21.07.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE TEMMUZ 2017 SAYISI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SWISSOTEL / MOSCOW<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet Tepsi<br />

Ceviz Sehpa, Varaklı<br />

Hareketli Ayna<br />

Giysi, Kravat Askısı<br />

Ayakkabı Bağlama<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Kaydırmaz Tepsi<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


<strong>HOTEL</strong> RONESANS / PARIS<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Mantar Sehpa<br />

Minibar Dolabı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet<br />

Çanta Askısı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Varaklı Masa<br />

Cilalı Masif Sehpa<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


Editör<br />

İstanbul’da en iyi nerede serinlemek istersiniz?<br />

Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte İstanbul’un beş yıldızlı otelleri de havuz sezonunu açtı. Üstelik<br />

sadece serin sularında ferahlatmak, bir iki kulaçla günü tamamlatmak için de değil! Prestijli hizmet<br />

ve servis anlayışlarını gün boyu süren rahatlatıcı ikramları, lezzetli ve hafif spesiyalleri, huzur ve<br />

dinginlik veren terapi programları ve keyifli müzik dinletileri ile konuklarının beğenisine sunan<br />

oteller yazın keyfini benzersiz kılmak için kıyasıya rekabetteler!<br />

Hangileri mi? İstanbul’un en gözde ve niş otel havuzlarını sizler için derledik. Temizlik, hijyen ve<br />

güvenlik kaygısı olmaksızın; en iyi servis, en iyi yemek ve en iyi havuz garantisiyle bu adreslerde<br />

yazın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz…<br />

Turizmde uzun seneler otel yöneticiliği yapan Ali Can Aksu, geçtiğimiz yıl itibari ile sektöre<br />

ivme katan iki önemli oluşumun öncülüğünü yaptı. Otellere danışmanlık hizmeti veren<br />

Turizoom International Hotel Management’ın arkasından 14 Nisan <strong>2017</strong> tarihinde Turizm Otel<br />

Yöneticileri Derneği (TÜROYD)’nin de temellerini atan Aksu, dernek haberleri içinde en fazla ses<br />

getiren isimlerden biri oldu. Ali Can Aksu ile TÜROYD ve Turizoom paralelinde turizmde yeni<br />

yapılanmalarını ve devam eden projelerini konuştuk.<br />

Bu sayımızda…<br />

Bir restoran açmak çocukluğundan beri en büyük hayaliydi. Bu kararında elbette turizmci bir<br />

aileden gelmesinin etkisi büyük oldu. İlk stajını yaptığı Divan Pub’ta önce “kahveci güzeli” oldu,<br />

ardından The North Shield’ler ile pub’cı ve arkasından ilk Türk yerli restoran markası Kırkpınar<br />

ile köfteci… Şimdilerde ise Özyeğin Üniversitesi Le Cordon Bleu’nun genç ve donanımlı Türkiye<br />

Direktörü artık!..<br />

Gastronomi sektörünün değerli isimlerinden Defne Ertan Tüysüzoğlu’nun başarılı kariyer<br />

yolculuğunu hiç bilmediğiniz yönleri ile bir de kendinden dinledik…<br />

Aslen tekstilci bir ailenin çocuğudur. Her yaz gelişinde soluğu ya boyama atölyesinde alır ya<br />

muhasebe odasında ya da örmede, dokumada… Oysa gönlünde yatırdığı aslan, daha en başından<br />

mutfaktır. Göçmen kültürünün yemek adabıyla kurulu her keyifli sofrasında aşçılık hayalini bir<br />

adım daha büyütür de, bunu mutfakta yemek yaparken kendisini küçük gözlerle an be an takip<br />

eden annesi bile anlayamaz.<br />

Ününe layık şef Murat Bozok da ilgi çeken aşçılık hikayesi ile bu ayki konuğumuz…<br />

Temmuz sayımızda yine özel içerik konularımız ve samimi röportajlarımızla sizlerleyiz.<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

Hatice Ünal Bilen<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />

İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

YAYIN DANIŞMANLARI<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YUSUF OKÇU<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

HATİCE ÜNAL BİLEN<br />

hatice.unal@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />

Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

CONSEPT TASARIM<br />

BİLGİ İŞLEM<br />

SOSYAL MEDYA<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

KAPAK FOTOĞRAFI<br />

KAPAK MEKANI<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

FATMA DEMİRBAĞ<br />

fatma.demirbag@img.com.tr<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Songül ÇEK<br />

songul.cek@img.com.tr<br />

HAKKI GÜNERKAN<br />

hakki.gunerkan@img.com.tr<br />

Ümit Başer ALKAÇ<br />

Conrad Istanbul Bosphorus<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

MUHASEBE ve<br />

FİNANS MÜDÜRÜ<br />

ABONE ve DAĞITIM<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

İhlas Plaza No:11 A/41<br />

Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />

No:1 Kat:4<br />

Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00<br />

Faks: +90 212 604 51 35<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />

hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

48<br />

antre<br />

10 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

18 Ali Can Aksu: “TÜROYD sektöre<br />

hizmet edecek!”<br />

22 Anadolu yeniden öne çıkmaya<br />

başladı<br />

23 Turizm Anadolu’da<br />

24 Turizmde ucuz olmak da yetmiyor<br />

26 Türkiye Festivali 150 bini aşkın<br />

ziyaretçiyi ağırladı<br />

28 Rus turist 15 kat arttı ama hala<br />

2014’ün gerisinde<br />

30 Boutique Style kişiselleştirilmiş<br />

yaz rotalarını çizdi<br />

33 Yeşillenen Otellere turistlerden<br />

tam not<br />

34 Büyük ekonomiler oluşturan<br />

festival sektörü, turizmi de<br />

geliştiriyor<br />

35 Tunç Batum büyüme hedeflerini<br />

açıkladı<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

56 58<br />

36 Dijital pazarlama turizm<br />

sektörünün yüzünü güldürdü<br />

38 <strong>2017</strong> Mavi Bayrak Ödülleri<br />

açıklandı<br />

39 Hollandalı tatilciler Türkiye<br />

tatillerinden çok memnun<br />

40 HolidayCheck paneli gerçekleşti<br />

42 Tezer Öner: “Hey Turist Eller<br />

Yukarı”<br />

43 Kısa süreli kiralamalar kontrol<br />

altında<br />

44 Köfteoğlu: Adıyaman’ın rakipsiz<br />

ürünü Nemrut Dağı’dır<br />

45 Bodrum’da yabancı turist oranı<br />

%23’e çıktı<br />

46 Kongre turizminin şampiyonu<br />

belli oldu<br />

47 Cem Polatoğlu, Gizemli<br />

Kolombiya’yı yazdı<br />

yeni yatırımlar<br />

48 Rixos Hotels, Dubai’nin kalbine<br />

yerleşti: Rixos Premium Dubai<br />

50 TAV 17 yılda 17 havalimanına ulaştı<br />

52 Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar açıldı<br />

53 Rezidor, İstanbul’da “Park Inn by Radisson”<br />

markasıyla yeni bir otel açıyor<br />

54 JW Marriott, DATİ Holding yatırımıyla<br />

İstanbul’a geliyor<br />

yatırım<br />

56 Fethiye’de gerçek bir huzur kalesi: Oyster<br />

Residences<br />

iş’te kadın<br />

58 Kahveci güzelinden Le Cordon Bleu<br />

Türkiye Direktörlüğüne<br />

Bir Defne Ertan Tüysüzoğlu hikayesi…<br />

marka<br />

62 Fikret Belenoğlu: Turizmde canlılık<br />

görüyoruz, 2018 yılı hazırlıklarını<br />

başlattık<br />

64 Ege Seramik, Turquality Destek<br />

Programı kapsamında<br />

66 gioielli DEMO’dan horeca sektörüne<br />

yeni ürünler<br />

68 Mete Plastik yeni markalarıyla hedef<br />

büyüttü


dosya<br />

İstanbul’un ‘beş yıldızlı’<br />

otel havuzları<br />

72 80 102<br />

marka güncel<br />

70 Sektör firmalarından kısa haberler<br />

dosya<br />

72 İstanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel<br />

havuzları<br />

etkinlik<br />

78 MICE’çılar Ramazan’ın en görkemli<br />

iftar davetini Boğaz’da yaşattı!<br />

şef’in gözünden<br />

80 Ününe layık şef: Murat Bozok<br />

gastro güncel<br />

84 Witold Choiński: Türk pazarı bizim<br />

için çok cazip bir hedef<br />

88 Gastronominin yıldız savaşları başlıyor<br />

90 Unilever Paydaş Çalıştayı’nda<br />

geleceğin yol haritası konuşuldu<br />

92 Yemekleriyle Mardin’i değiştiren<br />

kadın Ebru Baybara Demir<br />

93 Antalya’nın yerel lezzetleri dünyaya<br />

tanıtılacak<br />

gastro aktüel<br />

94 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

hijyen<br />

100 Eczacıbaşı Profesyonel turizmde<br />

güvenlik konusunu masaya yatırdı<br />

101 Maratem Anti-Mite, yaşam<br />

alanlarını mite’lardan koruyor<br />

yeni mekan<br />

102 Boğaz’ın “lezzet yalısı” Beyaz<br />

Bosphorus Brasserie & Restoran<br />

açıldı<br />

104 Bağdat Caddesi’nin En yeni<br />

Avrupalısı: Brightside Coffee<br />

106 Leb-i Derya Aksazlar Aksazlar<br />

Koyu’nda açıldı<br />

108 İtalyan ustalığı ile Amerikan stili<br />

Spring Street Pizzera’da buluştu<br />

110 Bodrum’un yeni tadı: Tatlıcı<br />

111 Bodrum’da eğlencenin yeni adresi:<br />

29 Food Bar<br />

112 Çırağan Sarayı’nın yazlık mekanı<br />

Bosphorus Grill açıldı<br />

113 Hem damağınıza hem ruhunuza hitap<br />

eden bir mekan; Bodrum Pier<br />

hotel-tech<br />

116 Mitsubishi Electric’ten yeni nesil akıllı<br />

otomasyon çözümleri<br />

118 Sistem 9 Digital Signage’nın nereye<br />

gittiğini araştırdı<br />

119 Neden Isı Pompası?<br />

120 Bosch Termoteknik yoğuşmalı kombide<br />

gene pazar lideri<br />

121 Turizmciler AR-VR’den nasıl<br />

yararlanmalı?<br />

122 İmalat bedeli<br />

123 Yiğit Genç yazdı: Yangın algılama<br />

sistemleri hayat kurtarıyor<br />

ürün<br />

124 İnoksan’dan profesyonel mutfaklara yeni<br />

ürün<br />

ürünler<br />

126-127-128 Yeni ürünler<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


10<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Ajwa Hotel Sultanahmet’e yeni<br />

genel müdür<br />

12 Group altında yer alan Gülab Mimarlık Ofisi tarafından 13.yüzyıl<br />

Selçuklu ve 18.yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan farklı bir kimlikle<br />

artizan/zanaat oteline dönüşen Ajwa Hotel Sultanahmet, yeni göreve<br />

başlayan Genel Müdür Sedat Nemli yönetiminde yoluna devam<br />

ediyor. Turizm sektöründeki 30 yılı aşkın kariyerinde Mısır, ABD,<br />

Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde lüks segmentte yer alan otellerin<br />

açılışlarını gerçekleştiren deneyimli Genel Müdür Sedat Nemli’nin<br />

göreve başlamasıyla Ajwa Hotel Sultanahmet bu alandaki çıtayı daha<br />

da yükseltmeye hazırlanıyor.<br />

TÜROYD ilk yönetim kurulu ve<br />

başkan seçimini gerçekleştirdi<br />

Şehirde tatil keyfi ayrıcalığı<br />

Eser Hotel’lerde<br />

Havalar bu kadar güneşliyken siz henüz tatile gitme fırsatını<br />

yakalayamadıysanız sizleri Eser Hotel’ lerde yapacağınız küçük tatil<br />

molalarına davet ediyoruz. İster Büyükçekmece’deki Eser Premium Hotel’de<br />

gündüz gökyüzünü izleyerek havuzun keyfini çıkarıp akşamları sahilde serin<br />

yürüyüşlerle anın tadını çıkarın. İsterseniz de Silivri’deki Eser Diamond Hotel’de<br />

tüm gün kumsalın ve denizin tadını sonuna kadar çıkarıp rahatlayın. Keyfinize<br />

keyif katacak şehir otellerimizde hafta sonları için planlayacağınız küçük<br />

tatillerle anılarınıza unutulmaz anlar ekleyin.<br />

Türkiye genelinde otel yöneticilerinin ilk kez bir araya gelerek oluşturduğu,<br />

Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TÜROYD) ilk yönetim kurulu ve başkan<br />

seçimini gerçekleştirdi. 13 Haziran Salı günü Ümraniye Crowne Plaza<br />

Hotel’de gerçekleşen Başkan ve Yönetim Kurulu seçimini Ali Can Aksu<br />

ve ekibi oy birliği ile kazandı. Türk turizminin tanıtımında, ülke yararına<br />

ortak fikir ve projeleri hayata geçirmek, turizm sektörüne emek veren<br />

tüm işverenler ve yatırımcılar arasında bağ kurmak üzere hayata geçirilen<br />

TÜROYD; Yönetim Kurulundan bağımsız Denetim ve Disiplin kurlu seçerek<br />

yine bir ilke imza attı. Yönetim Kurulu seçimi sonrası verilen iftar yemeğinde<br />

basın mensupları ile bir araya gelen TÜROYD Başkanı Ali Can Aksu “Turizm<br />

Otel Yöneticileri Derneği birlik ve dayanışmanın tek adresi olacak. Türk<br />

turizminin gelişimi ve mevcut krizin aşılmasına katkıda bulunmanın yanı sıra, Türk otelciliğini uluslararası standartlara taşıyacağız.<br />

Şimdiden 140 bin yatak kapasitesine ulaştık. Hedefimiz 81 il demiştik. Bu sözde ilerlemenin yanı sıra şimdiden Çin, Azerbaycan, Gürcistan,<br />

Kıbrıs, Kazakistan, Dubai, Kuveyt üyelerimiz arasına girdi. Sadece uluslararası arenada değil, ülke içinde etkin rol alacağız. Bölgesel<br />

yönetimleri önemsiyoruz. 9 bölgesel yönetimle çok farklı bir çalışma modeli oluşturacağız. Şeffaf yönetim temel ilkemiz olacak. İşte bu<br />

nedenle bağımsız disiplin ve denetim kurulu oluşturduk. “dedi.<br />

Carlson Rezidor Hotel Grup<br />

sosyal sorumluluk projeleri ile parlıyor<br />

Carlson Rezidor Hotel Grup’un kurumsal olarak yürütülen Responsible Business programı kapsamında; çevreye, insana ve topluma<br />

duyarlılığı temel alan sosyal sorumluluk projeleri, gruba bağlı Türkiye otelleri ile devam ediyor. Geçtiğimiz Ramazan ayında etkinliklere bir<br />

yenisi daha eklenerek Radisson Blu Conference & Airport Hotel Istanbul’da, lösemi hastalığı geçirmiş çocuklar ve aileleri iftar buluşmasında<br />

ağırlandı. Türkiye’deki Radisson Blu ve Park Inn by Radisson otellerinin desteği ile gerçekleşen iftar yemeğine, çocuklar ve ailelerin yer aldığı<br />

145 kişi katıldı. Organizasyona otel yetkililerinin yanı sıra LÖSEV yetkilileri de katılım sağladı. İftar yemeğinden hemen önce misafirler için iki<br />

semazen sahne alarak, misafirlerin keyifle izlediği sema gösterisi sundular.


İyi krema makarnayı tamamen kaplar,<br />

ideal kıvam ve lezzete sahiptir.<br />

Kremalı makarnada<br />

Rama Krema’dan<br />

daha iyisi yok.*<br />

LEZZET VE KIVAMDA<br />

DAHA İYİSİ<br />

YOK*<br />

www.ufs.com<br />

*Ipsos Kör Tadım Ürün Testi - Aralık, 2014: Kremalı Makarna, Kremalı Domates Çorbası ve Tiramisu’da tat ve kıvam kriterlerine göre daha iyisi olmadığı kanıtlanmıştır.


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Bitransfer büyümede gaza bastı, hedef Ortadoğu!<br />

Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %500 büyüyen Bitransfer hedef büyüterek, 5 yılda<br />

tüm Türkiye’ye yayılmasının ardından Ortadoğu’ya açılacak. GarantiPartners’ın desteklediği<br />

girişim Bitransfer, online mecralarda yer almak isteyen ve transfer hizmeti veren firmalar ile<br />

hizmet almak isteyen yolcuları bir araya getiriyor. Toplam 12 il, 256 nokta ve 2.550’yi geçkin<br />

güzergahta 700’den fazla kayıtlı araçla güvenli ulaşım hizmeti sunan Bitransfer, anlık bir araç<br />

çağırma uygulaması olmamasıyla sektörde farklılaşıyor. Seyahatini planlayan yolculara hizmet<br />

verme hedefiyle yola çıkan Bitransfer’in D2 ve TÜRSAB Yetki Belgelerine sahip tüm araçları,<br />

havalimanı transferinden noktadan noktaya transfere kadar güvenli bir yolculuk deneyimi<br />

sunuyor.<br />

Murat Yılmaz Servotel yönetim<br />

kadrosuna katıldı<br />

Otel ve gayrimenkul sektöründeki 25 yılı aşkın tecrübesiyle başarılı işlere imza<br />

atan Murat Yılmaz, turizm ve otelcilik hizmetlerinden sorumlu partner olarak<br />

Servotel yönetim kadrosuna katıldı. Dünyada 43 ülkede otel ve gayrimenkul<br />

geliştirme danışmanlığı hizmeti veren Servotel’de göreve başlayan Yılmaz, finans,<br />

otel açılışı, otel operasyonu, otel gayrimenkul geliştirme ve yönetimi alanlarında<br />

sektörün en deneyimli isimleri arasında yer alıyor. Yüksek otelcilik işletmeciliği<br />

öğrenimini Almanya’da Hotelfachschule Koblenz’de tamamlayan Yılmaz, Cornell<br />

Üniversitesi’nde ‘Otel Gayrimenkul Yatırım ve Varlık Yönetimi’ eğitimi aldı. Yılmaz,<br />

iyi derece İngilizce ve Almanca biliyor.<br />

Unutulmaz bir deneyim<br />

The Marmara Bodrum<br />

The Marmara Bodrum, Ege Denizi ve Bodrum Kalesi’ni gören<br />

körfezin panoramik manzarası, titizlikle tasarlanmış iç-dış<br />

dekorasyonu; ikonik detayları ve Akdeniz mutfağının eşsiz<br />

lezzetlerinin sunulduğu Tuti Restaurant, biri yarı olimpik olmak<br />

üzere iki havuzu, kişiye özel servisleri ile sunduğu imkanlarla<br />

lüksün konforla buluştuğu mükemmel bir butik otel. Ayrıca<br />

şehir merkezine yakınlığıyla ulaşım kolaylığıyla, Bodrum ruhunu<br />

gece/gündüz hissetmenizi sağlıyor. İç mimarisi ve tasarımıyla<br />

bölgenin doğal güzelliği ve tarihi dokusuna uyum sağlayan otel,<br />

odalarının konforu ve şıklığıyla misafirlerine mükemmel dinlenme<br />

vaad ediyor. Denize girmek isteyenler için ise bölgenin en güzel<br />

koylarından Türkbükü Flamm Beach’te ücretsiz giriş ve shuttle<br />

imkanı sunuyor.<br />

Sheraton Grubu’nda yeni atama<br />

Sheraton Ankara Hotel & Convention Center ve Lugal, A Luxury Collection Hotel<br />

Ankara’nın yeni Genel Müdürü Sinan Köseoğlu görevine başladı. Köseoğlu,<br />

turizm sektöründeki kariyerine 1988 yılında Club Med ve İstanbul Hilton’da<br />

Yiyecek ve İçecek departmanında başladı. 2014 yılında Marriott grubuna<br />

katılmadan önce Azerbaycan, Bahreyn, Vietnam, Tayland, Bali, Mısır, Fransa<br />

ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Radisson ve Sofitel-Accor zincirlerinde<br />

yöneticilik yaptı. Marriott Moscow Grand Hotel ve Moscow Marriott Royal<br />

Aurora Genel Müdürlüğü görevlerinin ardından, Nisan <strong>2017</strong>’de Sheraton Ankara<br />

ve Lugal Hotel Ankara’nın Genel Müdürlüğüne atandı. 2012 yılında Cornell<br />

Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlayan Sinan Köseoğlu, Altunizade<br />

Özel Otelcilik Lisesi’nin ardından Hacettepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik<br />

bölümünden mezun oldu.


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Rahatlamanın ve stresten arınmanın<br />

şehirdeki adresi<br />

The Sofa Hotel GreenSpa<br />

Şehrin içinde keyifli saatler geçirmek ve kendinizi şımartmak istiyorsanız,<br />

rotanızı The Sofa Hotel GreenSpa’ya çevirmenizi öneriyoruz. Şehirdeki kaçış<br />

adresinizde; klasik ve geleneksel tüm dünya masajlarından kişiye özel<br />

Türk Hamamına, keseli -köpüklü hamam sefasından cilt yenilenmesi ve<br />

gençleşmesinde dünyanın en prestijli markalarından olan Environ Vitamin<br />

Terapileri ile farklılık yaratan yüz ve vücut bakımlarına kadar tam bir sağlık<br />

hizmeti sizi bekliyor.<br />

ICCA Akdeniz Bölge Başkanlığı’na<br />

ICVB Genel Müdürü Hicran Özbük seçildi<br />

ICVB-İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürü Hicran Özbük, ICCA-<br />

Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin, Mediterranean Chapter-<br />

Akdeniz Bölge Başkanı seçildi. Özbük, iki yıl boyunca sürdüreceği Başkanlık<br />

görevini 30 Haziran itibariyle devralmış bulunuyor. Özbük, konuya ilişkin<br />

yaptığı değerlendirmede; “ICCA’nın en fazla üyesi bulunan Akdeniz Bölgesi’nin<br />

Başkanlığını devralmış olduğum için heyecanlıyım. Akdeniz Bölgesi üyeleri olarak<br />

birlikte güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Bu sayede hem bölgemizin, hem<br />

de ülkemiz ve şehrimizin mevcut kongre ve toplantı olanaklarını dünyaya daha<br />

rahat anlatabilmek adına çalışmalarımızı sürdürüyor olacağız” dedi. Görevini,<br />

Yunanistan’dan Valentini Amarantidou’dan devralan Hicran Özbük’e, iki yıl<br />

boyunca Başkan Yardımcısı olarak yine Yunanistan’dan Eliza Tsolakou destek<br />

verecek.<br />

Yaz geldi<br />

sağlık<br />

turizmi<br />

vites<br />

yükseltti<br />

Son yıllarda sağlık turizminin en gözde destinasyonları arasında yer alan Türkiye; maliyet avantajı ve kaliteli teknolojik altyapısının<br />

yanı sıra kültürel mirasıyla da uluslararası hastaların ilk tercihi oluyor. Bu farkındalıkla da 2023 yılı hedefini 20 milyar dolar olarak<br />

belirleyen sektörde faaliyet gösteren acentalar; yurt dışından tedavi olmak için Türkiye’yi seçen hastalara, tüm detayların düşünüldüğü<br />

bir program sunuyor. Türkiye’nin uyguladığı başarılı tedavilerle uluslararası platformda söz sahibi olduğunun altını çizen Vizyon<br />

Grubu Yönetim Kurulu Üyesi M. Talha Çizmeci, Vizyon Health’i tercih eden yabancı hastalar için vize işlemlerinden kalacakları<br />

otele, tedavi olacakları hastaneden gidecekleri yerlere kadar ayrıntılı bir program oluşturduklarını söyledi. Yaz sezonunda sektörün<br />

hareketlendiğinin altını çizen Çizmeci, Türkiye’nin sağlık turizmindeki potansiyeli sayesinde rakamların her geçen gün artacağını ve<br />

sağlık turizminin hacminin son 5 yılda 5 kat artarak 6 milyar dolara ulaştığını belirtti.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Uluslararası Erciyes Ultra Sky Trail<br />

Dağ Maratonu tamamlandı<br />

Kayseri Erciyes A.Ş. ve Middle Earth Travel iş birliği ve Uluslararası<br />

Patika Koşuları Birliği (International Trail Running Association - ITRA)<br />

sertifikalı Erciyes Ultra Sky Trail Dağ Maratonu 7-8 Temmuz tarihlerinde<br />

ikincisi kez Erciyes’te koşuldu. Amerika, Almanya, Tayvan, Kuveyt, Birleşik<br />

Arap Emirlikleri, İran, Kazakistan ve Türkiye olmak üzere 7 ülkeden 103<br />

maratoncunun katıldığı Erciyes Ultra Sky Koşusunda müsabıklar uluslararası<br />

değeri olan puan kazanmak ve global yarışlara katılma hakkına da sahip<br />

olmak için volkanik tepelere meydan okudu. Vertical Kilometer, koşusunda<br />

erkekler genel kategorisinde Vietnamlı atlet Wen Hsiao Chiu birinci, Mert<br />

Gürkan Mercanoğulu ikinci, Can Artam üçüncü oldu. Kadınlarda ise birinciliği<br />

Esin Çavga elde etti.<br />

Park Dedeman Levent’in 2’inci<br />

yaşında anlamlı etkinlik<br />

Türkiye’nin ilk uluslararası otel zincirinin sahibi Dedeman Grubu’nun<br />

bünyesinde yer alan ve 2015 yılı itibarı ile hizmet vermeye başlayan<br />

Park Dedeman Levent, 2. yaşını Dans +1 Grubu’nun Latin dans<br />

gösterisi ve Down Sendromu Derneği yararına düzenlenen bir<br />

müzayede ile kutladı. Park Dedeman Levent yönetim kadrosu ve<br />

çalışanlarının bir araya geldiği akşama, sanatçılar ve özel davetliler<br />

de katıldı. Akşamın açılış konuşmasında iki mutluluğu bir arada<br />

yaşadıklarını dile getiren Park Dedeman Levent ve Dedeman İstanbul<br />

otellerinin Genel Müdürü Tunay Erdal; “Park Dedeman Levent<br />

otelimizin ikinci yılı kutlamasında çok önemli bir sorumluluk için<br />

bir araya geldik. Yeni yaşımızı Down sendromlu gençlerimizin içten<br />

gülümseyişleri arasında kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bugün<br />

birbirinden değerli eserlerin satışından elde edeceğimiz tüm geliri<br />

Down Sendromu Derneği’ne, çocuk ve gençlerimizin eğitimi için bağışlayacağız. Park Dedeman Levent olarak faaliyete geçtiğimiz<br />

2015 yılından bu yana bir “şehir oteli” olarak sürdürülebilirlik vizyonumuz ile hem kültürel hem de topluma karşı sorumluluğumuzu<br />

yerine getirecek projelere imza atmak için çalışıyoruz” dedi.<br />

Turizm sektörünün<br />

öncüsü Setur<br />

oldu<br />

Fortune dergisi, finansal kurumlar ve holdingler dışındaki tüm<br />

şirketleri kapsayan ve 2016 yılı net satış gelirleri esas alınarak<br />

gerçekleştirilen Türkiye’nin en güçlü 500 şirketi araştırması<br />

sonuçlarını açıkladı. Setur, 2016 yılında elde ettiği 1 milyar 270 milyon TL’lik net satış geliriyle Türkiye’nin 148’inci; “Seyahat ve<br />

Taşımacılık Hizmetleri” sektörünün, havayolu ve demiryolu şirketlerinin ardından, 5’inci büyük şirketi oldu. Duty free, özel uçak ve<br />

helikopter kiralama alanlarında da hizmet vererek geniş ürün portföyüyle dikkat çeken Setur, sektörü geleceğe taşıyan ve büyüten<br />

rolünü bir kez daha ortaya koydu. Yurt içinde 43 yetkili satış acentesi, 250’ye yakın sanal acentesi ve yurt dışında da 90 iş ortağıyla 52<br />

yıldır turizm sektöründe hizmet veren Setur, <strong>2017</strong> yılında yeni yatırımlarla yüzde 20 büyümeyi ve öncülüğünü korumayı hedefliyor.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem röportaj<br />

Ali Can Aksu<br />

“TÜROYD sektöre hizmet edecek!”<br />

“Bizim politikamızda üretmek ülke turizm gelirine, politikalarına ve<br />

çalışanlara katma değer sağlamak.”<br />

Turizmde uzun seneler otel yöneticiliği<br />

yapan Ali Can Aksu, geçtiğimiz<br />

yıl itibari ile sektöre ivme katan<br />

iki önemli oluşumun öncülüğünü<br />

yaptı. Otellere danışmanlık hizmeti<br />

veren Turizoom International Hotel<br />

Management’ın arkasından 14 Nisan <strong>2017</strong><br />

tarihinde Turizm Otel Yöneticileri Derneği<br />

(TÜROYD)’nin de temellerini meslektaşları<br />

ile atan Aksu, dernek haberleri içinde en<br />

fazla ses getiren isimlerden biri oldu.<br />

Ali Can Aksu ile TÜROYD ve Turizoom<br />

paralelinde turizmde yeni yapılanmalarını<br />

ve devam eden projelerini konuştuk.<br />

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />

Ali Can Bey, turizmde çok uzun<br />

yıllar otel yöneticiliği yaptınız.<br />

Son dönemde ise sizi Turizoom<br />

International Hotel Management<br />

ve Turizm Otel Yöneticileri<br />

Derneği (TÜROYD) gibi farklı<br />

oluşum ve girişimlerin içerisinde<br />

görüyoruz. Sektöre dair bu<br />

yeni yapılanma kararları nasıl<br />

gerçekleşti?<br />

Turizm International Hotel Management’i<br />

Eylül 2016’da kurduk. Yaklaşık 32 yıllık<br />

turizm deneyimlerimden sonra sahip<br />

olduğum bilgi ve becerilerimi piyasadan<br />

kopmadan paylaşmak gibi bir hayalim<br />

vardı. Bunu gerçekleştirmek için de aktif<br />

genel müdürlük pozisyonlarından ayrılarak<br />

şirket kurmaya karar verdim.<br />

Turizoom’u kurmamın amacı, aslında<br />

sadece kendim için de değildi. Uzun yıllar<br />

Ortadoğu ve Avrupa’nın çeşitli kongre<br />

otellerinde çalıştığım için piyasada zaten<br />

ciddi bir kongrecilik alt yapım mevcuttu.<br />

Bu süreçte bir yandan online projelerimiz


oluştu, bir yandan da otellerin yönetim<br />

aksaklıkları ile ilgili çalışmaları başlattık.<br />

Diğer taraftan da “kazan-kazan”<br />

modeliyle sektörde istihdam edilmeyi<br />

bekleyen genel müdür ve satış müdürü<br />

arkadaşlarımıza bir kapı açarak, bir nevi<br />

sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettik.<br />

Şu anda yaklaşık 11-12 tane genel müdür<br />

arkadaşımız aktif olarak bizimle çalışıyor.<br />

En önemlisi, bunun için de 30 gün mesai<br />

harcamak zorunda kalmıyorlar.<br />

Turizoom’dan sonra Turizm<br />

Otel Yöneticileri Derneği<br />

(TÜROYD)’ni kurdunuz. Hatta<br />

bu oluşum Profesyonel Otel<br />

Yöneticileri Derneği (POYD)<br />

Başkanlığı’na istifanızın<br />

hemen ardından sektörde<br />

bir hayli de yankı uyandırdı.<br />

Siz bu gelişmeleri nasıl<br />

değerlendirdiniz?<br />

İstanbul POYD’u önemseyerek açtık<br />

25 yıllık bir dernektir. Yaklaşık üç yıl<br />

önce biz bu atağı başlattık. Oradakiler<br />

de çok sevdiğim dostlarımdır. Onlarla<br />

beraber yola çıkış amacımız, belki<br />

POYD’u Antalya dışına taşıyarak<br />

ilk adımda İstanbul’a, daha sonra<br />

Türkiye’ye yaymak politikasıydı. Bazı<br />

konularda fikir ayrılığımız olunca bende<br />

ayrıldım ve aynı fikirde ve hedefte<br />

olan diğer arkadaşlarımızla Türkiye’yi<br />

kucaklamak için yola çıktık. POYD ile<br />

farklı konseptlerdeyiz. Onlar Antalya’da<br />

ve resort konusunda önemli bir dernek,<br />

biz de hem Anadolu’da şehir içi otelcilerle<br />

hem de Türkye’nin her yerindeki<br />

resortlarla birlikte aynı bünyedeyiz. Ayrıca<br />

biz onlara karşı kurulmuş bir dernek<br />

de değiliz. Biz ihtiyaç olan bir oluşumu<br />

gerçekleştirdik.<br />

TÜROYD olarak projeleriniz<br />

nelerdir?<br />

Dikkat edersiniz bütün toplantılarımızda<br />

“projelerimiz bunlardır şunlardır”<br />

demiyoruz. Biz sadece uyguladığımız<br />

projeyi açıklıyoruz. Mesela Rusya’dan<br />

TopHotels’i getireceğiz demedik. Biz<br />

getirdiğimiz anda basına haber verdik ve<br />

otelci meslektaşlarımızla buluşturduk.<br />

Bunun haricinde şu anda Cumhuriyet<br />

Üniversitesi ile bir anlaşma yaptık. Bir<br />

otelini TÜROYD olarak biz yöneteceğiz.<br />

Bunu bile kalkıp yaygaraya vermedik.<br />

Anlaşmayı yaptıktan sonra açıkladık.<br />

Bizim tarzımız bu.<br />

TÜROYD olarak şu anda güney doğuya<br />

kadar yayıldık. 81 ilde Elazığ’dan<br />

Diyarbakır’a, Van’dan Mardin’e hatta<br />

Hakkari’ye kadar… Bakın Cizre!<br />

Bayramdan sonra Diyarbakır’da bir<br />

toplantı yapıyorum.<br />

Bu kaynaşma o kadar önemli oldu ki,<br />

Bodrum’dan bir arkadaşımız platforma<br />

şöyle bir soru sordu: “Diyarbakır’da otel<br />

genel müdürü var mı?” Bir arkadaşımızın<br />

telefonunu verdiler, görüştüler.<br />

Bodrum’daki bir arkadaş Diyarbakır’dan<br />

bir otele 16 oda Japon misafir paslıyor.<br />

Bu konu işletme sahibinin kulağına<br />

gidince bizimle görüşmek istemiş ve bana<br />

ulaştı “Ya ağam babam, kurban olurum<br />

size, İstanbul’dan bizim Diyarbakır’ı<br />

düşünmüşsünüz ya, siz gelin bir toplantıyı<br />

burada yapın, biz burada varsayıldık ya<br />

derneğinizin maddi manevi ne ihtiyacı<br />

varsa göreyim.” Bunları duyunca tüylerim<br />

diken diken oldu. O zaman dedim ki,<br />

kendi kendime “Evet biz doğru yoldayız.”<br />

Yine aynı dönem TÜROYD<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği<br />

olarak lanse edilmişti. Şu an<br />

Turizm Otel Yöneticileri olarak<br />

faaliyetlerinizi sürdürüyorsunuz.<br />

Yapılanmada neler oluyor?<br />

Yasal prosedürler gereği Türkiye<br />

kavramını kullanamıyoruz. Önümüzdeki<br />

yıl için girişimlere başladık. Gerekli yasal<br />

izinler alınıp kullanacağız ama. İşin aslı<br />

bu.<br />

Doğu veya güneydoğudaki bir<br />

yönetici de TÜROYD’a kolaylıkla<br />

kabul ediliyor mu?<br />

Bu konuda ciddi bir cv bank oluşturduk.<br />

Bunun haricinde sekiz bölgede bölge<br />

başkanları atadık. Artık Cizre’deki<br />

meslektaşımız bile TÜROYD’u arayıp,<br />

“Ben bir otel açacağım, genel müdüre<br />

ihtiyacım var” diyebiliyor. Biz şu anda<br />

yatırımcıya da dokunuyoruz, onlar da<br />

bizden artık destek istemeye başladılar.<br />

Tüm ticaret odalarıyla görüşme<br />

halindeyiz. Biz dernek olarak ücretsiz<br />

bilabedel danışmanlık hizmeti vermeye<br />

hazırız. Yakın bir zamanda Diyarbakır’dan<br />

bir talep geldi. Boşta olan arkadaşlarımız<br />

var. Onlar gidecek management yapacak.<br />

Oradan cüzi de olsa bir gelir elde<br />

edecekler.<br />

Derneğin şu anki üye sayısı<br />

ne oldu? Yılsonu ve 2018 yılı<br />

hedefleriniz neler?<br />

Biz üye sayısından ziyade niteliğe<br />

bakıyoruz. TÜROYD olarak bu<br />

yılsonuna kadar 2 bin üye hedefimizi<br />

tutturacağız. Şu anda 985 üyemiz var.<br />

Dernek olarak sektörden kopanları<br />

tekrar piyasaya kazandırmak gibi bir<br />

misyonumuz daha var. Çalışanlar ve yeni<br />

üniversite mezunları açısından sektör<br />

çok kan kaybetti. Kaygan zeminden,<br />

istikrarsızlıktan dolayı piyasada çok ciddi<br />

kaymalar oldu. Otomotiv satışına, rent a<br />

car, acenta kısmına geçen arkadaşlarımız<br />

oldu.<br />

Profesyonellerin sektör değiştirmesi<br />

çok tehlikeliydi. Dolayısıyla biz de<br />

onları kucaklayan bir yapıyla tekrar<br />

sektöre nasıl kazandırabiliriz, var olan,<br />

kaymak olan arkadaşları nasıl tutabiliriz<br />

konusuna odaklandık. Çünkü alttan<br />

büyüyen bir genç nesil var. Yapımızda şu<br />

anda bu bayrağı teslim edebileceğimiz<br />

ön büro müdürleri, satış pazarlama<br />

direktörleri, housekeepingler, F&B<br />

direktörleri gibi bölümlerimiz çalışıyor.<br />

İleride bayrak yarışında hakikaten çok<br />

tecrübeli arkadaşlarımız olacak. 2018<br />

yılı sonunda 2 bin meslektaşımızla yola<br />

devam ediyor olacağız.<br />

“TÜROYD<br />

olarak bu<br />

yılsonuna<br />

kadar 2 bin<br />

üye hedefimizi<br />

tutturacağız.


20<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem röportaj<br />

TÜROYD, hedeflediğiniz üzere<br />

tüm Türkiye’yi kucaklayan bir<br />

yapıya ne zaman kavuşacak?<br />

Bunun için bir tarih koydunuz<br />

mu?<br />

Resmiyette olmasa bile Doğal olarak<br />

Türkiye’yiz ve bütün ilerde örgütlendik<br />

zaten. Bunu göğsümüzü kabarta kabarta<br />

söyleyebiliriz. Tek amacımız Türk<br />

turizmine katkıda bulunmak.<br />

Alt yapısını çok sağlam hazırlayıp<br />

yürüyoruz. Bu hızlı büyüme hiçbir<br />

STK’nın başarabildiği bir şey değil.<br />

Hatta bununla ilgili kendi aramızda<br />

da konuştuğumuzda “Rehavete<br />

kapılmamalıyız ” diyoruz. Şu anda<br />

sadece 10-15 üyemiz varmış gibi hareket<br />

etmek zorundayız.<br />

TÜROYD şu an devlet tarafında<br />

ne oranda muhatap kabul<br />

ediliyor? Diğer turizm<br />

paydaşlarıyla ilişkileriniz nasıl<br />

olacak?<br />

Bakın ben size şunu söyleyeyim, geçen<br />

akşam Turizm Bakanlığı’ndan arandım,<br />

booking ile ilgili sorular sordular<br />

ve kendilerine booking.com ile ilgili<br />

yorumumuzu yaptık. Artık Bakanlık<br />

bizi tanıyor. Onların bizi desteklemesi<br />

halinde her konuda destek olmak<br />

istediğimizi ilettik.<br />

Tek başına yapabileceğimiz işler de<br />

değil bunlar. Bu yolda TÜROB’tan da<br />

destek almamız gerekiyor. TÜROFED<br />

ile beraber çalışmamız onların<br />

tecrübesinden ve yönlendirmesinden<br />

yararlanmamız gerekiyor. Gerekirse<br />

TÜRSAB, Turizm Bakanlığı ve diğer<br />

Bakanlıklar ile de çalışmamız gerekiyor.<br />

Yurt dışında odaklandığınız<br />

ülkeler, bölgeler hangileri?<br />

Biz her kesimi kucaklayan bir yapıyız.<br />

Üye sayımız 985 kişiye erişti. 13 ülkeye<br />

yayıldık, 13 ülke bölgesel yürütme<br />

kurulu başkanlıklarını seçtik. Biz her<br />

ülkenin başına orada etkin rol oynayan,<br />

uzun süreden beri genel müdürlük<br />

yapan arkadaşları ülkesel bölge<br />

yürütme kurulu başkanı olarak seçtik.<br />

Oralarda çalışan Türk arkadaşları bir<br />

araya getiriyorlar, kendi komisyonlarını<br />

kuruyorlar. Bu doğrultuda yurt dışından<br />

talepler almaya başladık, hatta üç<br />

tane F&B müdürü gönderdik. Çin’den<br />

personel talepleri gelmeye başladı.<br />

Dünyaya artık yönetici ihraç eden bir<br />

kesimiz ve bu dünyayla entegrasyonu bir<br />

şekilde sağlamamız gerekiyor, sadece<br />

Türkiye ile değil.<br />

Biz sadece bir yönetici değiliz,<br />

hepimiz birer fahri turizm elçisiyiz<br />

aslında, tanıtım elçileriyiz… Çünkü<br />

fuarlarda biz varız. Diğer ülkelerin tur<br />

operatörleriyle birebir görüşmeleri<br />

yapan yine biz yöneticileriz. Şu anda<br />

mesela Avrupa Otel Yöneticileri Birliği<br />

ile bir entegrasyon yaşıyoruz. Gerekirse<br />

Birlik’ten 100 kişiyi İstanbul’da<br />

ağırlamayı istiyoruz.<br />

“Turizm yasasına ihtiyaç var”<br />

Son olarak eklemek<br />

istedikleriniz?<br />

Ülke turizmini çeşitlendirmek gerekiyor.<br />

Elimizde cennet gibi bir vatan var. Evet<br />

bizi dünyaya tanıtan deniz kum güneş<br />

oldu, doğru bunu inkar edemeyiz.<br />

Ama konuklarımıza farklı yelpazeleri<br />

de sunmamız gerekiyordu. Dünyada<br />

bakın ekolojik, organik turizm furya<br />

oldu. Holiday Village’ler oluşturuldu,<br />

kataloglarda bangır bangır satıyor.<br />

Kaz Dağları’nın tepesine gidin, ekolojik<br />

oteller çok çok iyi fiyatlara satılıyor.<br />

Biz hala reklam politikalarımızda bile<br />

o hamamdaki kadını kaldıramadık. O<br />

hamamı, denizi göstermek zorundayız.<br />

Turizmde yeni bir politika oluşturmalıyız.<br />

Bakın aynı şey her şey dahil sisteminde<br />

de oldu. İspanya, Portekiz, Yunanistan<br />

bizi işin içine bir soktu sonra onlar<br />

çıktı, biz çıkamadık. Niye? Orada devlet<br />

müdahil oldu ve destekledi. Neredeyse<br />

artık müşterinin ağzına şişeyi götürüp<br />

içirecek hale geldik. Sonuç? Milyar dolar<br />

diye iddia edilen yatırımlar çöp oluyor şu<br />

anda.


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Anadolu yeniden<br />

öne çıkmaya<br />

başladı<br />

Antalya aylık<br />

bazda listeye<br />

giremedi<br />

Mayıs ayında yatırımlarda düşüşe karşın, Anadolu’da yatırımların da yeniden<br />

hızlanma eğilimine girmesi dikkat çekti. Türkiye Otelciler Birliği, Mayıs <strong>2017</strong>’de 11<br />

ilde 12 yeni otel projesi için 148 milyon TL’lik teşvik belgesi alındığını açıkladı. Yatak<br />

sayısı açısından 770 yatak ile Hatay ilk sırada yer aldı. İstanbul’da da proje sayısı<br />

birde kalırken, Antalya’da mayıs ayında teşvik başvurusu olmaması dikkat çekti.<br />

Konaklama sektörüne yönelik<br />

yatırımlarda İstanbul ve Antalya<br />

iştah kabartmaya devam ederken,<br />

Anadolu illerindeki yatırımların da<br />

yeniden hızlanma eğilimine girdiği<br />

gözleniyor. Türkiye Otelciler Birliği<br />

(TÜROB) tarafından analiz edilen<br />

Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre,<br />

Mayıs <strong>2017</strong>’de 11 ilde toplam 2 bin yataklı<br />

12 yeni otel projesi için 148 milyon TL’lik<br />

teşvik belgesi alındı. 9.6 milyon TL yatırım<br />

tutarı olan 2 otel ise renovasyon belgesi<br />

aldı. Yeni yatırımlar sonrasında sektöre<br />

637 yeni ek istihdam sağlanacak. Mayıs<br />

2016’da 10 ilde toplam 3 bin 158 yataklı<br />

20 proje için 280 milyon TL tutarında<br />

teşvik belgesi alınmıştı. Yani hem yatırım<br />

tutarında hem de proje sayısı düşüş<br />

kaydetti.<br />

İstanbul 1’de kaldı<br />

Yatak sayısı açısından 770 yatak ile Hatay<br />

ilk sırada yer aldı. Hatay’ı, 248 yatak ile<br />

İstanbul takip etti. Mayıs ayında Ağrı,<br />

Ardahan, Çanakkale, Diyarbakır, Düzce,<br />

Hatay, İzmir, Karabük, Muğla, Samsun’da<br />

birer proje teşvik aldı. İstanbul’da da<br />

proje sayısı birde kalırken, Antalya’da<br />

mayıs ayında teşvik başvurusu olmaması<br />

dikkat çekti. Teşvik belgesi alan oteller<br />

içerisinde 3 yıldızlı oteller toplam 5 otel<br />

ile ilk sırada yer alırken, yatak kapasitesi<br />

bakımından 1.316 yatak ile 4 yıldızlı<br />

oteller ilk sırada yer aldı.<br />

Yenileme teşvikleri için adım<br />

atılmalı<br />

Mayısta aylık bazda düşüşe karşın, 5<br />

aylık dönemde ise yatırım tutarında<br />

yüksek kapasiteli tesisler sebebiyle<br />

artış gözlendi. 5 aylık dönemde 37 ilde 1<br />

milyar 413 milyon TL tutarında toplam<br />

13 bin 641 yataklı 88 otel projesi teşviğe<br />

bağlandı. 2016 yılının aynı döneminde 31<br />

ilde 1 milyar 388 milyon TL’lik toplam<br />

17 bin 739 yataklı 86 proje teşvik almıştı.<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yatırım<br />

teşviklerinde il bazlı artış yaşanmasının,<br />

Mayıs <strong>2017</strong>’de Ağrı, Ardahan, Düzce,<br />

Hatay olmak üzere Anadolu’dan 4 yeni<br />

şehrin teşvik almaya hak kazanmasının<br />

memnun edici bir gelişme olduğunu<br />

belirtti. Bayındır, “Tesis türü ve coğrafi<br />

çeşitlilik, turizmin yaygınlaşmasındaki<br />

en önemli unsurlar arasındadır” dedi.<br />

Yenileme teşviklerinin yeterli olmadığını<br />

da dile getiren Bayındır, “Bu konuda<br />

adımlar atılmalı. Antalya, İstanbul,<br />

Aydın ve Muğla’da yıpranma sürecine<br />

giren birçok otel bulunduğu göz önüne<br />

alınmalı ve bu illerimize verilecek teşvik<br />

belgelerinde yeni yatırımlar yerine, daha<br />

çok mevcut yatırımların modernizasyonu<br />

ve renovasyonu yönünde düzenleme<br />

yapılmalı” diye konuştu.


Turizm Anadolu’da<br />

Eskişehir, Bursa ve Afyon’un turistik değerleri ortaya<br />

çıkarılacak<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı; Eskişehir, Bursa ve Afyon illerinin turizm potansiyelinin<br />

geliştirilmesi için çalışma başlattı. Türkiye Otelciler Birliği’nin de (TÜROB) destek<br />

verdiği çalışma kapsamında, Eskişehir merkez olmak üzere bu üç ilde turistik<br />

değerlerin ortaya çıkarılması hedefleniyor.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı; Eskişehir,<br />

Bursa ve Afyon illerinde ‘gizli kalmış<br />

turistik değerlerin’ geliştirilmesi için<br />

kapsamlı bir çalışma başlattı. Çalışma<br />

kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü,<br />

Tanıtma Genel Müdürlüğü, Araştırma<br />

ve Eğitim Genel Müdürlüğü ve Kültür<br />

Varlıkları Genel Müdürlüğü yetkilileri,<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)<br />

Eskişehir İl Temsilciliği’ni ziyaret<br />

ederek, bölgedeki turizm potansiyeli<br />

ve turizmin geliştirilmesi amacıyla<br />

değerlendirmelerde bulundu. Projeyle<br />

ilgili bilgi veren Türkiye Otelciler Birliği<br />

(TÜROB) üyesi Eskişehir Senna City Hotel<br />

Genel Müdürü ve TÜROB İl Temcilcisi<br />

Kaan Erdin, söz konusu projenin,<br />

Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi<br />

Avcı’nın talimatıyla Eskişehir, Bursa ve<br />

Afyon illerini kapsayan ve bu bölgelerde<br />

turizmin gelişmesi için yapılacak olan<br />

çalışmaların toplanması adına yapılan bir<br />

organizasyon olduğunu belirtti.<br />

İlçeler de araştırılacak<br />

Erdin, çalışma kapsamında, Eskişehir<br />

merkez olmakla beraber geceleme ve<br />

gelirlerin artmasına adına potansiyeli<br />

bulunan ilçelerin bu kapsamda<br />

geliştirilmesinin, turistik değerlerin<br />

ortaya çıkarılmasının hedeflendiğine<br />

dikkat çekti. Erdin, “Hedef bölgede<br />

gizli kalmış destinasyonları ve ilçeleri<br />

sisteme dahil etmek, geceleme süresini<br />

arttırmak, sürdürülebilir bir turizm<br />

öğesi oluşturmak” dedi. Erdin, projeyle<br />

ilgili şu bilgileri verdi: “Bu oluşum<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve<br />

İşletmeler, Tanıtım, Araştırma, Eğitim,<br />

Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü’nden<br />

11 uzmandan oluşuyor. Yerelde TÜROB<br />

İl Temsilciliğimiz ve şahsım uzmanlara<br />

bölgemizdeki turizm destinasyonları,<br />

hedef pazar, hedef ülke ve birliğimiz<br />

tarafından bugüne kadar şehrimiz için<br />

yapılmış ve yapılacak olan eylemler<br />

tarafından bilgi veriyor ve eşlik ediyoruz.”<br />

Doluluklar Türkiye<br />

ortalamasının üzerinde<br />

Eskişehir’deki turizm hareketliliği<br />

hakkında da bildi veren Erdin, konaklama<br />

sektöründe şu an tatmin edici doluluklar<br />

yaşandığına işaret ederek, “İlimizde<br />

ortalama doluluklar yüzde 65 civarında.<br />

Birkaç sinema filmi ve dizi filim çekimleri<br />

şehrimizde yapılmakta olup aynı zamanda<br />

farklı branşlarda sportif aktiviteler oluyor.<br />

Bunun yanı sıra Bursa üzerinden Arap<br />

misafir ziyaretleri de artış gösterirken,<br />

geceleme sürelerini artırdılar. Belçika<br />

üzerinden gelen charter uçuşlarda<br />

şehirde farklı bir hareket sağlıyor. Ayrıca<br />

tatil için harekete geçen ve güzergahında<br />

olan seyahat edenler de giderken veya<br />

dönerken en az bir gece şehrimizde<br />

kalarak şehrimizde turizme katkı<br />

sağlıyorlar” diye konuştu.


24<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Turizmde<br />

ucuz olmak<br />

da yetmiyor!<br />

İngiliz Posta İdaresi tarafından belirli dönemlerde İngiliz vatandaşlarının en çok<br />

tercih ettiği tatil merkezlerine ilişkin yapılan, ‘Seyahat Fiyat Barometresi-<strong>2017</strong>’<br />

araştırması yayımlandı. Buna göre, Türkiye’den incelemeye alınan Marmaris,<br />

Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi olmasına rağmen, geçen yılın mayıs<br />

ayında 42 bin olan ziyaretçi sayısı bu yıl 14 bin seviyesini aşamadı.<br />

Haber: Kerem Köfteoğlu / TUYED<br />

İngiliz Posta İdaresi, her yıl İngiliz<br />

Sterlini üzerinden ve tatile çıkanların en<br />

fazla tükettiği, 1.5 litrelik su, bir fincan<br />

kahve, bir kutu kola, bir şişe bira, bir şişe<br />

şarap, bir kadeh şarap, sivrisinek ilacı<br />

ve güneş kremi gibi sekiz ürünün fiyatını<br />

karşılaştırılarak bir araştırma yapıyor.<br />

‘Seyahat Fiyat Barometresi-<strong>2017</strong>’ adıyla<br />

yürütülen araştırma açıklandı.<br />

TUYED (Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />

Derneği) yönetiminin araştırmadan<br />

derlediği bilgilere göre, Türkiye’den<br />

incelemeye alınan Marmaris, listede<br />

Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi<br />

olarak yer aldı. Ancak Marmaris’in<br />

Avrupa’nın en ucuz tatil merkezleri<br />

arasında yer alması, Türkiye’nin bozulan<br />

imajından dolayı yabancı ziyaretçi<br />

sayısındaki düşüşe engel olamadı. Nitekim<br />

bu yılın mayıs ayıda turist sayısı hem<br />

Türkiye geneli hem de Marmaris’te geçen<br />

yılın altında kaldı. Geçen yılın mayıs ayında<br />

yabancı ziyaretçi sayısı 42 bin 261 olan<br />

Marmaris’e bu yılın mayıs ayında gelen<br />

yabancı ziyaretçi sayısı 14 bin 425’te kaldı.<br />

Mayıs ayında Türkiye’ye gelen yabancı<br />

ziyaretçi sayısı ise geçen yılın aynı ayına<br />

göre yüzde 34,67 düşüşle 2 milyon 485 bin<br />

411 olarak gerçekleşti..<br />

Ucuzluk da kâr etmiyor<br />

İngiliz Posta İdaresi araştırmasında, dört<br />

kıtadan 44 ülkenin tatil merkezinde söz<br />

konusu ürünlere ödenen toplam miktarlar<br />

karşılaştırmalı olarak ele alınıyor. Buna<br />

göre, toplam ödemelerde Avrupa’nın en<br />

ucuz 10 ülkesi şöyle sıralanıyor: Portekiz<br />

Algerve’de 33.36 sterlin, Bulgaristan Sunny<br />

Beach’te 33.53 sterlin, İspanya Costa del<br />

Sol’de 38.79 sterlin, Türkiye Marmaris’te<br />

49.74 sterlin, Çekya Prag’da 51.17 sterlin,<br />

Kıbrıs Rum kesimi Baf’ta 53.03 sterlin,<br />

Macaristan Budapeşte’de 53.18 sterlin,<br />

Malta Sliema’da 62.62 sterlin, Yunanistan<br />

Korfu Adası’nda 63.54, Hırvatistan Porec’te<br />

ise 68.92 sterlin.<br />

Ülke/bölge Toplam maliyet (Sterlin) *<br />

Portekiz /Algerve 33.36<br />

Bulgaristan/Sunny Beach 33.53<br />

İspanya /Costa del Sol 38.79<br />

Türkiye/Marmaris 49.74<br />

Çekya/Prag 51.17<br />

G. Kıbrıs/Baf 53.03<br />

Macaristan /Budapeşte 53.18<br />

Malta/Sliema 62.62<br />

Yunanistan /Corfu Adası 63.54<br />

Hırvatistan/ Porec 68.92


26<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Moskova’daki “Türkiye Festivali”<br />

150 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı<br />

Türkiye, Rusya Federasyonu’nun başkenti Moskova’da önemli bir tanıtım<br />

organizasyonuna imza attı. 16 - 17 - 18 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri arasında<br />

Moskova’da gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören Türkiye Festivali, 150 binin<br />

üzerinde ziyaretçi ağırladı.


