TUYED güçlendi!
Dinamikleri gereği turizm sektörü
cephesinde oluşum ve dönüşümler birbiri
ardına süregelirken, onu doğru habercilik
ve güvenilir haber kaynaklarıyla besleyen
gazeteciler ve yazarlar kadrosu da yoğun
emeklerle bütünü tamamlamaya çalışıyor.
Aralarında ben dahil Cem Polatoğlu, Musa
Alioğlu, Emin Demir ve Murat Özbilgi gibi
turizmci ve yazarların yer aldığı Turizm
Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED),
yakın bir zamanda gerçekleştirdiği 12.
Olağan Genel Kurulu’ndan çok daha
güçlü kararlar ve hedeflerle çıktı. Kerem
Köfteoğlu’nun yeniden başkan seçildiği
derneğin sektöre değer katacak yeni
yapılanmasını ve gelecek döneme ilişkin yol
haritasını gündem sayfalarımızdan daha
detaylı okuyabilirsiniz.
Daha 18’inde bile değildi, gönlünü boyunu
aşan hayallere kaptırırken. Bir filmi, bir
barı, bir romanı olsun istedi en çok. Önce
güzel yazısıyla sinema, film piyasasının
nabzını tuttu, ucundan köşesinden. 26’sında
kendi barının sahibi oldu, üç ortak sonra.
Arkasından o çok arzu ettiği sinema filmini
çekti, 22 Anadolu kadınını hikaye ettiği
belgeseliyle. Bir tek roman yazmadı, Koralı.
Zaten sınır tanımayan cesareti, özgüveni ve
donanımıyla çoktan yazmıştı bile hayatının
romanını.
Yeme içme ve eğlence sektörünün deneyimli
ismi, Ebru Köktürk Koralı, yeni nesile ilham
katacak hikayesi ile işte kadın konuğumuz...
Bolu Geredeli. Baba da aşçı, amcalar da!
1985 yılından bu yana mutfağa hem gönül
hem ömür veren bir değerli şef o.Kontrollü,
titiz, tezcanlı ve de paylaşmasını bilen!
Yemek yapmak onun nazarında bir aile
mesleği olmanın ötesinde; bir yaşam biçimi
ve hazzı adeta! Öyle ki, 30 yıllık mutfak
yolculuğunda hayıflandığı, pişmanlık
duyduğu tek bir an bile yok! Düne
değil, bugüne ve an’a odaklananlardan.
Öğrendiklerini büyük bir heves ve iştahla
paylaşacak kadar heyecanlı, bildikleriyle
yetinmeyecek kadar öğrenmeye aç!
Boğaz’ın en görkemli noktasında,
Anadoluhisarı’nın ve de İstanbul’un
gözbebeği Lacivert Restaurant’ın deneyimli
Executive Şefi Hüseyin Ceylan bu ayki
konuğumuz. Ramazana özel kareleriyle
hem kapağımızda hem de şefin gözünden
sayfalarımızda sizlerle...
Ve beş yıldızlı iftarlar…
Türkiye’nin beş yıldızlı mutfaklarında
başlayan hummalı Ramazan telaşı sona
erdi. Lezzetli iftar sofralarını misafirlerine
açan profesyonel mutfaklar için şimdi
aylar süren yorucu menü hazırlıklarının
meyvelerini toplama zamanı! Geleneksel
Türk mutfağının ana başlangıcı olan
çorbalardan iştah açıcı ara sıcaklara,
çeşit çeşit iftariyeliklerden zeytinyağlı
seçeneklerine, vazgeçilmez nostaljik
lezzetlerden damakları tatlandıracak
enfes Türk tatlılarına kadar bu Ramazan
da oteller ve restoranlarda bir bayram
havası. Herkese hayırlı Ramazanlar diliyor,
Türkiye’nin en özel sofralarından seçtiğimiz
iftar menülerini ve Ramazan programlarını
beğeninize sunuyoruz…
Keyifli okumalar dilerim.
EMİR ÖMER ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
FİNANS MÜDÜRÜ
MUSTAFA AKTAŞ
mustafa.aktas@img.com.tr
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
K
FURKAN YALDIZ
furkan.yaldiz@img.com.tr
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
MUHASEBE MÜDÜRÜ
ABONE ve DAĞITIM
ZEKAYİ TURASAN
zturasan@img.com.tr
NURTEN DEMİR
nurten.demir@img.com.tr
HAKKI GÜNERKAN
hakki.gunerkan@img.com.tr
LACİVERT RESTAURANT
CTP - BASKI
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
ümit başer alkaç
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
e-mail
info@img.com.tr
ADRES
Evren Mah. Bahar Cad.
Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4
Güneşli-Bağcılar/İstanbul
Tel: +90 212 604 51 00
Faks: +90 212 604 51 35
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
56 52
antre
8 Sektörden kısa haberler
gündem
16 Doluluklar düştü, fiyatlar arttı!
18 ‘Kadın İnisiyatifi ve Gücü’ne örnek 6
kadın, 6 hikaye
20 TUYED’in yeni yönetimi belli oldu
22 Türkiye turizmi, TTYD ile devler liginde
24 TÜRSAB Şişli BTK acentaları ile buluştu
26 Pervin Ersoy, turizmi tanıtmak
için yollara düştü
28 İstanbul instagram üstünden dünyaya
tanıtılıyor
30 Beş yılda 6.299 yeni otel geliyor
32 Bakan Ersoy: Tematik tanıtımlar sonuç
veriyor
34 Galataport, kruvaziyer gemilerini
ağırlamaya başlıyor
36 Ersoy’un bakanlığı ‘rekabeti
bozuyor’ iddiası
38 Türkus: Yazık oldu Atatürk
Havalimanı’na
40 Turizme yabancı turist müjdesi
42 Prontotour 25. yılında yurt içi
turlarında da hedef büyüttü
44 Öner: Odalarda ışıksızım,
dernekler dipsiz kuyu!
46 Seyahat için 5.1 milyar dolar
harcadık
yeni yatırımlar
48 Hilton Garden Inn, Afrika’da
genişliyor
49 Hedef, 5 yılda 20 otel ile 100
milyon Euro yatırım
50 Torunlar GYO otelciliğe Hilton ile
giriyor
52 Divan Diyarbakır açıldı
54 The LifeCo Bodrum Beach açıldı
56 YOTEL ve YOTELAIR İstanbul Havalimanı
açıldı
58 Manesol Hotels, yeni yatırımlarla
büyüyecek
60 Hem keşfettiler hem yerel ekonomiye
dokundular!
61 22 Haziran’da başkanlık bayrağını
Hüseyin Kurt devralacak
iş’te kadın
62 Sınır tanımayan 3 hayal, 3 hayat:
Ebru Köktürk Koralı
marka
62
66 Öncelikli hedefinde müşteriyi teknoloji ve
tasarımla buluşturmak var
www.hotelrestaurantmagazine.com
74
dosya
Ramazan
Özel
68 Türkiye’nin en iyi şefleri, bu yıl da
Porland’ı seçti
78
70 Ramazanda konuklarınızı stressiz
ağırlayın
72 Ege Seramik’te bayrak değişimi
şefın gözünden
74 Kontrollü şef: Hüseyin Ceylan
dosya
78 Ramazan özel
gastro etkinlik
84 İzmir’in Boyoz’u dünyaya açılıyor
86 Metro Türkiye sürdürülebilirlik
stratejilerini anlattı
87 Challenging Master Classes 2019’da göz
kamaştırdı
gastro güncel
88 Nestlé Professional’dan filtre kahve
çözümleri
90 SEK’ten Türkiye’de bir ilk daha
92 Hızla değişen beslenme alışkanlıkları
üzerine bir komplo teorisi
gustonun yorumu
94 Reha Tartıcı ile yeni mekanlar
yeni mekan
96 Tam bir Amerikan rüyası: Rustyfork
98 Ordu Fatsa’daki lezzet durağı:
Bolaman Park Restaurant
100 İşin uzmanlarından Loco de Pera
102 Happy Moon’s Grup’tan yeni marka:
Bob’s Kitchen
100
hijyen
104 Diversey, TASKI Intellibot’u beğeniye
sundu
106 Eczacıbaşı Profesyonel, Interclean
İstanbul’a katıldı
hotel-tech
108 Mitsubishi Electric üniversitelilerle
buluştu
110 Bir kahve ile binlerce kişinin kart
bilgilerini çaldılar
111 Lokmanızı nasıl alırdınız?
ürünler
112 Yeni ürünler
www.hotelrestaurantmagazine.com
10
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Corendon Almanya’daki
acenteleriyle buluştu
Corendon Airlines, Almanya’da faaliyet gösteren etnik ve Alman seyahat
acenteleriyle Münster’de gerçekleştirilen akşam yemeklerinde bir araya geldi.
İki akşamda toplam 250 acentenin katıldığı yemekte konuşan Corendon Airlines
Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, “Münster, bizim için büyük önem
taşıyor. Hem Münster/Osnabrück Havalimanının 24 saat açık olması sebebiyle
bize sağladığı operasyonel imkanlar hem de geçtiğimiz günlerde bir Alman
Havayolu’nun iflasını açıklamasının üzerine partner tur operatörlerimizden
gelen yeni hat talepleri ile birlikte Münster’de başarılı bir operasyon
yürüteceğimize inancımız tam. 12 Nisan’da Münster’den gerçekleştireceğimiz
Rodos uçuşuyla sezona başlayacağız. Münster’den sezon boyunca 10 tatil
destinasyonuna haftada 17 uçuş gerçekleştireceğiz. Her zaman olduğu gibi
birlikte el ele çalışarak güzel bir sezon geçireceğimize inanıyoruz.” dedi.
Cruise Planet.com.tr yayında
Dünyanın en büyük tur operatörlerinden olan Japonya merkezli H.I.S Turizm, 70
ülkede, 554 ofisi ve 18 binin üzerinde çalışanı ile dünya turizmine değer katmaya
devam ediyor. 2018 yılında, 70 ülkede yer alan toplam 554 ofis arasında dünyanın en
iyi H.I.S ofisi seçilen H.I.S. Türkiye, Cruise Arama Motoru mottosu ile Cruise Planet
markasını hayata geçirdiğini duyurdu. Türkiye’de ilk ve tek Cruise arama-kıyaslama
motoru olan Cruise Planet.com.tr’de dünyanın güçlü 35 cruise firmasının 5 kıtada
organize edilen tur programları yer alıyor. Böylece cruise seyahatlerine çıkmak
isteyen seyahat severler, en uygun Cruise turlarından, en lüks gemi turlarına kadar
birçok seçeneğe cruiseplanet.com.tr’den ulaşabilecekler.
Erciyes 2020 kayak sezonunu erken açtı
Yurt içinde ve yurt dışında kayak turizminin yükselen değeri olan Erciyes Kayak Merkezi
2019 kayak sezonu resmen kapanmadan, 2020 sezonunu açtı. Özellikle Rusya ve Ukrayna
pazarında hızlı bir yükseliş kaydeden Erciyes Kayak Merkezi 2019 yılında Ukrayna’da en
popüler 3. Kayak destinasyonu olarak tahminlerin ötesinde bir başarı elde etti.
2019 yılındaki ilerlemeyi değerlendiren Radisson Blu Hotel, Kayseri Genel Müdürü Burak
Aydın, “Erciyes, gerek tesis kalitesi ve gerekse sunduğu olanaklarla çok daha fazlasını
hak etmektedir. Otelimizin 2019 yılında ağırladığı yabancı kayakçıların sayısındaki artışa
bakarak, birkaç yıla kadar Erciyes’in Akdeniz ve Ege sahillerimiz gibi bir yabancı turist
destinasyonu olacağını söylemek hayal değil.” dedi. Burak Aydın, 2020 yılından çok daha
umutlu olduklarını zira şimdiden yurt dışı taleplerinin gelmeye başladığını da ilave etti.
Hilton Dalaman’a ödül
Hilton Hotels& Resorts markasının Türkiye’deki ilk Resort oteli olan Hilton
Dalaman Sarıgerme Resort& SPA, hizmet ve altyapı kalitesini EMEA
bölgesinde aldığı Award of Excellence / Mükemmellik Ödülü ile taçlandırdı.
Hilton Dalaman Genel Müdürü Tunç Batum ödül ile ilgili görüşlerini bildirdi;
“Bu yıl Award of Excellence ödülünü alan tek Türk Resort oteli olarak bu
tatlı yarış içerisinde bulunmak çok gurur vericiydi. Bu gerçekten 10 yıldır
süregelen çalışmalarımızın bir sonucu. Türkiye turizmi içinde çok önemli
ve değerli bir ödül, ayrıca Hilton’un 100. yılı olması sebebiyle de ayrı bir
önem taşıyor. Türkiye’de otelciliğin ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren
mükemmel bir sonuç.” dedi.
12
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Ali Can Aksu güven tazeledi
2. Olağan Genel Kurulunu Ankara Anemon Hotel ‘de gerçekleştiren Turizm
Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanlığı’na yeniden Ali Can Aksu seçildi.
Türkiye’nin dört yanından geniş katılım ile gerçekleşen genel kurulda konuşan Ali
Can Aksu sözlerine genel kurula katılan tüm üyelere teşekkür ederek başladı. Aksu:
“Üç yıldan beri otel yöneticileri ve profesyonel otel temsilcileri olarak TUROYD
çatısı altında büyük adımlar attık. Özellikle Türk turizminin tanımına yönelik yapmış
olduğumuz bölgesel faaliyetlerde, bölgenin gelişimine ciddi katkı sağladık. Bu yeni
dönemde Kültür ve Turizm Bakanımız Ersoy’un sektörün içerisinden gelmiş olması,
aynı dili konuşuyor olmamız geleceğe ümitlerimizi arttırmıştır.” dedi. Seçilen yeni
yönetim kurulu ve bölgesel yürütme kurul başkanlıklarının önümüzdeki dönemde
etki oluşturan çalışmalara imza atacaklarını belirten Aksu, üye sayısı olarak yurt
içi ve dışında artış kaydettiklerini ve bu sayede sektörde söz sahibi olarak turizm
politikalarında etkin rol oynamaya başladıklarını söyledi.
Katie Fallon,
ITP Başkan Yardımcılığına atandı
Hyatt Grubu’nun üç oteline yeni atama
Direnç Koca, Grand Hyatt İstanbul, Park Hyatt İstanbul ve Hyatt House Gebze’nin
yeni Satış ve Pazarlama Direktörü oldu. Üniversite eğitimini İzmir’de tamamladıktan
sonra İngiltere’ye dil eğitimi için giden Direnç Koca, çalışma hayatına Thames nehri
üzerinde bulunan Boulters Lock Otel’de başladı. Bodrum’un en lüks otellerinden
Kempinski Hotel Barbaros Bay’de 4 sene satış departmanında görev alan Koca,
W Hotel Istanbul’da 3,5 sene görev yaptı. 2014 yılında Hyatt grubuna geçen
Koca, sırasıyla Grand Hyatt Istanbul, Park Hyatt Istanbul ve Hyatt Centric Levent
Istanbul’daki görevlerini başarıyla sürdürdü. Direnç Koca Grand Hyatt Istanbul, Park
Hyatt Istanbul, Hyatt House Gebze otellerinde Grup Satış ve Pazarlama Direktör’ü
olarak görev yapacak.
Hilton’un Genel Müdür Yardımcısı ve Kurumsal İlişkiler Global Başkanı Katie
Fallon, International Tourism Partnership (ITP) Yönetim Kurulu’na Başkan
Yardımcısı olarak atandı. Atamayla ilgili konuşan Fallon: “Çevrenin ya da insan
haklarının korunması söz konusu olduğunda konaklama sektöründe kesinlikle
bir rekabet yoktur. Sektör, ITP aracılığıyla, Seyahatin Altın Çağı’nda karşımıza
çıkan fırsatların kapsamını ve önümüze koyulan görevleri ele almak için
işbirliğinin gerekliliğini kabul ederek ortak ve cesur hareketlerde bulunmak için
toplanmaktadır. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak noktasında sektörel liderliğin
her zamankinden daha önemli olduğu bir zamanda, ITP Başkan Yardımcısı
rolünü üstlenmekten heyecan duyuyorum.” dedi.
AB’li turist en fazla Makedonya’da
geceledi
TUYED yönetimi, gecelik konaklama araştırmalarını ülkede yerleşik
olmayanları dikkate alarak yapan Eurostat uzmanlarının verilerini derledi.
Buna göre, AB üyesi turistler, Avrupa ve yakın çevresinde 2018 yılında
önemli bir artış olarak kabul edilen toplam 1,4 milyar gecelik konaklama
gerçekleştirdi. AB üyesi turistlerin birlik dışındaki Litvanya, Liechtenstein,
Belçika, Sırbistan ve Makedonya’daki geceleme sayıları arttı. Söz konusu
ülkelerdeki geceleme artışı yüzde 8 ila yüzde 22 arasında değişiyor. Avrupalı
turistin gecelemelerinde yüzde 22’lik artışı yakalayan Makedonya, yılı açık
ara farkla lider olarak kapattı.
14
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Tuncer, Oslo’da Türkiye’yi tanıttı
Turizm Yazarları Derneği (TUYED) üyesi fotoğraf sanatçısı Halil Tuncer,
“Fotoğraflarla Türkiye” adlı sergisini Norveç’in başkenti Oslo’daki Türk
Büyükelçiliğinde açtı. Fotoğraflar, Türk Hava Yolları, Oslo Türk Kadınlar Grubu
iş birliği ve Oslo’nun Türkiye Büyükelçiliği desteğiyle 4 Mayıs’a kadar sergilendi.
TUYED üyesi fotoğraf sanatçısı Halil Tuncer’in 20’nci kişisel sergisinin Oslo’daki
açılış töreninde konuşan Türkiye Cumhuriyeti Oslo Büyükelçisi Fazlı Çorman
“Halil Tuncer, tarihi ve doğal güzelliklerini fotoğraflayarak, Türkiye’nin
büyüleyici görüntüleriyle bizlere Türkiye’yi taşıdı. Türkiye’nin görsel güzellikleri
izleyenlere bu bölgeleri seyahat etmelerini arzu ettiriyor. Bu Türkiye adına
önemli bir tanıtım çalışmasıdır” dedi.
Katar Ulusal Turizm Konseyi ve
UNWTO’dan iş birliği
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Katar Ulusal
Turizm Konseyi (QNTC), bu hafta Katar’ın tüm dünyadaki turizm gelişimini
desteklemek için planlanan bir dizi iş birliğini duyurdu.
UNWTO Genel Sekreteri’nin Doha’ya yaptığı ilk ziyareti sırasında imzalanan
anlaşmayla, QNTC, Futbol Kulübü Barcelona (FCB) iş birliği ile yapılacak
olan ilk UNWTO Spor Turizmi Start-up Yarışması’nın sponsoru oldu. Yarışma
girişimcilik ekosistemini geliştirirken, spor turizminde yeniliği artırmayı,
turizm ve spor sektörlerini teşvik edip güçlendirmeyi hedefliyor. Yarışmanın
galipleri Barcelona İnovasyon Merkezi’nde çalışabilecek ve buldukları
konseptler FIFA Dünya Kupası 2022’ye ev sahipliği yapmak üzere hazırlanan
Katar’da uygulanmak üzere dikkate alınacak.
En Mükemmel Kayak Merkezi Erciyes
Erciyes Kayak Merkezi, 5 yıl üst üste dünyanın en önemli turizm sitesi Tripadvisor
tarafından global çaptaki tatil ve seyahat işletmelerine verilen “Mükemmellik
Sertifikası” ödülüne tekrar layık görüldü. 28 farklı dilde 49 web sitesi, yaklaşık
96 milyon üye, 600 milyonun üzerinde yorum ve aylık 455 milyonu aşan
ziyaretçi sayısıyla dünyanın en büyük seyahat sitesi olan Tripadvisor, bu ödülü
ziyaretçilerden sürekli olarak yüksek puanlı yorum alan ve mükemmel bir
konukseverlik taahhüdü sergileyen dünyadaki belirli sayıda işletmeye veriliyor.
Türkiye’nin dağ yönetimi konusundaki ilk Destination Management Organization
(DMO)’su Kayseri Erciyes A.Ş. tarafından yönetilen Erciyes Kayak Merkezi, daha
önce de ISO 9001 ve IQNET belgeleri ile ülkemizde Hizmet Kalite Standartları ve
Uluslararası Tanınırlık Belgesi alan ilk ve tek kış sporları merkezi olmuştu.
Turizmciler Türkiye Festivali’ne
hazırlanıyor
Moskova’da bu sene üçüncüsü gerçekleştirilecek olan Türkiye Festivali için
hazırlıklar sürüyor. 14 - 16 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan
festival, Türkiye’nin Rusya pazarından elde ettiği turist ve geliri artırmayı
hedefliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle TÜROFED, TÜRSAB, TTYD
koordinasyonunda organize edilen festivale Türkiye’den oteller, tur operatörleri,
turizm destinasyonları ve önemli turizm markaları katılarak Türkiye’nin turistik
değerlerini tanıtacak.
16
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Turizm geliri yüzde 4,6 arttı
Turizm istatistiklerini konu alan araştırmayı inceleyen Ajans Press’in Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere
göre, 2019 yılının ilk çeyreğindeki turizm gelirinin yüzde 4,6 arttığı görüldü. Böylelikle
ilk 3 aydaki turizm gelirinin 4 milyar 629 milyon 679 bin dolara ulaştığı kaydedildi.
Aynı şekilde ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı da yüzde 8,5 artış gösterirken,
6 milyon 644 bin 391 kişi olduğu belirlendi. Bunlarında yüzde 82,2 sini de yabancılar
oluştururken, yüzde 17,8’ini de yurt dışında ikametgâh eden vatandaşların
oluşturduğu saptandı. Bu çeyrekte yapılan yabancı harcamaları da ortalama 678
dolara denk gelirken, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması
765 dolar oldu.
Emirates Havayolu’na beş ödül birden
İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan Emirates Havayolu, Business
Traveller Ortadoğu Ödülleri 2019’da En İyi First Class, En İyi Economy
Class, En İyi Yolcu Sadakat Programı ve Ortadoğu’daki En İyi Lounge
ödüllerine layık görüldü. Operasyonel mükemmelliği ve sıradışı ürün
ve hizmetleri ile bilinen, dünyanın en büyük uluslararası havayolu
şirketi Emirates, ayrıca Dünyanın En İyi Havayolu Şirketi ödülünü de
kazandı. Business Traveller Ortadoğu Ödülleri, endüstriye öncülük
eden profesyoneller ve önemli isimlerin katıldığı bir gala yemeğinde
takdim edildi. Business Traveller Ortadoğu Ödülleri, derginin yazı
işleri ekibinin yanı sıra, seyahat uzmanlarının oluşturduğu bir jüri
tarafından değerlendiriliyor.
Bu sezon Bodrum’da ne işgal ne de
hanutçuluk olacak
Bodrum’un turistik bölgelerinde ve çarşı merkezlerinde görüntü
kirliliği, işgaliye ve hanutçuluk sorununun yaşanmaması için
harekete geçen Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, esnafları
bilgilendirmek amacıyla toplantılar düzenlemeye devam ediyor.
Kumbahçe’de esnaflarla bir araya gelen Başkan Aras, turizme
yakışmayan görüntüler konusunda duyarlılık beklediklerini
belirterek “Kent estetiğini bozan, yürüyüş yollarını ya da kıyıları
işgal eden, yaya trafiğini aksatan, hanutçuluk yapan bir düzen
istemiyoruz. Bu konuda tüm esnaflardan destek bekliyoruz”
dedi. Başkan Aras, özellikle hanutçuluk konusunda sıkı önlemler
aldıklarını belirterek, turistleri taciz eden işyerlerini kamera
görüntüsüyle tespit edeceklerini ve yasal işlem uygulayacaklarını
söyledi.
Turizm Karikatürleri Yarışması’nda
ödüller sahiplerini buldu
Anatolia Turizm Akademisi tarafından Er Yatırım’ın ana sponsorluğunda düzenlenen
10’uncu Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nda ödüller Four Points by
Sheraton, İzmir oteli ev sahipliğinde İzmir’de sahiplerini buldu. Dünyada turizm
alanında düzenlenen tek karikatür yarışmasına 61 ülkeden 673 sanatçı katıldı. 1331
karikatürün gönderildiği yarışmada yetişkinler kategorisinde Türkiye’den Kürşat
Zaman, gençlerde ise Elif Kayra Eşin birincilik kazandılar. Bu yılki teması “Tatil
Anıları” olan yarışmada yetişkinlerde beş, gençler kategorisinde ise üç karikatür
sanatçısı ödül kazandı.
hotel restaurant
18 & hi-tech
gündem
Doluluklar düştü
Fiyatlar arttı!
TÜROB, Türkiye’nin Mart 2019 otel doluluklarının geçen yıla göre
yüzde 5 azalarak yüzde 64.2 olduğunu açıkladı. Oda fiyatlarının
yüzde 4.6 artışla 63.3 Euro olması memnuniyet oluşturdu.
Konaklama sektörü ilkbahara
doluluklarda düşüşle girerken, oda
fiyatlarındaki artış trendi devam
etti. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB),
dünya çapında veri ve analiz şirketi STR
tarafından hazırlanan ‘Mart 2019 Ülke
Performans Raporu’nu açıkladı. Raporda
yer alan verilere göre, Türkiye’nin Mart
2019 otel dolulukları 2018 yılının aynı
ayına göre yüzde 5 azalarak yüzde 64.2
olarak kaydedildi. Mart 2018’de bu
oran yüzde 67.5 olmuştu. Mart 2019’da
Türkiye’nin ortalama günlük satılan oda
bedeli ise yüzde 4.6 artışla 63.3 Euro
olarak gerçekleşti. Mart 2019’da Avrupa
destinasyonları doluluk ortalaması yüzde
68.6 olurken, ortalama günlük satılan
oda bedeli ise 104.3 Euro olarak tespit
edildi.
Fiyatlar İstanbul ile yükseldi
TÜROB’un açıklamasına göre,
İstanbul’un Mart 2018’de yüzde 73.6
olan doluluk oranı, Mart 2019’da yüzde
2.5 azalarak yüzde 71.8 olarak ölçüldü.
İstanbul’da Mart 2019’da, Average
Daily Rate (ADR) olarak adlandırılan
ortalama günlük satılan oda bedeli 77.3
Euro’ya çıkarak 2018’e göre yüzde 4.6
artış gösterdi. Mart 2018’de bu rakam
73.9 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı
üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde
ise (RevPAR) geçen yıla oranla yüzde 2
artış yaşandı ve 55.5 Euro olarak ölçüldü.
Mart 2018’de bu rakam 54.4 Euro
olmuştu. Yılın ilk çeyreğinde ise geçen
yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında
doluluk oranı yüzde 68.2’den yüzde 67.3’e
gerilerken, ortalama günlük satılan oda
bedeli 71.2 Euro’dan 76.0 Euro’ya, oda
başı elde edilen gelir 48.5 Euro’dan 51.1
Euro’ya yükseldi.
Antalya’da aynı kaldı
Antalya’da Mart 2019 otel dolulukları bir
önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
3 azalarak, yüzde 58.4 oldu. Mart 2018’de
bu oran yüzde 60.2 olmuştu. Ortalama
günlük satılan oda bedeli 47.8 Euro
olarak Mart 2018 ile aynı kaldı. Toplam
oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen
gelirler geçen yıla oranla yüzde 3.1
düşüşle ve 27.9 Euro olarak gerçekleşti.
Mart 2018’de bu rakam 28.8 Euro
olmuştu. Yılın ilk çeyreğinde ise geçen
yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında
doluluk oranı 57.7’den yüzde 59.4’e
yükseldi. Ortalama günlük satılan
oda bedeli 45.5 Euro’dan 44.7 Euro’ya
gerilerken, oda başı elde edilen gelir çok
hafif artışla 26.2 Euro’dan 26.5 Euro’ya
yükseldi.
Anadolu şehirleri yavaşladı
Doluluk verilerini değerlendiren TÜROB
Başkanı Müberra Eresin, ilk üç aylık
rakamlara göre, kitle turizminde
ve yurtdışı pazarlardan beslenen
merkezlerde artışlar göründüğünü
belirterek, “Ancak geri kalan kısımlarda,
özellikle de iç turizm ve normal yurtiçi
kaynak pazarlardan beslenen şehirlerde
maalesef durumlar o derece parlak
gözükmüyor. Ancak her şeye rağmen,
TÜROB olarak 2018’in iyi geçtiğini,
2019’un iyi geçeceğini ve hatta 2020’nin
de Türkiye için çok önemli bir turizm
yılı olacağını düşünüyoruz” dedi.
Önümüzdeki yıldan itibaren canlanacak
olan cruise ve kongre turizmiyle biraz
daha hareketlenme beklediklerini dile
getiren Eresin, “2019 yılı sonu itibariyle
hem oda fiyatlarında hem doluluk
oranlarında minimum yüzde 10-15’lerde
artış bekliyoruz” diye konuştu.
TÜROB’un açıklamasına göre,
İstanbul’un Mart 2018’de yüzde
73.6 olan doluluk oranı, Mart
2019’da yüzde 2.5 azalarak yüzde
71.8 olarak ölçüldü. İstanbul’da
Mart 2019’da, Average Daily Rate
(ADR) olarak adlandırılan ortalama
günlük satılan oda bedeli 77.3
Euro’ya çıkarak 2018’e göre yüzde
4.6 artış gösterdi.
Rüzgar Yok,
Sadece Serinlik Var
15.700 mikro delik sayesinde
yaşam alanınızı rüzgarsız serinletin.
Wind-Free
4 Yön Kaset Klima
Daha fazla bilgi için www.samsung.com/tr/business adresini ziyaret edin.
Wind-Free soğutma
15.700 adet mikro delik
sayesinde soğuk hava akımı
olmadan konfor sağlar.
Daha uzun
üfleme mesafesi
84 mm geniş kanatlar, soğuk
havanın daha uzağa ulaşması
için geniş açı sağlar.
Yapay zeka sensörü
Hareket ve ısı algılayan
sensörler yardımıyla oda
sıcaklığının anlık olarak takip
edilmesini sağlar.
20
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Fotoğraf: Göçhan Yıldırım
‘Kadın İnisiyatifi
ve Gücü’ne örnek
6 kadın, 6 hikaye!..
MPI VE SITE Türkiye, Dünya Toplantı Sektörü Günü’nü “Kadın İnisiyatifi ve Gücü” konulu bir panel ile kutladı.
Panelde yönetici ve girişimci kimliğiyle öne çıkan 6 örnek kadın, sektörde daha fazla iş birliği, destek ve
eğitimin gerekliliğine dikkat çekti, paylaştıkları hikaye ve projeleriyle kadın iş gücü ve inisiyatifini nasıl
başarıyla kullandıklarını anlattı...
Her yıl MPI Global başta olmak üzere,
birçok ülkenin uluslararası sektör
birlikleri ve derneklerinin önemli
buluşma günlerinden biri olan Dünya
Toplantı Sektörü Günü (GMID- Global
Meeting Industry Day), Türkiye’de bu yıl
ikinci kez 4 Nisan 2019 Perşembe günü
İstanbul Lütfi Kırdar’ın ev sahipliğinde
kutlandı. MPI ve SITE Türkiye iş birliğinin
ortaya koyduğu sinerji ile sektörde ve
iş hayatında kadınların önemi ve rolü
konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu
etkinlikte turizm kurum ve kuruluşları,
şirket ve dernek yetkilileri, toplantı sektörü
profesyonelleri ve sektör medyası gibi tüm
sektör paydaşları bir araya geldiler.
Bu yılın konusu “Kadın İnisiyatifi ve Gücü”
Uluslararası camiayla eş zamanlı olarak
çeşitli sponsor kurum ve kuruluşların
katkılarıyla gerçekleşen etkinliğin bu yılki
konusu “Kadın İnisiyatifi ve Gücü” olarak
belirlendi.
Moderatörlüğünü Lüks Konaklama ve
Etkinlik Sektörü Danışmanı Cantekin
Temizer’in üstlendiği panelde; KAGİDER
Başkanı Sanem Oktar, Kızlar Sahada
Futbol Okulu Kurucusu Melis Abacıoğlu
Sezener, MarkaSokak Reklam Ajansı
Kurucu Başkanı Ebru Köktürk Koralı,
Turkishwin Kurucusu Melek Pulatkonak,
Çehreli Danışmanlık Kurucusu Şehnaz
Çehreli Şefik, ODS TURKEY Kurucusu ve
Genel Müdürü Hasan Dinç, MPI Türkiye
Başkanı ve İstanbul Lütfi Kırdar Genel
Müdürü Handan Boyce konuşmacı olarak
yer aldılar.
Sanem Oktar: Fırsat eşitliğinin olduğu bir
dünya hayal ediyoruz
Panelde ilk sözü alan KAGİDER Başkanı
Sanem Oktar, “Ben bir kadın girişimciyim,
bir şirketim var.
Ama aynı zamanda da bir sivil toplum
kuruluşunun başkanı olarak buradayım.
Adı üstünde, kadın girişimcilerin kurduğu
bir dernek bu. Amacı, kadın girişimcilerin
güçlenmesini sağlamak olan derneğimizin
bir tek hayali var, o da kadın ve erkeklerin
fırsatlara eşit olarak ulaştığı bir dünya
düzeni” dedi.
Türkiye’de kadınların fırsatlara eşit
ulaşamadığının altını çizen Oktar, şu an
itibariyle kadın çalışan oranının yüzde 29,
yönetici seviyesinde yüzde 12, girişimciler
olarak 115 bin olduğunu söyledi. Oktar,
ekonominin gelişebilmesi, daha iyi
yönetilebilmesi için kadın istihdamının
önemine işaret ederek, Türkiye’nin
dünyada sondan 16. sırada olduğunu ifade
ederek, ‘Büyük metropolleri artık kadınlar
yönetiyor. Kadının liderlik becerileri daha
fazla ön plana çıkmaya başladı. İstihdamın
yanı sıra kadının hem yönetici hem de
girişimci olması günümüzde çok önemli”
dedi. Sanem Oktar, turizm sektöründe
kadın istihdamının diğer sektörlere göre
uzun ancak bariyerli olduğuna vurgu
yaparak, bu algıya yönelik çalışmanın da
önemine dikkat çekti.
Dönüşümü tetiklemek için kızları sahaya
çıkardı;
Melis Abacıoğlu Sezener…
Kızlar Sahada Futbol Okulu Kurucusu
Melis Abacıoğlu Sezener, “Ben de farklı
şapkalara sahip olan bir kadınım. Ben
de bir girişimciyim, iki tane teknoloji
girişimim var. Ama bugün karşınızda
‘Kızlar Sahada’ şapkamla oturuyorum. Bu
bir sosyal girişim. Kadın futbolcu oranı
yüzde 8’lerde, antrenör oranı yüzde 6’larda,
hakem oranı yüzde 4’lerde. Türkiye’de
bu konuda örnek gösterilen insanlarımız
var. Ama hala gidecek çok yolumuz var.
Peki Kızlar Sahada ne yapıyor? 7’den 70’e
kadın ve kız çocuklarına ‘yapamazsın’
diye kodlanan farklı toplumsal cinsiyet
yargılarını futbol sahasında kırıyor.
Ayaklarına top değiyor ve oynamaya
başlıyor, orada bir yolculuk başlıyor,
oynayabildiklerini görüyor, özellikle de
kız çocukları. O dönüşüm acayip bir yere
çıkıyor. Bir sosyal etki ölçümü yaptık,
sonunda da şu çıktı, bizim sahamızda
oynayan kız çocuklar, sonrasında acayip
bir kırılım yaşıyor. Diyorlar ki, ‘futbol
oynayabiliyorsam acaba doktor da olabilir
miyim, mühendis de olabilir miyim?’ Bir
anda önlerindeki koskoca duvar yıkılıyor
ve çok kuvvetli bir dönüşümü tetiklemiş
oluyorsunuz. Benim de hayattaki en büyük
vizyonum bu, dönüşümleri tetiklemek.
Bunu da projemizle çok rahat bir şekilde
yapabildiğimize inanıyoruz.” diye konuştu.
“Genel müdür olamayacaksın” dediler,
girişimci oldu!
Şehnaz Çehreli Şefik…
Yaklaşık 32 yıldır sektöre hizmet verdiğini
belirten Çehreli Danışmanlık’ın Kurucusu
Şehnaz Çehreli Şefik, “Ben de bir kadın
girişimciyim. 10 yıllık profesyonel otelcilik
hayatından sonra başladı yolculuğum.
Grand Hyatt Otel’in başkanıyla konuşurken
ona ne zaman genel müdür olacağımı
sordum. Bana dünyada büyük beş yıldızlı
otellerde kaç tane kadın genel müdür
gördüğümü sordu ve sorumu şöyle
yanıtladı: ‘hiçbir zaman genel müdür
olamayacaksın çünkü sen bir kadınsın’
dedi. Bu benim için gerçekten bir dönüm
noktasıydı, ilk ve son istifam oldu” dedi.
“TÜRSAB’a kadın başkan ne zaman
gelecek, çok merak ediyorum”
İstifasından sonra 1998 yılında Çehreli
Danışmanlık’ı kurduğunu anlatan Şefik,
“Şu an Kıbrıs ve Türkiye’de iki şirketin
sahibiyim. Turizm, insan faktörüne dayanan
bir sektör. Kadınların ağırlıklı çalıştığı
fakat üst düzey pozisyonlara gelemediği bir
sektördü. Bugün aramızda TÜROB’a başkan
olan ilk kadın başkanımız Müberra (Eresin)
Hanım var. Tabii bu sektörde bir dönüm
noktası. TÜRSAB hiçbir zaman olmadı, ne
zaman olacak çok merak ediyorum. Asla
bırakmazlar!” dedi.
