er cmlik artış veya azaltma uygulanabilir.<br />

Köşe bağlayıcısı kolayca panele<br />

takılır ve sonra çok amaçlı<br />

panele DUO köşe saplaması ile<br />

bağlanır ve güvenli hale gelir.<br />

DUO’nun döşeme kalıbı olarak kullanılması Güvenli şekilde sistematik kurulum<br />

DUO oldukça hafiftir ve 30 cm beton kalınlığına kadar kirişsiz döşemeler için döşeme kalıbı<br />

olarak kullanılabilir. Kurulumu oldukça pratik elemanları, döşeme kenarı veya dolgu gerektiren<br />

diğer boşluklar gibi çeşitli uygulamalara olanak tanır. DUO ile döşeme kalıbı kurulumu<br />

bir alt döşeme kotundan rahatlıkla yapılabilir. DUO ızgaralı yapısı sayesinde yandaki resimde<br />

görüldüğü gibi bir yardımcı ekipman ile kolayca kaldırılarak yatay konumuna getirilebilir. Kurulumu<br />

oldukça basit olan bu kalıp sistemi ile daha önce bu kalıp hakkında eğitimi olmayan<br />

bir personel bile kolayca kurulumunu gerçekletirebilir.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 29


Emaar - Acıbadem Bağlantı Yolları<br />

Projesi Köprü 1-2 / Köprü 1-3<br />

PERI Kalıp ve İskeleleri<br />

30<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

Yeri<br />

İş Sahibi<br />

Yüklenici Firma<br />

: Libadiye-Üsküdar / ISTANBUL<br />

: EMAAR<br />

: NAS İNŞ.SAN.TİC.A.Ş.<br />

Projede Kullanılan PERI Kalıp Sistemleri:<br />

1. PD8 İskele Sistem<br />

2. PERI - UP İskele Sistem<br />

3. PERI RCS VARIO-KIT Sistem<br />

Proje İle İlgili Genel Bilgiler:<br />

Üsküdar Belediyesi sınırları dahilinde yer<br />

alan,EMAAR Square projesinin bağlantı<br />

yolları projesi;<br />

Köprü1-1,Köprü1-2,Köprü1-3 adlı 3 köprüden<br />

ve çeşitli bağlantı yollarından teşkil<br />

olacaktır.<strong>Yapı</strong>mı hala devam etmekte olan<br />

projede Köprü 1-2 ve Köprü 1-3’te betonarme<br />

imalatların PERI KALIP SİSTEMLE-<br />

Rİ ile çözülmesine karar verilmiştir.<br />

Toplam L= 81 mtül olan Köprü 1-2 ard germeli<br />

bir imalat olup 3 açıklıktan oluşmaktadır.<br />

Bu köprünün imalatı yapılır iken,trafik<br />

akışının L= 5,50 m. açıklıkta tek şeritli<br />

olarak devam etmesi; bu yapıya ayrı bir<br />

özellik katmıştır.Köprünün kalıp iamlatı ve<br />

betonlaması devam ederken;trafik akışı<br />

ekli fotoğraflarda da görüleceği gibi,kalıp<br />

imalatı 1 şeritten trafiğin devam etmesini<br />

engellememiştir. Bu köprüde;gerek betonarme<br />

kesitten ötürü oluşan yüklerden<br />

dolayı ve gerekse yukarıda belirtilen özel<br />

durum ( Trafik Geçişi ) sebebi PD8 İskele,PERİ<br />

İskele ve RCS VARIOKIT Sistemler<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 31


ir arada kullanılarak;ideal çözüm yöntemi<br />

olarak sahada uygulanabilmiştir.<br />

Burada; PD8 İskele sistemin yüksek taşıma<br />

gücü kapasitesi (Max. : 6.0 ton /ayak<br />

) betonarme kesitin 2.0 m’ye kadar çıktığı<br />

bölgelerdeki yüksek yükleri güvenli bir<br />

şekilde taşımasını sağlamıştır. PERI - UP<br />

İskele sistemin, değişken yatay ve düşey<br />

kayıtlar vasıtayla sahip olduğu modüler<br />

yapısı ise;geometrinin son derece değişken<br />

olduğu böylesi bir köprüde her bölgede<br />

iskele sisteminin kullanılabilmesini<br />

kolaylaştırmıştır. RCS VARIOKIT sistemin<br />

ise değişik yapılarda,farklı amaçlarla kullanılabilen<br />

elemanlara sahip olması da,bu<br />

projenin esas özelliği olan trafik geçişini<br />

en güvenli,en ekonomik ve en çabuk şekilde<br />

yapabilmemizi sağlamıştır.<br />

Bu projede kullanılan kalıp sistemleri ile<br />

ilgili genel bilgiler ise aşağıda ayrıca ayrı<br />

ayrı verilmiştir.<br />

PROJEDE KULLANILAN PERI KALIP<br />

SİSTEMLERİ PERI PD8 SİSTEM YÜK<br />

İSKELESİ<br />

Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı<br />

ise, PERI PD8 sistemde 1.25m ile 3.00m<br />

arasında değişen boylardaki diagonallerle<br />

sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen<br />

sırasıyla;haçvarikafa, spindel ve de spindel<br />

ayarı için kullanılan jack-nut(somun)<br />

ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği;<br />

ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer<br />

taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana<br />

taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek<br />

rijit ve tek parça haline getirilmesidir.<br />

PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle 3<br />

ayrı çözümü sunar. Her biri için tip ruhsatlar,<br />

DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş<br />

abakları mevcuttur. Gerek DIN<br />

ve EURO normlarındaki uygulama abakları<br />

gerek bu normalara dahilinde üretilmiş<br />

malzemeleri kullanıcısına mutlak başarıyı<br />

getirmektedir.<br />

Böylece PD8 iskele sistemiyle birlikte<br />

GT24 Kafes Kiriş ve SRZ Çelik Kuşak<br />

Mahyalar + VT20K Izgaralar optimum<br />

taşıma gücünde kullanılması sağlanmıştır.<br />

Sonuç olarak DIN ve EURO normlarında<br />

imalatı yapılmış olan PERI PD8 yük iskele<br />

sistemi ile GT24 Kafes kiriş veya<br />

SRZ Çelik Kuşak mahyalardan teşkil<br />

edilen kalıp sistemi;projedeki farklı<br />

döşeme kalınlıklarını ve yükseklikleri<br />

çözerek,projede büyük ekonomiklik ve<br />

esneklik getirmiştır. Aynı malzemelerin<br />

sahip oldukları yüksek taşıma gücü<br />

sayesinde sadece aralıkları ile oynayarak<br />

projede kullanılabilir olması gerek<br />

işçilik, gerekse zamandan tasarruf açısından<br />

sahadaki uygulayıcılara büyük<br />

kolaylık sağlamıştır. PERI PD8 sistemi;<br />

temel olarak R110(110 cm genişliğinde)<br />

ve R150(150 cm genişliğinde) çerçevelerden<br />

oluşur. Taban plakaları ve çerçeveler<br />

arasındaki bağlantı, ayarlanabilir<br />

spindle adı verilen bağlantı elemanı ile<br />

sağlanır. Spindelleri ayarlanabilmesi<br />

bize şantiyede çok hassas yükseklik<br />

ayarı yapmamıza olanak sağlar. Karşılıklı<br />

çerçeveler arasındaki bağlantı ise<br />

1.25m ile 3.50m arasında değişen boylardaki<br />

diagonallerle sağlanır. Sistem<br />

üst tarafına monte edilen sırasıyla; panel,<br />

haçvarikafa, spindel ve de spindel<br />

ayarı için kullanılan jack-nut(somun) ile<br />

bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği;<br />

ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer<br />

taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana<br />

taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek<br />

rijit ve tek parça haline getirilmesidir.<br />

PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle<br />

3 ayrı çözümü sunar. Her biri için tip<br />

ruhsatlar, DIN ve EURO normlarına göre<br />

düzenlenmiş abakları mevcuttur.<br />

PERI PD8 alt ve üst spindle ların mak-<br />

32<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

simum açılma boyuna ulaştığı durumlarda<br />

bile ağır yük taşınması gerektiği<br />

zamanlarda rahatlıkla kullanılabilir.<br />

PD8 ile oluşturulan döşeme kalıbı sisteminin<br />

uzunluğu ve toplam yüksekliği<br />

ayarlanabildiği için şantiyede çok büyük<br />

kullanım kolaylığı sağlar.<br />

PERI UP SİSTEM DÖŞEME İSKELESİ<br />

Temel olarak PERI UP; hem bir iş iskelesi,<br />

hem de çok fazla bağlantı aparatları<br />

gerektirmeden rijit bağlantı noktaları olan,<br />

yüksek kapasiteli, kendinden emniyet sistemli,<br />

bir iş, çalışma ve yük iskelesidir.<br />

PERI UP aynı parçalar ile 3 ayrı sistem çözümü<br />

üretebilen mükemmel bir sistemdir.<br />

Tüm elemanları kendinden galvanizli malzemelerden<br />

üretilmiştir. Bir kişi tarafından<br />

kolaylıkla kurulabilmektedir. Düşeyde<br />

emniyet kancası kendiliğinden kilitlenerek<br />

birleşimin rijit konuma gelmesini sağlamaktadır.<br />

Aynı şekilde yatay bağlantılar<br />

üzerinde bulunan deliklere diagonaller takılmakta<br />

ve yüksek kapasitede dayanım<br />

elde edilmektedir. Dikmelerdeki bağlantı<br />

noktalarının özel tasarımları sayesinde<br />

450 ye kadar açılı bağlantı yapılabilmektedir.<br />

Demonte edilmesine gerek kalmaksızın,<br />

vinçle, inşaat sahası içerisinde<br />

biryerden diğerine nakil edilebilmektedir.<br />

İş iskelesi olarak kullanıldıklarında, platform<br />

genişlikleri standart olarak 720 mm<br />

veya 1040 mm olabilmektedir. Rosette<br />

versiyonunda ise sonsuz boyutlarda çalışma<br />

platformları teşkil edilebilir.<br />

PERI UP binaların dış cephelerindeki detaylara<br />

basit parçalar ile ve sisteme eklenen<br />

konsollar yardımıyla da zeminden<br />

dikme çıkmaksızın ve stabilitesinden<br />

ödün vermeden adapte olabilmektedir.<br />

Kullanılan tekerlerler yardımıyla hareketli<br />

iş iskelesi olarakta kullanılabilmektedir.<br />

Kalıp iskelesi olarak kullanıldıklarında<br />

kirişler döşemeyle birlikte kirişaltlarına<br />

ilave iki dikme kullanılmadan ara bağlantılar<br />

yardımıyla kalıplandırılabilmektedir.<br />

Nakliye esnasında iç içe geçebilen parçalar<br />

fazladan hacim kaplamadan kolaylıkla<br />

nakledilebilir.<br />

PERI UP’ın yukarıda da bahsedildiği gibi<br />

sahip olduğu modüler yapısı,projedeki değişik<br />

geometrik yapının en kolay ve hızlı<br />

bir şekilde çözümünü sağlamıştır.<br />

PERI RCS VARIOKITSİSTEM:<br />

Projedeki Köprü 1-2 ‘nin ana fikri diyebileceğimiz<br />

trafik geçişinin iş güvenliğinden<br />

taviz vermeden güvenli bir şekilde<br />

yapılabilmesi için PERI RCSVARIOKIT<br />

sistemin kullanılması uygun görülmüştür.Burada<br />

şantiyenin talepleri dikkate<br />

alınarak (Trafik geçişinde kullanılacak<br />

şerit sayısı,açıklık,kurba girecek olan<br />

uzun-geniş araçların boyutları,vb.) yapılan<br />

detaylı çalışmalar sonucunda;en<br />

uygun mühendislik çözümünün PERI<br />

RCSVARIOKIT sistem olduğuna karar<br />

verilmiştir.<br />

Bu sistemin ana elemanı olan RCS kuşağın,sahip<br />

olduğu yüksek dayanım,-<br />

böylesi bir açıklığın ve yükün emniyetle<br />

geçilebilmesini sağlamıştır.Bahsi geçen<br />

ürünlerin,değişken yapılarda farklı<br />

amaçla kullanılabilir olması ise,kalıp<br />

sisteminin % 95’inde standart ürünler<br />

kullanabilmemizi sağlamıştır. Dolayısıyla;proje<br />

kiralama yöntemi ile en ekonomik<br />

bir şekilde çözülebilmiştir<br />

Sn. Anıl Gündüz’ün yorumu<br />

Bu projenin sahip olduğu en öenmli özelliği<br />

olan Trafik geçişinin Peri ile çözülmüş<br />

olması; tereddüt etmeden ve güvenle çalışmalarımızı<br />

sağlamıştır.<br />

Bu kapsamda, PERI Kalıp’a verdiği destekten<br />

dolayı teşekkür ederiz.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 33


İnşaatlar Özler WINDBOARD Cephe Koruma<br />

Paneli ile şimdi daha güvenli yükseliyor!<br />

34<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

WINDBOARD CEPHE KORUMA PANELİ<br />

Özler kalıp ve iskele sistemlerinin deneyimli mühendisleri tarafından tasarlanan WINDBOARD cephe koruma panelleri ile şimdi inşaatlar<br />

daha güvenli yükseliyor. Kurulum bittiği zaman her bir kat yükselmesinde sistem mekanik olarak vinç yardımı ile yada hidrolik piston<br />

destekleri ile kendi rayları üzerinde yükselmektedir. DMİ internet sitesinde İstanbul için ölçülen en yüksek rüzgar hızı 98.6 km/h, (27.4<br />

m/s) olarak görülmektedir. Türk Standardı TS-498 hesaplamalarında kullanılacak rüzgar hızı olarak 28 m/s (h = 0 – 8 m), 36 m/s (h=<br />

9 – 20 m), 42 m/s (h= 21 – 100 m ) ve 46 m/s (h>100 m) önermektedir. Bu çalışmada 46 m/s (h>100 m) rüzgar hızı referans olarak<br />

alınmaktadır. Seçime bağlı olarak Eurocode EN 1991-1-4 standardına uyum sağlanmaktadır. Analizlerde REPA (Rüzgar Enerji Potansiyeli<br />

Atlası) rüzgar verileri kullanarak her cepheye gelecek 50 yılın en yüksek rüzgar hız profilleri de hesaplanmıştır. Standartlara uygun olarak<br />

4 ana yön ve 12 ara yönde bu hızlarla analiz yapılmaktadır. İhtiyaç halinde projeye uygun özel çözümler geliştirilmektedir.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 35


“Amacımız sektörü inovatif yaklaşımlar<br />

konusunda desteklemek”<br />

“ARGE departmanımız inovatif sistemler geliştirerek, sektöre yön vermeye çalışırken, global<br />

rakiplerimiz ile birlikte yer aldığımız uluslararası CEN komitesi ile sektörel standartların<br />

oluşumunda aktif rol alıyoruz.”<br />

Sergin URFALILAR / İnşaat Mühendisi -<br />

URTİM A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı ve KALİSDER<br />

Kalıp ve İskeleciler Derneği Kurucu Üyesi<br />

Avrupa Standartları Komitesi’ndeTürk sanayisinin<br />

ve sektörün istek ve haklarını<br />

savunan URTİM A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı<br />

ve KALİSDER Kalıp ve İskeleciler<br />

Derneği Kurucu Üyesi Sergin Urfalılar,<br />

komitede son dönemde halen devam etmekte<br />

olan EN 1004 – Seyyar Çalışma<br />

Platformları Standardı revizyonu kapsamında<br />

çalışmalara katılarak, Türk sanayisinin<br />

konu ile ilgili istekleri ve sanayinin<br />

gelişebilmesi için yapması gereken iyileştirmeleri<br />

komiteye aktarmakta. Sektörün<br />

haklarını en iyi şekilde savunurken, dünya<br />

ya da Avrupa’daki iskele kalıp sistemlerinin<br />

oluşmasında artık Türkiye’nin de söz<br />

sahibi olduğu ifade eden Sergin Urfalılar<br />

ile Urtim’in faaliyetlerini ve kurucusu oldukları<br />

KALİSDER Kalıp ve İskeleciler Derneği’ndeki<br />

yenilikleri ele almaya çalıştık.<br />

Her iki konuda da bizlerle önemli bilgiler<br />

paylaşan sayın Urfalılar’a teşekkür ediyor,<br />

çalışmalarında başarılar diliyoruz.<br />

Firmanızın kurumsal kimliği ve<br />

vizyonu hakkında kısaca bilgi verir<br />

misiniz?<br />

URTİM Kalıp ve İskele Sistemleri 1980<br />

yılında İstanbul’da kuruldu. İnşaat, rafineri,<br />

endüstriyel tesisler ve tersaneler için<br />

endüstriyel kalıp ve iskele sistemleri üretmekteyiz.<br />

Kiralama, süpervizörlük, projelendirme<br />

desteğimiz ile tam bir alanda<br />

çözüm ortağı olarak hizmet vermekteyiz .<br />

Bu ilkeyle 37 yıldır, 50’den fazla ülkeye<br />

ihracat yaparak, ülkemize katkıda bulunmaya<br />

devam ediyoruz.<br />

Firmanızın gelecek dönem hedef,<br />

proje ve yatırımlarını iletir misiniz?<br />

Avrupalı rakiplerimizle farkı kapattık, artık<br />

36<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

amacımız sadece 50 ülkede değil, dünyanın<br />

her köşesinde, her ülkesinde URTİM<br />

sistemlerinin yer alması ve ülkemize daha<br />

yüksek katkı sağlamak. ARGE departmanımız<br />

inovatif sistemler geliştirerek, sektöre<br />

yön vermeye çalışırken, global rakiplerimiz<br />

ile birlikte yer aldığımız uluslararası CEN<br />

komitesi ile sektörel standartların oluşumunda<br />

aktif rol alıyoruz. Yurtdışındaki<br />

partnerlerimizle sadece Türkiye’de değil,<br />

dünyada kalıp iskele sektörünün nabzını<br />

tutuyor ve yön vermeye çalışıyoruz. Şu<br />

an İstanbul’da üçüncü üretim tesisimizi<br />

kuruyoruz ve bununla ilgili altyapı çalışmalarımız,<br />

yeni robotik hatlarımızın kurulumu<br />

hızla devam ediyor. Uluslararası katıldığımız<br />

fuar ve etkinliklerle amacımız yurtdışındaki<br />

firmalarımıza daha yakın olmak<br />

ve bayi ağımızı güçlendirmek. 17 yurtdışı<br />

bayiliğimiz bulunmakta ve önümüzdeki 10<br />

yıllık süreçte de 5 farklı ülkede yurtdışı<br />

üretim tesislerimizi kurmayı planlıyoruz.<br />

Bu çalışmalarımıza dinamik ve özverili<br />

300’ü aşkın takım arkadaşımızla, URTİM<br />

Ailesi olarak tüm hızıyla devam ediyoruz.<br />

Firmanızın sürdürülebilir yaşam/<br />

gelecek yönündeki stratejisiçalışmaları<br />

neler?<br />

50 yıllık bir stratejik plan oluşturduk. Bu<br />

stratejik planımızın 10 yılı geride kaldı<br />

ve hedeflediğimiz yönde gelişime devam<br />

ediyoruz. Önceliğimiz her zaman ihracat<br />

ve yurtdışında sadece bayi ağımızla değil,<br />

üretim tesislerimizle de yurtdışı pazarlarda<br />

daha aktif ve hızlı hizmet verebilmek.<br />

Yurtdışı kiralama altyapısını oluşturmaktayız.<br />

Bugüne kadar Ekvator’dan Fildişi<br />

Sahillerine kadar pek çok noktaya ulaştık.<br />

Amacımız dünyanın her noktasında her<br />

şantiyede URTİM sistemlerini görebilmek<br />

ve dünyanın ilk üç üreticisinden biri olmak.<br />

Geleceğin ürünleri-uygulamaları<br />

nasıl olacak? Bu konulardaki<br />

çalışmalarınız neler?<br />

Biz URTİM olarak Türkiye’de ilk geri dönüşümlü<br />

panel kalıp sistemini tasarladık.<br />

Amacımız bu tarz hem inovatif hem doğaya<br />

katkı sağlayan sistemleri geliştirerek,<br />

sektörümüze örnek olmak. Geleceğin<br />

ürünleri geri dönüşümlü, doğa dostu, çevreye<br />

duyarlı ürünler olacak. Yeşil binalar<br />

kendi enerjilerini üretecek tüketmek yerine,<br />

belki de daha fazlası enerji sağlayacak<br />

çevresine. Ben bu anlamda gelecekten ve<br />

geleceğin mühendisleri ile mimarlarından<br />

umutluyum.<br />

Hazır gelecekten bahsederken;<br />

Geçtiğimiz yıllarda sektörün<br />

geleceğine dair önemli bir atılım<br />

yaparak KALİSDER Kalıp ve<br />

İskeleciler Derneği’ni kurdunuz.<br />

Buradaki faaliyetlerinizden ve<br />

gelinen noktadan biraz bahseder<br />

misiniz?<br />

URTİM olarak 2014 yılında KALİSDER Kalıp<br />

ve İskeleciler Derneği’ni kurduk. Kalıp<br />

ve İskele sektörünün etkinleştirilmesi ve<br />

geliştirilmesini sağlamak; uluslararası<br />

standartlara uygun ürünler üreterek, gerek<br />

yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda etkin rol<br />

oynayan firmalarımıza ve bu konularda çalışmalar<br />

yapan kişi ve kuruluşlara destek<br />

olmak amacıyla çalışmalarımıza devam<br />

ediyoruz. Yurtdışındaki birlikler, üniversiteler,<br />

devletimiz ile işbirliği içerisinde<br />

sektörün gelişimine katkıda bulunmaya<br />

çalışıyoruz.<br />

Vizyonumuz, kalıp ve İskele sektörüne yön<br />

veren, tüm paydaşlarının etik değerlere<br />

ve uluslararası standartlara bağlı kalarak<br />

üretim yapmasını sağlayan öncü bir<br />

kurum olmaktır. KALİSDER’in amaçlarını<br />

sektörde güç birlğini sağlamak, teknolojik<br />

gelişim odaklı bilgi paylaşımında bulunarak<br />

sektörel değişim, gelişme ve standartları<br />

yakından izlemek, standartlara uygun<br />

ürünlere yönelik sektörümüzde farkındalık<br />

yaratmak, haksız rekabeti önlemek, üreticilerin<br />

hammadde, aksesuar, makine ve<br />

ekipman konularında daha avantajlı hale<br />

gelmelerini sağlamak şeklinde sayabiliriz.<br />

İnovasyon ve teknoloji<br />

alanlarındaki çalışmalarınız<br />

nedir? Sektörünüzü inovasyon<br />

alanında değerlendirirseniz neler<br />

söyleyebilirsiniz?<br />

Biz arge ekibimizi kurduğumuzda 3 kişilik<br />

bir ekipti, şu an 8 kişilik bir ekiple arge<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 37


Çözüm Ortağı<br />

Türkiye İSKELE KALIP sistemleri standartlarında Avrupa’da SÖZ sahibi!<br />

URTİM, Avrupa standartlarına yön veren kuruluş Avrupa Standartları Komitesi’nin Türkiye ayağı olan ve Türk Standartları Enstitüsü<br />

bünyesindeki çalışma komitesine katılarak, 37 yıllık tecrübesiyle Avrupa standartlarının oluşturulması ve geliştirilmesine katkıda bulunuyor.<br />

Her iş kolundan oluşan 700 alt komiteye sahip Avrupa Standartları Komitesi (European Committee for Standardization – CEN)<br />

Avrupa’da kullanılan bütün normları ve standartları oluşturuyor, ilgili revizyonları yapıyor ve uygulanmalarıyla alakalı bütün kararları alıyor.<br />

Sektörü doğrudan ilgilendiren ve standartların oluşmasına katkı sağlayan bu tip komitelerin büyük önem taşıdığını belirten Sergin<br />

Urfalılar, “Bu komitelerin her ülkede ayna komite (MTC – Mirror Technical Committee) denilen bir oluşumu var. Bizler de URTİM olarak<br />

CEN’in 53. komitesinde Türkiye’yi tek Türk markası olarak temsil ediyoruz. Ayna komitede beraber olduğumuz diğer Türk firmalar var,<br />

ancak yurtdışındaki çalışmalara katılmıyorlar” dedi. Almanya, Fransa, Danimarka, İspanya, İngiltere gibi 34 ülkenin yer aldığı komitede<br />

Türkiye olarak standartların belirlenmesinde aktif rol oynadıklarını vurgulayan Sergin Urfalılar, “URTİM olarak ülkemizdeki standartların<br />

yükseltilmesi konusunda öncülük ederek, sektörümüz ile resmi kurumlarımız arasındaki diyaloğun gelişmesi ve dünya standartlarına<br />

uygun ürünlerin geliştirilmesini sağlamak için çalışmalara destek veriyor ve katkıda bulunuyoruz. Bu da sektörümüzün gelişimi açısından<br />

çok önemli diye düşünüyorum” dedi.<br />

projeleri geliştiriyoruz, bu anlamda sektörde<br />

öncü ve örnek olmaya çalışıyoruz.<br />

Son olarak İstanbul <strong>Yapı</strong> Fuarında 6 yeni<br />

sistemimizi ziyaretçilerimize sunduk. Önümüzdeki<br />

BATIMAT Paris fuarında da yeni<br />

bir platform iskelesini Avrupalı müşterilerimize<br />

sunacağız. Kurucusu olduğumuz<br />

KALİSDER Kalıp ve İskeleciler Derneği ile<br />

de amacımız sektörü inovatif yaklaşımlar<br />

konusunda desteklemek. Diğer bir yandan<br />

şu an sektörümüz daha ziyade Avrupalı<br />

firmaları takip ediyor, onların öncülüğünde<br />

ve onları takip ederek gelişiyor. Fakat<br />

biz inanıyoruz ki yakında Türk kalıp-iskele<br />

sektörü olarak Avrupalı rakiplerimize bile<br />

teknolojimizi satar pozisyona geleceğiz,<br />

gelmeliyiz. Avrupalı partnerlerimizden de<br />

bu yönde olumlu yorumlar alıyoruz.<br />

Enerji verimliliği, yenilenebilir<br />

enerji teknolojileri, co2 salınımının<br />

azaltılması gibi alanların<br />

sektörünüze ve inşaat sektörüne<br />

etkileri, bu yönde yaptığınız<br />

çalışmalarız neler?<br />

Biz modern teknolojileri, çevreye duyarlı<br />

yaklaşımları takip ederek sürekli gelişim<br />

ilkesiyle yoğun bir tempo ile çalışıyoruz.<br />

Şu an geldiğimiz noktada Türk kalıp-iskele<br />

sektörünün öncü firması haline gelmemizi<br />

sağlayan en önemli etken de bu diye düşünüyorum.<br />

Yeşil binalar, akıllı ve verimli<br />

yapılar paralelinde bizim sektörümüze de<br />

olumlu yansıyor, özellikle mimarlık ofisleriyle<br />

bu konularda çalışıyor ve ürün grubumuzu<br />

geliştiriyoruz. Bunun dışında bizim<br />

üretim tesislerimizde de ISO 14001 Çevre<br />

Yönetim Sistemi ile üretim yapılmakta<br />

ve diğer üreticilere de bu anlamda örnek<br />

olmaya çalışıyoruz.<br />

Sürdürülebilirlik ve verimlilik<br />

alanlarındaki yasal düzenlemeler ve<br />

sertifika uygulamaları konusunda<br />

neler söyleyebilirsiniz? Yeterli<br />

görüyor musunuz?<br />

Bu konuda devletimizin yoğun çalışmalarını<br />

bizler de takdirle incelemekteyiz. Avrupalı<br />

komitelerde yer alarak, ayrıca dernek<br />

çalışmalarımızla bu konuya destek<br />

vermekteyiz. CEN komitesinde Türkiye’yi<br />

temsil ediyoruz ve standartların geliştirilmesinde<br />

aktif rol alıyoruz. Bu anlamda<br />

gelecekten çok umutluyuz.<br />

Geleceği inşa ederken teknolojik<br />

değişimlerin yanında sosyal ve<br />

demografik değişimleri nasıl<br />

değerlendirirsiniz?<br />

Önümüzdeki yüzyılda tahminlere<br />

göre dünya nüfusunun %65’i şehirlerde yaşayacak.<br />

Tüketicilerin artan bilinç düzeyi,<br />

konut geliştiricilerinin çevre koruma<br />

ve sosyal sorumluluk anlamında yaygınlaşan<br />

uygulamaları, insanların ihtiyaçlarına<br />

göre tasarlanan teknoloji tabanlı,<br />

mekandan bağımsız ulaşabilecekleri<br />

otomatik yönetim sistemleri ,şehirlerin<br />

çağdaş ihtiyaçlara uygun olarak dönüştürülüp,<br />

canlandırılması, iyileştirilmesi<br />

ve modernizasyonu, şehir yaşamı standardının<br />

yükselmesi, kaynakların verimli<br />

kullanılması ve en önemlisi insanların<br />

yaşam kalitesini yükseltecek çözümler<br />

geliştirilmeli diye düşünüyorum.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz.<br />

Gelecek hepimizin ve doğa ileride çocuklarımıza<br />

bırakacağımız en önemli miras. Bu<br />

nedenle üzerimize düşen sorumlulukları<br />

bu bilinçle gerçekleştirmeli ve gelecek nesillere<br />

de bu bilinci aktarmalıyız.<br />

38<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

“Skyland İstanbul” şantiyesinde tüm<br />

yükseltilmiş döşeme alanları için<br />

Kör Kalıp Sistemi tercih edildi!<br />

Yeni Elevetor nedir?<br />

“Skyland İstanbul”<br />

şantiyesinde tüm ükseltilmiş<br />

döşeme alanları için Kör<br />

Kalıp Sistemi tercih edildi!<br />

Yeni Elevetor ile 15’den 250 cm’ye kadar<br />

değişen yüksekliklerde her türlü nitelikli<br />

dolgu yapılabilir. Ürünler tek kullanımlık<br />

‘kör kalıp’ olarak kullanılırlar ve betona<br />

şekil vererek döşemeyi taşıyan yüzlerce<br />

betonarme kemer, kubbe ve onları destekleyen<br />

sütunlar oluştururlar. Büyük açıklıklarda<br />

minimum imalat ile döşemeyi taşıyan<br />

betonarme bir yapı oluşturulur. Sistem<br />

alternatif dolgulara kıyasla benzersiz nakliye,<br />

yatay-dikey taşıma ve yer tasarrufu<br />

sağlar. Örneğin; 50 kamyon gaz betonluk<br />

bir dolgu, 1 kamyon kör kalıpla yapılabilir.<br />

Kolay ve hızlı (20 m 2 /adam-saat) kurulumu<br />

sayesinde inşaat süresi ciddi oranda kısalır.<br />

Döşeme imalatında kullanılan beton,<br />

demir ve diğer tüm dolgu malzemelerinden<br />

tasarruf sağlanır, tüm yapı hafifler. Kör<br />

kalıpların oluşturdukları boşluklar, havalandırılabilir<br />

ve her türlü mekanik/elektrik<br />

tesisat geçişi yapılabilir. Kesilerek ayarlanabilen<br />

PVC sütunlar sayesinde her türlü<br />

kademe ve rampa yapılabilir. Geri dönüşümlü<br />

polipropilen ile üretilen kör kalıplar<br />

projeye LEED puanı da kazandırırlar.<br />

40<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

Senegal Blaise Diagne Uluslararası<br />

Havalimanı’nda Isıdem Coolflex ürünleri kullanıldı<br />

Batı Afrika’nın önemli hub<br />

havalimanlarından biri<br />

olacağına inanılan Senegal<br />

Blaise Diagne Uluslararası<br />

Havalimanı’nda, LEED<br />

Sertifikalı tesislerde<br />

üretilen ISIDEM Coolflex<br />

elastomerik kauçuk<br />

köpüğü tercih edildi.<br />

Ulusal ve uluslararası birçok prestijli<br />

projede tercih edilen ISIDEM Yalıtım’ın<br />

Coolflex markalı elastomerik<br />

kauçuk köpüğü ürünleri, Senegal<br />

Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı’nın<br />

Isıtma-Soğutma-Havalandırma<br />

sistemlerinin ekipman yalıtımlarında<br />

kullanıldı. Dokar’ın mevcut havalimanında<br />

yılda yaklaşık 2 milyon yolcu<br />

trafiği bulunurken, Blaise Diagne<br />

Uluslararası Havalimanı’nın devreye<br />

alınmasıyla birlikte yolcu trafiğinin<br />

yılda yaklaşık 3 milyona, çok kısa bir<br />

süre içerisinde de 5 milyona ulaşması<br />

bekleniyor. 42 bin metrekare<br />

alan üzerine inşa edilen Blaise Diagne<br />

Uluslararası Havalimanı’nın,<br />

toplam maliyeti 466 milyon Euro’yu<br />

bulacak. Sektörün en yüksek su buharı<br />

difüzyon direnç katsayısı ISIDEM<br />

Coolflex’te Coolflex ürünü Yüksek<br />

Su Buharı Difüzyon Direnci Katsayısı<br />

ile korozyon riskini minimuma<br />

indirmek adına μ ≥ 10.000 değeri<br />

ile üretiliyor. Bu değer şu ana kadar<br />

TSE tarafından tescillenmiş ürünler<br />

arasında sektörün en yüksek su buharı<br />

difüzyon direnç katsayısı olma<br />

özelliği taşıyor. Kapalı gözenekli ve<br />

homojen dağılımlı hücre yapısı sayesinde<br />

uygulandığı tesisatlarda maksimum<br />

termal performans ve yoğuşma<br />

kontrolü sağlayan Coolflex ürünleri,<br />

TS EN 13501-1 yangın yönetmeliğine<br />

göre levhalarda B,s3-d0, borularda<br />

BL,s2-d0 yangın performansıyla uluslararası<br />

standartlara uygunluğuyla<br />

öne çıkıyor.<br />

Isıdem Yalıtım İtalya’da<br />

Murat Erenoğlu<br />

Ürünlerini 4 kıtada 40’dan fazla ülkeye ihraç eden ISIDEM Yalıtım, Avrupa’daki<br />

pazar payını güçlendirmek, paydaşlarına daha hızlı ve kusursuz hizmet verebilmek<br />

adına ilk yurtdışı iştirakiyle İtalya ofisini ve deposunu hizmete açtı.<br />

Global bir marka olma hedefiyle yola çıktıklarını belirten ISIDEM Yalıtım Genel Müdürü<br />

Murat Erenoğlu “2015 yılının ilk çeyreğinde faaliyete aldığımız LEED sertifikalı<br />

tesislerimizde HVAC sektörüne ürettiğimiz Coolflex, Flexiduct ve Duct Connect markalı<br />

ürünlerimizle hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyüyerek başarımızı pekiştiriyoruz.<br />

2016 yılında 2015 yılına oranla ihracatta 2 kat büyüme sağladık. <strong>2017</strong><br />

hedeflerimizi de yine %50 büyüme olarak belirledik. Avrupa pazarındaki varlığımızı<br />

güçlendirerek paydaşlarımıza daha hızlı ve kusursuz hizmet verebilmek adına yurtdışındaki<br />

ilk yapılanmamızı İtalya’da gerçekleştirdik. Rekabetin arttığı bir dünyada,<br />

çalışmalarımızın karşılığını kısa sürede almanın mutluluğu içerisindeyiz.” dedi.<br />

42<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Çözüm Ortağı<br />

Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne<br />

Daikin’den 4 mevsim kesintisiz konfor<br />

Mucidi olduğu VRV klima sistemleri ile Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin de tercihi olan<br />

Daikin, Sarıçam Kampüsü’nde yer alan rektörlük binası, mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi,<br />

spor salonu ve merkezi kafeteryada 4 mevsim kesintisiz iklimlendirme konforu sunuyor.<br />

üniteler, ara mevsimlerde 10’ları aşan ESE-<br />

ER sezonsal verimlilik değerleri ile yüksek<br />

verimlilik sağlıyor. Böylece, Daikin’in tüm<br />

VRV IV dış ünitelerinde bulunan VRT teknolojisinin<br />

katkısı ile bu tür ara mevsimlerde çok<br />

yüksek verim değerlerine ulaşılıyor. Ayrıca,<br />

avantajlı özellikleri ile sektörün yeni trendi<br />

olarak kullanılan DX bataryalı klima santralinin<br />

VRV klima sistemine entegrasyonu ile<br />

projedeki tüm mahallerin taze hava ihtiyacı<br />

çözümleri yüksek verimde ve yüksek performansta<br />

sağlanıyor. Isı geri kazanımlı sistemde,<br />

içinde bölge kontrolünü gerçekleştiren<br />

bireysel tekli BS branşman seçme kutusuyla<br />

soğutma/ısıtma modu değiştirme fonksiyonunun<br />

etkinleştirilebilmesine imkan tanıyor.<br />

Gayrimenkul projelerinden AVM’lere kadar<br />

pek çok yeni projenin iklimlendirme<br />

çözüm ortağı olan Daikin, Adana Bilim<br />

ve Teknoloji Üniversitesi Sarıçam Kampüsü’nü<br />

de 4 mevsim kesintisiz konfora<br />

kavuşturdu. Mimari yapısı güneş ve<br />

rüzgarın etkilerine göre tasarlanan kampüste,<br />

iklimlendirme konforunun yanı<br />

sıra enerji verimliliği, yatırım ve işletme<br />

maliyeti gibi beklentileri de karşılayan<br />

Daikin VRV IV klima sistemleri tercih<br />

edildi.<br />

Sarıçam ilçe sınırları içerisinde yer alan<br />

ve 472 dönüm arazi üzerine inşa edilen<br />

Sarıçam kampüsünün ilk etabında<br />

rektörlük binası, mühendislik ve doğa<br />

bilimleri fakültesi, spor salonu ve merkezi<br />

kafeterya yer alıyor. Müteahhitliğini<br />

Yıldızlar İnşaat ve Pilon <strong>Yapı</strong>’nın yaptığı<br />

üniversite projesinin mimari tasarımı ise<br />

Arikoğlu Arkitekt tarafından yapıldı.<br />

ADANA SICAĞINA ÖZEL MİMARİ<br />

Rüzgardan ve güneşten en iyi şekilde<br />

faydalanması düşünülerek yapılanan<br />

Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi<br />

Sarıçam kampüsünde binalar, farklı<br />

disiplinlerin birbirleriyle kolay iletişim<br />

kurabilmesini sağlayacak şekilde tasarlandı.<br />

Tüm yerleşimin hakim rüzgar yönüne<br />

göre planlandığı kampüste, rüzgar<br />

koridorları yaratılarak tüm açık alanların<br />

rüzgardan faydalanması sağlandı. Ayrıca,<br />

direkt batıdan gelen güneş ışığının<br />

Adana’da yapılacak bir yapı için olumsuzluk<br />

yaratacağı planlanarak, en doğru<br />

yerleşimin kuzey-güney doğrultusunda<br />

olduğu tespit edildi.<br />

FARKLI İHTİYAÇLARA FARKLI<br />

ÇÖZÜMLER<br />

Yeşili kucaklayan kampüste, binaların<br />

yerleşiminde gösterilen bu özen iklimlendirme<br />

konusunda da gösterildi. Bu<br />

doğrultuda rüzgar ve güneşin proje üzerine<br />

etkileri dikkate alınarak, verimlilik ve<br />

tasarruf değerleriyle öne çıkan, kullanıcı<br />

tercihlerini ön planda tutan yenilenebilir<br />

enerji kaynaklı havadan havaya ısı pompası<br />

Daikin VRV IV Heat Recovery ve VRV IV<br />

Heat Pump sistemleri tercih edildi. Enerji<br />

verimliliği, yatırım ve çalışma maliyeti<br />

konularına özen gösterilen projede, bu<br />

beklentileri en üst seviyede karşılayacak<br />

cihazlara yer verildi. Daikin’in yeni nesil<br />

kullanıcı ve enerji dostu olan VRT (Değişken<br />

Soğutucu Akışkan Sıcaklığı) teknolojisine<br />

sahip Daikin VRV IV klima sistemi<br />

ile iklimlendirme konforu yaşayacak olan<br />

kampüste, rektörlük, mühendislik ve doğa<br />

bilimleri fakültesi, spor salonu ve merkezi<br />

kafeterya bölümlerinin farklı ihtiyaçları da<br />

dikkate alındı. Isıtma ve soğutma yüklerini<br />

belirleyen en önemli faktörlerden biri<br />

de dış cephenin cam kaplama olmasından<br />

dolayı, ısı transferi ve güneş radyasyonundan<br />

etkilenmesi oldu. Bu yapılarda ihtiyaç<br />

duyulan farklı ısı yüklerine ve fonksiyonlarına<br />

yönelik Heat Recovery ve Heat Pump<br />

olarak iki farklı dış ünite seçeneği değerlendirildi.<br />

4 MEVSİM KESİNTİSİZ KONFOR<br />

Cam alanları fazla olan mahallerde gün<br />

içinde güneşin konumuna göre değişen<br />

ısıtma ve soğutma ihtiyacına da çözüm<br />

sunan VRV IV Heat Recovery sistem dış<br />

TAVAN YÜKSEKLİĞİNE GÖRE İÇ<br />

ÜNİTE SEÇİMİ<br />

Rektörlük binası, mühendislik ve doğa bilimleri<br />

fakültesinin ofis bölümünde ses basınç<br />

seviyesinin son derece düşük (düşük<br />

fan debisinde 27 dbA) ve alçak asma tavan<br />

yüksekliğine uygun 20 cm. yüksekliğindeki<br />

FXDQ-P2 ince gizli tavan tipi iç ünite ve<br />

FXAQ duvar tipi iç ünite tercih edildi. Kat<br />

hollerinde, ofis ve toplantı odası gibi ortak<br />

alanlar için yalnızca 24,5 cm yüksekliğindeki<br />

FXSQ-A model orta statik basınçlı gizli tavan<br />

tipi iç ünite, 360 derece hava üfleme kabiliyeti<br />

ile eşit debi ve hava dağılımını sağlayan<br />

FXFQ-A dairesel atışlı kaset tipi iç ünite ve ince-hafif<br />

tasarımı sayesinde dar koridorlarda<br />

montaja uyumlu FXCQ-A 2 yöne üflemeli tipi<br />

iç ünite seçildi. Yüksek tavan yüksekliğine<br />

sahip spor salonu ve merkezi kafeterya bölümünde<br />

ise 360 derece eşit hava dağılımı<br />

sağlayan FXFQ-A model dairesel atışlı kaset<br />

tipi iç ünite tercih edildi.<br />

DÜŞÜK İŞLETME MALİYETİ YÜKSEK<br />

VERİMLİLİK<br />

Kullanıcı dostu dokunmatik ekran kumandalarıyla<br />

tüm klima işlevlerine erişmenin<br />

mümkün olduğu VRV IV klima sistemi,<br />

kolay kullanımın yanı sıra akıllı enerji yönetimi<br />

de sağlıyor. Bu sayede enerji kaybı<br />

önlenirken, işletme maliyetinin düşürülmesi<br />

ve verimliliğin en üst düzeye çıkarılması<br />

hedeflendi. Yeni geliştirilen i-Touch Manager<br />

merkezi otomasyon ile enerji tüketimi<br />

ve faturalandırma, enerji kayıp kaynağını<br />

tanımlama, yerel olarak tam uzaktan internet<br />

erişimi, tüm iç-dış ünitelerin uzaktan<br />

arıza ve bakım için takibi, sistemin diğer<br />

sistemlerle uyumlu çalışabilmesi, otomatik<br />

iç ünite kaydı sağlandı.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 43


Çözüm Ortağı<br />

3. Havalimanı inşaatında Bostik imzası<br />

Birçok prestijli projede yer alan Bostik, İstanbul Yeni Havalimanı işletmesini üstlenen<br />