Türkiye Festivali, Kültür ve<br />

Turizm Bakanlığı’nın desteği,<br />

Türkiye Otelciler Federasyonu<br />

(TÜROFED), Türkiye Seyahat Acenteleri<br />

Birliği (TÜRSAB), Türkiye Turizm<br />

Yatırımcıları Derneği (TYD), Turist<br />

Rehberleri Birliği (TUREB), Türkiye<br />

Otelciler Birliği (TÜROB), Rus-Türk<br />

İşadamları Birliği’nin (RTİB) katkıları<br />

ve THY’nin ana sponsorluğunda<br />

16 - 17 - 18 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri<br />

arasında Moskova’da gerçekleştirildi.<br />

Türkiye’nin kültürel, turistik ve sanatsal<br />

değerlerini Moskova’ya taşıyan Türkiye<br />

Festivali, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />

Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet<br />

Başkanı Vladimir Putin’in büyük önem<br />

verdiği Türkiye-Rusya Federasyonu<br />

dostluğuna önemli bir katkı sağladı. 165<br />

dönümlük arazi üzerinde yer alan Park<br />

Krasnaya Presnya’da gerçekleştirilen<br />

Türkiye Festivali, ilk gün yağışlı havaya<br />

rağmen 20 bin ziyaretçi ağırladı. Hava<br />

koşullarının düzelmesi ile haftasonuna<br />

denk gelen iki gün Türkiye Festivali Rus<br />

halkının akınına uğradı. Festival, toplam<br />

150 binin üzerinde ziyaretçi sayısına<br />

ulaşırken Rusya’da yayın yapan medya<br />

kuruluşları da Türkiye Festivali’ne<br />

geniş yer vererek milyonlara ulaştırdı.<br />

Türkiye’nin kültürel, turistik ve sanatsal<br />

değerlerini Moskova’ya taşıyan Türkiye<br />

Festivali’nde Türkiye’den 100’ün üzerinde<br />

sanatçı katılırken festival kapsamında<br />

yaklaşık 500 kişi görev aldı. Moskova<br />

Belediyesi’nin de destek verdiği Türkiye<br />

Festivali, Rus – Türk sanatçıların aynı<br />

sahneyi paylaşarak Rusça şarkılar<br />

söylemesi Rus ziyaretçilerin büyük<br />

beğenisini topladı. Ayrıca festival<br />

kapsamında sahne alan Rus pop starları<br />

da büyük ilgi gördü. Festival boyunca<br />

ana sahne dışında İstanbul ve Kemer<br />

sahneleri de gösteri ve konserleri ile<br />

dikkat çekti. Türkiye’den birçok belediye<br />

ve kurumun destek verdiği Türkiye<br />

Festivali’nde İstanbul, Antalya, Nevşehir,<br />

Aydın illerinin yanı sıra Alanya, Kemer,<br />

Manavgat, Belek, Bodrum, Kuşadası,<br />

Didim gibi turizm destinasyonları da<br />

bölgelerini tanıtma fırsatı yakaladı.<br />

Türkiye Festivali, turizm firmalarının da<br />

katılımı ile önemli bir tanıtım platformuna<br />

döndü. Moskova’da faaliyet gösteren<br />

büyük tur operatörlerinin hepsinin katılım<br />

gösterdiği festivalde Türkiye’den 12 otel<br />

de özel stantları ile Rus halkı ile buluştu.<br />

Moskova’daki organizasyona Devlet<br />

Halk Dansları Topluluğu, Devlet Halk<br />

Dansları Mehteran Ekibi, Tepecik<br />

Flarmoni Orkestrası, Antalya Opera<br />

ve Balesi, İstanbul Üniversitesi Devlet<br />

Konservatuarı, Antalya Olgunlaşma<br />

Enstitüsü, Güreş Federasyonu, Türkiye<br />

Aşçılar Federasyonu da destek vererek<br />

festival boyunca sahne alıp gösteriler<br />

gerçekleştirdi. Festivalde Rusya’da da ilgi<br />

ile izlenen “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin<br />

set kıyafetleri de sergilendi. Önünde<br />

uzun kuyrukların oluştuğu sergi binlerce<br />

“Muhteşem Yüzyıl” hayranını zamanda<br />

yolculuğa çıkardı.<br />

Temurci: “Büyük ilgi gördük”<br />

Türkiye Festivali’ni yakından takip eden<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel<br />

Müdür Yardımcısı Ahmet Ali Temurci,<br />

Moskova’daki Türkiye Festivali’nin büyük<br />

ilgi gördüğünü ve bu festivali geleneksel<br />

hale getireceklerini söyledi. Temurci:<br />

“Rus halkı festival boyunca çok güzel<br />

bir ilgi gösterdi. Burada Antalya’dan<br />

İstanbul’a, Aydın’dan Kapadokya’ya,<br />

Kapadokya’dan Mersin’e birçok<br />

destinasyonumuz Türkiye’nin tanıtımını<br />

yaptı. İlgiden dolayı da çok mutluyuz.<br />

Bu festivali geleneksel hale getirmeyi<br />

planlıyoruz. Türkiye’den sanatçılarımız,<br />

turizmcilerimiz ve çok sayıda görevli<br />

arkadaşımız Moskova’ya gelerek önemli<br />

bir işe imza attılar. Tüm sanatçılarımıza<br />

Bakanlığımız adına teşekkür ediyorum.<br />

Türkiye’nin hemen hemen bütün<br />

unsurlarını görmeniz mümkündü.<br />

Pazarı domine eden tur operatörleri,<br />

Türk Mutfağı, Pehlivanlarımız, çocuklar<br />

için aktiviteler vb. birçok etkinlik vardı.<br />

Gelecek sene daha ciddi bir boyutta<br />

burada yer alacağız. Bu festivali<br />

gerçekleşmesini sağlayan başta Türkiye<br />

Otelciler Federasyonu (TÜROFED) olmak<br />

üzere herkese çok teşekkür ediyoruz”<br />

dedi.<br />

Ayık: “Türkiye’yi Rus halkı ile<br />

buluşturduk”<br />

Festivalin ev sahiplerinden Türkiye<br />

Otelciler Federasyonu Başkanı Osman<br />

Ayık ise Türkiye Festivali ile alışılmış<br />

tanıtım faaliyetlerinin dışına çıkmayı<br />

hedeflediklerini söyledi. Ayık: “Bu<br />

festival, iki ülke arasındaki düzelen ve<br />

gelişen ilişkileri tabana indirme amacıyla<br />

düzenlendi. Üst yönetimlerde yaşanan<br />

yumuşamanın tabana yayılmasında bir<br />

takım sıkıntılar olduğunu biliyorduk.<br />

Rusya’da halkın belirli bir kısmı Türkiye<br />

ile Rusya ilişkilerin düzeldiğinin farkında<br />

değil. Bu festival ile bu sorunu aşmayı<br />

hedefledik. Türkiye’yi üç boyutlu olarak<br />

Rusya’ya getirmek ve halkla buluşturmak<br />

istedik; genel manzaraya baktığımda,<br />

oldukça da başarılı olduğumuzu<br />

düşünüyorum. Açıkçası festivale bu kadar<br />

büyük bir ilgi ve katılım olacağını bizler de<br />

tahmin edemedik. Önümüzdeki yıllarda<br />

çıtayı daha yukarılara taşıyacağımıza<br />

inanıyorum” dedi.<br />

Gelecek sene için çalışmalar<br />

başladı<br />

Türkiye Festivali Proje Direktörleri A.<br />

Haluk Özsevim, Zelimkhan Zarmaev<br />

ve Organizasyon Koordinatörü İlker<br />

Kutlu Aktaş yaptıkları ortak açıklamada,<br />

festivalin ciddi bir kitleye ulaştığını<br />

belirterek: “Türkiye Festivali ile 150 binin<br />

üzerinde Rus ziyaretçi ağırladık. Festival<br />

sadece Rus ziyaretçileri değil, Moskova’ya<br />

farklı ülkelerden turistik amaçlı gelen<br />

insanları da ağırladı. Festival ayrıca<br />

Rusya’nın önemli medya kuruluşlarında<br />

da geniş yer buldu. Bu sayede Türkiye’nin<br />

tanıtımını yaptığımız festival milyonlarca<br />

insana ulaşmış oldu. Türkiye’nin<br />

kültürel, sanatsal, turizm ve sportif<br />

yönünün de tanıtıldığı Türkiye Festivali,<br />

tanıtımı farklı bir boyuta taşıdı. Birebir<br />

insanlara dokunmayı amaçladığımız bu<br />

etkinlik ile doğrudan önemli bir tanıtım<br />

gerçekleştirdik. Gelecek sene daha geniş<br />

kapsamlı bir organizasyon için şimdiden<br />

çalışmalara başladık. Bu festivalde<br />

emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara<br />

teşekkür ediyoruz” dediler.


28<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Rus turist 15 kat arttı ama hala 2014’ün gerisinde<br />

Mayıs ayında Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 15 kat<br />

arttı. Toplam ziyaretçi sayısı ise Mayısta % 16.2, 5 ayda % 5.5 arttı.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı Emniyet<br />

Genel Müdürlüğü Sınır Giriş<br />

istatistikleri açıklandı. Buna göre<br />

Türkiye’ye mayıs ayında gelen ziyaretçi<br />

sayısı geçen yıla göre yüzde 16.2, Ocak-<br />

Mayıs aylarını kapsayan 5 aylık toplamda<br />

ise yüzde 5.5 arttı. Geçen yılın ilk beş<br />

aylık döneminde Türkiye’ye gelen toplam<br />

ziyaretçi 8.301.933 iken bu yılın 9, aynı<br />

döneminde gelenlerin sayısı 8.762.509<br />

olarak gerçekleşti.<br />

Rusya artışı 2014’ün gerisinde<br />

kaldı<br />

Gelenlerin ülkelere göre dağılımında<br />

Rusya’dan girişler yüzde ile değil,<br />

binde ile ifade edilen oranda arttığı<br />

dikkat çekiyor. Geçen yılın mayıs ayında<br />

Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı 41 bin<br />

kişi iken bu yıl aynı dönemde gelenler<br />

geçen yıla göre 15 kat artışla 698 bin<br />

kişi oldu. Ancak bu artışa rağmen<br />

Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı hem<br />

mayıs ayı hem de 5 aylık toplamda hâlâ<br />

2014’ün gerisinde. 2014 yılında mayıs<br />

ayında Rusya’dan 698 bin kişi gelmişken<br />

<strong>2017</strong>’nin mayıs ayında 2016’ya göre 15<br />

kat artışa rağmen ziyaretçi sayısı 608 bin<br />

oldu. Benzer durumda 2014’ün ilk beş<br />

aylık döneminde Rusya’dan gelenlerin<br />

sayısı 1.118.520 kişi iken <strong>2017</strong>’nin aynı<br />

döneminde bu sayı 928.376 kişi olarak<br />

gerçekleşti.<br />

Avrupa düşüşte<br />

Bu arada başta Almanya olmak üzere 21<br />

Avrupa ülkesinin tümünden gelenlerin<br />

sayısında düşüş var. Yılın Ocak-Mayıs<br />

dönemini kapsayan 5 aylık ziyaretçi<br />

giriş sayılarında Almanya’dan gelenler<br />

yüzde 25, Fransa’dan gelenler yüzde 16,<br />

Hollanda’dan gelenler ise yüzde 29 azaldı.<br />

Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin ülkelere<br />

göre dağılımında artış gösterenler ise<br />

BDT ülkeleri, Ortadoğu ve bazı Asya<br />

ülkeleri.


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Boutique Style<br />

Kişiselleştirilmiş yaz rotalarını çizdi<br />

Kişiye özel tercihler ve seçimlerle şekillenen tatillere imza<br />

atan ayrıcalıklı seyahat danışmanları ile Boutique Style, her<br />

sene heyecanla beklenen yaz tatilleri için unutulmaz tatil<br />

programları tasarlıyor.


Zengin doğal güzellikleri, bembeyaz<br />

kumsalları, benzersiz su altı<br />

güzellikleri ve turkuaz okyanus<br />

plajları ile egzotik Uzak Doğu ülkelerinde<br />

hem birbirinden renkli kültürleri<br />

tanıyabilir hem de en ayrıcalıklı denizkum-güneş<br />

tatili keyfini yaşayabilirsiniz.<br />

Tayland, Sri Lanka, Endonezya ve Vietnam<br />

sunduğu safari imkanları ile muhteşem<br />

anılar vaat eden destinasyonlar olarak<br />

öne çıkıyor. Hem eğlence dolu hem de<br />

sımsıcak bir tatil düşleyenler için Dubai<br />

oldukça özel bir rota. Özel bir çöl safari<br />

turu, muhteşem okyanusunda yüzme ve<br />

dalış imkanları, dev akvaryumu, eğlence<br />

merkezleri, görkemli alışveriş imkanları<br />

ve su parkları ile harika bir destinasyon!<br />

İtalya’nın yarı özerk bölgesi ve Akdeniz’in<br />

en büyük adası olma özelliği taşıyan,<br />

birçok ulus ve hanedana ev sahipliği<br />

yapan Sicilya Adası, yazın tercih<br />

edilebilecek özel destinasyonlardan.<br />

Tauro Dağı’nın eteklerinde yer alan<br />

plajları, beach clubları, gece hayatı<br />

ve restoranları ile ünlü kıyaslanamaz<br />

güzellikte olan Taormina’yı, Sicilya’nın<br />

başkenti Palermo’yu, Sicilya’nın en<br />

romantik yerlerinden biri olan, balıkçı<br />

kasabası olarak bilinen Cefalu’yu<br />

gezebilir, Etna Dağı ve deniz bir diğer<br />

değişle “su ve ateş” arasında yer alan<br />

Catania’yı keşfe çıkabilirsiniz. Tipik bir<br />

İtalyan şehri olan Ragusa’nın eski şehir<br />

bölgesini ve dar sokaklarını gezeceğiniz<br />

ve Michelin yıldızlı restoran Don<br />

Serafino’nun da aralarında bulunduğu<br />

ünlü restoranlarda öğle yemeği molası<br />

verebilirsiniz. Ayrıca helikopter ile<br />

Etna yanardağı etrafında gezebilir,<br />

ünlü Sicilya şarap ve zeytinyağları<br />

tadım turlarına katılabilir, kılıçbalığı<br />

ve canoli gibi Sicilya’ya özgü lezzetleri<br />

tadacağınız gurme turlarına çıkabilir,<br />

Fiat 500 araçları ile baba konseptli<br />

turlarda Baba filminin Sicilya’da çekilen<br />

sahnelerinin olduğu Savoca köyünü ve<br />

Carleona kasabası gibi diğer mekanları<br />

keşfedebilir, ödüllü şeflerden yemek<br />

dersi alabilir, en güzel mekanlarda<br />

romantik akşam yemekleri yiyebilir,<br />

özel yat turları ile Sicilya’nın koylarını<br />

gezebilirsiniz... İber Yarımadası’nda<br />

bulanan, küçük bir Avrupa ülkesi olan<br />

Portekiz, sanat tarihi açısından büyük<br />

bir önem taşıyan, geçmişin ihtişamıyla<br />

günümüzün coşkusunun buluştuğu<br />

büyülü bir ülke... Mimari güzelliği ile<br />

ünlü, birçok mimari tarzın yan yana ve<br />

uyum gösterdiği ülkede peri masalını<br />

andıran saray ve kaleleri, sanat<br />

eserlerini, müzeleri ve yapıları gezebilir,<br />

altın renkli kumların olduğu plajları ile<br />

ünlü koylarda yüzebilir, muhteşem doğası<br />

ve doğal parklarda keyifli dakikalar<br />

geçirebilir, farklı baharatlar ve pişirme<br />

teknikleri ile lezzetleri artırılan ağırlıklı et<br />

ve deniz mahsullerini tadacağınız gurme<br />

turlarına çıkabilir, dünyaca ünlü şarapları<br />

Portekiz’deki şarap tadım turları ile<br />

keşfedebilirsiniz.<br />

Vietnam’daki saklı cennet<br />

Con Dao Takım Adaları<br />

Vietnam’ın güney kıyılarında yer alan Con<br />

Dao Takım Adaları, seyahat dünyasında<br />

“cennetten bir parça” olarak tanınıyor ve<br />

son yıllarda dünyanın en ilgi çekici tatil<br />

rotalarının arasında kendini belli ediyor.<br />

Yağmur ormanları ile çevrili bu ada,<br />

mercan resifleri, el değmemiş sahilleri,<br />

eşsiz manzarası, bembeyaz kumsalları,<br />

masmavi denizi ve tropik yaşamı ile<br />

balayı tatillerinin en özel ve en ideal<br />

rotalarından. Adada Vietnam mutfağının<br />

en eşsiz tatlarını deneyebilir, mercan<br />

resiflerinde dalış yapabilir, size özel açık<br />

hava sinemasında en sevdiğiniz filmi<br />

izleyerek romantik ve unutulmaz anlara<br />

imza atabilirsiniz.<br />

Seyahat duayenlerinin ve Filipinler’in göz<br />

bebeği<br />

Palawan Adası<br />

Filipinler’in en büyüleyici adası olarak<br />

dikkat çeken “Palawan” nefes kesici<br />

güzelliği ile dünyanın en ünlü seyahat<br />

dergileri tarafından birçok kez “en güzel<br />

ada” seçildi. Leonardo Di Caprio’nun<br />

The Beach filmindeki nefes kesen<br />

sahneleri yaşatan güzelliği ile görenleri<br />

etkisi altında bırakan “Palawan Adası”<br />

rengarenk resifleri, eşsiz lagünleri,<br />

kristal güzelliğindeki kumsalları, turkuaz<br />

denizi ile balayında kusursuz bir tatil<br />

yaşamak isteyen çiftler için ideal! Adanın<br />

en dikkat çeken ve keyifli aktivitelerinden<br />

biri altı kişilik Bangka tekneleri ile gezilen<br />

yer altı nehri turu.<br />

Dünyada yaz mevsiminin neredeyse hiç<br />

bitmediği yer<br />

Los Cabos<br />

Meksika’nın ünlü Baja California<br />

yarımadasının ucunda yer alan Los Cabos<br />

tam bir balayı cenneti… Los Cabos, tropik<br />

iklimi, beyaz kumsalları, renkli eğlence<br />

hayatı, şık restoranları ile balayında<br />

hem hareketli hem romantik hem de<br />

huzurlu bir rota arayan çiftler için ideal…<br />

Gün batımının güzelliğini yaşatan cruise<br />

gezileri, eşsiz deniz dünyası, dalış turları,<br />

Baja Çölü’nde ATV gezileri ve daha birçok<br />

aktivite imkanı ile burada her anı dolu<br />

dolu yaşamak mümkün.<br />

Paros<br />

Yunanistan’ın güneydoğusunda yer<br />

alan Cyclodes adalarının yükselen<br />

yıldızı Paros’un dünyanın en romantik<br />

on adasından biri seçildiğini biliyor<br />

musunuz? Berrak sularında mavinin<br />

her tonunu görebileceğiniz nefis<br />

plajları, üzüm bağları ve zeytin<br />

ağaçlarıyla kaplanmış ovaları, küçük<br />

sevimli balıkçı köyleri, Yunan mutfağı<br />

ve deniz mahsullerinin en kalitesini<br />

bulabileceğiniz enfes restoranları,<br />

ünlü sörf plajı ve klupleri, Mikonos’a<br />

rakip gece hayatı ile bu yaz keşfetmek<br />

isteyeceğiniz Yunan adalarından birisi.


Uluslararası<br />

Sürdürülebilir<br />

Turizm Yılı’nda<br />

‘Yeşillenen<br />

Oteller’e<br />

turistlerden tam not<br />

Çağlar boyu medeniyetlere ev sahipliği yapan, dünyanın en önemli kültür ve<br />

turizm merkezleri arasında yer alan ülkemize ilgi her geçen gün artıyor. Birleşmiş<br />

Milletlerin ‘’Kalkınma İçin Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Yılı” olarak ilan<br />

ettiği bu yıl; yeşillenen oteller ile turistlerden tam not alan Türkiye, turizmde<br />

sürdürülebilirliği hedefliyor.<br />

Dünyadaki uluslararası ihracatın<br />

yüzde 7’sini gerçekleştiren,<br />

dünyadaki toplam istihdamın<br />

onbirde birini sağlayan ve dünya<br />

ülkelerinin GSYİH rakamlarının içinde<br />

yüzde 10’luk pay sahibi olan turizm<br />

sektörünün, sürdürülebilir kalkınma<br />

hedeflerine katkısına dikkat çeken<br />

Birleşmiş Milletler; <strong>2017</strong>’yi, ‘’Kalkınma<br />

İçin Uluslararası Sürdürülebilir Turizm<br />

Yılı” olarak ilan etti. Turizm sektörünün<br />

iyi yönetilmesinin Türkiye’de, ekonomik<br />

büyüme sağlayacağına, sosyal gelişime<br />

katkı sağlayacağına, kültürel ve doğal<br />

varlıkların korunacağına dikkat çeken<br />

TUROB ve Sürdürülebilirlik Akademisi,<br />

“Yeşillenen Oteller” projesi ile önemli bir<br />

çalışma başlattı. Konaklama tesislerinin<br />

yeşil olması ile ilgili belgelendirme<br />

projesi olan “Yeşillenen Oteller<br />

(Greening Hotels) Projesi” TUROB ve<br />

Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliği ile<br />

hayata geçirildi.<br />

Erdoğan: “Yeşillenen Oteller<br />

Türkiye İçin Bir Kalkınma<br />

Projesidir”<br />

TUROB Yönetim Kurulu Üyesi ve<br />

Greeninghotels Proje Sorumlusu Levent<br />

Erdoğan, Yeşillenen Oteller projesi<br />

için şöyle konuştu: “Sürdürülebilir<br />

turizmin devamlılığı adına doğaya<br />

saygılı, çevreci ve bilinçli tüketim<br />

sağlamamızı öngören böyle bir proje<br />

kapsamında yer almak oteller açısından<br />

büyük önem taşımaktadır. Yeşillenen<br />

Oteller (Greening Hotels) Projesi,<br />

turizm sektörünün sürdürülebilir çevre<br />

konusunda farkındalığını ve konaklama<br />

tesislerinin çevre duyarlılığını artırmayı<br />

hedefliyor. Yeşillenen Oteller (Greening<br />

Hotels) Belgesi sahibi olmaya aday<br />

tesisler; Enerji Yönetimi, Su Yönetimi,<br />

İç Hava Kalitesinin Artırılması, Atık<br />

Azaltımı ve Geri Dönüşüm alanlarında<br />

değerlendiriliyor. Değerlendirmeden<br />

başarıyla geçen turizm tesisleri<br />

Bronz, Gümüş ve Altın ‘Yeşillenen<br />

Oteller’ Belgesi almaya hak kazanıyor.<br />

Sürdürülebilirlik Akademisi, yaptığı tüm<br />

çalışmalarda olduğu gibi bu projede de,<br />

Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisleri’nin<br />

sayısının artırılmasını; konaklama<br />

tesislerinin daha yeşil olması konusunda<br />

bilinçlendirilmesi ile ilgili kamu<br />

kuruluşları, sektör dernekleri ve özel<br />

sektör kuruluşlarıyla işbirlikleri yapmayı<br />

hedefliyor.” Bugün sektörde rekabet<br />

gücünün yükselmesinin en önemli<br />

yolunun turizm sektörünün sürdürülebilir<br />

turizm ilkeleriyle hareket etmesinden<br />

geçtiği bilinciyle; sürdürülebilir turizmin<br />

gelişmesine önemli katkılar sağlayan<br />

Yeşillenen Oteller (Greening Hotels)<br />

Projesi, çevreye duyarlı tüketici sayısını<br />

da artırarak, tesisleri daha yeşil olmaya<br />

teşvik ediyor.


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Büyük<br />

ekonomiler<br />

oluşturan festival<br />

sektörü, turizmi<br />

de geliştiriyor<br />

Festival sektörünün dünya genelinde sürekli büyüme kaydettiğini belirten<br />

Alper Sesli, 5 trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli başlıklarından birinin<br />

festival olduğunu vurguluyor. Festivallerin ciddi ölçeklerde turizm hareketliliği<br />

oluşturduğunu da söyleyen Sesli, ancak dünyanın en büyük ilk 200 festivali arasında<br />

Türkiye’den bir festivalin bulunmadığını belirtiyor.<br />

Ses getiren yaratıcı etkinliklere imza<br />

atan dsm group’un Kurucusu ve<br />

Başkanı Alper Sesli, festivallerin<br />

hizmet endüstrisinde olağanüstü büyük<br />

bir alanı kapsadığını, hatta bu endüstride<br />

çok ciddi bir turizm hareketliliği<br />

yaşandığını kaydediyor. Dünya üzerinde<br />

yaklaşık olarak 5 trilyon dolarlık bir<br />

endüstrinin önemli başlıklarından<br />

birinin “festival” olduğunu ifade eden<br />

Alper Sesli, şunları söylüyor: “Sektöre<br />

baktığımızda insanlık tarihi kadar eski<br />

olan dini içerikli festivaller, müzik,<br />

yeme ve içme deneyimi, tiyatro gibi<br />

kültürel festivaller, Antik Yunan’dan<br />

bu yana küçümsenmeyecek bir pazar<br />

büyüklüğüne ulaşan spor festivalleri,<br />

oyun ve dijital dünyayı kapsayan sanal<br />

içerikli festivaller olmak üzere 4 büyük<br />

grup söz konusu. Festival sektörü<br />

sürekli büyüyor. Neredeyse tüm Avrupa<br />

kıtası, Güney Amerika, Kuzey Amerika,<br />

Uzakdoğu çarpıcı rakamlara sahip. 5<br />

trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli<br />

başlıklarından biri festival.”<br />

“Dünyada ilk 200 festival<br />

arasında yokuz”<br />

Dünya üzerinde önde gelen festivallere<br />

bakıldığında bu festivallerin inanılmaz<br />

büyük ekonomiler yarattığını kaydeden<br />

Sesli, Türkiye’nin bu sektördeki konumu<br />

hakkında şunları söylüyor: “Dünya<br />

çapında önemli festivaller arasında<br />

Wakakusa Yamayaki, Sundance Film<br />

Festival, Mardi Gras, Rio Karnavalı, La<br />

Tomatina, Burning Man, Divali, Dia De<br />

Los Muertos, Oktoberfest, Coachella<br />

Valley Music, Glastonbury, Super Bowl,<br />

St. Patrick’s Festival, London Fashion<br />

Week, New Orleans Jazz Festival, Notting<br />

Hill Carnival, Amsterdam Gay Pride,<br />

Indianapolis 500 ve Wimbledon sayılabilir.<br />

İlk 200 festival arasında ülkemizden<br />

hiçbir festival bulunmuyor. Son yıllarda<br />

sadece kültür ve gastronomi tarafında<br />

İstanbul Coffee Festival, dünyanın en<br />

büyük popüler etkinlikler arasında<br />

gittikçe yükseliyor. İlk 200 festival<br />

arasında girmek ve milyonlarca dolarlık<br />

ekonomi sağlayacak festivaller yaratmak,<br />

doğru kaynak yaratımı ve doğru<br />

planlama ile ülkemizde de mümkün.<br />

Türkiye’de yatırımcılar tarafından<br />

ayağa kaldırılan festivallerin yüzde 80’i<br />

bugün yok. Geriye kalanlar ise çok zor<br />

şartlar altında iş yapabiliyor. Üzülerek<br />

söylüyorum, ülkemizde film, yeme<br />

içme, kültür, spor gibi etkinliklerde kitle<br />

çekebilen noktasal festival veya etkinlik<br />

pazarının bütünü birkaç yüz milyonu<br />

geçmiyor. Ücretlendirilmiş ve başarıya<br />

ulaşmış proje ülkemizde çok az. Bu da<br />

sürdürülebilirlik sorusunu kendimize<br />

sorduruyor.”<br />

“Sektörde sürdürülebilirliğin<br />

altyapısı sağlanmalı”<br />

Sektörde sürdürülebilirliğin en önemli<br />

konu başlığı haline geldiğini vurgulayan<br />

Sesli, şunları söylüyor: “Her endüstride<br />

olduğu gibi sürdürülebilirlik çok temel<br />

değerlere bağlı. İnsan Kaynakları<br />

yetkinliğiniz, kreatif performansınız,<br />

bu yıl daha fazla ne sunmalıyız çabası,<br />

sürekli tüketici yerine kendimizi koyarak<br />

neyi beklediğimizin cevabını verme<br />

çabamız, milyonlarca TL’lik risk maliyet<br />

yatırımının cesaretini üstlenmek, sponsor<br />

olsa da olmasa da yola çıkmak, sürekli<br />

üretmek ve sürekli gelişmek. dsm<br />

group olarak buna gerçekten çok ciddi<br />

emek harcıyoruz. Gerek İstanbul Coffee<br />

Festival, gerek diğer etkinliklerimiz bu<br />

konuda doğrunun nasıl olması gerektiğini<br />

anlatan düzeydeki çalışmalarımız.<br />

Ancak büyük emeklerle yaratılmış,<br />

önemli bütçeler harcanmış faaliyetlerin;<br />

ülkemizde gerek marka tescili, gerek<br />

içerik korunması anlamında güvence<br />

altına alınması gerekiyor.”


Tunç Batum büyüme hedeflerini açıkladı!<br />

Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, 2016’ya oranla<br />

yüzde 15 büyüme hedefliyor.<br />

Dış politikada yaşanan gelişmeler<br />

sonrası bazı pazarları kaybeden<br />

Türk turizmi toparlanma evresine<br />

girdi. Hem dış turizmde hem de yerli<br />

turist açısından bu sezondan oldukça<br />

beklentili olan turizm sektörü, geçen<br />

seneye oranla yüzde 15 büyümeyi<br />

hedefliyor.<br />

Batum: “2016’ya göre ciroların<br />

yaklaşık yüzde 15 büyümesini<br />

bekliyoruz”<br />

Konuyla ilgili olarak açıklama yapan<br />

Hilton Dalaman Sarıgerme Resort &<br />

Spa Genel Müdürü Tunç Batum, “Otel<br />

doluluk oranlarına baktığımızda turizm<br />

de kaybedilen eski ivme Haziran ayı<br />

ortalarından itibaren geri kazanılıyor.<br />

Doluluk oranları Ramazan Bayramı’nda<br />

da yüksek. Her ne kadar Mayıs ve Haziran<br />

ayları orta karar bir dolulukla seneyi<br />

tamamlamış olsa da yılsonuna kadar<br />

doluluk ivmesi bu şekilde devam ederse,<br />

yıl sonunda işletmelerin bilançolarına artı<br />

yazma ihtimalleri ciddi oranda artar gibi<br />

gözüküyor. 2016’ya göre ciroların yaklaşık<br />

yüzde 15 büyümesini bekliyoruz” şeklinde<br />

konuştu.<br />

“İç pazar satışlar lider durumda”<br />

Turizm alanında eski ivme geri<br />

kazanılmaya başlamasına rağmen<br />

turist başı harcamasının düşmesine de<br />

değinen Tunç Batum, “Her ne kadar eski<br />

ivme geri kazanılıyor gözükse de fiyatlar<br />

geçen seneki fiyatlarla hemen hemen<br />

aynı seviyede. Bu bağlamda ortalama<br />

kişi başı harcama; doluluklar arttığında,<br />

fiyatlar aynı kaldığında, üzerine bir de kur<br />

etkisi eklendiğinde bir önceki yıla göre<br />

düşüyor. İç pazar satışlar lider durumda.<br />

Geçtiğimiz yılla farklı olarak Avrupa pazarı<br />

ciddi kan kaybetti yerine Ukrayna ve Rus<br />

pazarı kuvvetlendi” dedi.


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Dijital<br />

pazarlama<br />

turizm<br />

sektörünün<br />

yüzünü<br />

güldürdü<br />

Sosyal medyanın diğer online kanallardan farklı olarak markalara interaktif bir<br />

alan sunduğunu söyleyen CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer ise CRM<br />

Medya’nın markalar için 360 derece strateji belirleyerek otellerin doluluk oranlarını<br />

artırma yolunda ilerlediğini söyledi.<br />

Tüm dünya sosyal medyanın hızına<br />

yetişmeye çalışırken turizm<br />

sektörü de bu hıza yetişmek için<br />

yeni stratejiler belirliyor. Dünyanın en<br />

önemli online rezervasyon kanallarından<br />

birinin Türkiye’deki faaliyetlerine<br />

tedbiren durdurma kararı verilmesiyle<br />

de etkilen sektör, kendi dijital pazarlama<br />

stratejisine yönelerek yoluna devam etti.<br />

Sektörün kendi stratejisini belirleyerek<br />

web sitelerine trafik çekmek için<br />

yoğun olarak çalıştığını söyleyen CRM<br />

Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer,<br />

markaların direkt satışta profesyonel<br />

destek almalarının yararlı olacağını<br />

söyledi. Son yaşanan gelişmeler<br />

sonrasında turizm sektöründe faaliyet<br />

gösteren partnerlerine 360 derece strateji<br />

belirlediklerinin altını çizen Ramazan<br />

Becer, bu sayede markalarının bayram<br />

sonrasında yoğunluk yaşadığını söyledi.<br />

Küçük bütçelere tanıtım olanağı<br />

Dijital pazarlamanın bu hızla ilerlemeye<br />

devam etmesinin kurumlar için<br />

önemli olduğunu belirten Ramazan<br />

Becer, “Günümüzde firmalar, dijital<br />

alandaki varlıklarını en iyi şekilde<br />

sürdürebilmek için profesyonel destek<br />

almaya başladılar. Öyle ki artık dijital<br />

pazarlamada etkisini gösteremeyen<br />

kurumların reel alanda fark yaratmasını<br />

beklemek hayal oldu. Dolayısıyla<br />

müşterileriyle birebir iletişimin önünü<br />

açan sosyal medya, diğer online<br />

kanallardan farklı olarak interaktif bir<br />

alan sunuyor. Öte yandan firmalara, diğer<br />

reklam kanallarına göre daha küçük<br />

bütçelerle tanıtım olanağı tanıyan sosyal<br />

medya kanalları, firmalara markalaşma<br />

ve tanıtım alanında önemli kapılar açıyor.<br />

Bugün tatilciler başta olmak üzere turizm<br />

sektörünün kullandığı Facebook, Twitter,<br />

Instagram, Youtube, Vkontakte (Rusya)<br />

Google Plus, Foursquare, Youtube<br />

gibi kanallara gün geçtikçe yenileri de<br />

ekleniyor. Öte yandan HolidayCheck,<br />

TripAdvisor, Zoover gibi daha çok<br />

değerlendirme ve itibar yönetimi siteleri<br />

ile fiyat karşılaştırma siteleri de sosyal<br />

medya gibi kullanılıyor” dedi. Öte<br />

yandan müşterilerine 360 derece reklam<br />

hizmeti sunan CRM Medya’nın, her biri<br />

kendi kategorisinde uzman, dijital dünya<br />

bağımlısı ve yaratıcı 60 kişilik profesyonel<br />

bir ekibe sahip olduğunu belirten CRM<br />

Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer,<br />

turizm sektörüne yönelik online ve offline<br />

pazarlama alanında hizmet verdiklerini<br />

aktardı.


hotel restaurant<br />

38 & hi-tech<br />

gündem<br />

<strong>2017</strong> Mavi Bayrak Ödülleri açıklandı<br />

Türkiye mavi bayraklı plaj sayısını arttırdı<br />

Dünya genelinde 46 ülkede uygulanan Mavi Bayrak Programı kapsamında,<br />

Türkiye 454 Mavi Bayrak almaya hak kazanan plajı ile <strong>2017</strong> dünya üçüncüsü oldu.<br />

Ödüle hak kazanan 22 marinası ile de dünya sıralamasında 7. sırada yer aldı.<br />

1993 yılında Turizm Bakanlığı’nın<br />

öncülüğünde ülkemizde başlatılmış<br />

olan Mavi Bayrak Programı,<br />

başlangıcından bugüne, Türkiye Çevre<br />

Eğitim Vakfı tarafından yürütülüyor.<br />

Epikmen: “Dünya turizm sektörü<br />

artık Mavi Bayraklı tesisleri<br />

tercih ediyor”<br />

Ülkemizin elde ettiği bu önemli başarı<br />

nedeniyle, Türkiye Çevre Eğitim<br />

Vakfı Başkanı Rıza Epikmen yaptığı<br />

açıklamada, “Türkiye’nin turizmde<br />

kalkınması ve uluslararası standartlara<br />

kavuşması için Vakfımız çaba<br />

göstermektedir. Dünya turizm sektörü<br />

artık Mavi Bayraklı tesisleri tercih ediyor.<br />

Mavi Bayrak, tatil programı yapanların<br />

ve tur operatörlerinin aradığı, Dünya<br />

çapında halk nezdinde en çok tanınan<br />

ve bilinen eko-etikettir. Bu özelliği<br />

ile ülkemizin turizm sektöründe ve<br />

uluslararası turizm pazarında ayrı bir<br />

yeri vardır. Bayrak sayısının çok olması,<br />

aynı zamanda plajlarımızın mikrobiyolojik<br />

açıdan temiz ve çevre yönetimi yönünden<br />

duyarlı olduğunun bir belgesidir. Türkiye<br />

Çevre Eğitim Vakfı olarak, kıyılarımızda<br />

dalgalanan Mavi Bayraklarımız ile <strong>2017</strong><br />

yılında iyi bir sezon geçirilmesini dileriz.”<br />

dedi.<br />

Hacıoğlu: “Bu ödül Türk<br />

turizminin geleceği açısından<br />

son derece önemli”<br />

46 ülke içinde, dünya üçüncüsü olan<br />

Türkiye’nin bu başarısı nedeniyle,<br />

Türkiye’de 13 bin konaklama tesisi<br />

listeleyen, 3000’den fazla otelle ve 20’ye<br />

yakın tatil şirketi ile partnerlik yapan<br />

Neredekal.com Genel Müdürü Özkan<br />

Hacıoğlu yaptığı açıklamada “Türkiye’deki<br />

454 plajımız ve 22 marinamızın Mavi<br />

Bayrak ödülüne layık görülmesi<br />

ülkemizin turizm geleceği açısından da<br />

son derece önemli. Türkiye genelinde<br />

partnerlik yaptığımız otellerin büyük<br />

kısmının Mavi Bayraklı plajı olmasından<br />

dolayı da, ayrıca mutluluk yaşıyoruz.<br />

Tatil severlere, tertemiz denizlerimizde,<br />

binlerce kaliteli otel seçeneği sunuyoruz.<br />

Bu da tercihlerimizin, tüketici lehine ne<br />

kadar doğru olduğunu bizlere kanıtlıyor.”<br />

dedi.


Hollandalı<br />

tatilciler<br />

Türkiye<br />

tatillerinden<br />

çok memnun!<br />

Hem otel zinciri hem havayolu, hem de tur operatörü olarak yaptığı yatırımlarla<br />

adından sıkça söz ettiren Corendon Turizm Grubu, Türkiye’yi tanıtmak için önemli bir<br />

atılım gerçekleştirdi. Grup, Hollanda’nın basın, blogger ve turizm camiasından çok<br />

önemli isimlerini Türkiye’de ağırladı.<br />

Hem yurt içinde hem de yurt dışında<br />

yaptığı yatırımlarla büyümeye<br />

devam eden Türkiye’nin önde gelen<br />

turizm gruplarından Corendon Turizm<br />

Grubu, Türkiye’yi tanıtmak çalışmalarına<br />

devam ediyor. Yıllardır Avrupa’da Türkiye<br />

tanıtımı için birçok etkinlik yapan yine<br />

Türkiye’yi tanıtmak adına Corendon<br />

Airlines için Türkiye temalı uçuş emniyet<br />

filmi çeken grup, bünyesinde yer alan<br />

Corendon Hollanda Tur Operatörlüğü<br />

ile birlikte önemli bir organizasyona<br />

daha imza attı. Corendon, özel bir<br />

uçakla Türkiye’ye getirdiği Hollandalı<br />

basın, blogger ve turizm camiasından<br />

çok önemli isimleri ve çekilişle geziye<br />

katılmaya hak kazanan Hollandalı<br />

vatandaşları iki gün boyunca Türkiye’de<br />

ağırladı. Etkinlik, Hollandalı turistlerin<br />

Türkiye’ye olan algılarını olumlu yönde<br />

etkilemek, her daim övgü ile söz edilen<br />

Türk misafirperverliği- konukseverliğini<br />

gelen turistlere doyasıya yaşatmak<br />

ve Türkiye’nin ne kadar güvenli bir<br />

ülke olduğunun gösterilmesi amacıyla<br />

düzenlendi. Hollandalı misafirler etkinlik<br />

kapsamında, iki gün boyunca Türkiye’nin<br />

en önemli turistlik lokasyonları<br />

Kapadokya, Antalya ve Aspendos’un<br />

tadını çıkardı. Hollandalı misafirler<br />

önce Kapadokya’da unutulmaz bir balon<br />

turu yaptı. Ardından Antalya’ya geçerek<br />

Hollandalı sanatçıların yer aldığı ve ‘Miss<br />

Nederland’ yarışmasının finalistlerinin<br />

belirlendiği etkinliğe katıldı. Grup<br />

yarışmanın ardından, Aspendos Antik<br />

Tiyatro’da düzenlenen dünyaca ünlü<br />

Türk sanatçı Karsu Dönmez’in konserine<br />

katıldı.<br />

Hollandalı turistlerin yüzde 89’u<br />

tatil için yeniden Türkiye’ye<br />

gelecek<br />

Corendon Turizm Grubu etkinlik<br />

kapsamında 100’den fazla ülkede<br />

faaliyet gösteren, dünyanın en önemli<br />

araştırma şirketlerinden GfK’ya<br />

yaptırdığı ve Hollandalı tatilcilerin<br />

Türkiye seyahatleriyle ilgili deneyimlerini<br />

kapsayan araştırma sonuçlarını da<br />

açıkladı. <strong>2017</strong> Mayıs ayında Türkiye<br />

sahillerinde tatil yapan 1.000 Hollandalı<br />

turist üzerinde yapılan araştırmaya<br />

göre; turistler 10 üzerinden 8,5 puanla<br />

Türkiye’deki tatillerinden memnun<br />

kaldığını belirtti. Turistlerin yüzde 96’si<br />

Türkiye’de kendilerini oldukça güvenli<br />

hissetti. Turistlerin yüzde 89’u tatil için<br />

yeniden Türkiye’ye geleceğini belirtti.<br />

Ayrıca Hollandalı turistler, kaldıkları otel<br />

ve oteldeki servise de 10 üzerinden 8,4<br />

puan verdi.<br />

Karaer: “Bu başarı Türkiye’nin<br />

turizmde benimsediği<br />

yaklaşımın eseri”<br />

Hollanda’dan gelen turistlerin yüzde<br />

60’ını Türkiye’ye getirdiklerinin altını<br />

çizen Corendon Turizm Grubu Kurucu<br />

Ortağı Yıldıray Karaer, “Türk turizmi<br />

için Hollanda oldukça önemli bir ülke.<br />

Hollandalı misafirlerimizin Türkiye’de<br />

yaptıkları tatilden memnun kalmalarını da<br />

çok önemsiyoruz. Uluslararası araştırma<br />

şirketi GfK’ya yaptırdığımız anketten<br />

çok güzel sonuçlar elde ettik ve bunu da<br />

paylaşmak istedik. Anket sonuçlarına<br />

göre, Hollandalı misafirlerimiz 8,5 puanla<br />

Türkiye’deki tatillerinden memnun kaldı,<br />

yüzde 89’u tatil için yeniden Türkiye’ye<br />

geleceğini belirtti. Bu oranları Türkiye’nin<br />

turizmde benimsediği yaklaşım ve elde<br />

ettiği başarının önemli bir yansıması<br />

olarak değerlendirmek gerekli” dedi.<br />

Avrupa pazarındaki rezervasyonlarda<br />

hareketlenme başladığını belirten Karaer,<br />

haziran ve temmuz aylarında son dakika<br />

satışlarında ciddi bir atak beklediklerini<br />

belirtti.


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

HolidayCheck paneli<br />

Profesyonel otel yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşti<br />

İstanbul Otelciler Platformu’nun POYD İstanbul iş birliğiyle organize ettiği HolidayCheck paneli,<br />

markanın Türkiye Bölge Satış Direktörü Sinan İçten’in sunumuyla Radisson Blu Hotel Istanbul Pera<br />

ev sahipliğinde irili ufaklı otellerden ve hatta şehir dışından gelen profesyonel otel yöneticilerinin<br />

de katılımıyla gerçekleşti.<br />

4<br />

Temmuz Salı günü Radisson Blu<br />

Hotel Istanbul Pera ev sahipliğinde<br />

Mert Ödemiş’in moderatörlüğüyle<br />

gerçekleşen panelde “UzakRota Summit”<br />

Kurucu Başkanı Gökhan Erdoğan, “World<br />

Tourism Forum” Genel Sekreteri Ünay<br />

Türköz ve “Laleli Stars” Kurucu Başkanı<br />

Aytek Tak panelde yerini alan sürpriz<br />

isimlerdendi.<br />

Karadağ, fayda üretmek adına<br />

tüm profesyonel otelcileri<br />

bünyelerine davet etti<br />

Hızlı seriler halinde gerçekleşmesi<br />

planlanan eğitim panellerinin ilki olan<br />

ve tüm yönetim kuruluyla (Barış Türer,<br />

İlker Karadağ, Meltem Birgül, Mert<br />

Ödemiş, Selda Ok, Mert Bankacı, Selçuk<br />

Yılmaz) organizasyonda eksiksiz olarak<br />

yerini alan İstanbul Otelciler Platformu<br />

Başkan Yardımcısı İlker Karadağ’ın açılış<br />

konuşmasıyla başlayan ve Birliklerinin<br />

fayda üretmek ve bu çabaya paydaş<br />

olmak isteyen tüm profesyonel otelcileri<br />

kendi bünyelerinde görmek istediğini<br />

belirtti. Kuruldukları günden günüme<br />

genç ve dinamik bir ekiple oldukça<br />

sağlam adımlarla ve bir o kadar da<br />

hızlı büyüdüklerini ifade eden Karadağ,<br />

bu panellerin tüm katılımcılara faydalı<br />

olmasını temenni etti. İkinci konuşmacı<br />

olarak POYD İstanbul YK Üyesi, Radisson<br />

Blu Hotel Istanbul Pera’nın Genel Müdürü<br />

Ahmet Korkut, bu tarz organizasyon ve<br />

panellerin özellikle günümüz şartlarında<br />

tam olarak desteklenmesi gerektiğini bu<br />

anlamda da gerek POYD İstanbul ailesi<br />

olarak gerekse de Radisson Blu Pera<br />

ailesi olarak bu faydanın kesintisiz olarak<br />

yanında olacaklarını dile getirdi.<br />

Markasının özellikle Alman dilinin<br />

konuşulduğu ülkelerde kullanıldığını<br />

ve TripAdvisor’dan sonra kullanılan<br />

ikinci yorum - fiyat karşılaştırma sitesi<br />

olduğunu vurgulayan Holidaycheck<br />

Türkiye Bölge Satış Direktörü Sinan<br />

İçten, hedeflerinin Ege ve Akdeniz’deki<br />

kullanımlarının İstanbul ve sonrasında da<br />

diğer bölgelerde aktif kullanımı olduğunu<br />

söyledi. İkinci oturum başlangıcında<br />

“UzakRota Summit” Kurucu Başkanı<br />

Gökhan Erdoğan’ın UzakRota kimdir ile<br />

ilgili yaptığı konuşmadan sonra panel<br />

katılımcıların soru ve cevaplarıyla devam<br />

etti.<br />

Türer: “Turizmde alt kadro<br />

eksiklerini tamamlamaya<br />

yönelik projelerimiz devam<br />

ediyor”<br />

Kapınış konuşmasını gerçekleştiren<br />

İstanbul Otelciler Platformu Başkanı<br />

Barış Türer, tüm katılımcılara ve<br />

panel de emeği geçen tüm dostlarına<br />

teşekkür etti. Bu eğitim panellerinin hızlı<br />

seriler halinde gerçekleşeceğini tekrar<br />

hatırlatan Türer, tüm otelci dostlarından<br />

Platform ve projelerini takip etmeye<br />

davet etti. İnsan Kaynakları alanında<br />

ilçe kaymakamlıklarıyla koordineli<br />

bazı projeler ve istihdam çalışmaları<br />

düzenlediklerinin de müjdesini veren<br />

Barış Türer, yakın gelecekte bu<br />

projelerinin de tamamlanarak turizm<br />

sektörünün alt kadro eksiklerini<br />

tamamlayacaklarını dile getirdi.


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem makale<br />

“Hey Turist<br />

Eller Yukarı”<br />

Gene gazete manşetlerinde gördüğümüz<br />

ve aslında her sene değişecek diye<br />

umarak beklediğimiz ama değişmeyen<br />

şey:<br />

• Türk turistler Yunan Adaları’nda bu<br />

sene gene rekor kırdı.<br />

• Bodrum’da lahmacun 35 TL ayran 15 TL<br />

• İki kişi Çeşme’de yemek yedi, 550 TL<br />

hesap ödedi...<br />

Örnekleri arttırmak mümkün. Zaten<br />

kötü ikinci senemiz ve turizm dışı<br />

etkenler yüzünden yabancı turislerin<br />

ilgisi azalmışken sektör panik halinde<br />

çırpınır ve “devletimiz bize yardım etsin”<br />

diye inlerken bu yapılanlar ısrarla ders<br />

almadığımızın göstergesi.<br />

Göreceli bir ucuzluk ve ucuzlamış<br />

zannettiğimiz tesislerden gelen ve<br />

giderek artan şikayetler durumun aslında<br />

bir ucuzlama değil de bir kötüleşme<br />

olduğunun göstergesi. Personel<br />

sayısında azalmalar, yemek çeşitliliğinin<br />

azaltılması, yemek ve servis kalitesinde<br />

bozulmalar, tecrübeli ve yetişmiş<br />

personel yerine idare edecek acemi<br />

elemanların yerleştirilmesi gözümüze<br />

sokulmaya çalışılan %20 - %25 fiyat<br />

iskontolarının aslında çoktan çıkarılmış<br />

olduğunun kanıtları gibi...<br />

Peki kim bu olağan şüpheliler? Hatayı<br />

nerede yapıyoruz? Bütün kış boyunca<br />

otel inşaatı ve yenileme işlerinde çalışan<br />

şirket ve esnafların borçlarını Eylül<br />

sonuna itelemiş, hizmet ve ürün kalitesini<br />

bu kadar düşürmüş, buna rağmen<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO<br />

Tezer Öner<br />

gelmeyi göze alan zavallı bir kaç turisti<br />

mümkün olduğu kadar itinayla soymaya<br />

özen göstererek balık ayıklar gibi<br />

ceplerindeki her kuruşu ayıklayan turizmi<br />

katledenler kimler?<br />

Neden senelerdir Yunan Adaları’nda<br />

hep aynı yemeği aynı fiyattan ve aynı<br />

kalitede yemeyi başarıyoruz da Türkiye’de<br />

bırak yemeği, restoranı bile yerinde<br />

bulamıyoruz? Bir zamanlar en iyi<br />

personeli yetiştiren ve yurt dışına ihraç<br />

eden bir ülke olarak şimdi bu artan<br />

şikayetlerin durumu bizim topyekün bir<br />

kalite kaybı yaşadığımızın göstergesi...<br />

Akdeniz’e kıyısı en uzun ülkelerden<br />

biri olarak denizcilik ve Türk bayrağı<br />

konusunda bile daha yeni uyanarak<br />

birkaç o da “ehh” seviyesinde adım attık.<br />

Marinaların sayısı arttırılmakta ama<br />

fiyatları bu oranda aşağı çekilmemekte...<br />

Hala Yunan marinalarında daha iyi<br />

şartlarda kışlamak veya gecelemek<br />

mümkün. Ülke olarak sırtımızı dönmek<br />

üzere olduğumuz Avrupalı turistlerin<br />

aslında kalite, gelir ve tercih olarak daha<br />

önde olduğunu yeniden idrak etmeye<br />

başladık. Deniz turizmi maalesef Kuzey<br />

Avrupa ülkeleri olmadan olmuyormuş<br />

değil mi? Yerli turistimize de yolunacak<br />

Anadolu tipi karatavuk gözüyle bakınca<br />

da Yunanlıların bize kaz muamelesi<br />

yapmasına içerliyoruz.<br />

Ben de içerliyorum. Hele işgal edilmiş<br />

adalarımız, ateş açılmış teknelerimiz,<br />

anlaşmazlığın körüklendiği ortamlar<br />

varken yerli turistimizin bu ülkede<br />

harcadığı para ve zaman beni de<br />

kızdırıyor. Ama acı gerçekler insanın<br />

yüzüne bu durumu çok net vuruyor.<br />

Nedir o gerçekler?<br />

Turizm “beleşten” para kazanılacak,<br />

yattığın yerden istediğin gibi milleti<br />

söğüşleyeceğin, “zaten parayı harcamak<br />

için gelmiş” dediğin ama “benim kıymetli<br />

misafirim” diyemediğin müşterileri olan,<br />

bir akşamüstü iki saat playback yapıp<br />

60 bin TL kazanılacak ve bunun faturası<br />

müşteriden gazoz başına 100 TL olarak<br />

çıkarılacak bir sektör değildir!<br />

Çalışacağız, çok çalışacağız, çok temiz<br />

olacağız, tertemiz olacağız, makul ve<br />

hatta ucuz olacağız, Türkiye’de nereye<br />

giderse gitsin bir turistin benzer yemeği<br />

benzer fiyatla yemesini sağlayacağız.<br />

Gerekirse inanılmaz kontroller ve<br />

uygulamalar koyacağız, çok ama çok<br />

çalışacağız, çok dil bilen, nazik, kültürlü<br />

personeller yetiştireceğiz, yerli veya<br />

yabancı veya uzaylı turist ayırmayacağız<br />

ve hakkaniyetli olacağız, turist için ne<br />

gerekiyorsa onu yapacağız, iyi barmen<br />

de olacağız, domuz da pişireceğiz, otele<br />

mescitte yapacağız ama hiç bir zaman<br />

iki kişiden İstanbul’da 100 TL vereceği<br />

yemek için 550 TL almayacağız...<br />

Ağacımızı, ormanımızı, denizimizi,<br />

parkımızı, bahçemizi ve doğal – yerli<br />

besinlerimizi koruyacağız ve bunlar için<br />

insanların geldiğini göreceğiz...<br />

Bazen derler ya “her şeye sıfırdan<br />

başlıyorum” yok hayır... Biz herşeye bu<br />

sene tekrar “eksi”den başlayacağız...<br />

Umarım seneye kadar da artıya<br />

hatta mükemmele ulaşacağız...<br />

Zihniyetimizi, hayata ve insana bakışımızı<br />

değiştirebilirsek bunu yapabiliriz. Eğer<br />

bunu yaparsak satılık 20.000 otelimiz<br />

olmaz her sene değer kazanan ve satmak<br />

istemeyeceğimiz otellerimiz olur...<br />

İyi bir sezon, mutlu ayrılan müşteriler ve<br />

bol kazançlar dilerim...


