29.09.2018 Views

Esgündem Eylül 2018 Sayısı

İstikbal Gazetesinin aylık iş, siyaset, spor ve yaşam dergisi Eylül sayısı

İstikbal Gazetesinin aylık iş, siyaset, spor ve yaşam dergisi Eylül sayısı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

E M<br />

SGÜNDE<br />

E S K İ Ş E H İ R<br />

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EYLÜL <strong>2018</strong><br />

GAZETESİ’NİN<br />

AYLIK İŞ, SİYASET, SPOR<br />

VE YAŞAM DERGİSİ


8<br />

10<br />

12<br />

14<br />

16<br />

20<br />

26<br />

28<br />

30<br />

32<br />

34<br />

36<br />

40<br />

42<br />

44<br />

Kardeşlik Yeşil Sahada<br />

İşçilerin Sırtı Ağrımasın Diye<br />

Robot Yaptı<br />

“Yaratık Gibiyim! Ne Olur Beni Bu<br />

İlletten Kurtarın !”<br />

Baba-Kız Gökyüzünü Fethediyor<br />

4 Ülke, 4 Kadın ve 4 Farklı Hayat<br />

Çocukların Yüzü LÖSEV ile Gülüyor<br />

Odunpazarı Lületaşı’na Sahip Çıktı<br />

“Modayı Doğa Belirliyor”<br />

Eskişehir sempozyumla<br />

sanata doydu<br />

Tiyatro Dolu Bir Sezona Hazır Olun<br />

Eski Kültürün Bugün Hala Yaşadığı<br />

Mahalle : SÜTLÜCE<br />

Eskişehir Nüfusunda Kadınlar<br />

Çoğunlukta<br />

Selka Kupa Alışkanlığı Edindi<br />

Ölmek Var Vazgeçmek Yok<br />

Omuzlarındaki Büyük<br />

Yükün Farkındalar<br />

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ<br />

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EYLÜL <strong>2018</strong><br />

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA<br />

Sahibi : Burak TÜRKMEN<br />

4<br />

Eskişehir, şu son 10-16<br />

yıllık süreç içinde çok gelişti<br />

ve çok değişti.<br />

Buna bir diyeceğimiz yok<br />

elbette.<br />

Ancak…<br />

İnsan zaman zaman o eski<br />

“Eskişehir’i” de özlüyor arkadaş.<br />

Ülke olarak şehir hafızalarını<br />

koruyamama gibi bir sıkıntımız<br />

var.<br />

Anıların geçtiği, yaşanmışların<br />

olduğu yerleri koruyup<br />

kollayamıyoruz.<br />

Tıpkı Eskişehir’de olduğu<br />

gibi…<br />

Daha açık söyleyelim isterseniz…<br />

Örneğin bu şehir Avrupa’nın<br />

herhangi bir ülkesinin<br />

şehri olsaydı, üzerinden yıllar<br />

hatta yüzyıllar geçmesine rağmen<br />

“Vişnelik” diye adlandırılan<br />

mahalle hala vişne<br />

ağaçlarıyla dolu olurdu.<br />

Örneğin, “Bademlik” yıllar<br />

sonra bile badem ağaçlarıyla<br />

kaplı olurdu.<br />

“Elmalı” Mahallesi’nde<br />

elma ağaçları, Çamlıca’da<br />

çam ağaçları olurdu tıpkı eskiden<br />

olduğu gibi…<br />

Bu şehir Avrupa’nın herhangi<br />

bir şehri olsaydı eğer…<br />

EDiTöR<br />

Murat Taşkın<br />

İnsan eski “Eskişehir’i”<br />

de özlüyor yahu…<br />

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN<br />

Gazete, Haber ve Reklam :<br />

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR<br />

Tel & Faks : 0.222. 220 19 06 - 220 19 08<br />

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com<br />

Merkez ve Reklam Bürosu :<br />

İstiklal Mah. Adalar Sk. No : 5 ESKİŞEHİR<br />

Baskı : ÖNKA Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.<br />

B. Sanayi 1. Cad. 80/32 İskitler / ANKARA<br />

Tel: 0.312 384 26 85<br />

Anadolu Üniversitesi temellerinin<br />

atıldığı o 7 katlı<br />

bina, lojman yapılması için<br />

hayatta yıkılmazdı iyi mi?<br />

Gelinen süreçte bakın bakalım!<br />

Karabayır Bağları’nda<br />

“Bağ” bulabilir misiniz?<br />

Gültepe’de “Gül” e rastlayabilir<br />

misiniz?<br />

Odunpazarı’nda “Odun’u”<br />

çağrıştıran ne var?<br />

Akarbaşı’ndan artık hiçbir<br />

şey atıyor mu?<br />

“Kendileri gitti isimleri<br />

kaldı yadigar” misali göz göre<br />

göre yok oldu tüm anılar ve<br />

yaşanmışlıklar.<br />

Haksızlık etmeyelim, aralarında<br />

korunan, sahip çıkılabilen<br />

ve anıları bugünlere<br />

kadar taşıyanlar da vardı elbette…<br />

Ama çoğu yok olup gitti.<br />

Adalar sahil yolunda tek<br />

sıra yüksek apartmanların yerini<br />

aldığı, o yazlık sinemalar<br />

ve çay bahçelerini nasıl aramaz<br />

insan…<br />

Adalet İlkokulu’nun yanında<br />

ki Atatürk müzesini…<br />

Çocukken gidilen İl halk<br />

kütüphanesini…<br />

Yediler Parkı içinde bulunan<br />

o minicik şelaleleri ve<br />

hortumundan su fışkırtan<br />

küçük fil heykeli insan nasıl<br />

unutur?<br />

Sözün kısası…<br />

Gelişme güzel, yenileşme<br />

müthiş, değişim yerinde…<br />

Ama-Fakat-lakin…<br />

İnsan eski “Eskişehir’i”<br />

de özlüyor yahu…


5


Eskişehir'deki belediyeler peyzaj<br />

konusunda fazlasıyla güzel işlere imza<br />

atıyorlar.<br />

Rengârenk çiçekler, farklı tür bitkiler...<br />

Gerçekten hepsi çok hoş, çok<br />

güzel ve kentimize yakışıyor.<br />

Hepsinin ellerine sağlık…<br />

Pekiyi bu kadarı gerçekten yeterli<br />

mi?<br />

Yoksa yapılması gereken başka çalışmalar da olabilir mi?<br />

Bu yazıda bu konuyu konuşalım.<br />

H H H<br />

Türkiye'deki belediyelerin bu peyzaj kültürü inanın ne Avrupa'da<br />

ne Amerika gibi gelişmiş ülkelerde var.<br />

Bu konuda Avrupa şehirlerindeki örnekleri incelemenizi<br />

öneririm.<br />

Mesela gelişmiş kentlerin dönel kavşaklarına bakın.<br />

9 tane ağaçtan oluşmuş ve zemini de tamamen çim.<br />

Bu kadar!<br />

H H H<br />

Bu türden pek çok fotoğraf göreceksiniz Avrupa şehirlerinden.<br />

Neredeyse her yerde çim ve ağaç.<br />

Peyzaj adına başka hiçbir şey yok.<br />

Ağaçlar, şehrin genel yeşil altyapı planında en önemli bileşen.<br />

Doğal çevrenin iyiliğinin sembolü…<br />

Ağaç bir defa kentsel atmosferi güzelleştirir.<br />

Ağaçlar yağmur sularının betona, asfalta çarptığı miktarı<br />

azaltır.<br />

Böylece sel oluşma riskini ve yağmur suyu yönetim maliyetlerini<br />

fazlasıyla düşürür.<br />

Avrupa ve Amerika başta olmak üzere dünyanın bütün gelişmiş<br />

ülkelerinin şehirleri şu an fidan dikme seferberliğinde.<br />

Üstelik halihazırda zaten yemyeşil şehirlere sahip olmalarına<br />

rağmen; hala, ısrarla fidan dikmeye devam ediyorlar.<br />

Çünkü yapılan bütün araştırmalar, ağacın insana ve doğaya<br />

katkısının son derece fazla olduğunu gösteriyor.<br />

H H H<br />

Sosyal medyada hayli ünlü olan, iki sokağın sıcaklık karşılaştırılmasının<br />

yapıldığı bir fotoğraf var.<br />

Herkes bilir.<br />

Bir sokakta kaldırım boyunca karşılıklı ağaçların olduğu,<br />

diğer sokakta ise ağacın çok az olduğunu görüyorsunuz.<br />

Pekiyi sıcaklık farkları ne derseniz?<br />

Ağacın bol olduğu sokakta, asfalt sıcaklığı 33 derece iken,<br />

ağacın olmadığı sokakta asfalt sıcaklığı 66 dereceye kadar çıkıyor.<br />

Peki ya kaldırımlar?<br />

Ağacın olduğu sokakta kaldırımlar 32 derece iken, ağacın<br />

olmadığı sokakta kaldırımlar 60 derece civarlarında.<br />

H H H<br />

Dallas'ta konuyla ilgili yeni bir projeye başladı.<br />

Proje başlığını aynen kopyalıyorum;<br />

"Şehrin Aşırı Isınmasına Karşı Savaşmaya Yardımcı Olacak<br />

Basit Bir Çözüm:<br />

Daha Fazla Ağaç!"<br />

Pekiyi buna nasıl karar veriyorlar?<br />

Şehrin bölge bölge sıcaklık değerlerini kontrol ediyorlar ve<br />

ağaç bitki örtüsünün, ağaç gölgeliğinin düşük olduğu bölgelerde<br />

sıcaklığın daha fazla olduğunu tespit ediyorlar.<br />

Bu bölgelerdeki sıcaklığı düşürmek için bütün cadde ve<br />

sokaklara fidan dikmeye başlıyorlar.<br />

Bu çalışma ile ağaç dikmenin Dallas kentini soğutmak<br />

için diğer stratejilerden üç kat daha etkili olduğunu kanıtlıyor-<br />

6<br />

ESKİŞEHİR,<br />

AĞAÇ,<br />

PEYZAJ!<br />

lar.<br />

H H H<br />

Yine ABD’deki farklı bir çalışmada<br />

ise;<br />

Georgia Teknoloji Enstitüsü<br />

ile "Texas Ağaçlandırma<br />

Vakfı"nın yürüttükleri ortak<br />

proje sonucunda ağaç örtüsünün<br />

fazla olduğu noktalarda 10-15<br />

derece civarında soğumaya yardımcı olduğunu tespit ettiler.<br />

Ayrıca gölge sağlamanın ötesinde, ağaçların yapraklarından<br />

su buharlaştıkça havayı serinlettiğini de açıkladılar.<br />

Bu çalışmalarla şehirlerdeki ağaç sayısı ile ilgili elde ettikleri<br />

diğer sonuçlar sadece yüzey sıcaklığını düşürmek ve havayı<br />

serinletmek olmadığını da raporladılar.<br />

Ozon kirliliğini, astım krizlerini ve diğer sağlık sorunlarını<br />

azaltmaya yardımcı olması da tespit ettikleri de diğer olumlu<br />

etkiler.<br />

H H H<br />

Konuyla ilgili Avrupa’da çalışma yapan farklı bir şehre gelelim...<br />

Madrid!<br />

Projeyi ve alınan kararları aynı şekilde yazıyorum:<br />

“Madrid, yükselen sıcaklıklar ile mücadele için ağaç dikecek.<br />

Boş alanlar, şehir meydanları, eski yollar, şehir sokakları...<br />

Baktığınız her yer ağaçlarla doldurulacak.<br />

-Mevcut parklar genişletilecek,<br />

-Çatı ve duvarlar mümkün olduğunca yeşilliklerle kaplanacak,<br />

-Yirmi iki boş alan kentsel parka dönüştürülecek,<br />

-Döşenmiş zemin taşları sökülecek ve yağmur yağmasını<br />

kaldırabilecek parklar haline gelecek.<br />

-Kentin ortasından geçen 2003 yılında yıkılan otoyolu<br />

ağaçlarla doldurmak için 4,3 milyon dolar harcanacak.<br />

-Kentte araba yasaklanan caddeler, ağaçlarla dolu parklara<br />

da dönüştürülecek.<br />

Merak edenler arama motorlarına bu projeyi yazıp görsellerine<br />

de bakabilir.<br />

Bakanlar proje görsellerinde hiç çiçek göremez mesela?<br />

Ve ya farklı bitkiler...<br />

Yalnızca ve yalnızca ağaçlar var.<br />

Karayolları kenarları, kavşaklar her yerde ağaç var.<br />

Ayrıca alınan kararlardan bir tanesine özellikle dikkat çekmek<br />

istiyorum.<br />

“Döşenmiş zemin taşları sökülecek ve yağmur yağmasını<br />

kaldırabilecek parklar haline gelecek.”<br />

Yani marifet her yere beton, asfalt, taş döşemek değil.<br />

Bakın Madrid'te döşenen taşları kaldırıp, ağaç dikecekler.<br />

H H H<br />

Uzun lafın kısası;<br />

Gelişmiş şehirler, iklim ile mücadele etmek için, karbon<br />

ayak izin miktarını düşürmek için,<br />

Doğanın dengesi için,<br />

İnsanların daha sağlıklı nefes alması için, caddelerin ve sokakların<br />

güzelleşmesi için,<br />

Şehirlerdeki sıcaklığı düşürmek için,<br />

Yağan yağmurların sele dönüşerek kanalizasyon sisteminde<br />

yok olması yerine yer altı sularına karışması için,<br />

Peyzaj giderlerini minimuma indirmek için,<br />

Yeşil olan sokaklar ve caddeleri daha da yeşertmek için sadece<br />

ve sadece ağaç dikmeye odaklanmış durumdalar.<br />

Ağaç dikim mevsimine girdiğimiz şu günlerde, bütün belediyelerimizden<br />

tek bir ricam var.<br />

“Sokaklarımızı, caddelerimizi el birliğiyle fidanlarla dolduralım.”


7


Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

kardeşlik ilişkisi kurduğu<br />

Frankfurt’la olan dostluğu<br />

futbol sahalarına indi<br />

Sporun ve sporcunun<br />

dostu Büyükşehir Belediyesi,<br />

kardeş şehir olduğu<br />

Frankfurt kentiyle olan ilişkisini<br />

de yeşil sahalara yansıttı.<br />

Özellikle alt yapılara ve amatör<br />

spora verdiği katkılarla diğer<br />

belediyelere örnek olan Büyükşehir<br />

Belediyesi, sporun kardeşlik<br />

mesajına da dikkat<br />

çekmek amacıyla kardeş<br />

Frankfurt’la bir turnuva düzenledi.<br />

B<br />

üyükşehir<br />

Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen<br />

ve Frankfurt Belediye<br />

Başkanı Peter Feldmann’ın bir<br />

araya geldiği futbol turnuvasında<br />

farklı kültürlere sahip iki<br />

kent, sporun birleştirici özelliğini<br />

de gözler önüne serdi. Turnuvanın<br />

açılışında konuşan<br />

Başkan Büyükerşen ise, “Kurduğumuz<br />

iyi ilişkileri bu turnuva<br />

ile sporcularımızın da yakından<br />

hissetmesini arzuladık. İnanıyorum<br />

ki bu etkinlik ile dostluğumuz<br />

daha da pekişecek ve<br />

ileriye taşınacaktır” dedi.<br />

Büyükerşen’in sözlerinin<br />

ardından turnuvaya ilişkin<br />

duygularını açıklayan<br />

Frankfurt’un Belediye Başkanı<br />

Peter Feldmann da Eskişehir’e<br />

övgüler yağdırarak, “Eskişehir<br />

biziler için büyük önem taşıyor.<br />

Sayın Büyükerşen’e ve ekibine<br />

bizlere göstermiş oldukları misafirperverlikten<br />

dolayı biz kez<br />

daha teşekkür ediyorum” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

8<br />

Eskişehir’in kardeş şehri Frankfurt ile kurulan<br />

iyi ilişkiler Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

düzenlenen Dostluk Kupası Futbol Turnuvası<br />

ile sahaya yansıdı. Üniversite Evleri Futbol Sahası’nda<br />

düzenlenen ve açılış seremonisi ile<br />

başlayan turnuvanın ilk maçlarında iki ülke takımlarının<br />

dostane görüntüleri damga vurdu.<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen<br />

ve 15-16 <strong>Eylül</strong> tarihlerinde Üniversite Evleri<br />

Spor Sahası’nda gerçekleştirilecek Eskişehir<br />

Frankfurt Dostluk Kupası’nda ilk gün heyecanı<br />

yaşandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz<br />

Büyükerşen ve Frankfurt Belediye Başkanı<br />

Peter Feldmann’ın katıldığı açılış seremonisi ile<br />

başlayan turnuvada güzel görüntüler ortaya<br />

çıktı.<br />

Açılışta konuşan Başkan Büyükerşen “Dünya’nın<br />

dört bir yanında iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz<br />

kardeş şehirlerimiz var. Ancak itiraf<br />

etmeliyim ki bu kardeş şehirler içerisinde<br />

Frankfurt’un ayrı bir yeri ve önemi var. 2013 yılında<br />

imzaladığımız kardeş şehir protokolünden<br />

bu yana ilişkilerimiz sürekli gelişerek devam<br />

etti. Bizler için kardeş şehir demek atılan bir<br />

imzadan çok farklı kültürlere sahip iki kent insanının<br />

birbirini daha iyi daha yakından tanıması<br />

ve anlamasını ifade ediyor. Kültür, sanat,<br />

eğitim, ticaret ve yatırım gibi alanlarda ülkelerimiz,<br />

şehirlerimiz ve doğal olarak insanlarımız<br />

arasında köprü kurulmasını sağlıyor. Farklılıklarımızın<br />

korkulacak şeyler olmadığını, aksine<br />

zenginliklerimiz olduğunu bu vesileyle daha iyi<br />

anlıyoruz” dedi. Kurulan köprüleri daha da sağlamlaştırmak<br />

adına böyle bir turnuva organize<br />

ettiklerini ifade eden Başkan Büyükerşen şöyle<br />

devam etti: “Kurduğumuz iyi ilişkileri bu turnuva<br />

ile sporcularımızın da yakından hissetmesini<br />

arzuladık. İnanıyorum ki bu etkinlik ile<br />

dostluğumuz daha da pekişecek ve ileriye taşınacaktır”<br />

dedi.<br />

Bir kez daha Eskişehir’de olmaktan büyük mutluluk<br />

duyduklarını ifade eden Frankfurt Belediye<br />

Başkanı Peter Feldman ise “Eskişehir ile<br />

kurduğumuz iyi ilişkileri bugün burada daha ileriye<br />

taşımaktan büyük mutluluk duyuyorum.<br />

Uluslar arası alanda siyasi sebeplerle kuramadığımız<br />

ilişkileri bizler iki kent olarak kardeş şehir<br />

anlaşmasıyla birçok alanda geliştirebiliyoruz.<br />

Bu yüzden Eskişehir biziler için büyük önem taşıyor.<br />

Bu vesileyle Sayın Büyükerşen’e ve ekibine<br />

bizlere göstermiş oldukları<br />

misafirperverlikten dolayı biz kez daha teşekkür<br />

ediyor, turnuvada mücadele eden tüm takımlara<br />

başarılar diliyorum. Kazanan dostluk<br />

olsun!” dedi.<br />

Konuşmaların ardından başlama vuruşunu Baş-


kan Büyükerşen ve Feldmann beraber gerçekleştirirken, turnuvanın<br />

ilk maçında Tus Makkabi Frankfurt ile temsilcimiz<br />

DSİ Bentspor karşı karşıya geldi.<br />

Turnuva üçüncülük ve şampiyonluk maçı ile sona erdi. Final<br />

maçı sonrasında Üniversite Evleri Spor Sahası’nda ödül töreni<br />

düzenlendi.<br />

DOSTLUK KUPASINDA DOSTLUK<br />

KAZANDI<br />

Kupa töreninde bir konuşma yapan<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Büyükerşen, konuk Belediye<br />

Başkanı Feldmann ve çalışma<br />

arkadaşlarına karşılıklı<br />

olduğundan şüphe etmediği<br />

iyi niyet duyguları ve samimiyetleri<br />

nedeniyle teşekkür<br />

ederek, “Ortaya çıkan ve gelişerek,<br />

bugün gençlerin ortaya<br />

çıkardığı şeyin kazanılan bir<br />

futbol maçı ya da kupadan ziyade<br />

dostluk, kardeşlik, sevgi<br />

ve barış olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim. Frankfurt’tan<br />

gelen konuklarımız biliniz ki, Eskişehir’in kapıları ve bizlerin kalpleri<br />

sizler için her zaman açıktır. Bu turnuvanın örnek olmasını diliyorum”<br />

dedi.<br />

Frankfurt Belediye Başkanı turnuvaya katılan sporcuları kutladığını<br />

ifade ederek, “ Sadece birinciler değil. Herkes<br />

kazandı. Fairplay oldu, çok yoğun bir<br />

duygu alışverişi yaşadık. Bu kez kardeş<br />

şehrimizi farklı bir yönden tanıma fırsatı<br />

bulduğumuz için çok mutlu<br />

oldum.” şeklinde konuştu.<br />

Turnuvada birinci olan Anadolu<br />

Üniversitesi’ne kupasını veren Büyükerşen,<br />

kurduğu üniversitenin<br />

takımına şampiyonluk kupasını<br />

vermenin kendisini onurlandırdığını<br />

söyledi.<br />

Anadolu Üniversitesi kazandığı<br />

kupayı, diğer üç takımın kaptanlarıyla<br />

birlikte havaya kaldırarak,<br />

“Dostluk kazandı” dediler.<br />

Eskişehir Hayvanat Bahçesi, açılmasından bu yana kısa bir<br />

zaman geçmesine rağmen 1 Milyon ziyaretçi sayısını da aştı.<br />

Tam 1 Milyon!<br />

28 Nisan 2017’de açılan ve başta Eskişehirliler başta Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen olmak<br />

olmak üzere yerli-yabancı turistlerin büyük ilgi<br />

gösterdiği Eskişehir Hayvanat Bahçesi, 1 milyonuncu<br />

ziyaretçisini ağırladı. Sakarya’dan Eskişe-<br />

ediyorum” şek-<br />

üzere yetkililere çok teşekkür<br />

hir’e geziye gelen ve Hayvanat Bahçesi’nin 1 linde konuştu.<br />

milyonuncu ziyaretçisi olan Kılıç Ailesi, Büyükşehir<br />

Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce, Genel si’nin kısa süre<br />

Hayvanat Bahçe-<br />

Sekreter Yardımcısı Sıla Senem Bükülmez ve Hayvanat<br />

Bahçesi yetkilileri tarafından küçük bir kutyonuncu<br />

ziyaret-<br />

içerisinde 1 millama<br />

ile karşılandı.<br />

çisini<br />

243 farklı türde hayvana ev sahipliği yapan Eskişehir<br />

Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi, büyük mutluluk duydu-<br />

ağırlamasından<br />

açıldığı günden bugüne büyük bir ilgiyle misafirlerini<br />

ağırlamaya devam ediyor. Genç kuşaklara haykreter<br />

Ayşe Ünlüce ise<br />

ğunu ifade eden Genel Sevan<br />

sevgisi aşılamak ve nesli tükenme<br />

“Hayvanat Bahçemiz açıldığı<br />

günden bugüne<br />

tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanları korumak<br />

amacıyla 28 Nisan 2017’de hizmete başlayan büyük ilgi görüyor.<br />

Hayvanat Bahçesi,1 milyonuncu ziyaretçisini ağırlamanın<br />

mutluluğunu yaşadı.<br />

rilerimiz olmak üzere şehre gelen misafirlerimizin<br />

Başta kıymetli hemşe-<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri buradan mutlu ayrıldıklarını görmek bizleri ayrıca<br />