İGA’nın çözüm ortağı oldu. Bostik, projenin cephe ve çatı detaylarında, yangına dayanıklılık<br />

istenen tüm detaylarda, ince yapı imalatlarındaki teknik harçlar detaylarında ve zemin<br />

grubunda yer alacak.<br />

Bostik’ten projeye dahil olmaları hakkında<br />

yapılan açıklamada: “İGA İstanbul Yeni<br />

Havalimanı projesinde, şartname aşamasından<br />

ürünlerin sahada uygulamasına kadar<br />

İGA yetkilileriyle birçok konuda çözüm<br />

ortağı olarak çalıştık. Proje, konumu ve<br />

büyüklüğü ile birlikte en son teknoloji unsurlarını<br />

da içinde barındırıyor. Bu sebeple<br />

kullanılan her ürün ve sistemin, ulusal ve<br />

uluslararası standartları sağlamanın yanında<br />

zorlu saha testlerinden de geçmesi<br />

gerekiyor. Bostik olarak bu aşamaların<br />

hepsini sorunsuz karşılamamız, global<br />

marka gücümüz ve proje detaylarına mahsus<br />

yenilikçi çözümlerimiz sebebiyle İGA<br />

yetkililerince tercih edildik.” denildi.<br />

Bostik teknolojisinin projeye<br />

sağlayacağı avantajlar<br />

Kullanılacak her ürün İGA şartname gereksinimlerini<br />

karşılıyor ve sahada uygulama<br />

kolaylığı ile projenin imalat hızını kesmeden<br />

daha ileriye taşımasını sağlayan yeni<br />

nesil çözümler sunuyor. Bu noktada Bostik’in<br />

tüm dünyaya lanse ettiği SMP teknolojisi<br />

öne çıkıyor. Çatı ve cephede kullanılan<br />

sızdırmazlık ürünleri ve nem toleranslı<br />

yapıştırıcılar, yüksek performansları ile<br />

tercih ediliyor.<br />

İstanbul’un 3. Havalimanı, 350’den fazla destinasyon ve yıllık 200 milyon yolcu kapasitesiyle<br />

dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak.<br />

44<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Hilti’den yeni ekipman yönetim sistemi<br />

ON!Track<br />

Ekipmanlar üzerine yerleştirilen barkotlu etiketlerin Hilti ON!Track mobil uygulamasında<br />

bulunan tarayıcı yardımıyla okunduğu yenilikçi sistem, kullanıcıların cep telefonu ve web<br />

tarayıcıları üzerinden kolaylıkla güncel kayıtlara erişmelerini sağlıyor.<br />

“Fark yaratmak için varız” marka sözüyle<br />

Ar-Ge temelli kaliteli ürünleriyle yapı sektörüne<br />

değer katan Hilti, yenilikçi ekipman<br />

yönetimi çözümü Hilti ON!Track ile inşaat<br />

profesyonelleri için yepyeni bir dönem<br />

başlatıyor. <strong>Malzeme</strong>, ebat ve üretici ayrımı<br />

yapmaksızın şirketlerin envanterlerinde bulunan<br />

tüm ekipmanları kontrol etmelerini<br />

mümkün kılan kapsamlı ekipman yönetimi<br />

sistemi ON!Track’i sektörle buluşturan Hilti,<br />

büyük zaman tasarrufu sağlayan bu çözümle<br />

firmalara pazarda önemli bir rekabet<br />

avantajı sunuyor. Hilti ON!Track, herhangi<br />

bir zamanda ekipmanların nerede olduklarını,<br />

mevcut durumlarını ve hangi çalışanın<br />

sorumluluğunda olduklarını gösteren tam<br />

46<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

bir envanter kaydı tutuyor. Bu yeni nesil<br />

çözüm kapsamında, sistemde yer alan<br />

her bir ekipmanın gövdesine en zorlu iş<br />

sahası koşullarına bile dayanacak şekilde<br />

tasarlanan barkotlu etiketler yerleştiriliyor.<br />

Etiketler, bir mobil ağ veya Wi-Fi aracılığıyla<br />

sağlanan internet bağlantısı üzerinden Hilti<br />

ON!Track mobil uygulamasında bulunan<br />

tarayıcı yardımıyla okunuyor. Bu uygulama,<br />

bulut tabanlı kayıtları anında güncelleyerek<br />

kullanıcıların mobil cihazlar veya web tarayıcıları<br />

üzerinden güncel kayıtlara erişmelerine<br />

imkan tanıyor.<br />

Kayıplar minimize ediliyor<br />

Tüm etiketli ekipmanların izlenmesini ve<br />

aranmasını mümkün kılan Hilti ON!Track<br />

sayesinde kayıplar minimize ediliyor. Her<br />

bir ekipman çalışanlara zimmetleniyor,<br />

ürünlerin transferi hızlanıyor ve envanter<br />

listeleri daha hızlı çıkarılıyor. Ekipman yönetimi<br />

için kullanılan basılı kopyaları, excel<br />

sayfaları veya yoğun manüel çalışmayı geride<br />

bıraktıran Hilti ON!Track ile birlikte uzun<br />

zaman alan stok kontrolleri tarihe karışıyor.<br />

Hızlı olduğu kadar doğru stok kontrolü sağlayan<br />

Hilti ON!Track; çalışanların görevlerini<br />

daha kısa sürede tamamlayabilmelerine<br />

imkan tanırken, aynı zamanda ekipmanların<br />

bakımlarını da optimize ediyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 47


“İhracatta hedef<br />

yıl sonuna kadar 20 ülkeye ulaşmak”<br />

Clever Polymers, mükemmellik, yenilikçilik, yaratıcılık ve çözüm odaklılık ilkesiyle hareket<br />

etmek üzere belirlediği hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemekte…<br />

Yüksek teknolojili araştırma ve geliştirmeye<br />

dayalı bir alt yapıya sahip olan Clever<br />

Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları geçen yıl<br />

içerisinde Gebze’de kurmuş olduğu fabrikasında<br />

üretim faaliyetlerine başlamış<br />

durumda. Clever Polymers markasıyla<br />

ürünlerini pazara sunan firma, inovatif ve<br />

çözüm odaklı yaklaşımlarıyla kendinden<br />

söz ettirmeye başlamış bile. %100 yerli<br />

sermayeyle kurulan şirket pek çok alanda<br />

da Türkiye’de ilklere imza atıyor. Yıl<br />

sonuna kadar 20 ülkeye ihracat hedefi ile<br />

faaliyetlerini sürdürün Clever Polymers’in<br />

Satış Müdürü Ufuk Özer’i Ataşehir’deki<br />

ofislerinde ziyaret ettik. Marka hakkında<br />

merak ettiklerimizi bizzat kendisinden öğrenme<br />

imkanımız oldu. Bizlere vakit ayırdıkları<br />

için kendilerine teşekkür ediyor,<br />

çalışmalarında başarılar diliyoruz.<br />

Şirketinizin kısa tarihçesiyle<br />

beraber, genel şirket<br />

faaliyetlerinizden ve üretim<br />

süreçlerinizden bir iki cümleyle<br />

bahseder misiniz?<br />

Yaklaşık 2,5 yıl süren Ar-ge çalışmaları<br />

sonucunda Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları<br />

A.Ş. olarak geçtiğimiz yıl üretime<br />

başladık. Günlük 200 ton üretim kapasite-<br />

48<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

siyle Mayıs 2016 tarihinde üretime başlamış<br />

olan modern tesislerimizde poliüretan<br />

su yalıtımı, endüstriyel zemin epoksi kaplamaları,<br />

epoksi tamir harçları, poliüretan<br />

enjeksion ve astarlar üretmekteyiz. Fabrikamızın<br />

kuruluş amacında %60 ihracat ve<br />

%40 iç pazara yönelik bir satış planlaması<br />

mevcut. Yurt içinde tamamen profesyonel<br />

uygulamacı bayilerle hareket ediyoruz. Hali<br />

hazırda Türkiye’nin heryerinde bölgesel yapılanmayı<br />

gerçekleştirmiş durumdayız. Şu<br />

an 9 ülkeye ihracat gerçekleştirmekteyiz.<br />

Yıl sonuna kadar ihracat yaptığımız ülke<br />

sayısını 20’ye çıkarmak istiyoruz. Özellikle<br />

Su yalıtımında ve zemin koruma sistemlerinde<br />

her zaman yeni teknolojiye dayanan<br />

ürünler tasarlamak ve üretmek için<br />

çalışan Ar-Ge ekibimiz bulunmaktadır. Bu<br />

amaçlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı<br />

yürütürken üzerinde özenle durduğumuz<br />

en önemli konu ise, faaliyet gösterdiğimiz<br />

tüm pazarlarda saygın bir marka olarak<br />

yerimizi alıyor olmaktır. Üretimden satışa,<br />

satış sonrası hizmetlerden bayilerimizle<br />

olan ilişkilerimize kadar, çalışma ve faaliyetlerimizin<br />

tüm aşamasında bu hassasiyetimizle<br />

hareket ediyoruz.<br />

Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />

örnekler verebilir misiniz?<br />

AR-GE çalışmalarımızla % 100 çözüm üreten<br />

yüksek elastikiyete sahip poliüretan<br />

WW , poliüretan enjeksion ve epoksi<br />

zemin kaplama ürünleri tasarladık ve seri<br />

üretim ile satışa sunduk. Ayrıca Türkiye’de<br />

ilk Prepolimer hammadde ve Poliüretan<br />

Enjeksiyon üretimini gerçekleştiriyoruz.<br />

Ar-ge çalışmalarınızdan bahseder<br />

misiniz?<br />

Ar-ge çalışmalarımıza oldukça önem vermekteyiz.<br />

Bunun için gerekli tüm yatırımları<br />

gerçekleştirdik. Birbirinden bağımsız<br />

çalışan iki tane Ar-ge merkezimiz bulunmakta.<br />

Bunlardan bir tanesi sadece Poliüretan<br />

Su Yalıtım Ürünleri bir diğeri ise<br />

Epoksi Üretim alanında araştırmalarını<br />

gerçekleştirmekte. Ayrıca yüksek teknolojik<br />

cihazlarımız da yine laboratuvarlarımızda<br />

bulunmakta. Yüksek teknoloji reaktörlerimiz<br />

ve şu an itibariyle Türkiye’de<br />

sadece bizde bulunan üretim süreçlerini<br />

tamamen test edebildiğimiz bir de prototip<br />

reaktörümüz bulunmakta. Ar-ge çalışmaları<br />

sürecinde teknolojinin gerektirdiği<br />

hiçbir cihaz ve metaryel alımından kaçınmadık<br />

ve Avrupa dahil dünya’da ki tam teşekküllü<br />

AR-GE merkezini kurduk. 2018<br />

yılında AR-GE Dönüşüm Merkezi yolunda<br />

ilerliyoruz.<br />

Mayıs ayı içerisinde düzenlenen<br />

<strong>Yapı</strong> Fuarı’na katıldınız. Fuar<br />

hakkında neler söylemek istersiniz?<br />

<strong>Yapı</strong> Fuarında gerek yurtiçi gerekse yurt<br />

“Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong><br />

Kimyasalları A.Ş;<br />

Poliüretan su yalıtımı,<br />

endüstriyel zemin<br />

kaplama ve koruyucu<br />

boya alanındaki her<br />

çeşit prepolimer ve nihai<br />

ürünlerin tasarımını ve<br />

üretmini 10.000 m 2 kapalı<br />

alana sahip Gebze /<br />

Türkiye üretim tesislerinde<br />

gerçekleştirmekte.”<br />

dışı katılımcı ve ziyaretçilerden çok ilgi ve<br />

rağbet gördük. Sektör içinde ilk olan ürünlerimizin<br />

bu oluşan ilgide payı büyük. Bu<br />

yoğun alaka gerek yurtdışı gerek yurtiçi<br />

pazarlar için bizlere ciddi motivasyon ve<br />

moral sağladı.<br />

Ufuk Özer / Satış Müdürü<br />

Satış sonrası ve bayilerinize yönelik<br />

ne tür hizmetleriniz bulunmakta?<br />

Biz bayilerimizi çözüm ortaklarımız olarak<br />

görüyoruz. Yeni çıkan ürünlerimiz hakkında<br />

düzenlediğimiz seminerlerle kendilerini<br />

bilgilendiriyoruz. Kendilerine büyük çaptaki<br />

projelerde supervisior desteği sağlıyoruz.<br />

Hali hazırda teorik bilgilerin yanı sıra<br />

uygulamaların da gerçekleştirildiği usta<br />

eğitimlerimiz mevcut. İlerde tüm bu eğitimlerin<br />

sayısını artırarak ‘Clever Akademi’<br />

adı altında eğitim platformu oluşturma<br />

çalışmalarımız başladı. Bu akademi bünyesinde<br />

usta ve bayilerimize yönelik sektörün<br />

ihtiyaç duyduğu ciddi eğitimler gerçekleştirmeyi,<br />

sonrasında da katılımcıları<br />

sertifikalandırmayı planlıyoruz.<br />

Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />

öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />

proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />

Poliüretan su yalıtımı büyümekte olan inşaat<br />

sektörümüzde daha çok tercih edilen<br />

ürünler olmaya başlamış durumda. Ar-ge<br />

departmanımız çalışmalarını biraz daha<br />

hızlandırmasıyla <strong>2017</strong> yılının sonunda<br />

yeni ürünler için artık üretim aşamasına<br />

gelinmiş olur diye düşünüyorum.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Clever Polimer ve <strong>Yapı</strong> Kimyasalları A.Ş.<br />

sahip olduğu değerler ile ulusal ve uluslararası<br />

alanda iş hacmini siz değerli iş<br />

ortaklarımız ile büyüterek en kısa sürede<br />

‘Yalıtım Sektöründe En Çok Tercih Edilen<br />

Marka’ olmayı hedeflemekte.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 49


Sektörel<br />

Renault Trucks, deneyimli yönetici<br />

kadrosuyla sektördeki yerini güçlendiriyor<br />

Renault Trucks Türkiye, yeni yapılanmasında gücüne güç katmaya devam ediyor. Ataması<br />

gerçekleşen sektörün deneyimli isimleri, Renault Trucks Türkiye’de göreve başlıyor.<br />

Z. Şebnem Uygurtürk / Pazarlama Direktörü<br />

Ömer Bursalıoğlu / Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü<br />

Türkiye’de yeni yapılanması ile müşterine daha iyi hizmet sunmayı<br />

hedefleyen Renault Trucks, ekibini de güçlendiriyor. Yeni ataması<br />

yapılan sektörün tanınan deneyimli isimleri, Renault Trucks<br />

Türkiye bünyesinde buluşuyor. Ömer Bursalıoğlu, Renault Trucks<br />

Türkiye Satış Direktörü olarak görevine başlarken; Şebnem Uygurtürk,<br />

Pazarlama Direktörü ve Serkan Karataban ise Satış Sonrası<br />

Direktörü olarak Renault Trucks ekibinde yerlerini alıyor.<br />

1990 yılında iş hayatına başlayan Ömer Bursalıoğlu, Bölge Satış<br />

Müdürü, Pazarlama Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı olarak farklı<br />

pozisyonlarda görev aldı. 2005-2012 yılları arasında Renault<br />

Trucks Türkiye çatısı altında Satış ve Pazarlama Direktörlüğü yapan<br />

Bursalıoğlu, yeni yapılanma kapsamında Renault Trucks ile<br />

Serkan Karataban / Satış Sonrası Direktörü<br />

yollarını yeniden birleştirerek Satış Direktörü olarak yeni görevine<br />

başladı.<br />

1998 yılında kariyeri başlayan Z. Şebnem Uygurtürk ise farklı<br />

firmalarda kazandığı deneyimlerin ardından 2004 yılında Finans<br />

Müdürü olarak Renault Trucks Türkiye ekibinde yerini aldı. 2008<br />

yılında Pazarlama Müdürü görevine atanan Uygurtürk, 2015 yılına<br />

kadar Renault Trucks bünyesinde çalışmalarına devam etti. Z.<br />

Şebnem Uygurtürk, yeni gelişmeler doğrultusunda tekrar ekibine<br />

dönerek Renault Trucks Pazarlama Direktörü olarak atandı.<br />

Kariyeri için 1996 yılında ilk adımını atan Serkan Karataban,<br />

2004 yılında Renault Trucks Türkiye ekibinde Pazarlama Müdürü<br />

olarak görevine başladı. Gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar<br />

sonrasında 2007 yılında Renault Trucks Türkiye Strateji ve Bayi<br />

Geliştirme Müdürü olarak görevine devam etti. Daha sonra 2010<br />

yılında Satış Sonrası Direktörü olarak atanan Serkan Karataban,<br />

2012 yılından 2015’te görevinden ayrılana kadar, hem Renault<br />

Trucks hem de gruptaki diğer Kamyon markaları için Satış Sonrası<br />

Direktörlüğünü Türkiye’yi de kapsayan 8 ülke için yürüttü.<br />

Hizmet ve Enerji sektörlerinde farklı firmalarda aldığı görevlerin<br />

ardından Renault Trucks Türkiye ile yollarını tekrar birleştiren Serkan<br />

Karataban, Satış Sonrası Direktörü olarak görevine başladı.<br />

Yeni yapılanmalarına dair açıklamada bulunan Renault Trucks<br />

Türkiye Genel Müdürü Sebastien Delepine; “Renault Trucks olarak<br />

her zaman takım ruhu bizler için önemli ve müşterilerimize<br />

sunduğumuz hizmette belirleyici oldu. Bu nedenle daha önce başarılı<br />

projelere birlikte imza attığımız çok değerli yöneticilerimiz ile<br />

tekrar bir araya geldik. Renault Trucks kültürünü bilen ve benimseyen<br />

son derece deneyimli ekibimiz ile müşterilerimize sunduğumuz<br />

hizmet kalitesini korurken, Türkiye’deki stratejilerimizi de<br />

daha öteye taşımayı planlıyoruz,” dedi.<br />

50<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

AUSTROTHERM geoBLOCK Alaçatı<br />

Biblos Resort Hotel & Spa İnşaatında<br />

Hafif Dolgu olarak kullanıldı!<br />

Geleneksel sıkıştırılmış toprak dolgudan 100 kat daha hafif olmasına karşın yüksek basınç<br />

dayanımına sahip olan mühendislik çözümü Austrotherm geoBLOCK ® inşaat mühendisliği<br />

uygulamalarında yüklenicilere maliyet ve süre avantajı sağlamaya devam ediyor.<br />

Austrotherm geoBLOCK ® ilk olarak 2012<br />

yılında İstanbul - Bağcılar’da inşaatı tamamlanan<br />

Medipol Mega Hastaneler<br />

Kompleksi’nin avlu inşaatında seviye yükseltme<br />

amacı ile hafif dolgu olarak kullanılmıştır.<br />

Buradaki vakada hastane avlusu<br />

bir zemin altı otoparkının üzerinde yer almakta<br />

olup, döşeme üzeri seviye yükseltmesi<br />

seçeneğine geç bir aşamada karar<br />

verilmiştir.<br />

Otopark betonarme taşıyıcı sisteminin statik<br />

projesinin döşeme üzerine gelecek ilave<br />

dolgu yükü dikkate alınmadan tasarlanmış<br />

olması nedeni ile seviye yükseltme işi<br />

geleneksel sıkıştırılmış dolgudan 100 kat<br />

daha hafif olan Austrotherm geoBLOCK ®<br />

kullanılarak yapılmış ve böylelikle yapısal<br />

hasarların oluşmasının önüne geçilmiştir.<br />

Austrotherm geoBLOCK ® şimdi de İzmir<br />

- Çeşme’de inşaatı devam eden Alaçatı<br />

Biblos Resort Hotel & SPA’da hafif dolgu<br />

olarak kullanıldı. Burada yaklaşık 2000<br />

metreküp Austrotherm geoBLOCK® döşeme<br />

üzeri tasarım yüklerini hafifletme ve<br />

yeşil alan - peyzaj düzenlenmesi çalışmalarında<br />

kullanılmıştır.<br />

Zemin altında yer alacak olan SPA merkezinin<br />

tavan döşemesi üzerine inşa edilecek<br />

olan avlunun proje kotlarına yükseltilmesinde<br />

Austrotherm geoBLOCK ® ların kullanılması<br />

hem projenin statiği açısından güvenlik<br />

derecesini artırmış hem de geleneksel yöntemler<br />

(toprak dolgu, beton dolgu) ile karşılaştırıldığında<br />

inşaat süresi açısından avantaj<br />

sağlamıştır. Austrotherm geoBLOCK ®<br />

ayrıca avluya bağlanan bazı yolların inşaatında<br />

ve avlu ile havuz arasında yer alacak olan<br />

yeşil alanın inşaatında seviye yükseltme dolgusu<br />

olarak kullanılmıştır.<br />

52<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

Manisa’dan 41 ülkeye ihracat yapan<br />

Bosch Termoteknik’e bir ödül daha<br />

Bosch Grubu’nun önemli ihracat üslerinden biri olan Bosch Termoteknik Türkiye, Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından ‘2016 İklimlendirme Sanayi İhracatı Birincisi’ ödülüne<br />

layık görüldü.<br />

Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda<br />

önemli uzmanlık merkezlerinden biri olan<br />

Bosch Termoteknik Türkiye, üstün teknolojisi<br />

ve ürün portföyüne kattığı yeni ürünlerle<br />

dünya pazarındaki konumunu her geçen<br />

yıl güçlendiriyor. Geniş bir coğrafyada<br />

41 ülkeye ihracat yapan şirketin bu alanda<br />

ülke ekonomisi için yarattığı katma değer<br />

ve kazandığı başarı da takdir görüyor.<br />

Bosch Termoteknik son olarak, Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen<br />

ve şirketlerin ihracat başarılarına<br />

göre değerlendirildiği ‘2016 İhracat Şampiyonları<br />

Ödül<br />

Töreni’nde, ‘2016 İklimlendirme Sanayii<br />

İhracatı Birincisi’ ödülüne layık görüldü.<br />

The Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirilen<br />

ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın<br />

da katıldığı törende, ödülü, Bosch<br />

Termoteknik adına Türkiye, Orta Doğu ve<br />

Kafkasya Satış Genel Müdürü Zafer Polat,<br />

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma<br />

Betül Sayan Kaya’nın elinden aldı.<br />

Manisa Fabrikası önemli bir<br />

uzmanlık merkezi<br />

İklimlendirme sektörünün ihracat lideri<br />

Bosch Termoteknik, 2016 yılında, Manisa’da<br />

bulunan fabrikasından Avrupa,<br />

Kafkaslar, Ortadoğu, Körfez Bölgesi, Latin<br />

Amerika ve Uzak Doğu’daki toplam 41<br />

ülkeye yaklaşık 256 milyon avro ihracat<br />

yaptı. İhracat başarısının yanı sıra Bosch<br />

Grubu’nun önemli bir üretim ve Ar-Ge üssü<br />

olan Manisa Fabrikası, dünyanın en fazla<br />

kombi üreten tesisleri arasında ön sıralarda<br />

yer alıyor. Kuruluşundan bu yana 6<br />

milyonu aşkın kombi üreten Bosch Termoteknik’in<br />

sorumluluk alanında Türkiye’nin<br />

yanı sıra Orta Doğu ve Kafkasya bölgesindeki<br />

17 ülke de bulunuyor.<br />

54<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

Bosch Termoteknik<br />

yoğuşmalı kombide gene pazar lideri<br />

Termoteknik iş kolunda dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şirketleri arasında yer alan Bosch<br />

Termoteknik, Manisa fabrikasında gerçekleştirdiği, Bosch ve Buderus markalı yoğuşmalı<br />

kombi üretimleri ile açık ara pazar lideri konumunda bulunuyor.<br />

Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda<br />

faaliyet gösteren şirketi Bosch Termoteknik,<br />

pazardaki diğer rakipleriyle arasını giderek<br />

açıyor.<br />

İngiliz BRG Building Solutions firması tarafından<br />

<strong>2017</strong> yılında Avrupa Isıtıcı Pazarına<br />

ilişkin olarak yayımlanan raporuna göre<br />

Bosch Termoteknik, yoğuşmalı kombi<br />

kategorisinde Bosch ve Buderus markalarıyla<br />

pazarda liderliği elinde bulunduruyor.<br />

Bosch 2016 yılı genelinde sektörde<br />

birinci olurken, Buderus ise ikincilikle onu<br />

takip etti. Bosch Termoteknik, 2016 yılında<br />

700 bin adet kombi üretimiyle tarihi bir<br />

rekor kırdı. Bosch’un dünyadaki en büyük<br />

kombi üretim merkezi olan Manisa Fabrikasında<br />

25 yılda üretilen kombi sayısı 6<br />

milyon adedi aştı.<br />

Bosch Termoteknik’in Manisa Fabrikası,<br />

2016 yılında 700 bin adetle tarihinin en<br />

yüksek kombi üretimini gerçekleştirdi.<br />

2016 yılında rekorlarına bir yenisini ekleyen<br />

Manisa Fabrikası, böylece ‘üretim<br />

üssü’ unvanını da pekiştirdi. 25 yıldır faaliyet<br />

gösteren fabrikada kurulduğundan<br />

bu yana üretilen cihaz sayısı ise 6 milyon<br />

âdeti aştı. Termoteknik iş kolunda dünya<br />

çapında öne çıkan tesisler arasında yer<br />

alan Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası’nda,<br />

dünyanın dört bir yanındaki 41<br />

ülke için, 551 ayrı tip kombinin imalatı<br />

yapılıyor. Üretimde kullanılan ana komponent<br />

ve parçaların imalatı da fabrikada yapılıyor.<br />

Bu hammadde ve komponentlerin<br />

yaklaşık %70’i yerli yan sanayiden temin<br />

edilerek üretim gerçekleştiriliyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 55


Sektörel<br />

AGT’den yurtdışı yatırım atağı<br />

Mobilya bileşenleri sektöründe dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olarak faaliyet<br />

gösteren AGT; yurtdışı pazarındaki faaliyetlerine ilişkin ataklarına devam ediyor. Türkiye’deki<br />

sektör ihracat liderliğinin yanı sıra, yurt dışında da global marka çalışmalarına devam eden<br />

AGT, bu kapsamda İran’ın Kazvin şehrinde yeni bir üretim tesisi yatırımı gerçekleştiriyor.<br />

Ulusal ve uluslararası alanda mobilya,<br />

dekorasyon ve inşaat sektörlerinde; MDF,<br />

MDF – Lam, Panel, Profil ve Parke üreten<br />

AGT, ülkemizdeki ödüllü yatırımlarını<br />

İran’da yaptığı yatırım ile taçlandırıyor.<br />

60’tan fazla ülkedeki varlığı ile marka Kanada’dan<br />

Pakistan’a, Yeni Zelanda’dan<br />

Sri Lanka’ya kadar geniş coğrafyada faaliyetlerine<br />

devam ediyor.Yerli üretiminin<br />

yanı sıra, yurtdışındaki aktif pazarlama çalışmalarını<br />

da yürüten AGT, geçtiğimiz yıl<br />

elde ettiği 700 milyon TL’nin üzerindeki cirosunun<br />

%40’tan fazlasını ihracattan elde<br />

ederek global marka vizyonuna ulaşma<br />

konusunda emin adımlarla ilerliyor.<br />

GLOBAL ARENADA ETKİLİ YATIRIM<br />

Uzun yıllardır varlığını sürdürdüğü İran<br />

pazarında, 2016 yılında açtığı Tahran<br />

showroomu ile öncü çıkış yapan AGT, bu<br />

kez Tahran’a 150 km mesafedeki Kazvin<br />

şehrinin, Caspian Sanayi Bölgesinde 112<br />

dönümlük arazide gerçekleştirdiği tesis<br />

yatırımı ile üretim faaliyetlerine başlayacağını<br />

duyurdu.<br />

AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı, Kazvin<br />

Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Grup Başkanı<br />

Dr. Manouchehr Habibi ve Kazvin<br />

Yabancı Yatırımcı Daire Başkanı Dr. Mohammed<br />

Ali Ghasemi arasında imzalanan<br />

anlaşma ile Caspian Sanayi Bölgesi’nde<br />

yapılacak yatırım kapsamında, ilk etapta<br />

panel ürünleri üretimi, sonraki dönemlerde<br />

ise MDF – LAM, Profil ve Parke üretimi<br />

gerçekleştirilecek. Kazvin Bölgesi’nde<br />

<strong>2017</strong> yılı içinde yapılan en büyük ikinci<br />

yabancı yatırım olacak üretim tesisinin<br />

ise bir yıl içinde tamamlanması hedefleniyor.<br />

AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı<br />

İran’da imzalanan anlaşmaya ilgili yaptığı<br />

açıklamada; “AGT olarak uzun yıllardır<br />

varlığını sürdürdüğümüz İran’da, 2016 yılında<br />

Tahran’daki showroom’umumuzun<br />

açılışını gerçekleştirdik. Bugün ise İran<br />

pazarına yönelik yaptığımız araştırmalar<br />

sonucunda lojistiği, enerjisi ve Tahran’a<br />

olan konumu bakımından avantajlarıyla<br />

ön plana çıkan Kazvin Bölgesi’ne yatırım<br />

yapıyoruz. İlk etapta yatırımımızla panel,<br />

sonraki süreçte ise MDF – LAM, profil ve<br />

parke üretimi gerçekleştireceğiz. Bir yıl<br />

içerinde bitirmeyi planladığımız tesisimizin,<br />

Kazvin Bölgesi’nde <strong>2017</strong> yılı içinde<br />

yapılan en büyük ikinci yabancı yatırım<br />

olmasından gurur duyuyoruz. Önümüzdeki<br />

dönemde de global pazardaki faaliyetlerimiz<br />

hızla devam edecek. Bu yatırımla<br />

sadece İran Pazarı değil, çevre ülkelere<br />

ihracat da AGT’nin önemli hedefi olacak.<br />

” diye konuştu.<br />

56<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

İtalya Büyükelçisi Mattiolo’dan<br />

Şişecam’a ziyaret<br />

İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo, Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren ve<br />

Avrupa’nın en büyük düzcam üreticisi olan Şişecam Düzcam’ın Ankara-Polatlı’daki<br />

fabrikasını ziyaret etti. Ziyarette Büyükelçi Mattiolo ve ekibi Şişecam Topluluğu’nun<br />

İtalya’daki yatırımları başta olmak üzere küresel faaliyetleri hakkında bilgilendirildi.<br />

eden Kırman, “İtalya’daki ilk yatırımızı 2005<br />

yılında krom kimyasalları alanında faaliyet<br />

gösteren Cromital S.p.A. ile gerçekleştirdik.<br />

Bu şirketimiz başta İtalya’daki deri ve metal<br />

kaplama sektörleri olmak üzere Avrupa’daki<br />

birçok sektöre girdi sağlamaktadır. Topluluğumuzun<br />

bazik krom sülfat üretiminde<br />

dünyada lider, kromik asit üretiminde ise<br />

Avrupa’da lider konumunda olmasında İtalya’daki<br />

yatırımın önemli bir rolü bulunmaktadır”<br />

diye konuştu.<br />

Cam ve kimyasallar alanlarında dünyanın<br />

önde gelen üreticileri arasında yer alan Şişecam<br />

Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren<br />

Şişecam Düzcam, Ankara-Polatlı OSB’de yer<br />

alan üretim tesisinde İtalya Büyükelçisi Luigi<br />

Mattiolo’yu ağırladı. Şişecam Topluluğu Yönetim<br />

Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü<br />

Prof. Dr. Ahmet Kırman’ın ev sahipliğinde<br />

gerçekleşen ziyarette, Topluluğun İtalya’daki<br />

yatırımları başta olmak üzere küresel faaliyetleri<br />

hakkında bilgilendirme yapılırken,<br />

290.000 ton/yıl üretim kapasitesiyle Türkiye<br />

ve yakın coğrafyanın en büyük düzcam<br />

fırınına sahip olan Polatlı Tesisi de gezildi.<br />

2014 yılında faaliyete geçen tesis, geçen<br />

yıl devreye alınan yeni hat sayesinde yıllık 3<br />

milyon metrekare lamine cam üretim kapasitesine<br />

de sahip olmasıyla dikkat çekiyor.<br />

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan<br />

Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman,<br />

ziyarete ilişkin olarak yaptığı açıklamada,<br />

Topluluğun bugün Avrupa’nın en büyük<br />

düzcam üreticisi olduğuna dikkat çekerek,<br />

“Topluluğumuz bugün düzcam, cam ev eşyası,<br />

cam ambalaj ve cam elyafı gibi camın<br />

tüm temel alanları ile soda ve krom bileşiklerini<br />

kapsayan iş kollarında, 13 ülkedeki 44<br />

tesisiyle üretim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />

Kimyasallar, cam ev eşyası ve düzcam<br />

alanlarındaki yatırımlarımızla faaliyet gösterdiğimiz<br />

İtalya, 61 milyonu aşkın nüfusu, 1,9<br />

trilyon dolarlık ekonomisi ve köklü sanayi<br />

geçmişiyle Topluluğumuz açısından özel bir<br />

ülke konumundadır” dedi.<br />

Şişecam Topluluğu’nun İtalya’daki üretim faaliyetlerine<br />

2005 yılında başladığına işaret<br />

“İtalya’da faaliyet gösterdiğimiz<br />

alanlarda liderliğimizle öne çıkıyoruz”<br />

Şişecam Topluluğu’nun İtalya’da düzcam<br />

pazarında yüzde 30 paya sahip olduğunu<br />

ifade eden Kırman, “İtalya’yı sadece önemli<br />

pazar olarak değil, aynı zamanda Batı Avrupa<br />

pazarına açılan önemli bir kapı olarak<br />

görüyoruz. Bu doğrultuda inorganik büyüme<br />

planlarımız kapsamındaki en son yatırımımızı<br />

da İtalya’da gerçekleştirdik. Geçen yılın<br />

sonunda düzcam üreticisi Sangalli Vetro<br />

Porto Nogaro’yu bünyemize kattık. Yıllık 220<br />

bin ton düzcam ve 5 milyon metrekare lamine<br />

cam üretim kapasitesine sahip olan bu<br />

tesisle birlikte Avrupa’nın en büyük düzcam<br />

üreticisi konumuna geldik” diye konuştu.<br />

Şişecam Topluluğu’nun bugün 154 ülkeye<br />

gerçekleştirdiği ihracat ile en fazla ülkede<br />

satış yapan Türk şirketi olduğunu dile getiren<br />

Kırman, şöyle devam etti: “Türkiye’den<br />

İtalya’ya gerçekleştirdiğimiz cam ve kimyasal<br />

ürün ihracatı ise yıllık 85 milyon dolar<br />

seviyesindedir. Topluluk olarak, gerçekleştirildiğimiz<br />

yatırımlarda İtalyan makine ve ekipman<br />

üreticileri ise önemli tedarikçilerimiz<br />

arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, İtalya<br />

gerek gerçekleştirdiğimiz yatırımlar gerekse<br />

ticari faaliyetlerimiz açısından önem taşıyan<br />

bir ülkedir.”<br />

İtalya’da kimyasallar ve düzcam sektörlerinin<br />

yanı sıra cam ev eşyası pazarında da<br />

etkin olduklarını vurgulayan Kırman, “Perakende<br />

zincirimiz Paşabahçe Mağazaları’nın<br />

yurt dışındaki ilk mağazasını 2015 yılında<br />

Milano’da açtık. Ayrıca cam ev eşyasında<br />

geniş ürün yelpazemiz ve gelişmiş dağıtım<br />

ağımızla gerek perakende gerek ise ikram<br />

sektörlerinde Paşabahçe ve Nude markalarımızla<br />

önemli bir konuma sahibiz. Dolayısıyla<br />

İtalya’da faaliyet gösterdiğimiz alanlarda liderliğimizle<br />

öne çıkıyoruz” dedi.<br />

58<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

Şişecam Topluluğu bünyesinde<br />

faaliyet gösteren Şişecam Cam<br />

Ambalaj’ın Mersin fabrikasında<br />

yaklaşık 120 milyon TL’lik<br />

yatırımla yenilediği üçüncü fırını<br />

faaliyete geçti. Türkiye ekonomisi<br />

ve istihdamına önemli katkı<br />

sağlayan Şişecam Topluluğu,<br />

Endüstri 4.0 stratejisine uygun<br />

yeni teknolojiyle donattığı ve<br />

90 bin ton/yıl kapasiteli fırının<br />

devreye girmesiyle Türkiye’deki<br />

yıllık cam ambalaj üretim kapasitesini<br />

1 milyon tonun üzerine<br />

çıkardı.<br />

Şişecam Topluluğu’nun Türkiye’deki cam<br />

ambalaj üretim kapasitesi 1 milyon tonu aştı<br />

Prof. Dr. Ahmet Kırman / Şişecam Topluluğu Yönetim<br />

Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü<br />

Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren<br />

ve dört ülkedeki 2,3 milyon ton/yıl üretim<br />

hacmiyle dünyanın beşinci büyük cam<br />

ambalaj üreticisi olan Şişecam Cam Ambalaj,<br />

Mersin fabrikasında son teknolojiyle yenilediği<br />

90 bin ton/yıl kapasiteli üçüncü fırını<br />

devreye aldı. Türkiye’de Bursa, Eskişehir ve<br />

Mersin’de kurulu üç fabrikasıyla faaliyet gösteren<br />

Şişecam Cam Ambalaj’ın yaklaşık 120<br />

milyon TL’lik yatırımla yenilediği üçüncü fırınının<br />

devreye alınmasıyla birlikte Türkiye’deki<br />

yıllık üretim kapasitesi 1 milyon tonu aştı.<br />

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan<br />

Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet<br />

Kırman, söz konusu yatırıma ilişkin olarak<br />

yaptığı açıklamada, bugün dünyanın cam ev<br />

eşyasında üçüncü, cam ambalaj ve düzcamda<br />

beşinci büyük üreticisi olduklarına dikkat<br />

çekerek, şöyle devam etti: “Ayrıca krom<br />

kimyasallarında dünya lideri olmamızın yanı<br />

sıra dünyadaki en büyük 10 soda üreticisi<br />

arasında yer alıyoruz. 13 ülkede üretim faaliyetlerini<br />

sürdüren Topluluğumuz, ulaştığı<br />

kapasite büyüklüğünü ve teknolojik gücünü<br />

yenilikçilik, yaratıcılık, uzmanlık ve yetişmiş<br />

insan gücü gibi özellikleriyle pekiştirmekte<br />

ve değişen pazar koşullarına uygun ürün ve<br />

hizmet kalitesiyle geleceğe güvenle bakmaktadır.”<br />

“Hem ülke ekonomisine hem de<br />

üretime yaptığımız katkılara bir<br />

yenisini ekledik”<br />

Mersin’deki cam ambalaj fabrikasının 1969<br />

yılında kurulduğunu hatırlatan Kırman, “Topluluğumuz<br />

kuruluşundan bu yana aradan<br />

geçen 81 yılı aşkın sürede kazanımlarını<br />

yine ülkemize yatırmış ve bugün dünyada<br />

kendi alanında söz sahibi konuma gelmiştir.<br />

Devreye aldığımız son fırın yatırımımız<br />

ile yaklaşık 50 yıldır üretim faaliyetlerimizi<br />

gerçekleştirdiğimiz Mersin’de hem ülke ekonomisine<br />

hem de üretime yaptığımız katkılara<br />

bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu<br />

yaşıyoruz. Topluluk olarak sürdürülebilir büyüme<br />

hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz”<br />

diye konuştu. Türkiye için değer yaratmayı<br />

sürdürdüklerinin altını çizen Kırman, Topluluk<br />

bünyesindeki Şişecam Cam Ambalaj’ın<br />

en yüksek kalitede üretim yapma stratejisi<br />

doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, şu<br />

bilgileri verdi: “Şişecam Cam Ambalaj mevcut<br />

tesislerini teknolojik gelişmelerin gereği<br />

olarak sürekli olarak yenilemektedir. Devreye<br />

aldığımız fırın ile beraber hem ülke ekonomisine<br />

yaptığımız katkıları sürdürmeye hem<br />

de Mersin fabrikamızda son teknoloji ile üretim<br />

yapmaya devam edeceğiz. Söz konusu<br />

fırını Endüstri 4.0 stratejisine uygun şekilde<br />

donattık. Şişecam Cam Ambalaj, bu fırına<br />

bağlı üç hatta kavanozdan şişeye geniş bir<br />

ürün yelpazesinde istenilen renkte üretim<br />

yapabilecek.”<br />

Şişecam Cam Ambalaj’ın dünyanın en büyük<br />

cam ambalaj üreticileri arasında yer aldığına<br />

dikkat çeken Kırman, “Şişecam Cam Ambalaj,<br />

2016 yılında gerçekleştirdiği 125 bin<br />

tonluk ihracatla hem sektör hem de kendi<br />

rekorunu kırdı. Mersin fabrikamız limana<br />

yakınlığı ile ihracatımızda kritik öneme sahiptir.<br />

Gerçekleştirdiğimiz bu fırın yatırımıyla<br />

bu açıdan önemi daha da artmıştır. Şişecam<br />

Cam Ambalaj, 2016 yılında elde ettiği tarihi<br />

ihracat başarısını yeni yatırımlarla önümüzdeki<br />

yıllarda da sürdürülebilir şekilde artırmayı<br />

hedefliyor” dedi.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 59


DemirDöküm <strong>2017</strong>’de<br />

40 milyon TL’lik yatırım hedefliyor<br />

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından DemirDöküm, <strong>2017</strong> yılına hızlı başladı. Yılın<br />

ilk 4 ayında 2016 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 43 büyüme ile başladıklarını belirten<br />