“Turizmde kadınları birleştiren bir
platform bilmiyorum”
Aynı zamanda Akdeniz’de kadın Liderler
Kurulu’nun da başında olduğunu ifade eden
Şefik, oluşumun ileriki yıllarda daha da
büyüyeceğini ve bölgeye destek vereceğine
inandığını dedi. Turizm sektöründe
kadın çalışanları birleştiren bir platform
bilmediğini söyleyen Şehnaz Çehreli
Şefik, “Çünkü kadınların derdini bir tek
kadınlar bilir. Kadınları bir noktaya kadar
getiriyorlar. Yönetim bazında çok fazla
önem vermiyorlar. Ama bu değişiyor artık.
Yeni nesil, bizden çok daha şanslı ama.
Ben o yüzden ümitliyim. Türkiye’de de hem
Akdeniz Turizm Vakfı olarak hem de sadece
özellikle bu platformda belki de KAGİDER
ile birlikte kadınların bir platformda
buluşmasını arzu ediyorum” şeklinde
sözlerini tamamladı.
Hasan Dinç: “Bütün sorunların tek bir
çözümü var, eğitim!”
SITE Türkiye Başkanı ve ODS TURKEY
Kurucusu/Genel Müdürü Hasan Dinç,
Atatürk’ün kadınlarla ilgili sözlerinden
bir alıntı yaparak sözlerine başladı.
“Birisi olmadan diğeri olmuyor. Bizim
bütün problemimiz eğitimden başlıyor.
Kadın erkek ilişkilerine yönelik sorunlar
da eğitimle çözülecek, suistimaller de.
Bizim asıl odaklamamız gelirken düzgün
bir eğitim sistemi. Sektörde bir 30.
yılımdır herhalde. Şu ana kadar etkinlik
endüstrisinde negatif veya pozitif ayrımcılık
pek görmedim. Ben geceli gündüzlü çalışan
çok başarılı kadın müşterilerle de çalıştım.
Operasyonun tam ortasında ‘ben kuaföre
fön çektirmeye gideceğim’ diyen erkek
müşterilerle de... Dolayısıyla bu duruma
biraz daha farklı yaklaşıyorum” diyen Dinç,
30 yıllık meslek hayatında bu ayrıma tanık
olmadığını söyledi.
Aynı şekilde gelir dengesizliği konusunda
da bir ayrımın olmadığını anlatan Dinç,
dünyadaki yeni bir trenden bahsederek,
“Artık azınlıklara pozitif ayrımcılık
anlamında bir yaklaşım var. Azınlıklara
kadınlar da dahil. Uluslararası bir firmanın
ihalesine girerken, eğer eşit şartlarda
iseniz ve sizin şirketinizin ortağı veya sahibi
kadınsa size artı 1 puan veriliyor. Bu güzel
bir uygulama, dünyada da yeni başlayan bir
trend” diyerek sözlerini tamamladı.
Gastronomi hikayeleri toplamak için
Anadolu kadınının peşine düştü...
Ebru Köktürk Koralı
MarkaSokak Reklam Ajansı Kurucu
Başkanı ve Ebru Köktürk Koralı kadın gücü
ve inisiyatifine konu olan hikayesini şöyle
paylaştı: “Ben de bir girişimciyim ama bizler
bilmeden giriştik. İletişimden geldiğim
için pek çoğu beni Hayal Kahvesi’nin
patronu olarak değil, iletişimci ve halkla
ilişkilerci olarak bildi. Herkesin ‘Ben roman
yazacağım, ben bir film çekeceğim, bir
barım olsun’ dediği 1995 yılında Beyoğlu
Hayal Kahvesi’ mi açtık. Tabii bizim ekip
film yapamadı, daha yeni yeni gerçekleşir o
hayalimiz. Bir kadın olarak zor ama harika
yıllardı”.
Anadolu hikayelerini eylülde paylaşmaya
hazırlanıyor…
2006 yılında TURYİD’in kurulmasıyla
beraber 35 kadın bir masanın etrafında
toplanmaya başladığını söyleyen Koralı, bu
aralıkta evlenip iki çocuk sahibi bir anne
olduğunu belirterek, “Benim oğlanlar
arabanın arkasında büyüdüler” dedi. Şu
anda iki üniversitenin iletişim ve gastronomi
bölümlerinde ders vermeye devam ettiğini
anlatan Koralı, “İletişimde eşit sayıda kızerkek
öğrenci oluyor. Gastronomi ve mutfak
sanatları okullarında ise kız çocukların
ilgisi çok daha fazla. Ama bizim gastronomi
sektöründe sorunlar devam ediyor.
Turizm sektöründe işler biraz daha
kolaylaşmış olabilir. Bunlar, hepimizin
bildiği sorunlar. Erkekler daha iyi maaş
alıyor, mutfakta kadın istemiyor. Teknoloji
ne kadar ilerlemiş olsa da büyük kazanları,
büyük tencereleri bahane ediliyorlar
hala. Aslında böyle bir sorun yok. Kızlara
bakıyorsun, ‘ben pastacılığa çok ilgi
duyuyorum” diyorlar. 50 yaşıma geldim,
birkaç küçük kamerayla Globalekonomi
Zirvesi için Anadolu insanın peşine düştüm
ve harika hikayeler topladım. TURYİD
olarak da çok önemsediğimiz gastronomi
turizmi ve ürün-restoran ihracı konularında
hikayeler topluyorum. İnşallah eylül ayında
tekrar sizlerle paylaşacağız.” sözleriyle
konuşmasını tamamladı.
Türkiye’nin ilk kadın ilham kütüphanesini
kuran sosyal girişimci:
Melek Pulatkonak
Turkishwin Kurucusu Melek Pulatkonak,
“Ben bir sosyal girişimciyim. Zoru
başarmaya çalışıyoruz. Hem sosyal fayda
ortaya koyup hem de girişimcilik yönümüzle
dünyayı geliştirmeye çalışıyoruz” dedi.
Yaklaşık 20 yıl yurt dışında yaşadığını
ve bu vesile ile MPI Zirvesi’ne katılma
fırsatı bulduğunu belirten Pulatkonak,
“Sektörünüzü çok önemsiyorum. Doğru
insanları bir araya getirmek işi de bir sanat.
Siz bunu her zaman yapıyorsunuz. Bizler de
sosyal fayda üretmek için yapıyoruz” dedi.
“Gelecekte networku olanlar kazanacak”
Turkishwin’in kuruluşuna da kısaca değinen
Pulatkonak, Turkishwin’in ihtiyaçtan
doğan bir network olduğunu dile getirerek
şöyle konuştu: “Amerika’da yaşayan bir
kadın olarak, benim gibi global kariyer
sahibi, yurt dışında yaşayan ama Türkiye’yi
seven, çalışmak isteyen kadınlarla bir
araya gelerek hikayelerimizi paylaşmak
amacıyla TED Talk gibi bir network kurdum.
Türkiye’nin ilk kadın ilham kütüphanesi
olarak tanımladığımız bu çalışma
kapsamında 250 Türk kadını hikayesini
özgün bir anlatımla ve İngilizce olarak
anlattılar. Biz gelecekte networku olanların
kazanacağına inanıyoruz çünkü dedi.
Pulatkonak, bugüne kadar 500 tane
eşleştirme yaptıkları mentorluk, üniversiteli
kadınlar için kampüs programı ve
toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıran
etkinlikler düzenlediklerini ifade etti.
Son olarak, Kız Kardeşler networkunu
kurduklarını belirten bunu sektörel bazda
büyütmek istediklerini anlatan Pulatkonak,
panel aracılığıyla turizmcilere de bir çağırı
yaparak, “Turizm sektörünü de sizinle
yapabiliriz. Bu konuda içerik üretip insanları
bir araya getirecek fikir önderlerine
ihtiyacımız var. Biz bütün bu yaptığımız
işleri etkinliklerle taçlandırıyoruz. Sizler
olmazsanız bu işler de olmuyor. Etkinlikler
ve sizin dokunduğunuz her şey ve her kişi
çok önemli” diye konuştu.
Handan Boyce: Aktif ve lideriz ama
uluslararası platformlarda yokuz!”
MPI Türkiye Başkanı ve İstanbul Lütfi
Kırdar Genel Müdürü Handan Boyce ise,
eğitime vurgu yapan konuşmasında toplantı
sektöründe çalışan kadınların son derece
aktif, başarılı ve lider statüsünde olmalarına
karşın uluslararası platformlarda yer
almadıklarını eleştirerek, “Burada çuvaldızı
kendime de batırmak suretiyle eleştirimi
dile getirmek isterim ki, lider dediğimiz
kadınlar bile sahnede çok yer almıyor.
Uluslararası platformlarda gerekeni
yeterince yapmadığımız kanaatindeyim.
Artık sunum yapan, konuşan taraf biz
olmalıyız. Oturup dinleyenler olmamalı,
aktif rolleri sahiplenmeyi bilmeliyiz” diye
konuştu.
Dünya düzenin değiştiğini ve yeni iş yapma
biçimlerinin ortaya çıktığını da sözlerine
ekleyen Boyce şöyle devam etti: “Bu
değişim içerisinde başarılı olmak için artık
kapitalizmden yetkinliklere ve inovasyona
yönelmemiz gerek. Çünkü ülkelerin
ekonomik ve business başarısı burada.
Bu da başka bir pencere demek, başka bir
bakış açısı demek. Dolayısıyla kadın, bu yeni
dünya düzeninde yaratıcılığı ve çok yönlü
becerileri sayesinde liderlik ve yönetimde
çok daha fazla söz sahibi olabilecek”.
hotel restaurant
22 & hi-tech
gündem
TUYED’in yeni yönetimi belli oldu
Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TUYED) 12. Olağan
Genel Kurul Toplantısı Ramada İstanbul Taksim Otel’de yapıldı. Genel kurulda,
Kerem Köfteoğlu derneğin başkanlığına yeniden seçildi.
Turizm Yazarları ve Gazetecileri
Derneği’nin (TUYED) 12. Olağan
Genel Kurul Toplantısı, Ramada
İstanbul Taksim Otel’de gerçekleştirildi.
Divan Başkanlığını Prof. Dr. Nüzhet
Kahraman’ın yaptığı genel kurul
toplantısında seçime tek listeyle girildi.
Seçimlerin ardından yapılan toplantıda,
yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı
belirlendi.
Toplantıda, Kerem Köfteoğlu’nun yeniden
dernek başkanı olmasına karar verildi.
Hatice Ünal Bilen ve Cem Polatoğlu
başkan yardımcılığına seçilirken, Musa
Alioğlu ise genel sekreterliğe getirildi.
Öte yandan derneğin Antalya temsilciliğini
Emin Demir, yeni medya koordinatörlüğü
de Murat Özbilgi yürütecek.
TUYED’in yönetim kurulu asil ve yedek
üyeleri şu isimlerden oluştu:
Musa Alioğlu, Hatice Ünal Bilen, Emin
Demir, Mehmet Ali Doğan, Kerem
Köfteoğlu, Murat Özbilgi ve Cem
Polatoğlu. Yönetim kurulu yedek üyeleri
ise Aykut Bakay, Sayime Başçı, Özlem
Kapar Bayburs, Burak Coşan, Mehmet
Güneli, Halil Öncü ve Gönül Yıldırım.
Denetleme kurulu asil ve yedek üyeleri
ise şöyle belirlendi: Prof. Dr. Nüzhet
Kahraman, Osman Nihat Aydoğan,
İsmail Toksoy, Özlem Kasa, Gülay Yücel
Sarıkaya, Cazibe Ulutaş.
Köfteoğlu: “Ar-Ge bölümünü
güçlendireceğiz”
TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, oylama
sonrası derneğin önceki başkanları Prof.
Dr. Nüzhet Kahraman ve Hasan Arslan’a
yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür etti.
Yeni dönemde turizm bölgelerinde
örgütlenip Ar-Ge bölümünü
güçlendireceklerini vurgulayan Köfteoğlu
şöyle konuştu: “Prof. Dr. Nazmi
Kozak başkanlığındaki Ar-Ge bölümü,
sektörün ihtiyaç duyduğu araştırmaları
yapacak. Düzenli hazırlanacak raporları
haberlerimizle destekleyip kamuoyu ile
paylaşacağız. Sektörün bilgi birikimini
de çok önemsiyoruz. Bu yüzden birikime
sahip, ‘turizmin belleği’ olarak kabul
edilen kişilerden bir danışma kurulu
oluşturacağız. Kurul üyelerini titri değil,
fikri olan deneyimli kişiler arasından
seçeceğiz.”
24
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Türkiye turizmi, TTYD ile devler liginde
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği, küresel turizm ve seyahat devlerinin kulübü olan
Dünya Seyahat Ve Turizm Konseyi (WTTC) üyeliğine kabul edildi.
Türkiye Turizm Yatırımcıları
Derneği TTYD, yurt dışı temsil
kabiliyetinin geliştirilmesi
yönünde en önemli hedeflerinden
birini gerçekleştirerek dünyanın turizm
ve seyahat sektöründeki en büyük
özel sektör şirketlerinin üye olarak
barındıran “World Travel and Tourism
Council” (WTTC) adlı kuruluşun
üyeliğine kabul edildi. TTYD Başkan
Yardımcıları Ayhan Bektaş ve Ali Güreli
ile Yönetim Kurulu Üyesi Naile Göçen
Çukurova İspanya’nın Sevilla kentinde
düzenlenen WTTC Küresel Zirvesi’nde
katıldı ve temaslarda bulundu.
Büyük ölçekli şirketler üye kabul
ediliyor
Küresel otel gruplarından hava yolları,
finans kurumları ve havaalanlarına
kadar farklı sektörlerden büyük ölçekli
şirketlerin üye kabul edildiği WTTC’de
TTYD ilk defa sektörel temsil kuruluşu
kategorisinden üye olarak bir ilki
gerçekleştirdi.
TTYD’nin üyeliğe kabul edildiği ve 3-4
Nisan 2019 tarihlerinde yapılan Sevilla
Zirvesi’nde ABD eski Başkanı Barack
Obama da onur konuşmacısı olarak
bir konuşma yaptı. Barack Obama’nın
yanı sıra İspanya Başbakanı Pedro
Sanchez, BM Dünya Trizm Örgütü
Genel Sekreteri Zurab Pololikasvili
ve Mısır Turizm Bakanı da zirve
konuşmacıları arasında yer aldı.
Zirvede kesintisiz seyahat, turist
deneyimleri, sürdürülebilirlik ve iklim
değişikliği, destinasyonların korunması
gibi konularda paneller gerçekleşti.
WTTC’nin Türkiye’den THY, Özaltın
Grup, OTI Holding, ZAFER Turizm
Grubu ve Martı Grubu olmak üzere
5 üyesi var ve bu şirketlerin THY
hariç tamamı TTYD üyesi bulunuyor.
WTTC’nin başkanlığını halihazırda
Hilton CEO’su Christopher Nassetta,
Genel Direktörlüğü’nü ise Meksika
Turizm Eski Bakanı Gloria Guevera
Manzo yürütüyor.
LEZZET PROFESYONELLERİNE
KESİNTİSİZ ENERJİ
Likit fazdayken de enerji üretebilen LPG PRO, kesintisiz enerji sağlar. Özel emniyet tertibatı ve
periyodik bakım hizmetleri sayesinde son derece güvenlidir. Alev boyunu ve tüp basıncını sabit
tutarak; otel, restoran ya da kafelerin hep tam güçle çalışmasını sağlar.
TÜRKİYE’DE
BiR iLK
hotel restaurant
26 & hi-tech
gündem
Fotoğraflar: Göçhan Yıldırım
TÜRSAB Şişli BTK acentaları ile buluştu
TÜRSAB Şişli BTK (Bölge Temsil
Kurulu) 26 Nisan Cuma günü
Barcelo İstanbul Hotel ev
sahipliğinde bir araya geldi. TÜRSAB
Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın yanı sıra
Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, Finansal
ve Kurumsal Fonksiyonlar Grup Başkanı
Neslihan Örnek ve ŞİŞLİ BTK Başkanı
Aylin Güneşli’nin katıldığı network
buluşmasında bölge acentalarının
birbiri ile tanışması, iş geliştirme ve fikir
alışverişinde bulunması amaçlandı.
Güneşli: “ŞİŞLİ BTK olarak çok keyifli
işler çıkardık”
Taksim’de tamamen yenilenen Barcelo
İstanbul Hotel ev sahipliğinde yoğun bir
katılım ile gerçekleşen organizasyonun
açılış konuşmasını yapan ŞİŞLİ BTK
Başkanı Aylin Güneşli, ŞİŞLİ BTK
ekibini de tanıttığı sunumunda projeler
ve hizmetlerle ilgili bilgiler aktardı.
Güneşli, “Bugün burada amacımız hem
hep birlikte biraz eğlenmek, keyifli
vakit geçirmek hem de aramızda iş
geliştirmek.
Ekibimizle de birlikte çok keyifli işler
çıkardığımızı düşünüyorum. Birlikte
olmaktan da keyif duyuyorum” dedi.
Bağlıkaya: “Haziran 2019’da yasayı
çıkarmayı hedefliyoruz”
Şişli bölge Acentalarının konuk edildiği
organizasyonda kısa bir konuşma yapan
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya,
ise devam etmekte olan projeler ve
hedefleri ile ilgili bilgilendirme yaptı.
Konuşmasında yasa çalışmalarına
değinen Bağlıkaya, Kültür ve Turizm
Bakanlığı titizlikle yürütülen yasayı
2019 Haziran ayında çıkarmayı
hedeflediklerini açıkladı.
Bağlıkaya ayrıca UKOME ile bundan
sonra yapılacak toplantılarda TÜRSAB’ın
çok daha etkin rol oynaması için
çalıştıklarını belirterek,“Nüfusumuzun
yarısı kadar yabancı turist ağırlıyoruz.
Turizmin en önemli ayaklarından biri
olan şehir içi ulaşım konusunda alınacak
kararlarda seyahat acentelerimiz
muhakkak olmalı” dedi. Bağlıkaya,
“Tüketici Hakem Heyetlerinde” seyahat
acentelerinin temsil edilmediğini ve her
durumda acenteler aleyhine kararlar
çıktığını, bu kararların daha adil olması
için yeni öneriler sunduklarını da ayrıca
sözlerine ekledi.
28
hotel restaurant
& hi-tech
Bakan eşi Pervin Ersoy,
turizmi tanıtmak için yollara düştü
Turizmde Türkiye’nin hedefler çok
yüksek. Geçen yılı yaklaşık 29.5
milyar dolarla kapatan sektörde
bu yıl 35 milyar doların üzerinde
gelir bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde
reform paketini açıklayan Hazine
ve Maliye Bakanı Berat Albayrak,
turizm gelirini 4 yılda 70 milyar dolara
çıkarmak için ‘Turizm Master Planı’
nın oluşturulacağını duyurmuştu. Bu
plan çerçevesinde turizmde hem ülke
ve destinasyon çeşitliliği hem turist
sayısı hem de turist başına düşen geliri
artırılacak.
Tanıtıma katkı sağlıyor
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri
Ersoy’un eşi Pervin Ersoy Türkiye
turizmine katkı sağlamak ve farklı
yardımlaşma derneklerine destek olmak
amacıyla “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz”
projesi başlatmıştı. Proje kapsamında
Ersoy, ünlülerle Şanlıurfa’nın tarihi
ve turistik yerlerini ziyaret etti. Bizim
Çocuklarımız Dayanışma Derneği Kurucu
Üyesi ve Başkan Yardımcısı Ersoy ile
seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç,
Remax Gayrimenkul Danışmanı Evrim
Kırmızıtaş Başaran ve proje kapsamında
ünlü isimlerle Balıklıgöl, Göbeklitepe,
Harran ve Şanlıurfa Müze Kompleksi
gibi birçok yeri ziyaret etti. Gruptakilere,
Kültür ve Turizm İl Müdürü Aydın Aslan,
Şanlıurfa Müze Müdürü Celal Uludağ ve
Vali Abdullah Erin’in eşi Gülhan Erin de
eşlik etti.
Turlara katılacaklar
Pervin Ersoy, yaptığı açıklamada, iç
turizmi hareketlendirmek ve Türkiye’yi
bilinmeyen yönleriyle tanıtmak amacıyla
“Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz”
projesini başlattıklarını anımsattı. Proje
kapsamında her şehrin birkaç ünlü
isminin, kendi şehrinde düzenlenecek
tura katılacağını dile getiren Ersoy,
Şanlıurfalı Bülent İnal, Ferhat Göçer,
Mahmut Tuncer ve Seyyal Taner ile
Ayşegül Aldinç ve Asuman Dabak’ın da
aralarında yer aldığı isimlerle kente
geldiklerini ifade etti.
81 ili gezecekler
Ersoy, projeyi yeni başlatmalarına
rağmen büyük ilgi gördüğüne dikkati
çekerek, şunları söyledi: “Denizli ile
başladık ve burayı sanatçılarımızla
beraber çok güzel gezdik. İkinci
durağımız ise Şanlıurfa, burada da çok
güzel izlenimler elde ettik. Sanatçılarımız
da aynı şekilde çok mutlu, gezimize
renk kattılar. Bilmeyenler için burası
gerçekten görülmesi gereken bir yer,
beni müthiş etkileyen şehirlerden bir
tanesidir. Hele de 2019’un Göbeklitepe
Yılı olması dolayısıyla mutlaka insanların
buraya gelmesi ve en az bir kez görmesi
gerektiğini düşünüyorum. Hedefimiz,
Türkiye’nin 81 ilini gezmek. Projeyi
Ankara’da tamamlamayı düşünüyoruz.
Bizim amacımız, iç turizme hareket
getirmek. Gittiğimiz şehre dokunuyoruz,
o dokunmayla beraber şehrin ivme
kazanmasını sağlamaya çalışıyoruz.”
Geziye katılan Evrim Kırmızıtaş Başaran,
Harran ve Şanlıurfa Müze Kompleksi’ yle
Şanlıurfa’nın çok güzel bir şehir olduğunu
vurgulayarak, “Göbeklitepe Türkiye için
çok büyük bir değer, ikinci kez gelişim,
sahip çıkıp bu değeri bütün dünyanın
bilmesini sağlamamız gerekiyor.” dedi.
30
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
İstanbul instagram üstünden
dünyaya tanıtılıyor
İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla
düzenlenen #oneistanbul Instagram yarışması ödül töreni
Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşti.
Türk Hava Yolları iş
birliğiyle “İstanbul’u
Paylaş ve Uç”
sloganıyla 2 farklı
dönem olarak
düzenlenen yarışmanın
1. Dönem üçüncüsü
Begüm Serra Üstün,
2. Dönem üçüncüsü
Cihan Çorak, 1. Dönem
ikincisi Abdullah Bilgiç,
2. Dönem ikincisi
Soner Akan olurken, 1.
Dönem birincisi Rıdvan
Aras ve 2. Dönem
birincisi Aydın Sertbaş
oldu.
Oneistanbul;
İstanbul
Büyükşehir
Belediyesi, İstanbul
Ticaret Odası, TUGEV
ve İstanbul Kongre ve
Ziyaretçi Bürosu (ICVB) iş
birliğiyle, tarihi, kültürel,
doğal güzelliklerle
dünyanın gözbebeği
olan İstanbul’u dünyada
daha fazla görünür
kılmak amacıyla 2015
yılında sosyal medyada
başlatıldı. Bu yıl Türk
Hava Yolları işbirliğinde
yürütülen Oneistanbul
Instagram Yarışması’nın
kazananları Çırağan
Palace Kempinski’de
düzenlenen törenle
açıklandı.
Instagramda @
oneistanbul hesabı
aracılığıyla yürütülen
kampanyayla
İstanbul’u, sosyal
medyada fotoğrafları
en çok paylaşılan
şehirlerarasında üst
sıralara çıkarmak
hedefleniyor.
#oneistanbul ve
#istanbul hashtag’leriyle
bugüne kadar 610
binden fazla fotoğraf
paylaşılırken, @
oneistanbul hesabının
takipçi sayısı ise 100 bine
yaklaştı.
“İstanbul’u Paylaş ve
Uç” temalı Oneistanbul
İnstagram Yarışması
kapsamında; Turizmden
sorumlu Vali Yardımcısı
İsmail Gültekin,
İstanbul Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İsrafil
Kuralay, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi
Sanat Yönetmeni
Hüseyin Karaca, Türk
Hava Yolları Pazarlama
ve Satış Başkanı Emre
Menevşe, Türk Hava
Yolları Kurumsal İletişim
Başkanı Seda Kalyoncu,
İstanbul Ticaret
Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Celalettin Aktaş’tan
oluşan bir jüri tarafından
“İstanbul’u Paylaş ve Uç”
temasının en beğenilen
fotoğrafları seçildi.
Fotoğrafları en çok
beğenilen yarışmacılara
ödülleri, iş ve sanat
dünyasından isimlerin
katılımıyla Çırağan
Palace Kempinski’de
düzenlenen törenle
verildi.
32
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Beş yılda 6.299 yeni otel geliyor!
Dünya önümüzdeki beş yıl içinde otele doyacak. 2019-2023 yıllarını kapsayan dönemde
küresel ölçekte 6 bin 299 yeni otelin hizmete girmesi bekleniyor. Yeni otellerin bölgelere
göre dağılımı incelendiğinde; bunların 2,163’nün Asya Pasifik, 1,815’nin Amerika,
1,521’nin Avrupa, 506’sının Ortadoğu ve 294’ünün de Afrika’da hizmete gireceği
görülüyor.
TopHotel’in konuyla ilgili verilerini
inceleyen TUYED yönetiminin
haberine göre; özellikle Avrupa
bölgesinde hizmete girmesi beklenen
yeni oteller hakkında ayrıntılı bilgiler
bulunuyor. 2019-2023 yılları arasında
Avrupa’da hizmete girecek 1,521 otelin
yüzde 70’ine denk gelen 1.068 tesis
birinci sınıf, yüzde 30’una denk gelen
453 tesis de lüks kategorisinde olacak.
Birincilik Almanya’da
Önümüzdeki 5 yıllık süreçte hizmete
girecek yeni oteller ülkelere göre
incelendiğinde, ilk beş ülke ve yeni
açılacak otel proje sayısı şöyle
sıralanıyor:
Almanya 377 proje, İngiltere 285 proje,
Fransa 91 proje, İspanya 79 proje ve
Avusturya 69 proje.
En fazla yeni otel açılacak şehirlerde
ise liste şöyle belirleniyor: Londra 78
proje, Dublin 31, Paris 30, Hamburg ve
Viyana ise 20’şer proje.
2019-2023 yılları arasında Avrupa’da
hizmete girecek otel markaları
incelendiğinde ise bu konuda Holiday
Inn Express markasının 45 yeni otelle
ipi birincilikle göğüsleyeceği görülüyor.
Onu 42 projeyle Hampton By Hilton,
22’şer projeyle Hilton Garden Inn 22
ile Courtyard Marriot ve 20 projeyle de
Holiday Inn izliyor.
HANGİ YIL AVRUPA’DA
KAÇ YENİ OTEL
AÇILACAK?
YILLAR PROJE SAYISI
2019 432
2020 451
2021 199
2022 55
2023 384
TOPLAM 1.521
34
gündem
Bakan Ersoy: “Tematik tanıtımlar sonuç veriyor”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet
Ersoy, Göbeklitepe’nin sadece
Şanlıurfa’yı değil, tüm Türkiye’yi
etkilediğini vurguladıktan sonra
“Buranın tarihin sıfır noktası olduğunu
anlattığımız zaman başka bir şey
söylememize gerek kalmıyor. İnsanlar
merak edip araştırmaya başlıyor. Bu
yıl hedeflediğimiz 50 milyon turist, 35
milyar dolar turizm gelirine ulaşmak
için tarih, gastronomi, kültür, sanat
ve Batılı yaşam tarzımızı daha fazla
öne çıkaracağız. Gecelik 65 dolar olan
gecelik kişi başı konaklama gelirini
de artıracağız. Pazar çeşitlemesi
yaparak, ortalama 9.7 olan geceleme
sayısını 2023 yılında 10.2’ye çıkarmayı
hedefliyoruz” diye ekledi.
Ersoy: “Konuşulacak gerekçe ortaya
koymalıyız”
Türkiye’nin yurtdışında rakipsiz
ürünleriyle gündeme gelerek
konuşulmasını sağlamak amacıyla
gezici sergilere ağırlık vereceklerini
hatırlatan Bakan Ersoy, TUYED
yönetimine şu bilgileri verdi:
“Japonya’nın başkenti Tokyo’da
prensesin katılımıyla ‘Hazineler ve
Osmanlı İmparatorluğu’nda Lale
Geleneği Sergisi’ni gerçekleştirdik.
Sergi, Japon kamuoyu üstünde
olumlu etkiler yaptı. Konuşulacak
gerekçe yaratmalısınız. Bu gerekçeler
reklamdan daha etkili oluyor. Bazı
ülkelerle siyasi sorun yaşandığında
kötü bir şekilde de gündeme
gelebiliyoruz. Ancak bu konuşulma
süresi çok fazla uzun olmuyor. İyi
bir şeyler yapıldığında ise gündemde
daha uzun kalıp, akıllarda yer yer
edebiliyoruz. Aktiviteler sosyal
medyaya taşınınca dikkat çekip, kalıcı
etkiler yapıyor. Ayrıca bu kalıcı etkinin
ölçülmesini de kolaylaştırıyor. Söz
konusu gezen sergiyi, en fazla turist
çektiğimiz Almanya, Rusya, İngiltere
gibi ülkelerde de açacağız.”
Tanıtım komitesi genişliyor
Bakan Ersoy; Kerem Köfteoğlu,
Musa Alioğlu, Cem Polatoğlu, Hatice
Ünal Bilen, Özlem Kapar Bayburs,
Mehmet Ali Doğan ve Burak Coşan’dan
oluşan TUYED yönetimine, dernek
bünyesinde oluşturdukları dış ilişkiler
komitesinden dolayı teşekkür etti.
“Komiteyi Türkiye’nin hedef
pazarlarında sivil toplum kuruluşları
(STK) nezdinde tanıtılması için
oluşturduk” diyen TUYED Başkanı
Kerem Köfteoğlu, “Komitemiz,
Türkiye’nin hedef pazarlarında güçlü
bağlantıları olan kişilerden oluşuyor.
TUSİAD eski Pekin Temsilcisi Iraz
Turhan Alvaran da ülkemizin Asya
Pasifik Bölgesinde etkin tanıtılması için
söz konusu komiteye gönüllü destek
verecek. Komitemiz Türkiye’yi dünyanın
dört bir yanındaki STK’lara gönüllü
olarak anlatmak isteyen, dil bilen
uzmanlara açıktır. Tanıtım konusunda
Turizm Bakanlığımızla güç birliğine
hazırız” dedi.
Türkiye’nin yurt dışında tanıtılması
noktasında turizm basını ve STK’lara
büyük görev düştüğüne dikkat çeken
Bakan Ersoy da sözlerini şöyle
noktaladı: “Sizin yapacağınız tanıtımlar
bazen resmi tanıtımlardan daha da
etkili oluyor. Önemli bir iş yaptınız,
geliştireceğiniz projelere destek
vermeye hazırız.”
Ziyaretin sonunda TUYED Başkanı
Kerem Köfteoğlu, Bakan Ersoy’a
derneğin Onursal Üyelik Kartını takdim
etti.
36
gündem
Galataport, Mart 2020’de kruvaziyer
gemilerini ağırlamaya başlıyor
Galataport, 113 ülkeden 643 katılımcının yer aldığı Seatrade Cruise Global 2019 fuarında,
dünya devlerine İstanbul’u ve Mart 2020’de açılacak Galataport İstanbul
Kruvaziyer Limanı’nı tanıttı.
Dünyanın en ünlü kruvaziyer fuarı
Seatrade Cruise Global 2019,
8-11 Nisan tarihleri arasında
ABD’nin Miami kentinde gerçekleşti.
113 ülkeden 643 katılımcı ve 11 bin
tedarikçi ile satın almacının yer aldığı
Seatrade fuarında, Mart 2020’de
açılması planlanan Galataport İstanbul
Kruvaziyer Limanı ilk kez bir stant
ile yer aldı. Galataport, bir başlangıç
noktası olması itibariyle önemli bir
destinasyon olan İstanbul’u fuarda
temsil ederek 2020-2021 sezonu
için dünyanın en önemli kruvaziyer
şirketlerinin rotalarını İstanbul’a
çevirmeyi başardı.
İstanbul’un tek ana limanı olarak
büyük ilgi gördü
Miami Beach Convention Center’da
düzenlenen fuarda, Galataport
İstanbul Kruvaziyer Limanı’nın teknik
detaylarının yanı sıra İstanbul’un ve
İstanbul içinde tarihi yarımadanın bir
uzantısı olacak yeni bir destinasyon
olması hedeflenen Galataport
projesinin de tanıtımı yapıldı.
İstanbul’a yoğun ilgi gösterilen fuarda
Galataport ile ilgili bilgiler paylaşan
Galataport İstanbul Liman İşletmeciliği
ve Yatırımları A.Ş. Genel Müdürü
Erdem Tavas, inşaat süreci hızla
devam eden projenin tamamlanmasıyla
birlikte, tarihi boyunca dünyanın en
önemli liman kentlerinden biri olarak
anılan İstanbul’un yeniden bu kimliğine
kavuşacağının altını çizdi. Erdem Tavas
proje ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Galataport, gerek İstanbul’un tarihi
limanı olması gerekse konumu
itibariyle bu sektördeki benzer
yatırımlardan oldukça ayrışan
bir liman. Mart 2020’de açmayı
planladığımız yeni terminal, dünyada
ilk kez uygulanacak bir proje ile zemin
altında kurgulanıyor. Bu planlamaya
göre, gümrüklü alan, dünyada bir ilk
olma özelliği taşıyan bir sistem ile,
3 metrelik özel bir kapak sistemi ile
sahanın geri kalanından ayrışıyor.
Her türlü kruvaziyer gemisinin
ihtiyacı doğrultusunda yaptığımız
bu planlama ile İstanbul’un gemi
turizm potansiyeline ciddi bir katkıda
bulunacağız. Yeni terminalimiz, üstün
teknoloji ve yüksek standartlarla 20
bin m2’de kurgulanıyor. Bu kurgu ile,
yaklaşık 200 yıldır erişime kapalı olan
bu eşsiz sahil şeridi de İstanbullular’ın
ve kentin ziyaretçilerinin kullanımına
açılmış olacak.”
Gemi rezervasyonu 50’yi aştı
Galataport’un devreye girmesi ile
birlikte İstanbul’un kruvaziyer turizmde
yeni bir dönemin başlayacağını
söyleyen Galataport İstanbul Liman
İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. Liman
İşletme Genel Müdür Yardımcısı Figen
Ayan, 2020 – 2021 yıllarına ilişkin
rezervasyonları almaya başladıklarının
altını çizerek şöyle konuştu:
“2020 yılında şu an için elimize ulaşan
konfirme gemi rezervasyonu 50’yi
aşkın. Bu rezervasyonların büyük
çoğunluğunun ana liman rezervasyonu
olması; gemi firmalarının Galataport’u
ana liman olarak seçtiğini gösteriyor.
Bu gelişme, ülkemizin ve İstanbul’un
turizmi için büyük önem taşıyor.
Rezervasyon yapan gemi firmaları
arasında başta dünyanın en büyük 2
gemi firması olan Carnival Corporation
ve Royal Caribbean Cruises olmak
üzere, Holland America Cruise Line,
Regent Seven Seas Cruises, Celestyal
Cruises, Le Ponant, Silversea Cruises,
Fred Olsen Cruises, Marella Cruises,
Wind Star Cruises firmaları da
bulunuyor.”
3 büyük gemi aynı anda yanaşabilecek
3 yıl öncesine kadar Akdeniz çanağında
gezinen 55 geminin 43’ünün İstanbul’u
tercih ettiğini de vurgulayan Figen
Ayan, “Her bütçe ve müşteriye hitap
edebilen İstanbul destinasyonu,
2020’den itibaren kruvaziyer turizmi
için yeniden gözde bir rota olacak” dedi.
Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı
tamamlandığında, 3 büyük geminin aynı
anda limana yanaşabileceğini ve günde
ortalama 15.000 kruvaziyer yolcusunun
ağırlayabileceğini kaydeden Ayan,
“Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı
tamamlandığı zaman yıl içerisinde
mürettebat dahil 1.5 milyon yolcuya
hizmet vermeyi hedefliyoruz” dedi.
38
gündem
Ersoy’un
bakanlığı
‘rekabeti
bozuyor’
iddiası!
Haber: Turizm Ajansı
Son toplantısını yapan TURAD kendini
kapattı Ekonomist Hakan Güldağ’ın
genel ekonomik seyir üzerine soruları
cevaplamasının sonrasında TURAD
Başkanı Bahattin Yücel, derneğin
10 yıllık çalışmalarını barkovizyon
sunumu eşliğinde anlattı. Yaptıkları
toplantının TURAD’ın son toplantısı
olduğunu açıklayan Bahattin Yücel,
derneğin kurumsal kimliğini feshettiğini
duyurdu.
Turizm Araştırmaları Derneği (TURAD)
30 Nisan Salı günü Mercury City
Bosphorus Hotel’de düzenlediği
toplantı ile “2019 Sezonu Başlarken
Ekonomideki Son Gelişmelerin İç Turizm
Talebi Üzerindeki Etkileri ve Turizmde
Rekabet Eşitliği” konularını gündeme
taşıdı.
Toplantıya TURAD Başkanı Bahattin
Yücel’in yanı sıra Av. Murat Uysal,
Ekonomist Hakan Güldağ, Turizm
Yazarları Derneği Başkanı Kerem
Köfteoğlu ve turizm gazetecileri katıldı.
Yücel: “Tek yetkililik tekelleşmenin
önünü açıyor”
Sektörün genel seyrine ilişkin izlenimlerini
paylaştıktan sonra “tek yetkiliğin”
sektörde oluşturduğu sorunlara değinen
Yücel, son yıllarda ortaya çıkan tek
satıcılığın, tekelleşmenin önünü açtığını
savundu. Turizmde tekelleşmenin başka
bir boyutunun da uluslararası rezervasyon
zincirlerinin mahkeme kararı ile erişiminin
engellenmesi olduysağunu ileri süren
Bahattin Yücel, bu kararın, aynı mantıkla
çalışan yerli ve yabancı başka şirketlerin
önünü açtığını ifade etti.
