ARALIK 2017 • www.kobilife.com • Fiyat: 7 TL
AYLIK EKONOMİ VE SANAYİ DERGİSİ SAYI: 129
BÖLÜM:
KOBİLER
DİJİTALLEŞİYOR
DOSYA:
OTOMOTİV -
RENT A CAR
Sektörünüzde Sixt ile farkınızı yaratın!
444 00 76 sixt.com.tr
16-17
ARALIK
Altınbaş Üniversitesi-Gayrettepe Kampüsü
23
ARALIK
Altınbaş Üniversitesi-Gayrettepe Kampüsü
İLERİ DÜZEY
GOOGLE ADWORDS
&
SEO EĞİTİMİ
İLERİ DÜZEY
GOOGLE ANALYTICS
EĞİTİMİ
24
ARALIK
Altınbaş Üniversitesi-Gayrettepe Kampüsü
FACEBOOK
&
INSTAGRAM
REKLAMCILIĞI
YENİ YILA
ÖZEL%50
İNDİRİM!
#dijital2018
“
Dijital Pazarlama Okulu
“sadece dijital pazarlama odaklı”
eğitimler ile sektöre nitelikli istihdamın
sağlanması ve sektörel ekosistemi
geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Yasin KAPLAN
Founder
dijitalpazarlamaokulu.com DijitalPazarlamaOkulu DPO_TR (212) 983 51 39
Kuzey 2009 Medya İnş. Tur.
Oto Kir. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi Feride Burçin KÖKSAL
burcinolca@kobilife.com
Yazı İşleri Müdürü
Reklam
Grafik Tasarım
Feride Burçin KÖKSAL
burcinolca@kobilife.com
Banu ÖZŞENEL
banu@kobilife.com
Gülizar Ç. ÇETİNKAYA
bilgi@kobilife.com
Reklam Rezervasyon 0212 272 54 02
bilgi@kobilife.com
Yayın Türü ULUSAL SÜRELİ
Her ay yayımlanır
2017 BITERKEN…
2017 de bitti. Koca bir yılı daha geride bıraktık. 2017
nasıl geçti derseniz, sanırım herkes için farklı geçti.
Kimi iyi, kimi kötü geçirdi. Umarım 2018, herkes için
iyi bir yıl olur.
Dergimizin bu sayısına gelecek olursak; Dolu,
dopdolu…
Bu ayki dosya konumuz; ‘Otomotiv-Rent A Car’. Sizler
için otomotivin her sektöründen haberler derledik,
rent a car ve filo kiralama sektörü hakkında bilgiler
verdik.
Kuzey 2009 Medya İnş. Tur.
Oto Kir. Tic. Ltd. Şti. adına
Dergimizde yeni bir bölümümüz var artık; ‘Kobilerde
Dijital Dönüşüm’. Malum artık dijital çağda yaşıyoruz
ve artık dijital hayatımızın her alanında .
Diğer konularımız ve Yılbaşı Özel bölümümüz ile
birlikte dergimizi sizlerin beğenisine sunarız.
Kuzey 2009 Medya İnş. Tur. Oto Kir. Tic. Ltd. Şti.
Maslak Mah. Atatürk Oto Sanayi Sitesi 2. Kısım, 9. Sokak
Ata İş Merkezi No: 310 Kat: 3 D: 11 34398 Maslak - İstanbul
Yeni yılın herkese sağlık, başarı, bol kazanç ve barış
getirmesi dileğiyle…
www.kuzeymedya.com.tr
FERIDE BURÇIN KÖKSAL
Dağıtım: Bayilerde
Kobilife Dergisi, Kuzey 2009 Medya İnş. Tur.
Oto. Kir. Tic. Ltd. tarafından T.C. yasalarına
uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide
yayımlanan yazı, fotoğraf ve tarafımızca yapılan
ilanların, konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak
gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.
Ege‘den dünyaya
açılan kapı
İnşaatının tamamı Türk mühendisleri ve müteahhitleri
tarafından gerçekleştirilen; 400 milyon dolar yatırımla
hayata geçirdiğimiz Petlim, Ege Bölgesi’nin en büyük
entegre konteyner terminali. Dünyanın en büyük
gemilerinin yanaşabileceği, 1.5 milyon TEU kapasiteli
Ege’deki ilk ve tek konteyner terminali olması sayesinde
Petlim, ihracatçılarımızın Asya ve Amerika’daki
transatlantik pazarlara erişim maliyetlerini neredeyse
yarı yarıya indirecek.
SOCAR Türkiye olarak, bu çok önemli terminali
Türkiye’ye kazandırmış olmaktan gurur duyuyoruz.
Konteyner Rıhtım
Uzunluğu
700 M
Geri Sahası
42 Hektar
Su Derinliği
16 M
16.000 TEU
kapasiteli
gemiler
İÇİNDEKİLER
19
Euromaster,
Türkiye’deki
5’inci Yılını İş
Ortaklarıyla
Kutladı!
38
Yenilikçi ve Öncü
Ürünleriyle Ayrışıyor:
Verifone’dan Her
İhtiyaca Uygun
Yazarkasa
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
06 >> KISA KISA
11 >> GÜVENILIR İŞ ORTAĞINIZ; SIXT RENT A CAR
16 >> AUDI ÇALIŞANLARI DIJITAL GELECEĞE HAZIRLANIYOR
62 >> HAFTADA 5000 KALORİ YAKMAK İSTER MİSİNİZ ?
21 >> LEASEPLAN’DE 2030 YILI HEDEFI SIFIR EMISYON!
KISA KISA
7
KISA KISA
Mücevher, obje ile buluştu
Karun Mücevherat; aksesuarları ile
masaların baş tacı oldu. Nesilden
nesile geçecek Karun Mücevherat’ın
sanat eseri niteliğindeki mektup
açacakları, tespihleri ve parfüm
şişeleri; şık, asil ve eşsiz tasarımları ile
dikkat çekti
Mücevher tasarımcılığında dünya liderliğine
oynayan Karun Mücevherat, sanat eseri
niteliğindeki masaüstü aksesuarları ile dikkat
çekti. Takılarıyla olduğu kadar objeleriyle de
iddialı olan Karun Mücevherat’ın ürünleri
dünyanın önde gelen başkanlarının da
masasına kuruldu.
Karun Mücevherat’ın Kurucu ve Tasarımcısı
Karun Kıraç, “İşimizi aşkla yapıyoruz. Bu
objelerin tasarımı öncesinde dersimize sıkı
çalışıyoruz. Kişinin profilini analiz ederek, onu
en doğru yansıtacak ürünü ortaya çıkarıyoruz.
Tüm ürünlerimiz tamamen kişiye özel. Bir eşini
üretmiyoruz” dedi.
50 bin dolardan başlayıp milyon dolarlara
çıkıyor
Ürün fiyatlarının 50 bin dolardan başlayarak,
milyon dolarlara kadar çıktığını söyleyen Karun
Kıraç, “Biz sanata eseri tasarlıyoruz. Nesilden
nesile geçecek, baba yadigarı denecek objeler
ortaya çıkarıyoruz. Ürünlerimize fiyat telaffuz
etmek zorunda olduğumuz için bir değer
biçiyoruz, aslında hiçbir ürünümüze paha
biçemiyoruz” diye konuştu.
Bu kış Saysha ile
takıda özgürlük
moda
Avusturya kristallerini adeta
teninize işleyerek takı sanatına
yepyeni bir yorum kazandıran
Saysha, kış stilinizin tamamlayıcısı
oluyor. Doğadan ilham alarak
özgür tasarımlar sunan Saysha kış
koleksiyonu, çalışma hayatında aktif
rol oynayan stil sahibi kadınların
vazgeçilmezi oluyor.
Doğanın güzelleştirici gücünü stilinize yansıtan
Saysha Ten Takısı, her biri özenle işlenen
taşlarla hazırlanan kış koleksiyonu ile sezonun
silüetini belirliyor.
Farklı ve iddialı olmanın ismi Saysha…
Feminen parça denilince akla ilk gelen takıyı,
asimetrik kesimler ve detaylara saklanmış
halleriyle ten ile buluşturan Saysha Ten Takısı,
yumuşak ve zarif hatlarıyla günün her saati
kullanım imkanı sunuyor. Zincir veya başka
bir bağlantıya gerek olmadan birçok kez ten
üzerine yapıştırılarak kullanılan Ten Takısı,
şehirli Saysha kadınına yeni ve farklı bir hava
katıyor.
8
KISA KISA
Shaped Fruit detoks
içeceklerinizi keyifli hale getiriyor
MotoGPTM motorları
TISSOT’nun koleksiyonu
ile ateşleniyor…
Vücudu toksinlerden arındırmanın en
etkili ve kolay yolu sebze ve meyvelerle
hazırlanan detoks içecekleriniz kalp
şeklindeki meyvelerle bambaşka bir
boyut kazanıyor. Kalp limon ve kalp
salatalık eşliğinde hazırlanan detoks
içecekleri, içeriğindeki vitamin ve
minerallerle vücudunuzu arındırırken
görüntüsüyle de size keyif katıyor.
Vücudunuzu toksinlerden arındırmak Shaped
Fruit sayesinde keyifli hale dönüşüyor. Detoks
içeceklerinize ilave edeceğiniz kalp şeklindeki
limon ve salatalıklar içeriğindeki vitamin ve
minerallerle sağlığınızı korumanıza yardımcı
olurken, görüntüsüyle de dikkatleri üzerine
çekiyor.
Yeni nesil hediye alternatifi
Shaped Fruit tarafından özel kalıplar içerisinde
tamamen doğal bir şekilde yetişerek şeklini
alan bu meyveler, yeni nesil hediye alternatifi
olmasının yanı sıra sağlığınızı korumanızın
da en keyifli hali oluyor. Shaped Fruit farkıyla
üretilen kalp limon ve kalp salatalıklar, kış ayları
boyunca sularınızın vazgeçilmezi olurken, aynı
zamanda vücudunuzu toksinlerden arındırarak
yaşam kalitenizi arttırıyor.
Shaped Fruit’in sıra dışı meyve ve sebze ürünleri;
Macro Center, Huqqa, Chocolate Capacity AVM,
Va Piano, Four Seasons, Divan, Kalamis Fresh
Gurme’nin yanı sıra Erenköy Manavı, Beylerbeyi
Manavı Nezih Gurme, The Market at Bosphorus
ve Moda Manavı’nda satışa sunuluyor.
Hızlı ve nefes kesici performanslara sahne olan bir sezon daha sona erdi ve
TISSOT’nun yeni MotoGP saatlerine ilham verdi. Bu yıla damgasını vruran
MotoGP Resmi Zaman Tutucusu TISSOT, önümüzdeki sezon için MotoGP
2018 Saat Koleksiyonu’nun tanıtımını yaptı .
Üç özel tasarımdan oluşan 2018 Resmi Tissot MotoGPTM Koleksiyonu,
motosiklet tutkunlarınının beğenisine sunuluyor. Tasarımlardan ilki 2018’e
sınırlı sayıda üretilen mekanik model, ikincisi, yine 2018 adetle sınırlı üretilen
ve kuvarts hareketiyle desteklenen model ve üçüncüsü ise Limitli
Seri kuvarts saat…
Bu koleksiyon hem motorların hem de sürücülerinin özelliklerini gösteriyor.
Hız göstergesi ve kadranından ayaklığa kadar motorların dinamik ve sağlam
formunu yansıtan detaylar göze çarpıyor. Tasarımdaki kesinlik ve tutku sporcuların
özellikleriyle bütünleşiyor.
Koleksiyonun ilhamı, TISSOT ile MotoGP arasındaki yıllar süren işbirliğine
dayanıyor. Güçlü ve hassas yapılarının yanı sıra şık bir görünüme sahip olan
TISSOT MotoGPTM Koleksiyonu’nun en önemli detayı ise kask şeklinde özel
bir kutu sunulması…
Tissot Başkanı François Thiébaud, yeni koleksiyon ile ilgili olarak şunları
söyledi: “TISSOT olarak MotoGP ile uzun zamandır devam eden işbirliğimizden
gurur duyuyoruz. Motor sporlarının dinamik ve hızlı doğası TISSOT’nun
ruhuyla mükemmel bir şekilde eşleşiyor. Bu sporun gelişmesi ve zaman
tutmanın zorlaşması nedeniyle, saatlerimiz ve işleyişimiz ile en üst düzeyde
olmak için tüm yeni teknolojileri takip ediyoruz.”
Dorna Sports CEO’su Carmelo Ezpeleta, “TISSOT ile ortaklığımıza devam etmenin
ve 2018 MotoGP Koleksiyonu’nu gururla karşılamanın mutluluğunu
yaşıyoruz. MotoGP motorunun şıklığını, gücünü ve görkemini gerçekten
temsil eden bu yeni koleksiyonun beğenilmesini diliyoruz. TISSOT’ya ürettiği
her saatte sağladığı ayrıntılara inanılmaz özen gösterdiği için teşekkür
ederiz. Dorna ve MotoGP olarak, fanlarımızı tek bir saat ve yarışta bir araya
getirerek, TISSOT ile işbirliğimizin uzun yıllar
9
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Fark yaratırsanız başarılı olursunuz…
Merhabalar, öncelikle okuyucularımızın
sizi daha yakından tanıyabilmesi için kendinizden
bahseder misiniz?
Merhaba; ismim Levent KIYAK. Bir otomobil tutkunu,
detailing hastası ve Detailing Dükkanı’nın
genel müdürüyüm.
Detailing Dükkanı ne gibi hizmetler veriyor
?
Aslında Detailing Dükkanı’nın ne gibi hizmetler
verdiğini tam olarak anlatabilmek için “Detailing”
kelimesinin anlamını biraz irdelemek gerekiyor.
Türkiye’de son 3 yıldır yükselişte olan Detailing
sektörünün yaptığı işin tam olarak Türkçe karşılığı
maalesef bulunmuyor. Kelime anlamı olarak baktığımızda
“Detaylandırmak” anlamına gelse de bu
kavram yaptığımız işi anlatmakta çok yetersiz kalıyor.
Detailing kavramını, aracın iç ve dış aksamı
için detaylı bir şekilde yapılan her türlü temizlik,
bakım ve koruma olarak nitelendirilebiliriz. Ancak
bu işlemler esnasında kullanacağımız ürünlerin
aracın hiçbir aksamına en ufak bir zarar vermemesi
ön şartımız. Zaten standart uygulamalar ile
Detailingi ayıran en önemli fark burada ortaya çıkıyor.
Detailing Dükkanı Satış Mağazasında ise bu
işi yaparken ihtiyaç duyacağınız bütün makine,
malzeme ve ekipmanları bulabilmeniz mümkün.
Detailing Dükkanı Uygulama Merkezi ise aracınızın
dış boya düzeltme, boya koruma, seramik
kaplama ve detaylı temizlik gibi birçok işlemini
gerçekleştirdiğimiz stüdyo mantığıyla hareket
eden butik bir garaj. Bu merkezde bir araç için
işlem süresi 3 günden başlar. Yapılacak uygulamalar
göre bu süre artabilir. Seri iş yapma gibi
bir gayemiz yok. Detailing detaylıca yapılır. Hiçbir
detayı gözden kaçırmadan temizlik ve koruma işlemlerini
kuyumcu hassasiyetiyle gerçekleştiririz.
10
Bu merkezde, aracın üzerindeki ufacık bir kusuru
bile görmemizi sağlayan ve Türkiye’de uygulama
merkezleri içerisinde ilk ve tek olan ışık tüneli
sistemini kullanıyoruz. Ayrıca Gyeon Quartz, Nanolex,
Gtechniq gibi dünya devi seramik kaplama
markalarının bayisiyiz.
Sektörün dünü ile bugünü arasında ne
gibi farklılıklar mevcut? Detailing Dükkanı
gibi köklü bir firmanın ülkemize kattığı
yeniliklerden bahseder misiniz?
Sektör ülkemizde son yıllarda hızla gelişim göstermekte.
Geçmişte bu sektör sadece birkaç markaya
bağımlı iken son birkaç yıldır yatırımcıların
ilgisini çekmeye başladı. Bu ilginin sonucunda
bugün ülkemizde ulaşamadığımız marka yok
denebilir. Ürün çeşitliğinin fazla olması ve tanıtım
çalışmalarının artması sektörün gelişimindeki en
büyük etken durumunda. Bildiğiniz üzere ülkemizde
otomobil fiyatları son derece yüksek. Yüksek
fiyatlara satın alınan bu otomobillerin en iyi
şekilde korunma ihtiyacı da sektörün gelişiminde
bir başka etken. Gelecekte de sektördeki büyümenin
devam edeceğini öngörüyoruz.
Detailing Dükkanı, Türkiye’de bu sektör henüz
emekleme çağında bile değilken kurulmuş en
eski Detailing ürünleri satıcılarından. Sokak arası
küçük bir dükkanda maliyetleri minimumda
tutarak adım attığımız bu sektörde, gelişmelere
paralel olarak sürekli kendimizi yeniledik. Özellikle
internet satış mağazamız sayesinde 81 ilin her
noktasına ürün gönderimleri yaptık. Birçok otomobil
ve motosiklet tutkununa detailing virüsünü
aşıladık. Bugün Ankara Keçiören’de Meteoroloji
Genel Müdürlüğü’nün karşısı gibi merkezi bir
konumda; birisi satış mağazası, diğeri uygulama
merkezi olmak üzere 2 ayrı yerimiz bulunuyor.
Hedeflerimiz daha büyük…
Detailing Dükkanı’ nı sektördeki diğer firmalardan
ayıran farklılıklar nelerdir?
Sektör ülkemizde iki gruba ayrılıyor. Ürün tedarikçileri/satıcıları
ile uygulama merkezleri. Bizim
en önemli farkımızın hem ürün tedarikçisi hem
de uygulama merkezi sahibi olmamız olduğunu
düşünüyorum. Hangi ürünün hangi
araçlarda net ve kesin sonuç vereceğini kağıt
üstündeki teorik bilgilere göre değil uygulama
merkezimizdeki tecrübelerimize dayanarak biliyoruz.
Biz bir işe başladığımızda “Bitince Güzel
Olacak” sloganını kullanıyoruz. Yaptığımız işlerde
bu bilinçle ve ilk günkü heyecanla hareket ettiğimiz
için en güzel sonuçları elde ediyoruz. Bir
başka farkımız ise ekip olarak, kendi aracımızı
nasıl koruruz, nasıl daha parlak hale getiririz diye
sorgularken bu sektöre girmiş kişiler olmamız.
Yani “Çekirdekten yetişmeyiz” dedikleri bu olsa
gerek diye düşünüyorum.
Sektörde başarılı olmak neleri gerektirir?
Bugün maalesef birçok şehirde oto yıkamacılar
tabelalarına detailing ibaresini ekleyerek sektörden
pay kapma yarışına girdi. Ancak detailing
seri iş yapılan yerlere göre bir hizmet değil. Hiçbir
oto yıkamacı jantına uygulama yapacağı aracın
bijonlarını sökerek tek tek temizleyip parlatmaz.
Yada davlumbazlarının çok çok dikkatli bakılmadan
görünmeyecek kısımlarına seramik kaplama
yapmaz. Bunları gereksiz olarak gören biri böyle
bir merkezi işletemez. Detailing; özel mekan,
yüksek hassasiyet ve kaliteli ürün üçlüsünü bir
arada gerektirir. Bunlardan birisi bile eksik olsa o
işlemin adı detailing olmaz. Bu sektörde başarılı
olmak isteyen işletmelere önerimiz yüksek hassasiyete
sahip kişilerle çalışmaları, mekanlarını
bu iş için özel olarak dekore etmeleri ve en kaliteli
ürünleri kullanmaları olacaktır. Fark yaratırsanız
başarılı olursunuz…
Son olarak satışını yaptığınız ürünleri kullandığınız
yeni uygulama merkezinizden
bahseder misiniz?
Normalde satış mağazamızın bir bölümünü uygulama
merkezi olarak kullanmaktaydık. Ancak
uygulama merkezimize olan talep artınca artık
yetersiz gelmeye başladığını fark ettik. Hemen
yan tarafımızda bulunan işyerinin bu iş için uygun
olacağı kanısına varınca gerekli çalışmalara
başladık. İşlemler tamamlandığında birçok özelliği
ve özellikle ışık tüneli ile Türkiye’de tek olan, iç
yapısı ve dekorasyonu tamamen bu iş için oluşturulmuş
bir merkez ortaya çıktı. Bu merkez henüz
dekorasyon aşamasında iken bile çeşitli bayilikler
vererek Türkiye’ye yayılma projesi olan markaların
ilgisini çekti. Bu markalar ile çalışmalarımız da
devam ediyor…
Sonuç olarak, benim aracıma kim benden daha
iyi bakabilir ki diye düşünenlerdenseniz bu fikrinizi
değiştirmek için sizi satış mağazamıza ve
uygulama merkezimize bekliyoruz..
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
11
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Firmanızın kuruluş sürecini anlatır mısınız?
Kaç yılında, nerede faaliyete başladı?
Kurucu ortakları kimlerdir?
Firmamız “Sazcılar Otomotiv Sanayi ve Ticaret
A.Ş.” 1987 yılında Bursa’da kurulmuştur. Daha
öncesinde yine Bursa’da Ford Kamyon servisi
olarak faaliyet gösteren firmamız 1987 yılında
üretim alanına yönelmiştir. Bir aile şirketi olan
SAZCILAR OTOMOTİV aile büyüğü Mehmet SAZ-
CILAR tarafından kurulmuştur. Günümüzde ikinci
kuşak aile bireyleri olan Hüseyin SAZCILAR, Hasan
SAZCILAR ve Güler TÜRKYILMAZ tarafından
yönetilmektedir.
Bugünkü faaliyet alanlarınızı aktarır mısınız,
firmanız tam olarak ne üretir/ne
ile uğraşır? Ürün kaleminiz ne kadar ve
özellikleri neler? Hangi sektörlere hitap
ediyorsunuz? En iddialı olduğunuz ürün,
12
Kompozit malzeme sektöründe bir marka:
SAZCILAR OTOMOTİV
üretim alanı ya da hizmet nedir?
SAZCILAR OTOMOTİV Cam Elyafı Takviyeli Plastik
Kompozit parça üretimi yapmaktadır. Raylı Sistemler,
Otomotiv, İş Makinesi ve Tarım Ekipmanları,
Askeri ve Zırhlı Araçlar, İnşaat gibi ülkemiz
açısından kritik öneme sahip sektörlerde varlık
göstermektedir. Kompozit malzeme sektöründe
bir marka yaratmış olan SAZCILAR OTOMOTİV firması
geniş teknolojik alt yapısı ve tecrübeli ekibi
ile FRP(Fiber Reinforced Polymers/Plastic) parça
üretiminde kalitesi ile farkındalık yaratmış bir
firma olma özelliğine sahiptir.
Aylık üretim miktarı ve kapasiteniz ne
kadar? Kapasitenizin tamamını kullanabiliyor
musunuz?
SAZCILAR OTOMOTİV günümüzde 5 ana üretim
tesisinde, toplam 25.000m2 kapalı alanda
ve yaklaşık 700 personeli ile üretimine devam
etmektedir. Ana üretim tesisinin 4’ü Bursa’da 1’i
ise Sakarya’dadır. Firma 6.000 Ton/Yıl CTP üretim
kapasitesine sahiptir. Tam kapasite çalışmaya devam
eden firmamız gelecekte daha fazla üretim
yapabilmek adına yatırım fizibiliteleri ve planları
yapmaktadır.
İhracat çalışmalarınızı aktarır mısınız,
üretimin ne kadarını ihracata kanalize
ediyorsunuz, en büyük ihracat pazarınız
ve ürününüz hangisidir, ihracatta yeni hedefler
ve gelecek öngörüleri nelerdir? Pazar
sayınız nedir, listenizdeki yeni pazarlar
hakkında bilgi verir misiniz?
Firmamız Raylı taşıtlar ve Motorlu taşıtlar için
Kompozit Parçalar üretmektedir. Üretimimizin
% 40 lık kısmı Uluslararası Pazarlara ihraç edilmektedir.
İhracat yaptığımız başlıca Ülkeler : AL
MANYA,İSVİÇRE,AVUSTURYA,BELÇİKA,FRANSA,R
OMANYA Yeni Uluslararası Pazarlar bulmak için
sektörümüz ile ilgili Uluslararası ihtisas fuarlarına
katılmaktayız. Bu Fuarlarda dünyanın bir çok
yerinde faaliyet gösteren Firmalar iler görüşmeler
yapılmaktadır. Proje bazında çalışmalar yürütüp
uzun vadeli çalışmaktayız.
Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Firma bünyemizde büyük ve tecrübeli bir mühendislik
ekibine sahibiz. Bu ekibimiz üst teknolojik
altyapıya sahip olan laboratuvarlarımızda
ciddi arge çalışmaları yapmaktadırlar. Çalıştığımız
OEM firmaları ile her seferinde yeni tasarlanmış
bir araç üzerinden hat kurduğumuzdan
dolayı devreye alma süreçlerinde yoğun arge
çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca firma olarak
Kalkınma Bakanlığından destekli bir arge projesi
yürütülmektedir. Bu proje kapsamında da “Raylı
Sistemlerde Hızlı Üretim Tekniğinin ve Mühendislik
Altyapısının Geliştirilmesi” üzerine çalışmalar
yapılmaktadır.
Kaç metrekare alanda faaliyet gösteriyorsunuz
ve çalışan sayınız nedir?
SAZCILAR OTOMOTİV günümüzde 5 ana üretim
tesisinde, toplam 25.000m2 kapalı alanda ve
yaklaşık 700 personeli ile üretimine devam etmektedir.
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Güvenilir İş Ortağınız; Sixt rent a car
Araç kiralama sektöründe uzun yıllardır yerini
alan Almanya merkezli Sixt rent a car hem dünyada
hem de ülkemizde ilk akla gelen lider global
firmalardan biridir. Dünya üzerinde 100’den fazla
ülkede 4000’den fazla kiralama noktasına sahip
Sixt rent a car, günlük araç kiralama, aylık ve yıllık
araç kiralama ve operasyonel kiralama hizmetleri
sunuyor. Ülkemizde en önemli majör havalimanlarında,
büyükşehir merkezlerinde ve turizm beldelerinde
40’a yakın şubesi ile hizmet veriyor. Bu
lokasyonların seçilmesinin en önemli sebebi hem
yurt içinde hem de yurtdışından gelip seyahat
eden müşterilere daha hızlı ve kolay ulaşım imkanının
sağlanmasıdır.
Hem uzun dönemli araç kiralamak isteyen kurumsal
müşteriler hem de günlük araç veya uzun
dönem araç ihtiyacı bulunan bireysel müşteriler,
müşteri portföyünde yer alıyor. Kurumsal müşterilerine
avantajlı teklifler ve kurumsal çözümler
sunan Sixt rent a car firma sahiplerine veya çalışanlarına,
şahsi kiralamalarında, kurumlarının
avantajlarını kullanılmasını sağlayabiliyor. Tatil
veya iş seyahati amacıyla gelen müşteriler günlük
kiralamada bir çok avantaj ve fırsatlardan faydalanabiliyor.
Özellikle fuar dönemlerinde yurt
dışından gelen müşteriler ya da yurt dışına gidecek
olan müşteriler Rezervasyon Merkezi’nden
istedikleri ülkede istedikleri lokasyonda kolayca
rezervasyonlarını gerçekleştirebiliyor.
İlk profesyonel çağrı merkezini 2004 yılında
hayata geçiren Sixt rent a car Türkiye, internet
üzerinden müşterilerine son dakika ve fırsat fiyatı
sunan ilk ve tek araç kiralama hizmeti veren firmadır.
Müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda filosunu
şekillendiren, teknolojik gelişmeleri takip eden
yıllık 6.000 araç alım kapasitesi ile Türkiye’nin en
önemli filo alıcılarından biri olan Sixt rent a car
Türkiye filosunda % 40’ı Premium marka (BMW
ve Mercedes-Benz) araçlara yer veriyor.
Sixt rent a car’ın sunmuş olduğu hizmet kalitesinde
müşteriye verdiği güven duygusu önem arz
ediyor. Müşteri odaklı pazarlama stratejilerinin
uygulanması, üst - orta ve ekonomik segment
araçlarda rekabetçi fiyat politikalarının uygulanması,
filoda altı ayda bir yenilenen son model
araçların yer alması ve Avrupa merkezli bilinen
güvenilir kurumsal bir firma olması Sixt rent a
car’ı pazarda özel bir konuma yerleştirmektedir.
Sixt Global’de geçen yılki verilere göre, Sixt rent
a car Türkiye diğer franchiselar arasında en iyi 10
ülke içinde yer alarak Sixt Premium Circle’a girmiştir.
Ayrıca Fortune500 listesinde 2016 finansal
verileri ile bu yıl 362.sırada yerini alıyor.
Her geçen gün daha iyi hizmet vermek için çalışmalarına
hız kesmeden devam eden Sixt rent a
car güvenilir bir iş ortağı olmaya devam etmektedir.
Bizi takip edin
13
HABER
Zaman Daralıyor!
“Yeni Nesil”e Geçmek için Doğru Adres Profilo S900 ECR
Profilo Ödeme Sistemleri’nin onay aldığı dokuzuncu yeni nesil ödeme kaydedici ürünü Profilo S900 ECR,
maksimum düzeyde kolaylık ve kesintisiz hizmet sağlıyor. Profilo S900 ECR Yeni Nesil Yazar Kasa POS, yüksek
batarya ömrü ve uzun rulo kapasitesiyle kullanıcılarına büyük kullanım kolaylığı vaat ediyor.
Yeni Nesil Yazar Kasa’ya geçiş için 31 Aralık 2017
olan son tarihte herhangi bir değişiklik ve erteleme
olmayacağı kesinleşti. Profilo Ödeme Sistemleri,
yüksek pazar ve kullanıcı deneyimleri
sonucu geliştirdiği Profilo S900 ECR Yeni Nesil
Yazar Kasa POS cihazıyla, kısa zamanda seçim
yapmak zorunda olan mükelleflere ürünün öne
çıkan özellikleri ve teknolojik üstünlükleri ile
avantaj sağlamayı hedefliyor. Üstelik yeni nesle
geçme yükümlüğü olan vergi mükelleflerine
yönelik farklı kampanyalarıyla da cazip fırsatlar
sunuyor.
Sektörünün lider şirketleri arasında bulunan
ve AR-GE yatırımlarıyla teknolojiye yön veren
Profilo Ödeme Sistemleri; dokuzuncu onayını
aldığı Maliye Bakanlığı ve TÜBİTAK onaylı ürünü
Profilo S900 ECR ile sektördeki diğer yazar kasa
POS’larda olmayan birçok özellik ile ön plana
çıkıyor.
Yüzbinlerce müşteri deneyimi sonucu Profilo
Ödeme Sistemleri’nin Ar-Ge ekibi tarafından
geliştirilen ve hem masaüstü hem de mobil
olarak kullanılabilen Profilo S900 ECR, tüm
bağlantıların tek bir noktada birleştirildiği bağlantı
kutusu ile kablo karmaşasına son veriyor.
Dâhili GPS ve barkod okuyucu opsiyonu, yüksek
çözünürlüklü hassas dokunmatik ekranı, basitleştirilmiş
menüsü, yeni nesil güvenlik yazılımı,
çift SIM kart kullanımı ve 3G modem alternatifi
ile birçok özelliği tek bir cihazda topluyor. Profilo
S900 ECR, kullanıcıya maksimum düzeyde
kolaylık ve kesintisiz hizmet sağlamayı hedeflerken,
uzun ömürlü bataryası ve 32 metreye
yükseltilmiş rulo kapasitesi ile tam dolu şarjla
uzun süre kesintisiz fiş kesebilme olanağı sunuyor.
Ayrıca, Profilo S900 ECR 40 milyon satırlık
EKÜ kapasitesine sahip. Profilo Ödeme Sistemleri
müşterilerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek
amacıyla 6 farklı Profilo S900 ECR konfigürasyonu
sunuyor.
14
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
UZATMAYA
GEREK YOK!
• İster mobil, ister masaüstü
• Dokunmatik renkli ekran
• Mobil kullanımda en uzun
rulo kapasitesi (32m)
• Yüksek batarya kapasitesi
KAMPANYA
SATIŞ FİYATI
1.549 TL
KDV DAHİL
200TL* ’ye
varan puan, 9 taksit veya
düşük banka komisyon
oranlı kampanyalarımız
için bizi arayın.
0850 222 72 72
*Kampanya fiyatına ek olarak
kazanabileceğiniz indirim tutarıdır.
Yeni Nesil Yazarkasa POS
Profilo S900 ECR
Barkod Okuyucu*
Otopark
NFC GPS* Yüksek Güvenlik
E-fatura, E-arşiv SGK Katkı Payı BKM TechPOS
Yemek Kartı
7/24 Servis
14 ülke için geliştirdiği 151 yazarkasa modeli ve
uluslararası tecrübesiyle sektör liderlerinden
Profilo Ödeme Sistemleri, geliştirdiği yeni nesil
yazarkasalar ile esnafımızın yüzünü güldürmeye
devam ediyor. Siz de Profilo’yu tercih edin,
hem yeni nesile geçin hem rahat edin.
* Opsiyonel
profiloS900.com
profiloodemesistemleri.com
Profilo yazarkasalar ve kampanyalarla ilgili 0850 222 72 72 numaradan bilgi alabilirsiniz. Kampanya 30 Aralık 2017 tarihine kadar geçerlidir. Kampanya stoklarla sınırlı olup, Profilo
Ödeme Sistemleri herhangi bir anda kampanya süresini, şartlarını, içeriğini değiştirebilir, güncelleyebilir ve kampanyayı sona erdirebilir. Fiyatlar tavsiye edilen son kullanıcı fiyatlarıdır.
15
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Otomotiv Sektörüne Özel İnsan Kaynakları Ortaklığı
Alanyalı & Alanyalı, “otomotiv” sektöründeki deneyimini ve başarısını yine otomotiv sektörünün tanınan ismi
İlkim Sancaktaroğlu’nun katılımı ile güçlendirdi.
İklim Sancaktaroğlu
Mehtap Alanyalı
Türk otomotiv sektörünün deneyimli ismi İlkim
Sancaktaroğlu, İnsan Kaynakları ve Üst Düzey
Yönetici Araştırma Sektörü’nün köklü ve güçlü
markası Alanyalı & Alanyalı’nın “Otomotiv Sektörü”
projelerinde Kasım 2017 itibariyle Kıdemli
Danışman olarak görev yapmaya başladı. İlkim
Sancaktaroğlu, Alanyalı & Alanyalı’nın 23 yıllık
Otomotiv Sektörü deneyimine, güç ve yeni bir
vizyon kattı.
Alanyalı & Alanyalı, Sancaktaroğlu’nun da katılımıyla
Türkiye’nin lider sektörü olan otomotiv sektöründe,
orta ve üst düzey insan kaynakları ihtiyaçlarının,
“seçme, değerlendirme ve yerleştirme”
16
sürecinde iddiasını güçlendirdi. Sancaktaroğlu ve
Alanyalı & Alanyalı yerel ve küresel ölçekteki bilgi
ve tecrübelerini birleştirerek, Türkiye’nin en büyük
sektörü olmakla birlikte hala hızla gelişen Türk
otomotiv sektörünün insan kaynakları ihtiyaçlarına
katkıda bulunmayı hedefliyor.
Alanyalı & Alanyalı Kurucu Ortağı Mehtap
Alanyalı yaptığı açıklamada “Sancaktaroğlu’nun
katılımıyla uzmanlık alanlarındaki ve otomotiv
sektöründeki geniş ve derin deneyimlerimiz, bu
oluşumla birlikte fark yaratacak ve yeni yaklaşımlar
ile şirketlerin, dolayısıyla otomotiv sektörünün
gelişimine önemli katkılarda bulunacağız” dedi.
İlkim Sancaktaroğlu yapılan işbirliği ile ilgili olarak
“30 yılı aşkın zamandır otomotiv sektörünün
içinde yaşayan ve farklı yönetim kademelerinde
çalışmış bir yönetici olarak şirketlerin başarısında
insan kaynaklarının önemini gayet iyi biliyorum.
Ancak bu sektörde yaşanan sık yönetici ve personel
değişimlerinin verimliliği ve ivmeyi düşürdüğünü
de yıllardır gözlemliyorum. Bu nedenle
Alanyalı & Alanyalı ile Türk otomotiv sektörüne
insan kaynakları yönetimi konusunda destek
olmak için işbirliğine gitmeye karar verdik” açıklamasını
yaptı.
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Alfa Romeo Stelvio Türkiye’de
Alfa Romeo’da yeni dönemi simgeleyen model ailesinin ikinci üyesi olan Stelvio, Kasım ayı itibariyle Türkiye’de
satışa sunuldu. Alfa Romeo Stelvio, kendi sınıfındaki dengeleri değiştirecek iddialı tasarım özellikleri, verimli ve
güçlü motor karakteri, dinamik sürüş özellikleri ve teknolojik donanımlarıyla ön plana çıkıyor.
Euro NCAP’ten aldığı yüzde 97’lik yetişkin yolcu koruma notuyla, segmentinin en yüksek puanını elde eden ve en
güvenli otomobiller arasına adını yazdıran Stelvio, 2.0 litre 280 HP gücünde turbo beslemeli benzinli motor, 8 ileri
otomatik şanzıman ve akıllı dört tekerlekten çekiş sistemi kombinasyonlu versiyonuyla yollara çıkıyor.
Alfa Romeo tarihindeki ilk SUV modeli Stelvio, ülkemizde satışa sunuldu.
Premium SUV segmentinde dengeleri değiştirecek tasarım özellikleri,
sürüş dinamikleri, verimli ve güçlü motoru ile teknolojik donanımlarıyla
ön plana çıkan Alfa Romeo Stelvio, 430 bin TL’den başlayan fiyatlarla
bayilerdeki yerini aldı. Alfa Romeo Stelvio’ya hayat veren 2.0 litre hacmindeki
“2-in-1 turbo” beslemeli benzinli motor, 280 HP güç ve 400 Nm
tork üretirken, 8 ileri otomatik şanzımanla işbirliği yapıyor. Gücünü dört
tekerleğe birden aktarabilen Q4 adlı 4x4 sistemiyle donatılan Stelvio, sınıfının
en iyi değerine imza atarak 0’dan 100 km/s hıza tam 5,7 saniyede
ulaşıyor. Son hızı 230 km/s olan 2.0 litre benzinli Alfa Romeo Stelvio, 100
km’de ortalama 7,0 litre yakıt tüketiyor.
Hafiflik genlerinde saklı
İtalya›nın en yüksek dağ geçidi olan Passo dello Stelvio’dan adını alan,
Alfa Romeo’nun ilk SUV modelinde, süper spor otomobilleri aratmayacak
yüksek mühendislik ürünü karoser yapısı dikkat çekiyor. Şanzımanla dört
tekerlekten çekiş sistemini birbirine bağlayan bağlantı elemanlarında
karbon fiber kullanımıyla hafifliği desteklenen Stelvio’nun yürüyen
aksamında, çamurluklarında, kapılarında, motor kaputunda ve bagaj
kapağında kullanılan yüksek alüminyum seviyesi de kendi sınıfındaki
SUV’lar arasında fark yaratıyor.
Safkan Alfa Romeo tasarımı
Yüzyılı aşkın bir tasarım geleneğinin mirasçısı Alfa Romeo Stelvio, 4.687
mm uzunluk, 1.903 mm genişlik ve 1.671 mm yükseklik verileriyle
oldukça geniş ve ferah bir yaşam alanını, kompakt boyutlarla bir araya
getiriyor. Muntazam karoser orantılarıyla gerçek bir sanat eseri olan
Stelvio’da, aşağıya kadar uzanan radyatör ızgarasına sahip karakteristik
burun tasarımı İtalyan markanın aidiyetine vurgu yapıyor. Önden arkaya
doğru yükselerek güçlenen omuz çizgisiyle belirgin çamurluk kuşakları
kaslı ve güçlü bir görünüm sunarken, kapı üzerindeki çizgiler de dinamik
görünümü perçinliyor.
Dinamik sürüşleri destekleyen yaşam alanı
Alfa Romeo Stelvio seçkin ve kaliteli malzemelerle bezenmiş iç mekanıyla
orta boy premium SUV dünyasında fark yaratıyor. Dış tasarımda olduğu
gibi iç tasarımda da şık detaylar ve sportif tatlar öne çıkıyor. Kaliteli
malzemelerle ve birinci sınıf bir işçilikle şekillendirilen iç mekânda; deri,
ahşap ve kumaş olmak üzere farklı malzemeler birbirini tamamlayan
mükemmel bir uyum ortaya koyarken, gerek önde gerekse arkada geniş
ve ferah yaşam alanı yolculukları keyifli hale getiriyor. Karakteristik Alfa
DNA sürüş modu ile istenilen sürüş modu tercih edilebilirken, çift bölgeli
iklimlendirme sistemi, Harman/Kardon imzalı 14 hoparlörle donatılan
Alfa Connect bilgi ve eğlence sistemi gibi donanımlar, yaşam alanını
eğlenceli kılıyor. Orta konsolun en üst noktasında sürücünün görüş alanında
konumlandırılan ve Magneti Marelli ile birlikte geliştirilen entegre
3D navigasyonlu yüksek çözünürlüklü, 8,8 inç boyutundaki ekrana sahip
Alfa Uconnect üzerinden otomobille ilgili birçok kontrole erişilebiliyor.
Gösterge tablosunun ortasında bulunan 7 inç büyüklüğe sahip TFT ekran
üzerinden, sürüşle ilgili bütün temel bilgiler sürücünün görüş hizasında
sunuluyor. Sadece geniş bir yaşam alanı sunmakla kalmayan Stelvio, 525
litre ile sınıfının en büyük bagaj hacimlerinden birini de beraberinde
getiriyor.
Rakipsiz güvenlik donanımları
Euro NCAP testlerinde kendi segmentinin en yüksek güvenlik puanını
alarak farkını ortaya koyan Alfa Romeo Stelvio, rakipsiz bir SUV olduğunu
kanıtlıyor. Yenilenen ve standartları daha da yukarı çekilen değerlendirme
kriterlerine göre yüzde 97’lik yetişkin yolcu koruma notuyla 5 yıldız
alan Stelvio’da, başta fren mesafesini önemli oranda düşüren Entegre
Fren Sistemi (IBS) öne çıkıyor. Elektronik Stabilite Kontrolü sistemiyle geleneksel
hidrolik fren sistemini bir arada kullanan yenilikçi elektromekanik
sistem sayesinde çok daha hızlı anlık fren tepkimesi ve rekor seviyede
fren mesafesi elde edilebiliyor. Olası bir çarpışma tehlikesi algıladığında
sürücü sesli olarak uyaran ve ardından fren yapan Önden Çarpma Uyarı
Sistemi, Yaya Algılama özelliğine sahip Otonom Acil Durum Fren Sistemi
ve otomobilin içinde bulunduğu şeridin dışına istem dışı çıkması halinde
sürüyücü uyaran Şerit Değiştirme İkaz Sistemi sürüş güvenliğini sağlayan
sistemlerden bazıları olarak dikkat çekiyor. Arka Çapraz Yol Tespit Sistemine
sahip Kör Nokta Uyarı Sistemi, otomobilin her iki tarafından kör
noktayı sürekli olarak gözlemliyor ve olası bir çarpışma potansiyeli söz
konusu olduğunda sürücüyü uyarıyor. Adaptif Hız Sabitleme Sistemi ise
araç hızını trafik koşullarına göre kendi kendine ayarlıyor.
Sürüş keyfinin mimarı yüksek mühendislik
En yüksek seviyede sürüş keyfini sunmak adına ön ve arka aks arasında
ideal ağırlık dağılımına sahip olan Stelvio’nun karoserinde bolca alüminyum
ve karbon fiber destekli malzemeler kullanılıyor. Üstün sürüş özellikleri
için geliştirilen yarı sanal direksiyon miline sahip yeni çift salıncaklı
ön süspansiyon, hızlı ve kesin direksiyon tepkilerini beraberinde getiriyor.