DemirDöküm CEO’su Alper Avdel, “Türkiye’nin yanı sıra 47 ülkede önemli ihracat başarılarına<br />

imza atan DemirDöküm olarak yıl sonunda yüzde 20 büyümeyi hedefliyoruz” dedi.<br />

Sektörel<br />

rağmen uzun soluklu stratejilerimizde ve<br />

yatırım planlarımızda değişiklik yapmadık.<br />

Yeni yıla daha büyük hedeflerle hızlı bir<br />

başlangıç yaptık. Bu yıl, geçen yılın ilk 4<br />

ayına kıyasla yüzde 43 büyüme elde ettik.<br />

Üstün teknolojiye sahip yeni ürünlerimiz,<br />

yatırımlarımız, Türkiye’de ve faaliyet gösterdiğimiz<br />

ülkelerin yanı sıra potansiyel<br />

pazarlarda gerçekleştireceğimiz tanıtım<br />

çalışmaları ile <strong>2017</strong> yılında yüzde 20 büyümeye<br />

imza atmayı hedefliyoruz” dedi.<br />

DemirDöküm CEO’su Alper Avdel ve DemirDöküm<br />

Yönetim Kurulu Üyesi Erdem<br />

Ertuna, şirketin <strong>2017</strong> yılı hedeflerini düzenlenen<br />

iftar yemeğinde açıkladı. DemirDöküm<br />

CEO’su Alper Avdel, DemirDöküm’ün<br />

ihracatının önemli bir kısmını AB<br />

pazarlarına yönelik olduğunu, son 3 yılda<br />

en çok büyümeyi İspanya, İtalya ve Almanya’da<br />

gerçekleştirdiklerini söyledi. Alper<br />

Avdel, geçen yıl en fazla ihracat gerçekleştirilen<br />

ülkelerini İtalya, İspanya, Çin ve<br />

Almanya olarak sıraladı.<br />

“YATIRIMA VE BÜYÜMEYE DEVAM<br />

EDİYORUZ”<br />

Türkiye’de ilklerin öncüsü olan DemirDöküm’ün<br />

yüksek teknolojiye verdiği önem ile<br />

son 10 yılda fabrikadan üretime ve Ar-Ge’ye<br />

kadar önemli yatırım gerçekleştirdiklerini<br />

söyleyen Alper Avdel şöyle konuştu;<br />

“Isıtma, soğutma ve yenilenebilir enerji<br />

alanında yenilikçi ürünleri tüketicilerle<br />

buluşturan DemirDöküm olarak Bozüyük<br />

tesislerimize, geleceğimize her yıl daha<br />

fazla yatırım gerçekleştiriyoruz. Bugün 55<br />

mühendisten oluşan Ar-Ge ekibimiz yüksek<br />

teknolojili yenilikçi ürünler geliştirmek<br />

için çalışıyor. Son 5 yılda Ar-Ge için toplam<br />

67 milyon TL yatırım gerçekleştirdik.<br />

Dünyanın 47 ülkesine sadece ürün değil,<br />

teknoloji de ihraç eden DemirDöküm olarak<br />

bu yıl fabrika, Ar-Ge, marka ve dijital<br />

dönüşüm çalışmaları için toplam 40 milyon<br />

TL’lik yatırım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.<br />

Yatırımımızın 18 milyon TL’sini<br />

fabrika ve üretime, 14 milyon TL’yi Ar-Ge,<br />

8 milyon TL’lik kısmı ise marka tanıtım<br />

çalışmalarına ayırdık. DemirDöküm olarak<br />

yatırıma ve büyümeye devam ediyoruz.”<br />

“YILSONU HEDEFİMİZ YÜZDE 20<br />

BÜYÜME”<br />

DemirDöküm’ün 47 ülkedeki çalışmalarıyla<br />

66,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini<br />

belirten Alper Avdel; “Tüm sektörlerde<br />

olduğu gibi iklimlendirme sektörü<br />

de birbirinden zorlu 2 yılı geride bıraktı.<br />

DemirDöküm olarak olumsuz koşullara<br />

“ODAĞIMIZDA LATİN AMERİKA<br />

PAZARI VAR”<br />

DemirDöküm’ün son 2 yılda ihracatta<br />

elde ettiği başarıyı daha yukarı taşımak<br />

için yeni pazar arayışlarının sürdüğünü<br />

belirterek ihracat pazarları hakkında bilgi<br />

aktaran DemirDöküm Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Erdem Ertuna; “DemirDöküm olarak<br />

gerçekleştirdiğimiz ve gerçekleştireceğimiz<br />

yatırımlar, sahip olduğumuz yazılım<br />

ve donanım uygulamaları ile Türkiye’de ve<br />

dünyada değişen tüketici ihtiyaçlarını en<br />

yüksek seviyede karşılamayı hedefliyoruz.<br />

Panel radyatörde Şili’de pazar lideriyiz.<br />

Yunanistan’da ise pazar ikincisi, Çin’de<br />

ise ilk 3’te yer alıyoruz. Hedefimiz radyatörden<br />

şofbene, panel radyatörden kombiye<br />

kadar ihracatta yakaladığımız başarıyı<br />

yeni pazarlarda devam ettirmek. <strong>2017</strong>’de<br />

yeni odağımızda Latin Amerika pazarı yer<br />

alıyor” açıklamasını yaptı.<br />

“YOĞUŞMALI ÜRÜNLERE GEÇİŞ<br />

HIZLANACAK”<br />

Türkiye ve Avrupa’da tüketici tercihleri<br />

hakkında da bilgi paylaşan Erdem Ertuna,<br />

AB’de kullanılan ürünlerin teknolojisiyle<br />

Türkiye’dekiler arasında fark olmadığını;<br />

Türkiye’de şu anda sektörün en önemli<br />

önceliğinin yoğuşmalı cihazlara geçiş süreci<br />

olduğunu söyledi. Ertuna; “Türkiye’de<br />

önümüzdeki 2 yıl içerisinde benzer bir geçiş<br />

dönemi bizleri bekliyor. Bu konuda yatırımlarımız<br />

ve çalışmalarımız devam ediyor.<br />

Şu anda yıllık kombi satışımızın yüzde<br />

35’i yoğuşmalı kategoride gerçekleşiyor.<br />

DemirDöküm olarak bu değişim sürecinden<br />

de bu günkü gibi güçlü ve lider olarak<br />

çıkmayı hedefliyoruz” dedi.<br />

60<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörel<br />

Vaillant Türkiye<br />

25.yılında %34 büyüdü<br />

Vaillant Group içerisinde 3. büyük kombi pazarına sahip olan, ciro ve personel sayısı<br />

açısından da ilk 3 ülke arasında yer alan Vaillant Türkiye, büyümeye devam ediyor.<br />

Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel, “Yüksek enerji tasarruflu ürünlerimizin katkısı<br />

ile yılın ilk yarısında %34’lük, hızlı bir büyüme yakaladık”dedi.<br />

Isıtma, havalandırma ve iklimlendirme sektörünün<br />

global oyuncusu Vaillant Group,<br />

Almanya’daki Remscheid fabrikasında düzenlediği<br />

toplantıda, 2016 yılını değerlendirerek,<br />

<strong>2017</strong>’nin ilk yarısına ilişkin bilgileri<br />

paylaştı. Vaillant Group CEO’su Dr. Carsten<br />

Voigtländer, yıllık 2,4 milyar Euro’luk satış<br />

hacmine ulaştıklarını ve hizmet verdikleri<br />

60 ülke içerisinde yer alan Türkiye’den büyük<br />

beklentileri olduğunu ifade etti. <strong>2017</strong><br />

yılının ilk yarısında Türkiye’de çift haneli<br />

büyüme kaydettiklerini söyleyen Dr. Voigtländer,<br />

yıl sonuna kadar büyümenin artarak<br />

devam edeceğini ve ısı pompalarına<br />

yatırım yapmayı sürdüreceklerini açıkladı.<br />

Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel ve Vaillant<br />

Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü<br />

Erol Kayaoğlu da toplantıda, Türkiye’de<br />

25.inci yılını dolduran Vaillant’ın pazardaki<br />

konumu hakkında bilgi verdi.<br />

Dr. Voigtländer: “Yılın ilk yarısında,<br />

Türkiye’de çift haneli gelir artışı ile<br />

büyümeye devam ettik”<br />

Vaillant Group CEO’su Dr. Carsten Voigtländer,<br />

toplantıda yaptığı konuşmada<br />

Vaillant Group’un pazar gelişimi ve performansı<br />

hakkında bilgi verdi; “Remscheid<br />

ilk yarısında, özellikle Türkiye’de çift haneli<br />

gelir artışı ile büyümeye devam ettik. <strong>2017</strong><br />

sonu itibariyle ise satış gelirlerimiz ve kazançlar<br />

açısından aynı trendin devamını<br />

bekliyoruz.”<br />

Büyüme stratejimizin temel<br />

taşlarından biri Türkiye<br />

Grubun Türkiye’ye bakış açısına da değinen<br />

Dr. Voigtländer, şunları söyledi: “Vaillant<br />

Türkiye, son yıllarda üstün ciro performansı<br />

sergiledi. 2013 yılından bugüne<br />

yıllık ortalama % 15 artış gösteren ciro<br />

rakamları, tüm grup için büyük bir motivasyon<br />

kaynağı oldu. Vaillant Group içerisinde<br />

3. büyük kombi pazarına sahip olan Türkiye,<br />

ciro ve personel sayısı açısından da<br />

grup içerisinde ilk 3 ülke arasında bulunuyor.”Grup<br />

olarak geleceğe yatırım yapmayı<br />

sürdürdüklerini de belirten Dr. Voigtländer,<br />

yeni Ar-Ge merkezi için 54 milyon Euro<br />

yatırım yaptıklarını açıkladı, “Buradaki en<br />

önemli hedefimiz, teknolojik ürünlerin geliştirilmesi<br />

ve üretim süreçlerinin entegre<br />

edilmesidir” dedi.<br />

Avdel: Türkiye ekonomisi ve sektörün<br />

üzerinde büyüyoruz<br />

Vaillant Türkiye CEO’su Alper Avdel de toplantıda<br />

Türkiye’de 25 yıldır faaliyet gösterdiklerini<br />

belirterek; sektörü, 2016 yılını ve<br />

<strong>2017</strong> yılı beklentilerini paylaştı. 2016’nın<br />

zor bir yıl olduğunu da vurgulayan Avdel,<br />

şöyle konuştu: “Ekonomimiz geçtiğimiz<br />

yıllara oranla %2.9 gibi düşük bir büyüme<br />

gösterdi. İnşaat sektörü %7.4 büyürken,<br />

ısıtma sektörü buna paralel olarak %5’ten<br />

fazla büyüdü. Vaillant Türkiye olarak biz<br />

yıl içerisinde pazara yatırım yapmaya devam<br />

ettik, yüksek verimli ve yenilenebilir<br />

ürünlerimizle sektörümüzde fark yaratmayı<br />

başardık. Yılı toplamda 300 milyon TL’lik<br />

ciroyla kapatırken, pazardan %15 pay aldık.<br />

Kentsel dönüşüm, yenileme pazarı ve<br />

<strong>2017</strong> yılı içerisinde devreye alınan şofben,<br />

termosifon ve klimalardaki ÖTV indiriminin<br />

etkisiyle sektörün yıl sonunda %5 büyüyeceğini<br />

öngörüyoruz.”<br />

‘Yoğuşmalı’dan 1 milyar dolar içeride<br />

kalacak<br />

Avdel, 2018 Şubat ayında devreye girecek<br />

ve yoğuşmasız ürünlerin satışı yasaklayacak<br />

ErP yönetmeliğine de dikkat çekerek,<br />

“Yeni düzenlemeyle, Türkiye’nin yıllık 1<br />

milyar dolarlık enerji harcamasının içeride<br />

kalmasını bekliyoruz. Yoğuşmalı ürünler ile<br />

her evde ortalama yüzde 37 tasarruf sağlanacak”<br />

dedi.<br />

Kayaoğlu: Türkiye pazarında önce<br />

vites büyüttük, şimdi de “Tam Yol<br />

İleri” diyoruz<br />

Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü<br />

Erol Kayaoğlu da toplantıda Vaillant<br />

Türkiye’nin 2016 yılını değerlendirdi. Kayaoğlu,<br />

yüzde 26 büyüyerek vites büyüttükleri<br />

Dr. Carsten Voigtländer / Vaillant Group CEO’su<br />

merkezli bir aile şirketi olarak sürdürülebilir<br />

büyümeyi hedefliyoruz. 2.4 milyar Euro<br />

satış hacmine ulaşmış bir şirket olarak<br />

başarımızın kaynağı, 12 binden fazla çalışanımızdır”<br />

dedi. Dr. Voigtländer, konuşmasını<br />

şöyle sürdürdü: “60’dan fazla ülkede,<br />

340 bin taahhütçü, 21 bin toptancı iş<br />

ortağımızla çalışıyor, 30 milyonun üzerinde<br />

müşterimize hizmet veriyoruz. Geriye baktığımızda,<br />

başarılı bir 2016 görüyoruz. <strong>2017</strong><br />

yılına da başarılı bir başlangıç yaptık. Yılın<br />

Alper Avdel / Vaillant Türkiye CEO’su<br />

Erol Kayaoğlu / Vaillant Türkiye<br />

Satış ve Pazarlama Direktörü<br />

2016’nın ardından, <strong>2017</strong>’de “Tam Yol İleri”<br />

vizyonuyla yola devam ettiklerini söyledi.<br />

“2016 yılı büyümesi tüm iş kollarında ve<br />

tüm bölgelerde hedeflerimiz doğrultusunda<br />

gerçekleşti“ diyen Kayaoğlu, <strong>2017</strong> yılında<br />

yoğuşmalı kombi pazarında %81, şofbende<br />

%87, panel radyatörde %38, klimada %62<br />

ve ısı pompasında %5 büyüme kaydettiklerini<br />

de sözlerine ekledi.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 61


Sektörel<br />

Panasonic kırmızı ile yaşam alanlarında fark oluşturuyor<br />

Panasonic’in birbirinden farklı model ve serilerde ürünleri, en dikkat çekici<br />

renk olan kırmızı ile yaşam alanlarında fark oluşturuyor. Kırmızı, dekorasyonda<br />

tek başına odak noktası olabilecek en çarpıcı renk olarak biliniyor.<br />

Detay olarak varlığı bile yaşam alanlarına bambaşka bir hava katabiliyor.<br />

Ayrıca çok olumlu psikolojik etiler de sağlıyor. Örneğin; kendinizi daha<br />

enerjik ve harekete hazır hissetmenizi sağlıyor. Canlandırıcı etkisinden<br />

dolayı motivasyonunuzu, coşku ve yaşama sevincinizi harekete geçiriyor.<br />

Panasonic yangın algılama ve güvenlik çözümleri şimdi Türkiye’de…<br />

Yüksek doğruluk performansıyla başarısı<br />

dünyada birçok endüstride kanıtlanan Panasonic<br />

Yangın Algılama Sistemleri, 30<br />

yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı koruma<br />

sunuyor. Yangına karşı doğru zamanda<br />

doğru alarmın yanı sıra yangına yol açabilecek<br />

durumları da önceden bildirmek<br />

üzere tasarlanmış teknolojisiyle Panasonic<br />

Yangın Algılama Sistemleri, tüm<br />

binalar için gereken güvenlik ve emniyeti<br />

profesyonel çözümlerle buluşturuyor. Panasonic<br />

Yangın Alarm Sistemleri, hem<br />

kontrol panellerinde hem de dedektörlerde<br />

ileri Panasonic teknolojilerinin kullanılması<br />

sayesinde, yüksek güvenirliliğin<br />

yanı sıra yanlış alarm sayısında azalmayı<br />

da garanti ediyor. Yeni nesil yangın algılama<br />

sistemi EBL512 G3, ortama uyum<br />

sağlayan dedektörlerle birlikte çalışan<br />

benzersiz işlevsellik, kendini uyarlama ve<br />

interaktif özellikleriyle binalara, iş yerlerine<br />

güvenlik, koruma ve konfor sunuyor.<br />

62<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya Konuları:<br />

Sürdürülebilir<br />

<strong>Yapı</strong>lar;<br />

64<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Geniş Format Yazıcılar;<br />

Çelik Konstrüksiyon<br />

& Prefabrik <strong>Yapı</strong>lar;<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 65


“Yeşil Binalar;<br />

hem verimli hem de içinde yaşayanlara<br />

konforlu ve sağlıklı ortamlar sunan yapılardır”<br />

“Üniversitelerde, Sivil toplum kuruluşlarında ve kamu kurumlarında sayısız konferans<br />

ve eğitimler veriyoruz. Enerji verimliliği, Yeşil binalar, çevre dostu tasarımlar gibi konular<br />

karşımıza geldikçe elimizden gelen desteği vermek istiyoruz.”<br />

Aslında bir mühendislik firması olan<br />

Altensis, çalışma alanını ‘Sürdürülebilirlik<br />

Yönetimi’ olarak tanımlıyor. Firmanın<br />

bu kapsamda çeşitli alanlarda hizmetleri<br />

mevcut. Gayrimenkul sektörüne<br />

yönelik, Yeşil Bina Sistemlerinin uygulanması<br />

ve denetlenmesi, Bina Enerji<br />

Verimliliği, Commissioning Hizmetleri,<br />

Akustik Danışmanlığı, ulusal ve uluslararası<br />

firmalara yönelik Karbon Ayakizi<br />

Hesaplaması, Çevresel Ürün Beyanları<br />

Hazırlanması, Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />

Raporlaması , Yenilenebilir Enerji<br />

Kaynaklarının Fizibilitesi ve Proje Yönetimi<br />

gibi konularda geniş kapsamlı<br />

hizmetler sunmakta. Altensis Kurucu<br />

Ortağı Emre Ilıcalı ile gerçekleştirilen<br />

tüm bu hizmetler hakkında konuştuk.<br />

Keyifli okumalar…<br />

Şirketinizin kısaca tarihçesine değinerek<br />

faaliyetlerinizden biraz bahseder<br />

misiniz?<br />

Altensis Firmasını iki arkadaşımla (Berkay<br />

Somalı ve Serkan Emin) beraber 2008 yılında<br />

kurduk. Öncesinde her birimiz hem yurtiçinde<br />

hem de yurtdışında benzer sektörlerde<br />

üst düzey yönetici olarak çeşitli görevlerde<br />

bulunmuştuk. Altensis’i de Gayrimenkul,<br />

Proje yönetimi ve sürdürülebilir sistemler konularındaki<br />

bu tecrübelerimizi Türkiye piyasasına<br />

yansıtabileceğimiz, sürdürülebilirlik<br />

üzerine odaklanmış niş hizmetler veren bir<br />

mühendislik firması olma hedefiyle kurduk.<br />

Onuncu Senemize yaklaşırken Altensis bu<br />

hedeflerin ötesine geçti. Şu ana kadar yurtiçi<br />

ve yurtdışında birçok projeyi tamamlayıp<br />

konusunda lider firma oldu. Bu bize oldukça<br />

gurur veriyor.<br />

‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />

dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />

farklı olarak ne anlamalıyız?<br />

Sürdürülebilir Binalar veya daha yaygın tanımıyla<br />

Yeşil binaların birçok tanımı var ama<br />

bence en iyi şöyle tanımlayabiliriz; Yeşil Binalar<br />

tasarımın, inşaatında ve işletmesinde,<br />

enerji, su ve hammaddeleri verimli kullanan,<br />

içinde yaşayan ve çalışanlara konforlu<br />

ve sağlıklı ortamlar sunan yapılardır. Tabii<br />

bunları belli bir kalıba sokmak gerektiği için,<br />

yeşil binaları denetleyen ve yaptıkları uygulamaları<br />

tasdik eden uluslararası yeşil bina<br />

değerlendirme sistemleri (LEED, BREEAM<br />

gibi) var. O sebepten aslında yeşil binayı,<br />

bu uluslararası denetleme sistemleri altında<br />

denetlenmiş ve başarılı olarak sertifikasını<br />

almış binalar olarak tanımlamak daha da<br />

doğru olacaktır.<br />

66<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

Emre Ilıcalı-Altensis Kurucu Ortağı<br />

Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />

projeleri bulunmakta?<br />

Aslında Türkiye de yeşil bina kavramının<br />

gelişi bizim kuruluşumuza çok paralel gelişti.<br />

Bu anlamda yurtdışında edinmiş olduğumuz<br />

tecrübeleri Türkiye’ye taşıyarak,<br />

sektörde öncü firma olduğumuzu söyleyebilirim.<br />

Özellikle Yeşil binalar konusunda<br />

Türkiye’ de kurulan ilk ve en tecrübeli firmayız.<br />

Türkiye de tamamlanan yeşil bina<br />

projelerinin alan olarak yaklaşık %70’ine<br />

biz hizmet verdik. Bizim yeni yeni bu hizmetleri<br />

başlattığımız dönemde, Türkiye de<br />

bu konu çok yeniydi. Çevre Dostu Binalar<br />

Konseyi Çedbik’de henüz yeni kurulmuştu.<br />

Yeşil bina yapmak isteyen yatırımcılar<br />

bize daha çok yurtdışı referanslarımız üzerinden<br />

ulaşabiliyorlardı.<br />

İlk LEED yeşil bina sertifikasını yine bizim<br />

danışmanlığını yaptığımız Unilever ofis<br />

projesi 2009 başında aldı. O tarihten bu<br />

yana <strong>2017</strong> ortası itibariyle tamamladığımız<br />

yeşil proje sayısında 100’e yaklaştık.<br />

Bu rakam bina sayısı olarak 100’ün<br />

üzerindedir. Yine devam etmekte olan<br />

yaklaşık 100 adet yeşil bina projemiz bulunmaktadır.<br />

Türkiye dışında da Rusya,<br />

Kazakistan, Dubai, Mozambik gibi çeşitli<br />

ülkelerde hizmet veriyoruz.<br />

Hizmet verdiğimiz firmalar arasında Türkiye’nin<br />

önde gelen Yerli ve Yabancı Markalı<br />

konut üreticileri, Ulusal ve Uluslararası<br />

Kurumlar, Gayrimenkul Yatırım firmaları<br />

gibi çok geniş bir yelpazeye sahibiz. Yine<br />

bina türleri olarak konutlar, ticari binalar,<br />

ofisle , avmler, endüstriyel binalara ek olarak<br />

hastaneler, üniversiteler, havaalanları<br />

ve datacenterlar gibi farklı hizmet binaları<br />

yer almaktadır. Ayrıca Yerleşke ölçeğinde<br />

de kentsel dönüşüm projelerinde hizmet<br />

veriyoruz.<br />

Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />

artırmak için neler yapılabilir?<br />

Türkiye’de de kentsel dönüşüm projelerinin<br />

hız kazandığı günümüzde , depreme<br />

dayanıklı yapılaşmanın yanında daha sağlıklı<br />

ve konforlu yaşam alanlarına sahip,<br />

enerji verimliliğini ön planda tutan, ekoloji<br />

ve habitatı koruyan, çevreye yaptığı<br />

olumsuz etkilerin en aza indiği mahalle ve<br />

kentsel alanların tasarlanıp yapılması da<br />

büyük önem taşımaktadır. Zira yeni oluşacak<br />

bu kentlerde insanlar belki yüzlerce yıl<br />

yaşayacaktır. Ayrıca ekonomik olarak, yeşil<br />

dönüşümün getireceği fayda hesaplandığında,<br />

sadece enerji verimliliğine yönelik<br />

yapılacak çalışmalar sonucunda, Kentsel<br />

dönüşüm kapsamında tüm binaların uluslararası<br />

standartlarda enerji verimli olması<br />

durumunda önümüzdeki yıllarda içerisinde<br />

yaklaşık senelik 3 milyar dolarlık bir enerji<br />

tasarrufu elde edilebilir. Bu da Türkiye’nin<br />

yıllık cari açığının yaklaşık %10’u civarında<br />

olup, kentsel dönüşüm süreci için bir ek<br />

finansman niteliğindedir. Ayrıca buna ek<br />

olarak yeşil bina ve kentlerde artan insan<br />

yaşam kalitesi ile ortaya çıkacak verimlilik<br />

ve üretkenlik hesaplandığında, yeşil dönüşümün<br />

önemi daha da iyi anlaşılacaktır.<br />

Bu süreçte daha fazla geç kalmamak adına<br />

ilk etapta hızlı sonuç verecek belli başlı<br />

birkaç uygulama ve strateji, ilgili yönetmelik<br />

ve şartnamelere eklenerek bu yönde<br />

ilk adımlar atılmalıdır. Bu süreçte Kentsel<br />

Dönüşüm projeleri pilot proje olarak kullanılabilir.<br />

Bu yönde yaptığımız çalışmalarda<br />

tespit ettiğimiz, kentsel dönüşüm süreçlerinde<br />

ilgili yönetmelik, şartname ve plan<br />

notlarına eklenebilecek bazı stratejileri<br />

olarak şunları verebiliriz:<br />

1.Çatı tipi Fotovoltaik Paneller<br />

2.Yağmur Suyu Geri Kazanım sistemleri<br />

3.Bisiklet Park Yerler<br />

4.Elektrik Araç Şarj Noktaları<br />

5.Atık Yönetim Sistemleri<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Yeşil binalar ve yeşil teknolojilere yatırım<br />

yapan, uygun koşullarda kredi sağlayan<br />

birçok Yabancı fon son dönemde<br />

Türkiye’ye de ilgi göstermektedir.<br />

Altensis olarak bu fonların bir kısmına<br />

danışmanlık hizmeti vermekteyiz.<br />

Bu fonların yatırım yapması için diğer koşullar<br />

da sağlandığı takdirde, bu anlamda<br />

finansman destekleri oluşabileceğini<br />

öngörüyoruz. Yapmış olduğumuz denetlemeler<br />

sonucunda tespitlerimize göre,<br />

uluslararası fonlar tarafından en çok dikkat<br />

edilen konulardan birisi, projelerde<br />

yeşil hedeflerin gerçekten sağlanması,<br />

olası eksiklerin ve sorunların samimi bir<br />

şekilde ortaya konulmasıdır. Birçok projede<br />

maalesef bu uygulamalar gerçek<br />

hedeflerine yönelik yapılmamakta ya da<br />

çok yüzeysel kalmaktadır. Bu da yeşil<br />

binalara yatırım yapan firmaların değerleme<br />

aşamasında dikkatini çekmekte,<br />

konuya olumsuz yaklaşmalarına sebep<br />

olmaktadır.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 67


“Yeşil yapılaşma<br />

bir sosyal<br />

sorumluluk<br />

projesi olarak<br />

görülmeli”<br />

“Nasıl yediğimiz yemekler veya satın aldığımız ürünler için bir “eko etiket” söz konusu ise aynı<br />

şeyi binalar için de yapmak bu binaların teşviği ve yaygınlaşması anlamında olumlu bir adımdır.<br />

Bu etiketler sayesinde bir binanın birtakım standardlar çerçevesinde yeşilliği tescil edilir.”<br />

Pek çok faaliyetinin yanında, mekansal,<br />

ekonomik ve toplumsal uyumun ekolojik<br />

kriterlere uygun kurgulanması için uluslararası<br />

standartlara göre sertifika hizmetleri<br />

sunan TURKECO, işverenlerin sürdürülebilirlik<br />

hedeflerine ulaşması için yeşil<br />

projeler tasarlamasına ve inşa etmesine<br />

de yardımcı olmakta. TURKECO Genel<br />

Müdürü Duygu Erten ile ‘Yeşil Bina’ dendiğinde<br />

anlaşılması gerekenin ne olduğuna<br />

dair bir söyleşi gerçekleştirdik. Değerli bilgilerini<br />

bizlerle paylaştıkları için kendilerine<br />

teşekkür ediyoruz.<br />

2012 yılında global sürdürülebilirlik<br />

hareketine yaptığınız katkılardan<br />

dolayı “Dünya Yeşil Binalar Konseyi<br />

Başkanlık Ödülü” aldınız. Ulusal ve<br />

uluslararası sürdürülebilirlik alanında<br />

yaptığınız çalışmaları anlatırmısınız?<br />

Gelişmekte olan ülkelerin sertifika sistemleri<br />

için çalışan “Uluslararası Sosyo-Ekonomik<br />

Kategori Komitesi (IAP), Kurulu,<br />

LEED International komitesi başta olmak<br />

üzere bir çok komite üyesiyim. Geçmişte,<br />

Avrupa Komisyonu 7. Çerçeve Programı<br />

Araştırma ve Teknik Geliştirme Komitesi<br />

üyesi, “Clinton İklim Girişimi” Projesinin<br />

İstanbul direktörlüğü, Bayındırlık Bakanlığı<br />

“Enerji ve Sürdürülebilirlik Şurası” üyelikleri<br />

yaparak ve kamu stratejilerinin yeşil<br />

binaları kapsamalarına destek verdim.<br />

Türkiye’de 2007’de kurduğumuz Çevre<br />

Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK),<br />

konu kurullarıyla 2012’de Türkiye’nin ilk<br />

YEŞİL KONUT sertifika kılavuzunu hazırladı.<br />

2009’da BREEAM kılavuzunu dünyada<br />

ilk kendi diline çeviren dernek olduk.<br />

2012’de ÇEDBİK 2. Uluslararası Yeşil<br />

Binalar Zirvesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla,<br />

Bakanlığın ÇEDBİK sertifikasını<br />

destekleyeceğine dair bir iyi niyet anlaşması<br />

imzalandı.<br />

2016 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı<br />

ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında<br />

“Sürdürülebilir Yeşil Bina ve Yerleşim<br />

Alanlarının Temel Değerlendirme Kılavuzunun<br />

Hazırlanması ve Ulusal İşletim Sistemine<br />

Hazırlık Kapsamında Büyük Veri<br />

Yönetim Modelinin Oluşturulması” Protokolü,<br />

devletin artık bu konuyu benimsediğini<br />

ve konusunun önünün açılması için<br />

bir sayfa açtığını müjdeledi. Bu çalışmanın<br />

III. Etabı olan ‘Sürdürülebilir yeşil bina<br />

ve sürdürülebilir yerleşmelerin belgelendirme<br />

sisteminin on-line olarak işletilebil-<br />

68<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

mesi için belgelendirme kuruluşunun veri<br />

girişimine açık yazılım programına altlık<br />

olacak ‘big data yönetimi’ ve ‘data yönetim<br />

planı’ raporu çalışmalarını geçtiğimiz<br />

haziran ayında tamamladık. Bu çalışmada<br />

neredeyse 40’a yakın akademisyen (Farklı<br />

üniversitelerden uzmanlık alanlarına göre<br />

seçilmiş), İTÜ liderliğinde, bakanlığa hazırlanan<br />

klavuzun klavuzu çalışması içinde<br />

TURKECO olarak yer alıyoruz. Hedef Türkiye’nin<br />

ortak akılla hazırlanmış tek bir sertifika<br />

sistemi olması ve Bakanlığın da bu<br />

çalışmaları hızlandıracak kaynakları kullanarak<br />

Türkiye’nin yapı sektöründe CO2 düşürülmesi<br />

ve çevreci binalar yapılmasının<br />

önünü açmak.<br />

Tam olarak ‘Yeşil Binalar’ neyi ifade<br />

etmekte?<br />

Bugün sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre<br />

dostu vb. pek çok isim altında karşımıza<br />

çıkan yapılar, yapının arazi seçiminden<br />

başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde<br />

değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla ve<br />

sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla<br />

tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü<br />

koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen,<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş,<br />

doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı<br />

katılımı teşvik eden, ekosistemlere<br />

duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.<br />

Dünya’daki Ulusal Yeşil Bina Konseylerinin<br />

deneyimi, yeşil binaların yaygınlaşmasını<br />

sağlamanın en etkili yollarından birinin<br />

bu binalara bir “yeşil etiket” vermek<br />

olduğunu ortaya koymuştur. Nasıl yediğimiz<br />

yemekler veya satın aldığımız ürünler<br />

için bir “eko etiket” söz konusu ise aynı<br />

şeyi binalar için de yapmak bu binaların<br />

teşviği ve yaygınlaşması anlamında olumlu<br />

bir adımdır. Bu etiketler sayesinde bir<br />

binanın birtakım standardlar çerçevesinde<br />

yeşilliği tescil edilir.<br />

Bu standartlar aynı zamanda yeşil bina<br />

tasarlamak isteyen mimar ve mühendisler<br />

için kılavuz niteliği taşır. Sosyal sorumluluklarını<br />

yerine getirdiklerini kamuoyu ile<br />

paylaşmak isteyen şirketlere de geçerli<br />

bir etiket sağlar. Yeşil yapılaşmaya yönelmek<br />

şirketler için aynı zamanda bir sosyal<br />

sorumluluk projesi olarak da görülmelidir.<br />

Binaların ve yerleşimlerin küresel ısınmaya<br />

sebep olan başlıca seragazı olan CO2<br />

salımının %40’ından sorumlu olduğunu<br />

düşünürsek, mimarlar, mühendisler, şehir<br />

plancıları ve en önemlisi yönetmelikleri<br />

belirleyen devlet yetkililerine büyük sorumluluklar<br />

düştüğünü görürüz.<br />

Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri<br />

salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir.<br />

Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık<br />

%12’si, atıkların %65’i ve elektrik tüketiminin<br />

de %71’inden sorumludurlar. Bu rakamların<br />

büyüklüğü, binaların ve yerleşimlerin<br />

çevreye olan etkilerinin azaltılması<br />

için ayni zamanda büyük bir potansiyelin<br />

olduğu anlamına gelir.<br />

Duygu Erten / TURKECO Genel Müdürü<br />

Bu Yeşil Binaları Konvansiyonel<br />

binalardan ayıran özelliği nedir?<br />

Amerika’da yapılan bir çalışma, “yeşil”<br />

veya “çevreci” olarak tabir edilen binaların<br />

enerji tüketiminde %20-50, CO2 salınımında<br />

%30-40, su tüketiminde %40 ve<br />

atıklarda %70’e varan bir düşüş sağlanacağını<br />

ortaya koymaktadır. Yeşil binalar<br />

stanartları konvansiyel binalardan daha<br />

yukarda olan binalardır.<br />

Aslında fayda maliyet veya yaşam döngüsü<br />

maliyet hesabı yapıldığında ön maliyet<br />

artışının kısa zamanda geriye döndüğünü<br />

ispatlayabiliriz. Sıfır maliyet artışıyla yapılan<br />

bir çok yeşil bina vaka analizi gösterebilirim.<br />

Duygu Hanım malzeme temini<br />

konusunda sıkıntı yaşıyor musunuz?<br />

Türkiye’de bu malzemelerin üretici<br />

firmaları yeterli mi sizce?<br />

Artık yaşamıyoruz. Bize bir çok malzeme<br />

üreticisi başvuruyor. <strong>Malzeme</strong> sektörü<br />

2010’un başından beri yeşil dönüşüme<br />

girdi. Sektöre hizmet veren malzeme<br />

üreticileri, Çevresel Ürün Beyanı, EPD,<br />

ürünlerin yaşam döngüleri boyunca ortaya<br />

çıkan çevresel etkilerin, şeffaf ve karşılaştırılabilir<br />

bir biçimde iletişimini sağlayan,<br />

bağımsız doğrulanmış ve tescil edilmiş<br />

belgelere başvuru yapıyor. LEED/BREE-<br />

AM/DGNB sertifikaları için gereken EPD<br />

beyanlarını çözüm ortaklarımızla oluşturuyoruz.<br />

ISO 14025’e göre tanımlanan Çevre<br />

Beyanları (EPD), bir ürünün veya servisin<br />

çevre performansını ISO 14040 serisi<br />

çerçevesinde tanımlanmış parametreler<br />

bazında önceden belirlenmiş kategorilere<br />

göre değerlendiren ve beyan eden deklarasyonlardır.<br />

Uluslararası EPD sistemi gibi<br />

çevresel etkilerin beyanını sağlayan çevresel<br />

deklerasyonlar, Tip III çevresel deklarasyon<br />

programı çerçevesinde oluşturulur.<br />

Uluslararası EPD Sistemi içerisindeki tüm<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 69


Dosya<br />

EPD ‘ler kamuya açıktır. <strong>Yapı</strong> sektöründe<br />

kullanılan yapı malzemelerinin yaşamları<br />

döngüsel bir süreçtir ve bu süreç bir yapı<br />

malzemesinin hammaddelerinin temin<br />

edilmesinden başlayıp, işlenmesi, paketlenmesi,<br />

taşınması, yapımı, kullanımı, gerektiği<br />

zamanlarda bakım-onarımı, ömrünü<br />

tamamladığında atılması, geri dönüştürülmesi,<br />

birtakım işlemlerden geçirilerek<br />

yeniden kullanıma hazır hale getirilmesi<br />

aşamalarını kapsamaktadır. <strong>Yapı</strong> malzemeleri,<br />

yaşam döngülerinin her evresinde<br />

farklı çevresel etkilere sebep olmaktadır.<br />

Bu nedenle Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi<br />

(YDD), kapsamı, uygulaması, uygulamada<br />

kullanılan araçlar ve kapasiteleri<br />

gibi bilgilerin takibi önemlidir. Binalar ve<br />

ürünler tedarik zincirini de içine alan entegre<br />

bir yapıdır. Yeşil bina sertifikaları<br />

malzeme üreticilerinden şeffaflık beklemektedir.<br />

YDD sayesinde son tüketici tedarik<br />

zinciri birimlerinide öğrenme fırsatı<br />

yakalar. YDD’yi esas alan ürün sertifikaları<br />

bu ürünleri pazarda farklılaştırır.<br />

Amerikan Yeşil Binalar Konseyinde<br />

uluslararası yönetim kurulu üyeliğine<br />

seçilen ilk Türk firması TURKECO<br />

oldu. Şirketinizi kurduğunuzdan<br />

bu yana tamamlanmış kaç projeniz<br />

bulunuyor? Şu an devam ettiğiniz<br />

projeleriniz neler?<br />

TURKECO olarak Türkiye’de ve yurtdışında<br />

60’ın üzerinde binaya yeşil bina sertifikaları<br />

aldık. Türkiye’nin ilk Alman sertifikası<br />

DGNB’yi Mecidiyeköy’de yapılan QUASAR<br />

Istanbul ve FAIRMONT Otel projelerine<br />

aldık. İlkleri gerçekleştirdiğimiz projelerimiz:<br />

DGNB<br />

Quasar İstanbul<br />

Türkiye’nin ilk DGNB Gold Ön Sertifikası’na<br />

sahip karma projesi<br />

Fairmont Hotel<br />

Türkiye’nin ilk DGNB Gold Ön Sertifikası’na<br />

sahip oteli<br />

BREEAM<br />

Piri Reis Üniversitesi –Tuzla<br />

Türkiye’nin ilk BREEAM Excellent Sertifikası’na<br />

sahip yeşil kampüsü<br />

Küçükçekmece Belediye Binası<br />

Türkiye’nin ilk BREEAM Very Good Sertifikası’na<br />

sahip kamu binası<br />

Schneider Electric Manisa Fabrikası<br />

Türkiye’nin varolan fabrika kategorisinde<br />

BREEAM-Very Good sertifikasına sahip ilk<br />

endüstri tesisi<br />

Friterm Termik Cihazlar Dilovası Fabrikası<br />

Türkiye’nin ilk BREEAM Very Good sertifikalı<br />

Fabrika Binası<br />

Kanyon Ofis-AVM İstanbul<br />

Türkiye’nin varolan bina kategorisinde ilk<br />

BREEAM In-Use Excellent Sertifikası’na<br />

sahip ofis binası<br />

FORUM Kayseri Alışveriş Merkezi<br />

Türkiye’nin varolan bina kategorisinde<br />

ilk BREEAM In-Use Outstanding Sertifikası’na<br />

sahip AVM<br />

LEED<br />

RönesansBiz Küçükyalı Ofis Park Kampüs<br />

A, B ve C Blok<br />

Türkiye’nin ilk LEED Platinum Sertifikası’na<br />

sahip ofis kampüsü<br />

Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez<br />

Binası<br />

Türkiye’nin ilk LEED Platinum Sertifikası’na<br />

sahip STK Binası<br />

Vodafone Küçükyalı Operasyon Binası<br />

Türkiye’de ticari binalarda LEED CI (Commercial<br />

Interiors ) kategorisinde Platinum<br />

Sertifikası’na sahip ilk bina<br />

Boğaziçi Üniversitesi Hamlin Hall<br />

Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na<br />

(Green Retrofit) sahip ilk tarihi Kampüs<br />

Binası<br />

Tüpraş Ar-Ge Merkezi<br />

Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na sahip<br />

AR-GE binası<br />

Tüpraş Kontrol Binası<br />

LEED Gold Sertifikası<br />

Deloitte Ofis<br />

LEED CI kategorisinde LEED-Gold sahibi<br />

Ofis binası<br />

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Spor<br />

Merkezi<br />

Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikası’na sahip<br />

Belediye Spor Kompleksi Binası<br />

KFC restaurantları<br />

Türkiye sizce Yeşil Binaların farkının<br />

bilincinde mi? Bilinçlendirmek adına<br />

yaptığınız faaliyetlerinizden bize biraz<br />

bahseder misiniz?<br />

Konut alıcısı henüz yeşil/sürdürülebilirlik<br />

konularında çok bilinçli değil. Halen<br />

görsellik peşinde. Ancak ticari bina üreticileri<br />

özellikle ofis/otel pazarı özellikle yabancı<br />

ortaklı işverenler artık yeşil yapmanın<br />

faydalarını anlamış durumdalar.<br />

Hepimiz biliyoruz ki şu an Türkiye’de<br />

kentsel dönüşüm projeleri fazlasıyla<br />

yaygın. Peki devlet bu projelerinde<br />

yeşil binaların gelişimi için katkıda<br />

bulunuyor mu?<br />

Kentsel dönüşüm projelerinde hem deprem<br />

hem de enerji verimliliği konularına<br />

öncelik verilmeli. Enerji verimliliğini artırmak<br />

için yeşil bina çalışmalarının artması<br />

gerek. Türkiye’de bu konuda birçok yönetmelik<br />

var ancak denetimlerin yetersiz.<br />

“Kentsel dönüşüm bir nevi yeşil tasarıma<br />

dönüşmelidir.” Yönetmeliklerimiz gayet yeterli<br />

fakat kullanım ve denetleme esnasında<br />

biraz aksamalar oluyor. Devletin önce<br />

kendi binalarına yeşil tadilat yapması, yeni<br />

yapacağı tüm binaları yeşil tasarlayıp inşaa<br />

ederek, yeşil sertifika alması gerek.<br />

Peki bir binanın Yeşil olup olmadığını<br />

insanlar nasıl anlayabilirler?<br />

Binaların ancak yeşil bina sertifikaları varsa<br />

yeşil olup olmadıklarını monitör edebiliyoruz.<br />

Elektrik / su faturalarını izlemek<br />

ve kabul görmüş ve tasarım kriterlerinin<br />

standartlarla karşılaştırmak da bunun bir<br />

parçası.<br />

Son olarak sektöre Yeşil Binaların<br />

gelişimi için bir çağrınız var mı?<br />

‘Yeşil bina’ların çevre ve insan sağlığına<br />

katkıları bir yana, yarattıkları devasa ekonomi,<br />

yabana atılır cinsten değil. Türkiye<br />

inşaat sektörü de bu yeni trende kayıtsız<br />

kalmıyor. Ülkedeki konut stokunun tamamen<br />

‘yeşil’e dönüşmesinin, 500 milyar ile<br />

1 trilyon dolar arasında bir ekonomi yaratacağı<br />

hesaplıyoruz. ‘Yeşil’ özelliklerin, satış<br />

ve kira değerine getirdiği artılar da bu trendi<br />

hızlandırıyor. Gerçek bir dönüşümle karşı<br />

karşıyayız. İnşaat ve gayrimenkul alanında<br />

yeni yol haritaları çiziliyor; malzeme seçiminden,<br />

bina tasarımına her şey değişmeye<br />

başlıyor. Peki ne oluyor da böyle büyük<br />

bir değişim yaşanıyor? Yanıt iki kelimede<br />

saklı: ‘Yeşil’ trend. Artık “Yeni bir çağa<br />

giriyoruz” . “‘Yeşil binalar söz konusu olduğunda<br />

hep ‘pahalı’ deniyordu. Oysa bırakın<br />

pahalı olmayı, dönüşebilen teknolojisiyle<br />

geleceğin şehirlerinde, çok daha tasarruflu<br />

bir hayat sürmemizi sağlayacak. Bu trend<br />

devasa bir ekonomi yaratmaya aday. Türkiye’deki<br />

19 milyon konutluk stokun ‘yeşil’e<br />

dönüştürülmesi halinde, 500 milyar ile 1<br />

trilyon dolar arasında bir ekonomi doğacak.<br />

“‘Yeşil bina’lar bundan sonraki süreçte<br />

sektörde çok daha fazla yer bulacak.<br />

Konvansiyonel binalara göre, avantajları<br />

daha çok ortaya çıkacak. ‘Yeşil bina’lar arttıkça,<br />

değerleri de artacak.”<br />

70<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


“Yeşil bina projelerinde, enerji<br />

tasarruflu cephe sistemleri ve ürünleri<br />

ön plana çıkmakta”<br />

“Daha iyi yerleşim, tasarım, inşaat, işletme ve bakım yöntemleri yoluyla, insan sağlığı ve<br />

