You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SWISSOTEL / MOSCOW<br />
OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />
İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />
TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />
YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Banyo Buklet Tepsi<br />
Ceviz Sehpa, Varaklı<br />
Hareketli Ayna<br />
Giysi, Kravat Askısı<br />
Ayakkabı Bağlama<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Kaydırmaz Tepsi<br />
Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />
Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />
Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />
www.demodek.com
<strong>HOTEL</strong> RONESANS / PARIS<br />
OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />
İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />
TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />
YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />
Mantar Sehpa<br />
Minibar Dolabı<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Banyo Buklet<br />
Çanta Askısı<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Varaklı Masa<br />
Cilalı Masif Sehpa<br />
Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />
Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />
Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />
www.demodek.com
Editör<br />
İstanbul’da en iyi nerede serinlemek istersiniz?<br />
Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte İstanbul’un beş yıldızlı otelleri de havuz sezonunu açtı. Üstelik<br />
sadece serin sularında ferahlatmak, bir iki kulaçla günü tamamlatmak için de değil! Prestijli hizmet<br />
ve servis anlayışlarını gün boyu süren rahatlatıcı ikramları, lezzetli ve hafif spesiyalleri, huzur ve<br />
dinginlik veren terapi programları ve keyifli müzik dinletileri ile konuklarının beğenisine sunan<br />
oteller yazın keyfini benzersiz kılmak için kıyasıya rekabetteler!<br />
Hangileri mi? İstanbul’un en gözde ve niş otel havuzlarını sizler için derledik. Temizlik, hijyen ve<br />
güvenlik kaygısı olmaksızın; en iyi servis, en iyi yemek ve en iyi havuz garantisiyle bu adreslerde<br />
yazın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz…<br />
Turizmde uzun seneler otel yöneticiliği yapan Ali Can Aksu, geçtiğimiz yıl itibari ile sektöre<br />
ivme katan iki önemli oluşumun öncülüğünü yaptı. Otellere danışmanlık hizmeti veren<br />
Turizoom International Hotel Management’ın arkasından 14 Nisan <strong>2017</strong> tarihinde Turizm Otel<br />
Yöneticileri Derneği (TÜROYD)’nin de temellerini atan Aksu, dernek haberleri içinde en fazla ses<br />
getiren isimlerden biri oldu. Ali Can Aksu ile TÜROYD ve Turizoom paralelinde turizmde yeni<br />
yapılanmalarını ve devam eden projelerini konuştuk.<br />
Bu sayımızda…<br />
Bir restoran açmak çocukluğundan beri en büyük hayaliydi. Bu kararında elbette turizmci bir<br />
aileden gelmesinin etkisi büyük oldu. İlk stajını yaptığı Divan Pub’ta önce “kahveci güzeli” oldu,<br />
ardından The North Shield’ler ile pub’cı ve arkasından ilk Türk yerli restoran markası Kırkpınar<br />
ile köfteci… Şimdilerde ise Özyeğin Üniversitesi Le Cordon Bleu’nun genç ve donanımlı Türkiye<br />
Direktörü artık!..<br />
Gastronomi sektörünün değerli isimlerinden Defne Ertan Tüysüzoğlu’nun başarılı kariyer<br />
yolculuğunu hiç bilmediğiniz yönleri ile bir de kendinden dinledik…<br />
Aslen tekstilci bir ailenin çocuğudur. Her yaz gelişinde soluğu ya boyama atölyesinde alır ya<br />
muhasebe odasında ya da örmede, dokumada… Oysa gönlünde yatırdığı aslan, daha en başından<br />
mutfaktır. Göçmen kültürünün yemek adabıyla kurulu her keyifli sofrasında aşçılık hayalini bir<br />
adım daha büyütür de, bunu mutfakta yemek yaparken kendisini küçük gözlerle an be an takip<br />
eden annesi bile anlayamaz.<br />
Ününe layık şef Murat Bozok da ilgi çeken aşçılık hikayesi ile bu ayki konuğumuz…<br />
Temmuz sayımızda yine özel içerik konularımız ve samimi röportajlarımızla sizlerleyiz.<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
Hatice Ünal Bilen<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />
İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />
GENEL MÜDÜR<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
YAYIN DANIŞMANLARI<br />
MEHMET SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
YUSUF OKÇU<br />
yusuf.okcu@img.com.tr<br />
HATİCE ÜNAL BİLEN<br />
hatice.unal@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />
Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
CONSEPT TASARIM<br />
BİLGİ İŞLEM<br />
SOSYAL MEDYA<br />
FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />
KAPAK FOTOĞRAFI<br />
KAPAK MEKANI<br />
EMİR ÖMER ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
FATMA DEMİRBAĞ<br />
fatma.demirbag@img.com.tr<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Songül ÇEK<br />
songul.cek@img.com.tr<br />
HAKKI GÜNERKAN<br />
hakki.gunerkan@img.com.tr<br />
Ümit Başer ALKAÇ<br />
Conrad Istanbul Bosphorus<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />
MUHASEBE ve<br />
FİNANS MÜDÜRÜ<br />
ABONE ve DAĞITIM<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
EBRU PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
MUSTAFA AKTAŞ<br />
mustafa.aktas@img.com.tr<br />
NURTEN DEMİR<br />
nurten.demir@img.com.tr<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
İhlas Plaza No:11 A/41<br />
Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />
Tel: 0212 454 30 00<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />
No:1 Kat:4<br />
Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />
Tel: +90 212 604 51 00<br />
Faks: +90 212 604 51 35<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler<br />
48<br />
antre<br />
10 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
18 Ali Can Aksu: “TÜROYD sektöre<br />
hizmet edecek!”<br />
22 Anadolu yeniden öne çıkmaya<br />
başladı<br />
23 Turizm Anadolu’da<br />
24 Turizmde ucuz olmak da yetmiyor<br />
26 Türkiye Festivali 150 bini aşkın<br />
ziyaretçiyi ağırladı<br />
28 Rus turist 15 kat arttı ama hala<br />
2014’ün gerisinde<br />
30 Boutique Style kişiselleştirilmiş<br />
yaz rotalarını çizdi<br />
33 Yeşillenen Otellere turistlerden<br />
tam not<br />
34 Büyük ekonomiler oluşturan<br />
festival sektörü, turizmi de<br />
geliştiriyor<br />
35 Tunç Batum büyüme hedeflerini<br />
açıkladı<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
56 58<br />
36 Dijital pazarlama turizm<br />
sektörünün yüzünü güldürdü<br />
38 <strong>2017</strong> Mavi Bayrak Ödülleri<br />
açıklandı<br />
39 Hollandalı tatilciler Türkiye<br />
tatillerinden çok memnun<br />
40 HolidayCheck paneli gerçekleşti<br />
42 Tezer Öner: “Hey Turist Eller<br />
Yukarı”<br />
43 Kısa süreli kiralamalar kontrol<br />
altında<br />
44 Köfteoğlu: Adıyaman’ın rakipsiz<br />
ürünü Nemrut Dağı’dır<br />
45 Bodrum’da yabancı turist oranı<br />
%23’e çıktı<br />
46 Kongre turizminin şampiyonu<br />
belli oldu<br />
47 Cem Polatoğlu, Gizemli<br />
Kolombiya’yı yazdı<br />
yeni yatırımlar<br />
48 Rixos Hotels, Dubai’nin kalbine<br />
yerleşti: Rixos Premium Dubai<br />
50 TAV 17 yılda 17 havalimanına ulaştı<br />
52 Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar açıldı<br />
53 Rezidor, İstanbul’da “Park Inn by Radisson”<br />
markasıyla yeni bir otel açıyor<br />
54 JW Marriott, DATİ Holding yatırımıyla<br />
İstanbul’a geliyor<br />
yatırım<br />
56 Fethiye’de gerçek bir huzur kalesi: Oyster<br />
Residences<br />
iş’te kadın<br />
58 Kahveci güzelinden Le Cordon Bleu<br />
Türkiye Direktörlüğüne<br />
Bir Defne Ertan Tüysüzoğlu hikayesi…<br />
marka<br />
62 Fikret Belenoğlu: Turizmde canlılık<br />
görüyoruz, 2018 yılı hazırlıklarını<br />
başlattık<br />
64 Ege Seramik, Turquality Destek<br />
Programı kapsamında<br />
66 gioielli DEMO’dan horeca sektörüne<br />
yeni ürünler<br />
68 Mete Plastik yeni markalarıyla hedef<br />
büyüttü
dosya<br />
İstanbul’un ‘beş yıldızlı’<br />
otel havuzları<br />
72 80 102<br />
marka güncel<br />
70 Sektör firmalarından kısa haberler<br />
dosya<br />
72 İstanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel<br />
havuzları<br />
etkinlik<br />
78 MICE’çılar Ramazan’ın en görkemli<br />
iftar davetini Boğaz’da yaşattı!<br />
şef’in gözünden<br />
80 Ününe layık şef: Murat Bozok<br />
gastro güncel<br />
84 Witold Choiński: Türk pazarı bizim<br />
için çok cazip bir hedef<br />
88 Gastronominin yıldız savaşları başlıyor<br />
90 Unilever Paydaş Çalıştayı’nda<br />
geleceğin yol haritası konuşuldu<br />
92 Yemekleriyle Mardin’i değiştiren<br />
kadın Ebru Baybara Demir<br />
93 Antalya’nın yerel lezzetleri dünyaya<br />
tanıtılacak<br />
gastro aktüel<br />
94 Gastronomi sektöründen kısa<br />
haberler<br />
hijyen<br />
100 Eczacıbaşı Profesyonel turizmde<br />
güvenlik konusunu masaya yatırdı<br />
101 Maratem Anti-Mite, yaşam<br />
alanlarını mite’lardan koruyor<br />
yeni mekan<br />
102 Boğaz’ın “lezzet yalısı” Beyaz<br />
Bosphorus Brasserie & Restoran<br />
açıldı<br />
104 Bağdat Caddesi’nin En yeni<br />
Avrupalısı: Brightside Coffee<br />
106 Leb-i Derya Aksazlar Aksazlar<br />
Koyu’nda açıldı<br />
108 İtalyan ustalığı ile Amerikan stili<br />
Spring Street Pizzera’da buluştu<br />
110 Bodrum’un yeni tadı: Tatlıcı<br />
111 Bodrum’da eğlencenin yeni adresi:<br />
29 Food Bar<br />
112 Çırağan Sarayı’nın yazlık mekanı<br />
Bosphorus Grill açıldı<br />
113 Hem damağınıza hem ruhunuza hitap<br />
eden bir mekan; Bodrum Pier<br />
hotel-tech<br />
116 Mitsubishi Electric’ten yeni nesil akıllı<br />
otomasyon çözümleri<br />
118 Sistem 9 Digital Signage’nın nereye<br />
gittiğini araştırdı<br />
119 Neden Isı Pompası?<br />
120 Bosch Termoteknik yoğuşmalı kombide<br />
gene pazar lideri<br />
121 Turizmciler AR-VR’den nasıl<br />
yararlanmalı?<br />
122 İmalat bedeli<br />
123 Yiğit Genç yazdı: Yangın algılama<br />
sistemleri hayat kurtarıyor<br />
ürün<br />
124 İnoksan’dan profesyonel mutfaklara yeni<br />
ürün<br />
ürünler<br />
126-127-128 Yeni ürünler<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
10<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Ajwa Hotel Sultanahmet’e yeni<br />
genel müdür<br />
12 Group altında yer alan Gülab Mimarlık Ofisi tarafından 13.yüzyıl<br />
Selçuklu ve 18.yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan farklı bir kimlikle<br />
artizan/zanaat oteline dönüşen Ajwa Hotel Sultanahmet, yeni göreve<br />
başlayan Genel Müdür Sedat Nemli yönetiminde yoluna devam<br />
ediyor. Turizm sektöründeki 30 yılı aşkın kariyerinde Mısır, ABD,<br />
Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde lüks segmentte yer alan otellerin<br />
açılışlarını gerçekleştiren deneyimli Genel Müdür Sedat Nemli’nin<br />
göreve başlamasıyla Ajwa Hotel Sultanahmet bu alandaki çıtayı daha<br />
da yükseltmeye hazırlanıyor.<br />
TÜROYD ilk yönetim kurulu ve<br />
başkan seçimini gerçekleştirdi<br />
Şehirde tatil keyfi ayrıcalığı<br />
Eser Hotel’lerde<br />
Havalar bu kadar güneşliyken siz henüz tatile gitme fırsatını<br />
yakalayamadıysanız sizleri Eser Hotel’ lerde yapacağınız küçük tatil<br />
molalarına davet ediyoruz. İster Büyükçekmece’deki Eser Premium Hotel’de<br />
gündüz gökyüzünü izleyerek havuzun keyfini çıkarıp akşamları sahilde serin<br />
yürüyüşlerle anın tadını çıkarın. İsterseniz de Silivri’deki Eser Diamond Hotel’de<br />
tüm gün kumsalın ve denizin tadını sonuna kadar çıkarıp rahatlayın. Keyfinize<br />
keyif katacak şehir otellerimizde hafta sonları için planlayacağınız küçük<br />
tatillerle anılarınıza unutulmaz anlar ekleyin.<br />
Türkiye genelinde otel yöneticilerinin ilk kez bir araya gelerek oluşturduğu,<br />
Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TÜROYD) ilk yönetim kurulu ve başkan<br />
seçimini gerçekleştirdi. 13 Haziran Salı günü Ümraniye Crowne Plaza<br />
Hotel’de gerçekleşen Başkan ve Yönetim Kurulu seçimini Ali Can Aksu<br />
ve ekibi oy birliği ile kazandı. Türk turizminin tanıtımında, ülke yararına<br />
ortak fikir ve projeleri hayata geçirmek, turizm sektörüne emek veren<br />
tüm işverenler ve yatırımcılar arasında bağ kurmak üzere hayata geçirilen<br />
TÜROYD; Yönetim Kurulundan bağımsız Denetim ve Disiplin kurlu seçerek<br />
yine bir ilke imza attı. Yönetim Kurulu seçimi sonrası verilen iftar yemeğinde<br />
basın mensupları ile bir araya gelen TÜROYD Başkanı Ali Can Aksu “Turizm<br />
Otel Yöneticileri Derneği birlik ve dayanışmanın tek adresi olacak. Türk<br />
turizminin gelişimi ve mevcut krizin aşılmasına katkıda bulunmanın yanı sıra, Türk otelciliğini uluslararası standartlara taşıyacağız.<br />
Şimdiden 140 bin yatak kapasitesine ulaştık. Hedefimiz 81 il demiştik. Bu sözde ilerlemenin yanı sıra şimdiden Çin, Azerbaycan, Gürcistan,<br />
Kıbrıs, Kazakistan, Dubai, Kuveyt üyelerimiz arasına girdi. Sadece uluslararası arenada değil, ülke içinde etkin rol alacağız. Bölgesel<br />
yönetimleri önemsiyoruz. 9 bölgesel yönetimle çok farklı bir çalışma modeli oluşturacağız. Şeffaf yönetim temel ilkemiz olacak. İşte bu<br />
nedenle bağımsız disiplin ve denetim kurulu oluşturduk. “dedi.<br />
Carlson Rezidor Hotel Grup<br />
sosyal sorumluluk projeleri ile parlıyor<br />
Carlson Rezidor Hotel Grup’un kurumsal olarak yürütülen Responsible Business programı kapsamında; çevreye, insana ve topluma<br />
duyarlılığı temel alan sosyal sorumluluk projeleri, gruba bağlı Türkiye otelleri ile devam ediyor. Geçtiğimiz Ramazan ayında etkinliklere bir<br />
yenisi daha eklenerek Radisson Blu Conference & Airport Hotel Istanbul’da, lösemi hastalığı geçirmiş çocuklar ve aileleri iftar buluşmasında<br />
ağırlandı. Türkiye’deki Radisson Blu ve Park Inn by Radisson otellerinin desteği ile gerçekleşen iftar yemeğine, çocuklar ve ailelerin yer aldığı<br />
145 kişi katıldı. Organizasyona otel yetkililerinin yanı sıra LÖSEV yetkilileri de katılım sağladı. İftar yemeğinden hemen önce misafirler için iki<br />
semazen sahne alarak, misafirlerin keyifle izlediği sema gösterisi sundular.
İyi krema makarnayı tamamen kaplar,<br />
ideal kıvam ve lezzete sahiptir.<br />
Kremalı makarnada<br />
Rama Krema’dan<br />
daha iyisi yok.*<br />
LEZZET VE KIVAMDA<br />
DAHA İYİSİ<br />
YOK*<br />
www.ufs.com<br />
*Ipsos Kör Tadım Ürün Testi - Aralık, 2014: Kremalı Makarna, Kremalı Domates Çorbası ve Tiramisu’da tat ve kıvam kriterlerine göre daha iyisi olmadığı kanıtlanmıştır.
12<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Bitransfer büyümede gaza bastı, hedef Ortadoğu!<br />
Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %500 büyüyen Bitransfer hedef büyüterek, 5 yılda<br />
tüm Türkiye’ye yayılmasının ardından Ortadoğu’ya açılacak. GarantiPartners’ın desteklediği<br />
girişim Bitransfer, online mecralarda yer almak isteyen ve transfer hizmeti veren firmalar ile<br />
hizmet almak isteyen yolcuları bir araya getiriyor. Toplam 12 il, 256 nokta ve 2.550’yi geçkin<br />
güzergahta 700’den fazla kayıtlı araçla güvenli ulaşım hizmeti sunan Bitransfer, anlık bir araç<br />
çağırma uygulaması olmamasıyla sektörde farklılaşıyor. Seyahatini planlayan yolculara hizmet<br />
verme hedefiyle yola çıkan Bitransfer’in D2 ve TÜRSAB Yetki Belgelerine sahip tüm araçları,<br />
havalimanı transferinden noktadan noktaya transfere kadar güvenli bir yolculuk deneyimi<br />
sunuyor.<br />
Murat Yılmaz Servotel yönetim<br />
kadrosuna katıldı<br />
Otel ve gayrimenkul sektöründeki 25 yılı aşkın tecrübesiyle başarılı işlere imza<br />
atan Murat Yılmaz, turizm ve otelcilik hizmetlerinden sorumlu partner olarak<br />
Servotel yönetim kadrosuna katıldı. Dünyada 43 ülkede otel ve gayrimenkul<br />
geliştirme danışmanlığı hizmeti veren Servotel’de göreve başlayan Yılmaz, finans,<br />
otel açılışı, otel operasyonu, otel gayrimenkul geliştirme ve yönetimi alanlarında<br />
sektörün en deneyimli isimleri arasında yer alıyor. Yüksek otelcilik işletmeciliği<br />
öğrenimini Almanya’da Hotelfachschule Koblenz’de tamamlayan Yılmaz, Cornell<br />
Üniversitesi’nde ‘Otel Gayrimenkul Yatırım ve Varlık Yönetimi’ eğitimi aldı. Yılmaz,<br />
iyi derece İngilizce ve Almanca biliyor.<br />
Unutulmaz bir deneyim<br />
The Marmara Bodrum<br />
The Marmara Bodrum, Ege Denizi ve Bodrum Kalesi’ni gören<br />
körfezin panoramik manzarası, titizlikle tasarlanmış iç-dış<br />
dekorasyonu; ikonik detayları ve Akdeniz mutfağının eşsiz<br />
lezzetlerinin sunulduğu Tuti Restaurant, biri yarı olimpik olmak<br />
üzere iki havuzu, kişiye özel servisleri ile sunduğu imkanlarla<br />
lüksün konforla buluştuğu mükemmel bir butik otel. Ayrıca<br />
şehir merkezine yakınlığıyla ulaşım kolaylığıyla, Bodrum ruhunu<br />
gece/gündüz hissetmenizi sağlıyor. İç mimarisi ve tasarımıyla<br />
bölgenin doğal güzelliği ve tarihi dokusuna uyum sağlayan otel,<br />
odalarının konforu ve şıklığıyla misafirlerine mükemmel dinlenme<br />
vaad ediyor. Denize girmek isteyenler için ise bölgenin en güzel<br />
koylarından Türkbükü Flamm Beach’te ücretsiz giriş ve shuttle<br />
imkanı sunuyor.<br />
Sheraton Grubu’nda yeni atama<br />
Sheraton Ankara Hotel & Convention Center ve Lugal, A Luxury Collection Hotel<br />
Ankara’nın yeni Genel Müdürü Sinan Köseoğlu görevine başladı. Köseoğlu,<br />
turizm sektöründeki kariyerine 1988 yılında Club Med ve İstanbul Hilton’da<br />
Yiyecek ve İçecek departmanında başladı. 2014 yılında Marriott grubuna<br />
katılmadan önce Azerbaycan, Bahreyn, Vietnam, Tayland, Bali, Mısır, Fransa<br />
ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Radisson ve Sofitel-Accor zincirlerinde<br />
yöneticilik yaptı. Marriott Moscow Grand Hotel ve Moscow Marriott Royal<br />
Aurora Genel Müdürlüğü görevlerinin ardından, Nisan <strong>2017</strong>’de Sheraton Ankara<br />
ve Lugal Hotel Ankara’nın Genel Müdürlüğüne atandı. 2012 yılında Cornell<br />
Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlayan Sinan Köseoğlu, Altunizade<br />
Özel Otelcilik Lisesi’nin ardından Hacettepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik<br />
bölümünden mezun oldu.
14<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Rahatlamanın ve stresten arınmanın<br />
şehirdeki adresi<br />
The Sofa Hotel GreenSpa<br />
Şehrin içinde keyifli saatler geçirmek ve kendinizi şımartmak istiyorsanız,<br />
rotanızı The Sofa Hotel GreenSpa’ya çevirmenizi öneriyoruz. Şehirdeki kaçış<br />
adresinizde; klasik ve geleneksel tüm dünya masajlarından kişiye özel<br />
Türk Hamamına, keseli -köpüklü hamam sefasından cilt yenilenmesi ve<br />
gençleşmesinde dünyanın en prestijli markalarından olan Environ Vitamin<br />
Terapileri ile farklılık yaratan yüz ve vücut bakımlarına kadar tam bir sağlık<br />
hizmeti sizi bekliyor.<br />
ICCA Akdeniz Bölge Başkanlığı’na<br />
ICVB Genel Müdürü Hicran Özbük seçildi<br />
ICVB-İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürü Hicran Özbük, ICCA-<br />
Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin, Mediterranean Chapter-<br />
Akdeniz Bölge Başkanı seçildi. Özbük, iki yıl boyunca sürdüreceği Başkanlık<br />
görevini 30 Haziran itibariyle devralmış bulunuyor. Özbük, konuya ilişkin<br />
yaptığı değerlendirmede; “ICCA’nın en fazla üyesi bulunan Akdeniz Bölgesi’nin<br />
Başkanlığını devralmış olduğum için heyecanlıyım. Akdeniz Bölgesi üyeleri olarak<br />
birlikte güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Bu sayede hem bölgemizin, hem<br />
de ülkemiz ve şehrimizin mevcut kongre ve toplantı olanaklarını dünyaya daha<br />
rahat anlatabilmek adına çalışmalarımızı sürdürüyor olacağız” dedi. Görevini,<br />
Yunanistan’dan Valentini Amarantidou’dan devralan Hicran Özbük’e, iki yıl<br />
boyunca Başkan Yardımcısı olarak yine Yunanistan’dan Eliza Tsolakou destek<br />
verecek.<br />
Yaz geldi<br />
sağlık<br />
turizmi<br />
vites<br />
yükseltti<br />
Son yıllarda sağlık turizminin en gözde destinasyonları arasında yer alan Türkiye; maliyet avantajı ve kaliteli teknolojik altyapısının<br />
yanı sıra kültürel mirasıyla da uluslararası hastaların ilk tercihi oluyor. Bu farkındalıkla da 2023 yılı hedefini 20 milyar dolar olarak<br />
belirleyen sektörde faaliyet gösteren acentalar; yurt dışından tedavi olmak için Türkiye’yi seçen hastalara, tüm detayların düşünüldüğü<br />
bir program sunuyor. Türkiye’nin uyguladığı başarılı tedavilerle uluslararası platformda söz sahibi olduğunun altını çizen Vizyon<br />
Grubu Yönetim Kurulu Üyesi M. Talha Çizmeci, Vizyon Health’i tercih eden yabancı hastalar için vize işlemlerinden kalacakları<br />
otele, tedavi olacakları hastaneden gidecekleri yerlere kadar ayrıntılı bir program oluşturduklarını söyledi. Yaz sezonunda sektörün<br />
hareketlendiğinin altını çizen Çizmeci, Türkiye’nin sağlık turizmindeki potansiyeli sayesinde rakamların her geçen gün artacağını ve<br />
sağlık turizminin hacminin son 5 yılda 5 kat artarak 6 milyar dolara ulaştığını belirtti.
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Uluslararası Erciyes Ultra Sky Trail<br />
Dağ Maratonu tamamlandı<br />
Kayseri Erciyes A.Ş. ve Middle Earth Travel iş birliği ve Uluslararası<br />
Patika Koşuları Birliği (International Trail Running Association - ITRA)<br />
sertifikalı Erciyes Ultra Sky Trail Dağ Maratonu 7-8 Temmuz tarihlerinde<br />
ikincisi kez Erciyes’te koşuldu. Amerika, Almanya, Tayvan, Kuveyt, Birleşik<br />
Arap Emirlikleri, İran, Kazakistan ve Türkiye olmak üzere 7 ülkeden 103<br />
maratoncunun katıldığı Erciyes Ultra Sky Koşusunda müsabıklar uluslararası<br />
değeri olan puan kazanmak ve global yarışlara katılma hakkına da sahip<br />
olmak için volkanik tepelere meydan okudu. Vertical Kilometer, koşusunda<br />
erkekler genel kategorisinde Vietnamlı atlet Wen Hsiao Chiu birinci, Mert<br />
Gürkan Mercanoğulu ikinci, Can Artam üçüncü oldu. Kadınlarda ise birinciliği<br />
Esin Çavga elde etti.<br />
Park Dedeman Levent’in 2’inci<br />
yaşında anlamlı etkinlik<br />
Türkiye’nin ilk uluslararası otel zincirinin sahibi Dedeman Grubu’nun<br />
bünyesinde yer alan ve 2015 yılı itibarı ile hizmet vermeye başlayan<br />
Park Dedeman Levent, 2. yaşını Dans +1 Grubu’nun Latin dans<br />
gösterisi ve Down Sendromu Derneği yararına düzenlenen bir<br />
müzayede ile kutladı. Park Dedeman Levent yönetim kadrosu ve<br />
çalışanlarının bir araya geldiği akşama, sanatçılar ve özel davetliler<br />
de katıldı. Akşamın açılış konuşmasında iki mutluluğu bir arada<br />
yaşadıklarını dile getiren Park Dedeman Levent ve Dedeman İstanbul<br />
otellerinin Genel Müdürü Tunay Erdal; “Park Dedeman Levent<br />
otelimizin ikinci yılı kutlamasında çok önemli bir sorumluluk için<br />
bir araya geldik. Yeni yaşımızı Down sendromlu gençlerimizin içten<br />
gülümseyişleri arasında kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bugün<br />
birbirinden değerli eserlerin satışından elde edeceğimiz tüm geliri<br />
Down Sendromu Derneği’ne, çocuk ve gençlerimizin eğitimi için bağışlayacağız. Park Dedeman Levent olarak faaliyete geçtiğimiz<br />
2015 yılından bu yana bir “şehir oteli” olarak sürdürülebilirlik vizyonumuz ile hem kültürel hem de topluma karşı sorumluluğumuzu<br />
yerine getirecek projelere imza atmak için çalışıyoruz” dedi.<br />
Turizm sektörünün<br />
öncüsü Setur<br />
oldu<br />
Fortune dergisi, finansal kurumlar ve holdingler dışındaki tüm<br />
şirketleri kapsayan ve 2016 yılı net satış gelirleri esas alınarak<br />
gerçekleştirilen Türkiye’nin en güçlü 500 şirketi araştırması<br />
sonuçlarını açıkladı. Setur, 2016 yılında elde ettiği 1 milyar 270 milyon TL’lik net satış geliriyle Türkiye’nin 148’inci; “Seyahat ve<br />
Taşımacılık Hizmetleri” sektörünün, havayolu ve demiryolu şirketlerinin ardından, 5’inci büyük şirketi oldu. Duty free, özel uçak ve<br />
helikopter kiralama alanlarında da hizmet vererek geniş ürün portföyüyle dikkat çeken Setur, sektörü geleceğe taşıyan ve büyüten<br />
rolünü bir kez daha ortaya koydu. Yurt içinde 43 yetkili satış acentesi, 250’ye yakın sanal acentesi ve yurt dışında da 90 iş ortağıyla 52<br />
yıldır turizm sektöründe hizmet veren Setur, <strong>2017</strong> yılında yeni yatırımlarla yüzde 20 büyümeyi ve öncülüğünü korumayı hedefliyor.
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem röportaj<br />
Ali Can Aksu<br />
“TÜROYD sektöre hizmet edecek!”<br />
“Bizim politikamızda üretmek ülke turizm gelirine, politikalarına ve<br />
çalışanlara katma değer sağlamak.”<br />
Turizmde uzun seneler otel yöneticiliği<br />
yapan Ali Can Aksu, geçtiğimiz<br />
yıl itibari ile sektöre ivme katan<br />
iki önemli oluşumun öncülüğünü<br />
yaptı. Otellere danışmanlık hizmeti<br />
veren Turizoom International Hotel<br />
Management’ın arkasından 14 Nisan <strong>2017</strong><br />
tarihinde Turizm Otel Yöneticileri Derneği<br />
(TÜROYD)’nin de temellerini meslektaşları<br />
ile atan Aksu, dernek haberleri içinde en<br />
fazla ses getiren isimlerden biri oldu.<br />
Ali Can Aksu ile TÜROYD ve Turizoom<br />
paralelinde turizmde yeni yapılanmalarını<br />
ve devam eden projelerini konuştuk.<br />
Fotoğraflar: Hakkı Günerkan<br />
Ali Can Bey, turizmde çok uzun<br />
yıllar otel yöneticiliği yaptınız.<br />
Son dönemde ise sizi Turizoom<br />
International Hotel Management<br />
ve Turizm Otel Yöneticileri<br />
Derneği (TÜROYD) gibi farklı<br />
oluşum ve girişimlerin içerisinde<br />
görüyoruz. Sektöre dair bu<br />
yeni yapılanma kararları nasıl<br />
gerçekleşti?<br />
Turizm International Hotel Management’i<br />
Eylül 2016’da kurduk. Yaklaşık 32 yıllık<br />
turizm deneyimlerimden sonra sahip<br />
olduğum bilgi ve becerilerimi piyasadan<br />
kopmadan paylaşmak gibi bir hayalim<br />
vardı. Bunu gerçekleştirmek için de aktif<br />
genel müdürlük pozisyonlarından ayrılarak<br />
şirket kurmaya karar verdim.<br />
Turizoom’u kurmamın amacı, aslında<br />
sadece kendim için de değildi. Uzun yıllar<br />
Ortadoğu ve Avrupa’nın çeşitli kongre<br />
otellerinde çalıştığım için piyasada zaten<br />
ciddi bir kongrecilik alt yapım mevcuttu.<br />
Bu süreçte bir yandan online projelerimiz
oluştu, bir yandan da otellerin yönetim<br />
aksaklıkları ile ilgili çalışmaları başlattık.<br />
Diğer taraftan da “kazan-kazan”<br />
modeliyle sektörde istihdam edilmeyi<br />
bekleyen genel müdür ve satış müdürü<br />
arkadaşlarımıza bir kapı açarak, bir nevi<br />
sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettik.<br />
Şu anda yaklaşık 11-12 tane genel müdür<br />
arkadaşımız aktif olarak bizimle çalışıyor.<br />
En önemlisi, bunun için de 30 gün mesai<br />
harcamak zorunda kalmıyorlar.<br />
Turizoom’dan sonra Turizm<br />
Otel Yöneticileri Derneği<br />
(TÜROYD)’ni kurdunuz. Hatta<br />
bu oluşum Profesyonel Otel<br />
Yöneticileri Derneği (POYD)<br />
Başkanlığı’na istifanızın<br />
hemen ardından sektörde<br />
bir hayli de yankı uyandırdı.<br />
Siz bu gelişmeleri nasıl<br />
değerlendirdiniz?<br />
İstanbul POYD’u önemseyerek açtık<br />
25 yıllık bir dernektir. Yaklaşık üç yıl<br />
önce biz bu atağı başlattık. Oradakiler<br />
de çok sevdiğim dostlarımdır. Onlarla<br />
beraber yola çıkış amacımız, belki<br />
POYD’u Antalya dışına taşıyarak<br />
ilk adımda İstanbul’a, daha sonra<br />
Türkiye’ye yaymak politikasıydı. Bazı<br />
konularda fikir ayrılığımız olunca bende<br />
ayrıldım ve aynı fikirde ve hedefte<br />
olan diğer arkadaşlarımızla Türkiye’yi<br />
kucaklamak için yola çıktık. POYD ile<br />
farklı konseptlerdeyiz. Onlar Antalya’da<br />
ve resort konusunda önemli bir dernek,<br />
biz de hem Anadolu’da şehir içi otelcilerle<br />
hem de Türkye’nin her yerindeki<br />
resortlarla birlikte aynı bünyedeyiz. Ayrıca<br />
biz onlara karşı kurulmuş bir dernek<br />
de değiliz. Biz ihtiyaç olan bir oluşumu<br />
gerçekleştirdik.<br />
TÜROYD olarak projeleriniz<br />
nelerdir?<br />
Dikkat edersiniz bütün toplantılarımızda<br />
“projelerimiz bunlardır şunlardır”<br />
demiyoruz. Biz sadece uyguladığımız<br />
projeyi açıklıyoruz. Mesela Rusya’dan<br />
TopHotels’i getireceğiz demedik. Biz<br />
getirdiğimiz anda basına haber verdik ve<br />
otelci meslektaşlarımızla buluşturduk.<br />
Bunun haricinde şu anda Cumhuriyet<br />
Üniversitesi ile bir anlaşma yaptık. Bir<br />
otelini TÜROYD olarak biz yöneteceğiz.<br />
Bunu bile kalkıp yaygaraya vermedik.<br />
Anlaşmayı yaptıktan sonra açıkladık.<br />
Bizim tarzımız bu.<br />
TÜROYD olarak şu anda güney doğuya<br />
kadar yayıldık. 81 ilde Elazığ’dan<br />
Diyarbakır’a, Van’dan Mardin’e hatta<br />
Hakkari’ye kadar… Bakın Cizre!<br />
Bayramdan sonra Diyarbakır’da bir<br />
toplantı yapıyorum.<br />
Bu kaynaşma o kadar önemli oldu ki,<br />
Bodrum’dan bir arkadaşımız platforma<br />
şöyle bir soru sordu: “Diyarbakır’da otel<br />
genel müdürü var mı?” Bir arkadaşımızın<br />
telefonunu verdiler, görüştüler.<br />
Bodrum’daki bir arkadaş Diyarbakır’dan<br />
bir otele 16 oda Japon misafir paslıyor.<br />
Bu konu işletme sahibinin kulağına<br />
gidince bizimle görüşmek istemiş ve bana<br />
ulaştı “Ya ağam babam, kurban olurum<br />
size, İstanbul’dan bizim Diyarbakır’ı<br />
düşünmüşsünüz ya, siz gelin bir toplantıyı<br />
burada yapın, biz burada varsayıldık ya<br />
derneğinizin maddi manevi ne ihtiyacı<br />
varsa göreyim.” Bunları duyunca tüylerim<br />
diken diken oldu. O zaman dedim ki,<br />
kendi kendime “Evet biz doğru yoldayız.”<br />
Yine aynı dönem TÜROYD<br />
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği<br />
olarak lanse edilmişti. Şu an<br />
Turizm Otel Yöneticileri olarak<br />
faaliyetlerinizi sürdürüyorsunuz.<br />
Yapılanmada neler oluyor?<br />
Yasal prosedürler gereği Türkiye<br />
kavramını kullanamıyoruz. Önümüzdeki<br />
yıl için girişimlere başladık. Gerekli yasal<br />
izinler alınıp kullanacağız ama. İşin aslı<br />
bu.<br />
Doğu veya güneydoğudaki bir<br />
yönetici de TÜROYD’a kolaylıkla<br />
kabul ediliyor mu?<br />
Bu konuda ciddi bir cv bank oluşturduk.<br />
Bunun haricinde sekiz bölgede bölge<br />
başkanları atadık. Artık Cizre’deki<br />
meslektaşımız bile TÜROYD’u arayıp,<br />
“Ben bir otel açacağım, genel müdüre<br />
ihtiyacım var” diyebiliyor. Biz şu anda<br />
yatırımcıya da dokunuyoruz, onlar da<br />
bizden artık destek istemeye başladılar.<br />
Tüm ticaret odalarıyla görüşme<br />
halindeyiz. Biz dernek olarak ücretsiz<br />
bilabedel danışmanlık hizmeti vermeye<br />
hazırız. Yakın bir zamanda Diyarbakır’dan<br />
bir talep geldi. Boşta olan arkadaşlarımız<br />
var. Onlar gidecek management yapacak.<br />
Oradan cüzi de olsa bir gelir elde<br />
edecekler.<br />
Derneğin şu anki üye sayısı<br />
ne oldu? Yılsonu ve 2018 yılı<br />
hedefleriniz neler?<br />
Biz üye sayısından ziyade niteliğe<br />
bakıyoruz. TÜROYD olarak bu<br />
yılsonuna kadar 2 bin üye hedefimizi<br />
tutturacağız. Şu anda 985 üyemiz var.<br />
Dernek olarak sektörden kopanları<br />
tekrar piyasaya kazandırmak gibi bir<br />
misyonumuz daha var. Çalışanlar ve yeni<br />
üniversite mezunları açısından sektör<br />
çok kan kaybetti. Kaygan zeminden,<br />
istikrarsızlıktan dolayı piyasada çok ciddi<br />
kaymalar oldu. Otomotiv satışına, rent a<br />
car, acenta kısmına geçen arkadaşlarımız<br />
oldu.<br />
Profesyonellerin sektör değiştirmesi<br />
çok tehlikeliydi. Dolayısıyla biz de<br />
onları kucaklayan bir yapıyla tekrar<br />
sektöre nasıl kazandırabiliriz, var olan,<br />
kaymak olan arkadaşları nasıl tutabiliriz<br />
konusuna odaklandık. Çünkü alttan<br />
büyüyen bir genç nesil var. Yapımızda şu<br />
anda bu bayrağı teslim edebileceğimiz<br />
ön büro müdürleri, satış pazarlama<br />
direktörleri, housekeepingler, F&B<br />
direktörleri gibi bölümlerimiz çalışıyor.<br />
İleride bayrak yarışında hakikaten çok<br />
tecrübeli arkadaşlarımız olacak. 2018<br />
yılı sonunda 2 bin meslektaşımızla yola<br />
devam ediyor olacağız.<br />
“TÜROYD<br />
olarak bu<br />
yılsonuna<br />
kadar 2 bin<br />
üye hedefimizi<br />
tutturacağız.
20<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem röportaj<br />
TÜROYD, hedeflediğiniz üzere<br />
tüm Türkiye’yi kucaklayan bir<br />
yapıya ne zaman kavuşacak?<br />
Bunun için bir tarih koydunuz<br />
mu?<br />
Resmiyette olmasa bile Doğal olarak<br />
Türkiye’yiz ve bütün ilerde örgütlendik<br />
zaten. Bunu göğsümüzü kabarta kabarta<br />
söyleyebiliriz. Tek amacımız Türk<br />
turizmine katkıda bulunmak.<br />
Alt yapısını çok sağlam hazırlayıp<br />
yürüyoruz. Bu hızlı büyüme hiçbir<br />
STK’nın başarabildiği bir şey değil.<br />
Hatta bununla ilgili kendi aramızda<br />
da konuştuğumuzda “Rehavete<br />
kapılmamalıyız ” diyoruz. Şu anda<br />
sadece 10-15 üyemiz varmış gibi hareket<br />
etmek zorundayız.<br />
TÜROYD şu an devlet tarafında<br />
ne oranda muhatap kabul<br />
ediliyor? Diğer turizm<br />
paydaşlarıyla ilişkileriniz nasıl<br />
olacak?<br />
Bakın ben size şunu söyleyeyim, geçen<br />
akşam Turizm Bakanlığı’ndan arandım,<br />
booking ile ilgili sorular sordular<br />
ve kendilerine booking.com ile ilgili<br />
yorumumuzu yaptık. Artık Bakanlık<br />
bizi tanıyor. Onların bizi desteklemesi<br />
halinde her konuda destek olmak<br />
istediğimizi ilettik.<br />
Tek başına yapabileceğimiz işler de<br />
değil bunlar. Bu yolda TÜROB’tan da<br />
destek almamız gerekiyor. TÜROFED<br />
ile beraber çalışmamız onların<br />
tecrübesinden ve yönlendirmesinden<br />
yararlanmamız gerekiyor. Gerekirse<br />
TÜRSAB, Turizm Bakanlığı ve diğer<br />
Bakanlıklar ile de çalışmamız gerekiyor.<br />
Yurt dışında odaklandığınız<br />
ülkeler, bölgeler hangileri?<br />
Biz her kesimi kucaklayan bir yapıyız.<br />
Üye sayımız 985 kişiye erişti. 13 ülkeye<br />
yayıldık, 13 ülke bölgesel yürütme<br />
kurulu başkanlıklarını seçtik. Biz her<br />
ülkenin başına orada etkin rol oynayan,<br />
uzun süreden beri genel müdürlük<br />
yapan arkadaşları ülkesel bölge<br />
yürütme kurulu başkanı olarak seçtik.<br />
Oralarda çalışan Türk arkadaşları bir<br />
araya getiriyorlar, kendi komisyonlarını<br />
kuruyorlar. Bu doğrultuda yurt dışından<br />
talepler almaya başladık, hatta üç<br />
tane F&B müdürü gönderdik. Çin’den<br />
personel talepleri gelmeye başladı.<br />
Dünyaya artık yönetici ihraç eden bir<br />
kesimiz ve bu dünyayla entegrasyonu bir<br />
şekilde sağlamamız gerekiyor, sadece<br />
Türkiye ile değil.<br />
Biz sadece bir yönetici değiliz,<br />
hepimiz birer fahri turizm elçisiyiz<br />
aslında, tanıtım elçileriyiz… Çünkü<br />
fuarlarda biz varız. Diğer ülkelerin tur<br />
operatörleriyle birebir görüşmeleri<br />
yapan yine biz yöneticileriz. Şu anda<br />
mesela Avrupa Otel Yöneticileri Birliği<br />
ile bir entegrasyon yaşıyoruz. Gerekirse<br />
Birlik’ten 100 kişiyi İstanbul’da<br />
ağırlamayı istiyoruz.<br />
“Turizm yasasına ihtiyaç var”<br />
Son olarak eklemek<br />
istedikleriniz?<br />
Ülke turizmini çeşitlendirmek gerekiyor.<br />
Elimizde cennet gibi bir vatan var. Evet<br />
bizi dünyaya tanıtan deniz kum güneş<br />
oldu, doğru bunu inkar edemeyiz.<br />
Ama konuklarımıza farklı yelpazeleri<br />
de sunmamız gerekiyordu. Dünyada<br />
bakın ekolojik, organik turizm furya<br />
oldu. Holiday Village’ler oluşturuldu,<br />
kataloglarda bangır bangır satıyor.<br />
Kaz Dağları’nın tepesine gidin, ekolojik<br />
oteller çok çok iyi fiyatlara satılıyor.<br />
Biz hala reklam politikalarımızda bile<br />
o hamamdaki kadını kaldıramadık. O<br />
hamamı, denizi göstermek zorundayız.<br />
Turizmde yeni bir politika oluşturmalıyız.<br />
Bakın aynı şey her şey dahil sisteminde<br />
de oldu. İspanya, Portekiz, Yunanistan<br />
bizi işin içine bir soktu sonra onlar<br />
çıktı, biz çıkamadık. Niye? Orada devlet<br />
müdahil oldu ve destekledi. Neredeyse<br />
artık müşterinin ağzına şişeyi götürüp<br />
içirecek hale geldik. Sonuç? Milyar dolar<br />
diye iddia edilen yatırımlar çöp oluyor şu<br />
anda.
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Anadolu yeniden<br />
öne çıkmaya<br />
başladı<br />
Antalya aylık<br />
bazda listeye<br />
giremedi<br />
Mayıs ayında yatırımlarda düşüşe karşın, Anadolu’da yatırımların da yeniden<br />
hızlanma eğilimine girmesi dikkat çekti. Türkiye Otelciler Birliği, Mayıs <strong>2017</strong>’de 11<br />
ilde 12 yeni otel projesi için 148 milyon TL’lik teşvik belgesi alındığını açıkladı. Yatak<br />
sayısı açısından 770 yatak ile Hatay ilk sırada yer aldı. İstanbul’da da proje sayısı<br />
birde kalırken, Antalya’da mayıs ayında teşvik başvurusu olmaması dikkat çekti.<br />
Konaklama sektörüne yönelik<br />
yatırımlarda İstanbul ve Antalya<br />
iştah kabartmaya devam ederken,<br />
Anadolu illerindeki yatırımların da<br />
yeniden hızlanma eğilimine girdiği<br />
gözleniyor. Türkiye Otelciler Birliği<br />
(TÜROB) tarafından analiz edilen<br />
Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre,<br />
Mayıs <strong>2017</strong>’de 11 ilde toplam 2 bin yataklı<br />
12 yeni otel projesi için 148 milyon TL’lik<br />
teşvik belgesi alındı. 9.6 milyon TL yatırım<br />
tutarı olan 2 otel ise renovasyon belgesi<br />
aldı. Yeni yatırımlar sonrasında sektöre<br />
637 yeni ek istihdam sağlanacak. Mayıs<br />
2016’da 10 ilde toplam 3 bin 158 yataklı<br />
20 proje için 280 milyon TL tutarında<br />
teşvik belgesi alınmıştı. Yani hem yatırım<br />
tutarında hem de proje sayısı düşüş<br />
kaydetti.<br />
İstanbul 1’de kaldı<br />
Yatak sayısı açısından 770 yatak ile Hatay<br />
ilk sırada yer aldı. Hatay’ı, 248 yatak ile<br />
İstanbul takip etti. Mayıs ayında Ağrı,<br />
Ardahan, Çanakkale, Diyarbakır, Düzce,<br />
Hatay, İzmir, Karabük, Muğla, Samsun’da<br />
birer proje teşvik aldı. İstanbul’da da<br />
proje sayısı birde kalırken, Antalya’da<br />
mayıs ayında teşvik başvurusu olmaması<br />
dikkat çekti. Teşvik belgesi alan oteller<br />
içerisinde 3 yıldızlı oteller toplam 5 otel<br />
ile ilk sırada yer alırken, yatak kapasitesi<br />
bakımından 1.316 yatak ile 4 yıldızlı<br />
oteller ilk sırada yer aldı.<br />
Yenileme teşvikleri için adım<br />
atılmalı<br />
Mayısta aylık bazda düşüşe karşın, 5<br />
aylık dönemde ise yatırım tutarında<br />
yüksek kapasiteli tesisler sebebiyle<br />
artış gözlendi. 5 aylık dönemde 37 ilde 1<br />
milyar 413 milyon TL tutarında toplam<br />
13 bin 641 yataklı 88 otel projesi teşviğe<br />
bağlandı. 2016 yılının aynı döneminde 31<br />
ilde 1 milyar 388 milyon TL’lik toplam<br />
17 bin 739 yataklı 86 proje teşvik almıştı.<br />
TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yatırım<br />
teşviklerinde il bazlı artış yaşanmasının,<br />
Mayıs <strong>2017</strong>’de Ağrı, Ardahan, Düzce,<br />
Hatay olmak üzere Anadolu’dan 4 yeni<br />
şehrin teşvik almaya hak kazanmasının<br />
memnun edici bir gelişme olduğunu<br />
belirtti. Bayındır, “Tesis türü ve coğrafi<br />
çeşitlilik, turizmin yaygınlaşmasındaki<br />
en önemli unsurlar arasındadır” dedi.<br />
Yenileme teşviklerinin yeterli olmadığını<br />
da dile getiren Bayındır, “Bu konuda<br />
adımlar atılmalı. Antalya, İstanbul,<br />
Aydın ve Muğla’da yıpranma sürecine<br />
giren birçok otel bulunduğu göz önüne<br />
alınmalı ve bu illerimize verilecek teşvik<br />
belgelerinde yeni yatırımlar yerine, daha<br />
çok mevcut yatırımların modernizasyonu<br />
ve renovasyonu yönünde düzenleme<br />
yapılmalı” diye konuştu.
Turizm Anadolu’da<br />
Eskişehir, Bursa ve Afyon’un turistik değerleri ortaya<br />
çıkarılacak<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı; Eskişehir, Bursa ve Afyon illerinin turizm potansiyelinin<br />
geliştirilmesi için çalışma başlattı. Türkiye Otelciler Birliği’nin de (TÜROB) destek<br />
verdiği çalışma kapsamında, Eskişehir merkez olmak üzere bu üç ilde turistik<br />
değerlerin ortaya çıkarılması hedefleniyor.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı; Eskişehir,<br />
Bursa ve Afyon illerinde ‘gizli kalmış<br />
turistik değerlerin’ geliştirilmesi için<br />
kapsamlı bir çalışma başlattı. Çalışma<br />
kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />
Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü,<br />
Tanıtma Genel Müdürlüğü, Araştırma<br />
ve Eğitim Genel Müdürlüğü ve Kültür<br />
Varlıkları Genel Müdürlüğü yetkilileri,<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)<br />
Eskişehir İl Temsilciliği’ni ziyaret<br />
ederek, bölgedeki turizm potansiyeli<br />
ve turizmin geliştirilmesi amacıyla<br />
değerlendirmelerde bulundu. Projeyle<br />
ilgili bilgi veren Türkiye Otelciler Birliği<br />
(TÜROB) üyesi Eskişehir Senna City Hotel<br />
Genel Müdürü ve TÜROB İl Temcilcisi<br />
Kaan Erdin, söz konusu projenin,<br />
Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi<br />
Avcı’nın talimatıyla Eskişehir, Bursa ve<br />
Afyon illerini kapsayan ve bu bölgelerde<br />
turizmin gelişmesi için yapılacak olan<br />
çalışmaların toplanması adına yapılan bir<br />
organizasyon olduğunu belirtti.<br />
İlçeler de araştırılacak<br />
Erdin, çalışma kapsamında, Eskişehir<br />
merkez olmakla beraber geceleme ve<br />
gelirlerin artmasına adına potansiyeli<br />
bulunan ilçelerin bu kapsamda<br />
geliştirilmesinin, turistik değerlerin<br />
ortaya çıkarılmasının hedeflendiğine<br />
dikkat çekti. Erdin, “Hedef bölgede<br />
gizli kalmış destinasyonları ve ilçeleri<br />
sisteme dahil etmek, geceleme süresini<br />
arttırmak, sürdürülebilir bir turizm<br />
öğesi oluşturmak” dedi. Erdin, projeyle<br />
ilgili şu bilgileri verdi: “Bu oluşum<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve<br />
İşletmeler, Tanıtım, Araştırma, Eğitim,<br />
Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü’nden<br />
11 uzmandan oluşuyor. Yerelde TÜROB<br />
İl Temsilciliğimiz ve şahsım uzmanlara<br />
bölgemizdeki turizm destinasyonları,<br />
hedef pazar, hedef ülke ve birliğimiz<br />
tarafından bugüne kadar şehrimiz için<br />
yapılmış ve yapılacak olan eylemler<br />
tarafından bilgi veriyor ve eşlik ediyoruz.”<br />
Doluluklar Türkiye<br />
ortalamasının üzerinde<br />
Eskişehir’deki turizm hareketliliği<br />
hakkında da bildi veren Erdin, konaklama<br />
sektöründe şu an tatmin edici doluluklar<br />
yaşandığına işaret ederek, “İlimizde<br />
ortalama doluluklar yüzde 65 civarında.<br />
Birkaç sinema filmi ve dizi filim çekimleri<br />
şehrimizde yapılmakta olup aynı zamanda<br />
farklı branşlarda sportif aktiviteler oluyor.<br />
Bunun yanı sıra Bursa üzerinden Arap<br />
misafir ziyaretleri de artış gösterirken,<br />
geceleme sürelerini artırdılar. Belçika<br />
üzerinden gelen charter uçuşlarda<br />
şehirde farklı bir hareket sağlıyor. Ayrıca<br />
tatil için harekete geçen ve güzergahında<br />
olan seyahat edenler de giderken veya<br />
dönerken en az bir gece şehrimizde<br />
kalarak şehrimizde turizme katkı<br />
sağlıyorlar” diye konuştu.
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Turizmde<br />
ucuz olmak<br />
da yetmiyor!<br />
İngiliz Posta İdaresi tarafından belirli dönemlerde İngiliz vatandaşlarının en çok<br />
tercih ettiği tatil merkezlerine ilişkin yapılan, ‘Seyahat Fiyat Barometresi-<strong>2017</strong>’<br />
araştırması yayımlandı. Buna göre, Türkiye’den incelemeye alınan Marmaris,<br />
Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi olmasına rağmen, geçen yılın mayıs<br />
ayında 42 bin olan ziyaretçi sayısı bu yıl 14 bin seviyesini aşamadı.<br />
Haber: Kerem Köfteoğlu / TUYED<br />
İngiliz Posta İdaresi, her yıl İngiliz<br />
Sterlini üzerinden ve tatile çıkanların en<br />
fazla tükettiği, 1.5 litrelik su, bir fincan<br />
kahve, bir kutu kola, bir şişe bira, bir şişe<br />
şarap, bir kadeh şarap, sivrisinek ilacı<br />
ve güneş kremi gibi sekiz ürünün fiyatını<br />
karşılaştırılarak bir araştırma yapıyor.<br />
‘Seyahat Fiyat Barometresi-<strong>2017</strong>’ adıyla<br />
yürütülen araştırma açıklandı.<br />
TUYED (Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />
Derneği) yönetiminin araştırmadan<br />
derlediği bilgilere göre, Türkiye’den<br />
incelemeye alınan Marmaris, listede<br />
Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi<br />
olarak yer aldı. Ancak Marmaris’in<br />
Avrupa’nın en ucuz tatil merkezleri<br />
arasında yer alması, Türkiye’nin bozulan<br />
imajından dolayı yabancı ziyaretçi<br />
sayısındaki düşüşe engel olamadı. Nitekim<br />
bu yılın mayıs ayıda turist sayısı hem<br />
Türkiye geneli hem de Marmaris’te geçen<br />
yılın altında kaldı. Geçen yılın mayıs ayında<br />
yabancı ziyaretçi sayısı 42 bin 261 olan<br />
Marmaris’e bu yılın mayıs ayında gelen<br />
yabancı ziyaretçi sayısı 14 bin 425’te kaldı.<br />
Mayıs ayında Türkiye’ye gelen yabancı<br />
ziyaretçi sayısı ise geçen yılın aynı ayına<br />
göre yüzde 34,67 düşüşle 2 milyon 485 bin<br />
411 olarak gerçekleşti..<br />
Ucuzluk da kâr etmiyor<br />
İngiliz Posta İdaresi araştırmasında, dört<br />
kıtadan 44 ülkenin tatil merkezinde söz<br />
konusu ürünlere ödenen toplam miktarlar<br />
karşılaştırmalı olarak ele alınıyor. Buna<br />
göre, toplam ödemelerde Avrupa’nın en<br />
ucuz 10 ülkesi şöyle sıralanıyor: Portekiz<br />
Algerve’de 33.36 sterlin, Bulgaristan Sunny<br />
Beach’te 33.53 sterlin, İspanya Costa del<br />
Sol’de 38.79 sterlin, Türkiye Marmaris’te<br />
49.74 sterlin, Çekya Prag’da 51.17 sterlin,<br />
Kıbrıs Rum kesimi Baf’ta 53.03 sterlin,<br />
Macaristan Budapeşte’de 53.18 sterlin,<br />
Malta Sliema’da 62.62 sterlin, Yunanistan<br />
Korfu Adası’nda 63.54, Hırvatistan Porec’te<br />
ise 68.92 sterlin.<br />
Ülke/bölge Toplam maliyet (Sterlin) *<br />
Portekiz /Algerve 33.36<br />
Bulgaristan/Sunny Beach 33.53<br />
İspanya /Costa del Sol 38.79<br />
Türkiye/Marmaris 49.74<br />
Çekya/Prag 51.17<br />
G. Kıbrıs/Baf 53.03<br />
Macaristan /Budapeşte 53.18<br />
Malta/Sliema 62.62<br />
Yunanistan /Corfu Adası 63.54<br />
Hırvatistan/ Porec 68.92
26<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Moskova’daki “Türkiye Festivali”<br />
150 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı<br />
Türkiye, Rusya Federasyonu’nun başkenti Moskova’da önemli bir tanıtım<br />
organizasyonuna imza attı. 16 - 17 - 18 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri arasında<br />
Moskova’da gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören Türkiye Festivali, 150 binin<br />
üzerinde ziyaretçi ağırladı.