Uysal: “Oteller kapı müşterisine bile
satış yapamaz hale getiriliyor”
Ardından söz alan rekabet hukuku uzmanı
Av. Murat Uysal, turizmdeki “tek yetkili
satıcılıktan” rekabet yasalarındaki yorum
farklarına kadar geniş bir çerçevede
konuştu. Tur operatörleriyle oteller
arasında yapılan münhasırlık anlaşmasına
değinen Uysal, münhasırlık anlaşması
dışında bazı tur operatörlerinin, diğer
satış kanallarına, kendisine verilen fiyatın
üzerinde fiyat verilmesi şartını koştuğunu
ve bu konuda Rekabet Kurumu’na
yapılmış başvurular olduğunu söyledi.
2018 yılında Rekabet Kurumu’nun yaptığı
bir incelemeye değinen Uysal şöyle devam
etti: “İnternetten de ulaşılabilir olduğu için
isim vermekte bir sakınca görmüyorum,
Rekabet Kurumu ETS Tur ve Jolly Tur gibi
şirketler hakkında yapılan başvuruları
inceledi. İncelemede, tek satıcılık
sözleşmesinde, otellerin münhasır
anlamında bağlanarak, “bizim sattığımız
fiyatların yüzde 15’inden fazlasına bile
başka birine satamazsın” noktasına
getirilmiş. Örneğin bir tur operatörü,
otelle 100 liraya anlaşmış ise, odaları boş
olsa bile, kapı müşterisine 115 liradan
aşağıya satamıyor. Bu tür uygulamalar,
çoğu tur operatörünün de kabul ettiği bir
durum zaten”.
“Rekabet Kurumu yatay anlaşmaya
bakıyor”
Söz konusu işlemlerin Rekabet Kurumu
tarafından incelendiğini anlatan Av. Murat
Uysal, şöyle devam etti: “Rekabet Kurumu
bunları inceledi, ama soruşturmamaya
gerek görmedi. Çünkü hukukta dikey
anlaşma diye bir anlaşma türü var. Aynı iş
kolunda faaliyet göstermeyenler arasında
yapılan anlaşmalara dikey anlaşma denir.
Örneğin otelle seyahat acentası arasında
yapılan anlaşma dikey, iki acenta arasında
yapılan anlaşma ise yatay anlaşmadır.
Rekabet Kurulm da rekabetin korunması
açısından baktığında, iki tur şirketinin
yatay anlaşmalarla piyasayı bozup
bozmadığına bakıyor doğal olarak.”
“Grup muafiyeti tebliği sayesinde tek
satıcılık yapıyorlar”
Türkiye’de yasaların alıcıya, eğer pazarın
yüzde 40’ından fazlasına sahip değilse,
“grup muafiyeti tebliği” çerçevesinde
dikey anlaşma imkanı tanıdığını anlatan
Uysal, Rekabet Kurumu’nun hiçbir
şirketin pazarın tamamının yüzde 40’ından
fazlasına sahip olmadığına, dolayısıyla da
pazarı etkilemeyeceğine kanaat getirerek,
bu şirketlerin tek satıcılık yapabilmelerine
olanak tanıdığını söyledi.
“Tek satıcılık, pazarın yüzde 40’ını
geçiyor”
Av. Murat Uysal, tur operatörlerinin
hiçbirinin tek başına pazarın yüzde
40’nı aşmadığını, fakat uygulanan tek
satıcılığın, pazarın yüzde 60’ından fazlasını
kapsadığını, bunun da Rekabet Kurul’unun
raporlarında belirtildiğini söyledi.
“Pazar tanımı yanlış yapılıyor”
Türkiye’de pazar tanımlarının da hatalı
yapıldığını ve bu durumun pazar hakimi
şirketlere geniş bir alan açtığını belirten
Av. Murat Uysal, “Örneğin Kapadokya’yı
100 otelli bir pazar olarak tanımlarsak,
burada yüzde 40 anlamlı olabilir. Fakat
Türkiye’deki tüm konaklama sektörünü bir
pazar olarak görüp, bir şirketin bu pazarın
yüzde 40’na hakim olana kadar seyirci
kalmak pek mantıklı olmayacaktır.
“Asıl sorun hakim durumu kötüye
kullanmak”
Şirketlerin hakim durumda olmasının
rekabet hukukunda bir engel olarak
tanımlanmadığını hatırlatan Uysal,
“Engel olan, hakim durumun kötüye
kullanılmasıdır. Kanun kötüye kullanmayı
da şöyle tanımlıyor: Pazar dinamiklerini
bozuyor, fiyat belirleyerek, pazara başka
oyuncuların girmesini engelliyorsa, hakim
durumunu kötüye kullanıyor demektir.”
“ETS Tur hem pazar hem de siyasi olarak
hakim konumdadır”
Türkiye’de ETS Tur’un hakim konumda
olduğunu savunan Av. Murat Uysal,
şirketin siyasi bağlantılarına dikkat
çekerek şunları söyledi: “Örneğin hakim
şirketin, pazara girişleri engellemesi
rekabete aykırıyken, Türkiye’de turizm
pazarının en büyük oyuncusunun sahibi,
pazarı yöneten Turizm Bakanlığı’nın
başında. Hakim durumu, sadece
pazarın yüzde 50-60’na sahip olarak
değerlendiremezsiniz. Hakim olmak, aynı
zamanda pazarda belirleyici olmak da
demektir. Bana göre ETS Tur’un konumu
hakim bir durumdur. Sadece pazar payıyla
değil, aynı zamanda siyasi gücüyle de
hakim durumdadır.
40
hotel restaurant
& hi-tech
gündem makale
Ihsan Türkus
Yazık oldu
Atatürk Havalimanı’na!
İstanbul...
Doğuyla batının kesiştiği nokta...
Belki de doğunun, hem de her türlü dolabın çevrildiği Ortadoğu’nun çıkış noktası...
Dünyanın belki de en güzel resim veren, ender şehirlerinden biri...
Dünya Turizm Örgütü’nün, turizmde “ bal kutusu” olarak nitelendirdiği kentler vardır. Paris, Roma,
Barcelona gibi...
İstanbul da turizmciler için, ülkemiz için gerçekten bal kutusudur...
Hiç uzatmadan söyleyeyim…
3. Boğaz köprüsünü yapıp 1. köprüyü kapatmak neyse, rüştünü tüm dünyaya ispat etmiş Atatürk
Havalimanı’nı kapatmak aynı anlamdadır...
Hele hele, 3. havaalanı diyerek İstanbul havalimanından bahsederken, bugüne kadar büyük bir başarıyla
hizmet etmiş 1. havalimanını kapatmak, hizmet dışı bırakmak stratejik hatanın bile ötesindedir...
Oysa biz turizmciler, 3. havaalanı yatırımının sözü edildiğinde öylesine sevinmiştik ki...
Vay be! demiştik... İstanbul’ a öyle turist akacak ki, sadece İstanbul’un değil, tüm ülkenin yüzü gülecek,
diye düşünmüştük...
Atatürk Havalimanı; çevresi, oteller, kongre merkezleri, fuar alanları ile donatıldı...
Bütün bu yatırımlarda binlerce işgücü istihdam edildi...
Şimdilerde gerek yatırımcısı, gerek çalışanları kafalarını iki ellerinin arasına almış bekliyor...
Sadece TAV, 4.500 civarında eğitilmiş, deneyimli insanı kapı önüne koydu!
Yakındır o bölgedeki otellerde de benzer uygulamalar olmasın...
Zaten son 4-5 yıldır kongreler açısından gerilere düşmüş İstanbul, daha da büyük zorluklarla karşı
karşıya...
Atatürk Havalimanı kapatılmamalıydı..
Bilhassa turizmciler bu konuda seslerini yükseltmeli, karar vericileri uyarmalıydı!
Sabiha Gökçen çok canlı bir örnek...
Yıllarca atıl kalmışken özel bir havayolu şirketi sahiplenince, şu an ki noktaya geldi...
Atatürk Havalimanı da böyle sahiplenilmez miydi?
İstanbul’un charter uçaklarına tahsis edilmiş bir alanı olarak göreve devam edemez miydi?
İstanbul’a, dolayısıyla Türkiye’ye gelecek 1 fazla turist, hiç mi önemsenmedi...
Yazık oldu...
Bilmem, zararın neresinden dönebiliriz diye düşünebilecek bir akıl çıkabilecek mi?
42
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Turizme
yabancı turist
müjdesi!
Bankalararası Kart Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, yabancı kartlarla yılın
ilk çeyreğinde yurt içinde 11 milyar TL ödeme yapıldı. 2018 yılının ilk çeyreğiyle
kıyaslandığında yabancı kartlarla yapılan ödeme tutarında en fazla artış yüzde 135 ile
seyahat acenteleri sektöründe gerçekleşti.
Bankalararası Kart Merkezi (BKM)
2019 yılı mart ayı verilerini
açıkladı. BKM’nin verilerine
göre, mart ayı sonunda Türkiye’de 66,7
milyon adet kredi kartı ve 151,5 milyon
adet banka kartı bulunuyor. Mart 2019
ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında
yüzde 5’lik, banka kartı sayısında ise
yüzde 13’lük artış görülüyor.
2018’in aynı dönemine göre yüzde 22
artış
BKM verilerine göre, banka kartları
ve kredi kartları ile mart ayında
toplam 78,3 milyar TL’lik ödeme
yapıldı. Bu tutarın 68,3 milyar
TL’si kredi kartlarıyla ödenirken,
10 milyar TL’sinde banka kartları
kullanıldı. Büyüme oranları özelinde
incelendiğinde banka kartıyla
ödemelerde önceki yılın aynı dönemine
göre büyüme oranı yüzde 38 olurken,
kredi kartıyla ödemelerde ise bu oran
yüzde 20 olarak gerçekleşti. Toplam
kartlı ödemeler büyümesi ise yüzde 22
oldu.
Yabancı kartlarla yurt içinde 11 milyar
TL ödeme
BKM verilerine göre Ocak-Mart ayları
arasını kapsayan yılın ilk çeyreğinde
yabancı kartlarla yurt içinde toplam
11 milyar TL tutarında ödeme yapıldı.
Buna göre önceki yılın aynı döneminde
6 milyar TL olan kartlı ödeme tutarıyla
kıyaslandığında, yüzde 85 büyümeyle
son yıllardaki en büyük artışın
gerçekleştiği görüldü. İşlem başına
yapılan kartlı ödeme tutarı ise 584
TL’den 720 TL’ye çıktı.
Yabancı kartlarla yapılan ödemelerde
2,5 kat artış
2018 yılının ilk çeyreğiyle
kıyaslandığında yabancı kartlarla
yapılan ödeme tutarında en fazla
artışın yüzde 135 ile seyahat acenteleri
sektöründe gerçekleştiği görülüyor.
Elektronik eşya sektörü yüzde 120,
sağlık ürünleri/kozmetik sektörü yüzde
95, giyim ve aksesuar sektörü yüzde
87 ve hava yolları sektörü yüzde 80
artışla en fazla büyüme görülen diğer
sektörler arasında yer aldı. Turizmde
yaz dönemi tatil planlamalarının
yapıldığı bu dönemde seyahat
acenteleri ve hava yolları sektörlerinde
görülen artışlar, yabancıların geçen
yıla göre çok daha fazla rezervasyon
yaptırdığına işaret ediyor.
44
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Prontotour 25. yılında
yurt içi turlarında da hedef büyüttü!
Vizyonuna yurt içinde büyümeyi de ekleyen Prontotour, yılın ilk çeyreğinde kültür turlarında yüzde 300 artış kaydetti. Butik şehir
turlarından festival turlarına, trenli konsept turlardan klasik kültür rotalarına kadar farklı kategorilerde zengin içerikli turları
ürünleri arasına katan Prontotour, yurt içi turlarda pazar liderliğini hedefliyor.
Bu yıl 25’inci yaşını kutlayan yurt dışı
turların lider markası Prontotour,
yurt içi kültür turlarında da hedef
büyüttü. Prontotour yönetimi, Ramada
Resort Kazdağları, Thermal & Spa’da
gerçekleştirdiği Basın Toplantısı’nda
2019 yılındaki yeniliklerini paylaştı.
Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Onaran, Pazarlamadan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı (CMO) Gürkan
Erol ve Yurt İçi Turlarından Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı Hakan Öksel,
düzenlenen Basın Toplantısı’nda 2018
yılını değerlendirip, 2019’dan beklentiler
konusunda bilgiler verdi.
Onaran: “2018’i artışla kapattık”
Döviz kurlarındaki hızlı hareketlerden
dolayı 2018’in zor bir yıl olduğunu
hatırlatan Prontotour Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Onaran, “Ekim ayından
itibaren satışlarımız yükseldi. Son 6
ayda istikrarlı bir artış trendi yakaladık.
2018 yılını ciro bazında yüzde 10’luk
artışla kapadık. Kişi sayısı azalsa da
döviz kurundaki yükselme ile TL olarak
gelirlerimiz arttı. Bazı pazarlarda
çift haneli büyüdük. Ürünlerimizi
çeşitlendirmeye devam edip, yurt içi
kültür turlarında hedeflerimizi de
büyüttük. Kültür turizmi, ülkemizin kültür
mirasını koruyup yaşattığı gibi, yerel
ekonomilere de önemli katkılar sunuyor”
dedi.
“Yurt içi turlar %300 arttı”
Geçen yılın Ağustos ve Eylül aylarının
zor geçtiğine değinen Onaran, “Ana
destinasyonlarda gerilemeler oldu.
Bazılarında çift haneli düşüşler görüldü”
dedikten sonra açıklamalarını şöyle
sürdürdü: “Son çeyrekte ise satışlarımız
yükseldi. Kişi sayısı anlamında Kıbrıs’ta
yüzde 33, Kapadokya’da yüzde 20,
Karadeniz’de yüzde 28’lik büyümeler
kaydettik. Kars turlarındaki büyümemiz
ise yüzde 121’e ulaştı. Yurt dışı pazarlarda
da gemi turu ve Pronto Plus’da büyüme
hızımızı koruyup, Maldivler’de yüzde 61,
Ukrayna yüzde 40, Orta Doğu’da yüzde 24
artış kaydettik.”
Bu yılın ilk üç aylık döneminde yurt içi
kültür turu misafir sayılarının 2018’e göre
yüzde 300 arttığını vurgulayan Onaran
beklentilerini şöyle özetledi: “Yeni yerler
keşfederek mevcut bilgilerine yenisini
katmak isteyen gezginler, ağırlıklı olarak
kültür turlarını tercih ediyor. Eskiden bu
turları orta yaş ve üstü tercih ediyordu.
Günümüzde artık gençler de rağbet
ediyor. Bu yüzden kültür turlarında
beklenti ve hedeflerimizi yükselttik.”
46
hotel restaurant
& hi-tech
gündem makale
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO
Tezer Öner
Odalarda ışıksızım, dernekler dipsiz kuyu!
Bir ara aklıma geldi. Turizm dernekleri kaç
tane acaba, sayıca çok mu? Ne iş yaparlar?
Katkıları oluyor mu falan diye düşündüm ve
hiç kimseyle konuşmadan sadece arama
motorları ile bir araştırdım ki... Ortalık
dernekten geçilmiyor.
Biz bölünmeyi ve rekabeti seven bir
toplumuz. O yüzden kavgamız boldur. Hatta
bu sebeple dış güçler bizi hırpalamak için
hep bir yol bulurlar. Siyasi ideolojiden
denerler, olmadı etnik köken, olmadı
coğrafi bölge, olmadı tuttuğun takım,
olmadı meslek grubun, olmadı sarışınlara
esmerler, sonuçta sen bize kapışmak için
hazır mısın diye sor, biz mutlaka iki veya
daha fazla gruba ayrılmayı başarırız. Tek
anlayamadıkları konu ve çözemedikleri
mevzu “Söz konusu vatansa gerisi
teferruattır” kısmı. Aynı hızla bütünleşmesini
de o kadar iyi biliyoruz ki bunca çaba ve
çelmeye rağmen hala maşallahımız var!
Bizim sektörde de maşallah dernekten
geçilmiyor. Mevzu turizm ama bunun
yatırımcısı ayrı, acentası ayrı, çalışanları
ayrı, çalışanlarının yönetici olanları ayrı,
işçi olanları ayrı, her bölgeninki ayrı, hatta
yeme içmesi ayrı, yatması ayrı, yazarları
bile ayrı... Bu eminim diğer iş kollarında
da bu şekildedir ama bence turizm sektörü
bu konuda ayrı bir yerde duruyor. Hatta bu
dernekler o kadar çoğalıyor ki, sonra bir de
bunları birleştirip ortak akıl oluşturabilmek
adına bu sefer de federasyon veya
konfederasyon kurmak gerekiyor. Nitekim
de kuruluyor. Hatta bunlar da ayrı ayrı
toplanıyor.
Genel olarak bakıldığında zaten çok klişe ve
standart bir yapı görüyoruz. Web sitelerine
girdiğimiz zaman hep aynı klasik menüler
ve başlıklar altında zaten devlet tarafından
verilmiş ya da azıcık nüansla kanun, tüzük,
yönetmelik, yönerge, tebliğler ve kurumsal
vs. amaçlar ve kuruluş gayeleri hep aynı...
Neden bu kadar çok kuruluyor peki? Yani
bölgesel sorunların çözümü için bölgelere
ayrılmış veya şehir bazlı kurulmuş dernekleri
anlarım da bunu ayrıca yatırımcı, çalışan,
yönetici, içecekçi, yiyecekçi, sağlıkçı, deniz
güneşçi, kayakçı veya yazarı falan diye bu
kadar bölmenin anlamı var mı?
Yanlış anlaşılmasın kesinlikle tam demokrat
ve sosyal dağılım yanlısıyım ama bu kadar
parçalanınca da aslında amacı kaybetmiyor
muyuz? Yani şunu merak ediyorum: Zaten
meslek odaları varken, çalışanlar için de
sendika varken ayrıca turizm çalışanları
derneği neden? Bu dernek mesela turizm
yatırımcıları derneğiyle arada buluşup
“arkadaş siz bizi çok çalıştırıyorsunuz bak
biz onbeş bin kişiyiz haa” falan yapıyor mu?
Ya da bu iki dernek hiçbir araya gelmiş mi?
Bu ikisi kendi arasında konuştuğu sürece
sorunu kim çözecek? Turizm Yazarları
Derneği mi? Bu dernek de, bu iki derneğin
konuştuğunu yazacak sonra bu toplantılara
turizm yeme içme derneği ikramda mı
bulunacak? Ama bir dakika zaten yeme
içmedeki Hasan Abi servis yaparken aynı
zamanda yatırımcılarla konuşan masada
oturan turizm çalışanı da değil mi?
Bakmayın dalga geçtiğime bence bu işin
hakikaten ucu kaçmış.
O kadar çok dernek var ki ben şöyle
kabaca bakınca bir kişi en az üç derneğe
üye olur diye kestiriyorum. Yani biz acaba
çok mu makam mevki meraklısıyız da bu
kadar çok yapı ve organizasyon kuruyoruz
devamlı? Hayır, sorun çözmek için demeyin,
dernekler ardı ardına açılıyor ama ben
kendimi bildim bileli turizm sektörünün
sorunları aynı. Ama o otelde veya şu
mekanda sürekli toplananların sayısı hep
artıyor. Turistik masa sandalye derneği
başkanımız konuşuyorlar efendim. Basın
sözcümüz de açıklama yapıyor bu arada
yönetim kurulumuz ve sayın üyeleri haa
bir de denetleme kurulumuz ve onun aynı
derecede sayın üyeleri yıllık olağan, arada
bir de olağanüstü anlık toplantılarını... Oof
gerçekten çok sıkıldım...
Bir sürü birbiriyle konuşması gereken insan
sadece kendi arkadaş veya meslektaşlarıyla
aralarında konuşup sonuçta hiçbir sonuç
alamıyorlar. Baktığımızda da bir dernek ona
aidat ödeyen bir sürü adam orada gereksiz
bir başkanlık çekişmesi veya yönetimde olma
gayreti. O küçük grubu manüple etme veya
nemalanma hedefli çekişmeler derken... Aaa
ama hocam senin otel batıyor. Ne olacak
şimdi?
Sen önce bir kendi işletmenle ilgilenseydin.
Oturup kendi çalışanlarınla mükemmeli
yakalasaydın. Klasik tartışmalara
bayılıyorum. Turizm sektöründe düzelmesi
gereken sorunlar konulu oturum kaç kere
açıldı kaç kere kapandı da hala o sorunlar
düzelmedi değil mi? Acaba bizim yapısal
sorunlarımız mı var?
Çok basit yapılanmayla güçlü olması gereken
kurumlarımız var. Çalışanlar için sendika
var. Yatırımcı, profesyoneller ve yazarlar
gruplaşmak isterlerse gruplaşsınlar tabii...
Bana diyeceksiniz ki “ama yöneticilerin
bambaşka sorunları var.” Acentelerin kendi
dertleri var.” İyi de acentelerin dertleri
işletmelerle zaten. İşletmelerin olmadığı
bir platformda kendi kendinize konuşarak
konuyu nasıl çözeceksiniz?
Birlik olmak zorundayız. Hep beraber
konuşmak ve hep beraber çözüm aramak
zorundayız. Ben bürokrasi seven biri
değilim. İşler pratik olmalı. Sonuçta herkes
kazancının peşinde. Derneklerin bağımsız
yapılarını ve demokratik varlıklarını
savunmakla birlikte bunun bir çözüm
üreteceğine olan inancım maalesef yok!
Başkan ve yöneticilerin padişah gibi yıllarca
oturduğu koltukları artık sosyal statü haline
gelmiş ve protokolde yer bulmak adına
açılan dernekleri fayda yerine aksine zararlı
buluyorum. Arada canları toplanıp yemek
yemek isteyenler varsa bunu yapsınlar
elbette. Aktivite, eğitim ve benzeri şeyleri
düzenlesinler ama sektöre yapısal reform
veya çözüm üretme konusunda bu kadar
çok dernek ve yöneticinin bugüne kadar
yaptıkları ortada demek gerekiyor.
Merkezden başlayarak Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın idare ve himayesinde bölge
ve meslek gruplarına ait derin ve herkesi
kapsayan bir sosyal yapılanmaya ihtiyacımız
var. Bu yapılanma aidat toplama veya
yemeğe katılma endişelerini hissettirmeden
sadece sesini duyurma ve öneri getirme
amaçlı çalışmalı... Yoksa herkes dostlarıyla
istediği gibi takılsın ne var. Bana da
yemeklerde bizim çocuklar hep başkan der
zaten!
hotel restaurant
48 & hi-tech
gündem
Seyahat için
5.1 milyar dolar harcadık
2018 yılında online kanallar üzerinden 11, 5 milyar dolar para harcayan Türkiye’de internetten en
çok satın alınan şeylerin başında, 5,1 milyar dolarla seyahat harcamaları geldi.
Her yıl yayınlanan We Are Social
araştırması Türkiye’deki internet
kullanımına ilişkin önemli detaylar
ortaya koyuyor. 2018 yılında online kanallar
üzerinden 11, 5 milyar dolar para harcayan
Türkiye’de internetten en çok satın alınan
şeylerin başında, 5,1 milyar dolarla seyahat
harcamaları geldi. Yine aynı araştırmaya
göre ülke nüfusunun yüzde 93’ü yani 76,3
milyonu bir mobil cihaza sahip. Online
seyahat pazarındaki büyümede en fazla
etkisi olan faktörlerin başında mobil cihaz
kullanımının geldiğini belirten biletall.
com Ceo’su Yaşar Çelik, mobilden bilet
alım oranının yüzde 80 oranına ulaştığını
vurguladı.
Pazarın büyüklüğü dünyada 2020’de 800
milyar doları aşacağı
öngörülüyor
Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre, 2018
itibariyle Türkiye’de
internet kullanan
bireylerin oranı
yüzde 72,9 oldu.
Araştırmaya göre her
10 evden 8’i internete
erişebiliyor.
Türkiye’de internet
kullanımı da
internetten
alışveriş
alışkanlığı da
artıyor.
Bu artış davranışlarımızı da etkiliyor.
Eskiden seyahat biletleri için terminallere
giderken şimdi ise cebimize giriyor.
Rakamlarda bunu gösteriyor. Türkiye’de
e-ticaretin yüzde 30’unu oluşturan online
seyahat pazarının büyüklüğü dünyada
2020 yılında 800 milyar doları aşacağı
öngörülüyor.
E ticaret arttıkça, alışverişlerimizin
mobilleştiğinin altını çizen Çelik,”
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde seyahat
harcamalarının yüzde 40’ı online
platformlardan yapılacak. Dijitalleşen
dünyada alışverişten giyime, gıdadan
mobilyaya kadar hemen hemen tüm
sektörler için online kanallardan işlem
yapıyoruz. Tüketicilerin internet üzerinden
alışveriş yapma noktasında duydukları
güvenin artması, bu sektörün büyümesinde
en büyük etken” ifadelerini kullandı.
...PROFESSIONAL FURNITURE SOLUTIONS...
Hotel Restaurant Cafeteria Mobilyaları
Adres : Yeni Mah. Şehit Polis Ahmet
toprakoğlu Cad. no 118 Sarıçam/ADANA
0(533) 779 58 79
0(533) 77907 69
info@horecamobilya.com
50
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Hilton Garden Inn
Afrika’da genişliyor
Hilton yönetimi, Afrika bölgesi
için özel olarak geliştirdikleri
Hilton Garden Inn prototipleriyle
başarıyı yakalayacaklarını söylüyor.
Prototipin markanın tüm dünyada
tanınan tutarlı, temel konuk teklifleri
odaklı, Afrika’ya giden gezginlerin yanı
sıra, otel sahiplerinin de beklentilerini
karşılayacak özellikte olduğu iddia
ediliyor.
Yeni tesislere ev sahipliği yapacak olan
Botswana ve Uganda’nın dünyanın hızlı
büyüyen ekonomileri arasında olduğu
belirtiliyor. Hilton Garden Inn markası
da, orta sınıf gezginlerin Afrika içinde
ve dışında yükselişine hitap ediyor.
Afrika’da hizmet veren Hilton Garden
Inn’ler, el yapımı kokteyll, hafif
atıştırmalıkların yanı sıra, günün 24
saati açık bir alışveriş alanı olan shop,
içki, self-servis özel kahve barı lüks bir
karışımı sunuyor.
Afrika’daki mevcut 44 tesisini 100’e
çıkarmayı hedefliyor
2 bin 400 odalı Uganda’daki Hilton
Garden Inn Kampala ve Namibya’daki
Hilton Garden Inn Windhoek’in
önümüzdeki haftalarda hizmete
girmesi bekleniyor. Diğer tesisler ise
Malavi, Uganda, Gana, Mısır, Kongo
Demokratik Cumhuriyeti, Etiyopya,
Gana, Nijerya ve Güney Afrika hizmete
girecek. Bu yıl 100’ncü yılını kutlayan
Hilton yönetimi, Afrika’daki mevcut 44
tesisini 100’e çıkarmayı hedefliyor.
Afrika’da orta kesime
hitap eden Hilton Garden
Inn markaları altında
ilk otellerini 2016’da
işletmeye başlayan
şirket yönetimi, bu yıl 14
yeni tesis daha açarak
genişlemeyi planlıyor.
Yeni Hilton Garden Inn’ler
ağırlıklı olarak Botswana,
Zambiya ve Uganda’da
hizmete girecek.
Haber: TUYED
Hedef, 5 yılda
20 otel ile
100 milyon Euro
yatırım
Barceló Hotel Group Türkiye Genel Müdürü Hasan
Ekmen, Barceló Hotel Group’un önümüzdeki 5 yıl
içerisinde Türkiye’ye 20 otel ile 100 milyon Euro’luk
yatırım yapmayı planladığını ifade ederek, yeni
açılan Barceló Istanbul Hotel’e ise şu ana kadar
toplam 7 milyon Euro’luk bir yatırımın gerçekleştiğini
belirtti.
Dünyanın ve İspanya’nın önde gelen
turizm gruplarından biri olan ve
25 ülkede 251 oteliyle hizmet
veren Barceló Hotel Group, Türkiye’deki
yatırımlarına devam ediyor. İstanbul’un
en merkezi noktası olan Taksim’de
açılan 5 yıldızlı Barceló Istanbul Hotel’in
resmi açılışı gerçekleştirildi. Açılışta
konuşan Barceló Hotel Group Türkiye
Genel Müdürü Hasan Ekmen, İstanbul’un
en çok bilinen ve tercih edilen oteli
konumuna gelmeyi hedeflediklerini
belirterek, grubun Türkiye’deki yeni
yatırımı ve gelecek dönemdeki yatırım
planları hakkında bilgiler verdi.
Ekmen: “Barceló Istanbul’un işletmesini
25 yıllığına üstlendik”
Barceló Hotel Group’un kurulduğu
günden bu yana dünyanın farklı
bölgelerinde yaptığı yatırımlar sayesinde
İspanya’nın 2., dünyanın ise 29. büyük
otel zinciri haline geldiğini aktaran
Ekmen, “Türkiye pazarı 20 yıldır içinde
olduğumuz ve yakından tanıdığımız
bir pazar. Grup olarak aldığımız yeni
yatırım kararı ile Barceló Istanbul’un
işletmesini 25 yıllığına
üstlendik ve Aralık 2018’de
kapılarımızı misafirlerimize
açtık. Böylelikle Occidental
the Public ve Occidental
Pera İstanbul’dan sonra
Türkiye’deki 3. otel yatırımımızı
yapmış olmaktan büyük gurur
duyuyoruz.
Önümüzdeki dönemde hem bunların
sayısını artırmak hem de Royal Hideaway
ve Allegro Hotels markalarımızla yeni
yatırımlar yapmayı hedefliyoruz” dedi.
20 yılda 60 milyon Euro doğrudan
yatırım
Barceló Hotel Group’un yurtdışından
Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan tek
büyük otel zinciri olduğunun altını çizen
Ekmen, Türkiye pazarındaki yatırımları
hakkında şunları söyledi: “Turizm
sektöründeki 87 yıllık deneyimimiz
doğrultusunda dünyanın farklı
bölgelerinde yatırım yapmış ve yapmaya
devam eden uluslararası bir zincir oteller
grubuyuz. Türkiye’deki 20 yıllık varlığımız
süresince işletmesini sürdürdüğümüz
otellere toplam 60 milyon Euro’luk bir
yatırım gerçekleştirdik. Bu noktada
Türkiye pazarını, gelişmeye açık ve yeni
yatırımların yapılmasına uygun bir bölge
olarak görüyoruz. Barceló Istanbul
özelinde şu ana kadar yapılan toplam
yatırım miktarı 7 Milyon Euro’ya ulaştı.
Grup olarak Türkiye’ye çok inanıyor ve
güveniyoruz. Bu doğrultuda önümüzdeki
5 yıl içerisinde 20 otele ulaşmayı ve
yaklaşık 100 milyon Euro’luk bir yatırım
gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Yatırım
yapmayı planladığımız şehirler ve
bölgeler arasında başta İstanbul, Akdeniz
bölgesinde Antalya, sonra Kapadokya,
İzmir ve Ankara yer alıyor. Şu anda
üzerinde çalıştığımız ciddi projelerimiz
mevcut. Bunların dışında ise yeni proje
arayışlarımız devam ediyor.”
Yüzde 80 dolulukla 5 ayda 116 farklı
ülke
Barceló Hotel Group Türkiye Genel
Müdürü Hasan Ekmen, uluslararası
standartlardaki servis yaklaşımı ve iş
dünyasına özel yenilikçi uygulamalarıyla
gerek iş gerek tatil amaçlı seyahat
eden misafirlerine keyifli ve konforlu
bir konaklama deneyimi sunmayı
hedeflediklerini ifade etti. Barceló
Istanbul Hotel’in şehrin en gözde
ve merkezi bölgelerinden biri olan
Taksim’de yer aldığını belirten Ekmen,
“Taksim bölgesi yenilenen yüzüyle
her ülkeden turistin tercih ettiği bir
bölge haline geldi. Hedefimiz Barceló
Istanbul’u, İstanbul’un en çok bilinen
ve tercih edilen oteli konumuna
getirmek. Bu otel, grubun Türkiye’deki
iş hedeflerinin de temelini oluşturuyor.
Özellikle Avrupalı ve Batılı turistleri
bu bölgeye çekmek istiyoruz ki başta
İspanya olmak üzere Orta-Güney
Amerika ve Avrupa’daki birçok ülkedeki
yüksek bilinirliğimizin destinasyona
artı bir güven sağlayacağı, dolayısıyla
bölgedeki turist sayısı ve çeşitliliğini
artıracağı kanısındayız. Beş ay gibi kısa
bir sürede toplam 116 farklı ülkeden
misafir ağırladık. Şu anda otelimizin
doluluk oranı yüzde 80’e ulaştı. Bu
açıdan Taksim’in cazibe merkezi
haline gelmesinde de önemli görevler
üstleniyoruz. Aldığımız bu sonuçların da
hedeflediğimiz başarıyı ortaya koyduğuna
inanıyoruz” şeklinde konuştu.
52
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Torunlar GYO otelciliğe
Hilton ile giriyor!
Torunlar GYO Türkiye’nin en büyük
karma projesi Mall of İstanbul
içinde yer alan ve yapımı devam
eden otel etabı için Hilton ile franchise
anlaşması imzalandı. Torunlar GYO
Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun ve
Hilton MENA&T Bölgesi (Orta Doğu,
Kuzey Afrika ve Türkiye) İş Geliştirme
Başkan Yardımcısı Carlos Khneisser’ın
katılımı ile gerçekleşen anlaşma
töreninde konuşan Aziz Torun; “Mall
of İstanbul’da, dünyanın en önemli otel
markası Hilton ile iş birliği yapmaktan
mutluluk duyuyoruz. Rezidanslarında
35 ayrı milletten yatırımcısı bulunan
ve her yıl 2 milyonun üzerinde yabancı
turist ağırlayan Mall of İstanbul,
Hilton markası ile birlikte uluslararası
cazibesini daha da artıracaktır” dedi.
Torun; “Arsa hariç 71 milyon USD yatırım
bedeli ile hayata geçirdiğimiz Hilton Mall
of İstanbul, 2020 yılının ikinci yarısında
konuklarını ağırlamaya başlayacak. 5
kıtada 260’ın üzerinde şehre uçuş imkânı
sunan İstanbul Yeni Havalimanı’na en
yakın 5 yıldızlı otellerden biri olarak
hizmet verecek” dedi.
Önümüzdeki yıl hizmete girmesi
planlanan Ataköy - İkitelli Metro hattı
üzerinde yer alan Masko istasyonunun
Mall of İstanbul projesi ile direkt
bağlantısı olduğunu da hatırlatan
Torun; “Metro sayesinde konuklarımız
İstanbul’un her noktasına kolayca
ulaşma imkânına da sahip olacaklar”
dedi.
Uluslararası ve ulusal iş toplantılarına
ev sahipliği yapacak
Hilton otelinin Mall of İstanbul ile büyük
bir sinerji oluşturacağına inandığını
ifade eden Torun, “Mall of İstanbul,
İstanbul’un giderek artan kültür, sağlık,
eğitim ve alışveriş turizmine de önemli
katkılar sunacağını belirterek, “1410
kişi kapasiteli konferans salonu ve
farklı büyüklüklerdeki 10 adet toplantı
salonu ile Hilton Mall of İstanbul,
hem uluslararası hem de ulusal iş
toplantılarına ev sahipliği yapacak
özelliklere de sahip” dedi.
Törende Hilton adına konuşan Hilton
MENA&T Bölgesi (Orta Doğu, Kuzey
Afrika ve Türkiye) İş Geliştirme Başkan
Yardımcısı Carlos Khneisser ise “Böyle
harika bir projenin parçası olmaktan
büyük gurur duyuyoruz. Hilton Hotel ve
Resorts markası olarak Hilton İstanbul
Bosphorus’u açtığımızdan bugüne
kadar 60 yılı aşkın süredir uluslararası
seyahat pazarının öncülüğünü yapıyoruz.
Hilton Mall of İstanbul ile şehrin
gelişen ve yükselen bölgesinde de en
üst standartları belirlemeye devam
edeceğiz” dedi.
Torunlar GYO Türkiye’nin
en büyük karma projesi Mall
of İstanbul içinde yer alan
ve yapımı devam eden otel
etabı için Hilton ile franchise
anlaşması imzalandı. Hilton
Mall of İstanbul, 2020 yaz
aylarında misafirlerini
ağırlamaya başlayacak.
Hilton Mall of İstanbul’da,
19’u süit, 161’i standart
olmak üzere toplam
180 oda bulunuyor. 366
ziyaretçi kapasiteli otelde,
kongre merkezi, restaurant,
executive lounge, spa,
fitness center ve havuz gibi
sosyal donatıların yanı sıra
mağaza alanları da yer
alıyor. Açıldığında yaklaşık
300 kişiye istihdam
sağlaması beklenen Hilton
Mall of İstanbul, Torunlar
GYO yüzde 100 iştiraki
olan TRN Otel İşletmeciliği
tarafından franchise
anlaşması modeli ile
işletilecek.
5303 Sok. 75. Yıl Mah. No 96/A
Yunusemre/Manisa
www.faikminibar.com.tr
0236 233 15 77
faik.karik@faikminibar.com.tr
54
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Divan Diyarbakır açıldı
Divan Diyarbakır, tarihin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Mezopotamya ve
Anadolu’nun kesişme noktasında yer alan Diyarbakır’da kapılarını misafirlerine açtı.
Eksiksiz bir konaklama tecrübesi sunan Divan Diyarbakır,153 odası, eşsiz Divan lezzetlerini
misafirleriyle buluşturan Divan Pub ve Divan Patisserie ile hizmet vermeye başladı.