Ayşe Ünlüce, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter<br />

Yardımcısı Sıla Senem Bükülmez ve Hayvanat “Hayvanat Bahçemizin düzenlediği atölyelerde ço-<br />

memnun ediyor” dedi. Ünlüce şöyle devam etti:<br />

Bahçesi yetkilileri,1 milyonuncu kişi olarak turnikelerden<br />

geçen Yakup ve Nursel Kılıç çifti ile kızyonda<br />

görebildikleri canlıları elleriyle besleme<br />

cuklarımız hayvanları yakından tanıyor. Televizları<br />

Ebrar’ı küçük bir sürprizle karşıladı. Kapıda keyfini yaşayan çocuklarımızda hayvan sevgisi<br />

karşılanan 3 kişilik Kılıç Ailesi’ne çeşitli hediyeler daha da pekişiyor. O yüzden yalnızca turizme verdiği<br />

katkı ile değil çocuklarımıza hayvan sevgisi<br />

verilirken, Yakup Kılıç, “Sakarya’dan geldik, çok<br />

güzel, çok büyük bir sürpriz oldu bizim için. Ben aşılamak açısından da Hayvanat Bahçemizin<br />

önceden gelmiştim fakat eşim hiç Eskişehir Hayvanat<br />

Bahçesi’ne gelmemişti. Onunla birlikte ilk Bahçesi’nin yeni doğan minik üyeleri ile popülâs-<br />

büyük önemi var” dedi. Ünlüce ayrıca Hayvanat<br />

defa geliyoruz. Bizim için çok büyük bir sürpriz yonunun her geçen gün arttığına dikkat çekti.<br />

oldu. Eskişehir Hayvanat Bahçesi’nin 1 milyonuncu<br />

ziyaretçisi olması da beni ayrıca mutlu etti.<br />

İnsanların burayı gelip gezmesi, görmesi çok<br />

güzel. Böyle güzel ortamlar oluşturdukları için<br />

Şehrimiz, Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin projesiyle<br />

yerli ve yabancı<br />

binlerce kişiyi kente<br />

çeken yeni bir hizmete<br />

kısa bir süre önce kavuşmuştu.<br />

Türkiye’nin en modern<br />

Hayvanat Bahçesi’ni<br />

Eskişehir’e<br />

kazandıran Büyükşehir<br />

Belediyesi, turizm kenti<br />

Eskişehir’in bu özelliğini<br />

pekiştiren projesi ile de<br />

takdir toplamaya devam<br />

ediyor.<br />

Gösterilen özel ilgi<br />

karşısında sosyal<br />

hayatlarını kısa sürede<br />

kuran ve artık Eskişehir’e<br />

yeni üyeler<br />

kazandırmaya başlayan<br />

Hayvanat Bahçesi’ndeki<br />

dostlarımız da halinden<br />

son derece memnun.<br />

Böylesine sıcak bir ortamı<br />

görmek isteyen binlerce<br />

kişi de Eskişehir’in yolunu<br />

tutarak Hayvanat Bahçesi’ni<br />

özellikle ziyaret ediyor.<br />

28 Nisan 2017 yılında<br />

hizmete girmesine<br />

ve aradan sadece 1<br />

buçuk yıla yakın zaman<br />

geçmesine rağmen Hayvanat<br />

Bahçesi’nin ziyaretçi<br />

sayısı yüz binleri de<br />

aştı. Ve Eskişehir Hayvanat<br />

Bahçesi geçtiğimiz<br />

günlerde tam 1 Milyonuncu<br />

ziyaretçisini ağırladı.<br />

Hayvanat<br />

Bahçesi’nin 1 Milyonuncu<br />

ziyaretçisi için özel bir<br />

tören düzenlenirken, ünü<br />

çoğalan Hayvanat Bahçesi’nin<br />

ziyaretçi sayısının<br />

ilerleyen günlerde daha<br />

da artacağı ifade edildi.<br />

9


10 Yaşındaki küçük<br />

Mira’dan çok ama çok<br />

büyük buluş<br />

Yazılımını ve montajını yaptığı robot herhangi bir labirent yapı içinde kendi yolunu da bulabiliyor<br />

10 yaşındaki Mira Küçük, yazılımını ve montajını<br />

kendi yaptığı, herhangi bir labirent yapıda<br />

yolunu bulabilen robot yaptı.<br />

Yaptığı robotun fabrikalarda işçilerin ağır yükleri<br />

kolayca taşımalarına yardım edeceğini<br />

hayal eden Mira, yazılım konusunda kendisini<br />

daha geliştirmeyi hedefliyor.<br />

En zor labirentleri çözüp yolunu bulabilen<br />

robotu, "işçilerin sırtı ağrımasın" diye yaptığını<br />

ifade eden Mira Küçük, yeni hedefinin gelecekte<br />

gökyüzündeki kirli havayı temizleyecek<br />

bir sistem kurmak olduğunu açıkladı.<br />

PROJE SPONSORU ARIYOR<br />

Mira, babası dışında kendisine proje sponsoru<br />

bulamadığını dile getirerek, "Sosyal medyada<br />

bir sayfa açtım. Yaptığım robotu, projelerimi<br />

anlattım ama yine de bütün malzemelerimi<br />

babam satın aldı. Bu tarz robotların<br />

hayalini hep kuruyordum.<br />

Hiçbir eğitim almadım.<br />

Başka oyuncaklarla<br />

oynayamıyorum.<br />

Yaptığım robotla<br />

oynamak daha<br />

eğlenceli" dedi.<br />

"EZBER-<br />

LEME,<br />

ÖĞREN"<br />

Ezberden çok öğrenmenin<br />

daha çok hoşuna<br />

10<br />

gittiğini ifade eden Küçük, "Çalışmalarım<br />

bana bunu öğretti. Geliştirdiğim robot sayesinde<br />

fabrikalardaki çalışanlar daha az yorulacak.<br />

Robotun kodlamalarını da kendim<br />

yapıyorum. Yani nereye, ne hızla gitmesini ben<br />

belirleyebiliyorum. Bu sayede insanların beli<br />

ağrımayacak. Bir de fabrikalar çok duman çıkartıyor.<br />

Gökyüzü kirleniyor. Babam yine<br />

sponsor olursa bir drone alacağız. Dronun üzerine<br />

yerleştireceğim hava süzgeci kirli havayı<br />

temizleyecek. Bu benim hayalim ama gerçekleştireceğim.<br />

Arkadaşlarıma söylediğimde inanmıyorlar<br />

ama yapacağım" dedi.<br />

"YEDİ YAŞINDA SATRANÇ<br />

MERAKI BAŞLADI"<br />

Mira'nın babası Mehmet Ali Küçük de kızının<br />

küçük yaştan beri bu tarz projelere merakının<br />

olduğunu belirterek, "Yedi yaşında satranç merakı<br />

başladı. Beraber turnuvalara katıldık. Eskişehir'de<br />

güzel dereceler aldı.<br />

Sonrasında kodlamaya<br />

geçiş yaptık.<br />

Bu yaz tatilinde de bir robotun parçalarını<br />

kendisi birleştirip kodlamasını kendisi yaparak<br />

ortaya bu robotu çıkardı." diye konuştu.<br />

"BABALAR HER ZAMAN<br />

SPONSORDUR"<br />

Mira'nın merakının kendisini de heyecanlandırdığını<br />

anlatan baba Küçük, "Önceleri ucuz<br />

parçalarla işi kurtarıyorduk. Sonra zamanla<br />

maliyetler arttı. Bu sebeple yurt dışından parçaları<br />

almaya başladık. Babalar her zaman<br />

sponsordur. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.<br />

Kızımın gelişimi benim için her şeyden<br />

önemli. Mira bütün oyuncaklarını parçalayan,<br />

sonra tekrar birleştirmeye çalışan bir çocuktu.<br />

Bunu yapmayı da çok severdi. Ben ailelerin çocuklarını<br />

kısıtlamamasını, hayal gücünün<br />

önüne set çekmemesini tavsiye ederim. Şimdi<br />

kızım havayı temizleyecek. Hayali bile güzel."<br />

ifadelerini kullandı.


Kaliteyi Ucuza<br />

Almanın Keyfini<br />

RAPSODİ<br />

İle Yaşayın...<br />

ZARİF ŞIK<br />

ve EKONOMİK<br />

AZİZ<br />

MOBİLYA<br />

Yunusemre Cd. No: 82/B<br />

Odunpazarı / ESKİŞEHİR<br />

Tel : 0.222.233 31 18<br />

11


B.A. 28 yaşında, 15 yıldır uyuşturucu bağımlısı. Madde uğruna ailesi dahil her şeyi feda etmiş.<br />

Hayaan hiçbir beklentisi kalmamış. Gençliği gitmiş en başında. “Beynimi ele geçirdi” dediği<br />

illeen kurtulmak istediğini söyledikten sonra tüm çaresizliği ile yetkililere sesleniyor.<br />

“Yaratık gibiyim!<br />

Ne olur beni<br />

bu illetten<br />

kurtarın!”<br />

Niye mi yazıyorum bu öyküyü?<br />

Başka gençlere de örnek teşkil<br />

etsin diye…<br />

Bir defadan bir şey olmaz diyerek<br />

başlayıp hayatını esir<br />

alan, onları adeta bir köle haline<br />

dönüştüren bu hikâyeden<br />

çok dersler çıkarasınız diye…<br />

İradenin kaybedildiği an kontrolün<br />

nasıl elden giiğinin,<br />

hayatı nasıl mahveiğinin, bir<br />

yaşamın lanet bir maddeye<br />

nasıl kurban edilebileceği görülsün<br />

diye…<br />

Başta aileler olmak üzere çocuklarımız,<br />

gençlerimiz, herkes<br />

ders alsın diye…<br />

Biliyorum.<br />

Uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla<br />

hassasiyetle mücadele<br />

eden birçok kurumumuz<br />

var…<br />

Ellerinden geldiğince birçok<br />

gencimizi hayata kazandırıyor,<br />

ışık oluyorlar.<br />

Birçok kişiden ya da kurumdan<br />

bağımlılıktan kurtulan<br />

ya da kurtulamayan gençlerimizin<br />

hikâyesini de dinliyoruz.<br />

Ancak durumu bizzat yaşayan,<br />

olayın bizzat muhatabı,<br />

ne çektiklerini kendisinden<br />

başka kimsenin anlatamayacağı<br />

kişiler var.<br />

Onlardan birisi B. A.<br />

28 yaşında…<br />

15 senedir uyuşturucu,<br />

madde bağımlısı…<br />

B. A’nın feryadını, yaşadıklarını,<br />

hayatını nasıl mahveiğini,<br />

haykırışlarını, yardım<br />

çığlıklarını ve aramızda geçen<br />

o sohbeti yorum yapmadan<br />

birebir aktarmayı borç bildim.<br />

İşte B. A’ nın çığlıkları…<br />

12


Tanıyalım mı seni?<br />

28 yaşındayım. Babam yıllar önce vefat<br />

ei, annem yaşıyor.<br />

Uyuşturucu ile tanışman nasıl oldu?<br />

Uyuşturucu maddeye esrarla başladım.<br />

Daha doğrusu ilk önce alkol ortamında<br />

başladım. Alkol esrar denilen maddeye bir<br />

şekilde teşvik ei beni. Esrar maddesinden<br />

sonra extacy denilen bir maddeye<br />

geçiş yaptım. Ondan sonra bonzai denilen<br />

illete geçtim. 2009 senesinde falan tanıştım.<br />

Bonzai kadar sıkıntılı bir madde de<br />

görmedim.”<br />

Neler yaptırıyor bonzai sana? Hayatına<br />

ne gibi sıkıntılar kaı<br />

mesela?<br />

Bonzai içince ölü gibi olursun.<br />

Haa bir nevi ölürsün.<br />

Kalbin öyle atar ki<br />

şaşarsın. Sonra inanılmaz<br />

bir sıcak basar… Yukarıdan<br />

aşağı ateş basıyor,<br />

gözlerimden şkıracak<br />

gibi. Bir süre sonra bir<br />

bakmışsın ki her şeye rağmen<br />

bırakamıyorsun. Ölü<br />

gibi olsa da yaşıyorsun.<br />

İçmediğin zaman ne hissediyorsun?<br />

İnanılmaz sinirli oluyorsun.<br />

Öe nöbetleri başlıyor.<br />

Ne gibi bir aile hayatın<br />

vardı?<br />

Benim çok düzgün bir ailem yapım var. Çok<br />

düzgün bir aile bireylerine sahibim.<br />

“MAHVOLDUM!”<br />

Peki, uyuşturucu bağımlılığın bu noktalara<br />

nasıl geldi?<br />

Arkadaş ortamı çok etkiledi. Ailemden<br />

kendim kaçtım. Ailemin söyledikleri bana<br />

ters geldi. 1997 yılında Eskişehir Hava<br />

Hastanesinde ileri zeka ve dikkat eksikliği<br />

hiperaktiv bozukluğu teşhisi konuldu<br />

bana… O zamanlar kullanmam gereken<br />

ilaçları düzenli olarak kullanamadığım için,<br />

ülkemizde o ilaçlar olmadığı için, yeterli<br />

tedavi imkanı bulamadığım için farklı kulvarlarda<br />

kendimi gösterme eğiliminde bulunduğum<br />

için mahvoldum.<br />

Kurtulmak istiyor musun bu illeen?<br />

Kurtulmak istiyorum, kurtulamıyorum.<br />

Girdap gibi düşün bunu… Girdaba girersin<br />

de çıkmak istersin, çıkamazsın ya… Onun<br />

gibi…<br />

Şimdiye kadar nerelerde tedavi gördün?<br />

Eskişehir Devlet Hastanesi “AMATEM”<br />

servisinde tedavi gördüm. Zübeyde Hanım<br />

Ruh Sinir ’de tedaviler gördüm. Yunus<br />

Emre Devlet Hastanesinde tedaviler gördüm.<br />

Bakırköy’de tedaviler gördüm. Bunların<br />

hiçbirinde başarılı olamadım. Kendim,<br />

tedavisiz 6 ay bırakabildim. Bu maddeden<br />

kurtulabilen bir Allah’ın kulunu görmedim.<br />

Bonzaiyi bırakabilen bir Allah’ın kulunu<br />

görmedim. Benim bildiğim en uzun ara verebilen<br />

kişi 4 sene ara verdi.<br />

“BEYNİMİ ELE GEÇİRDİ”<br />

Senin 6 ay sürdü?<br />

Evet. Tedavisiz altı ay dayanabildim. Hiç<br />

içmeyeceğim dedim, altı ay dayandım. Ne<br />

zaman tedaviden çıktım, koşarak tekrar<br />

gidip içtim.<br />

Demin çok farklı bir ifade kullandın. “Bu<br />

illeti bırakmak istiyorum ama beynim<br />

izin vermiyor” dedin…<br />

Beynimi ele geçirdi. Bütün bağımlıların<br />

öyle. Sadece benim değil. Doktorlar da<br />

söylüyor bunu… Beynimizde haz bölgesi<br />

denilen bir bölge varmış. Bu çikolatadan<br />

dahi aldığı hazzı unutmuyormuş. Biz bu<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