Türkiye Festivali, Kültür ve<br />
Turizm Bakanlığı’nın desteği,<br />
Türkiye Otelciler Federasyonu<br />
(TÜROFED), Türkiye Seyahat Acenteleri<br />
Birliği (TÜRSAB), Türkiye Turizm<br />
Yatırımcıları Derneği (TYD), Turist<br />
Rehberleri Birliği (TUREB), Türkiye<br />
Otelciler Birliği (TÜROB), Rus-Türk<br />
İşadamları Birliği’nin (RTİB) katkıları<br />
ve THY’nin ana sponsorluğunda<br />
16 - 17 - 18 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri<br />
arasında Moskova’da gerçekleştirildi.<br />
Türkiye’nin kültürel, turistik ve sanatsal<br />
değerlerini Moskova’ya taşıyan Türkiye<br />
Festivali, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />
Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet<br />
Başkanı Vladimir Putin’in büyük önem<br />
verdiği Türkiye-Rusya Federasyonu<br />
dostluğuna önemli bir katkı sağladı. 165<br />
dönümlük arazi üzerinde yer alan Park<br />
Krasnaya Presnya’da gerçekleştirilen<br />
Türkiye Festivali, ilk gün yağışlı havaya<br />
rağmen 20 bin ziyaretçi ağırladı. Hava<br />
koşullarının düzelmesi ile haftasonuna<br />
denk gelen iki gün Türkiye Festivali Rus<br />
halkının akınına uğradı. Festival, toplam<br />
150 binin üzerinde ziyaretçi sayısına<br />
ulaşırken Rusya’da yayın yapan medya<br />
kuruluşları da Türkiye Festivali’ne<br />
geniş yer vererek milyonlara ulaştırdı.<br />
Türkiye’nin kültürel, turistik ve sanatsal<br />
değerlerini Moskova’ya taşıyan Türkiye<br />
Festivali’nde Türkiye’den 100’ün üzerinde<br />
sanatçı katılırken festival kapsamında<br />
yaklaşık 500 kişi görev aldı. Moskova<br />
Belediyesi’nin de destek verdiği Türkiye<br />
Festivali, Rus – Türk sanatçıların aynı<br />
sahneyi paylaşarak Rusça şarkılar<br />
söylemesi Rus ziyaretçilerin büyük<br />
beğenisini topladı. Ayrıca festival<br />
kapsamında sahne alan Rus pop starları<br />
da büyük ilgi gördü. Festival boyunca<br />
ana sahne dışında İstanbul ve Kemer<br />
sahneleri de gösteri ve konserleri ile<br />
dikkat çekti. Türkiye’den birçok belediye<br />
ve kurumun destek verdiği Türkiye<br />
Festivali’nde İstanbul, Antalya, Nevşehir,<br />
Aydın illerinin yanı sıra Alanya, Kemer,<br />
Manavgat, Belek, Bodrum, Kuşadası,<br />
Didim gibi turizm destinasyonları da<br />
bölgelerini tanıtma fırsatı yakaladı.<br />
Türkiye Festivali, turizm firmalarının da<br />
katılımı ile önemli bir tanıtım platformuna<br />
döndü. Moskova’da faaliyet gösteren<br />
büyük tur operatörlerinin hepsinin katılım<br />
gösterdiği festivalde Türkiye’den 12 otel<br />
de özel stantları ile Rus halkı ile buluştu.<br />
Moskova’daki organizasyona Devlet<br />
Halk Dansları Topluluğu, Devlet Halk<br />
Dansları Mehteran Ekibi, Tepecik<br />
Flarmoni Orkestrası, Antalya Opera<br />
ve Balesi, İstanbul Üniversitesi Devlet<br />
Konservatuarı, Antalya Olgunlaşma<br />
Enstitüsü, Güreş Federasyonu, Türkiye<br />
Aşçılar Federasyonu da destek vererek<br />
festival boyunca sahne alıp gösteriler<br />
gerçekleştirdi. Festivalde Rusya’da da ilgi<br />
ile izlenen “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin<br />
set kıyafetleri de sergilendi. Önünde<br />
uzun kuyrukların oluştuğu sergi binlerce<br />
“Muhteşem Yüzyıl” hayranını zamanda<br />
yolculuğa çıkardı.<br />
Temurci: “Büyük ilgi gördük”<br />
Türkiye Festivali’ni yakından takip eden<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel<br />
Müdür Yardımcısı Ahmet Ali Temurci,<br />
Moskova’daki Türkiye Festivali’nin büyük<br />
ilgi gördüğünü ve bu festivali geleneksel<br />
hale getireceklerini söyledi. Temurci:<br />
“Rus halkı festival boyunca çok güzel<br />
bir ilgi gösterdi. Burada Antalya’dan<br />
İstanbul’a, Aydın’dan Kapadokya’ya,<br />
Kapadokya’dan Mersin’e birçok<br />
destinasyonumuz Türkiye’nin tanıtımını<br />
yaptı. İlgiden dolayı da çok mutluyuz.<br />
Bu festivali geleneksel hale getirmeyi<br />
planlıyoruz. Türkiye’den sanatçılarımız,<br />
turizmcilerimiz ve çok sayıda görevli<br />
arkadaşımız Moskova’ya gelerek önemli<br />
bir işe imza attılar. Tüm sanatçılarımıza<br />
Bakanlığımız adına teşekkür ediyorum.<br />
Türkiye’nin hemen hemen bütün<br />
unsurlarını görmeniz mümkündü.<br />
Pazarı domine eden tur operatörleri,<br />
Türk Mutfağı, Pehlivanlarımız, çocuklar<br />
için aktiviteler vb. birçok etkinlik vardı.<br />
Gelecek sene daha ciddi bir boyutta<br />
burada yer alacağız. Bu festivali<br />
gerçekleşmesini sağlayan başta Türkiye<br />
Otelciler Federasyonu (TÜROFED) olmak<br />
üzere herkese çok teşekkür ediyoruz”<br />
dedi.<br />
Ayık: “Türkiye’yi Rus halkı ile<br />
buluşturduk”<br />
Festivalin ev sahiplerinden Türkiye<br />
Otelciler Federasyonu Başkanı Osman<br />
Ayık ise Türkiye Festivali ile alışılmış<br />
tanıtım faaliyetlerinin dışına çıkmayı<br />
hedeflediklerini söyledi. Ayık: “Bu<br />
festival, iki ülke arasındaki düzelen ve<br />
gelişen ilişkileri tabana indirme amacıyla<br />
düzenlendi. Üst yönetimlerde yaşanan<br />
yumuşamanın tabana yayılmasında bir<br />
takım sıkıntılar olduğunu biliyorduk.<br />
Rusya’da halkın belirli bir kısmı Türkiye<br />
ile Rusya ilişkilerin düzeldiğinin farkında<br />
değil. Bu festival ile bu sorunu aşmayı<br />
hedefledik. Türkiye’yi üç boyutlu olarak<br />
Rusya’ya getirmek ve halkla buluşturmak<br />
istedik; genel manzaraya baktığımda,<br />
oldukça da başarılı olduğumuzu<br />
düşünüyorum. Açıkçası festivale bu kadar<br />
büyük bir ilgi ve katılım olacağını bizler de<br />
tahmin edemedik. Önümüzdeki yıllarda<br />
çıtayı daha yukarılara taşıyacağımıza<br />
inanıyorum” dedi.<br />
Gelecek sene için çalışmalar<br />
başladı<br />
Türkiye Festivali Proje Direktörleri A.<br />
Haluk Özsevim, Zelimkhan Zarmaev<br />
ve Organizasyon Koordinatörü İlker<br />
Kutlu Aktaş yaptıkları ortak açıklamada,<br />
festivalin ciddi bir kitleye ulaştığını<br />
belirterek: “Türkiye Festivali ile 150 binin<br />
üzerinde Rus ziyaretçi ağırladık. Festival<br />
sadece Rus ziyaretçileri değil, Moskova’ya<br />
farklı ülkelerden turistik amaçlı gelen<br />
insanları da ağırladı. Festival ayrıca<br />
Rusya’nın önemli medya kuruluşlarında<br />
da geniş yer buldu. Bu sayede Türkiye’nin<br />
tanıtımını yaptığımız festival milyonlarca<br />
insana ulaşmış oldu. Türkiye’nin<br />
kültürel, sanatsal, turizm ve sportif<br />
yönünün de tanıtıldığı Türkiye Festivali,<br />
tanıtımı farklı bir boyuta taşıdı. Birebir<br />
insanlara dokunmayı amaçladığımız bu<br />
etkinlik ile doğrudan önemli bir tanıtım<br />
gerçekleştirdik. Gelecek sene daha geniş<br />
kapsamlı bir organizasyon için şimdiden<br />
çalışmalara başladık. Bu festivalde<br />
emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara<br />
teşekkür ediyoruz” dediler.
28<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Rus turist 15 kat arttı ama hala 2014’ün gerisinde<br />
Mayıs ayında Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 15 kat<br />
arttı. Toplam ziyaretçi sayısı ise Mayısta % 16.2, 5 ayda % 5.5 arttı.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı Emniyet<br />
Genel Müdürlüğü Sınır Giriş<br />
istatistikleri açıklandı. Buna göre<br />
Türkiye’ye mayıs ayında gelen ziyaretçi<br />
sayısı geçen yıla göre yüzde 16.2, Ocak-<br />
Mayıs aylarını kapsayan 5 aylık toplamda<br />
ise yüzde 5.5 arttı. Geçen yılın ilk beş<br />
aylık döneminde Türkiye’ye gelen toplam<br />
ziyaretçi 8.301.933 iken bu yılın 9, aynı<br />
döneminde gelenlerin sayısı 8.762.509<br />
olarak gerçekleşti.<br />
Rusya artışı 2014’ün gerisinde<br />
kaldı<br />
Gelenlerin ülkelere göre dağılımında<br />
Rusya’dan girişler yüzde ile değil,<br />
binde ile ifade edilen oranda arttığı<br />
dikkat çekiyor. Geçen yılın mayıs ayında<br />
Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı 41 bin<br />
kişi iken bu yıl aynı dönemde gelenler<br />
geçen yıla göre 15 kat artışla 698 bin<br />
kişi oldu. Ancak bu artışa rağmen<br />
Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı hem<br />
mayıs ayı hem de 5 aylık toplamda hâlâ<br />
2014’ün gerisinde. 2014 yılında mayıs<br />
ayında Rusya’dan 698 bin kişi gelmişken<br />
<strong>2017</strong>’nin mayıs ayında 2016’ya göre 15<br />
kat artışa rağmen ziyaretçi sayısı 608 bin<br />
oldu. Benzer durumda 2014’ün ilk beş<br />
aylık döneminde Rusya’dan gelenlerin<br />
sayısı 1.118.520 kişi iken <strong>2017</strong>’nin aynı<br />
döneminde bu sayı 928.376 kişi olarak<br />
gerçekleşti.<br />
Avrupa düşüşte<br />
Bu arada başta Almanya olmak üzere 21<br />
Avrupa ülkesinin tümünden gelenlerin<br />
sayısında düşüş var. Yılın Ocak-Mayıs<br />
dönemini kapsayan 5 aylık ziyaretçi<br />
giriş sayılarında Almanya’dan gelenler<br />
yüzde 25, Fransa’dan gelenler yüzde 16,<br />
Hollanda’dan gelenler ise yüzde 29 azaldı.<br />
Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin ülkelere<br />
göre dağılımında artış gösterenler ise<br />
BDT ülkeleri, Ortadoğu ve bazı Asya<br />
ülkeleri.
30<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Boutique Style<br />
Kişiselleştirilmiş yaz rotalarını çizdi<br />
Kişiye özel tercihler ve seçimlerle şekillenen tatillere imza<br />
atan ayrıcalıklı seyahat danışmanları ile Boutique Style, her<br />
sene heyecanla beklenen yaz tatilleri için unutulmaz tatil<br />
programları tasarlıyor.
Zengin doğal güzellikleri, bembeyaz<br />
kumsalları, benzersiz su altı<br />
güzellikleri ve turkuaz okyanus<br />
plajları ile egzotik Uzak Doğu ülkelerinde<br />
hem birbirinden renkli kültürleri<br />
tanıyabilir hem de en ayrıcalıklı denizkum-güneş<br />
tatili keyfini yaşayabilirsiniz.<br />
Tayland, Sri Lanka, Endonezya ve Vietnam<br />
sunduğu safari imkanları ile muhteşem<br />
anılar vaat eden destinasyonlar olarak<br />
öne çıkıyor. Hem eğlence dolu hem de<br />
sımsıcak bir tatil düşleyenler için Dubai<br />
oldukça özel bir rota. Özel bir çöl safari<br />
turu, muhteşem okyanusunda yüzme ve<br />
dalış imkanları, dev akvaryumu, eğlence<br />
merkezleri, görkemli alışveriş imkanları<br />
ve su parkları ile harika bir destinasyon!<br />
İtalya’nın yarı özerk bölgesi ve Akdeniz’in<br />
en büyük adası olma özelliği taşıyan,<br />
birçok ulus ve hanedana ev sahipliği<br />
yapan Sicilya Adası, yazın tercih<br />
edilebilecek özel destinasyonlardan.<br />
Tauro Dağı’nın eteklerinde yer alan<br />
plajları, beach clubları, gece hayatı<br />
ve restoranları ile ünlü kıyaslanamaz<br />
güzellikte olan Taormina’yı, Sicilya’nın<br />
başkenti Palermo’yu, Sicilya’nın en<br />
romantik yerlerinden biri olan, balıkçı<br />
kasabası olarak bilinen Cefalu’yu<br />
gezebilir, Etna Dağı ve deniz bir diğer<br />
değişle “su ve ateş” arasında yer alan<br />
Catania’yı keşfe çıkabilirsiniz. Tipik bir<br />
İtalyan şehri olan Ragusa’nın eski şehir<br />
bölgesini ve dar sokaklarını gezeceğiniz<br />
ve Michelin yıldızlı restoran Don<br />
Serafino’nun da aralarında bulunduğu<br />
ünlü restoranlarda öğle yemeği molası<br />
verebilirsiniz. Ayrıca helikopter ile<br />
Etna yanardağı etrafında gezebilir,<br />
ünlü Sicilya şarap ve zeytinyağları<br />
tadım turlarına katılabilir, kılıçbalığı<br />
ve canoli gibi Sicilya’ya özgü lezzetleri<br />
tadacağınız gurme turlarına çıkabilir,<br />
Fiat 500 araçları ile baba konseptli<br />
turlarda Baba filminin Sicilya’da çekilen<br />
sahnelerinin olduğu Savoca köyünü ve<br />
Carleona kasabası gibi diğer mekanları<br />
keşfedebilir, ödüllü şeflerden yemek<br />
dersi alabilir, en güzel mekanlarda<br />
romantik akşam yemekleri yiyebilir,<br />
özel yat turları ile Sicilya’nın koylarını<br />
gezebilirsiniz... İber Yarımadası’nda<br />
bulanan, küçük bir Avrupa ülkesi olan<br />
Portekiz, sanat tarihi açısından büyük<br />
bir önem taşıyan, geçmişin ihtişamıyla<br />
günümüzün coşkusunun buluştuğu<br />
büyülü bir ülke... Mimari güzelliği ile<br />
ünlü, birçok mimari tarzın yan yana ve<br />
uyum gösterdiği ülkede peri masalını<br />
andıran saray ve kaleleri, sanat<br />
eserlerini, müzeleri ve yapıları gezebilir,<br />
altın renkli kumların olduğu plajları ile<br />
ünlü koylarda yüzebilir, muhteşem doğası<br />
ve doğal parklarda keyifli dakikalar<br />
geçirebilir, farklı baharatlar ve pişirme<br />
teknikleri ile lezzetleri artırılan ağırlıklı et<br />
ve deniz mahsullerini tadacağınız gurme<br />
turlarına çıkabilir, dünyaca ünlü şarapları<br />
Portekiz’deki şarap tadım turları ile<br />
keşfedebilirsiniz.<br />
Vietnam’daki saklı cennet<br />
Con Dao Takım Adaları<br />
Vietnam’ın güney kıyılarında yer alan Con<br />
Dao Takım Adaları, seyahat dünyasında<br />
“cennetten bir parça” olarak tanınıyor ve<br />
son yıllarda dünyanın en ilgi çekici tatil<br />
rotalarının arasında kendini belli ediyor.<br />
Yağmur ormanları ile çevrili bu ada,<br />
mercan resifleri, el değmemiş sahilleri,<br />
eşsiz manzarası, bembeyaz kumsalları,<br />
masmavi denizi ve tropik yaşamı ile<br />
balayı tatillerinin en özel ve en ideal<br />
rotalarından. Adada Vietnam mutfağının<br />
en eşsiz tatlarını deneyebilir, mercan<br />
resiflerinde dalış yapabilir, size özel açık<br />
hava sinemasında en sevdiğiniz filmi<br />
izleyerek romantik ve unutulmaz anlara<br />
imza atabilirsiniz.<br />
Seyahat duayenlerinin ve Filipinler’in göz<br />
bebeği<br />
Palawan Adası<br />
Filipinler’in en büyüleyici adası olarak<br />
dikkat çeken “Palawan” nefes kesici<br />
güzelliği ile dünyanın en ünlü seyahat<br />
dergileri tarafından birçok kez “en güzel<br />
ada” seçildi. Leonardo Di Caprio’nun<br />
The Beach filmindeki nefes kesen<br />
sahneleri yaşatan güzelliği ile görenleri<br />
etkisi altında bırakan “Palawan Adası”<br />
rengarenk resifleri, eşsiz lagünleri,<br />
kristal güzelliğindeki kumsalları, turkuaz<br />
denizi ile balayında kusursuz bir tatil<br />
yaşamak isteyen çiftler için ideal! Adanın<br />
en dikkat çeken ve keyifli aktivitelerinden<br />
biri altı kişilik Bangka tekneleri ile gezilen<br />
yer altı nehri turu.<br />
Dünyada yaz mevsiminin neredeyse hiç<br />
bitmediği yer<br />
Los Cabos<br />
Meksika’nın ünlü Baja California<br />
yarımadasının ucunda yer alan Los Cabos<br />
tam bir balayı cenneti… Los Cabos, tropik<br />
iklimi, beyaz kumsalları, renkli eğlence<br />
hayatı, şık restoranları ile balayında<br />
hem hareketli hem romantik hem de<br />
huzurlu bir rota arayan çiftler için ideal…<br />
Gün batımının güzelliğini yaşatan cruise<br />
gezileri, eşsiz deniz dünyası, dalış turları,<br />
Baja Çölü’nde ATV gezileri ve daha birçok<br />
aktivite imkanı ile burada her anı dolu<br />
dolu yaşamak mümkün.<br />
Paros<br />
Yunanistan’ın güneydoğusunda yer<br />
alan Cyclodes adalarının yükselen<br />
yıldızı Paros’un dünyanın en romantik<br />
on adasından biri seçildiğini biliyor<br />
musunuz? Berrak sularında mavinin<br />
her tonunu görebileceğiniz nefis<br />
plajları, üzüm bağları ve zeytin<br />
ağaçlarıyla kaplanmış ovaları, küçük<br />
sevimli balıkçı köyleri, Yunan mutfağı<br />
ve deniz mahsullerinin en kalitesini<br />
bulabileceğiniz enfes restoranları,<br />
ünlü sörf plajı ve klupleri, Mikonos’a<br />
rakip gece hayatı ile bu yaz keşfetmek<br />
isteyeceğiniz Yunan adalarından birisi.
Uluslararası<br />
Sürdürülebilir<br />
Turizm Yılı’nda<br />
‘Yeşillenen<br />
Oteller’e<br />
turistlerden tam not<br />
Çağlar boyu medeniyetlere ev sahipliği yapan, dünyanın en önemli kültür ve<br />
turizm merkezleri arasında yer alan ülkemize ilgi her geçen gün artıyor. Birleşmiş<br />
Milletlerin ‘’Kalkınma İçin Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Yılı” olarak ilan<br />
ettiği bu yıl; yeşillenen oteller ile turistlerden tam not alan Türkiye, turizmde<br />
sürdürülebilirliği hedefliyor.<br />
Dünyadaki uluslararası ihracatın<br />
yüzde 7’sini gerçekleştiren,<br />
dünyadaki toplam istihdamın<br />
onbirde birini sağlayan ve dünya<br />
ülkelerinin GSYİH rakamlarının içinde<br />
yüzde 10’luk pay sahibi olan turizm<br />
sektörünün, sürdürülebilir kalkınma<br />
hedeflerine katkısına dikkat çeken<br />
Birleşmiş Milletler; <strong>2017</strong>’yi, ‘’Kalkınma<br />
İçin Uluslararası Sürdürülebilir Turizm<br />
Yılı” olarak ilan etti. Turizm sektörünün<br />
iyi yönetilmesinin Türkiye’de, ekonomik<br />
büyüme sağlayacağına, sosyal gelişime<br />
katkı sağlayacağına, kültürel ve doğal<br />
varlıkların korunacağına dikkat çeken<br />
TUROB ve Sürdürülebilirlik Akademisi,<br />
“Yeşillenen Oteller” projesi ile önemli bir<br />
çalışma başlattı. Konaklama tesislerinin<br />
yeşil olması ile ilgili belgelendirme<br />
projesi olan “Yeşillenen Oteller<br />
(Greening Hotels) Projesi” TUROB ve<br />
Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliği ile<br />
hayata geçirildi.<br />
Erdoğan: “Yeşillenen Oteller<br />
Türkiye İçin Bir Kalkınma<br />
Projesidir”<br />
TUROB Yönetim Kurulu Üyesi ve<br />
Greeninghotels Proje Sorumlusu Levent<br />
Erdoğan, Yeşillenen Oteller projesi<br />
için şöyle konuştu: “Sürdürülebilir<br />
turizmin devamlılığı adına doğaya<br />
saygılı, çevreci ve bilinçli tüketim<br />
sağlamamızı öngören böyle bir proje<br />
kapsamında yer almak oteller açısından<br />
büyük önem taşımaktadır. Yeşillenen<br />
Oteller (Greening Hotels) Projesi,<br />
turizm sektörünün sürdürülebilir çevre<br />
konusunda farkındalığını ve konaklama<br />
tesislerinin çevre duyarlılığını artırmayı<br />
hedefliyor. Yeşillenen Oteller (Greening<br />
Hotels) Belgesi sahibi olmaya aday<br />
tesisler; Enerji Yönetimi, Su Yönetimi,<br />
İç Hava Kalitesinin Artırılması, Atık<br />
Azaltımı ve Geri Dönüşüm alanlarında<br />
değerlendiriliyor. Değerlendirmeden<br />
başarıyla geçen turizm tesisleri<br />
Bronz, Gümüş ve Altın ‘Yeşillenen<br />
Oteller’ Belgesi almaya hak kazanıyor.<br />
Sürdürülebilirlik Akademisi, yaptığı tüm<br />
çalışmalarda olduğu gibi bu projede de,<br />
Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisleri’nin<br />
sayısının artırılmasını; konaklama<br />
tesislerinin daha yeşil olması konusunda<br />
bilinçlendirilmesi ile ilgili kamu<br />
kuruluşları, sektör dernekleri ve özel<br />
sektör kuruluşlarıyla işbirlikleri yapmayı<br />
hedefliyor.” Bugün sektörde rekabet<br />
gücünün yükselmesinin en önemli<br />
yolunun turizm sektörünün sürdürülebilir<br />
turizm ilkeleriyle hareket etmesinden<br />
geçtiği bilinciyle; sürdürülebilir turizmin<br />
gelişmesine önemli katkılar sağlayan<br />
Yeşillenen Oteller (Greening Hotels)<br />
Projesi, çevreye duyarlı tüketici sayısını<br />
da artırarak, tesisleri daha yeşil olmaya<br />
teşvik ediyor.
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Büyük<br />
ekonomiler<br />
oluşturan festival<br />
sektörü, turizmi<br />
de geliştiriyor<br />
Festival sektörünün dünya genelinde sürekli büyüme kaydettiğini belirten<br />
Alper Sesli, 5 trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli başlıklarından birinin<br />
festival olduğunu vurguluyor. Festivallerin ciddi ölçeklerde turizm hareketliliği<br />
oluşturduğunu da söyleyen Sesli, ancak dünyanın en büyük ilk 200 festivali arasında<br />
Türkiye’den bir festivalin bulunmadığını belirtiyor.<br />
Ses getiren yaratıcı etkinliklere imza<br />
atan dsm group’un Kurucusu ve<br />
Başkanı Alper Sesli, festivallerin<br />
hizmet endüstrisinde olağanüstü büyük<br />
bir alanı kapsadığını, hatta bu endüstride<br />
çok ciddi bir turizm hareketliliği<br />
yaşandığını kaydediyor. Dünya üzerinde<br />
yaklaşık olarak 5 trilyon dolarlık bir<br />
endüstrinin önemli başlıklarından<br />
birinin “festival” olduğunu ifade eden<br />
Alper Sesli, şunları söylüyor: “Sektöre<br />
baktığımızda insanlık tarihi kadar eski<br />
olan dini içerikli festivaller, müzik,<br />
yeme ve içme deneyimi, tiyatro gibi<br />
kültürel festivaller, Antik Yunan’dan<br />
bu yana küçümsenmeyecek bir pazar<br />
büyüklüğüne ulaşan spor festivalleri,<br />
oyun ve dijital dünyayı kapsayan sanal<br />
içerikli festivaller olmak üzere 4 büyük<br />
grup söz konusu. Festival sektörü<br />
sürekli büyüyor. Neredeyse tüm Avrupa<br />
kıtası, Güney Amerika, Kuzey Amerika,<br />
Uzakdoğu çarpıcı rakamlara sahip. 5<br />
trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli<br />
başlıklarından biri festival.”<br />
“Dünyada ilk 200 festival<br />
arasında yokuz”<br />
Dünya üzerinde önde gelen festivallere<br />
bakıldığında bu festivallerin inanılmaz<br />
büyük ekonomiler yarattığını kaydeden<br />
Sesli, Türkiye’nin bu sektördeki konumu<br />
hakkında şunları söylüyor: “Dünya<br />
çapında önemli festivaller arasında<br />
Wakakusa Yamayaki, Sundance Film<br />
Festival, Mardi Gras, Rio Karnavalı, La<br />
Tomatina, Burning Man, Divali, Dia De<br />
Los Muertos, Oktoberfest, Coachella<br />
Valley Music, Glastonbury, Super Bowl,<br />
St. Patrick’s Festival, London Fashion<br />
Week, New Orleans Jazz Festival, Notting<br />
Hill Carnival, Amsterdam Gay Pride,<br />
Indianapolis 500 ve Wimbledon sayılabilir.<br />
İlk 200 festival arasında ülkemizden<br />
hiçbir festival bulunmuyor. Son yıllarda<br />
sadece kültür ve gastronomi tarafında<br />
İstanbul Coffee Festival, dünyanın en<br />
büyük popüler etkinlikler arasında<br />
gittikçe yükseliyor. İlk 200 festival<br />
arasında girmek ve milyonlarca dolarlık<br />
ekonomi sağlayacak festivaller yaratmak,<br />
doğru kaynak yaratımı ve doğru<br />
planlama ile ülkemizde de mümkün.<br />
Türkiye’de yatırımcılar tarafından<br />
ayağa kaldırılan festivallerin yüzde 80’i<br />
bugün yok. Geriye kalanlar ise çok zor<br />
şartlar altında iş yapabiliyor. Üzülerek<br />
söylüyorum, ülkemizde film, yeme<br />
içme, kültür, spor gibi etkinliklerde kitle<br />
çekebilen noktasal festival veya etkinlik<br />
pazarının bütünü birkaç yüz milyonu<br />
geçmiyor. Ücretlendirilmiş ve başarıya<br />
ulaşmış proje ülkemizde çok az. Bu da<br />
sürdürülebilirlik sorusunu kendimize<br />
sorduruyor.”<br />
“Sektörde sürdürülebilirliğin<br />
altyapısı sağlanmalı”<br />
Sektörde sürdürülebilirliğin en önemli<br />
konu başlığı haline geldiğini vurgulayan<br />
Sesli, şunları söylüyor: “Her endüstride<br />
olduğu gibi sürdürülebilirlik çok temel<br />
değerlere bağlı. İnsan Kaynakları<br />
yetkinliğiniz, kreatif performansınız,<br />
bu yıl daha fazla ne sunmalıyız çabası,<br />
sürekli tüketici yerine kendimizi koyarak<br />
neyi beklediğimizin cevabını verme<br />
çabamız, milyonlarca TL’lik risk maliyet<br />
yatırımının cesaretini üstlenmek, sponsor<br />
olsa da olmasa da yola çıkmak, sürekli<br />
üretmek ve sürekli gelişmek. dsm<br />
group olarak buna gerçekten çok ciddi<br />
emek harcıyoruz. Gerek İstanbul Coffee<br />
Festival, gerek diğer etkinliklerimiz bu<br />
konuda doğrunun nasıl olması gerektiğini<br />
anlatan düzeydeki çalışmalarımız.<br />
Ancak büyük emeklerle yaratılmış,<br />
önemli bütçeler harcanmış faaliyetlerin;<br />
ülkemizde gerek marka tescili, gerek<br />
içerik korunması anlamında güvence<br />
altına alınması gerekiyor.”
Tunç Batum büyüme hedeflerini açıkladı!<br />
Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, 2016’ya oranla<br />
yüzde 15 büyüme hedefliyor.<br />
Dış politikada yaşanan gelişmeler<br />
sonrası bazı pazarları kaybeden<br />
Türk turizmi toparlanma evresine<br />
girdi. Hem dış turizmde hem de yerli<br />
turist açısından bu sezondan oldukça<br />
beklentili olan turizm sektörü, geçen<br />
seneye oranla yüzde 15 büyümeyi<br />
hedefliyor.<br />
Batum: “2016’ya göre ciroların<br />
yaklaşık yüzde 15 büyümesini<br />
bekliyoruz”<br />
Konuyla ilgili olarak açıklama yapan<br />
Hilton Dalaman Sarıgerme Resort &<br />
Spa Genel Müdürü Tunç Batum, “Otel<br />
doluluk oranlarına baktığımızda turizm<br />
de kaybedilen eski ivme Haziran ayı<br />
ortalarından itibaren geri kazanılıyor.<br />
Doluluk oranları Ramazan Bayramı’nda<br />
da yüksek. Her ne kadar Mayıs ve Haziran<br />
ayları orta karar bir dolulukla seneyi<br />
tamamlamış olsa da yılsonuna kadar<br />
doluluk ivmesi bu şekilde devam ederse,<br />
yıl sonunda işletmelerin bilançolarına artı<br />
yazma ihtimalleri ciddi oranda artar gibi<br />
gözüküyor. 2016’ya göre ciroların yaklaşık<br />
yüzde 15 büyümesini bekliyoruz” şeklinde<br />
konuştu.<br />
“İç pazar satışlar lider durumda”<br />
Turizm alanında eski ivme geri<br />
kazanılmaya başlamasına rağmen<br />
turist başı harcamasının düşmesine de<br />
değinen Tunç Batum, “Her ne kadar eski<br />
ivme geri kazanılıyor gözükse de fiyatlar<br />
geçen seneki fiyatlarla hemen hemen<br />
aynı seviyede. Bu bağlamda ortalama<br />
kişi başı harcama; doluluklar arttığında,<br />
fiyatlar aynı kaldığında, üzerine bir de kur<br />
etkisi eklendiğinde bir önceki yıla göre<br />
düşüyor. İç pazar satışlar lider durumda.<br />
Geçtiğimiz yılla farklı olarak Avrupa pazarı<br />
ciddi kan kaybetti yerine Ukrayna ve Rus<br />
pazarı kuvvetlendi” dedi.
36<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Dijital<br />
pazarlama<br />
turizm<br />
sektörünün<br />
yüzünü<br />
güldürdü<br />
Sosyal medyanın diğer online kanallardan farklı olarak markalara interaktif bir<br />
alan sunduğunu söyleyen CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer ise CRM<br />
Medya’nın markalar için 360 derece strateji belirleyerek otellerin doluluk oranlarını<br />
artırma yolunda ilerlediğini söyledi.<br />
Tüm dünya sosyal medyanın hızına<br />
yetişmeye çalışırken turizm<br />
sektörü de bu hıza yetişmek için<br />
yeni stratejiler belirliyor. Dünyanın en<br />
önemli online rezervasyon kanallarından<br />
birinin Türkiye’deki faaliyetlerine<br />
tedbiren durdurma kararı verilmesiyle<br />
de etkilen sektör, kendi dijital pazarlama<br />
stratejisine yönelerek yoluna devam etti.<br />
Sektörün kendi stratejisini belirleyerek<br />
web sitelerine trafik çekmek için<br />
yoğun olarak çalıştığını söyleyen CRM<br />
Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer,<br />
markaların direkt satışta profesyonel<br />
destek almalarının yararlı olacağını<br />
söyledi. Son yaşanan gelişmeler<br />
sonrasında turizm sektöründe faaliyet<br />
gösteren partnerlerine 360 derece strateji<br />
belirlediklerinin altını çizen Ramazan<br />
Becer, bu sayede markalarının bayram<br />
sonrasında yoğunluk yaşadığını söyledi.<br />
Küçük bütçelere tanıtım olanağı<br />
Dijital pazarlamanın bu hızla ilerlemeye<br />
devam etmesinin kurumlar için<br />
önemli olduğunu belirten Ramazan<br />
Becer, “Günümüzde firmalar, dijital<br />
alandaki varlıklarını en iyi şekilde<br />
sürdürebilmek için profesyonel destek<br />
almaya başladılar. Öyle ki artık dijital<br />
pazarlamada etkisini gösteremeyen<br />
kurumların reel alanda fark yaratmasını<br />
beklemek hayal oldu. Dolayısıyla<br />
müşterileriyle birebir iletişimin önünü<br />
açan sosyal medya, diğer online<br />
kanallardan farklı olarak interaktif bir<br />
alan sunuyor. Öte yandan firmalara, diğer<br />
reklam kanallarına göre daha küçük<br />
bütçelerle tanıtım olanağı tanıyan sosyal<br />
medya kanalları, firmalara markalaşma<br />
ve tanıtım alanında önemli kapılar açıyor.<br />
Bugün tatilciler başta olmak üzere turizm<br />
sektörünün kullandığı Facebook, Twitter,<br />
Instagram, Youtube, Vkontakte (Rusya)<br />
Google Plus, Foursquare, Youtube<br />
gibi kanallara gün geçtikçe yenileri de<br />
ekleniyor. Öte yandan HolidayCheck,<br />
TripAdvisor, Zoover gibi daha çok<br />
değerlendirme ve itibar yönetimi siteleri<br />
ile fiyat karşılaştırma siteleri de sosyal<br />
medya gibi kullanılıyor” dedi. Öte<br />
yandan müşterilerine 360 derece reklam<br />
hizmeti sunan CRM Medya’nın, her biri<br />
kendi kategorisinde uzman, dijital dünya<br />
bağımlısı ve yaratıcı 60 kişilik profesyonel<br />
bir ekibe sahip olduğunu belirten CRM<br />
Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer,<br />
turizm sektörüne yönelik online ve offline<br />
pazarlama alanında hizmet verdiklerini<br />
aktardı.
hotel restaurant<br />
38 & hi-tech<br />
gündem<br />
<strong>2017</strong> Mavi Bayrak Ödülleri açıklandı<br />
Türkiye mavi bayraklı plaj sayısını arttırdı<br />
Dünya genelinde 46 ülkede uygulanan Mavi Bayrak Programı kapsamında,<br />
Türkiye 454 Mavi Bayrak almaya hak kazanan plajı ile <strong>2017</strong> dünya üçüncüsü oldu.<br />
Ödüle hak kazanan 22 marinası ile de dünya sıralamasında 7. sırada yer aldı.<br />
1993 yılında Turizm Bakanlığı’nın<br />
öncülüğünde ülkemizde başlatılmış<br />
olan Mavi Bayrak Programı,<br />
başlangıcından bugüne, Türkiye Çevre<br />
Eğitim Vakfı tarafından yürütülüyor.<br />
Epikmen: “Dünya turizm sektörü<br />
artık Mavi Bayraklı tesisleri<br />
tercih ediyor”<br />
Ülkemizin elde ettiği bu önemli başarı<br />
nedeniyle, Türkiye Çevre Eğitim<br />
Vakfı Başkanı Rıza Epikmen yaptığı<br />
açıklamada, “Türkiye’nin turizmde<br />
kalkınması ve uluslararası standartlara<br />
kavuşması için Vakfımız çaba<br />
göstermektedir. Dünya turizm sektörü<br />
artık Mavi Bayraklı tesisleri tercih ediyor.<br />
Mavi Bayrak, tatil programı yapanların<br />
ve tur operatörlerinin aradığı, Dünya<br />
çapında halk nezdinde en çok tanınan<br />
ve bilinen eko-etikettir. Bu özelliği<br />
ile ülkemizin turizm sektöründe ve<br />
uluslararası turizm pazarında ayrı bir<br />
yeri vardır. Bayrak sayısının çok olması,<br />
aynı zamanda plajlarımızın mikrobiyolojik<br />
açıdan temiz ve çevre yönetimi yönünden<br />
duyarlı olduğunun bir belgesidir. Türkiye<br />
Çevre Eğitim Vakfı olarak, kıyılarımızda<br />
dalgalanan Mavi Bayraklarımız ile <strong>2017</strong><br />
yılında iyi bir sezon geçirilmesini dileriz.”<br />
dedi.<br />
Hacıoğlu: “Bu ödül Türk<br />
turizminin geleceği açısından<br />
son derece önemli”<br />
46 ülke içinde, dünya üçüncüsü olan<br />
Türkiye’nin bu başarısı nedeniyle,<br />
Türkiye’de 13 bin konaklama tesisi<br />
listeleyen, 3000’den fazla otelle ve 20’ye<br />
yakın tatil şirketi ile partnerlik yapan<br />
Neredekal.com Genel Müdürü Özkan<br />
Hacıoğlu yaptığı açıklamada “Türkiye’deki<br />
454 plajımız ve 22 marinamızın Mavi<br />
Bayrak ödülüne layık görülmesi<br />
ülkemizin turizm geleceği açısından da<br />
son derece önemli. Türkiye genelinde<br />
partnerlik yaptığımız otellerin büyük<br />
kısmının Mavi Bayraklı plajı olmasından<br />
dolayı da, ayrıca mutluluk yaşıyoruz.<br />
Tatil severlere, tertemiz denizlerimizde,<br />
binlerce kaliteli otel seçeneği sunuyoruz.<br />
Bu da tercihlerimizin, tüketici lehine ne<br />
kadar doğru olduğunu bizlere kanıtlıyor.”<br />
dedi.
Hollandalı<br />
tatilciler<br />
Türkiye<br />
tatillerinden<br />
çok memnun!<br />
Hem otel zinciri hem havayolu, hem de tur operatörü olarak yaptığı yatırımlarla<br />
adından sıkça söz ettiren Corendon Turizm Grubu, Türkiye’yi tanıtmak için önemli bir<br />
atılım gerçekleştirdi. Grup, Hollanda’nın basın, blogger ve turizm camiasından çok<br />
önemli isimlerini Türkiye’de ağırladı.<br />
Hem yurt içinde hem de yurt dışında<br />
yaptığı yatırımlarla büyümeye<br />
devam eden Türkiye’nin önde gelen<br />
turizm gruplarından Corendon Turizm<br />
Grubu, Türkiye’yi tanıtmak çalışmalarına<br />
devam ediyor. Yıllardır Avrupa’da Türkiye<br />
tanıtımı için birçok etkinlik yapan yine<br />
Türkiye’yi tanıtmak adına Corendon<br />
Airlines için Türkiye temalı uçuş emniyet<br />
filmi çeken grup, bünyesinde yer alan<br />
Corendon Hollanda Tur Operatörlüğü<br />
ile birlikte önemli bir organizasyona<br />
daha imza attı. Corendon, özel bir<br />
uçakla Türkiye’ye getirdiği Hollandalı<br />
basın, blogger ve turizm camiasından<br />
çok önemli isimleri ve çekilişle geziye<br />
katılmaya hak kazanan Hollandalı<br />
vatandaşları iki gün boyunca Türkiye’de<br />
ağırladı. Etkinlik, Hollandalı turistlerin<br />
Türkiye’ye olan algılarını olumlu yönde<br />
etkilemek, her daim övgü ile söz edilen<br />
Türk misafirperverliği- konukseverliğini<br />
gelen turistlere doyasıya yaşatmak<br />
ve Türkiye’nin ne kadar güvenli bir<br />
ülke olduğunun gösterilmesi amacıyla<br />
düzenlendi. Hollandalı misafirler etkinlik<br />
kapsamında, iki gün boyunca Türkiye’nin<br />
en önemli turistlik lokasyonları<br />
Kapadokya, Antalya ve Aspendos’un<br />
tadını çıkardı. Hollandalı misafirler<br />
önce Kapadokya’da unutulmaz bir balon<br />
turu yaptı. Ardından Antalya’ya geçerek<br />
Hollandalı sanatçıların yer aldığı ve ‘Miss<br />
Nederland’ yarışmasının finalistlerinin<br />
belirlendiği etkinliğe katıldı. Grup<br />
yarışmanın ardından, Aspendos Antik<br />
Tiyatro’da düzenlenen dünyaca ünlü<br />
Türk sanatçı Karsu Dönmez’in konserine<br />
katıldı.<br />
Hollandalı turistlerin yüzde 89’u<br />
tatil için yeniden Türkiye’ye<br />
gelecek<br />
Corendon Turizm Grubu etkinlik<br />
kapsamında 100’den fazla ülkede<br />
faaliyet gösteren, dünyanın en önemli<br />
araştırma şirketlerinden GfK’ya<br />
yaptırdığı ve Hollandalı tatilcilerin<br />
Türkiye seyahatleriyle ilgili deneyimlerini<br />
kapsayan araştırma sonuçlarını da<br />
açıkladı. <strong>2017</strong> Mayıs ayında Türkiye<br />
sahillerinde tatil yapan 1.000 Hollandalı<br />
turist üzerinde yapılan araştırmaya<br />
göre; turistler 10 üzerinden 8,5 puanla<br />
Türkiye’deki tatillerinden memnun<br />
kaldığını belirtti. Turistlerin yüzde 96’si<br />
Türkiye’de kendilerini oldukça güvenli<br />
hissetti. Turistlerin yüzde 89’u tatil için<br />
yeniden Türkiye’ye geleceğini belirtti.<br />
Ayrıca Hollandalı turistler, kaldıkları otel<br />
ve oteldeki servise de 10 üzerinden 8,4<br />
puan verdi.<br />
Karaer: “Bu başarı Türkiye’nin<br />
turizmde benimsediği<br />
yaklaşımın eseri”<br />
Hollanda’dan gelen turistlerin yüzde<br />
60’ını Türkiye’ye getirdiklerinin altını<br />
çizen Corendon Turizm Grubu Kurucu<br />
Ortağı Yıldıray Karaer, “Türk turizmi<br />
için Hollanda oldukça önemli bir ülke.<br />
Hollandalı misafirlerimizin Türkiye’de<br />
yaptıkları tatilden memnun kalmalarını da<br />
çok önemsiyoruz. Uluslararası araştırma<br />
şirketi GfK’ya yaptırdığımız anketten<br />
çok güzel sonuçlar elde ettik ve bunu da<br />
paylaşmak istedik. Anket sonuçlarına<br />
göre, Hollandalı misafirlerimiz 8,5 puanla<br />
Türkiye’deki tatillerinden memnun kaldı,<br />
yüzde 89’u tatil için yeniden Türkiye’ye<br />
geleceğini belirtti. Bu oranları Türkiye’nin<br />
turizmde benimsediği yaklaşım ve elde<br />
ettiği başarının önemli bir yansıması<br />
olarak değerlendirmek gerekli” dedi.<br />
Avrupa pazarındaki rezervasyonlarda<br />
hareketlenme başladığını belirten Karaer,<br />
haziran ve temmuz aylarında son dakika<br />
satışlarında ciddi bir atak beklediklerini<br />
belirtti.
40<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
HolidayCheck paneli<br />
Profesyonel otel yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşti<br />
İstanbul Otelciler Platformu’nun POYD İstanbul iş birliğiyle organize ettiği HolidayCheck paneli,<br />
markanın Türkiye Bölge Satış Direktörü Sinan İçten’in sunumuyla Radisson Blu Hotel Istanbul Pera<br />
ev sahipliğinde irili ufaklı otellerden ve hatta şehir dışından gelen profesyonel otel yöneticilerinin<br />
de katılımıyla gerçekleşti.<br />
4<br />
Temmuz Salı günü Radisson Blu<br />
Hotel Istanbul Pera ev sahipliğinde<br />
Mert Ödemiş’in moderatörlüğüyle<br />
gerçekleşen panelde “UzakRota Summit”<br />
Kurucu Başkanı Gökhan Erdoğan, “World<br />
Tourism Forum” Genel Sekreteri Ünay<br />
Türköz ve “Laleli Stars” Kurucu Başkanı<br />
Aytek Tak panelde yerini alan sürpriz<br />
isimlerdendi.<br />
Karadağ, fayda üretmek adına<br />
tüm profesyonel otelcileri<br />
bünyelerine davet etti<br />
Hızlı seriler halinde gerçekleşmesi<br />
planlanan eğitim panellerinin ilki olan<br />
ve tüm yönetim kuruluyla (Barış Türer,<br />
İlker Karadağ, Meltem Birgül, Mert<br />
Ödemiş, Selda Ok, Mert Bankacı, Selçuk<br />
Yılmaz) organizasyonda eksiksiz olarak<br />
yerini alan İstanbul Otelciler Platformu<br />
Başkan Yardımcısı İlker Karadağ’ın açılış<br />
konuşmasıyla başlayan ve Birliklerinin<br />
fayda üretmek ve bu çabaya paydaş<br />
olmak isteyen tüm profesyonel otelcileri<br />
kendi bünyelerinde görmek istediğini<br />
belirtti. Kuruldukları günden günüme<br />
genç ve dinamik bir ekiple oldukça<br />
sağlam adımlarla ve bir o kadar da<br />
hızlı büyüdüklerini ifade eden Karadağ,<br />
bu panellerin tüm katılımcılara faydalı<br />
olmasını temenni etti. İkinci konuşmacı<br />
olarak POYD İstanbul YK Üyesi, Radisson<br />
Blu Hotel Istanbul Pera’nın Genel Müdürü<br />
Ahmet Korkut, bu tarz organizasyon ve<br />
panellerin özellikle günümüz şartlarında<br />
tam olarak desteklenmesi gerektiğini bu<br />
anlamda da gerek POYD İstanbul ailesi<br />
olarak gerekse de Radisson Blu Pera<br />
ailesi olarak bu faydanın kesintisiz olarak<br />
yanında olacaklarını dile getirdi.<br />
Markasının özellikle Alman dilinin<br />
konuşulduğu ülkelerde kullanıldığını<br />
ve TripAdvisor’dan sonra kullanılan<br />
ikinci yorum - fiyat karşılaştırma sitesi<br />
olduğunu vurgulayan Holidaycheck<br />
Türkiye Bölge Satış Direktörü Sinan<br />
İçten, hedeflerinin Ege ve Akdeniz’deki<br />
kullanımlarının İstanbul ve sonrasında da<br />
diğer bölgelerde aktif kullanımı olduğunu<br />
söyledi. İkinci oturum başlangıcında<br />
“UzakRota Summit” Kurucu Başkanı<br />
Gökhan Erdoğan’ın UzakRota kimdir ile<br />
ilgili yaptığı konuşmadan sonra panel<br />
katılımcıların soru ve cevaplarıyla devam<br />
etti.<br />
Türer: “Turizmde alt kadro<br />
eksiklerini tamamlamaya<br />
yönelik projelerimiz devam<br />
ediyor”<br />
Kapınış konuşmasını gerçekleştiren<br />
İstanbul Otelciler Platformu Başkanı<br />
Barış Türer, tüm katılımcılara ve<br />
panel de emeği geçen tüm dostlarına<br />
teşekkür etti. Bu eğitim panellerinin hızlı<br />
seriler halinde gerçekleşeceğini tekrar<br />
hatırlatan Türer, tüm otelci dostlarından<br />
Platform ve projelerini takip etmeye<br />
davet etti. İnsan Kaynakları alanında<br />
ilçe kaymakamlıklarıyla koordineli<br />
bazı projeler ve istihdam çalışmaları<br />
düzenlediklerinin de müjdesini veren<br />
Barış Türer, yakın gelecekte bu<br />
projelerinin de tamamlanarak turizm<br />
sektörünün alt kadro eksiklerini<br />
tamamlayacaklarını dile getirdi.
42<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem makale<br />
“Hey Turist<br />
Eller Yukarı”<br />
Gene gazete manşetlerinde gördüğümüz<br />
ve aslında her sene değişecek diye<br />
umarak beklediğimiz ama değişmeyen<br />
şey:<br />
• Türk turistler Yunan Adaları’nda bu<br />
sene gene rekor kırdı.<br />
• Bodrum’da lahmacun 35 TL ayran 15 TL<br />
• İki kişi Çeşme’de yemek yedi, 550 TL<br />
hesap ödedi...<br />
Örnekleri arttırmak mümkün. Zaten<br />
kötü ikinci senemiz ve turizm dışı<br />
etkenler yüzünden yabancı turislerin<br />
ilgisi azalmışken sektör panik halinde<br />
çırpınır ve “devletimiz bize yardım etsin”<br />
diye inlerken bu yapılanlar ısrarla ders<br />
almadığımızın göstergesi.<br />
Göreceli bir ucuzluk ve ucuzlamış<br />
zannettiğimiz tesislerden gelen ve<br />
giderek artan şikayetler durumun aslında<br />
bir ucuzlama değil de bir kötüleşme<br />
olduğunun göstergesi. Personel<br />
sayısında azalmalar, yemek çeşitliliğinin<br />
azaltılması, yemek ve servis kalitesinde<br />
bozulmalar, tecrübeli ve yetişmiş<br />
personel yerine idare edecek acemi<br />
elemanların yerleştirilmesi gözümüze<br />
sokulmaya çalışılan %20 - %25 fiyat<br />
iskontolarının aslında çoktan çıkarılmış<br />
olduğunun kanıtları gibi...<br />
Peki kim bu olağan şüpheliler? Hatayı<br />
nerede yapıyoruz? Bütün kış boyunca<br />
otel inşaatı ve yenileme işlerinde çalışan<br />
şirket ve esnafların borçlarını Eylül<br />
sonuna itelemiş, hizmet ve ürün kalitesini<br />
bu kadar düşürmüş, buna rağmen<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO<br />
Tezer Öner<br />
gelmeyi göze alan zavallı bir kaç turisti<br />
mümkün olduğu kadar itinayla soymaya<br />
özen göstererek balık ayıklar gibi<br />
ceplerindeki her kuruşu ayıklayan turizmi<br />
katledenler kimler?<br />
Neden senelerdir Yunan Adaları’nda<br />
hep aynı yemeği aynı fiyattan ve aynı<br />
kalitede yemeyi başarıyoruz da Türkiye’de<br />
bırak yemeği, restoranı bile yerinde<br />
bulamıyoruz? Bir zamanlar en iyi<br />
personeli yetiştiren ve yurt dışına ihraç<br />
eden bir ülke olarak şimdi bu artan<br />
şikayetlerin durumu bizim topyekün bir<br />
kalite kaybı yaşadığımızın göstergesi...<br />
Akdeniz’e kıyısı en uzun ülkelerden<br />
biri olarak denizcilik ve Türk bayrağı<br />
konusunda bile daha yeni uyanarak<br />
birkaç o da “ehh” seviyesinde adım attık.<br />
Marinaların sayısı arttırılmakta ama<br />
fiyatları bu oranda aşağı çekilmemekte...<br />
Hala Yunan marinalarında daha iyi<br />
şartlarda kışlamak veya gecelemek<br />
mümkün. Ülke olarak sırtımızı dönmek<br />
üzere olduğumuz Avrupalı turistlerin<br />
aslında kalite, gelir ve tercih olarak daha<br />
önde olduğunu yeniden idrak etmeye<br />
başladık. Deniz turizmi maalesef Kuzey<br />
Avrupa ülkeleri olmadan olmuyormuş<br />
değil mi? Yerli turistimize de yolunacak<br />
Anadolu tipi karatavuk gözüyle bakınca<br />
da Yunanlıların bize kaz muamelesi<br />
yapmasına içerliyoruz.<br />
Ben de içerliyorum. Hele işgal edilmiş<br />
adalarımız, ateş açılmış teknelerimiz,<br />
anlaşmazlığın körüklendiği ortamlar<br />
varken yerli turistimizin bu ülkede<br />
harcadığı para ve zaman beni de<br />
kızdırıyor. Ama acı gerçekler insanın<br />
yüzüne bu durumu çok net vuruyor.<br />
Nedir o gerçekler?<br />
Turizm “beleşten” para kazanılacak,<br />
yattığın yerden istediğin gibi milleti<br />
söğüşleyeceğin, “zaten parayı harcamak<br />
için gelmiş” dediğin ama “benim kıymetli<br />
misafirim” diyemediğin müşterileri olan,<br />
bir akşamüstü iki saat playback yapıp<br />
60 bin TL kazanılacak ve bunun faturası<br />
müşteriden gazoz başına 100 TL olarak<br />
çıkarılacak bir sektör değildir!<br />
Çalışacağız, çok çalışacağız, çok temiz<br />
olacağız, tertemiz olacağız, makul ve<br />
hatta ucuz olacağız, Türkiye’de nereye<br />
giderse gitsin bir turistin benzer yemeği<br />
benzer fiyatla yemesini sağlayacağız.<br />
Gerekirse inanılmaz kontroller ve<br />
uygulamalar koyacağız, çok ama çok<br />
çalışacağız, çok dil bilen, nazik, kültürlü<br />
personeller yetiştireceğiz, yerli veya<br />
yabancı veya uzaylı turist ayırmayacağız<br />
ve hakkaniyetli olacağız, turist için ne<br />
gerekiyorsa onu yapacağız, iyi barmen<br />
de olacağız, domuz da pişireceğiz, otele<br />
mescitte yapacağız ama hiç bir zaman<br />
iki kişiden İstanbul’da 100 TL vereceği<br />
yemek için 550 TL almayacağız...<br />
Ağacımızı, ormanımızı, denizimizi,<br />
parkımızı, bahçemizi ve doğal – yerli<br />
besinlerimizi koruyacağız ve bunlar için<br />
insanların geldiğini göreceğiz...<br />
Bazen derler ya “her şeye sıfırdan<br />
başlıyorum” yok hayır... Biz herşeye bu<br />
sene tekrar “eksi”den başlayacağız...<br />
Umarım seneye kadar da artıya<br />
hatta mükemmele ulaşacağız...<br />
Zihniyetimizi, hayata ve insana bakışımızı<br />
değiştirebilirsek bunu yapabiliriz. Eğer<br />
bunu yaparsak satılık 20.000 otelimiz<br />
olmaz her sene değer kazanan ve satmak<br />
istemeyeceğimiz otellerimiz olur...<br />
İyi bir sezon, mutlu ayrılan müşteriler ve<br />
bol kazançlar dilerim...