Yöresel kültürü Divan hizmet kalitesiyle birleştirerek
çağdaş ve zarif bir şekilde yorumlayan Divan Diyarbakır,
hem iş hem de tatil için seyahat eden misafirlerine
unutulmaz bir konaklama deneyimi sunuyor. 10 bin yıla yakın
geçmişinde sayısız medeniyetleri ağırlamış bu toprakların
misafirperverlik geleneğini yaşatan Divan Diyarbakır’ın 127
superior oda, 16 deluxe oda, 9 süit, 1 engelli odası olmak üzere,
toplam 153 odasında yörenin kültüründen izler taşıyan detayları
modern ve lüks tasarımla bir araya getiriyor.
Çıtır çıtır hamur işleri ve sıcak lezzetlerle güne enerjik bir
başlangıç yapmak isteyenlere zengin kahvaltı büfesinin servis
edildiği Divan Diyarbakır’da, öğle ve akşam yemeğinde yöre
mutfağının yanı sıra Türk lezzetleri ve uluslararası tatlar ile
geniş seçenekler de sunuluyor. Doğum günü ya da yıl dönümü
gibi önemli günlerinde Divan Diyarbakır’da güzel anılar
biriktirmek isteyen misafirler, Divan Patisserie’nin birbirinden
enfes tatlarıyla eşsiz bir günün keyfini yaşayabilecek.
Tarihi mekanlara yakın mesafede
Diyarbakır’ın gözde tarihi mekanlarına yakın mesafede
konumlanan Divan Diyarbakır, Tarihi Diyarbakır Surları ve
Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri, Hasan Paşa Hanı, Malabadi
Köprüsü, Ulu Cami, Sülüklü Han, 4 Ayaklı Minare, On Gözlü
Köprü, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, Asur Kalesi, Çayönü Höyüğü,
Zerzavan Kalesi, Gazi Köşkü, Meryem Ana Kilisesi ve Surp
Giragos Ermeni Ortodoks Kilisesi gibi tarihe tanıklık etmiş
mekanları keşfetmek isteyen misafirlerine benzersiz bir
deneyim vadediyor.
Divan mutfağı Diyarbakırlılarla buluşuyor
Yemek kültürüyle öne çıkan Diyarbakır’da yöresel mutfağın
olmazsa olmaz tatları Divan’ın 50 yıllık mutfak tecrübesiyle
de birleşecek lezzet şöleni sunuyor. Günün her öğününde
tercih edilebilecek Divan Pub’da, deneyimli şefler Türk ve
dünya mutfaklarının favorileri hazırlarken Türkiye’ye butik
pastanecilik anlayışını getiren Divan Patisserie’nin lezzetli
tatlıları, damağa olduğu kadar göze de hitap edecek.
Divan Pub’ın zarif ve seçkin atmosferinde Divan şeflerinin
hazırladığı tarifler, haftanın her günü Diyarbakır
konaklamalarına ayrı keyif katacak.
Yemek kültürüyle öne
çıkan Diyarbakır’da
yöresel mutfağın olmazsa
olmaz tatları Divan’ın 50
yıllık mutfak tecrübesiyle
de birleşecek lezzet
şöleni sunuyor. Günün
her öğününde tercih
edilebilecek Divan Pub’da,
deneyimli şefler Türk
ve dünya mutfaklarının
favorileri hazırlarken
Türkiye’ye butik
pastanecilik anlayışını
getiren Divan Patisserie’nin
lezzetli tatlıları, damağa
olduğu kadar göze de hitap
edecek.
56
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
The LIfeCo Bodrum
Beach açıldı
Bodrum, Antalya ve Phuket’teki, konaklamalı well-being ve detoks merkezleri ile
adından sıkça söz ettiren; sağlıkla arınmanın, yenilenmenin ve gençleşmenin isim
yapmış adresi The LifeCo; kendine ait özel plajı ile Türkbükü sahilindeki ikinci merkezi
The LifeCo Bodrum Beach’i misafirlerinin hizmetine açtı.
The LifeCo
“well-being” kavramını
kişinin yaşam süresi
boyunca ulaşabileceği
mümkün olan en yüksek
yaşam kalitesi olarak
açıklıyor. The LifeCo’da
bu kapsamda oluşturulan
programlar, kişinin doğru
ve sağlıklı bir yaşam
tarzına daha kolay adım
atmasını sağlayacak
ürünler, online kurslar ve
daha bir çok uygulama ile
destekleniyor.
Türkbükü’ndeki ana
merkezin yanı sıra
14 odası ile denize
sıfır konumda hizmet
veren The LifeCo Bodrum
Beach; detoks deneyimini
şehrin stresinden
uzakta masmavi denize
karşı, portakal kokulu
yemyeşil bir bahçe
içinde ve sezlongta
güneşin keyfini çıkararak
yaşamak isteyenlere ev
sahipliği yapıyor. The
LifeCo Bodrum Beach;
deniz manzaralı odaları
ve yeşillikler içindeki
raw-vegan mutfağın
sağlıklı lezzetlerinin
tadılabileceği “Saf
Restaurant”ı ile sağlıklı
yaşam tutkunlarına farklı
tatlar ile çok özel bir
deneyim yaşama imkanı
sunuyor. Ana merkezdeki
tüm programlar ve
hizmetler The LifeCo
Bodrum Beach’te de
alınabiliyor. Misafirler
The LifeCo Bodrum
Beach’in bembeyaz
kumlarında sere serpe
yazın ilk günlerinin keyfini
çıkartırken, kendine
ödül niteliğindeki bu
tatil deneyimini çok
etkin fayda görebileceği
detoks programları ile
taçlandırıyor.
Arınmak ve yenilenek
için…
The LifeCo Bodrum
Beach’te sonuç odaklı
ve kişinin kısa sürede
fayda sağlayabileceği tüm
programlar; detoks ve
sağlıklı beslenme planları
çerçevesinde, kişinin
arınma ve yenilenme
sürecini hızlandıran etkin
terapiler, uygulamalar,
fiziksel ve spiritüel
egzersizler, eğitim
seansları, workshoplar
ve kişinin kendini
şımartabileceği güzellik ve
masaj uygulamalarından
oluşuyor.
Misafirin ihtiyacı
doğrultusunda detoks
uzmanı tarafından
en uygun program
hazırlanıyor; tüm
programlar; yoğun
arınma, kilo kontrol,
karaciğer temizliği,
diyabet ve benzeri kronik
hastalıklarda iyileşme
gibi bir çok amaca
hizmet ediyor. The LifeCo
Bodrum Beach konukları;
detoks programlarıyla
toksinlerinden arınırken,
fazla kilolarından
kurtuluyor, gençlik
enerjisini yeniden
kazanarak, Türkiye’de
eşi benzeri olmayan
well-aging hizmetleriyle
yaşlanma saatini tersine
çeviriyor.
58
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
YOTEL ve YOTELAIR
İstanbul Havalimanı açıldı
Havalimanı ve şehir otelciliğinin dünyadaki en çağdaş markalarından YOTEL’ in
Türkiye’deki ilk işletmesi İstanbul Havalimanı’nda kapılarını açtı. Terminalin iki ayrı
kısmında, toplamda 451 kabin (oda) ile hizmet verecek olan YOTELAIR ve YOTEL
İstanbul Havalimanı, kapasite açısından dünyadaki havalimanı otelleri sıralamasında ilk
üçe girecek.
YOTEL İstanbul Havalimanı,
uyarlanabilir modern tasarımı ve
teknoloji ile misafir deneyimine
odaklanmış yaklaşımıyla dikkat çekiyor.
Londra, Amsterdam, Paris, New York,
Boston, San Francisco, Washington ve
Singapur’da faaliyet gösteren İngiltere
merkezli hızla büyüyen YOTEL, dünyanın
en yenilikçi konaklama deneyimi sunan
markası olarak tanınıyor.
2023’te dünyadaki YOTEL sayısı 60’a
ulaşacak
YOTEL’ in dünya çapındaki faaliyetleri
hakkında da bilgi veren YOTEL Global
CEO’SU Hubert Viriot, şu anda dünyada 9
otelle hizmet verdiklerini belirterek “Hali
hazırda devam eden projeler arasında kısa
bir süre önce açılan San Francisco’nun
yanı sıra bir hafta sonra açılacak Singapur
Changi Havalimanı’ndaki YOTELAIR ve
Londra Clerkenwell, Dubai, Edinburgh,
Miami, Amsterdam, Glasgow, Porto, Long
Island City, Cenevre, Park City (Utah)
ve Güney Kalifornia’da Mammoth’da
olmak üzere yeni şehir otelleri yatırımları
bulunuyor. YOTEL, 2021 yılında dünya
çapındaki otel sayısını 29 otele, 2023 yılında
ise 60’a çıkarmış olacak. YOTEL İstanbul
Havalimanı’nın başarısı, İstanbul’da ve
Türkiye’nin diğer büyük illerinde gelecek
yatırımlarımız açısından son derece büyük
öneme sahip. Türkiye’de büyümeyle
yakından ilgileniyoruz” dedi.
Bora Göymen
Göymen: “Yüzde 80 doluluk hedefliyoruz”
Açılışa ilişkin, YOTEL İstanbul Havalimanı
Genel Müdürü Bora Göymen, YOTEL’ in
Türkiye faaliyetleri ile ilgili olarak şunları
söyledi: “Türkiye’deki ilk işletmemizi
bölgenin hava trafiğini büyük ölçüde
artıracak olan İstanbul Havalimanı’nda
açmış olmaktan dolayı büyük gurur duyuyor,
bu yolculuğun bir parçası olmaktan heyecan
duyuyoruz. Çok kısa bir süre içerisinde
%80 doluluk oranına erişeceğimizi
umuyoruz. YOTEL Istanbul Havalimanı,
Türkiye’de gördüğümüz en büyük havaalanı
oteli yatırımıdır. Modern küresel ve yerel
yolcunun değişen ihtiyaçlarını anlamak,
bizim için son derece önemlidir. Günümüz
dünyasında hayat çok hızlı akıyor ve
insanlar kendi akışlarını oluşturmayı tercih
ediyorlar. Zamanı doğru kullanmak ise
oldukça önemli hale geldi. Konuklarımıza
daha hızlı aksiyon alabilecekleri değerli
zamanlarından tasarruf sağlayabilecekleri
ve kendi akışlarını yönetebilecekleri
yeni yöntem ve çözümler sunabilmekten
ötürü büyük mutluluk duyuyoruz. YOTEL
olarak, misafirlerimizin hem havayolunda
hem de kara tarafındaki bölgelerde akıllı
tasarımlarımız ve yüksek teknolojiyi
sunuyor, misafirlerimize kesintisiz bir
şekilde yaşamlarını sürdürme özgürlüğü
veriyoruz.
Günümüzde, yaşadığımız çağda tüm
modern gezginlerin kesintiye uğramadan
daimi şekilde bağlantıda olma, birlikte
çalışma, ortak alanlarda rahatlama
ve bu amaçlara yönelik özel olarak
tasarlanmış alanlarda arzu ettikleri anda
işten, eğlence ve dinlenceye geçiş imkanı
tanıyan ortamlara yönelik evrensel bir
talebi bulunuyor. YOTEL’de biz sadece bu
ihtiyaçları karşılamakla sınırlı kalmıyor aynı
zamanda tüm bu talepleri beklentilerin de
üzerinde karşılayarak misafirlerimize ağır
fiyat etiketi ile sunmadan deneyimletmenin
gururunu yaşıyoruz.
Son dönemde seyahat edenler için en
öncelikli hale gelen unsurlar arasında ‘uyku
kalitesi, duşlar, damak tadlarına hitap eden
yemekler ve 7/24 kesintiye uğramadan
bağlı kalma ve şarj imkanı bulma’ yer alıyor.
Seyahat esnasında bile formda kalabilme
arzusu ise lüksün yeni tanımı kapsamında
görülüyor. YOTEL’de konaklayan
misafirlerimiz arasında farkına vardığımız
bir diğer özellik ise; YOTEL imzası taşıyan
ortak alanlarda kendi yaşam biçimleri
ve yaklaşımları ile benzerlik gösteren
diğer gezginler ile bir arada bulunarak bir
topluluk oluşturmaktan hoşnut olduklarına
şahit olmamızdır. ”
Terminal içerisinde iki ayrı kısımda
toplam 451 oda
YOTEL’de tasarımımız minimalist, biraz
fütüristik, yerel dokular ve teknolojiden
ilham alan bir tarz bütünlüğüne sahiptir.
Ancak, her şeyden önce tasarımda
ortaya koyduğumuz unsurların pratik
ve konforlu olmasını ve konukların tüm
ihtiyaçlarını karşılamasını hedefleriz.
Bütün bu unsurlar kusursuz bir konaklama
deneyimi sunabilmek için YOTEL İstanbul
Havalimanı’nın uyarlanabilir toplantı ve çok
işlevli kamusal alanlarına, şık kabinlerine
ve teknolojinin entegre edildiği tüm
uygulamaların tasarımlarına yansıtılır.
İstanbul Havalimanı içerisinde kara
tarafında 277 oda (kabin) ile YOTEL Istanbul
Havalimanı, hava tarafında 174 oda (kabin)
ile YOTELAIR; Premium ve First Cabin’den
VIP Suites’lere kadar toplamda 451 oda
(kabin) ile hizmet veriyor. Bora Goymen;
“Konuklarımız için kapsayıcı, çok işlevli
bir ortam oluşturuyoruz. YOTEL’in kapıları
herkese açık olmakla birlikte, sabah erken
uçuşu olanlar, uzun transit uçuşları olanlar
ve hatta havaalanında toplantısı olan yerli,
yabancı misafirler için ideal konaklama
imkanı sunuyor.
Misafirlerimiz hangi yaşta olursa olsunlar
dijital odaklı, bağımsız hareket etmeyi ve
keşfetmeyi seven, güvendikleri kişilerin
bağımsız tavsiyelerine dayanarak bilinçli
tercihler yapan, sürekli hareket halinde
olan, dışa dönük, evrensel görünüme sahip,
kolayca iş ortamından eğlence/dinlenceye
geçiş yapmaya hazır kişilerden oluşuyor.
Hem YOTEL hem YOTELAIR ana terminal
binası içerisinde çok merkezi ve erişimi
rahat konumda bulunduğundan, hem iş
hem eğlence amaçlı seyahat edenlerin yanı
sıra havayolu ekipleri ve havaalanındaki
diğer işletmeler için de konaklama kolaylığı
sağlıyor. Zamanını çok efektif kullanmayı
tercih eden, kendi akışını oluşturmaktan
hoşlanan, vakti kıymetli, yüksek fiyat
etiketinden kaçınan konuklar için ideal
adresiz.” diyerek YOTEL ve YOTELAIR
İstanbul Havaalanı Genel Müdürü Bora
Göymen sözlerine ekledi.
60
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Manesol Hotels, YENİ
yatırımlarla büyüyecek!
2015 yılında Manesol Old City Bosphorus ile birlikte ikinci yatırımı Manesol Fuar
Beylikdüzü’nü de hizmete açan Manesol Hotels, bu yılla beraber yeni yatırımlarla
büyümeyi hedefine koydu...
Sirkeci’de butik konseptiyle Mart
2015’ten bu yana misafirlerini
ağırlamaya devam eden Manesol
Old City Bosphorus, Tarihi Yarımada’daki
birçok tarihi lokasyona yürüyüş
mesafesiyle tatil ve tarihi eser meraklıları
için ideal bir seçenek. 55 odalı otelin 28
deniz manzaralı odası muhteşem Boğaz
manzarasını, 27 şehir manzaralı odaları
ise Topkapı Sarayı’nın ihtişamını gözler
önüne seriyor.
Fuar ve harici konaklamalar
için ideal;
Manesol Fuar Beylikdüzü
Mayıs 2015 itibari ile kapılarını açan
Manesol Fuar Beylikdüzü ise, Tüyap Fuar
Merkezi’ne yakın mesafedeki konumu
ile hem fuar hem iş amaçlı seyahat eden
konukların tercihi.
Manesol Hotels Satış Müdürü Hande
Katmer, 160 odalı otelle ilgili şu
bilgileri paylaşıyor: “Otelimizde 80’i
Büyükçekmece Gölü’nü gören ferah
ve konforlu göl manzaralı odasıyla, üst
düzey misafirlerimizin özellikle tercihleri
arasında bulunuyor. Fuar dönemlerinde
tüm misafirlerimize rahat, konforlu,
ortalama 35 m 2 ’lik ferah odalarımızda
en iyi hizmeti vermeyi amaçlıyoruz. Tüm
fuar dönemlerinde fuar alanına transfer,
akşam yemeklerinde açık büfe akşam
yemeği ve arzu eden firmalarımıza 30’ar
kişilik, 2 toplantı salonumuzda verimli
toplantılar geçirmelerini sağlıyoruz.
Ayrıca tüm gün fuar yorgunluklarını
atmak isteyen misafirlerimiz otelimizin
Spa alanında rahatlayıp ertesi güne daha
zinde başlamalarına imkan veriyoruz”.
Ramazana hazır!
Açıldığı günden bu yana ayrıcalıklı
lezzetleriyle de İstanbul’un popüler
lezzet adresleri arasındaki yerini koruyan
otel, İstanbul Restaurant’ı ile de bir
konaklama tercihi! Ramazan ayı için 4
adet özel iftar menüsü hazırladıklarını
belirten Katmer, deneyimli şef Yaşar
Demirel yönetiminde tüm fuar, grup ve
münferit misafirlere en özel lezzetleri
sunduklarını söylüyor. Toplantı ve etkinlik
talep eden misafirlere de en kaliteli
hizmeti vermeyi amaç edindiklerini ifade
eden Katmer, “Düğün, kına, toplantı, gala
yemeklerinde de maksimun 250 kişiye
kadar hizmet verebilmekteyiz” diyor.
hotel restaurant
62 & hi-tech
gastro etkinlik
Fotoğraflar: Mete Işık
Hem keşfettiler hem yerel ekonomiye dokundular!
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği (I-MICE), 3-5 Mayıs tarihleri arasında MICE ve etkinlik
yönetimi segmentlerinde çalışan acentaları Ramada Resort Kazdağları Thermal & Spa
sponsorluğunda ikinci kez buluşturdu.
İlkini 2017 yılında gerçekleştiren, bu
sene daha geniş kapsamlı bir programla
acentaları doğa ve mitolojinin eşsiz
dünyasıyla buluşturan I-MICE, programın
ilk ayağında Ramada Resort Kazdağları
Thermal & Spa’nın Executive Şefi Murat
Evrim’in sunumuyla Ege otlarıyla bir
workshop gerçekleştirdi. Program,
Ma’adra Dağı’ndaki, Kuzey Ege’nin ilk ve
tek şarap bağı özelliğine sahip olan Ma’dra
Vineyard House’taki tadım ile devam etti.
Cunda Adası’nın lezzet adreslerinden
Cunda Deniz Restaurant’ ta alınan akşam
yemeği ile son buldu.
Programın ikinci günü jip safari ile yola
çıkan acentalar Çamlıbel’de büyük
usta Tuncel Kurtiz’in mezarını ziyaretin
ardından Sütüven ve Hasan boğuldu
şelalelerinde keyifli dakikalar geçirdiler.
Güzergah boyunca turp otu, hardal otu,
arapsaçı otu, civez otu, şevketi bostan,
ısırgan otu, adaçayı ve kekik toplayan
katılımcılar zeytinyağı fabrikası ziyaretinin
arkasından Sarıkız Etnografya Müze ve
Antandros kazı alanını gezdiler.
I-MICE koordinasyonunda düzenlenen
program 4 Mayıs Cumartesi akşamı
Ramada Resort Kazdağları Oteli’nde
düzenlenen gala yemeği ile devam etti.
Yemek sonrasında gitar eşliğinde ateş
kuyusu etrafında toplanan acentalar müzik
ve sıcak şarap eşliğinde eğlendiler. MICE
acentaları, programın üçüncü gününde
Kavurmacı’larda Sarıkız destanını
dinleyerek Kazdağları’na veda ettiler.
Kurt: “Yerel ekonomiye dokunmayı
önemsiyoruz”
Kazdağları etkinliği ile ilgili konuşan
I-MICE Derneği 2. Başkanı Hüseyin
Kurt, “Bu organizasyon iki tarafıyla çok
önemli. İlki yaratıcılığı ortaya çıkarmak.
İkinci olarak ise yerel ekonomiye
dokunmak. Safari turumuzla yol üstünde
birçok durakta durduk, köylülerden
minik alışverişler yaptık. Biz bunu çok
önemsiyoruz. Bunu yapmıyorsanız zaten
standart oluyorsunuz. Amacımız, tüm
organizasyonlarımızda yaratıcılıkla birlikte
farkındalık oluşturmak. İlkini 2017’de
gerçekleştirdiğimiz organizasyondan
sonra görüyoruz ki, iki sene içinde güzel
gelişmeler olmuş. O dönem otel sancılı
bir dönemden geçiyordu ki buna rağmen
nitelikli bir organizasyon almıştık. Ama
bu sene benim gördüğüm, yeni bir genel
müdür kadrosuyla birlikte yapılanmaya
dahil olmuş. Bu da nitelik bağlamında
otele o farkındalığı açıkçası sağlamış”.
Nisan 2016’da resmi kuruluşunu
duyuran Uluslararası MICE
Endüstrisi Derneği (I-MICE), 22
Haziran’da gerçekleşecek 2. Olağan
Genel Kurul için gün sayıyor. Kurul için
üyelerine çağrı yaptıklarını ve seçimle
birlikte bir bayrak devri de olacağını
açıklayan I-MICE Derneği 2. Başkanı
Hüseyin Kurt, “22 Haziran seçimlerinden
sonra ben başkanlığa geçeceğim. Tabii
bu arkadaşlarımızın, delegelerimizin,
üyelerimizin destekleri ve güvenleriyle
olacak. Başkanımız Serdar Söyler 2.
Başkan olurken, Kubilay Şahin Sayman
olarak görevi Mali Kanji’den devralacak”
dedi.
“22 Haziran’dan sonra kadroyu
güçlendiriyoruz”
Hüseyin Kurt, dernek olarak sektörde
3. yılına girdiklerini, iki senelik dönemde
çok sayıda etkinlik gerçekleştirdiklerini
ve sektörde hızlı bir yol kat ettiklerini
söyledi. Geçtiğimiz dönem 9 Asil, 9 Yedek
Yönetim Kurulu, 3 Asil, 3 Yedek Denetim
Kurulu, 3 Asil, 3 Yedek Disiplin Kurulu
olmak üzere toplamda 30 kişilik icra
kurulunun 22 Haziran seçimlerinden
sonra da aynı yönetim modeliyle
çalışmalarına devam edeceğini kaydeden
Kurt, “Fakat yeni dönemde kadroyu
biraz daha güçlendiriyoruz. Şu anda
isim zikretmek çok doğru olmayabilir
ama totalde 20’ye yakın acenta sahibi
arkadaşımız olacak. Bunun yanı sıra asil,
yedek, denetim ve disiplin kurulumuzu da
güçlendireceğiz” dedi.
“Üyeliklerde gaza basacağız”
Yeni dönemde derneğin yurt içi ve yurt
dışı temsilcilikler de açacağını duyuran
Kurt, “Bugün bizim içimizde 227 acente
sahibi dostumuz ve 600 civarında
üyemiz var. Bugüne kadar üyelik adına
gaza basmış bir dernek olmadık.
Ama seçimden sonra üyeliklerde
22 Haziran’da başkanlık bayrağını
Hüseyin Kurt devralacak!
gaza basacağız, üye sayımızı çok hızlı
artırmak için arkadaşlarımızı daha fazla
teşvik edeceğiz. Yurt içi temsilciliklerle
örgütlenmeye devam edeceğiz “ dedi.
“Yurt dışı temsilcilikler de vereceğiz”
Hüseyin Kurt, konuşmasının devamında
bir eleştiriye de yanıt vererek, “Biz
biliyorsunuz Uluslararası MICE Endüstrisi
Derneği olarak geçiyoruz. Kurulduğumuz
günden bu yana bize minik de olsa şöyle
bir eleştiri geliyordu. Sizin uluslararası
herhangi bir bağınız yok, nasıl
uluslararası oluyorsunuz diyorlardı. Ben
bunu bir yaşam sürecine benzetiyorum.
İnsanoğlu doğar, büyür. Biz de dernek
olarak doğduk, emeklemeye ve yürümeye
başladık. Sonra minik minik koştuk. Artık
zamanı geldi ve önümüzdeki dönemde
yurt dışı temsilcilikler de vereceğiz” dedi.
“Yurt dışı tanıtım gezilerini B2B ile
birleştiriyoruz”
Yeni dönemde yurt içi tanıtım gezileri gibi
yurt dışı ayağına da ağırlık vereceklerini
kaydeden Kurt, yurt dışını bir tık daha
yukarı taşıyarak tanıtım gezilerini B2B
ile birleştireceklerinin altını çizdi. Kurt
sözlerine şöyle devam etti: “Önümüzde
Romanya, Bulgaristan gezimiz var. Orada
katılımcılar bir yandan destinasyonu
keşfederken bir yandan da meslektaşları
ile bir araya gelerek yeni işbirlikleri de
yapabilecekler.” Kurt, derneğin sosyal
sorumluluk projeleriyle birlikte network
etkinliklerine devam edeceğini ve eylülün
ilk haftası gibi 1000-1500 kişilik bir
organizasyonla da hem keyifli bir davetle
sezona merhaba demeyi hem de yeni
iş birliği ve iletişim fırsatları sunmayı
amaçladıklarını söyledi.
“Delege başı teşvikle MICE’yi
canlandırabiliriz”
2016 yılında Belçika’nın başkenti
Brüksel’deki patlamalardan sonra devlet
kademesinde MICE sektörünün zarar
görmemesi, yaşanan kaybın minimum
seviyede kalması için sosyal yardımların,
teşviklerin ve delege başı teşvik
sisteminin hayata geçirildiğine dikkat
çeken Hüseyin Kurt; bizimde bu ve buna
benzer modelleri hayata geçirmemiz
gerekir. “ dedi. Kurt, Belçika’da hayata
geçirilen teşvikler ve delege başı teşvik
sistemi hakkında kısa bilgiler verdikten
sonra; “Ülke olarak MICE ile ilgili algıyı
çok hızlı oluşturmalıyız. MICE sektörünün
gerçek artı değerlerini yansıtamıyoruz;
bunu yansıtmamız lazım” dedi.
“Bir örneğini de Güney Kore yaptı”
Bu modelin bir örneğini de Güney
Kore’nin uyguladığını belirten Kurt,
“Güney Kore terör saldırısı sonrasında
dedi ki, ülkeme kongre amaçlı gelenleri
havalimanında ben karşılarım. Kongre
katılımcılarının atıyorum bir etkinliğine
sponsor olurum. Aynı zamanda delege
başına da şu kadar bir katkı sağlarım”.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ilgili
bakanlıkların destek ve teşvikleriyle
Türkiye’de de delege başı teşvikin hayata
geçirilebileceğine önerisini paylaşan Kurt,
önümüzdeki günlerde I-MICE Derneği
olarak konuyu bir raporla Bakanlığa
sunmayı planladıklarını da sözlerine
ekledi.
“Türkiye’de sigorta mevzuatı yok”
Konuşmasında sigorta mevzuatının
önemine de ayrıca dikkat çeken Kurt,
“Ülkemizde bir sigorta mevzuatı yok. Biz
delegeyi sigortalı aramıyoruz. Sigorta
mevzuatın da çok hızlıca meclisten
geçirebiliriz” dedi.
“Kamusal ziyaretlere ağırlık vereceğiz”
Derneğin üç yılda hedeflerine ulaştığını,
bundan sonraki yedi yıllık süreçte
ise yurt içi ve yurt dışı temsilcilikler
ile beraber kamusal ziyaretlere de
ağırlık vereceklerini söyleyen Kurt,
“Bizim derdimiz hiçbir zaman bakanla
görüşelim, birtakım başkanlarla
görüşelim olmadı. Ama maalesef MICE
segmenti Ankara ve bürokratlar tarafında
çok fazla tanınmıyor. Bu dönemde ürün
ve ambalaja da çalışacağız. Bugün
baktığımızda sektörümüz birbirinden
farklı 50- 55 civarında paydaşa
dokunuyor. Bu çok büyük bir ekonomi”
dedi.
“Siyasiler söylemleri ve paylaşımlarıyla
bize destek vermeli”
Bu bağlamda uluslararası tanıtımın
önemine dikkat çeken Kurt, siyasetin
gerek söylemleri gerekse paylaşımlarıyla
MICE’cileri desteklemesi gerektiğini
savundu. Bakanlık programından
çıkarılan bazı fuarlara ilişkin yorumunu
da paylaşan Kurt, Bakanlığın takdirine
saygı duymakla beraber IMEX Amerika
gibi fuarlara katılımın önemine vurgu
yaparak, “Bence belli bazı fuarlarda
olmamız gerekiyor. Tabii sadece olmuş
olmak için değil; içeriğimiz, konseptimiz,
kurgumuzla etkin bir şekilde katılım
göstermek önemli” dedi.
hotel restaurant
64 & hi-tech
iş’te kadın
Ebru
Köktürk
Koralı
Sınır tanımayan
3 hayal
3 hayat
Daha 18’inde bile değildi, gönlünü
boyunu aşan hayallere kaptırırken.
Bir filmi, bir barı, bir romanı olsun
istedi en çok. Önce güzel yazısıyla sinema,
film piyasasının nabzını tuttu, ucundan
köşesinden. 26’sında kendi barının sahibi
oldu, üç ortak sonra. Arkasından o çok
arzu ettiği sinema filmini çekti, 22 Anadolu
kadınını hikaye ettiği belgeseliyle.
Bir tek roman yazmadı, Koralı. Zaten
sınır tanımayan cesareti, özgüveni ve
donanımıyla çoktan yazmıştı bile hayatının
romanını…
Yeme içme ve eğlence sektörünün
deneyimli ismi, Ebru Köktürk Koralı, işte
kadın konuğumuz...
Ebru Hanım çocukluk ve ilk gençlik hayallerinizden
başlayarak profesyonel çalışma hayatınıza uzanan
hikayenizi anlatır mısınız?
18 yaşımdayım, öyle tek bir hayalim yok, biraz
karışık… Birçok şeyi bir arada yapmak istiyorum.
Masa başında çalışmak istemiyorum asla! Bir barım
olsun istiyorum mesela. Yönetmen veyahut yapımcı
olup film çekmek istiyorum. Bir de unutmadan,
roman yazmak istiyorum.
18 yaş için epey cesur hayaller… Nasıl bir
çevrede büyüdünüz, ailenizden de kısaca
bahseder misiniz?
Ailemde sinemacı fazlaydı, abim oyuncuydu
mesela. Film çekme hevesim en çok da
bundandır. İletişim sektörüne alakalı,
organizasyon kabiliyeti yüksek, sosyal bir
aileden geliyorum ben. Eğitimci bir babanın
kızıyım ve daha en başından benden
mühendis çıkmayacağı apaçık ortadaydı.
Oysa işletmenin, tıbbın, mühendisliğin çok
popüler olduğu yıllardı onlar…
Bense işletme veya iktisat üzerinden
sinema okumayı hayal ediyordum.
Yüksekokulu Anadolu Üniversitesi İktisat
Fakültesi’nde okudum. Bir de Yıldız
Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik
Bölümü var. Gelin görün ki, devamlı
akademi sınavlarının kapısındayım. Ama
olmuyor, olamıyor! Tabii o dönemler
kontenjanlar çok düşük, en az 10 kişi
alınıyor. Çok başarılı bir öğrenci de değilim,
okul hayatım başarısızlıklar üzerine kurulu.
Dediğim gibi aklımda bir tek akademiye
girmek var ama oyuncu olmayı da asla
düşünmüyorum!
O emelime ulaşamadım. En büyük
talihsizliğim, İstanbul’da sadece iki okul
olmasıydı; biri Marmara diğeri Mimar Sinan
Üniversitesi… Öte taraftan ailem de İstanbul
dışında okumamı kabul etmiyor. Neticede o
hayalim gerçekleşemedi. Sonra düşündüm
ve anladım ki, çok doğru bir meslek değildi,
benim dünyam olamazdı…
Film çekme hayalinize veda mı ettiniz
yani?
Neyseki hayır. Anadolu Üniversitesi’nde
okurken Türkiye Sinema Eseri Sahipleri
Meslek Birliği’ne (SESAM) girme fırsatı
doğdu. O hikaye de şöyle, 20 yaşımdaydım.
SESAM’da bir defter yazma işi var, benim
yazı da çok iyi. Hem müthiş de para
veriyorlar. Abimin de arkadaşları neticede.
Sağına baksan Kadir İnanır, soluna baksan
Tanju Gürsu… Hayır diyemedim tabii. 40 gün
boyunca SESAM’ın bütün kayıt defterlerini
yazdım; dijitalleşme, teknoloji sıfır. Bir
taraftan da düşünüyorum, orada bir fark
oluşturur muyum diye…
Sağ olsunlar beni gerçekten bağırlarına
bastılar. Bir yandan devam etmek
istiyorum, inanılmaz etkilenmişim o büyülü
dünyadan. Bir taraftan da akademi hayalimi
cepte tutuyorum. Sinemanın tam bir geçiş
dönemiydi, gelenekselden yeni sinema
anlayışına geçiliyor. Ve Türkiye’de öyle
iyi filmler çekiliyordu ki, yurt dışında da
başarılar elde ediliyordu.
Akabinde ben ufaktan setlere gitmeye
başladım. Öyle ya, bu dünya nasıl dönüyor,
öğrenmeliydim. Henüz akademiye de
girememişim, ne yaptımsa beceremiyorum!
Fakat şöyle bir gelişme oldu, 1988 senesiydi
ve Antalya Film Festivali SESAM bünyesinde
yapılıyordu. 11 jüri koordinasyonu görevini
bana verdiler. O işi çok iyi yaptım. Ertesi
sene tekrar yaptım, ertesi sene tekrar
yaptım… O işteki başarı ve yetkinliğim
bana 17 yıl aradan sonra Adana Altın
Koza’yı getirdi. Henüz 24’ümdeyim,
uçaklara indirimli biniyorum, yaşımı büyük
göstermek için saçıma büyük topuzlar
yapıyorum, yere kadar etekler giyiyorum.
Ya sonrası?
Bu süreç, 1995 yılına, Çubuklu Hayal
Kahvesi açılana kadar böyle devam etti.
Tabii o sıralar Beyoğlu’nda festival, film
organizasyonları yapıyorum, arkadaşlarımla
paylaşıyorum. Hakikaten parlak bir
çocuğum, sinema sektöründe çok
seviliyorum, güzel ilişkilerim var, işleri
sonuna kadar kusursuz teslim ediyorum.
Fehmi (Yaşar) ve Serdar (Temizkan), Hayal
Kahvesi’nin kurucuları, aynı zamanda da
çok yakın arkadaşlarım. Beraber bir iş
tutalım istedik. Bir sinema salonu mu açsak
yoksa bir bar mı? Ne yapalım ne edelim
derken hoş bir tesadüfle Çubuklu’daki
antrepolar geldi. 1 Nisan sabahı, yine böyle
yağmurlu bir günde Çubuklu’ya gittik. Tabii
önce çok korktuk. O zamanlar çok bakir bir
bölge; sağı, solu bomboş, ıssız… Ama bir
yandan da tutkuyla aşık olunacak kadar da
olağanüstü! Hemen yanımızda da Çubuklu
29 var, çok popüler. Ben o mekanın da
müşterisiyim. Netice itibari ile 26 yaşımda
basbayağı bir gece kulübü işletmecisi
oluverdim.
Sabah beşe kadar açık, turizm ruhsatlı bir
işletmeyi 1995 senesinde üç ortak açtık.
Barı açtığınızda ne hissettiniz?
Çok mutluyum, şahane! Annem “eve geç
kalma, akşama erken gel” diyor. Çok
konservatif değil ama bir Türk ailesi tabii.
Bar açmam bir yandan çok hoşlarına
gidiyor ama diğer yandan da akılları
almıyor. Çünkü daha 26’ımdayım, kendi
yaptığım sermaye ile bir işletmeye ortak
oluyorum, onlardan bir kuruş almıyorum ve
ailemle oturuyorum…
Hem yaş hem dönem olarak bar açmanın
türlü zorlukları olmuştur elbette.
Çok zorlu bir süreçti bizim için. Hem
dediğiniz gibi üçümüz de çok genciz,
devletle ilişkileri bilemiyoruz... En kolay
müşteri ile kurduğumuz ilişki. O da
zaten çok gerçek, arkadaşlık ilişkisi
gibi... Bizden, yaşadığımız hayat gibi...
Ama diğer parametreler son derece ağır
ve zorlayıcı! Yaşımıza göre çok büyük
paralar kazanıyoruz. Ama sadece dört
ay açık kalabiliyoruz. Bu arada benim ve
ortaklarımın film çekme hayalleri devam
ediyor. O ara dokümanter ve reklamcılığa
çok büyük ilgi duyuyorum, reklam
çalışmalarım sürüyor.
Birlikte öyle güzel işler yapıyoruz ki, her
şeye rağmen keyfimiz yerinde. Pazar
brunch’larımız çok meşhur, İstanbul’da
sadece 1-2 otel yapmaya cesaret ederken
üstelik de! Pazar akşamları düğünler
yapıyoruz, her biri parti havasında geçiyor.
Boğaz ile müthiş bir ilişkimiz var. Bölge
için büyük bir istihdam oluşturuyoruz.
Bir araştırın, Çubuklu’da çalışmamış
üniversite öğrencisi neredeyse yoktur. Çok
iyi dostlarım var, halen de semt pazarına
çıktığımda herkes beni tanır. 22 küsür
senedir Boğaz’da yaşıyorum, hiçbir zaman
da ayrılmayı düşünmüyorum.
Çubuklu ve paralelinde ortaklık
serüveniniz ne zamana kadar sürdü?
Bildiğim kadarıyla şu an işin başında
değilsiniz.