TÜROB’un<br />

uyarıları sonuç<br />

veriyor<br />

Kısa süreli<br />

kiralamalar<br />

kontrol altında<br />

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB),<br />

kamuoyunda günlük kiralık evler<br />

olarak bilinen ve Türkiye genelinde<br />

20 bini bulduğu ifade edilen kısa süreli<br />

kiralamalar konusunda ısrarla gündeme<br />

getirdiği uyarılar sonuç veriyor. Hem<br />

toplumsal güvenlik konusunda çok<br />

ciddi bir sorun haline gelen hem de<br />

kayıt dışı olması nedeniyle devletin<br />

vergi kaybına uğramasına yol açan kısa<br />

dönemli kiralamalar, hükümetin hayata<br />

geçirdiği yeni uygulamalar ile kontrol<br />

altına alınmaya başladı. Günübirlik/<br />

kısa süreli ev kiralayanlara anlık kimlik<br />

bildirimi zorunluluğunun getirilmesinin<br />

ardından, Maliye Bakanlığı da harekete<br />

geçerek; haftalık, günlük veya benzeri<br />

şekilde kısa süreli konut kiralamalarında<br />

kiraya ilişkin belge zorunluluğu getirdi.<br />

Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe<br />

giren tebliğe göre, her bir konut için<br />

aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük<br />

veya benzeri şekilde kısa süreli konut<br />

kiralamalarında tutara bakılmaksızın<br />

kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin<br />

banka veya PTT tarafından düzenlenen<br />

belgelerle belgelendirilmesi zorunlu hale<br />

geldi. Bu uygulama TÜROB tarafından<br />

memnuniyetle karşılandı.<br />

TÜROB sürekli gündemde tuttu<br />

Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan<br />

(TÜROB) Başkanı Timur Bayındır,<br />

yeni uygulamanın memnuniyet verici<br />

olduğunu belirterek, “Hem devletin<br />

hem de sektörün maddi ve manevi<br />

büyük zararlara yol açan günlük evler<br />

sorununun çözüme kavuşturulması<br />

yönünde kamu nezdinde girişimlerde<br />

bulunduk ve bulunmaya da devam<br />

ediyoruz. Geçen yılsonunda günlük<br />

kiralık ev kiralayanların kimlik bildirimi<br />

yapması zorunlu hale getirildi. Bu<br />

tedbirin ardından şimdi de Maliye devreye<br />

girdi. Yeni tebliğe göre, her bir konut için<br />

aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük<br />

veya benzeri şekilde kısa süreli konut<br />

kiralamalarında tutara bakılmaksızın<br />

kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin<br />

banka veya PTT tarafından düzenlenen<br />

belgelerle belgelendirilmesi zorunlu hale<br />

geldi. Bu konuda bazı tedbirlerin hayata<br />

geçirilmesi sevindirici” dedi.<br />

Kira geliri değil, ticari kazanç<br />

Maliye’nin bu alanda elde edilen geliri<br />

‘kira geliri’ olarak değil ‘ticari kazanç’<br />

olarak değerlendirmesi uygulamasının<br />

ülke çapında yaygınlaştırılmasının haksız<br />

rekabet ve kayıtdışılığı önlemesinin<br />

yanında, vergi gelirlerine de olumlu<br />

yansıyacağına işaret eden Bayındır,<br />

şöyle konuştu: “Maliye Bakanlığı bu tür<br />

kiralamaları ‘Uzun süreli kiralamaya<br />

göre daha fazla gelir elde edildiği,<br />

süreklilik arz edecek şekilde her kiracı<br />

ayrıldığında tekrar kullanıma hazır<br />

tutulduğu’ yaklaşımıyla ticari kazanç<br />

olarak görmektedir. Ayrıca, Ankara<br />

Vergi Dairesi Başkanlığının 13/09/2012<br />

tarih ve 928 sayılı Özelgesi ile “…bu tip<br />

kiralamalar için organizasyon gerektiğini<br />

dolayısıyla kira geliri olarak değil<br />

‘ticari kazanç’ olarak vergilendirilmesi<br />

gerektiğini” görüşü açıklanmıştır. Ticari<br />

kazanç elde eden mülk sahiplerinin,<br />

defter tutma, düzenli olarak KDV<br />

beyannamesi ve işlemlere bağlı olarak<br />

muhtasar beyanname ile yıllık gelir<br />

vergisi beyannamesi verme zorunluluğu<br />

bulunmaktadır.”<br />

Adeta hücre evine dönmüştü<br />

Kısa süreli kiralık evlerin defalarca dile<br />

getirdikleri üzere güvenlik açısından<br />

büyük risk taşıdığına dikkat çeken<br />

Bayındır, “Son yıllarda sayısı 20 bini aşan<br />

kayıt dışı günlük kiralık evler, sektörümüz<br />

açısından bir çok riski beraberinde<br />

getirdiği gibi önemli miktarda vergi<br />

kaybına da neden oluyor. Terör örgütleri<br />

ve kanun dışı kişilerin ağırlıklı olarak<br />

kullandığı bu tip evler güvenlik için büyük<br />

riskler barındırıyor ve son dönemde de<br />

birçok olumsuzlukla gündeme geldi.<br />

Kısa süreli kiralanan evler nedeniyle<br />

yaşanan güvenlik sorunlarını defalarca<br />

dile getirdik. Bu tip evler terör örgütleri,<br />

fuhuş ve uyuşturucu çetelerinin adeta<br />

hücre evine dönmüştü” diye konuştu.


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Köfteoğlu: “Adıyaman’ın rakipsiz ürünü Nemrut Dağı’dır”<br />

Nemrut Dağı’nın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne kaydedilmesinin 30.<br />

yılında Adıyaman’da gerçekleştirilen Kültür Turizmi Zirvesi’nde konuşan TUYED<br />

Başkanı Kerem Köfteoğlu, kentlerin dünya turizminde rakipsiz ürünlerle öne çıktığını<br />

hatırlatarak “Adıyaman’ın rekabet edilemez ürünü Nemrut Dağı’dır” dedi.<br />

Köfteoğlu, ekonomide mukayeseli<br />

üstünlükler kuramı olduğunu, buna<br />

göre ülke ve bölgelerin dünya turizm<br />

pastasından rekabette onlara üstünlük<br />

sağlayan ürünlerle pay aldıklarına dikkat<br />

çekerek şöyle konuştu: “Son zamanlarda<br />

Adıyaman’da ‘Sahabe şehri’ vurgusu<br />

daha fazla öne çıkarılmaya başlandı. Oysa<br />

Adıyaman bu alanda rekabet edilemez<br />

ve tek değildir. Çünkü İstanbul’daki<br />

Eyüp Sultan da sahabedir. Dolayısıyla<br />

kent bu alanda ne turizmde ne de inanç<br />

turizminde benzersiz, rekabet edilemez<br />

bir önceliğe sahip değildir. Oysa Nemrut<br />

Dağı tektir ve Adıyaman’a rekabet<br />

edilemez bir üstünlük sağlıyor.”<br />

Kentin sahip olduğu tüm değer ve<br />

zenginlikleriNemrut Dağı çerçevesinde<br />

pazarlayıp tanıtması gerektiğini belirten<br />

Köfteoğlu şunları söyledi: “Kentin<br />

inanç turizmi, gastronomi, doğa ve<br />

kültür alanındaki tüm turistik değerleri<br />

önemlidir. Ancak bunların hiçbiri kentin<br />

bir numaralı ve rekabet edilemez yegane<br />

turizm ürünü Nemrut Dağı’nın önüne<br />

geçemez. Kente inanç turu için gelenlerin<br />

Nemrut Dağı’nı da görmesini sağlayacak<br />

düzenlemeler yapılmalı. Bunların<br />

yapılması Adıyaman’a gelen turist sayısını<br />

artırır.”<br />

“Söylentilere dikkat!”<br />

Adıyaman’da birilerinin bilerek veya<br />

bilmeyerek Nemrut’un Hz. İbrahim’i<br />

ateşe atan kişi olduğu yalanını yaydığına<br />

dikkat çeken Köfteoğlu, “Kommagane<br />

medeniyetine ait yöneticilerin heykellerini<br />

barındıran Nemrut Dağı’nın tarihini<br />

dikkate aldığımızda, buranın Hz.<br />

İbrahim’i yakan Nemrut’la hiçbir<br />

ilgisinin olmadığını net olarak görürüz.<br />

Başta seçilmiş ve atanmış yöneticiler<br />

olmak üzere, İpekyolu Kalkınma<br />

Ajansı yönetiminin, tarihi gerçeklerle<br />

uzaktan yakından ilgisi olmayan,<br />

Nemrut Dağı’na düşmanlık körükleyen<br />

bu söylentilerle mücadele etmesi<br />

gerekiyor. Halkın gerçekleri öğrenmesi<br />

için uzman rehberlerden yararlanılarak<br />

doğru bilgilendirme kampanyaları<br />

düzenlenmeli. Aksi takdirde, gerçeği<br />

yansıtmayan bu söylentiler, önümüzdeki<br />

dönemde Nemrut Dağı’nda arzu<br />

etmediğimiz manzaralara yol açabilir.”<br />

Yönetim planı hazır<br />

Adıyaman Kültür Turizmi Zirvesi’nde bir<br />

sunum yapan ODTÜ Öğretim Görevlisi<br />

Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan, yıllardır<br />

titizlikle yürüttükleri çalışmanın, Kral 1.<br />

Antiokus’un doğum gününe denk gelen<br />

7 Temmuz’da “Kommagane Nemrut<br />

Yönetim Planı” adıyla kitap haline geldiği<br />

müjdesini verdi. Kitaba dönüşen yılların<br />

çalışmalarından özet bilgiler sunan Prof.<br />

Dr. Güçhan, Nemrut Dağı Tümülüsü’nün<br />

1881 yılındaki keşfinden sonra 2004 yılına<br />

kadar farklı kazı ve araştırmalara konu<br />

olduğunu hatırlattıktan sonra “Ancak<br />

alanın korunmasına yönelik kapsamlı<br />

çalışmalar geliştirilmemiştir” diye ekledi.<br />

Nemrut Dağı Tümülüsü’nün<br />

korunmasının karmaşık bileşenlerden<br />

oluştuğunu belirten Prof. Dr. Güçhan<br />

şunları söyledi: “Kültürel mirasın çağdaş<br />

ölçütlere uygun olarak korunması için<br />

ODTÜ tarafından 2005’te farklı bileşenleri<br />

içeren Kommagene Nemrut Koruma<br />

Geliştirme Programı (KNKGP) geliştirildi.<br />

Seçilen eserlerin Kommagene Krallığı<br />

dönemine ait olmasından dolayı planın<br />

adı Kommagane Nemrut Yönetim Planı<br />

(KNYP) olarak tanımlandı. Plan, 30 yıllık<br />

bir öngörüyle, somut olarak 5 yıla yönelik<br />

projeleri içerecek şekilde hazırlandı.<br />

Mevzuata göre, KNYP’nin 5 yılda bir<br />

güncellenmesi gerekiyor. Konuyla<br />

ilgili ayrıntılı bilgiye www.nemrut.org.<br />

tr sitesinden ulaşılabilir.”KNYP’de<br />

Adıyaman’ın 4 ilçesine odakanıldığını<br />

belirten Prof. Dr. Güçhan sözlerini şöyle<br />

noktaladı: “Tanımlanan projelerin istenen<br />

sürede uygulanarak gerçekleştirilmesi<br />

halinde bu planın sınırlarının<br />

genişletilmesi ve Adıyaman’daki diğer<br />

kültürel varlıkları da kademeli olarak<br />

içermesi mümkündür. Nitekim KNYP’nın<br />

sınırlarının belirlenmesine yönelik yapılan<br />

çalışmalarda bu senaryolar ve öncelikli<br />

yerler de belirlenmiştir. Kommagene<br />

Nemrut Yönetim Planı Adıyaman’ın<br />

sürdürülebilir kalkınmasında önemli<br />

bir yol haritasıdır. Planda tanımlanan<br />

tüm projelerin kısa sürede hayata<br />

geçirilmesini diliyoruz.”


Bodrum’da yabancı turist oranı %23’e çıktı<br />

Turizmde en kötü yılı bırakan Türkiye yabancı misafir<br />

sayısında artış kaydetmeye başladı. Geçen yıl Bodrum<br />

otellerini %99 oranında yerli turist doldururken, bu yıl bu<br />

oran %70 yerli %30 yabancı olmaya başladı.<br />

Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası<br />

yabancı turist sayısındaki anlamlı düşüş<br />

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın<br />

Rus devlet başkanı Putin ile yaptığı toplantı<br />

sonrası tersine dönmeye başladı.<br />

Karaderili Group Yönetim Kurulu Başkan<br />

Yardımcısı Elvan Karaderili<br />

Karaderili: “Rus turist<br />

rezervasyonları patladı”<br />

Geçen yıl %1’lik orana ulaşan yabancı<br />

turist oranı bu yıl yüzde 23’e çıktı. Bodrum<br />

Akyarlar’da ki 2 otel ile faaliyet gösteren<br />

Karaderili Şirketler Group Mio Bianco<br />

Resort ve Mio Mare otellerinin rezervasyon<br />

bilgileri bu gelişmeyi teyit etti. Karaderili<br />

Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />

Elvan Karaderili konuyla ilgili olarak şunları<br />

söyledi: “<strong>2017</strong> rezervasyonlarımızı geçen<br />

yıl bugüne kadar olan kısmı ile kıyaslama<br />

yapmak gerekirse %23 üzerinde seyrediyor.<br />

Geçen yılın üzerinde rezervasyon alacağımıza<br />

inanıyoruz. <strong>2017</strong> sezonunda geçen yıldan biraz<br />

farklı olarak rezervasyonlarımıza ilave Rus<br />

pazarını görüyoruz. Misafir dağılımlarımız;<br />

%20 Rus, %5 Avrupa , %75 yerli misafir olarak<br />

şekilleniyor. Geçtiğimiz yılda bu oran %99<br />

yerli, %1 ise Avrupa olmuştu.”


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Kongre<br />

turizminin<br />

şampiyonu<br />

belli oldu!<br />

ICCA (International Congress and Convention<br />

Association-Uluslararası Toplantı ve Kongreler<br />

Birliği) 2016 verilerini açıkladı. Buna göre, tüm<br />

olumsuzluklara rağmen Paris, en fazla kongre ve<br />

toplantıya ev sahipliği yapan şehirlerarasında ilk<br />

sıraya oturmayı başardı.<br />

Dünyada en fazla toplantı ve<br />

kongrelere ev sahipliği yapan<br />

ülkeler listesinde ise ABD<br />

başköşede duruyor. TUYED yönetiminin<br />

ICCA verilerinden derlediği bilgilere<br />

göre, 2016 yılında toplam 12 bin 212<br />

uluslararası etkinlik gerçekleştirildi. Bu<br />

rakam, bir önceki yıldan 136 adet artış<br />

yaşandığı ve bu artışla tüm zamanların<br />

rekorunun kırıldığı ortaya çıkıyor.<br />

ICCA uzmanları, bu araştırmayı<br />

yaparken, bir dernek tarafından organize<br />

edilen, katılan delege sayısının en az 50<br />

ve en az üç ülkeden katılımcıyı kapsayan<br />

toplantı ve kongreleri temel alıyor.<br />

2015’te bu kıstaslara uygun 710 toplantı,<br />

2014’te ise 524 toplantı yapıldığı saptandı.<br />

Uzmanlar ayrıca, 2006-2016 yılları<br />

arasında, uluslararası toplantı ve kongre<br />

sayısında 10 katlık bir artış yaşandığına<br />

dikkat çekiyor.<br />

Paris yine birinci<br />

ICCA verileri 2014’te bir numara olan<br />

Paris’in, 2016’da 196 toplantıya ev<br />

sahipliği yaparak bu alanda yine birinci<br />

sıraya oturduğunu saptıyor. Paris, bir<br />

önceki yılın birincisi Berlin’i bir tane<br />

geçerek toplam 196 kongreyle listenin<br />

birincisi oldu. Listedeki sıralama biraz<br />

oynamasına karşın, en fazla kongreye ev<br />

sahipliği yapan ilk beş şehir değişmedi.<br />

Bu listede Paris’i ikinci sırada Viyana,<br />

üçüncü sırada Barselona, dördüncü<br />

sırada Berlin ve beşinci sırada Londra<br />

izliyor.<br />

2016’da en fazla kongre çeken<br />

20 ülke<br />

ICCA uzmanlarının ülkeler bazında<br />

hazırladığı listeye göre dünyada en fazla<br />

kongreyi ülkesine çeken ilk 10 değişmedi.<br />

ABD, 2016’da toplam 934 uluslararası<br />

toplantı ve kongreye ev sahipliği yaparak<br />

adını listenin başına yazdırmayı başardı.<br />

ABD’yi ikinci sırada Almanya, üçüncü<br />

sırada İngiltere, dördüncü sırada Fransa,<br />

beşinci sırada da İspanya izliyor. Altınca<br />

sırayı İtalya alırken, yedinci sırayı Çin<br />

aldı. Listenin ilk 10’nundaki diğer üç ülke<br />

ise şöyle sıralandı: Japonya sekizinci,<br />

Hollanda dokuzuncu ve Kanada onuncu<br />

oldu.


Cem Polatoglu<br />

Gizemli Kolombiya<br />

Tüm uzaklığına karşın ruhuma,<br />

kalbime, zihnime en yakın ülkeler<br />

Güney Amerika’da bulunmaktadır.<br />

Reenkarnasyona inanır mısınız bilmem<br />

ama hani böyle bir şey var ise kesin bir<br />

önceki yaşamımda buralarda doğmuşum.<br />

Müziğin ritmi, insanlarının sıcaklığı, tarihi,<br />

doğası, kültür varlıkları beni çeker de<br />

çeker. Yok 17 saatlik uçuşmuş (Panama<br />

üzerinden), yok saat farkıymış, işim<br />

aksarmış, memleketi özlermişim... Hepsi<br />

vız gelir. İşte yine bir Güney Amerika<br />

ülkesindeyim. “Kolombiya” Bu kıtada,<br />

Alaska’dan Tierra Del Fuego’ya, Machu<br />

Picchu’dan Chichen Itza’ya gezmediğim<br />

bir Guyana ve Surinam kaldı. Gelmeden<br />

önce önyargılarım beni tedirgin etmişti.<br />

Nihayetinde dünyanın gelmiş geçmiş en<br />

büyük mafya babalarından Eskobar’ın<br />

ülkesine gidiyordum. O kadar ki, halk<br />

kendisine devletten daha çok inanmış,<br />

güvenmiş, 25 milyar dolarlık serveti ile<br />

de dünyanın 7. zengini olmuş. Eskobar;<br />

Felsefesi “Dünyayı sömüren Gringo’lara<br />

ot satarak fakir halkımı doyuruyorum.<br />

Daha ne” olan bir adam. Bu arada, Latin<br />

Amerika’da tüm beyazlar yani Kuzey<br />

Amerikalı ve Avrupalılara “los Gringo’s”,<br />

Tüm çekik gözlü Asyalılara “Los Chino’s”<br />

ve Tüm Araplara da “Los Turcos”<br />

(Türkler) derler. Tüm müslümanlara<br />

veya Arap ülkelerinden gelenlere Los<br />

Turcos denmesinin sebebi, Osmanlı’nın<br />

çöküşü ve 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı<br />

topraklarından Latin Amerika ülkelerine<br />

büyük göç olmuş. Osmanlı’yı Türk olarak<br />

tanıdıkları için tüm Osmanlı göçmenlerine<br />

“Türkler” demişler. İçlerinden başbakan<br />

bile çıkmış. Misal, eski Arjantin Devlet<br />

Başkanı Carlos Menem. Galatasaray eski<br />

Kalecisi Mondragon ve şarkıcı Şakira<br />

da Lübnan asıllı Kolombiyalılar yani “El<br />

Turco”lardır. Kolombiya ve halkı dünyada<br />

birçok ülke tarafından sevilen, sayılan<br />

bir halktır. Örneğin 10’larca Güney<br />

Amerika ve Karayip ülkesinden vizesiz<br />

Avrupa’ya girebilen 2 ülkeden biridir<br />

Kolombiya. Diğeri Peru. Kolombiya biz<br />

Türklerden de vize istemiyor ama pasaport<br />

kontrolü Türkler için kuyumcu gözlüğü<br />

LUP ile yapılıyor. Gümrük sonrası para<br />

değiştirmek istedik. İmza yerine “parmak<br />

izi” aldılar. Alandan çıkar çıkmaz kış<br />

olmasına rağmen Latin Amerika’nın o<br />

muhteşem ılıman havasını ciğerlerinizde<br />

hissediyorsunuz. Sokaklarda arabalardan<br />

gelen en ufak ritmi duyunca özgürce dans<br />

eden kızları, sokak satıcıları, rengarenk,<br />

iç açıcı giysileri, mutlu, stressiz, sakin<br />

ve güleryüzlü yüz ifadeleri içinizi ısıtıyor.<br />

Kızları güzel mi? Evet güzel ama hemen<br />

hepsi estetikli.<br />

Kolombiya mutfağı;<br />

Afrodizyak olarak kabul ettikleri Karınca<br />

yeme geleneği eski çağlara kadar<br />

uzanıyor. Hindistan cevizi sütü ile yapılmış<br />

sos ile hazırlanan balık, ıstakoz ve deniz<br />

ürünleri de muhteşem. En ünlü yemekleri<br />

ise kırmızı fasulye ve sucuklu Bandeja<br />

Paisa ve mısırlı, patatesli, avokadolu<br />

çorbaları Ajiaco. Tabii egzotik meyvelerini<br />

de unutmamak gerekir!..<br />

Bugüne kadar kahve içmemişim!<br />

Tabii Türk kahvesi hariç! Çamur gibi<br />

bir şeylermiş meğer ki bugüne kadar<br />

içtiklerim, ya da sentetik ürünleri bize<br />

kahve diye içirmişler. Yok granül, nes<br />

kahve, yok 3’ü 5’i bir arada, yok instand<br />

kahve... Pereira şehrinde kahvenin<br />

kaynağına gittik. Kahvenin çekirdeğini<br />

ellerimizle topladık, en güzellerini seçtik,<br />

kabuğunu makinelerde ayıkladık, önceden<br />

kurumuş olanlarını uygun şartlarda<br />

kavurduk, taze taze o an çektik ve usulüne<br />

göre çeşit çeşit kahveler denedik. Tam<br />

gün süren etkinlik sonunda koskoca bir<br />

“Kahve Ustası” sertifikası aldık. Kahve<br />

en önemli ihraç ürünleri. Global kahve<br />

şirketlerinin Pereira’da kendi çiftlikleri<br />

var. Veya bazı büyük çiftlikler kendi<br />

markalarını yaratmışlar.<br />

Türk dizileri Nr.1<br />

Türk dizilerine bayılıyorlar. Arap<br />

ülkelerinden sonra Latin Amerika<br />

ülkelerinde de yoğun bir şekilde Türk<br />

dizileri seyrediliyor. Arapların Türk dizisi<br />

hayranlığını çözmüştüm. Kadınların kendi<br />

özgürlüklerine sahip çıkması, çalışma<br />

hayatında ve evde erkekle ortak bir hayat<br />

paylaşması en önemli etkendi. Peki<br />

burada?.. İlk yorumum; Türk dizilerinde<br />

hile, hurda, alavere-dalaverenin çok<br />

olması. Hatta anlattılar, hangi dizi<br />

anlamadım ama dizideki herkesin gerçek<br />

babası bir başkasıymış falan. Ancak bir<br />

sonraki Güney Amerika gezimde daha net<br />

çözeceğim olayı. Deniz-kum-güneş ise<br />

ülkenin kuzeyinde. Cartegena bölgesinde.<br />

Eğlence de burada sefahat ve sefalet de.<br />

Şehir adeta Kolonyal ve Barok mimari<br />

ile bezenmiş adeta bir açık hava müzesi.<br />

Zaten UNESCO Dünya Mirası listesinde.<br />

Görmeden gelme diyeceğimiz en önemli<br />

şehir Cartegena... Gelelim Kolombiya’nın<br />

diğer yüzüne; Tehlikeli bir ülke mi?<br />

Turistler için hayır. Belki dünyanın fidye<br />

için en çok insan ve çocuk kaçırıldığı<br />

ülke ama eğer turistseniz ve üzerinizde<br />

kıymetli bir şey taşıyarak “Favela” denilen<br />

fakir halkın yaşadığı mahallelerde<br />

dolaşmıyorsanız hiç bir problem yok.<br />

Çünkü ailenizden fidye durumunda sizin<br />

için ne çıkacağı meçhul. Havadaki yerine<br />

daldaki kuşu tercih ediyorlar. Bildikleri<br />

zenginleri veya onların çocuklarını<br />

kaçırıyorlar. Uyuşturucu meselesine<br />

gelince; Öyle caddelerde sokaklarda<br />

uyuşturucu kullananları veya satanları<br />

göremiyorsunuz. Sadece, her şehirde<br />

polis gözetiminde, izinli hafif uyuşturucu<br />

kullanılan parklar var. Orada satış ve<br />

uyuşturucu kullanmak serbest. Aynen<br />

Avrupa’nın bazı şehirlerinde olduğu gibi.<br />

(İsviçre, Danimarka, Hollanda vs.) Burada<br />

konuştuğum bazı Kolombiyalıların fikri şu;<br />

“Uyuşturucuyu biz üretmezsek başkası<br />

üretecek, asıl sorumlu tüketendir, üreten<br />

değil.” Nasıl ama?...<br />

Kolombiya’nın nüfusu 48 milyon.<br />

En büyük "resmi" ihracat ürünleri;<br />

Kahve, çiçek, zümrüt, puro. Resmi Dil;<br />

İspanyolca, Başkent: Bogota, Bağımsızlık<br />

İspanyollardan 1819 yılında elde edilmiş.<br />

Yüzölçümü: 141,748 Km2, milli geliri kişi<br />

başı 9.000 dolar.


hotel restaurant<br />

48 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

RIxos Hotels, Dubai’nin<br />

kalbine yerleşti<br />

Rıxos Premıum<br />

Dubai<br />

Rixos Hotels, Birleşik Arap<br />

Emirlikleri’ndeki üçüncü otelini Dubai’nin<br />

gözde tatil lokasyonu Jumeirah Beach<br />

Residence (JBR)’da açtı. Lüksün sınırlarını<br />

zorlayan Rixos Premium Dubai,<br />

misafirperverlik standartlarını yeni bir<br />

boyuta taşıyor.


Dünyanın en gözde tatil ve iş<br />

merkezlerinden biri haline gelen<br />

Dubai’nin kalbinde yer alan<br />

Rixos Premium Dubai, Haziran ayında<br />

misafirlerine kapılarını açtı. Dubai<br />

Eye manzarasına sahip 35 katlı Rixos<br />

Premium Dubai, The Walk, Dubai Marina<br />

Mall, Mall of the Emirates gibi popüler<br />

alışveriş ve eğlence merkezleri ile<br />

Dubai’nin en işlek caddelerinden Şeyh<br />

Zayed Caddesi’ne yakın konumuyla<br />

öne çıkıyor. Sahile en yakın otel olma<br />

özelliğini taşıyan Rixos Premium Dubai,<br />

kule şeklindeki ihtişamlı kristal tasarımı<br />

ile de JBR’ın manzarasına yeni bir soluk<br />

getirdi.<br />

Lüks ve konfordan ödün<br />

vermiyor<br />

Özel bir plaja sahip olan Rixos Premium<br />

Dubai’de, lüks ve konfordan ödün<br />

vermeksizin dizayn edilmiş 414 odanın<br />

yanısıra 9 adet restoran ve bar bulunuyor.<br />

Misafirlerini Turquoise Restoran’da<br />

otantik Türk yemekleriyle buluşturan otel,<br />

gün batımı manzaralı Crystal Lounge’da<br />

keyifli bir çay ve kahve deneyimi<br />

yaşatırken, Azure Beach ise havuz, plaj<br />

ve açık hava lounge imkanı sağlıyor.<br />

Ayrıca şehirdeki en iyi pizza servisini<br />

yapan ödüllü Luigia İtalyan Restoranı,<br />

Craft Shakes Burger Restoran ve Lock<br />

Stock & Barrel de Rixos Premium<br />

Dubai konuklarına unutamayacakları bir<br />

ziyafet sunuyor. Rixos Premium Dubai,<br />

12 ile 150 kişi aralığında farklı grupları<br />

ağırlayabilecek 10 adet geniş toplantı<br />

mekanıyla şık ziyafet ve etkinliklere de ev<br />

sahipliği yapıyor. Diamond Ballroom’da<br />

700’e kadar misafiri rahatça konuk<br />

edebilen Rixos Premium Dubai, tüm<br />

ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak<br />

tasarlanan toplantı ve konferans<br />

salonlarında son teknoloji ekipman<br />

ile hizmet sağlıyor. Arap Körfezi’nin<br />

masmavi deniz manzarasıyla süslenmiş<br />

modern fitness merkezi Rix Gym ve<br />

geleneksel Türk hamamına sahip<br />

Natureland Spa merkezini misafirlerine<br />

sunan Rixos Premium Dubai, bu yıl içinde<br />

açılacak Rodeo Drive, Via Rodeo ve Ocean<br />

Drive mağazalarıyla da lüks alışveriş<br />

deneyimi yaşatacak.<br />

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki<br />

üçüncü Rixos Oteli<br />

Gelişimini hızla sürdüren körfez pazarının<br />

birinci sınıf yaşam ve iş merkezlerinden<br />

biri haline gelen Dubai’de Rixos Hotels<br />

portföyünü artırdıklarını ve Birleşik<br />

Arap Emirlikleri’ndeki üçünü Rixos’u<br />

açtıklarını ifade eden Rixos Hotels<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince,<br />

“Bölgede her geçen gün artan çok uluslu<br />

şirketlerle birlikte Rixos Premium Dubai,<br />

avantajlı konumu ve işbirliği yaptığı<br />

önemli markalarla Dubai’de öne çıkan<br />

tesislerden biri haline gelecek” dedi.


50<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

TAV 17 yılda 17 havalimanına ulaştı<br />

TAV Havalimanları Suudi Arabistan’da Medine’nin ardından Yanbu, Qassım ve Hail<br />

havalimanlarının geliştirilmesi ve işletmesi için imza attı. TAV üç havalimanını toplam<br />

400 milyon dolar yatırımla geliştirecek ve 30 yıl boyunca işletecek.<br />

Havalimanı işletmeciliğinde<br />

Türkiye’nin dünyadaki önde gelen<br />

markası TAV Havalimanları,<br />

Suudi Arabistan’da üç havalimanının<br />

geliştirilmesi ve işletmesi için Suudi<br />

Arabistan Sivil Havacılık İdaresi’yle<br />

(GACA) anlaşmayı imzaladı. TAV ve ortağı<br />

Al Rajhi Grubu, Yanbu, Qassim ve Hail<br />

havalimanlarını 30 yıl süreyle işletecek.<br />

Üç havalimanında yeni terminal ve<br />

hizmet birimleri için toplam 400 milyon<br />

dolar yatırım yapılacak. 2000’de İstanbul<br />

Atatürk Havalimanı’yla yola çıkan<br />

TAV’ın tüm dünyada işlettiği havalimanı<br />

sayısı 17’ye yükselirken şirket Suudi<br />

Arabistan’da toplam dört havalimanının<br />

işletmesini yürütecek.<br />

Şener: “Havalimanı sayısı 17’ye,<br />

yıllık yolcu sayımız 110 milyona<br />

yükselecek”<br />

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı<br />

Sani Şener “TAV olarak havalimanı yapımı<br />

ve işletmeciliğinde sahip olduğumuz<br />

deneyim ve bilgi birikimiyle tüm dünyada<br />

tercih edilen bir marka haline geldik.<br />

Suudi Arabistan’da ilk havalimanı<br />

özelleştirmesi olan Medine Havalimanı<br />

projesinde gösterdiğimiz başarı bu<br />

ülkede yeni fırsatlara kapı açtı. Yanbu,<br />

Qassim ve Hail ile birlikte tüm dünyada<br />

işlettiğimiz havalimanı sayısı 17’ye, yıllık<br />

hizmet verdiğimiz yolcu sayısı da 110<br />

milyon seviyelerine yükselecek. Dünyanın<br />

en rekabetçi coğrafyalarından olan Körfez<br />

Bölgesi’nde altı başkent havalimanında<br />

imzamız bulunuyor. Önümüzdeki<br />

dönemde dünyanın farklı bölgelerinde,<br />

özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki<br />

fırsatları değerlendirmeyi sürdüreceğiz”<br />

dedi.<br />

400 milyon dolara mal olacak<br />

2016’da yaklaşık 3,6 milyon yolcuya<br />

hizmet veren Yanbu, Qassim ve Hail<br />

havalimanları, öngörülen toplam 400<br />

milyon dolar yatırımlarla birlikte yılda<br />

yaklaşık 11,5 milyon yolcuya hizmet<br />

verebilecek. TAV, üç havalimanının<br />

işletmesini de bu yıl içinde devralmayı<br />

planlıyor. Şirket işletmeyi devraldıktan<br />

sonra yeni terminal inşaatlarına<br />

başlayacak ve 2020’de yatırımı<br />

tamamlayacak. TAV, üç havalimanının<br />

işletmesini 2047’ye kadar sürdürecek.<br />

Arabistan Yarımadası’nın coğrafi olarak<br />

ortasında bulunan Qassım, Suudi<br />

Arabistan’ın 13 yönetim bölgesinden<br />

birisi. Ülkenin tarımsal üretiminin büyük<br />

bölümünü gerçekleştiren ve önemli bir<br />

turizm destinasyonu olan bölgenin giriş<br />

kapısı Qassım Havalimanı’ndan THY’nin<br />

de aralarında bulunduğu 12 havayolunun<br />

düzenli seferleri bulunuyor. TAV Suudi<br />

Arabistan’da 2012’den bu yana Medine<br />

Havalimanı’nın işletmesini yürütüyor.<br />

Ayrıca hizmet şirketleriyle Cidde, Riyad<br />

ve Dammam havalimanlarında da faaliyet<br />

gösteriyor.


Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçileri Buluşması<br />

Foodservice Products & Suppliers Gathering<br />

20-23 Eylül September <strong>2017</strong><br />

HALL<br />

5-6-7<br />

edt.cnrfoodistanbul.com<br />

In conjunction with / İle birlikte<br />

Gıda Ürünleri ve Teknolojileri, Ev Dışı<br />

Tüketim Ürünleri Ekipman, Sarf<br />

Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım<br />

Kanalı Tedarikçileri Fuarı<br />

Food & Beverage, Food Processing,<br />

Foodservice Products, Suppliers and<br />

Distribution Channels Fair<br />

cnr<br />

ambalaj<br />

istanbul<br />

Ambalaj, Paketleme,<br />

Etiketleme, Kolileme Ürünleri<br />

ve Makineleri Fuarı<br />

Packaging, Labeling<br />

and Boxing Products &<br />

Machinery Fair<br />

Concurrently held with / İle eş zamanlı<br />

CNR EXPO Yeşilköy 34149 ‹stanbul 0 212 465 74 74 0 212 465 74 76-77 www.cnrexpo.com<br />

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GERE⁄‹NCE TÜRK‹YE ODALAR VE BORSALAR B‹RL‹⁄‹ (TOBB) DENET‹M‹NDE DÜZENLENMEKTED‹R.


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Hılton Garden Inn<br />

Kocaeli Şekerpınar açıldı<br />

Hilton’un orta ölçekli pazarda hizmet veren ödüllü markası Hilton Garden<br />

Inn, Türkiye’deki yeni oteli Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar’ın açıldığını<br />

duyurdu. Orbay Grup Kuyumculuk Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketi<br />

tarafından hayata geçirilen otel, misafirlerine geniş odalar, rahat bir atmosfer<br />

ve kusursuz hizmet kalitesi sunuyor.<br />

Kocaeli’nde benzersiz bir<br />

konaklama deneyimi yaşamak<br />

isteyenler için ideal bir konuma<br />

sahip olan Hilton Garden Inn Kocaeli<br />

Şekerpınar, Sabiha Gökçen Uluslararası<br />

Havalimanı’na ve Intercity Istanbul<br />

Park’a yakınlığıyla dikkat çekiyor. Otel<br />

misafirleri, Türkiye’nin en gözde kayak<br />

merkezlerinden Kartepe’ye ve doğal<br />

güzellikleriyle ziyaretçilerini büyüleyen<br />

Sapanca Gölü ile Botanik Parkı’na da<br />

kısa bir yolculukla ulaşabiliyor. Otelin<br />

Genel Müdürü Oğuz Karslıoğlu şöyle<br />

konuştu: Hilton Garden Inn Kocaeli<br />

Şekerpınar’ın açılışını duyurmaktan<br />

mutluluk duyuyoruz. Misafirlerimize<br />

Hilton Garden Inn markasından<br />

bekledikleri sıcak ve kusursuz hizmeti<br />

sunmak için sabırsızlanıyoruz. Otelimizi<br />

iş veya eğlence amacıyla ziyaret edecek<br />

misafirlerimize unutulmaz bir konaklama<br />

deneyimi yaşatacağız.”<br />

Unutulmaz lezzetler<br />

Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar,<br />

misafirlerine tek çatı altında tüm<br />

ihtiyaçlarını karşılama imkanı sunuyor.<br />

Otel bünyesinde yer alan Garden Grille®<br />

Restaurant’ta Türk mutfağının eşsiz<br />

lezzetlerini sunuluyor. 24 saat boyunca<br />

hizmet veren The Pavilion Pantry® ise<br />

zengin tatlı-tuzlu atıştırmalık ve içecek<br />

seçenekleriyle misafirlere kesintisiz<br />

hizmet veriyor.<br />

Teknolojinin son imkanları ile<br />

donatılmış fitness salonu<br />

Seyahatleri sırasında rahatlamak isteyen<br />

konuklar, teknolojinin son imkanları<br />

kullanılarak inşa edilen fitness center’ı<br />

ve spa’yı ziyaret etme şansına sahip. Spa<br />

içerisinde kapalı yüzme havuzunun yanı<br />

sıra Türk hamamı ile özel tuz masajı<br />

seçeneğini de sunan masaj odaları<br />

da bulunuyor. Oteli iş seyahatleri için<br />

tercih eden misafirler ise 120 kişilik<br />

kapasiteye sahip iki toplantı alanının yanı<br />

sıra ücretsiz Wi-Fi hizmetinden, 24 saat<br />

hizmet veren ‘business center’dan ve<br />

zengin ikramlardan yararlanabiliyor.<br />

Diğer yandan Hilton Garden Inn Kocaeli<br />

Şekerpınar, Hilton’un ücretsiz müşteri<br />

sadakat uygulaması Hilton Honors<br />

kapsamında yer alıyor. Hilton Honors<br />

üyeleri, Hilton’a ait kanalları kullanarak<br />

rezervasyon yaptıklarında, firmanın<br />

14 farklı markasına ait otellerde<br />

çeşitli fırsatlardan faydalanabiliyor.<br />

Üyeler indirimli fiyatların yanı sıra<br />

kazandıkları puanlarla ödeme<br />

yapabiliyor hatta ücretsiz konaklama<br />

imkanı yakalayabiliyor. Benzer şekilde<br />

Hilton Honors üyeleri, ücretsiz Wi-Fi<br />

hizmetinden de faydalanabiliyor.


Rezidor, İstanbul’da “Park Inn by Radısson”<br />

markasıyla yeni bir otel açıyor<br />

“Park Inn by Radisson” markasıyla İstanbul Kavacık’ta açılacak yeni otel için anlaşma<br />

imzalayan Rezidor, Istanbul’daki büyümesini sürdürüyor. Markanın beşinci oteli Park<br />

Inn by Radisson Asia Istanbul Kavacık, <strong>2017</strong>’nin ikinci çeyreğinde hizmet vermeye<br />

başlayacak.<br />

Dünyanın en hızlı büyüyen otelcilik<br />

şirketlerinden biri olan ve Carlson<br />

Rezidor Hotel Group bünyesinde yer<br />

alan The Rezidor Hotel Group, Türkiye’de<br />

açılacak yeni Park Inn by Radisson Asia<br />

Istanbul Kavacık Oteli için anlaşma<br />

imzaladı. Otelin açılmasıyla Rezidor’un<br />

Türkiye portföyünde olan ve halen inşaat<br />

halinde ve faaliyette olan otellerin toplam<br />

sayısı 24’e yükselecek. Rezidor’un Park<br />

Inn by Radisson markasının İstanbul’daki<br />

beşinci oteli olacak Park Inn by Radisson<br />

Asia Istanbul Kavacık Oteli’nin <strong>2017</strong>’nin<br />

ikinci çeyreğinde açılması planlanıyor.<br />

The Rezidor Hotel Group Başkan<br />

Yardımcısı ve Geliştirmeden Sorumlu Üst<br />

Yöneticisi Elie Younes, yaptığı açıklamada<br />

“Radisson Blu, İstanbul’daki lüks oteller<br />

arasında üst segmentin en büyük<br />

markası olmaya devam ediyor. Park Inn<br />

by Radisson markamızla pazarın orta<br />

segmentinde büyümek için bu ivmeden<br />

yararlanmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin<br />

uzun vadeli potansiyeline inanıyoruz ve<br />

hem mevcut, hem de yeni iş ortaklarımızı<br />

dünya klasmanındaki markalar<br />

portföyümüzle ülke çapında otellere ve<br />

resortlara yatırım yaparak bizimle birlikte<br />

büyümeye davet ediyoruz” dedi.<br />

Boğaz’ın kuzey ucundaki<br />

Beykoz’da yer alıyor<br />

İstanbul’un Anadolu Yakası’nda<br />

konumlanan Park Inn by Radisson<br />

Asia Istanbul Kavacık, Boğaz’ın kuzey<br />

ucundaki Beykoz ilçesinde yer alıyor.<br />

Avrupa’yı Asya’ya bağlayan TEM<br />

(Trans European Motorway) otoyoluna<br />

yakınlığıyla mükemmel erişim ve<br />

görünürlüğe sahip olan otel, Atatürk<br />

Uluslararası Havaalanına 35 km, Sabiha<br />

Gökçen Uluslararası Havaalanına ise<br />

sadece 25 km mesafede bulunuyor.<br />

Çağdaş ihtiyaçlara göre tasarlanan<br />

110 oda ve süitin yer alacağı otelin<br />

uluslararası mutfaklı restoranı ve barı<br />

gün boyu açık olacak. Balo salonu dahil<br />

çeşitli etkinlik ve toplantı mekanlarının<br />

yanı sıra otelde bir spor salonuyla hamam<br />

ve bakım odaları içeren bir spa da yer<br />

alacak. Pusula Ticari Yatırım ve Otelcilik<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Keçeli<br />

ise, “İstanbul’daki en büyük uluslararası<br />

otel işletmecilerinden The Rezidor Hotel<br />

Group ile işbirliğine girmekten büyük<br />

memnuniyet duyuyoruz. Park Inn by<br />

Radisson markasının gerek Türkiye’deki,<br />

gerekse yurtdışından kurumsal pazara<br />

hitap edeceğine inanıyoruz. Dünyanın<br />

en önemli finansal merkezlerinden biri<br />

haline gelecek olan İstanbul Uluslararası<br />

Ticaret Merkezine (IIFC) yakın konumu,<br />

otel açısından çok avantajlı olacak”<br />

yorumunda bulundu. Hareketli bir iş<br />

bölgesinde bulunan otel, Boğaz Köprüsü<br />

ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi<br />

önemli geçiş noktalarına, İstinye Park<br />

ve Meydan gibi alışveriş merkezlerine<br />

kolay ulaşımın yanı sıra ünlü Türk<br />

konukseverliğinin keyfini çıkarma imkanı<br />

da sunuyor.


hotel restaurant<br />

54 & hi-tech<br />

JW Marrıott<br />

DATİ Holding yatırımıyla İstanbul’a geliyor<br />

Dünyanın önde gelen otel firmalarından Marriott International’ın lüks markalardan<br />

oluşan portföyünün bir parçası olan JW Marriott, İstanbul’da açacağı ilk ve çok özel<br />

tasarlanacak oteli için DATİ Yatırım Holding ile güçlerini birleştirerek bir ilke imza<br />

attı. DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından 200 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata<br />

geçecek olan otel İstanbul’a yepyeni bir soluk katacak.<br />

İstanbul’un turizm potansiyeline güç<br />

katacak yatırım hakkında bilgi vermek<br />

üzere Marriott International Avrupa<br />

Lüks Operasyonlardan Sorumlu Başkanı<br />

(COO) Satya Anand, Marriott International<br />

Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Poğda Demircan, DATİ Yatırım Holding<br />

A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan<br />

Kıran ve Dati Holding İştiraki olan Ataköy<br />

Otelcilik A.Ş Genel Müdürü Mehmet<br />

Culha’nın katılımıyla 10 Mayıs <strong>2017</strong> günü<br />

basın toplantısı düzenlendi.<br />

Kıran: “İstanbul’un kongre turizmine<br />

katkı sağlayacağımıza inanıyoruz”<br />

Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’deki<br />

basın toplantısında konuşan DATİ Yatırım<br />

Holding A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı<br />

Gökhan Kıran, dünyanın en büyük otel<br />

zincirlerinden Marriott International ile<br />

önemli bir işbirliğine imza attıklarını<br />

kaydetti. İstanbul’u dünyanın önde<br />

gelen turizm merkezlerinden biri haline<br />

getirmeye büyük katkı sağlayacak<br />

“İstanbul Turizm Merkezi”ni yaklaşık<br />

500 bin metrekare bir alan üzerinde<br />

geliştirdiklerini hatırlatan Gökhan Kıran,<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center’in projenin en önemli parçalarından<br />

birisini oluşturacağını kaydetti.<br />

Son dönemde yaşanan birtakım olumsuz<br />

olaylara rağmen İstanbul’un, dünyanın<br />

en iyi kongre şehirlerinden biri olma<br />

iddiasının her zaman sürdüğünün altını<br />

çizen Gökhan Kıran, yaptıkları yatırımın<br />

kentin kongre turizmine çok önemli katkı<br />

ve fayda sağlayacağını sözlerine ekledi.<br />

Culha: “Tüm ulaşım ağlarının<br />

omurgasında yer alacak bir yatırım<br />

gerçekleştiriyoruz”<br />

Dati Holding İştiraki olan Ataköy Otelcilik<br />

A.Ş Genel Müdürü Mehmet Culha da, JW<br />

Marriott’un İstanbul’da ilk kez hizmete<br />

girecek olan otelinin Deluxe Room,<br />

Club Room, Junior Suite, Club Suite,<br />

Executive Suite, Vice Presidental Suite ve<br />

Presidental Suite olmak üzere farklı oda<br />

tiplerinden oluşacağını belirtti. Otelde, 354<br />

adet Deluxe, 56 adet Suite, 39 adet Club<br />

oda bulunacağını kaydeden Culha, “Ataköy<br />

Marina’da denize sıfır konumda hayata<br />

geçecek olan projede 40 metrekareden<br />

250 metrekareye kadar farklı büyüklükleri<br />

bulunan şık tasarlanmış 449 adet oda yer<br />

alacak.” dedi.


Yatırımın tarihi İstanbul yarımadasına,<br />

iki kıtayı denizin altından birbirine<br />

bağlayan Avrasya tüneline ve Atatürk<br />

Havalimanı’na yakınlığının yanı sıra İTM<br />

projesi içindeki deniz otobüsleri iskelesi<br />

ve metro istasyonu ile tüm ulaşım<br />

ağlarının omurgasında yer aldığına dikkat<br />

çeken Culha, sıcak, samimi dekorasyonu,<br />

panoramik deniz ve marina manzarası ile<br />

Türkiye ve dünyadan seçkin misafirlerine<br />

unutulmaz İstanbul hatıraları<br />

yaşatacağını sözlerine ekledi.<br />

Satya Anand: “Zevk sahibi<br />

seyahatseverleri ağırlamak için can<br />

atıyoruz”<br />

JW Marriott Istanbul Hotel & Conference<br />

Center’in Avrupa’daki büyümekte olan<br />

lüks otel portföylerine katılımından<br />

dolayı mutluluk duyduklarını belirten<br />

Marriott International Avrupa Lüks<br />

Operasyonlardan Sorumlu Başkanı (COO)<br />

Satya Anand, “Otelin modern ve sofistike<br />

tasarımı ile JW Marriott imzalı hizmetin<br />

birleşmesi bu şehirde lüksü yeniden<br />

tanımlayacaktır. Dünyanın her yanından<br />

İstanbul’u ziyarete gelecek zevk sahibi<br />

seyahatseverleri, bu oteli ve bu karakterli<br />

şehri deneyimlerken ağırlamak için can<br />

atıyoruz”. dedi.<br />

Demircan: “Türkiye’ye yatırım yapmaya<br />

devam edeceğiz”<br />

Çok önemli bir ana tanıklık ettiklerini<br />

söyleyen Marriott International<br />

Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Poğda Demircan, “Dünyanın en büyük<br />

otel firmalarından ikisi olan Marriott<br />

ve Starwood’un birleşmesi, Türkiye’de<br />

de 25 otelin, yatırımcı ve çalışanlarıyla<br />

birlikte aynı aile bünyesine katılmasını<br />

sağladı. Onlardan bir başkası da bugün<br />

burada hayata geçiyor. İstanbul Turizm<br />

Merkezi yeniden canlanırken, Sheraton<br />

ve JW Marriott markaları da aynı proje<br />

bünyesinde bir araya geliyor. İstanbul<br />

turizmine, özellikle de kongre turizmindeki<br />

potansiyeline duyulan güvenin tohumları<br />

işte burada atılıyor. İstanbul’un geleceğine<br />

duyduğu güven ve cesareti için DATİ<br />

Holding’e ne kadar teşekkür etsek azdır.<br />

Marriott International olarak biz de Türkiye<br />

turizminin hızlıca hakettiği günlerine<br />

döneceğine inanıyoruz ve Türkiye’ye<br />

yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi.<br />

Otelin projesinde Tabanlıoğlu imzası<br />

Türkiye ve Dünya’da önemli yapılara imza<br />

atan Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından<br />

projelendirilen JW Marriott İstanbul Hotel<br />

& Conference Center, otel bünyesinde<br />

yer alacak farklı büyüklüklerdeki 15 adet<br />

toplantı salonu ile kurumsal buluşmalara<br />

ev sahipliği yaparken, 650 metrekare<br />

genişliğindeki yüksek tavanlı ve son<br />

teknoloji ile donatılmış balo salonu ise<br />

600 kişi kapasitesi ile özel günlerde ve<br />

toplantılarda misafirlerini ağırlayacak.<br />

Otel, 80 metrekareden 650 metrekareye<br />

kadar toplamda 1400 kişilik misafir<br />

ağırlama kapasitesi ile tüm toplantıların<br />

vazgeçilmez adresi olacak.<br />

Otelde konaklayan misafirler, dilerlerse<br />

350 kişilik ana restoranda günlük lezzetleri<br />

tadabilecekler dilerlerse Fine Dining<br />

Restaurant’ta dünya mutfaklarından<br />

seçme lezzetleri deneyimleyebilecekler.<br />

Bunun yanı sıra otel kapsamında çok<br />

özel mimari ile öne çıkacak olan Lobby<br />

Lounge ve muhteşem bir manzaraya sahip<br />

bir de Roof Bar yer alacak. Eşsiz İstanbul<br />

manzarası, zengin barı, özel kokteylleri<br />

ve atıştırmalık lezzetleriyle şehrin en ilgi<br />

gören mekanlarından biri olacak olan<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center hizmet kalitesi ile turizm’in önemli<br />

kentlerinden olan İstanbul’da kaliteyi<br />

yukarlara taşıyacak.<br />

Toplantı, konferans ve etkinliklerin<br />

vazgeçilmez adresi olacak<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center hemen yanında bulunan Konferans<br />

Merkezi ise toplantılara özel tüm ihtiyaçlar<br />

düşünülerek inşa edilecek, büyük<br />

konferans ve etkinlikler için benzersiz bir<br />

seçenek sunacak. 1000 kişi kapasiteli 9<br />

adet toplantı salonu ve 2400 metrekare<br />

büyüklüğünde 2100 kişi kapasiteye sahip<br />

Konferans salonu da özel günlerinizin<br />

vazgeçilmez adresi olacak. İstanbul’da<br />

yapılacak büyük konferans ve kongrelere<br />

ev sahipliği yapmayı bekleyen JW Marriott<br />

İstanbul Hotel & Conference Center,<br />

otel bünyesinde bulunan 15 adet toplantı<br />

salonu ve konferans merkezinde bulunan<br />

9 adet toplantı salonu ile birlikte toplamda<br />

26 adet salon ve 4500 kişiyi ağırlayabilen<br />

konforlu ve şık salonlara sahip olacak.<br />

SPA Merkezinde Ailelere Özel VIP Suitler<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center’ın SPA merkezi 3000 metrekare<br />

alan üzerine kurulacak. Konforlu masaj<br />

odaları sakin ve rahatlatıcı dinlenme<br />

alanları, yeni teknolojiler ile donatılmış<br />

fitness salonundan özel çalışma<br />

alanlarına, jakuziden buhar odasına,<br />

saunadan kar çeşmesine ve Türk<br />

hamamına kadar vereceği hizmetleriyle<br />

misafirlerine eşsiz bir deneyim sunacak.<br />

SPA ve masaj paket seçenekleri ile<br />

konuklarına benzersiz bir deneyimi<br />

yaşatacak JW Marriott İstanbul Hotel &<br />

Conference Center’ın SPA Merkezi, naif bir<br />

müzik, loş ışıklar ve huzur verici kokular<br />

eşliğinde, benzersiz duyguların kapılarını<br />

aralayacak, misafirlerine daha önce<br />

yaşamadıkları duyguları deneyimleme<br />

fırsatı verecek. SPA Merkezinde ayrıca<br />

çok özel tasarlanmış VIP Suit odalar<br />

bulunacak. VIP Suitler’de çiftlere özel<br />

masaj odası, hamam, jakuzi, sauna ve<br />

özel soyunma odaları ile SPA merkezinde<br />

bulacakları her hizmeti kendilerine<br />

ayrılmış olan bu özel suitlerde aileleri veya<br />

eşleri ile alma imkanı bulacaklar.<br />

Eşsiz konum ve kolay ulaşım imkânı<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center, Marmara Denizi kıyısında maviyle<br />

yeşilin buluştuğu bir noktada İstanbul<br />

Turizm Merkezi’nin kalbinde misafirlerini<br />

ağırlayacak. Otel, deniz otobüslerine<br />

yürüme mesafesinde yer alırken, yanı<br />

başında metro durağı bulunacak. Atatürk<br />

Havalimanı, İstanbul Fuar Merkezi’ne de<br />

yakın bir mesafede konumlanan otel, özel<br />

bir manzaraya sahip Ataköy Marina Mega<br />

Yat Limanı ile aynı alan içinde olacak.<br />

Bağlantılı otoyollara yakın konumu ve<br />

3’üncü Havalimanı’na da kısa mesafesiyle<br />

büyük ilgi görecek. Misafirler JW Marriott<br />

İstanbul Hotel & Conference Center’a<br />

diledikleri ulaşım imkânlarını seçerek<br />

kolayca ulaşabilecekler.