Arka aksta Alfa Romeo’nun patentli dört buçuk kollu bağımsız süspansiyonu
görev yapıyor. Yüksek kalite seviyesinde sürüş dinamikleri ve sürüş
keyfi için sınıfının en direkt çalışan 12.0 oranlı direksiyon sistemiyle ideal
yürüyen aksam göreve hazır hale geliyor.
17
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Audi çalışanları dijital geleceğe hazırlanıyor
Audi, gelecek için önem taşıyan alanlarda daha hızlı ve odaklı yetenek gelişimini sağlamak amacıyla ‘data.
camp’ adı altında bir eğitim programını devreye aldı. Programla, Audi çalışanlarına Udacity çevrimiçi platformu
üzerinden veri bilimleri ve makine öğrenimi kursları verilecek
Dijital bir otomobil şirketine dönüşme yolculuğunda
hız kazanan Audi, başlattığı “data.camp”
adlı büyük veri ve yapay zeka odaklı ileri eğitim
kampanyasıyla çalışanlarını dijital geleceğe
hazırlıyor. Pilotlu sürüş, akıllı robotlar ve dijital
mobilite hizmetleri gibi teknolojilerin gelişiminin
temelini oluşturan bu kampanyanın en önemli
unsurlarından biri de Audi’nin Udacity çevrimiçi
platformu ile yaptığı işbirliği.
Audi, dijital geleceğe ilişkin alanlarda, BT becerilerinin
hızla geliştirilmesinin rekabet gücü açısından
kritik önem taşımasından hareket ediyor.
Yapay zeka ve büyük verinin son derece önemli
bir rol oynağını bu alanda data.camp girişimi
bağlamında farklı iş birimlerinin ihtiyaçlarını
sistematik bir şekilde analiz ederek, kapsamlı bir
yetkinlik portföyü hazırlıyor.
Scrum ve Agile eğitimleri de var
Eğitim süreci, programcılık tecrübesi bulunmayan
yeni katılımcılara verilen, veri analizinin
temelleri gibi giriş seviye programlarla başlayıp,
yapay zeka ve makine öğrenimi gibi konularda
üniversite düzeyindeki kurslarla son buluyor.
Büyük veri alanındaki eğitimler; ‘scrum’ yazılım
geliştirme modeli, tasarım odaklı düşünme ve
prototiplendirme gibi alanlar içeren ‘agile’ proje
yönetimini de kapsıyor. Verilen tüm eğitimler,
farklı işverenlerin ihtiyaçlarına göre şekillendiriliyor.
Udacity ile işbirliği
Audi, şirket içinde verilen eğitimin yanı sıra, harici
ortakların uzmanlığını da sürece dahil ediyor.
Otomobil üreticisi bu yolla Silikon Vadisi menşeli
çevrimiçi bir platform olan Udacity’yi, kendi geliştirdiği
yerinde eğitim formatlarıyla bir araya
getiriyor. Audi’nin ilgili birimlerinden eğitmenlerin
sorularını yanıtlayıp eğitim amaçlı projelerine
destek olduğu katılımcılar, bu sayede Audi ile
güçlü bir teknik bağ kuruyorlar.
Mezunlar Nano-diploma almaya hak kazanıyor
Katılımcıların kendi çalışmalarına ek olarak sunulan
bu ileri eğitim kapsamında, “Audi öğrencileri”
haftada 10 saat ders görüyorlar. Programı başarıyla
tamamlayan çalışanlar, platformdan veri
analisti veya makine mühendisliği gibi alanlarda
“nano-diploma” almaya hak kazanıyorlar.
Blockchain teknolojisi, üretimde optimizasyon
için büyük boyutlu makine verisinin analizi, muhasebe
süreçlerinde makine öğrenimi ve pilotlu
sürüş moduna sahip otomobillerin geliştirilmesi,
büyük verinin şirket içindeki başlıca kullanım
alanları arasında yer alıyor.
Audi çalışanlarına yaşam boyu eğitim
Şirketin başlıca eğitim ve ileri eğitim kanalı olan
Audi Akademi, birçok farklı format yoluyla Audi
çalışanlarının yaşam boyu öğrenimini destekliyor.
Yerinde eğitimi dijital eğitimle birleştiren karma
öğrenim modeli, yalnızca büyük veri kapsamında
değil, genel olarak giderek önemini artıran
bir yöntem. Örneğin mobil öğrenim bağlamında
çıraklar, tablet bilgisayarlarını kullanarak,
edindikleri bilgileri diledikleri her zaman ve her
yerde pekiştirebiliyorlar. Audi lojistikle ilgili pozisyonlarda
görev alan çalışanlarına sanal gerçeklik
yardımıyla eğitim vererek, ambalajlama süreçlerine
yönelik alıştırma yapmalarını sağlıyor. Başka
ülkelerde görev alacak çalışanların dil eğitimleri
ise, çevrimiçi topluluklar yardımıyla sağlanıyor.
18
DETAILING DÜKKANI
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
İLE ARACINIZA DEĞER KATIN!
BOYA DÜZELTME | BOYA KORUMA | SERAMİK KAPLAMA
Karargahtepe Mahallesi Kütükçü Alibey Cd. No:25/A-B
(Meteoroloji Genel Müdürlüğü Karşısı) Keçiören/ANKARA
0 (312) 911 10 00
19
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
Euromaster, Türkiye’deki 5’inci Yılını İş Ortaklarıyla Kutladı!
Michelin Grubu çatısı altında profesyonel lastik ve araç bakım hizmeti veren Euromaster, Türkiye’deki 5’inci
yılında çalışanları, bayileri ve güçlü tedarikçileriyle bir araya geldi. Euromaster’ın 2017 yılında gerçekleştirdiği
faaliyetlerin ve sektöre kazandırdığı yenilikçi hizmetlerin anlatıldığı 5’inci Ulusal Franchise Toplantısı’nda 2018 yılı
hedefleri ve stratejileri de paylaşıldı.
faaliyetlerin ve sektöre kazandırdığı yenilikçi
hizmetlerin anlatıldığı 5’inci Euromaster Ulusal
Franchise Toplantısı’nda 2018 yılı hedefleri ve
stratejileri de ortaya koyuldu.
İki yılda 30 yeni franchise!
2017 yılında sektörde önemli atılımlar gerçekleştirdiklerini
ve marka bilinirliğini ciddi oranda
artırdıklarını belirten Euromaster Pazarlama
Müdürü Zeynep Durusu, “2017 yılında 16 yeni
servis noktamız daha oldu. 2016 yılıyla beraber
bu rakam 30’a ulaştı. Yatırımcılar Euromaster’a
güveniyorlar ve bu güvenle yatırım yapıyorlar.
2018 yılında da iş ortaklarımızdan aldığımız güvenle
yükselişimizi sürdürecek, franchiselarımız
için hazırladığımız kazançlı kampanyalarımızla
ve yeni projelerimizle fark yaratmaya devam
edeceğiz. 2018 yılı özellikle ağır vasıta araçlar
tarafına da ağırlık vereceğimiz bir yıl olacak” dedi.
Euromaster’ın yeni konsepti Euromaster City’e de
dikkat çeken Zeynep Durusu, akaryakıt istasyonlarının
içerisinde de yer alan servis noktalarıyla
hizmet ağını genişletmek istediklerini ve 2020
yılına kadar 50 adet Euromaster City açmayı hedeflediklerini
vurguladı.
Michelin Grubu çatısı altında ülkemizde 53 ilde
200’e varan servis noktası ile lastik ve araç bakımı
hizmeti veren Euromaster, bu yıl 5’incisi düzenlenen
Ulusal Euromaster Franchise Toplantısı’nı
Hilton Dalaman Sarıgerme Otel’de oldukça
geniş bir katılımla gerçekleştirdi. Euromaster
çalışanları, bayileri ve güçlü tedarikçileri olan
Michelin, Exxon Mobil ve Bosch’un da katıldığı
toplantıda; Euromaster Türkiye Genel Müdürü
Jean Marc Penalba, Euromaster Türkiye Eski Genel
Müdürü Herve Skrzypczak, Euromaster Avrupa
Franchise Direktörü Stephane Roy, Euromaster
Pazarlama Müdürü Zeynep Durusu hazır bulundu.
Euromaster’ın 2017 yılında gerçekleştirdiği
20
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
“Egea Seni Piste Çağırıyor” Mersin ve Adana’da!
Fiat’ın Türkiye’nin ezber bozan otomobili Egea Sedan’ın pist versiyonu ile başlattığı “Egea Seni Piste Çağırıyor”
etkinliği, Mersin ve Adana’da gerçekleştirildi. Mersin Stadyumu ve Birmot Adana’da düzenlenen ve çok sayıda
otomobilseverin ilgiyle karşıladığı etkinlik, heyecan dolu anlara sahne oldu. Aktivitede katılımcılar güvenli
otomobil kullanımı için aldıkları eğitim sonrasında, Fiat Egea Sedan’ın pist versiyonunu deneyimleyerek
motorsporları dünyasına dâhil olma fırsatı yakalarken, ilk üçe giren yarışmacılar ödüllerinin sahibi oldu.
Fiat’ın “Egea Seni Piste Çağırıyor” etkinliği, Mersin ve Adana’da gerçekleştirildi.
Çorlu, Bursa, İzmit, Trabzon, İzmir ve Şanlıurfa’dan sonra
düzenlenen etkinlik, büyük ilgiyle karşılandı. Katılımcılar etkinlikler
boyunca Fiat Egea Sedan’ın pist versiyonunu deneyimleyerek heyecan
dolu dakikalar yaşadı. Fiat Mersin bayileri Bilen Oto ve Boranlar ile
Adana Birmot’un destekleriyle gerçekleştirilen etkinliğin sonunda tüm
katılımcılara sertifika verilirken, parkurları tamamlayarak ilk 3’e giren
katılımcılar ayrıca ödüllendirildi. Tekirdağ-Çorlu’da başlayan ve son
olarak Mersin ve Adana’da gerçekleştirilen “Egea Seni Piste Çağırıyor”
organizasyonu ile toplamda 8 ilde yaklaşık 1.200 kişi, Fiat Egea ile piste
çıkma şansını yakaladı.
Asfalta özel 180 HP’lik Egea Sedan
Pist kullanımı için özel olarak geliştirilmiş Fiat Egea Sedan’da, aerodinamik
özellikleri geliştiren, geniş hava giriş ve çıkışlarına sahip tamponlara
yer veriliyor. 1.6 litrelik turbo beslemeli dizel motorun gücü
180 HP’ye çıkarılırken, vites oranları kısaltılmış, özel olarak hazırlanan
6 ileri vites kutusuna sahip. Pist kullanımına özel Egea Sedan’da, 17
inç boyutunda Speedline alüminyum alaşım jantlar, geliştirilmiş fren
sistemi ve ayarlanabilir süspansiyon sistemi de bulunuyor.
22
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
LeasePlan’de 2030 Yılı Hedefi Sıfır Emisyon!
Dünyanın en büyük filo kiralama şirketlerinden biri olarak beş kıtada ve 32 ülkede dev bir araç filosunu
yöneten LeasePlan, geleceğin mobilite çözümlerine yön vermeye devam ediyor. Almanya’nın Bonn şehrinde
gerçekleştirilen BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP23) kurumsal şirketler için elektrikli otomobiller pilot
programını başlattığını duyuran LeasePlan, 2030 yılına kadar tüm araç filosu için net sıfır emisyon oranı elde
etmeyi hedefliyor.
Dünyanın en büyük filo kiralama şirketlerinden
biri olarak toplam beş kıtada, 32 ülkede dev
bir araç filosunu yöneten ve bu yıl Türkiye’deki
10’uncu yaşını kutlayan LeasePlan, yeni dönemi
simgeleyen “What’s next? / Sıradaki Adım” bakış
açısı kapsamında yürüttüğü mobilite çalışmalarına
tüm hızıyla devam ediyor. Almanya’nın Bonn
kentinde gerçekleştirilen BM İklim Değişikliği
Konferansı’na (COP23) katılan LeasePlan, şirketler
için yeni bir elektrikli otomobil pilot programını
devreye soktuğunu duyurdu. Bu bağlamda
şirketlere sunduğu elektrikli otomobil filosu ile
birlikte, işyerlerinde ve çalışanların evlerinde
kurulacak şarj altyapısının uygulanması konusunda
da destek sağlayacak olan LeasePlan, tüm
Avrupa’da karbon oranının azaltılması konusunda
büyük bir adım atmış olacak. Belçika, Fransa, Almanya,
Hollanda, Norveç, Portekiz ve İngiltere’de
yıl sonunda başlayacak pilot program, 2018 yılında
İtalya, İspanya ve İsveç’te sürdürülecek.
Konu ile ilgili olarak LeasePlan’in CEO’su Tex Gunning,
“Toplam emisyon oranını düşürmek ve iklim
değişikliğiyle mücadele etmek isteyen elektrikli
araç filolarına kurumsal şirketlerden gelen talebin
arttığını görüyoruz. 2030 yılı hedefimizin bir
parçası olarak LeasePlan, kendini, bu müşterilerin
geçiş yapmasına yardımcı olmaya tamamen
adamıştır. Bu nedenle, büyük kurumsal kuruluşlar
için elektrikli araç pilot programımızı Bonn’daki
BM İklim Değişikliği Konferansında başlatmaktan
memnuniyet duyuyoruz.” yorumunda bulundu.
2030 yılına kadar sıfır emisyon seviyesini yakalayan
bir filoya sahip olmayı hedefleyen LeasePlan,
2021 yılına kadar da kendi bünyesinde çalışan
ekip filosunu tamamen elektrikli otomobillerden
oluşacak biçimde güncelleyecek.
23
BANKA SİGORTA
Zorunlu deprem sigortası yaptırılan
konut sayısı ilk 10 ayda 6 milyona ulaştı!
Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortasına sahip konut oranı %46’yı aşsa da sigortasız konut sayısı
9,4 milyon. Sigortalılık oranı en yüksek il ise Düzce.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu‘nun (DASK)
verilerine göre, 2017’nin ilk 10 ayında Türkiye
genelinde zorunlu deprem sigortası yaptırılan
konut sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre
%9 artarak 6 milyon 788 bin 694 oldu. Ülkemizde
zorunlu deprem sigortası kapsamına giren
yaklaşık 17,6 milyon konut bulunurken, bu
yıl ilk defa sigortalanan 557 bin 39 yeni konutla
birlikte sigortalı konut oranı %46,5’e yükseldi.
Toplam sigortalı konut sayısı 8 milyon 211 bin
88’e ulaşırken, 9 milyon 450 bin 602 konut
hâlâ sigortasız. Online sigorta satış platformu
Koalay‘ın verilerine göre, internet üzerinden
zorunlu deprem sigortası satın alanların % 73’ü
erkek. Satışlar 10:00-12:00 ve 14:00-16:00 saatlerinde
yoğunlaşırken, DASK için online satın
almayı en çok tercih eden şehirler ise sırasıyla
İstanbul, Bursa, Gaziantep, Konya ve Balıkesir.
Sigortalılık oranında Marmara Bölgesi
ilk sırada
DASK’ın verileri bölgesel olarak incelendiğinde;
Marmara Bölgesi %56,6’lık sigortalılık oranıyla
ilk sırada yer alırken, onu %45’le İç Anadolu,
%44,6’yla Ege, %39,4’le Akdeniz, %37,9’la Karadeniz,
%37,2’yle Doğu Anadolu ve %33,2’yle
Güney Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor. En
yüksek sigortalılık oranına sahip şehir %87,10
ile Düzce olurken, en düşük sigortalılık oranına
sahip şehir ise %7,3 ile Şırnak…
Binanın yaşı ve kat sayısı arttıkça,
DASK oranı düşüyor
Türkiye genelinde yer alan 8,2 milyon sigortalı
konutun %83,6’sını 1 ila 7 katlı binalar oluştururken,
%15,2’sini 8 ila 19 katlı ve %1,2’sini ise
20 ve üzeri katlı binalar oluşturuyor. DASK sahibi
binaların % 66,3’ü 2000 yılından sonra inşa
edilen yapılardan meydana gelirken, 40 yaşından
büyük sigortalı konut oranı yalnızca %5.
Deprem riski yüksek bölgeler öncü
Deprem risk bölgelerine göre konutların sigortalılık
oranları incelendiğinde, zorunlu deprem
sigortasına sahip konutların %71,7’si I. ve II.
deprem bölgesinde, %11,7’si III. deprem bölgesinde,
%15,52’si IV. deprem bölgesinde ve
yalnızca %1,07’si V. deprem bölgesinde yer
alıyor.
24
HABER
KOLAY POS
KOLAY 1.000 KOLAY 2.000 KOLAY 3.000 KOLAY 5.000
0 - 1.000 TL 0 - 2.000 TL 0 - 3.000 TL 0 - 5.000 TL
13,90 TL 26,90 TL 39,90 TL 64,90 TL
10 TL 20 TL 20 TL 20 TL
%0 %0 %0 %0
%0 %0 %0 %0
%0 %0 %0 %0
KOLAY 10.000 KOLAY 15.000 KOLAY 20.000 KOLAY 30.000
0 - 10.000 TL 0 - 15.000 TL 0 - 20.000 TL 0 - 30.000 TL
144,90 TL 216,90 TL 284,90 TL 429,90 TL
50 TL 75 TL 100 TL 150 TL
%0 %0 %0 %0
%0 %0 %0 %0
%0 %0 %0 %0
25
BANKA SİGORTA
İş Dünyasında En Önemli 10 Küresel Risk!
Siber Saldırılar, Terör Saldırılarından Tehlikeli Olabilir!
Dünyanın lider sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh ve Zurich Insurance Group girişimleriyle
yayınlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Global Riskler Raporu, iş dünyasının en çok önceliklendirdiği
temel riskleri ortaya koydu. Anket verilerine göre, önümüzdeki 10 yılda işletmeler karşılaşabileceği en önemli
risklerin ilk üçünü sırasıyla işsizlik, ekonomik krizler ve hükümetlerin istikrar sağlamadaki başarısızlığı
olarak görüyor. Tüm bunların yanında işletmelerin önemli bir risk olarak gördüğü siber saldırılar da listede
üst sıralara yerleşti. Raporda, siber saldırıların önümüzdeki yıllarda devletlerarası çatışmalar ve terör
saldırılarından bile daha riskli olabileceği dikkatleri çekti.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Marsh &
McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Insurance
Group destekleriyle oluşturulan Global Riskler
Raporu’nda iş dünyasının en çok çekindiği temel
riskleri açıkladı. 136 ülkeden 12 bin 411
yöneticinin katıldığı kapsamlı anketin verilerine
göre, önümüzdeki 10 yılda işletmeler karşılaşabileceği
en önemli risklerin ilk üçünü sırasıyla
işsizlik, ekonomik krizler ve hükümetlerin istikrar
sağlamadaki başarısızlığı olarak görüyor.
Tüm bunların yanında işletmelerin büyük bir
risk olarak gördüğü siber saldırılar da listede üst
sıralara yerleşti. Karşılaşıldığı takdirde işletmeleri
milyonlarca dolar zarara uğratabilen siber
saldırıların, önümüzdeki yıllarda devletlerarası
çatışmalar ve terör saldırılarından bile daha
riskli olabileceği ortaya koyuldu.
Anket verileri ışığında bir değerlendirmede
bulunan Marsh’ın Global Risk & Dijital Bölüm
Başkanı John Drzik, siber saldırı ve teknolojiyle
beraber gelen diğer risklerin yöneticiler tarafından
artık daha fazla endişe duyulan unsurlar
olduğunu belirtti. John Drzik, “Dünyanın en büyük
ekonomilerinde faaliyette bulunan iş dünyası
liderleri, siber riski artık kendileri açısından
en büyük risk olarak derecelendirmektedirler.
Şirketler bu tehditlerin kendi operasyonlarını
nasıl etkileyebileceğini titizlikle analiz etmeye
ve gerekli risk azaltma ve esneklik kazanma önlemlerini
almaya ihtiyaç duymaktadırlar” dedi.
İşte iş dünyasının çekindiği en büyük 10 küresel
risk!
Bölge bölge risk algısı!
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) hazırladığı
Global Riskler Raporu’na göre, Avrupa, Güney
Asya, Latin Amerika, Karayipler ve Sahra Altı Afrika’daki
iş dünyası liderleri en çok hükümetlerin
istikrar sağlamadaki başarısızlıklardan endişe
duydu. Avrupa’daki iş dünyası liderleri, “finansal
mekanizmaların veya kurumların başarısızlığını”
baskı yaratan riskler listesine eklerken, Güney
Asya’da kentsel merkezlerde yaşanan hızlı
büyüme, bu bölgedeki yöneticilerin, “kentsel
planlama başarısızlığını” ve “kritik altyapı başarısızlığını”
kendi işletmelerinin maruz olduğu
kilit potansiyel tehlikeler arasında gösterdi.
Kuzey Amerika, Doğu Asya ve Pasifik bölgelerindeki
yöneticiler en çok siber saldırılar ve varlık
balonundan kaygı duysalar da, çoğu bölgedeki
yöneticiler işsizliği ya da eksik istihdamı ve mali
krizleri iki büyük risk olarak vurguladı. Raporda
dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise, iklim değişikliğinin
getirdiği tehditlerin oluşturduğu risklerin
giderek daha da alt sıralarda yer alması oldu.
Günümüzde 20 ekonomi içinden yalnızca Kanadalı
yöneticiler, iklim değişikliğine en önemli
riskler listesinde üst sıralarda yer verdi. Potansiyel
terör saldırıları tehdidi ise Kuzey Amerika,
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki yöneticileri için
önemli bir risk başlığı olmayı sürdürdü.
Küresel derecelendirmeler - 2017
1 İşsizlik veya eksik istihdam 6 Finansal mekanizma veya kurum başarısızlığı
2 Mali krizler 7 Kritik altyapı başarısızlığı
3 Ulusal yönetişim başarısızlığı 8 Siber saldırılar
4 Enerji fiyatları hareketliliği 9 Devletlerarası çatışmalar
5 Toplumsal istikrarsızlık 10 Terör saldırıları
26
BANKA SİGORTA
NN Hayat ve Emeklilik ile Hesapkurdu.com’dan stratejik ortaklık
18 ülkede 17 milyon müşteriye hizmet veren NN Group çatısı altında faaliyet gösteren NN Hayat ve Emeklilik,
Türkiye’nin lider kredi ve sigorta karşılaştırma platformu Hesapkurdu.com ile stratejik ortaklık anlaşması
imzaladı.
NN Group, yeni nesil teknolojiler ile değişen
insan davranışlarını sigorta sektörüne hızla
yansıtmak amacıyla ilk kez Türkiye’de bir Fintech
(Finans Teknolojileri) işbirliğine imza attı.
Grup, NN Hayat ve Emeklilik ve Sigorta Cini’ne
ek olarak ülkemizdeki yatırımlarına bir yenisini
ekledi ve Türkiye’nin önde gelen kredi karşılaştırma
platformu Hesapkurdu.com’un %18’lik
hissesini satın aldı. Bu stratejik işbirliği sayesinde
NN Hayat ve Emeklilik de Hesapkurdu.com
üzerinden yapılacak satışlarında uzun dönemli
münhasırlık elde etti.
NN Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Marius
Popescu Hesapkurdu.com işbirliği ile ilgili düşüncelerini
şu şekilde ifade etti: “Türkiye’nin
önde gelen kredi ve sigorta karşılaştırma platformu
Hesapkurdu.com ile işbirliğimizi duyurmaktan
çok mutluyuz. NN Hayat ve Emeklilik
olarak teknolojiye, tasarıma ve veriye yatırım
yapan bir şirket olmak istiyoruz ve bu anlamda
bizi bu noktaya taşıyacak dijital ortaklıklara yatırım
yapma arzusundayız. Türkiye’de her geçen
gün daha fazla kişinin finansal gereksinimlerini
online platformlardan karşıladığını gözlemliyoruz.
Hesapkurdu.com ile işbirliğimiz sayesinde
hayat sigortası ve bireysel emeklilik alanında
sunacağımız online kullanıcı-dostu müşteri
deneyimi ve ürünlerimiz ile hizmet seviyemizi
artırarak sektörde fark yaratacağımıza inanıyorum.”
Hesapkurdu.com Kurucu Ortağı Ömer Paksoy,
bu işbirliğinin büyüme stratejileri açısından
önemini şu şekilde anlattı: “Bankalar ve sigorta
şirketleriyle çalışmalarımızı hızla genişletiyoruz
ve derinleştiriyoruz. Hedefimiz, müşterilerimizin
her zaman en uygun kredi ve sigorta ürünlerini
bulmasına yardımcı olmak ve onlara en hızlı
ve en kolay deneyimi sunmak. Bu sayede banka
ve sigorta ürünleri arayan herkesin referans
noktası haline geleceğimize inanıyoruz. NN Hayat
ve Emeklilik ile işbirliğimiz bize güç katacak
ve hedeflerimize ulaşmamızı hızlandıracak.”
Hesapkurdu.com Kurucu Ortağı Onur Tekinturhan
ise bu yatırımın finansal okuryazarlık konusunda
yaptıkları çalışmalara da etki edeceğini
vurgulayarak şunları ekledi: “Finansal ürün ve
süreçleri şeffaflaştırarak tüketicinin doğru kararlar
vermesini sağlamaya odaklanıyoruz. Bu
sayede her ay 200 bin yeni kullanıcının kredi
başvurusu için güvendiği, ilk tercih ettiği başvuru
kanalı haline geldik. Eğitici ve kaynak nitelikli
içerik çalışmalarımızı tüm banka ve sigorta
ürünlerini kapsayacak şekilde sürdüreceğiz.”
Girişimcilik ruhunu harekete geçirerek inovasyonu
artırmak için geçtiğimiz iki yılda Hollanda,
Macaristan, İspanya, Japonya, Polonya ve
Türkiye’de Sparklab inovasyon departmanlarını
kuran NN Group içerisinde stratejik anlamda
ilk Fintech ortaklığının kurulmasını sağlayan
departman Sparklab Türkiye oldu. Geleceğin
sigorta ve varlık yönetimi şirketini bugünden
oluşturmayı hedefleyen Sparklab Türkiye önümüzdeki
dönemde Fintech ekosistemindeki
dirsek temaslarını sürdürerek onlarla büyümeyi
amaçlıyor.
27
BANKA SİGORTA
4. Uluslararası Ticarete Global Bakış Konferansı Sait Halim Paşa Yalısı’nda Gerçekleşti
“Türkiye ekonomisindeki düdüklü tencerenin basıncı azaltılmalı”
Dünyanın önde gelen sigorta ve finans kurumlarından
Allianz’ın Türkiye’deki 3 firması,
Allianz Türkiye, Euler Hermes Türkiye ve Allianz
Worldwide Partners Türkiye, bu yıl Uluslararası
Ticarete Global Bakış Konferansı’nın (International
Trade Observatory) dördüncüsünü birlikte
düzenledi. Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleştirilen
konferansta Allianz Makroekonomik
Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes
Grup Baş Ekonomisti Ludovic Subran konuşmacı
olarak yer aldı. Sabah saatlerinde basınla
bir araya gelen Ludovic Subran, akşamki konferansta
iş dünyasından isimlerle Türkiye ve dünya
ekonomisinin geleceği üzerine konuştu.
Ümit Boyner: “Türkiye’de bir an önce ‘yapısal
reform’ gündemine dönülmeli”
Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui,
Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner
ve Allianz Worldwide Partners Türkiye CEO’su
Firuzan İşcan’ın ev sahipliğindeki konferansın
açılış konuşmasını Euler Hermes Denetim Kurulu
Üyesi Ümit Boyner yaptı. Allianz Grubu
şirketlerinden Euler Hermes’in, müşterilerinin
güvenilir şirketlerle ticaret yapması adına üstlendiği
bağımsız rolün, pazarı düzenleyici bir
etkisi olduğunu belirten Ümit Boyner, etkinliğin,
Türkiye’deki ticaretin gelişimine katkı sağlamasına
yönelik temennisini paylaştı. Boyner
“Allianz’ın Türkiye’deki 3 firması, Allianz, Euler
Hermes ve Allianz Worldwide Partners olarak
müşteri memnuniyetini esas alan, teknoloji
odaklı yeni nesil sigortacılıkta öncü, toplumun
yaşam kalitesini artıran markalar olmayı hedefliyoruz.
Tüm iş kollarımızda sunduğumuz ürün
ve hizmetlerde, müşterilerimizin deneyimlerine
kulak verip, yeni normalde bizleri daha da rekabetçi
kılacak yenilikçiliğe yatırım yapıyoruz.
En önemli önceliklerimizden biri de teknolojiyi
ve bilgiyi anlayacak, geliştirecek, kullanabilecek
insan sermayesine yatırım yapmak olacak.
Türkiye’de eğitimden, üretim ve Sanayi 4.0’ın
önceliklerine, kısaca ‘yapısal reform’ gündemine,
bir an önce dönmek zorunda olduğumuzu
düşünüyorum” dedi.
Ludovic Subran: “Düdüklünün basıncını azaltmalıyız”
Küresel ticarete yön veren faktörlerin ele alındığı,
Türkiye’nin değişen ticari koşullar karşısında
gösterdiği hızlı adaptasyon ile geleceğe yönelik
ekonomik trendler ve öngörülerin paylaşıldığı
konferansta Allianz Makroekonomik Araştırmalar
Küresel Başkanı ve Euler Hermes Grup
Baş Ekonomisti Ludovic Subran “Türkiye, fazla
ısınmış bir düdüklü tencere gibi: Türk lirasının
değerini kaybetmesi ve enflasyona neden olan
baskılar, hem haneler hem de şirketler için yük
haline geldi. 2018, düdüklü tencerenin basıncını
almak için mükemmel bir yıl: Kredi pazarını
ve finansal riskleri yumuşatmak, şirketlerin
yatırım ve yurtdışına ihracat yapmalarını kolaylaştırmak,
büyüyen Avrupa pazarına daha fazla
ihracat yapmak için çok doğru bir zaman” dedi.
Türkiye’nin 2017’de sürpriz bir ekonomik performans
sergilediğini kaydeden Subran, 2018
için yüzde 9 enflasyon oranıyla birlikte yüzde
3,5 seviyesinde bir büyüme beklediğini belirtti.
Türk Lirası’nın Euro-Dolar döviz sepetine karşı
değer kaybını da 2018 için yüzde 10 seviyesinde
öngören Subran, 2018 yılında Türk şirketlerinine
yönelik 16 milyar dolarlık ek ihracat potansiyeli
olduğunu söyledi.
Moderatörlüğünü gazeteci yazar Hande
Demirel’in yaptığı konferansı iş dünyasından
250 isim takip etti.
Firuzan İşcan, Aylin Somersan Coqui, Cansen Başaran-Symes, Ludovic Subran, Ümit Boyner, Özlem Özüner
28
BANKA SİGORTA
TROY, artık tüm dünyada geçerli hale geldi.
Türkiye’nin Ödeme Yöntemi TROY’un Discover ile gerçekleştirdiği iş birliği sayesinde, TROY logolu kartlar
yurtdışında yapılacak işlemlerde de geçerli olacak. Kalkınma Bakanlığı Orta Vadeli Program’da da yurtiçi
tasarrufların artırılmasında yerli ödeme sistemi olarak önemli bir araç olacağı belirtilen TROY’un katkıları bu iş
birliği ile daha da genişleyecek.
Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) Nisan
2016’da hayata geçirdiği Türkiye’nin Ödeme
Yöntemi TROY artık dünyaya açılıyor. 185 ülkede,
41 milyonun üzerinde alışveriş noktasında
ve 1,9 milyonun üzerinde ATM’de geçerli global
bir ödeme kuruluşu olan Discover ile TROY arasında
yapılan iş birliği sayesinde artık uluslararası
işlemlerde de TROY logolu kart kullanılabilecek.
Discover ile yapılan iş birliğinin ardından,
TROY logolu kartların yurtdışında kabulü sağlanarak,
tüm dünyada geçerli hale gelecek; TROY
üyeleri de artık yurtdışında da geçerli olan TROY
kart basabilecekler.
Kullanıcı ihtiyaçları bizi yönlendiriyor
BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko iş birliğiyle
ilgili olarak “BKM olarak bizim hedefimiz her
zaman kart kullanıcılarımızın ihtiyaçlarına en
doğru ve hızlı şekilde cevap vermek. Discover
gibi uluslararası bir ödeme kuruluşuyla gerçekleştirdiğimiz
iş birliğinde de bu ihtiyaçları karşılama
düşüncemiz
var. Çünkü,
BKM’nin
2016 yılı
verilerine
göre banka
ve kredi
kartlarının
en çok
kullanıldığı
yerler arasında
A.B.D
ve Avrupa
ülkeleri
yer alıyor.
Yurtdışı
seyahatler
sırasında
yapılan
harcamaların
yanı sıra Türk kart kullanıcıları tarafından
yurtdışı kaynaklı işlemlerin yarısı da online olarak
e-ticaret sitelerinden yapılıyor. Şimdi TROY
logolu kartlarımızın yurtdışında da kullanabilir
hale gelmesi ile birlikte, kart kullanıcıları gerek
seyahatlerinde gerekse online olarak dünya genelinde
işlem yapabilecekler” dedi.
Discover Uluslararası İş Geliştirme Kıdemli Başkan
Yardımcısı Joe Hurley ise, “Avrupa’nın en büyük
kartlı ödemeler pazarına sahip Türkiye aynı
zamanda turizm açısından da büyük ve önemli
bir ülke. Bu anlaşmanın yurtdışına seyahat eden
Türk kart kullanıcıları ve Türkiye›yi ziyaret eden
Discover kart sahipleri için de güzel bir başlangıç
olacağını vurgulayarak “BKM ile yapılan bu
anlaşma, aynı zamanda Discover’ın dünyada
farklı ülkelerde faaliyet gösteren yerel kartlı
ödeme sistemlerine yönelik iş birliği stratejisini
de tamamlayan önemli bir adım” dedi.
TROY, “Nakitsiz Toplum” için önemli bir
araç
Türkiye’nin Ödeme Yöntemi TROY’un Türkiye
kartlı ödemeler pazarında sahip olduğu kritik
rolden bahseden Canko, “Son 20 yılda kartlı
ödeme anlayışını hızla benimseyerek,
-nakitsiz ödemeler toplumu- hedefini gerçekleştirmeye
çok yaklaşan ve Avrupa’nın en büyük
kartlı ödeme pazarı olan Türkiye, yıllar boyunca
ilham verdiği ödeme sistemleri dünyasına artık
“kendi markasıyla” yön veriyor. Türkiye’nin Ödeme
Yöntemi TROY’un kaynağında yatan vizyon,
tek başına TROY’u değil kart pazarının tamamını
büyüterek nakitsiz toplum anlayışını hayata
geçirmek. Bu nedenle bugüne kadar bir banka
hesabı ya da kartına sahip olmamış 20 milyonu
aşkın kişiye “yerli” bir çözümle ulaşmayı hedefliyoruz”
diyerek TROY logolu kartlarının yıl sonu
itibarıyla 1 milyon adede ulaşmasını beklediklerini
belirtti.
Orta Vadeli Program’ın parçalarından
biri oldu
Türk bankacılık sisteminin yaptığı katkılar ve
tüm bankaların ortak katılımı ile hayata geçen
TROY, ulaştığı seviye ve büyüklük sonucunda,
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan Orta
Vadeli Program’da da kendine yer buldu. Programda
hedeflenen yurtiçi tasarrufların artması
amacı doğrultusunda, yerli ödeme sistemi
TROY’un yaygınlaşmasının önemli bir araç olabileceğine
yer verildi.
TROY, 2 yıllık bir çalışmanın ardından tüm bankaların
desteğiyle hayata geçirildi. Şu anda 15’i
banka biri banka dışı olmak üzere 16 kurum
TROY logolu kart basabilirken Türkiye’deki tüm
POS cihazlarında, ATM’lerde ve e-ticaret sitelerinde
TROY logolu kartlar kabul ediliyor.
30
BANKA SİGORTA
YAPI KREDİ HACKATHON’LA 48 SAATLİK MARATON BAŞLIYOR!
Türkiye’nin dijital bankası Yapı Kredi, finans dünyasında iz bırakacak fikirlerin hayata geçirilmesi amacıyla,
bu yıl ilk defa 8-10 Aralık 2017 tarihleri arasında Hackathon düzenliyor. Girişimcilik üssü StartersHub’da
gerçekleştirilecek Yapı Kredi Hackathon’a 28 Kasım 2017 tarihine kadar code.yapikredi.com.tr üzerinden
başvurulabiliyor.
kapsamında, birinci olan ekibe finansal rehberlik ve girişim kurmaya yardımcı
olmak üzere 12 hafta boyunca mentorluk ve eğitim desteği sunulacak.
İkinci ve üçüncü olan ekipler ise sırasıyla 10 bin TL ve 5 bin TL’nin
sahibi olacak.
Fintech ekosistemini geliştiren program
Yapı Kredi’nin code.yapıkredi programı, 7’den 70’e herkese kodlama eğitimleri
sunuyor, girişimcileri finansal rehberlik alanında destekliyor. Yazılımcılara
finansal teknoloji uygulama programlama arayüzleri (OpenBankingAPI)
sağlayarak, fintech ekosisteminin gelişimine katkıda bulunuyor.
Program, fikirlerini bir adım daha öteye taşımak isteyen girişimcilere yol
göstermeyi, yenilikçi fikirlerin ürünleştirilmesi sürecinde girişimcilere eşlik
etmeyi amaçlıyor.
Yapı Kredi Hackathon, hayalindeki fintech ürününü geliştirmek isteyen
herkesin faydalanabileceği code.yapıkredi programı kapsamında düzenleniyor.
Başta girişimciler ve öğrenciler olmak üzere yaratıcılığına güvenen,
fintech alanında iş fikrine sahip olan herkes, Yapı Kredi Hackathon’a
başvurabiliyor. Başvurular arasından yapılacak ön eleme sonunda,
Hackathon’da yarışmaya hak kazanan takımlar, 48 saat boyunca banka
programlama arayüzlerini de kullanarak, fikirlerini demo ürün aşamasına
getirmek için çalışacaklar.
Fikirleri hayata geçirme imkanı
Yapı Kredi Hackathon’da yarışmacılar, fikirlerini geliştirirken 5 yıldızlı
bankacılık uygulaması Yapı Kredi Mobil’i geliştiren ekipten mentorluk
alabilecek. Birinci olan ekip 15 bin TL’nin yanı sıra code.yapıkredi Fintech
Hızlandırma Programı’na katılmaya hak kazanarak Hackathon’da ürettiği
fikri hayata geçirme şansına sahip olacak. Fintech Hızlandırma Programı
31
BANKA SİGORTA
Anadolu Hayat Emeklilik’ten, otomatik katılımın Ocak fazında sisteme girecek
kurumlara hızlı ve kolay çözümler!
Anadolu Emeklilik’le Otomatik Katılım Artık Daha Kolay
Bireysel emeklilik sektörünün öncü şirketi Anadolu Hayat Emeklilik, otomatik katılım kapsamındaki pratik
çözüm ve yenilikleri ile otomatik katılımın Ocak fazında da kurumların yanında. Konuyla ilgili açıklama yapan
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, “Kurumlar için süreçlerini hızlı ve verimli yönetmenin
en öncelikli konular arasında olduğunu biliyoruz. Bu nedenle iş ortaklarımızın otomatik katılım için
harcayacakları eforu asgari düzeye indirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Bireysel emeklilik sektörünün öncü şirketi
Anadolu Hayat Emeklilik, otomatik katılım
kapsamındaki pratik çözüm ve yenilikleri ile
otomatik katılımın Ocak fazında da kurumların
yanında. Konuyla ilgili açıklama yapan Anadolu
Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan,
“Kurumlar için süreçlerini hızlı ve verimli yönetmenin
en öncelikli konular arasında olduğunu
biliyoruz. Bu nedenle iş ortaklarımızın otomatik
katılım için harcayacakları eforu asgari düzeye
indirmeyi hedefliyoruz” dedi.
2017 yılı başından itibaren kademeli geçiş ile
uygulamaya giren Otomatik Katılımın dördüncü
fazı Ocak ayında başlayacak. Çalışan sayısı
50 ile 99 arasında olan yaklaşık 20 bin kurumun
bu fazda sisteme dâhil olması bekleniyor.
Otomatik katılıma ilişkin tüm süreçleri kolaylaştırmak
ve hızlandırmak için yola çıkan Anadolu
Hayat Emeklilik, bordro entegrasyonu çözümünün
akabinde birkaç dakika içinde otomatik katılıma
giriş işlemlerinin tamamlanabileceği bir
yeniliği de çok yakında kurumların hizmetine
sunmaya hazırlanıyor.
Kolay, hızlı ve verimli
Yurtiçi tasarrufları artırarak, güçlü bir ekonomik
büyüme modelinin hayata geçirilmesinde
önemli rol oynayacak otomatik katılıma dikkat
çeken Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü
M. Uğur Erkan, otomatik katılımın tüm süreçlerini
kolaylaştırarak müşterilerin daha hızlı
hizmet alabileceği bir yapıya ulaşmak istediklerini
belirtti. Kurumlar, faaliyete geçecek “Online
Otomatik Katılım” sayfasından diledikleri anda
teklif alarak otomatik katılım sözleşmelerini dijital
kanal aracılığıyla oluşturabilecekler. Ayrıca,
katılımcıların bireysel emeklilik hesaplarına ilişkin
tüm işlemler için kurumların bordro programları
ile entegre çalışabildiklerini dile getiren
Erkan, “Kurumlar için süreçlerini hızlı ve verimli
yönetmenin en öncelikli konular arasında olduğunu
biliyoruz. İş ortaklarımızın Online Otomatik
Katılım ve bordro entegrasyonu ile zaman
kazanmasını hedefliyor ve otomatik katılım
sürecinde yüklerini hafifletecek pratik çözümler
üretmeye devam ediyoruz. Ocak ayı itibarıyla
50 ile 99 arasında çalışanı olan şirketler sisteme
dâhil olmaya başlayacak. Bu yeni faz ile birlikte
yaklaşık 1 milyon 400 bin kişinin daha sisteme
katılımını öngörüyoruz. Anadolu Hayat Emeklilik
olarak, otomatik katılım kapsamında, gerek
katılımcı sayısı gerekse fon büyüklüğü anlamında
üretim rakamlarının hedeflerimiz doğrultusunda
gerçekleştiğini söyleyebilirim.” dedi.
M. Uğur Erkan
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü
32
YILBAŞI ÖZEL
33
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Kobilerde Dijital Dönüşüm
Artık dijital ve mobil bir çağda yaşıyor, akrep ve yelkovanın dönüş hızına ayak uydurmaya
çalışıyoruz. Değişen ve gelişen bu dijital dünyada işlerimizi zaman kaybetmeden tek tık
ile gerçekleştirebiliyoruz. . KOBİ’ler büyüme,markalaşma,ihracat, karlılık gibi hedeflerine
ancak dijital KOBİ’ye dönüşerek ulaşabiliyor. Hayatımızı kolaylaştıran bu yeniliklere en hızlı
şekilde entegre olmak KOBİ’ler için de artık ihtiyaç değil zorunluluk haline geldi….
34
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Katkılarıyla
e-Dönüşüm Kapımızda
Türkiye’deki girişimlerin %99.8’ini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler,
rekabette güçlenmek için e-dönüşüm süreçlerini hızlandırdılar.
