04.08.2017 Views

İlim ve Hikmet İncileri -2-

Mektebe -> Kitablarımız -> İlim ve Hikmet İncileri -2- (Hazırlayan: Ömer Faruk)

Mektebe -> Kitablarımız -> İlim ve Hikmet İncileri -2- (Hazırlayan: Ömer Faruk)

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-2-<br />

— Hazırlayan —<br />

ÖMER FARUK


ARŞLA ARAMIZDAKI MESAFE<br />

55<br />

İmam Ahmed (rahimehullah)’a sorulmuş:<br />

“Bizimle Rahman’ın arşı arasındaki mesafe<br />

ne kadar?” Şu cevabı <strong>ve</strong>rmiş: “Sadık bir<br />

kalpten çıkan sadık bir dua”


56<br />

KADININ HAYÂSI<br />

Âişe (radiyallahu anha) anlatıyor: “Ben,<br />

Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) <strong>ve</strong> babamın<br />

içinde defnedildiği evime girer, elbisemi<br />

(hicabımı) çıkarırdım. Çünkü diyordum<br />

ki: “Bunlar kocam <strong>ve</strong> babam.” Sonra Ömer<br />

(radiyallahu anh) onların yanına defnedilince<br />

Allah’a yemin olsun ki Ömer’den hayâ<br />

ettiğim için e<strong>ve</strong> ancak üzerimde elbisem<br />

bulunduğu halde girdim.”<br />

Ahmed


ULEMÂYI VE BÜYÜKLERI DINLE<br />

57<br />

<strong>İlim</strong> ehlinin <strong>ve</strong> meseleleri çözüp karara<br />

bağlama ustalarının (ehlu’l-halli <strong>ve</strong>’l-akd’ın)<br />

görüşlerini ihmal etmek <strong>ve</strong> Allah’ın (celle celâluh)<br />

bu kimseler hakkında gözetilmesini emrettiği<br />

şeyleri gözetmeyip ilme, hicrette önce olmaya<br />

<strong>ve</strong> yaş büyüklüğüne (yani tecrübeye) itibar<br />

etmemekle birlikte ümmetin maslahatlarının<br />

yerine gelmesi nasıl düzgün/doğru olabilir?...<br />

Hâlbuki (meşhur hadisinde) Nebi (sallallahu<br />

aleyhi <strong>ve</strong> sellem) bunları (ilmi, hicreti <strong>ve</strong> yaşı)<br />

namaz imamlığına geçmeyi gerektiren<br />

sebeplerden kılmıştır. (Faydası şahsa ait olan<br />

namazda) bu böyleyse bunların namazın<br />

dışında da (yani geneli/ümmeti ilgilendiren<br />

işlerde de) öne geçmeyi gerektiren sebeplerden<br />

olması evleviyetle geçerlidir.<br />

Ebu’l-Velîd el-Ensârî)


58<br />

ANNENIN KIYMETINI BIL<br />

Seleften biri annesinin defnedildiği gün<br />

kabri başında ağlamış <strong>ve</strong> şöyle demiş:<br />

“Bugün cennet kapılarından bir kapı<br />

kapandı.”


YÂ EYYUHELLEZÎNE ÂMENÛ<br />

59<br />

Allah’ın (celle celâluh): “Yâ eyyuhellezîne<br />

âmenû (Ey iman edenler)” dediğini<br />

işittiğin zaman kulağını oraya <strong>ve</strong>r. O,<br />

ya emrolunduğun bir hayırdır, ya da<br />

sakındırıldığın bir şerdir.<br />

İbn Mes’ûd


60<br />

GECE NAMAZININ FAYDALARINDAN<br />

Bir kimse geceleyin namaz kılar, böylece<br />

Allah (celle celâluh) O’nun yüzünde kendisinden<br />

ötürü her Müslümanın O’nu se<strong>ve</strong>ceği bir<br />

nur var eder. O’nu, önceden kendisini hiç<br />

görmemiş biri görür <strong>ve</strong> der ki: “Ben bu kişiyi<br />

seviyorum.”<br />

Saîd b. Müseyyeb<br />

Hasan Basrî (rahimehullah)’a: “Geceleyin<br />

namaz kılanlar niçin yüzleri en güzel<br />

insanlardan oluyorlar” diye sorulmuş, şöyle<br />

cevap <strong>ve</strong>rmiş: “Çünkü onlar Rahman’la<br />

yalnız kalmışlar, O da onlara nurundan<br />

giydirmiştir.”