Çubuklu, 2010’a kadar sürdü. 2003’e kadar
çok aktiftik. Ancak sonrasında ortaklık
yapımızda bir değişiklik oldu. Ben bir miktar
daha arka planda kalmayı tercih ederek,
kurduğum Marka Sokak ajansımı Çubuklu
Hayal’in içine dahil ettim.
Öyle olunca yönetimsel olarak daha geride,
operasyonel manada ise daha aktif yoluma
devam ettim.
Profesyonel iş hayatı ve
STK faaliyetleri dışında
akademisyen kimliğiyle de öne
çıkan Ebru Köktürk Koralı, en
çok da insanların ona “Ebru
abla” ve “hocam” deyişlerini
sevmiş. İletişim ve gastronomi
bölümlerine iki farklı branşta
ders vermeye devam ettiğini
anlatan Koralı, hayatının en
eğlenceli ve mutlu günlerini
öğrencileriyle geçirdiğini dile
getirerek, “sanki içimden bir
öğretmen çıktı. Kalabalıklar
içerisinde sıkılarak konuşan
ben artık çok daha rahatım.
Bir öğrencim arkamdan
‘hocam’ diye seslendiğinde iki
gözüm iki çeşme. Eğitimci bir
babanın çocuğu olarak mesleğin
kıymetini şimdi çok daha iyi
anlıyorum” diyor.
66
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
Ta ki 2018 yılına kadar... Tam 26
yılım rıhtımda geçti. Önünde bir sahil
düzenlemesi yapılınca dayanamadım,
gitme vakti deyip veda ettim. Son bir yıldır
Etiler’deki ofisimizde ajans faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz.
Marka Sokak nasıl gidiyor,
çalışmalarınızdan kısaca söz eder misiniz?
Marka Sokak, 20 yıllık lokal bir ajans. Bir
network ajansı değil, dolayısıyla sadece
ulusal markalarla çalışıyor. Bana Kalan
Anadolu müşterileri. Türkiye’den çıkan
markaları çok kıymetli buluyorum.
Dokunmadığım Türk markası kalmamıştır
diye tahmin ediyorum. Bu topraklardan
çıkmış markalarla mutlaka bir iletişimim
olmuştur.
Biraz da TURYİD’den bahsedelim mi?
Dernekle yollarınız nasıl kesişti?
TURYİD, aslında tamamen sektörün
ihtiyacından doğan bir birliktir. Nasıl ki
ben ve ortaklarım bu sektöre bir hayal,
bir idealle girdiysem, Sunset’in sahibi
Barış Tansever’in özlemleri ve hikayesi
de bizimkinden farklı değildi. Daha
bunun gibi onlarca benzer hikaye daha
sayabilirim. Baktığınızda her birimiz emekçi
işletmecileriz. Aramızda bulaşıkçılıktan
şefliğe, ustalığa yükselmiş, işinin ehli o
kadar yok yönetici vardır ki...
Bizlerin hayalleri, hikayeleri birdi evet ama
aynı şekilde sorunları da birdi. 90’lı yıllarla
beraber Beyoğlu’nda müzik kulübü kültürü
ile başlayan taze kan değişimi çok geçmedi,
Boğaz’a da sirayet etti. Bir enerji geldi,
müzik başka türlü konuşulur ve dinlenir
oldu. Evet, tüm bunlar hem sektör hem de
İstanbul için harika gelişmelerdi. Boğaz’da
eğlenmek isteyenler için bangır bangır
açılan müzikler, doğal olarak kimileri için de
bir şikayet konusu olabildi.
Ses dışında bir diğer sorunumuz,
İstanbul’un eğlence kültürüne ait medyanın
yansıttığı hatalı algı problemiydi ki, İstanbul
öyle köpük şovlar ve animasyonlarla
eğlenen bir şehir değil! Bizim bütün
derdimiz, müşterilerimize iyi yemeği kaliteli
müzik ve amiyans eşliğinde sunabilmek!
Mali sorunlarımız da cabası! Ben bilmem
ki, vergi memurlarına mesai harcamadan
geçirebildiğim bir tek yılbaşı gecem olsun,
havai fişekleri tam 24.00’te gökyüzüne
attırabileyim...
İşte sektörde bunun gibi birçok sorunla
çarpışırken bulduk aslında birbirimizi
ve 2003 yılında TURYİD’in ilk temellerini
attık. Derneğin Yönetim Kurul Üyesi
olarak sektöre fayda sağlamak adına
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu yıl aynı zamanda TURYİD’in 2. sini
düzenlediği Gastro GlobalEkonomi
Zirvesi’ne de başkanlık ettiniz. Nasıl bir
deneyimdi, zirveye ilişkin detaylar vererek
anlatır mısınız?
Geçen yılki zirveyi açık konuşmak gerekirse
biraz zor çıkardık. Bunda Türkiye’nin
diplomatik, siyasi ve ekonomik faktörlerinin
etkisi büyüktü. Bu yıl için Yönetim
Kurulumuz biraz tedirgin olmadı değil. Biz
bunu sürdürebilir miyiz diye düşündüler,
hatta ertelenmesi bile gündeme geldi.
Peki ne oldu sonra?
“Ben bu organizasyonun bütün
sorumluluğunu karı ve zararıyla üzerime
alıyorum” dedim. Elbette bir toplantı
organizatörü değiliz. Ama Çubuklu Hayal
olsun, Antalya ve Adana Film Festivalleri
olsun, onları bir even yönetimi değil miydi?
Her ne kadar toplantı ve toplantı içerikleri
oluşturma konusunda çok deneyimli
olmasak da kendi bünyemizde kurduğumuz
güçlü ekibimizle yürekliydik, hevesliydik, titiz
ve çalışkandık...
Ne mutlu ki, zirve beklenenden fazla ilgi
gördü, sonraki yansımaları da beni çok
mutlu ve onore etti. Bu organizasyonda en
önemli hedeflerimizden biri, farkındalık
oluşturmaktı ki, burada da amacımıza
ulaştığımızı görüyoruz.
Bir de şunu özellikle ilave etmek isterim,
bu yılki zirvemizde “Bölgesel Kalkınma”
konusuna dikkat çekmek istedik. Bunun
bir sebebi, sektörümüzün istihdama katkısı
paralelinde kadın işgücünün de önemine
vurgu yapmaktı. İkinci olarak, turizm için bir
değer olan coğrafi işaretli ürünlere dikkat
çekmekti. Bir pirinç deyip geçemiyoruz,
onun bir hikayesi var. Üstelik sonradan
yazılmış bir hikaye de değil; doğru ve gerçek
bir hikaye.
Bir sonraki yıl için hazırlıklar başladı
mı? 2020 programınızda sektöre yeni
sürprizleriniz olacak mı mesela?
Tarihimiz belli, 25 Mart’ta üçüncüsünü
düzenleyeceğiz. Şimdi yeni konular
peşindeyiz. Geçen yıl başlattığımız “sosyal
gastronomi” kavramını çok önemsiyoruz.
Hatta Ebru Baybara Demir ile birlikte
yürüteceğimiz bazı projelerimiz olacak, bu
konuyla ilgili yurt dışından birkaç konuşma
teklifi aldık, gidip hikayemizi anlatacağız.
Yine Suriye meselesini fazlasıyla
önemsiyoruz. 3.5 milyon Suriyeli’nin
yaşadığı bir ülke olarak gastronomi yoluyla
Yalova’da küçük, şirin bir evinin
olduğunu söyleyen Koralı,
vakit buldukça bahçe işleriyle
uğraşmaktan büyük keyif alıyor.
O yemyeşil doğanın ortasında
geleni gideni hiç bitmiyor, evinde
misafir ağırlamak onun en
büyük zevki! Şehir mutfağında
değil ama Yalova’nın harika köy
pazarından ve bahçeden topladığı
taze ürünlerle mutfağa girmeye
bayılıyor. Bir de kitap okumayı çok
seviyor, Koralı. Son zamanlarda ise
en çok gastronomi okumayı…
onlara ulaşmak, hayatın içinde tutabilmek,
istihdam gücü sağlamak ve en önemlisi de
üreten insanlar haline getirmek gayesiyle
projelerimize yön veriyoruz.
Onun dışında ülkemizde ilk kez geçen
yıl zirvede gündeme taşıdığımız
“gastrodiplomasi” kavramı bizim için çok
kıymetli. Bu yılki zirvemize Türk Kahvesini
ve Kahve Kültürünü Amerika’yı şehir şehir
dolaşarak anlatan Gizem Şallıel kızımızın
hikayesi damgasını vurdu.
İlham veren bir hikayeydi. Bunun gibi
daha çok projeye ihtiyacımız olduğunu
düşünüyorum. Benim hayalim; Türkiye’den
yurt dışına çıkan her öğrencinin kendi
mutfağının bilinciyle hareket etmesi,
gittikleri yerlerde annesini aramadan “ben
size şahane bir dolma yapayım” diyebilmesi,
bunları Türkiye’nin yerel ürünleriyle yaptığını
söyleyebilmesi ve adres göstermesi...
İşte Türk mutfağı da, yerel ürünlerimiz de
ancak bu yolla dünyaya yayılacak ve Türk
gastronomisi hak ettiği değeri görecek...
Az önce Gastro Global Ekonomi Zirvesi’ni
anlatırken, “Bölgesel Kalkınma” teması
paralelinde üründe hikayenin önemine
işaret ettiniz. Ya sizin hikayeleriniz, bir
süredir Anadolu kadınlarının hikayelerini
belgeselleştirdiğinizi biliyorum. Film nasıl
gidiyor?
Kadın mevzu öteden beri beni
heyecanlandırmıştır. Bu bir tesadüf
olamaz! Konferansa gidiyorsunuz
kadınlar var, Torino’ya gidiyorsunuz
kadınlar var. Erkek egemen bir
sektörde olduğum için aradaki farkı da
çok iyi analiz edebiliyorum.
Kadınlar meraklılar, hevesliler,
düşünüyor ve üretiyorlar.
Dahi fikirler kadınlardan çıkıyor genelde.
Hal böyle olunca, 18’imden beri bir film
yapma hayalim de var ya hani, “ben bu
kadın hikayelerini toplayacağım” dedim.
Silifke’den bir balıkçı kadının hikayesini
çektim. Evinin bahçesi bir dalyan. Bütün gün
denize ağ atıyor, çekiyor. Hatta baze o kadar
hırslanıyor ki, yemin ediyorum erkek kuvveti
yetmez, gecede 600 kere atıp çekiyor.
Sonra bir Aylin Yazıcıoğlu hikayesi var;
çok iyi eğitim almış, İstanbul’un en iyi
restoranlarından birinin kurucu şefi,
izlenmeye değer...
O direniş hikayelerini dinlerken o kadar
heyecanlanıyorum ki, iki gözüm iki çeşme
dinliyorum.
Hedefim, 22 kadının hikayesini çekmek.
Geçen hafta Londra’ya, üç kadının hikayesi
için gittim. Kıbrıslı bir kız var ki, Allah’ım
yarabbim, Londra’da Oklava ve .... adında
iki restoran açmış; Bulgar şefine Katmerci
Zekeriya gibi şırak şırak katmer yaptırıyor.
Türk malzemeleri ve tekniklerini inovatif bir
yaklaşımla yorumlamasını çok kıymetli ve
gurur verici buldum.
Peki belgesel için hedefiniz nedir?
Televizyonda herkes izleyebilecek mi,
yoksa farklı planlarınız var mı?
İstanbul’da çekeceğim 23 hikayem kaldı.
Arkasından Kayseri, Kapadokya ve Dalaman
gelecek. Tüm bu çekimleri mayıs sonunda
tamamlamayı planlıyorum. Çünkü kaba bir
montajın ardından filmi festivaline yetişmek
istiyorum. Şayet yetiştiremezsem önümde
bir de Berlin Film Festivali var. Gastronomi
Filmleri bölümünde kadın hikayelerim ve
Anadolu gösterimimle yer alacak olmak
beni çok heyecanlandırıyor.
İki oğul sahibi deneyimli iş kadını
Ebru Köktürk Koralı’nın en büyük
emeli, çocuklarına bankada
para değil, daha sürdürülebilir
bir gelecek bırakmak! Kendi gibi
gastronomi sevdalısı büyük oğluyla
birlikte ileride tarladan sofraya
konseptli bir restoran hayali
kurduğunu anlatan Koralı için
varsa yoksa çocukları, yemyeşil
doğanın ortasındaki huzur veren
evi ve belgeselleştirdiği film sevdası
var!
Belgeselde, kadında neye vurgu
yapıyorsunuz, merak ettim doğrusu.
Türk kadının kendi ekonomisini, kendi
ekonomik özgürlüğünü sağlaması
çok kıymetli ve bu beni çok fazla
heyecanlandırıyor.
Peki, ilk gençlik hayallerinizde bar açmak
vardı, Çubuklu Hayal’i uzun yıllar işlettiniz.
Film çekmek vardı, şu an bir belgesel
yapıyorsunuz. Ya roman hayaliniz, onu ne
zaman yazacaksınız?
Roman yazmayacağım ama bir sürü film
çekmek istiyorum. Zirve için bir domates
görüntüsü, bir bar görüntüsü aradığımda
ulaşmakta o kadar zorlandım ki, buna
acil ihtiyacımız olduğunu fark ettim. Evet,
stoklar var ama bizim daha çok fotoğrafa ve
belgesele gereksinimimiz var.
“Hayatımı Yazsam Roman Olurdu” dediniz
mi hiç? Nasıl bir duruş, dünya görüşü
sizinkisi?
Herkesin hayatı roman ama belki benimki
bir romana konu olacak kadar ilginç değil.
İçinde drama yok her şeyden önce, geriye
dönüp bakmak. Ben her sabah hafızamı
kaybetmiş gibi sıfırlanarak başlarım yeni
güne. Kin yok, kıskançlık yok, geçmişe
dönük pişmanlıklarım yok. Şu an buradayım
ve önümde ne var, hayatımı bu temel
üzerine kurup şekillendirmiş biriyim.
Hiçbir zaman para için kimseyi kırmadım.
Varsa vardır, yoksa yoktur. Her zaman
geleceğe bakmakta ve biraz da unutkan
olmakta fayda var diye düşünüyorum.
Boğaz’a bakarım ve hep derim ki “burayı
kim yaşıyorsa Boğaz onundur”. Mülkiyet
hırsım yok benim. Çocuklarıma da hep şunu
tembihliyorum, “doğaya bakmayı öğrenin,
ağaç yaşarken görmeyi öğrenin, toprak
canlanırken bakmayı öğrenin, denizde
yüzmeyi öğrenin, ihtiyacın olan balığı almayı
öğrenin”. Hepsi bu işte!..
68
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Öncelikli hedefinde müşteriyi
teknoloji ve tasarımla
buluşturmak var!
Seramiksan…
Süreyya Çağlar
Son tüketici ve mimarların değişen ihtiyaçlarına yönelik
hayata geçirdiği teknoloji ve tasarım odaklı ürünleri
müşterileri ile buluşturmayı öncelikli hedefleri arasına
koyan Seramiksan, hem seramik hem de vitrifiye grubunda
farklı dekorasyon tarzlarına hitap eden ürünleri ve hayatı
kolaylaştıran işlevsel çözümleriyle sektördeki marka değerini
güçlendiriyor.
UNICERA Fuarı’nda Türkiye’de ilk kez üretimini gerçekleştirdiği
‘Fishbone Koleksiyonu’nu profesyonellerin beğenisine sunan
markanın 2019 yılına yönelik üretim, AR-GE ve inovatif
faaliyetlerini Seramiksan Türkiye Satış Müdürü M. Süreyya
Çağlar ile konuştuk.
Bu yılki koleksiyonda hangi ürünler ön plana çıkıyor?
Ülkemizde ilk kez üretimini gerçekleştirdiğiniz ‘Fishbone
Koleksiyonu’ndan bahseder misiniz?
Her yıl güçlü AR-GE çalışmalarımız ile müşterilerimize yepyeni
bir ürün portföyü sunuyoruz. Türkiye’de özellikle ahşap
grubunda çok iddialıyız. 12X24.5 cm’den başlayarak 30X180
cm’ye kadar ahşap grubunda pek çok farklı ebatta ürünlerimiz
mevcut.
Dekorasyon trendlerinde uzun bir süredir doğal malzemeler ön
plana çıkıyor. Doğanın dingin ruhunu yaşam alanlarına taşımak
isteyenlerin tercihi olan ahşap görünümlü bu karolar, banyo
ve mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla kullanılmasından
dolayı, dayanıklı ve kullanışlı özellikleriyle dikkat çekiyor. Öne
çıkan dekorasyon trendlerinden olan mermeri, şık tasarımlarla
birleştirdiğimiz 30X90, 30X60 ve 25X50 cm ebatlı yepyeni duvar
karosu serilerimiz banyo ve mutfaklarda en çok tercih edilen
ürün gruplarımız arasında. 1950’li yılların popüler zemin
kaplama ürünü olan Terrazzo’yu yeniden yorumladığımız
Terrazzo serisi öne çıkan ürünlerimiz arasında bulunuyor.
Türkiye’de ilk kez Seramiksan tarafımızdan üretilen ‘Fishbone’
dediğimiz balık kılçığı görünümlü ürünümüzü bu yıl ilk kez
UNICERA’da sergiledik. Çok özel bir kalıptan imal ettiğimiz bu
ürünümüzün hiçbir rakibimizde olmaması, Türkiye’de bir ilk
olması bizim için ayrı bir onur vesilesi. Bu ürünümüzle ilgili fuar
süresince olumlu tepkiler aldık. Alışılmışın dışında benzersiz
formuyla dikkat çeken Fishbone Koleksiyonumuz, ahşap,
mermer, cement ve patchwork görünümlerinin bir araya geldiği
9 farklı seriden oluşuyor.
Seramiksan’ın ürün portföyü ve inovatif çalışmaları hakkında
bilgi alabilir miyiz?
Seramiksan olarak, dünya trendlerini daima yakından takip
etmek suretiyle oluşturduğumuz yenilikçi ürün portföyümüzü,
müşterilerimiz ile buluşturmaya devam ediyoruz. Yer karosu,
duvar karosu, sırlı porselen, büyük ebatlı teknik granit, unglazed
(sırsız) porselen, seramik sağlık gereçleri ve yapı kimyasalları
üretiyoruz. 10X20 duvar karosundan 120X180 porselen karolara
kadar, farklı ebat ve tasarımlarla oluşturduğumuz geniş ürün
yelpazesine sahibiz.
Türkiye’de ilk defa leke tutmayan, bakteri barındırmayan ve
çok kolay temizlenen nano tech granitleri ürettik. 2016 yılında
devreye aldığımız yeni granit tesisimizle de büyük ebatlarda
porselen karolar üretmeye başladık.
Sektörümüz için önemini her yıl artıran UNICERA Fuarı’nda, bu
yıl Türkiye’de ilk kez Seramiksan tarafından üretilen Fishbone
Koleksiyonumuzu sektör profesyonelleri ve ziyaretçilerimizin
beğenisine sunduk. Son tüketici ve mimarların değişen
ihtiyaçlarına yönelik tasarladığımız teknoloji ve tasarım odaklı
ürünlerimizi müşterilerimiz ile buluşturmak öncelikli hedefimiz.
Marka olarak tasarımda öncelikli olarak nelere dikkat
ediyorsunuz?
Hem seramik grubunda hem de vitrifiye grubunda, farklı
dekorasyon tarzlarına hitap eden ürünler ve hayatı kolaylaştıran
işlevsel çözümler sunuyoruz. Büyük titizlikle yürüttüğümüz
AR-GE çalışmalarımız sonucunda ileri teknolojiyi kullanarak
rakiplerimiz ile aramızda fark oluşturacak tasarımlara imza
atıyoruz Müşterilerimizin kendi yaşam alanlarını kurgulamalarını
sağlayan yenilikçi ürünlerimizi; İtalya ve İspanya gibi tasarımda
güçlü olan ülkeleri yakından takip ederek oluşturuyoruz.
Tasarımları ağırlıklı olarak İtalya’daki tasarım şirketlerinden
satın alıyoruz. Böylelikle dünya pazarlarıyla birebir aynı anda
ilerlemiş, trendleri hızlıca yakalamış oluyoruz.
Dünya seramik pazarında, yeni ürün geliştirme ve bu ürünlerin
pazara sunumu açısından en önemli seramik fuarı kabul edilen
CERSAIE Fuarı’na 11 yıldır düzenli olarak katılım sağlıyoruz.
Büyüme politikanız içerisinde mağaza sayınızı artırmak var
mı? Şu an Türkiye genelinde kaç mağazanız bulunuyor?
Türkiye’nin hemen her yerine yayılmış yaklaşık 230 aktif bayimiz
bulunuyor. Bu bayilerimizin de hizmet verdiği 1000’in üzerinde
tali bayi ağı mevcut. Bu sayede ülkemizin her iline ulaşabiliyoruz.
Her geçen gün rakiplerine göre daha hızlı gelişen ürün
portföyümüzü sunacak bayilikler tesis etmeye gayret ediyoruz.
Sadece Seramiksan ürünleri satan 150’nin üzerinde Seramiksan
satış noktamız var. İstanbul ve Ankara gibi metropollerde de
bayi sayılarımızı artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bayilerimizle uzun süreli ve güçlü bağlar kurmak, karşılıklı
güvene dayanan ilişkiler oluşturmak şirket-bayi ilişkisinde
öncelikli hedefimiz.
Dolayısıyla bayilik verirken gerçek anlamda ince eleyip sık
dokuyoruz. Sürdürülebilir finansal başarısının yanı sıra, yüksek
müşteri memnuniyeti ve bağlılığı ile markamızın kimliğini
yansıtabilmeleri en önemli kriterimiz diyebilirim. Ardından da
bulunduğu lokasyon, mağaza metrekaresi, perakende müşteriye
odaklı çözümler sunabilme gibi detayları değerlendiriyoruz.
Geçtiğimiz aylarda UNICERA Fuarı’na katıldınız. Fuardan
beklediğiniz performansı alabildiniz mi? Ziyaretçilerin fuara
ilgisi nasıl oldu?
Seramik sektörünün global profesyonellerini bir araya getiren
UNICERA Fuarı, seramik sektörü için önemli bir organizasyon ve
her geçen yıl önemini artırmaya devam ediyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da, güçlü AR-GE çalışmalarımız sonucu
oluşturduğumuz yenilikçi ürün portföyümüz ile fuara katıldık.
Fuar çok yoğun bir ilgi ve katılımla gerçekleşti. Hem yurt içinden
hem yurt dışından gelen ziyaretçi sayısı bizler açısından gayet
tatmin ediciydi. İç pazarla ilgili birçok yeni satış noktasından
bayilik talepleri aldık. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük
şehirlerden ve Anadolu’nun pek çok farklı bölgesinden talepler
oldu.
İhracat noktasında hangi ülkelere ulaşıyorsunuz? Yeni pazar
arayışlarınız var mı?
Biz her yıl artan kapasitemizle birlikte satış kanallarımızı da
artırıyoruz. Başta Azerbaycan, Gürcistan, Kanada, İngiltere
olmak üzere 57 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bugün büyük
toptancılar, perakendeciler, yapı market zincirleri ve yurtdışında
projeler yürüten inşaat şirketlerinden oluşan yurt dışı müşteri
portföyümüz ile geniş bir pazara çalışıyoruz. Çevreci üretim
felsefesi ile ürettiğimiz inovatif ürünlerimiz Amerika, Avrupa,
Afrika, Asya kıtalarındaki ülkelerin, taleplerini karşılayabiliyor.
Seramik ve vitrifiyede 2019 yılı trendleri neler olacak?
Gelecek dönemde ahşap dokulu karoları görmeye devam
edeceğiz. Ahşap görünümlü karolar, kolay temizlenme, leke
tutmama, banyo ve mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla
kullanılmasından dolayı, dayanıklı ve kullanışlı özellikleriyle
dikkat çekiyor. Mekanlara parlaklık ve ışıltı katan, gerçeğinden
ayırt edilmeyen mermer görünümlü karolar ise banyolarda
en çok tercih edilenler arasında olacak. 2019 yılında özellikle,
mermerin siyah ve beyaz renklerini buluşturan tasarımlar
sadeliğe vurgu yaparak banyo ve mutfak tasarımlarında yerini
alacak. Son yıllarda oldukça ilgi gören, geçmişin izini günümüze
taşıyan retro tarza sahip karolar, yüzeyinde bulunan birbirinden
farklı desen ve renkleri, zengin motif seçenekleriyle yaşam
alanlarının trendi olmaya devam ediyor.
2019 vitrifiye ürünlerinde ise, doğa dostu özellikleri ile dikkat
çeken ürünleri göreceğiz. Çevreci ve su tasarrufu sağlayan
2.5 litre su ile sıvı atıkları temizleyen, 4 litre su ile katı atıkları
temizleyen klozetler hem temiz suların daha az tüketilmesine
olanak sağlıyor hem de aile bütçelerine çok ciddi katkı sağlıyor.
Son yıllarda oldukça popüler olan renkli lavabo ve klozetlerin
ortaya çıkmasıyla beraber banyolarda hijyenden sonra,
dekorasyon da ön plana çıkmaya başladı. Keyifli yaşam alanları
olarak tasarlanan günümüz banyolarında renkli vitrifiyeler
oldukça popüler. Hem mat hem de parlak olarak üretilen bu
ürünler, dikkat çekici renkler olan siyah, kırmızı, turuncu
renkler klozet ve lavabolarda artık çok daha karşımıza çıkıyor.
70
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Türkiye’nin en iyi şefleri
bu yıl da Porland’ı seçti!
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul Culinary Cup 2019’un Yarışma Mutfakları
Porselen Ana Sponsorluğunu Porland üstlendi. Organizasyonda göz alıcı stantlarıyla
yer alan Porland, Gastronomi sektörü için en yeni koleksiyonlarından
Reaktif Sırlı Özel ürünlerini sergiledi.
Porland, Aşçılar
Derneği’nin 8. kez
düzenlediği Geleneksel
Aşçılar ve Tedarikçiler
Buluşması / İstanbul
Culinary Cup 2019’un, bu yıl
da Porselen ana sponsoru
olmanın heyecanını yaşadı.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da,
çok fazla sayıda executive
chef ile ulusal ve uluslararası
pek çok tedarikçi firmayı bir
araya getiren etkinlik, 13-
14 Nisan 2019 tarihlerinde
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
katkılarıyla Haliç Kongre
Merkezi’nde düzenlendi.
Porland, İstanbul Culinary Cup
2019’un Porselen ana sponsoru
olmasının yanı sıra, canlı
yarışma kategorileri arasında
yer alan Porland Grand Prix
Üniversiteler yarışmasında büyük ödül
sponsorluğuyla 1, 2 ve 3. olan katılımcılara
hediyeler verdi. Tüm yarışmaların ve
organizasyonun sunum ürünlerini
sağlayan Porland, yarışmaya özel olarak
tasarladığı porselen plaketleri ile de
etkinliğe ayrıcalıklı bir değer kattı.
Sadece tasarlayıp üretmekle kalmıyor,
ilham da veriyor!
Etkinliğin “Tema Mutfağı: Sokak
Lezzetleri” kapsamında ise Porland’ın
Executive Chef Cavit Ünal’ın
danışmanlığında düzenlediği “Sokak
Lezzetleri Yemek Sergisi” Porland
koleksiyonunun en özel tasarım
ürünleriyle sunuldu. Bu özel çalışma,
katılımcılar tarafından yoğun ilgi gördü.
Porland, sadece tasarlayıp üretmekle
kalmıyor, dünyanın önde gelen şeflerine
ilham vermeye de devam ediyor.
72
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Ramazanda
konuklarınızı
stressiz
ağırlayın
Ramazan sadece oruç tutmaktan ibaret değildir.
Aksine, bu oruç döneminin aynı zamanda sosyal
bir işlevi vardır. İftarda aileler ve dostlar bir araya
gelerek birlikte iftar açar, sohbet eder ve yemek
yer. Günümüzde bu buluşmalar ev ortamında
ve aile arasında kalmayıp giderek daha fazla
oranda toplu iftar organizasyonları yapılmaktadır.
Büfelerde tatlı tuzlu, etli etsiz ulusal lezzetlere
de yer verilir.
Çoğunlukla yüzlerce konuğa servis
yapılan tipik bir büfeye baktığınızda
büyük bir çeşit bolluğu
görürsünüz: Piliç “Topkapı” kebabı,
geleneksel tencere yemekleri, yerel
kebaplar. Servis edilen tatlılar arasında
muhallebi, künefe, güllaç, kadayıf
ve baklava vardır. Hatta bunlardan
bazıları konukların önünde taze taze
hazırlanır. Türkiye Kurumsal Şefi Melih
Kümbüloğlu, gündelik çalışmalarından
edindiği izlenime göre, “İftarda orucu
kalabalık gruplar halinde açmak gitgide
daha popüler hale geldi,” diyor. “O
yüzden artık işletmeler müşterilere
gerek atmosfer gerekse çeşit bolluğu
açısından çok farklı seçenekler
sunuyorlar.” Üst üste her gece, aynı
kalitede ve uzun saatler boyunca büyük
miktarda üretim yapmak, geleneksel
pişirme ekipmanlarıyla kısa sürede
büyük bir güçlük haline gelebilir. Bu
nedenle gitgide daha fazla şef, tencere
gibi geleneksel ekipmanları bırakarak,
pişirme moduna bağlı olarak ızgara,
buğulama, tava ve haşlama yapmakta
kullanılabilen buharlı kombi fırın gibi
modern gereçlere geçmekte.
Akıllı fonksiyonlar
Buharlı kombi fırın esas olarak ısı,
buhar veya her ikisinin kombinasyonuyla
çalışır. RATIONAL’ın bir buharlı
kombi fırını olan SelfCookingCenter,
bir adım daha ileri giderek bu temel
fonksiyonlara akıllı fonksiyonlar
eklemiştir. Dolayısıyla, aynı anda veya
gün boyunca farklı yemekler pişirilebilir
ve büyük miktarda ızgara, hepsi aynı
pişkinlikte olacak şekilde hazırlanabilir.
Diğer bir avantajı, iyi sonuç verdiği
görülen bir tarifin kaydedilip
tek düğmeyle tekrar tekrar
kullanılabilmesidir. Üstelik,
RATIONAL’ın ağ bağlantı çözümü olan
ConnectedCooking sayesinde tarifler,
istenen sayıda başka SelfCookingCenter
ünitesine aktarılabilir. Böylece,
SelfCookingCenter ünitesini kim
kullanırsa kullansın bütün ünitelerde
aynı sonucun alınması garantilenir.
Kümbüloğlu, şöyle diyor: “Elbette
başlangıçta kafalarda, bir Alman
üreticinin pişirme ekipmanının Türk
mutfağına uygun olup olamayacağı
konusunda şüpheler olabilir. Ama ilk
kullanımdan sonra, şef sonuçta elde
edilen zaman tasarrufunu görünce bu
şüpheler hemen ortadan kalkıyor.”
SelfCookingCenter ünitesinde Türkçe dil
seçeneğinin olması da onları etkiliyor.
Bu, hazır tariflerin, modların ve yardım
fonksiyonlarının kendi dillerinde
sunulması anlamına geliyor. Bu sayede
buharlı kombi fırın tamamen hatasız
şekilde kolayca kullanılabiliyor. Sonuçta
mutfakta daha az stres oluyor ve hem
konuklar hem de personel, lezzetli ve
sakin bir iftar yaşıyor.
Aygaz 4’üncü kez ihracatın yıldızı oldu
LPG sektörünün lider markası olan Aygaz, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) bu yıl 4’üncüsünü düzenlediği İhracatın Yıldızları
Ödüllerinde “Mineral Yakıtlar İhracatı” kategorisinde ödüle layık görüldü.
Raffles İstanbul Zorlu Center’da düzenlenen ödül töreninde, Aygaz adına ödülü Aygaz
LPG Temin ve Ticaret Yöneticisi Can Koka Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail
Gülle ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister’in elinden aldı.
Ecolab Türkiye operasyonları
Halit Kayatürk’e emanet
Dünyanın lider su, hijyen, enerji teknolojileri şirketi Ecolab’ın yeni Türkiye Genel Müdürü belli
oldu. Son 6 yılını Ecolab’ın Almanya merkez ofisinde üst düzey yönetici olarak geçiren Halit
Kayatürk, şirketin Türkiye operasyonlarından sorumlu olacak. Kayatürk, İstanbul St Joseph
Lisesi mezunu olan Kayatürk, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu.
Kariyerine Türkiye´de finans alanında başlayan Kayatürk, 1991 yılında Ecolab Türkiye’nin Finans
Müdürü oldu. 1997 yılında şirketin genel müdürlüğü görevini üstlenen Kayatürk 5 yıl süreyle bu
görevi başarıyla yürüttü ve daha sonra sırasıyla Ecolab Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcılığı,
Doğu Avrupa Başkan Yardımcılığı, Almanya ve İsviçre Başkan Yardımcılığı ve Ecolab Almanya
Ülke Müdürlüğü yaptı.
Philips TV, en yüksek
resmi onayı aldı
TP Vision’un seçkin kalite performansına ve Avrupa işçiliğine odaklanması bir kez
daha dikkat çekti. Şirketin 2019 Philips TV serisi içerisinde yer alan yüksek teknolojili
televizyonlarından üç tanesi, iF ve Red Dot tasarım yarışmalarında en üst sırada yer
aldı. TP Vision Baş Tasarımcısı Rod White ödül getiren başarılarla dolu seneyle ilgili;
“Bowers & Wilkins’la devam eden ortaklığımızla en iyi görüntü ve ses performansını
sağlamaya devam ediyor; gerçek ustalıkla uygulamaya geçirilen gerçek materyaller
kullanarak minimalist, işlevsel tasarımlar sunuyoruz” dedi.
A.C.E. Awards 2019 ödüllerinde
Türksat Kablo yine lider
Türkiye’nin ilk ve tek müşteri memnuniyeti ölçen platformu sikayetvar.com’da,
4’üncü kez gerçekleşen A.C.E Awards 2019 (Achievement in Customer Excellence)
‘Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri’ sahiplerini buldu. Kullanıcılarına
sunduğu kaliteli, yenilikçi ve ekonomik hizmetin yanı sıra müşteri memnuniyetini de
her zaman en önde tutmayı hedefleyen Türksat Kablo, bu yıl dördüncüsü düzenlenen
ödül töreninde, “Dijital Platform” ve “İnternet Servis Sağlayıcıları” gibi iki farklı alanda
KabloTV ve Kablonet markaları ile dördüncü kez birincilik ödülünü aldı.
Ankara’da düzenlenen A.C.E Awards ödül töreninde, 21 sektörde müşteri deneyimini
en iyi yöneten ulusal ve uluslararası 38 markanın ödülleri, markaların yöneticilerine
verildi. KabloTV ve Kablonet markaları için birincilik ödülleri Türksat A.Ş. adına
Kablo Hizmetleri Müşteri İlişkileri Direktörü İbrahim Duman tarafından alındı.
İbrahim Duman konuşmasında; “Şikayetvar’ın bizlere sunduğu en önemli özellik
müşteri deneyim ölçümlemesi yapmasıdır. Burada jüri bir nevi müşterilerden
oluşuyor. Onlardan gelen puanlarla, 4 yıldır birincilik ödülü almaya hak kazanıyoruz.
Başarımızda emeği geçen tüm ekibime teşekkür ederim.” dedi.
74
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Ege Seramik’te bayrak değişimi
Ege Seramik AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Murat Polat getirildi.
İbrahim Polat da Onursal Başkan oldu.
Ege Seramik A.Ş., 2018 yılı hesap
dönemine ilişkin Olağan Genel Kurul
Toplantısı 26 Nisan Cuma günü
İzmir Kemalpaşa’da gerçekleştirildi.
2018 yılı faaliyet raporu detayları ve
diğer gündem maddeleri ortaklar ve
pay sahipleri ile paylaşıldı. Genel Kurul
Toplantısında yapılan faaliyet raporu
bilgilendirmesinde, 2018 yılında Ege
Seramik AŞ’nin net satış gelirlerinin
434.544.973 TL olarak gerçekleştirildiği,
bunun 2017 yılına göre %13,29 arttığı,
ayrıca satışın %52 sinin ihracattan
oluştuğu, ihracat gelirlerindeki artışın da
%38,34 olarak gerçekleştiği belirtildi. Ege
Seramik’in vergi sonrası karı ise geçen
yıla göre %25,89 artarak 60,3 milyon
TL olarak gerçekleşti. Yapılan genel
kurul toplantısında elde edilen karın 31
milyon TL tutarındaki kısmının ortaklara
dağıtılmasına karar verildi. Böylelikle
Şirket düzenli kar dağıtımı politikasını bu
yıl da sürdürdü.
Genel Kurulda ayrıca yeni dönemde
faaliyet gösterecek Ege Seramik A.Ş.
Yönetim Kurulu üyeleri Murat Polat,
Baran Demir, Bülent Zıhnalı, İbrahim
Fikret Polat, Dilek Nam, Tuba Tarlan
olarak seçildiler.
Ege Seramik’e sağladığı katkılarından
ve kendisine duyulan minnettarlığın
bir göstergesi olarak İbrahim Polat’a
‘Onursal Başkan’ unvanının verilmesine
karar verildi. Genel kurul toplantısından
sonra yapılan yönetim kurulu
toplantısındaki görev dağılımına göre
Yönetim Kurulu Başkanı Murat Polat
olurken, yardımcılıklarına Baran Demir
ve Bülent Zıhnalı seçildiler.
İbrahim Polat: “Görevimi huzurla
devrediyorum”
Ege Seramik AŞ Onursal Başkanı
İbrahim Polat yaptığı açıklamada; “Ege
Seramik’te neredeyse yarım yüzyıl
boyunca vatanıma ve milletime hizmet
etmek için çok çalıştım. Şimdi, çok güzel
bir noktaya taşıdığımız Ege Seramik
şirketindeki görevimi gururla ve huzurla
Sayın Murat Polat’a devrediyorum. Benim
desteğime, fikirlerime ihtiyaç duyacakları
her zaman onlarla birlikte vatanıma
milletime hizmet etmek üzere yanlarında
olacağım. Kendisine yeni görevinde
başarılar diliyorum” dedi.