Büyük bir hızla dijitalleşen dünyamızda adını sıkça
duyduğumuz e-dönüşüm, fiziksel olarak oluşturulan
belgelerin, internet ortamına taşınabilmesi
ve işlemin her aşamasının online olarak gerçekleştirilebilmesi
anlamına geliyor. e-Dönüşüm,
Türkiye pazarında henüz netlik kazanmayan,
birçok işletmenin tam olarak hakim olmadığı bir
kavram olsa da, globalleşmek ve rekabette fark
yaratmak isteyen işletmeler e-dönüşüm sürecini
hızlandırmaya başladı. e-Dönüşüm, KOBİ’ler için
kolaylık ve fayda anlamına geliyor. e-Dönüşüm
sistemleri ile kağıt, kargolama ve zaman tasarrufu
sağlanmasının yanı sıra, operasyonel işlemlerin
yönetiminin daha kolay hale gelmesi de
büyük bir avantaj.
Türkiye’nin en başarılı girişimleri arasında gösterilen,
KOBİ’leri ön muhasebe alanında dijitale taşıyan
çözüm ortağı Paraşüt’ün Kurucu Ortağı Sean
Yu, e-dönüşüm başlığı altında hayatımıza giren
elektronik sistemlerden e-fatura ve e-arşiv’in faydalarını
anlatıyor:
e-Dönüşüm denince akla ilk gelen ve kullanım
oranı daha yüksek olan çözümler, e-fatura ve
e-arşiv. Bu çözümlerin sağladığı en büyük fayda,
zaman alan ve maliyeti arttıran operasyonel süreçlerden
firmaları kurtarıp daha hızlı, düşük maliyetli
ve düzenli bir şekilde fatura gönderimlerini
sağlamak. Görüyoruz ki, bu faydalara rağmen birçok
şirket, kendileri için fırsat yaratan bu kavrama,
yanlış ve eksik bilgiler sebebiyle uzak kalabiliyor.
Bu faydaların farkında olan ve rekabet avantajı
sağlamak isteyen işletmeler ise zorunlu olmamasına
rağmen e-fatura ve e-arşivi kullanarak
e-dönüşümün firmalarını nasıl ileri götürdüğünü
deneyimleyebiliyor.
Büyük şirketlerle çalışan KOBİler, e-fatura ve
e-arşiv kullanımı sayesinde prestij kazanıyor, faturalama
süreçlerini daha kolay yönetebiliyor ve
ödemelerini daha hızlı alabiliyor.
e-Ticaret alanında faaliyet gösteren işletmeler
için de e-fatura ve e-arşiv fatura kullanmak oldukça
önemli. Çünkü faturalama sürecinin dijital
ortama taşınmaması bir e-ticaret firması için
her gün yüzlerce fatura yazdırılıp kargolanması
anlamına gelir. Aynı zamanda bu, satış adetleri
yükseldikçe yönetilmesi oldukça zor ve zaman
alan süreçlerle uğraşmak anlamına da geliyor.
e-Dönüşümün faydası ve hayatımıza getirdiği
kolaylıklar burada öne çıkıyor.
e-Dönüşüm treni daha yeni yola çıkıyor. Paraşüt,
sunduğu Anahtar Teslim e-Fatura hizmeti ile bu
treni yakalamak isteyen KOBİ’lere kolay ve zahmetsiz
bir geçiş hizmeti sunuyor. Ücretsiz olarak
sunulan bu hizmet ile haftalar sürebilen e-fatura
başvuru sürecini 2 gün gibi kısa bir sürede sonlandırıp
müşterilerini e-dönüşüm ile tanıştırıyor.
Sean Yu
36
Katkılarıyla
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
KURUMSAL YAZILIMI ALDIK, AMA İŞLER YOLUNDA MI? NASIL ANLARIZ?
Doç. Dr. Batuhan KOCAOĞLU
Piri Reis Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri
Böl. Bşk.
Bir sistemi yönetmek için, ölçebilir olmamız gerekir.
Ölçülemeyen şey, yönetilemez diye çoğu
yerde sözü geçmiştir. ERP sistemleri veya diğer
kurumsal yazılımlar için de, durum farklı değildir.
ERP audit(denetim)leri ile, bu ölçüm yapılabilir.
Onlarca bin dolara sistemimiz aldık, günlerce fazla
mesaiye kaldık, yazılım firması ve danışmanlarla
yaşanan curcuna sonunda, canlı kullanıma
geçtik.. hayırlı olsun diyoruz. Peki ya sonra? Sistemi
satın aldık, canlı kullanıma geçtik, işler bitti
mi? Sistemi kendi kendine bıraksak, gider mi?
Sistemi denetlemek için farklı konular, sebep
olabilir. Güvenlik, yatırım geri dönüşü, ERP’nin
üzerindeki bulunan veri tabanının durumu. Sistemi
etkin tutmak için ERP denetimleri, organizasyonun
içerisinde düzenli bir aktivite haline
getirilmelidir.
Bunu yapmak için, “acil” durumların yaşanmasını
beklemeyin. Örneğin üst yönetim acil ve önemli
bir rapor istedi, hazırlanan raporun dip toplamında
bir tutarsızlık, acayiplik gördünüz. Bunun
kaynağını tespit etmek için, aylar önceki verilere
dönüp kontroller yapmanız gerekebilir. Sorun
kaynağı, işe yeni başlayan veri girişi yapan kişinin
bireysel hatası da olabilir. Başka bir sorun, veri
girişi yapan kişinin, yetkilendirme sınırları içinde
olup olmadığıdır. Eğer eski bir çalışan, işten ayrıldığı
gün, kullanıcı erişimi iptal edilmemişse neler
yapabilirdi? Bu sorular ERP auditlerinde cevaplanmaya
çalışılmalıdır.
Düzenli ve sık denetimler yapın. İşin doğası, yapış
şekilleri devamlı değişmekte. Yeni ürünler ve süreçler
eklendikçe, işiniz gelişiyor. Mevcut ERP’niz
yüzlerce kabul, konfigürasyon ve ayar içermektedir.
Başlangıçta hepsinin mükemmel şekilde
ayarlandığını kabul etsek bile, mevcut iş akışına
ve değişen enformasyon ihtiyacına göre değişiklikler
yapmak gerekecektir. İşiniz geliştikçe, ERP
sisteminizin de gelişmesi gerekmektedir. Yazılım
firmaları müşteri taleplerini ve teknolojik ilerlemeleri
dikkate alarak, sistemi daha gelişmiş hale
getirmeye çalışmaktadırlar. Bu değişiklik, yeniliklerden
bazıları işinize tabiki yarayacaktır. Ama ERP
sisteminizi düzenli sıklıklara denetlemezseniz, bu
yeniliklerin çoğundan
faydalanma imkânınız
olmayacaktır.
Eğitim konusunu ve
kullanıcı deneyimini
göz ardı etmeyin. ERP
sistemini ilk kurduğunuzda,
tüm kullanıcılara
sistemi kullanmaları
için, iyi eğitim verdiniz.
Peki bundan sonra,
kullanıcılar ne kadar iyi
eğitim aldı? Çoğu yeni
kullanıcı, diğer eski
kullanıcılar tarafından eğitilmiştir. Bu durumda,
konuları bazı iyi olmayan alışkanlıkları ile aktarmış
olabilirler. Yani bariz hatalı ve mantıksız
yapılan bir işlemin nedeni sorguladığınızda “XX
bey/hn., böyle yapıyordu, bize böle göstermişti”
cevabını almanız yüksek olasılıktır. Çoğu kendi
alışkanlıklarına göre sistemi anlamış ve ona göre
aktarmıştır. ERP denetiminde, kullanıcıların yetkinliği
kontrol edilmeli ve olmaları gereken seviye
gelmesi için plan yapılmalıdır. Diğer taraftan,
denetim sırasında, bazı işlemlerde kullanıcıların
daha verimli süreçler geliştirmiş olduğu da ortaya
çıkabilir. Bu da dikkate alınarak, eğitim içeriğine
dahil edilmelidir.
Başka farklı konular da karşımıza çıkacaktır. Buradaki
önemli nokta şudur; sistemi verimli ve etkin
çalışır tutmak için, ERP denetimlerini düzenli
yapmak gereklidir.
Kaynak:
Miller, T. (2015, 08 21). http://www.erpfocus.com/
three-common-mistakes-when-auditing-erp-3568.
html?utm_source=erpinsider&utm_medium=email&utm_
campaign=edition118 adresinden alınmıştır (Miller, 2015)
Resim1: http://copiawealthandtax.co.uk/wp-content/uploads/2016/05/accounting-and-audit-services.jpg
Resim2: https://d30y9cdsu7xlg0.cloudfront.net/png/33089-200.
png
Resim3:
https://cdn2.hubspot.net/hub/23667/file-13473141-
jpg/images/sales-channel-training.jpg
37
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Katkılarıyla
İŞLETMELER İÇİN DAHA ÇEVİK OLMA ARZUSUNUN EN ÖNEMLİ KAVŞAĞI
DOĞRU PLANLANMIŞ BİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ’DİR
Dünyada her canlı birbirinden farklı kaynaklarla
motive olmaktadır. Kediler istedikleri zaman girip
çıkabilecekleri bir ev ile, kuşlar dalına konabilecekleri
bir gül ile, bitkiler yüzlerini güneşe dönebilecekleri
bir yer ile, insanlar ise sahip oldukları
‘zamanın’ ihtiyaçlarını en verimli şekilde karşılayabilme
kabiliyeti ile motive olurlar. Motive edici
kaynakların temel özelliği en az bir açıdan kısıtlı
olmalarıdır. Kolaylıkla sahip olunabilen, alternatifi
çok olan ya da ihtiyaç duymadığımız kaynaklar
hiçbir canlıyı motive edemezler.
Canlı varlıklar motive oldukları ölçüde mutlu
olurlar ve mutlu oldukları ölçüde hayata tutunurlar.
Ölmeyi hedefleyerek doğan hiçbir canlı olmayacağına
göre her canlı var olduğu andan itibaren
mutluluğun ve mutluluk için de motivasyon kaynağının
arayışı içindedir diyebiliriz. Bu durumu
38
toplumsal boyutta incelediğimizde ekonomik
hareketlerin temelinin de buradan kaynaklandığını
rahatlıkla görmek mümkün olacaktır.
Büyük ya da küçük tüm girişimler kuruldukları
bölgede ya da dünyada bir ihtiyacı karşılayabilmek
hedefi ile kurulmuş ve kendileriyle aynı
amacı güden rakipleriyle rekabet eder hale gelmişlerdir.
Rakiplerinden bir adım öne sıyrılabilmek
için müşterilerini, yani ihtiyaç sahiplerini,
detaylı yöntemlerle analiz eden firmalar işin
sonunda net olarak, müşterilerinin ihtiyaçlarını
en verimli şekilde karşılayabilme kabiliyetleriyle
kıyaslandıklarını görebilmektedirler. Bu kabiliyetlerinin
en önemli parametresinin ise zaman
ve maliyet olduğu aşikârdır. Çünkü insanlar
mutlu olmak isterler. Mutluluğu motivasyon
kaynaklarında ararlar ve beraberinde ise en temel
motivasyon kaynaklarını ise ‘Zaman’ olarak
tanımlarlar.
Geçmiş yıllarda rekabetteki güç; ölçekli üretimin
vermiş olduğu avantaj ile beraber dikey entegrasyonunuzun
büyüklüğü ile ölçülebilmekteydi.
Ford’un Rouge tesisleri, 19. yüzyılın sonunda
başlayan küçük şirketlerin tedarik zincirinde dikey
entegrasyona gitmeleri sürecinin ulaştığı en
son noktaydı. Bunu iten güç ise o zamanın teknolojik
gelişmeleri ve standart ürünleri çok sayıda
üretmenin getirdiği etkinlikti. Buna bağlı olarak o
dönemlerde sonuç; yukarıda bahsettiğim düşük
maliyet, müşteriye hızlı teslim ve doğal olarak
kârlılığın artması oldu.
Günümüzde ise rekabetteki gücün ölçüm kriteri
pekâlâ bariz bir şekilde değişim gösterdi. Özellikle
son yıllarda temel yetkinliklere odaklanma, dış
kaynak kullanımı ve yatay entegrasyon çok revaçta
kavramlar halini aldı. Seri ve aynı tip üretimler
yerlerini kişiye özel ve kişiselleştirilebilir ürünler
ile değiştirdi. Tabii buradaki amaç da hiç şüphe
yok ki müşteriyi motive etmekti. Lakin temel
motivasyon kaynağı halâ zaman olmasına karşın
artık dikey entegrasyon ile büyümek buna karşılık
veremez hale geldi. Ve firmalar büyümenin seyrini
değiştirip daha odaklanmış ve daha çevik bir
stratejiye göz kırpar hale geldiler.
Yetkinliklere odaklanma ve daha çevik olma
arzusunun en önemli kavşağı kesinlikle doğru
planlanmış bir Tedarik Zinciri Yönetimi’dir. Tedarik
zincirinin doğru kurgulanması ise 3 kavramın ne
kadar tamamlanmış olduğu ile doğrudan ilişkilidir;
etkin veri kaynaklarıyla (ERP yapılarıyla)
kurgulanmış bir entegrasyon, zaman-yer-yapı
ve maliyeti doğru bir planlamış bir optimizasyon,
ve tedarikçilerle hatta rakiplerle gerçekleştirilmiş
doğru bir iş birliği.
Tedarik zincirinde bilginin, ön görülerin tedarikçiler
ve perakendeciler arasında paylaşılması,
planlamada ve sipariş aksiyonlarında tedarik
zincirinin rekabet gücünü büyük oranda arttıracaktır.
Daha da ilginci sektördeki rakiplerle işbirliği
yapmak olacaktır. Pazarda bir fırsat çıktığında
geçici olarak rakiplerin kaynaklarını ve güçlerini
birleştirerek, tek başlarına kullanamayacakları bir
fırsatı değerlendirmeleri verimli bir tedarik zinciri
yönetiminde fark yaratacak unsurlardandır.
Tedarik zinciri yönetiminde bu 3 önemli kavramı
hakkıyla tamamlamaya çalışmak masrafların da
artmasına neden olabilir, bu nedenle etkinliği en
üst düzeye çıkarmak da adeta bu yönetimin gizli
öznesidir diyebiliriz.
Günümüzde her aşamasını kendimizin yüklenmeyi
hedeflediği basit bir girişim örneği olarak
‘sahip olduğumuz suyu şişelere koyup satma’yı
dahi düşündüğümüzde; boş şişeler, şişeleri koyacağımız
koliler, kolileri koyacağımız paletler,
paletleri taşıyacağımız forkliftler, forkliftleri kullanacak
sürücüler, sürücüleri ehil kılacak belgeler,
kolilerle dolu paletlerin yükleneceği çekiciler, çekicilere
şoförler, şoförlere belgeler, stoklara depolar,
depolara alarmlar…. satın almak zorundayız.
Bitmedi, bu süreçler işin satın almasıydı sadece.
Şişeleri dolduracak makineler, makinelere yağlar,
şişelere etiketler, etiketlere baskılar… sağlamak
zorundayız. Ve daha bunu satmak için gerekli
aksiyonlar var ki onlarla beraber bu zincir böyle
uzar gider.
‘Tedarik Zinciri Yönetimi Değer Ürettiğiniz
Ana İş Kolunda Sizi Söz Sahibi Kılacaktır’.
Sonuç itibariyle bir işletmenin tüm aşamalarını
dikey bir yapıyla üstlenmek demek; ‘Satın Almak-Üretmek-Taşımak-Satmak-Hizmet
Vermek’
adımlarının hepsini en etkin şekilde yürütmek
ve müşteriyi mutlu edecek zaman ve maliyet
verimliliğiyle ona sunabilmek demektir. Halbuki
doğru şekilde entegre edilmiş, optimizasyonu
etkin şekilde planlanmış ve doğru iş birlikleriyle
oluşturulmuş bir ‘Tedarik Zinciri Yönetimi değer
ürettiğiniz ana iş kolunda sizi söz sahibi kılacaktır’.
Katkılarıyla
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
“Jenerasyon değişikliği nedeni ile internetten alışverişte
bambaşka bir dönem yaşıyoruz!”
CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut ile bir röportaj gerçekleştirdik. Sayın Palamut firmanın
kuruluş hikayesini, günümüzde dijital dünyada verdikleri hizmetleri, sosyal sorumluluk konusunda attıkları
adımları ve 2018 hedeflerini bizler ile paylaştı.
Firmanızın kuruluş ve profesyonelleşme sürecinden söz
eder misiniz?
CPM Yazılım 1989’da çok kapsamlı bir yazılım firması olarak sektöre
giriş yaptı. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki çözüm ortaklarımızla
sanayi sektörü başta olmak üzere çok farklı sektöre hizmet vermekteyiz.
Konfeksiyon, mobilya, otomotiv, dağıtım, enerji, hizmet,
ambalaj, sağlık, kamu, savunma, bankacılık, kimya, gıda, tekstil,
inşaat, metal, un, perakende, plastik, eğitim sektörleri için farklı
yazılım çözümleri sunuyoruz. CPM Yazılım olarak stok takibinden,
malzeme ihtiyaç planlamaya, risk yönetiminden kredilere, yasal
defterlerden uluslararası raporlamaya, doküman yönetiminden
kurumsal satın alma ve gider yönetimine, satış öncesi CRM’den
satış sonrası servis hizmetlerine, kalite yönetiminden toplam verimlilik
yönetimine kadar birçok sistemin bir arada çalıştığı entegre
sistemler bütünü sağlıyoruz.
CPM Yazılım olarak hangi alanda hizmet veriyorsunuz?
Bugüne kadar 500’den fazla firmaya yazılım hizmeti verdik.
Türkiye’nin büyük firmalarından Altınbaş Holding, Bilfen Okulları,
Doğadan, Kimteks, Konfor Mobilya, Roteks, Arsan Dokuma, Atlas
Giyim gibi farkı ölçekte ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmaları
örnek vermemiz mümkün. CPM ERP tüm bu sektörlere ve
daha fazlasına uygulanabilir bir sistem.
Biz B2B iletişimimizi deneyimli satış ve pazarlama ekibimizle birlikte
yürütüyoruz. Mevcut müşterilerimizle mümkün olduğunca bir
araya gelerek yazılımlarımız hakkındaki görüşlerini alıyoruz. Bizim
için yazılımı sattık bitti diye bir durum asla söz konusu olamaz, satış
sonrası hizmetimiz ile şirketin yazılımı efektif kullanabilmesini ve
daha iyi nasıl verim alabileceklerini anlatmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın
yanı sıra müşterilerimizin de sistemleri daha verimli
kullanabilmeleri için CPM Akademi’yi kurduk. Türkiye genelindeki
iş ortaklarımıza ve CPM Yazılım müşterilerine CPM Akademi’de
eğitim vermek de yeni dönem planlarımız arasında.
Firma olarak yazılımın öncü firmalarından birisiniz. Sizi
farklı ve tercih edilir kılan özellikleriniz neler?
Firmaların ihtiyacı olan tüm bilgi akışına ve raporlamalarına doğru
ve hızlı şekilde ulaşabilmelerini sağlayacak ürün yelpazesi sunuyoruz.
Stok takibinden, malzeme ihtiyaç planlamaya, risk yönetiminden,
kredilere, yasal defterlerden, uluslararası raporlamaya,
doküman yönetiminden, kurumsal satın alma ve gider yönetimine,
satış öncesi CRM’den, satış sonrası servis hizmetlerine, kalite
yönetiminden, toplam verimlilik yönetimine kadar birçok sistemin
bir arada çalıştığı entegre sistemler bütünü sunuyoruz.
CPM Yazılım olarak; konfeksiyon, mobilya, otomotiv yan sanayi,
bankacılık, kimya, gıda, Tekstil, inşaat, Metal, tahıl, özel okul,
kumaş yönetimi, mühendislik çözümü gibi birçok farklı yazılım
çözümlerimiz var.
Türkiye’de 40 bin tane KOBİ ve KOBİ üstü şirket var bunların sadece
yüzde 17’si ERP ile tanışmış. Bugün Türkiye’nin ilk 500’ünde yer
alan firmaların çoğu ERP bilmiyor ve paket program kullanıyor.
Bizdeki sistem ise her türlü aktiviteyi, her türlü datayı hafızasında
tutuyor. Bugün bir çalışan programdaki bir sütunu silse bile ne zaman,
hangi saniyede, kaç yıl önce hangi bilgisayardan silmiş gibi
cevapları bilebiliyoruz. Bugün bile hiçbir kayıt tutmamış, ERP’den
yararlanmayan holdingler var. Risk almak istemiyorlar, sadece
yama yaparak ilerliyorlar. Bu virajı dikkatli ve hızlı dönemeyen
şirketlerin çoğu ya batacak ya bitecek. İnternetten alışveriş, sipariş,
jenerasyon değişikliği nedeniyle bambaşka bir dönem yaşıyoruz
artık. Bizim bunları Türkiye’ye ve KOBİ’lere anlatmamız lazım.
Mobil Uygulamalar ile Her Yerden Kolay Erişim uygulaması
nedir? Kısaca bahseder misiniz?
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişle birlikte, iletişim alanındaki
gelişmeler; bilginin üretimini, depolanmasını ve paylaşılmasını
zamandan ve mekândan bağımsız hale getirmiştir. Aynı zamanda
bilginin üretilmesi ve paylaşılmasıyla ilgili kaynaklar hem
çeşitlendi hem de bilgisayar ve mobil cihaz (akıllı telefon, tablet
bilgisayarlar vb.) teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak mekâna
bağlılıktan ve periyodik olmaktan kurtuldu; kısacası bilginin her
yerden erişilebilir olmasını sağladı.
CPM ERP’de bu gelişmeleri yakından takip edip, firmalarımıza bu
geliştirmeleri uygulatmak adına mobil uygulamalar birim müdürlüğümüz
ile destek vermekteyiz. Bu departmanımız bu zamana
kadar birçok uygulama geliştirmiştir. Bu uygulamalar; plasiyerlerin
sadece kendi müşterilerine risk limitleri dahilinde satış yapabildikleri
online ve offline olarak çalışabilen ve plasiyer performansının
anlık olarak takip edildiği, CPM Master MobiSale, depodaki ürünlerin
raf göz sistemine göre takip edildiği, mal giriş ve çıkışlarının
yapıldığı, kritik stok seviyesinin altına indiğinde firmanın talebine
göre otomatik ya da manuel olarak satın alma siparişi oluşturan
CPM Master MobiStore, firmaların CPM Master’a girilmiş olan satın
alma ve satış sipariş onay/red durumlarını, revize işlemlerini hızlı
bir şekilde yapabildikleri CPM Master MobilOnay, BI ve raporlama
çözümümüz olan CPM Analytics’tir. Tüm bunlar kendi içimizde
geliştirmiş olduğumuz uygulamalardır ve şu anda CPM kullanan
birçok firmada aktif olarak kullanılmaktadır.
CPM Bülten ve “2 BİN MUSİBET 1NASİHAT” ı okuyucularımıza
kısaca tanıtır mısınız?
CPM Bülten üç ayda bir güncel konuları ele alarak hazırladığımız;
içerisinde müşterilerimiz ile yaptığımız röportajların, sosyal sorumluluk
projemiz “Eğitim İçin Her Şey” ve sponsorluk haberlerimizin,
yazılım ile ilgili teknik konuları ele aldığımız makalelerin,
katılmış olduğumuz etkinlik haberlerinin bulunduğu CPM’i kendi
dilinden anlatan bir mecra bizim için.
“2 BİN MUSİBET 1NASİHAT” adlı eser değerli hocamız Sayın Ahmet
Levent Öner tarafından 2016 yılında yazılmış, CPM sponsorluğunda
basılmıştır. Kitabında yöneticilikte etkin karar verebilmenin ve
“ERP Sistemi” alt yapısının önemi üzerinde duran Ahmet Levent
Öner; işletmelerde yaşanan ve doğrudan ya da dolaylı olarak sonuçları
kötü etkileyen eksik ve hatalı uygulamalara dikkat çekmek
istemiştir.
Firma olarak sosyal sorumluluk projelerinde de aktif rol oynadığınız
biliniyor. Bu projelerden ve öneminden kısaca bahseder misiniz?
CPM Yazılım olarak eğitim alanındaki sosyal sorumluluk projelerimizle
de ülkemize hizmet etmeye devam ediyoruz. Şanlıurfa’dan
start verdiğimiz “Eğitim İçin Her Şey” projemizle; 10.000 öğrenciye
kışlık giyecek ve 20.000 öğrenciye de kitap yardımında bulunduk,
20 okula ise su kuyusu açıldı. Isınma ve su sorununa çözüm olmak
amacıyla başlattığımız “Eğitim İçin Her şey” projesi ile 5 yıllık
planlamada toplam 250 okul ve 100.000 öğrenciye ulaşmayı
hedefliyoruz.
Ayrıca, 2016 yılında 37. Türkiye Ralli Şampiyonası’nda birinci olarak
kırılması zor bir rekora imza atan ve beşinci kez şampiyon olan
Simin Bıçakçıoğlu’nun, 2017 Türkiye Ralli Şampiyonası’nda yarışan
Yağız Avcı ve Adil Küçüksarı’nın takımı Neomotorspor’un da ana
sponsoruyduk. Türkiye Ralli Şampiyonası’nda Sınıf N klasmanında
Adil Küçüksarı’nın 1.’liği, Avrupa Ralli Kupası ERT2 klasmanında
Yağız Avcı’nın 1.’liği ve Adil Küçüksarı’nın 2.’liği ile gururlandık.
2018 hedefleriniz ve planlarınız neler?
2017 yılında CPM Yazılım olarak yatırım ve hedeflerimizle ciddi bir
ivme yakaladık. Ar-Ge merkezi olmamızla birlikte yeni dönemde
10 milyon TL’lik yatırım hedefimiz var. Her geçen gün gelişen ve
büyüyen Türkiye’de yazılımın önemini farklı platformlarda duyurmak
önceliklerimiz arasında.
Bunun yanında yazılım dünyasında bizim için fazlasıyla önem
arz eden dikkat ve hız hedefinden yola çıkarak Targan Hazarhun
ile birlikte bir yelken takımı oluşturmaya karar verdik ve Targan
Hazarhun’a sponsor olduk. Kendi çalışanlarımızdan oluşan ekibimiz
ile 2018 yılı bu bağlamda da CPM Yazılım’ın harekete geçtiği
bir yıl olacak.
39
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Yenilikçi ve Öncü Ürünleriyle Ayrışıyor:
Verifone’dan Her İhtiyaca Uygun Yazarkasa
Verifone, sunduğu mobil, masaüstü ve basit yeni nesil yazarkasa çözümleriyle büyük küçük her işletmenin
ihtiyacına uygun alternatifler sunmaya devam ediyor. TÜBİTAK ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nca onaylanmış VX680
ECR, MX 915 ECR ve PBT 900 modelleriyle Verifone, esnaf ve KOBİ’lerin her ihtiyacına karşılık verirken; müşteriler
ve işletmeler Verifone güvencesiyle üstün bir ödeme deneyimi yaşıyor.
Zubizu uygulaması, Verifone Perakende Çözümü,
kontör yükleme, kupon sadakat programları ve
kampanyaları destekliyor.
NFC temassız işlemleri de destekleyen VX680
ECR, ekstra kazanç getiren uygulamalarıyla da
elektrik, su vb. faturaların ödemelerini de alabiliyor.
VX680 ECR ile Yazarkasa POS entegrasyonu
sağlanan ZUBİZU uygulaması sayesinde, ZUBİZU
kullanıcıları ödeme sırasında kendilerine sağlanan
tüm ayrıcalıklardan faydalanabiliyor.
Dünya ödeme sistemi lideri Verifone, işletmelerin
hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Yasal zorunluluk
nedeniyle 31 Aralık 2017 tarihine kadar
yeni nesil yazarkasaya geçiş yapması gereken
tüm işletmelerin yanında olan Verifone, büyük,
küçük her işletmenin ihtiyacına göre yazarkasa
seçenekleri sunuyor. Verifone’un mobil, masaüstü
ve basit yeni nesil yazarkasa seçeneklerine 879
TL’den başlayan fiyatlarla sahip olmak mümkün.
Her İşletmenin İhtiyacına Uygun Yazarkasa
Çeşitleri Sunuyor
TÜBİTAK ve GİB(Gelir İdaresi Başkanlığı) onaylı,
yazılımından donanımına yüzde yüz Verifone
üretimi ve mali modülü Türk mühendisleri tarafından
yazılmış olan VX680 ECR ile Verifone’un
ürün portföyü tamamlanıyor.
VX680 ECR Mobil Yazarkasa POS, bankacılık uygulamaları,
yemek kartları, restoran otomasyonu,
40
Geliştirilen esnek altyapıyla, farklı servisler ve
uygulamalarla da kolayca entegre edilebilen
Olivetti Verifone MX 915 ECR, hem yazarkasa
hem de POS cihazı fonksiyonlarını tek bir cihazın
içinde sunuyor. Özel kontrollerden geçirilen, en
yüksek güvenlik sertifikasyonlarına sahip Olivetti
Verifone MX 915 ECR, dokunmatik ekranından
güçlü işlemcisine kadar hız ve kalite açısından
benzerlerinden ayrışıyor. İşletmeye göre kişiselleştirilebilen,
geniş ekranlı cihaz, özellikle yoğun
işletmelerde müşterileri sıra bekleme derdinden
kurtarıyor.
Küçük ve ergonomik tasarımıyla kullanım kolaylığı
sağlayan PBT900 serisi ise geleceğin teknolojilerini
bugünden sunarak hem işletmelerin
hem de müşterilerinin hayatını kolaylaştırmayı
amaçlıyor. Mevcut sistemlerle yüzde 100 uyumlu
çalışabilen ve katma değerli hizmetlerle ek gelir
fırsatları sağlayan PBT900, uygun maliyetiyle de
dikkat çekiyor.
Büyük küçük her işletme için her ihtiyaca
Verifone’da bir ödeme çözümü olduğunu belirten
Verifone Güney Doğu Avrupa, Türkiye ve Türki
Cumhuriyetler’den Sorumlu Başkan Yardımcısı ve
Genel Müdürü Onur Altınbaş;
“Verifone için Türkiye çok önemli bir üs konumunda.
10 yıldır kendi ofisimizle Türkiye’deyiz
ve şu anda Türkiye’den Güneydoğu Avrupa,
Ortadoğu ve Afrika Bölgeleri’nden 60’tan fazla
pazarı yönetiyoruz. Verifone olarak, sadece değişimi
ve teknolojiyi takip eden bir firma değil,
bu değişime ve teknolojilere yön veren bir firma
olmayı hedefledik. Türkiye’deki Veri Merkezimiz
bünyesinde 2013 yılından beri TSM (Güvenli
Servis Sağlayıcı) hizmeti veriyoruz. Veri merkezinde,
bankacılık işlemleri için servis hizmet
sürekliliğini sağlamak adına son teknoloji ürünler
kullanıyoruz. Bulut tabanlı platformda, Türk mühendislerimizin
İTÜ ARI Teknokent’te geliştirdiği
yazılımlar kullanılıyor. TSM merkezimizle tüm
sektöre hizmet verirken, farklı uygulamaları daha
etkin biçimde hayata geçirip işletmenin ek gelir
kazanmasına da olanak sağlıyoruz.
Türk mühendislerimizle geliştirerek esnaf ve
KOBİ’ler için sunduğumuz VX680 ECR ile artık
her ihtiyaca karşılık veriyoruz. Esnafın ihtiyacını
belirleyip yazarkasa seçeneklerimizi sunuyoruz.
Sadece esnaf, KOBİ ve müşterileri için değil,
Türkiye pazarına katkı sağlamak için çalışıyoruz.
Türkiye 2023 yılı Nakitsiz Toplum hedefine doğru
hızla ilerliyor ve bunu destekliyoruz. Türk mühendislerimizle
geliştirdiğimiz projelerle, ülkemizin
ödeme teknolojileri pazarında ne denli önemli
bir ülke olduğunu bir kez daha gösterdik.“ diyor.
DOSYA: OTOMOTIV RENT A CAR
41
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Şirketi yalnızca mali göstergelerle yönetmek, arabanızı dikiz aynasıyla sürmeye benzer.
Süreç, kurgulanan bir amaç doğrultusunda birbirini takip
ederek değer yaratan faaliyetler dizisi olarak adlandırılır.
Süreç yönetimi ise, süreçlerin sürekli ve düzenli olarak
izlenmesi ve geliştirilmesini garanti altına almak için
yapılan faaliyetler dizisidir. Süreç yönetimi süreçlerin
tasarımı, sürdürülmesi, müşteri ihtiyaçlarının daha iyi
karşılanması için sürekli değerlendirme, analiz ve geliştirmeleri
kapsayan bir çevrimdir. Günümüz rekabet
koşullarında, Şirketlerimizi yönetebilmek ve sürdürülebilirliğini
sağlamanın ilk ve temel adımı neyi, nasıl
yönettiğimizi belirlemekten geçer. Dr. William Edwards
Deming’in de belirttiği gibi “Eğer yaptığınız işi süreç
olarak tanımlayamıyorsanız, ne yaptığınızı bilmiyorsunuz
demektir.” Bir numara olmak, piyasada vazgeçilemez
bir marka olmak adına gerçekleştirilen bayrak yarışında,
kişilere mahkum olmadan, elde edilen tecrübeyi kayıt
altına alarak, şirket faaliyetlerini akışlar halinde çizmeli,
süreçleri dokümante ederek ölçmeli ve performansı
sürekli takip altında tutmak kaydıyla gerekli aksiyonları
alarak artırmalıyız.
Süreçlerin belirlenmesi, dokümante edilmesi amacıyla
birden fazla yöntem seçilebilir. Bunlardan birisi APQC
gibi kaynaklardan, bulunduğunuz sektöre özel hazırlanmış
şablonların kılavuz olarak belirlenmesidir. Bir diğer
yöntemde ise alt seviye yöneticilerle beraber workshop
çalışmaları yaparak yürüttükleri operasyonları kaleme almak
yoluyla gerçekleştirilir. Tabi bu iki yöntemin karması
da yapılabilir. Hazırlanan taslak süreç modellerinin süreç
katılımcı ve sahipleri ile beraber üzerinden geçilmesi
yoluyla şirkete özgü dokümanlar hazırlanabilir. Bu çalışmalar
esnasında süreçlerin olmazsa olmaz koşullarından
olan performans kriteri belirleme çalışmaları gerçekleştirilir.
Peter Drucker’ın da belirttiği üzere “ölçemediğiniz
hiçbir şeyi yönetemezsiniz.” Şirketi yalnızca mali göstergelerle
yönetmek, arabanızı dikiz aynasıyla sürmeye
benzer. Bu nedenle süreçlerinizdeki kritik performans
göstergelerini belirleyerek mali göstergelere ek olarak,
gelecek projeksiyonda gideceğimiz yönü gösterecek olan
müşteri memnuniyeti, teslimat ve kalite performansı
gibi kriterlerin kısa periyotlarda ölçülmesini ve hedeflendirilmesini
sağlayarak CEO seviyesine raporlanmasını ve
aksiyon alınmasını sağlamamız gerekmektedir.
Süreçlerin dokümantasyonu ve performansının takibi
amacıyla kullanılan Süreç yazılımları konusunda üç ayrı
yöntem izlenebilir. Birincisi; ofis programları aracılığıyla
süreç akışlarını çizmek, İkincisi; konuya özel profesyonel
yazılım aracılığıyla süreçleri yönetmek, üçüncüsü ise;
ikincisine ek olarak, yürütülen süreçleri, satınalınan yazılım
aracılıyla modellemek ve şirketin tüm yazılımlarını
bu süreç yazılımı aracılığıyla kodlayarak, süreç akışını
sağlamak, otomatik ölçüm gerçekleştirmektir. En pahalı
yazılımlar üçüncü yöntemde belirttiğim kapsamda yer
alanlardır. Çünkü bu metotta, tüm iş süreçlerini yazılım
üzerinden kodlayarak daha kapsamlı çalışmalar yapabilirsiniz.
Birden fazla bayide operasyon yürüten, en ufak
bir hatada şirkete maddi açıdan kayba neden olunabilecek
durumlarda bu yöntem tavsiye edilir. Örnek vermek
gerekirse bankaların, kredi verme koşullarında bir değişiklik
gerçekleştirildiğinde merkezden ilgili değişiklik
yazılım üzerinde kodlanır ve tüm bağlı kuruluşlarda,
değişiklik hızlıca devreye alınır. Eğer yönettiğiniz firmada
böyle bir durum söz konusu değilse bir ve ikinci yöntem
olarak belirttiğim model üzerinden gitmek daha doğrudur.
İlk etapta süreç sahipleri ile beraber ofis programları
aracılığıyla süreçler belirlenerek tespit edilir, eş zamanlı
olarak ölçüm altyapısı kurulur, belirli bir olgunluğa
gelinmesi ile beraber süreç yönetimi yazılımı alınarak,
artık ofis programları ile üstesinden gelinemeyen süreç
yönetimi sürecinin kolay takip edilebilir ve yönetilebilir
hale gelmesi sağlanır. Bu bağlamda, kullanılan yazılımın
tipi ne olursa olsun, esas olan, sürecin herkes tarafından
doğru bilinmesi, periyodik olarak ölçümlendirme, hedef
gözden geçirme çalışmaları yaparak iyileştirmeye açık
noktaların tespit edilmesi ve sürekli iyileştirme çalışmalarının
gerçekleştirileceği altyapının kurulmasından
geçer.
“Kâra bakarak bir firmayı yönetmek dikiz aynasına
bakarak araba kullanmaya benzer. Dikiz aynası nerede
olduğunuzu gösterir ancak nereye gi=ğinizi göstermez”.
Dr. William Edwards Deming
42
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Kobilerde Kurumsal Çözümler ve Öneriler
KOBİX olarak bünyenizde sunduğunuz hizmeti
kısaca anlatır mısınız?
KOBİX Kobi Koçluğu olarak hedef kitlemiz küçük ve
orta ölçekli işletmelerdir. İşletmelerin yönetim sistemi
ve bilişim teknolojileri altyapılarında iyileştirme
veya yeniden yapılanma projelerinde danışman ve
proje yöneticisi olarak yer alıyoruz.
Odaklandığınız danışmanlık konuları nelerdir?
Kobiler ile çalışmalarımızda kendi danışmanlık konumuz,
kurumsallaşma ve stratejik yönetim danışmanlığıdır.
İşletmenin sorunlarının çözümü için geliştirdiğimiz
ve işletme kalite yönetim birimi ile yönettiğimiz
projelere, projenin ihtiyaç duyduğu insan
kaynakları, finans, pazarlama gibi diğer danışmanlık
hizmetlerini de iş ortaklarımızdan veya kobinin anlaşmalı
diğer danışmanlarından temin ediyoruz.
Firma olarak sektörde sizi diğerlerinden
farklı kılan özellikleriniz neler?
Kobiler ile çok sayıda kurumsallaşma projeleri gerçekleştirdik.
Kobileri tanıyoruz. Kobilerde kurumsallaşma
projelerimizde kobilerin işleri yapma dinamiklerine
en uygun, kısa süreli, birbirini takip eden
projeler şeklinde yol alıyoruz. Kobilere özel, agile
proje yönetimi tekniğine çok benzer kendimizin
geliştirdiği bir projelendirme tekniğini kullanıyoruz.
Kobilerde projelerimizin başarısını yüksektmek adına
tekniğimizi sürekli geliştiriyoruz.
İşletmeler kurumsal danışmanlık hizmeti
alarak ne tür faydalar sağlayabilirler?
Bakkalların rakiplerinin uluslararası süpermarketlerin
olduğu günümüzde tüm işletmeler pazarı ne
büyüklükte olursa olsun var olan veya olma potansiyeli
yüksek olan uluslararası rakipleri ile rekabet
halindedir. Bu yüzden günümüz koşullarında kobilerin
varlığı ve sürdürülebilirliği, kurumsal bir yapı
ile hızlı, dinamik, esnek ve yaratıcı bir örgütlenmeye
sahip olmasına bağlıdır. Değişen fırsatları görüp yakalayabilecek,
tehditleri yönetebilecek bir kurumsal
yapının varlığı olmazsa olmazdır. Bu yapının en
önemli unsurları yönetim sistemi, bilgi teknolojileri
ve insandır. Doğru insanlar ile işi doğru şekilde yapmak
ve bilişim teknolojilerini kullanarak izlenebilir,
verimli ve hızlı olabilmek kobileri sürdürülebilir kılacaktır.
Yeni bir iş kurmak isteyen girişimcilere veya
işlerini büyütmek isteyen firmalara nasıl hizmetler
veriyorsunuz?
Yeni iş kurmak isteyen girişimcilere koçluk hizmeti
veriyoruz. Devlet ve diğer kurum/işletmelerin girişimci
desteklerini takip etmelerinde rehberlik yapıyoruz.
Şirketler veya bireyler kurumsal danışmanlık
için başvurduktan sonra nasıl bir yol izleniyor?
Kobilerin kurumsal danışmanlık talebi işlerin yönetiminde
ciddi sorunlar yaşamaya başladıklarında
gerçekleşiyor. Daha verimli ve sorunsuz çalışabilme
istekleri işletmeleri bize getiriyor. Alacakları hizmet
konusunda çok farkındalığa sahip olduklarını düşünmüyoruz
maalesef. Bu yüzden mevcut durum analizi
ile başlayan hizmetimizde işletmenin en önemli
gördüğü sorunlarına odaklanıyoruz. Bu sorunların
kök nedeni olan altyapı eksikliklerini tespit ederek
belirlenen sorunların önceliklerine göre çözüm projeleri
şeklinde yol alıyoruz.
İşletmede gerçekleştireceğimiz projeleri bizimle
birlikte yönetecek kalite yönetim birimi ve kalite
mühendisi olarak endüstri mühendisinin istihdam
ediliyor olmasını işletmeye şart koşuyoruz. Tüm çalışmalarımızı
kalite yönetim birimi ve kalite mühendisi
ile gerçekleştiriyoruz.
Sorun önceliklerine göre birbirini takip eden projlerimiz
toplamda minimum 2 yıl sürüyor. İyileştirmeler
ile kobi birlikteliğimiz devam ediyor.
Eğitim ve projeleriniz hakkında kısa bir bilgi
verir misiniz?
Proje kültürü ve gençlerin en verimli şekilde projelere
dahil edilmesini önemsiyoruz. Bu çerçevede proje
tekniklerinin anlatıldığı eğitimleri sık sık düzenliyoruz.
Gençlerin kobilerde veya kobiler için çalışmasını
artırıcı projeler geliştiriyoruz.
Kobilerin kurumsallaşmasının sadece işletme içi çalışmalarla
değil devlet, üniversite ve yerel yönetimler
gibi diğer kurum/işletme birliktelikleri ile gerçekleşecebileceğine
inanıyoruz. Bu nedenle üniversite
sanayi işbirliği projelerinde yer alıyoruz.
KOBİX olarak 2018 hedef ve planlarınız nelerdir?
2018 yılı için hedefimiz; kobilerde kurumsallaşma
projelerimizde geliştirdiğimiz çözüm tekniklerini
standart hale getirmektir. Kobilere özgün çözüm
tekniklerimiz ile çok sayıda kobiyi daha kurumsal bir
yapı ile güçlü ve sürdürülebilir kılabilmektir. Başarı
yüzdesi yüksek kurumsallaşma projelerine imza atan
işletme olarak bilinirliğimizi artırmaktır.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var
mı?
Ülke ekonomisinin omurgası olan kobilerin güçlü
ve sürdürülebilir olması vatandaş olarak hepimizin
meselesidir. Uluslararası düzeyde rekabet yeteneğine
sahip olmak zorunda olan kobileri desteklemek
sorumluluğumuzdur.
Kurumsal olmak artık bu kobilerin tercihi değil zorunluğudur.
Devlet, kobiler, üniversiteler, danışmanlar
olarak hep birlikte ortak bir dilde buluşup kobilerin
bu engeli aşmalarını sağlamalıyız. Kurumsal
olamayan, bilişim teknolojisini kullanamayan kobi,
patron ve aile şirketleri yok olmaya mahkumdur.