uyuşturucudan, bonzai denilen illeen aldığımız<br />

hazzı o kadar önemsemişiz ki hiçbir<br />

şeyde, hiçbir yerde bu hazzın yerine bir<br />

şey geçmiyor. Ne yaparsak yapalım o<br />

hazzı istiyoruz içimiz.<br />

“AİLEMİ TERK ETTİM”<br />

Peki, kalbindeki boşluk seni ona itiyor<br />

olabilir mi?<br />

İçimde sürekli bir boşluk var. Bonzai içtiğim<br />

zaman kalbimdeki boşluk doluyor.<br />

Ne gibi bir boşluk bu?<br />

Sevgi eksikliği de değil bu. Sevgi eksikliği<br />

olsa annemin sevgisi var. Ağabeylerimin<br />

sevgisi var. Onları terk edip gitmezdim. 3<br />

buçuk yıllık nişanlımı terk edip gitmezdim.<br />

Onlar bu duruma nasıl bakıyor?<br />

Onlar dediler ki sen bizi de bu illete teslim<br />

ein. Kendin teslim oldun, bizi de teslim<br />

ein dediler. Kimsenin yapabileceği bir<br />

şey kalmadı artık. Ben bu madde uğruna<br />

herkesi, her şeyi bıraktım geldim.<br />

Ailenle görüşüyor musun?<br />

Annemle telefonla görüşüyorum.<br />

Peki, annenle vakit geçiriyor musun?<br />

Hayır. Annemin yanından kaçtım da geldim.<br />

“BU MADDE UĞRUNA HER ŞEYİMİ<br />

FEDA ETMİŞ BİRİYİM”<br />

Ailen nerede?<br />

İstanbul’da yaşıyorlar. Sırf bu maddeden,<br />

uyuşturucudan, işlediğim suçlardan dolayı<br />

ailem benim İstanbul’a göç ei. Annem sülalesini,<br />

ailesini bırakıp gii. Yedi sülalem<br />

burada. Bir tek annem ve ağabeyim gii.<br />

Bu madde uğruna her şeyimi feda etmiş<br />

biriyim.<br />

Ama bırakmak da istiyorsun değil mi?<br />

İstiyorum. Çok istiyorum.<br />

Yetkililere bir çağrın var mı?<br />

Lütfen sesimi duysunlar, yardım etsinler<br />

bana… Kurtulmak istiyorum.<br />

“YARATIK GİBİYİM”<br />

Nasıl bir çocukluğun hayatın vardı?<br />

Mutlu muydun?<br />

Mutluydum. Çok huzurlu bir aile hayatım<br />

vardı benim. O aileden nasıl böyle biri çıktığına<br />

şaşırıyorlar. Nasıl söyleyeyim?<br />

Yaratık oldum ya…<br />

Yaratık gibiyim artık.<br />

Toplumun sana o gözle baktığını<br />

mı düşünüyorsun?<br />

Evet…<br />

Hayaan bir beklentin var<br />

mı?<br />

“HAYATTAN BEKLENTİM<br />

KALMADI, HER ŞEYİMİ<br />

TÜKETTİM”<br />

Kalmadı. Hiçbir beklentim<br />

kalmadı. Tek beklentim bonzai<br />

bulup içmek. Hayaa<br />

hani bir insanın ülküsü olur<br />

ya her şeyi bıraktım ben. Her<br />

şeyimi bıraktım, uyuşturucu<br />

içtim. Bundan sonra hayatımın<br />

tek beklentisi o oldu. Yaşama<br />

amacım o oldu sanki. Onu bulup<br />

içiyorum. Başka her şeyimi tükeim ben…<br />

İsteyerek de içmiyorum. İstemiyorum, ağlaya<br />

ağlaya içiyorum ama yine gidiyorum.<br />

Bırakman için sana yol gösteren birileri<br />

yok mu çevrende? Yardımcı olmaya çalışan?<br />

Çok fazla var. Defalarca tedavi görmeme<br />

rağmen gelelim diyor ailem, yine yardımcı<br />

olalım diyorlar. Sil baştan başlayalım diyorlar.<br />

Ama artık benim kabullenecek<br />

gücüm kalmadı. Mücadele edecek gücüm<br />

yok. Sil baştan aynı şeyleri yaşaya yaşaya<br />

yoruldum, bıktım artık. Ben kabullendim<br />

artık. Bunu fark eim. İstemiyorum bu illetle<br />

yaşamak, bırakmak istiyorum ama<br />

kabullendim. Çünkü olmuyor. Her seferinde<br />

en başa dönüyorum. Başa dönmek<br />

istemiyorum anlıyor musunuz? Beni gerçekten<br />

topluma kazandırın istiyorum. Tamamen<br />

bırakayım istiyorum. En başa<br />

dönmeye korkuyorum.<br />

Kesin çözüm mü istiyorsun?<br />

Desinler ki kesin tedavisi çıktı. Çözümü de<br />

bu… Koşarak giderim. Gene koşarım ben<br />

ya… Yeter ki bulun…<br />

Gençlere söylemek istediğin bir şey var<br />

mı?<br />

Arkadaş ortamınızı iyi seçin. Ben yandım,<br />

siz yanmayın. Hayatınızı karartmayın. Ailenizin<br />

sözünden çıkmayın.<br />

Çok teşekkürler…<br />

Asıl ben size teşekkür ederim.<br />

13


Ali İsmet<br />

Öztürk<br />

Ali İsmet Öztürk Türkiye’de ilk profesyonel<br />

akrobasi pilotu. Kızı Semin Öztürk Şener<br />

ise Türkiye’nin tek sivil akrobasi pilotu. Baba-Kız<br />

pilotlar gösteri uçuşlarında adeta gökyüzünü fethedip,<br />

insanlara muhteşem anlar yaşatıyorlar<br />

Semin<br />

Öztürk<br />

Türkiye’de ilk profesyonel akrobasi<br />

pilotu Ali İsmet Öztürk, "Mor Menekşe"<br />

adlı uçağıyla, Türkiye'nin<br />

tek sivil kadın akrobasi pilotu kızı Semin<br />

Öztürk Şener ise kırmızı renkli "Pitts S2-<br />

B" uçağıyla birlikte gösteri uçuşu yaptı.<br />

Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde kurulu<br />

Sivrihisar Uluslararası Sportif Havacılık<br />

Merkezi'nden havalandıkları uçaklarıyla<br />

bir gösteri sunan baba-kız, gökyüzünde<br />

buluşmanın mutluluğunu yaşadı.<br />

“BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ”<br />

Ali İsmet Öztürk, "Boynuz kulağı geçer"<br />

sözünü anımsatarak, pilotlukta da aynı<br />

sözün geçerli olduğunun altını çizdi.<br />

Kızı Semin'in uzun süredir büyük bir gayretle<br />

akrobasi pilotluğu için çalıştığını anlatan<br />

Öztürk, şöyle konuştu:<br />

"Semin'in beni geçeceğinden kimsenin<br />

şüphesi yok. Kızımın ilerlemesini görmek<br />

benim için mutluluk verici. Hem hocalık<br />

hem de babalık yapmak kolay değil. Biz<br />

zoru aşabildik. Bunu aşmamızda Semin'in<br />

büyük yardımı oldu. O uçuşlarda bana babasıymışım<br />

gibi değil, hocasıymışım gibi<br />

yaklaştı. Eskiden aynı uçağın içinde birlikte<br />

uçardık. Semin yalnız uçmaya başlayınca<br />

ben kendi uçağıma transfer oldum.<br />

Gökyüzünde yan yana olabilmek çok güzel<br />

bir duygu. Birlikte uçtuğumuzda Semin<br />

lider pozisyonda ben de onun kolunda iki<br />

numara olarak hareket ediyorum. Kızımın<br />

kolunda olmak çok büyük bir keyif veriyor.<br />

Havada çok duygusal bir ortam oluyor.”<br />

"SEMİN, GÖKYÜZÜNDE TÜRK<br />

KADININI VE TÜRKİYE'Yİ<br />

TEMSİL EDİYOR"<br />

Öztürk, Semin'in solo gösterilerinde de<br />

yerde sunuculuğu kendisinin yaptığını,<br />

bundan da ayrıca mutluluk duyduğunu<br />

söyledi.<br />

Kızı Semin'in yurt içi ve yurt dışında aldığı<br />

başarılardan önce bir Türk vatandaşı, daha<br />

sonra da bir baba olarak gurur duyduğunu<br />

dile getiren Öztürk, kızının yurt dışında<br />

hem Türk kadınını hem de Türkiye'yi temsil<br />

ettiğini vurguladı.<br />

Öztürk, kızı ve kendisinin Sivrihisar Uluslararası<br />

Sportif Havacılık Merkezi'nde bu<br />

yıl 15-16 <strong>Eylül</strong>’de gerçekleştirilen hava gösterilerinde<br />

yer aldıklarına değinerek, "Sivrihisar<br />

Hava Gösterileri'ne 7 ülkeden<br />

havacılar katıldı. Yaklaşık 50 hava aracı yer<br />

aldı. Şanlı Türk Hava Kuvvetlerinin akrobasi<br />

timi SOLOTÜRK de Sivrihisar'daki<br />

havacılık gösterilerinde yer aldı." diye konuştu.<br />

"BABA-KIZ GÖKYÜZÜNDE OLMAK<br />

BAMBAŞKA BİR DUYGU"<br />

Türkiye'nin tek sivil kadın akrobasi pilotu<br />

Semin Öztürk Şener de babasıyla ebeveyn<br />

ilişkisi dışında öğretmen-öğrenci ilişkisini<br />

çok güzel kurduklarının altını çizdi.<br />

Babasının aynı zamanda öğretmeni olduğunu<br />

kaydeden Şener, "Birlikte uçmaya<br />

alışığız. Babamla aynı anda gökyüzünde<br />

olmak çok heyecan verici. Baba-kız gökyüzünde<br />

olmak bambaşka bir duygu. Uçuş sırasında<br />

sağıma bakıp, babamın<br />

idaresindeki 'Mor Menekşe'yi gördüğümde<br />

mutluluk duyuyorum." ifadelerini kullandı.<br />

Şener, aile bireylerinin kendisini desteklemesinin<br />

ve başarılarından gurur duymasının<br />

kendisini mutlu ettiğini söyledi.<br />

Romanya’da 14-15 Temmuz'da düzenlenen<br />

Aeromania Havacılık Festivali'ne katıldığını<br />

aktaran Şener, "Romanya'daki havacılık<br />

gösterilerine katılan en küçük yaştaki ve<br />

tek kadın akrobasi pilotu bendim. Orada<br />

büyük tecrübeler edindim. Bu yıl da Sivrihisar<br />

Hava Gösterilerinin üçüncüsü organize<br />

edildi. Gösterilerde yer aldığım için<br />

mutluyum. Havacılıkla iç içe, rengârenk<br />

uçakların, helikopterlerin, paraşütlerin<br />

gökleri süslediği güzel bir gün oldu."<br />

14


15


İspanyol, İtalyan, Filistin ve Cezayirli 4 kadına “KADINA DAİR” sorular sorduk<br />

4<br />

Ülke,<br />

Kadın ve<br />

Farklı hayat<br />

Aldığımız cevaplar<br />

Avrupa<br />

ülkelerinde<br />

yaşayan kadınların<br />

özgürlük<br />

anlamında<br />

daha şanslı,<br />

Ortadoğulu<br />

kadınların ise<br />

daha şanssız<br />

ve baskı altında<br />

olduklarını<br />

ortaya<br />

koyuyor<br />

16<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

Ve uzar gider bu saydıklarım…<br />

Ve kadın her yerde aynı kadın olmasına<br />

rağmen uğradığı muamele, gördüğü<br />

değer farklıdır.<br />

Doğusu, batısı, Avrupası, Orta doğusu…<br />

Avrupa kadını özgür bir şekilde istediği<br />

kıyafetle, istediği şekilde yalın<br />

ayak dolanırken ülkesinde, Ortadoğu’da<br />

ise bisiklete bile binemiyor kadınlarımız…<br />

Onca işkence, şiddet görmesine rağmen<br />

“Ben gidiyorum” diyemiyor.<br />

Dese bile bir bakıyorlar ki kötü bir sıfatla<br />

birleşiyor adları: “Kötü kadın!”<br />

Neden mi söylüyorum bunları?<br />

Kısa bir araştırma yapıyorum.<br />

Kadın…<br />

Ne güzeldir.<br />

Yüzü tıpkı cenneti andırır.<br />

Eşsiz, benzersiz…<br />

Her birinin yüz hatlarındaki çizgiler<br />

farklıdır.<br />

Tıpkı etkileri gibi şekilleri de öyle…<br />

Acı verenler daha derin de sanki…<br />

Renkleri daha silik…<br />

Kadın…<br />

Gözleri buğulu bakar.<br />

Bazen hüznü anlatır gibi sessiz<br />

bazen sevinçten yerinden çıkacakmışçasına<br />

parlak…<br />

Bazen ıslaktır.<br />

Kenarlarında duran damlaların susuşundan<br />

belli…<br />

Bir şeyleri anlatmak ister gibi…<br />

Kadın…<br />

Dudakları ne de güzel…<br />

Ne de yakışır doğanın her bir<br />

tonu…<br />

Renkler onun için yaratılmış sanki…<br />

Suskundur ama…<br />

Bir şeyleri saklamak istercesine kapalı…<br />

Usul usul kıpırdanışından anlaşılır.<br />

Bir şey söylemek ister, yutkunur…<br />

Adı ‘Sır’ olur.<br />

Kadın…<br />

Kulakları bir şeylerin şahidi…<br />

Çok şey duyar da bilmek istemez<br />

gibi…<br />

Gizlemektense bilmemek en iyisidir<br />

der.<br />

Kim bilir haklıdır belki…<br />

Yaşadığı tecrübelerden edinmiştir<br />

belki…<br />

Kadın…<br />

Hüznü saçların da toplanır.<br />

Her bir saç teli birçok derdi yüklenir<br />

gibi…<br />

İncecik bedenine...<br />

Kadın…<br />

Elleri yorgun…<br />

Hizmet etmekten, çalışmaktan<br />

nasır tutmuş parmaklar…<br />

Şikayet etmez yine de…<br />

Yaradılış işte…<br />

Her şeye rağmen zarif, estetik…<br />

Kadın…<br />

Bedendir…<br />

Birçok yükü sırtında omuzlanırken<br />

tökezlemez bile…<br />

Çünkü tökezlese düşer, düşse kaldıranı<br />

olmaz bilir.<br />

Kadın…<br />

Bazen namusun adı olur bazen dayağın<br />

nedeni…<br />

Vururlar hoyratça, öldüresiye…<br />

Nedenini sorsanız, yanıtları yoktur.<br />

Anlam veremezken bunca kine bir<br />

bakarsın aynı kadının bedeni bir<br />

başka erkeğin çapkınlık nedeni olur.


“DÜNYA KADINLARI ESKİŞEHİR’DE”<br />

Odunpazarı Kent Konseyi’nin düzenlediği<br />

bir etkinlikle “Dünya Kadınları” Eskişehir’de<br />

buluşuyor.<br />

Gerçekten çok anlamlı bir organizasyon…<br />

Böyle anlamlı etkinliğe imza atan Odunpazarı<br />

Kent Konseyi Başkanı İsmail<br />

Kumru ve Genel Sekreter Nilüfer Kurumehmetoğlu’na<br />

ayrı ayrı teşekkür ediyorum.<br />

Onların vasıtasıyla 4 dünya kadınına da<br />

aynı soruları iletme şansı yakalıyorum.<br />

Ve birbirinden bağımsız yanıtlar alıyorum.<br />

Avrupa ve Ortadoğu kadını arasındaki<br />

farkı kendi gözlerimle görüyorum, şahit<br />

oluyorum.<br />

Ve yaptığım bu kısa araştırma çok<br />

büyük bir gerçeği gözler önüne seriyor.<br />

4 ülke kadınıyla çevirmen eşliğinde yaptığım<br />

sohbeti size aynen aktarıyorum.<br />

Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!<br />

İspanya<br />

Gloria Miguell Morell<br />

Eskişehir’e daha önce geldiniz mi?<br />

Yok gelmedim.<br />

Nasıl buldunuz peki şehrimizi?<br />

Gerçekten bir öğrenci şehri. Güzel bir şehir ama buranın<br />

bütün Türkiye’yi yansıttığını düşünmüyorum. Çünkü burada<br />

çok fazla genç var. Buradaki popülasyon Türkiye’yi yansıtmıyor<br />

bence ama güzel bir şehir.<br />

Gloria<br />

Miguell<br />

Morell<br />

Evli misiniz?<br />

Hayır.<br />

Ülkenizde erkekler ev işlerine yardım<br />

ediyor mu?<br />

Gençler yardım ediyor. Tabi biz her şeyi<br />

paylaşıyoruz ama yaşlı bir jenerasyonla<br />

birlikteysen onlar daha<br />

farklı. Basit işleri yapıyor erkekler.<br />

Türkiye’deki gibi aslında…<br />

Ama bizim<br />

ülkemizde erkekler<br />

alışveriş yapmak<br />

olsun, evde ütü yapmak<br />

gibi işleri yapıyorlar.<br />

Ülkenizde kadınlar rahat boşanabiliyor<br />

mu?<br />

Şu an da insanlar rahatça evlenip<br />

boşanabiliyor. İnsanlar nasıl yaşamak<br />

istiyorsa öyle yapıyor. Rahatlar.<br />

Baskı yok.<br />

Kadınlar rahat giyinebiliyor mu?<br />

Kesinlikle istediğimizi giyiyoruz. Erkekler<br />

karışmıyor. Ne düşünüyorsak<br />

onu yaşayabiliyoruz. Genç- yaşlı jenerasyon<br />

farkı tabi ki var. Yaşlılar da kabullenmek<br />

biraz daha farklı olabilir<br />

ama bizim için normal açık giyinmek.<br />

Özgür düşünebilirler, giyinebilirler.<br />

Eskişehir’de yaşamak ister miydiniz?<br />

Hayır. Latin Amerika ve Asya’da yaşayabilirim<br />

ama bu bölgede yaşamak istemiyorum.<br />

Avrupa’da bile yaşamayı çok<br />

düşünmüyorum. Çünkü burada belli bir<br />

düşünce kalıbı var. Ben bu kalıbın dışına<br />

çıkmak istemiyorum. Farklı kültürlere<br />

saygılı ülkelerde yaşamak istiyorum.<br />

Cezayir<br />

Hanane Yahiçaui<br />

Eskişehir’e daha önce geldiniz mi?<br />

Hayır.<br />

Peki, nasıl buldunuz?<br />

Ben gerçekten çok sevdim burayı. Çünkü modern bir şehir.<br />

Gerçek anlamda bir modernlik değil ama yine de modern.<br />

Burada çok fazla başka şehirlerden, başka yerlerden gelen<br />

farklı insanlar var ama birbirlerine saygı duyuyorlar. Birbirlerini<br />

rahatsız etmiyorlar. Bu yüzden sevdim.<br />

Ülkenizde sosyal yaşam nasıl? Kadınlar özgür mü?<br />

Kadınlar sosyal hayatta çok özgür değiller. Örneğin<br />

dışarı da bisiklete binemiyoruz. Çünkü<br />

toplumun bir baskısı var.<br />

Hanane<br />

Yahiçaui<br />

Boşanmalar nasıl?<br />

Rahat boşanma olmuyor. Boşandıkları<br />

zaman kötü kadın oluyorlar. Toplumun yine<br />

böyle bir baskısı var. Toplum içinde özgür<br />

değiliz.<br />

Ülkenizde ev işlerini kadınlar<br />

mı yapıyor?<br />

Kişiden kişiye değişiyor. Bunun<br />

için belli bir toplumsal baskı<br />

yok. Ancak bazı kadınlar eşleri<br />

tarafından işi bırakacaksın gibi<br />

bir baskıyla karşılaşabiliyorlar.<br />

Bunun dışında da bazı kadınlar<br />

kendi istekleriyle bırakıyor. Bazı kadınlar<br />

da hem işe gidip hem çocuk<br />

bakabiliyor.<br />

Erkekler yardım ediyor mu?<br />

Hayır. Birçok erkek sadece bunun<br />

için bile evleniyor diyebiliriz.<br />

Kadına şiddet çok mu?<br />

Çok fazla değil. Bazen oluyor, bazı<br />

olaylar duyuyoruz ama çok fazla değil.<br />

Eskişehir’de yaşamak ister misiniz?<br />

Gelecek de evet yaşamayı düşünebilirim.<br />

Buraya geldiğimde yaşadığım kültürel<br />

şoklardan biriydi. Kadınlar burada<br />

sigara içebiliyor. Bizim orada kadınların<br />

sigara içmesi toplumsal bir yasak. Toplumsal<br />

olarak içtiğin zaman sıkıntı doğurabiliyor.<br />

Bu sadece bir örnek. Tabi gelmek<br />

isterdim buraya. Güzel bir izlenim edindim<br />

bu ülkede.<br />

17


İtalya Diana Anselmo<br />

Eskişehir’e daha önce geldiniz m?<br />

Gelmedim. İlk kez geliyorum.<br />

Nasıl buldunuz?<br />

Geldiğim zaman şoke uğradım. Bu gelişmiş bir ülke mi dedim.<br />

Burası mı büyük dedim. İtalya’da etrafınıza baktığınız zaman<br />

sanatsal, daha çok eski tarihi yapılar vardır. Bu tarz yerler genellikle<br />

daha küçük yerlerde yapılır. O yüzden burası büyük<br />

bir şehir mi diye düşündüm. Kültürel bir şok yaşadım.<br />

Ülkenizde sosyal yaşam nasıl? Kadınlar özgür mü?<br />

Evet. Özgürler, arabaya binebilirler, bisiklete binebilirler. Gece<br />

tek başlarına dışarı çıkabilirler. Bizim tek başımıza büyük bir<br />

sorunumuz yok. Bizim dikkat etmemiz gereken iki şey var.<br />

Taciz ve tecavüz.<br />

FilistinYara Agheish<br />

Eskişehir’e geldiniz mi? Hayır.<br />

Beğendiniz mi?<br />

Gerçekten çok sevdim. Burada çok kültürel çeşitlilik var,<br />

rahat bir şehir.<br />

Sizin ülkenizde sosyal yaşam nasıl?<br />

Filistin- Gazze bölgesinin dışında kalan yerlerde daha<br />

rahat. Oradaki sosyal yaşam daha rahat.<br />

Erkekler de eşit haklara sahibiz. Üçte iki<br />

gibi ama yine de var. Gazze de ise erkeklerin<br />

on katı kadar daha fazla çalışmanız<br />

gerekiyor. Onlarla aynı<br />

haklara erişebilmek için. Gazze de<br />

durum daha farklı.<br />

Diana<br />

Anselmo<br />

Avrupa ülkesinde de bu tarz kötü olaylara<br />

rastlanıyor yani?<br />

Bizim ülkemizde şu var. Erkeklere kötü şeyler<br />

yapma, kötü sözler söyleme demek yerine kızlara<br />

dikkat et, alkol aldığında kontrolünü<br />

kaybetme gibi uyarılar da<br />

bulunuyorlar. Kadını uyarma gibi<br />

toplumsal bir durum var. Bu rahatsız<br />

edici ama bunun dışında kadınlar<br />

özgür. Taciz tecavüz de herkese<br />

olacak diye bir şey yok ama kadınların<br />

içinde öyle bir hissiyat var.<br />

Erkekler ev işlerine yardım ediyor<br />

mu?<br />

Yaş farkı- jenerasyon farkı var. Eskiden<br />

erkek çocukları kendi şehirlerinde<br />

okula giderdi. Bu yüzden<br />

evde anneleri ve kız kardeşleri<br />

işleri yapardı. Geldiklerinde kimse<br />

onlara şu işi yap demezdi. Şimdi<br />

başka şehirlere gittikleri için, tek başına<br />

yaşadıkları için işleri kendileri yapmak<br />

zorunda. Evlendikleri ya da<br />

beraber yaşadıkları zaman da ben bunu<br />

yapmalıyım diye düşünenler oluyor<br />

ama benim için bu yok diyenler de var.<br />

Genelde kadınlar yapıyor diyebiliriz.<br />

Boşanmalar nasıl?<br />

Çok- çok.<br />

Eskişehir’de yaşamak ister miydin?<br />

Hayır.<br />

Erkekler ev işi yapıyor mu?<br />

Kesinlikle erkekler kadınların evde<br />

oturmalarını daha çok istiyor.<br />

Büyük bir çoğunluk bunu istiyor.<br />

Eğer çalışıyorlarsa çocuk sahibi<br />

olduklarında anaokulu, ilkokula<br />

gidene kadar çocuklara bakmak<br />

zorunda kalıyorlar. İşlerini<br />

bırakmak zorunda kalıyorlar.<br />

Ondan sonrasında part time<br />

işler de çalışmalarını istiyor.<br />

Diğer türlü kadınlar çok<br />

destek görmüyor.<br />

Kadına şiddet var mı?<br />

Evlilik içi şiddet çok var.<br />

Boşanmalar da ise<br />

acaba bir sorun mu var<br />

diye düşünüyorlar. Onun<br />

için de evlerinde şiddet durumundan<br />

dolayı boşanan<br />

kadınlar var. Şiddet çok<br />

fazla.<br />

Eskişehir’de yaşamak<br />

ister miydiniz?<br />

Burada yaşamak isterim diyemem.<br />

Çünkü ben her yerde<br />

yaşamak istiyorum. Pek çok<br />

ülkeyi gezmek, pek çok kültürle<br />

karşılaşmak istiyorum.<br />

Onları öğrenmek istiyorum. Burada<br />

da yaşarım her yerde de…<br />

Yara<br />

Agheish<br />

18


19


Halkla İlişkiler Sorumlusu Elif Karakurt ile Vakıf üzerine konuştuk<br />

Çocukların yüzü<br />

LÖSEV ile gülüyor<br />

1998 Yılından bu yana her geçen gün<br />

büyüyen ve toplumun güvenini kazanan<br />

LÖSEV yüzlerce çocuğu sağlığına<br />

kavuşturup, binlercesine ise aileleriyle<br />

birlikte umut oluyor.<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

Lösemili çocukları, tedavi amacıyla SSK<br />

Ankara Çocuk Hastanesi’ne yatırıyorlar.<br />

Tedavinin ilk günleri henüz…<br />

Hastane yönetiminden çocukların odaları<br />

için küçük bir televizyon talep ediyorlar.<br />

Aldıkları yanıt olumsuz oluyor...<br />

Onlar ise pes etmiyor.<br />

Küçük bir istek gibi durmasına rağmen<br />

minik yavrularımız için çok önemli…<br />

O hastanede çalışan doktorlar, hemşireler<br />

ve personel aralarında para toplayarak<br />

alıyorlar o küçük televizyonu…<br />

İlk zamanlar bir çocuğun yol parasını ya<br />

da okul ihtiyacını karşılamak bile onlar<br />

için büyük sorunken günler geçtikte büyüyor,<br />

güçleniyor, projeler geliştiriyorlar.<br />

Hatta hedeflerini büyütüyorlar.<br />

Çocuklarımızın her türlü ihtiyaçlarını karşılamak<br />

için dürüstçe ve el ele çalışıyorlar.<br />

Ve bir bakıyorlar ki…<br />

Koskocaman vakıf olmuşlar.<br />

İşte böyle kuruluyor Lösemili Çocuklar<br />

Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV)…<br />

1998 yılından bu yana da dimdik ayaktalar…<br />

Ön bir bilgi sahibi olduktan sonra yola koyuluyorum.<br />

Hava puslu, her an yağmur yağdı yağacak…<br />

Hani derler ya yağmur<br />

sıcağı var diye<br />

aynen öyle…<br />

Zile basıyorum,<br />

merakla bekliyorum<br />

kapının açılmasını…<br />

Vakıftan içeriye<br />

girdiğim<br />

andan itibaren<br />

tüylerim diken<br />

diken…<br />

Nedensiz…<br />

20<br />

Merdivenlerden<br />

çıkarken şöyle<br />

bir etrafıma bakıyorum.<br />

Düşünceler<br />

hızla beynimin<br />

içerisinde dolaşıyor.<br />

Birçok yavrumuz,<br />

ailemiz, bireyimiz eminim ki birer<br />

birer çıktığı o merdivenlerden üçer, beşer<br />

atlayarak indi.<br />

Bundan eminim…<br />

Bir sorsanız nelere şahit olmuştur o basamaklar?<br />

Elif Hanım, yüzünde içten gelen gülümsemesi<br />

ve mütevaziliği ile karşılıyor.<br />

Elini uzatıyor ve kendini tanıtıyor: “Elif<br />

Ka-<br />

rakurt. LÖSEV Eskişehir<br />

Halkla İlişkiler sorumlusuyum.<br />

Yaklaşık 2 yıldır<br />

LÖSEV’de görev<br />

alıyorum. Bir buçuk<br />

yıl kadar Ankara<br />

Vakıf merkezde<br />

yine halkla ilişkiler<br />

biriminde<br />

görev<br />

aldım. Son dönemde de Eskişehir’deyim.”<br />

Salona buyur ederken bizi bende etrafa<br />

göz gezdiriyorum.<br />

Çok şirin bir yer…<br />

Oyuncuklar, el yapımı bebekler, çantalar<br />

bütün odayı süslüyor.<br />

Vakfın her bir köşesi ince ince düşünülmüş.<br />

Elif Hanım’a yeniden dönüyorum.<br />

“LÖSEV’İN BİR OKULU, KÖYÜ VAR!”<br />

LÖSEV’le tanışmasının nasıl olduğunu<br />

merak ediyorum.<br />

Gülümseyerek anlatıyor: “Tamamen tesadüf<br />

oldu. İnternetten görerek başvurdum.<br />

İşe başladım. Tabi içine girince çok farklı<br />

şeylerle karşılaşıyorsunuz. Tahmin ettiğinizden<br />

çok daha fazla şeyler başardığını<br />

görüyorsunuz. Örneğin bir okulu var,<br />

köyü var. Bunları işin içine girdikten<br />

sonra öğrendim. Daha detaylı neler yapıyorlar<br />

bunları öğrendim. Yetişkin hastalara<br />

hizmet veriyorlar. İçine girdikçe<br />

birçok şey gördüm aslında…”<br />

“ESKİŞEHİR’DE 300’Ü GEÇKİN<br />

HASTAMIZ VAR”<br />

LÖSEV’e kayıtlı üye sayısını soruyorum<br />

ardından…<br />

Kısa bir düşünüyor: “Vakfımıza kayıtlı şu<br />

an da 30 bin hasta var. Eskişehir’de de<br />

300’ü geçkin hastamız var. Bunlar da yetişkin<br />

ve çocuk olmak üzere toplam sayılar.”