Murat Polat: “Bu kıymetli bayrağı teslim
almaktan gurur duyuyorum”
Ege Seramik AŞ Yönetim Kurulu
Başkanı seçilen Murat Polat ise yaptığı
açıklamada; “Ege Seramik AŞ, Sayın
İbrahim Polat’ın önderliğinde çok önemli
başarılara imza attı. Kendisi sonsuz bir
özveri ile bugüne kadar Ege Seramik’e
hizmet etmiş, sektöründe çok önemli bir
konuma getirmiştir. Bugünden sonra da
engin tecrübesi ile Onursal Başkanımız
olarak bizlere yol gösterici olmaya devam
edecektir. Kendisinin Yönetim Kurulu
Başkanlığı boyunca, özellikle son 10 yılda
Ege Seramik A.Ş. başarı grafiğini sürekli
olarak yükselmiştir. Hiç şüphesiz ki bu
sürdürülebilir destek ve başarının ardında
kendisinin emek, özveri ve ticari zekası
ile beraber Ege Seramik’i büyük bir aile
haline getirmesi de yatıyor. Kendisine
Ege Seramik ailesi adına teşekkürlerimizi
arz ederim. Ben de bu kıymetli bayrağı
teslim almaktan gurur duyuyorum.
Başta İbrahim Polat Holding olmak
üzere, iş ortaklarımız, iştirakçilerimiz ve
çalışanlarımızın desteği ile şirketimizi
hep birlikte geliştirip, sektördeki gücünü
sürdürülebilir kılarak bayrağı daha da
daha yukarılara taşıyacağız.” dedi.
Murat Polat Kimdir?
Murat Polat, 1958 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Işık Lisesi’nde, orta ve lise öğrenimini Yıldız Koleji’nde tamamladıktan
sonra İsviçre’de iş idaresi öğrenimi aldı. Yurda dönüşünde grup şirketlerinden Polat İnşaat’ta görev aldı, daha sonra 1982-1985
yılları arasında İzmir Ege Seramik’te görev yaptı. İstanbul’a dönüşünde İbrahim Polat Holding’e bağlı Polat Turizm Anonim
Şirketi’nin otel yatırım projesini hayata geçirdi. Sonraki yıllarda başta Polat İnşaat olmak üzere grup şirketlerinde Genel Müdür,
Yönetim Kurulu Üyeliği, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Aynı dönemde İbrahim
Polat Holding’de Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de yürüttü. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında kurucu üye olarak görev
aldı. Gayrimenkul geliştirme, inşaat, seramik, sanayi ve turizm konularında pek çok projeyi hayata geçirdi. Evli ve üç çocuk babası
olan Murat Polat, İngilizce bilmektedir.
Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası’na
En iyi Fabrika Ödülü
Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası, 2018 yılında 888.888 kombi üretimiyle tarihinin
en büyük üretimini gerçekleştirdi. Termoteknik iş kolunda dünya çapında öne çıkan
tesisler arasında yer alan ve 41 ülke için 744 farklı tip cihaz üreten Manisa Fabrikası,
yeni üretim rekoruyla ‘üretim üssü’ unvanını pekiştirdi. 25 yılı aşkın süre-dir faaliyet
gösteren fabrika, kurulduğu günden itibaren 8 milyondan fazla kombi üretti ve
iklimlendirme sektöründe ‘ihracat lideri’ unvanını elinde bulunduruyor.
Güral Porselen bayilerini
Belek’te ağırladı
Güral Porselen, Türkiye genelindeki 350 perakende, 150 toptan bayisini
eşleriyle birlikte 5-8 Nisan ve 11-14 Nisan tarihleri arasında Güral Premier
Belek’te ağırladı. Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güral’ın
da katılımıyla gerçekleşen toplantıda, 45 kişilik Güral Porselen ekibi
hazır bulundu. Açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Üyesi Harika
Güral, sektörde Güral Porselen’in konumundan, ürün çeşitliliğinden,
yeni ürünlerden ve sosyal medyanın satışlara etkilerinden bahsetti.
Güral Porselen’in bayileri ile birlikte büyük bir aile olduğunu vurgulayan
Harika Güral, 2019 yılında hedeflerine hep birlikte sağlam adımlarla
yürüyeceklerine inandığının da altını çizdi. Güral’ın konuşmasının sonunda,
Güral Porselen Yönetim Kurulu üyeleri tarafından her iki grupta da ilk üçe
giren bayilere ödülleri verildi.
Form, İzmir’de çözüm ortaklarıyla buluştu
Form Şirketler Grubu iştiraklerinden Form Endüstri Tesisleri, farklı sektörlerden çözüm
ortaklarının davetli olduğu eğitim ve bilgilendirme toplantısının ilkini hayata geçirdi. 15
firmanın temsilcilerinin katıldığı ve Form Endüstri Tesisleri’nin İzmir’deki fabrikasının
ev sahibi olduğu etkinlikte Form’un yenilikçi ürünlerinden Duman Tahliye Sistemleri
standartları ve belgelendirilmesi hakkında detaylı bilgiler paylaşıldı.
Form Endüstri Tesisleri’nde bir tam gün süren eğitim toplantısı, davetlilerin katıldığı
akşam yemeğiyle sonlandırıldı. Sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark ortaya koyan,
enerji tasarruflu çevre dostu ürünleri ile Form Endüstri Tesisleri, eğitim ve bilgilendirme
toplantılarını düzenli olarak gerçekleştirerek sektöre bir dinamizm getirmeyi hedefliyor.
Multinet Up’a yeni
Satış Genel Müdür Yardımcısı
Multinet Up, pazarda rekabet gücünü yükseltmek ve satış alanında büyümesini sürdürmek
üzere gerçekleştirdiği organizasyonel çalışmalar kapsamında atama gerçekleştirdi. Yaklaşık
20 yıldır satış ve finans alanında farklı şirketlerde ve Multinet Up bünyesinde pek çok önemli
rol üstlenen Didem Kuş, Satış Genel Müdür Yardımcısı olarak tüm satış faaliyetlerine liderlik
yapacak. Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olan Didem
Kuş, 1998 yılında Commercial Union Sigorta’da Finansal Danışman unvanıyla satış kariyerine
adım attı. Ardından 1999 yılında Accor Services şirketinde Satış Yöneticisi olarak görev aldı.
2003 yılında Multinet Up’a transfer olan Kuş, Adana Bölge Müdürü görevini 2013 yılına kadar
sürdürdü. 2013 yılında Multinet Up İstanbul Bölge Müdürü görevine atanan Kuş, 2014 yılında
Multinet Up Satış Koordinatörü unvanını aldı.
76
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Kontrollü Şef
Hüseyİn Ceylan
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç
Bolu Geredeli. Baba da aşçı, amcalar
da! 1985 yılından bu yana mutfağa
hem gönül hem ömür veren bir
değerli şef o. Kontrollü, titiz, tezcanlı ve
de paylaşmasını bilen! Yemek yapmak
onun nazarında bir aile mesleği olmanın
ötesinde; bir yaşam biçimi ve hazzı adeta!
Öyle ki, 30 yıllık mutfak yolculuğunda
hayıflandığı, pişmanlık duyduğu tek bir an
bile yok!
Düne değil, bugüne ve an’a
odaklananlardan… Öğrendiklerini büyük
bir heves ve iştahla paylaşacak kadar
heyecanlı, bildikleriyle yetinmeyecek
kadar öğrenmeye aç!
Bir aş uğruna dünya mutfaklarını
gezmeye, en sevdiği restoranlarda farklı
lezzetler tatmaya, dünyaca ünlü meslek
erbaplarıyla birlikte tava sallamaya
bayılıyor. Anne mutfağında filizlenip, baba
ve amca lokantalarında perçinlenen bir
aşçılık hikayesinde piştikçe pişiyor. 8-9
yaşlarındayken lezzetle pişirip afiyetle
yedirdiği kuru fasulye, pilav, kabak tatlısı
ve yapmaktan en fazla zevk aldığı hamur
işleri günü geliyor bir akşamda 300-500
tabaklık ziyafet sofralarına ustalıkla
dönüşüveriyor.
Boğaz’ın en görkemli noktasında,
Anadoluhisarı’nın ve de İstanbul’un
gözbebeği Lacivert Restaurant’ın
deneyimli Executive Şefi Hüseyin Ceylan
bu ayki konuğum. Tüm ihtişamıyla
tepesinde yükselen Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü’nün hemen dibinde, 20 yıllık
mutfak hikayesinin başladığı noktada,
belki de hayal ettiği gibi son durağında,
ilham veren yolculuğuna misafirim.
Çocukluk ve ilk gençlik hayallerinden
başlayarak… Bolu’nun küçük, orta ölçekli
esnaf, aile lokantalarından İstanbul’un
ve dünyanın popüler, gösterişli a la
carte restoranlarına dek süregelen bir
hikayenin başkahramanının “evim” dediği
mekanında…
“İyi ki aşçı olmuşum”
Lacivert Restaurant’ın deneyimli şefi
Hüseyin Ceylan, ilkokulu bitirdikten sonra
İstanbul’un en iyi lokantalarından Maçka
Plaza’ya çırak olarak girdiği o ilk günlerle
başlıyor hikayesine. Zaman içinde
mutfakta pişip, yetiştiğini daha sonra.
Hedefler belli, yol belli! Tıpkı bir saat gibi,
her şey tıkırında işliyor. İyi bir lokantada
en iyi şeflerle çalışmak rüyası mı dersiniz
yoksa yurt dışında Michelin yıldızlı şeflerle
aynı mutfakta yemek pişirmek mi?
Ceylan, 25 sene önce kurduğu hayallere
birer birer kavuştuğunu anlatıyor, büyük
bir keyifle.
Dedim ya, bu hikayede pişmanlık da
yok keşkeler de! “İyi ki aşçı olmuşum”
diyen Hüseyin Şef’in bugünlere
gelişinde ustalarının yeri pek bir ayrı,
onu anlıyorum. En çok da, rahmetle
andığı Nevzat Akbaş ustası! İlk mutfağa
girdiğinde düğmelerini ilikleyip, önlüğünü
bağlayan ustası…
Kendini titiz, tezcanlı ve
kontrollü bir şef olarak
tanımlayan Hüseyin
Ceylan için işin başında
olmak, kontrolü elden
bırakmamak olmazsa
olmazları arasında.
Ürünse ürün, misafir
memnuniyetiyse misafir
memnuniyeti! “Alışverişler
yapıldı, yemekler tabaklara
yerleştirilip sofralara
taşındı. Afiyetle yendi.
İşimiz bununla da bitmiyor
ki” diyen Ceylan’ın görev
aşkı günün sonunda masa
masa ziyaret ettiği misafir
sohbetlerine yetecek kadar
limitsiz ve cömert! O kadar
ki, kapılarını sonuna kadar
açık bıraktığı mutfağında
misafirlerle yemek
pişirmekten de çok büyük
keyif aldığını söylüyor.
Saatlerce karides ayıklatıp, emek ve
hoş görüyle bugünlere hazırlayan
ustası…
30 yıllık meslek hayatında ustalarından
pek çok şey öğrendiğini anlatan
Hüseyin Şef, bir aile gibi gördüğü
çalışma arkadaşlarına bildiklerini
öğretmekten tek bir an bile
yüksünmediğinin altını çizerek, “O
günün çırakları bugün Türkiye’nin
elit restoranlarının aşçıları ve şefleri.
Bundan daha büyük mutluluk ne
olabilir ki?” diyor ve ekliyor: “Fikirler
paylaştıkça güzelleşir, anlam kazanır.
Bildiklerimi, gördüklerimi paylaştıkça
mutfağımızda çok daha güzel işler
ortaya çıkardığımıza inanıyorum”.
“Müzik gibi mutfağın da dili yok”
Bu nefis manzaralı söyleşimizin
devamında bu kez de mutfağın anlamını
soruyorum şefe. Mutfakta kırmızı
çizgilerinin ve egolarının olmadığını
içtenlikle dile getiren Hüseyin Şef,
“Mutfak, bir hayat hem de dopdolu
bir hayat benim için. Tıpkı müzik gibi
evrensel, dili olmayan bir dünya” diyor
ve bu hissiyatını destekleyen şu anısını
da paylaşmadan geçmek istemiyor:
“Hiç unutmam, sene 2000’de Fransa’da
Michelin yıldızlı bir restorana gitmiştim.
Üstelik yabancı dilim de yoktu. Mutfağa
ilk girdiğimde sanki 15 yıldır orada
çalışıyormuşum, o Fransız şefle 10 yıldır
arkadaşmışız gibi hissettim.
78
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Evet, tek ortak dilimiz yemekti ve
bu sayede birlikte harika bir uyum
yakalamıştık. Ne mutlu ki, böyle
düşünen tek ben de değildim. Ahmet
Örs’ün şu sözünü hiç unutmam:
‘Bugüne kadar pek çok düet yemeği
yedim ama hiç bu kadar lezzetlisine
rast gelmedim”. Bu başarıyı birbirine
üstünlük sağlamamak ve fikirlere saygı
göstermeye bağlayan Ceylan, aynı kanıyı
paylaştığı Fransız şefin şu sözlerini
de aktarmadan geçmek istemiyor:
“Ama belki ben bir Fransız şefle bunu
başaramazdım. Belki Hüseyin Usta da
bir Türk şefle başaramazdı. Fakat biz
bunu başardık ve çok mutluyum”.
“Lacivert’teki bütün hayallerimi
gerçekleştirdim”
Lacivert Restaurant’ta 20 yılı deviren
tecrübeli mutfak şefine bundan
sonraki hayallerini soruyorum. “Şu ana
kadar Lacivert’teki bütün hayallerimi
gerçekleştirdim” diyen Hüseyin Ceylan,
“27 yaşımda başladığım bu restoran
benim bir ailem oldu. Neredeyse üç
neslin geçişini burada yaptım ve iyi de
bir çizgi yakaladığımı düşünüyorum.
Bundan sonraki amacım, işimi
yepyeni ürünler, akımlar ve arayışlarla
beslemek, geliştirmek olacak.
Burada olmak beni mutlu ediyor, çok
rahatım, kendi yerim gibi çalışıyorum.
Ömrüm yettiği kadar da burada kalmak
istiyorum” diyor.
Aynı zamanda üç erkek evlat sahibi
olduğunu da anlatan Hüseyin Şef için
çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak
en büyük idealleri arasında. Kendisi
gibi aşçılık mesleğine gönül veren iki
oğlunun şu an iyi yerlerde çalıştığını
söyleyen Ceylan, lise düzeyindeki
oğlunun mesleğe uzak durduğunu
ancak hayallerinde de özgür olduğunu
sözlerine ekliyor.
Sunumunuz nasıl?
İşletme hayatına Akdeniz mutfağı
esintileriyle başlayıp, geçen zaman
içinde yelpazesini genişleterek
menüsüne ağırlıklı balık ve meze
olmak üzere zeytinyağlılar, et,
makarna çeşitleri ve kahvaltı
seçeneklerini de dahil eden
Lacivert Restaurant’ta ürünlerin
dokusunu bozmadan çalışmaya özen
gösterdiğini anlatan Hüseyin Şef,
karışık sunumlardan olabildiğince
uzak durduğunu söylüyor.
Malzemede orijinallik ve doğallığın
kendisi için vazgeçilmez bir kriter
olduğuna dikkat çeken Ceylan,
“tabaklarımı mümkün olduğu kadar
sade hazırlarım. Ana yemek ve
garnitür eşleştirmelerinde dengeyi
gözetirim” diyor.
Lezzetin püf noktaları neler?
Hüseyin Şef, eve iş götürmeyi
sevmeyenlerden. Çünkü evde en az
kendisi kadar leziz yemekler yapan
bir eşi var, bahsettiğince. “Evimizin
şefi eşim, ben yardımcısıyım” diyen
Ceylan, “Lezzetin sırrı emek vermek,
işini isteyerek yapmak ve kendi
yiyebileceklerinizi sunmak.
Kötü mutfak yoktur, kötü aşçı vardır.
Dünyanın en iyi mutfağında da
çalışsanız, en kaliteli malzeme de
kullansanız pişirme, eşleştirme ve
sunum alt yapısı ve becerisine sahip
değilseniz lezzeti yakalayamazsınız.
Mutfakta aslolan bilgi, beceri, denklik
ve tecrübedir. Ürünün dokusunu,
mevsimini ve pişirme tekniğini
bilmek aslolan” diyor.
Türkiye ve dünyada hayran
olduğunuz mutfaklar, lezzetler
hangileri?
Çıraklıktan bu yana Fransız
mutfağına, şeflerine ve lezzetlerine
ayrı bir hayranlık beslediğini
anlatan Ceylan’ın İspanyol ve
İtalyan mutfaklarına ilgisi de büyük.
Kariyerinde en büyük şansının, bu
deneyimi ekol mutfaklarda en iyi
şeflerle tanışarak ve yemek pişirme
fırsatı yakalayarak elde ettiğini
anlatan Ceylan, Türk mutfağından
ise en çok Gaziantep, Antakya ve
Karadeniz lezzetlerine yeşil ışık
yakıyor. Lacivert’in hafta sonu
brunchlarına da Anadolu’nun
yöresel tatlarını taşıdığını söyleyen
Ceylan, “Anadolu’nun sır lezzetlerini
kahvaltı büfesine taşımak keyif
verici. Bu sayede memleketimizin
unutulmaya yüz tutmuş ürünlerini
ve yemeklerini gün yüzüne çıkararak
Türk mutfağının gelişimine de hizmet
etmiş oluyoruz“ diyor.
Bu arada yerellik kadar ürünün
hikayesi de Hüseyin Şef için önemli
bir ayrıntı. Ürünü tabağa duygusu ve
hikayesiyle yerleştirmeyi kendilerine
misyon edindiklerini dile getiren
Ceylan, bununla da sınırlı kalmayıp
ürünün ve yemeğin hikayesini tek
tek misafirlerini anlatmaktan geri
kalmıyor.
PROFESSIONAL
X8
Der Güçlü, robuste, çok yönlü vielseitige özel kahve Kaffeespezialitäten-Profi
uzmanı
Özellikler
Vorzüge
• Modern 21 programmierbare tek dokunuş Spezialitäten
fonksiyonu
sayesinde Individueller sadece Kaffeegenuss
bir tuşa basarak
21 auf programlanabilir Knopfdruck dank spesiyaller moderner
ile
bireysel One-Touch-Funktion
kahve keyfi
• Kilitlenebilir Abschließbarer kahve Bohnen çekirdek behälter haznesi und
ve
su Wassertank
haznesi
Dış Als Schutz etkilere vor karşı Fremdeinwirkung
koruma olarak
• Ürün Sperrfunktion seçme ve für programlama die Bereiche
alanları
için Produkte kilitleme und fonksiyonu
Programmierung
Hatalı Verhindert işlemleri Fehlmanipulationen önlemek için, örneğin
z. B.
temizlik bei Reinigungsarbeiten
esnasında
• 6 große, büyük, frontal önden kumandalı angeordnete direkt Direkt-
ürün
seçme wahl- sowie ve 2 navigasyon 2 Navigationstasten
düğmesi ile bir
tuşa Kaffeegenuss dokunarak auf kahvenin Knopfdruck
tadını çıkarın
X8’in Die Vielseitigkeit çok yönlülüğü der etkileyici: X8 besticht: Süt Sie ve beherrscht süt köpüğü das ile hafifletilmiş gesamte Spektrum kahve spesiyalitelerinin
der mit Milch
yanı und Milchschaum sıra siyah kahve verfeinerten spesiyaliteleri Kaffeespezialitäten, ile klasik fincan kahvenin die volle Bandbreite en geniş çeşitlerini von Schwarzkaffeespezialitäten
ustalıkla sunuyor. sowie den Ayrıca, klassischen çay severlerin Kännchenkaffee. özellikle takdir Zusätzlich ettiği sıcak verfügt su için sie über farklı
tek
cihazda sıcaklık unterschiedliche seviyelerine Temperaturstufen sahiptir. Sağlam, für yüksekliği Heißwasser, ayarlanabilen was Teeliebhaber kombine besonders kahve çıkış zu ağzı
ile schätzen tek bir wissen. tuşa dokunarak Über ihren fincan soliden, veya höhenverstellbaren bardaklara bir veya Kombiauslauf iki kahve spesiyalitesi gelangen aynı
auf
anda Knopfdruck dolabilir. wahlweise Pratik fincan eine oder konumlandırma gleichzeitig yardımcısı, zwei Kaffeespezialitäten self servis alanı in için die fincanın
Tassen
yerini bzw. Gläser. önceden Die belirler.
praktische Tassenpositionierungshilfe prädestiniert sie geradezu für den
Aynı Selbstbedienungsbereich. şekilde, büyük ve kolay Ebenso anlaşılabilir die großen, ürün hazırlık klar zugeordneten düğmeleri. Zubereitungstasten.
Tamamen kişisel
ihtiyaçlara Ganz auf die göre spezifischen belirlenen Bedürfnisse kahve spesiyaliteleri, zugeschnitten, ekrandaki lassen yerlerinden sich Kaffeespezialitäten istenildiği
beliebig
in ihrer kolayca Position getirilebilinir. auf dem İster Display standart, verschieben. büyük su Ob deposuyla mit dem standardmäßigen,
donatılmış olsun,
konuma isterse großen şebeke Wassertank suyu ausgestattet bağlantı kiti ile oder donatılmış mit einem olsun, stabilen X8 hem Frischwasser-Kit değişken hem nachgerüstet, de sabit
yerlerde die X8 brilliert parlar.
sowohl an variablen als auch an festen Standorten.
Empfohlenes Zubehör
•
Glass Cup Warmer
•
Cool Control 1 Liter Wireless
•
Cool Control 1 Liter Basis
•
Milk Cooler Piccolo
•
Smart Compact Payment Box
•
Bohnenbehälter-Erweiterung
•
Frischwasser-Kit
•
Kaffeesatzabwurf-/Restwasser ablauf-
Set
•
Möbelreihe Coffee to Go
80
hotel restaurant
& hi-tech
ramazan özel / röportaj
Mutfağın yarım asırlık çınarı
Necmettin Baştürk
Bursa’da kaliteli ve lezzetli yemek
denilince ilk akla gelen isim,
Necmettin Baştürk. Almira
Hotel’in Baş Aşçısı. Aynı zamanda
Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun da
kurucularından. Yaklaşık 50 yıldır
mutfağa gönül veren usta şef, 30 yılı
aşkın süredir Almira Hotel’in mutfağını
yönetiyor. Kariyer yolculuğunun 9 yılını
Çeşme Altın Yunus’ta şeflik yaparak
geçiren Bolulu aşçı, İstanbul ve İzmir
gibi çeşitli şehirlerde de görev almış bir
isim.
“Güçlü bir Bursa markasıyız”
Ramazan’ı karşıladığımız bu günlerde
mutfağına konuk olduğumuz deneyimli
şefe meslekteki başarısının sıralarını
soruyorum. Kendini ekibi zorlayacak
kadar çalışılması güç bir şef olarak
tanımlayan Baştürk, işin sırrının iyi
bir ekip ve misafir beklentilerini en iyi
şekilde karşılamak olduğunu anlatıyor.
Bu noktada takım çalışmasının
önemine dikkat çeken Baştürk, “Takım
ruhu ve dinamizmi olan iyi bir ekibiz.
Takım çalışmasına odaklı bir yapınız
var ise başarılısınızdır. Gıpta edilen bir
yerde çalışmak ekibin motivasyonunu
etkiliyor. Ekibinizde her kişi önemli
olduğunu hissetmeli. Takdir ve
tenkitleri birlikte üstlenmelisiniz.
Yemekler hazırlanmadan ve servis
edilmeden önceki toplantılar çok
önemli. Servis öncesinde lezzet, renk
uyumu ve tabak sunumuna dikkat
edilmeli” sözleriyle Almira Hotel’in
Bursa’da markalaşma sırlarını da
samimiyetle dile getiriyor.
Menüyü trendler, mevsimsellik ve
misafir beklentileri belirliyor
Mutfağına füzyon ve moleküler
mutfak çalışmalarını ustalıkla adapte
eden Baştürk’ün bahsettiğine göre
Almira Hotel’de menü yılda iki defa
yaz ve kış olmak üzere değişiyor. Bir
menüyü planlarken mevsim sebze ve
meyvelerinin kullanılmasına, değişen
trendler ve misafir beklentilerine
uygunluğuna özellikle dikkat ettiğini
anlatan Baştürk, tüm bu lezzetleri
otel bünyesinde farklı konseptleriyle
hizmet sunan Kadife A la Carte,
Alluna Havuzbaşı A la Carte, Hanzede
Restaurant ve Rosso Brasserie’de
sofralara taşıdıklarını dile getiriyor.
“Türk mutfağından birçok lezzet
tanıtılamadığından, diğer ülkeler
tarafından sahiplenebiliyor”
Profesyonel şef Baştürk, Bursa’ya
faydalı olmak ve yerel ürünlerini doğru
tanıtmak misyonuyla da çalışmalarına
yön veriyor. Sadece Bursa eşrafında
da değil, Baştürk yarım asır adadığı
mesleğinde Türk mutfağının
gelişmesine de gönül vermiş bir isim.
Türk mutfağı ile uzun zamanlı teşrik-i
mesaisini otel mutfağındaki başarılı
çalışmalarıyla da taçlandıran usta şef,
“Türk mutfağı sıcak, soğuk, tatlı ve
zeytinyağlı olarak oldukça zengin ve
diğer ülke / dünya mutfaklarına göre
çok önde. Ancak Türk mutfağından
birçok lezzet tanıtılamadığından, diğer
ülkeler tarafından sahiplenebiliyor”
diyor.
Türk mutfağı gönüllüsü
Mevzu Türk mutfağından açılmışken
profesyonel şefe Türkiye’de yeme içme,
gastronomi sektörünün gelişimini de
soruyorum. Ülkemizde sektörün çok
hızlı olduğunu ve yetişmiş eleman
bulmakta çok zorluk çektiklerini
anlatan Baştürk, “Hem iş alanın fazla
olması, hem turizmin büyümesi,
sektörün çok genişlemesini sağladı. Bir
iş yerine girmek için 3 sene beklediğimi
biliyorum. Şimdi öyle değil. Her çalışan
her otele girebiliyor ama ne kadar
başarılı oluyor tartışılır” diye konuşuyor.
“Tedarikçi firma varsa varız, yoksa
yokuz”
Turizm sektörünün gelişmesine paralel
olarak ev dışı tüketim kanalı da büyüyor,
bu alanda pek çok tedarikçi firma
ortaya çıkıyor. Tecrübeli şefe sektörü
daha da ileriye taşımak için firmalardan
beklentilerini soruyorum.“Tedarikçi
firmalar bizi ne kadar desteklerse,
bizde onlara o kadar destek oluruz.
Sadece federasyona değil,
derneklere de yardımcı ve destek
olmaları gerekiyor. Sivil Toplum
Örgütleri, hem bütün birimlerle
kurumlarla çalışıyor, hem de tedarikçi
firmadan destek alıyorlar. Tedarikçi
firmalar bize destek vermezse zor.
Karşılıklı etkileşim çok önemli” diyen
Baştürk, “Tedarikçi firma varsa varız,
yoksa yokuz” diye de ekliyor.
“Ne istediğini bilen gençler daha hızlı
yol alıyor”
Malum, günümüzde aşçılık çok
saygın ve birçok yaş grubu tarafından
da tercih edilen bir meslek haline
dönüştü. Profesyonel şef Baştürk’e son
olarak genç aşçılara, şef adaylarına
tavsiyelerini soruyorum. Genç kuşağın
öğrenme kapasitesinin önceki
kuşaklara göre çok daha hızlı olduğunu
dile getiren usta şef, “Ne istediğini bilen
gençler daha hızlı yol alıyor. Meslek
okullarından, aşçılık kurslarından,
üniversitelerden, gençlerimizin eğitim
alması önemli.
Dil bilmeli, teknolojiye hakim olmalı
yeni gelişmeleri takip etmeli ve tabii
ki tatmayı bilmeli. Yemek ağzınızda
karamel tadı bırakmalı işte o
zaman olmuştur” şeklinde sözlerini
tamamlıyor.
“Bursa’da Gıda Güvenliği
Sistemine sahip ilk oteliz. Yiyecek
ve içeceklerle ilgili tüm süreçler
otelimiz bünyesinde çalışan gıda
mühendisimizin kontrolünden
geçiyor. Sağlıklı ve kaliteli ürünler
kullanıyoruz.”
“Almira Hotel olarak
Ramazan ayında sahur ve
iftar menülerimizin öncelikle
sağlıklı olmasına özen
gösteriyoruz. Menü planlaması
yaparken vücudun günlük
enerji ve besin gereksinimlerini
karşılamaya, misafir profili,
misafirin beklentileri, beslenme
alışkanlıkları, mevsimsel
faktörler, günlük kalori
gereksinimleri, yemek çeşitleri
arasındaki uyumluluk gibi
birçok noktayı göz önünde
bulunduruyoruz.
Sahur ve iftar için hazırlanan
menülerimizde özellikle
çorbalara, su ve şeker
kaybını dengeleyecek mevsim
meyvelerine, salatalara,
kompostolara ağırlık veriyoruz.
Vücudun günlük alması gereken
enerji, vitamin, protein ve
mineral tüketimini dengede
tutacak menüler planlıyoruz.”
82
hotel restaurant
& hi-tech
ramazan özel
Tuğra’da iftar ziyafeti
Eşsiz mimarisi ve büyüleyici atmosferiyle Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma
Boğaz üzerindeki tek Saray ve Otel olan Çırağan Palace Kempinski’nin birinci
katında yer alan Tuğra Restoran, Ramazan dönemine özel hazırladığı geleneksel
iftar menüsü ile misafirlerini lezzet şölenine davet ediyor. Fırından taze çıkmış
sıcacık ramazan pideleri, birbirinden leziz geleneksel iftariyelikler, çorba çeşitleri
misafirlere sunulacak başlangıçlardan sadece bazıları. Açık büfede sunulan
baklavalar, Osmanlı lokumları, kaymaklı tel kadayıfı, revani, fırınlanmış cevizli bal
kabağı, zerde, keşkül, kazandibi ve güllaç gibi tadına doyum olmaz geleneksel tatlı
çeşitleri de çay veya kahveyle birlikte gecenin sonunda sohbetleri tatlandıracak.
Büyüleyen manzarasıyla
iftar keyfi bir başka…
Conrad İstanbul Bosphorus, Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasına sahip
mekanı Manzara Restaurant’ta 11 ayın sultanı Ramazan ayı boyunca lezzeti
ve çeşitliliği ile göze çarpan çok özel bir menü sunuyor. Conrad’ın usta şefleri
tarafından hazırlanan tadına doyulmaz iftar set menüsü, ailenizle, dostlarınızla
ve iş arkadaşlarınızla iftar yemeğinde buluşmak için en güzel seçenek...
Muhteşem iftar sofraları…
Hilton İstanbul Kozyatağı, Ramazan ayı boyunca Brasserie Restaurant’ta
misafirlerine zengin menüsü, geleneksel tatları ve canlı fasıl müziği ile
nostaljik bir ramazan yaşatacak. Açık büfe olarak hazırlanan Ramazan
menüsünde, Türk mutfağının vazgeçilmez iftariyelikleri, zeytinyağlılar, kebap
sunumları, taş fırından çıkacak çıtır pideler, börek çeşitleri, Anadolu’nun
çeşitli illerine özgü yöresel yemekler ve çok geniş bir tatlı büfesi yer alacak.
İftar ziyafetine, Ramazan sofralarının vazgeçilmezi komposto ve şerbetler eşlik
edecek. Gül Kokulu Güllaç, Hurma Tatlısı, İzmir Lokması, Sakızlı Muhallebi,
Cevizli Baklava, Ekmek Kadayıfı ise tatlı büfesindeki tatlılardan sadece bazıları.
Geleneksel ve modern lezzetler bir arada
Wish More Hotel İstanbul, Ramazan ayı süresince birbirinden zengin
iftar menüleriyle misafirlerini ağırlıyor. Misafirlerini ister münferit ister
grup olarak bereketli Ramazan sofralarına davet eden beş yıldızlı otel,
maharetli şeflerinin hazırladığı dört farklı menüyle geleneksel tatlardan
modern lezzetlere uzanan geniş bir yelpazede iftar seçenekleri sunuyor.
İftariyelikler, kayısı, hurma, helva, bal, tereyağı, tahin-pekmez, yeşil ve
siyah zeytin, reçel çeşitleri, salam, beyaz peynir, kaşar peyniri, otlu peynir,
söğüş domates, salatalık ve imambayıldıdan oluşan zengin bir başlangıçla
açılan ilk menü, nohutlu ve bulgurlu alaca çorbası, içli köfte, fıstıklı pilav
eşliğindeki piliç pirzolayla birbirinden lezzetli ve özgün tatlar sunuyor.
Vişne soslu baklava tabağı ile taçlanan menü, taze demlenmiş çay ve filtre
kahve ile sonlanarak misafirlere unutulmaz bir iftar lezzeti yaşatıyor.
Eşsiz iftar sofralarının
tadına varın!
Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, Ramazan ayı boyunca
bahçe konseptine sahip Remina Restaurant’ta zengin menülere sahip
iftar sofraları ile misafirlerini ağırlayacak. Fasıl ve sema gösterilerinin
renklendirdiği Ramazan coşkusu Kalamış’ta yaşanacak. Wyndham
Grand Kalamış Remina Restaurant, Executive Chef Rafet İnce ile
birlikte yenilenen mutfağında Ramazan ayına özel hazırladığı Beykoz,
Beylerbeyi, Salacak, Kadıköy ve Açık Büfe menü seçenekleri ile
misafirlerine iftar şöleni yaşatacak. Menüdeki fresh tatlara fasıl ve
sema gösterileri eşlik edecek.
Ustalarından enfes tatlarla iftar vakti
Hilton İstanbul Bosphorus, 11 ayın sultanı Ramazan ayını, eşsiz İstanbul
manzarasının eşlik ettiği Bosphorus Terrace Restaurant’taki açık büfe iftar
yemeği ve hem Boğaz hem bahçe manzaralı Veranda Terrace’da servis edeceği
iftar set menüleriyle karşılıyor. Hilton İstanbul Bosphorus’un Türk ve Osmanlı
mutfağından oluşan birbirinden leziz iftar yemekleri ile Ramazan sofraları lezzet
şölenine dönüşüyor. Şehrin merkezindeki Hilton İstanbul Bosphorus’un eşsiz
bahçeleri, iftar yemeğinde bir araya gelmek isteyen kalabalık gruplar için de
ideal.
En keyifli iftar sofraları
IZAKA’da kuruluyor
Eşsiz Boğaz manzarası ve zengin mutfağıyla İstanbul’un en seçkin
mekanlarından olan IZAKA Restaurant, Ramazan boyunca Türk ve
Osmanlı mutfağının en özel lezzetlerini misafirleriyle buluşturuyor.
Restoranın zengin iftar menüsünde birbirinden lezzetli iftariyeliklerden
enfes zeytinyağlılara, salatalardan ızgaralara, tatlılardan şerbetlere kadar
birçok farklı seçenek bulunuyor. Executive Chef Eyüp Çevik’in yorumuyla
hazırlanan iftar menüsünde her hafta farklı lezzetler konukları bekliyor.
Zengin ve eşsiz iftar sofralarına bekliyor
Radisson Otelleri, Ramazan ayı boyunca Türk mutfağının geleneksel
lezzetlerinden oluşan özel iftar menülerini deneyimlemeleri için tüm
misafirlerini bekliyor. Radisson Otelleri’nin sunduğu zengin ve eşsiz
Ramazan menüleri sayesinde tüm misafirler geleneksel lezzetler ile
oruçlarını açacak ve bahar akşamlarında unutulmaz bir iftar yaşayacak.
Radisson Otellerinin sunduğu özel programlar ve menüler sayesinde
iftar yemekleri bir ziyafete dönüşecek. İftariyelikler, çorba çeşitleri,
pide, ekmek çeşitleri, Osmanlı şerbetleri, leziz ana yemekler ve Türk
tatlıları ile zenginleştirilen sofralar sayesinde misafirler nostaljik
Ramazanların ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin da tadına varacak.
84
hotel restaurant
& hi-tech
ramazan özel
Geleneksel iftar ziyafeti
Mövenpick Hotel Istanbul, Türk ve Osmanlı yemek kültürünü yansıtan lezzetlerle
bezenmiş, canlı fasıl müziğinin eşlik ettiği iftar büfesiyle geleneksel Ramazan
sofralarının keyfini yaşatıyor. Baş Aşçı Giovanni Terracciano ve ekibi tarafından
hazırlanan, her gün farklı lezzetlere ev sahipliği yapan iftar büfesinde; Ramazan
şerbeti, çeşit çeşit iftariyelikler, Ramazan pideleri, zeytinyağlılar, yöresel
çorbalar, ızgara ve kebap çeşitleri, mantı, döner ve Ramazan’a layık lezzetlerin
yanı sıra güllaç, ayva tatlısı, lokma, tulumba tatlısı, ekmek kadayıfı ve fırın sütlaç
gibi tatlılar yer alıyor. AzzuR Restaurant’taki bu benzersiz ziyafetin ardından
serinletici bir lezzetle ferahlamak için iftar büfesinde yer alan gurme Mövenpick
dondurmalarını deneyebilirsiniz.
“Hoş geldin Ramazan”
Renaissance Polat İstanbul Hotel, 11 ayın sultanını iftariyelikler, eski İstanbul’un
özgün lezzetleri, Renaissance Polat spesiyalleri, geleneksel tatlıları ve
şerbetleriyle, huzur veren fasıl eşliğinde eşsiz Ramazan sofralarıyla karşılıyor.