43
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
44
“Liderlerin %80’i dijital dönüşüm hakkında olumlu düşünüyor”
Kurumlar için dijital dönüşüm ve iş süreçleri çözümleri üreten Software AG’nin dünyanın dört bir yanında
düzenlediği dijital çağın yenilik odaklı organizasyonu “Innovation Tour” bu yıl ilk defa Türkiye’de gerçekleşti.
Çeşitli endüstrilerden üst düzey dijital dönüşüm liderleri ve BT yöneticilerinin konuşmacı olarak katıldığı
etkinlikte, Software AG’nin çözümlerini kullanan kurumlar deneyimlerini aktardı ve iş dünyasında dijital
dönüşümün mevcut durumu tartışıldı.
Türkiye’nin dijital dönüşüm liderleri “Innovation Tour”
etkinliğinde bir araya geldi. Consulta’nın ana sponsor,
Comparex Türkiye›nin altın ve Maya Bilgi Teknoloji›nin
gümüş sponsor olduğu bu etkinlikte, Software AG’nin
geliştirdiği dünyanın ilk Dijital İş Platformu’nu iş süreçlerinde
uçtan uca dijital dönüşüm aracı olarak kullanan
kurumlar, yerel kullanım örnekleriyle birlikte dijital
eğilimleri, Nesnelerin İnterneti (IoT), Kurumsal Görünürlük
Platformu, İş ve BT Dönüşüm çözümlerini aktardı.
Açılış konuşmasını yapan Software AG Türkiye Genel
Müdürü Ebru Kılıç Eker, “Dijital dönüşümün bugün tekstil
endüstrisinden, taşımacılık sektörüne ve hatta sanata
kadar pek çok alanda önemli bir açılım gösterdiğine şahit
oluyoruz. Bu açılımın içerisinde uçtan uca bir dönüşüm,
bu dönüşümün doğru bir şekilde yönetilmesi, rakiplerinizden
sizi ayrıştıracak servislerin açık bir ekosistemde
ortaya çıkarılabilmesi ve tüm çözümlerin anında devreye
sokulması gibi bir iş modeli bulunuyor. Tüm bu kapsamlı
dönüşüm sürecinde biz de Software AG olarak dijital dönüşümünüzün
zorluklarını birlikte üstleniyoruz. İş dünyasından
farklı sektörlerin bir araya gelerek ortak çözümler
üretmesini de çok değerli buluyoruz” dedi.
Hayriye Karadeniz
Ford Otosan
“Liderlerin %80’i dijital dönüşüm hakkında olumlu
düşünüyor”
Dijital dönüşüme, benzersiz bir zihniyetin eşlik ettiğini
vurgulayan Software AG Endüstri Çözümleri Başkan Yardımcısı
Sven Roeleven, “İş geliştirme bir değişim stratejisini
zorunlu kılıyor. Gartner’ın araştırmasına* göre, CEO’ların
%80’i dijital dönüşüm hakkında olumlu düşünüyor
fakat sadece bunun yarısı gerçekten bir dönüşüm stratejisine
sahip. CEO’ların öncelik verdiği üç konu bulunuyor:
gelirlerin artmasıyla büyüme, Nesnelerin İnterneti gibi
yeni teknolojilerin kullanımı ve son olarak bu teknolojilerle
birlikte ürün inovasyonu yapabilmek. Tüm bu süreçler
için bir dijital platform oluşturmanız gerekiyor. Software
AG olarak tüm büyük sektörlere, iş modelleri için ihtiyaç
duydukları inovasyonlar üzerine çalışmalar yürütüyoruz.
Amacımız tüm süreçleri tek bir mimari yapı ile entegre
şekilde, yapılandırılmış bir biçimde sunabilmek” dedi.
“Nesnelerin İnterneti dijital dünyayı gerçek dünyaya
taşıyor”
“Nesnelerin interneti dediğimiz zaman herkes nesnelerin
birbiriyle bağlantılı olduğunu anlıyor ama asıl önemli
olan bu bağlantıdan fayda sağlayabilmektir” diyen
Software AG Doğu Avrupa, Orta Doğu Bölgesi Teknik
Çözümler Başkan Yardımcısı David Milot, Endüstri 4.0
döneminde rekabet için dijital dönüşümün şart olduğunu
vurgulayarak konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Software AG’de yaptığımız, organizasyonları dijital
kurumlara dönüştürmek. Dijital dönüşümün pek çok
zorluğu bulunuyor, fakat Nesnelerin İnterneti konusunda
bu zorluklar daha da üst düzeyde yaşanıyor. Bu cihazlar,
her gün milyarlarca veri üretiyor. Oyunun kuralı sadece
bu verileri almak değil, bunlardan anlam da yaratabilmek
ve bu bilgiden bir değer yaratabilmek. Bu noktada,
bilgiyi yarara dönüştüren bir yazılım kritik rol oynuyor.
Nesnelerin İnterneti teknolojisi en basit anlatımıyla dijital
dünyayı gerçek dünyaya taşıyor. IoT teknolojisinden aldığınız
veriyi anlamak için platform yaklaşımı çok önemli.”
“Dijitalleşen dünyada otomotiv sanayi hızlı olmak
zorunda”
Ford Otosan BT Direktörü ve CDO’su Hayriye Karadeniz,
çağa ayak uydurabilmek için dijital dönüşüm ve
inovasyon yatırımlarını artırdıklarını söyledi. Karadeniz
“Araştırmalar araç sahipliğinin azalacağını ve paylaşım
ekonomisinin artacağını gösteriyor. Bu veriler ışığında
biz de Ford Otosan olarak inovasyon ve dijital dönüşüm
çalışmalarımızı hızlandırdık. Tasarım, üretim, satış, satış
sonrası süreç; yani uçtan uca bir dönüşüm içerisindeyiz.
Ülke ve şirketler olarak bu değişimin içerisinden ne
Sven Roeleven
Software ag dijital
yakalarız ve keşfederiz diye çalışmamız gerekiyor” dedi.
Moderatörlüğünü Consulta Yönetici Ortağı Tolga Acarlı’nın
yaptığı “İş dünyasında dijital dönüşüm” oturumunda
Software AG’nin çözümlerini kullanan Fibabanka,
Kredi Kayıt Bürosu, Farplas ve Hayat Kimya’nın dijital
dönüşüm liderleri deneyim aktarımlarında bulundu.
“Gelecekte girişimciler yöneticilik değil liderlik
yapacak”
Consulta Yönetim Kurulu Başkanı, İtalyan Girişimcileri
Derneği Başkanı Prof. Dr. Emre Burçkin ise yöneticilerin
bu dijital dönüşümden ne istediklerini, en öncelikli hedeflerini
katılımcılarla paylaştı. Burçkin “Dijital dönüşüm
dendiğinde bir yönetici; zaman ve kaynak tasarrufu,
süreç yönetiminde yalın sistem yaklaşımı, farklı iletişim
metotları, stratejik konumlanma ve ileri teknolojileri etkin
kullanabilmeyi hedefler. Değişime sürekli hazır olan, karar
vermeye yönelik çok daha etkili ve hızlı bir nesil yetişiyor.
Yani yöneticiler inovasyona açık olmalı, şirket hedeflerini
düşünerek hareket etmeli, rekabeti takip etmeli ve
dijital dönüşümde öncü olmalı, kaynakları optimal kullanmalı,
olası negatif sonuçlardan korkmamalılar” dedi.
Bosch Türkiye›nin “i4.0 at BOSCH: Shaping the change!”
başlıklı sunumunda Endüstri 4.0’ın yedi katmandan
oluştuğu belirtildi, “Bosch olarak hızlı entegrasyon, açık
standartlar, gerçek zamanlı görüntüleme, dijital yaşam
döngüsü, güvenli değer tabanlı ağ ve akıllı çözümlerden
oluşan tüm bu 7 katmana dokunan çalışmalar yürütüyoruz.
Üretimde akıllı entegrasyon çözümleri sunuyoruz. IoT
alanında güçlü ortaklıklarımız mevcut ve globalde, Software
AG ile de iş ortaklığımız bulunuyor” dendi.
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Endüstri 4.0 Geçişi ile birlikte sanayi firmaları otomasyon ve
teknolojik yatırımlara daha fazla önem veriyor.
SEKA BİLİŞİM Genel Müdürü
Serkan AKTAŞ
2-5 Kasım tarihleri arasında Kocaeli Fuar
Merkezinde gerçekleştirilen SANTEK 2017
Doğu Marmara Sanayi ve Teknoloji Fuarına
Katılım Sağlayan SEKA BİLİŞİM, OT/VT alanında
ortaya çıkan yenilikleri bölge firmalarına
aktardı.
FUAR ile ilgili görüşlerini dile getiren SEKA
BİLİŞİM Genel Müdürü Serkan AKTAŞ;
Yaklaşık 30 bin profesyonelin katıldığı fuarın
kendilerini Bölge Sanayicilerine doğrudan
ifade etme şansı doğurduğunu, katılımcı
firmalar ile çalışma şansı yakaladıkları ve
fuara katılım sağlayan İRAN, IRAK ve KORE
temsilcileri ile işbirliği olanakları sağladıklarını
iletti.
Endüstri 4.0 Geçişi ile birlikte sanayi firmalarının
otomasyon ve teknolojik yatırımlara
daha fazla önem verdiğini, Kosgeb ve diğer
kuruluşların desteği ile bu geçisin hızlı
ve hareketli olduğunu SEKA BİLİŞİM Olarak
Türkiyenin her bölgesinde yayılmış olan
müşterilerine bu geçişte Donanımsal ve
Çözüm anlamında destekler olduğunu iletti.
Son olarak fuara bizzat gelerek ya da ürün
desteği sağlayarak yanlarında Olan M3,
PERKON, DATALOGİC ve PANASONIC Yetkililerine
teşekkür eden SERKAN AKTAŞ , yapmış
oldukları işbirlikleri ile müşterilerine her
zaman en iyiyi ve en yeniyi vermeye devam
edeceklerini iletti.
45
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
KOBİ’lere dünyada son yıllarda hızlı büyüyen abonelik iş modelini
öneriyoruz.
Sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?
Ortaokul ve liseyi Üsküdar Amerikan Lisesi’nde
okudum. Lisans eğitimimi Kanada’da University
of British Columbia’da, uluslararası işletme ve
İnsan Kaynakları yönetimi üzerine çift anadal
yaparak tamamladım. Arada değişim programıyla
bir dönem Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde
okudum. Mezun olur olmaz Türkiye’ye döndüm.
Eczacıbaşı Holding İnsan Kaynakları bölümünde
işe başladım. Performans yönetimi, kariyer yönetimi
sistemi vb. sistemlerin proje yönetiminde
çalıştım. 2,5 sene sonra Eczacıbaşı İpek Kağıt
Pazarlama Departmanına transfer oldum ve iki
sene Selpak ve Solo markalarında marka yöneticiliği
yaptım. 2012 başında Markafoni Pazarlama
Departmanına geçtim. 3,5 sene pazarlama
departmanında farklı pozisyonlarda çalıştım.
Son pozisyonum Markafoni, Zizigo, Misspera ve
Enmoda şirketlerinden sorumlu Grup Marka Pazarlama
Yöneticisiydi. 2015’te çalışma hayatına
46
bir sene ara verdim. 2016 Haziran’da kurucu ortak
olarak katıldığım Startsub’ta, 2017 Nisan’da CEO
olarak atandım.
Startsub.com ne zaman kuruldu?
Startsub, Haziran 2015’te kuruldu. Türkiye’de
abonelik e-ticaret konusunda lider ve uzman teknik
altyapı sağlayıcısı olma hedefiyle yola çıkan
Startsub, Türkiye’de ilk kez anahtar teslim abonelik
e-ticaret çözümü sunuyor. 10 kişilik ekibimizle
birlikte bugüne kadar 50’den fazla abonelik
e-ticaret işini Startsub altyapısıyla kurduk. Bu
markalar 10’dan fazla kategoride faaliyet gösteriyor.
Bu kategorilerden örnek vermek gerekirse;
yiyecek-içecek, hobi-deneyim, kıyafet-aksesuar,
temel ihtiyaç, anne-çocuk, bebek-çocuk, B2B vb.
Düzenli müşterisi olan her şirket bizim altyapımızı
kullanabiliyor.
Abonelik e-ticaret nedir?
Abonelik e-ticaret modeli, müşterilerin ürün veya
hizmete “abone” olduğu bir satış modelidir. Ürün
veya hizmet “aylık/haftalık paket”
olarak satışa sunulur. Her ay/hafta
abonelerden ürün veya hizmetin
bedeli önce tahsil edilir ardından
hazırlanıp, gönderilerek düzenli
bir satış grafiği elde edilir. Müşteri
ürün veya hizmete abone olmasının
ardından; bir kere sipariş verir,
sipariş sırasında kart bilgilerini
sisteme kaydeder. Her ay müşterinin
kartından ürün veya hizmetin
bedeli çekilir. Müşteriye ürün veya
hizmet her ay sağlanır. Müşteri
istediği zaman aboneliğini iptal
edebilir.
Abonelik e-ticaret modeli öncelikle
düzenli bir gelir ve tahsilat
avantajı sağlar. Düşük müşteri
kazanım maliyeti, minimum zamanda
minimum operasyon maliyeti
de diğer avantajları olarak
sıralanabilir.
Abonelik e-ticaret modeli
KOBİ’lere ne gibi avantajlar
sunuyor? KOBİ’ler abonelik
modeliyle işlerini nasıl büyütebilir?
Bir KOBİ iseniz büyük ihtimalle iş
hayatınızın bir döneminde bu dört
sorundan en az birini düşünmüşsünüzdür:
Yeni işimi kurdum, ilgi de var, ancak bir gelen bir
daha ne zaman gelecek bilmiyorum, o kadar da
pazarlama yatırımı yapmıştık.
Stok tutmam gerek, depodur, elemandır derken
maliyetler coştu, hiç böyle tahmin etmiyordum.
Müşterilerime her ay fatura kesiyorum, gönderiyorum
ama ne ödeyen var, varsa da en az 3-4 ay
sonra ödüyor.
Her gün ayrı sipariş takip etmek, kargo yollamak,
müşteri ile ilgilenmek beni yordu, böyle ne kadar
süre daha devam edebilirim bilmiyorum.
Yalnız değilsiniz. Büyük hayallerle kurduğunuz
işiniz size düzensiz gelir, yüksek operasyonel
maliyetler, büyük zaman kaybı vb. sebeplerden
dolayı artık eskisi gibi keyif vermiyor olabilir. Bu
durumda KOBİ’lere dünyada son yıllarda hızlı büyüyen
abonelik iş modelini öneriyoruz.
Bir KOBİ abonelik e-ticaret modelinde iş yaparak;
•Müşterilerine tek seferlik satış yerine her ay/hafta
düzenli satış yaparak, düzenli gelir elde eder,
•Aboneleri ile uzun süreli ilişki içinde olarak,
müşteri kazanım maliyetini düşürür,
•Her ay önce ödemeyi alıp, başarılı olan ödemelere
göre ürün/hizmeti sağladığı için stok tutmadan
veya minimum stok maliyeti ile operasyonunu
götürebilir,
•Ayda sadece bir kere tahsilat, kutulama, kargolama
vb. operasyonel işlerle uğraşır ve bundan
dolayı zaman kazanır,
•Düzenli müşterilerini faturayı ödediler mi ödemediler
mi diye takip etmekle uğraşmaz.
KOBİ’ler için hangi abonelik e-ticaret modellerini
öneriyorsunuz?
Özellikle düzenli tüketim alışkanlığının olduğu
yiyecek-içecek (çay, kahve, su, ekmek, yumurta
vb.), evcil hayvan (mama, oyuncak vb.), kişisel
bakım (tıraş bıçağı, bebek bezi, tuvalet kağıdı,
kozmetik vb.), hobi (kitap, oyun, çiçek vb.) hizmet
(kuru temizleme, mali müşavirlik, otopark
vb.) sektörleri abonelik modeline çok uygun.
Startsub.com, abonelik e-ticaret işi yapmak
isteyen KOBİ’lere nasıl bir hizmet
sunuyor?
Startsub olarak KOBİ’lere abonelik e-ticaret
işi kurmaları için gereken tüm teknik altyapıyı
sağlıyoruz. Bunun içinde internet sitesi, entegre
ödeme sistemi ve sipariş/abone/ürünlerinizi
yönetebileceğini yönetim paneli de var. Ayrıca
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
abonelik e-ticaret işini büyütmeleri için gereken
pazarlama desteğini de sunuyoruz. KOBİ’lerin
ajansı gibi çalışıyor, abonelik için sundukları
ürün/kutuların içeriğinin planlanmasından fiyatlamasına
yönlendiriyor, lansman kampanyalarını
planlıyor, pazarlama stratejilerini belirliyoruz. Ücretsiz
eğitimler veriyoruz.
Bizim için önemli olan KOBİ’lerin işinin büyümesidir.
Bizimle çalıştıklarında ayrıca bir internet
sitesi tasarımcısı, yazılımcı veya ajansla çalışmalarına
gerek kalmıyor. Startsub’ın sunduğu anahtar
teslim çözüm ve düşük başlangıç maliyeti
sayesinde büyük sermayesi olmayan KOBİ’ler bu
alanda iş kurabiliyor. KOBİ’lerin işi devam ettiği
müddetçe onların teknoloji partneri olarak birlikte
iş yapıyoruz. Böylece Startsub olarak girişimi
çok daha ulaşılabilir kılıyoruz.
Startsub.com’un blog sayfası da var. Blogda
hangi konular ele alınıyor?
Blogumuz üzerinden düzenli olarak abonelik
e-ticaret ile ilgili kaliteli içerikler yayınlıyoruz. İş
hayatının fırtınalı sularında ilerlemeye çalışan
cesur KOBİ’lere yönelikte içeriklerimiz var. KO-
Bİ’lerin en çok sıkıntı yaşadığı sorunları belirleyip
onlara yönelik çözüm önerilerimizi içeren yazılar
da yayınlıyoruz. Ayrıca abonelik e-ticaret modelinde
nasıl iş kurabileceğinizle, kurduğunuz işinizi
nasıl büyütebileceğinizle ilgili ipuçları, dünyadan
ve Türkiye’den abonelik modeliyle çalışan başarılı
markaların hikayeleri, Türkiye’den başarılı girişimcilerin
hikayeleri gibi faydalı içerikler de yer alıyor.
Abonelik e-ticaret, klasik e-ticaretten nasıl
farklılaşıyor?
Abonelik e-ticaret, klasik e-ticarete göre çok daha
sürdürülebilir ve karlı bir modeldir. Müşteri size
bir kere abone olunca, hizmetiniz iyi olduğu sürece
sizin aboneniz olarak kalır. Klasik e-ticarette
ise en büyük sorun; müşteri gider bir ürünü alır
ve çıkar. İşlemin bitmesiyle birlikte satıcı-müşteri
ilişkisi de son bulur. Ayrıca klasik e-ticarette operasyonel
maliyetler ve müşteri kazanım maliyetleri
çok yüksektir. Sürekli stok tutmanız, eleman
çalıştırmanız gerekebilir. Abonelik e-ticaret modelinde
ise müşteri bir ürün veya hizmete abone
olur. Siparişini bir defa verir, kart bilgilerini sisteme
kaydeder. Abone olduğu ürün/hizmetin bedeli
her ay/hafta/gün onun tekrar sipariş vermesine
gerek kalmadan kartından çekilir, sonra da
o ürün/hizmet aboneye gönderilir veya sağlanır.
Böylece müşteriyle uzun süreli bir ilişki kurarsınız,
müşteri kazanım maliyetinizi rahatça çıkarırsınız.
Operasyonel olarak da stok tutmadan çalışma
imkanınız vardır. Dolayısıyla maliyetleriniz çok
daha düşüktür. Tüm kutulama süreci de ayda bir
gün olduğu için, iş çok daha kolay yönetilebiliyor.
Bu anlamda müşterilerimiz arasında kurumsal
çalışan olup, ek iş olarak abonelik e-ticaretle ilgilenen,
bu işe rahatça vakit ayırabilen çok insan
var.
Abonelik e-ticaret sektörünü değerlendirebilir
misiniz?
İş kurmak isteyen veya mevcut işini büyütmek
isteyenlerin bakış açısından baktığımızda bugün
hayatta kalmanın sırrı olarak “düzenli gelir” gösteriliyor.
Düzenli ödemeler sayesinde düzenli gelirinizi
garantilediğinizde ya da en azından tahmin
edilebilir bir seviyede tutabildiğinizde maliyetleri
kontrol etmek de çok daha kolay, işiniz çok daha
sürdürülebilir oluyor. Bu anlamda girişimcilerin
yeni gözdesi, e-ticaret sektörünün geleceği
abonelik e-ticaret modeli girişimcilere büyük bir
fırsat sunuyor. Abonelik e-ticaret modeli, müşterilerin
ürün veya hizmete “abone” olduğu bir satış
modelini içinde barındırıyor. Ürün veya hizmetin
“aylık/haftalık paket” olarak satışa sunulduğu bu
modelde, her ay/hafta abonelerden ürün veya
hizmetin bedeli önce tahsil ediliyor ve ardından
periyodik gönderimlerle düzenli bir satış grafiği
elde ediliyor. Müşterinin sisteme üye olması ise
oldukça basit; öncelikle ürün veya hizmeti seçip
abone oluyor, ardından bir kere sipariş veriyor ve
sipariş sırasında kart bilgilerini sisteme kaydediyor.
Sonrasında her ay/hafta müşterinin kartından
ürün veya hizmetin bedeli çekiliyor.
Abonelik e-ticaret dünyada nasıl bir trend izliyor?
Türkiye’de nispeten yeni olan abonelik e-ticaret,
aslında tüm dünyada hızla büyüyen bir modeldir.
Dünyada 2014’ten günümüze abonelik modeliyle
çalışan e-ticaret sitelerinin ziyaretçi sayısı
yüzde 800 büyüdü. Yine Amerika’dan çıkan, tıraş
bıçağı aboneliği sunan “Dollar Shave Club” 2016
yılında, kurulduğundan sadece 5 sene sonra 1
milyar dolara Unilever’e satıldı. 2016’da yapılan
bir araştırmaya göre İngiliz nüfusunun yüzde
78’inin en az bir ürün veya hizmete aboneliği var.
47
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
DEĞİŞİM, YÖNETİM, BİLİŞİM...
Firma olarak hizmet verdiğiniz konulardan
kısaca bahseder misiniz?
Verumec Teknoloji, üç temel konuda hizmet
veriyor: Değişim, Yönetim ve Bilişim. Üçü de
uluslararası deneyimlerle güçlendirilmiş bu hizmetlerden
hangisini sağlarsak sağlayalım, bu üç
alanı bütünsel olarak kullanabilmenin getirdiği
hızla ilerliyoruz.
Değişim Yönetiminde stratejik, organizasyonel,
operasyonel ve dijital dönüşüm desteği veriyoruz.
Değişim planlayan ya da değişime başlamış
kurumların yöneticilerine, yollarını aydınlatan,
uluslararası yöntemlerle ve deneyimle desteklenmiş
çözümler sunuyoruz.
Yönetim hizmetlerinde ise yönetimin teknolojiye
bakışından, teknoloji yönetimine kadar veriye
dayalı hizmetler sağlıyoruz. Örneğin şirket birleşmeleri
öncesinde yapılan analizler, birleşme
sonrası entegrasyon, BT ve Teknoloji servislerinin
stratejik yönetimi, servis yönetimi, proje ve
portföy yönetimi, inovasyon ve sürdürülebilirlik
yönetimi uluslararası deneyimlerle şekillenmiş,
uluslararası standartlarda hizmet verdiğimiz konulardır.
Teknoloji ve Bilişim tarafında fabrika otomasyonundan,
icra kurulu ve ortaklar düzeyindeki
gereksinimlere kadar her alanda hizmet veriyoruz:
Kurumun gereksinimlerinin ve süreçlerinin
analizi, kurumsal uygulama (ERP, PDM, CRM vb.)
desteği, İş Zekası (BI) ve veri yönetimi, Uygulama
geliştirme, altyapı ve BT operasyonları, verimlilik
48
ve performans gibi konularda uluslararası düzeyde
hizmet sunuyoruz.
Değişime uyum yetkinliği, sürdürülebilirlik
için değişim gibi ürünlerinizi kısaca
anlatır mısınız?
Değişime uyum yetkinliği çalışmaları, değişimlerin
planlanmasını, gerçekleştirilmesini ve
devamında da değişimin sürdürülebilmesi için
verdiğimiz hizmetleri içerir. Bunlar çoğunca bir
proje ya da bir program çerçevesinde gerçekleşir.
Değişimin ve değişimi etkileyecek faktörlerin
analizini yapıyor, değişim ekibini değerlendiriyor,
kurum düzeyinde direnç noktalarını belirleyerek
fark analizleri ile yapılması gerekenlerin planlarını
çıkarıyoruz. Değişim liderleri için yol haritasının
belirlenmesi ve geri bildirim sistemlerinin
kurulması da bu çalışmalar kapsamındadır.
Sürdürülebilirlik için değişim, değişim yönetimi
süreç ve yetkinliklerini kurum DNA’sına işleyerek,
kurumun rekabetçi güçlerini korumak için verilen
hizmetleri içerir. Bu çalışmalarda değişim yönetimi
için ortak süreç ve araçlar belirlenir. Kurumun
yöneticilerinin değişime yönelik liderlik yaklaşımları
güçlendirilir. Kurumun çevik, değişime
hazır ve pazardaki değişimlere yanıt verebilir olmasını
sağlayacak stratejik yetkinlikler geliştirilir.
Sürdürülebilirliği ve sürekli başarıyı hedefleyen
şirketlerin bu çalışmalara önem veren, başarılı
şirketler olduğu görülmektedir. Örneğin General
Electric’in GE Change Acceleration Process (CAP)
adıyla bilinen bir değişim hızlandırma modeli
vardır. Türkiye’de de değişim yönetimini bu düzeyde
sürdüren kurumlar bulunmaktadır.
VERUMEC olarak yaptığınız çalışmalarınız
ve iş birlikçileriniz hakkında bilgi alabilir
miyiz?
Değişim yönetimi projeleri pek çok disiplinin bir
arada olmasını gerektiren bütünsel çalışmalardır.
Bu kapsamda verilecek hizmetlerin en iyi düzeyde
sağlanabilmesi için yetkinliğini ve profesyonelliğini
bildiğimiz iş ortakları ile çalışıyoruz.
Yönetim ve Teknoloji hizmetlerinde de iş ortakları
ile çalışmamız gerektiğinde aynı yaklaşımı sergiliyoruz.
Tarafsızlık, profesyonellik ve mesleki etik kurallar
önemli değerlerimizdir. Gerek verdiğimiz hizmetlerde
gerekse şirket içi operasyonlarda bunun
izleri görülebilir. Bu anlamda, iş ortaklarımızla
çalışırken öncesinde müşteri görüşü alır, ortak
değerlendirme yaparız.
Tedarikçi ve çözüm seçimi gibi konularda da destek
verdiğimizden, tarafsızlığımızı korumak ve
çıkar çatışmasını önlemek adına tüm önlemleri
alırız.
Sizi farklı ve tercih edilir kılan özellikleriniz
neler?
Kurumun tüm gereksinimlerine değişim, teknoloji
ve yönetim boyutları ile bütünsel bir yaklaşım
sunabiliyoruz. Böylelikle gerek operasyonlar gerekse
yönetim kurulları düzeyinde zaman kazandırıyoruz.
Her şeyin hızla değiştiği günümüzde
çalışanların ve liderlerin değerli zamanlarını daha
verimli kullanabilmelerini sağlamış oluyoruz.
Verdiğimiz hizmetlerde uluslararası standart ve
yöntemleri kullanıyoruz. En iyi iş uygulamalarını
ve uluslararası yöntemleri kuruma uygun hale
getiriyoruz. Böylelikle hem deneme yanılma maliyetlerini
hem de değer yaratmayan operasyonlara
harcanacak zamanı önlüyoruz.
Danışmanlık hizmetlerinde sağladığımız tarafsızlık,
kurum için en uygun çözümlerin bulunabilmesi
için temeldir.
2018 hedeflerinizden kısaca bahseder misiniz?
Web tabanlı uygulamalarla desteklediğimiz, değişim
yönetimi çalışmalarını, 2018 yılında mobil
uygulamalarla destekleyeceğiz.
Yurtiçinde daha çok KOBİ’yi değişim yönetimi
konusunda destekleyerek, yurtdışından edindiğimiz
bilgi birikimini ülkemizde kullanılabilir hale
getirmeyi hedefliyoruz.
Yurtdışında da hedefimiz, değişim yönetimi
hizmet ve uygulamaları konusunda tercih edilen
sağlayıcı olmaktır.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Değişen dünyada ve değişen piyasa koşullarında
firmalar için en önemli konu değişimi doğru yönetmektir.
ŞİRKET
10 yıldır bize güvendiğiniz için
teşekkür ederiz.
BİLGİYİ
BİRİKİME,
BİRİKİMİ
BECERİYE,
BECERİYİ
BAŞARIYA
DÖNÜŞTÜRÜR
4. Boyut Akademi, inovatif eğitim programları,
profesyonel koçluk, mentorluk, moderasyon, proje
yönetimi, kurumsal harç endeksi, danışmanlık hizmetleri
ve ihtiyaca uygun çözüm yöntemleri ile hedeflerinize
ulaşmanıza yardımcı olmaya devam ediyor.
www.4bakademi.com
T. 0 216 999 98 11 F. 0 216 345 02 66
49
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
50
2018’in dijital trendleri neler olacak?
Dijital Dönüşüm Danışmanı ve Me Consultancy kurucusu Murat Erdör, 2018 yılında dijital alanda öne çıkacak
trendleri açıkladı. Trendlerle ilgili bilgi veren Murat Erdör, tüm dünyada öğrenmeye programlanmış yazılımların
ve mobil kullanımının hızla artmasının, yaklaşık 2.5 milyar insanın aktif olarak kullandığı sosyal medya ağlarının
çoğalmasının, nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi teknolojilerdeki büyük yükselişin, 2018 yılında dijital
alandaki pazarlama uygulamalarının önemini daha da artıracağının altını çizdi.
2018 yılına damgasını vurması beklenen
dijital trendler şu şekilde:
Fijital Pazarlama
Dünya’da bu süreç yaklaşık beş sene önce başlamış
olsa da Türkiye’de fijital kavramının geçmişi
henüz çok yeni. Yaklaşık 3-4 senedir Türkiye’de
konuşulan fijital kavramı, fiziksel ile dijital deneyimleri
harmanlayarak tüketiciye en doğru
yoldan ve ölçümlenebilir şekilde ulaşılmasını
sağlayacak yöntemlerden biri olacak.
Yapay Zeka
Artık birçok alanda hizmet vermeye başlayan
makineler ve yazılımlar da, tıpkı canlılar gibi topladıkları
verileri işleyerek yeni şeyler öğreniyorlar.
Öğrenen makinelere en yakın örneği, hemen her
gün girdiğiniz Facebook. Yazılım, okuma alışkanlıklarınızı,
kimin profilinde daha fazla vakit geçirdiğinizi,
hangi gruplara ya da sayfalara yorum
yaptığınızı sürekli kontrol ederek öğrenme sürecini
geliştiriyor. Gelecek yıllarda Facebook örneğinde
olduğu üzere öğrenmeye programlanmış
yazılımların sayısı giderek artacak. Bu yazılımlar
pazarlama ve dijital sektörler başta olmak üzere,
birçok sektörün hedef kitlelerini doğru tespitine
bir adım daha yaklaşılmasına olanak sağlayacak.
Mesajlaşma Aplikasyonları
MIRC ile başlayan mesajlaşma geleneği, son dönemde
Whatsapp ile hızla yükselişini sürdürüyor.
Dünya genelinde aynı anda milyarlarca ileti bir
kullanıcıdan, kullanıcı ya da kullanıcılara iletiliyor.
Baş döndürücü sayıların olduğu bu alanda mesajlaşma
aplikasyonlarının sayısının ve içerisindeki
reklam alanlarının artması bekleniyor.
Live streaming videolar
İçerik her zaman kraldı ancak şimdi videolu
içerikler daha da bir kral. Tüm sosyal medya
platformlarının “live streaming”
destekli bir altyapıya dönmeleri
ile birlikte “izle ve geç” kavramı bu
alanda iyice oturmaya başlayacak.
Facebook’un ardından Twitter’ın da
video içeriklerine dair düzenlemeleri,
kullanıcıların ve bu alana ilgi
duyan markaların daha sık şekilde
video paylaşmalarını sağlayacak.
AR Pazarlama
Augmented Reality (Artırılmış Gerçeklik)
son zamanların öne çıkan,
pazarlama ve reklam sektörlerinin popüler konularından
biri. Cihazların cisim tanıma özelliği
kullanılarak, sanal nesnelerin gerçek görüntülerin
üzerine bindirilmesi olarak tanımlayabileceğimiz
Artırılmış Gerçeklik, müşterilerle bağlantı kurma
ve katılımı artırma açısından yenilikçi ve yaratıcı
bir yol olarak kabul ediliyor. Bu teknolojinin yaratacağı
pazarın, 2022 yılına kadar 117.4 milyar
dolara ulaşması bekleniyor.
Kısa Süreli İçerik
Periscope ile başlayan ve Snapchat, Scorp gibi
uygulamalarla devam eden kısa süreli içerik
kavramı, sosyal medyaya yön vermeye devam
edecek. Paylaşılan içeriklerin belirli bir süre ile yayında
kalması, markaların da stratejilerini bu hızlı
tüketim çağına göre düzenlemesini gerektiriyor.
Facebook’un canlı yayınları, Instagram Stories
gibi uygulamalar “hızlı ve sonlu içerik” kavramını
destekliyor.
VR Pazarlama
Son dönemde teknolojisi ve popülerliği iyiden
iyiye artan Virtual Reality (Sanal Gerçeklik) ve
360 derecelik videolar sayesinde pazarlama uzmanları,
hedef kitleleri ile nasıl empati kuracaklarını
ve onların davranış biçimlerini nasıl daha iyi
anlayacakları öğrenmeye çalışıyorlar. Müşteriye
sunulacak deneyimin önceden görülmesine ve
hissedilmesine olanak sağlayacak sanal gerçeklik
deneyimleri sayesinde birçok kurum, müşterisiyle
daha sıkı bağlar kurma yoluna gidecek.
Chatbots
Yapay zeka formlarının hayatlarımıza girmesi
şeklinde tanımlayabileceğimiz Chatbotslar, telefon
ve bilgisayarlarımızı kullanma biçimimizi kesin
olarak değiştirecek gibi gözüküyor. Chatbotslar,
gelecekte kullanıcıların söylediklerini çok kısa
sürede analiz edecek ve kullanıcıların isteklerini
yerine getirmek için onları yönlendirecek uygulamalar
olarak daha fazla hayatımıza girecek.
Sanal paralar
Baş döndürücü düzeydeki hızlı yükselişiyle sanal
paranın web dünyasında popüler olmasına yol
açan Bitcoin, hiçbir merkezi otoriteye bağlı olmamasıyla
dikkat çekiyor. Adını sıkça duysak da
Bitcoin tek dijital para birimi değil. Günümüzde
Bitcoin dışında oldukça popüler hale gelen ve altocin
olarak adlandırılan Ethereum, Litecoin, Namecoin,
Primecoin, Zcash gibi birçok yeni sanal
para birimi mevcut. Bitcoin ve altcoin gibi sanal
paralar popülerliklerini artıracak ve dijital alanın
yükselen trendleri olmayı sürdürecek.
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
“İnovatif Fırsatlar için İş Ortağınız”
DİJİTAL DÖNÜŞÜM DANIŞMANLIĞI
Ekonominin ve İnsanın Dönüşümünün Dijital Dönüşüme Öncülüğü; Dijital Dönüşümün Önemi ve İçeriği; Dijital
Dönüşümle İlgili Bazı İstatistiki Veriler
“Ülkeler dijital dönüşümde 4 aşamaya sahipler: Birincisi ICT (Bilgi ve
Haberleşme Teknolojisi) altyapısı, ikincisi fiziksel ve dijital güvenlik
prosedürleri ve üçüncüsü ise endüstriyel dijitalizasyon süreci geliştirecekler.
Yapay zeka ise sonuncu ve en yüksek aşama olacak.”
Özellikle mevcut iletişim ve ulaşım imkânlarının sonucu olarak dünya
genelinde ekonomik faaliyetlere katılmak arzu ve motivasyonun
da olan ülkelerin sayısının artması, bir yandan ülkeler ve insanlar
arasındaki sınırların zayıflaması, öbür yandan ise insanların refah
içinde yaşama bilincinin gelişmesinin sonucu olarak ekonomik faaliyetlerde
bulunmak bir yandan daha zorlaşmakta diğer taraftan ise
yepyeni fırsatlar sunmaktadır.
Mevcut paradigma da firmalar için ayakta kalabilmenin, sağlıklı ve
sürekli büyüyebilmenin kuralları daha net ve keskin bir hale gelmektedir.
Aynı ürünü yurtiçi ve yurtdışında üretebilen rakip sayısı oldukça
fazla olabilmekte, müşteri beklentileri sürekli değişmekte ve gelişmekte,
pazara yeni ürün ve hizmet sunumu çok daha dinamik bir
seyir izlemektedir. Bununla beraber firma çalışanlarının da maddi ve
manevi beklentileri değişmekte ve gelişmekte, kendi hedef ve beklentilerini
gerçekleştirebilmek ayrıca bir değer olduğunu hissetmek
daha önemli hale gelmektedir.
Girişimciler, firma sahipleri ve yöneticiler için paradigma yı algılamak
ve kendisini, organizasyonunu, faaliyetlerini buna göre optimize etmek
sürekli artan bir şekilde çok daha fazla donanım ve mücadele
gerektirmektedir.
Bu bağlamda firmanın tüm departmanlarında bütünü olduğu gibi
görebilmek optimum kararları ve uygulamaları hayata geçirmede
kritik aşamalardan biri hale gelmiştir. Bu amaca ulaşmada teknolojinin
sağladığı olanakları firmalara adapte etmek son derece stratejik
bir öneme sahiptir.
Dijital Dönüşüm hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu
gerçekleştirilen Tech Nation 2016 araştırmasının sonuçlarına göre ise
dijital endüstri, ülkede yaklaşık 1,5 milyon yeni istihdam yaratırken
bunların %41’i konvansiyonel sektörlerde gerçekleşti.
Dijital Dönüşüm’le ilgili bazı istatistiki verileri belirtmek konunun
önemini ortaya koymada yardımcı olacaktır:
· 9 ülkeden 6.750 tüketiciyle gerçekleştirilen bir Accenture araştırması,
katılımcıların %73’ünün fiziki ma azada gördükleri bir ürünü
online sat1n alma yoluna gittiklerini, %88’inin ise önce internet
üzerinden araştırma yapıp ardından fiziki ma azadan satın aldığını
ortaya koyuyor.
· Accenture Dijitalleşme Endeksi araştırmasına göre Türkiye’deki seçilen
106 şirketin 2015 dijitalleşme endeksi %60 iken bu oran 2016’da
61’e yükselmiş. Tüm veriler konsolide edildiğinde, şirketlerin dijitalleşme
konusunda dikkate de er bir gelişme gösterdiklerini ancak
dijital dünyanın gelişimi de devam etti i için dijital dönüşüm yolunda
çaba göstermeye ve değer yaratmaya devam etmeleri gerekti ini
ortaya koyuyor. Çalışmadan çıkan bir başka sonuç ise Türk şirketlerinin
Dijital Operasyonel Yetkinlikler boyutunda Dijital Hizmetler
Yetkinliğe göre daha başarılı olduklarını gösteriyor. Bu da şirketlerin
içyapılarında dijitalleşmeye nispeten daha fazla ağırlık verdiklerini ve
müşteriye temas eden noktalarda dijitalleşmenin olanak ve fırsatlarından
yeteri kadar faydalanamadıklarını gösteriyor. Accenture tarafından
yapılan küresel araştırmalar Türkiye’deki bu durumun küresel
durum ile paralellik gösterdiğini ortaya koyuyor.
· Accenture Dijitalleşme Endeksi’ndeki 10 puanlık bir artış, şirketlere
ortalama olarak ilave %1 faiz ve vergi öncesi kâr getiriyor.
· Accenture tarafından 2015 yılında yapılan bir çalışmaya göre Türk
şirketlerinin %55’i kendilerini dijitalleşme sürecine tümüyle hazır
hissediyor.
· Türkiye’de müşterilerin %85’i hizmetlerinden memnun kalmadığı
araştırmasına göre, müşterilerin %40’a yakını kendilerine kişiselleştirilmiş
ürün / hizmet veya çözümler sunulmamasını bir şirketle
çalışmaya son vermelerinin en önemli nedeni olarak görüyor.
· Accenture Türkiye Dijitalle_me Endeksi 2016 sonuçlar1na göre Finansal
Hizmetler yüzde 81 ile dijitalle_me performans1 en yüksek
sektör olurken, onu s1ras1yla Hizmet Faaliyetleri, Perakende Ticaret,
Motorlu Kara Ta_1tlar1n1n Ticareti ve Onar1m1 sektörleri takip etti.
Accenture çalışmasına katılan Türk şirketlerinin %94’ü analitiği
raporlama amaçlı kullanırken, sadece %55’i geçmişteki müşteri
davranışları ile geleceğe ilişkin tahminleri birleştirerek tahminsel
ileri analitik yaptığını söylüyor. Oysa şirketlerin deneyime dayalı ya
da sezgisel değil, güvenilir ve erişilebilir verilere dayanarak alınan
öngörücü kararlar doğrultusunda hareket etmesi gerekir.
Yukarıdaki veriler göz önünde bulundurulduğunda önümüzdeki dönemde
dijital dönüşümü doğru algılayan ve firma gerçeği temelinde
bu dönüşüme adapte olan Türk firmaları yerel ve küresel rekabette
öne çıkacaklar. Bununla beraber firmaların asli amacı olan satış ve
pazarlama faaliyetleri konusunda Türk firmaları bulunmaları gereken
seviyeden önemli oranda uzaktadırlar ve bu alanlarda atılacak doğru
adımlar firmalara eşsiz olanaklar sağlayacaktır.
Bu bağlamda firmaların en başta gerek (stratejik) yöneti(şi)m, gerekse
satış & pazarlama konularında doğru kanallardan danışmanlık
desteği alarak kendilerini, işi, firmalarını ve piyasa işleyişini doğru
temellerde algılamaları bir sonraki aşamada ise dijital dönüşümü
firmalarına optimum seviyede adapte etmeleri konularında danışmanlık
desteği almaları kritik öneme sahiptir. Unutulmamalıdır
ki yaşam kimsenin etrafında dönmemektedir, tam tersine yaşam
insanlardan bağımsız ancak onları da kapsayarak işleyişine devam
etmektedir. Dolayısıyla insanlar duvarlarına, kalıplarına sığınmak
yerine yaşamla bütünleşme önündeki engelleri kaldırmaya odaklan-
imkânlar ve değişen toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda, servis sağlayıcısını kullanmayı bırakıyor. Dijital yetkinliklerin bu dığı oranda hedeflerine ulaşabileceklerdir. Başka bir deyişle sürekli
organizasyonların daha etkin, verimli hizmet vermek ve faydalanıcı alanda do ru kullanılması, şirketlere rakiplerine göre farklılaştırma değişim ve gelişim insan olmanın temel gereğidir.
memnuniyeti sağlamak üzere insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında
gerçekleştirdiği bütüncül dönüşümdür. Dijital dönüşümü bir-
· Accenture tarafından Türkiye’de telekom, sigorta, bankacılık ve ha-
Avraska İş Geliştirme ve Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti.
fırsatı veriyor.
kaç teknolojiye indirgemek mümkün değildir ancak web 2.0, mobil, vayolları sektörleri incelenerek gerçekleştirilen bir müşteri deneyimi Genel Müdürü Özkan ÖZEL
geniş bant internet, bulut bilişim, dijital medya, büyük veri, yapay
zeka, artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti ve 3B yazıcıların çığır
açan etkisi yeni bir dönem başlatmıştır.