Öyle samimi bir ortam ki kim bilir ne güzel<br />

anılara şahit olmuştur burası diye düşünürken,<br />

bir an da ağzımdan şu sözcükler<br />

çıkıyor:<br />

“Üyeleriniz için ne gibi etkinlikler<br />

yapıyorsunuz?”<br />

“TÜM İHTİYAÇLARINI Gİ-<br />

DERMEYE ÇALIŞIYORUZ”<br />

Yüzünde yine aynı tebessüm<br />

beliriyor Elif Hanım’ın:<br />

“Onlar için birçok<br />

etkinlik yapıyoruz aslında…<br />

Yakın dönem de<br />

etütlerimiz var. Çocuklarımız<br />

için yeni dönemde<br />

etütler<br />

gerçekleştiriyoruz.<br />

Dersler de onlara<br />

katkı sağlamaları<br />

için. Tabak boyama<br />

etkinliğine götürüyoruz,<br />

at binmeye<br />

götürüyoruz, Luna<br />

parklara götürüyoruz. Ramazan<br />

ayında iftarlarımız<br />

oluyor. Kurban Bayramlarında,<br />

Ramazan bayramlarında yine evlerine<br />

ziyaretler düzenliyoruz. Hastane<br />

ziyaretleri düzenliyoruz. Onların oyuncak,<br />

kıyafet ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ev ziyaretleri<br />

düzenliyoruz. Evde tespit ediyoruz.<br />

Hangi ihtiyaçları var onları yerine<br />

getiriyoruz. Buna uygun ihtiyaçlarını götürmeye<br />

çalışıyoruz.”<br />

Alkışlamak geliyor içimden…<br />

Ellerim hiç susmaksızın sürekli alkışlamak<br />

istiyorum.<br />

Devam ediyorum: “Peki, gönüllü mü çalışıyorsunuz?<br />

Sistem nasıl işliyor?”<br />

“YÜZDE 51 GÖNÜLLÜYÜZ”<br />

Şöyle yanıt veriyor: “Tabi ki gönüllülük<br />

esas bu işi yaparken ama biz personel<br />

olarak çalışıyoruz. Ama her zaman diyoruz<br />

ki yüzde 51 gönüllüyüz.”<br />

Gülümsüyorum.<br />

Yazımın başında da söyledim ya birçok<br />

hayat hikâyesine, mucizeye şahit olmuştur<br />

o basamaklar diye… Sorumu bu kez<br />

Elif Hanım’a yöneltiyorum: “Şahit olduğunuz<br />

ilginç bir yaşam hikâyesi var<br />

mı?”<br />

“HASTALIĞI ATLATAN İNSANLAR<br />

LÖSEV’DE BİZİMLE ÇALIŞIYOR”<br />

Geçmişe gidercesine düşünüyor: “Birçok<br />

şeyle karşılaşıyoruz burada. Daha önce<br />

hasta olmuş ardından hastalığı atlatmış,<br />

kocaman insanlar olmuş, burada çalışan<br />

insanlar var. Bunlar beni çok etkiliyor.<br />

Vakıf merkezde bunlar bizim çalışma arkadaşlarımız<br />

artık. Onların bir 15 yıl önceki<br />

fotoğraflarını görüyoruz. Küçücük<br />

çocuklar, 23 Nisan etkinliğine katılmışlar<br />

ama hepsi artık bizim iş arkadaşımız<br />

olmuş. Burada çocuklarımız için, kendi<br />

kardeşleri için çalışıyorlar.”<br />

“Peki, hastalarımızın aileler mi sizleri<br />

buluyor siz mi onları?” diye kaldığım yerden<br />

devam ediyorum.<br />

Şöyle anlatıyor Elif Hanım: “İki türlü de<br />

oluyor aslında. Yaptığımız hasta ziyaretlerinde<br />

hasta kaydı alıyoruz. Onlara nasıl<br />

yardımlar götürebileceğimizi anlatıyoruz<br />

ve formlar bırakıyoruz. Böylece vakfımıza<br />

kayıt olmuş oluyorlar. Muhtarlarımızla görüşüyoruz.<br />

Muhtarlıklardan hasta yönlendirmeleri<br />

istiyoruz. Çünkü muhtarlar o<br />

mahalledeki, köydeki hastalara gerçekten<br />

hakimler. Bize yönlendirmelerini istiyoruz.<br />

Aile ve Sosyal Politikalar ile de yine<br />

işbirliği içindeyiz. Onlardan hasta yönlendirmelerini<br />

istiyoruz. Bizi arayarak başvuran<br />

aileler de var. İnternetten duyan,<br />

reklamlardan duyan, çevresinden duyup<br />

arayan ailelerimiz de var. Hepsinin kaydını<br />

almaya çalışıyoruz.”<br />

‘Her şey o kadar kurumsal bir şekilde<br />

işliyor ki vakfa güvenmemek elde değil’<br />

diye aklımdan geçiyor.<br />

Huzurlu ortama yine bir göz attıktan<br />

sonra oluşan sessizliği bozuyorum: “Gerçekleştirdiğiniz<br />

etkinliklerin çocuklar<br />

üzerindeki etkileri neler?”<br />

“LÖSEMİ TEDAVİSİ 3 YIL<br />

SÜRÜYOR”<br />

İç çekerek başlıyor konuşmasına<br />

ancak umutla bitiriyor sözlerini<br />

Elif Hanım: “Tedavi süreci<br />

çok uzun. 3 yıl kadar sürüyor<br />

lösemi tedavisi. Okuldan<br />

ayrı kalmak<br />

durumunda kalıyorlar,<br />

arkadaşlarından ayrı<br />

kalmak durumunda kalıyorlar.<br />

Hatta babalarıyla<br />

bile<br />

görüşemiyorlar. Sadece<br />

anneleriyle görüşmeleri<br />

gerekiyor ki enfeksiyon<br />

riski çok fazla. Bu süreçte<br />

bir, iki yıl okuldan geri kalıyorlar.<br />

Okula gittikleri<br />

zaman maske takmak durumunda kalıyorlar,<br />

dışlanıyorlar. Belli bir süre gitmediği<br />

için çocuk zaten okuldan kopmuş oluyor.<br />

Bu nedenle psikolojik açıdan zor bir süreç<br />

geçiriyorlar. Biz psikologlarla, doktorlarla<br />

burada yaptığımız etkinliklerle onlara<br />

destek oluyoruz. Yine burada kendi kaderlerini<br />

paylaştıkları arkadaşlarıyla birlikte<br />

birçok etkinliğe gelerek kendilerini<br />

daha iyi hissediyorlar.”<br />

Diyorum ya o anlatıyor ama ben sürekli<br />

alkışlamak istiyorum.<br />

Eskişehir’de gönüllü kitlesinin durumunu<br />

ve yapılan bağışların da yeterli<br />

olup olmadığını sormadan edemiyorum.<br />

Umutla şunları söylüyor: “Eskişehir’de<br />

LÖSEV’e destek olan çok güzel bir gönüllü<br />

kitlesi var. Biz bunu çoğaltmak istiyoruz<br />

aslında… LÖSEV’in bu yıl 20’inci yılı.<br />

20’inci yıl kapsamında 5 milyon gönüllüye<br />

ulaşmayı hedefliyoruz. Şu an 3<br />

21


uçuk milyonu geçtik. Eskişehir’de<br />

de bize gönüllü olmak isteyen,<br />

destek olmak isteyen<br />

birçok kişi olduğuna inanıyorum.<br />

Bize ulaşmalarını istiyorum.<br />

Bu güzel aileye katılsınlar<br />

diyorum. Eskişehir halkı aslında<br />

çok duyarlı bir halk. Her anlamda<br />

çok destek oluyorlar.<br />

Belediyeleri ile kurumlarıyla,<br />

birebir kişilerle çok fazla destek<br />

oluyorlar ama çok fazla kayıtlı<br />

ailemiz var. Hiçbir zaman<br />

yeterli olmuyor. Daha çok kişiye<br />

ulaşmak adına daha çok<br />

bağış, daha çok gönüllü gerekiyor.”<br />

Çok fazla zamanını almak istemiyorum<br />

Elif Hanım’ın…<br />

Kapı kapı gezerek, LÖSEV’in<br />

adını kullanarak dergi satan o<br />

kişilerin vakıflarıyla ilgisinin<br />

olup olmadığını soruyorum.<br />

“KAPI KAPI DOLAŞARAK<br />

DERGİ SATANLARA İTİBAR<br />

ETMEYİN!”<br />

Net bir şekilde şöyle diyor Elif<br />

Hanım: “Bu kişilerin bizimle hiçbir<br />

bağlantısı yok. Kapı kapı dolaşarak<br />

bir şeyler satanların,<br />

ellerinde makbuzla dolaşanların<br />

kesinlikle LÖSEV ile hiçbir<br />

bağlantıları yok. LÖSEV kesinlikle<br />

kapı kapı dolaşıp bir şeyler<br />

satmıyor. Elden bağış toplamıyor.<br />

Oyuncak, boyama kitabı<br />

kesinlikle satmıyor. Tamamen<br />

kurumsal bir şekilde bankalardan,<br />

PTT şubelerinden veya internet<br />

sitemizden<br />

gerçekleşiyor bağışlarımız. Çok<br />

fazla telefon alıyoruz gün içerisinde.<br />

Dolandırıldık, LÖ-<br />

SEV’den geldiler diyenler<br />

oluyor. Kesinlikle LÖSEV’in<br />

böyle bir uygulaması yok. Buna<br />

da hep birlikte dur diyeceğiz.<br />

Ne kadar bilinçli olursak o<br />

kadar iyi olur bizim için.”<br />

Bu keyifli sohbet için Elif Hanım’a<br />

teşekkür ettikten sonra<br />

yanından güvenle ayrılıyorum.<br />

İçimden şükrediyorum.<br />

İyi ki varsın LÖSEV…<br />

Teşekkürler LÖSEV…<br />

22


23


STRES ÇARKI<br />

ÇOCUKLARDA<br />

KALICI ETKİ<br />

BIRAKABİLİYOR<br />

Psikolog<br />

Seda GÜN / Özel<br />

Ümit Hastanesi<br />

24<br />

Stres çarkı çocuklarda dikkat dağınıklığına sebep<br />

ve ilerde büyük sorunlara neden alabiliyor.<br />

Çocuklar gelişim çağlarında<br />

öğrenmek için tekrarlara<br />

ilgi duyuyor. Bu<br />

nedenle çocukların aynı filmi<br />

üst üste izlemesi, aynı<br />

oyunu tekrar tekrar oynaması,<br />

kitabı, masalları tekrar<br />

dinlemek istemesi<br />

normal olarak karşılanıyor.<br />

Tekrarlayan davranışlar<br />

çocuklar için konfor ve güvenlik<br />

anlamına geliyor.<br />

Çocukların alışkanlıklara,<br />

kurallara ve rutine ihtiyaçları<br />

vardır ve böylelikle,<br />

dünyalarını daha iyi organize<br />

edip, daha fazlasını<br />

keşfedebilmektedirler.<br />

“ÇOCUKLARDA<br />

BAĞIMLILIK<br />

YAPABİLİR”<br />

Sabit program türü ile<br />

çocuklar bir güvenlik<br />

hissi elde ederler ama<br />

stres çarkı çocuklarda<br />

bağımlılık yapabilir. Bu<br />

verileri elimizde bulundurarak<br />

stres çarkını düşündüğümüzde<br />

çocukların bu dönen<br />

oyuncağı takibi hali hazırda<br />

bulunur gibi görünüyor.<br />

Farklı renkler ve<br />

dönen nesneleri bilinçaltında<br />

takibe zorlayacağı<br />

düşünülerek sağlıklı çocuklarda<br />

dikkat dağınıklığına<br />

sebep olacak gibi<br />

görünüyor. Bu nedenle ailelerin<br />

çocuklarına bunu<br />

kullandırma noktasında dikkatli<br />

olmaları gerekir ve çocuklarında<br />

bağımlılık<br />

yapabilir. Özellikle otizm<br />

spektrum bozukluğu olan özel<br />

çocuklarda tek tip fiziksel davranışlara<br />

çok sık rastlayabiliriz.<br />

Dönen çamaşır makinesini izleme,<br />

dönen tekerlekler, yanıp<br />

sönen ışıklar gibi tekrarlayan<br />

davranışlara ilgi duyabilirler.<br />

Oyunları durmadan dönen toplardan<br />

oluşabilir ya da defalarca<br />

aynı videoyu<br />

izleyebilirler.<br />

“TEDAVİ İLE<br />

İYİLEŞTİRİLMEYE<br />

ÇALIŞILMAMASI İLERİDE<br />

DAHA BÜYÜK<br />

SORUNLARA NEDEN”<br />

Tekrarlayan davranışlara müdahale<br />

edilmemesi yani tedavi<br />

ile iyileştirilmeye çalışılmaması<br />

ileride daha büyük sorunlara<br />

neden olabilir. Ekolalinin<br />

uzun süre devam etmesi<br />

demek iletişim becerilerini geliştirememesi<br />

ve sosyalleşememesi<br />

demektir. Bu nedenle<br />

tekrarlayan davranışlar sergileyen<br />

otizmli çocukların bu<br />

davranışlarının yok edilmesi<br />

ve paralel olumlu davranışlarla<br />

iyileştirilmesi gerekir. Stres<br />

çarkı ,otizmli çocuklarda problemli<br />

davranışın devam etmesine,<br />

bu davranışı devam<br />

ettirmek için bir araç niteliği<br />

görüyor iken aynı zamanda<br />

tekrar eden davranışları söndürmek<br />

isteyen, davranışın yerine<br />

yeni alternatif davranış<br />

öğretmek isteyen öğretmenlerin<br />

de işlerini zorlaştıracak bir<br />

araç gibi görünüyor.


25


Odunpazarı Belediyesi tarafından ilk kez<br />

düzenlenen ‘Lületaşı Festivali’ ses getirdi<br />

Odunpazarı<br />

Lületaşı’na<br />

sahip çıktı<br />

26<br />

17 sanatçının katıldığı<br />

Lületaşı Festival’i öncesinde<br />

Odunpazarı Belediye<br />

Başkanı Av.<br />

Kazım Kurt, festival<br />

katılımcıları, akademisyenler<br />

ve<br />

meslek odaları<br />

yöneticileri lületaşı<br />

madenlerinin<br />

bulunduğu<br />

Beyazaltın,<br />

Kozlubel, Söğütçük,<br />

Karatepe<br />

ve<br />

Türkmentokat köylerine giderek, incelemeler<br />

yaptı. Lületaşı madenlerine inerek lületaşının<br />

nasıl çıkarıldığı inceleyen katılımcılar, Alpu Ovası’na<br />

yapılmak istenen kömürlü termik santral<br />

ile bu madenlerin yok edilmek istendiğine dikkat<br />

çekti.<br />

LÜLETAŞI YAŞAMALI PANELİ<br />

Lületaşı Festivali, ‘Lületaşı Yaşamalı’ paneli ile<br />

başladı. Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi’nde<br />

(YKSM) gerçekleştirilen ‘Lületaşı Yaşamalı’<br />

paneline Odunpazarı Belediye Başkanı Av.<br />

Kazım Kurt, Türk Mühendis ve Mimar Odaları<br />

Birliği’ne bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası Genel<br />

Başkanı Hüseyin Alan, CHP Eskişehir İl Başkanı<br />

Rabia Akman, Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı<br />

İsmail Kumru ve çok sayıda vatandaş katıldı.<br />

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir<br />

Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, TMMOB<br />

Maden Mühendisleri Odası Eskişehir İl Temsilcisi<br />

Ümit Yıldırım, TMMOB Ziraat Mühendisleri<br />

Odası Eskişehir Şube Başkanı Levent Özbunar<br />

ile lületaşı maden işçileri Süleyman Özsak ve<br />

Ümit Kara’nın konuşmacıları arasında yer aldığı<br />

Lületaşı Paneli’nde lületaşı masaya yatırıldı.<br />

Lületaşının her yönüyle tartışıldığı panelde konuşan<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım<br />

Kurt, lületaşının yaşayabilmesi için birinci şartın<br />

termik santral yaptırmamak olduğunu vurguladı.<br />

Lületaşının kullanım alanlarının genişletilmesi<br />

gerektiğini de belirten Başkan Kurt,<br />

Odunpazarı Belediyesi olarak lületaşı ile ilgili<br />

yapılacak tüm bilimsel araştırmalara destek vereceklerini<br />

taahhüt etti.<br />

LÜLETAŞIMIZ YOK OLMASIN<br />

Panelin ardından katılımcı ve panelistler,<br />

YKSM’den festivalin yapıldığı Odunpazarı Meydanına<br />

yürüdü. Burada gerçekleştirilen açılış törenine<br />

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü,<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt,<br />

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Türk<br />

Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Jeoloji<br />

Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin<br />

Alan, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir<br />

Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, TMMOB<br />

Maden Mühendisleri Odası Eskişehir İl Temsilcisi<br />

Ümit Yıldırım, TMMOB Ziraat Mühendisleri<br />

Odası Eskişehir Şube Başkanı Levent Özbunar<br />

ile çok sayıda vatandaş katıldı.<br />

Festivalin açılış töreninde konuşan Odunpazarı<br />

Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, lületaşının Eskişehir<br />

için önemli olmasına rağmen unutulduğunu<br />

ifade etti. Bu taşın bütün dünyada<br />

Eskişehir taşı olarak tanınmasının Eskişehirlilerin<br />

birinci görevi olduğunu kaydeden Başkan<br />

Kazım Kurt, lületaşının topraktan çıkarıldığı<br />

andan itibaren bir hikayesi ve macerası olan bir<br />

taş olduğunu söyledi. Sonuçta<br />

güzel bir tablo olarak ortaya<br />

çıktığını dile getiren Başkan<br />

Kazım Kurt,<br />

“Bu tablo<br />

karar-<br />

tılmak<br />

isteniyor.<br />

Alınmış olan<br />

bir kararla lületaşı<br />

madenin<br />

çıkarıldığı<br />

ocakların üstüne<br />

bir termik<br />

santral yapılmak<br />

isteniyor. Yanlış<br />

bir karar olduğunu<br />

bütün Es-<br />

Gerçekleştirdiği<br />

uluslar arası festivaller<br />

ile dikkatleri<br />

üzerine çeken<br />

Odunpazarı Belediyesi,<br />

‘Deniz Köpüğü’ sloganıyla<br />

Lületaşı Festivali<br />

düzenledi. İlki gerçekleştirilen<br />

Lületaşı Festivali’nin<br />

hedeflerinden<br />

biri Alpu Ovasına yapılmak<br />

istenen kömürlü<br />

termik santral nedeniyle<br />

yok olma tehlikesi ile<br />

karşı karşıya kalan lületaşı<br />

ile ilgili farkındalık<br />

yaratmak. Ayrıca lületaşının<br />

tanıtılması için de<br />

gayret göstereceklerini<br />

de belirten Başkan Kurt,<br />

Odunpazarı Belediyesi<br />

olarak lületaşı ile ilgili<br />

yapılacak tüm bilimsel<br />

araştırmalara<br />

destek<br />

vereceklerini<br />

taahhüt<br />

etti.


kişehir söylemişken, mahkemeler kararın<br />

yanlış olduğu doğrultusunda yürütmeyi<br />

durdurma kararları verirken bu termik<br />

santrali yapma inadı yanlıştır. Vazgeçilmesi<br />

gereken bir karardır, çünkü önce lületaşımızı<br />

bitirecek sonra da çevreye<br />

verdiği zararla Eskişehrimizi bitirecektir”<br />

dedi.<br />

Açılış konuşmalarının ardından Kuzey<br />

Kafkas Kültür Derneği Folklor Ekibi, Kırım<br />

Tatar Derneği Folklor Ekibi ve Odunpazarı<br />

Belediyesi Halk Dansları Ekibi halk oyunları<br />

gösterisi yaptı. Halk dansları gösterilerinin<br />

ardında Odunpazarı Belediyesi<br />

Kültür Müdürlüğü müzik ekibi müzik dinletisi<br />

verdi.<br />

Açılış töreninin ardından Lületaşı Festivali,<br />

sanatçıların workshopları ile devam<br />

etti. 2 gün süren workshoplarda sanatçılar<br />

lületaşına şekiller verdi. Lületaşı festivaline<br />

Eskişehirliler de yoğun ilgi<br />

gösterdi. Sanatçılardan yaptıkları çalışmalar<br />

ve lületaşı ile ilgili bilgi alan vatandaşlar,<br />

sanatçıların çalışmalarını ise ilgi ile<br />

izledi. Çalışmaları yerinde incelemek için<br />

festival alanını gezen Odunpazarı Belediye<br />

Başkan Av. Kazım Kurt, sanatçılarla<br />

bir araya geldi. Çalışmaları izleyen Başkan<br />

Kurt, sanatçılarla gerçekleştirdikleri<br />

çalışmalar hakkında sohbet etti.<br />

Lületaşı Festivali kapsamında Ali Rıza Saltık,<br />

Odunpazarı Meydanı’nda halk konseri<br />

verdi. Başkan Kazım Kurt’un da katıldığı<br />

konserde, Saltık birbirinden güzel eserleri<br />

seslendirdi.<br />

SERGİ İLE KAPANIŞ<br />

Lületaşı Festivali Kurşunlu Külliyesi’nde<br />

bulunan Lületaşı Galerisi’nde gerçekleştirilen<br />

sergi ile sona erdi. Sergi açılışına<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av Kazım<br />

Kurt, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Akın<br />

Sallarel, Lületaşı El Sanatları Derneği Başkanı<br />

Ramazan Bağlan, festivale katılan<br />

sanatçılar ile çok sayıda Eskişehirli katıldı.<br />

Sergi açılışında konuşan Odunpazarı Belediye<br />

Başkanı Av. Kazım Kurt, seneye bu<br />

festivali daha görkemli ve büyük hedeflerle<br />

yapmak istediklerini belirtti. Başkan<br />

Kurt, “İlk olması nedeniyle şunu gördük;<br />

ilgi odağı olma şansı fazla. Eskişehirlilerin<br />

buna katkı sunma şansı fazla. Daha çok<br />

da lületaşına sahip çıkma adına bu festivalin<br />

genişleyerek, büyüyerek Türkiye çapında<br />

bir festival olmasını öncelikle<br />

sağlamak. Eskiden burada uluslararası bir<br />

festival düzenlenmiş, 4-5 kez tekrarlandıktan<br />

sonra kalmış. Biz, öyle bir eksikliğe<br />

düşmeyelim diye zaman içerisinde<br />

bunu sindire sindire uluslararası bir hale<br />

getirmeye çaba göstereceğiz. İkinci Lületaşı<br />

Festivali’nde buluşmak üzere. Hepinize<br />

saygılar sunuyorum” diye konuştu.<br />

Sergi açılışında konuşmasını sürdüren<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım<br />