TÜROB’un<br />
uyarıları sonuç<br />
veriyor<br />
Kısa süreli<br />
kiralamalar<br />
kontrol altında<br />
Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB),<br />
kamuoyunda günlük kiralık evler<br />
olarak bilinen ve Türkiye genelinde<br />
20 bini bulduğu ifade edilen kısa süreli<br />
kiralamalar konusunda ısrarla gündeme<br />
getirdiği uyarılar sonuç veriyor. Hem<br />
toplumsal güvenlik konusunda çok<br />
ciddi bir sorun haline gelen hem de<br />
kayıt dışı olması nedeniyle devletin<br />
vergi kaybına uğramasına yol açan kısa<br />
dönemli kiralamalar, hükümetin hayata<br />
geçirdiği yeni uygulamalar ile kontrol<br />
altına alınmaya başladı. Günübirlik/<br />
kısa süreli ev kiralayanlara anlık kimlik<br />
bildirimi zorunluluğunun getirilmesinin<br />
ardından, Maliye Bakanlığı da harekete<br />
geçerek; haftalık, günlük veya benzeri<br />
şekilde kısa süreli konut kiralamalarında<br />
kiraya ilişkin belge zorunluluğu getirdi.<br />
Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe<br />
giren tebliğe göre, her bir konut için<br />
aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük<br />
veya benzeri şekilde kısa süreli konut<br />
kiralamalarında tutara bakılmaksızın<br />
kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin<br />
banka veya PTT tarafından düzenlenen<br />
belgelerle belgelendirilmesi zorunlu hale<br />
geldi. Bu uygulama TÜROB tarafından<br />
memnuniyetle karşılandı.<br />
TÜROB sürekli gündemde tuttu<br />
Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan<br />
(TÜROB) Başkanı Timur Bayındır,<br />
yeni uygulamanın memnuniyet verici<br />
olduğunu belirterek, “Hem devletin<br />
hem de sektörün maddi ve manevi<br />
büyük zararlara yol açan günlük evler<br />
sorununun çözüme kavuşturulması<br />
yönünde kamu nezdinde girişimlerde<br />
bulunduk ve bulunmaya da devam<br />
ediyoruz. Geçen yılsonunda günlük<br />
kiralık ev kiralayanların kimlik bildirimi<br />
yapması zorunlu hale getirildi. Bu<br />
tedbirin ardından şimdi de Maliye devreye<br />
girdi. Yeni tebliğe göre, her bir konut için<br />
aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük<br />
veya benzeri şekilde kısa süreli konut<br />
kiralamalarında tutara bakılmaksızın<br />
kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin<br />
banka veya PTT tarafından düzenlenen<br />
belgelerle belgelendirilmesi zorunlu hale<br />
geldi. Bu konuda bazı tedbirlerin hayata<br />
geçirilmesi sevindirici” dedi.<br />
Kira geliri değil, ticari kazanç<br />
Maliye’nin bu alanda elde edilen geliri<br />
‘kira geliri’ olarak değil ‘ticari kazanç’<br />
olarak değerlendirmesi uygulamasının<br />
ülke çapında yaygınlaştırılmasının haksız<br />
rekabet ve kayıtdışılığı önlemesinin<br />
yanında, vergi gelirlerine de olumlu<br />
yansıyacağına işaret eden Bayındır,<br />
şöyle konuştu: “Maliye Bakanlığı bu tür<br />
kiralamaları ‘Uzun süreli kiralamaya<br />
göre daha fazla gelir elde edildiği,<br />
süreklilik arz edecek şekilde her kiracı<br />
ayrıldığında tekrar kullanıma hazır<br />
tutulduğu’ yaklaşımıyla ticari kazanç<br />
olarak görmektedir. Ayrıca, Ankara<br />
Vergi Dairesi Başkanlığının 13/09/2012<br />
tarih ve 928 sayılı Özelgesi ile “…bu tip<br />
kiralamalar için organizasyon gerektiğini<br />
dolayısıyla kira geliri olarak değil<br />
‘ticari kazanç’ olarak vergilendirilmesi<br />
gerektiğini” görüşü açıklanmıştır. Ticari<br />
kazanç elde eden mülk sahiplerinin,<br />
defter tutma, düzenli olarak KDV<br />
beyannamesi ve işlemlere bağlı olarak<br />
muhtasar beyanname ile yıllık gelir<br />
vergisi beyannamesi verme zorunluluğu<br />
bulunmaktadır.”<br />
Adeta hücre evine dönmüştü<br />
Kısa süreli kiralık evlerin defalarca dile<br />
getirdikleri üzere güvenlik açısından<br />
büyük risk taşıdığına dikkat çeken<br />
Bayındır, “Son yıllarda sayısı 20 bini aşan<br />
kayıt dışı günlük kiralık evler, sektörümüz<br />
açısından bir çok riski beraberinde<br />
getirdiği gibi önemli miktarda vergi<br />
kaybına da neden oluyor. Terör örgütleri<br />
ve kanun dışı kişilerin ağırlıklı olarak<br />
kullandığı bu tip evler güvenlik için büyük<br />
riskler barındırıyor ve son dönemde de<br />
birçok olumsuzlukla gündeme geldi.<br />
Kısa süreli kiralanan evler nedeniyle<br />
yaşanan güvenlik sorunlarını defalarca<br />
dile getirdik. Bu tip evler terör örgütleri,<br />
fuhuş ve uyuşturucu çetelerinin adeta<br />
hücre evine dönmüştü” diye konuştu.
44<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Köfteoğlu: “Adıyaman’ın rakipsiz ürünü Nemrut Dağı’dır”<br />
Nemrut Dağı’nın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne kaydedilmesinin 30.<br />
yılında Adıyaman’da gerçekleştirilen Kültür Turizmi Zirvesi’nde konuşan TUYED<br />
Başkanı Kerem Köfteoğlu, kentlerin dünya turizminde rakipsiz ürünlerle öne çıktığını<br />
hatırlatarak “Adıyaman’ın rekabet edilemez ürünü Nemrut Dağı’dır” dedi.<br />
Köfteoğlu, ekonomide mukayeseli<br />
üstünlükler kuramı olduğunu, buna<br />
göre ülke ve bölgelerin dünya turizm<br />
pastasından rekabette onlara üstünlük<br />
sağlayan ürünlerle pay aldıklarına dikkat<br />
çekerek şöyle konuştu: “Son zamanlarda<br />
Adıyaman’da ‘Sahabe şehri’ vurgusu<br />
daha fazla öne çıkarılmaya başlandı. Oysa<br />
Adıyaman bu alanda rekabet edilemez<br />
ve tek değildir. Çünkü İstanbul’daki<br />
Eyüp Sultan da sahabedir. Dolayısıyla<br />
kent bu alanda ne turizmde ne de inanç<br />
turizminde benzersiz, rekabet edilemez<br />
bir önceliğe sahip değildir. Oysa Nemrut<br />
Dağı tektir ve Adıyaman’a rekabet<br />
edilemez bir üstünlük sağlıyor.”<br />
Kentin sahip olduğu tüm değer ve<br />
zenginlikleriNemrut Dağı çerçevesinde<br />
pazarlayıp tanıtması gerektiğini belirten<br />
Köfteoğlu şunları söyledi: “Kentin<br />
inanç turizmi, gastronomi, doğa ve<br />
kültür alanındaki tüm turistik değerleri<br />
önemlidir. Ancak bunların hiçbiri kentin<br />
bir numaralı ve rekabet edilemez yegane<br />
turizm ürünü Nemrut Dağı’nın önüne<br />
geçemez. Kente inanç turu için gelenlerin<br />
Nemrut Dağı’nı da görmesini sağlayacak<br />
düzenlemeler yapılmalı. Bunların<br />
yapılması Adıyaman’a gelen turist sayısını<br />
artırır.”<br />
“Söylentilere dikkat!”<br />
Adıyaman’da birilerinin bilerek veya<br />
bilmeyerek Nemrut’un Hz. İbrahim’i<br />
ateşe atan kişi olduğu yalanını yaydığına<br />
dikkat çeken Köfteoğlu, “Kommagane<br />
medeniyetine ait yöneticilerin heykellerini<br />
barındıran Nemrut Dağı’nın tarihini<br />
dikkate aldığımızda, buranın Hz.<br />
İbrahim’i yakan Nemrut’la hiçbir<br />
ilgisinin olmadığını net olarak görürüz.<br />
Başta seçilmiş ve atanmış yöneticiler<br />
olmak üzere, İpekyolu Kalkınma<br />
Ajansı yönetiminin, tarihi gerçeklerle<br />
uzaktan yakından ilgisi olmayan,<br />
Nemrut Dağı’na düşmanlık körükleyen<br />
bu söylentilerle mücadele etmesi<br />
gerekiyor. Halkın gerçekleri öğrenmesi<br />
için uzman rehberlerden yararlanılarak<br />
doğru bilgilendirme kampanyaları<br />
düzenlenmeli. Aksi takdirde, gerçeği<br />
yansıtmayan bu söylentiler, önümüzdeki<br />
dönemde Nemrut Dağı’nda arzu<br />
etmediğimiz manzaralara yol açabilir.”<br />
Yönetim planı hazır<br />
Adıyaman Kültür Turizmi Zirvesi’nde bir<br />
sunum yapan ODTÜ Öğretim Görevlisi<br />
Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan, yıllardır<br />
titizlikle yürüttükleri çalışmanın, Kral 1.<br />
Antiokus’un doğum gününe denk gelen<br />
7 Temmuz’da “Kommagane Nemrut<br />
Yönetim Planı” adıyla kitap haline geldiği<br />
müjdesini verdi. Kitaba dönüşen yılların<br />
çalışmalarından özet bilgiler sunan Prof.<br />
Dr. Güçhan, Nemrut Dağı Tümülüsü’nün<br />
1881 yılındaki keşfinden sonra 2004 yılına<br />
kadar farklı kazı ve araştırmalara konu<br />
olduğunu hatırlattıktan sonra “Ancak<br />
alanın korunmasına yönelik kapsamlı<br />
çalışmalar geliştirilmemiştir” diye ekledi.<br />
Nemrut Dağı Tümülüsü’nün<br />
korunmasının karmaşık bileşenlerden<br />
oluştuğunu belirten Prof. Dr. Güçhan<br />
şunları söyledi: “Kültürel mirasın çağdaş<br />
ölçütlere uygun olarak korunması için<br />
ODTÜ tarafından 2005’te farklı bileşenleri<br />
içeren Kommagene Nemrut Koruma<br />
Geliştirme Programı (KNKGP) geliştirildi.<br />
Seçilen eserlerin Kommagene Krallığı<br />
dönemine ait olmasından dolayı planın<br />
adı Kommagane Nemrut Yönetim Planı<br />
(KNYP) olarak tanımlandı. Plan, 30 yıllık<br />
bir öngörüyle, somut olarak 5 yıla yönelik<br />
projeleri içerecek şekilde hazırlandı.<br />
Mevzuata göre, KNYP’nin 5 yılda bir<br />
güncellenmesi gerekiyor. Konuyla<br />
ilgili ayrıntılı bilgiye www.nemrut.org.<br />
tr sitesinden ulaşılabilir.”KNYP’de<br />
Adıyaman’ın 4 ilçesine odakanıldığını<br />
belirten Prof. Dr. Güçhan sözlerini şöyle<br />
noktaladı: “Tanımlanan projelerin istenen<br />
sürede uygulanarak gerçekleştirilmesi<br />
halinde bu planın sınırlarının<br />
genişletilmesi ve Adıyaman’daki diğer<br />
kültürel varlıkları da kademeli olarak<br />
içermesi mümkündür. Nitekim KNYP’nın<br />
sınırlarının belirlenmesine yönelik yapılan<br />
çalışmalarda bu senaryolar ve öncelikli<br />
yerler de belirlenmiştir. Kommagene<br />
Nemrut Yönetim Planı Adıyaman’ın<br />
sürdürülebilir kalkınmasında önemli<br />
bir yol haritasıdır. Planda tanımlanan<br />
tüm projelerin kısa sürede hayata<br />
geçirilmesini diliyoruz.”
Bodrum’da yabancı turist oranı %23’e çıktı<br />
Turizmde en kötü yılı bırakan Türkiye yabancı misafir<br />
sayısında artış kaydetmeye başladı. Geçen yıl Bodrum<br />
otellerini %99 oranında yerli turist doldururken, bu yıl bu<br />
oran %70 yerli %30 yabancı olmaya başladı.<br />
Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası<br />
yabancı turist sayısındaki anlamlı düşüş<br />
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın<br />
Rus devlet başkanı Putin ile yaptığı toplantı<br />
sonrası tersine dönmeye başladı.<br />
Karaderili Group Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı Elvan Karaderili<br />
Karaderili: “Rus turist<br />
rezervasyonları patladı”<br />
Geçen yıl %1’lik orana ulaşan yabancı<br />
turist oranı bu yıl yüzde 23’e çıktı. Bodrum<br />
Akyarlar’da ki 2 otel ile faaliyet gösteren<br />
Karaderili Şirketler Group Mio Bianco<br />
Resort ve Mio Mare otellerinin rezervasyon<br />
bilgileri bu gelişmeyi teyit etti. Karaderili<br />
Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />
Elvan Karaderili konuyla ilgili olarak şunları<br />
söyledi: “<strong>2017</strong> rezervasyonlarımızı geçen<br />
yıl bugüne kadar olan kısmı ile kıyaslama<br />
yapmak gerekirse %23 üzerinde seyrediyor.<br />
Geçen yılın üzerinde rezervasyon alacağımıza<br />
inanıyoruz. <strong>2017</strong> sezonunda geçen yıldan biraz<br />
farklı olarak rezervasyonlarımıza ilave Rus<br />
pazarını görüyoruz. Misafir dağılımlarımız;<br />
%20 Rus, %5 Avrupa , %75 yerli misafir olarak<br />
şekilleniyor. Geçtiğimiz yılda bu oran %99<br />
yerli, %1 ise Avrupa olmuştu.”
46<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Kongre<br />
turizminin<br />
şampiyonu<br />
belli oldu!<br />
ICCA (International Congress and Convention<br />
Association-Uluslararası Toplantı ve Kongreler<br />
Birliği) 2016 verilerini açıkladı. Buna göre, tüm<br />
olumsuzluklara rağmen Paris, en fazla kongre ve<br />
toplantıya ev sahipliği yapan şehirlerarasında ilk<br />
sıraya oturmayı başardı.<br />
Dünyada en fazla toplantı ve<br />
kongrelere ev sahipliği yapan<br />
ülkeler listesinde ise ABD<br />
başköşede duruyor. TUYED yönetiminin<br />
ICCA verilerinden derlediği bilgilere<br />
göre, 2016 yılında toplam 12 bin 212<br />
uluslararası etkinlik gerçekleştirildi. Bu<br />
rakam, bir önceki yıldan 136 adet artış<br />
yaşandığı ve bu artışla tüm zamanların<br />
rekorunun kırıldığı ortaya çıkıyor.<br />
ICCA uzmanları, bu araştırmayı<br />
yaparken, bir dernek tarafından organize<br />
edilen, katılan delege sayısının en az 50<br />
ve en az üç ülkeden katılımcıyı kapsayan<br />
toplantı ve kongreleri temel alıyor.<br />
2015’te bu kıstaslara uygun 710 toplantı,<br />
2014’te ise 524 toplantı yapıldığı saptandı.<br />
Uzmanlar ayrıca, 2006-2016 yılları<br />
arasında, uluslararası toplantı ve kongre<br />
sayısında 10 katlık bir artış yaşandığına<br />
dikkat çekiyor.<br />
Paris yine birinci<br />
ICCA verileri 2014’te bir numara olan<br />
Paris’in, 2016’da 196 toplantıya ev<br />
sahipliği yaparak bu alanda yine birinci<br />
sıraya oturduğunu saptıyor. Paris, bir<br />
önceki yılın birincisi Berlin’i bir tane<br />
geçerek toplam 196 kongreyle listenin<br />
birincisi oldu. Listedeki sıralama biraz<br />
oynamasına karşın, en fazla kongreye ev<br />
sahipliği yapan ilk beş şehir değişmedi.<br />
Bu listede Paris’i ikinci sırada Viyana,<br />
üçüncü sırada Barselona, dördüncü<br />
sırada Berlin ve beşinci sırada Londra<br />
izliyor.<br />
2016’da en fazla kongre çeken<br />
20 ülke<br />
ICCA uzmanlarının ülkeler bazında<br />
hazırladığı listeye göre dünyada en fazla<br />
kongreyi ülkesine çeken ilk 10 değişmedi.<br />
ABD, 2016’da toplam 934 uluslararası<br />
toplantı ve kongreye ev sahipliği yaparak<br />
adını listenin başına yazdırmayı başardı.<br />
ABD’yi ikinci sırada Almanya, üçüncü<br />
sırada İngiltere, dördüncü sırada Fransa,<br />
beşinci sırada da İspanya izliyor. Altınca<br />
sırayı İtalya alırken, yedinci sırayı Çin<br />
aldı. Listenin ilk 10’nundaki diğer üç ülke<br />
ise şöyle sıralandı: Japonya sekizinci,<br />
Hollanda dokuzuncu ve Kanada onuncu<br />
oldu.
Cem Polatoglu<br />
Gizemli Kolombiya<br />
Tüm uzaklığına karşın ruhuma,<br />
kalbime, zihnime en yakın ülkeler<br />
Güney Amerika’da bulunmaktadır.<br />
Reenkarnasyona inanır mısınız bilmem<br />
ama hani böyle bir şey var ise kesin bir<br />
önceki yaşamımda buralarda doğmuşum.<br />
Müziğin ritmi, insanlarının sıcaklığı, tarihi,<br />
doğası, kültür varlıkları beni çeker de<br />
çeker. Yok 17 saatlik uçuşmuş (Panama<br />
üzerinden), yok saat farkıymış, işim<br />
aksarmış, memleketi özlermişim... Hepsi<br />
vız gelir. İşte yine bir Güney Amerika<br />
ülkesindeyim. “Kolombiya” Bu kıtada,<br />
Alaska’dan Tierra Del Fuego’ya, Machu<br />
Picchu’dan Chichen Itza’ya gezmediğim<br />
bir Guyana ve Surinam kaldı. Gelmeden<br />
önce önyargılarım beni tedirgin etmişti.<br />
Nihayetinde dünyanın gelmiş geçmiş en<br />
büyük mafya babalarından Eskobar’ın<br />
ülkesine gidiyordum. O kadar ki, halk<br />
kendisine devletten daha çok inanmış,<br />
güvenmiş, 25 milyar dolarlık serveti ile<br />
de dünyanın 7. zengini olmuş. Eskobar;<br />
Felsefesi “Dünyayı sömüren Gringo’lara<br />
ot satarak fakir halkımı doyuruyorum.<br />
Daha ne” olan bir adam. Bu arada, Latin<br />
Amerika’da tüm beyazlar yani Kuzey<br />
Amerikalı ve Avrupalılara “los Gringo’s”,<br />
Tüm çekik gözlü Asyalılara “Los Chino’s”<br />
ve Tüm Araplara da “Los Turcos”<br />
(Türkler) derler. Tüm müslümanlara<br />
veya Arap ülkelerinden gelenlere Los<br />
Turcos denmesinin sebebi, Osmanlı’nın<br />
çöküşü ve 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı<br />
topraklarından Latin Amerika ülkelerine<br />
büyük göç olmuş. Osmanlı’yı Türk olarak<br />
tanıdıkları için tüm Osmanlı göçmenlerine<br />
“Türkler” demişler. İçlerinden başbakan<br />
bile çıkmış. Misal, eski Arjantin Devlet<br />
Başkanı Carlos Menem. Galatasaray eski<br />
Kalecisi Mondragon ve şarkıcı Şakira<br />
da Lübnan asıllı Kolombiyalılar yani “El<br />
Turco”lardır. Kolombiya ve halkı dünyada<br />
birçok ülke tarafından sevilen, sayılan<br />
bir halktır. Örneğin 10’larca Güney<br />
Amerika ve Karayip ülkesinden vizesiz<br />
Avrupa’ya girebilen 2 ülkeden biridir<br />
Kolombiya. Diğeri Peru. Kolombiya biz<br />
Türklerden de vize istemiyor ama pasaport<br />
kontrolü Türkler için kuyumcu gözlüğü<br />
LUP ile yapılıyor. Gümrük sonrası para<br />
değiştirmek istedik. İmza yerine “parmak<br />
izi” aldılar. Alandan çıkar çıkmaz kış<br />
olmasına rağmen Latin Amerika’nın o<br />
muhteşem ılıman havasını ciğerlerinizde<br />
hissediyorsunuz. Sokaklarda arabalardan<br />
gelen en ufak ritmi duyunca özgürce dans<br />
eden kızları, sokak satıcıları, rengarenk,<br />
iç açıcı giysileri, mutlu, stressiz, sakin<br />
ve güleryüzlü yüz ifadeleri içinizi ısıtıyor.<br />
Kızları güzel mi? Evet güzel ama hemen<br />
hepsi estetikli.<br />
Kolombiya mutfağı;<br />
Afrodizyak olarak kabul ettikleri Karınca<br />
yeme geleneği eski çağlara kadar<br />
uzanıyor. Hindistan cevizi sütü ile yapılmış<br />
sos ile hazırlanan balık, ıstakoz ve deniz<br />
ürünleri de muhteşem. En ünlü yemekleri<br />
ise kırmızı fasulye ve sucuklu Bandeja<br />
Paisa ve mısırlı, patatesli, avokadolu<br />
çorbaları Ajiaco. Tabii egzotik meyvelerini<br />
de unutmamak gerekir!..<br />
Bugüne kadar kahve içmemişim!<br />
Tabii Türk kahvesi hariç! Çamur gibi<br />
bir şeylermiş meğer ki bugüne kadar<br />
içtiklerim, ya da sentetik ürünleri bize<br />
kahve diye içirmişler. Yok granül, nes<br />
kahve, yok 3’ü 5’i bir arada, yok instand<br />
kahve... Pereira şehrinde kahvenin<br />
kaynağına gittik. Kahvenin çekirdeğini<br />
ellerimizle topladık, en güzellerini seçtik,<br />
kabuğunu makinelerde ayıkladık, önceden<br />
kurumuş olanlarını uygun şartlarda<br />
kavurduk, taze taze o an çektik ve usulüne<br />
göre çeşit çeşit kahveler denedik. Tam<br />
gün süren etkinlik sonunda koskoca bir<br />
“Kahve Ustası” sertifikası aldık. Kahve<br />
en önemli ihraç ürünleri. Global kahve<br />
şirketlerinin Pereira’da kendi çiftlikleri<br />
var. Veya bazı büyük çiftlikler kendi<br />
markalarını yaratmışlar.<br />
Türk dizileri Nr.1<br />
Türk dizilerine bayılıyorlar. Arap<br />
ülkelerinden sonra Latin Amerika<br />
ülkelerinde de yoğun bir şekilde Türk<br />
dizileri seyrediliyor. Arapların Türk dizisi<br />
hayranlığını çözmüştüm. Kadınların kendi<br />
özgürlüklerine sahip çıkması, çalışma<br />
hayatında ve evde erkekle ortak bir hayat<br />
paylaşması en önemli etkendi. Peki<br />
burada?.. İlk yorumum; Türk dizilerinde<br />
hile, hurda, alavere-dalaverenin çok<br />
olması. Hatta anlattılar, hangi dizi<br />
anlamadım ama dizideki herkesin gerçek<br />
babası bir başkasıymış falan. Ancak bir<br />
sonraki Güney Amerika gezimde daha net<br />
çözeceğim olayı. Deniz-kum-güneş ise<br />
ülkenin kuzeyinde. Cartegena bölgesinde.<br />
Eğlence de burada sefahat ve sefalet de.<br />
Şehir adeta Kolonyal ve Barok mimari<br />
ile bezenmiş adeta bir açık hava müzesi.<br />
Zaten UNESCO Dünya Mirası listesinde.<br />
Görmeden gelme diyeceğimiz en önemli<br />
şehir Cartegena... Gelelim Kolombiya’nın<br />
diğer yüzüne; Tehlikeli bir ülke mi?<br />
Turistler için hayır. Belki dünyanın fidye<br />
için en çok insan ve çocuk kaçırıldığı<br />
ülke ama eğer turistseniz ve üzerinizde<br />
kıymetli bir şey taşıyarak “Favela” denilen<br />
fakir halkın yaşadığı mahallelerde<br />
dolaşmıyorsanız hiç bir problem yok.<br />
Çünkü ailenizden fidye durumunda sizin<br />
için ne çıkacağı meçhul. Havadaki yerine<br />
daldaki kuşu tercih ediyorlar. Bildikleri<br />
zenginleri veya onların çocuklarını<br />
kaçırıyorlar. Uyuşturucu meselesine<br />
gelince; Öyle caddelerde sokaklarda<br />
uyuşturucu kullananları veya satanları<br />
göremiyorsunuz. Sadece, her şehirde<br />
polis gözetiminde, izinli hafif uyuşturucu<br />
kullanılan parklar var. Orada satış ve<br />
uyuşturucu kullanmak serbest. Aynen<br />
Avrupa’nın bazı şehirlerinde olduğu gibi.<br />
(İsviçre, Danimarka, Hollanda vs.) Burada<br />
konuştuğum bazı Kolombiyalıların fikri şu;<br />
“Uyuşturucuyu biz üretmezsek başkası<br />
üretecek, asıl sorumlu tüketendir, üreten<br />
değil.” Nasıl ama?...<br />
Kolombiya’nın nüfusu 48 milyon.<br />
En büyük "resmi" ihracat ürünleri;<br />
Kahve, çiçek, zümrüt, puro. Resmi Dil;<br />
İspanyolca, Başkent: Bogota, Bağımsızlık<br />
İspanyollardan 1819 yılında elde edilmiş.<br />
Yüzölçümü: 141,748 Km2, milli geliri kişi<br />
başı 9.000 dolar.
hotel restaurant<br />
48 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
RIxos Hotels, Dubai’nin<br />
kalbine yerleşti<br />
Rıxos Premıum<br />
Dubai<br />
Rixos Hotels, Birleşik Arap<br />
Emirlikleri’ndeki üçüncü otelini Dubai’nin<br />
gözde tatil lokasyonu Jumeirah Beach<br />
Residence (JBR)’da açtı. Lüksün sınırlarını<br />
zorlayan Rixos Premium Dubai,<br />
misafirperverlik standartlarını yeni bir<br />
boyuta taşıyor.
Dünyanın en gözde tatil ve iş<br />
merkezlerinden biri haline gelen<br />
Dubai’nin kalbinde yer alan<br />
Rixos Premium Dubai, Haziran ayında<br />
misafirlerine kapılarını açtı. Dubai<br />
Eye manzarasına sahip 35 katlı Rixos<br />
Premium Dubai, The Walk, Dubai Marina<br />
Mall, Mall of the Emirates gibi popüler<br />
alışveriş ve eğlence merkezleri ile<br />
Dubai’nin en işlek caddelerinden Şeyh<br />
Zayed Caddesi’ne yakın konumuyla<br />
öne çıkıyor. Sahile en yakın otel olma<br />
özelliğini taşıyan Rixos Premium Dubai,<br />
kule şeklindeki ihtişamlı kristal tasarımı<br />
ile de JBR’ın manzarasına yeni bir soluk<br />
getirdi.<br />
Lüks ve konfordan ödün<br />
vermiyor<br />
Özel bir plaja sahip olan Rixos Premium<br />
Dubai’de, lüks ve konfordan ödün<br />
vermeksizin dizayn edilmiş 414 odanın<br />
yanısıra 9 adet restoran ve bar bulunuyor.<br />
Misafirlerini Turquoise Restoran’da<br />
otantik Türk yemekleriyle buluşturan otel,<br />
gün batımı manzaralı Crystal Lounge’da<br />
keyifli bir çay ve kahve deneyimi<br />
yaşatırken, Azure Beach ise havuz, plaj<br />
ve açık hava lounge imkanı sağlıyor.<br />
Ayrıca şehirdeki en iyi pizza servisini<br />
yapan ödüllü Luigia İtalyan Restoranı,<br />
Craft Shakes Burger Restoran ve Lock<br />
Stock & Barrel de Rixos Premium<br />
Dubai konuklarına unutamayacakları bir<br />
ziyafet sunuyor. Rixos Premium Dubai,<br />
12 ile 150 kişi aralığında farklı grupları<br />
ağırlayabilecek 10 adet geniş toplantı<br />
mekanıyla şık ziyafet ve etkinliklere de ev<br />
sahipliği yapıyor. Diamond Ballroom’da<br />
700’e kadar misafiri rahatça konuk<br />
edebilen Rixos Premium Dubai, tüm<br />
ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak<br />
tasarlanan toplantı ve konferans<br />
salonlarında son teknoloji ekipman<br />
ile hizmet sağlıyor. Arap Körfezi’nin<br />
masmavi deniz manzarasıyla süslenmiş<br />
modern fitness merkezi Rix Gym ve<br />
geleneksel Türk hamamına sahip<br />
Natureland Spa merkezini misafirlerine<br />
sunan Rixos Premium Dubai, bu yıl içinde<br />
açılacak Rodeo Drive, Via Rodeo ve Ocean<br />
Drive mağazalarıyla da lüks alışveriş<br />
deneyimi yaşatacak.<br />
Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki<br />
üçüncü Rixos Oteli<br />
Gelişimini hızla sürdüren körfez pazarının<br />
birinci sınıf yaşam ve iş merkezlerinden<br />
biri haline gelen Dubai’de Rixos Hotels<br />
portföyünü artırdıklarını ve Birleşik<br />
Arap Emirlikleri’ndeki üçünü Rixos’u<br />
açtıklarını ifade eden Rixos Hotels<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince,<br />
“Bölgede her geçen gün artan çok uluslu<br />
şirketlerle birlikte Rixos Premium Dubai,<br />
avantajlı konumu ve işbirliği yaptığı<br />
önemli markalarla Dubai’de öne çıkan<br />
tesislerden biri haline gelecek” dedi.
50<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
TAV 17 yılda 17 havalimanına ulaştı<br />
TAV Havalimanları Suudi Arabistan’da Medine’nin ardından Yanbu, Qassım ve Hail<br />
havalimanlarının geliştirilmesi ve işletmesi için imza attı. TAV üç havalimanını toplam<br />
400 milyon dolar yatırımla geliştirecek ve 30 yıl boyunca işletecek.<br />
Havalimanı işletmeciliğinde<br />
Türkiye’nin dünyadaki önde gelen<br />
markası TAV Havalimanları,<br />
Suudi Arabistan’da üç havalimanının<br />
geliştirilmesi ve işletmesi için Suudi<br />
Arabistan Sivil Havacılık İdaresi’yle<br />
(GACA) anlaşmayı imzaladı. TAV ve ortağı<br />
Al Rajhi Grubu, Yanbu, Qassim ve Hail<br />
havalimanlarını 30 yıl süreyle işletecek.<br />
Üç havalimanında yeni terminal ve<br />
hizmet birimleri için toplam 400 milyon<br />
dolar yatırım yapılacak. 2000’de İstanbul<br />
Atatürk Havalimanı’yla yola çıkan<br />
TAV’ın tüm dünyada işlettiği havalimanı<br />
sayısı 17’ye yükselirken şirket Suudi<br />
Arabistan’da toplam dört havalimanının<br />
işletmesini yürütecek.<br />
Şener: “Havalimanı sayısı 17’ye,<br />
yıllık yolcu sayımız 110 milyona<br />
yükselecek”<br />
TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı<br />
Sani Şener “TAV olarak havalimanı yapımı<br />
ve işletmeciliğinde sahip olduğumuz<br />
deneyim ve bilgi birikimiyle tüm dünyada<br />
tercih edilen bir marka haline geldik.<br />
Suudi Arabistan’da ilk havalimanı<br />
özelleştirmesi olan Medine Havalimanı<br />
projesinde gösterdiğimiz başarı bu<br />
ülkede yeni fırsatlara kapı açtı. Yanbu,<br />
Qassim ve Hail ile birlikte tüm dünyada<br />
işlettiğimiz havalimanı sayısı 17’ye, yıllık<br />
hizmet verdiğimiz yolcu sayısı da 110<br />
milyon seviyelerine yükselecek. Dünyanın<br />
en rekabetçi coğrafyalarından olan Körfez<br />
Bölgesi’nde altı başkent havalimanında<br />
imzamız bulunuyor. Önümüzdeki<br />
dönemde dünyanın farklı bölgelerinde,<br />
özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki<br />
fırsatları değerlendirmeyi sürdüreceğiz”<br />
dedi.<br />
400 milyon dolara mal olacak<br />
2016’da yaklaşık 3,6 milyon yolcuya<br />
hizmet veren Yanbu, Qassim ve Hail<br />
havalimanları, öngörülen toplam 400<br />
milyon dolar yatırımlarla birlikte yılda<br />
yaklaşık 11,5 milyon yolcuya hizmet<br />
verebilecek. TAV, üç havalimanının<br />
işletmesini de bu yıl içinde devralmayı<br />
planlıyor. Şirket işletmeyi devraldıktan<br />
sonra yeni terminal inşaatlarına<br />
başlayacak ve 2020’de yatırımı<br />
tamamlayacak. TAV, üç havalimanının<br />
işletmesini 2047’ye kadar sürdürecek.<br />
Arabistan Yarımadası’nın coğrafi olarak<br />
ortasında bulunan Qassım, Suudi<br />
Arabistan’ın 13 yönetim bölgesinden<br />
birisi. Ülkenin tarımsal üretiminin büyük<br />
bölümünü gerçekleştiren ve önemli bir<br />
turizm destinasyonu olan bölgenin giriş<br />
kapısı Qassım Havalimanı’ndan THY’nin<br />
de aralarında bulunduğu 12 havayolunun<br />
düzenli seferleri bulunuyor. TAV Suudi<br />
Arabistan’da 2012’den bu yana Medine<br />
Havalimanı’nın işletmesini yürütüyor.<br />
Ayrıca hizmet şirketleriyle Cidde, Riyad<br />
ve Dammam havalimanlarında da faaliyet<br />
gösteriyor.
Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçileri Buluşması<br />
Foodservice Products & Suppliers Gathering<br />
20-23 Eylül September <strong>2017</strong><br />
HALL<br />
5-6-7<br />
edt.cnrfoodistanbul.com<br />
In conjunction with / İle birlikte<br />
Gıda Ürünleri ve Teknolojileri, Ev Dışı<br />
Tüketim Ürünleri Ekipman, Sarf<br />
Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım<br />
Kanalı Tedarikçileri Fuarı<br />
Food & Beverage, Food Processing,<br />
Foodservice Products, Suppliers and<br />
Distribution Channels Fair<br />
cnr<br />
ambalaj<br />
istanbul<br />
Ambalaj, Paketleme,<br />
Etiketleme, Kolileme Ürünleri<br />
ve Makineleri Fuarı<br />
Packaging, Labeling<br />
and Boxing Products &<br />
Machinery Fair<br />
Concurrently held with / İle eş zamanlı<br />
CNR EXPO Yeşilköy 34149 ‹stanbul 0 212 465 74 74 0 212 465 74 76-77 www.cnrexpo.com<br />
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GERE⁄‹NCE TÜRK‹YE ODALAR VE BORSALAR B‹RL‹⁄‹ (TOBB) DENET‹M‹NDE DÜZENLENMEKTED‹R.
52<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Hılton Garden Inn<br />
Kocaeli Şekerpınar açıldı<br />
Hilton’un orta ölçekli pazarda hizmet veren ödüllü markası Hilton Garden<br />
Inn, Türkiye’deki yeni oteli Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar’ın açıldığını<br />
duyurdu. Orbay Grup Kuyumculuk Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketi<br />
tarafından hayata geçirilen otel, misafirlerine geniş odalar, rahat bir atmosfer<br />
ve kusursuz hizmet kalitesi sunuyor.<br />
Kocaeli’nde benzersiz bir<br />
konaklama deneyimi yaşamak<br />
isteyenler için ideal bir konuma<br />
sahip olan Hilton Garden Inn Kocaeli<br />
Şekerpınar, Sabiha Gökçen Uluslararası<br />
Havalimanı’na ve Intercity Istanbul<br />
Park’a yakınlığıyla dikkat çekiyor. Otel<br />
misafirleri, Türkiye’nin en gözde kayak<br />
merkezlerinden Kartepe’ye ve doğal<br />
güzellikleriyle ziyaretçilerini büyüleyen<br />
Sapanca Gölü ile Botanik Parkı’na da<br />
kısa bir yolculukla ulaşabiliyor. Otelin<br />
Genel Müdürü Oğuz Karslıoğlu şöyle<br />
konuştu: Hilton Garden Inn Kocaeli<br />
Şekerpınar’ın açılışını duyurmaktan<br />
mutluluk duyuyoruz. Misafirlerimize<br />
Hilton Garden Inn markasından<br />
bekledikleri sıcak ve kusursuz hizmeti<br />
sunmak için sabırsızlanıyoruz. Otelimizi<br />
iş veya eğlence amacıyla ziyaret edecek<br />
misafirlerimize unutulmaz bir konaklama<br />
deneyimi yaşatacağız.”<br />
Unutulmaz lezzetler<br />
Hilton Garden Inn Kocaeli Şekerpınar,<br />
misafirlerine tek çatı altında tüm<br />
ihtiyaçlarını karşılama imkanı sunuyor.<br />
Otel bünyesinde yer alan Garden Grille®<br />
Restaurant’ta Türk mutfağının eşsiz<br />
lezzetlerini sunuluyor. 24 saat boyunca<br />
hizmet veren The Pavilion Pantry® ise<br />
zengin tatlı-tuzlu atıştırmalık ve içecek<br />
seçenekleriyle misafirlere kesintisiz<br />
hizmet veriyor.<br />
Teknolojinin son imkanları ile<br />
donatılmış fitness salonu<br />
Seyahatleri sırasında rahatlamak isteyen<br />
konuklar, teknolojinin son imkanları<br />
kullanılarak inşa edilen fitness center’ı<br />
ve spa’yı ziyaret etme şansına sahip. Spa<br />
içerisinde kapalı yüzme havuzunun yanı<br />
sıra Türk hamamı ile özel tuz masajı<br />
seçeneğini de sunan masaj odaları<br />
da bulunuyor. Oteli iş seyahatleri için<br />
tercih eden misafirler ise 120 kişilik<br />
kapasiteye sahip iki toplantı alanının yanı<br />
sıra ücretsiz Wi-Fi hizmetinden, 24 saat<br />
hizmet veren ‘business center’dan ve<br />
zengin ikramlardan yararlanabiliyor.<br />
Diğer yandan Hilton Garden Inn Kocaeli<br />
Şekerpınar, Hilton’un ücretsiz müşteri<br />
sadakat uygulaması Hilton Honors<br />
kapsamında yer alıyor. Hilton Honors<br />
üyeleri, Hilton’a ait kanalları kullanarak<br />
rezervasyon yaptıklarında, firmanın<br />
14 farklı markasına ait otellerde<br />
çeşitli fırsatlardan faydalanabiliyor.<br />
Üyeler indirimli fiyatların yanı sıra<br />
kazandıkları puanlarla ödeme<br />
yapabiliyor hatta ücretsiz konaklama<br />
imkanı yakalayabiliyor. Benzer şekilde<br />
Hilton Honors üyeleri, ücretsiz Wi-Fi<br />
hizmetinden de faydalanabiliyor.
Rezidor, İstanbul’da “Park Inn by Radısson”<br />
markasıyla yeni bir otel açıyor<br />
“Park Inn by Radisson” markasıyla İstanbul Kavacık’ta açılacak yeni otel için anlaşma<br />
imzalayan Rezidor, Istanbul’daki büyümesini sürdürüyor. Markanın beşinci oteli Park<br />
Inn by Radisson Asia Istanbul Kavacık, <strong>2017</strong>’nin ikinci çeyreğinde hizmet vermeye<br />
başlayacak.<br />
Dünyanın en hızlı büyüyen otelcilik<br />
şirketlerinden biri olan ve Carlson<br />
Rezidor Hotel Group bünyesinde yer<br />
alan The Rezidor Hotel Group, Türkiye’de<br />
açılacak yeni Park Inn by Radisson Asia<br />
Istanbul Kavacık Oteli için anlaşma<br />
imzaladı. Otelin açılmasıyla Rezidor’un<br />
Türkiye portföyünde olan ve halen inşaat<br />
halinde ve faaliyette olan otellerin toplam<br />
sayısı 24’e yükselecek. Rezidor’un Park<br />
Inn by Radisson markasının İstanbul’daki<br />
beşinci oteli olacak Park Inn by Radisson<br />
Asia Istanbul Kavacık Oteli’nin <strong>2017</strong>’nin<br />
ikinci çeyreğinde açılması planlanıyor.<br />
The Rezidor Hotel Group Başkan<br />
Yardımcısı ve Geliştirmeden Sorumlu Üst<br />
Yöneticisi Elie Younes, yaptığı açıklamada<br />
“Radisson Blu, İstanbul’daki lüks oteller<br />
arasında üst segmentin en büyük<br />
markası olmaya devam ediyor. Park Inn<br />
by Radisson markamızla pazarın orta<br />
segmentinde büyümek için bu ivmeden<br />
yararlanmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin<br />
uzun vadeli potansiyeline inanıyoruz ve<br />
hem mevcut, hem de yeni iş ortaklarımızı<br />
dünya klasmanındaki markalar<br />
portföyümüzle ülke çapında otellere ve<br />
resortlara yatırım yaparak bizimle birlikte<br />
büyümeye davet ediyoruz” dedi.<br />
Boğaz’ın kuzey ucundaki<br />
Beykoz’da yer alıyor<br />
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda<br />
konumlanan Park Inn by Radisson<br />
Asia Istanbul Kavacık, Boğaz’ın kuzey<br />
ucundaki Beykoz ilçesinde yer alıyor.<br />
Avrupa’yı Asya’ya bağlayan TEM<br />
(Trans European Motorway) otoyoluna<br />
yakınlığıyla mükemmel erişim ve<br />
görünürlüğe sahip olan otel, Atatürk<br />
Uluslararası Havaalanına 35 km, Sabiha<br />
Gökçen Uluslararası Havaalanına ise<br />
sadece 25 km mesafede bulunuyor.<br />
Çağdaş ihtiyaçlara göre tasarlanan<br />
110 oda ve süitin yer alacağı otelin<br />
uluslararası mutfaklı restoranı ve barı<br />
gün boyu açık olacak. Balo salonu dahil<br />
çeşitli etkinlik ve toplantı mekanlarının<br />
yanı sıra otelde bir spor salonuyla hamam<br />
ve bakım odaları içeren bir spa da yer<br />
alacak. Pusula Ticari Yatırım ve Otelcilik<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Keçeli<br />
ise, “İstanbul’daki en büyük uluslararası<br />
otel işletmecilerinden The Rezidor Hotel<br />
Group ile işbirliğine girmekten büyük<br />
memnuniyet duyuyoruz. Park Inn by<br />
Radisson markasının gerek Türkiye’deki,<br />
gerekse yurtdışından kurumsal pazara<br />
hitap edeceğine inanıyoruz. Dünyanın<br />
en önemli finansal merkezlerinden biri<br />
haline gelecek olan İstanbul Uluslararası<br />
Ticaret Merkezine (IIFC) yakın konumu,<br />
otel açısından çok avantajlı olacak”<br />
yorumunda bulundu. Hareketli bir iş<br />
bölgesinde bulunan otel, Boğaz Köprüsü<br />
ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi<br />
önemli geçiş noktalarına, İstinye Park<br />
ve Meydan gibi alışveriş merkezlerine<br />
kolay ulaşımın yanı sıra ünlü Türk<br />
konukseverliğinin keyfini çıkarma imkanı<br />
da sunuyor.
hotel restaurant<br />
54 & hi-tech<br />
JW Marrıott<br />
DATİ Holding yatırımıyla İstanbul’a geliyor<br />
Dünyanın önde gelen otel firmalarından Marriott International’ın lüks markalardan<br />
oluşan portföyünün bir parçası olan JW Marriott, İstanbul’da açacağı ilk ve çok özel<br />
tasarlanacak oteli için DATİ Yatırım Holding ile güçlerini birleştirerek bir ilke imza<br />
attı. DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından 200 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata<br />
geçecek olan otel İstanbul’a yepyeni bir soluk katacak.<br />
İstanbul’un turizm potansiyeline güç<br />
katacak yatırım hakkında bilgi vermek<br />
üzere Marriott International Avrupa<br />
Lüks Operasyonlardan Sorumlu Başkanı<br />
(COO) Satya Anand, Marriott International<br />
Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />
Poğda Demircan, DATİ Yatırım Holding<br />
A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan<br />
Kıran ve Dati Holding İştiraki olan Ataköy<br />
Otelcilik A.Ş Genel Müdürü Mehmet<br />
Culha’nın katılımıyla 10 Mayıs <strong>2017</strong> günü<br />
basın toplantısı düzenlendi.<br />
Kıran: “İstanbul’un kongre turizmine<br />
katkı sağlayacağımıza inanıyoruz”<br />
Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’deki<br />
basın toplantısında konuşan DATİ Yatırım<br />
Holding A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı<br />
Gökhan Kıran, dünyanın en büyük otel<br />
zincirlerinden Marriott International ile<br />
önemli bir işbirliğine imza attıklarını<br />
kaydetti. İstanbul’u dünyanın önde<br />
gelen turizm merkezlerinden biri haline<br />
getirmeye büyük katkı sağlayacak<br />
“İstanbul Turizm Merkezi”ni yaklaşık<br />
500 bin metrekare bir alan üzerinde<br />
geliştirdiklerini hatırlatan Gökhan Kıran,<br />
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />
Center’in projenin en önemli parçalarından<br />
birisini oluşturacağını kaydetti.<br />
Son dönemde yaşanan birtakım olumsuz<br />
olaylara rağmen İstanbul’un, dünyanın<br />
en iyi kongre şehirlerinden biri olma<br />
iddiasının her zaman sürdüğünün altını<br />
çizen Gökhan Kıran, yaptıkları yatırımın<br />
kentin kongre turizmine çok önemli katkı<br />
ve fayda sağlayacağını sözlerine ekledi.<br />
Culha: “Tüm ulaşım ağlarının<br />
omurgasında yer alacak bir yatırım<br />
gerçekleştiriyoruz”<br />
Dati Holding İştiraki olan Ataköy Otelcilik<br />
A.Ş Genel Müdürü Mehmet Culha da, JW<br />
Marriott’un İstanbul’da ilk kez hizmete<br />
girecek olan otelinin Deluxe Room,<br />
Club Room, Junior Suite, Club Suite,<br />
Executive Suite, Vice Presidental Suite ve<br />
Presidental Suite olmak üzere farklı oda<br />
tiplerinden oluşacağını belirtti. Otelde, 354<br />
adet Deluxe, 56 adet Suite, 39 adet Club<br />
oda bulunacağını kaydeden Culha, “Ataköy<br />
Marina’da denize sıfır konumda hayata<br />
geçecek olan projede 40 metrekareden<br />
250 metrekareye kadar farklı büyüklükleri<br />
bulunan şık tasarlanmış 449 adet oda yer<br />
alacak.” dedi.
Yatırımın tarihi İstanbul yarımadasına,<br />
iki kıtayı denizin altından birbirine<br />
bağlayan Avrasya tüneline ve Atatürk<br />
Havalimanı’na yakınlığının yanı sıra İTM<br />
projesi içindeki deniz otobüsleri iskelesi<br />
ve metro istasyonu ile tüm ulaşım<br />
ağlarının omurgasında yer aldığına dikkat<br />
çeken Culha, sıcak, samimi dekorasyonu,<br />
panoramik deniz ve marina manzarası ile<br />
Türkiye ve dünyadan seçkin misafirlerine<br />
unutulmaz İstanbul hatıraları<br />
yaşatacağını sözlerine ekledi.<br />
Satya Anand: “Zevk sahibi<br />
seyahatseverleri ağırlamak için can<br />
atıyoruz”<br />
JW Marriott Istanbul Hotel & Conference<br />
Center’in Avrupa’daki büyümekte olan<br />
lüks otel portföylerine katılımından<br />
dolayı mutluluk duyduklarını belirten<br />
Marriott International Avrupa Lüks<br />
Operasyonlardan Sorumlu Başkanı (COO)<br />
Satya Anand, “Otelin modern ve sofistike<br />
tasarımı ile JW Marriott imzalı hizmetin<br />
birleşmesi bu şehirde lüksü yeniden<br />
tanımlayacaktır. Dünyanın her yanından<br />
İstanbul’u ziyarete gelecek zevk sahibi<br />
seyahatseverleri, bu oteli ve bu karakterli<br />
şehri deneyimlerken ağırlamak için can<br />
atıyoruz”. dedi.<br />
Demircan: “Türkiye’ye yatırım yapmaya<br />
devam edeceğiz”<br />
Çok önemli bir ana tanıklık ettiklerini<br />
söyleyen Marriott International<br />
Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />
Poğda Demircan, “Dünyanın en büyük<br />
otel firmalarından ikisi olan Marriott<br />
ve Starwood’un birleşmesi, Türkiye’de<br />
de 25 otelin, yatırımcı ve çalışanlarıyla<br />
birlikte aynı aile bünyesine katılmasını<br />
sağladı. Onlardan bir başkası da bugün<br />
burada hayata geçiyor. İstanbul Turizm<br />
Merkezi yeniden canlanırken, Sheraton<br />
ve JW Marriott markaları da aynı proje<br />
bünyesinde bir araya geliyor. İstanbul<br />
turizmine, özellikle de kongre turizmindeki<br />
potansiyeline duyulan güvenin tohumları<br />
işte burada atılıyor. İstanbul’un geleceğine<br />
duyduğu güven ve cesareti için DATİ<br />
Holding’e ne kadar teşekkür etsek azdır.<br />
Marriott International olarak biz de Türkiye<br />
turizminin hızlıca hakettiği günlerine<br />
döneceğine inanıyoruz ve Türkiye’ye<br />
yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi.<br />
Otelin projesinde Tabanlıoğlu imzası<br />
Türkiye ve Dünya’da önemli yapılara imza<br />
atan Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından<br />
projelendirilen JW Marriott İstanbul Hotel<br />
& Conference Center, otel bünyesinde<br />
yer alacak farklı büyüklüklerdeki 15 adet<br />
toplantı salonu ile kurumsal buluşmalara<br />
ev sahipliği yaparken, 650 metrekare<br />
genişliğindeki yüksek tavanlı ve son<br />
teknoloji ile donatılmış balo salonu ise<br />
600 kişi kapasitesi ile özel günlerde ve<br />
toplantılarda misafirlerini ağırlayacak.<br />
Otel, 80 metrekareden 650 metrekareye<br />
kadar toplamda 1400 kişilik misafir<br />
ağırlama kapasitesi ile tüm toplantıların<br />
vazgeçilmez adresi olacak.<br />
Otelde konaklayan misafirler, dilerlerse<br />
350 kişilik ana restoranda günlük lezzetleri<br />
tadabilecekler dilerlerse Fine Dining<br />
Restaurant’ta dünya mutfaklarından<br />
seçme lezzetleri deneyimleyebilecekler.<br />
Bunun yanı sıra otel kapsamında çok<br />
özel mimari ile öne çıkacak olan Lobby<br />
Lounge ve muhteşem bir manzaraya sahip<br />
bir de Roof Bar yer alacak. Eşsiz İstanbul<br />
manzarası, zengin barı, özel kokteylleri<br />
ve atıştırmalık lezzetleriyle şehrin en ilgi<br />
gören mekanlarından biri olacak olan<br />
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />
Center hizmet kalitesi ile turizm’in önemli<br />
kentlerinden olan İstanbul’da kaliteyi<br />
yukarlara taşıyacak.<br />
Toplantı, konferans ve etkinliklerin<br />
vazgeçilmez adresi olacak<br />
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />
Center hemen yanında bulunan Konferans<br />
Merkezi ise toplantılara özel tüm ihtiyaçlar<br />
düşünülerek inşa edilecek, büyük<br />
konferans ve etkinlikler için benzersiz bir<br />
seçenek sunacak. 1000 kişi kapasiteli 9<br />
adet toplantı salonu ve 2400 metrekare<br />
büyüklüğünde 2100 kişi kapasiteye sahip<br />
Konferans salonu da özel günlerinizin<br />
vazgeçilmez adresi olacak. İstanbul’da<br />
yapılacak büyük konferans ve kongrelere<br />
ev sahipliği yapmayı bekleyen JW Marriott<br />
İstanbul Hotel & Conference Center,<br />
otel bünyesinde bulunan 15 adet toplantı<br />
salonu ve konferans merkezinde bulunan<br />
9 adet toplantı salonu ile birlikte toplamda<br />
26 adet salon ve 4500 kişiyi ağırlayabilen<br />
konforlu ve şık salonlara sahip olacak.<br />
SPA Merkezinde Ailelere Özel VIP Suitler<br />
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />
Center’ın SPA merkezi 3000 metrekare<br />
alan üzerine kurulacak. Konforlu masaj<br />
odaları sakin ve rahatlatıcı dinlenme<br />
alanları, yeni teknolojiler ile donatılmış<br />
fitness salonundan özel çalışma<br />
alanlarına, jakuziden buhar odasına,<br />
saunadan kar çeşmesine ve Türk<br />
hamamına kadar vereceği hizmetleriyle<br />
misafirlerine eşsiz bir deneyim sunacak.<br />
SPA ve masaj paket seçenekleri ile<br />
konuklarına benzersiz bir deneyimi<br />
yaşatacak JW Marriott İstanbul Hotel &<br />
Conference Center’ın SPA Merkezi, naif bir<br />
müzik, loş ışıklar ve huzur verici kokular<br />
eşliğinde, benzersiz duyguların kapılarını<br />
aralayacak, misafirlerine daha önce<br />
yaşamadıkları duyguları deneyimleme<br />
fırsatı verecek. SPA Merkezinde ayrıca<br />
çok özel tasarlanmış VIP Suit odalar<br />
bulunacak. VIP Suitler’de çiftlere özel<br />
masaj odası, hamam, jakuzi, sauna ve<br />
özel soyunma odaları ile SPA merkezinde<br />
bulacakları her hizmeti kendilerine<br />
ayrılmış olan bu özel suitlerde aileleri veya<br />
eşleri ile alma imkanı bulacaklar.<br />
Eşsiz konum ve kolay ulaşım imkânı<br />
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />
Center, Marmara Denizi kıyısında maviyle<br />
yeşilin buluştuğu bir noktada İstanbul<br />
Turizm Merkezi’nin kalbinde misafirlerini<br />
ağırlayacak. Otel, deniz otobüslerine<br />
yürüme mesafesinde yer alırken, yanı<br />
başında metro durağı bulunacak. Atatürk<br />
Havalimanı, İstanbul Fuar Merkezi’ne de<br />
yakın bir mesafede konumlanan otel, özel<br />
bir manzaraya sahip Ataköy Marina Mega<br />
Yat Limanı ile aynı alan içinde olacak.<br />
Bağlantılı otoyollara yakın konumu ve<br />
3’üncü Havalimanı’na da kısa mesafesiyle<br />
büyük ilgi görecek. Misafirler JW Marriott<br />
İstanbul Hotel & Conference Center’a<br />
diledikleri ulaşım imkânlarını seçerek<br />
kolayca ulaşabilecekler.