İstatistikler 2005 yılında dünya ekonomisinin sadece %15›i dijital
iken, bu rakamın 2015 yılında %22›ye ulaştığını gösteriyor. 2020
yılında dijital ekonominin küresel ekonominin %25›ini oluşturması
bekleniyor. Aynı şekilde dijitalleşme, istihdamın yapısal olarak dönüşümünde
rol oynuyor. Örneğin araştırmalar, Amerika›da 2000-2008
yılları arasında 5,8 milyon kişinin işini kaybettiğini ve bu rakamın
%80›inin teknoloji ve dijitalleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkilerinden
kaynaklandığını gösteriyor.
Dijitalleşmeyle beraber istihdamın niteliği değişiyor. OECD tarafından
Haziran 2016’da yayımlanan Dijital Ekonomi Raporu’nda
bugünün çocuklarının %65’inin çalışma hayatına başladıklarında
henüz keşfedilmemiş işlerde çalışacakları belirtiliyor. İngiltere’de
51
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
KIRKINCIOĞLU GRUP, MOVECA İLE START-UP’LARA
YATIRIM YAPACAK
Kırkıncıoğlu Grup, inovatif girişimcileri desteklemek ve 80 yıllık birikimini değerlendirmek için Moveca’yı kurdu
52
Kırkıncıoğlu Grup, yıllardır takip ettiği sektörlerde
yaptığı araştırmalar sonucu start-up lara yatırım
yapma kararı alarak Moveca’yı kurdu. Yatırım,
satın alım ve stratejik işbirliği yapacak firmaların
başvurularını alacaklarını söyleyen Kırkıncıoğlu
Grup CEO’su Abdullah Kırkıncıoğlu, Moveca
(Mono Venture Capital)’nın kuruluş amacı ve
hedefleri hakkında bilgi vererek şunları söyledi:
“Artık sektörleri teknoloji girişimleriyle altüst
eden girişimler gözde… Biz de dünyada gelişmiş
ve gelişmekte olan inovasyon ekosistemlerindeki
trendleri yakından takip ediyoruz. Bu
alana yatırım yapmak için 80 yıllık birikimimizi
aktarabileceğimiz, deneyim ve sektör bilgimizi
değerlendireceğimiz Moveca’yı kurduk. Sahip
olduğumuz, özellikle teknoloji alanında knowhow’a
sahip bir ekiple çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Diğer taraftan blockchain tabanlı şirketlerin
gelişimine bakıyoruz ve bunlarla ilgili de yatırım
yapacağız. Şu an dünya genelinde değeri 1 milyar
doların üzerinde olan 183 teknoloji şirketinin
yüzde 55’i Amerika’da, yüzde 21’i Çin’de ve yüzde
4’ü de Hindistan’da. Bu pazarları da yakından takip
ediyoruz.”
Başvurular 7 gün içinde cevaplanacak
Özellikle teknoloji ve internet tabanlı şirketler
aradıklarını vurgulayan Kırkıncıoğlu, sadece bir
melek yatırımcı olarak kalmayacaklarını söyleyerek,
“ içeride de fiili olarak şirkete destek vereceğiz;
hazırlık aşamasındaki web sitemiz üzerinden
başvuruları alacak ve 7 gün içerisinde olumlu ya
da olumsuz dönüş yapacağız. ” dedi.
20-30 firmanın aynı anda çalışacağı kuluçka
merkezi
Kuracakları kuluçka merkezinde 20-30 firmanın
aynı alanda çalışmasını sağlayacaklarını ve onları
geleceğe hazırlamak için tüm imkanlarını kullanacaklarını
belirten Kırkıncıoğlu şöyle konuştu:
“Zamanımızın ciddi bir kısmını bu alana ayıracağız.
Çünkü, teknoloji konusunda ekosistemin
içinde yer almak ülkemizi de ileriye taşıyacak
hamleler olacaktır. Artık inşaat ve gayrimenkulle
çok da ileri gitmenin mümkün olmadığını son 10
yılda gördük. Burada biz de teknoloji alanında
gelişecek, firmaları yetiştirecek ve geliştireceğiz.
100 firma olsun, 10’u tutsun, 90’ı batsa da olur
diye düşünmüyoruz. 30 firma olsun, yoğun ilgi ve
çalışma ile bunun karşılığını beraber alalım istiyoruz.
Kamu sektörleri için de projelerimiz olacak.
Aksaklık olan noktalarda gençlerden aldığımız
yenilikçi fikirlerle kendi fikirlerimizi bu projelere
aktaracağız.
Bir Türk şirketini dünyada milyar dolarlık şirket
yapma hayalimiz var
Gelecek 5 yıllık planda Moveca’yı Türkiye’nin en
büyük yatırımı olarak görmeyi hayal ettiklerini
söyleyen Kırkıncıoğlu, “ülkemize faydamız olsun
istiyoruz, global bir marka çıkarma hedefiyle
hareket ediyoruz. Facebook, Twitter çıkarken bu
hayallerle çıkmadılar. Biz şanslıyız, bunları görebiliyoruz.
Belki şirketi burada büyüteceğiz, San
Francisco’da Silikon Vadisi’nde devleştireceğiz. Bizim
niyetimiz bir Türk firmasının dünyada milyar
dolarlık şirket olma hayalini gerçekleştirmek. Mesela
biz San Francisco’daki Türk ağlarına ulaşmak
için de çalışmalar yapıyoruz. Bir Türk firmasının
dünyada bayrak sallamasını istiyoruz. Devletimizi,
milletimizi gururlandırmak istiyoruz” dedi.
Gelecek savunma sanayi, teknoloji ve internette
Türkiye’nin geleceğinin savunma sanayi, teknoloji,
internet olduğuna işaret eden Kırkıncıoğlu,
bu alanda projeler üretirken devletin de bununla
ilgili hem vergi sistemlerinde hem işleyişin kolaylaşmasında
çalışmalar yapmasını umduklarını
dile getirdi.
Kripto paralar geleceğin alışveriş aracı olacak
Bu arada kripto para da denilen sanal paraları da
kullanmaya başladıklarını anlatan Kırkıncıoğlu,
“Kripto paraların geleceğini gördüğümüz için
bununla ilgili de çok ciddi çalışmalar yapıyoruz.
Amerikan ve Çin borsasında faaliyet gösteriyoruz.
Dünyanın bundan 10 yıl sonra tamamen kripto
paralarla gideceğini düşünüyoruz ve bununla
ilgili de farklı yatırımlarımız var. Devletimizin bu
konuda çalışması olacağını umuyoruz. Tanıyacak
mı, herhangi bir vergilendirme sistemi olacak mı
görmek istiyoruz. Türkiye bir 5 yıl sonra buna girerse
hepimiz izleyici olarak bakmak zorunda kalacağız.
Bugünden geleceği görmek çok önemli.
Mesela Japonya bunu gördü ve sistemini oturttu.
Bizim de bir an önce bu pazarda olmamız gerekiyor
diye düşünüyoruz. Türkiye’nin çok büyük
bir borsa kurup, dünyadaki oyuncuları çağırması
lazım, güvence vermesi lazım. Biz şu an kripto
paralarla ilgili alım satım yapıyoruz. Mevcut satış
argümanlarımızda kullandığımız tüm ürünleri
kripto paralarla satmaya başladık. Görünen o ki
yeni neslin buna çok merakı var. Hepsi bu sektörle
alakalı ya yatırım yapmış, ya araştırma yapmış.
Biz de hem teknolojiden uzak kalmayalım hem
de gelecekte olacakları şimdiden deneyelim diye
farklı bir algıyla bu işe girdik. Bunun Moveca’nın
bir parçası olup olmayacağı tamamen devletimizin
yaklaşımına bağlı. 80 yıllık marka ve birikimimiz
gereği bu bizim için önemli” diye konuştu.
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
E-lojistik ile teknoloji devleri arasında zirveye yerleşti
OPLOG, Deloitte Technology Fast50 Listesinde 1.sırada
Türkiye de teknoparklar bünyesinde kurulan ilk lojistik şirketi olan OPLOG, Deloitte Technology Fast50 2017
Türkiye listesinde yüzde 4 bin 564 büyüme rakamıyla ilk sırada yer aldı. Türkiye’de en hızlı büyüyen teknoloji
şirketlerinden biri olarak ödüle layık görülen OPLOG, Türkiye’nin en önde gelen teknoloji firmalarının yarıştığı
listeye giren ilk lojistik firması oldu.
Teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerinde
yer alan şirketlerin son 5 yıldaki net satışlarındaki
büyüme oranlarına göre ödüllendirildiği
Deloitte Technology Fast50’nin sonuçları düzenlenen
törende açıklandı. Teknoloji yazılımları üreterek
e-lojistik hizmeti sunan OPLOG, Türkiye’nin
en önde gelen teknoloji firmalarının yarıştığı listede
yüzde 4 bin 564 büyüme oranı ile 1’.ci oldu.
Bir lojistik firması olarak teknolojik altyapısı ile
yarışmaya katılan ve Deloitte Technology Fast50
tarihinde ilki gerçekleştiren OPLOG, elde ettiği
başarı ile Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan
EMEA Fast500 Programı’na da aday olmaya hakkı
kazandı.
Türkiye’de en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerinden
biri olarak ödüle layık görülen OPLOG, müşterilerine
depo yönetim sistemi, tedarik zinciri
mühendisliği ve analizi, sevkiyatların anlık takip
edilebilmesini sağlayan mobil uygulama, kontrol
kulesi ve bulut teknolojileri sunuyor.
‘İlk sırada kalıcı olmak istiyoruz’
Programa katılarak zaten bir ilki başardıklarını
kazanarak da başarılarını katladıklarını ifade eden
OPLOG Genel Müdürü Halit Develioğlu, EMEA
Fast500 programındaki ilk yılımızda da başarı
elde edeceğimizden eminiz. E-ticaret lojistiğinde
ister büyük, ister küçük olsunlar, müşterilerimizi
uçtan uca bağlayan teknolojimizle hizmet verebilecek
yegâne firmayız. Ufak bir sermaye ile kurulduk
tamamen Ar-Ge ve know-how ile bu hızlı
büyümeyi yakaladık. Bu sektörü tamamen bir
teknolojik bakış açısıyla yeniden yapılandırıyoruz.
Tek tıkla alışverişi sunan e-ticaret platformlarındaki
tedarikçiler, OPLOG sayesinde tek tıkla lojistik
süreçlerini yürütebiliyorlar. Teknolojinin lojistikle
buluşması sektörde büyük bir rekabet avantajı
yarattı. OPLOG ile konvansiyonel lojistik dijitale
geçti, bir çağ atladı” dedi.
E-Lojistikte dengeleri değiştirecek
2013 yılında kurulan ve merkezi ülkenin önde gelen
teknoloji geliştirme üssü Bilkent Cyberpark’ta
bulunan OPLOG, ürettiği yazılımlarla global
markaların dünya çapında tedarik zinciri operasyonları
için maliyet ve zaman tasarrufu sağlıyor.
OPLOG, büyük e-ticaret markalarının ı rahatlıkla
yürüttüğü operasyonlardaki iş süreçlerini, daha
az maliyete girebilen küçük ve orta ölçekli oyunculara
yazılım teknolojisiyle sunuyor. Küçük ve
orta ölçekli oyuncuların da operasyonel ihtiyaçlarını
karşılayacak teknoloji destekli çözümleri
sunarak, e-ticarette satış yapan her tedarikçinin
büyüme planlarında en büyük destekçisi olmayı
hedefliyor.
Oplog Ceosu
Halit Develioğlu
53
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
54
İnsanlarla makinelerin birlikte çalışma devri geldi
Sanayi devrimlerinin kaderi makinelerden geçiyor. 19’uncu yüzyılda buharla çalışan makinelerin endüstrilerde
kullanılması bunun ilk örneği oldu. O dönemden günümüze kadar insanlarla makineler işbirliği içinde çalışmaya
başladı. Seri üretim bantları oluşturuldu ve üretimdeki verimlilik her dönemde artarak gelişti. Daha fazla
teknolojiye kavuşan üretim hatlarında, insanlarla makinelerin yani robotların etkin işbirliği, otomasyon
verimliliğine ciddi bir katkıda bulunmaya başladı.
YÜZDE 1.4 ARTIŞ
Global yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey’in
gerçekleştirdiği araştırmaya göre buharlı makinelerin
endüstrilerde kullanımının başlamasıyla
yani 1850 ile 1910 yılları arasında endüstriyel
otomasyon verimliliği yüzde 0.3 iyileşme gösterdi.
Erken aşama robotların kullanılmasıyla bu
rakam bir nebze arttı ve yüzde 0.4 verimlilik büyümesi
gerçekleşti. Bu esnada işin içine teknoloji
girmeye başladı ve verimliliği arttırmayı başardı.
Paylaşılan bilgilere göre 1995-2005 yılları arasında
üretim verimliliği yüzde 0.6 arttı. Endüstrilerde
otomasyon verimliliği için en önemli gelişme
dönemi ise yeni başlıyor. Özellikle endüstriyel
internetin devreye girmesiyle bu alandaki büyüme
rakamlarının hızla artmasına kesin gözüyle
bakılıyor. Hazırlanan raporda, 2015-2065 yılları
arasında yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojilerle
insan ve makinelerin işbirliğinin etkin
olarak kullanılmasıyla endüstriyel otomasyon verimliliğinin
yüzde 1.4 arttırması bekleniyor.
300 MİLYON ÇALIŞMA SAATİ BOŞA GİTME-
YECEK
Bu yeni dönemin dolayısıyla yaşanan yeni sanayi
devriminin en önemli oyuncularından biri
endüstriyel internet olacak. Peki otomasyondaki
verimlilik artışının nasıl bir ekonomik katkısı
olacak? Endüstriyel internet üzerine GE’nin gerçekleştirdiği
araştırma yeni dönemdeki ekonomik
katkıyı tüm ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor.
Hazırlanan raporda,
endüstriyel internetin
etkin bir şekilde
kullanılması durumunda
endüstrilerde
yıllık 300 milyondan
fazla çalışma saati
boşa gitmeyecek. Bu
da yaklaşık yıllık 20
milyar dolarlık bir
tasarrufun gerçekleşmesi
anlamına
geliyor. Araştırmada
paylaşılan verilerde, en önemli konuların başında
havacılık sektörü geliyor. Havacılık sektöründe
endüstriyel internetin etkin olarak kullanılması
durumunda yıllık 205 milyon civarında çalışma
saati azaltılabilecek ve bu sayede 10 milyar dolarlık
bir tasarruf söz konusu olacak. İkinci sırada ise
enerji tesisleri geliyor. 52 milyon çalışma saatinin
tasarruf edilmesi beklenilen sektördeki ekonomik
tasarruf ise 7 milyar dolara dayanıyor. Üçüncü sırada
demiryolları var. Bu alanda 52 milyon çalışma
saatine karşılık 3 milyar dolarlık bir iyileştirme
söz konusu olacak. Endüstriyel internet ve otomasyonla
tasarruf edilebilecek diğer bir alanların
başında da sağlık sektörü bulunuyor. Bu sektörde
yıllık 4 milyon çalışma saatlik bir iyileştirme, 250
milyon doların boşa gitmesini engelleyecek.
AKILLI BİLGİ DÖNEMİ
GE’nin ekonomiden sorumlu üst düzey yöneticisi
Marco Annunziata, endüstriyel internetin dijital
ve makineler dünyasını bir araya getirdiğini ve
insanların çalışma gücünü daha verimli bir yapıya
dönüştürdüğünü ifade ediyor. Annunziata,
“Makinelerle yapılan bu işbirliğiyle endüstriyel
bilgiler daha hızlı ve daha doğru olarak paylaşılabiliyor.
Yani edinilen bilgiler daha akıllı hale
getiriliyor. Çalışanlar hangi bilgiye ihtiyaç duyuyorlarsa
istedikleri bilgiyi anında bulabiliyorlar.
Bu da makinelerle insanlar arasında muhteşem
bir işbirliğinin doğmasını sağlıyor” diyor.
Rakamlar ve araştırma sonuçları, endüstrilerde
insanlarla makinelerin doğru çalışmasının nasıl
olumlu sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyuyor.
Devir, dijitalleşmeye gelen verimlilik devri.
Çok kısa zamanda daha fazla örnekle karşılaşacağımız
kesin.
BANKA SİGORTA
55
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Mobilden alışveriş web’i geçti
Mobil ticaretin son yıllardaki yükselişine dikkat çeken Positive Kurucu Ortağı Eren Dedeoğlu, mobil cihazlardan
yapılan alışverişin bilgisayar gibi masaüstü cihazları geride bıraktığını söyledi. Mobil üzerinden gerçekleşen
satışlarını artırmak isteyenlere önerilerde de bulunan Dedeoğlu, mobil sitelerde hızın önemini vurgulayarak,
mobilde 1 saniyelik hız artışının ciro üzerinde yüzde 5 oranında etkisi olduğunu belirtti.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de mobil abone
sayısı 76 milyonu aşmışken, hanelerde mobil
telefon bulunma oranı da yüzde 97’ye yaklaşmış
durumda. Dünya genelinde de internet kullanımında
mobil cihazların bilgisayar gibi masaüstü
cihazları geride bırakması, bugün yaşanan dijital
dönüşümde mobilin ne denli büyük bir rolü olduğunu
gösteriyor.
Markaların dijitalleşme süreçlerini en üst seviyeye
çıkaran teknolojik ve inovatif çözümler sunan
Positive’in Kurucu Ortağı Eren Dedeoğlu, mobil
cihaz ve mobil internet kullanımındaki artışın
etkilerinin online alışverişler üzerinde de açıkça
görüldüğüne dikkat çekti. 2016 yılında, perakende
şirketlerinin internet sitelerine akıllı telefon
kullanılarak gerçekleşen ziyaretlerin bir önceki
yıla göre yüzde 54 arttığını söyleyen Dedeoğlu,
“Mobil cihazlardan yapılan alışveriş, web’i geride
bırakmış durumda. 2017’de gerçekleşen internet
alışverişlerinin yüzde 50’den fazlasının akıllı telefonlar
aracılığıyla yapılacağı öngörülüyor” diyerek
sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye’de mobilin trafiği yüzde 50’nin üstünde
“Mobil cihazlardan yapılan trafik oranları birçok
sitede %50’lerin üzerine çıktı. TÜSİAD 2017
e-ticaret raporuna bakıldığında 2016 yılı itibariyle,
ülkemizde e-ticaret işlemlerinin yaklaşık
%19’u akıllı telefon ve tabletler üzerinden gerçekleşmiştir.
2021 yılı için de bu oranın %49 seviyesine
ulaşacağı tahmin edilmektedir. Halihazırda
dünyada bu oranın %44 seviyesinde olduğu
düşünüldüğünde, yüksek akıllı telefon penetrasyonu
ve genç nüfusun da etkisi ile Türkiye’de
mobil ticaretin hızla artacağı düşünülmektedir.
Online alışverişlerde arama oranları mobilde
yüzde 70’lere kadar çıktı. Mobil üzerinden yapılan
ürün aramalarının yüzde 70’inin bir saat
içerisinde satın almaya dönüştüğü düşünüldüğünde,
mobilden kolay ulaşılabilirliğin önemi
de net bir biçimde ortaya çıkıyor. Bununla birlikte,
Positive’in altyapısını geliştirdiği bazı dikey
Eren Dedeoğlu
Positive
56
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
e-ticaret sitelerinde mobil alışverişin cirosu da
yüzde 50’nin üzerine çıktı. Tüm bunlar m-ticaretin
giderek artan popülerliğine ışık tutan veriler. Bugün
KPMG 2017 raporuna göre ABD’de gerçekleşen
her üç online perakende alışverişinden birinin
m-ticaret satışı olduğu gerçeği de bu verileri daha
anlamlı kılıyor. Mobil cihazlardan kullanıma uygun
sitelerin ve m-ticarete yönelik uygulamaların
artmasının yanında, gelişen ödeme metotları da
akıllı telefonlarla başarılı alışveriş deneyimi yaşamayı
daha da kolaylaştıran etkenler.”
Eren Dedeoğlu, mobil aracılığıyla gerçekleşen satışlarını
artırmak isteyen perakende markalarına
ve e-ticaret sitelerine Positive’in önerilerini şöyle
sıraladı:
Kanallarınızı mobil deneyime göre hazırlayın
Dijitalleşme adımında tüm kanalların mobile
hazırlanması gerekiyor. Responsive veya mobil
uygulama gibi bir ayrıma gitmek yerine hangi
sıra ile yayına çıkacağına karar vermelisiniz. Kullanıcıya
her yerden aynı bilgi ile ulaşmak markalar
için olmazsa olmazdır. Birinden birini seçmek
değil aynı anda hayata geçirmek veya peşi sıra
hem responsive hem de mobil uygulamayı hayata
geçirmek gerekir.
Mobil sitenize hız kazandırın
Mobil kullanıcılar masaüstü kullanıcılarına göre
bir siteyi üç kat daha hızlı terk ediyor. Mobilde
bir işlemi tamamlamak için bir süre beklemeleri
gerekiyorsa mutlaka kullanıcılarınızı sistem durumu
ile ilgili bilgilendirin. Mobilde 1 saniyelik
hız artışının ciro üzerinde yüzde 5 oranında etkisi
olduğunu unutmayın.
Kullanıcı deneyimine odaklanın
Mobil kullanıcı arayüzlerinizi hazırlarken görsellik
kadar kullanılabilirliğe de öncelik verin. Kullanıcıyı
en kısa adımda sonuca yönlendirin. Tasarımın
her aşamasında küçük ekran faktörünü göz önüne
alarak, büyük parmak ve dokunmatik ekran
sorunlarına dikkat edin.
Arama sonuçlarında üst sıralarda olun
Mobil kullanıcılarının yüzde 48’i başlangıç noktası
olarak arama motorlarını kullanıyor. Mobil sitenizin
içerik ve kodlamasının “mobil dostu” olarak
yapılması mobil aramalarda daha etkin sonuç almanızı
sağlayacaktır. Sitenizin SEO skorunu ölçün
ve yüksek tutmaya çalışın.
Kanallarınız arasında etkileşimi güçlendirin
Mobil stratejinizi belirlerken kanallarınız arası
etkileşimi artırın, içeriklerinizi güncelleyin. Kullanıcılar
bugün bir mağaza adresi öğrenmek için
veya mağazada bir ürün stokta var mı diye bakmak
için gelip alışveriş yapmayabilir ancak yarın
da alışveriş yapmak için geleceklerdir. Bu yüzden
mobilde de kullanıcının aradığı tüm ihtiyaçları
karşılayacak içeriklerinizi çeşitlendirip, geliştirin.
Aynı zamanda omni-channel bir altyapı kullandığınızda
web sitenizde gezinen kullanıcı mağazanıza
geldiğinde onu tanıyıp mobil aracılığı ile
ona özel fırsatlar sunabilirsiniz.
Lokasyon servislerini kullanın
Tüketicilerin yüzde 31’ i mağazaların yerini mobil
telefonları aracılığı ile buluyor. Onları en yakın
mağazaya yönlendirmeniz hatta aradığı ürünün
o mağazada bulunup bulunmadığını bildirmeniz,
kullanıcının mobil siteniz ile yaşadığı
deneyime büyük katkı sağlayacaktır. Lokasyon
servislerini kullanarak kullanıcılarınızın nerede
olduğunu bilip onların ihtiyaçlarına özel iletişimler
kurabilirsiniz.
Mobil ödeme seçenekleri sunun
Mobil ödeme seçeneklerinizi artırın. Ayrıca kart
kaydetme seçeneği de sunarak tek tıklama ile
ödeme kolaylığı sağlayıp kullanıcılarınızın alışverişlerini
hızlandırın. Güvenilir bir altyapı ile kart
saklama sistemi ile kullanıcılar %30’dan fazla
tekrarlayan satın alma yapmaktadır.
Alternatif teslimat seçenekleri sunun
Teslimatlarda kullanıcı beklenti ve taleplerine
önem verin. Kargo, kurye ve mağazadan teslimat
gibi farklı seçenekleri sunun. Mobilden alıp aynı
gün mağazadan teslim alma gibi omni-channel
özelliklerinizi geliştirin.
Mobil ödeme sayfalarınızı sürekli analiz edin ve
optimize edin
Sepetten sonraki ödeme sayfalarınızda kullanıcıya
sadece ihtiyacı kadar bilgiyi gösterin ve ihtiyacınız
kadar bilgiyi alın. Mobil deneyimde en
önemli konunun akıcı şekilde bilgileri doldurup
kullanıcıyı hedefe ulaştırmayı yani satın almayı
sonuçlandırması olduğunu unutmayın. O yüzden
her türlü kullanıcı kitlesi ile testler yapın, analizler
yapın ve sonuçlarını önemseyip ona göre geliştirmeler
yapın. Kullanıcının alışkanlıkları değiştikçe
sizin de ona göre geliştirme yapmanız gerekir
57
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Artık dijital ve mobil bir dünyada yaşıyoruz.
Tüm ihtiyaçlarımızı internet üzerinden karşılıyor, pek çok işimizi oturduğumuz yerden gerçekleştirebiliyoruz.
Hayatımızın her alanını saran ve gündelik yaşamı kolaylaştıran online ve mobil hizmetler herkesin olduğu
gibi KOBİ’lerin dünyasına da büyük yenilikler getiriyor. İşte, KOBİ’lerin zaman kaybetmeden sadece işlerine
odaklanabilmelerini sağlayacak, internet ve mobil cihazlar üzerinden gerçekleştirebilecekleri çözüm önerileri…
Kendi web sitenizi kurun
Yapılan tüm araştırmaların sonuçları aynı kapıya çıkıyor: Dünya artık dijitalde! Bu nedenle, işi online
olmasa bile her KOBİ’nin online bir sayfaya ihtiyacı var. Bir web sitesi kurmak ve dijital bir kartvizit sahibi
olmak ise eskiye nazaran çok daha kolay. Artık oturduğunuz yerden kendi web sitenizi oluşturmanız
hızlı, pratik ve hazır paket programlar sayesinde sadece birkaç dakikanızı alıyor. Web sitenizi oluşturduğunuz
andan itibaren sahip olacağınız dijital kimlik sayesinde markanızın bilinirliğini ve erişimini
arttırmak çok daha kolay olacak.
Bulut tabanlı uygulamalar kullanın
Mobil bankacılık, yalnızca bireyler için değil, gelişen teknolojiyle birlikte KOBİ’ler için de kritik bir noktaya
geldi. Bunun bir sonucu olarak, KOBİ’lerin ihtiyaçlarına yönelik, verimliliklerini artıracak dijital
uygulamalar da devreye girmiş durumda. Örneğin, KOBİ’lerin ön muhasebelerini tutabilecekleri ve
fatura kesebilecekleri, uzmanlık gerektirmeyen, bulut tabanlı ön muhasebe programları hayatı oldukça
kolaylaştıran dijital bir yenilik. Tedarikçilerinize ya da diğer kişilere yapacağınız ödemeleri bu programlar
üzerinden hızlıca yapabilirsiniz. Hizmet ve mal alım faturalarınızı kolayca ödeyebilirsiniz. Tek tıkla
müşterinize e-faturanızı gönderebilir, muhasebecinizle aynı ekran üzerinden çalışabilir ve işinizi kolaylaştıracak
pek çok şeyi bulut tabanlı muhasebe programları ile gerçekleştirebilirsiniz. Bu programlar ile
bankanızdaki hesap hareketleriniz otomatik olarak muhasebeleşir. Siz de kazandığınız zaman sayesinde
sadece işinize odaklanabilirsiniz.
PLA reklamları ile daha fazla tüketiciye ulaşın
KOBİ ‘ler için düşük bütçelerle ticari varlığı oluşturmak ve yönetmek artık çok daha basit ve ekonomik.
İşinizi büyütmenin bir adımı da dijital pazarlama… Yapılan son araştırmalar PLA (Ürün Listeleme
Reklamları) tıklamalarının arttığını gösteriyor. Google aramasına istediğiniz bir ürünü yazdığınızda
ürün görseline, fiyatına ve ilgili sitelere doğrudan ulaşabiliyorsunuz. PLA reklamları özellikle e-ticaret
içerisinde yer alan KOBİ’ler için kullanılacak en verimli reklam modellerinden bir tanesi. Oturduğunuz
yerden düşük bir maliyetle, ürün listeleme reklamlarını kullanarak satışlarınızı ve sitenizin trafiğini arttırmanız
mümkün.
Her şeyi tek bir platformda birleştirin!
Online platformlar üzerinden bireysel bankacılık işlemlerinizi ve şirketinizle ilgili bütün işlemleri tek bir
yerden yönetebilme avantajı da bu çözümlerden bir tanesi. Böylece, hem şirket hem de bireysel bankacılık
işlemlerinizi tek bir hesap üzerinden gerçekleştirebilmeniz mümkün. Bu sayede, gelir-gider takibinizi
hızlı ve kolaylıkla yapabilir, bankacılık işlemlerinizi, ödemelerinizi kolaylıkla takip edebilirsiniz.
Bireysel hesaplarınız ve şirket hesabınızı “tek kullanıcılı ve tam yetkili” bir platformdan, yetki kısıtlaması
olmaksızın aynı anda gerçekleştirebilirsiniz.
58
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Dijital sanayi KOBİ’lere indi
4. Sanayi Devrimi’nin yarattığı yeni ekonomi büyük ölçekli şirketler arasında bir dijital dönüşüm rekabeti başlattı.
Ancak, bu dönüşüm sadece büyük firmaları etkilemiyor. Büyük firmalarla iş birliğine devam edip ekonomik
yaşantısını sürdürmek isteyen küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) de yeni ekonomiye ayak uydurması
gerekiyor. KOBİ’ler büyüme, markalaşma, ihracat, kârlılık gibi hedeflerine artık dijital KOBİ’ye dönüşerek
ulaşabiliyor. Dijitalleşmenin bir adım sonrası ise akıllı KOBİ haline gelmek.
Teknolojinin hızlı artışı ve artan farkındalık, otomasyonun
imalat sanayiinde önem kazanmasına
yol açtı. KOBİ’ler de sanayideki bu gelişimin
belkemiğini oluşturuyor. Daha çok büyük sanayi
şirketleri için gündeme gelen dijital endüstri
uygulamaları, farklı modellerle küçük ve büyük
ölçekli şirketler açısından da erişilebilir hale geliyor.
Bu konuda eylem planları hazırlanırken,
sahada bunu uygulayan Türk KOBİ’leri de var.
Dünya ekonomisinin en önemli gündemlerinden
biri dijitalleşme ve dijital dönüşüm, KOBİ’ler için
de vazgeçilmez.
SON DÖNEMDEKİ EĞİLİMLER
FANUC Amerika Genel Müdürü Mick Estes’e göre
imalatta işbirlikçi robotlar, yapay zeka (AI) ve
nesnelerin interneti son dönemdeki en büyük
eğilimler olarak öne çıkıyor. Estes, FANUC mühendislerinin
fabrika sahası içinde yapay zeka
kullanımını ciddi anlamda genişlettiğini belirterek,
dijital sanayinin KOBİ’ler için uygun fiyatlı
olup olmadığı konusunda ise şöyle konuşuyor:
“Evet, ve şu an öyle. Bu sistemleri, çok sayıda
imalat için kullanan, ürünlerin arasında kolayca
geçiş yaparak aynı hızda aynı hizada üreten birçok
şirketimiz var. Zaman şimdi.”
GELECEK İÇİN KRİTİK
Dijital sanayi ile üretim ve sanayi sektörü de
geleneksel metotları yavaş yavaş rafa kaldırıyor.
Makineler arası iletişimin ucuzlamasıyla birlikte
tüm nesnelerin internete bağlanması, prototip
üretiminde üç boyutlu yazıcıların yaygın kullanılması,
otomasyon veya yapay zekanın karar
süreçlerinde kullanılması ve üretim süreçlerinin
büyük veri teknolojileri ile kurgulanmaya başlanması
artık mümkün. Türkiye ekonomisi jeopolitik
konumu gereği dijital endüstri açısından oldukça
önemli bir konumda. Özellikle otomotiv ve makine
endüstrisinin Almanya ile uzun yıllara dayanan
üretim ortaklığı oldukça önemli. Türkiye’de
bu alanda entegre olmuş, başarılı ve gelecek vaat
eden çok sayıda KOBİ ve fabrika bulunuyor.
DAHA HIZLI
Dijital sanayi her geçen gün daha yoğun şekilde
konuşuluyor ve dijital sanayi örnekleri sürekli
olarak üretimi değiştirmeye devam ediyor. Gelişen
teknolojiler ve sistemler, KOBİ’lerin üretim
yönetimi çabalarını önemli ölçüde rahatlatarak,
pazar ihtiyaçlarına çok daha hızlı bir şekilde tepki
vermelerine olanak tanıyacak. Örneğin ABD’li
General Electric’in uygulaması Predix, özellikle
KOBİ’lerin dijitalleşme ve yeni sanayi devrimini
yakalamadaki güçlüğünü aşmada yardımcısı olabiliyor.
Çünkü Predix sayesinde işletmeler pahalı
altyapı ve yazılım harcamalarından tasarruf ederken
verimliliklerini büyük oranda artıyor.
59
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
GE’nin Bulut Çözümleri Servis Çalışanlarına Öngörü Sağlıyor
Santral sahipleri piyasada rekabet için türbinlerini en yüksek verimlilik noktasına taşımak istiyor. Ancak bu
durum, formunun zirvesinde olmayan ekipmana zarar da verebiliyor. Santral sahiplerinin diledikleri zaman
ekipmanın her bir parçasının sağlamlık durumuna ilişkin net bir bilgi elde etmeleri kısa bir süre öncesine kadar
mümkün değildi. Bu yüzden pek çok operatör böyle bir riski almaya hazır değildi.
Ancak yeni yazılım uygulamalarından oluşan bir
paketle, bu durum kısa bir süre içinde değişebilir.
Bu yıl Berlin’de gerçekleşen ve her yıl düzenlenen
Minds + Machines konferansında GE Dijital, endüstriyel
yazılım geliştiricisi ServiceMax’in dijital
saha servis yönetim çözümü ile GE’nin Varlık Performans
Yönetimi yazılımını bir araya getiren yeni
bir yazılım çözümünü tanıttı. Yeni entegre çözüm
sayesinde, yenilenebilir enerjiden havacılığa kadar
uzanan çok çeşitli sektörlerden şirketler, ekipmanlarının
performansıyla ilgili olarak, bakım ve
santral yönetimi konularında daha iyi kararlar
almasını sağlayacak daha net bir bakış açısı elde
edebilecek.
Yeni yazılım, reaktif olmak yerine proaktif olmaya
geçiş konusunda endüstride daha büyük bir trendin
bir parçası olma özelliğini taşıyor. Şirketler,
sorunlara yanıt vermek için her yıl milyonlarca
dolar harcıyor. Endüstriyel İnternet, işler karmaşık
hale gelmeden önce sorunların tespit edilmesini
ve bunlarla baş edilmesini sağlıyor.
Varlık Performans Yönetimi (APM) ve Saha Servis
Yönetimi (FSM) paketleri, rüzgar santrali veya
fabrika çevresindeki binlerce sensörden gelen
verileri otomatik olarak toplayıp analiz ediyor. Bu
sayede kullanıcılar, geleneksel izleme yöntemlerini
geride bırakarak gelişmiş öngörülebilir bakım
ve yönetim çözümleri kullanabiliyor. GE’nin
Endüstriyel İnternet platformu Predix’te çalışan,
ServiceMax ve Varlık Performans Yönetimi’ni
(APM) bütünleşik çözümü operatörlerin ekipmanı
ne zaman ve nasıl üretime alacakları ve durduracakları
konusunda gerçek zamanlı kararlar
almasına olanak tanıyacak.
60
KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
İş dünyasında yaşanacak büyük değişim
Dijitalleşmenin yaygınlaşması ekonomiye ciddi düzeyde bir dinamizm getiriyor. Bu dinamizmin etkisiyle sanayide
sınırlar silikleşiyor. McKinsey’in değerlendirmesine göre yeni dönemde sınırı belli olmayan hibrit sektörleşmeler
söz konusu olacak.
Rakuten Ichiba, Japonya’nın en büyük online pazaryeri.
Aynı zamanda, sanal ve gerçek yüzbinlerce mağazada
kullanılabilen sadakat puanları ve e-para da sağlıyor.
On milyonlarca üyeye kredi kartı gönderiyor. Ayrıca
mortgage gibi finansal ürün ve hizmetler de sunuyor.
Diğer yandan şirket Japonya’nın en büyük online seyahat
portallarından birine sahip ve ayrıca dünya çapında
yaklaşık 800 milyon kullanıcısı olan anında mesajlaşma
uygulaması Viber’i çalıştırıyor. Peki, bu şirket tam olarak
ne iş yapıyor? Perakendeci mi? Finansal şirket mi? Aslında
her ikisi de ve daha fazlası… Herhangi bir endüstri
tarafından tanımlanmayan veya sınırlandırılmayan bu
gibi kuruluşlar, aykırı gibi görünebilir.
SEKTÖRLER KAYBOLUYOR VE BİRLEŞİYOR
McKinsey’in değerlendirmesine göre, teknolojik gelişmeler,
sektörlerin ortaya çıkmasına, kaybolmasına ve
birleşmesine neden oluyor. Örneğin, bankacılık, para
değişimi, ticaret bankacılığı, tasarruf bankacılığı ve emniyetli
mevduat hizmetleri gibi şeylerin birleşmesiyle
doğdu. Süpermarketler, daha önce ayrı olan perakende
alt sektörlerini büyük bir “bakkaliye” kategorisine dönüştürdü.
Bunlar gibi değişimler, yeni rakipler yarattı, büyük
miktarda varlık el değiştirdi ve ekonominin önemli bir
bölümünü yeniden şekillendirdi. Ancak bugünlerde
yeni bir şey yaşanıyor gibi görünüyor. İşlem maliyetlerini
yıllarca azaltmaya devam eden dijital devrim, elektronik
verilerin, mobil arayüzlerin her yerde bulunması ve artan
yapay zekânın güçlenmesi ile son zamanlarda hız kazandı.
Bu kuvvetler bir araya gelerek müşteri beklentilerini
yeniden şekillendiriyor ve hemen hemen dağıtım bileşeni
olan her sektör için sınırlarını yeniden çizmek veya
yeniden tanımlamak için daha önce karşılaştığımızdan
daha hızlı bir potansiyel yaratıyor.
UÇTAN UÇA MÜŞTERİ DENEYİMİ
Önce müşteri beklentilerinin nasıl değiştiğini düşünün.
Steve Jobs’un söylediği gibi, “Çoğu zaman, sen onlara
göstermeden insanlar ne istediklerini bilmiyorlar.” Dijital
öncüler, değer zincirindeki açılımları köprülüyor,
müşterilerin maliyetlerini düşürüyor, onlara yeni deneyimler
yaşatıyor ve iştahlarını daha fazlası için harekete
geçiriyor. Bir zamanlar birbiriyle alakasız gözüken işlerin
bugün sorunsuz şekilde birbiriyle birleştiğine dair birkaç
örneğe bakalım: cebinizdeki telefon, bulutta bulunan
müzik ve video, bileğinizdeki akıllı saat ve oturma odanızdaki
televizyon… McKinsey değerlendirmesinde
şunlar kaydediliyor: “Artan sayıda endüstrinin yeni, daha
geniş ve daha dinamik uyumlarla birleşeceğine inanıyoruz:
yani dijital ekosistemler oluşacak. Ekosistem dünyası,
kullanıcıların ekosistemi terk etmeden tek bir erişim
ağ geçidi üzerinden geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi
için uçtan uca deneyiminin tadını çıkardığı son derece
müşteri odaklı bir modele sahip olacak.
EN BÜYÜK ENGEL NE?
Son zamanlarda dünya çapında yapılan bir ankette, on
yöneticiden yaklaşık dokuzu, şirketlerinin mali açıdan
sıkıntı yaşamaya başlamadan önce dijital dönüşümde
önemli ilerleme kaydetmeleri için iki yıl veya daha kısa
bir süreye sahip olduklarını söylüyor. Dahası, yüzde 59,
rakiplerin gerisinde kalmamak için çok geç olabileceğini
düşünüyor. Dijital dönüşüm, her şirkette ve sektörde
farklı şekilde gerçekleşecek. Ancak en büyük engel
inanılmaz derecede tutarlı: şirket kültürü. Uzmanlara
göre, uzun zamandır kurulmuş büyük şirketler, geçmişte
başarıya ulaşmış ancak en iyi dijital stratejiyi bile sabote
edebilecek kurumsal değerler ve davranışları kökten sökmek
zorunda. Onların yerine, üç yeni unsurla birlikte bir
kurum kültürü inşa etmeleri gerekiyor. Uzmanlara göre
şirketlerin yapması gereken öncelikli şey ne kadar eski
veya köklü de olsalar birer startup gibi davranmaları…
Buna göre, dijital dönüşümün en büyük engeli teknoloji
değil. Onun yerine, riskten kaçınma ve başarısızlık korkusu
gibi dijital öncesi günlerden kalma alışkanlıklar…
61
HABER
Papağan Kuruyemiş Hong Kong’da
Türkiye’nin önde gelen kuruyemiş kuruluşlarından Papağan Kuruyemiş, Hong Kong’a ihracat yapmaya başladı.
Doğal ürünlere geniş ilgi gösterdiği bilinen Hong Konglulara, ağırlıklı olarak Papağan’ın kuru meyve ve çiğ
yemişlerinden oluşan ‘Altın Meyveler’ serisi gönderildi.
Çin pazarına yönelik giriş kapısı olarak da değerlendirilen
Hong Kong, Papağan Kuruyemiş
ürünlerinin bulunabileceği yeni bir destinasyon
olarak yerini aldı. Temmuz ayı itibarıyla Hong
Kong’a ürün göndermeye başlayan Papağan’ın
ürünleri, şehirdeki çeşitli gıda marketlerinde
satışa sunuluyor.
Altın Meyveler serisi
Papağan Kuruyemiş, Hong Kong’a ürün gamında
yer alan karışık kuruyemiş, fındık, Antep fıstığı
gibi ürünlerin yanı sıra ağırlıklı olarak Altın
Meyveler serisinde yer alan kurutulmuş meyveleri
ve kavrulmamış natürel kuruyemişleri ihraç
ediyor. Altın Meyveler serisinde yer alan kuru
erik, kuru üzüm, çekirdekli siyah üzüm, ceviz,
günkurusu kayısı ve kuru kayısı, Hong Kongluların
beğenisine sunuluyor.
Natürel ürünlere ilgi büyük
Çinlilerin ve Hong Kongluların doğal ürünlere
büyük ilgi gösterdiğini aktaran Papağan Kuruyemiş
Yönetim Kurulu Başkanı Kani Emekçi, “Bu
nedenle Altın Meyveler serimizi Hong Konglulara
sunduk. Beğeneceklerini düşünüyoruz. Ancak
geleneksel kuruyemiş ürünlerimizi de ihmal
etmedik. Fındık, Antep fıstığı ve karışık kuruyemiş
çeşitlerimizi de gönderiyoruz. Bu kategoride
özellikle karışık kuruyemiş çeşitlerimizin ilgi
gördüğünü söyleyebilirim” bilgisini paylaştı.
Hong Kong’un yanı sıra Katar da Papağan’ın ihracat
ağına yeni eklediği ülke olarak öne çıkıyor.
Papağan Kuruyemiş ayrıca Almanya, Avusturya,
İsviçre, İngiltere, Fransa, İsveç, Belçika, Kosova,
Bulgaristan, Suudi Arabistan, ABD, Libya, Cezayir,
Gürcistan, Arnavutluk, Irak, Ürdün, Lübnan,
Türkmenistan, Romanya ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ne ürünlerini ihraç ediyor.