Kurt, 3 gün süren Lületaşı Festivali’nde<br />

lületaşı ile ilgili söylenmesi gerekenlerin<br />

büyük çoğunluğunun dile getirildiğini<br />

kaydetti. Öncelikle lületaşı yok olmasın<br />

dediklerinin altını çizen Başkan Kurt,<br />

“İkinci olarak lületaşı ocaklarının üstüne<br />

termik santral kurulmasın dedik. Üçüncü<br />

olarak lületaşını yerin 100 metre altından<br />

itibaren büyük bir emekle, çabayla çıkarmaya<br />

çalışan ustalarımızın iş güvenliği,<br />

can güvenliği, meslek güvenliği sağlansın<br />

istedik. Onların diğer madencilerle aynı<br />

kefeye koyulmasının doğru olmadığını<br />

vurguladık. Elde edilen taşların pazarlandıktan<br />

sonra lületaşı el sanatçılarının<br />

mesleki ve ticari güvenliğini de vurgulamaya<br />

çalıştık. Umarım; dikkat çekmişizdir,<br />

Eskişehirliler ve Türkiye bu işin farkına<br />

varmıştır, varmalıdır da” dedi. Lületaşı<br />

dünya rezervinin yüzde 80’i Eskişehir’de<br />

olduğunu vurgulayan Başkan Kazım Kurt,<br />

lületaşının dünya da Eskişehir taşı olarak<br />

bildiğine dikkat çekti. “ Lületaşının yok<br />

olmasına gönlümüz razı olmaz” diyen<br />

Başkan Kurt, bu nedenle de Lületaşı Festivali’ni<br />

düzenlediklerini anlattı. Katılan<br />

bütün sanatçı teşekkürlerini ileten Başkan<br />

Kurt, konuşmasına şu sözlerle devam etti:<br />

“Onlar el emeklerini, göz nurlarını ortaya<br />

koydular ve birer eser ortaya çıkardılar.<br />

Şimdi o eserleri burada sergileyeceğiz.<br />

Eskişehirlilerin beğenisine sunacağız.<br />

Ancak bazı konularda da sitemlerimizi,<br />

itirazlarımızı da bu vesile ile belirtmek istiyorum.<br />

Şu arkamda gördüğünüz tabelada<br />

2008 yazıyor.<br />

Burası Lületaşı Müzesi<br />

olarak açılmış. <strong>2018</strong>’de<br />

biz buraya müze diyemiyoruz,<br />

nedense. Kültür<br />

ve Turizm Bakanlığı aynı<br />

düşüncede, burası aynı<br />

mekan; içindeki malzemeler<br />

aynı, ama Kültür<br />

ve Turizm Bakanlığı<br />

Odunpazarı Belediyesi’ne<br />

buralara müze diyemezsiniz<br />

diye bir yazı<br />

gönderdi. Müze demiyoruz,<br />

şimdi galeri diyoruz ya da başka ne<br />

istiyorlarsa onu diyoruz. Bu tür yaklaşımlarla<br />

ne turizm geliştirilir ne de kültür<br />

varlıklarımız korunur. Odunpazarı Belediyesi<br />

olarak, içinde bulunduğunuz Kurşunlu<br />

Külliyesi’ne çok ciddi katkılar<br />

sunuyoruz, emek harcıyoruz. Ne yazık ki<br />

Vakıflar Bölge Müdürlüğü burayı her yıl<br />

bizden geri almak için bir hukuk mücadelesi<br />

başlatıyor. Bir kavga başlatıyor, anlayamadığımız<br />

bir biçimde gündeme<br />

getiriyor. Burası Odunpazarı Belediyesi’nden<br />

alındığı takdirde ne işe yarar,<br />

bunu da bir soru olarak herkesin hafızasına<br />

kazımasını istiyorum. Buranın düzenlenmesi,<br />

bakımı, onarımı tamamen<br />

bize ait. Üstelik vakıflara, kira parası da<br />

ödüyoruz. Buradaki alışverişin mantığını<br />

çözemediğimi her vesile ile söyledim.<br />

Şimdi bir kez daha söylüyorum. Lületaşı<br />

Festivali sonucunda elde ettiğimiz eserleri<br />

o nedenle burada sergilemekten korkuyoruz.<br />

Yeşil Efendi Konağı’nda Yeşil<br />

Efendinin bir lületaşı ustası ve tüccarı olduğunu<br />

düşünerek, orada sergilemeye çalışacağız.<br />

Umarım bütün Eskişehir ve<br />

Türkiye bunu izler.” Seneye bu festivali<br />

daha görkemli ve büyük hedeflerle yapmak<br />

istediklerini belirten Başkan Kurt,<br />

“İlk olması nedeniyle şunu gördük; ilgi<br />

odağı olma şansı fazla. Eskişehirlilerin<br />

buna katkı sunma şansı fazla. Daha çok<br />

da lületaşına sahip çıkma adına bu festivalin<br />

genişleyerek, büyüyerek Türkiye çapında<br />

bir festival olmasını öncelikle<br />

sağlamak. Eskiden burada uluslararası bir<br />

festival düzenlenmiş, 4-5 kez tekrarlandıktan<br />

sonra kalmış. Biz, öyle bir eksikliğe<br />

düşmeyelim diye zaman içerisinde<br />

bunu sindire sindire uluslararası bir hale<br />

getirmeye çaba göstereceğiz. İkinci Lületaşı<br />

Festivali’nde buluşmak üzere. Hepinize<br />

saygılar sunuyorum” diye konuştu.<br />

27


Modacı Başak Özdeş ile “Modaya” dair her şeyi konuştuk<br />

“MODAYI DOĞA BELİRLİYOR”<br />

Kendinizi tanıtır mısınız?<br />

Başak Özdeş. Evliyim. 1987 Eskişehir doğumluyum.<br />

Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünden<br />

mezun olduktan sonra 2007’de<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesini kazanarak<br />

‘Tekstil ve Moda Tasarımı’ okumaya<br />

başladım. Orada hem okudum hem<br />

çalıştım. Yıldırım Mayruk’la başladım.<br />

Orada atölyelere dahil oldum. Onlara teknik<br />

çizimler hazırladım. Sonra setler de ve<br />

reklamlar da kostüm tasarımcılığı ve asistanlık<br />

yaptım. 2011 yılında Hakan Yıldırım’ın<br />

asistanlığına seçildim. Orada bir<br />

buçuk yıl kadar çalıştım. Derken biraz daha<br />

piyasayı öğreneyim, biraz daha fabrika öğreneyim,<br />

başka sektörlere gireyim diye<br />

deri piyasasına girdim. Zeytinburnu’nda bir<br />

deri fabrikasında baş tasarımcı olarak çalıştım.<br />

Oradan çıkıp bir yandan başka markalara<br />

çizim hazırlarken bir yandan da kendi<br />

markamı oluşturmak istediğim için Vakko’da<br />

moda yönetimi olarak altı aylık kurs<br />

aldım. En azından moda işletme, işletme<br />

nedir bunları öğrenmek istedim. Çünkü<br />

okulda sadece sanat ve tasarım kısmında<br />

eğitiliyoruz. Aslında mezun olmadan bir<br />

yerlere girmek bizim için daha iyi. Bu yüzden<br />

hemen çalışma hayatına başladım.<br />

Orada kısa bir eğitim aldıktan sonra küçük<br />

küçük hem koleksiyonlarımı çizdim hem<br />

üretime dahil oldum. Bir yandan üretimi<br />

farklı atölyelere verdim. Eskişehir’de de bu<br />

işe yıllarını vermiş bir ustanın yanında dikime<br />

dahil oldum. 2016 yılında Ticaret Odası’nın<br />

KOSGEB eğitimlerine katıldım. Burayı<br />

açtım ardından…<br />

Kişiye özel tasarımlar mı yapıyorsunuz?<br />

Burada kişiye özel tasarım yapıyoruz. Özel<br />

isteyenlere ilk başta çizimle başlıyoruz.<br />

Elindeki modelle gelen müşterilerimizi de<br />

geri çevirmiyoruz. Onları da üretiyoruz. Temellerini<br />

abiye- gelinlik olarak atmıştım<br />

ama talep ne yöndeyse ben her şeyi yapmaya<br />

hazırım. Onun dışında bayan giyim<br />

çalışıyoruz.<br />

“ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ<br />

MODAYA İLGİM VAR!”<br />

Tasarıma merakınız nerden başladı?<br />

28<br />

Çocukluğumdan<br />

beri<br />

vardı. 10 yaşımda<br />

ilk<br />

eteğimi diktim.<br />

Sonra<br />

Barbie bebekler<br />

alınırdı,<br />

o<br />

kıyafetlerin hepsini atardım.<br />

Çöpleri karıştırdım. Ben çöpü<br />

çok seviyordum. Dondurma<br />

atıkları, jelatinler , kağıt parçaları,<br />

peçeteler, kumaşları bulurdum.<br />

Terzilere gezerdim. Esnaf<br />

Sarayında 16 yaşında ilk gelinliğimi<br />

sattım. Çizim yaptım. Mutfaktan<br />

öğrenen cinstenim. Ben<br />

giyinmeyi çok seviyorum, ben<br />

modacı olacağım diyenlerden<br />

olmadım. Giyinmeyi hiç sevmem.<br />

Moda olan bir şeyleri üstüme<br />

geçireyim de ben trendi<br />

yakalayayım asla demedim.<br />

Bence moda öyle bir şey değil<br />

zaten. Üstüne, formuna ne uygunsa<br />

onu giymektir. Sezon da<br />

bu var ben müşteriye bunu satayım<br />

değildir.<br />

O zaman moda trendleri<br />

yakalamak değil öyle mi?<br />

Ben ufaktan onu katarım. Mesela<br />

derim ki sezonda gülkurusu<br />

var. Size de gülkurusu<br />

yakışır, deneyelim, ufaktan onu<br />

yapalım derim. Tutup da olmayacak<br />

bir şeyi yapmadım hiçbir zaman…<br />

Ben daha çok mutfak kısmında aktifim.<br />

Atölye kısmım daha iyidir. Çizim konusunda<br />

iyiyim.<br />

Çocukluk işte…<br />

Küçükken özenle giydirdiği<br />

bebekleri bir gün geleceği<br />

oluyor.<br />

Karşılıksız aşık çünkü onlara...<br />

Bebekleri de bunu anlamışçasına<br />

vefa borcunu ödüyor<br />

sanki...<br />

Emeklerinin karşılığını bir<br />

bir alıyor.<br />

Neden mi diyorum bunları?<br />

Başak Özdeş…<br />

Moda ve tasarım üzerine çalışıyor.<br />

Çocukluk yıllarında barbielerin<br />

üzerindeki kıyafetleri<br />

atıyor.<br />

Çöpleri karıştırıyor.<br />

Bulduğu dondurma atıklarından,<br />

jelatinlerden, kağıt<br />

parçalarından, peçetelerden<br />

yepyeni elbiseler yapıyor.<br />

Diyorum ya modaya tutkusu<br />

minik yüreğiyle başlıyor.<br />

Çığ olup büyüyor ve bugünlere<br />

kadar geliyor.<br />

Esnaf Sarayı’nda 16 yaşında<br />

kendi tasarımı ilk gelinliğini<br />

satıyor.<br />

Çizimler yapıyor.<br />

Güzel de bir ifadesi var<br />

Başak Hanım’ın kendisi için:<br />

“Mutfaktan öğrenen cinstenim.<br />

Ben giyinmeyi çok seviyorum,<br />

ben modacı<br />

olacağım diyenlerden olmadım.<br />

“<br />

Genç modacı Başak Hanım<br />

ile modaya dair her şeyi konuştuk.<br />

Güler yüzüyle bizleri karşılayan<br />

Başak Hanım moda,<br />

tasarım ve stil konusunda<br />

gerçekten samimi açıklamalar<br />

yaptı.<br />

Biz dinlerken çok keyif<br />

aldık, sizinle de paylaşmayı<br />

borç bildik.<br />

“YILDA BİR KEZ İTALYA’YA GİDİYORUM!”<br />

Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır<br />

mısınız?<br />

Türkiye hep geriden geliyor. Şimdiden baktığımız<br />

zaman 2019- 2020’ler oluşmaya<br />

başladı. Ama ben <strong>2018</strong> trendlerine bağlı kalıyorum.<br />

Renklere, detaylara, kullanılan kumaşlara<br />

bakıyorum. Tabii Türkiye’de tekstil<br />

ülkesi olmamıza rağmen kumaş yok. Artık<br />

nasıl oluştururum, nerden bulurum bilmiyorum.<br />

Biraz daha Bursa- İstanbul’a yakınım<br />

bu konuda. Oralardan temin etmeye<br />

çalışıyorum. Yılda bir kere İtalya’ya kesinlikle<br />

gidiyorum. Oradaki dükkanları geziyorum,<br />

moda haftalarına katılıyorum.<br />

Renkler, çizimler, kalıplar hazırlıyoruz ve<br />

üretim yapılıyor.<br />

Çizerken ilham aldığınız bir şey var mı?<br />

Doğa. Doğayla iç içeyim. Hafta sonları çıka-


ım ya bir bisiklete binerim ya toprağa basarım<br />

ya dağlara gideriz.<br />

Tercih ettiğiniz kumaş türü var mı?<br />

Tercih ettiğim kumaş yok. Tasarıma hangisi<br />

uyacaksa onu koyarım. Polyester kumaş<br />

kullanmamaya çalışıyorum. Ama illa ki kullanmak<br />

zorundayız. Çünkü müşteri kırışmasın<br />

diyor. Müşterinin talebine göre<br />

değişiyor. İpek kumaş getiren müşterilerimle<br />

çok keyifli çalışıyorum. İpeğin dikimi<br />

zordur ama çıkan ürün çok güzeldir.<br />

Giyimde aksesuar önemli midir?<br />

Bazen aksesuar baş unsur oluyor. Yani giyimin<br />

önüne geçiyor. Eğer giyiminiz tasarım<br />

bir ürünse orada aksesuarın hiçbir önemi<br />

yok ve kesinlikle aksesuar kullanılmamalı.<br />

Sade bir ürün tercih edildiyse orada aksesuarı<br />

patlatmak gerekiyor. Çanta, takı ve<br />

ayakkabı konusunda aksesuar önemli. İddialı<br />

olabilirler. Eskiden bu kadar önemli<br />

değildi aksesuar… Büyük bir Pazar Türkiye’de…<br />

“BACAK AÇIKSA GÖĞÜSLERİ KAPATIN!”<br />

Gelecekte moda da asla olmaması gereken<br />

şey sizce nedir?<br />

Olmaması gereken şey kişiden kişiye değişir.<br />

Mesela çok kilolu bir kadının deri pantolon<br />

giyip fışkırması çok kötü bir görünü<br />

oluşturuyor. Göbeği açık bir şey giymesi de<br />

kötü. Dekolte belki daha dozunda olabilir.<br />

Açıklık bence çok önemli. Bir ürün de her<br />

şey olmamalı. Bacağı açtıysak göğüsleri kesinlikle<br />

kapatmalıyız. Sırt açıksa ön kapalı<br />

olmalı.<br />

Tasarım konusunda örnek aldığınız bir isim<br />

var mı?<br />

Yıldan yıla değişiyor. Benim ilham aldığım<br />

kişi her zaman Alexander Mcqueendi. Kendisi<br />

vefat etti. Sonra marka değişti. O zamandan<br />

beri yok ama beni o teşvik ederdi<br />

her zaman… Çünkü adam doğadan ilham<br />

alıyor, detayları en küçük ayrıntısına kadar<br />

inceliyor.<br />

“BÖCEKLERDEN, BİTKİLERDEN<br />

İLHAM ALIYORUM!”<br />

Doğadan nasıl ilham alıyorsunuz?<br />

Bursa’da kumaş almaya giderken orada<br />

Mezitler diye bir bölge var. Oradan geçerken<br />

kafama değişik tasarımlar gelebiliyor.<br />

Bende farklı oluyor. Bir böcek görüyorum.<br />

Böceğin kanatlarını çok beğeniyorum.<br />

Hayal ediyorum. Gördüğüm bir bitkiden,<br />

renginden etkileniyorum. Onun fotoğraflarını<br />

çekiyorum. Sonra dönüp baktığım<br />

zaman kendimi onunla besliyorum.<br />

O zaman modayı doğa belirliyor diyebilir<br />

miyiz?<br />

Evet. Temeli gerçekten bu. Yaşam belirliyor.<br />

“ÖZGÜR GİYİN, ŞIK OL!”<br />

Günlük hayatta iyi giyinmenin sırrı nedir?<br />

Az parayla nasıl şık olunur?<br />

Özgür hissetmek çok önemli. Kendinizi<br />

nasıl rahat ve özgür hissediyorsanız öyle giyinin.<br />

Beyaz bir tişörtle bile çok şık olunabilir.<br />

Ya da komple siyah giyinip bence çok şık<br />

olunabilir. İlla ki şıkır şıkır topuklu ayakkabılar,<br />

dekolte bluzlar, kısa etekler falan değildir<br />

şık olmak. Ful makyaj da kesinlikle<br />

değildir. Saçını sıradan bir topuz yaptığında<br />

bile çok şık olursun bazen… Doğallıktan yanayım.<br />

Şıkır şıkır olmak bakımlı olmak<br />

değil bence, temizlik daha önemli…<br />

“BAKIMLI OLMAK SAĞLIKLI<br />

BESLENMEKTİR”<br />

Konu açılmışken bakımlı olmak<br />

nedir o halde?<br />

Bakımlı olmak sağlıklı beslenmektir. Direk<br />

insanın yüzüne yansır. Tabi ki bir davete,<br />

düğüne gideceksen makyaj yapacaksın<br />

ama hafif şeyler bence her zaman daha<br />

önemli. Bazen bir ruj sürersin, bitmiştir.<br />

Seni o gösterir. Her şeyi bir arada kullanmak<br />

bence yanlış. Ağır bir makyajın varsa<br />

abartılı bir kıyafetin asla olmamalı. Abartılı<br />

bir kıyafetin varsa saç, makyajın kesinlikle<br />

soft olmalı. İnsanlar her şeyi bir arada kullandığı<br />

için görüntü kirliliği yaratıyor.<br />

“STİL PROGRAMLARINDAN<br />

KÜÇÜK TÜYOLARI ALIN!”<br />

Stil programlarını nasıl buluyorsunuz? Kadınlarımız<br />

modayı oradan öğrenebilir mi?<br />

Aslında giyim konusunda orada başarılı insanları<br />

dinlemek önemli. Küçük tüyoları<br />

almak güzel. Cengiz Abazoğlu başarılıydı<br />

mesela. Adam dikimi, kadınları biliyor. Kaç<br />

senelik modacı. Onu dinlemek güzel ama<br />

bir mankenden alabileceğin çok fazla bir<br />

şey olduğunu düşünmüyorum. Kadın zaten<br />

güzel, giydiği her şey yakışıyor, şunu tercih<br />

et demesi biraz komik oluyor.<br />

Stil sahibi bir insanın özellikleri nelerdir?<br />

Nasıl stil sahibi olunur?<br />

Vücudunu, kişiliğini tanıyacaksın. Dinlediğin<br />

müzik bile senin stilini oluşturuyor. Nelerden<br />

zevk aldığını ön planda tutarak,<br />

özgürlüğü de bir yana koymayacaksın. Stil<br />

sahibi olmak kendin olmaktır. Nasıl rahat<br />

ediyorsan onu giymektir. O kız onu giymiş<br />

bende o<br />

markayı<br />

giymeliyim<br />

demek<br />

değildir.<br />

“İŞTE <strong>2018</strong> KIŞ TRENDİ”<br />

Moda kendine yakışanı giymektir deseniz<br />

de her yılın trendini yakından biliyorsunuz.<br />

Son olarak <strong>2018</strong> kış trendlerini öğrenebilir<br />

miyiz?<br />

Bu kış diğer kışa nazaran çok daha renkli<br />

geçeceğe benziyor. Bu kışın moda trendleri<br />

cıvıl cıvıl renkler ile dolu… Siyahlar ile sanırım<br />

bu sezon vedalaşıyoruz. <strong>2018</strong> kış modasının<br />

en nadide parçalarından biri kadife<br />

kumaşlar olacak. Daha renkli ve canlı renklerin<br />

tercih edildiği bu sezonda, yine liderlik<br />

kırmızı da gözüküyor. Mor, haki, sarı ve<br />

pembe renkleri de kırmızının peşinden geliyor.<br />

Bu renkli kış trendleri, geniş kollu yün<br />

kazakları da sarmış durumda ve geçmiş yıllara<br />

olan hasretimizi göstermezsek olmaz<br />

tabi… Nakış modası geri döndü. Bu kışın<br />

farlı çoraplar ile birlikte oldukça renkli ve<br />

hareketli geçeceği tahmin ediliyor. Kış aylarının<br />

soğukları kırmızının sıcaklığı ile geçeceğe<br />

benziyor. Kırmızı uzun çizmeler,<br />

pardösüler ve kırmızı kadife parçalar vitrinlerde<br />

yerlerini almaya başladılar. Bu kış<br />

kırmızı parçaları çok fazla göreceğe benziyoruz.<br />

Oversized üstler bu sezon bizler ile<br />

birlikte olacak. Aslında bu tarz üstleri depresyon<br />

hırkalarına benzetmemiz mümkün.<br />

Üstümüze birkaç beden büyük gelen ancak<br />

oldukça hoş ve marjinal bir hava sergileyen<br />

bu parçalar hem rahat hem de şık bir görüntü<br />

sağlayacak. 80'li yılların epey etkisinde<br />

kalan bu trendle kollar adeta bir<br />

aksesuar gibi dikkat çekiyor. Bu modaya<br />

Fahriye Evcen modası demek pek de yanlış<br />

olmaz aslında. Abartılı ve şişkin görünen<br />

kol detayı <strong>2018</strong> moda yılının en dikkat<br />

çeken trendleri arasında.<br />

Keyifli bir sohbet oldu. Teşekkür ederiz<br />

Başak Hanım…<br />

Ben teşekkür ediyorum. Başarılar dilerim.<br />

YARATTIĞI BAZI<br />

BANU ABİYE MODELLER<br />

29


Eskişehir sempozyumla<br />

sanata doydu<br />

Tepebaşı Belediyesi tarafından<br />

düzenlenen ve birçok etkinliği<br />

bünyesinde barındıran<br />

Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak<br />

Sempozyumu’nun 12.’si dolu<br />

dolu etkinliklerle geride kaldı.<br />

11-16 <strong>Eylül</strong> tarihleri arasında<br />

Eti’nin kurucusu ve Onursal<br />

Başkanı merhum Firuz Kanatlı’nın<br />

anısına düzenlenen sempozyum,<br />

her yıl olduğu gibi yine<br />

birçok sanatsal etkinliğe ev sahipliği<br />

yaptı. Her yıl artan bir ilgiyle<br />

sempozyumuna sahip çıkan Eskişehirliler<br />

ise, bu yıl da konserler, sergiler,<br />

yarışmalar ve sanatçılara<br />

büyük ilgi gösterdi.<br />

Yerli ve yabancı sanatçıların<br />

birbirinden değerli sanat<br />

eserleri de tamamlanınca ortaya<br />

sanat dolu bir sempozyum<br />

daha çıktı. Sempozyumu anlatan<br />

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet<br />

Ataç ise, “Bu bizim düğünümüz,<br />

bayramımız. Gerçekten <strong>Eylül</strong> ayı<br />

yaklaştığında içimiz kıpır kıpır ediyor.<br />

Sempozyum artık halkın oldu.<br />

Halkımız Pişmiş Toprağı sahiplendi”<br />

diye konuştu.<br />

30<br />

Toprağın hikayesini Eskişehir’de sanata<br />

dönüştüren Pişmiş toprak Sempozyumu<br />

12. Kez Eskişehirlilerle<br />

buluştu.<br />

SEMPOZYUMA MUHTEŞEM AÇILIŞ<br />

Tepebaşı Belediyesi tarafından bu yıl 12.’si<br />

düzenlenen Uluslararası Eskişehir Pişmiş<br />

Toprak Sempozyumu’nun açılışı muhteşem<br />

görüntülere sahne oldu.<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin düzenlediği 12.<br />

Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun<br />

açılış töreni Eti Eski Fabrika<br />

alanında yoğun katılım ile gerçekleşti.<br />

Törene Tepebaşı Belediye Başkanı Dt.<br />

Ahmet Ataç’ın yanı sıra TBMM Başkan Vekili<br />

ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök,<br />

CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer<br />

ve Jale Nur Süllü, Filistin Salfeet Belediye<br />

Başkanı Abdalkarim A.A. Zubaydi, Osmangazi<br />

Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal<br />

Şenocak, Odunpazarı Belediye Başkanı<br />

Kazım Kurt, CHP Eskişehir İl Başkanı Rabia<br />

Akman, Eskişehir Ticaret Odası Başkanı<br />

Metin Güler, Emniyet Müdürü Engin Dinç,<br />

ETİ Şirketler Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan<br />

Kanatlı ve Kanatlı Ailesi, Başak Çatı ve<br />

Cephe Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Firuz Karık ile diğer sponsor firmaların<br />

temsilcileri, sempozyum sanatçıları ve çok<br />

sayıda sanatsever katıldı.<br />

SEMPOZYUM BİZİM<br />

DÜĞÜNÜMÜZ, BAYRAMIMIZ<br />

Açılışta sahneye gelerek davetlilere hitap<br />

eden Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet<br />

Ataç, “Bu 12. Sempozyum ama Türkiye’de<br />

bunu yapmak gerçekten mücadele ister.<br />

Bize destek olan dostlarımız var, kurumlar<br />

var ve onlar sayesinde bu yolda yürüyoruz.<br />

Sevgili Firuz Karık’a, Kanatlı Ailesi’ne, Espark<br />

AVM’ye, çalışma arkadaşlarıma, asistanlarımıza<br />

teşekkür ediyorum. Bu bizim<br />

düğünümüz, bayramımız. Gerçekten <strong>Eylül</strong><br />

ayı yaklaştığında içimiz kıpır kıpır ediyor,<br />

çok güzel bir 15 gün geçireceğimiz için.<br />

Zordur ama onun zorluğu bize büyük mutluluk<br />

verir. 2000 yılında sanatsal bir etkinlik<br />

yapalım diye düşündük. Malzeme ne<br />

olsun diye tartışıyorduk, derken aklımıza<br />

tuğla-kiremidin şamotu geldi. Şamot, Tepebaşı<br />

için çok önemli çünkü 1927’de ilk kiremit<br />

Tepebaşı’nda üretiliyor. Yani toprak,<br />

Tepebaşı’nda bir kimlik ve bellektir. Burada<br />

3 ayaklı bir sempozyum var. Sektör, sanat<br />

ve bilim var.” sözlerini kullandı.<br />

ESKİŞEHİR’E GELDİĞİMİZDE<br />

NEFES ALIYORUZ<br />

TBMM Başkan Vekili ve CHP Ankara Milletvekili<br />

Levent Gök de törende bir konuşma<br />

yaparak, “Eskişehir’e geldiğimiz zaman bir<br />

nefes alıyoruz. Avrupa’ya nasıl gidiyorsak,<br />

nasıl eserler görüyorsak, Eskişehir’e geldiğimizde<br />

de onları görüyoruz. Böyle bir tablonun<br />

içerisinde de Pişmiş Toprak<br />

Sempozyumu’nu görmek sıradan değil. Biz<br />

başka yerlerde görmeye alışık olmadığımız<br />

bir sanat etkinliğine tanık oluyoruz. Eskişehir’de<br />

bu sık sık yapılıyor. Pişmiş toprağın<br />

kullanımı, tarihsel gelişimi ve sanata dönüşümü<br />

sadece Eskişehirli yurttaşlarımızın<br />

değil uluslararası şekilde değerlendirilmesi<br />

her türlü övgünün üzerinde. Sayın Belediye<br />

Başkanımız Ahmet Ataç’a bu yaptığı<br />

olumlu çalışmalardan dolayı geçtiğimiz yıl


Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği tarafından sanata<br />

katkı ödülü verildi. O ödülü kendisine vermekte bana nasip olmuştu.<br />

Sayın Ahmet Ataç’a, belediye çalışanlarına, Eskişehirlilere,<br />

sanata katkı yapanlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.<br />

ETİ ESKİŞEHİR’E AİT<br />

Bu yıl sempozyumun adandığı merhum Firuz Kanatlı’nın hayatını<br />

anlatan filmin gösterimi ile başlayan açılış töreninde ilk konuşmayı<br />

yapan ETİ Şirketler Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı<br />

oldu. Duygusal bir konuşma yapan Kanatlı, dedesi Ahmet Kanatlı<br />

ve babası Firuz Kanatlı’yı anlatarak ETİ markasının doğuş hikayesini<br />

katılımcılar ile paylaştı.<br />

Sempozyumun ana sponsorlarından<br />

Başak Çatı ve Cephe Sistemleri<br />

adına konuşan Başak Kiremit Genel<br />

Müdürü Engin Çizer ise konuşmasında<br />

“Değerli büyüğümüz Firuz<br />

Kanatlı anısına düzenlenen organizasyonda,<br />

her yıl olduğu gibi bu yıl<br />

da ana sponsor olmaktan grup olarak<br />

gurur duymaktayız. Ülkemizin,<br />

şehrimizin toprağının değerini<br />

uluslararası platformlarda tanıtmak,<br />

şehrimize sanat eserleri kazandırmak<br />

ve çeşitli etkinlikler ile<br />

güzel anlar yaşatmaktan mutluluk<br />

duyuyoruz. Sempozyumun gerçekleşmesine<br />

katkı sağlayan herkese<br />

teşekkür ederiz” dedi.<br />

AÇILIŞTA İZEL RÜZGARI ESTİ<br />

Sempozyumun açılış konserinde sahne alan sanatçı İzel ise, Eskişehirlilere<br />

unutulmaz bir gece yaşattı.<br />

Konser programında İzel, sevilen şarkılarını Eskişehirli müzikseverler<br />

ile birlikte söyledi. Sahnede bir de konuşma yapan ünlü sanatçı,<br />

“Gerçekten çok şanslısınız çünkü mükemmel bir belediye<br />

başkanına sahipsiniz. Başkanım siz de çok şanslısınız. Ben Türkiye’nin<br />

her yerine gidiyorum, belediye başkanlarını anons ediyorum.<br />

İçtenlikle alkışlanan bir belediye başkanı çok nadir<br />

görüyorum, sizi çok içten alkışladılar. Ben de kıskandım gerçekten.<br />

Bugün Tepebaşı Belediyesi’nin<br />

yaptığı işler hakkında<br />

biraz bilgi aldım. 800 çocuktan<br />

oluşan orkestra, alzheimer<br />

hastaları için, özel çocuklarımız için<br />

yapılan projeleri öğrendim. O kadar<br />

etkilendim ki anlatamam. Hepinizin<br />

önünde söz veriyorum, kışın ben<br />

de ders vermeye geleceğim. Ne isterseniz<br />

katkı vermeye hazırım. Ne<br />

mutlu sizlere, böyle işlere gönül<br />

vermişsiniz. Ahmet Başkanım sizi<br />

ve ekibinizi bir kez daha tebrik<br />

ediyorum” diye konuştu.<br />

YEREL ÜRETİCİLER SEMPOZ-<br />

YUMDA<br />

Eskişehir’in kent belleğinde ve<br />

endüstriyel geçmişinde büyük<br />

önem taşıyan pişmiş toprak, bir kez daha bilimsel, sanatsal ve<br />

sektörel alanda ele alındı.<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin bu yıl 12’ncisini düzenlediği Uluslararası<br />

Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda geleneksel yöntemlerle<br />

üretim yapan üreticilerin, açtıkları stantlar ise büyük ilgi<br />

gördü.<br />

Öte yandan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç da sempozyum<br />

alanında bulunan stantları ziyaret ederek satış yapan<br />

yerel üreticilere bol kazançlar diledi.<br />

ÇOCUKLAR PİŞMİŞ TOPRAĞI ÇOK SEVDİ<br />

Her yönü ile dolu dolu geçen 12. Uluslararası Eskişehir Pişmiş<br />

Toprak Sempozyumu, çocuk atölyeleri ile pişmiş toprağın binlerce<br />

yıllık geleneğini çocuklarla buluşturdu.<br />

Eski Eti Fabrikası alanında yapılan sempozyum çalışmalarında çamurdan<br />

çeşitli figürler yapan çocuklar, sempozyum alanını gezerek<br />

burada pişmiş toprağın farklı yönlerini de keşfettiler. Uzman<br />

eğitmenler eşliğinde ilk kez çamurla tanışmanın mutluluğunu yaşayan<br />

çocuklar daha sonra sanatçı çalışmalarını ziyaret ettiler.<br />

MÜZİK ZİYAFETLERİNDE MUHTEŞEM EĞLENCE<br />

Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu kapsamında<br />

düzenlenen konserler ise bu yıl unutulmayacak anlara sahne<br />

oldu. Birbirinden ünlü ve değerli sanatçıların Eskişehirliler ile buluştuğu<br />

konserler hayranlıkla izlendi.<br />

Ücretsiz olarak düzenlenen ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği<br />

konserlerde Niso Kaston Orkestrasından,<br />

Mesut Girgin’e. Haşim Tayyar’dan<br />

Mesut Yanardağ’a kadar<br />

pek çok sanatçı sempozyum boyunca<br />

alanı dolduran binlerce<br />

Eskişehirliye müzik ziyafeti<br />

çekti.<br />

EFSANE GRUP MOĞOLLAR’LA<br />

KAPANIŞ<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin Espark<br />

AVM işbirliği ile düzenlediği etkinlikte<br />

efsane müzik grubu Moğollar,<br />

unutulmaz bir konsere<br />

imza attı.<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin 12.’sini<br />

düzenlediği Uluslararası Eskişehir<br />

Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun<br />

final konserinde müzikseverler<br />

unutulmaz bir gece yaşadı.<br />

Espark AVM işbirliğinde düzenlenen konserde Türkiye’nin en<br />

köklü müzik gruplarından Moğollar, hafızalara kazınan şarkılarını<br />

Eskişehirliler için seslendirdi. Gari Gari, Çaya Kaç Şeker, Bir Şey<br />

Yapmalı, Geri Sar, Devlerin Aşkı, Selvi Boylum Al Yazmalım, Tamirci<br />

Çırağı, Namus Belası gibi şarkılar ile alanı dolduran vatandaşlar<br />

zaman zaman coşarken zaman zaman da duygu yüklü<br />

anlar yaşadı. Konserde grup ayrıca, ‘Ölüler Altın Takar Mı?’ isimli<br />

şarkıyı seslendirmeden önce konuşan Taner Öngür, “Bu şarkıyı<br />

İzmir Bergama’da siyanür ile altın aranması konusu gündeme geldiğinde<br />

yazmıştık. Bugün de burada<br />

seslendireceğiz ve<br />

söylemek istiyoruz; Eskişehir’e<br />

kömürlü termik santral yapılmasını<br />

da istemiyoruz” sözleri, alanı<br />

dolduran Eskişehirlilerden yoğun<br />

alkış aldı.<br />

Konser programının sonunda<br />

sahneye çıkan Tepebaşı Belediye<br />

Başkanı Dt. Ahmet Ataç, başta<br />

Türk müziğinin duayeni Cahit<br />

Berkay ile grubun solisti ve Cem<br />

Karaca’nın da oğlu olan Emrah<br />

Karaca’yı ve diğer grup üyelerini<br />

tebrik etti.<br />

Cahit Berkay da Eskişehirspor formasını<br />

giydikten sonra Eskişehir’de<br />

konser<br />

vermekten dolayı çok mutlu olduklarını<br />

belirterek Başkan Ataç’a teşekkür etti.<br />

BİR SEMPOZYUM DAHA GEÇTİ<br />

Unutulmaz anlara sahne olan, sanatın büyük bir keyifle yaşandığı,<br />

Eskişehir halkının da büyük katkı verdiği bir sempozyum<br />

daha bu ve pek çok muhteşem görüntülerle son erdi. Geriye unutulmayacak<br />

hatıralar ve sanatçıların ürettiği birbirinden güzel<br />

sanat eserleri kaldı. Sempozyuma Türkiye’nin yanı sıra Şili (Catalina<br />

Vial), Ukrayna (Zuban Nataliya), Lübnan (Neville A. Salha),<br />

Güney Kore (Kim Jaekyu) ve Karadağ (Luka Rodojevic) ülkelerinden<br />

sanatçılar katıldı. Sempozyumda ülkemizi sanatçılar Soner<br />

Pilge, Candan Güngör, Tuba Korkmaz, Emet Egemen ve Nida<br />

Olçar temsil etti.<br />

31


Eskişehir Şehir Tiyatroları yeni sezonda 6 muhteşem<br />

oyunla sanatseverlerle buluşacak<br />

Tiyatro dolu bir<br />

sezona hazır olun<br />

Eskişehir Şehir Tiyatroları, <strong>2018</strong>-2019 sezonunu<br />

yine muhteşem oyunlarla açıyor.<br />

Kurulduğu ilk yıldan bu yana 18 sezonu<br />

geride bırakan, bırakırken Türk tiyatrosuna<br />

büyük değerler kazandıran Şehir Tiyatroları,<br />

yeni sezonda da sanatseverlere<br />

unutulmaz anlar yaşatacak.<br />

Yeni sezonun hazırlıklarını uzun süreden<br />

bu yana devam ettiren Büyükşehir Belediyesi<br />

Şehir Tiyatroları ekibi de uzun soluklu<br />

bu çalışmalarını artık sahneye koymaya<br />

hazırlanıyor.<br />

Yepyeni iki oyunla izleyicisinin karşısına<br />

çıkacak olan ekip, son günlerde harıl harıl<br />

çalışıyor. Provalarını yoğun tempoda<br />

sürdüren Şehir Tiyatrosu sanatçıları,<br />

yeni sezonda da yine<br />

unutulmaz sahnelerle izleyicilerine<br />

sanat şöleni yaşatmayı planlıyor.<br />

Bugüne kadar yüz binlerce tiyatro<br />

severi tiyatro salonlarına<br />

çeken, bunun yanı sıra yurt dışı<br />

ve Avrupa’da dahi hayran kitlesi<br />

oluşturan Şehir Tiyatrolarının<br />

yetenekli<br />

oyuncuları<br />

yeni sezonda da<br />

tüm gişeleri kapatmaya hazır.<br />

Oyunun oyunu<br />

Hazırlıklar ve provalar tamam<br />

Mevsimler<br />

Eskişehirli tiyatroseverler ise<br />

yeni sezonu büyük bir heyecanla<br />

bekliyor.<br />

Geride<br />

kalan 18<br />

sezonda tiyatrosuna<br />

sahip çıkarak,<br />

görülmemiş bir<br />

ilgi ile şehrin sanatına<br />

büyük değer veren<br />

Eskişehirliler, sanata<br />

verdikleri bu değerle<br />

yeni sezonda da<br />

yine ülkenin sanat çevrelerinde<br />

en çok konuşulan<br />

topluluğu olacak.<br />

Sinir<br />

32


Yeni tiyatro sezonunu iple çeken Eskişehirliler,<br />

<strong>2018</strong>-2019 döneminde yeni oyunlarla<br />

birlikte hafızalara kazınan pek çok<br />

oyunu Eskişehir sahnelerinde görebilecek.<br />

YENİ SEZON “MASKELİLER”<br />

İLE BAŞLAYACAK<br />

Şehir Tiyatroları yeni sezonda sahneye<br />

iki yeni oyun getiriyor. Bunlardan ilki<br />

“Maskeliler” isimli oyun.<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları,<br />

sezon açılışını Ilan Hatsor’un<br />

“Maskeliler” adlı oyunu ile yapacak.<br />

Nebil Tarhan’ın Türkçemize<br />

kazandırdığı “Maskeliler” adlı<br />

yeni oyunun yönetmeni,<br />

Şehir Tiyatroları sanatçısı<br />

Mert Kırlak. Dekor Tasarımını<br />

Aylin Önen, ışık tasarımını<br />

Ali Rıza Tekin’in gerçekleştirdiği<br />

oyunun müzikleri de Yiğit<br />

Dalgın’a ait.<br />

Devrim Özder Akın, Sermet<br />

Yeşil ve Emre Demirci’nin rol<br />

aldığı oyun, Savaşın ve şiddetin,<br />

insanları nasıl bir çıkmaza<br />

sürüklediğini ve insani<br />

bağlarının kopmasına neden<br />

olduğunu oldukça etkili bir<br />

dille anlatıyor. Provaları aralıksız<br />

sürdürülen “Maskeliler”adlı<br />

oyun, Ekim ayı<br />

başında Eskişehirli tiyatro severler<br />

ile buluşacak ve sezon<br />

boyunca sahnelenmeye<br />

devam edecek.<br />

BERNARDA ALBA’NIN EVİ<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi<br />

Şehir Tiyatrolarının<br />

<strong>2018</strong>-2019 tiyatro sezonu<br />

için hazırladığı diğer oyunlardan<br />

birisi olan “Bernarda Alba’nın<br />

Evi” adlı oyun.<br />

Oyununun rejisini Ankara<br />

Devlet Tiyatrosu sanatçısı,<br />

oyuncu ve yönetmen İpek<br />

Atagün Gezener üstleniyor.<br />

Turan Oflazoğlu’nun Türkçemize<br />

kazandırdığı oyunun<br />

kostüm tasarımını Tülay<br />

Kale, ışık tasarımını Mustafa<br />

Kala ve hareket düzenini Aslı<br />

Güneş Sümer gerçekleştirecek.<br />

Oyunun müziklerini Ekin<br />

Eti hazırladı.<br />

“Bernarda Alba’nın Evi”, Dul<br />

bir annenin, kızları üzerinde<br />

kurduğu baskı ve kısıtlamayı<br />

anlatırken, arka planda, kıyıcı<br />

ve otoriter yönetim anlayışları<br />

ve diktatörler<br />

tarafından, insanların yaşam<br />

haklarının nasıl göz ardı edildiğinin<br />

altını çiziyor.<br />

Eskişehir Şehir Tiyatroları,<br />

bünyesinde bulunan Burcu<br />

Tutkun, Özlem Akdoğan,<br />

Özlem Baykara, Pınar Bekaroğlu,<br />

Mahide Yumbul, Başak Boran<br />

Oksal, Ecren Can Serim, Elçin Tezcan<br />

ve Ayşen Aşkın’dan oluşan sanatçı kadrosu<br />

ile sahneleyeceği “Bernarda Alba’nın<br />

Evi” adlı oyun da Ekim ayı<br />

başlarında Eskişehir izleyicisi ile buluşturacak.<br />

Oyun sezon boyunca Şehir Tiyatroları’nda<br />

sahnelenmeye devam edecek.<br />

BÜYÜKERŞEN’DEN<br />

YENİ SEZON MESAJI<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen de, yeni sezona dair<br />

bir mesaj yayımlayarak Şehir Tiyatrolarının<br />

başarısından söz etti. Başkan Büyükerşen,<br />

tiyatrolarına sahip çıkan<br />

Eskişehirlilere de övgüler yağdırdı.<br />

Eskişehirli sanatseverleri özverili olarak<br />

nitelendiren Başkan Büyükerşen, “Eskişehir,<br />

kültür seviyesi ile uygar ülkelerin<br />

kentlerinde görülebilen tiyatro, konser ve<br />

opera kurumları ile salonlarına sahip bir<br />

kültür kentidir. Hemşehrilerim de projelerimize<br />

büyük bir ilgi ile sahip çıktı. Herkese<br />

çok teşekkür ediyorum” dedi.<br />

33


Bakmayın siz şimdilerde kimsede komşuluk<br />

ilişkisi kalmadığına…<br />

Eskiden komşuluk o kadar değerliydi<br />

ki…<br />

Komşunun hakkı da vardı hatırı da…<br />

Sokak oyunları da öyle…<br />

Çocukların yırtık ceplerinde yüzlerce<br />

oyun gizleniyor gibiydi.<br />

Üstelik bu oyunların oynanması için pahalı<br />

oyuncaklara da gereksinim yoktu.<br />

Her şey doğaldı, orijinaldi, yaratıcıydı.<br />

Mahallenin çocukları bahçede, sokakta,<br />

kapı önünde birlikte kardeşçe oynar hep birlikte<br />

büyürlerdi. Birinin annesinin mutfağından<br />

bir koku gelse diğer çocuklara da<br />

gönderirdi.<br />

Komşu da pişer bize de düşerdi.<br />

Paylaşmak sanal değil birebirdi.<br />

Belki de kalabalık şehirler bozdu insanları…<br />

Hırsızlık olmazdı mahallede…<br />

Çocuklar ansızın kaybolmazdı.<br />

Gönüllerde kilit yoktu ki kapılarda olsun.<br />

Çünkü güven vardı, dayanışma vardı,<br />

yardımlaşma, paylaşma vardı.<br />

Herkes kardeşti.<br />

Kardeşin kardeşe ne zararı olabilirdi ki?<br />

İşte Sütlüce Mahallesi ‘Nerde o eski<br />

komşuluklar?’ sözünü hala yaşatan bir mahalle…<br />

Eskişehir Kent Konseyi Mahalle Meclisi<br />

Başkanı Ömer Lütfü Şanlı ile birlikte mahalleye<br />

girdiğimiz andan itibaren hissediyorum o<br />

eski mahalle kültürünü…<br />

Evlerin duruşu, sokaktan geçen insanların<br />

bakışları, kapı önü komşulukları hissettiriyor<br />

insana geçmişi…<br />

Hatta biraz uzaklara<br />

götürüp burun direğini bile<br />

sızlatıyor.<br />

Sütlücespor Kulübü<br />

Başkanı Soner Güncan Bey<br />

ile tanışıyoruz.<br />

Sakin tavırları, misafirperverliği<br />

ile açarken kulübünün<br />

kapılarını, 25 yaşına<br />

kadar Sütlüce Mahallesi’nde<br />

oturduğundan bahsediyor.<br />

“MAHALLEMİZE<br />

DUYDUĞUMUZ<br />

AİDİAT<br />

DUYGUSUNDAN<br />

DOLAYI BU<br />

ÇALIŞMALARIMIZ”<br />

Geçmişe gidercesine<br />

özlem dolu bir sesle 24 yılının<br />

bu mahallenin sokaklarında<br />

geçtiğini belirtiyor<br />

Soner Bey, “17 yıl önce mahalleden<br />

taşındık ama mahallede<br />

olan, oluşan<br />

arkadaşlıklarımız, dostluklarımız,<br />

kardeşliklerimiz hep<br />

devam etti. Bundan sonra<br />

da devam etsin istiyoruz. 17<br />

yıl geçmiş olmasına rağmen<br />

sürekli gelip gidiyoruz. Bugün yapmış olduğumuz<br />

çalışmada yine mahallemize duyduğumuz<br />

aidat duygusuyla alakalı” diyor.<br />

Son dönemde biraz dejenere olmaya<br />

başladıysa da temel dostlukların, kapı komşu<br />

ilişkilerinin mahallede halen devam ettiğini<br />

vurguluyor Soner Bey ve şöyle devam ediyor:<br />

“Bizde bunun kaybolmaya yüz tutmasından<br />

endişelendiğimiz için sosyal bir takım<br />

çalışmalar yapmak istiyoruz. Yapmış olduğumuz<br />

çalışmaların içerisinde komşuluk ilişkileri<br />

de var. İnsanların birbirleriyle sıkça bir<br />

araya gelmesi, dostluk anlamındaki o alışverişlerini<br />

çoğaltmak için ortak paydalarını<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