56<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım<br />

Fethiye’de<br />

gerçek<br />

bir huzur<br />

kalesi;<br />

Oyster<br />

Resıdences<br />

Skal International tarafından<br />

Türkiye butik otelleri<br />

arasında birinciliğe layık<br />

görülen Oyster Residences,<br />

Ölüdeniz’de meşhur Ölüdeniz<br />

Plajı ve Mavi Lagün’ün<br />

yakınında yalnızca büyükler<br />

için ve balayı çiftlerinin<br />

tercih ettiği bir otel olarak<br />

konuklarına huzurlu, rahat<br />

ve keyifli bir tatil olanağı<br />

sunuyor.<br />

Kendinizi evinizde hissederken<br />

ister maceracı ruhunuzu ortaya<br />

çıkartacağınız bir tatil, isterseniz<br />

şımartılacağınız huzurlu bir ortama sahip<br />

olmak istemez misiniz? O halde Fethiye<br />

şehir merkezinde konuklarını ağırlayan<br />

Oyster Residences sizin için biçilmiş bir<br />

kaftan! 250 yıllık zeytin ağaçlarının yer<br />

aldığı keyifli bahçesinde kalabalıklardan<br />

uzak, saklı bir güzelliğin içinde 31<br />

odasıyla misafirlerini ağırlayan butik<br />

otel, Fethiye bölgesinde Muzaffer Arı<br />

ve kardeşi Günsenin ailelerinin meşhur<br />

misafirperverliği ile deyim yerindeyse<br />

konaklayanların yüzünü güldürüyor.<br />

Kasaba merkezine Belceğiz Plajı<br />

bölgesinden yalnızca 5 dakikalık bir<br />

yürüme mesafesinde konumlanan otel,<br />

Ölüdeniz Tabiat Parkı ve Plajı bölgesinden<br />

10 dakika yürüme mesafesinde<br />

bulunuyor.<br />

Zeytinyağı fabrikalarının<br />

mimarisinden esinlenilerek<br />

tasarlanmış<br />

20. yüzyıl başı koloniyel tarzda<br />

inşa edilmiş iki blok halinde<br />

konumlanan otelde şimdiye kadar<br />

görüp göremeyeceğiniz en güzel<br />

taş merdivenler... Zeytin ağaçları,<br />

Var olduklarından beri belki de hiç<br />

bu kadar dekoratif olamamış zeytin<br />

ağaçları olağanüstü bir ambiyans<br />

sunuyor. Akdeniz mimari stili ve<br />

zeytinyağı fabrikalarının mimarisinden<br />

esinlenilenerek tasarlanan otel, dövme<br />

demirden yapılmış balkon korkulukları,<br />

taş ve çakıl taşı ile döşenmiş yolları,<br />

ahşap tavan ve zeminleri ile muhteşem<br />

bir mimari ve dekorasyon öğelerini içinde<br />

barındıran oteldeki tüm odalar değişik<br />

renklerde düzenlenmiş, perdeler, yatak<br />

örtüleri farklı kumaşlar kullanarak<br />

Londra’da Chelsea School of Art’ta tekstil<br />

tasarım eğitimi alan Günsenin Günel<br />

tarafından tasarlanmış. Tığ işi danteller,<br />

örgü kumaşlar bölgede yöresel el işi<br />

yapan bayanlar tarafından yapılmış.<br />

Otelde olmayan iki şey, çocuk ve<br />

müzik!<br />

Konuklarına havuz başı, begonviller,<br />

limon ağaçları, asmalar ile çevrilmiş<br />

lavanta, melisa ve biberiye kokuları içinde<br />

son derece sakin ve huzurlu bir atmosfer


sunan otelin hamağında yatarken veya<br />

yastıklarınıza uzanırken tepenizden<br />

süzülen yamaç paraşütçülerini<br />

seyrederek yöreden toplanmış ot<br />

çaylarınızı yudumlayabilir, taze meyve<br />

sularımızı veya kokteyllerin keyfini<br />

çıkarabilirsiniz. Denizle arasında sadece<br />

yol olan butik otelde olmayan iki şey:<br />

Çocuk ve müzik… Gerçek bir huzur kalesi<br />

anlayacağınız…<br />

Muzo’nun özel reçeteleriyle<br />

iddialı bir mutfağı var<br />

Oyster Residences Ölüdeniz tesisi<br />

içerisinde yer alan restoran ve bar<br />

mekanı ile akşamları şefin unutulmaz<br />

tatları eşliğinde doyumsuz bir ziyafete de<br />

hazır olun! Otel, aynı zamanda kahvaltı<br />

salonunda ya da konuk odalarının<br />

mahremiyetinde yiyebileceğiniz günlük<br />

kahvaltı olanağı da sağlıyor. Eğer taze<br />

ve sağlıklı yemek seviyorsanız, Oyster<br />

Residences restoranıyla da iyi bir tercih.<br />

Muzaffer Arı’nın özel reçeteleri ve ailenin<br />

eski tarifleri ile bölgesindeki gurme<br />

restoranların başında gelen Oyster<br />

Restaurant’ta taze sebzeler, meyveler<br />

ve balıkçıların günlük yakalayıp getirdiği<br />

balık, karides ve kalamarların tercih<br />

edildiği mutfak, Muzo’nun dalma ve<br />

balıkçılık hobisi, yemek pişirmedeki<br />

uzmanlığı ile de birleşince konuklarına<br />

nefis ve lezzetli yemek yeme şansı oluyor.<br />

Muzo’nun özel deniz mahsulü reçeteleri<br />

ve lezzetli mutfağı senelerdir Fethiye ve<br />

Ölüdeniz’de meşhur… Özellikle deniz<br />

mahsulleri mutlaka denenmeli!..<br />

Fethiye şehir merkezinde<br />

olan bu huzurlu otel,<br />

misafirlerine kütüphane,<br />

uyandırma servisi ve bahçe<br />

gibi imkanlarının yansı<br />

sıra yüksek standartlarda<br />

dekore edilmiş olan 4<br />

yıldızlı odalarında mini<br />

bar ve kablosuz internet<br />

imakanı da sunuyor.


hotel restaurant<br />

58 & hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Kahveci<br />

güzelinden<br />

Le Cordon<br />

Bleu Türkiye<br />

Direktörlüğüne<br />

Bir Defne<br />

Ertan<br />

Tüysüzoğlu<br />

hikayesi…<br />

Bir restoran açmak çocukluğundan<br />

beri en büyük hayaliydi. Bu<br />

kararında elbette turizmci bir<br />

aileden gelmesinin etkisi büyük oldu.<br />

İlk stajını yaptığı Divan Pub’ta önce<br />

“kahveci güzeli” oldu, ardından The North<br />

Shield’ler ile pub’cı ve arkasından ilk<br />

Türk yerli restoran markası Kırkpınar<br />

ile köfteci… Şimdilerde ise Özyeğin<br />

Üniversitesi Le Cordon Bleu’nun genç ve<br />

donanımlı Türkiye Direktörü artık!..<br />

Gastronomi sektörünün değerli<br />

isimlerinden Defne Ertan Tüysüzoğlu’nun<br />

başarılı kariyer yolculuğunu hiç<br />

bilmediğiniz yönleri ile bir de kendinden<br />

dinleyelim…<br />

Defne Hanım, turizm sektöründen<br />

akademik kariyere uzanan yolculuğunuz<br />

ilk nasıl başladı, anlatır mısınız?<br />

Çocukluğumdan beri hayalim restorancı<br />

olmaktı. Otelci bir ailenin çocuğuyum<br />

aslen. Turizmle uğraşan büyük babam<br />

Haydar Ertan’ın 1954 yılında Ankara<br />

Bulvar Palas Oteli’ni açmazdan önce bir<br />

Karadeniz lokantası geçmişi var. Kendisi<br />

1936 yılında bir lokanta ile ilk kez sektöre<br />

giriş yapmış. Ardından babam Tekin Ertan<br />

da otelcilik mesleğini devam ettirmiş.<br />

Rize Çamlıhemşin köyünden çıkıp bütün<br />

köyüne iş imkanı sağlayan bir aileye sahip<br />

olmak en büyük gururumdur. Bense<br />

onların aksine nedense otelci değil,<br />

restorancı olmayı istedim o başka…<br />

Bunun da sebebi, otelin çok büyük<br />

olmasıydı sanırım, biraz gözümü<br />

korkutuyordu. Bir de babam çok uzun<br />

saatlerde çalışırdı. Aynı şehirde olmamıza<br />

rağmen onu günlerce görmediğim<br />

olurdu. Diğer taraftan mesleği de çok<br />

seviyordum. İlkokuldayken ara ara öğle<br />

yemeklerimi otelde yemek zorunda<br />

kaldığım içim aslında hep bir yanıyla<br />

yeme içmenin içindeydim. Küçük bir<br />

çocuktum ama babamın dışarıda<br />

yediğimiz yemekler sonrasında “Servis<br />

iyi mi, neyi beğendin, servantın yanına<br />

mı oturdun?” sorunlarını dün gibi<br />

hatırlıyorum. O yüzden de hep bu hayat<br />

çok hoşuma gitmişti, ilgimi çekiyordu. Bu<br />

sebeplerle restorancı olmayı istedim.<br />

Ne var ki benim zamanımda eğitim<br />

alabileceğim bir gastronomi programı<br />

yoktu. Lisedeyken Le Cordon Bleu’ya<br />

gider miyim diye düşündüm. Ama gençlik<br />

işte, o yıllarda ailemden ayrılmaya<br />

cesaret edemedim. Ben de dönemin<br />

en önemli okullardan biri olan Boğaziçi<br />

Üniversitesi’nin iki yıllık Turizm ve<br />

Otelcilik programına başladım. 1993<br />

yılında okulu bitirdikten sonra eğitimimi<br />

dört yıla tamamlamak adına gene aslında<br />

babamın mezun olduğu Michigan State<br />

Üniversitesi’ne kaydolarak Amerika’ya<br />

gittim.<br />

“Kahveci güzeli”<br />

Üniversite dönemimde stajlar zorunluydu.<br />

Gerçi ondan önce ilk işim Erenköy Divan<br />

Pub’ta “kahveci güzeli” olarak başladım.<br />

Tabii çok küçüğüm, bana “Sen misafirlere<br />

yemekleri bittikten sonra kahve ikram<br />

edersin” dendi. Ben de pub’ta birkaç<br />

ay boyunca misafirlere Türk kahvesi<br />

ikram ettim. “Kahveci güzeli” oluşum da<br />

ondan… Divan mesleğe ilk başladığım<br />

yer olması sebebi ile çok kıymetlidir<br />

benim için. Hatta sonra bir stajımı daha<br />

Divan’da yaptım. İlk genel müdürüm,<br />

kendisini şimdi rahmetle anıyoruz, Orhan<br />

Başdoğan’dı. F&B Direktörü Kamil<br />

Berk’di. İlk stajımı da Divan’ın mutfağında<br />

yaptım.<br />

İlk staj tecrübenizle ilgili hatırınızda<br />

neler kaldı peki?<br />

Mutfak çok değişik bir ortamdı, keyifliydi…<br />

Beni kızım diye önce sandviç bölümüne<br />

verdiler. Bir ay boyunca durmaksızın<br />

sandviç yaptım. Sonra Kamil Bey’in<br />

karşısına geçip, hani biraz da babadan<br />

torpilliyim ya, “Ben sandviçi öğrendim,<br />

başka bir departmana alabilir misiniz?”


dedim, kabul etti. Onun üzerine uzunca<br />

bir süre de sarma dolma, sigara böreği<br />

yaptım. Bir ara da karides ayıklattılar.<br />

O kadar balık kokuyorum ki, kediler<br />

peşimden yürüyerek geliyor…<br />

Bir sonraki stajımı Ankara Hilton’da<br />

yaptım. Bir ay barda, iki ay mutfakta<br />

çalıştım. Üniversitenin son döneminde<br />

tek dersim kalmıştı, o dönemde de<br />

Çırağan Palace Kempinski daha yeni<br />

açılmıştı. 1992 senesinde Ekstra Ziyafet<br />

Garsonu olarak çalışmaya başladım. Fuat<br />

Köroğlu, o zaman banket şefiydi daha.<br />

O da çok keyifliydi. 10-12 saat çalışırdık.<br />

Ondan sonra Fuat Bey yanımıza gelir,<br />

bize bir meyve suyu ısmarlardı, “Hadi<br />

aslanlar, kaplanlar devam” der, biz de<br />

çalışmaya devam ederdik. Boğaziçi’ni<br />

bitirdikten sonra Michigan State<br />

Üniversitesi’nde turizm otelcilik okumaya<br />

devam ettim. Staj zorunluluğum devam<br />

ediyordu, çeşitli restoranlarda çalışmaya<br />

devam ettim.<br />

Çırağan Palace Kempinski’nin ilk kadın<br />

restoran müdürü<br />

Mezuniyetimin hemen arkasından<br />

Chicago’da Scoozi adlı bir İtalyan<br />

lokantasında bir yıl müdür olarak<br />

çalıştım. Ama Türkiye özlemi ağır bastı,<br />

hedefimde de hep kendi restoranımı<br />

açmak vardı. Onun üzerine 1998’de<br />

Türkiye’ye geri döndüm. O vakitler<br />

Çırağan Palace Kempinski ile de<br />

bir mülakatım olmuştu. Dönüşümü<br />

netleştirince otelle tekrar irtibata geçtim.<br />

Uzun mülakatlar ve testlerden geçtim.<br />

Aynı dönemde bir de sektörün<br />

duayenlerinden Cüneyt Kurt, Bice’yi<br />

kuruyordu, onunla da görüşme<br />

halindeydim. Fakat Cüneyt Bey,<br />

başvurumu müdür olarak yapmama işe<br />

hemen başlamamı ama şef garsona<br />

pek fazla müdahale etmememi söyleyip,<br />

mümkünse misafirleri karşılamamı<br />

salık verince kendisine cevabım “Siz<br />

hostes arıyorsunuz, bense müdür<br />

olmak istiyorum” oldu ve onun üzerine<br />

Çırağan’ın teklifini kabul edeceğimi<br />

söyledim. Laledan Restaurant’ın<br />

açılma aşamasında bilfiil bulunarak,<br />

Çırağan Palace Kempinski’deki ilk<br />

kadın restoran müdürü oldum. Fakat o<br />

dönem Türkiye’deki restoran müdürlüğü<br />

Amerika’dakilerden biraz farklıydı,<br />

sorumlulukları çok daha azdı. Bunun<br />

üzerine otel restoranının bana göre<br />

olmadığına karar vererek bu defa Osman<br />

Serim’e gittim. “Osman Bey acelem yok,<br />

Türkiye’nin en iyi otellerinden birinde<br />

çalışıyorum. Fakat ben burada kendimi<br />

çok geliştireceğimi düşünmüyorum.<br />

Patron anlayışı olmayan bir işletmeyle<br />

beni tanıştırır mısınız?” dedim ona.<br />

Kendisi patron anlayışına sahip olmayan<br />

restoranın günümüzde çok zor olduğunu<br />

söyledi. Ama ne şans ki, bir hafta sonra<br />

da arayıp, “Defne zannediyorum istediğin<br />

patronu bulduk” dedi.<br />

The North Shieldler ile tanışma<br />

Benim North Shieldlerin kurucusu<br />

Teoman Hünal ile tanışmam tam da o<br />

döneme rastlar. Benim için çok büyük<br />

bir şanstır kendisi. Çırağan’daki o<br />

uzun görüşmelerin aksine Teoman<br />

Bey’le tanışır tanışmaz işe başladım.<br />

Lale Hanım’ın da dahil olduğu Hünal’s<br />

Brasserie’i Beşiktaş’ta çok güzel bir<br />

butik restoran olarak hizmete açtık.<br />

Ardından The North Shield yatırımlarımız<br />

Darülşafaka’nın içinde devam etti. Mekanı<br />

ardından Parkorman’a taşıdık. Çok keyifli<br />

dönemlerdi… Ancak lokasyon itibari ile<br />

çok ideal olmadığı için hedeflediğimiz<br />

sürdürülebilirliğe ulaşabileceğimiz bir<br />

yer olmadığını gördük. Aynı dönemde<br />

The North Shieldlerin franschise’ı<br />

olan grup “Grouppo” adıyla yeni bir<br />

yapılanmaya gidiyordu. Hedef yeni<br />

The North Shield’ler açmaktı. Ben de<br />

ortak olarak yapılanmaya dahil oldum.<br />

İtalyan zinciri açmak maksadıyla Şef<br />

Giovanni Parella ile beraber Akmerkez’de<br />

Bruschetta diye bir deneme İtalyan<br />

restoranı açtık. İtalyan lokantacılığının<br />

pek yükselişte olmadığı dönemlerdi. Bu<br />

arada Kalamış ve Nispetiye Caddesi’nde<br />

The North Shield’leri büyütmeye devam<br />

ettik. Çok da başarılı olduk. Fakat gelişen<br />

dönemler içinde gerek sigara yasağı<br />

gerek alkole getirilen vergiler gerekse<br />

emlak sıkıntıları sebebi ile markanın<br />

bizim için çok uygun olmayacağına<br />

karar verdik. Aslında isteğimiz bir<br />

Türk markası geliştirmekti. Bu amaçla<br />

2007’de ilk defa Kırkpınar Köftecisi olarak<br />

Beşiktaş’ta 18 metrekarelik bir dükkanda<br />

açtık. Gene Allah razı olsun, Ahmet<br />

Örs geldi, beğendi ve yazdı… Böylece<br />

Kırkpınar da bir Türk markası olarak yol<br />

almaya başladı. İlerleyen süreçte ise<br />

alışveriş merkezlerinde modern esnaf<br />

lokantalarına duyulan ihtiyacı hissederek,<br />

ilk olarak 2008’de Viaport’ta Kırkpınar<br />

Köftecisi adı yerine Edirne Kırkpınar<br />

Lokantası’nı açtık. Hem ortaktım hem<br />

de operasyondan sorumlu genel müdür<br />

yardımcısı olarak tüm dükkanların<br />

açılışında bulundum. Yeri geldi kasiyer<br />

oldum yeri geldi ızgarada, tezgahta<br />

çalıştım. Çok keyifliydi…<br />

Le Cordon Bleu’ye gitmeyi hayal<br />

ederken, ayağına geldi!..<br />

Öte yandan 40 yaşıma gelmiştim… Aile<br />

kurmak gibi bir isteğim de vardı. O ara<br />

Özyeğin Üniversitesi’nin Le Cordon<br />

Bleu ile bir sözleşme imzalayacağı<br />

bilgisini aldım. Le Cordon Bleu’ye<br />

direktör aranıyordu. Lisede Le Cordon<br />

Bleu’ye gider miyim hayalim sonrasında<br />

Le Cordon Bleu bana geldi. Her ne<br />

kadar annem “Defne muhakkak kabul<br />

etmelisin” dediyse de benim birtakım<br />

çekincelerim vardı. Neticede biri Le<br />

Cordon Bleu ise diğeri Kırkpınar’dı. 25<br />

şubeli bir restoran zincirinin yöneticisi<br />

ve ortağıydım. Bir de benim 30 yaş için<br />

üniversitede ders vermek gibi bir hedefim<br />

vardı hep. 30 yaş geçti, 35 yaş geçti… 40<br />

yaşımda önüme böyle bir fırsat gelince ne<br />

yalan söyleyeyim teklifi reddedemedim.<br />

Bir de tabii çok denk geldi. Çünkü Le<br />

Cordon Bleu ile hem idari görevimle<br />

operasyonun içindeyim. Hem de<br />

öğrencilere ders vermenin keyfini ve<br />

mutluluğunu sürüyorum. Cumartesi<br />

günü mezuniyet törenimiz vardı. 4-5<br />

sene önceki öğrencilerimin heyecanlarını<br />

bugün dün gibi hatırlıyorum. Bu tarif<br />

edilmez bir mutluluk. Kaldı ki ben<br />

bu mutluluğu Bulvar Palas Otel’in<br />

kapanışından sonra eğitim hayatına<br />

atılan babamdan bilirim. Tekin<br />

Hoca’nın öğrencileri nasıl ki iş hayatına<br />

atıldıklarında koltukları kabarıyorsa<br />

artık benim de kabarıyor. Diğer yandan<br />

hala çok dinamik bir yapının içindeyim.<br />

Çünkü üniversitenin yanı sıra yoğun<br />

sertifika programlarımız devam ediyor.<br />

Burada hayat hızla akıyor, öğrencilerimiz<br />

hızla mezun olup yeni yerler açıyorlar,<br />

restoranlarda çalışıyorlar.<br />

Bir Özyeğin mezunu olmak sahada<br />

öğrencilere ne tür ayrıcalıklar sağlıyor?<br />

Bence üniversitemizin en önemli imkanı<br />

alt yapımız çünkü tesislerimiz çok<br />

kuvvetli. Le Cordon Bleu standartları<br />

gereği sınıflarımızda 16 kişinin üstüne<br />

çıkamıyoruz. Burada yoğun mutfak<br />

teknikleri eğitiminin yanı sıra işletme<br />

eğitimi de veriyoruz. Bununla beraber<br />

okulumuzdaki zorunlu staj eğitimi<br />

süremiz diğerlerinden biraz daha fazla.<br />

Öğrencilerimiz yaz döneminde iki kere<br />

staj yapmış oluyorlar. Le Cordon Bleu<br />

ismi de onlar için bir avantaj oluyor.<br />

Çünkü yurt dışı stajlarını kolaylıkla<br />

bulma imkanı sağlıyor. Biraz da sertifika<br />

programımızdan bahsetmek isterim.<br />

Öğrencilerimiz bu program dahilinde<br />

tecrübeli şeflerden yoğun teknik eğitimler<br />

görüyor. Burada başarısı kanıtlanmış,


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

standart bir müfredatı takip ediyoruz.<br />

Diğer okullarda çünkü şef değiştiği<br />

zaman dersin içeriği de değiştiğini<br />

görüyoruz. Şunu da önemli buluyorum,<br />

aşçılık ve pastacılıkta elbette Fransa<br />

çok önemli. Bizim öğrencilerimiz bu<br />

eğitimi Fransa’da doğmuş bir mutfak<br />

sanatları okulundan alıyorlar. İşletme<br />

eğitimi anlamında<br />

ise Amerika<br />

önemli bir nokta.<br />

Okulumuzda bu<br />

dersleri veren<br />

hocalarımız<br />

da genelde<br />

Amerika’da<br />

eğitim görmüş<br />

insanlar. Bu da<br />

tabii öğrencilere<br />

Fransa’nın sanatı,<br />

Amerika’nın<br />

işletme bilgisini<br />

aynı anda<br />

veriyor diye<br />

düşünüyorum.<br />

Ya Türkiye’nin<br />

fonksiyonu? Tüm<br />

bu eğitimlerin<br />

bizim ülkemizde<br />

verilmesi nasıl<br />

bir katkı sizce?<br />

Türkiye’nin<br />

çalışkanlığı ve<br />

azmi olabilir. Çünkü ben biz Türklerin<br />

çok zeki olduklarını düşünüyorum. Pratik<br />

zeka inanılmaz yüksek. Bunların her<br />

birinin kaynaşması emsalsiz bir bileşim<br />

olabilir. Elbette ki gönlünüzü, kalbinizi<br />

koymuşsanız, tutkuyla bağlanmışsanız…<br />

İş yaşamanızda bundan sonra neler<br />

olmasını istiyorsunuz?<br />

Okulumla ilgili hayalim, tabii ki bir beş<br />

sene sonra öğrencilerimi çok daha farklı<br />

yerlerde göreceğimizi düşünüyorum.<br />

Hepsi aşçı olmayacak mutlaka ama<br />

gayet iyi biliyorum ki her biri yiyecek<br />

içecek sektöründe çok farklı yerlerde<br />

başarılı işlere imza atacaklar. Bir<br />

kısmı zaten master yapmak üzere<br />

devam ediyor. İki öğrencimiz bu sene<br />

İtalya’ya gidiyor. Bir kısmı yurt dışında<br />

çalışmaya gidiyorlar. Ben emin adımlarla<br />

yürüdüğümüzü düşünüyorum. Okulumuz<br />

mezunlarından belki 5 sene değil ama<br />

10 sene içinde yöneticiler, yurt dışında<br />

Türk mutfağımızı temsil edecek değerli<br />

şefler yetişeceğine inancım sonsuz.<br />

Şimdi bile gururlanıyoruz. Ben zaten Le<br />

Cordon Bleu’nun Türkiye’ye gelmesi ile<br />

ilgili çok heyecanlıydım. Çünkü böyle<br />

bir disiplinin Türkiye gastronomisine<br />

çağ atlatacağını düşünüyorum. Çok iyi<br />

şefler yetiştirdik. Şu an The Marmara<br />

Taksim ve Esma Sultan Yalısı’nın<br />

Executive Şefliğini yapan Tolga Özkaya<br />

bunlardan biridir. Bizden aldığı eğitimi<br />

kendi alt yapısıyla birleştirerek başarılı<br />

bir kariyer çizdi. Rudolph Şef’in ardından<br />

Executive Şef oldu. Bence bunu Türk<br />

aşçılığı adına çok kıymetli buluyorum.<br />

Onun dışında bir mezunumuz, yine<br />

Umut Karakuş şu an Fairmont Quasar<br />

Hotel’deki Aila Restaurant’ın şefi<br />

oldu. Bunların haricinde hiç sektörde<br />

olmayıp, üniversitemizden aldığı eğitimle<br />

kendi restoran ve butik otellerini açan<br />

öğrencilerimiz var. Bütün bunların<br />

yanı sıra okulumuz öğrencilerinin<br />

mezuniyetiyle beraber sektörde aşçılık<br />

ve pastacılık beklentilerin daha yukarıya<br />

çıktığı, daha iyi tekniklerin uygulandığı,<br />

daha iyi restoranların açıldığı bir<br />

süreç yaşayacağımızı düşünüyorum.<br />

Bu da tabii çok kısa süre içinde Türk<br />

mutfağını yine bu öğrencilerimizin<br />

yurt dışına taşıyacağına inanıyorum.<br />

Çünkü eğitim programlarımızda evet,<br />

Avrupa formasyonu ve tekniklerini<br />

öğretiyoruz. Ama bunu kendi<br />

yemek kültürümüz, ürünlerimiz ve<br />

değerlerimizden kopmadan yapıyoruz.<br />

Mutfaklarımızda Türk malzemelerinden<br />

çok faydalanıyoruz. Öğrencilerimizden<br />

mezun olurken bir menü oluşturmalarını<br />

istiyoruz. Burada Türk yemeklerinden<br />

esinlenmiş bir menü oluşturulması<br />

bizim için önemli. Çünkü buradaki Türk<br />

öğrencilerimiz sadece Fransız mutfağı<br />

yapmamalılar. O halde dünyadaki 10<br />

binlerce Fransız benzeri aşçılardan<br />

biri olmamaları<br />

kaçınılmaz. Ama<br />

kendilerini Türk<br />

malzemeleri ve<br />

Türk tekniklerinin<br />

Avrupa’ya<br />

uyarlamasıyla<br />

ifade edebilirlerse<br />

bence benzersiz<br />

olmamaları için<br />

hiçbir neden yok.<br />

Özel yaşamınızda<br />

neler yapmaktan<br />

hoşlanırsınız?<br />

10 ve 7 yaşında<br />

iki kız çocuk<br />

sahibiyim. Büyük<br />

kızım pastacı<br />

olmak istiyor.<br />

Onunla ufak<br />

ufak kekler,<br />

kurabiyeler<br />

yapmaya<br />

çalışıyoruz.<br />

Küçük kızım daha<br />

enteresan, şu andaki hedefi çiftçi olmak.<br />

Ablasının pastanesine sütü, yumurtayı<br />

o verecekmiş. İyi bir kombinasyon diye<br />

düşünüyorum. Ben de herhalde o zaman<br />

kasada dururum. Daha küçükler tabii.<br />

Biraz okulla ilgilenmemiz gerekiyor.<br />

Öbür yandan yoğun aktiviteleri oluyor,<br />

onlara koşturuyoruz. Anlayacağınız, hafta<br />

sonları şoför anne modunda oluyorum.<br />

Küçük kızım daha erkek aktivitelerinden<br />

hoşlanıyor, basketbol gibi mesela.<br />

Dolayısı ile ailemle birlikte vakit geçirmek<br />

benim için önemli. Zaten barcılıktan<br />

köfteciliğe geçişimde aileme daha fazla<br />

vakit ayırma isteğimin etkisi büyük<br />

olmuştur. Ardından üniversite olunca<br />

daha makul bir aile hayatına geçmiş<br />

oldum. Tabii ki şu anda çocuklarımın<br />

eğitimi ve geleceği her şeyden önemli.<br />

Neredeyse hayatı oteller, restoranlar<br />

ve gastronomi okullarında geçmiş<br />

biri olarak sormak istiyorum, evde<br />

mutfakla, yemekle aranız nasıl?<br />

Tabii uzun yıllar restorancılık yaptığım<br />

için hep geceleri çalıştım. Neredeyse 20


yaşımdan beri… O yüzden de yemeklerimi<br />

hep restoranlarda yerdim. Evlendiğimde<br />

kocam banka müdürüydü. İşimden dolayı<br />

kocam uzun zaman evde yemek yiyemedi.<br />

İşten çıkıp restoranda yemeğimizi<br />

yer, 24.00’ten sonra evimize giderdik.<br />

O yüzden mutfakta çok uzun vakitler<br />

geçirir miyim, mutfakta çok uzun vakitler<br />

geçirmem. Fakat her kadının olduğu<br />

gibi benim de belli spesiyalitelerim var.<br />

Çocukların da çok sevdiği ve annem<br />

en iyi aşçı dedirtecek bir iki tane narlı<br />

mercimek salatam, üç renkli biberli<br />

bonfile yemeğim, çıtır tavuğum var,<br />

çocuklar çok seviyorlar. Bir de tabii yoğun<br />

okul saatlerinden sonra eve erken gidip,<br />

mutfakta vakit geçirmek için çok da<br />

zamanım olmuyor. Ben kendimi hiçbir<br />

zaman iyi bir aşçı diye nitelendirmem<br />

ama hayatım boyunca çok iyi aşçılarla<br />

çalışmış ve iyi yemekler yemiş bir insan<br />

olarak kabul ediyorum.<br />

İyi yemeğin sizdeki karşılığı nedir peki?<br />

Biz iyi yemeğe önem veren bir aileyiz. İyi<br />

sofralarda hep beraber ailece oturup,<br />

yemeğin en lezzetlisini yemeyi severiz.<br />

Şu da yanlış anlaşılmasın tabii, iyi yemek<br />

illa pahalı yemek anlamına gelmiyor.<br />

Böyle bir algı var, bunu da biraz yıkmak<br />

gerektiğini düşünüyorum. İyi yemek<br />

pahalı malzeme kullanmak ya da<br />

pahalı yemek değil. İyi yemek aslında<br />

üzerinde düşünülmüş, kurgulanmış ve<br />

farklı katmanlarıyla bir zenginlik sunan<br />

yemek. Burada en önemli husus, iyi<br />

malzeme kullanmak. Tazelik, yöresellik<br />

de önemli ama en çok da bir hikayesi,<br />

bir karakteri olan ürünlerin kullanılması<br />

anlamlı bence. Bu çerçevede bir menüyü<br />

planlarken birbirinin eşi menüler bizim<br />

için çok anlamsız oluyor. Yerel bir ürünü<br />

düşünüp tekrar yorumlamak, anlatmak<br />

istediğim. Bir ürünün zenginliğini<br />

düşündüğümüzde içindeki lezzetlerin<br />

çeşitliliğine önemsiyoruz. İçindeki<br />

dokuların farklılığına dikkat ediyoruz.<br />

Ürünün çıtırlık ve yumuşaklığı da önemli.<br />

Bu anlamda üniversitemizin faydası ne?<br />

İşte öğrencilerimize tüm bu detayları<br />

öğreterek, doğru düşünmeye ve<br />

yönlendirmeye çalışıyoruz.<br />

En son iyi yemeği nerede yediniz?<br />

Galiba ben şanslı bir insanım. İşim gereği<br />

çok iyi yemekleri farklı yerlerde tatma<br />

fırsatım oldu. Son zamanlarda yediğiniz<br />

en iyi yemek ne diye sorarsanız, annemin<br />

ve teyzemin yaptığı yemekler benim için<br />

hala en iyileri... Biber dolmasını en iyi<br />

Emel teyzemin yaptığını söyleyebilirim.<br />

Onun da başarısı kendi içinde katmanlığı<br />

veren dolmalık üzümü, tam kıvamında<br />

fıstığı ve balans ayarları iyi tutturulmuş<br />

pilavı sanırım. Ama restoranlara<br />

baktığımızda Nicole Restaurant’ta<br />

yediğim degüstasyon menüsü çok<br />

başarılı. Zuma ve Bayramoğlu Dönercisi<br />

aynı bakış açısıyla yemeklerini çok<br />

katmanlı hazırladığı için başarılı.<br />

Türkiye sınırları dışında en iyi yemek<br />

adresi olarak baktığımızda ise,<br />

Barcelona’da El Quim De La Boqueria<br />

isminde kabaca 4 metrekarelik bir<br />

alanda bir restoran var. Bebek kalamarlı<br />

yumurtası, yediğim en iyi yemeklerden bir<br />

tanesi olduğunu söyleyebilirim.<br />

Hikayenizi dinledik ama sizi biraz daha<br />

yakından tanımak isteriz.<br />

Sektörde şimdilerde daha fazla kadın<br />

yönetici görüyoruz, ne güzel. Benim<br />

dönemimde restorancılıkta bu sayı biraz<br />

daha azdı. Her sektörde kadın yönetici<br />

vardı elbette. Ama buradaki handikap<br />

şu, bir kadın yönetici olduğunuzda<br />

kuralları uygulamaya daha çok özen<br />

gösterirsiniz. Esneklik seviyeniz düşer<br />

çünkü bu maalesef ki yetersizlik olarak<br />

algılanabilir. Zannediyorum bu anlamda<br />

restoran kariyerimde çok disiplini bir<br />

yönetici oldum. Diğer taraftan yine<br />

sizden kadın yönetici olduğunuz için<br />

çok çalışmanız beklenir. Bunu da şöyle<br />

bir örnekle anlatmak lazım, çocuğunu<br />

okuldan almaya giden bir baba ilgili<br />

baba olur. Anne ise zaten kadındır. Geç<br />

evlenmemin bir sebebi de bu olabilir.<br />

Kendimi anlatacak olursam; işimi çok<br />

önemserim. Yine sektörün kazandırdığı<br />

bir özellik olarak detaylara fazla<br />

önem veririm. Öğrencilerime de bunu<br />

aşılamaya çalışıyorum. Çünkü detayları<br />

görmek insanları daha iyi bir evlat, daha<br />

iyi bir sevgili ve daha iyi bir yönetici<br />

yapar. Misal, annenizin sevdiği çiçeği<br />

biliyorsanız daha kıymetli olabilirsiniz.<br />

Yeme içme, gastronomi sektöründe de<br />

misafirlerinizin ihtiyaçlarını biliyorsanız<br />

ya da o anda fark ediyorsanız bu sizi daha<br />

iyi bir yönetici, daha iyi bir hizmet sunan<br />

yapar. Dolayısıyla kendimi biraz detaycı<br />

buluyorum. Biraz da mükemmeliyetçiyim<br />

herhalde. Çalışma hayatında insanlarla ve<br />

de çalışanlarımla iyi ilişkiler geliştirmek<br />

çok önemli. Çok takık olduğum başka bir<br />

konu ise, adil olmak. Kimseye hakkım<br />

geçsin istemem. Ailede büyükbabadan<br />

beri bir otelcilik kültürü, patron kültürü<br />

olduğu için çalışan önemli ve önceliklidir.<br />

Bir yöneticiyseniz öncelikli olarak<br />

çalışanlarınızı düşünmek zorundasınız.<br />

Bizim anlayışımızda önce personelin<br />

maaşı ödenir.<br />

Türk gastronomisinin gelişimine dair<br />

neler söyleyebilirsiniz?<br />

Türk gastronomisinin yükselişte<br />

olduğunu düşünüyorum. Elbette geçen<br />

yıl yaşadığımız olumsuz dış etkenlerin<br />

tekrarlanmaması gerekiyor. Çok iyi bir<br />

ivmeyi yakalamışken birden güvenlik<br />

konuları turizmin ve gastronomi<br />

turizminin önüne geçti. Çok talihsizdi.<br />

Ancak bunların ötesinde değerli<br />

girişimlerle bireysel ve kurumsal<br />

manada Türk mutfağı ve gastronomisi<br />

tanınmaya başladı. Rocca Kardeşlerin<br />

Garanti Bankası ile beraber Türkiye’de<br />

çektiği belgesel çok önemliydi. Mehmet<br />

Gürs’ün Tangör Tan ile birlikte yürüttüğü<br />

hareketler kıymetli. Fifty Best listesine<br />

girmek önemliydi. Açık söylemek<br />

gerekirse, şu an çok da mutluyum.<br />

Üniversite öğrencilerimizin yurt dışı<br />

stajlarıyla birlikte bence çok yakın bir<br />

zamanda hem ülkemizde hem de yurt<br />

dışında harika bir modern Türk mutfağı<br />

patlaması yaşayacağız. Bunun için 10<br />

yıllık bir süreyi öngörüyorum.<br />

10 yıl içinde Türkiye gastronomisinin çok<br />

iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Tabii<br />

ülkenin ekonomik ve politik stabilitesi<br />

bozulmazsa...<br />

“Kariyer anlamında neyi hayal<br />

ettiysem, oldu. Son derece yoğun<br />

ve mutluluk veren bir restorancılık<br />

kariyerinden sonra Özyeğin<br />

Üniversitesi gibi eğitime kıymet veren<br />

bir kurumda Le Cordon Bleu gibi<br />

bir dünya markasının yöneticiliğini<br />

yapıyorum. O anlamda hem hedeflerim<br />

hem de kariyerim olarak en iyi<br />

noktada olduğumu düşünüyorum.<br />

Çünkü öğrenciler yetiştiriyorum.<br />

Bundan sonra kariyer anlamında beni<br />

mutlu edecek tek şey, mezun ettiğimiz<br />

öğrencileri gelecekte iyi yerlerde<br />

görmek olur herhalde. Kapısını açtığım<br />

bir otel veya restoranda “Hocam<br />

nasılsınız?” diyen öğrencilerimin<br />

karşıma çıkması paha biçilmez bir<br />

duygu olur. Kişisel anlamda da tabii ki<br />

bir anneyim. O yüzden de çocuklarımın<br />

mutlu, güvenli bir yaşam sürmeleri ve<br />

diledikleri hayallerine kavuşmalarını<br />

görmek en büyük isteğim.”


hotel restaurant<br />

62 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Fikret<br />

Belenoğlu<br />

“Turizmde<br />

canlılık<br />

görüyoruz,<br />

2018 yılı<br />

hazırlıklarını<br />

başlattık”<br />

Üretim faaliyetlerine 2015 yılında<br />

hareketli mobilya ve banket grubu<br />

ürünleri ile başlayan Banketci<br />

Mobilya, geçen yıl bünyesine kattığı ahşap<br />

sandalye ve koltuk üretimiyle sektördeki<br />

hızlı büyümesini sürdürüyor. Bu yılın ilk<br />

altı aylık devresinde geçen yılın cirosunu<br />

rahatlıkla aşmayı başaran sektörün<br />

ender firmalarından biri olduklarını<br />

söyleyen Banketci Mobilya firma sahibi<br />

Fikret Belenoğlu ile firmanın Horeca<br />

sektörüne dönük üretim çalışmalarını,<br />

bahçe mobilyaları sektörünün durumunu<br />

ve gelecek projelerini konuştuk.<br />

Banketci Mobilya’nın üretim<br />

faaliyetlerini anlatarak;<br />

kapasitesinden ve ürün<br />

portföyünden bahseder misiniz?<br />

Otel ve restoranlara hangi<br />

ürünlerle hizmet veriyorsunuz?<br />

2015 yılında otel ve restoran sektörü<br />

ihtiyacı olan hareketli mobilya ve banket<br />

grubu ürünlerle ilgili hizmet vermek<br />

üzere kurulmuş olan Banketci Mobilya<br />

Üretim Pazarlama İthalat İhracat Sanayi<br />

ve Tic. Ltd. Şti., deneyimli teknik ve idari<br />

kadro ile sektörde 2.5 yıl içerisinde<br />

yapmış olduğu ürünlerin kalitesi ve hızlı<br />

proje sonlandırma ile yurt içi ve yurt<br />

dışında aranılır ve tercih edilen bir firma<br />

olma yolunda hızla büyümektedir.<br />

Firmamız otel ve restoranların çok amaçlı<br />

toplantı salonlarında ihtiyacı olan çelik<br />

bilye mekanizmalı katlanır ayaklı masa<br />

ve alüminyum + demir banquet sandalye<br />

üretimi ile beraber ahşap berjer + koltuk<br />

ve sandalyeler ile birlikte dans pistleri,<br />

podyumlar, kürsüler, bistro masalar,<br />

cafe masaları, temizlik, servis-taşıma<br />

arabaları, bahçe ve havuz mobilyaları,<br />

dataportlu çalışma masaları gibi birçok<br />

yan ekipmanları da bünyesinde üretme<br />

kabiliyetine sahiptir.<br />

Firmamız aylık ortalama 6000-6500


adet banquet sandalye, 4 bin adet<br />

katlanır ayaklı masa ve özel ölçülü ürün<br />

üretme kabiliyetine sahip olup, diğer yan<br />

ekipmanların üretimini de bu çerçevede<br />

hızlı bir şekilde kalite kontrol şartlarına<br />

uygun olarak müşterilerine zamanında<br />

teslim etmektedir.<br />

İhracat yapıyor musunuz?<br />

Ürünleriniz yurt içi ve yurt dışı<br />

pazarlarda ağırlıklı hangi bölge<br />

ve projelerde yer alıyor?<br />

Yurt içi satışlarımızın yanı sıra yurt<br />

dışı ihracat satışlarımızda katıldığımız<br />

fuarlar neticesinde ivme kazanmış<br />

olup, konusunda uzman dış ticaret<br />

personelimizin değerli katkıları ile<br />

Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler ile<br />

özellikle Gürcistan ve Almanya pazarında<br />

gerçekleştirilen ciddi projeler ile hali<br />

hazırda görüşmelerimizin devam ettiği<br />

işlerimizde mevcuttur.<br />

Bu yıla hangi yeni ürünlerle<br />

girdiniz? Bu yılki tasarım<br />

stratejisini nasıl kurguladınız?<br />

<strong>2017</strong> yılına dair beklenti<br />

ve hedeflerinizi ne oranda<br />

tutturabildiniz?<br />

2015 yılında kurulduğunda banket grubu<br />

ürünlerle imalat ve satış stratejisi üzerine<br />

ihtisaslaşmış olan firmamız, 2016 yılında<br />

ahşap sandalye ve koltuk üretimini de<br />

hızla bünyesine katmıştır. Özellikle çoklu<br />

adetlerde gerçekleştiğimiz ürünlerde<br />

birinci sınıf kereste ve tekstil kullanarak<br />

müşterilerimizin uzun vadede sıkıntı<br />

yaşamadan, ahşap sektöründe potansiyel<br />

tercih edilen firma olma yolunda hızla<br />

ilerlemektedir. AR-GE çalışmalarımızı<br />

üretim stratejimizin vazgeçilmez bir<br />

unsuru olarak kabul ediyoruz. Sahip<br />

olduğumuz ISO belgelerine layık olarak<br />

müşterilerimizi memnun etmeyi birinci<br />

vazifemiz olarak görüyoruz. <strong>2017</strong> yılı,<br />

ülkede yaşanılan bir takım ekonomik ve<br />

siyasi sıkıntılardan dolayı her ne kadar<br />

durgun pozisyonda olmasına rağmen<br />

firmamız, bu yılın ilk altı aylık devresinde<br />

geçen yılın cirosunu rahatlıkla geçmeyi<br />

başarabilmiş ender firmalardan biridir.<br />

Son 10 - 15 yılda otel ve restoranlarda<br />

gelişen trendlere bağlı olarak otel ve<br />

restoran tasarımları da bir hayli gelişti.<br />

Siz markanızı bu değişimin neresinde<br />

görüyorsunuz? Otel ve restoranlardaki<br />

genel eğilim ne yönde olmakta?<br />

Marka adımızın sektörde hizmet veren<br />

firmalar için kolay, anlaşılır ve akılda<br />

kalıcı olmasına özen gösterdiğimiz<br />

için bu anlamda tanıtımda çok sıkıntı<br />

yaşamamaktayız. Ancak kişiler üzerinde<br />

daha çok kalıcı olması için müşterilerimiz<br />

ile sıcak temasta bulunmak adına firma<br />

ve konsept tanıtımları için yurt içi ve<br />

yurt dışında profesyonel tanıtım ve<br />

pazarlama ekibimiz sürekli seyahatler<br />

yaparak müşteri ilişkilerini daha da<br />

geliştirmek için hizmet vermektedir.<br />

Bu sıcak görüşmeler esnasında<br />

müşterilerimiz özel istek ve ihtiyaçlarını<br />

da hızlı bir şekilde cevap vermekte<br />

olup, son zamanlarda bu hizmetimizden<br />

dolayı müşteri memnuniyeti de oldukça<br />

fazlalaşmıştır.<br />

Genel olarak sektörü nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz? Bahçe<br />

mobilyalarında üretim<br />

standartları dünyada ve<br />

Türkiye’de ne tür değişiklikler<br />

gösteriyor?<br />

Sektörümüzde 2016 yılında yaşanan<br />

durgunluğun uzantıları <strong>2017</strong> yılında da<br />

görülmesine rağmen bu sezon yaşanan<br />

olumlu gelişmeler neticesinde turizm<br />

sektöründe canlılık görüyoruz. Bu yıl<br />

beklemede olan birçok otel projesi<br />

yatırımlarının devam edeceğine yürekten<br />

inanmaktayız. Bu bakımdan firma olarak<br />

bizler de 2018 yılı hazırlıklarına şimdiden<br />

başladık. Bahçe mobilyaları üretim<br />

standartlarında geçen yıllarda sıklıkla<br />

tercih edilen rattan ürünler yerine artık<br />

ahşap, dış hava etkilerine dayanıklı yeni<br />

ürünler tercih edilmekte. Bu husus<br />

firmamız tarafından zaten dikkate<br />

alınarak üretim portföyümüzde ahşap<br />

irecodan imal edilmiş bahçe mobilyaları<br />

mevcut bulunmaktadır.<br />

Firmanızın genel büyüme<br />

stratejisi, hedef pazarları ve<br />

2018 yılına ilişkin hedefleri ve<br />

yatırım planları ile ilgili neler<br />

söylemek istersiniz?<br />

Ankara Siteler’de yaklaşık 1800<br />

metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren<br />

firmamız için daha büyük mekan<br />

arayışımız devam etmekte olup, gelişen<br />

ekonomik şartlar ve siparişler bizi bu<br />

konuda ciddi adım atmaya zorlamaktadır.<br />

Yurt içi ve yurt dışı pazarlarında gerek<br />

firmamızın bizzat kendi gerçekleştirdiği<br />

projeler gerekse bayilerimiz aracılığı<br />

ile birçok beş yıldızlı otel projesine<br />

cevap verebilmek adına yetişmiş<br />

personel ve makine alımlarımızı şirket<br />

politikalarımızın başlıca unsurlarından<br />

biri olarak görüyoruz. Bu doğrultuda<br />

2018 yılı tanıtım, reklam ve pazarlama<br />

bütçemizi de artırmış bulunmaktayız.


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Ege Seramik<br />

Turquality<br />

Destek Programı<br />

kapsamında!<br />

Ege Seramik Sanayi ve Ticaret<br />

A.Ş., Ege Seramik markasıyla<br />

Turquality Destek programı<br />

kapsamına dahil oldu.<br />

Ege Seramik Sanayi ve Ticaret<br />

A.Ş., Ege Seramik markasıyla,<br />

Ekonomi Bakanlığı tarafından<br />

uluslararası markalaşma potansiyeline<br />

sahip firmaların, üretimlerinden<br />

pazarlamalarına, satışlarından satış<br />

sonrası hizmetlerine kadar bütün<br />

süreçleri kapsayacak şekilde yönetsel<br />

bilgi birikimi, kurumsallaşma ve<br />

gelişimlerini sağlayarak uluslararası<br />

pazarlarda kendi markalarıyla küresel<br />

bir oyuncu olabilmeleri ve söz konusu<br />

markalar aracılığıyla olumlu Türk malı<br />

imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi<br />

amacıyla oluşturulmuş Turquality Destek<br />

programı kapsamına dahil oldu.<br />

Demir: “Program hedeflerimize<br />

ilerlediğimiz yolda önemli bir<br />

destek unsuru olacak”<br />

İbrahim Polat Holding CEO’su ve Ege<br />

Seramik Yönetim Kurulu Başkan Vekili<br />

Baran Demir konu ile ilgili yaptığı<br />

açıklamada, “Ege Seramik olarak<br />

kurulduğumuz 1972 yılından günümüze<br />

sürekli artan bir ivme ile çalışmaya,<br />

kazanmaya, yaptığımız yeniliklerle<br />

sektörümüzü geliştirmeye ve en önemlisi<br />

ülke ekonomimize katkı sağlamaya<br />

devam ediyoruz. 90’lı yıllardan itibaren<br />

ihracat faaliyetlerine önemli yatırımlar<br />

yaptık. En zorlu ihracat pazarlarında 20<br />

yılı aşkın süredir faaliyet gösteriyoruz.<br />

Ege Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş.,<br />

halihazırda Turqulity programının<br />

hedeflediği “Türk Malı” ve Türkiye<br />

imajının güçlenmesine çok uzun yıllardır<br />

katkı sağlayan bir firmadır. Bundan<br />

sonraki dönemde bu çabalarımızın<br />

Turquality Destek Programı gibi kapsamlı<br />

ve prestijli bir proje ile devletimiz<br />

tarafından destekleniyor olması da<br />

bizim için büyük bir gurur ve motivasyon<br />

kaynağı olacaktır.” dedi.<br />

Turquality Destek Programının klasik<br />

ihracat desteklerinden farklı olarak<br />

salt ihracatı artırmak yerine firmaların<br />

markalaşma hedeflerine katkıda<br />

bulunmak olduğuna dikkat çeken Demir;<br />

“Global piyasada artan rekabet gücü<br />

ve piyasa koşullarındaki değişimler<br />

sebebiyle artık sadece kaliteli üretici<br />

olmak yeterli değil. Markalaşma, marka<br />

gücünü ve bilinilirliğini arttırmak da en az<br />

kaliteli ve katma değer sağlayan ürünler<br />

üretmek kadar önemli bir unsur haline<br />

geldi. Ege Seramik olarak yurt içindeki<br />

marka bilinirlik seviyemiz çok yüksek.<br />

Hedefimiz, global pazarlarda da marka<br />

bilinirliğimizi aynı seviyelere taşımak.<br />

Bu sebeple Turquality Destek Programı<br />

bu hedeflerimize ilerlediğimiz yolda<br />

şirketimiz için çok önemli bir destek<br />

unsuru olacak. Ege Seramik olarak bu<br />

programa dahil olmaktan çok gururlu ve<br />

mutluyuz.” dedi.


Presenting<br />

18 - 20 SEP <strong>2017</strong><br />

DUBAI WORLD TRADE CENTRE<br />

DUBAI SERVES A WORLD<br />

OF HOSPITALITY<br />

Discover the A - Z of restaurant, bar and café solutions<br />

at the global melting point for multicultural cuisine<br />

GCC foodservice<br />

market<br />

Growing at<br />

CAGR of 6.8%<br />

Set to reach US$24.5b<br />

(Dh89.9b) by 2018<br />

Reflecting the soaring demand for new, adventurous leisure and dining experiences,<br />

GulfHost will define your performance in the fast-moving hospitality arena.<br />

Get your free ticket at gulfhost.ae<br />

Organised by<br />

Co-located events<br />

Endorsed by<br />

Powered by


hotel restaurant<br />

66 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

gioielli<br />

DEMO’dan<br />

Horeca<br />

sektörüne<br />

yeni ürünler…<br />

1985 yılından<br />

bu yana turizm<br />

sektörüne proje<br />

bazlı ahşap<br />

hareketli ve<br />

sabit mobilya<br />

tasarlayıp, üreterek<br />

hizmet veren<br />

gioielli DEMO,<br />

son dönemde<br />

otellere özel ahşap<br />

otel ekipmanları<br />

üreterek ürün<br />

çeşitliliğini arttırdı.