62
HABER
63
HABER
HAFTADA 5000 KALORİ YAKMAK İSTER MİSİNİZ ?
Slimwell, yenilikçi ve ileri teknoloji incelme ve
zayıflama konsepti ile, Türkiye’de “incelmede
devrim” sloganıyla 2015 yılında doğdu. Amaçları
zayıflamak isteyenleri inceltmek, inceltirken
sağlıklı ve mutlu olmalarını sağlamak.
Spor salonlarına harcadığınız zaman ve eforu
minimuma indiren Slimwell, sizi keyifli bir
şekilde zayıflatırken vücudunuzu diğer spor
aktivitelerine göre çok daha az yoruyor ve
Slimwell’den çıktığınızda kendinizi dinç, enerjik
ve hareketli hissediyorsunuz.
Slimwell cihazları vakum, kızılötesi, kolajen,
ozon tedavisi, kromoterapi, aromaterapi ve
birçok yeni teknoloji içeren Türkiye’de ilklerin
markası olarak yoluna devam ediyor ve 20 ayda
Türkiye’nin farklı şehirleri ve Kıbrıs olmak üzere
14 ayrı noktada Slimwell cihazlarına ulaşılabiliniyor.
Bu hızlı büyümenin ve yoğun ilginin en büyük
sebebi cihazların çok teknolojik olması ve
özellikle çalışan kadınların ve annelerin zaman
tasarrufu yaparak spor salonlarında harcadıkları
zamanı minimum süreye indirip maksimum
sonucu alabilmeleri.
Slimwell konseptte bulunan dört adet cihazın
etkileri saymakla bitmez. Suda bisiklet
Hydroshape yarım saatte 600 kalori yakmanızı
sağlayan 500 litre ozonlu suyun içerisinde pedal
çevirdiğiniz bir cihaz. Tamamen kişiye özel
kabininizde girdiğiniz bu cihazın içerisinde 16
adet hidro jet bulunuyor. Bu jetler sayesinde siz
pedal çevirirken cihazın içerisinde jakuzi ortamı
oluşuyor ve balneoterapik bir wellness deneyimi
yaşarken selülitleriniz de parçalanmaya
başlıyor. İçerisindeki kromoterapi ile suyun rengi
belirli aralıklarla değişiyor ve sadece fiziksel
olarak değil psikolojik olarak da iyileşiyorsunuz.
Hydroshape aynı zamanda kas kütlenizin güçlenmesine
yardım ederken en önemli özelliklerinden
biri de hamilelerin de doktor tavsiyesi ile
cihazı kullanabilmesi.
Bir diğer cihaz ise Bodyshape. Bodyshape, ileri
teknoloji ile Avrupa Birliği’nde üretilmiş, yenilikçi
ve eşsiz bir zayıflama ve sıkılaşma cihazıdır.
Build-in koşu bandı üzerinde bir yandan yürür
veya koşarken, diğer yandan vakum ve kızılötesi
teknolojileri ile donatılmış düşük atmosferik
basınç ortamında haftada ortalama 5000 kaloriye
kadar yakabiliyorsunuz.
Bu devrim niteliğindeki cihaz spora yeni başlayanlar
için olduğu gibi, zayıflamak ve sıkılaşmak
isteyen fakat spor salonuna gidecek vakti olmayanlar
için de ideal. Bodyshape’in içerdiği tüm
teknoloji bileşenleri kasların enerji tüketimini
arttırmaya yönelik ve bu sayede maksimum
bölgesel incelme, vücuttan su atma ve kilo kaybı
sağlar. Cihazın içerisindeki kızılötesi ışınları
kabinin içerisindeki ısıyı arttırarak maksimum
kalori yakımı sağlarken, diğer yandan ödem ve
toksin atmada da oldukça etkilidir. Bodyshape,
bölgesel zayıflamada aktif spor yaparak etki görebileceğiniz
en etkili cihazdır.
Rollshape ise 2.500 yıllık Uzakdoğu masaj tekniğinin
günümüz teknolojisine uyarlanmış ve
selülit probleminizi kökünden çözmeye odaklı
bir cihazdır.
Rollshape’in en büyük özelliği selülitlerle olan
savaşıdır. Düzenli kullanımda, Rollshape gözle
görülür şekilde selülitlerin giderilmesine,
sıkılaşmaya ve vücut kusurlarının azalmasına
yardımcı olur.
Kızılötesi özelliği cildin derin katmanlarında birikmiş
yüksek toksinlerin atılmasını sağlar; ısıyla
beraber eklem tutulmasını azaltır, kas spazmlarını
rahatlatır, kan dolaşımını arttırır, ağrıları
dindirir, yumuşak doku zedelenmesine iyi gelir.
Ayrıca iltihaplı ödem ve ifrazatların çözümüne
yardımcı olur.
Slimwell Konseptin son cihazı ise rahatlatıcı
masaj koltuğu Activcouch’tur. ActivCouch,
egzersiz sonrası rahatlama ve gevşeme haline
geçmenizi sağlayan, beden ısısı ve bedensel
rahatlama için en doğru pozisyona ayarlanmış
tüm vücuda masaj yapan ergonomik özel
tasarım masaj yatağıdır. Bedeninizin egzersiz
sonrası en konforlu şekilde rahatlamasını sağlayarak
beyninize kas faaliyetlerinin durduğunu,
artık bedeni gevşetmesi gerektiği mesajını
iletir. ActivCouch’a uzandığınızda, bedeniniz ve
ruhunuz yoğun geçen günün ve az önce deneyimlediğiniz
fiziksel aktivitenin ardından ihtiyaç
duyduğu rahatlama imkanını bulacaktır.
Slimwell konsepte geldiğinizde bir seanste 3
adet cihaza girersiniz. ( İki büyük cihazdan biri,
Rollshape ve Activcouch )
64
HABER
Arınmak İçin Juitox Yeter!
Sağlıklı ve düzenli beslenmede sebze ve
meyve sularının önemi nedir?
Günümüzün en temel problemlerinden biri
sağlıklı yaşam. Hızlı şehir hayatı, zamansızlık,
kötü beslenme vb. çeşitli etkenler ile vücudumuz
yoruluyor, kendisini dinlendirme ve
yenileme fırsatı bulamıyor. Doku kirliliğinden
kurtulmanın tek yolu detoks, yani arınmadır.
Bu noktada sağlıklı yaşam için gerekli olan vitamin,
mineral ve enzim depolarımızı doldurmamız
için sebze ve meyve suları devreye giriyor.
Sebze meyve sularının normal bir sebze
meyve tüketiminden farkı nedir?
Glisemik indeksi yüksek olan herşey kan şekerinizi
arttırır ve sürekli yemek yeme ihtiyacı
duyarsınız. Sebze ve meyveler glisemik indeksi
en düşük besinlerdir. Kilolarca sebze yemek, içmekten
daha zordur. Özellikle çiğ formda sebze
neredeyse hiç tüketmiyoruz, ayrıca o sebzede
vücudumuzun işine yarayacak herşey pişirme
esnasında yok oluyor. Normalde yediğimiz bir
sebze yemeğinde sindirim sistemimiz en fazla
%70’ini sindirebiliyor. Ancak bu yiyeceklerin
suyunu çıkarıp içtiğimizde sindirim sisteminiz
zayıf bile olsa, %99’unu absorbe edebiliyor
ve bunu yaparken sindirim için kullandığımız
organları yormamakla birlikte, dinlendiriyor;
çünkü organlarımızın iş yükünü azaltmış oluyor.
Juitox nasıl kullanılır? Kimler nasıl bir
paket tercih etmelidir?
Juitox, belirli bir süre boyunca katı yiyecek tüketmeyerek,
sindirim sisteminizin dinlenmesine
yardımcı olan bir sağlıklı yaşam programıdır.
Her paketimizde 6 adet ürün bulunmaktadır
ve şişe üzerindeki numaralara göre sırasıyla 2
saatte bir tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Eğer
duramam diyorsanız ara veya ana öğün olarak
kullanabilirsiniz.
Cleanse programları herkes için uygun olmayabilir.
Boy, kilo, yaş ve amaç önemli. Hiç sıvı detoksu
yapmamış biri Beginner, Antiaging, Bridesbestfriend,
Hangover saver ve yeni Sportive
paketlerini kolaylıkla yapabilir. Half day paketi
yarım gün detoksla tanışma paketi gibi düşünebiliriz.
Advanced ve Weightloss ise deneyimli
kullanıcılar tercih edebilir.
Hamile ve emziren annelere cleanse yapmalarını
önermiyoruz fakat besin takviyesi olarak tekli
ürünlerimizi kullanabilirler.
Juitox kullanımı için belli bir dönem öneriyor
musunuz?
Bu tamamen size kalmış. İsterseniz yoğun
iş temponuzun arasında akıp giden zamana
entegre edin, isterseniz hafta sonu
dinlenerek,masaj ve saunaya giderek kendinize
ödül vererek arının. Fakat haftada bir mutlaka 1
gün, mevsim geçişlerinde yani 3 ayda bir minimum
3 günlük bir detoks yapılmasını tavsiye
ederim. Hem bağışıklık sisteminizi güçlendirir,
dönemsel kilo fazlalıklarınızdan kurtulur, hem
de toksinlerinizden arınırsınız.
Juitox kullanan kişiler, nasıl bir beslenme
tarzıyla hareket etmelidir?
İlk seçtiğiniz temizlenme gününe 3-5 gün kala
temizlenmeye hazırlığı başlatın. Yavaş yavaş
hayvansal gıdaları azaltın ve kahve, alkol, şeker
ve rafine gıda tüketimini bırakın. Cleanse öncesi
ve sonrası sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenizi
tavsiye ediyoruz. Detox sonrası 2. Gün
itibariyle tahıl ve baklagilleri, 3. Gün itibariyle
ise yumurtayı ve hafif asidik hayvansal gıdaları
menünüze dahil edebilirsiniz.
Juitox’lar nasıl hazırlanıyor? Hazırlık
aşamasında nelere dikkat ediliyor?
Juitox, vitamin, mineral ve enzimlerini kaybetmeden
cold-pressed yöntemiyle sıkılan %100
doğal sebze ve meyvelerin suyundan oluşur
Hijyen ve ürünlerin içeriğindeki sebze, meyve
ve lezzet ahengi en önemli kuralımız. .Ürünlerimizin
reçeteleri çiğ beslenme uzmanı ve sağlık
koçumuz Dilşat Erdil tarafından minimum meyve
şekeri maximum arınma sağlayacak şekilde
hazırlanmıştır.
65
HABER
Her 3 ihracatçımızdan 2‘si risk altında!
İhracat, bir ülkede üretilen bir malın, yabancı ülkelere
döviz karşılığında satılmasına denir. Çoğu
zaman İngilizce ortak dil olsa da genelde diline,
kültürüne çokça hakim olmadığımız ülkeler ve
insanlarla yapılan ticari ilişkidir. Ticaretin ortak
amacı kar etmek olmakla birlikte ihracatın ve
ihracatçının bu amacın yanı sıra ülkemizi dünyaya
tanıtmak, ithalatla beraber bir ülkenin dış
ticaret dengesini oluşturmak gibi misyonları da
bulunmaktadır. Böylesi bir durumda ihracatçımızın
ülkemizde ve dünyada olası risklere karşı
kendisini maksimum koruma altına alması ve
güvende hissetmesi gerekir.
Ülkemizde ihracatçı birliklerine kayıtlı 67 bin
firma bulunmaktadır. Dünyanın dört bir yanına
ihracat yapıyoruz. Ekonomi Bakanlığı ve KOS-
GEB (Yurt dışında ofisi mağaza desteği, yurt dışı
iş gezisi, yurt dışı fuar, sınai mülkiyet teşvikleri
vs…) gibi birçok kurum ihracatı ve ihracatçıyı
desteklemek amacıyla belirli bir plan ve programlar
dâhilinde hibe ve krediler sağlıyor. Bunun
yanı sıra kalkınma ajansları ve çeşitli devlet
kurumları tarafından uluslararası ilişkileri ve
ticari ilişkileri güçlendirmek anlamında birçok
kurumsal çalışmalar sürdürülüyor.
Sağlanan bunca hibe ve teşviklerin güvencesini
alan ihracatçılarımız pazarda çok daha akılcı
dinamik ve geri dönüşü sağlam yatırımlar ve
karlar elde ediyorlar. Bu uygulamaların yanı
sıra ihracatçılarımızın da kendi kişisel stratejik
planlamalarını da oluşturmaları gerekmektedir.
Marka Korumasının Önemi
Bakıyorsunuz firmanın cirosunun %80‘i ihracattan
geliyor. Milyon dolarlık ihracat hacimleri
var. Onlarca veya yüzlerce çalışanı var.
Vergi ödüyor vs… kısacası ihracatta en ufak bir
sıkıntı yaşanırsa tüm süreçler durma noktasına
gelecek fakat buna rağmen ihracatçı firma markasını
yurtdışında tescil ettirmeden sıfır koruma
ile ciddi riskler altında ihracat yapıyor.
Bununla birlikte, markasını Türkiye‘de ve ihracat
yaptığı ülkelerde tescil ettirmiş firmaları incelediğimizde
de birçoğunun doğru mal ve hizmet
alanında tescil korumalarının bulunmadığını
veya özellikle tescil maliyetlerini minimize
etmek adına yaptıkları tasarruflardan dolayı
tam kapsamlı koruma almak yerine taklide ve
suiistimale açık tehditler altında çalıştıklarını
görüyoruz.
Çoğu zaman marka konusundaki ihtilaflar işyerinden
ayrılıp iş kurun çalışan, eski ortaklar,
bayiler, distribütörler arasında cereyan etmekle
birlikte münferit durumlarda yaşanmaktadır.
İhracatçı bir firma yurt dışında katıldığı bir fuarda
veya seyahat sonrasında ticari ilişkiler kurmak
suretiyle bir distribütör firma ile anlaşma
yapıyor. Firmayı kuruyor, pazarlama faaliyetlerini
gerçekleştirirken markaya yatırım yapmaya
başlıyor, yurt dışından siparişler alıyor üretime
başlıyor fakat markasını ihracat yaptığı ülkede
tescil ettirmiyor. Tam bu noktada çoğunlukla
karşılaştığımız durumlarda olduğu gibi distribütör
firma bir süre sonra markayı o ülkede
kendi adına tescil ettiriyor ve ihracatçımızın o
marka ile ihracat yapmasını engelliyor.
Bildiğiniz üzere 2013 yılında Gümrük Bakanlığı
ile Türk Patent ve Marka Kurumu arasında
imzalanan protokole göre firmalar ihracat beyannamesi
doldururken marka tescil bilgilerini
paylaşmaya başladılar. Bu bilgiler gümrük idarelerine
aktarılarak bu sayede firma ve markaların
ne kadar ihracat yaptığını net bir şekilde
izlenebilirliği sağlandı. Özellikle yurt dışında
birçok ülkenin uyguladığı gümrük kontrollerinde
taklit marka ile ihracatın tespiti kolaylaşmaya
başladı. Bu nedenle firmalara hem Türkiye’de
hem de yurt dışında tescil yapmaları gerektiğini
öneriyoruz.
YURT DIŞINDA MARKA BAŞVURUSU AR-
TIK ÇOK KOLAY
Madrid Sistemi dünyada en etkin ve yaygın
biçimde kullanılan uluslararası tescil sistemi
konumundadır. Dünya ticaret hacminin yüzde
80’inden fazlasına sahip olan üye ülkelere her
geçen yıl yenisi ekleniyor. Tek bir başvuru ile birden
fazla ülkede tescil alınabilmeye olanak sağlayan
sistem ile AB ve OAPI (Afrika Fikri Haklar
Organizasyonu) gibi topluluklarını kapsamakta.
Böylece tek bir başvuruyla çok daha kolay bir
şekilde ve zahmetsizce birçok ülkede tescil işlemleri
gerçekleştirilebilmektedir.
Ülkemizde bu sistem aracılığı ile tescil almış
yaklaşık 15 bin civarında marka bulunmaktadır.
Bu sayıya Madrid sistemi dışında kalan ülkelere
yapılan başvuruları da eklediğimizde 25 bin
adet tescilli marka var demektir. 67 Bin ihracatçımızı
düşündüğümüzde bu sayı oldukça az
66
HABER
ve endişe verici bir durum. Diğer bir deyişle her
3 ihracatçımızdan 2 tescilsiz marka ile ihracat
yapmaktan dolayı bahsettiğimiz riskler altında.
Madrid Sistemi ile üye ülkelere ihracat yapan
firmalar, markalarını en uygun maliyetle tescil
ettirme olanağına kavuştular. Ayrıca Ekonomi
Bakanlığı ve KOSGEB’in tescil konusunda vermiş
olduğu desteklerle bu maliyetlerinde yüzde
50’sinin devlet tarafından karşılandığını göz
önünde bulundurduğumuzda marka sahiplerine
çok ciddi avantajlar sağlamakta.
Bu nedenle ihracatçıların yapacağı ilk şey ihracat
yapacakları ülkelere toplu iğne bile göndermeden
önce markalarını tescil ettirmeleridir.
Avrupa’da en çok marka başvurusu yapan ilk 10.
ülke arasındayız.
Son dönemlerde ülkemiz marka başvurularında
en aktif ülkelerin başında gelmektedir. 2011 yılından
bu yana yılda ortalama 100 binin üzerinde
marka başvuruyla Avrupa’nın en fazla marka
başvurusu yapılan ülkesi Türkiye olmuştur. Öte
yandan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilat tarafından
her yıl yayımlanan Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri
Raporuna göre Türkiye 2015 yılında
marka başvurularında dünyada 7’nci sırada yer
almaktadır.
Avrupa Patent Ofisinin derlediği; verilerini 3. kişilerle paylaşan ülkelerin İstatistikleridir.
ÜLKE
ADET
1 US ABD - USPTO 8.394.036
2 JP Japonya - JPO 4.015.976
3 BR Brezilya - INPI 3.437.970
4 KR Kore Cumhuriyeti - KIPO 3.310.579
5 FR Fransa - INPI 2.629.347
6 DE Almanya - DPMA 1.959.940
7 CA Kanada - CIPO 1.540.034
8 EM EUIPO - EUIPO 1.490.684
9 MX Meksika - IMPI 1.418.110
10 TR Türkiye - TURKPATENT 1.408.790
11 IT İtalya - UIBM 1.133.135
12 GB Birleşik Krallık - UKIPO 1.101.568
13 WO WIPO - WIPO 971.299
14 ES İspanya - OEPM 867.623
15 IN Hindistan - CGDPTM 823.215
16 MY Malezya - MyIPO 785.200
17 CO Kolombiya - SIC 698.582
18 RU Rusya Federasyonu - ROSPATENT 588.307
19 SE İsveç - PRV 452.979
20 PT Portekiz - INPIPT 422.308
21 PE Peru - INDECOPI 413.051
22 PL Polonya - PPO 411.735
23 PH Filipinler - IPOPHIL 404.702
24 CH İsviçre - IGE 392.751
25 BX Benelüks - BOIP 377.521
26 DK Danimarka - DKPTO 287.363
27 NO Norveç - NIPO 264.712
28 GR Yunanistan - GGE 252.134
29 CZ Çek Cumhuriyeti - IPOCZ 248.789
30 RO Romanya - OSIM 204.893
31 MA Fas - OMPIC 190.227
32 FI Finlandiya - PRH 180.919
33 AT Avusturya - OPA 174.711
34 IE İrlanda - IEIPO 167.080
35 BG Bulgaristan - BPO 139.824
36 SK Slovakya - SKIPO 116.895
37 HU Macaristan - HIPO 115.955
38 CY Kıbrıs - DRCOR 85.413
39 KH Kamboçya - DIP 80.097
40 LT Litvanya - VPB 78.611
41 TN Tunus - INNORPI 77.198
42 LV Letonya - LRPV 61.084
43 EE Estonya - EPA 57.944
44 MT Malta - CD 55.201
45 IS İzlanda - ELS 50.785
46 RS Sırbistan - IPORS 50.669
47 SI Slovenya - SIPO 48.220
48 HR Hırvatistan - DZIV 48.062
49 GE Gürcistan - NIPCG 33.498
50 MK FYROM - SOIP 32.100
51 BA Bosna & Hersek - IIP 23.847
52 AL Arnavutluk - GDIP 13.360
53 SM San Marino - USBM 3.237
54 AP ARIPO - ARIPO 2.318
67
HABER
“Aile şirketlerinin %96’sı üçüncü kuşakta son buluyor”
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Irmak Erdoğan aile şirketlerinin
sadece yüzde 4’ünün dördüncü kuşağı görebildiğini
söyledi. Devir sürecini doğru yönetemeyen
aile şirketlerinin varlığını sürdürmesinin
zor olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Erdoğan,
“Bugün aile şirketlerinin sorunları arasında en
çok tartışılan konular sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma.
Sıklıkla paylaşılan istatistiklere
göre aile şirketlerinin yüzde 30’u ikinci kuşak,
yüzde 13’ü üçüncü kuşak ve sadece yüzde 4’ü
dördüncü kuşağı görüyor.” dedi.
Erdoğan, bu durum ilk bakışta bir sorun gibi
gözükse de bu oranları aile şirketi olmayan şirketlerin
hayatta kalma istatistikleri ile karşılaştırmadan
sağlıklı bir değerlendirme yapmanın
mümkün olmadığını
belirtti. Bugün dünyanın
en eski şirketlerine
bakıldığında
bunların aile şirketleri
olduğunu kaydeden
Erdoğan, “Türkiye’de
de aynı durum geçerli.
Dolayısıyla,
sürdürülebilirliği
aile şirketlerinin bir
sorunu olarak değil,
potansiyellerinin
yüksek olduğu bir
alan olarak değerlendirmek
gerektiğini
ve bu potansiyelin
gerçekleştirilmesinin
önündeki engellerin
nasıl aşılacağı üzerine
yoğunlaşmak gerektiğini
düşünüyorum.”
dedi.
“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE DEVİR SÜRECİ
ÇOK ÖNEMLİ”
Sürdürülebilirliğin sağlanmasındaki en önemli
noktanın devir süreci olduğunu söyleyen Yrd.
Doç. Dr. Erdoğan, “Bugün hem akademiye, hem
de iş dünyasına baktığımızda yapılan yayınların
ve verilen eğitim ve danışmanlıkların önemli
bir bölümünün devir sürecinin yönetimiyle ilgili
olduğunu görüyoruz. Devir sürecinde gerek
kişisel, gerek aile ilişkilerine bağlı birçok engel
ortaya çıkabiliyor. Sonraki kuşakta gereken yetkinliklere
sahip olan bir adayın var olmaması ya
da yetkinliği olsa bile adayın gereken motivasyona
ve bağlılığa sahip olmaması engel teşkil
edebiliyor. Öte yandan var olan aile yöneticisinin
şirkete fazla bağlı olması da bazen sonraki
kuşağı gerektiği gibi yetiştirmemesine ve devir
sürecine yönelik düzgün bir planlama yapmamasına
yol açabiliyor. İki kuşak arasındaki çatışmalar,
rekabet, genel olarak aile üyeleri arasındaki
çatışmalar ve uyumsuzluk da doğru adayın
seçilmesini ve devir sürecinin başarılı bir şekilde
gerçekleşmesini önlüyor. Özellikle de şirket belli
bir yaşa ulaştığında ve büyüdüğünde, örneğin
üçüncü kuşak ve sonrasında kuzenler, kuzen çocukları
vs. devreye girdiği zaman karmaşıklaşan
aile ilişkileri ile birlikte devir sürecinin yönetimi
de daha komplike hale geliyor” dedi.
“YENİLİKÇİ OLUNMALI”
Yrd. Doç. Dr. Erdoğan, aile şirketinin sürdürülebilirliğinin
sağlanmasında devir süreci dışında
yenilikçi olmanın da önemli olduğuna dikkat
çekti. Erdoğan “Uzun ömürlü aile şirketlerine
baktığımızda gelenekçilik ve yenilikçilik arasındaki
dengeyi çok ince bir ustalıkla yönettiklerini
görüyoruz. Örneğin, üründe ya da üretim yöntemlerinde
yapılacak bir inovasyon, geçmişten
bu yana sürdürdükleri ve korumaya çalıştıkları
bir gelenekle çatışıyorsa, bu inovasyon gerçekleştirilmeyebiliyor.
Ancak çatışmanın olmadığı
serbest alanlarda kendilerini yenilemek için
olabildiğince çaba harcıyorlar. Bu ikilem ilk bakışta
bir dezavantaj gibi görünse de aslında bu
ikilemi doğru yöneten aile şirketleri kendilerine
bu sayede bir rekabet avantajı sağlayabiliyorlar.
Yakın zamanda bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar,
aile şirketlerinin geçmişlerini ve geleneklerini
bir kaynak olarak kullanarak bu sayede
inovasyona yönelik avantaj sağladıklarını ortaya
koyuyor” dedi.
68
HABER
Türkiye: Sürprizlerle dolu!
Türkiye GSYİH oranı 2017 yılsonunda yüzde 5,2 seviyesine yükselirken, 2018’de yüzde 3,5 seviyesine düşecek
Türkiye’de iflaslar yüzde 4 artacak
Türk şirketler için önemli ihracat fırsatları var
Güçlü kamu yatırımları ve harcamaları ile birlikte
ihracattaki toparlanma sayesinde, 2017
yılsonunda Türkiye GSYİH oranı yüzde 5,2 seviyesine
yükselecek. Euler Hermes’in 2018 tahminlerine
göre ise büyümenin 3,5 seviyesinde
gerçekleşeceği öngörülüyor.
Şirketler arasındaki ödeme davranışlarında
istikrarlı bir bozulma yaşanmaya devam ediyor.
2016 yılında Türkiye’de şirketler, 2007’deki
ortalamadan 15 gün sonra; 2016’daki küresel
ortalamadan ise 16 gün sonra ödemelerini gerçekleştirdi
(2016’da 64 gün). İnşaat, yüksek teknoloji,
kâğıt, ilaç ve makine sektörü ödemelerde
3 aydan daha uzun süre bekliyor. Bu olumsuz
eğilim 2017 yılında 12.800 vaka ile yüzde 4
seviyesinde beklenilen kurumsal iflaslara da
yansıyor. 2018’de iflas endeksinde yüzde 4 seviyesinde
düşüş bekleniyor; ancak bu beklenti
hala on yıl önce kaydedilen seviyelerin %30
üzerinde seyrediyor.
Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem
Özüner: “Sanayi üretimi ekonominin güçlü görünümünü
destekleyerek hızla artmaya devam
ediyor. Bununla birlikte, yakın zamanda başka
bir hızlanma/teşvik öngörülmüyor. İhracat artışı
güçlü kalmaya devam ederken; 2017 sonuna
kadar enflasyon çift haneli kalacak. 2018’de ise
ortalama yüzde 9 seviyesine inebilir” dedi.
İhracat, 2017 ve 2018 yıllarında 160 milyar
dolarlık ilave hacim oluşturarak toparlanmaya
devam edecek. Tekstil, Makine, Kimya, Otomotiv
ve Tarım Türkiye’de en yüksek potansiyele
sahip sektörler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin
ihracatı MENA ve Avrupa’daki iyileşmelerden
faydalanacak.
Cari açık Türkiye’nin “Aşil Topuğu” olmaya devam
ediyor. Yeni kısa vadeli dış borçlanma yoluyla
büyük oranda finanse edilen yüksek cari açık,
uzun süredir devam eden bir risk. Cari açık,
2016’da GSYİH oranının yüzde 3,8 seviyesinde
gerçekleşirken; 2017’de yüzde 5 seviyesine
genişledi, 2018’de ise yüzde 4’ün üzerinde
kalacak.
İstanbul’da bugün dördüncüsü düzenlenen
Euler Hermes Uluslararası Ticarete Küresel Bakış
Zirvesi’nde konuşan Allianz Makroekonomik
Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes
Baş Ekonomisti Ludovic Subran: “2018 yılı için
ekonomik görünüm, siyasi belirsizlikler azaldığı
için parlak ışıkta kalmaya devam edecek.
İstihdam ve kapasite kullanımındaki genişleme
nedeniyle yatırım görünümü iyimser olmaya
devam ediyor. Para politikasındaki normalizasyonun,
güçlü ekonomik dengeyi raydan
çıkarma olasılığı düşük” şeklinde değerlendirmelerde
bulundu.
Infografik: 2018 İlave İhracat Verileri - Ülke ve
sektörlere göre
Infografik: 2007 yılından günümüze ödeme
davranışları değişimi
100
Turkey Global average
90
80
80 81 80
78
80
77
72 73 74
68
70 65 65
60 61
64
62
64 64 64 64 64 64
60
50
40
30
20
10
0
07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17f
Özlem Özün - Ludovic Subran
69
ŞİRKET
YURTİÇİ KARGO’NUN “AR-GE MERKEZİ” ONAY ALDI
Türk kargo sektöründe gerçekleştirdiği ilkler ve son yıllarda dikkat çeken teknoloji yatırımları ile adından söz
ettiren Yurtiçi Kargo’nun Ar-Ge merkezi, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı.
Kurulduğu 1982 yılından beri gerek operasyonel
mükemmellik, gerekse müşteri ilişkileri yönetimi
gibi alanlarda her daim sektörün öncülerinden
biri olan Yurtiçi Kargo, bilgi ve teknoloji alanındaki
sürdürülebilir, yenilikçi ve yaratıcı çözümlerini,
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından
1 Kasım 2017 tarihinde onaylanan, Ar-Ge
biriminin katkılarıyla geliştirmeye devam edecek.
Yeni nesil Ar-Ge birimi ile geleceğe yönelik yaratıcı
çözümler, kargo sektöründe ilkler ve müşteri
odaklı hizmetler yaratmaya devam edecek olan
Yurtiçi Kargo, sistem yönetimi, yazılım geliştirme,
altyapı ve iş sürekliliği, entegrasyon servisleri ve
mobil teknolojiler alanlarında uzmanlaşmış kadrosu
ile yeni projelerin çalışmalarına hızla başladı.
Önümüzdeki dönemde Yurtiçi Kargo tarafından
uygulanacak Ar-Ge projeleri arasında, kanun
ve yönetmelikler çerçevesinde gönderi ve bilgi
güvenliği ile ilgili her türlü bilgi ve gönderi
varlıklarının Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi
standartlarında projelendirilmesi ve Coğrafi Bilgi
Sistemleri kapsamında verimliliğin arttırılması
ile operasyonel mükemmelliyet sağlayacak karar
destek sistemlerinin geliştirilmesi dikkat çekiyor.
Ayrıca, gönderi ve dağıtım optimizasyonu, birim
verimliliklerinin arttırılması, dinamik iş planlama
modelinin oluşturulması, iş ve çalışma modeline
uygun iş zekası çözümleri gibi çalışmalar öne çıkıyor.
Söz konusu çalışmalar, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından yürütülen 5746 sayılı
Ar-Ge Merkezleri kanunu sayesinde özellikle de
kargo sektörünün ihtiyaç duyduğu araştırma, geliştirme
ve inovasyon konularında çok daha güçlü
ve etkin bir hale ulaşılması anlamında atılan
önemli adımları oluşturmayı hedefliyor.
70
ŞİRKET
Türkiye’deki İlk Türk Kargo Markası: Yurtiçi Kargo
Öncelikle Yurtiçi Kargo firmasını tanıyabilir
miyiz?
Yurtiçi Kargo 1982 yılında, Arıkanlı Holding çatısı
altında, Türkiye’deki ilk Türk Kargo markası olarak
kurulmuştur. Günümüzde, 17 Bölge Müdürlüğü,
33 Transfer Merkezi, 850’den fazla şube ve
acentesi, 14.000’den fazla çalışanı ve 4000’den
fazla araç filosu ile Türkiye’nin 81 ilinde ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hizmet sunan Yurtiçi
Kargo, 2003 yılından bu yana Avrupa’nın en büyük
kargo şirketlerinden biri olan çözüm ortağı
Geopost ile birlikte müşterilerinin uluslararası
gönderilerini dünyada 230’dan fazla noktaya, bir
başka deyişle dünyanın her yerine taşımaktadır.
Yurtiçi Kargo kuruluşundan bu yana nasıl
bir gelişim yolu izledi?
Kurulduğundan beri gerek operasyonel mükemmellik,
gerekse müşterileri için katma değerli
servislerde her daim öncü olan Yurtiçi Kargo’nun
bu başarısının arkasındaki en büyük güç bilgi ve
teknoloji konusunda yapmış olduğu yatırımlardır.
Bilgi ve teknoloji servisleri çok hızlı gelişmekte,
gelişimleriyle de hayatımıza doğrudan etki
etmektedirler. Yurtiçi Kargo da bu hızlı gelişime
ayak uydurmak ve konusunda uzmanlaşmış kadrosuyla,
sektöründe bilgi teknolojileri alanında
her daim öncü olma vasfını sürdürme zorunluluğundadır.
Başta müşterilerimiz olmak üzere
tedarik zincirimiz içerisinde yer alan tüm paydaşlarımızda
mevcut olan sürdürülebilir başarı
beklentisini karşılayabilmek için müşteri, çalışan
ve tedarik zinciri içerisinde yer alan paydaşlarımızın
istek ve ihtiyaçlarına her yıl artan şekilde tam
anlamıyla cevap vermemiz gerekmektedir. Bu da
Yurtiçi Kargo olarak gelişimimizde bizi ateşleyen
en önemli etkendir.
Yurtiçi Kargo’nun müşterilerine/iş ortaklarına
sunduğu hizmetler nelerdir?
Yurtiçi Kargo, standart ve özel olmak üzere
sunduğu kırkı aşkın hizmetin yanısıra, özellikle
e-ticaret firmalarının ve müşterilerinin yoğun
olarak kullandığı ve siparişin teslimatı esnasında
ürün bedelinin, kredi kartı fiziken kullanılarak
kapıda ödenebildiği “kapıda kredi kartı ödeme”
hizmeti ile satışı yapılan ürünün alıcısına ulaştırılması
ve teslimat anında ürün bedelinin alıcıdan
tahsil edilerek satıcıya, yani gönderene aktarılmasını
sağlayan “Tahsilatlı Gönderi” hizmetini,
ortak çalıştığı KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre özel
olarak tasarlamıştır.
Ayrıca, sunduğu “SMS paketi hizmeti” ile Yurtiçi
Kargo, operasyonel işlemlerinin belli adımlarında
alıcı müşterilere özel SMS ile bilgilendirme
yapabilmektedir. Özellikle KOBİ’ler tarafından
tercih edilen SMS gönderim işlemi; gönderilerin
Yurtiçi Kargo varış şubesine gelip adrese teslime
çıktığı anda bilgilendirme ile varış şubesine gelen
ve teslim edilemeyip şubede bekleyen gönderiler
için alıcıyı bilgilendirme mesajlarını içermektedir.
Tüm bunların ötesinde son yıllarda gerçekleştirdiği
teknoloji yatırımları sonucunda ortaya
koyduğu “self servis çözümleri”nde Yurtiçi Kargo,
online gönderi hazırlama, etiketleme, kurye
çağırma, teslimat onayı, gönderi izleme, portal
satış kodu onaylama gibi hizmetlerin eş zamanlı
olarak sunulmakta olduğu web uygulamasını da
KOBİ’lerin hizmetine sunmuştur.
Ülkelerin ve firmaların gelişimini etkileyen
önemli unsurlardan biri teknolojidir.
Kargo taşımacılığında gelişen teknolojiyle
birlikte ortaya çıkan yeni sistemler var
mı? Bu sistemler Yurtiçi Kargo tarafından
kullanılıyor mu?
Yurtiçi Kargo Servisi A.Ş. olarak, bir gönderinin
teslim alınmasından müşteriye ulaştırılmasına
kadar geçen süreyi, beş yıl öncesine göre, teknolojik
gelişmelerin de etkisiyle önemli ölçüde
kısaltmış bulunmaktayız. Sektörümüzde büyük
önem arz eden ve yaşanan zaman kayıplarının
en büyük nedenlerinden biri olan yeterli/doğru
adres verilerinin düzenlenmesi süreçleri, günümüzdeki
teknoloji yatırımları ve özellikle Parser
(Adres Ayrıştırıcı) ismi verilen yazılımlar aracılığı
ile iyileştirilmiştir. Beş yıl öncesine kadar manuel
olarak gerçekleştirilen bu süreçlerin söz konusu
yatırımlarla iyileştirilmesi sonucunda, yetersiz
adres verileri zenginleştirilmiş ve gönderilerin
doğru teslim birimlerine yönlendirilmesi sağlanarak
gönderi hızı arttırılmıştır.
Tüm bunlara ek olarak, ortak barkod entegrasyonları
sayesinde, özellikle yoğun gönderi yapan
müşterilerde, tek barkod ile gönderilerin sevkiyatları
sağlanmış; bu şekilde, ikinci barkodun
basılması sürecinde, zaman kayıplarının önüne
geçilmiş ve aynı zamanda, ciddi oranda kağıt
tasarrufu yapılarak çevreye karşı daha duyarlı
bir yapı kurulmuştur. Günümüz teknolojilerine
yapılan yatırım ile, yine sektörde bir ilk olarak
geliştirdiğimiz ve yenilediğimiz iPhone, iPad,
Android ve mobil internet şubelerimiz ile müşterilerimizin
sadece cep telefonlarını kullanarak,
gönderilerinin hızına ve gönderilerinde kullanılacak
ambalaja kadar karar verebilmeleri; adrese
kurye çağırma, fiyat hesaplama, şube sorgulama,
harita üzerinde görüntüleme, otomatik gönderi
izleme gibi sayısız hizmeti tek tıkla elde etmeleri
sağlanmaktadır.
Yurtiçi Kargo’yu sektörde diğer kargo firmalarından
ayıran farklılıklar nelerdir?
Gerek şube sayısı, gerek ise araç ve personel sayıları
açısından Türkiye’nin en geniş hizmet ağına
sahip olan Yurtiçi Kargo, bu güçlü yanın ötesinde
sunduğu entegrasyon çözümleri ile de sektörde
farklılık yaratmaktadır. TSOFT, İDEASOFT gibi
firmalar ile yapılan entegrasyon çözüm paketleri
sayesinde KOBİ’lerin Yurtiçi Kargo sistemine
hemen dahil olmaları sağlanmıştır. Bu şekilde,
hazır hizmet paketlerinin daha hızlı bir şekilde
kullanılması söz konusu olmuştur. Ayrıca, her
geçen dönem artan rekabet ortamı, yenilikçi-
71
ŞİRKET
lik faaliyetlerinin oluşmasında ve gelişmesinde
önemli bir rol oynamaktadır. Yurtiçi Kargo’nun
bu rekabetçi koşullarda yenilikçilik ve girişimcilik
faaliyetlerini başarıyla sürdürmesinin arkasında
1982 yılından beri gelen müşteri ve hizmet politikaları
yer almaktadır. Her alanda müşterilerinin
istek ve ihtiyaçlarına son derece önem veren bu
anlayış başarıyı doğurmaktadır. Müşterilerine ve
müşterilerinin bulunduğu sektöre özgü ürün ve
hizmet çözümleri geliştiren Yurtiçi Kargo, bu sayede
müşterileri tarafında öncelikli tercih edilen
bir iş ortağı haline dönüşmüştür.
2017 yılını, ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim
Sistemi belgesini sektörde ilk kazanan ve
bu şekilde Türkiye’de sayılı firmalar arasına giren
kargo şirketi olarak kapatıyoruz. Bu da şirketimiz
için gurur verici bir gelişmedir.
Özellikle yasalar tarafından zorunlu kılınan kriterleri
sağlayarak, müşterilerimize dair bilgi varlıklarına
son derece önem verdiğimizin, tedarik
zincirimiz içerisinde yer alan paydaşlarımız tarafından
en çok tercih edilen tedarikçi konumuna
geldiğimizin, ulusal ve uluslararası seviyede bilgi
güvenliğine son derece önem verdiğimizin bilinmesi
bizler için çok önemlidir.
Bu belge ile bilgiyi, ticari yatırım ve fırsatların geri
dönüşlerini maksimum olarak alabilmek ve sürdürülebilir
bir ticari ilişki sağlamak adına, geniş
tehdit ve tehlike alanlarından korumayı hedeflemekteyiz.
Bunun gibi ilklere, 2018 yılında da
devam edeceğiz.
2018 yılı için Yurtiçi Kargo tarafından uygulanacak
Ar-Ge projeleri nelerdir?
1 Kasım 2017 tarihi itibariyle T.C. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından onayı alınan Ar-Ge
Merkezi kapsamında Yurtiçi Kargo, araştırma ve
geliştirme konularında niteliği yüksek, yenilikçi,
akıllı ve ileri teknoloji vasıflarına sahip, müşteriler
için katma değerli kazanım sağlayacak ve
verimliliğini arttıracak projeler ile çalışmalarına
son hızıyla devam etmektedir. Yeni nesil Ar-Ge
birimimiz ile ayrıca, geleceğe yönelik yaratıcı çözümler,
kargo sektöründe ilkler ve müşteri odaklı
hizmetler yaratmaya devam edecek; sistem yönetimi,
yazılım geliştirme, altyapı ve iş sürekliliği,
entegrasyon servisleri ve mobil teknolojiler alanlarında
uzmanlaşmış kadromuz ile yeni projelerin
çalışmalarını arttıracağız.
2017 yılı Yurtiçi Kargo için nasıl geçti?
2018 yılından beklentileriniz nelerdir?
2017 yılı başlangıcındaki stratejimiz; hizmet kalitemizin
arttırılıp, müşterilerimizin beklentilerini
karşılayarak servisimizin sürdürülebilirliğinin
sağlanması yönündeydi. Bu çerçevede, yaptığımız
atılımlarımız ile hem performans ölçümlemelerimizde
hem de müşteri menmnuniyet
oranlarımızda bir önceki yıla nazaran artış söz
konusu olmuştur. Bir yandan mevcut müşterilerimizin,
yükselen hizmet kalitemiz sayesinde, kurumumuza
olan bağımlılıkları daha fazlalaşmış;
diğer bir taraftan ise, küçük ve orta ölçekli müşterilere
yönelik satış faaliyetleri ile bu segmentteki
pazar payımız arttırılmıştır.
2018 döneminde de; 2017 stratejilerimizi devam
ettirerek, hizmet odaklı iş beklentisi olan firmaların
portföyümüze katılması amacı ile satış faaliyetlerimizi
sürdürüyor olacağız. Bununla birlikte,
Ar-Ge çalışmalarımız ile teknolojik alt yapımızı
daha fazla kullanarak, hizmetimizi geliştirmeye
devam edeceğiz.
Sektördeki diğer rakiplerinizden bahsedelim.
Şu anda Türkiye’de ve Dünya çapında
kargo alanında uzman firmalarla
rekabet ediyorsunuz. Onlarla rekabetiniz
ne şekilde gerçekleşiyor?
Konumumuz ve sektördeki deneyimimiz itibari
ile rekabeti, her sektörde olması gerektiği gibi,
biz de desteklemekteyiz. Elektrikli araçların,
droneların kullanılarak çevreci çözümlerin fazlalaştığı
günümüzde bu rekabet dinamikleri
sektörümüzü şekillendirmeye devam edecektir.
Yurtiçi Kargo olarak, sürdürülebilir inovasyon ve
kaliteyi ön planda tutma hedefimiz çerçevesinde,
yaygın şube ağımız, uzmanlaşmış kadromuz ve
sürekli gelişen teknolojik alt yapımız ile müşteri
ihtiyaçlarına doğru çözüm yöntemleri getirerek,
gelişimimizi daima kendimizi aşarak ve yenileyerek
devam ettirmekteyiz.
72
ŞİRKET
Yönetim danışmanlığının kobilerde sağladığı en önemli fayda;
kurumsal gelişim yolunda adım atmalarına ve kurumlaşmalarına
yardımcı olmaktır.