CENNETIN KISA YOLU<br />

61<br />

Her yolun bir kısası vardır. Cennet yolunun<br />

kısası da cihad’tır.<br />

Hasan Basri


62<br />

DÜNYA (PEK ALÇAK) HAYAT<br />

İbn Abbas (radiyallahu anhuma)’nın şöyle dediği<br />

rivayet edilmiştir: “Kıyamet günü dünya yaşlı,<br />

saçları ağarmış, rengi mavi, köpek dişleri<br />

görünen, yaratılışı çirkin bir kadın suretinde<br />

getirilir, insanlara bakar. Onlara denilir ki: “Bu<br />

kadını tanıyor musunuz?” Onlar da: “Bunu<br />

tanımaktan Allah’a sığınırız.” derler. Denilir<br />

ki: “Bu kadın, üzerinde savaştığınız, kendisi<br />

sebebiyle akrabalık ilişkilerini kestiğiniz,<br />

birbirinize hased ettiğiniz, birbirinize buğz<br />

ettiğiniz, kendisine aldandığınız dünyadır!”<br />

Sonra bu kadın cehennem atılır <strong>ve</strong> şöyle nida<br />

eder: “Ey Rabbim! Nerede benim tabilerim.”<br />

Allah’u Teâlâ’da şöyle buyurur: “Bu kadına<br />

o’nun tabilerini de dahil edin!”<br />

Beyhakî/Şuabu’l-Îmân


YA MUCÎB<br />

63<br />

Allah’tan istemeyi terk edersen Allah kızar.<br />

Âdemoğlu ise istenildiği zaman kızar.<br />

Şairin Biri


64<br />

HADIS İNKARCILARININ AMACI<br />

Sahih-i Buhari <strong>ve</strong> Sahih-i Müslim nasıl bir<br />

kitap baba?<br />

- Kur’an, bir uçağın gövdesiyse, Buhari <strong>ve</strong><br />

Müslim o uçağın iki kanadıdır yavrum…<br />

Peki neden Buhari <strong>ve</strong> Müslim’e<br />

saldırıyorlar?<br />

- Uçağı düşürmek için yavrum..!”<br />

Feyzullah Birışık


65<br />

KARDEŞLIĞIN EN ALT MERTEBESI<br />

Müminin senden alacağı pay (en azından)<br />

üç olsun:<br />

• Şayet ona fayda <strong>ve</strong>rmiyorsan bari zarar<br />

<strong>ve</strong>rme.<br />

• Sevindirmiyorsan bari üzme.<br />

• Övmüyorsan bari yerme.<br />

Yahya b. Muâz


66<br />

İKI ŞERDEN AZ OLANI<br />

Allah (subhanehu teâlâ) zulmü kullarına haram<br />

kılıp adaleti vacip kılmıştır. Dolayısıyla bir<br />

zulüm <strong>ve</strong> fesad takdir edildiğinde <strong>ve</strong> bunu<br />

da def etmek mümkün olmadığında vacip<br />

olan imkân nisbetinde bunu hafifletmek,<br />

adaleti <strong>ve</strong> maslahatı elde etmeye<br />

çalışmaktır.”<br />

“İki fesadın en büyüğünü en azına<br />

tahammül etmekle def etmek vaciptir.<br />

Çünkü bu, şeriatta karar bulmuş/yerleşmiş<br />

bir kaidedir.”<br />

İbn Teymiyye


67<br />

EN BÜYÜK MASLAHAT VE MEFSEDET<br />

Küfür icmâen sadece ikrah sebebiyle caiz<br />

olur, ihtiyaç <strong>ve</strong> zaruretten ötürü caiz olmaz.<br />

Fakat zaruretten ötürü caiz olan haram ise<br />

böyle değildir.” (Ebu Katâde el-Filistînî)<br />

Dolayısıyla maslahat nedeniyle küfür <strong>ve</strong><br />

şirk işlenemez. Maslahatların en büyüğü<br />

tevhid maslahatı, mefsedetlerin en büyüğü<br />

ise şirk mefsedetidir.