Kadınların gözdesi;<br />

Çanta Askısı<br />

Diğer yeni ürünümüz ise, adeta kadınların<br />

gözdesi durumunda… Bir restorana veya<br />

kafeye gidilip, masaya oturulduğunda<br />

genelde en büyük sıkıntı kadınların<br />

çantalarını koyacak yer bulamamaları<br />

oluyor ve genelde bir sandalyeyi işgal<br />

edip çantalarını onun üzerine koyuyorlar.<br />

gioielli DEMO olarak bu soruna da aynı<br />

anda 4 çantanın birden asılabildiği,<br />

yükseklik ayarlı, siyah boyalı metal<br />

malzemeden ürettiğimiz “Çanta Askısı<br />

(Comfort)” veya tek çantanın konulabildiği<br />

mevcut kullanılan masaların tasarımı<br />

ve renginde ürettiğimiz “Çanta Sehpası<br />

(Comfort)” ile şık bir görüntü sağlayarak<br />

misafirlerin konforunu sağlıyoruz.<br />

Masif cilalı veya lake boyalı seçenekleriyle<br />

ve ekonomik ürünler tasarlamaya<br />

odaklandığını ifade eden Tayalı, ürünlerin<br />

doğa dostu ve tamamının sertifikalı<br />

olduğunu belirterek şu bilgileri de ekledi:<br />

“Ürünlerimizde kullanılan ahşap,<br />

boya ve cila malzemelerinin tamamı<br />

sertifikalı ekolojik ve organik ürünlerden<br />

seçilmektedir. Böylece hem doğanın<br />

korunmasına hem de geri dönüşüme<br />

destek verirken yeşil bina sertifikası<br />

(LEED) alacak ve almış oteller için de<br />

önemli bir tedarikçi durumundayız.”<br />

Yanspot: Hilton Bosphorus İstanbul,<br />

Conrad İstanbul, Hyatt Regency Ataköy,<br />

Tüyap Palas, Ramada Taksim ve Ottoman<br />

Hotel Imperial gioielli DEMO’nun son<br />

dönemde hizmet verdiği otellerden<br />

bazıları.<br />

gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı<br />

İlker Tayalı<br />

Oda karşılama tepsileri, buklet<br />

tepsileri, oda servis tepsileri,<br />

katlanır valizlikler, çanta askıları,<br />

çanta sehpaları, ayakkabı bağlama<br />

üniteleri, gazetelikler, masaj masaları,<br />

sehpalar, restoran - açık büfe sergileme<br />

ve aksesuar üniteleri vb. ürünleri<br />

kapsayan ahşap otel ekipmanları<br />

yelpazesiyle bu yıl müşterilerinin<br />

beğenisine sunduğu birbirinden değişik<br />

ürün ve modellerle otel ekipmanlarında<br />

fark ortaya koyduklarını belirten gioielli<br />

DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker<br />

Tayalı ürünlerin özellikleri ile ilgili şu<br />

bilgileri verdi:<br />

Estetik ve fonksiyonel tepsiler<br />

Oda karşılama tepsilerinde çift renkli<br />

çekmeceli kompakt modelimiz, oda<br />

servis tepsilerinde kaydırmaz tabanlı<br />

modelimiz, Katlanır bistro standımız ise<br />

diğer yeni ürünlerimiz. Bu tasarımlarda<br />

da diğer ürünlerimizde olduğu gibi<br />

müşterilerimizin isteklerine uygun<br />

ölçülerde, masif cilalı veya lake boyalı<br />

seçenekler sunabiliyoruz.<br />

Doğa dostu ve sertifikalı ürünler<br />

Otel ekipmanları ile ilgili olarak Ar-GE<br />

biriminin daha kullanışlı, daha estetik<br />

Ahşap veya metal<br />

alternatifleriyle;<br />

“Ayakkabı Bağlama Ünitesi<br />

“Otel odalarında housekeeping<br />

ve yöneticilerin en çok yakındığı<br />

sorunlardan biri hiç şüphesiz misafirlerin<br />

ayakkabılarını rahat bağlamaları<br />

için valizlik, koltuk, sehpa veya yatak<br />

üzerilerini kullanmasıdır. İşte buradan<br />

yola çıkarak tasarladığımız yeni<br />

ürünümüz “Ayakkabı Bağlama Ünitesi<br />

(Easy Tie)” ile ister sabit ister mobil,<br />

ahşap veya metal alternatifleriyle hem<br />

otel yöneticileri hem de misafirleri artık<br />

rahat edecekler.


hotel restaurant<br />

68 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Mete<br />

Plastik yeni<br />

markalarıyla<br />

hedef<br />

büyüttü<br />

Otel ve restoranlara PRIMA markasıyla bahçe mobilyası, mutfak eşyaları, sanayi<br />

ürünleri ve ambalaj malzemeleri üreten Mete Plastik, pazara sunduğu yeni markası<br />

“meteplast” ile gıda kapları ve kovaları üretimini de başlattı. Yaklaşık 50 ülkeye<br />

ihracat yaptıklarını belirten Mete Plastik Yönetim Kurulu Başkan Vekili Pelin<br />

Karadeniz şirket olarak yurt dışında da ofis açmayı düşündüklerini ifade ederek,<br />

markanın uluslararası bilinirliğini arttırmayı hedeflediklerini söylüyor.<br />

1982 yılında plastik enjeksiyon üzerine<br />

kurulan Mete Plastik, 30 yılı aşkın<br />

bir süredir PRIMA markasıyla bahçe<br />

mobilyası, stadyum koltukları, mutfak<br />

eşyaları, ev gereçleri, sanayi ürünleri<br />

ve ambalaj malzemeleri üretiyor. Yeni<br />

markası “meteplast” ile gıda kapları ve<br />

kovaları üretimini de sürdürdüklerini<br />

belirten Mete Plastik Yönetim Kurulu<br />

Başkan Vekili Pelin Karadeniz, kurulduğu<br />

yıl itibarıyla ev ve mutfak ürünleri<br />

üretimiyle plastik sektöründe faaliyet<br />

gösteren firmanın sektördeki yeni<br />

yatırım ve planlamalarına ilişkin şöyle<br />

konuşuyor: “Değişen küresel koşullar ve<br />

tüketimin artması ile birlikte rekabetin<br />

doğması, inovasyonu her firma için<br />

kaçınılmaz koşmuştur. Firmamız,<br />

değişimi ve tüketici taleplerini öngörerek<br />

bahçe mobilyası, gıda kapları ve stadyum<br />

koltuklarının üretiminde hizmet vermeye<br />

başlamıştır.”<br />

“Bahçe mobilyası deyince akla<br />

gelen ilk malzemelerden biri<br />

plastik”<br />

Bahçe mobilyaları üretiminde plastiğin<br />

ilk akla gelen malzemelerden biri<br />

olduğunu belirten Pelin Karadeniz


konuyla ilgili olarak şu bilgileri de<br />

paylaşıyor: “Bahçe mobilyası deyince<br />

akla gelen ilk malzemelerden biri<br />

plastiktir. Hava koşullarına karşı yüksek<br />

dirence sahip olan plastik, gerek renk<br />

alternatifi gerekse hafifliği nedeniyle<br />

bahçe mobilyalarında tercih sebebi oldu.<br />

Plastikten üretilen bahçe mobilyaları,<br />

uzun ömürlüdür. Bakımı ve temizliği de<br />

kolaydır. Plastik bahçe mobilyalarının<br />

tercihinde en önemli etken kullanılan<br />

hammaddenin kalitesi yani orijinalliğidir.<br />

Orijinal ve uygun hammaddeden<br />

üretilen bahçe mobilyaları dayanıklılık<br />

açısından da oldukça sağlamdır. Bahçe<br />

mobilyalarının üretiminde kullanılan<br />

gerekli katkı maddeleri ve hammaddenin<br />

kaliteli olması, ürünün güneşin zararlı<br />

ışınları karşısında solmamasını, hiçbir<br />

şekilde ısıdan etkilenmemesini ve<br />

deforme olmamasını sağlamaktadır.”<br />

“Her bütçeye hitap edecek ürün<br />

ve model çeşitliğiyle bütün ilgiyi<br />

üzerine çekiyor”<br />

Bahçe mobilyasında birçok çeşit<br />

bulunmasına rağmen, daha çok plastiğin<br />

tercih edilmesinin birden fazla sebebinin<br />

olduğunu söyleyen Karadeniz, “Bunların<br />

başında, plastik malzemede renk<br />

alternatifinin fazlalığı geliyor. Bunun yanı<br />

sıra dayanıklı, hafif ve kolay temizleniyor.<br />

Fiyat avantajına da sahip olan plastik<br />

bahçe mobilyaları, her bütçeye hitap<br />

edecek ürün ve model çeşitliğiyle bütün<br />

ilgiyi üzerine çekiyor. Uzun ömre sahip<br />

olması dolayısıyla da kaynak tasarrufu<br />

sağlıyor.” diyor.<br />

“Yatırımlar ürün odaklıysa,<br />

tasarım olması şarttır”<br />

Sektörde ürün odaklı yatırımların<br />

merkezinde tasarım ve inovasyonun<br />

önemine dikkat çeken Karadeniz,<br />

“Teknolojinin sürekli ilerleme gösterdiği<br />

ve rekabetin üst düzeylerde olduğu bir<br />

zamanda yatırımlar firmanın istikrarı<br />

açısından çok büyük önem taşımaktadır<br />

ve bu yatırımlar ürün odaklı ise tasarım<br />

olması şarttır. Yeni tasarımlarımızı, Ar-Ge<br />

departmanımızla beraber inovasyonu<br />

ana prensip alarak gerçekleştirmekteyiz.<br />

İnovasyon Ar- Ge ile doğar, güçlü bir<br />

Ar-Ge ile farklılaşabilir ve en önemlisi<br />

sizi markalaştırır. Yeni ürün yelpazemize<br />

daha çok tasarıma yönelik ve müşteri<br />

beklentileri doğrultusunda ürünler ilave<br />

ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu proje<br />

şu an başlangıç vermiş olduğumuz ve<br />

uzun bir süre devamlılık göstereceğimiz<br />

bir proje olmakta olup, firmamız<br />

bünyesinde Ar-Ge’ye önemli ölçüde bütçe<br />

ayrılmıştır.” diyor.<br />

“Yaklaşık 50 ülkeye ihracat<br />

yapıyoruz”<br />

Mete Plastik’in yaklaşık 50 ülkeye<br />

ihracat yaptığını ve bu ülkeler arasında<br />

Avrupa’nın önemli bir paya sahip<br />

olduğunu belirten Karadeniz, bunu Orta<br />

Doğu, Afrika ve Asya ülkelerinin takip<br />

ettiğini ve firmanın toplam cirosunun<br />

önemli bir kısmını ihracat kanallarının<br />

oluşturduğunu söylüyor. Yurt dışında<br />

ofis açmayı düşündüklerini belirten<br />

Karadeniz, “Bununla ilgili fizibilite<br />

çalışmalarımız devam etmekte, bu<br />

doğrultuda markamızın uluslararası<br />

alanda bilinirliğini arttırmayı<br />

hedefliyoruz.” diyor.<br />

“Fuarlara katılmaya önem<br />

veriyoruz”<br />

Firmanın kuruluşundan beri birçok fuara<br />

katıldığını ve katılmaya da devam ettiğini<br />

anlatan Karadeniz, sektör fuarlarına<br />

ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor:<br />

“Son zamanlarda fuar seçimlerinde daha<br />

seçici davranmaya çalışıyoruz. Özellikle<br />

hedef fuarları bulmaya çalışıyoruz. Şu<br />

anda her sene Eylül ayında Almanya’da<br />

düzenlen Spoga Gafa Bahçe Fuarı, iki<br />

senede bir Almanya’da düzenlenen<br />

FSB Spor Fuarı, üç senede bir yine<br />

Almanya’da Mayıs ayında düzenlenen<br />

Interpack Ambalaj Fuarı, iki senede<br />

bir Paris’te düzenlenen önceki ismi<br />

Emballage olan şimdiki ismi ise All4pack<br />

olan ambalaj fuarı, ve her sene TÜYAP’ta<br />

düzenlenen Avrasya Ambalaj Fuarı gibi<br />

odaklandığımız belli fuarlar var.”<br />

“Destek projelerini<br />

önemsiyoruz”<br />

Fuarlardan genellikle olumlu<br />

geri dönüşler aldıklarını belirten<br />

Karadeniz, “Fuar dönüşleri uzun süreli<br />

olabiliyor, sürekli müşteriye kendimizi<br />

hatırlatıyoruz. Potansiyel müşterilerimize<br />

ülkesi uzak ya da yakın olanlara pazar<br />

araştırma ziyaretleri düzenliyoruz.<br />

Ekonomi Bakanlığı’nın sunduğu<br />

pazar araştırması desteklerinden<br />

yararlanıyoruz. KOSGEB’in proje<br />

destekleri dahil olmak üzere birçok<br />

desteğinden faydalanıyoruz. Son<br />

yararlandığımız KOSGEB Proje Desteği;<br />

Kobi Proje Destek Programı, Markalaşma<br />

Desteği bunlardan birkaçı. Hatta bu<br />

sayede markalaşma alanında birçok<br />

yenilik yaptık. Bu desteklerin firmalar<br />

için çok önemli olduğunu düşünüyor<br />

ve her firmanın sunulan bu destekler<br />

doğrultusunda gerek KOSGEB gerek<br />

Ekonomi Bakanlığı gerekse İhracatçılar<br />

Birlikleri ile iletişim içerisinde olması<br />

gerektiğine inanıyoruz.” diyor.<br />

Doğa dostu üretim prensibiyle<br />

çevreci projeler geliştiriyor<br />

Mete Plastik’in doğa dostu üretim<br />

prensibiyle bugüne kadar pek çok çevreci<br />

projede yer aldığını belirten Karadeniz,<br />

firmanın yer aldığı projelerden ve<br />

danışmanlıklardan bazılarını şu şekilde<br />

aktarıyor: “2015 – İstanbul Sanayi Odası,<br />

İngiltere Dış İşleri Bakanlığı ve İngiliz<br />

Büyükelçiliği tarafından düzenlenen<br />

Low Carbon Strategies for Business<br />

projesi kapsamında; Enerji Verimliliği,<br />

Doğa Dostu Teknoloji, Düşük Enerji<br />

Tüketen Ürünlerin Geliştirilmesi<br />

konularında danışmanlık almış olup bu<br />

konuda çalışmalarımız bulunmaktadır.<br />

2016- İstanbul Sanayi Odası’nın MWH<br />

Mühendislik ile düzenlemiş olduğu<br />

Enerji Verimliliği Danışmanlık Projesi ile<br />

firmadaki enerji tüketimi saptanmış olup,<br />

enerji tüketimini azaltmak için çalışmalar<br />

yapılmıştır. 2016- Bilim Sanayi Bakanlığı<br />

Verimlilik Proje Ödülleri kapsamında,<br />

Orta Ölçekli firma kategorisinde<br />

Enjeksiyon Kalıplarında Kalıp İçi Soğutma<br />

Sularının Geri kazanımı ile finale<br />

kalınmıştır.”


hotel restaurant<br />

70 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

Mercedes-Benz Türk’ün “50. Yılda 50 Startup”<br />

yarışması sonuçlandı<br />

1967 yılında Otomarsan ismiyle İstanbul’da kurulan Mercedes-Benz Türk’ün<br />

50. kuruluş yıl dönümünde düzenlediği “50. Yılda 50 Startup” yarışmasının<br />

kazananları belli oldu. Mercedes-Benz Türk Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda<br />

düzenlenen törende Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer<br />

Sülün, “‘50. Yılda 50 Startup’ projemizin en belirgin ve ayrıştırıcı özelliği<br />

Mercedes-Benz Türk olarak verdiğimiz desteği tamamen hibe etmemiz; 50<br />

startup’a toplamda 500.000 TL’lik para ödülü verirken herhangi bir karşılık<br />

beklemiyoruz” dedi. Kadir Can Kırkoyun kodlama dersindeki platform<br />

ihtiyacına yardımcı olmak için oyunlaştırılmış mobil platform sağlayan Scode<br />

projesi ile Kadir Demircioğlu kumaşları daha işlevsel hale getire akıllı kumaş<br />

projesi ile Umutcan Duman ise atık toplama süreçlerini akıllı hale getirerek<br />

maliyetleri ve karbon salınımını %55’e varan oranda azaltan projesi ile üçe<br />

girerek 50’şer bin TL’lik büyük ödülün sahibi oldu.<br />

Philips Aydınlatma, dev<br />

aydınlatma projesi!<br />

Philips’in LED yetiştirme lambaları ile Rusya’da bulunan ve 40<br />

futbol sahası büyüklüğü ile dünyanın en büyük tarlası olma özelliği<br />

taşıyan serada domates ve salatalık yetiştirilecek. Proje, Rusya’da<br />

yerli üretimi destekleyen, geniş ölçekli sera LED aydınlatma<br />

projelerine olan eğilimi yansıtıyor. Özellikle kış aylarında hasadı<br />

artırmaya yardımcı olacak Philips led lambalar, geleneksel yüksek<br />

basınçlı sodyum lambalara kıyasla enerji masraflarını yüzde<br />

50’ye kadar azaltacak. Proje, aynı zamanda yerli malı ürünlere<br />

olan talebi karşılayabilecek geniş ölçekli LED sera aydınlatma<br />

uygulamalarına olan küresel talebe de ışık tutuyor.<br />

Porland’dan Ankara’ya iki<br />

yeni mağaza!<br />

Üretici ve perakendeci kimliği ile dünyanın sayılı porselen<br />

markalarından biri olan Porland, Antares ve Armada<br />

AVM’de iki yeni mağaza açtı. Kendine özgü, dünyada ve<br />

Türkiye’de bir ilk olan ‘Porland Fabrika’ konseptinde açılan<br />

mağazalarına bir yenisini daha ekleyen Porland, 1134<br />

metrekare alana sahip Antares AVM mağazasında; günlük<br />

kullanım ve özel davet sofralarının yanı sıra her türlü<br />

ikramda kullanılmak üzere çeşit çeşit porselen takımlar,<br />

cam ve çelik ürünler, mutfak araç gereçleri ile tekstil<br />

ürünleri, banyo takımları, ev ve ofis aksesuarları, her zevke<br />

ve bütçeye uygun hediyelik ürünler bulunuyor. Porland<br />

Fabrika mağazalarında, ev kullanıcılarının yanı sıra horeca<br />

kesimi için ayrıcalıklı ürün seçenekleri yer alıyor. <strong>2017</strong>’ye<br />

yeni yatırımlarla devam eden Porland yılsonuna kadar hem<br />

yurt içinde hem de yurt dışında yatırımlarına hız kesmeden<br />

devam edecek.


Bu yaz, araç kiralama sektörünün yüzünü iç<br />

turizm güldürecek<br />

Turizm ile kader birliği yapan araç kiralama sektörü, <strong>2017</strong> hedeflerini iç turizme<br />

göre şekillendirdi. Sektör yerli turistin ilgisi ile verimli bir yaz geçirmeyi planlıyor.<br />

Yaklaşan bayram tatili nedeniyle rezervasyonlarda şimdiden önemli bir ivme<br />

yakaladıklarını anlatan dünyanın ilk araç kiralama şirketi olan Hertz’in Türkiye<br />

Genel Müdürü Nur Hidayetoğlu, bu sezondan umutlu olduklarını belirterek,<br />

“Bayram tatilleri sektörümüz için oldukça verimli dönemler. Bu dönemde<br />

yerli turistlerin büyük bir ilgisi ile karşılaşıyoruz. Araçların büyük bir kısmı<br />

‘Uç ve Kirala’ yöntemiyle havalimanlarından kiralanıyor. Uçuş sonrası yapılan<br />

kiralamalar haricinde, şehir dışına araçla seyahat etmek isteyen kitleler de<br />

mevcut. Bu müşterilerimize şehir merkezlerindeki kiralama ofislerimizden<br />

hizmet veriyor olacağız. Bayram tatillerinde genellikle sektör yüzde 100 kapasite<br />

ile çalışıyor. Bu sene de beklentimiz bu yönde” dedi.<br />

Hitit’e Ürdün’den yeni iş ortağı<br />

Rowal Wings Havayolları<br />

Havacılık ve seyahat IT teknolojileri alanında dünyanın sayılı<br />

firmalarından olan Hitit, Ürdünlü Royal Wings Havayolları ile iş<br />

birliği anlaşması imzaladı. 1996 yılında kurulan Royal Jordan<br />

Havayolları’nın yan kuruluşu olan Royal Wings bundan böyle,<br />

bir rezervasyon ve biletleme çözüm sistemi olan Crane PAX’ı<br />

kullanacak. Royal Wings havayollarının yeni yazılım partneri<br />

olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Hitit Genel Müdürü<br />

Nur Gökman konuya ilişkin olarak şu açıklamalarda bulundu:<br />

“Crane markası altında sunduğumuz yüksek teknoloji ürünü<br />

yazılımlarımız ve hosting hizmetlerimizle, havayollarının<br />

operasyonlarını mükemmelleştirerek, müşteri memnuniyeti<br />

sağlamalarında kilit bir rol oynuyoruz. Bu konumumuzun bilinciyle,<br />

iş birliği yaptığımız her yeni havayolunu iş ortağımız olarak<br />

görüyor, yaşadıkları problemleri kendi problemimiz addederek,<br />

sınırsız bir destek sunuyoruz. Yeni iş ortağımız Nijerya’lı Royal<br />

Wings’in büyüme sürecinde en büyük yardımcıları olacağız.”<br />

Akıllı mobilya çağı başlıyor<br />

Günümüz mobilyalarının sadece mobilya değil, yüksek teknolojili<br />

birer tasarım objesi olduğu bir gerçek. Bu farkındalıkla da uzun<br />

dönemli stratejilerle sürekli kendini yenileyen markaların gündemini<br />

Endüstri 4,0 meşgul ediyor. Yeni dünya gereği sektörün teknolojiyle<br />

buluşmasının kaçınılmaz olduğunu belirten MOSDER Başkanı Nuri<br />

Öztaşkın, mobilya sektörünün Ar-Ge destekli inovatif ürünlerin<br />

altına imza atması gerektiğini ve yeni teknolojileri hem ürünlerde<br />

hem de üretim sisteminde kullanmanın sektörün geleceğine fayda<br />

sağlayacağını söyledi. Tüm dünya teknolojinin hızına yetişmeye<br />

çalışırken markalar da bu hıza ayak uydurmaya çalışıyor. Her gün<br />

müşteri beklentilerine göre şekillenen ürünlere teknolojiyi dahil<br />

etmek ise şart. Bu farkındalıkla sürekli kendini yenileyen teknolojinin<br />

satın alma alışkanlıklarını değiştirdiğinin altını çizen MOSDER<br />

Başkanı Nuri Öztaşkın, uzun dönemli stratejilerle birlikte mobilya<br />

markalarının gündemini Endüstri 4,0’ın meşgul ettiğini söyledi.


hotel restaurant<br />

72 & hi-tech<br />

İstanbul’un<br />

‘beş yıldızlı’<br />

otel havuzları


Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte İstanbul’un beş yıldızlı otelleri de havuz<br />

sezonunu açtı. Üstelik sadece serin sularında ferahlatmak, bir iki kulaçla günü<br />

tamamlatmak için de değil! Prestijli hizmet ve servis anlayışlarını gün boyu<br />

süren rahatlatıcı ikramları, lezzetli ve hafif spesiyalleri, huzur ve dinginlik veren<br />

terapi programları ve keyifli müzik dinletileri ile konuklarının beğenisine sunan<br />

oteller yazın keyfini benzersiz kılmak için kıyasıya rekabetteler!<br />

Hangileri mi? İstanbul’un en gözde ve niş otel havuzlarını sizler için derledik.<br />

Temizlik, hijyen ve güvenlik kaygısı olmaksızın; en iyi servis, en iyi yemek ve en<br />

iyi havuz garantisiyle bu adreslerde yazın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz…<br />

Güneşli ve keyifli günleriniz olsun…


74<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / istanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel havuzları<br />

Havuz brunch’ı<br />

Ukiyo’da<br />

Fairmont Quasar İstanbul, sıcak yaz günlerinde şehirden uzaklaşmadan bir mola vermek<br />

isteyenlere serin bir sürpriz yapıyor: Ukiyo… Muhteşem İstanbul manzarasına uzanan<br />

sonsuzluk havuzu ve Marcel Wanders imzalı sıra dışı tasarımı ile şehir havuzlarında<br />

çıtayı yükselten Ukiyo, yaz boyu sürecek hafta sonu brunch’ları ile de vazgeçilmez bir<br />

alternatif olacak. Anları anılara dönüştüren Fairmont Quasar İstanbul’un 5’inci katında<br />

misafirlerini ağırlayan Ukiyo, zengin ve lezzetli hafta sonu bruch’ları ile de iddialı. Ukiyo,<br />

hafta sonları hem havuz hem de brunch keyfini bir arada sunuyor ve havuz başındaki<br />

konuklarına, yaz güneşi eşliğinde bir hafta sonu kaçamağı tattırıyor. Cumartesi ve Pazar<br />

günleri Ukiyo’da misafirler, klasik Türk esintileri taşıyan “Boğaz”, Asya mutfağından<br />

“Doğu Yakası”, Avrupa klasiklerinin yer aldığı “Batı Yakası” veya hafif ve doyurucu içerikli<br />

“Sağlıklı” brunch seçeneklerinden birini tercih edebiliyorlar.<br />

Çırağan<br />

Palace<br />

Kempinski’de<br />

Havuz ve Boğaz<br />

sefası bir arada!<br />

İstanbul; Çırağan Sarayı’nın Boğaz’ın en güzel konumlarından birine sahip ‘‘Sonsuzluk Havuzu’’ yaz aylarında muhteşem İstanbul<br />

manzarasıyla birleşen tarihi bir ihtişam içinde serinlemek isteyenlerin vazgeçilmez adresi oluyor. Çırağan Sarayı, defalarca<br />

uluslararası yayınlar tarafından dünyanın en özel havuzlarından biri gösterilen “Sonsuzluk Havuzu”nun palmiyelerle dolu yemyeşil<br />

bahçesindeki konumuyla adeta bir tatil cennetine dönüşüyor. Misafirlerine adeta Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na, Boğaz’ın<br />

serin sularında kulaç atıyormuş hissi yaşatan “Sonsuzluk Havuzu” olağanüstü manzarasıyla dünyanın en keyifli havuzlarından bir<br />

tanesi. Üstelik yazın serinlemek isteyenlerin yanı sıra kışın karlar altında ısıtmalı havuzda yüzmenin ayrıcalıklı keyfini sunan havuz<br />

yılın her günü açık!


Haydi<br />

Renaissance<br />

Polat İstanbul<br />

Hotel’in<br />

havuzuna!<br />

Yaz mevsiminin gelmesi ile açık havada havuz sezonunu açan Renaissance Polat İstanbul Hotel, şehrin karmaşasından uzak<br />

yemyeşil bahçesinde İstanbul’daki oteller arasında en büyük yüzme havuzuna sahip. Yarı olimpik havuzda kendinizi serin sulara<br />

bırakabilir, çocuklarınız da çocuk havuzunun keyfini çıkarabilirler. Havuz başında keyfi tercih edenler şezlonglarda, negatif<br />

enerjiden arınıp manzarayı bir adım daha yakından seyretmek isteyenler çimlerin üzerinde rahatça güneşin tadını çıkarabilirler.<br />

Lezzetli menüsü ve sunumu ile misafirlerinden tam puan alan Pool Bar her yıl olduğu gibi bu yılda Pazar günleri barbekü<br />

geleneğini sürdürmeye devam ediyor.<br />

Sonsuzluk<br />

havuzunda<br />

tatil kaçamağı<br />

Wyndham Grand<br />

İstanbul Kalamış<br />

Marina Hotel<br />

İstanbul’da bronzlaşmak, serin sularda ferahlamak ve yazın keyfini açık havuzda<br />

doyasıya çıkarmak isteyenler lüks ve konforun buluştuğu en prestijli otellerinin başında<br />

gelen Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel’in havuzunda buluşuyor. Otelin<br />

teras katında şehrin sıcağında keyifli bir serinlik vadeden sonsuzluk havuzu, İstanbul’un<br />

göbeğinde stresten uzak harika vakit geçirmenizi sağlıyor. Beş yıldızlı otel, havuz<br />

başında gün boyu yapılan rahatlatıcı ikramlarla misafirlerini şımartırken, yine teras<br />

katında hizmet veren Jigger Bar yaza özel lezzetler sunuyor. Sonsuzluk havuzunda<br />

misafirler, kendilerini eşsiz Kalamış koyu üzerinde yüzüyormuş gibi hissederken<br />

Jigger Roof Bar’ın özenle hazırlanmış birbirinden renkli kokteylleri ve şef Mehmet<br />

Yalçınkaya’nın lezzetli ve hafif spesiyalleri ile keyifli bir ortamın tadını çıkartacaklar.


76<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dosya / istanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel havuzları<br />

Şehrin<br />

kargaşasından<br />

uzakta,<br />

ağaçlar içinde<br />

Conrad<br />

İstanbul<br />

Bosphorus<br />

Yazın gelmesiyle beraber küçük bir kaçamak yapmak isteyenler için Conrad İstanbul Bosphorus’un tamamen yenilenmiş havuzları,<br />

tüm havuz severleri ağırlıyor. Şehrin göbeğinde ama aynı zamanda yemyeşil ağaçlar içinde, sağlıklı molalar vermenizi sağlayacak<br />

olan açık yüzme havuzunda unutulmaz lezzetler de sizleri bekliyor. Havuz keyfini Conrad kalitesiyle yaşamak hem bedeninizi hem<br />

ruhunuzu dinlendirirken, bu keyifli anları, tecrübeli şeflerin hazırladığı ve damaklarınızdan silinmeyecek havuz başı yiyecek-içecek<br />

menüsüyle unutulmaz bir deneyim haline getirebilirsiniz. Salata çeşitlerinden ana yemeklere, tatlı atıştırmalıklardan Conrad’a özel<br />

içecek çeşitlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan menü, havuzun keyfini tam anlamıyla çıkarmanızı sağlayacak.<br />

Bir havuzdan<br />

çok daha<br />

fazlası<br />

Therapia<br />

SPA ’da<br />

Karadeniz ve Marmara Denizi’nin birleştiği noktada muhteşem konumuyla The Grand<br />

Tarabya’nın Spa’sı Therapia‘nın muhteşem havuzunda kendinizi huzurlu bir yolculuğa çıkmış<br />

gibi hissedeceksiniz. Minik bir kaçamak, kısa bir mola için uzağa gitmenize gerek yok. Burası<br />

hem şehrin içinde hem de şehir stresinin çok uzağında. Therapia Spa’nın deniz suyuna sahip<br />

muhteşem havuzunda güneşin tadını çıkartmanız için The Grand Tarabya sizleri bekliyor. Üstelik<br />

havuz keyfinizi, öncesinde cildinizi bronzlaşmaya hazırlayacak deniz tuzu peelingi ve bronzlaştırıcı<br />

masajla taçlandırıyor… Saf deniz tuzu, bal ve doğal aromatik yağlarla hazırlanan karışımla yapılan<br />

peeling 20 dakika sürüyor ve cildinizdeki ölü deriden kurtulmanızı sağlıyor. Aynı zamanda cildinizi<br />

pürüzsüzleştirip mükemmel bir bronzluk elde etmenize yardımcı oluyor. Ardından Karayiplerin St<br />

Barth adasından gelen özel ürünlerle vücudunuza bronzlaştırıcı ve rahatlatıcı 50 dakikalık masaj<br />

uygulanıyor.


Bu yaz<br />

Hilton’da<br />

forma da<br />

girersin<br />

havuza da!<br />

Hilton İstanbul Bosphorus, sizleri, şehrin karmaşasına eşsiz bir ara vereceğiniz, Hilton’un muhteşem atmosferinde nefes<br />

alacağınız ve tazeleneceğiniz bir kaçamağa çağırıyor. Şehrin merkezindeki en büyük otel havuzu, çocuklar için özel olarak<br />

tasarlanmış çocuk havuzu ve çocuk parkı, havuz başı hizmetleri ve hafta sonu barbekü keyfiyle şehrin ortasında bir tatil merkezi<br />

deneyimi yaşamak, üstelik bunları Hilton kalitesiyle tecrübe etmek hem bedeninizi, hem ruhunuzu dinlendirecek. Hilton İstanbul<br />

Bosphorus ile yazı zinde geçirmek sizin elinizde! Dilerseniz tenis ve squash kortlarında sporun tadını çıkarabilir, dilerseniz masaj<br />

hizmetleriyle bedeninizi ve zihninizi dinlendirebilir, bakım paketleriyle kendinizi şımartabilir veya Pool Cafe’nin eşsiz lezzetlerini<br />

deneyimleyebilirsiniz.<br />

Suyun rahatlatıcı etkisini<br />

Radisson Blu Hotel<br />

& Spa<br />

Istanbul Tuzla’da<br />

yaşayın<br />

Kapalı havuz ve performans havuzunda gün ışığında dört mevsim yüzmenin tadını çıkartın. Yaz aylarında ise etrafı çam ağaçları ile<br />

çevrili muhteşem açık havuzda şehrin içinde tatil yapmanın keyfini yaşayın. Güneşin altında dinlenirken ayaklarınızı açık havuzun suyuna<br />

daldırın ve Aqua Pool Bar’ dan serinletici bir içecek yudumlayın.’<br />

Yazın şehirde kalanlara farklı bir<br />

kaçış önerisi<br />

Raffles İstanbul “Lounge 6”<br />

Şehrin merkezinde, çabuk ulaşılabilir konumuyla Raffles İstanbul Zorlu Center,<br />

Lounge 6 ile yazın metropol hayatına ufak bir mola vermek isteyenlerin tercihi<br />

oluyor. Otelin açık havuzunun da bulunduğu altıncı kattaki terasta yer alan<br />

Lounge 6, panoramik şehir manzarasına sahip havuzu, çocukların gönlünce<br />

yazdan kalma bir gün yaşayacağı çocuk havuzu ve kids club’ı, atıştırmalık yaz<br />

lezzetleriyle şehrin içinde ama şehirden uzak bir gün vaat ediyor. Gündüz havuz<br />

keyfi ile yazın ortasında sahil hissini aratmayan Lounge 6, yaz akşamlarını da<br />

müzikleriyle renklendiriyor. Lounge 6, yaza özel olarak hazırlanan menüsünde,<br />

havuz başında kolay atıştırılabilecek lezzetleri, Raffles İstanbul ekibi tarafından<br />

özenli sunumuyla servis ediliyor. Efsanevi Long Bar’ın yaz kokteylleri de Lounge<br />

6 menüsündeki yerini alıyor.


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

etkinlik<br />

MICE’çılar<br />

Ramazan’ın en<br />

görkemli iftar<br />

davetini<br />

Boğaz’da yaşattı!<br />

Kurumsal organizasyon yapanlar; kısaca MICE’çılar dün akşam gerçekleşen iftar etkinliğinde bir<br />

araya geldi. İstanbul Boğazı’nın muhteşem ambiyansında turizm ve MICE sektörünün temsilcilerini<br />

keyifli bir tekne turuyla ağırlayan Uluslararası MICE Derneği (I-MICE) bu başarılı organizasyonuyla da<br />

davetlilerden tam not aldı.<br />

Bir olmak, birlikte hareket etmek<br />

ve güçlenerek yola devam etmek<br />

adına MICE yapan acenteler, lojistik<br />

firmaları, havayolları, rehberler, oteller,<br />

kanaat önderleri, akademisyenler,<br />

önemli derneklerin başkanları, turizm<br />

eski bakanımız Bülent Akarcalı ve basın<br />

mensupları Uluslararası MICE Derneği ve<br />

SITE Turkey koordinasyonunda ve Okyanus<br />

gezi teknesinin ev sahipliğinde dün akşam<br />

gerçekleşen iftar etkinliğinde bir araya<br />

geldiler.<br />

Sipahiler: “Devletimiz MICE sektörünü<br />

de dikkate alsın istiyoruz”<br />

Gecede konuşma yapan Site Turkey<br />

Başkanı Kerim Sipahiler, “Bizim tek<br />

amacımız ve varmaya çalıştığımız bir<br />

yer var. Bu sektörü daha tanınır, saygı<br />

duyulur, sözü dinlenir bir sektör haline<br />

getirmek. Devletimiz; bazı kararlar<br />

alırken, bazı kanunlar çıkartırken bu<br />

sektörü de dikkate alsın istiyoruz. Birlikte<br />

hareket etmek, güçleri birleştirmek<br />

tüm sektör olarak hareket etmek çok<br />

önemli. Bunu başaramadığımız ölçüde<br />

üzülerek belirtmek isterim ki kimse bizi<br />

kitlesel olarak dikkate almıyor. Tüm olay<br />

bu durumu kişisellikten çıkartıp ortak<br />

hareket etmekte gizli. Bu bağlamda;<br />

Site Turkey (Society for Incentive Travel<br />

Excellence); Motivasyon Etkinlikleri<br />

Turizmi Yöneticileri Derneği, M.I.C.E<br />

endüstrisinin lokomotifidir.” diye konuştu.<br />

Site Global Derneği’nin 2 bini aşkın üyesi<br />

bulunuyor<br />

1973 yılında kurulan ve bugün dünya<br />

çapında 2,000’i aşkın üyesi bulunan Site<br />

Global Derneği’nin Türkiye temsilciliğini<br />

yapmakta olan dernek, 2009 yılında<br />

faaliyete başlayarak, kısa sürede 60<br />

üye sayısına ulaşmıştır. Dernek, M.I.C.E<br />

endüstrisinin tüm bileşenlerini bir araya<br />

getirmek, sektör profesyonellerine bilgi<br />

birikimlerini paylaşma olanağı sunmak,<br />

yeni iş birlikleri ve yeni bilgiler ile mesleki<br />

gelişime destek vermek amacıyla<br />

çalışmalarına devam etmektedir.<br />

Söyler: “Umutsuzluğu yok etmek ve<br />

sektörümüze umut olmak istiyoruz”<br />

Gecede konuşma yapan Uluslararası<br />

MICE Derneği Başkanı Serdar Söyler<br />

ise “En zor dönemlerden geçiyoruz. Bu<br />

dönemde birlik ve beraberlik çok önemli.<br />

I-MICE Derneği olarak 6 aylık sürede<br />

gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle sektörde<br />

adımızdan söz ettirmeyi başardık.<br />

Derneğimizin öncelikli hedefi tüm sektör<br />

paydaşlarını bir araya getirmek ve<br />

gerek özel sektör gerek kamu nezdinde<br />

kitlesel muhatap / temsilci olabilmek.<br />

Bunun yanı sıra var olan problemlerin<br />

çözülmesinde ve proje üretiminde tüm<br />

sektör paydaşlarının içinde olması en<br />

çok önemsediğimiz taraf. Şehrimizi,<br />

ülkemizi çok seviyoruz. Geleceğimiz için<br />

bir şeyler yapmak istiyoruz. Umutsuzluğu<br />

yok etmek ve sektörümüze umut olmak<br />

istiyoruz. Biz ülkemizde kurulduk ama<br />

artık yurt dışından temsilcilik alan değil<br />

veren taraf olmak istiyoruz. Bu neden<br />

olmasın? Ülkemizin milli havayolunun<br />

ulaştığı ağ nokta sayısı, yetkinliklerimiz,<br />

hizmet kalitemiz, otellerimiz ve<br />

misafirperverliğimiz ortada. Bunu yapmak<br />

için önümüzde hiçbir engel yok.” dedi.<br />

Kurt, yakın zamanda birçok ülkede<br />

temsilcilik ofislerin açılacağını müjdeledi<br />

Etkinlikte kısa bir röportaj veren<br />

Uluslararası MICE Derneği 2. Başkanı<br />

Hüseyin Kurt ise, “Yakın zamanda Atina’da<br />

çok önemli bir fam trip ve workshop<br />

etkinliğine katıldık. 20 farklı ülkeden<br />

acenteci ve otel yönetici dostlarımızla<br />

bir araya geldik. Derneğimizi ve olası<br />

işbirliği fırsatlarını ve temsilcilik<br />

detaylarını konuşma fırsatı yakaladık.<br />

Yakın zamanda birçok ülkede temsilcilik<br />

ofislerimizin açılacağını müjdelemek<br />

isteriz. Uluslararası MICE Derneği olarak<br />

geçen ay eğitim organizasyonlarımızın<br />

ilkini gerçekleştirdik. Her ay bir eğitim<br />

planlamamız ajandamızda mevcut.<br />

En yakın eğitimimiz 29 – 30 Temmuz<br />

tarihlerinde olacak.” şeklinde konuştu<br />

.<br />

I-MICE, bu bayram Soma’daki çocukları<br />

güldürecek!<br />

Hüseyin Kurt, son olarak derneğin bir<br />

süredir üzerinde çalıştığı “Bu bayram<br />

Soma’dayız” sosyal sorumluluk projesi ile<br />

ilgili de şu bilgileri paylaştı: “Uluslararası<br />

MICE Derneği olarak birçok çalışma grubu<br />

ve komisyonumuz var. Bunlardan en çok<br />

önemsediğimiz çalışma gruplarından bir<br />

tanesi de Sosyal Sorumluluk Çalışma<br />

Grubu bu grupta çalışan arkadaşlarımız<br />

iftar etkinliğimizden sonra yola çıkıyor. Bu<br />

bayram “SOMA’DAYIZ” Soma’da hayatını<br />

kaybetmiş insanlarımızın çocuklarına,<br />

kardeşlerimize kıyafet ve okuma, boyama<br />

kitapları götürüyoruz. Soma Kaymakamlığı<br />

ve belediyesi ile yürüttüğümüz bu projede<br />

80 hane ve 127 kardeşimize dokunma<br />

fırsatı yakalayacağız. Bu fırsatı sunmamıza<br />

vesile olan kıymetli sponsorlarımıza<br />

teşekkürü bir borç biliriz. Adlarının<br />

açıklanmasını istemediler.”


hotel restaurant<br />

80 & hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Ününe layık şef<br />

Murat<br />

Bozok<br />

Tam bir ızgara ve tava tutkunu<br />

olan Bozok, çorba yapmaya<br />

bayılıyor. Anlattığına göre<br />

onun için çorba kaynatmak<br />

rehabilitasyon kadar etkili.<br />

Un oranı düşük, malzemenin<br />

özünden tadını verdirecek<br />

kadar lezzetli! Yer elması,<br />

bezelye, karalahana, balkabağı<br />

ve balık çorbası Bozok’un en<br />

favori lezzetlerinden…<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç


Aslen tekstilci bir ailenin çocuğudur.<br />

Her yaz gelişinde soluğu ya boyama<br />

atölyesinde alır ya muhasebe<br />

odasında ya da örmede, dokumada…<br />

Oysa gönlünde yatırdığı aslan, daha en<br />

başından mutfaktır. Göçmen kültürünün<br />

yemek adabıyla kurulu her keyifli<br />

sofrasında aşçılık hayalini bir adım<br />

daha büyütür de, bunu mutfakta yemek<br />

yaparken kendisini küçük gözlerle an be<br />

an takip eden annesi bile anlayamaz.<br />

Öyle ya, erkeğin pek de mutfağa<br />

giremediği bir aile yapısıdır onunkisi.<br />

Anne “Oğlum ne yapacaksın mutfakta,<br />

git” sözlerine rağmen her defasında<br />

şiddetle direnir, yanından ayrılmaz ilk<br />

ustasının. O günün şartları şimdiki gibi<br />

de değildir üstelik! Nerede Yeditepe<br />

Üniversiteleri’nin gastronomi bölümleri,<br />

nerede Mutfak Sanatları ve USLA gibi<br />

aşçı yetiştiren şaşalı mutfak akademileri!<br />

Aşçılık deseniz, yerlerde! Yemek yapan<br />

adama kız bile verilmediği sığ dönemler…<br />

Bildiğiniz hayaller, hayatlar çizgisinde<br />

akılları zorlayacak kadar üstün emek ve<br />

mücadeleyle dolu bir başarı hikayesidir,<br />

ünlü danışman şef Murat Bozok’un<br />

mutfaktaki yolculuğu. Ama kafasına<br />

koymuştur, bir kere. Bugün gibi popüler<br />

olmasa da ailesini karşısına alıp “Ben<br />

aşçılık yapacağım” diyecek kadar<br />

yüreklidir ama gelin görün ki, “Oğlum<br />

seni aşçı olmak için mi yetiştirdik,<br />

lahmacuncu çırağı gibi beyaz önlük mü<br />

giyeceksin” tepkileri havada uçuşur<br />

adeta…<br />

“Aileme yalan söylemek<br />

zorunda kaldım”<br />

Ama yine de vazgeçmez!.. Çözümü<br />

hayalini gerçekleştirip, kendini<br />

kanıtlayana kadar sığındığı beyaz bir<br />

yalanda bulur, Murat Bozok. Amerika’ya<br />

turizm otelcilik eğitimi almak üzere<br />

itinayla hazırlanan bavul, oysaki Bozok’un<br />

gerçekleşmeyi iple çektiği aşçılık düşleri<br />

için tıka basa dolmuştur. “İşin doğrusu<br />

aileme yalan söylemek zorunda kaldım.<br />

Onlara turizm otelcilik okumaya gittiğimi<br />

söyleyip aslında aynı üniversitenin aşçılık<br />

bölümüne kaydoldum. Bu gerçeği 6-7<br />

sene boyunca bilmediler. Üniversiteden<br />

mezun olduktan sonra bir sebeple ancak.<br />

O dönem otel ve restoran mutfaklarında<br />

çalıştım. Onlarsa otelin mutfağında değil,<br />

arka tarafında çalıştığımı sandılar.”<br />

sözleriyle o günleri anımsatan Bozok’un<br />

hikayesini bu yönüyle Mustafa Kemal<br />

Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesi’ne<br />

annesinden habersiz kaydoluşuna<br />

benzettim. Nasıl ki bir vakitler heves ve<br />

azimle çıkılan yoldan dünyaya mal olmuş<br />

bir kahraman çıktıysa yine aynı heves<br />

ve mutfak aşkıyla uluslararası arenada<br />

bir marka şef doğduğunu rahatlıkla<br />

söyleyebilirim.<br />

“İnsanlar bana yemek<br />

yapmaktan çekiniyorlar”<br />

Onun deyişiyle “velhasıl” seneler 365<br />

günün bir haftasında mecburi “beyaz<br />

yalan” tiyatrosuyla akıp geçer. Aşçılık<br />

üniformaları gizli gizli arkadaş evlerinde<br />

yıkatılır, evden günlük kıyafetlerle çıkılır.<br />

Ve ta ki Türk yazarları uluslararası<br />

mutfaklarda boy göstermeye başlayan<br />

bir Türk gencinin başarılarını sayfalarına<br />

taşımak isteyene kadar bu sürüp gider.<br />

Bundan sonrasını Bozok’un ağzından<br />

dinleyelim: “En sonunda Ahmet Örs<br />

geldi. Rahmetli Arman Kırım geldi. Biri<br />

Sabah’ta, biri Hürriyet’te yazıyordu. İkisi<br />

de tesadüf birer hafta arayla benimle<br />

röportaj yaptılar. İki büyük gazetede<br />

haberim çıkacak. O zaman işte aileme<br />

söylemek zorunda kalmıştım.”<br />

Benim de pek merak ettiğim “Aileniz ilk<br />

duyduğunda ne tepki verdi?” sorusunu<br />

yönelttiğim Bozok “Şaşırdılar tabii<br />

ama şu an çok gururlanıyorlar. Hatta<br />

benden onlara özel yemek yapmamı bile<br />

istiyorlar.” diyen Bozok, laf arasında<br />

danışmanlık, okul derken yemekle geçen<br />

bir yaşam sebebi ile “Eve gittiğimde<br />

artık biraz başkaları bana yemek yapsın<br />

istiyorum. Ama insanlar bana yemek<br />

yapmaktan çekiniyorlar.” demekten<br />

de kendini alıkoyamıyor. Şefe yemek<br />

beğendirmek zordur elbette. Peki Bozok<br />

sofrada zor bir kişilik mi? “Tam aksine,<br />

ben o konuda çok mütevazı biriyimdir.<br />

Gerek sunumundan gerek lezzetinden bir<br />

yemeğe emek katıldığını anlıyorsunuz.<br />

Üç aşağı beş yukarı bıçak tutuşundan<br />

hazırlayanın kapasitesine dair fikriniz<br />

oluyor. Önünüze büyük emeklerle, özenle<br />

konulan bir tabaktan daha değerli ne<br />

olabilir ki?” diyen Bozok’tan yemeğin<br />

bir lezzet ve sunum becerisi kadar<br />

hakkı verilmesi gereken bir emek işi de<br />

olduğunu anlıyorum.<br />

Michelin yıldızlı tecrübeler…<br />

Turizm otelcilik okuyorum diye gittiği<br />

Amerika’da mutfak eğitimi alarak ters<br />

köşe yapan Murat Bozok’un aşçılık<br />

hikayesine kaldığım yerden devam<br />

ediyorum. Aşçılık okulunu bitirdikten<br />

sonra ilk profesyonel iş tecrübelerini<br />

Hyatt Park Boston, Ritz Carlton New York<br />

ve Ritz Carlton Boston’da edinen Bozok,<br />

çok geçmeden Michelin kavramıyla<br />

tanışır. Michelin yıldızlı restoranlarda<br />

çalışabilmek için Alain Ducasse, Joel<br />

Robuchon, Pierre Gagnaire gibi dünyaca<br />

ünlü Michelin yıldızlı şeflere mektuplar<br />

yazmaya başlar… Yoğun çabalarının<br />

ardından ilk yanıt Pierre Gagnaire’den<br />

gelir, bunun üzerine Sketch isimli 1<br />

Michelin yıldızlı restoranda çalışmak<br />

üzere Londra’ya gider… Ardından Gordon<br />

Ramsay Holding’e bağlı 3 Michelin<br />

yıldızlı Royal Hospital Road ve 1 Michelin<br />

yıldızlı Angela Hartnett at Connought’ta<br />

toplam 2.5 yıl çalışan Bozok, Gordon<br />

Ramsay Grup’tan ayrılarak Paris’teki 2<br />

Michelin yıldızlı L’atalier de Robuchon’da<br />

çalışmaya başlar. Burada geçirdiği<br />

8 aydan sonra ise Londra’ya geri<br />

dönerek buradaki L’atalier de Robuchon<br />

restoranının kurulmasına katkıda<br />

bulunur. “Benim gördüğüm en kabileytli<br />

şefti” dediği Robuchon’la bir buçuk yıl<br />

çalıştıktan sonra tekrar Gordon Ramsay<br />

Holding’e dönen Bozok, 2 Michelin yıldızlı<br />

Petrus’a sous-chef olarak atanır. Yaklaşık<br />

1.5 yıl kadar burada kalan Bozok, Gordon<br />

Ramsay’in İngiliz pub’larını gastropub’lara<br />

dönüştürme projesine bağlı<br />

olarak The Devonshire’da head chef ve<br />

sonrasında da alınan tüm pubların cohead<br />

chefi olarak görev alır…<br />

“Türkiye’ye döndüm çünkü…”<br />

Uzun yıllar uluslararası otel ve restoran<br />

mutfaklarında tencere kaynatan, tava<br />

sallayan Murat Bozok için anlattığına<br />

göre artık Türkiye’ye dönüş vakti<br />

gelmiştir. “Yurt dışında aşçılığa başlarken<br />

beni cezbeden şeylerden bir tanesi<br />

de dünya vatandaşı olmak hevesimdi.<br />

Dünyanın farklı yerlerinde yaşamak ve<br />

çalışmak istiyordum. Turist olarak bunu<br />

yapıyordum zaten ama o insanların<br />

kültürünü, dinini, politikasını yaşayışını<br />

yüzeysel olarak anlayabiliyorsunuz.<br />

Ben gerçekten büyük farklı şehirlerde<br />

yaşamak istiyordum. Bu süreçte yurt dışı<br />

mutfaklarda yeteri kadar tecrübe sahibi<br />

olmuştum da. Orada yaşlanmak ya da<br />

ölmek gibi bir emelim de yoktu.” diyen<br />

Bozok, 2009 yılında ülkesine dönerek<br />

‘Mimolett’ ismiyle kendine ait fine-dining<br />

restoranını açar. ‘Mimolett ‘ile sayısız<br />

ödülün de sahibi olan Bozok, alt kiracı<br />

olduğu mekanın kapanması sebebi ile


82<br />

restorana veda eder. Yoluna bu defa 2014<br />

yılında kurduğu ‘Murat Bozok’s Kitchen’<br />

ile devam etme kararı alır.<br />

Murat Bozok, bugün faaliyetlerini<br />

eğitimden çok workshop düzeyinde<br />

devam ettiren okulun yanı sıra 30’a yakın<br />

kurumsal firmaya, otele ve restorana da<br />

danışmanlık hizmeti veriyor. Eskisine<br />

göre daha çok çalıştığını söyleyen Bozok<br />

bundan pek de şikayetçi değil, benim<br />

anladığım. Okulun ekibi ve kendisi için<br />

ciddi bir beslenme olduğunu anlatan usta<br />

şef, çalışmaları arasında aynı zamanda<br />

gıda markalarına ürün geliştirdiğini de<br />

aktarıyor.<br />

“Aşçılık keyifli-lezzetli bir yemeği<br />

paylaşmak”<br />

Mutfağa büyük emeklerle uzun<br />

senelerini veren Bozok’a aşçılığın<br />

anlamını soruyorum. “Aşçılık benim<br />

için keyifli, lezzetli yemektir. Bu keyfi<br />

ve lezzeti insanlarla paylaşmaktır. Tek<br />

başınıza yediğinizde bence bir kıymeti<br />

olmuyor. Biz aşçılar için yemeğimizi<br />

tadan insanların keyif aldıklarını görmek<br />

en büyük nimetlerden bir tanesi” diyen<br />

profesyonel şef için yemekte lezzet ve<br />

lezzet bileşkesini iyi yakalamak en temel<br />

kural. Bu noktada Türkiye’deki aşçıların<br />

eksik kaldıklarını söyleyen Bozok,<br />

sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’de<br />

usta-çırak ilişkisiyle gelen alaylılar ve<br />

son 5-10 senedir okulların açılması<br />

ile beraber bir eğitim kurumundan<br />

gelenler olmak üzere iki tip aşçı var. Çok<br />

basit bir et pişireceğinizi düşünün. Etin<br />

neresini kaç dakika pişirmeniz lazım,<br />

hangi yağ kullanmanız gerekli, hangi<br />

dereceye çıkmanız lazım, ne kadar tuz<br />

karabiber koymak gerek, yanına nasıl<br />

bir sos yapmanız lazım gibi detaylar var.<br />

Siz aslında bir formül üretiyorsunuz<br />

ve hepsinin altında bir düşünce, uzun<br />

yıllardan gelen bir tecrübe yatıyor. Bunun<br />

kimyasal bir açıklaması var. Aşçılar evet<br />

öğreniyorlar ama yine de yeteri kadar<br />

sorgulamıyorlar gibi geliyor bana. Aslında<br />

hepsinin bilimsel bir sebebi var. Sanki<br />

bunlara çok fazla kafa yormuyorlar gibi<br />

geliyor. Yurt dışında bunu daha fazla<br />

yapıyorlar ve ustalarınız daha açıklıkla<br />

anlatıyorlar.”<br />

“Ev yemeklerimizin üstüne<br />

tanımıyorum ama restoran<br />

anlamında eksiğiz”<br />

Bu bakış açısına sahip aşçılarla<br />

gastronomi alanında daha fazla<br />

taş üstüne taş konulabileceğine<br />

inandığını söyleyen Bozok için Türk<br />

gastronomisinde çağ atlamanın yolu,<br />

kendi yemek kültürümüze ve yerel<br />

ürünlerimize sahip çıkmaktan geçiyor.<br />

Bu konuda annelerimizin evlerde pişirdiği<br />

yemeklerin iyi bir alt yapı oluşturacağına<br />

dikkat çeken Bozok, “Dünyanın en lezzetli<br />

ev yemeklerini yapıyoruz. Ben de pek<br />

çok yerde hem aşçı hem de turist olarak<br />

yemek yedim. Lezzet anlamında ev<br />

yemeklerimizin üstüne tanımıyorum. Ama<br />

restoran anlamında eksiğiz. Benden bu<br />

akşam iyi bir restoran ismi isteseniz, size<br />

tavsiye edebileceğim restoranların sayısı<br />

parmakla sayılacak kadar az olur.” diyor.<br />

Bundan 17-18 yıl öncesine göre çığır<br />

atlayan aşçılık mesleğinin Türkiye’deki<br />

restoran algısında tam olarak karşılığını<br />

bulamadığından şikayet eden Bozok, “Şu<br />

an herkes şef olmak istiyor. Binlerce<br />

insan her sene aşçılık okullarına hücum<br />

ediyorlar. Biz şeflere düşen görev, bu<br />

lezzetli ev yemeklerinin üstüne katarak<br />

ilerlememiz lazım. Kendi kültürümüze<br />

sahip çıkmamız lazım. Cheesecake,<br />

tiramisu veyahut risotto’nun en iyisini<br />

de yapsam dünyada hiçkimse ‘Murat<br />

en iyisini yapıyor’ demez. İyi tiramisu<br />

yapabiliriz, bu güzel bir şey. Ama önemli<br />

olan kendi değerlerimizi ön plana<br />

çıkarmamız diye düşünüyorum.” diyor ve<br />

ekliyor: “Bizim bulgurumuz, kaymağımız,<br />

çok güzel pastırmamız var, fındığı<br />

dünyaya ihraç eden yine biziz. Mesela frig<br />

bulguru vardır, ben çok severim. Üzerine<br />

tereyağ yerine kaymak koyduğumuzda<br />

risotto ile kıyaslanamayacak kadar güzel<br />

oluyor. Ve buna risotto demek bence<br />

yemeği alçaltmak anlamına geliyor.<br />

Kaymaklı bulgur o. Ben de bunlar gibi<br />

mutfağımda evde yediğim yemeklere bazı<br />

şeyler karıştırıp, içine birkaç dokunuş<br />

koyup, biraz sunumlarını geliştirip,<br />

gastronomi anlamında sunumda biraz<br />

eksikliğimiz de var.”<br />

“Sunuma özenmiyoruz”<br />

Ünlü danışman şef Bozok, “Ne yaparsan<br />

yap aşk ile yap” diyenleri saygıyla<br />

karşılayıp, yemekte prensip olarak özeni<br />

merkezine koyan şeflerden. Bozok için<br />

yemekte sunum, lezzeti yakalamak kadar<br />

değerli! Türkiye’de ne evlerde ne de<br />

restoranlarda yemek sunumuna gereken<br />

hassasiyetin gösterilmediğine dikkat<br />

çeken Bozok, saatlerce hazırlanan bir<br />

yemeğin sunum kısmına 30 saniye bir<br />

harcanmamasından oldukça muzdarip!<br />

“3-4 saat yemek hazırlıyorsunuz. Tabağı<br />

hazırlarken çatır çatır koyuyorsunuz.<br />

Hani ben demiyorum ki, çiçeklerle<br />

böceklerle kuş kondurun. Sadece biraz<br />

daha özenli olmak… Tabaktaki alçaklıklar<br />

yükseklikler, renk kontrastları ve<br />

uyumlara daha fazla itina göstermek…<br />

Çalakalem tabak yapmamak.” diyen<br />

Bozok için tabakta ana yemek- garnitür<br />

eşleştirmeleri de son derece hassas<br />

bir konu. Bu anlamda tabakta dengeyi<br />

gözardı etmemek gerektiğini söyleyen<br />

Bozok, garnitürün ana yemeğin tadını<br />

güzelleştirecek bütünlükte olması<br />

gerektiğine işaret ederek, “Yani bir<br />

parfüm gibi, bir sosu gibi tada katkısı<br />

olması lazım. Sadece görüntüye değil. Et<br />

yapalım yanına bir pilav, patates koyalım<br />

gitsin değil. Belki o patatesin içine biraz


kekik, az biraz sarımsak, zeytin, kuru<br />

domates koyarak yemeği bambaşka bir<br />

boyuta taşımak anlatmak istediğim. İşte<br />

o zaman yemekte çok daha bütünleşme<br />

olacak. Ve göreceksiniz ki, domatesin<br />

kırmızılığı, kekiğin yeşilliği, zeytinin<br />

siyahlığı o yemeği bambaşka bir boyut<br />

katacak.” diyor.<br />

“Mutfak benim rehabilitasyon<br />

merkezim”<br />

Murat Bozok’u biraz daha yakından<br />

tanıtmak istiyorum. Hani ilk bakışta<br />

son derece sakin, uyumlu ve sağduyulu<br />

bir duruşu var da, mutfakta çalışırken<br />

nasıl biri? Misal bu duruştan mutfakta<br />

bir tencere tava asabiyeti çıkar mı?<br />

Mutfak dünyasında relaks olmanın pek<br />

de mümkün olmadığını dile getiren<br />

Bozok, kendini anlatmaya şu sözlerle<br />

devam ediyor: “Mutfakta günlük hayattan<br />

daha sessizimdir. Çünkü orası benim<br />

için tam anlamıyla bir rehabilitasyon<br />

merkezi. Daha az konuşurum mesela.<br />

Ama servis anı için aynı sözü veremem.<br />

Operasyon esnasında stres, adrenalimim<br />

yüksek olur. Çünkü o anda tiyatroda<br />

sahnedesinizdir. O adrenalinle hızlı bir<br />

tempoda her şeyin mükemmel olması<br />

lazım.” Murat Bozok’u özel kılan bir<br />

özelliği de, servis sonrası misafirlerle<br />

kurduğu etkili iletişim becerisi. Yemeği<br />

tadan kişiye dokunmanın ve geribildirim<br />

almanın farklı bakış açıları geliştirmede<br />

çok büyük katkılar sağladığını anlatan<br />

Bozok, “Bir insanı mutlu etmek,<br />

mutsuzluğunun sebebini anlamak ya da<br />

mutluysa, onlarla beraber mutluluğu<br />

paylaşmak için keyifli ve lezzetli bir<br />

yemek yeter de artar bile.” diyor.<br />

“Türkiye’de yemek kitaplarını<br />

şefler haricinde herkes<br />

çıkarıyor”<br />

Dünyayı gezmeyi, tatil yapmayı ve yeni<br />

yerler keşfetmeyi çok sevdiğini dile<br />

getiren Murat Bozok okumaya da son<br />

derece meraklı bir şef. Yurt içi ve yurt<br />

dışı yayınları mümkün olduğunca takip<br />

ettiğini söyleyen Bozok’un bir şikayeti<br />

de Türkiye’deki yemek ve gastronomi<br />

yayınlarının azlığı. Bu konuda kendisini<br />

de tenzih ederek şeflerin tembel<br />

olduğunu anlatan Bozok, “Benim<br />

‘Mimolett’ diye bir kitabım var.<br />

Kafamda ikincisini yazmak da var. Biz<br />

şefler evet gece gündüz çalışıyoruz.<br />

Ancak tüm bu işlerimizin arasında fırsat<br />

bulup kitap da yazmak lazım.” diyor.<br />

Türkiye’de bu türlü yemek kitaplarını<br />

genelde şeflerin değil; mankenler,<br />

oyuncular, sporcular, sporcu koçları,<br />

diyetisyenler ve doktorların yazdığını dile<br />

getiren Bozok, “Bence bizim şeflerin<br />

de bu işe el vermesi lazım. Onların<br />

yazmasında bir sakınca yok tabii. Farklı<br />

insanlardan da beslenmek lazım ama<br />

şeflerin öncülük yapması bence daha<br />

önemli.”<br />

“Artık bundan sonra ekip<br />

arkadaşlarımın başarısı beni<br />

mutlu eder”<br />

Aşçılık yolunda en iyi otel ve restoran<br />

mutfaklarında çalışacaksınız..<br />

Günü gelecek kendi restoranınızın<br />

şefi olacaksınız… Michelin yıldızlı<br />

restoranlarda dünyanın en iyi şefleriyle<br />

mutfağa gireceksiniz… Okullarda<br />

eğitim verecek, hatta catering bile<br />

yapacaksınız… Belki bunlar da<br />

yetmeyecek, üzerine televizyon programı<br />

yapıp, gazetelerde yazılar yazarak<br />

şefliğin neredeyse her bir noktasına<br />

dokunacaksınız! Bir lezzet tutkunu için<br />

daha ötesi var mı diye düşünüyorum.<br />

İşin içinden çıkamayınca Murat Bozok’a<br />

son olarak bundan sonraki hayallerini<br />

sordum. “Bu noktadan sonra benim<br />

için en önemli şey, yanımda yetişen<br />

ekip arkadaşlarımın ve bundan sonra<br />

yetişecek olan insanların bir yerlere<br />

geldiğini görmek, onların yemeklerini<br />

yemek, gazetelerde, televizyonlarda<br />

görmek benim için en büyük kıvanç<br />

kaynağı olur. Eğer bu konuda onlara<br />

öncülük yapabiliyorsam ne mutlu<br />

bana.” diyen Murat Bozok’a bu keyifli<br />

söyleşimizden dolayı teşekkür ediyor,<br />

danışmanlık hizmeti verdiği Secco<br />

Cafe’deki özel çekimimizle veda ediyoruz.