Merhabalar öncelikle okuyucularımızın sizi
tanıyabilmesi için kısaca firmanızdan bahsedebilir
misiniz?
4.Boyut Akademi, alanında uzman profesyonellerle
birlikte bireysel ve kurumsal eğitim- gelişim
hizmetleri alanında çalışan bir yapıdır.
4.Boyut Akademi, kamu veya özel sektörden
kuruluşların eğitim, gelişim ve yönetişim konularında
ihtiyaç duyulan alanlarda iş ortağı olarak
devreye girer, bilgi ve deneyim aktarır, bu aktarımından
çıkan sonuçları ölçümler.
4B Akademi’nin temelini oluşturan unsurlar
nelerdir?
4.Boyut Akademi’nin tüm eğitim ve gelişim programları
‘Dört Boyutlu Düşünce Sistemi’ne dayanmaktadır.
Peki bu ne demek? Hemen açıklayayım;
Programlarda mesleki, toplumsal ve bireysel bilginin,
‘4. Boyutta’ -yani zaman içinde- uğradığı
yer ve nitelik değişimlerini sürekli hesaba katan,
Rasyonel (akılcı) - Diyalektik - Sistemli
(yapılandırılmış) - Özgün (Orijinal) bir yaklaşımı
yol haritası olarak kullanıyoruz ve iş birliği yaptığımız
markalara bu yöntemle değer katıyoruz.
KOBİ’lere yönelik yürüttüğünüz danışmanlık
ve temsilcilik çalışmaları kapsamında
neler yapıyorsunuz?
Hizmet verdiğimiz sektörler kamu ve özel olmak
üzere üretim ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren
birçok kurum veya şirketi kapsamaktadır.
4. BOYUT AKADEMİ* bünyesinde yürüttüğümüz
faaliyetlerin en önemlilerinden biri KOBİ GO Kobi
Gelişim Okulu programıdır.
KOBİ GO, ülkemiz ekonomisinin % 56’sını oluşturan
küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin
faaliyetlerinde daha verimli ve kârlı olmalarını, yönetsel
ve kurumsal kapasitelerini geliştirmelerini
desteklemek ve rekabet güçlerini artırmak amacıyla
uygulamaya aldığımız eğitim, gelişim ve danışmanlık
faaliyetlerini kapsayan bir programdır.
Programa dahil olan kobilere, fonksiyon bazında
veya genel durumu tespit etmek amacıyla öncelikle
KOBİ GO Olgunluk Düzeyi Analizi yapıyor ve
ardından eğitim, gelişim ve danışmanlık programlarının
gereksinime uygun tasarımı ve uygulama
faaliyetlerini hayata geçiriyoruz.
KOBİ GO programları, 3 ayrı olgunluk düzeyine
göre uyguluyoruz. Tohum, Kök ve Çiçek olarak
adlandırdığımız bu programları işletmelerin olgunluk
düzeyinin tespiti doğrultusunda devreye
alıyoruz.
KOBİ GO kapsamında “Finans ve Risk Yönetimi”,
“Vergi, Teşvikler, Sübvansiyonlar, İstisnalar”, “İnsan
Kaynakları ve Yönetim”, “Satınalma ve Lojistik”,
“Pazarlama ve Satış”, “İnovasyon”, “İş Sağlığı ve
Güvenliği”, “Kurumsallaşma”, “Uluslararası Ticaret”
alt programları yer alıyor.
Kurumsallaşma yolculuğuna çıkan kobiler ekonomik,
politik, sektörel riskler veya kanuni uygulama
değişiklikleri nedeniyle yeni ve ani durumlara
çeviklikle uyumlanmada zorluklar yaşayabiliyor.
Kurumsallaşma adımlarının sağlıklı ve gerçekçi bir
şekilde atılması işletmelerin en çok ihtiyacı olan
konular arasında yer alıyor.
İşletmenin kurucuları veya birinci kuşak çalışanları
operasyonel faaliyetlerle fazlasıyla meşgul oldukları
için vizyonu, stratejilerin süreçlerle ilişkilendirilmesi
ve bütünsel bir şekilde yönetim mekanizmasının
çalıştırılmasında yetersiz kalabiliyorlar. Bu
nedenle alanında uzman yönetim danışmanlarımız,
işletmelerin vizyon ve hedeflerini belirlemesi,
gelişim alanlarını tespit etmeleri ve iyileştirme
projelerini uygulamaya almaları konusunda rehberlik
edip, yol gösteriyorlar.
Yönetim Danışmanlığı, şirketlere ve özellikle
KOBİ’lere ne gibi faydalar sağlar?
Yönetim danışmanlığının kobilerde sağladığı en
önemli fayda; kurumsal gelişim yolunda adım
atmalarına ve kurumlaşmalarına yardımcı olmaktır.
Bu faydanın içeriğinde çeşitli yönetim araç ve
modellerinin kullanımı, sistematik yaklaşım, kurumsal
altyapıyı güçlendirme, yönetim ve karar
mekanizmalarını aile veya üst yönetimle sınırlı
olmaktan çıkarmaktır. Bu doğrultuda karar verme
mekanizmalarını diğer yönetim kademelerine
yaygınlaştırmak ve hatta çalışanların da bilgi ve
deneyim paylaşımı ile karar alma süreçlerine katmaktır.
Kobilerin iş yaşamlarında karşılaştıkları en önemli
güçlüklerden biri de rekabet güçlerini yüksek
tutabilmeleridir. Kurumsal gelişim kapsamında
yönetim danışmanlığı hizmeti sağlarken güncel
ve başarısı ispatlanmış yönetim modellerini kullanmamızın
en önemli katkısı kobilerin rekabet
güçlerini artırma yönünde olmaktadır. Bizler de
kobilerin rekabet güçlerini artırmalarına yardımca
olmak için sahneye çıkıyoruz.
Sektörünüzün dünü, bugünü ve geleceği
hakkında neler söylemek isterseniz?
Yönetim danışmanlığı, kurumsal gelişim hizmetleri
ve eğitim konuları gelişim geçmişte müşteri
odaklılık, temel altyapı unsurlarının geliştirilmesi,
sistem kurulması ve organizasyon yapısının
oluşturulmasına odaklı iken, günümüzde stratejik
yönetim, çalışanların karar mekanizmaları ve
iyileştirme faaliyetlerine katılımı, yaratıcılık, yenilikçilik,
işbirlikleri, ilişki ağlarında yer alma, kurumsal
çeviklik, dijital gelişim ve değişime uyum
gibi alanlara yönelmektedir. Bu nedenle hepimiz
büyük hızla değişen dünya dinamiklerine adapte
olmak için sürekli çalışıyor, sürekli öğrenmeye devam
ediyoruz.
73
ŞİRKET
Türkiye’de anti terör bariyer sistemleri büyük rağbet görüyor.
Firmanızı kısaca tanıtıp, faaliyetlerinizden
bahseder misiniz?
Arma Kontrol Sistemleri olarak kurulduğumuz
günden bu yana güvenlik otomasyonu alanında
üretici firma konumunda faaliyet gösteriyoruz.
Edindiğimiz tecrübeyle birlikte bugün; Ortadoğu
ve Türki Cumhuriyetler’in yanı sıra Balkan ve Asya
ülkelerinde de başarılı projelere imza atıyoruz.
Avrupa’da ve Amerika’da da çeşitli projelerimiz
bulunuyor. İhracat atağımız ile birlikte bugün
dünyanın dört bir yanında Arma Kontrol markasını
görmeniz mümkün. Bugün 30’un üzerinde
ülkeye ihracat yapıyoruz. Ürünlerimizi dünya
standartlarına uygun kalite belgeleriyle uluslararası
firmalara ve büyük kurumsal firmalara sunuyoruz.
Referanslarımız içine ulusal ve uluslararası
çok sayıda firma ve kamu kuruluşunu katarak
büyümeye devam ediyoruz.
Yüksek güvenlikli bariyer sistemleri ve otopark
sistemlerindeki zengin ürün portföyümüzle
müşteri odaklı bir hizmet anlayışı yürütüyoruz.
Toplamda 9 farklı ürün gamında hizmet
veriyoruz. Road Blocker ve Mantar Bariyer sistemleri
gibi anti terör ürünleri, üretimimizde ve
satışımızda öne çıkan en önemli ürünlerimizdir.
Güvenlik sektörünün Türkiye’deki mevcut
durumundan ve potansiyelinden kısaca
74
bahseder misiniz?
Son yıllarda güvenlik sektörünün Türkiye’deki
gelişimi oldukça umut verici diyebiliriz. Geçmişe
oranla dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltırken
yerli ürünlerimizle dünyaya açılıyoruz. Arma
Kontrol olarak tamamen yerli ürünlerimizle ve
yerli mühendislerimizle dünyanın pek çok ülkesine
Türkiye’de üretilen teknolojiyi ihraç ediyoruz.
Ancak sektörün halen hak ettiği konuma gelmesi
için yapılması gereken pek çok şey var. Firmaların
sektöre yatırım yapmaları gerekiyor. Gerek
teknolojik gerek kalifiye eleman konusunda yatırımlarla
merdiven altı diye tabir edilen ve sektörü
olumsuz etkileyen üreticilerden sıyrılmak gerekiyor.
Böylece hem iç pazarda hem de dış pazarda
çok daha iyi işler yapılacağına dair şüphem yok.
Sektörün gelişmesini engelleyen ya da
sektörde bir türlü aşılamayan en önemli
sorun sizce nedir? Bu konuda önerileriniz
var mı?
Sektörün gelişmesi için aşılamayan en önemli
sorun firmaların sektöre yeteri kadar yatırım
yapmaması. Arma Kontrol olarak 10 yıllık geçmişimizle
pek çok firmadan daha fazla yatırım
yaptık. Son olarak Endüstri 4.0 ile entegre çalışma
sistemleri üzerinde çalışıyoruz.
Dünya trendlerini yakından takip ederek bunu
çalışma sistemlerinize uydurmak zorundasınız.
Hem kendi firmanız hem de sektör bu gibi girişim
ve yatırımlarla büyür. Bununla birlikte çok
sayıda merdiven altı üreticisi de sektörü olumsuz
etkiliyor. Arma Kontrol olarak güvenlik ürünleriyle
insanların hayatına yönelik ürünler üretiyoruz.
Arma Kontrol olarak ürettiğimiz ürünlerle pek
çok insan hayatının sorumluluğunu taşıyoruz. Bu
sorumlulukla birlikte her zaman en iyisini yapmaya
gayret ediyoruz. Türk mühendislerimizin
tasarlayıp ürettiği ürünlerimize uluslararası standartlarda
kalite belgesi alıyoruz. Bunlar çok zorlu
süreçler. Ancak bazı üreticiler hiçbir mühendislik
çalışması olmaksızın basmakalıp ürünlerle hem
alanın hem de pek çok insanın güvenliğini riske
atıyor. Bu nedenle iş ortaklarımıza aldığımız belgelerin
önemlerini detaylarıyla anlatıyoruz.
Türkiye’de hangi güvenlik ürünleri öne
çıkıyor?
Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan terör
olaylarından dolayı anti terör bariyer sistemlerimiz
büyük rağbet gördü. Anti terör bariyer sistemleri
başta olmak üzere artan terör olaylarıyla
birlikte ciromuz, geçtiğimiz sene ile karşılaştırdığımızda
bugün yaklaşık yüzde 75 arttı. Bununla
birlikte road blocker sistemleri, mantar bariyer
sistemleri, araç altı tarama ve plaka tanıma öne
çıkan ürünlerden.
Entegre güvenlik sistemleriyle kritik durumlarda
araçların içeri girmesi engelleniyor. Sistemin
kurulduğu bölgelerde araç altı tarama sistemi
ve plaka tanıma sistemi ile araçların altındaki
olağandışı durumlar, özel yazılım sayesinde kırmızı
bir çerçeve içinde alandaki operatöre uyarı
gönderiyor. Operatörün durumu analiz etmesiyle
birlikte entegre olan road blocker sistemleri harekete
geçerek bölgeyi araç trafiğine kapatıyor.
Plaka tanıma sistemi de öne çıkan ürünlerin
başında geliyor. Yeni yayımlanan genelge ile
birlikte özel yazılımımız ile görüntülenen plakalar
anlık olarak emniyet birimleriyle paylaşılıyor.
ŞİRKET
AVM’lerde kullanılan bu sistem ile yasaklı veya
aranan plakalar sadece Emniyet birimlerinin bilgisinde
oluyor. Olası bir şüpheli araç yazılım sayesinde
tespit edilerek emniyet birimlerine uyarı
gönderiyor.
Artık kamu kurumlarında bu ürünler, şartnamelerde
zorunlu hale geldi. Her kurumda güvenlik
kamerası, xray cihazları ve road blocker, araç altı
görüntüleme sistemleri gibi sistemler kullanılıyor.
Bu sistemler genellikle kamuya ait binalarda,
emniyet birimlerinde veya askeri tesislerde kullanılmaya
başlandı.
Genel olarak Türkiye’deki güvenlik sektörünü
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Türkiye için güvenlik
sektörü, hayati konuların başında geliyor
yani çok yüksek bir önem derecesine sahip. Sektörde
güvenlik sistemlerinin tamamını veya bir
kısmını satan-kiralayan-kuran-hizmet veren irili
ufaklı firma sayısı oldukça fazla.
Uzak Doğu’dan bolca ucuz ve kalitesiz ekipman
ithal edilmesi sektörde satış sonrası hizmet vermeyen
birçok firmanın doğmasına sebep oldu.
Can ve mal güvenliği asla riske atılamayacak nadir
alanlardan biri olmasına rağmen, konusunda
uzman olmayan kişilerce projelendirilen ve kurulan
sistemler işletmelere geri dönüşü olmayan
zararlar verebilmektedir.
Sektördeki derme çatma ürün ve hizmet veren
firmaların yanı sıra, ürün ve hizmet kalitesiyle, satış
sonrası servisiyle farklılaşarak belli büyüklüğe
ulaşmış firmalar da mevcut. Biz de Arma Kontrol
olarak verdiğimiz hizmet anlayışı, ürünlerimizin
kalitesi, satış sonrası verdiğimiz destek ve işimize
duyduğumuz saygı ile bu firmalardan biriyiz.
Gelecek dönemlere ilişkin planlarınızı öğrenebilir
miyiz?
Dünya terör saldırıları ile birlikte güvenlik önlemlerine
yatırımı artırıyor. Güvenlik donanımlarında
Türk ürünlerini tercih eden ülke sayısında da hızla
artış görülüyor. Güvenlik sistemleri konusunda
uzmanlaşan, yerli üretimin lider şirketlerinden
Arma Kontrol olarak 30’u aşkın ülkeye ihracatıyla
Türkiye’yi başarıyla temsil ediyoruz. 10 yılı aşkın
süredir sektörde yenilikçi projelere imza atarak
yerli sermayeye katkı sağlayan Arma Kontrol, tamamı
yerli yatırımla dünya üzerinde 2006’dan bu
yana 3 bini aşkın projeye imza attık.
Dünyanın pek çok ülkesinde ürünlerimizle bankalardan,
havalimanlarına, emniyet birimlerinden,
askeri tesislere kadar en kritik noktalarda
Anti terör mantar bariyer sistemleri, Road Blocker
sistemleri, plaka tanıma sistemleri ile güvenliği
sağlıyoruz. İlerleyen süreçlerde ise Endüstri 4.0’a
yatırımı sürdürerek kapasitemizi bir üst seviyeye
taşımayı hedefliyoruz. Şu anda mevcut ürünlerimizin
bu sisteme hazırlanması konusunda altyapımızı
yeniliyoruz.
Bununla birlikte Road Blocker ve Mantar Bariyer
sistemlerimizi de mikro işlemciler ve anakartlar
sayesinde akıllı şehirler projelerine kolayca uyum
sağlayabilecek seviyeye getireceğiz.
75
ŞİRKET
Experian Karar Destek Sistemleri Türkiye’de Aktif Olarak Kullanılıyor
Mehmet Bozacıoğlu
Experian - Genel Müdür
Türkiye’de bankacılık sektörü için hangi
çözümleri sunuyorsunuz? Sektördeki
faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz?
Experian hem finansman arayışındaki bireylere
hem de bu kişilere kredi ürünleri sunan kurumlara
hizmet sunuyor. Kredi bürolarımız sayesinde,
tüketiciler, bireysel kredi notlarına direkt ulaşabiliyor
ve bunları finansal kurumlar ile paylaşarak
kredi ürünlerinden hızlı ve doğru fiyatlamalar
ile faydalanabiliyor. Bu anlamda uluslararası
pazar lideri olan Experian, 32 ülkede kendi
kredi büroları üzerinden her gün milyonlarca
kredi raporu üretiyor. Söz konusu kredi büroları
ve bunların sunduğu bireysel kredi notları, aynı
zamanda isabetli kredi kararları vermeye çalışan
banka ve finans kurumları açısından da kritik
önem taşıyor. Kredi bürosu hizmetlerimizi yasal
düzenleme sebebiyle Türkiye’de direkt olarak
bireylere veya bankalara Experian olarak sunamıyoruz
ancak Türkiye’deki tek kredi bürosu olan
ve bankalar tarafından kurulan KKB (Kredi Kayıt
Bürosu) ile 20 yılı aşkın bir süredir stratejik iş
birliği içinde bu faaliyetlere destek sunuyoruz.
76
Bankalar ve finansal kurumlar ile direkt olarak
çalıştığımız en önemli faaliyet konularımızdan
bir diğeri de “Karar Destek Sistemleri”. Her gün
müşterileriyle ilgili sayısız karar vermek durumunda
olan bu kurumların doğru müşterileri
hedeflemelerine, tahsis süreçlerini efektif bir
şekilde yönetmelerine, çapraz satış imkanlarını
değerlendirmelerine destek sunuyoruz. Ayrıca,
özellikle son yıllarda tahsilat stratejilerini geliştirmeleri
için de finans, telekomünikasyon
ve enerji sektörlerindeki şirketler ile yoğun iş
birliği içindeyiz. Daha önce bahsettiğim karar
destek sistemlerinin yanı sıra, danışmanlık
ve analitik çözümlerimiz de Türkiye’de 20’nin
üzerinde kurumda aktif olarak kullanılıyor.
Son iki yıldır ise, Experian Türkiye olarak
odaklandığımız konulardan bir diğeri, özellikle
dijital bankacılık alanında tüketicilerin
maruz kaldığı dolandırıcılık ve suistimal konuları
ile ilgili proaktif çözümler geliştirmek.
Türkiye’deki KOBİ’lerin bankacılık sektöründeki
mevcut durumundan bahsedebilir
misiniz? Özellikle KOBİ yönetimindeki gelişmeler
hakkında bilgi verebilir misiniz?
Eylül ayında, Türkiye’deki finans ve bankacılık
alanından sektör liderlerinin katılımlarıyla
gerçekleştirdiğimiz ‘KOBİ Yönetimi
– Alışkanlıklar Değişiyor’ toplantımızda
konuyla ilgili önemli bilgiler aktarıldı.
BDDK verilerine göre, Türkiye’deki işletmelerin
yüzde 90’dan fazlası KOBİ kategorisine girerken,
toplam katma değerin yüzde 53’ü, toplam istihdamın
ise yüzde 74’ü bu işletme grubu tarafından
sağlanıyor. Türk bankacılık sektörünün toplam
kredi portföyü içinde KOBİ kredileri, son 10 yılda
yaklaşık yüzde 25’ler seviyesini koruyarak toplam
krediler içerisinde önemli bir paya sahip oldu.
Bu alandaki doğal büyüme trendine en önemli
katkı ise 2016 yılından itibaren etkin bir mekanizma
olarak kullanılmaya başlanan Kredi
Garanti Fonu (KGF) kaynaklı krediler oldu.
KGF, Ağustos 2017 sonu itibarı ile, 330
bin 771 işletmede 214 milyar 200 milyon
TL kredi için 192 milyar 100 milyon
TL kefalet hacmine ulaşmış durumda.
Bankaların son 10 yıldır perakende kredi yöne-
ŞİRKET
timlerinde başarıyla olgunlaştırdıkları süreçleri
(otomasyon, analitik iç görü, erken uyarı sistemleri
vb.) KOBİ portföylerinde de hızla hayata geçirdikleri
gözlemleniyor. Dijitalleşme ile birlikte, gün
geçtikçe artan operasyonel tasarruf ve otomasyon
hedefleri, bu noktada yaşanan hızlı değişim
sürecinin temel itici faktörleri arasında yer alıyor.
Teklif, tahsis ve limit süreçlerinin otomasyonunda,
en önemli bileşenleri belirtecek olursak;
Veriye Dayalı Limit Tahmin Modeli
Karar Destek Altyapısı Organizasyonel
Süreçler ve Yetkilendirme
KOBİ kredilerinden kaynaklanan NPL oranları
diğer portföylere göre yüksek seyrediyor. UFRS 9
sonrası yapılan erken analizler ve simülasyonlar
da provizyonlar üzerinde en dramatik artışın çok
büyük oranda KOBİ portföyünden kaynaklanacağını
gösteriyor. Tüm bu bilgiler ışığında, kredilerin
gecikmeye düşmeden önceki aşamalarında,
firmaların finansal stresinin ölçülerek doğru aksiyonların
alınması ve mümkünse rehabilite edilmeleri
her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.
Buna çözüm getiren EUS (Erken Uyarı Sistemi)
altyapısını sadece risk yönetimi boyutundan
değerlendirmenin de bu sistemin sunabileceği
potansiyel düşünüldüğünde eksik bir bakış açısı
olduğu söylenebilir. EUS, genel anlamda “müşteri
yönetimi” yapısının ayrılmaz bir parçası olarak
karşımıza çıkıyor. Toplantıya katılan 100’e yakın
bankacılık temsilcisi arasında yapılan ankette,
kurumların mevcut EUS yapıları ile ilgili kendi
değerlendirmelerine göre kurumların yüzde 51’i
kısmi analitik altyapısına sahip olduğunu belirtirken,
yüzde 32’si sadece kural bazlı bir yapısı
olduğunu belirtti. Yüzde 12’si EUS bulunmadığını
söylerken yalnızca yüzde 5’i gelişmiş modeller,
stratejiler ve kurallar kullandığını söyledi.
KOBİ kredilerinin toplam krediler içindeki payının
büyüklüğü, kredi büyümesinin KGF gibi
kaynaklarla hız kazanması, artan müşteri sayıları
ve hızlı büyümenin beraberinde getirdiği
riskler, bankaları bu segmente ekstra yatırımlar
yapmaya yöneltti. Bankalar, rekabetçi ortamda
operasyonel maliyetleri azaltmak ve hızlı karar
verme süreciyle müşteri memnuniyetini artırmak
amacıyla otomasyon sistemleri kuruyor ve
bu segmentteki kazanımlarını artırmaya çalışıyorlar.
Otomasyon sistemlerine entegre olan
dış verilerle birlikte (Memzuç, KKB, BKM POS),
bu verilere dayalı modellerin geliştirilmesi hem
karlılık hem de risk yönetimi açısından bankalara
önemli avantajlar sağlayacak. Gelir tahminine ve
müşteri riskliliğine dayalı limit tahmin modelleri
ile doğru müşteriye doğru limitlerin atanması,
karlılığı maksimize ederken batık kredi oranlarının
da iyileşmesine yardımcı olacak. Bununla
birlikte Erken Uyarı Sistemlerinin uygulanmaya
başlaması da risk değerlendirmesinin sadece
kredi başvuru aşamasında değil, müşterinin
tüm yaşam döngüsüne yayılarak yapılmasını
sağlıyor olacak. Müşterinin içinde bulunduğu durumun
tespit edilip doğru aksiyonlarla risk en
iyi şekilde yönetilebilecek; KOBİ segmentindeki
kredi büyümesi ölçümlenebilir ve kontrol
edilebilir risklerle de yönetilmeye başlanacak.
Dijital alandaki gelişmeler Türkiye’deki
bankacılık sektörüne nasıl yenilikler sağlıyor?
Müşteri alışkanlıkları bu doğrultuda
sizce nasıl bir değişim kaydediyor?
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre Nisan-
Haziran 2017 dönemi içinde aktif bireysel dijital
bankacılık müşteri sayısı 29 milyonu aştı. Bunun
doğal bir sonucu olarak, dijital ortamda gerçekleşen
bankacılık işlemleri de önemli oranda artış
gösterdi. BKM verilerine göre, internet üzerinden
kredi kartı ile gerçekleştirilen alışveriş tutarı 2017
Eylül sonu itibariyle 2016 Eylül sonuna göre yüzde
44 oranında artış gösterdi. Ayrıca, bankaların
kredi başvurularında önemli oranda internet ve
mobil kanallara yöneldiğini de gözlemliyoruz.
Bankalar dijital kanallar aracılığıyla sundukları
hizmetlere yatırım yapmaya devam ediyorlar.
Dolayısıyla dijital kanallardan gelen başvurulardaki
dolandırıcılık oranları da yükseliyor.
Bankalar, müşterilerini ve kendilerini dolandırıcılığa
karşı korumak amacıyla kendini her
zaman yeni ataklara karşı güncel tutabilen,
kendilerini sürekli geliştiren dolandırıcılarla
başa çıkabilen çözümlere yatırım yapıyorlar.
Dijital dolandırıcılığı önleme konusunda biz
de bankalarla yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Müşterinin kredibilitesini ölçmede oldukça başarılı
olan bankalar, veriye dayalı finansal kapasite
ölçümlemesine daha fazla ağırlık vermeye
başladılar. Bunun sonucu olarak da gerek KOBİ
segmentinde gerekse bireysel segmentte gelir
tahminlemesi kredi kararlarının çok önemli bir
bileşeni haline geldi. Operasyonel maliyetleri
düşürmek için kredi süreçleri üzerinde yoğun
çalışmalar yapılırken, süreçlerde otomasyon
ve kararlarda optimizasyon bankaların öncelikleri
arasında yer alıyor. Özellikle teminatsız
bireysel krediler ve KOBİ kredilerindeki takip
oranlarında görülen yükselme bankaları sadece
tahsilat süreçlerinde iyileştirmeye değil, müşteri
yönetimi ve tahsis süreçlerini de takipteki krediler
açısından gözden geçirmeye yönlendirdi.
Alternatif kanallara olan yoğun müşteri talebi
ve bankaların hızlı kredi kararları verebilme
yetenekleri, kredilerin hızla büyümesine yol
açıyor. Bununla birlikte hem piyasa koşulları
hem de dijital kanallar takipteki kredi bakiyesini
bir miktar arttırmış durumda ancak
Türkiye’deki kredi kalitesi diğer ülkelerle kıyaslandığında
oldukça iyi seviyelerde seyrediyor.
UFRS 9 uyumluluğu konusunda bankacılık
sektörüne nasıl bir destek sağlıyorsunuz?
Experian olarak uzun zamandır LGD (Temerrüt
Halinde Kayıp), EAD (Temerrüt Tutarı) ve PD
(Temerrüt Olasılığı) konularında düzenlemeler
yapması gereken kuruluşlara Basel uyumluluk
sürecinde destek sunuyorduk. Bu doğrultuda,
BDDK ile çalıştaylar da gerçekleştirdik. Şu
an ise birçok bankaya ağırlıklı olarak UFRS 9
uyum sürecinde destek sunuyoruz. Özellikle
makroekonomik faktörleri hesaplama ve modellerin
validasyonu konusunda yardımımızı
talep eden bankaların sayısının arttığını söyleyebilirim.
Önümüzdeki dönemde de uyum
süreçlerinde yeni projelere imza atmaya ve
analitik ekibimizi büyütmeye devam edeceğiz.
UFRS 9 ile birlikte, makroekonomik faktörlerdeki
değişikliklerin, Beklenen Kredi Kaybı (ECL) ölçüm
süreci üzerindeki etkisini sağlıklı bir şekilde
ölçümleyebilmek kaçınılmaz bir gereksinim. Bu
noktada, finansal kurumlar, ilgili makroekonomik
modelleri geliştirip değerlendirme süreçlerine
dahil etmeye hızla başladılar. Finansal
varlık yöneten kurumlardan ECL hesaplamasında
beklenen, yalnızca eski tarihsel bilgilerle
yetinmemeleri, ekonomik koşulların gelecek
tahminlemelerini de desteklenebilir veriler ışığında
süreçlerine dahil etmeleri. Doğru makroekonomik
tahminler üretmek ve bu tahminleri
modellerin içinde aktif olarak kullanmak, Değer
Düşüklüğü (Impairment) tahminleri açısından
büyük önem arz ediyor. UFRS 9’un temel koşullarından
biri de belli ve olası sonuçların değerlendirilerek,
önyargısız ve olasılık-ağırlıklı bir
kredi kayıp tutarının yansıtılması. Experian, UK
National Institute of Economic Research tarafından
kurulmuş bir küresel veri havuzu olan NIGEM
platformu üzerinden gerekli ekonomik metrikleri
sağlıklı ve standart olarak temin de edebiliyor.
Ülke bazlı ekonomik tahminlerin de yapılabildiği
bu platformu, Avrupa’daki merkez bankalarının
tamamı, düzenleyicilerin büyük kısmı, IMF
ve Dünya Bankası da aynı amaçla kullanıyor.
Makroekonomik modellerin yanı sıra bankaların
şu an bizden acil destek istediği konu UFRS
9 için oluşturulan modellerin validasyonu. Yeni
regülasyona göre kurumların kredi riskini değerlemede
ve Beklenen Kredi Kaybı ölçümünde
doğru ve tutarlı sonuçlar verebilmesi için kullandıkları
modelleri valide etmeleri ve bunun için de
güçlü politikalar ve süreçleri hayata geçirmeleri
öneriliyor. Experian, söz konusu modellerin oluşturulabilmesi,
uygulanabilmesi ve değerlendirilebilmesi
için en üst seviyede ekonometri ve matematik
uzmanlığını 25 kişiden oluşan Experian
Makroekonomik Modelleme Birimi ile sunuyor.
77
ŞİRKET
Arvato SCM, Türkiye’de dördüncü lojistik merkezini açtı
Modern ve teknolojik altyapısıyla farklı endüstrilerden küresel markalara “sipariş fabrikası” hizmeti veren Arvato
SCM, dördüncü tesisini de açarak toplam 47.000 metrekarelik bir depolama alanına kavuştu.
78
Umur Özkal
Arvato
Arvato SCM Çözümleri, Türkiye’deki lojistik ağına
yeni bir merkez daha ekledi. Tuzla’da kurulan yeni
lojistik merkezi 9.000 metrekareden fazla depolama
alanı sunuyor. İlk siparişlerini alan tesis,
kasım ayı ortasına kadar tam kapasite faaliyete
geçecek.
Birçok global ve yerel markanın lojistik hizmetlerinin
sağlanmasında Arvato’nun profesyonel alt
yapısına güvendiğini belirten Arvato SCM Genel
Müdürü Umur Özkal, “Son yıllarda bu alana büyük
yatırımlar yaparak açtığımız tesislerimizle
lojistik ağımızı hızla genişlettik. Yeni açtığımız
dördüncü tesisimizle birlikte %25’lik büyüme
daha sağlamayı planlıyoruz. Tesisimiz hem detay
ürün toplama rafları hem de palet raflarıyla,
hemen hemen tüm sektörlerden operasyonları
yürütebilecek bir model üzerine kuruldu. Arvato
Bertelsmann’ın tüm tesislerinde olduğu gibi yeni
tesisimizde de iş güvenliği ve işçi sağlığı, mal ve
veri güvenliği açısından sektöre örnek teşkil edecek
bir altyapı oluşturduk” diyor.
Lojistik merkezlerinde toplam kalite yönetimi
yaklaşımını benimseyen Arvato SCM, son açılan
tesisiyle birlikte toplam 47.000 metrekareye yakın
depolama alanı sunan dört lojistik merkezi ve
modern ve teknolojik altyapısıyla farklı endüstrilerden
global markalara “sipariş fabrikası” hizmeti
veriyor.
ŞİRKET
ASTOR’DAN BAŞKENTE 200 MİLYONLUK YATIRIM
Türkiye’nin dünya devleri ile mücadele eden firması Astor Transformatör yeni fabrikasının açılışına hazırlanıyor.
200 milyon liralık yatırım planı ile yola çıkan ASTOR 100 bin metrekare alan üzerine kurulan ve devreye alınmak
üzere olan yeni fabrikası ile 800 Kv 1000 MVA kapasiteli transformatör üretimine sahip olacak. 60 ülkeye
transformatör ihraç eden firma yeni fabrikasının devreye girmesiyle daha geniş bir ürün satış gamına ulaşacak. Bu
sayede ihracat miktarını çok daha ileri götürmeyi hedefleyen ASTOR, yeni yatırımı ile kademeli olarak 700 kişiye
istihdam sağlayacak. Ayrıca yeni fabrika yatırımı ile kendi markası altında elektrik dağıtım sektörüne yönelik
olarak beton köşk, orta gerilim kesici ve ayırıcı imalat ve satışına başlayacak…
? Türkiye’de, transformatör üretiminde robot teknolojisini
ilk kullanan firma olan Astor Transformatör
şu anda 2 bin adet dağıtım transformatörü
üretim kapasitesi ile Türkiye’de ilk, dünyada ise ilk
5 üretici arasında yerini alıyor. 200 milyon TL’lik
bir yatırım ile devreye girecek olan fabrika sayesinde
mevcut fabrika koşullarında imalat ve satışı
yapılamayan 400 kV ve üstü gerilim seviyesinde
transformatör üretimi ve satışı yapılabilecek. Bu
sayede ASTOR markası dünyada daha fazla bilinir
hale gelecek. Tam kapasite ile yıllık 24 bin adet
dağıtım transformatörü üretebilen Astor, Türkiye
için rekor bir üretime sahip.
GES, RES, JES YATIRIMLARINDA KULLANI-
LAN TRAFOLARA ASTOR İMZASI
Astor Transformatör, son yıllarda önemini arttıran
Güneş Enerjisi Santralleri(GES), Rüzgar Enerjisi
Santralleri (RES), Jeotermal Enerji Santralleri
(JES) gibi yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarında
kullanılan trafo satışlarında yurt içi ve yurt
dışında etkin rol oynamak hedefinde. Devletin
enerji bağımlılığını azaltma amaçlı politikalarının
da etkisiyle yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik üretme çalışmalarına girdiklerini
belirten Astor A.Ş Genel Müdürü Enver Geçgel:
2015 yılında çalışmalarına başladığımız ilk GES
kurulumunu, 2016 Nisan ayında tamamlayarak
elektrik üretimine başladık. 10,23 MWp kurulu
güce sahip GES Urfa, bölgenin işletmedeki en büyük
GES olarak elektrik üretimine devam ediyor.
Bahsettiğimiz kendi yatırımımız GES’ler de Ar-
Ge çalışmaları sonucu imalatını yaptığımız ultra
düşük kayıplı trafoları kullanıyoruz. Kendimizin
saha performansını takip ettiğimiz bu ürünleri
müşterilerimize de sunuyoruz.
ASTOR ORTA GERİLİM ŞALT MALZEME ÜRE-
TİMİNDE
Astor, yeni fabrika yatırımı ile elektromekanik
imalat sektöründe önemli bir açık haline gelen
beton köşk, orta gerilim kesici ve ayırıcı imalatını
yapmayı hedefliyor. Prototip imalatlarını Ar-Ge
çalışmaları ile tamamlandığını belirten Astor
A.Ş Genel Müdürü Enver Geçgel: Elektromekanik
imalat sektörü ülkemizde ve dünyada çok hızlı
büyüyor. Bizde transformatör üretiminde yakaladığımız
marka kalitesini beton köşk, orta gerilim
ayırıcı ve kesici imalatına da aktarmaya karar
verdik. Yeni fabrikamızı planlarken bu ihtiyacı göz
önüne aldık. Aldığımız kararın ne kadar doğru olduğunu
şimdi daha iyi anlıyoruz. Bugün ancak 4
ay sonraya sipariş alabiliyoruz.
79
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
Kartal’ın ‘Yeni yaşam merkezi’
Royal Garden Yakacık’ta satışlar devam ediyor…
İstanbul’un inşaat üssü haline dönüşen Kartal’da yepyeni bir projenin temelleri atılıyor. Türkiye’nin lider inşaat
markalarından Royal Group imzası taşıyan Royal Garden Yakacık, avantajlı özellikleriyle çevresinde yükselen
projelerden farklılaşmayı başarıyor. Kartal’ın en önemli lokasyonlarından Yakacık’ta yapılacak olan proje,
yüksek yatırım değeriyle önemli bir yatırım aracına dönüşüyor.
Royal Garden Yakacık kazandıracak…
Modern mimarinin önemli temsilcilerinden
Royal Group tarafından 70 milyon TL yatırımla
hayata geçirilen proje, 13 kattan oluşan 5 ayrı
bloğu ile Yakacık’ta yükselecek. Bilindiği üzere,
projenin başlangıç dönemi alıcılar için her zaman
çok avantajlı. 11.500 metrekare arsa alanı
üzerine konumlanan ve çok yakında satışa başlanacak
proje bu anlamda kullanıcılar ve yatırımcılar
için önemli bir fırsat sunuyor. Toplamda 51
bin metrekare inşaat alanı bulunuyor. Sunduğu
ayrıcalıklarla çevresinde yer alan projelerden ilk
bakışta ayrılan Royal Garden Yakacık, yüksek yatırım
değeriyle kazandıracak.
En küçük daire 125 metrekare, en büyük
daire 300 metrekare
Royal Garden Yakacık projesinde, insanların yaşam
alanlarındaki konforları düşünülerek en küçük
daire 125, en büyük daire ise 300 metrekare
şeklinde tasarlandı. Üstelik tüm daireler; ileri
teknoloji, yüksek kalite ve güvenlik ile donatılmış
durumda. Ayrıca tüm dairelere kapalı otopark
imkanı sunuluyor. Toplamda 242 dairenin yer
alacağı projede 2+1, 3+1, 5+1 dairelerin yanı
sıra 3+1, 4+1, 5+1 dubleks daireler bulunuyor.
Deniz görme seviyesinin 4. kattan itibaren başladığı
proje, Dragos, Kadıköy ve Çamlıca Tepesi’nin
de içinde olduğu 360 derece panoramik bir
manzara sunuyor.
Projede konutların yanı sıra iş yerleri de
yer alıyor
Royal Garden Yakacık projesinde, hem konutlara
hem de iş yerlerine yer veriliyor. Dairelerin yanı
sıra blokların altında yer alacak cafe, restaurant
ve mağazalarla bir yaşam merkezi kurmayı hedefleyen
Royal Group bölgeye farklı bir yapı anlayışı
getiriyor. Üstelik Royal Garden Kartal’da olduğu
gibi bu projede de sosyal donatılara büyük
oranda yer veren Royal Group, kullanıcılarının
tüm ihtiyaçlarına cevap veren çözümler sunuyor.
Royal Garden Yakacık konumu itibariyle
tüm ulaşım olanaklarına çok yakın
Royal Garden Yakacık, TEM E6 otoyoluna ve
Uğur Mumcu bağlantı yoluna sadece 1.000
metre uzaklıkta. E5 karayolu ve metroya bin
100 metre, sahil yoluna 3 km, Kadıköy, Altunizade,
Kozyatağı’na 20 km, Boğaziçi Köprüsü’ne
22 km, FSM Köprüsü’ne 32 km, Sabiha Gökçen
Havalimanı’na ise yalnızca 15 km uzaklıkta yer
alıyor. Ayrıca proje, birçok hastane ve AVM’ye
yürüme mesafesinde bulunuyor.
‘Ayrıcalıklı bir yapı ve ayrıcalıklı bir yaşam’ sunan
Royal Group değer kazandıran projelerine hız
kesmeden devam edecek.
80
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
Kartal Wings’te %0,90 oranla kredi kampanyası
Kartal’ın iddialı projelerinden Kartal Wings’i geliştiren Amad Gayrimenkul ile Albaraka Türk Katılım Bankası
işbirliğiyle proje için kredi kampanyası başlatıldı. Kartal Wings’ten daire sahibi olmak isteyenlere %0,90’dan
kredi kullanma imkanı sağlanacak.
Dubai, Ürdün ve Suudi Arabistan’da önemli
gayrimenkul projelerine imza atan Amad
Gayrimenkul ve Ortadoğu’nun güçlü finans
gruplarından Albaraka Türk Katılım Bankası,
Kartal Wings projesinden daire almak isteyenlere
%0.90 avantajıyla kredi kullanma imkanı
sağlayacak. İki güçlü kurumun işbirliği ile faiz
yükünü hafifleten bir ödeme planı geliştirilerek
Kartal Wings’ten ev sahibi olmak isteyenlere
önemli bir kolaylık sunuluyor. Amad Gayrimenkul
ve Umran Yapı ortaklığı ile inşa edilen Kartal
Wings projesinde 2 yıla kadar firma tarafından
taksitlendirme de yapılıyor.
Kartal’ın sıradışı projesi
Kartal Wings, özgün mimarisi, konforlu ve geniş
daireleri, merkezi konumu, ulaşım ağlarına
yakınlığı, sosyal donatıları ve 8.500 metrekarelik
peyzaj alanıyla aileler için ideal bir seçenek
oluşturuyor. Ailelerin ihtiyaçlarına uygun olarak
geniş ölçeklerde tasarlanan projedeki 1+1 daireler
82-143 m2, 2+1 daireler 109-170 m2,
3+1 daireler 158-248 m2, 4+1 daireler 223
m2 ve 5+2 loft daireler 363-397 m2 arasında
değişen brüt büyüklüklere sahip. 200 milyon
TL yatırımla gerçekleştirilen projede 278 seçkin
konut yer alıyor. Ödeme kolaylığı sağlanan
projede, dairelerin metrekaresi ortalama 5.000
TL’den satışa sunuluyor.
81
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
Çimsa, Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Stanford
Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Temiz Enerji Eğitimi ve
Yaygınlaştırılması Girişimi “2017 C3E ( Women in Clean Energy
Symposium) Temiz Enerjide Kadının Rolü” Sempozyumu’nun
Türkiye’den tek destekçisi
CIMSA
Nevra Özhatay
Sabancı Holding iştiraki olan, çimento ve yapı
malzemeleri sektörünün global oyuncusu Çimsa,
sürdürülebilirlik odaklı yatırımları çerçevesinde
2013 yılından beri, “Temiz Enerjide Kadının
Rolü Sempozyumu”nu desteklemeye devam
ediyor.
Çimsa, 1972 yılından beri çimento sektöründe
faaliyet gösteren bir şirket olarak enerji verimliliği
konusunda sahip olduğu hassasiyet ve iş
hayatında kadının güçlendirilmesine yönelik
bakış açısı ile birçok çalışma gerçekleştiriyor. Bu
çalışmalar önderliğinde, 15-16 Kasım tarihlerinde
gerçekleşen “2017 C3E Temiz Enerjide Kadının
Rolü Sempozyumu”nu Türkiye’den destekleyen
tek şirket olarak sürdürülebilir gelecek için değer
yaratıyor.
C3E Temiz Enerji Eğitimi ve Yaygınlaştırılması
Girişimi 2010 yılında, 25 ülkenin Temiz Enerji
Bakanlıkları’nın işbirliğiyle ortaya çıkmıştır. Gelecekte
enerji kaynaklarıyla ilgili yaşanması öngörülen
sorunlar karşısında toplumun tüm kesimlerinin
sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan
C3E Girişimi, özellikle kadınların; bilim, teknoloji,
mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında
ve temiz enerji sektöründe arka planda kalışlarına
dikkat çekiyor. C3E, ABD Enerji Bakanlığı,
MIT Enerji Girişimi ve Stanford Precourt Enerji
Enstitüsü işbirliğiyle temiz enerjide kadınların
katılımını ve liderliğini artırmayı hedefliyor.