68<br />

ÜMMETIN ISLAHI<br />

Bu ümmetin ev<strong>ve</strong>li ne ile ıslah olduysa sonu<br />

da ancak öyle ıslah olur.<br />

İmam Malik


ABDESTLI UYUMAK<br />

69<br />

Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) şöyle<br />

buyurmuştur: “Kim abdestli uyuyarak<br />

gecelerse onun yanı başında bir melek<br />

geceler <strong>ve</strong> her uyandığında şöyle der:<br />

“Allah’ım! Falanca kulunu bağışla,<br />

çünkü o abdestli uyuyarak geceledi.”<br />

İbn Hibbân


70<br />

EHLI SÜNNET-EHLI BID’AT<br />

Ehl-i Sünnet ölürler, şanları/güzel anıları<br />

ise yaşar. Bid’at ehli ise ölürler <strong>ve</strong> şanları<br />

da ölür. Çünkü Ehl-i Sünnet Rasûl (sallallahu<br />

aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in getirdiklerini ihya ettiler<br />

<strong>ve</strong> bu sebeple Allah’ın (celle celaluh): “Senin<br />

şanını yüceltmedik mi?” ayetinden bir<br />

payları olmuştur. Bid’at ehli ise Rasûl<br />

(sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in getirdiklerine<br />

buğzettiler <strong>ve</strong> bu sebeple Allah’ın (celle<br />

celaluh): “Şüphesiz ki sana buğz eden<br />

(hayırlardan) kopuk/mahrum olanın ta<br />

kendisidir.” ayetinden bir payları olmuştur.<br />

Ebu Bekr b. Ayyâş


İMAN ALAMETI<br />

71<br />

İşlediğin bir günahtan sonra kalbinde bir<br />

karanlık (göğsünde bir daralma) bulduğun<br />

zaman bil ki kalbinde bir nur var. Şayet<br />

olmasaydı bu karanlığı bulamazdın.<br />

İbnu’l-Cevzî


72<br />

TAASSUP ETME, İNSAFLI OL<br />

Hak mı batıl mı diye bir mananın künhünü<br />

(özünü) incelemeyi istediğin zaman bu<br />

manayı ibare (kelime, cümle) elbisesinden<br />

çıkart <strong>ve</strong> kalbini nefretten <strong>ve</strong> meyletmekten<br />

soyutla. Sonra insaf gözüyle bakarak<br />

bakışının hakkını <strong>ve</strong>r. Beraber olduğu<br />

kimselerin sözlerine bütün kalbiyle tam<br />

bir bakışla bakıp, onlara karşı hüsnü zan<br />

edip sonra da hasımlarının sözlerine göz<br />

ucu bakışıyla bakan, onlara karşı sû-i zan<br />

eden kimselerden olma. Zira düşmanlık<br />

bakışıyla bakan kişi güzellikleri kötü<br />

görür. Sevgi bakışıyla bakan kişi de aksini<br />

görür. Bundan ancak Allah’ın (celle celâluh)<br />

şerefini istediği <strong>ve</strong> hakkı kabul etmesi<br />

için kendilerinden razı olduğu kimseler<br />

kurtulmuştur.<br />

İbnu’l-Kayyim


Kim sana hakkı getirirse ondan bunu kabul<br />

et, <strong>ve</strong>lev ki bu kimse uzak, sevmediğin biri<br />

olsa da. Kim de sana batılı getirirse bunu<br />

ona geri iade et, <strong>ve</strong>lev ki bu kimse yakın,<br />

sevdiğin biri olsa da.<br />

İbn Mes’ûd


73<br />

ALLAH’A İCABET ET KI İCABET EDILESIN<br />

İbrahim b. Edhem (rahimehullah)’a: “Allah’a<br />

(celle celâluh) dua ediyoruz da niçin bize icabet<br />

edilmiyor!?” diye sorulunca şöyle demiştir:<br />

“Çünkü O sizi çağırdı ama siz O’na<br />

icabet etmediniz.”