çevre üzerindeki olumsuz etkileri minimuma indirilmiş binalara sürdürülebilir bina denilmekte.”<br />

nası oldu. Bir dönem İstanbul Proje Yönetim<br />

Derneği’nin de başkanlığını yürüttüm.<br />

Bu dönemde, yeşil binalar ve inşaat proje<br />

yönetimi konusundaki uzmanlıklarım öne<br />

çıkan yanlarım oldu ve piyasadan gelen talep<br />

üzerine inşaat proje yönetimi ve yeşil<br />

binalar konusunda faaliyet gösteren GVP<br />

Mühendislik Müşavirlik firmasını kurdum.<br />

GVP Yeşil Bina Danışmanlık bölümümüz,<br />

akredite mühendis ve mimarlarıyla, sürdürülebilir<br />

bina tasarımı, uluslararası yeşil<br />

bina sertifikaları, sürdürülebilir yerleşke<br />

tasarımı, mevcut ve yeni binalarda enerji<br />

etütleri ve enerji verimliliğini artırıcı projeler<br />

ve bina günışığı ve enerji modellemesi<br />

gibi konularda mühendislik ve danışmanlık<br />

hizmeti vermektedir.<br />

İnşaat proje yönetimi ise firmamızın diğer<br />

bir çalışma alanı. İnşaat projelerinde, özellikle<br />

de asli faaliyet alanı inşaat olmayan<br />

kurumlar için, bina projelerinin tasarım,<br />

ihale ve saha yönetimi işlerini üstleniyoruz.<br />

Konut projelerinin yanında, kentsel<br />

dönüşüm projeleri, üretim tesisleri, ofis,<br />

hastane, okul, lojistik binalar, oteller, veri<br />

merkezi binaları gibi çok çeşitli tipte binalar<br />

çalışma alanı kapsamımıza girmekte.<br />

Bunlara ilave olarak, çalıştığımız projelerde<br />

müşterilerimize ulusal veya uluslararası<br />

kuruluşların hibeleri, finansal teşvikleri<br />

ve avantajlı kredileri konusunda da teknik<br />

destek ve koordinasyon hizmeti vermekteyiz.<br />

Yukarıda bahsetmiş olduğum özel<br />

sektör uygulamalarına ilave olarak, başta<br />

il/ilçe belediyeleri olmak üzere kamuya<br />

özellikle sürdürülebilir bina ve yerleşke<br />

konularında eğitim ve teknik destek çalışmalarımız<br />

söz konusu. ‘<br />

Proje yönetimi, inşaat yönetimi, sürdürülebilir<br />

yapı tasarımı, yeşil bina sertifikasyonları,<br />

kurumsal gayrimenkul yönetimi<br />

ve kentsel dönüşüm konuları üzerinde<br />

uzmanlık sahbi olan GVP Mühendislik 17<br />

yıllık tecrübesiyle müşterilerine hizmet<br />

vermekte. GVP Mühendislik Müşavirlik<br />

Firması Kurucusu M.Tolga Özdemir ile<br />

hizmet verdikleri alanlar üzerine keyifli bir<br />

söyleşi yaptık.<br />

Tolga Bey, şirketinizin<br />

kısaca tarihçesine değinerek<br />

faaliyetlerinizden biraz bahseder<br />

misiniz?<br />

GVP Mühendislik Müşavirlik firması 2013<br />

yılında benim tarafımdan kuruldu. Profesyonel<br />

kariyerimde kendi firmamı kurmadan<br />

önceki son durağım Siemens şirketiydi.<br />

2005-2013 yılları arasında Siemens<br />

Gayrimenkul Yönetim bölümünde inşaat<br />

proje yöneticisi olarak çalıştım. Bu süre<br />

içerisinde Türkiye, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti<br />

ve Abu Dabi’de çeşitli görevler<br />

üstlendim. Türkiye’de 2009’da tamamladığımız<br />

Siemens’in Gebze Üretim Tesisleri<br />

ülkemizin ilk LEED Gold sertifikalı yeşil bi-<br />

Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />

dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />

farklı olarak ne anlamalıyız?<br />

Daha iyi yerleşim, tasarım, inşaat, işletme<br />

ve bakım yöntemleri yoluyla, insan sağlığı<br />

ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri minimuma<br />

indirilmiş binalara sürdürülebilir<br />

bina denilmekte.<br />

Yeni binaların tasarımı aşamasında, sadece<br />

ilk yapım sürecini ve ilk yatırım maliyetini<br />

değil, binanın yaşam döngüsü boyunca<br />

etkilerini ve maliyetlerini de dikkate alan<br />

yaklaşımlar sürdürülebilirliğin önemli bir<br />

parçası.<br />

Günümüzde ise bu söylem daha çok ‘yeşil<br />

bina’ olarak dile getirilmekte. Bir binanın<br />

yeşil bina olup olmadığını veya yeşil bina<br />

ise hangi seviyede yeşil bina olduğunu<br />

LEED gibi Amerikan menşeli uluslararası<br />

kabul görmüş yeşil bina sertifika sistemleri<br />

sayesinde derecelendirebiliyoruz.<br />

Bu sertifikaları, yeni inşaa edilmekte<br />

olan binalar, mevcut binalar, ofis iç tasarımlarında<br />

almak veya kentsel dönüşüm<br />

projeleri gibi yerleşke ölçeğinde almak<br />

mümkün. Bu kapsamda, konutlar, fabrikalar,<br />

oteller, hastaneler, kamu binaları,<br />

ofis binaları, avm’ler, spor tesisleri, toplu<br />

konut projeleri gibi çok değişik bina türlerinde<br />

yeşil bina sertifikaları söz konusu<br />

olabilmektedir.<br />

LEED Yeşil Bina sertifikasının<br />

kriterleri hakkında bize bilgi verir<br />

misiniz?<br />

Sertifika sürecinde, bir binanın yeşil bina<br />

olabilmesi için projede bulunması gerekli<br />

özellikler toplam dokuz ana başlık altında<br />

tariflenmiştir;<br />

1.Entegre Tasarım 2. Lokasyon ve Ulaşım<br />

72<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

3. Sürdürülebilir Sahalar 4. Su Verimliliği<br />

5. Enerji ve Atmosfer 6. <strong>Malzeme</strong> ve Kaynaklar<br />

7. İç Ortam Kalitesi 8. Yenilikçilik<br />

9. Bölgesel Öncelikler<br />

Sertifika süreci, yukarıdaki ana başlıklar<br />

altında tarifli onlarca yeşil bina uygulamasına<br />

puan vermektedir.<br />

Başlıklardan da anlaşılacağı üzere, binada<br />

enerji verimliliği, su verimliliği, çevreci<br />

ve insan zağlığına zarar vermeyen malzemelerin<br />

kullanımı, bina kullanıcılarının<br />

konforunu arttırmaya yönelik uygulamalar<br />

teşvik edilmektedir. Ayrıca, binanın yer<br />

aldığı arazinin sahanın belirli koşullara sahip<br />

olması da gerekmekte. Bu bakış açısıyla,<br />

yenilikçi yaklaşımlar da bu sertifika<br />

sürecinde puan almaktadır.<br />

LEED Yeşil Bina sertifikası nasıl<br />

alınıyor?<br />

Yeni bina projelerinde süreç iki aşamadan<br />

oluşur. Tasarım aşaması ve inşaat aşaması.<br />

Sertifika sürecinin öngördüğü tarifli<br />

uygulamalardan tasarım aşamasında yapılanlar<br />

(projeler, hesaplamalar, çizimler,<br />

bina enerji ve günışığı simülasyon çıktıları<br />

vb…) tasarım süreci tamamlanınca Amerikan<br />

Yeşil Binalar Konseyi (USGBC)’ne<br />

gönderilir. USGBC, değerlendirme sürecini<br />

başlatır, binanın tasarım aşamasından<br />

kaç puan aldığını bildirir. Sonrasında,<br />

inşaat saha aşamasında yapılanlar US-<br />

GBC’ye ayrıca gönderilir (belge, fatura,<br />

sahadan fotoğraflar vb…) Değerlendirme<br />

sonucunda binanın kaç puan ile hangi seviyede<br />

sertifika aldığı ortaya çıkar.<br />

Sertifikalandırılmış sürdürülebilir<br />

/ yeşil binaların diğerlerine göre<br />

avantajları nelerdir?<br />

Sertifikalı binalar üzerinde yapılan çalışmalar<br />

göstermiştir ki, yeşil bina sertifikalı<br />

binaların muadili binalarla kıyaslandığında,<br />

çeşitli konularda yaklaşık olarak<br />

aşağıdaki oranlara ulaşacak seviyelerde<br />

önemli faydalar ortaya çıkmaktadır;<br />

%20-50 oranında enerji tasarrufu<br />

%40 oranında su tasarrufu<br />

%70 oranında atık maliyetlerinde azalış<br />

%35 oranında karbon oranlarında düşüş<br />

Yeşil hastane binalarında, hasta iyileşme<br />

sürelerinde artış<br />

Yeşil ofis binalarında, çalışanların verimliliğinde<br />

artış<br />

Yeşil konut binalarında, bina kullanıcılarının<br />

konforunda artış<br />

Yeşil okul binalarında, öğrencilerin başarısında<br />

artış<br />

Sertifika almak için inşaat<br />

projelerinde yapı malzemelerin hangi<br />

kritere sahip olmaları gerek?<br />

Yeşil Bina Sertifikası, binada enerji ve<br />

su tasarrufunu, binalardan kaynaklanan<br />

karbon emisyonlarını azaltmayı, binada<br />

çevreci ve insan sağlığına zarar vermeyen<br />

M.Tolga Özdemir / GVP Mühendislik Müşavirlik Firması Kurucusu<br />

ürünler kullanılmasını, binada yaşayan<br />

veya çalışanların konforuna ve verimliliğine<br />

yönelik uygulamaları ve mevcut kaynakların<br />

daha dikkatli kullanılmasını teşvik<br />

eder.<br />

Bu bakış açısıyla, enerji ve su tasarrufu<br />

yüksek ürünler veya tasarrufa direk veya<br />

dolaylı olarak katkıda bulunan ürünler bu<br />

projelerde talep görmektedir.<br />

Mesela, enerji tasarrufu denilince akla ilk<br />

binanın kabuğu, yani çatı ve cephe kaplaması<br />

gelmektedir. Yeşil bina projelerinde,<br />

enerji tasarruflu yüksek performanslı cephe<br />

sistemleri ve ürünleri ön plana çıkmaktadır.<br />

Benzer şekilde, bina içinde kullanılan malzemelerin<br />

insan sağlığına zararlı olmayan<br />

malzemelerden seçilmesi teşvik edilmektedir.<br />

Bir örnek vermek gerekirse, bina<br />

içinde kullanılan boyalarda, kaplamalarda<br />

ve yapıştırıcılarda insan sağlığına zararlı<br />

VOC kimyasalının belirli limitler altında<br />

kalması gereklidir. Aynı şekilde, mesela,<br />

bina içinde kullanılan ahşap ürünlerin ve<br />

halı gibi kaplamaların da LEED sürecine<br />

uygun özellikleri olduğunun sahip olduğu<br />

malzeme sertifikalarıyla kanıtlanması gereklidir.<br />

Burada dikkate edilmesi gerekli<br />

bir nokta, bir malzeme veya bir ürün için<br />

LEED sertifikası verilmez, sadece binalar<br />

LEED yeşil bina sertifikası ile sertifikalandırılabilir.<br />

<strong>Malzeme</strong>lerin ise LEED süreçlerinin<br />

kabul ettiği başka spesifik özellikleri<br />

ve bu özelliklerini gösteren sertifikalarının<br />

olması gereklidir.<br />

Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />

projeleri bulunmakta?<br />

Toplamda yaklaşık bir milyon m2 yi bulan<br />

yapı stoğuna danışmanlık yapmaktayız. İstanbul<br />

Uluslararası Finans Merkezi Projesi<br />

alanında yer alan YDA inşaatın üstlendiği<br />

BDDK binası önemli projelerimizden. Fransız<br />

kökenli Decathlon firmasının Antalya<br />

binası, Bureau Veritas İstanbul Ofis projesi,<br />

Taysad’da yer alan Pimsa üretim tesisleri,<br />

Torunlar Tower Mapfre Sigorta Genel<br />

Müdürlük Ofis Projesi, içlerinde üretim tesisi,<br />

eğitim binası, ofis binası, iş merkezi<br />

olmak üzere çeşitli bina tipolojilerde onlarca<br />

referans projemizden bazıları…<br />

Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />

artırmak için neler yapılabilir?<br />

Sektörün ve bina kullanıcılarının yoğun<br />

ilgisi söz konusu. Biz, çok fazla sayıda<br />

bilgilendirme toplantıları düzenleyerek<br />

bu ilgi kapsamında inşaat firmalarından,<br />

gayrimenkul geliştiricilerden, malzeme firmalarından<br />

veya binayı kullanacak konutu<br />

satın alacak vatandaştan gelen sorulara<br />

cevaplar veriyoruz.<br />

Bunların dışında, STK’lar, üniversiteler ve<br />

kamu yararına çalışan kar amacı gütmeyen<br />

oluşumlara da ülkemizin her köşesinde,<br />

sürdürülebilir bina ve yerleşkeler<br />

konularında farkındalık arttırıcı eğitimler<br />

vermekteyiz, sunumlar yapmaktayız. Genelde<br />

davet üzerine gerçekleşen bu etkinliklerdeki<br />

paylaşımlarımızı toplumumuza<br />

karşı duyduğumuz sosyal sorumluluğumuz<br />

bir parçası olarak görüyoruz.<br />

Bu konuda oluşan bilginin yayılmasıyla,<br />

vatandaş ve genel anlamda bina kullanıcıları<br />

bilinçlenecek, yeşil binaya olan talep<br />

artacak, sektör oyuncuları konuyu daha<br />

yakından irdeleyecektir. Benzer şekilde,<br />

bölgelerinde, şehirlerinde, sektörlerinde,<br />

yenilikçi ve ilk olmak isteyen firmalar inşa<br />

edecekleri örnek binalarla bu konunun<br />

yaygınlaşmasına katkıda bulunacaklarıdır.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Özellikle son dönemde çok yoğun olarak<br />

gündemde olan Kentsel Dönüşüm projelerinin<br />

önümüzdeki dönemde Yeşil Bina<br />

kavramına daha fazla ilgi göstereceği<br />

bekleniyor. Proje sahiplerinin fark yaratma<br />

çabaları, aidatları ve işletme giderlerini<br />

düşürme gayretleri, yüksek bilinçli konut<br />

talep eden tüketicinin konuya yaklaşımı,<br />

LEED sertifikalı yeşil binalarda yukarıda sıraladığım<br />

somut faydaların gözlemlenmiş<br />

olması bu beklentiyi destekliyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 73


“Sürdürülebilir yapılar daha sağlıklı,<br />

çevresel sorumluluk sahibi, yüksek<br />

performanslı yapılardır”<br />

“Ülkemizde sürdürülebilir binalar konusunda sevindirici gelişmeler olsa da sektörün hala<br />

bilinçlenmeye ve güçlendirilmeye ihtiyacı var. Bu konuda özellikle kamunun destek ve<br />

teşvikleri ile sürdürülebilir yapılar ülkemizde daha da artacak ve sadece belli projeler için<br />

uygulanmakla kalmayıp bir standart haline gelecektir.”<br />

ERKE Sürdürülebilir Bina Tasarım ve Danışmanlık,<br />

2007 yılında Elektrik Proje<br />

Tasarım, Aydınlatma ve Uygulama Danışmanlığı<br />

Hizmeti vermek üzere kurulmuş,<br />

2009 yılından itibaren de Yeşil ve Sürdürülebilir<br />

Bina Danışmanlığı, Ürün-<strong>Malzeme</strong><br />

Danışmanlığı ve Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />

Danışmanlığı konuları ile hizmet kapsamını<br />

genişletmiş durumda. Erke Tasarım<br />

adına sorularımızı yanıtlayan LEED AP, Eğitim<br />

Koordinatörü - Çevre Mühendisi Merve<br />

Maçin ile Yeşil Binalar üzerine konuştuk.<br />

Şirketinizin kısaca tarihçesine<br />

değinerek faaliyetlerinizden biraz<br />

bahseder misiniz?<br />

ERKE, yüzün üzerinde projeye imza atmış<br />

uzman elektrik proje tasarım kadrosu; yeşil<br />

bina danışmanlığı, ürün sürdürülebilirliği<br />

ve kurumsal sürdürülebilirlik hizmeti<br />

vermekte olan mimarlar, makine mühendisleri,<br />

elektrik mühendisleri ve çevre<br />

mühendislerinden oluşan disiplinlerarası<br />

uzman ekibi ile müşterilerine en yenilikçi<br />

ve en yaratıcı danışmanlık çözümlerini<br />

sunmaktadır.<br />

ERKE, çalışmalarını İstanbul-Üsküdar’daki<br />

74<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

LEED Platin sertifikalı ERKE Green Academy<br />

binasında sürdürmektedir. ERKE’nin<br />

hem yönetim ofisi hem de yeşil bina eğitimlerinin<br />

verildiği bir eğitim merkezi olarak<br />

kullanılan bina, aynı zamanda yeşil<br />

bina konusuna ilgi duyan tüm profesyonellere,<br />

öğrencilere ve ziyaretçilere açık<br />

olmasıyla sürdürülebilir yapılarla ilgili açık<br />

bir bilgi merkezi konumundadır. Ziyaretçiler<br />

bu binada yeşil malzemeleri, sürdürülebilir<br />

ürün ve sistemleri yerinde görme<br />

fırsatı bulabilirken, ek olarak bina içerisinde<br />

sergilenen bilgi panoları sayesinde<br />

sürdürülebilir bina kapsamında kullanılan<br />

malzemeler, sistem ve ürünler ile ilgili bilgi<br />

edinme fırsatı bulmaktadır.<br />

‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />

dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />

farklı olarak ne anlamalıyız?<br />

Sürdürülebilir yapılar, standart yapılara<br />

göre daha sağlıklı, çevresel sorumluluk<br />

sahibi, daha karlı ve yüksek performanslı<br />

yapılardır. Sürdürülebilir yapılar arazi seçiminden<br />

başlayarak, yapının tüm tasarım<br />

süreci, inşaat süreci ve kullanım süreçlerini<br />

kapsayan bütüncül bir yaklaşımla ele<br />

alınmalıdır. Bu yapılarda, arazi seçimi, ulaşım<br />

imkanları, doğal kaynakların ve çevrenin<br />

korunması, etkin su yönetimi, enerji<br />

kullanımını etkileyen bina kabuğu tasarımından,<br />

ısıtma-soğutma ve havalandırma<br />

sistemlerine ve aydınlatmaya kadar pek<br />

çok unsurun en iyi şekilde kurgulanması<br />

ile sağlanan enerji verimliliği, inşaat yönetimi,<br />

malzeme seçimi ve bina kullanıcılarının<br />

sağlık ve konforu için iç hava kalitesi<br />

gibi konular sürdürülebilirlik parametreleri<br />

çerçevesinde değerlendirilir.<br />

Şirketinizin bu alanda mevcut ne tür<br />

projeleri bulunmakta?<br />

ERKE Sürdürülebilir Bina Tasarım ve Danışmanlık<br />

olarak 50’nin üzerinde projeye<br />

Yeşil/Sürdürülebilir Bina Danışmanlığı<br />

hizmeti vermiş bulunmaktayız. Hali hazırda<br />

devam eden 60’ ın üzerinde Yeşil Bina<br />

projemiz ile de hizmetlerimizi ve sektöre<br />

olan katkımızı sürdürmekteyiz. Danışmanlığı<br />

yapmakta olduğumuz projeler arasında<br />

kentsel dönüşüm kapsamındaki konut ve<br />

çoklu kullanım projeleri ile otel, hastahane,<br />

avm ve ofis projeleri bulunmaktadır.<br />

Yani her türlü kullanım alanına sahip,<br />

farklı tipteki pek çok bina için sertifikalandırma<br />

danışmanlığı hizmetlerimiz devam<br />

etmektedir.<br />

Merve Maçin / LEED AP<br />

Eğitim Koordinatörü - Çevre Mühendisi<br />

Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />

artırmak için neler yapılabilir?<br />

Sektörün bu konudaki ilgisinin giderek arttığını<br />

görüyoruz. Dünyada en çok bilinen<br />

uluslararası sertifika olan LEED Yeşil Bina<br />

derecelendirme sistemine başvuran ve<br />

süreci tamamlamış olan projeler sayısına<br />

bakıldığında dünyada ilk 10’un içerisinde<br />

yer almaktayız. Bu da ülkemizde sektörün<br />

Yeşil/Sürdürülebilir Bina konusunda ivmelenerek<br />

artan ilgiyi göstermektedir. Ancak<br />

bu gelişimin hala yeterli düzeyde olduğunu<br />

söylemek pek mümkün değil. Gerekli<br />

hassasiyeti oluşturmak için yapılması<br />

gereken en önemli şey bilinçlendirme ve<br />

farkındalık uyandırmadır. Bu da ancak<br />

sektördeki profesyonellere yönelik eğitimlerin<br />

arttırılması ile mümkün olacaktır. Bu<br />

bağlam da ERKE olarak kuruluşumuzdan<br />

beri sürdürdüğümüz yeşil bina eğitimleri<br />

ile profesyonellerden öğrencilere kadar<br />

konuya ilgi duyan herkese tecrübelerimizi<br />

aktarmaktayız.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Ülkemizde sürdürülebilir binalar konusunda<br />

sevindirici gelişmeler olsa da sektörün<br />

hala bilinçlenmeye ve güçlendirilmeye ihtiyacı<br />

var. Bu konuda özellikle kamunun<br />

destek ve teşvikleri ile sürdürülebilir yapılar<br />

ülkemizde daha da artacak ve sadece<br />

belli projeler için uygulanmakla kalmayıp<br />

bir standart haline gelecektir.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 75


“Amacımız, Sürdürülebilirliği<br />

ölçülebilir kılmak”<br />

Bekir Çetin / Semtrio Sustainablity Consulting Proje Yöneticisi<br />

SEMTRIO, firma ismini Sustainable Environmental<br />

Management ‘Sürdürülebilir<br />

Çevresel Çözümler’ anlamına gelen kelimelerin<br />

baş harflerinden ve de sürdürülebilirliğin<br />

çıkış noktası olan ‘Triple Bottom<br />

Line’ denilen sürdürülebilirliğin 3 temel<br />

hususu ‘Çevresel’, ‘Ekonomik’ ve ‘Sosyal’<br />

indikatörlerinin manasını taşıyan Trio eki<br />

ile oluşturmuş. Bu şekilde çalışmalarının<br />

temelini yansıttıklarını söyleyen SEMTRIO<br />

Proje Yöneticisi Bekir Çetin ile Sürdürülebilir<br />

Yeşil Binalar üzerine konuştuk.<br />

Şirketinizin kısaca tarihçesine<br />

değinerek faaliyetlerinizden biraz<br />

bahseder misiniz?<br />

Türkiye’deki sürdürülebilirlik alanındaki<br />

boşluğu doldurmak ve bu sektöre inovatif<br />

çözümler yaratmak için çıktığımız<br />

yolda amacımız Sürdürülebilirliği Ölçüle-<br />

76<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

“Mimari tasarım ve yeni<br />

gelişen teknolojilerin<br />

binalara entegre edilmesi<br />

de sürdürülebilirlik<br />

kavramına etki etmekte.<br />

Binanın yönü, pencere<br />

açıklıkları, dış cephe<br />

kaplamaları ısı kayıplarını<br />

ve enerji tüketimini<br />

etkileyen başlıca<br />

faktörlerdir.”<br />

bilir kılmaktır. Ölçemediğimiz bir kavramı<br />

değerlendirmek ve yönetmek mümkün<br />

olmamaktadır ve mottomuz ‘Ölçemediğimizi<br />

DeğerIendiremeyiz’ olmuştur. Bu anlamda<br />

Semtrio, ekibindeki Birleşik Krallık,<br />

Birleşik Devletler ve Hollanda’da eğitim<br />

görmüş ve tecrübe edinmiş sürdürülebilirlik<br />

uzmanları ile batı medeniyetlerinin<br />

akademik ve sektörel tecrübelerini ülkemize<br />

özgü koşullar ile harmanlayarak sektörlere<br />

ve firmalara özel sürdürülebilirlik<br />

çözümleri üreten bir kuruluştur. Sürdürülebilirliğin<br />

çevresel, sosyal ve ekonomik yönlerinin<br />

birbirinden ayrılmaz olduğu bilinci<br />

ile Semtrio bünyesinde finans uzmanları,<br />

sürdürülebilirlik, inşaat, kimya, makine<br />

mühendisleri, mimarlar ve akredite sosyal<br />

uyumluluk denetçileri ile entegre sürdürülebilirlik<br />

çözümleri hazırlamaktadır. Başlıca<br />

avantajımız ve farkımız ise Türkiye’de<br />

halen çok az sayıda bulunan Yaşam Döngüsü<br />

Analizi uzmanlığımız ve Sürdürülebilirlik<br />

Danışmanlığı ile entegre bir şekilde<br />

uzman Finans Danışmanlarımızı bünyemizde<br />

bulundurmamızdır.<br />

Bu kapsamda, LEED Sürdürülebilir Bina,<br />

EPD – Çevresel Ürün Beyanları, Yaşam<br />

Döngüsü Analizi, Kurumsal Karbon Yönetimi<br />

ve Karbon Ayakizi ölçümü, CDP – Karbon<br />

Saydamlık Projesi, GRI – Kurumsal<br />

Sürdürülebilirlik Raporlamaları, Ecolabel<br />

Ürün Etiketleri ile firmalara sürdürülebilirlik<br />

yol haritaları hazırlamaktayız.<br />

‘Sürdürülebilir Bina ve <strong>Yapı</strong>lar’<br />

dendiğinde halihazırdaki yapılardan<br />

farklı olarak ne anlamalıyız?<br />

<strong>Yapı</strong> ve inşaat sektöründe sürdürülebilirlik<br />

denildiğinde yapıların bileşenlerine inilmesi<br />

gerekmektedir. Binalar genel olarak<br />

dış kabuk, iç cephe, temel, bina iskeleti,<br />

açılırlar, enerji ve dağıtım sistemlerinden<br />

oluşmaktadır. Dolayısıyla bina bileşenlerinin<br />

‘sürdürülebilirlik’ kavramını yerine getirmesi<br />

ile bina veya yapının halihazırdaki<br />

durumu değerlendirilebilmektedir. Enerji<br />

verimliliği sağlayan ve doğal kaynak tüketimi<br />

azaltılmış sürdürülebilir yapı malzemeleri<br />

ile inşa edilen binalar mevcut binalardan<br />

bu bağlamda pozitif ayrışmaktadır.<br />

<strong>Yapı</strong> malzemelerinin ve bina bileşenlerinin<br />

sürdürülebilirlik ölçümleri ile bina boyutunda<br />

‘Embodied Energy’ yani Gömülü Enerji<br />

de ortaya çıkmaktadır.<br />

Binaların sürdürülebilirliğini ölçebilmek<br />

için, bu yapıların yaşam sürelerini farklı<br />

basamaklara ayırarak incelemek gerekmektedir.<br />

Bir binan yaşam süresini ‘<strong>Yapı</strong><br />

<strong>Malzeme</strong>lerin Üretimi’, ‘İnşaat Aşaması’,<br />

‘Bina Kullanım Süresi’, ve de ‘Yaşam<br />

Sonu’ olarak 4 ana kategoriye ayırabiliriz.<br />

Bu bağlamda, bahsedilen 4 evrede çevresel<br />

etkileri azaltılmış, ekonomik olarak<br />

getirisi yükselen, sosyal anlamda yüksek<br />

standartlarda bir yaşam alanı sağlayabilen<br />

yapıları ‘Sürdürülebilir <strong>Yapı</strong>lar’ olarak<br />

tanımlayabilir ve mevcut yapı stokunda<br />

olan, hali hazırdaki binalardan farkını bu<br />

şekilde tanımlayabiliriz.<br />

Bilindiği gibi LEED ve BREEAM iki ana sürdürülebilir<br />

bina değerlendirme sistemidir<br />

ve binaları inceleyerek bir değerlendirmede<br />

bulunur. Kendine göre farklılıkları bulunsa<br />

da genel manada bu iki sistemde<br />

’triple bottom line’ temeli ile geliştirilmiştir<br />

ve binaları sürdürülebilirlik indikatörleri<br />

ile analiz eder. Bu indikatörlere binanın<br />

arazisi, atık yönetimi, bina termodinamiği,<br />

ısıtma soğutma sistemleri, enerji ve<br />

su kullanımı, iç mekân hava kalitesi, bina<br />

malzeme kullanımı ve doğal kaynak kullanımı<br />

gibi kriterler dahil olmaktadır. Bu kriterlere<br />

göre mevcut standart bir binadan<br />

daha iyi performans gösteren yapılar da<br />

sürdürülebilir yapılar olmaktadır ve kullanılan<br />

değerlendirme sistemlerinin derecelendirme<br />

yöntemleri ile sürdürülebilirlik<br />

performansları ölçülebilmektedir.<br />

Mimari tasarım ve yeni gelişen teknolojilerin<br />

binalara entegre edilmesi de sürdürülebilirlik<br />

kavramına etki etmektedir. Binanın<br />

yönü, pencere açıklıkları, dış cephe<br />

kaplamaları ısı kayıplarını ve enerji tüketimini<br />

etkileyen başlıca faktörlerdir. Burada<br />

mimarlarında binaların sürdürülebilirliğine<br />

katkıları oldukça önemlidir. Bina tasarım<br />

aşamasında, binanın konumu ve gün ışığı<br />

iyi hesaplanarak ısı kayıplarının önüne<br />

geçilerek bina kullanım aşamasında yıllık<br />

enerji tüketimlerinde düşüş sağlanmaktadır.<br />

Yenilenebilir enerji kullanımı, yeni<br />

teknoloji ısıtma-soğutma sistemlerinin binaya<br />

entegre edilmesi, çatı sistemleri ve<br />

yüksek izolasyon kat sayısı bulunan cam<br />

sistemleri de binanın enerji tüketimi etkilemektedir.<br />

Bu bağlamda, mimarı tasarım,<br />

bina izolasyonu ve yeni teknolojilerin<br />

binalara entegre edilmesi ile binaların sürdürülebilirlik<br />

derecelerinde iyileştirmeye<br />

gidilmektedir.<br />

Şirketinizin sürdürülebilirlik alanında<br />

hangi sektörlerde ne tür projeleri<br />

bulunmakta?<br />

Semtrio olarak yurtiçi ve yurtdışında entegre<br />

olarak sürdürülebilirlik projelerine<br />

devam ediyoruz. Türkiye’de içinde bulunduğumuz<br />

son bir yılda her sektördeki<br />

durgunluğa ek olarak sürdürülebilirlik alanında<br />

daha da fazla bir durgunluk yaşandı<br />

ancak bu durumun etkilerinin artık yavaş<br />

yavaş dağıldığını söyleyebiliriz. En hızlı gelişen<br />

alan olan inşaat sektöründe de sürdürülebilir<br />

bina, LEED Sertifikası talepleri<br />

artmaya başladı. Halihazırda önde gelen<br />

birçok inşaat firması da projelerine LEED<br />

ve BREEAM doğrultusunda devam ediyor.<br />

Bu durum da piyasada diğer firmalar için<br />

bir rehber oluşturarak giderek artan bir talebi<br />

desteklediğini söyleyebiliriz.<br />

Yurtiçinde yapı malzemeleri üreticileri de<br />

sürdürülebilirlik projeleri ve beyanlarına<br />

artan bir taleple yaklaşıyorlar. <strong>Yapı</strong> malzemeleri<br />

ve yapı kimyasalı üreticileri için<br />

EPD belgeleri, LCA projeleri ve Kurumsal<br />

Karbon Ayakizi devam eden projelerimiz<br />

içinde yer almaktadır. Bu şekilde ürün sürdürülebilirliği<br />

tamamlayan üreticiler için<br />

ise GRI Raporu gibi Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />

Raporlama projelerimiz de devam<br />

eden işlerimiz arasındadır.<br />

<strong>Yapı</strong> sektörü dışında ise Türkiyen’nin lider<br />

beyaz eşya, elektronik, tekstil, rafineri,<br />

mobilya, ağır metal ve gıda üretici firmaları<br />

için Karbon Ayakizi hesaplama ve<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 77


Dosya<br />

raporlama, LCA Yaşam Döngüsü Analizi,<br />

EPD Belgeleri, Su Ayakizi ve Kurumsal<br />

Sürdürülebilir Raporları ile Semtrio olarak<br />

yer almaktayız. Bu çalışmaların yapılması<br />

elbette çok önemli ancak projeler tamamlandıktan<br />

sonra iletişiminin yapılabilmesi<br />

de bizler için büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirlik<br />