56<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yatırım<br />
Fethiye’de<br />
gerçek<br />
bir huzur<br />
kalesi;<br />
Oyster<br />
Resıdences<br />
Skal International tarafından<br />
Türkiye butik otelleri<br />
arasında birinciliğe layık<br />
görülen Oyster Residences,<br />
Ölüdeniz’de meşhur Ölüdeniz<br />
Plajı ve Mavi Lagün’ün<br />
yakınında yalnızca büyükler<br />
için ve balayı çiftlerinin<br />
tercih ettiği bir otel olarak<br />
konuklarına huzurlu, rahat<br />
ve keyifli bir tatil olanağı<br />
sunuyor.<br />
Kendinizi evinizde hissederken<br />
ister maceracı ruhunuzu ortaya<br />
çıkartacağınız bir tatil, isterseniz<br />
şımartılacağınız huzurlu bir ortama sahip<br />
olmak istemez misiniz? O halde Fethiye<br />
şehir merkezinde konuklarını ağırlayan<br />
Oyster Residences sizin için biçilmiş bir<br />
kaftan! 250 yıllık zeytin ağaçlarının yer<br />
aldığı keyifli bahçesinde kalabalıklardan<br />
uzak, saklı bir güzelliğin içinde 31<br />
odasıyla misafirlerini ağırlayan butik<br />
otel, Fethiye bölgesinde Muzaffer Arı<br />
ve kardeşi Günsenin ailelerinin meşhur<br />
misafirperverliği ile deyim yerindeyse<br />
konaklayanların yüzünü güldürüyor.<br />
Kasaba merkezine Belceğiz Plajı<br />
bölgesinden yalnızca 5 dakikalık bir<br />
yürüme mesafesinde konumlanan otel,<br />
Ölüdeniz Tabiat Parkı ve Plajı bölgesinden<br />
10 dakika yürüme mesafesinde<br />
bulunuyor.<br />
Zeytinyağı fabrikalarının<br />
mimarisinden esinlenilerek<br />
tasarlanmış<br />
20. yüzyıl başı koloniyel tarzda<br />
inşa edilmiş iki blok halinde<br />
konumlanan otelde şimdiye kadar<br />
görüp göremeyeceğiniz en güzel<br />
taş merdivenler... Zeytin ağaçları,<br />
Var olduklarından beri belki de hiç<br />
bu kadar dekoratif olamamış zeytin<br />
ağaçları olağanüstü bir ambiyans<br />
sunuyor. Akdeniz mimari stili ve<br />
zeytinyağı fabrikalarının mimarisinden<br />
esinlenilenerek tasarlanan otel, dövme<br />
demirden yapılmış balkon korkulukları,<br />
taş ve çakıl taşı ile döşenmiş yolları,<br />
ahşap tavan ve zeminleri ile muhteşem<br />
bir mimari ve dekorasyon öğelerini içinde<br />
barındıran oteldeki tüm odalar değişik<br />
renklerde düzenlenmiş, perdeler, yatak<br />
örtüleri farklı kumaşlar kullanarak<br />
Londra’da Chelsea School of Art’ta tekstil<br />
tasarım eğitimi alan Günsenin Günel<br />
tarafından tasarlanmış. Tığ işi danteller,<br />
örgü kumaşlar bölgede yöresel el işi<br />
yapan bayanlar tarafından yapılmış.<br />
Otelde olmayan iki şey, çocuk ve<br />
müzik!<br />
Konuklarına havuz başı, begonviller,<br />
limon ağaçları, asmalar ile çevrilmiş<br />
lavanta, melisa ve biberiye kokuları içinde<br />
son derece sakin ve huzurlu bir atmosfer
sunan otelin hamağında yatarken veya<br />
yastıklarınıza uzanırken tepenizden<br />
süzülen yamaç paraşütçülerini<br />
seyrederek yöreden toplanmış ot<br />
çaylarınızı yudumlayabilir, taze meyve<br />
sularımızı veya kokteyllerin keyfini<br />
çıkarabilirsiniz. Denizle arasında sadece<br />
yol olan butik otelde olmayan iki şey:<br />
Çocuk ve müzik… Gerçek bir huzur kalesi<br />
anlayacağınız…<br />
Muzo’nun özel reçeteleriyle<br />
iddialı bir mutfağı var<br />
Oyster Residences Ölüdeniz tesisi<br />
içerisinde yer alan restoran ve bar<br />
mekanı ile akşamları şefin unutulmaz<br />
tatları eşliğinde doyumsuz bir ziyafete de<br />
hazır olun! Otel, aynı zamanda kahvaltı<br />
salonunda ya da konuk odalarının<br />
mahremiyetinde yiyebileceğiniz günlük<br />
kahvaltı olanağı da sağlıyor. Eğer taze<br />
ve sağlıklı yemek seviyorsanız, Oyster<br />
Residences restoranıyla da iyi bir tercih.<br />
Muzaffer Arı’nın özel reçeteleri ve ailenin<br />
eski tarifleri ile bölgesindeki gurme<br />
restoranların başında gelen Oyster<br />
Restaurant’ta taze sebzeler, meyveler<br />
ve balıkçıların günlük yakalayıp getirdiği<br />
balık, karides ve kalamarların tercih<br />
edildiği mutfak, Muzo’nun dalma ve<br />
balıkçılık hobisi, yemek pişirmedeki<br />
uzmanlığı ile de birleşince konuklarına<br />
nefis ve lezzetli yemek yeme şansı oluyor.<br />
Muzo’nun özel deniz mahsulü reçeteleri<br />
ve lezzetli mutfağı senelerdir Fethiye ve<br />
Ölüdeniz’de meşhur… Özellikle deniz<br />
mahsulleri mutlaka denenmeli!..<br />
Fethiye şehir merkezinde<br />
olan bu huzurlu otel,<br />
misafirlerine kütüphane,<br />
uyandırma servisi ve bahçe<br />
gibi imkanlarının yansı<br />
sıra yüksek standartlarda<br />
dekore edilmiş olan 4<br />
yıldızlı odalarında mini<br />
bar ve kablosuz internet<br />
imakanı da sunuyor.
hotel restaurant<br />
58 & hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
Kahveci<br />
güzelinden<br />
Le Cordon<br />
Bleu Türkiye<br />
Direktörlüğüne<br />
Bir Defne<br />
Ertan<br />
Tüysüzoğlu<br />
hikayesi…<br />
Bir restoran açmak çocukluğundan<br />
beri en büyük hayaliydi. Bu<br />
kararında elbette turizmci bir<br />
aileden gelmesinin etkisi büyük oldu.<br />
İlk stajını yaptığı Divan Pub’ta önce<br />
“kahveci güzeli” oldu, ardından The North<br />
Shield’ler ile pub’cı ve arkasından ilk<br />
Türk yerli restoran markası Kırkpınar<br />
ile köfteci… Şimdilerde ise Özyeğin<br />
Üniversitesi Le Cordon Bleu’nun genç ve<br />
donanımlı Türkiye Direktörü artık!..<br />
Gastronomi sektörünün değerli<br />
isimlerinden Defne Ertan Tüysüzoğlu’nun<br />
başarılı kariyer yolculuğunu hiç<br />
bilmediğiniz yönleri ile bir de kendinden<br />
dinleyelim…<br />
Defne Hanım, turizm sektöründen<br />
akademik kariyere uzanan yolculuğunuz<br />
ilk nasıl başladı, anlatır mısınız?<br />
Çocukluğumdan beri hayalim restorancı<br />
olmaktı. Otelci bir ailenin çocuğuyum<br />
aslen. Turizmle uğraşan büyük babam<br />
Haydar Ertan’ın 1954 yılında Ankara<br />
Bulvar Palas Oteli’ni açmazdan önce bir<br />
Karadeniz lokantası geçmişi var. Kendisi<br />
1936 yılında bir lokanta ile ilk kez sektöre<br />
giriş yapmış. Ardından babam Tekin Ertan<br />
da otelcilik mesleğini devam ettirmiş.<br />
Rize Çamlıhemşin köyünden çıkıp bütün<br />
köyüne iş imkanı sağlayan bir aileye sahip<br />
olmak en büyük gururumdur. Bense<br />
onların aksine nedense otelci değil,<br />
restorancı olmayı istedim o başka…<br />
Bunun da sebebi, otelin çok büyük<br />
olmasıydı sanırım, biraz gözümü<br />
korkutuyordu. Bir de babam çok uzun<br />
saatlerde çalışırdı. Aynı şehirde olmamıza<br />
rağmen onu günlerce görmediğim<br />
olurdu. Diğer taraftan mesleği de çok<br />
seviyordum. İlkokuldayken ara ara öğle<br />
yemeklerimi otelde yemek zorunda<br />
kaldığım içim aslında hep bir yanıyla<br />
yeme içmenin içindeydim. Küçük bir<br />
çocuktum ama babamın dışarıda<br />
yediğimiz yemekler sonrasında “Servis<br />
iyi mi, neyi beğendin, servantın yanına<br />
mı oturdun?” sorunlarını dün gibi<br />
hatırlıyorum. O yüzden de hep bu hayat<br />
çok hoşuma gitmişti, ilgimi çekiyordu. Bu<br />
sebeplerle restorancı olmayı istedim.<br />
Ne var ki benim zamanımda eğitim<br />
alabileceğim bir gastronomi programı<br />
yoktu. Lisedeyken Le Cordon Bleu’ya<br />
gider miyim diye düşündüm. Ama gençlik<br />
işte, o yıllarda ailemden ayrılmaya<br />
cesaret edemedim. Ben de dönemin<br />
en önemli okullardan biri olan Boğaziçi<br />
Üniversitesi’nin iki yıllık Turizm ve<br />
Otelcilik programına başladım. 1993<br />
yılında okulu bitirdikten sonra eğitimimi<br />
dört yıla tamamlamak adına gene aslında<br />
babamın mezun olduğu Michigan State<br />
Üniversitesi’ne kaydolarak Amerika’ya<br />
gittim.<br />
“Kahveci güzeli”<br />
Üniversite dönemimde stajlar zorunluydu.<br />
Gerçi ondan önce ilk işim Erenköy Divan<br />
Pub’ta “kahveci güzeli” olarak başladım.<br />
Tabii çok küçüğüm, bana “Sen misafirlere<br />
yemekleri bittikten sonra kahve ikram<br />
edersin” dendi. Ben de pub’ta birkaç<br />
ay boyunca misafirlere Türk kahvesi<br />
ikram ettim. “Kahveci güzeli” oluşum da<br />
ondan… Divan mesleğe ilk başladığım<br />
yer olması sebebi ile çok kıymetlidir<br />
benim için. Hatta sonra bir stajımı daha<br />
Divan’da yaptım. İlk genel müdürüm,<br />
kendisini şimdi rahmetle anıyoruz, Orhan<br />
Başdoğan’dı. F&B Direktörü Kamil<br />
Berk’di. İlk stajımı da Divan’ın mutfağında<br />
yaptım.<br />
İlk staj tecrübenizle ilgili hatırınızda<br />
neler kaldı peki?<br />
Mutfak çok değişik bir ortamdı, keyifliydi…<br />
Beni kızım diye önce sandviç bölümüne<br />
verdiler. Bir ay boyunca durmaksızın<br />
sandviç yaptım. Sonra Kamil Bey’in<br />
karşısına geçip, hani biraz da babadan<br />
torpilliyim ya, “Ben sandviçi öğrendim,<br />
başka bir departmana alabilir misiniz?”
dedim, kabul etti. Onun üzerine uzunca<br />
bir süre de sarma dolma, sigara böreği<br />
yaptım. Bir ara da karides ayıklattılar.<br />
O kadar balık kokuyorum ki, kediler<br />
peşimden yürüyerek geliyor…<br />
Bir sonraki stajımı Ankara Hilton’da<br />
yaptım. Bir ay barda, iki ay mutfakta<br />
çalıştım. Üniversitenin son döneminde<br />
tek dersim kalmıştı, o dönemde de<br />
Çırağan Palace Kempinski daha yeni<br />
açılmıştı. 1992 senesinde Ekstra Ziyafet<br />
Garsonu olarak çalışmaya başladım. Fuat<br />
Köroğlu, o zaman banket şefiydi daha.<br />
O da çok keyifliydi. 10-12 saat çalışırdık.<br />
Ondan sonra Fuat Bey yanımıza gelir,<br />
bize bir meyve suyu ısmarlardı, “Hadi<br />
aslanlar, kaplanlar devam” der, biz de<br />
çalışmaya devam ederdik. Boğaziçi’ni<br />
bitirdikten sonra Michigan State<br />
Üniversitesi’nde turizm otelcilik okumaya<br />
devam ettim. Staj zorunluluğum devam<br />
ediyordu, çeşitli restoranlarda çalışmaya<br />
devam ettim.<br />
Çırağan Palace Kempinski’nin ilk kadın<br />
restoran müdürü<br />
Mezuniyetimin hemen arkasından<br />
Chicago’da Scoozi adlı bir İtalyan<br />
lokantasında bir yıl müdür olarak<br />
çalıştım. Ama Türkiye özlemi ağır bastı,<br />
hedefimde de hep kendi restoranımı<br />
açmak vardı. Onun üzerine 1998’de<br />
Türkiye’ye geri döndüm. O vakitler<br />
Çırağan Palace Kempinski ile de<br />
bir mülakatım olmuştu. Dönüşümü<br />
netleştirince otelle tekrar irtibata geçtim.<br />
Uzun mülakatlar ve testlerden geçtim.<br />
Aynı dönemde bir de sektörün<br />
duayenlerinden Cüneyt Kurt, Bice’yi<br />
kuruyordu, onunla da görüşme<br />
halindeydim. Fakat Cüneyt Bey,<br />
başvurumu müdür olarak yapmama işe<br />
hemen başlamamı ama şef garsona<br />
pek fazla müdahale etmememi söyleyip,<br />
mümkünse misafirleri karşılamamı<br />
salık verince kendisine cevabım “Siz<br />
hostes arıyorsunuz, bense müdür<br />
olmak istiyorum” oldu ve onun üzerine<br />
Çırağan’ın teklifini kabul edeceğimi<br />
söyledim. Laledan Restaurant’ın<br />
açılma aşamasında bilfiil bulunarak,<br />
Çırağan Palace Kempinski’deki ilk<br />
kadın restoran müdürü oldum. Fakat o<br />
dönem Türkiye’deki restoran müdürlüğü<br />
Amerika’dakilerden biraz farklıydı,<br />
sorumlulukları çok daha azdı. Bunun<br />
üzerine otel restoranının bana göre<br />
olmadığına karar vererek bu defa Osman<br />
Serim’e gittim. “Osman Bey acelem yok,<br />
Türkiye’nin en iyi otellerinden birinde<br />
çalışıyorum. Fakat ben burada kendimi<br />
çok geliştireceğimi düşünmüyorum.<br />
Patron anlayışı olmayan bir işletmeyle<br />
beni tanıştırır mısınız?” dedim ona.<br />
Kendisi patron anlayışına sahip olmayan<br />
restoranın günümüzde çok zor olduğunu<br />
söyledi. Ama ne şans ki, bir hafta sonra<br />
da arayıp, “Defne zannediyorum istediğin<br />
patronu bulduk” dedi.<br />
The North Shieldler ile tanışma<br />
Benim North Shieldlerin kurucusu<br />
Teoman Hünal ile tanışmam tam da o<br />
döneme rastlar. Benim için çok büyük<br />
bir şanstır kendisi. Çırağan’daki o<br />
uzun görüşmelerin aksine Teoman<br />
Bey’le tanışır tanışmaz işe başladım.<br />
Lale Hanım’ın da dahil olduğu Hünal’s<br />
Brasserie’i Beşiktaş’ta çok güzel bir<br />
butik restoran olarak hizmete açtık.<br />
Ardından The North Shield yatırımlarımız<br />
Darülşafaka’nın içinde devam etti. Mekanı<br />
ardından Parkorman’a taşıdık. Çok keyifli<br />
dönemlerdi… Ancak lokasyon itibari ile<br />
çok ideal olmadığı için hedeflediğimiz<br />
sürdürülebilirliğe ulaşabileceğimiz bir<br />
yer olmadığını gördük. Aynı dönemde<br />
The North Shieldlerin franschise’ı<br />
olan grup “Grouppo” adıyla yeni bir<br />
yapılanmaya gidiyordu. Hedef yeni<br />
The North Shield’ler açmaktı. Ben de<br />
ortak olarak yapılanmaya dahil oldum.<br />
İtalyan zinciri açmak maksadıyla Şef<br />
Giovanni Parella ile beraber Akmerkez’de<br />
Bruschetta diye bir deneme İtalyan<br />
restoranı açtık. İtalyan lokantacılığının<br />
pek yükselişte olmadığı dönemlerdi. Bu<br />
arada Kalamış ve Nispetiye Caddesi’nde<br />
The North Shield’leri büyütmeye devam<br />
ettik. Çok da başarılı olduk. Fakat gelişen<br />
dönemler içinde gerek sigara yasağı<br />
gerek alkole getirilen vergiler gerekse<br />
emlak sıkıntıları sebebi ile markanın<br />
bizim için çok uygun olmayacağına<br />
karar verdik. Aslında isteğimiz bir<br />
Türk markası geliştirmekti. Bu amaçla<br />
2007’de ilk defa Kırkpınar Köftecisi olarak<br />
Beşiktaş’ta 18 metrekarelik bir dükkanda<br />
açtık. Gene Allah razı olsun, Ahmet<br />
Örs geldi, beğendi ve yazdı… Böylece<br />
Kırkpınar da bir Türk markası olarak yol<br />
almaya başladı. İlerleyen süreçte ise<br />
alışveriş merkezlerinde modern esnaf<br />
lokantalarına duyulan ihtiyacı hissederek,<br />
ilk olarak 2008’de Viaport’ta Kırkpınar<br />
Köftecisi adı yerine Edirne Kırkpınar<br />
Lokantası’nı açtık. Hem ortaktım hem<br />
de operasyondan sorumlu genel müdür<br />
yardımcısı olarak tüm dükkanların<br />
açılışında bulundum. Yeri geldi kasiyer<br />
oldum yeri geldi ızgarada, tezgahta<br />
çalıştım. Çok keyifliydi…<br />
Le Cordon Bleu’ye gitmeyi hayal<br />
ederken, ayağına geldi!..<br />
Öte yandan 40 yaşıma gelmiştim… Aile<br />
kurmak gibi bir isteğim de vardı. O ara<br />
Özyeğin Üniversitesi’nin Le Cordon<br />
Bleu ile bir sözleşme imzalayacağı<br />
bilgisini aldım. Le Cordon Bleu’ye<br />
direktör aranıyordu. Lisede Le Cordon<br />
Bleu’ye gider miyim hayalim sonrasında<br />
Le Cordon Bleu bana geldi. Her ne<br />
kadar annem “Defne muhakkak kabul<br />
etmelisin” dediyse de benim birtakım<br />
çekincelerim vardı. Neticede biri Le<br />
Cordon Bleu ise diğeri Kırkpınar’dı. 25<br />
şubeli bir restoran zincirinin yöneticisi<br />
ve ortağıydım. Bir de benim 30 yaş için<br />
üniversitede ders vermek gibi bir hedefim<br />
vardı hep. 30 yaş geçti, 35 yaş geçti… 40<br />
yaşımda önüme böyle bir fırsat gelince ne<br />
yalan söyleyeyim teklifi reddedemedim.<br />
Bir de tabii çok denk geldi. Çünkü Le<br />
Cordon Bleu ile hem idari görevimle<br />
operasyonun içindeyim. Hem de<br />
öğrencilere ders vermenin keyfini ve<br />
mutluluğunu sürüyorum. Cumartesi<br />
günü mezuniyet törenimiz vardı. 4-5<br />
sene önceki öğrencilerimin heyecanlarını<br />
bugün dün gibi hatırlıyorum. Bu tarif<br />
edilmez bir mutluluk. Kaldı ki ben<br />
bu mutluluğu Bulvar Palas Otel’in<br />
kapanışından sonra eğitim hayatına<br />
atılan babamdan bilirim. Tekin<br />
Hoca’nın öğrencileri nasıl ki iş hayatına<br />
atıldıklarında koltukları kabarıyorsa<br />
artık benim de kabarıyor. Diğer yandan<br />
hala çok dinamik bir yapının içindeyim.<br />
Çünkü üniversitenin yanı sıra yoğun<br />
sertifika programlarımız devam ediyor.<br />
Burada hayat hızla akıyor, öğrencilerimiz<br />
hızla mezun olup yeni yerler açıyorlar,<br />
restoranlarda çalışıyorlar.<br />
Bir Özyeğin mezunu olmak sahada<br />
öğrencilere ne tür ayrıcalıklar sağlıyor?<br />
Bence üniversitemizin en önemli imkanı<br />
alt yapımız çünkü tesislerimiz çok<br />
kuvvetli. Le Cordon Bleu standartları<br />
gereği sınıflarımızda 16 kişinin üstüne<br />
çıkamıyoruz. Burada yoğun mutfak<br />
teknikleri eğitiminin yanı sıra işletme<br />
eğitimi de veriyoruz. Bununla beraber<br />
okulumuzdaki zorunlu staj eğitimi<br />
süremiz diğerlerinden biraz daha fazla.<br />
Öğrencilerimiz yaz döneminde iki kere<br />
staj yapmış oluyorlar. Le Cordon Bleu<br />
ismi de onlar için bir avantaj oluyor.<br />
Çünkü yurt dışı stajlarını kolaylıkla<br />
bulma imkanı sağlıyor. Biraz da sertifika<br />
programımızdan bahsetmek isterim.<br />
Öğrencilerimiz bu program dahilinde<br />
tecrübeli şeflerden yoğun teknik eğitimler<br />
görüyor. Burada başarısı kanıtlanmış,
60<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
standart bir müfredatı takip ediyoruz.<br />
Diğer okullarda çünkü şef değiştiği<br />
zaman dersin içeriği de değiştiğini<br />
görüyoruz. Şunu da önemli buluyorum,<br />
aşçılık ve pastacılıkta elbette Fransa<br />
çok önemli. Bizim öğrencilerimiz bu<br />
eğitimi Fransa’da doğmuş bir mutfak<br />
sanatları okulundan alıyorlar. İşletme<br />
eğitimi anlamında<br />
ise Amerika<br />
önemli bir nokta.<br />
Okulumuzda bu<br />
dersleri veren<br />
hocalarımız<br />
da genelde<br />
Amerika’da<br />
eğitim görmüş<br />
insanlar. Bu da<br />
tabii öğrencilere<br />
Fransa’nın sanatı,<br />
Amerika’nın<br />
işletme bilgisini<br />
aynı anda<br />
veriyor diye<br />
düşünüyorum.<br />
Ya Türkiye’nin<br />
fonksiyonu? Tüm<br />
bu eğitimlerin<br />
bizim ülkemizde<br />
verilmesi nasıl<br />
bir katkı sizce?<br />
Türkiye’nin<br />
çalışkanlığı ve<br />
azmi olabilir. Çünkü ben biz Türklerin<br />
çok zeki olduklarını düşünüyorum. Pratik<br />
zeka inanılmaz yüksek. Bunların her<br />
birinin kaynaşması emsalsiz bir bileşim<br />
olabilir. Elbette ki gönlünüzü, kalbinizi<br />
koymuşsanız, tutkuyla bağlanmışsanız…<br />
İş yaşamanızda bundan sonra neler<br />
olmasını istiyorsunuz?<br />
Okulumla ilgili hayalim, tabii ki bir beş<br />
sene sonra öğrencilerimi çok daha farklı<br />
yerlerde göreceğimizi düşünüyorum.<br />
Hepsi aşçı olmayacak mutlaka ama<br />
gayet iyi biliyorum ki her biri yiyecek<br />
içecek sektöründe çok farklı yerlerde<br />
başarılı işlere imza atacaklar. Bir<br />
kısmı zaten master yapmak üzere<br />
devam ediyor. İki öğrencimiz bu sene<br />
İtalya’ya gidiyor. Bir kısmı yurt dışında<br />
çalışmaya gidiyorlar. Ben emin adımlarla<br />
yürüdüğümüzü düşünüyorum. Okulumuz<br />
mezunlarından belki 5 sene değil ama<br />
10 sene içinde yöneticiler, yurt dışında<br />
Türk mutfağımızı temsil edecek değerli<br />
şefler yetişeceğine inancım sonsuz.<br />
Şimdi bile gururlanıyoruz. Ben zaten Le<br />
Cordon Bleu’nun Türkiye’ye gelmesi ile<br />
ilgili çok heyecanlıydım. Çünkü böyle<br />
bir disiplinin Türkiye gastronomisine<br />
çağ atlatacağını düşünüyorum. Çok iyi<br />
şefler yetiştirdik. Şu an The Marmara<br />
Taksim ve Esma Sultan Yalısı’nın<br />
Executive Şefliğini yapan Tolga Özkaya<br />
bunlardan biridir. Bizden aldığı eğitimi<br />
kendi alt yapısıyla birleştirerek başarılı<br />
bir kariyer çizdi. Rudolph Şef’in ardından<br />
Executive Şef oldu. Bence bunu Türk<br />
aşçılığı adına çok kıymetli buluyorum.<br />
Onun dışında bir mezunumuz, yine<br />
Umut Karakuş şu an Fairmont Quasar<br />
Hotel’deki Aila Restaurant’ın şefi<br />
oldu. Bunların haricinde hiç sektörde<br />
olmayıp, üniversitemizden aldığı eğitimle<br />
kendi restoran ve butik otellerini açan<br />
öğrencilerimiz var. Bütün bunların<br />
yanı sıra okulumuz öğrencilerinin<br />
mezuniyetiyle beraber sektörde aşçılık<br />
ve pastacılık beklentilerin daha yukarıya<br />
çıktığı, daha iyi tekniklerin uygulandığı,<br />
daha iyi restoranların açıldığı bir<br />
süreç yaşayacağımızı düşünüyorum.<br />
Bu da tabii çok kısa süre içinde Türk<br />
mutfağını yine bu öğrencilerimizin<br />
yurt dışına taşıyacağına inanıyorum.<br />
Çünkü eğitim programlarımızda evet,<br />
Avrupa formasyonu ve tekniklerini<br />
öğretiyoruz. Ama bunu kendi<br />
yemek kültürümüz, ürünlerimiz ve<br />
değerlerimizden kopmadan yapıyoruz.<br />
Mutfaklarımızda Türk malzemelerinden<br />
çok faydalanıyoruz. Öğrencilerimizden<br />
mezun olurken bir menü oluşturmalarını<br />
istiyoruz. Burada Türk yemeklerinden<br />
esinlenmiş bir menü oluşturulması<br />
bizim için önemli. Çünkü buradaki Türk<br />
öğrencilerimiz sadece Fransız mutfağı<br />
yapmamalılar. O halde dünyadaki 10<br />
binlerce Fransız benzeri aşçılardan<br />
biri olmamaları<br />
kaçınılmaz. Ama<br />
kendilerini Türk<br />
malzemeleri ve<br />
Türk tekniklerinin<br />
Avrupa’ya<br />
uyarlamasıyla<br />
ifade edebilirlerse<br />
bence benzersiz<br />
olmamaları için<br />
hiçbir neden yok.<br />
Özel yaşamınızda<br />
neler yapmaktan<br />
hoşlanırsınız?<br />
10 ve 7 yaşında<br />
iki kız çocuk<br />
sahibiyim. Büyük<br />
kızım pastacı<br />
olmak istiyor.<br />
Onunla ufak<br />
ufak kekler,<br />
kurabiyeler<br />
yapmaya<br />
çalışıyoruz.<br />
Küçük kızım daha<br />
enteresan, şu andaki hedefi çiftçi olmak.<br />
Ablasının pastanesine sütü, yumurtayı<br />
o verecekmiş. İyi bir kombinasyon diye<br />
düşünüyorum. Ben de herhalde o zaman<br />
kasada dururum. Daha küçükler tabii.<br />
Biraz okulla ilgilenmemiz gerekiyor.<br />
Öbür yandan yoğun aktiviteleri oluyor,<br />
onlara koşturuyoruz. Anlayacağınız, hafta<br />
sonları şoför anne modunda oluyorum.<br />
Küçük kızım daha erkek aktivitelerinden<br />
hoşlanıyor, basketbol gibi mesela.<br />
Dolayısı ile ailemle birlikte vakit geçirmek<br />
benim için önemli. Zaten barcılıktan<br />
köfteciliğe geçişimde aileme daha fazla<br />
vakit ayırma isteğimin etkisi büyük<br />
olmuştur. Ardından üniversite olunca<br />
daha makul bir aile hayatına geçmiş<br />
oldum. Tabii ki şu anda çocuklarımın<br />
eğitimi ve geleceği her şeyden önemli.<br />
Neredeyse hayatı oteller, restoranlar<br />
ve gastronomi okullarında geçmiş<br />
biri olarak sormak istiyorum, evde<br />
mutfakla, yemekle aranız nasıl?<br />
Tabii uzun yıllar restorancılık yaptığım<br />
için hep geceleri çalıştım. Neredeyse 20
yaşımdan beri… O yüzden de yemeklerimi<br />
hep restoranlarda yerdim. Evlendiğimde<br />
kocam banka müdürüydü. İşimden dolayı<br />
kocam uzun zaman evde yemek yiyemedi.<br />
İşten çıkıp restoranda yemeğimizi<br />
yer, 24.00’ten sonra evimize giderdik.<br />
O yüzden mutfakta çok uzun vakitler<br />
geçirir miyim, mutfakta çok uzun vakitler<br />
geçirmem. Fakat her kadının olduğu<br />
gibi benim de belli spesiyalitelerim var.<br />
Çocukların da çok sevdiği ve annem<br />
en iyi aşçı dedirtecek bir iki tane narlı<br />
mercimek salatam, üç renkli biberli<br />
bonfile yemeğim, çıtır tavuğum var,<br />
çocuklar çok seviyorlar. Bir de tabii yoğun<br />
okul saatlerinden sonra eve erken gidip,<br />
mutfakta vakit geçirmek için çok da<br />
zamanım olmuyor. Ben kendimi hiçbir<br />
zaman iyi bir aşçı diye nitelendirmem<br />
ama hayatım boyunca çok iyi aşçılarla<br />
çalışmış ve iyi yemekler yemiş bir insan<br />
olarak kabul ediyorum.<br />
İyi yemeğin sizdeki karşılığı nedir peki?<br />
Biz iyi yemeğe önem veren bir aileyiz. İyi<br />
sofralarda hep beraber ailece oturup,<br />
yemeğin en lezzetlisini yemeyi severiz.<br />
Şu da yanlış anlaşılmasın tabii, iyi yemek<br />
illa pahalı yemek anlamına gelmiyor.<br />
Böyle bir algı var, bunu da biraz yıkmak<br />
gerektiğini düşünüyorum. İyi yemek<br />
pahalı malzeme kullanmak ya da<br />
pahalı yemek değil. İyi yemek aslında<br />
üzerinde düşünülmüş, kurgulanmış ve<br />
farklı katmanlarıyla bir zenginlik sunan<br />
yemek. Burada en önemli husus, iyi<br />
malzeme kullanmak. Tazelik, yöresellik<br />
de önemli ama en çok da bir hikayesi,<br />
bir karakteri olan ürünlerin kullanılması<br />
anlamlı bence. Bu çerçevede bir menüyü<br />
planlarken birbirinin eşi menüler bizim<br />
için çok anlamsız oluyor. Yerel bir ürünü<br />
düşünüp tekrar yorumlamak, anlatmak<br />
istediğim. Bir ürünün zenginliğini<br />
düşündüğümüzde içindeki lezzetlerin<br />
çeşitliliğine önemsiyoruz. İçindeki<br />
dokuların farklılığına dikkat ediyoruz.<br />
Ürünün çıtırlık ve yumuşaklığı da önemli.<br />
Bu anlamda üniversitemizin faydası ne?<br />
İşte öğrencilerimize tüm bu detayları<br />
öğreterek, doğru düşünmeye ve<br />
yönlendirmeye çalışıyoruz.<br />
En son iyi yemeği nerede yediniz?<br />
Galiba ben şanslı bir insanım. İşim gereği<br />
çok iyi yemekleri farklı yerlerde tatma<br />
fırsatım oldu. Son zamanlarda yediğiniz<br />
en iyi yemek ne diye sorarsanız, annemin<br />
ve teyzemin yaptığı yemekler benim için<br />
hala en iyileri... Biber dolmasını en iyi<br />
Emel teyzemin yaptığını söyleyebilirim.<br />
Onun da başarısı kendi içinde katmanlığı<br />
veren dolmalık üzümü, tam kıvamında<br />
fıstığı ve balans ayarları iyi tutturulmuş<br />
pilavı sanırım. Ama restoranlara<br />
baktığımızda Nicole Restaurant’ta<br />
yediğim degüstasyon menüsü çok<br />
başarılı. Zuma ve Bayramoğlu Dönercisi<br />
aynı bakış açısıyla yemeklerini çok<br />
katmanlı hazırladığı için başarılı.<br />
Türkiye sınırları dışında en iyi yemek<br />
adresi olarak baktığımızda ise,<br />
Barcelona’da El Quim De La Boqueria<br />
isminde kabaca 4 metrekarelik bir<br />
alanda bir restoran var. Bebek kalamarlı<br />
yumurtası, yediğim en iyi yemeklerden bir<br />
tanesi olduğunu söyleyebilirim.<br />
Hikayenizi dinledik ama sizi biraz daha<br />
yakından tanımak isteriz.<br />
Sektörde şimdilerde daha fazla kadın<br />
yönetici görüyoruz, ne güzel. Benim<br />
dönemimde restorancılıkta bu sayı biraz<br />
daha azdı. Her sektörde kadın yönetici<br />
vardı elbette. Ama buradaki handikap<br />
şu, bir kadın yönetici olduğunuzda<br />
kuralları uygulamaya daha çok özen<br />
gösterirsiniz. Esneklik seviyeniz düşer<br />
çünkü bu maalesef ki yetersizlik olarak<br />
algılanabilir. Zannediyorum bu anlamda<br />
restoran kariyerimde çok disiplini bir<br />
yönetici oldum. Diğer taraftan yine<br />
sizden kadın yönetici olduğunuz için<br />
çok çalışmanız beklenir. Bunu da şöyle<br />
bir örnekle anlatmak lazım, çocuğunu<br />
okuldan almaya giden bir baba ilgili<br />
baba olur. Anne ise zaten kadındır. Geç<br />
evlenmemin bir sebebi de bu olabilir.<br />
Kendimi anlatacak olursam; işimi çok<br />
önemserim. Yine sektörün kazandırdığı<br />
bir özellik olarak detaylara fazla<br />
önem veririm. Öğrencilerime de bunu<br />
aşılamaya çalışıyorum. Çünkü detayları<br />
görmek insanları daha iyi bir evlat, daha<br />
iyi bir sevgili ve daha iyi bir yönetici<br />
yapar. Misal, annenizin sevdiği çiçeği<br />
biliyorsanız daha kıymetli olabilirsiniz.<br />
Yeme içme, gastronomi sektöründe de<br />
misafirlerinizin ihtiyaçlarını biliyorsanız<br />
ya da o anda fark ediyorsanız bu sizi daha<br />
iyi bir yönetici, daha iyi bir hizmet sunan<br />
yapar. Dolayısıyla kendimi biraz detaycı<br />
buluyorum. Biraz da mükemmeliyetçiyim<br />
herhalde. Çalışma hayatında insanlarla ve<br />
de çalışanlarımla iyi ilişkiler geliştirmek<br />
çok önemli. Çok takık olduğum başka bir<br />
konu ise, adil olmak. Kimseye hakkım<br />
geçsin istemem. Ailede büyükbabadan<br />
beri bir otelcilik kültürü, patron kültürü<br />
olduğu için çalışan önemli ve önceliklidir.<br />
Bir yöneticiyseniz öncelikli olarak<br />
çalışanlarınızı düşünmek zorundasınız.<br />
Bizim anlayışımızda önce personelin<br />
maaşı ödenir.<br />
Türk gastronomisinin gelişimine dair<br />
neler söyleyebilirsiniz?<br />
Türk gastronomisinin yükselişte<br />
olduğunu düşünüyorum. Elbette geçen<br />
yıl yaşadığımız olumsuz dış etkenlerin<br />
tekrarlanmaması gerekiyor. Çok iyi bir<br />
ivmeyi yakalamışken birden güvenlik<br />
konuları turizmin ve gastronomi<br />
turizminin önüne geçti. Çok talihsizdi.<br />
Ancak bunların ötesinde değerli<br />
girişimlerle bireysel ve kurumsal<br />
manada Türk mutfağı ve gastronomisi<br />
tanınmaya başladı. Rocca Kardeşlerin<br />
Garanti Bankası ile beraber Türkiye’de<br />
çektiği belgesel çok önemliydi. Mehmet<br />
Gürs’ün Tangör Tan ile birlikte yürüttüğü<br />
hareketler kıymetli. Fifty Best listesine<br />
girmek önemliydi. Açık söylemek<br />
gerekirse, şu an çok da mutluyum.<br />
Üniversite öğrencilerimizin yurt dışı<br />
stajlarıyla birlikte bence çok yakın bir<br />
zamanda hem ülkemizde hem de yurt<br />
dışında harika bir modern Türk mutfağı<br />
patlaması yaşayacağız. Bunun için 10<br />
yıllık bir süreyi öngörüyorum.<br />
10 yıl içinde Türkiye gastronomisinin çok<br />
iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Tabii<br />
ülkenin ekonomik ve politik stabilitesi<br />
bozulmazsa...<br />
“Kariyer anlamında neyi hayal<br />
ettiysem, oldu. Son derece yoğun<br />
ve mutluluk veren bir restorancılık<br />
kariyerinden sonra Özyeğin<br />
Üniversitesi gibi eğitime kıymet veren<br />
bir kurumda Le Cordon Bleu gibi<br />
bir dünya markasının yöneticiliğini<br />
yapıyorum. O anlamda hem hedeflerim<br />
hem de kariyerim olarak en iyi<br />
noktada olduğumu düşünüyorum.<br />
Çünkü öğrenciler yetiştiriyorum.<br />
Bundan sonra kariyer anlamında beni<br />
mutlu edecek tek şey, mezun ettiğimiz<br />
öğrencileri gelecekte iyi yerlerde<br />
görmek olur herhalde. Kapısını açtığım<br />
bir otel veya restoranda “Hocam<br />
nasılsınız?” diyen öğrencilerimin<br />
karşıma çıkması paha biçilmez bir<br />
duygu olur. Kişisel anlamda da tabii ki<br />
bir anneyim. O yüzden de çocuklarımın<br />
mutlu, güvenli bir yaşam sürmeleri ve<br />
diledikleri hayallerine kavuşmalarını<br />
görmek en büyük isteğim.”
hotel restaurant<br />
62 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Fikret<br />
Belenoğlu<br />
“Turizmde<br />
canlılık<br />
görüyoruz,<br />
2018 yılı<br />
hazırlıklarını<br />
başlattık”<br />
Üretim faaliyetlerine 2015 yılında<br />
hareketli mobilya ve banket grubu<br />
ürünleri ile başlayan Banketci<br />
Mobilya, geçen yıl bünyesine kattığı ahşap<br />
sandalye ve koltuk üretimiyle sektördeki<br />
hızlı büyümesini sürdürüyor. Bu yılın ilk<br />
altı aylık devresinde geçen yılın cirosunu<br />
rahatlıkla aşmayı başaran sektörün<br />
ender firmalarından biri olduklarını<br />
söyleyen Banketci Mobilya firma sahibi<br />
Fikret Belenoğlu ile firmanın Horeca<br />
sektörüne dönük üretim çalışmalarını,<br />
bahçe mobilyaları sektörünün durumunu<br />
ve gelecek projelerini konuştuk.<br />
Banketci Mobilya’nın üretim<br />
faaliyetlerini anlatarak;<br />
kapasitesinden ve ürün<br />
portföyünden bahseder misiniz?<br />
Otel ve restoranlara hangi<br />
ürünlerle hizmet veriyorsunuz?<br />
2015 yılında otel ve restoran sektörü<br />
ihtiyacı olan hareketli mobilya ve banket<br />
grubu ürünlerle ilgili hizmet vermek<br />
üzere kurulmuş olan Banketci Mobilya<br />
Üretim Pazarlama İthalat İhracat Sanayi<br />
ve Tic. Ltd. Şti., deneyimli teknik ve idari<br />
kadro ile sektörde 2.5 yıl içerisinde<br />
yapmış olduğu ürünlerin kalitesi ve hızlı<br />
proje sonlandırma ile yurt içi ve yurt<br />
dışında aranılır ve tercih edilen bir firma<br />
olma yolunda hızla büyümektedir.<br />
Firmamız otel ve restoranların çok amaçlı<br />
toplantı salonlarında ihtiyacı olan çelik<br />
bilye mekanizmalı katlanır ayaklı masa<br />
ve alüminyum + demir banquet sandalye<br />
üretimi ile beraber ahşap berjer + koltuk<br />
ve sandalyeler ile birlikte dans pistleri,<br />
podyumlar, kürsüler, bistro masalar,<br />
cafe masaları, temizlik, servis-taşıma<br />
arabaları, bahçe ve havuz mobilyaları,<br />
dataportlu çalışma masaları gibi birçok<br />
yan ekipmanları da bünyesinde üretme<br />
kabiliyetine sahiptir.<br />
Firmamız aylık ortalama 6000-6500
adet banquet sandalye, 4 bin adet<br />
katlanır ayaklı masa ve özel ölçülü ürün<br />
üretme kabiliyetine sahip olup, diğer yan<br />
ekipmanların üretimini de bu çerçevede<br />
hızlı bir şekilde kalite kontrol şartlarına<br />
uygun olarak müşterilerine zamanında<br />
teslim etmektedir.<br />
İhracat yapıyor musunuz?<br />
Ürünleriniz yurt içi ve yurt dışı<br />
pazarlarda ağırlıklı hangi bölge<br />
ve projelerde yer alıyor?<br />
Yurt içi satışlarımızın yanı sıra yurt<br />
dışı ihracat satışlarımızda katıldığımız<br />
fuarlar neticesinde ivme kazanmış<br />
olup, konusunda uzman dış ticaret<br />
personelimizin değerli katkıları ile<br />
Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler ile<br />
özellikle Gürcistan ve Almanya pazarında<br />
gerçekleştirilen ciddi projeler ile hali<br />
hazırda görüşmelerimizin devam ettiği<br />
işlerimizde mevcuttur.<br />
Bu yıla hangi yeni ürünlerle<br />
girdiniz? Bu yılki tasarım<br />
stratejisini nasıl kurguladınız?<br />
<strong>2017</strong> yılına dair beklenti<br />
ve hedeflerinizi ne oranda<br />
tutturabildiniz?<br />
2015 yılında kurulduğunda banket grubu<br />
ürünlerle imalat ve satış stratejisi üzerine<br />
ihtisaslaşmış olan firmamız, 2016 yılında<br />
ahşap sandalye ve koltuk üretimini de<br />
hızla bünyesine katmıştır. Özellikle çoklu<br />
adetlerde gerçekleştiğimiz ürünlerde<br />
birinci sınıf kereste ve tekstil kullanarak<br />
müşterilerimizin uzun vadede sıkıntı<br />
yaşamadan, ahşap sektöründe potansiyel<br />
tercih edilen firma olma yolunda hızla<br />
ilerlemektedir. AR-GE çalışmalarımızı<br />
üretim stratejimizin vazgeçilmez bir<br />
unsuru olarak kabul ediyoruz. Sahip<br />
olduğumuz ISO belgelerine layık olarak<br />
müşterilerimizi memnun etmeyi birinci<br />
vazifemiz olarak görüyoruz. <strong>2017</strong> yılı,<br />
ülkede yaşanılan bir takım ekonomik ve<br />
siyasi sıkıntılardan dolayı her ne kadar<br />
durgun pozisyonda olmasına rağmen<br />
firmamız, bu yılın ilk altı aylık devresinde<br />
geçen yılın cirosunu rahatlıkla geçmeyi<br />
başarabilmiş ender firmalardan biridir.<br />
Son 10 - 15 yılda otel ve restoranlarda<br />
gelişen trendlere bağlı olarak otel ve<br />
restoran tasarımları da bir hayli gelişti.<br />
Siz markanızı bu değişimin neresinde<br />
görüyorsunuz? Otel ve restoranlardaki<br />
genel eğilim ne yönde olmakta?<br />
Marka adımızın sektörde hizmet veren<br />
firmalar için kolay, anlaşılır ve akılda<br />
kalıcı olmasına özen gösterdiğimiz<br />
için bu anlamda tanıtımda çok sıkıntı<br />
yaşamamaktayız. Ancak kişiler üzerinde<br />
daha çok kalıcı olması için müşterilerimiz<br />
ile sıcak temasta bulunmak adına firma<br />
ve konsept tanıtımları için yurt içi ve<br />
yurt dışında profesyonel tanıtım ve<br />
pazarlama ekibimiz sürekli seyahatler<br />
yaparak müşteri ilişkilerini daha da<br />
geliştirmek için hizmet vermektedir.<br />
Bu sıcak görüşmeler esnasında<br />
müşterilerimiz özel istek ve ihtiyaçlarını<br />
da hızlı bir şekilde cevap vermekte<br />
olup, son zamanlarda bu hizmetimizden<br />
dolayı müşteri memnuniyeti de oldukça<br />
fazlalaşmıştır.<br />
Genel olarak sektörü nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz? Bahçe<br />
mobilyalarında üretim<br />
standartları dünyada ve<br />
Türkiye’de ne tür değişiklikler<br />
gösteriyor?<br />
Sektörümüzde 2016 yılında yaşanan<br />
durgunluğun uzantıları <strong>2017</strong> yılında da<br />
görülmesine rağmen bu sezon yaşanan<br />
olumlu gelişmeler neticesinde turizm<br />
sektöründe canlılık görüyoruz. Bu yıl<br />
beklemede olan birçok otel projesi<br />
yatırımlarının devam edeceğine yürekten<br />
inanmaktayız. Bu bakımdan firma olarak<br />
bizler de 2018 yılı hazırlıklarına şimdiden<br />
başladık. Bahçe mobilyaları üretim<br />
standartlarında geçen yıllarda sıklıkla<br />
tercih edilen rattan ürünler yerine artık<br />
ahşap, dış hava etkilerine dayanıklı yeni<br />
ürünler tercih edilmekte. Bu husus<br />
firmamız tarafından zaten dikkate<br />
alınarak üretim portföyümüzde ahşap<br />
irecodan imal edilmiş bahçe mobilyaları<br />
mevcut bulunmaktadır.<br />
Firmanızın genel büyüme<br />
stratejisi, hedef pazarları ve<br />
2018 yılına ilişkin hedefleri ve<br />
yatırım planları ile ilgili neler<br />
söylemek istersiniz?<br />
Ankara Siteler’de yaklaşık 1800<br />
metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren<br />
firmamız için daha büyük mekan<br />
arayışımız devam etmekte olup, gelişen<br />
ekonomik şartlar ve siparişler bizi bu<br />
konuda ciddi adım atmaya zorlamaktadır.<br />
Yurt içi ve yurt dışı pazarlarında gerek<br />
firmamızın bizzat kendi gerçekleştirdiği<br />
projeler gerekse bayilerimiz aracılığı<br />
ile birçok beş yıldızlı otel projesine<br />
cevap verebilmek adına yetişmiş<br />
personel ve makine alımlarımızı şirket<br />
politikalarımızın başlıca unsurlarından<br />
biri olarak görüyoruz. Bu doğrultuda<br />
2018 yılı tanıtım, reklam ve pazarlama<br />
bütçemizi de artırmış bulunmaktayız.
64<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Ege Seramik<br />
Turquality<br />
Destek Programı<br />
kapsamında!<br />
Ege Seramik Sanayi ve Ticaret<br />
A.Ş., Ege Seramik markasıyla<br />
Turquality Destek programı<br />
kapsamına dahil oldu.<br />
Ege Seramik Sanayi ve Ticaret<br />
A.Ş., Ege Seramik markasıyla,<br />
Ekonomi Bakanlığı tarafından<br />
uluslararası markalaşma potansiyeline<br />
sahip firmaların, üretimlerinden<br />
pazarlamalarına, satışlarından satış<br />
sonrası hizmetlerine kadar bütün<br />
süreçleri kapsayacak şekilde yönetsel<br />
bilgi birikimi, kurumsallaşma ve<br />
gelişimlerini sağlayarak uluslararası<br />
pazarlarda kendi markalarıyla küresel<br />
bir oyuncu olabilmeleri ve söz konusu<br />
markalar aracılığıyla olumlu Türk malı<br />
imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi<br />
amacıyla oluşturulmuş Turquality Destek<br />
programı kapsamına dahil oldu.<br />
Demir: “Program hedeflerimize<br />
ilerlediğimiz yolda önemli bir<br />
destek unsuru olacak”<br />
İbrahim Polat Holding CEO’su ve Ege<br />
Seramik Yönetim Kurulu Başkan Vekili<br />
Baran Demir konu ile ilgili yaptığı<br />
açıklamada, “Ege Seramik olarak<br />
kurulduğumuz 1972 yılından günümüze<br />
sürekli artan bir ivme ile çalışmaya,<br />
kazanmaya, yaptığımız yeniliklerle<br />
sektörümüzü geliştirmeye ve en önemlisi<br />
ülke ekonomimize katkı sağlamaya<br />
devam ediyoruz. 90’lı yıllardan itibaren<br />
ihracat faaliyetlerine önemli yatırımlar<br />
yaptık. En zorlu ihracat pazarlarında 20<br />
yılı aşkın süredir faaliyet gösteriyoruz.<br />
Ege Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş.,<br />
halihazırda Turqulity programının<br />
hedeflediği “Türk Malı” ve Türkiye<br />
imajının güçlenmesine çok uzun yıllardır<br />
katkı sağlayan bir firmadır. Bundan<br />
sonraki dönemde bu çabalarımızın<br />
Turquality Destek Programı gibi kapsamlı<br />
ve prestijli bir proje ile devletimiz<br />
tarafından destekleniyor olması da<br />
bizim için büyük bir gurur ve motivasyon<br />
kaynağı olacaktır.” dedi.<br />
Turquality Destek Programının klasik<br />
ihracat desteklerinden farklı olarak<br />
salt ihracatı artırmak yerine firmaların<br />
markalaşma hedeflerine katkıda<br />
bulunmak olduğuna dikkat çeken Demir;<br />
“Global piyasada artan rekabet gücü<br />
ve piyasa koşullarındaki değişimler<br />
sebebiyle artık sadece kaliteli üretici<br />
olmak yeterli değil. Markalaşma, marka<br />
gücünü ve bilinilirliğini arttırmak da en az<br />
kaliteli ve katma değer sağlayan ürünler<br />
üretmek kadar önemli bir unsur haline<br />
geldi. Ege Seramik olarak yurt içindeki<br />
marka bilinirlik seviyemiz çok yüksek.<br />
Hedefimiz, global pazarlarda da marka<br />
bilinirliğimizi aynı seviyelere taşımak.<br />
Bu sebeple Turquality Destek Programı<br />
bu hedeflerimize ilerlediğimiz yolda<br />
şirketimiz için çok önemli bir destek<br />
unsuru olacak. Ege Seramik olarak bu<br />
programa dahil olmaktan çok gururlu ve<br />
mutluyuz.” dedi.
Presenting<br />
18 - 20 SEP <strong>2017</strong><br />
DUBAI WORLD TRADE CENTRE<br />
DUBAI SERVES A WORLD<br />
OF HOSPITALITY<br />
Discover the A - Z of restaurant, bar and café solutions<br />
at the global melting point for multicultural cuisine<br />
GCC foodservice<br />
market<br />
Growing at<br />
CAGR of 6.8%<br />
Set to reach US$24.5b<br />
(Dh89.9b) by 2018<br />
Reflecting the soaring demand for new, adventurous leisure and dining experiences,<br />
GulfHost will define your performance in the fast-moving hospitality arena.<br />
Get your free ticket at gulfhost.ae<br />
Organised by<br />
Co-located events<br />
Endorsed by<br />
Powered by
hotel restaurant<br />
66 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
gioielli<br />
DEMO’dan<br />
Horeca<br />
sektörüne<br />
yeni ürünler…<br />
1985 yılından<br />
bu yana turizm<br />
sektörüne proje<br />
bazlı ahşap<br />
hareketli ve<br />
sabit mobilya<br />
tasarlayıp, üreterek<br />
hizmet veren<br />
gioielli DEMO,<br />
son dönemde<br />
otellere özel ahşap<br />
otel ekipmanları<br />
üreterek ürün<br />
çeşitliliğini arttırdı.