34


arttırmaya çalışıyoruz.”<br />

“KOMŞULUK İLİŞKİLERİ GELİŞİYOR”<br />

Kulüplerinin bir yıl önce kurulduğunu,<br />

sporsal aktivitelerin yanı sıra kendi öz değerlerin<br />

kaybedilmemesi adına insan ilişkilerine<br />

önem verdiklerinden bahsediyor Soner Bey<br />

kısık ses tonuyla: “Buraya katılan her sporcu<br />

birbirleriyle tanışıyor, çocuklar birbirleriyle tanışıyor.<br />

Yüz tane çocuk, belki yüzden daha<br />

fazla çocuk sokakta gezerken birbirlerine ismiyle<br />

hitap edebiliyor. Nerede oturduklarını,<br />

anne babalarının ne iş yaptıklarını biliyorlar.<br />

Veliler onu tanıyor. Bu güzel bir durum aslında…”<br />

Mahallelerinde birçok mülteci vatandaşın<br />

olduğundan bahsediyor: “Dolayısıyla bir<br />

kozmopolit durum var mahallede ama biz istiyoruz<br />

ki o yeni gelen insanlar da o dostluk<br />

çerçevesinde o potada erisinler. Onlarla da o<br />

adaptasyon sürecini, oryantasyon sürecini<br />

birlikte aşalım. Hem mülteci hem de öğrenci<br />

kardeşlerimizle birlikte.”<br />

“ÇOCUKLAR KAYBOLMAYA<br />

YÜZ TUTMUŞ OYUNLARI OYNUYOR”<br />

Bir yandan Soner Bey’i dinlerken bir<br />

yandan da eski sokak oyunlarımız beliriyor<br />

kafamın içerisinde…<br />

Heyecanlanıyorum ve sormadan edemiyorum:<br />

“Mahallede çocuklar saklambaçlarla,<br />

körebelerle mi büyüyor? Eski sokak<br />

oyunlarımızı mı oynuyorlar?”<br />

Gülümsüyor: “Bununla ilgili Ömer Beyle<br />

birlikte yapmış olduğumuz bir proje var. Yine<br />

mahalle sınırları içerisinde bir parkta gerçekleştirdik<br />

bunu. Büyükşehir Belediyesi’nden<br />

ve Eskişehir Kent Konseyi Mahalle Meclisi’nden<br />

de sağ olsunlar bu konuda yardım<br />

aldık. Oynanması kaybolmaya yüz tutmuş<br />

oyunların ön plana çıkartıldığı, çocukların<br />

hoşça vakit geçirebileceği, şarkılar söyleyip<br />

oyunlar oynayabileceği bir ortam oluşturduk.<br />

350 tane çocuk geldi. Aşağı yukarı Sütlüce<br />

Spor Kulübü olarak 1000 kişiyi ağırladık.<br />

Kardeşlerimiz önceki yılların sokak oyunlarını<br />

oynadılar.”<br />

“ÇOCUKLARIMIZ EVLERE<br />

HAPSOLMASIN”<br />

“Hangi oyunlar vardı mesela içerisinde?”<br />

diye devam ediyorum.<br />

Yine aynı tebessümle anlatıyor: “Saklambaç,<br />

körebe, mendil kapmaca vs. oyunları<br />

hepimizin ismini bildiği ama yeni yetişen<br />

jenerasyonların çok da bilmediği oyunlar.<br />

Bize çok aşina gelebilir. Çocuklarımız bunları<br />

bilmiyor. Biz çocukları sokaktan kurtarırken<br />

aynı zaman da evlere de hapsolsun istemiyoruz.<br />

Yine sokakta kalmaya devam etsinler<br />

ama güvenli şekilde kalmaya devam etsinler<br />

istiyoruz. Tıpkı bizim çocukluğumuzda keyif<br />

aldığımız oyunları oynayıp da mutlu olduğumuz<br />

gibi onlar da mutlu olsun istiyoruz. Vakitlerini<br />

tasarruflu, yerinde, doğru kullansın<br />

istiyoruz. Sokaktan çekerken çocukları, kötü<br />

alışkanlıklardan uzaklaştırırken eve de hapsolsunlar,<br />

bir bilgisayar, internet ortamına<br />

hapsolsunlar istemiyoruz.”<br />

“KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN<br />

DEĞİL HAYALLERİNİN PEŞİNDEN<br />

KOŞSUNLAR”<br />

Soner Bey’in konuşmaları dikkatimi çekiyor.<br />

Çocukları sokaklardan çekiyoruz derken<br />

ne demek istediğini merak ediyorum.<br />

Kısa bir düşünüyor: “Yaptığımız çalışmalardan<br />

biri de uyuşturucuyla mücadele ile<br />

alakalı. Farkındalık oluşturuyoruz. Bununla ilgili<br />

sporcularımızın tamamı hocaları ile beraber<br />

“Uyuşturucuya Hayır” tişörtleri giydiler.<br />

Antrenmana böyle çıktılar. Biz o gençlerin,<br />

kardeşlerin kötü alışkanlıkların değil hayallerinin<br />

peşinden koşmalarını istiyoruz. Bunlar<br />

için de bir ortam gerekli. Sütlüce Spor Kulübü<br />

de Sütlüce Mahallesi’nde bu ortamı<br />

oluşturmaya talip olan STK’lardan bir tanesi.<br />

Başarılı olduğumuza da inanıyoruz. Güzel<br />

dönüşler var çünkü… Aileler çok mutlu…”<br />

İstemsiz gülüyorum.<br />

“EĞİTİM SEFERBERLİĞİ BAŞLATTIK”<br />

Kulüplerinde başka hangi kursların gerçekleştiğini<br />

merak ediyorum.<br />

Şöyle açıklıyor: “Bu yapılan faaliyetlerin<br />

haricinde tabi ki spor merkezli her şey ama<br />

geçen yıl gönüllü öğretmenler vasıtasıyla<br />

haftanın yedi günü, günde ikişer, üçer saat<br />

Matematik, İngilizce, Türkçe, Fransızca,<br />

Tarih, Coğrafya, Sosyal Bilgiler, Fen Bilimleri,<br />

İşaret Dili, Beden Dili, Drama, Çizim Atölyesi<br />

dersleri verdik. Bunların tamamı ücretsizdi.<br />

Bu sene de devam edecek bu çalışma. Bu<br />

çalışmalara 238 tane ortaöğretim talebesi<br />

katıldı. Mahalle dışından gelenler de oldu.<br />

Ücret talep etmedik. Aynı zaman da bir eğitim<br />

seferberliği de başlatmış durumundayız.<br />

İnsan merkezli çalışmalar yapıyoruz.”<br />

“SÜTLÜCE SPOR LOGOLU<br />

AYRAÇLAR YAPTIK”<br />

Aklına bir an da gelircesine kaldığı yerden<br />

devam ediyor Soner Bey, “Down<br />

sendromlu, zihinsel engelli, bedensel<br />

engelli kardeşlerimiz de geçen yıl yılsonuna<br />

doğru yılbaşı promosyonu<br />

yaptık. Kitap ayraçları tasarladık.<br />

Metal plakalar üzerinde doğal taşlarla<br />

süslenmiş, Sütlüce Spor logolu kitap<br />

ayraçları yaptık. Kardeşlerimizi Kütahya’ya<br />

gönderdik. Orada taşların<br />

sırlamasını gördüler. Az önce bahsettiğim<br />

Down Sendromlu, Zihinsel engelli<br />

ve bedensel engelli<br />

kardeşlerimiz bunların bir araya getirilmesini,<br />

montaj işlerini yaptılar. Biz<br />

bunları Eskişehir’de ücretsiz dağıttık.<br />

Onlarla birlikte vakit geçirmek çok keyifliydi.”<br />

“MAHALLECE ‘BIRAKMA<br />

BENİ’ FİLMİNE GİTTİK”<br />

O kadar güzel işlere imza atmışlar<br />

ki hangi birini soracağımı, nereden<br />

gireceğimi bilemiyorum.<br />

Ama o bilir gibi bir an da harika bir projeden<br />

daha bahsediyor: “Gençlerin ve çocukların<br />

empati yapmalarını sağlıyoruz. Bunlardan<br />

bir tanesi de 21 <strong>Eylül</strong>’de vizyona giren,<br />

Çin’de ve Almanya’da ödül almış- Bosnalı bir<br />

yönetmenin çektiği, oyuncuların tamamının<br />

yetimlerden oluştuğu, yetimlerin konu alındığı<br />

‘Bırakma Beni’ isimli bir film var. 110<br />

tane bilet aldık. Mahallemizdeki çocukları ve<br />

ailelerini o filme götürdük. Buradaki amacımız<br />

da yetim çocukların, mülteci çocuklarının<br />

dramlarını, hayat hikayelerinin anlatıldığı, gelirinin<br />

tamamının da yetimlere dağıtılacağı bir<br />

film projesi bu. Çocuklarımızın da bu noktada<br />

empati yapmalarını sağlayacağız.”<br />

“MÜLTECİ ÇOCUKLARIN<br />

BOYNU BÜKÜK KALMASIN”<br />

Kendilerini durmaksızın alkışlamak geliyor<br />

içimden...<br />

Son sözlerini alıyorum Soner Bey’in:<br />

“Mülteci çocuklarımızın da boynu bükük kalsın<br />

istemiyoruz. Netice bu bölgede yaşayan<br />

yetimler de var mutlaka… Hatta bizim spor<br />

kulübümüz içerisinde de var, onlara pozitif<br />

ayrımcılık yapıyoruz belirli konularda. Bu<br />

sosyal bir dokunuş gerektiriyordu. Biz de<br />

oraya dokunmak istedik.”<br />

Sütlüce Spor Kulübü’ne emek veren<br />

herkese, Ömer Bey’e, Soner Bey’e sonsuz<br />

teşekkür ediyorum.<br />

İyi ki varlar ve iyi ki birçok hayata dokunarak<br />

ışık saçmalarına vesile oluyorlar.<br />

35


Eskişehir nüfusunda<br />

kadınlar çoğunlukta<br />

2017 Yılı verileri ile yapılan araştırmada Eskişehir’de yaşayan kadın<br />

sayısı 421.542, erkek sayısı ise 429.098. Kadınlar Eskişehir nüfusunun<br />

yüzde 50.14’ünü, erkekler ise yüzde 49.86’sını oluşturuyor.<br />

Yakın bir geçmişte tipik bir Anadolu<br />

kenti iken yaşadığı hızlı gelişim ile<br />

turizm cazibesi olan bir büyük şehir<br />

haline dönüşen Eskişehir, nüfus potansiyeli<br />

ile de dikkat çekiyor.<br />

Yaşadığı fiziki gelişimin yanı sıra beşeri<br />

olarakta her geçen gün büyümeye<br />

devam eden Eskişehir’de<br />

nüfus oranı da ilginç istatistikler ortaya<br />

koyuyor. Çocuk ve kadınlara<br />

gösterilen hassasiyetin nüfus verilerine<br />

de yansıdığı Eskişehir’de, kadın<br />

nüfusunun erkek nüfusuna göre<br />

daha fazla olması en dikkat çekici<br />

ayrıntı olarak ortaya çıkıyor.<br />

36<br />

Eskişehir’in yıllara göre nüfus verileri dikkat<br />

çekici pek çok ayrıntıyı da beraberinde getiriyor.<br />

Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün (TÜİK) verilerine<br />

göre nüfusu her yıl geçen istikrarlı<br />

biçimde artan Eskişehir’de <strong>2018</strong> verilerine<br />

göre 871 bin 808 kişi yaşıyor.<br />

ERKEKLER KADINLARI HİÇ GEÇEMEDİ!<br />

Son yıllardaki gelişimi ile Türkiye’nin en dikkat<br />

çeken kenti olan Eskişehir, nüfus istatistikleri<br />

ile de ayrı bir özelliğe bürünüyor. Özellikle<br />

kadın ve erkek dağılımında kadınların öne çıktığı<br />

Eskişehir’de 431 bin 542 kadın yaşamını<br />

sürdürüyor. Kadınlara göre daha geriden gelen<br />

erkek nüfusu ise 429 bin 078. Bu rakamlara<br />

göre kadınlar yüzde 50,14 oranıyla, yüzde<br />

49,86 orandaki erkeklere göre daha fazla yer<br />

tutuyor. Nüfus verilerinin bu konudaki istatistikleri<br />

ilginç bir durumu daha gösteriyor. 2007<br />

yılından bu yana yapılan tüm nüfus araştırmalarında,<br />

erkek nüfusu kadın nüfusunu hiç geçemedi.<br />

Verilerin istikrarlı olarak devam<br />

etmesi durumunda gelecek yıllarda da bu durumun<br />

değişmeyeceği öngörülüyor.<br />

EN KALABALIK İLÇE ODUNPAZARI<br />

Merkez nüfusunun çokluğu ile bilinen Eskişehir’de<br />

insanlar daha çok kent merkezinde yaşamayı<br />

tercih ediyor. Sosyal ve kültürel<br />

unsurlara daha çok ve kolay ulaşıldığı merkezde<br />

yaşamayı tercih eden Eskişehirliler,<br />

nüfus olarak Odunpazarı ilçesinde daha yoğun<br />

bir yer kaplıyor. 2017 yılı rakamlarına göre<br />

Odunpazarı ilçesi, şehrin tüm nüfusunun<br />

yüzde 46,41’ini içinde barındırıyor. Aynı yılın<br />

rakamlarına göre, Odunpazarı’nda 399 bin<br />

451 kişi ikamet ediyor. Merkezin diğer ilçesi<br />

Tepebaşı da yine nüfusun büyük bölümünü<br />

çeken ilçelerden. Eskişehir nüfusunun toplamının<br />

yüzde 41,04’ünü konuk eden Tepebaşı’nda<br />

353 bin 179 kişi yaşıyor.<br />

Kırsalda ise rakamlar adeta dibe iniyor. Eskişehir’in<br />

en kalabalık ilçesi olan Sivrihisar’da<br />

ancak 20 bin 449 kişi yaşamını sürdürüyor.<br />

Küçük ilçeleri ile tanınan Eskişehir’de en az<br />

nüfusa sahip olan ilçe ise bin 953 nüfusuyla<br />

Han.<br />

7 YIL SONRA 1 MİLYON<br />

Eskişehir nüfus artışı konusunda da istikrarlı<br />

bir yol izliyor. Yıllara göre yapılan nüfus araştırmalarında<br />

şehrin nüfus artış hızının yüzde<br />

1,5 ile 2,20 arasında bir dengede ilerlediği görülüyor.<br />

Verilere göre, Eskişehir’deki nüfus artışı<br />

her yıl ortalama 1,75 oranında artıyor. Bu<br />

oran, şehrin nüfusuna her yıl ortalama 20 bin<br />

kişinin katıldığını gösteriyor. Bu verilere göre<br />

Eskişehir’in nüfusunun 7 yıl sonra 1 Milyon’u<br />

geçeceği gerçeğini de ortaya çıkarıyor.<br />

GÖÇ KONUSUNDA ŞANLI İL<br />

Son yıllarda göçmenleri konuk eden Türkiye,<br />

bu konuda verisel olarak büyük bir artış yaşıyor.<br />

Bu artıştan en az etkilenen kentler arasında<br />

da Eskişehir geliyor. TÜİK’in<br />

araştırmasına göre Eskişehir, ülkenin en az<br />

göç alan kentlerinin başında geliyor. Araştırmalara<br />

göre, Eskişehir’den göçen insanlar, alınan<br />

göç sayısına göre az kalsa da bu farkın<br />

her yıl 7 binler seviyesinde olması, Eskişehir<br />

adına önemli bir şans olarak değerlendiriliyor.<br />

Eskişehir, her yıl ortalama olarak 33 bin’ler<br />

dolayında göç alırken, 28 bin ortalaması ile de<br />

göç veriyor.<br />

Eskişehir ayrıca nüfus yoğunluğu bakımında<br />

kilometrekare başına 62 kişinin yaşadığı bir<br />

şehir olarak ortaya çıkıyor. Yüzölçümü 13.925<br />

km2 olan Eskişehir’de 1 kilometrekare alan<br />

içerisinde 62 insan yaşıyor.


37


BÖLGESEL<br />

AMATÖR LİG<br />

6. GRUP<br />

<strong>2018</strong>-2019<br />

SEZONU<br />

FİKSTÜRÜ<br />

1. HAFTA<br />

YENİÇAĞA SPOR-KARAPINAR<br />

ANADOLU ÜNİ- KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU- BAĞLUM S.<br />

ANKARA DSİ SPOR -1926 POLATLI<br />

ÇUBUKSPOR-AKŞEHİR SPOR<br />

SANDIKLISPOR -KARAMAN<br />

SARAYÖNÜ BELEDİYESPOR -BAY<br />

2. HAFTA<br />

KARAMAN -SARAYÖNÜ<br />

AKŞEHİR SPOR- SANDIKLISPOR<br />

1926 POLATLI -ÇUBUKSPOR<br />

BAĞLUM S.- ANKARA DSİ SPOR<br />

ÇAYAĞZI S.-KIRIKKALE B. ANADOLU<br />

KARAPINAR - ANADOLU ÜNİ<br />

YENİÇAĞA SPOR-BAY<br />

3. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ-AKŞEHİR<br />

ANADOLU ÜNİ-YENİÇAĞA<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU-KARAPINAR<br />

ANKARA DSİ- KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

ÇUBUKSPOR-BAĞLUM S.<br />

SANDIKLISPOR -1926 POLATLI<br />

KARAMAN - BAY<br />

4. HAFTA<br />

AKŞEHİR SPOR - KARAMAN BEL<br />

1926 POLATLI -SARAYÖNÜ<br />

BAĞLUM S.-SANDIKLISPOR<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.- ÇUBUKSPOR<br />

KARAPINAR -ANKARA DSİ SPOR<br />

YENİÇAĞA-KIRIKKALE B. ANADOLU<br />

ANADOLU ÜNİ- BAY<br />

5. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ-BAĞLUM S.<br />

KARAMAN- 1926 POLATLI<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU - ANADOLU ÜNİ<br />

ANKARA DSİ SPOR-YENİÇAĞA SPOR<br />

ÇUBUKSPOR - KARAPINAR<br />

SANDIKLISPOR-KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

AKŞEHİR SPOR -BAY<br />

6. HAFTA<br />

1926 POLATLI -AKŞEHİR SPOR<br />

BAĞLUM S.- KARAMAN<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.- SARAYÖNÜ<br />

KARAPINAR-SANDIKLISPOR<br />

YENİÇAĞA SPOR - ÇUBUKSPOR<br />

ANADOLU ÜNİ-ANKARA DSİ SPOR<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU- BAY<br />

7. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ - KARAPINAR<br />

KARAMAN-KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

AKŞEHİR SPOR -BAĞLUM S.<br />

ANKARA DSİ -KIRIKKALE B. ANADOLU-<br />

ÇUBUKSPOR-ANADOLU ÜNİ<br />

SANDIKLISPOR -YENİÇAĞA SPOR<br />

1926 POLATLI -BAY<br />

8. HAFTA<br />

BAĞLUM S.-1926 POLATLI<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.- AKŞEHİR SPOR<br />

KARAPINAR -KARAMAN BEL<br />

YENİÇAĞA SPOR -SARAYÖNÜ BEL<br />

ANADOLU ÜNİ-SANDIKLISPOR<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU-ÇUBUKSPOR<br />

ANKARA DSİ SPOR- BAY<br />

9. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ- ANADOLU ÜNİ<br />

KARAMAN BEL- YENİÇAĞA SPOR<br />

AKŞEHİR SPOR-KARAPINAR BEL<br />

1926 POLATLI -KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

ÇUBUKSPOR - ANKARA DSİ SPOR<br />

SANDIKLISPOR -KIRIKKALE B. ANADOLU-<br />

BAĞLUM S.- BAY<br />

10. HAFTA<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.- BAĞLUM S.<br />

KARAPINAR BEL-1926 POLATLI B<br />

YENİÇAĞA SPOR -AKŞEHİR SPOR<br />

ANADOLU ÜNİ-KARAMAN BEL<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU- SARAYÖNÜ<br />

ANKARA DSİ SPOR -SANDIKLISPOR<br />

ÇUBUKSPOR - BAY<br />

11. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ-ANKARA DSİ SPOR<br />

KARAMAN BEL-KIRIKKALE B. ANADOLU<br />

AKŞEHİR SPOR-ANADOLU ÜNİ<br />

1926 POLATLI -YENİÇAĞA SPOR<br />

BAĞLUM S.-KARAPINAR BEL<br />

SANDIKLISPOR-ÇUBUKSPOR<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.- BAY<br />