KITAP OKUMANIN FAYDASI<br />

74<br />

Bir defasında hocama dedim ki: “Bir kitap<br />

okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey<br />

kalmadı.” Bana bir hurma uzattı <strong>ve</strong> dedi<br />

ki: “Bunu ağzında çiğneyip ye.” Yedikten<br />

sonra bana sordu: “Şimdi sen büyüdün<br />

mü?” “Hayır” dedim. Dedi ki: “Büyümedin<br />

fakat o hurma vücuduna dağıldı; et oldu,<br />

kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, saç oldu,<br />

tırnak oldu, hücre oldu v.s.” Anladım ki,<br />

okuduğum kitap da öyle dağılıyor; bir kısmı<br />

kelime dağarcığımı zenginleştiriyor, bir<br />

kısmı bilgi <strong>ve</strong> irfanımı artırıyor, bir kısmı<br />

ahlakımı güzelleştiriyor, bir kısmı yazı <strong>ve</strong><br />

konuşmada üslubuma incelik katıyor... her<br />

ne kadar ben hissetmesem de.<br />

A. Dertli


75<br />

ZIKRIN BÜYÜK FAZILETI<br />

Kul kıyamet günü dağlar gibi kötülüklerle<br />

gelir <strong>ve</strong> Allah (azze <strong>ve</strong> celle)’yi çokça<br />

zikretmesinden ötürü dilinin bunları yıkmış<br />

olduğunu bulur.<br />

İbnu’l-Kayyim


76<br />

SABAH NAMAZINA KALKAMAMAK<br />

İbn Ebî Muleyke (rahimehullah) şöyle demiştir:<br />

“Nebi (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in ashabından<br />

30 kişiye yetiştim, hepsi kendisi hakkında<br />

nifaktan endişe ediyordu.”<br />

(Buhari; Müminin Farkında Olmadan Amelinin<br />

Boşa Gitmesinden Korkması Babı)<br />

“Kendine; “mümin misin yoksa münafık<br />

mısın” diye sormak istiyorsan sabah<br />

namazından sor; şayet bunun ehlindensen,<br />

düzenli/devamlı bir şekilde kılıyorsan bil<br />

ki sen müminsin. Şayet kalkamayıp bunu<br />

zayi ediyorsan -ki bundan Allah’a sığınırızhemen<br />

kendini kurtarmaya çalış. Şüphesiz<br />

ki bunu zayi etmek nifak alametlerindendir.<br />

Bundan Allah’a sığınırız.”<br />

Suudlu da<strong>ve</strong>tçi Said b. Musfir


77<br />

İNŞAALLAH ŞEHID DEMEK<br />

E<strong>ve</strong>t, Buhari (rahimehullah) sahihinde “Falanca<br />

şehidtir denilmez babı” diye bir bap açmıştır.<br />

Sahih olan şudur; (inşaAllah demeksizin)<br />

“falanca şehidtir” denilmesine hiçbir mani<br />

yoktur. Buna cevaz <strong>ve</strong>renlerin delilleri açıktır<br />

<strong>ve</strong> güçlüdür.” (Süleyman el-Ulvân)<br />

Allah yolunda savaşırken öldürülenler dünya<br />

ahkâmı (yıkanmaması, kefenlenmemesi,<br />

cenaze namazının kılınmaması) itibariyle<br />

-ki bizi ilgilendiren de budur- kesin olarak<br />

şehid oldukları için “inşaAllah” kaydını<br />

kullanmaya gerek yoktur. Lakin şehidlerin<br />

ahiretteki durumu kesin olarak bilinmediği<br />

için eğer bu boyutu kastedilirse elbette ki<br />

“inşaAllah şehid” denmelidir.


ESTAĞFIRULLAH 1 78<br />

Bir gün Hasan Basri (rahimehullah)’ın yanına<br />

biri gelmiş <strong>ve</strong> O’na yağmur yağmaması sebebiyle<br />

tarlasının mey<strong>ve</strong>-sebze <strong>ve</strong>rmediğini şikâyet etmiş. O<br />