Kadınların gözdesi;<br />
Çanta Askısı<br />
Diğer yeni ürünümüz ise, adeta kadınların<br />
gözdesi durumunda… Bir restorana veya<br />
kafeye gidilip, masaya oturulduğunda<br />
genelde en büyük sıkıntı kadınların<br />
çantalarını koyacak yer bulamamaları<br />
oluyor ve genelde bir sandalyeyi işgal<br />
edip çantalarını onun üzerine koyuyorlar.<br />
gioielli DEMO olarak bu soruna da aynı<br />
anda 4 çantanın birden asılabildiği,<br />
yükseklik ayarlı, siyah boyalı metal<br />
malzemeden ürettiğimiz “Çanta Askısı<br />
(Comfort)” veya tek çantanın konulabildiği<br />
mevcut kullanılan masaların tasarımı<br />
ve renginde ürettiğimiz “Çanta Sehpası<br />
(Comfort)” ile şık bir görüntü sağlayarak<br />
misafirlerin konforunu sağlıyoruz.<br />
Masif cilalı veya lake boyalı seçenekleriyle<br />
ve ekonomik ürünler tasarlamaya<br />
odaklandığını ifade eden Tayalı, ürünlerin<br />
doğa dostu ve tamamının sertifikalı<br />
olduğunu belirterek şu bilgileri de ekledi:<br />
“Ürünlerimizde kullanılan ahşap,<br />
boya ve cila malzemelerinin tamamı<br />
sertifikalı ekolojik ve organik ürünlerden<br />
seçilmektedir. Böylece hem doğanın<br />
korunmasına hem de geri dönüşüme<br />
destek verirken yeşil bina sertifikası<br />
(LEED) alacak ve almış oteller için de<br />
önemli bir tedarikçi durumundayız.”<br />
Yanspot: Hilton Bosphorus İstanbul,<br />
Conrad İstanbul, Hyatt Regency Ataköy,<br />
Tüyap Palas, Ramada Taksim ve Ottoman<br />
Hotel Imperial gioielli DEMO’nun son<br />
dönemde hizmet verdiği otellerden<br />
bazıları.<br />
gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı<br />
İlker Tayalı<br />
Oda karşılama tepsileri, buklet<br />
tepsileri, oda servis tepsileri,<br />
katlanır valizlikler, çanta askıları,<br />
çanta sehpaları, ayakkabı bağlama<br />
üniteleri, gazetelikler, masaj masaları,<br />
sehpalar, restoran - açık büfe sergileme<br />
ve aksesuar üniteleri vb. ürünleri<br />
kapsayan ahşap otel ekipmanları<br />
yelpazesiyle bu yıl müşterilerinin<br />
beğenisine sunduğu birbirinden değişik<br />
ürün ve modellerle otel ekipmanlarında<br />
fark ortaya koyduklarını belirten gioielli<br />
DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker<br />
Tayalı ürünlerin özellikleri ile ilgili şu<br />
bilgileri verdi:<br />
Estetik ve fonksiyonel tepsiler<br />
Oda karşılama tepsilerinde çift renkli<br />
çekmeceli kompakt modelimiz, oda<br />
servis tepsilerinde kaydırmaz tabanlı<br />
modelimiz, Katlanır bistro standımız ise<br />
diğer yeni ürünlerimiz. Bu tasarımlarda<br />
da diğer ürünlerimizde olduğu gibi<br />
müşterilerimizin isteklerine uygun<br />
ölçülerde, masif cilalı veya lake boyalı<br />
seçenekler sunabiliyoruz.<br />
Doğa dostu ve sertifikalı ürünler<br />
Otel ekipmanları ile ilgili olarak Ar-GE<br />
biriminin daha kullanışlı, daha estetik<br />
Ahşap veya metal<br />
alternatifleriyle;<br />
“Ayakkabı Bağlama Ünitesi<br />
“Otel odalarında housekeeping<br />
ve yöneticilerin en çok yakındığı<br />
sorunlardan biri hiç şüphesiz misafirlerin<br />
ayakkabılarını rahat bağlamaları<br />
için valizlik, koltuk, sehpa veya yatak<br />
üzerilerini kullanmasıdır. İşte buradan<br />
yola çıkarak tasarladığımız yeni<br />
ürünümüz “Ayakkabı Bağlama Ünitesi<br />
(Easy Tie)” ile ister sabit ister mobil,<br />
ahşap veya metal alternatifleriyle hem<br />
otel yöneticileri hem de misafirleri artık<br />
rahat edecekler.
hotel restaurant<br />
68 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Mete<br />
Plastik yeni<br />
markalarıyla<br />
hedef<br />
büyüttü<br />
Otel ve restoranlara PRIMA markasıyla bahçe mobilyası, mutfak eşyaları, sanayi<br />
ürünleri ve ambalaj malzemeleri üreten Mete Plastik, pazara sunduğu yeni markası<br />
“meteplast” ile gıda kapları ve kovaları üretimini de başlattı. Yaklaşık 50 ülkeye<br />
ihracat yaptıklarını belirten Mete Plastik Yönetim Kurulu Başkan Vekili Pelin<br />
Karadeniz şirket olarak yurt dışında da ofis açmayı düşündüklerini ifade ederek,<br />
markanın uluslararası bilinirliğini arttırmayı hedeflediklerini söylüyor.<br />
1982 yılında plastik enjeksiyon üzerine<br />
kurulan Mete Plastik, 30 yılı aşkın<br />
bir süredir PRIMA markasıyla bahçe<br />
mobilyası, stadyum koltukları, mutfak<br />
eşyaları, ev gereçleri, sanayi ürünleri<br />
ve ambalaj malzemeleri üretiyor. Yeni<br />
markası “meteplast” ile gıda kapları ve<br />
kovaları üretimini de sürdürdüklerini<br />
belirten Mete Plastik Yönetim Kurulu<br />
Başkan Vekili Pelin Karadeniz, kurulduğu<br />
yıl itibarıyla ev ve mutfak ürünleri<br />
üretimiyle plastik sektöründe faaliyet<br />
gösteren firmanın sektördeki yeni<br />
yatırım ve planlamalarına ilişkin şöyle<br />
konuşuyor: “Değişen küresel koşullar ve<br />
tüketimin artması ile birlikte rekabetin<br />
doğması, inovasyonu her firma için<br />
kaçınılmaz koşmuştur. Firmamız,<br />
değişimi ve tüketici taleplerini öngörerek<br />
bahçe mobilyası, gıda kapları ve stadyum<br />
koltuklarının üretiminde hizmet vermeye<br />
başlamıştır.”<br />
“Bahçe mobilyası deyince akla<br />
gelen ilk malzemelerden biri<br />
plastik”<br />
Bahçe mobilyaları üretiminde plastiğin<br />
ilk akla gelen malzemelerden biri<br />
olduğunu belirten Pelin Karadeniz
konuyla ilgili olarak şu bilgileri de<br />
paylaşıyor: “Bahçe mobilyası deyince<br />
akla gelen ilk malzemelerden biri<br />
plastiktir. Hava koşullarına karşı yüksek<br />
dirence sahip olan plastik, gerek renk<br />
alternatifi gerekse hafifliği nedeniyle<br />
bahçe mobilyalarında tercih sebebi oldu.<br />
Plastikten üretilen bahçe mobilyaları,<br />
uzun ömürlüdür. Bakımı ve temizliği de<br />
kolaydır. Plastik bahçe mobilyalarının<br />
tercihinde en önemli etken kullanılan<br />
hammaddenin kalitesi yani orijinalliğidir.<br />
Orijinal ve uygun hammaddeden<br />
üretilen bahçe mobilyaları dayanıklılık<br />
açısından da oldukça sağlamdır. Bahçe<br />
mobilyalarının üretiminde kullanılan<br />
gerekli katkı maddeleri ve hammaddenin<br />
kaliteli olması, ürünün güneşin zararlı<br />
ışınları karşısında solmamasını, hiçbir<br />
şekilde ısıdan etkilenmemesini ve<br />
deforme olmamasını sağlamaktadır.”<br />
“Her bütçeye hitap edecek ürün<br />
ve model çeşitliğiyle bütün ilgiyi<br />
üzerine çekiyor”<br />
Bahçe mobilyasında birçok çeşit<br />
bulunmasına rağmen, daha çok plastiğin<br />
tercih edilmesinin birden fazla sebebinin<br />
olduğunu söyleyen Karadeniz, “Bunların<br />
başında, plastik malzemede renk<br />
alternatifinin fazlalığı geliyor. Bunun yanı<br />
sıra dayanıklı, hafif ve kolay temizleniyor.<br />
Fiyat avantajına da sahip olan plastik<br />
bahçe mobilyaları, her bütçeye hitap<br />
edecek ürün ve model çeşitliğiyle bütün<br />
ilgiyi üzerine çekiyor. Uzun ömre sahip<br />
olması dolayısıyla da kaynak tasarrufu<br />
sağlıyor.” diyor.<br />
“Yatırımlar ürün odaklıysa,<br />
tasarım olması şarttır”<br />
Sektörde ürün odaklı yatırımların<br />
merkezinde tasarım ve inovasyonun<br />
önemine dikkat çeken Karadeniz,<br />
“Teknolojinin sürekli ilerleme gösterdiği<br />
ve rekabetin üst düzeylerde olduğu bir<br />
zamanda yatırımlar firmanın istikrarı<br />
açısından çok büyük önem taşımaktadır<br />
ve bu yatırımlar ürün odaklı ise tasarım<br />
olması şarttır. Yeni tasarımlarımızı, Ar-Ge<br />
departmanımızla beraber inovasyonu<br />
ana prensip alarak gerçekleştirmekteyiz.<br />
İnovasyon Ar- Ge ile doğar, güçlü bir<br />
Ar-Ge ile farklılaşabilir ve en önemlisi<br />
sizi markalaştırır. Yeni ürün yelpazemize<br />
daha çok tasarıma yönelik ve müşteri<br />
beklentileri doğrultusunda ürünler ilave<br />
ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu proje<br />
şu an başlangıç vermiş olduğumuz ve<br />
uzun bir süre devamlılık göstereceğimiz<br />
bir proje olmakta olup, firmamız<br />
bünyesinde Ar-Ge’ye önemli ölçüde bütçe<br />
ayrılmıştır.” diyor.<br />
“Yaklaşık 50 ülkeye ihracat<br />
yapıyoruz”<br />
Mete Plastik’in yaklaşık 50 ülkeye<br />
ihracat yaptığını ve bu ülkeler arasında<br />
Avrupa’nın önemli bir paya sahip<br />
olduğunu belirten Karadeniz, bunu Orta<br />
Doğu, Afrika ve Asya ülkelerinin takip<br />
ettiğini ve firmanın toplam cirosunun<br />
önemli bir kısmını ihracat kanallarının<br />
oluşturduğunu söylüyor. Yurt dışında<br />
ofis açmayı düşündüklerini belirten<br />
Karadeniz, “Bununla ilgili fizibilite<br />
çalışmalarımız devam etmekte, bu<br />
doğrultuda markamızın uluslararası<br />
alanda bilinirliğini arttırmayı<br />
hedefliyoruz.” diyor.<br />
“Fuarlara katılmaya önem<br />
veriyoruz”<br />
Firmanın kuruluşundan beri birçok fuara<br />
katıldığını ve katılmaya da devam ettiğini<br />
anlatan Karadeniz, sektör fuarlarına<br />
ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor:<br />
“Son zamanlarda fuar seçimlerinde daha<br />
seçici davranmaya çalışıyoruz. Özellikle<br />
hedef fuarları bulmaya çalışıyoruz. Şu<br />
anda her sene Eylül ayında Almanya’da<br />
düzenlen Spoga Gafa Bahçe Fuarı, iki<br />
senede bir Almanya’da düzenlenen<br />
FSB Spor Fuarı, üç senede bir yine<br />
Almanya’da Mayıs ayında düzenlenen<br />
Interpack Ambalaj Fuarı, iki senede<br />
bir Paris’te düzenlenen önceki ismi<br />
Emballage olan şimdiki ismi ise All4pack<br />
olan ambalaj fuarı, ve her sene TÜYAP’ta<br />
düzenlenen Avrasya Ambalaj Fuarı gibi<br />
odaklandığımız belli fuarlar var.”<br />
“Destek projelerini<br />
önemsiyoruz”<br />
Fuarlardan genellikle olumlu<br />
geri dönüşler aldıklarını belirten<br />
Karadeniz, “Fuar dönüşleri uzun süreli<br />
olabiliyor, sürekli müşteriye kendimizi<br />
hatırlatıyoruz. Potansiyel müşterilerimize<br />
ülkesi uzak ya da yakın olanlara pazar<br />
araştırma ziyaretleri düzenliyoruz.<br />
Ekonomi Bakanlığı’nın sunduğu<br />
pazar araştırması desteklerinden<br />
yararlanıyoruz. KOSGEB’in proje<br />
destekleri dahil olmak üzere birçok<br />
desteğinden faydalanıyoruz. Son<br />
yararlandığımız KOSGEB Proje Desteği;<br />
Kobi Proje Destek Programı, Markalaşma<br />
Desteği bunlardan birkaçı. Hatta bu<br />
sayede markalaşma alanında birçok<br />
yenilik yaptık. Bu desteklerin firmalar<br />
için çok önemli olduğunu düşünüyor<br />
ve her firmanın sunulan bu destekler<br />
doğrultusunda gerek KOSGEB gerek<br />
Ekonomi Bakanlığı gerekse İhracatçılar<br />
Birlikleri ile iletişim içerisinde olması<br />
gerektiğine inanıyoruz.” diyor.<br />
Doğa dostu üretim prensibiyle<br />
çevreci projeler geliştiriyor<br />
Mete Plastik’in doğa dostu üretim<br />
prensibiyle bugüne kadar pek çok çevreci<br />
projede yer aldığını belirten Karadeniz,<br />
firmanın yer aldığı projelerden ve<br />
danışmanlıklardan bazılarını şu şekilde<br />
aktarıyor: “2015 – İstanbul Sanayi Odası,<br />
İngiltere Dış İşleri Bakanlığı ve İngiliz<br />
Büyükelçiliği tarafından düzenlenen<br />
Low Carbon Strategies for Business<br />
projesi kapsamında; Enerji Verimliliği,<br />
Doğa Dostu Teknoloji, Düşük Enerji<br />
Tüketen Ürünlerin Geliştirilmesi<br />
konularında danışmanlık almış olup bu<br />
konuda çalışmalarımız bulunmaktadır.<br />
2016- İstanbul Sanayi Odası’nın MWH<br />
Mühendislik ile düzenlemiş olduğu<br />
Enerji Verimliliği Danışmanlık Projesi ile<br />
firmadaki enerji tüketimi saptanmış olup,<br />
enerji tüketimini azaltmak için çalışmalar<br />
yapılmıştır. 2016- Bilim Sanayi Bakanlığı<br />
Verimlilik Proje Ödülleri kapsamında,<br />
Orta Ölçekli firma kategorisinde<br />
Enjeksiyon Kalıplarında Kalıp İçi Soğutma<br />
Sularının Geri kazanımı ile finale<br />
kalınmıştır.”
hotel restaurant<br />
70 & hi-tech<br />
marka güncel<br />
Mercedes-Benz Türk’ün “50. Yılda 50 Startup”<br />
yarışması sonuçlandı<br />
1967 yılında Otomarsan ismiyle İstanbul’da kurulan Mercedes-Benz Türk’ün<br />
50. kuruluş yıl dönümünde düzenlediği “50. Yılda 50 Startup” yarışmasının<br />
kazananları belli oldu. Mercedes-Benz Türk Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda<br />
düzenlenen törende Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer<br />
Sülün, “‘50. Yılda 50 Startup’ projemizin en belirgin ve ayrıştırıcı özelliği<br />
Mercedes-Benz Türk olarak verdiğimiz desteği tamamen hibe etmemiz; 50<br />
startup’a toplamda 500.000 TL’lik para ödülü verirken herhangi bir karşılık<br />
beklemiyoruz” dedi. Kadir Can Kırkoyun kodlama dersindeki platform<br />
ihtiyacına yardımcı olmak için oyunlaştırılmış mobil platform sağlayan Scode<br />
projesi ile Kadir Demircioğlu kumaşları daha işlevsel hale getire akıllı kumaş<br />
projesi ile Umutcan Duman ise atık toplama süreçlerini akıllı hale getirerek<br />
maliyetleri ve karbon salınımını %55’e varan oranda azaltan projesi ile üçe<br />
girerek 50’şer bin TL’lik büyük ödülün sahibi oldu.<br />
Philips Aydınlatma, dev<br />
aydınlatma projesi!<br />
Philips’in LED yetiştirme lambaları ile Rusya’da bulunan ve 40<br />
futbol sahası büyüklüğü ile dünyanın en büyük tarlası olma özelliği<br />
taşıyan serada domates ve salatalık yetiştirilecek. Proje, Rusya’da<br />
yerli üretimi destekleyen, geniş ölçekli sera LED aydınlatma<br />
projelerine olan eğilimi yansıtıyor. Özellikle kış aylarında hasadı<br />
artırmaya yardımcı olacak Philips led lambalar, geleneksel yüksek<br />
basınçlı sodyum lambalara kıyasla enerji masraflarını yüzde<br />
50’ye kadar azaltacak. Proje, aynı zamanda yerli malı ürünlere<br />
olan talebi karşılayabilecek geniş ölçekli LED sera aydınlatma<br />
uygulamalarına olan küresel talebe de ışık tutuyor.<br />
Porland’dan Ankara’ya iki<br />
yeni mağaza!<br />
Üretici ve perakendeci kimliği ile dünyanın sayılı porselen<br />
markalarından biri olan Porland, Antares ve Armada<br />
AVM’de iki yeni mağaza açtı. Kendine özgü, dünyada ve<br />
Türkiye’de bir ilk olan ‘Porland Fabrika’ konseptinde açılan<br />
mağazalarına bir yenisini daha ekleyen Porland, 1134<br />
metrekare alana sahip Antares AVM mağazasında; günlük<br />
kullanım ve özel davet sofralarının yanı sıra her türlü<br />
ikramda kullanılmak üzere çeşit çeşit porselen takımlar,<br />
cam ve çelik ürünler, mutfak araç gereçleri ile tekstil<br />
ürünleri, banyo takımları, ev ve ofis aksesuarları, her zevke<br />
ve bütçeye uygun hediyelik ürünler bulunuyor. Porland<br />
Fabrika mağazalarında, ev kullanıcılarının yanı sıra horeca<br />
kesimi için ayrıcalıklı ürün seçenekleri yer alıyor. <strong>2017</strong>’ye<br />
yeni yatırımlarla devam eden Porland yılsonuna kadar hem<br />
yurt içinde hem de yurt dışında yatırımlarına hız kesmeden<br />
devam edecek.
Bu yaz, araç kiralama sektörünün yüzünü iç<br />
turizm güldürecek<br />
Turizm ile kader birliği yapan araç kiralama sektörü, <strong>2017</strong> hedeflerini iç turizme<br />
göre şekillendirdi. Sektör yerli turistin ilgisi ile verimli bir yaz geçirmeyi planlıyor.<br />
Yaklaşan bayram tatili nedeniyle rezervasyonlarda şimdiden önemli bir ivme<br />
yakaladıklarını anlatan dünyanın ilk araç kiralama şirketi olan Hertz’in Türkiye<br />
Genel Müdürü Nur Hidayetoğlu, bu sezondan umutlu olduklarını belirterek,<br />
“Bayram tatilleri sektörümüz için oldukça verimli dönemler. Bu dönemde<br />
yerli turistlerin büyük bir ilgisi ile karşılaşıyoruz. Araçların büyük bir kısmı<br />
‘Uç ve Kirala’ yöntemiyle havalimanlarından kiralanıyor. Uçuş sonrası yapılan<br />
kiralamalar haricinde, şehir dışına araçla seyahat etmek isteyen kitleler de<br />
mevcut. Bu müşterilerimize şehir merkezlerindeki kiralama ofislerimizden<br />
hizmet veriyor olacağız. Bayram tatillerinde genellikle sektör yüzde 100 kapasite<br />
ile çalışıyor. Bu sene de beklentimiz bu yönde” dedi.<br />
Hitit’e Ürdün’den yeni iş ortağı<br />
Rowal Wings Havayolları<br />
Havacılık ve seyahat IT teknolojileri alanında dünyanın sayılı<br />
firmalarından olan Hitit, Ürdünlü Royal Wings Havayolları ile iş<br />
birliği anlaşması imzaladı. 1996 yılında kurulan Royal Jordan<br />
Havayolları’nın yan kuruluşu olan Royal Wings bundan böyle,<br />
bir rezervasyon ve biletleme çözüm sistemi olan Crane PAX’ı<br />
kullanacak. Royal Wings havayollarının yeni yazılım partneri<br />
olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Hitit Genel Müdürü<br />
Nur Gökman konuya ilişkin olarak şu açıklamalarda bulundu:<br />
“Crane markası altında sunduğumuz yüksek teknoloji ürünü<br />
yazılımlarımız ve hosting hizmetlerimizle, havayollarının<br />
operasyonlarını mükemmelleştirerek, müşteri memnuniyeti<br />
sağlamalarında kilit bir rol oynuyoruz. Bu konumumuzun bilinciyle,<br />
iş birliği yaptığımız her yeni havayolunu iş ortağımız olarak<br />
görüyor, yaşadıkları problemleri kendi problemimiz addederek,<br />
sınırsız bir destek sunuyoruz. Yeni iş ortağımız Nijerya’lı Royal<br />
Wings’in büyüme sürecinde en büyük yardımcıları olacağız.”<br />
Akıllı mobilya çağı başlıyor<br />
Günümüz mobilyalarının sadece mobilya değil, yüksek teknolojili<br />
birer tasarım objesi olduğu bir gerçek. Bu farkındalıkla da uzun<br />
dönemli stratejilerle sürekli kendini yenileyen markaların gündemini<br />
Endüstri 4,0 meşgul ediyor. Yeni dünya gereği sektörün teknolojiyle<br />
buluşmasının kaçınılmaz olduğunu belirten MOSDER Başkanı Nuri<br />
Öztaşkın, mobilya sektörünün Ar-Ge destekli inovatif ürünlerin<br />
altına imza atması gerektiğini ve yeni teknolojileri hem ürünlerde<br />
hem de üretim sisteminde kullanmanın sektörün geleceğine fayda<br />
sağlayacağını söyledi. Tüm dünya teknolojinin hızına yetişmeye<br />
çalışırken markalar da bu hıza ayak uydurmaya çalışıyor. Her gün<br />
müşteri beklentilerine göre şekillenen ürünlere teknolojiyi dahil<br />
etmek ise şart. Bu farkındalıkla sürekli kendini yenileyen teknolojinin<br />
satın alma alışkanlıklarını değiştirdiğinin altını çizen MOSDER<br />
Başkanı Nuri Öztaşkın, uzun dönemli stratejilerle birlikte mobilya<br />
markalarının gündemini Endüstri 4,0’ın meşgul ettiğini söyledi.
hotel restaurant<br />
72 & hi-tech<br />
İstanbul’un<br />
‘beş yıldızlı’<br />
otel havuzları
Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte İstanbul’un beş yıldızlı otelleri de havuz<br />
sezonunu açtı. Üstelik sadece serin sularında ferahlatmak, bir iki kulaçla günü<br />
tamamlatmak için de değil! Prestijli hizmet ve servis anlayışlarını gün boyu<br />
süren rahatlatıcı ikramları, lezzetli ve hafif spesiyalleri, huzur ve dinginlik veren<br />
terapi programları ve keyifli müzik dinletileri ile konuklarının beğenisine sunan<br />
oteller yazın keyfini benzersiz kılmak için kıyasıya rekabetteler!<br />
Hangileri mi? İstanbul’un en gözde ve niş otel havuzlarını sizler için derledik.<br />
Temizlik, hijyen ve güvenlik kaygısı olmaksızın; en iyi servis, en iyi yemek ve en<br />
iyi havuz garantisiyle bu adreslerde yazın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz…<br />
Güneşli ve keyifli günleriniz olsun…
74<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / istanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel havuzları<br />
Havuz brunch’ı<br />
Ukiyo’da<br />
Fairmont Quasar İstanbul, sıcak yaz günlerinde şehirden uzaklaşmadan bir mola vermek<br />
isteyenlere serin bir sürpriz yapıyor: Ukiyo… Muhteşem İstanbul manzarasına uzanan<br />
sonsuzluk havuzu ve Marcel Wanders imzalı sıra dışı tasarımı ile şehir havuzlarında<br />
çıtayı yükselten Ukiyo, yaz boyu sürecek hafta sonu brunch’ları ile de vazgeçilmez bir<br />
alternatif olacak. Anları anılara dönüştüren Fairmont Quasar İstanbul’un 5’inci katında<br />
misafirlerini ağırlayan Ukiyo, zengin ve lezzetli hafta sonu bruch’ları ile de iddialı. Ukiyo,<br />
hafta sonları hem havuz hem de brunch keyfini bir arada sunuyor ve havuz başındaki<br />
konuklarına, yaz güneşi eşliğinde bir hafta sonu kaçamağı tattırıyor. Cumartesi ve Pazar<br />
günleri Ukiyo’da misafirler, klasik Türk esintileri taşıyan “Boğaz”, Asya mutfağından<br />
“Doğu Yakası”, Avrupa klasiklerinin yer aldığı “Batı Yakası” veya hafif ve doyurucu içerikli<br />
“Sağlıklı” brunch seçeneklerinden birini tercih edebiliyorlar.<br />
Çırağan<br />
Palace<br />
Kempinski’de<br />
Havuz ve Boğaz<br />
sefası bir arada!<br />
İstanbul; Çırağan Sarayı’nın Boğaz’ın en güzel konumlarından birine sahip ‘‘Sonsuzluk Havuzu’’ yaz aylarında muhteşem İstanbul<br />
manzarasıyla birleşen tarihi bir ihtişam içinde serinlemek isteyenlerin vazgeçilmez adresi oluyor. Çırağan Sarayı, defalarca<br />
uluslararası yayınlar tarafından dünyanın en özel havuzlarından biri gösterilen “Sonsuzluk Havuzu”nun palmiyelerle dolu yemyeşil<br />
bahçesindeki konumuyla adeta bir tatil cennetine dönüşüyor. Misafirlerine adeta Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na, Boğaz’ın<br />
serin sularında kulaç atıyormuş hissi yaşatan “Sonsuzluk Havuzu” olağanüstü manzarasıyla dünyanın en keyifli havuzlarından bir<br />
tanesi. Üstelik yazın serinlemek isteyenlerin yanı sıra kışın karlar altında ısıtmalı havuzda yüzmenin ayrıcalıklı keyfini sunan havuz<br />
yılın her günü açık!
Haydi<br />
Renaissance<br />
Polat İstanbul<br />
Hotel’in<br />
havuzuna!<br />
Yaz mevsiminin gelmesi ile açık havada havuz sezonunu açan Renaissance Polat İstanbul Hotel, şehrin karmaşasından uzak<br />
yemyeşil bahçesinde İstanbul’daki oteller arasında en büyük yüzme havuzuna sahip. Yarı olimpik havuzda kendinizi serin sulara<br />
bırakabilir, çocuklarınız da çocuk havuzunun keyfini çıkarabilirler. Havuz başında keyfi tercih edenler şezlonglarda, negatif<br />
enerjiden arınıp manzarayı bir adım daha yakından seyretmek isteyenler çimlerin üzerinde rahatça güneşin tadını çıkarabilirler.<br />
Lezzetli menüsü ve sunumu ile misafirlerinden tam puan alan Pool Bar her yıl olduğu gibi bu yılda Pazar günleri barbekü<br />
geleneğini sürdürmeye devam ediyor.<br />
Sonsuzluk<br />
havuzunda<br />
tatil kaçamağı<br />
Wyndham Grand<br />
İstanbul Kalamış<br />
Marina Hotel<br />
İstanbul’da bronzlaşmak, serin sularda ferahlamak ve yazın keyfini açık havuzda<br />
doyasıya çıkarmak isteyenler lüks ve konforun buluştuğu en prestijli otellerinin başında<br />
gelen Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel’in havuzunda buluşuyor. Otelin<br />
teras katında şehrin sıcağında keyifli bir serinlik vadeden sonsuzluk havuzu, İstanbul’un<br />
göbeğinde stresten uzak harika vakit geçirmenizi sağlıyor. Beş yıldızlı otel, havuz<br />
başında gün boyu yapılan rahatlatıcı ikramlarla misafirlerini şımartırken, yine teras<br />
katında hizmet veren Jigger Bar yaza özel lezzetler sunuyor. Sonsuzluk havuzunda<br />
misafirler, kendilerini eşsiz Kalamış koyu üzerinde yüzüyormuş gibi hissederken<br />
Jigger Roof Bar’ın özenle hazırlanmış birbirinden renkli kokteylleri ve şef Mehmet<br />
Yalçınkaya’nın lezzetli ve hafif spesiyalleri ile keyifli bir ortamın tadını çıkartacaklar.
76<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / istanbul’un ‘beş yıldızlı’ otel havuzları<br />
Şehrin<br />
kargaşasından<br />
uzakta,<br />
ağaçlar içinde<br />
Conrad<br />
İstanbul<br />
Bosphorus<br />
Yazın gelmesiyle beraber küçük bir kaçamak yapmak isteyenler için Conrad İstanbul Bosphorus’un tamamen yenilenmiş havuzları,<br />
tüm havuz severleri ağırlıyor. Şehrin göbeğinde ama aynı zamanda yemyeşil ağaçlar içinde, sağlıklı molalar vermenizi sağlayacak<br />
olan açık yüzme havuzunda unutulmaz lezzetler de sizleri bekliyor. Havuz keyfini Conrad kalitesiyle yaşamak hem bedeninizi hem<br />
ruhunuzu dinlendirirken, bu keyifli anları, tecrübeli şeflerin hazırladığı ve damaklarınızdan silinmeyecek havuz başı yiyecek-içecek<br />
menüsüyle unutulmaz bir deneyim haline getirebilirsiniz. Salata çeşitlerinden ana yemeklere, tatlı atıştırmalıklardan Conrad’a özel<br />
içecek çeşitlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan menü, havuzun keyfini tam anlamıyla çıkarmanızı sağlayacak.<br />
Bir havuzdan<br />
çok daha<br />
fazlası<br />
Therapia<br />
SPA ’da<br />
Karadeniz ve Marmara Denizi’nin birleştiği noktada muhteşem konumuyla The Grand<br />
Tarabya’nın Spa’sı Therapia‘nın muhteşem havuzunda kendinizi huzurlu bir yolculuğa çıkmış<br />
gibi hissedeceksiniz. Minik bir kaçamak, kısa bir mola için uzağa gitmenize gerek yok. Burası<br />
hem şehrin içinde hem de şehir stresinin çok uzağında. Therapia Spa’nın deniz suyuna sahip<br />
muhteşem havuzunda güneşin tadını çıkartmanız için The Grand Tarabya sizleri bekliyor. Üstelik<br />
havuz keyfinizi, öncesinde cildinizi bronzlaşmaya hazırlayacak deniz tuzu peelingi ve bronzlaştırıcı<br />
masajla taçlandırıyor… Saf deniz tuzu, bal ve doğal aromatik yağlarla hazırlanan karışımla yapılan<br />
peeling 20 dakika sürüyor ve cildinizdeki ölü deriden kurtulmanızı sağlıyor. Aynı zamanda cildinizi<br />
pürüzsüzleştirip mükemmel bir bronzluk elde etmenize yardımcı oluyor. Ardından Karayiplerin St<br />
Barth adasından gelen özel ürünlerle vücudunuza bronzlaştırıcı ve rahatlatıcı 50 dakikalık masaj<br />
uygulanıyor.
Bu yaz<br />
Hilton’da<br />
forma da<br />
girersin<br />
havuza da!<br />
Hilton İstanbul Bosphorus, sizleri, şehrin karmaşasına eşsiz bir ara vereceğiniz, Hilton’un muhteşem atmosferinde nefes<br />
alacağınız ve tazeleneceğiniz bir kaçamağa çağırıyor. Şehrin merkezindeki en büyük otel havuzu, çocuklar için özel olarak<br />
tasarlanmış çocuk havuzu ve çocuk parkı, havuz başı hizmetleri ve hafta sonu barbekü keyfiyle şehrin ortasında bir tatil merkezi<br />
deneyimi yaşamak, üstelik bunları Hilton kalitesiyle tecrübe etmek hem bedeninizi, hem ruhunuzu dinlendirecek. Hilton İstanbul<br />
Bosphorus ile yazı zinde geçirmek sizin elinizde! Dilerseniz tenis ve squash kortlarında sporun tadını çıkarabilir, dilerseniz masaj<br />
hizmetleriyle bedeninizi ve zihninizi dinlendirebilir, bakım paketleriyle kendinizi şımartabilir veya Pool Cafe’nin eşsiz lezzetlerini<br />
deneyimleyebilirsiniz.<br />
Suyun rahatlatıcı etkisini<br />
Radisson Blu Hotel<br />
& Spa<br />
Istanbul Tuzla’da<br />
yaşayın<br />
Kapalı havuz ve performans havuzunda gün ışığında dört mevsim yüzmenin tadını çıkartın. Yaz aylarında ise etrafı çam ağaçları ile<br />
çevrili muhteşem açık havuzda şehrin içinde tatil yapmanın keyfini yaşayın. Güneşin altında dinlenirken ayaklarınızı açık havuzun suyuna<br />
daldırın ve Aqua Pool Bar’ dan serinletici bir içecek yudumlayın.’<br />
Yazın şehirde kalanlara farklı bir<br />
kaçış önerisi<br />
Raffles İstanbul “Lounge 6”<br />
Şehrin merkezinde, çabuk ulaşılabilir konumuyla Raffles İstanbul Zorlu Center,<br />
Lounge 6 ile yazın metropol hayatına ufak bir mola vermek isteyenlerin tercihi<br />
oluyor. Otelin açık havuzunun da bulunduğu altıncı kattaki terasta yer alan<br />
Lounge 6, panoramik şehir manzarasına sahip havuzu, çocukların gönlünce<br />
yazdan kalma bir gün yaşayacağı çocuk havuzu ve kids club’ı, atıştırmalık yaz<br />
lezzetleriyle şehrin içinde ama şehirden uzak bir gün vaat ediyor. Gündüz havuz<br />
keyfi ile yazın ortasında sahil hissini aratmayan Lounge 6, yaz akşamlarını da<br />
müzikleriyle renklendiriyor. Lounge 6, yaza özel olarak hazırlanan menüsünde,<br />
havuz başında kolay atıştırılabilecek lezzetleri, Raffles İstanbul ekibi tarafından<br />
özenli sunumuyla servis ediliyor. Efsanevi Long Bar’ın yaz kokteylleri de Lounge<br />
6 menüsündeki yerini alıyor.
78<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
etkinlik<br />
MICE’çılar<br />
Ramazan’ın en<br />
görkemli iftar<br />
davetini<br />
Boğaz’da yaşattı!<br />
Kurumsal organizasyon yapanlar; kısaca MICE’çılar dün akşam gerçekleşen iftar etkinliğinde bir<br />
araya geldi. İstanbul Boğazı’nın muhteşem ambiyansında turizm ve MICE sektörünün temsilcilerini<br />
keyifli bir tekne turuyla ağırlayan Uluslararası MICE Derneği (I-MICE) bu başarılı organizasyonuyla da<br />
davetlilerden tam not aldı.<br />
Bir olmak, birlikte hareket etmek<br />
ve güçlenerek yola devam etmek<br />
adına MICE yapan acenteler, lojistik<br />
firmaları, havayolları, rehberler, oteller,<br />
kanaat önderleri, akademisyenler,<br />
önemli derneklerin başkanları, turizm<br />
eski bakanımız Bülent Akarcalı ve basın<br />
mensupları Uluslararası MICE Derneği ve<br />
SITE Turkey koordinasyonunda ve Okyanus<br />
gezi teknesinin ev sahipliğinde dün akşam<br />
gerçekleşen iftar etkinliğinde bir araya<br />
geldiler.<br />
Sipahiler: “Devletimiz MICE sektörünü<br />
de dikkate alsın istiyoruz”<br />
Gecede konuşma yapan Site Turkey<br />
Başkanı Kerim Sipahiler, “Bizim tek<br />
amacımız ve varmaya çalıştığımız bir<br />
yer var. Bu sektörü daha tanınır, saygı<br />
duyulur, sözü dinlenir bir sektör haline<br />
getirmek. Devletimiz; bazı kararlar<br />
alırken, bazı kanunlar çıkartırken bu<br />
sektörü de dikkate alsın istiyoruz. Birlikte<br />
hareket etmek, güçleri birleştirmek<br />
tüm sektör olarak hareket etmek çok<br />
önemli. Bunu başaramadığımız ölçüde<br />
üzülerek belirtmek isterim ki kimse bizi<br />
kitlesel olarak dikkate almıyor. Tüm olay<br />
bu durumu kişisellikten çıkartıp ortak<br />
hareket etmekte gizli. Bu bağlamda;<br />
Site Turkey (Society for Incentive Travel<br />
Excellence); Motivasyon Etkinlikleri<br />
Turizmi Yöneticileri Derneği, M.I.C.E<br />
endüstrisinin lokomotifidir.” diye konuştu.<br />
Site Global Derneği’nin 2 bini aşkın üyesi<br />
bulunuyor<br />
1973 yılında kurulan ve bugün dünya<br />
çapında 2,000’i aşkın üyesi bulunan Site<br />
Global Derneği’nin Türkiye temsilciliğini<br />
yapmakta olan dernek, 2009 yılında<br />
faaliyete başlayarak, kısa sürede 60<br />
üye sayısına ulaşmıştır. Dernek, M.I.C.E<br />
endüstrisinin tüm bileşenlerini bir araya<br />
getirmek, sektör profesyonellerine bilgi<br />
birikimlerini paylaşma olanağı sunmak,<br />
yeni iş birlikleri ve yeni bilgiler ile mesleki<br />
gelişime destek vermek amacıyla<br />
çalışmalarına devam etmektedir.<br />
Söyler: “Umutsuzluğu yok etmek ve<br />
sektörümüze umut olmak istiyoruz”<br />
Gecede konuşma yapan Uluslararası<br />
MICE Derneği Başkanı Serdar Söyler<br />
ise “En zor dönemlerden geçiyoruz. Bu<br />
dönemde birlik ve beraberlik çok önemli.<br />
I-MICE Derneği olarak 6 aylık sürede<br />
gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle sektörde<br />
adımızdan söz ettirmeyi başardık.<br />
Derneğimizin öncelikli hedefi tüm sektör<br />
paydaşlarını bir araya getirmek ve<br />
gerek özel sektör gerek kamu nezdinde<br />
kitlesel muhatap / temsilci olabilmek.<br />
Bunun yanı sıra var olan problemlerin<br />
çözülmesinde ve proje üretiminde tüm<br />
sektör paydaşlarının içinde olması en<br />
çok önemsediğimiz taraf. Şehrimizi,<br />
ülkemizi çok seviyoruz. Geleceğimiz için<br />
bir şeyler yapmak istiyoruz. Umutsuzluğu<br />
yok etmek ve sektörümüze umut olmak<br />
istiyoruz. Biz ülkemizde kurulduk ama<br />
artık yurt dışından temsilcilik alan değil<br />
veren taraf olmak istiyoruz. Bu neden<br />
olmasın? Ülkemizin milli havayolunun<br />
ulaştığı ağ nokta sayısı, yetkinliklerimiz,<br />
hizmet kalitemiz, otellerimiz ve<br />
misafirperverliğimiz ortada. Bunu yapmak<br />
için önümüzde hiçbir engel yok.” dedi.<br />
Kurt, yakın zamanda birçok ülkede<br />
temsilcilik ofislerin açılacağını müjdeledi<br />
Etkinlikte kısa bir röportaj veren<br />
Uluslararası MICE Derneği 2. Başkanı<br />
Hüseyin Kurt ise, “Yakın zamanda Atina’da<br />
çok önemli bir fam trip ve workshop<br />
etkinliğine katıldık. 20 farklı ülkeden<br />
acenteci ve otel yönetici dostlarımızla<br />
bir araya geldik. Derneğimizi ve olası<br />
işbirliği fırsatlarını ve temsilcilik<br />
detaylarını konuşma fırsatı yakaladık.<br />
Yakın zamanda birçok ülkede temsilcilik<br />
ofislerimizin açılacağını müjdelemek<br />
isteriz. Uluslararası MICE Derneği olarak<br />
geçen ay eğitim organizasyonlarımızın<br />
ilkini gerçekleştirdik. Her ay bir eğitim<br />
planlamamız ajandamızda mevcut.<br />
En yakın eğitimimiz 29 – 30 Temmuz<br />
tarihlerinde olacak.” şeklinde konuştu<br />
.<br />
I-MICE, bu bayram Soma’daki çocukları<br />
güldürecek!<br />
Hüseyin Kurt, son olarak derneğin bir<br />
süredir üzerinde çalıştığı “Bu bayram<br />
Soma’dayız” sosyal sorumluluk projesi ile<br />
ilgili de şu bilgileri paylaştı: “Uluslararası<br />
MICE Derneği olarak birçok çalışma grubu<br />
ve komisyonumuz var. Bunlardan en çok<br />
önemsediğimiz çalışma gruplarından bir<br />
tanesi de Sosyal Sorumluluk Çalışma<br />
Grubu bu grupta çalışan arkadaşlarımız<br />
iftar etkinliğimizden sonra yola çıkıyor. Bu<br />
bayram “SOMA’DAYIZ” Soma’da hayatını<br />
kaybetmiş insanlarımızın çocuklarına,<br />
kardeşlerimize kıyafet ve okuma, boyama<br />
kitapları götürüyoruz. Soma Kaymakamlığı<br />
ve belediyesi ile yürüttüğümüz bu projede<br />
80 hane ve 127 kardeşimize dokunma<br />
fırsatı yakalayacağız. Bu fırsatı sunmamıza<br />
vesile olan kıymetli sponsorlarımıza<br />
teşekkürü bir borç biliriz. Adlarının<br />
açıklanmasını istemediler.”
hotel restaurant<br />
80 & hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
Ününe layık şef<br />
Murat<br />
Bozok<br />
Tam bir ızgara ve tava tutkunu<br />
olan Bozok, çorba yapmaya<br />
bayılıyor. Anlattığına göre<br />
onun için çorba kaynatmak<br />
rehabilitasyon kadar etkili.<br />
Un oranı düşük, malzemenin<br />
özünden tadını verdirecek<br />
kadar lezzetli! Yer elması,<br />
bezelye, karalahana, balkabağı<br />
ve balık çorbası Bozok’un en<br />
favori lezzetlerinden…<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç
Aslen tekstilci bir ailenin çocuğudur.<br />
Her yaz gelişinde soluğu ya boyama<br />
atölyesinde alır ya muhasebe<br />
odasında ya da örmede, dokumada…<br />
Oysa gönlünde yatırdığı aslan, daha en<br />
başından mutfaktır. Göçmen kültürünün<br />
yemek adabıyla kurulu her keyifli<br />
sofrasında aşçılık hayalini bir adım<br />
daha büyütür de, bunu mutfakta yemek<br />
yaparken kendisini küçük gözlerle an be<br />
an takip eden annesi bile anlayamaz.<br />
Öyle ya, erkeğin pek de mutfağa<br />
giremediği bir aile yapısıdır onunkisi.<br />
Anne “Oğlum ne yapacaksın mutfakta,<br />
git” sözlerine rağmen her defasında<br />
şiddetle direnir, yanından ayrılmaz ilk<br />
ustasının. O günün şartları şimdiki gibi<br />
de değildir üstelik! Nerede Yeditepe<br />
Üniversiteleri’nin gastronomi bölümleri,<br />
nerede Mutfak Sanatları ve USLA gibi<br />
aşçı yetiştiren şaşalı mutfak akademileri!<br />
Aşçılık deseniz, yerlerde! Yemek yapan<br />
adama kız bile verilmediği sığ dönemler…<br />
Bildiğiniz hayaller, hayatlar çizgisinde<br />
akılları zorlayacak kadar üstün emek ve<br />
mücadeleyle dolu bir başarı hikayesidir,<br />
ünlü danışman şef Murat Bozok’un<br />
mutfaktaki yolculuğu. Ama kafasına<br />
koymuştur, bir kere. Bugün gibi popüler<br />
olmasa da ailesini karşısına alıp “Ben<br />
aşçılık yapacağım” diyecek kadar<br />
yüreklidir ama gelin görün ki, “Oğlum<br />
seni aşçı olmak için mi yetiştirdik,<br />
lahmacuncu çırağı gibi beyaz önlük mü<br />
giyeceksin” tepkileri havada uçuşur<br />
adeta…<br />
“Aileme yalan söylemek<br />
zorunda kaldım”<br />
Ama yine de vazgeçmez!.. Çözümü<br />
hayalini gerçekleştirip, kendini<br />
kanıtlayana kadar sığındığı beyaz bir<br />
yalanda bulur, Murat Bozok. Amerika’ya<br />
turizm otelcilik eğitimi almak üzere<br />
itinayla hazırlanan bavul, oysaki Bozok’un<br />
gerçekleşmeyi iple çektiği aşçılık düşleri<br />
için tıka basa dolmuştur. “İşin doğrusu<br />
aileme yalan söylemek zorunda kaldım.<br />
Onlara turizm otelcilik okumaya gittiğimi<br />
söyleyip aslında aynı üniversitenin aşçılık<br />
bölümüne kaydoldum. Bu gerçeği 6-7<br />
sene boyunca bilmediler. Üniversiteden<br />
mezun olduktan sonra bir sebeple ancak.<br />
O dönem otel ve restoran mutfaklarında<br />
çalıştım. Onlarsa otelin mutfağında değil,<br />
arka tarafında çalıştığımı sandılar.”<br />
sözleriyle o günleri anımsatan Bozok’un<br />
hikayesini bu yönüyle Mustafa Kemal<br />
Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesi’ne<br />
annesinden habersiz kaydoluşuna<br />
benzettim. Nasıl ki bir vakitler heves ve<br />
azimle çıkılan yoldan dünyaya mal olmuş<br />
bir kahraman çıktıysa yine aynı heves<br />
ve mutfak aşkıyla uluslararası arenada<br />
bir marka şef doğduğunu rahatlıkla<br />
söyleyebilirim.<br />
“İnsanlar bana yemek<br />
yapmaktan çekiniyorlar”<br />
Onun deyişiyle “velhasıl” seneler 365<br />
günün bir haftasında mecburi “beyaz<br />
yalan” tiyatrosuyla akıp geçer. Aşçılık<br />
üniformaları gizli gizli arkadaş evlerinde<br />
yıkatılır, evden günlük kıyafetlerle çıkılır.<br />
Ve ta ki Türk yazarları uluslararası<br />
mutfaklarda boy göstermeye başlayan<br />
bir Türk gencinin başarılarını sayfalarına<br />
taşımak isteyene kadar bu sürüp gider.<br />
Bundan sonrasını Bozok’un ağzından<br />
dinleyelim: “En sonunda Ahmet Örs<br />
geldi. Rahmetli Arman Kırım geldi. Biri<br />
Sabah’ta, biri Hürriyet’te yazıyordu. İkisi<br />
de tesadüf birer hafta arayla benimle<br />
röportaj yaptılar. İki büyük gazetede<br />
haberim çıkacak. O zaman işte aileme<br />
söylemek zorunda kalmıştım.”<br />
Benim de pek merak ettiğim “Aileniz ilk<br />
duyduğunda ne tepki verdi?” sorusunu<br />
yönelttiğim Bozok “Şaşırdılar tabii<br />
ama şu an çok gururlanıyorlar. Hatta<br />
benden onlara özel yemek yapmamı bile<br />
istiyorlar.” diyen Bozok, laf arasında<br />
danışmanlık, okul derken yemekle geçen<br />
bir yaşam sebebi ile “Eve gittiğimde<br />
artık biraz başkaları bana yemek yapsın<br />
istiyorum. Ama insanlar bana yemek<br />
yapmaktan çekiniyorlar.” demekten<br />
de kendini alıkoyamıyor. Şefe yemek<br />
beğendirmek zordur elbette. Peki Bozok<br />
sofrada zor bir kişilik mi? “Tam aksine,<br />
ben o konuda çok mütevazı biriyimdir.<br />
Gerek sunumundan gerek lezzetinden bir<br />
yemeğe emek katıldığını anlıyorsunuz.<br />
Üç aşağı beş yukarı bıçak tutuşundan<br />
hazırlayanın kapasitesine dair fikriniz<br />
oluyor. Önünüze büyük emeklerle, özenle<br />
konulan bir tabaktan daha değerli ne<br />
olabilir ki?” diyen Bozok’tan yemeğin<br />
bir lezzet ve sunum becerisi kadar<br />
hakkı verilmesi gereken bir emek işi de<br />
olduğunu anlıyorum.<br />
Michelin yıldızlı tecrübeler…<br />
Turizm otelcilik okuyorum diye gittiği<br />
Amerika’da mutfak eğitimi alarak ters<br />
köşe yapan Murat Bozok’un aşçılık<br />
hikayesine kaldığım yerden devam<br />
ediyorum. Aşçılık okulunu bitirdikten<br />
sonra ilk profesyonel iş tecrübelerini<br />
Hyatt Park Boston, Ritz Carlton New York<br />
ve Ritz Carlton Boston’da edinen Bozok,<br />
çok geçmeden Michelin kavramıyla<br />
tanışır. Michelin yıldızlı restoranlarda<br />
çalışabilmek için Alain Ducasse, Joel<br />
Robuchon, Pierre Gagnaire gibi dünyaca<br />
ünlü Michelin yıldızlı şeflere mektuplar<br />
yazmaya başlar… Yoğun çabalarının<br />
ardından ilk yanıt Pierre Gagnaire’den<br />
gelir, bunun üzerine Sketch isimli 1<br />
Michelin yıldızlı restoranda çalışmak<br />
üzere Londra’ya gider… Ardından Gordon<br />
Ramsay Holding’e bağlı 3 Michelin<br />
yıldızlı Royal Hospital Road ve 1 Michelin<br />
yıldızlı Angela Hartnett at Connought’ta<br />
toplam 2.5 yıl çalışan Bozok, Gordon<br />
Ramsay Grup’tan ayrılarak Paris’teki 2<br />
Michelin yıldızlı L’atalier de Robuchon’da<br />
çalışmaya başlar. Burada geçirdiği<br />
8 aydan sonra ise Londra’ya geri<br />
dönerek buradaki L’atalier de Robuchon<br />
restoranının kurulmasına katkıda<br />
bulunur. “Benim gördüğüm en kabileytli<br />
şefti” dediği Robuchon’la bir buçuk yıl<br />
çalıştıktan sonra tekrar Gordon Ramsay<br />
Holding’e dönen Bozok, 2 Michelin yıldızlı<br />
Petrus’a sous-chef olarak atanır. Yaklaşık<br />
1.5 yıl kadar burada kalan Bozok, Gordon<br />
Ramsay’in İngiliz pub’larını gastropub’lara<br />
dönüştürme projesine bağlı<br />
olarak The Devonshire’da head chef ve<br />
sonrasında da alınan tüm pubların cohead<br />
chefi olarak görev alır…<br />
“Türkiye’ye döndüm çünkü…”<br />
Uzun yıllar uluslararası otel ve restoran<br />
mutfaklarında tencere kaynatan, tava<br />
sallayan Murat Bozok için anlattığına<br />
göre artık Türkiye’ye dönüş vakti<br />
gelmiştir. “Yurt dışında aşçılığa başlarken<br />
beni cezbeden şeylerden bir tanesi<br />
de dünya vatandaşı olmak hevesimdi.<br />
Dünyanın farklı yerlerinde yaşamak ve<br />
çalışmak istiyordum. Turist olarak bunu<br />
yapıyordum zaten ama o insanların<br />
kültürünü, dinini, politikasını yaşayışını<br />
yüzeysel olarak anlayabiliyorsunuz.<br />
Ben gerçekten büyük farklı şehirlerde<br />
yaşamak istiyordum. Bu süreçte yurt dışı<br />
mutfaklarda yeteri kadar tecrübe sahibi<br />
olmuştum da. Orada yaşlanmak ya da<br />
ölmek gibi bir emelim de yoktu.” diyen<br />
Bozok, 2009 yılında ülkesine dönerek<br />
‘Mimolett’ ismiyle kendine ait fine-dining<br />
restoranını açar. ‘Mimolett ‘ile sayısız<br />
ödülün de sahibi olan Bozok, alt kiracı<br />
olduğu mekanın kapanması sebebi ile
82<br />
restorana veda eder. Yoluna bu defa 2014<br />
yılında kurduğu ‘Murat Bozok’s Kitchen’<br />
ile devam etme kararı alır.<br />
Murat Bozok, bugün faaliyetlerini<br />
eğitimden çok workshop düzeyinde<br />
devam ettiren okulun yanı sıra 30’a yakın<br />
kurumsal firmaya, otele ve restorana da<br />
danışmanlık hizmeti veriyor. Eskisine<br />
göre daha çok çalıştığını söyleyen Bozok<br />
bundan pek de şikayetçi değil, benim<br />
anladığım. Okulun ekibi ve kendisi için<br />
ciddi bir beslenme olduğunu anlatan usta<br />
şef, çalışmaları arasında aynı zamanda<br />
gıda markalarına ürün geliştirdiğini de<br />
aktarıyor.<br />
“Aşçılık keyifli-lezzetli bir yemeği<br />
paylaşmak”<br />
Mutfağa büyük emeklerle uzun<br />
senelerini veren Bozok’a aşçılığın<br />
anlamını soruyorum. “Aşçılık benim<br />
için keyifli, lezzetli yemektir. Bu keyfi<br />
ve lezzeti insanlarla paylaşmaktır. Tek<br />
başınıza yediğinizde bence bir kıymeti<br />
olmuyor. Biz aşçılar için yemeğimizi<br />
tadan insanların keyif aldıklarını görmek<br />
en büyük nimetlerden bir tanesi” diyen<br />
profesyonel şef için yemekte lezzet ve<br />
lezzet bileşkesini iyi yakalamak en temel<br />
kural. Bu noktada Türkiye’deki aşçıların<br />
eksik kaldıklarını söyleyen Bozok,<br />
sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’de<br />
usta-çırak ilişkisiyle gelen alaylılar ve<br />
son 5-10 senedir okulların açılması<br />
ile beraber bir eğitim kurumundan<br />
gelenler olmak üzere iki tip aşçı var. Çok<br />
basit bir et pişireceğinizi düşünün. Etin<br />
neresini kaç dakika pişirmeniz lazım,<br />
hangi yağ kullanmanız gerekli, hangi<br />
dereceye çıkmanız lazım, ne kadar tuz<br />
karabiber koymak gerek, yanına nasıl<br />
bir sos yapmanız lazım gibi detaylar var.<br />
Siz aslında bir formül üretiyorsunuz<br />
ve hepsinin altında bir düşünce, uzun<br />
yıllardan gelen bir tecrübe yatıyor. Bunun<br />
kimyasal bir açıklaması var. Aşçılar evet<br />
öğreniyorlar ama yine de yeteri kadar<br />
sorgulamıyorlar gibi geliyor bana. Aslında<br />
hepsinin bilimsel bir sebebi var. Sanki<br />
bunlara çok fazla kafa yormuyorlar gibi<br />
geliyor. Yurt dışında bunu daha fazla<br />
yapıyorlar ve ustalarınız daha açıklıkla<br />
anlatıyorlar.”<br />
“Ev yemeklerimizin üstüne<br />
tanımıyorum ama restoran<br />
anlamında eksiğiz”<br />
Bu bakış açısına sahip aşçılarla<br />
gastronomi alanında daha fazla<br />
taş üstüne taş konulabileceğine<br />
inandığını söyleyen Bozok için Türk<br />
gastronomisinde çağ atlamanın yolu,<br />
kendi yemek kültürümüze ve yerel<br />
ürünlerimize sahip çıkmaktan geçiyor.<br />
Bu konuda annelerimizin evlerde pişirdiği<br />
yemeklerin iyi bir alt yapı oluşturacağına<br />
dikkat çeken Bozok, “Dünyanın en lezzetli<br />
ev yemeklerini yapıyoruz. Ben de pek<br />
çok yerde hem aşçı hem de turist olarak<br />
yemek yedim. Lezzet anlamında ev<br />
yemeklerimizin üstüne tanımıyorum. Ama<br />
restoran anlamında eksiğiz. Benden bu<br />
akşam iyi bir restoran ismi isteseniz, size<br />
tavsiye edebileceğim restoranların sayısı<br />
parmakla sayılacak kadar az olur.” diyor.<br />
Bundan 17-18 yıl öncesine göre çığır<br />
atlayan aşçılık mesleğinin Türkiye’deki<br />
restoran algısında tam olarak karşılığını<br />
bulamadığından şikayet eden Bozok, “Şu<br />
an herkes şef olmak istiyor. Binlerce<br />
insan her sene aşçılık okullarına hücum<br />
ediyorlar. Biz şeflere düşen görev, bu<br />
lezzetli ev yemeklerinin üstüne katarak<br />
ilerlememiz lazım. Kendi kültürümüze<br />
sahip çıkmamız lazım. Cheesecake,<br />
tiramisu veyahut risotto’nun en iyisini<br />
de yapsam dünyada hiçkimse ‘Murat<br />
en iyisini yapıyor’ demez. İyi tiramisu<br />
yapabiliriz, bu güzel bir şey. Ama önemli<br />
olan kendi değerlerimizi ön plana<br />
çıkarmamız diye düşünüyorum.” diyor ve<br />
ekliyor: “Bizim bulgurumuz, kaymağımız,<br />
çok güzel pastırmamız var, fındığı<br />
dünyaya ihraç eden yine biziz. Mesela frig<br />
bulguru vardır, ben çok severim. Üzerine<br />
tereyağ yerine kaymak koyduğumuzda<br />
risotto ile kıyaslanamayacak kadar güzel<br />
oluyor. Ve buna risotto demek bence<br />
yemeği alçaltmak anlamına geliyor.<br />
Kaymaklı bulgur o. Ben de bunlar gibi<br />
mutfağımda evde yediğim yemeklere bazı<br />
şeyler karıştırıp, içine birkaç dokunuş<br />
koyup, biraz sunumlarını geliştirip,<br />
gastronomi anlamında sunumda biraz<br />
eksikliğimiz de var.”<br />
“Sunuma özenmiyoruz”<br />
Ünlü danışman şef Bozok, “Ne yaparsan<br />
yap aşk ile yap” diyenleri saygıyla<br />
karşılayıp, yemekte prensip olarak özeni<br />
merkezine koyan şeflerden. Bozok için<br />
yemekte sunum, lezzeti yakalamak kadar<br />
değerli! Türkiye’de ne evlerde ne de<br />
restoranlarda yemek sunumuna gereken<br />
hassasiyetin gösterilmediğine dikkat<br />
çeken Bozok, saatlerce hazırlanan bir<br />
yemeğin sunum kısmına 30 saniye bir<br />
harcanmamasından oldukça muzdarip!<br />
“3-4 saat yemek hazırlıyorsunuz. Tabağı<br />
hazırlarken çatır çatır koyuyorsunuz.<br />
Hani ben demiyorum ki, çiçeklerle<br />
böceklerle kuş kondurun. Sadece biraz<br />
daha özenli olmak… Tabaktaki alçaklıklar<br />
yükseklikler, renk kontrastları ve<br />
uyumlara daha fazla itina göstermek…<br />
Çalakalem tabak yapmamak.” diyen<br />
Bozok için tabakta ana yemek- garnitür<br />
eşleştirmeleri de son derece hassas<br />
bir konu. Bu anlamda tabakta dengeyi<br />
gözardı etmemek gerektiğini söyleyen<br />
Bozok, garnitürün ana yemeğin tadını<br />
güzelleştirecek bütünlükte olması<br />
gerektiğine işaret ederek, “Yani bir<br />
parfüm gibi, bir sosu gibi tada katkısı<br />
olması lazım. Sadece görüntüye değil. Et<br />
yapalım yanına bir pilav, patates koyalım<br />
gitsin değil. Belki o patatesin içine biraz
kekik, az biraz sarımsak, zeytin, kuru<br />
domates koyarak yemeği bambaşka bir<br />
boyuta taşımak anlatmak istediğim. İşte<br />
o zaman yemekte çok daha bütünleşme<br />
olacak. Ve göreceksiniz ki, domatesin<br />
kırmızılığı, kekiğin yeşilliği, zeytinin<br />
siyahlığı o yemeği bambaşka bir boyut<br />
katacak.” diyor.<br />
“Mutfak benim rehabilitasyon<br />
merkezim”<br />
Murat Bozok’u biraz daha yakından<br />
tanıtmak istiyorum. Hani ilk bakışta<br />
son derece sakin, uyumlu ve sağduyulu<br />
bir duruşu var da, mutfakta çalışırken<br />
nasıl biri? Misal bu duruştan mutfakta<br />
bir tencere tava asabiyeti çıkar mı?<br />
Mutfak dünyasında relaks olmanın pek<br />
de mümkün olmadığını dile getiren<br />
Bozok, kendini anlatmaya şu sözlerle<br />
devam ediyor: “Mutfakta günlük hayattan<br />
daha sessizimdir. Çünkü orası benim<br />
için tam anlamıyla bir rehabilitasyon<br />
merkezi. Daha az konuşurum mesela.<br />
Ama servis anı için aynı sözü veremem.<br />
Operasyon esnasında stres, adrenalimim<br />
yüksek olur. Çünkü o anda tiyatroda<br />
sahnedesinizdir. O adrenalinle hızlı bir<br />
tempoda her şeyin mükemmel olması<br />
lazım.” Murat Bozok’u özel kılan bir<br />
özelliği de, servis sonrası misafirlerle<br />
kurduğu etkili iletişim becerisi. Yemeği<br />
tadan kişiye dokunmanın ve geribildirim<br />
almanın farklı bakış açıları geliştirmede<br />
çok büyük katkılar sağladığını anlatan<br />
Bozok, “Bir insanı mutlu etmek,<br />
mutsuzluğunun sebebini anlamak ya da<br />
mutluysa, onlarla beraber mutluluğu<br />
paylaşmak için keyifli ve lezzetli bir<br />
yemek yeter de artar bile.” diyor.<br />
“Türkiye’de yemek kitaplarını<br />
şefler haricinde herkes<br />
çıkarıyor”<br />
Dünyayı gezmeyi, tatil yapmayı ve yeni<br />
yerler keşfetmeyi çok sevdiğini dile<br />
getiren Murat Bozok okumaya da son<br />
derece meraklı bir şef. Yurt içi ve yurt<br />
dışı yayınları mümkün olduğunca takip<br />
ettiğini söyleyen Bozok’un bir şikayeti<br />
de Türkiye’deki yemek ve gastronomi<br />
yayınlarının azlığı. Bu konuda kendisini<br />
de tenzih ederek şeflerin tembel<br />
olduğunu anlatan Bozok, “Benim<br />
‘Mimolett’ diye bir kitabım var.<br />
Kafamda ikincisini yazmak da var. Biz<br />
şefler evet gece gündüz çalışıyoruz.<br />
Ancak tüm bu işlerimizin arasında fırsat<br />
bulup kitap da yazmak lazım.” diyor.<br />
Türkiye’de bu türlü yemek kitaplarını<br />
genelde şeflerin değil; mankenler,<br />
oyuncular, sporcular, sporcu koçları,<br />
diyetisyenler ve doktorların yazdığını dile<br />
getiren Bozok, “Bence bizim şeflerin<br />
de bu işe el vermesi lazım. Onların<br />
yazmasında bir sakınca yok tabii. Farklı<br />
insanlardan da beslenmek lazım ama<br />
şeflerin öncülük yapması bence daha<br />
önemli.”<br />
“Artık bundan sonra ekip<br />
arkadaşlarımın başarısı beni<br />
mutlu eder”<br />
Aşçılık yolunda en iyi otel ve restoran<br />
mutfaklarında çalışacaksınız..<br />
Günü gelecek kendi restoranınızın<br />
şefi olacaksınız… Michelin yıldızlı<br />
restoranlarda dünyanın en iyi şefleriyle<br />
mutfağa gireceksiniz… Okullarda<br />
eğitim verecek, hatta catering bile<br />
yapacaksınız… Belki bunlar da<br />
yetmeyecek, üzerine televizyon programı<br />
yapıp, gazetelerde yazılar yazarak<br />
şefliğin neredeyse her bir noktasına<br />
dokunacaksınız! Bir lezzet tutkunu için<br />
daha ötesi var mı diye düşünüyorum.<br />
İşin içinden çıkamayınca Murat Bozok’a<br />
son olarak bundan sonraki hayallerini<br />
sordum. “Bu noktadan sonra benim<br />
için en önemli şey, yanımda yetişen<br />
ekip arkadaşlarımın ve bundan sonra<br />
yetişecek olan insanların bir yerlere<br />
geldiğini görmek, onların yemeklerini<br />
yemek, gazetelerde, televizyonlarda<br />
görmek benim için en büyük kıvanç<br />
kaynağı olur. Eğer bu konuda onlara<br />
öncülük yapabiliyorsam ne mutlu<br />
bana.” diyen Murat Bozok’a bu keyifli<br />
söyleşimizden dolayı teşekkür ediyor,<br />
danışmanlık hizmeti verdiği Secco<br />
Cafe’deki özel çekimimizle veda ediyoruz.