hotel restaurant<br />

84 & hi-tech<br />

gastro güncel röportaj<br />

2015 yılında “Avrupa’nın tadına bak”<br />

projesi kapsamında yürütülen<br />

ana faaliyetleriyle Avrupa dana eti<br />

tanıtımına adanan ve 36 ay için planlanan<br />

kampanya Türkiye’deki faaliyetlerinin<br />

üçüncü yılını dolduruyor. Türk pazarının<br />

yüksek dana eti talebi ve yetersiz yerli<br />

üretim sebebi ile çok cazip bir hedef<br />

olduğunu belirten “Avrupa’nın tadına<br />

bak” kampanyası organizatörü Polonya<br />

Et Derneği Başkanı Witold Choiñski ile<br />

et sektörünün Türkiye ve dünyadaki<br />

gelişimini ve kampanyanın detaylarını<br />

konuştuk.<br />

Avrupa et sektörünün son yıllardaki<br />

gelişiminden bahseder misiniz? Bu<br />

alanda et kalitesi, ihracat vb. kollarda<br />

hangi ülkeler başı çekiyor?<br />

Avrupa Komisyonu’nun (AK) verilerine<br />

göre, 2016 yılında Avrupa Birliği’ndeki<br />

dana eti üretimi 7.863 bin ton<br />

düzeyindeydi. Avrupa Birliği’ndeki en<br />

büyük dana eti üreticisi, 2016 yılında<br />

1.462 bin ton üreten Fransa’dır. Ayrıca,<br />

Fransa’da UE-28’deki en büyük anne inek<br />

sürüsü bulunmaktadır. 2016 yılı Aralık<br />

ayında söz konusu sürü, AB-28’de genel<br />

nüfusun %34’ü ve Fransız ineklerinin (süt<br />

inekleri dahil) %54’ünü oluşturmaktaydı.<br />

Witold Choiñski<br />

“Türk pazarı bizim için çok<br />

cazip bir hedef”<br />

Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine<br />

göre, <strong>2017</strong> yılında AB-28’de dana eti<br />

üretimi 7.960 bin seviyesine ulaşacak<br />

ve bir önceki yıla göre %1,2 olarak daha<br />

yüksek olacaktır. Üretimdeki artış,<br />

dana etinin en büyük üreticileri olan<br />

hemen hemen tüm ülkelerde, Fransa<br />

hariç, gerçekleşecektir. Fransa’da<br />

genç kasaplık büyükbaş hayvanların<br />

kesiminde (%12,2 düzeyinde) büyük<br />

bir düşüş meydana gelebilir. AB-15<br />

ülkelerinin üretiminde en büyük artış<br />

Hollanda’da (%12,2), Danimarka’da (%4),<br />

İrlanda’da (%3,4) ve Birleşik Krallık’ta<br />

(%1,9) kaydedilecektir. AB-13 ülkelerinde<br />

ise, en büyük üretim artışı Romanya’da<br />

(%17,7) ve Bulgaristan’da (%10)<br />

gözlemlenecektir. Çek Cumhuriyeti’nde<br />

(%0,6), Estonya’da (%2,2), Letonya’da<br />

(%3,8) ve Litvanya’da (% 8,1) üretimde<br />

düşüş beklenmektedir.<br />

Şubat ayında Avrupa Komisyonu, <strong>2017</strong><br />

yılında AB-28’den üçüncü ülkelere<br />

dana eti ihracatı 256 bin ton seviyesine<br />

ulaşabileceğini ve 2016 yılındaki 244 bin<br />

ton seviye ile karşılaştırıldığında, %5<br />

daha yüksek olacağını öngörmüştür.<br />

Söz konusu artış; Türkiye, Lübnan ve<br />

İsrail’e ihracattan kaynaklı olabilir. <strong>2017</strong><br />

yılının ilk çeyreğinde, AB-28’den üçüncü<br />

ülkelere canlı hayvan, et ve dana eti<br />

ürünleri ihracatı, bir önceki yılın aynı<br />

dönemine göre, %19,2 olarak daha<br />

yüksekti, fakat canlı hayvan ihracatı %3,3<br />

olarak daha düşük, dana eti ihracatı<br />

ise, %32,5 olarak daha yüksekti. Canlı<br />

büyükbaş hayvan ihracatındaki gerileme<br />

Türkiye’ye %44 ve Lübnan’a %8 olarak<br />

daha az gönderimlerden kaynaklanmıştır.<br />

Ancak her iki ülkede dana eti ihracatında<br />

artış kaydedilmiştir. Türkiye et<br />

ihracatı bir önceki yıla göre %19 ve<br />

Lübnan’a %61 daha yüksekti. Polonya<br />

dana eti ürünlerinin ihracatında %41<br />

düzeyinde büyük bir artış gözlenmiştir.<br />

İhracattaki benzer bir artış İrlanda’da da<br />

kaydedilmiştir. Almanya’da ihracattaki<br />

büyüme %9, İspanya’daki ise, %30<br />

düzeyindeydi. Üçüncü ülkelere ihracat<br />

hacmi açısından, Polonya AB-28’de<br />

üçüncü sırada almıştır. <strong>2017</strong> yılının ilk<br />

çeyreğinde Polonya’dan ihracat, AB-28’in<br />

tüm ihracatının %10’u ve et ihracatının<br />

%21’ini oluşturmaktaydı.<br />

Söz konusu bu ülkelerde et sektörüne<br />

ait standartlar, kıstaslar nelerdir?<br />

Üretim standartlarına gelince, AB<br />

ülkelerinde tüm standartlar aynıdır.<br />

Üretim teknolojilerinin gelişmesi ve etin


seri üretimini yapan işleme tesislerinin<br />

ortaya çıkmasıyla birlikte, tüketicilere<br />

yüksek kaliteli ürünleri sunmayı sağlayan<br />

düzenlemelerin, standardizasyon süreci<br />

başlatılmıştır. Günümüzde Avrupa<br />

Birliği makamları, şeffaflık ve sıkı<br />

üretim kurallarına dayalı et üretiminin<br />

politikasını geliştirme konusunda<br />

düzenleyici, önleyici ve kontrol<br />

süreçlerinin tam denetimini yapmaktadır.<br />

Ek olarak bilimsel ve danışma organı,<br />

AB’de üretilen gıda güvenliği konusunda<br />

kapsamlı bilgi sağlayan Avrupa Gıda<br />

Güvenliği Otoritesi’dir. Gıda üretim,<br />

dağıtım veya işleme tam kontrolü fikri<br />

doğrultusunda Türkiye’deki tüketiciler<br />

sunduğumuz dana etinin yüksek kalitesini<br />

korumasını sağlayan sıkı gereksinimlerini<br />

(besin değerlerini koruyan mozaik<br />

yapısı ve sulu olması gibi) karşılayan<br />

belirli satıcılardan geldiğinden emin<br />

olabilirler. Hammadde ve üretim<br />

süreçlerinin seçiminden başlayıp sıkı<br />

hijyenik, güvenlik ve dağıtım kurallarına<br />

uyana kadar tam kontrolünü sağlayan<br />

sıkı kalite standartları sayesinde etimiz<br />

yüksek kaliteli, günlük diyetin önemli bir<br />

parçası olan, Türk halkının beklentilerini<br />

karşılayacak, besleyici bir üründür.<br />

Ülkeler bazında et fiyatlarını nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Et fiyatlarını, siyasi ve ekonomik<br />

durumun, ülkenin tarım politikası ve iç<br />

düzenlemeler gibi bir sürü dış faktörlerin<br />

etkilediği unutulmamalıdır. Dana eti;<br />

özellikle büyük şehirlerde yaşayan Türk<br />

tüketici tarafından arzu edilen fakat<br />

ortalama Türk ailesi tarafından gıda<br />

ürünleri için harcanan para miktarına<br />

göre nispeten pahalı bir üründür. Yeni<br />

AB üyelerinin (örnek Polonya) ortalama<br />

kazancına nazaran daha düşük olmasına<br />

rağmen Ankara’da 1 kg dana bonfilenin<br />

ortalama fiyatı yaklaşık 45 TL, yani<br />

yaklaşık 14-15 EUR’dur. Mevcut gelir<br />

düzeyine ve perakende fiyatlarına göre<br />

ithal edilen dana eti Türk tüketici için çok<br />

pahalı bir üründür. Bundan dolayı birçok<br />

aile için günlük gıda alışverişlerinde<br />

önceliği çok yüksek değildir. Türk iş<br />

adamlarına sunulan Avrupalı üreticilerin<br />

ürün yelpazesi fiyat açısından karlı,<br />

rekabetçi bir çözüm ve ürün eksikliğini<br />

tamamlamaya bir imkandır. Pazarın<br />

ithalata açılması ve arzın arttırılması,<br />

hem toptan hem de perakende<br />

fiyatlarını azaltmayı etkileyebileceğini<br />

düşünmekteyiz. Kampanyanın<br />

organizatörü olarak, Avrupalı üreticilerin<br />

yardımıyla Türk pazarında hem satış<br />

hem fiyat oluşum sürecini izlemek<br />

istemekteyiz. Yakında belirli verilere<br />

dayanarak bu alanda elde ettiklerimizi<br />

sunabileceğimizi inanmaktayım.<br />

Avrupa’daki et trendleri nereye gidiyor?<br />

Bu alanda trend belirleyici ülkeler<br />

hangileri? Bu yaz hangi etler ağırlıklı<br />

pazarlarda rağbet görüyor?<br />

Birkaç yıldır Avrupa dana eti sektöründe<br />

ticari ilişkiler, üretim sistemlerinin<br />

öncelikleri ve ekolojinin yanı sıra<br />

tüketicilerin ihtiyaçları alanında dinamik<br />

değişimler gözlenebilir. Onların<br />

değerlendirmesini, dana eti üreticilerinin<br />

küresel hiyerarşisinde dönüşümler ve<br />

küresel ekonomi çapındaki reformlar,<br />

tüketicilerin dikkatini sağlıklı yaşam ve<br />

bilinçli beslenme yönlerine odaklayan<br />

eğilimler ve son olarak kurumsal sosyal<br />

sorumluluğun artan önemi gibi faktörler<br />

etkiler. Söz konusu faktörlerin sonucu<br />

olarak, günümüzde et endüstrisinin<br />

tamamen yeni gelişim yönleri<br />

oluşturduğuna dikkat etmekte fayda var.<br />

Avrupa dana eti üretim sektörü için<br />

özellikle sektör konsolidasyon trendi<br />

konusunda etkin yönetim ve işbirliği<br />

iç süreçleri önceliklidir. Yakın zamana<br />

kadar, merkezi düzeyde geliştirilen<br />

anlaşmalar ve standartlar, topluluğun<br />

tüm tarım pazarının son derece kapsamlı<br />

bir işleyiş stratejisini oluşturuyordu.<br />

Fakat günümüzde uyum sağlamış<br />

standartların ve AB ülkelerinin sayısının<br />

artma döneminde ulusal pazarlar<br />

rekabet avantajı oluşturmakla karşı<br />

karşıyadır. Temel değerler, üretim<br />

şeffaflığı, güvenlik ve sıkı standartların<br />

üzerine inşa edilen anlaşmalar, sektör<br />

görüşmelerinin yanı sıra, anlaşmazlıklar<br />

ve yanlış anlaşılmaları gidermek için<br />

etkili mekanizma oluşturur. Üretim<br />

zincirinin belirli halkaları temsil etmesi,<br />

kamuoyunda bir tartışma başlatılması<br />

ve kamu işleri alanında faaliyetler gibi<br />

görevi olan çalışma grupları, sektörel<br />

birlikleri veya dernekleri oluşturma<br />

eğilimi gitgide daha fazla gözlemlenebilir.<br />

Ayrıca, genelde dış uzmanları, müşterileri<br />

ve bilim dünyasının temsilcilerini<br />

görüşmelere davet edilmesi, çevreyi<br />

oluşturan tüm varlıklarca etkinliği<br />

doğrulanmış ve onaylanmış çözümleri<br />

geliştirmeye olanak sağlar. Bu tür<br />

Topluluk oluşturma şekli sadece gerekli<br />

reformların nispeten hızlı uygulanması<br />

için tek şans değil, aynı zamanda<br />

günümüzdeki tüketicileri ya da iş<br />

ortaklarının gözünde rekabet avantajı<br />

inşa eden yerel anlaşmalar, yayın veya<br />

kalite belgeleri oluşturmak için gittikçe<br />

daha sık başlangıç noktasıdır. Dana<br />

eti üretim zincirinin farklı katılımcıları<br />

arasında ilişkilerin daha güçlenmesi,<br />

aynı zamanda bu sektörün devam eden<br />

konsolidasyon faktörlerinden biridir.<br />

Söz konusu sektör, sürekli kendi<br />

standartlarını artırmak ve müşterilerin<br />

beklentilerini karşılamak için diğer<br />

kuruluşlar ile üretim güçlerini birleştirme<br />

kararı aldı. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde<br />

sektörün kendi değişimlerinin yanı sıra,<br />

tüketici ihtiyaçları ve beklentileri de<br />

önem kazanmaktadır. Bugünkü müşteri<br />

çok eğitimlidir - sadece kendi haklarını<br />

bilmez aynı zamanda ürünlerden neler<br />

beklediğini bilir. Kolay bilgi erişimi ve<br />

malların serbest dolaşımı sayesinde<br />

mozaik yapısının uygun seviyesi ve<br />

yumuşaklık gibi dana etinin belirli bir tadı<br />

ve kalitesi bilinir. Bahsi geçen durum,<br />

günümüzdeki sağlık eğiliminin ve bilinçli<br />

beslenmenin yansıtılması ve yoğun iklim<br />

değişikliğine bir tepkidir. Müşteriler<br />

gitgide daha fazla ödemeye hazırlar.<br />

Böylece dana etinin hayvan refahına<br />

ve ekolojinin ilkelerine saygı gösteren,<br />

gelişmiş ısıl işlemleri ile et tazeliği<br />

ve besin değerini koruyan tesislerde<br />

üretildiğinden emin olabilirler. Dana<br />

eti üreticileri zamanla satış düzeyini<br />

artırmak için ürün segmentlerinin<br />

belirli özelliklerinin altını çizmeye veya<br />

vurgulamaya olanak tanıyacak dana eti<br />

ürünleri pazarlama stratejileri ile sağlam<br />

bir temel oluşturmanın gerekli olduğunu<br />

anlamaktadır. Son yıllarda, et markaları<br />

oluşturma stratejileri veya İskoçya ya da<br />

İrlanda gibi ülkelerde uygulanan kalite<br />

belgeleri özellikle önem kazanmaktadır.<br />

Onların örneğin iş ortakları grubunda<br />

düzenli iletişimi, marka bilincini<br />

oluşturması ile birleştirerek, tüketici<br />

güveni ve aynı zamanda piyasa talebini<br />

arttırma gibi uzun vadeli sonuçları getirir.<br />

Cazip ihracat hedefi, helal dana eti<br />

Diğer taraftan, iş açısından Avrupa dana<br />

eti pazarı için meydan okuma; Topluluk<br />

dışındaki piyasa ülkeleri için yerel<br />

tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentilerine<br />

uyarlanmış ve Veteriner Müfettişliklerin<br />

aktif desteği ile hayata geçirdiği dengeli<br />

teklifi oluşturmasıdır. En iyi örnek helal<br />

dana etidir. Türkiye ve Birleşik Arap<br />

Emirlikleri gibi büyüyen ve gelecek vaat<br />

eden pazarlarda AB üretimi için cazip<br />

ihracat hedefidir. Bu durumda, birtakım<br />

katı standartları karşılayan sağlam iş<br />

ortağı pozisyonu inşa etmesi, benzersiz<br />

rekabet avantajı oluşturmak ve uzun<br />

vadeli iş ilişkileri kurmak için bir fırsattır.<br />

Önümüzdeki yıllarda, belirli mal değişimi<br />

yapan pazarlar arasında üretim ve sıhhi


86<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel röportaj<br />

engelleri kaldıran ticareti destekleyen<br />

faaliyetler ve aktif müzakerelerin<br />

yürütülmesinin birleşimi, yüksek kaliteye<br />

sahip dana etinin Avrupa ihracatındaki<br />

geleceği olabilir. Bu eğilimleri oluşturan<br />

ülkelerden bahsetmek oldukça zordur.<br />

AB topraklarında Ortak Tarım Politikası<br />

kurallarının getirilmesiyle et sektöründe<br />

oluşturulan eğilimler tüm ülkeler için<br />

ortaktır. Elbette üretim düzeyi yüksek<br />

olan ülkelerde eğilimler pazarın daha<br />

olgun olmasından dolayı daha belirgindir.<br />

Avrupa’nın Tadına Bak kampanyasından<br />

da biraz söz eder misiniz? Başladığı<br />

günden bu yana Türkiye ve dünya<br />

pazarında nasıl bir ivme yakaladınız?<br />

Türkiye için <strong>2017</strong> yılında hedeflediğiniz<br />

rakamları tutturabildiniz mi? 2018 yılı<br />

için ihracat, ciro, karlılık bakımından<br />

hedefleriniz neler?<br />

“Avrupa’nın tadına bak” adlı kampanya,<br />

taze, soğutulmuş veya dondurulmuş dana<br />

eti ve bu et bazında işlenmiş ürünler ile<br />

ilgili bilgi ve tanıtımı içeren faaliyetleri<br />

kapsamaktadır. 2015-<strong>2017</strong> yılları<br />

için planlanan kampanya faaliyetleri,<br />

öncellikle B2B alanındaki tüccar, ithalatçı<br />

ve distribütör grupları ile işbirliği ve<br />

medya, şefler, et piyasası uzmanları gibi<br />

kanaat önderleri ile iletişim kurmaya<br />

odaklanır. Kurduğumuz etkili iletişim<br />

sayesinde Türk kamuoyuna ulaşacağımızı<br />

ummaktayız. Yukarıda belirtilen gruplar<br />

“Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının<br />

alıcılarına adanmış hedefleri belirler.<br />

İş varsayımları, Avrupa dana eti için<br />

pazar bulmaya ve Türk pazarında satış<br />

arttırmaya odaklanır. Bu inisiyatif,<br />

işbirliği platformu oluşturmak, üstelik<br />

verimli çalışmaya, şeffaf kurallara ve<br />

rekabetçi ticari teklife dayalı kalıcı iş<br />

bağlantıları kurmak için bir fırsattır.<br />

Başka önceliğimiz, dana eti kalitesi ve<br />

Avrupa dana eti üretiminin standartları<br />

konusunda alıcılarımızın gittikçe<br />

bilinçlendirilmesidir. Kampanyanın<br />

önümüzdeki aylarında AB gıda<br />

politikasının sıkı olması, güvenlik ve<br />

kontrol sistemleri ve yenilikçi altyapısı<br />

gibi faktörler ile Avrupa etinin mükemmel<br />

seçimini, yüksek kalitesini ve olağanüstü<br />

tadını vurgulamak isteriz. Kampanyanın<br />

değerlendirilmesine gelecek olursak,<br />

kampanya başlatılmadan önce,<br />

Türk pazarının gereksinimlerini ve<br />

beklentilerini öğrenmek amacıyla, et<br />

ve Avrupa dana eti ile ilgili araştırmalar<br />

yaptık. Ankete katılan katılımcılar; tüccar,<br />

şef, gazeteci ve iş örgütleri temsilci<br />

gruplarından oluşturulmaktaydı. Ankete<br />

katılanların %94’ü alışveriş yaptığında<br />

dana eti satın aldığını ve onlardan<br />

sadece %10’u Türkiye dışından dana<br />

eti almayı tercih ettiğini doğrulamıştır.<br />

Ayrıca, ankete katılanlar yüksek Avrupa<br />

standartlarının yanı sıra, modern<br />

AB’nin altyapısı ve politikasını takdir<br />

etmiştir. Kampanyanın etkinliğinin<br />

kanıtı 2016 yılının başında yapılan<br />

araştırmanın sonuçlarıdır. Bahsi geçen<br />

araştırmaya göre katılımcıların %20<br />

’si geçtiğimiz günlerde Avrupa eti<br />

konusu ile karşılaşmış, %60’ı ise bu<br />

konunun Türk medyasında olduğunu fark<br />

etmiştir. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz<br />

kampanyanın etkisiyle katılımcıların<br />

%8’i Avrupa dana etini daha fazla satın<br />

almaktadır, ticaret grubu temsilcilerinin<br />

%15’i ise AB tedarikçileri ile temas<br />

haline geçmeye çalışmıştır. <strong>2017</strong> yılının<br />

başında yapılan ankete göre katılımcıların<br />

%13’ü Avrupa eti konusu ile karşılaşmış,<br />

%49’u ise bu konunun Türk medyasında<br />

daha sık ele alındığını fark etmiştir.<br />

Türk tüketicileri genel olarak yerli dana<br />

etini seçtiğini beyan etmesine rağmen,<br />

katılımcıların bazıları et konusundaki<br />

fikrini değiştirmeye hazırdı. Kampanyanın<br />

etkisiyle bazı katılımcılar Avrupa dana<br />

eti ile ilgili bilgilerini derinleştirmek<br />

istediklerini ve %16’sı başkalarına tavsiye<br />

edeceklerini belirtmiştir. İş sonuçlarının<br />

değerlendirilmesi için, daha fazla zamana<br />

ve özel ticari bilgilere ihtiyacımız vardır.<br />

Türkiye ile inşa ettiğimiz işbirliğinin,<br />

Avrupa üreticilerini devlet ihalelerine<br />

davet etme şeklinde ölçülebilir<br />

sonuç getirdiğini tam sorumlulukla<br />

söyleyebiliriz.<br />

Türkiye’deki et üretimini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Türkiye; coğrafi konum ve iklim şartları<br />

bakımından, tarımın gelişmesi için<br />

uygun koşullara sahiptir. Hayvancılık<br />

ve üretimi, tarım üretim değerinin 1 / 3 ’i<br />

oluşturmaktadır. Kümes hayvanlarının<br />

ve süt ineklerinin yetiştirilmesi<br />

bakımından çok iyi, fakat et inekleri<br />

(sığır) yetiştirilmesi bakımından daha<br />

az geliştirilmiştir. Ancak 2016 yılı Türk<br />

pazarı dana eti sektöründe çok olumlu<br />

geçti. 2016 yılındaki en büyük artış –<br />

%15,4 olarak Türkiye, 2016 yılındaki en<br />

büyük düşüş – %16,6 olarak Avustralya<br />

olarak gerçekleşti. Türkiye’de gözlenen<br />

artış dana eti sektöründe yapılan ulusal<br />

talebi karşılamayı amaçlayan sübvansiyon<br />

programının sonucudur. 2016 yılında Türk<br />

tarım üreticilerine hayvancılık üretimi<br />

için 3,2 milyar (1,07 milyar dolar) dahil<br />

olmak üzere 11,6 milyar Türk Lirası (3,8<br />

milyar ABD doları) değerinde sübvansiyon<br />

verilmiştir.Türkiye’de dana eti üretimini<br />

sınırlayan faktörler yüksek yetiştirme ve<br />

yem maliyetleri başta olmak üzere üretim<br />

maliyetleridir. 2016 yılında Türk büyükbaş<br />

hayvan ithalatı önceki yıla göre iki kat<br />

artmıştır. Bahsi geçen süreç yerli ırkların<br />

genetiğini iyileştirmek amacıyla kullanılır.<br />

Yani uzun vadeli olarak Türkiye’de dana<br />

eti üretiminin ve işlemesinin artışı tahmin<br />

edilebilir. Aynı zamanda Türk nüfusunun<br />

artışı (77 milyondan 100 milyona), satın<br />

alma gücünün artışı (şimdiki kişi başına<br />

19,5 bin USD’den 25 bin USD’ye) ve<br />

dana etinin daha fazla tüketilmesine<br />

yol açan tüketim yapısını değişimi ile<br />

beraber talepler de artacaklar. Dana<br />

etinin tüketicileri arasında Türkiye’yi<br />

ziyaret eden yaklaşık 35 milyonluk<br />

turist grubu da eklenmelidir. Türk<br />

hükümetinin stratejisi; sadece kendi<br />

piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için değil,<br />

aynı zamanda bu sektör ürünlerinin<br />

ihracat hacmini arttırmak için; besilik<br />

büyükbaş yetiştirmesi dahil olmak<br />

üzere, öz tarım üretiminin gelişmesini<br />

desteklemeye yöneliktir. Avrupa dana<br />

eti, Türkiye’de üretilenden tat açısından<br />

daha büyük bir avantaja sahiptir. Çünkü<br />

sadece tüketici sağlık güvenliğini<br />

sağlayan et işleme en ileri teknoloji ile<br />

üretilmiyor, aynı zamanda da et sürüsü<br />

yetiştirmek için iyi, doğal koşullar vardır.<br />

Bunlar iklimsel nedenlerden ötürü,<br />

Türkiye’dekinden AB’de daha uygundur.<br />

AB’de et sığırı sürüleri hemen hemen<br />

tüm yıl boyunca çoğunlukta otlaklarda<br />

olup yetiştirilmektedir. İyi topraklarda<br />

yetiştirilen taze, kaliteli bir yeme<br />

erişebilirler. Yetiştirme süresince uygun<br />

doğa koşulları AB dana etine benzersiz,<br />

eşsiz tat ve en seçici Türk tüketicileri<br />

arasında önemli bir yer sağlamaktadır.<br />

Avrupa dana eti lezzet bakımından<br />

Türkiye’de üretilen dana etinden biraz<br />

daha üstündedir çünkü tüketici sağlık<br />

güvenliğini sağlayan geliştirilmiş et<br />

işleme teknolojisinin yanı sıra doğal<br />

yetiştirme koşullarına sahiptir. Bundan<br />

dolayı en fazla yetiştirme çiftlikleri:<br />

Hollanda, Fransa, Birleşik Krallık,<br />

Belçika ve İskandinavya dahil Baltık<br />

ülkeleri başta olmak üzere ılıman iklimli<br />

ülkelerde bulunmaktadır. Bu tür doğal


Polonya Et Derneği<br />

Başkanı<br />

Witold Choiñski<br />

koşullar; çoğunlukla dağlık, açık havada,<br />

doğal şartlarda büyükbaş yetiştirmeye<br />

uygun olmayan yüksek sıcaklık (yaklaşık<br />

45ºC) olduğu yerlerde bulunan bereketli<br />

ve verimli topraklara sahip olan<br />

Türkiye’de zor bulunur. Bu faktörler<br />

neticesinde AB dana eti benzersiz<br />

bir lezzete sahip ve giderek daha<br />

talepkar Türk tüketicilerin öncü tercihi<br />

olmaktadır. Bu da AB ülkelerinde et sığır<br />

çiftliklerinin sayısını göstermektedir.<br />

Bundan dolayı AB ve Türk dana eti<br />

üreticileri ve tüketicileri arasındaki<br />

iş birliğinin potansiyeli tükenmez gibi<br />

görünmektedir. Büyükbaş yetiştirme<br />

genetiği ile uğraşan bilimsel araştırma<br />

enstitülerinin işbirliğin- den başlayıp;<br />

veterinerlik hizmetleri, yetiştirme,<br />

kesim ve dana eti üretim standartları<br />

konusundaki iş birliğinden geçip,<br />

aşçılık alanında deneyimlerinin umut<br />

verici alışverişine kadar birçok alanda<br />

geliştirilebilir, hatta geliştirilmelidir.<br />

Polonya Et Derneği tarafından başlatılan<br />

“Avrupa’nın tadına bak” kampanyası; dana<br />

eti yemeklerinin lezzetinin en üst seviyede<br />

sağlanması şartıyla sağlıklı beslenme<br />

konusunda yaratıcı deneyimlerin<br />

mükemmel bir alışveriş platformudur.<br />

Çok yönlü işbirliği; Avrupalı ve Türk<br />

üreticilerin iş kültürlerinin birbirine<br />

benzemesinden ve edinilen tecrübelerden<br />

kaynaklanmaktadır.<br />

Et sektörünün yaşadığı en büyük<br />

sorunlar neler? “Avrupa’nın tadına bak”<br />

olarak çözüm önerileriniz neler olabilir?<br />

“Avrupa’nın tadına bak” kampanyası,<br />

Türk ve Avrupalı kuruluşlar arasında iş<br />

platformu oluşturmayı hedeflemektedir.<br />

Gümrük politikası AB gerekliliklerine<br />

uymasına rağmen Türkiye hala kendi<br />

tarım piyasasını farklı tarife dışı<br />

araçlardan korumaktadır, örn. pahalı<br />

ve uzun süren gıda ürün sertifikasının<br />

edinme prosedürü (üretici AB piyasasında<br />

mevcut bir ürün için AB üye ülkesi<br />

tarafından verilen uygunluk sertifikasına<br />

sahip olsa bile), ürünleri Türkiye’ye ihraç<br />

ederken her seferinde yeni lisansların<br />

ve sertifikaların alınması zorunluluğu<br />

ve üretici ülke tarafından verilen sağlık<br />

belgesinin resmi onaylı şartı vs. Üstelik<br />

BSE tehlikesinden dolayı Türkiye’ye canlı<br />

hayvan ithalatı yapılmaz. Birkaç sene önce<br />

çıkarılan bu yasak birçok AB ülkesi için<br />

geçerliydi, fakat yapılan ikili görüşmelerin<br />

sonucunda hemen hemen tüm ülkeler<br />

için kaldırıldı. Yoğun iletişim ve eğitim<br />

faaliyetleri yoluyla, zaman geçtikçe<br />

Türk pazarının Avrupa ihracatçıları ve<br />

üreticilerine daha açık hale geleceğini<br />

ummaktayız. Bunun uzun vadeli, sadece<br />

ekonomik faktörlere değil de, aynı<br />

zamanda siyasi faktörlere bağlı bir süreç<br />

olduğunun farkındayız. Türk pazarının<br />

doğrudan görüşmeler sırasındaki<br />

ürünlerimize verdikleri olumlu tepkileri ve<br />

artan ilgilerini izlerken geleceğe olumlu<br />

bakmaktayız.<br />

Gündeminizde yeni projeleriniz, yatırım<br />

alanlarınız mevcut mu?<br />

Şu anda “Avrupa’nın tadına bak”<br />

kampanyası organizatörü Polonya<br />

Et Derneği Türkiye’de, Japonya’da<br />

ve Kanada’da tanıtım-bilgilendirme<br />

projeleri, Polonya’da ise, birkaç iç proje<br />

yürütmektedir. Yürütülen faaliyetlerin<br />

yüksek verimliliğini sağlamak için, yakın<br />

gelecekte yeni tanıtım-bilgilendirme<br />

kampanyaları planlamamaktayız. Ancak<br />

dernek ileride Türkiye’de de başka<br />

projeler yapmayı hariç tutmamaktadır.<br />

Food İstanbul Fuarı'nda Avrupa Eti<br />

Eylül ayında “Avrupa'nın tadına bak”<br />

adlı kampanya İstanbul Food Fuarı'na<br />

katılacaktır. 4 günlük etkinlik boyunca<br />

organizatörler stanttaki bilgilendirme<br />

faaliyetleri, öğle yemeği ile açık oturum<br />

ve medya görüşmeleri planlamıştır.<br />

Ayrıca, fuar ticari ilişkiler ve Avrupa<br />

dana eti bazında hazırlanan yemekleri<br />

tatmak için bir fırsat olacaktır.<br />

"Avrupa'nın tadına bak" kampanyası<br />

organizatörü Polonya Et Derneği<br />

Başkanı Witold Choiński konuyla<br />

ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye<br />

başkentinde 20- 23 Eylül <strong>2017</strong> tarihleri<br />

arasında İstanbul WorldFood Fuarı<br />

düzenlenecektir. İstanbul CNR Expo<br />

Fuar Merkezi 60 000 m'lik bir alanda<br />

dünyanın dört tarafından gelecek<br />

1000 şirketin stand kuracağını ve 35<br />

bin ziyaretçi geleceğini planlamıştır.<br />

Fuar organizatörlerince etkinlik gıda<br />

endüstrisinde farklı ticari kuruluşları<br />

birleştirmeye ve ticari platform<br />

oluşturmaya odaklanır. "Avrupa'nın<br />

tadına bak" kampanyasının standının<br />

yanı sıra, açık oturum ve sektör<br />

medya temsilcileriyle görüşmeler<br />

öngörülmüştür. Türk pazarının<br />

yüksek dana eti talebi ve yetersiz yerli<br />

üretim nedeniyle Türkiye bizim için<br />

çok cazip bir hedeftir. Fuar süresince<br />

güvenilir bilgi kampanyası ve Avrupa<br />

dana eti temelinde yapılan müthiş şef<br />

tarafından hazırlanan yemek tadımını<br />

planlamaktayız. Sektör uzmanlarının<br />

yardımıyla açık oturum ve medya ile<br />

görüşmeler sırasında Avrupa etinin<br />

üretimi, kalitesi, olağanüstü tadı ve<br />

ihracat potansiyeli ile ilgili temel<br />

konulara değinmek istemekteyiz.”


hotel restaurant<br />

88 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronominin yıldız<br />

savaşları başlıyor!<br />

Son yıllardaki umut verici<br />

gelişmelerle dünya arenasının<br />

yükselen yıldızları arasına giren<br />

Türkiye gastronomisi sonunda<br />

Michelin, Zagat, Feinschmecker<br />

gibi prestijli gastronomik<br />

derecelendirme sistemleri ile<br />

kıyaslanan bir organizasyona<br />

kavuşuyor.<br />

Türkiye coğrafyası bütünündeki<br />

gastronomik faaliyetlerin<br />

etik kurallar içerisinde<br />

derecelendirilmesi prensibine dayalı,<br />

ülkemizin kurumsal anlamda ilk<br />

derecelendirme sistemi olan YEDY’nin<br />

gastronomi dünyasının duayenlerinden<br />

oluşan Kurucular Kurulu ile Danışma<br />

Kurulu üyeleri son hazırlıklarını<br />

tamamladı. Dünya gastronomisinde hatırı<br />

sayılır bir ün kazanan Türkiye, sınırları<br />

dahilinde faaliyet gösteren işletmelerin<br />

standartlarını yükselterek dünya üzerinde<br />

hak ettiği yere gelmesini sağlayacak bir<br />

organizasyona kavuşuyor. Ülkemizde<br />

bugüne kadar bu anlamda ulusal ya<br />

da uluslararası bir çalışma olmaması<br />

tüm çevrelerde gastronomi sektörünün<br />

en önemli eksikliklerinden biri olarak<br />

değerlendiriliyordu.<br />

Gastronominin duayenleri bu<br />

Kurul’da!<br />

Bu eksikliği gidermek amacıyla<br />

2014 yılında ilk adımı atılan YEDY’nin<br />

gastronomi dünyasının duayenlerinden<br />

oluşan Kurucular Kurulu ile Danışma<br />

Kurulu üyeleri bir araya gelerek son<br />

hazırlıklarını tamamladı. YEDY Kurucular<br />

Kurulu Anadolu Halk Mutfağı Derneği<br />

Başkanı Adnan Şahin, Mutfak Dostları<br />

Derneği Başkanı Zeynep Kakınç,<br />

Günaydın Et Restaurantları Kurucu Ortağı<br />

Cüneyt Asan, Grafikir Reklam Ajansı<br />

Başkanı Bora Çınar, TIFF Yapım Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Ufuk Akgün, Doktor<br />

Bülent Şen, NTV Operasyon Müdürü<br />

Cengizhan Kocahan ve Dolce Pastaneleri<br />

Kurucusu Nilgün Ertuğ’dan oluşuyor.<br />

YEDY Danışma Kurulu üyeleri arasında<br />

ise ülkemizin önde gelen yiyecek,<br />

içecek ve otelcilik danışmanlarından<br />

Osman Serim, Türk Kahvesi Kültürü ve<br />

Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu<br />

Üyesi ve Arzum Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Murat Kolbaşı, TÜRES Başkanı Ramazan<br />

Bingöl, Yemek Kültürü Araştırmacısı


ve Yazar Filiz Hösükoğlu, Gastronomi<br />

Yazarı, Yemek Fotoğrafçısı ve Stilisti<br />

Aydan Üstkanat, Mutfak Dostları Derneği<br />

Danışma Kurulu Üyesi ve Yemek Yazarı<br />

Sevim Gökyıldız, Habertürk Gazetesi<br />

Köşe Yazarı ve Yüksek Mimar Ali Esad<br />

Göksel, Slow Food Bardacık Birliği Lideri<br />

ve Yemek Araştırmacısı Nedim Atilla,<br />

Şarap Dostları Derneği Eski Başkanı<br />

Ahmet Aykut, Dünya Gazetesi Gastronomi<br />

Yazarı Faruk Şüyun, IC Holding Turizm ve<br />

Hizmetler Grup Başkanı Orhan Hallik, İş<br />

Adamı Orhan Kesikoğlu ve Türkiye Aşçılar<br />

Federasyonu Başkanı Zeki Açıköz gibi<br />

gastronomi dünyasının kanaat önderleri<br />

sayılan isimler bulunuyor.<br />

Lansman, 24 Ağustos’ta<br />

yapılacak<br />

YEDY’nin ilk etapta Türkiye’yi kapsayan<br />

sonuçları 24 Ağustos <strong>2017</strong> akşamı<br />

seçkin konukların katılımı ile İstanbul’da<br />

gerçekleştirilecek olan lansmanda<br />

açıklanacak. Danışma Kurulu<br />

toplantısında söz alan üyelerden Mutfak<br />

Dostları Derneği Danışma Kurulu Üyesi<br />

ve Yemek Yazarı Sevim Gökyıldız konuyla<br />

ilgili olarak “YEDY, bizim gibi mutfakla<br />

ilgili, Türk mutfağının tanıtılması ve<br />

dünya mutfakları arasında layık olduğu<br />

yeri alması için çaba gösterenlerin<br />

yıllardır beklediği mükemmel bir hareket<br />

olacaktır. İçinde olmaktan mutluyum”<br />

dedi. Şarap Dostları Derneği Eski<br />

Başkanı Ahmet Aykut ise “Beğenmek ve<br />

beğeniyi belirtmek kişileri veya kurumları<br />

geliştirir, aynı önyargısız eleştirmek ve<br />

eleştiriyi belirtmek gibi. YEDY’nin bu<br />

anlamda büyük bir açığı kapatacağına ve<br />

gastronomi dünyamıza yeni pencereler<br />

açacağına inanıyorum” ifadelerini<br />

kullandı. YEDY ile ilgili görüşlerini<br />

paylaşan ülkemizin önde gelen yiyecek,<br />

içecek ve otelcilik danışmanlarından<br />

Osman Serim de “Derecelendirme<br />

sistemlerinin hem işletmeleri<br />

ödüllendirmek hem de tüketicileri<br />

yönlendirmek adına önemli olduğunu<br />

düşünüyorum. Türk gastronomisinin<br />

dünyayla entegrasyonu anlamında ciddi<br />

derecelendirme kuruluşlarına ihtiyacımız<br />

var. YEDY’nin de bu eksikliği gidereceği<br />

inancındayım” dedi.<br />

YEDY nasıl işliyor?<br />

YEDY organizasyonu için kimliklerini<br />

gizli tutmayı kabul etmiş, gastronomi<br />

konusunda derin bilgisi, merakı ve<br />

tecrübesi olan, her bölgeden 5 olmak<br />

üzere toplam 30 ve İstanbul’dan 40 olmak<br />

üzere Türkiye genelinde 70 adet gizli<br />

müfettiş 4 yıl boyunca aralıksız çalışarak<br />

derecelendirme çalışmalarını yürüttü.<br />

Bugün sayıları toplam 102’ye ulaşan<br />

YEDY müfettişlerinin topladığı bilgiler<br />

ile artık sona gelindi. Tamamı titizlikle<br />

seçilmiş müfettişler büyük gizlilik içinde<br />

sıradan bir müşteri gibi restorana giderek<br />

menüyü inceledi, masa örtülerinden<br />

kaşık-çatala, ambiyanstan müziğe kadar<br />

restoranı tepeden tırnağa mercek altına<br />

alarak yıldız sistemi ile derecelendirme<br />

yaptı. Türkiye’nin ilk derecelendirme<br />

sistemi olan YEDY kapsamında ölçme ve<br />

değerlendirme yapılan tüm işletmeler,<br />

müfettişler ile olan istişareler sonucu ve<br />

alanında en yetkin kanaat önderlerden<br />

oluşan YEDY Danışma Kurulu tarafından<br />

belirlendi; hiçbir şekilde talep<br />

doğrultusunda bir işletmeye inceleme<br />

yapılmadı.<br />

Yıldızlar ne anlama geliyor?<br />

“1 yıldız” işletmenin olduğu il ya da ilçede<br />

tercih edilmesi önerilen mekânları, “2<br />

yıldız” işletmenin bulunduğu il ya da<br />

ilçenin yakınlarında iken yol değiştirmeye<br />

değecek mekanları, “3 yıldız” ise sadece o<br />

işletmede yemek deneyimi yaşamak için<br />

o şehre gidilebilecek mekanları belirtiyor.<br />

Yıldız almaya hak kazanmasa da sıra<br />

dışı, başarılı bulunan ve tavsiye edilen<br />

işletmeler “Lezzet Noktası” kategorisinde<br />

değerlendiriliyor.<br />

Batı Avrupa basın lansmanı<br />

Mayıs 2018’de Madrid’de<br />

gerçekleştirilecek<br />

YEDY organizasyonu objektifliğini<br />

sürdürebilmek adına kimliği ortaya<br />

çıkmış müfettişler ile yollarını<br />

hemen ayırıyor ve bu işlem kamuoyu<br />

ile paylaşılıyor. Objektifliğini ve<br />

bağımsızlığını korumayı ilke edinen YEDY<br />

organizasyonu hiçbir şartta yiyecek ve<br />

içecek işletmeleri ile maddi ilişki içerisine<br />

girmiyor ve bu işletmelerden reklam<br />

almıyor. Birinci etapta Türkiye’nin 7<br />

bölgesi 81 ilini kapsayan YEDY, ikinci etap<br />

çalışmaları ile Avrupa’yı da kapsayacak<br />

şekilde genişletilecek ve Batı Avrupa<br />

Basın Lansmanı 2018 Mayıs ayında dünya<br />

gastronomi başkentlerinden Madrid’de<br />

gerçekleştirilecek. <strong>2017</strong> yılı sonuçlarını<br />

kapsayan “YEDY Derecelendirme<br />

Kitabı”, 24 Ağustos’ta 20 ülkeden<br />

yazarlar ve profesyonel şeflerin katılımı<br />

ile İstanbul’da yapılacak lansmanda<br />

yayınlanacak.


hotel restaurant<br />

90 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Unilever Paydaş Çalıştayı’nda geleceğin yol haritası<br />

konuşuldu<br />

“Özel sektör, ekosistemini kadınlar ve gençler için<br />

harekete geçirmeli”<br />

Unilever’in Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında geleneksel olarak<br />

düzenlediği Paydaş Çalıştayı, bu yıl ‘Kadınların ve Gençlerin Güçlenmesi’<br />

konuları odağında gerçekleşti.<br />

Unilever, sürdürülebilirliği işinin<br />

merkezine koyarak hayata<br />

geçirdiği ‘Unilever Sürdürülebilir<br />

Yaşam Planı’ doğrultusunda kaydettiği<br />

ilerlemeyi duyurmak, aynı zamanda<br />

ekosistemindeki etkiyi büyüterek<br />

yaygınlaştırmak amacıyla her yıl<br />

paydaşlarıyla bir araya geldiği çalıştayı,<br />

bu yıl 21 Haziran’da İstanbul’daki<br />

Merkez Ofisinde gerçekleştirdi. Çalıştay,<br />

kamu, sivil toplum, akademik çevreler<br />

ve iş dünyasından 50’ye yakın uzman<br />

ismin katılımıyla yapıldı. ‘Kadınların<br />

ve Gençlerin Güçlenmesi’ konularına<br />

odaklanan çalıştayda, alanında uzman<br />

isimler bugünün tablosunu ortaya<br />

koyarak, geleceğin yol haritasını<br />

belirlemek üzere çözüm önerilerini<br />

tartıştı. Unilever Sürdürülebilir Yaşam<br />

Planı’nın altıncı yılında düzenlenen<br />

çalıştayın açılış konuşmasını yapan<br />

Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens,<br />

Unilever’in William Lever’den bu yana<br />

‘paylaşılan refaha’ odaklandığını, o<br />

günden bu yana şirket misyonunun<br />

değişmediğini, Sürdürülebilir Yaşam<br />

Planı’yla da tüm değer zincirini kapsayan<br />

ve sürdürülebilir büyümeyi merkezine<br />

yerleştiren farklı bir iş modeli ortaya<br />

koyduklarını söyledi.<br />

Goossens: “Birlikte daha iyi bir<br />

dünya yaratabiliriz”<br />

Unilever’in paydaşlarıyla yürüttüğü<br />

çalışmalar sayesinde, Sürdürülebilir<br />

Yaşam Planı kapsamında globalde<br />

50’den fazla hedefin yüzde 80’ini<br />

gerçekleştirdiğini kaydeden Goossens,<br />

sözlerine şöyle devam etti: “Biz sade<br />

ve alçak gönüllü bir şekilde yardımınızı<br />

istiyoruz. Güven ve karşılıklı saygıya<br />

dayalı, dahiliyetçi ve kuşaklar arası<br />

düşünceye dayalı derin iş birlikleri<br />

içindeyiz. Bu sayede birçok zorluğumuzu<br />

çözebileceğimize inanıyoruz. Her<br />

zamankinden daha çok, amacımızı<br />

yaşatmaya ve sürdürülebilir yaşam


planımızın sorumlu büyümenin itici gücü<br />

olmasında kararlıyız. Çünkü birlikte,<br />

bugünkü ve gelecek kuşaklar için daha<br />

iyi bir dünya yaratabiliriz. Daha iyi bir<br />

gelecek yaratmak için bundan daha iyi bir<br />

zaman yok!”<br />

Sürdürülebilir Yaşamı<br />

Destekleyen Markalar büyümeyi<br />

güçlendiriyor<br />

Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu,<br />

Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya<br />

ve İran Sürdürülebilir İş ve İletişim<br />

Direktörü Ebru Şenel Erim de<br />

çalıştayda, Sürdürülebilir Yaşam Planı<br />

doğrultusunda Türkiye’de kaydedilen<br />

ilerleme hakkında bilgi verdi. “2016<br />

yılında, sürdürülebilirliğin, şirketimizin<br />

büyümesini güçlendirdiğini görmeye<br />

devam ettik” diyen Erim, büyümenin<br />

yüzde 70’ten fazlasının Sürdürülebilir<br />

Yaşamı Destekleyen Markalardan<br />

geldiğini, tarımsal hammaddelerin<br />

(poşet çay, yerel sebze ve baharatlar,<br />

domates) yüzde 100’ünün sürdürülebilir<br />

kaynaklardan tedarik edildiğini, 70 milyon<br />

TL tasarruf sağlandığını, Türkiye’deki tüm<br />

fabrikalar, depolar, dağıtım merkezleri ve<br />

ofislerin ‘Çöplüğe Sıfır Atık’ kategorisinde<br />

faaliyet gösterdiğini söyledi.<br />

Vrbensky: “Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedeflerinin amacı<br />

kimseyi geride bırakmamak…”<br />

Çalıştayın konuk konuşmacısı Birleşmiş<br />

Milletler Kalkınma Programı (UNDP)<br />

Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu<br />

Bölge Direktör Yardımcısı Rastislav<br />

Vrbensky, “Sürdürülebilir Kalkınma<br />

Hedefleri için Gençliğin, Kadınların ve<br />

İş Dünyasının Kritik Rolü” başlıklı bir<br />

sunum yaptı. Vrbensky, Bin Yıl Kalkınma<br />

Hedefleri’nin misyonunu tamamladığını,<br />

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ise<br />

çok daha cesur olduğunu vurgulayarak,<br />

“Geçen yıl yürürlüğe giren Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedefleri, yoksulluğu sona<br />

erdirmeyi, gezegenimizi korumayı ve<br />

barış ve refahı tüm insanlara ulaştırmayı<br />

hedefliyor. Ana hedefimiz kimsenin<br />

geride bırakılmaması olduğu için,<br />

hükümetlerle beraber özellikle gençler<br />

ve kadınların güçlendirilmesi konularına<br />

eğilmemiz gerekiyor. Gündemimiz çok<br />

iddialı, bu nedenle de gelişmekte olan<br />

ülkelerde milli gelirin yüzde 60’ına,<br />

istihdamın ise yüzde 90’ına kaynaklık<br />

eden özel sektörün gücü ve sahip olduğu<br />

yetenekler, teknoloji ve inovasyon da<br />

küresel hedeflerin başarılmasında kritik<br />

bir önem taşıyor.” dedi.<br />

Paydaş Toplantısı 2016’dan öne<br />

çıkanlar…<br />

Unilever’in bu yıl 3. kez düzenlediği<br />

Paydaş Çalıştayı’nın odak konuları<br />

‘Kadınların Güçlenmesi’ ve ‘Gençlerin<br />

Güçlenmesi’ oldu. ‘Kadınların<br />

Güçlenmesi’ konusunun tartışıldığı ilk<br />

masada, kadınların kültürel farklılıklar,<br />

güvenlik, çocuk sahibi olma gibi<br />

etkenlerle iş dünyasından uzak kaldıkları<br />

vurgulandı. Sorunun çözümü için<br />

başarılı kadın rol modellerin kamuoyuna<br />

tanıtılması, erkeklerin cinsiyet eşitliği<br />

için mücadele etmesini amaçlayan<br />

girişimlerin yaygınlaştırılması gerektiğine<br />

dikkat çekilirken, iletişimin gücünden<br />

daha fazla yararlanılması önerildi.<br />

Kadın Masası, Birleşmiş Milletler<br />

Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs)<br />

kapsamında, Unilever öncülüğünde<br />

kurulan, müşterilerinin, tedarikçilerinin<br />

ve distribütörlerinin de yer aldığı Kadının<br />

Güçlenmesi Platformu’nun önemine<br />

vurgu yaparak, bu girişimin somut<br />

aksiyonlarla ileriye taşınmasını önerdi.<br />

‘Gençlerin Güçlenmesi’ konusuna<br />

odaklanan diğer iki masanın<br />

tartışmalarında toplumun gençlerden<br />

beklentileri öne çıktı. Gençlerden<br />

Kamu, sivil toplum,<br />

akademik çevreler ve<br />

iş dünyasından 50’ye<br />

yakın uzmanın bir<br />

araya geldiği çalıştayda,<br />

kadınların ve gençlerin<br />

güçlenmesi konusunda<br />

istenen ilerlemenin<br />

sağlanabilmesi için özel<br />

sektörün ekosistemini<br />

harekete geçirmesi<br />

gerektiği vurgulandı.<br />

atılımcı ve katılımcı olmalarının, yenilik<br />

getirmelerinin beklendiğine dikkat<br />

çekilirken, buna karşın gençlere<br />

yeterince fırsat yaratılmadığı vurgulandı.<br />

Sadece gençler ve ebeveynler arasında<br />

değil aynı zamanda farklı sosyo-kültürel<br />

kesimlerden gelen gençler arasında<br />

da farklılıklar olduğu belirtilirken,<br />

özel sektörün, ekosistemini harekete<br />

geçirerek çözüm sunabileceği kaydedildi.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Yemekleriyle Mardin’i değiştiren kadın<br />

Ebru Baybara Demir<br />

Mardinli şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir, hem bölge kadınlarının ve<br />

Suriyeli mültecilerin istihdamına katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin zengin mutfak<br />

kültürünü dünyaya tanıtıyor. Geçtiğimiz günlerde dünyanın en itibarlı mutfak<br />

kültürü yarışması Bask Dünya Aşçılık Ödülleri’nde ilk 10’a kalarak finalist olan<br />

Demir’in hedefinde Mardin’e bir gastronomi okulu kurmak var.<br />

Mardinli şef ve sosyal girişimci<br />

Ebru Baybara Demir, dünyanın<br />

en prestijli şef yarışmalarından<br />

biri olan Basque Culinary World Prize’da<br />

(Bask Dünya Aşçılık Ödülleri) 110<br />

aday arasından ilk 10’a girerek finale<br />

kalan ilk Türk şef oldu. Demir, ödüle<br />

Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde yerel<br />

değerlere sahip çıkmak, unutulmaya yüz<br />

tutmuş yerel ürün ve tarifleri kayıt altına<br />

almak, Suriyeli mültecilerin toplumsal<br />

hayata entegrasyonuna destek olmak ve<br />

kadınların bölge ekonomisine katkıda<br />

bulunmalarını sağlamak amacıyla<br />

eğitmen şefliğini yürüttüğü Harran<br />

Gastronomi Okulu-Amazon Kraliçeleri<br />

projesi ile aday gösterildi.<br />

Dünya Aşçılık Ödülleri’nde finale<br />

kalan ilk Türk şef<br />

Ebru Baybara Demir, uluslararası<br />

arenada Türk mutfağından ve Türk<br />

gastronomisinden bahsedilmesene vesile<br />

olmaktan duyduğu mutluluğu belirterek<br />

şunları söyledi: “Dünyanın önde gelen<br />

mutfak enstitüsü Basque Culinary<br />

Center’ın her sene mutfaktaki yeteneğini<br />

ve yaratıcılığını, toplum yararına sosyal<br />

sorumluluk projeleriyle birleştiren şefleri<br />

taçlandırdığı, dünyanın en prestijli şef<br />

yarışmalarından biri olan Bask Dünya<br />

Aşçılık Ödülleri’nde finale kalan ilk Türk<br />

şef olmanın gururunu yaşıyorum. Beni<br />

en çok mutlu eden, ödülün kendisinden<br />

çok, elimi uzatıp hayatlarına dokunmak<br />

ve değiştirmek için çabaladığım Mardinli,<br />

Urfalı ve Suriyeli mülteci kadınların bu<br />

proje sayesinde dünya çapında tanınma<br />

ve daha nicelerinin kendi yetenek ve<br />

çabaları ile aşçılığı meslek edinebilmesi<br />

için destek alma şansına sahip olmaları.”<br />

Bask-Mardin arasında köprü<br />

Dünya çapında sektör profesyonellerinin<br />

büyük bir dikkatle takip ettiği yarışmada<br />

finale kalmanın Türkiye ve Mardin<br />

açısından kritik bir değeri olduğunu<br />

vurgulayan Baybara Demir, “Bu vesile<br />

ile gastronomi alanında dünyanın önemli<br />

merkezlerinden biri olan Bask Bölgesi ile<br />

Mardin arasında bir köprü kurulmuş oldu.<br />

Bu köprü, tüm dünyada zengin yemek<br />

kültürümüzün tanıtımına ve kültürel<br />

çeşitliliğimizin farkında olunmasına katkı<br />

sağlayacaktır.” dedi.<br />

Ödül gelirse Gastronomi Okulu<br />

kuracak<br />

Baybara Demir, 100 bin Euro’luk ödüle<br />

layık bulunması halinde yörede kalıcı bir<br />

Gastronomi Okulu kurarak istihdama<br />

ve zengin mutfak kültürünün kayıt<br />

alınmasına katkı sağlamayı hedefliyor:<br />

“Aciliyetine yürekten inandığım ve<br />

çözümüne katkı sunmak istediğim<br />

konular var: Bölgemizde işsizlik TÜİK<br />

raporlarına göre yüzde 30 civarında.<br />

Bu soruna 100 bin kayıt dışı Suriyeli<br />

eklenince sorunun çözümü için ivedilikle<br />

çalışmak gerekiyor. Bölgenin dinamikleri<br />

içerisinde en önemli sorun, işsizlik ve<br />

belirsizlikten ötürü yaşanan göç. İkincisi<br />

kültür kaybı. Suriyeliler beraberinde<br />

getirdikleri kültürü aktaracak mecra<br />

bulamadıklarından bu zengin kültür<br />

zamanla yok olma tehlikesi içinde.<br />

Biz her iki halkın kültürel zenginliğini<br />

harmanlayıp birbirlerine aktarmalarını<br />

sağlayarak onların en iyi bildikleri<br />

yemek işini ekonomik anlamda ayakta<br />

durabilecekleri bir iş modeli haline<br />

getirmeye devam ettirmek istiyoruz. Bu<br />

nedenle, bölgede bir Gastronomi Okulu<br />

kurup bunu profesyonel eğitimlerle<br />

desteklemeyi, insanları istihdama<br />

katmayı planlıyoruz. Yani eğer ödül<br />

bölgemize gelirse Gastronomi Okulu’nun<br />

finansmanı ve zengin mutfak kültürünün<br />

kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara<br />

aktarılması sağlanacak.” Basque Culinary<br />

Center tarafından düzenlenen Bask<br />

Dünya Aşçılık Ödüllerini kazanan şef, 18<br />

Temmuz’da Meksika’da ilan edilecek ve<br />

ödül töreni Ekim ayında İspanya’nın San<br />

Sebastian kentinde gerçekleştirilecek.