çalışmalarını tamamladığımız<br />

firmalar için kurumlar arası ve üretici-tüketici<br />

arası iletişimi sağlamak adına PR ve<br />

tanıtım çalışmalarımız bulunmakta. Yurtiçi<br />

ve yurtdışı platformlarda hak kazanılan<br />

belge, deklarasyon ve akreditasyonların<br />

iletişim ve pazarlaması, bu projelerin yazılı,<br />

görsel ve sosyal medyada yer alması<br />

için müşterilerimize çözümler sunmaktayız.<br />

Yurtdışında bulunan sürdürülebilir<br />

bina projelerimiz daha çok fabrika binalarını<br />

kapsıyor. Gelir seviyesi düşük olan ve<br />

lider firmaların fason üretim merkezi olan<br />

ülkelerdeki üretim tesislerinde sürdürülebilir<br />

bina sertifika sistemleri artık bir kalite<br />

standardı olarak talep ediliyor. Semtrio<br />

olarak bu konudaki açığı tamamlamak için<br />

yurtdışında ortaklıklar ve iştiraklarımız bulunmaktadır.<br />

Yurtdışı projelerimi arasında<br />

ise LCA Yaşam Döngüsü Analizi, Karbon<br />

Ayakizi, EPD Belgesi ve Kurumsal Sürdürülebilirlik<br />

projelerimiz ile çalışmalarıma<br />

devam etmekteyiz.<br />

Sektörün bu konudaki hassasiyetini<br />

artırmak için neler yapılabilir?<br />

Sürdürülebilir bina sektörü için binaların<br />

sürdürülebilirlik performanslarını ölçebilmek<br />

adına geliştirilmiş olan bilindiği gibi 2<br />

adet ana sistem bulunmaktadır. LEED ve<br />

BREEAM sistemleri dünyada en çok tercih<br />

edilen sistemlerdir. Türkiye’de ise LEED<br />

en fazla uygulanan değerlendirme yöntemlerinin<br />

başında bulunmaktadır. Her<br />

iki yöntemde de ana konular aynı olmakla<br />

birlikte LEED Birleşik Devletler menşei ve<br />

o coğrafya ve iklim koşullarına göre üretilmiş,<br />

BREEAM ise Birleşik Krallık menşei<br />

ve genel olarak Britanya koşullarına göre<br />

şekillenmiştir.<br />

Binalardaki enerji tüketimi etkileyen bir etken,<br />

binada yaşayanların konfor düzeyleridir<br />

ve bu kriterde coğrafya ve iklim koşullarına<br />

göre değişmektedir. Burada ihtiyaç<br />

yabancı sistemlerin tercümesi şeklinwde<br />

yapılma değil ulusal bir sürdürülebilir bina<br />

sistemine geçilmesi gerektiğidir. Ülke koşullarına,<br />

kullanım ihtiyaçlarına ve mevcut<br />

bina stoğuna göre şekillendirilecek<br />

bir ulusal sürdürülebilir bina sertifikasyon<br />

sistemi ile bu boşluk doldurulacaktır. Bu<br />

konuda Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafında<br />

güzel adımlar atılmaktadır ve en kısa<br />

sürede sektöre entegre edilmesini bekliyoruz.<br />

Bu şekilde ulusal bir sistem kullanılacak,<br />

ülke şartlarına uygun kriterler ve<br />

daha az maliyet ile binaların sürdürülebilirlik<br />

performansları ölçülebilecektir.<br />

Bilindiği gibi Sürdürülebilirlik alanında<br />

tüm sertifikasyon süreçleri Avrupa ve Birleşik<br />

devletler menşei ve sertifikasyon<br />

maliyetleri oldukça yüksek. Bu durum zaman<br />

zaman üretici ve yatırımcıların sürdürülebilirlik<br />

projelerinden geri çekilmesine<br />

sebebiyet vermektedir. <strong>Yapı</strong> sektörü için<br />

ulusal bir entegre değerlendirme sistemi<br />

ile bu maliyetler düşürülerek sürdürülebilirlik<br />

projelerinin de önü açılabilecektir.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Bulunduğumuz sektör yeni ve gelişime<br />

açık bir sektör olsa da akademik çevreler<br />

tarafında henüz gereken önem verilmemektedir.<br />

Bu nedenle istihdam noktasında sıkıntılarla<br />

yüz yüze gelmekteyiz. Üniversitelerdeki<br />

ilgili bölümlerde sürdürülebilirlik<br />

ile ilgili detaylı bir müfredat olmaması<br />

sebebiyle, Türkiye’de alt yapı eğitimini<br />

almış ve yurtdışında yüksek lisans ya da<br />

doktorasını tamamlamış personeller ile<br />

çalışıyoruz. Birçok üniversite ve akademik<br />

personel ile iş birliği ve ortak projeler<br />

geliştirerek öğrencilerimizin de bu alana<br />

olan ilgilerini arttırmak ve toplumsal bilinç<br />

düzeyini yukarı çıkarmayı hedefliyoruz.<br />

Büyük ekonomilere baktığımızda altyapı<br />

yatırımlarının yanı sıra, gelecek odaklı çalışmak,<br />

verimlilik ve tasarruf konularına<br />

eğilimin çok yüksek seviyede olduğunu<br />

görmekteyiz. Elde edilen kazanımları korumak<br />

ve geliştirmek adına bu konu da ki<br />

çalışmalarımıza devam ederken, gençlerimize<br />

güvenerek dinamizm odaklı politikamızı<br />

sürdürmek niyetindeyiz.<br />

78<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


“Çok noktalı ve çoklu projelere<br />

hizmet vermekteyiz”<br />

“HP olarak inovatif olmamamızın yanında sürekli<br />

müşterilerimizi dinleyen, gözlemleyen ve onların<br />

değişen ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile yatırımlar<br />

ve yenilikler yapan bir firmayız. Bu kapsamda ise yapı<br />

sektörünü incelediğimizde öncelikle kullanıcıların güçlü ve<br />

performansa dayalı pc/notebook ihtiyaçları mevcuttur ve<br />

HP olarak müşterilerimize iş istasyonu (workstation) olarak<br />

adlandırdığımız ürünlerimizi sunmaktayız.”<br />

Çağlar Uysal / HP Türkiye Geniş Format Baskı Satış Müdürü<br />

Hayatı iyileştiren teknolojileriyle daima<br />

gündemde kalmayı başaran HP, <strong>Yapı</strong> Sektörünün<br />

ihtiyaçlarına karşın pek çok çözüm<br />

getirmekte. Özellikle mimar ve mühendislik<br />

hizmetleri alanında sunmuş olduğu alternatiflerle<br />

pazar payını da her geçen gün artıran<br />

HP’nin Türkiye’deki faaliyetlerini uzmanından<br />

dinledik. HP Türkiye Geniş Format Baskı<br />

Satış Müdürü Çağlar Uysal ile dosya konumuz<br />

çerçevesinde merakla okuyacağınız tahmin<br />

ettiğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />

Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />

Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />

kısaca bilgi verir misiniz?<br />

HP, 1939 yılında Amerika’da kurulmuş<br />

ve dünyanın 170 ülkesinde hizmet veren<br />

global bir teknoloji şirketidir. Kısa<br />

süre önce şirket kendi içerisinde “HP<br />

inc” ve “Hewlett Packard Enterprise”<br />

olarak ikiye ayrılarak farklı uzmanlık<br />

dallarına ağırlıklı olarak yönelmeye başladı.<br />

HP inc tarafında kişisel sistemler<br />

dediğimiz PC, notebook, tablet, iş is-<br />

80<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

tasyonları ve baskı sistemleri, Hewlett<br />

Packard Enterprise tarafında ise; sunucular,<br />

depolama birimleri, güvenlik ve<br />

yazılım çözümleri gibi ürünler bulunmaktadır.<br />

HP’nin Türkiye pazarına yerel ofis<br />

ile girişi 1989 yılında olup, bu tarihten<br />

itibaren kesintisiz olarak çeyrek asrı aşkın<br />

süredir teknoloji anlamında müşterilerimize<br />

ürün, hizmet ve çözümlerimizi<br />

sunmaktayız.<br />

Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />

örnekler verebilir misiniz?<br />

HP’nin yeni nesil ürünleri dediğimizde çok<br />

geniş bir yelpazeyi kapsayacağından ben<br />

sizlere yapı,mimarlık ve inşaat sektörüne<br />

yönelik ürünlerimizden örnekler vermem<br />

daha sağlıklı olacaktır.<br />

HP olarak inovatif olmamamızın yanında<br />

sürekli müşterilerimizi dinleyen, gözlemleyen<br />

ve onların değişen ihtiyaçlarını karşılamak<br />

arzusu ile yatırımlar ve yenilikler<br />

yapan bir firmayız. Bu kapsamda ise yapı<br />

sektörünü incelediğimizde öncelikle kullanıcıların<br />

güçlü ve performansa dayalı pc/<br />

notebook ihtiyaçları mevcuttur ve HP olarak<br />

müşterilerimize iş istasyonu (workstation)<br />

olarak adlandırdığımız ürünlerimizi<br />

sunmaktayız.<br />

Geniş format baskı açısından baktığımızda<br />

ise sektörün artık tek noktalı ve tek<br />

proje temelli çalışma döngüsünden çıkarak,<br />

çok noktalı ve çoklu projeler üretme<br />

eğilimi içersinde olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Örneğin artık bir mühendis iki farklı lokasyonda,<br />

iki farklı projede etkin rol alabilmekte,<br />

bu temelde ise kullanıcıların çok<br />

daha mobil olma gereksinimleri ortaya<br />

çıkmaktadır. Bu gereksinimlere artık, yazdırma,<br />

tarama, ve kopyalama yapabilen<br />

çok fonksiyonlu ürünlerin bir adım daha<br />

ötesinde olan yeni nesil bulut teknolojisi<br />

ile eposta ortamında paylaşım yapabilen,<br />

uzaktan yazdırma ve tarama özellikleri<br />

olan yeni nesil ürünlerimiz ile müşteri ihtiyaçlarına<br />

cevap vermekteyiz.<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />

tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />

Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />

bulunmakta?<br />

T serisi Designjet ürünleri teknik çizimler,<br />

raster uygulamaları gibi görsel ve çizgisel<br />

baskıların alınması için kalem kalınlıkları,<br />

setördeki yazılım dilleri gibi özellikler ile<br />

uyumlu olarak optimize edildiğinden mimarlık<br />

ve mühendislik ofisleri HP’nin geniş<br />

format ürünlerinde genellikle T serisi<br />

Designjet ürünlerini tercih etmektedirler.<br />

Bu ürünler özelinde müşterilerimize sarf<br />

malzeme tedarik deneyimlerini kolaylaştırma<br />

amacı ile geliştirilmiş ve geniş format<br />

baskı ürünlerimiz için özel tasarlanan, ücretsiz<br />

“HP partner link alert” yazılım çözümümüz<br />

ile hizmet vermekteyiz.<br />

<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />

olduğunuz çözümler nelerdir?<br />

<strong>Yapı</strong> sektöründe yoğun baskı alan müşterilerimize<br />

piyasada “kiralama” diye<br />

adlandırılan ancak kullanıların yazdırdıkları<br />

kadarı için ödeme yaptıkları servis,<br />

yedek parça ve sarf malzemelerinin<br />

tamamını içeren baskı hizmet anlaşmaları<br />

sunmaktayız.<br />

Bu anlaşma sayesinde kullanıcılar sadece<br />

baskı alarak, cihazın arızası, sarf<br />

malzeme takibi, bakım gibi giderleri<br />

düşünmeksizin projelerine odaklanmalarını<br />

sağlamakta ve böylelikle üretilen<br />

projedeki baskı maliyetlerini şeffaf olarak<br />

takip ederken, üretici içinde gerçek<br />

ve net maliyetlerinin hesaplarını yapabilmektedirler.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 81


Canon<br />

geniş format yazıcı grubunda<br />

artık daha da iddialı<br />

Canon geçtiğimiz aylarda lansmanını yaptığı Colorado<br />

1640 ve kullandığı UV Jel teknolojisi ile dış mekan baskı<br />

sektörüne yepyeni bir yön vereceğine ve pazarı yeniden<br />

şekillendireceğine emin…<br />

Geniş format yazıcı grubundaki iddiasını her geçen<br />

gün güçlendiren Canon, şimdi mimarlık ve mühendislik<br />

ofislerinin tercihi olan CAD ürün grubu için ücretsiz kurulum<br />

ve 2 yıl yerinde servis hizmeti de vermeye başlıyor!<br />

Canon Avrupa; Avrupa, Ortadoğu ve Afrika<br />

çapında (EMEA) 120 ülkede temsilcilikleri<br />

bulunan ve 19.000’den fazla<br />

çalışanı istihdam eden Canon Inc. kuruluşunun<br />

bölgesel satış ve pazarlama<br />

operasyonudur. Kurumsal felsefesi Kyosei,<br />

yani ‘ortak fayda için yaşamak ve<br />

çalışmak’ olan Canon, 1980 yılından<br />

beri farklı distribütörlüklerle Türkiye’de<br />

temsil edilirken, 2002 yılında irtibat bürosu<br />

olarak açılmış ve 2008 yılı itibariyle<br />

Canon Eurasia olarak faaliyetlerine devam<br />

etmekte. Canon Eurasia Geniş Format<br />

Yazıcı Grubu Ürün ve İş Geliştirme<br />

Müdürü Levent Kölege ile merak ettiklerimiz<br />

üzerine konuştuk…<br />

Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />

Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />

kısaca bilgi verir misiniz?<br />

Tüketiciye en üstün kalitede fotoğraf<br />

makinesini sağlamak hedefiyle 1937 yılında<br />

kurulan Canon’un görüntü gücünü<br />

artırmak için gösterdiği çaba, teknolojisini<br />

birçok pazarda genişlettiği gibi onu<br />

kişi ve kurumların görüntü ve bilgi teknolojisi<br />

ihtiyaçlarına çözüm sağlayan bir<br />

dünya lideri haline getirmiştir.<br />

Canon’un sunduğu çözüm hizmetleri,<br />

dijital kompakt fotoğraf makinelerinden<br />

SLR makinelerine, üretim yazıcılarından<br />

geniş format yazıcılara, tarayıcılara kadar<br />

geniş bir ürün yelpazesini kapsamaktadır.<br />

Canon, müşterilerinin ihtiyaçlarını<br />

karşılayacak en zengin ve yenilikçi<br />

ürünleri ve hizmetleri sunmak amacıyla<br />

ağırlıklı olarak Ar-Ge alanına yatırım yapmaktadır.<br />

Yeni nesil malzeme ve<br />

ürünlerinizden örnekler verebilir<br />

misiniz?<br />

Geçtiğimiz günlerde Hamburg Fespa’da<br />

tanıtımını yapmış olduğumuz dış mekan<br />

baskı cihazımız Colorado 1640 bizi son<br />

zamanlarda en çok heyecanlandıran<br />

yeni ürünlerimize en iyi örnek olacaktır.<br />

Canon’un Ar-Ge ye yaptığı kesintisiz yatırımın<br />

bir eseri olan Colorado, yepyeni<br />

82<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

bir mürekkep teknolojisi ile kullanıcıyla<br />

buluşacak. UV Gel olarak tanımladığımız<br />

bu teknolojide, kullanılan mürekkebin<br />

jel olması dış mekan baskı sektörüne<br />

yepyeni bir yön verecek. Yüksek hızla<br />

yaptığı baskılarda kaliteden ödün vermezken,<br />

baskı maliyetinde de mevcut<br />

teknolojilere göre %40 daha avantajlı<br />

olacak.<br />

Mimarlık ve mühendislik<br />

ofislerinin tercih ettiği ürünleriniz<br />

hangileri? Bu ürünler için ne gibi<br />

hizmetleriniz bulunmakta?<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerinde;<br />

17”, 24”, 36” ve 44” ürünlerimizden<br />

oluşan geniş ürün gamımızla, Large Format<br />

yazıcılarımızı sunuyoruz. Sahada, iş<br />

ortaklarımızı ve kullanıcıları dinleyerek<br />

ihtiyaçlara göre çözümler geliştiriyoruz.<br />

Son olarak 15 Mayıs’tan itibaren CAD<br />

yazıcıları ürün grubumuz için ücretsiz<br />

kurulum ve 2 yıl yerinde servis hizmeti<br />

vermeye başladık. Bu hizmetimizle, 2 yıl<br />

boyunca kullanıcıların tüm servis ihtiyaçlarını<br />

yerinde karşılıyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />

olduğunuz çözümler nelerdir?<br />

<strong>Yapı</strong> sektörünün ihtiyaçları, geniş formatlı<br />

yazıcılarımızın tasarım sürecinin merkezinde<br />

bulunuyor. Bu sebeple ortaya çıkardığımız<br />

imagePROGRAF serimizde yapı sektörünün<br />

tüm ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.<br />

Zorlu ortamlarda çalışabilecek dayanıklı<br />

tasarım, baskılardaki yüksek çizgi tutarlılığı,<br />

kullanım kolaylığı ve hızlı baskı imkanları<br />

bunlardan sadece birkaçı. Zorlu çalışma<br />

ortamlarında bile sürekli baskı imkanı<br />

sağlıyoruz.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Canon olarak, kullanıcıların tüm ihtiyaçlarını<br />

doğru analiz edip, buna uygun çözümler<br />

bulmak işimizin odak noktası. <strong>Yapı</strong><br />

sektörü için sunduğumuz çözümlerin de<br />

bunun bir ürünü olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Kullanıcılardan gelen olumlu dönüşler de<br />

bu konuda ana motivasyon kaynağımız.<br />

Her geçen gün değişen yeni ihtiyaçlara<br />

uygun yeni ürünler geliştirmeye devam<br />

ediyor olacağız. Amacımız müşterilerimize<br />

her zaman bütüncül bir çözüm sunmak ve<br />

müşterilerin sorunlarına “herkese uyacak<br />

Levent Kölege / Canon Eurasia<br />

Geniş Format Yazıcı Grubu Ürün ve İş Geliştirme Müdürü<br />

kalıp bir çözüm” ile değil “kişiye ve soruna<br />

özel bir çözüm” ile gitmek. Canon kültürü<br />

yalnızca ürün ve hizmet sağlayıcısı olmaktan<br />

fazlasını gerektiriyor. Bunun bilinciyle<br />

müşterilerimize özgün çözümler geliştiriyor;<br />

büyüme, karlılık ve verimliliklerine<br />

katkı sağlıyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 83


“Katma değeri yüksek ürünler ile<br />

kârlılığın artırılması için gayretlerimiz<br />

devam edecek”<br />

“Orta vadeli planımız: her şehirde en az bir yetkili bir baskı merkezimiz ile mimar,<br />

mühendisler ve son kullanıcılar için alternatif ürünler satışını yapmak.”<br />

Merkezi Japonya’nın başkenti Tokyo’da<br />

bulunan Fujifilm, Fujifilm Holdings Corporation’ın<br />

%100 iştirakidir. Fuji Photo Film<br />

Co. Ltd. adıyla 1934 yılında fotoğraf filmi<br />

üreticisi olarak kurulan şirket, sonraki yıllarda<br />

araştırma ve geliştirme faaliyetlerine<br />

ağırlık vererek ürün gamını ve faaliyet<br />

gösterdiği sektörleri geliştirdi. Fujifilm Türkiye<br />

İş Geliştirme Müdürü Kerem Ege ile<br />

Fujifilm’in yeni nesil ürünleri, yapmış olduğunu<br />

uygulmalar ve <strong>Yapı</strong> Sektörüne özel<br />

ürün ve hizmetleri hakkında konuştuk.<br />

Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />

Türkiye’deki tarihçesi hakkında bilgi<br />

verir misiniz?<br />

Fujifilm, dijital, optik, hassas kimyasal ve<br />

ince film kaplama teknolojilerini içeren<br />

geniş portföyüne dayanarak kısa sürede,<br />

fotoğraf baskı ve dijital kamera ürünleri,<br />

medikal sistemler, grafik sistemler, yaşam<br />

bilimleri, düz panelli ekran malzemeleri<br />

ve ofis ürünleri gibi sektörlerde iddialı<br />

bir marka haline geldi. Dünya genelinde<br />

yoğun Ar-Ge çalışmalarına imza atan Fujifilm,<br />

yıllık global cirosunun yüzde 7’sini bu<br />

çalışmalara aktarıyor.<br />

Fujifilm, Türkiye pazarına 1989 yılında<br />

distribütör firmasıyla girdi. Fujifilm Europe<br />

GmbH aracılığıyla distribütör firmasını satın<br />

alan şirket, 1 Haziran 2012 itibariyle,<br />

Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. adı altında Türkiye’deki<br />

faaliyetlerini direkt olarak yürütmeye<br />

başladı. Türkiye’de medikal sistemler,<br />

grafik sistemler, endüstriyel ürünler, dijital<br />

kamera ve fotoğraf baskı ürünleri alanında<br />

aktif olan Fujifilm Türkiye, bölge ülkeleri<br />

üzerinde de önemli bir konuma geldi. Kazakistan,<br />

Özbekistan ve Azerbaycan’ın da<br />

içinde bulunduğu on ayrı ülkenin yönetimi,<br />

Fujifilm Türkiye üzerinden gerçekleştiriliyor.<br />

Son olarak Balkan ülkelerinin yönetimi<br />

de Fujifilm Türkiye’ye bağlandı.<br />

Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />

örnekler verebilir misiniz?<br />

Grafik sistemler alanında, matbaalara ve<br />

dijital baskı sektörüne sunduğu çözümlerle<br />

önemli bir iş ortağı olan Fujifilm, hitap ettiği<br />

sektörlere yeni bir soluk getiriyor.<br />

Yeni nesil ürün ve malzeme zenginliğimiz<br />

pek çok alanda başarılı çözümler sunuyor.<br />

Geniş format baskı makinesi Acuity LED<br />

1600, hızlı ve düşük maliyetli olmasının yanı<br />

sıra çok yönlü Uvistar PRO8 Dijital Baskı Makinesi<br />

ve fotoğraf kalitesinde yüksek hızlı dijital<br />

baskıya imkan veren Acuity Advance UV<br />

84<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

Flatbed Dijital Baskı Makinesi, sektörün ilgisini<br />

çeken ürünlerin başında geliyor. Fujifilm<br />

Onset serisi UV dijital baskı makinesi; 5 cm<br />

kalınlığa kadar standart reklam malzemelerinin<br />

yanında; oluklu mukavva, karton, cam,<br />

ahşap gibi malzemelere direkt baskı imkanı<br />

sağlayarak endüstriyel çözümler sunuyor.<br />

Bunları yanı sıra baskı teknolojilerinde sunduğu<br />

çözümlerle pazarda yeni ürünlerin de<br />

gelişmesine katkıda bulunuyor. Kişiselleştirilen<br />

baskılar ve yeni ürünlerin baskı alanı<br />

olarak kullanılması, iş ortaklarının iş hacimlerini<br />

arttırmaları konusunda önemli bir tercih<br />

sebebi oluyor.<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />

tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />

Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />

bulunmakta?<br />

Mimarlık ve Mühendislik ofislerinin tercih<br />

ettiği ürünlerimiz hakkında kısa bilgiler aşağıdaki<br />

gibidir;<br />

1. Cam Uygulamalar:<br />

1.1. Cama direkt dijital baskı uygulamaları<br />

1.1.1. Uygulama Örnekleri: Masa, Kapı, tablo,<br />

aksesuarlar gibi çok çeşitli alanlarda kullanılabilir.<br />

(kişiselleştirme imkanı, az adet<br />

üretim, tasarım ürünü, benzersiz olması gibi<br />

avantajlar)<br />

1.2. 2.Dijital baskılı lamine cam uygulamaları<br />

1.2.1. Uygulama Örnekleri: Hem iç hem de<br />

dış mekanda (en az 10 yıl solmama garantisi)<br />

uygulama yapılabilir. Isı, nem ve suya<br />

karşı dayanıklı olduğundan genel olarak;<br />

1.2.2. Mutfaklarda (tezgah arası, mobilya<br />

üstü giydirme, masalar, kesme tahtası, yağdanlık<br />

altı, ocak üstü koruyucular gibi aksesuarlar)<br />

1.2.3. Banyolarda (duşa kabin, banyo duvarı<br />

giydirme, ayna, cam mozaik, cam fayans vb)<br />

1.2.4. Oda duvarı giydirme (bütün cam ya da<br />

parçalı/mozaik uygulamalar)<br />

1.2.5. TV ünitesi arkası<br />

1.2.6. Balkon camları uygulamaları<br />

1.2.7. Küpeşte uygulamaları<br />

1.2.8. Ofis bölmeleri, toplantı odaları, masalar<br />

vb<br />

Kerem Ege<br />

Fujifilm Türkiye İş<br />

Geliştirme Müdürü<br />

1.2.9. Mobilya giydirme<br />

1.2.10. Bu uygulamada dijital baskı yapılan<br />

cam laminesi sonrası bitmiş ürünler güvenli<br />

cam ve yangın sertifikasına sahip olur.<br />

1.3. 3.Dijital Baskılı film uygulamaları<br />

1.3.1. Dijital olarak basılan özel filmlerin<br />

cam üzerine uygulanması ile kişiye özel tasarımlar<br />

değiştirilebilir şekilde uygulanabilir.<br />

2. Ahşap Uygulamalar<br />

2.1. Direkt baskılı uygulamalar<br />

2.1.1.Ahşabın üzerine direkt dijital baskı uygulaması.<br />

(Uygulama amacına, yerine göre<br />

bazen baskı üzerine koruyucu katman uygulanır.)<br />

Uygulama örnekleri : Kapı, masa,<br />

tablo, mobilya giydirme vb<br />

2.2. Dekor kağıdına baskının Emprenye edilmesi<br />

ile elde edilen ürün uygulamaları<br />

2.2.1. Özel bir dekor kağıdının ahşap ile emprenye<br />

edilmesinden sonra ortaya çıkan ürünün<br />

uyguma örnekleri ; kişiye özel basılmış<br />

ahşap zeminler, mobilya yüzeyleri (örneğin<br />

mermer görünümlü ahşap), kapı vb.<br />

3. Duvar Kağıdı<br />

3.1. İstenilen tasarımların duvar kağıdına<br />

basılması, tasarım ve kişiselleştirmede dijital<br />

baskıyı ön plana çıkartıyor. İsterseniz üç,<br />

isterseniz 5.000 metrekare yer olsun istediğiniz<br />

özel tasarımı uygulattırabiliyorsunuz.<br />

3.2. Fujifilm’in sahip olmuş olduğu uluslararası<br />

kuruluşlardan alınmış çevre dostu yeşil<br />

ürün sertifikaları da uygulama alanlarını ve<br />

ürüne duyulan güveni arttırıyor.<br />

4. Ceramik baskı<br />

4.1. Endüstriyel boyutta yapılabiliyor<br />

4.2. Uygulama alanına göre standart UV<br />

baskı makineleri ile de kişiye özel üretim<br />

yapılabilir.<br />

5. Tekstil baskı<br />

5.1. Endüstriyel boyutta yapılabiliyor.<br />

5.2. Giriş seviyesi makineler ile son kullanıcıya<br />

hitap eden kişiselleştirilmiş özel tasarım<br />

çalışmaları yapılabilir.<br />

6. Thermoform baskı uygulamaları<br />

6.1. Baskı sonrası ısı ile form verme, özel<br />

mürekkebin esnemesi sonrası bozulmaması<br />

iç dekorasyon uygulamalarına da az adetli<br />

özel tasarım ürünlerin yapılmasına olanak<br />

sağlıyor. Uygulama alanları; Özel tasarım<br />

lambalar, aydınlatma üniteleri, ofis, ev aksesuarları,<br />

beyaz eşyaların dış kapakları gibi<br />

alanlar.<br />

<strong>Yapı</strong> sektörüne özel sunmuş<br />

olduğunuz çözümler nelerdir?<br />

<strong>2017</strong> Nisan ayında ticari olarak satışına<br />

başladığımız dijital baskılı cam laminasyon<br />

ve duvar kağıdı baskı makinelerimizi sektör<br />

firmalarına satıyoruz, üreticiler ve son kullanıcılar<br />

için eğitim ve sunumlar düzenliyoruz.<br />

Dijital baskılı ürünlerin günden güne daha<br />

fazla rağbet göreceğinin bilincinde olarak<br />

ürün geliştirmelere devam ediyoruz. Orta<br />

vadeli planımız: her şehirde en az bir yetkili<br />

bir baskı merkezimiz ile mimar, mühendisler<br />

ve son kullanıcılar için alternatif ürünler satışını<br />

yapmak.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Özellikle dijital baskı ile 1-2 adet üretim yapılabildiğinden<br />

kişiye özel tasarım ve katma<br />

değeri yüksek ürün alternatifleri ile sektördeki<br />

karlılığın arttırılması için gayretlerimiz<br />

devam edecek.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 85


“<strong>Yapı</strong> Sektöründe hizmet veren<br />

müşterilerimizin ihtiyaçlarını<br />

dikkatle dinliyoruz”<br />

“Konica Minolta sadece ürünleriyle değil aynı zamanda verdiği hizmetle de öne çıkan bir<br />

dünya markası. Her müşterimiz bizim için özel ve ihtiyaçları biriciktir.”<br />

Orhan Doğan / Konica Minolta Türkiye Ürün Pazarlama ve Profesyonel Baskılama Satış Müdürü<br />

Halihazırda dünya genelinde Ölçüm Cihazları,<br />

Medikal, Optik, Endüstriyel Inkjet,<br />

OLED Aydınlatma, Performans <strong>Malzeme</strong>leri<br />

ve Planetaryum ve İş Teknolojileri olmak<br />

üzere 9 farklı iş kolunda faaliyet gösteren<br />

Konica Minolta, Türkiye’de ilk kez 2012<br />

yılında hizmet vermeye başladı. Konica<br />

Minolta Türkiye Ürün Pazarlama ve Profesyonel<br />

Baskılama Satış Müdürü Orhan Doğan<br />

ile gerçekleştirdikleri faaliyetleri, ürün<br />

özelliklerini, yatırım planları ve önümüzdeki<br />

döneme dair beklentilerini konuştuk.<br />

sistemleri, endüstriyel kullanım için optik<br />

sistemler ve tanı görüntüleme sistemi dahil<br />

olmak üzere birçok farklı iş kollarında<br />

hizmet vererek iş alanlarını genişletti.<br />

Türkiye’de daha önceleri distribütörleri<br />

aracılığı ile hizmet veren Konica Minolta İş<br />

Teknolojileri 2012 yılında İstanbul’da bir<br />

merkez ofisi açarak direkt olarak hizmet<br />

vermeye başladı. İstanbul merkezin yanı<br />

sıra Antalya, Ankara ve Bursa’da da ofisler<br />

açarak faaliyetine başladı. İş Teknolojileri<br />

2012’den bu yana Türkiye’de bulunurken,<br />

Konica Minolta Ölçüm Cihazları ve Inkjet<br />

Tekstil Baskı Sistemleri 2016 yılında hizmet<br />

vermeye başladı.<br />

Ölçüm Cihazları birimi plastik, otomotiv<br />

ve boya sanayi için çözümler üretirken,<br />

İş Teknolojileri birimi fotokopi cihazları,<br />

yazıcılar, profesyonel baskı sistemleri ve<br />

yazılım çözümlerini kapsıyor. Inkjet Tekstil<br />

Baskı sistemleri ise tekstil alanında dijital<br />

çözümler sunuyor. Ayrıca Mobotix Akıllı IP<br />

Video Çözümleri de Konica Minolta bünyesinde<br />

hizmet veriyor. Şu anda Türkiye’de<br />

kendi ofislerimizle olduğu kadar bayilerimiz<br />

aracılığı ile de hizmet veriyoruz. Halihazırda<br />

140’ın üzerindeki Konica Minolta<br />

çalışanımızla direkt ve 20’nin üzerinde<br />

bayi ağımızla Anadolu’nun dört bir yanında<br />

hizmet verecek kapasiteye sahibiz.<br />

Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />

Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />

kısaca bilgi verir misiniz?<br />

Konica Minolta tarihi çok eskilere dayanan<br />

köklü bir Japon firması. Kurulduğu<br />

günden bu yana, ofis ve profesyonel baskı<br />

86<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />

örnekler verebilir misiniz?<br />

Ofis baskı ürünleri, dokümantasyon yönetimi<br />

ve profesyonel baskı çözümlerinin<br />

yanısıra endüstriyel baskılama sistemlerinde<br />

de hizmet veren Konica Minolta,<br />

2002 yılından bu yana profesyonel baskılama,<br />

dijital baskı, düşük tirajlı matbaa<br />

üretimlerine de cevap verebilecek ürünleri<br />

ve bu ürünlerin maksimum düzeyde verimlilik<br />

ile çalışmasını sağlayan yardımcı<br />

ürünlerini de bünyesinde barındırıyor. Tabaka<br />

dijital baskı, bobin etiket baskı (toner<br />

sistem), renk ölçüm cihazları, Fogra<br />

39 uyumluluk sertifikasyonlu renk sabitliği<br />

sağlayan yazılım ve donanımlar, gıda temas<br />

sertifikası, sentetik medya baskıları<br />

bu yeniliklerin bazıları.<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />

tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />

Bu ürünler için ne gibi hizmetleriniz<br />

bulunmakta?<br />

Konica Minolta, distribütörlüğünü yaptığı<br />

KIP markası ile mimarlık ve mühendislik<br />

ofislerine yönelik plan-kopya ve ozalitte<br />

baskı kalitesine sahip fotokopi, ofis ve<br />

profesyonel A4-A3 baskı sistemleri ile de<br />

hizmet veriyor.<br />

<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />

olduğunuz çözümler nelerdir?<br />

Konica Minolta’nın yapı sektörüne sunmuş<br />

olduğu en büyük çözümlerden biri<br />

A0 toner sistem geniş format Renkli ve<br />

S/B baskılama hizmetidir. Bununla birlikte<br />

bir ilke daha imza atan Konica Minolta,<br />

özellikle yapı ve inşaat sektörüne<br />

yönelik açık hava şartlarına dayanıklı, A4/<br />

A3, renkli/S-B baskılar için sentetik kağıt<br />

kullanımını sunuyor. Bu sistem ile kağıt<br />

gibi deforme olmayan, sıvı/hava temasına<br />

dayanıklı ve temizlenerek tekrar kullanılabilen<br />

sentetik kağıtlara baskı yapabilme<br />

imkanı sağlıyor.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Konica Minolta sadece ürünleriyle değil<br />

aynı zamanda verdiği hizmetle de öne çıkan<br />

bir dünya markası. Her müşterimiz bizim<br />

için özel ve ihtiyaçları biriciktir. Bu anlayıştan<br />

hareketle yapı sektöründe hizmet<br />

veren müşterilerimizin ihtiyaçlarını da dikkatle<br />

dinliyor ve her zaman fayda –maliyet<br />

dengesini gözeterek onlara özel çözümler<br />

geliştiriyoruz.<br />

geniş format baskıya yeni bir bakış açısı<br />

getirdi. 1945 yılında elektrikli ev aletleri<br />

üretmeye başlayan Katsuragava Elektrik<br />

(KIP) 1960 yılında mikrofilm teknolojisi<br />

ile ilk geniş format yazıcıyı üretmiştir.<br />

1992’de KIP ilk Geniş Format Fotokopi /<br />

Yazıcı / Tarayıcı ve Faksı tanıttı. Faks özelliği,<br />

iletişim için bir ilkti ve bugünkü e-posta<br />

ve bulut özelliklerinin başlangıcı sayılıyor.<br />

Günümüzde KIP mono component<br />

toner sistemi ve sıfır atık toner teknolojisi<br />

ile çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluklarının<br />

farkında olan geniş format yazıcılar<br />

üretiyor. A0 geniş format tek renk toner<br />

sistemli yazıcılarını; uzun metraj, yüksek<br />

çözünürlük ve hız ile desteklerken, geniş<br />

format pazarına bir ilki sundu. A0 RENKLİ<br />

bu ürün, yine kuru toner sistemine sahip.<br />

Konica Minolta KIP C800-C900 serisi ile<br />

düşük maliyetli ve yüksek çözünürlüklü<br />

geniş format renkli baskıları müşterilerinin<br />

hizmetine sundu. Bu ürünler, mimarlık/<br />

mühendislik ofisleri ve inşaat sektörünün<br />

en çok talep ettiği ürünlerimiz arasında.<br />

Konica Minolta yine aynı sektöre yüksek<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 87


“Pazarı en doğru teknolojiye<br />

yönlendirmeye devam ediyoruz”<br />

“MIMAKI her zaman teknolojik anlamda kendini sürekli yenileyen ve Ar-Ge çalışmalarını<br />

pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yürüterek son kullanıcının taleplerine en yenilikçi<br />

çözümlerle yanıt veren bir marka. Pazarın ihtiyaçlarını iyi analiz eden ve buna uygun<br />

teknolojiler geliştirmeye devam eden MIMAKI, özellikle gelişmekte olan dijital dünyaya<br />

yönelik kullanıcılarına yeni iş olanakları ve daha katma değerli üretim imkanları doğuracak<br />

teknolojilere olan Ar-Ge yatırımını sürdürüyor.”<br />

Uzun yıllardır Türkiye’nin önde gelen firmalarına<br />

yüksek kalitede hizmet vermeye<br />

devam eden PİMMS, kurduğu bayilik ağı<br />

ve satış sistemiyle, MIMAKI’yi Türkiye’de<br />

konusunda en rağbet gören marka haline<br />

getirdi. PİMMS bugün, dış mekan tabela<br />

ve reklam panolarından iç mekan dekorasyon<br />

ve mobilyaya; ambalajdan etikete;<br />

tekstilden hazır giyime kadar MIMAKI<br />

markasının ürettiği dijital baskı makinelerinin<br />

Avrupa’daki en büyük disribütörü<br />

konumunda. PİMMS Group Genel Müdürü<br />

Selçuk Aygüler ile dosya konumuz çerçevesinde<br />

biraraya geldik. Özellikle yapı söktörüne<br />

sunmuş oldukları hizmetleri ele aldığımız<br />

söyleşimizde PİMMS hakkında pek<br />

çok yeni şey öğrendik.<br />

Firmanızın genel faaliyetleri ve<br />

Türkiye’deki tarihçesi hakkında<br />

kısaca bilgi verir misiniz?<br />

1979 yılında kurulan PİMMS, profesyonel<br />

stüdyo fotoğrafçılığı ile faaliyetlerine başladı.<br />

Firmamız, tabelaların fırça ile yapıldığı<br />

dönemlerden bugüne kadar baskı sektörüne<br />

birçok yeni teknolojiyi kazandırdı.<br />

Bu kapsamda baskı malzemeleri ve baskı<br />

ve kesim makinelerinden oluşan çok geniş<br />

bir portföyde yer alan markaların distribütörlüğünü<br />

yürüterek uzun yıllar baskı<br />

sektörünün ihtiyacına yanıt verecek birçok<br />

farklı marka malzeme ve makineyi Türkiye<br />

pazarıyla buluşturduk. 1989 yılında ise,<br />

Japon menşeli dijital baskı makineleri üreticisi<br />

MIMAKI’nin Avrupa pazarına girmesiyle<br />

MIMAKI reklam, endüstriyel ve tekstil<br />

ürünlerinin Türkiye distribütörlüğünü üstlenen<br />

PİMMS, 2011 yılında çevre ülkelere<br />

de hizmet vermeye başlayıp, MIMAKI’nin<br />

Avrupa’daki en büyük distribütörü haline<br />

geldi. Şu anda Mimaki’nin baskı makineleri<br />

portföyünün yanı sıra, ayrıca laminasyon<br />

makinesi, endüstriyel geniş format kesici<br />

ve plan kopya çözümlerinde farklı markaları<br />

da piyasaya sunmaya devam ediyoruz.<br />

Yeni nesil malzeme ve ürünlerinizden<br />

örnekler verebilir misiniz?<br />

MIMAKI her zaman teknolojik anlamda<br />

kendini sürekli yenileyen ve Ar-Ge çalışmalarını<br />

pazarın ihtiyaçları doğrultusunda<br />

yürüterek son kullanıcının taleplerine en<br />

yenilikçi çözümlerle yanıt veren bir marka.<br />

Bu kapsamda, yukarıda da bahsetmiş olduğum<br />

gibi reklam, endüstriyel, tekstil ve<br />

artık en yeni teknolojisi olarak 3D baskı<br />

konusunda pazarın ihtiyaçlarını iyi analiz<br />

eden ve buna uygun teknolojiler geliştirmeye<br />

devam eden MIMAKI, özellikle gelişmekte<br />

olan dijital dünyaya yönelik kullanıcılarına<br />

yeni iş olanakları ve daha katma<br />

değerli üretim imkanları doğuracak teknolojilere<br />

olan Ar-Ge yatırımını sürdürüyor.<br />

Bu çerçevede yeni nesil olarak adlandırabileceğimiz<br />

ürün yelpazemiz içerisinde en<br />

çok öne çıkan teknolojiler UV LED baskı ve<br />

renkli 3D baskıdır. MIMAKI’nin geliştirdiği<br />

UV LED teknolojisi, soğuk kürleme yapılmasını<br />

sağlayarak, ısıya hassas malzemelere<br />

de baskı yapılmasını kolaylaştırmış ve<br />

bu sayede uygulama çeşitliliğini artırarak<br />

baskı üreticilerine karlı iş olanaklarının<br />

kapısını açmıştır. UV LED teknolojisi boyanın<br />

soğuk kürleme işlemi ile malzemeye<br />

tutunmasını sağlayarak çok daha fazla<br />

malzeme üzerine daha hızlı, daha kaliteli<br />

ve daha dayanıklı baskılar yapılmasını olanaklı<br />

hale getirmiştir. Bu sayede sadece<br />

reklam sektörü değil, endüstriyel sektörler<br />

de dijital baskının imkanlarından yararlanmaya<br />

başlamıştır ve bu teknoloji ile sektörün<br />

büyümesi hız kazanmıştır. MIMAKI<br />

de hem rulo malzemelere hem de tabaka<br />

halindeki esnek ve sert malzemelere baskı<br />

imkanı sunan UV LED baskı makineleri<br />

geliştirerek pazarın lideri konumuna gelmiştir.<br />

Renkli 3D baskı ise MIMAKI’nin en<br />

yeni ve 3D baskıda devrim yaratacak bir<br />

çözümüdür. MIMAKI’nin gelişmiş UV LED<br />

teknolojisindeki uzmanlığının bir ürünü<br />

olan bu çözüm, dünyanın ilk renkli 3D baskı<br />

makinesidir. 10 milyon farklı renki destekleyen<br />

makine henüz çok yakın zamanda<br />

piyasaya tanıtılmış olup, satışlarına<br />

<strong>2017</strong>’nin son çeyreğinde başlanacaktır.<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerinin<br />

tercih ettiği ürünleriniz hangileri?<br />

<strong>Yapı</strong> Sektörüne özel sunmuş<br />

olduğunuz çözümler nelerdir?<br />

Mimarlık ve mühendislik ofislerine önerdiğimiz<br />

çözümlerin başında Axia markamıza<br />

ait renkli Autocad ve dijital poster baskı<br />

makinemiz ve ayrıca Mimaki JV150 ve<br />

JV300 serisi geliyor. Axia makinemiz, özel<br />

Memjet teknolojisi ile çizim kağıdı, poster<br />

kağıdı ve fotoğraf kağıdı üzerine hızlı baskı<br />

ve yüksek çözünürlüğü ile rakipsiz bir makine.<br />

Autocad çıktıları ve teknik çizimler<br />

için en uygun teknolojiye sahip makine,<br />

keskin detaylara sahip ve piyasada olabilecek<br />

en yüksek hızda baskı imkanı sunuyor.<br />

JV150 ve JV300 serileri yüksek hızda<br />

mühendislik çizimleri için baskı yapmak<br />

88<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

isteyenlere de oldukça uygun maliyetli bir<br />

çözüm sağlıyor. Bu serimiz ayrıca iç mekan<br />

dekorasyon uygulamaları için de folyo<br />

gibi malzemelere baskı yaparak farklı kreatif<br />

uygulamalar gerçekleştirmek isteyenler<br />

için de uygun bir çözüm.<br />

<strong>Yapı</strong>, mimari ve iç mekan dekorasyon sektörlerine<br />

yönelik sunduğumuz ve sektör<br />

firmalarının en çok tercih ettiği çözümlerimizin<br />

başında 3.20 metre ebatlı MIMA-<br />

KI SIJ-320UV LED rulodan ruloya geniş<br />

format baskı makinemiz geliyor. Piyasaya<br />

sunulduğu ilk günden bu yana UV LED<br />

rulo baskıda birinciliğini ispatlayan Mimaki<br />

SIJ-320UV LED baskı makinesi, ısıya<br />

duyarlı malzemeler üzerinde dahi yüksek<br />

kaliteli baskı kapasitesini ortaya koyuyor.<br />

Böylelikle tavan gergi, 3D efektli zemin<br />

kaplama, kanvas tablo ve ışıklı kutu üretimlerinde<br />

sektörde birinciliğini koruyan<br />

bir çözüm. Çünkü arkadan aydınlatmalı<br />

uygulamalarda, baskıda en doğru renk<br />

yoğunluğunun elde edilmesi, esnetilerek<br />

uygulama yapılan gergi tavan gibi üretimlerde<br />

boyanın çatlama olmaksızın gerekli<br />

esnekliğe sahip olabilmesi için kullandığınız<br />

baskı makinesinin doğru seçilmesi<br />

gerekir. MIMAKI SIJ-320UV modeli de esnek<br />

boya kullanımı, UV LED soğuk kürleme<br />

teknolojisi, malzeme gerdirme ünitesi<br />

ve renk yoğunluğu ile bu tür uygulamaları<br />

kolaylaştırmıştır. Bu makine ile evler, ofisler,<br />

AVM’ler, oteller ve restoranlar gibi iç<br />

mekan dekorasyon alanlarında oldukça<br />

göz alıcı ve katma değerli üretimler yapılabilmektedir.<br />

Flatbed UV LED baskı grubumuzda ise<br />

yapı, iç mimarlık ve dekorasyon sektörlerinin<br />

en çok talep gösterdiği çözümlerimizin<br />

başında MIMAKI JFX serisi geniş<br />

format UV LED baskı makinesi geliyor.<br />

JFX200-2513, JFX200-2531 ve JFX500-<br />

2131 geniş format baskı makinelerinden<br />

oluşan bu serimiz, geniş ebatlı cam, seramik,<br />

ahşap, taş, mermer, akrilik, PVC,<br />

Selçuk Aygüler / PİMMS Group Genel Müdürü<br />

alüminyum, metal, köpük levha gibi çok<br />

geniş yelpazede malzemelere direkt baskı<br />

yapıyor. Yüksek kaliteli ve hızlı baskı<br />

imkanı sunan bu seri sayesinde dolap<br />

kapaklarından tutun duşakabin camlarına,<br />

dekoratif reprödüksiyon tablolardan<br />

mutfak tezgah camlarına, inşaat tabela<br />

ve göstergelerinden yönlendirme tabelalarına,<br />

fuar teşhir ürünlerinden beyaz eşya<br />

ve elektronik cihaz baskılarına kadar çok<br />

çeşitli uygulamalar hayata geçirilebiliyor.<br />

Makinenin sunmuş olduğu beyaz boya, lak<br />

ve vernik boya imkanı ile de 3D kabartmalı<br />

efektler, Braille alfabesi ve kabartmalı görünümler<br />

elde edilerek dijital baskıda çok<br />

daha karlı sonuçlar alınabiliyor. Bu yüzden<br />

Türkiye’de de birçok ulusal ve uluslararası<br />

firmanın tercihi oluyor.<br />

UV LED flatbed baskı grubunda daha küçük<br />

ebatlı makine isteyenler için de masaüstü<br />

UV LED kompakt UJF serimiz sektörde<br />

çok rağbet görüyor. Bu serimiz de yapı,<br />

iç dekorasyon, mimarlık ve mühendislik<br />

firmalarının olduğu kadar hediyelik eşya,<br />

promosyon, tekstil, inşaat ve reklam sektörlerinin<br />

olmazsa olmazı haline geldi. Bu<br />

serimiz de daha küçük ebatlı baskı talepleri<br />

için neredeyse aklınıza gelebilecek her<br />

türlü malzemeye direkt UV LED baskı yapıyor.<br />

Biz de PİMMS olarak, 1989 yılından<br />

bu yana sektörel bazda kurduğumuz bayi<br />

ağımız aracılığıyla bu makinelerin satışını<br />

yürütmemizin yanı sıra, tüm çözümlerimizin<br />

satış sonrası destek hizmetlerini ve<br />

teknik servis faaliyetlerini yürütüyor ve<br />

kullanıcılarımızın sadece makine odaklı<br />

sorunlarında değil farklı uygulamaları nasıl<br />

geliştirebilecekleri ve bu makinenin kendilerine<br />

sunduğu çok çeşitli ve oldukça karlı<br />

uygulamaları nasıl hayata geçirebilecekleri<br />

konusunda her zaman kendilerine destek<br />

olmaya devam ediyoruz.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Son yıllarda sadece tüketim ürünlerinde<br />

değil tüm yaşam alanlarında kişiselleştirme<br />

trendinin bu denli yükselişe geçtiğini<br />

göz önünde bulundurursak, birçok<br />

niş pazarda dijital baskının çok daha<br />

yaygınlaştığını ve baskı üreticileri için<br />

çok elverişli iş olanaklarının ve fırsatların<br />

doğduğunu görmek mümkün. Yeni<br />

pazarlara girmek isteyen, üretimlerini<br />

çeşitlendirmek ve ürünlerine katma değer<br />

katarak kar marjlarını artırmak isteyen<br />

sektörler için dijital baskının sunduğu<br />

sayısız fırsat mevcut. Önemli olan bu<br />

olanakları en iyi şekilde değerlendirmek<br />

ve pazarda kalite üreten bir firma olarak<br />

önemli oyunculardan biri haline gelebilmek.<br />

Biz de her zaman pazarın ihtiyaçlarını<br />

en doğru şekilde analiz etmeye,<br />

bu ihtiyaçlara yanıt verebilecek altyapıyı<br />

oluşturmaya ve pazarı en doğru teknolojiye<br />

yönlendirmeye devam ediyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 89


Vefa, 2023 hedefini belirledi<br />

Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, küresel pazarlarda ve farklı kültürlerdeki<br />

potansiyel müşterilerine sürdürülebilir iş modelleriyle yenilikçi, farklılaşan ürünler sunarak<br />