da ona: “istiğfarı çoğalt” diye tavsiyede bulunmuş.<br />

Sonra bir başkası gelmiş <strong>ve</strong> fakirliğini şikâyet etmiş,<br />

ona da: “istiğfarı çoğalt” diye nasihat etmiş. Sonra<br />

başka birisi daha gelmiş <strong>ve</strong> çocuğunun olmamasını<br />

şikâyet etmiş, ona da yine: “istiğfarı çoğalt” demiş.<br />

Bunun üzerine yanındaki birisi O’na: “Gelen üç kişi<br />

farklı şikâyetlerde bulundu, ama her birine istiğfarı<br />

tavsiye ettin!” deyince ona şöyle cevap <strong>ve</strong>rmiş:<br />

“Allah Teâlâ’nın şu sözünü işitmedin mi: “Dedim<br />

ki (Nuh): “Rabbinize istiğfar edin, çünkü O çok<br />

mağfiret edicidir. (İstiğfar edin ki) üzerinize bol<br />

bol yağmur indirsin. Mallarınızı <strong>ve</strong> oğullarınızı<br />

çoğaltsın, size bağlar/bahçeler <strong>ve</strong>rsin <strong>ve</strong> sizin<br />

için nehirler akıtsın.”<br />

Nuh 10-12


79<br />

ESTAĞFIRULLAH 2<br />

Bir mesele bana kapalı gelir, bunun üzerine<br />

1.000 kere <strong>ve</strong>ya daha fazla <strong>ve</strong>ya daha az<br />

Allah’a istiğfar ederim, ta ki Allah bana o<br />

meseleyi açar.<br />

İbn Teymiyye


ESTAĞFIRULLAH 3 80<br />

Önceden iki eman vardı. Allah (celle celâluh)<br />

şöyle buyurmuştur: “Sen içlerinde iken<br />

Allah onlara azap edecek değildir. Ve<br />

onlar istiğfâr ederlerken de Allah onlara<br />

azap edici değildir.” (Enfâl, 33) Nebi<br />

(sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) ayrıldı. İstiğfâr ise<br />

kıyamet gününe kadar aranızda dolaşıcıdır.<br />

(Ebu Musa el-Eş’arî)<br />

İstiğfâr; azaptan emandır.


81<br />

ESTAĞFIRULLAH 4<br />

Rabbinize istiğfâr edin, sonra da<br />

(taatle) O’na dönün ki sizi belli bir<br />

süreye (ölüm vaktinize) kadar güzel bir<br />

faydayla (bol rızık <strong>ve</strong> mutlu bir yaşamla)<br />

faydalandırsın <strong>ve</strong> (ahirette) her fazilet<br />

(salih amel) sahibine kendi fazlını<br />

(lütfunu) <strong>ve</strong>rsin.” (Hûd, 3)<br />

“(Hûd): “Ey kavmim! Rabbinize istiğfâr<br />

edin, sonra da (taatle) O’na dönün ki<br />

üzerinize bol bol yağmur indirsin <strong>ve</strong><br />

kuv<strong>ve</strong>tinize kuv<strong>ve</strong>t katsın.” (Hûd, 52)<br />

İstiğfâr; bol rızka, huzurlu bir hayata,<br />

yağmura, maddi, manevi, bedeni (her<br />

manasıyla) kuv<strong>ve</strong>tin artmasına sebeptir.


ESTAĞFIRULLAH 5 82<br />

Ebu Dâvud, Nesâî <strong>ve</strong> İbn Mâce’nin<br />

(rahimehumullah) rivayet ettikleri seneden<br />

zayıf, lakin manası şüphesiz doğru olan bir<br />

hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in<br />

şöyle dediği geçmektedir: “Kim istiğfâra<br />

devam ederse/çokça yaparsa Allah onun<br />

için her darlıktan/sıkıntıdan bir çıkış<br />

yolu, her tasadan/dertten bir kurtuluş<br />

kılar <strong>ve</strong> ona ummadığı bir yerden rızık<br />

<strong>ve</strong>rir.”


83<br />

BIR ERKEK TIPI<br />

Görürsün ki adam ailesiyle karşılaştığı<br />

zaman ahlakı en kötü, en cesur, hayrı<br />

en az insan oluyor. Ama ailenin dışında<br />

yabancılarla karşılaştığı zaman ise mizacı<br />

yumuşuyor, ahlakı genişliyor, cömert/<br />

fedakar oluyor, hayrı çoğalıyor. Durumu<br />

böyle olan biri hiç şüphesiz muvaffak<br />

kılınmaktan mahrum, doğru yoldan<br />

sapmış olan biridir. Allah’tan selamet<br />

isteriz.<br />

Şevkânî


HAKIKI RAHATLIK<br />

31 84<br />

- İmam Ahmed’in oğlu: “Mümin ne zaman<br />

rahatlar babacığım?”<br />

- İmam Ahmed: “Sağ ayağını cennete<br />

koyduğu zaman.”