Sevdiklerinizle birlikte paylaşacağınız Daphne Restaurant & Grill’deki iftar
yemeklerinde, Marmara Denizi’nin muhteşem manzarasının keyfini çıkarın.
Toplu iftar davetleriniz içinde misafirleriniz için en uygun mönü ve fiyat
alternatiflerini seçebilirsiniz. Ayrıca Ramazan ayı boyunca Polat Patisserie;
spesyalitesi güllacı, geleneksel Türk tatlılarını, lokum, şekerleme ve çikolataları
beğeninize sunmaya devam ediyor.
İftar sofrasında nostaljinin
ruhunu yaşatıyor
Şehrin merkezindeki lokasyonuyla Raffles İstanbul Zorlu Center içerisinde
yer alan Rocca, Ramazan Ayı’nda iftar için nezih ve konforlu bir adres
arayanlara, zengin içerikli bir iftar menüsü sunuyor. Ramazan’ın ruhuna
uygun sunumları ve enfes lezzetleriyle Rocca, dördüncü yılında da
unutulmayan kalabalık sofraların kurulduğu ve nostaljinin ruhunu yansıtan
iftarların adresi oluyor. Rocca Restaurant, her geçen yıl artan bir ilgiyle
misafirlerine geleneksel lezzetleri modern bir yorumla sunuyor.
11 Ayın Sultanına özel Anadolu lezzetleri
Wyndham Grand İstanbul Levent, ramazan ayında Türk mutfağının
tadına doyum olmayacak geleneksel lezzetlerini misafirleri ile
buluşturuyor. Açık büfesinde iki yüze yakın çeşidin sunulacağı Carême
Restaurant’ta Anadolu mutfağından farklı damak tatlarına hitap edecek
seçkin lezzetler, konukları kendine hayran bırakacak. Beş yıldızlı
otel ayrıca Ramazan ayı boyunca misafirlerine her akşam canlı fasıl
dinletisi sunacak.
Haftanın 7 günü
7 bölgeden 7 farklı menü
İstanbul’un en büyük oteli Hilton İstanbul Bomonti’nin içinde yer alan lezzet
tutkunlarının favori restoranı The Globe, Ramazan ayına özel hazırladığı
zengin iftar menüleri ile konuklarına tam anlamıyla bir lezzet şöleni sunmaya
hazırlanıyor. Haftanın 7 günü 7 farklı menü ile misafirlerini karşılayacak olan
The Globe, iftar sofralarını Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden özel olarak getirdiği
coğrafi tescilli ürünleri içeren iftariyelikler, Hilton yorumu ile sunulan Osmanlı
-Türk mutfağından geleneksel yemekler ve misafirlerini adeta Anadolu’nun dört
bir yanında lezzet yolculuğuna çıkaracak yöresel lezzetlerle donatıyor.
Ramazan’ın tadı Kaşıbeyaz’da çıkar
Huzur, bolluk, bereket, uzun süren sohbetler ve paylaşımlarla özdeşleşen iftar
sofralarıyla artık Ramazan’ın klasik mekanları arasında yerini alan Kaşıbeyaz
Lezzet Grubu, bu Ramazan’da da yine hem göze hem mideye hitap ediyor.
Zengin iftar sofrasında hurma, süzme bal, taze kaymak, Malatya peyniri, vişne
reçeli, portakal reçeli, siyah zeytin, yeşil zeytin ve sucuktan oluşan geleneksel
iftariyeliklere dumanı üstünde tüten sıcacık çorba eşlik ederken, Kaşıbeyaz’ın
lezzet ustalarının hazırladığı kebap çeşitleri de iftar menüsünün içerisinde yer
alıyor.
İftar sofralarını şenlendiren tatlılar
Mutluluk tadında ürünlerin yaratıcısı Özsüt, geleneksel tatlardan modern
lezzetlere uzanan zengin içerikli tatlılarıyla Ramazan ayını karşılıyor.
Misafirlerine daima en leziz tatları ulaştırma misyonuyla hareket eden
marka, adeta klasikleşen ve iftar sofralarının vazgeçilmezi haline gelen
güllacının yanı sıra bu Ramazan’da müdavimlerine kaymaklı güllacı
da sunarak sürpriz tatlarla yılın her dönemine lezzet katıyor. Özsüt’ün
deneyimli ve maharetli şefleri tarafından iftar sofralarını tatlandırmak üzere
özenle hazırlanan klasik güllaçta, bol sütle ıslatılmış yaprakların arasında
badem, fındık ve ceviz kullanılırken, üzeri antepfıstığı ile süslenen güllaç
damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Ramazan tatları Gaziantep’in
efsane ustasına emanet
Gaziantep’in efsaneleşmiş ismi Halil Usta, Ramazan ayı boyunca
Gaziantep mutfağının yerel lezzetlerini Watergarden İstanbul Nostalji
Sokağı’nda ziyaretçiler ile buluşturacak. Gaziantep’e gitme fırsatı
bulamayan ya da bu lezzetleri tekrar tatmak isteyen ziyaretçiler
Gaziantep Yöresel Çorbaları, İftariyelik Tabağı, Fındık Lahmacun, Halil
Usta Kaşık Salatası, Halil Usta Karışık Kebap Tabağı, Havuç Dilim
Baklava’dan oluşan zengin iftar menüsü ile Ramazan ayı boyunca Halil
Usta’nın enfes lezzetlerini Watergarden İstanbul’da tadabilme imkanı
bulacaklar.
86
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
İzmir’in Boyoz’u
dünyaya açılıyor!
Kültürel bir miras olan ve “Smyrna Boyoz” markası sayesinde İzmir’den dünyaya yayılan
boyoz, 24 Nisan Çarşamba akşamı da Feriye Sarayı’nda düzenlenen davetle tanıtıldı.
1492’de İspanya’dan göç ederek
önce Selanik’e sonra da İzmir’e
yerleşen Sefaradların kazandırmış
olduğu kültürel bir miras olan Boyoz,
Smyrna Boyoz sayesinde artık dünya
lezzeti oluyor. Yeni nesil lezzetlere ev
sahipliği yalan Smyrna Boyoz dün gecce
muhteşem bir davetle tanıtıldı. Gül-
Kenan Erçetingöz ev sahipliğinde Ortaköy
Feriye’de düzenlenen davete iş dünyası,
cemiyet hayatı ve basından birçok isim
katıldı.
Gecce Gurme Kurulu üyelerinden Güneri
Civaoğlu, Uğur Talayhan ve Dilara
Koçak’ın yanı sıra davete katılan isimler
arasında; Egemen Bağış, Saba Tümer,
Burcu-Sinan Akçıl, Berkay, İvana Sert,
Hakan Akkaya, Ayşe Kucuroğlu, Sema
Çelebi, Ceylan Çapa, Neslihan Yargıcı,
Zeynep Mansur, Işıl Reçber, Bahar Öztan
yer aldı.
Davet alanının ortasına kurulan ve 14
çeşit boyozun yer aldığı şölen masası,
ihtişamlı görüntüsüyle davetlilerden
tam puan aldı. Tüm boyoz çeşitlerinin
tadımının gerçekleştiği geccede Smyrna
Boyoz’un tanıtım filmi gösterimi sonrası
usta şefleri tarafından boyoz hamuru
açılarak davetlilere adeta görsel bir şölen
yaşatıldı.
“Boyoz yiyerek formda kalabilirsiniz”
Boyozu çok sevdiğini söyleyen Diyetisyen
Dilara Koçak “Herkes bana soruyor boyoz
çok yağlı bu güzel lezzeti yiyerek nasıl
zayıf kalabiliriz diye.
Fransızlar nasıl her sabah kruvasan
yiyerek incecik kalabiliyorlarsa, Türk
kadınları da boyoz yiyerek formlarını
koruyabilirler” dedi.
Amerika’yla birlikte 6 ülkede!
Bir kültür mirası haline gelen boyoz,
Smyrna Boyoz ile birlikte Amerika’da ve
tüm Avrupa’da 6 ülkeye ihraç edilirken,
yıllık satış adeti de 3 milyonu aşıyor.
İzmir’in eski adı, eşsiz tadı “Smyrna
Boyoz”
Avram ustanın yıllar önce lezzetli
tarifiyle İzmir’de başlayan boyozun
hikayesi, bugün İzmir halkı için sofraların
vazgeçilmezi haline geliyor. Türkiye’de
pek çok yerde boyoz üretilmesine rağmen
boyozun orjinal tarifine göre üretimi
sadece İzmir’de yapılıyor.
Çıtır çıtır hamuruyla ve mis gibi
kokusuyla gelenekten geleceğe...
İzmir’in sembolü haline gelen boyoz,
lezzetini Smyrna Boyoz’un hünerli
ustalarının elinde özel yoğurulan
hamurundan alıyor. Boyozun hamurunda
kullanılan tahin, ürünün besleyici
değerini artırdığı gibi mideyi de
rahatlatıyor. Kokusu ise vazgeçilmez
kılıyor. Taş fırında uzun süre pişirilmiş
yumurtayla beraber eşsiz bir tat haline
gelerek kahvaltı masalarını şölene
dönüştüren bu lezzet, farklı kültürleri
ortak paydada buluşturuyor.
Güzel başlangıçlara çıkan bir lezzet
durağı
Smyrna Boyoz’daki eşsiz tatların
sırları her ürünün lezzet kalitesine
verilen önemde ve hünerli ustaların
reçetelerinde saklı. Smyrna Boyoz, gerek
ülkemizin gerek dünya lezzetlerinin farklı
yorumuyla hazırladığı kahvaltı grubu,
özel soslarla bezenmiş pasta ve eşsiz
tariflerle hazırladığı çok özel lezzetleriyle,
damaklarda unutulmayacak tatlara imza
atıyor.
88
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Metro Türkiye
sürdürülebilirlik stratejilerini anlattı
Metro Türkiye, markaların geleceği şekillendirmede oynadığı rolü anlamaya ve onlara
güç kazandırmaya odaklanan Sustainable Brands platformunun İstanbul buluşmasının
sponsorları arasında yer aldı.
Paydaşlarımızla birlikte insan odaklı,
çevreye saygılı, yerel değerleri koruyan
işlere imza atmayı ve anlamlı izler
bırakmayı amaçlıyoruz” dedi.
Yerel değerlerin korunması,
desteklenmesi ve Türk mutfağının
geliştirilmesi adına hayata geçirdikleri
Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi’nin
de yine aynı amaç için yürütüldüğünü
belirten Minialai, sözlerini şöyle
sürdürdü, “2011 yılında başladığımız
bu hikayede bugün raflarımızda 130’u
aşkın coğrafi işaretli ürün bulunuyor.
Ürünlere marka değeri kazandırmanın
yanı sıra yerel kalkınmaya da destek
oluyoruz.”
Metro Türkiye, aralarında Detroit,
Paris, Madrid ve Tokyo’nun
da yer aldığı 13 şehirde bir
buçuk milyondan fazla profesyoneli
buluşturan Sustainable Brands’in
İstanbul etkinliğine (SB’19 İstanbul
Konferansı) katıldı. Redesigning
The Good Life (İyi Yaşamı Yeniden
Tasarlamak) temasıyla 3-4 Nisan’da
Fairmont Quasar İstanbul’da
gerçekleştirilen konferansın
sponsorları arasında yer alan Metro
Türkiye, iki ayrı oturumda markalar,
iş liderleri ve farklı sektörlerden çok
sayıda davetliyle bir araya geldi.
Minialai: “Sürdürülebilirlik, iyi bir
fikirden çok daha fazlası”
SB’19 İstanbul’un ilk gününde,
“Türk mutfağına sahip çıkmak bir
şirketin amacı olabilir mi?” başlıklı
bir sunum gerçekleştiren Metro
Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Boris Minialai, günümüz koşullarında
sürdürülebilirliğin iyi bir fikirden
çok daha fazlası olduğuna dikkat
çekerek insanlar, toplum ve çevre
için bir ihtiyaç haline geldiğini söyledi.
Metro Türkiye’nin sürdürülebilirliği
dikkat çekici bir kavram olmanın
ötesinde iş yapış şekli haline
getirdiğini dile getiren Minialai,
“Metro Türkiye olarak üreticiden
tedarikçilerimize, hizmet verdiğimiz
HoReCa profesyonellerinden son
tüketiciye kadar tüm paydaşlarımızla
sürdürülebilir ve birlikte büyüyen
çalışmalara odaklanıyoruz. Bugün
şirketimiz ile özdeşleşen Türk mutfağı
ve değerlerine sahip çıkma amacımız,
yürüttüğümüz tüm projelerin kalbinde
yer alıyor.
Özerkan: “Elma alıp elma satan bir
şirket değiliz”
SB’19 İstanbul katılımcılarının yenilikçi
dönüşüm araçlarını keşfetmesini
sağlayan Deep-Dive Hubs bölümünde
düzenlenen Good Retail (İyi Perakende)
panelinin konuşmacıları arasında yer
alan Metro Türkiye Gıda Kategori Grup
Müdürü Esra Özerkan ise Türk mutfağı
ve değerlerine sahip çıkma hedefleri
ile atık ve israfı önleme alanında
hayata geçirdikleri çalışmalara
değindi. Metro Türkiye olarak ürün
alıp satmanın ötesine odaklandıklarını
dile getiren Özerkan, “Biz elma alıp
elma satan bir şirket değiliz. Biz
elmaya, elmanın üreticisine, yetiştiği
toprağa, tohuma, ona dokunuşlarıyla
değer katan şefe ve tüm ekosistemine
katkı sağlayan bir şirketiz. Bununla
birlikte Türk mutfağı ve değerlerini
korumaya, kayıt altına almaya, gelecek
nesillere miras bırakmaya, şeflerimize
ulusal ve uluslararası platformlarda
desteklemeye, onlara farklı ürün
ve hizmetlerimizle ilham vermeye
odaklanıyoruz” dedi.
Challenging Master Classes 2019’da
göz kamaştırdı!..
Şişecam’ın global tasarım markası Nude’un ana sponsorluğunda 13-14 Nisan tarihleri
arasında The Marmara Taksim’de gerçekleştirilen Challenging Master Classes
2019, dünyaca ünlü şarap uzmanları ile üreticilerini, Horeca mensuplarını ve fikir
önderlerini ağırladı.
Classes 2019’un ana sponsoru olan
Nude, iki gün boyunca saat 10.00 ile 18.30
arası devam eden “Walk Around Tasting”
bölümünde ürünlerini sergilediği stant
alanında ziyaretçilerini ağırladı.
Global tasarım markası Nude,
şarap ve şampanya kadehlerinden
oluşan yalın, elegan ve sofistike
koleksiyonu Stem Zero’da cam
teknolojisi ile tasarım zekasını yüksek
bir seviyede buluşturuyor. Şişecam
tarafından geliştirilen özel “Ion Shielding”
teknolojisi ile üstün bir dayanıklılık
kazanan Stem Zero; darbe, eğme ve
düşme gibi tüm testlerden başarıyla
çıkıyor. Şarapseverler ve ikram sektörü
profesyonelleri, Stem Zero’yu iki kat daha
güçlü ve esnek bir yapıya kavuşturan
bu teknoloji ile üretilen kadehleri,
Challenging Master Classes 2019’da
deneyimleme şansı elde ettiler. 13-
14 Nisan’da The Marmara Taksim’de
gerçekleştirilen Challenging Master
Nude kadehlerinde tattılar…
Şarapseverlerin ve ikram sektörü
profesyonellerinin bir araya geldiği
etkinlikte ziyaretçiler, üzüm
çeşitlerine, kupajlarına ve yoğunluğuna
göre kategorize edilen ürünleri Nude
kadehlerinde tatma fırsatı yakaladılar.
Tadım alanında üretici firmaların
yetkilileri ile konuşarak üretim
teknikleri konusunda bilgi edinebilen
katılımcılar, 54 üretici ve 225 farklı
etiketle tanıştılar.
Nude ana
sponsorluğunda
gerçekleştirilen
etkinlikte, Oz Clarke ve
Madeleine Stenwreth
MW’nin de aralarında
olduğu 6 şarap
uzmanının katılımıyla
keyifli anlar yaşandı.
Şarap dışı alanlarda da
peynir, zeytinyağı ve bira
gibi artizan markalar da
ziyaretçilerin beğenisine
sunuldu.
90
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Nestlé Professional’dan
filtre kahve çözümleri
Nestlé Professional, ev dışı tüketim sektöründe
faaliyet gösteren otel, ofis, kafe ve kantin işletmeleri
için «toplam kahve çözümleri sağlayıcısı» olmak
hedefiyle portföyünü güçlendirerek, filtre kahve
kategorisine giriş yaptı.
Dünya’nın lider gıda firması
Nestlé’nin ev dışı tüketim
sektöründe faaliyet gösteren uzman
iş birimi Nestlé Professional, 25-28
Nisan 2019 tarihleri arasında ICC Kongre
ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen
ve Türkiye’nin ilk B2B kahve fuarı
olan Coffex İstanbul Fuarı’nda sektör
oyuncularıyla buluştu. Fuarda tüm içecek
çözümleri ile birlikte yeni filtre kahve
ürünleri Nestlé Bonka ve Brasilia’yı ilk
kez Türkiye’deki otel, ofis, kafe ve kantin
işletmeleri ve tüm kahveseverlerin
beğenisine sundu.
Güne başlarken Bonka, keyifli anlarda
Brasilia
Nestlé Professional’ın yeni filtre kahve
ürünleri, Nestlé’nin kahve uzmanlığıyla
özenle kavrulmuş ve öğütülmüş
kahve çekirdekleri harmanları olarak,
işletmecilerin son tüketiciye sabit fincan
profili sunmasını garanti ediyor. Böylece
kahveseverler her fincanda aynı standart
lezzet, renk ve berraklığı bulabiliyor.
Nestlé Bonka, yoğun kahve tadı ve
kokusuyla güne başlamanın lezzetli yolu
olarak öne çıkarken, yoğun ve aromatik
bir tada sahip Brasilia gün boyunca keyifli
anlarınıza eşlik ediyor ve her iki kahve
de ilk yudumdan itibaren ağzı kaplayan
yüksek gövdeli kahve lezzeti vadediyor.
Filtre kahve makine çeşitleri, french
press ve 3. nesil kahve demleme
ekipmanları ile kolayca hazırlanabilen
Nestlé Bonka ve Brasilia, vakumlu
ambalajları ile eşsiz kahve aromasını ve
tazeliğini uzun süre muhafaza ediyor.
Alibaz: “Her kanalın ihtiyaçlarına
yönelik farklı kahve çözümleri
sunuyoruz”
Nestlé Professional Türkiye Genel
Müdürü Arzu Alibaz, yeni filtre kahve
çözümleriyle ilgili değerlendirmesinde,
“Nestlé Professional olarak işletmelere
değer katan yaratıcı yiyecek ve
içecek çözümleriyle müşterilerimizin
operasyonlarını kârlı bir şekilde
büyütmelerine yardımcı oluyoruz. Her
kanalın ihtiyacının farklı olduğunu
bilerek bu ihtiyaçlara yönelik farklı
kahve çözümleri sunuyoruz. Nestlé’nin
kahve uzmanlığıyla geliştirdiği Nestlé
Bonka ve Brasilia ile müşterilerimizin
filtre kahve ihtiyaçlarını da en iyi ve
kaliteli şekilde karşılamayı ve toplam
kahve çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz.
Nestlé Professional olarak ev dışı
tüketim sektöründe faaliyet gösteren
müşterilerimize ve onların misafirlerine
günün her anı Nestlé kalitesiyle lezzetli
ürünler sunmaya, tutkunu olacakları
filtre kahveleri kahve severlerle
buluşturmaya ve “Birlikte Daha Fazlasını
Mümkün” kılan çözümler üretmeye
devam edeceğiz” diye konuştu.
Nestlé Professional’ın
yeni filtre kahve ürünleri,
Nestlé’nin kahve uzmanlığıyla
özenle kavrulmuş ve
öğütülmüş kahve çekirdekleri
harmanları olarak,
işletmecilerin son tüketiciye
sabit fincan profili sunmasını
garanti ediyor.
92
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
SEK’ten Türkiye’de bir ilk daha!
SEK BARİSTA CLUB
Süt ve süt ürünleri sektöründe birçok ilke imza atan SEK,
kahve kültürünü zenginleştirmek ve baristaların kendilerini
geliştirebilecekleri bir platform oluşturmak amacıyla
SEK Barista Club’ı kurdu.
Yenilikçi ürünleriyle sektörün
ilklerine imza atmaya devam eden
SEK, Türkiye’de kahve kültürünü
zenginleştirmek ve baristaların
kendilerini geliştirebilecekleri bir
platform oluşturmak üzere SEK
Barista Club’ı kurdu. Türkiye’de
benzeri olmayan bu uygulama ile ilk
kez hayata geçirilen SEK Barista Club
aracılığıyla baristalar birbirleriyle bilgi
alışverişinde bulunabilecekler, farklı
ve yeni yöntemleri öğrenebilecekler,
sosyalleşebilecekler ve eğitim
görebilecekleri bir platformda bir
araya gelecekler.
Kesimer: “1 yılda yaklaşık 1.000
baristaya erişmek istiyoruz”
SEK Barista Club ile sütün kahve
ile olan uyumu ve lezzeti sayesinde
kahve tariflerinin geliştirildiği bir
kahve topluluğu oluşturulmasının
da amaçlandığını belirten Tat
Gıda CEO’su Arzu Aslan Kesimer
konuya ilişkin şunları söyledi: “SEK
markalı süt satışımızın %30’unu
kahve dükkanlarına yapıyoruz. Bu
sebeple, gençlerin dünyasında ve
kahve kültürünün içinde daha yoğun
yer almak istedik. Kahve kültürünü
zenginleştirmek ve baristaların
kendilerini geliştirebilecekleri bir
platform oluşturmak amacıyla SEK
Barista Club’ı kurduk.
Baristaları daha iyi anlamak
ve onların ihtiyaçlarını ortaya
çıkarmak adına baristalarla
derinlemesine görüşmelerin
yanı sıra İstanbul’da 2 aylık
bir saha çalışması ile yaklaşık
2.500 nokta ziyareti, 2.000’den
fazla barista ile görüşmeler
gerçekleştirdik. Projenin
hayata geçirilmesinde
bahsettiğim araştırma ve
saha çalışmaları kadar
kahve alanında uzmanlar
ile birlikte çalışmak da
çok önemli bir kısımdı. Bu
süreçte SCA sertifikalı ve
alanında uzmanlaşmış bir
ekiple çalışıyoruz. Proje
hedefimiz 1 yıl içinde yaklaşık
1.000 baristaya erişerek
onlara temel seviyede
barista eğitimi vermek. SEK
Barista Club bizi kahve dünyasına yani
gençlere yakınlaştırarak markamızı
gençleştiriyor, bu çok heyecan verici.”
Doğru süt, iyi kahve!
Doğru süt kullanımının iyi bir kahve
servis etmek için önemli bir faktör
olduğunu belirten Arzu Aslan Kesimer,
“SEK Barista Club uzmanları ile farklı
sütlerle dönem dönem yaptığımız
deneme ve tadımlara dayanarak
SEK Barista Club eğitim ayağında,
temel ve ileri seviyede eğitimler
yarım gün ve tam gün olarak
deneyimli ve SCA sertifikalı
eğitmenler tarafından veriliyor.
Sektörden baristalarla bir
araya gelme ve Türkiye ve yurt
dışında ödül almış baristalarla
tanışma fırsatı sunulan bu
platform sayesinde baristalar
yarışmalara katılabilecek, kulüp
bünyesinde çeşitli faaliyetler ile
hediye kazanma, keyifli ve eğitici
workshoplara katılma şansı
yakalayabilecek.
SEK’in kahve ile çok iyi performans
veren sütler sunduğunu söyleyebiliriz.
SEK’in yıllara dayanan tecrübesi ve
buna bağlı ürün kalitesi, kahvenin
tadında inanılmaz bir fark oluşturuyor.
Bu sebeple, müşterilerine kahve
sunan işletmeler için SEK Barista
Süt’ü sunduk. Hem ürünlerimiz hem
de SEK Barista Club platformumuz ile
kahve sektöründe güçlü yer almaya
devam edeceğiz.” dedi.
Aila bahçesini açıyor
Dünyanın sayılı lezzetleri arasında yer alan Türk mutfağını çarpıcı
bir mekan tasarımıyla özdeşleştiren ve yemeği konsept müzikle
harmanlayan Aila, mayıs ayının sonunda bahçesini de hizmete açıyor.
Fairmont’un bahçe katında yer alan ve Şef Emre İnanır’ın imzasıyla
Türk mutfağının geleneksel tatlarını lezzet tutkunları ile buluşturan
Aila, ‘vip’ odasında özel grup kutlamaları için verdiği hizmetle de
ilgi odağı oluyor. Kırk kişilik kapasitesiyle gurupları ağırlayan ‘vip’
odasında doğum günü, kına gecesi, bekarlığa veda partisi ya da iş
yemekleri gibi özel hizmet, müzik ve eğlencenin olduğu yemekli
davetler gerçekleştiriliyor.
Reis Gıda, YZB’de yerini aldı
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından bu yıl 17-18 Nisan 2019 tarihlerinde
11’inci kez düzenlenen YZB, “Değer” ana temasıyla kapılarını araladı. Organizasyon, yeni ürün,
hizmet ve konuşmacılarıyla gıda ve perakende sektörünün geleceğine iki gün boyunca ışık tuttu.
Gazeteci ve ekonomi yorumcusu Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde yerel
ekonomiyi güçlendirmek için atılması gereken adımlar, yerel işaretli ürünler, küresel talebe
ayak uydururken yakalanacak fırsatlar, yerel ürünler ve markalaşmanın önemi konuşuldu.
Günümüzde markalar rekabet edebilmeleri için müşterinin değişen ihtiyaç ve isteklerini göz
önünde bulundurmalılar diyen Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, rekabet gücünü
elde tutmak için talebe göre üretim yapmak gerektiğinin altını çizdi.
Günün her saatinde…
“Temiz Beslen, İyi Hisset” mottosuyla 25 yıldır en sağlıklı ve doğal ürünleri
kullanarak hazırladığı yemeklerle öne çıkan Cafe Cadde; sürekli yenilenen
menüsü ile de müdavimlerini mutlu etmeyi başarıyor. Cumartesi ve Pazar
günleri açık büfe kahvaltısı ile şehrin en iyileri arasında yer alan mekanda
hafta içi nefis kahvaltı seçenekleri, akşamüzeri çay saati lezzetleri ve tatlı
alternatifleri de bulunuyor. Lahmacun ve yaz pidesinin yanı sıra unsuz
şekersiz çikolatalı keki ve 12 saat fırında pişen kuzu tandırı ile Türk mutfağı ve
dünya mutfağı seçeneklerini bir arada sunan mekan, etten balığa, risottodan
hamburgere kadar her damak zevkine hitap ediyor.
Mutfakçılar Afrika pazarına
Fildişi’nden girecek
Son dönemin yükselen pazarlarından Afrika ev ve mutfak sanayicilerinin de
radarına girdi. Afrika’nın çok önemli bir pazar olduğunu ve burada Avrupalıların
hakimiyetlerini kırmak istediklerini söyleyen Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri
ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, Sahra Altı Afrika’ya
Fildişi üzerinden gireceklerini söyledi. Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Fildişi’ne
düzenledikleri sektörel heyetin önemli bağlantılar gerçekleştirdiğini belirten
Önder, “Türk ürünlerine yaklaşım çok iyi. Biz burada fiyat ve kalite avantajımızla
öne çıkacağız.” dedi.
94
hotel restaurant
& hi-tech
gastro makale
Yiyecek İçecek Danışmanı
Orhan Genceli
Değişen Beslenme
Alışkanlıkları üzerine bir
komplo teorisi!
Petrolden sonraki dünya kontrolü, su
kaynaklarını kontrol etmek ve nitekim
beslenme ihtiyaçlarının kontrolünü
ele geçirerek yapılacak en kolay
yoldur. Biz ithal et, yerli et kavgasıyla
boğuşa duralım, dünyanın efendileri,
gelecekteki paylaşım hesaplarını
çoktan yaptılar bile!..İşe evvela gelişim
evresindeki gelişmemiş ülkelerin
beslenme alışkanlıklarını değiştirerek
başladılar.
Hadi başkalarını bırakalım, bir
kendimize dönelim. Zengin Türk
mutfağımızla beraber beslenme
alışkanlıklarımız da hızla değişmiyor
mu? Tıpkı yazıldığı gibi senaryo her
geçen gün katlanarak değişiyor. Ne
oldu peki o dillere destan kahvaltı
kültürümüze? Bir poğaça, bir çay...
Oldu mu sana kahvaltı! Öğle öğününü
de bir hamburger, sandviçle geçiştir...
Akşama hiç girmiyorum, yorgun argın
gücümüz ancak sucuklu mantarlı pizza
siparişine yetiyor. Gerisi teferruat
zaten! Günlük atıştırmalarımız
gösterişli mekanlarda kuki, pasta,
kahve, çaydan ibaret! Bu senaryo size
de tanıdık gelmiştir elbet.
Bugüne kadar 80’in üzerinde ülke
dolaştım. Sinema ve AVM kültürleriyle
bu alışkanlıklar dünyaya hükmetmiş
durumda zaten.
O zaman sıkı durun, komplo
senaryosunu açıklıyorum!
Un, şeker ve yağ! Çağın üç vebası!
Bir de bunları kahve ve kakao ile
süsleyip, üretimi ve dağıtımını kontrol
altına alabilirseniz ve dünyayı da bu
ürünlerle beslenmeye alıştırırsanız,
petrol bittikten sonra çok kolay dünyayı
kontrol edebilirsiniz! Üstelik bu
gerçeğe varabilmek için bilim insanı
olmanıza da gerek yok!
Şimdi biraz daha spektral düşünelim.
Tüm bu saydıklarımın borsası,
üretim ve dağıtımı dünyada kimlerin
kontrolüne geçmiş, kimler üretip
satıyor, kimler ithal ediyor? Bütün
bunları yapmak için bir argümana daha
ihtiyacınız var. Tabii ki su kaynaklarını
kontrol etmek. Bu da zaten çoktan
yapıldı.
Tek merkezli dünya hakimiyetine
giden yol
Küresel olarak beslenme sisteminin,
üç-beş temel tahıl cinsi üzerine
yeniden yapılandırılarak, geniş insan
kitlelerinin beslenmesi üzerinde
belirleyici ve hâkim kılınması da
toprak gaspı ve su gaspı girişimleri ile
paralel yürütülmektedir. İlk bakışta
birbiri ile ilintisiz gibi görülen ve/veya
ilintisizmiş gibi gösterilmeye çalışılan
bu küresel mücadele alanları aynı
amaca yönlenmiştir. Bu üçlü stratejik
saldırı, tüm insanlığı bir daha kurtuluşu
asla mümkün olmayacak bir tutsaklığa
mahkûm etmeye giden sürecin birbiri
ile bağlantılı, birbirini tamamlayan
ögeleridir.
Büyük holdingler, önü alınmaz kârlarını
temiz su alanları ve su havzalarını
satın alarak kontrolü ele geçirmeye
başladılar.
Su kaynaklarının kullanıcılar arası
dağılımı, %70 Tarım ve Hayvancılık,
%20 Endüstri, %10 Bireysel Kullanım
olarak (2*-2) tanımlanmaktadır.
Burada en çok kullanımın tarım ve
hayvancılık olduğu görülüyor. Sorunun
en çok dikkatle irdelenmesi gereken
noktası da burası. Sözü geçen “tarım ve
hayvancılık”, kırsalda yaşayan çiftçinin
sürdüregeldiği geleneksel tarımsal
faaliyeti değildir. Hayvancılık da
köylünün beslediği birkaç inek, koyun,
keçi ve bahçesindeki 10-15 tavuk
değildir.
Sözünü ettiğim “tarım”, küresel “tarım
gruplarının” ele geçirdikleri çok büyük
tarım alanlarında gerçekleştirdikleri
“kitlesel tarım”dır.
Toprak Gaspı (land grabbing) diye
adlandırılan; Afrika’da, Güney
Amerika’da, Doğu Avrupa ve Asya
ülkelerinde 49 ile 99 yıllığına kiralanan
milyonlarca hektar arazide yapılan
sözde “modern” tarım, yoğun sulama
ile gerçekleştirilmektedir. Bu arazileri
su hakkı ile birlikte kiralayan söz
konusu tarım konzenleri, inanılmaz
miktarlardaki suyu çevre nehirlerden
veya akiferlerden çekmekteler.
Kısacası, hızla yok olan geleneksel
çok çeşitli beslenme alışkanlıklarımız
modern dünyaya ayak uydurma
uğruna hızla yok olurken, bizim de
şapkamızı önümüze koyup beslenme
alışkanlıklarımızdan başlayarak
tarım ve üretim politikamızı gözden
geçirmenin zamanı geldi de
geçmektedir!
Hilton İstanbul Bomonti’nin yeni Şefi
Alexis Atlamazoğlu
Oda sayısıyla şehrin en büyük oteli olma unvanına sahip Hilton İstanbul
Bomonti, sunduğu farklı lezzetlerle iddialı olan mutfağını deneyimli şef Alexis
Atlamazoğlu’na emanet ediyor. Atina Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği
bölümü mezunu olan Atlamazoğlu, sonrasında Le Monde Aşçılık Okulu’na
kaydolarak kariyerindeki en önemli adımı attı. 2 yıllık eğitimi başarıyla
tamamladıktan sonra kısa süre içerisinde iyi otellerin ve popüler restoranların
aranan ismi haline geldi. Beş yıldızlı otelin yeni Executive Chef’i olan Atlamazoğlu,
otel operasyonlarında yerel ürünleri kullanmayı tercih ediyor. Alışverişlerini
Bomonti esnafından yapan Atlamazoğlu, yemeklerinde kullanacağı malzemeleri
de kendisi seçiyor.
BTA 10 restoranıyla İstanbul Havalimanı’nda
TAV Havalimanları’nın iştiraki BTA, Atatürk Havalimanı’nda edindiği tecrübeyi
geliştirerek İstanbul Havalimanı’na taşıdı. BTA, yeni İstanbul Havalimanı’nda
4 200 metrekarelik alanda 10 ayrı noktada misafirlerini karşılıyor. BTA İcra
Kurulu Başkanı Sadettin Cesur “İstanbul Havalimanı’nda 10 ayrı noktada hizmet
veriyoruz. Anadolu mutfak kültürünü tanımak isteyen yolcularımıza farklı
lezzetleri deneyimleme şansı sunan Tadında Anadolu, Türkiye’ye ilk kez gelen
dünyaca ünlü markalar YoSushi ve Vivanda Burger; ünlü şeflerimizin yarattığı
konseptler Enzo Pizzeria ve Gram ile BTA’nın sevilen markaları Turcuisine,
Tickerdaze, Brewmark ve Seferi ile misafirlerimizi karşılıyoruz” dedi.
Nestlé, “Düşük Karbon Kahramanı”
seçildi
Ortak Değer Yaratma anlayışını iş süreçlerinin bir parçası olarak
benimseyen Nestlé, operasyonlarının çevreye etkisini sıfıra indirme hedefi
kapsamında beş alt projeden oluşan “Taşımada Çevreye Dost Seçimler”
projesini hayata geçirdi. Nestlé Tedarik Zinciri’nin yükleme şekillerinde,
güzergahında, araç ve konteynır doluluk oranlarında sürdürülebilirliği
hedefleyen proje, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) gerçekleştirilen
VI. İstanbul Karbon Zirvesi kapsamında “2019 Düşük Karbon Kahramanı”
ödülüne layık görüldü. Toplamda yaklaşık 300 bin kg daha az karbondioksit
salınımı sağlayan 5 ayrı çevresel sürdürülebilirlik projesinden oluşan
“Taşımada Çevreye Dost Seçimler” ile Nestlé’nin karbon ayak izinde 21.428
adet ağacın bir senede absorbe edeceği karbondioksit miktarı kadar tasarruf
sağlanmış oldu.
Türkiye şarap ihracatına odaklanacak
Dünyanın en büyük üzüm üreticilerinden olan Türkiye’nin şarap
ihracatının çok düşük olduğunu belirten Ege Yaş Meyve Sebze
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’de
şarap ihracatının gelişime açık bir sektör olduğunu kaydetti. Fransa’nın
yıllık 15 milyar dolar şarap ihracatı yaptığını, Türkiye’den çok daha
küçük olan Şili’nin şarap ihracatından yıllık 2 milyar Avro gelir elde
ettiğini anlatan Uçak, “Türkiye’de şarap üretilen 120 farklı üzüm çeşidi
var. Bu sektöre destek olduğumuz takdirde günümüzde 10 milyon
dolar seviyesinde olan ihracatını milyar dolar mertebesine kısa sürede
çıkarabiliriz. İzmir’de özellikle Urla ve çevresinde şarap sektörü ile ilgili
bir ekosistem oluştu. Bu ekosistem ilerleyen dönemde ihracatımızın
hızlı bir artış göstermesini sağlayacak” şeklinde konuştu.
96
hotel restaurant
& hi-tech
gustonun yorumu
Reha Tartıcı
Gastronomi Yazarı
Ataşehir’de ezber bozan Bob Barbecue
Moda’da küçücük bir dükkandı. İddiası en iyi hamburgeri yapmaktı.
Ünü ve lezzeti kısa zamanda tüm İstanbul’a yayıldı. Kimin canı iyi
hamburger istese ilk akla gelen isimlerden biri oldu. Haliyle bu
küçücük dükkan yetmez oldu. BOB Burger büyümek için hemen
yanı başındaki komşusunun binasını kiralamak istedi. Kendisi de
uzun zamandır yeme içme sektöründe olan bina sahibi bu kiralama
sürecinde BOB Burger’e ortak oldu. İki işletmeci bir araya gelince
ortaya çıkan sinerji yeni yatırımlara ilham olup Ataşehir BOB hayata
geçirilmiş.