hotel restaurant<br />
84 & hi-tech<br />
gastro güncel röportaj<br />
2015 yılında “Avrupa’nın tadına bak”<br />
projesi kapsamında yürütülen<br />
ana faaliyetleriyle Avrupa dana eti<br />
tanıtımına adanan ve 36 ay için planlanan<br />
kampanya Türkiye’deki faaliyetlerinin<br />
üçüncü yılını dolduruyor. Türk pazarının<br />
yüksek dana eti talebi ve yetersiz yerli<br />
üretim sebebi ile çok cazip bir hedef<br />
olduğunu belirten “Avrupa’nın tadına<br />
bak” kampanyası organizatörü Polonya<br />
Et Derneği Başkanı Witold Choiñski ile<br />
et sektörünün Türkiye ve dünyadaki<br />
gelişimini ve kampanyanın detaylarını<br />
konuştuk.<br />
Avrupa et sektörünün son yıllardaki<br />
gelişiminden bahseder misiniz? Bu<br />
alanda et kalitesi, ihracat vb. kollarda<br />
hangi ülkeler başı çekiyor?<br />
Avrupa Komisyonu’nun (AK) verilerine<br />
göre, 2016 yılında Avrupa Birliği’ndeki<br />
dana eti üretimi 7.863 bin ton<br />
düzeyindeydi. Avrupa Birliği’ndeki en<br />
büyük dana eti üreticisi, 2016 yılında<br />
1.462 bin ton üreten Fransa’dır. Ayrıca,<br />
Fransa’da UE-28’deki en büyük anne inek<br />
sürüsü bulunmaktadır. 2016 yılı Aralık<br />
ayında söz konusu sürü, AB-28’de genel<br />
nüfusun %34’ü ve Fransız ineklerinin (süt<br />
inekleri dahil) %54’ünü oluşturmaktaydı.<br />
Witold Choiñski<br />
“Türk pazarı bizim için çok<br />
cazip bir hedef”<br />
Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine<br />
göre, <strong>2017</strong> yılında AB-28’de dana eti<br />
üretimi 7.960 bin seviyesine ulaşacak<br />
ve bir önceki yıla göre %1,2 olarak daha<br />
yüksek olacaktır. Üretimdeki artış,<br />
dana etinin en büyük üreticileri olan<br />
hemen hemen tüm ülkelerde, Fransa<br />
hariç, gerçekleşecektir. Fransa’da<br />
genç kasaplık büyükbaş hayvanların<br />
kesiminde (%12,2 düzeyinde) büyük<br />
bir düşüş meydana gelebilir. AB-15<br />
ülkelerinin üretiminde en büyük artış<br />
Hollanda’da (%12,2), Danimarka’da (%4),<br />
İrlanda’da (%3,4) ve Birleşik Krallık’ta<br />
(%1,9) kaydedilecektir. AB-13 ülkelerinde<br />
ise, en büyük üretim artışı Romanya’da<br />
(%17,7) ve Bulgaristan’da (%10)<br />
gözlemlenecektir. Çek Cumhuriyeti’nde<br />
(%0,6), Estonya’da (%2,2), Letonya’da<br />
(%3,8) ve Litvanya’da (% 8,1) üretimde<br />
düşüş beklenmektedir.<br />
Şubat ayında Avrupa Komisyonu, <strong>2017</strong><br />
yılında AB-28’den üçüncü ülkelere<br />
dana eti ihracatı 256 bin ton seviyesine<br />
ulaşabileceğini ve 2016 yılındaki 244 bin<br />
ton seviye ile karşılaştırıldığında, %5<br />
daha yüksek olacağını öngörmüştür.<br />
Söz konusu artış; Türkiye, Lübnan ve<br />
İsrail’e ihracattan kaynaklı olabilir. <strong>2017</strong><br />
yılının ilk çeyreğinde, AB-28’den üçüncü<br />
ülkelere canlı hayvan, et ve dana eti<br />
ürünleri ihracatı, bir önceki yılın aynı<br />
dönemine göre, %19,2 olarak daha<br />
yüksekti, fakat canlı hayvan ihracatı %3,3<br />
olarak daha düşük, dana eti ihracatı<br />
ise, %32,5 olarak daha yüksekti. Canlı<br />
büyükbaş hayvan ihracatındaki gerileme<br />
Türkiye’ye %44 ve Lübnan’a %8 olarak<br />
daha az gönderimlerden kaynaklanmıştır.<br />
Ancak her iki ülkede dana eti ihracatında<br />
artış kaydedilmiştir. Türkiye et<br />
ihracatı bir önceki yıla göre %19 ve<br />
Lübnan’a %61 daha yüksekti. Polonya<br />
dana eti ürünlerinin ihracatında %41<br />
düzeyinde büyük bir artış gözlenmiştir.<br />
İhracattaki benzer bir artış İrlanda’da da<br />
kaydedilmiştir. Almanya’da ihracattaki<br />
büyüme %9, İspanya’daki ise, %30<br />
düzeyindeydi. Üçüncü ülkelere ihracat<br />
hacmi açısından, Polonya AB-28’de<br />
üçüncü sırada almıştır. <strong>2017</strong> yılının ilk<br />
çeyreğinde Polonya’dan ihracat, AB-28’in<br />
tüm ihracatının %10’u ve et ihracatının<br />
%21’ini oluşturmaktaydı.<br />
Söz konusu bu ülkelerde et sektörüne<br />
ait standartlar, kıstaslar nelerdir?<br />
Üretim standartlarına gelince, AB<br />
ülkelerinde tüm standartlar aynıdır.<br />
Üretim teknolojilerinin gelişmesi ve etin
seri üretimini yapan işleme tesislerinin<br />
ortaya çıkmasıyla birlikte, tüketicilere<br />
yüksek kaliteli ürünleri sunmayı sağlayan<br />
düzenlemelerin, standardizasyon süreci<br />
başlatılmıştır. Günümüzde Avrupa<br />
Birliği makamları, şeffaflık ve sıkı<br />
üretim kurallarına dayalı et üretiminin<br />
politikasını geliştirme konusunda<br />
düzenleyici, önleyici ve kontrol<br />
süreçlerinin tam denetimini yapmaktadır.<br />
Ek olarak bilimsel ve danışma organı,<br />
AB’de üretilen gıda güvenliği konusunda<br />
kapsamlı bilgi sağlayan Avrupa Gıda<br />
Güvenliği Otoritesi’dir. Gıda üretim,<br />
dağıtım veya işleme tam kontrolü fikri<br />
doğrultusunda Türkiye’deki tüketiciler<br />
sunduğumuz dana etinin yüksek kalitesini<br />
korumasını sağlayan sıkı gereksinimlerini<br />
(besin değerlerini koruyan mozaik<br />
yapısı ve sulu olması gibi) karşılayan<br />
belirli satıcılardan geldiğinden emin<br />
olabilirler. Hammadde ve üretim<br />
süreçlerinin seçiminden başlayıp sıkı<br />
hijyenik, güvenlik ve dağıtım kurallarına<br />
uyana kadar tam kontrolünü sağlayan<br />
sıkı kalite standartları sayesinde etimiz<br />
yüksek kaliteli, günlük diyetin önemli bir<br />
parçası olan, Türk halkının beklentilerini<br />
karşılayacak, besleyici bir üründür.<br />
Ülkeler bazında et fiyatlarını nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Et fiyatlarını, siyasi ve ekonomik<br />
durumun, ülkenin tarım politikası ve iç<br />
düzenlemeler gibi bir sürü dış faktörlerin<br />
etkilediği unutulmamalıdır. Dana eti;<br />
özellikle büyük şehirlerde yaşayan Türk<br />
tüketici tarafından arzu edilen fakat<br />
ortalama Türk ailesi tarafından gıda<br />
ürünleri için harcanan para miktarına<br />
göre nispeten pahalı bir üründür. Yeni<br />
AB üyelerinin (örnek Polonya) ortalama<br />
kazancına nazaran daha düşük olmasına<br />
rağmen Ankara’da 1 kg dana bonfilenin<br />
ortalama fiyatı yaklaşık 45 TL, yani<br />
yaklaşık 14-15 EUR’dur. Mevcut gelir<br />
düzeyine ve perakende fiyatlarına göre<br />
ithal edilen dana eti Türk tüketici için çok<br />
pahalı bir üründür. Bundan dolayı birçok<br />
aile için günlük gıda alışverişlerinde<br />
önceliği çok yüksek değildir. Türk iş<br />
adamlarına sunulan Avrupalı üreticilerin<br />
ürün yelpazesi fiyat açısından karlı,<br />
rekabetçi bir çözüm ve ürün eksikliğini<br />
tamamlamaya bir imkandır. Pazarın<br />
ithalata açılması ve arzın arttırılması,<br />
hem toptan hem de perakende<br />
fiyatlarını azaltmayı etkileyebileceğini<br />
düşünmekteyiz. Kampanyanın<br />
organizatörü olarak, Avrupalı üreticilerin<br />
yardımıyla Türk pazarında hem satış<br />
hem fiyat oluşum sürecini izlemek<br />
istemekteyiz. Yakında belirli verilere<br />
dayanarak bu alanda elde ettiklerimizi<br />
sunabileceğimizi inanmaktayım.<br />
Avrupa’daki et trendleri nereye gidiyor?<br />
Bu alanda trend belirleyici ülkeler<br />
hangileri? Bu yaz hangi etler ağırlıklı<br />
pazarlarda rağbet görüyor?<br />
Birkaç yıldır Avrupa dana eti sektöründe<br />
ticari ilişkiler, üretim sistemlerinin<br />
öncelikleri ve ekolojinin yanı sıra<br />
tüketicilerin ihtiyaçları alanında dinamik<br />
değişimler gözlenebilir. Onların<br />
değerlendirmesini, dana eti üreticilerinin<br />
küresel hiyerarşisinde dönüşümler ve<br />
küresel ekonomi çapındaki reformlar,<br />
tüketicilerin dikkatini sağlıklı yaşam ve<br />
bilinçli beslenme yönlerine odaklayan<br />
eğilimler ve son olarak kurumsal sosyal<br />
sorumluluğun artan önemi gibi faktörler<br />
etkiler. Söz konusu faktörlerin sonucu<br />
olarak, günümüzde et endüstrisinin<br />
tamamen yeni gelişim yönleri<br />
oluşturduğuna dikkat etmekte fayda var.<br />
Avrupa dana eti üretim sektörü için<br />
özellikle sektör konsolidasyon trendi<br />
konusunda etkin yönetim ve işbirliği<br />
iç süreçleri önceliklidir. Yakın zamana<br />
kadar, merkezi düzeyde geliştirilen<br />
anlaşmalar ve standartlar, topluluğun<br />
tüm tarım pazarının son derece kapsamlı<br />
bir işleyiş stratejisini oluşturuyordu.<br />
Fakat günümüzde uyum sağlamış<br />
standartların ve AB ülkelerinin sayısının<br />
artma döneminde ulusal pazarlar<br />
rekabet avantajı oluşturmakla karşı<br />
karşıyadır. Temel değerler, üretim<br />
şeffaflığı, güvenlik ve sıkı standartların<br />
üzerine inşa edilen anlaşmalar, sektör<br />
görüşmelerinin yanı sıra, anlaşmazlıklar<br />
ve yanlış anlaşılmaları gidermek için<br />
etkili mekanizma oluşturur. Üretim<br />
zincirinin belirli halkaları temsil etmesi,<br />
kamuoyunda bir tartışma başlatılması<br />
ve kamu işleri alanında faaliyetler gibi<br />
görevi olan çalışma grupları, sektörel<br />
birlikleri veya dernekleri oluşturma<br />
eğilimi gitgide daha fazla gözlemlenebilir.<br />
Ayrıca, genelde dış uzmanları, müşterileri<br />
ve bilim dünyasının temsilcilerini<br />
görüşmelere davet edilmesi, çevreyi<br />
oluşturan tüm varlıklarca etkinliği<br />
doğrulanmış ve onaylanmış çözümleri<br />
geliştirmeye olanak sağlar. Bu tür<br />
Topluluk oluşturma şekli sadece gerekli<br />
reformların nispeten hızlı uygulanması<br />
için tek şans değil, aynı zamanda<br />
günümüzdeki tüketicileri ya da iş<br />
ortaklarının gözünde rekabet avantajı<br />
inşa eden yerel anlaşmalar, yayın veya<br />
kalite belgeleri oluşturmak için gittikçe<br />
daha sık başlangıç noktasıdır. Dana<br />
eti üretim zincirinin farklı katılımcıları<br />
arasında ilişkilerin daha güçlenmesi,<br />
aynı zamanda bu sektörün devam eden<br />
konsolidasyon faktörlerinden biridir.<br />
Söz konusu sektör, sürekli kendi<br />
standartlarını artırmak ve müşterilerin<br />
beklentilerini karşılamak için diğer<br />
kuruluşlar ile üretim güçlerini birleştirme<br />
kararı aldı. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde<br />
sektörün kendi değişimlerinin yanı sıra,<br />
tüketici ihtiyaçları ve beklentileri de<br />
önem kazanmaktadır. Bugünkü müşteri<br />
çok eğitimlidir - sadece kendi haklarını<br />
bilmez aynı zamanda ürünlerden neler<br />
beklediğini bilir. Kolay bilgi erişimi ve<br />
malların serbest dolaşımı sayesinde<br />
mozaik yapısının uygun seviyesi ve<br />
yumuşaklık gibi dana etinin belirli bir tadı<br />
ve kalitesi bilinir. Bahsi geçen durum,<br />
günümüzdeki sağlık eğiliminin ve bilinçli<br />
beslenmenin yansıtılması ve yoğun iklim<br />
değişikliğine bir tepkidir. Müşteriler<br />
gitgide daha fazla ödemeye hazırlar.<br />
Böylece dana etinin hayvan refahına<br />
ve ekolojinin ilkelerine saygı gösteren,<br />
gelişmiş ısıl işlemleri ile et tazeliği<br />
ve besin değerini koruyan tesislerde<br />
üretildiğinden emin olabilirler. Dana<br />
eti üreticileri zamanla satış düzeyini<br />
artırmak için ürün segmentlerinin<br />
belirli özelliklerinin altını çizmeye veya<br />
vurgulamaya olanak tanıyacak dana eti<br />
ürünleri pazarlama stratejileri ile sağlam<br />
bir temel oluşturmanın gerekli olduğunu<br />
anlamaktadır. Son yıllarda, et markaları<br />
oluşturma stratejileri veya İskoçya ya da<br />
İrlanda gibi ülkelerde uygulanan kalite<br />
belgeleri özellikle önem kazanmaktadır.<br />
Onların örneğin iş ortakları grubunda<br />
düzenli iletişimi, marka bilincini<br />
oluşturması ile birleştirerek, tüketici<br />
güveni ve aynı zamanda piyasa talebini<br />
arttırma gibi uzun vadeli sonuçları getirir.<br />
Cazip ihracat hedefi, helal dana eti<br />
Diğer taraftan, iş açısından Avrupa dana<br />
eti pazarı için meydan okuma; Topluluk<br />
dışındaki piyasa ülkeleri için yerel<br />
tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentilerine<br />
uyarlanmış ve Veteriner Müfettişliklerin<br />
aktif desteği ile hayata geçirdiği dengeli<br />
teklifi oluşturmasıdır. En iyi örnek helal<br />
dana etidir. Türkiye ve Birleşik Arap<br />
Emirlikleri gibi büyüyen ve gelecek vaat<br />
eden pazarlarda AB üretimi için cazip<br />
ihracat hedefidir. Bu durumda, birtakım<br />
katı standartları karşılayan sağlam iş<br />
ortağı pozisyonu inşa etmesi, benzersiz<br />
rekabet avantajı oluşturmak ve uzun<br />
vadeli iş ilişkileri kurmak için bir fırsattır.<br />
Önümüzdeki yıllarda, belirli mal değişimi<br />
yapan pazarlar arasında üretim ve sıhhi
86<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel röportaj<br />
engelleri kaldıran ticareti destekleyen<br />
faaliyetler ve aktif müzakerelerin<br />
yürütülmesinin birleşimi, yüksek kaliteye<br />
sahip dana etinin Avrupa ihracatındaki<br />
geleceği olabilir. Bu eğilimleri oluşturan<br />
ülkelerden bahsetmek oldukça zordur.<br />
AB topraklarında Ortak Tarım Politikası<br />
kurallarının getirilmesiyle et sektöründe<br />
oluşturulan eğilimler tüm ülkeler için<br />
ortaktır. Elbette üretim düzeyi yüksek<br />
olan ülkelerde eğilimler pazarın daha<br />
olgun olmasından dolayı daha belirgindir.<br />
Avrupa’nın Tadına Bak kampanyasından<br />
da biraz söz eder misiniz? Başladığı<br />
günden bu yana Türkiye ve dünya<br />
pazarında nasıl bir ivme yakaladınız?<br />
Türkiye için <strong>2017</strong> yılında hedeflediğiniz<br />
rakamları tutturabildiniz mi? 2018 yılı<br />
için ihracat, ciro, karlılık bakımından<br />
hedefleriniz neler?<br />
“Avrupa’nın tadına bak” adlı kampanya,<br />
taze, soğutulmuş veya dondurulmuş dana<br />
eti ve bu et bazında işlenmiş ürünler ile<br />
ilgili bilgi ve tanıtımı içeren faaliyetleri<br />
kapsamaktadır. 2015-<strong>2017</strong> yılları<br />
için planlanan kampanya faaliyetleri,<br />
öncellikle B2B alanındaki tüccar, ithalatçı<br />
ve distribütör grupları ile işbirliği ve<br />
medya, şefler, et piyasası uzmanları gibi<br />
kanaat önderleri ile iletişim kurmaya<br />
odaklanır. Kurduğumuz etkili iletişim<br />
sayesinde Türk kamuoyuna ulaşacağımızı<br />
ummaktayız. Yukarıda belirtilen gruplar<br />
“Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının<br />
alıcılarına adanmış hedefleri belirler.<br />
İş varsayımları, Avrupa dana eti için<br />
pazar bulmaya ve Türk pazarında satış<br />
arttırmaya odaklanır. Bu inisiyatif,<br />
işbirliği platformu oluşturmak, üstelik<br />
verimli çalışmaya, şeffaf kurallara ve<br />
rekabetçi ticari teklife dayalı kalıcı iş<br />
bağlantıları kurmak için bir fırsattır.<br />
Başka önceliğimiz, dana eti kalitesi ve<br />
Avrupa dana eti üretiminin standartları<br />
konusunda alıcılarımızın gittikçe<br />
bilinçlendirilmesidir. Kampanyanın<br />
önümüzdeki aylarında AB gıda<br />
politikasının sıkı olması, güvenlik ve<br />
kontrol sistemleri ve yenilikçi altyapısı<br />
gibi faktörler ile Avrupa etinin mükemmel<br />
seçimini, yüksek kalitesini ve olağanüstü<br />
tadını vurgulamak isteriz. Kampanyanın<br />
değerlendirilmesine gelecek olursak,<br />
kampanya başlatılmadan önce,<br />
Türk pazarının gereksinimlerini ve<br />
beklentilerini öğrenmek amacıyla, et<br />
ve Avrupa dana eti ile ilgili araştırmalar<br />
yaptık. Ankete katılan katılımcılar; tüccar,<br />
şef, gazeteci ve iş örgütleri temsilci<br />
gruplarından oluşturulmaktaydı. Ankete<br />
katılanların %94’ü alışveriş yaptığında<br />
dana eti satın aldığını ve onlardan<br />
sadece %10’u Türkiye dışından dana<br />
eti almayı tercih ettiğini doğrulamıştır.<br />
Ayrıca, ankete katılanlar yüksek Avrupa<br />
standartlarının yanı sıra, modern<br />
AB’nin altyapısı ve politikasını takdir<br />
etmiştir. Kampanyanın etkinliğinin<br />
kanıtı 2016 yılının başında yapılan<br />
araştırmanın sonuçlarıdır. Bahsi geçen<br />
araştırmaya göre katılımcıların %20<br />
’si geçtiğimiz günlerde Avrupa eti<br />
konusu ile karşılaşmış, %60’ı ise bu<br />
konunun Türk medyasında olduğunu fark<br />
etmiştir. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz<br />
kampanyanın etkisiyle katılımcıların<br />
%8’i Avrupa dana etini daha fazla satın<br />
almaktadır, ticaret grubu temsilcilerinin<br />
%15’i ise AB tedarikçileri ile temas<br />
haline geçmeye çalışmıştır. <strong>2017</strong> yılının<br />
başında yapılan ankete göre katılımcıların<br />
%13’ü Avrupa eti konusu ile karşılaşmış,<br />
%49’u ise bu konunun Türk medyasında<br />
daha sık ele alındığını fark etmiştir.<br />
Türk tüketicileri genel olarak yerli dana<br />
etini seçtiğini beyan etmesine rağmen,<br />
katılımcıların bazıları et konusundaki<br />
fikrini değiştirmeye hazırdı. Kampanyanın<br />
etkisiyle bazı katılımcılar Avrupa dana<br />
eti ile ilgili bilgilerini derinleştirmek<br />
istediklerini ve %16’sı başkalarına tavsiye<br />
edeceklerini belirtmiştir. İş sonuçlarının<br />
değerlendirilmesi için, daha fazla zamana<br />
ve özel ticari bilgilere ihtiyacımız vardır.<br />
Türkiye ile inşa ettiğimiz işbirliğinin,<br />
Avrupa üreticilerini devlet ihalelerine<br />
davet etme şeklinde ölçülebilir<br />
sonuç getirdiğini tam sorumlulukla<br />
söyleyebiliriz.<br />
Türkiye’deki et üretimini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Türkiye; coğrafi konum ve iklim şartları<br />
bakımından, tarımın gelişmesi için<br />
uygun koşullara sahiptir. Hayvancılık<br />
ve üretimi, tarım üretim değerinin 1 / 3 ’i<br />
oluşturmaktadır. Kümes hayvanlarının<br />
ve süt ineklerinin yetiştirilmesi<br />
bakımından çok iyi, fakat et inekleri<br />
(sığır) yetiştirilmesi bakımından daha<br />
az geliştirilmiştir. Ancak 2016 yılı Türk<br />
pazarı dana eti sektöründe çok olumlu<br />
geçti. 2016 yılındaki en büyük artış –<br />
%15,4 olarak Türkiye, 2016 yılındaki en<br />
büyük düşüş – %16,6 olarak Avustralya<br />
olarak gerçekleşti. Türkiye’de gözlenen<br />
artış dana eti sektöründe yapılan ulusal<br />
talebi karşılamayı amaçlayan sübvansiyon<br />
programının sonucudur. 2016 yılında Türk<br />
tarım üreticilerine hayvancılık üretimi<br />
için 3,2 milyar (1,07 milyar dolar) dahil<br />
olmak üzere 11,6 milyar Türk Lirası (3,8<br />
milyar ABD doları) değerinde sübvansiyon<br />
verilmiştir.Türkiye’de dana eti üretimini<br />
sınırlayan faktörler yüksek yetiştirme ve<br />
yem maliyetleri başta olmak üzere üretim<br />
maliyetleridir. 2016 yılında Türk büyükbaş<br />
hayvan ithalatı önceki yıla göre iki kat<br />
artmıştır. Bahsi geçen süreç yerli ırkların<br />
genetiğini iyileştirmek amacıyla kullanılır.<br />
Yani uzun vadeli olarak Türkiye’de dana<br />
eti üretiminin ve işlemesinin artışı tahmin<br />
edilebilir. Aynı zamanda Türk nüfusunun<br />
artışı (77 milyondan 100 milyona), satın<br />
alma gücünün artışı (şimdiki kişi başına<br />
19,5 bin USD’den 25 bin USD’ye) ve<br />
dana etinin daha fazla tüketilmesine<br />
yol açan tüketim yapısını değişimi ile<br />
beraber talepler de artacaklar. Dana<br />
etinin tüketicileri arasında Türkiye’yi<br />
ziyaret eden yaklaşık 35 milyonluk<br />
turist grubu da eklenmelidir. Türk<br />
hükümetinin stratejisi; sadece kendi<br />
piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için değil,<br />
aynı zamanda bu sektör ürünlerinin<br />
ihracat hacmini arttırmak için; besilik<br />
büyükbaş yetiştirmesi dahil olmak<br />
üzere, öz tarım üretiminin gelişmesini<br />
desteklemeye yöneliktir. Avrupa dana<br />
eti, Türkiye’de üretilenden tat açısından<br />
daha büyük bir avantaja sahiptir. Çünkü<br />
sadece tüketici sağlık güvenliğini<br />
sağlayan et işleme en ileri teknoloji ile<br />
üretilmiyor, aynı zamanda da et sürüsü<br />
yetiştirmek için iyi, doğal koşullar vardır.<br />
Bunlar iklimsel nedenlerden ötürü,<br />
Türkiye’dekinden AB’de daha uygundur.<br />
AB’de et sığırı sürüleri hemen hemen<br />
tüm yıl boyunca çoğunlukta otlaklarda<br />
olup yetiştirilmektedir. İyi topraklarda<br />
yetiştirilen taze, kaliteli bir yeme<br />
erişebilirler. Yetiştirme süresince uygun<br />
doğa koşulları AB dana etine benzersiz,<br />
eşsiz tat ve en seçici Türk tüketicileri<br />
arasında önemli bir yer sağlamaktadır.<br />
Avrupa dana eti lezzet bakımından<br />
Türkiye’de üretilen dana etinden biraz<br />
daha üstündedir çünkü tüketici sağlık<br />
güvenliğini sağlayan geliştirilmiş et<br />
işleme teknolojisinin yanı sıra doğal<br />
yetiştirme koşullarına sahiptir. Bundan<br />
dolayı en fazla yetiştirme çiftlikleri:<br />
Hollanda, Fransa, Birleşik Krallık,<br />
Belçika ve İskandinavya dahil Baltık<br />
ülkeleri başta olmak üzere ılıman iklimli<br />
ülkelerde bulunmaktadır. Bu tür doğal
Polonya Et Derneği<br />
Başkanı<br />
Witold Choiñski<br />
koşullar; çoğunlukla dağlık, açık havada,<br />
doğal şartlarda büyükbaş yetiştirmeye<br />
uygun olmayan yüksek sıcaklık (yaklaşık<br />
45ºC) olduğu yerlerde bulunan bereketli<br />
ve verimli topraklara sahip olan<br />
Türkiye’de zor bulunur. Bu faktörler<br />
neticesinde AB dana eti benzersiz<br />
bir lezzete sahip ve giderek daha<br />
talepkar Türk tüketicilerin öncü tercihi<br />
olmaktadır. Bu da AB ülkelerinde et sığır<br />
çiftliklerinin sayısını göstermektedir.<br />
Bundan dolayı AB ve Türk dana eti<br />
üreticileri ve tüketicileri arasındaki<br />
iş birliğinin potansiyeli tükenmez gibi<br />
görünmektedir. Büyükbaş yetiştirme<br />
genetiği ile uğraşan bilimsel araştırma<br />
enstitülerinin işbirliğin- den başlayıp;<br />
veterinerlik hizmetleri, yetiştirme,<br />
kesim ve dana eti üretim standartları<br />
konusundaki iş birliğinden geçip,<br />
aşçılık alanında deneyimlerinin umut<br />
verici alışverişine kadar birçok alanda<br />
geliştirilebilir, hatta geliştirilmelidir.<br />
Polonya Et Derneği tarafından başlatılan<br />
“Avrupa’nın tadına bak” kampanyası; dana<br />
eti yemeklerinin lezzetinin en üst seviyede<br />
sağlanması şartıyla sağlıklı beslenme<br />
konusunda yaratıcı deneyimlerin<br />
mükemmel bir alışveriş platformudur.<br />
Çok yönlü işbirliği; Avrupalı ve Türk<br />
üreticilerin iş kültürlerinin birbirine<br />
benzemesinden ve edinilen tecrübelerden<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
Et sektörünün yaşadığı en büyük<br />
sorunlar neler? “Avrupa’nın tadına bak”<br />
olarak çözüm önerileriniz neler olabilir?<br />
“Avrupa’nın tadına bak” kampanyası,<br />
Türk ve Avrupalı kuruluşlar arasında iş<br />
platformu oluşturmayı hedeflemektedir.<br />
Gümrük politikası AB gerekliliklerine<br />
uymasına rağmen Türkiye hala kendi<br />
tarım piyasasını farklı tarife dışı<br />
araçlardan korumaktadır, örn. pahalı<br />
ve uzun süren gıda ürün sertifikasının<br />
edinme prosedürü (üretici AB piyasasında<br />
mevcut bir ürün için AB üye ülkesi<br />
tarafından verilen uygunluk sertifikasına<br />
sahip olsa bile), ürünleri Türkiye’ye ihraç<br />
ederken her seferinde yeni lisansların<br />
ve sertifikaların alınması zorunluluğu<br />
ve üretici ülke tarafından verilen sağlık<br />
belgesinin resmi onaylı şartı vs. Üstelik<br />
BSE tehlikesinden dolayı Türkiye’ye canlı<br />
hayvan ithalatı yapılmaz. Birkaç sene önce<br />
çıkarılan bu yasak birçok AB ülkesi için<br />
geçerliydi, fakat yapılan ikili görüşmelerin<br />
sonucunda hemen hemen tüm ülkeler<br />
için kaldırıldı. Yoğun iletişim ve eğitim<br />
faaliyetleri yoluyla, zaman geçtikçe<br />
Türk pazarının Avrupa ihracatçıları ve<br />
üreticilerine daha açık hale geleceğini<br />
ummaktayız. Bunun uzun vadeli, sadece<br />
ekonomik faktörlere değil de, aynı<br />
zamanda siyasi faktörlere bağlı bir süreç<br />
olduğunun farkındayız. Türk pazarının<br />
doğrudan görüşmeler sırasındaki<br />
ürünlerimize verdikleri olumlu tepkileri ve<br />
artan ilgilerini izlerken geleceğe olumlu<br />
bakmaktayız.<br />
Gündeminizde yeni projeleriniz, yatırım<br />
alanlarınız mevcut mu?<br />
Şu anda “Avrupa’nın tadına bak”<br />
kampanyası organizatörü Polonya<br />
Et Derneği Türkiye’de, Japonya’da<br />
ve Kanada’da tanıtım-bilgilendirme<br />
projeleri, Polonya’da ise, birkaç iç proje<br />
yürütmektedir. Yürütülen faaliyetlerin<br />
yüksek verimliliğini sağlamak için, yakın<br />
gelecekte yeni tanıtım-bilgilendirme<br />
kampanyaları planlamamaktayız. Ancak<br />
dernek ileride Türkiye’de de başka<br />
projeler yapmayı hariç tutmamaktadır.<br />
Food İstanbul Fuarı'nda Avrupa Eti<br />
Eylül ayında “Avrupa'nın tadına bak”<br />
adlı kampanya İstanbul Food Fuarı'na<br />
katılacaktır. 4 günlük etkinlik boyunca<br />
organizatörler stanttaki bilgilendirme<br />
faaliyetleri, öğle yemeği ile açık oturum<br />
ve medya görüşmeleri planlamıştır.<br />
Ayrıca, fuar ticari ilişkiler ve Avrupa<br />
dana eti bazında hazırlanan yemekleri<br />
tatmak için bir fırsat olacaktır.<br />
"Avrupa'nın tadına bak" kampanyası<br />
organizatörü Polonya Et Derneği<br />
Başkanı Witold Choiński konuyla<br />
ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye<br />
başkentinde 20- 23 Eylül <strong>2017</strong> tarihleri<br />
arasında İstanbul WorldFood Fuarı<br />
düzenlenecektir. İstanbul CNR Expo<br />
Fuar Merkezi 60 000 m'lik bir alanda<br />
dünyanın dört tarafından gelecek<br />
1000 şirketin stand kuracağını ve 35<br />
bin ziyaretçi geleceğini planlamıştır.<br />
Fuar organizatörlerince etkinlik gıda<br />
endüstrisinde farklı ticari kuruluşları<br />
birleştirmeye ve ticari platform<br />
oluşturmaya odaklanır. "Avrupa'nın<br />
tadına bak" kampanyasının standının<br />
yanı sıra, açık oturum ve sektör<br />
medya temsilcileriyle görüşmeler<br />
öngörülmüştür. Türk pazarının<br />
yüksek dana eti talebi ve yetersiz yerli<br />
üretim nedeniyle Türkiye bizim için<br />
çok cazip bir hedeftir. Fuar süresince<br />
güvenilir bilgi kampanyası ve Avrupa<br />
dana eti temelinde yapılan müthiş şef<br />
tarafından hazırlanan yemek tadımını<br />
planlamaktayız. Sektör uzmanlarının<br />
yardımıyla açık oturum ve medya ile<br />
görüşmeler sırasında Avrupa etinin<br />
üretimi, kalitesi, olağanüstü tadı ve<br />
ihracat potansiyeli ile ilgili temel<br />
konulara değinmek istemekteyiz.”
hotel restaurant<br />
88 & hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Gastronominin yıldız<br />
savaşları başlıyor!<br />
Son yıllardaki umut verici<br />
gelişmelerle dünya arenasının<br />
yükselen yıldızları arasına giren<br />
Türkiye gastronomisi sonunda<br />
Michelin, Zagat, Feinschmecker<br />
gibi prestijli gastronomik<br />
derecelendirme sistemleri ile<br />
kıyaslanan bir organizasyona<br />
kavuşuyor.<br />
Türkiye coğrafyası bütünündeki<br />
gastronomik faaliyetlerin<br />
etik kurallar içerisinde<br />
derecelendirilmesi prensibine dayalı,<br />
ülkemizin kurumsal anlamda ilk<br />
derecelendirme sistemi olan YEDY’nin<br />
gastronomi dünyasının duayenlerinden<br />
oluşan Kurucular Kurulu ile Danışma<br />
Kurulu üyeleri son hazırlıklarını<br />
tamamladı. Dünya gastronomisinde hatırı<br />
sayılır bir ün kazanan Türkiye, sınırları<br />
dahilinde faaliyet gösteren işletmelerin<br />
standartlarını yükselterek dünya üzerinde<br />
hak ettiği yere gelmesini sağlayacak bir<br />
organizasyona kavuşuyor. Ülkemizde<br />
bugüne kadar bu anlamda ulusal ya<br />
da uluslararası bir çalışma olmaması<br />
tüm çevrelerde gastronomi sektörünün<br />
en önemli eksikliklerinden biri olarak<br />
değerlendiriliyordu.<br />
Gastronominin duayenleri bu<br />
Kurul’da!<br />
Bu eksikliği gidermek amacıyla<br />
2014 yılında ilk adımı atılan YEDY’nin<br />
gastronomi dünyasının duayenlerinden<br />
oluşan Kurucular Kurulu ile Danışma<br />
Kurulu üyeleri bir araya gelerek son<br />
hazırlıklarını tamamladı. YEDY Kurucular<br />
Kurulu Anadolu Halk Mutfağı Derneği<br />
Başkanı Adnan Şahin, Mutfak Dostları<br />
Derneği Başkanı Zeynep Kakınç,<br />
Günaydın Et Restaurantları Kurucu Ortağı<br />
Cüneyt Asan, Grafikir Reklam Ajansı<br />
Başkanı Bora Çınar, TIFF Yapım Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Ufuk Akgün, Doktor<br />
Bülent Şen, NTV Operasyon Müdürü<br />
Cengizhan Kocahan ve Dolce Pastaneleri<br />
Kurucusu Nilgün Ertuğ’dan oluşuyor.<br />
YEDY Danışma Kurulu üyeleri arasında<br />
ise ülkemizin önde gelen yiyecek,<br />
içecek ve otelcilik danışmanlarından<br />
Osman Serim, Türk Kahvesi Kültürü ve<br />
Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu<br />
Üyesi ve Arzum Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Murat Kolbaşı, TÜRES Başkanı Ramazan<br />
Bingöl, Yemek Kültürü Araştırmacısı
ve Yazar Filiz Hösükoğlu, Gastronomi<br />
Yazarı, Yemek Fotoğrafçısı ve Stilisti<br />
Aydan Üstkanat, Mutfak Dostları Derneği<br />
Danışma Kurulu Üyesi ve Yemek Yazarı<br />
Sevim Gökyıldız, Habertürk Gazetesi<br />
Köşe Yazarı ve Yüksek Mimar Ali Esad<br />
Göksel, Slow Food Bardacık Birliği Lideri<br />
ve Yemek Araştırmacısı Nedim Atilla,<br />
Şarap Dostları Derneği Eski Başkanı<br />
Ahmet Aykut, Dünya Gazetesi Gastronomi<br />
Yazarı Faruk Şüyun, IC Holding Turizm ve<br />
Hizmetler Grup Başkanı Orhan Hallik, İş<br />
Adamı Orhan Kesikoğlu ve Türkiye Aşçılar<br />
Federasyonu Başkanı Zeki Açıköz gibi<br />
gastronomi dünyasının kanaat önderleri<br />
sayılan isimler bulunuyor.<br />
Lansman, 24 Ağustos’ta<br />
yapılacak<br />
YEDY’nin ilk etapta Türkiye’yi kapsayan<br />
sonuçları 24 Ağustos <strong>2017</strong> akşamı<br />
seçkin konukların katılımı ile İstanbul’da<br />
gerçekleştirilecek olan lansmanda<br />
açıklanacak. Danışma Kurulu<br />
toplantısında söz alan üyelerden Mutfak<br />
Dostları Derneği Danışma Kurulu Üyesi<br />
ve Yemek Yazarı Sevim Gökyıldız konuyla<br />
ilgili olarak “YEDY, bizim gibi mutfakla<br />
ilgili, Türk mutfağının tanıtılması ve<br />
dünya mutfakları arasında layık olduğu<br />
yeri alması için çaba gösterenlerin<br />
yıllardır beklediği mükemmel bir hareket<br />
olacaktır. İçinde olmaktan mutluyum”<br />
dedi. Şarap Dostları Derneği Eski<br />
Başkanı Ahmet Aykut ise “Beğenmek ve<br />
beğeniyi belirtmek kişileri veya kurumları<br />
geliştirir, aynı önyargısız eleştirmek ve<br />
eleştiriyi belirtmek gibi. YEDY’nin bu<br />
anlamda büyük bir açığı kapatacağına ve<br />
gastronomi dünyamıza yeni pencereler<br />
açacağına inanıyorum” ifadelerini<br />
kullandı. YEDY ile ilgili görüşlerini<br />
paylaşan ülkemizin önde gelen yiyecek,<br />
içecek ve otelcilik danışmanlarından<br />
Osman Serim de “Derecelendirme<br />
sistemlerinin hem işletmeleri<br />
ödüllendirmek hem de tüketicileri<br />
yönlendirmek adına önemli olduğunu<br />
düşünüyorum. Türk gastronomisinin<br />
dünyayla entegrasyonu anlamında ciddi<br />
derecelendirme kuruluşlarına ihtiyacımız<br />
var. YEDY’nin de bu eksikliği gidereceği<br />
inancındayım” dedi.<br />
YEDY nasıl işliyor?<br />
YEDY organizasyonu için kimliklerini<br />
gizli tutmayı kabul etmiş, gastronomi<br />
konusunda derin bilgisi, merakı ve<br />
tecrübesi olan, her bölgeden 5 olmak<br />
üzere toplam 30 ve İstanbul’dan 40 olmak<br />
üzere Türkiye genelinde 70 adet gizli<br />
müfettiş 4 yıl boyunca aralıksız çalışarak<br />
derecelendirme çalışmalarını yürüttü.<br />
Bugün sayıları toplam 102’ye ulaşan<br />
YEDY müfettişlerinin topladığı bilgiler<br />
ile artık sona gelindi. Tamamı titizlikle<br />
seçilmiş müfettişler büyük gizlilik içinde<br />
sıradan bir müşteri gibi restorana giderek<br />
menüyü inceledi, masa örtülerinden<br />
kaşık-çatala, ambiyanstan müziğe kadar<br />
restoranı tepeden tırnağa mercek altına<br />
alarak yıldız sistemi ile derecelendirme<br />
yaptı. Türkiye’nin ilk derecelendirme<br />
sistemi olan YEDY kapsamında ölçme ve<br />
değerlendirme yapılan tüm işletmeler,<br />
müfettişler ile olan istişareler sonucu ve<br />
alanında en yetkin kanaat önderlerden<br />
oluşan YEDY Danışma Kurulu tarafından<br />
belirlendi; hiçbir şekilde talep<br />
doğrultusunda bir işletmeye inceleme<br />
yapılmadı.<br />
Yıldızlar ne anlama geliyor?<br />
“1 yıldız” işletmenin olduğu il ya da ilçede<br />
tercih edilmesi önerilen mekânları, “2<br />
yıldız” işletmenin bulunduğu il ya da<br />
ilçenin yakınlarında iken yol değiştirmeye<br />
değecek mekanları, “3 yıldız” ise sadece o<br />
işletmede yemek deneyimi yaşamak için<br />
o şehre gidilebilecek mekanları belirtiyor.<br />
Yıldız almaya hak kazanmasa da sıra<br />
dışı, başarılı bulunan ve tavsiye edilen<br />
işletmeler “Lezzet Noktası” kategorisinde<br />
değerlendiriliyor.<br />
Batı Avrupa basın lansmanı<br />
Mayıs 2018’de Madrid’de<br />
gerçekleştirilecek<br />
YEDY organizasyonu objektifliğini<br />
sürdürebilmek adına kimliği ortaya<br />
çıkmış müfettişler ile yollarını<br />
hemen ayırıyor ve bu işlem kamuoyu<br />
ile paylaşılıyor. Objektifliğini ve<br />
bağımsızlığını korumayı ilke edinen YEDY<br />
organizasyonu hiçbir şartta yiyecek ve<br />
içecek işletmeleri ile maddi ilişki içerisine<br />
girmiyor ve bu işletmelerden reklam<br />
almıyor. Birinci etapta Türkiye’nin 7<br />
bölgesi 81 ilini kapsayan YEDY, ikinci etap<br />
çalışmaları ile Avrupa’yı da kapsayacak<br />
şekilde genişletilecek ve Batı Avrupa<br />
Basın Lansmanı 2018 Mayıs ayında dünya<br />
gastronomi başkentlerinden Madrid’de<br />
gerçekleştirilecek. <strong>2017</strong> yılı sonuçlarını<br />
kapsayan “YEDY Derecelendirme<br />
Kitabı”, 24 Ağustos’ta 20 ülkeden<br />
yazarlar ve profesyonel şeflerin katılımı<br />
ile İstanbul’da yapılacak lansmanda<br />
yayınlanacak.
hotel restaurant<br />
90 & hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Unilever Paydaş Çalıştayı’nda geleceğin yol haritası<br />
konuşuldu<br />
“Özel sektör, ekosistemini kadınlar ve gençler için<br />
harekete geçirmeli”<br />
Unilever’in Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında geleneksel olarak<br />
düzenlediği Paydaş Çalıştayı, bu yıl ‘Kadınların ve Gençlerin Güçlenmesi’<br />
konuları odağında gerçekleşti.<br />
Unilever, sürdürülebilirliği işinin<br />
merkezine koyarak hayata<br />
geçirdiği ‘Unilever Sürdürülebilir<br />
Yaşam Planı’ doğrultusunda kaydettiği<br />
ilerlemeyi duyurmak, aynı zamanda<br />
ekosistemindeki etkiyi büyüterek<br />
yaygınlaştırmak amacıyla her yıl<br />
paydaşlarıyla bir araya geldiği çalıştayı,<br />
bu yıl 21 Haziran’da İstanbul’daki<br />
Merkez Ofisinde gerçekleştirdi. Çalıştay,<br />
kamu, sivil toplum, akademik çevreler<br />
ve iş dünyasından 50’ye yakın uzman<br />
ismin katılımıyla yapıldı. ‘Kadınların<br />
ve Gençlerin Güçlenmesi’ konularına<br />
odaklanan çalıştayda, alanında uzman<br />
isimler bugünün tablosunu ortaya<br />
koyarak, geleceğin yol haritasını<br />
belirlemek üzere çözüm önerilerini<br />
tartıştı. Unilever Sürdürülebilir Yaşam<br />
Planı’nın altıncı yılında düzenlenen<br />
çalıştayın açılış konuşmasını yapan<br />
Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens,<br />
Unilever’in William Lever’den bu yana<br />
‘paylaşılan refaha’ odaklandığını, o<br />
günden bu yana şirket misyonunun<br />
değişmediğini, Sürdürülebilir Yaşam<br />
Planı’yla da tüm değer zincirini kapsayan<br />
ve sürdürülebilir büyümeyi merkezine<br />
yerleştiren farklı bir iş modeli ortaya<br />
koyduklarını söyledi.<br />
Goossens: “Birlikte daha iyi bir<br />
dünya yaratabiliriz”<br />
Unilever’in paydaşlarıyla yürüttüğü<br />
çalışmalar sayesinde, Sürdürülebilir<br />
Yaşam Planı kapsamında globalde<br />
50’den fazla hedefin yüzde 80’ini<br />
gerçekleştirdiğini kaydeden Goossens,<br />
sözlerine şöyle devam etti: “Biz sade<br />
ve alçak gönüllü bir şekilde yardımınızı<br />
istiyoruz. Güven ve karşılıklı saygıya<br />
dayalı, dahiliyetçi ve kuşaklar arası<br />
düşünceye dayalı derin iş birlikleri<br />
içindeyiz. Bu sayede birçok zorluğumuzu<br />
çözebileceğimize inanıyoruz. Her<br />
zamankinden daha çok, amacımızı<br />
yaşatmaya ve sürdürülebilir yaşam
planımızın sorumlu büyümenin itici gücü<br />
olmasında kararlıyız. Çünkü birlikte,<br />
bugünkü ve gelecek kuşaklar için daha<br />
iyi bir dünya yaratabiliriz. Daha iyi bir<br />
gelecek yaratmak için bundan daha iyi bir<br />
zaman yok!”<br />
Sürdürülebilir Yaşamı<br />
Destekleyen Markalar büyümeyi<br />
güçlendiriyor<br />
Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu,<br />
Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya<br />
ve İran Sürdürülebilir İş ve İletişim<br />
Direktörü Ebru Şenel Erim de<br />
çalıştayda, Sürdürülebilir Yaşam Planı<br />
doğrultusunda Türkiye’de kaydedilen<br />
ilerleme hakkında bilgi verdi. “2016<br />
yılında, sürdürülebilirliğin, şirketimizin<br />
büyümesini güçlendirdiğini görmeye<br />
devam ettik” diyen Erim, büyümenin<br />
yüzde 70’ten fazlasının Sürdürülebilir<br />
Yaşamı Destekleyen Markalardan<br />
geldiğini, tarımsal hammaddelerin<br />
(poşet çay, yerel sebze ve baharatlar,<br />
domates) yüzde 100’ünün sürdürülebilir<br />
kaynaklardan tedarik edildiğini, 70 milyon<br />
TL tasarruf sağlandığını, Türkiye’deki tüm<br />
fabrikalar, depolar, dağıtım merkezleri ve<br />
ofislerin ‘Çöplüğe Sıfır Atık’ kategorisinde<br />
faaliyet gösterdiğini söyledi.<br />
Vrbensky: “Sürdürülebilir<br />
Kalkınma Hedeflerinin amacı<br />
kimseyi geride bırakmamak…”<br />
Çalıştayın konuk konuşmacısı Birleşmiş<br />
Milletler Kalkınma Programı (UNDP)<br />
Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu<br />
Bölge Direktör Yardımcısı Rastislav<br />
Vrbensky, “Sürdürülebilir Kalkınma<br />
Hedefleri için Gençliğin, Kadınların ve<br />
İş Dünyasının Kritik Rolü” başlıklı bir<br />
sunum yaptı. Vrbensky, Bin Yıl Kalkınma<br />
Hedefleri’nin misyonunu tamamladığını,<br />
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ise<br />
çok daha cesur olduğunu vurgulayarak,<br />
“Geçen yıl yürürlüğe giren Sürdürülebilir<br />
Kalkınma Hedefleri, yoksulluğu sona<br />
erdirmeyi, gezegenimizi korumayı ve<br />
barış ve refahı tüm insanlara ulaştırmayı<br />
hedefliyor. Ana hedefimiz kimsenin<br />
geride bırakılmaması olduğu için,<br />
hükümetlerle beraber özellikle gençler<br />
ve kadınların güçlendirilmesi konularına<br />
eğilmemiz gerekiyor. Gündemimiz çok<br />
iddialı, bu nedenle de gelişmekte olan<br />
ülkelerde milli gelirin yüzde 60’ına,<br />
istihdamın ise yüzde 90’ına kaynaklık<br />
eden özel sektörün gücü ve sahip olduğu<br />
yetenekler, teknoloji ve inovasyon da<br />
küresel hedeflerin başarılmasında kritik<br />
bir önem taşıyor.” dedi.<br />
Paydaş Toplantısı 2016’dan öne<br />
çıkanlar…<br />
Unilever’in bu yıl 3. kez düzenlediği<br />
Paydaş Çalıştayı’nın odak konuları<br />
‘Kadınların Güçlenmesi’ ve ‘Gençlerin<br />
Güçlenmesi’ oldu. ‘Kadınların<br />
Güçlenmesi’ konusunun tartışıldığı ilk<br />
masada, kadınların kültürel farklılıklar,<br />
güvenlik, çocuk sahibi olma gibi<br />
etkenlerle iş dünyasından uzak kaldıkları<br />
vurgulandı. Sorunun çözümü için<br />
başarılı kadın rol modellerin kamuoyuna<br />
tanıtılması, erkeklerin cinsiyet eşitliği<br />
için mücadele etmesini amaçlayan<br />
girişimlerin yaygınlaştırılması gerektiğine<br />
dikkat çekilirken, iletişimin gücünden<br />
daha fazla yararlanılması önerildi.<br />
Kadın Masası, Birleşmiş Milletler<br />
Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs)<br />
kapsamında, Unilever öncülüğünde<br />
kurulan, müşterilerinin, tedarikçilerinin<br />
ve distribütörlerinin de yer aldığı Kadının<br />
Güçlenmesi Platformu’nun önemine<br />
vurgu yaparak, bu girişimin somut<br />
aksiyonlarla ileriye taşınmasını önerdi.<br />
‘Gençlerin Güçlenmesi’ konusuna<br />
odaklanan diğer iki masanın<br />
tartışmalarında toplumun gençlerden<br />
beklentileri öne çıktı. Gençlerden<br />
Kamu, sivil toplum,<br />
akademik çevreler ve<br />
iş dünyasından 50’ye<br />
yakın uzmanın bir<br />
araya geldiği çalıştayda,<br />
kadınların ve gençlerin<br />
güçlenmesi konusunda<br />
istenen ilerlemenin<br />
sağlanabilmesi için özel<br />
sektörün ekosistemini<br />
harekete geçirmesi<br />
gerektiği vurgulandı.<br />
atılımcı ve katılımcı olmalarının, yenilik<br />
getirmelerinin beklendiğine dikkat<br />
çekilirken, buna karşın gençlere<br />
yeterince fırsat yaratılmadığı vurgulandı.<br />
Sadece gençler ve ebeveynler arasında<br />
değil aynı zamanda farklı sosyo-kültürel<br />
kesimlerden gelen gençler arasında<br />
da farklılıklar olduğu belirtilirken,<br />
özel sektörün, ekosistemini harekete<br />
geçirerek çözüm sunabileceği kaydedildi.
92<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Yemekleriyle Mardin’i değiştiren kadın<br />
Ebru Baybara Demir<br />
Mardinli şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir, hem bölge kadınlarının ve<br />
Suriyeli mültecilerin istihdamına katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin zengin mutfak<br />
kültürünü dünyaya tanıtıyor. Geçtiğimiz günlerde dünyanın en itibarlı mutfak<br />
kültürü yarışması Bask Dünya Aşçılık Ödülleri’nde ilk 10’a kalarak finalist olan<br />
Demir’in hedefinde Mardin’e bir gastronomi okulu kurmak var.<br />
Mardinli şef ve sosyal girişimci<br />
Ebru Baybara Demir, dünyanın<br />
en prestijli şef yarışmalarından<br />
biri olan Basque Culinary World Prize’da<br />
(Bask Dünya Aşçılık Ödülleri) 110<br />
aday arasından ilk 10’a girerek finale<br />
kalan ilk Türk şef oldu. Demir, ödüle<br />
Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde yerel<br />
değerlere sahip çıkmak, unutulmaya yüz<br />
tutmuş yerel ürün ve tarifleri kayıt altına<br />
almak, Suriyeli mültecilerin toplumsal<br />
hayata entegrasyonuna destek olmak ve<br />
kadınların bölge ekonomisine katkıda<br />
bulunmalarını sağlamak amacıyla<br />
eğitmen şefliğini yürüttüğü Harran<br />
Gastronomi Okulu-Amazon Kraliçeleri<br />
projesi ile aday gösterildi.<br />
Dünya Aşçılık Ödülleri’nde finale<br />
kalan ilk Türk şef<br />
Ebru Baybara Demir, uluslararası<br />
arenada Türk mutfağından ve Türk<br />
gastronomisinden bahsedilmesene vesile<br />
olmaktan duyduğu mutluluğu belirterek<br />
şunları söyledi: “Dünyanın önde gelen<br />
mutfak enstitüsü Basque Culinary<br />
Center’ın her sene mutfaktaki yeteneğini<br />
ve yaratıcılığını, toplum yararına sosyal<br />
sorumluluk projeleriyle birleştiren şefleri<br />
taçlandırdığı, dünyanın en prestijli şef<br />
yarışmalarından biri olan Bask Dünya<br />
Aşçılık Ödülleri’nde finale kalan ilk Türk<br />
şef olmanın gururunu yaşıyorum. Beni<br />
en çok mutlu eden, ödülün kendisinden<br />
çok, elimi uzatıp hayatlarına dokunmak<br />
ve değiştirmek için çabaladığım Mardinli,<br />
Urfalı ve Suriyeli mülteci kadınların bu<br />
proje sayesinde dünya çapında tanınma<br />
ve daha nicelerinin kendi yetenek ve<br />
çabaları ile aşçılığı meslek edinebilmesi<br />
için destek alma şansına sahip olmaları.”<br />
Bask-Mardin arasında köprü<br />
Dünya çapında sektör profesyonellerinin<br />
büyük bir dikkatle takip ettiği yarışmada<br />
finale kalmanın Türkiye ve Mardin<br />
açısından kritik bir değeri olduğunu<br />
vurgulayan Baybara Demir, “Bu vesile<br />
ile gastronomi alanında dünyanın önemli<br />
merkezlerinden biri olan Bask Bölgesi ile<br />
Mardin arasında bir köprü kurulmuş oldu.<br />
Bu köprü, tüm dünyada zengin yemek<br />
kültürümüzün tanıtımına ve kültürel<br />
çeşitliliğimizin farkında olunmasına katkı<br />
sağlayacaktır.” dedi.<br />
Ödül gelirse Gastronomi Okulu<br />
kuracak<br />
Baybara Demir, 100 bin Euro’luk ödüle<br />
layık bulunması halinde yörede kalıcı bir<br />
Gastronomi Okulu kurarak istihdama<br />
ve zengin mutfak kültürünün kayıt<br />
alınmasına katkı sağlamayı hedefliyor:<br />
“Aciliyetine yürekten inandığım ve<br />
çözümüne katkı sunmak istediğim<br />
konular var: Bölgemizde işsizlik TÜİK<br />
raporlarına göre yüzde 30 civarında.<br />
Bu soruna 100 bin kayıt dışı Suriyeli<br />
eklenince sorunun çözümü için ivedilikle<br />
çalışmak gerekiyor. Bölgenin dinamikleri<br />
içerisinde en önemli sorun, işsizlik ve<br />
belirsizlikten ötürü yaşanan göç. İkincisi<br />
kültür kaybı. Suriyeliler beraberinde<br />
getirdikleri kültürü aktaracak mecra<br />
bulamadıklarından bu zengin kültür<br />
zamanla yok olma tehlikesi içinde.<br />
Biz her iki halkın kültürel zenginliğini<br />
harmanlayıp birbirlerine aktarmalarını<br />
sağlayarak onların en iyi bildikleri<br />
yemek işini ekonomik anlamda ayakta<br />
durabilecekleri bir iş modeli haline<br />
getirmeye devam ettirmek istiyoruz. Bu<br />
nedenle, bölgede bir Gastronomi Okulu<br />
kurup bunu profesyonel eğitimlerle<br />
desteklemeyi, insanları istihdama<br />
katmayı planlıyoruz. Yani eğer ödül<br />
bölgemize gelirse Gastronomi Okulu’nun<br />
finansmanı ve zengin mutfak kültürünün<br />
kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara<br />
aktarılması sağlanacak.” Basque Culinary<br />
Center tarafından düzenlenen Bask<br />
Dünya Aşçılık Ödüllerini kazanan şef, 18<br />
Temmuz’da Meksika’da ilan edilecek ve<br />
ödül töreni Ekim ayında İspanya’nın San<br />
Sebastian kentinde gerçekleştirilecek.