85<br />

KARDEŞINLE ALAY ETME<br />

Şayet bir köpekle alay etsem köpeğe<br />

dönüştürülmekten korkarım.<br />

İbn Mes’ûd<br />

Şayet bir keçiyi emen bir adam görsem<br />

<strong>ve</strong> ona gülsem onun yaptığının aynısını<br />

yapmaktan korkarım.<br />

Amr b. Şurahbîl


KARDEŞINI AYIPLAMA<br />

86<br />

Tâcuddîn es-Subkî (rahimehullah) anlatıyor:<br />

“Evimizin holünde oturuyordum. Bir köpek<br />

bana doğru yöneldi, ben de: “Defol git köpek<br />

oğlu köpek!” dedim. Bu sebeple babam evin<br />

iç tarafından beni azarladı. Ben de: “o<br />

köpek oğlu köpek değil mi?” dedim. Şöyle<br />

dedi: “Bunu söylemenin caiz olmasının<br />

şartı tahkir kastı olmamasıdır.”<br />

Bir gün İsa (aleyhisselam) yolda bir domuzla<br />

karşılaşmış, ona: “selametle geçip git”<br />

demiş. Bunun üzerine O’na: “bunu bir<br />

domuza mı söylüyorsun!” denilince<br />

şöyle demiş: “Dilimi kötü konuşmaya<br />

alıştırmaktan korkuyorum.”<br />

Muvatta


87<br />

KARDEŞINE SÛ-I ZAN ETME<br />

Sana kardeşinden onun aleyhine bulduğun<br />

(beğenmediğin) bir şey ulaşırsa mümkün<br />

olduğunca onun için özür ara. Şayet bir<br />

özür bulamazsan kendine de ki: “Belki<br />

kardeşimin benim bilmediğim bir özrü<br />

vardır.”<br />

Ebu Gilâbe


KARDEŞININ KUSURUNU ARAŞTIRMA 1 88<br />

Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) şöyle<br />

buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip de<br />

imanın kalplerine girmediği topluluk!<br />

Müslümanların gıybetini yapmayın,<br />

onların kusurlarını araştırmayın. Kim<br />

müslümanların kusurlarını araştırırsa<br />

Allah da onun kusurunu araştırır<br />

(yani ortaya çıkarır.) Allah kimin<br />

kusurunu araştırırsa onu evinin içinde<br />

(insanlardan gizli) bile olsa kusurunu<br />

ortaya çıkararak rezil eder.”<br />

Ebu Dâvud, Tirmizî


89<br />

KARDEŞININ KUSURUNU ARAŞTIRMA 2<br />

Akıllı olan kişiye vacip olan, kendi<br />

kusurlarını düzeltmekle meşgul olup<br />

insanların kusurlarını araştırmayı<br />

terk ederek selamete bağlı kalmasıdır.<br />

Çünkü kim kendi kusurlarıyla ilgilenip<br />

başkalarının kusurlarını bırakırsa bedenini<br />

rahatlatmış <strong>ve</strong> kalbini yormamış olur.<br />

Kendisinin bir kusurunu her bildiğinde<br />

kardeşinde gördüğü benzeri kusur ona<br />

basit/önemsiz gelir. Kim de insanların<br />

kusurlarıyla ilgilenip kendi kusurlarını<br />

bırakırsa kalbi körleşir, bedeni yorulur <strong>ve</strong><br />

kendi kusurlarını terk etmesi onun için<br />

imkânsız olur.<br />

İbn Hibbân


KARDEŞININ GIYBETINI YAPMA 1 90<br />

Âişe (radiyallahu anha) anlatıyor: “Nebi<br />

(sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’e -(ayıplama kastıyla)<br />

eliyle kısa olduğuna işaret ederek-:<br />

“Safiyye’nin şöyle olması sana yeter!”<br />

dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: “Vallahi<br />

öyle bir kelime söyledin ki şayet bu kelime<br />

deniz suyuna karıştırılsaydı değiştirirdi.”<br />

(Tirmizî, Ebu Dâvud)<br />

Dikkat et! Az bir katkıyla değişebilen “tatlı<br />

bir su” demedi! Yoğun tuzlu <strong>ve</strong> bir derya<br />

olduğu için ancak çok etkili <strong>ve</strong> çok büyük<br />

bir şeyle değişebilecek “deniz suyu” dedi!<br />

Demek ki gıybet Allah katında ne kadar<br />

kötü/iğrenç bir şey!