2023 yılında sektörün en çok tercih edilen lider oyuncusu olma hedefiyle çalışmalarını<br />

sürdürdüklerini söyledi.<br />

Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />

projelerinizden bahseder misiniz?<br />

Ön üretimli yapılar ve yapı malzemeleri<br />

sektöründe faaliyet gösteren Vefa Holding,<br />

işçi kampları, petrol kampları, askeri<br />

kamplar, mülteci kampları ve afetzedeler<br />

için yaşam alanları, okullar hastaneler<br />

sosyal tesis binaları üretimini kapsayan<br />

geniş bir ürün yelpazesi ile faaliyetlerini<br />

sürdürmektedir.<br />

Sektörde birçok ilke imza atan Vefa, sektörü<br />

dünya çapında da bir noktaya ulaştırmıştır.<br />

Vefa, hafif çelik yapı sistemini<br />

Türkiye ile tanıştırdı 1999 yılında meydana<br />

gelen Marmara Depremi’nin ardından<br />

Türkiye’de doğan alternatif yapı sistemi<br />

ihtiyacı ile birlikte Vefa, Avrupa merkezli<br />

yeni bir teknoloji arayışına girdi. <strong>Yapı</strong>yı<br />

endüstrileştiren şirket, alışılagelmiş yapı<br />

Turan Koçyiğit / Vefa İcra Kurulu Başkanı<br />

sistemini önceden planlanabilir ve kontrol<br />

edilebilir hale getirdi. Teknolojiyi maksimum<br />

düzeyde kullanarak doğru malzeme<br />

ile doğru iş gücünü entegre eden bir yapı<br />

sistemi ortaya koydu.<br />

Vefa, işçinin hata yapma olasılığını minimuma<br />

indirme adına da çeşitli yöntemler<br />

geliştirdi. Örneğin; Profacto profilleri ile<br />

kaynaksız yapı teknolojisine geçti. Akabinde<br />

de kompozit panellerde Neopan teknolojisini<br />

kullandı. Kendi enerjisini kendi<br />

üreten ve ısı pompalarıyla ısıtılıp soğutulabilen<br />

Ekolojik Ev’i yaptı. Katlanabilir olma<br />

özelliğiile lojistik maliyetlerinde avantaj<br />

sağlayan katlanabilir Vekonas ve Vekonant<br />

konteynerlerinin üretimini gerçekleştirdi.<br />

Taklit edilemeyen pratik hazır konut<br />

Nestavilla ile Türkiye için dönüm noktalarından<br />

birine imza attı ve Fibercement<br />

90<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

levhaların üretimine Ekobord markası ile<br />

başladı. Vefa’nın bu ürünleri ve geliştirdiği<br />

teknolojiler sektörün büyümesi noktasında<br />

önemli adımlar oldu.<br />

Kısaca Vefa; sektörün okulu oldu, eğitimler<br />

verdi, mimarlar, mühendisler, teknik<br />

elemanlar yetiştirdi. Kendi alanıyla ilgili<br />

teknik detay kitapları hazırladı. Geliştirdiği<br />

ürünler yüksek lisans ve doktora tezlerine<br />

konu oldu. Her zaman en basit afet barınağından<br />

en konforlu kalıcı yapılara kadar<br />

insan doğasına uygun yaşam alanları üretmeyi<br />

hedefledi. Bugün itibariyle de dünyadaki<br />

her kıtada her türlü iklim koşulunda<br />

başarıyla test ettiği malzemeleri ve yapıları<br />

üretmektedir.<br />

İnovasyon, teknoloji ve yatırım konularını<br />

kurum kültürü olarak belirleyen Vefa,<br />

sadece Türkiye’de değil dünyanın pek<br />

çok yerinde birçok başarılı projeye imza<br />

atmaktadır. 2016 yılında 35 tane farklı<br />

ülkede projeler gerçekleştirdik.35 ülkenin<br />

8’i de ilk defa gidilen ülkeler oldu. 2016<br />

yılında ilk defa ürün gönderilen ülkeler arasında<br />

Malta, Slovakya, Bahreyn, Demokratik<br />

Kongo, Hindistan, Kolombiya, Kuveyt<br />

ve Fas yer aldı. <strong>2017</strong> yılına da Batı Afrika’da<br />

Fildişi, Gana, Nijerya ve Senegal’de<br />

aldığımız projelerle iyi bir giriş yaptık.<br />

En son Afganistan ile ülke genelinde prefabrike<br />

binalar inşa edebilecek bir fabrika<br />

kurmak üzere sözleşme imzaladık. Afgan<br />

Devleti’ne son teknolojilerle donatılmış<br />

prefabrik binalar inşa edebilecek bir fabrika<br />

kuracağız. Yaklaşık 3 yıl bu fabrikanın<br />

yönetiminde bulunacağız, sonra Afganistan<br />

Devleti’ne devredeceğiz. Bu anlaşma<br />

ile biz know how da ihraç etmiş oluyoruz.<br />

Afganistan dışında Cezayir’de de bir projemiz<br />

var. Geçen yıl Özgün İnşaat ve Cezayir<br />

Kamu Kesimi Endüstri Yerleşimleri (Divindus)<br />

ile kamuya ait altı iştirakin üretim<br />

süreçlerini iyileştirme, modernize etme<br />

ve birlikte üretim yapmaya yönelik bir anlaşma<br />

imzaladık. Ortaya koyduğumuz değerleri,<br />

altyapımızı ve birikimimizi paylaşmak<br />

ve Cezayir’in teknolojik gelişimine ve<br />

ihracat potansiyelini arttırmasına katkıda<br />

bulunabilmek bizim için büyük önem taşıyor.<br />

Bununla ilgili çalışmalarımız devam<br />

ediyor.<br />

Ayrıca Fildişi Sahilinin en büyük şehri olan<br />

Abidjan’da gerçekleştirdiğimiz bir projemiz<br />

mevcut. Fransızca Konuşan Ülkeler Oyunları<br />

<strong>2017</strong> (Francophone) dolasıyla ülkeye<br />

gelecek sporcuların kalacağı misafirhanelerin<br />

inşaatını yapıyoruz. 12 milyon dolar<br />

değerindeki ve 33 ayrı bloktan oluşan projede<br />

kırmızı, mavi, sarı, gri ve bej olmak<br />

üzere beş farklı renk kullanıldı. Tüm binalar<br />

prefabrik sistemle projelendirildi.<br />

Malezya’da bir projemiz bitmek üzere.<br />

Asya’nın en büyük projesine imza atacak<br />

olan Petronas için Malezya’da 1.800 adet<br />

modüler yaşam ünitesi ve 80 bin metrekarelik<br />

hafif çelik yapılardan oluşan lüks bir<br />

işçi kampı kurduk.<br />

Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />

sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />

yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />

avantajları bulunmakta?<br />

Çelik yapılar, sistem doğru çözümlendiğinde<br />

konforlu, estetik, yüksek ses ve ısı<br />

izolasyonlarına sahip, yangın dayanımı<br />

yüksek olan, depreme karşı güvenli, klasik<br />

yapı sistemlerine göre çok daha kısa<br />

sürede tamamlanabilen, geri dönüşümlü<br />

malzemeler kullanılarak üretilmiş, sözleşme<br />

anında teslim süresi ve bina bedeli<br />

sabitlenmiş, ön üretimli ve teknolojik altyapısı<br />

ile ölçülebilir değerlerde üretilen bir<br />

sanayi ürünü olan ve böylece şantiyedeki<br />

kurulum aşamasında hata ihtimalini ortadan<br />

kaldıran yapılardır.<br />

Proje ve statik hesap süreci bu sistem için<br />

özel olarak geliştirilmiş yazılımlar sayesinde<br />

tamamen teknolojik olarak ve hızlı bir<br />

şekilde gerçekleştirilmektedir. Üretim sürecinde<br />

ise yine tamamen bu sistem için<br />

özel olarak tasarlanmış ve Türkiye’ye Vefa<br />

tarafından getirilen Amerika ve Avustralya<br />

yapımı makine ve ekipmanlar kullanılmaktadır.<br />

Ana taşıyıcıda kullanılan ve hem taşıyıcı<br />

hem de duvar olarak sistemde yerini<br />

alan malzemeler tamamen galvanizli yapı<br />

çeliği levhalarından üretilmektedir.<br />

Yüksek ses, ısı izolasyonu ve yangın dayanımı<br />

gibi fonksiyonlar için özel çalışmalar<br />

yürütülmekte ve özel detaylar geliştirilmeye<br />

devam etmektedir. Tüm bunlar mimar<br />

mühendis grubu tarafından geliştirilmekte<br />

ve uygulaması da deneyimli montaj ekipleri<br />

tarafından yapılmaktadır. Böylece hafif<br />

çelik yapı sistemi ile bir yapının, üretim sürecindeki<br />

serüveninin belirsizliklerle dolu<br />

bir macera olmaktan çıkarılması mümkün<br />

olmaktadır. Çelik sistem yapılardaki yüksek<br />

izolasyon değerleri ısınma giderlerinde<br />

yaklaşık olarak 5 kat maliyet avantajı<br />

sağlamaktadır.<br />

Hafif çelik yapı sistemi klasik sistemler ile<br />

kıyaslanamayacak derecede yüksek inşaat<br />

hızına sahiptir. Özellikle inşaat sezonunun<br />

çok kısa olduğu bölgelerde güvenli,<br />

kaliteli ve en önemlisi de klasik yapı sistemlerine<br />

göre çok daha hızlı inşa edilebilen<br />

bir sistem olarak öne çıkmaktadır.<br />

Bu şekilde kısa sürede üretilip uygulandığı<br />

için zamandan tasarruf sağlarken acil<br />

çözümler için de ideal bir sistem olarak<br />

dikkat çekmektedir. Buna göre projesi hazırlanmış<br />

ve tüm izinleri alınmış bir konut,<br />

bir ay gibi bir süre içinde tamamlanabilmektedir.<br />

Hafif çelik sistemde kullanılan tüm malzemeler<br />

hafif olduğundan binanın yükü de<br />

oldukça azdır. Bu sayede her türlü zemine<br />

uygun kolay çözümler geliştirilebilmektedir.<br />

Dolayısıyla hem depreme dayanıklı<br />

hem de inşaat sezonuna bağlı kalmayan<br />

uygulamalar gerçekleştirilebilmektedir.<br />

Kullanılan malzemeler hafif olmasının<br />

yanında her biri bir sanayi ürünüdür. Hafif<br />

çelik yapı sistemi de bu malzemelerin<br />

teknik özellikleri dikkate alınarak tasarlandığından<br />

malzeme israfı yoktur. Bu teknolojik<br />

altyapı mimari serbestlikle birleşince<br />

yüksek estetiği sahip yapılar üretilebilmektedir.<br />

Hafif çelik yapı sistemi kullanılarak<br />

üretilen yapılar, tekrar tekrar sökülüp<br />

taşınabildiğinden ve bu sırada taşıyıcı<br />

sistemde kullanılan çeliğin geri dönüşümlü<br />

bir malzeme olmasından dolayı doğal<br />

kaynakların tüketilmesinin önüne geçilmiş<br />

olunmakta ve malzemenin tümü yeniden<br />

kullanılabildiğinden çevreci bir sistem olarak<br />

da dikkat çekmektedir.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 91


Dosya<br />

Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />

çok düşük seviyelerde olmasının<br />

size başlıca sebepleri nelerdir?<br />

Türkiye’de bu gelişimin yavaş olması,<br />

her yenilikte olduğu gibi hafif çelik yapı<br />

sisteminin de kullanıcılar tarafından en<br />

ince ayrıntısına kadar sorgulanmasından<br />

ve mesafeli yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır.<br />

Sorgulayıcı olunmasına itiraz<br />

etmek mümkün değildir. Ancak soru işaretlerinin<br />

ortadan kaldırılmasına, alışkanlıkların<br />

değişmesine, alternatiflerin de var<br />

olduğunun kabul görmesine katkıda bulunmak<br />

gerekmektedir.<br />

Çelik yapı sisteminin yavaş da olsa kat ettiği<br />

mesafe, konut üretimlerinde çelik yapı<br />

tercihini yaygınlaştırmıştır. Bunun yanında<br />

profesyonel kullanım için “üretilen prestijli<br />

binalar, çelik yapı sisteminin sunduğu estetik<br />

avantajları nedeniyle öne çıkmıştır.<br />

Çelik yapı sektörünün geldiği nokta, artık<br />

kamu binalarının, hastanelerin, okulların<br />

da bu sistemle yapılabileceği bilincinin<br />

yerleşmeye başladığını göstermektedir.<br />

Ayrıca sektöre katılan diğer girişimciler ile<br />

birlikte Türkiye’de ve yakın coğrafyada bir<br />

talep potansiyeli oluşması sağlanabilmiştir.<br />

Bu potansiyel ülkenin ihracat potansiyeline<br />

de önemli katkılar sunmaya devam<br />

etmektedir. Ayrıca yapının kendisinin ve<br />

yapının tümünde kullanılan malzemelerin<br />

birer sanayi ürünü olması, çelik yapı sistemine<br />

olan ilgi ve talebin artmasına paralel<br />

olarak pek çok sanayi kolunun gelişimini<br />

hızlandıracaktır. Böylece sisteminin yüksek<br />

oranlarda istihdam oluşturma potansiyeli<br />

de vardır.<br />

Çeliğin emniyet gerilmesinin yüksekliği sayesinde<br />

depreme en iyi karşılık veren malzeme<br />

olduğu gerçeği dikkate alındığında<br />

Türkiye’de inşaat sektöründe çelik kullanımı<br />

isabetli bir tercih olacaktır. Çünkü çelik,<br />

ahşaptan 21, betonarmeden 10 kat daha<br />

esnektir. Her türlü zemine uygun olduğu<br />

gibi zemini deprem güvenliği açısından<br />

risk taşıyan bölgeler için vazgeçilmezdir.<br />

Hafiftir, özgül ağırlığı taşıdığı yüke oranla<br />

küçüktür. Yüzde 100 geri dönüşümlüdür.<br />

Tüm bu özellikler çeliğin sağlamlığını tartışılmaz<br />

kılar. Dolayısıyla çelik yapı sistemi<br />

kullanılarak üretilen yaşam alanlarının<br />

önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle çelik<br />

yapıya daha fazla önem verilmeli, hatta<br />

teşvik edilmelidir.<br />

Kentsel dönüşümde ise mevcut fiziksel<br />

durum ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi,<br />

güzelleştirilmesi, daha sağlıklı bir yerleşim<br />

düzeni hedefleniyor. Hafif çelik yapı<br />

sistemi depreme dayanıklılığının yanında<br />

kentsel dönüşüm ile hedeflenen estetik<br />

ve çevreye duyarlılık konusunda da farkını<br />

ortaya koyuyor. Bu nedenle kentsel yaşam<br />

düzeyinin yükseltilmesi için konutlar, okul,<br />

hastane, kamu binaları gibi sosyal yaşam<br />

alanlarının inşasında hafif çelik yapıyı<br />

öneriyoruz. Hafif çelik yapı sistemi ile az<br />

katlı yapılardan oluşan, özlenen mahalle<br />

kültürünün yeniden hakim olduğu, sokaklarında<br />

gökyüzünün görülebildiği estetik<br />

ve konforlu yaşam alanları oluşturarak şehirler<br />

yayılabilir. Başta Avrupa ülkeleri olmak<br />

üzere gelişmiş pek çok ülkede şehir<br />

merkezine yakın müstakil ve az katlı olarak<br />

konumlandırılmış benzer yaşam alanları<br />

görülüyor. Çelik yapılar alternatifleri ile<br />

kıyaslanamayacak kadar kısa sürelerde<br />

inşa edilebiliyor bu nedenle dönüşüm hızla<br />

gerçekleşebilir.<br />

Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />

öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />

proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />

2016 yılı sonu itibariyle yeniden yapılanmamızı<br />

tamamladık. Enerjimizi daha doğru<br />

kullanalım, daha iyi odaklanalım mantığıyla,<br />

organizasyon şemamızda da değişikliğe<br />

gittik. Proje Yönetimi departmanımızı<br />

kurduk. Bu bize ciddi anlamda verimlilik<br />

kattı. Müşterilerimizden çok olumlu da<br />

geri dönüşler aldık.<br />

Bunun yanı sıra Turquality çalışmalarımızı<br />

yaptık. Ön üretimli yapılar sektöründe ilk<br />

defa biz Turquality’nin en üst seviyesinden<br />

destek programına kabul edildik. Bununla<br />

ilgili çalışmalarımız devam ediyor.<br />

Bu marka destek programı ihracatçıyı destekliyor,<br />

biz de bu belge sayesinde ciddi<br />

bir ivme kazanacağız.<br />

Yurtdışında pazarlama ve markalaşma yatırımları<br />

yapacağız.<br />

Küresel pazarlarda ve farklı kültürlerdeki<br />

potansiyel müşterilerimize sürdürülebilir<br />

iş modelleriyle yenilikçi, farklılaşan ürünler<br />

sunarak 2023 yılında sektörün en çok<br />

tercih edilen lider oyuncusu olmayı hedefi<br />

ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Vefa, bugüne kadar 5 milyon metrekareyi<br />

aşan üretimi ve montajı tamamlayarak<br />

90’ın üzerinde ülkeye ürün ve hizmet ulaştırdı.<br />

Geçen yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi<br />

(TİM) tarafından açıklanan en başarılı ilk<br />

1000 ihracatçı firma arasında da yer aldı.<br />

Türkiye’de ki toplam 67.000 ihracatçı firma<br />

içinde en çok ihracat yapan ilk 1000<br />

ihracatçı firma arasına girerek 610. sırada<br />

yer aldı.<br />

Ön üretimli yapılar alanında dünyanın devlet<br />

destekli ilk ve tek markalaşma programı<br />

olan Turquality Programı’na da geçen<br />

yıl girdik. <strong>2017</strong> yılına ise Batı Afrika’da<br />

Fildişi, Gana, Nijerya ve Ruanda’da aldığı<br />

projeler ile iyi bir giriş yaptık. Yurtdışı pazarlarda<br />

büyümeye devam edeceğiz. Ayrıca<br />

ürün ihracatı yanında know-how ihracatı<br />

da yapıyoruz.<br />

İnovatif ürünlerimiz, sürekli yenilediğimiz<br />

üretim teknolojilerimiz ve AR-GE yatırımlarımızla<br />

birçok ödülün de sahibi olduk.<br />

Yaptığımız inovatif çalışmalarımızla Türkiye’nin<br />

AR-GE Şampiyonları listesinde yer<br />

aldık. Turkishtime tarafından gerçekleştirilen<br />

Türkiye’nin İnovasyon Raporu AR-GE<br />

250 Araştırması’nda listeye giren Türkiye’nin<br />

ilk 250 firmasından biri olduk.<br />

Ayrıca geliştirdiğimiz iki farklı ürünümüz<br />

olan Vekonar ve Modüler Ev ile Design<br />

Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’nde<br />

Kurumsal ve Ticari Ürünler kategorisinde<br />

İyi Tasarım Ödülünün sahibi olduk.<br />

Sürdürülebilir bir büyüme ile Türkiye’nin<br />

en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer<br />

aldık.<br />

Öte yandan İstanbul Ticaret Odası tarafından<br />

açıklanan 2014 verilerine göre en<br />

çok vergi ödeyen İTO üyesi firmalar arasında<br />

Vefa Holding’in lokomotif şirketi Vefa<br />

Prefabrike <strong>Yapı</strong>lar San. Tic. A.Ş, de Bronz<br />

madalyaya hak kazandı.<br />

92<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Karmod;<br />

Kalitesiyle 100’e yakın ülkede yapıları bulunan<br />

dünyanın tanıdığı bir Türk markası<br />

“Türk prefabrik yapı sektörü olarak Dünya genelinde önemli bir isim edindik. Dünyada<br />

prefabrik yapı sektörü denildiğinde ilk akla gelen ülke Türkiye diyebiliriz.”<br />

Karmod iyi organize olmuş sekronize çalışan<br />

ekipleriyle aynı anda Dünyanın farklı<br />

ülkelerinde projeler gerçekleştirme gücüne<br />

sahip Karmod, iyi şekilde organize<br />

olmuş kadrosuyla 30 yılı aşkın süredir<br />

sektöründe faaliyet göstermekte. Karmod<br />

Genel Müdürü Hakan Durmaz ile yapmış<br />

oldukları faaliyetler ve sektördeki son gelişmeleri<br />

konuştuk.<br />

Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />

projelerinizden bahseder misiniz?<br />

Karmod 1986 yılında kurulmuş olup Prefabrik<br />

<strong>Yapı</strong> sektöründe üretim gerçekleştirmektedir.<br />

Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan<br />

Afrika’ya, Avustralya’ya kadar<br />

bugün itibariyle Karmod; 100’e yakın ülkeye<br />

gerçekleştirdiği ihracatıyla bugün sektörünün<br />

öncü markası konumunda.<br />

Prefabrik, hafif çelik, konteyner ve kabin<br />

yapı modellerinde alternatifli binalar üretiyoruz;<br />

Genel anlamda;<br />

Her alanda projeler için; - işçi şantiye<br />

kamp yapıları,<br />

- Eğitim ve hastane yapıları,<br />

- Ofis ve yönetim binaları,<br />

- Evler ve toplu konutlar,<br />

- Afet sonrası acil yaşam üniteleri<br />

- Güvenlik ve büfe kabinleri<br />

- Zırhlı Kurşun Geçirmez Güvenlik Klübesi<br />

ve Zırhlı Siperlik<br />

gibi benzeri çok sayıda yapının üretimini<br />

gerçekleştiriyoruz.<br />

KISACA BAZI PROJELERİMİZ<br />

- BP Azfen Şahdeniz 2 Projesi işçi kamp<br />

yapıları (Yatakhaneler, Yemekhane, Sağlık<br />

Merkezi, Yönetim ve Çalışma Ofisleri,<br />

Kantin, Sosyal Tesis binları vb.). (Azerbaycan<br />

Bakü yakınlarında Dünyanın şu ana<br />

kadar tesbit edilebilmiş en yüksek doğalgaz<br />

rezervine sahip şantiye projesidir. Proje<br />

tamamlandığında –TANAP- Türkiye üzerinden<br />

tüm Avrupaya enerji sağlayacak.)<br />

- Irak’ın Bağdat ve Kut Şehirlerinde 10 bin<br />

kişinin yaşadığı 1884 adet prefabrik konut<br />

ve sosyal tesis yapılarını 7 ay gibi rekor bir<br />

sürede tamamladık.<br />

- İstanbul 3. Havalimanı 1.500 kişilik işçi<br />

kamp yapılarını ürettik. (Yatakhaneler,<br />

Yemekhane, Sağlık Merkezi, Yönetim ve<br />

Çalışma Ofisleri, Kantin, Sosyal Tesis binları<br />

vb.)<br />

Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />

sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />

yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />

avantajları bulunmakta?<br />

- Hızlı ve ekonomik bir inşa sürecine sahiptir.<br />

94<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

- <strong>Yapı</strong>m süreci iklim koşullarından etkilenmez.<br />

- Farklı iklim koşulları için farklı ve ekonomik<br />

çözümlerle yüksek enerji verimliliği<br />

sağlar.<br />

- Dünyada bilinen depreme en dayanıklı<br />

yapı sistemidir.<br />

- Hafifliğinden dolayı en kötü zemin koşullarında<br />

dahi inşa edilebilir.<br />

- Uluslararası standartları kabul eden tüm<br />

ülkelerde uygulanan bir sistemdir.<br />

- Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularında<br />

benzersiz avantajlara sahiptir.<br />

- Mimari, elektrik ve mekanik çözümlerde<br />

büyük kolaylık ve esneklik sağlar.<br />

- Kullanıcılara yüksek yapı fiziği olanakları<br />

sunar. (Isı, ses, nem, günışığı gibi faktörler)<br />

Çok daha uzun ömürlüdür.<br />

- Kolonsuz ve kirişsiz tasarımı, iç mimari<br />

ve dekorasyon rahatlığı sağlar, ferah ve<br />

daha geniş iç mekânlar sunar.<br />

- Sağlıklı iç hava kalitesine sahip mekânların<br />

inşası için en uygun çözümdür.<br />

- İnşa sahası, çevre ve sosyal yaşam kalitesini<br />

etkilemez.<br />

- İnşa esnasında çevreci ve minimum su<br />

tüketimi tasarruf sağlar, su kaynakları ve<br />

yer altı sularının kirlenme riskini azaltır.<br />

- % 90 ve üzeri oranda geri dönüştürülebilir<br />

malzemedir.<br />

Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />

çok düşük seviyelerde olmasının<br />

size başlıca sebepleri nelerdir?<br />

- Çelik yapıların avantajlarının yeterince<br />

tanınmaması - Özellikle büyükşehirlerde<br />

arsa maliyetlerinin yüksek oluşu 3 veya 4<br />

katlı yapılabilen çelik yapıları maliyetli kılabiliyor.<br />

(Arsa/yapı oranı)<br />

Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />

öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />

proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />

Karmod olarak 100’e yakın ülkeye ihracat<br />

gerçekleştirdik. Sürdürülebilir bir ihracat<br />

ivmesi yakaladık. Her yıl ortalama 30 ülkede<br />

60 civarı büyük proje gerçekleştiriyoruz.<br />

Bu projelerimizde ağırlığı enerjiden<br />

madenciliğe, yol yapımdan havaalanlarına<br />

şantiye yapıları, toplu konutlar, ofis yapıları<br />

vb. yapılar oluşturuyor.<br />

Hakan Durmaz / Karmod Genel Müdürü<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Afrika ve Ortadoğu’dan sonra Güney<br />

Amerika ülkeleri en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz<br />

ülkeler arasına girdi.<br />

Karmod olarak kalitemizi Avrupa ülkelerine<br />

de kabul ettirdik.<br />

İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak<br />

üzere 12 Avrupa ülkesinde projeler<br />

gerçekleştirdik ve gerçekleştiriyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong>larımızın son derece güvenli<br />

ve uzun ömürlü olduğunun bilinmesini<br />

isteriz.<br />

<strong>Yapı</strong>larımızın tamamı demonte birleşimli<br />

özelliğimizle farklı proje veya mekanlarda<br />

kullanılma avantajına sahip.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 95


“Hafif Çelik <strong>Yapı</strong>lar;<br />

çevreye en az zarar veren, güvenli,<br />

ekonomik ve dayanıklı yapılardır”<br />

“Aksay Çelik’in en temel hedefi elbette önce ülkemiz, sonra da dünya için iyi ve yaratıcı<br />

şeyler yapabilmek, insanlara huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri modern alanlar sunabilmektir.<br />

Bu anlamda var gücümüzle çalışıyoruz.”<br />

Fatma Altun / Aksay Çelik <strong>Yapı</strong> Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Türkiye’nin yanı sıra pekçok yabancı ülkede<br />

de Çelik <strong>Yapı</strong>lar üzerine başarılı projelere<br />

imza atan Aksan <strong>Yapı</strong> her biri kendi<br />

alanında uzman ve deneyimli kadrosu ile<br />

müşterilerinin talep ve ihtiyaçlarına anında<br />

cevap verebilmekte. Aksan Çelik <strong>Yapı</strong><br />

Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Altun ile<br />

dosya konumuz çerçevesinde bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik. Sektör tecrübesi, olaylara<br />

hakimiyeti ve yalın anlatımı ile merak ettiğimiz<br />

tüm soruları yanıtlayan sayın Altun’a<br />

teşekkür ediyoruz..<br />

Fatma Altun, öncelikle kısaca<br />

kendinizden bahseder misiniz?<br />

Yaklaşık 10 yıldır çelik sektöründe çalışıyorum.<br />

Egem Çelik sektöre ilk girdiğimizde<br />

kullandığımız isimdi. Şuan da Aksay Çelik<br />

yapı olarak hizmet sunmaktayız. Yıllardır<br />

hafif çelik sektöründe yaşanan gelişmeleri<br />

yakından takip etmekteyiz. Gelişmiş<br />

ülkelere yapmış olduğumuz ziyaretlerde,<br />

özellikle ABD, Kanada ve Avustralya’da bu<br />

sistemin ciddi anlamda kullanımı olduğunu<br />

ve büyük bir pazar payı olduğunu gördük.<br />

Sistemin Türkiye’ye entegrasyonunu<br />

sağlamak için birçok teknik çalışmalarımız<br />

oldu. Üretim teknolojisinin ülkemize<br />

taşınması, yazılım alt tabanı ile üretim<br />

konusunda teknik eleman yetiştirilmesi,<br />

bina teknik detaylarının çözümlenmesi vb.<br />

çalışmalar uzun bir zamanımızı aldı. Fakat<br />

buna değdiğini, hatta az bile çalıştığımızı<br />

şimdi daha iyi görebiliyoruz.<br />

Aksay Çelik’in, hafif çelik konstrüksiyon<br />

binalar konusunda uzman hale gelmesi,<br />

yurt içi pazarda karşılığını hemen buldu<br />

aslında. Türkiye’nin dört bir tarafından,<br />

her iklim bölgesinden, çeşitli adetlerde ve<br />

metrajlarda projelerimiz devam ediyor.<br />

Yurt içi yatırımcılarımızın yanı sıra, yurt dışı<br />

pazarlarda etkin Türk veya yabancı yatırımcılarla<br />

da sistem ile çok ilgili. Şu an Avrupa<br />

başta olmak üzere, Kuzey Afrika ve<br />

Ortadoğu’dan inanılmaz talep bulunuyor.<br />

Bu taleplere gereken kalitede ve hızda cevap<br />

verebilmek bakımından biz de firmamızı<br />

geliştirdik ve sert yurt dışı pazarına<br />

hazırlandık. Siyasi kimi düzensizlikler ve<br />

hatta savaşın sürdüğü bölgelerde dahi insanların<br />

konut ihtiyacına yanıt verebilmek<br />

için çalışıyoruz.<br />

Enerji verimliliği, yalıtım ve<br />

sürdürülebilirlik noktasında, çelik<br />

yapıların diğer yapılara göre ne gibi<br />

avantajları bulunmaktadır?<br />

Bu nokta bizim sektörümüz bakımından<br />

en can alıcı noktalardan biridir. Türkiye<br />

bir enerji ülkesi değil. Yani enerjinin ucuz<br />

96<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

olmadığı ülkelerde birçok detay önem kazanmaktadır.<br />

Ülkemizde son yıllarda devletimizin<br />

de ön ayak olması ile bir enerji<br />

tasarrufu kampanyası başlatıldı aslında.<br />

Düşük tüketimli ampullerin yaygınlaştırılmasından<br />

tutun, bina yalıtım sistemlerinin<br />

zorunlu kılınmasına kadar ciddi bir çaba<br />

içerisine girildi. Bu anlamda bu çalışmaların<br />

ne derece başarılı olduğu ne yazık ki<br />

tartışma konusudur. Enerji tasarrufuna yönelmek<br />

de bir sofistike alt yapı, bu tip bir<br />

kaygı taşınması durumunu zorunlu kılıyor.<br />

Ancak insanımıza bu noktada doğru bakabileceği<br />

bir zemin nedense verilmiyor. İlk<br />

etapta cebinden çıkana bakan bir toplumun<br />

enerji tasarrufu konusunda gereken<br />

hassasiyeti göstermesi mümkün değildir.<br />

Bu noktada Aksay Çelik, irtibat sağlayabildiği<br />

oranda insanımıza enerji konusunun<br />

önemini arz etmeye çalışıyor. Firma olarak,<br />

son dönemde öne çıkan “pasif ev”<br />

konusu üzerinde çalışmalarımız devam<br />

ediyor. Uzman bir kadroya sahip olmak<br />

avantajımızı burada kullanacağız. Enerji<br />

sarfiyatı olmayan ve hatta kendi enerjisini<br />

üreten evler inşa etmek en önemli hedeflerimizden<br />

biri.<br />

Özellikle Kuzey Avrupa’da yapmış olduğumuz<br />

çalışmalarda, ilgili makamların<br />

yalıtım, enerji tasarrufu noktasındaki hassasiyeti<br />

görülmeye değerdi. Duvar detaylarında,<br />

çatıda, beton zemin yalıtımı konularında<br />

ciddi bir hassasiyet göstermekte<br />

idiler. Kuzey Avrupa dediğimiz, aslında<br />

bizim Doğu Anadolu bölgemiz ile benzerlikler<br />

göstermektedir. -25 C / -40 C aralığında<br />

seyreden bir soğuk var örneğin. Kar<br />

yükleri, yağış oranları da benzerlikler gösteriyor.<br />

Ancak ne yazık ki biz ülke olarak<br />

aynı hassasiyeti göstermiyoruz; kamu ve<br />

özel binalarımızda milletimizin ortak kaynağı<br />

olan enerjimizi boşa harcıyoruz.<br />

Bu noktada çelik, betonarme yapılardan<br />

kat kat üstün bir yalıtım, enerji tasarrufu<br />

imkânı vermektedir. Çelik yapı, aynı zamanda<br />

yalıtım amacı ile yapılan, ancak<br />

yanıcılığı, yapının taşıyıcı sistemine zarar<br />

vermesi ve verimsizliği nedeniyle ülkemiz<br />

dışında tercih edilmeyen XPS-EPS mantolama<br />

vb. bir ekstra çalışma gerektirmeden<br />

gereken değerlerde yalıtım sağlayan bir<br />

yapıdır.<br />

Çelik yapılar, aynı zamanda neredeyse<br />

%95 geri dönüştürülebilir yapılardır. Uzun<br />

bir kullanım ömrüne sahiptir, bu manada da<br />

betonarme yapılardan ileridedir. Hafif çelik<br />

yapı sisteminin hem şantiye aşamasındaki<br />

teknik terimle kuru imalat-montaj aşaması,<br />

hem de az atık ortaya çıkarmakta.<br />

Bunların yanı sıra çelik yapıların betonarme<br />

yapılara nazaran birçok avantajı var.<br />

Yatırım düşünen okuyucularınızı aydınlatmak<br />

bakımından bu konuları belirtmek<br />

istiyorum. Mimari projesi yapılmış bir<br />

projenin statik hesaplamalarına göre betonarme<br />

sistemlerde var olan kiriş-kolon<br />

aplikasyonu sonrası görülen mimari alan<br />

daralmaları, kolon ve kirişlerin duvarlarda<br />

çıkmalar oluşturması ve özellikle mimarların<br />

taşıyıcı sistemde oluşabilecek<br />

problemleri gözeterek proje aşamasında<br />

estetik açıdan belli kısıtlamalara gitmek<br />

zorunda kalması betonarme yapı sistemin<br />

bir dezavantaj. Hafif çelik sistemlerde ise<br />

mimari planda bir daralma olmuyor.<br />

Üretim ve saha montajında gözle görülür<br />

düzeyde bir hız farkı bulunmakta. Bu pratik<br />

durum, elbette maliyet anlamında bir<br />

avantaj olarak hafif çelik yapı hanesine bir<br />

artı daha kazandırıyor.<br />

Ve belki de en önemli avantaj, ki bu hakikaten<br />

hayati bir konu, depreme karşı olan<br />

dayanıklılığıdır. Hafif çelik sistem binalar,<br />

süneklik katsayısı ve yapısal hafifliği sayesinde<br />

betonarme yapılara göre depreme<br />

karşı 10 kat daha güçlüdür.<br />

Finansal açıdan hafif çelik sistemlerde<br />

fabrika üretimi ön planda olduğu için daha<br />

az işgücü kullanımı, inşaat yapım süresinin<br />

az olması ve temel beton, taşıyıcı<br />

sistem, bölme duvarlar, sıvalar, cephe<br />

mantolaması, çatı yapımı betonarme yapı<br />

sistemlerine göre yaklaşık %25 daha ucuz<br />

olması finansal yönden hafif çelik sistemlerin<br />

öne çıkmasını sağlıyor.<br />

Sektör içinde çelik inşaat oranının<br />

çok düşük seviyelerde olmasının<br />

sizce başlıca sebepleri nelerdir?<br />

Bu konuda hem firma içinde uzman arkadaşlarımızla,<br />

hem de danışmanlarımız<br />

ile defalarca istişarelerde bulunduk. Çelik<br />

yapıların yaygınlaşması önünde birkaç<br />

ciddi engel var. Bu engellerden ilki ve<br />

en önemlisi çelik yapı uygulamalarını sanatına<br />

uygun icra etmeyen firmaların çoğunlukta<br />

olması. Bu durum, çelik yapılara<br />

karşı olan toplumsal güveni azaltıyor.<br />

“Eğer betonarme yapı inşa edecek kadar<br />

kaynak yok ise çelik yapı tercih edilmeli”<br />

veya “sık kullanılmayan yapılarda çelik tercih<br />

edilmeli” türünden son derece yanlış<br />

bir algı oluştu. Bu algıyı yaratan, geçici çözüm<br />

sunan, modüler, tabiri caiz ise “ucuz<br />

yollu” yapılar ile hafif çelik konstrüksiyon<br />

yapıların birbiri ile karıştırılması.<br />

Bu noktada çözüm olarak hafif çelik yapı<br />

alanında uzman, işi layıkıyla yapan firma<br />

sayısının artması, bu firmaların bünyesinde<br />

çalışan mavi ve beyaz yaka işçilerin bu<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 97