Antalya’nın yerel lezzetleri<br />
dünyaya tanıtılacak<br />
Kurulduğu 1996 yılından bu zamana kadar Antalya ve ilçelerine ait gizli kalmış veya<br />
unutulmaya yüz tutmuş sosyo - kültürel, tarihi, gastronomi ve doğal zenginlikleri<br />
gün ışığına çıkarmak için çalışmalar yürüten Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) son<br />
projesi 101 Street Food ile Antalya lezzetlerini dünyaya tanıtacak.<br />
ATAV’ın 12 yıl önce 4 dilde yayınlanan<br />
‘Toroslar’dan Akdeniz’e Antalya<br />
Lezzetleri’ yemek kitabı ve bu<br />
kitaba ait 6 dilde broşür ile gastronomi<br />
alanında sesini duyurduğunu belirten<br />
ATAV Başkanı Nizamettin Şen, yemek<br />
kitabından hareketle Slow Food Antalya<br />
ile daha detaylandırarak ‘Antalya<br />
Tarhanları’nı kayıt altına aldıklarını<br />
söyledi.İtalya’da Salone Internazionale<br />
del Gusto, İstanbul’da Gastronomi Fuarı<br />
ve Eski Foça’da Terra Madre: Tatların<br />
Buluşması etkinliklerinde de belgesel<br />
ve broşür ile “Antalya Tarhanaları”nı<br />
tanıttıklarını, ATAV olarak Antalya’nın<br />
yerel lezzetlerinin de ikram edildiği<br />
Antalya’da Tarhana Tadım Günü<br />
düzenlediklerini anlatan Nizamettin<br />
Şen, ATAV’ın davetiyle Antalya’ya gelen<br />
Turkmax Gurme kanalında yayınlanan<br />
Lezzet Peşinde ekibi ile yerel tatları<br />
izleyicilerle buluşturduklarını kaydetti.<br />
Şen: “Gastronomi turizminde<br />
Antalya’nın da olduğunu<br />
dünyaya duyurmak istiyoruz”<br />
Antalya yemek tariflerinin dünya<br />
gastronomi çevrelerinde ilgi gördüğünü<br />
vurgulayan Nizamettin Şen, 146 ülkeden<br />
240 binin üzerinde yemek ve içecek<br />
tarifi yer alan Expo 2015 Milano’ya ait<br />
World Recipes web sayfasında ATAV’ın<br />
Antalya’ya ait 49 yemek tarifi ile “Top<br />
Italian and International Authors”<br />
listesinde 5. sırada yer aldığına dikkat<br />
çekti. Gastronomi turizminde Antalya’nın<br />
da yer aldığını tüm dünyaya duyurmak<br />
istediklerini belirten Nizamet Şen, “ATAV,<br />
101 Street Food projesi ile dünyada yeni<br />
bir akım olan kentte halkın yıllarca ve<br />
sıklıkla kullandığı yerel restoranları ve<br />
lezzetlerini tek bir çatı altında topladı.<br />
Şehrin özgün lezzetlerini, vazgeçilmez<br />
tatlarını artık www.101streetfood.<br />
com adresinden takip edebilirsiniz.<br />
Web sayfasında bulunan 5 kategoride<br />
(çorbacılar/kebap ve pideciler/<br />
balıkçılar/yöresel lezzetler/tatlıcılar ve<br />
dondurmacılar) yer alan 101 restoranlar<br />
kentin semtlerine göre de aranabiliyor.<br />
Mekanlar hakkında telefon, web sayfası,<br />
harita üzerinde işaretli adresi ve sosyal<br />
medya bilgilerinin yanında ziyaretçilerden<br />
gelecek görüş, öneriler ve yorumlar da<br />
yer alacak. Site Antalya Tanıtım Vakfının<br />
sorumluluğunda yürütülecektir. Bu<br />
projeyle birlikte Antalya’nın turizmde<br />
yerel lezzetleri ile de ön plana çıkacağını<br />
ümit ediyoruz” dedi.
hotel restaurant<br />
94 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Keyifli, haz veren ve<br />
lezzetli kurabiyeler…<br />
Pepperidge Farm kurabiyelerinin tadına baktığınız anda kaliteli bir<br />
içeriğe sahip olduğunu anlayacaksınız. Özenle seçilmiş çıtır çıtır<br />
Makademya fındıkları ve ağızda eriyen çikolata parçacıklarının eşsiz<br />
uyumunu Pepperidge Farm kurabiyeleri ile deneyimleyebilirsiniz.<br />
Bitter çikolata, sütlü çikolata ve beyaz çikolata çeşitleriyle dünyanın en<br />
güzel iri çikolatalı ve fındıklı kurabiyelerini yerken ev yapımı hissini de<br />
yaşayacaksınız.<br />
Komili Lezzet Seyahatnamesi<br />
yemek kitaplarının ‘Nobel’ini kazandı<br />
Araştırmacı Ömür Akkor tarafından yazılan ‘Komili Lezzet Seyahatnamesi’<br />
adlı kitap, dünyanın en prestijli yemek kitabı yarışması Gourmand World<br />
Cookbook Award’ta ödül kazandı. Komili’nin, ülkemizde zeytinyağı<br />
kültürünün gelişmesine yönelik çalışmalarının bir meyvesi olan ‘Ömür Akkor<br />
ile Komili Lezzet Seyahatnamesi’ kitabı, büyük seyyah Evliya Çelebi’nin<br />
anısına hazırlandı. Seyahatnamede, Ege Bölgesi’nden başlayarak, Doğu<br />
Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, İç Anadolu, Marmara ve Karadeniz<br />
bölgelerinden önemli lezzet durakları ve yöresel tarifler yer alıyor. ‘Komili<br />
Lezzet Seyahatnamesi’, Türkiye’nin 7 bölgesinden önemli lezzet duraklarını<br />
gelecek nesillere taşıyarak, turizmin sürdürülebilirliğine de katkı sağlıyor.<br />
Serinliğin tadını Guarana<br />
Antarctica ile çıkarın<br />
Amazon havzasında yetişen ve özellikle<br />
Brezilya’da yaygın olan Guarana bitkisi,<br />
günümüzde diyetlerde sıkça kullanılan<br />
ve etkili bir uyarıcı olan meyvesi ile<br />
tanınıyor. Sırrını hala koruyan Guarana<br />
Antarctica içeceğinin özel formülü ise<br />
1921’e dayanıyor. Dünyanın en beğenilen<br />
15 içeceği arasında yerini alan Brezilyalı<br />
Guarana Antarctica ile yazın sıcaklığını<br />
serinletebilirsiniz. İsterseniz sade<br />
içebilir, isterseniz de farklı içeceklerle<br />
karıştırabilirsiniz.<br />
Uludağ Premium<br />
Doğal Maden<br />
Suyu’na ödül<br />
Tüketicilerin tercihi Uludağ Premium Doğal Maden<br />
Suyu, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası<br />
Su Tadım Yarışması’nda doğal maden suyu<br />
kategorisinde gümüş ödülü kazandı. Uludağ İçecek<br />
Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Murat<br />
Zengin, dünya çapında su tadım uzmanlarının<br />
yaptığı değerlendirme sonucunda bu ödülü<br />
kazanmaktan gurur duyduklarını belirtti: “The Fine<br />
Water Society’de yer almak, onlar tarafından aday<br />
gösterilmek bir ayrıcalık. Çünkü ‘premium’ olarak<br />
adlandırılan her su iyi ve kaliteli demek değildir ve<br />
Fine Water topluluğu bu yarışmayı kaliteli suları<br />
diğer sulardan ayrıştırmak için düzenler. Bu ödül<br />
‘hafif içimli maden suyu” kategorisinde ülkemizin ilk<br />
yerli markası olan Uludağ Premium Doğal Maden<br />
Suyu’nun farkını gerçek anlamda gösteriyor” dedi.
hotel restaurant<br />
96 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Hilton İstanbul Kozyatağı’na yeni Executive Chef<br />
Mutfak sanatına olan tutkusunu 20 yıl önce profesyonel hayata taşıyan Yener Özden, Hilton İstanbul<br />
Kozyatağı’nın yeni Executive Chef’i olarak göreve başladı. Özden, Divan Palmira Deluxe Otel’de Chef<br />
de Partie olarak başladığı çalışma hayatını, The Marmara Bodrum’da Sous Chef olarak sürdürdü.<br />
İstanbul Ajia Hotel’de Executive Chef, Grand Hayat’ta Chef de Cuisine, The Sofa İstanbul ve Hammak<br />
Resort Bodrum’da Executive Chef, Limak Hotel &Resorts Euroasia Luxury Hotel’de açılış öncesi<br />
döneminde Executive Chef pozisyonunda çalıştı. Yenilikçi Türk mutfağının Türkiye’deki öncü isimlerinden<br />
Özden, dünyaca ünlü Armani Restaurant’da da İtalyan mutfağının sofistike sunumlarını şık masalara<br />
taşıdı. Sonrasında Ankara Hilton’da Executive Chef olarak misafirleri dünya mutfağında gastronomik<br />
yolculuklara çıkaran ve şehrin en önemli davetlerinde sunumları ile ön plana çıkan Özden, profesyonel<br />
hayatına Hilton İstanbul Kozyatağı’nda Executive Chef olarak devam edecek. Özden’in İngiltere, Malta,<br />
Almanya, Ukrayna, Rusya ve ABD’de düzenlenen uluslararası mutfak yarışmalarında kazanılmış 40’dan<br />
fazla ödülü bulunuyor.<br />
Ege mezelerini bir de<br />
Marmara Balık’ta tadın!<br />
Denize ve balığa tutkun, tazelik, kalite ve şıklıktan<br />
vazgeçemeyenlerin adresi olan Marmara Balık Lokantası’nda<br />
Temmuz ayı süresince Ege mezelerinin en lezzetli örnekleri<br />
damak severleri bekliyor. Atom’dan Kalamar Dolma’ya, Deniz<br />
Börülcesi’nden Girit Ezmesi’ne, Ahtapot Salatası’ndan Şakşuka’ya,<br />
Mücver’den Midye Dolma’ya Fava’dan Karides Güveç’e geçmişten<br />
günümüze en beğenilen ege mezeler usta şeflerin sunumuyla sizleri<br />
için hazırlanacak.<br />
Nusr-Et Steakhouse Bodrum Palmarina ile<br />
yeni sezona hazır<br />
Sunduğu benzersiz etleri ile et severlerin bir numaralı tercihi olan<br />
Nusr-Et Steakhouse’un Bodrum Palmarina şubesi, Mayıs ayı itibari<br />
ile yaz sezonu için kapılarını açtı. Nusret Gökçe’nin de sık sık ziyaret<br />
ettiği ve misafirleri ile bire bir ilgilendiği Nusr-Et Palmarina’da<br />
Lokum, Spagetti, Şaşlık, Antrikot, Asado ve Kafes gibi Nusret<br />
Gökçe’nin özel spesiyalleri her zaman olduğu gibi en popüler ürünler<br />
arasında yer alıyor. Nusr-Et’in özel reçetelerle hazırlanan kokteylleri<br />
ve keyifli barı da yaz aylarında büyük ilgi görüyor.<br />
Monochrome<br />
menüsünde<br />
yaz esintisi<br />
Brasserie konseptini yeni bir<br />
yaklaşımla hayata geçiren<br />
Monochrome, yaz aylarında<br />
menüsünü birbirinden lezzetli<br />
seçeneklerle yeniledi. Kahvaltıdan<br />
akşam yemeğine, çay saati<br />
atıştırmalıklarından hafif<br />
tatlılara kadar günün her saatine<br />
uygun yepyeni alternatifler,<br />
Monochrome’un yaz menüsünde<br />
misafirlerle buluşuyor. Mekanda<br />
Kızarmış tahıllı ve çavdarlı ekşi<br />
maya ekmeği ile poşe edilmiş<br />
yumurta, Taze Pişmiş Tuzlu<br />
Waffle, Caprese Salatası, Penne<br />
Alla Puttanesca, Ricotto Peynirli<br />
Ravioli ve Monochrome Waffle<br />
yaz menüsünün iddialı yeni<br />
lezzetlerinden.
Ekici Peynir’in lezzetine<br />
uluslararası ödül<br />
Bu sene 60’ıncı yılını kutlayan Ekici Peynir, tadım alanında kanaat lideri olan<br />
Michelin Yıldızlı şeflerden ve sömeliyelerden tam not aldı. Uluslararası Tat ve<br />
Kalite Enstitüsü (ITQI) tarafından Belçika’da düzenlenen ve 93 ülkeden 950<br />
firmanın 2000’e yakın ürünü ile katıldığı yarışmada Ekici Peynir ailesinin üç<br />
ürünü Üstün Lezzet Ödülü’nün sahibi oldu. Ekici Peynir Pazarlama Direktörü<br />
Elçin Ekici Öztürk ödülle ilgili olarak, “Uzmanı olduğumuz peynir işinden<br />
ödün vermeden 60 yıllık tecrübemizle dünya kalite standartlarında yaptığımız<br />
üretimin bu ödülü bize kazandıran en önemli özellik olduğuna inanıyoruz.<br />
Ekici’nin yıllardır değişmeyen kalitesini hem Türkiye’de hem de diğer<br />
ülkelerdeki tüketicilerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.<br />
Şef Serkan Bozkurt’tan<br />
mutfak sektörüne yeni soluk<br />
Türkiye’de ilk kez WACS (Dünya Şefler Birliği) Uluslararası Mesleki<br />
Yeterlilik Sertifikası Programı (Professional Cook-Commis Chef)<br />
uygulamasını yapan Chef’s Table Mutfak Akademisi’nin kurucusu,<br />
sektöre katkıları ile bilinen Serkan Bozkurt, Karaca iş birliğiyle hazırladığı<br />
“Mutfak Bilgi Programı” adlı inovatif proje ile sektöre yeni bir soluk<br />
getiriyor. Yemek tarifi değil mutfak doğrularının ve tekniklerinin anlatıldığı<br />
program, sektördeki yemek programı algısını tamamen değiştirmeye<br />
hazırlanıyor. Programda bildiğimizi zannettiklerimiz, kompakt bilgiler,<br />
bizi şaşırtan mutfak doğruları ve temel teknik bilgileri paylaşılıyor. Toplu<br />
taşıma araçlarında Modyo TV ile günde 4 milyon İstanbullu’ya ulaşılıyor.<br />
Shangri-La Bosphorus, İstanbul’un<br />
yeni Şefi Ercan Yamantürk’ten<br />
yepyeni yaz menüsü<br />
Lezzet tutkunlarını farklı tatlarla buluşturmaya devam eden<br />
Shangri-La Bosphorus İstanbul; yeni şefi Ercan Yamantürk’ün<br />
önderliğindeki IST TOO mutfağında yerel, uluslararası ve<br />
vejeteryan mutfaklarının en seçkin lezzetlerinin yer aldığı<br />
yenilenen yaz menüsünü ile damaklarda unutulmaz izler<br />
bırakacak. Dünya mutfağı, Türk mutfağı ve uluslararası mutfak<br />
sanatları konusunda uzman olan ve bu konuda pek çok sertifika<br />
sahip Yamantürk’ün yaz menüsünde Kuşkonmaz Çorbası, Etli<br />
Pazı Dolması, Şiş Kebaplar, Ispanaklı Ravioli, Kuzu Tajin ve<br />
Dinlendirilmis Antrikot, tatlılarda ise Fıstıklı Muhallebi Yeşil Çaylı<br />
Panna Cotta ve Sorbeler dikkat çeken lezzetler arasında…<br />
Moda’da<br />
burgere<br />
yeni bir<br />
soluk<br />
Yume<br />
Food<br />
Empire<br />
Moda Nene Hatun Sokak’ta açılan Yume Food Empire, İstanbullular’ı<br />
burgeri yeniden keşfetmeye davet ediyor. Yalın ve mütevazı<br />
dekorasyonuyla konuklarını mahalle sıcaklığında ağırlayan Yume,<br />
menüsünde yer alan birbirinden ilginç burger çeşitleriyle ise<br />
şaşırtıyor. Yume’nin burger, sandviç ve salata çeşitlerinden oluşan<br />
menüsündeki en çarpıcı lezzet ızgara ciğer, keçi peyniri, pancar ve<br />
özel sosları buluşturan Dark Burger. Deneyen herkesin beğenisini<br />
kazanan Dark Burger, İstanbul genelinde bir efsane olmaya aday.
hotel restaurant<br />
98 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
240 Derece’den leziz “saray” ekmeği<br />
Artizan ekmeğin doğru adresi 240 Derece, tarihten günümüze değin<br />
toplumların temel besin kaynaklarından biri olmayı sürdüren ve geçmişten<br />
günümüze popüler olan Saray ekmeğini sofralarınıza getirdi. Yıllanmış<br />
ekşi mayayı organik un ve birbirinden özel içeriklerle harmanlayan 240<br />
Dereci’nin ürettiği Saray ekmeği, elma, tarçın ve yulaf karışımından oluşan<br />
içerisinde birçok malzeme barındıran zengin bir ekmek olarak damak tadınıza<br />
güzel bir alternatif sunuyor.<br />
HuQQabaz yorumuyla masalsı<br />
bir lezzet Sihirli Halı<br />
Gıda çatısı altında geleneksel lezzetleri batı senteziyle harmanlayan HuQQabaz,<br />
masalsı lezzeti, kendine özgü sunumuyla Sihirli Halı’yı tatlı severlerin beğenisine<br />
sunuyor. Kalitesi, çeşitliliği, rahat atmosferi ve uygun fiyatlarıyla açıldığı günden<br />
beri Ataşehir Watergarden’ın gözde mekânları arasında yerini alan HuQQabaz,<br />
farklı yörelerden sokak lezzetlerini çatısı altında misafirlerine sunarken, tatlı<br />
menüsünün lezzet skalası da göze çarpıyor.<br />
Zamane Kahvesi’nde dondurma şöleni<br />
Geleneksel lezzetleri, keyif çattıran tatları, söze dem katan çayı, muhabbeti<br />
köpürten kahvesi ile sohbetinize ortak olan Zamane Kahvesi, sıcaktan<br />
bunalanlara buz gibi ilk yardım ekibi Dondurma menüsünü sunuyor.<br />
Farklı tarzı ve sunumlarıyla dikkat çeken, buz kasede servis edilen Meyve<br />
Şenliği, Çikolata Cümbüşü, Yemeyen Pişman ve Şımarık ile serinlemek için<br />
dondurmadan fazlasını arayanların gönlünü fethediyor.<br />
Sıcak yaz günleri için gurme<br />
Mövenpick Dondurmaları...<br />
Mövenpick Hotel Istanbul, dünyaca ünlü Mövenpick<br />
dondurmalarının gurme tadı ve hafifliğiyle sıcak<br />
yaz günlerine serinlik katıyor. Sütü ve kreması<br />
İsviçre Alpler’inden, vanilyası Madagaskar’dan,<br />
fıstığı İtalya’dan, cevizi Çin’den, çikolata ve karameli<br />
İsviçre’den gelen Mövenpick dondurmaları, tadı ile<br />
olduğu kadar özel sunumuyla da lezzet düşkünlerine<br />
şölen sunuyor. Vanilyalı, İsviçre çikolatalı, cevizli ve<br />
karamelli gibi dondurmaların yanı sıra gerçek meyve<br />
püresi ve meyve parçacıklarıyla hazırlanan frambuaz<br />
& çilek, passion fruit & mango, limon, muz ve Frenk<br />
üzümü & kremalı sorbe çeşitlerini de tadabilirsiniz.
Türkiye, Amerika’nın en büyük gıda fuarı<br />
Fancy Food’ta partner ülke<br />
Türk gıda ürünleri, dünyanın en büyük gıda ithalatçısı Amerika Birleşik<br />
Devletleri’nde en büyük gıda fuarı Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />
görücüye çıkarken, Türkiye’de fuarda partner ülke olarak yer alacak. Amerika<br />
Birleşik Devletleri’nin New York kentinde bu yıl 25-27 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri<br />
arasında 63. kez düzenlenecek olan Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />
Türkiye Milli Katılı Organizasyonu’nu 1998 yılından bu yana olduğu gibi Ege<br />
İhracatçı Birlikleri üstleniyor. Normal şartlar altında Summer <strong>2017</strong> Fancy<br />
Food Fuarı’nda tanıtım yapma imkânı olmadığını belirten Ege İhracatçı<br />
Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Partner ülke tanıtımında<br />
birçok alanda poster ve her türlü mecrada tanıtımı yapılabildiğini, Fuarda<br />
yaklaşık 50.000 ziyaretçinin her ortamda Türkiye logosu ile karşılaşacağını<br />
kaydetti.<br />
Mado 300’ü devirdi<br />
Türkiye’nin dört bir yanındaki şubeleriyle Türk insanını doğal Maraş<br />
dondurmasıyla buluşturan Mado, Safranbolu’da da kapılarını açtı.<br />
Maraş dondurmasının yanında Türk mutfağının lezzetleri, sütlü ve<br />
şerbetli tatlıları menüsünde barındıran Mado, Safranbolu’daki ilk<br />
kafe restoranıyla artık Karabük’te de hizmet verecek. Ayrıca Bursa,<br />
Edirne ve Amasya’da açılışı yapılan yeni Mado kafe restoranları,<br />
yöresel tatları Türkiye’yle buluşturacak. Ankara’daki yatırımlarına<br />
devam eden ve Türkiye’deki şubelerinin sayısını 309’a ulaştıran<br />
Mado, Başkent’teki 31’inci kafe restoranını da hizmete açtı.<br />
Yemek<br />
randevularının<br />
vazgeçilmez<br />
adresi, Pelit<br />
Aktaşlar Türkiye’de<br />
pide sektörünü büyütüyor<br />
Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, ev dışında vakit<br />
geçirilen mekanların ulaşılabilirliğinin artması ve bireylerin<br />
yaşam standartlarının yükselmesi gibi nedenlerle<br />
Türkiye’de hazır yemek sektörü hızla büyüyor. Son yıllarda<br />
büyümesiyle dikkat çeken bu zincirin başında ‘pidecilik’ de<br />
yer alıyor. <strong>2017</strong> yılı sonunda pide sektörünün büyüme rekoru<br />
kıracağının altını çizen Aktaşlar Lezzet Grubu Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, restorancılık alanında<br />
hizmet verdiği Nelipide markasıyla ayrıca Türkiye’de ilk<br />
kez dondurulmuş pideyi de market zincirlerine, kantin ve<br />
otellere taşıdı. Aktaş, bu milli lezzeti tüm dünyaya tattırmayı<br />
hedefliyor.<br />
60 yıldır çikolata ve pasta ustalığıyla<br />
sektörün öncü markası olan Pelit,<br />
Türk ve dünya mutfağının farklı<br />
tatlarına kendi yorumunu katarak<br />
oluşturduğu restoran menüsü ile sabah<br />
kahvaltısı, öğle ve akşam yemeklerinin<br />
vazgeçilmez durağı oluyor. Pelit’in<br />
menüsünde, yeşilin her tonunu<br />
görebileceğiniz salatalar, birbirinden<br />
leziz kebaplar ve ızgara çeşitleri iştah<br />
kabartıyor. Küçük veya büyük boy<br />
salata çeşitlerinin arasında; Nar Taneli<br />
Tahıl Salatası; Baharatlı Etli Salata<br />
ve Asya Salata öne çıkarken Türk<br />
mutfağının vazgeçilmezleri arasında<br />
yer alan kebaba Balkan esintilerini<br />
taşıyan Pelit, Rumeli Kebap, Etli ve<br />
Köfteli Çökertme, Dana Madalyon ile de<br />
hem gözünüze hem de damak zevkinize<br />
hitap ediyor.
hotel restaurant<br />
100 & hi-tech<br />
hijyen<br />
Eczacıbaşı Profesyonel<br />
Turizmde güvenlik konusunu masaya yatırdı<br />
Eczacıbaşı Profesyonel’in ana sponsorluğunda gerçekleşen, Profesyonel<br />
Otel Yöneticileri Derneği’nin (POYD) geleneksel öğle yemeği, güvenlik<br />
danışmanı, gazeteci ve yazar Mete Yarar’ın konukluğuyla düzenlendi.<br />
POYD üyeleri ve sektör temsilcileri ile bir araya gelen Mete Yarar,<br />
turizmin ülke algısında önemine değinirken turizmde güvenlik konusunda<br />
deneyimlerini ve önerilerini aktardı.<br />
Turizm ve otelcilik sektöründe<br />
profesyonelleşmeyi amaçlayan<br />
Profesyonel Otel Yöneticileri<br />
Derneği’nin geleneksel öğle yemeği<br />
geçtiğimiz ay Eczacıbaşı Profesyonel<br />
sponsorluğunda Antalya Lara Baia<br />
Otel’de gerçekleşti. Öğle yemeğine<br />
konuk olan güvenlik danışmanı,<br />
gazeteci, yazar Mete Yarar, POYD<br />
üyelerine“Güvenlik konusundaki küresel<br />
gelişmeler ve Türkiye’ye dönük olası<br />
etkileri” başlığını taşıyan bir konuşma<br />
gerçekleştirdi.<br />
Yarar: “Turizm Türkiye’nin<br />
lokomotif sektörüdür”<br />
Eczacıbaşı Profesyonel’in katkıları ile<br />
POYD üyelerine sunum gerçekleştiren<br />
Yarar konuşmasında turizmin ülke<br />
algısına etkilerine ve çözüm önerilerine<br />
değindi. Turizm Türkiye’nin lokomotif<br />
sektörü olduğunu belirten Yarar;<br />
“Turizmciler sadece ülkeye turist<br />
getiren ve götüren kişiler olarak<br />
algılanıyor. Turizmciler olarak topluma<br />
ve ilgili yetkililere değerinizi güçlü<br />
bir şekilde anlatırsanız, bir sorun<br />
ile karşılaştığınızda size sadece<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı değil,<br />
tüm bakanlıklar sorunlarınıza sahip<br />
çıkarlar. Algı yönetimini yapacak<br />
olanlar turizmcilerdir. Devletten kaynak<br />
istenmeli ve işin sahipleri olarak yurt<br />
dışındaki algı yönetimini turizmciler<br />
değiştirmelidir” dedi.
Otel odalarındaki görünmez tehlike<br />
Maratem Anti-Mite, yaşam alanlarını<br />
mite’lardan koruyor<br />
Otellerde müşteri memnuniyetinin<br />
en temel faktörü, odaların temizliği.<br />
İnsan sayısı ve sirkülasyonun fazla<br />
olduğu işletmelerde yeterli hijyen<br />
sağlanmadığında ise yatak, döşeme ve<br />
halı gibi noktalar gözle görülemeyen<br />
mite’lara ev sahipliği yapıyor. Buna<br />
bağlı olarak bu ortamlarda bulunan<br />
insanlar üzerinde alerjik etkilerin<br />
görülme riski de artıyor. Endüstriyel<br />
hijyen ürünlerinin öncü markası<br />
Maratem, işletmelerde hijyen<br />
standartlarını geliştirecek yeni Anti-<br />
Mite ürünü ile yaşam alanlarının daha<br />
sağlıklı olmasına yardımcı olurken uzun<br />
süre koruma sağlıyor.<br />
İşletmelerde misafirlerin rahat etmesi ve kesintisiz bir uyku,<br />
müşteri memnuniyetini olumlu etkiliyor. Özellikle alerjik<br />
bünyeye sahip otel misafirlerinin konaklama sırasında ortaya<br />
çıkabilecek nefes almada güçlük, baş ağrısı, ciltte kaşıntı gibi<br />
şikayetlerini engellemek için yatakların, halıların ve koltukların<br />
periyodik olarak özel ürünlerle temizlenmesi gerekiyor.<br />
İşletmelerin çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel’in endüstriyel<br />
hijyen markası Maratem, yeni ürünü Maratem Anti-Mite ile<br />
mite’ların sebep olduğu alerjik rahatsızlıkların önüne geçiyor.<br />
Üç aya kadar mite’lardan koruyor<br />
Yatak, halı, kilim, koltuk, perde, araba koltuğu, pelüş gibi<br />
yüzeylerde kullanılabilen Maratem Anti-Mite; kokusuz özelliği<br />
sayesinde rahat bir kullanım sağlarken, kullanıldığı yüzeyde<br />
leke bırakmıyor. Etken maddesi sayesinde mite’ların üremesini<br />
engelleyen ortamın oluşmasını sağlayan Maratem Anti-Mite,<br />
kullanıldığı alanlarda üç ay boyunca mite’lara karşı koruma<br />
sağlıyor
102<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Boğaz’ın “lezzet yalısı”<br />
Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran açıldı<br />
Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran, Çengelköy’de ünlü şef Turgut Ay ile lezzet severlere<br />
kapısını açtı.<br />
Yatırımcılarının Abidin Gün ve Murat<br />
Gün ailesinin olduğu, Çengelköy’ün<br />
en ihtişamlı yalısı, artık “Beyaz<br />
Bosphorus Brasserie & Restoran”<br />
kimliğiyle seçkin konuklarını ağırlıyor.<br />
Yiyecek içecek sorumluluğunu usta şef<br />
Turtgut Ay’ın üstlendiği mekanın işletme<br />
sorumluluğu Ergin Yıldız’a ait.<br />
Türk ve Akdeniz mutfağından<br />
seçkin tatlar<br />
Beyaz Bosphorus Brasserie & Restoran,<br />
ünlü şef Turgut Ay imzasıyla Akdeniz<br />
mutfağından Fransa, İspanya, İtalya<br />
ve Türk mutfağının yiyecek içecek<br />
kültürlerinden oluşan muhteşem<br />
lezzetleri ile restoran ve brasserie<br />
konseptinde damak tutkunlarını ağırlıyor.<br />
Bugüne kadar çok sayıda beş yıldızlı<br />
otelin, deluxe yatın ve restoranın mutfak<br />
şefliğini ve danışmanlığını üstlenen<br />
profesyonel şef Turgut Ay, Beyaz<br />
Bosphorus Brasserie & Restoran’ın<br />
menüsünü şu şekilde anlatıyor: “Öğlen<br />
ve akşam yemeklerimiz içerisinde<br />
Ege’den özenle toplanan otların ve<br />
taze baharatlarının bulunduğu sağlıklı<br />
ve doyurucu salatalar, ev yapımı taze<br />
makarnalar, İtalyan pizzası, tapas<br />
ve atıştırmalık bölümü, taze deniz<br />
mahsulleri ve mevsim balıkları en dikkat<br />
çeken lezzetlerimizden. 21 gün DRY Aged<br />
yöntemi ile dinlendirilip, 350 derecelik<br />
sıcak tabaklarda servis ettiğimiz steakler<br />
ve bütün detaylarına hassasiyet le<br />
çalıştığımız Fransız, İtalyan ve Türk<br />
tatlı çeşitlerimiz ile Akdeniz mutfağı<br />
konseptini misafirlerimizin beğenisine<br />
sunuyoruz.”<br />
“Kahvaltı konseptlerinde ilk<br />
sıralara çıkmayı hedefliyoruz”<br />
Sahip olduğu farklı mutfak konsepti ile
ir hayli iddialı olan mekan, sabahları<br />
zengin çeşitlilikte serpme kahvaltı ile<br />
kapılarını açıyor, bu lezzet yolculuğu gece<br />
saat 02:00’ye kadar devam ediyor…<br />
Her kesime hitap eden bir işletme olma<br />
yolunda emin adımlarla ilerlediklerini<br />
söyleyen Ay, “Çengelköy, İstanbul’un<br />
adeta kahvaltı üssü olmuş durumda.<br />
Elbette bizler de bu ayrıntıyı gözden<br />
kaçıramazdık. Özellikle kahvaltı<br />
anlamında şehir genelinde yaptığımız<br />
analizler sonucunda oluşan eksiklikleri<br />
gördük. Neticesinde hep aynı kalite<br />
malzemeler ve birbirinin kopyası menüler<br />
oluşturulduğu kanaatine vardık. Her<br />
ne kadar içeriksel olarak bizler de bu<br />
konseptlerden uzak olmasak da gerek<br />
ürünlerimiz gerekse servis kalitemiz ile<br />
gelecekte kahvaltı konseptleri arasında<br />
ilk sıralara çıkmayı hedefliyoruz.” diyor.<br />
çiftliğimizden taze ve organik olarak<br />
getiriliyor. Zeytin ve peynirlerimiz bize<br />
özel diyebileceğimiz kadar kalitesine ve<br />
lezzetine güvendiğimiz yerel üreticilerden<br />
tedarik ediliyor. Yine aynı şekilde ekmek,<br />
börek, simit ve poğaçalarımız her<br />
sabah fırınımızdan sıcak sıcak servis<br />
ediliyor. Şarküteri ürünlerimiz kendi<br />
reçetelerimizle kasabımızda hazırlanıyor.<br />
Kısacası mutfaktaki tuzumuza kadar<br />
ayrıntıcı ve farklıyız.”<br />
İçecek menüsüyle de iddialı!<br />
Mevzu Boğaz’da keyifli ve unutulmaz<br />
bir lezzet şöleni yaşatmak olunca<br />
geceye damgasını vuracak içecek<br />
menüsü de bir o kadar iddialı olmalı,<br />
öyle değil mi? Beyaz Bosphorus<br />
Brasserie & Restoran’ın şehrin en<br />
görkemli noktasında muhteşem Boğaz<br />
Billureş Mimarlık<br />
tarafından mimari<br />
tasarım ve uygulaması<br />
yapılan Beyaz Bosphorus<br />
Brasserie & Restoran, özel<br />
dekorasyonuyla oldukça<br />
iddialı. Beyaz ve altın sarısı<br />
tonların ağırlıkta olduğu<br />
mekanda modern, sade<br />
ve klasik çizgiler, Boğaz’ın<br />
turkuaz renkleri ile adeta raks<br />
ediyor.<br />
“Mutfaktaki tuzumuza kadar<br />
ayrıntıcı ve farklıyız”<br />
Peki mekan kahvaltı konseptinde şehrin<br />
yıldız mekanları arasına hangi ürün<br />
ve servisleriyle girecek, usta şef Ay<br />
anlatmaya devam ediyor: “Açılışımıza<br />
kadar yerel ürünlerle alakalı ciddi bir<br />
araştırma ve çalışma yaptık. Reçellerimiz<br />
Mersin’de tamamen doğal meyvelerden<br />
ve hiçbir katkı maddesi kullanılmaksızın<br />
hazırlandı ve güneş ısısında<br />
yoğunlaştırıldı. Yumurtalarımız Şile’deki<br />
manzarasına eşlik eden yiyecek ve<br />
içecek menüleriyle lezzeti bir keyifli bir<br />
deneyime dönüştürmeyi amaçladığını<br />
söyleyen usta şef, mekanın içecek<br />
menüsüyle ilgili iddiasını ise şu<br />
cümleleriyle anlatıyor: “Burada her<br />
biri birbirinden taze ve lezzetli alkolsüz<br />
kokteyl menüsü, smoothie’ler, Uzak Doğu<br />
ülkelerinde elle toplanarak, hiçbir işlem<br />
görmeden hazırlanan bitki çayları ile her<br />
yaştan ve her kesimden misafirlerimizin<br />
daha şimdiden beğenisini kazanmış<br />
durumdayız.”<br />
Turgut Ay Kimdir?<br />
1993 yılında aşçılık mesleğine<br />
başlayan Turgut Ay, yurt içi ve<br />
yurt dışı tecrübeleri haricinde<br />
hem akademik hem de dernek<br />
çalışmalarıyla da sektörün<br />
yakından tanıdığı isimlerden biri.<br />
Özel bir üniversitenin gastronomi ve<br />
mutfak sanatları bölümünde eğitim<br />
görevlisi olarak çalışan Ay, diğer<br />
taraftan Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yardımcılığı<br />
ve Türkiye Aşçılar Milli Takımı’nın<br />
da kaptanı.
hotel restaurant<br />
104 & hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Bağdat Caddesi’nin<br />
En yeni Avrupa’lısı<br />
Brightside Coffee<br />
Dünyanın en seçkin kahve çeşitleri ile üçüncü dalga<br />
kahvelerinden oluşan zengin mönüsü ve birbirinden leziz<br />
tatlı ve unlu mamullerini bir arada bulabileceğiniz kahve<br />
zinciri Brightside Coffee’nin ilk şubesi, 16 Haziran’da Bağdat<br />
Cadde’sinde açıldı. 2018 yılına kadar İstanbul’un farklı<br />
yerlerinde 3 yeni şubesinin daha açılması planlanıyor.<br />
Avrupa konseptini yansıtan<br />
Viyana menşeili Brightside<br />
Coffee, ilk şubesini İstanbul’un<br />
en gözde yerlerinden biri olan Bağdat<br />
Caddesi, Şaşkınbakkal’da açtı. 16<br />
Haziran’da basına görücüye çıkan ve<br />
Bağdat Cadde’sine yepyeni bir renk<br />
getirecek olan Brightside Coffee,<br />
İstanbul’un en seçkin mekanlarından<br />
biri olmaya aday.<br />
Albaba: “İstanbul’da üç yeni şube<br />
daha açacağız”<br />
Brightside Coffee CEO’su Hani Albaba<br />
açılışta basına yaptığı konuşmada,<br />
neden yatırım için Türkiye’yi<br />
seçtiklerini şöyle anlattı: “Yaptığımız<br />
derin araştırmalar sonucunda Türk<br />
halkının günlük olarak evlerinin<br />
dışında 8-10 bardak çay ve kahve<br />
içtiğini gördük. İstanbul, dünyanın<br />
15. büyük metropollerinden biri<br />
ve şehir halkı günlük ortalama 1<br />
saat evin dışında vakit geçiriyor.<br />
Bu süre içinde mutlaka kahve ve<br />
çay tüketiyor. Almanya’da yapılan<br />
araştırmaya göre Türkiye, dünyanın<br />
en büyük 5. çay tüketen ülkesi. Bu<br />
nedenle yatırım için Türkiye’yi seçtik.<br />
” Yabancı yatırımcı olarak Türkiye ile<br />
ilgili değerlendirmelerde de bulunan<br />
Albaba, şuanda yatırımın risk gibi<br />
görülse de büyük bir fırsat olarak da<br />
değerlendirilebileceğini dile getirdi.<br />
Albaba, Bu nedenle en iyi iş planının<br />
vizyon olduğunu iletti. İlkini Bağdat<br />
Caddesi’nde açtıkları Brightside<br />
Coffee’nin yeni şubelerini bu yıl içinde<br />
açmayı hedeflediklerinin müjdesini de<br />
verdi.<br />
“En iyi kaliteyi nasıl sunacağımızı<br />
çok iyi biliyoruz”<br />
Uzun yıllardır Avusturya’da yaşayan<br />
bir Suriyeli aileden gelmelerinin<br />
kendilerini bu işte ayrıcalıklı kıldığını<br />
da belirten Albaba, bu iki ülkenin<br />
kültürlerinin Türk müşterilerine<br />
nasıl davranılacağı konusunda<br />
çok şey öğrettiğini söyledi. Albaba,<br />
“En iyi kaliteyi nasıl sunacağımızı<br />
çok iyi biliyoruz ve Avrupa’daki<br />
hizmet standardına odaklanıyoruz.<br />
İstanbulluları hiçbir yerde<br />
bulamayacakları lezzette kahve<br />
içmeye davet ediyoruz” dedi.<br />
Kahvaltı seçenekleriyle de<br />
müşterilerine zengin bir mönü<br />
çeşitliliği sunan Brightside Cofee,<br />
Kuravasanları, özel sandviçleriyle<br />
olduğu kadar bu yazın favorileri<br />
olacak birbirinden farklı soğuk içecek<br />
seçenekleriyle de Bağdat Caddesi’nde<br />
adından bahsettirecek bir mekan<br />
olmaya hazırlanıyor.
106<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Leb-i Derya<br />
Aksazlar<br />
İkinci şubesiyle Aksazlar Koyu’nda<br />
Fethiye’de lezzet, eğlence, keyif ve dinlence adresi arıyorsanız, en yeni adresiniz Leb-i<br />
Derya Aksazlar olsun! Genel müdürlüğünü profesyonel şeflik deneyimleriyle de çok<br />
yakından tanıdığımız Onur Arslan’ın yaptığı mekan, Fethiye Koca Çalış mevkisinin daha<br />
şimdiden gözdesi olmuş, Fethiye severlere duyurulur!...
Leb-i Derya Aksazlar, yenilenen yüzüyle Fethiye Koca Çalış<br />
mevkisinde, Bakraç Beach Park’ın ikinci şubesi olarak<br />
hizmete girdi. 20 Mayıs <strong>2017</strong> tarihinde Bakraç Turizm<br />
bünyesinde Figen & Nebi Akgül tarafından açılan işletmenin<br />
genel müdürlüğünü ise Onur Arslan yapıyor.<br />
Fethiye merkeze 7 km mesafede, Aksazlar Koyu’nda lezzet<br />
tutkunlarını ağırlamaya başlayan Leb-i Derya Aksazlar, yerli<br />
misafirlerinin yanı sıra çok sayıda yabancı turistin de uğrak<br />
noktalarından biri olmuş. Mekan, aynı zamanda kendisi de<br />
profesyonel bir şef olan Onur Arslan ile birlikte mutfak şefi Zafer<br />
Öztürk’ün güç birliğiyle oldukça profesyonel bir mutfak ekibine<br />
sahip.<br />
Balık, meze ve kahvaltı seçenekleriyle cazip<br />
Özel olarak işlenmiş, üzerinizden negatif enerjiyi anında alan,<br />
ısınmayan, ayağa yapışmayan quartz beyaz kum kaplı bir sahile<br />
açılan mekanın dünya mutfağının en özel tatları ile beraber<br />
taze balık teşhir seçenekleri, meze çeşitleri ve et mangal<br />
ürünleri ile öne çıktığını anlatan Onur Arslan, “Kişiye özel<br />
hazırladığımız bu menülerimizin yanı sıra kahvaltı menümüz,<br />
fast food seçeneklerimiz ve snack menümüz ile de iddialıyız.<br />
İşletmemizde düğün, doğum günü ve toplantı yemekleri gibi özel<br />
günlerde de farklılığını ortaya koymaya başladı.” diyor.<br />
Leb-i Derya Aksazlar’ın şezlong ve şemsiye hizmeti de veren plajında beach kokteyli<br />
bar, vitamin bar ve sıcak servis barı olmak üzere üç ayrı bar alanı mevcut. Tesis<br />
dışında piknik ve kamp alanlarıyla da hizmet sunan Leb-i Derya Aksazlar’da ayrıca<br />
misafirlerin tatilini rahat geçirmeleri düşünülerek kişiye özel kullanım seçenekleriyle<br />
gazeboları da mevcut.
108<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
İtalyan ustalığı ile Amerikan stili<br />
Spring Street Pizzera’da buluştu<br />
Lezzet ilhamını pizzanın ana vatanı Napoli’den, keyifli ruhunu ve servis anlayışını da<br />
Amerika’dan alan, İstanbul’daki ilk adresi olarak Anadolu Yakası’nın parlayan yıldızı<br />
Watergarden Ataşehir’i seçen Spring Street Pizzeria lezzet dünyasına kazandırdığı “Fast<br />
Casual” anlayışı ile benzersiz bir deneyime davet ediyor.<br />
Yeme içme dünyasının en yeni<br />
adresi Spring Street Pizzeria ile<br />
şehre yepyeni bir lezzet konsepti<br />
geldi; “Fast Casual” … Türkiye’deki ilk<br />
durağını İstanbul’un yeni yaşam merkezi<br />
Watergarden Ataşehir olarak seçen<br />
restoran, menüsünde ve ruhunda biraz<br />
İtalyan, biraz da Amerikan bir karakter<br />
barındırıyor. Ustalığını lezzetleriyle ünlü<br />
Napoli’den, keyifli ruhunu ve hızlı, bir o<br />
kadar da ayrıcalıklı servis anlayışını da<br />
Amerika’dan alan restoran, geleneksel<br />
el yapımı, taş fırında pişirilen Napolitan<br />
pizza anlayışının çok kısa zamanda tam<br />
bir lezzet şölenine dönüştürülebildiğini<br />
kanıtlıyor.<br />
Pizza bir İtalyan lezzeti ancak<br />
onu dünyaya tanıtan Amerika…<br />
İsmini 1905 yılında Amerika’da ilk<br />
Napolitan Pizzeria’nin kurulduğu Spring<br />
Street NYC bölgesinden alan ve bu<br />
lezzet efsanesini tüm ruhuyla Türkiye’de<br />
yaşatmayı amaç edinen Spring Street<br />
Pizzeria, konseptinin odak noktasını<br />
İtalyan lezzetlerinin Amerikalaşmış<br />
versiyonlarını tanıtmak üzerine oluşturdu.
Söz konusu hem lezzet hem de<br />
hızlı servis olunca restoranda<br />
elbette bu işin can damarı<br />
olan Napoli’den çok özel bir<br />
fırın getirmiş. Türkiye’de çok<br />
nadir bulunan bu fırının<br />
en önemli özelliği 90 saniye<br />
kadar kısa bir zamanda<br />
damaklarda iz bırakan<br />
enfes Napolitan pizzalar<br />
pişirmesi…<br />
İtalyan, bir o kadar da Amerikan<br />
“Fast Casual” anlayışı ile lezzet severlere<br />
benzersiz deneyimler yaşatan restorannın<br />
İtalyan, bir o kadar da Amerikan karakteri<br />
sadece menüsüne yansımıyor; mekanın<br />
mimarisinden servisine, mutfağından<br />
masaları süsleyen detaylara kadar<br />
bütününde bu ruhu yaşıyor, kendinizi yurt<br />
dışındaymış gibi hissediyorsunuz.<br />
Mutfakta Murat Bozok imzası<br />
Spring Street Pizzeria’nın menüsünde<br />
İtalya’ya ve Amerika’ya gittiğinizde<br />
mutlaka tatmanız gereken en özel<br />
lezzetleri buluyorsunuz. Mutfaktaki<br />
ustalığını Türkiye’nin ve dünyanın<br />
ünlü şeflerinden Murat Bozok’a<br />
emanet eden Spring Street Pizzeria’da<br />
çorbalardan başlangıçlara, salatalardan<br />
makarnalara, tavuk kanatlarından panini<br />
sandviçlere, pizzalardan calzoneler ve<br />
tatlılara kadar oldukça zengin çeşitler<br />
yer alıyor. Asıl kahramanı Napoli işi<br />
pizzaları olan restoranda yenen enfes<br />
pizzaların lezzetini tam anlamıyla<br />
İstanbul’da yaşatıyor. Napoli, pizzanın<br />
ilk doğduğu yani bu lezzet kültürünün<br />
ana merkezi olarak bilinir. Hamurundan<br />
mayasına, ağızda keyifle dağılan<br />
kabarık kenarlarından taze ve kaliteli<br />
malzemelerine pizzanın en iyi ve en<br />
ideal lezzetini sergiler. Napoli pizzasının<br />
karakterini oluşturan diğer özellikler ise<br />
üzerinde peynirden çok sos olmasıdır.<br />
Ayrıca ortası da biraz ıslak bırakılır ve<br />
sosla peynirin enfes harmanını yaşatır.
hotel restaurant<br />
110 & hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Bodrum’un yeni tadı<br />
Tatlıcı<br />
Sağlıklı beslenmeyi tercih<br />
edenlerin Bodrum’daki yeni<br />
adresi Tatlıcı, misafirlerini<br />
tatlı bir gülümse ile uğurluyor.<br />
Katkı maddeleri, kimyasal ürünler,<br />
tatlandırıcılar ve gıda boyaları gibi<br />
maddeleri kullanmadan doğal, el<br />
yapımı, kaliteli malzemeler ile lezzetli<br />
tatlı ve pastalar üreten atölye Tatlıcı,<br />
sağlıklı beslenmeyi tercih eden ve tatlı<br />
sevenlere Bodrum’da üç farklı mekan<br />
da hizmet veriyor. Her biri birbirinden<br />
farklı lezzetlerini tadan misafirler ise<br />
mekandan tatlı bir gülümseme ile<br />
ayrılıyor.<br />
Merkezi Bitez<br />
Merkezi Bodrum Bitez’de yer alan<br />
Tatlıcı’da menüsünde yer alan, Belçika<br />
çikolatalı profiterol, yıldız anason ile<br />
demlenmiş vişne soslu damla sakızlı<br />
muhallebi, yaban mersini, vişne soslu<br />
ve limon soslu cheesecake, diyet<br />
yapanlar için badem sütü ile demlenen<br />
chia pudingi, yoğun kakaolu vegan kek<br />
ve diğer tüm ürünlerini kahve ve çay<br />
eşliğinde tadabiliyorsunuz.<br />
Bodrum’da üç şubesi var<br />
Sultans of the Dance - Dansın<br />
Sultanları’nda dansçı olarak tanışan<br />
ve İstanbul’da kariyerlerine birçok<br />
projelerde devam eden Karpat Deviren<br />
ve Emre Çelik tarafından hayata geçirilen<br />
Tatlıcı, ilk olarak Yalıkavak’ta Eski Moda<br />
içinde açıldı. Şu an Bodrum’da 3 şubesi<br />
bulunan Tatlıcı’da tadılan tatlar aynı<br />
zamanda Tatlıcı’nın sahibi olan Karpat<br />
Deviren’e ait. Tatlıcı’da özel sipariş<br />
üzerine düğün, doğum günü pastaları<br />
gibi tasarlanabiliyor ve butik yapımı, katkı<br />
maddesiz özel tatları ile her damağa<br />
hitap edebiliyor.
Bodrum’da<br />
eğlencenin yeni adresi<br />
29 Food<br />
Bar<br />
Bu yazın en gözde<br />
mekânı 29 Food<br />
Bar, Bodrum’daki<br />
eğlence anlayışına<br />
yepyeni bir soluk<br />
getiriyor. DJ<br />
performanslarıyla<br />
29 Food Bar,<br />
haftanın her gününe<br />
farklı bir ritim<br />
kazandırıyor.<br />
29’un kusursuzluk anlayışıyla hizmet sunan<br />
29 Food Bar, bu yaz sezonunda Bodrum<br />
Yalıkavak Palmarina’da gece hayatının<br />
nabzını tutuyor. Şık dekorasyonu, lezzetli<br />
atıştırmalıkları ve müzikleriyle 29 Food Bar,<br />
açıldığı günden bu yana haftanın her günü<br />
kaliteli eğlenceye ev sahipliği yapıyor.<br />
7 Eylül’e kadar her Perşembe DJ<br />
Mahmut Orhan’ı ağırlıyor<br />
Eşsiz ambiyansıyla kısa zamanda Bodrum’un<br />
en popüler mekanlarından olan mekan, 7<br />
Eylül’e kadar her Perşembe DJ Mahmut<br />
Orhan’ı ağırlıyor. Performansları ile kendi<br />
müdavim kitlesi olan DJ Mahmut Orhan, yaz<br />
boyunca Perşembe akşamları eğlenceyi doruğa<br />
taşıyacak. DJ Melon, her Cuma ve Cumartesi<br />
gecesi müzikleri ile hafta sonu eğlencesini<br />
başlatırken, Pazar akşamları DJ kabinini<br />
Cüneyt Öztürk’e devrediyor. Cüneyt Öztürk, 9<br />
& 16 Temmuz ve 6 Ağustos Pazar günleri özel<br />
setleri ile 29’da eğlencenin ritmini yükseltecek.<br />
Keyifli yemek ve<br />
eğlenceyi bir arada<br />
sunan 29 Food Bar,<br />
Türkiye’nin önde gelen<br />
DJ’lerinin yanı sıra<br />
yaz boyunca sürpriz<br />
isimleri de ağırlamaya<br />
hazırlanıyor.
112<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
mekan<br />
Çırağan<br />
Sarayı’nın<br />
yazlık mekanı<br />
Bosphorus Grill<br />
açıldı<br />
Çırağan Palace Kempinski<br />
İstanbul’un Boğaz’ın tam üzerinde<br />
yer alan yazlık mekanı Bosphorus<br />
Grill, yenilenen konseptiyle öğle<br />
ve akşam yemekleri için bu yaz da<br />
şehrin en iddialısı!<br />
İstanbul’un ve ışıklarının doyasıya izlendiği, çeşit<br />
çeşit ızgara etleri ve balıklarıyla meşhur mekan,<br />
yaz akşamları boyunca zengin à la carte menüsü<br />
ile Boğaz’ın enfes manzarası eşliğinde konuklarını<br />
bekliyor. Misafirlere geldikleri anda masaya özel<br />
olarak servis edilen iştah açıcı mezeler, ara sıcaklar,<br />
usta şefler tarafından taptaze ve sıcacık hazırlanan<br />
kebap ve döner çeşitleri, ızgara etler ve balıklar<br />
ana yemekler için sunulan birkaç enfes lezzet<br />
seçeneğinden sadece bazıları. Tüm bunların yanı sıra<br />
birbirinden leziz mantı çeşitleri ve peynirli, pastırmalı,<br />
ıspanaklı, patatesli gözlemeler gibi geleneksel Türk<br />
mutfağından sevilen lezzetler de misafirlerin damak<br />
ziyafetini süslüyor. Şık sunumlarla enfes ev yapımı<br />
tatlılar ve yaz mevsimine özel meyveler ise gecenin<br />
son dokunuşu oluyor.<br />
Hem ferahlamak hem lezzet için…<br />
Ayrıca Bosphorus Grill, zengin atıştırmalıkları ve<br />
kokteylleri ile İstanbul’un sıcağından kaçıp püfür püfür<br />
esen konumuyla hem ferahlamak hem de leziz bir öğle<br />
yemeği yemek isteyenlerin de uğrak mekanı oluyor.<br />
Misafirler öğle yemeği için özel hazırlanan zengin à la<br />
carte menüden çeşit çeşit hamburger, pizza, salata,<br />
sandviç gibi atıştırmalıkların yanı sıra; et ve balık<br />
çeşitleri, ev yapımı nefis tatlı ve dondurma çeşitlerine<br />
kadar birçok lezzetten sipariş ederek Boğaz’ın keyfini<br />
çıkartabiliyor.