91<br />

KARDEŞININ GIYBETINI YAPMA 2<br />

Öyle insanlar gördüm ki onların kusurları<br />

yoktu, ama insanların kusurları hakkında<br />

konuştular (onları ayıpladılar) da Allah<br />

da onlarda kusurlar var etti. Öyle insanlar<br />

da gördüm ki onların kusurları vardı, ama<br />

insanların kusurları hakkında sustular<br />

da Allah da onların kusurlarını gizledi<br />

(böylece unutuldu).<br />

Hasan Basrî


KARDEŞININ DEĞERI<br />

92<br />

Nâfi’ (rahimehullah) şöyle demiştir: “Bir gün<br />

İbn Ömer (radiyallahu anh) Kabe’ye bakıp<br />

şöyle dedi: “Sen <strong>ve</strong> senin kutsallığın ne<br />

büyüktür! Ama mü’min Allah katında<br />

senden daha kutsaldır”<br />

Tirmizî


93<br />

DININ VARLIĞI<br />

Dinin var oluşu yol gösteren bir kitap<br />

<strong>ve</strong> ona yardım eden bir kılıç iledir.<br />

“(Düşmanın şüphe <strong>ve</strong> saptırmalarına<br />

karşı) yol gösteren <strong>ve</strong> (savaşmalarına<br />

karşı) yardım eden olarak Rabbin yeter.”<br />

(Furkân, 31)<br />

İbn Teymiyye


ALLAH’IN BIR SÜNNETI<br />

94<br />

Birisi İmam Sahnûn (rahimehullah)’a sormuş:<br />

“Bid’at yaygın bir halde, sahipleri güçlü!?”<br />

Şöyle cevap <strong>ve</strong>rmiş: “Bilmiyor musun<br />

Allah (celle celâluh) bir bid’atı yok etmek<br />

istediğinde onu ortaya çıkarır.”


95<br />

AREFE VE ÂŞÛRÂ ORUCU<br />

Şöyle denilmiştir; hem öncesi hem de<br />

sonrasındaki senenin küçük günahlarına<br />

keffâret olan Arefe günü orucu Muhammed<br />

(sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in şeriatındandır.<br />

Sadece öncesindeki senenin küçük<br />

günahlarına keffâret olan Âşûrâ<br />

günü orucu ise Musa (aleyhisselam)’ın<br />

şeriatındandır. Bu sebeple Arefe orucu<br />

Âşûrâ orucundan daha faziletli kılınmıştır.