Dosya<br />

alanda gelişmelerinin sağlanması gerekiyor.<br />

Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde ve<br />

bu ülkelerin tüm iklim koşullarında kullanılan<br />

çelik yapılara güvenin artırılması gerekiyor.<br />

Yani örneğin ABD bu sistemi hem<br />

Alaska’da, hem Arizona’da kullanıyor. Burada<br />

hükümetlerin de konuya global yaklaşması<br />

gerekiyor. Yani, inşaat maliyetleri<br />

düşük, kullanıma sunulma süresi kısa,<br />

yalıtım değerleri yüksek, deprem riskini<br />

minimuma indiren bu yapı tipini yaygınlaştırmak<br />

bakımından bazı çalışmalarda öncü<br />

olması gerekiyor.<br />

Bu konuda devletimizin bir desteği yok<br />

değil; neredeyse her alanda çelik yapı<br />

çözümleri ile ilgili ihaleler bulunuyor. Hastane,<br />

okul, aile sağlık merkezleri, kamu<br />

binaları vb. yapılarda devletimiz de hızlı ve<br />

güvenilir olan hafif çelik yapıları tercih etmeye<br />

başlamıştır.<br />

Üçüncü bir konu ise, çelik yapıların sadece<br />

villa benzeri müstakil yapılar için<br />

uygun olduğu düşüncesidir. Oysa ki, hafif<br />

çelik yapı elemanları kullanılarak çok katlı<br />

apartmanlar, yüksek katlı yapılar da inşa<br />

edilebilmektedir.<br />

Aksay Çelik olarak bu tip projelere de hem<br />

Türkiye’de, hem yurt dışında imzamızı attık.<br />

Bu tip yapılarda da çelik konstrüksiyon<br />

çözümler tercih edilir ise, inşaat pazarında<br />

çelik yapıların payı hızla artacaktır.<br />

Önümüzdeki dönem için hedef ve<br />

öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni<br />

proje/yatırımlarınız olacak mı?<br />

Aksay Çelik için hedef, yurt içi pazarında<br />

yerini sağlamlaştırmak, yapının yaygınlaşması<br />

için gerekli çalışmaları hız kesmeden<br />

sürdürmek; yurt dışı pazarında<br />

ise bir Türk firması olarak marka değerini<br />

ve dolayısı ile pazar payını artırmak.<br />

Net bir tarih vermek mümkün değil, ancak<br />

inşaat kültürümüz, tıpkı sosyo-kültürel<br />

yapımızın değişmesi gibi, değişecektir.<br />

Bu değişim pratik olana, makul<br />

olana doğru olacaktır. Makul olan ise<br />

günümüzde maksimum fayda sağlayan,<br />

çevreye en az zarar veren, güvenli, ekonomik<br />

ve dayanıklı yapılardır elbette ve<br />

bu aslında hafif çelik yapının da tanımı.<br />

Bu anlamda geleceğin çelik konstrüksiyon<br />

yapıların olacağını düşünüyorum.<br />

Firmamızı da bu geleceğe hazırlamak en<br />

büyük hedefimiz. Yakın zamanda Kuzey<br />

Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri<br />

ile yoğun görüşmelerimiz oldu. Yurt<br />

içi projelerimizin yanı sıra, bu ülkelerde<br />

bir satış ve uygulama ağı oluşturmak<br />

suretiyle toplu konut projelerine imza<br />

atma hedefimiz var. Üretim teknolojimizi<br />

de bu ülkelerde yürüteceğimiz projeler<br />

sayesinde ihraç edebileceğiz. Türk malı<br />

malzemelerin yurt dışında yaygınlaşması<br />

çalışmalarına katkı sunmak noktasında<br />

da adım atmaya devam etmiş olacağız.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu<br />

durumu değerlendirdiğimizde “sınırlı<br />

kaynaklar-sınırsız ihtiyaçlar” dengesinin<br />

ne kadar önemli olduğunu daha iyi<br />

anlıyoruz. Elimizdeki imkânları en akıllı<br />

biçimde kullanarak, üretebileceğimiz en<br />

faydalı ürünü ortaya koymak için ciddi<br />

çaba sarf etmekteyiz. Burada Aksay Çelik’in<br />

en temel hedefi elbette önce ülkemiz,<br />

sonra da dünya için iyi ve yaratıcı<br />

şeyler yapabilmek, insanlara huzur ve<br />

güven içinde yaşayabilecekleri modern<br />

alanlar sunabilmektir. Bu anlamda var<br />

gücümüzle çalışıyoruz. Umarız bu çalışmaların<br />

insanımıza, toplumumuza faydası<br />

olur; yeni nesilleri güvenli ortamlarda,<br />

binalarda büyütme imkânımız olur.<br />

Saygılarımı sunuyorum.<br />

98<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Business İstanbul<br />

LEED Platin yeşil bina sertifika adayı<br />

İstanbul Anadolu yakasının en değerli lokasyonu olan Göztepe E-5 üstünde yer alan, merkezi<br />

konumu, mimari tasarımı ve ileri teknolojik ofis donanımı ile fark yaratan Business İstanbul,<br />

dünyada kabul edilebilirliği en yüksek yeşil bina sertifikası olan LEED’in en üst kategorisi<br />

LEED Platin’e aday oldu.<br />

100 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Dosya<br />

Türkiye’nin en büyük A plus ofis projesi<br />

Business İstanbul, Green Business Certification<br />

Instute (GBCI) tarafından verilen,<br />

dünyada tanınırlığı ve kabul edilebilirliği<br />

en yüksek yeşil bina sertifikası olarak bilinen<br />

LEED sertifikasının adayı oldu. GBCI<br />

tarafından çevreci faktörler, ekonomik<br />

kullanım ve sağlıklı yaşam koşulları kriterleri<br />

doğrultusunda verilen LEED yeşil bina<br />

sertifikasının en üst kategorisi olan LEED<br />

Platin sertifikasına aday olan Business<br />

İstanbul, iş dünyasına prestij kazandıran<br />

projelerin başında geliyor.<br />

Proje için ideal konumlama<br />

LEED sertifikası kriterlerini sürdürülebilir<br />

arazi, su verimliliği, malzeme ve kaynaklar,<br />

enerji ve atmosfer, iç mekan kalitesi,<br />

tasarımda inovasyon ve bölgesel öncelik<br />

oluşturuyor. Bu çerçevede Business İstanbul,<br />

sürdürülebilir arazi kriteri kapsamında<br />

sahanın sulak alan ve koruma bölgesi<br />

olmayan bir konumda seçilmesi, inşaat<br />

esnasında erozyon ve sediment kontrol<br />

planı uygulaması ve ısı adası etkisinin<br />

azaltılması için peyzajda ve çatı kaplamalarında<br />

açık renkli materyal kullanımını<br />

gerçekleştiriyor. Bununla birlikte projede,<br />

otopark sayısı minimum seviyede tutularak<br />

düşük emisyonlu araçlar için öncelikli<br />

park yeri imkanı sağlanıyor, bisiklet park<br />

alanları düzenlemesi yapılarak alternatif<br />

ulaşım sistemleri artırılıyor. Bulunduğu<br />

konum itibariyle ise tüm toplu ulaşım seçeneklerine<br />

yürüme mesafesinde erişim<br />

sağlanıyor.<br />

Enerjiden %26 tasarruf<br />

Business İstanbul’da LEED’in enerji ve atmosfer<br />

kriteri kapsamında iklimlendirmede<br />

yüksek verimli VRF sistemleri, yüksek<br />

ısı yalıtım özelliğine sahip cephe sistemleri,<br />

frekans konvertörlü pompalar ve ısı<br />

geri kazanımlı havalandırma uygulamaları<br />

yapılıyor. Bu nitelikler sayesinde Business<br />

İstanbul’da %26 düzeyinde enerji tasarrufu<br />

sağlanması hedefleniyor.<br />

İnşaatın %20’si geri dönüştürülmüş<br />

malzemeden<br />

Business İstanbul’da LEED’in malzeme ve<br />

kaynakların kullanımı doğrultusunda %20<br />

oranında geri dönüştürülmüş malzeme<br />

kullanımı ve %20 oranında yerel malzeme<br />

kullanımı hedefleniyor. <strong>Malzeme</strong>lerin<br />

ulaşımından kaynaklanan karbon emisyonunun<br />

minimum düzeye düşürülmesi de<br />

sağlanıyor.<br />

Diğer yandan, Business İstanbul’un inşaatı<br />

sırasında çıkan inşaat çeliği, beton,<br />

moloz, ambalaj atıkları ve evsel atıkların,<br />

atık yönetim planı kapsamında ayrı ayrı<br />

toplanarak geri dönüşüm tesisine gönderilmesi<br />

planlanıyor. Ayrıca projede, bina<br />

kullanıcılarının rahatlıkla ulaşabilecekleri<br />

alanlarda geri dönüşüm çöp kutuları bulundurulması<br />

ve çıkan atıkların atık yönetimi<br />

kapsamında geri dönüşüm tesisine<br />

gönderilmesine yer veriliyor.<br />

İç mekanlarda yüksek hava kalitesi<br />

Sağlıklı yaşam koşullarının oluşturulması<br />

amacıyla Business İstanbul’da düşük<br />

uçucu organik bileşik içerikli yapıştırıcı ve<br />

boyalar kullanılarak iç ortam hava kalitesinin<br />

artırılması, iç mekan hava kalitesi<br />

kontrolü için bina açıklarına yakın alanlarda<br />

sigara kullanımın yasaklanması ve<br />

mekan kullanımına uygun mekanik havalandırma<br />

sistemi gerçekleştiriliyor. Yüksek<br />

standartlarda havalandırma ve termal<br />

konfor sağlanırken, kanserojen içeriği<br />

düşük boya ve kaplamalar gibi uygulama<br />

malzemeleri kullanılıyor. Projede ayrıca<br />

%75 oranında gün ışığından yararlanarak<br />

doğal aydınlatma sağlanması ve yaşam<br />

alanlarının %90 oranında manzaralı olması<br />

hedefleniyor. İstanbul Anadolu yakasının<br />

en değerli lokasyonu olan Göztepe E-5<br />

üstünde yer alan, merkezi konumu, mimari<br />

tasarımı ve ileri teknolojik ofis donanımı<br />

ile fark yaratan Business İstanbul, LEED<br />

Platin sertifikası adayı olarak da iş dünyasına<br />

çok daha yüksek bir prestij sağlamayı<br />

hedefliyor. Business İstanbul’un ilk iki bloğu<br />

Haziran ayında, üçüncü bloğu ise Eylül<br />

ayında tamamlanıyor. Business İstanbul,<br />

<strong>2017</strong> Haziran ayından itibaren dekorasyonu<br />

da bitirilmiş olarak iş dünyasına hizmet<br />

vermeye başlayacak.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 101


Amad Gayrimenkul ve Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile<br />

Kartal Wings Projesi<br />

Suudi Arabistan kökenli Amad Gayrimenkul ve Türk inşaat şirketi Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile<br />

Kartal’da yapımına başlanan Kartal Wings projesi 186 milyon TL yatırım değerine sahip.<br />

Proje 12 dönüm arazi üzerinde 3 blok olarak tasarlandı.<br />

İnşaat sektörünün deneyimli firması Umran<br />

<strong>Yapı</strong> ve 250 milyon TL üzerinde öz<br />

sermayesi olan Suudi Arabistan kökenli<br />

Amad Gayrimenkul ortaklığı ile hayata geçirilen<br />

Kartal Wings, özgün mimari tasarımı,<br />

konforlu daireleri, merkezi konumu,<br />

ulaşım ağlarına yakınlığı, sosyal donatıları<br />

ve dev peyzaj alanıyla Kartal bölgesinin iddialı<br />

projeleri arasında yer alıyor.<br />

Tanıtım buluşmasında Kartal Wings Satış<br />

Koordinatörü Arman Özver, projenin genel<br />

özelliklerini tanıtan bir sunum gerçekleştirdi.<br />

Projenin 12 dönüm arazi üzerinde yatay<br />

mimaride 3 bloktan oluştuğunu ve 278<br />

seçkin dairenin yer aldığını belirten Özver,<br />

her türlü sosyal donatının mevcut olduğunu<br />

söyledi. En büyük keyfin 8.5 dönüm<br />

yeşil alan içinde yer alan sosyal tesislerde<br />

ailelerin ve çocukların bir araya gelme imkanı<br />

olduğunu ifade eden Özver, proje ile<br />

özlenen mahalle kültürünü hayata geçireceklerini<br />

belirtti. Özver, yaşam merkezinin<br />

yapı kalitesinin ise uluslararası standartlarda<br />

olacağını vurguladı. Ardından Mimar<br />

Cem Bender, Kartal Wings projesinin teknik<br />

detaylarını aktardı.<br />

Amad Gayrimenkul Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Abdulrahman Al Duhaim:<br />

Umran <strong>Yapı</strong> ortaklığı ile önemli projeleri<br />

hayata geçireceklerini ifade ederek, güçlü<br />

bir finansal yapıya sahip olduklarını,<br />

ilişkide oldukları yatırımcıların desteğini<br />

alarak finansal güçlerini 5-6 katına kadar<br />

çıkararak 1 milyar TL’nin üstünde yatırımlara<br />

girebileceklerini kaydetti. Al Duhaim,<br />

102<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Proje<br />

Arap yatırımcıların Türkiye’ye inandığını ve<br />

güvendiğini belirterek, Amad Gayrimenkul<br />

olarak bu nedenle Türkiye’de olduklarını<br />

belirtti. Birkaç yıl önce 20 kişilik uzman<br />

araştırma kadrosuyla Avrupa genelinde<br />

gerçekleştirdikleri yatırım fizibilitesi çalışmasında<br />

yatırım yapılabilir 12 ülke belirlediklerini<br />

dile getiren Al Duhaim, Türkiye’nin<br />

bu listede ilk sırada yer aldığını ve<br />

Umran <strong>Yapı</strong> ile birlikte geliştirdikleri Kartal<br />

Wings projesinin bu yatırım konseptine<br />

uygun olduğunun altını çizdi. Kartal Wings<br />

projesinin müşteri kitlesinin ev sahibi olmak<br />

isteyen kesimler ve Türk yatırımcılar<br />

olduğunu vurgulayan Al Duhaim, bu nedenle<br />

projeyi Türk aile yaşamının ihtiyaçlarına<br />

uygun olarak tasarladıklarını söyledi.<br />

Amad Gayrimenkul Türkiye<br />

Genel Müdürü Oğuzhan Olaş Amad: Gayrimenkul’un<br />

Türkiye ile gönül bağı kuran Suudi<br />

Arabistanlı iki kardeşin Türkiye’ye karşı<br />

duydukları büyük sevgisi ve Türk İnsanına<br />

karşı hissettikleri hürmetin sonucunda<br />

oluştuğunu belirterek şunları kaydetti:<br />

“Alduhaim ailesi tarafından Suudi Arabistan’ın<br />

başkenti Riyad’ta kurulan firma,<br />

Ortadoğu’nun farklı ülkelerinde çok sayıda<br />

projeye imza atmış ve gayrimenkul sektöründe<br />

büyük deneyim sahibi olmuştur. Firma<br />

sahipleri Sayın Abdullah Alduhaim ve<br />

sayın Abdurrahman Alduhaim 2000’li yıllarda<br />

sık sık Türkiye’ye gelerek, gerek gayrimenkul<br />

sektöründe yaşanan gelişmeleri<br />

Oğuzhan Olaş / Amad Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü<br />

gerekse Türk ekonomisinin gidişatını çok<br />

yakından izlemiş ve Türk ekonomisindeki<br />

dinamizmi anlamaya çalışmışlardır. Körfez<br />

bölgesinden onlarca, yüzlerce yatırımcının<br />

ülkemize gelip çeşitli ticari faaliyetlerde<br />

bulundukları bir gerçektir. Bu yatırımcıların<br />

önemli bir kısmı başarılı da olmuşlardır. O<br />

yıllarda bugünkü Amad ailesi Körfez’den<br />

gelen çeşitli yatırımcılara danışmanlık yaparak<br />

Türkiye ile bu yatırımcılar arasında<br />

köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu süreç biz<br />

Amad ailesi için oldukça verimli olmuştur.<br />

Çok değerli insanlarla, siyaset adamlarıyla,<br />

akademisyenlerle, spor camiası ile<br />

işadamları ve bürokratik çevrelerle yakın<br />

ilişkiler ve dostluklar kurduk. Sektörde<br />

adını duyurmuş birçok firma ile temas<br />

kurma imkanı bulduk. Bu firmaların yaptıkları<br />

projeleri, uygulama tekniklerini,<br />

hedef kitle seçimini, lokasyon tercihlerini<br />

sorguladık. Gün geçtikçe ilişkilerimizi güçlendirdik<br />

ve tecrübemizi daha ileri noktaya<br />

taşıdık. Amad ailesi olarak Türkiye ve Türk<br />

insanı ile alakalı bilgi ve birikimlerimizi ve<br />

bu ülkeye karşı duyduğumuz sevgiyi ticari<br />

bir yatırıma dönüştürmeye karar vererek<br />

2013 yılında Amad Gayrimenkul Geliştirme<br />

firmasının Türkiye’de kurulumunu gerçekleştirdik.”<br />

Oğuzhan Olaş, bu işbirliğinin meyvesi olarak<br />

Kartal’da çok özel bir projeyi gerçekleştireceklerini<br />

belirterek şunları söyledi:<br />

“Kartal Wings projesi gerek mimari tasarımı,<br />

gerek merkezi konumu, zengin sosyal<br />

donatıları, çok geniş tutulmuş yeşil alanı<br />

ve konforlu daireleriyle özel bir proje. Kartal<br />

Wings bizim titizlikle çalıştığımız ve önem<br />

verdiğimiz bir projemiz. Bundan sonra yapacağımız<br />

projelerde de aynı titizlik ve disiplinle<br />

ilerleyeceğiz ve bunun gibi özel projeleri<br />

Türk halkının beğenisine sunacağız.”<br />

Umran <strong>Yapı</strong> Genel Müdürü Vedat Aktan ise,<br />

Amad Gayrimenkul’un Türkiye’de gerçekleştireceği<br />

projeler için Umran <strong>Yapı</strong>’yı tercih<br />

etmesinden dolayı teşekkürlerini sunarak,<br />

Kartal Wings projesini hızla hayata geçirmeye<br />

başladıklarını belirtti.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 103


ZER Muhteşem Yeni Yıl<br />

Konutları’nın temelleri atıldı<br />

Bugüne kadar hayata geçirdiği projelerle önemli başarılara imza atan Ceylan İnşaat,<br />

Fikirtepe’de yepyeni bir yatırıma imza attı. 25 katlı tek blokta 192 konut ve 15 ticari<br />

birimden oluşacak olan ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’nın temelleri Fikirtepe’de atıldı.<br />

Butik bir yaşam projesi olarak 192 daire, 6<br />

ticari alan ve 9 ofisle Adalar ve Fenerbahçe<br />

Marina manzarasına karşı yükselmeye<br />

başlayacak ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’nın<br />

temelleri Göztepe’de atıldı. Proje,<br />

Bağdat Caddesi ve Fenerbahçe Stadı’na<br />

500 metre, Kalamış Marina ve Moda’ya<br />

750 metre mesafede bulunuyor. Fikirtepe’nin<br />

kentsel dönüşümüne katkı sağlayacak<br />

olan ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları,<br />

merkezi konumuyla sahiplerini bekliyor.<br />

1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçenekleriyle, çekirdek<br />

ailelerden kalabalık ailelere kadar<br />

farklı kesimlere hitap edecek proje, 91 m²<br />

ile 204 m² aralığındaki değişik tiplerde ve<br />

konumlarda alternatifler yer alıyor. Kullanı-<br />

Muammer Ceylan / Ceylan İnşaat Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />

106<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Proje<br />

cılarına ödeme kolaylığı sağlanacak ZER<br />

Muhteşem Yeni Yıl Konut projesinde daire<br />

ve ticari alanlar için peşin fiyatına vade<br />

farksız 36 ay taksit imkanı sunulacak.<br />

Ulaşımın merkezinde her dakikanızı<br />

kıymetli kılacak<br />

ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları’ndan;<br />

metro, Marmaray, Avrasya Tüneli, metrobüs<br />

ve deniz yolu gibi ulaşım akslarına<br />

dakikalar içinde ulaşılabilecek. Ayrıca,<br />

Bağdat Caddesi, Kalamış Marina ve İstanbul<br />

Finans Merkezi gibi şehrin cazibe merkezlerine<br />

de komşu olunacak. ZER Muhteşem<br />

Yeni Yıl Konutları’nda, özel güvenlik<br />

tarafından 7/24 korunma imkanı sunulurken<br />

site içerisinde, hareket sensörlü kameralar<br />

ve görüntülü konuşma sistemleri<br />

ile güvenli bir yaşam alanı yer alacak.<br />

Ceylan İnşaat Kurucu ve Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Muammer Ceylan, ZER Muhteşem<br />

Yeni Yıl Konutları ile ilgili şunları<br />

söyledi; “Katma değerin bölgedeki emsallerine<br />

göre daha fazla olduğunu bildiğimiz<br />

projemizin temellerini atıyoruz. 192 daire,<br />

6 ticari alan ve 9 ofisten oluşan butik yaşam<br />

projemiz ile sakinlerimize rahat ve<br />

konforlu bir yaşam vaat ediyoruz. Projemizde<br />

büyük bir sitede olması gereken<br />

tüm sosyal olanakları kullanıcılarımıza<br />

sunmayı hedefliyoruz. İçerisinde spor salonundan<br />

güvenlik ve sosyal olanaklara<br />

kadar tüm çözümlerin olacağı, kalabalıktan<br />

uzak nezih bir ortam sunacağız.”<br />

ZER Muhteşem Yeni Yıl<br />

Konutları’nda hayat her daim renkli<br />

olacak<br />

Sosyal ayrıcalıkların gündelik hayatın bir parçası<br />

olduğu ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları,<br />

kullanıcılarına sosyal yaşamda eğlenceli<br />

ve keyifli zamanlar geçirmeyi vaat ediyor.<br />

Çocuklar güven içinde sosyalleşirken; açık<br />

yüzme havuzu, çocuk yüzme havuzu, mini<br />

sinema salonu, fitness center, SPA (sauna,<br />

buhar odası, şok havuzu, hamam) gibi pek<br />

çok sosyal alanın bulunduğu projede yaşam<br />

her daim renkli olacak…<br />

Projede ayrıca, 360 derece manzara sunan<br />

seyir terası, bu seyir terasında yer<br />

alan kış bahçesi ve barbekü alanı da fark<br />

yaratan özellikler arasında bulunuyor.<br />

ZER Muhteşem Yeni Yıl Konutları, ofislerini<br />

İstanbul’un kalbine taşımak isteyenler<br />

için de 9 ofis ve 6 ticari üniteyi bünyesinde<br />

barındıracak. Lokasyonuyla da beğeni<br />

toplarken, konforun ve huzurun yanı sıra<br />

kentsel dönüşümle birlikte bölgenin değer<br />

kazanmasına olanak sağlayacak ZER<br />

Muhteşem Yeni Yıl Konutları, ideal bir proje<br />

olarak da öne çıkıyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 107


Batısöke fabrikası Türkiye’nin çimento ve klinker ihracatının % 10’unu tek başına karşılayacak<br />

Batı Anadolu Grubu’ndan<br />

500 milyon TL’lik yatırım<br />

Batı Anadolu Grubu Söke’de dev bir entegre tesis yatırımı gerçekleştiriyor. Grubun çimento<br />

ve klinker üretim kapasitesini iki katına çıkaracak olan yeni fabrika, Türkiye’nin bu alandaki<br />

toplam ihracatının %10’unu tek başına karşılayacak.<br />

Feyyaz Ünal<br />

Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi<br />

Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi Feyyaz<br />

Ünal, fabrika alanında düzenlenen<br />

toplantıda projeyi tüm özellikleriyle basına<br />

tanıttı. Ünal, Batısöke’nin 2018 Ocak<br />

ayında devreye girmesiyle üretimden istihdama,<br />

lojistikten enerji maliyetlerine,<br />

birçok alanda önemli kazanımlar elde edeceklerine<br />

dikkat çekti.<br />

Tesislerin tamamlanmasıyla birlikte yılda<br />

800 bin ton çimento ihracatı gerçekleştirme<br />

olanağına kavuşacaklarını belirten<br />

Feyyaz Ünal şunları söyledi: “Yeni yatırımımızla<br />

grubumuzun yıllık klinker üretim kapasitemiz<br />

3.8 milyon tona, çimento üretim<br />

kapasitemiz ise 5.8 milyon tona ulaşacak.<br />

Böylece Batısöke ve Batıçim fabrikalarımızdan<br />

yılda 40 milyon $’a yakın ihracat<br />

108<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Proje<br />

yapabileceğiz. Bununla birlikte, faaliyet<br />

gösterdiğimiz bölgenin istihdamına katkı<br />

sağlama misyonumuzu da sürdürmüş<br />

oluyoruz. Yeni yatırım Söke’deki çalışan<br />

sayımızı yaklaşık % 50 oranında artıracak.”<br />

Başta Ege Bölgesi olmak üzere, yurtiçi ve<br />

yurtdışındaki müşterilerine en hızlı ve en<br />

kaliteli hizmeti sunmayı amaçladıklarına<br />

değinen Ünal konuşmasına şöyle devam<br />

etti: “Fabrikamız tamamlandığında 4 adet<br />

paketleme tesisi, kamyon dolum ünitesi,<br />

2 adet paletizing ünitesi ve 2 adet big<br />

bag dolum sisteminden meydana gelen<br />

dev bir tesis haline gelecek.”<br />

Batısöke - Aliağa demiryolu hattının kullanılmasıyla<br />

çok önemli bir lojistik avantaj<br />

sağlayacaklarına değinen Feyyaz Ünal<br />

fabrikanın çevreye etkileri konusunda<br />

da şunları söyledi: “Bu yatırımı tümüyle<br />

sürdürülebilirlik felsefesiyle hayata geçiriyoruz,<br />

alanında en ileri teknolojileri kullanıyoruz.<br />

Bu nedenle karbon salınımının<br />

çevreye etkisi minimuma inecek. Enerji<br />

maliyetlerimiz ise klinker üretiminde<br />

%14, farinde %33 ve çimento üretiminde<br />

ise %16 oranında düşecek. Enerji tasarrufu<br />

için Türkiye’deki tüm fabrikaların<br />

benzer iyileştirmeleri yapmaları gerektiğini<br />

düşünüyoruz.”<br />

Çimento sektörü büyüyor<br />

Dünyada çimento üretiminin son 10 yıl<br />

içerisinde ortalama yılda % 6,5 artış hızıyla<br />

yaklaşık 2 katına çıktığına dikkat<br />

çeken Ünal, ülke sıralamasında Çin’in<br />

büyük farkla lider olduğunu belirtti. Feyyaz<br />

Ünal, “Dünya çimento ihracatında ilk<br />

3 sırada İran, Türkiye ve Çin yer alırken,<br />

ithalatta ise Irak, Bangladeş ve Amerika<br />

başı çekiyor” dedi.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 109


Proje<br />

İnsay <strong>Yapı</strong>, 20 yıl vadeli konut<br />

satışında ‘Ben de varım’ diyor<br />

20 yıl vadeli konut satışının önünü açan konut seferberliğinde ‘Ben de varım diyen’<br />

İnsay <strong>Yapı</strong>, Ondörtüç Pendik’te ev taksitlerini 240 aya kadar uzattı.<br />

KÜNYE<br />

Proje Adı : Ondörtüç Pendik<br />

Yatırımcısı : İNSAY YAPI<br />

Proje Yeri : İstanbul – Pendik<br />

Proje Değer : 241 Konut<br />

Teslim Tarihi : 2018<br />

İnsay <strong>Yapı</strong> tarafından Pendik’te inşa edilen<br />

Ondörtüç Pendik’te tüm konutlar, 240<br />

ay vadeyle satışa sunuluyor. Cazip fiyat<br />

avantajlarının sunulduğu Ondörtüç Pendik’ten<br />

ev almak isteyenler artık 20 yıl vadeyle<br />

gayrimenkul sahibi olabiliyor.<br />

20 yıl vadeli gayrimenkul satışlarının<br />

önünü açabilmek için yeni bir seferberlik<br />

başlatan konut sektörüne destek İnsay<br />

<strong>Yapı</strong>’dan geldi. Gayrimenkul sektörünün<br />

öncü firmalarından biri olan İnsay <strong>Yapı</strong>,<br />

Garanti Bankası aracılığıyla Ondörtüç Pendik’te<br />

ev taksitlerini 240 aya kadar uzattı.<br />

Öz sermayesi ve güvenilirlik yapısıyla dikkat<br />

çeken İnsay <strong>Yapı</strong>, orta gelirli vatandaşların<br />

ev hayalini gerçeğe dönüştürmeyi hedefliyor.<br />

Pendik’in göbeğinde inşa edilen<br />

Ondörtüç Pendik’ten ev almanın artık çok<br />

kolay olduğunu söyleyen İnsay <strong>Yapı</strong> Yönetim<br />

Kurulu Başkanı İhsan Çulhalık, vadelerin<br />

240 aya kadar uzamasıyla sektörün<br />

canlanacağını belirtti. Bu kampanyadan<br />

herkesin yararlanacağını anlatan Çulhalık,<br />

yapılan hamlenin sektör adına bir devrim<br />

niteliği taşıdığını ifade etti. Herkesin 240<br />

ay vadeyle ev satabilmesinin zor olduğunu<br />

bildiren Çulhalık, “Bankalar 240 ay vadeli<br />

konut kredisini ancak o firmanın kredibilite<br />

gücüne göre verir. Yine gayrimenkul<br />

üreticisinin öz sermayesi ve piyasalarda<br />

oluşturduğu güven, kredinin temin edilmesinde<br />

önemli bir unsurdur” dedi.<br />

110<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Iglo Architects’ten Kağıthane’de<br />

modern ve keyifli bir yaşam alanı:<br />

BLOX HALİÇ III<br />

Iglo Architects tarafından tasarlanan, 9.500 m² inşaat alanına sahip Blox Haliç III projesi,<br />

Kağıthane Vadisi’ne hakim, geniş ve ferah yaşam alanları, sosyal olanakları ve açık havada<br />

manzaranın keyfine varılacak teraslarıyla, şehrin merkezinde konforlu ve modern bir yaşam<br />

vadediyor.<br />

Birbirinden farklı ölçeklerde ve fonksiyonlarda<br />

ödüllü mimari ve iç mimari projelere<br />

imza atan Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar<br />

Esen Akyar ortaklığındaki Iglo Architects’in<br />

tasarladığı, Efesan Grup’un yatırımıyla hayata<br />

geçirilen Blox Haliç III projesi, İstanbul’un<br />

önemli merkezlerinden biri olan Kağıthane’de<br />

finans ve iş çevrelerinin yoğun<br />

olarak yer aldığı Beşiktaş, Mecidiyeköy,<br />

Maslak ve Levent’e yakın eşsiz konumuyla<br />

yeni bir yaşam sunmayı hedefliyor.<br />

TEM - Kağıthane bağlantısına yakınlığı ile<br />

dikkat çeken, 9.500 m² inşaat alanına sahip<br />

ve 1.550 m²’lik bir arsa üzerinde yer<br />

alan Efesan Blox Haliç projesi; 2+1, 1+1<br />

ve 3+1 dairelerden oluşuyor.<br />

Çok eğimli, dar ve uzun bir arazi üzerine<br />

inşa edilen projenin dezavantajlı görünen<br />

bu durumunu tasarım çözümleriyle fırsata<br />

dönüştürmeyi başaran Iglo Architects,<br />

yapının girişini oluşturan üst yolu, binaya<br />

genişçe bir köprüyle bağlayarak, köprünün<br />

bir bölümünü bahçe ve yeşil alan olarak<br />

düzenlerken, bir bölümünde de giriş resepsiyonunu<br />

oluşturmuş.<br />

Arazinin Kağıthane vadisine hakim, ferah<br />

konumu nedeniyle, tüm yaşam alanları<br />

ön cepheye yerleştirilmiş ve toplam 70<br />

dairenin her birinin bu manzara ile geniş<br />

balkonlar ya da Fransız balkonlarıyla<br />

temas etmesi sağlanmış. Geniş balkon<br />

kullanılamayan orta dairelerde 60 cm’lik<br />

geri çekilmelerle oluşturulan uzun Fransız<br />

112<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Mimari<br />

balkonlarının, zaman içinde kat sakinlerinin<br />

de katkısıyla yeşillendirilerek, yaşayan<br />

bir etki oluşturması ve soğuk, keskin yapı<br />

algısını kırması planlanmış. Çatı katında<br />

yine etkileyici manzaranın keyfine varmaya<br />

ve komşuluk ilişkilerinin kuvvetlenmesine<br />

fırsat verecek şekilde sosyal alan ve<br />

açık teraslar düzenlenmiş.<br />

Tüm cephede bütün boşluklar yere kadar<br />

tasarlanarak, olabildiğince her noktadan<br />

manzaranın ve bol gün ışığının içeri girmesi<br />

sağlanmış. Binanın dar köşesine<br />

komşu olan park da değerli bir manzara<br />

açısı oluşturuyor.<strong>Yapı</strong>nın statik güvenliği<br />

açısından da bir gereklilik olarak, otopark<br />

bölümü tüm araziye yayılan 2 kat halinde<br />

düzenlenmiş. Kaide etkisi yaratan bu alanın<br />

üzerindeki platform, bahçe olarak kullanılmış.<br />

Otopark alanlarına arazinin uzak<br />

köşesinden döner rampalarla iniliyor. Geri<br />

kalan alan da komşuluk ilişkilerinin gelişmesine<br />

fırsat verecek şekilde bahçesi<br />

olan sosyal kat olarak şekillendirilmiş.<br />

Şaft ve bacalar arka cephede mimarinin<br />

içerisinde hissedilmeyecek şekilde çözülmüş.<br />

Toplam 55 metre yüksekliğindeki<br />

binada, yatay etkiyi kuvvetlendirmek için<br />

kat silmeleri kullanılmış ve renk farklılıkları<br />

oluşturularak yapının daha zarif ve oranlı<br />

bir görünüme sahip olması hedeflenmiş.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 113


Slash Architects’ten Erbil’e Geniş<br />

Ölçekli Mimari Müdahale:<br />

Ganjan New Town<br />

Mimar Şule Ertürk Gaucher ve Mimar İpek<br />

Baycan öncülüğündeki Slash Architects,<br />

savaşın ardından hızlı yapılaşma yoluna<br />

giden Erbil’de, halkın yaşam alışkanlıklarının<br />

göz önünde bulundurulduğu ve temelinde<br />

kullanıcılarının sosyal ve kültürel her<br />

türlü ihtiyaçlarına cevap vermenin amaçlandığı<br />

Ganjan New Town projesine imza<br />

atıyor.<br />

Savaş sonrası yeniden yapılaşmayla birlikte<br />

şehrin çeperlerine kurulmakta olan ve<br />

kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek Ganjan<br />

City’nin bir alt parçasını oluşturan Ganjan<br />

New Town, arsada konut, ticaret ve sosyal<br />

alanları bünyesinde barındırarak mahalle<br />

ölçeğinde bir oluşumu temsil ediyor.<br />

Ulusal ve uluslararası ölçekte<br />

mimari ve iç mimari projelere<br />

imza atan Slash Architects’in<br />

Erbil’de tasarladığı karma<br />

kullanımlı Ganjan New Town<br />

projesi, şehrin savaş sonrası<br />

yeniden yapılaşan kimliğini<br />

geniş sosyal-kültürel alanlar,<br />

rekreasyon bölgeleri, park<br />

ve pazar alanlarıyla bir araya<br />

getiriyor.<br />

Erbil şehir merkeziyle bağlantıyı sağlayan<br />

geniş otoyolların Ganjan City ile birleştiği<br />

kesişimde yer alan Ganjan New Town,<br />

Slash Architects için Ganjan City’nin<br />

kente bağlandığı bir ara yüz olarak ele<br />

alınmış ve bu ara yüzün kente en doğru<br />

katkıyı sağlayacak şekilde tasarlanması<br />

önemli verilerden birini oluşturmuş. Öneriyi<br />

oluştururken, kentsel verilerin analizi<br />

ve yorumlanması aşamalarında bilgisayar<br />

destekli hesaplama yöntemlerini kullanan<br />

Slash Architects, en optimum çözüme en<br />

efektif şekilde ulaşmayı hedeflemiş.<br />

380.000 metrekarelik bir inşaatın uygulanacağı<br />

ince ve uzun bir arsada konumlanan<br />

Ganjan New Town’da, arsanın arka<br />

114<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Mimari<br />

bölgesinde güvenlikli girişlerin sağlandığı<br />

konut dokusu oluşturulurken, ön kısımdaki<br />

aktif kent bağlantı yolu tarafında ticaret<br />

birimleri ve açık hava alışverişi sağlanmış.<br />

Bu kurgu sayesinde kapalı bir site tasarlamak<br />

yerine, kamusal meydanlar ve iç<br />

sokaklar oluşturma fikri mümkün kılınmış.<br />

Konut bloklarının konumlandırılmasında,<br />

blokların kendi içlerindeki fiziksel verilerin<br />

engellenmemesine gayret eden Slash<br />

Architects, yoğunlukla baş edebilmek ve<br />

ticaret, konut, sosyal merkez stratejilerini<br />

doğru kurgulamak adına, arsa ve yoğunluk<br />

üzerine yapılan pek çok analiz ve çalışmanın<br />

ışığında projede yer alacak konut bloğu<br />

sayısını 19’dan 14’e düşürmüş. Olası<br />

yoğunluk sorununa alternatif bir çözüm<br />

yaratan mimarlar, sorunun kilit noktalarından<br />

birini oluşturan ‘teras evler’i projeye<br />

dahil etmiş.<br />

Blokların arsaya birbiriyle kesişmeyecek<br />

şekilde yerleştirilmesi ve Ganjan City’nin<br />

güvenliğini etkilememesi için konut birimlerinin<br />

ticari bölümlerden ayrışan girişleri<br />

için arsanın arka kısmında bir yol ringi kurgulanmış.<br />

Bloklar arsanın arka taraflarına<br />

yerleştirilerek kentli tarafından kamusal<br />

kullanımlara açık bir alan yaratılmış. Tüm<br />

bu analiz ve uyarlamaları yaparken oldukça<br />

esnek olabilmelerini ve tasarımlarının<br />

verilere adaptasyonunu BIM metodları<br />

sayesinde mümkün olabildiğini belirten<br />

Slash Architects bu sayede, yüksek yoğunluklu<br />

yapılaşmanın gerektirdiği kütlesel<br />

katılığı esneten ve incelten bir tasarım<br />

ortaya koymuş.<br />

Slash Architects, yüksek yoğunluklu ve<br />

karma kullanımlı arsaya yol tarafından yerleşerek<br />

baza üstü konut kuleleri mantığını<br />

Şule Ertürk Gaucher - İpek Baycan<br />

sorgulayarak peyzajla ilişkili ve insan ölçeğinde<br />

mekanlar yaratmayı hedeflemiş.<br />

Zonlama ve güvenlik kriterlerinin bir diğer<br />

tasarım girdisi olarak ele alındığı projede,<br />

Erbil’in gereksinim duyduğu sosyal ve rekreatif<br />

alan ihtiyacını karşılayan, kent merkezinden<br />

bölgeye gelecek insanların motivasyonunu<br />

artıracak bir açık alan alışveriş<br />

ve sosyal mekanlar bütünü kurgulamak<br />

hedeflenmiş. Arsanın orta noktasında,<br />

yataydan geçmesi planlanan rekreasyon<br />

omurgası ve omurga üstünde yer alan<br />

sosyal alanlar, projenin ana stratejisini<br />

oluşturmuş. Parklar, çocuk oyun alanları,<br />

açık organik pazarların beraberinde kurgulanacak<br />

sosyal ve kültürel alanlar ve spor<br />

merkezleriyle birlikte arsa boyunca uzanan<br />

yeşil bir rekreasyon bandının tasarlanması,<br />

açık alan deneyimini ve sürekliliğini<br />

tüm arsaya yayarak ticari cephelerin yüzey<br />

alanını artırmış.<br />

Zemin geçirimliliğinin ön planda tutulduğu<br />

projede, zemin katlar ve yola bakan kısımlarda<br />

kurgulanan yapıların üst katları sosyal<br />

ve ticari mekanlar olarak planlanmış.<br />

Konumu ve işlevleri göz önünde bulundurularak<br />

Erbil kentinin yeni sosyal yaşam<br />

merkezi olarak tasarlanan mahallede,<br />

arsanın ana yol tarafından ulaşılabilirliği,<br />

yol tarafına parçalı kütleler yerleştirilerek<br />

sağlanmış. Arsanın, Ganjan City bölgesi<br />

ile olan mahremiyeti ise, arka tarafa yerleştirilen<br />

tek cepheli ticaret bazaları ile<br />

kontrol altına alınmış.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 115


Proje Künye Bilgileri:<br />

İklimlendirme Sistemleri: General Electiric<br />

Yalıtım / Çatı&Cephe Sistemleri: Veber<br />

Kapılar: Voga Mobilya<br />

Oda Kapıları: Voga Mobilya<br />

Ankastre: Miele<br />

Işık Sistemleri: Thea<br />

Vitrifiye:Hans Grohe<br />

Armatürler: Duravit<br />

Seramikler: Çanakkale seramik<br />

Oda Otomasyon Sistemleri: Thea<br />

Fitness Ekipmanları:<br />

Yangın Güvenlik Ekipmanları: Fetaş<br />

Bina Otomasyonu: Thea<br />

Bariyer Ve Otopark Sistemleri: Henüz belli değil<br />

Servis Asansörleri: Schindler<br />

İşletme Yönetim Sistemleri: Thea<br />

‘Wind Ankara’ Çayyolu’nda esecek<br />

“Daha kullanışlı, yaşanabilir alanlar projelerimizi oluştururken önceliklerimizin başında yer<br />

alıyor. Wind Ankara Projesinde de yine bu mimari detayları önemseyerek yola çıktık.<br />