Hem<br />
damağınıza<br />
hem ruhunuza<br />
hitap eden bir<br />
mekan<br />
Bodrum<br />
Pier<br />
Milta Bodrum Marina’da<br />
yer alan Bodrum<br />
Pier, etkileyici Kale<br />
manzarası ve canlı müzik<br />
performanslarıyla 12 ay<br />
boyunca misafirlerinin<br />
ruhuna, seçkin menüleri<br />
ile de damağına hitap<br />
ediyor.<br />
Bodrum, yaz sezonunda ağırladığı 2<br />
milyon yerli, 800 bin yabancı turist<br />
ile Türkiye’nin en gözde turizm<br />
merkezlerinden biri. Bodrum’un en<br />
güzel noktası Milta Bodrum Marina’da<br />
yer alan, yerli yabancı pek çok turistin<br />
uğrak noktası olan Bodrum Pier,<br />
seçkin menüleri, birbirinden ünlü<br />
sanatçıların canlı performanslarıyla bu<br />
yaz müşterilerine unutulmaz saatler<br />
yaşatmayı vaat ediyor.<br />
Kale manzarası eşliğinde yemek<br />
Toplu yemek sektöründe Türkiye’nin ilk<br />
üç markası arasında yer alan Parıltım<br />
bünyesindeki Bodrum Pier, etkileyici<br />
Kale manzarasına karşı keyifle yemek<br />
isteyenler için ideal bir ortam oluşturuyor.<br />
Bodrum Pier’in işletmecisi Zeynep Eşiyok,<br />
12 ay boyunca hizmet veren restoranda<br />
misafirlerin hem ruhuna hem de<br />
damağına hitap ettiklerini söyledi. Kışın<br />
100, yazın 200 kişilik kapasiteye sahip<br />
Bodrum Pier’in menüsünün, Şef Ahmet<br />
Yavuz tarafından özenle oluşturulduğunu<br />
kaydeden Eşiyok; “Alakart menümüzün<br />
yanı sıra gruplar için hazırlanan özel fix<br />
menülerle de mekanımız, Bodrum’da yer<br />
alan şirketlerin göz bebeği haline geldi”<br />
dedi.<br />
Havuz partisi de var bayi<br />
toplantısı da...<br />
Zeynep Eşiyok, isteyenlerin gündüzleri<br />
havuz başında, şık bir ortamda,<br />
isteyenlerin akşam canlı müzik<br />
performanslarıyla, Bodrum Pier’de keyifli<br />
vakit geçirebileceklerini kaydetti. Eşiyok,<br />
“Parıltım’ın bünyesinde olmanın verdiği<br />
avantajla catering hizmeti verebilme<br />
yeteneğine de sahibiz. Bodrum Pier<br />
ayrıca, havuz partileri, düğün nişan<br />
organizasyonları, mezuniyet törenleri,<br />
doğum günü partileri, bayi toplantıları gibi<br />
etkinlikler için de ideal bir mekan” dedi.
hotel restaurant<br />
114 & hi-tech<br />
dekorasyon<br />
Düşlediğiniz<br />
yaz bahçeleri<br />
Seramiksan’dan<br />
Sıcak yaz günlerinde en çok zaman geçirilen<br />
balkon, bahçe, teraslar Seramiksan ile<br />
davetkar mekanlara dönüşüyor…<br />
Yazın dinamik ruhundan esinlenen Seramiksan, dış<br />
yaşam alanlarında da doğanın içinde yaşıyormuş hissi<br />
verecek birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Balkon,<br />
bahçe ve teraslar huzur veren ve dinlendirici tasarımlarla gün<br />
boyu zaman geçirilen keyifli yaşam alanları oluyor.<br />
Ferah, doğal renkler<br />
eramiksan Garden serisi sade motifi ile ferah, doğal<br />
renkleriyle de dingin bir atmosfer sunuyor. Seramiksan’ın<br />
Garden serisi ile evinizin bahçesinde, yazlık mekânlarınızda<br />
aradığınız doğallığı yaşatabilirsiniz.<br />
Doğal mermer, bahçe taşı görünümü ve dokusunun seramiğe<br />
işlendiği Seramiksan Molivos serisi doğayı dış yaşam<br />
alanlarına taşıyor. Tarz mekanlar isteyenler estetik görünümü<br />
ve ferahlatıcı etkisiyle Molivos serisini tercih ediyor.<br />
Doğanın içinde yaşıyormuş gibi…<br />
Ahşabın en doğal görünümünün yansıdığı Seramiksan Teak<br />
serisi doğanın içinde yaşıyormuş hissi vererek keyifli yaşam<br />
alanları yaratıyor. Akçaağaç, ceviz ve venge olmak üzere üç<br />
farklı renk alternatifi bulunan seri ahşabın çarpıcı güzelliğini<br />
ve sıcaklığını dış yaşam alanlarında da yaşatıyor.
116<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Mitsubishi Electric’ten yeni nesil<br />
akıllı otomasyon çözümleri<br />
Elektrik, elektronik ve otomasyon<br />
sektörlerinin öncü markası Mitsubishi<br />
Electric, yeni nesil frekans inverterleri<br />
ile tesislere ve projelere akıllı otomasyon<br />
çözümleri sunuyor.<br />
Yanspot: Yüzde 60’a varan enerji tasarrufu<br />
ve 10 yıldan fazla hizmet ömrü ile dikkat<br />
çeken Mitsubishi Electric frekans inverterleri,<br />
işletme maliyetlerini ciddi oranda azaltıyor.<br />
Minimum duruş süresi ve maksimum sistem<br />
kullanılabilirliği ile öne çıkan mekanik dostu<br />
frekans inverterleri, üst düzey güvenlik<br />
avantajının yanı sıra kolay ve hızlı kurulum<br />
imkanı tanıyor. Mitsubishi Electric’in Sanayi<br />
4.0’a uyumlu yeni ürünü “Panolu Inverter<br />
Çözüm Platformu” ise yeni nesil otomasyon<br />
ürünlerini tek çatı altında toplayarak<br />
endüstriyel tesislere ve alt yapı projelerine<br />
kısa sürede devreye alma imkanı tanıyor.<br />
Üstün teknolojisi, çevreci yaklaşımı<br />
ve pek çok farklı sektöre yönelik<br />
yüksek kaliteye sahip inovatif<br />
çözümleri ile tanınan Mitsubishi Electric,<br />
fabrika otomasyon sistemlerinin<br />
önemli bir bileşenini oluşturan frekans<br />
inverterleri ile her türlü ihtiyaca uygun<br />
akıllı çözümler sunuyor. 30 yıldan<br />
fazla süredir dünya çapında satılan 20<br />
milyonu aşkın cihazla ve ayda 80 bin<br />
adet üretim kapasitesi ile dünyanın en<br />
çok driver üretimi yapan üreticilerinden<br />
biri konumunda olan Mitsubishi Electric,<br />
sürekli olarak değişken hızlı sürücü<br />
teknolojisine yenilikler sağlıyor. Yeni nesil<br />
64 bit RISC işlemciler, gelişmiş yazılım<br />
modelleri ve en modern güç elektroniği<br />
teknolojisi, bugünün Mitsubishi Electric<br />
değişken hızlı sürücü çözümlerini güçlü<br />
ve kullanımı kolay çözümler haline<br />
getiriyor. Mitsubishi Electric, farklı pazar<br />
ve müşterilerin özel ihtiyaçlarına yönelik<br />
olarak yenilikçi, esnek ve güvenilir sürücü<br />
çözümleri sunuyor.<br />
Yüzde 60’a varan enerji tasarrufu<br />
Mitsubishi Electric inverterleri, minimum<br />
güç tüketimi ile maksimum sürücü<br />
kapasitesi kullanımı sağlayarak gerçek
enerji tasarrufu sunuyor. Manyetik akı<br />
optimizasyonu, bağlı motorun yalnızca<br />
optimum verimlilik için gerekli tam<br />
manyetik akı miktarını almasını sağlıyor.<br />
Motorlar normalde bir gerilim/frekans<br />
kontrol sistemi kullandığı için bu<br />
durum özellikle düşük hızlarda önem<br />
kazanıyor. Geleneksel şebekeden elektrik<br />
kullanımına kıyasla yüzde 60’lara varan<br />
oranda tasarruf sağlayarak sistemin<br />
işletme maliyetlerini en aza indiriyorlar.<br />
10 yıldan fazla hizmet ömrü<br />
Mitsubishi Electric frekans inverterleri,<br />
güvenilirlikleri ve uzun ömürlü olmaları<br />
açısından sektörde tanınırlığı en yüksek<br />
ürünler arasında yer alıyor. Oldukça<br />
yüksek performanslı, ısıya dayanıklı<br />
kapasitörler, yalıtımlı yataklara sahip<br />
fanlar ve özel yağlama gresleri sayesinde<br />
tüm seriler 10 yıl üzerinde bir hizmet<br />
ömrü sunuyor. Soğutulan hava akışı,<br />
elektronik ekipmanlara değil, yalnızca<br />
ısı soğutucularına temas ediyor. Böylece<br />
ekipmanlar üzerinde toz veya kir<br />
birikmiyor. Tek veya çok katlı verniğe<br />
sahip elektronik kartlar, aşırı kirli<br />
ortamlara karşı çok iyi korunuyor. Bu da<br />
hizmet ömrünü artıran başka bir özellik<br />
olarak öne çıkıyor.<br />
Minimum duruş süresi, maksimum<br />
sistem kullanılabilirliği<br />
İşletim koşullarında bir kötüleşme<br />
olması ya da bir arıza beklenmesi<br />
durumunda, sistem açık metin iletileri<br />
göndererek ya da bunları daha üst<br />
seviyedeki sistemlere ileterek önleyici<br />
birtakım tedbirler alınması için<br />
tavsiyelerde bulunuyor. Bu bakımdan,<br />
bakım personelinin arızaları belirlemek<br />
için özel bir diagnostik uzmanlığına<br />
sahip olmalarına gerek kalmıyor. Bakım<br />
personeli sürücü iletilerini görebiliyor,<br />
gerekli aksiyonları alabiliyor ve gereken<br />
tüm bakım çalışmalarını planlayabiliyor.<br />
Bunun sonucunda, duruş süresi minimize<br />
edilirken, sistem kullanılabilirliği<br />
maksimize ediliyor ve maliyette düşüş<br />
sağlıyor. Bu özelliğin net sonucu olarak,<br />
kritik unsurlar için sistem bakımı<br />
önceden planlanabiliyor ve daha uzun<br />
servis ömrü sağlanıyor.<br />
Yüksek performans ve parça ömrü<br />
sağlayan güvenlik fonksiyonu<br />
Tüm serilerde, EN 61800-5-2’e SIL2<br />
standartlarına uygun “Güvenli Tork<br />
Kapalı” fonksiyonu, motoru beslemeden<br />
ayıran ve beklenmeyen bir yeniden<br />
başlatmayı engelleyen standart bir<br />
fonksiyon olarak bulunuyor. Böylelikle ani<br />
gelişen, riskli durumlarda motor duruşa<br />
geçiyor. Kontaktörlü geleneksel teknoloji<br />
ile karşılaştırıldığında bu entegre<br />
edilmiş güvenlik fonksiyonu; donanım,<br />
kablolama ve bakım işlemlerini azaltarak<br />
daha yüksek performans ve parça ömrü<br />
sağlıyor.<br />
Kolay ve hızlı kurulum<br />
Tüm frekans inverterleri kolay kullanım<br />
ve yapılandırma ile optimize edilmiş<br />
kontrol ve veri yönetimi olanakları<br />
sunuyor. Entegre kontrol terminalleri,<br />
tek tuşla dijital arama, kopyalama<br />
fonksiyonlu çoklu dil kontrol paneli ve<br />
net hata mesajı ekranları, güncel sürücü<br />
durumu hakkında anında anlaşılır bilgi<br />
sağlıyor.<br />
Mitsubishi Electric’ten Sanayi 4.0’a<br />
uyumlu yeni ürün<br />
İleri otomasyon sistemleriyle dünya<br />
genelinde üreticiler tarafından tercih<br />
edilen teknoloji öncüsü Mitsubishi<br />
Electric, Sanayi 4.0’a uyumlu yeni ürünü<br />
“Panolu Inverter Çözüm Platformu”nu<br />
kullanıcılarına sunuyor. Türk sanayisine<br />
yüksek katma değerli ileri teknoloji<br />
otomasyon çözümleri sağlayan Mitsubishi<br />
Electric, “Panolu Inverter Çözüm<br />
Platformu” ile yenilikçi otomasyon<br />
sistem çözümlerini tek çatı altında<br />
topluyor. Dış kabini Türkiye’de üretilecek<br />
platform, endüstriyel tesislere ve alt yapı<br />
projelerine kısa sürede devreye alma<br />
imkanı sunuyor.
118<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Sistem 9<br />
Digital Signage’nın nereye<br />
gittiğini araştırdı Dijitalleşme 10<br />
konuda yarar sağlıyor.<br />
Dünyada “Digital Signage”, Türkiye’de ise<br />
Sistem 9’un “Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />
Ekranları” adıyla yaygınlaştırdığı sistem, son<br />
yıllarda hızlı bir büyüme kaydetti. Dünyada<br />
henüz genç bir sektör olan bu alan birçok<br />
sektöre sayısız yararlar sağlıyor. Sistem 9<br />
yönetimi, bu yararları 10 madde altında özetledi.<br />
Türkiye’de “Dijital Yayın ve<br />
Bilgilendirme Ekranları” olarak<br />
yaygınlaşan Digital Signage,<br />
hemen hemen her alan ve sektörde<br />
kullanılabilen yeni nesil bir yayın,<br />
reklam, duyuru ve bilgilendirme<br />
sistemidir. Kurum ve kuruluşların<br />
hedef kitlelerine tanıtım ve bilgilerini,<br />
fotoğraf, dijital afişler, videolar ve<br />
etkileyici sloganlarla LED ekranlar<br />
üzerinden yapıyor. Günümüzde “Dijital<br />
Yayın ve Bilgilendirme Ekranları”<br />
alanı hızla gelişiyor. Markets &<br />
Markets’in yaptığı araştırmaya<br />
göre, 2015 yılında pazarın hacmi<br />
16,8 milyar dolar seviyesindeydi. Bu<br />
hacmin 2022’ye kadar yüzde 62’lik<br />
bir büyümeyle 27,3 milyar dolara<br />
yükseleceği tahmin ediliyor. Her<br />
ölçekteki kurum ve kuruluşa “Geleceğe<br />
Taşıyan Dijital Çözümler” ilkesiyle<br />
hizmet veren Sistem 9’un Pazarlama<br />
ve Kurumsal İletişim Müdürü Harun<br />
Akol, böylesine hızlı büyümenin<br />
nedenlerini şöyle açıklıyor: “Sistem<br />
tüketici deneyimini en üst düzeye<br />
çıkarabilecek bir güce sahip. Sistemin<br />
özellikle teknoloji odaklı etkileşim<br />
sağlaması gibi avantajlarından dolayı<br />
da kullanıcılarının beğenisini topluyor.<br />
Tüm bu özellikler Dijital Yayın ve<br />
Bilgilendirme Ekranlarının hızla<br />
büyümesine yol açıyor.”<br />
Dijital ekranların 10 avantajı<br />
Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />
Ekranlarının (Digital Signage) her<br />
ölçek ve her sektördeki kuruluşa<br />
çeşitli avantajlar sunduğunu<br />
vurgulayan Sistem 9 Pazarlama ve<br />
Kurumsal İletişim Müdürü Harun<br />
Akol, konuyla ilgili olarak şu bilgileri<br />
veriyor: “Yapılan araştırmalar dijital<br />
ekranlarda gösterilen bilgi, duyuru ve<br />
reklamların geri dönüş oranı yüzde 83<br />
olarak ölçülüyor. Dijital ekranlardaki<br />
içerikler satışları ortalama olarak<br />
yüzde 29 artırıyor. Bu ekranlar,<br />
müşteri sadakatini yüzde 46, müşteri<br />
memnuniyetini ise yüzde 46 çoğaltıyor.<br />
Toplam satış hacminde yüzde 31,8’lik<br />
yükselişe neden olurken, tekrar satın<br />
almalarda da yüzde 32,8’lik artışlar<br />
getiriyor. Dijital Yayın ve Bilgilendirme<br />
Ekranları mağaza içi trafiği yüzde 32,8<br />
artırıyor. Müşterilerin mağaza içindeki<br />
kalış süresini yüzde 30 artırırken,<br />
ödeme öncesi kuyruklarda algılanan<br />
bekleme süresini ise yüzde 35 azaltıyor.<br />
Dijital ekranların marka farkındalığı<br />
üzerindeki etkisi yüzde 47,7 olarak<br />
ortaya çıkıyor. Müşterilerinin yüzde<br />
59’nun ekranlarda gösterilen reklam<br />
hakkında ayrıntılı bilgi talep ettiği<br />
gözlendi. Digital Signage güvenlikle<br />
ilgili iletişim bilgilendirmelerinde iş<br />
yeri kaza oranlarını yüzde 20 azaltıp,<br />
çalışanların üretkenliğini de yüzde 20<br />
artırıyor.”
Neden<br />
Isı Pompası?<br />
Isı pompası cihazları çok farklı<br />
kapasitelerde mevcut olup, her<br />
boyuttaki bina için ısıtma, soğutma ve<br />
sıcak su imkanı sağlar. Isı pompaları<br />
bunu yaparken doğadaki enerjiden<br />
(dış hava, toprak, deniz, yeraltı suyu<br />
gibi) faydalanarak çalıştığından çok<br />
daha az enerji harcar. Her boyutta bina<br />
için tasarlanabilir. Gelişen teknoloji<br />
sayesinde, doğru kurgulanıp seçildiğinde,<br />
-20c dış hava koşullarında dahi<br />
verimli ısıtma ve sıcak su sağlayabilir.<br />
Her tip bina için, soğutma grubu ile<br />
soğutup kazan ile ısıtmak yerine tek<br />
bir ısı pompası ile ısıtıp soğutmak,<br />
tüm Dünya da gittikçe artan bir<br />
uygulamadır. Isı pompaları deniz ve yer<br />
altı suyu, ya da toprak kaynaklı olarak<br />
kurgulanabildiklerinde çok daha yüksek<br />
oranda verim sağlayabilirler. Bu konuda<br />
Türkiye’de her tip uygulamanın yapılmış<br />
çalışan örnekleri bulunmaktadır.<br />
Enerji Verimliliği: Ayrı kazan ve soğutma<br />
cihazı yerine tek bir cihaz olarak<br />
çalıştığında toplam harcadığı enerji daha<br />
azdır. AVM’lerde her mağaza için ayrı<br />
cihaz kullanıldığında cihazlar arasında<br />
ısı geri kazanımı sağlar. % 100 taze hava<br />
çözümlerinde çok yüksek verimlilikte<br />
çalışır. Sıcak su üretiminde özellikle ılık<br />
havalarda çok yüksek verimde çalışır.<br />
Mimaride Esneklik: Farklı ünitelerde çok<br />
geniş bir iç ünite seçeneği olduğundan,<br />
her mekana uygun bir iç ünite tipi<br />
mevcuttur. Mimari ihtiyaca uygun olarak<br />
kolayca uygulanabilir. Doğru sistem<br />
kurulumu ile her kullanıcı bağımsız<br />
olarak ısıtma ve soğutma yapabilir.<br />
Düşük Yatırım ve Bakım Maliyeti:<br />
Yatırımcı açısından değerlendirildiğinde<br />
ise ana cihazların kullanıcılar tarafından<br />
alınıyor olması mekanik olarak ilk<br />
yatırımda %50’nin üzerinde tasarruf, satış<br />
ve kiralamada da avantaj sağlar. Uzun<br />
ömürlü düşük bakım maliyetine sahip<br />
sistemlerdir.<br />
Güvenilir Teknoloji: Türkiye ve Dünya’da<br />
denenmiş ve uzun yıllardır kullanılan bir<br />
teknolojidir. Türkiye’de toprak kaynaklı,<br />
deniz ve göl kaynaklı, yer altı suyu ile<br />
çalışan birçok uygulama mevcuttur. Hatta<br />
Avrupa’nın en büyük yer altı suyu kaynaklı<br />
uygulaması, Avrupa’nın 5. büyük toprak<br />
kaynaklı uygulaması ve Avrupa’nın en<br />
büyük deniz kaynaklı uygulamalarından<br />
bir kısmı Türkiye’de çalışmaktadır.<br />
Geniş Cihaz Seçim İmkanı: Isı<br />
pompası, tek bir cihaz tipi değildir. 1 kw<br />
kapasiteden 10,000 kw kapasitelere kadar<br />
çok farklı tipte ve boyutta birçok farklı ısı<br />
pompası cihazı mevcuttur. Önemli olan<br />
her tip bina için uygun ısı pompası sistem<br />
ve modellerinin seçilerek uygulanmasıdır.<br />
En çok kullanılan cihazlardan bir kısmı<br />
şunlardır;<br />
VRF ısı pompaları: Mitsubishi Heavy, yeni<br />
KXZ Serisi<br />
Değişken üfleme sıcaklığı kontrolü ile<br />
%34’e varan enerji tasarrufu ve optimize<br />
edilmiş kompresör motor dizaynı ile<br />
yüksek verim sağlıyor. Yeni su soğutmalı<br />
KXZW serisi ise yüksek katlı binalar için<br />
enerji verimliliği yüksek klima çözümleri<br />
sunuyor.<br />
Paket Klima ısı pompaları: LENNOX, yeni<br />
ENERGY Serisi<br />
Frekans kontrollü kompresör<br />
teknolojisini kullanan LENNOX yeni<br />
“ENERGY” serisi paket klima üniteleri,<br />
Eurovent A sınıfı enerji verimliliğine<br />
sahiptir. Tek bir paket cihaz ile tüm<br />
soğutma, ısıtma, havalandırma ve<br />
filtrasyon ihtiyacına çözüm sunar.<br />
Su ve Toprak kaynaklı ısı pompaları:<br />
Climate Master, Tranquility Serisi<br />
Amerikan ARI standart sertifikasına sahip<br />
Climate Master ısı pompaları, özellikle<br />
AVM lerde yüksek verimde çözümler<br />
sağlamaktadır.
hotel restaurant<br />
120 & hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Bosch Termoteknik<br />
yoğuşmalı kombide gene pazar lideri<br />
Termoteknik iş kolunda dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şirketleri arasında<br />
yer alan Bosch Termoteknik, Manisa fabrikasında gerçekleştirdiği, Bosch ve<br />
Buderus markalı yoğuşmalı kombi üretimleri ile sektördeki liderliğini koruyor.<br />
İngiliz BRG Building Solutions<br />
firması tarafından <strong>2017</strong> yılında<br />
Avrupa Isıtıcı pazarına ilişkin<br />
olarak yayımlanan raporuna göre<br />
Bosch Termoteknik, yoğuşmalı<br />
kombi kategorisinde Bosch ve<br />
Buderus markalarıyla pazarda<br />
liderliği elinde bulunduruyor. Bosch<br />
2016 yılı genelinde sektörde birinci<br />
olurken, Buderus ise ikincilikle onu<br />
takip etti.<br />
25 yılda 6 milyon kombi<br />
üretti<br />
Bosch Termoteknik, 2016 yılında 700 bin adet<br />
kombi üretimiyle tarihi bir rekor kırdı. Bosch’un<br />
dünyadaki en büyük kombi üretim merkezi olan<br />
Manisa Fabrikasında 25 yılda üretilen kombi sayısı<br />
6 milyon adedi aştı. Bosch Termoteknik’in Manisa<br />
Fabrikası, 2016 yılında 700 bin adetle tarihinin en<br />
yüksek kombi üretimini gerçekleştirdi. 2016 yılında<br />
rekorlarına bir yenisini ekleyen Manisa Fabrikası,<br />
böylece ‘üretim üssü’ unvanını da pekiştirdi. 25<br />
yıldır faaliyet gösteren fabrikada kurulduğundan<br />
bu yana üretilen cihaz sayısı ise 6 milyon âdeti aştı.<br />
Termoteknik iş kolunda dünya çapında öne çıkan<br />
tesisler arasında yer alan Bosch Ter-moteknik<br />
Manisa Fabrikası’nda, dünyanın dört bir yanındaki<br />
41 ülke için, 551 ayrı tip kombinin imalatı yapılıyor.<br />
Üretimde kullanılan ana komponent ve parçaların<br />
imalatı da fabrikada yapılıyor. Bu hammadde ve<br />
komponentlerin yaklaşık %70’i yerli yan sanayiden<br />
temin edilerek üretim gerçekleştiriliyor.
Turizmciler<br />
AR-VR’den nasıl<br />
yararlanmalı?<br />
Son zamanlarda Augmented Reality<br />
(AR: Artırılmış Gerçeklik) ve Virtual<br />
Realty (VR: Sanal Gerçeklik)<br />
sözcüklerini sıkça duyar olduk. İkisi<br />
de henüz emekleme aşamasında olan<br />
yeni teknolojiler, bunlara uygun cihaz<br />
fiyatlarının düşmesiyle birlikte kullanımının<br />
yaygınlaşarak turizm sektörünün önüne<br />
yeni fırsatlar çıkacağı belirtiliyor. TUYED<br />
yönetimi, bu fırsatlarından önce AR ve<br />
VR’nin ne olduğunu araştırıp özetledi.<br />
AR (Artırılmış Gerçeklik), bilgisayarla<br />
oluşturulan iyileştirilmiş görüntüleri, var<br />
olan bir gerçekliğin üzerine yerleştirip,<br />
bunlara etkileşim yeteneği katma<br />
teknolojisidir. Bu teknolojide, mobil cihazlar<br />
kullanılarak bir anlamda o görüntüler<br />
gerçek dünya ile harmanlanıyor. Artırılmış<br />
gerçeklik, akıllı telefonlar, tabletler<br />
gibi mobil cihazları kullanarak, gerçek<br />
dünyadan alınan dijital fotoğraf, grafik<br />
gibi nesneler üzerinde oynamalar yaparak<br />
yansıtıyor.<br />
VR (Sanal Gerçeklik) ise, gerçek hayatta<br />
bir ortamın veya durumun yapay, bilgisayar<br />
tarafından üretilen bir benzetim veya<br />
yeniden yaratılmasıdır. Bu teknolojide,<br />
gözlük takan kullanıcının, başta görme ve<br />
işitme duyularını uyarılarak, ona bir simüle<br />
gerçekliği yaşatılıyor. Sanal gerçeklik,<br />
tamamen üretilen ve yönlendirilen kendi<br />
gerçeğini yaratıyor. Bu iki teknoloji<br />
birbirinin tamamlayıcı mı yoksa rakibi mi?<br />
Uzmanlar bu soruya henüz net bir yanıt<br />
veremiyor. Yanıt net değil ama dünya devi<br />
şirketlerin her iki alandaki yatırımları<br />
net bir şekilde artıyor. İrili-ufaklı mevcut<br />
şirketlerin yanı sıra, günümüzün önde<br />
gelen Facebook, Snapchat ve WeChat gibi<br />
sosyal medya platformları VR’ı etkin şekilde<br />
kullanmaya hazırlanıyor.<br />
Pazarın hacmi büyüyecek<br />
Travel for Eyes, konuyla ilgili ‘Turizmde<br />
Sanal Gerçekliğin Yeri Var mı?’ başlıklı bir<br />
rapor hazırladı. TUYED yönetimi, söz konusu<br />
rapordan da yararlanıp AR ve VR’nin turizm<br />
sektörüne sunabileceği fırsatları araştırdı.<br />
Rapora göre, Samsung Gear, Microsoft<br />
HoloLens ile AR alanına yöneliyor. Dünya<br />
devi firmalar bu alanlara yönelik uygulama<br />
yazılımlarına hız veriyor. Araştırma şirketi<br />
Digi-Capital uzmanları, AR’ın 2021’de 108<br />
milyar dolar, VR’ın ise 83 milyar dolarlık bir<br />
pazar büyüklüğe ulaşacağını öngörüyor.Söz<br />
konusu uygulamalar gezgine, tatil merkezi<br />
seçiminden yol tarifine, gezilip görülecek<br />
cazibe merkezlerinden yemek yenebilecek<br />
yerlere kadar geniş yelpazede kılavuzluk<br />
yapıp bilgiler sunuyor. Önümüzdeki<br />
yıllarda piyasaya çıkacak yeni nesil cep<br />
telefonlarının, iki teknolojiye de uygun<br />
uygulamalarla donatılması bekleniyor.<br />
Böylece söz konusu uygulamaların<br />
kullanımı daha da yaygınlaşmış olacak.<br />
GfK uzmanlarından Paul Simpson, geçen<br />
yıl PlayStation VR’nin piyasaya çıkmasıyla<br />
birlikte bir şeylerin değişmeye başladığını<br />
belirterek “Microsoft’un HoloLens’in<br />
piyasaya sürmesi, dev şirketin AR yazılımına<br />
başladığını gösteriyor” diyor.<br />
Eyefor Travel Araştırmalar Merkezi<br />
Başkanı Alex Hadwick, AR ve VR piyasanın<br />
hala küçük olduğunu hatırlattıktan sonra<br />
“Şimdilik karşımıza sınırlı içerikler çıkıyor.<br />
Büyük şirketlerin çoğu bu alandaki<br />
yatırımlarını henüz tamamlamış değil.<br />
Dolayısıyla bu aşamada bir seyahat<br />
markasının ‘Hepsi içinde’ anlayışıyla<br />
ortaya çıkması için vakit henüz erken.<br />
Hem cihaz fiyatların giderek düşecek<br />
olması hem de bu alanda sunulacak olan<br />
imkânların genişleyecek olmasından dolayı<br />
önümüzdeki dönem turizm cephesinde ciddi<br />
değişimlere gebe” diye ekliyor.<br />
VR-AR’den yararlanmanın 10 püf noktası<br />
• Sanal gerçeklik gezginleri bir cihazla,<br />
gerçek dünyayı taklit eden bir ortamda<br />
dolaştırıyor. Siz de bu ortamı kontrollü<br />
olarak süsleyip tatilcilerin hayallerini<br />
zenginleştirin.<br />
• Orta vadede VR’yi tüketiciyle yüz yüze<br />
görüşüp onunla etkileşime geçebilecek<br />
şekilde geliştirin. Nesne değil, deneyim<br />
sattığınızı aklınızdan çıkarmayın.<br />
• Sanal gerçeklikte cihazların gezme<br />
deneyimini yok etmeyip, arttırdığı<br />
unutmayın.<br />
• Sanal gerçeklik, Michelin yıldızlı<br />
restoranın tadını veremez, ama siz<br />
gezginlerde bu deneyimi yaşama hissini<br />
uyandıracak hale getirebilirsiniz.<br />
• VR’nin içerik maliyetlerini düşürüp,<br />
içeriklerinizi de tatilciyi harekete geçirmeye<br />
teşvik edecek şekilde oluşturun.<br />
• Oluşturacağınız bilgilerin, destinasyondaki<br />
etkinliklerden satın alınabilecek özgün<br />
hediyelik eşyaya kadar ihtiyaç duyulan geniş<br />
bir yelpazeyi kapsamasına dikkat edin.<br />
• Sanal gerçekliği, destinasyonun sahip<br />
olduğu değerleri arttırmak için doğru<br />
kullanın.<br />
• Markanızı VR’ye uygun ürünler sunabilir<br />
hale getirin. Markanıza duyarlılık ve<br />
kapsayıcılığı eklemeyi de ihmal etmeyin.<br />
• VR veya AR uygulamalarınızı akıllı<br />
telefonlarda da kullanılabilecek şekilde<br />
geliştirin.<br />
• Sanal gerçekliğin, maddi veya fiziki<br />
engellerden dolayı seyahat edemeyenlere<br />
inanılmaz deneyimler sunduğunu aklınızdan<br />
çıkarmayın.<br />
Haber: TUYED
122<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
İmalat<br />
bedeli<br />
Yazar Thomas Charlton genellikle hatalı bir şekilde kullanılan “özgürlüğün bedeli sonsuz<br />
ihtiyattır” ifadesini ilk kullanan kişidir. Eğer su şartlandırma sektöründe çalışmış olsaydı, Thomas<br />
Charlton “imalatın bedeli sonsuz ihtiyattır” derdi. Soğutma kuleleri, kullanılmadıklarında tek bir<br />
yıl içinde 275 kg asılı kalan madde biriktirebildiğinden bu kavram için kusursuz bir somut örnek<br />
oluşturmaktadır. NCH Europe’un Su Şartlandırma İnovasyon Platformunun Pazarlama Müdürü<br />
olarak görev yapmakta olan Simona Vasilescu, bunun verimlilikten üretkenliğe kadar her şeyi<br />
olumsuz etkileyebilen çeşitli sorunlara neden olabileceğini belirtmektedir.<br />
Güvenlik en önemli sorunlardan<br />
biridir; çünkü soğutma kuleleri<br />
Legionella gibi patojenler için<br />
elverişli şartları sağlayabilir. Bu nedenle,<br />
çalışanların ve tesisin yakınlarında<br />
yaşayan halkın korunması için yeterli<br />
bir su şartlandırmanın uygulanması<br />
gereklidir. Suyun şartlandırılmasında<br />
gösterilen ihmalkârlık aşırı ve gereksiz<br />
elektrik kullanımı ile sonuçlanabilir.<br />
Soğutma kuleleriyle ilgili olarak düzenli<br />
bir şekilde ortaya çıkan sorunlarla<br />
baş etmek için atılması gereken ilk<br />
adım ne tür bir soğutma kulesine<br />
sahip olduğunuzun tanımlanmasıdır.<br />
Endüstriyel evaporatif kondenserlar<br />
ve çekişli soğutma kuleleri birbiriyle<br />
karıştırılmaktadır; ama ikisinin arasında<br />
çok belirgin bir fark bulunmaktadır.<br />
Çekişli soğutma kulelerinde, isminden<br />
de anlaşılacağı üzere, kulenin dışındaki<br />
hava bir hava girişinden içeri girer ve<br />
içerisinin soğutulması için kullanılır.<br />
Evaporatif kondenserlardaysa, bir tüp<br />
içinde bulunan gaz suyun üzerinden<br />
akıp yoğunlaşma yarattığı bir ısı<br />
transferi süreci ile soğutulur. Çekişli<br />
soğutma kuleleri, esasında, büyük<br />
hava yıkayıcılarıdır. Bu nedenle, en<br />
problemli konular su kaynağına giren<br />
dış kirleticilerden kaynaklanmaktadır.<br />
Dış soğutmaya dayanan bu tür büyük<br />
yapılarda, polen veya ince kum<br />
gibi taneciklerin sisteme girmesini<br />
engellemek imkânsızdır. Bu çözülmez<br />
maddeler sisteme bir kez girince,<br />
yüzeylere yerleştir ve tortu oluşturur.<br />
Buna cüruf bağlama adı verilir.<br />
Cüruf bağlama ile kışır oluşumunu<br />
birbirinden ayırt etmek önemlidir. Her<br />
ikisi de ekipman üzerinde tortu oluştursa<br />
da, ikisinin arasında farklı bir su<br />
şartlandırma çözümünün uygulanmasını<br />
gerektiren önemli bir fark bulunmaktadır.<br />
Sisteminizdeki ince kum çözünmez<br />
ve sonunda sisteminizi tıkayan ve<br />
sonrasında mikrobiyolojik cüruf<br />
bağlamayı hızlandıran bir çamur<br />
oluşturur. Oysa kışır oluşumu karbonat<br />
içeren su içinde kalsiyum iyonları<br />
mevcut olduğunda ortaya çıkar. Bunun<br />
sonucunda borular üzerinde kristaller<br />
oluşur ve bu kristaller arıtılana ve<br />
ortadan kaldırılana dek büyümeye<br />
devam eder ve verimliliği etkilerken,<br />
maddi masraflar oluşturur. Evaporatif<br />
kondenserlar benzer sorunlarla karşı<br />
karşıya kalır, ama bu sorunların etkisi<br />
farklıdır. Örneğin sülfat azaltan bakteriler<br />
kirlenme sürecinde su kaynağına<br />
karışırsa, bu tür bir soğutma kulesinde<br />
verimlilik üzerindeki etki çok hızlı bir<br />
şekilde hissedilir. Su demir borulardan<br />
akarken, bakteriler yüzeyi esir alır ve<br />
sülfit tozu tortuları oluşturmaya başlar.<br />
Bu tortular korozyonu hızlandırır<br />
ve sistemin mikrobiyolojik kaynaklı<br />
korozyonun kurbanı olmasına neden olur.<br />
Zararlı kirleticilerin gelişimini önlemek<br />
için suyun şartlandırmasının sihirli bir<br />
formülü veya bir sırrı bulunmamaktadır.<br />
Bu kimyayla ilgilidir. Kullandığınız<br />
soğutma kulesini anlamak ve onu<br />
bekleyen sorunları tanımlamak sizin<br />
inhibitörler veya öldürücü biyositler<br />
gibi en uygun kimyasalların doğru<br />
dozunu tanımlayabileceğiniz için, sizin<br />
bu sorunları çözmeye hazır olduğunuz<br />
anlamına gelir. İşte bunun için NCH<br />
Europe gibi bir şirketle çalışmanız işinizi<br />
kolaylaştırır. Bizim su şartlandırma<br />
çözümlerimiz tamamen bireysel<br />
sistemlerinin benzersiz ihtiyaçlarına<br />
cevap vermektedir. Bununla beraber, biz<br />
izleme ve bakım süreçlerine kesintisiz bir<br />
destek vermekteyiz. Soğutma kulenizde<br />
dolaşmakta olan sudan düzenli olarak<br />
numune alınması ve test edilmesi bizim<br />
sizi potansiyel sorunlarınızın önünde<br />
tutmamıza olanak verir. Her şeyin temiz,<br />
güvenli ve iyi çalışır durumda tutulması<br />
için sabit bir takip ve sonsuz bir ihtiyat<br />
gereklidir. Bunun boş ve sancılı bir<br />
hayal olduğunu düşünebilirsiniz. Su<br />
arıtımı ihmal ederseniz karşılaşacağınız<br />
kesintiler ve maliyetler kadar acı<br />
verirsiniz.
Yiğit Genç<br />
Panasonic Eco Solutions<br />
Türkiye Proje Satış<br />
Müdürlüğü<br />
Yangın Alarm Sistemleri<br />
Satış Sorumlusu<br />
Yangın algılama<br />
sistemleri hayat<br />
kurtarıyor<br />
İster konut ister ofis ya da otel gibi ticari<br />
binalar olsun, tüm yaşam alanlarında<br />
insan güvenliği en öncelikli konu. Bu<br />
noktada özellikle yangın ve benzeri<br />
risklere karşı gerekli güvenlik önlemlerini<br />
almak gerekiyor. Bu önlemlerin başında<br />
ise yangın algılama sistemleri ilk akla<br />
gelenler. Dünyaca ünlü Japon markası<br />
Panasonic, şimdi entegre güvenlik<br />
çözümleri ile Türkiye pazarına güvenli ve<br />
tam entegre çözümler sunuyor.<br />
Güvenlik sektöründe ürünler 3<br />
segmente ayrılıyor…<br />
Piyasa 3 segmentten oluşuyor; alt<br />
segment, orta segment ve üst segment.<br />
Alt segmentte, çalışıp çalışmadığı belli<br />
olmayan düşük kaliteli ürünler söz<br />
konusu. Orta segment, alım gücü belli<br />
bir limitte olan müşterilere hitap ediyor.<br />
Üst segment ise güvenlik ve kalitenin<br />
üst düzey olduğu projelerde kullanılıyor.<br />
Panasonic ürünleri de bu son grupta…<br />
Dünya sınıfı koruma…<br />
Yüksek doğruluk performansıyla başarısı<br />
dünyada birçok endüstride kanıtlanan<br />
Panasonic Yangın Algılama Sistemleri,<br />
30 yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı<br />
koruma sunuyor. Yangına karşı doğru<br />
zamanda doğru alarmın yanı sıra<br />
yangına yol açabilecek durumları da<br />
önceden bildirmek üzere tasarlanmış<br />
teknolojisiyle ürünler, tüm binalar için<br />
gereken güvenlik ve emniyeti profesyonel<br />
çözümlerle buluşturuyor. Panasonic<br />
Yangın Alarm Sistemleri, hem kontrol<br />
panellerinde hem de dedektörlerde ileri<br />
teknolojilerin kullanılması sayesinde,<br />
yüksek güvenirliliğin yanı sıra yanlış<br />
alarm sayısında azalmayı da garanti<br />
ediyor. Yeni nesil yangın algılama sistemi<br />
EBL512 G3, ortama uyum sağlayan<br />
dedektörlerle birlikte çalışan benzersiz<br />
işlevsellik, kendini uyarlama ve interaktif<br />
özellikleriyle binalara, iş yerlerine<br />
güvenlik, koruma ve konfor sunuyor.<br />
Türkiye’de güvenlik sektörü<br />
gelişiyor…<br />
Yangın güvenlik sektöründe akıllı<br />
dedektörler tercih ediliyor. Örneğin;<br />
Panasonic dedektörler ortamı algılayıp<br />
hassasiyete göre algılama seviyesini<br />
ayarlıyor. Sistemlerin daha az yalancı<br />
alarm vermesi üzerine çalışmalar<br />
yapılıyor. Yangın güvenlik ürünleri sadece<br />
ticari işletmelerde kullanılmıyor. Konut<br />
projelerinde de yangın sistemlerine önem<br />
veriliyor. Ama en büyük sıkıntı konut<br />
projelerinde kullanıcıların yanıltılması...<br />
Sektör içerisinde denetimler yeterli<br />
değil; kurulan sistemler denetlenmiyor.<br />
Küçük işletmelerde işletme sahibi, yangın<br />
tüpü koyarak yangından korunduğunu<br />
düşünüyor. Türkiye’de güvenlik sektörü<br />
gelişiyor ancak yangın güvenliği<br />
alanında yeterli bilinç oluşmuş değil,<br />
denetimler ise daha üst düzey projelerde<br />
yapılıyor. Konut projelerinde ve düşük<br />
segmentli projelerde yangın yönetmeliği<br />
uygulanmıyor.<br />
Avrupa’da denetimler daha<br />
sıkı…<br />
Avrupa’da, güvenlik sektöründeki<br />
denetimleri sigorta şirketleri yapıyor.<br />
Denetimler sıkı tutuluyor; kullanmış<br />
olduğunuz güvenlik ürünlerinin kaliteli<br />
olması gerekiyor. Türkiye’deki sigorta<br />
primleriyle, Avrupa’daki sigorta<br />
primlerinin belirlenmesi de çok<br />
farklı. Türkiye’de kameranın var olup<br />
olmadığına göre prim düşürülürken;<br />
Avrupa’da kameranın kalitesine göre çok<br />
daha düşük olabiliyor. Özellikle büyük<br />
ölçekli fabrikalarda kullandığınız yangın<br />
sistemi sigorta primlerinin; kameraya<br />
göre çok daha fazla etkisi var. Siz ne<br />
kadar kaliteli bir sistem kurarsanız;<br />
sigortadaki eksper arkadaşlar daha<br />
düşük primler çıkartabiliyor.
hotel restaurant<br />
124 & hi-tech<br />
ürün<br />
İnoksan’dan profesyonel mutfaklara yeni ürün<br />
SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucu<br />
İnoksan, özellikle yaz aylarında gıda ve içecek muhafazasında sorun yaşayan<br />
ve daha fazla alana ihtiyaç duyan işletmelerin soğuk depolama ihtiyacını<br />
karşılamak üzere SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucu’yu geliştirdi.<br />
Profesyonel mutfak donanımlarıyla dünya çapında<br />
tercih edilen İnoksan, otel, restoran, bar, cafe ve<br />
market gibi işletmelerin soğuk depolama ihtiyacını<br />
SDF 140-Depo Tipi Derin Dondurucusu ile karşılıyor.<br />
SDF 140, özellikle sıcak yaz aylarında önemi daha da<br />
artan kaliteli soğuk depolama alanına olan ihtiyacı<br />
en iyi şekilde karşılarken, tekerlek, cam kapı ve ilave<br />
tel raf eklenebilme özelliğiyle işletmelere ürünü<br />
özelleştirme fırsatı da sağlıyor.<br />
Fanlı, üflemeli soğutma sistemi, dijital termostat ve<br />
kilitli kapılar ile özel kapı ve yaylı menteşe sistemli<br />
ve yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz çelik raf<br />
tutucusuna sahip SDF 140, dijital özelliğine bağlı<br />
olarak kondanser temizleme uyarısı, yüksek/alçak<br />
sıcaklık alarmı ve gıda koruma özellikleriyle de dikkat<br />
çekiyor.<br />
SDF 140 Depo Tipi Derin Dondurucu Özellikleri<br />
• İç derinlik: GN 2/1(56,5 cm /65 cm) kapasiteye uygunluk<br />
• Dijital termometre ve termostat - otomatik defrostlu<br />
• Fanlı soğutma.<br />
• İç-Dış Gövde Sacları Paslanmaz Çelik<br />
• Çevre dostu ve 45 kg/m³ 134A Çevre Dostu CFC Free<br />
Poliüretan İzolasyon<br />
• Yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz çelik raf tutuculu<br />
• Temizlenebilir ve yerinden sökülebilir manyetik contalı<br />
• Özel kapı ve yaylı menteşe sistemli<br />
• Şık ve ergonomik tasarım<br />
• Yüksekliği ayarlanabilir paslanmaz özel ayaklı<br />
• Soğutma Gazı: R 404 A / R 134 A<br />
• Dış ortam sıcaklığı: +43°C’dir. (-2/+8 için)<br />
• Dış ortam sıcaklığı: +43°C’dir. (-10/-20 için)<br />
• Çalışma voltajı: 220-230 V 50Hz
hotel restaurant<br />
126 & hi-tech<br />
ürünler<br />
Geberit ile koku gider,<br />
temiz hava kalır<br />
İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, DuoFresh ile<br />
kötü kokuları klozetin içinde hapsederek kokuları<br />
kumanda kapağının arkasındaki aktif karbon filtresi<br />
sayesinde temizliyor. Havalandırma borularından<br />
veya diğer havalandırma sistemlerinden bağımsız<br />
olarak çalışan DuoFresh ile Geberit, banyoların<br />
temiz havayla buluşmasına olanak tanıyor. Geberit<br />
DuoFresh gömme rezervuar sisteminde koku alma<br />
ünitesi istenirse kumanda kapağındaki düğme ile<br />
kolayca kontrol edebiliyor ve 10 dakika içinde ortamı<br />
temizleyen sistem, devreye girebiliyor. Pratiklik ve<br />
kullanım kolaylığı sunan Geberit, DuoFresh gömme<br />
rezervuar sistemi ile ortamı havalandırmak için<br />
cam açılması gerekli olmadığından enerji kaybı da<br />
önlenmiş oluyor.<br />
Nouvelle Cuisine<br />
ile zarif tasarım, kalıcı<br />
zarafet!<br />
Nouvelle Cuisine serisi zarif tasarımı ve kalıcı zarafeti ile fine<br />
dining restoranların ilk tercihi oluyor. Lüks için ideal bir çalışma<br />
yüzeyi sunan seri tutkularını yemek sunumlarında keşfetmek ve<br />
denemek isteyen şefler için özgürlük sunuyor. Çarpıcı tasarımları ile<br />
Nouvelle Cuisine koleksiyonu her sunumu bir sıra dışı bir deneyime<br />
dönüştürme iddiasında!<br />
Renklerin dokusunu yaşam alanınıza<br />
Celest Anahtar-Prizler ile dahil edin<br />
Gökyüzünün açık olduğu, sabahları güneş ışığının<br />
evin içine dolduğu, aydınlık ve ferah bir yazı kim<br />
hayal etmez ki… Peki, bu hayali dekorasyonla<br />
taçlandırmak... İşte Legrand’ın Celest Anahtar-<br />
Prizleri, farklı renk ve estetik tasarımıyla<br />
mekanlarınızın dekorasyonuna farklı bir hava<br />
katıyor. Dikdörtgen ve dairenin mükemmel uyumunu<br />
yaşam alanlarına taşıyan Celest Anahtar-Prizler,<br />
tasarımından hiçbir ödün vermeden pratikliğini ve<br />
işlevselliği bir bütün olarak kullanıcısına sunuyor.<br />
Yenilikçi renk ve doku çeşitliliğiyle konfor, iletişim,<br />
güvenlik ve kontrol işlevlerine inovasyon getiren<br />
Celest, günlük enerji tüketimini azaltmaya ve kontrol<br />
etmeye de yardımcı oluyor.<br />
Panasonic<br />
Yangın Algılama<br />
ve Güvenlik<br />
Çözümleri<br />
Şimdi Türkiye’de…<br />
VİKO by Panasonic, Türkiye’deki faaliyetlerini hız kesmeden<br />
sürdürüyor. Dünyaca ünlü Japon markası Panasonic, şimdi<br />
profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri<br />
ile Türkiye pazarına güvenli ve tam entegre çözümler sunuyor.<br />
Yüksek doğruluk performansıyla başarısı dünyada birçok<br />
endüstride kanıtlanan Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, 30<br />
yılı aşkın deneyimle dünya sınıfı koruma sunuyor. Yangına karşı<br />
doğru zamanda doğru alarmın yanı sıra yangına yol açabilecek<br />
durumları da önceden bildirmek üzere tasarlanmış teknolojisiyle<br />
Panasonic Yangın Algılama Sistemleri, tüm binalar için gereken<br />
güvenlik ve emniyeti profesyonel çözümlerle buluşturuyor.
Jumbo’dan yazlık<br />
ikramlıklar…<br />
Yaz günlerini çağıran ikramlıklarda doğru seçim<br />
şimdi Jumbo’da… Yalın formu ve paslanmaz çelikten<br />
üretilen tasarımı ile Jumbo 8000 konik kaseler<br />
her türlü küçük ikramlıklarınızda yoğun kullanıma<br />
dayanıklı olacak şekilde üretilmiştir. İç içe geçip<br />
depolanabilen kaseler, dondurma sunumu veya<br />
çerezlik olarak farklı kullanım seçeneklerine uygun.<br />
İkram aksesuarları serisinde dörtlü olarak satışa<br />
sunulan 8000 konik çerezlik/dondurmalığı yine<br />
zamansız tasarımların öncüsü Jumbo tarafından<br />
üretilen paslanmaz çelik dondurma kaşıkları ile<br />
tamamlayabilir yaz günlerinde kurulan sofralarda<br />
keyifli anlar geçirebilirsiniz.<br />
TP-Link’ten çok güçlü<br />
WiFi Menzil Genişletici<br />
Dünya kablosuz ağ pazarının lideri TP-Link, yeni ve çok güçlü bir<br />
WiFi menzil genişletici modelini duyurdu. RE500 model adlı ürün,<br />
üstün genişletme aralığı, dört harici anteni ve gelişmiş son teknoloji<br />
donanımı ile WiFi menzilini –teorik olarak- 1300 metrekareye (14.000<br />
ft2) kadar genişletebiliyor. Yeni nesil kablosuz ağ standardı 802.11ac<br />
destekli olan RE500, büyük ev ve ofisler için ideal bir WiFi genişletme<br />
çözümü. Sadece WiFi menzilini genişletmekle kalmayan ürün, aynı<br />
zamanda çok yüksek kablosuz hız desteği de sunuyor. Toplamda<br />
1900Mbps kablosuz hızlara (5GHz bandında 1300Mbps, 2.4GHz<br />
bandında 600Mbps) ulaşabilen RE500, eşzamanlı çift kanal desteği ile<br />
geleneksel menzil genişleticilere göre üç kat daha hızlı veri iletiyor.<br />
3x3 MU-MIMO teknolojisine sahip olan cihaz, bekleme süresini<br />
azaltarak WiFi’a bağlanan her aygıt için verimliliği artırıyor. Bu güçlü<br />
teknik özelliklerle 4K video ve online oyun gibi uygulamalar, aynı anda<br />
ve sorunsuzca yapılabiliyor.<br />
Yeni nesil yatak ile<br />
yaz boyu serin uykular!<br />
Adını ve teknolojisini, İtalya’nın dünyaca ünlü lüks spor otomobil markası Lamborghini’den alan yeni nesil yataklar, kişiye özel<br />
uyku çözümleri sunuyor. Markanın “Monaco” model ortopedik yatağı, özel jel dokusu sayesinde yaz boyu serin bir uyku konforu<br />
sağlarken, 3D bant sistemi ile dizayn edilmiş nefes alabilen bielastic kumaş yüzey ise terlemeyi engelliyor. Markanın <strong>2017</strong> tasarımı<br />
Monaco model yatağı, içerisinde bulunan memosoft dolgu malzemesi sayesinde, vücudun yüzeye temas noktalarındaki tüm<br />
boşlukları doldururken, uyku süresince bedeni tam olarak sarıp, yatış pozisyonundan ötürü oluşabilecek eklem ağrıları ve omurga<br />
bozukluklarının da önüne geçiyor. Oda içindeki elektrikli ve elektronik cihazların neden olduğu manyetikleşmeyi engelleyen yaysız<br />
teknolojisi, mite ve akar gibi sağlığa zararlı bakterilerin oluşumuna izin vermeyen hava sirkülasyonlu kumaş yapısı, boşlukta<br />
duruyormuş hissi veren süpersoft kapitone dolgusu ile Monaco model yataklar, kullanıcılarına en ideal uyku çözümü vaad ediyor.
hotel restaurant<br />
128 & hi-tech<br />
ürünler<br />
Kone Care For Life hizmeti ile<br />
modernizasyon projeleri emin ellerde<br />
Eskiyen ekipmanınıza ücretsiz check-up yaptırmaya hazır<br />
mısınız? Asansör veya yürüyen merdiveniniz için, modernizasyon<br />
çalışmasına başlamadan önce mutlaka nelerin yapılması<br />
gerektiğine yakından bakılması gerekiyor. Özellikle güvenliği,<br />
enerji verimliliği, erişilebilirliği, performansı ve estetik görünümü<br />
gibi konular, büyük önem taşır. Modernizasyon çalışmalarına<br />
başlarken atılacak ilk adım, mevcut tesisatın güvenlik, ekoetkinlik,<br />
erişilebilirlik, performans ve estetiğinin kapsamlı bir<br />
değerlendirmesi. KONE, bu değerlendirmenin sonucu çeşitli<br />
raporlar sunarak sizi detaylı şekilde bilgilendiriyor ve Care<br />
for Life değerlendirmesine dayanarak, ekipmanınızın gerekli<br />
standartlara nasıl getirileceği konusunda bir tavsiyede bulunuyor.<br />
Bu doğrultuda da KONE ReFine ile modernizasyon, KONE<br />
RePower ile modernizasyon paketleri ya da KONE RePlace ile<br />
tam değiştirme gibi üç farklı çözüm öneriyor<br />
Mitsubishi Electric Asansör<br />
ve Yürüyen Merdivenleri’ne<br />
üç dalda ödül<br />
Dünyanın dört bir yanındaki asansör ve yürüyen merdivenleri 80 yıllık<br />
tecrübesiyle denetleyen Hollandalı bağımsız denetleme kuruluşu<br />
Liftinstituut’un her yıl yurtdışında düzenlediği ‘Yılın En İyi Asansör<br />
ve Yürüyen Merdiven Yarışması’ bu sene ilk kez Türkiye’de de<br />
gerçekleştirildi. Liftinstituut’un denetlediği ve belgelendirdiği firmalar<br />
arasında yapılan yarışmada 2016 yılı değerlendirilerek, Türkiye’nin<br />
en iyi asansör ve yürüyen merdiven firmaları seçildi. Her kategoride,<br />
ürünün montajı ve bakımını yapan firma ile ürünün sahibi ve<br />
işletmecisinin ödüllendirildiği yarışmada, teknoloji öncüsü Mitsubishi<br />
Electric üç ayrı kategoride ödüle layık görülerek, ‘Yılın En İyi Elektrikli<br />
Asansör & Yürüyen Merdiven Montajı’, ‘Yılın En İyi Asansör Bakımı’ ve<br />
‘Yılın En İyi Yürüyen Merdiven Bakımı’ ödüllerini kazandı.<br />
Konfor ve enerji tasarrufu garantili<br />
Somfy iç ortam sıcaklık sensörleri<br />
Yazın özellikle camlardan giren güneş ışınları yaşam alanlarının ısısını artırıyor.<br />
Bu da klimaların daha yüksek ayarda çalışması ve daha fazla enerji kullanımı<br />
anlamına geliyor. Somfy, şimdi iç ortam sıcaklık sensörleri ile bu duruma pratik bir<br />
çözüm sunuyor. Bu sayede ortam ısısı arttığında perde ve panjurlarınız otomatik<br />
olarak kapanarak size konfor ve enerji tasarrufu sağlıyor. Somfy iç ortam sıcaklık<br />
sensörleri ile yaşam alanlarının ısısı siz hiçbir çaba sarf etmeden en konforlu<br />
seviye için ayarlanıyor. Konfor ve enerji tasarrufu avantajlarından yararlanmak için<br />
iç ortam sıcaklık sensörleri vantuz yardımıyla istediğiniz yere yerleştirilebiliyor.