ÂŞÛRÂ VE ÇOCUKLARIMIZ<br />

96<br />

Rubeyyi’ bint Muavviz (radiyallahu anhâ)<br />

anlatıyor: “(Rasûlullah -sallallahu aleyhi <strong>ve</strong><br />

sellem- zamanında bereketini umarak <strong>ve</strong><br />

alıştırmak için güç yetirebilecek olan)<br />

küçük çocuklarımıza (âşûrâ) orucu<br />

tuttururduk. Onları mescide götürürdük.<br />

Onlara yünden oyuncak yapar <strong>ve</strong> onu da<br />

beraberimizde götürürdük. Bizden yemek<br />

istedikleri zaman (Buhari rivayetinde:<br />

“Onlardan biri yemek için ağladığı zaman”)<br />

oruçlarını tamamlayıncaya kadar oyalasın<br />

diye onlara oyuncağı <strong>ve</strong>rirdik.”<br />

Müslim


97<br />

ŞIA’NIN BIR İFTIRASI VE BID’ATI<br />

Şia, Ehl-i Sünnetin Âşûrâ orucunu<br />

Hüseyin (radiyallahu anh)’ın katledilmesine<br />

sevindikleri için tuttukları iftirasında<br />

bulunurlar. Hâlbuki Ehl-i Sünnet Firavun <strong>ve</strong><br />

askerlerinin helak olup Musa (aleyhisselam) <strong>ve</strong><br />

beraberindekilerin kurtulmasına sevindikleri<br />

için Allah’a bir şükür olarak tutarlar.<br />

(Not: Hüseyin (radiyallahu anh)’ın Âşûrâ günü şehid<br />

edildiği kesin değildir, başka görüşler de vardır.)<br />

Şia’nın günümüzdeki mercileri Ehl-i<br />

Sünnete muhalefet etmek için bu günde<br />

oruç tutmaktan nehyederler. Tutulacaksa<br />

da Hüseyin (radiyallahu anh) için hüzün orucu<br />

olarak tutulabileceğini ancak tamamlamadan<br />

ikindi vakti bozulacağını söylerler.


FITNELER VE CEHALET<br />

98<br />

Fitnelerin çokluğuyla beraber cehalet ortaya<br />

çıkar. Çünkü insanların ömürleri fitne<br />

haberlerini takip etmek/araştırmak ile<br />

ilimden zayi olur. Bu sebeple ahir zaman<br />

alametlerinden biri olarak Nebi (sallallahu<br />

aleyhi <strong>ve</strong> sellem)’in: “fitnelerin çokluğu <strong>ve</strong><br />

cehalet” dediği gelmiştir.”<br />

Abdulaziz et-Tarîfî


99<br />

ZALIMLERE YAKLAŞMA<br />

Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) şöyle<br />

buyurmuştur: “Başınıza sefih yöneticiler<br />

gelecektir. Onlar insanların şerlilerini<br />

yakınlaştırırlar, namazı vaktinden<br />

ertelerler. Sizden kim bu zamana yetişirse<br />

onlara mesul, polis, <strong>ve</strong>rgi tahsildarı,<br />

hazinedar olmasın.” (İbn Hibbân, Ebu Ya’lâ.<br />

Hasen bir hadistir.)<br />

Kâfir olmayan zalim yöneticiler için bu<br />

böyleyse ya kâfir yöneticiler için nasıldır!?


ÖZGÜVEN, RAHAT, HIKMET<br />

100<br />

Kendine gü<strong>ve</strong>nmenin yarısı başkalarıyla<br />

karşılaştırmamak,<br />

Rahatın yarısı ilgilendirmeyen konularda<br />

başkalarının işlerine karışmamak,<br />

<strong>Hikmet</strong>in yarısı susmaktır.”


101<br />

SABRET EY ÜMMETIM!<br />

İmam Şâfiî (rahimehullah): “Kur’ân’da bir ayet<br />

var ki zalimin kalbinde bir ok, mazlumun<br />

kalbine ise bir melhemdir.”<br />

“Nedir o ayet” denilince<br />

“Allah Teâlâ’nın şu sözüdür: “Rabbin<br />

unutacak değildir.”


EN ÜSTÜN AMEL<br />

102<br />

Allah’ın (celle celâluh) <strong>ve</strong> Rasûlü (sallallahu aleyhi<br />

<strong>ve</strong> sellem)’in sevdiği en yüce şey Onun yolunda<br />

cihad’tır. Bundan dolayı kınayanlar çoktur.<br />

Çünkü nefislerin çoğu bunu kerih görür.”<br />

İbnu’l-Kayyim


103<br />

RAFIZILER VE HARICILER<br />

Rafiziler Haricilerden daha şerlidirler.”<br />

İbn Teymiyye<br />

“Rafiziler <strong>ve</strong> Hariciler Ehl-i İslam’a karşı<br />

savaş noktasında uyuşuyorlar. Lakin<br />

Hariciler putperestleri bırakır, Rafiziler ise<br />

Ehl-i İslam’a karşı putperestlere yardım<br />

eder.”<br />

Abdulaziz et-Tarîfî


ANNE-BABA İÇIN İSTIĞFÂR<br />

104<br />

Rasûlullah (sallallahu aleyhi <strong>ve</strong> sellem) şöyle<br />

buyurmuştur: “Bir kimsenin cennette<br />

derecesi yükseltilir. Bunun üzerine<br />

(şaşırarak): “Bu bana nereden geldi/nasıl<br />

oldu” der. Şöyle denilir: “Çocuğunun senin<br />

için istiğfârı sebebiyle.”<br />

Ahmed

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!