Odalarımızın metre kareleri normal standartların üzerinde.”<br />

“Konfor sağlayacak, mimari ve iç mimari<br />

anlamında her türlü unsur projeye entegre<br />

edildi. Botanik alan, özel fitness alanı,<br />

sauna ve jakuzi olanakları ile huzur tam<br />

anlamıyla yaşanır kılınıyor” ifadeleriyle<br />

projelerini özetleyen Wind Ankara Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Bünyamin Gelgeç ile Ankara’ya<br />

yeni bir çehre kazandıracak olan<br />

Wind Ankara Projesini konuştuk.<br />

Öncelikle kısaca kendinizden ve<br />

projelerinizden bahsedebilir misiniz?<br />

Voga Mobilya olarak 1 Ocak 1979’da<br />

kurulduk. Daha sonra mobilya sektörüne<br />

devam ederken 1986 yılında inşaat sektörüne<br />

giriş yaptık. Kendi evlerimizi ve işyerlerimizi<br />

yaptıktan sonra proje ve inşaat<br />

alanındaki başarılarımız bizleri sektörde<br />

daha aktif rol almaya sürükledi. Son olarak<br />

Wind Ankara Projemiz ile kalite standartlarımızı<br />

başkentliler ile buluşturmayı<br />

arzu ediyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong>m ya da plan aşamasında olan<br />

projelerinizden birkaç örnek verebilir<br />

misiniz?<br />

Başlayacağımız şu an da proje aşamasında<br />

olan bir projemiz daha mevcut. Yine<br />

Ankara’da gerçekleştireceğimiz projemiz<br />

de konfor ve konut anlayışına yeni dokunuşlar<br />

gerçekleştiriyor olacağız.<br />

Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde,<br />

öncelikleriniz nelerdir? Mimari<br />

bir ürün ortaya çıkartırken<br />

referanslarımız neler olmalı?<br />

Öncelikle dış görünüm olarak mimari görüntü<br />

çok önemli fakat ondan ziyade konut<br />

sahiplerimizin yaşayabileceği alanlar oluşturmak<br />

bizim için çok daha önemli. Daha<br />

kullanışlı, yaşanabilir alanlar projelerimizi<br />

oluştururken önceliklerimizin başında yer<br />

alıyor. Wind Ankara Projesinde de yine bu<br />

118<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Mimari<br />

mimari detayları önemseyerek yola çıktık.<br />

Odalarımızın metre kareleri normal standartların<br />

üzerinde. Diğer projelerden farkı<br />

çocuk odalarına normalde eşya koymakta<br />

bile zorlanırken biz çocuk odalarının ergonomik<br />

olmasına özen gösterdik. Odalarımızı<br />

tasarlarken nasıl yaşanabilir mobilya<br />

yerleşimi her zevke göre nasıl olur bunları<br />

ön planda tutarak projemizi hayata geçirdik.<br />

Çok büyük salon yapmanız eşya yerleşimini<br />

düşünmeden hareket ettiğinizde<br />

bir önem taşımıyor. Genelde mimarlar dış<br />

görünüşe ağırlık vererek projeyi oluşturuyorlar.<br />

Hızla artan ve birbirine benzeyen<br />

projeler hakkında neler<br />

düşünüyorsunuz?<br />

Baktığınız zaman şu an Ankara’da ciddi<br />

bir konut fazlalılığı var. Biz projemize<br />

başlarken şuna dikkat ettik. Mevcutta olmayan<br />

bir şey yapalım. Nedir o olmayan<br />

şey? Metrajlarımızın büyük olması, katta<br />

tek daire olması, 23 dönüm bir arazide 33<br />

ailenin yaşayacak olması bunlara dikkat<br />

ederek başladık bu projeye.<br />

Bünyamin Gelgeç / Voga Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Wind Ankara Proje Ortağı<br />

Sürdürülebilirlik ve inovasyon<br />

anlamında da bu günkü yapılar<br />

için neler söyleyebilirsiniz? Neler<br />

yapılmalı?<br />

Genelde hep tek düze daire çok yapılıyor.<br />

Herkesin yaptığı daire tipi hemen hemen<br />

birbirine benziyor. Bunun çok doğru olduğunu<br />

düşünmüyorum. Herkes çok daha<br />

farklı bir proje ile sektörde yer alsa hem<br />

kendi projesinin hem de farklı projelerin<br />

değeri daha da artmış olacak. Çünkü bakıyorsunuz<br />

basma kalıp bir sektör haline<br />

geldi. Böyle olduğu zamanda bu sefer konut<br />

fazlalığı ile karşı karşıya kalıyoruz. Satışta<br />

rekabet fazla oluyor. Örnek vereyim;<br />

Aynı tarzda Ankara’da belki yirmi adet proje<br />

var. Kim bir miktar daha ucuz satarsa<br />

onun projesi çok daha fazla satılıyor.<br />

Gerçekleşen projelerin çevre ve<br />

insana karşı olan etkilerinde,<br />

mimarların ne gibi sorumlulukları<br />

var? <strong>Malzeme</strong> tercihleri ve estetik<br />

süreçlerde karşılaştığınız problemler<br />

oluyor mu?<br />

Mimarın çizdiği ile bizim uyguladığımız<br />

arasında mutlaka farklılıklar oluyor. Ancak<br />

ülkemizde mimari çok fazla gelişti. Artık<br />

eskisi gibi değil. Bugün bizdeki birçok mimari<br />

proje Avrupa’nın bile üzerinde. Yurt<br />

dışında gözlemlediğimiz projelerin dışında<br />

bizdeki mimari estetik çok ileri seviyeye<br />

ulaşmış durumda.<br />

Gelecekte Türk Mimarisi, kullanılan<br />

malzemeler ve estetik açıdan sizce<br />

hangi aşamada olacak?<br />

İtalyanların tasarımlarını hariç tutarsak,<br />

bizim mimarimiz estetik açıdan Avrupa’da<br />

mimari özellik bakımından üst<br />

segmentte gösterilen bir çok yapıdan<br />

çok daha kaliteli ve estetik olarak daha<br />

etkileyici. Neden İtalyanları ayrı tutarsak;<br />

Çünkü onların tasarıma bakışları biraz<br />

daha farklı. Beğendiğimiz tasarımlar oluyor<br />

Avrupa’da da ancak biz kendimize<br />

özgü çerçevemiz ile ilerliyoruz sadece örnek<br />

olarak yararlanıyoruz. Bire bir uygulama<br />

yapmıyoruz. Mobilyada da bu bakış<br />

açısı ile ilerliyoruz.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 119


Mimari<br />

Proje Künyesi:<br />

Proje : Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi<br />

İşveren : Küçükçekmece Belediyesi<br />

Konum : İstanbul<br />

Proje Tipi: Kültürel - Eğitim<br />

Proje Yılı : 2012<br />

Toplam İnşaat Alanı: 35.000 m 2<br />

Studio Vertebra’dan Küçükçekmece<br />

Arena Spor Kompleksi...<br />

Studio Vertebra tarafından tasarlanan “Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi”, 35.000<br />

metrekarelik alanda barındıracağı birçok spor aktivitesi ve çevresinde tanımlanan kamusal<br />

alanlarıyla Küçükçekmece’nin sosyal ve kültürel yaşamını yeniden biçimlendirecek.<br />

Kuruluşundan bu yana mimari, iç mimari<br />

ve restorasyon alanlarında ulusal ve uluslararası<br />

ölçekte ‘çok disiplinli’ çalışmalar<br />

yürüten, Baş Mimar Gencer Yalçın, Y. Mimar<br />

Dilşad Öktem Aslaner, Y. Mimar Bahar<br />

Yücel ve İç Mimar Efe Kağan Hızar’ın<br />

ortaklığındaki İstanbul merkezli tasarım<br />

ofisi Studio Vertebra, İstanbul’un Batı yakasında<br />

yer alan Küçükçekmece ilçesinde<br />

çeşitli spor aktivitelerine ev sahipliği yapacak<br />

bir spor kompleksi tasarladı.TEM ve<br />

E5 gibi önemli ulaşım arterlerine olan yakınlığı<br />

ile dikkat çeken 35.000 metrekarelik<br />

“Küçükçekmece Arena Spor Kompleksi”<br />

tamamlandığında, yine aynı bölgede mevcut<br />

bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri<br />

Merkezi‘yle kurduğu komşuluk ilişkisi ve<br />

çok fonksiyonlu yapısıyla Küçükçekmece’yi<br />

sanat ve spor alanında önemli bir cazibe<br />

merkezi haline getirecek.Tüm projelerini<br />

bireysel kanaatlerden uzak ve kolektif bir<br />

anlayışla yürüten Studio Vertebra, Küçükçekmece<br />

Arena Spor Kompleksi’ni ele alırken,<br />

proje alanının 35 bin kişilik gösteri kapasitesine<br />

sahip olan Yahya Kemal Beyatlı<br />

Gösteri Merkezi’ne yakınlığı sebebiyle, iki<br />

yapının kesişim noktasına bir meydan yerleştirmiş<br />

ve bu meydanı, gastronomi alanları,<br />

kent mobilyaları ve kamusal boşluklar<br />

kullanılarak iki yapıyı bağlayıcı bir unsura<br />

dönüştürmüş. Böylelikle gösteri merkezi<br />

ve spor kompleksinin meydan aracılığıyla<br />

bütünleşeceği çok amaçlı bir merkez<br />

oluşturulmuş.Proje alanında yer alan ve<br />

tasarımın önemli girdilerinden biri olarak<br />

ele alınan mevcut futbol sahası yükseltilerek,<br />

altına farklı spor aktivitelerine yönelik<br />

hacimler yerleştirilmiş. Böylece hem eski<br />

doku korunmuş, hem de “maksimum spor<br />

alanı” talebinin karşılanması sağlanmış.<br />

<strong>Yapı</strong>nın cephe kimliği de yukarı taşınan futbol<br />

sahasıyla oluşturulmuş. En üst katta<br />

yer alan futbol sahası, aynı zamanda tüm<br />

kompleksin çatı örtüsü işlevini üstlenmiş.<br />

Açık sahayı çevreleyen şeffaf örgü, dış yüzeyde<br />

yer yer alt kotlara inerek cephenin<br />

ana karakterini tanımlamış. Bu sayede<br />

altında yer alan meydanı da daha vurgulu<br />

hale getirmiş. Projenin kimliğini oluşturan<br />

kabuk, zemin katta kopartılarak vurgusu artırılmış.<br />

Spor ile iç içe olan bir yapıda hem<br />

fiziksel hem de duygusal işleve sahip bir<br />

cephe oluşturulması esası bu şekilde yerine<br />

getirilmiş. Studio Vertebra’nın, Küçükçekmece<br />

Arena Spor Kompleksi projesinde<br />

aldığı bir diğer önemli tasarım kararı, zemin<br />

katı olabildiğince geri çekmek, böylelikle<br />

geniş ve açık bir kamusal alan oluşturmak<br />

olmuş. <strong>Yapı</strong>nın geri çekilmesiyle ana giriş<br />

özelleştirilmiş ve ihtiyaç duyulan açık toplanma<br />

alanı bu meydanla sağlanmış. Projede<br />

boşluk kullanımı, yapıyı insan ölçeğine<br />

yaklaştırmış.<br />

120<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Sektörün<br />

AYDINLATMA<br />

Osram<br />

YAPI KİMYASALLARI<br />

Uzertaş<br />

SIHHİ TESİSAT<br />

Geberit<br />

ELEKTRİKLİ EL ALETLERİ<br />

Askaynak


’ leri<br />

VİTRİFİYE<br />

Ege Vitrifiye<br />

İdeal Standart<br />

Grohe<br />

ISITMA & SOĞUTMA<br />

SİSTEMLERİ<br />

Danfoss<br />

BANYO SERAMİK<br />

Seramiksan<br />

AHŞAP & DEKORASYON<br />

Kastamonu Entegre


Ürün<br />

“Aquablade” klozetler ile banyolar<br />

daha sessiz, daha titiz!<br />

Ideal Standard’ın klozet sifonunda devrim yaratan inovasyonu<br />

Aquablade, yeni teknolojisiyle üstün yıkama performansı ve maksimum<br />

hijyen özelliği ile kullanıcılara benzersiz kullanım deneyimi<br />

yaşatıyor. 2015 yılında piyasaya sürülen patentli Aquablade teknolojisi<br />

“German Design Award Special 2016”, “Build It Awards<br />

2016” gibi aldığı 7 farklı ödül ile de kendinden söz ettirmeye<br />

devam ediyor.<br />

Daha temiz, daha sessiz ve daha titiz!<br />

“Microslot” teknolojisi ile çalışan Aquablade, tıpkı bir şelale<br />

gibi suyun tüm hazneye eşit dağıtımını sağlayarak klozetin<br />

arka, ön ve yan olmak üzere tüm bölgelerine suyu ulaştırıyor<br />

ve klozetin %95’lik kısmını yıkayarak maksimum temizlik ve hijyen<br />

sağlıyor. Böylece yıkanmamış alanlar bırakan geleneksel<br />

klozetlerden ve yeni nesil kanalsız klozetlerden %20 daha iyi<br />

bir performans ortaya koyuyor. En son teknolojiler kullanılarak<br />

hayata geçen Aquablade klozetler, özel tasarımı sayesinde su<br />

sıçratmayan özelliği ile de diğer klozetlerden farklılaşıyor. Su<br />

perdesi şeklindeki kanal tasarımı ile türbülansı azaltıp yıkama<br />

performansını maksimize ederek aynı zamanda daha sessiz bir<br />

yıkama imkanı sunan Aquablade klozetler, rakiplerine oranla<br />

çok daha sessiz çalışıyor. Daha etkin ve verimli su kullanımını<br />

da sağlayan Aquablade klozetler klozet kapağının oturma kısmı<br />

kapanınca su çıkış kanalı hiçbir şekilde gözükmediği için<br />

estetik açıdan da farkını ortaya koyuyor.<br />

OSRAM’dan daha iyi mağaza aydınlatması için 2 yeni ürün<br />

OSRAM’ın Punctoled ürün gamı, sıradışı fiyat-performans oranı<br />

ve kısa amorti süreleri ile temel perakende uygulamalarında<br />

başarı kazandırıyor. Punctoled Track, 350° lik döner başlığı<br />

sayesinde mağazalardaki ürünlerin teşhiri için en ideal ışığı<br />

sağlıyor. Kullanılması kolay olan spotun üniversal adaptörü<br />

standart 3 fazlı raylarla uyumlu ve armatür önceden monte<br />

edilmiş veya yeni raylara alet gerektirmeden takılabiliyor.<br />

Tak-çalıştır özelliği ile hemen devreye alınabiliyor. Punctoled<br />

Track iki gövde rengi, iki ışık rengi ve iki lümen gücü ile sunuluyor.<br />

Punctoled Spot’un gömme armatürünün ampul ünitesi,<br />

gölgelerden arınmış aydınlatma sağlamak için tavandan<br />

çıkarılabiliyor. 55°ye kadar dönebilmesi sayesinde, spot raf<br />

aydınlatması için de kullanılabiliyor. Punctoled Spot alet gerektirmeksizin,<br />

klipsler ile tavana sabitleniyor ve tak-çalıştır<br />

özelliği ile hemen kullanılmaya başlanabiliyor.<br />

124 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Ürün<br />

GROHE’den kişiye özel duş<br />

deneyimi için sezgisel kontrol<br />

GROHE SmartControl, sunduğu akıllı duş kontrolü yelpazesine<br />

eklenen yeni model ve kombinasyon seçenekleriyle, “Bas, Çevir,<br />

Duş Al” deneyimini, Nisan ayı itibariyle daha da çok yönlü<br />

hale geliyor. Su kapatıldığında seçilen akış hızını otomatik olarak<br />

belleğine alan sistem, su yeniden açıldığında bunu yeniden<br />

hatırlıyor. Şık duvar üstü modelin yanı sıra, genişletilen yelpaze<br />

aynı zamanda sıva altı montaj için ankastre bir modeli de içeriyor.<br />

Akış yüzlerinin yanı sıra SmartControl ankastre ünitelerde beyaz<br />

renk seçeneğini de ürün yelpazesine ekleyerek sezgisel bas-çevir<br />

kontrol sistemini, her seferinde kusursuz duş deneyimi için artık<br />

çok daha geniş tasarım seçenekleriyle sunuyor.<br />

Tezgah üzeri veya ankastre<br />

GROHE SmartControl’un müşterilerin beğenisine sunulmasından<br />

bu yana, gerek müşteriler gerekse uzmanlar tarafından her banyo<br />

için doğru tasarım sunması nedeniyle en çok tercih edilen ürünlerden<br />

biri oldu. Ürün yelpazesine eklenen iki yeni versiyonun ilki,<br />

ankastre ve tezgah üzeri duş sistemlerinin ana faydalarını birleştiriyor:<br />

su borusu titizlikle duvarın altına gizlenirken duş kontrol<br />

ünitesi ise tezgah üzerinde kalarak aynı zamanda duş jelleri ve<br />

aksesuarları için kullanışlı bir raf olarak ikinci bir işlev de görüyor.<br />

İkinci yeni versiyon olan SmartControl Concealed ise daha<br />

da zarif. Açıklamaya gerek bırakmayan aynı bas-çevir butonları ile<br />

çok düşük profilli bir minimalist tasarım sunuyor. GROHE’nin yeni<br />

SmartControl versiyonlarını geniş bir seçenek yelpazesi ile sunuyor.<br />

Kare ve yuvarlak tasarımların yanı sıra krom veya beyaz yüzey<br />

ile sunulan yeni duş kontrol sistemi, her banyo atmosferi ve her<br />

montaj noktası için en uygun çözümü sunuyor. Ayrıca, XXL-boyutlu<br />

Mono tepe duşu da artık ayrı satılıyor.<br />

Ege Vitrifiye’den “Ege Sterile” yüzeyler!<br />

Hem evlerimizde, hem de sosyal alanlarda klozet ve lavaboların hijyenik yüzeylere sahip olması<br />

birçok hastalığın ve sağlık sorununun önüne geçiyor. Günümüzde ürünlerin tasarımları<br />

geliştikçe fonksiyonel özellikleri de önem kazanıyor. Ege Vitrifiye gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmalarıyla<br />

kullanıcılarına antibakteriyel ve hijyenik ürünler üretmenin sorumluluğunu taşıyor.<br />

Geçtiğimiz günlerde “TS 13420 / Antibakteriyel yüzey<br />

özelliğine sahip seramik sağlık gereçleri” uygunluk<br />

belgesi almaya hak kazanan Ege Vitrifiye’nin,<br />

bakteriler ve zararlı mikroorganizmalar dışında diğer<br />

canlılara ve çevreye zarar vermeyen bu yapısı “Ege<br />

Sterile” ismini taşıyor.<br />

Ege Vitrifiye Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve İbrahim<br />

Polat Holding CEO’su Baran Demir “Firma olarak<br />

insan sağlığının önemini biliyoruz ve bir süredir<br />

Ar-Ge çalışmalarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz. Yeni<br />

ürün uygulamalarımızda olmazsa olmaz koşullarımızdan<br />

biri hijyen, bunun için de tüketicilerimizin gönül<br />

rahatlığıyla kullanabileceği ürünlerimize “Ege Sterile” uygulamamızı gerçekleştiriyoruz.<br />

Sunduğumuz çift yıldızlı kalite ve dünya standartlarında tasarımlarımızın yanı sıra kullanıcılarımızın<br />

bizi tercih etmeleri için artık bir sebepleri daha var. Selge ürünümüz ile<br />

üretimine başladığımız anti-bakteriyel yüzeylere ilerleyen günlerde yenilerini de ekliyor<br />

olacağız. Ege Vitrifiye markamız insan ve çevreyi esas alan yeniliklerine her zamanki<br />

gibi devam ediyor. ” diye belirtti.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 125


Ürün<br />

Temiz hava tüm yaşamı<br />

kucaklıyor Geberit ile koku<br />

gider, temiz hava kalır<br />

Askaynak’tan mükemmel bir<br />

kaynak eğitim simülatörü:<br />

VRTEX ® Engage<br />

İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, DuoFresh ile kötü kokuları<br />

klozetin içinde hapsederek bu kokuları kumanda kapağının<br />

arkasındaki aktif karbon filtresi sayesinde temizliyor. Havalandırma<br />

borularından veya diğer havalandırma sistemlerinden<br />

bağımsız olarak çalışan DuoFresh ile Geberit, banyoların<br />

temiz havayla buluşmasına olanak tanıyor.<br />

Temiz enerji için DuoFresh<br />

Geberit DuoFresh gömme rezervuar sisteminde koku<br />

alma ünitesi istenirse kumanda kapağındaki düğme ile<br />

kolayca kontrol edebiliyor ve 10 dakika içinde ortamı temizleyen<br />

sistem, devreye girebiliyor. Pratiklik ve kullanım<br />

kolaylığı sunan Geberit, DuoFresh gömme rezervuar sistemi<br />

ile ortamı havalandırmak için cam açılması gerekli<br />

olmadığından enerji kaybı da önlenmiş oluyor.<br />

DuoFresh’in bir bakışta tüm avantajları;<br />

* Kötü kokuların ruh halimizi etkilediği kanıtlanmış bir gerçektir.<br />

Bu nedenle Geberit; DuoFresh ile hoş kokulu bir<br />

atmosferin lüks olmadığına inanıyor<br />

* Geberit DuoFresh verimlidir. Oda parfümleri veya açık<br />

pencerelerden daha fazla enerji tasarrufu sağlar.<br />

* Geberit DuoFresh, duvarın arkasındaki tasarımına rağmen<br />

kullanım kolaylığı sağlar<br />

Türkiye’nin lider kaynak<br />

uzmanı Eczacıbaşı-Lincoln<br />

Electric Askaynak markasıyla<br />

satışa sunulan<br />

VRTEX ® Engage, iş güvenliği,<br />

makine ve proses<br />

seçimi, kaynak prosedürü,<br />

teorisi ve daha fazlasını<br />

içeren giriş niteliğindeki<br />

kaynak derslerini sunuyor.<br />

Dokunmatik ekranlı bir<br />

monitöre, kaynak torcuna,<br />

takip cihazına ve bir çalışma<br />

yüzeyine sahip olan<br />

VRTEX ® Engage, eğitimcilerin<br />

öğrencilerini daha<br />

etkin şekilde eğitmelerine<br />

yardımcı olmak ve onları<br />

kaynak sektörünü keşfetmeye<br />

yönlendirmek üzere<br />

tasarlanmış maliyet etkin<br />

bir sistem olarak dikkat<br />

çekiyor. Kaynak öğrenimine<br />

kolay bir giriş yapmayı sağlayan VRTEX ® Engage, ark kaynağında<br />

öğrencilere el ve beceri alışkanlığı kazandırmak için tasarlandı.<br />

Üstelik hafif ve portatif tasarımı sayesinde bir bavul gibi her<br />

yere taşımak mümkün.<br />

VRTEX® Engage güvenlik ve doğru kaynak prosedürü ayarları<br />

hakkında anında geribildirimler ve değerlendirmeler sağlıyor. Öğrenciler<br />

her bir kaynak işleminin demosunu görüntüleyerek, kaynak<br />

işlemini gerçekleştirip, değerlendirmek ve analiz etmek için de<br />

eğitmen ile birlikte kendi kaynak işlemlerini yeniden oynatabiliyor.<br />

Kullanımı için lisans gereksinimleri veya yıllık ücret gerekmeyen<br />

VRTEX ® Engage; kaynak güvenliği, prosedürleri ve tekniklerinin<br />

sergilenmesini içeren öğretici bir ortam sağlamak için çok ideal.<br />

VRTEX ® Engage ile Askaynak’ın çok sayıdaki yenilikçi ürünleri<br />

hakkında bilgi almak için www.askaynak.com.tr adresini ziyaret<br />

edebilirsiniz.<br />

Gelişigüzel <strong>Yapı</strong>lan Grafitiler Tarih Oluyor<br />

İnovasyon sadece üretimin arttırılması için değil sağlık, konfor ve estetik için de<br />

gerekli olduğunu söyleyen Uzertaş A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Erem: “<strong>Yapı</strong><br />

sektöründe bütün dünyada uygulanan teknolojileri yakından takip ederek en uygun<br />

biçimde Türk firmalarının kullanımına sunuyoruz. Bu amaçla gururla tavsiye ettiğimiz<br />

ürünlerden biri olan dünyanın en iyi Anti Grafiti sistemini son kat olarak beton, taş,<br />

tuğla, ahşap, alüminyum, seramik, cam gibi yüzeylere Nu-Guard’ı tavsiye ediyoruz.”<br />

Erem sözlerini şöyle sürdürdü: “Nu Guard AG şeffaf yarı mat ve şeffaf parlak tüm<br />

grafiti çeşitlerine, afiş yapışmalarına karşı ahşap, taş, beton, sıva, tuğla, çimento<br />

ve plastik yüzeylerde tek katta koruma sağlayan yenilikçi bir üründür. Nu Guard,<br />

yüzeye tek kat uygulandığında yüzeye hiçbir şey yapışmaz, gölge ve leke bırakmaz,<br />

kalıcı koruma sağlar, uygulanan yüzey sadece suyla temizlenir ve tekrar uygulama<br />

gerektirmez. Nu-Cryl Wrs Colour Enhancer ıslak görünüm veren renk güçlendirici<br />

olarak kullanılırken Nu-Cryl Wrs Extra ise kir ve yağ lekelerine karşı zemin koruyucu<br />

olarak kullanılıyor.”<br />

126<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Ürün<br />

Düşlediğiniz yaz bahçeleri<br />

Seramiksan’dan<br />

Yazın dinamik ruhundan esinlenen Seramiksan, dış yaşam<br />

alanlarında da doğanın içinde yaşıyormuş hissi verecek<br />

birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Balkon, bahçe<br />

ve teraslar huzur veren ve dinlendirici tasarımlarla gün<br />

boyu zaman geçirilen keyifli yaşam alanları oluyor. Seramiksan<br />

Garden serisi sade motifi ile ferah, doğal renkleriyle<br />

de dingin bir atmosfer sunuyor. Seramiksan’ın Garden<br />

serisi ile evinizin bahçesinde, yazlık mekânlarınızda<br />

aradığınız doğallığı yaşatabilirsiniz.<br />

Doğal mermer, bahçe taşı görünümü ve dokusunun seramiğe<br />

işlendiği Seramiksan Molivos serisi doğayı dış yaşam<br />

alanlarına taşıyor. Tarz mekanlar isteyenler estetik<br />

görünümü ve ferahlatıcı etkisiyle Molivos serisini tercih<br />

ediyor.<br />

Tarzını konuşturan mekanlara<br />

Napoli Serisi<br />

Seramiksan, ince detaylara yer vererek oluşturduğu özgün tasarımlarına<br />

bir yenisini daha ekliyor: Napoli Serisi…<br />

Mermer efektli yüzeyi ile mekanlara farklı bir yorum katan Napoli<br />

serisi; doğal dokusu, etkileyici görüntüsüyle şıklığı evine taşımak<br />

isteyenler için doğru tercih oluyor.<br />

Napoli kentinin etkileyici güzelliğinden ilham alınarak tasarlanan<br />

seri, 60x60 cm ebatında rektifiyesiz olarak üretiliyor.<br />

Loyal motif, vizon, gri, renklerinde üretilen Napoli sırlı porselen<br />

karolar yaşam alanlarında rahatlıkla kullanılabilirken kusursuz görünüm<br />

isteyenler için ideal bir seri.<br />

Kastamonu Entegre’den<br />

Yeni Seri: Reflection<br />

Sektördeki en geniş ürün yelpazesine sahip Kastamonu Entegre’nin<br />

mobilya sektörüne yönelik melamin kaplı ürünler için<br />

geliştirdiği Reflection Serisi, doğadan ilham alarak, doğanın<br />

pozitif enerjisi ve sonsuz desenlerini en doğru renkler ve yüzeylerle<br />

yansıtma özelliği ile farklılaşıyor. 5 farklı dokudaki yüzey<br />

ve 65 farklı desene sahip düz renk, fantezi ve ahşap dekorların<br />

oluşturduğu zengin kombinasyonlar, koleksiyonun gücünü<br />

artırıp yansımanın tamamlanmasını sağlıyor.<br />

Mattan parlağa doğru uzanan doğal yapısıyla öne çıkan Stone<br />

Yüzey, mermer desenlerin gerçekçi bir dokuyla sunumu için<br />

özel olarak tasarlanırken, dokusu ve dinamik desenleriyle öne<br />

çıkan Geometrik Yüzey, modern tasarımlar için yenilikçi bir<br />

kapı aralıyor.<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong> 127


Kısa Kısa<br />

Danfoss zirvesinde atama<br />

COO Kim Fausing<br />

Danfoss, üst yönetiminde bayrak değişikliğine<br />

gidiyor. Dokuz yıldır CEO görevini yöneten<br />

Niels B. Christiansen, 1 <strong>Temmuz</strong> itibariyle<br />

görevini COO Kim Fausing’e devretti.<br />

Yönetim Kurulunda Christiansen ile yakın<br />

çalışma fırsatını elde eden ve Danfoss’un<br />

yeni CEO’su olarak görev yapacak COO Fausing,<br />

büyüme ve dijitalleşme ağırlıklı Danfoss<br />

stratejisini devam ettirecek.<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Jørgen Mads Clausen,<br />

Niels B. Christiansen’ın Danfoss için<br />

önemini şöyle ifade etti: “Niels, Danfoss’taki<br />

görevini başarıyla tamamladı. Danfoss’ta<br />

sergilediği üstün liderlikten dolayı Niels’e<br />

Yönetim Kurulu ve şahsım adına teşekkür<br />

etmek istiyorum. Danfoss’un son dokuz<br />

yılda izlediği olumlu grafikte Kim Fausing<br />

çok önemli bir paya sahiptir.” Dokuz yıllık<br />

CEO görevi süresince çarpıcı mali sonuçlar,<br />

yüksek performanslı bir organizasyon, artan<br />

bir büyüme ve yolunda giden bir dijital dönüşüme<br />

imza atan Niels B. Christiansen,<br />

görev süresi boyunca elde edilen sonuçlardan<br />

gurur duyduğunu şu sözleriyle belirtti:<br />

“İşlerimize odaklandık, makine dairesini en<br />

verimli hale getirdik, büyümeye devam ediyoruz<br />

ve dijital dönüşümümüz yolunda gidiyor.<br />

Büyük bir ekip çalışmasıyla bu çapta bir<br />

temel dönüşümü gerçekleştirdik. Güçlü bir<br />

Danfoss’u en iyi durumdayken emin ellere<br />

devrettiğim için memnunum.”<br />

Bir dünya markasının CEO’luk görevini<br />

devralan Kim Fausing ise yeni göreviyle<br />

ilgili iddialı. Fausing, “Danfoss’ta ilk günden<br />

beri kendimi evimde gibi hissettim.<br />

Bu yolculuğa CEO olarak devam etmek heyecan<br />

verici bir fırsat olacak. Yönetim ekibi<br />

olarak Danfoss’un stratejisini ve rotasını<br />

belirledik; bu planları hayata geçirmeye<br />

devam edeceğiz. Büyük bir saygıyla yerine<br />

getireceğim yeni görevlere hazırım. Ayrıca<br />

güçlü Danfoss ekibi ve Yönetim Kurulu ile<br />

Danfoss’un gelişimini devam ettirmek için<br />

sabırsızlanıyorum” dedi.<br />

Çamlıca Cami geleceğe özel boyayla taşınacak<br />

Uzertaş, iskele kurulumunun zor olduğu<br />

minareler gibi bölgelerde de kullanılabilen,<br />

25 yıl dayanıklı boyaları ile Çamlıca<br />

Cami’yi renklendiriyor.<br />

“İlklerin Lideri” prensibiyle 1962 yılında<br />

kurulan Uzertaş, boya sektörüne yön veren<br />

yaklaşımlarıyla yenilikleri her zaman<br />

takip ediyor. Uzertaş, Tarihi Eser Temizliği<br />

ve Koruma çalışmalarının yanı sıra,<br />

modern mimari projelerinde de yer alıyor.<br />

Bunun son örneği, 63 bin kişilik Çamlıca<br />

Cami. <strong>Yapı</strong>mına 4 yıl önce başlanan<br />

ve Cumhuriyet tarihinin en büyük camisi<br />

olacak Çamlıca Cami’de, Uzertaş’ın Almanya’dan<br />

ithal ettiği Beeck boyaları kullanılıyor.<br />

Çamlıca Cami’nin temelleri Cumhurbaşkanı<br />

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı<br />

döneminde, 6 Ağustos 2013 tarihinde<br />

atıldı. Bu yıl içinde bitirilmesi hedeflenen<br />

Çamlıca Cami’nin inşaatı hızla devam ediyor.<br />

Projenin boya tedarikçiliğini üstlenen<br />

Çamlıca Cami’nin <strong>Yapı</strong>sı<br />

Bozulmayacak<br />

Çamlıca Cami’de kullanılan Beeck boyaları,<br />

beton dahil bütün mineral yüzeylere<br />

uygulanabilirliği ve 200’den fazla UV ışınlarına<br />

dayanıklılığı ile fark yaratıyor. Bunun<br />

yanı sıra, mantar ve yosun gelişimini<br />

engellemesiyle ön plana çıkan ve yağmur<br />

suyuyla kendini temizleyebilen Beeck boyaları,<br />

rutubetsiz bir mimarinin temelini<br />

oluşturuyor. Yüksek buhar geçirgenliği<br />

ise yapının sürekli nefes almasını sağlıyor.<br />

Ayrıca su itici özelliğine sahip Beeck<br />

boya, 450 dereceye kadar da yanmıyor.<br />

Beeck boyaları sayesinde Çamlıca Cami,<br />

çok uzun süre yapısı bozulmadan hizmet<br />

verebilecek. Uzertaş, “geçmişini koruyamayan,<br />

geleceğini var edemez” ilkesiyle<br />

yola çıkarak kültür mirasımıza sahip çıkıyor.<br />

Hürrem Sultan Hamamı, Edirne Büyük<br />

Sinagogu ve Ataşehir Mimar Sinan<br />

Cami’de de kullanılan boyalar, gelecek<br />

nesillere mirası için Çamlıca Cami projesinde<br />

de uygulanıyor.<br />

130 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Kısa Kısa<br />

Bosch Termoteknik Manisa Fabrikasına Gaz Şirketlerinden ziyaret<br />

Isıtma soğutma sektörünün önde gelen şirketlerinden Bosch Termoteknik,<br />

sektörü destekleyici aktivitelerine devam ediyor. Bu kapsamda<br />

Gazmer işbirliği ile Türkiye’nin farklı şehirlerindeki gaz şirketlerinde<br />

çalışan yetkililerden oluşan 21 kişilik uzmanlar kadrosu için<br />

düzenlediği teknik gezi kapsamında Bosch’un Dünya’daki en büyük<br />

kombi fabrikası olma özelliğine sahip Manisa’daki tesisinde ağırladı.<br />

Üretim süreçlerini yerinde görme fırsatı yakalayan yetkililere<br />

fabrika ve süreçleri hakkında da geniş bilgiler verildi. Bosch Termoteknik’in<br />

konusunda uzman ekibi tarafından katılımcılara ürünler,<br />

değişen regülasyonlar ve yeni trendler hakkında da detaylı bilgiler<br />

paylaşılıp katılımcılardan gelen sorular cevaplandı. Bosch Termoteknik<br />

İnovasyon merkezinde bulunan ısıtma ve soğutma ürünlerinin<br />

sergilendiği dijital ve mobil içeriklerle de desteklenen teknolojik<br />

showroomu da ziyaret eden katılımcılar fabrikadan ayrıldılar.<br />

Yurtbay Seramik’in <strong>Yapı</strong>-Endüstri<br />

Merkezi işbirliği ile düzenlediği<br />

“5.Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri”<br />

başlıyor<br />

Henkel keşif dünyası, Koruncuk<br />

Vakfı’na geldi; çocuklar deney<br />

yaparak eğlendi<br />

Sosyal sorumluluk projelerine büyük değer veren Henkel, bu<br />

doğrultudaki çalışmalarını ara vermeksizin sürdürüyor. Henkel,<br />

söz konusu çalışmaları kapsamında son olarak, korunma ihtiyacındaki<br />

çocukların sağlıklı bir ortamda yaşaması ve çağdaş bir<br />

eğitim alarak yeteneklerini geliştirmesi için hizmet veren Koruncuk<br />

Vakfı’nda bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Henkel çalışanlarından<br />

çocuklara sürdürülebilirlik sunumu Etkinlikler kapsamında<br />

kuruluşun Sürdürülebilirlik Elçileri<br />

Programı’nda yer alan Henkel çalışanları,<br />

Koruncuk Vakfı’nda sınıflara<br />

ayrılarak, çocuklara çevre bilinci<br />

kazandırmak üzere sürdürülebilirlik<br />

sunumu gerçekleştirdi. Sunumun<br />

ardından çocukların stres atmalarına<br />

yardımcı olmak; koordinasyon,<br />

ritim ve denge becerilerini geliştirmek<br />

üzere poi kullanımı, anlatımı<br />

ve uygulaması yapıldı. Daha sonra<br />

ise bahçeye geçilerek çevre bilinci<br />

eğitimini pekiştirmek üzere hep birlikte<br />

çiçekler ekildi.<br />

Bu yıl “Düzenli Düzensizlik”<br />

teması ile zihinleri<br />

uyandırmaya çalışan yarışma,<br />

düzensizmiş gibi görünürken<br />

büyük bir düzenin<br />

parçası olan öğelerin doğaya<br />

karışma yolculuğuna<br />

vurgu yaparken, özgün ve<br />

üretilebilir tasarımları sektöre<br />

kazandırmayı hedefliyor.<br />

Doğada hiçbir şeyin<br />

tesadüf olmadığı, aksine<br />

büyük bir düzenin farklı ve<br />

tamamlayıcı unsurlardan<br />

oluştuğuna vurgu yapan<br />

“Düzenli Düzensizlik”, her<br />

şeyin birbirine karışıp dönüşürken<br />

düzene hizmet<br />

ettiğine dair yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. Değişirken<br />

dönüşen, dönüşürken kendini yeniden tanımlayan bu dünya,<br />

sınırsız kavram ve fikirle içsel düzende bir doğaya karışma<br />

hikâyesine işaret ediyor. 5.Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri, bu<br />

bağlamda öğrencilerden düzen ve düzensizlik kavramlarını birbirinin<br />

karşıtı değil var olma nedeni, diğer bir deyişle birbirini<br />

içeren kavramlar olarak ele alan tasarımlar geliştirmelerini<br />

bekliyor. Türkiye ve KKTC’deki üniversitelerin mimarlık, güzel<br />

sanatlar, görsel sanatlar ve görsel iletişim tasarımı, sanat<br />

ve tasarım, mühendislik fakültelerine bağlı mimarlık ve<br />

tasarım disiplinlerini kapsayan bölümlerin ön lisans, lisans<br />

ve lisansüstü öğrencilerine açık olan yarışmaya ekip olarak<br />

ya da bireysel başvuru yapılabiliyor. Ekip başlarının belirtilen<br />

bölümlerden olması koşuluyla, diğer ekip üyelerine farklı bölümlerden<br />

olma imkânı sağlayan “5. Zeki Yurtbay Tasarım<br />

Ödülleri”ne proje teslimi için son tarih ise 30 Kasım <strong>2017</strong>.<br />

132<br />

<strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>


Kısa Kısa<br />

DemirDöküm, en başarılı servislerini ‘Sanat ve Tarih Şehri’<br />

Saint Petersburg’da ağırladı<br />

Bozüyük fabrikasında ürettiği ürünleri dünyanın 47 ülkesine ihraç<br />

eden DemirDöküm, 2016 yılının en başarılı yetkili servislerini<br />

UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan Saint Petersburg şehrinde<br />

ağırladı.<br />

Satış sonrası hizmet ve servis uygulamalarıyla kusursuz müşteri<br />

memnuniyeti sağlamak için çalışmalarını sürdüren DemirDöküm,<br />

en başarılı 20 yetkili servisinin katılımı ile gerçekleştirilen organizasyonda<br />

2016 yılı iş sonuçları ile gelecek projelerini paylaştı.<br />

Mimari yapıları, tarihi eserleri ile açık hava müzesi olarak adlandırılan<br />

ve 200 yıl Rusya’ya başkentlik yapan St. Petersburg’da<br />

düzenlenen organizasyon DemirDöküm Satış Sonrası Hizmetler<br />

Direktörü Zeki Kalaycılar, DemirDöküm Servis Saha Müdürü Fuat<br />

Hamoğlu, DemirDöküm Servis Bölge Müdürleri ve 20 başarılı yetkili<br />

servisin katılımı ile gerçekleşti.<br />

Tahincioğlu, Basketbol Süper<br />

Ligi İsim Sponsoru Oldu<br />

Hayata geçirdiği nitelikli projelerle gayrimenkul sektöründe fark yaratan<br />

Tahincioğlu, Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) işbirliği ile<br />

Avrupa’nın en iyi ligleri arasında yer alan Basketbol Süper Ligi’nin<br />

isim sponsoru oldu. Bu önemli iş birliğinin imza töreninde konuşan<br />

Tahincioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Tahincioğlu, “Bu işbirliği<br />

ile Tahincioğlu olarak tarihi bir gün yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelerin<br />

uzun vadeli sportif politikaları olduğunu ve bu anlamda önemli başarılar<br />

sağladıklarını biliyoruz. Türkiye de sporun birçok branşında<br />

başarılara imza atıyor. Basketbolda da Avrupa’nın zirvesine ulaşan<br />

bu başarı göğsümüzü kabartıyor. Biz de bunu desteklemek ve hep<br />

birlikte daha da yukarı taşımak amacıyla bugüne kadar, kültür sanat<br />

ve eğitim başta olmak üzere pek çok projeye verdiğimiz desteği, Türkiye<br />

Basketbol Federasyonu ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğiyle spora<br />

taşıyoruz. Bugüne kadar en iyi projelerin içinde hayaller arkasında<br />

da Tahincioğlu oldu. Bundan sonra da basketbolun hayallerinin arkasında<br />

da Tahincioğlu olacak. Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde<br />

yer alan tüm takımlara ve sporcularımıza başarılar diliyorum” dedi.<br />

Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu ise; “Türk<br />

basketbolu geldiği noktada devlet desteğinin yanı sıra ciddi oranda<br />

özel sektörle işbirliği yapmaktadır. Liglerimiz dünyanın sayılı, Avrupa’nın<br />

ise en iyi ligleri arasındadır. Tahincioğlu’na Türk basketbolunun<br />

gelişimine yönelik Basketbol Super Ligi isim sponsoru olarak<br />

yaptığı katkıdan dolayı teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.<br />

Kleemannpark ile otoparklar kat kat<br />

rahat, daha konforlu hayat…<br />

Trafiğe çıkan araç sayısı her geçen gün artıyor. Bu sayı, 1 yıl<br />

içinde yüzbinleri buluyor. Sonuç ise daha yoğun trafik ve otopark<br />

sıkıntısı olarak kendini gösteriyor. Bunun için en önemli<br />

çözüm yollarından biri ise her binanın kendi otoparkına sahip<br />

olması ya da mevcut otopark kapasitesinin artırılması. Ürün<br />

yelpazesini her geçen gün artırarak, yüksek standartlar için<br />

yepyeni ve yaratıcı çözümler üreten, asansör sektörünün lider<br />

ismi KLEEMANN, yeni park sistemi KLEEMANNPARK ile otopark<br />

alanlarının kapasitesini maksimum düzeye ulaştıran bir<br />

devrim gerçekleştiriyor.<br />

134 <strong>Yapı</strong> <strong>Malzeme</strong> <strong>Temmuz</strong> <strong>2017</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!