Antalya’nın yerel lezzetleri<br />

dünyaya tanıtılacak<br />

Kurulduğu 1996 yılından bu zamana kadar Antalya ve ilçelerine ait gizli kalmış veya<br />

unutulmaya yüz tutmuş sosyo - kültürel, tarihi, gastronomi ve doğal zenginlikleri<br />

gün ışığına çıkarmak için çalışmalar yürüten Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) son<br />

projesi 101 Street Food ile Antalya lezzetlerini dünyaya tanıtacak.<br />

ATAV’ın 12 yıl önce 4 dilde yayınlanan<br />

‘Toroslar’dan Akdeniz’e Antalya<br />

Lezzetleri’ yemek kitabı ve bu<br />

kitaba ait 6 dilde broşür ile gastronomi<br />

alanında sesini duyurduğunu belirten<br />

ATAV Başkanı Nizamettin Şen, yemek<br />

kitabından hareketle Slow Food Antalya<br />

ile daha detaylandırarak ‘Antalya<br />

Tarhanları’nı kayıt altına aldıklarını<br />

söyledi.İtalya’da Salone Internazionale<br />

del Gusto, İstanbul’da Gastronomi Fuarı<br />

ve Eski Foça’da Terra Madre: Tatların<br />

Buluşması etkinliklerinde de belgesel<br />

ve broşür ile “Antalya Tarhanaları”nı<br />

tanıttıklarını, ATAV olarak Antalya’nın<br />

yerel lezzetlerinin de ikram edildiği<br />

Antalya’da Tarhana Tadım Günü<br />

düzenlediklerini anlatan Nizamettin<br />

Şen, ATAV’ın davetiyle Antalya’ya gelen<br />

Turkmax Gurme kanalında yayınlanan<br />

Lezzet Peşinde ekibi ile yerel tatları<br />

izleyicilerle buluşturduklarını kaydetti.<br />

Şen: “Gastronomi turizminde<br />

Antalya’nın da olduğunu<br />

dünyaya duyurmak istiyoruz”<br />

Antalya yemek tariflerinin dünya<br />

gastronomi çevrelerinde ilgi gördüğünü<br />

vurgulayan Nizamettin Şen, 146 ülkeden<br />

240 binin üzerinde yemek ve içecek<br />

tarifi yer alan Expo 2015 Milano’ya ait<br />

World Recipes web sayfasında ATAV’ın<br />

Antalya’ya ait 49 yemek tarifi ile “Top<br />

Italian and International Authors”<br />

listesinde 5. sırada yer aldığına dikkat<br />

çekti. Gastronomi turizminde Antalya’nın<br />

da yer aldığını tüm dünyaya duyurmak<br />

istediklerini belirten Nizamet Şen, “ATAV,<br />

101 Street Food projesi ile dünyada yeni<br />

bir akım olan kentte halkın yıllarca ve<br />

sıklıkla kullandığı yerel restoranları ve<br />

lezzetlerini tek bir çatı altında topladı.<br />

Şehrin özgün lezzetlerini, vazgeçilmez<br />

tatlarını artık www.101streetfood.<br />

com adresinden takip edebilirsiniz.<br />

Web sayfasında bulunan 5 kategoride<br />

(çorbacılar/kebap ve pideciler/<br />

balıkçılar/yöresel lezzetler/tatlıcılar ve<br />

dondurmacılar) yer alan 101 restoranlar<br />

kentin semtlerine göre de aranabiliyor.<br />

Mekanlar hakkında telefon, web sayfası,<br />

harita üzerinde işaretli adresi ve sosyal<br />

medya bilgilerinin yanında ziyaretçilerden<br />

gelecek görüş, öneriler ve yorumlar da<br />

yer alacak. Site Antalya Tanıtım Vakfının<br />

sorumluluğunda yürütülecektir. Bu<br />

projeyle birlikte Antalya’nın turizmde<br />

yerel lezzetleri ile de ön plana çıkacağını<br />

ümit ediyoruz” dedi.


hotel restaurant<br />

94 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Keyifli, haz veren ve<br />

lezzetli kurabiyeler…<br />

Pepperidge Farm kurabiyelerinin tadına baktığınız anda kaliteli bir<br />

içeriğe sahip olduğunu anlayacaksınız. Özenle seçilmiş çıtır çıtır<br />

Makademya fındıkları ve ağızda eriyen çikolata parçacıklarının eşsiz<br />

uyumunu Pepperidge Farm kurabiyeleri ile deneyimleyebilirsiniz.<br />

Bitter çikolata, sütlü çikolata ve beyaz çikolata çeşitleriyle dünyanın en<br />

güzel iri çikolatalı ve fındıklı kurabiyelerini yerken ev yapımı hissini de<br />

yaşayacaksınız.<br />

Komili Lezzet Seyahatnamesi<br />

yemek kitaplarının ‘Nobel’ini kazandı<br />

Araştırmacı Ömür Akkor tarafından yazılan ‘Komili Lezzet Seyahatnamesi’<br />

adlı kitap, dünyanın en prestijli yemek kitabı yarışması Gourmand World<br />

Cookbook Award’ta ödül kazandı. Komili’nin, ülkemizde zeytinyağı<br />

kültürünün gelişmesine yönelik çalışmalarının bir meyvesi olan ‘Ömür Akkor<br />

ile Komili Lezzet Seyahatnamesi’ kitabı, büyük seyyah Evliya Çelebi’nin<br />

anısına hazırlandı. Seyahatnamede, Ege Bölgesi’nden başlayarak, Doğu<br />

Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, İç Anadolu, Marmara ve Karadeniz<br />

bölgelerinden önemli lezzet durakları ve yöresel tarifler yer alıyor. ‘Komili<br />

Lezzet Seyahatnamesi’, Türkiye’nin 7 bölgesinden önemli lezzet duraklarını<br />

gelecek nesillere taşıyarak, turizmin sürdürülebilirliğine de katkı sağlıyor.<br />

Serinliğin tadını Guarana<br />

Antarctica ile çıkarın<br />

Amazon havzasında yetişen ve özellikle<br />

Brezilya’da yaygın olan Guarana bitkisi,<br />

günümüzde diyetlerde sıkça kullanılan<br />

ve etkili bir uyarıcı olan meyvesi ile<br />

tanınıyor. Sırrını hala koruyan Guarana<br />

Antarctica içeceğinin özel formülü ise<br />

1921’e dayanıyor. Dünyanın en beğenilen<br />

15 içeceği arasında yerini alan Brezilyalı<br />

Guarana Antarctica ile yazın sıcaklığını<br />

serinletebilirsiniz. İsterseniz sade<br />

içebilir, isterseniz de farklı içeceklerle<br />

karıştırabilirsiniz.<br />

Uludağ Premium<br />

Doğal Maden<br />

Suyu’na ödül<br />

Tüketicilerin tercihi Uludağ Premium Doğal Maden<br />

Suyu, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası<br />

Su Tadım Yarışması’nda doğal maden suyu<br />

kategorisinde gümüş ödülü kazandı. Uludağ İçecek<br />

Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Murat<br />

Zengin, dünya çapında su tadım uzmanlarının<br />

yaptığı değerlendirme sonucunda bu ödülü<br />

kazanmaktan gurur duyduklarını belirtti: “The Fine<br />

Water Society’de yer almak, onlar tarafından aday<br />

gösterilmek bir ayrıcalık. Çünkü ‘premium’ olarak<br />

adlandırılan her su iyi ve kaliteli demek değildir ve<br />

Fine Water topluluğu bu yarışmayı kaliteli suları<br />

diğer sulardan ayrıştırmak için düzenler. Bu ödül<br />

‘hafif içimli maden suyu” kategorisinde ülkemizin ilk<br />

yerli markası olan Uludağ Premium Doğal Maden<br />

Suyu’nun farkını gerçek anlamda gösteriyor” dedi.


hotel restaurant<br />

96 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Hilton İstanbul Kozyatağı’na yeni Executive Chef<br />

Mutfak sanatına olan tutkusunu 20 yıl önce profesyonel hayata taşıyan Yener Özden, Hilton İstanbul<br />

Kozyatağı’nın yeni Executive Chef’i olarak göreve başladı. Özden, Divan Palmira Deluxe Otel’de Chef<br />

de Partie olarak başladığı çalışma hayatını, The Marmara Bodrum’da Sous Chef olarak sürdürdü.<br />

İstanbul Ajia Hotel’de Executive Chef, Grand Hayat’ta Chef de Cuisine, The Sofa İstanbul ve Hammak<br />

Resort Bodrum’da Executive Chef, Limak Hotel &Resorts Euroasia Luxury Hotel’de açılış öncesi<br />

döneminde Executive Chef pozisyonunda çalıştı. Yenilikçi Türk mutfağının Türkiye’deki öncü isimlerinden<br />

Özden, dünyaca ünlü Armani Restaurant’da da İtalyan mutfağının sofistike sunumlarını şık masalara<br />

taşıdı. Sonrasında Ankara Hilton’da Executive Chef olarak misafirleri dünya mutfağında gastronomik<br />

yolculuklara çıkaran ve şehrin en önemli davetlerinde sunumları ile ön plana çıkan Özden, profesyonel<br />

hayatına Hilton İstanbul Kozyatağı’nda Executive Chef olarak devam edecek. Özden’in İngiltere, Malta,<br />

Almanya, Ukrayna, Rusya ve ABD’de düzenlenen uluslararası mutfak yarışmalarında kazanılmış 40’dan<br />

fazla ödülü bulunuyor.<br />

Ege mezelerini bir de<br />

Marmara Balık’ta tadın!<br />

Denize ve balığa tutkun, tazelik, kalite ve şıklıktan<br />

vazgeçemeyenlerin adresi olan Marmara Balık Lokantası’nda<br />

Temmuz ayı süresince Ege mezelerinin en lezzetli örnekleri<br />

damak severleri bekliyor. Atom’dan Kalamar Dolma’ya, Deniz<br />

Börülcesi’nden Girit Ezmesi’ne, Ahtapot Salatası’ndan Şakşuka’ya,<br />

Mücver’den Midye Dolma’ya Fava’dan Karides Güveç’e geçmişten<br />

günümüze en beğenilen ege mezeler usta şeflerin sunumuyla sizleri<br />

için hazırlanacak.<br />

Nusr-Et Steakhouse Bodrum Palmarina ile<br />

yeni sezona hazır<br />

Sunduğu benzersiz etleri ile et severlerin bir numaralı tercihi olan<br />

Nusr-Et Steakhouse’un Bodrum Palmarina şubesi, Mayıs ayı itibari<br />

ile yaz sezonu için kapılarını açtı. Nusret Gökçe’nin de sık sık ziyaret<br />

ettiği ve misafirleri ile bire bir ilgilendiği Nusr-Et Palmarina’da<br />

Lokum, Spagetti, Şaşlık, Antrikot, Asado ve Kafes gibi Nusret<br />

Gökçe’nin özel spesiyalleri her zaman olduğu gibi en popüler ürünler<br />

arasında yer alıyor. Nusr-Et’in özel reçetelerle hazırlanan kokteylleri<br />

ve keyifli barı da yaz aylarında büyük ilgi görüyor.<br />

Monochrome<br />

menüsünde<br />

yaz esintisi<br />

Brasserie konseptini yeni bir<br />

yaklaşımla hayata geçiren<br />

Monochrome, yaz aylarında<br />

menüsünü birbirinden lezzetli<br />

seçeneklerle yeniledi. Kahvaltıdan<br />

akşam yemeğine, çay saati<br />

atıştırmalıklarından hafif<br />

tatlılara kadar günün her saatine<br />

uygun yepyeni alternatifler,<br />

Monochrome’un yaz menüsünde<br />

misafirlerle buluşuyor. Mekanda<br />

Kızarmış tahıllı ve çavdarlı ekşi<br />

maya ekmeği ile poşe edilmiş<br />

yumurta, Taze Pişmiş Tuzlu<br />

Waffle, Caprese Salatası, Penne<br />

Alla Puttanesca, Ricotto Peynirli<br />

Ravioli ve Monochrome Waffle<br />

yaz menüsünün iddialı yeni<br />

lezzetlerinden.


Ekici Peynir’in lezzetine<br />

uluslararası ödül<br />

Bu sene 60’ıncı yılını kutlayan Ekici Peynir, tadım alanında kanaat lideri olan<br />

Michelin Yıldızlı şeflerden ve sömeliyelerden tam not aldı. Uluslararası Tat ve<br />

Kalite Enstitüsü (ITQI) tarafından Belçika’da düzenlenen ve 93 ülkeden 950<br />

firmanın 2000’e yakın ürünü ile katıldığı yarışmada Ekici Peynir ailesinin üç<br />

ürünü Üstün Lezzet Ödülü’nün sahibi oldu. Ekici Peynir Pazarlama Direktörü<br />

Elçin Ekici Öztürk ödülle ilgili olarak, “Uzmanı olduğumuz peynir işinden<br />

ödün vermeden 60 yıllık tecrübemizle dünya kalite standartlarında yaptığımız<br />

üretimin bu ödülü bize kazandıran en önemli özellik olduğuna inanıyoruz.<br />

Ekici’nin yıllardır değişmeyen kalitesini hem Türkiye’de hem de diğer<br />

ülkelerdeki tüketicilerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.<br />

Şef Serkan Bozkurt’tan<br />

mutfak sektörüne yeni soluk<br />

Türkiye’de ilk kez WACS (Dünya Şefler Birliği) Uluslararası Mesleki<br />

Yeterlilik Sertifikası Programı (Professional Cook-Commis Chef)<br />

uygulamasını yapan Chef’s Table Mutfak Akademisi’nin kurucusu,<br />

sektöre katkıları ile bilinen Serkan Bozkurt, Karaca iş birliğiyle hazırladığı<br />

“Mutfak Bilgi Programı” adlı inovatif proje ile sektöre yeni bir soluk<br />

getiriyor. Yemek tarifi değil mutfak doğrularının ve tekniklerinin anlatıldığı<br />

program, sektördeki yemek programı algısını tamamen değiştirmeye<br />

hazırlanıyor. Programda bildiğimizi zannettiklerimiz, kompakt bilgiler,<br />

bizi şaşırtan mutfak doğruları ve temel teknik bilgileri paylaşılıyor. Toplu<br />

taşıma araçlarında Modyo TV ile günde 4 milyon İstanbullu’ya ulaşılıyor.<br />

Shangri-La Bosphorus, İstanbul’un<br />

yeni Şefi Ercan Yamantürk’ten<br />

yepyeni yaz menüsü<br />

Lezzet tutkunlarını farklı tatlarla buluşturmaya devam eden<br />

Shangri-La Bosphorus İstanbul; yeni şefi Ercan Yamantürk’ün<br />

önderliğindeki IST TOO mutfağında yerel, uluslararası ve<br />

vejeteryan mutfaklarının en seçkin lezzetlerinin yer aldığı<br />

yenilenen yaz menüsünü ile damaklarda unutulmaz izler<br />

bırakacak. Dünya mutfağı, Türk mutfağı ve uluslararası mutfak<br />

sanatları konusunda uzman olan ve bu konuda pek çok sertifika<br />

sahip Yamantürk’ün yaz menüsünde Kuşkonmaz Çorbası, Etli<br />

Pazı Dolması, Şiş Kebaplar, Ispanaklı Ravioli, Kuzu Tajin ve<br />

Dinlendirilmis Antrikot, tatlılarda ise Fıstıklı Muhallebi Yeşil Çaylı<br />

Panna Cotta ve Sorbeler dikkat çeken lezzetler arasında…<br />

Moda’da<br />

burgere<br />

yeni bir<br />

soluk<br />

Yume<br />

Food<br />

Empire<br />

Moda Nene Hatun Sokak’ta açılan Yume Food Empire, İstanbullular’ı<br />

burgeri yeniden keşfetmeye davet ediyor. Yalın ve mütevazı<br />

dekorasyonuyla konuklarını mahalle sıcaklığında ağırlayan Yume,<br />

menüsünde yer alan birbirinden ilginç burger çeşitleriyle ise<br />

şaşırtıyor. Yume’nin burger, sandviç ve salata çeşitlerinden oluşan<br />

menüsündeki en çarpıcı lezzet ızgara ciğer, keçi peyniri, pancar ve<br />

özel sosları buluşturan Dark Burger. Deneyen herkesin beğenisini<br />

kazanan Dark Burger, İstanbul genelinde bir efsane olmaya aday.


hotel restaurant<br />

98 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

240 Derece’den leziz “saray” ekmeği<br />

Artizan ekmeğin doğru adresi 240 Derece, tarihten günümüze değin<br />

toplumların temel besin kaynaklarından biri olmayı sürdüren ve geçmişten<br />

günümüze popüler olan Saray ekmeğini sofralarınıza getirdi. Yıllanmış<br />

ekşi mayayı organik un ve birbirinden özel içeriklerle harmanlayan 240<br />

Dereci’nin ürettiği Saray ekmeği, elma, tarçın ve yulaf karışımından oluşan<br />

içerisinde birçok malzeme barındıran zengin bir ekmek olarak damak tadınıza<br />

güzel bir alternatif sunuyor.<br />

HuQQabaz yorumuyla masalsı<br />

bir lezzet Sihirli Halı<br />

Gıda çatısı altında geleneksel lezzetleri batı senteziyle harmanlayan HuQQabaz,<br />

masalsı lezzeti, kendine özgü sunumuyla Sihirli Halı’yı tatlı severlerin beğenisine<br />

sunuyor. Kalitesi, çeşitliliği, rahat atmosferi ve uygun fiyatlarıyla açıldığı günden<br />

beri Ataşehir Watergarden’ın gözde mekânları arasında yerini alan HuQQabaz,<br />

farklı yörelerden sokak lezzetlerini çatısı altında misafirlerine sunarken, tatlı<br />

menüsünün lezzet skalası da göze çarpıyor.<br />

Zamane Kahvesi’nde dondurma şöleni<br />

Geleneksel lezzetleri, keyif çattıran tatları, söze dem katan çayı, muhabbeti<br />

köpürten kahvesi ile sohbetinize ortak olan Zamane Kahvesi, sıcaktan<br />

bunalanlara buz gibi ilk yardım ekibi Dondurma menüsünü sunuyor.<br />

Farklı tarzı ve sunumlarıyla dikkat çeken, buz kasede servis edilen Meyve<br />

Şenliği, Çikolata Cümbüşü, Yemeyen Pişman ve Şımarık ile serinlemek için<br />

dondurmadan fazlasını arayanların gönlünü fethediyor.<br />

Sıcak yaz günleri için gurme<br />

Mövenpick Dondurmaları...<br />

Mövenpick Hotel Istanbul, dünyaca ünlü Mövenpick<br />

dondurmalarının gurme tadı ve hafifliğiyle sıcak<br />

yaz günlerine serinlik katıyor. Sütü ve kreması<br />

İsviçre Alpler’inden, vanilyası Madagaskar’dan,<br />

fıstığı İtalya’dan, cevizi Çin’den, çikolata ve karameli<br />

İsviçre’den gelen Mövenpick dondurmaları, tadı ile<br />

olduğu kadar özel sunumuyla da lezzet düşkünlerine<br />

şölen sunuyor. Vanilyalı, İsviçre çikolatalı, cevizli ve<br />

karamelli gibi dondurmaların yanı sıra gerçek meyve<br />

püresi ve meyve parçacıklarıyla hazırlanan frambuaz<br />

& çilek, passion fruit & mango, limon, muz ve Frenk<br />

üzümü & kremalı sorbe çeşitlerini de tadabilirsiniz.


Türkiye, Amerika’nın en büyük gıda fuarı<br />

Fancy Food’ta partner ülke<br />

Türk gıda ürünleri, dünyanın en büyük gıda ithalatçısı Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nde en büyük gıda fuarı Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />

görücüye çıkarken, Türkiye’de fuarda partner ülke olarak yer alacak. Amerika<br />

Birleşik Devletleri’nin New York kentinde bu yıl 25-27 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri<br />

arasında 63. kez düzenlenecek olan Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />

Türkiye Milli Katılı Organizasyonu’nu 1998 yılından bu yana olduğu gibi Ege<br />

İhracatçı Birlikleri üstleniyor. Normal şartlar altında Summer <strong>2017</strong> Fancy<br />

Food Fuarı’nda tanıtım yapma imkânı olmadığını belirten Ege İhracatçı<br />

Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Partner ülke tanıtımında<br />

birçok alanda poster ve her türlü mecrada tanıtımı yapılabildiğini, Fuarda<br />

yaklaşık 50.000 ziyaretçinin her ortamda Türkiye logosu ile karşılaşacağını<br />

kaydetti.<br />

Mado 300’ü devirdi<br />

Türkiye’nin dört bir yanındaki şubeleriyle Türk insanını doğal Maraş<br />

dondurmasıyla buluşturan Mado, Safranbolu’da da kapılarını açtı.<br />

Maraş dondurmasının yanında Türk mutfağının lezzetleri, sütlü ve<br />

şerbetli tatlıları menüsünde barındıran Mado, Safranbolu’daki ilk<br />

kafe restoranıyla artık Karabük’te de hizmet verecek. Ayrıca Bursa,<br />

Edirne ve Amasya’da açılışı yapılan yeni Mado kafe restoranları,<br />

yöresel tatları Türkiye’yle buluşturacak. Ankara’daki yatırımlarına<br />

devam eden ve Türkiye’deki şubelerinin sayısını 309’a ulaştıran<br />

Mado, Başkent’teki 31’inci kafe restoranını da hizmete açtı.<br />

Yemek<br />

randevularının<br />

vazgeçilmez<br />

adresi, Pelit<br />

Aktaşlar Türkiye’de<br />

pide sektörünü büyütüyor<br />

Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, ev dışında vakit<br />

geçirilen mekanların ulaşılabilirliğinin artması ve bireylerin<br />

yaşam standartlarının yükselmesi gibi nedenlerle<br />

Türkiye’de hazır yemek sektörü hızla büyüyor. Son yıllarda<br />

büyümesiyle dikkat çeken bu zincirin başında ‘pidecilik’ de<br />

yer alıyor. <strong>2017</strong> yılı sonunda pide sektörünün büyüme rekoru<br />

kıracağının altını çizen Aktaşlar Lezzet Grubu Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, restorancılık alanında<br />

hizmet verdiği Nelipide markasıyla ayrıca Türkiye’de ilk<br />

kez dondurulmuş pideyi de market zincirlerine, kantin ve<br />

otellere taşıdı. Aktaş, bu milli lezzeti tüm dünyaya tattırmayı<br />

hedefliyor.<br />

60 yıldır çikolata ve pasta ustalığıyla<br />

sektörün öncü markası olan Pelit,<br />

Türk ve dünya mutfağının farklı<br />

tatlarına kendi yorumunu katarak<br />

oluşturduğu restoran menüsü ile sabah<br />

kahvaltısı, öğle ve akşam yemeklerinin<br />

vazgeçilmez durağı oluyor. Pelit’in<br />

menüsünde, yeşilin her tonunu<br />

görebileceğiniz salatalar, birbirinden<br />

leziz kebaplar ve ızgara çeşitleri iştah<br />

kabartıyor. Küçük veya büyük boy<br />

salata çeşitlerinin arasında; Nar Taneli<br />

Tahıl Salatası; Baharatlı Etli Salata<br />

ve Asya Salata öne çıkarken Türk<br />

mutfağının vazgeçilmezleri arasında<br />

yer alan kebaba Balkan esintilerini<br />

taşıyan Pelit, Rumeli Kebap, Etli ve<br />

Köfteli Çökertme, Dana Madalyon ile de<br />

hem gözünüze hem de damak zevkinize<br />

hitap ediyor.


hotel restaurant<br />

100 & hi-tech<br />

hijyen<br />

Eczacıbaşı Profesyonel<br />

Turizmde güvenlik konusunu masaya yatırdı<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’in ana sponsorluğunda gerçekleşen, Profesyonel<br />

Otel Yöneticileri Derneği’nin (POYD) geleneksel öğle yemeği, güvenlik<br />

danışmanı, gazeteci ve yazar Mete Yarar’ın konukluğuyla düzenlendi.<br />

POYD üyeleri ve sektör temsilcileri ile bir araya gelen Mete Yarar,<br />

turizmin ülke algısında önemine değinirken turizmde güvenlik konusunda<br />

deneyimlerini ve önerilerini aktardı.<br />

Turizm ve otelcilik sektöründe<br />

profesyonelleşmeyi amaçlayan<br />

Profesyonel Otel Yöneticileri<br />

Derneği’nin geleneksel öğle yemeği<br />

geçtiğimiz ay Eczacıbaşı Profesyonel<br />

sponsorluğunda Antalya Lara Baia<br />

Otel’de gerçekleşti. Öğle yemeğine<br />

konuk olan güvenlik danışmanı,<br />

gazeteci, yazar Mete Yarar, POYD<br />

üyelerine“Güvenlik konusundaki küresel<br />

gelişmeler ve Türkiye’ye dönük olası<br />

etkileri” başlığını taşıyan bir konuşma<br />

gerçekleştirdi.<br />

Yarar: “Turizm Türkiye’nin<br />

lokomotif sektörüdür”<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’in katkıları ile<br />

POYD üyelerine sunum gerçekleştiren<br />

Yarar konuşmasında turizmin ülke<br />

algısına etkilerine ve çözüm önerilerine<br />

değindi. Turizm Türkiye’nin lokomotif<br />

sektörü olduğunu belirten Yarar;<br />

“Turizmciler sadece ülkeye turist<br />

getiren ve götüren kişiler olarak<br />

algılanıyor. Turizmciler olarak topluma<br />

ve ilgili yetkililere değerinizi güçlü<br />

bir şekilde anlatırsanız, bir sorun<br />

ile karşılaştığınızda size sadece<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı değil,<br />

tüm bakanlıklar sorunlarınıza sahip<br />

çıkarlar. Algı yönetimini yapacak<br />

olanlar turizmcilerdir. Devletten kaynak<br />

istenmeli ve işin sahipleri olarak yurt<br />

dışındaki algı yönetimini turizmciler<br />

değiştirmelidir” dedi.


Otel odalarındaki görünmez tehlike<br />

Maratem Anti-Mite, yaşam alanlarını<br />

mite’lardan koruyor<br />

Otellerde müşteri memnuniyetinin<br />

en temel faktörü, odaların temizliği.<br />

İnsan sayısı ve sirkülasyonun fazla<br />

olduğu işletmelerde yeterli hijyen<br />

sağlanmadığında ise yatak, döşeme ve<br />

halı gibi noktalar gözle görülemeyen<br />

mite’lara ev sahipliği yapıyor. Buna<br />

bağlı olarak bu ortamlarda bulunan<br />

insanlar üzerinde alerjik etkilerin<br />

görülme riski de artıyor. Endüstriyel<br />

hijyen ürünlerinin öncü markası<br />

Maratem, işletmelerde hijyen<br />

standartlarını geliştirecek yeni Anti-<br />

Mite ürünü ile yaşam alanlarının daha<br />

sağlıklı olmasına yardımcı olurken uzun<br />

süre koruma sağlıyor.<br />

İşletmelerde misafirlerin rahat etmesi ve kesintisiz bir uyku,<br />

müşteri memnuniyetini olumlu etkiliyor. Özellikle alerjik<br />

bünyeye sahip otel misafirlerinin konaklama sırasında ortaya<br />

çıkabilecek nefes almada güçlük, baş ağrısı, ciltte kaşıntı gibi<br />

şikayetlerini engellemek için yatakların, halıların ve koltukların<br />

periyodik olarak özel ürünlerle temizlenmesi gerekiyor.<br />

İşletmelerin çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel’in endüstriyel<br />

hijyen markası Maratem, yeni ürünü Maratem Anti-Mite ile<br />

mite’ların sebep olduğu alerjik rahatsızlıkların önüne geçiyor.<br />

Üç aya kadar mite’lardan koruyor<br />

Yatak, halı, kilim, koltuk, perde, araba koltuğu, pelüş gibi<br />

yüzeylerde kullanılabilen Maratem Anti-Mite; kokusuz özelliği<br />

sayesinde rahat bir kullanım sağlarken, kullanıldığı yüzeyde<br />

leke bırakmıyor. Etken maddesi sayesinde mite’ların üremesini<br />

engelleyen ortamın oluşmasını sağlayan Maratem Anti-Mite,<br />

kullanıldığı alanlarda üç ay boyunca mite’lara karşı koruma<br />

sağlıyor


102<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Boğaz’ın “lezzet yalısı”<br />

Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran açıldı<br />

Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran, Çengelköy’de ünlü şef Turgut Ay ile lezzet severlere<br />

kapısını açtı.<br />

Yatırımcılarının Abidin Gün ve Murat<br />

Gün ailesinin olduğu, Çengelköy’ün<br />

en ihtişamlı yalısı, artık “Beyaz<br />

Bosphorus Brasserie & Restoran”<br />

kimliğiyle seçkin konuklarını ağırlıyor.<br />

Yiyecek içecek sorumluluğunu usta şef<br />

Turtgut Ay’ın üstlendiği mekanın işletme<br />

sorumluluğu Ergin Yıldız’a ait.<br />

Türk ve Akdeniz mutfağından<br />

seçkin tatlar<br />

Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran,<br />

ünlü şef Turgut Ay imzasıyla Akdeniz<br />

mutfağından Fransa, İspanya, İtalya<br />

ve Türk mutfağının yiyecek içecek<br />

kültürlerinden oluşan muhteşem<br />

lezzetleri ile restoran ve brasserie<br />

konseptinde damak tutkunlarını ağırlıyor.<br />

Bugüne kadar çok sayıda beş yıldızlı<br />

otelin, deluxe yatın ve restoranın mutfak<br />

şefliğini ve danışmanlığını üstlenen<br />

profesyonel şef Turgut Ay, Beyaz<br />

Bosphorus Brasserie & Restoran’ın<br />

menüsünü şu şekilde anlatıyor: “Öğlen<br />

ve akşam yemeklerimiz içerisinde<br />

Ege’den özenle toplanan otların ve<br />

taze baharatlarının bulunduğu sağlıklı<br />

ve doyurucu salatalar, ev yapımı taze<br />

makarnalar, İtalyan pizzası, tapas<br />

ve atıştırmalık bölümü, taze deniz<br />

mahsulleri ve mevsim balıkları en dikkat<br />

çeken lezzetlerimizden. 21 gün DRY Aged<br />

yöntemi ile dinlendirilip, 350 derecelik<br />

sıcak tabaklarda servis ettiğimiz steakler<br />

ve bütün detaylarına hassasiyet le<br />

çalıştığımız Fransız, İtalyan ve Türk<br />

tatlı çeşitlerimiz ile Akdeniz mutfağı<br />

konseptini misafirlerimizin beğenisine<br />

sunuyoruz.”<br />

“Kahvaltı konseptlerinde ilk<br />

sıralara çıkmayı hedefliyoruz”<br />

Sahip olduğu farklı mutfak konsepti ile


ir hayli iddialı olan mekan, sabahları<br />

zengin çeşitlilikte serpme kahvaltı ile<br />

kapılarını açıyor, bu lezzet yolculuğu gece<br />

saat 02:00’ye kadar devam ediyor…<br />

Her kesime hitap eden bir işletme olma<br />

yolunda emin adımlarla ilerlediklerini<br />

söyleyen Ay, “Çengelköy, İstanbul’un<br />

adeta kahvaltı üssü olmuş durumda.<br />

Elbette bizler de bu ayrıntıyı gözden<br />

kaçıramazdık. Özellikle kahvaltı<br />

anlamında şehir genelinde yaptığımız<br />

analizler sonucunda oluşan eksiklikleri<br />

gördük. Neticesinde hep aynı kalite<br />

malzemeler ve birbirinin kopyası menüler<br />

oluşturulduğu kanaatine vardık. Her<br />

ne kadar içeriksel olarak bizler de bu<br />

konseptlerden uzak olmasak da gerek<br />

ürünlerimiz gerekse servis kalitemiz ile<br />

gelecekte kahvaltı konseptleri arasında<br />

ilk sıralara çıkmayı hedefliyoruz.” diyor.<br />

çiftliğimizden taze ve organik olarak<br />

getiriliyor. Zeytin ve peynirlerimiz bize<br />

özel diyebileceğimiz kadar kalitesine ve<br />

lezzetine güvendiğimiz yerel üreticilerden<br />

tedarik ediliyor. Yine aynı şekilde ekmek,<br />

börek, simit ve poğaçalarımız her<br />

sabah fırınımızdan sıcak sıcak servis<br />

ediliyor. Şarküteri ürünlerimiz kendi<br />

reçetelerimizle kasabımızda hazırlanıyor.<br />

Kısacası mutfaktaki tuzumuza kadar<br />

ayrıntıcı ve farklıyız.”<br />

İçecek menüsüyle de iddialı!<br />

Mevzu Boğaz’da keyifli ve unutulmaz<br />

bir lezzet şöleni yaşatmak olunca<br />

geceye damgasını vuracak içecek<br />

menüsü de bir o kadar iddialı olmalı,<br />

öyle değil mi? Beyaz Bosphorus<br />

Brasserie & Restoran’ın şehrin en<br />

görkemli noktasında muhteşem Boğaz<br />

Billureş Mimarlık<br />

tarafından mimari<br />

tasarım ve uygulaması<br />

yapılan Beyaz Bosphorus<br />

Brasserie & Restoran, özel<br />

dekorasyonuyla oldukça<br />

iddialı. Beyaz ve altın sarısı<br />

tonların ağırlıkta olduğu<br />

mekanda modern, sade<br />

ve klasik çizgiler, Boğaz’ın<br />

turkuaz renkleri ile adeta raks<br />

ediyor.<br />

“Mutfaktaki tuzumuza kadar<br />

ayrıntıcı ve farklıyız”<br />

Peki mekan kahvaltı konseptinde şehrin<br />

yıldız mekanları arasına hangi ürün<br />

ve servisleriyle girecek, usta şef Ay<br />

anlatmaya devam ediyor: “Açılışımıza<br />

kadar yerel ürünlerle alakalı ciddi bir<br />

araştırma ve çalışma yaptık. Reçellerimiz<br />

Mersin’de tamamen doğal meyvelerden<br />

ve hiçbir katkı maddesi kullanılmaksızın<br />

hazırlandı ve güneş ısısında<br />

yoğunlaştırıldı. Yumurtalarımız Şile’deki<br />

manzarasına eşlik eden yiyecek ve<br />

içecek menüleriyle lezzeti bir keyifli bir<br />

deneyime dönüştürmeyi amaçladığını<br />

söyleyen usta şef, mekanın içecek<br />

menüsüyle ilgili iddiasını ise şu<br />

cümleleriyle anlatıyor: “Burada her<br />

biri birbirinden taze ve lezzetli alkolsüz<br />

kokteyl menüsü, smoothie’ler, Uzak Doğu<br />

ülkelerinde elle toplanarak, hiçbir işlem<br />

görmeden hazırlanan bitki çayları ile her<br />

yaştan ve her kesimden misafirlerimizin<br />

daha şimdiden beğenisini kazanmış<br />

durumdayız.”<br />

Turgut Ay Kimdir?<br />

1993 yılında aşçılık mesleğine<br />

başlayan Turgut Ay, yurt içi ve<br />

yurt dışı tecrübeleri haricinde<br />

hem akademik hem de dernek<br />

çalışmalarıyla da sektörün<br />

yakından tanıdığı isimlerden biri.<br />

Özel bir üniversitenin gastronomi ve<br />

mutfak sanatları bölümünde eğitim<br />

görevlisi olarak çalışan Ay, diğer<br />

taraftan Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yardımcılığı<br />

ve Türkiye Aşçılar Milli Takımı’nın<br />

da kaptanı.


hotel restaurant<br />

104 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Bağdat Caddesi’nin<br />

En yeni Avrupa’lısı<br />

Brightside Coffee<br />

Dünyanın en seçkin kahve çeşitleri ile üçüncü dalga<br />

kahvelerinden oluşan zengin mönüsü ve birbirinden leziz<br />

tatlı ve unlu mamullerini bir arada bulabileceğiniz kahve<br />

zinciri Brightside Coffee’nin ilk şubesi, 16 Haziran’da Bağdat<br />

Cadde’sinde açıldı. 2018 yılına kadar İstanbul’un farklı<br />

yerlerinde 3 yeni şubesinin daha açılması planlanıyor.<br />

Avrupa konseptini yansıtan<br />

Viyana menşeili Brightside<br />

Coffee, ilk şubesini İstanbul’un<br />

en gözde yerlerinden biri olan Bağdat<br />

Caddesi, Şaşkınbakkal’da açtı. 16<br />

Haziran’da basına görücüye çıkan ve<br />

Bağdat Cadde’sine yepyeni bir renk<br />

getirecek olan Brightside Coffee,<br />

İstanbul’un en seçkin mekanlarından<br />

biri olmaya aday.<br />

Albaba: “İstanbul’da üç yeni şube<br />

daha açacağız”<br />

Brightside Coffee CEO’su Hani Albaba<br />

açılışta basına yaptığı konuşmada,<br />

neden yatırım için Türkiye’yi<br />

seçtiklerini şöyle anlattı: “Yaptığımız<br />

derin araştırmalar sonucunda Türk<br />

halkının günlük olarak evlerinin<br />

dışında 8-10 bardak çay ve kahve<br />

içtiğini gördük. İstanbul, dünyanın<br />

15. büyük metropollerinden biri<br />

ve şehir halkı günlük ortalama 1<br />

saat evin dışında vakit geçiriyor.<br />

Bu süre içinde mutlaka kahve ve<br />

çay tüketiyor. Almanya’da yapılan<br />

araştırmaya göre Türkiye, dünyanın<br />

en büyük 5. çay tüketen ülkesi. Bu<br />

nedenle yatırım için Türkiye’yi seçtik.<br />

” Yabancı yatırımcı olarak Türkiye ile<br />

ilgili değerlendirmelerde de bulunan<br />

Albaba, şuanda yatırımın risk gibi<br />

görülse de büyük bir fırsat olarak da<br />

değerlendirilebileceğini dile getirdi.<br />

Albaba, Bu nedenle en iyi iş planının<br />

vizyon olduğunu iletti. İlkini Bağdat<br />

Caddesi’nde açtıkları Brightside<br />

Coffee’nin yeni şubelerini bu yıl içinde<br />

açmayı hedeflediklerinin müjdesini de<br />

verdi.<br />

“En iyi kaliteyi nasıl sunacağımızı<br />

çok iyi biliyoruz”<br />

Uzun yıllardır Avusturya’da yaşayan<br />

bir Suriyeli aileden gelmelerinin<br />

kendilerini bu işte ayrıcalıklı kıldığını<br />

da belirten Albaba, bu iki ülkenin<br />

kültürlerinin Türk müşterilerine<br />

nasıl davranılacağı konusunda<br />

çok şey öğrettiğini söyledi. Albaba,<br />

“En iyi kaliteyi nasıl sunacağımızı<br />

çok iyi biliyoruz ve Avrupa’daki<br />

hizmet standardına odaklanıyoruz.<br />

İstanbulluları hiçbir yerde<br />

bulamayacakları lezzette kahve<br />

içmeye davet ediyoruz” dedi.<br />

Kahvaltı seçenekleriyle de<br />

müşterilerine zengin bir mönü<br />

çeşitliliği sunan Brightside Cofee,<br />

Kuravasanları, özel sandviçleriyle<br />

olduğu kadar bu yazın favorileri<br />

olacak birbirinden farklı soğuk içecek<br />

seçenekleriyle de Bağdat Caddesi’nde<br />

adından bahsettirecek bir mekan<br />

olmaya hazırlanıyor.


106<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Leb-i Derya<br />

Aksazlar<br />

İkinci şubesiyle Aksazlar Koyu’nda<br />

Fethiye’de lezzet, eğlence, keyif ve dinlence adresi arıyorsanız, en yeni adresiniz Leb-i<br />

Derya Aksazlar olsun! Genel müdürlüğünü profesyonel şeflik deneyimleriyle de çok<br />

yakından tanıdığımız Onur Arslan’ın yaptığı mekan, Fethiye Koca Çalış mevkisinin daha<br />

şimdiden gözdesi olmuş, Fethiye severlere duyurulur!...


Leb-i Derya Aksazlar, yenilenen yüzüyle Fethiye Koca Çalış<br />

mevkisinde, Bakraç Beach Park’ın ikinci şubesi olarak<br />

hizmete girdi. 20 Mayıs <strong>2017</strong> tarihinde Bakraç Turizm<br />

bünyesinde Figen & Nebi Akgül tarafından açılan işletmenin<br />

genel müdürlüğünü ise Onur Arslan yapıyor.<br />

Fethiye merkeze 7 km mesafede, Aksazlar Koyu’nda lezzet<br />

tutkunlarını ağırlamaya başlayan Leb-i Derya Aksazlar, yerli<br />

misafirlerinin yanı sıra çok sayıda yabancı turistin de uğrak<br />

noktalarından biri olmuş. Mekan, aynı zamanda kendisi de<br />

profesyonel bir şef olan Onur Arslan ile birlikte mutfak şefi Zafer<br />

Öztürk’ün güç birliğiyle oldukça profesyonel bir mutfak ekibine<br />

sahip.<br />

Balık, meze ve kahvaltı seçenekleriyle cazip<br />

Özel olarak işlenmiş, üzerinizden negatif enerjiyi anında alan,<br />

ısınmayan, ayağa yapışmayan quartz beyaz kum kaplı bir sahile<br />

açılan mekanın dünya mutfağının en özel tatları ile beraber<br />

taze balık teşhir seçenekleri, meze çeşitleri ve et mangal<br />

ürünleri ile öne çıktığını anlatan Onur Arslan, “Kişiye özel<br />

hazırladığımız bu menülerimizin yanı sıra kahvaltı menümüz,<br />

fast food seçeneklerimiz ve snack menümüz ile de iddialıyız.<br />

İşletmemizde düğün, doğum günü ve toplantı yemekleri gibi özel<br />

günlerde de farklılığını ortaya koymaya başladı.” diyor.<br />

Leb-i Derya Aksazlar’ın şezlong ve şemsiye hizmeti de veren plajında beach kokteyli<br />

bar, vitamin bar ve sıcak servis barı olmak üzere üç ayrı bar alanı mevcut. Tesis<br />

dışında piknik ve kamp alanlarıyla da hizmet sunan Leb-i Derya Aksazlar’da ayrıca<br />

misafirlerin tatilini rahat geçirmeleri düşünülerek kişiye özel kullanım seçenekleriyle<br />

gazeboları da mevcut.


108<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

İtalyan ustalığı ile Amerikan stili<br />

Spring Street Pizzera’da buluştu<br />

Lezzet ilhamını pizzanın ana vatanı Napoli’den, keyifli ruhunu ve servis anlayışını da<br />

Amerika’dan alan, İstanbul’daki ilk adresi olarak Anadolu Yakası’nın parlayan yıldızı<br />

Watergarden Ataşehir’i seçen Spring Street Pizzeria lezzet dünyasına kazandırdığı “Fast<br />

Casual” anlayışı ile benzersiz bir deneyime davet ediyor.<br />

Yeme içme dünyasının en yeni<br />

adresi Spring Street Pizzeria ile<br />

şehre yepyeni bir lezzet konsepti<br />

geldi; “Fast Casual” … Türkiye’deki ilk<br />

durağını İstanbul’un yeni yaşam merkezi<br />

Watergarden Ataşehir olarak seçen<br />

restoran, menüsünde ve ruhunda biraz<br />

İtalyan, biraz da Amerikan bir karakter<br />

barındırıyor. Ustalığını lezzetleriyle ünlü<br />

Napoli’den, keyifli ruhunu ve hızlı, bir o<br />

kadar da ayrıcalıklı servis anlayışını da<br />

Amerika’dan alan restoran, geleneksel<br />

el yapımı, taş fırında pişirilen Napolitan<br />

pizza anlayışının çok kısa zamanda tam<br />

bir lezzet şölenine dönüştürülebildiğini<br />

kanıtlıyor.<br />

Pizza bir İtalyan lezzeti ancak<br />

onu dünyaya tanıtan Amerika…<br />

İsmini 1905 yılında Amerika’da ilk<br />

Napolitan Pizzeria’nin kurulduğu Spring<br />

Street NYC bölgesinden alan ve bu<br />

lezzet efsanesini tüm ruhuyla Türkiye’de<br />

yaşatmayı amaç edinen Spring Street<br />

Pizzeria, konseptinin odak noktasını<br />

İtalyan lezzetlerinin Amerikalaşmış<br />

versiyonlarını tanıtmak üzerine oluşturdu.


Söz konusu hem lezzet hem de<br />

hızlı servis olunca restoranda<br />

elbette bu işin can damarı<br />

olan Napoli’den çok özel bir<br />

fırın getirmiş. Türkiye’de çok<br />

nadir bulunan bu fırının<br />

en önemli özelliği 90 saniye<br />

kadar kısa bir zamanda<br />

damaklarda iz bırakan<br />

enfes Napolitan pizzalar<br />

pişirmesi…<br />

İtalyan, bir o kadar da Amerikan<br />

“Fast Casual” anlayışı ile lezzet severlere<br />

benzersiz deneyimler yaşatan restorannın<br />

İtalyan, bir o kadar da Amerikan karakteri<br />

sadece menüsüne yansımıyor; mekanın<br />

mimarisinden servisine, mutfağından<br />

masaları süsleyen detaylara kadar<br />

bütününde bu ruhu yaşıyor, kendinizi yurt<br />

dışındaymış gibi hissediyorsunuz.<br />

Mutfakta Murat Bozok imzası<br />

Spring Street Pizzeria’nın menüsünde<br />

İtalya’ya ve Amerika’ya gittiğinizde<br />

mutlaka tatmanız gereken en özel<br />

lezzetleri buluyorsunuz. Mutfaktaki<br />

ustalığını Türkiye’nin ve dünyanın<br />

ünlü şeflerinden Murat Bozok’a<br />

emanet eden Spring Street Pizzeria’da<br />

çorbalardan başlangıçlara, salatalardan<br />

makarnalara, tavuk kanatlarından panini<br />

sandviçlere, pizzalardan calzoneler ve<br />

tatlılara kadar oldukça zengin çeşitler<br />

yer alıyor. Asıl kahramanı Napoli işi<br />

pizzaları olan restoranda yenen enfes<br />

pizzaların lezzetini tam anlamıyla<br />

İstanbul’da yaşatıyor. Napoli, pizzanın<br />

ilk doğduğu yani bu lezzet kültürünün<br />

ana merkezi olarak bilinir. Hamurundan<br />

mayasına, ağızda keyifle dağılan<br />

kabarık kenarlarından taze ve kaliteli<br />

malzemelerine pizzanın en iyi ve en<br />

ideal lezzetini sergiler. Napoli pizzasının<br />

karakterini oluşturan diğer özellikler ise<br />

üzerinde peynirden çok sos olmasıdır.<br />

Ayrıca ortası da biraz ıslak bırakılır ve<br />

sosla peynirin enfes harmanını yaşatır.


hotel restaurant<br />

110 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Bodrum’un yeni tadı<br />

Tatlıcı<br />

Sağlıklı beslenmeyi tercih<br />

edenlerin Bodrum’daki yeni<br />

adresi Tatlıcı, misafirlerini<br />

tatlı bir gülümse ile uğurluyor.<br />

Katkı maddeleri, kimyasal ürünler,<br />

tatlandırıcılar ve gıda boyaları gibi<br />

maddeleri kullanmadan doğal, el<br />

yapımı, kaliteli malzemeler ile lezzetli<br />

tatlı ve pastalar üreten atölye Tatlıcı,<br />

sağlıklı beslenmeyi tercih eden ve tatlı<br />

sevenlere Bodrum’da üç farklı mekan<br />

da hizmet veriyor. Her biri birbirinden<br />

farklı lezzetlerini tadan misafirler ise<br />

mekandan tatlı bir gülümseme ile<br />

ayrılıyor.<br />

Merkezi Bitez<br />

Merkezi Bodrum Bitez’de yer alan<br />

Tatlıcı’da menüsünde yer alan, Belçika<br />

çikolatalı profiterol, yıldız anason ile<br />

demlenmiş vişne soslu damla sakızlı<br />

muhallebi, yaban mersini, vişne soslu<br />

ve limon soslu cheesecake, diyet<br />

yapanlar için badem sütü ile demlenen<br />

chia pudingi, yoğun kakaolu vegan kek<br />

ve diğer tüm ürünlerini kahve ve çay<br />

eşliğinde tadabiliyorsunuz.<br />

Bodrum’da üç şubesi var<br />

Sultans of the Dance - Dansın<br />

Sultanları’nda dansçı olarak tanışan<br />

ve İstanbul’da kariyerlerine birçok<br />

projelerde devam eden Karpat Deviren<br />

ve Emre Çelik tarafından hayata geçirilen<br />

Tatlıcı, ilk olarak Yalıkavak’ta Eski Moda<br />

içinde açıldı. Şu an Bodrum’da 3 şubesi<br />

bulunan Tatlıcı’da tadılan tatlar aynı<br />

zamanda Tatlıcı’nın sahibi olan Karpat<br />

Deviren’e ait. Tatlıcı’da özel sipariş<br />

üzerine düğün, doğum günü pastaları<br />

gibi tasarlanabiliyor ve butik yapımı, katkı<br />

maddesiz özel tatları ile her damağa<br />

hitap edebiliyor.


Bodrum’da<br />

eğlencenin yeni adresi<br />

29 Food<br />

Bar<br />

Bu yazın en gözde<br />

mekânı 29 Food<br />

Bar, Bodrum’daki<br />

eğlence anlayışına<br />

yepyeni bir soluk<br />

getiriyor. DJ<br />

performanslarıyla<br />

29 Food Bar,<br />

haftanın her gününe<br />

farklı bir ritim<br />

kazandırıyor.<br />

29’un kusursuzluk anlayışıyla hizmet sunan<br />

29 Food Bar, bu yaz sezonunda Bodrum<br />

Yalıkavak Palmarina’da gece hayatının<br />

nabzını tutuyor. Şık dekorasyonu, lezzetli<br />

atıştırmalıkları ve müzikleriyle 29 Food Bar,<br />

açıldığı günden bu yana haftanın her günü<br />

kaliteli eğlenceye ev sahipliği yapıyor.<br />

7 Eylül’e kadar her Perşembe DJ<br />

Mahmut Orhan’ı ağırlıyor<br />

Eşsiz ambiyansıyla kısa zamanda Bodrum’un<br />

en popüler mekanlarından olan mekan, 7<br />

Eylül’e kadar her Perşembe DJ Mahmut<br />

Orhan’ı ağırlıyor. Performansları ile kendi<br />

müdavim kitlesi olan DJ Mahmut Orhan, yaz<br />

boyunca Perşembe akşamları eğlenceyi doruğa<br />

taşıyacak. DJ Melon, her Cuma ve Cumartesi<br />

gecesi müzikleri ile hafta sonu eğlencesini<br />

başlatırken, Pazar akşamları DJ kabinini<br />

Cüneyt Öztürk’e devrediyor. Cüneyt Öztürk, 9<br />

& 16 Temmuz ve 6 Ağustos Pazar günleri özel<br />

setleri ile 29’da eğlencenin ritmini yükseltecek.<br />

Keyifli yemek ve<br />

eğlenceyi bir arada<br />

sunan 29 Food Bar,<br />

Türkiye’nin önde gelen<br />

DJ’lerinin yanı sıra<br />

yaz boyunca sürpriz<br />

isimleri de ağırlamaya<br />

hazırlanıyor.


112<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

mekan<br />

Çırağan<br />

Sarayı’nın<br />

yazlık mekanı<br />

Bosphorus Grill<br />

açıldı<br />

Çırağan Palace Kempinski<br />

İstanbul’un Boğaz’ın tam üzerinde<br />

yer alan yazlık mekanı Bosphorus<br />

Grill, yenilenen konseptiyle öğle<br />

ve akşam yemekleri için bu yaz da<br />

şehrin en iddialısı!<br />

İstanbul’un ve ışıklarının doyasıya izlendiği, çeşit<br />

çeşit ızgara etleri ve balıklarıyla meşhur mekan,<br />

yaz akşamları boyunca zengin à la carte menüsü<br />

ile Boğaz’ın enfes manzarası eşliğinde konuklarını<br />

bekliyor. Misafirlere geldikleri anda masaya özel<br />

olarak servis edilen iştah açıcı mezeler, ara sıcaklar,<br />

usta şefler tarafından taptaze ve sıcacık hazırlanan<br />

kebap ve döner çeşitleri, ızgara etler ve balıklar<br />

ana yemekler için sunulan birkaç enfes lezzet<br />

seçeneğinden sadece bazıları. Tüm bunların yanı sıra<br />

birbirinden leziz mantı çeşitleri ve peynirli, pastırmalı,<br />

ıspanaklı, patatesli gözlemeler gibi geleneksel Türk<br />

mutfağından sevilen lezzetler de misafirlerin damak<br />

ziyafetini süslüyor. Şık sunumlarla enfes ev yapımı<br />

tatlılar ve yaz mevsimine özel meyveler ise gecenin<br />

son dokunuşu oluyor.<br />

Hem ferahlamak hem lezzet için…<br />

Ayrıca Bosphorus Grill, zengin atıştırmalıkları ve<br />

kokteylleri ile İstanbul’un sıcağından kaçıp püfür püfür<br />

esen konumuyla hem ferahlamak hem de leziz bir öğle<br />

yemeği yemek isteyenlerin de uğrak mekanı oluyor.<br />

Misafirler öğle yemeği için özel hazırlanan zengin à la<br />

carte menüden çeşit çeşit hamburger, pizza, salata,<br />

sandviç gibi atıştırmalıkların yanı sıra; et ve balık<br />

çeşitleri, ev yapımı nefis tatlı ve dondurma çeşitlerine<br />

kadar birçok lezzetten sipariş ederek Boğaz’ın keyfini<br />

çıkartabiliyor.