38<br />

12. HAFTA<br />

KARAPINAR BEL-KIRŞEHİR ÇAYAĞZI S.<br />

YENİÇAĞA SPOR-BAĞLUM S.<br />

ANADOLU ÜNİ-1926 POLATLI<br />

KIRIKKALE B. ANADOLU-AKŞEHİR SPOR<br />

ANKARA DSİ SPOR -KARAMAN BEL<br />

ÇUBUKSPOR -SARAYÖNÜ BEL<br />

SANDIKLISPOR-BAY<br />

13. HAFTA<br />

SARAYÖNÜ BEL- SANDIKLISPOR<br />

KARAMAN BEL- ÇUBUKSPOR<br />

AKŞEHİR SPOR -ANKARA DSİ SPOR<br />

1926 POLATLI- KIRIKKALE B. ANADOLU<br />

BAĞLUM S.- ANADOLU ÜNİ<br />

KIRŞEHİR ÇAYAĞZI- YENİÇAĞA SPOR<br />

KARAPINAR BEL-BAY<br />

ESGÜNDEM<br />

YENİ SEZONDA<br />

ANADOLU’YA<br />

BAŞARILAR DİLER


ESGÜNDEM YENİ SEZONDA SELKA’YA BAŞARILAR DİLER<br />

39


Makedonya turnuva birinciliği<br />

Sezona iki kupa ile giren Beton<br />

Adamlarda hedef yenileri<br />

Hentbolda bu sezon güçlü bir<br />

kadro kuran ve yeni sezona<br />

kupa hedefi ile başlayan<br />

Beton Adamlar hazırlık döneminde<br />

katıldığı iki önemli turnuvada da<br />

birincilik kupasını kaldırdı.<br />

Selka hentbolcuları Beykoz Belediyesi<br />

Spor Kulübü tarafından düzenlenen 1.<br />

Recep Şahin Köktürk Hentbol Turnuvasında<br />

ardından da, Makedonya’nın Bitola<br />

şehrinde düzenlenen Boro Churlevski Uluslararası<br />

Hentbol Turnuvasında birinci oldu.<br />

İSTANBUL TURNUVASINDAKİ SONUÇLAR:<br />

Selkaspor: 33 - Milli Piyango Sk: 22<br />

Selkaspor : 27 - Nilüfer Bld.: 25<br />

Selkaspor : 27 - Batman Bld.: 24<br />

Selkaspor: 38 - Beykoz Bld.: 30<br />

MAKEDONYADA<br />

TURNUVASINDA SONUÇLAR:<br />

Selka : 38-RK Butel: 34<br />

Selka : 31-Riihimaen Cocks: 23<br />

Selka : 31-Olympiakos: 25<br />

40<br />

İstanbul turnuva birinciliği


Selkaspor hentbolcuları<br />

yeni sezona iki kupa ile<br />

başladı.<br />

Bu sezon güçlü bir kadro<br />

kuran Beton Adamlar yeni<br />

sezona da iyi hazırlandı.<br />

Kupa hedefi ile yola çıkan<br />

Selkaspor sezon öncesi iki<br />

kupa kaldırarak kupa alışkanlığını<br />

da edinmiş oldu.<br />

İLK KUPA İSTANBUL’DA<br />

Selkaspor ile olarak Beykoz<br />

Belediyesi Spor Kulübü tarafından<br />

düzenlenen 1.<br />

Recep Şahin Köktürk Hentbol<br />

Turnuvasına katıldı.<br />

Güçlü takımlar arasında<br />

4’de 4 yaparak turnuvayı<br />

birinci sırada tamamlayan<br />

Beton Adamlar moral<br />

buldu.<br />

İKİNCİ KUPA<br />

MAKEDONYA’DA<br />

Beton Adamlar lig öncesi en<br />

ciddi sınavını ise Makedonya’nın<br />

Bitola şehrinde düzenlenen<br />

Boro Churlevski<br />

Uluslararası Hentbol Turnuvasında<br />

verdi.<br />

Hentbolda ekol haline gelmiş<br />

Finlandiya, Fransa ve<br />

Makedonya ülkelerinin<br />

şampiyonlarının katılımıyla<br />

gerçekleşen turnuvada<br />

Beton Adamlar, başarılı bir<br />

performans sergiledi.<br />

Selka son 3 yıldır Finlandiya’da<br />

namağlup şampiyon<br />

olan ve Şampiyonlar Ligi<br />

tecrübesine sahip Riihimaen<br />

Cocks takımını 31-23<br />

devirirken, Makedonya’nın<br />

RK Butel ekibini ise 38-34<br />

yenerek adanı finale yazdırdı.<br />

Finalde ise Yunanistan<br />

takımı Olympiakos ile<br />

karşılayan Beton Adamlar<br />

final maçından 31-25 galibiyetle<br />

ayrıldı. Zorlu geçen<br />

mücadelede ilk yarı Yunan<br />

ekibinin 12-11 üstünlüğüyle<br />

sonuçlanmıştı. Turnuva<br />

sonunda birincilik<br />

kupasını kaldıran Beton<br />

Adamlar salonu dolduran<br />

taraftarlardan da alkış aldı.<br />

İstanbul’daki<br />

turnuvada<br />

birincilik kupası<br />

Makedonya’daki<br />

turnuvada<br />

birincilik kupası<br />

YÖNETİMDE KEYİFLİ<br />

ÖZEL ÖDÜL ALDILAR<br />

Selkaspor’da takım halindeki<br />

kupaları alırken, oyuncularda<br />

özel ödüllerin sahibi<br />

oldu. Makedonya’nın Bitola<br />

şehrinde düzenlenen<br />

Boro Churlevski<br />

Uluslararası Hentbol<br />

Turnuvasında<br />

finalde Yunanistan<br />

takımı<br />

Olympiakos takımını<br />

31-25<br />

yenen<br />

Selkaspor’da final<br />

maçında günün oyuncusu<br />

Jıhed Jaballah<br />

olurken turnuvanın<br />

en iyi oyuncusu ise<br />

sol oyun kurucu<br />

Vladyslav Ostroushko<br />

seçildi.<br />

Selkaspor yönetimi<br />

de yeni sezonda<br />

takımdan<br />

umutlu.<br />

Beton Adamların<br />

gerek İstanbul’daki<br />

turnuvada<br />

gerekse<br />

Makedonya’nın<br />

Bitola şehrinde<br />

düzenlenen Boro<br />

Churlevski Uluslararası<br />

Hentbol<br />

Turnuvasında yönetimi<br />

de yakından<br />

takip etti.<br />

Makedonya’daki<br />

maçları yakından<br />

izleyen Selkaspor<br />

Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Mert<br />

Kaya, Başkan Yardımcısı<br />

Yenal<br />

Kaya ve Yönetim<br />

Kurulu Üyeleri<br />

Arif Geçkalan ile<br />

Egemen Güler<br />

güçlü rakipler karşısında<br />

takımın<br />

mücadelesi ve sonuçlarını<br />

beğendi.<br />

Yönetim lig, kupa<br />

ve Avrupa’da da<br />

takımdan başarı<br />

bekliyor.<br />

41


Eskişehirspor’un<br />

parlayan yıldızı<br />

Talha Erdoğan<br />

<strong>Esgündem</strong>’e<br />

konuştu<br />

“Hedefim Eskişehirspor formasını giymekti. İlk<br />

hedefime ulaştım. İkinci hedefim bu efsane taraftarın<br />

önünde gol atmaktı. Şimdilik bu iki hayalimi<br />

de gerçekleştirdim. Ancak hayallerimin<br />

daha çok başındayım. Çok daha büyükleri için mücadele<br />

edeceğim”<br />

“Genç oyuncular olarak omuzlarımıza<br />

yüklenen sorumlulukların farkındayız.<br />

Kaybedecek bir şeyimizin olduğunu düşünmüyorum.<br />

Elimize bir fırsat geçti ve biz<br />

bunu en iyi şekilde kullanmak istiyoruz. Taraftarlarımız<br />

bize güvensin”<br />

Gündem dergisinin bu ayki konuğu Eskişehirspor’un<br />

parlayan yıldızı Talha Erdoğan…<br />

Geçtiğimiz yıl profesyonel olan genç oyuncu<br />

bu sezon da transfer tahtasının açılmaması<br />

ile birlikte A takımda forma şansını yakaladı.<br />

İlk haftalardaki performansı ile göz dolduran<br />

genç yeteneğin hedefinde Avrupa’da oynamak<br />

var.<br />

TALHA ERDOĞAN’I TANIYALIM…<br />

“10 Mart 2000 tarihinde Eskişehir'de doğdum.<br />

9 yaşında Eskişehirspor seçmelerine<br />

katıldım ve beğenildim. Beni ilk keşfeden<br />

Yasin Söğüt hocamdı. Dış sahada maçlarda<br />

oynadım. Ahmet Karaçöl, Selahattin Örçün,<br />

Orhan Kamacı, Halit Kök, Levent Bayram,<br />

Sefer Hakan Olgun, Ceyhun Göray, ve Orhan<br />

Türkmengil hocalarımla çalıştım. 2011 yılında<br />

filiz lisansım çıktı ve 2017 yılına kadar<br />

altyapıda görev alan bütün antrenörler ile<br />

çalışma şansını yakaladım.<br />

42<br />

“FUTBOLA BAŞLAMANDA AİLENİN<br />

KATKISI OLDU MU?”<br />

“Bizim ailede futbol çok seviliyor. Benim babamda<br />

zamanında Eskişehirspor başta<br />

olmak üzere bir çok takımda forma giymiş.<br />

Bana çok küçükken sürekli anlatırdı. Şüphesiz<br />

ben de ondan etkilendim ve futbol oynamaya<br />

başladım. Babamın katkısı yüzde yüz<br />

oldu. Şimdi de hep yanımdalar. Ailemin<br />

önünde futbol oynama gururunu yaşadım.<br />

Onların yüzünü güldürmekten büyük keyif<br />

alıyorum”<br />

“A TAKIMLA ANTRENMANLARA NE<br />

ZAMAN ÇIKMAYA BAŞLADIN?”<br />

“Ben ilk olarak A Takımla antrenmana Alpay<br />

Özalan hoca zamanında çıktım. Geçtiğimiz<br />

sene de Sergen Yalçın hocamızın raporu ile<br />

kulübün ile resmi sözleşme imzaladım ve<br />

profesyonel futbolcu oldum”<br />

“PROFESYONEL OLARAK İLK MAÇIN<br />

BU SEZON MU?”<br />

“ Eskişehirspor formasını resmi olarak<br />

ilk kez bu sezon Giresunspor<br />

deplasmanında giydim.<br />

Daha önce bir kaç<br />

kez 18 kişilik kadroda<br />

yer almıştım ancak formayı<br />

rakiplere karşı terletmek<br />

kısmet olmamıştı.<br />

Böyle bir durumda<br />

nasip oldu.<br />

Bende elimden<br />

geldiğince takımıma<br />

katkı sağlamaya çalışıyorum”<br />

“YARIM SEZONDA OLSA<br />

TİRE’DE KİRALIK<br />

OYNADIN BU SÜREÇ<br />

NASIL OLDU?”<br />

“Evet geçtiğimiz<br />

sezon devre arasında<br />

maç tecrübemin<br />

artması için Tire<br />

1922 Spor'a kiralık<br />

olarak gönderildim.<br />

Ancak antrenmanda<br />

kalecinin<br />

sert<br />

mü-<br />

da-


halesi nedeniyle ayak bileğimden bir<br />

sakatlık yaşadım. Sakatlığımı atlattım<br />

ama takım içindeki mevcut<br />

yapıdan dolayı forma giyemeden<br />

geri döndüm”<br />

“BU SEZON FORMA ŞANSI<br />

BULDUN VE GOLÜNÜ DE<br />

ATTIN, DUYGULARINI ALA-<br />

BİLİRMİYİZ?”<br />

“Genç arkadaşlar ile forma şansı<br />

yakaladık. İlk Giresun maçı deplasmanda<br />

ve ardından evimizdeki<br />

Balıkesirspor maçında heyecandan<br />

maça geç konsantre olabildim. Çok<br />

farklı bir deneyimdi. Daha sonra kendime<br />

geldim ve insanlara kendimi ve<br />

yeteneklerimi oyun disiplinine sadık<br />

kalarak göstermeye çalıştım. Ardından<br />

Ankara’daki Gençlerbirliği maçına<br />

iyi başladık ama şansız goller ile mağlup<br />

olduk. Karabük karşısına<br />

yine müthiş taraftar desteği<br />

ile çıktık. Golümü de<br />

attım. Zaten o<br />

duyguları tarif<br />

etmem imkansız.<br />

Bütün<br />

stadyumun<br />

‘Erdoğan’<br />

sesleri<br />

günlerce kulağımda<br />

çınladı. Hala da anlatırken heyecan yaşıyorum”<br />

“TARAFTAR İÇİN DÜŞÜNCELERİN NELER?”<br />

“Eskişehirspor taraftarlarının önünde, onlarında<br />

desteğini alarak futbol oynamaya çalışmak için ne<br />

yazık ki yeterli kelimeleri bulamam… Ne söylesem, ne<br />

anlatmaya çalışsam az kalır. Türkiye standartlarının çok<br />

üzerinde bir taraftarımız olduğunu düşünüyorum. Onların<br />

önünde oynamak müthiş bir duygu... Bizim en büyük gücümüz<br />

onlar. Rabbim de yardım etti ve bugünlere kadar gelebildim.<br />

Kurduğum hayallere yaklaştığımı hissetsem de çok<br />

çalışmam gerektiğini biliyorum. Herkes rahat olsun Talha Erdoğan<br />

kesinlikle havaya girmez”<br />

“TAKIMDA Kİ AĞABEYLERİNDEN<br />

DESTEK GELİYOR MU?”<br />

“Biz gençler takımdaki ağabeylerimizin kesinlikle hakkını<br />

ödeyemeyiz. Mesela Kerim Avcı ile aynı mevkide görev<br />

aldığımız için kendisi benimle çok ilgileniyordu. Gençlerbirliği<br />

ve Karabükspor maçlarından önce bana neler<br />

yapmam gerektiği hakkında tavsiyeler verdi. Bu anlattıkları<br />

da ciddi anlamda bana katkı sağladı. Hakan<br />

Aslantaş ağabeyim de sık sık benimle ilgileniyor.<br />

Diğer ağabeylerim de bizimle çok güzel ilgileniyor<br />

ve sürekli bize katkı da bulunmaya çalışıyorlar.<br />

Onlar hep yanımızda ve gerçekten futbolculuklarının<br />

yanında hepsi çok değerli insanlar”<br />

“TALHA ERDOĞAN’IN HEDEFLERİ<br />

ARASINDA NELER VAR ?”<br />

“Benim öncelikle hedefim Eskişehirspor formasını<br />

giymekti. İlk hedefime ulaştım. İkinci hedefim bu efsane<br />

taraftarın önünde gol atmaktı. Şimdilik bu iki hayalimi<br />

de gerçekleştirdim. Ancak hayallerimin daha çok başındayım. Çok<br />

daha büyükleri için mücadele edeceğim. Bu taraftarın önünde, bu<br />

kutsal forma içerisinde bir şampiyonluk kupası kaldırmak hayallerim<br />

arasında ki en özel olanı olacak inşallah. Tabi ki bunun yanında<br />

Eskişehirspor'dan sonra Avrupa Liglerinde oynamak istiyorum. İspanya<br />

veya İngiltere Premier Lig'de oynamak gibi bir hayalim var”<br />

“MİLLİ TAKIM HEDEFİN VAR MI?”<br />

“Genç milli takım kamplarına çağırıldım ama ay yıldızlı formayı<br />

resmi bir maçta giymek kısmet olmadı. Bu hayalimin de gerçekleşmesi<br />

için Eskişehirspor'a daha çok şeyler vermem gerektiğini biliyorum.<br />

Merdivenleri tek tek çıkmak istiyorum. Tabi ki her genç gibi<br />

benimde gönlümde ay-yıldızlı formayı giymek kesinlikle var”<br />

“MAÇ SONRASI KENDİNİ ELEŞTİRİ YAPIYORMUSUN ?”<br />

“Her maç sonrası akşam evde babamla maçtaki hatalarım ve doğrularım<br />

konusunda sık sık muhabbet ediyoruz. Eski bir futbolcu babanın<br />

oğlu olmanın avantajlarını yaşıyorum diyebilirim. Tabi ki<br />

kendimde maç kasetini izleyip kendimi seyrederek daha çok artı ve<br />

eksilerimi çıkarıyorum”<br />

“GENÇ OYUNCULAR OLARAK SIRTINISDA<br />

BÜYÜK BİR YÜK VAR. BU KONUDA NELER SÖYLEYECİKSİN?”<br />

“Biz Eskişehirspor'un altyapısından gelen genç oyuncular olarak,<br />

omuzlarımıza yüklenen sorumlulukların farkındayız. Kaybedecek<br />

bir şeyimizin oldugeçti<br />

ve biz bunu<br />

ğunu düşünmüyorum. Elimize bir fırsat<br />

en iyi şekilde kullanmak istiyoruz.<br />

Taraftarlarımızın bize güvendiğini ve<br />

sürekli bizi destekleyeceklerini biliyoruz.<br />

Bu da bize oldukça özgüven<br />

veriyor Takım olarak bu sezon hedefimiz<br />

ligde kalmak. Takım olarak<br />

daha da iyi olabilirsek play off oynamayı<br />

çok istiyoruz”<br />

“FUAT ÇAPA HOCA HAKKINDA DA<br />

BİR KAÇ KELİME ETSEN!”<br />

“Gerçekten Fuat Çapa hocamızı çok seviyorum. Sadece ben<br />

değil takımdaki tüm arkadaşlar aynı düşüncede. Öncelikle<br />

çok iyi bir insan ve çok iyi bir antrenör. Onunla çalışmaktan<br />

dolayı çok mutluyum. Kendisi ile çalışmak özellikle biz genç<br />

oyuncular için büyük bir şans fırsat. Kişisel gelişimimiz<br />

adına da büyük katkılar veriyor. Hocamızın hepimizin<br />

üzerinde emeği var”<br />

“ALT YAPIDAN GELEN BİR OYUNCUSUN,<br />

BUNDAN SONRA YETENEKLER ÇIKAR MI?”<br />

“Alt yapıda çok iyi oyuncular var. 2003 jenerasyonu<br />

başlı başına çok yetenekli ve iyi oyunculardan<br />

kurulu. Zaten Türkiye ikincisi oldular.<br />

Mesela Metehan Altunbaş var. Çok yetenekli.<br />

Kendisi Bedirhan Altunbaş'ın kardeşi. Buğra<br />

Çağlıyan var. Kaleci Cengiz Alp Köseer var.<br />

İsimlerini sayamadığım daha çok yetenekli<br />

futbolcular var. Hepsi zamanı gelince oynayacaktır.<br />

Yani bizden sonra da yetenekli<br />

gençler yetişecek. Biz hasbelkader bir şans<br />

yakaladık. Bundan sonra önemli olan bu<br />

kardeşlerimize gerekli şansın verilmesidir...”<br />

“ İDOLÜM KİM”<br />

“Juventuslu Paulo Dybala idolümdür. Kendisini<br />

inanılmaz beğeniyorum. Hatta maç önceleri bile<br />

onun YouTube maçlarını izlerim”<br />

“SON OLARAK MEJASIN NELER OLACAK?”<br />

“Son mesajım kulübün gerçek sahibi taraftara...<br />

Bize sonuna<br />

kadar güvensinler ve<br />

inansınlar.<br />

Şimdiye kadar bizlere<br />

hissettirdikleri bu<br />

duyguyu sonuna<br />

kadar yaşatsınlar.<br />

Bizi desteklemeye<br />

devam etsinler.<br />

Biz de<br />

onlar gibi bu<br />

kentin ço-<br />

cuklarıyız.<br />

Ölmek<br />

var vazgeçmek<br />

yok<br />

parolası ile<br />

önce onlar,<br />

sonra kendimiz<br />

için<br />

mücadelemize<br />

devam edeceğiz. Ve<br />

başarılı olabilmemiz için şüphesiz<br />

ki en çok onlara ihtiyacımız<br />

olacak. Birlikte çok güzel<br />

işler başaracağımıza inanıyorum.<br />

Ve biz biliyoruz<br />

ki Eskişehirspor taraftarı<br />

her zaman en<br />

iyisine layık”<br />

dedi.<br />

43


Eskişehirspor tarihinin belki de en<br />

zorlu sürecinde onların üzerine aldığı<br />

sorumluluk herkesinkinden<br />

fazla… Çünkü sürekli kendilerinden beklenti içinde<br />

olan bir şehir var… Ve bu virajın şarampole uçmadan<br />

geçilmesi gibi de bir şart da var…<br />

Onlar da bunun bilinciyle ellerinden gelenin en iyisini<br />

sahaya yansıtıyorlar. Bunu gören Eskişehirspor<br />

taraftarı da sonuçlar ne olursa olsun<br />

oyuncularının sonuna kadar arkasında durmayı her şeyden<br />

daha değerli sayıyorlar…<br />

44


53 Yıllık Tarihin<br />

En Zor Dönemeci<br />

Eskişehirspor 53 yıllık tarihinin en zor süreçlerinden birini<br />

yaşarken, böylesine kritik bir dönemeçte genç futbolcular<br />

deyim yerindeyse büyük bir sorumluluğun<br />

altına girmek zorunda bırakıldı. Çok değil daha bundan<br />

iki ay önce hepsi takımda kalıp kalamayacağını merak<br />

ederken, şimdilerde şehri tatmin edecek başarıyı kovalıyorlar.<br />

Futbolcu-Taraftar Bütünleşmesi…<br />

Transfer yasağının kalkmaması<br />

nedeniyle kulübün<br />

böylesine bir<br />

dönemde formasını sırtına<br />

geçiren genç yürekler ellerinden<br />

gelen mücadeleyi<br />

ortaya koyuyor.<br />

Sahada her şeylerini<br />

veren bu oyuncu grubunun<br />

mücadelesinin farkında<br />

olan taraftarda<br />

sonuçlar ne olursa olsun<br />

takımının yanında olmayı<br />

skorlardan<br />

daha değerli görüyor.<br />

Müthiş bir bütünleşme<br />

ve kenetlenmenin<br />

yaşandığı<br />

taraftar-futbolcu<br />

ilişkisinin devre arasına<br />

kadar nasıl bir<br />

getirisinin olacağı da merakla bekleniyor.<br />

Fakat bir gerçek varsa da; bu<br />

ekip sahip çıkılmayı nasıl<br />

hak ediyorsa, onları böylesine<br />

günlerde yalnız bırakmayan<br />

ve itici güç<br />

olan fedakar taraftar<br />

da takdiri en az onlar<br />

kadar hak ediyor.<br />

Var olma mücadelesi<br />

Devre arasına<br />

kadar sorun<br />

yaşanılan futbolcularla<br />

anlaşma<br />

zemini<br />

arayarak<br />

puan silme cezalarının<br />

önüne geçmek<br />

ve daha sonra<br />

da transfer<br />

yasağını kaldırarak<br />

kadroyu<br />

güçlendirmek isteyen yönetim de bu süreçte en az<br />

taraftarlar ile futbolcular kadar çalışıyor. Eskişehirspor’un<br />

yaşaması ve var olması adına verilen bu mücadelenin<br />

sezon sonunda yansımasının ne<br />

olacağını hep birlikte göreceğiz…<br />

Uzun Yıllar Konuşulur<br />

Gerçek olan bir başka şey de; şuan çok zor<br />

bir ihtimal olarak görülse de, Eskişehirspor<br />

devre arasında transfer yasağını kaldırır ve sezonun<br />

ikinci yarısında başarıyı yakalayarak Play-<br />

Off’lara adını yazdırır, oradan da Süper Lige yükselirse,<br />

işte o zaman bu hikaye de kulübün efsane futbolcularının<br />

başarıları kadar uzun ama uzun yıllar bu şehrin tarihinde<br />

ki yerini alır…<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!