Çimsa, izlediği enerji verimliliği politikası ve
alternatif yakıtlardan enerji üretme başarısı ile
sektörüne öncülük ediyor. C3E Platformu ile gerçekleştirdiği
işbirliğiyle, dünya çapında yapılan
temiz enerji yatırımlarını takip ederek, kadınların
temiz enerji sektöründe aktif rol almalarının
önemine dikkat çekiyor. Bu bakış açısıyla Çimsa,
sempozyumda yer alan konuşmacıların paylaştığı
trendleri yakından izliyor ve inovatif çalışmalarla
ülke ekonomisine katkıda bulunmayı
amaçlıyor.
Çimsa ayrıca, Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi
İlkeleri (WEPs) ve İş’te Eşitlik bildirgesinin
imzacısı olarak, kadınların her alanda eşit
koşullarda var olması için çalışmalar yürütüyor.
82
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
ERA Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü Özhan Atalay:
Gayrimenkul danışmanlığı, üretilen hizmetin fark edilmediği bir sistem
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ev alım, satım ve kiralama ticaretine yeni düzen getirmeye hazırlandığı bu
günlerde tasarı için sektörden yapıcı eleştiriler de geliyor. Gayrimenkul sektöründe kaliteli hizmet artışına
destek olmayı amaçlayan tasarı ile ilgili açıklamalarda bulunan ERA Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü Özhan
Atalay, “Gayrimenkul Ticareti Hakkındaki Yönetmelik taslağı, genel olarak yararlı düzenlemeleri getirmekle
birlikte, bazı noktalarda eksiklikleri bulunuyor” dedi.
30 Ekim 2017 de TC Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından görüşe açılan Gayrimenkul Ticareti
Hakkındaki Yönetmelik taslağı, sektörde birçok
tartışmayı beraberinde getirdi. Genel olarak
gayrimenkul ticaretinde aracılık faaliyetlerini
yasal bir alt yapı eşliğinde ilerlemesini amaçlayan
tasarı aynı zamanda işlemlerin güven
içinde yapılmasını ve nitelikli insan kaynağı
yaratılmasını da hedefliyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan bulunana
ERA Gayrimenkul Genel Müdürü Özhan
Atalay, düzenlemenin iyi niyetli olsa bile bazı
eksik ve hatalar içerdiğini belirterek, “yapılan
düzenleme bu haliyle hayata geçerse, mevcut
firmaların gelirlerini yarı yazıya azaltacaktır.
Dolayısıyla gelir seviyesi düşen sektöre hem nitelikli
iş gücü talep göstermeyecek hem de var
olan kalifiye, eğitimli danışmanlar sektörden
çıkacaklardır” dedi.
Sektörde gelenekselleşmiş bir hizmet bedeli
standardı olduğunu da belirten Atalay, danışmanlık
hizmeti verilen mülkiyetin büyüklüğüne,
zorluğuna ve işin yapısına göre değişen
bedelin birçok paydaş tarafından paylaşıldığını
ve bu bedelden pazarlama ve reklam gideri gibi
pek çok farklı kalemin dahil olduğunu sözlerine
ekledi. Danışmanların elde ettikleri gelirin
nerelere gittiği ile ilgili detaylı açıklamalarda
bulunan Atalay, “Hizmet bedeli içinden öncelikle
merkez firma, kendi hizmet bedelini ve
pazarlama katkı payını alıyor, ardından gayrimenkulü
sisteme getirmiş danışman, bedelin
en az yarısını alıyor ki bunu satışı yapan danışman
ile referral adı verilen bir sistem içerisinde
paylaşıyor. Kalan kısım ofise kalıyor. Bahsi
geçen düzenleme bu haliyle yasalaşırsa, Gelir
ve kurumlar vergisi çıktığında ofislerin yaşayabilmesi
için gerekli rakam maalesef kalmıyor.
Gayrimenkul danışmanlığı, üretilen hizmetin
ne yazık ki fark edilmediği bir sistem. Çoğu kişinin
gözünde ev gösterip ücret alınan, herkesin
kolaylıkla yapabileceğini düşündüğü bir sistem
olarak görülüyor. Oysa danışman o networke
ulaşabilmek için bölgede aylarını harcıyor. Tek
bir gayrimenkulü yüzlerce kez tanıtıyor ve defalarca
tapudan ya da noterden satış geri dönüyor.
Hatta bazı işlemlerde satış sonrası, taraflardan
komisyon bedelini tahsil edemiyor” dedi.
Bu düzensiz ortamda şirketlerin ayakta kalmakta
hayli zorlandığını belirten Atalay, Türkiye
ölçeğinde ayakta kalabilen ofis ortalamasının
%10’lar düzeyinde olduğunu belirtti. Serbest
piyasa ekonomisinin bir gereği olan ve rekabeti
artırarak müşteri menfaatine çalışmayı sağlayan
sistem yerine sınırlandırılmış bir bütçe ile
çalışmanın işin ruhuna aykırı olacağını belirten
Atalay, sisteme geçilmesi halinde sektörün birçok
problemle karşı karşıya kalacağını sözlerine
ekledi.
83
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
İnşaat sektörü son çeyreğe hareketli girdi
Hazır beton sektörü son çeyrekten umutlu
Türkiye Hazır Beton Birliğinin (THBB) inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut
durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2017 Ekim Ayı Raporu açıklandı. Rapor’da
bileşik endeks olan Hazır Beton Endeksi ekim ayında eşik değerine oldukça yaklaşırken önceki yılın aynı ayına
göre yüzde 0,2 oranında artış gösterdi.
Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre
en fazla artışı gösteren Faaliyet Endeksi
oldu
Hazır Beton Faaliyet Endeksi ekim ayı değeri
bir önceki yılın aynı ayına göre %0,5’lik artış
ile en fazla artış gösteren endeks oldu. Ankete
katılan firmaların %48’i ekim ayında satışlarının
arttığını belirtirken satışlarında önceki aya göre
azalma olduğunu ifade edenlerin oranı %12
oldu. Alınan kayıtlı siparişlerde artış olduğunu
dile getirenlerin oranı %44 olarak gerçekleşti.
Güven Endeksi eşik değerin altında kaldı
Hazır Beton Güven Endeksi’nin ekim ayı değeri
bir önceki yılın aynı ayına göre %0,2 düştü. Güven
Endeksi’nin eşiğin altında kalması, sektörün
ekonomiye olan güveninin halen arzu edilen
düzeyde olmadığı gösterdi. Ankete katılanların
%20’si yeni istihdamı düşünürken, yeni yatırım
düşünenlerin oranı ise %8 oldu. Ankete katılan
firmaların %24’i tedarikçilere verdiği siparişin
önümüzdeki üç ayda artacağını düşündüğünü
belirtti.
Beklenti Endeksi 0,2 oranında artış gösterdi
İnşaat sektörünün gidişatını göstermesi açısından
önemli olan Hazır Beton Beklenti
Endeksi’nin ekim ayı değeri bir önceki yılın
aynı ayına kıyasla %0,2 oranında artış gösterdi.
Önümüzdeki üç ayda satışlarının artacağını düşünenlerin
oranı %20 iken, satışların azalacağını
düşünenlerin oranı ise %28 oldu. Gelecek üç
ayda girdi stoklarını artıracağını söyleyen firmaların
oranı ise %24 olarak gerçekleşti.
“Konut satışları 3. çeyrekte rekor kırdı”
Hazır Beton Endeksi Ekim Ayı Raporu sonuçları
ile ilgili görüşlerini açıklayan Avrupa Hazır
Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu
Başkanı Yavuz Işık, temmuz ve ağustos ayında
yükseldikten sonra, bayram ve sonrasındaki
aktif olmayan yaklaşık 10 günlük bir sürecin
etkisiyle eylül ayında düşüş gösteren Faaliyet
Endeksi’nin ekim ayında toparlandığını söyledi.
Yılın 3. çeyreğinde inşaat sektörünün önemli
bir performans sergileyeceğinin tahmin
edildiğine dikkat çeken Yavuz Işık, “Ekim ayı
Faaliyet Endeksi değeri, bu yılın son çeyreğine
inşaat sektörünün nasıl başladığını göstermesi
açısından önemlidir. Buna göre son çeyreğe inşaat
sektörü hareketli girmiştir. 3. çeyrekte yeni
konut satışlarında Türkiye’nin 180 bin konut ile
rekor kırdıktan sonra 4. çeyreğe de aynı ivme ile
girmesi, beklenenin aksine inşaat sektöründe
durgunluk yaşanmadığını ortaya koymaktadır.
İnşaat sektörünün yılın geri kalan kısmında
performansını belirleyecek olan en temel unsur,
konut maliyetlerinde ortaya çıkan önemli miktardaki
artışın sektördeki talebi nasıl etkileyeceği
meselesidir.” dedi.
84
GAYRİMENKUL-İNŞAAT
Ideal Standard, Aquablade Teknolojisi ile Bursa Balat İnci’de
Dünyanın lider banyo ürünleri markası Ideal Standard, Türkiye’nin dört bir yanındaki en gözde inşaat
projelerinin banyolarını dekore etmeye devam ediyor. Marka bu kez de Bursa’da 21 dönümlük arazi üzerine
inşa edilen 154 konutluk Balat İnci projesinin tercihi oldu.
Sedaş İnşaat güvencesinde Bursa Balat’ta hayat
bulan Balat İnci; sunduğu akılcı çözümler, yerleşim
kolaylığına uygun planlama ve ince düşünülmüş
detaylara hakim tasarım konsepti ile
ayrıcalıklı bir proje. Ailesel birliktelik felsefesiyle
huzurla yaşanacak bir mekan olarak inşa edilen
Balat İnci, vaat ettiği konforlu yaşam için banyolarında
Ideal Standard ürünlerini tercih etti.
Balat İnci’nin banyolarında markanın ünlü
tasarımcılarından Robin Levien tarafından tasarlanan
Connect Air serisine ait tezgah üstü
lavabolar kullanıldı. Kullanıcıların beklentileri
ve kullanım alanları düşünülerek tasarlanan
Connect Air, 60 cm ve 40 cm boyutlarındaki
tezgah üstü lavabo seçenekleriyle her banyoya
uyum sağlayacak bütünsel çözümler sunuyor.
Tasarımındaki ince ve kavisli stiliyle estetik ve
ferahlığı ön plana çıkaran Connect Air Lavabolar
banyolara yepyeni bir soluk katıyor.
Projede konforlu bir banyo için tercih edilen
diğer ürünse, üstün tasarım ve su sıçratmayan
özelliği ile Aquablade teknolojisine sahip Tesi
asma klozet oldu. “Microslot” teknolojisi ile çalışan
Tesi Aquablade asma klozet, tıpkı bir şelale
gibi suyun tüm hazneye eşit dağılımını sağlayarak
klozetin arka, ön ve yan olmak üzere tüm
bölgelerine suyu ulaştırıyor ve klozetin %95’lik
kısmını yıkayarak maksimum temizlik ve hijyen
sağlıyor. Böylece yıkanmamış alanlar bırakan
geleneksel klozetlerden ve yeni nesil kanalsız
klozetlerden %20 daha iyi bir performans ortaya
koyuyor. Su perdesi şeklindeki kanal tasarımı
ile türbülansı azaltıp yıkama performansını
maksimize ederek aynı zamanda daha sessiz
bir yıkama imkanı sunan Tesi klozetler rakiplerine
oranla çok daha sessiz çalışıyor. Teknolojik
üstünlüğünün yanı sıra dünyaca ünlü tasarımcı
Robien Levien tarafından hayata geçirilmiş Tesi
Aquablade asma klozeti tasarımındaki estetik
ve yumuşak geometrik formuyla da ayrıca dikkat
çekiyor.
85
MOBİLYA
KRALİYET ASALETİNİ EVİNİZE YANSITIN!
Aşkın, tutkunun ve aynı zamanda yeni yılın vazgeçilmez rengi kırmızı, evinize kraliyet asaletini taşıyacak.
Kişiye özel mobilya tasarımlarıyla ön plana çıkan Art Design, ipeksi kırmızı kadife ile siyah lake ahşabın hayat
bulduğu Royal kanepeyle, yeni yılda evinize göz alıcı bir şıklık kazandırıyor.
Yeni yıla sayılı günler kala vitrinler de yeni yılın
vazgeçilmez rengi kırmızıyla başımızı döndürmeye
başladı bile. Mumluklardan pijama takımlarına,
yastıklardan fincan takımlarına kadar
aklımıza gelebilecek her ürün, yeni yılın ruhunu
temsil eden kırmızıya büründü. Yeni yıl, yeni kararlar
almak, yeni planlar yapmak ve değişiklik
için en uygun zaman olduğuna göre evimizde
de 2017’nin izlerini silip, 2018’e ve yeniliklere
yer açmanın da tam zamanı. Hem yenilikleri
kucaklamak hem de evimizde yılbaşının ruhunu
yaşamak için kişiye özel mobilya tasarımlarıyla
adından söz ettiren Art Design, Royal
kanepe ile evlere kraliyet asaletini taşıyor. Kış
sezonunun vazgeçilmez dokusu kırmızı ipeksi
kadife ile siyah lake ahşabın kullanıldığı Royal
kanepe, son dönemin trendi Art Deco tasarımın
da nadide örneklerinden birini simgeliyor. Siyah
ile kırmızının muhteşem uyumunu bir kez daha
gözler önüne seren Royal kanepe için Art Design
Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, “Royal
kanepe, evlerine kraliyet asaletini taşımak isteyen
müşterilerimiz için biçilmiş bir ürün. Birkaç
sezondur, mobilyada en önemli akımlardan biri
haline gelen Art Deco tarzını yansıtan Royal
kanepenin ahşap detaylarında ince bir işçilik
örneği sergiledik. Siyah lake ile ahşaba son dokunuşu
verdik. Siyah ile mükemmel bir uyum
oluşturan, ipeksi kırmızı kadife kumaş ile de Art
Deco tarzında bir tasarıma imza attık. İnanıyoruz
ki Royal kanepe, yılbaşında evinde yenilik
yapmak isteyenlerin büyük beğenisini kazanacak.”
Açıklamasında bulunuyor. Mobilyalarınıza
yılbaşının ruhunu yansıtmak istiyorsanız, birçok
model alternatifi ve aklınızdaki tasarımların
gerçek hallerini bulacağınız MODOKO’daki Art
Design mağazasına uğramanız yeterli.
86
MOBİLYA
Artemis Halı’ya Ünlü Tasarımcı Mirko Tattarini İmzası
Türkiye’nin sevilen halı markası Artemis Halı’nın dünyaca ünlü tasarımcı Mirko Tattarini ile gerçekleştirdiği iş
birliğiyle üretimini yaptıkları hikayesi olan “Haritalar” koleksiyonu, yaşam alanlarına farklı bir imza atmak
isteyenlerle buluşuyor.
Halı yerde duran ve üstüne basıp geçtiğimiz bir
eşyadan ziyade yaşam alanlarına sıcaklık katan
bir nesne olduğunun altını çizen Mirko Tattarini,
Artemis Halı için tasarladığı Haritalar serisinin
ilk iki modelinde basit estetik dokunuşlarla
hikayesi olan Türk halı geleneğini tekrar hayata
döndürdü.
Artemis Halı ile birlikte gerçekleştirdiği “Haritalar”
isimli halı tasarımlarıyla ile ilgili olarak
ünlü İtalyan tasarımcı Mirko Tattarini: “Halı
dokumacılık geleneksel olarak hikaye anlatıcılığına
dayanır. Eskiden kadınlar halı dokurken
genel olarak kendileri hakkında, korkuları,
dilekleri, bulundukları koşullar hakkında çok
şey anlatırlardı. Ne yazık ki günümüzde bütün
sektörlerdeki markaların hepsi hikaye anlatıcılığını
kendi markalarını pazarlamak için araştırıp
geliştirip kullandıklarından halılar konusundaki
bu yaklaşım kayboldu. Artemis Halı için tasarlanan
bu ilk iki modelle basit estetik dokunuşlarla
halıların anlam ifade etmesini sağlayan
bu önemli geleneği tekrar hayata döndürmeye
çalıştım. Bu halılara Haritalar ismini verdim.
İlk model zaman dilimlerine göre ayrılmış, her
zaman diliminde elin belimde gibi geleneksel
semboller serpiştirilmiş bir dünya haritasıdır.
Güney’den yükselen ve Kuzey’de yoğunlaşan
yeni semboller büyük göçlerin bir metaforu.
Diğer tarafta göçlere karşı kültürel direnişi
sembolize eden Kuzey’den aşağıya doğru uzanan
motifler bulunuyor. İkinci model ise Antep
civarındaki Kilis kentindeki mülteci kamplarının
tepeden bir görüntüsü. Yine motifler göçler ve
ev sahipliği yapan kültür arasındaki çatışmayı
sembolize etmektedir. Halı yerde duran ve üstüne
basıp geçtiğimiz bir eşyadan ziyade bizim
için uzandığımız, üzerinde dinlendiğimiz ailevi
bir meseledir. Bu modeller çocuklarla bir diyalog
kurmak için örneğin, onların geleceğin iyi
vatandaşları olmaları adına dünya gerçeklerini
anlatmak için iyi bir fırsattır. Halı, tasarımın sağlam
etiğe nasıl dayandırılacağını gösteren bir
teyit ve tasvip şeklidir. Uygulamada olmasa bile
en azından mesajlar yoluyla, toplumsal meselelerin
sorumluluğunu üstlenmelidir” dedi.
87
MOBİLYA
Çalışma ve bekleme alanlarına yeni bir işlev kazandıran tasarım:
Envelope II
Mobilya sektöründe 60 yıllık deneyime sahip
Ersa için, Ece Yalım Design Studio tarafından
tasarlanan Envelope II, çalışma ve bekleme
alanlarına yeni bir işlev kazandırıyor. Yüksekliği
ayarlanabilir sırtı ve istenildiğinde katlanabilen
yan panelleri sayesinde Envelope II; kullanıcısına
odaklanmak, dinlenmek veya bire bir görüşmeler
yapmak için ideal ortamı sunuyor. Enerji
ve güç donanımı sayesinde elektronik cihazların
kullanımını destekleyen; oturma minderi, sırtı
ve panellere uygulanan özel kumaşıyla ise uzun
süreli kullanımlarda temiz ve dayanıklı yapısını
koruyan ürün, 4 kişilik kapasitesiyle sosyalleşmeye
olanak tanıyor. Oturma ünitesinin yanı
sıra seriye ait pufu ve her iki yanına eklenebilen
sehpalı versiyonu, kısa süreli görüşmelerde
konukların ağırlanabileceği dinamik ve konforlu
bir alan oluşturuyor. Envelope II, serinin en yeni
üyesi olan çalışma ünitesi ile aynı tasarım dili ve
işlevselliğini çalışma mekanlarına da taşıyor.
Envelope II, aynı zamanda Ekim ayında German
Design Council tarafından her yıl dünyanın en
iyi tasarımlarının ödüllendirildiği German Design
Award 2018’de Ersa’nın ödüle layık görülen
beş tasarımından biri olma özelliğini gösteriyor.
88
YILBAŞI ÖZEL
2018 yeni yıl sepetinde 11 parça mutluluk var
Yeni yıl kutlama hazırlıkları bütün heyecanıyla başladı. Herkesin eşine ve dostuna hediye arayışına girdiği
bu dönemde, cilt bakımına yönelik özel setler ön plana çıkıyor. Cildine özen gösterenlerin kendini de
ödüllendirebileceği bakım setinde Sinoz leke kremi, göz çevresi bakım kremi, yüz bakım maskesi ve yüz
Yıl içinde sevgililer günü, anneler günü, babalar
günü ve doğum günleri gibi birçok özel gün
var ama en büyük kutlama yılbaşında yapılıyor.
Hediye arayışına girdiğimiz yılın son günlerinde
sevdiklerimizi mutlu etmenin ve cildimizi yeni
yıla hazırlamanın tam vakti.
Yeni yılda aradığınız hediyeler tek sepette
Sinoz’un yeni yıla özel hazırladığı cilt bakım
setinde tam 11 farklı ürün bulunuyor. Ciltte
oluşan lekeleri gidermeye yardımcı Leke Kremi,
temizleme jelinin yanı sıra birçok hediye seçeneği bir arada sunuluyor
göz çevresindeki morlukları ve kırışıklıkların
azalmasında etkili olan Göz Çevresi Bakım Kremi,
içerindeki bentonit kili sayesinde cildin nem
dengesini sağlayan Yüz Bakım Maskesi ve cilde
derinlemesine işleyerek gözenekleri açan Yüz
Temizleme Jeli yılbaşı özel paketinde yer alan
Sinoz markalı ürünler olarak göz dolduruyor.
Bilekliği ile birlikte kombin olarak oldukça şık
görünen bayan saati, allık, far ve pudra içeren
makyaj paleti, farklı inceliklerde makyaj fırça
seti, lipstick dudak dolgunlaştırıcı kalıcı ruj, manikür
seti ve 7’den 70’e herkesin çok sevdiği kar
küresi setteki hediyeler arasında yer alıyor.
Cilt bakımında yerli bir marka olarak tüketicilerinin
güvenini ve beğenisini kazanan Sinoz Kozmetik,
yılbaşına özel hazırladığı set ile hediye
arayışında olanların ilk tercihi olacak.
Sinoz Yılbaşı Özel Paketi: 299,00 TL
89
YILBAŞI ÖZEL
BRANDZONE YILBAŞININ OLMAZSA OLMAZI ÜRÜNLERİNİ
MASAYA YATIRDI
Türkiye’deki markalar için fiyat/rekabet araştırma hizmetleri sunan BrandZone, yılbaşı partilerinin olmazsa
olmazı olan ürün kampanyalarını masaya yatırdı. Yılbaşı gecelerinin gazlı içeceği kola liderliği elden
bırakmadı.
Tüm basılı ve online fiyat verilerini araştırıp takip
eden, kategorilendirip en güncel pazar araştırma
analizlerini sunan BrandZone, yılbaşı kutlaması denilince
akla ilk gelen, içecekler, atıştırmalıklar, kahve
ve büyük ekran TV kategorilerini ele aldı. BrandZone;
tüm Türkiye’deki ulusal, yerel, indirim, toptan ve teknoloji
marketleri 2017 Ekim ayı verilerini inceledi.
Yılbaşı gecelerinin içeceği: Kola
Yılbaşı gecesini evde geçirenlerin olmazsa olmaz
içeceği gazlı içeceklere yönelik yapılan kampanyaları
masaya yatıran BrandZone verilerine göre; gazlı
içecek kategorisinde toplamda 798 kampanya düzenlendi.
Gazlı içecek kategorisinde 374 kampanya
sayısıyla kola ilk sırada yer alırken; 350 kampanyayla
gazoz ikinci; 74 kampanyayla enerji içeceği üçüncü
sırada yer buldu. En fazla kampanyası yapılan ürün
Coca Cola 1,5 Lt oldu. En fazla kampanyası olan
marka 281 kampanya sayısıyla Coca Cola olurken;
67 kampanyayla Fanta ikinci; 58 kampanyayla Pepsi
üçüncü sırada yer aldı.
Yılbaşı gecesinin olmazsa olmazı: Kuruyemiş
ve cips
Yılbaşı gecesinde en çok tüketilen atıştırmalıkların
başında kuruyemiş, çikolata ve cips geliyor. Brand-
Zone verilerine göre; kuruyemiş kategorisinde
toplamda 260 kampanya düzenlendi. Kuruyemiş
kategorisinde 77 kampanya sayısıyla fıstık ilk sırada
yer alırken; 69 kampanyayla fındık ikinci; 41 kampanyayla
çekirdek üçüncü sırada yer buldu. En fazla
kampanyası yapılan ürünler; Çerezya Çiğ Fındık ve
Çerezya Soslu Mısır oldu. En fazla kampanyası olan
marka 56 kampanya sayısıyla Simbat olurken; 35
kampanyayla Çerezya ikinci; 24 kampanyayla Peyman
üçüncü sırada yer aldı.
BrandZone verilerine göre; tablet çikolata kategorisinde
toplamda 401 kampanya düzenlenirken, en
fazla kampanyası yapılan ürün; Eti 80 Gr. Antep Fıstıklı
Kare Çikolata oldu. En fazla kampanyası yapılan
marka 97 kampanya sayısıyla Ülker Çikolata olurken;
87 kampanyayla Eti Karam Çikolata ikinci; 57
kampanyayla Eti Çikolata üçüncü sırada yer aldı. 53
kampanyayla Nestle Damak Çikolata dördüncü; 47
kampanyayla Nestle Çikolata beşinci sırada yer aldı.
Cips kategorisinde ise toplamda 798 kampanya düzenlenirken,
en fazla kampanyası yapılan ürün Ruffles
Süper boy cips oldu. En fazla kampanyası yapılan
marka 71 kampanya sayısıyla Ruffles olurken; 48
kampanyayla Doritos ikinci; 43 kampanyayla Parti
üçüncü sırada yer aldı.
Büyük ekran TV’ler yılbaşı gecesine hazır!
Yılbaşı partilerinin olmazsa olmazı büyük ekran
TV’lerdir. BrandZone verilerine göre; 48 inç’ten büyük
ekranlı TV’lerin kampanyası, tüm TV kampanyalarının
yüzde 74’ünü oluşturdu. Ekim ayı içerisinde
toplamda 2 bin 241 TV kampanyası düzenlenirken;
674 kampanya sayısıyla 55 inç TV’ler en fazla
kampanyası düzenlenen kategori oldu. 421 kampanyayla
65 inç TV’ler ikinci sırada yer alırken; 296
kampanyayla 49 inç üçüncü sırada yer aldı. Büyük
ekran TV kategorisinde toplam bin 656 kampanya
düzenlenirken; 749 kampanya sayısıyla Samsung
en fazla kampanyası düzenlenen marka oldu. 309
kampanyayla LG ikinci sırada; 237 kampanyayla
Philips üçüncü sırada yer aldı. Büyük ekran TV kategorisinde;
451 kampanya sayısıyla Teknosa en
fazla kampanya düzenleyen satış kanalı oldu. 447
kampanyayla Media Markt ikinci sırada yer alırken;
339 kampanyayla Vatan Bilgisayar üçüncü sırada yer
buldu.
Yılbaşı gecelerinin kurtarıcısı: Kahve!
Yılbaşı gecesinde erkenden uyumak istemeyenlerin
kurtarıcısı elbette kahvelerdir. BrandZone verilerine
göre; kahve kategorisinde toplamda 567 kampanya
düzenlendi. Kahve kategorisinde 208 kampanya
sayısıyla karışımlı kahveler ilk sırada yer alırken;
191 kampanyayla hazır kahveler ikinci sırada; 107
kampanyayla Türk kahvesi üçüncü sırada yer aldı.
En fazla kampanyası yapılan ürün Kurukahveci Mehmet
Efendi Türk Kahvesi oldu. En fazla kampanyası
düzenlenen marka 253 kampanya sayısıyla Nescafe
olurken; 70 kampanyayla Vip ikinci; 60 kampanyayla
Jacobs üçüncü sırada yer aldı.
BrandZone verilerine göre; Türk kahvesi makinesine
yönelik toplamda 159 kampanya düzenlendi. 71
kampanya sayısıyla Sinbo en fazla kampanya düzenleyen
marka olurken; 37 kampanyayla Arçelik
ikinci; 23 kampanyayla Fakir üçüncü sırada yer aldı.
Satış kanalı kategorisinde en fazla Türk kahvesi makinesi
kampanyası A101›de düzenlendi.
90
YILBAŞI ÖZEL
YENİYIL YEMEĞİNİZİ VİYANA’DA YEMEYE NE DERSİNİZ?
CAFE WIEN YENİ YILA VİYANA ESİNTİSİ İLE BAŞLAYIN...
Yeni yıla farklı, zarif ve kimlikli bir mekanda girmek isterseniz Cafe Wien, sizi 27 yıllık Viyana şıklığı ile
unutulmaz bir yılbaşı gecesine bekliyor. Avusturya mutfağına özgü Schnitzel, Bratwurst, Macar Gulaş
beraberinde çok çeşitli ithal biralar ve seçkin yerli şarap çeşitleri ile kendiniz ve sevdikleriniz için vazgeçilmez
bir yılbaşı klasiği yaşamak isterseniz, Cafe Wien, Nişantaşı Reasürans’ta...
Cafe Wien’de yılbaşına yakışır tatta Viyanalı kahve
ve tatlı ustalarının hazırladığı kahve ve tatlı
reçeteleri 27 yıldır aynı lezzet ve kalitede hazırlanıyor.
Yüksek kalitede hazırlanan bu özgün
tatların hepsinde özel olarak seçilmiş malzemeler
kullanılıyor. Sachertorte ve Apfelstrudel gibi
tatlılar, Wiener Melange, Mozart, Einspanner
gibi kahveler eşliğinde sunuluyor.
Avrupa’nın sanat ve tarihine damgasını vurmuş
eşsiz şehri Viyana’nın en önemli değerlerinden
biri de Viyana Cafe kültürü... Cafe Wien bu kültürü
tam 27 yıldır Nişantaşı’nda yaşatıyor. Yalnız
damağınızda tat bırakan Viyana’ya özel lezzetleriyle
değil; duvarlarında sergilenen Viyanalı
ünlü ressam Klimt’in reprodüksiyonlarıyla, ünlü
Viyana vals balolarını canlandıran resimlerle,
valsin kralı olarak bilinen Johann Strauss’un
seçkin besteleriyle de sizi Avrupa’nın kalbine
götürüyor.
91
YILBAŞI ÖZEL
Güzelliği Hediye Edin
Hayatı keyifli kılan tüm detayları bulabileceğiniz Clarion Hotel İstanbul Mahmutbey Mia Spa &Wellness’la yeni
yılda sevdiğinize sınırsız güzelliği hediye edin…
Yeni yılda ona ne hediye edeceğinize
karar vermediyseniz, yılın tüm yükünü
hafifletecek Mia Spa &Wellness
en iyi seçenek…
İçinizi ısıtan sıcak dekorasyonu, ruhunuza
dokunan terapileri ile sevdiğiniz
kendini çok özel hissedecek…
Bali’li uzman terapistlerin mükemmel
dokunuşlarını, dünyaca ünlü
kozmetik markalarıyla uyguladığı
seanslarda vücudunuzu dinlendirmenin
keyfini yaşayın. Her biri
özenle hazırlanmış dinlenme ve
arınma programları, egzotik kokular,
sessizlik, renkler, dingilik, huzur
veren ortam ve sakinleştirici çay seromonileri
kendinizi iyi hissetmeniz
için hazırlanmış.
Türk hamamında yaşadıklarınızın da
ötesinde bir deneyime hazır olun.
Hamamın mükemmel ambiyansıyla
sevdiğinizle birlikte zaman içinde
egzotik bir yolculuğa çıkacaksınız…
Clarion Hotel İstanbul Mahmutbey
Mia Spa & Wellness Center, en son
teknoloji kardiyovasküler aletlerin
bulunduğu fitness salonu, pilates
stüdyosu, kapalı yüzme havuzu, geleneksel
Türk Hamamı, sauna, buhar
odası, jakuzi ve masaj servisleriyle
modern yaşamının bir parçası olarak
yerini alıyor.1500 m2 gibi büyük bir
alana yayılan Mia Spa & Wellness
suyun yenileyici enerjisiyle bedeninizi
ve ruhunuzu eşsiz bir yolculuğa
çıkarın.
Yılın tüm yorgunluğunu Mia Spa &
Wellness’la atın…
92
YILBAŞI ÖZEL
Göçmen Börekçisi Tatları İle Yılbaşı Sofralarınız Lezzetleniyor
Son yıllarda vitrinin önünden bile geçtiğimizde ağzımızı sulandıran birbirinden renkli, birbirinden lezzetli
Donut’lar yılbaşı sofralarınızı renklendirmek için Göçmen Börekçisi’nde…
On yılı aşkın süredir gelenekselliğin temsilcisi
olan Taze hamur işleri ile Türkiye’nin gurme
adresleri arasına giren Göçmen Börekçisi, ev kadınlarının
özen ve titizlikle hazırladığı ürünlerini
lezzetseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
Ürün kategorisine yeni lezzetler ekleyen Göçmen
Börekçisi, şık yılbaşı sofralarınızda ailenize,
çocuklarınıza, dostlarınıza hoş bir sunum yapabilmeniz
adına Çikolatalı, Bademli, Hindistan
Cevizli, Fındıklı, Kurabiyeli, Şeker Taneli ve Çilekli
Donut’ları ile iştah kabartacak. Dayanılmaz
lezzetleriyle iştah kabartan bu rengârenk lezzeti
almak için en yakın Göçmen Börekçisi’ne bekliyoruz…
93
YILBAŞI ÖZEL
Mövenpick Hotel Istanbul’dan geleneksel yılbaşı hindisi...
Mövenpick Hotel Istanbul, yılbaşında aileniz ve
dostlarınıza düzenleyeceğiniz ev davetlerinde
sizi hindi pişirme derdinden kurtarıyor. İtalyan
Başaşçı Giovanni Terracciano tarafından hazırlanan
geleneksel yılbaşı hindisi; iç pilav, kestane,
patates, Brüksel lahanası, havuç, kereviz püresi,
“gravy” ve kızılcık sos ile sunuluyor.
Yılbaşı gecesi özenle hazırladığınız sofrada hem
sevdiklerinize muhteşem bir ziyafet vermek,
hem de yorulmadan gecenin keyfini çıkarmak
için hindinizi 2 gün önceden sipariş ederek leziz
bir akşam geçirebilirsiniz.
5 - 5.5 kg hindi KDV dahil 320 TL, 7 - 7.5 kg
hindi KDV dahil 420 TL.
Mövenpick Hotel Istanbul’da keyifli bir
Noel Brunch’ı
Mövenpick Hotel Istanbul, 24 Aralık 2017 tarihinde
aileniz ve sevdiklerinizle birlikte keyifli
bir Pazar günü geçirmeniz için geleneksel spesiyaliteler,
canlı piyano müziği ve çocuklara özel
aktivitelerin yer aldığı sürprizlerle dolu bir Noel
brunch’ı düzenliyor.
AzzuR Restaurant’ta 12.00 - 15.00 saatleri arasında
gerçekleştirilecek olan Noel Brunch’ında,
İtalyan Başaşçı Giovanni Terracciano tarafından
hazırlanan Noel lezzetleri, Akdeniz mutfağından
seçkin örnekler, dilediğiniz malzemelerle
pişirilen omlet ve krepler, ev yapımı makarnalar,
dumanı tüten pizzalar ve baştan çıkarıcı tatlıları
tadabilirsiniz.
Büyükler muhteşem brunch’ın tadını çıkarırken
çocuklar ise Noel kurabiyeleri kursu, palyaço
gösterisi ve yüz boyama aktivitesi ile eğlenceli
saatler geçirecekler. Noel ruhunu İsviçre stili
yaşayacağınız Noel Brunch’ı kişi başı KDV dahil
140 TL olup, 0-6 yaş arası çocuklara ücretsiz,
7-12 yaş çocuklara %50 indirimlidir.
94
ATAMA
Paraşüt’e Yeni Satış Direktörü
Online ön muhasebe programı Paraşüt’ün Yeni Satış Direktörü, Kasım 2017 tarihi itibariyle
Deniz Toraman oldu.
Geçtiğimiz yıllarda üst üste iki kez Wired Dergisi’nin Seçtiği En İyi Startup’lar listesinde
yer alan yerli girişim Paraşüt’ün ekibinde yeni bir üst düzey atama gerçekleşti. Paraşüt,
Satış Direktörlüğü görevini, operasyon ve iş geliştirme alanında yaklaşık 20 yıllık
deneyime sahip olan Deniz Toraman’a emanet etti.
Paraşüt ailesine katılan Deniz Toraman, kariyerine 1996 yılında Yapı Kredi Bankası’nda
başladı. Son olarak satış/performans gelişimi konusunda birçok tanınmış markaya
danışmanlık hizmeti veren Deniz Toraman, HSBC Bank, TürkNet, Vodatech, Callpex
gibi markaların Satış ve İş Geliştirme organizasyonlarında çeşitli sorumluluklar üstlenmişti.
Paraşüt’ün satış ve iş geliştirme faaliyetlerine liderlik edecek olan Toraman, İstanbul
Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunudur.
TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen yeniden Jeune Başkan Yardımcısı seçildi…
TÜGİAD AB girişimcilerinin lider kadrosunda
TÜGİAD Başkanı Dr. Ali Yücelen, AB üyesi ve aday ülkelerin genç işadamları ve girişimcilerinin çatı örgütü olan
Jeune Genel Kurulu’nda yeniden Başkan Yardımcısı seçildi. Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılan Genel
Kurulda AB genç girişimcilerinin talebi üzerine yeniden başkan yardımcılığı görevini üstlenen Yücelen, genç
işadamları olarak AB hedefinden hiçbir zaman kopmadıklarını ve Türkiye’nin yararı için atılması gereken her
adımı Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının ışığında sadakatle atacaklarını söyledi.
Avrupa Birliği üyesi ve aday
ülkelerin genç işadamları
ve girişimcilerinin çatı
örgütü Jeune Genel Kurulu
Macaristan’ın başkenti
Budapeşte’de gerçekleştirildi.
Jeune Başkan Yardımcılığı
görevini son iki dönemdir
yürüten TÜGİAD Başkanı Ali
Yücelen, Jeune üyelerinin talebi
üzerine yeniden Başkan
Yardımcısı seçildi.
Jeune’ün geçmiş dönem çalışmalarının
değerlendirildiği ve yeni yönetimin seçildiği Genel Kurulda
önümüzdeki yıllarda yaşama geçirilmesi gereken hedefler de belirlendi.
Küresel ekonominin zorlu bir süreçten geçtiğinin altının çizildiği Genel
Kurulda, özellikle girişimciliğin yeni dünyanın yaratılacağı eko sistemin en
dinamik unsuru olacağına vurgu yapıldı.
AB ülkelerinin talebiyle yeniden Jeune Başkan Yardımcısı seçilen TÜGİAD
Başkanı Dr. Ali Yücelen hem Türkiye’de hem de uluslararası platformlarda
girişimciliğin gelişmesi için çalışmalar sürdürdüklerini ve her fırsatta
ekonomik sosyal sorunların çözümünde girişimciliğin önemine dikkat
çektiklerini belirterek şunları söyledi:
“Öncelikle beni bir kez daha Jeune yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak
görmek isteyen Avrupalı girişimci dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum.
Genç Türk işadamları olarak bizler AB hedefi için çalışmakta ne kadar haklı
olduğumuzu ve yerimizin Avrupa olduğunu gördük. AB ile Türkiye arasında
tam üyelik sürecinden kaynaklanan sorunlar var ancak bu sorunlar her
AB üyesinin tam üyelik sürecinde yaşandı. Türkiye ile daha sert yaşanması
çok doğal zira Türkiye büyük bir ülke. Avrupalı dostlarımızın bize layık
gördüğü makam da zaten onların da Türkiye’nin tam üyelik hedefinde ne
kadar istekli olduğunu gösteriyor. Bize düşen bugün bütün dünyanın ne
kadar büyük bir lider olduğunu kabul ettiği Atatürk’ün gösterdiği hedeflere,
onun ilke ve inkılaplarının ışığında ulaşmak için çalışmaktır…”
96
ATAMA
Bıçakcılar, 2020 Hedefleri Doğrultusunda Kadrosunu Güçlendirdi
Bıçakcılar CEO’su Souheil ElHakim, 2020 küreselleşme ve hızlı büyüme hedefleri yolunda yönetim kadrosunu
daha da kuvvetlendirmek amacıyla yeni atamaları açıkladı.
Türkiye’nin en önde gelen tıbbi cihaz ve tek
kullanımlık tıbbi ürünler imalatçısı ve dağıtıcısı
olan ve 1959 yılından bu yana sağlık sektörüne
hizmet veren Bıçakcılar, yenilenen misyonu ve
vizyonu doğrultusunda yeni adımlar atmaya
devam ediyor.
Souheil ElHakim, “Yaptığımız her şeyde yaratıcı
fikirlerle, yenilikçi teknolojileri geliştirmek
hedefiyle, Bıçakcılar’ı yeniden yapılandıran
2020 stratejik yol haritamızı Türkiye’deki sağlık
hizmetlerini arttırmanın ötesinde küresel pazarlarda
da herkes için, her yerde rahatça sağlık
hizmetlerine ulaşılabilirliğinin sağlanması
üzerine kurguladık. 2020’ye hedeflediğimiz bu
yolda daha çabuk ve başarılı gitmemiz için yeni
atamalar yapmaya devam ediyoruz” dedi.
Osman Aydemir Yetkin/ Genel Müdür
Yardımcısı, Operasyonlar
2013 yılından beri Bıçakcılar’ın Tedarik Zinciri
Operasyonları’nı yöneten Osman Yetkin,
bundan önce de Selçuklu Holding Şirketi olan
Mehtap Mutfak Eşyaları firmasında dört sene
Ticaret Müdürü olarak çalıştı. Yetkin’in 10 seneyi
aşkın başarılı profesyonel hayatında Covidien
Healthcare ve EZ Worldwide Express gibi şirketler
de vardır. Uludağ Üniversitesi’nden mezun
olan Yetkin, UCLA’de İş İdaresi çalışmış, İstanbul
Üniversitesi’nden İş İdaresi ve Ekonomi üzerine
Yüksek Lisans yapmıştır.
Gülderen Somar / Kurumsal Pazarlama
Direktörü
B2B pazarlama uzmanı olan Gülderen Somar,
15 yılı aşkın tecrübesiyle Kuzey Amerika’da
bu konuda geniş bir profesyonel deneyime
sahiptir. Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler
Fakültesi’ni bitirdikten sonra Kanada’ya yerleşen
Somar, pazarlama kariyerine Toronto’da, Gemini
Group’da, Ürün Pazarlama Müdürü olarak
başlamıştır. Daha sonra Montreal’de, havacılık
endüstrisinin başta gelen kuruluşlarından olan
SITA’da, Küresel Pazarlama Direktörü olarak çalışan
Somar, Atlanta’ya yerleşmiştir. Profesyonel
iş hayatına, Amerika’da RKA Solutions firmasında
Baş Danışmanlık ve bir yazılım şirketinde
de Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı pozisyonunda
devam etmiştir. 2011 yılında Türkiye’ye
dönen Somar, Doğuş ve Işık Üniversiteleri’nde
pazarlama eğitimleri vermiş ve IMMIB’de de
eğitmen olarak görev almıştır. 2017 yılında
Bıçakcılar Satış ve Pazarlama Danışmanı olarak
atanan Somar, Harvard Business School’da Stratejik
Pazarlama ve Atlanta AIU Üniversitesi’nde
Pazarlama alanında MBA yapmıştır.
Aylin Oktay / İnsan Kaynakları Direktörü
G4S ve Schmolz+Bickenbach GMBH gibi uluslararası
şirketlerde İnsan Kaynakları alanında
çalışan ve bu konuda geniş deneyimler kazanan
Aylin Oktay, Bıçakcılar’a atanmadan önce Becton
Dickonson Türkiye’de İnsan Kaynakları’nı yönetmekteydi.
Bu görevinde, altı seneyi aşkın bir
sürede şirketin finansal ve stratejik hedeflerine
erişebilmesi doğrultusunda iş ortaklığı stratejileri
ve kurumsal mükemmeliyet için çalışanların
bağlılığının arttırılması yönünde stratejik
girişimleri geliştirmiştir. Ayrıca hem Türk liderlik
ekibi hem de EMA İK ekibinin önemli bir üyesi
olarak görev yapmıştır. Aylin Oktay, “Uluslararası
Mesleki Koçluk”, “Mentorluk”, “Stratejik İK Yönetimi”,
“Yönetim-Örgüt-İnsan Kaynakları Yönetimi”
konusunda çeşitli sertifikalara sahiptir.
Gazi Üniversitesi İşgücü Ekonomisi ve Endüstri
İlişkileri alanında lisans diploması vardır.
Gülderen Somar
Osman Aydemir Yetkin
Aylin Oktay
97