Hem<br />

damağınıza<br />

hem ruhunuza<br />

hitap eden bir<br />

mekan<br />

Bodrum<br />

Pier<br />

Milta Bodrum Marina’da<br />

yer alan Bodrum<br />

Pier, etkileyici Kale<br />

manzarası ve canlı müzik<br />

performanslarıyla 12 ay<br />

boyunca misafirlerinin<br />

ruhuna, seçkin menüleri<br />

ile de damağına hitap<br />

ediyor.<br />

Bodrum, yaz sezonunda ağırladığı 2<br />

milyon yerli, 800 bin yabancı turist<br />

ile Türkiye’nin en gözde turizm<br />

merkezlerinden biri. Bodrum’un en<br />

güzel noktası Milta Bodrum Marina’da<br />

yer alan, yerli yabancı pek çok turistin<br />

uğrak noktası olan Bodrum Pier,<br />

seçkin menüleri, birbirinden ünlü<br />

sanatçıların canlı performanslarıyla bu<br />

yaz müşterilerine unutulmaz saatler<br />

yaşatmayı vaat ediyor.<br />

Kale manzarası eşliğinde yemek<br />

Toplu yemek sektöründe Türkiye’nin ilk<br />

üç markası arasında yer alan Parıltım<br />

bünyesindeki Bodrum Pier, etkileyici<br />

Kale manzarasına karşı keyifle yemek<br />

isteyenler için ideal bir ortam oluşturuyor.<br />

Bodrum Pier’in işletmecisi Zeynep Eşiyok,<br />

12 ay boyunca hizmet veren restoranda<br />

misafirlerin hem ruhuna hem de<br />

damağına hitap ettiklerini söyledi. Kışın<br />

100, yazın 200 kişilik kapasiteye sahip<br />

Bodrum Pier’in menüsünün, Şef Ahmet<br />

Yavuz tarafından özenle oluşturulduğunu<br />

kaydeden Eşiyok; “Alakart menümüzün<br />

yanı sıra gruplar için hazırlanan özel fix<br />

menülerle de mekanımız, Bodrum’da yer<br />

alan şirketlerin göz bebeği haline geldi”<br />

dedi.<br />

Havuz partisi de var bayi<br />

toplantısı da...<br />

Zeynep Eşiyok, isteyenlerin gündüzleri<br />

havuz başında, şık bir ortamda,<br />

isteyenlerin akşam canlı müzik<br />

performanslarıyla, Bodrum Pier’de keyifli<br />

vakit geçirebileceklerini kaydetti. Eşiyok,<br />

“Parıltım’ın bünyesinde olmanın verdiği<br />

avantajla catering hizmeti verebilme<br />

yeteneğine de sahibiz. Bodrum Pier<br />

ayrıca, havuz partileri, düğün nişan<br />

organizasyonları, mezuniyet törenleri,<br />

doğum günü partileri, bayi toplantıları gibi<br />

etkinlikler için de ideal bir mekan” dedi.


hotel restaurant<br />

114 & hi-tech<br />

dekorasyon<br />

Düşlediğiniz<br />

yaz bahçeleri<br />

Seramiksan’dan<br />

Sıcak yaz günlerinde en çok zaman geçirilen<br />

balkon, bahçe, teraslar Seramiksan ile<br />

davetkar mekanlara dönüşüyor…<br />

Yazın dinamik ruhundan esinlenen Seramiksan, dış<br />

yaşam alanlarında da doğanın içinde yaşıyormuş hissi<br />

verecek birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Balkon,<br />

bahçe ve teraslar huzur veren ve dinlendirici tasarımlarla gün<br />

boyu zaman geçirilen keyifli yaşam alanları oluyor.<br />

Ferah, doğal renkler<br />

eramiksan Garden serisi sade motifi ile ferah, doğal<br />

renkleriyle de dingin bir atmosfer sunuyor. Seramiksan’ın<br />

Garden serisi ile evinizin bahçesinde, yazlık mekânlarınızda<br />

aradığınız doğallığı yaşatabilirsiniz.<br />

Doğal mermer, bahçe taşı görünümü ve dokusunun seramiğe<br />

işlendiği Seramiksan Molivos serisi doğayı dış yaşam<br />

alanlarına taşıyor. Tarz mekanlar isteyenler estetik görünümü<br />

ve ferahlatıcı etkisiyle Molivos serisini tercih ediyor.<br />

Doğanın içinde yaşıyormuş gibi…<br />

Ahşabın en doğal görünümünün yansıdığı Seramiksan Teak<br />

serisi doğanın içinde yaşıyormuş hissi vererek keyifli yaşam<br />

alanları yaratıyor. Akçaağaç, ceviz ve venge olmak üzere üç<br />

farklı renk alternatifi bulunan seri ahşabın çarpıcı güzelliğini<br />

ve sıcaklığını dış yaşam alanlarında da yaşatıyor.


116<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Mitsubishi Electric’ten yeni nesil<br />

akıllı otomasyon çözümleri<br />

Elektrik, elektronik ve otomasyon<br />

sektörlerinin öncü markası Mitsubishi<br />

Electric, yeni nesil frekans inverterleri<br />

ile tesislere ve projelere akıllı otomasyon<br />

çözümleri sunuyor.<br />

Yanspot: Yüzde 60’a varan enerji tasarrufu<br />

ve 10 yıldan fazla hizmet ömrü ile dikkat<br />

çeken Mitsubishi Electric frekans inverterleri,<br />

işletme maliyetlerini ciddi oranda azaltıyor.<br />

Minimum duruş süresi ve maksimum sistem<br />

kullanılabilirliği ile öne çıkan mekanik dostu<br />

frekans inverterleri, üst düzey güvenlik<br />

avantajının yanı sıra kolay ve hızlı kurulum<br />

imkanı tanıyor. Mitsubishi Electric’in Sanayi<br />

4.0’a uyumlu yeni ürünü “Panolu Inverter<br />

Çözüm Platformu” ise yeni nesil otomasyon<br />

ürünlerini tek çatı altında toplayarak<br />

endüstriyel tesislere ve alt yapı projelerine<br />

kısa sürede devreye alma imkanı tanıyor.<br />

Üstün teknolojisi, çevreci yaklaşımı<br />

ve pek çok farklı sektöre yönelik<br />

yüksek kaliteye sahip inovatif<br />

çözümleri ile tanınan Mitsubishi Electric,<br />

fabrika otomasyon sistemlerinin<br />

önemli bir bileşenini oluşturan frekans<br />

inverterleri ile her türlü ihtiyaca uygun<br />

akıllı çözümler sunuyor. 30 yıldan<br />

fazla süredir dünya çapında satılan 20<br />

milyonu aşkın cihazla ve ayda 80 bin<br />

adet üretim kapasitesi ile dünyanın en<br />

çok driver üretimi yapan üreticilerinden<br />

biri konumunda olan Mitsubishi Electric,<br />

sürekli olarak değişken hızlı sürücü<br />

teknolojisine yenilikler sağlıyor. Yeni nesil<br />

64 bit RISC işlemciler, gelişmiş yazılım<br />

modelleri ve en modern güç elektroniği<br />

teknolojisi, bugünün Mitsubishi Electric<br />

değişken hızlı sürücü çözümlerini güçlü<br />

ve kullanımı kolay çözümler haline<br />

getiriyor. Mitsubishi Electric, farklı pazar<br />

ve müşterilerin özel ihtiyaçlarına yönelik<br />

olarak yenilikçi, esnek ve güvenilir sürücü<br />

çözümleri sunuyor.<br />

Yüzde 60’a varan enerji tasarrufu<br />

Mitsubishi Electric inverterleri, minimum<br />

güç tüketimi ile maksimum sürücü<br />

kapasitesi kullanımı sağlayarak gerçek


enerji tasarrufu sunuyor. Manyetik akı<br />

optimizasyonu, bağlı motorun yalnızca<br />

optimum verimlilik için gerekli tam<br />

manyetik akı miktarını almasını sağlıyor.<br />

Motorlar normalde bir gerilim/frekans<br />

kontrol sistemi kullandığı için bu<br />

durum özellikle düşük hızlarda önem<br />

kazanıyor. Geleneksel şebekeden elektrik<br />

kullanımına kıyasla yüzde 60’lara varan<br />

oranda tasarruf sağlayarak sistemin<br />

işletme maliyetlerini en aza indiriyorlar.<br />

10 yıldan fazla hizmet ömrü<br />

Mitsubishi Electric frekans inverterleri,<br />

güvenilirlikleri ve uzun ömürlü olmaları<br />

açısından sektörde tanınırlığı en yüksek<br />

ürünler arasında yer alıyor. Oldukça<br />

yüksek performanslı, ısıya dayanıklı<br />

kapasitörler, yalıtımlı yataklara sahip<br />

fanlar ve özel yağlama gresleri sayesinde<br />

tüm seriler 10 yıl üzerinde bir hizmet<br />

ömrü sunuyor. Soğutulan hava akışı,<br />

elektronik ekipmanlara değil, yalnızca<br />

ısı soğutucularına temas ediyor. Böylece<br />

ekipmanlar üzerinde toz veya kir<br />

birikmiyor. Tek veya çok katlı verniğe<br />

sahip elektronik kartlar, aşırı kirli<br />

ortamlara karşı çok iyi korunuyor. Bu da<br />

hizmet ömrünü artıran başka bir özellik<br />

olarak öne çıkıyor.<br />

Minimum duruş süresi, maksimum<br />

sistem kullanılabilirliği<br />

İşletim koşullarında bir kötüleşme<br />

olması ya da bir arıza beklenmesi<br />

durumunda, sistem açık metin iletileri<br />

göndererek ya da bunları daha üst<br />

seviyedeki sistemlere ileterek önleyici<br />

birtakım tedbirler alınması için<br />

tavsiyelerde bulunuyor. Bu bakımdan,<br />

bakım personelinin arızaları belirlemek<br />

için özel bir diagnostik uzmanlığına<br />

sahip olmalarına gerek kalmıyor. Bakım<br />

personeli sürücü iletilerini görebiliyor,<br />

gerekli aksiyonları alabiliyor ve gereken<br />

tüm bakım çalışmalarını planlayabiliyor.<br />

Bunun sonucunda, duruş süresi minimize<br />

edilirken, sistem kullanılabilirliği<br />

maksimize ediliyor ve maliyette düşüş<br />

sağlıyor. Bu özelliğin net sonucu olarak,<br />

kritik unsurlar için sistem bakımı<br />

önceden planlanabiliyor ve daha uzun<br />

servis ömrü sağlanıyor.<br />

Yüksek performans ve parça ömrü<br />

sağlayan güvenlik fonksiyonu<br />

Tüm serilerde, EN 61800-5-2’e SIL2<br />

standartlarına uygun “Güvenli Tork<br />

Kapalı” fonksiyonu, motoru beslemeden<br />

ayıran ve beklenmeyen bir yeniden<br />

başlatmayı engelleyen standart bir<br />

fonksiyon olarak bulunuyor. Böylelikle ani<br />

gelişen, riskli durumlarda motor duruşa<br />

geçiyor. Kontaktörlü geleneksel teknoloji<br />

ile karşılaştırıldığında bu entegre<br />

edilmiş güvenlik fonksiyonu; donanım,<br />

kablolama ve bakım işlemlerini azaltarak<br />

daha yüksek performans ve parça ömrü<br />

sağlıyor.<br />

Kolay ve hızlı kurulum<br />

Tüm frekans inverterleri kolay kullanım<br />

ve yapılandırma ile optimize edilmiş<br />

kontrol ve veri yönetimi olanakları<br />

sunuyor. Entegre kontrol terminalleri,<br />

tek tuşla dijital arama, kopyalama<br />

fonksiyonlu çoklu dil kontrol paneli ve<br />

net hata mesajı ekranları, güncel sürücü<br />

durumu hakkında anında anlaşılır bilgi<br />

sağlıyor.<br />

Mitsubishi Electric’ten Sanayi 4.0’a<br />

uyumlu yeni ürün<br />

İleri otomasyon sistemleriyle dünya<br />

genelinde üreticiler tarafından tercih<br />

edilen teknoloji öncüsü Mitsubishi<br />

Electric, Sanayi 4.0’a uyumlu yeni ürünü<br />

“Panolu Inverter Çözüm Platformu”nu<br />

kullanıcılarına sunuyor. Türk sanayisine<br />

yüksek katma değerli ileri teknoloji<br />

otomasyon çözümleri sağlayan Mitsubishi<br />

Electric, “Panolu Inverter Çözüm<br />

Platformu” ile yenilikçi otomasyon<br />

sistem çözümlerini tek çatı altında<br />

topluyor. Dış kabini Türkiye’de üretilecek<br />

platform, endüstriyel tesislere ve alt yapı<br />

projelerine kısa sürede devreye alma<br />

imkanı sunuyor.


118<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Sistem 9<br />

Digital Signage’nın nereye<br />

gittiğini araştırdı Dijitalleşme 10<br />

konuda yarar sağlıyor.<br />

Dünyada “Digital Signage”, Türkiye’de ise<br />

Sistem 9’un “Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />

Ekranları” adıyla yaygınlaştırdığı sistem, son<br />

yıllarda hızlı bir büyüme kaydetti. Dünyada<br />

henüz genç bir sektör olan bu alan birçok<br />

sektöre sayısız yararlar sağlıyor. Sistem 9<br />

yönetimi, bu yararları 10 madde altında özetledi.<br />

Türkiye’de “Dijital Yayın ve<br />

Bilgilendirme Ekranları” olarak<br />

yaygınlaşan Digital Signage,<br />

hemen hemen her alan ve sektörde<br />

kullanılabilen yeni nesil bir yayın,<br />

reklam, duyuru ve bilgilendirme<br />

sistemidir. Kurum ve kuruluşların<br />

hedef kitlelerine tanıtım ve bilgilerini,<br />

fotoğraf, dijital afişler, videolar ve<br />

etkileyici sloganlarla LED ekranlar<br />

üzerinden yapıyor. Günümüzde “Dijital<br />

Yayın ve Bilgilendirme Ekranları”<br />

alanı hızla gelişiyor. Markets &<br />

Markets’in yaptığı araştırmaya<br />

göre, 2015 yılında pazarın hacmi<br />

16,8 milyar dolar seviyesindeydi. Bu<br />

hacmin 2022’ye kadar yüzde 62’lik<br />

bir büyümeyle 27,3 milyar dolara<br />

yükseleceği tahmin ediliyor. Her<br />

ölçekteki kurum ve kuruluşa “Geleceğe<br />

Taşıyan Dijital Çözümler” ilkesiyle<br />

hizmet veren Sistem 9’un Pazarlama<br />

ve Kurumsal İletişim Müdürü Harun<br />

Akol, böylesine hızlı büyümenin<br />

nedenlerini şöyle açıklıyor: “Sistem<br />

tüketici deneyimini en üst düzeye<br />

çıkarabilecek bir güce sahip. Sistemin<br />

özellikle teknoloji odaklı etkileşim<br />

sağlaması gibi avantajlarından dolayı<br />

da kullanıcılarının beğenisini topluyor.<br />

Tüm bu özellikler Dijital Yayın ve<br />

Bilgilendirme Ekranlarının hızla<br />

büyümesine yol açıyor.”<br />

Dijital ekranların 10 avantajı<br />

Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />

Ekranlarının (Digital Signage) her<br />

ölçek ve her sektördeki kuruluşa<br />

çeşitli avantajlar sunduğunu<br />

vurgulayan Sistem 9 Pazarlama ve<br />

Kurumsal İletişim Müdürü Harun<br />

Akol, konuyla ilgili olarak şu bilgileri<br />

veriyor: “Yapılan araştırmalar dijital<br />

ekranlarda gösterilen bilgi, duyuru ve<br />

reklamların geri dönüş oranı yüzde 83<br />

olarak ölçülüyor. Dijital ekranlardaki<br />

içerikler satışları ortalama olarak<br />

yüzde 29 artırıyor. Bu ekranlar,<br />

müşteri sadakatini yüzde 46, müşteri<br />

memnuniyetini ise yüzde 46 çoğaltıyor.<br />

Toplam satış hacminde yüzde 31,8’lik<br />

yükselişe neden olurken, tekrar satın<br />

almalarda da yüzde 32,8’lik artışlar<br />

getiriyor. Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />

Ekranları mağaza içi trafiği yüzde 32,8<br />

artırıyor. Müşterilerin mağaza içindeki<br />

kalış süresini yüzde 30 artırırken,<br />

ödeme öncesi kuyruklarda algılanan<br />

bekleme süresini ise yüzde 35 azaltıyor.<br />

Dijital ekranların marka farkındalığı<br />

üzerindeki etkisi yüzde 47,7 olarak<br />

ortaya çıkıyor. Müşterilerinin yüzde<br />

59’nun ekranlarda gösterilen reklam<br />

hakkında ayrıntılı bilgi talep ettiği<br />

gözlendi. Digital Signage güvenlikle<br />

ilgili iletişim bilgilendirmelerinde iş<br />

yeri kaza oranlarını yüzde 20 azaltıp,<br />

çalışanların üretkenliğini de yüzde 20<br />

artırıyor.”


Neden<br />

Isı Pompası?<br />

Isı pompası cihazları çok farklı<br />

kapasitelerde mevcut olup, her<br />

boyuttaki bina için ısıtma, soğutma ve<br />

sıcak su imkanı sağlar. Isı pompaları<br />

bunu yaparken doğadaki enerjiden<br />

(dış hava, toprak, deniz, yeraltı suyu<br />

gibi) faydalanarak çalıştığından çok<br />

daha az enerji harcar. Her boyutta bina<br />

için tasarlanabilir. Gelişen teknoloji<br />

sayesinde, doğru kurgulanıp seçildiğinde,<br />

-20c dış hava koşullarında dahi<br />

verimli ısıtma ve sıcak su sağlayabilir.<br />

Her tip bina için, soğutma grubu ile<br />

soğutup kazan ile ısıtmak yerine tek<br />

bir ısı pompası ile ısıtıp soğutmak,<br />

tüm Dünya da gittikçe artan bir<br />

uygulamadır. Isı pompaları deniz ve yer<br />

altı suyu, ya da toprak kaynaklı olarak<br />

kurgulanabildiklerinde çok daha yüksek<br />

oranda verim sağlayabilirler. Bu konuda<br />

Türkiye’de her tip uygulamanın yapılmış<br />

çalışan örnekleri bulunmaktadır.<br />

Enerji Verimliliği: Ayrı kazan ve soğutma<br />

cihazı yerine tek bir cihaz olarak<br />

çalıştığında toplam harcadığı enerji daha<br />

azdır. AVM’lerde her mağaza için ayrı<br />

cihaz kullanıldığında cihazlar arasında<br />

ısı geri kazanımı sağlar. % 100 taze hava<br />

çözümlerinde çok yüksek verimlilikte<br />

çalışır. Sıcak su üretiminde özellikle ılık<br />

havalarda çok yüksek verimde çalışır.<br />

Mimaride Esneklik: Farklı ünitelerde çok<br />

geniş bir iç ünite seçeneği olduğundan,<br />

her mekana uygun bir iç ünite tipi<br />

mevcuttur. Mimari ihtiyaca uygun olarak<br />

kolayca uygulanabilir. Doğru sistem<br />

kurulumu ile her kullanıcı bağımsız<br />

olarak ısıtma ve soğutma yapabilir.<br />

Düşük Yatırım ve Bakım Maliyeti:<br />

Yatırımcı açısından değerlendirildiğinde<br />

ise ana cihazların kullanıcılar tarafından<br />

alınıyor olması mekanik olarak ilk<br />

yatırımda %50’nin üzerinde tasarruf, satış<br />

ve kiralamada da avantaj sağlar. Uzun<br />

ömürlü düşük bakım maliyetine sahip<br />

sistemlerdir.<br />

Güvenilir Teknoloji: Türkiye ve Dünya’da<br />

denenmiş ve uzun yıllardır kullanılan bir<br />

teknolojidir. Türkiye’de toprak kaynaklı,<br />

deniz ve göl kaynaklı, yer altı suyu ile<br />

çalışan birçok uygulama mevcuttur. Hatta<br />

Avrupa’nın en büyük yer altı suyu kaynaklı<br />

uygulaması, Avrupa’nın 5. büyük toprak<br />

kaynaklı uygulaması ve Avrupa’nın en<br />

büyük deniz kaynaklı uygulamalarından<br />

bir kısmı Türkiye’de çalışmaktadır.<br />

Geniş Cihaz Seçim İmkanı: Isı<br />

pompası, tek bir cihaz tipi değildir. 1 kw<br />

kapasiteden 10,000 kw kapasitelere kadar<br />

çok farklı tipte ve boyutta birçok farklı ısı<br />

pompası cihazı mevcuttur. Önemli olan<br />

her tip bina için uygun ısı pompası sistem<br />

ve modellerinin seçilerek uygulanmasıdır.<br />

En çok kullanılan cihazlardan bir kısmı<br />

şunlardır;<br />

VRF ısı pompaları: Mitsubishi Heavy, yeni<br />

KXZ Serisi<br />

Değişken üfleme sıcaklığı kontrolü ile<br />

%34’e varan enerji tasarrufu ve optimize<br />

edilmiş kompresör motor dizaynı ile<br />

yüksek verim sağlıyor. Yeni su soğutmalı<br />

KXZW serisi ise yüksek katlı binalar için<br />

enerji verimliliği yüksek klima çözümleri<br />

sunuyor.<br />

Paket Klima ısı pompaları: LENNOX, yeni<br />

ENERGY Serisi<br />

Frekans kontrollü kompresör<br />

teknolojisini kullanan LENNOX yeni<br />

“ENERGY” serisi paket klima üniteleri,<br />

Eurovent A sınıfı enerji verimliliğine<br />

sahiptir. Tek bir paket cihaz ile tüm<br />

soğutma, ısıtma, havalandırma ve<br />

filtrasyon ihtiyacına çözüm sunar.<br />

Su ve Toprak kaynaklı ısı pompaları:<br />

Climate Master, Tranquility Serisi<br />

Amerikan ARI standart sertifikasına sahip<br />

Climate Master ısı pompaları, özellikle<br />

AVM lerde yüksek verimde çözümler<br />

sağlamaktadır.


hotel restaurant<br />

120 & hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Bosch Termoteknik<br />

yoğuşmalı kombide gene pazar lideri<br />

Termoteknik iş kolunda dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şirketleri arasında<br />

yer alan Bosch Termoteknik, Manisa fabrikasında gerçekleştirdiği, Bosch ve<br />

Buderus markalı yoğuşmalı kombi üretimleri ile sektördeki liderliğini koruyor.<br />

İngiliz BRG Building Solutions<br />

firması tarafından <strong>2017</strong> yılında<br />

Avrupa Isıtıcı pazarına ilişkin<br />

olarak yayımlanan raporuna göre<br />

Bosch Termoteknik, yoğuşmalı<br />

kombi kategorisinde Bosch ve<br />

Buderus markalarıyla pazarda<br />

liderliği elinde bulunduruyor. Bosch<br />

2016 yılı genelinde sektörde birinci<br />

olurken, Buderus ise ikincilikle onu<br />

takip etti.<br />

25 yılda 6 milyon kombi<br />

üretti<br />

Bosch Termoteknik, 2016 yılında 700 bin adet<br />

kombi üretimiyle tarihi bir rekor kırdı. Bosch’un<br />

dünyadaki en büyük kombi üretim merkezi olan<br />

Manisa Fabrikasında 25 yılda üretilen kombi sayısı<br />

6 milyon adedi aştı. Bosch Termoteknik’in Manisa<br />

Fabrikası, 2016 yılında 700 bin adetle tarihinin en<br />

yüksek kombi üretimini gerçekleştirdi. 2016 yılında<br />

rekorlarına bir yenisini ekleyen Manisa Fabrikası,<br />

böylece ‘üretim üssü’ unvanını da pekiştirdi. 25<br />

yıldır faaliyet gösteren fabrikada kurulduğundan<br />

bu yana üretilen cihaz sayısı ise 6 milyon âdeti aştı.<br />

Termoteknik iş kolunda dünya çapında öne çıkan<br />

tesisler arasında yer alan Bosch Ter-moteknik<br />

Manisa Fabrikası’nda, dünyanın dört bir yanındaki<br />

41 ülke için, 551 ayrı tip kombinin imalatı yapılıyor.<br />

Üretimde kullanılan ana komponent ve parçaların<br />

imalatı da fabrikada yapılıyor. Bu hammadde ve<br />

komponentlerin yaklaşık %70’i yerli yan sanayiden<br />

temin edilerek üretim gerçekleştiriliyor.


Turizmciler<br />

AR-VR’den nasıl<br />

yararlanmalı?<br />

Son zamanlarda Augmented Reality<br />

(AR: Artırılmış Gerçeklik) ve Virtual<br />

Realty (VR: Sanal Gerçeklik)<br />

sözcüklerini sıkça duyar olduk. İkisi<br />

de henüz emekleme aşamasında olan<br />

yeni teknolojiler, bunlara uygun cihaz<br />

fiyatlarının düşmesiyle birlikte kullanımının<br />

yaygınlaşarak turizm sektörünün önüne<br />

yeni fırsatlar çıkacağı belirtiliyor. TUYED<br />

yönetimi, bu fırsatlarından önce AR ve<br />

VR’nin ne olduğunu araştırıp özetledi.<br />

AR (Artırılmış Gerçeklik), bilgisayarla<br />

oluşturulan iyileştirilmiş görüntüleri, var<br />

olan bir gerçekliğin üzerine yerleştirip,<br />

bunlara etkileşim yeteneği katma<br />

teknolojisidir. Bu teknolojide, mobil cihazlar<br />

kullanılarak bir anlamda o görüntüler<br />

gerçek dünya ile harmanlanıyor. Artırılmış<br />

gerçeklik, akıllı telefonlar, tabletler<br />

gibi mobil cihazları kullanarak, gerçek<br />

dünyadan alınan dijital fotoğraf, grafik<br />

gibi nesneler üzerinde oynamalar yaparak<br />

yansıtıyor.<br />

VR (Sanal Gerçeklik) ise, gerçek hayatta<br />

bir ortamın veya durumun yapay, bilgisayar<br />

tarafından üretilen bir benzetim veya<br />

yeniden yaratılmasıdır. Bu teknolojide,<br />

gözlük takan kullanıcının, başta görme ve<br />

işitme duyularını uyarılarak, ona bir simüle<br />

gerçekliği yaşatılıyor. Sanal gerçeklik,<br />

tamamen üretilen ve yönlendirilen kendi<br />

gerçeğini yaratıyor. Bu iki teknoloji<br />

birbirinin tamamlayıcı mı yoksa rakibi mi?<br />

Uzmanlar bu soruya henüz net bir yanıt<br />

veremiyor. Yanıt net değil ama dünya devi<br />

şirketlerin her iki alandaki yatırımları<br />

net bir şekilde artıyor. İrili-ufaklı mevcut<br />

şirketlerin yanı sıra, günümüzün önde<br />

gelen Facebook, Snapchat ve WeChat gibi<br />

sosyal medya platformları VR’ı etkin şekilde<br />

kullanmaya hazırlanıyor.<br />

Pazarın hacmi büyüyecek<br />

Travel for Eyes, konuyla ilgili ‘Turizmde<br />

Sanal Gerçekliğin Yeri Var mı?’ başlıklı bir<br />

rapor hazırladı. TUYED yönetimi, söz konusu<br />

rapordan da yararlanıp AR ve VR’nin turizm<br />

sektörüne sunabileceği fırsatları araştırdı.<br />

Rapora göre, Samsung Gear, Microsoft<br />

HoloLens ile AR alanına yöneliyor. Dünya<br />

devi firmalar bu alanlara yönelik uygulama<br />

yazılımlarına hız veriyor. Araştırma şirketi<br />

Digi-Capital uzmanları, AR’ın 2021’de 108<br />

milyar dolar, VR’ın ise 83 milyar dolarlık bir<br />

pazar büyüklüğe ulaşacağını öngörüyor.Söz<br />

konusu uygulamalar gezgine, tatil merkezi<br />

seçiminden yol tarifine, gezilip görülecek<br />

cazibe merkezlerinden yemek yenebilecek<br />

yerlere kadar geniş yelpazede kılavuzluk<br />

yapıp bilgiler sunuyor. Önümüzdeki<br />

yıllarda piyasaya çıkacak yeni nesil cep<br />

telefonlarının, iki teknolojiye de uygun<br />

uygulamalarla donatılması bekleniyor.<br />

Böylece söz konusu uygulamaların<br />

kullanımı daha da yaygınlaşmış olacak.<br />

GfK uzmanlarından Paul Simpson, geçen<br />

yıl PlayStation VR’nin piyasaya çıkmasıyla<br />

birlikte bir şeylerin değişmeye başladığını<br />

belirterek “Microsoft’un HoloLens’in<br />

piyasaya sürmesi, dev şirketin AR yazılımına<br />

başladığını gösteriyor” diyor.<br />

Eyefor Travel Araştırmalar Merkezi<br />

Başkanı Alex Hadwick, AR ve VR piyasanın<br />

hala küçük olduğunu hatırlattıktan sonra<br />

“Şimdilik karşımıza sınırlı içerikler çıkıyor.<br />

Büyük şirketlerin çoğu bu alandaki<br />

yatırımlarını henüz tamamlamış değil.<br />

Dolayısıyla bu aşamada bir seyahat<br />

markasının ‘Hepsi içinde’ anlayışıyla<br />

ortaya çıkması için vakit henüz erken.<br />

Hem cihaz fiyatların giderek düşecek<br />

olması hem de bu alanda sunulacak olan<br />

imkânların genişleyecek olmasından dolayı<br />

önümüzdeki dönem turizm cephesinde ciddi<br />

değişimlere gebe” diye ekliyor.<br />

VR-AR’den yararlanmanın 10 püf noktası<br />

• Sanal gerçeklik gezginleri bir cihazla,<br />

gerçek dünyayı taklit eden bir ortamda<br />

dolaştırıyor. Siz de bu ortamı kontrollü<br />

olarak süsleyip tatilcilerin hayallerini<br />

zenginleştirin.<br />

• Orta vadede VR’yi tüketiciyle yüz yüze<br />

görüşüp onunla etkileşime geçebilecek<br />

şekilde geliştirin. Nesne değil, deneyim<br />

sattığınızı aklınızdan çıkarmayın.<br />

• Sanal gerçeklikte cihazların gezme<br />

deneyimini yok etmeyip, arttırdığı<br />

unutmayın.<br />

• Sanal gerçeklik, Michelin yıldızlı<br />

restoranın tadını veremez, ama siz<br />

gezginlerde bu deneyimi yaşama hissini<br />

uyandıracak hale getirebilirsiniz.<br />

• VR’nin içerik maliyetlerini düşürüp,<br />

içeriklerinizi de tatilciyi harekete geçirmeye<br />

teşvik edecek şekilde oluşturun.<br />

• Oluşturacağınız bilgilerin, destinasyondaki<br />

etkinliklerden satın alınabilecek özgün<br />

hediyelik eşyaya kadar ihtiyaç duyulan geniş<br />

bir yelpazeyi kapsamasına dikkat edin.<br />

• Sanal gerçekliği, destinasyonun sahip<br />

olduğu değerleri arttırmak için doğru<br />

kullanın.<br />

• Markanızı VR’ye uygun ürünler sunabilir<br />

hale getirin. Markanıza duyarlılık ve<br />

kapsayıcılığı eklemeyi de ihmal etmeyin.<br />

• VR veya AR uygulamalarınızı akıllı<br />

telefonlarda da kullanılabilecek şekilde<br />

geliştirin.<br />

• Sanal gerçekliğin, maddi veya fiziki<br />

engellerden dolayı seyahat edemeyenlere<br />

inanılmaz deneyimler sunduğunu aklınızdan<br />

çıkarmayın.<br />

Haber: TUYED


122<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

İmalat<br />

bedeli<br />

Yazar Thomas Charlton genellikle hatalı bir şekilde kullanılan “özgürlüğün bedeli sonsuz<br />

ihtiyattır” ifadesini ilk kullanan kişidir. Eğer su şartlandırma sektöründe çalışmış olsaydı, Thomas<br />

Charlton “imalatın bedeli sonsuz ihtiyattır” derdi. Soğutma kuleleri, kullanılmadıklarında tek bir<br />

yıl içinde 275 kg asılı kalan madde biriktirebildiğinden bu kavram için kusursuz bir somut örnek<br />

oluşturmaktadır. NCH Europe’un Su Şartlandırma İnovasyon Platformunun Pazarlama Müdürü<br />

olarak görev yapmakta olan Simona Vasilescu, bunun verimlilikten üretkenliğe kadar her şeyi<br />

olumsuz etkileyebilen çeşitli sorunlara neden olabileceğini belirtmektedir.<br />

Güvenlik en önemli sorunlardan<br />

biridir; çünkü soğutma kuleleri<br />

Legionella gibi patojenler için<br />

elverişli şartları sağlayabilir. Bu nedenle,<br />

çalışanların ve tesisin yakınlarında<br />

yaşayan halkın korunması için yeterli<br />

bir su şartlandırmanın uygulanması<br />

gereklidir. Suyun şartlandırılmasında<br />

gösterilen ihmalkârlık aşırı ve gereksiz<br />

elektrik kullanımı ile sonuçlanabilir.<br />

Soğutma kuleleriyle ilgili olarak düzenli<br />

bir şekilde ortaya çıkan sorunlarla<br />

baş etmek için atılması gereken ilk<br />

adım ne tür bir soğutma kulesine<br />

sahip olduğunuzun tanımlanmasıdır.<br />

Endüstriyel evaporatif kondenserlar<br />

ve çekişli soğutma kuleleri birbiriyle<br />

karıştırılmaktadır; ama ikisinin arasında<br />

çok belirgin bir fark bulunmaktadır.<br />

Çekişli soğutma kulelerinde, isminden<br />

de anlaşılacağı üzere, kulenin dışındaki<br />

hava bir hava girişinden içeri girer ve<br />

içerisinin soğutulması için kullanılır.<br />

Evaporatif kondenserlardaysa, bir tüp<br />

içinde bulunan gaz suyun üzerinden<br />

akıp yoğunlaşma yarattığı bir ısı<br />

transferi süreci ile soğutulur. Çekişli<br />

soğutma kuleleri, esasında, büyük<br />

hava yıkayıcılarıdır. Bu nedenle, en<br />

problemli konular su kaynağına giren<br />

dış kirleticilerden kaynaklanmaktadır.<br />

Dış soğutmaya dayanan bu tür büyük<br />

yapılarda, polen veya ince kum<br />

gibi taneciklerin sisteme girmesini<br />

engellemek imkânsızdır. Bu çözülmez<br />

maddeler sisteme bir kez girince,<br />

yüzeylere yerleştir ve tortu oluşturur.<br />

Buna cüruf bağlama adı verilir.<br />

Cüruf bağlama ile kışır oluşumunu<br />

birbirinden ayırt etmek önemlidir. Her<br />

ikisi de ekipman üzerinde tortu oluştursa<br />

da, ikisinin arasında farklı bir su<br />

şartlandırma çözümünün uygulanmasını<br />

gerektiren önemli bir fark bulunmaktadır.<br />

Sisteminizdeki ince kum çözünmez<br />

ve sonunda sisteminizi tıkayan ve<br />

sonrasında mikrobiyolojik cüruf<br />

bağlamayı hızlandıran bir çamur<br />

oluşturur. Oysa kışır oluşumu karbonat<br />

içeren su içinde kalsiyum iyonları<br />

mevcut olduğunda ortaya çıkar. Bunun<br />

sonucunda borular üzerinde kristaller<br />

oluşur ve bu kristaller arıtılana ve<br />

ortadan kaldırılana dek büyümeye<br />

devam eder ve verimliliği etkilerken,<br />

maddi masraflar oluşturur. Evaporatif<br />

kondenserlar benzer sorunlarla karşı<br />

karşıya kalır, ama bu sorunların etkisi<br />

farklıdır. Örneğin sülfat azaltan bakteriler<br />

kirlenme sürecinde su kaynağına<br />

karışırsa, bu tür bir soğutma kulesinde<br />

verimlilik üzerindeki etki çok hızlı bir<br />

şekilde hissedilir. Su demir borulardan<br />

akarken, bakteriler yüzeyi esir alır ve<br />

sülfit tozu tortuları oluşturmaya başlar.<br />

Bu tortular korozyonu hızlandırır<br />

ve sistemin mikrobiyolojik kaynaklı<br />

korozyonun kurbanı olmasına neden olur.<br />

Zararlı kirleticilerin gelişimini önlemek<br />

için suyun şartlandırmasının sihirli bir<br />

formülü veya bir sırrı bulunmamaktadır.<br />

Bu kimyayla ilgilidir. Kullandığınız<br />

soğutma kulesini anlamak ve onu<br />

bekleyen sorunları tanımlamak sizin<br />

inhibitörler veya öldürücü biyositler<br />

gibi en uygun kimyasalların doğru<br />

dozunu tanımlayabileceğiniz için, sizin<br />

bu sorunları çözmeye hazır olduğunuz<br />

anlamına gelir. İşte bunun için NCH<br />

Europe gibi bir şirketle çalışmanız işinizi<br />

kolaylaştırır. Bizim su şartlandırma<br />

çözümlerimiz tamamen bireysel<br />

sistemlerinin benzersiz ihtiyaçlarına<br />

cevap vermektedir. Bununla beraber, biz<br />

izleme ve bakım süreçlerine kesintisiz bir<br />

destek vermekteyiz. Soğutma kulenizde<br />

dolaşmakta olan sudan düzenli olarak<br />

numune alınması ve test edilmesi bizim<br />

sizi potansiyel sorunlarınızın önünde<br />

tutmamıza olanak verir. Her şeyin temiz,<br />

güvenli ve iyi çalışır durumda tutulması<br />

için sabit bir takip ve sonsuz bir ihtiyat<br />

gereklidir. Bunun boş ve sancılı bir<br />

hayal olduğunu düşünebilirsiniz. Su<br />

arıtımı ihmal ederseniz karşılaşacağınız<br />

kesintiler ve maliyetler kadar acı<br />

verirsiniz.


Yiğit Genç<br />

Panasonic Eco Solutions<br />

Türkiye Proje Satış<br />

Müdürlüğü<br />

Yangın Alarm Sistemleri<br />

Satış Sorumlusu<br />

Yangın algılama<br />

sistemleri hayat<br />

kurtarıyor<br />

İster konut ister ofis ya da otel gibi ticari<br />

binalar olsun, tüm yaşam alanlarında<br />

insan güvenliği en öncelikli konu. Bu<br />

noktada özellikle yangın ve benzeri<br />

risklere karşı gerekli güvenlik önlemlerini<br />

almak gerekiyor. Bu önlemlerin başında<br />

ise yangın algılama sistemleri ilk akla<br />

gelenler. Dünyaca ünlü Japon markası<br />

Panasonic, şimdi entegre güvenlik<br />

çözümleri ile Türkiye pazarına güvenli ve<br />

tam entegre çözümler sunuyor.<br />

Güvenlik sektöründe ürünler 3<br />

segmente ayrılıyor…<br />

Piyasa 3 segmentten oluşuyor; alt<br />

segment, orta segment ve üst segment.<br />

Alt segmentte, çalışıp çalışmadığı belli<br />

olmayan düşük kaliteli ürünler söz<br />

konusu. Orta segment, alım gücü belli<br />

bir limitte olan müşterilere hitap ediyor.<br />

Üst segment ise güvenlik ve kalitenin<br />

üst düzey olduğu projelerde kullanılıyor.<br />

Panasonic ürünleri de bu son grupta…<br />

Dünya sınıfı koruma…<br />

Yüksek doğruluk performansıyla başarısı<br />

dünyada birçok endüstride kanıtlanan<br />

Panasonic Yangın Algılama Sistemleri,<br />

30 yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı<br />

koruma sunuyor. Yangına karşı doğru<br />

zamanda doğru alarmın yanı sıra<br />

yangına yol açabilecek durumları da<br />

önceden bildirmek üzere tasarlanmış<br />

teknolojisiyle ürünler, tüm binalar için<br />

gereken güvenlik ve emniyeti profesyonel<br />

çözümlerle buluşturuyor. Panasonic<br />

Yangın Alarm Sistemleri, hem kontrol<br />

panellerinde hem de dedektörlerde ileri<br />

teknolojilerin kullanılması sayesinde,<br />

yüksek güvenirliliğin yanı sıra yanlış<br />

alarm sayısında azalmayı da garanti<br />

ediyor. Yeni nesil yangın algılama sistemi<br />

EBL512 G3, ortama uyum sağlayan<br />

dedektörlerle birlikte çalışan benzersiz<br />

işlevsellik, kendini uyarlama ve interaktif<br />

özellikleriyle binalara, iş yerlerine<br />

güvenlik, koruma ve konfor sunuyor.<br />

Türkiye’de güvenlik sektörü<br />

gelişiyor…<br />

Yangın güvenlik sektöründe akıllı<br />

dedektörler tercih ediliyor. Örneğin;<br />

Panasonic dedektörler ortamı algılayıp<br />

hassasiyete göre algılama seviyesini<br />

ayarlıyor. Sistemlerin daha az yalancı<br />

alarm vermesi üzerine çalışmalar<br />

yapılıyor. Yangın güvenlik ürünleri sadece<br />

ticari işletmelerde kullanılmıyor. Konut<br />

projelerinde de yangın sistemlerine önem<br />

veriliyor. Ama en büyük sıkıntı konut<br />

projelerinde kullanıcıların yanıltılması...<br />

Sektör içerisinde denetimler yeterli<br />

değil; kurulan sistemler denetlenmiyor.<br />

Küçük işletmelerde işletme sahibi, yangın<br />

tüpü koyarak yangından korunduğunu<br />

düşünüyor. Türkiye’de güvenlik sektörü<br />

gelişiyor ancak yangın güvenliği<br />

alanında yeterli bilinç oluşmuş değil,<br />

denetimler ise daha üst düzey projelerde<br />

yapılıyor. Konut projelerinde ve düşük<br />

segmentli projelerde yangın yönetmeliği<br />

uygulanmıyor.<br />

Avrupa’da denetimler daha<br />

sıkı…<br />

Avrupa’da, güvenlik sektöründeki<br />

denetimleri sigorta şirketleri yapıyor.<br />

Denetimler sıkı tutuluyor; kullanmış<br />

olduğunuz güvenlik ürünlerinin kaliteli<br />

olması gerekiyor. Türkiye’deki sigorta<br />

primleriyle, Avrupa’daki sigorta<br />

primlerinin belirlenmesi de çok<br />

farklı. Türkiye’de kameranın var olup<br />

olmadığına göre prim düşürülürken;<br />

Avrupa’da kameranın kalitesine göre çok<br />

daha düşük olabiliyor. Özellikle büyük<br />

ölçekli fabrikalarda kullandığınız yangın<br />

sistemi sigorta primlerinin; kameraya<br />

göre çok daha fazla etkisi var. Siz ne<br />

kadar kaliteli bir sistem kurarsanız;<br />

sigortadaki eksper arkadaşlar daha<br />

düşük primler çıkartabiliyor.


hotel restaurant<br />

124 & hi-tech<br />

ürün<br />

İnoksan’dan profesyonel mutfaklara yeni ürün<br />

SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucu<br />

İnoksan, özellikle yaz aylarında gıda ve içecek muhafazasında sorun yaşayan<br />

ve daha fazla alana ihtiyaç duyan işletmelerin soğuk depolama ihtiyacını<br />

karşılamak üzere SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucu’yu geliştirdi.<br />

Profesyonel mutfak donanımlarıyla dünya çapında<br />

tercih edilen İnoksan, otel, restoran, bar, cafe ve<br />

market gibi işletmelerin soğuk depolama ihtiyacını<br />

SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucusu ile karşılıyor.<br />

SDF 140, özellikle sıcak yaz aylarında önemi daha da<br />

artan kaliteli soğuk depolama alanına olan ihtiyacı<br />

en iyi şekilde karşılarken, tekerlek, cam kapı ve ilave<br />

tel raf eklenebilme özelliğiyle işletmelere ürünü<br />

özelleştirme fırsatı da sağlıyor.<br />

Fanlı, üflemeli soğutma sistemi, dijital termostat ve<br />

kilitli kapılar ile özel kapı ve yaylı menteşe sistemli<br />

ve yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz çelik raf<br />

tutucusuna sahip SDF 140, dijital özelliğine bağlı<br />

olarak kondanser temizleme uyarısı, yüksek/alçak<br />

sıcaklık alarmı ve gıda koruma özellikleriyle de dikkat<br />

çekiyor.<br />

SDF 140 Depo Tipi Derin Dondurucu Özellikleri<br />

• İç derinlik: GN 2/1(56,5 cm /65 cm) kapasiteye uygunluk<br />

• Dijital termometre ve termostat - otomatik defrostlu<br />

• Fanlı soğutma.<br />

• İç-Dış Gövde Sacları Paslanmaz Çelik<br />

• Çevre dostu ve 45 kg/m³ 134A Çevre Dostu CFC Free<br />

Poliüretan İzolasyon<br />

• Yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz çelik raf tutuculu<br />

• Temizlenebilir ve yerinden sökülebilir manyetik contalı<br />

• Özel kapı ve yaylı menteşe sistemli<br />

• Şık ve ergonomik tasarım<br />

• Yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz özel ayaklı<br />

• Soğutma Gazı: R 404 A / R 134 A<br />

• Dış ortam sıcaklığı: +43°C’dir. (-2/+8 için)<br />

• Dış ortam sıcaklığı: +43°C’dir. (-10/-20 için)<br />

• Çalışma voltajı: 220-230 V 50Hz


hotel restaurant<br />

126 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Geberit ile koku gider,<br />

temiz hava kalır<br />

İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, DuoFresh ile<br />

kötü kokuları klozetin içinde hapsederek kokuları<br />

kumanda kapağının arkasındaki aktif karbon filtresi<br />

sayesinde temizliyor. Havalandırma borularından<br />

veya diğer havalandırma sistemlerinden bağımsız<br />

olarak çalışan DuoFresh ile Geberit, banyoların<br />

temiz havayla buluşmasına olanak tanıyor. Geberit<br />

DuoFresh gömme rezervuar sisteminde koku alma<br />

ünitesi istenirse kumanda kapağındaki düğme ile<br />

kolayca kontrol edebiliyor ve 10 dakika içinde ortamı<br />

temizleyen sistem, devreye girebiliyor. Pratiklik ve<br />

kullanım kolaylığı sunan Geberit, DuoFresh gömme<br />

rezervuar sistemi ile ortamı havalandırmak için<br />

cam açılması gerekli olmadığından enerji kaybı da<br />

önlenmiş oluyor.<br />

Nouvelle Cuisine<br />

ile zarif tasarım, kalıcı<br />

zarafet!<br />

Nouvelle Cuisine serisi zarif tasarımı ve kalıcı zarafeti ile fine<br />

dining restoranların ilk tercihi oluyor. Lüks için ideal bir çalışma<br />

yüzeyi sunan seri tutkularını yemek sunumlarında keşfetmek ve<br />

denemek isteyen şefler için özgürlük sunuyor. Çarpıcı tasarımları ile<br />

Nouvelle Cuisine koleksiyonu her sunumu bir sıra dışı bir deneyime<br />

dönüştürme iddiasında!<br />

Renklerin dokusunu yaşam alanınıza<br />

Celest Anahtar-Prizler ile dahil edin<br />

Gökyüzünün açık olduğu, sabahları güneş ışığının<br />

evin içine dolduğu, aydınlık ve ferah bir yazı kim<br />

hayal etmez ki… Peki, bu hayali dekorasyonla<br />

taçlandırmak... İşte Legrand’ın Celest Anahtar-<br />

Prizleri, farklı renk ve estetik tasarımıyla<br />

mekanlarınızın dekorasyonuna farklı bir hava<br />

katıyor. Dikdörtgen ve dairenin mükemmel uyumunu<br />

yaşam alanlarına taşıyan Celest Anahtar-Prizler,<br />

tasarımından hiçbir ödün vermeden pratikliğini ve<br />

işlevselliği bir bütün olarak kullanıcısına sunuyor.<br />

Yenilikçi renk ve doku çeşitliliğiyle konfor, iletişim,<br />

güvenlik ve kontrol işlevlerine inovasyon getiren<br />

Celest, günlük enerji tüketimini azaltmaya ve kontrol<br />

etmeye de yardımcı oluyor.<br />

Panasonic<br />

Yangın Algılama<br />

ve Güvenlik<br />

Çözümleri<br />

Şimdi Türkiye’de…<br />

VİKO by Panasonic, Türkiye’deki faaliyetlerini hız kesmeden<br />

sürdürüyor. Dünyaca ünlü Japon markası Panasonic, şimdi<br />

profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri<br />

ile Türkiye pazarına güvenli ve tam entegre çözümler sunuyor.<br />

Yüksek doğruluk performansıyla başarısı dünyada birçok<br />

endüstride kanıtlanan Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, 30<br />

yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı koruma sunuyor. Yangına karşı<br />

doğru zamanda doğru alarmın yanı sıra yangına yol açabilecek<br />

durumları da önceden bildirmek üzere tasarlanmış teknolojisiyle<br />

Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, tüm binalar için gereken<br />

güvenlik ve emniyeti profesyonel çözümlerle buluşturuyor.


Jumbo’dan yazlık<br />

ikramlıklar…<br />

Yaz günlerini çağıran ikramlıklarda doğru seçim<br />

şimdi Jumbo’da… Yalın formu ve paslanmaz çelikten<br />

üretilen tasarımı ile Jumbo 8000 konik kaseler<br />

her türlü küçük ikramlıklarınızda yoğun kullanıma<br />

dayanıklı olacak şekilde üretilmiştir. İç içe geçip<br />

depolanabilen kaseler, dondurma sunumu veya<br />

çerezlik olarak farklı kullanım seçeneklerine uygun.<br />

İkram aksesuarları serisinde dörtlü olarak satışa<br />

sunulan 8000 konik çerezlik/dondurmalığı yine<br />

zamansız tasarımların öncüsü Jumbo tarafından<br />

üretilen paslanmaz çelik dondurma kaşıkları ile<br />

tamamlayabilir yaz günlerinde kurulan sofralarda<br />

keyifli anlar geçirebilirsiniz.<br />

TP-Link’ten çok güçlü<br />

WiFi Menzil Genişletici<br />

Dünya kablosuz ağ pazarının lideri TP-Link, yeni ve çok güçlü bir<br />

WiFi menzil genişletici modelini duyurdu. RE500 model adlı ürün,<br />

üstün genişletme aralığı, dört harici anteni ve gelişmiş son teknoloji<br />

donanımı ile WiFi menzilini –teorik olarak- 1300 metrekareye (14.000<br />

ft2) kadar genişletebiliyor. Yeni nesil kablosuz ağ standardı 802.11ac<br />

destekli olan RE500, büyük ev ve ofisler için ideal bir WiFi genişletme<br />

çözümü. Sadece WiFi menzilini genişletmekle kalmayan ürün, aynı<br />

zamanda çok yüksek kablosuz hız desteği de sunuyor. Toplamda<br />

1900Mbps kablosuz hızlara (5GHz bandında 1300Mbps, 2.4GHz<br />

bandında 600Mbps) ulaşabilen RE500, eşzamanlı çift kanal desteği ile<br />

geleneksel menzil genişleticilere göre üç kat daha hızlı veri iletiyor.<br />

3x3 MU-MIMO teknolojisine sahip olan cihaz, bekleme süresini<br />

azaltarak WiFi’a bağlanan her aygıt için verimliliği artırıyor. Bu güçlü<br />

teknik özelliklerle 4K video ve online oyun gibi uygulamalar, aynı anda<br />

ve sorunsuzca yapılabiliyor.<br />

Yeni nesil yatak ile<br />

yaz boyu serin uykular!<br />

Adını ve teknolojisini, İtalya’nın dünyaca ünlü lüks spor otomobil markası Lamborghini’den alan yeni nesil yataklar, kişiye özel<br />

uyku çözümleri sunuyor. Markanın “Monaco” model ortopedik yatağı, özel jel dokusu sayesinde yaz boyu serin bir uyku konforu<br />

sağlarken, 3D bant sistemi ile dizayn edilmiş nefes alabilen bielastic kumaş yüzey ise terlemeyi engelliyor. Markanın <strong>2017</strong> tasarımı<br />

Monaco model yatağı, içerisinde bulunan memosoft dolgu malzemesi sayesinde, vücudun yüzeye temas noktalarındaki tüm<br />

boşlukları doldururken, uyku süresince bedeni tam olarak sarıp, yatış pozisyonundan ötürü oluşabilecek eklem ağrıları ve omurga<br />

bozukluklarının da önüne geçiyor. Oda içindeki elektrikli ve elektronik cihazların neden olduğu manyetikleşmeyi engelleyen yaysız<br />

teknolojisi, mite ve akar gibi sağlığa zararlı bakterilerin oluşumuna izin vermeyen hava sirkülasyonlu kumaş yapısı, boşlukta<br />

duruyormuş hissi veren süpersoft kapitone dolgusu ile Monaco model yataklar, kullanıcılarına en ideal uyku çözümü vaad ediyor.


hotel restaurant<br />

128 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Kone Care For Life hizmeti ile<br />

modernizasyon projeleri emin ellerde<br />

Eskiyen ekipmanınıza ücretsiz check-up yaptırmaya hazır<br />

mısınız? Asansör veya yürüyen merdiveniniz için, modernizasyon<br />

çalışmasına başlamadan önce mutlaka nelerin yapılması<br />

gerektiğine yakından bakılması gerekiyor. Özellikle güvenliği,<br />

enerji verimliliği, erişilebilirliği, performansı ve estetik görünümü<br />

gibi konular, büyük önem taşır. Modernizasyon çalışmalarına<br />

başlarken atılacak ilk adım, mevcut tesisatın güvenlik, ekoetkinlik,<br />

erişilebilirlik, performans ve estetiğinin kapsamlı bir<br />

değerlendirmesi. KONE, bu değerlendirmenin sonucu çeşitli<br />

raporlar sunarak sizi detaylı şekilde bilgilendiriyor ve Care<br />

for Life değerlendirmesine dayanarak, ekipmanınızın gerekli<br />

standartlara nasıl getirileceği konusunda bir tavsiyede bulunuyor.<br />

Bu doğrultuda da KONE ReFine ile modernizasyon, KONE<br />

RePower ile modernizasyon paketleri ya da KONE RePlace ile<br />

tam değiştirme gibi üç farklı çözüm öneriyor<br />

Mitsubishi Electric Asansör<br />

ve Yürüyen Merdivenleri’ne<br />

üç dalda ödül<br />

Dünyanın dört bir yanındaki asansör ve yürüyen merdivenleri 80 yıllık<br />

tecrübesiyle denetleyen Hollandalı bağımsız denetleme kuruluşu<br />

Liftinstituut’un her yıl yurtdışında düzenlediği ‘Yılın En İyi Asansör<br />

ve Yürüyen Merdiven Yarışması’ bu sene ilk kez Türkiye’de de<br />

gerçekleştirildi. Liftinstituut’un denetlediği ve belgelendirdiği firmalar<br />

arasında yapılan yarışmada 2016 yılı değerlendirilerek, Türkiye’nin<br />

en iyi asansör ve yürüyen merdiven firmaları seçildi. Her kategoride,<br />

ürünün montajı ve bakımını yapan firma ile ürünün sahibi ve<br />

işletmecisinin ödüllendirildiği yarışmada, teknoloji öncüsü Mitsubishi<br />

Electric üç ayrı kategoride ödüle layık görülerek, ‘Yılın En İyi Elektrikli<br />

Asansör & Yürüyen Merdiven Montajı’, ‘Yılın En İyi Asansör Bakımı’ ve<br />

‘Yılın En İyi Yürüyen Merdiven Bakımı’ ödüllerini kazandı.<br />

Konfor ve enerji tasarrufu garantili<br />

Somfy iç ortam sıcaklık sensörleri<br />

Yazın özellikle camlardan giren güneş ışınları yaşam alanlarının ısısını artırıyor.<br />

Bu da klimaların daha yüksek ayarda çalışması ve daha fazla enerji kullanımı<br />

anlamına geliyor. Somfy, şimdi iç ortam sıcaklık sensörleri ile bu duruma pratik bir<br />

çözüm sunuyor. Bu sayede ortam ısısı arttığında perde ve panjurlarınız otomatik<br />

olarak kapanarak size konfor ve enerji tasarrufu sağlıyor. Somfy iç ortam sıcaklık<br />

sensörleri ile yaşam alanlarının ısısı siz hiçbir çaba sarf etmeden en konforlu<br />

seviye için ayarlanıyor. Konfor ve enerji tasarrufu avantajlarından yararlanmak için<br />

iç ortam sıcaklık sensörleri vantuz yardımıyla istediğiniz yere yerleştirilebiliyor.