Burada konsept biraz değişmiş. Burgerden biraz uzaklaşılmış ama
hala menüde burger çeşitleri mevcut. Aslında menü biraz daha
et ağırlıklı hala gelmiş. Ama mevcut steakhouse ve etçilerden de
farklılaşan bir dokunuşla bonfileyi lezzet severlerle buluşturmuş.
Bu sihirli dokunuş size masanızda mangal keyfi yaşatıyor desem
çok da abartmış olmam. Ama tek bir farkla bu mangalın kömürü
ve dumanı yok. Etinizi sipariş verdikten sonra masaya 400 dereceye
kadar ısıtılmış bir taş geliyor. Tabii ki bu taşla birlikte bonfileniz,
taze sebzeler ve hellim peyniri de masanızdaki yerini alıyor. 400
derecedeki taşın üzerinde, suyunu ve özelliğini kaybetmeden hızla
pişen bonfileyi damak zevkinize göre kendiniz pişiriyorsunuz.
Özellikle mangal severler için keyifli ve lezzetli bir deneyim olduğunu
söyleyebilirim.
BOB Ataşehir’e gelirseniz sadece taşta bonfile değil mutlaka
hamburger ve sosis çeşitlerini de deneyin. Bu nedenle siparişinizi
ortaya paylaşımlık olarak vermenizi öneririm. Böylece menüdeki
farklı seçenekleri deneme şansı yakalayabilirsiniz.
İtalyan ve Fransız lezzetleri Nişantaşı’nın yeni yüzü
Mandolini’de…
Mandolini 2019’un hemen başında kapılarını açan çiçeği burnunda bir işletme. Nişantaşı’nın en işlek caddelerinden Teşvikiye Caddesi’nde
City’s Alışveriş Merkezi’nin tam karşısında. Konum olarak oldukça hareketli bir noktada olmasına rağmen kapısından içeri girip arkadaki
bahçeye çıktığınızda adeta boyut değiştiriyorsunuz. Tarihi bina ve ağaçların gölgesindeki bahçe bahar ve yaz ayları için ideal. İçerisi oldukça
sade ama bir o kadarda şık. İşletme sahipleri Mehmet Selim Baki ve eşi Yeliz Baki Mandolini’yi birlikte hayata geçirirken iç mekan tasarımı ve
dekorasyonu, aynı zamanda mimar olan Mehmet Bey ve Musa Samastı’ya bırakmışlar. Mekanda misafirlere huzur veren sadelik ve şıklığın
uyumunda bu ikilinin imzası var. Mutfağın başında ödüllü şef Hakan Özfırıncı bulunuyor.
Klasik İtalyan ve Fransız lezzetlerinin yorumlanarak uyum içinde bir araya getirilmesi ile oluşturulan menüde oldukça lezzetli alternatifler
bulabiliyorsunuz. Paylaşımlıklar kategorisinden “Üç Mantarlı Arancini” ve “Steak Tartar Crostini”yi denemenizi öneririm. Tabii ki makarna ve
risotto alternatiflerini de göz ardı etmemelisiniz. Ama pizzalara gelince özel bir notum var. “Beyaz Rüya” isimli pizzanın mutlaka ama mutlaka
tadına bakmalısınız. Eğer canınız et yemek isterse “Ağır Ateşte Dana Kaburga” pişman olmayacağınız bir seçim olabilir. Önümüz yaz hem
şehrin kalbinde olup, hem de şehrin gürültü ve keşmekeşinden kaçmak isteyenler için Mandolini’nin bahçesi adeta biçilmiş kaftan.
hotel restaurant
98 & hi-tech
yeni mekan
Tam bir Amerikan rüyası
Rustyfork
Etiler’de açılan, yemekleri, dekoru, sunumları kendine özgü ruhu ve karakteriyle dikkat çeken
Rustyfork, ünlü şef Murat Bozok’un danışmanlığında hazırlanan, biraz Texas, biraz Louisiana
etkisindeki Amerikan konseptli dünyasını keşfe davet ediyor…
İstanbul Etiler’de açılan “Rustyfork”, gastronomi
dünyasının önde gelen isimlerinden ünlü şef
Murat Bozok’un danışmanlığında hazırlanan,
Louisiana ve Texas’ın en çarpıcı lezzetleri başta
olmak üzere Amerikan mutfağı odaklı menüsü, fark
ortaya koyan dekoru ve özgün konsepti ile Rustyfork
dikkat çekiyor.
Amerikan konseptinin en iştah kabartan adresi
Amerikan mutfağının çarpıcı tatlarını, özgün
yorumlarla sunan Rustyfork menüsünde, her
damak tadına uygun, başlangıçlar, çorbalar,
salatalar, eşlikçiler, soslar ve dipler, ana yemekler,
tatlılar ile zengin alternatifler yer alıyor.
Çorbalardan New England kum
midyesi çorbası Clam Chowder,
başlangıçlardan patates
kızartması, aioli ve bourbon bbq
sos eşliğinde cajun baharatlarla
panelenmiş karides Southern
Fried Shrimp, ana yemeklerden
kızarmış bebek patates ve salata
yanında aromatik tereyağıyla
lezzetlendirilmiş dry - aged
dana pirzola Cowboy Steak,
ballı, hardallı patates püresi
eşliğinde tütsülenmiş dana
sosis Smoked Texas Sausage,
milföy kaplı, kremalı sotelenmiş
tavuk ve sebzeler Chicken
Pot Pie, patates kızartması ve
coleslawla beraber servis edilen
barbekü soslu Baby Back Ribs,
coleslaw, mısır ekmeği, baked
bean, mac & cheese ile beraber
tütsülenmiş dana brisket
Smoked Beef Brisket gibi, her
biri özel reçetelerle hazırlanan,
oldukça karakteristik tatlar yer
alıyor. Colelaw, mısır ekmeği,
baked bean, mac & cheese
eşliğinde tütsülenmiş dana
brisket, kaburga ve sosis bir
arada servis edilen Smokehouse
Combo ise her lezzetin tadını
doyasıya çıkarmak isteyenlerin
favorisi…
Çarpıcı mimari, özgün
dekorasyon
Rustik mimarinin en temel
öğeleri olan ahşap, taş, tuğla
gibi detayların yoğun kullanımı
Mekanın dekorasyonunda öne
çıkarken, mekana dinamizm
ve güçlü bir hava katan metal
dokunuşlar da, kafes detayları,
aydınlatmalar, dolaplar gibi
materyallerde kendini gösteriyor.
Mekana özel çizimler ise sanatçı
Birim Erol tarafından tasarlandı.
Ahşap üzerine çizilmiş, baskı
efektli boğa resmi, adeta
yerinden çıkıp gitarıyla şarkılar
söyleyecek gibi duran, tuğla
duvar üstü, yağlı boya efektli B.B.
King’in resmi kadar mekanın
panellerini süsleyen cigarbox
gitarlar da mekanın çarpıcı
detayları olarak öne çıkıyor. İki
katlı mekanın üst bölümünde
özel günler için ayrı bir bölüm,
arka bölümünde ise büyük bir
bahçe bulunuyor.
100
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Ordu Fatsa’daki
lezzet durağınız
Bolaman Park Restaurant...
Bir mekan düşünün; Karadeniz’in tüm güzelliğini denize
sıfır eşsiz şehir manzarasıyla seyre sunan... Üstelik de bu
ayrıcalığı yöreselden moderne başarılı füzyon mutfağıyla
yaşatan... Ordu Fatsa’nın gözde lezzet adresi Bolaman
Park Restaurant, ayrıcalıklı konumu ve menüsüyle damak
severleri ağırlamaya devam ediyor...
Karadeniz’in tüm güzelliğini
panoromik, denize sıfır eşsiz şehir
manzarasıyla seyre sunan Bolaman
Park Restaurant, Yeşim Torluoğlu’nun
konsept danışmanlığında lezzet severleri
ağırlamaya devam ediyor. Ordu’nun
Fatsa ilçesinde Eylül 2018’den bu
yana hizmet veren restoran, ayrıcalıklı
menüsüyle her damak tadına hitap eden
özel bir mekan.
Mutfağı ödüllü şeflere emanet!
Çok kısa bir zamanda şehrin yerlisi
gibi bölgeyi turistik amaçlı ziyaret eden
yabancı turistlerin de uğrak noktası
haline gelen mekanın bu başarısında
ödüllü şeflerin payı büyük. Türk ve
dünya mutfağı kadar enfes steak
sunumlarıyla da iddiasını koruyan
mekan, ödüllü şefler Kenan Dipköy ve
Eren Doğan yönetiminde vazgeçilmez bir
lezzet noktası olurken, restoran kendi
üretimleri olan ürünlerin yer aldığı yerel
marketiyle de iyi bir alışveriş alternatifi.
Bolaman Park’ın
deneyimli şefleri Kenan
Dipköy ve Eren Doğan,
Antalya’da düzenlenen
Gelenekten Geleceğe
Yemek Yarışmasında
Mürdüm Eriği Soslu Kuzu
Küşleme ve Balkabağı
Dondurmalı Fındık
Suflesiyle dördüncülük
elde eden şefler, geçtiğimiz
yıl düzenlenen ulusal
yarışmalarda da birincilik
ödülü almaya hak
kazanmışlardı.
Alaçatı’nın Limon’u yeni sezona hazır
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yaz sezonunu dolu dolu karşılamaya hazırlanan
Alaçatı’nın gözde mekanı Limon Köyiçi yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. Yazın
sıcak günlerinde gün boyu Çeşme plajlarının keyfini çıkardıktan sonra hareketli
akşamlara geçiş yapmak için en çok tercih edilen mekanlar arasındaki yerini
koruyan Limon Köyiçi, misafirlerine yaşattığı lezzet şölenleriyle de adından söz
ettiriyor. Turgay Işık, Hasan Başkaya ve Yasin Becek işbirliğiyle 2019 yazı için
hazırladığı menüde her bir yemeğin hikayesi bulunan Limon Köyiçi’nin mutfağı ise
Şef Eyüp Gül’e emanet olacak.
Chobani CEO’su Ulukaya’yı
onurlandıran ödül
ABD’nin en hızlı büyüyen gıda şirketlerinden Chobani’nin kurucusu ve CEO’su
Türk iş adamı Hamdi Ulukaya, iş dünyasının Nobel’i Oslo Business for Peace
Ödülü’ne layık görülen 3 liderden biri oldu. Ödül, şirket başarılarının vazgeçilmez
bir unsuru olarak sosyal ve çevresel etki oluşturmayı kendilerine amaç edinmiş,
etik ve sorumlu iş yapmanın öneminin savunucusu ve bu anlamda olağanüstü
örneklere imza atarak çevrelerine ilham veren iş dünyası liderlerine veriliyor.
Türkiye “En Çok Şekerli İçecek
Tüketen Ülkeler Arasında”
Dünyadaki şekerli içecek tüketimine yönelik yapılan araştırmayı inceleyen
Ajans Press’in Euromonitor International verilerinden ve medya
yansımalarından derlediği bilgilere göre, küresel yıllık meşrubat tüketimi
kişi başına ortalama 91,1 litre olarak görüldü. Bu rakamın yıllar içinde arttığı
saptanırken, 2013 yılındaki meşrubat tüketiminin kişi başına ortalama 84,1
litre olduğu saptandı. Dünyadaki en fazla şekerli içecek tüketen ülkeler
de açıklanırken, Türkiye’nin yıllık kişi başına 160,6 litre ile en fazla şekerli
içecek tüketen ülkeler arasında yer aldığı gözlendi. Bununla birlikte en fazla
şekerli içecek tüketiminin Çin’de olduğu kaydedilirken, yıllık kişi başına
tüketim miktarının 410,7 litre olduğu tespit edildi. Böylelikle Çin’deki kişi
başına meşrubat tüketiminin günde bir litreden fazla olması dikkatlerden
kaçmadı. Çin’i takip eden ülkeler ise sırasıyla, ABD, İspanya, Suudi
Arabistan, Arjantin, Nijerya, Japonya, İngiltere, Türkiye ve Brezilya oldu.
Kitchenette menüsü sürpriz
tatlarla yenilendi
Mevsimsel ve taze lezzetleriyle yemek tutkunlarına yeni tatlar
deneyimleten Kitchenette, zenginleşen yepyeni menüsünü “Birlikte
Daha Güzel” sloganıyla misafirleriyle paylaşıyor.
Dünya mutfaklarından farklı lezzetleri yorumlayarak misafirleri ile
buluşturan Kitchenette’in yenilenen menüsünün başlangıçlarında yer
alan tereyağlı çörek Patty, kıymalı ve sebzeli olarak iki farklı seçenekte
sunuluyor. Menüde öne çıkan bir diğer yenilik ise otlu ve kaburga etli
alternatifleri ile sunulan Fransız mutfağının sevilen lezzeti Galette. Tatlı
menüsü ile de her zaman iddialı olan Kitchenette, Limon Mereng Tart
ve Çikolatalı Sufle ile tatlı severlerin gönlünü fethediyor.
102
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
İşin uzmanlarından
Loco de Pera…
Geçmişten günümüze, İstanbul’un en özel semtlerinden Pera,
“Passage de Petit Champs” binasında kapılarını açan Loco de Pera ile
yepyeni bir tada, benzersiz bir keyfe kavuşuyor!
Miksoloji alanında sahip olduğu
uzmanlıkla, uzun zamandır
hayalini kurduğu mekan
işletmeciliğini de bünyesine katan
Loco Entertainment Group, 200 yıllık
tarihi Fransız Pasajı “Passage de
Petit Champs” binasında açtığı Loco
de Pera’da kaliteli eğlence anlayışını
yaşatırken, bu eğlenceye keyif katan
lezzetleri de özenle sunuyor. Şehrin
ritmine, yeni bir renk, heyecan ve
dinamizm katan Loco de Pera,
Tabanlıoğlu Mimarlık’ın sunduğu
mimari tasarım çerçevesinde, toprak
tonları ve gold yansımaların ağırlıkta
olduğu, modern, şık, ilham veren
dekorasyonuyla oldukça sıcak ve de
seçkin bir atmosfer sergiliyor.
Yapısı ve mimarisi itibariyle herkesin
birbiriyle keyifle sohbet ettiği,
sosyalleştiği bu oval bar, en lezzetli
kokteylleri yudumlamak, eğlenceli bar
şovlarını izlemek ve tadı damaklarda
iz bırakan yemekleri tatmak için de
oldukça konforlu bir alan sağlıyor.
Şef İsmet Saz danışmanlığında
Miksoloji kokteylleri ve bar tasarımıyla
öne çıkan mekanın konsepti gastrobar
anlayışı üzerine kurulu... Benzersiz
kokteyller ve seçkin içkilerin tadıyla
uyum sağlayan tapas tarzı yemekler
sunan Loco de Pera lezzetinin ardında
da, alanında önde gelen ve oldukça
tecrübeli bir isim öne çıkıyor;
ünlü şef İsmet Saz…
İsmet Saz danışmanlığında hazırlanan
Loco de Pera menüsü, Taze Taze Salata,
Alt Tarafı Ekmek, Bir Lokma, İnceden
Doyalım, Biraz Ordan Biraz Burdan,
Yudumlarken etaplarından oluşuyor.
Çıtır kinoa, avokado, edamame, vinegret
sos ile lezzetlenen Chia ve Izgara Kabak
Salatası, rezene, kereviz, havuç, lahana,
yer fıstığı, susam, ballı vinegret sos
ile harmanlanan Kök Sebze Salatası,
Somon Tataki, süzme yoğurtlu tahin
sos eşliğinde Falafel, kapari ve aioli
soslu Enginar Kalbi, Urfa biberiyle
yepyeni bir yoruma kavuşan Karides,
Cheddar, biberiye, aioli ile hazırlanan
Mini Burgers, tatlı – acı sos ve blue
cheese’le servis edilen Tavuk Kanatları
gibi lezzetler Loco de Pera menüsünde
her damak tarzına dokunan seçenekler
arasında yer alıyor.
Bireysel ve kurumsal etkinlikler için;
Loco Atelier
Mekanın sundukları bununla da
bitmiyor; kendi organizasyonunu,
davetini, partisini veya workshopını,
uzmanların önderliğinde
gerçekleştirmek isteyenleri de Loco
Atelier’de ağırlıyor. Mekanın kapısından
girer girmez hemen sağ tarafta yer
alan Loco Atelier, mimari tasarımı ile
özel, VIP bir alan konumlandırmasına
sahip; bu da bireysel ya da kurumsal
etkinliklerin kolaylıkla yönetilmesine
olanak sağlıyor.
104
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Happy Moon’s Grup’tan yeni marka
Bob’s Kitchen
Türkiye’de büyük porsiyonları, uygun fiyata, konforlu ortamlarda sunmayı ve lüksü erişilebilir
hale dönüştürmeyi ilke edinen Happy Moon’s, lezzet severleri dünya mutfağından seçenekler
ile buluşturacak ve food courtlarda servis verecek yeni markası
Bob’s Kitchen’i açtı.
20 yıldır bilgi ve deneyimle sektöründe
ilkleri gerçekleştiren Happy Moon’s
Grup, ailesine yeni bir marka kattı.
İlk şubesi Zorlu AVM food court katında
açılan Bob’s Kitchen, yemek yerken
hem doyuruculuk hem de uygun fiyata
lezzet arayanlara Dünya mutfağından
seçeneklerle hazırlanan menüsü ile
cevap verecek. Food Courtlarda porselen
tabaklar ile zengin menüsünü servis
verecek olan mekan her gün farklı yemek
arayanların uğrak yeri olmaya aday.
Türkiye genelinde büyümesi planlanıyor
Happy Moon’s Grup olarak halen İstanbul,
Ankara, İzmir, Mersin, Bursa ve Antalya’da
25 mağazasıyla hizmet verdiklerini ve
Happy Moon’s markasının konsepti
gereği büyümesini daha organize, daha
yavaş yaptıklarını ancak yeni konseptleri
mekan ile çok daha hızlı şekilde büyümeyi
hedeflediklerini dile getiren Happy Moon’s
Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin
Aymutlu; “Türkiye’de food courtları
uzun süredir gözlemlemekteydim. Bu
alanlarda restoran şeklinde servis vererek,
birçok farklı mutfaktan lezzeti bir arada
sunabilen marka konusunda bir eksiklik
olduğunu, müşterilerin ise her gün aynı
yemekleri tercih etmek yerine farklı
alternatif arayışında olduğunu gördüm.
Bu açığı kapatmak üzere neler yapabiliriz
düşüncesiyle, uzun değerlendirme
ve araştırma süreçleri sonunda yeni
markamızı oluşturmaya karar verdik.
Şimdilerde ise bu çalışmalarımızın meyvesi
olarak ilk şubemizi Türkiye’nin sayılı
avm’lerinden biri olan Zorlu AVM ‘de açmış
olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Happy Moon’s ile edindiğimiz tecrübemizi,
müşteri ihtiyaç ve beklentilerini iyi analiz
ederek yeni markamıza yansıtmayı
planlıyoruz. Bunun müşteri tarafına da bu
şekilde yansımasını bekliyor ve istiyoruz.”
diyerek markanın kuruluş amacını ifade
etti.
Günaydın
Yepyeni konseptiyle Suadiye’de
Türkiye’nin et konusundaki en iddialı restoranı Günaydın,
yeni şubesi Suadiye ile markanın gelişime açık, yenilikçi ve
dinamik yapısını ortaya koyuyor.
Türkiye’de 45 restoranıyla etin en
güvenilir adresi olan Günaydın, Steak
& Smokehouse konseptinde açılan
Suadiye şubesinde misafirlerini ağırlamaya
başladı. Günaydın Suadiye, modern
unsurlarla tasarlanan dekorasyonunun
yanı geniş barı ve girişte bulunan kasap
reyonu ile de misafirlerine zengin bir
konsept sunuyor.
Smoke pişirme tekniği uygulanıyor
Yeni konsepte ismini veren ve ilk kez
bu şubede uygulanan smoke pişirme
tekniği Günaydın’ın et konusundaki
uzmanlığının altını da bir kez daha çiziyor.
Smoke yönteminde; etlerin aroması
yüksek saf meşe ve kiraz odunu ile 5 saat
tütsülendikten sonra 5 saat daha pişiriliyor
ve bu şekilde aroması artırılıyor. Bunun
yanı sıra yine ilk defa Suadiye şubesinde
uygulanan ızgara sistemi sayesinde
ateşin seviyesi kontrol edilebiliyor ve etin
pişirilme derecesi damak zevkine göre
ayarlanabiliyor. Mekan; Brisket, Assado,
Dallas Steak, Beef Fillet Tagliata, New York
Steak, T-Bone Steak, Porterhouse Steak ve
Kuzu Kafes gibi imza yemekleriyle bir kez
daha farkını ortaya koyuyor.
200 kişi kapasiteli
Steak & Smokehouse konseptiyle hizmet
veren Suadiye şubesi; yaklaşık 200 kişilik
kapasitesiyle aile yemeklerinden özel gün
organizasyonlarına, maç heyecanından
iş yemeklerine kadar farklı buluşmalara
ev sahipliği yapıyor. Haftanın belirli
günlerinde DJ performansı da Günaydın
buluşmalarına eşlik ediyor. Kasap
reyonundan çiğ et satışının da gerçekleştiği
şube, paket servis hizmeti ile de zengin
menüsünü evlere taşıyor.
“Etin Profesörü” olarak
anılan Cüneyt Asan, “Yurt
dışı yatırımlarımızın
yanı sıra Türkiye’de
de yatırımlarımıza
devam ediyoruz. Yeni
şubemiz Suadiye’de
yepyeni bir konsept olan
Steak & Smokehouse’u
misafirlerimizle
buluşuyoruz. Yeni
adresimizde markanın
gelişime açık, yenilikçi
ve dinamik yapısını
yansıtmaya çalıştık.
Modernleşen marka
kimliğimizle daha fazla
noktada Günaydın kalitesi
ile misafirlerimize kusursuz
hizmet sunabilmek için
çalışmaya ve kendimizi
yenilemeye devam
edeceğiz.” diyor.
hotel restaurant
106 & hi-tech
hijyen
Diversey,
TASKI Intellibot’u beğeniye sundu
Dünyaca ünlü hijyen devi
Diversey, küresel alanda
yürüttüğü en büyük
AR-GE projesi olan yeni
nesil akıllı temizlik robotu
TASKI Intellibot’u
FM Expo Fuarı’nda
tanıttı.
Bina bakımından, profesyonel
çamaşırhane ve endüstriyel mutfak
hijyenine kadar pek çok alanda,
geleceğe yönelik temizlik ve hijyen
teknolojileri ve danışmanlık hizmetleriyle
sektöre profesyonel çözümler sunan
dünya hijyen devi Diversey, yeni nesil
temizlik robotunu Türkiye’de ilk kez FM
Expo Fuarı’nda tanıttı. Diversey’in ortaya
koyduğu “temizliğin interneti” (IoC)
kavramının en gelişmiş ürünlerinden
biri olan TASKI Intellibot, ziyaretçiler
tarafından büyük ilgiyle karşılanarak
fuarın gözdesi oldu.
Gece dahil günün her saati kendi
kendine temizlik
Nesnelerin interneti aracılığıyla, gece
dahil günün her saati kendi kendine
temizlik yapabilen robot, ses dalgalarını
kullanarak alanı haritalandırabiliyor ve
geniş alanların zemin temizliğini, zaman,
enerji ve iş gücü verimliliği sağlayarak
yapıyor. Diversey’in küresel alanda
yürüttüğü en büyük AR-GE projesi olan
TASKI Intellibot, havaalanı, AVM, hastane,
spor salonu, fabrika ve otellerin zemin
temizliği için kullanılıyor.
Mevcut iş gücünün başka amaçlar için
kullanılabilmesine olanak sağlayarak
verimliliği artırmaya yardımcı olan
yeni nesil temizlik robotu, sahip
olduğu patentli IntelliFlow akıllı dozaj
solüsyon sistemi ile su ve kimyasal ürün
kullanımında da %76 oranında tasarruf
sağlayabiliyor. IntelliTrak sistemi ile
uzaktan makineye bağlanıp problemi
görme ve çözme yanısıra yazılım
güncelleme yapılabilen ve data bazlı
çalışma raporu hazırlayarak yönetici ve
kullanıcıya anında bilgi aktarabilen robot,
firmaların verimlilik kontrolünü her an
elinde tutmasını sağlıyor.
hotel restaurant
108 & hi-tech
hijyen
Eczacıbaşı Profesyonel inovatif ürünleriyle
Interclean İstanbul’a katıldı
Interclean İstanbul Fuarı’nda inovatif
ürünlerini katılımcılarla buluşturan
Eczacıbaşı Profesyonel,
Türkiye’nin sınırlarını aşarak,
uluslararası bir oyuncu olma
yolunda ilerliyor.
Eczacıbaşı Topluluğu’nun dört
ana grubundan biri olan Tüketim
Ürünleri Grubu çatısı altında
faaliyet gösteren Eczacıbaşı Profesyonel,
ürün ve hizmetleri ile 5 bini turizm
sektöründe olmak üzere 11 bin işletmeye
çözüm sağlıyor. Yeni pazarlar hedefiyle
çalışmalarını sürdüren Eczacıbaşı
Profesyonel, yenilikçi ürünlerini 10-
12 Nisan tarihlerinde İstanbul Kongre
Merkezi’nde gerçekleşen Interclean
İstanbul Fuarı’nda Türkiye, Ortadoğu
ve Kuzey Afrika bölgelerinden katılım
sağlayan sektör temsilcilerine tanıttı.
Hedef pazarlar bir araya geliyor
Türkiye’de gerçekleşen önemli
fuarlarda ürünlerini müşterileriyle
buluşturduklarını belirten EP Eczacıbaşı
Profesyonel İş Birim Direktörü Ömer
Koç, “Fuarlar hem inovatif ürünlerimizin
tanıtımını yapmak hem de sektör
temsilcileriyle bir araya gelmemiz
açısından önem taşıyor. Bu fuarda
Selpak Professional, Maratem ve Dispo
markalarımız altında bulunan Antimic,
Duo, Bio, Taşınabilir Dispenser, Touch
ve Wave Dispenser ailesi, Selpak
Professional Premium ve Extra serileri,
Geri Dönüşümlü ürün ailesi ile fark
yarattığımıza inanıyoruz. Eczacıbaşı
Profesyonel olarak gündemimizdeki en
önemli konuların başında uluslararası
pazarlardaki varlığımızı güçlendirmek
var” dedi. Ev dışı tüketim pazarında
büyümeyi sürdürdüklerini aktaran Ömer
Koç, profesyonel temizlik kimyasalları
alanında 2019 yılı sonunda ihracat ağını
geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Geri dönüşüm sektörün odak noktası
olmalı
Geri dönüşümlü kağıt ürünlerin
kullanımını yaygınlaştırmayı
hedeflediklerini aktaran Ömer Koç,
“Ev dışı tüketim sektöründe dünya geri
dönüşümlü malzemeye geçiş yapıyor.
Biz de doğaya olan sorumluluğumuz
gereği daha az enerji ve daha az su
harcanarak üretilen ürünlerimizi çevreye
duyarlı işletmeler sunuyoruz. Ev dışı
tüketim sektörünün odak noktasının
sürdürülebilirlik olması gerektiğine
inanıyoruz. Selpak Professional Geri
Dönüşümlü seri ile işletmelere çevreci
çözüm sunuyoruz” dedi.
EP Akademi eğitimi sektör
profesyonellerini bilinçlendirdi
Fuarın ikinci gününde ise Eczacıbaşı
Profesyonel Akademi tarafından
sektör profesyonellerine yönelik
“Hijyende Mükemmellik” semineri
gerçekleşti. Eczacıbaşı Profesyonel
Akademi Yöneticisi Pınar Günenç’in
hijyende mükemmelliğe ulaşmak için
sektörde uygulanan yöntemleri anlattığı
seminerde, Türkiye ve dünyadan da
örneklere yer verildi. Pınar Günenç,
doğru temizlik ürünlerinin kullanımı ile
kimyasal ve sudan tasarruf sağlanırken
zamanı verimli yönetmenin mümkün
olabildiğinin altı çizdi. Eczacıbaşı
Profesyonel tarafından gerçekleştirilen
araştırma sonuçlarına da değinen
Pınar Günenç “Tüketicilerin yüzde 68’i
dışarıda yemek yiyeceği mekanı temizlik
kriterine göre seçiyor. Ev dışında yemek
yemeyi tercih edenlerin yüzde 58’i ise
temiz bulmadığı restorana bir daha
gitmiyor. Tüketicilerin yüzde 95’i mekan
kalitesini tuvalet temizliği ile tanımlıyor.
Söz konusu rakamlardan anlaşılıyor ki,
işletme hijyeni tüketici davranışlarını
doğrudan etkiliyor” dedi. Doğru
temizlik uygulamalarının işletmelerde
benimsenmesi için nitelikli iş gücünün
artırılması gerektiği vurgulayan Pınar
Günenç, Uzaktan Eğitim uygulaması
ile eğitim seviyesinin artırılabileceğini
aktardı. Günenç, doğa dostu ürünlerin
kullanılması gerekliliğine de dikkat çekti.
hotel restaurant
110 & hi-tech
hotel-tech
Mitsubishi Electric
üniversitelilerle buluştu
Mitsubishi Electric, Yalova Üniversitesi İşletme ve
Ekonomi Kulübü tarafından düzenlenen
“APEX’19”da öğrencilerle buluştu.
Üstün teknolojisi, çevreci yaklaşımı
ve pek çok farklı sektöre yönelik
yüksek kaliteye sahip inovatif
ürünleri ile tanınan Mitsubishi Electric,
Yalova Üniversitesi öğrencileriyle bir
araya geldi. Yalova Üniversitesi İşletme
ve Ekonomi Kulübü Başkanı Selin Kılıç ve
kulüp üyelerinin öncülüğünde düzenlenen
“APEX’19” etkinliğine farklı sektörlerden
alanında uzman konuklar katıldı.
Etkinlikte “Marka İletişiminin Püf
Noktaları ve Geleceğin Pazarlama ve
Marka Yöneticilerine Öneriler” başlıklı bir
sunum gerçekleştiren Mitsubishi Electric
Türkiye Reklam ve Halkla İlişkiler Takım
Lideri Savaş Ceneviz; satış, pazarlama
ve marka yönetimi departmanlarının
hizmet kapsamı hakkında bilgi verirken
örnek olaylar üzerinden deneyimlerini
aktardı. İletişimin çok hızlı değişen bir
süreç yönetimi gerektirdiğini belirten
Savaş Ceneviz, dijital dünyada pazarlama
ve marka iletişiminin farklılaşan
dinamiklerine de dikkat çekti.
Ceneviz: “Pazarlama ve marka yönetimi
birbirini tamamlayan birimler”
Pazarlama ve satış kavramlarının
birbirine karışıyor olması nedeniyle
toplumda satış eylemini gerçekleştiren
bireylerin “pazarlamacı” olarak
adlandırıldıklarını ifade eden Ceneviz,
konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda
bulundu; “Pazarlama ve satış birimlerinin
çalışma felsefesi anlamında önemli
farklılıkları bulunuyor. Pazarlama uzun
dönemli stratejiler üzerine faaliyetlerini
kurgularken, satış daha kısa süreli
stratejiler üzerinden çalışmalarını
gerçekleştiriyor. Pazarlama ve marka
yönetimi ise birbirini tamamlayan
kavramlar olarak öne çıkıyor. Yoğun
rekabet ortamı içerisinde ayakta
kalabilmeyi başarabilen markalar,
tüketicilerin zihninde olumlu izler
bırakabilenler oluyor. Bunun için
de markaların doğru ve uzun vadeli
stratejilerle yönetilmesi ve itibara yatırım
yapılması gerekiyor.”
“Küresel markalar lokal dinamikleri
yakından takip etmeli”
İpek Yolu ticareti ile başlayan
küreselleşmenin beraberinde küresel
markalaşmayı da getirdiğini hatırlatan
Ceneviz, “Küresel markaların lokal
dinamikleri yakından takip etmesi
ve faaliyet gösterdikleri pazarları iyi
analiz edebilmesi oldukça önemli
bir husus. Bulunduğu coğrafyanın
dinamiklerini görmezden gelen
markaların ilgili pazarlarda faaliyetlerini
uzun süreli olarak yürütebilmeleri
neredeyse imkansız hale geliyor. Bu
noktada dünyanın önde gelen küresel
markalarından biri olan Mitsubishi
Electric, 40’dan fazla ülkedeki direkt
operasyonları ile hem genel hem de
faaliyet gösterdiği bölge ve ülkelere
özel iletişim çalışmalarını hassasiyetle
uyguluyor. Biz de markamızın global
stratejilerini ve marka vaatlerini
Türkiye’nin yerel dinamikleri ile
harmanlayarak pazarlama ve marka
iletişimi süreçlerimizi yönetiyoruz”
şeklinde konuştu.
“Konvansiyonel ve dijital pazarlamanın
senkronizasyonu şart”
“Artık dijital platformlarda kısa süreli
çevrim içi olmuyor, çevrim içi yaşıyoruz”
diyen Ceneviz, internetin hızlı bir
şekilde hayatımıza girmesiyle birlikte
iletişim modellerinin de bu düzene göre
şekillenmeye başladığına dikkat çekti.
Konvansiyonel pazarlama stratejileri
geçerliliğini korumaya devam etse de
dijital pazarlama taktikleri ile senkron
içinde olabilmenin önemli bir gereklilik
olduğunu vurgulayan Ceneviz, “Markalar
gerek konvansiyonel gerekse dijital
iletişimi birbirlerini tamamlayan ve
birbirleriyle kolay uyumlu hale gelen
bir yapıya getirmeliler. Bu noktada
yeni neslin de dünyayı yakından takip
etmesi ve gerek bölgesel gerekse
lokal yenilikleri izleyerek bilgilerini
güncellemeleri oldukça önemli.
Dijitalleşmeyle birlikte giderek
entegrasyonu artan bir iletişim sürecinde
Vietnam’daki bir birey ile Norveç’deki
bir bireyin gelişmelere neredeyse aynı
anda erişebilmesi mümkün. Geldiğimiz
noktada iletişim süreçlerine paralel
olarak markaların üretim süreçlerinin
de giderek dijitalleştiğini söyleyebiliriz.
Markamız Mitsubishi Electric’in robot
teknolojileri, Sanayi 4.0’a yanıtı olan
e-F@ctory uygulamaları ve yapay zeka
altyapısına sahip klimaları giderek
dijitalleşen üretim süreçlerine örnek
gösterebileceğimiz teknolojiler arasında
yer alıyor. Dijital dünyada artık pazarlama
birimlerinin bilgi işlem departmanları ile
yakın temasta çalışmaları gerekeceğini
ve çalışanların belki yazılım mühendisi
kadar yoğun bir bilgiye gerek duymasa da
ileri ki süreçte pazarlama otomasyonları
ve yazılımlarına ilişkin fikir sahibi
olmalarının fayda sağlayabileceğini
söylemek mümkün” diyerek sözlerini
tamamladı.
hotel restaurant
112 & hi-tech
hotel-tech
Bir kahve ile binlerce kişinin
kart bilgilerini çaldılar!
Amerika Birleşik Devletleri’nde
ödeme sistemleri sağlayıcısı
NCBP şirketinin 139 müşterisine,
tüketicilerinin kredi kartı bilgilerini çalan
kötü amaçlı bir yazılım bulaşması büyük
bir krize neden oldu. Müşterilerin önemli
bir çoğunluğunun kafe ve restoranlar gibi
günlük hayatta tüketimin fazla olduğu
mekanlar olmasının birçok tüketiciyi zor
durumda bıraktığını belirten Bitdefender
Antivirüs, kötü amaçlı yazılımlara karşı
korunmasız olan finans şirketlerinin
gerekli önlemleri alması gerektiğini
vurguluyor.
21 gün boyunca tüketicilerin bilgilerini
çaldılar
ABD genelindeki perakendecilerin
ödeme sistemleri için hizmet aldıkları
NCBP şirketine yönelik siber saldırının
tam olarak 21 gün sürdüğünü belirten
Bitdefender Antivirüs, siber suçluların,
tüketicilerin adları ve soyadları, kredi
kartı numarası, son kullanma tarihi ve
CVV güvenlik kodu bilgilerini çaldıklarını
açıkladı. Tüketicilerin korunmak
adına hiçbir önlem alamadıkları bu
gibi durumlarda POS cihazı sağlayan
şirketlerin güvenli hizmet verip
veremediğinin bilinememesi de,
öngörülemeyen problemlere yol açıyor.
Bir kahve ile kart bilgileri
siber suçluların elinde
NCBP şirketi, durumun farkına
vardıktan sonra müşterilerini hemen
bilgilendirse de, 21 gün boyunca kahve
içmek ya da yemek yemek için alışveriş
yapan tüketicilerden hangilerinin zarar
gördüğünü belirlemek pek mümkün
gözükmüyor.
ABD’de ödeme
hizmeti sağlayan
NCBP şirketinin
müşterilerinden 139
kafe ve restoranın
sistemine bulaşan
kötü amaçlı yazılım,
21 gün boyunca fark
edilmedi. Dünyada
500 milyondan fazla
kullanıcıyı koruyan
Bitdefender Antivirüs,
ABD’de yaşanan bu
durumun ödeme
sistemini kullanan
müşterileri etkilediğini
ve tüketicilerin kart
bilgilerinin risk altında
olduğunu belirtiyor.
Tüketicilerin durumdan habersiz kaldığını
belirten Bitdefender Antivirüs, POS cihazı
sağlayan şirketin listesinden zarar gören
mekanların incelemesini, hesapların
dikkatlice kontrol edilmesini ve
bankalara durum hakkında bilgi verilmesi
gerektiğini, bilgilerinin çalındığından
şüphelenen tüketicilerin acil olarak
kartlarını iptal etmesi gerektiğini
öneriyor. Banka hesabı için kullanılan
e-posta ve şifre kombinasyonunun
kullanıldığı internet hesaplarının
güncellenmesi de olası bilgi sızıntılarına
karşı ek bir önlem olarak alınabilir.